10
ANAYASA BÖLÜM KARAR ÖZGÜR ADIGÜZEL 2014/306) Karar Tarihi: 3/2/2016

İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

  • Upload
    others

  • View
    17

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

ÖZGÜR ADIGÜZEL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/306)

Karar Tarihi: 3/2/2016

Page 2: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

Başkan

Üyeler

Raportör

Başvurucu

Vekili

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Engin YILDIRIM

Serdar ÖZGÜLDÜR

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Muammer TOPAL

M. Emin KUZ : Aydın ŞİMŞEK

: Özgür ADIGÜZEL

: Av. Nazan Fulya ALİSİNANOGLU SEÇER

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aşması , tutukluluk süresinin makul olmaması ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle Anayasa 'nın 19. ve 36. maddelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/1/2014 tarihinde Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla

yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 12/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlığın 14/7/2014 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

111. OLAYLAR VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1 049 Soruşturma sayılı

dosyası ile yürütülen soruşturma kapsamında 27/9/201 O tarihinde gözaltına alınmış ve Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile görevli) 1/10/2010 tarihli ve 2010/47 Sorgu sayılı kararı ile "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, mala zarar verme, basit yaralama, ihaleye fesat karıştırma, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme, birden fazla kişi ile birlikte yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından tutuklanmıştır.

8. Adana Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. madde ile görevli) 5/5/2011 tarihli ve E.201 1/301 sayılı iddianamesi ile başvurucunun "sayı ve nitelik bakımından vahim olan

2

Page 3: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

silah veya mermileri satın alınması taşınması bulundurulması, konutta yağma, ihaleye fesat karıştırma, bir kimseyi fuhşa teşvik etme veya yaptırma veya aracılık ettirme, korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama, kasten öldürmeye teşebbüs, cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişiyi intihara mecbur etme, suç işlemek amacıyla kurulan örgütte yöneticilik yapma, birden fazla kişi tarafından birlikte yağma, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, silahla tehdit, yaralama, basit yaralama, var olan suç örgütlerini oluşturdukları korkutucu güçten yararlanarak yağma, silahla yağma, nitelikli cinsel saldırı, tefecilik ve mala zarar verme" suçlarını işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır. İddianamede, başvurucu ile birlikte toplam 54 sanık hakkında cezalandırma talep edilmektedir. Ayrıca 1 mağdur ve 28 müşteki bulunmaktadır. İddianame ile başvurucunun 35 ayrı olay nedeniyle cezai sorumluluğunun bulunduğu belirtilerek cezalandırılması talebinde bulunulmuştur.

9. Dava, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011/125 sayılı dosyası ile başvurucu yönünden tutuklu olarak sürdürülmüştür.

10. Başvurucu; yargılama aşamasında 10/12/2013 tarihinde tahliyesine karar verilmesi talebiyle Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesine başvuruda bulunmuş, Mahkemenin 20/12/2013 tarihli ve E.2011/ 125 sayılı ara kararı ile "atılı suçların niteliği, atılı suçlar için kanunda öngörülen ceza miktarları, soruşturma aşamasındaki teşhis ve mağdur beyanları, kanıt durumu, kaçma olasılıkları gözetilerek" başvurucunun talebinin reddine ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.

11. Başvurucu anılan kararı 20/12/2013 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.

12. Başvuru formu ve eklerinde, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/12/2013 tarihli tahliye talebinin reddi kararına karşı itiraz yoluna gidildiğine dair bilgi ve/veya belge sunulmamıştır.

13. Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede başvurucunun, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011/125 sayılı dosyası ile yürütülen yargılama kapsamında, hakkında verilen tutukluluğun devamı kararlarına karşı bireysel başvuruda bulunduğu tarihten önce itiraz ettiğine dair bir kayda rastlanmamıştır. Başvurucu,

tutukluluğun devamı kararlarına ilişkin ilk itirazını, 6/1/2014 tarihli celsede verilen tutukluluğun devamı kararına karşı 28/1/2014 tarihinde yapmıştır.

14. Başvurucu 8/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

15. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun mülga 250. madesi ve 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi ile görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/3/2014 tarihli ve E.2011/125, K.2014/20 sayılı kararı ile başvurucunun yargılandığı dava dosyası, Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesine E.2014/428 sayısı ile devredilmiştir.

16. Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesince 20/1/2015 tarihli celsede "tutuklulukta geçirdi(ği) süre dikkate alınarak" başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.

17. Dava, inceleme tarihi itibarıyla Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/428 sayılı dosyası ile derdesttir.

B. İlgili Hukuk

18. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Kasten öldürme " kenar başlıklı 81. maddesi şöyledir:

3

Page 4: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. "

19. 5237 sayılı Kanun'un "Kasten yaralama" kenar başlıklı 86. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. "

20. 5237 sayılı Kanun'un "Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" kenar başlıklı 87. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kasten yaralama fiili, mağdurun;

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde be. yıldan az olamaz. "

21. 5237 sayılı Kanun'un "Cinsel saldırı" kenar başlıklı 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi

durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur ... "

22. 5237 sayılı Kanun'un "Tehdit" kenar başlıklı 106. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"Tehdidin;

a) Silahla,

İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. "

23. 5237 sayılı Kanun'un "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" kenar başlıklı 109. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmaA hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

24. 5237 sayılı Kanun'un "Nitelikli yağma" kenar başlıklı 149. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Yağma suçunun;

a) Silahla,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

j) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,

4

Page 5: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

İşlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. "

25. 5237 sayılı Kanun'un "Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti" kenar başlıklı 188. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlf para cezası ile cezalandırılır ... "

26. 5237 sayılı Kanun'un "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" kenar başlıklı 220. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

27. 5237 sayılı Kanun'un "Fuhuş" kenar başlıklı 227. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlf para cezası ile cezalandırılır ... "

28. 5237 sayılı Kanun'un "İhaleye fesat karıştırma" kenar başlıklı 235. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"(Değişik: 11/4/2013-6459/12 md.) Kamu kurumu veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihaleler ile yapım ihalelerine fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. "

29. 5237 sayılı Kanun'un "Tefecilik" kenar başlıklı 241. maddesi şöyledir:

"Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıll

kadar hapis ve beş bin güne kadar adlf para cezası ile cezalandırılır. "

30. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1), (2) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:

"(]) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına

Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerdl mutlaka gerekçe gösterilir ve adlf kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukf ve fiilf nedenlere yer verilir.

(2) (Değişik: 2/7/2012-6352/97 md.) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.

(5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir. "

31. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklulukta geçecek süre" kenar başlıklı 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

5

Page 6: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

"Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

32. Mahkemenin 3/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

33. Başvurucu; tutukluluğun kanun ile öngörülen azami süreyi aşmasına rağmen tutukluluğa yönelik itirazlarının kabul edilmediğini, tutukluluğu gerektiren somut olay, olgu ve bilginin mevcut olmadığını, matbu gerekçelerle devam ettirilen tutukluluğun makul süreyi aştığını, hakkındaki davanın uzun bir süredir devam ettiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifıni kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aşmasına rağmen tutukluluğa yönelik itirazlarının kabul edilmediği, tutukluluğu gerektiren somut olay, olgu ve bilginin mevcut olmadığı, matbu gerekçelerle devam ettirilen tutukluluğun makul süreyi aştığı şikayetlerinin, Anayasa'nın 19. maddesi ile koruma altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı; hakkındaki davanın uzun bir süredir devam ettiği şikayetinin Anayasa'nın 36. maddesi ile koruma altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

35. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. "

36. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakla" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörü/mü§ idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir. "

37. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zzraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

38. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikayetini

6

Page 7: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

39. Somut olayda başvurucu tarafından başvuru formuna ek olarak sunulan ve bu itibarla ihlal iddiasına dayanak olarak gösterilen Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/12/2013 tarihli ve E.2011 /125 sayılı ara kararı ile dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Anılan karara karşı itiraz yolu açık olup bu husus, kararda açıklanmış ve karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Adana 1 O. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.

40. Başvurucu tarafından tutukluluğun devamına ilişkin bu karara itiraz edilmeden bireysel başvuruda bulunulduğu görülmektedir (bkz. § 12).

41 . Tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olmaları yanında, telafi kabiliyetini haiz ve tüketildiklerinde başvurucunun şikayetlerini gidermede makul başarı

şansı tanımaları gerekir. Dolayısıyla mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da etkili olduklarının gösterilmesi ya da en azından etkili olmadıklarının kanıtlanmamış olması gerekir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 29). Özellikle daha önce birçok kez tutukluluğun devamı kararlarına itiraz edilmiş ve sonuç alınamamışsa somut olayın koşulları gözetilerek en son verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz edilmediği dolayısıyla başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle başvurunun

reddedilmemesi de mümkündür (Serdar Ziriğ, B. No: 2013/7766, 2/7/2015, § 27).

42. Başvuru konusu olay dikkate alındığında yargılamayı yapan Mahkemece hakkında verilen tutukluluğun devamı kararlarından hiçbirine karşı bireysel başvuruda

bulununcaya kadar itiraz yoluna gitmeyen başvurucu yönünden (bkz. § 13), başvuru

yollarının tüketilmesi kuralına istisna tanınmasını gerektiren bir durumun olmadığı

görülmektedir.

43 . Açıklanan nedenlerle başvurucunun kanuni tutukluluk süresinin aşıldığı ve tutukluluk süresinin makul olmadığı yönündeki iddiaları ile ilgili olarak kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

44. Başvurucu, hakkındaki davanın uzun bir süredir devam ettiğini ileri sürmüştür. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

45. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 'nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa'nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme'nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme'nin lafzi içeriğinde yer alan ve

7

Page 8: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dahil edilen ilke ve haklara, Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını

oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dahil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa'nın 141. maddesinin de Anayasa'nın bütünselliği ilkesi geregı, makul sürede yargılanma hakkının

değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiği açıktır ( Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).

46. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla

sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde dikkate alınması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).

47. Anayasa'nın 36. ve Sözleşme'nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 31).

48. Başvuru konusu olayda, başvurucunun bir çok suç işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır (bkz. § 8). Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 5237 sayılı Kanun'un ilgili maddelerinde hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır (bkz. §§ 18-29). Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa'nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B.E., § 32).

49. Ceza muhakemesinde yargılama süresının makul olup olmadığı

değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucunun gözaltına alındığı 27/9/2010'dur. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikayetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (Ersin Ceyhan, B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).

50. Somut olayda başvurucu, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 2 7 /9/201 O tarihinde gözaltına alınmış; 1/ 10/201 O tarihinde tutuklanmış ve başvurucu hakkında 5/5/2011 tarihli iddianame ile kamu davası açılmıştır.

Başvurucu hakkındaki dava, bireysel başvurunun incelenmesi sırasında İlk Derece Mahkemesinde derdesttir. Başvurucuya bir suçun isnat edildiği 27/9/201 O tarihi ile bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih arasında geçen süre yaklaşık 5 yıl 4 aydır.

51. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddialarına ilişkin olarak mutlak bir süreye göre değerlendirme yapılmamalı, her davanın özelliğine göre makul sürenin aşılıp aşılmadığını incelenmelidir. Davanın karmaşıklığı, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde dikkate alınması gereken kriterlerdir. Yargılamanın karmaşıklığı değerlendirilirken davanın hem hukuki hem de maddi açıdan bütün yönleri ele alınmalı; davanın konusunun karmaşıklığı, hukuki meselenin çözümündeki güçlükler, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, maddi olayların karmaşıklığı, sanıkların ya da isnat edilen suçların veya tanıkların sayısı, davanın uluslararası unsurları, bilirkişi deliline ihtiyaç duyulup duyulmadığı, yazılı delillerin hacmi

8

Page 9: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

gibi birçok unsurun incelenmesi gerekmektedir. (Murat Öztürk, B. No: 2014/2454, 4/11/2014, §§ 51, 52).

52. Davanın taraflarının ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu açısından ise ceza davalarında sanık, adli makamlarla aktif bir işbirliği yapmak zorunda olmadığı gibi hukuk sisteminin sunduğu savunma imkanlarını kullandığı için de kusurlu bulunamaz. Diğer taraftan devlet, kendi idari ve yargısal organlarına yüklenebilecek gecikmelerden sorumludur. Yetkili makamların tutumu ölçütü, esas olarak meydana gelen gecikmeden devletin ihmal ve kusuru nedeniyle sorumlu olup olmadığına bakılarak ele alınmalı; yargılamada ortaya çıkan her bir hareketsiz geçen dönem veya ertelemeler ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Yargı makamlarının davaları birleştirme, delil toplama gibi nedenlerle davayı uzatmaları belli bir yere kadar makul görülebilir (Murat Öztürk, § 53).

53. Dava dosyasının incelenmesi neticesinde başvurucunun yargılandığı davada Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianamede, başvurucu ile birlikte toplam 54 sanık hakkında cezalandırma talep edildiği, ayrıca 1 mağdur ve 28 müşteki bulunduğu, başvurucunun 35 ayrı olay nedeniyle cezai sorumluluğunun bulunduğunun belirtildiği görülmektedir. Davaya bakan Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyanın Kanun değişikliği nedeniyle Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesine devrine karar verdiği 10/3/2014 tarihine kadarki süreç içerisinde 23 celse açmış ve bunların 4 tanesinde diğer mahkemelerin birleştirme taleplerini değerlendirmiş, 6 tanesinde ise yakalama emri bulunan sanıklar

hakkındaki usulü işlemleri yerine getirmiştir. Mahkemece, kalan 13 celsede davanın esasına ilişkin işlemler yapılmıştır. Kanun değişikliği gereği dosyanın devredildiği Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise Anayasa Mahkemesince bireysel başvurunun incelendiği tarihe kadar 5 celse açmıştır. Yargılama sırasında diğer mahkemelerin 4 ayrı dosyası, bağlantı nedeniyle başvurucunun yargılanmakta olduğu dava ile birleştirilmiştir. Yargılama süresince dosyanın incelemeye alındığı herhangi bir duruşmanın olmadığı, davanın esasına ilişkin olarak ortalama üçer aylık aralıklarla celse açıldığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak soruşturma ve yargılama safhaları birlikte değerlendirildiğinde yargılama faaliyetlerinde hareketsiz kalınan bir dönemin bulunmadığı, yargı mercilerine atfedilebilecek bir kusurun olmadığı ve gerekli özenin gösterildiği görülmüştür.

54. Yargılama süresinin makul olup olmadığının değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken davadaki sanık sayısı, dosyada birleştirme kararı verilip verilmediği,

davanın karmaşıklığı, atılı suçların vasıf ve mahiyeti, söz konusu suçlar için öngörülen cezaların miktarı gibi unsurlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde somut başvuru

bakımından yargılama süresinin makul olduğu görülmektedir.

55. Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUGUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUGUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLMEDİGİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA

9

Page 10: İKİNCİ BÖLÜM KARAR · İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 21/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir

Başvuru Numarası : 2014/306 Karar Tarihi : 3/2/2016

3/2/2016 tarihinde OYBİRLİGİYLE karar verildi.

Üye Başkan

Engin YILDIRIM Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye Muammer TOPAL

Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Üye M. Emin KUZ

10