61
DÖRDÜNCİ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİK 4.1. İŞLETME VE GİRİŞİMCİLİK İLİŞKİSİ Bu asır tüm dünyanın insan avucuna sığdığı bir alemdir. Artık dünyadaki bütün insanlara ulaşmak bir tuşa dokunmak kadar kolay hale geldi. Fakat bu okyanusta, köpek balıkları ile birlikte yaşamak veya bir bardak suda fırtınaların koptuğu dünyada var olmak her zamankinden daha zordur. Kah bakmışsın zirvede kah bakmışsın kuyu dibinde, bu asır anlık med cezirlerin sık sık yaşandığı bir devirdir. Böyle bir dünyada insan merkezli ve teknoloji destekli her girişim kendine yer bulabilir. Gerçek dünyadan sanal dünyaya doğru hızlı bir geçiş yaşandığı şu zamanda gelişmeleri yakından takip eden ve hızlı ayak uydurabilen işletmeler ayakta kalabilmektedir. Bu alemde her insanın somut ve soyut ihtiyaçları vardır, hatta soyut ihtiyaçlar daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların tamamının ve tam olarak bu dünyada karşılanabilmesi mümkün görülmemektedir. Yeryüzünde mevcut kaynakların veya imkanların bilinçli bir şekilde fark edilerek bu farkındalığı faydalı hale

hacicelik/GIRISIMCILIK/Girisimcilik... · Web viewonlara istihdam imkanıda sunar. Yani işletmeler, hem ülkedeki insanların ihtiyaçlarını karşılarlar, hem de oralarda istihdam

Embed Size (px)

Citation preview

DÖRDÜNCİ BÖLÜM

GİRİŞİMCİLİK

4.1. İŞLETME VE GİRİŞİMCİLİK İLİŞKİSİ

Bu asır tüm dünyanın insan avucuna sığdığı bir alemdir. Artık dünyadaki bütün

insanlara ulaşmak bir tuşa dokunmak kadar kolay hale geldi. Fakat bu

okyanusta, köpek balıkları ile birlikte yaşamak veya bir bardak suda fırtınaların

koptuğu dünyada var olmak her zamankinden daha zordur. Kah bakmışsın

zirvede kah bakmışsın kuyu dibinde, bu asır anlık med cezirlerin sık sık

yaşandığı bir devirdir. Böyle bir dünyada insan merkezli ve teknoloji destekli

her girişim kendine yer bulabilir. Gerçek dünyadan sanal dünyaya doğru hızlı bir

geçiş yaşandığı şu zamanda gelişmeleri yakından takip eden ve hızlı ayak

uydurabilen işletmeler ayakta kalabilmektedir.

Bu alemde her insanın somut ve soyut ihtiyaçları vardır, hatta soyut ihtiyaçlar

daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların tamamının ve tam olarak bu

dünyada karşılanabilmesi mümkün görülmemektedir. Yeryüzünde mevcut

kaynakların veya imkanların bilinçli bir şekilde fark edilerek bu farkındalığı

faydalı hale dönüştürmek için biri veya birilerin istemesi, hayata geçirecek

gücünün olması ve bu gücü kullanma iradesi göstermesi ile girişim faaliyetleri

başlar. Yani fayda kendiliğinden ortaya çıkmaz bir irade, bir kast ve bir çaba

sonucu ortaya çıkar.

Günümüzde teknolojik gelişmelerle işletmecilik (üretim ve tüketim) anlayışında

çok hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Siyah beyaz girişimcilik

anlayışından dijital girişmcilik anlayışına geçilmektedir. Bir köy hükmünü alan

dünyada girişimcilik potansiyeli yüksek olan ülkelerin, uluslararası ticarette ve

ekonomik kalkınmada avantaj sağlaması sonucunu doğurmaktadır. Ekonomik

büyüme ve gelişme açısından taşıdığı önem, girişimcilik kavramının daha

yakından anlaşılmasını zorunlu kılmaktadır. Hatta girişimciliğe dayalı dünya

çapında sosyo-ekonomik sistemin kurulmasını zorunluluk haline getirmiştir.

Hatta hiçbir ülke, hiçbir işletme, hiçbir girşim faaliyetinin bunun dışında kalması

düşünülemez. Girişimcilik potansiyelini en hızlı ve sağlam adımlarla ortaya

çıkaran ülkeler dünya ekonomisinde söz sahibi olur. Dünya ötesini bile hesaba

katan girişim fikirleri maddi ve manevi olarak desteklenmelidir. Artık bilgi

teknolojilerinde hızlı gelişme ve internet sayesinde somut girişim fikirleri yerini

dijital girişim faaliyetlerine bırakmıştır. Dijital girişim faaaliyetlerinde

donanımlı, bilgiye ulaşma yollarını bilen, zeki ve ekip halinde çalışmayı beceren

işgücü (beyingücü), fiziki ve ucuz işgücünden çok daha önemli hale geldiği veya

önemi geometrik olarak artacağı söylenebilir.

Bir ülkenin atıl durumda veya tam verimli bir şekilde kullanılmayan sermaye,

insan gücü ve doğal kaynakların daha rasyonel kullanımına imkan sağlama

faaliyetine bireysel, özel ve etkili bir girişim faaliyeti denebilir. Bu faaliyetleri

yapan kişilere işletmeci veya müteşebbis, yapıldığı yere iş yeri, tesis veya

işletme, yaptıkları işe işletmecilik denir. İşletmeler ülke ekonomisinin içten

yanmalı motorlarıdır. Bu sebeple işletmelerin sayısı, büyüklüğü, ürettikleri

ürünlerin kalitesi, sundukları hizmetler çeşitliliği ne kadar çok ise başta ülke

ekonomisine, işletme sahiplerine, ortaklarına, çalışanlara, müşterilere ve

topluma o derece katkıları büyük olur.

4.1.1. İşletmenin Temel Kavramları

4.1.1.1. İşletme Kavramı

İşletme denince bazıların aklına büyük bir işyeri, bazıların en yakın bakkal veya

büyük bir alışveriş merkezi, bazıların ise işe ilk başladığı yer veya babasının

çalıştığı yer gelir. İşletme girişimciliğin birçok çeşidi için geçerli olan bir

kavramdır. İşletmeler insanlara, istedikleri mal ve hizmeti sunmalarının yanı sıra

onlara istihdam imkanıda sunar. Yani işletmeler, hem ülkedeki insanların

ihtiyaçlarını karşılarlar, hem de oralarda istihdam edilme imkanı sunarlar.

İşletme kelimesinin lugat manası işletme işinin yapıldığı yer, iş yeri, kurum,

kuruluş, tesis yeri demektir. İşletme: İşletmecilik faaliyetlerin yapıldığı fiziki

mekana denir. İşletme, insan ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla mal ve

hizmetlerin üretildiği iktisadi birime denir. Geniş manada bir işletme tanımını

yapacak olursak; bir ekonomik sistem içinde kalarak, kar elde etmek maksadıyla

üretim faktörlerini bir araya getirerek müşteri ihtiyaçlarını gidermeye yönelik

faydalı mal ve hizmet çıktıların elde edildiği ve pazarlandığı yere veya kuruluşa

işletme denir. Az veya çok insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik faaliyette

bulunma neticesinde kar elde etmeyi hedefleyen tek veya çok ortaklı her iktisadi

kurum veya kuruluş işletme olarak tanımlanabilir. İşletmelerin en temel üç

gayesi vardır: Kar elde etmek, devamlılığı sağlamak ve topluma faydalı

olmaktır. İşletmenin temel fonksiyonları olarakta yönetim, üretim, pazarlama,

muhasebe, finans, insan kaynakları, arge, halkla ilişkiler sayılabilir. Bu

fonksiyonları arttırmak mümkün ama kısaca bu kavramlar söylemek yeterlidir.

Bazı işlemeler otomobil, buzdolabı, çikolata, takım elbise gibi somut mallar

üretirken bazı işletmeler de sigortacılık, kuaförlük, bankacılık, eğitim, otelcilik

gibi soyut hizmetler üretmektedirler. Bu açıdan işletmelerin ekonomik, hukuki,

teknik ve sosyal sorumlulukları vardır.

İşletmeci: İşletme ile ilgili her türlü faaliyeti yapma yetkisi olan kişilere denir.

İşletmenin sahibidir. İşletmeyi işleten kişidir. İşletmecilik: İşletme ile ilgili

yapılan faaliyetlere işletmecilik denir. İşletmecilik, işin kurulması, işletilmesi

için işletme fonksiyonlarının yerine getirilmesiyle ilgili faaliyetlerin tamamını

ifade eder. Bu faaliyetler çeşitli işletmelerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

İşletme bilimi, işletmenin kurulması, üretim araçlarının temini ile üretime

geçmesi, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması, gerekli olan insan gücü ve

finans kaynakların sağlanması ve yönetilmesi ile ilgilenen bilim dalıdır. Bu

bilim dalı işletme içi ve diğer işletmeler arasındaki süreçleri inceleyen, sebep

sonuç ilişkisi kurmaya çalışan bir bilim dalıdır. Yani işletme bilimi, ne

üretilecek veya ne kadar üretilecek ve kimin için üretilecek, hangi araçlarla ve

nasıl üretilecek üretilen mal ve hizmetlerin müşterilere nasıl sunulacağı, bütün

bunlar için ne kadar kaynağa ihtiyaç olduğunu araştıran bilim dalıdır. Diğer bir

ifade ile eldeki mevcut kaynakların etkin ve verimli kullanılması için yapılması

gerekenleri araştıran bilim dalıdır.

İşletmenin amaçları, kar sağlamak, topluma hizmet etmek ve işletmenin

sürekliliğini sağlamak (işletmeyi geliştirmek) genel amaçları olarak sayılabilir.

Bunun yanında özel amaçları da mevcuttur. Bunlar, müşterilerine yönelik özel

amacı, müşterilerinin istediği fiyattan, istediği zamanda, istediği miktarda ve en

kaliteli mal ve hizmetler sunmak, çalışanlarına yönelik özel amacı, onların

ekonomik ve çalışma şartlarını iyileştirmek, iş yeri ile özdeşleştirerek

istihdamlarında sürekliliği sağlamaktır. Tedarikçilere yönelik amacı,

tedarikçileri ile güvene dayalı uzun vadeli ilişkiler geliştirmektir.

İşletmenin fonksiyonları, işletmenin en üst seviyedeki fonksiyonu yönetimdir.

Yönetimin ise planlama, organizasyon yürütme, koodinasyon, kontrol

fonksiyonları vardır. İşletmenin en temel iki fonksiyonu vardır: Üretim ve

Pazarlamadır. İşletmenin işlerini kolaylaştırıcı fonksiyonları ise finansman ve

insan kaynaklarıdır. Bunun yanında işletmenin faaliyetlerini destekleyen

fonksiyonları olarakta muhasebe, halkla ilişkiler, Ar/Ge, tedarik (satınalma),

lojistik (taşıma) fonksiyonları sayılabilir.

4.1.1.2. İşletme İle İlgili Kavramlar

İşletme ile ilgili o kadar çok kavram vardır ki bunların burada isimlerini bile

saymak mümkün değildir. Bu başlık altında sadece girişimcilik, kobiler ve

işletme ekonomisi ile ilgili öne çıkan temel kavramların bilimsel tanımlarından

ziyade insanlar tarafından ne anlaşıldığı ve nasıl anlaşılması gerektiği

konusunda çok sade ve kısa açıklamalar yapılacaktır.

İhtiyaç: Giderildiği zaman insana haz ve mutluluk veren, giderilmediği zaman

insanda acı ve rahatsızlık meydana getiren duygu veya durumdur. Yani insanın

tatmin edilmesi gereken önemli bir duygusudur. İnsanın fizyolojik ve psikolojik

çok sayıda ihtiyacı vardır. İnsanın en temel ihtiyaçları olarak yeme içme,

barınma ve güvenlik ihtiyaçları karşımıza çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların

karşılanamaması durumunda insan acı ve ızdırap duyar. İnsanın temel ihtiyaçları

yanında lüks ihtiyaçları da bulunur. Fakat lüks ihtiyaçları karşılanmadığı zaman

temel ihtiçların karşılanamaması gibi yüksek dozda acı vermez.

Fayda: Mal ve hizmetlerin insanın fiziki ve psikolojik ihtiyaçlarını giderme

özelliğine denir. Bir mal veya hizmetin ihtiyaçları karşılama özelliğine “fayda”

denir. Her malın faydalı olması istenir. Ancak, bu her zaman mümkün

olmayabilir. Bazen fayda yerine zarar veya hem fayda hem de zarar birlikte

olabilir. Sigara vb.

Talep: Bir ihtiyacı karşılamak maksadıyla satınalma gücü ile destekli bir mal

veya hizmete duyulan istektir. Talep belirli bir sürede, belirli bir piyasada, belirli

bir fiyattan kişinin satın alma isteği veya istenen miktar olarak ifade edilebilir.

Belli bir dönemde belli bir fiyat düzeyinde, insanların piyasada satın alabileceği

mal ve hizmet miktarına talep denir. Belirli bir dönemde, belirli bir mal veya

hizmetten, parayla desteklenmiş satın alma arzusuna talep denir. İnsanlar ihtiyaç

duydukları mal ve hizmetleri satın alabilmek için belirli bir gelire sahip olmaları

gerekir. Çünkü yeryüzünde bir çok insan her ihtiyacını tam olarak

karşılayamamaktadır.

Arz: Bir mal ve/veya hizmeti üretenlerin veya elinde bulunduranların satmaya

hazır oldukları miktara denir. Arzın oluşması için, malın pazara sunulması

gerekir.

Mamul diğer bir ifade ile mal veya ürün olarak ele alınabilir. Mamul: İhtiyaçları

karşılayan ve fiziksel özelliğe sahip olan madde, nesne ve temel unsurlara denir.

Diğer bir tanıma göre; insanların ihtiyaçlarını doğrudan veya dolaylı olarak

karşılamaya yarayan somut maddelere mamul denir. Sadece saf mal (otomobil,

ayakkabı, mobilya vb.) durumu söz konusu iken saf mal ve saf hizmet

(kuaförlük, restorant, bankacılık, sağlık, eğitim eğlence mekanları vb.) arasında

belli oranlarda karışımda söz konusudur.

Ekonomik değeri olan mallar ve ekonomik değeri olmayan mallar diye ikiye

ayrılabilir. Ekonomik değeri olan mallarda tüketim ve üretim malı diye ikiye

ayrılır. Tüketim mallarıda dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları diye ikiye

ayrılır. Diğer bir sınıflama ise özelliği olan, beğenmeli, kolayda ve aranmayan

mallar olarak dörde ayrılır.

Hizmet: İnsanların soyut ihtiyaçlarını karşılayan ve insana fayda sağlayan

kavrama denir. Hizmetler de mallar gibi üretilebilirler. Ancak hizmetler, mallar

gibi stoklama/depolama özelliğine sahip değildir. Üretildikleri anda tüketilmek

zorundadırlar. Eş zamanlı üretim ve tüketim söz konusudur. Boş odası olan

otelin bir sonraki gece için bu boş odaları ilave ederek kullanması mümkün

değildir. Ulaşım, restorant, finansal, eğlence, eğitim hizmetleri içinde aynı

durumdan bahsedilebilir.

Kar: İşletmenin çabası sonucu elde edilen geliri ile bu gelirin elde edilmesi için

katlanılan gider arasındaki farktır. İşte bu fark insanları girişimde bulunmaya

sevk eder. Bu açıdan işletmelerin temel amaçları arasında yer almıştır. Kar

olmazsa işletmeler uzun dönemli hedef belirleyemez, üretim ve pazarlama

faaliyetinde bulunamaz, rakipleri ile rekabet edemez, topluma ve ülkeye karşı

sorumluluklarını yerine getiremez. Tabiki girişimde bulunmanın işletme

kurmanın karşılığı da kardır. Diğer bir tanıma göre kar, müşterilerine mal ve

hizmet sunmak için risk alarak girişimde bulunan kişi veya kuruma verilen

ödüldür. Çünkü kar riskin büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Müşterinin

beklentilerini karşılayamaması sonucunda da riskin büyüklüğü sonucu

müşterinin cezalandırması söz konusudur, o da zarar olarak karşılarına çıkar.

Kar amacı gütmeyen kuruluşların varlığı da söz konusudur. Şu an itibariyle o

bahsimizden hariçtir.

İktisat: Kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanması olarak tarif

edilmektedir. Fakat bu tanıma eleştirel gözle bakılacak olurda bu kıt kaynakların

hiç bitmemesi veya somut ihtiyaçların bir sınırının olması soyut durumun ise bir

ihtiyaçtan mı yoksa hayal gücünden mi kaynaklandığı net değildir. Yine de

iktisadı iş hayatındaki kişileri ve toplumu incelemek suretiyle maddi refahı

artırma yolları arayan bilim dalı olarak tanımlanması mümkündür.

Üretim kelimesinin önceki kullanımı istihsal günümüzdeki karşılığı meydana

getirmek, oluşturmak, imal etmek olarak ifade edilmektedir. Üretim: Eldeki

mevcut kaynakları kullanarak insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çeşitli

işlemlerden geçirilerek yapılan dönüştürme faaliyetleri sonucu elde edilen

faydalı çıktılara (mal/hizmet) denir. Bu faydalı çıktılar şekil ve içerikte fiziki,

kimyevi bir değişim ve dönüşüm yoluyla olabileceği gibi yer, zaman ve

mülkiyet değişikliği yoluyla da olabilir. Üretim kelimesi hem mal (otomobil,

buzdolabı, tv, mobilya vb.) hem de hizmet (bankacılık, taşımacılık, eğitim,

konaklama, eğlence vb.) üretimini birlikte kapsar. Üretimin rakiplerle rekabet

edebilmek, müşteri isteklerini cevap verebilmek için istenen zamanda, istenen

miktarda, istenen kalitede ve en düşük maliyetle yapılması bir zorunluluktur.

Kaliteli bir mamul ve hizmet sunmak için kaliteli girdilerin kullanılması gerekir.

Kaliteli girdiler de tedarikçi şirketlerle güvene dayalı ilişkiler geliştirmekle

mümkündür.

Tüketim: Ekonomik değeri olan mal ve hizmetin kullanılması veya tüketilmesi

işlemine denir. İnsan ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla üretim birimi

tarafından meydana getirilen ve pazara sunulan mal ve hizmetlerin belirli bir

bedel karşılığında satın alınarak tüketiciler tarafından tüketilmesi işlemidir. Eski

dildeki karşılığı istihlak günümüzdeki dil ile ifadesi yok etmek manasına gelir.

Dayanıklı tüketim, dayanıksız tüketim diye ikiye ayrılır.

Müşteri ve Tüketici: her iki kavram birbiri yerine kullanılmaktadır. Fakat

birbirinden farklı olduğunu ifade eden bilim adamları da mevcuttur. Bazı bilim

adamları tüketici kelimesini daha kapsamlı bazıları ise müşteri kelimesini daha

kapsamlı olduğunu ifade etmektedirler. Müşteri mal ve hizmeti isteyen talep

eden, kullanan kişi veya kurum olabilir. Tüketici ise tüketime yönelik dayanıklı

dayanıksız mal ve hizmeti satın alan ve son kullanan kişidir. Tüketici tüketmek

fiilinden türemiştir. Müşteri ise arzu etmek, istemek, talep etmek fiillerinden

gelmektedir. Bu kavramların köklerine inilerek şöyle bir açıklama yapılabilir.

Müşteri hem ara kullanıcıları hem de nihai kullanıcıları ifade eder. Bazı mal ve

hizmetler, başka bir mal ve hizmetin meydana getirilmesinde kullanılması

durumu ara kullanıcıyı ifade eder. Tüketici ise son kullanıcıları ifade eder.

Tatbikî son kullanıcı ifadesi de tam olarak açıklamayabilir. Mesela çikolata,

çiçek vb. mal alan kişi kendisi için değil de bir başkası için o malı alıp onu

hediye ederse yani onu son kullanan başka biri olursa asıl tüketici kim olduğuna

karar vermek zordur. Müşteri işletmeler için olmazsa olmaz demektir.

İşletmelerin başarılı olması müşteri odaklı bir yönetim anlayışının o işletmede

hakim olmasına bağlıdır. Japon anlayışında iç ve dış müşteri diye müşteri ikiye

ayrılmaktadır. Bu anlayışta dış müşterinin mutlu ve memnun edilmesi iç

müşterinin memnun edilmesine bağlıdır fikri hakimdir.

Emek (İşgücü): Çalışanların, bir işte ortaya koydukları fiziki veya fikri

çabalarına denir. Emek temel üretim faktörüdür. Emek olmadan üretim veya

işletme düşünülemez. Sanal işletmelerde bile az sayıda da olsa işgücüne ihtiyaç

vardır. Emeğin karşılığı ücrettir. Bir mal ve hizmetin tasarımı için fikri ve

üretimi için fiziki, satış ve pazarlaması için hem fiziki hem fikri emeğe ihtiyaç

vardır. Bir ülke için emek faktörü o ülkede yaşayan çalışabilir konumdaki insan

sayısı ile ifade edilebilir. Eğitimli genç ve girişimcilik özelliğine sahip insanların

varlığı ülke ekonomisinin motoru görevini görür.

Sermaye önemli işletme girdisidir. Üretimde kullabılabilen para ve parasal bir

değer ifade eden her araç sermaye olarak değerlendirilir. Bir işletmenin

kurulması ve çalıştırılması için kuruluş ve işletme sermayesine ihtiyaç vardır.

Sermaye: para ve paraya çevrilebilen maddi (makine, bina, araç gereçler) ve

manevi (patent, imtiyaz, lisans, marka değeri, hisse senetleri vb.) varlıklara

denir. Halk dilinde sermaye, kişilerin tüm varlıklarını içine alan servet karşılığı

olarak veya çoğu kez para anlamına gelir. Fakat sadece para demek değildir.

Sermaye; doğada serbest biçimde bulunmayan sonradan üretilen üretim araçları

olarak da tanımlanır. Diğer bir tanımı ise biriktirilen emektir. Sermaye, ayni ve

nakdi sermaye diye ikiye ayrılabilir. Bu açıdan bakıldığında sıcak para ve anında

nakde dönüştürülebilen tüm varlıklar (hisse senedi, arsa, teknoloji, bilgi, fiziki

tesisler, makine vb. ) olarak ifade edilebilir. Sermaye mevcut varlıklar artı

alacaklardan borçların çıkarılmasıyla elde edilen değerdir.

Doğal Kaynak: Doğadan elde edilen, direkt veya endirekt şekilde kullanılabilen

maddelere denir. Diğer bir ifade ile doğal kaynak, insani olmayan, yeryüzünün

altında ve üstünde bulunan bütün kaynakları içerir. Tarım arazileri, inşaat

alanları, binalar, nehirler, ormanlar, hayvanlar, okyanuslar ve atmosfer gibi yer

üstü ve petrol ve su kaynakları, madenler ve cevherler, yer altı, ile buralarda

bulunan kendi doğal halleri ile kullanılabilen her türlü kaynak akla gelmektedir.

Ülkemiz yer üstü ve yer altı doğal kaynaklar açısından kaynakları bol ve

yeterlidir. Tabiki ilgililer tarafından kaynakların varlığının biliniyor ve yer

üstüne çıkarılıp kullanılabiliyor olması gerekir. Doğal kaynağın karşılığı ranttır.

Bu durum ülkedeki mevcut ve yeni kurulacak işletmeleri doğrudan

etkilemektedir.

Marka: bir isim, terim, işaret sembol veya özel tasarım anlamına gelir. İşletme

literatüründe işletmeyi ve mamul/hizmetlerini tanıtan, rakiplerinden ayırd

edilmesini sağlayan sembol bir değerdir. Her müteşebbis bir markadır ve kendi

markasını oluşturma gayreti içindedir.

Verimlilik: Üretim için kullanılan girdilerin çıktılara oranlanmasıdır.

Yukarıdaki kavramların merkezine oturan insandır. Her faaliyet insan için ve

insanın mutlu ve güvenli olarak yaşayabilmesi içindir. Daha sonra diğer canlılar

veya varlıklar akla gelir.

4.1.2. İşletme ve Girişimcilik İlişkisi

İşletme kavramı yerine bazı kaynaklarda firma, bazı kaynaklarda şirket bazı

kaynaklarda girişim, bazı kaynaklarda tesis, işyeri, fabrika, atölye gibi

kavramlar kullanılmaktadır. İşletmecilik, teşebbüs ve girişimcilik ile işletme

sahibi, müteşebbis ve girişimci kavramları birbirinin yerine çok

kullanılmaktadır. Bu başlık altında daha çok işletme ve girişimcilik kavramı

üzerinde durulacaktır. Günümüzde bu iki kavram çok sık kullanılmaktadır.

İkiside aynı manaya gelir mi? Her işletme bir girişim, her girişim bir işletmeyi

doğurur mu? Hangisi daha kapsamlıdır? Gibi sorulara cevaplar bulmak gerekir.

Bu açıdan bakıldığında işletme daha teknik, hukuki, ticari bir kavram olarak

karşımıza çıkmakta, hatta işletme denince fabrika, atölye, mağaza, işyeri akla

gelir, fakat girişim ise daha çok sosyal ve insani bir kavram gibi görülmektedir.

Her başarılı girişimin sonucunda bir işletme meydana gelir. Hatta her girişim bir

işletmeyi doğurur. Tek farkı kar amacı gütmeyen girişimler olabilir fakat kar

amacı gütmeyen ticari işletme olamaz. Girişimcilik daha çok işletmenin

başlangıç yönünü işletme ise devamlılığı konusu ifade etmektedir.

İşletme ve girişim faaliyetinin her ikisi de yatırım için belirli bir sermayeye ve

mal ve hizmet üretmek için üretim faktörlerine ihtiyaç duyar. Her ikisi de bu

faktörleri çeşitli dönüştürme işlemine tabi tutarak faydalı çıktılar elde etme

üzerinde durur. Kar amacı gütme dışında faaliyetlerde bulunan işletme ve

girişimcilik hariç olmak şartıyla normal şartlarda her ikisinin de hedefinde kar

elde etmek vardır. Her ikisinin de kuruluşu başarıya ulaştırmak için strateji,

politika ve hedeflerini net bir şekilde belirlemesi gerekir. Her ikisi de şu soruları

kendine sormak zorundadır. Ne üretilecek, neden üretilecek, nasıl üretilecek ve

ne zaman üretilecek sorularına en doğru ve isabetli cevaplar bulmaya çalışır.

4.2. GİRİŞİMCİLİK

Son zamanlarda ülkemizde ve tüm dünyada üzerinde çokça konuşulan ve önemi

yeni yeni anlaşılan girişimcilik kavramı üzerinde durulacaktır. Ülkemiz ve tüm

dünya için girişimci insan vücudundaki kalp gibidir. Ekonomik hayatın devam

etmesi ve kalbin sürekli çalışması için girişimci özelliği taşıyan kişiler bulunup

ortaya çıkarılmalı ve bu kişilere girişimde bulunma imkanı sağlanmalıdır. Fakat

Bir zamanlar toplumumuzda girişimcilik anlayışı ikinci, üçüncü plandaydı,

birinci planda memuriyet anlayışı vardır. Çünkü memur sayısı az veya kıt

bulunuyordu, toplumdaki itibarı çok yüksek idi. Fakat günümüzde herkes

tarafından aranan girişimcilerdir. Çünkü onların girişimde bulunması sonucu

tüm toplum bu faaliyetten istifade etmektedir.

Müteşebbis kavramı 18. YY’da Fransız iktisatçı Jean Bastiste Say tarafından üç

temel üretim faktörüne dördüncü üretim faktörü olarak ilave edilmiştir. İlave

edilen bu üretim faktörü müteşebbis veya günümüz ifadesi ile girşimci

faktörüdür. Bu faktörün görevi yukarıda ifade edilen üç üretim faktöründen daha

önemli ve etkinliğe daha fazla katkı sağlar. Bu dördüncü faktör, diğer üç

faktörün organize ve idare edilmesini ifade eder.

Üretim faktörlerinin sayı olarak dörde çıkması işletmecilik anlayışında meydana

gelen gelişmenin neticesidir. Önceleri teşebbüste bulunan müteşebbislerin

üretim faaliyetlerine katılmak için yeterli sermayeye sahip olmaları gerekli idi.

Ancak bugünkü modern işletmecilik anlayışında sermaye sahipleri ile

müteşebbisler arasındaki farklar net olarak ortaya çıkmıştır.

Müteşebbis (girişimci) kavramından şirket sahibi ve sahipleri anlaşılır. Şirketin

müdürü müteşebbis sayılmaz, sadece istihdam edilmiş bir yöneticidir.

Müteşebbis, kâr amacı için sermaye koyarak, faaliyetin riskini (kâr ve zararı)

yüklenen kimsedir. Müteşebbis doğrudan kendi sermayesini koyabildiği gibi,

bankalardan ödünç alınan krediyi de sermaye olarak koyabilir.

Teşebbüs (girişim) kavramı, geniş manada kâr amacına yönelik özel kişi ve

kurumları kapsadığı gibi, kamu yararına yönelik faaliyette bulunan kamu

iktisadi teşekküllerini de içine alır.. Özel sektördeki girişim faaliyetindeki riski,

kar veya zararı, şirket sahibi olan kişi veya tüzel kişilik üstlenirken kamudaki

riski devlet üstlenir.

Ülkemizin kalkınması açısından bireylerin; iş hayatının ve toplumun

ihtiyaçlarına göre eğitilmeleri, eğitildikleri mesleklerde istihdam edilmeleri ve

kendi mesleki alanlarında girişimci bir ruha sahip olmaları, bu ruh ve

yeterliliklerle kendi iş alanlarını oluşturmaları ve girişimci olmaları ülke

ekonomisi açısından oldukça kritik ve büyü könem taşımaktadır. Ülke genelinde

girişimciliğin gelişiminde en önemli faktörlerden biri de bu konuda verilen

eğitimlerin yaygınlaştırılması ve kişilerin girişimcilik özelliklerinin

geliştirilmesidir.

Bu düşünceden hareketle üniversitelerde okutulan girişimcilik eğitiminin

dünyadaki ve Türkiye’deki mevcut durumunu ortaya koyma ihtiyacı belirmiş,

üniversite öğrencilerinin mezuniyet sonrasında girişimci olmaları yönünde

verilen eğitimlerin nasıl daha verimli hale getirileceğinin belirlenmesi önem

kazanmaktadır. Yani üniversiteden mezun olan gençlerin, işsizler ordusuna

katılan veya iş arayan değil, iş kuran olması için girişimcilik potansiyellerini

ortaya çıkaracak en uygun zeminlerin oluşturulması, eğitimle geliştirilmesi

gerekir. Bu açıdan yeni mezunların, işsizliği arttırıcı değil istihdamı arttırıcı

etkisi olur. Enerjik ve üretken gençlerin önünü açmak gerekir.

Gelişmekte olan bir ülkede girişimciliğin gelişebilmesi için sosyo-kültürel

değerler büyük önem taşımaktadır. Bir toplumun örf adetleri, o toplumda

yaşayan her fertte var olan girişimcilik potansiyellerinin ortaya çıkarılmasına ya

katkısı olur ya da engellenmesine neden olur. Katkısı olan toplumlarda

girişimcilik anlayışı ile birlikte o toplumda gelişir. Bir toplumda girişimciliğin

gelişmesine dolaylı ve dolaysız etki eden birden fazla neden vardır. Girişimcilik

anlayışının gelişmesinin temel nedenleri, istihdamı arttırması, işsizliği azaltması,

yoksulluğu önlemesi ve gelecekte toplumun var olabilmesi için ortaya

çıkabilecek yeni istek ve ihtiyaçlarına bir karşılık bulması şeklinde ifade

edilebilir.

4.2.1. Girişim, Girişimci ve Girişimcilik Kavramları

4.2.1.1. Girişim ve Girişimci (Teşebbüs ve Müteşebbis)

Girişimci kavramını tanımlamadan önce girişimcinin ne olmadığını görmek

gerekir. Daha sonra girişimci (teşebbüs) kavramını açıklamak daha doğru olur.

Girişimci ne değildir? Sorusunu sorarak işe başlamak gerekir.

• Girişimci, tek başına başarıya ulaşan kişi değildir.

• Girişimci, müşteri kandırarak para kazanan birisi değildir.

• Girişimci, hayalperest birisi demek değildir.

• Girişimci, maceraperest birisi demek değildir.

• Girişimci, kumarbaz birisi demek değildir.

• Girişimci asosyal birisi demek değildir.

• Girişimci, kendi menfaati için herşeyi yapabilen kişi değildir.

• Girişimci, her şartta veya en kısa sürede çok para kazanan birisi değildir.

• Girişimci, doğulur, sonradan olunmaz demek değildir.

• Girişimci, sadece parası çok olan birisi demek değildir.

• Girişimci, sadece iyi okul performansı ve iyi eğitim almış birisi demek

değildir.

• Girişimci, genç ve enerjik olmalı, yaşlılar girişimci olamaz demek

değildir.

• Girişimci, kervanı yolda düzen kişi değildir. Yola çıkmadan kervanın

yoldaki durumunu gören kişidir. Girişimcide strateji ve planlama çok önemlidir.

• Girişimci için sermaye yeni bir iş kurmak için en önemli unsurdur. Gerisi

önemsiz demek değildir.

• Her yeni iş kuran girişimci demek değildir. Girişimcilikte devamlılık

esastır.

• Girişimcinin iş yeri, çok gösterişli ve görkemli olan bir yer demek

değildir.

• Herkes girişimci olabilir ile girişimci mükemmel olmalıdır fikri yanlıştır.

Herkes girişimci olamaz ve hiç kimse mükemmel değildir.

• Girişimcinin ne olmadığını veya ne ifade etmediğini yukarıdaki

maddelerde söyledikten sonra girişimcinin tanımlarını yapmakta fayda vardır.

Günümüz akademik çevrelerinde girişim ve girişimci ile ilgili çok sayıda tanım

yapılmaktadır. Girişimci kelimesi bir işi, bir fikri uygulamaya başlayan kişi

manasına gelmekte ve girişmek fiilinden türetilmiştir. Daha çok askeri

literatürde öncü, önde giden, lider manasında kullanılmaktadır. Girişimcilik

kavramı ilk olarak Fransada yaşayan İrlandalı iktisatçı Richard Cantillon

tarafından kullanılmıştır. Dinamik girişimcilik olarak ilk kullanan kişi ise J.Von

Schumpeterdir.

Köken olarak Latince’de intare kökünden gelen girişimci kavramı, Fransızca

entrepreneur kelimesinden o da entreprendre fiilinden gelmekte olup girişmek,

el atmak, üstlenmek, kalkışmak, atılmak, harekete geçmek, bir şey yapmaya

başlamak anlamlarından kullanılmaktadır. Girişimci kavramı ilk olarak

Fransızcada görülmüştür. Anlam olarak araştırmacı, maceracı, hükümet alt yapı

bağlantılarını kuran kişi, mimar ve tarım ile uğraşan insanlar için kullanılmıştır.

Daha sonra endüstri alanında, risk alan veya riski hesaba katabilen

sermayedarlar için kullanılmış ve böylece anlamı genişlemiştir (Shimazaki,

1992, Aktaran: Çetinkaya, 2011). İngilizcede ise entre giriş ve pre ilk

kelimelerinin birleşiminden meydana gelen ilk giriş, veya girişim, entrepreneur

sözcüğü girişimci, entrepreneurship te girişimcilik manasında kullanılmaktadır.

Daha önceleri ülkemizde girişim manasında Arapça kökenli teşebbüs, girişimci

manasında ise müteşebbis kelimeleri kullanılmakta; müteşebbis teşebbüste

bulunan kişiye verilen bir isimdir.

Girişimciyi, “kaynaklar konusunda öngörüde bulunarak işi planlayan, insan

kaynaklarını örgütleyerek girdilerin işlenmesini sağlayan ve elde edilen çıktıyı

da kârlılık oluşturacak şekilde müşterilerin kullanımına sunma becerisini

gösteren kişi” seklinde tanımlamak da mümkündür. Buna göre girişimci emek,

teknoloji, sermaye ve doğal kaynaklar olarak sayılan üretim faktörlerini en

güncel teknik yöntem ve bilgilerle analiz edip bir araya getirerek mal imal eden,

hizmet sunan, ticaret yapan şahıs olarak ön plana çıkmaktadır. Bygrave ve

Hofers ise girişimciyi, "fırsatları algılayarak, fırsatlar doğrultusunda işletmesini

şekillendiren kişi" olarak tanımlamıştır (Mueller ve Thomas, 2001, Aktaran,

Çetinkaya, 2011). Girişimci, bir ülkenin gelişme hızını belirleyen etkili sosyal

aktörlerden biridir (Wennekers, 2005; Friss vd., 2004, Aktaran, Çetinkaya,

2011).

Girişimci, bir iş kurmak ve işletmek için risk alma arzusu yüksek olan kişidir.

Girişimci, kazancı bol olabilecek bir fırsatı keşfedip, riski üzerine alarak fırsatı

paraya çevirmek için harekete geçen kişidir. Girişimci (müteşebbis), kar

sağlamak amacıyla işletmeyi kuran, harekete geçiren ve çalıştıran kişidir.

Girişimci, başkalarının ihtiyaçlarını karşılayacak mal ve hizmetlerin ortaya

konulması için üretim faktörlerinin tedarikini ve bu faktörlerin üretim sürecine

dahil edilerek dönüştürme işini gerçekleştiren kişidir. Diğer bir ifade ile

girişimci, toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmeti üreterek veya ticaretini

yaparak maddi ve manevi kazanımlar elde etmeyi hedefleyen kişidir. Daha geniş

bir açıklaması ise kendi işini kurmayı düşünen ve harekete geçen, bulduğu iş

fikirlerinin uygulanabilirliğini araştıran planlayan ve çalışmaları yapan ve risk

alabilen kişiler ancak bu hedefe ulaşabilir. Aynı zamanda girişimcilik fikirlerini,

kabiliyetlerini ve bilgilerini bir araya getirerek kendi işini kuran kişi de girişimci

olarak tanımlanabilir.

Genel bir ifadeyle girişimcilerin ticari mali ve sınai faaliyetlerini

gerçekleştirmek için kurdukları ekonomik kurum ve işletmelere girişim adı

verilir. Başka bir tanıma göre girişim “belli bir adı, unvanı, bir çalışma birimi,

belirli bir sermayesi ve belirli bir organizasyon sistemi olan ekonomik birimdir”

(Parıltı ve Aydıntan, 2008, Aktaran: Çetinkaya Bozkurt, 2011). Çoğu zaman

aynı anlamda kullanılsa da girişim ile işletmenin aynı olmadığının da bilinmesi

gerekir. Girişim, “belirli bir yasal, finansal, örgütsel ve ekonomik özelliğe sahip

kuruluştur” (Sabuncuoğlu ve Tokol, 2001, Aktaran: Çetinkaya Bozkurt, 2011).

İşletme ise, daha çok fabrika ya da satış mağazası gibi mal veya hizmet üreten

ya da pazarlayan teknik birimler olarak belirlenmektedir (Çetinkaya Bozkurt,

2011). Başka bir deyişle girişim bir veya birden fazla işletmeye sahip olabilen

bir kuruluşlar olarak belirtilirken, Örneğin Pektim Petrokimya Anonim Şirketi

birçok işletmesi olan bir girişim; buna bağlı plastik işleme fabrikası ise bir

işletmedir. Girişim kavramı; kâr veya başka biçimlerde fayda sağlamak

amacıyla, ücret karşılığında satmak için mal veya hizmet üretmek, ya da fonlar

sağlamak üzere kurulan, hukuki ve finansal kişiliğe sahip, devamlı nitelikte bir

yapı olarak tanımlanır (Tutar ve Küçük 2003, Aktaran: Çetinkaya, 2011). Bu

tanımların biri birinden farklı yönleri olmasına rağmen, yinede bütün tanımların

genel olarak bazı ortak noktaları olduğu söylenebilir. Bu noktalar, fırsatları

yakalama, risk alma, yenilikçi olma, yeni bir iş kurma ve yeni ürün üretme vb.

yönler olarak sayılabilir. Son olarak genel ve kapsamlı bir girişimci tanımı

yapacak olursak: (Tekin, 2009)

Girişimci, pazardaki fırsat ve gelişmeleri görüp toplumun ihtiyaç duyduğu

ürünleri üreterek, hizmetleri sunarak veya ticaretini yaparak, maddi-manevi

kazanç sağlamayı hedefleyen, bu amaçla kendi işini kurmak için harekete geçen

ve iş fikrini gerçekleştirmek için araştırma, planlama, organizasyon ve

koordinasyon çalışmalarını yapan, sonuçta girişimci; gerekli bilgi-beceri, işyeri,

eleman, makine-ekipman v.b. işletme girdileri ile finansman kaynaklarını bir

araya getirerek, kendi işini kuran kişidir.

Bu tanımlardan hareketle Grişimin özelliklerini aşağıdaki gibi belirtmek

mümkündür:

• Girişimin amacı, kazanç ve kâr elde etmektir.

• Girişim, ücret karşılığında satmak üzere mal veya hizmet üretir veya

fonlar sağlar. Bu özellik, girişim olmanın olmazsa olmazıdır.

• Girişimin dört temel işlevi; üretim, pazarlama, satış ve bu üç işlevin

yerine getirilmesi için gerekli olan finansmandır.

• Girişim, hukuki bir birimdir. Tüzel kişiliğe sahip bulunan girişim,

sahiplerinden ayrı bir kişiliğe sahiptir. Çalışmalarını bu kişilik altında

yürütebilecek, hak ve yükümlülükleri üstlenir.

• Girişim, finansal bir birimdir. Girişim kendisine ait olan varlıkları ve

bunların karşılandığı öz ve yabancı kaynaklara sahiptir.

Girişimci olmayı düşünen veya ben girişimci olabilirim diyen kişilerin ilk

yapacakları iş kendilerini analiz etmekle başlar. Çünkü kişiyi en iyi bilen onu

yapan ve kendisidir. Bu sebeple kendisi için bir SWOP analizi yapmaktır.

Girişimde bulunmayı düşünen kişi, önce girişimciden olması gereken

özelliklerin hangilerinin kendisinde var olduğunu veya olmadığını tespitle işe

başlamalıdır. Ters açıdan bir girişimcide olmaması gereken özelliklerin

kendisinde var olup olmadığı araştırması gerekir. Daha sonra girişimci

kendisinde tespit ettiği eksiklikleri gidermek için gerekli girişimcilik ve

işletmecilik eğitimleri almalı takviye olarak başarılı girişimcilik hikayeleri

okuyarak gerekli dersleri çıkarmak gerekir. En sonunda iş fikrine uygun bir iş

tecrübesi yaşamak için kısa süreli dahi olsa bir işe girmelidir. İş dünyasına giriş

yollarının başında teşebbüs faaliyetleri gelir. Günümüzde büyük işletme olarak

bilinen bütün işletmeler başlangıçta küçük bir teşebbüsle işe başlamışlarıdır.

Girişimci ile ilgili dört temel unsur vardır: Fikir süreci, hayata geçirmek için

harcaması gereken çaba, çaba sonucu ortaya çıkacak riski üstlenme ve bu riskin

getirisi veya götürüsüne yönelik beklentidir. Girişimcinin taşıması gereken

özellikler kitabın ilerleyen bölümlerinde daha da ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

4.2.1.2. Girişimcilik Kavramı

Literatür taraması yaparken girişimcilik kavramına ait tek bir tanımın olmadığı

görülmektedir. Bu da girişimciliğin bir çok yönü ve sürekli değişen bir kavram

olduğunu göstermektedir. Girişimcilikle ilgili farklı yazarların tanımlamalarına

bakıldığında girişimcilik ile ilgili tanımlarda en çok kullanılan kelimeler; (AÖF

yayını) başlatma, bulma, fikir üretme, yeni işletme, yenilik, yeni ürün fikirleri,

yeni pazarlar, fırsatların peşinde koşma, risk alma ve riski yönetme,

belirsizlikleri belirli hale getirme, para kazanma fikri, kişisel tatmin, üretim

kaynaklarının yönetimi, katma değer sağlama, büyüme arzusu, sahiplik,

sorumluluk, yetki ve strateji oluşturmadır. Girişimcilik, “değer oluşturmak ve

katkı yapmak için, kâr amacı güden yeni bir işletme kurma veya büyütme ve

yeni bir mal veya hizmet ortaya koyma sürecidir” (Bird, 1989). Bir başka tanıma

göre girişimcilik “bir fırsat algılama ve o fırsatı ele geçirmek için bir

organizasyon ortaya koyma faaliyetidir” (Mueller ve Thomas, 2001, Aktaran,

Çetinkaya, 2011,5). Girişimcilikle ilgili bu tanımlara göre, girişimcilik kavramı

yenilik içeren, risk üstlenilmesi gereken bir olgu şeklinde tanımlanmaktadır.

Günümüzün modern işletmecilik anlayışına göre hareket eden işletme

yöneticileri girişimcilik kavramını, yenilik, esneklik, dinamiklik, risk alma,

yenilikçilik ve gelişim odaklı olma gibi kavramlarla açıklamaktadır (Kutanis ve

Hancı, 2004, Aktaran: Çetinkaya, 2011,5).

Geçmişte daha çok kâr amacı ile kendi işini kurma ve büyütme olarak

tanımlanan girişimcilik günümüzde daha çok risk alma, yenilikleri yakalama,

fırsatları değerlendirme ve bunları hayata geçirme süreci olarak

tanımlanmaktadır. Girişimcilik kavramı değişik dönemlerde farklı açılardan

inceleme konusu olmuştur.

Fransız iktisatçı Jean Baptiste Say’dan itibaren girişimcilik dördüncü üretim

faktörü olarak genel kabul görmüştür. Böylece klasik üretim faktörleri olan

emek, sermaye, doğa faktörlerine girişimcilik de eklenmiştir. Girişimcilik

konusu sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile birlikte, gerek ulusal

gerekse de uluslararası boyutta gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler düzeyinde

daha dikkat çekici bir hale gelmiştir (Börü, 2006, Aktaran: Çetinkaya, 2011,7).

Girişimcilik, yaşanılan ortamda bulunan fırsatları değerlendirmek, ilgili projeler

oluşturmak, oluşan projeleri uygulama alanına taşıyarak üretimde bulunmak ve

insan hayatını kolaylaştırma becerisine sahip olmaktır.

Girişimcilikle ilgili çevremizde veya basın yayın araçlarında çok sayıda

girişmcilik hikayelerinden bahsedilmektedir. Bunlardan bir kaçı gezgin

kütüphaneci, tarlada balık yetiştiren adam, yemek sepetim com vb. sayılabilir.

Yeni işletme kuran veya yeni girişimde bulunan kişiler piyasadaki işletme

sayılarını arttırmakta, rekabeti kızıştırmakta ve bu durum müşterilerin işine

gelmektedir. Aynı zamanda müşterinin istediği anda ve istediği fiyattan daha

kaliteli mal ve hizmetlerin sunulmasına neden olmaktadırlar.

4.2.1.3. Girişimci ve Girişimcilikle İlgili/Benzer Kavramlar

Genellikle sermayedar, işadamı, işveren, tüccar, esnaf yönetici, lider, koç,

teknisyen, teknokrat ve girişimci kavramları birbirlerinin yerine kullanılmakta,

açık ve kesin tanımlarının yeterince bilinmemesinden dolayı kavramlar

karıştırılmaktadır. Bu kavramların çok yakın ilişki içinde olması ve benzerlikler

göstermesi birini diğerinden ayırmayı zorlaştırmaktadır. Ancak tüm zorluğa

rağmen söz konusu kavramları birbirinden ayırmak ve açıklığı kavuşturmak

gerekmektedir.

• Sermayedar Girişimci Ayırımı

Sermayedar, girişim için gerekli olan iktisadi ihtiyaçları para koyarak karşılayan

kişidir. Koyduğu paranın karşılığı olarak faiz alır. Girişimcilik ile para

sahipliğinin birbirinden kesinlikle ayrılması gerekmektedir. Çünkü girişim

kavramı, paranın varlığından çok yeni ürün ve üretim tekniklerini, geniş bir

öngörüsü yada değişen şartlara uyum yeteneğini ifade eder. Bu nedenle,

girişimcilik yeteneklerine sahip olan fakat yeteri kadar sermayesi olmayan

kişiler potansiyel birer girişimci olarak tanımlanmaktadır (Çetinkaya Bozkurt,

2011,7). Girişimcinin payı ise kardır.

Uygulamada sermayedar fiilen yatırıma giriştiği ve işletmesinin kurucusu

olduğundan girişimci ile karıştırılmaktadır. Oysa girişimcilik, risk alabilme,

dinamizm, mucit vb. özellikler gerektirmektedir. Her sermaye sahibinde bu

özeliklerin bulunması beklenemez. İstikrarlı bir gelişme sağlayan kazanç

sermayedar için yenilikler meydana getirmekten, riske girmekten, yeni başarılar

peşinde koşmaktan daha çekici olabilmektedir (Müftüoğlu ve Durukan, 2004).

• Yönetici Girişimci Ayırımı

Yönetici işletmeyi profesyonel olarak yöneten kişidir. Profesyonel yöneticinin

yönetim branşı, alanı, mesleğidir. İşletme sahibi işletmenin yöneticisi

olabileceği gibi kendinin dışında işletmenin yönetilmesi için bir başka kişiyi

işletmeyi profesyonel olarak yönetilmesine yönelik atama yapabilir. Günümüzde

işletmelerin profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmesi bir zorunluluk halini

almıştır. Fakat bu tarz yöneticiler işletmeyi profesyonel olarak planlarken,

organize ederken, yönetirken risk altına girmezler, kar veya zarara ortak

olmazlar. Yani yönetici belirli bir ücret karşılığında yönetim fonksiyonunu

(planlama, organizasyon, koordinasyon, yürütme ve kontrol) işletmenin sahibi

adına işletmeyi yönetirler. Yönetici eldeki mevcut makine ve insan gücü

kaynağını en etkin şekilde organize ederek işletmenin amaçlarına ulaşması için

yönetim görevini yerine getiren ve yürüten kişidir. Girişimci ise bir iş fikri olan

o fikir çerçevesinde işletmeyi kuran çalıştıran, verdiği kararlar neticesinde kar

veya zarara katlanan, riski göze alan, işletmenin sahibi veya ortağı olan kişidir.

Her girişimci aynı zamanda kurduğu işin yöneticidir. Bazı yöneticilerde de

girişimcilik özelliği bulunabilir. Bu girişimci özelliği olan yöneticiler işletmesini

belirsizlik ve risk altında başarıya ulaştırabilir. Eldeki kaynakları hedefleri

doğrultusunda hareket ettirebilen kişiye girişimci, yönetici ise işletme sahibi

adına hareket etmeye çalışan kişisidir. Girişimciler, normal yöneticilik

standartlarının dışında artı kişisel özelliklere sahiptirler. Yani girişimci

gelecekte, yönetici ise geçmişte yaşar.

• Lider Girişimci Ayırımı

Liderlik belirli bir hedefe yönelik olarak organize olan bir grubu etkileme

sürecidir. Liderlik ise kendi dışındaki kişileri belirli bir amaç doğrultusunda

motive ederek çalıştırabilme gücüdür. Resmi bir gücü (makamı/yetkisi) olmadan

da bir grup insanı peşinden sürükleyebilen kişiye lider denir. Liderliğe insanları

etkileme sanatı da denebilir. Liderlik, bulunduğu her pozisyon için

çevresindekilerini etkileye bilme becerisidir. Girişimcilik ile liderlik bir birine

yakın kavramlardır. Bir çok açıdan birbirine benzemektedirler. Girişimcide

fikirlerini hayata geçirme ve yenilik konusunda etrafındakilere veya sermaye

sahiplerine liderlik edebilmektedir. En ideal durum lider girişimcilik özelliğidir.

Bu iki özellik birlikte bir kişide bulunursa o kişinin yapacağı girişim faaliyetinin

başarıya ulaşma şansı yüksektir.

• İşveren/Patron Girişimci Ayırımı

Girişimcilikle karıştırılan kavramlardan biri, hukuki bir kavram olan “işverendir.

Yine benzer kavramlardan biri de “patron” dur. Patron, girişimci olabileceği gibi

sermaye sahipliği, işveren ya da yöneticilik kavramlarının yerine de

kullanılabilir. Bir diğer kavram olan “sermayedar”, aslında para sahipliği

anlamına gelmez. Mal ve hizmet üretimi için kullanılan üretim araçlarını ifade

etmede kullanılan bir kavramdır. Girişimcilik ise, tüm bunlardan farklı olarak

“devamlı risk almak suretiyle diğerlerinin göremediği ya da cesaret edemediği iş

fırsatlarını değerlendiren kişidir” (Müftüoğlu ve Durukan, 2004).

• Yatırımcı Girişimci Ayırımı

Yatırımcı sadece kendi karını ekonomik faydasını düşünür ona odaklanır. Fakat

Girişimci tüm paydaşların (müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler, ortaklar, toplum

ve ülke vb.) iktisadi ve toplum menfaatlerini dengede tutmaya çalışır. Bu açıdan

girişimci yatırımcıdan daha fazla risk alan kişidir. Yatırımcının hedefinde daha

çok para kazanmak var iken girişimcinin hedefinde hem para hem de toplum

menfaatleri ön plandadır.

• Tüccar Girişimci Ayrımı

Ticari bir işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten ve ticaret siciline kayıt

yaptıran kişiye tüccar veya tacir denir. Tacir olabilmek için kurulan işletmeyi

ilgili makamlara bildirmek, kayıt ettirmek gerekir. Daha sonra da kanunen

tutmak zorunda olduğu defterleri tutarak ticaret yaparlar. Girişimci tacirden daha

geniş kapsamlıdır.

• Esnaf Girişimci Ayrımı

Küçük sermaye ile iş kuran ve esnaf odalarına kayıt yaptırarak kendi emeği ile

kendi hesabına bağımsız çalışan kişilere esnaf denir. Sermayeyi az, emeği çok

katan yerel çapta iş yapan kişilere esnaf adı verilir. Bunlar genellikle küçük boy

girişimde bulunurlar. Fakat girişimciler daha geniş bir bakış açısıyla olayalara

yaklaşarak belki başlangıçta yereldirler, fakat zamanla global hale gelebilirler.

• Koç Girişimci Ayrımı

Koçlar daha çok işi uygulamalı olarak başkalarına öğreten ve iş süreçlerini

yöneten idareci tipidir. Yani koç, işin tam ortasında yer alan, örnek olan ve

göstererek işi yönetmeye çalışan kişidir. Koçlukta risk yok yöneticilik var,

girişimcilikte ise hem risk alma hemde çalışanları motive ederek hedefe

yöneltme vardır.

• Teknisyen Girişimci Ayrımı

Teknisyen, iş yapan, sorun çözen, bugünü yaşayan, işin kolayına kaçan,

mevcutla iktifa eden kişidir. Teknisyene göre işlerin hayal edilmesi değil

yapılması gereken durumdur. Girişimci ise vizyon sahibi yarını yaşayan,

değişime açık, muhtemel fırsatları yakalayan kişidir.

• Fabrika Müdürü Girişimci Ayrımı

Fabrika müdürü fabrikası ile ilgilenir. Fabrikadaki sorunları çözmeye çalışır.

Fabrikanın tasarımı, düzenlenmesi, kapasitesi, otomasyonu, çalışanlar, üretim ve

mamul ile ilgili kararlar verir. Girişimci ise hem fabrika, hemde fabrikanın

dışındakilerle ilgilenir ve önemli kararlar alır.

• Mentör Girişimci Ayrımı

Mentör danışılan, danışan kişiye yol gösteren fakat işin yapılmasına karışmayan

kişidir. İşle ilgili kurmay pozisyonda bulunan kişidir. Girişimci hem kurmay

hem komuta pozisyonundadır. Futbolcu için teknik adam ne ise işi yapan içinde

odur. Sahaya çıkıp futbol oynamaz fakat oyunla ilgili taktikler verir. Girişimci

gerekirse sahanın içinde de dışında da görev alır, kararlar verir.

4.2.2. Girişimcilerin Özellikleri

Girişimcilerin taşıdıkları kişilik özellikleri ile ilgili birçok farklı görüş

bulunmaktadır. Girişimci için gerekli en önemli 3 ayak vardır: Kabiliyet, Cesaret

ve Bilgidir. Bu üç faktör birlikte bir kişide toplanırsa o kişinin girişimci olması

kaçınılmazdır. Yani Akıl (mantıksal zeka), gerekli bilgi ve geleceğe yönelik

doğru planlamayı rasyonel olarak yapmayı gerektirir. Kalp (duygusal zeka) ise

girişime duyguları, hisleri, heyecanı katabilmeyi gerektirirken Aksiyon ise akıl

ve kalbin birleşiminden meydana gelen sinerjiyi açığa çıkarma faaliyetidir.

Girişimci aksiyon adamıdır, eski ile yeniyi harmanlayıp herkesin bakmadığı

yönden olaylara bakıp bambaşka yenilikler ortaya çıkarır. Girişimci kişi geçmiş

ile geleceği şimdide birleştiren kişidir. Bu üçünden biri bir girişimcide eksik

olması demek girişimin noksan olmasına neden olur.

Değişik araştırmacılar tarafından girişimcilerin temel özellikleri olarak kendini

bilen, meraklı, inatçı, sabırlı, lider, yenilikçi, buluşçu, vizyoner, risk alan,

değişim odaklı, fırsatlara odaklanmış, mantıksal ve sosyal zekaya sahip

oldukları belirtilmiştir. Bunların yanında girişimcilerin sahip olduğu özelliklerle

ilgili olarak, gelişmiş iletişim becerisi, proaktiflik , yüksek başarı güdüsü ve

kararlarında ısrarcı olma da yer almaktadır. (Hisrich vd., 2005; Hitt vd., 2005;

Küçük, 2005, Daft, 2005).

İş kurmayı düşünen insanların girişimcilikle ilgili olarak olumlu ve olumsuz

yönleri veya özellikleri bulunur. İyi bir girişimcide bulunması gereken ve

gerekmeyen bu özellikler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. (Özcan-Taş,

2010:585)

Tablo 1: Girişimcide Bulunması Gereken ve Gerekmeyen Özellikler

Olumlu özellikleri Olumsuz özellikleri

Cesur, girişken, atılgan, öne çıkan ve sempatik Korkak, çekingen, yanlış

yapmaktan korkan, itici

Proaktif, tedbirli, önleyici, temkinli davranan Reaktif, sonradan müdahale

eden,

Gerçekçi, verilerle hareket eden, danışan- Hayalperest, maceracı, burnunun

dikine giden

Esnek, durumsal yaklaşım sergileyen -Katı, klasik, otoriter yaklaşım segileyen

Amaç, sürece odaklanabilen - Sonuç odaklı, sadece paraya endeksli

Babacan, öncü, lider, vizyon sahibi, idealist -Taklitçi, takipçi, gündelikçi,

Esnaf, ticari zekaya sahip olan - Memur zihniyetine sahip olan

Paraya hükmeden, hesabını bilen - Paranın esiri, hesapsız hareket eden

Öğrenme ve kendini geliştirme arzusu olan -Mevcutla iktifa eden, gelişmeye

kapalı

Güvenilir, Doğru sözlü, dürüst ve sözünün eri olan- Güven duyulmayan,

verdiği sözü tutamayan, unutan biri olan

Özverili, düzenli, sistemli planlı çalışan- Düzensiz, plansız, dağınık bir yapısı

olan

Özgüvenli, iyimser, müspet düşünen - Kötümser olumsuz düşünen, pısırık

Riski seven, sorumluluk duygusu olan - Riskten, sorumluluktan kaçınan,

sağlamcı

Sorun çözen, çözümün parçası olan- Sorun çözmeyi sevmeyen,

Kendi işinin patronu olmak isteyen Limitsiz yaşama arzusu olan

Azimli, sabırlı, mücadeleci, çalışkan Hırslı, Aceleci, sabırsız, uçlarda gezinen

Hızlı düşünen, hislerine güvenen Yavaş düşünen, hislerine güvenmeyen

Doğru işi yapan, yaptığı işe fark katan İşi doğru yapan, söylendiği gibi

yapan

Hareketli, enerjik, dinamik, aktif Hareketsiz, pasif

İnsan ilişkileri, iletişim becerileri yüksek İletişim kuramayan ve geçimsiz

olan

Yenilik ve değişime açık Statükocu, değişime kapalı

İnsiyatif alabilen İnsiyatif kullanamayan

Az konuşan çok düşünen Çok konuşan az düşünen

Dirayetli, zorluklara katlanabilen, ısrarcı Dayanıklılığı zayıf, çabuk vazgeçen

Bugünün işini yarına bırakmayan İşleri hep erteleyen

Bir işi bitirmeden diğerine başlamayan Birden çok işe el atan ve

bitiremeyen

Analitik, çok yönlü düşünebilen, ayrıntılara dikkat eden Tek odak noktasına

göre veya yüzeysel düşünen

Kararlı, belirsizlikler altında hızlı karar verebilen Kararsız,belirsizlikdurumunda

karar vermede zorlanan

Dışa dönük sosyal yönü kuvvetli İçe dönük asosyal olan

Kendine hakim, sakin, olayların önünde giden Öfkeli, telaşlı, olayları

geriden takip eden

Yukarıdaki tabloya bakarak girişimde bulunacak kişiler, bir girişimcide

olmaması gereken bir veya birden fazla özellik varsa girişimden vaz geçmek

yerine o olumsuz yanlarını olumluya çevirmek için çalışmalıdırlar.

Girişimciler mucit ve yenilikçidirler, değişimlere direnç göstermezler ve hatta

değişimin şartlarını kendileri hazırlarlar, hayalgüçleri kuvvetlidir fakat

maceraperestler gibi karanlığa gözü kapalı girmezler, kurumsal büyümeye önem

verirler, vizyon sahibidirler, stratejisttirler, planların hayata geçirilmesi

konusunda başarılıdırlar. Herkesin bakmadığı yönden bakarak fırsatları görüp en

iyi şekilde değerlendiren kişilerdir. Bireysel sorumluluk duygusunun yanında

diğergamlık duygusu da taşırlar. Risk almaktan korkmazlar, bağımsız karar

alabilme özellikleri vardır, misyon ve vizyon sahibidirler. Başarısızlıklarından

ders çıkararak tecrübelerini geliştirirler ve liderlik potansiyellerini ortaya

çıkararak yol alırlar.

Girişimciler, mevcut durumdan tatmin olmazlar, hangi işe girseler mutsuz

olurlar, idealisttirler, ideallerine ulaşmak için hedefleri vardır. Çevre ve aile

ortamı onları girişimci olmaya iter. Başarılı olmuş girişimcilerin ortak özellikleri

vardır. Bu kişilerin çok meraklı, araştırıcı, tutkulu, içten yanmalı (kendi kendini

motive edebilen), dürüst, çalışkan, cesur, atılgan ve olaylara durumsal

yaklaşabilen özellikler gösterdiği söylenebilir. Literatürde yer alan girişimcilikle

ilgili her kadın ve erkek girişimcide bulunması gereken temel özellikleri

maddeler halinde yazacak olursak;

• Vizyon sahibi olması

• Başarma ihtiyacı hissetmesi

• Oto kontrol gücü olması

• Risk alma eğiliminde olması

• Bitmeyen bir çalışma arzusu taşıması

• Özgüven sahibi olması

• Hataları kabullenebilmesi

• Mucit, kaşif ve yenilikçi olması

• Bütün İhtimalleri hesaba katabilmesi

• Aile ve çevresine karşı duyarlı olması

Bunları sıra ile açıklayacak olursak;

1.Vizyon: İş fikrini hayata geçirme faaliyetine bir sistem yaklaşımı ile bakarlar

ve uzun vadeli planlar yaparlar. Vizyoner girişimci, sürekli bir tutku ile

belirlemiş olduğu vizyonu doğrultusunda hareket eder. Bazı icatlar ihtiyacın

şiddetinden bazıların da kazaen ortaya çıkmışlardır. Her halükarda bu icatları

büyük fırsatlara çeviren vizyoner girişimciler vardır.

2.Başarma İhtiyacı: Başarma motivasyonu zorluklarla mücadele etme,

yetenekler yönünde kendine güven, kişisel gelişim sağlama, rekabetçilik,

kaynakları yönetme, yüksek standartlara ulaşma olarak düşünülebilir (Raab’ vd.,

2005).

Mc Clelland'a göre, yüksek başarı ihtiyacı, bireylerin girişimci davranışlarda

bulunmasına neden olur. Bazı çalışmalar başarı ihtiyacı ve girişimcilik arasında

ilişki olduğunu gösterirken bazıları bunun aksini ortaya çıkarmaktadır (Hisrich

ve Peters, 1985).

Girişimciler yüksek iş başarısı güdüsü etkisindedirler. Bu nedenle kendilerini

başarı ile özdeşleştirme ve başarı ihtiyaçlarını tatmin etme eğilimindedirler.

Girişimcilerin başarı güdülerini inceleyen Stormer ve arkadaşları (1999) da

yüksek başarı güdüsünün yöneticiler ve üniversite örgencilerine kıyasla

girişimcilerde daha yüksek olduğunu bu yüzden başarı güdüsünün esasen bir

girişimcilik özelliği olduğunu belirtmektedirler. Girişimci ruhuna sahip kişilerin,

en belirgin özellikleri, başarı arzularının yüksek olmasıdır. Bu tip insanlar, rutin

işlerden pek hoşlanmazlar, yeni fikirler oluşturmayı tercih ederler.

3.Oto Kontrol Hissi: Kontrol hissi bir bireyin hayatındaki ödülleri ve cezaları

algılamalarını ifade etmektedir. Oto kontrol hissine sahip bireyler, kendi

hayatlarının gidişatını kendilerinin kontrol edebilme yeteneğine sahip

olduklarına inanmaktayken, dış kontrol hissine sahip bireyler de hayatın

olaylarının dış faktörlerin (şans, talih, kısmet v.b.) sonuçları olduğuna

inanmaktadırlar (Koh, 1996). Brockhaus ve İçsel kontrol, Rotter (1966)

tarafından karakteristik bir girişimci özelliği olarak, kabul edilmiştir. İçsel

kontrole sahip olduğunu düşünen bireyler diğerlerinin aksine şansa ya da

kısmete inanmak yerine hayatlarında başlarına gelen her şeyden kendilerinin

sorumlu olduğuna inanırlar.

Oto kontrol hissi yüksek olan girişimciler başarısızlık durumunda başkalarını ve

çevresindekileri suçlamazlar herşeyi kendileri üstlernir.

4.Risk Alma Eğilimi: Bir kişinin risk alma eğilimi belirsiz karar verme

şartlarında şans almaya doğru eğilimi olarak tanımlanabilmektedir. Mill (1984)

risk alma eğilimini girişimcileri idarecilerden ayırmada anahtar faktör olarak

ileri sürmüştür. Diğerleri girişimcilik fonksiyonunun öncelikle risk ölçümü ve

risk almayı kapsadığını ifade etmektedir.

Girişimci kişilik özelliklerinden en önemlisi risk alma eğilimi ya da risk almaya

yatkınlıktır. Girişimcilikte de risk almaya yatkın olmak, finansal açıdan zarar

tehlikesini ve sosyal açıdan da başarısızlığı göze almak demektir. Girişimcilik

anlamında insanları risk almaya yönelten veya alıkoyan birçok faktör vardır. Bu

faktörler, kişiden kişiye göre değişir ve bunları genellemek oldukça zordur.

Örneğin, kişinin en yakın çevresinin (Anne-baba ve yakın akrabalarının) etkisi,

yetişme tarzı, eğitimi, kendi iç dinamikleri ve cinsiyeti gibi faktörler risk almaya

yatkınlık özelliğini belirleyen faktörlerden bazılarıdır (Kayalar ve Ömürbek,

2007).

Araştırmacılar risk alma davranışını değişik kategorilerde ele almışlardır.

Örneğin, Mc Clelland (1961) girişimcide risk alma eğiliminin temel nedeninin

başarı motivasyonu olduğunu bulmuştur. Ray (1986) ise, risk alma eğilimi ile

saygınlık kazanma eğilimi ara sında, bir ilişki kurmuştur. Diğer bazı

araştırmalarda da girişimci orta düzeyde risk alma eğiliminde olan biri olarak

kabul edilmiştir göre, yeni bir riske girmek, girişimcinin enerjisinin ve

zamanının çoğunu alır.

5.Bitmeyen Bir Çalışma Arzusu: Girişimciler belirlemiş oldukları hedeflere

ulaşmak için aralıksız, bıkmak ve usanmak nedir bilmeden uzun vadeli çalışma

arzusu taşırlar. Belirli bir çalışma süreleri yoktur. Bazen veya çoğu zaman

sabahlara kadar işyerinde hesap yaptıkları görülür. Onlar için mesai kavramı

yoktur. Hafta içi veya hafta sonu fark etmez sürekli çalışırlar. Bu çalışma arzusu

onları her alanda karar almaya ittiği için birden çok kişi olmaya zorlar. Bir çok

kişinin yapacağı işleri tek başına veya az sayıda kişi ile yapmaya çalışır. Bunun

için gerekli olan enerjinin kendisinde var olması gerekir. Yani her girişimci

başarı için gerekli olan şey yüksek seviyede enerji ihtiyacıdır. Bu kendi içinden

gelmiyorsa takviyelerle gitmesi mümkün değildir.

6.Özgüven Sahibi Olması: Girişimciler başarıya ulaşmak için kendi

yeteneklerine güvenirler. Özgüven sahibi insanlar, zor durumlarda korkusuzca

ve kendilerinden emin bir şekilde karar verirler. Özgüven sahibi kişiler krizleri

fırsata çevirebilirler. İşe başlamadan önce insan bilmediği bir işe kalkısırsa

tereddütler yaşar. Özgüvenli bir girişimci, bu tereddütleri o işi iyi bilmesi ve iyi

planlaması ile fırsata çevirir. Özgüvenli girişimciler, ne yapmak istediklerini iyi

bilirler ve arzuludurlar. Bu sebepten dolayı girişim işinin yüzde ellisini halletmiş

demektir.

7.Hataları Kabullenebilmesi: Hatasız insan olmaz her insan hata yapabilir.

Burada önemli olan hatadan dönebilmek ve hatadan dersler çıkarak daha iyi işler

yapabilmektir. Hatalı sonuçlar çıkınca yılmadan tekrar denemeler yapabilmektir.

Edison’un yaptığı gibi bilmem kaç denemeden sonra hedefine ulaşması

gösteriyor ki hataların onu yolundan döndürememesi başarı için önemli bir

faktördür. Hataların başarıya ulaşma yollarının sayısını azaltığı fikri ile sürekli

yeniden deneyerek başarılı olunacağı düşünülmelidir. İşler yolunda gitmediği

zaman morellerini bozarak şoke girmezler. Morellerini yüksek tutarak yeni

tecrübeler edinmeye çalışırlar.

8.Mucit, Kaşif ve Yenilikçi Olması: Mecburen girişimciler yeni ürünler, yeni

fikirler, yeni alanlar geliştirmek zorunda kalırlar. Çünkü herkesin bakmadığı

yönden olaylara bakabilmek için yenilikçi, keşfedici ve mucit olmaları gerekir.

Bir girişimcide bulunan icat, kesif, yenilik özelliği, başarılı olmuş girişimcilerin

ortak özelliğidir.

9.Bütün İhtimalleri Hesaba Katması: Girişimci iş fırsatını görüp bütün

ihtimali hesaplayarak iş kurar. Buna rağmen hesaplayamadığı durumlarla

karşılaşınca onu çözmek ona zevk verir. Bu belirsizlik ortamında hareket etmek

değil belirsizlikleri belirli hale getirme çabasıdır. Bütün alternatiflerin hesaba

katılmasıdır. Başarısızlık veya risk durumunda yeni çözümler üretebilen

girişimciler başarıyı kovalayabilir.

10.Aile ve Çevresine Karşı Duyarlı Olması: Ebeveynlerin çalışma

durumlarıda çocukların girişimciliğe yatkın olup olmadıklarını ifade eder.

Ebeveylerinden sadece biri kendi işinde çalışıyor, diğeri çalışmıyor; sadece biri

başkasının işinde çalışıyor, diğeri çalışmıyor; her ikisi de kendi işinde çalışıyor;

her ikisi de emekli olduktan sonra kendi işlerini kurdular; her ikisi de başkasının

işinde çalışıyor; sadece biri kendi işinde çalışıyor, diğeri başka işte çalışıyor; her

ikisi de hayatının bir döneminde kendi işinde çalıştı şeklinde çalışma

durumlarından her ikisi de başkasının yanında çalışıyor alternatiflerin dışındaki

durumlar söz konusu ise bu kişilerin çocukları da girişimciliğe ve kendi işini

kurmaya yatkın demektir. Ailenin ve çevresindeki insanların yaşayışları,

kültürleri, örf adetleri girişimcinin kişiliğinin oluşmasına etkisi büyüktür.

4.2.3. Girişimci Olma Sebepleri

İnsanlar çok değişik sebeplerle girişimci olmak isterler. Her girişimci kendine

has bir düşünceden dolayı girişimci olur. Kimisi, patrona kızmak, işten

kovulmak, emeğinin karşılığını alamamak, esnek çalışma arzusu, mevcut işinde

tatmin olmamak, mücbir sebeplerden dolayı, çevresindeki insanlara faydalı olma

düşüncesi, orjinal fikirlerin hayata geçirilme isteği, kariyer alternatifi olarak vb.

çok sayıda sayılabilir. Fakat insanlar genellikle altı temel sebepten dolayı

girişimci olurlar. Bunlar kendi kendinin patronu olmak, yüksek kazanç elde

etmek, iş garantisi sağlamak ve daha iyi bir hayat standardına ulaşmaktır.

1.Sosyal Statü: İşinin patronu veya iş adamı olmak girişimciye, toplum

nezdinde itibarlı bir statü kazandırmaktadır. Kendi kendinizin patronu olma

düşüncesi veya iş adamı olma fikri, iş adamının toplumdaki itibarı gerçekten

insanları kendi işini kurmaya ve girişimde bulunmaya iten önemli bir etkendir.

Düşünün sizden daha üst karar mercii yok. Bütün kararlarınızı serbestçe alıp

uygulama şansınız var. Kendi işinin patronu olma fikri, girişimci olmak ve kendi

işinizi kurmak için çok cazip bir fikirdir. İş adamı olarak tedarikçilerle,

müşterilerle toptancı ve perakendecilerle iletişim kurma işini siz yürüteceğiniz

manasına gelmektedir. Kendi kendinizin patronu olma düşüncesinin avantajları

ve dezavantajları vardır. Avantajları;(Tekin 2009: 45)

• İzlemek yerine liderlik yapmak

• Fikirlerinizi uygulama şansı

• Yeniliğe açık

• Yüksek kazanç beklentisi

• Bağımsız çalışmak

• İş ortamını kontrol altında tutmak

• Emirler verebilmek

Dezavantajları ise;

• Uzun ve düzensiz çalışma saatleri

• Geniş sorumluluklar

• Risk almak

• Gelirin düzensizliği

• Daima finansmanla uğraşma zorunluluğu

• Zaman kısıtı

• Sürekli öğrenme gereği

• İşleri delege edememe

• İdari ve bürokratik işler

• Başarının çalışanlara da bağlı olması

2.Ekonomik Bağımsızlık: Yüksek kazanç elde etmek, sabit bir ücret ile

yetinmemek kişiyi girişimde bulunmaya iter. Bir çok girişimci başlangıçta

zengin olmak veya finansal açıdan çok daha iyi konumda olmak için girişimde

bulunur. Çocuklarının eğitimlerini en iyi okullarda yaptırmak için çok paraya

ihtiyaç olduğunu düşünürler. Yani girişimde başlangıçta çok para kazanmak,

zengin olmak ve ailesini refah içinde yaşatmak düşüncesi yatmaktadır. Bütün bu

söylenenlerin gerçekleşmesi, mevcut iş alanlarında çalışarak istenen yüksek

ücretin alınması mümkün görülmemektedir. Her iş alanının verebileceği

maksimum ücret sınırı vardır. Şu şartlarda bunun üzerine çıkabilmenin tek yolu

var o da kendi işini kurmakla mümkündür.

3.İş Garantisi: Çok kabiliyetli çalışanlara pek çok işletme yüksek ücret ödese

de yine de bir gün işsiz kalabilme düşüncesi onlarda sürekli vardır. Kriz

dönemlerinde işletmeler kalifiye elemanı hemen çıkartmasa da krizin şiddetine

göre belirli bir zaman sonra çıkartmak zorunda kalabilirler. Bu sebeple işten

çıkma işsiz kalma fikri kalifiye elemanı kendi işini kurarak sürekli bir iş

güvencesi elde etme ihtiyacı hissederler. İşten kovulma diye bir durumun söz

konusu olmadığı hiç kimseden emir almadan bağımsız olarak bir işte çalışmak

herkes ister. Japonların geliştirdiği ömür boyu istihdam japonya dışında ancak

kendi işinde mümkündür.

4.Kariyer Alternatifi Olarak: Kariyer planlaması yapan gençler, öğrenciler,

issizler, çalışanlar, yaşlılar, emekliler, ev kadınları, engelliler vb bir çok kesim

kariyer alternatifi olarak girişimciliği görmektedir. Bu kesimler kariyer

alternatifi olarak girişimciliği değerlendirmek istemektedir.

5.Yüksek Hayat Standardı: Hayat standartlarını arttırma ihtiyacı hisseden

insanlar için girişimcilik çok cazip bir iştir. Girişimciye esnek çalışma ve

hayatının kalitesini arttırma imkanı sunmasından dolayı bu yola başvurulur. İşi

belirli bir seviyeye getirdikten sonra yaşanabilir bir hayat için daha fazla zaman

ayırmak ve sosyal, spor ve kültürel faaliyetlere ağırlık vermek isteyenler

girişimci olmak isteyebilir.

6.Bende Varım Demek: Kendini ispatlamak insanın genlerinde vardır. Normal

bir insan kendisi dışındakilere kendini ispat etmek, varlığını ihsas etmek ister.

Bu insanın tabiatında vardır. Hatta kendini aşmak ister. Diğer bir ifade ile

kendini topluma kabul ettirmek ister. Her insan, önce kendini yakın çevresine

kabul ettirmek için bir şeyler yapma ve başarı elde etme ihtiyacı hisseder. O

başarıyı elde ettikten sonra toplumda kabul görür, saygınlığı artar. Herkes

birşeyler yaparak kendini göstermek ister. Kimisi iyi eğitim alarak büyük

makamlara gelir, kendisini öyle kabul ettirir, kimisi de girişimde bulunarak, bir

şeyle icat ederek yakın çevresine faydalı olarak kendini kabul ettirebilir. Eski

Türklerde yeni doğan çocuğa bir kahramanlık göstermeden bir başarı elde

etmeden ad konulmazmış.

7.Topluma Hizmet Etmek: Tüm işletmelerin üç temel amacından biri

çevresindeki topluma hizmet etmek vardır. Her girişimci aynı zamanda bir

işletme sahibi olduğu için onlarında kuruluş gayeleri arasında çevresindeki

insanlara faydalı olma düşüncesi yatar. Girişimciler girişimlerini sadece yüksek

kazanç elde etmek için yapmazlar, bunun yanında insanlara hizmet etmek onlara

faydalı olmakta vardır. Çevresinde veya dünyadaki yardıma muhtaç insan

sayısının çokluğu ve onda da var olan diğergamlık (Empati) düşüncesiyle

girişimci yeni bir işletme kurabilir. Bu şekilde kurulan işletme sayısıda az

değildir. Çevresindeki insanların yardımına koşmak ve onlara iş imkanı

sunabilmek gerçekten insani bir duygudur. Girişimcilerde de bu duygunun

varlığı inkar edilemez.

8.Ülke Ekonomisine ve İstihdama Katkı Sağlamak: İnsanları girişime

yönelten en önemli sebeplerin başında issizlere iş imkanı sunmak gelmektedir.

Onların bakmak zorunda oldukları ailelerine maddi ve manevi destek olma

düşüncesi girişimciyi motive eden önemli faktörlerden biridir. Bir girişimcinin

büyüklüğü, istihdam imkanı sunduğu kişilerin ve ailelerin sayısı ile doğru

orantılıdır. İstihdama çok büyük katkı sağlamasının yanında devlete vergiler

vererek, toplumsal, bölgesel sorunlara çözümler üreterek te katkı sağlamaktadır.

9. Mecbur Kalmak: İşten atılması, başka yapacak bir işin olmaması veya

mevcut işlerin onu tatmin etmemesi kişiyi girişimci olmaya iten önemli bir

sebeptir. Kadın girişimciler için bu mecbur kalış sebebi, eşinin vefat etmesi

aileye bakmak zorunda kalması olarak ortaya çıkar. Bazen de sermayesi olanlar

bu sermayeyi rasyonel değerlendirmek için bir başkasına vermek yerine o

sermaye ile yeni bir iş yeri kurmak zorunda kalması tarzında ortaya çıkar.

4.2.4. Girişimci Olma Şekilleri

1. Yeni Bir İş Kurmak: Yeni bir buluş veya fikri pazara sunma arzusuyla kendi iş fikrine

uygun sıfırdan yeni bir iş kurmak demektir. İş fikrinin hayata geçirilmesi için gerekli

araştırmayı yaparak kendi işletmesini kurmaktır. Bu en çok karşılaşılan veya olması gereken

durumdur. Yeni bir iş kurmak demek yeni mal ve hizmet süreçlerinin teşekkül ettirilmesidir.

Bu iş fikri ve süreçlerle ilgili yeni mamul veya hizmetlerin koruma altına alınması gerekir.

Marka ve patenet tescilleri unutulmamalıdır. İş fikrinin hayata geçirilmesi, işletmenin

kurulması ve devam ettirilmesi tamamen müşterinin beğenisine bağlıdır. Onun için yeni bir iş

kurarken müşteri araştırmasını çok titizlikle yapılması gerekir. Yeni bir iş kuracak olan

girişimci kendisine şu soruyu sorarak işe başlamalıdır. Müşteri benin ürettiğim mal ve hizmeti

neden alsın? Tabiki diğer iki şekilde piyasada uygulanmaktadır.

Günümüz piyasasında çok sayıda örnek mevcuttur. Fakat en iyi örnek olarak

yemeksepetim.com uygulaması verilebilir. Türkiye’nin ilk online yemek sipariş sitesi olup

Türkiyenin bir çok yerinde, KKTC, BAE, ve Rusyada hizmet vermektedir.

2. Mevcut bir işi satın almak veya ortak olmak; çeşitli sebeplerden dolayı var olan bir

işletmeyi satmak zorunda kalan işletme sahibinden işletmenin satın alınmasıdır. Bu işletmede

yapılacak yenilik ve değişikliklerle işletmeyi ileri götürmek hedeflenir. Fakat mevcut bir

işletmenin satın alınması girişimcinin fikirlerini hayata geçirmek için bazı sınırlamalar getirir.

Önce satın alınacak işletmenin durumu çok titiz bir şekilde araştırılmalıdır. Beklenmedik

durumlarla karşılaşılabilir. Buna rağmen sıfırdan bir işletme kurmaktan daha az risklidir. Yeni

bir iş kurmanın riski büyüktür. Mevcut bir işletmeyi satın almak daha avantajlıdır. Çünkü

mevcut işletmenin piyasada müşteriler tarafından bilinirliliği, mal veya hizmetin üretim ve

satışı için gerekli izin ve ruhsatların alınmış olması ve belirli sayıda çalışanın varlığı yeni bir

işletmeye göre çok daha fazla avantajlar sağlar. Aynı zamanda belirli tedarikçileri vardır.

Onlarla çalışmaya devam etmek daha kolaydır. Yapılan iş ile ilgili gerekli kredi temini yeni

işletmeye göre çok daha kolay bulunabilmektedir.

Ülker şirketler grubunun lüks çikolata pazarında lider konumda olan belçika kökenli Godiva

şirketin 2007 yılında satın alınması güzel bir örnek teşkil etmektedir.

3. Franchise (İmtiyaz hakkı elde etmek) satın almak; başarılı olmuş mevcut bir iş fikrinin,

markanın, patentin, işletmenin, mal veya hizmetin dağıtımı, kullanımı veya işletim hakkının

belirli bir süre, şart ve sınırlamalarla yasal ve finansal açıdan tamamen bağımsız olarak ana

şirketten alınması durumudur. Bu yolla piyasaya girmek girişimcinin başarı şansını artırır.

Fakat çok yüksek kazanç elde etmesi durumu söz konusu değildir. Tecrübe edilmiş ve başka

yol ile buna ulaşılması zor olan bir durum söz konusu olduğu için başarısızlık riski çok

düşüktür. Yani mevcut bir işi satın almaktan çok daha az risklidir. Fakat girişimcinin hareket

kabiliyeti sınırlıdır. Ayrıca satın alınabilecek çok sayıda franchise alanı vardır. Hangi

alanlardaki franchise daha karlı veya başarı şansı yüksektir? Bunların belirlenmesi gerekir. Bu

işlemde ana şirkete franchisor, franchise satın alan tarafa ise franchisee denir. İki taraf

arasında bir sözleşme imzalanarak bu işlem tamamlanır.

Klasik metotlarla üretilen dondurmacılığa dayanan MADO, yurt içinde ve yurt dışında çok

sayıda franchise anlaşması yoluyla çok sayıda girişimciye franchise vermiştir. Franchise

vediği yurt içinde 200 den fazla girişim faaliyeti ve yurt dışında da Dubai, Kıbrıs, Hong

Kong, Güney Kore, Bulgaristan, Suudi Arabistan, Avustralya gibi ülkelerde franchise

anlaşması yaptığı çok sayıda şirket vardır.

4. Aileden devralmak: işletmeyi aile reisinin vefat etmesi veya varislerine bırakması sonucu

devralan kişinin işini geliştirmesi şeklinde ortaya çıkar. Miras yoluyla varislerine kalan

işletmeler ya daha ilerilere taşınmaktadır. Ya da işletmenin faaliyetlerini devam ettirememe

gibi durum ortaya çıkar. Devralınan işletmelerin geliştirilmesi ve daha ilerilere taşınabilmesi

durumu devralan kişinin girişimcilik kabiliyetleri ile doğru orantılı olarak cerayan eder.

Devralan şahısta var olan girişimcilik kabiliyetleri işletme sahipliğini devralmasıyla birlikte

ortaya çıkabilir ve ilgili şahıs yeni girişimlerde bulunabilir.