Bisiklet Üzerinde Üç Gün

1|BİLKENT ÜNİVERSİTESİ DOĞA SPORLARI TOPLULUĞU OZAN KANBERTAY

BİSİKLET

ÜZERİNDE

ÜÇ GÜN İZMİR-KUŞADASI TURU

18-20 EYLÜL 2011


1.Gün: Konak-Kuşadası

Yola çıkmadan önce Google Maps’ten belirlediğim

yolun bazı kısımlarında merdiven varmış. Varyant

yokuşunu kullanmamak için seçtiğim rota işe ya-

ramayınca taksicilere yol sora sora ilerliyorum.

Karataş’tan sonra öyle bir yokuş çıkıyorum ki,

ikinci viteste bile baldırlarım yanmaya başlıyor.

Neyse ki bundan sonra havaalanına kadar ciddi

bir yokuş yok. Ancak havaalanından sonra Gü-

müldür’e

kadar da

üç saat boyunca neredeyse hiç düzlük yok. Um-

madığım bir durumla karşı karşıyayım. Kondisyo-

num da fazlasıyla yetersiz; ama ilk günün verdiği

istek ve enerjiyle bu kısmı atlatıp nihayet Gümül-

dür’e ulaşıyorum.

Gümüldür’den önceki son virajlar. Mevcut haliyle tur için pek de uygun olmayan bisikletim.

Gümüldür sahili ve Gümüldür Adası (üstte).

Özdere’deki küçük tekneler (sağ üstte).

Kuşadası’na yaklaşırken günbatımı (sağda).

KÜNYE

Mesafe 117,61 km

Süre 7:03:00

Ortalama Hız 16,68 km/sa

Maksimum Hız 53,75 km/sa

Başlangıç 11:00

Bitiş 20:30


Buradaki öğle yemeği molasından sonra bugünkü hedefim olan Özdere’ye doğru yola çıkıyorum. Özdere’ye vardığımda saat 16:15. Güneşin bat-masına daha çok var. Planda değişiklik yapıp Kuşadası’na kadar gitmeye karar veriyorum. Yolun bundan sonrasının da Gümüldür Yolu gibi zor olmayacağını düşünüyorum. Birkaç saat sonra bacaklarımda biriken laktik asit miktarı yukarıdaki düşüncenin ne kadar da yanlış olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli. Yorucu ama manzaralı bir yolculuğun ardından akşam sekiz civarlarında Kuşadası’na giriyorum. Bu yorgunluğun üzerine kalacağım yeri bulmak için şehir merkezini baştan başa iki kez geçmem de tuzu biberi oluyor.

Kuşadası merkezde yer alan Önder Kamping gerçekten de ilginç bir yer. Etrafı tamamen binalarla çevrili bu ağaçlık alanı tesisin dışından fark etmek mümkün değil (sağda). Kişi başı ücret gecelik 6 TL. Çadır için ise 3 TL ödüyorsunuz. Tuvaletler ve duşlar temiz. Ayrıca havuz da var.

İlk günün rotası, Konak’tan (İzmir) başlıyor. Rota, Tahtalı Barajı’nın yanından geçerek önce Gümüldür’e, sonra Özdere’ye uğruyor ve sahil kenarından devam ederek Kuşadası merkeze ulaşıyor.


2.Gün: Kuşadası-Güzelçamlı

Güvercinada Kalesi’nin burçlarından biri (üstte).

Kuşadası’na ismini veren Güvercinada (sağ üstte).

Limandaki devasa gemilerden birkaçı görülüyor (sağda).

Kahvaltı, yüzme ve gezme faslından sonra bisikle-timin vites ayarlarını yapmak üzere kampa dönü-yorum. Hazırlıklar tamam. Saat 14:30. Ama acelem yok nasılsa. Bugünkü yol kısa.

Davutlara yaklaşırken yolda başka bir turcuya se-lam veriyorum. Birkaç km sonra mola verdiğimde yanıma geliyor. Konuşuyoruz. Simon, Almanya’dan gelmiş; buradan sonra İsrail’e ve zaman kalırsa Mısır’a gidecekmiş. Birlikte Güzelçamlı’da kamp alanı arıyoruz ve kalacağımız yerde yükümü

Simon’a emanet edip, milli parkı gezmek üzere ayrılıyorum.

Milli parkın içinden geçen yol gerçekten keyifli. Girişten sonraki ikinci koy olan Aydınlık Koyu’na doğru iniyorum. Burada kısa bir yüzme molası verdikten sonra fark ediyorum ki; bisikletin arka tekeri patlamış. Yama yapıp kampa dönmek üzere ayrılıyorum koydan. Yolun kenarındaki yaban domuzları, koydaki “evcil” hemcinslerinin aksine beni görür görmez büyük bir hızla uzakla-şıyor.

KÜNYE

Mesafe 54,93 km

Süre 3:18:10



Başlangıç 14:30

Bitiş 17:00


Çoğunlukla ağaçların arasından geçen yol oldukça keyifli. Milli Park’taki “evcilleşmiş” yaban domuzlarından bir tane-

si. Koydaki restoranın etrafında yemek arayan domuzlara birkaç metreye kadar yaklaşabiliyorsunuz.

Dilek Yarımadası Milli Parkı’nda (Davutlar Mili Parkı) Güneş batmak üzere (üstte).

Milli Park oldukça zengin bir habitata sahip.


Dilek Yarımadası Milli Parkı’ndaki pek çok koydan biri olan Aydınlık Koyu.

Döndüğümde Simon’u yerleşmiş buluyorum. Onun İngilizcesi benimki kadar berbat olmasa da, iyi de sayılmaz. Yine de; bisikletlerden meslek seçimine,

geleneklerden Türkiye’deki ve Dünya’daki güncel siyasete kadar pek çok konuda sohbet etmeyi başarabildik.

Güzelçamlı’daki kamp alanımız. (Duman Kamping) Simon ve Simon’un ekipmanları


İkinci günün rotası Kuşadası’ndan başlıyor; Dilek Yarımadası Milli Parkı’ndaki Aydınlık Koyu’na uğrayarak Güzelçamlı’ya geri dönüyor.

TRAFİKTE DİKKAT! Birkaç santim yanınızdan birden hızlanarak geçen ve garip sesler çıkararak sizi ürküterek düşürmeye çalışan motosikletlilere karşı dik-kat!

Balkon ya da köprü gibi yüksek yerlerden üs-tünüze dergi benzeri cisimler atan insanlar olabilir.

Sizi yabancı turist zannedip yanınızdan geçer-ken saçma sapan laflar eden sürücüler olabilir. Bunlara karşı da en iyi korunma yöntemi onları görmezden gelmek ve yolunuza devam etmek.

Bölünmemiş yollarda sollama yapan araçlara dikkat!

Ters yönden gelen motosiklet, bisiklet gibi taşıtlara karşı uyanık olmak gerek.


3.Gün: Güzelçamlı–Alsancak

Sabah her iki iç lastiğimi de değiştiriyorum; fakat daha bir kilometre gitmeden ön lastiğim iniyor. Muhtemelen eski lastiği takmışım yanlışlıkla. Tek-rar değiştiriyorum.

Güzelçamlı merkezine ulaştığımızda Simon Milli Park içinden geçen yolu kullanacağını söylüyor.

Simon’la vedalaştık-tan sonra Kuşadası’na doğru ilerliyorum. Kuşada-sı’nın sonundaki yokuşu çıkarken arka lastiğimin de indiğini fark ediyorum. Yedek lastiğim kalma-dı. Yokuşu geri inip, aşağıdaki benzinlikte bu sefer arka lastiği onarıyorum.

İzmir sınırını geçmiş olmama rağmen merkeze ulaşmama en az 100 km daha var.

Kuşadası’ndan ayrılırken, denizin üzerinden teknelere bağlı çok sayıda paraşüt görebilirsiniz.

Bir süre sonra arka lastik de hafiften inmeye başlı-yor. Muhtemelen bir deliği kaçırmışım ya da dış lastiğin içinde sivri bir şey kalmış. Tekeri çıkarıp, yama yapmakla uğraşmak istemediğimden ken-dimce başka bir çözüm buluyorum: Benzinliklerde durarak lastiği düzenli olarak şişirerek yola devam etmek. Bu “dahiyane” çözüm hem güç kaybına hem de toplamda daha fazla zaman kaybına yol açıyor.

Kuşadası’ndan Selçuk’a kadar yine yokuş. Ama bundan sonrası neredeyse tamamen düzlük. Yalnız yol çok iyi değil, yer yer mıcırlı. Sanayi tesisleri

olduğu için de, çok sayıda kamyon geçiyor, dikkatli olmak lazım.

Lastiği kontrol et, inmişse dur ve şişir... Lastiği tekrar kontrol, inmişse dur ve tekrar şişir… Şehir merkezine ulaşana kadar bu düzende ilerliyorum.

Alacakaranlıkta havaalanını geçiyorum. Gazie-mir’in berbat trafiğini de sağ salimen atlattıktan sonra, varyanttan çok keyifli bir inişle Konak’a ulaşıyorum. Oradan Kordon’u kullanarak Alsancak’a varıp 20:50 vapuruna yetişiyorum ve uzun bir günün sonunda Karşıyaka’da turu son-landırıyorum.

KÜNYE

Mesafe 130,07 km

Süre 7:05:37



Başlangıç 11:00

Bitiş 20:30


Önde Selçuk Havaalanı, uzaklarda ise Efes’in 25.000 kişilik tiyatrosu görülüyor.

Şanslıysanız Selçuk Havaalanı’ndan geçerken, iniş yapmak üzere alçalan uçaklar başınızın üzerinden geçebilir.

Dönüşte ilk günden farklı bir rota kullanıyorum. Selçuk ve Torbalı üzerinden İzmir’e ulaşan yol denizden uzak olsa da neredeyse tamamen düz.

Documents

Bisiklet Üzerinde Üç Gün