69

İlmi Mercek Eylül 2011

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İlmi Mercek Eylül 2011

Citation preview

Page 1: İlmi Mercek Eylül 2011
Page 2: İlmi Mercek Eylül 2011
Page 3: İlmi Mercek Eylül 2011
Page 4: İlmi Mercek Eylül 2011
Page 5: İlmi Mercek Eylül 2011
Page 6: İlmi Mercek Eylül 2011

İLMİ MERCEK -EYLÜL 2011- SAYI: 87içindekiler

�LM� MERCEK - Eylül 2011-Yayın Türü: Yaygın / Araştırma Yayıncılık adına imtiyaz sahibi: Bedri Edis Yılmaz, Adres: Kayışdağı Mah. Değirmen Sok. No: 3 Ataşehir - �stanbul Sorumlu Yazı �şleri Müdürü: Fatih Hikmet Müftüoğlu, Adres: Kayışdağı Mah. Değirmen Sok. No: 3

Ataşehir - �stanbul Yönetim Adresi: Araştırma Yayıncılık, Kayışdağı Mah. Değirmen Sok. No: 3

Ataşehir - �stanbul Tel: 0 216 660 00 59 Fax: 0 216 660 16 85 Abonelik Tel: 0216 4444441

Matbaa: Seçil Ofset, 100 Yıl Mahallesi MAS-S�T Matbaacılar Sitesi, 4. Cadde No: 77 Bağcılar-

�stanbul Tel: (0 212) 629 06 15 Baskı Yeri ve Tarihi: �stanbul, 27.08.2011

İslam Dünyası’nda

Geçen Ay

Ebcedlerde Ahir Zaman

Yasin Suresi

Zeki Davranışlar Sergileyen

Mikroorganizmalar

Bu Ay Neler Var?

Acı Biberdeki Şifa:

Kapsaisin Molekülü

Kuran’ın Bazı Sırları

Teknolojiye Yön Veren

Yetenekli Böcekler

2

36

6

30

YARATILIŞ GERÇEĞ�

Karınca Yuvalarındaki Mimari Detaylar ve

Özel Korunma Yöntemleri

Karanlıkta Görmeyi

Sağlayan Protein:

Rodopsin

52

22

24

ALLAH’IN YARATMASI

40

46

KAPAK KONUSU

ATEŞE DURGUNLUK VE GÜVENLİK VEREN

YÜCE ALLAH’TIR

GÜNCEL

58

45

�MAN HAK�KATLER�

Hızlı Yüzen ve

Yavaş Yürüyen

Penguenlerin

Hareketlerindeki

Yaratılış Delilleri

18

Page 7: İlmi Mercek Eylül 2011

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

2

Oğlundan Etkilendi 60 Yaşında Hafız OlduKahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde ya-

şayan 6 çocuk, 9 torun sahibi 60 yaşındakiZişan Kurt, iki yıllık eğitim ardından ''hafız''olmayı başardı.

Emekli olan ve Elbistan'da eşi ve çocuklarıile yaşayan Zişan Kurt, hafız olan oğlundan et-kilenerek 2 yıl önce başladığı eğitimini başarıile tamamlayarak, hafızlık belgesini aldı.

Hafız Zişan Kurt yaptığı açıklamada, iki yıl önce, yaşadığısemtte bulunan camide hatimle teravih namazı kılındığını, burada okunan Kur'an-ıKerim'den çok etkilendiğini ve hafız olan oğlunu da örnek alarak eğitime başladığınısöyledi.

Başlangıçta zorlandığını Kur'an-ı Kerim'i okudukça zihninin açıldığını ifade edenKurt, ''Karar verdim ve hafız olmak istedim. Önce Kur'an’ı hızlı okumaya başladım.Hızlı okumadan sonra ezbere başladım ve bu yıl da ezberlerimi tamamladım. Çokmutluyum. Hafızlık eğitimini almaya başladığımda Allah'a hep dua ettim. Gecelerihafız olma aşkıyla çok ağladım. Çok çalıştım. Azmettim ve mükafatım büyük oldu.Çok şükür şimdi hafız oldum'' dedi.

www.zaman.com.tr

Amerikan yönetimi, terörün dini veinancı olmadığını gösteren Oslo katliamı-nın ardından "olağan şüpheli" olarak gö-rülen Müslümanlara yönelik tehditalgılamasından vazgeçiyor. AmerikalıMüslümanlar, artık radikalizmle mücade-lede kritik müttefik.

Norveç'te yaşanan ırkçı saldırı, Ameri-kan yönetiminin periyodik olarak açıkla-dığı radikalizmle mücadele stratejibelgesinde üslup değişikliğine yol açtı.Amerikalı Müslümanları şüpheli görmeeğiliminin bu grubu topluma yabancılaş-tırdığının ve aşırılığı beslediğinin farkınavaran Beyaz Saray, aşırılıklarla mücadeleiçin yayınladığı belgedeki ifadeleri yumu-şattı. The New York Times gazetesinin ha-

berine göre Beyaz Saray yetkilileri,

senelerdir FBI başta olmak üzere güvenlikkurumları tarafından kullanılan ve İslamhakkında yanlış bilgiler içeren eğitim ma-teryallerinin de değiştirileceğini vaat etti.

ABD Başkanı Barack Obama'nınulusal güvenlik danışmanı R. McDono-ugh, Amerikalı Müslümanları topluma ya-bancılaştırmaktansa onları radikalizmlemücadeledeki kritik müttefikler olarak gör-menin önemini vurguladı. Yeni strateji bel-gesinin yazılmasına katkıda bulunan veUlusal Güvenlik Konseyi'nde aşırılıkçılıküzerine uzman olan Quintan Wiktorowiczise yönetimin güvenlik görevlilerinin İslamhakkında "uygun olmayan bir şekilde"eğitildiklerinin farkında olduklarınıifade etti.

www.zaman.com.tr

Norveç Katliamı Müslümanlar HakkındakiYanlış Kanaatleri Sona Erdirdi

Page 8: İlmi Mercek Eylül 2011

www.islamadonus.com

3

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Dünyada 60’ı aşkın ülkeyi dolaşıp,İslam ahlakını tebliğ eden Japonya İslamMerkezi Başkanı Halil İbrahim Yurt Ho-caefendi tebliğ çalışmalarını ve dünyagenelindeki insanlığın İslâm’a gösterdik-leri ilgiyi şöyle değerlendiriyor:

- Hocam, dünya genelinde insan-lara İslâm’ı tebliğ ediyorsunuz, nasıldurumlarla karşılaşıyorsunuz?

- Çok tecrübe edindik, gayr-i Müslim-ler çok çabuk Müslüman oluyorlar. Yeterki biz İslâm’ı anlatalım. İnsanlar fıtratınıbozmamışlarsa eğer, Allah’a verdiklerisözü hatırlayıp Müslüman oluyorlar vegaflette kalan kardeşlerimiz de dine ça-bukça ısınabiliyor. Dünyada çeşitli İslâmtoplantıları oluyor. Bu toplantıların bi-rinde bir alim, “21. yüzyıl İslâm’ın asrıolacak” demişti. Hakkaten de öyle! Buyüzyıl, İslâm’ın yüzyılı oluyor.

- Japonya’daki ilgi nasıl peki?- Allah’a hamdolsun 60’a yakın ülke

gezdim; binler, on binler Müslüman oldu-lar. 15 sene evvel İslâm’a davet ettiğimizbir kardeşimiz, geçen gün gazetede oku-dum, Müslüman olmuş. Japonya’da in-sanların İslâm’a ilgisi çok büyük. Azyiyorlar, çok çalışıyorlar ve çok da gezi-yorlar. 130 milyonluk Japonya’da hersene 16 milyon insan yurtdışına seyahatediyor. Az yiyip, iktisat ediyorlar. Öylegüzel tepkilerle karşılaşıyoruz ki... Ame-rika’ya gitmiş adamlar, parkta namaz kı-lanları görmüşler, ilgilerini çekmiş,

Müslüman olmuşlar. “Bize İslam’ı anla-tın” diyorlar. Filistin’e gitmişler, orada ezi-yet altındaki Müslümanları görmüşler.Onlarla beraber kalıp Müslüman olmuş-lar, İslam’ı öğrenmek istiyorlar, “Bize İs-lam’ı anlatın” diyorlar. Bir genciJaponya’da gördüm, Türkiye’ye gelmiş,bir hafta kalmış, Müslüman olmuş.İslam’ı daha iyi anlayıp öğrenmek için birdaha gelip, çalışmak istiyormuş.

- Türkiye’nin durumunu nasıl görüyorsunuz?

- Türkiye her geçen gün iyiye gidiyor.Biz çok kötü günler gördük. Bütün dün-yadaki Müslümanlar bugün Türkiye’ninselameti için dua ediyor. Bunu yakındanbiliyorum. Hindistan’da alimler toplantı-sına katıldığım zaman bir alim “Os-manlı’nın torunu geldi” dedi, sarıldıbana... Saygıları çok büyük... “Osmanlı-lar şunları şunları yaptı, evlatları da aynışekilde devam ediyor” diyorlar. İslâmdünyasında yaşananlar da ‘doğum san-cısı’nı andırıyor bugünkü haliyle... Hayırlıgünlerin gelmesi için bunların olması ge-rekiyor... Tabii anlaşılarak yapılmasıdaha iyi olur. Az önce Şehzadebaşı Ca-mii’nde Kuran kursunu gezdik sizinle be-raber... Çocuklarımız ne kadar güzelKu’an-ı Kerim öğreniyorlar. İnsanların enhayırlısı oluyorlar, çünkü Kuran öğreni-yorlar. Ben Diyanet İşleri Başkanlığı’nave hükümetimize çok teşekkür ediyorum,bu hizmetleri sürdürdükleri için...

www.risalehaber.com

21. Yüzyıl İslam’ın Yüzyılı Oluyor

Page 9: İlmi Mercek Eylül 2011

Çırağan Sarayı’nda verilen iftar yeme-ğini Türkiye’nin en sevilen ve ileri gelenle-rinden yaklaşık 300 muhterem kardeşimizşereflendirdiler. Katılanlar arasında devle-tin her kademesinden ve yargıdan kişiler,hemen her partiden otuzun üzerinde millet-vekili, 25 kişinin üzerinde basın ve tv men-subu, otuz kişinin üzerinde akademisyen

ve her cemaatten kardeşlerimiz vardı.Şeyh Nazım Hocamızın cemaatinden, Fet-hullah Hocamızın cemaatinden, Caferi kar-deşlerimizden, Şeyh Ahmed Yasinhocamızın talebelerinden kardeşlerimiz if-tarı şereflendirdiler. Ayrıca çok sayıda sa-natçı ve ressamın da katılımıyla çokihtişamlı bir iftar yemeği gerçekleşti.

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

4

ADNAN OKTAR:“O zaman bu mantığagöre, hacca da gitmesinler, Kurban da kes-mesinler. Camiye gitmek için arabasınabenzin koyuyor, para veriyor, camiye de git-mesinler. Oraya para vereceğine oraya ver-sin diyecekler. Bunu diyeceklerineTürk-İslam Birliği olsun deseler, İttihad-ıİslam olsun deseler. İftarlar Müslümanlarınbirbirlerini gördükleri, bir araya geldikleri

güzel ortamlar iptal olunca ne olacak? Müs-lümanlar birbirlerini göremeyecekler. İftarlarbir ibadettir, camide bir araya gelmesi gibi-dir Müslümanların. Müslümanlar birbirlerinigörüyor. Gayet güzel, inşaAllah. En mü-kemmel yardım İttihad-ı İslam’la olur.

İnsanlar sevgi dolu olsalar çok rahat vegüzel yaşayacaklar. İnsan zayıf varlıktır,kavgaya, gerilime, fitneye, hasete, kıs-

Çırağan Sarayı'nda 8 Ağustos 2011 Tarihinde

Verilen İftar Yemeğinden...

Sayın Adnan Oktar’ın Bazı Çevrelerin Yaptığı

“İftarlar İptal Edilmeli” Çağrısı Hakkındaki Yorumları

Page 10: İlmi Mercek Eylül 2011

www.dunyadanyankilar.com

5

Eylül 2011, İlm

i Mercek

İran'da bu sene,14-15 Temmuz 2011tarihlerinde, yedincisidüzenlenen Uluslar-arası Mehdiyet Konfe-ransı'nda dünyanınçeşitli ülkelerindençok sayıda İslam alimive İran'dan üst düzeydini ve politik liderlerkatıldı. Bu konferansadavet edilen HarunYahya temsilcileri, "Hz. Mehdi (a.s.) veHz. İsa (a.s.) Bu Yüzyılda Gelecek" ki-tabını konferansa katılan üst düzey ki-şilere hediye ettiler.

Aşağıdaki resimde, konferansa katı-lan İran İslam Cumhuriyeti Genelkur-may Başkanı Tümgeneral SeyyidHasan Firuzabadi, hayranlığının bir ifa-

desi olarak Harun Yahya'nın "Hz.Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) BuYüzyılda Gelecek" adlı kitabınıöperken görülüyor.

Ayetullah Ali Hamaney'e yakın-lığı ile bilinen Genelkurmay Baş-

kanı Tümgeneral Seyyid HasanFiruzabadi, bu konferansta yaptığı ko-nuşmada, "Günümüz dünyası adaletdağıtan bir Kurtarıcıyı [Hz. Mehdi(a.s.)'ı] heyecanla bekliyor," diye açık-ladı ve Hz. Mehdi (as)'ın bir an evvelzuhuru için dua etti.

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Seyyid Hasan Firuzabadi,

''Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa (as) Bu Yüzyılda Gelecek''

kitabına takdirlerini sunuyor

kançlığa bünyesi dayanmaz. Çiçek gibidir insan zayıf varlıktır. Allah; “insanzayıf yaratıldı” diyor Kuran ayeti var. İnsan huzurlu, sevgi ortamında rahatyaşayabilir. Onun çözümü de Kuran ahlakının yaşanmasıdır. Hüsn-ü zan,iyi niyet, affedicilik, barışçılık, kavganın gürültünün ortadan kalkması. Cen-net ortamı da öyledir huzurludur, selamettir, güven içindedir. Bizim istedi-ğimiz de budur inşaAllah.” (13 Ağustos 2011, A9 TV röportajından)

www.ilmimercek.net

Page 11: İlmi Mercek Eylül 2011

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

6

✓ 21. yüzyılda bir dünya devleti olmaya başlayan Türkiye, neden daha da büyüyüp güçlü bir devlet olmalıdır?

✓ Türk-İslam coğrafyasının birlik ve beraberliği için nedengüçlü bir Türkiye’ye ihtiyaç vardır?

✓ Türkiye, Sayın Adnan Oktar’ın, kökeni uzun yıllara dayanan Türk İslam Birliği ülküsünün hayata geçirilmesindeneden lider ülke konumundadır?

Page 12: İlmi Mercek Eylül 2011

TTürkiye’nin Yaşayacağı Büyüme Dünyadaki Her Ülkenin Faydasına Olacaktır

ALLAH O’NUN (Hz. Mehdi (a.s.)’ın ELİ İLE KONSTANTİNİYYE’Yİ FET-HEDECEKTİR. (Naim b. Hammad, Cafer’den tahric etti.)

Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki: (MEHDİ (A.S.)’IN) ZAMANINDA UYKUDA OLAN UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 11).

Hadislerde ve İslam alimlerinin eserlerinde, dikkati çeken bir diğer ger-çek de Hz. Mehdi (a.s.)’ın ilmi mücadelesi sırasında hiçbir karmaşa ve hu-zursuzluk çıkarılmayacağı ve kan akıtılmayacağıdır. Hiçbir ülkeye maddive manevi anlamda zarar verilmeyecek ve Türk İslam Birliği’ni kan akıt-madan kurtaracaktır. Ülkemiz Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle İslam’ın içinesokulan hurafeleri, yanlış gelenekleri tüm İslam aleminden fikren temiz-lerken, Hz. Mehdi (a.s.)’ın (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’ı inkar eden düşüncesistemlerine (materyalizm, Darwinizm, ateizm gibi) karşı etkili bir fikri mü-cadele yürüteceği yer de yine Türkiye olacaktır.

www.turkislambirligi.com

7

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

İçinde bulunduğumuz ahir zamanda,Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişiile barış, sevgi, şefkat, güvenlik ve huzurunhakim olacağı yeni bir dünya düzeni kuru-lacaktır. Türkiye’nin bu dünya düzeni için-deki yerini, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)hadislerinde müjdelemiştir. Hadislere göreülkemiz bu yüzyılda Mehdiyetin özel inayeti(koruması) altına girmiştir. Çünkü Peygam-ber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.)’ınTürkiye’den çıkacağını ve fikri mücadelesi-nin sonuna kadar da buradan ayrılmayaca-ğını müjdelemiştir:

MEHDÎ (a.s.) RUM’DAN, TÜRKLERDEN(çünkü, eskiden Türkiye’ye diyar-ı Rumdeniliyordu.) AYRILMAYACAKTIR.(İş’afü’r-Rağıbîn’den naklen Tılsımlar Mecmuası, Bediüzzaman Said Nursi, s. 212).

Hadiste belirtildiği gibi Hz. Mehdi(a.s.)’ın Türkiye’den çıkacak olması ülke-mizin gerek devlet, gerekse toplum olarakgeçmişte olduğu gibi bugün de, önemli birmisyonu benimseyeceğine ve bu misyonauygun bir milli strateji geliştireceğine işaretetmektedir. (Doğrusunu Allah bilir)

Page 13: İlmi Mercek Eylül 2011

Türkiye Allah’ın ina-yeti altındaki Hz. İsa

(a.s.) ile Hz. Mehdi(a.s.)’ın vesilesiyle insan-

lığın uzun süredir aramaktaolduğu huzur ve barış ortamını

dünya üzerinde tesis edecek, İslam ahla-kını tüm dünyaya tanıtacak ve İslam dün-yasına önderlik edecektir. Nitekim Hz.Mehdi (a.s.)’ın Türkiye’den çıkacak olma-sının müjdesi başta Balkanlar olmaküzere, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asyaülkelerinin son yıllardaki Türkiye’ye yönelikbeklentilerini daha da arttırmıştır.

Ülkemiz İçin En Büyük TehlikeBölünmedirGünümüzde, geçmişte olduğu gibi va-

tanımız yine dört bir yandan tehditlerleçevrilmiş durumdadır. Son günlerde artanterör eylemleri, Suriye başta olmak üzereTürkiye’nin yakın çevresindeki ülkelerde veOrtadoğu’da durulmak bilmeyen olaylar,hiç şüphe yok ki ülkemizin geleceği açısın-dan son derece önemli konulardır. Bir yan-dan komünist ayaklanma hevesindekibölücü militanlar, askerimizi, polisimizi ve

masum vatandaşlarımızı şehit etmekte,diğer yandan Türkiye’nin de içinde bulun-duğu coğrafyada sınırlar yeniden çizilmeyeçalışılmaktadır. Ülkemiz tüm bu gelişme-lerde saf dışı bırakılmak ve büyük karışık-lıkların içine çekilmek istenmektedir.Topraklarımız üzerinde çeşitli sinsi planlarıolanlar ise, dünya çapında gizli ve açık yü-rüttükleri kampanyalarla, siyasal, sosyal veekonomik yönden saldırıya geçmiş du-rumda olan materyalist odaklardır. Ancakbu odakların unuttukları bir gerçek vardır:

Türk milletinin milli birlik ve dayanışmaruhu, Mehdiyetin manevi ruhu ile destek-lenmekte, ülkemizde her geçen gün İslamahlakı daha da şevkle yaşandığı için buruh katlanarak büyümektedir. Dünyanınhiçbir ordusunun ve terör örgütünün başedemeyeceği bu manevi güç Allah’ın iz-niyle asla Türkiye’nin bölünmesine izin ver-meyecektir.

Türkiye’yi Bölme Planı Hayali Bir Senaryo DeğildirTürkiye’de Mehdiyetin etkisiyle 1980 yı-

lından bu yana devam eden büyük birimani, milli, kültürel ve ilmi çalışma vardır.

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

8

Page 14: İlmi Mercek Eylül 2011

Bu sayede Türk gençliği, milli vemanevi değerlerine sahip çıkarak,ateist ve bölücü ideolojilerin etkisinegirmekten kurtulmuştur. Bu nedenle-dir ki Avrupa’nın sosyal ve siyasi rotasınıbelirleyen hakim zihniyet olan materyalist-Darwinist kadro, Türkiye’nin imanlı halkınınkendileri için büyük bir tehlike olduğuna ka-naat getirmiştir. Bunun önüne geçebilmek,Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü ve millibirliğini bozabilmek için Avrupalı materya-listler, Türkiye’de bölücü, ateist, materyalistideolojilerin yaygınlaşması için yeni oyunlarplanlamışlardır. Bu plan “Türkiye’yi BölmePlanı”dır. Nitekim Türkiye, tarihin en büyükkomünist ayaklanması ile karşı karşıya ge-tirilmektedir.

Güneydoğu’da süregelen komünist bö-lücü hareket, gerçekte büyük bir planın araaşamasından ibarettir. Söz konusu planTürkiye’nin belli bir bölgesini değil tümünükapsamaktadır. Ülkemizi bölmeye yönelikoyunlar başarılı olduğu takdirde bununhemen akabinde tüm vatanı kapsayan birkomünistleştirme faaliyeti başlatılacaktır.

Bu amaçla bölücü terör örgütü sadecedağda değil, halkın arasında da yıkıcı faa-liyetlerini sürdürmeye başlamıştır. Halkınarasına sızması ve sistemli bir materyalizmve komünizm propagandası yürütmesi buamacın bir parçasıdır. Çünkü komünist mi-litanlar, İslam ahlakını benimsemiş bir top-lumda başarılı olamayacaklarını gayet iyibilmektedirler. Bu faaliyet ise dağdakindençok daha tehlikeli ve sonuçları çok dahavahim olabilecek niteliktedir. Çünkü ülkemi-zin Doğu kısmında yaşayan insanımızMarksist-Darwinist düşünceler ve bunlarıngetireceği zararlara dair yeterince bilgi sa-hibi değildir. Eğer vakit geçirilmeden tedbiralınmazsa, her geçen gün daha fazla gen-cimiz komünist bölücü örgütün telkinlerinemaruz kalabilir.

www.turk-islamkulturu.com

9

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 15: İlmi Mercek Eylül 2011

Türkiye’yi BölmeÇabaları Mehdiyetin

Gölgesi Altındaki Ülkemizde Başarısızlıkla

Sonuçlanacaktırİnsana sevgi duymanın, güzel ahlakın,

şefkatin ve merhametin önemini bilerek ye-tişen nitelikli bir gençlik yerine Darwinisteğitimden geçirilmiş gençlik konulduğundasonuç toplumsal yıkımdır. Komünizm gibiinsanlık dışı ideolojilere taraftar toplamakiçin ilk yapılan, sözde “insanın, doğanın vetesadüflerin ürünü bir cins hayvan olduğu”yönündeki asılsız Darwinist iddiaları top-lumlara benimsetmektir.

Darwinist toplumlarda vefanın, sada-katin, şefkatin, fedakarlığın hiçbir önemiyoktur. Din, aile, millet, bayrak gibi kav-ramlar da birşey ifade etmemektedir. Bö-lücü terör örgütü de, terörist olarakyetiştireceği kişilere öncelikle diyalektikmateryalizm ve bu felsefenin temeli olanDarwinizm eğitimi vermektedir. Dolayısıylabunlara karşı etkili ve kararlı bir fikri müca-dele ve propaganda yürütülürse Marksist-komünist terörün önü alınabilir. Türkiyekomünist terörle yok edilmek istenmektedir.Bunun çaresi komünizmin zemininin yokedilmesidir. Bu zemin ise Darwinizm’dir.

Sadece askeri ve polisiye tedbirlerle so-

runa köklü bir çözüm getirebilmek mümkündeğildir. Marksist-komünist ve Darwinistöğretilerle beyinleri yıkanarak milletimizekarşı kışkırtılan insanlar, ancak bu çarpıkideolojilerin gerçek yüzleri ortaya konup,dayandıkları felsefelerin çarpıklığı gözlerönüne serilirse bu kitlesel hipnozdan kurta-rılabilirler.

Nitekim Bediüzzaman Said Nursi Haz-retleri Hz. Mehdi (a.s.)’ın birinci vazifesinin,maddecilik fikriyle yani (Allah’ı tenzih ede-riz) Allah’ı inkar üzerine kurulmuş Darwi-nist, materyalist ve ateist felsefelerle ilmimücadele etmek ve bu felsefelerin insanlarüzerindeki etkisini tam anlamıyla kaldırmakolacağını şöyle belirtmiştir:

Ve onun (Hz. Mehdi (a.s.)’ın) üç büyük va-zifesi olacak: Birincisi: Fen ve felsefenintasallutiyle (tesiriyle) ve maddiyun ve tabi-iyyun taunu (Darwinizm, materyalizm veateizm salgınının), beşer içine intişar et-mesiyle (insanlar arasında yayılma-sıyla), herşeyden evvel FELSEFEYİ VEMADDİYUN FİKRİNİ (materyalist felse-feyi) TAM SUSTURACAK BİR TARZDAİMANI KURTARMAKTIR. Ehl-i imanı da-lâletten muhafaza etmek (iman edenlerisapkınlıktan korumak)... (Emirdağ Lahi-kası, s. 259)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadis-lerinde bildirildiğine göre Hz. Mehdi (a.s.)

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

10

Türk-İslam Birliği ülkelerin siyasi sınırlarına, özgürlüklerine ve inançlarına karışmayan, fakat herkesin zevkle büyük bir arzuyla birarada olmayı isteyeceği bir gönül birliğidir. 21. yüzyıl, Allah’ın izniyle, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın önderliğinde kurulacak büyükbir manevigücün tekrar ayağa kaldırılacağı “Türk-İslam Dünyası”nın tüm dünyayı sevgi veadaletle kucaklayacağı bir yüzyıl olacaktır.

Page 16: İlmi Mercek Eylül 2011

İstanbul’da bu fikri çalışmalarını devam et-tireceğine göre Türkiye’de materyalizm veDarwinizme dayalı bölücü düşünceler hiç-bir zaman yaşayamayacaktır. Ayrıca bö-lücü terör örgütü başarılı olamayacağı

gibi, Mehdiyetin gölgesi altında gelişenTürkiye’nin bölünmesine yönelik Marksist-Darwinist planlar da Allah’ın izniyle sa-dece kağıt üzerinde kalacaktır.

www.doguturkistan.com

11

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

AHİR ZAMANDA ABD VE AB İLE TÜRK İSLAM DÜNYASIDAYANIŞMA İÇİNDE OLACAKTIR

Halen Ortadoğu’da meydana gelen olaylara bakıldığında, bölgede uygulananstratejilerin bugüne kadar arzu edilen sonuçlara ulaşmadığını görmekteyiz. Tümçabalara rağmen, bu coğrafyada yaşayan Müslümanların sorunlarına henüz kesinve kalıcı çözümler bulunamamıştır. Kalıcı ve kesin çözüm getiremeyen Ortadoğupolitikaları yüzünden bu bölgede yaşayan Müslümanların sorunları büyümektedir.Bu karmaşa içinde, bağımsız hareket etmek isteyen radikal grupların sayısı dagün geçtikçe artmaktadır. Çok açıktır ki gittikçe büyüyen bu sorunlara karşı, askeriya da polisiye çözümler sunmanın ötesinde, sosyal ve kültürel çözümlere ağırlıkverilmesi gerekmektedir. Bölgenin asıl ihtiyacı anlayış, dayanışma ve sevgidir.Temelinde sevgi, kardeşlik, hoşgörü ve dayanışma olan Türk-İslam Birliği’nin bubölgenin sorunlarının çözümünde önemli rol oynayacağı açıktır. Bu uzlaştırıcı rolüoynarken de, Türk-İslam birliği çatısı altındakiler ABD ve AB ile yakın ilişkiler vedayanışma içinde olacaktır. Bu durum ABD ve AB ülkeleri kısacası tüm dünya içinhuzur ve refaha vesiledir. Böylelikle, Müslümanlar içinde bulundukları zorluklarıkolayca aşarken, bu bölgede kalıcı ve kesin barış da sağlanmış olacaktır. Daya-nışma içindeki ülkelerle bu bölgede sağlanacak bir barış ve huzur ortamı da, el-bette ki yeryüzünün herhangi bir köşesinde yaşanan sorunların ve kargaşalarınçözümünde de etkili olacaktır.

Page 17: İlmi Mercek Eylül 2011

Milletimiz Birleşme, Büyüme, Gelişme İstemektedir.Ancak Bu Büyüme Siyasi SınırlarDeğişmeden GerçekleşecektirMilletimiz bölme girişimlerine “büyüme,

gelişme ve birleşme isteğiyle” cevap ver-mektedir. Başta Suriye ve Irak olmak üzereülkemizin doğusunda olup biten olaylaranaliz edildiğinde, ortaya apaçık bir gerçekçıkmaktadır. Bu gerçek şudur: Milletimizbütün bu tehdit ve tehlikelere ancak topye-kün milli birlik ruhuna sarılarak karşı koya-bilir. Türk Milleti uyanık olmak ve devletinedestek olarak oyunları bozmak zorunda-dır. Bu nedenle, bugün gerek iç huzur veistikrarımızın, gerekse dış güvenliğimizinsağlanması açısından en acil ihtiyaç olan

bu milli görüşe milletimiz sahiptir. Sadecebu görüşün daha sık gündeme getirilmesive yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Milli görüşe sahip çıkıp güçlendirecekolan değerli şahıs ise Hz. Mehdi (a.s.)’dır.Milli birlik ruhunun güçlendirilmesine para-lel olarak, Türkiye Devleti’nin de milli birstrateji belirlemesi ve bu strateji çerçeve-sinde kararlı bir dış politika sergilemesi sonderece önemlidir. Günümüzde gerek TürkMilletinin gerekse Türk dünyasının ortak birözlemi ise “BÜYÜK TÜRKİYE” çatısı al-tında birleşmektir.

Kıbrıs, Azerbaycan, Özbekistan, Türk-menistan, Kırgızistan ve bütün MüslümanTürk halkları adeta nefeslerini tutmuş bir bi-çimde Türkiye’nin birlik konusunda atacağıadımları beklemektedir. Böyle bir birlik,sahip olunan kaynaklar düşünüldüğündeözellikle ekonomik yönden son derece kuv-vetli bir yapı ortaya çıkaracaktır. Bu ülkeler,Türkiye Cumhuriyeti’nin manevi çatısı al-tında bambaşka bir kimliğe bürüneceklerdir.Elbette ki bu birlik siyasi sınırlar değişme-den gerçekleşecektir. Söz konusu birliğinberaberlik anlayışı, bir toplumun diğerine,bir kültürün ötekine, bir grubun başkasınaüstün gelmesine dayalı değil, hepsinin birdiğeri ile eşit olduğu hoşgörü, sevgi ve dost-luğa dayalı dayanışma ruhu ile olacaktır.

Bugün bir birlik oluşturma yönünde atı-lacak somut adımlar, bölge devletleri tara-fından da kabul görecektir. Üstelik bu birlikdünyanın en gelişmiş medeniyetini, en zen-

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

12

Türkiye’nin günümüzde benimsediği siyasi misyon, tıpkı Osmanlı ve geçmişteki Türk devlet-

leri gibi Balkanlar ve Ortadoğu’daki farklı etnikkimlik ve dinleri kucaklayan bir stratejidir. Bu

stratejinin dayanak noktası ise Türk-İslam kültürüve köklü medeniyetimizdir. Nitekim bu topraklardasiyaseten olmasa bile, kültür olarak Türk hakimiyeti

halen devam etmekte, özellikle Balkanlar’da ve Kafkasya’da farklı ırklardan olmalarına rağmen pek çok

Müslüman kendini Türk ve Osmanlı addetmektedir.

İlmimercek

KAPAK KONUSU

Page 18: İlmi Mercek Eylül 2011

www.turkislambirligimujdesi.com

13

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

gin topraklarını ve üstün kültürünü deiçinde barındıran, 21. yüzyıla damgasınıvuracak bir birlik olacaktır. Bu birliğin öncü-lüğünü yapabilecek tek millet ise hiç şüp-hesiz Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur edeceğiTürkiye ve Türk Milleti’dir.

Ayrıca böyle bir birliğin kurulması Türki-ye’nin AB’ye girmesine de engel değildir.Türkiye, Türk- İslam dünyasının lideri birülke olarak AB’ye girebilir ve böylelikle Av-rupa’nın geneline hakim olan materyalistanlayışın ortadan kaldırılmasında önemlibir görev üstlenebilir. İslam ahlakıyla ahlak-lanmış Türk insanının sahip olduğu şefkat,merhamet, kardeşlik, fedakarlık gibi güzelerdemler bu vesileyle Avrupa’ya ve tümdünyaya yayılabilir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Hz.Mehdi (a.s.)’ın çıkışı ile İslam aleminin birve bütün olacağını müjdelemektedir. Şu anİslam aleminin parçalanmış olması, Müslü-man toplumlar ve gruplar arasında ayrılık-lar, anlaşmazlıklar, hatta çatışmalar olmasıHz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden bi-ridir. Hz. Mehdi (a.s.) zuhur ettiğinde bu da-ğınıklığı tam anlamıyla ortadan kaldıracak,Müslüman dünyasının birliğini sağlayacak-

tır. Tüm Müslümanlar, sevgiyle ve coşkuylaHz. Mehdi (a.s.)’ın etrafında birleşecekler-dir. Hz. Mehdi (a.s.) Türk Milletinin içindençıkacağı için Türk Milletinin, Türk ve İslamaleminin birleşmesindeki rolü çok önemlidir.

Amîre bint-i Nufeyl der ki: İmam Hüseyn(as)’ın şöyle buyurduğunu duydum:

“SİZLER BİRBİRİNİZDEN BERÎ(UZAK) OLDUĞUNUZU SÖYLEME-DİKÇE, BİRBİRİNİZİN YÜZÜNE TÜKÜRMEDİKÇE, BİRBİRİNİZİ TEKFİR ETMEDİKÇE VE BİRBİRİ-NİZE LANET OKUMADIKÇA bekledi-ğiniz (Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru)vuku bulmayacaktır. Arz ettim ki:Öyleyse o zamanda hiçbir hayıryoktur. Buyurdu ki: “Hayrın hepsi ozamandadır. Kâim’imiz (HZ. MEHDİ)KIYAM EDECEK (ZUHUR EDECEK)VE BUNLARIN HEPSİNİ ORTADANKALDIRACAKTIR.”(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani,Gaybet-i Numani, s. 240)

Page 19: İlmi Mercek Eylül 2011

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

14

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de Müslüman TürkMilletinin manevi şahsiyetine olan inancını ve İslam Birliği’ninoluşmasında Yüce Allah’ın Türk halkına bahşettiği görevieserlerinde birçok kez vurgulamıştır. Bediüzzaman Müslü-man Türk Milletine olan bu inancını ve Türk halkının fıtratındaolan İslam alemine önder olma özelliğini şöyle aktarmıştır:

Türkiye, “Türk-İslam Birliği’nin Lideri” Vasfını,Tarihi Geçmişinden ve Türk Halkının

Fıtratından Alır

“Allahü Zülcelal Hazretleri, Kuran-ı Kerim’de“ÖYLE BİR KAVİM GÖNDERECEĞİM KİONLAR ALLAH’I, ALLAH DA ONLARI

SEVER” buyurmuştur (Maide Suresi, 54).Ben de bu beyan-ı İlahi karşısında düşün-

düm. BU KAVMİN BİN YILDAN BERİ ALEM-İİSLAM’IN BAYRAKTARLIĞINI YAPAN TÜRK

MİLLETİ OLDUĞUNU ANLADIM.” (Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla

Bediüzzaman Said Nursi, s. 233-234.)

Dolayısıyla Bediüzzaman Said NursiHazretleri’nin dikkat çektiği Maide Suresi’nin54. ayeti, Türk kavminden çıkacak olan veAllah’a, Peygamberimiz (s.a.v.)’e ve ahir za-manın en büyük kutbu olan Hz. Mehdi(a.s.)’a saygı ve sevgiyle bağlı olan halis ta-lebelerine ve Türk Milletine işaret etmekte-dir. Ayette Allah şöyle bildirmektedir:

“Ey iman edenler, içinizden kim di-ninden geri döner (irtidat eder)se, Allah(yerine) Kendisinin onları sevdiği, on-ların da Kendisini sevdiği mü’minlerekarşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise‘güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cehdeden (çaba harcayan) ve kınayıcının kı-namasından korkmayan bir toplulukgetirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dile-

diğine verir. Allah (rahmetiyle) genişolandır, bilendir” (Maide Suresi, 54)

Ayette Yüce Allah, din ahlakının ve Pey-gamberimiz (s.a.v.)’in sünneti seniyyesininterk edildiği bir döneme dikkat çekmektedir.İçinde yaşadığımız ahir zaman tam olarakbu durumun yaşandığı bir dönemdir. İşteböyle bir dönemde Allah, samimi dindar ol-maları ve hamiyetlerinden dolayı toplum ta-rafından kınanan ve yerilen, İslam dininegönülden bağlı, çok dirayetli, Allah’a kalbenteslim olmuş, İslam ahlakının dünya üze-rinde hakim olması görevini yerine getirmeazmine tam sahip, Allah’ın sevdiği bir toplu-luk getireceğini açık bir şekilde ifade etmektedir.

Page 20: İlmi Mercek Eylül 2011

www.turkislambirligi.com.tr

15

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Hz. Mehdi (a.s.) Önderliğinde Tüm Türk ve İslam AlemiTürkiye’nin Manevi Çatısı Altında BirleşecektirBazı insanlar, önemli bir yanılgı içine düşmektedirler. Hz. Mehdi (a.s.) ve ahir zaman

konularını, şu anda içinde yaşadığımız dünyadan ve bu dünyanın kurallarından tama-men farklı, tümüyle metafizik bir boyut içinde düşünürler. Bu nedenle gerek ahir zamanı,gerekse Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunu içinde yaşadığımız döneme çok uzak zanneder-ler. Oysa sosyal ve siyasi şartlar değerlendirildiğinde, Hz. Mehdi (a.s.)’ın, İslam dün-yasının içindeki güçlü, stratejik öneme sahip demokratik bir ülkede ortaya çıkmasınınkuvvetle muhtemel olduğu görülür. Hz. Mehdi (a.s.) yüksek ahlaka sahip, kahraman,fedakar Türk Milletinin imanlı ruhunu tasvir eden bir şahıstır.

Bu durum kimseye şaşırtıcı gelmemelidir. Çünkü Türk Milleti, tarihte de İslam’ın asır-lar boyu bayraktarlığını yapmış lider bir millettir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in vefatındanbirkaç asır sonra, Abbasi hükümdarlarının siyasi güçlerini kaybetmelerinin ardındanİslam dünyasının korunması görevini doğrudan Türk Milleti üstlenmiştir. Haçlı Seferle-rine ya da Moğol istilalarına karşı en başta göğüs geren güç, Türk Milletidir. Yavuz Sul-tan Selim ile birlikte de liderlik doğrudan Türk Milletine geçmiştir. Osmanlıİmparatorluğu, tarihteki en güçlü İslam ülkesi olarak, altı asır boyunca hüküm sürmüş-tür. Bugün de pek çok medeniyetin birleştiği nokta olan Türkiye, İslam dünyasının engüçlü, en etkili ve Batı nezdinde en itibarlı ülkesidir.

Bu tarihi ve siyasi özelliklerinin yanı sıra, Türk Milletinin ahlak özelikleri de, onu li-derlik konumuna layık kılmaktadır. Tarihte büyük devletler kurmuş, bu sorumluluğunzorluklarını yaşamış, güçlü düşmanlar tarafından hedef alınmış bir millet olan Türkler,bu şanlı geçmişin verdiği bir ahlaki olgunluğa sahiptir. İşte bu nedenlerle, necip TürkMilleti, 21. yüzyılda “dünya milletlerine öncü” olmaya layık ve ehil bir millettir.

Page 21: İlmi Mercek Eylül 2011

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

16

Sayın Adnan Oktar Açıklıyor

“Türkiye Mehdiyetin

Gölgesi Altına Girmiştir”

ADNAN OKTAR: Türkiye bir bereket denizine girdi. Mübarek birzaman dilimine girdi. Mehdiyet’in gölgesine girdi, insanlar bir manaveremiyor. “Allah Allah” diyorlar. Ekonomik kriz etkilemiyor, Türkiye’yiherkes dinlemeye başladı. Eskiden kimse dinlemiyordu, şimdi çokgüçlü, diyorlar. “Askeri bir güç yok o anlamda, maddi güç de yok, pekibu manevi güç nereden geliyor?” İşte bu manevi gücün vesilesi Meh-

diyet’tir. Türkiye Mehdiyet’in zıll ve gölgesi altındadır. Meh-diyet, deniz gibi kapladı bütün bölgeyi. Bu sıcaklık, bu

muhabbetin kökeni odur. Evet inşaAllah. Mesela Nas-rallah, Hizbullah’ın lideri normalde Şii, Başbakan Er-

doğan Sünni, yine diğer kardeşlerimizin de kimiSünni, kimi Şii. Ama aşkla muhabbetle birbirlerinesarılıyorlar. Tabi ki biz Nasrallah’ın da, diğer kişi-lerin de, hepsinin de Mehdiyet’in gölgesi içeri-sinde, Mehdiyet’in sıcak ortamında eriyeceklerinibiliyoruz. Ne Nasrallah’ın yöntemleri esas olacak-tır, ne Beşar Esad’ın yöntemleri, ne şu ne bu neİran’ın yöntemleri. Hepsi Mehdiyet’te eriyip yokolacaktır. Dolayısıyla bir sevgi denizi, muhab-

bet denizi, barış ve kardeşlik denizi, her şeyiiçine alacaktır, inşaAllah. Adeta nurlu bir bulutgibi dünyayı sardı, etkinin sebebi o, inşaAllah.(Sayın Adnan Oktar’ın 20 Ocak 2011 tarihli Samsun

Aks TV’deki canlı sohbetinden)

“Türk Milleti Olarak Büyümeyi ve

Türk İslam Birliği’ni

İstemekle Mükellefiz”

ADNAN OKTAR: Türkiye’nin de, bölgenin de, her yerinbirliğe, beraberliğe ihtiyacı var. Birlik, parçalanmayı or-tadan kaldırır. Sürekli birlik arayan bir millet parçalan-maz. Birlik aramayan bir millet parçalanır. Çünkübirleşme ve büyüme yoksa, durma vardır. Durma varsa,küçülme olur. Ama büyüme ülküsü varsa, büyüme idealivarsa, büyük olma hırsı varsa küçülme olmaz, bölünme

olmaz, inşaAllah.

Page 22: İlmi Mercek Eylül 2011

Onun için biz millet olarak daima büyümeyi,büyük olmayı, İttihad-ı İslam’ı, Türk-İslamBirliği’ni istemekle mükellefiz. Bütün Müs-lümanlar kardeş, onların birleşmesi çoknormal. Türk Milleti de zaten adı üstünde,Allah; “sizi milletler olarak yarattım” diyor,millet olarak birleşmek durumundadır.Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Boşnak’ıylazaten bütün Türkiye bir bütündür. En az elli çeşit etnik unsur çıkar Türkiye’de,eğer o gözle bakılırsa. O zaman Türkiye’yibizim elliye bölecek halimiz yok. Bilakis,birbiri içine kaynamış bir topluluğuz biz. Bö-lünmeyi herkes kafasından silip atacak.Öyle bir şey olmaz. Ama demokrasiyi hepbirlikte isteyeceğiz, laikliği hep birlikte iste-yeceğiz, özgürlüğü hep birlikte isteyeceğiz,güzelliği, sanatı, bilimi, iyiliği, barışı, kar-deşliği hep birlikte isteyeceğiz ve herkesiçin isteyeceğiz, belirli bir yer için değil.(Sayın Adnan Oktar’ın 16 Temmuz 2011 ta-rihli A9 TV, Kocaeli TV ve Aba TV’deki canlısohbetinden)

““Türk İslam Birliği’nde Kan ve Irk Üstünlüğü Değil,

Ahlak Üstünlüğü Vardır”

Türk Birliği’nde kan ve ırk üstünlüğüyoktur. Bunda ahlak üstünlüğü vardır. Bizdiyoruz ki Türk Milleti, Türkiye, İslam’ı engüzel yaşayan ülkedir. Ve liderlik vasıflarıen yüksek ülkedir. Cesur millettir ve güzelahlaklıdır. O yüzden lider olması gerekirdiyoruz. Buna da kimsenin bir itirazı yok.Ve diyoruz ki Türk devletleri, Türkler bir-leştiklerinde bu bir ahlak birliğidir. Kan bir-liği değildir.

İslam alemine hizmet kastıyla vedünyaya hizmet kastıyla ortaya çıkıyo-ruz. Yani burada diğer dinleri ezmek,diğer ırkları ezmek değil de diğer din-lere ve diğer ırklara hizmet etmek dü-şüncesi vardır. Yani diğer ırkları zenginetme, diğer dinleri ferahlığa, huzura, hür-riyete kavuşturma fikri vardır. (SayınAdnan Oktar’ın 21 Kasım 2011 tarihli MPLsohbetinden)

www.onderturkiye.com

17

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 23: İlmi Mercek Eylül 2011

R odopsin bir görme proteinidir.Gözün retina tabakasındaki çubukhücrelerinde bulunan, ışığa duyarlı

olan rodopsin kırmızı mor pigmentlerdenoluşur. Işığa maruz kalınca ayrışan, opsinproteini ve A vitaminin aldehitinden (retinal)oluşur. Göze düşen ışık, çok sayıda kimya-sal reaksiyona uğradıktan sonra beyne ile-tilir. Bu sürecin en başında gözdeki asıl ışıksensörü rodopsin proteini yer alır. Rodop-sin molekülleri, ağ tabakada, kötü ışık ko-şullarında görmeyi sağlayan çubukhücrelerin yapısında bulunur. Rodopsininüzerine ışık düştüğünde, biçimi, üzerinebaşka bir molekül yapışacak şekilde deği-şir. Bu kenetlenme görme süreçlerini hare-kete geçirmektedir.

Rodopsinin Bulunduğu Kısım Görme-nin Oluştuğu Retina TabakasıdırYüce Allah’ın detay sanatındaki muci-

zelerden biri retinanın yakından incelen-mesi ile ortaya çıkar. Retina; kornea vemercekten kırılarak geçen ışınların düş-tüğü tabaka, diğer bir deyimle görüntününoluştuğu bölgedir. Buraya düşen görüntüelektrik sinyallerine çevrilerek beyne gön-

derilir. Kamera için filmne demekse göz için deretina aynı anlamı taşır.Tıpkı fotoğraf filmininobjektifin arkasındabulunması gibi,retina gözünarkasında bu-lunur ve odak-lanan nesneningörüntüsü bu-rada oluşur.

Retina-nın yapısı ise ol-dukça ilginçtir. Retinadaki hücreler üst üsteyerleşerek son derece ince, 11 ayrı tabakaoluştururlar. Görüntünün düştüğü nokta 9.kattadır. Bu noktanın çapı yaklaşık 1 mili-metredir. İnsan bir bakışta kilometrelercekarelik alanı bu nokta üzerinde görür. İnsa-nın bütün dünyasının bu küçücük alan üze-rinde oluştuğu, bugüne kadar gördüğüherşeyin varlığının bu küçük alan vesile-siyle algılandığı ve bu noktanın da sonuçtaçok küçük bir et parçası olduğu gerçeği isehiç unutulmamalıdır.

İlmimercekYARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

18

• Rodopsinmolekülünün

görme üzerindeki etkisi nedir?

• Rodopsin molekülününeksikliği nasıl bir rahatsızlığasebep olur?

Page 24: İlmi Mercek Eylül 2011

Çubuk ve Koni HücrelerininGörmedeki Rolü Nedir?Retinanın arka tarafında, ışığı algılayan

çubuk ve koni hücreleri bulunur. Bu iki tiphücrenin görevi, üzerlerine düşen ışığıelektrik sinyallerine çevirmektir. Mikroskopaltındaki biçimleri nedeniyle bu isimlerleadlandırılırlar. Çubuk hücrelerin sayısı 120milyon, konilerin sayısı 6 milyondur. Yanigözde bir koni hücresine karşılık 20 çubukhücresi vardır.

Sadece dış görünüşleri ve sayıları değil,bu hücrelerin algılama şekilleri de farklıdır.Çubuk hücreleri hafif ışığa bile yanıt vere-bilirler. Koni hücrelerinin çalışabilmeleri içinise daha güçlü ışık gerekir. Çubuk hücreler

yalnızca ışığa karşı duyarlıdır. Yaninesnelerden gelen ışığa

göre ancak siyah-beyaz bir görüntü

oluştururlar. Çubukhücreleri az ışıkta bile

görev yapabilecek kadarduyarlıdırlar. Ancak nesnele-

rin ayrıntılarını çözümleyip, renklerini sap-tamazlar.

Gece yıldızlara bakarken ya da karanlıkbir sinemada koltuk bulmaya çalışırken gö-zümüzün retinasındaki çubuk hücrelerinsağladıkları görüntü sayesinde hareketederiz. Retinadaki çubuklar yalnızca ışığakarşı hassas oldukları için oluşan görün-tüde sadece şekiller belirgindir, renklerise belirgin olmaz. Bu yüzden karan-lıkta bütün nesneler siyah ve grinintonları şeklinde algılanır.

Koni ve çubuk hücrelerininışık enerjisini elektrik ener-jisine çevirmeleri işlemison derece kompleks birolaydır. Bu mucizevi işleminbaşlangıcı rodopsin molekülle-rinin harekete geçmesiyle ger-çekleşir.

Görmenin Başlaması İçinRodopsine Gereksinim VardırKişinin bir cismi görebilmesi için göze

giren ışık enerjisinin sinir uyarılarınadönüştürülmesi zorunludur. Işınlar, gör-meyle sonuçlanan kimyasal ve elektrikselreaksiyonları başlatıcı fiziksel bir uyarıyasebep olurlar. Ortaya çıkacak tepkimelerzinciri, koni ve çubuklarda bulunan “rodop-sin”in varlığına bağlıdır.

Ağ tabakaya çarpan ışık, rodopsininrenksizleşmesine neden olur. Bu renksiz-leşme sonucunda sinir hücrelerini uyarmaözelliği olan kimyasal bir madde açığaçıkar. Yoğun ışıkta özelliğini yitiren rodop-sin, karanlıkta yeniden oluşur.

Karanlık bir salona girildiği zaman kısabir süre için görme olmaz. Bunun nedenigözlerde o an yeterli rodopsin oluşmama-sıdır. Bu maddenin yeniden sentezlenmesiile görme tekrar netleşir. Yeteri kadar ro-

www.gozmucizesi.com

19

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 25: İlmi Mercek Eylül 2011

dopsin üretilene kadargöz karanlıkta net göre-mez. Rodopsin dengesi-nin kurulması ile şekillergittikçe daha belirginleşir.

Karanlıktan tekrar par-lak ışığa geçildiği zamanrodopsin birdenbire beyneçok miktarda ışık gönderir vegörüş parlaklaşır. Şiddetli ışıkta rodop-sinin parçalanması sentezlenmesinden çokdaha hızlı olduğu için görmede aksaklıkolur. Örneğin güneşli ve karlı havada olu-şan göz kamaşmasının nedeni rodopsindir.

Rodopsinin çoğu deforme olduktan sonra,beyne daha az sinyal gönderilmeye başla-nır ve gözler ışığa adapte olur.

İlmimercekYARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

20

Rodopsin Yüce Allah’ın yarattığı sonderece kompleks bir organik bileşiktir.

Eksikliği gece körlüğüne yol açar. Beynebir bilgi göndermek üzere reseptörhücreyi uyaran ışık tarafından bir

kimyasal reaksiyon başlatılır ve görmegerçekleştirilir. Rodopsin yoğun ışıkta

özelliğini yitirir, karanlıkta tekrar oluşur.Gözde yeteri kadar rodopsin oluşana

kadar göz karanlıkta net göremez. Rodopsinin sahip olduğu özellikler insanbedeninin bugünkü haline zaman içinde gerçekleşen tesadüfler, mutasyonlar

gibi etkenlerle ulaştığını öne süren evrimci iddiaları tamamen geçersizkılmaktadır. Böyle bir sistemin yaratılış dışında başka herhangi bir güçle

gerçekleşmesi imkansızdır. Retinayı eksiksiz var eden, gözün bu kısmı üzerindeçubuk ve koni hücrelerini ve çubuk hücrelerinin yapısında rodopsin molekünü

yaratan, yaratma sanatının eşsiz sahibi Yüce Allah’tır.

“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasınakarar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.”

(Bakara Suresi, 117)

pupilla göz kapağıiris sklera

optik sinir

alt oblik kas

alt rektuskası

sklera

konjonktiva

kornea

iris

lens

retina

üst oblik kas tendonuüst rektus

kası

Page 26: İlmi Mercek Eylül 2011

Rodopsinin özelliği ışıktan alınan verimiyükseltmesidir. Bu madde tam ihtiyaç du-yulan anda gerektiği kadar üretilir. Gözdekidiğer yapılarla birlikte hareket ederek gör-meyi kolaylaştırır. Peki, bu maddenin üre-tilmesine ilk olarak kim karar vermiştir? Birzamanlar karanlıkta göremeyen göz hücre-leri kendi aralarında toplanıp, “gelin karan-lıkta öyle bir madde üretelim ki bu, ışığın

verimini artırsın, bu sayede beyinde yeterlibir görüntü oluşsun, tekrar ışığa çıkıldı-ğında da bu madde özelliğini kendi kendinekaybetsin” diye bir karar almışlar mıdır? Bukararın alındığını var sayalım. Rodopsininfiziksel ve kimyasal yapısı nasıl oluşmuş-tur? Rodopsine ait genetik bilgiler göz hüc-relerine nasıl yerleştirilmiştir?

Burada çok kısaca özetlediğimiz görmeişleminin aslında çok daha kompleks de-tayları vardır. Ancak sadece rodopsiningörme üzerindeki etkisi bile gözün ne kadarmuhteşem bir sistemle yaratılmış olduğunuanlamak için yeterlidir. Bütün bunları hüc-relerin kendi kendilerine yapamayacaklarıaçıktır. Gözün içindeki bu son derece iyihesaplanmış sistemi yaratan Yüce Allah’tır:

“O, sizin için kulakları, gözleri vegönülleri inşa edendir; ne az şükredi-yorsunuz.” (Mü’minun Suresi, 78)

www.evrimmasali.com

21

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Rodopsinin Görme Üzerindeki Etkisi Yüce Allah’ın Detay SanatınaÖrnek Oluşturur

Rodopsin molekülünün bulunduğuçubuk hücreleri tek başına hiçbir işe yara-maz. Hatta bu hücrelerin binlercesinin birarada bulunması da hiçbirşey ifade etmez.Bu hücrelerin muhteşem bir planlama so-nucunda retina üzerine özel olarak yerleş-tirilmeleri, kendilerini beyne bağlayacaksinir yollarına, üzerlerine ışığı düşürecekmercek, kornea gibi organellere, kendilerinibesleyecek bir kılcal damar ağına sahip ol-maları gerekir. Bütün bunların yanındaeğer gönderdikleri sinyalleri çözecek birbeyin olmasa varlıklarının hiçbir anlamıolmaz.

Üstelik insan ilk yaratıldığından beri busistem eksiksiz olarak var olmalıdır. İlk in-sandaki ve daha sonra yaşamış olan bütüninsanlardaki retina da bu özelliklere sahip-tir. Şu anda çevrenizde gördüğünüz insan-

ların gözlerindeki retina hücreleri de bu bil-gilere sahiptir.

Işığı elektrik enerjisine çevirebilme ye-teneğine sahip tek bir hücrenin olması bilebüyük bir mucize iken, bu hücreden mil-yonlarcasının bir düzen içinde bulunmalarıve ortak bir amaca hizmet etmeleri çokdaha büyük bir mucizedir. Korneada bulu-nan milyonlarca koni ve çubuk hücresiningözün diğer organelleri ve beyin ile birlikteAllah tarafından yaratıldıkları çok açıktır.Allah insanı kusursuz bir düzen içinde ya-ratmıştır. Kendisinden başka ilah olmadı-ğını Allah bir ayette şöyle bildirmiştir:

“O, Hayy (diri) olandır. Oʼndan başkailah yoktur; öyleyse dini yalnızcakendisine halis kılanlar olarak Oʼnadua edin. Alemlerin Rabbine hamdol-sun.” (Mümin Suresi, 65)

İnsanın İlk Yaratıldığından Beri GözleriEksiksiz Olarak Çalışmaktadır

Page 27: İlmi Mercek Eylül 2011

ADNAN OKTAR: Rahman ve Rahimolan Allah’ın adıyla, şeytandan Allah’a sığı-nırım. “Ya, sîn. Andolsun hikmetliKur’an’a. Gerçekten gönderilenlerden-sin.” Yani sürekli Mehdiler gönderilmiştir,Peygamberimiz (s.a.v.) de Mehdi’dir, ahirzamanda gelecek olan Hz. Mehdi de Meh-di’dir. “Dosdoğru bir yol üzerinde(sin).”Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ma-sumdu, Hz. Mehdi (a.s.) da masumdur ah-kamda. Dosdoğru bir yol üzerindegidecektir, inşaAllah. “(Kur’an) Güçlü veüstün olan, esirgeyen (Allah’ın) indirme-sidir.” Kuran’a dikkat çekiyor Cenab-ıAllah. “Güçlü ve üstün olan, esirgeyen(Allah’ın) indirmesidir.” Münafıklar, Ku-ran’dan haşa nefret ederler, hurafe deni-zine dalarlar, Kuran’ın yeterliliğini aslakabul etmezler. Münafığın beyninde, iğrençbir pislik olarak şirk bataklığı kalmıştır.Allah, Kuran için istediği kadar yeterlidesin, münafığa etki etmez. Münafık, şirkbataklığının içinden çıkmak istemez.

“Babaları uyarılmamış, böylece kendi-leri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için(gönderildin).” Peygamberimiz (s.a.v.)’ehitap var, aynı zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’ahitap var. Çünkü bak; “Babaları uyarılma-mış, böylece kendileri de gafil kalmış bir

kavmi uyarman için (gönderildin.) An-dolsun, onların çoğu üzerine o söz hakolmuştur; artık inanmazlar.” O söz; dar-lık, buhran anlamına geliyor aynı zamanda,ekonomik kriz anlamına geliyor. Ebcedi2007, 7. ayet. “Gerçekten Biz onların bo-yunlarına, çenelere kadar (dayanan) hal-kalar geçirdik; bu yüzden başları yukarıkalkıktır.” Münafıklarda bir enaniyet, tekbaşına olma arzusu vardır; en büyük olmaarzusu vardır. Hiçbir şekilde bir üst kabuletmez. Onun için Hz. Mehdi (a.s.)’ı ve Hz.İsa (a.s.)’ı kabul etmezler. Yani o kendisinebir şeyh bulur, bir hoca bulur; onun, enindesonunda onun yerine geçeceğini düşünür.Zaten kahpe bir amacı vardır, yani çeşitlientrikalar sonucunda onun makamına ula-şacağını düşünür ve müstakil bir derebeylikoluşturacağını düşünür. O yüzden de Meh-diyet’i asla kabul etmez. “Kendileriniuyarsan da, uyarmasan da onlar için bir-dir; inanmazlar” diyor Allah. Ne anlatılırsaanlatılsın. “Sen ancak, zikre(Kur'an'a) uyan,” Kuran’ın yeterlili-ğine inanan, “ve gayb ile Rah-man olan (Allah')a (karşı) içititreyerek korku duyankimseyi

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

22

Page 28: İlmi Mercek Eylül 2011

www.Kurandaebcedtarihleri.com

23

Eylul 2011, İlm

i Mercek

ADNAN OKTAR: “Ey kavmim, elçi-lere uyun.” Yasin Suresi, 20; ebcedi 2036.Hz. İsa Mesih (a.s.)’a, Hz. Mehdi (a.s.)’abakıyor, inşaAllah. Yasin Suresi, 17; “Bizimüzerimizde de (sorumluluk ve görev ola-rak) apaçık bir tebliğden başkası yok-tur.” Tam 2010 tarihini veriyor ebcedi.Şimdi bu kadar mutabakat normal mi? Birolağanüstülük var. Yasin Suresi’nde birçoksır var. Mesela bakın; Yasin Suresi, 20;“Şehrin en uzak yerinden bir adam ko-şarak geldi; “Ey kavmim elçilere uyun”

dedi, 2036 tarihini veriyor. Şehrin en uzakyerinden koşarak gelen adam, AllahualemHz. Hızır (a.s.). Koşma ve sürat ondadır.Bak, en uzak yerinden, şehrin en uzak ye-rinden koşarak gelebilen bir insan, o süratHz. Hızır (a.s.)’a ait bir sürattir. Başka birinsan öyle koşarak gelemez, inşaAllah. Me-sela firavunun sarayında hiçbir sorun olma-dan yaşayan bir insan, Hz. Hızır (a.s.)’dır,inşaAllah. Münafıklar Kuran’ın bu sırların-dan çok darlanırlar.

uyarırsın. İşte böylesini, bir bağış-lanma ve üstün bir ecirle müjdele.”Kuran’ın yeterliliğine ait her ayet, müna-

fıklarda sarsıntı meydana getirir. En hoş-lanmadıkları açıklamadır.

www.ilmimercek.net

Page 29: İlmi Mercek Eylül 2011

P enguenler, birey sayısı yüz binlereulaşabilen büyük topluluklar halindeyaşayan canlılardır. Bu canlılar,

yaklaşık - 400C’lik bir ortamda yaşamak içinözel donanımlara sahip olarak yaratılmış-lardır. Buzun üzerinde yaşar, beslenir, av-lanır ve yavrularını büyütürler. Bu,kuşkusuz son derece büyük emek isteyenbir iştir. Ancak penguenler, bir insanınAllah’ın dilemesi dışında yaşamaya aslagüç yetiremeyeceği böyle bir ortamda var-lıklarını sorunsuz devam ettirebilirler.Çünkü alemlerin Rabbi olan Allah pengu-

enlere bulundukları ortama uyum sağlama-ları için pek çok özellik bahşetmiş, bu özel-likleri de mucizevi detaylarla süslemiştir.Tüm ilmin sahibi olan Allah bir ayetinde bugerçeği insanlara şöyle haber verir:

“Ben gerçekten, benim de Rabbim,sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkülettim. O’nun, alnından yakalayıp-de-netlemediği hiçbir canlı yoktur. Mu-hakkak benim Rabbim, dosdoğru biryol üzerinedir (dosdoğru yolda olanıkorumaktadır.)” (Hud Suresi, 56)

İlmimercek

MAN HAK KATLER

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

24

Penguen bir tür deniz kuşudur. Ancak pula benzeyentüylerle kaplı dar kanatları uçmak yerine yüzmek içinyaratılmıştır. Karada ise çok ağır hareket eder.

❖ Penguenler karada neden yavaş hareket ederler?

❖ Suda hızlı hareket etmelerindeki yaratılış özellikleri nelerdir?

❖ Penguenlerin kısa süreli de olsa havalanmalarının sebebinedir?

Page 30: İlmi Mercek Eylül 2011

Penguenlerin KaradakiYürüyüşleri Ağır, Fakat Enerji

Tasarrufu Sağlayacak ŞekildedirKuyrukları kısa ve ayakları vücutlarının

gerisinde olduğu için penguenler karadarahatlıkla dimdik ayakta durabilirler. Fakatyürümeleri oldukça ağırdır. Çünkü büyükgövdeli olmalarına karşın, yürüyüşlerinizorlaştıracak kadar küçük bacaklara sahip-tirler. Ancak bu özellikleri Yüce Allah’ın on-lara bahşettiği büyük bir nimettir.

Sağa sola sallanarak yürürlerken as-lında enerji tasarrufu yaparlar çünkü nor-mal şekilde yürümüş olsalar kendibüyüklüklerindeki bir hayvandan iki katdaha fazla enerji harcamaları gerekirdi.Fakat aşırı kısa bacaklı olan penguenler,yana doğru adımlar atarak kaslarının dahaaz yorulmasını sağlarlar. Böylece her adı-mın sonunda bir sonraki adım için enerjidepolarlar. Elbette enerji tasarrufu - 400Csoğukta oldukça önemli bir detaydır. Kine-tik ve potansiyel enerjinin birbirine dönüşü-münü kullanarak enerji tasarrrufusağlayacak bir yürüyüş yapmak Allah’ıncanlılar üzerindeki şefkat ve merhametininen büyük delillerinden biridir. Allah’ın pen-guenler üzerindeki rahmet ve lütfu sadeceyürümelerindeki enerji tasarrufu ile de sı-nırlı değildir.

Suda Hızlı Hareket EtmeleriniSağlayan Özelliklere Sahip OlarakYaratılmışlardırPenguenler, diğer kuşlar gibi havada

uçamazlar, ama derin sularda çok ustabirer yüzücüdürler. Bu canlılar, suda avlan-dıkları için karadakinin tam aksine sudaçok hızlı hareket ederler. Penguenlerinsoğuk suda hızlı hareket etmelerini sağla-yan ve üşümelerini engelleyen ise üzerle-rindeki kürkleridir. Vücutlarını kaplayankürkleri, derilerinden üretilen özel bir yağsayesinde hava geçirmeyen, sıcak tutan,soğuk suyun deriye ulaşmasını engelleyendiğer bir deyişle su geçirmez dalış elbisesigibidir. Bu kaygan dalgıç kıyafeti sayesindepenguenler, su altında saatte 25 km’yevaran bir hızla adeta uçarcasına yüzerler.

Havada uçan kuşlar, hafif olmak zorun-dadırlar, bu yüzden kemiklerinin içi boş ola-cak şekilde yaratılmışlardır. Oysapenguenler derinlere dalabilmek için ağır-lığa ihtiyaç duyarlar. İşte bu nedenle Rab-bimiz onları kemiklerinin içi dolu olarakyaratmıştır. Böylece penguenler rahatlıklabalıkların peşinden derin sulara dalabilir-ler. Ayrıca sahip oldukları kanatları uzuntelek tüylerinden yoksun olduğu için uç-maya elverişli değildir. Buna karşılık bu ka-natlar yüzmede çok kuvvetli yüzgeç görevigörürler.

www.sevimlicanlilar.com

25

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 31: İlmi Mercek Eylül 2011

Penguenler UçamazFakat Kısa Bir Süre

Havalanabilirler Yuvarlak gövdeleri ve

tırmanma becerilerinin sınırlıolması dolayısıyla, penguenlerin sudan kı-yıya, özellikle de bir buz kütlesi ya da kayaüzerine çıkmaları aslında oldukça güçtür.Bu nedenle kıyıya yaklaşınca suyun derin-liklerinden hızla yüzeye yüzüp kendilerinikaraya adeta ‘fırlatır’ ve gövdeleri üzerinedüşerler. Gövdelerinin üzerine düştükle-rinde yüzgeç kanatlarının yardımıyla kızakgibi kayarak, karaların kilometrelerce içle-rine kadar gidebilirler.

Penguenlerin bu kısa süreli havalanmaözellikleri farklı penguen türlerine göre de-ğişir. Örneğin Adelie penguenleri gibi nis-peten küçük türler, sudan 2-3 metre yukarıkadar yükselebilirler ve kendilerine hiçbirzarar vermeden keskin kaya parçalarınınüzerine inebilirler. Penguen ailesinin en iritürü olan imparator penguenleri ise su yü-

zeyinden 20 ile 45 santimetre kadar yükse-lerek kıyıya zıplarlar.

Penguenler yüzeye yükselirken köpüğüandıran beyaz baloncukları kullanırlar. Sa-atte 19 km hızla yükselen bu kuşların göv-desini adeta bir palto gibi saran bu havakabarcıklarının bir benzeri gemilerin sudadaha hızlı hareket etmesini sağlamak içinkullanılır. Bu yöntemden yola çıkan uzman-lar, penguenlerin kısa süreli havada kalmatekniğinin detaylarını araştırmışlardır.

Penguenlerin HavayaSıçrama Tekniği Penguenler, suya dalmadan önce tüy-

lerini kabartıp aralarına bolca hava alırlar.Bunun sebebi suda derinlere indikçe artanbasıncın havayı sıkıştırmasıdır. 15-20metre derinlikte, hava hacim yönünden%75 küçülür, tüyler kapatılıp arasında hap-sedilir. Yüzeye hızlı yükseliş sırasında ye-niden genişleyen baloncuklar sürtünmeyiazaltıp hızı artırır. Penguenlerin itici gücünü

İlmimercek

MAN HAK KATLER

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

26

Bilim adamları penguenlerin kısa sü-reli uçuşlarının sırrını çözebilmekiçin çok karmaşık matematik formül-ler ve çizimler kullanmışlardır.

Penguenlerin ise bu hareketi yapa-bilmeleri için matematik formüllerine,karmaşık hesaplara ihtiyaçları yok-tur. Çünkü onlar Yüce Allahʼın ilhamıile hareket etmektedirler.

Page 32: İlmi Mercek Eylül 2011

sağlayan kanatları ise köpüklerin dışındakaldığı için havadan etkilenmez. Bu şekildeyüzme esnasında güçlü yüzgeç görevinisürdürebilir ve penguenlerin daha hızlı ha-reket etmelerini sağlar.

Bilim adamlarının matematik ve sıvı me-kaniğini kullanarak çok uzun formüllerleyaptıkları hesaplar sonucunda buldukları buhızlı hareket etme mekanizmasını penguen-ler hiçbir hesap yapmadan bilmekte, hava-nın sürtünme hızını hesaplamakta vebaloncukların sürtünme hızını arttıracakyöntemleri bilmektedirler. Burada kısacaözetlediğimiz penguenlerin bu davranışları-nın her aşaması akıl, plan, hesap ve bilgiiçermektedir. Ancak tüm bu özellikleri pen-guenlere ait olarak değerlendirmek elbettekimantıklı değildir. Çünkü penguen bilinci ol-mayan, dolayısıyla akıl gösteremeyecektedbir alamayacak bir canlıdır. Öyle ise pen-guenin bu davranışlarının nereden kaynak-landığı sorusunun bir açıklaması olmalıdır.

www.hayvanlaralemi.net

27

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Penguenlerin kısa süreli havalanma-ları ve çok hızlı yüzmeleri, sadeceavlanmaları veya karaya kolaylıkla

çıkmalarını sağlamakla sınırlı değildir.Aynı zamanda foklar ya da katil

köpekbalıklarına av olmamak içinbaşvurdukları önemli ve hayati bir

stratejidir. Şüphesiz penguenlere bukorunma özelliklerini ilham eden

esirgeyici ve koruyucu olanAllah’tır. Allah onlara davranışlarını

ilham eder ve onlar da buna eksiksizuyarlar. Her biri kendilerini Yaratan

Allah’a boyun eğmişlerdir. Kuran’dabu gerçek şöyle bildirilir:

“Göklerde ve yerde bulunanlarO’nundur; hepsi O’na ‘gönülden

boyun eğmiş’ bulunuyorlar.”(Rum Suresi, 26)

Page 33: İlmi Mercek Eylül 2011

Bu akıl ve plan pen-guenin kendisine ait değilse

kime aittir? Elbette penguenlere buakılcı planları yaptıran, onları yaratan vetüm bunları ilham ile emreden, sonsuz akılve kudret sahibi olan Allah’tır. Bir ayette bugerçek şöyle bildirilir:

“Allah, her şeyin Yaratıcısı’dır. O,her şey üzerinde vekildir.” (Zümer Su-resi, 62)

Melik (Bütün kainatın sahibi vemutlak surette hükümdarı) OlanAllah Çok YücedirCanlılar için yaşamlarını devam ettir-

mek çok önemlidir. Çünkü alemlerin Rabbiolan Allah canlılara beslenmeyi, çoğalmayı,yavrularına bakmayı ve nesillerini devamettirmeyi ilham etmiştir. Rabbimiz canlılarınbu görevlerini yerine getirmeleri için on-lara çeşitli özellikler bahşetmiştir.Penguenler de bu lütuf ve ikramınen güzel örneklerindendir.Kutup bölgelerinde yaşadıklarıiçin enerji tasarrufunu en azaindirecek yürüyüş şeklinesahip olmaları, avlanmalarıve kendilerini avlayacak can-

lılardan kaçmaları için suda hızlı hareketetmeleri, bu amaçla yaratılan tüyler, kanatşekilleri ve sahip oldukları teknik bilgiler buörneklerden birkaçıdır.

Penguenlerin bu yetenekleri hakkındadikkat edilmesi gereken bir detay daha var-dır: Her penguen doğduğu andan itibarentüm bilgilere sahiptir. Elbette penguenleresahip olduğu bu bilgileri ilham eden ve on-ları üstün yeteneklerle birlikte var edensonsuz ilim ve güç sahibi Allah’tır.

Kendisiyle konuşmakta olan arka-daşı ona dedi ki: "Seni topraktan,sonra bir damla sudan yaratan, sonrada seni düzgün (eli ayağı tutan, gücükuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ıinkar mı ettin?" (Kehf Suresi, 37)

İlmimercek

MAN HAK KATLER

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

28

Doğadaki pekçok örnekte olduğu gibi

Rabbimizʼin ilhamıylahareket eden canlıların

kullandığı yöntemler bilim adamlarınaışık tutmaktadır. Nitekim penguenlerin

havalanma yöntemi de mühendislere ilhamkaynağı olmuştur.

Page 34: İlmi Mercek Eylül 2011

İmparator penguenleri, 20 dakikada 500metre derinliğe kadar dalabilirler. Bu dalıştanefeslerinde ve kan basınçlarında herhangibir problem yaşamazlar. Ayrıca bu koşul-lara farklı şekillerde uyum gösterme özelli-ğine de sahiptirler. Dalış süresince kalpatışlarını dakikada 200ʼden 60 vuruşa dü-şürebilmekte böylece vücutlarında yüksekmiktarda oksijen molekülü içeren miyoglo-bin adlı proteini depolayabilmektedirler.Yani penguenler için gereken oksijen, ci-ğerlerindeki havada değil, depoladıkları mi-yoglobin adlı protein sayesinde doğrudankaslarının içinde saklanır. Penguenler busayede uzun süre nefes almadan yüzer vediledikleri kadar da derine dalabilirler.

Çok derine daldıkları halde penguenle-rin vurgun yememeleri de yaratılış delille-rindendir. Nitekim bu canlılar kanlarındakioksijen en düşük seviyede bile olsa yüz-meye devam edebilirler. İnsanlar ise bu du-rumda vurgun yerler. Bu seviye,penguenler için 20 mm Hg iken, insanlardaise 25 mm Hgʼdir. Ancak bilim adamlarıpenguenlerin nasıl olup da kan basıncın-dan etkilenmeden suyun içindeyken büyük

bir hızla buzun üzerine atlayabildiklerinehenüz bir açıklama getirememişlerdir.

Aşağıdaki resimde son derece rahat se-çilen hava kabarcığı bulutu ile yukarı çıkanimparator penguenleri görülüyor.

Neredeyse dikey olarak yükselen impa-rator penguenlerinin arkasında ve yanların-daki su baloncuğu bulutları vücutlarınınneredeyse tamamını kaplamaktadır. Bu du-rumun kuyruk kısımlarını da oldukça belir-siz hale getirdiği de rahatça görülmektedir.

Havayla yalıtım, tekne üreticilerinin vemühendislerin yakından bildiği bir uygula-madır. Gemi ya da torpido gövdesi çevre-sinde bir hava tabakası oluşması, hızıarttırır. Penguenlerin kısa süreli havalanmahareketi, mühendislerin bir türlü çare bula-madıkları bir sorunu daha çözmüştür.Çünkü penguenleri inceleyen bilim adam-ları eğer hava tabakası pervaneye denkgelirse, geminin hızını artıracağına azalttı-ğını anlamışlar. Penguenleri inceleyerekhava kabarcıklarının mutlaka arka kısım-dan gelerek itici güç oluşturması gerektiğinigörmüşlerdir.

www.hayvanlardakitasarim.imanisiteler.com

29

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Canlıların sahip oldukları yetenekleri kendi iradeleriyle ger-çekleştirdiklerini söylemek akıl sahibi bir insan için mümkün de-

ğildir. Her akıl sahibi insanın bu gerçekler karşısında varması gerekensonuç şudur: Doğadaki herşey sonsuz ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcı’nın

eseridir. O Yaratıcı tüm canlıları, insanları, hayvanları, böcekleri, bitkileri,canlı cansız tüm varlıkları yaratan Allah’tır. O, üstün kudret, şefkat, merha-met, akıl, ilim ve hikmet sahibidir. Kuran’da bu gerçek şöyle bildirilmiştir:

“Şu halde hamd göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin RabbiAllah’ındır. Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur. O, üstün ve

güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Casiye Suresi, 36-37)

Penguenlerin Sudaki Dalışları Esnasında Uzun Süre NefessizKalabilmeleri ve Vurgun Yememeleri Rabbimiz’in Yaratılış Delillerindendir

Page 35: İlmi Mercek Eylül 2011

M ikroorganizmalar bilim adamla-rını şaşırtan davranışlar sergi-lerler. Her biri zeka ürünü gibi

görünen bu davranışları tıpkı başka özel-likleri gibi çeşitlilik gösterir. Mikroorganiz-

maların sahip olduğu bu çeşitlilik, YüceRabbimiz Allah’ın üstün aklını ve yaratmasanatındaki çeşitliliğini ortaya koyar.

Elbette bir sinir sistemine bile sahip ol-mayan mikroorganizmalar için gerçek bir

İlmimercek

İNSAN MUCİZESİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

30

◆ Mikroorganizmalar birbirleri ile nasıliletişim kurarlar?

◆Yönlerini nasıl bulurlar?

◆ Yeterli sayıya ulaştıklarına nasılkarar verirler?

◆ Mikroorganizmaların akılcıdavranışlarının kaynağı nedir?

Evrimciler mikroorganizmaları sözde basit canlılar olarakkabul ederler. Oysa, bu canlılar evrimcilerin tarif ettiği basitliktanımından çok uzaktırlar ve kendilerinden beklenmeyecekölçüde kompleks sistemlere sahiptirler. Yapılan araştırmalarmikroorganizmaların zeki davranışlar sergilediklerini ortayakoymuştur. Kuşkusuz bu davranışlar, Yüce Allah’ın bu canlılarüzerindeki tecellisinin yalnızca birer örneğidir.

Page 36: İlmi Mercek Eylül 2011

zekadan bahsetmek imkansızdır. Bilimadamları mikroorganizmaların bu tür dav-ranışları, bir çeşit “kimyasal bilgisayar” gibiişleyerek gerçekleştirdiklerini düşünmekte-dirler. Bu düşünceye göre, mikroorganiz-malar hücre dışından gelen bilgiyi girdiolarak kullanmakta ve çıktı olarak bir dav-ranış ortaya koymaktadırlar. Bu işlem içinise bilgisayarlara benzer biçimde çalışanproteinler kullanılmaktadır. Dışarıdan gelengirdiler proteinlerin şekil değiştirmesine, biraraya gelmesine ya da belirli bilgi işlemesilsileleri içerisinde bazı proteinlerin kimya-sal olarak değişmesine yol açar ve sonuçtacanlı proteinlere göre davranışlarını belir-ler. Elbette bu, mikroorganizmanın çeşitlidurumlar karşında verdiği tepkiyi belirleyensebeptir. Çünkü aklı ve şuuru olmayan pro-teinler yine aklı ve şuuru olmayan mikroor-ganizmalara ne yapmaları gerektiğinibildiremez. Bu canlılara kainattaki diğer

tüm varlıklar gibiyapmaları gerekendavranışları ilhameden Yüce Allah’tır. Bu gerçek Kuran’daşöyle bildirilir:

“Ben gerçekten, benim de Rabbim,sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkülettim. O’nun, alnından yakalayıp-de-netlemediği hiçbir canlı yoktur. Mu-hakkak benim Rabbim, dosdoğru biryol üzerinedir (dosdoğru yolda olanıkorumaktadır.)” (Hud Suresi, 56)

Mikroorganizmalar Nasılİletişim Kurarlar?Bakteriler kimyasal sinyaller kullanarak

birbirleri veya dostları ile işbirliği yapar,düşmanlarına ise gözdağı verirler. Bu ileti-şim birtakım mesajlar içeren baloncuklarbiçimindedir. Bakteriler bu mesajları ince

www.mikrodunyamucizesi.imanisiteler.com

31

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 37: İlmi Mercek Eylül 2011

bir bakteri zarı ile paketlerler. Araştırmacılarbu kimyasal dilin bakterilerin tıpkı, hayvantopluluklarının kendi aralarındaki daya-nışma ve işbirliğine benzerlik gösterdiğinedikkat çekmekte ve bu bakımdan bakteri-leri sosyal canlılar olarak nitelendirmekte-dirler.

Mikroorganizmalar NasılKarar Verirler?Pek çok mikroorganizma, çevresindeki

kendi türüne ait birey sayısını algılayarakdavranış değişikliği gösterebilir. Bu da bucanlıların grup halindeyken toplu hareketetme özelliğine sahip olduğunu göster-mekte ve bir takım çalışması yaparak ye-terli sayıyı algıladıklarını kanıtlamaktadır.

✓ Vibrio fischeri adlı bakteri türü, birmolekül üreterek bunu çevresine salgılar.Bu molekül ortamda yeterince yüksek yo-ğunluğa ulaşırsa Vibrio harveyi hücrele-rinde kimyasal bir tepkime olur ve bakterisolgun mavi bir ışık vererek parlamaya

başlar. Bu ışıma bakterinin sayısı ile ilgilidir.Bu nedenle bakteriler ışımanın olacağı sa-yıya ulaşana dek çoğalarak kendi sayılarınıbelirlerler. Bu ışıma bakteriye belki doğru-dan bir fayda sağlamaz ama Hawaii’dekibir tür mürekkep balığı ile kurduğu ortakyaşam için gereklidir. Çünkü bakteriler bucanlının içinde koloniler halinde yaşarlar.Mürekkep balığı bakterilere güvenle yaşa-yıp çoğalabilecekleri bir ortam sağlar, bak-teriler de ışıma yaparak mürekkepbalığının denizin derinliklerinde kamufle ol-masına yardım eder.

Vibrio fischeri adlı bakteri bir canlı ileberaber yaşamanın kendisine fayda getire-ceğini adeta “düşünmekte” bunun içinuygun bir canlı “seçmekte” ve gerektiğindeonun “yapısında değişiklikler yapması sağ-layarak” bedeninde konaklamaktadır. Aynızamanda barındığı bu canlıları korumakta,onlara çeşitli faydalar sağlamaktadır. Birmürekkepbalığı için sahip olduğu ışık iletehlikelerden korunması elbette büyük bir

İlmimercek

İNSAN MUCİZESİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

32

Page 38: İlmi Mercek Eylül 2011

kazançtır. Bunu “dikkate alan” bakteriler bufırsatı değerlendirir ve kendilerine bir evedinirler. Açıktır ki bu küçük, ama şuur ser-gileyen canlı da kendisini meydana getiren,yani kendisini yaratan Allah’ın üstün aklınınve gücünün delillerinden biridir.

✓ Pseudomonas aeruginosa adlı has-talık yapan bir mikroorganizma türü ise kis-tik fibroz adı verilen solunum yolu hastalığıolan kişilerin akciğerlerindeyken özel birtaktik uygular. Bu mikroorganizma, hasta-nın dokularına girene kadar hastanın bağı-şıklık sistemine karşı koyabilmek için çoksessiz hareket eder. Yeterince çoğalıp güç-lendikten sonra hastanın bağışıklık siste-mini alarma geçiren hastalık yapıcı özelmaddeleri salgılamaya başlar. Bu canlılarınbelirli bir sayıya ulaşana kadar varlıklarınıbelli etmemeleri, hastanın bağışıklık sis-temi olduğunu ve salgıladıkları salgılarlabu sistemi harekete geçirip kendilerine

www.evriminmikrobiyolojikcokusu.imanisiteler.com

33

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Mikroorganizmalar bir arada çalışankompleks sistemlere sahiptirler ve

evrimciler bu kompleks sistemlerinnasıl bir anda ortaya çıktığını

açıklayamazlar. Bu organizmalar,tek bir hücrede sergilenen akıl ve

sanatın kusursuz temsilcileridir.Kuşkusuz, bu küçük varlıklar, Yüce

Allah’ın yarattığı mucizeleri veO’nun sonsuz ilmini görmek için

büyük bir fırsattır. Bir ayette şöylebuyrulur:

“Göklerde ve yerde zerre ağırlığıncahiçbir şey O’ndan uzak (saklı)

kalmaz. Bundan daha küçük olanıda, daha büyük olanı da, istisnasız,

mutlaka apaçık bir kitapta(yazılı)dır.”” (Sebe Suresi, 3)

Page 39: İlmi Mercek Eylül 2011

zarar vereceğini bilme-leri ve tedbir almaları

elbette kendi kendile-rine tespit edecekleri de-

taylar değildir. Bu canlılarazeka gerektiren bu davranışları

ilham eden Yüce Allah’tır.

Mikroorganizmalar YönleriniNasıl Bulurlar?Pek çok canlının gelişmiş yön bulma

yeteneklerine mikroorganizmalar da sahip-tir.

✓ Suda yaşayan Chlamydomonas alg-leri ışığa doğru hareket ederler. Ancakışığa karşı gösterdikleri bu yönelim sadecegelen ışık fotosentez yapmasına uygun birdalga boyundaysa olur.

✓ Escherichia coli bakterilerinin hare-ket etme şekli oldukça ilginçtir. Bu canlıönce bir doğru üzerinde hareket ederkenaniden kendi çevresinde dönerek rastgele

bir yöne tekrar doğrusal olarak hareketeder. Ancak bakteri bulunduğu ortama birmiktar besin eklendiğinde kendi çevresindedönme hareketini sonlandırır ve besinin“kokusuna” doğru düz bir şekilde hareketetmeye başlar. Bakterinin dış yüzeyindebulunan alıcılar elektrik devresindeki anah-tarlar gibi çalışır ve açık ya da kapalı ko-numda olabilirler. Alıcıların açık ya dakapalı konumda oluşu düz ve dairesel ha-reketten birini tetikler. Ancak besin molekül-leri alıcılara tutununca onları belirli birkonumda kilitleyip hareketin doğrusal ola-rak devam etmesini sağlar.

✓ Mikroorganizmaların yön bulma ye-teneğinin en çarpıcı örneklerinden bir di-ğeri Gymnomycota olarak adlandırılanmantar türüdür. Tek bir organizma gibi ha-reket eden ve amipe benzeyen bağımsız

İlmimercek

İNSAN MUCİZESİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

34

Page 40: İlmi Mercek Eylül 2011

hücrelerden oluşan bucanlılar, besin maddesi al-gıladıklarında biraraya ge-lerek tek bir canlı gibihareket ederler. Ayrıca bucanlılar bir labirent içindegiriş ve çıkış arasındaki enkısa yolu her zaman bulabilir-ler.

Mikroorganizmalar Yüce Allah’ınMüteali (Aklın Alabileceği Herşey-den Pek Yüce) İsminin TecellileridirYüce Allah, gözle görülmeyen mikroor-

ganizmalara adeta üstün bir şuur ve kıvrakbir zekayla hareket edebilme yeteneği ver-miştir. Bir mikroorganizma Yüce Allah’ın il-hamı ile insanların daha önceden farkedemediği, hatta tahmin bile edemediği ge-lişmeleri tespit edebilmekte ve onlardandaha atak davranmaktadır.

Evrimcilerin iddia ettiği gibi tüm bunlarıtesadüflerle açıklamak mümkün değildir.Çünkü “ilk mikroorganizmanın” tesadüfenoluştuğunu açıklamak imkansızdır. Henüzhiçbir canlılık belirtisi yokken, mikroorga-nizmaların tamamen kontrolsüz bir ortam-daki şartlardan tesadüfen etkilendiğini,aniden nefes almaya başladığını, tesadü-

fen çeşitli değişimler yaşadığını, bazı mu-cizevi özellikleri ve şimdiki kapsamlı özel-liklerini kazandığını iddia etmek bilimdençok uzak bir yaklaşımdır.

Yüzyılımızın gelişen bilim ve teknolojisi,mikroorganizmaların mucizevi özelliklerinitek tek keşfederek, evrim teorisi yalanını birkez daha ortaya çıkarmıştır. Bu canlılardakarşılaşılan her özellik, Allah’ın gözle gö-rünmeyen bir canlıda nasıl kusursuz birsanat meydana getirdiğini keşfedebilmekve bunu takdir edebilmek için bir yol ola-caktır. Bu gerçek Kuran’da şöyle bildirilir:

“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yay-dığı canlılarda kesin bilgiyle inanan birkavim için ayetler vardır.” (Casiye Su-resi, 4)

www.yaratilisdelilleri.imanisiteler.com

35

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Mikroorganizmalar, kendi görevlerini kusursuzca yerine getiren,gerektiğinde veya bir tehlike baş gösterdiğinde tedbir alan, son derecekarmaşık kimyasal işlemler gerçekleştiren şuurlu bireylerden oluşmaktadır.Bu küçük canlıların gerçekleştirdiği işlemler, bu işlemleri gerçekleştirmekiçin yaptıkları çok sayıda sebep sonuç ilişkisi tek bir gerçeğe işaret eder.Yüce Allah bu gerçeği ayetlerde şöyle bildirmektedir:

“Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Şüphesiz Allah, Gani (hiç kimseyeve hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamid (hamd da yalnızca O’na ait)tir.Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedideniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah’ın kelimeleri(yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm vehikmet sahibidir.” (Lokman Suresi, 26-27)

Page 41: İlmi Mercek Eylül 2011

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

36

www.komunizminbitisi.com

"... Hayır. Ne komünizm ne de faşizm... Bu iki ideoloji dememleketimizin, ulusumuzun gerçeklerine karakterine aslauymaz. Şunu da hemen ilave edeyim ki, ne faşizmin ne de Na-zizm'in sonu yoktur." (Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti,Sabiha Gökçen, s.159) Bu sözlerden de açıkça anlaşıldığı

üzere, Atatürk açık beyanlarıyla komünizmi "en büyük düşman" ilan etmiştir.Faşizmin de komünizmin de Türk Milleti içinde barınamayacağına dikkat çekmiştir. Türkmilletine, komünist veya faşist olmamayı, bu eğilimleri her görüldüğü yerde ezmeyi ve ko-münist yayılmacılığa karşı Misak-ı Milli sınırlarını korumayı vasiyet etmiştir. Bu sitede ko-münizmin ne denli büyük bir tehlike olduğu örnekleriyle detaylı olarak açıklanmaktadır.

www.komunizmnedir.com

www.komunizmvediyalektikfelsefe.com

www.komunizminbilimseltarifi.comKomünizm, geçtiğimiz 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir ideo-

lojidir. Ama bu damga, sadece baskı, zulüm, kan ve gözyaşı do-ludur. Tarihçilerin hesaplamalarına göre, sadece bu ideolojinedeniyle 20. yüzyıl boyunca 120 milyon insan öldürülmüştür.

Bunlar, bir savaş sırasında cephede ölen askerler değil, komünist devletlerin kendi halk-larının içinden öldürdükleri sivillerdir. 100 milyon erkek, kadın, yaşlı, küçük çocuk, bebek,sadece "komünizm" denen bu soğuk, katı, sert ve vahşi ideoloji nedeniyle yaşamını yitir-miştir. Dahası, komünist rejimler tarafından temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılan,göçe zorlanan, sistemli olarak kıtlıkla yüz yüze getirilen, hapsedilen, çalışma kamplarındaköle olarak kullanılan on milyonlarca insan vardır. Milyonlarca insan da komünist gerillagruplarının, terör örgütlerinin kurşunlarına hedef olmuş veya hedef olma korkusu altındayaşamıştır. Komünizmle ilgili hazırlanmış olan bu sitelerde, komünist ideolojinin insanlığagetirdiği belalara bir kez daha tanık olacaksınız.

www.dusunencocuklar.imanisiteler.com Çocuklar, sizler için hazırlanmış olan bu sitede Allah’ın

yarattığı harika canlılardan örneklere yer verildi. Amacımız,bu canlılardaki şaşırtıcı özellikleri ve akıllı bazı davranışlarıanlatarak bütün bunların kendiliğinden var olamayacağını,hepsini yaratanın Allah olduğunu bir kere daha anlamanızısağlamaktır.

Page 42: İlmi Mercek Eylül 2011

www.Adnanoktardiyorki.com

37

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Her gece A9 TV ekranlarında, Sayın Adnan Oktar'ınahir zaman sohbetleri programları farklı konukların da katılımıyla sizlerle buluşmaya devam ediyor.

11 Temmuz’da dünyanın farklı yerlerin-den gelen yüksek dereceli mason misafir-ler Sayın Adnan Oktar ile canlı yayınakatıldılar.

Bu programlara www.harunyahya.tv vewww.a9.com.tr sitesinden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Ayrıca yine A9 TV ekranlarında her gün canlı yayında,saat 12:00’de ve 17:00’de “Ahir Zaman ve Yaratılış Delil-leri” adlı programları izleyebilir, evrim teorisinin çöküşüne bilimseldeliller ışığında tanık olabilirsiniz. Sayın Adnan Oktar’ın sohbetlerini konubaşlıklarına göre de izleyebilirsiniz. Bu başlıklardan bazı örnekler şöyledir:

Her insan vahiyle hareket eder ama farkında olmaz.

Amy Winehouse'un ölümüyle ilgili anket yapılması Darwinizm vahşetindenbir bölümü gösteriyor.

Müslümanların kaynağı mezhep imamlarıdır. 4 Mezhep imamı da Hz. Mehdi(a.s.)'ın geleceğini kabul eder.

Tevrat ve İncil'den farklı olarak Kuran sevginin temelini iyi işler; sevginin zeminini sağlar.

Güneydoğu'da güvenlik tedbirleri çok güçlü olmalıdır.

Hz. Hızır (a.s.) eşya görünümü de, insan görünümü de alabilir.

Türk-İslam Birliği kurulursa, NATO'dan çok daha güçlü olur.

Ekonomik kriz, Avrupa'yı yeniden kasıp kavuracak.

İran Genelkurmay Başkanı'nın, ''Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) Bu YüzyıldaGelecek'' kitabı için candan tebrikleri

İnsan ruhunun hoşlandığı her şey İslam dininde vardır.

Sn. Adnan Oktar'ın, Diyarbakır'da 13 askerimizin şehit edilmesiyle ilgiliönemli açıklamaları

Şiddet gören kadınların çok iyi korunması gerekir.

www.harunyahya.org sitesinden “Röportajlardan Seçme Bölümler”kısmından takip edebilirsiniz.

Page 43: İlmi Mercek Eylül 2011

İlm

i Mer

cek,

Eşy

ty 2

011

38

DİNSİZLİĞİN DİNİ İLE MÜCADELE (KİTAP)

Bu kitapta dünya üzerinde hakim olan materyalizm, komü-nizm gibi ideolojiler, bunların kendilerine sözde bilimsel bir da-yanak olarak gördükleri Darwinizm ve bunların dışında dadinsizliğe dayalı tüm sistemler "dinsizliğin dinleri" olarak ta-nımlanıyor. Çünkü bu ideolojiler, inançlarıyla, uygulamala-rıyla, günlük hayata yönelik kurallarıyla dinsiz bir dinhalini almışlardır. Her birinin adeta ilah olarak gör-dükleri önderleri, her bir kelimesini ezbere bildiklerive asla değiştirilemeyecek birer gerçek olarak kabulettikleri kitapları vardır. Bu sahte dinler çok büyük birhızla yayılmakta, takipçilerinin sayısı günden güne artmakta-dır. Çünkü bunların peşinden gidenler "dinsizliğin dini"ni hakim kıl-mak için çok ciddi bir çaba içindedirler. Böyle bir ortamda Allah'ınvahyine uyan samimi Müslümanların üzerine çok büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bubatıl dinlerin geçersizliğini anlatma hizmetini üzerine alacak, bu uğurda çok ciddi bir şe-kilde çaba sarf edecek, elindeki tüm imkanları bu yolda kullanacak inançlı kişilere ihtiyaçduyulmaktadır. Kuran'da tarif edilen bu şerefli mücadele içinde yer almak, dinsizliğin di-ninin tüm dayanaklarını fikri anlamda geçersiz kılmak çok büyük bir önem taşımaktadır.

Ücretsiz olarak okumak için: www.harunyahya.org sitesinde “Kitaplar” bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Acrobat pdf dosyası 1,042 KByte

İNSANIN YARATILIŞI (BELGESEL)

Bu belgesel insanın nasıl yaratıldığını, hangiaşamalardan geçtikten sonra var edildiğini anla-tıyor. Bu belgesel sizi anlatıyor! Bir zamanlar an-

nenizin karnındaki tek bir hücreydiniz. Tıpkıyeryüzündeki diğer insanlar gibi. Derken buhücre bölündü, iki hücre oldu. Sonra tekrar bö-

lündü dört hücre oldu. Sonra sekiz... Sonra on-altı... Hücreler çoğalmaya devam etti. Ortaya önce bir

et parçası çıktı. Sonra bu et parçası şekillendi. Et par-çasının kolları, bacakları, gözleri oldu. Başlangıçtaki hücre

100 milyar kat büyüdü, 16 milyar kat kilo aldı. Önce bir hiç, sonrada yalnızca bir su dam-lası iken, Allah bir dizi mucize gerçekleştirdi ve insanı yarattı. Ve insana kendisini nasılyarattığını Kuran’da şöyle bildirdi:

Page 44: İlmi Mercek Eylül 2011

"İnsan, kendi başına ve sorumsuz bırakalacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir

alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir düzen içindebiçim verdi. Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.

(Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?"

(Kıyamet Suresi, 36-40)Ücretsiz olarak izlemek için: www.harunyahya.tv sitesinden “Doğa ve Yaratılış” bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

www.Adnanoktarnedemistineoldu.com

39

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Ayrıca internet sitelerinden; 1.388.931 adet kitap, 546.783 adet ses kasedi ve2.183.602 adet film olmak üzere toplam 3.887.474 adet eser ücretsiz olarak indiril-miş ve 2.130.075 makale ve 535.403 güncel yorum, 712.369 yeni bilgi olmak üzeretoplam 9.781.821 adet eser incelenmiş ve sadece www.harunyahya.tv’den2.394.205 adet film izlenmiştir.

Geçen ay internette...

Geçtiğimiz temmuz ayı boyunca, www.harunyahya.org 3.731.168 kişi,

www.harunyahya.com 1.993.072 kişi, www.harunyahya.net 984.147 kişi ve

www.harunyahya.tv sitesi 2.074.908 kişi olmak üzere tüm Harun Yahya siteleri toplam

15.673.873 kişi tarafından ziyaret edilmiştir

Page 45: İlmi Mercek Eylül 2011

B ibere ‘acı’ tadını veren beyaz kris-tal toz halinde olan kapsaisin adlıbir moleküldür. Sadece suda çö-

zünen, fakat ısıya karşı çok dayanıklı olanbu molekül pişirildiğinde acı özelliğinikorur. Bu nedenle çoğu zaman iştah açıcıolarak yemeklerde kullanılır. Fakat bu mo-lekül iştah açıcı özelliğinin yanı sıra insan-lar için daha pek çok yarar içerir. Enönemli özelliklerinden biri ise birçok has-talığa karşı ilaç olarak kullanılmasıdır.

Kanser tedavisinde kullanılabilir: Nottingham Üniversitesi’nce yapılan

araştırmalar kapsaisinin göğüs, prostat,yemek borusu, mide, mesane, karaciğerve akciğer gibi birçok kanser hücresini öl-dürdüğünü ortaya koymuştur. NottinghamÜniversitesi dışında başka üniversitelerde kapsaisinin kanseri tedavi eden özelli-ğini tespit etmişlerdir. Bunlardan Kalifor-niya Üniversitesi, bu molekülün prostatkanseri hücrelerini yok edici özelliğiniaçıklamıştır. Dünyaca ünlü Cellular & Mo--

İlmimercek

YARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

40

Bitkilerin varlığı yeryüzündekicanlılığın devamı içinvazgeçilmezdir. Çünkü bitkilerinsan yaşamı için en önemliunsurlar olan oksijen, su, besingibi temel ihtiyaç maddelerininyeryüzündeki dengesini sağlar.Bundan başka Rabbimiz yineyeryüzündeki ısı kontrolününsağlanması, atmosferdekigazların dengesinin korunmasıgibi insanların yanı sıra bütüncanlılar için son derece büyükönem taşıyan başka dengeleride yine bitkileri vesile kılarakyaratmıştır. Bitkilerin bu sayılanözellikleri dışında şifa verenözellikleri de vardır. Acı biberbu şifa veren bitkilerden biridir.

Page 46: İlmi Mercek Eylül 2011

lecular Biology Letters adlı bilimsel dergidede karaciğer kanser hücreleri üzerindekapsaisinin etkili olduğu hakkında bir yazıyayımlanmıştır. Kapsaisinin en önemli özel-liği şu an kullanılan kanser tedavi ilaçların-dan farklı olarak sadece kanser hücreleriniöldürmesi, sağlıklı hücrelere zarar verme-mesidir. Kuşkusuz kapsaisinin kanser te-davi edici özelliği her yapı gibi özel olarakyaratılmıştır. Bu da bize bu kusursuz planıyapan üstün aklın sahibinin alemlerinRabbi Allah olduğunu bir kez daha göster-mektedir. Allah canlılar üzerindeki hakimi-yetini ve benzersiz yaratışını bir ayetteşöyle bildirir:

“İşte Rabbiniz olan Allah budur.O’ndan başka İlah yoktur. Her şeyinYaratıcısı’dır, öyleyse O’na kullukedin. O, her şeyin üstünde bir vekil-dir.” (Enam Suresi, 102)

Lokal anestezi ile yapılanameliyatlarda uyuşturucuolarak kullanılır:Doktorlar, vücudumuzun diş gibi bölge-

sel ameliyat gerektiren bölgelerine lokaluyuşturucular kullanırlar. Bu uyuşturucula-rın çoğunun işleyiş prensibi sinir hücrele-

rindeki sodyum kanallarını kapamaktanibarettir. Bu kanallar, hücre yüzeyinde yeralan ve iyonların hücre içine geçmesineizin veren boşluklardır. Uyuşturucu sinirhücrelerinin birbirleriyle iletişim kurmadakullandıkları elektrik uyarılarını sağlayankanallardaki bu iyon geçişini engeller böy-lece ağrı ve acıyı hissetmeyiz. Ancak lokaluyuşturucular kanalların yalnızca ağrıyla il-gili sinir liflerinin iletişimini kesmez, aynı za-manda dokunma duyusu ve hareketle ilgiliolanlarını da baskılar. Bu ise insanın ya-şama kalitesini kısa bir süreliğine de olsabozar. Bunun için araştırmacılar uyuşturu-cunun sadece ağrıyla ilgili sinir hücrelerinihedef alan alan ağrı kesme yöntemi üze-rinde çalışmaya başlamışlar ve acı biber-deki kapsaisin maddesini bulmuşlardır.Kapsaisin, normalde klasik ağrı kesici veuyuşturuculardan farklıdır. Çünkü klasikuyuşturucular sinir hücreleri arasındaki ile-tişimi kesmek için sodyum kanallarını ka-payarak iyon geçişini engellerken,kapsaisin tam aksine ağrıya duyarlı sinirhücrelerinin yüzeyindeki TRPV-1 kanalla-rını açmakta ve iyonların içeri girmesine(yani sinir iletimine) izin vermektedir. Fakatkanalları çok fazla genişlettiği için başkaiyonların bu arada lokal uyuşturucuların dabu kanaldan geçmesine izin verir. Araştır-macılar buraya bir lokal uyuşturucu dahagönderdiğinde uyuşturucu sinir hücrelerinikapatarak hücrelerin birbiri ile iletişiminikesmekte böylece sadece ağrı hissi veren

www.yaratilisdelilleri.com

41

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 47: İlmi Mercek Eylül 2011

sinirler arasındaki iletişim engellenmekte,uyuşturucunun diğer duyulara etki etmesiönlenmektedir. Yeryüzündeki tüm canlı-larda olduğu gibi, biber bitkisinin hücrele-rine de kapsaisin adlı maddeyi yerleştirenhiç kuşkusuz ki her şeyi eksiksiz yaratan,her türlü yaratmadan haberdar olanAllah’tır. Rabbimiz bu gerçeğe Kuran’daşöyle dikkat çekmiştir:

“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum(mutabakat) içinde yedi gök yaratmışolandır. Rahman (olan Allah)ın yarat-masında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuz-luk (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü)çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık(bozukluk ve çarpıklık) görüyormusun? Sonra gözünü iki kere dahaçevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bul-maktan) umudunu kesmiş bir haldebitkin olarak sana dönecektir.” (MülkSuresi, 3-4)

Ağrı giderilmesinde kullanılır: Kas ağrısı ve yumuşak doku

romatizması, iltihabi-romatizmaleklem hastalığı, sedef ve özellikle

zonadan sonra oluşan ağrılı ve acılı birrahatsızlık olan nevraljide kullanılmaktadır.Eklem iltihabı ve ağrılarına karşı rahatlatıcıetkisi şiddetli eklem ağrısı çekenlere kap-saisin enjekte edilmesi ile anlaşılmış vehastaların ağrıları büyük oranda geçmiştir.Bu nedenle ilaç firmaları kapsaisin madde-sini kullanarak ağrı kesici haplar, merhem-ler ve çaylar üretmişlerdir.

Mutluluk hissini arttırır:Kapsaisin maddesi acı reseptörlerini

şiddetli şekilde uyardığından vücut sa-vunma mekanizması olarak acıyı gidermekiçin endorfin hormonu salgılar. Bu hormonise insanda mutluluk hissi uyandırır.

Bu örnekte görüldüğü gibi Rabbimizyarattığı her şeyde benzersiz detay sana-tını ve üstün aklını gösterir ve bunların üze-rinde düşünülmesini emreder. BunaKuran’daki pek çok ayette dikkat çekilmiş-tir. Ayetlerden biri şöyledir:

“Yeryüzünde birbirine yakın komşukıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler,çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardırki, bunlar aynı su ile sulanır; ama

İlmimercek

YARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

42

Page 48: İlmi Mercek Eylül 2011

ürünlerinde (ki verimde ve lezzette)bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüp-hesiz, bunlarda aklını kullanan bir top-luluk için gerçekten ayetler vardır.”(Rad Suresi, 4)

Kapsaisinin diğer şifa veren özellik-leri şöyle sıralanabilir:

Mide asidini düzenleyici ve sindi-rimi kolaylaştırıcıdır.

Kolesterolu düşürücü etkisi vardır.

Yapılan deneylerde kapsaisin kanlipit düzeylerinde olumlu etkiler göstermiş-tir.

Kan dolaşımına olumluetki eder.

Mikrop öldürücü, bağışıklıksistemini güçlendirici etkisi vardır.

Bazal metabolik hızı (dinlenme ha-lindeyken vücudun sarfettiği enerji) arttıra-rak zayıflamaya yardım eder.

Kapsaisin Yüce Allah’ın Şafi(Şifa veren) isminin tecellisidirRabbimiz kullarına çok çeşitli nimetler

bahşetmiştir. Acı biber ve bu bibere acılı-ğını veren kapsaisin maddesinin de insan-lar üzerinde tedavi edici ve koruyucuözellikleri vardır. Tıp biliminin gelişmesi velaboratuvarlarda yapılan araştırmalar kap-saisin maddesinin ilaç sanayisindeki kulla-nımını arttırmıştır. Gerçekte biber bitkisininne kendi varlığından, ne ilaç olarak değerlibir madde olan kapsaisini içerdiğinden ne

www.imanhakikatleri.net

43

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Ne bir parçasında ne de bütününde kendilerinden kaynaklanan bir akıl,irade ya da bilinç bulunmayan biber bitkisinin sahip olduğu kapsaisinmaddesi çok açıktır ki herşeyi her an kontrolü altında tutan, her şeyi enince ayrıntısıyla planlayan, sonsuz bir güç ve bilgi sahibi olan Allah’ın emrive yaratması ile tedavi edici rol oynamaktadır. Canlı cansız her şeyin ve herolayın meydana gelmesi Allah’ın her an yaratması ile gerçekleşir. YüceRabbimiz bu sırrı bir ayetinde insanlara şöyle bildirmektedir:

“Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunlarınarasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah’ın her şeye güç yetirdiğinive gerçekten Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniziçin.” (Talak Suresi, 12)

Page 49: İlmi Mercek Eylül 2011

İnsanlar acı biber yediklerinde bu acıyıoldukça şiddetli olarak hissederler. ÇünküYüce Allah dilimizde bu tadı algılatacak re-septörler (algılayıcıları) yaratmıştır.  Kuş-ların ise kapsaisini tanıyan reseptörleriyoktur. Dolayısıyla acı tadını almadıkların-dan acı biberleri rahatlıkla yiyebilir, bu ve-sileyle biberin tohumlarının etrafasaçılmasına ve biberin çoğalmasınakatkıda bulunabilirler. Hiç şüp-hesiz ki bu, canlıların birbir-leriyle son derece uyumluyaratılmalarının bir sonu-cudur. Bu kusursuz uyumbize hem bitkileri hem dekuşları yaratan gücün heriki canlıyı da çok iyi tanıdığını,onların her türlü ihtiyacından haber-dar olduğunu ve onları birbirlerine uygunyarattığını gösterir. Her iki canlı da kendi-

lerini çok iyi tanıyan, bilen alemlerin Rabbiolan, her şeyden haberdar olan Allahʼıneseridirler. Onlar Allahʼın büyüklüğünü,Yüce kudretini, kusursuz sanatını insanlaragösterip tanıtmakla görevlidirler. Ayetlerdeşöyle buyurulur:

“O, gökleri dayanak olmaksızın ya-ratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda

da, sizi sarsıntıya uğratır diye sar-sılmaz dağlar bıraktı ve orada

her canlıdan türetip yayı-verdi. Biz gökten su indir-dik, böylelikle orada hergüzel olan çiftten bir bitki

bitirdik. Bu, Allahʼın yarat-masıdır. Şu halde, Oʼnun dı-

şında olanların yarattıklarınıBana gösterin. Hayır, zulmedenler,açıkça bir sapıklık içindedirler. (Lok-man Suresi, 10-11)

de bu maddenin tıpalanında gerçekleştir-

diği bu tedavi amaçlıkullanımından haberi var-

dır. Çünkü o, sahip olduğuher özelliği planlayan, kainattaki

her şey gibi kendisini de yaratmış olan veher an yaratmaya devam eden Allah’ınkontrolündedir. Bu gerçeği Kuran’da Allahbizlere şöyle bildirmektedir:

“Bitki ve ağaç (O’na) secde etmek-tedirler.” (Rahman Suresi, 6)

İlmimercek

YARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

44

Hiç kuşkusuz ki alemlerin Rabbi olan Allah küçük bir biber bitkisinde ve bubitki içine gizlediği kapsaisin molekülünde bize Kendi üstün varlığının vebenzersiz yaratmasının delillerini sergilemektedir. Allah bir ayetinde budelillerden bazı örnekleri şöyle haber verir:

“O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondanbir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz.Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirinebenzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler(kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğindebir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler(deliller) vardır.” (Enam Suresi, 99)

Acı Biber Tohumlarının Yayılıp ÇoğalmasıYüce Allah’ın Detay Sanatına Kusursuz Bir Örnek Oluşturur:

Page 50: İlmi Mercek Eylül 2011

www.Kurandaebcedtarihleri.com

45

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Şeytandan Allah’a sığınırım. Rad Su-resi, 11. ayet “O'nun (insanın) önündenve arkasından izleyenleri (takipçileri)vardır”. Biliyorsunuz Hz. Mehdi (as)’ın da,her tarafında melekler vardır. Cebrail (as)ve Mikail (as) iki tarafındalar inşaAllah,“onu Allah'ın emriyle gözetip-korumak-tadırlar.”

Hz. Mehdi (as) da öyle, korunma altın-dadır. “Gerçekten Allah, kendi nefis(öz)lerinde olanı değiştirip bozuncayakadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz.” Yani ‘bir toplum bozulmadıktansonra, ona verdiğim nimeti bozmam’ diyorAllah. “Allah bir topluluğa kötülük istedimi,” Anarşi, kargaşa, boğuşma, bölünme,parçalanma, “artık onu geri çevirmeyehiçbir (biçimde imkan) yoktur; onlar içinO'ndan başka bir veli yoktur.”(Rad Su-resi, 11) Yani ‘ekonomik krizi de meydana

getiririm’ diyor Allah, ‘felaketi de meydanagetiririm, bunu durduramazlar’ diyor. Yanimesela ‘bir melek gelsin, başının üzerindedursun, görelim’ diyorlar.Şeytandan Allah’a sığınıyorum, “İnkar

edenler derler ki: "Ona Rabbinden birayet (mucize) indirilseydi ya.“ Yani ‘birmelek gelsin, başının üstünde dursun, gö-relim’ diyorlar. ‘Madem Hz. Mehdi (as), gö-relim’ diyorlar.“İnkar edenler derler ki:"Ona Rabbinden bir ayet (mucize) indi-rilseydi ya. Sen, yalnızca bir uyarıcısınve her topluluk için bir hidayet önderi-sin. (Rad Suresi, 7)” ‘Mehdi’sin’ diyorAllah. Ebcedi; net 1982 tarihini veriyor.Peygamberimiz (sav)’e bakan bir ayet amaişari anlamda Hz. Mehdi (as)’a bakıyor. Hi-dayet önderi; Hz. Mehdi (as) oluyor, inşa-Allah.

Page 51: İlmi Mercek Eylül 2011

D ünyanın her köşesinde yaşayabi-len ve tüm canlı türlerinin yaklaşıkolarak %80’ini oluşturan böcekler,

bilim adamları tarafından her geçen günyenileri keşfedilen mükemmel özellikleri ilebirer yaratılış harikasıdırlar. Bu keşiflerdenbiri de Berlin Humboldt Üniversitesi’nde ya-pılmış ve böceklerin birçok canlı türü gibizeki davranışlarda bulunduklarını ortayakoymuştur. Böceklerin sergiledikleri bu zekidavranışlar Yüce Allah’ın kadri, kuvveti, ya-ratışındaki incelikler, çeşitlilik ve üstün aklıbir kez daha gösterir. Yüce Allah her şeyiolduğu gibi böcekleri de üstün bir ilimle vebir hikmetle yaratmıştır. Bu gerçek Kuranayetlerinde şöyle haber verilmiştir:

“Şüphesiz, mü’minler için göklerdeve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışı-nızda ve türetip-yaydığı canlılardakesin bilgiyle inanan bir kavim içinayetler vardır.” (Casiye Suresi, 3-4)

Yakalanmaktan Kurtulan SineklerABD’li bilim adamları, sineklerin bir teh-

dit anında kaçıp kurtulma yeteneklerini,hızlı çalışan beyinlerine ve bir sonraki ha-reketi planlama yeteneklerine borçlu olduk-larını belirlemişlerdir. California TeknolojiEnstitüsü’nde görevli bilim adamları vur-maya çalıştıkları meyve sinekleriyle ilgili birfilm çekmişler, çektikleri bu filmleri izledik-ten sonra, sineklerin sıçramadan çok önce

İlmimercek

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

46

Page 52: İlmi Mercek Eylül 2011

tehdidin yerini hesapladıklarını ve bir kaçışplanı geliştirdiklerini bulmuşlardır.

Sinek tehdit karşısında büyük ya daküçük duruş değişikliğini yapıp yapmamasıgerektiğini Yüce Allah’ın yarattığı özellikle-rinden faydalanarak bilmektedir. Sinek, teh-likenin nereden geldiğini söyleyengözlerinden aldığı görsel bilgiyle, bir son-raki uygun duruşa geçmek için nasıl hare-ket etmesi gerektiğini söyleyenbacaklarından aldığı mekanik-duyumsalbilgiyi Yüce Allah’ın dilemesiyle birleştirir.Bu nedenle temizlenirken, beslenirken yada sadece yürürken bile bu hızlı kaçışı ba-şarır. Sineklerin tehditi algılaması ve bun-dan sonraki hareketlerini yaklaşık 200milisaniyede gerçekleştirmeleri Allah’ın bucanlıların beyinlerinin hızı ve kompleksliğinikusursuz olarak yarattığını ortaya koyar.Sineğin sahip olduğu yaratılış özellikleri birKuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:

“Şüphesiz Allah, bir sivrisineğide, ondan üstün olanı da

örnek vermekten çekinmez.Böylece iman edenler, kuş-kusuz bunun Rablerindengelen bir gerçek olduğunubilirler; inkar edenler ise,

“Allah, bu örnekle neyiamaçlamış?” derler. Bununla

birçoğunu saptırır, birçoğunuda hidayete erdirir. Ancak O, fasık-

lardan başkasını saptırmaz.” (BakaraSuresi, 26)

Akrepteki Bilgisayar Ağı Çölde yaşayan kum akreplerinin gözleri

hemen hemen hiç görmez. Buna karşın herbir ayağının ucunda bulunan ve “milimetre-nin milyonda birinden daha küçük titreşim-lere” yol açan hareketleri bile tespit edenalgılayıcıları sayesinde avlarını kovalaya-bilir ya da düşmanlarından kaçabilir. Kele-bek konması gibi, akrebin yakınındaki enufak bir hareket kumda titreşim dalgasıoluşturur. Her dalganın yayılma hızı farklı-dır. Akrep bu dalgaların kendisine ulaşmasüreleri arasındaki farktan ava olan mesa-fesini belirler. Avdan yayılan düşük hızlıdalganın, akrebin ava en yakın algılayıcısıile en uzaktaki algılayıcısına ulaşmasındanda avın hangi tarafta olduğu tam olarak be-lirlenir. Hatta bu son iki sinyal akrebin tambir hesaplama yapabilmesi için biraz gecik-tirilir. Ancak bu geciktirme süresi bile göz

www.Kurandacanlilar.com

47

Haziran 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 53: İlmi Mercek Eylül 2011

açıp kapama süresin-den kısadır. Nitekim iki

sinyal arasındaki fark,saniyenin beş yüzde biri

kadar ise akrep saldırı içinbir an bile beklemez. Akrebin bir

saniyede yüzlerce defa tespit ve hesap-lama yapan alıcıları adeta bir bilgisayar ağıgibi işler. Bilim adamları bu konuda araştır-malar yürütmektedirler. Hiç şüphesiz ak-repleri bulundukları ortama en uygunözelliklerle yaratan, bütün canlıları yönlen-diren, yapmaları gereken şeyleri onlarailham eden Yüce Allah’tır.

Optik Kurallarını Bilen Kelebekler Fizikçilerin optikte kullandıkları üç temel

kural vardır. Bunlar sırasıyla şöyledir:

1) Bir yüzey, üzerine gelen güneş ışın-larının yüzeyle yaptığı açı 90 dereceyeyaklaştıkça ısınır.

2) Aynı açıda güneş ışını alan iki yüzey-den koyu renkli olanı daha çok ısınır.

3) Yansıtıcı bir yüzey, üzerine gelenışını normali (yüzey ile 90 derece yaptığıvar sayılan dikme) ile kaç derece yapıyorsao açıyla yansıtır.

Size, bugün pek çok kişinin bilmediği yada farkında olmadığı bu kuralları bilen ke-lebekler olduğu söylendiğinde ilk başta şa-şırabilirsiniz. Fakat Colias kelebekleri buözelliklere sahip canlılardır. Vücut sıcaklığı28 dereceden düşük olduğunda uçama-yan Colias kelebeği, hemen kanatlarınıaçar ve sırtını güneşe dönerek güneş ışın-larını dik alacak şekilde durur. Kelebek ye-terince ısınıp vücut ısısı 40 santigraddereceye çıktığında kendi ekseni etrafında90 derece döner. Böylece güneş ışınlarınıyatay alır hale gelir. Bu durumda güneşışınlarının ısıtıcı etkisi en aza indirildiğin-den kelebeğin vücut ısısı düşmeye başlar.

Ayrıca bu cins kelebeklerin kanatlarındasiyah lekecikler bulunur. Üstelik bunlar vü-cudun en çok ısınmaya ihtiyaç duyduğuyerlere yakın olarak yerleştirilmiştir. Böy-lece daha çabuk ısınan lekeciklerden yapı-lacak ısı nakli için kullanılan mesafekısalmış ve tam bir yarar sağlanmışolur. Pieris cinsi kelebekler ise kanatlarınıöyle bir açıda ayarlarlar ki, tıpkı bir mercek-teki gibi tüm ışınları vücutlarının en çokısınması gereken yerlerinde toplarlar.

Şüphesiz bu kelebekler, hayatlarınınhiçbir döneminde fizik optik eğitimi alma-

İlmimercek

HAYVANLAR ALEMİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

48

Page 54: İlmi Mercek Eylül 2011

mışlardır. İçlerindeki herhangi birinin birşekilde bunları öğrenip sonraki nesillerebırakmış olmasının imkansızlığı da orta-dadır. Colias ve Pieris kelebeklerine ençok ısınmak için ne yapmaları gerektiği,hem kendilerinin hem de güneşin ve onunışınlarının Yaratıcısı, eşi-benzeri olmadanyaratmaya kadir olan Allah tarafındanilham edilmiştir.

Çölde Yönünü Bulan Karınca Yön bulabilmek için pusulaya, bir de

haritaya ihtiyaç vardır. Harita insana ne-rede olduğunu, pusulaysa nereye gidece-ğini gösterir. Tunus’un Akdeniz kıyısındakiMahore’s yakınlarında yaşayan siyah çölkarıncası, sabah güneşinin yükselmesiyle70 dereceye kadar yükselen çöl kumununsıcağında, yuvasından ısıya kendisi kadardayanıklı olmayan başka böceklerin ölü-lerini aramak için çıkar. Bu uzun bacaklıçöl canlısı istediğinde saniyede 1 metreyol katedebilir. Çöl karıncası yuvasındanbaşlayarak 200 metre uzağa kadar vara-bilen bir alanda sık sık durarak ve olduğuyerde dönerek dolambaçlı bir yol izler.

Ama bu zikzakların bütün karmaşa-sına rağmen, yiyeceğini bulduğunda,hemen yuvasına doğru düz bir çizgi izle-yerek yola koyulur. Çöl gibi bir arazideyön belirlemeye yarayan işaretlerin azlığıdüşünüldüğünde, karıncanın başardığıişin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Araştır-malar, karıncaların gökyüzünü bir pusulagibi kullandığını ve görme duyularınınözellikle güneşin polarize ışığına duyarlıolduğunu göstermiştir.

www.biyomimetik.net

49

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Kuran’da Yüce Allah insanları,doğayı incelemeye ve buradaki

“ayetleri” görmeye çağırır. Çünküevrendeki canlı-cansız tüm

varlıklar, “yaratılmış” olduklarınıgösteren işaretlerle doludur ve

kendilerini Yaratan’ın güç, bilgi vesanatını göstermek için vardırlar.

İnsan, aklını kullanarak bu işaretlerigörmek ve Allah’ı tanımaklasorumludur. Tüm kainat gibi

böcekler de, Rabbimiz’in ayetlerinitaşıyan, bu nedenle dikkat

edilmesi, incelenmesi ve üzerindedüşünülmesi gereken canlılardan-dır. Konuyla ilgili bir Kuran ayeti

şöyledir: 

“Gerçekten hayvanlarda da siziniçin bir ders (ibret) vardır...”

(Mü’minun Suresi, 21)

Page 55: İlmi Mercek Eylül 2011

Dünyanın En İyiİnşaat Mühendisleri

TermitlerBir karınca büyüklüğün-

deki termitler, yüksekliği 7 m.’yibulan dev yuvalar yaparlar. Her yuvanıniçinde sayıları 1 milyonu aşan bir termit ko-lonisi yaşar.

Yuva koloninin yaşaması için gereklitüm konfora sahiptir. Yuva, yukarı doğruaçılan kanallar aracılığıyla devamlı olarakhavalandırılır. Alt kısımda koloninin gıda ih-tiyacını karşılamak için mantar yetiştirilir.Burada tarım yapılabilmesi için ısı 30 dere-cede, karbondioksit oranı %2,7’de sabitlen-miştir. Ayrıca bir soğutma ve nemlendirmetertibatına sahip olan yuvada; bir kraliçeodası, larvaların bakım odaları, besin de-poları ile tüm mekanları birbirine bağlayankoridorlar ve güvenlik kapıları da bulunur.Üstelik bu yuvanın inşaatında çalışantüm işçi termitler kördür.

Mühendisler termit yuvalarını örnek ala-rak akıllı binalar inşa etmektedirler.

Kör termitlerin ortaya koydukları bu be-ceri, bilinç gerektiren, akıl ve muhakemeyeteneğinin varlığına işaret eden davranış-ları gerektirmektedir ve termitler de tam dagerektiği gibi yetenekler sergilerler. Çünkütermitler de dünyadaki diğer tüm canlılargibi Yüce Allah’ın yaratma sanatının kusur-suz delillerinden biridir.

Taklit Yapan ÖrümcekAfrika, Asya ve Avustralya’nın çöllerinde

ve ormanlarında yaşayan Beyaz BıyıklıPortia cinsi olarak bilinen bir örümcek cinsi,yiyecek için diğer örümceklere zekice birtuzak kurar. Diğer bir örümcek ağının kö-şesine giderek ağa düşmüş bir böcek sesiçıkarmaya başlar ve avını yakalamayagelen örümceği avlar. Bu örümcek avlanır-ken deneme-yanılma yöntemini uygular.Avı gelip geçerken Portia Labiata sessizcesaatlerce bekler ve saldırmak için en mü-kemmel anın gelmesini bekler. Küçük birörümceğin bir avın yakalandığında çıkart-tığı sesleri taklit etmesi, avını yakalamakiçin sabırla beklemesi, elbette kendisindenkaynaklanmaz. Örümceğin avlanma taktik-leri kullanma gibi zeka örneği gerektiren

İlmimercek

HAYVANLAR ALEMİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

50

Page 56: İlmi Mercek Eylül 2011

davranışlarda bulunması Yüce Allah’ın bucanlıya ilhamının bir sonucudur.

Böceklerin Sergiledikleri ZekaYüce Allah’ın Kusursuz Yaratışınınve Üstün Aklının ÖrneklerindenSadece BiridirBöceklerin sergiledikleri zeki davranış-

lar, evrim teorisinin geçersizliğini bir kezdaha ispatlar. Çünkü böceklerin sahip ol-dukları bu yetenekler, hiç değişmeden gü-nümüze kadar gelmiştir ve onların evrimgeçirmediklerini ortaya koymaktadır.

Böcekler, sergiledikleri bu zeki davra-

nışlarla kendilerini kusursuz yaratan üstünbir gücün, Yüce Allah’ın varlığının delilerin-dendirler. Bu canlıları da, gökleri, yeri veikisinin arasında bulunanları da Yüce Allahyaratmıştır. Allah, üstün ve benzersiz biraklın delillerini görebilmemiz için birbirin-den kusursuz, birbirinden detaylı sistemlervar etmiştir. Allah Kuran’da bu gerçeğeşöyle dikkat çekmiştir:

“Yeryüzünde kesin birbilgiyle inanacakolanlar için ayetler vardır.”(Zariyat Suresi, 20)

www.ateizmincokusu.com

51

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Yüce Allah, böcekleri kusursuz özelliklerle yaratmıştır. Böceklerhassas antenleri, haberleşmek için kullandıkları kimyasalları, bir robot

gibi kullandıkları vücutları, her koşulda yaşamalarını sağlayandayanıklı yapıları, savunma ve saldırı amaçlı kullandıkları zehirleri,

diğer canlılarla girdikleri ortak yaşam şekilleri, metamorfoz,avlanma ve kamuflaj taktikleri gibi pek çok özelliğe sahiptirler.

Böcekler bu hayranlık uyandıran mucizevi özelliklerininyanı sıra insanları hayrete düşüren zeki

davranışlarda da bulunurlar. 

Page 57: İlmi Mercek Eylül 2011

Soluduğumuzhavada oksijen ve

karbon bulunmasına rağmeneşyalar neden alev almaz ve

biz nasıl rahat yaşarız?

Vücudumuzun içinde deoksijen olmasına rağmeninsan vücudunda neden

yanma yaşanmaz?

Vücudumuzdaki oksijengerektiğinde nasılreaksiyona girer?

İlmimercek

İMAN HAKİKATİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

52

H avadaki oksijenin yanabilecek ni-telikte bir maddeyle birleşmesiRabbimiz’in yanma ile ilgili belir-

lediği bir doğa kanunudur. Maddenin yana-bilir olması, onun kimyasal bileşimi vefiziksel durumuna bağlıdır. Ancak yanma iş-lemi için havada oksijenin bulunması yeterlideğildir. Oksijenin dünyadaki yaşamı sağ-layacak uygun oranda olması, aynı za-manda en uygun ısı derecesindebulunması gerekir. Çünkü ateşin çıkması

ve alev alması için oksijen belirli bir ısı de-recesinde reaksiyona girmelidir. Yanma içinoksijen ve karbonun kimyasal özelliklerindeoranlı bir yaratılış söz konusudur. Nitekimağaç veya kağıt gibi maddeler oksijenle bir-leştiğinde yanma kaçınılmaz olur. Ayette bugerçeğe Rabbimiz şöyle işaret eder:

“Ki O (Allah), size yeşil ağaçtan birateş kılandır; siz de ondan yakıyorsu-nuz.” (Yasin Suresi, 80)

Dünyadaki tüm canlı ve cansız varlıklar gibi ateş de Yüce Allah’ın kontrolüaltındadır ve O’nun emriyle hareket eder. Ayette bu gerçeğe şöyle dikkat çekilir:

“Biz de dedik ki: “Ey ateş, İbrahim’e karşı soğuk ve esenlik ol.””(Enbiya Suresi, 69)

Page 58: İlmi Mercek Eylül 2011

Ateşin Oluşması İçin Yüce Allah’ınBelirlediği Bazı Kurallar Vardır:

Oksijen ve karbonun reaksiyonagirme eğilimleri için belli bir oran gere-kir: Eğer oksijenin ve karbonun reaksiyonagirme eğilimleri biraz daha fazla olsaydı,hava sıcaklığı biraz arttığında insanların,ağaçların, hayvanların bir anda tutuşupyanmaları sıradan olaylar haline gelirdi.

Oksijen her zaman ateş oluştur-mak için reaksiyona girmez: Canlılaraenerji sağlayan en temel reaksiyon, karbonve hidrojen bileşiklerinin oksitlenmesi, yani

yanmasıdır.Ancak bu nok-

tada ilginç birsoru sorulabilir:

Bizim vücudumuz te-melde karbon ve hidrojen bile-

şiklerinden oluşmaktadır. Peki, nasıl olupda vücudumuz okside olmaz? Bu durumunnedeni, oksijenin normal ısılardaki molekü-ler formu olan O2 molekülünün büyük öl-çüde “asal”, yani reaksiyona girmeyen biryapıya sahip olmasıdır.

Ateşin oluşması için oksijen ve karbonoranının kusursuz bir düzen ve ölçüyesahip olması, canlı-cansız tüm varlıklar vesistemlerin kusursuz bir düzen içinde yara-tıldıklarını gösterir. Ateşin de bu kusursuzsistemler vasıtasıyla tesadüfen oluşamaya-cağı açıktır. Alemlerin Rabbi olan Allah birayette herşeyi belli bir ölçü içinde yarattı-ğını şöyle bildirir:

“Ve onu hesaba katmadığı bir yön-

www.Allahakillabilinir.com

53

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 59: İlmi Mercek Eylül 2011

den rızıklandırır.Kim de Allah’a te-

vekkül ederse, O, onayeter. Elbette Allah,

Kendi emrini yerine geti-rip-gerçekleştirendir. Allah,

herşey için bir ölçü kılmıştır.” (TalakSuresi, 3)

Ancak bu durumda bir başka soru dahaortaya çıkar; madem O2 kolay kolay reaksi-yona girmeyen bir moleküldür, o halde bumolekül bizim vücudumuzun içinde nasılreaksiyona girer?

Oksijen Vücudumuzda ReaksiyonaGirdiği Halde Biz NiçinYanmayız?Bizim vücudu-

muzun için-

deki oksijenin nasıl reaksiyona girdiği 19.yüzyıldan beri merak edilen sorulardan bi-ridir. Bu sorunun cevabı, son yarım yüzyıliçindeki gelişmeler sonucunda anlaşılmış-tır. Biyokimyasal gözlemler, insan vücudun-daki bazı özel enzimlerin, sadece oksijeninatmosferde bulunan formu olan O2’yi reak-siyona sokmakla görevli olduğunu ortayaçıkarmıştır. Hücrelerimizdeki bu özel en-zimler, son derece kompleks işlemler sonu-cunda, vücudumuzdaki demir ve bakıratomlarını katalizör (hızlandırıcı) olarak kul-lanmakta ve böylece oksijeni reaktif halegetirmektedirler.

İlmimercek

İMAN HAKİKATİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

54

Page 60: İlmi Mercek Eylül 2011

Bu durum son derece şaşırtıcı olarakadlandırılmaktadır. Çünkü, oksijen yakıcıbir elementtir ve normalde bizim bedeni-mizi de yakması beklenmelidir. Bunu en-gellemek için, oksijenin atmosferdeki formuolan O2 ilginç bir biçimde “asal” kılınmıştır,yani kolay kolay reaksiyona girmemektedir.Ama bedenimizin enerji elde etmesi için de,oksijenin yakıcılığına ihtiyaç vardır. Sonsuzgüç ve ilim sahibi Rabbimiz hücrelerimiziniçine, bu asal gazı son derece reaktif halegetiren kompleks bir enzim sistemi yerleş-tirmiştir.

Yüce Allah Bedenimizin AnidenTutuşmasını Engellemek İçin

Özel Bir Tedbir AlmıştırRabbimiz bedenimizin ani-den alev alarak yanmasını

önlemek için karbonatomunun oksijenle

reaksiyona gir-mesini engel-

leyen birişleyiş

prensibiyarat-mıştır.

İngiliz kimyager Nevil Sidgwick bunu“karbonun karakteristik asallığı” olarakifade etmiştir. Bunun anlamı karbon atomu-nun normal ısılarda kolay kolay oksijenlereaksiyona girmemesidir. Kimyasal dilleifade edilen bu özelliği, aslında hepimizgünlük hayatta çok yakından yaşamışız-dır. Soğuk bir havada odun ya da kömürkullanarak ateş yakmaya çalıştığımızda ya-şadığımız zorluk, karbonun söz konusu“karakteristik asallığı”dır. Ateşi yakabilmekiçin bir hayli uğraşmamız, odunun ya dakömürün ısısını iyice yükseltmemiz gerekir.Ama ateş bir kez alev aldıktan sonra da,karbon hızla reaksiyona girer ve büyük birenerji açığa çıkar. Bu yüzden bir yangınıbaşlatmak (kibrit vs. gibi özel ateş kaynak-ları olmadıkça) son derece zordur. Amayangın bir kez başladıktan sonra da çokbüyük bir ısı oluşur ve bu ısı etraftaki diğerkarbon bileşiklerini de tutuşturur.

Bu durum incelendiğinde, ateşte sonderece etkileyici bir yaratılış mucizesinin ol-duğu görülür. Rabbimiz oksijenin ve karbo-nun kimyasal özelliklerini çok hassas birölçüyle yaratmıştır. Bu nedenle sadece çokyüksek bir ısıda reaksiyona girip ateş oluş-tururlar.

www.sumucizesi.com

55

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

İnsanın Allah’ın varlığının ve her şeyin O’nuntarafından yaratıldığının farkına varmasının

ardından, bazı kişilerin bu gerçeğe karşı kayıtsızkalması, bir tür “büyülenme”dir. Çünkü,

yaşadığımız evreni ve Dünyayı bizim içinkusursuz bir biçimde yaratan, sonra da bizleri

var eden Allah’tır ve insanın bunu hayatının enönemli gerçeği olarak kabul etmesi gerekir.Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her

şeyin Yaratıcısı Allah’tır. İnsana düşen de Allah’akulluk etmektir. Allah, bu gerçeği bizlere şöyle

bildirmektedir:

“(Allah) Göklerin, yerin ve her ikisi arasındaki-lerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’naibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini

biliyor musun?” (Meryem Suresi, 65)

Page 61: İlmi Mercek Eylül 2011

Oksijen ve karbon şu anki hassasölçülerinde olmasaydı Dünya üzerindeyaşam imkansız hale gelirdi. Örneğin çöldeyürüyen bir insan, sıcaklık gün ortasındaen yüksek dereceye çıktığı anda, bir kibritçöpü gibi bir anda alev alabilirdi. Bitkiler vehayvanlar da aynı tehlikeyle yüzyüze ka-lırdı. Elbette böyle bir Dünyada yaşamdansöz etmek mümkün olmazdı.

Oksijenin ve karbonun karakteris-tik asallıkları daha fazla olsaydı, bu seferde Dünya üzerinde ateş yakmak çok zor,belki de imkansız hale gelirdi. Ateşin olma-dığı bir ortamda ise, insanların ısınması veteknoloji geliştirmesi mümkün olamazdı.Çünkü bilindiği gibi teknoloji metallere da-yanır ve metaller de ancak çok yüksek ısı-larda yumuşayıp şekillendirilebilirler.

Ateşi İnsanların Hizmetine UygunOlarak Yaratan Allah’tırİnsan yaşamında çok önemli bir yeri

olan ateşin oluşumunu eğer Yüce Rabbi-miz ince bir denge üzerinde yaratmış olma-saydı insanlar ve diğer tüm canlılar biranda yanabilir veya tam tersine ateş yak-mak imkansız hale geldiğinden soğuktanölebilirlerdi. Kuşkusuz her iki durumda dacanlıların yaşaması imkansız hale gelirdi.Tüm bu dengeler; atmosferin içindeki oksi-jen ve karbon oranı, karbon elementinincanlı bedenindeki oranı, dünyanın ısısı, ok-sijenin kimyasal tepkimeye girme koşullarıgibi detaylar herşeyin canlı yaşamı için özelolarak yaratıldığını göstermektedir. Biliminortaya koyduğu bu gerçek, bizlere evreninbaşıboş bir madde yığını olmadığını bir kezdaha ispatlamaktadır. Elbette ki, tüm ev-

rene hakim olan, maddeyi dilediği gibi şe-killendiren, ateşi yaratan, canlıların bir kağıtgibi bir anda yanmasını engelleyen, galak-sileri, yıldızları ve gezegenleri kudreti al-tında tutan Allah’tır. Alemlerin Rabbi olanAllah üzerinde yaşadığımız Dünyayı,yaşam için özel olarak düzenlendiğini birayette şöyle bildirmiştir:

“Sizin için, yeryüzüne boyuneğdiren O’dur. Şu haldeonun omuzlarında yürüyünve O’nun rızkından yiyin.Sonunda gidiş O’nadır.”(Mülk Suresi, 15)

İlmimercek

İMAN HAKİKATİ

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

56

Allah Oksijen ve KarbonunKimyasal Özelliklerini Çok HassasBir Ölçüyle YaratmasaydıNeler Olurdu?

Page 62: İlmi Mercek Eylül 2011

Ünlü Avustralyalı moleküler biyolog Mic-hael Denton, evrendeki yasaların ve ele-mentlerin insan yaşamı için özel biryaratılışa sahip olduğunu şöyle anlatmıştır:

“Karbon ve oksijen atomlarının normalısılarda gösterdikleri reaksiyona gir-meme eğilimi, bir kez reaksiyona girdik-lerinde açığa çıkan dev boyuttakienerjiyle birlikte, Dünya üzerindekiyaşam açısından çok önemli ayarlama-lardır. Kompleks canlıların kontrollü vedüzgün bir biçimde enerji edinmelerinive aynı zamanda insanlığın ateşi kont-rollü bir biçimde kullanarak teknoloji içingerekli ısıları elde etmesini sağlayanşey, işte karbon ve oksijendeki bu ilginçayarlamadır.” (Michael Denton, NatureʼsDestiny, s. 122-123)

Dentonʼın yukarıda anlattıkları Dünyadayaşamın oluşabilmesi ve canlılığın devamedebilmesi için gereken, son derece has-

sas dengelerden sadece bir kaçıdır Yal-nızca burada sayılanlar bile evrenin veDünyaʼnın tesadüfler sonucunda, rastgeleolayların ardı ardına gelmesiyle oluşama-yacağını kesin olarak ortaya koymak içinyeterlidir. Fizik ve kimya kanunlarının çokyakın bir dönemde ortaya koyduğu bu gibigerçekleri Rabbimiz Kuranʼda yüzyıllar ön-cesinden bildirmiş ve “herşeyi bir uyum veölçü ile yarattığını” çeşitli örneklerle habervermiştir.

www.gunesmucizesi.imanisiteler.com

57

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Karbon ve OksijeninKimyasal Özellikleri İnsan Yaşamı İçin

En Uygun Şekilde Yaratılmıştır

Page 63: İlmi Mercek Eylül 2011

İlmimercekALLAH’IN

YARATMASI

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

58

Karıncayuvalarının bazıları

toprağın, bazıları ağaçlarıniçine kazılmış kimileri de

tropikal ormanlarda olduğu gibiorman ağaçlarına asılı olarak

inşa edilmiştir. Bazı karıncalarise bitkilerle kayaların doğal

oyuklarından yararlanır ya dabaşka böceklerin yuvasına

yerleşirler. Karıncaların yuvasıdaima çevre ile uyumludur.Ayrıca bu yuvalar mucizevi

şekilde doğal afetlere karşı daçeşitli tedbirler alınarak korunur.

✓ Karınca yuvalarının mimariyapısı nasıldır?

✓ Farklı karınca türlerinin sahip olduğuyuvaların özellikleri nelerdir?

✓ Karıncalar yuvalarını doğal afetlere karşı nasılönlemler alarak korurlar?

Page 64: İlmi Mercek Eylül 2011

H ayvanların, özellikle de yavrula-rın korunmasında “yuvalar”ın sonderece önemli bir fonksiyonu var-

dır. Bu nedenle birçok canlı türü, şaşırtıcıteknikler kullanarak, çok sayıda mimari de-taylara sahip yuvalar inşa ederler. En ilginçtekniğe ve mimari detaylara sahip olanlar-dan biri de karınca yuvalarıdır.

Karınca Yuvaları Çeşitli BölümlereAyrılmış ve Çok Geniş Bir ÖzellikteYapılmışlardır

✣ Şaşırtıcı derecede büyük ama aynızamanda tam bir düzenin hakim olduğu ka-rınca yuvalarının girişinde güvenlik önlem-leri oldukça gelişmiştir. Yuvanın içinde iseçalışanlara göre düzenlenmiş bölümlervardır:

✣ Yuva yerin altına doğru katlar halindeiner, ama güneş enerjisine ihtiyaç duyulanbölüm, güneşi en geniş açıyla alabileceğiyere yerleştirilmiştir.

✣ Ayrıca sürekli bağlantı içinde olmasıgereken bölümler de ulaşımın en kolay ola-cağı şekilde, birbirlerine çok yakın olarakinşa edilmiş, fazla maddelerin yığıldığı de-polar, binanın yan tarafında ayrı bir bölümolarak hazırlanmıştır.

✣ İhtiyaçların saklandığı ambarlar rahatulaşılabilecek yerlerdedir.

✣ Tam binanın ortasında ise gerekti-

ğinde herkesin toplanabileceği geniş birsalon yer alır.

✣ Yuva, büyüklüğüne rağmen eşit birşekilde ısınır.

✣ Çok gelişmiş bir merkezi ısıtma sis-temi sayesinde, sıcaklık gün boyunca ol-ması gerektiği derecede sabit kalabilir.Bunun bir nedeni de, binada her türlü havakoşuluna karşı geliştirilmiş, son derece et-kili bir dış yalıtım uygulamasının olmasıdır.

Buraya kadar anlatılanlardan bu yuva-nın yapılmasının üstün teknoloji ve profes-yonel bir ekip çalışması gerektirdiğianlaşılmaktadır. Bu tip bir yuva meydanagetirebilmek için gerekli bilgiyi edinmek,insan ömrünün uzunca bir bölümünü kap-sar. Oysa yumurtadan çıkan bir karıncagörevini o anda bilmekte ve hiç vakit kay-betmeden uygulamaya geçirmektedir.

Bu durum, karıncaların bu bilgilerehenüz dünyaya gelmeden sahip olduklarınıgösterir. Daha doğrusu tüm bu bilgiler, varoldukları ilk andan itibaren, herşeyin Yara-tıcısı olan Yüce Allah tarafından karınca-lara ilham edilmektedir. Nuh Suresi’ndeherşeyin sahibinin ve denetleyicisinin Allaholduğu, her canlının O’nun ilhamıyla hare-ket ettiği şöyle bildirilir:

“Ben gerçekten, benim de Rabbim,sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül

www.hayvanlardakitasarim.imanisiteler.com

59

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 65: İlmi Mercek Eylül 2011

ettim. O’nun, alnın-dan yakalayıp-de-

netlemediği hiçbircanlı yoktur. Muhakkak

benim Rabbim, dos-doğru bir yol üzerinedir (dos-

doğru yolda olanı korumaktadır.” (HudSuresi, 56)

Çeşitli Karınca Türlerinin FarklıYuvalar İnşa Etmeleri Rabbimiz’inÇeşitlilik Sanatına Örnek OluştururYüce Allah karıncalara üstün bir tekno-

loji gerektiren oldukça profesyonel yuvalaryapmalarını ilham eder. Fakat Rabbimiz’inçeşitlilik sanatının bir örneği olarak farklıkarınca türlerinin yaptıkları yuvalar da bir-birine benzemez. Yüce Rabbimiz hem ka-rınca türlerinde hem de bu canlılarınyuvalarında meydana getirdiği çeşitlilik ilekullarına muazzam bir zenginlik sunarakZatı’nın büyüklüğü ve üstün aklını bir kezdaha kanıtlar.

✣ Çayır karın-cası (Formica pratensis), kır-

mızı orman karıncası (Formica rufa) ve kankırmızı karıncalar (Formica sanguinea)çam iğnesi, yaprak parçası ve küçük taşgibi çeşitli malzemelerden kubbe şeklindeyuvalar yaparlar.

✣ Siyah karınca (Lasius niger) ve keh-ribar karıncasının (Lasius flavus) kubbele-rinin içi oyuktur. Bu oyuk, güneşin ısısınıçekip yuvanın içine yansıtmaya yarar.

✣ Dağ karıncalarıyuvalarını, kendilerinekubbe görevi gören

yassı taşların altına yaparlar. Güneş ışın-larını çeken yüksek kubbe 2.000 – 3.000metre yükseklikte yaşayan karıncaların yu-valarını ısıtır.

✣ Cezayir’in güneyinde Messor arena-rius karıncaları çölde yaşadıklarından gü-neşin kızgınlığından korunmak için çokderin yuvalar kazarlar. Bu türün yuvalarıkumun altında 1,5 metre derinliktedir ve50-100 metre karelik bir alan kaplar.

✣ Marangoz karıncaları güçlü dişleriyleodunu bir marangoz gibi işler ve ağaç göv-delerini delik deşik edebilir.

✣ Afrika’da akarsuların kenarlarındakibitkilerin içi oyuk dikenleri, karıncalar içinçok elverişli birer yuvadır.

✣ Afrika’nın yağışlı ormanlarında yaşa-yan dokumacı karıncalar ise yuvalarınıağaçların tepelerindeki yaprakları kullana-rak yaparlar. Karıncalar ilk aşamada yer-leşmeyi planladıkları ağaç üzerinedağılırlar. Ağacın yuva yapacakları bölge-sini tespit ettikten sonra süratle işe koyu-lurlar. Kullanacakları yapraklarıkenarlarından bükerler. Yaprakları bir arayagetirmek için, birbirlerine kenetlenerekasma köprüler oluştururlar. Zincirin en ba-şındaki karınca, yaprağı ucundan yakalarve kendine kenetlenen ikinci karıncayauzatır. Bu nakil işlemi, yaprak ucunun enson karıncaya ulaşmasına ve iki yaprağınüst üste gelmesine kadar sürer.

Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağıgibi yuvanın yapısı ve kullanılan materyal-ler bulunulan ortama göre “özel olarak” se-çilmiştir. Bu ise, karıncaların tek bir andatüm özellikleriyle var olduklarının açık birgöstergesidir. Bir ayette şöyle buyrulmak-tadır:

İlmimercekALLAH’IN

YARATMASI

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

60

Page 66: İlmi Mercek Eylül 2011

“De ki: “Siz, Allah’ın dışında taptı-ğınız ortaklarınızı gördünüz mü? Banahaber verin; yerden neyi yaratmışlar-dır? Ya da onların göklerde bir ortak-lığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitapvermişiz de onlar bundan (dolayı) apa-çık bir belge üzerinde midirler?” Hayır,zulmedenler, birbirlerine aldatmadanbaşkasını vadetmiyorlar.” (Fatır Su-resi, 40)

Yüce Allah Karıncalara Doğal Afet-lerden Korunmayı ÖğretmiştirKarıncaların yaptıkları yuvaların

bir diğer özelliği ise doğal afetlerekarşı özel yöntemlerle korunma-larıdır. Özellikle şiddetli yağmur-lar yuvalarını yerde kurankarıncalar için önemli tehlikelerortaya çıkarabilir. Aniden bastı-ran yağmur çok kısa bir süre içe-risinde bir karınca kolonisininbulunduğu bölgenin sellerle kaplan-masına neden olabilir. Yer altındaki odave kanallar kısa süre içerisinde suyladolabilir ve buradaki milyonlarcakarınca için ani ve toplu birölüm söz konusu olabilir.Ancak Yüce Rabbimiz ka-rıncalara bu tehlikeyekarşı çeşitli önlemlerilham etmiştir:

Bu önlemlerin bir kısmıyuvanın inşası ile ilgilidir:

Drenaj sistemlerine sahipyuvalar: Bazı karınca türlerinde yuvalaraçılan kompleks tüneller ile bir tür kanali-zasyon ve drenaj sistemine sahiptir. Busistem suyu toplayarak su baskını tehlike-sine karşı yuvayı korur.

Su geçirmez kapaklar: Bazı ka-rınca türlerinin yuvalarının ağızları ise birtepe gibi yükseltilerek su geçirmez kapak-lar haline getirilmiş, böylece sel sularının

yuvanın içine girmesi engellenmeye çalışıl-mıştır.

Karıncalar selleri önceden haber almave yuvayı acil tahliye etme planlarına dasahiptir.

Tropikal ormanlarda yaşayan birkarınca türü, yuvanın içine tek damla su gi-recek olsa durumu ilk fark edip güvenli biryere kaçıp kurtulmak yerine kendini doğru-dan yuvanın içine atar. Amacı diğer karın-calara haber vermektir. Bu karınca kanalıniçinde koşarak koloni için alarm durumuverir. Kaçarken bıraktığı koku iziyle arka-daşlarını yuvanın diğer çıkışlarına yönlen-

dirir. Konunun ciddiyetine görekoloninin tümünün yuvayı terk et-

tiği bile görülür.

Brezilya’nın yağ-mur ormanlarında yaşayanve sık sık sel felaketiylekarşılaşan “Solenopsis in-victa” adı verilen kırmızıateş karıncaları ise hiçbir

alet kullanmadan bira-

raya gelerek kur-tarma sandalları meydana getirir ve busandallarla diğer karıncaları su basmayanyerlere taşıyarak yeni yerleşim birimlerioluştururlar. Karıncaların oluşturduğu bukurtarma sandalları ise kendi bedenleridir.Sayıları 500’den, 8 bine kadar değişen ka-rınca grupları çenelerini ve çengellerini bir-birine içiçe takarak birkaç dakika içinde

www.Allahinhikmetliornekleri.com

61

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 67: İlmi Mercek Eylül 2011

gözleme biçiminde yu-varlak öbekler mey-

dana getirirler. İlginçolan karıncaların yarısı-

nın sualtına dalarak bu şe-kilde öbekler oluşturup

diğerlerini üzerlerinde taşımalarıdır. Birbir-lerine kenetlenen karıncalar, ağızlarıylahava kabarcıkları oluşturarak su altındakalan arkadaşlarının bu hava kabarcıkla-rından nefes almalarını sağlar ve boğulma-larını engeller. Ayrıca bu hava kabarcıklarıkurtarma salının da ileriye doğru hareketinisağlar. Karıncalar bu şekilde yüz binlercekarıncanın tek birine bile bir zarar gelme-den selden kurtulabilir ve aylarca yol katedebilirler.

Örneklerde görüldüğü gibi son dereceiyi organize olmuş bu sistemlerin oluşması

için, mutlaka karıncaları yönlendiren, hep-sine kendi işini yapmasını ilham eden, on-lara emir veren bir “irade sahibi”ne ihtiyaçvardır. Aksi takdirde bir düzen değil, büyükbir karmaşa ortaya çıkar. İşte bu “irade sa-hibi”, herşeyin sahibi olan, herşeye gücüyeten, bütün canlıları yönlendiren, yapma-ları gereken şeyleri onlara ilham ile emre-den Rahman olan Allah’tır. Bir ayette şöylebuyrulmaktadır:

“Göklerde ve yerde olanlarAllah’ındır. Şüphesiz Allah,Gani (hiç kimseye ve hiçbirşeye muhtaç olmayan)dır,Hamid (hamd da yalnızca

O’na ait) tir.”(Lokman Suresi, 26)

İlmimercekALLAH’IN

YARATMASI

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

62

Yer altında kazılan karınca yuvalarının büyüklüğü 50  - 100 metrekare arasındadeğişir. Aynı türlere ait karıncalar, bazen yuvalarını birleştirerek bir konfederasyonmeydana getirirler. Bu yuvalar insan ölçüsünde büyütülecek olsalar, New York veLondra gibi dünyanın en büyük şehirleri köy kadar küçük kalır. Bumuazzam şehirleri kurmalarını, karıncalara Allah ilham et-mektedir ve onlar da buna harfiyen uymaktadırlar.Her karınca türünün kendisine verilmiş olangörevi eksiksiz yerine getirmesinin nedenibudur. Allah’ın doğada yarattığı kanunda budur. Doğada evrimin iddiaettiği gibi başıboş ve tesadüfi bir“yaşam mücadelesi” yoktur. Hiçbirzaman da olmamıştır. Tüm canlılarkendilerine Allah tarafından veri-len görevleri yerine getirirler.Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

“Şüphesiz müminler içingöklerde ve yerde ayetlervardır. Sizin yaratılışınızda vetüretip yaydığı canlılardakesin bilgiyle inanan birkavim için ayetlervardır.”(Casiye Suresi, 3-4)

Page 68: İlmi Mercek Eylül 2011

Karıncaların yaptıkları yuvalar bu yuva-lar içinde düzenledikleri bölümler, yuvala-rını koruma yöntemleri, organize ettikleri,çeşitli iletişim metodları tam bir mimarlıkharikası ve üstün akıl örneğidir. Karıncalaryüzbinlerce hatta bazen milyonlarca nü-fusa sahip kolonilerini, yuvaları içinde kur-dukları düzen ile yaşamları boyunca birkarışıklığa sebebiyet vermeden, devam et-tirebilmektedirler.

Kuşkusuz bu kusursuz yuva planı, ko-loni içindeki düzen, karıncaların ilk var ol-dukları günden bu yana uyguladıkları veüzerinde düşünülmesi gereken konulardır.Özellikle yuvaların içinde yaşayan karınca-ların doğal afetler karşısında yaptıkları iş-

bölümü ve fedakar davranışlar yalnızcakendi yaşamını ve çıkarlarını düşünen bi-reyler tarafından asla uygulanmaz. Planlıolarak hareket eden karıncalar grubununbu şekilde organize olması tüm canlılarınYaratıcısı, sonsuz akıl sahibi olan Rabbi-miz’in karıncalar dünyasında kurduğu dü-zenin bir sonucudur. Ayetlerde şöylebuyrulmaktadır:

“Göklerde ve yerde olanların tümüAllah’ı tesbih etmiştir. O, üstün vegüçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmetsahibidir. Göklerin ve yerin mülküO’nundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeyegüç yetirendir.” (Hadid Suresi, 1-2)

www.karincamucizesi.com

63

Eylül 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Karınca Yuvalarının Düzeni ve Koruyucu Önlemleri Yüce Allah’ınSonsuz Gücünün Eserlerindendir

Karınca Yuvalarındaki Bakteri Bahçeleri veKullanılan Özel Havalandırma Teknikleri

Karınca yuvalarının yapımının ilk aşamasında, koloni üyeleri, ince bir giriş deliği açtık-tan sonra bu deliğin ilerisini bir bölmeler labirenti haline dönüştürürler. Bu bölmelerin ço-ğunda bakteri bahçeleri mevcuttur. Bu bahçeler genelde yüzeye yakın olan bölmelerde

yer almaktadırlar. Daha derinde ve daha geniş olan bölmelerde ise bitki artıkla-rının çürümüş halleri vardır. Bu deliklerin (odaların) bazıları, değişik bir şe-

kilde organik maddelerden ziyade toprak içermektedir. Sanki zararlıatıkları örtmek için gerekli olan bir katman hazırlanmış gibi...

Sıcak hava, bu istenmeyen bölmelerden yukarıya doğruyükselir. Serin, bol oksijenli hava yuvanın içinde itilir ve yuva-

nın üstüne kadar çıkar. Bu sistem havalandırma ve yolaçma için kullanılır. Bu delikli ve mağarasal tünellerin

çevresi yuvanın girişinden 7.5 metre genişlikteki birkemer gibidir. Burada göz önünde bulundurulması ge-

reken çok önemli bir konu ise, bu metropolün, her-hangi bir mimari ve zirai eğitim almamış olan

karıncalar tarafından inşa edilmiş olduğudur. Elbettekarıncalara bu üstün teknolojiyi öğreten Allahʼtır. Bir

ayette Rabbimizʼin yüceliği şöyle bildirilir:

“Göklerin ve yerin mülkü Oʼnundur; çocuk edin-memiştir. Oʼna mülkünde ortak yoktur, herşeyi ya-

ratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyletakdir etmiştir.” (Furkan Suresi, 2)

Page 69: İlmi Mercek Eylül 2011

İlm

i Mer

cek,

Eyl

ül 2

011

64

1. Hava savunmasistemi: Karıncaların en

büyük düşmanlarından birikuşlardır. Bir kuş yuvaya

yaklaştığı zaman, savaşçı ka-rıncaların bir kısmı yuvanın ağ-

zında karınlarını hemen havaya doğruçevirir ve kuşlara doğru asitli bir madde püs-kürtür.

2. Yumurta odası: Güneye bakan buodada ana kraliçenin yumurtaları olgunlaşır.Odanın sıcaklığı genellikle 38 derecede sabitkalır.

3. Ana giriş ve yan girişler: Bu girişleri“kapıcı” karıncalar korur. Tehlike anında düzkafalarıyla kapıların girişini kapatırlar. Koloni-nin diğer sakinleri kapıdan girmek istedikle-rinde, kapıcı karıncaların kafasına antenleriyleözel bir ritimle vururlar ve kapıcı karınca da gi-rişi açar.

4. Hazır odalar: Karıncalar, yuva inşa et-tikleri yerde eskiden kalma bir yuva bulurlarsa,bulunan eski yuvanın sağlam kalmış odalarınada yerleşirler. Böylece sitenin tamamlanma-sında önemli ölçüde zaman kazanırlar.

5. Depo-mezarlık: Karıncalar, bu oda-larda, topladıkları tahıl tanelerinin tüketeme-dikleri kabuklarını ve ölen diğer karıncalarıkoyarlar.

6. Muhafız birliği odası: Buradaki askerkarıncalar 24 saat alarm halindedirler. Enküçük bir tehlike durumunda hemen hareketegeçerler. Formlarını korumak için zamanzaman aralarında turnuvalar düzenlerler.

7. Dış yalıtım: Çalı-çırpı ve küçük dal par-çacıklarından oluşan bu yalıtım, yuvayı sıcak-tan, soğuktan ve yağmurdan korur. Yalıtımtabakasının azalıp azalmadığı işçi karıncalartarafından sürekli denetlenir.

8. Emzirme odası: Buradaki karıncalar ka-rınlarından şekerli bir sıvı salgılar. Yetiştirici ka-rıncalar ise antenleriyle onların karınlarınısıvazlayarak bu sıvıdan yararlanırlar.

9. Et ambarı: Böcekler, sinekler, çekirgelerve düşman karıncalar öldürüldükten sonra am-barda saklanırlar.

10. Tahıl ambarı: Büyük parça tahıl tane-leri “değirmenci” karıncalar tarafından öğütü-

lüp küçük tabletler haline getirilir. Daha sonrakış aylarında bunlardan ekmek olarak yararla-nılır.

11. Yavru karıncalar için kreş: “Hemşire”karıncalar yavru karıncaları hastalıklardan ko-rumak için antibiyotik özellikler taşıyan tükü-rüklerini kullanırlar.

12. Kış odası: Kasım ayının başında kışuykusuna yatıp Mayısʼta yeniden uyanan ka-rıncalar, uzun kış mevsimini bu odada geçirir-lar. Uyandıklarında da ilk iş olarak bu odayıtemizlerler.

13. Merkezi ısıtma bölümü: Yaprak par-çacıkları ve çalı-çırpıların burada birbirleriyleharmanlanması belli bir ısı sağlar. Bu ısı, tümyuvaya 20 ila 30 derece arasında değişen birsıcaklık verir.

14. Kuluçka odası: Ana kraliçenin yumur-taları, yumurtlama sırasına göre bu kuluçkaodasında istif edilir. Daha sonra buradan alınıpzamanı geldiğinde yumurta odasına taşınır.

15. Kraliyet odası: Ana kraliçe bu odadayumurtlar. Bu odada sürekli kendisini besleyenve odanın temizliğini yapan yardımcılar bulu-nur.

Kaynak: (Focus, Ekim-1996)

İlmimercekALLAH’IN

YARATMASI

Karınca yuvalarından bir kesit