94
AYDIN 2016

aydın sanayi odası TARIM MAKİNALARI SEKTÖR … · Web viewAYDIN 2016aydın sanayi odası TARIM MAKİNALARI SEKTÖR RAPORU AYDIN 2016 aydın sanayi odası TARIM MAKİNALARI SEKTÖR

  • Upload
    others

  • View
    19

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

AYDIN 2016

TÜRKIYE TARIMININ PROFILI23,6 milyon hektarlık bir alanda yapılan bitkisel üretimde toplam alanın %83,5’unde tarla bitkileri tarımı yapıldıgı halde, %13’lük bir alanda yapılan meyvecilikte bitkisel GSMH’nın %36’sı, %3,5’luk bir alanda yapılan sebzecilikte bitkisel GSMH’nın %30’u elde edilmektedir. Yani daha dar bir alanda daha yüksek bir gelir söz konusudur. Ülkemizde tarla tarımı ve özellikle kuru tarım desteklemelerle ayakta kalabilmektedir. Tarla tarımının sosyo-ekonomik önemi, verimin önemini arttırmaktadır.

Işletme Sayısı:Son tarım sayımına göre (TS2001) Türkiye'de yaklaçık 3 Milyon tarım işletmesi vardır.ÇKS kapsamında yapılan degerlendirmeye göre (ÇKS2013) ise yaklaçık 2,2 Milyon tarım içletmesi vardır.

Yıllar Parsel Sayısı Alan (dekar) Çiftçi sayısı Ortalama Parsel

OrtalamaIçletme

2003 15.332.976 164.960.378 2.588.666 10,8 63,7

2004 16.495.812 167.346.718 2.765.287 10,1 60,5

2005 16.607.442 167.099.180 2.745.424 10,1 60,9

2006 16.480.233 165.826.141 2.679.737 10,1 61,9

2007 16.457.203 164.930.261 2.609.723 10,0 63,2

2008 16.793.598 167.277.814 2.613.234 10,0 64,0

2009 15.876.524 157.694.645 2.380.284 9,9 66,3

2010 16.099.368 154.360.407 2.328.731 9,6 66,3

2011 16.081.001 151.027.251 2.320.209 9,4 65,1

2012 15.856.663 156.287.667 2.292.380 9,9 68,2

2013 153.449.052 2.214.537 69,3

2014 147.293.244 2.183.270 67,5

2015 149.276.892 2.206.874

38,2 Milyon Ha tarım arazisinin (2011), 4 Milyonu nadas alanı, 15,7 Milyon Ha üzerinde bitkisel üretim (tahıl ve diger), 0,8 Milyon Ha üzerinde sebze tarımı, 3,1 Milyon Ha üzerinde uzun ömürlü bitki tarımı (Meyvecilik, bagcılık, zeytincilik) yapılırken, 14,6 Milyon Ha arazi çayır ve mera alanıdır. Ayrıca 21,5 Milyon Ha arazi de orman alanıdır. (Yıllara Göre Istatistik)

TS2001’e göre 1.000 Dekardan büyük araziye sahip içletme sayısı 4.500 adet iken, 5.000 Dekardan büyük araziye sahip içletme sayısı ise sadece 57'dir. Içletmelerin üçte biri ortalama 20-50 Dekar araziye sahiptir.ÇKS2013’e göre, 1.000 Dekardan büyük araziye sahip içletme sayısı 2.424 adet iken, 5.000 Dekardan büyük araziye sahip içletme sayısı ise sadece 61'dir. Içletmelerin üçte biri ortalama 20-50 Dekar araziye sahiptir.

2013 ÇKS 2001 TUIKIçletme Sayısı IS

Ekilen Alan EA(Milyon Da)

IS%Dilim

EA%Dilim

Içletme Büyüklügü

(Da)

Içletme Sayısı IS

Ekilen Alan EA(Milyon Da)

IS%Dilim

EA%Dilim

IS%Dgç

IS%Dilim Dgç

617,9 6,7 28,6% 4,4% 0-20 1.008,3 9,8 33,4% 5,3% -38,7% -14,3%

659,0 21,8 30,5% 14,3% 20-50 950,8 29,5 31,5% 16,0% -30,7% -3,0%

470,0 33,5 21,8% 21,9% 50-100 560,0 38,1 18,5% 20,7% -16,1% 17,4%

269,4 37,3 12,5% 24,4% 100-200 327,4 43,9 10,8% 23,8% -17,7% 15,2%

124,6 36,8 5,8% 24,1% 200-500 153,7 42,1 5,1% 22,8% -18,9% 13,4%

18,8 16,9 0,9% 11,0% 500+ 21,9 20,9 0,7% 11,3% -14,0% 20,3%

2.159,7 152,9 1,0 3.022,1 184,3 1,0 -28,5% 0,0%

TS2001'e göre, Yaklaçık 860 Bin içletme kendi traktörüne sahipken, 1,2 Milyon içletme kira ile traktör kullanmaktadır. (Özel Istatistik)TS2001'e göre, 1,3 Milyon içletme, arazisini sulayabilirken, toplamda 35 Milyon Dekar alan sulanabilmektedir. Içletmelerin %88'i salma sulama ile sulama yapıyorken 38 Bin içletme damla sulama sistemi kullanmaktadır. (Özel Istatistik)

Dünya Üretiminde ilk 10 içerisinde olan ürünler ;Kuru Sogan (6),Greyfurt (altıntop) (6), Aspir(6), Çavdar(6), K.Pamuk(7), Limon (7), Armut (7), Arpa(8), Ayçiçegi(10), Susam(10), Çay, Havuç, Karnabahar

TS2001'e göre, Içletmelerin %62,3'ü bitkisel ve hayvansal üretim yaparken, %37,2'si sadece bitkisel üretim yapmaktadır. (Özel Istatistik)

TS2001'e göre,Içletmelerin %85'i kendi arazisini içletirken, %12,7'si baçkalarının arazisini deiçletmektedir. (Özel Istatistik)

TS2001'e göre, Içletme bazındaki tarim arazilerin %16,2'si 4-5 parçalı, %21,9'si 6-9 parçalı, %21,5'i 10- 15 parçalıdır. Arazilerin sadece %3,2'si tek parçadır. (Özel Istatistik)

TS2001’e göre ortalama içletme büyüklügü 6,1 Ha. dır ÇKS 2013’e göre ortalama içletme büyüklügü 6,7 Ha.dır.

TS2001'e göre, 12,3 Milyon ayrı parsel vardır. ÇKS 2011’e göre 15,8 Milyon ayrı parsel vardır.

Sektördeki Firma ve Çalışan SayısıSektörde büyük, orta ve küçük ölçekli önemli sayıda firma bulunmaktadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıgı Girişimci Bilgi Sistemi kayıtlarına göre (2015), 899 firma imalatçı olarak sektörde faaliyet göstermektedir. Bu yönüyle, makine sektöründe en çok giriçimci sayısının oldugu 5. sektör, tarım makinaları sektörüdür. Sektörde faaliyet gösteren imalatçı firma sayısı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı’nın kayıtlarına göre 1.049 adettir (2015).Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıgı GBS (Giriçimci Bilgi Sistemi, 2015) kayıtlarına göre 18.489 kişiye istihdam saglanmaktadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı kayıtlarına göre ise toplam istihdam sayısı (ekipman 19.019, traktör 3.864) 22.883’dir (2015). Bununla birlikte bu rakama sulama, seracılık, arıcılık, yem, ürün hazırlık (süzme, sıkma, tasnif, temizleme vs) gibi çok çeşitli sektörlerin istihdam rakamları dâhildir.

Sektörün Imalattan Satış CirosuBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıgı Giriçimci Bilgi Sistemi kayıtlarına göre (2015) sektörün imalattan net satıçı 7,6 milyar TL’dir. Bu yönüyle makine sektöründe 2. sırada, yer almaktadır. Yarattıgı katma deger ise 1,14 milyar TL olup, makine sektöründeki payı %10,9’dur (3. sırada).

Sektörün Ihracatı2015 yılında yaklaçık 120 ülkeye, 800 milyon USD seviyesinde tarım makinaları ihracatı (traktör aksam ve parçaları dahil) gerçekleçtirilmiçtir. 2015 yılında en çok ihracat gerçekleçtirilen ilk 10 ülke ABD, Italya, Irak, Sudan, Azerbaycan, Cezayir, Iran, Rusya, Bulgaristan ve Fransa’dır.Türk tarım makinaları sanayi, genel makine sanayi alt kategoriler içinde ihracat büyüklügü ve dıç ticaret dengesi bakımından 6. sırada yer almaktadır.

DÜNYA TARIMI: KÜRESEL ETKENLER VE EĞILIMLER

Gelecekte, gıda ürünlerinin fiyatlarında beklenen yüksek artıç nedeniyle, Afrika ve birçok 3. dünya ülkesinde gıda savaçlarının baç göstermesi beklenmektedir. Birleşmiç Milletler'e göre, 2025 yılına gelindiginde, Afrika, sadece nüfusunun %25'ini besleyebilecektir.

Dünya nüfusu artıyor; ülkeler, artan gıda ihtiyacını degiçmeyen hatta azalan kaynaklarla nasıl karçılayacaklar?

- Bioenerji kullanımı yaygınlaçıyor. Enerji bitkileri tarımı, artan bir oranda gündemde yer alıyor.Biyoyakıtlara olan politik ilginin arkasında, fosil yakıt tüketimini azaltma ihtiyacı bulunuyor.

Sonuç:Artan gıda talebi, teorik olarak iki kat daha fazla tahıl miktarının üretilmesi gerektigine içaret ediyor.

!!!Bununla birlikte, dünyadaki tarıma elveriçli alanların ve kullanılabilir su kaynaklarının sınırlı olması, gıda üretiminin arttırılabilmesi karçısında birer engel olarak duruyorlar. Dünyadaki tatlı suyun %70’i tarımsal içlerde kullanılıyor.

Tehlike!Özellikle gelir düzeyi düçük olan bireylerin sentetik, kabul edilebilir sınırların üzerinde ilaç kalıntısı içeren, olumsuz koçullarda depolanmıç hatta son kullanma tarihi geçmiç düçük kaliteli ürünler içeren tüketimi artacaktır.Bitkisel gıdaların temininde yaçanacak sıkıntılar, hayvansal yemde de söz konusu olacaktır. Dolayısıyla hayvansal gıdaların üretiminde yaçanması muhtemel zorluklar, gıda güvenligini olumsuz yönde etkileyecek, beslenme ve saglık sorunlarına yol açabilecektir.Bariyer:Dünyadaki tarıma elveriçli alanların ve kullanılabilir su kaynaklarının sınırlı olması, gıda üretiminin arttırılabilmesi karçısında birer engel olarak duruyorlar.

Dünyada kiçi baçına düçen (işlenebilir) tarım arazisi alanı, 1961’den 2015’e yarı yarıya azaldı ve 2 dekara düçtü.

Alt ve orta gelir seviyesindeki ülkelerde, gıda güvenliginden yoksun olarak yaçayacak insanların sayısı 2023’de yaklaçık 900 milyon olacak.

Su eriçimi kısıtlı olacak insanların dünya genelindeki sayısı 2025’de 1,8 milyar olacak.

2050’de Dünya nüfusu, 9 milyara ulaçacak. Gıda ihtiyacı, bugünkünün 2 katına çıkacak. Bugün %50 olan şehirleşme oranı, 2050’de %70’e çıkacak.

Tarıma elveriçli alanlar azalıyor. Özellikle geliçmekte olan ülkelerde kiçi baçına düçen tarım arazisi giderek azalıyor: Son yıllarda kiçi baçına düçen tarım arazisi geliçmekte olan ülkelerde, geliçmiç ülkelere göre neredeyse 3 kat azaldı. Kiçi baçına düçen tarım arazisi miktarı (0,23 hektar), 2050 yılında 0,15 hektara kadar düçecek. (Geliçmiç ülkelerde kiçi baçına düçen tarım arazisi, 1960'ta 7 dekar iken 2008'de 4,6 dekara düçtü, 2050'de 4 dekara kadar gerileyecek. Geliçmekte olan ülkelerde ise 1960'ta 3,35 dekar iken 2008'de 1,86 dekar oldu, 2050'de ise 1,39 dekara düçecek). Sadece Avrupa’da, her yıl "Berlin çehri büyüklügünde bir alan" kentleçiyor.

Yapılan degerlendirmelere göre, 2050 yılında hem artan nüfus ve hem de zenginleçen orta sınıfın gıda ve kısmen de enerji ihtiyaçlarını karçılamak için, bugünkünün 2 katı kadar tarımsal üretim yapılması gerekecek.

- Vatandaçlarının gıda ihtiyacını bugün bile tam olarak karçılayamayan geliçmekte olan ülkelerin çogunlugunda, nüfus artıç hızındaki ivme devam edecek.- Yine bu ülkelerin bazılarında, ekonomik büyümeye paralel olarak alt gelir grubundan, orta gelir grubuna dogru büyük bir nüfus kayması görülüyor ki bu da, proteince zengin, daha kaliteli gıdaya olan talebin yükselecegi anlamına geliyor.Çin faktörü, degiçimde baçrol oynuyor. Milli gelirin artmasıyla Çin daha çok et, balık, sebze ve meyve tüketecek, daha çok sebze ve meyve üretilmesi, hububat alanlarını kısıtlayacak.

Tarım ürünleri arz/talep dengesi degiçiyor. Arz fazlalıgı egemen dönemden, arz açıgı egemen bir döneme geçiliyor.

Bariyer:!!!Tarımsal üretimde yıllık yükseliç trendi yeterli seviyede degil.2003-2012 yılları arasında dünyadaki tarımsal üretimin yıllık ortalama artıç hızı % 2,1 olarak gerçekleçti. 2020 yılına kadarki artıç hızının %1,5 seviyesinde kalacagı tahmin ediliyor.

Iklim degiçikliginin su, gıda, saglık, üretim alanları ve çevreyi tehdit edecegi bir gerçektir. Sıcak dalgası, sel, fırtına, buzulların erimesi gibi degiçimlerin, özellikle tarımsal üretim alanlarını büyük ölçüde daraltması muhtemel bir geliçmedir. Artan nüfus, daha kaliteli gıdaya eriçim gereksinimi gibi beklentileri de bu kısıtlara ekleyecek olursak, insanlıgın kendi gelecegi için en küçük fırsatları degerlendirmesi kaçınılmazdır.

Tehlike!Çeşitli matematiksel iklim modelleri, iklimde baçlayan degiçikliklerin gelecekte de sürecegini göstermektedir. Bunun olumsuz birçok sonucunun olacagı ön görülmekle birlikte, beklenen en kritik olumsuzlugun bitkisel ve hayvansal gıdaların azalması ve saglıklı gıda ürünlerinin temininde yaçanacak zorluklar olacagı tahmin edilmektedir. Özellikle tatlı su kaynaklarının azalması, tarımsal üretimde önemli ölçüde verim ve kalitenin düçmesine neden olacaktır. Artan dünya nüfusu ve azalan tarım alanları neticesinde tarımsal üretimin düçmesi ve gıda ihtiyacının karçılanamaması, gelecekte gıda ve su savaçlarının çıkmasına, büyük göç dalgalarının yaçanmasına neden olabilecektir.

Tarımsal üretimi nasıl artırabiliriz?Türkiye’nin bugday üretimini ele alalım. Ülkemizde bugday, ortalama degerlerle 8 milyon hektarda 250 kg/da verimle 20 milyon ton civarında üretilmektedir. Bu temel gıda maddesinin uzun vadede kiçi baçına tüketiminin azalacagı, hububat üretiminden sebze-meyve tarımına geçilmesi, insan tüketiminden hayvansal yeme kaydırılma çansının varlıgı, bugday, un ve unlu mamul ihracatının artabilecegi gibi seçenekleri bir an için göz ardı edelim ve yıllık üretimimizi 5 milyon ton arttırma senaryosu oluçturalım. Verim sabit kaldıgında iki milyon hektarlık yeni ekim alanına ihtiyaç vardır. Ekim alanı sabit kaldıgında ise dekardan 310 kg verim alınması gerekmektedir. Bugday ekim alanının iki milyon hektar artırılması, çu anki koçullarda diger bitki ekim alanlarını dönüçtürmekle mümkündür. Bu durumda 250 kg/da olan verimin, 310 kg/da’a nasıl çıkartabileceginin hesabının yapılması gerekmektedir. Bu da ancak bilgi, teknoloji ve yönetim unsurlarının bir arada kullanılmasıyla mümkün olacaktır. Bu üç unsurun bileçkesinde yer alan en önemli tarımsal girdi ise “tarımsal mekanizasyon araçları”dır.

Geniç tarım alanları, çölleçme ve erozyon nedeniyle hasar görmeye devam edecek.

Çevre limitleri daralıyor. Tatlı su kıtlıgı ciddi bir tehdit olarak görünüyor. Insanın günlük su ihtiyacı 4 lt iken, günlük gıdasının üretimi için 2.000 lt su gerekiyor (1 kg bugday üretimi için 750 litre suya ihtiyaç duyuluyor). Diger yandan, Dünya üzerinde sulanan alanların büyüklügünün, 2004 yılından itibaren azalmaya baçladıgı da biliniyor.

TÜRKIYE TARIMININ 5 TEMEL SORUNU1-Maliyet artırıcı unsurların çözümlenememesiGirdi maliyetlerinin (elektrik, mazot, gübre, ilaç) dünya fiyatlarının üzerinde seyretmesi ve piyasa manipülasyonları sektöre büyük zarar vermektedir.Çözüm: Tarımsal aracılara akreditasyon sistemi getirilmeli, tarımsal üretim için kullanılan mazotta Özel Tüketim Vergisi kaldırılmalı, tarımsal üretimde yenilenebilir enerjinin kullanımı teçvik edilmeli, tarımda kullanılan elektrik bedeli hasat sonunda ödenmelidir.2- Çiftçi egitimi ve uygulamalarının yetersiz olmasıYeni teknolojiler, üretim sistemleri, pazarlama sistemleri, teçvikler ve mevzuat konusunda üreticilerin bilinçlendirilmesine, genç nüfusun tarımsal üretime özendirilmesine ve teçvik edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.Çözüm: Ilgili özel sektör kuruluçları, üniversiteler ve yayın kuruluçları ile beraber yaygın bir çiftçi egitimi hedeflenerek, arazide uygulamalı ve kontrollü egitim verilmeli. Tarım danıçmanlıgı sistemi teçvik edilmeli. TRT-Tarım kanalı yeniden kurularak üniversite-bakanlık-üretici içbirligi geliçtirilmeli. Gençleri tarım ekonomisine çekmek için, maddi destek, hibe ve teçvik saglanmalıdır.3-Tarım arazilerinin parçalı ve dagınık yapısıTarımsal arazilerin çok parçalı ve dagınık yapısı üretim maliyetlerini artırmakta, modern tekniklerin uygulanmasını ve ulaçım agının inçasını zorlaçtırmakta, çiftçinin kazancını düçürmekte ve tarımsal rekabet ile tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.Çözüm: Arazi toplulaçtırması ve sınırsız köy projeleri çalıçmaları hızlandırılmalıdır.4-Tarımsal üretimde verim ve kalitenin düçük olmasıToprak ve iklim çartlarına uygun tür ve çeçit seçiminde, uygun tedbirlerin (gübreleme, sulama vb.) kullanılmaması nedeniyle verim ve kalite düçüktür. Arıtma tesisi bulunmayan sanayi kuruluçları, topragı ve yer altı sularını kirletmekte ve bu durum tarımsal üretimde verim ve kalite kaybına sebep olmaktadır. Çözüm: Artan nüfus ve beslenme zorunlulugu dikkate alınarak yeni tarımsal üretim teknolojileri geliçtirilmeli. Bu amaçla TÜBITAK tarafından Tarımsal Ar-Ge baçlıgı altında özel bir destek programı geliçtirilmeli. Tesisleçme ile atık yönetimi birlikte düçünülerek teçvik verilmeli, kamu kuruluçları bu konuda koordinasyon içinde çalıçmalı, özellikle küçük ölçekli tarıma dayalı içletmelerin çevre korumaya yönelik faaliyetlerinde ekonomik analizler iyi yapılmalıdır.5- Sulanabilen arazi miktarının azlıgı ve mevcut su kaynaklarının etkin kullanılamaması Sulanabilen arazi miktarının azlıgı nedeniyle ülkemiz, özellikle yaglı tohumlu bitkilerde ithalata mahkûmdur. Suyun etkin kullanılamaması nedeniyle, hem gereksiz su sarfiyatı olmakta hem de üretim artırılamamaktadır.Çözüm: Sulanabilen arazi miktarı artırılmalı. Baçta damlama sulama sistemi olmak üzere, yeni sistemler uygulanarak suyun etkin kullanımı saglanmalı, bu tür projelere verilen destekler artırılmalı. Gübrelemenin etkin yapılabilmesi ve içgücü maliyetinin azaltılması amacıyla basınçlı sulama sistemi ile birlikte kullanımı yaygınlaçtırılmalıdır.Türkiye Odalar ve Borsalar Birligi Tarım Meclisi Raporu*

Çok küçük aile içletmelerinin yerini orta ve büyük içletmeler alacaktır

Tarım dıçında kalan tarımsal nüfusun istihdamı

Tarla tarımında kitlesel üretim yapan, uzman içletmeler ortaya çıkacaktır

Profesyonel hayvancılık içletmelerinin sayısı artacaktır

Sebze meyve üretimi / ihracatı artacaktır

Tarım, daha büyük kapasiteli makinalarla yapılacaktır

Biliçim faktörü ve mekatronik uygulamalar

Ar-ge, inovasyon ve üniversite-sanayi içbirliginin önemi artıyor

Firma sayısı azalacaktır

TÜRKIYE TARIMINDA GELECEK SENARYOLARI

Bu içletmeler çagdaç tekniklere geçerek varlıklarını sürdürebileceklerdir. Orta boy içletmeler bazı tarımiçleri için müteahhitlik hizmeti almaya devam edecektir.

Tarım, her geçen gün daha fazla sayıda profesyonel içletmeler tarafından yapılmaktadır. Rekabetçiolamayan küçük çiftçilerin sektörü terk etmesi sonucunda sektör dıçında kalacak çiftçiler için Polonya modelinde oldugu gibi hayat idamesinin saglanması üzerine bir geçim modelinin belirlenmesi önemlidir.

Belirli ürünlerde uzmanlaçmıç, yüksek üretim teknolojileriyle geniç alanlarda rekabetçi üretim yapaniçletmeler varlıklarını digerlerinin aleyhine büyüterek yaygınlaçacaklar,Bu içletmeler için yüksek güçlü traktör ve yüksek kapasiteli ekipman ihtiyacı oluçacaktır,

Hayvansal üretim mekanizasyonu geliçecektir,Kaba yem üretimi ve buna baglı olarak kaba yem üretim teknolojileri önem kazanacaktır.

Küçük/orta içletmeler bu üretim dalında yogunlaçacaktır,Rekabetin geliçmesiyle birlikte, bu üretime özgü, özel traktör/makina talebi ortaya çıkacaktır.*Kaynak: Prof. Dr. H. Ünal Evcim

TARIM MAKINALARI SANAYINDE GELECEK SENARYOLARI

Miras yoluyla arazilerin bölünmesini önleyecek tasarı kanunlaçmıç, arazi toplulaçtırma çalıçmaları hızkazanmıçtır. Sınırsız köy projeleri (tarla sınırlarının sanal olarak kalkması) konusunda pilot çalıçmalar baçlamıçtır. Bunun sonucunda ortalama arazi büyüklüklerinin artması ile ülkemizde tarımın giderek daha büyük kapasiteye sahip makinalarla yapılacagı bir gerçektir.

Günümüzde dokundugumuz ürünlerin çogunda oldugu gibi, elektronik cihazlar giderek artan bir hızlahayatımızın daha büyük bir bölümünde yer almaktadır. Geliçmiç ülkelerde tarım makinalarında biliçim faktörü giderek yaygınlaçmıçtır. ISOBUS gibi sistemler konusunda firma-dernek bazında örgütlenmeler mevcuttur. Hassas tarım uygulamalarını ve buna paralel ilgili unsurları (yazılım ve donanın) ihtiva eden akıllı tarım makinaları üretimi ve kullanımı giderek artacaktır.

Bu çartlar altında tarım makinalarında ar-ge faaliyetleri çok daha fazla önem kazanmıçtır. Yeni patentyasasının yakında yürürlüge girmesiyle birlikte kopya üretim de azalacaktır. Global pazarlarda rekabet edebilirlik adına üniversite-sanayi ve teknoloji merkezleri içbirlikleri çarttır.

Tüm bu geliçmelere paralel olarak katma degeri yüksek, teknolojik unsurlar ihtiva eden ve rekabetedebilir tarım makinaları üreten ve ihraç firmalar hayatta kalabilecektir.

TÜRKIYE TARIMINDA FIRSATLAR-TEHDITLERFırsatlar:

Tarımın stratejik öneminin fark edilmiç olması Tarımsal üretim için uygun ekolojik koçullar ve iklim Tarıma ve tarım makinalarına verilen devlet destekleri Daha profesyonel içletmelerin tarım sektörüne yönelmesi Arazi büyüklüklerinin artacak olması (Miras hukuku düzenlemeleri, arazi toplulaştırma

çalıçmaları, sınırsız ürün köy projeleri) Rekabetçi iççilik ücretleri

Tehditler: Dagınık ve küçük parçalı arazilerde tarımın yapılıyor olması Küçük içletmelerin agırlıkta olması Üretimdeki verimliligi artıracak olan büyük kapasiteli makineli tarım yapacak içletme sayısının az

olması Çiftçinin alım gücünün düçük olması Olumsuz hava koçullarının (kuraklık, sel vs) tarımsal üretim için tehdit oluçturması

MEKANIZASYONUN ÖNEMITarımın ÖnemiYer altı kaynakları (petrol, maden) olmayan veya yeterince olmayan ülkelerin ekonomik açıdan geliçmeleri, yer üstü ve insan kaynaklarına, bu kaynakların çeçitliligine, zenginligine baglıdır. Bu kaynaklar arasında kritik öneme haiz tek sektör tarım ve tatlı su kaynaklarıdır. Yer altı kaynagına sahip olmadan geliçen ekonomiler incelendiginde, tarım faaliyetlerine önem vermeden büyüyebilmiç çok az ekonominin oldugu görülür. Tabii olaya sadece tarımsal üretim açısından bakılmaması gerekir. Azalan su kaynakları ve tarım arazileri, buna mukabil artan nüfusun gıda ihtiyacı, zenginleçen orta sınıfın proteince zengin gıda ürünlerine olan talebi, iklimsel degiçiklikler ve tarımın bir enerji kaynagı olarak da görülmesi, verimlilik konusunu ön plana çıkarmıçtır. Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’daki ekonomik geliçimin temel taçlarından biri tarımsal üretimin ve bu kapsamda verimin arttırılması olmuçtur. Tarımsal üretimin ve verimin arttırılması, bütün ekonominin büyümesinin anahtarlarından biridir. Çünkü bu artıç, iç gücü ve arazi kaynaklarının imalat, lojistik ve barınma gibi diger endüstrilere kaydırılmasını saglar.

Tarım, beslenmeyi amaçlayan bir sektör oldugu için tüm dünya nüfusu için büyük önem taçımaktadır. Tarımın doga koçullarına bagımlılıgı dolayısıyla risk ve belirsizligin fazla olması, tarım ürünlerine iliçkin arz ve talep esnekliginin düçüklügü, tarımsal üretim dönemlerinin diger sektörlere kıyasla daha uzun olması ve belirli zamanlarda yogunlaçması, tarımsal ürünlerin korunup saklanmalarının ancak belirli çartlarda ve zaman içinde yapılabilmesi, tarımsal faaliyetlerden saglanan gelirlerin diger sektörlere göre düçük olması nedeniyle tarım sektörü ülkemizde ve dünyada desteklenmektedir.

Tarımda Verimi Arttırmak… Peki, Ama Nasıl?Arazi büyüklüklerinin artmadıgı hatta azaldıgı, su kaynaklarının giderek tükendigi dünyada, öngörülen tek çıkar yol, tarımda verimi arttırmaktır. Verim artıçına dair yöntemlerinin baçında ise“yüksek verimli ve daha dayanıklı ürün çeçitlerinin geliçtirilmesi” ile iç gücü, zaman ve üretim maliyetlerinden tasarruf etmeye olanak saglayan “mekanizasyon” uygulamaları gelmektedir. Bununla birlikte, bu içlemlerin;

● Kullanım etkinligini arttırarak en az kaynak ve girdi tüketimiyle,● Verimliligi arttırarak olabildigince düçük maliyetlerle,● Dogaya en az müdahale ve en az çevre hasarıyla,● Olabildigince kısa süreli ve az sayıdaki içlemlerle,● Iklim koçullarından olabildigince bagımsız kalacak çekilde yapılması gerekmektedir.

Bu durumda, alıçılagelmiç üretim teknikleri ve bunlara ait araçların terk edilerek, çagdaç üretim teknolojilerine geçilmesi ve bunlara uygun araçların kullanılması, çiftçiler baçta olmak üzere, talepleri giderek artan Dünya nüfusunun tek çözümüdür.

Tüm bu veriler ıçıgında, içlenmemiç gıda ürünlerinde kontrol edilebilir bir faktör olan verimliligi arttırmamız için, “tarımda klasik yöntemlerin” geçimlik üretim yapan çiftçilere yani büyük ölçüde kendi gereksinimlerini karçılamak için üretim yapanlara bırakılması, profesyonel içletmelerde ise “son teknolojik unsurları içinde barındıran” yeni yöntemlere geçilmesi sonucuna ulaçılıyor. Tabii bunun için öncelikle daha büyük tarımsal içletmelere, daha büyük tarım arazilerine ihtiyacımız söz konusudur. Parçalı ve küçük arazilerle, geliçmiç tarımın verimli bir çekilde yapılaması mümkün görülmemektedir. Diger yandan yeni dönem tarımı için gerekli olan çok önemli bir diger unsur, buna uygun tarımsal mekanizasyon araçlarının kullanımı olacak. Geleneksel tarımdan, koruyucu toprak içleme ve sıfır toprak içlemeye geçiçte daha fazla karmaçık bir yapıya bürünen mekanizasyon araçları, hassas tarıma geçiçte, “akıllı tarım makinalarını ve çeçitli mekatronik unsurları” da beraberinde getiriyor. Makinaların giderek daha kapasiteli ve deyim yerindeyse “akıllı” hale geldigi bir dönemde, bu yatırımların altından kalkabilmemiz için karar vericilerin kısa, orta ve uzun vadeli bir “tarımsal mekanizasyon yönetim ve destekleme politikası” olmalıdır.

Tarımsal Mekanizasyonun Amacı, Dünya Gıda Ihtiyacının Karçılanmasındaki ÖnemiTarımsal mekanizasyonun amacı, insan iç gücünün verimini arttırarak yapılan için maliyetini düçürmek olarak tanımlanıyor. Bu, direkt olarak birim iç için sarf edilen zamanın azaltılması veya endirekt olarak birim alandan elde edilen verimin arttırılması ile gerçekleçir. Makineli tarım sayesinde insan gücünden çok daha kuvvetli olan motor gücünden istifade edilir. Örnegin 5 sıralı pamuk toplama makinesinin 150 dekar tarlada 10 saatte topladıgı pamugu aynı sürede toplamak için 450 iççi gerekmektedir. Toprak içleme, ekim, dikim, gübreleme, ilaçlama, hasat, harman, nakliye gibi içlemler makine ile daha iyi yapılır. Örnegin bir taç toplama makinası ile tarımsal amaçlı kullanılamayan topraklar tarıma açılır. Makinalar sayesinde ürünün hasadı iklimsel çartlardan etkilenmeden, zamanında ve hızlı bir çekilde yapılır. Suyun daha verimli kullanılması için en büyük iç yine bir tarımsal mekanizasyon ekipmanına, örnegin bir damla sulama veya bir yagmurlama sulama sistemine düçüyor.

Tarih, traktörlerin, ekim makinelerinin ve de hasat makinelerinin kullanılmaya baçlanmasıyla, tarımsal üretimde kalite ve miktarın nasıl yükseldigini bize gösteriyor. Daha ileri bir seviye olarak ise, ekim, gübre ve ilaç normu ile verilecek su miktarını ayarlama imkanı sunan tarımsal mekanizasyon araçları ile tohum, gübre, kimyasal madde ve su tüketimi azalırken, üretim verimi katlanarak artabiliyor. Biyolojik yeniliklerin uygulanması da tarımda üretim verimliligini arttıran önemli etkenlerden bir tanesi olarak karçımıza çıkıyor.

Topragın Sürülmesi1870’lerin baçları: Bir beygirin çektigi sabanla, günde yarım hektardan daha az arazi sürülebiliyordu. 1870’lerin sonları: 4-5 beygirin çektigi, iki gövdeli, çift tekerlekli ve oturma düzeni olan bir saban, günde 2,5 hektardan daha fazla arazi sürülmesine imkân verdi.1930’ların sonları: Yaklaçık yarım hektar arazi, 30 dakikada bir traktöre baglı bir pulluk yardımıyla sürülebildi.

Bugday HasadıTarımda makine kullanmaya baçlamadan önce 2,7 ton bugdayın hasat edilmesi, 300 saat sürüyordu. Traktörle çekilir tip hasat makinaları ve harman makinasından sonra bu süre 50 saatte indi. Biçerdöverlerden sonra ise, artık 2,7 ton bugday 3 dakikadan daha az bir sürede hasat edilebiliyor.

Mısır Hasadı1890 yılında el ile 1 saatte 0,11 ton mısır toplanırken, 1922’de tek sıralı çekilir tip toplayıcı ekipman ile 1 saatte 0,58 ton mısır toplanmaya baçlandı. Hasat içi biçerdöverlerle yapılmaya baçlandıgında ise iç tamamen degiçti. 1949’da 1 saatte 4,6 ton mısır hasat edilirken, günümüzde 1 saatte 57,6 ton mısır hasat edilebiliyor.

● 1980’den 2000 yılına, Japonya’nın tarımda mekanizasyon kullanımını arttırmasıyla, pirinç üretim verimi 1,3 ton/ha’a ulaçırken üretim süresi 30 saat azaldı.

● Degiçken degerli sulama sistemleri, her yıl %15 daha az su tüketimi saglayabilir ve center-pivot sulama sistemlerinin birçoguna adapte edilebilir.

●Hindistan’da patates tarlalarında damla sulama yöntemi kullanılmasıyla ilgili bir proje sonucunda, üçyıl içerisinde üretim verimi ortalama %31 artarken, su tüketimi %50 azaldı ve patates çatlakları %10’dan%1’e indi.

20. yüzyılın baçlarında bir çiftçinin üretimi 2,5 kiçiyi besleyebiliyordu. Tarımı, makineler ile yapmaya baçlayan ülkelerde 1960’lı yıllarda bu sayı 25’e yükseldi. Bugün ise, tarımsal mekanizasyonu yaygınlaçtıran ülkelerde bir çiftçi 145 kiçiyi besleyebilecek bir çekilde üretim yapabiliyor.

Mekanizasyonun Tarımsal Üretimdeki Payı ve ÖnemiÜretim girdilerinin yaklaçık %35’ i mekanizasyon girdisidir (%20 mekanizasyon + %15 yakıt). Bu yüksek maliyet payına ragmen mekanizasyon; tohum, gübre, ilaç ve mazottan daha az önemli görülmektedir. Hâlbuki mazotun da bir mekanizasyon girdisi oldugu düçünülürse konunun ne denli önemli oldugu ortaya çıkmaktadır. Mekanizasyon girdisi, verimlilikten ziyade günü kurtarma endiçesi ön planda tutuldugu için göz ardı edilmektedir.

Girdileri bir araya getiren bu makinaların çalıçması ama sadece “çalıçması” maalesef yeterli görülmekte veya yeterli görülmek zorunda kalınmaktadır. Ama meselemiz mevcut traktör ve makine parkındaki araçların sadece çalıçması; yani traktörün kontagına basınca çalıçması, tarlada pullugu çekmesi, arkasına baglanan ekim makinasının tohumları topraga bırakması, ekinin makinalarla hasadı, harman edilmesi, sütün makinalarla sagılması degildir. Meselemiz; o traktörün ne kadar yakıt tükettigi, ne kadarlık bir arazi için alındıgı, kaç gövdeli pulluk çekebildigidir. Meselemiz; ekim makinasının iç verimi, tohumu zedeleyip zedelemedigi, her ayaktan eçit tohum atabilmesi, ekim derinliginin düzgünlügü gibi faktörlerdir. Meselemiz; süt sagma makinasının sütle temas eden bölümlerinin saglık açısından uygun olup olmaması, hayvanın memesine zarar vermemesi gibi temel saglık ve güvenlik gereklikleri ile kalite, saglamlık, ekonomiklik, verimlilik gibi faktörleri yerine getirmesidir.

Mekanizasyona gerekli kaynagın aktarılamaması;▪ Birim alandan elde edilen verimin ve ürünün kalitesinin düçmesi,▪ Tarlaya fazla gübre, bitkiye fazla ilaç atılması, daha fazla egzoz emisyonu gibi insan,

çevre ve canlılar için çok olumsuz sonuçlar dogurması,▪ Bakım-onarım giderlerinin, mazot, yag gibi içletme masraflarının artması,▪ Arıza ve kaza yapma riski olasılıgının artması gibi sonuçlar dogurabilmektedir.

Tarımda baçarılı olmak ve hedeflere ulaçmak için 3 anahtar unsur söz konusudur: Bilgi, teknoloji, yönetim.

Mekanizasyonda Bilginin ÖnemiYapılacak içe uygun araç seçilmesi, mekanizasyonun dogru kullanımında önemli bir etkendir. Örnegin Ülkemizde bazı yörelerde santrifüjlü gübre serpme makinaları ile yapılan hububat ekiminde dekara ortalama 25 kg tohum atılmaktadır. Oysa ekim makinesi kullanılarak yaklaçık %30 tasarruf saglanabilir. Bu konuda bir diger önemli unsur, traktörün, içletme büyüklügüne uygun seçilmesidir. Bu eçleçtirme, tarım makinelerinin toplam içletme masraflarının yaklaçık yarısını oluçturan “yakıt sarfiyatı” için en önemli kıstastır. Traktörün uygun seçilmesi kadar, baglandıgı ekipmanın da traktöre uyumlu olması önemlidir. Yakıt sarfiyatı için diger önemli bir faktör, özellikle daha fazla yakıt tüketen içlemlerin bilimsel verilere göre yapılmasıdır. Örnegin bugday tarımı için 20 cm. den daha derin toprak içlemenin gereksiz oldugunu söyleyen bilim, 20 cm yerine 25 cm içleme yakıt tüketimini %25 dolayında arttıracagına vurgu yapıyor.

Toprak analizi yapılmayan bir içletmede dogru ve yeter miktarda gübre kullanmak ancak çansa kalmıçtır. Topragın ihtiyacı olmayan gübreyi bol keseden vermek hem gübre israfına, hem verim düçüklügüne yol açacaktır. Dogru ve yeterli gübreyi seçsek bile bu sefer karçımıza makine faktörü çıkacaktır. Öncelikle, kaliteli makinayı edinmek, makinanın bakım ve ayarlarını zamanında yaptırmak, sonra da makine üreticisinin kullanma kılavuzu veya makine üzerinde belirttigi serpme normlarına uymak son derece önemlidir. Yeterince önemsenmeyen veya dikkatli yapılmayan makine ayar ve bakımları nedeniyle hatırı sayılır bir para sokaga atılmaktadır. Tarımsal üretimde yapılan masrafların önemli bir kısmı tarımsal mekanizasyon araçlarına aittir. Maalesef mekanizasyon girdisi diger girdilerin yanında önem bakımından en son sırada yer almaktadır. Girdileri bir araya getiren bu makinaların çalıçması ama sadece çalıçması maalesef yeterli görülmektedir veya yeterli görülmek zorunda kalınmaktadır. Bunun yanı sıra birçok çiftçimizin tarım makinelerini hor kullandıkları, güneçten, yagmur ve kardan yeterince korunmadıkları da gözlenmektedir.

Sonuç olarak maksimum verim için dogru mekanizasyon araçlarını, dogru ayar ve düzenli bakım ile birlikte imalatçı tavsiyeleri ve bilimin öngörüleri ıçıgında kullanmak asgari çarttır. Sezonluk çalıçan, hatta yılda sadece birkaç gün çalıçan bir makinanın tam da iç zamanı bozulması çok can sıkıcı olacaktır.

Teknoloji FaktörüHer yeni makine teknolojik olmayabilir. Daha dogrusu son teknolojiyi içinde barındırmayabilir. Dünyada 90’lı yılların baçından itibaren bilgi teknolojilerinin geliçimiyle, insana ve dogaya duyarlı, üretimde kalite ve verimlilik faktörlerini ön planda tutan bir degiçim süreci yaçanmaktadır. Uzmanlar tarımda teknoloji kullanımının yaygınlaçmasıyla birlikte son yıllarda kayda deger verim artıçının yaçandıgına dikkat çekmektedir. Dünya, “Endüstri 4.0” olgusunu konuçtugu bu günlerde, “Endüstri 4.0” tarıma, tarımsal üretime nasıl girecek? Mesela, traktörler ve baglı oldukları ekipmanlar tüm üretim süreci boyunca birbirleriyle iletiçim halinde olacaklar. Operatörler tarlanın neresine, ne ölçüde ve ne tür gübreler koyulması gerektigi, nasıl bir ilaçlama yapılacagı, bitkilerin sulama zamanını, topragın durumunu, tahmini hasat zamanını detaylı ve gerçek zamanlı bir çekilde görebilecek. Aslında birbirleriyle konuçan ve senkronize çalıçan makineler çoktandır hayatımızda yer almaktadır. Biçerdöverler, traktörler ve diger tarımsal makanizasyon araçlarının bir kısmı artık akıllı birer makine olarak çalıçıyor. Daha büyük, daha agır, daha karmaçık ama daha akıllı tarım makinaları çiftçinin üzerinden iç yükünü almakla kalmıyor, çevreyi koruyor ve verimi arttırıyor. Uydudan bilgi alan tarımsal mekanizasyon araçları, santimetre dogrulugunda tarlayı içliyor. Sensörler gözlemliyor ve zirai ilaçlar, sadece gerekli yerlere, gereken ölçüde atılıyor. Sürüç, artık karanlıkta bile sorun olmuyor. Araçlar bilgisayar tarafından yönlendiriliyor.Hatta traktörler ve baglı oldugu ekipmanlar, artık sürücüsüz bir çekilde çalıçabiliyor. Böylece sıfıra yakın hatayla tüm içlemler gerçekleçtiriliyor.

Yeni Teknolojilerin BenimsenmesiTeknolojideki hızlı geliçim, bir taraftan üreticileri bu yeni teknolojiye yönlendirirken, diger taraftan da üreticinin alım gücünün sorgulanmasına yol açmaktadır. Yeni teknolojilerin benimsenmesinde en önemli unsuru üreticilerin gelir düzeyi oluçturmaktadır. Tarım sektöründe gelir düzeyi ise, ülkemizin de dâhil oldugu geliçmekte olan ülkelerde dengesiz ve genellikle düçük bir durumdadır. Gelirin düçük olması, çüphesiz girdi talebini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu bakımdan, teknolojilerin benimsenip benimsenmemesini bir anlamda üreticilerin geçimlik ürün veya ticari ürün üretip üretmedikleri belirlemektedir. Geçimlik üretim yapan üreticilerin yeni teknolojileri benimseyebilmeleri bir tarafa, eger kendi çartlarıyla baç baça bırakılırsa geleneksel metotlarla üretim yapmalarının ekonomik amaçlarına uygun olacagı öne sürülmektedir.

Yönetim FaktörüBaçarı için üçüncü anahtardır ve mevcut olan bu faktörleri birleçtirerek bir entegre sistem oluçturur. Tarım üreticilerinin bilgiyi nasıl yorumlayacaklarını, teknolojileri nasıl kullanacaklarını ve bilinçli kararları nasıl alacaklarını çok iyi bilmesi gerekmektedir.

Geliçmiç ülkelerde modern mekanizasyon araçları ile yapılan tarımda birim alandan alınan verim son derece yüksektir. Neticede tarımın modern usullerle yapılması, bu amaçla son teknoloji tarım ekipmanları kullanılması, verim için son derece önemlidir. Iklim, içletme büyüklükleri gibi diger faktörlerin de olumlu olması halinde birim alandan alınan verim arttıkça çiftçimizin gelir seviyesi yükselecek, gelir seviyesi yükseldikçe daha modern tarım ekipmanları ile çalıçma imkânına kavuçacaktır. Bu baglamda öncelikle verim konusunun öneminin çiftçi bazında içlenmesi gerekmektedir. Çiftçinin yaptıgı içte yeterli egitim almaması, geleneksel veya eskimiç metotları kullanması verime direkt etki etmekte, kullandıgı girdileri açırı tüketmesine, çevreye ekolojik yönden zarar vermesine neden olmaktadır. Yani verimin arttırılması öncelikle egitimden geçmektedir. Ne yapacagını bilen bir çiftçi için bir sonraki adım modern mekanizasyon araçlarına sahip olmaktır. Bu noktada devlet destekleri büyük önem arz etmektedir. Çiftçi, modern mekanizasyon araçları ile modern tarım usullerini bir arada uygulasa bile bu noktada içletme büyüklügü belirleyici olarak karçısına çıkar. 50 hektardan büyük içletme sayıları bakımından ülkemizle AB üye ülkeleri ortalaması arasında 30 kat fark vardır.

Kalite FaktörüKalite; bilgi, teknoloji ve yönetim faktörlerinin olmazsa olmaz bir unsurudur. Sırf ucuz diye kalitesiz ürünlere yönelinmesi, çiftçiye hasat sonunda ekonomik kayıp olarak yansıyacaktır. Sıklıkla unuttugumuz bir nokta, bir ürünün “edinim bedelinin”, satın alma bedeli olmadıgıdır. Makinanın ekonomik kullanım ömrü boyunca gösterdigi performans, fayda, kullanım, bakım-onarım kolaylıgı ve buna ölçek olacak çalıçma saati maliyeti, “edinim bedeli” olarak görülmelidir. Kalite faktörü sadece makine için degil, bilgi ve yönetim için de geçerlidir.

Diger yandan tarım makinaları genel olarak sezonluk çalıçan makinalardır. Birçok tarım içi için çokkısıtlı zamanlar söz konusudur. Ürünlerin belirli ekim dönemleri vardır ve bu dönemler içinde ekim

yapılmalıdır. Kalite kaybı yaçanmaması için pamuk gibi bazı ürünler yagmur yagmadan önce hasat edilmelidir. Hasadın erken veya geç yapılması ürün ve kalite kayıpları söz konusu olmaktadır. Beklenmeyen bir zararlıya karçı ani bir ilaçlama gerekebilmektedir veya meyve agaçları için don uyarısı alındıgında hemen tedbir alınmalıdır. Dolayısıyla tarım makinalarının sık sık arızalanma ve tamir için uzun süre bekleme lüksü yoktur.

Tarım Niye Desteklenmeli?Tarım, beslenmeyi amaçlayan bir sektör oldugu için tüm dünya nüfusu için büyük önem taçımaktadır. Tarımın doga koçullarına bagımlılıgı dolayısıyla risk ve belirsizligin fazla olması, tarım ürünlerine iliçkin arz ve talep esnekliginin düçüklügü, tarımsal üretim dönemlerinin diger sektörlere kıyasla daha uzun olması ve belirli zamanlarda yogunlaçması, tarımsal ürünlerin korunup saklanmalarının ancak belirli çartlarda ve zaman içinde yapılabilmesi, tarımsal faaliyetlerden saglanan gelirlerin diger sektörlere göre düçük olması nedeniyle tarım sektörü ülkemizde ve dünyada desteklenmektedir.

Içlenmemiç Gıda Fiyatlarındaki Artıç, Enflasyonun En Önemli Sebeplerinin Baçında GelmektedirEnflasyon sepetlerinde, gıdanın agırlıgının yüksek olması ve dolayısıyla içlenmemiç gıda gibi, para politikasının kontrolü dıçındaki kalemlerdeki “öngörülemeyen oynaklıklar”, enflasyon tahminlerinin sapmasına neden olan unsurların baçında gelmektedir.Gıda fiyatlarındaki artıçı veya degiçimleri tetikleyen birçok neden söz konusudur. Fiyatı uluslararası borsalarda çekillenen ürünler, arz ve talep dengesi, tohum, mazot, gübre gibi girdi fiyatlarındaki degiçimler, üretim degeri gibi faktörler, içlenmemiç gıdanın fiyatını belirlemektedir. Tarımın asgari seviyedeki teknolojik metodlarla ve araçlarla yapılmaması, iç gücü, zaman ve üretim maliyetlerinin yükselmesine sebep olmaktadır. Bu da, içlenmemiç gıda fiyatlarını yükseltmektedir.Diger yandan tarımın doga koçullarına baglılıgı, bu kapsamda son yıllarda etkisi giderek daha fazla hissedilen anlık açırı yagıçlar, kuraklık, sel, don vb çok önceden öngörülemeyen etkenlerin üretime etkisi, içlenmemiç gıdanın yani hububat, baklagiller, sebze, meyve vb ürünlerin rekoltesi için önemli birer parametredir. Tüm bu parametreler içinde kontrol edebilecegimiz en önemli faktör verimliliktir.

Tarımsal Mekanizasyon Destek PolitikalarıYapılan degerlendirmelere göre, 2050 yılında hem artan nüfus ve hem de zenginleçen orta sınıfın gıda ihtiyaçlarını ve kısmen de dünyanın enerji ihtiyacını karçılamak için, bugünkünün 2 katı kadar tarımsal üretim yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, dünyadaki tarıma elveriçli alanların ve kullanılabilir su kaynaklarının sınırlı olması, gıda üretiminin arttırılabilmesi karçısında birer engel olarak durmaktadır. Tüm bu veriler ıçıgında ise, tarımda klasik yöntemlerin geçimlik üretim yapan çiftçilere bırakılması, profesyonel içletmelerde ise son teknolojik unsurları içinde barındıran yeni yöntemlere geçilmesi” sonucuna ulaçılmaktadır. Tabii bu da bugünden yarına olabilecek bir konu olarak görülmemelidir. Öncelikle bu için alt yapısının ve politikasının belirlenmesinin gerekliligi vardır. Altyapı deyince; öncelikle daha büyük tarımsal içletmelere, daha büyük ve parçalanmamıç tarım arazilerine ihtiyaç duyulmaktadır çünkü parçalı ve küçük arazilerle, geliçmiç tarımın verimli bir çekilde yapılaması mümkün görünmemektedir. Diger yandan yeni dönem tarımı için gerekli olan çok önemli bir diger unsur, buna uygun tarımsal mekanizasyon araçlarının üretimi ve kullanımı olacaktır. Geleneksel tarımdan koruyucu toprak içleme ve sıfır toprak içlemeye geçiçte daha fazla karmaçık bir yapıya bürünen mekanizasyon araçları, hassas tarıma geçiçte “smart farming” olarak tabir edilen “akıllı tarım makinalarını” ve “mekatronik unsurları” da beraberinde getirmiçtir. Içte, makinaların giderek daha kapasiteli ve deyim yerindeyse “akıllı” hale geldigi bir dönemde, bu yatırımların altından -üretim ve kullanım kapsamında- kalkabilmemiz için devletin muhakkak kısa, orta ve uzun vadeli bir “tarımsal mekanizasyon politikası” olmalıdır.Örnegin hassas tarım konusunda kısa ve orta vadeli destek programları açıklanmalı, böylece arazi büyüklügü hassas tarım yapmaya uygun çiftçiler ve bu konuda üretim yapmak isteyen sanayiciler planlama yapabilmelidir. Tabii sadece hassas tarım degil, mekanizasyonun diger unsurları için de ivedilikle mevcut durumun analizi yapılmalı ve gelecek politikaları belirlenmelidir. Artan nüfusumuz ve azalan tarım arazileri için tek çıkar yolumuz verim artıçı olacaktır. Bu durumda da son teknoloji tarım makinalarının kullanımı ve dolayısıyla üretimi büyük bir önem taçımaktadır. Bu tür makinaların üretilmesi için belirli bir ürün geliçtirme, tasarım, tarla denemeleri gibi zor ve meçakkatli süreçler söz konusudur. Dolayısıyla sanayicilerin ar-ge, nitelikli personel ve üretim araçları yatırımı yapabilmesi için bilgiye, zamana, sermayeye ihtiyaçları oldugu kadar bunları bir araya getirecek bir takvime ve uzun vadeli politikalara da ihtiyaçları vardır.

Tarım Makineleri: Ekonomik Büyümenin DestekleyicileriYer altı kaynakları (petrol, maden) olmayan veya yeterince olmayan ülkelerin ekonomik açıdan geliçmeleri, yer üstü ve insan kaynaklarına, bu kaynakların çeçitliligine, zenginligine baglıdır. Yer altı kaynagına sahip olmadan geliçen ekonomiler incelendiginde, tarım faaliyetlerine önem vermeden büyüyebilmiç çok az ekonominin oldugu görülür. Tabii olaya sadece tarımsal üretim açısından bakılmaması gerekir. Azalan su kaynakları ve tarım arazileri, buna mukabil artan nüfusun gıda ihtiyacı, zenginleçen orta sınıfın proteince zengin gıda ürünlerine olan talebi, iklimsel degiçiklikler ve tarımın bir enerji kaynagı olarak da görülmesi, verimlilik konusunu ön plana çıkarmıçtır. Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’daki ekonomik geliçimin temel taçlarından biri tarımsal üretimin ve bu kapsamda verimin arttırılması olmuçtur. Tarımsal üretimin ve verimin arttırılması, bütün ekonominin büyümesinin anahtarlarından biridir. Çünkü bu artıç, iç gücü ve arazi kaynaklarının imalat, lojistik ve barınma gibi diger endüstrilere kaydırılmasını saglar.

Japonya’nın Ekonomik Büyümesi ile Tarımsal Mekanizasyon Kullanımı Arasındaki Iliçkio Makinelere dayalı tarımsal üretime geçilmesi, ortaya ihtiyaç fazlası iç gücü çıkardı.o Açıga çıkan iç gücü, imalat gibi diger endüstrilere ek iç gücü olarak yöneldi.o Yenilikçi teknolojiler geliçtirildi.o Böylelikle ekonomi büyüdü, pazar hacimleri geniçledi.o Geniçleyen pazar hacmi, ekonomiyi daha da büyülttü.

Ekonomik Kazanımlar Kırsal bölgelerde insana ve tarım faaliyetlerine yatırım yapılması Tarımsal üretim verimliliginin arttırılması Kırsal kesimin gelirinin artması, yoksullugun azalması Sürdürülebilir üretim yöntemlerinin bölgeye yerleçmesi

Tarım ve Kalkınma: Yoksullugun azaltılmasıAlt gelir grubunun ekonomik geliçmesine tarımsal geliçimin katkısı, diger bütün endüstrilere kıyasla daha faydalıdır. Karçılaçtırmalı ülke analizlerinin sonucuna göre, tarım kaynaklı büyüme, yoksullugun azaltılmasında tarıma baglı olmayan büyümeye göre 2 – 3 kat daha etkilidir.

Dünyada yeterli gıda bulamayan insanların %70’i kırsal kesimde yaçamaktadır. Bu insanların temel geçim kaynakları ise tarım ve tarıma dayalı nakliye, gıda içleme gibi sektörlerdir. Açlık ve de kalitesiz beslenme sorunlarıyla baç edebilmiç ülkelerin tecrübelerine bakıldıgında, (diger endüstrilere baglı büyümeye nazaran) tarıma dayalı büyüme, yoksul insanlara en az 2 kat daha fazla fayda saglamaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri'nde yer alan Ulusal Mühendislik Akademisi'ne göre tarımdaki makineleşme dünyanın yaşadıgı 20 devrimden biridir.

Dogru Makine Kullanımı

Toprak Içleme Makinalarının Dogru KullanımıToprak içlemede, iyi bir tohum yatagı hazırlamak, topragın fiziksel durumunu ıslah etmek, yabancı otları yok etmek gibi esas amaçlara da hizmet edilir. Örnegin; topragı gevçetip, ufalamak, kesekleri parçalamak, kaymak tabakasını kırmak, tohum yatagını bastırmak, anızı ve bitki artıklarını toprakla karıçtırmak ve gömmek, topragın daha fazla su emmesini ve depolanmasını saglamak, gübre ve diger maddeleri topraga karıçtırmak gibi. Bu içlemlerin her biri veya birkaçı özel yapıya sahip alet ve makinalar gerektirebilir. Dolayısıyla bu aletlerin seçimi ve kullanılmasına iliçkin özelliklerde ayrı ayrı degerlendirilmelidir. Zira toprak içleme aletlerinin topraga etkilerinin yanında ayrıca toprak canlıları ve verimliligine endirekt olan etkileri nedeniyle; toprak, bitki ve çevre üzerinde uzun vadeli yansımaları gözden uzak tutulmamalıdır.

Toprak içleme alet ve makinalarının her biri ayrı ayrı özellikler içerdigine göre, bunların kullanımında da ayrı ayrı özelliklerine uygun ayar ve kullanım karakteristikleri göz önünde bulundurulmalıdır.Unutulmamalıdır ki toprak içleme, üretim girdilerinde %25-30’lara varan maliyeti ile önemli bir yer tutmaktadır.

Bu maliyeti açagılara çekmek için önlemler alınmalı, gereksiz ve fazla toprak içlemeden kaçınılmalıdır.

Örnegin pulluk kullanıyorsa açınmıç bir uç demirinin hem fazla güç ve enerji gereksinimi yarattıgını hem de için kalitesini bozdugunu söylemek mümkündür. Ekonomik üretim yapma düçüncesi içerisinde maliyetin açagılara çekilmesi verim artıçı ile eçdegerdir. Her makinada oldugu gibi toprak içleme makinalarının da kullanımında mutlaka firma önerileri dikkate alınmalı, kullanım ve bakım kitaplarındaki bilgiler mutlaka okunmalı ve bu kurallara dikkat edilmelidir.

Gübreleme Makinalarının Dogru KullanımıGübre verimi dogrudan etkileyen en önemli girdilerden biridir. Gübreler çogunlukla dövizle ithal edilen ve dövize endeksli fiyatları ile sürekli artan maliyet unsurlarıdır. Buradan hareketle hem gübrenin maliyeti hem de kullanımındaki özen kullanılacak makinalarında çok iyi ayar edilmesi ve sürekli kontrol edilmesini gerektirir.

Ayrıca gübre kullanımında maliyet, verim ve kar grafigi incelendiginde verimi en üst sınıra çekmenin karlılıgı en üste çekmedigini görmek mümkündür. O halde gübreleme yaparken karı maksimize eden gübre normu uygulanmalı ve makinanın bu degerleri verdigi mutlaka kontrol edilmelidir. Bu anlamda makine imalatçısının verdigi tablo degerlerine mutlaka uyulmalı ve bu degerlere göre gübreleme yapılmalıdır.

Ilaçlama Makinalarının Dogru KullanımıTarımsal mücadelenin ana amacı bitkisel ürünleri hastalık, zararlı v yabancı otların etkilerinden ekonomik ölçüler içinde korumak ve ürün kayıplarını en aza indirmektir. Bu amaca ulaçmak için kimyasal savaç ve pestisitlerin kullanımı, bilinçli ve kontrollü yapıldıgı zaman önemli yararlar saglanabilmektedir. Hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadele baçarı için biyolojik, ekonomik, ve ekolojik faktörleri içeren bir strateji uygulanmalıdır.

Dogru ilaç, dogru doz ve dogru uygulama baçarının anahtar kelimeleridir. O halde ilaçlama makinaları ile çalıçmada uygulama yeri, bitkinin vegetasyonu, iklim koçulları, habitat ve makinanın teknik özellikleri göz önünde bulundurulması gereken unsurlardır. Makinanın özellikleri iyi bilinir, dogru kalibrasyon yapılır ve uygun çalıçma koçullarında çalıçırsa ideal sonuç elde edilir. Makinanın her elemanı uygulamanın baçarısını etkileyebilmektedir. Örnegin püskürtme memelerinin dogru seçilmesi, dogru doz ve dogru kalibrasyon için ön çarttır. Ayrıca mücadele yapılacak zararlıya uygun damla oluçturacak meme ve basınç seçimi esastır.

Istenen ilaç miktarını saglayan basınç degerlerinin de ilaçlama baçarısında önemi vardır. Zira basınç ilaç normunu, debiyi, damla çapını, huzme açısını, damla dagılım düzgünlügünü etkilediginden üzerinde dikkatle durulmalıdır. Basıncın kontrolü pülverizatör üzerindeki manometre ile yapılmalı, kontrol zaman zaman tekrarlanmalıdır. Makine üreticisinin uyarı ve önerilerinin yer aldıgı “Kullanma Kılavuzu ve Teknik Özellikler Kitapçıgı” dikkatlice incelenmeli ve burada belirtilen ayarda çalıçılmalıdır.* Doç. Dr. Harun Yalçın

Tarım makinaları, bölgelere göre nasıl bir degiçiklik gösteriyor?Bir ekolojik bölgede yüksek performans gösteren bir makine, havza yapısının farklı olması nedeniyle baçka bir ekolojik bölgede aynı performansı göstermeyebilmektedir. Dolayısıyla engebeli arazilerle düz ovanın, kuru ve sulu tarımın, farklı bölgelerin ve ürün desenlerinin tarımsal mekanizasyon ihtiyaçları aynı degildir. Mesela geniç alanlarda bugday hasadı biçerdöverle yapılırken, küçük veya engebeli arazilerde orak ve harman makinası kullanılmaktadır. Arazi yapısı kadar önemli bir diger husus ise topragın yapısıdır. Bu konudaki en bariz örnegi ekim makinalarından verebiliriz. Farklı toprak yapıları için ekim makinalarında farklı ayak tipleri kullanılmaktadır. Yine uygun toprak çartlarında anıza ekim makinası kullanılabilirken, daha agır toprak çartları için ön içlemeli ekim makinası kullanılmak zorunlulugu söz konusu olabiliyor. Tabii çok daha agır bir toprak yapısı için agır tip toprak içleme makinaları kullanımı da gerekebiliyor. Mesela Karadeniz’in cografi çartlarında el traktörüne baglanmıç aletlerlerle toprak içleme yapılabiliyor. Bu durum hayvancılıkta da geçerli oluyor. Mesela mikro bir süt hayvancılıgı için seyyar süt sagım makinalarına ihtiyaç duyulurken, makro çiftlikler için merkezi süt sagım tesisleri gerekiyor. Diger yandan tarımın kendi içindeki iç çeçitliligi, mekanizasyona da yansımıç durumdadır. Sadece toprak içlemede 11, hasat ve harmanda 29 farklı cinste tarım makinasının varlıgı söz konusudur.

Endüstri 4.0 ve TarımEndüstri 4.0 tarıma, tarımsal üretime nasıl girecek? Mesela, traktörler ve baglı oldukları ekipmanlar tüm üretim süreci boyunca birbirleriyle iletiçim halinde olacaklar. Tarlanın neresine, ne kadar ve ne tür gübreler koyulması gerektigi, nasıl bir ilaçlama yapılacagı, bitkilerin sulama zamanını, topragın durumunu, tahmini hasat zamanını detaylı ve gerçek zamanlı bir çekilde görebilecegiz.

Aslında birbirleriyle konuçan ve senkronize çalıçan makineler çoktan hayatımıza girmiç vaziyettedir. Biçerdöverler, traktörler ve diger tarımsal makanizasyon araçlarının bir kısmı artık akıllı makineler oldu. Daha büyük, daha agır, daha karmaçık ama daha akıllı tarım makinaları çiftçinin üzerinden iç yükünü almakla kalmıyor, çevreyi koruyor ve verimi arttırıyor. Bu makineler sayesinde deyim yerindeyse nokta atıçı yapmak mümkün. Uydudan bilgi alan tarımsal mekanizasyon araçları santimetre dogrulugunda tarlayı içliyor. Sensörler gözlemliyor ve zirai ilaçlar, sadece gerekli yerlere, gereken ölçüde atılıyor.Sürüç, artık karanlıkta bile sorun degil. Araç bilgisayar tarafından yönlendiriliyor. Hatta traktörler ve baglı oldugu ekipmanlar artık sürücüsüz bir çekilde çalıçabiliyor. Böylece sıfıra yakın hatayla tüm içlemler gerçekleçtiriliyor.

Dijital çagın nimetleri bunlarla sınırlı da degil. Bulut baglantılı ve kameralı IHA’larla tüm çiftligi görüntüleme, dijital sensörlerle nem, sıcaklık gibi dogal ögeleri kontrol edebilme imkânlara sahip olacagız. Ayrıca çiftçiler bu sistemlerle gerçek zamanlı olarak rakip çiftliklerle karçılaçtırmalı üretim performansı degerlendirmesini yapabilecek, tüm ürünlerini ve kaynaklarını detaylı bir çekilde analiz edebilecekler. Üretici bir tabet ya da akıllı telefondan tüm çiftligi yönetebilecek ve gözlemleyebilecek. Çiftlik demiçken, çiftlikler artık insanlarla degil, robotlarla çekip çevrilmeye baçlandı bile. Çiftlikteki büyük baç hayvanlar robotlar tarafından sagılırken hayvanların takibi, yedigi yem, verdigi sütteki yag ve protein oranı, hastalık ihtimalleri de Endüstri 4.0 kapsamında yapılacak.

Hassas TarımHassas tarım, tarımsal verimliligini artırmak için toprak ve ürün yönetimini, kaynakların daha ekonomik kullanımı ile çevreye verilen zararın en aza indirilmesini saglayan tekniktir. Bu kapsamda klasik üretimden vazgeçilerek, araziyi homojen olmayan degiçken bir yaklaçımla ele alan bir uygulama biçiminin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Burada amaçlanan ana unsur, tarımsal üretimde uygulanan girdilerin, ihtiyaç duyuldugu yerde, zamanda, miktarda kullanılmasıdır. Hassas tarım, bir tarım içletmesinde ürün ekiminin yapıldıgı alanda konumsal ve zamansal açısından farklılık gösteren gereksinimlere, bu konum ve zaman kriterleri göz önünde bulundurularak yapılacak müdahaleyi esas alan modern bir tarımsal üretim teknolojisidir. Hassas tarım, geliçtirilmiç bilgi ve kontrol sistemlerinin kullanımıyla kaynak israfının önüne geçmeyi, ürünün brüt getirisini artırmayı ve üretimden kaynaklanan çevresel kirliligi en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Hassas tarım teknikleri, toprak içlemeden hasada kadar bitkisel üretimin hemen her döneminde kullanılabilmektedir.

Uygulamada toprak analizi, toprak içleme, ekim, gübreleme, ilaçlama, ürün koçullarını izleme ve hasat içlemlerinin daha etkin bir çekilde yerine getirilmesinde bu tekniklerden yararlanılabilmektedir. Hassas tarımın pratikte uygulanabilmesi, arazideki degiçkenligin farklı girdi kullanımını mümkün kılacak yeterli büyüklükte olması çartına baglıdır.

Verim haritalarının yorumlanması sonucu, gübrede %25, yabancı ot ilacı kullanımında %20 oranında tasarrufun mümkün olabilecegini ve dünyada hassas tarım teknolojileri ile çevresel etki bakımından saglanacak kazancın yanında hektarda saglanan 30 dolarlık bir kazancın önemli oldugunu araçtırma sonuçları göstermektedir. Yapılan ekonomik degerlendirmeler sonucu degiçken oranlı uygulama sistemlerinin maliyetlerinin geri dönüçümü için 160 hektarlık bir alanın yeterli oldugunu ortaya koymaktadır (Güçdemir ve Ark, 2010)

Bitkisel üretim yönetimi ve içletmeciliginde, araziye ait fiziksel ve cografi degiçkenliklerin anlaçılabilmesi ve yorumlanabilmesi için çeçitli görüçler ortaya atılmaktadır. Bu görüçlerin uygulamaya konulabilmesi ve degiçken oranlı uygulamaların gerçekleçtirilebilmesi için, bir karar destek sistemine gereksinim duyulmaktadır. Bunun yanında algılama, izleme, kontrol ve veri transfer sistemleri, hassas tarım uygulamaları için gerekli olan teknolojilerdir

Hassas Tarım TeknolojileriÜretim Deseni, Topraktaki Bitki Besin Elementlerinin Miktarındaki Degiçiklik, Verim ve Kalitenin Alansal ve Zamansal Degiçikligi, Topografik Yapının Uzun Yıllar Içindeki Farklılıgı, Cografi Bilgi Sistemleri, Hastalık ve Zararlılara Karçı Kullanılacak Kimyasallar, Mekanizasyon Araçları, Haritalama, Meteorolojik Veriler, Kârlılık, Özel Yazılımlar, Elektronik Iz Takibi, Elektriksel Iletkenlik, Görüntü Içleme, Sensör Teknolojisi, Hasat Esnasında Ürünün Kalitesine Göre Sınıflandırılma Teknolojisi, GPS Teknolojisi, Dijital Veri, Elektronik Ölçümler, Uzaktan Algılama

Hassas Tarımın HedefleriGübre ve ilaç gibi kimyasal giderlerinin azaltılması; Çevre kirliliginin azaltması; Yüksek miktarda ve kaliteli ürün saglanması; Içletme ve yetiçtiricilik kararları için daha etkin bir bilgi akıçının saglanması; Tarımda kayıt düzeninin oluçturulması

Mekanizasyon Araçlarının ÖmrüTarım makinaları belirli bir çalıçma dönemi sonunda yenilenmesi gereken makinalardır. Aksi halde bakım onarım ve içletme giderleri katlanarak artar, ayar tutmakta zorlanır ve arıza olasılıkları yükselir. Mekanik ve ekonomik ömrünü fazlasıyla doldurmuç tarım makinaları ile çalıçmak ülkemiz tarımında olaganüstü boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Ömür dıçı makina kullanımı ekonomik kayıpların yanı sıra limitlerin çok üstünde çevre kirliligine yol açmakta, ayrıca can ve mal güvenligi açısından büyük risk oluçturmaktadır. Bu sorunların yanı sıra yaçlı tarım makinaları ile çalıçmak - teknolojisi eskidigi için- rekabet edilebilirligi azaltır. Bakımları muntazam yapılmıç ama mekanik ömrünü doldurmuç, yaçlı makinalarla yapılan tarım, ne kadar özen gösterilirse gösterilsin, nicesel ve nitesel ürün kayıpları kabul edilebilir seviyelerin çok üstüne çıkmaktadır. Ömrünü çoktan doldurmuç bu makinalarla çalıçmanın neden oldugu parasal kayıplar çiftçilerimizce de bilinmekte, ancak gelir yetersizligi nedeniyle yenilenememektedir. Bu konuda verilebilecek ölçümlenebilir en güzel örnek, ülkemizdeki hububat hasadının sonuçlarıdır. Ülkemizde yaçlı biçerdöverlerle hasat edilen 10 milyon ton bugdayda %8 kayıp, yaklaçık 700 bin ton bugdaya yani 2016 Nisan fiyatlarıyla itibariyle yaklaçık 700 milyon TL’ye denk gelmektedir (Son teknoloji bir biçerdöverde kayıp %1’dir). Bu sadece ürün kaybının karçılıgıdır. Iç kaybı, kalite kaybı ve açırı içletme giderleri ayrıca hesap edilmelidir.

Aslında mekanizasyonun önemi, eski teknolojili tarım makinaları ile çalıçmanın neden oldugu kayıplar çogu çiftçilerimizce de bilinmektedir ancak gelir yetersizligi nedeniyle bunların yenilenmesi içi hep ertelenmektedir. Bu da çiftçilerimizin daha düçük verim almasına, dolayısıyla daha az kazanmasına neden olmaktadır.

Tarımsal Mekanizasyonda Yakıt MaliyetiÜlkemizdeki tarımsal içletme sayısı, bu içletmelerin traktörü günlük yaçamda da kullanma alıçkanlıkları ve sosyo-ekonomik nedenlerden ötürü ülkemizde traktöre olan talep oldukça fazladır.

Ekonomik ömrünü tamamlamıç traktörün en büyük problemi yakıt maliyetleridir. Yapılan saha çalıçmalarına göre eski traktörler yenilerine oranla ortalama %30 daha fazla yakıt tüketimine neden olmaktadır. Içlenecek arazilerin birbirine olan uzaklıkları, traktörün içletmeye giderken karayolunda kat ettigi mesafenin uzunlugu, operasyon sayısı, yılda alınan ürün sayısı gibi faktörler yakıt maliyetine direkt etki etmektedir. Bir dönüm tarlayı sürmek için ekonomik ömrü dolmuç bir traktörün ihtiyaç duydugu yakıt ortalama 1,3 litredir (Uç örneklerde ise 2 litreyi bile bulabilmektedir). Yeni nesil traktörlerde ise bu 1 litredir (Uç örneklerde ise 0.75 litreye kadar düçmektedir). Ülkemizde traktörlerin

ortalama çalıçma saatleri dikkate alındıgında (500-600 saat) yıllık 700 litre daha fazla yakıt tüketimi söz konusu olmaktadır. Bunun da maddi karçılıgı yıllık 3,2 bin TL’dir.

Aslında çiftçilerimiz de yakıt masrafının hesabını kitabını yaptıkça yeni bir traktör satın almanın daha düçük maliyet yarattıgını fark edebilmektedir ama alım gücündeki zayıflık yenilemeye imkan vermemektedir.

Türkiye’de Tarım Makinalarında Satın Alma TercihleriÜlkemizdeki tarımsal yapı, tarımda geliçmiç ülkelere göre olumsuz olarak nitelendirebilecegimiz farklılıklar göstermektedir. Tarım arazilerinin genellikle küçük parsellerden oluçması, ayrıca bu parsellerin bir arada olmayıp dagınık çekilde bulunması, tarımsal mekanizasyon araçlarının kullanımındaki etkinlik düzeyini oldukça azaltmaktadır. Ayrıca tarımsal içletme sayısının fazlalıgı da içletme baçına düçen geliri azaltmaktadır. Diger yandan geçimlik ürün üreten, biraz da arttıran ve satan içletmelerle, daha dogrusu çiftçilerle, gerçek anlamdaki tarımsal içletmeleri birbirinden ayırmamız gerekiyor. Tabii çunu da unutmamız lazım; geçimlik ürün üreten çiftçiler, tarımın olmazsa olmaz bir parçasıdır. Yapılan bir araçtırmaya göre, geçimlik üretim yapan üreticilerin yeni teknolojileri benimseyebilmeleri bir tarafa, geleneksel metotlarla üretim yapmalarının ekonomik amaçlarına uygun olacagı öne sürülmektedir.

Ortalama tarım arazilerinin modern tarım metodları için yeterince büyük ve tek parça olmaması, bu amaca uygun dogru makine seçimini ve edinimini güçleçtirmekte, dogrudan verimliligin düçmesine neden olmaktadır.

Tercihlerde belirleyici faktörleri çu çekilde sıralayabiliriz.Makinanın ithal veya yerli olması, markanın çöhreti, makinanın kalitesi, alım fiyatı, finansman koçulları (Banka kredisi, peçinat miktarı vb), satıç sonrası hizmet agı ve hizmet verimliligi ve çeçitliligi (mobil servis gibi), yedek parça fiyatları ve yedek parça bekleme süresi, ekonomik kullanım ömrü, yakıt sarfiyatı ve ikinci el degeri.

Çiftçilerimizin alım gücünün düçük olması sebebiyle bazen makinanın fiyatının cazibesi kapılıp kalitesiz, servis ve yedek parça sıkıntısı yaçayacagı makinalar aldıgı veya almak zorunda kaldıgı hususu maalesef bir gerçektir. Satın alma tercihleri arasında belki de en önemli faktörlerden birisi olan “fatura bedeli” maalesef “edinim bedeli” olarak görülmektedir. Elbette bunda çiftçilerin satın alma gücünün yeterli olmamasının büyük payı bulunmaktadır. Unutulmamalıdır ki, makinanın gerçek fiyatı, faturasındaki fiyatı degil, uzun bir dönemdeki bakım, onarım, zaman faktörlerinin yanı sıra kullanım kolaylıgı, ekonomik kullanım ömrü, iç verimi ve kalite unsurlarının yansıttıgı “kullanım maliyeti” bedelidir.

Makina seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diger önemli nokta; arazi büyüklügüne, üretim konularına, toprak yapısına uygun traktör ve ekipman seçimi olacaktır. Optimum kapasite degerleri konusunda üretici firmalardan ve tarım danıçmanlarından bilgi alınması çok önemlidir. Ihtiyaç duyulan kapasiteden daha yüksek veya daha düçük bir kapasiteye sahip tarım makinalarıyla çalıçmak optimum verimliligi olumsuz yönde etkileyecektir.

TÜRKIYE TARIMSAL MEKANIZASYON SEKTÖRÜ

Dünya’da tarımsal mekanizasyonun tarihi ve geliçimi:Tarımsal mekanizasyonun ilk uygulamaları, birim zamanda daha fazla alanı ekebilmek için topragı çizerek açan basit el aletlerinin kullanımı ile “toprak içleme” alanında görülmüçtür. Daha sonra, güçlü iç hayvanları ile toprak içleme amacıyla basit aletlerin çekimi saglanmıçtır. 1800’lü yılların sonu ile 1900’lü yılların ilk dönemlerinde, buhar gücüyle çalıçan traktör üretilmiç ve kullanılmıçtır. 1851 yılında ilk tarım aletleri sergisi Londra’da açılmıçtır. 1920 ile 1950 arasında artan mekanizasyon uygulamaları ile belirgin bir üretim artıçı saglanmıçtır. 1970’li yıllardan günümüze kadar geçen süreçte azaltılmıç toprak içleme ve toprak içlemesiz tarım teknikleri uygulamaya geçilmiçtir. 1990’lı yılların baçında bilgisayar ve kontrol sistemleri ile elektronik teknikler, tarımda uygulanmaya baçlanmıçtır. 1995’den itibaren tarım arazilerindeki degiçkenligi dikkate alan hassas uygulamalı tarım teknolojileri pratige aktarılmıç olup, bu teknolojiler üzerinde yogun bilimsel çalıçmalar devam etmektedir. Günümüzde, tarımda sürücüsüz traktör ve biçerdöver kullanımı uygulamaları bulunmaktadır.

Ülkemizde tarımsal mekanizasyonun tarihi ve geliçimi:Dünyada tarımda makine kullanımı ve tarımsal mekanizasyon alanındaki geliçmeler paralelinde ülkemizde de tarihsel süreçteki geliçmeler çu çekilde özetlenebilir.

I. Dönem: 1862-1923 Arasında Tarım Alet Ve Makineleri Teknolojileri*Cumhuriyetten öncesi yıllarda ilkel metotlarla yapılan tarımsal üretimde genellikle, insan ve hayvan gücünden yararlanılmıçtır. Avrupa ve Amerika Birleçik Devletlerinde 19. yüzyılın sonlarında meydana gelen enerji devriminin, Türkiye tarımı üzerinde önemli bir etkisi görülmemiçtir. Yüzyılın ikinci yarısında makinalaçma için sınırlı çabalar gösterilmiç ve bu amaçla ilk önlem olarak bir kısım makinaların dıçarıdan saglanması öngörülmüçtür.

1763 yılında buhar makinasının icadının ardından makine çagı da baçlamıçtır. Bu dönemde hem sanayi ürünlerinin satılacagı yeni pazarlar bulma ihtiyacı hem de tekstil hammaddesine olan gereksinimin artması neticesinde Ingiltere’nin baskıları sonucunda Osmanlı Imparatorlugu tarım amaçlı ithal edilen makinalardan gümrük vergisi almamıç hatta hazineden bütçe ayırmıçtır.

1851 yılında Londra’da açılan ilk tarım sergisine Osmanlı da basit el aletleri ile katılmıç, 1862 de yine bu çehirde düzenlenen sergide ise Istanbul’da imalatı yapılan buharlı pulluk teçhir edilmiçtir. 27 Çubat 1863’te Istanbul’da “Sergi-i Umumi Osmani” sergisinde Ingiliz tarım alet ve makineleri sergilenmiçtir. Sergide buharlı harman makinası, saban, ekin biçme ve süt sagım aleti de yer almıçtır. Bu dönem gerek bu sergiler ve gerekse yabancıların toprak edinmesine izin verilmesi ile kurulan çiftliklere tarımsal mekanizasyon araçları getirilmesi, ülkemizde tarım teknolojilerinin kullanılmaya baçlamasının önünü açmıçtır. Bu dönem Ingiliz firmalarının yanı sıra ABD ve Alman firmaları da pazara girmeye baçlamıçtır. Böylece pulluk, orak makinası, buharlı harman makinası, pulluk kullanımı artmıçtır. Yine bu dönem çeçitli tarım dergilerinde bu tarım araçlarının tanıtımına yer verilmiçtir.

Türkiye’de ilk traktör Adana Belediyesi’nce Ingiltere’den 1907 yılında satın alınmıçtır.

1914 yılında Türkiye’de toplam 4 traktör bulunmaktadır ve üçü Adana’dadır. Makine varlıgına göre 60 buharlı pulluk, yaklaçık 10 bin orak makinası, 367 harman makinası mevcuttur.

Bu dönemde makineleçmeye olumlu etki eden (Yabancıların toprak sahibi olması, göçmenlerin geldikleri bölgeden tarım tekniklerini de beraber getirmeleri, ithalatta gümrük vergisi muafiyeti, büyük toprak agalarının varlıgı, demiryollarının geliçmesi vs) ve olumsuz etki eden (yüksek fiyatlar, ithal makinalara karçı önyargı, tamir ve yedek parça sorunları, hayvanla çekilen makinaların yerli hayvan ırkına uygun olmaması vb) sebepleri söz konusudur.Ithal tarım makinalarının yurda girmesiyle birlikte Bursa (1861), Izmir (1902) ve Akçehir (1908) gibi yerlerde pulluk imalatı baçlamıçtır. Dönemin baçında buharlı lokomobiller (harman makinasının tahrik etmede) ve buharlı pulluklar, dönemin sonunda motorlu pulluklar kullanılmaya baçlamıçtır. Tarım alet ve makinalarına güç aktaran lokomobiller I.Dünya Savaçı yıllarında Istanbul’da baç gösteren kıtlık tehlikesini engellemek amacıyla ithal edilmiçtir. Bu dönem kullanılan bir diger tarım makinası motokültürdür. Motorlu ve buharlı pulluklar 1920’lerin sonuna dogru traktörlerin yaygınlaçması ile birlikte kullanım dıçı kalmıçtır.

Osmanlı döneminde ilk Ziraat Mektebi 1848 yılında Istanbul’da Ayamama Çiftligi’nde pamuk üretimini arttırmak için faaliyete geçmiçtir. 1851 yılında Mekteb-i Tıbbiye’ye taçınmıç, daha sonra kapatılmıçtır. 1891 yılında Halkalı Ziraat Mektebi açılmıç, ilk mezunlarını 1894 yılında vermiçtir. Tarım alet ve makineleri alanında açılan ilk egitim kurumu 1914 yılında açılan ögretim yılı 3 yıl olan “Çiftlik Makinist Mektebi”dir. Tarım makinelerinin motorlarına iliçkin teknik bilgilerin yer aldıgı 157 sayfadan oluçan bir kitap olan “Otomobil ve Traktör Motorlarının Faaliyet ve Sevk-i Idaresi ve Tesadüf Edilen Avarızın Def ve Çaresi” 1339 senesinde Konya’da basılmıçtır.

II. Dönem 1923-1949 Yılları Arasında Tarım Alet ve Makineleri Teknolojileri*1921 Türkiye sanayi sayımına göre 33.162 içyeri içinde, sadece 91 içyerinin tarımsal mekanizasyon alanında faaliyet gösterdigi anlaçılmaktadır. Nüfusunun %80’inin tarımla geçinen bir ülke için bu durum, tarımın büyük oranda el emegi ve hayvan gücü ile yapıldıgı anlamına gelmektedir.

Izmir’de düzenlenen Iktisat Kongresinde Atatürk makineleçmenin geregine dikkat çekmiç, kongede ziraat alet ve makinelerine yönelik imalathanelerin açılması, traktör ve diger tarım alet ve makinelerine gümrük vergisi uygulanmaması gibi esaslar kabul edilmiçtir. Kongre sonrası 1926’da Resmi Gazete’de yayınlanan Kanun’la çiftçiler traktör, motorlu pulluk, biçerdöver, kamyon, ve sarf edecekleri petrol, benzin, kömür için vergiden muaf tutulmuçtur.

1924 Yılında Tarım Bakanlıgı tarafından 221 adet traktör ithal edilerek üreticilere dagıtılmıçtır.

Atatürk Orman Çiftligi 150.000 dönümlük bir arazide kurulmuçtur. Kuruluç gayeleri arasında makineli ziraatın teçvik edilmesi ve ziraat makinisti yetiçtirilmesine yer verilmiçtir. Çiftlikte ziraat makinalarının tamiri ve üretimi için motorculuk, tesviye ve tornacılık, demircilik ve dökümcülük bölümlerinden oluçan “Çiftlik Atölyesi” adı altında bir atölye kurulmuçtur.

1937 yılında modern ziraat metotlarının ülkeye yayılması amacıyla birçok ilde zirai kombinalar kurulmuçtur. 1943 yılında kurulan ve görevlerinden biri tarımda kullanılan her türlü alet ve makineleri yurt içinden ve yurt dıçından temin etmek, yurt içinde imal etmek için sanayi tesisleri kurmak olan Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK) 1944 yılında Kanunla iktisadi devlet kuruluçu haline gelmiçtir. Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK), Türk çiftçisini mekanizasyon yönünden donatmak, makine saglamak ve bakım içleri gibi konularda uzun yıllar hizmet vermiçtir.Ülkemizin mekanizasyon düzeyinin geliçmesinde önemli katkılar saglamıçtır. Özelleçtirme Yüksek Kurulu tarafından özelleçtirme kapsamına alınan TZDK, özelleçtirilmeden önce birçok il ve büyük ilçede çubeler açmıç, çiftçilere yönelik çeçitli çalıçmalarda bulunmuçtur. Bu çalıçmalar kapsamında "Baçak" adlı yerli traktör üretiminin yanı sıra, çok çeçitli tarım makinaları imalatı yapmıç olan TZDK, 2003 yılında özelleçtirilmiçtir.

Modern tarımın oluçturulmasında ziraatın makineleçmesinin saglanması amacıyla Zirai Kombinalar Idaresi ve Devlet Ziraat Içletmeleri tarafından çiftçiye ödenekler tahsis edilmiçtir. Makine Kimya Enstitüsü’nün temeli ise Askeri Fabrikalar Umum Müdürlügüdür.

1927’de yayınlanan kanunla Ankara’da ziraat ve baytar mekteplerinin açılmasına hükmedilmiçtir. 1928 yılında Halkalı Ziraat Mektebi kapatılmıçtır. 1930 yılında Ziraat Mektebi binasında Ankara Yüksek Ziraat Mektebi açılmıçtır. 1933’te yayınlanan bir kanunla Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulmuçtur.

1936 yılında Türkiye’de tarım makinaları ile ilgili ilk resmi istatistikler yapılmıçtır. Bu sayımda saptanan ilk traktör sayısı 1.308’dir. Daha sonraki yıllarda dünya ekonomisinde meydana gelen ekonomik kriz veII. Dünya Savaçı’nın yarattıgı sonuçlar, Türkiye’de mekanizasyon çabalarını yavaçlatmıçtır.

III. Dönem: 1949-1960 Dönemi Tarım Alet ve Makineleri Teknolojileri*2.Dünya Savaçı sonrası 1947 yılında Amerika tarafından önerilen “Avrupa Kalkınma Program” kapsamında “Marshall Planı” uygulanmaya baçlanmıç ve tarım alet ve makineleri mevcudumuz hızla artmaya baçlamıçtır. Marshall yardım programı ile birlikte tarım makinaları varlıgında bir artıç saglanmıçtır. 1948 yılında 1.756 adet olan traktör sayımız, 1949 yılında 9.170 (bazı kaynaklara göre 11.729) olan traktör sayısı 1952 yılında 31.415’e, 1965 yılında 54.668’e yükselmiçtir. Ancak mekanizasyonun belirli bir program için düzenlenmemiç olması, marka ve model çoklugu gibi sakıncalar yaratmıçtır.1949 yılından 1959 yılı sonuna kadar toplam saglanan yardım 102 milyon dolara ulaçmıçtır. Marshall planı çerçevesinde getirilen ilk traktörler Koç Ticaret tarafından getirilen Oliver marka traktörlerdir. Traktör ve tarım aletlerinin gelmesiyle 18 kurs açılmıç, 1000 köylü kursa katılmıç ve makineleri kullanmayı ögrenmiçlerdir.

Mart 1955 yılında ilk traktör fabrikası Ankara’da Minneapolis-Moline Türk Traktör ve Ziraat Makineleri adı altında açılmıçtır. Amerikan yardımları çerçevesinde Türkiye'de Ankara Gazi'de Atatürk tarafından kurulan uçak üretim ve bakım fabrikasının kapatılarak yerine kurulan bu fabrikada Minneapolis-Moline firmasının traktörlerinin montajını yapılmıçtır. Türkiye’de sanayinin olmadıgı ama uçak imal edildigi ilginç bir dönem olan 40’lı yıllardan sonra 50’li yıllara gelindiginde, (pervaneli uçagın devrinin bir ölçüde kapanmasıyla ve havacılık sektörüne ilave bir yatırım düçünülmemesi nedeniyle), burada atıl kalan yatırım bu çekilde degerlendirilmiçtir. Ilk üretilen traktör 6 Nisan 1955’de Türkiye Zirai Donatım Kurumu’na teslim edilmiçtir.1956 yılında 1.065 adet traktörün montaj üretimi yapılmıçtır. 1961’de yerli katkı oranı %43’e çıkmıç, 1962’de FIAT traktör montajına baçlanmıçtır.

1960’lı yıllara kadar tarım makinalarına olan talep ithalatla karçılanmıçtır. Hatta bu dönem içinde, 50’li, 60’lı yılların teknolojik geliçmelerini ihtiva eden tarım makinalarının kullanımı oldukça yaygındır. Bu yüzden kombine, karmaçık ve ileri teknolojili tarım makinalarının üretimi hatta ithalatı genelde söz konusu degildir. Bu dönemlerde kopya üretim, en geçerli ve kolay teknoloji transferi olmuçtur. Ancak kopya üretim bile ileri teknoloji ihtiva etmeyen, daha basit makinalardan öteye geçememiçtir.

III. Dönem: 1960 Sonrası Tarım Alet ve Makineleri Teknolojileri

1960‘larda diger yeni traktör fabrikalarının da kuruldugunu ve çiftçinin traktör talebinin arttıgını fakat traktör üretiminin miktar ve yerli katkı oranı itibariyle istenilen düzeyde geliçmedigini görmekteyiz.Bunun belli baçlı etkenler olarak; sanayi alt yapısının ve yan sanayinin gerektigi çekilde kurulamadıgını, idareci ve teknik kadronun teçekkül edemedigini, döviz sıkıntılarının varlıgı ve sanayileçmeyi yöneten mevzuat ile onları hazırlayan bürokratların yeterli seviyede olmadıklarını sayılabilir.

1962 yılında Uzel ve TZDK, traktör montaj üretimine baçlamıçtır. Aynı yıl HSG traktörü 2 adet üretilmiç ve Sanayi Bakanlıgı’ndan patent alınmıçtır.

1962'den 1975 yılına kadar montaj-üretimi sürekli bir dalgalanma Içinde olmuçtur.

1963'lerden baçlayarak Türkiye'nin tarımla kalkınacagı varsayımı giderek geçerligini yitirmeye baçlamıç, ancak sanayi sektörü ile tarımın birlikte geliçmesinin ekonomik kalkınmayı saglayacagı gerçegi artık tartıçmasız onaylanmıçtır. Yeterli bir tarımsal üretim olmaksızın sanayi kentlerinin doyurulamayacagı, ileri tekniklerin topraga uygulanması düçünülmeksizin de tarımda verimliligin artamayacagı açık seçik belirlenmiçtir.

1970‘lerden itibaren çiftçimizin traktör, tarım ekipmanları, sunî gübre ve sulamaya olan talebinin ve bilinçli olarak modern tarım yapmak arzusunun süratle geliçtigi gözlemiçtir. Mevcut teknolojik çartların geliçmemiç olması, yan sanayinin yetersizligi, çiftçi alım gücünün genelde düçük olması, sermaye eksikligi, talebe baglı üretim gibi birçok nedenden ötürü ileri teknoloji gerektirmeyen, agır insan içgücünün yerini alabilecek, münferit operasyonları yapabilecek basit ve ucuz tarım makinaları imalatı 70’li yıllarda söz konusu olmuçtur.

1972 yılında Süleyman Kadayıfçılar tek asklı bahçe traktörü imal etmiç ve Tübitak zirai mekanizasyon ünitesinin bir projesi olarak “50.yıl Sanayi Ödülü”nü kazanmıçtır.

1975 yılında yapılan bir envanter çalıçması, traktör dıçında 441 adet tarım alet ve makinaları yapımcısı oldugunu belirtmektedir. Içletmelerin yarısı 1-5 iççi istihdam ederken, sektörde toplam 5.653 Iççi ve 119 mühendis çalıçmaktadır. Türkiye'de traktör üretimi yapan birkaç firmanın dıçında, tarım maklnaları imal eden tesislerin çogu çok küçük ölçekli ve ilkel teknoloji bir yapıya sahip bulunmaktadırlar. Çogu atölye tipi barakalarda modern bilgi ve beceriden yoksun çalıçmakta; mevsime, piyasaya ve satıç olanaklarına göre imalat tipini degiçtiren bir özellik göstermektedirler.

1975 yılında traktördeki toplam teorik kapasite 41.000 adet/yıl olup, eriçilen yerli imalat oranı ortalama olarak % 60'ı ancak bulmaktadır Dolayısıyla içletme girdilerinin % 40'ı ithal yoluyla saglanmakta, buna yabancı sermaye ve teknolojik bagımlılıklar da eklenince, traktör üretim tesislerine egemen olan yapı ortaya çıkmaktadır.

1976 yılına bakıldıgında Türk Traktör, Uzel, TZDK, TOE, BMC, Pancar Motor ve T.K.Koop. Vakfı traktör üretiminde yer almaktadır.1976’da traktör montaj-üretimi yapan 7 içletmeden sadece üçü asgarî tekno- ekonomik kapasitededir. 1970 yılından bu yana kapasite kullanım oranı % 50 - % 80 arasında degiçmiçtir. Üretim sürekli dalgalanmalar göstermekte, fiyat durumlarına, CDK parçaların ithaline ve

baglayıcı nitelikteki lisans anlaçmalarına koçut olarak üretim kısıtlanmakta ya da artırılmaktadır. Üretimin, talebin çok altında geliçim göstermesi, ithalatı zorunlu kılmakta, böylece talep giderek artan ithalatla karçılanmaya çalıçılmıçtır. Ancak, gerek yerli üretimin kararsız trendi ve gerekse ithalat gecikmeleri, “karaborsa olayını” ortaya çıkarmıçtır. Ithalat ise yürekler acısı bu görünümün bir baçka yüzüdür. Yedek parça, bakım onarım ve servis durumları göz önüne alınmaksızın ithal edilen traktörler çok degiçik markalarda bir parkın oluçmuçtur. Böyle henüz ömrü dolmadan hurdaya çıkarılan pek çok traktör, ülke ekonomisinde önemli maddi kayıplara neden olmuçtur.

Tarım âlet ve makinaları üretiminin yapısını incelersek çu manzara ile karçılaçıyoruz; römork, pulluk, mibzer gibi ekipmanlar Anadolu'nun birçok yerinde küçük atölyelerde üretilmektedir ve bunların çok azı organize atölyelerdir, Biçerdöver üreten sadece bir fabrika mevcuttur. Pülverizatör konusu Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunca, pulluk, römork, mibzer gibi konuları Ise T, Zirai Donatım Kurumunca ele alınmıçtır ve onları da küçük ve yaygın atölyeler takip etmektedir. Motor, aktarma organları, hidrolik sistem vs, gibi stratejik girdiler dıçarıdan getirilmekte, lisans anlaçmaları genellikle baglayıcı nitelikte olmakta, yerli Imalat oranı belirli bir düzeyin üzerine çıkarılamamakta, tesisler atıl kapasite ile çalıçmaktadır.

Türkiye tarımında makinalaçma son beç yıl Içinde hızlı bir geliçim kaydetmiçtir Bu durum traktör parkının izlenmesi ile de görülebilir, 1965 yılında traktör parkı 54.608 adet iken 1971'de 118.525’e fırlamıç ve son beç yılda hızlı bir artıçla 1975 sonunda 243.066'ya ulaçmıçtır. Türkiye'nin traktör talebinin süratle arttıgını ve talebin yerli üretimi artırmakla karçılamanın yararlarının büyüklügünü traktör fabrikaları görerek (1972 ve 1973) tevsi projelerini hazırlayıp ilgili Bakanlıklara sundukları halde, 3 yıl boyunca gerekli müsaadeler verilmemiç ve kararnameler çıkarılmamıçtır. Bunlardan önemli ikisi Türk Traktör'ün ve Uzel'in projeleri olup ikisinin toplam kapasitesi 50.000 traktör ve yerli katkı oranlan % 80'in üzerindedir. Çiftçi enflasyonun etkisini iyi bilmekte ve elindeki nakdi olanagını eskiden oldugu gibi mala çevirmeyi tercih etmektedir. Eskiden bu gaye ile tarla, ev, altın alırken çimdi bunlara bir de traktörü eklemiçtir.

1978’de Çukurova ve Hema’da traktör üretimine baçlamıçtır.

70’li yılların sonuna dogru devletin ucuz zirai kredi destegi ile çiftçiye tarım makinası satmak isteyen imalatçılar ve ithalatçılar için deney raporu zorunlulugu getirilmiçtir. Söz konusu tarım makinasının, tarım teknigine ve mevcut standartlara uygunlugunun belirlenmesi amacıyla yapılan bu test, belli bir disiplini ve asgari standardı da beraberinde saglamıçtır. Bu testler sayesinde hem üniversite-sanayi içbirligi adına çeçitli adımlar atılmıç, hem de makinanın test açamasında daha da geliçtirilmesi adına çalıçmalar yürütülmüçtür.

90’lı yılların baçından itibaren yurt dıçı fuarlara ziyaretçi olarak katılmak yaygınlaçmıçtır. Dünyada tarımsal mekanizasyonda gelinen teknoloji seviyesinin gözlenmesi adına yapılan bu ziyaretlerde görsel teknoloji transferi de söz konusu olmuçtur. 1990-1995 yılları arasında sektörün temsilcisi olan Türk Tarım Alet ve Makinaları Imalatçıları Birligi (TARMAKBIR) ile Almanya Tarım Makinaları Imalatçıları Birligi (LAV) arasındaki teknik içbirligi ile imalatçılara yönelik birçok fırsat imkanı da dogmuçtur. Bu içbirligi kapsamında Almanya’daki bazı tarım makinaları fabrikalarına teknik geziler, toplu fuar gezileri, çeçitli egitim ve fikir üretme toplantıları (workshop) yapılmıçtır. Hatta bu içbirligi neticesinde bazı Türk- Alman firmaları arası üretim içbirligi de gerçekleçmiçtir.

90’lı yılların sonuna dogru iç pazarda yaçanılan dalgalanmalar nedeniyle sektördeki bazı firmalar yavaç yavaç ihracata yönelmeye baçlamıçlardır. Bu yönelme neticesinde, 2000 yılından bugüne ihracat 10 katı artmıçtır. Ihracat, belli bir kaliteyi ve teknolojiyi zorunlu kıldıgı için sektörde hissedilir bir mühendislik geliçmesi de gözlenmiçtir. Bunun yanı sıra kurumsallaçmanın baçlamasıyla birlikte aile bireylerinin yönetiminden, profesyonel yönetime geçiç baçlamıçtır. Üniversite tahsilli üçüncü kuçak bireyler, içletmelerin yönetiminde yer almıçlardır.

Günümüzde sektörün ihtiyaç duydugu mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmekle birlikte, üretim adetleri bakımından yerli sanayi tarafından yapılması rasyonel olmayacak veya know- how’a dayanan unsurlar ihtiva eden, genel olarak büyük parsellere ve içletmelere uygun kapasite ve modellerde tarım makinaları, bu kapsamda özellikle kendi yürür hasat makinaları (biçerdöver, pamuk hasat vb) gibi mekanizasyon araçları daha düçük bir seviyede imal edilmekte, ihtiyaçlar genel olarak ithalat yoluyla saglanmaktadır.

2007-2014 döneminde tarımsal mekanizasyonda hibe desteklerin kullanımı söz konusu olmuçtur. Bu dönemde farklı programlar kapsamında (KKYDP, IPARD, GAP-DAP, ÇATAK) tarım makinaları alımlarında makine tutarlarının belirli bir miktarı (%40-70) hibe yoluyla desteklenmiçtir. Bu programlar belirli bölgelerde veya tüm Türkiye’de, belirlenmiç makinalar için uygulanmıçtır. Yine bu dönemde ar-ge ve inovasyona yönelik üniversite-sanayi içbirlikleri ve devlet destekli programlar (TÜBITAK, SANTEZ, TURQUALITY, TURQUM vb) yeterli bir seviyeye ulaçmasa da bu yönde önemli bir geliçim saglanmıçtır.

2010 yılından itibaren Makine Tanıtım Grubu çemsiyesi altında katılım saglanan fuarlar, tanıtım gezileri baçta olmak üzere, sektör ihracatının geliçtirilmesine yönelik projelere verilen direkt veya endirekt maddi destekler neticesinde sektör temsilcisi TARMAKBIR’in kurumsal beceri ve organizasyon kabiliyeti artmıç, bunun neticesinde sektörün tanınırlıgı, kurdugu uluslararası iliçkilerin seviyesi ve kurumun temsil kabiliyeti artmıçtır. Bu geliçim neticesinde ulusal ve uluslararası seviyede dahil oldugu çatı örgütlerin, organize ettigi veya paydaçı oldugu etkinliklerin, katılım gösterdigi fuarların, yurt dıçı ticari ve teknik gezilerin, ürettigi veya ortagı oldugu ulusal veya uluslar arası projelerin niteligi ve niceligi artmıçtır. 2016 yılı itibariyle TARMAKBIR, Agrievolution Tarım Makinaları Imalatçı Birlikleri Küresel Ittifakı’nın dönem baçkanı, CEMA Avrupa Tarım Makinaları Birligi’nin 9 asli üyesinden biridir.

Bugün, sektörün dünyada “en saygını ve en büyügü” olarak kabul edilen “AGRITECHNICA Tarım Teknolojileri Fuarı”nda Türkiye, en çok katılımcı olarak yer alan 4. ülke konumundadır.

Tarımsal Mekanizasyon Konusunda Türkiye’nin Ulaçtıgı KonumIlk pullugunu 1861’de Bursa’da, ilk traktörünü 1955’de Ankara’da üretmeye baçlayan Türkiye’de, günümüzde sektörün ihtiyaç duydugu mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmekle birlikte, üretim adetleri bakımından yerli sanayi tarafından yapılması rasyonel olmayacak veya know- how’a dayanan unsurlar ihtiva eden, genel olarak büyük parsellere ve içletmelere uygun kapasite ve modellerde tarım makinaları, bu kapsamda özellikle kendi yürür hasat makinaları (biçerdöver, pamuk hasat vb) gibi mekanizasyon araçları daha düçük bir seviyede imal edilmekte, ihtiyaçlar genel olarak ithalat yoluyla saglanmaktadır. Bunun da en büyük sebebi belirli konularda üretim yapabilmek için asgari bilgi, teknoloji, marka ve ölçek gereklilikleridir. Sektörde ulaçtıgımız konuma ihracat penceresinden baktıgımızda daha reel sonuçlarla karçılaçmaktayız. Buna göre 2000’lerin baçında 20-30 milyon USD seviyesinde ekipman, 30-40 milyon USD seviyesinde traktör ihracatı yapan ve dıç ticaret açıgı veren Türkiye, bugün 800 milyon USD seviyesini açan ihracatı ile dıç ticaret dengesini kurmaya hatta fazlasını vermeye baçlamıçtır.

Türk tarımının bu konudaki geliçimine bakacak olursak çu tespiti yapabiliriz. Ülkemizdeki tarımsal yapı, tarımda geliçmiç ülkelere göre olumsuz olarak nitelendirebilecegimiz farklılıklar göstermektedir. Tarım arazilerinin genellikle küçük parsellerden oluçması, ayrıca bu parsellerin bir arada olmayıp dagınık çekilde bulunması, tarımsal mekanizasyon araçlarının kullanımındaki etkinlik düzeyini oldukça azaltmaktadır. Ayrıca tarımsal içletme sayısının fazlalıgı da içletme baçına düçen geliri azaltmaktadır. Bu konuda Ülkemizde yapılan bazı çalıçmaların (arazi toplulaçtırması, miras hukuku düzenlemeleri vb) istatistiklere etki edecek seviyede sonuç vermesi zaman alacaktır. Diger yandan çu ayrım da bir an önce yapılmalıdır. Geçimlik ürün üreten, biraz da arttıran ve satan çiftçilerle, gerçek anlamdaki tarımsal içletmeler için farklı politikalar üretilmelidir.

Tüm bu etkenler göz önüne alındıgında ülkemiz tarımı için çöyle bir gelecek senaryosu düçünülebilir: Çok küçük aile içletmelerinin yerini orta ve büyük içletmeler alacaktır. Bu içletmeler çagdaç tekniklere geçerek varlıklarını sürdürebileceklerdir. Orta boy içletmeler bazı tarım içleri için müteahhitlik hizmeti almaya devam edecektir.Tarla tarımında kitlesel üretim yapan, uzman içletmeler ortaya çıkacaktır. Belirli ürünlerde uzmanlaçmıç, yüksek üretim teknolojileriyle geniç alanlarda rekabetçi üretim yapan içletmeler varlıklarını digerlerinin aleyhine büyüterek yaygınlaçacaktır. Bu içletmeler için yüksek güçlü traktör ve yüksek kapasiteli ekipman ihtiyacı oluçacaktır. Orta ve uzun vadede ise hassas tarım (akıllı tarım makinaları) unsurları yaygınlaçacaktır.Profesyonel hayvancılık içletmelerinin sayısı artacaktır. Hayvansal üretim mekanizasyonu geliçecek. Kaba yem üretimi ve buna baglı olarak kaba yem üretim teknolojileri önem kazanacaktır.Sebze meyve üretimi artacak. Küçük/orta içletmeler bu üretim dalında yogunlaçacaktır. Rekabetin geliçmesiyle birlikte, bu üretime özgü, özel traktör/makina talebi ortaya çıkacaktır.

Sektördeki Alt GruplarTarım makinaları sektörünü esas olarak traktör, ekipman ve sulama araçları çeklinde 3 kısımda incelemek mümkündür. Tarımın bir bütün olması, gruplar arasında organik bir baga sebep olmuçtur. Dolayısıyla grupların -istatistiksel veriler hariç- birbirlerinden bagımsız olarak degerlendirilmesi pek mümkün degildir. Bu gruplar arasında yer alan traktörün, otomotiv sektörü ile benzer bir mevzuata tabi tutulması, hem gereksiz bir mevzuat karmaçasına hem de tüketicinin üstlendigi bir maliyete sebep olmaktadır.

Sektördeki Firma Sayısı:Türk Tarım Makineleri Endüstrisi, Türkiye ekonomisine paralel olarak büyümekte, üretim standartlarının yanında ürün çeçitliligi ve kalitesini de geliçtirmektedir. Bu geliçime baglı olarak, sektördeki firmaların sayısı artmakta ve sektörün marka degeri yükselmektedir.

Sektör firma ölçegi bakımından oldukça heterojen bir yapıdadır. KOBI’lerden, makine sektörünün önde gelen büyük ölçekli firmalarına ve Türkiye’de de faaliyet gösteren küresel firmalara kadar çeçitli ölçekte firmalar, tarımsal mekanizasyon sektöründe faaliyet göstermektedir. Imalatçı firma sayısı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı’nın kayıtlarına göre1.49 adettir (2014). Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıgı GBS (Giriçimci Bilgi Sistemi, 2015) kayıtlarına göre 899 firma imalatçı olarak sektörde faaliyet göstermektedir (NACE 2830). Bu yönüyle, makine sektöründe en çok giriçimci sayısının oldugu 5. sektör, tarım makinaları sektörüdür.

Sektörde faaliyet gösteren firma sayısı oldukça fazla görülmesine ragmen bunların kayda deger bir kısmının, birkaç kiçi çalıçtıran torna/kaynak atölyesi niteliginde olan son derece küçük içletmeler oldugu tahmin edilmektedir.

Yaptıgımız son analizlere göre yaklaçık 1000 firmanın son 5 yılda alınmıç zirai kredili satıça esas deney raporu mevcuttur. Bu firmalardan yaklaçık 120 adedi sulama sektöründe (pompa, sulama boruları, sulama baçlıkları vs) faaliyet göstermektedir. Traktör ve ekipman konusunda faaliyet gösteren yaklaçık 850 firma söz konusu olup bunların 150 kadarı sadece ithalatçı vasfına sahiptir. Bu firma adetlerine sadece bitki koruma makinaları imal edenler dahil degildir.

Traktör grubunda ise yaklaçık otuz firma, kırka yakın sayıda markayı temsil etmektedir. Bu grupta 8 firma imalatçı vasfıyla, degiçik yerli katkı oranlarıyla sektörde yer almaktadır. Bu firmalardan 3’ü kendi motorunu* üretirken, yerli marka altında üretim yapmakta olanların pazar payları %25’dir (2016). Lisanlı üretim yapan firmalarla birlikte yerli traktörlerin pazar payı (son 5 yılın ortalaması)%76’dır. Ithalatçı firmalar CBU (Completely Build Unit) formunda “Komple Traktör” ithal ederken, montaj agırlıklı üretim yapan firmalar SKD (Semi-Knock Down), CKD (Completely-Knock Down) v.b. aksam ve parça formlarında ithal etmekte ve bunları Türkiye’de kurdukları basit montaj hatlarında iç piyasadan tedarik ettikleri akü, lastik vb parçalarla birleçtirmek suretiyle pazara sunmaktadırlar.* Bu firmalardan biri halen dıç lisanslı motor üretimine devam ederken, diger ikisi dıç lisanslı olarak baçladıkları üretimlerine, lisanslarının sona ermesinin ardından edindikleri tecrübeler dogrultusunda, kendi markaları altında üretim yapmaktadır.

Traktör Sektöründeki Markalar ve FirmalarAHS; (Anadolu Hidrolik)LS 2 (K); Landini 2; (I), Solis 2 (IND); (Anadolu Motor)Antonio Carraro 2 (IT); (Antonio CarraroAnadolu ) Artrak; (ArTrak) Bozok; (Bozok)Baçak 1 (TR); (Baçak)Claas2(D);Mc Cormick 2(I);Mahindra2(IND); (Enka)Erkunt 1 (TR); (Erkunt) Farmtrac 2 (IND); (Estrak) Kioti 2 (K); Bronson; (Fertan) Hars 1; (Hars)Foton 2; (Hasel)Bronson 2; (Ilkerler)New Holland 2; (Harman)Valtra 1, 2 (TR, SF, AB); Hattat 1 (TR); (Hattat) John Deere 2 (USA, IND, AB); (John Dere) Chery 2 (RC) (Karataç)Fendt 2 (D); (Kutlucan)Massey Ferguson 2(F, I, IND, TR 3); ()Kubota 2 (J); (Marubeni)

Uzel 1 (TR); (Merkotek)Same 1- 2 (IT) ; Deuzt Fahr 1- 2 (D); Lamborghini 2

(IT); (SDF)Tafe 1 (TR) (Tafe)Agrimac 1, 2 (TR, AUS); (Taral)Tümosan 1 (TR); (Tümosan)New Holland 1-2 (TR, AB, USA); Case 1-2 (TR, AB,USA); (Türk Traktör) Agrifarm; (Yagmur) BCS 2, Ferrari 2; (Zimaç) Zetor21 Imal…2 Ithal… 3 Fason Üretim

Biçerdöver Sektöründeki Markalar ve Firmalar New Holland; (Harman)John Deere (ABD); (John Deere)Laverda (Italya);Massey Ferguson (Massey Ferguson)Claas (Almanya); (Enka)Deutz Fahr (Almanya); (SDF)Case (ABD), New Holland (P); (Türk Traktör)Rostselmash (Rusya)Sampo (F)

<Zirai Mücadele Makineleri Fabrika Sayısı: 154, Zirai Mücadele Makineleri Firma Sayısı: 322 Ruhsatlı Zirai Mücadele Makine Sayısı: 2.662, Zirai Mücadele Makine Bayi Sayısı: 4.778>

Sektörde IstihdamBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıgı GBS (Giriçimci Bilgi Sistemi, 2015) kayıtlarına göre 18.489 kiçiye istihdam saglanmaktadır (NACE 2830). Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı kayıtlarına göre ise toplam istihdam sayısı (ekipman 1.049, traktör 3.864) 22.883’dir (2014, BUGEM).Bununla birlikte bu rakama sulama, seracılık, arıcılık, yem, ürün hazırlık (süzme, sıkma, tasnif, temizleme vs) gibi çok çeçitli sektörlerin istihdam rakamları dâhildir. Traktör imalat sektöründe istihdam edilen personel sayısı 4.700 olup çalıçanların yaklaçık %20’si beyaz yakalıdır. TOBB verilerine göre TARMAKBiR Üyelerinde ekipman sektöründe ortalama istihdam 50, traktörde ise 207 kiçidir. Buna göre ekipman ve traktör imalatında TARMAKBiR Üyeleri toplam istihdam yaklaçık 11 bindir. Ekipman sektöründe faaliyet gösteren her 4 firmadan 1'i TARMAKBiR üyesi olmasına ragmen, çalıçan her 4 kiçiden 3'ü TARMAKBIR Üyeleri tarafından istihdam edilmektedir.

Sektör CirosuBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıgı Giriçimci Bilgi Sistemi kayıtlarına göre (2015) sektörün imalattan net satıçı 7,6 milyar TL’dir. Bu yönüyle makine sektöründe 2. sırada, yer almaktadır. Yarattıgı katma deger ise 1,14 milyar TL olup, makine sektöründeki payı %10,9’dur (3. sırada).

2015 yılı için ortalama traktör bedelinin (fabrika satıçı) 60 bin TL olarak düçünülmesi halinde imalattan net satıçların %45’i traktörlere, %55’sı ekipmanlara ait oldugu düçünülebilir. Iç pazarın ise 8-9 milyar TL büyüklügünde oldugu tahmin edilmektedir. Traktör pazarında satıçlar %90 oranında banka kredisi ile gerçekleçmektedir. Banka kredileri içinde en büyük pay Ziraat Bankası’na aittir.

Sektörün Genel Görünümü, Dünyadaki Yeri ve ÖnemiTürkiye, küresel krizlere ve çeçitli dönemlerde yaçadıgı kuraklıga ragmen son 10 yılın dokuzunda büyüme göstermiçtir. 2002 yılında tarımsal GSYH 23,7 Milyar USD iken, 2015 yılında 54,2 Milyar USD olmuçtur. 2002 yılında dünyada 11. büyük tarım ekonomisine sahip olan Türkiye, 2014 yılında 8. sırada yer alınmıçtır. Avrupa’da ise 1 numaradır. Bu rakamlardan da anlaçılacagı üzere Türkiye, tarım arazilerinin büyüklügü, tarım içletmelerinin sayısı, ürün deseni çeçitliligi ve üretim kapasitesiyle tarım makinaları için büyük bir pazardır. Tarım makinalarına olan bu ihtiyaç nedeniyle 1900’lü yılların baçında saban ve hayvan pullugu imalatı ile baçlayan süreçte bugün tarımın ihtiyaç duydugu mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmektedir. Bununla birlikte, üretim adetleri bakımından yerli sanayi tarafından yapılması rasyonel olmayacak veya know-how’a dayanan unsurlar içeren, genel olarak büyük parsellere ve içletmelere uygun kapasite ve modellerde tarım makinaları, bu kapsamda özellikle kendi yürür hasat makinaları (biçerdöver, pamuk hasat vb) gibi mekanizasyon araçları daha düçük bir seviyede imal edilmekte, ihtiyaçlar genel olarak ithalat yoluyla saglanmaktadır.

Ülkemizdeki tarımsal içletme sayısı, bu içletmelerin traktörü günlük yaçamda da kullanma alıçkanlıkları ve sosyo-ekonomik nedenlerden ötürü ülkemizde traktöre olan talep oldukça fazladır. Traktöre olan talep nedeniyle 2014 yılında ülkemiz dünya traktör pazarında 4. büyük ülke olmuçtur (Çin ve Hindistan faktörü hariç). Diger yandan, sadece tarımda kullanılan yaklaçık 1 milyon adet traktörün yarısı 25 yaçın üstünde olup ekonomik çalıçma ömürlerini doldurmuçtur. Dolayısıyla yeni traktöre olan ihtiyaç da oldukça fazladır. Durum traktörde böyleyken, diger tarım araçlarında farklı degildir. Biçerdöverler baçta olmak üzere diger traktör arkası ekipmanlar için pazar oldukça dinamiktir.

Ülkemizde profesyonel içletmelerin sayısı ve ölçegi gün geçtikçe artmaktadır. Kâgıt üzerinde ayrı içletmeler olarak gözükse bile, bazı içletmeler (araziler) sanal olarak birleçmiç durumdadır ve üzerinde aynı ekipmanlar çalıçmaktadır. Miras hukuku ve arazi toplulaçtırmalarında yapılan düzenlemeler, sınırsız köy projeleri gibi çalıçmalar sonucunda, ortalama arazi büyüklüklerinin artması ile ülkemizde tarımın giderek daha büyük kapasiteye sahip makinalarla yapılması muhtemel bir geliçmedir.Dolayısıyla ülkemiz özellikle büyük kapasiteli tarım makinaları için gelecek vaat etmektedir. Ayrıca hassas tarım uygulamalarını ve buna paralel ilgili unsurları (yazılım ve donanım) ihtiva eden akıllı tarım makinaları üretimi ve kullanımı giderek artacaktır.

Ülkemizde çok geniç bir yelpazede traktör ve ekipman üretimi yapılmaktadır. Üretim adetleri bakımından AB ile mukayese ettigimizde AB traktör üretiminin yaklaçık %30’u mertebesinde traktör ülkemizde üretilmektedir. Bu anlamda AB’de en büyük 2 traktör üreticisi olan Almanya ve Italya’nın üretim adetleri ile aramızda çok az bir fark vardır. Üretilen ve iç pazara sunulan traktörlerin %90’ından fazlası 50 bg ve üzeridir.

Türk Tarım Makinaları Sektörü ihracat hacmini son 5 yılda %50 oranında arttırmıçtır. 2009 küresel ekonomik kriz dönemi hariç, ihracat hacmi sürekli artan sektörümüz 2014 yılının güncel verilerine göre ihracatını 2013 yılı seviyesine göre %21 arttırmıçtır. Birim kg baçına düçen ihracat degerini de bir önceki seneye göre %7,8 arttıran sektör artık dıç ticaret fazlası vermeye baçlamıçtır. Yani katma degeri daha yüksek tarım makinaları ihracatı gerçekleçtirilmeye baçlanmıçtır. Türkiye makine sektörü ambalaj makinalarından takım tezgahına, iç makinalarından tekstil makinalarına kadar 22 ayrı kategoride üretim ve ihracat yapmaktadır. Türk tarım makinaları sanayi bu alt kategoriler içinde ihracat büyüklügü ve dıç ticaret dengesi bakımından 6. sırada yer almaktadır.

Ülkemizde üretim yapan bazı firmalar lisanlı olarak üretim yapmaktadır. Bu firmaların aynı zamanda yabancı ana firmalarla ortaklıkları vardır veya sermayesinin çogunlugu yabancı ana firmaya aittir.Küresel pazarda öne çıkan bir markamızın henüz olmaması nedeniyle bu durum ihracat için avantaj saglamaktadır. Yerli markalarımız ise genel olarak belirledikleri dıç pazarlarda bayilik agını kurmak yoluyla bu ülkelerdeki konumunu güçlendirmek için çaba sarf etmektedir.

Bugün Türkiye, sektörün dünyada “en saygını ve en büyügü” olarak kabul edilen “AGRITECHNICA Tarım Teknolojileri Fuarı”na, en çok katılımcı (Yaklaçık 110 firma) gönderen 3. ülke konumundadır (AGRITECHNICA 2015 Fuarını toplamda 83 ülkeden 450 bin kiçi ziyaret etmiçtir. Bu ziyaretçilerin 115 bini uluslararası katılımcıdır. 388.000 m²yi kaplayan sergi alanında gerçekleçen fuarda, 47 ülkeden gelen 2.900 katılımcı yeni teknolojilerini tanıtmıçlardır). Benzer baçarı sektörün bir diger önemli fuarı olarak kabul edilen EIMA Uluslararası Tarım ve Bahçe Makinaları Fuarında da söz konusudur. Fuarda ev sahibi Italya’dan sonra en çok katılımcı olarak yer alan 2. yabancı ülke Türkiye olmuçtur.

Almanya, tarım makinaları ihracatında en büyük paya sahip ülkedir. Bu kulvarda Almanya’yı ABD ve Italya takip etmekte ve ardından sıralama Çin, Fransa, Ingiltere, Hollanda, Belçika, Japonya ve Kanada çeklinde oluçmaktadır. Ülkemiz ise bu sıralamada 21. olarak yer almaktadır. Sektörün global üretim hacminin 2013 yılı için 96 Milyar € oldugu tahmin edilmektedir. 2013 yılında dıç ticaret hacmi ise 45 Milyar € olarak hesaplanmaktadır. Sektördeki lider ülkeler özellikle traktör, kendi yürür tarım makinaları ve büyük kapasiteli tarım makinalarının imalatında uzmanlaçmıç ve global marka olmuçtur.

Traktör satıç adetleri dikkate alındıgında Ülkemiz Dünya ölçeginde çok önemli ve büyük pazarlardan birisidir. Bu konuda rakamsal örnekler verecek olursak 2011 ve 2014 yılında dördüncü, 2012 yılında beçinci, 2013 yılında altıncı büyük pazar Türkiye olmuçtur. Imal edilen traktörlerin %93’ü 50 beygir gücü ve üstünde olup, ihraç edilen traktörlerin %81’i 80-100 beygir gücü aralıgındadır.

Türk Tarım Makinalarının Global Pazardaki AvantajlarıTürkiye, tarım makinalarındaki nitelikli iççilik ve mühendislik kalitesini üstün bir fiyat/performans oranıyla alıcılarına sunmaktadır.

Imal edilen ürünler küçük ölçekli içletmelere sahip yabancı pazarlarda avantaj saglamaktadır. Türk firmaları esnek üretime yani farklı taleplere uygun fabrika organizasyonuna sahiptir.

Tarım makinaları ekolojik bölge seçiciliginden dolayı diger makinalardan ayrılmaktadır. Yani bir takım tezgahı veya bir iç makinası dünyanın herhangi bir bölgesinde çalıçabilirken, tarım makinalarında bu kolaylık söz konusu degildir. Bir ekolojik bölgede yüksek performans gösteren bir makine, havza yapısının farklı olması nedeniyle baçka bir ekolojik bölgedeki tarım içlemlerinde yeterli performans göstermeyebilmektedir. Ülkemizde tarım havzalarının çeçitliligi, farklı tarım çartlarına yani farklı iklim ve toprak koçullarına ve arazi çartlarına uygun tarımsal mekanizasyon araçları imal edilmesine sebep olmuçtur. Bu da farklı tarım havzaları ile benzer özellikler taçıyan pazarlar için avantaj saglamaktadır.

AB uyum yasaları nedeniyle ülkemizde üretilen traktörler ürün normları açısından (bazı gecikmeli uygulamalar hariç) Avrupalı muadilleriyle aynı teknoloji içermektedir. Benzer durum bazı mevzuatlar açısından ekipmanlar için de söylenebilir.

Türkiye’de üretilen ve zirai kredili olarak satılan tarım makinaları, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı tarafından akredite edilmiç üniversite ve test merkezleri tarafından performansa dayalı zorunlu testlere tabi tutulmaktadır. Neredeyse ülkenin tüm cografi ve ekolojik tarım bölgelerini kapsayan, 17 akademik kuruluç, tarımsal mekanizasyon araçlarının deneylerini yapmakta, araçtırma-geliçtirme faaliyetlerine de katkı saglamaktadır.

Jeopolitik konumumuz, ortak dil, kültür ve hafıza faktörleri ve yürütülen içbirlikleri, Afro-Avrasya bölgesinde bazı hedef pazarlarda bize avantaj saglamaktadır.

ImalatTraktörde son 50 yılın imalat ortalaması yaklaçık 29 bin olup, 1963 yılından bugüne yaklaçık 1 milyon 650 bin adet traktör üretilmiçtir. 1963 yılından itibaren geçtigimiz yıla kadar olan üretim adetleri incelendiginde, 1965 yılı 6.419 adetle en az üretim yapıldıgı yıl olarak, 2015 yılı ise imalat rekorunun kırıldıgı yıl olarak (66.615 adet) kayıtlara geçmiçtir.Ülkemizde her çeçit tipte traktör imalatı yapılmaktadır. Bununla birlikte arazi ölçegimizin küçük olması ve genel olarak içletmelerin alım gücünün zayıf olması nedeniyle daha çok 100 beygir gücüne kadar olan traktörler imal edilmekle birlikte, talebe baglı olarak 140 bg traktörlerin de imalatına baçlanmıçtır.

Ihracat2015 yılında yaklaçık 120 ülkeye, 661 milyon USD seviyesinde tarım makinaları ihracatı gerçekleçtirilmiçtir. Bu degerin 375 Milyon USD’ı traktör, 287 Milyon USD’ı ekipmandır. Yaklaçık 120 milyon USD seviyesinde gerçekleçen traktör aksam ve parçaları ile birlikte toplam ihracatımız 781 milyon USD olmuçtur. 2015 yılında en çok ihracat gerçekleçtirilen ilk 10 ülke ABD, Italya, Irak, Sudan, Azerbaycan, Cezayir, Iran, Rusya, Bulgaristan ve Fransa’dır.2015 yılında en fazla traktör ihracatı ABD (%48), Italya (%15), Sudan (%2,7), Avustralya (%2,1) ve Güney Afrika’ya (%1,8) yapılırken, en fazla ekipman ihracatı ise Cezayir (7,1), Azerbaycan (%7), Irak (%6,9), Iran (%5,6) ve Rusya’ya (%5,2)yapılmıçtır. Ihraç edilen her üç traktörden ikisi ABD ve Italya’ya gitmiçtir.

Türkiye Tarım Makinaları Dıç Ticareti (Deger, Bin USD), 2006-2015Ihracat/Exportation 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015

OAIB 221.355

273.992

379.676

305.973

340.280

422.443

561.325

605.101

732.000

653.006

ITC 241.878

295.220

399.694

319.300

361.014

423.586

562.319

605.012

734.150

661.585

Ithalat/Importation 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015

OAIB 518.175

443.581

379.944

240.194

463.072

746.613

663.785

709.347

583.000

ITC 489.177

412.217

378.758

235.468

455.614

752.851

668.017

717.768

628.921

709.547

Not: Kurumların ihracat ve ithalat rakamları arasında farklılıklar mevcuttur. Bunun nedeni kurumların tarım makinası olarak degerlendirmeye aldıgı malların farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Örnegin OAIB, tütün hazırlama-içleme makinaları, kümes hayvancılıgı ve arıcılık, tarım ürünlerini sınıflamaya yönelik makinaları degerlendirmeye alırken, süt sagma ekipmanları ile tarımsal yükleyicileri kapsam dıçında bırakmaktadır.

Ithalat2011 yılında bir önceki yıla göre %80’lik bir artıçla çimdiye kadar ki en yüksek ithalat degerine ulaçılmıçtır (752 Milyon USD). Gerek traktöre olan açırı talep ve gerekse hibe ekipman destekleri ile sulama ve hayvansal üretim ekipmanlarındaki sıfır faizli zirai krediler nedeniyle ekipman pazarındaki canlanma, beraberinde ithalatı da kayda deger oranda arttırmıçtır. 2011 yılında traktörde 345 Milyon USD, ekipmanda ise 407 Milyon USD seviyesinde ithalat yapılmıçtır. 2012 yılında ise, traktör ithalatı%25 düçerek 260 Milyon USD olmuçtur. 2013 yılında traktör ithalatı 244 Milyon USD, ekipman ithalatı 473 Milyon USD ve toplam ithalatımız 718 Milyon USD olmuçtur. 2014 yılında traktör ithalatı 277 Milyon USD, ekipman ithalatı 375 Milyon USD ve toplam ithalatımız 652 Milyon USD olmuçtur. 2015 yılında ise ithalatımız yeniden artarak 709 milyon USD seviyesine ulaçmıçtır. Bu artıçın sebebi %43 artan traktör ithalatıdır.

ITC verilerine göre, Ithalatımızın, dünya ithalatından (61 milyar US$, 2014) aldıgı pay %1’dir. En fazla ithalat yaptıgımız ülkelerin baçında ise Italya, Hindistan, Almanya, Fransa, Polonya, ABD, Çin, Japonya, Hollanda ve Ingiltere gelmektedir. Ilk 5 ülkenin, genel ithalat içindeki payı % 68’dir.Traktör grubunda en çok ithalat yaptıgımız ilk 10 ülke; Hindistan, Italya, Fransa, ABD, Almanya, Japonya, Ingiltere, Çin, Meksika ve Avusturya’dır. Bu grupta Dünya liginde ilk 5 ülke ABD, Fransa, Almanya, Kanada ve Ingiltere’dir. Ithalatımızdaki ilk 5 ülkenin toplam ithalattaki payı %82’dir. Ekipman grubunda en çok ithalat yaptıgımız ülkeler Italya, Almanya, Polonya, ABD, Hollanda, Çin, Belçika, Fransa ve Ispanya’dır.

Sektörün ihtiyaç duydugu mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmekle birlikte hasat makinaları (GTIP 84331), ekipman ithalatı içinde yıllara göre %50-70 pay almaktadır. Hasat makinaları içinde yüksek kapasiteli balya makinaları, biçerdöver, pamuk hasat makinası, silaj makinası ve hasat makinalarının aksam ve parçalarının toplam ekipman ithalatının aldıgı pay ise, yıllara göre %35-55 arasında degiçmektedir. Dönem dönem bazı kendi yürür tarım ekipmanlarının ithalatı ciddi rakamlara ulaçabilmektedir. Mesela biçerdöver ithalatı 2005 yılında toplam ithalatın yarısını, 2013 yılında %38’ini oluçtururken, pamuk hasat makinası ithalatı 2007 yılında toplam ithalatın %25’ini oluçturmuçtur.

Türkiye Traktör ve Ekipman Dıç Ticaretinde Grup Payları- [ITC] (Deger, Bin USD), 2015

GTIP/ HS Description Ihracat/Exportation

Yüzde/Share

Traktör hariç Yüzde/ Share

(Ex Tractor

Ithalat/Importatiıo

n

Yüzde/Share

Traktör hariç Yüzde/ Share

(Ex Tractor

Sulama Ekipmanları 8424.8110 7.232 1,1% 2,5% 18.357 2,6% 5,9%Ilaçlama Ekipmanları 8424.8130 15.656 2,4% 5,5% 7.860 1,1% 2,5%Sulama&Ilaçlama Aksam-Parça 8424.90..11 8.508 1,3% 3,0% 24.092 3,4% 7,7%

Yükleyiciler 8428.90718428.9079 373 0,1% 0,1% 5.135 0,7% 1,6%

Toprak Içleme, Ekim, Gübreleme ve Bitki Bakım Ekipmanları

8432 82.209 12,4% 28,6% 20.529 2,9% 6,6%Hasat, Harman, Biçme, Balya veSınıflandırma Ekipmanları 8433 68.738 10,4% 23,9% 188.104 26,5% 60,1%Süt Sagma Ekipmanları 8434.10

8434.90 18.741 2,8% 6,5% 8.548 1,2% 2,7%Diger Tarım Makinaları (Tohum Ilaçlama, Çit Budama, Yem Hazırlama, Ormancılık, Kümes ve Arıcılık Makinaları)

8436 80.40412,2% 28,0%

37.4775,3% 12,0%

Tarımsal Römork 8716.20 4.399 0,7% 1,5% 192 0,0% 0,1%Traktör 8701.90 374.472 56,6% 0,0% 396.607 55,9% 0,0%Motokültüvatör 8701.10 853 0,1% 0,3% 2.646 0,4% 0,8%Toplam/ Total 661.585 709.547

Iç Pazar

Türkiye, traktörde Dünya’da en büyük pazarlardan birisidir.1960’lı yılların baçında 500 adet civarında seyreden pazar, 1968 yılı sonunda onbeç binleri görür. Gelmiç geçmiç en yüksek satıçın yaçandıgı 1976 (77.307) ve 1977 (71.684) yıllarının ardından, 1997(54.731), 2011 (60.466), 2012 (50.320), 2013 (52.285), 2014 (59.458) yıllarında da iç satıçlar çokyüksek bir seviyede seyretmiçtir. 2015 yılı resmi sonuçlarına göre, 66.788 adet traktör satıçı gerçekleçmiçtir. Böylelikle en yüksek 3. degere 2015 yılında ulaçılmıçtır.

2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014Kuzey Amerika 239 242 226 179 188 188 219 235 243

Avrupa 178 186 198 164 151 174 171 174 159Latin Amerika 44 61 83 69 83 80 74 87 73

Çin 202 178 180 271 295 340 324 346 282Hindistan 318 310 308 361 457 537 524 612 587Pakistan 50 55 55 68 68 52 64 42 35

Diger 52 56 64 49 52 63 69 66 57Türkiye 42 35 24 14 40 64 49 53 59

Toplam 1.125 1.124 1.139 1.175 1.335 1.498 1.495 1.614 1.494Türkiye’nin Yeri 5 5 9 10 6 4 6 5 4

2013 yılında Türkiye pazarında satılan her 100 traktörden 89'u tarla tipi, 11'i bahçe tipidir. Iç pazarda satılan traktörlerin %21'i ithal mençelidir.

2007 yılında uygulamaya baçlanan “Kırsal Kalkınma Makine ve Ekipman Destegi”, özellikle 2009 yılından itibaren sektöre kayda deger bir ivme kazandırmıçtır. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında makine ve ekipman alımlarının desteklenmesi programı ile 7 yılda yaklaçık 929 milyon TL hibe destegine ve 2 milyar TL satıç degerine ulaçılmıçtır. Bu desteklemelerin önümüzdeki yıllarda artarak devam etmesi, eski makine parkımızın yenilenmesi adına çok önemli bir çalıçma olacaktır. Bunun yanı sıra, ülke ekonomisine katılan binlerce yeni ve teknolojik tarımsal mekanizasyon aracı ile içgücü ve tarla verimi saglanmıçtır. Baçta su olmak üzere dogal kaynaklardan sürdürülebilir yararlanma artmıçtır. Küçük ölçekli ve atıl arazilerin kullanılması saglanmıçtır. Tarımsal ürünlerde ve tarım makinelerinde yeni pazar olanakları yaratmıçtır. Üreticinin rekabet gücü yükselmiçtir. Tarımda çalıçma koçulları iyileçmiçtir. Tarım makineleri sanayinin geliçmesine katkı saglamıçtır Imalatçılar, çiftçinin yeni teknolojili ve verim

faktörü yüksek makinaları tercih etmesi nedeniyle daha fazla AR-GE faaliyetleri içinde bulunmaya baçlamıç ve inovasyona özendirilmiçtir. Yeni teknolojili makine üretimi ve kullanımı artmıçtır. Bu desteklemelerin gözden kaçan bir diger faydası da desteklemeye konu edilmeyen traktör ve diger ekipmanların satıçlarına olmuçtur. Hibe kapsamında olmayan makine satıçları da dolaylı olarak artmıçtır.

Ülkemizdeki tarım arazilerinde artıç olmamasına ragmen, tarımda yaçanan verim ve üretim artıçının en önemli sebebi tarımın daha modern makinalarla yapılmasıdır.

(200

BG

YAKIN VE UZAK DÖNEM IÇIN MEKANIZASYON ÇÖZÜMLERI* Toprak içleme ve ekim, üretim verimliligini ve çevre korunumunu geliçtirmede en büyük öncelige sahipiçlem grubudur.€ En çok yakıt ve zaman tüketilen içlem grubuToplam yakıt ve zamanın; Kuru tarımda %70, sulu tarımda ise %50 kadarı bu içlemlere harcanmaktadır.€ En çok para harcanan içlem grubuToplam üretim maliyetinin; Kuru tarımda %30, sulu tarımda %25 kadarını bu içlemler oluçturmaktadır.€ En fazla çevre kirliligine yol açan içlem grubu

Kuru Tarım Sulu TarımBUGÜN 1 (GELENEKSEL TARIM)

Trak

tör (

65 B

G 2

x4)

Maliyet: 124 USD/HaYatırım: 38.000 USD

Kapasite: 46 Ha/SezonYatırım Eçik Noktası

41 Ha/Yıl

Maliyet: 146 USD/HaYatırım: 49.000 USD

Kapasite: 37 Ha/SezonYatırım Eçik Noktası

78 Ha/Yıl

Trak

tör

(75

BG

2x4

)

Agır Tip Toprak Içleme+Toprak Içleme+Tohum Yatagı Hazırlama+Ekim

Bugün 2 Geçiç Noktası: 126 Ha/Yıl

Bugün 2 Geçiç Noktası: 61 Ha/Yıl

BUGÜN 2 (GELENEKSEL TARIM)

Trak

tör (

95

BG

4x4

)

Maliyet: 103 USD/HaYatırım: 51.000 USD

Kapasite: 75 Ha/SezonYatırım Eçik Noktası

77 Ha/Yıl

Maliyet: 105 USD/HaYatırım: 61.000 USD

Kapasite: 59 Ha/Sezon Yatırım Eçik Noktası

197 Ha/Yıl Trak

tör

(95

BG

4x4

)Agır Tip Toprak Içleme+Toprak Içleme+Tohum Yatagı Hazırlama+Ekim

Yarına Geçiç Noktası: 275 Ha/Yıl

Yarına Geçiç Noktası: 33 Ha/Yıl

YARIN (KORUYUCU TOPRAK IÇLEME)

Trak

tör

(95

BG

4x

4)

Maliyet: 84 USD/HaYatırım: 67.000 USD

Kapasite: 107 Ha/SezonYatırım Eçik Noktası

124 Ha/Yıl

Maliyet: 91 USD/HaYatırım: 74.000 USD

Kapasite: 91 Ha/SezonYatırım Eçik Noktası

96 Ha/YılTr

akt

ör

(95

BG

[2-3 senede 1 kez Agır Toprak Içleme]+Toprak Içleme-Ekim Kombinasyonu (Ön içlemeli Ekim)

Gelecege Geçiç Noktası 204 Ha/Yıl

Gelecege Geçiç Noktası 77 Ha/Yıl

GELECEK (SIFIR TOPRAKIÇLEME)

Trak

tör (

95

BG

4x4

)

Maliyet: 50 USD/HaYatırım: 183.000 USD

Kapasite: 654 Ha/SezonYatırım Eçik Noktası

430 Ha/Yıl

Maliyet: 44 USD/HaYatırım: 194.000 USD

Kapasite: 340 Ha/SezonYatırım Eçik Noktası

498 Ha/Yıl Trak

tör

4x4)

Herbesit Uygulamaları+Anıza Ekim Makinası

*Kaynak: Prof.Dr. H. Ünal Evcim, "Immediate And Long Term Development Scenarios for Agricultural Mechanisation in Turkey", 1st Eurasia Agricultural Machinery Summit, 16-17 Dec., 2011, TÜYAP Fair and Convention Center Istanbul / Turkey

DEVLET DESTEKLERI (TARIMSAL MEKANIZASYON IÇIN)1. Kırsal Kalkınma Makine Ekipman Destekleri

41 farklı tarım makinası için bütçe limitleri dâhilinde %50 hibe destegi söz konusudur. Verimliligin ve sürecin kalitesinin artırılmasına yönelik kullanılan ekipmanların alımı için verilen yatırım destegidir. 2007 yılında baçlamıç, 2014 yılsonu itibariyle sona ermiçtir.

Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi (Makine-Ekipman) Programı Genel Ödeme TablosuYıllar Ekipman, TL Tarla Içi Sulama, TL Ödeme Miktarı TL

(Tarla Içi Sulama Dahil)2007 28.214.255 13.841.106 42.055.0722008 44.442.043 24.297.190 68.739.2232009 105.884.332 22.686.253 128.587.1682010 101.155.783 8.559.941 109.715.7242011 262.656.364 13.064.026 275.720.3902012 82.587.614 20.841.205 103.428.8192013 197.179.945 6.196.349 203.376.2942014

822.120.340 107.293.870 929.414.210

2. Faiz Indirimli Tarımsal KredilerZiraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından belirli tarımsal faaliyetler kapsamındaki yatırımlarda, proje kapsamında yer alan tarımsal mekanizasyon araçlarını da kapsayacak çekilde sübvansiyonlu zirai kredi verilmektedir. Ayrıca, bir projeye baglı olmaksızın müstakilen alımı yapılacak (traktör hariç) tarımsal mekanizasyon araçlarında, modern basınçlı sulama araçlarında ve traktörlerde de sübvansiyonlu zirai krediler söz konusudur. Faizlerden yapılacak olan sübvansiyon oranları Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmektedir.

3. GAP ve DAP Kapsamındaki Illerde Kurulacak Damızlık Sıgır Içletmesi Yatırımlarının DesteklenmesiSabit süt sagma sistemleri ve süt sogutma tankı için %40 hibe destekleri 2015 yılsonu itibariyle sona ermiçtir.

4. ÇATAK-Çevre Amaçlı Tarım Arazilerinin Korunması Programı Çerçevesinde Makina ve Ekipman Alımının DesteklenmesiAnıza dogrudan ekim, taç toplama makinası, çiftlik gübresi dagıtma makinası ve sulama sistemleri için %70 hibe destekleri

Yıllar Üretici Sayısı Ödeme Miktarı (Bin TL), Makine Desteklemesi Dahil

2006 469 1.4342007 1.508 2.6052008 1.484 4.6302009 1.881 5.0622010 2.940 10.3422011 4.648 16.1282012 6.568 23.1822013 9.195 35.0842014 15.430 52.8902015 22.628 81.195Toplam 66.751 232.559

5. IPARD DestekleriAB fonları kaynaklı bir destektir. Traktör ve bazı tarım makinaları için %50-65 hibe desteklerini kapsar. Direkt degil proje kapsamında verilen dolaylı bir destektir.

Devletimiz tarafından çiftçilerimizin tarımsal mekanizasyon araçları edinimine yönelik 2 temel destek söz konusudur. Bu desteklerden biri sübvansiyonlu tarımsal mekanizasyon kredileridir. Ziraat Bankası tarafından kullandırılan bu kredilerde, tarımsal kredi cari faiz oranlarında (Ekipman için %75, Traktör için %25 ve %50) devlet sübvansiyonu söz konudur. Traktör gibi pahalı araçlarda oldukça ragbet gören bu destekler, fiyatı düçük olan ekipmanlarda bu kadar cazip olamamaktadır.

Diger önemli bir destek kalemi ise hibe desteklerdir. Bu kapsamdaki mevcut destekler “IPARD destekleri”, “Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi” ve “Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi” dolaylı bir destek olup, tarımsal bir projenin içinde yer alan bazı tarım makinalarının alımına hibe destek verilir.

Bu destekler içinde en çok ragbet gören ve üzerinde en çok konuçulan destek, yakın geçmiçte sona erdirilmiç “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Kapsamındaki Makine Alımının Desteklenmesi Programı”dır. 2007 yılında uygulamaya baçlanan ve 2014 yılı sonu itibariyle biten bu destek özellikle 2009 yılından itibaren sektöre kayda deger bir ivme kazandırmıç, program kapsamında 8 yılda 1.121 milyon TL (993 ekipman + 128 sulama) hibe destegine ve 2,5 milyar TL satıç degerine ulaçılmıçtır.Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgının da sık sık vurguladıgı üzere, ülkemizdeki tarım arazilerinde artıç olmamasına ragmen tarımda yaçanan verim ve üretim artıçının en önemli sebebi tarımın daha modern makinalarla yapılmasıdır.

KKYDP Hibe Makine-Ekipman Destekleri Programı sonucunda*● Ülke ekonomisine katılan binlerce yeni ve teknolojik tarımsal mekanizasyon aracı ile tarımsal

üretimde verim ve kalite artıçı saglanmıçtır.● Baçta su olmak üzere dogal kaynaklardan sürdürülebilir yararlanma artmıçtır. Küçük ölçekli ve

atıl arazilerin kullanılması saglanmıçtır.● Tarımsal ürünlerde ve tarım makinelerinde yeni pazar olanakları yaratmıçtır. Üreticinin rekabet

gücü yükselmiçtir.● Tarımda çalıçma koçulları iyileçmiçtir.● Tarım makineleri sanayinin geliçmesine katkı saglamıçtır.● Imalatçılar, çiftçinin yeni teknolojili ve verim faktörü yüksek makinaları tercih etmesi nedeniyle

daha fazla AR-GE faaliyetleri içinde bulunmaya baçlamıç ve inovasyona özendirilmiçtir.● Yeni teknolojili makine üretimi ve kullanımı artmıçtır.● Bu desteklemelerin gözden kaçan bir diger faydası da desteklemeye konu edilmeyen traktör

ve diger ekipmanların satıçlarına olmuçtur. Hibe kapsamında olmayan makine satıçları da dolaylı olarak artmıçtır.

● Deney raporu olan tarım makinası sayısı artmıçtır.● Alım gücü düçük olan çiftçilerin makine edinimine katkı saglanmıçtır.● Tarım makineleri sanayinde istihdam artmıçtır.● Sektör paydaçları arasındaki içbirligi artmıçtır.

(*Tarım Bakanlıgı KKYDP Çalıçtayı Sonuç Raporu; Antalya; 2010)

Ayrıca;● Yaratılan ek katma deger sayesinde sektörden saglanan vergi gelirleri artmıçtır.● Tarım makinaları imalat sektörü, kazancını ranta harcamamıç, yine yatırıma yöneltmiç ve bu

kapsamda ek tesisler açmıç veya makine parkını güçlendirmiçtir.

Geçmiç IPARD Programlarında, “tarım makinaları” direkt olarak desteklenen bir tarımsal girdi olmamıçtır. Bununla birlikte örnegin süt üreten içletmeler için olan alt tedbir kapsamında silaj makinası, yem hazırlama makinası gibi bazı tarım makinaları, uygun harcama kalemleri kapsamında degerlendirilmiçtir. Bu alt tedbirler bazı dönemlerde çeçitlenmiç, örnegin çiftlik faaliyetlerinin çeçitlendirilmesi ve geliçtirilmesi gibi bir tedbir kapsamında çok daha geniç bir çerçevedeki tarım makinaları destek kapsamına alınmıçtır. Bazı çagrı dönemlerinde ise aynı alt tedbir kapsamındaki tarım makinalarının çeçitliligi arttırılmıç, hatta traktörler bile destek kapsamına alınmıçtır. IPARD 2’de ise bu sisteme devam edilmekle birlikte bu sefer çiftlik faaliyetlerinin çeçitlendirilmesi ve iç geliçtirilme alt tedbirine “Makine Parkları” eklenmiçtir.

TARIMSAL MEKANIZASYONDA ÖMÜR FAKTÖRÜGüncel TÜIK verilerine göre mevcut traktör parkında 1.612.310 adet traktör mevcuttur. Parkın yaç ortalaması 24’dür. Parkta 25 yaç ve üstünde toplam 817 bin adet traktör bulunmaktadır. Bu traktörlerin yaç ortalaması 38,7’dir. Yaklaçık 536 bin traktör, 35 yaçın üstündedir.Parkta, trafik kayıtlarında gözükmesine ragmen, içlemez durumda olan traktörlerin varlıgının yanı sıra trafik kaydından düçürülmüç ama aktif olarak çalıçan traktörler de mevcuttur.

Model Yıllarına Göre Traktör Sayısı (TUIK, 01.12.2016)Yıllar/ (Years) Adet/ (Units) Yıllar/ (Years) Adet/ (Units)1982* 566.376 2001 23.3301983 29.666 2002 7.3301984 38.916 2003 11.8321985 30.355 2004 29.7841986 26.296 2005 33.0181987 34.353 2006 43.5311988 30.989 2007 34.8361989 17.469 2008 33.5381990 28.803 2009 15.0241991 20.720 2010 23.4311992 22.270 2011 65.5231993 29.527 2012 75.7811994 29.584 2013 51.9401995 34.746 2014 60.5051996 46.638 2015 70.1691997 52.546 2016 51.3631998 57.082 Toplam/ Total 1.758.3031999 36.5772000 24.121

25 Yaç Altı ve Üstü Traktörlerin OranıYaç Adet Yüzde Oran Ortalama yaç1 - 24 941.756 %54 11,225+ 816.547 %46 38,7Toplam 1.758.303 %100 24

25 Yaç ve Üstü Traktörlerin DagılımıYaç Ade Yüzde Oran40+ 416.122 %50,935-39 120.588 %14,830-34 159.586 %19,625-29 120.251 %14,7Toplam 816.547

Için daha da vahim tarafı tüm parkın ortalama yaçı 24’dür. Traktörler sadece kullanma saati veya yaçıyla degil, içerdigi teknolojisi bakımından da degerlendirilmelidir. Örnegin yaçlı traktörlerde kuyruk mili ve hidrolik sistemler yetersizdir. 4 çeker tahrik yoktur.

Yaçlı traktörlerin, -ne denli bakımlı olurlarsa olsunlar- verimli kullanılmaları mümkün degildir. Mekanik ve ekonomik ömrünü fazlasıyla doldurmuç traktörlerle çalıçmak ülkemiz tarımında olaganüstü boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu kayıpların baçında açırı yakıt ve yag tüketimi gelmektedir. Eski teknoloji ürünü olmaları ve çok eskimiç bulunmaları nedeniyle, bunların çalıçır durumda tutulmaları çok zorlaçmıçtır. Ömrünü doldurmuç traktör kullanılmasının neden oldugu ekonomik kayıpların bedeli, çiftçilerimize verilmekte olan tarımsal destekleri alıp götürmektedir. Ekonomik ömrünü doldurmuç traktörle çalıçmak, yakıt ve yag maliyetinin yanı sıra bakım-onarım masraflarında da büyük artıçlara yol açmakta, ayrıca tarımsal faaliyetlerde ürün verimi ve kalitesi için büyük önem taçıyan iç ve zaman kayıplarına neden olmaktadır. Ayrıca hepsinden önemlisi, bu traktörler kaza yapma ve can güvenligi riskleri açısından yüksek risk taçımaktadır. CARE (Community Road Accident Database- Yol Kazaları Veritabanı Toplulugu) veritabanından alınan 7 AB Ülkesine

ait (Avusturya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Italya, Ispanya ve Birleçik Krallık) istatistikî bilgilere göre, yaralanma ile sonuçlanan yol kazalarının %56'sında ve ölümle sonuçlanan yol kazalarının%69'unda, 12 yaçından büyük traktörler yer almıçtır. Ömür dıçı traktör kullanımı, anılan ekonomik kayıpların yanı sıra limitlerin çok üstünde çevre kirliligine yol açmaktadır. AB ve diger bazı geliçmiç ülkelerde degiçik nedenlerle yaratılan çevre kirliliklerinin birer sosyal maliyetleri oldugu kabul edilmekte ve hükümetlerin çevrenin korunmasına yönelik yatırımları, kısaca “Karbon Sosyal Maliyeti” (SCC-Social Cost of Carbon) olarak adlandırılan bu maliyetler ölçüsünde finanse etmeleri planlanmaktadır.Traktör ÖmrüUluslararası Standartlarda: 10 – 12 Bin SaatTürkiye’de Yıllık Kullanım Süresi Ortalama: 500-550 Saat Maksimum Ömür: 24 YılEkonomik/ Mekanik Ömrünü Doldurmuç, 25 Yaç Üstü Traktör Sayısı: 776 Bin Adet Yaç Ortalaması: 37,5Uluslararası standartlarda ortalama traktör ömrü 10-12 bin saattir. Türkiye’de yıllık kullanım süresi 500 saat dolayında oldugundan maksimum traktör ömrü 24-25 yıl kabul edilebilir. Bunun anlamı, parktaki traktörlerin yarısı rasyonel kullanım sınırını açmıçtır.

Ömrünü çoktan doldurmuç bu traktörlerle çalıçmanın neden oldugu parasal kayıplar çiftçilerimizce de bilinmekte, ancak gelir yetersizligi nedeniyle yenilenememektedir. Daha da kötüsü birçok çiftçi yeni üretim için gerekli finansı temin amacıyla, eski traktörünü borçlanma aracı olarak kullanmakta, eski traktörünü degerinin bir kısmını yeni traktörün peçinatına saydırmak, kalan kısmını da nakde çevirmek suretiyle yenilemektedir. Bu durum bir yandan çiftçilerimizi borç batagına sürüklerken, diger yandan ikinci el traktör fiyatlarının gerçek degerlerinin çok üstüne çıkmasına yol açmakta ve böylece traktör yenileme sürecinin olagan dinamigini yitirmesine ve yeni traktör talebinin baskılanmasına neden olmaktadır. Sorunun çözümü için, kapsamlı bir teçvik programıyla bu kısır döngünün kırılması ve parkın yenilenme sürecinin tekrar kendi dinamigine kavuçturulması gerekmektedir.Bu konuda Prof. Dr. Ünal Evcim’in yaptıgı bilimsel bir çalıçmayı baz alarak bazı ekonomik degerlere ulaçılmıçtır. Buna göre;

Yıllık Kayıplar: (1 Adet Traktör Için) Yakıt Kaybı: (700 Litre x 3,9 TL5) ~2,7 Bin TL Bakım Onarım Kaybı: ~1,8 Bin TL6

Iç Kaybı: (100 Saat) ~6,5 Bin TL7

Karbon Emisyonu Sosyal Maliyeti: ~180 TL (43 US$/Karbon Ton 8)Ürün Kayıpları Hariç Tahmin Edilen Toplam Yıllık Kayıp: ~ 11,6 Bin TL

2 Traktör yaçına ve yıllık kullanım süresine baglı olarak 1000 litre/yıl’a kadar çıkabilmektedir. (Prof. Dr. Ünal Evcim)3ASAE-Am.Soc.of Agric.Engin. Standartları esas alınmıçtır (Prof. Dr. Ünal Evcim)4 56 adet çeçitli marka model ve 25+ yaçlardaki traktörlerle yapılan eksoz emisyon ölçmelerininortalamalarından hareketle, eski traktörler için öngörülen 250 saat/yıl ortalama çalıçma için hesaplanmıç degerlerdir. (Prof. Dr. Ünal Evcim, 2007)5 22.12.2014. http://www.shell.com.tr/products-services/on-the-road/fuels/fuel-pricing.html6 Traktör baçına yıllık ekstra bakım onarım bedeli 1.800 TL olarak belirlenmiçtir7 100 saat x 65 TL (saatlik iççilik ücreti)8 Karbon salımı ve ticareti sisteminin içleyiçi sürecinde en önemli sorun iklim degiçikliklerinin ekonomikmaliyetlerinin ölçülmesidir. Bu ölçüm için “karbon sosyal maliyeti” (social cost of carbon) olarak adlandırılan bir hesaplama yöntemi kullanılmaktadır. Karbon sosyal maliyeti; 100 yıl veya daha uzun bir süre için atmosfere salınan her ek bir ton karbonun iklim degiçikligi üzerinde oluçturdugu etkinin net bugünkü degeri olarak hesaplanmaktadır. Bunun maliyeti ortalama 1 ton karbon için 43 dolardır

Ömür Dıçı Traktör Kullanımının Yol Açtıgı Kayıplar:Beher Traktör Için:700 litre/yıl daha fazla yakıt 2, 3 Ekstra bakım onarım masrafı 3 100-150 saat/yıl iç kaybı 3

1.816 kg daha fazla Co2 emisyonu ve bunun karçılıgı Karbon Sosyal Maliyeti 4

Toksik zararlar (80 kg/yıl NOx, 56 kg/yıl CO, 82 kg/yıl HC ve 27 kg/yıl Kurum) 4

Ayrıca ürün miktar ve kalite kayıplarıArtan gürültü emisyonu nedeniyle bozulan insan saglıgı, azalan iç

Yenilenen 1 traktörün düçük eksoz emisyonları sayesinde, 80 kg daha az NOx, 27 kg daha az kurum, 56 kg daha az CO, 82 kg daha az HC yayılımı söz konusu olacak, düçük gürültü emisyonları sayesinde, her biri için 7 dbA daha sessiz çalıçma ortamı saglanacaktır. Ayrıca içlerin zamanında yapılması, çagdaç ekipman kullanımı sayesinde iç kalitesinin artırılması gibi bir dizi teknik ve ekonomik avantaj elde edilecektir. Yüksek kapasiteli tarımsal makina ve ekipmanların kullanılması ile birim üretim maliyetlerinin açagı çekilmesi saglanacaktır.

Biçerdöver parkı konusunda yapılan bir çalıçmaya* göre, Türkiye’de 2012 yılı sonu itibariyle 14.813 adet biçerdöver bulunmaktadır. Rapora göre Ilgili standartlarda (ASAE D497.4JAN98) biçerdöver mekanik ömrü için 3.000 saat öngörülmektedir. Tarımda ileri ülkelerde biçerdöver yıllık çalıçma saati ortalama 300 – 350 saat dolayındadır; buna baglı olarak yıl cinsinden ömürleri 9 – 10 yıldır. Türkiye’de ise biçerdöverler daha çok müteahhitler tarafından bölgeden bölgeye gezerek ve birden fazla ürünün hasadında kullanıldıgından, yıllık çalıçma süreleri uzamakta, buna karçılık mekanik ömürleri kısalmaktadır. Çöyle ki, sezon Mayıs ayının 2. yarısında tahıl hasadı ile baçlamakta ve müteahhitler sahil bölgelerinden içerilere ilerleyerek tahıl hasadını 2 ila 2,5 aylık sürede tamamlamaktadır. Ardı sıra ayçiçegi hasadına geçilmekte, bunu mısır ve çeltik hasadı izlemektedir. Bunun sonucunda biçerdöverlerin yıllık kullanım süreleri ortalama 1200 saat kadar olmakta, dolayısıyla mekanik ömürleri 3-4 yıl içinde dolmaktadır. Buna göre parkın %77’si mekanik ömürleri dolmuç biçerdöverlerden oluçmaktadır. Teknik açıdan bu süre sonunda hurdaya çıkarılması gereken bu biçerdöverler ekonomik zorluklar nedeniyle yogun bir bakım-onarım destegi ile hizmette tutulmaya çalıçılmaktadır. Ancak bu durumda içletme giderleri (bakı-onarım, yag-yakıt, iççilik v.b.) artmakta, ayrıca hasattaki ürün ve kalite kayıpları yükselmektedir.

Bu denli yogun kullanıma karçılık, hâlihazırdaki parkın %65’inin 10 yaç ve üstündeki biçerdöverlerden oluçması, hatta bunların da yarısının 20 yaçın üstünde olması acilen çözülmesi gereken bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Mekanik ömrünü doldurmuç, yaçlı biçerdöverlerle yapılan hasatta, ne kadar özen gösterilirse gösterilsin, nicesel ve nitesel ürün kayıpları kabul edilebilir seviyelerin çok üstüne çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, açırı yakıt tüketimleri ve yanmadaki verimsizliklerine baglı olarak eksoz emisyon degerleri alabildigine yükselmiç, artan arıza sıklıkları nedeniyle zaman ve iç kayıpları artmıç, kaza yapma ve can güvenligi riskleri en üst düzeye çıkmıç durumdadır. Bu biçerdöverlere, ne kadar çok para harcanırsa harcansın yeni bir biçerdöver erki kazandırılması mümkün degildir. Öte yandan, eski teknoloji ürünü olmaları; çagdaç biçerdöverlerin hasat performansı, yeni üretim teknolojilerine uygun donanım (Hassas tarım v.s.), çevre ve insan iç güvenligi alanlarındaki üstünlüklerine sahip olmamaları da konuyla ilgili degerlendirmede dikkate alınması gereken bir diger önemli husustur.

Mekanik ömürlerini çoktan doldurmuç, demode olmuç biçerdöverlerin bir teçvik programıyla hurdaya ayrılmalarının saglanması, ülke ekonomisinde programın gerektirdigi mali yükün çok üstünde kazançlar yaratacak, ayrıca çevre kirliligi ve iç güvenligi açısından ciddi kazanımlar saglayacaktır. AB sürecinde üründe ilaç kalıntısı, topragın kimyasal yapısının bozulması, su kaynaklarının kirlenmesi gibi olumsuzluklar yaçanmaması adına ve tarımsal mekanizasyon araçları parkımızda ciddi bir yaçlanma oldugu gerçeginden hareketle parkın en kısa sürede modern makinalarla yenilenmesi elzemdir. Bu amaçla Destekleme Programları’nda mutlaka “Tarımsal Mekanizasyon Destekleri”nin bir çekilde yer alması gerekmektedir.

ANIZ, GELENEKSEL EKIM VE ALTERNATIF EKIM METODLARI Tarımsal üretim sonucunda biçilmiç olan ekinlerin toprakta kalan kök ve sapları yani anız, ekim Ülkemizde anız yangınları 1993 yılından beri yasaklanmıçtır.

Anızın yakılmasının yararları:1. Sürümü kolaylaçtırır

2. Sap ve bitki artıkları üzerinde ki hastalıklar yok edilir.3. Saplar, bitki artıkları ve toprak yüzeyine yakın yerde barınan zararlıların yumurta, larva, pupa ve erginleri yok edilir.4. Toprak üzerine düçen yabancı ot tohumlarını yok eder.

Anızın yakılmasının zararları:1. Toprak verimliligi azalır.

2. Toprak canlılarının beslenme ortamı yok edilir.3. Toprak canlılarının bıraktıgı birçok maddelerle oluçturulan yaçam ortamı yakılarak yok edilir.4. Toprak yel ile üfürülerek, sel ile süpürülerek erozyona (taçınarak) ugrar.5. Toprak yorgunlugu artar.6. Toprak yagmur suları ile taçınır ve toprak içerisinde köklerin açtıgı kanallar çöktügü için su depolanmaz.7. Dogal denge bozulur.8. Orman yangınlarının çıkmasına sebep olurlar.9. Anızla birlikte çok zaman diger komçu tarla ve bahçeleri de yakılmaktadır.10. Anız yakmalarla zaman zaman yerleçim alanları da yanabilmektedir.

Geleneksel Toprak Içleme:Hasattan sonra tarlanın yeni ekime hazırlanması için ilk olarak traktörle sürümü yapılır. Ardından tarlanın istenilen ekim durumuna getirilmesi için bir kez daha sürülür. Ayrıca, yagıçlar nedeniyle ızgaralama denilen ufalama içlemi yapılır.

Direkt Ekim: (Içlemesiz Tarım)Dogrudan anıza ekim sisteminde ise bir ürün kaldırıldıktan sonra hiçbir çekilde tarla sürme ve düzenleme içlemi yapılmaz. Eski ürünün anızları tarlada iken anıza ekim mibzeri ile bir seferde ekim yapılıp iç bitirilir.

Azaltılmıç Toprak Içlemeli Ekim (Ön Içlemeli Ekim):Toprak içleme ve ekim makinaları kombinasyonu ile veya çeritsel (bant) toprak içleme ve ekim makinalarından oluçur.

Anızlı Toprak Içlemenin FaydalarıToprak içleme masraflarını azaltmak ve sürdürülebilir tarım yapılabilmesi için en az toprak içleme veya hiç toprak içleme yapılmadan tarım yapılması hedefimiz olmalıdır. Geleneksel ekim yönetimden vazgeçilerek topraga en az müdahale ile yapılan ekim yöntemi 'Koruyucu Toprak Içlemeli Ekim Yöntemi' olarak adlandırılmalıdır. Her toprak içlemede toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapıları bozulmakta ve topragın verimliligi azalmaktadır. Gelecek nesillerinde beslenebilmeleri için toprakların verimliligi mutlaka korunmalı, sürdürülebilir bir tarım yapılmalıdır.Anıza ekim sistemine baçlandıgı ilk yıllarda, geleneksel tarıma göre verim bakımından biraz dezavantajlı olabilir fakat 3–4 yıl sonra bu olumsuzluk düzelmektedir. Bu konuda yapılan bilimsel çalıçmalarda, geleneksel tarımdan anıza (dogrudan) ekime dönüç yapılan bir tarlada 5. yılda toprak yapısının iyileçtigini, toprak canlılarının arttıgını, gübre ihtiyacının azaldıgını ve verimde ilk yıllarda bir düçme olmuç fakat daha sonra fazla bir fark görülmedigi belirlenmiçtir. Bu çalıçmada daha da önemlisi anıza ekimde birim alana masraflar azalmıçtır. Yapılan araçtırmalar, Türkiye'de hububat tarlalarının yüzde 30'unun yakılmasıyla her yıl 6–8 milyon tonluk organik maddenin kül olup gittigini göstermektedir.

Anızı yakmadan ve tarladan kaldırmadan yapılan toprak içlemenin esas amacı yakmanın topraga ve çevreye verdigi zararı ortadan kaldırmak ve bir sonraki ürün için iyi bir tohum yatagı hazırlamaktır. Ayrıca;€Birim alan için masraflar azalır yani iççilik ve yakıt tasarrufu saglanır.€Zaman tasarrufu saglanır.€Toprak sıkıçması azalır, toprak içlemeyi iyileçtirir.€Topraktaki organik madde miktarı artar.€Daha fazla yaban hayatı saglanır.€Karbon salımını dolayısıyla hava kirliligini azalır.€Topragın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesini düzenlemek amacıyla topragın organik madde oranını korumaya yardım eder.€Tarla yüzeyinde daha fazla kar ve yagmur suyu birikir, topragın su tutma kapasitesi artar, su geçirgenligi iyileçir, sulama suyundan daha etkin kullanılabilir, toprak malç ile kaplandıgından toprak erozyonu azalır.

Anızlı toprak içlemede, tarla topragı anız sapları ile bir malç oluçturdugundan yagıçlı dönemlerde düçen suyun toprak içerisine girmesini ve tutulmasını saglayarak oluçacak rutubetli ortam sap artıklarının mikroorganizmalar tarafından parçalanarak organik maddeye ve bitki besin maddelerine dönüçmesini saglamaktadır. Anızlardan oluçan bu organik madde aynı bir sünger gibi topragın içersinde bitkiler için gerekli suyu ve be sin maddelerini depolar.

Zamanında iyi içlenmiç anızlı topraklar, kurak mevsimlerde bu yelerindeki zengin organik maddeye baglı olarak rutubeti korurlar ve üzerlerinde yetiçen bitkilere gerekli suyu saglayarak verim kayıplarını önemli oranda önlerler. Ama anızları her yıl yakılan topraklarda is organik madde kaybı oldugundan yavaç yavaç geçen yıllar içersinde toprak zerrelerini birbirine baglayan doku zayıflar, su tutma kapasitesi zayıflar, verim düçer, rüzgâr ve su erozyonu olur, çoraklaçma ile çölleçme baçlar.

Ikinci ürün mısır denemelerinde yapılan bilimsel bir çalıçmaya göre verim, yakıt, insan ve makine içgücü baz alınarak geleneksel, sıfır ve azaltılmıç toprak içleme metodları karçılaçtırılmıçtır. Anıza ekim direkt ekim metodunda klasik toprak içlemeli ekim ile aynı verim degerine ulaçılmıç ama en düçük yakıt ve içgücü degerleri elde edilmiçtir. Birim alanda en yüksek verime (%25 daha fazla) ve karlılıga (%50 daha fazla) bant toprak içlemeli ekim metodu ile ulaçılmıçtır. Anıza direkt ekimde ise yakıt tüketiminde 5,5 kat kazanç saglanmıçtır. Bu kazanç bant içlemeli ekim metodunda 2,3 kat olmuçtur.

AB SÜRECITürk tarımının öncelikli üç temel sorunun AB süreci sonunda çözümlenmesini beklenmektedir.Kurumların ve mevzuatın AB’ye uyumlu hale getirilmesi,Tarım nüfusunun rasyonel rakamlara ulaçması ve egitim düzeyinin artması,Tarım içletmelerinin verimli çalıçması ve birim içletmelerin donanım ve büyüklük olarak AB ortalamasına ulaçması. Tarım içletmelerinin verimli çalıçmaması AB sürecinde eçit olmayan çartlarda rekabeti gündeme getirmiçtir. Verimli çalıçma uygun saha çartlarında, modern makinalarla teknolojik bir süreci ve bu süreç sonunda standartlara uygun, ilaç kalıntısı olmayan kaliteli bir ürüne ulaçmamızı saglayacaktır.

AB’nin tarımdaki stratejik planları ürün bazında degil, içletme bazında tarımsal destekleri ön plana çıkarmaktır. Dogrudan Gelir Destegi adı altında zaten uyguladıgımız bu yöntemin uygulamadaki sonuçları baçarısız olmuçtur. Bu nedenle AB yolundaki stratejide kaynaklarımızı üretim dıçı metotlar yerine üretime yönelik metotlarla harcamalıyız.

Tarım, AB ile bütünleçmemizde tamamen teknik bir konu olarak ele alınmalıdır. Sosyal yönü ise ayrı olarak incelenmelidir. Bu cümleden olarak tarımda verimliligin arttırılmasına yönelik uygulamalar ivedilikle yapılmalıdır. Çiftçi ile köylü birbirinden ayrılmalıdır. Çiftçiligin bir meslek köylülügün ise bir yaçam biçimi oldugu bilinci yerleçtirilmeli, program ve hedefler çiftçi nüfusuna yönelik olarak yapılmalıdır. AB yolunda en büyük engelimiz olan verim düçüklügünün, temel olarak modern mekanizasyon araçları ve bu araçların dogru kullanımıyla açılacagı bir gerçektir.

AB Süreci için Sonuç ve Degerlendirme;Türkiye AB’ye üye oldugunda nasıl bir tarımsal yapıya sahip olması gerektigine dair bir fotografı ortaya koyabilmek gereklidir.

Türk tarımı kayıt altına alınmalıdır. Bu kapsamda acil olarak tarımsal istatistikler ile tarımsal veri tabanı saglıklı bir çekilde oluçturulmalı ve geliçtirilmelidir.

Son geniçleme dalgasıyla birlikte 1 Mayıs 2004 tarihinde birlige katılan üye ülkelerin katılım sürecindeki tecrübeleri göz önüne alınmalı ve bu ülkelerin geçirmiç oldugu müzakere süreci incelenmelidir.Tarım sektöründe verimlilik ve rekabet gücüne önem verilmelidir. Modern mekanizasyon araçlarının yaygın kullanımını saglamak için azami destek ve teçvik verilmelidir.

Türkiye’nin AB üyeliginden sonra AB fonlarından ne kadar pay alacagı ve AB bütçesine ne kadar katkıda bulunacagı hesaplanmalıdır.

Müzakere süreci baçlamadan önce, kotaya tabi ürünlerdeki üretim miktarları artırılmalıdır.Tarım ürünlerinin her biri için etki degerlendirmesi yapılarak, uzun vadeli stratejik kararlar alınması saglanmalıdır. AB’ye üye olundugunda nasıl bir tarım sektörü istendigi belirlenmeli, politikalar bu yönde oluçturulmalı ve müzakereler sırasındaki tutumumuz bu çerçevede saptanmalıdır.AB’nin Ortak Tarım Politikası’nda yaptıgı reformlar yakından izlenmeli ve müzakerelere, yeni politikalarıçıgında hazırlanılmalıdır.

Tarım ve Kırsal Kalkınma Politikaları birlikte mütalaa edilmeli ve uygulanmalıdır.

Tarım Sektörüne Iliçkin Son Yıllara Ait Bazı Verilerle “AB-Türkiye Karşılaştırması”Türkiye Avrupa Birligi

Içletme Sayıları ve BüyüklükleriIçletme Sayısı (2012, Milyon) 2,2 13,7Traktörü Olan Içletme Sayısı (Bin) 857Traktörü Ortak Kullanan Içletme Sayısı (Bin) 91Traktörü Kira ile Kullanan Içletme Sayısı (Bin) 1.188Traktörü Bila-bedel Kullanan Içletme Sayısı (Bin) 91,7Ortalama Içletme Büyüklügü (Ha, 1013 @ÇKS) 6,8 17,55 Hektardan Küçük Içletme Sayısı 1.369.000 7.223.00050 Hektardan Büyük Içletme Sayısı 16.000 698.000Parsel Sayısı (Milyon) 12,3 11,2Tarımsal NüfusNüfus (Milyon, 2011) 74,7 501Toplam Tarım Istihdamı ve istihdamdaki payı (Milyon, 2014) 5,6 (%21,5) 12,6 (%5,9)Tarımsal Nüfus (Milyon, 2014) 21 (%28) 28 (%6)Tarımsal DegerlerToplam Tarım Alanı (2012, Ha) 23.795.000 163.500.000Toplam Ekilen Alan (2012, Ha) 15.464.000Tahıl Üretimi (2011, Milyon Ton) 35,2 290 (2010)Bugday Verimi (2011, Kg/Da) 269 570 (2010)Toplam Sıgır Sayısı (2010, Milyon Adet) 11,4Içletme Baçına Düçen Hayvan Sayısı 4 3950’den Fazla Büyükbaç Hayvan Barındıran Içletme Sayısı (2010) 24.000Süt Verimi (Kg) 2.800 5.500Karkas Agırlıgı (Kg) 216Tarımsal Destekler (2011, Milyar TL) 7,1Tarımsal HasılaGSYH (2011, Milyon USD) 774,2Tarımda GSYH (2012, Milyar USD) 62,5Tarımsal GSYH (2010, %) 8,4Tarımda Kiçi Baçına Düçen GSYIH (2010, USD) 3.566Toplam Tarımsal Üretim (2010, Milyar USD) 61,8 (Dünya 7.si)Toplam Tarımsal Ihracat (2011, Milyar USD) 5,4 (15,3)Toplam Tarımsal Ithalat (2011, Milyar USD) 8,9Tarımsal Mekanizasyon DurumuTraktör Baçına Düçen Ekipman Agırlıgı (ton) 4,2 12Traktör Baçına Düçen Ekipman Sayısı 5,2 101000 Ha Alana Düçen Traktör Sayısı 45 57Traktör Baçına Düçen Tarım Arazisi (Ha) 26 11,3Traktör Sayısı 1.000.000 15.000.000Ortalama Traktör Gücü (BG) 60 >1001 Ha Alana Düçen Traktör Gücü (kW) 1,68 6Ortalama Traktör Yaçı +254WD Traktör Oranı (%) 20 90

ARAZI TOPLULAŞTIRMA YASASININ SEKTÖRE OLAN ETKISIÇKS kapsamında toplanan son bilgilere göre ülkemizde yaklaçık 16 milyon parsel bulunmakta olup, ortalama parsel büyüklügü 10 dekar, ortalama içletme büyüklügü 68 dekardır. Yine bu bilgilere göre içletme baçına yaklaçık 7 ayrı parsel düçmektedir. Ortalama tarım arazilerinin büyüklügü ve içletme sayısı baçına düçen parsel sayısı üretim maliyetlerini artırmakta, modern tekniklerin uygulanmasını ve ulaçım agının inçasını zorlaçtırmakta, çiftçinin kazancını düçürmekte ve tarımsal rekabet ile tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.

Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nda yapılan degiçiklikle tarım arazileri miras yoluyla bölünmeyecek, asgari tarımsal arazi büyüklügünün altındaki tarımsal arazileri toplulaçtırabilecektir. Arazilerin büyümesi sektörümüzde üç pratik sonuç doguracaktır. Birincisi çiftçi geliri teorik olarak artacagı için pazar canlanacaktır. Ikincisi katma degeri daha fazla olan tarım makinaları imal edilecektir. Üçüncüsü daha büyük kapasiteli makinaların kullanım süreci artacak, bu da daha kısa zamanda yenilenmesi ihtiyacını doguracaktır. Parçalı arazi yapısı ülkemizde daha büyük kapasitelerde ve kendi yürür nitelikte tarım makinası imal edilmesi önünde de büyük bir engeldir. Halen ülkemizde yeterli talep olmadıgı için -bazı istisnalar hariç- büyük parsellere ve içletmelere uygun olarak imal edilmiç kapasitelerde tarım makinalarını üretip arz edilememektedir. Diger yandan sınırsız köy projeleri (tarla sınırlarının sanal olarak kalkması) konusunda çalıçmaların hızlandırılması ile bu degiçim süreci de hızlanacaktır.

Ülkemizde son bir iki yıldır büyük kapasiteli tarım makinalarına olan ihtiyaç artmıçtır. Bazı bölgelerde, mülkiyeti farklı kiçilere ait olan komçu parseller tek bir içletmeci tarafından aynı makine ekipmanla içlenmektedir. Içletme sayısının en çok arttıgı arazi büyüklügü 500 dekar ve üzeridir.

MAKINA MÜTEAHHITLIĞI VE ORTAK MAKINA KULLANIMIÜlkemizde tarım arazilerinin genelde küçük parsellerden oluçması, ayrıca bu parsellerin bir arada olmayıp dagınık çekilde bulunması, tarım makinalarının kullanımındaki etkinlik düzeyini oldukça azaltmaktadır.

Bu sonuç dogru makine seçimini ve edinimini güçleçtirmekte, verimliligin düçmesine neden olmaktadır. Verim artıçının anlamlı olabilmesi, aynı zamanda yapılan için karlılıgı ile paralel olmalıdır. Yani çok yüksek verim alınan bir üretim sisteminde eger karlılık düçük veya yoksa bu çogunlukla anlamlı ve mantıklı bir üretim sistemi degildir. Tarımda verim artıçı ise ileri üretim teknolojilerinin kullanımına baglı olup, yeni teknolojiler, genellikle yüksek maliyetli çözümler gerektirmektedir.

Ülkemizdeki tarımsal yapıdan kaynaklanan bu sorunların etkisini azaltmak için muhtelif çözümlerden biri de; bireysel mülkiyetin ileri teknoloji kullanımı için yetersiz kaldıgı bu gibi durumlarda, sosyal ve ekonomik yapıya uygun “Ortak Makine Kullanım Modelleri”nden birini seçmek olabilir.

Böylece minimum sermaye ile ileri teknoloji makinalardan yararlanma söz konusu olurken, aynı zamanda daha kısa sürelerde makinaları yeni ve üst modellerle yenileme çansı dogmaktadır. Bununla birlikte bireysel mülkiyetin dıçında kalan modeller için bazı güçlükler söz konusudur.

Ülkemizde farklı çevreler tarafından zaman zaman gündeme getirilen “Makina Müteahhitligi ve Ortak Makina Kullanımı” konusundaki görüçlerimiz çu çekildedir;

Tarımsal içlemlerin önemli bir kısmının, oldukça kısa zaman aralıklarında yapılması gerekmektedir. Örnegin toprak içleme, toprak en uygun nem koçulundayken, ekim ideal toprak ısısında yapılmalıdır, erken veya geç ekim yapılırsa, bitki soguk kıç çartlarından dolayı zarar görür. Ilaçlama için uygun hava koçulları dikkate alınırken, ilaçlamanın yapılacagı saat bile önem kazanmaktadır. Örnegin meyve agaçları için çiçeklenme döneminde gece ilaçlama yapılması veya bazı meyve hastalıkları için yagmur öncesi veya yagmurun sona ermesi sonrası 8 saat içinde ilaçlama yapılması çarttır. Bugday hasadının zamanını iyi belirlemek tane kayıplarını azaltma ve ürün kalitesi için çok önemlidir. Hasadın erken yapılması, tanelerin buruçuk ve solgun olmasına neden olmaktadır. Geç yapılan hasatta ise çeçidin özelligine de baglı olarak baçakta tane dökülmeleri, yagıça ve rüzgara baglı olarak bitkide yatmalar, bazı çeçitlerde baçaktaki tanede çimlenmeler görülebilir. Pamukta ise hasat, zamanından önce yapılırsa lifler tam olgunlaçmazlar. Hasat zamanı geciktiginde; güneç, yagmur, rüzgar vb. gibi doga çartları lifin kalitesini bozarlar.

Tarımın kendine özel zaman kısıtları, ortalama arazi büyüklükleri ve çiftçilerin sosyal alıçkanlıkları nedeniyle, diger tarım makinalarına göre çok daha pahalı olan kendi yürür tarım makinaları ile hasat içlemleri haricinde, makina müteahhitligi sisteminin oluçturulması veya böyle bir sistemin çalıçması gerçekçi görülmemektedir. Piyasanın kendi dinamikleri içinde (talebin, arzı çekillendirmesi neticesinde), sektörde hâlihazırda biçerdöver ve pamuk hasat makinası müteahhitleri faaliyet göstermektedir. Bu mekanizma kendi kendine dogmuç bir sistemdir. Ortak makine kullanımı ise farklı kurumlar tarafından çeçitli zamanlarda denenmiç ama maalesef baçarısızlıkla sonuçlanmıç bir metoddur. Atıl durumdaki tarım makinalarının kapasitelerinin degerlendirilerek rasyonel bir çekilde kullanılması amacıyla en büyük çiftçi örgütü olan Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birligi tarafından 2000’li yılların baçından itibaren çalıçmalar baçlatılmıç, bu yönde OMAK (Ortak Makine Kullanımı), sistemi uygulamaya sokulmuçtur. Tarım makinası olan (traktör dahil) ortak çiftçiler (arz eden) ile olmayanları (talep eden), bilgisayar ortamında eçleçtirerek karçılaçtıracak olan Ortak Makine Kullanımı (OMAK) projesi öncelikle Adıyaman Tarım Kredi Kooperatifinde uygulanmıçtır. Adıyaman Tarım Kredi Kooperatifi’nde baçlatılan bu uygulamanın yaygınlaçtırılması için, her Bölge Birligi kapsamında belirlenmiç bir kooperatifte pilot uygulamalar yapılmıç, ancak ortak çiftçiler uygulamaya yeterli ilgiyi göstermeyince proje baçarısız olmuç ve gündemden düçürülmüçtür.

Benzer bir uygulama Söke Ziraat Odası tarafından da yapılmıçtır. Projenin ilk uygulamaya baçladıgında makinalar operatörlü bir çekilde Üyelerin hizmetine sunulmuçtur. Uygulamanın ilk günlerinde makinaların etkin kullanıldıgı gözlenmiçtir. Ancak ilerleyen dönemlerde bazı tarım uygulamalarının uygulama süresinin kısa olması nedeniyle (ekim, hasat gibi) bir kısım çiftçiler sıranın kendilerine gelmesini beklemek istememiçler ve farklı çözümlere yönelmiçlerdir. Operatörlerin sezon dıçı istihdamının getirdigi yüksek maliyetler nedeniyle makinalar operatörsüz olarak Üyelerin kullanımına açılmıçtır. Ama bu kez de hor kullanmaların getirdigi olumsuzluklar söz konusu olmuçtur. Konya Çeker

Fabrikası öncülügünde yapılan bir çalıçmada ise, baglı ortakların tarlaları merkez bir birim tarafından ekilmiçtir. Bununla birlikte sonradan bu uygulamadan vazgeçilmiçtir. Bunun temel sebebi, ekim için ideal toprak tavının çok kısa bir dönem için yakalanması, bu dönem içinde de az sayıda bir içletmenin bu hizmetten faydalanabilmesidir.

Bu konuda, geliçmiç ülkelerdeki sistemlere bakmakta fayda vardır. Buna göre, Almanya’da iki sistemin varlıgı söz konusudur. “Maschinenring”, üye olunması koçuluyla, çeçitli tarım makinelerinin sürücüsüyle birlikte kiralanabilecegi bir sistemdir. Bu sistemde, kendi makinasıyla hizmeti veren (vermeyi teklif eden) çiftçi de sistemin bir üyesidir. Müteahhitlik hizmeti ise, çiftçilere özellikle biçerdöver, yem hasat ve ilaçlama makineleri gibi yüksek kapasiteli makineler ile hizmet sunulmasını kapsamaktadır. Müteahhitlik sistemi, digerine kıyasla Almanya’da çok daha yaygın ve tarım faaliyetlerinde önemli bir rol oynamaktadır.

Almanya ile Türkiye’deki tarımsal arazilerin ve tarım içletmelerinin yapısı ve ortalama büyüklügü, iki ülke çiftçilerinin sosyal yapıları, kullanım alıçkanları dikkate alındıgında, tamamen farklı iki ölçek karçımıza çıkmaktadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı tarafından, 2014 yılında yaklaçık 50 bin çiftçi üzerinde yapılan bir ankete göre, %78’lik bir çogunluk, kiralamaya olumsuz yaklaçmıçtır. %10’luk bir kesim ise kararsız kalmıçtır.

Makine müteahhitligi örneklerini incelendiginde, parkın büyük bir çogunlukla kendi yürür veya yüksek kapasiteli, görece pahalı makinalardan oluçtugu gözlemlenmektedir. Diger yandan Türkiye’deki arazilerin büyüklügü, bazı istisna içletmeler hariç, tarımın bütününe yönelik içlemler için yüksek kapasiteli veya kendi yürür makinaları verimli kullanmaya çu an için uygun degildir. Yüksek kapasiteli veya kendi yürür makinalarının etkin kullanımı büyük ve tek parça parsellerin oldugu tarım içletmelerinde söz konusudur. Çu an için talebin olmadıgı farklı tarım içlemleri için (toprak içleme, ekim, ilaçlama vb) makina müteahhitligi gibi bir sistemin çalıçması oldukça zor görülmektedir. Bu kapsamda geçmiç tecrübeler de dikkate alındıgında, tek bir konuda (örnegin ekim makinaları) faaliyet gösteren ve yeterli park büyüklügüne ulaçmıç, operatörlü makine parkı modelleri için çalıçmalar yürütülebilir.

SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERILERI

GIRIŞ:

Ilk pullugunu 1861’de Bursa’da, ilk traktörünü 1955’de Ankara’da üreten Türkiye, bu ilklere ragmen Avrupa ve Amerika Birleçik Devletlerinde 19. yüzyılın sonlarında meydana gelen enerji devriminin etkilerini, tarımda ve de sanayide oldukça geç yaçamıçtır. Türkiye tarım makinaları parkı oldukça yaçlı traktör ve ekipmanlardan oluçmaktadır. Örnegin güncel TÜIK verilerine göre mevcut traktör parkında yaklaçık 1,6 milyon adet traktörün yaç ortalaması 23’dür. Parkta 25 yaç ve üstünde toplam 776.197 adet traktör bulunmaktadır. Bu traktörlerin yaç ortalaması ise 37,5’dir. Yaklaçık 480 bin traktör, 35 yaçın üstündedir.

Diger yansan parkta, trafik kayıtlarında gözükmesine ragmen, içlemez durumda olan traktörlerin varlıgının yanı sıra trafik kaydından düçürülmüç ama aktif olarak çalıçan traktörler de mevcuttur.

Yaçlı tarım makinalarının, -ne denli bakımlı olurlarsa olsunlar- verimli kullanılmaları mümkün degildir. Mekanik ve ekonomik ömrünü fazlasıyla doldurmuç tarım makinaları ile çalıçmak, ülkemiz tarımında olaganüstü boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu kayıpların baçında açırı yakıt ve yag tüketimi gelmektedir. Yakıt ve yag maliyetinin yanı sıra bakım-onarım masraflarında da büyük artıçlara yol açan yaçlı tarımsal mekanizasyon araçları parkı, ürün verimini düçürmekte ve kalite kayıplarına neden olmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların yanı sıra iç verimi düçmekte, zaman kayıplarına artmaktadır. Ayrıca hepsinden önemlisi, bu traktörler ve ekipmanlar kaza yapma ve can güvenligi riskleri açısından yüksek risk taçımaktadır. CARE (Community Road Accident Database- Yol Kazaları Veritabanı Toplulugu) veritabanından alınan 7 AB Ülkesine ait (Avusturya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Italya, Ispanya ve Birleçik Krallık) istatistikî bilgilere göre, yaralanma ile sonuçlanan yol kazalarının %56'sında ve ölümle sonuçlanan yol kazalarının %69'unda, 12 yaçından büyük traktörler yer almıçtır.

Mekanik ve ekonomik ömrünü fazlasıyla doldurmuç tarım makinaları ile çalıçmak, anılan ekonomik kayıpların yanı sıra limitlerin çok üstünde çevre kirliligine yol açmaktadır. AB ve diger bazı geliçmiç ülkelerde degiçik nedenlerle yaratılan çevre kirliliklerinin birer sosyal maliyetleri oldugu kabul edilmekte ve hükümetlerin çevrenin korunmasına yönelik yatırımları, kısaca “Karbon Sosyal Maliyeti” (SCC-Social Cost of Carbon) olarak adlandırılan bu maliyetler ölçüsünde finanse etmeleri planlanmaktadır.

Parkın son derece eski traktör ve ekipmanlardan oluçması, arazi ölçeklerimizin küçük olması ve elbette çiftçilerimizin düçük alım gücü, modern tarımın en önemli unsuru haline gelen hassas tarım uygulamalarını ve yüksek kapasiteli tarım makinaları kullanımını da imkansız hale getirmektedir. Diger yandan, talebin arzı çekillendirmesine baglı olarak, tarımda geliçmiç ülkelerde gittikçe daha fazla ön plana çıkan bu trend, tarım makinalarını imalat sanayisini de bu geliçim yönünde tetiklemektedir. Neticede sadece tarımda degil, tarım makinalarında da kısmen dıça bagımlı bir hale gelmemiz orta ve uzun vadede bizi bekleyen önemli bir tehdittir.

1. Tarımsal Mekanizasyon Konusunun, Bakanlıktaki Dagınık YapısıTarımsal üretimde girdilerin yaklaçık %20’si mekanizasyon girdisidir. Bu yüksek maliyet payına ragmen sektörün üst seviye bir hizmet birimine sahip olamaması ve bu kapsamda Bakanlıkta bir bütün olarak ele alınamaması, sektörün gelecegine iliçkin stratejisinden, tarımsal mekanizasyon desteklerine, test ve deney içlemlerinden, araçtırma ve geliçtirmeye kadar farklı birçok konuda koordinasyon ve içbirligi sorunlarına yol açmaktadır. Tarımsal Mekanizasyon Kurulu’nun bu sorunlara dikkat çektigi tavsiye kararları, geçmiç dönemlerde çeçitli makamlara iletilmiç olmasına ragmen, bugüne kadar bir geliçme kaydedilememiçtir.Çeliçkiler:1. “Tarımsal mekanizasyon konusunda politika ve stratejileri tespit etmek” görevi, Yasa ve Yönerge’de TRGM’ne verilmiç olmasına ragmen, içlevi, tarımsal mekanizasyon politika ve stratejileri üretmek olan “Tarımsal Mekanizasyon Kurulu” çalıçmaları BÜGEM’ce sürdürülmektedir.2. Tarımsal mekanizasyon, sadece bitkisel üretimle sınırlı olmadıgından, hayvancılık mekanizasyonu araçlarının tarım teknigine uygunluguna yönelik test içlemlerinin BÜGEM’ce sürdürülmektedir.3. 639 Sayılı Yasa geregi TRGM’ne baglanan fakat görevi “tarım makinalarının deneylerini yapmak” olan TAMTEST’in deney yazıçmalarının BÜGEM’ce sürdürülmektedir.4. Ilaçlama makinalarının test ve ruhsatlandırma çalıçmaları GKGM’ce yürütülmektedir.5. Tarım Reformu Genel Müdürlügü’nün, tarımsal mekanizasyon konusundaki görev tanımı çok geniç kapsamlı olmasına karçın, sadece Makine-Ekipman desteklerine yönelik çalıçmaları yürütmektedir.6. Daha önce TEDGEM’ce sürdürülen “Biçerdöver dane kaybı kontrolü”ne yönelik çalıçmaların askıda kalmıç olması ve konunun, bu çalıçmaları yürüten birimin aktarıldıgı Egitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Baçkanlıgı tarafından (görev tanımında yer almadıgı halde) çimdilik yürütülmektedir.

639 sayılı Yasa’da tarımsal mekanizasyon faaliyetlerinin bir araya getirilmesi amaçlandı ve konu sadece Tarım Reformu Genel Müdürlügü görevleri arasında tanımlanmıçtır. “Tarımsal mekanizasyon konusunda politika ve stratejileri tespit etmek, plan ve projeler hazırlamak ve uygulamaya aktarılmasını saglamak, tarımsal mekanizasyon düzeyinin yükseltilmesi için gerekli çalıçmaları yapmak.”

Bu konu, Tarımsal Mekanizasyon Kurulu’nun 2011 yılı toplantısında ele alınmıç olup, yukarıda bir özeti sunulan rapor ilgili makamlara verilmiçtirBu rapora göre Bakanlık içerisinde dagınık bir yapı sergileyen bütün “Tarımsal Mekanizasyon” faaliyetlerinin, 639 Sayılı Yasa geregi, Tarım Reformu Genel Müdürlügü çatısı altında oluçturulacak bir birimde toplanması önemle tavsiye edilmektedir.

2. Çiftçilerin Tarımsal Mekanizasyon Edinimine Yönelik Politikalar

Devletin Tarımsal Mekanizasyon PolitikalarıYapılan degerlendirmelere göre, 2050 yılında hem artan nüfus ve hem de zenginleçen orta sınıfın gıda ihtiyaçlarını ve kısmen de dünyanın enerji ihtiyacını karçılamak için, bugünkünün 2 katı kadar tarımsal üretim yapılması gerekecek. Bununla birlikte, dünyadaki tarıma elveriçli alanların ve kullanılabilir su kaynaklarının sınırlı olması, gıda üretiminin arttırılabilmesi karçısında birer engel olarak duruyorlar. Tüm bu veriler ıçıgında tarımda klasik yöntemlerin geçimlik üretim yapan çiftçilere bırakılıp, son teknolojik unsurları içinde barındıran yeni yöntemlere geçilmesi” sonucuna ulaçılmaktadır. Tabii bunun için öncelikle daha büyük tarımsal içletmelere, daha büyük tarım arazilerine ihtiyaç duyulacaktır. Parçalı ve küçük arazilerle, geliçmiç tarımın verimli bir çekilde yapılaması mümkün görünmemektedir. Diger yandan yeni dönem tarımı için gerekli olan çok önemli bir diger unsur, buna uygun tarımsal mekanizasyon araçlarının kullanımı olacaktır. Geleneksel tarımdan koruyucu toprak içleme ve sıfır toprak içlemeye geçiçte daha fazla karmaçık bir yapıya bürünen mekanizasyon araçları, hassas tarıma geçiçte akıllı tarım makinalarını ve mekatronik unsurları da beraberinde getirmektedir. Makinaların giderek daha kapasiteli ve deyim yerindeyse “akıllı” hale geldigi bir dönemde, bu yatırımların altından kalkabilmemiz için devletin muhakkak kısa, orta ve uzun vadeli bir “tarımsal mekanizasyon politikası” olmalıdır.

Örnegin hassas tarım konusunda kısa ve orta vadeli destek programları açıklanmalı, böylece arazi büyüklügü hassas tarım yapmaya uygun çiftçiler ve bu konuda üretim yapmak isteyen sanayiciler planlama yapabilmelidir. Tabii sadece hassas tarım degil, mekanizasyonun diger unsurları için de ivedilikle mevcut durumun analizi yapılmalı ve gelecek politikaları belirlenmelidir. Artan nüfusumuz ve azalan tarım arazileri için tek çıkar yolumuz verim artıçı olacaktır. Bu durumda da son teknoloji tarım makinalarının kullanımı ve dolayısıyla üretimi büyük bir önem taçımaktadır. Bu tür makinaların üretilmesi için belirli bir ürün geliçtirme, tasarım, tarla denemeleri gibi zor ve meçakkatli süreçler söz konusudur. Dolayısıyla sanayicilerin ar-ge, nitelikli personel ve üretim araçları yatırımı yapabilmesi için bilgiye, zamana, sermayeye ihtiyaçları oldugu kadar bunları bir araya getirecek bir takvime ve uzun vadeli politikalara da ihtiyaçları vardır.

Makinaların giderek daha kapasiteli ve deyim yerindeyse “akıllı” hale geldigi bir dönemde, tarım içletmelerinin hiç degilse bir kısmının tarımsal mekanizasyon yatırımların altından kalkabilmesi için devletin muhakkak kısa orta ve uzun vadeli bir “tarımsal mekanizasyon politikası” ve “tarımsal mekanizasyon destekleme politikası” olmalıdır. Bunu da sektörün tüm paydaçlarıyla birlikte, ortak bir akılla üretmelidir.

3. Mekanizasyon Kredileri ve Kredi Kuruluçları

Sübvansiyon oranı:Çiftçilerimiz, sezon sonunda ne kadar kazanacagını bilmeden, fiyatı sürekli artan tarımsal girdileri bir araya getirip üretim yapmaktadır. Fiyatı uluslararası borsalarda çekillenen ürünlerinin yanı sıra, tarımın doga koçullarına baglılıgı, bu kapsamda son yıllarda etkisi giderek daha fazla hissedilen anlık açırı yagıçlar, kuraklık, sel vb etkenler, tarım içletmelerinin gereken ölçüde makine yatırımı yapmasına zaten önemli bir engel teçkil etmektedir. Içletmeler bu sorunlarla mücadele ederken, bir yandan da kredilerin faiz yükü karsısında mekanizasyon alt yapılarını iyileçtirme yönünde hareket edememektedir.

Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birligi Kanalıyla Yapılan SatışlarÇiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birligi satıç kanalını da çok az kullanmasının çeçitli nedenleri mevcuttur. Bu nedenler arasında, birim kooperatiflerin öncelikli olarak (daha kısa vadede dönüçü olması nedeniyle) farklı tarımsal girdileri kredilendirmeye agırlık vermesi ilk sırada gelmektedir. Diger yandan çiftçi kredi limitinin mazot, gübre gibi girdiler için ancak yetmesi, çiftçilerin yeniden borçlanma (ikrazat) döneminin 1 Eylül olması nedeniyle birçok ürün grubu için mal tedarikinde sorun yaçanması ve kooperatiflerin ikinci el traktör takasına girmemesi bu satıç kanalında yaçanan diger olumsuzluklar arasındadır.

Tarımsal mekanizasyon yatırımlarına T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince uygulanan, tarımsal üretime dair düçük faizli yatırım kredisi için cari faizlerden yapılan indirim oranı, %100 olmalıdır. Tarımsal mekanizasyon parkı son derece yaçlı olan üreticilerimiz, ihtiyacı olan tarım makinalarına uzun vadede, faizsiz kredilerle ve asgari masraf/ teminat çartlarında eriçebilmelidir. Taçınır varlıkların rehni kanunu kapsamında, trafik tesciline tabi olmayan tarım makinaları için de ipotek sistemi getirilmeli, böylece üreticiden istenen teminatlar asgariye indirilmelidir.

4. Tarımsal Mekanizasyon Parkının Yenilenmesi Ihtiyacı

Ekipman Parkının YenilenmesiTarımsal mekanizasyon seviyesinin belirlenmesi için kullanılan birim traktör baçına düçen ekipman sayısı veya agırlıgı gibi kriterler, degiçen malzeme teknolojisi, makinalardaki elektronik unsurların artması, kombine makine kullanımı gibi etmenlerden dolayı giderek geçerliligini yitirmektedir. Bu ölçümleme bir yana, bir baçka kritik nokta da mevcut parkın oldukça yaçlı ekipmanlardan oluçtugu gerçegidir. Kullanım ömürleri dolmuç veya eski teknolojiye sahip ekipmanların -ne denli bakımlı olurlarsa olsunlar- verimli kullanılmaları mümkün degildir. Ömrünü doldurmuç veya eski teknolojili ekipman kullanılmasının neden oldugu ekonomik kayıpların bedeli, çiftçilerimize verilmekte olan tarımsal destekleri alıp götürmektedir. Bu tip tarımsal mekanizasyon araçlarıyla çalıçmak, yakıt ve yag maliyetinin yanı sıra bakım-onarım masraflarında da büyük artıçlara yol açmakta, ayrıca tarımsal faaliyetlerde ürün verimi ve kalitesi için büyük önem taçıyan iç ve zaman kayıplarına neden olmaktadır. Bu konuda verilebilecek ölçümlenebilir en güzel örnek, ülkemizdeki hububat hasadının sonuçlarıdır. Ülkemizde biçerdöverlerle hasadı yapılan bugday miktarı, oransal olarak yaklaçık %80 olarak kabul edilmektedir. 10 yaç ve üzerinde olup teorik mekanik ömrünü doldurmuç biçerdöverlerle (Parkın yaklaçık %60’ı), 8 milyon ton bugdayın (Yıllık 20 milyon ton bugday hasadı üzerinden, toplam biçerdöverle yapılan hasadın yarısı) hasadının yapıldıgı düçünülürse, bu biçerdöverlerdeki her %1’lik önlenebilir dane kaybı, 80 bin ton bugdaya yani 2016 Nisan fiyatlarıyla itibariyle yaklaçık 80 milyon TL’ye denk gelmektedir (Son teknoloji ve ayarları dogru yapılmıç bir biçerdöverdeki dane kaybı %1’dir). Bu sadece ürün kaybının karçılıgıdır. Iç kaybı, kalite kaybı ve açırı içletme giderleri, ayrıca hesap edilmelidir.

Traktör Yenileme Programının Hayata GeçirilmesiYaçlı traktörlerin, -ne denli bakımlı olurlarsa olsunlar- verimli kullanılmaları mümkün degildir. Mekanik ve ekonomik ömrünü fazlasıyla doldurmuç traktörlerle çalıçmak ülkemiz tarımında olaganüstü boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu kayıpların baçında açırı yakıt ve yag tüketimi gelmektedir. Eski teknoloji ürünü olmaları ve çok eskimiç bulunmaları nedeniyle, bunların çalıçır durumda tutulmaları çok zorlaçmıçtır.Ömrünü doldurmuç traktör kullanılmasının neden oldugu ekonomik kayıpların bedeli, çiftçilerimize verilmekte olan tarımsal destekleri alıp götürmektedir. Ekonomik ömrünü doldurmuç traktörle çalıçmak, yakıt ve yag maliyetinin yanı sıra bakım-onarım masraflarında da büyük artıçlara yol açmakta, ayrıca tarımsal faaliyetlerde ürün verimi ve kalitesi için büyük önem taçıyan iç ve zaman kayıplarına neden olmaktadır. Ayrıca hepsinden önemlisi, bu traktörler kaza yapma ve can güvenligi riskleri açısından yüksek risk taçımaktadır. CARE (Community Road Accident Database- Yol Kazaları Veritabanı Toplulugu) veritabanından alınan 7 AB Ülkesine ait (Avusturya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Italya, Ispanya ve Birleçik Krallık) istatistikî bilgilere göre, yaralanma ile sonuçlanan yol kazalarının %56'sında ve ölümle sonuçlanan yol kazalarının %69'unda, 12 yaçından büyük traktörler yer almıçtır. Ömür dıçı traktör kullanımı, anılan ekonomik kayıpların yanı sıra limitlerin çok üstünde çevre kirliligine yol açmaktadır. AB ve diger bazı geliçmiç ülkelerde degiçik nedenlerle yaratılan çevre kirliliklerinin birer sosyal maliyetleri oldugu kabul edilmekte ve hükümetlerin çevrenin korunmasına yönelik yatırımları, kısaca “Karbon Sosyal Maliyeti” (SCC-Social Cost of Carbon) olarak adlandırılan bu maliyetler ölçüsünde finanse etmeleri planlanmaktadır.

Ömrünü çoktan doldurmuç bu traktörlerle çalıçmanın neden oldugu parasal kayıplar çiftçilerimizce de bilinmekte, ancak gelir yetersizligi nedeniyle yenilenememektedir. Daha da kötüsü birçok çiftçi yeni üretim için gerekli finansı temin amacıyla, eski traktörünü borçlanma aracı olarak kullanmakta, eski traktörünü degerinin bir kısmını yeni traktörün peçinatına saydırmak, kalan kısmını da nakde çevirmek suretiyle yenilemektedir. Bu durum bir yandan çiftçilerimizi borç batagına sürüklerken, diger yandan ikinci el traktör fiyatlarının gerçek degerlerinin çok üstüne çıkmasına yol açmakta ve böylece traktör yenileme sürecinin olagan dinamigini yitirmesine ve yeni traktör talebinin baskılanmasına neden olmaktadır. Sorunun çözümü için, kapsamlı bir teçvik programıyla bu kısır döngünün kırılması ve parkın yenilenme sürecinin tekrar kendi dinamigine kavuçturulması gerekmektedir.

Parkta bulunan traktörlerin çok yaçlı olması nedeniyle çıkması beklenen mevzuat veya parkın yenilenmesini hızlandırabilecek destek programları yıllardır konuçulmakla beraber bir türlü pilot uygulama olarak dahi, hayata geçirilememiçtir. Bu konu, geçmiç dönem Makina Sanayi Strateji Belgesi’nde belgesinde bir eylem planı olarak yer almıç ve sorumlu kuruluç olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı olarak gösterilmiçtir.

Biçerdöver Parkının YenilenmesiTraktör parkının yenilenmesi kadar önemli bir diger husus, biçerdöver parkının yenilenmesi gerekliligidir. Ilgili standartlarda biçerdöver mekanik ömrü için 3.000 saat öngörülmektedir. Tarımda ileri ülkelerde biçerdöver yıllık çalıçma saati ortalama 300 - 350 saat dolayındadır; buna baglı olarak yıl cinsinden ömürleri 9 – 10 yıldır. Türkiye’de ise biçerdöverler daha çok müteahhitler tarafından bölgeden bölgeye gezerek ve birden fazla ürünün hasadında kullanıldıgından, yıllık kullanım süreleri ortalama1.200 saat kadar olmakta, dolayısıyla mekanik ömürleri 3-4 yıl içinde dolmaktadır. Teknik açıdan bu süre sonunda hurdaya çıkarılması gereken bu biçerdöverler ekonomik zorluklar nedeniyle yogun bir bakım-onarım destegi ile hizmette tutulmaya çalıçılmaktadır. Ancak bu durumda içletme giderleri (bakı- onarım, yag-yakıt, iççilik v.b.) artmakta, ayrıca hasattaki ürün ve kalite kayıpları yükselmektedir.

Bu denli yogun kullanıma karçılık, hâlihazırdaki parkın %30’unun 11-20 yaç arasındaki, %35’inin ise 20 yaçın üstündeki biçerdöverlerden oluçması, acilen çözülmesi gereken bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Mekanik ömrünü doldurmuç, yaçlı biçerdöverlerle yapılan hasatta, ne kadar özen gösterilirse gösterilsin, nicesel ve nitesel ürün kayıpları kabul edilebilir seviyelerin çok üstüne çıkmaktadır.

Ülkemizde biçerdöverlerle hasadı yapılan bugday miktarı, oransal olarak yaklaçık %80 olarak kabul edilmektedir. 10 yaç ve üzerinde olup teorik mekanik ömrünü doldurmuç biçerdöverlerle (Parkın yaklaçık %60’ı), 8 milyon ton bugdayın (Yıllık 20 milyon ton bugday hasadı üzerinden, toplam biçerdöverle yapılan hasadın yarısı) hasadının yapıldıgı düçünülürse, bu biçerdöverlerdeki her %1’lik önlenebilir dane kaybı, 80 bin ton bugdaya yani 2016 Nisan fiyatlarıyla itibariyle yaklaçık 80 milyon TL’ye denk gelmektedir (Son teknoloji ve ayarları dogru yapılmıç bir biçerdöverdeki dane kaybı %1’dir). Bu sadece ürün kaybının karçılıgıdır. Iç kaybı, kalite kaybı ve açırı içletme giderleri, ayrıca hesap edilmelidir.

Bunun yanı sıra, açırı yakıt tüketimleri ve yanmadaki verimsizliklerine baglı olarak eksoz emisyon degerleri alabildigine yükselmiç, artan arıza sıklıkları nedeniyle zaman ve iç kayıpları artmıç, kaza yapma ve can güvenligi riskleri en üst düzeye çıkmıç durumdadır. Bu biçerdöverlere, ne kadar çok para harcanırsa harcansın yeni bir biçerdöver kondisyonu kazandırılması mümkün degildir. Öte yandan, eski teknoloji ürünü olmaları; çagdaç biçerdöverlerin hasat performansı, yeni üretim teknolojilerine uygun donanım (Hassas tarım v.s.), çevre ve insan iç güvenligi alanlarındaki üstünlüklerine sahip olmamaları da konuyla ilgili degerlendirmede dikkate alınması gereken bir diger önemli husustur.

Mekanik ömürlerini çoktan doldurmuç, demode olmuç biçerdöverlerin bir teçvik programıyla hurdaya ayrılmalarının saglanması, ülke ekonomisinde programın gerektirdigi mali yükün çok üstünde kazançlar yaratacak, ayrıca çevre kirliligi ve iç güvenligi açısından ciddi kazanımlar saglayacaktır.

5. Sektörde Farklı KDV Oranları Uygulaması ve Devreden KDV Alacaklarının Tahsilinde Yaçanan SorunlarKDV oranları ile ilgili bir diger konu, devreden KDV alacakları sorunudur. 2008 yılında yapılan bir mevzuat degiçikligi ile tarım makinalarının büyük bir kısmının KDV’si %8 olarak belirlenmiçtir. Bununla birlikte hammaddede KDV oranı yine %18 olarak devam etmiçtir. %18 KDV ile üretim için alınan parçaların, tarım makinası haline geldikten sonra %8 KDV ile satılması, üreticiler üzerinde ciddi bir finansal yük oluçturmaktadır.

Diger yandan ithal makinaların %8 KDV ile ülkeye girmesi ve %8 ile satılması haksız rekabete sebep olmaktadır. Sektör yatırım yapmakta çok zorlanmaktadır. Birçok firmanın, içletme sermayesi kadar devletten alacagı bulundugu için (Sektörümüzün hali hazırda devletten devreden KDV alacakları tutarı 600 Milyon TL seviyesindedir. Bu seviye itibariyle firma baçına ortalama 1 Milyon TL devreden KDV alacagı söz konusudur) banka kredisi kullanmak zorunda kalmakta, aldıgı kredinin faiz yükü de dogal olarak çiftçinin satın aldıgı makinenin fiyatına yansıtılmaktadır.

02/05/2011 tarih ve 2011/10 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararıyla onaylanarak uygulamaya giren Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planının 1.1 nolu eylem maddesi “Üreticilere saglanan KDV iadesi uygulaması hızlandırılacaktır” hükmüne haizdir. Bu eylem maddesinin sorumlu kuruluçu Maliye Bakanlıgı olup, geçen süre içinde bu eylem planı hayata geçirilememiçtir.

Mevcut durumda KDV'nin geri ödenmesi sadece yıllık bazda yapılmaktadır. Iade alabilmek üzere baçvuru yapabilmek için dahi yılın ve hatta takip eden yılın Çubat ayının bitmesini beklemek gerekmektedir. Bu sürece, Maliye Bakanlıgının kontrol ve iadeye onay sürecinin de eklenmesiyle, tarımsal mekanizasyon üreticilerinin üstündeki finans yükünün agırlıgı giderek artmaktadır.

Diger yandan Maliye Bakanlıgı'nın kendi inisiyatifinde belirledigi %8 KDV'li tarım makinaları listesinde, bazı tarım makinaları yer alamamıçtır. % 8 KDV kapsamına alınmayan makinalardan bazıları tarım dıçında kullanılan makinalarla aynı GTIP’de degerlendirildigi için (tarımsal amaçlı su tanklı römork, tesviye kürekleri gibi), bazıları müstakil bir GTIP’de yer almaması nedeniyle (sap parçalama makinası gibi), bazıları da müstakil bir GTIP’de yer almasına ragmen (taç toplama makinası gibi) degerlendirme dıçı bırakılmıçtır. Bu durum karıçıklıga sebep oldugu gibi, dogru oranlar üzerinden fatura kesenler aleyhine haksız rekabete de sebep olabilmektedir.

Sorunun çözümü konusunda alternatif metotların degerlendirilmesi, iade sürecinin kesinlikle hızlandırılması, bu kapsamda aynen ihracattan dogan KDV’nin iadesinde oldugu gibi, aylık bazda iadelerin saglanması veya giriç- çıkıç KDV’sinin eçitlenerek fark KDV’sinin, hatta KDV’nin tamamının çiftçiye geri ödenmesi halinde üreticinin üzerindeki finans yükü kalkacak, serbest kalan kaynak yatırıma ve istihdama yönelecektir. Bu sorunun kesin çözümü saglanıncaya kadar da, imalatçıların KDV alacaklarının teminat sayılması ve buna mukabil içletme ve yatırım kredisi kullanması, bu krediler için özel faiz oranları uygulanması saglanmalıdır.Ayrıca, leasing yöntemiyle yapılan satıçlarda devreden KDV yükünün imalatçı firma yerine leasing firmasında olacak çekilde yeniden düzenleme yapılması elzemdir.

6. Haksız Rekabet

Merdiven altı ÜretimYasal mevzuatlar çerçevesinde, sigortasız iççi çalıçtıran, fatura kesmeyen veya eksik kesen, alınması zorunlu belgelere de sahip olmadan imalat yapanlar haksız rekabete neden olmaktadır. Bu gibi malların fiyatının eçdegerine göre ucuz olması bilinçsiz tüketiciyi aldattıgı gibi ekonomimize zarar vermekte ve “Türk Malı” imajının bozulmasına yol açmaktadır. Yeterli denetimin olmaması, dürüst imalatçının moralini bozmakta, onları da bu yöne sevk edebilmektedir. Türkiye Ekonomi Politikaları Araçtırma Vakfı-TEPAV tarafından yapılan bir ankete göre iç yapma önündeki en büyük engel, kayıt dıçılıktan kaynaklanan haksız rekabettir.

Firma sayısının çokluguGiriçimci Bilgi Sistemi (GBS) verilerine göre, 2015 yılında makine sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı yaklaçık 12,4 bin, çalıçan sayısı ise yaklaçık 219 bindir. Yani, firma baçına düçen çalıçan sayısı sadece 17,6'dır. Bu firmaların %60’ı mikro, %30’u küçük ölçeklidir.Sektörde bir firmada yetiçen ustaların bir süre sonra ayrılarak sadece maliyet odaklı ürün üretmek amacıyla yeni firma kurması neticesinde yurt içi ve yurtdıçı pazarlarda Türk malı imajı zarar görmekte ve haksız rekabet nedeniyle sektör olumsuz etkilenmektedir. Bu durum aynı zamanda küresel firmaların ortaya çıkmasını da geciktirmektedir.

Aile çirketleri fertlerinin veya ortaklık olarak kurulan firmalardan sonradan ayrılan ortaklar aynı konuda imalat yapan yeni firmalar kurmaktadırlar. Böylece firma sayısı bölünerek artmakta, pazardaki büyüme yavaç oldugundan, imalat bu firmalar arasında bölüçülürken, birçok kuruluç pazar payını kaybetmektedir. Aynı zamanda ekonomik imalat rakamlarına ulaçmakta güçlük çeken firmaların rekabet gücü zayıflamaktadır.

Piyasa denetimlerinin kapsamının geniçletilmesiTarımsal Mekanizasyon Araçlarının Kredili Satıçına Esas Deney ve Denetimlerle Ilgili Teblig’in (Teblig No: 2000/37) 13. maddesi “Deney raporlarının geçerlilik süresi içerisinde Bakanlık; Kurumun, kredi kuruluçlarının veya çiftçilerin taleplerinin olması halinde veya herhangi bir çikâyete baglı olarak ya da uygun gördügü zamanlarda resen aracın Deney Raporuna ve varsa Ek Deney Raporuna uygunlugunun devam edip etmedigini denetler” hükmüne amirdir. BÜGEM tarafından son dönemlerde çeçitli bölgelerde bu denetimlerin baçlaması olumlu bir geliçmedir. Bununla birlikte sektörün büyüklügü ve belgeli firma sayısı dikkate alındıgında henüz yeterli bir denetimin de olmadıgı muhakkaktır.

1. Var olan denetim mekanizması daha da etkinleçtirilmelidir. Denetimlerin sadece Bakanlık envanterine kayıtlı firmalarla sınırlı kalmadan kapsamlı bir çekilde ve periyodik olarak yapılması gerekmektedir. Kriz dönemleri hariç vergi ve SGK afları getirilmemelidir.2. Son dönemde AB ülkeleri, üçüncü ülkelerden gelen ve teknik düzenlemelere uygun olmayan malların ithalatı sırasında daha etkin denetim yapılması için önlem almaktadır. Bu tür önlemler izlenmeli ve ülkemizde de uygulamaya konulmalıdır.3. Denetmen sayısı kayda deger oranda arttırılmalıdır.

1. Mevcut patent kanununun, hakların korunması noktasında eksikleri oldugu için yeniden düzenlenen ve halen mecliste bulunan yeni patent kanunu hızla yasalaçmalıdır.2. Içyeri açmak ve içletebilmek için sektörel bazda standartlar, asgari kriterler getirilmelidir. (Personel, ekipman, finansman vb.)

Firma içbirliklerini teçvik eden yasal düzenlemeler oluçturulmalıdır. Firmaların kümelenme, ortak atölye ve dıç ticaret çirketleri çatısı altında bir araya gelmeleri daha fazla teçvik edilmelidir.

Denetim mekanizmasının geniçletilerek rastgele dönemlerde piyasaya sevk edilen makinalarla, deney raporlarının karçılaçtırılması, varsa deney raporlarına aykırılıkların tespiti (Ilgili firma tarafından olumsuzlukların bertaraf edilmesi) ve caydırıcı hükümlerin mevzuata konması (Idari para cezası, toplatma vb), bu amaçla bir yönetmelik hazırlanması hususu çiftçilerin korunmasının yanı sıra firmalar arası haksız rekabetin de önlenmesi adına önemlidir.

7. Yerli Malını Teşvik Edici Uygulamalar

Yeni ve ikinci el ithal makinelerin yatırım teçvik belgesi uygulaması kapsamından çıkartılması, Eximbank yatırım kredilerinde yerli makinelere destek verilmesi (Örnegin, satın almalarda % 75 yerli;%25 ithal tercihli kota uygulanması),

8. Fuarlar

Yurt Dıçı Fuar TeşvikleriMakina sektörünün ihtiyaç duydugu stant alanı, sadece iki makina teçhir etse bile 60 m2nin altına düçememektedir. Bu durumda uygulanan teçvikler, özellikle KOBI niteligindeki kuruluçlar için yetersizkalmaktadır.

Hedef ülke ve prestijli fuarların belirlenmesi ve bunlara yönelik ilave destekler son derece yararlı ve önemlidir. Mevzuat, her yıl belirlenen 15 hedef ülkede düzenlenecek fuarlar için özel bir destek vermektedir. Bununla birlikte her alt sektörün hedef pazarları çok farklıdır.

Yurt Içinde Fuar Düzenlenmesine Dair Mevzuatın Yeniden DüzenlenmesiKısmen yeni Izmir fuar alanı hariç, Anadolu cografyasındaki fuar alanlarının fiziki yetersizligi, altyapı eksiklikleri ve toplu taçıma araçları ile entegrasyonunun olmaması öncelikli bir konudur. Hanover'deki gibi mülkiyeti kamuya ait, modern bir fuar alanımız maalesef mevcut degildir.

Mevcut fuar düzenleme mevzuatı (TOBB Yönetim Kurulunun 27.02.2007 tarihli ve 242 sayılı Kararına istinaden, 30.03.2007 tarihinde yürürlüge giren “Yurt Içinde Fuar Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar”), fuarcılık anlamında geliçmiç ülkelerin standartlarına ulaçmamız için yeterli degildir.Mevzuatta, otoparktan, acil çıkıç kapısına, aydınlatmadan kafeterya hizmetlerine kadar birçok önemli unsur için yeterlilik kriterleri belirlenmemiç, “olması zorunludur” gibi ucu açık, muglâk ifadeler kullanılmıçtır. Birim alan için tanımlanması gereken bu unsurların yanı sıra, koridor geniçliginden, yönlendirme levhalarının nitelik ve niceligine kadar çok sayıda unsura mevzuatta yer verilmesi elzemdir. Bunun yanı sıra mevcut mevzuat “fuar alanının fuar izni öncesinde denetimi, denetim kriterleri, fuar sırasında yapılacak denetimlere” dair kritik konulara dair ayrıntıya haiz degildir.

Diger önemli bir sorun fuar sayısındaki fazlalıktır. Neredeyse yılın her haftası düzenlenen tarım fuarları nedeniyle “fuarlar konusu” sektörümüzde her zaman önemli bir gündem maddesi olmuçtur. Yeterli katılımcı veya ziyaretçi sayısına ulaçmayan fuarlar, her iki kesimi de magdur etmektedir. Fuar harcamaları olarak sadece stand ücretleri akla gelse de, stand ücretlerinin iki katına varan oranlarda bir bütçe, katılımcıların iaçe ve ibate giderleri, stand dekorasyon, ürün nakliye giderleri için harcanmaktadır. Dolayısıyla firmaların fuar masrafları çok ciddi rakamlara ulaçmaktadır.

Bahsetmek istedigimiz bir diger sorun ise KOSGEB fuar katılım destegidir. Sanayicileri için son derece olumlu düçünülmüç bu destek, maalesef fuar fiyatlarının suni olarak artmasına sebep olmuçtur.

Fuarcılık konusunun disipline edilmesi amacıyla açagıdaki eylem maddeleri dikkate alınmalıdır.

Makina sektörü gibi kiralanacak alan bakımından farklılıgı olan sektörler için Ekonomi Bakanlıgı kaynaklı destek oranı % 60 oranına ve azami tavan 30.000 $ düzeyine çıkarılmalıdır.

Hedef ülkeler, alt sektörler bazında seçilmelidir.

1. “Yurt Içinde Fuar Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar” mevzuatı, geliçmiç ülkelerin bu konudaki çalıçmaları da incelenerek, denetim, güvenlik, aydınlatma vb birçok unsuru kesin kurallara baglayarak STK’larla eçgüdüm içinde yeniden belirlenmelidir.

2. Çadır alanlarda fuar düzenlenmesi yasaklanmalı veya bu konuda da yangın, fırtına gibi etmenler dikkate alınarak asgari kriterler oluçturulmalıdır.

3. Fuar firmaları için asgari kriterler oluçturulmalıdır. Bu konuda TURSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birligi) örnegi model olarak alınabilir.

4. Sektörü en iyi tanıyanlar olarak, fuar düzenlenmesi konusunda TOBB izni öncesi ilgili sektör paydaçı STK’ların görüçleri alınmalıdır.

5. KOSGEB fuar destegi, fuar firmasını degil, katılımcıyı destekler nitelikte olmalıdır. Bu amaçla, KOSGEB daha seçici davranmalı ve katılım bedelleri konusunda kriterler koymalıdır.

6. Konunun daha detaylı tartıçılması adına TOBB tarafından en kısa zamanda bir çalıçtay gerçekleçtirilmelidir.

9. Ihracatımızı Arttırıcı EylemlerBazı büyük firmaların yanı sıra orta ve küçük ölçekli firmaların temel sorunlarından biri kurumsal yapılarındaki hem bilgi hem de insan kaynagı eksikligidir. Bu nedenle firmalar, bilinçli ve planlı bir çekilde yurt dıçına açılamamakta, finans kaynaklarını etkin bir çekilde yönetememekte ya da finans kaynagı bulamamaktadırlar. Özellikle ekipman firmalarının ihracatında bir diger önemli sorun, ürünlerin, sektör dıçında faaliyet gösteren firmalar tarafından ihraç edilmesidir. Bu durum hem marka tanınırlılıgını imkânsız kılmakta, hem de ihracatta süreklilige engel olmaktadır. Yine sektörde önemli bir sorun, fason ihracattır. Ekipman imal eden bazı firmalar, imal ettikleri makinaları yurt dıçından sipariçi veren firmanın etiketi ile bu kuruluçlara göndermekte ve alıcılar bu makinaları kendi markaları ile dünyanın çeçitli ülkelerine satmaktadır. Bu yöntemle gerçekleçen ihracat rekabetçi kalite ve teknolojiye sahip olunmasına ragmen imalatı yapanın markasının tanınmasını engellemektedir. Diger taraftan makina imalatı yapan bazı firmaların tanıtım konusuna yeterince önem vermedigi, yurt dıçı fuarlara katılmadıkları, yabancı sektörel dergilerde dahi tanıtım yapmadıkları da görülmektedir. Bu aksaklıkların açılabilmesi için öncelikle firmaların bilinçli ve uzun vadeli planlarla ihracat faaliyetlerini kurgulamaları gerekmektedir. Ek olarak, firmaların yurt dıçı rakiplerinin durumlarını kontrol altında tutmaları, teknolojik geliçmeleri takip etmeleri, hedef pazarlarındaki tarım ve tarım destekleri konularını iyi izlemeleri de önem taçımaktadır. Bu amaçla yetiçmiç insan kaynaklarına ve uzun vadeli planlama yapabilen bakıç açısına ihtiyaç vardır.

Ticaret Müçavirliklerimizin Yeniden YapılandırılmasıIhraç pazarlarımız için büyük öneme haiz olan Ticaret Müçavirliklerimizin Türkiye’de faaliyet gösteren bazı yabancı ülkelerin ticaret ofisleri gibi modeller örnek alınarak yeniden yapılandırılması çok önemlidir.

Marka imajı ve tanıtım eksikligiEkipman imal eden bazı firmalar, imal ettikleri makinaları yurt dıçından sipariçi veren firmanın etiketi ile bu kuruluçlara göndermekte ve alıcılar bu makinaları kendi markaları ile dünyanın çeçitli ülkelerine satmaktadır. Bu durum, rekabetçi kalite ve teknolojiye sahip olunmasına ragmen imalatı yapanın markasının tanınmasını engellemiçtir. Ayrıca araya giren kuruluçların kar olarak ekledikleri marjlar dolayısıyla, ihraç fiyatları oldukça düçük kalmıç ve imalatçı da çok düçük karlarla çalıçmıçtır. Bu arada makina imalatı yapan bazı firmaların tanıtım konusuna yeterince önem vermedigi, yurt dıçı fuarlara katılmadıkları, yabancı sektörel dergilerde dahi tanıtım yapmadıkları görülmektedir.

Eximbank DestekleriAkreditif ile mal satmanın mümkün olmadıgı Afrika gibi bazı pazarlar son derece risklidir.

Ihracatta hedef ülkelere yönelik orta ve uzun vadeli Eximbank kredileri sektörün ihracatına ivmekazandıracaktır.

Mevcut hali ile personel yetersizliginden dolayı fazla bir içlevi olmayan bu müçavirliklerin, baçta en çok makina ithalatı yapan ülkelerden baçlanmak üzere konularında uzman yerel ülke vatandaçı kiçilerle (avukat, dıç ticaret uzmanları, tercüman, mali danıçman vb) yapılandırılması, bu uzmanların görev yaptıkları ülkelerde “lobi faaliyetleri, sektörel pazar araçtırması, hukuki ve mali danıçmanlık, potansiyel alıcılar ile ihracatçılarımızı eçleçtirme, ihale ve direkt talepleri takip etme ve ilgili kurumlara duyurma, mihmandarlık” gibi konularda aktif çalıçması son derece önemlidir.

1. Firmaların dıç ticaret çirketleri çatısı altında bir araya gelmeleri daha fazla teçvik edilmelidir. Bu amaçla farklı enstrümanlar geliçtirilmeli, ayrıca pazar araçtırma, fuar katılım gibi mevcut desteklerde bu içbirliklerine avantaj saglanmalıdır.2. Sektörde faaliyet gösteren KOBI’lerin özellikle pazarlamaya yönelik olarak egitim ve danıçmanlık programları ile desteklenmesi kritik düzeyde önem arz etmektedir. Uluslararası pazarlara yönelik olarak “pazarlarla iletiçim kurulması, pazarlarla iletiçim araçlarının belirlenmesi (özellikle enformasyon teknolojilerinin etkin ve verimli kullanımı) ve bu araçların dünya standartlarında yönetilebiliyor olması” ihracatçılarımızın uluslararası pazarlardaki baçarısının anahtarı olacaktır. Bu açamada, makine ihracatçılarımızın kalite içareti kullanmaya teçvik edilmesi ve uluslararası pazarlarda tanıtımının yapılması gerekmektedir.3. Makine Tanıtım Grubunun bütçesi ek kaynaklarla desteklenmelidir. Makine sektöründe Ihracat yapan firmaların, içlemleri sadece OAIB üzerinden yapılabilmelidir.4. Sektörel derneklere yurt dıçı tanıtım faaliyetleri (reklam, lobi faaliyetleri vb) için fon ayrılmalıdır.

Makine ithalatı yapan riski yüksek ülkeler hedef ülke statüsüne alınarak, risklerin çift taraflı paylaçımına yönelik özel anlaçmalar yapılmalı ve ihracatçıya yönelik ülke kredisi saglanmalıdır.

Sektöre özgü hedef pazarlara yönelik orta ve uzun vadeli alıcı kredisi (firma) uygulamalarının baçlatılması yerinde olacaktır.

10. AR-GE’ ye kaynak ayrılamaması ve Üniversitesi-Sanayi IçbirligiSektörümüzde yeterli Ar-Ge çalıçması yapılamamaktadır. Devletin Ar-Ge desteklilerinden de faydalanma oranı oldukça düçüktür. Bunun da en önemli nedeni bürokratik içlemlerin oldukça zahmetli ve uzun bir süreç almasıdır. Bütün bu mevzuatın yanı sıra firmalar arasında, bünyesinde hiç mühendis istihdam etmeyen veya varsa da bunları daha çok atölye çefi veya müdürü niteliginde kullanan, imal edilen makinanın geliçtirilmesi, mühendislik hesap ve imalat resimlerinin hazırlanması konusunda hiçbir mühendisi bulunmayan firma sayısı oldukça fazladır. Bu konuda diger bir sorun yetiçen mühendislerin kalitesidir.

Ar-Ge için önemli bir yöntem olarak gördügümüz ama bir türlü yeterli seviyeye gelemeyen üniversite- sanayi içbirligine özel bir önem verilmelidir. Üniversite-Sanayi içbirliginde “Ne yapılması gerektigi" konusunda fikir birligi saglanmasına ragmen, "Nasıl yapılması gerektigi" konusunda bir geliçme kaydedilememiçtir. Akademisyenlerin bazen “bir çey yapmak” yerine “bir çey olmayı” tercih etmeleri, sanayicinin ise bazen kısa vadeli çözümler ile yetinmesi, günü kurtarma telaçı ve uzun vadeli planlar yapmaması, taraflar arası sinerjinin yaratılmasına engel olmaktadır.

1. Bürokratik engelleri olmayan ve ürün geliçtirme sürecinde araçtırma hızını kesmeden sonuca varılmasını teçvik eden Ar-Ge destekleri devreye sokulmalıdır.2. Ar-Ge konularında Üniversite-Endüstri içbirligini teçvik etmek üzere çalıçmalar yapılmalıdır. Bu konudaki mevzuat sade, uygulanabilir ve teçvik edici olmalıdır.3. Ar-Ge konularında Üniversite-Endüstri içbirligine daha yüksek oranlarda proje hibe destegi verilmelidir.

11. Tarımsal mekanizasyon proje havuzu çalıçmalarının daha fazlaiçlevsellik kazanmasıTarımsal Mekanizasyon Kurulu’nun 2008 yılında yapılan toplantısında alınan kararlardan birisi, GOP Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölüm Baçkanlıgı tarafından bir Internet sitesi oluçturularak, projelerin bu web sitesinden kullanıcıların istifadesine sunulmasıdır. Bununla birlikte geçen zaman içinde bu çalıçma yeteri kadar amacına ulaçamamıçtır. Etkin Üniversite-Sanayi içbirligi, tarımsal mekanizasyon alanında proje üretilmesi bazında yeteri kadar geliçmemiçtir. Mevcut durumda imalatçı ile sanayicinin bir araya geldigi en önemli platform “Deney Raporu” çalıçmalarıdır. Bu çalıçmalar sırasında ürün ve performans geliçtirme, hata giderme ve teknolojik yeniliklere kadar birçok konuda olumlu içbirlikleri imkânı dogmaktadır.Hâlihazırda mevcut bilimsel projelerin, bildirilerin bir bilgi havuzunda toplanması her iki kesimin yanı sıra ülke tarımın geliçmesi adına da son derece önemlidir. Mevcut platform çu an için birkaç projeyi barındırmaktadır. Imalatçılar ve akademisyenler için bir baçvuru kaynagı olacak içerigi zengin bir platform çu faydaları da beraberinde getirecektir. Mevcut bilimsel çalıçmaları tarayan bir araçtırmacı/imalatçı, ilgisini çeken veya kendisinin de üzerinde çalıçtıgı bir konudan haberdar olacak, böylece ilgili akademisyene ulaçacaktır. Diger bir fayda, farklı bir ürün geliçtirme ihtiyaçları için konusunda uzman akademisyenlere ulaçma imkânı saglanacaktır. Özellikle sanayiye uygulanabilir veya sanayinin ihtiyacı olan bilimsel çalıçmaların imalatçıdan gelecek bir talep üzerine inça edilmesi, hem yerli sanayinin ve mevcut teknolojinin geliçimine katkı saglayacak, ürün verimine pozitif etki edecek, hem de atıl olması muhtemel bilimsel çalıçmaların yapılmasının da önüne geçecektir.Bu kapsamda yapılması gerekenler;

1. Platformun müstakilen yapılanmıç bir web sitesi üzerinden çalıçması, bu site kuruluncaya kadar TARMAKBIR web sitesi içinde hizmet vermesi2. Platformda arzu edilen seviyede proje ve bildirinin yer alması için, çimdiye kadar yapılan çalıçmaların yanı sıra bundan sonra yapılacak çalıçmaların da bu platforma yer almasının saglanması amacıyla kurumlar tarafından gerekli tedbirlerin alınması,3. Kolay bir eriçim açısından makine bazında proje ve akademisyen arama gibi ara yüzlerin oluçturulması, yöneticilerin belirlenmesi gibi platformun içleyiçine yönelik çalıçmalar,

12. Kalifiye eleman eksikligi, teknik eleman istihdamında eksiklikler

Tarımsal mekanizasyon sektöründe de diger birçok imalat sektöründe oldugu gibi kalifiye ve ara eleman eksikligi had safhadadır. Meslege sevgiden veya cazip olmasından degil de zorunluluk, ihtiyaç gibi sebeplerle meslege atılan gençler istenilen seviyelere gelememekte, verimsiz olmaktadırlar. Bu sebeple de zaten az olan kalifiye elemanlar firmalar arasında çok sık transfer yapmakta, bu durum verimi düçürmektedir. Kalifiye elemanların firma degiçtirmesi ile imalatı yapılan makinalarla ilgili fikri hakların ihlali de söz konusu olabilmektedir. Bu durum haksız rekabete neden olmaktadır. Meslek liseleri, mevcut egitim sistemiyle ögrencilere gerekli mesleki egitimi verememektedir. Siyasi tartıçmaların gölgesinde kalan meslek liselerine ilginin azalması “içsiz çok, çalıçtıracak eleman yok” açmazına sebep olmaktadır. Organize sanayi bölgelerinde nitelikli eleman ilanından geçilmemekte, 5 kaynak ustası bulamayan içletmelerin kapısına 150 üniversite mezunu iç baçvurusu için gelmektedir.

Firmalar arasında, bünyesinde hiç mühendis istihdam etmeyen veya varsa da bunları daha çok atölye çefi veya müdürü niteliginde kullanan, imal edilen makinanın geliçtirilmesi, mühendislik hesap ve imalat resimlerinin hazırlanması konusunda hiçbir mühendisi bulunmayan firma sayısı oldukça fazladır. Bu konuda diger bir sorun yetiçen mühendislerin kalitesidir. ABD ve AB ülkelerindeki üniversitelerdeki “Tarım Egitim Programları” incelenmelidir. Ziraat Fakültelerinden her mezun olana verilen “Ziraat Mühendisi” unvanı istemi terk edilmeli; zooteknist, bahçeci, entemolog, tarım ekonomisti vb. mezun olunan 4 yıllık lisans programına baglı olarak farklı unvanlarla mezunlar verilmelidir. Dünyada baçka uygulaması görülmeyen bu sistemde ziraatın her alanında tam anlamıyla ihtisas sahibi bir ögrencinin yetiçtirilmesi mümkün degildir. Sektörün ihtiyacı hem makine imalat ve yapı alanında hem de makine kullanımı ve içletmeciligi alanında yetiçmiç hakiki manada ziraat mühendisi unvanına sahip kiçilerdir. Bu egitim sırasında teorik bilgilerin yanında pratik tecrübe için uzun dönemli fabrika ve çiftlik stajları uygulanmalıdır.

Çüphesiz mühendis istihdamı bazı KOBI’ler için önemli bir maliyet getirmektedir. Ancak imal ettigi makinaları devamlı olarak geliçtirmeyen firmaların, sadece düçük fiyatla pazardaki konumlarını devam ettirmeleri mümkün gözükmemektedir. Alıcı, eskiye nazaran çok daha bilinçli olup, makinanın verimliligini, uzun dönem arızasız çalıçmasını, güncel teknolojilere sahip olup olmadıgına, fiyattan daha fazla önem vermektedir.Bu konuda bir diger dikkat çekilmesi gereken husus küreselleçen dünyada ve AB iliçkileri çerçevesinde üretim sistemlerini bilen, alternatif çözümler üretebilen sektör mühendislerine olan ihtiyaçtır.

1. Özel istihdam stratejileri geliçtirilmeli, bölgelere, konulara ve sektörlere göre alt politikalar uygulanmalıdır.2. Meslek liselerinin, asgari mesleki egitimi vermesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.3. Meslek okullarının üniversitelere göre cazibe merkezi haline getirilmesi için politikalar üretilmeli ve uygulanmalıdır.4. Istihdam teçvikleri, nitelikli içgücü istihdamına odaklanmalıdır.5. Ilkögretim mezunu gençlerin sanayi, biliçim ve hizmet sektörüne eleman yetiçtiren Meslek Liseleri'ne girmelerinin desteklenmesi, staj olanagı saglayarak, bilgi, beceri ve yeterliliklerinin artırılması ve ekonominin ihtiyaç duydugu nitelikli ara elemanların yetiçtirilmesi amacıyla lanse edilmiç olan “Meslek lisesi, memleket meselesi” gibi öncü programların arttırılması saglanmalıdır.6. Sanayi Odaları öncülügünde baçlayan “Okul-Sanayi Egitim Programları-OSEP” daha fazla ögrenciyi kapsayacak çekilde geliçtirilmelidir. Bu amaçla Sanayi Odaları öncülügünde IÇKUR, KOSGEB ve Üniversite gibi kurumların içbirligi düzenlenecek kısa vadeli “mesleki egitim kursları” programları ve uzun vadeli meslek lisesi ögrencilerine yönelik, içletmelerde pratik, okullarda teorik egitim verilmesi programları yaygınlaçtırılmalıdır.7. Istihdam üzerindeki vergilerin rekabet ettigimiz ülkelerle aynı seviyelere getirilmelidir.8. Çıraklık egitim merkezleri desteklenmelidir.9. Firmalar, mutlaka organizasyonlarını nitelikli personel ile takviye etmelidirler. Bu amaçla KOSGEB nitelikli eleman destekleri geliçtirilmelidir.10. Sektörümüze özel günümüzün ve gelecegin ihtiyaçlarına uygun nitelikte sektör mühendislerine olan ihtiyacı gündeme getiren Tarımsal Mekanizasyon Kurulu Tarım Makinaları Egitim-Ögretim Çalıçma Grubu’nun faaliyetleri izlenmeli ve katkı saglanmalıdır.11. Ziraat Fakültelerinin egitim-ögretim sistemi yeniden yapılandırılmalı, bu amaçla AB ve ABD ülkelerindeki Tarım Egitimi ve Tarım Mühendisligi Egitimi model alınmalıdır.12. Içletmelerin bünyesinde çıraklık egitim merkezi kurması teçvik edilmeli, bu amaçla sigorta ve vergi yükümlülükleri için muafiyetler getirilmelidir.13. Sanayi üniversite içbirligini geliçtirmek amacıyla; bölümlerin döner sermayelerden aldıkları payın,

13. Tarımsal Mekanizasyon Platformu Kurulması IhtiyacıSektörde dünyada yaçanan geliçmelere paralel olarak ülkemizde de yaçanması muhtemel geliçmelere hazırlıklı olmamız adına, tarım makinaları alanında kamu-üniversite ve sanayi paydaçlarının bir platform/konsey yapılanması altında bir araya gelmesi zaruridir.Platform, açagıda belirtilen hususların önemine istinaden tarımın ve tarım makinaları sektörünün tüm paydaçları için bilinçlendirme faaliyetlerinin yanı sıra vizyon ve strateji belirlemek üzere çalıçmalar yapmalıdır. Bu kapsamda statik degil, dinamik bir yapılanma ile hassas tarım, destekleme, AR-GE gibi konularda çalıçma komiteleri kurulmalıdır.

bu sistemi angarya olmaktan çıkarıp daha fazla teçvik eden bir yapıya kavuçturulması amacıyla yeniden gözden geçirilmesi önemlidir.14. Akademisyenlerin çalıçtıkları kurumdan izin alarak, belirli sürelerle üniversite dıçında sanayide çalıçma olanagının saglanması

SEKTÖRÜN 2016 YILI DEĞERLENDIRMESI2016 yılında, siyasette yaçanan geliçmeler, yaz döneminde iç piyasadan gelen ekipman sipariçlerinde bir duraganlıga hatta düçüçe sebep olmuçtur. Bununla birlikte hasat ve ekim sezonunun bitmesinin ardından ekipman satıçlarında büyük oranda, geçen sezonun satıç degerlerine ulaçılmıçtır. %50 hibe desteklerin bitmesi, -bazı ürün grupları ve bazı firmalar haricinde- satıçları genel olarak olumsuz etkilememiçtir. Bunun temel sebebi, destek kapsamına alınan 40’dan fazla tarım makinasının neredeyse %80’inin, destek bütçesinden yaklaçık %30 pay almasıdır (2007-2013). Hibe döneminde en çok destek verilen ekim makinası (%17), el traktörü (%15), balya makinası (%12), süt sagım ünitesi ve sogutma tankı (%7) ve pulverizatör (%9) olmuçtur. Söz konusu makinaları üreten firmalar da degiçik oranlarda hibe satıçlarının sona ermesinden etkilenmiçtir. Hatta bu ürünleri üretip, bu durumdan hiç etkilenmeyen ürün grupları ve firmalar da söz konusudur.

Bu destegin sona ermesi, kuçkusuz en çok alım gücü son derece yetersiz olan çiftçi grubunu etkilemiçtir. Sektörün genel cirosunda, bu desteklerin payı sanıldıgı kadar yüksek degildir. Tabii ki desteklerin kaldırılması, özellikle bu kanaldan satıçlarda payı yüksek olan kimi firmaları olumsuz veya çok olumsuz etkilemiç, sektördeki dinamizmi, hareketliligi azaltmıç olsa da, büyük oranda bir daralmaya sebep olmamıçtır. Bununla birlikte bu destekler, iç satıçlara azımsanmayacak bir katkı sagladıgından, endirekt olarak destek kapsamına alınmayan makinalar için de dolaylı bir destege sebep olmuçtur.

Diger yandan, bu desteklerin asıl hedefi olan çiftçilerin ne düçündügü daha önemlidir. Yaklaçık 50 bin çiftçi üzerinde yapılan etki anketinden çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıçtır. Buna göre %92’lik bir kesim bu desteklerden dolayı duydugu memnuniyeti ifade etmiçtir. Yine bu ankete göre %85’lik bir kısım, hibe destegi ile alınan makine ekipman tarımsal üretimde artıça neden oldugunu ifade etmiçtir. Sektörümüz açısından diger önemli bir husus ise; özellikle %50 hibe destekli satıç kanalını kullanan sanayicilerin yaptıkları teknolojik yatırımlardır. Sektörden kazanılan, ranta degil yine sektöre, yatırıma yöneltilmiçtir.

Traktörde ise iç pazarda %12’lik bir geliçimle birlikte son yılların satıç rekoru kırılmıçtır. Diger yandan tarım makinaları ihracatında ise global pazarda yaçanan düçüçe baglı olarak %10 seviyesinde bir gerileme söz konusudur. Bu düçüçte ekipman ihracatı %4, traktör ihracatı %14 paya sahiptir. Yani bir anlamda ihracatta daha sert bir düçüçü ekipman tarafı önlemiçtir. Tarım makinaları ithalatı geçen sene%13 artmıçtır. Geçtigimiz sene deger bazında %43 oranında artan traktör ithalatının temel sebebi dogal olarak iç piyasadaki taleptir.

SEKTÖRÜN 2017 YILI BEKLENTILERIGenel kabul gördügü üzere, Iç piyasa, büyük ölçüde çiftçi gelirine yani piyasa fiyatlarına, zirai kredilere, devlet desteklerine ve iklimsel çartlara baglıdır. Gübre, akaryakıt, tohum gibi girdi fiyatları ile ürün fiyatlarının dengesi her zamanki gibi çiftçi gelirlerindeki belirleyici etmendir. Buna göre 2017 için pazar büyüklügünü belirleyecek en önemli kıstaslardan birisi yine çiftçi gelirleri olacaktır. Çünkü traktör ve ekipman satıçı, çiftçi gelirleriyle çok yakından ilgilidir. Bu yüzden çok net tahminlerde bulunmak sektörümüz için pek kolay degildir. Diger yandan özellikle ekipman piyasasında devlet desteklerinin çeçitliligi, formatı ve bütçesi de pazar büyüklügünün oluçmasında belirleyici bir etmen olacaktır.

IPARD destekleri de sektöre dinamizm getiren bir diger önemli alternatif satıç kanalı olmuçtur. Her ne kadar baçvuru prosedürü, %50 hibe desteklere göre çok farklı olsa da, özellikle traktör satıçlarında önemli bir mekanizma olmuçtur. IPARD destekleri aslında çimdiye kadar sektörümüz için endirekt bir destek metodu olmuçtu ama yeni dönem için düçünülen model direkt “makine parkları” oluçumunu öngörmektedir. Kurgusu iyi yapılırsa, bütçesi hayli geniç olan bu desteklerin gerek ülkemiz tarımına ve gerekse sektörümüze pozitif bir ivme kazandıracagı çok açıktır.

Kaynaklar:BSTB (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıgı), EB (Ekonomi Bakanlıgı), GTHB (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıgı), TÜIK (Türk

Istatistik Kurumu), TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birligi), OAIB Makina ve Aksamları Ihracatçıları Birligi, FAO, INTRACEN istatistikleri, AB resmi istatistikleri, Almanya VDMA Kurumu istatistik ve raporları

Adres: Ata Mahallesi 610 Sok. No: 1 Efeler/AYDIN Tel:(+90.256) 231 04 04 Faks:(+90.256) 231 04 05

[email protected] www.ayso.org.tr