114
Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü Final Rapor

Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

  • Upload
    lamdieu

  • View
    240

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü

Final Rapor

Page 2: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü

Final Rapor2014

Page 3: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

4 5

Page 4: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

6 7

İstanbul Modern’deki Komşular - Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar sergisi

Page 5: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

8 9

PRojenin baş hedeFleRi

• Projenin kısa tanıtımı

– projenin misyonu s. 18

• Türkiye projesinin müdürü Olga Wysocka

üç resimde projeyi anlatıyor s. 24

KülTüRel PRogRam

Film

Önsöz Muge Tufenk

• 33. Uluslararası İstanbul Film Festivali s. 36

• Kieślowski Hakkında Her Şey

– film retrospektifi s. 38

• Pera Müzesi’nde Polonya

filmlerinin retrospektifi s. 42

• Documentarist Festivali s. 44

KlasiK müziK

Serhan Bali’nin önsözü

• 42. İstanbul Müzik Festivali s. 52

• Polonya’dan Ses Manzaraları s. 56

• 28. İzmir Uluslararası Festivali s. 58

• Maestro Tadeusz Strugała’nın şefliğinde

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası s. 60

• Boğaziçi Üniversitesi’nde

Mateusz Borowiak s. 62

• Lutosławski Piano Duo s. 64

Çağdaş müziK ve caz

Hakan Dedeoğlu’nun önsözü

• Pera Müzesi’nde konser serisi s. 72

• 21. İzmir Avrupa Caz Festivali s. 76

• 21. Uluslararası İstanbul Caz Festivali s. 78

• POL:KUL:TUR projesi s. 82

• Üniversite kampüslerinde Cukunft s. 86

• Akbank Sanat’ta RGG Trio s. 88

• Küçük Enstrümanlar s. 92

• İstanbul’da Polonya’dan Funk s. 94

• In Between

(Words and Music Destroyer) s. 96

• Don’t panic! We are from Poland s. 98

TasaRim

Özlem Yalım Özkaraoğlu

• 2. İstanbul Tasarım Bianali

Aradaki Polska s. 108

• Pişirmek için Kitap s. 112

• Haydi Oynayalım s. 114

• Tutki s. 116

TiyaTRo

Leman Yılmaz’ın önsözü

• Transit Polonya s. 124

• 19. Uluslararası İstanbul

Tiyatro Festivali s. 126

• Taldans. 600 Adım s. 130

• Aalst s. 132

• Mardin’de Andersen Tiyatrosu s. 134

• Hikayeci ve Gezginler s. 138

• Tarçın Dükkanları s. 140

• Teatr Biuro Podróży s. 142

göRsel sanaTlaR

Beral Madra’nın önsözü

• Komşular – Türkiye ve Çevresinde

Güncel Anlatılar s. 150

• Uzak komşu – yakın anılar.

Polonya – Türkiye ilişkilerinin 600 yılı s. 154

• Türkiye’de Polonya Afiş Sanatı s. 158

• Tureckie wątki s. 162

• Into the country s. 164

• Normallik oksimoronu s. 168

• Mickiewicz Göçer Üniversitesi s. 172

• Polonya sanatında Oryantalizm s. 176

• Prywatne obszary wolności s. 180

• Köklere Dönüş s. 182

eKibimiz s. 184

PRojenin ileTişimi s. 192

TüRKiye’de bav aRaşTiRmasi s. 198

PaRTneRleRimiz s. 212

İçerik

• KülTüR ve milli miRas baKani

małgoRzaTa omilanowsKa’nin önsözü s. 12

• adam micKiewicz ensTiTüsü müdüRü

Paweł PoToRoczyn’in önsözü s. 14

Page 6: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi
Page 7: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

12 13

Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü kutlamaları, ikili ilişkilerimizin resmî diplomatik protokollerin dışına çıkarılması için mükemmel bir fırsat oldu. Tiyatro oyunları, klasik ve modern müzik konserleri, film gösterimleri, sergi ve atölyeler gibi çeşitli etkinlikler sayesinde Polonya’dan ve Türkiye’den çeşitli sanatçılar, birbirini keşfetme, tanıma, ortak ilgi alanı bulma ve ortak geleceği düşünmeye başlama imkânı buldular.

2014 yılında gerçekleşen bütün projelerden çok memnun kaldık ve Varşova Milli Müzesi ve Türkiye’deki partnerlerimizin desteğiyle düzenlediğimiz iki büyük sergiyle büyük gurur duyduk. Sakıp Sabancı Müzesi’nde düzenlenen “Uzak Komşu, Yakın Anılar” sergisi sayesinde ziyaretçiler, diplomatik, askeri, ticari bağlar ve hatta iki toplum arasındaki ilişkiler gibi birçok bağlamda Polonya-Türkiye altı asırlık ortak tarihini yakından tanıma olanağı buldular. İstanbul Pera Müzesi ile birlikte organize ettiğimiz “Polonya Sanatında Oryantalizm” sergisinde 19. yüzyıl Polonya’sında Doğu’ya duyulan ilgiyi gösterdik. Geçmiş zamanlara bakarak Osmanlı Devleti’yle paylaştıkları sınırlar nedeniyle Polonyalıların Doğu’dan ne kadar esinlendiklerini izledik.

Dünyada her geçen gün artan çeşitli olaylar nedeniyle sadece dostlukların değil insanlar arası en temel ilişkilerin de çok kırılgan olduğu bu zor zamanlarda, aradaki bütün farklılıklara ve coğrafi mesafeye rağmen daima nezaket dolu ve yeni işbirliklerine açık dostlara sahip olmak çok kıymetlidir. Umarım geçen sene yenilediğimiz bu dostluk, 2014 yılının en kalıcı mirası olacaktır.    

PROF. MAŁGORZATA OMILANOWSKA Polonya Cumhuriyeti Kültür ve Milli Miras Bakanı

Önsöz

Page 8: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

14 15

601 yıl önce Polonya, Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkiler kuran Avrupa’daki ilk devlet olmuştur . Bu ittifak inanılmaz bir şekilde uzun ömürlü olmuş ve karşılıklı sadakat içinde sürmüştür – iki ülke arasındaki işbirliği, Polonya’nın taksimine ve 120 yıl boyunca dünya haritasındaki bütünlüğünü kaybetmesine rağmen devam etmiştir. Osmanlı Döneminde, Lehistan elçisi İstanbul’daki divan toplantılarında daima hazır bulunmuştu; günümüzde, Polonya ile Türkiye arasındaki işbirliğinin altıncı asırı olan 21. yüzyılda Türkiye’deki Polonya elçisi aynı zamanda bir kültür elçisidir.

Avrupa’da Türkiye ile bu kadar uzun ve hiç bozulmamış ilişkilere sahip olan tek ülke Polonya’dır. Bu ilişkilerin etkileri günümüzde dilimizde, mutfağımızda ve kültürümüzde mevcuttur. Kutladığımız bu sıra dışı yıldönümü nedeniyle kahve, değerli kumaşlar ve bıyık sevgisinden, macera tutkusundan ve benzer espri anlayışından başka bizi nelerin bağladığını düşünmeye başladık… 2012’de yıldönümü kutlama hazırlıklarına başladığımızda çıkarabildiğimiz ilk liste pek uzun olmamıştı. Çalışma ilerledikçe birbirimiz hakkında daha fazla şey öğrendik. İşbirliğimizin sonucunda kalıcı bağlar, yakın ilişkiler ve sıkı dostluklar kurmayı başardık. Kısa süre içerisinde Polonyalı sanatçılar, kültür bakımından Avrupa’nın en ilginç şehirlerinden biri olan İstanbul’un en önemli festivallerine katıldılar ve eserleri en ünlü müzelerde sergilendi. Etkinliklerimiz yalnız İstanbul’da değil Türkiye’nin diğer birçok şehrinde de düzenlendi. Organize ettiğimiz 160’tan fazla projeye yarım milyondan fazla kültür sanat izleyicisi katıldı. Etkinlikler medyanın da dikkatini çekti ve basında, etkinlikler hakkında 1.800’den fazla haber çıktı.

Türkiye’de Polonya’yı tanıtmak uzun vadede yüksek önem taşıyan bir meseledir. Adam Mickiewicz Enstitüsü tarafından hazırlanmış kültürel program sayesinde Polonya filmi, müziği, tiyatrosu, tasarımı ve görsel sanatları bu sıradışı ülkenin zengin kültürel panoramasının kalıcı bir parçası olmuştur. İyi okumalar dilerim!

PAWEŁ POTOROCZYN Adam Mickiewicz Enstitüsü Genel Müdürü

Önsöz

Page 9: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

Projenin baş hedefleri

Page 10: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

18 19

Gerçekleştirdiğimiz kültürel programın en önemli hedeflerinden biri iki toplum

arasındaki mesafeyi azaltmak ve gittikçe aramızdaki yabancılığı ve bilgi

eksikliği yakınlığa ve ilgiye dönüştürmekti. Programımızı hazırlarken her

iki ülkenin tarihinde Polonyalıların ve Türklerin özdeşleşebilecekleri ve ortak

noktaları fark edebilecekleri anları bulmaya çalıştık.

Benzerliklerin çok sayıda olduğu hemen ortaya çıktı. Görsel sanatlarda onları

Varşova Milli Müzesi ve İstanbul Pera Müzesi tarafından hazırlanan Polonya

Sanatında Oryantalizm sergisi münasebetiyle gösterebildik. Polonya ve

Türkiye tarihlerinde ortak anlar Stanisław Chlebowski, Tadeusz Ajdukiewicz

ve Jan Matejko gibi önemli ressamların eserlerinde gösterildi. Sakip Sabancı

Müzesi’nde ise aktif ve zengin ikili ilişkilerimizi belgeleyen el yazıları, baskılar

ve günlük eşyalarının sunumuna odaklandık.

Film, kültürümüzü tanıtmak için en çok etki yaratan vasıtalardan biriydi.

Krzysztof Kieślowski’nin eserlerinin retrospektifi ve Gençlik Ateşi programı

kapsamında gösterilen genç Polonyalı yönetmenlerin filmleri büyük derecede

rağbet gördü ve çok sayıda izleyicilerin dikkatini çekti.

Polonyalıların Türkiye’ye bakışı bir yandan avrupa kültürel değerlerinin, diğer yandan Polonya tarihinin ve ayrıca bu ülkeye turist veya başka çeşitli amaçlarla giden Polonyalıların izlenimlerinin damgaları taşımaktadır. Polonyalılar hem avrupa’da yaygın olan Türkiye’nin çeşitli imajlarından etkilenmişlerdir hem de henryk sienkiewicz’in romanlarındaki Polonya’yı hrıstyanliğin duvarı olarak gösteren dünyanın etkisi altında kalmışlardır. bu şekilde ortaya çıkan önyargılar yüzünden Polonya ile Türkiye arasındaki mesafe artıyor ve kültürel diyaloğu zorlaştırıyor.

Polonnya – Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600 yılı 2014 – 2015 Türkiye

Projenin baş hedefleri

2. İstanbul Tasarım Bienali’ndeki “Aradaki Polska” sergisi

Page 11: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

20 21

aest magnimi llorum, conet omnis ipsant quatur renis moluptam, iuntium am

vent atist, sunt et volorro blabor mi, solor mos expellatur aut vel modicie

ntotaest, cuptatur?

Sitatiis ea ipsam vellibus min nos ipite volor aturem quo beatio cum il ma sam

inciis maxim aci aute endeni dunt et volupta tisque lat ut quat ius re velia

dolorerit eos et volloremodit pe sequos moloris eum volorporem verum utati

idus ipsapel ma qui consequuntem ut optaero bla volorem et fugit re quatam,

serae ea eaqui dolupti tem eatenih illandus deroviti conet alic tem et debit

pe nulparum quates dolori cum velestisit, consed eum verupta tenduciis mo-

diam id maios sim nimi, quam fugitia sit ditate ipiti il inimpor eptatiam eum,

ut rem aut accusam doloreperiat ut inis debisim porestest que voluptatur?

Vendist, sus, te core, et quos volorerum et offic te voloria vid eos mintiur ace-

puda eptisci corest autem aut ea quas dipidenita as sanduciis aut alisita tiatisi

maximi, ut venihilibus, aperorro tem inullent alis exerspelis aliquod iorrovita

volesti aeptat aperit, adisquos evelessequi invellatior ra volupta quiderenda

corumqui odiatenimus seruptati remquo doluptate omniend aestibust offici

aliquatis ad quaes apiscitasita siminum hillendenes aut alis ut utem idelest

isitatur sum as as duntotatius eium endel mo eos ea aceperiberum ea sequam

repero ommolum re si digent quaeces edigendisci dolupti unt.Nat ut qui ad

quasper natatiam velesci psuntia cor mod exero vellaudita is animusto omni-

aes aliquatus.

Rio ommodi digenis cum consendipsam qui dolum qui ommodist est opta corit

omnime maiorum haruntur? Sam que nosandam vitatia nobitia vollaci istior

Untiationecto conseque niet volupta tendis enes il id quo beatem voluptatio.

Itatem fugitatem re, sa quis dolorepero berum aperunt eserrovid quam ea-

tiusa aut repreped et experit aectur? Ent.

Explaut volori nus corum voluptur, ut laborrovitas es et volorei catendisimus

aut ut et invellorias as acerovidem volut exceptat abo. Ant verferiae sinctur,

seque voluptatior aut alitia pligenime perum autasita sitas ad que volenient

quaerum ne voloresequi doloriae nos antio beate moluptati sim quibusae

omni cuptatiat quid eius sequatibus dolesendam est, eum re deliqui conserfe-

ro quat omnita simet verum conest, ut voluptate de voles dolut duntin ellaci-

derum nobit odis quis ipsam nullabo. Nequas eiumque dipsunt facerovitem ni

dipsa pro vernam dis sim autatio. Et lautetu riberciissi duci il ma sam quisin-

vent mo endi ut apissi archil maiorerum quo tempor re, sit, sa nis untur alit

andella sum incipsa pelenduntium ius eicimin pa solorpo rectest laut re pre

vere vellenducium ium nihil il idis volluptae velesequi ut ab iuntiunt qui sus,

omnim asped ullorep udaepudis magnihi litione cernatus modior soluptate re

nus autenih illique volendae ius, sae neturionsera postium liqui quae prerita

CeleProjektu

İstanbul sokaklarından birinde grafitti

Page 12: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

22 23

Aramızdaki sınırları ve mesafeleri aşmakta tasarım alanında hazırlanmış özel

program mutlaka önemli yer almıştır. 2. İstanbul Tasarım Bienali için ürün,

grafik, hizmet, kamu alanı, çocuklar için tasarım ve food tasarım kapsayan

Aradaki Polska sergisini hazırladık. Yemek yapma sanatı hem Polonya hem

de Türkiye tarafınca çok ilgi çekmişti. Polonyalı ve Türkiyeli şeflerin ortak

arayışlarının ve atölyelerinin sonucu olarak Cook for book kitabı yayınlandı.

Sayesinde 600. yıldönümünden sonra bile Polonya ve Türkiye ortak yemekleri

masalarımızda servis edeceğiz.

Farklılığı yakınlığa dönüştürmek kolay bir vazife değildir. Fakat bu farklılıkta

benzerliklerimiz ortaya çıktıysa, bu yakınlık daha da derin ilişkilere yol açar.

Bu tazelenmiş ilişkilerin en azından 600 sene daha sürmelerini umuyoruz.

Sahne sanatları programında hem repertuar tiyatroları ve çocuk tiyatrolarının

oyunlarını hem de şehir sokaklarındaki performansları ve deneysel tiyatroyu

tercih eden Grzegorz Jarzyna, Krystian Lupa ve Radosław Rychcik gibi

yönetmenlerin sunumlarını Türkiyeli izleyecilerle paylaşmak istiyorduk.

Radosław Rychcik tarafından yönetilen Aalst adlı oyun uluslararası kurumların

ilgisini çekti ve yakında hem Fransız hem de Moldovalı tiyatrolarında

sahnelenecek.

Klasik müzik kadar hermetik bir alanda bile geniş ve çeşitli izleyici grubunun

ilgisini çeken projeleri hazırlamayi başardık. İstanbul Müzik Festivali

programında Sinfonia Varsovia orkestrası özel bir yer aldı ve festivaldeki

konserlere Piotr Anderszewski ve Julian Rachlin gibi muhteşem solistler

davetliydiler. Andres Mustonem, Jakub Hrus ve Krzysztof Penderecki gibi

sıradışı maestroların şefliğinde Aya İrene gibi eşsiz bir yerde gerçekleşen

konserler izleyicileri hayran bırakmıştı.

Çağdaş müzik repertuarında Türkiyeli müziksevenlerin davet ettikleri ve

Polonya’nın en çok sevilen gruplarından Paula i Karol, Rebeka ve Bokka

İstanbul’da konserleri verdiler. İstanbullular, hem clublarda çalan Soul Service

kolektifinin hem de Polonya’da cazın en önemli isimlerinden Tomasz Stańko ve

Leszek Możdżer gibi sanatçıların konserlerinde eğleniyorlardı. Bütün Türkiye’deki

üniversite kampüslerini gezen Cukunft grubunun müzisyenleri Polonya ile

Türkiye arasındaki ortak müzik geleneklerini bir araya getirmeye başarmışlardı.

Slavs and Tatars, Bizim ve sizin hürriyetiniz için - ses enstalasyonu

Projenin baş hedefleri

Page 13: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

24 25

hİKayePolonya ile Türkiye arasındaki 600 senelik ortak tarih, dönüm noktalarından, dost-

luk ve savaş dönemlerinden oluşan hikayedir. Son yıllara kadar ortak ilişkilerimiz

hakkında Polonyalıların aklına gelen ilk şey tarih okul kitaplarında övünen Viyana

Kuşatmasıydı. Polonya kültürünü tanıtan ve ortak noktaklarımıza odaklanan et-

kinliklerden sonra bu hikayenin ortak anlatımımızın olduğunu ve birbirimizi daha

iyi tanıdığımızı düşünüyorum. Ayrıca sadece dört yüz veya yüz sene önce olan

bitenleri öğrenmekle yetinmeyip günümüz Polonyalılarının ve Türklerinin neler

yaptıklarını ve nelerle ilgilendiklerini öğrenmiş olduk. Bizi etkileyen, mutlu eden ve

rahatsız eden her şeyin tiyatro, görsel sanatlar, film ve müzikte yansıması vardır.

Polonyalı ve Türkiyeli partnerlerin 2014 yılında başlatılan işbirliğine devam etmek

istedikleri için çok mutluyum ve ortak tarihimizin yeniden yazılmaya başladığı için

heyecan doluyum. Yeni bölümlerini mutlulukla takip ediyorum!

siniRlaR2014 yılı sınırları aşmaktı – Polonyalı ve Türkiyeli sanatçıların seyahat ettikleri

yüzlerce kilometre; aynı zamanda var olduğundan fikrimizin olmadığı veya

sadece dışarıdan gelenlerin aşılması mümkün olduğu aşikar olmayan sınırların

aşmasıydı. Bu bağlamda aklıma ilk gelen İstanbul’un en zor ve hermetik mahal-

lelerinden Tarlabaşı’nda bulunan Adam Mickiewicz Müzesi’nde gerçekleştirdiğimiz

Mickiewicz’in Göçer Üniversitesi adlı projedir. Ayrıca Avrupa merkezli bakış açımızı

şekillendiren sınırları kaldırmaktır. Yeni iletişim yöntemlerini, farklı çalışma tempo-

sunu öğrenmek ve bazı belli kurallara uymak anlamına geliyor – mesela bazen işe

yeniden başlamak için birkaç dakika durup birkaç bardak şekerli çay içmek gibi.

İnsanlaRHiç şüphe yok ki Polonya-Türkiye ilişkilerinin 600. yıldönümünün etkinlikleri her

şeyden önce insanlardan ibarettir. Amacımız bütün projelerin Polonyalı ile Türkiyeli

kurumların ve sanatçıların arasındaki işbirliğinin sonucu olmasıydı ve bu hedefe

ulaşmayı başardık. Bu harika, açık fikirli ve hevesli insanlar sayesinde 2014 yılında

160’tan fazla projeyi yere getirebildik. Kast ettiğim insanlar aynı zamanda da Vis-

tula nehrinin kıyılarındaki pek bilinmeyen ülkeden etkinliklere katılan ve hayran ka-

lan Türkiyeli izleyicilerdir. Polonya kültürünü daha da iyi tanımak için hazırladığımız

sergiler, konserler ve performanslardan etkilenen Türkiyeli arkadaşlarımızla her se-

ferinde burada buluşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Teşekkür ederim!

olga wysocka üç resimde 2014 yılında gerçekleşen Türkiye’deki Polonya senesini anlatıyor.

Dr Olga Wysocka, Adam Mickiewicz Enstitüsü müdür yardımcısı, Türkiye projesinin müdürü

Projenin baş hedefleri

Page 14: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

27

2014 yılında Türkiye’deki Polonya kültürel etkinlikleri

İstanbul

Eskişehir

İzmir

Konya

Antalya Mersin Adana

Mardin

Batman

AnkaraBursa

Page 15: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

Kültürel Pro-gram

Page 16: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

30 31

“Nie ma wątpliwości, że jeżeli chodzi o promocję naszej kultury na świecie, to od Polski, kraju z niezwykle bogatym życiem kulturalnym, możemy się jeszcze wiele nauczyć.” Tak pisałem w jednym z felietonów w gazecie Radikal, gdy podsumowywałem swoje spostrzeżenia po podróżach śladami polskiej muzyki klasycznej, a przede wszystkim po wydarzeniach kulturalnych organizowanych przez cały 2014 rok z okazji 600. rocznicy nawiązania stosunków dyplomatycznych między Polską a Turcją.

Duża liczba wydarzeń, którymi wypełniony był miniony rok, nie pozwoliła mi uczestniczyć w każdym z nich osobiście. Niemniej te, w których miałem okazję wziąć udział, zarówno jako dziennikarz, jak i osoba prywatna, wywarły na mnie ogromne wrażenie. Chciałbym podkreślić, że ze względu na to, iż jestem krytykiem muzycznym, to

Film

Page 17: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

32 33

właśnie koncerty i projekty muzyczne znalzły się wśród wydarzeń, które odwiedzałem najczęściej. Biorąc pod uwagę, że oprócz imprez związanych z muzyką klasyczną, Instytut Adama Mickiewicza zorganizował w 2014 roku bardzo wiele wydarzeń kulturalnych, godnym uznania jest to, ile sił i energii jego pracownicy włożyli w przygotowania polsko-tureckiej rocznicy.

Wśród najciekawszych projektów znalazł się m.in. “Soundscapes from Poland”. Zapisał się on w mojej pamięci w sposób szczególny, ponieważ brałem w nim udział nie tylko jako “Serhan Bali, dziennikarz muzyczny”, ale także jako osoba, która ze swoimi pomysłami uczestniczyła w jego przygotowaniach. Projekt “Soundscapes from Poland” powstał dzięki współpracy Centrum Badań nad Muzyką Stambulskiego Uniwersytetu Technicznego (İTÜ MİAM) z culture.pl. W ramach wydarzenia odbyły się wykłady znanych polskich muzykologów, którzy przybliżyli słuchaczom historię polskiej muzyki aż do dnia dzisiejszego. Szczególnie interesujące były wykłady poświęcone twórczości Chopina. Dzięki projektowi “Soundscapes from Poland” mieliśmy nie tylko możliwość na nowo poznać tego podziwianego w Turcji kompozytora, ale także dowiedzieć się więcej o współczesnej polskiej scenie muzycznej. Ze szczególnym zainteresowaniem spotkała się również prezentacja dotycząca Idil Biret - prawdopodobnie najważniejszej tureckiej pianistki od czasu powstania republiki. Podczas wykładu w ciekawy sposób porównano interpretacje wybranych utworów Chopina w wykonaniu artystki z interpretacjami innych wybitnych pisanistów.

Podczas tego fascynującego sympozjum zorganizowanego w Centrum Badań nad Muzyką Stambulskiego Uniwersytetu Technicznego wykładowcy rozmawiali nie tylko na temat dawnej muzyki polskiej. Dużo miejsca poświęcono również na dyskusje dotyczące współczesnej polskiej muzyki, jej najwybitniejszych wykonawców i naważniejszych nurtów, które od drugiej połowy XX wieku po dzień dzisiejszy prezentują intrygującą różnorodność. Projekt “Soundscapes from Poland” nie ograniczył się jedynie do pięciodniowej sesji wykładów. Można z pewnością uznać, że wydarzenie zostawiło

swój ślad także w ogrodzie historycznego kampusu Taşkışla, gdzie na miesiąc zagościła instalacja muzyczna autorstwa Sławomira Kupczaka, składająca się z krótkich fragmentów listów Chopina.

Jednymi z najważniejszych wydarzeń kulturalnych w dziedzinie muzyki klasycznej były koncerty orkiestry symfonicznej Sinfonia Varsovia, które odbyły się podczas dwóch najważniejszych festiwali muzycznych organizowanych w naszym kraju – Stambulskiego i Izmirskiego Festiwalu Muzycznego. Sinfonia Varsovia, będąca stałym bywalcem Stambulskiego Festiwalu Muzycznego wystąpiła w składzie: Piotr Anderszewski (pianino), Julian Rachlin (skrzypce), Yuri Bashmet (altówka), pod batutą tak słynnych dyrygentów jak Jakuba Hrusa i Krzysztofa Pendereckiego. Podczas koncertów stambulscy melomani oprócz twórczości Pendereckiego mieli również okazję poznać bliżej słynne utwory Karola Szymanowskiego i wysłuchać interpretacji znanych dzieł w mistrzowskim wykonaniu orkiestry Sinfonia Varsovia. W ramach tych występów miała również miejsce światowa premiera utworu “Crying in the Wilderness” Alexandra Raskatova.

Po występie w Stambule, orkiestra Sinfonia Varsovia wraz z jednym z najważniejszych tureckich pianistów, Hüseyinem Sermetem, zagrała pod batutą Pendereckiego na Izmirskim Festiwalu Muzycznym. Koncert odbył się w ruinach rzymskiego amfiteatru w Efezie, w jednym z najbardziej wyjątkowych miejsc koncertowych nie tylko w Izmirze, ale i na świecie. To starożytne miasto gości publiczność tylko podczas Izmirskiego Festiwalu Muczycznego. W Bibliotece Celsusa, słynącej ze swojej unikalnej akustyki, jedna z najważniejszych polskich orkiestr barokowych Arte dei Suonatori zaprezentowała fascynujący, łączący polską i turecą muzykę tradycyjną z XVIII-wieku program “Alla pollaca, alla turca”. Orkiestra towarzyszyła znanej współczesnej skrzypaczce Rachel Podger. Podczas tego wyjątkowego koncertu zagrano utwory słynnych kompozytorów, takich jak Telemann, Haydn, czy Mozart, ukazujące charaktery narodów europejskich w tym Turcji i Polski.

Kolejnym z wyróżniających się wydarzeń zorganizowanych w ramach obchodów “600” był wspólny koncert tureckiej Pera

Page 18: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

34 35

Andrzej Wajda’nın Umuttan adam adlı filmden bir sahne

Ensemble z polską Cappella Cracoviensis. Tytuł koncertu - “Saz ü Söz” (Muzyka i Słowa), inspirowany był najwybitniejszym dziełem Alego Ufki. Celem wydarzenia było zaprezentowanie wpływów, jakie dzieła Wojciecha Bobowskiego, znanego w Turcji jako Ali Ufki, wywarły zarówno na Osmańską Turcję jak i Polskę. Podczas koncertu wykonano utwory sięgające historią XVII-wiecznej Polski oraz instrumentalne kompozycje Alego Ufki należące do znamienitej kolekcji Saz ü Söz.

Albert Long Hall, znajdujący się na terenie Uniwersytetu Bosforskiego i należący do najbardziej wyszukanych salonów muzycznych w Stambule, pod koniec roku również gościł w swoich progach dwa ważne koncerty. W obydwu wzięły udział wschodzące gwiazdy współczesnej polskiej sceny muzycznej: Apollon Musagete Quartet oraz pianista Mateusz Borowiak. W repertuarze artystów znalazły się zarówno dzieła europejskich klasyków jak i współczesne utwory polskie.

Wspominając zamieszczony na wstępie cytat, jestem przekonany, że dzięki powyżej przytoczonym wydarzeniom żaden z czytelników nie pomyśli, że się pomyliłem albo przesadziłem w swojej ocenie. Elita intelektualna mieszkająca w największych miastach Turcji dzięki wydarzeniom związanym z obchodami 600. rocznicy nawiązania stosunków dyplomatycznych między Polską a Turcją miała okazję dowiedzieć się, jak wiele łączyło przez wieki oba kraje, które podczas burzliwych wydarzeń XX wieku oddaliły się od siebie. Jednocześnie ten rok dał nam możliwość odkrycia bogactwa artystycznego i kulturalnego Polski. Jako krytyk wydarzeń artystycznych chciałbym podziękować polskiemu Rządowi oraz Instytutowi Adama Mickiewicza za liczne doznania kulturalne, które zaoferowały nam w minionym roku.

SERhAN BALI

Page 19: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

36 37

Türkiye’deki Polonya filmleri sezonu, İstanbul modern’deki Krzysztof Kieślowski’nin film retrospektifiyle açıldı. İstanbullular iki hafta boyunca, bu sıra dışı yönetmenin 23 kısa ve 24 uzun metraj toplam 47 filmini izleme fırsatı buldu. bu seçkide, yönetmene dünya çapında ün kazandıran belgeseller ve sinema filmleri vardı.

Gösterilen eserler arasında: Veronika’nın İkili Yaşamı, On Emir serisi ve Üç Renk: Mavi, Kırmızı, Beyaz gibi filmler vardı. Program kapsamında Maria

Zmarz-Koczanowicz’in yönettiği ve Kieślowski’nin kariyerini takip eden

Hâlâ Hayatta (Still Alive) adlı belgesel de yer aldı. Çalışmada Wim Wenders,

Zbigniew Preisner, Agnieszka Holland ve Irène Jacob gibi isimler Polonyalı

yönetmenle ilgili izlenimlerini paylaştılar.

Retrospektif, Türkiyeli izleyicilerin ilgisini çekti. Program, Kieślowski’nin kızı

Marta Hryniak, asistanı Krzysztof Wierzbicki, kameramanı Jacek Petrycki,

sanatçı hakkında birçok çalışma hazırlayan yazar Alain Martin ve yönetmenin

yakınlarının katıldıkları “Kieślowski sineması” hakkındaki oturumla açıldı.

Konuşma, Kieślowski’yi bir yönetmen, sanatçı, arkadaş ve baba olarak

değerlendirmek için kaçınılmaz bir fırsattı.

Kieślowski’nin Filmleri İstanbul modern’de 6 – 23 şubat 2014 İstanbul Modern, İstanbul

Krzsztof Kieślowski’nin filmlerinin retrospektifini tanıtan afiş

Film

Program, yaklaşık 6000 izleyicilerin ilgisini çekerek İstanbul modern sineması’nın en önemli etkinliklerinden biri oldu. Programda hem Kieślowski’nin ilk yapıtları hem de kısa ve uzun metraj filmleri vardı. bir kısmını Türkiyeli izleyiciler için izlemek için ilk fırsat olmuştu.

– Müge Tüfenk, İstanbul Modern Film Programı’nın müdürü

SİNEMA SPONSORUCINEMA SPONSOR

FEBRUARY 6-23 ŞUBAT 2014

KIESLOWSKI HAKKINDA HER ŞEYALL ABOUT KIESLOWSKI

KURUCUFOUNDER

İLETİŞİM VE TEKNOLOJİ SPONSORUCOMMUNICATION AND

TECHNOLOGY SPONSOR

EĞİTİM SPONSORUEDUCATION SPONSOR

İŞBİRLİĞİYLEIN COLLABORATION WITH

Page 20: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

38 39

33. İstanbul Film Festivali 200 filmlik bir programla, 2013 ve 2014’ün kaliteli yapımlarından, unutulmaz sinema klasiklerine; usta yönetmenlerin başyapıtlarından, sundance ve berlin Film Festivallerinde prömiyerleri yapılan eserlere uzanan bir yelpaze ile izleyicilerini ağırladı. bu filmler arasında Polonya’dan da çok sayıda eser vardı.

Festival kapsamında çok alkış alan Andrzej Wajda’nın filmi Wałęsa: Człowiek z nadziei, Lech Majewski’nin son filmi Onirica – Psie Pole, Oscar ödüllü Paweł Pawlikowski’nin

filmi Ida ve Festival’in en önemli ödülü olan Altın Lale’yi kazanan Joanna Kos-Krauze

ve Krzysztof Krauze’nin filmi Papusza gibi Polonya sinemasından örnekler gösterildi.

Festival sırasında Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda’ya “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”

takdim edildi. Şimdiye kadar 25’ten fazla yönetmen ve oyuncunun layık bulunduğu

ödülü kazananlar arasında Elia Kazan, Theo Angelopoulos, Carlos Saura, Jeanne

Moreau, Claudia Cardinale ve Jerzy Skolimowski gibi isimler bulunuyor.

Bunların dışında, Festival kapsamında organize edilen film yönetmenleri ve

yapımcılarının buluşması (“Köprüde Buluşmalar”) çerçevesinde Polonya’dan

deneysel çizgi filmler gösterildi ve Polonyalı film yapımcısı Mariusz Wilczyński

ile uzman Adriana Prodeus da buluşmada ustalar arasında yer aldı. Ayrıca

Papusza’nın görüntü yönetmeni olan Krzysztof Ptak ile birlikte çalışan Wojciech

Staroń, program kapsamındaki sinema derslerinden birini gerçekleştirdi.

33. İstanbul Film Festivali’nde Polonya sineması 5-20 nisan 2014 İstanbul Kültür Sanat Vakfı, İstanbul

Paweł Pawlikowski’nin Ida adlı filminden bir sahne

Köprüde Buluşmalar programı kapsamında film yapımcılarının tartışması

Film

Filmleri kendim için yapmıyorum. her zaman insanların neyle ilgilendiklerini, neyi aradıklarını ve neden etkilendiklerini düşünüyorum. bazen o anın konusunu yakalamayı başarıp izleyicelerime yaklaştığımı hissediyorum. bu nedenle yönetmen mesleğinin en güzel mesleklerinden biri olduğunu düşünüyorum. – 3. İstanbul Film Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne

layık görüldüğünde Andrzej Wajda

Page 21: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

40 41

Andrzej Wajda’nın Umuttan adam adlı filmden bir sahne

Page 22: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

42 43

haziran ayının ilk günlerinde gerçekleşen documentarist: İstanbul belgesel günleri Festivali, 30 ülkeden filmleri ve film yapımcılarını, bir dizi yan etkinlik eşliğinde buluşturdu. Festival’de Polonya’dan belgeseller de vardı.

Programın, “Polonya’dan Ustalar” adlı özel bölümünde ise Kraków Film

Festivali’nde ödüllere layık görülen Krzysztof Kieślowski, Kazimierz Karabasz,

Marcel ve Paweł Łoziński, Wojciech Wiszniewski ve Bogdan Dziworski’ye ait

çalışmalar gösterildi.

10 Haziran tarihinde festival konuk yönetmenlerinden Paweł Łoziński

bir başka ünlü Polonyalı belgeselci olan babası Marcel Łoziński ile birlikte

çekimine başladığı, ancak sonuçta baba-oğul tarafından farklı iki versiyonu

çekilen Baba ve Oğul (Father and Son, 2013) filmi hakkında konuştu. Łoziński,

Eylül ayında Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleşen “Sabahtan Akşama

kadar İstanbul” adlı film atölyesine de katıldı. Proje kapsamında Türkiye’den

öğrenciler, İstanbul hakkında kısa belgeseller hazırladılar.

documentarist Festivali’nde Polonya’dan belgeseller 7 – 12 haziran 2014SALT Beyoğlu & Fransız Kültür Merkezi, İstanbul

Film

600. yıldönümü, festivalimiz sırasında Polonya belgesellerinin retrospektifini sunmak için harika bir fırsattı. Fakat eminim ki bunu daha sıkça yapmamız lazım çünkü Polonya belgesellerinin tarihi bildiğimizden daha derin ve çok fazla potansiyele sahiptir.

– Necati Sönmez, film eleştirmeni,

Documentarist festivalinin organizatörü

Documentarist festivalini tanıtan afiş

Page 23: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

44 45

Kasım ve aralık aylarında Pera müzesi’nin konuğu Polonya filmleriydi. yılın son haftalarında Türkiyeli seyirciler, çağdaş ve ödüllü yönetmenlerin öne çıkan çalışmalarını izleme fırsatı elde etti.

Filmler, dört tematik bölümde gösterildi: „Aranan ve Arzulanan (Wanted

and Desired): Roman Polański”; „Geriye Karanlık Kalır: Agnieszka Holland”;

„Polonya Sinemasında Oryantalizm” ve „Çağdaş Polonya Sineması: Gençlik

Ateşi – Polonya’dan Sevgilerle”. Film seçkisini, Pera Müzesi’nden Fatma Çolakoğlu ve Polonyalı film eleştirmeni Janusz Wróblewski yaptı.

“Aranan ve Arzulanan: Roman Polański” programı Polanski’nin 1960 ve 1970’li

yıllardan örnek çalışmalarını konu aldı. Program küratörü Janusz Wróblewski,

“Seçkideki Polanski filmlerinin yönetmen kariyerindeki dönüm noktalarını

temsil ettiğini” vurguladı.

10 - 27 Aralık / December 2014

“Orta ve Doğu Avrupa tarihinin paradoksları” Agnieszka Holland’ın

çalışmalarının en önemli başlıklarından biri. Pera Müzesi’nde gösterilen dört

film, diktatörlük zamanlarında kahramanlık, fedakârlık, acı ve iyiliğin bayağılığı

üzerinden dört farklı bakış açısı sundu. 

Pera Müzesi’ndeki “Polonya Sanatında Oryantalizm” sergisinde de görüldüğü

gibi, Polonya sanatlarında hissedilen Doğu etkilerinin aksine, sinemada bu

esinlenme pek azdı. Polonyalı yönetmenler bugüne dek ortaya koydukları

çalışmalarda Orta Doğu ve Asya’dan nadiren ilham aldılar. Fakat bölgedeki

son olaylar bu bakış açısının değişmesine neden oldu. “Polonya Sinemasında

Oryantalizm” programı kapsamında gösterilen üç biyografik film, özellikle bu

yeni perspektifi temsil etmekteydi.

Pera Müzesi’ndeki gösterimler, genç yönetmenlerin eserlerinin gösterimiyle sona erdi. Tümü uluslararası festivallerden ödüllü filmler 2008-2013 yıllarının yapıtları arasından seçildi. Gösterilen filmlerin ortak teması Polonyalıların her gün karşı karşıya geldikleri “değer sistemlerinin çarpışması” idi. Bu kapsamda gerçekleştirilen bir başka etkinlik ise Sen Tanrısın’ın (2012) yönetmeni Leszek Dawid ile yapılan söyleşi oldu.

Pera müzesi’nde Polonya sineması 1 Kasım – 27 aralık 2014 Pera Müzesi, İstanbul

Pera Müzesi’nde gösterilen Polonyalı film programlarını tanıtan afişler

Film

Polonya sinemasının uluslararası sahada çok güçlü pozisyonu vardır. Pera müzesi’ne kalabalıkta gelen izleyicilere büyük zevkle bakarak ona tanık oldum. Polonya sineması aşırı derecede etki bırakıyor. yalnız Türkiye’de değil bütün dünyada daha da sıkça böyle etkileneceğimi umuyorum.

– Fatma Çolakoğlu, Pera Müzesi Film ve İletişim Programının müdürü

Page 24: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

46 47

‘Kabul etmeli ki, hakiki bir kültür ülkesi olan Polonya’dan, bir ülkenin sanatı başta olmak üzere tüm değerleriyle dünyaya nasıl tanıtılacağına dair öğreneceğimiz çok şey var.’ 2013 yılından bu yana Polonya’ya yaptığım klasik müzik temalı yolculuklar ve de özellikle, Türkiye-Polonya arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 600’üncü yılı vesilesiyle 2014 yılı boyunca düzenlenen etkinlikleri izledikten sonra zihnimde kristalleşen düşüncelerin, Radikal gazetesindeki köşemde yayımlanan bir yazıda cümleye dökülmüş haliydi bu. Kutlama amaçlı o kadar çok etkinlik yapıldı ki bu 2014 yılında, hepsine bilfiil katılmam elbette söz konusu olamadı ama gerek doğrudan katıldıklarım, gerekse gazeteci sıfatıyla kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla takip ettiklerim, üzerimde hayli güçlü ve derin bir etki bıraktı. Şunu da unutmamak gerekir ki, ben bir müzik yazarı olarak, öncelikle uzmanlık

Klasik müzik

Page 25: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

48 49

alanıma giren klasik müzik etkinliklerini takip etmekle yükümlüydüm. Gelgelelim, klasik müzik dışında, bu bir yıl boyunca, farklı alanlarda yüzlerce etkinlik yapıldığını düşünecek olursak, merkezi Varşova’da bulunan Adam Mickiewicz Enstitüsü’ndeki Polonya-Türkiye 600. Yıl projesi çalışanlarının 2014 yılı boyunca ne kadar yoğun bir mesai harcadıklarını kavramak güç olmaz.

Tüm bunların içinde, ‘Polonya’dan Ses Manzaraları’ adlı etkinlik, ‘müzik yazarı Serhan Bali’ sıfatıyla izlemenin ötesinde, fikir olarak ortaya atılmasından hazırlık sürecine kadar bilfiil içinde yer aldığım bir proje olmasından dolayı ayrı bir yere koyup daima anımsayacağım bir etkinlikti. İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM) ve culture.pl işbirliğiyle düzenlenen ‘Polonya’dan Ses Manzaraları’ 5-9 Mayıs 2014 tarihleri arasında İTÜ MİAM’ın Maçka’daki binasında yapıldı. Polonya müziğinin dünden bugüne geçirdiği evrelerin, alanlarında yetkin Polonyalı müzikologlar tarafından doyurucu sunumlar eşliğinde anlatıldığı etkinlikte kıta Avrupa’sının bu zengin müzik geleneği üzerine daha önce hiç olmadığı kadar bilgilenme olanağı bulduk. Chopin üzerine yapılan sunumlar elbette özellikle ilginçti. Türkiye’de de pek çok seveni olan bu büyük Polonyalının müziğinden tutun, gündelik yaşamına varana değin pek çok detay ‘Polonya’dan Ses Manzaraları’ sayesinde İstanbul’da konuşuldu. Türkiye’nin Cumhuriyet döneminde yetiştirdiği belki de en büyük piyanist olan İdil Biret’in tüm dünyada yıllardır hayranlıkla karşılanan Chopin kayıtlarının, bestecinin 20’inci yüzyıldaki bazı büyük icracılarının kayıtlarıyla grafikler yoluyla kıyaslandığı sunum, tüm izleyicilerin ilgisini haklı olarak üzerine çekti.

İTÜ MİAM’daki bu yararlı sempozyumda sadece Polonya müziğinin dünü konuşulmadı. 20’inci yüzyılın ikinci yarısında olduğu gibi günümüzde de hayli iddialı bir manzara sunan Polonya çağdaş müziği, en önemli temsilcileri ve akımlarıyla birlikte masaya yatırılan konular arasındaydı. Ülkenin kadın bestecilerinin de unutulmadığı sempozyumda elektro-akustik bestecilik alanında yapılan çalışmalar hakkında da bilgi verildi. ‘Polonya’dan Ses Manzaraları’ yalnızca bu beş gün içinde yapılan sunumlardan ibaret kalmayıp, İTÜ’nün tarihi Taşkışla kampüsünün iç bahçesine de yayıldı. İç bahçede Sławomir Kupczak tarafından

oluşturulan ses enstalasyonu, Chopin’in mektuplarından kesilmiş ufak parçaları son derece ilginç bir ortamda dinleyene ulaştırıyordu.

Polonya-Türkiye Yılı kutlamalarının klasik müzik alanındaki en fazla ses getiren ayaklarından biri de, Sinfonia Varsovia’nın ülkemizin en önemli müzik festivallerinden ikisi olan İstanbul ve İzmir müzik festivallerinde sahneye çıkmasıydı. 42. İstanbul Müzik Festivali’nin yerleşik orkestrası olan Sinfonia Varsovia festivalde, piyanist Piotr Anderszewski, kemancı Julian Rachlin ve viyolacı Yuri Bashmet’e, Jakup Hrusa ve Krzysztof Penderecki gibi ünlü şefler yönetiminde eşlik etti. Bu konserlerde İstanbullu festival takipçileri Penderecki’nin yanı sıra Karol Szymanowski’nin de önemli senfonik eserlerini yakından tanıyıp bu eserleri Sinfonia Varsovia’nın ustalıklı yorumlarından dinleme olanağı buldular. Yine bu konserler sayesinde, İstanbul Müzik Festivali’nin çağdaş besteci Alexander Raskatov’a sipariş ettiği Yabanda Çığlık - Crying in the Wilderness adlı eserin dünya prömiyerine şahit olma fırsatı bulduk.

Sinfonia Varsovia topluluğu İstanbul’dan sonra İzmir Müzik Festivali’nde, yine Penderecki yönetiminde, bu kez Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli piyanistlerden biri olan Hüseyin Sermet’e eşlik etti. Sadece İzmir’in değil dünyanın belki de en sıra dışı konser mekanlarından biri olan ve sadece İzmir Müzik Festivali’nin yapıldığı dönemde konser izleme olanağına sahip olabildiğimiz Roma döneminden kalma Efes harabelerinin içinde yer alan, akustiğiyle ünlü Celsus Kütüphanesi’nde konser veren Polonya’nın en önemli Barok dönem orkestraları arasındaki Arte dei Suonatori’nin ‘Alla polacca, alla turca’ başlıklı cazip programı, Türklerle Lehlerin geleneksel halk müziklerinin 18. yüzyılın klasik dönem Avrupa müziği üzerindeki etkilerini işliyordu. Topluluk konserinde günümüzün ünlü kemancısı Rachel Podger’a eşlik etti. Bu özel konserde sadece Telemann, Haydn ve Mozart gibi tanınmış bestecilerin eserleri değil, Osmanlı Türkiye’sinden ve Polonya’dan eserler de icra edildi.

Polonya-Türkiye Yılı kutlama etkinliklerinin zirve noktalarından bir diğeri de, Türkiye’den Pera Ensemble ve Polonya’dan Cappella Cracoviensis’in verdikleri ortak konserdi. Ali Ufki’nin ünlü yapıtından

Page 26: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

50 51

Krzysztof Penderecki’nin şefliğinde Ludvig van Beethoven’in “D-dur Op. 61 Keman Konseri” sırasında Julian Rachlin

yola çıkarak, eski Türkçeyle Saz ü Söz, yeni Türkçeyle Müzik ve Sözcükler ismi verilen konser İstanbul’da CRR Konser Salonu’nda ve Ankara’da MEB Şura Salonu’nda verildi. Osmanlı-Türk coğrafyasında Ali Ufki ismiyle bilinen Bobowski’nin her iki coğrafyayı da derinden etkileyen çalışmalarına ışık tutmayı hedefleyen bu çok kültürlü etkinlikte 17. yüzyılın başlarına ait Polonya müziğine, Ali Ufki’nin ilahilerine ve bu sıra dışı Osmanlı’nın Saz ü Söz’ünden alınan çalgısal eserlere yer verildi.

İstanbul’un seçkin oda müziği salonları arasında yer alan Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall ise etkinlikler sırasında iki güzel konsere ev sahipliği yaptı. İkisi de Polonya’nın yükselen yıldızları olarak öne çıkan Apollon Musagete Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve piyanist Mateusz Borowiak yılın sonlarına doğru verdikleri konserlerde hem klasik Avrupa hem de ülkelerinin çağdaş repertuvarlarından örnekler sundular.

Yazımızın en başında tırnak içine aldığımız o cümleyi yazımızın sonunda anımsatacak olursak, buraya kadar anlattıklarımızın ışığında, sanırım hiçbir okur yanıldığımızı veya abarttığımızı düşünmeyecektir. Türkiye’nin büyük şehirlerinde yaşayan entelektüel zümre, Polonya-Türkiye 600. Yıl projesi kapsamında bir yıl boyunca izledikleri etkinlikler sayesinde, tarih boyunca birbirlerine yakın duran kültürler olagelmiş ama 20. yüzyılın kaotik ortamında birbirinden maalesef uzaklaşmış Türkiye ve Polonya arasındaki ortak noktaları keşfetme olanağı bulmanın yanı sıra Polonya’nın ne kadar önemli bir kültür-sanat ülkesi olduğunun ayırdına tam manasıyla varmış oldular. Bir sanat yazarı olarak Polonya Hükümeti’ne ve Adam Mickiewicz Enstitüsü’ne bizlere farklı türlerde yaşattıkları zenginliklerden dolayı teşekkürlerimi sunarım.

SERhAN BALI müzik eleştirmeni, Andante dergisinin baş editörü

fot.

Mac

iej M

ula

wa

Page 27: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

52 53

temsil etmekle yetinmeyip Polonya Milli Filarmoni Korosu’nun desteğiyle,

Alexander Raskatov’un Crying in the Wilderness adlı yeni yapıtının dünya

prömiyerine katıldı. Bu konseri Estonyalı orkesta şefi Anders Mustonen

yönetti. Piyanist, Piotr Anderszewski ve bestecisi Karol Szymanowski olan

Symfonia Koncertująca adlı konserin şefliğini, genç orkestra şefi Çek Jakub

Hrůša etkileyici bir şekilde üstlendi. Dünyada pek çok seyirci tarafından

çok sevilen ve Szymanowski’ye duyduğu hayranlığı hep dile getiren piyanist

Anderszewski, konserin sonunda sunduğu hareketli “oberek” ile İstanbullu

dinleyicileri performansına hayran bıraktı. Son konserin kahramanı, hiç

süphesiz 2013 yılında İstanbul’da “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”ne layık

görülen Krzysztof Penderecki oldu. Dinleyiciler, çok sevdikleri Beethoven’in

bestelerini (Die Geschöpfe des Prometheus uvertürü ve Julian Rachlin’in katılımıyla D-dur op. 61 keman konseri) ve kendisinin No: II “Noel” Senfonisi’ni

onun yönetmenliğinde dinleme fırsatını elde ettiler. Bu konser tıpkı önceki

konser gibi uzun süren alkış yağmuruyla sona erdi.

İstanbul Uluslararası müzik Festivali, Türkiye’de yapılan en önemli ve en büyük klasik müzik festivalidir. Festivali düzenleyen İstanbul Kültür ve sanat vakfı (İKsv), aynı zamanda yine İstanbul’da gerçekleştirilen caz, Film, Tiyatro Festivallerinin ve sanat bienali’nin de organizatörü.

42 senedir, dünyanın en çok tanınan solistleri ve orkestraları bir ay boyunca

gerçekleştirilen bu eşsiz müzik bayramına katılmak ve yeteneklerini

sunmak için, yaz başında İstanbul’a geliyorlar. Polonyalı sanatçıların

katılımı, sadece sanat performanslarının yüksek kaliteleri sayesinde değil

Festival’de oluşturulan yeni bir kategoriyle gerçekleşti. Varşova Senfoni

(Sinfonia Varsovia) için Festival tarihinde ilk kez “sözleşmeli konuk orkestra”

kategorisi yer aldı ve böylece orkestra Festival sırasında üç konser verdi.

Varşova Senfoni, “Doğanın Şarkısı” temalı fesivalde sadece Polonya müziğini

42. İstanbul müzik Festivali’nde Polonya’dan Ustalar31 mayıs – 27 haziran 2014 Aya İrini Müzesi, İstanbul

Sinfonia Varsovia, Penderecki’nin şefliğinde kendisinin II “Wigilijna” Senfonisi’ni çaldıktan sonra

Polonya ile işbirliğimiz 2010 chopin senesi münasebetiyle başladı ve sonraki yıllarda devam etti. 2013 yılında kladik müzik en önemli isimlerden maestro Pendercki’ye yaşam boyu başarı ödülü’nü verdik. hiç süphe yok ki 42. İstanbul müzik Festivali Polonya kültürüne aitti. sinfonia varsovia, müziksevenleri son derece hayran bıraktı. milli Filharmoni Korosu ise alexander Rastakov’un crying in the wilderness adlı yeni yapıtının dünya prömiyerine katıldı. Umarım gelecek yıllarda işbirliğmiz devam edecektir.

– Yeşim Gürer, 42. İstanbul Müzik Festivali’nin müdürü

Klasik müzik

Page 28: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

54 55

Milli Filharmoni Korosu, Andres Mustonen’in şefliğinde

Page 29: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

56 57

Polonya’dan ses manzaraları Festivali, Türkiyeli müzikseverlere Polonya’nın geleneksel, klasik ve modern müziğini yaratıcı bir şekilde tanıtmayı amaçlıyordu. müzik etkinlikleri düzenlemekte uzman olan İstanbul Teknik üniversitesi müzik İleri araştırmaları merkezi (İTü mİam) ile yapılan işbirliği sayesinde, Türkiye’de pek yaygın olmayan çeşitli faaliyetleri hayata geçirmek mümkündü.

İTÜ MİAM’da hem geleneksel hem de klasik müzik meraklıları, müzik bilimleri,

bestecilik ve kimi enstrüman derslerine katılarak eğitim alabiliyordu; ayrıca,

MİAM Türkiye’de “sound art”la ilgilenen ilk kurumdu.

Festival programı bütün bu alanları bir araya getirerek Polonya müziğinin

daha az bilinen yönlerini tanıtmaya çalıştı. Festival’in her günü ayrı konulara

odaklandı. Program Polonyalı müzik uzmanları ve eleştirmenlerin sunumlarıyla

başladı, atölyelerle devam etti ve konserle sona erdi. Müzikseverler ve öğrenciler,

Janusz Prusinowski Trio’nun atölyeleri sırasında Polonya halk dansı olan

“mazurka”yı öğrenme fırsatı yakaladılar. Aynı zamanda Chopin dönemindeki

Paris müzik sahnesi ve sadece Chopin’in ailesi huzurunda gerçekleşen salon

konserlerinin özel atmosferi gibi konular hakkında bilgi aldılar. Festival’de en

çok ses getiren etkinliklerden biri, Türkiye’nin en ünlü Chopin piyanisti olan

İdil Biret’in konseriydi; diğeriyse bir ay boyunca Taşkışla Kampusu avlusunda

sergilenecek Chopin’in Düşünceleri adlı ses enstalasyonuydu. Katılımcılar, bu

etkinliğin açılışı için özel olarak düzenlenen kulübede, Chopin’in düşüncelerini

ve hayatını daha yakından tanıma şansı elde ettiler.

Festival, Polonya ve Türkiye’nin modern müziğini tanıtmak için önemli bir

fırsat oldu. Bu münasebetle Kwartludium grubu özel bir program hazırladı

ve öğrenciler arasında yapılan yarışmada, konserler sırasında prömiyerini

yapan bir Türk tarafından yazılan eser birinciliğe layık bulundu. Atölyeler

sırasında besteci Paweł Hendrich ve grup üyeleri, katılımcılara çalışmaları

hakkında ayrıntılı bilgi verdiler. Festival, MİAM’ın profesörleri ve öğrencilerinin

hazırladıkları bilgisayar bestelerinin sunumuyla sona erdi. Bu besteler, etkinlik

münasebetiyle Polonya Radyosu Deneysel Stüdyosu’ndan seçilen Eugeniusz

Rudnik, Krzysztof Knittel ve Andrzej Bieżan’ın kuadrofonik besteleri ile birlikte

sunuldu. Festival’in bir diğer önemli etkinliği, Paweł Hendrich tarafından

yönetilen Kwartludium ve MİAM’ın öğrencilerin doğaçlama konseriydi.

Festival’in konsepti Antoni Beksiak’a aitti. Festival sırasında gerçekleştirilen

sunumların metinleri Andante müzik dergisinin başeditörü Serhat Bali

tarafından hazırlanan Polonya müziği hakkındaki özel sayısında yayımladı.

Polonya’dan ses manzaraları İstanbul’da5–8 mayıs 2014 İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul

Janusz Prusinowski Trio

Chopin’in mektupları ve müziğinin fragmanlarından oluşan Chopin’in düşünceleri adlı ses enstalasyonu

Klasik müzik

Page 30: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

58 59

Uluslararası İzmir Festivali, Türkiye’nin müzik haritasındaki en önemli etkinliklerden biri. Konserler eşsiz tarihî mekânlarda gerçekleştiği için bu festivalin yeri hem sanatçılar hem de müzikseverler için ayrıdır.

Festival 2013 yılında Efes’teki sıra dışı Celsus Kütüphanesi’nde, Polonya’nın

muhteşem gruplarından Apollon Musagete’in konseriyle sona erdi. Bu konser,

müzik alanında bir yıl sonra gerçekleşecek “Polonya ile Türkiye diplomatik

ilişkilerinin tesisinin 600. yıldönümü” kutlamalarının habercisiydi.

2014 yılında antik Efes antik tiyatrosunda Krzysztof Penderecki’nin şefliğinde

ve Hüseyin Sermet ile birlikte Beethoven’ın iki yapıtı, Prometheus Overture ve 5. Piyano Konçertosu ve de Penderecki’nin 2. Senfoni’si yorumlandı.

Birkaç gün sonra yine Celsus Kütüphanesi’nde Polonya’nın ünlü Barok

Orkestrası Arte dei Suonatori, İngiltere’den Barok kemancı Rachel Podger’in

konuk sanatçı olarak katılımıyla yeni programı Alla Polacca, Alla Turca’yı

sundu. Programlarında sanatçılar 18. yüzyılda Polonya’da bestelenmiş

yapıtları yorumladılar. Bu özel konserde, Telemann, Haydn ve Mozart gibi usta

müzisyenlerin çalışmalarının yanı sıra, Osmanlı ve Polonya’dan önemli eserler

de yer aldı.

28. İzmir Uluslararası müzik Festivali 14 haziran – 9 Temmuz 2014Efes – İzmir

Kemancı Rachel Podger eşliğinde bu seneki festivalde Alla Turca, alla Polacca barok programına katılan Arte deı Suonatori orkestrası

adam mickiewicz enstitüsü’ndeki arkadaşlarımla çalışmaktan büyük zevk aldım. sayelerinde Polonya’nın eşsiz kültür zenginliğini keşfetme fırsatı buldum. Çok değerli bir tecrübe ve macera olan bu işbirliği sırasında efes antik tiyatrosunda 28. Uluslararası İzmir müzik Festivali’nin açılış konserini hazırladık. Krzysztof Penderecki’nin şefliğinde ve piyanist hüseyin sermet’in katılımıyla gerçekleşen varşova senfoni konseri, inanılmaz bir deneyimdi.

– Ceyda Berk-Söderblom, 28. Uluslararası İzmir

Müzik Festivali Koordinatörü

Klasik müzik

Page 31: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

60 61

İstanbul devlet senfoni orkestrası (İdso) Polonya’nın muhteşem maestrolarından Tadeusz strugała’nın şefliğinde, 6. yüzyıldan kalma aya İrini müzesi’nde İstanbullu müzikseverlerle buluştu. bu tarihi mekânda yapılan dördüncü “Polonya-Türkiye konseri” ile İdso’nun yeni sezonu açılmış oldu.

Bu etkinlik, Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu işbirliğiyle,

2011’den beri her yıl düzenlenmekte. Konser programında: Andrzej

Panufnik’in Procession for Peace (Barış Töreni) adlı eseri -Doğumunun 100.

Yıldönümünde-; Ahmet Adnan Saygun’un İnci’nin Kitabı adlı eseri (orkestra

versiyonu); Ulvi Cemal Erkin’in Piyano Konçertosu (solo piyanoda Kemal Cem

Yılmaz ile); Mieczysław Karłowicz’in Keman Konçertosu A-Dur op. 8 (solo

kemanda Aleksandra Kuls ile) adlı eserleri yer aldı. Konser, izleyicileri hayran

bırakan Stanisław Moniuszko’nun Halka operasından Mazurka ile sona erdi.

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Türkiye’nin en iyi orkestraları arasında

gösteriliyor ve Polonyalı müzisyenlerle sürdürülen işbirliği geleneğine

sahipler. 1996 ve 1997 yıllarında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın

şefliğini, Polonyalı ünlü şef yaptı. Sanatçı Türkiye’de klasik sanat alanında en

tanınan isimlerden birisi. 40 yıldır Türkiye’deki senfoni orkestralarıyla ilişki

içinde ve bu orkestralarla birlikte bugüne kadar 400’ün üstünde konser

verdi. Konser sırasında Polonya Kültür Bakanlığı Sekreteri Monika Smoleń-

Bromska tarafından İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve Şef Tadeusz

Strugała’ya Polonya Kültür ve Milli Miras Bakanlığı’nın ödülleri takdim edildi.

Polonya Cumhuriyeti Başkonsolosu ise maestroyu “Bene Merito” nişanı ile

ödüllendirdi.

İstanbul devlet senfoni orkestrası, strugała’nın şefliğinde aya İrini’de24 ekim 2014 Aya İrini Müzesi, İstanbul

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası

“Bene merito” nişanı ile takdim edilirken maestro Tadeusz Strugała

Klasik müzik

Page 32: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

62 63

boğaziçi üniversitesi, Türkiye’nin en önemli ve en saygın üniversitelerinden biri. üniversite, 1863 yılında amerikalılar tarafından kuruldu ve amerika’daki eğitim sistemiyle güçlü bağlarını günümüze dek korudu. güney Kampüsü eşsiz bir boğaz manzarasına sahip; en önemli binalarından biri ise 500 kişi kapasiteli olan ve çeşitli nadir orglara, kilise orglarına ev sahipliği yapan albert long hall.

Üniversite, profesyonel düzeyde müzik eğitimi vermese de İstanbul’daki en saygın oda müziği konserlerine ev sahipliği yapıyor. Programları, müzik alanında yılların otoritesi Profesör Evin İlyasoğlu hazırlıyor. 2014/2015 döneminde bu prestijli etkinliğe Apollon Musagète Quartet ve genç piyanist Mateusz Borowiak

davetliydiler.

İngiltere’de ikamet eden ve Polonya’da oldukça az bilinen Borowiak,

Barselona’da düzenlenen 57. Maria Canals Uluslararası Piyano Yarışması (2011)

ve Brüksel’de düzenlenen Queen Elisabeth Piyano Yarışması (2013) gibi çeşitli

saygın organizasyonlardan ödüllerle döndü. 2014’ün başında Borowiak ilk defa

Londra’daki Wigmore Hall’da konser verip muhteşem eleştiriler aldı. İstanbul’daki

konser sırasında izleyiciler, Friderik Chopin’in Barkaroli Fis-dur op. 60 ve

Beethoven’in op. 110 yorumlarını hararetle alkışladı. Chopin ve Beethoven’ın

olgunluk dönemi eserlerinden sonra sanatçı, Karol Szymanowski’nin erken

dönem bestesi olan ve bu nedenle daha az çalınan Wariacje na polski temat ludowy op. 10 ile izleyicileri hayran bıraktı. Bu eser sıra dışı akşama enerji dolu

bir kapanış yaptı.

mateusz borowiak boğaziçi üniversitesi’nde5 Kasım 2014 Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul

İstanbul konseri sırasında Mateusz Borowiak

müziğin evrensel dil olduğu söylenir. bu nedenle mi yoksa konserimin kültürle dolu bogaziçi üniversitesi’ndeki albert hall’da gerçekleştiğinden dolayı mı bilmiyorum ama izleyiciler performansıma çok sıcak tepkiler verdi.

– Mateusz Borowiak

Klasik müzik

Page 33: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

64 65

üniversiteler, Türkiye’deki kültür hayatında önemli bir role sahip. Türk toplumu genç bir toplum olduğu için üniversitelerin sayısı da yüksek. üstelik çoğunun zengin bir altyapısı ve ilginç eğitim programları var.

1993 yılında kurulan Koç Üniversitesi, zengin kültürel programlara ağırlık

veren ve akademik hayatta önemli yere sahip kurumlardan birisi. Bu

programda özellikle caz ve klasik müzik etkinlikleri geniş yer tutmakta.

Bu nedenle programa Polonya’nın en yetenekli piyano ikilileri arasında

gösterilen Lutosławski Piano Duo davet edildi. Genç piyanistler Emilia

Sitarz ve Bartłomiej Wąsik, bazen beraber bazen farklı müzisyenlerle

birlikte birçok yenilikçi projeye imza atmış, Polonya ve uluslararası müzik

ve festival hayatında on yıldan fazla süredir aktif rol üstlenmişlerdir.

Onların yeteneklerinin en önemli göstergelerinden biri, birkaç ay önce

“Polityka’nın Pasaportları” adlı prestij ödülünü kazanmalarıdır. Lutosławski

Piano Duo’nun İstanbul’daki konseri sırasında izleyicilerin dinleme fırsatı

yakaladığı eserlerden bazıları Prokowiew’in Romeo ve Juliet balesinden suit,

Ravel’in heykeltraş Godebski’nin çocukları için yazdığı Ma Mèrel’Oye suiti ve

ikilinin müzik kariyerine başladığı Witold Lutosławski’nin Wariacje na temat Paganiniego’su oldu.

lutosławski Piano duo İstanbul’da 11 Kasım 2014 Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Kültür Merkezi, İstanbul

İstanbul konseri sırasında Lutosławski Piano Duo

Türkiyeli izleyiciler konserimiz sırasında son derece doğal, sıcak ve ilgiliydiler.

– Emilia Sitarz, Lutosławski Piano Duo Piyanisti

Klasik müzik

Page 34: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

66 67

Polonya’nın yenilikçi, kendine güvenli, dışa dönük ve istekli genç müzik sahnesiyle 2013 yılında Katowice’de düzenlenen OFF Festivali’nde tanıştım. Elbette Polonya gruplar üzerine geniş olmasa da, ülke dışında ismini duyurmayı başarmış bazı isimlerine dair bir bilgim vardı ancak festivalde dinleme şansı yakaladığım gruplar bana bambaşka bir dünyanın kapılarını açtı. Her ne kadar, ağırlıklı Amerikan ve İngiliz toplulukların sahne aldığı bir festival olsa da, festivalin kendi ülkesinin gruplarına verdiği önem, gruplara ayırdığı sahne ve ağırlık bir hayli önemli. Polonya indie müzik sahnesinde filizlenen yeni isimlerin yanı sıra daha tanınmış, “efsanevi” olarak anılan isimlerle tanıştım festivalde. Punk geleneğinden gelenler, deneysel tınılarda üretimde bulunanlar, daha geniş kitle müziğini kendine has bir açıdan icra edenler, neon renkler altında kitleleri dans ettiren indie-dans grupları...

Çağdaş müzik ve caz

Page 35: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

68 69

OFF Festival’inde 3 gün geçirip, meraklı gözlerle Polonyalı grupları izlediğiniz vakit ülkenin ne denli “keşfedilmesi gereken” gruplarla dolu olduğunu anlıyorsunuz.

Bu yüzden 2014’ün Polonya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 600. yılı sebebiyle gerçekleşecek etkinliklerden büyük heyecan duydum. Polonya’da izleme ve keşfetme şansı bulduğum grupların bazılarının Türk dinleyicilerle buluşacak olması önemliydi. Birçok Polonyalı grubun icra ettiği müziğin kendi ülkesi dışında da algılanabilir olması bu etkinlikleri daha da önemli ve cazip hale getiriyordu. Polonyalı grupların bu konuda oldukça başarılı olduğunu eklemem lazım. Ülke sınırları içerisinde kalmak istemiyorlar. Başka coğrafyalara uzanmak, başka dinleyicilere ulaşmak için inanılmaz bir açlıkları ve motivasyonları var. Bu konuda kendi coğrafyasındaki birçok ülkeden daha öndeler. Bunun artısını da İstanbul’daki etkinliklerde gösterdiler. İstanbul Nublu’da gerçekleşen Dont Panic We Are From Poland ‘da sahne alan iki Polonyalı grup Bokka ve Rebeka’nın sahne performansları ve seyirci ile olan iletişimleri bu bahsettiğim konuya çok iyi birer örnektiler. Gerçekten İstanbul seyircisini yakalamak, eğlendirmek ve etkilemek için ellerinden geleni artlarına koymadılar ve bunun karşılığını seyirciden almayı başardılar. Benzer etkileri yıl boyunca düzenlenen diğer Polonya etkinliklerinde de gördüm ya da duydum. Polonyalı grupların kendilerine duydukları güven, dışarıya açılma istekleri, birbirleriyle olan dayanışmaları en büyük artıları ve önümüzdeki yıllarda daha da fazla Polonyalı grubun adını duyacağımızın teminatı.

hAKAN DEDEOĞLUmüzik eleştirmeni, Bant Magazine baş editörü

Page 36: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

70 71

İstanbul’daki Nublu gece clubunda Bokka’nın konseri

Page 37: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

72 73

mart ile aralık ayları arasında Pera müzesi, Türkiyeli müzikseverlerin farklı müzik türleri arasındaki sınırları zorlayan genç nesil Polonyalı müzisyenleri keşfetmesine olanak sağlayan konserler dizisine ev sahipliği yaptı. bu sıra dışı etkinlikler, 26 mart’taki marcin masecki’nin performansıyla başladı.

Sanatçı, müziğinde caz, klasik müzik ve deneysel müziği bir araya getiriyor.

Masecki, Lado ABC adlı bağımsız müzik şirketinin etrafında toplanan Varşova

alternatif müzik topluluğunun üyesi. Sanatçı, solo performanslarına ek olarak,

caz doğaçlamalarını avangard yaklaşımla birleştiren çok sayıda müzikal projenin

yaratım sürecinde yer aldı. Bunlar arasında, Telewizor, Papierosy, TAQ, Wczasowicz

Paweł ya da Masecki/Rogiński/Moretti üçlüsü sayılabilir. Aynı zamanda Masecki,

2012 yılında Polonez adlı özgün projeyi gerçekleştirdi ve bunun sonucunda bir

CD yayınladı. Masecki’nin Pera Müzesi’ndeki Domenico Scarletti’nin Sonatlarının Yıkılışı konseri, barok ile klasisizm dönemleri arasında aktif olan bestecinin

müziğinden esinlendi. Masecki’nin sıra dışı performasından sonra, 7PM adlı ilk

CD’sini 2009’un Mayıs ayında çıkaran Zosia “Soniamiki” Mikucka sahne aldı.

Sanatçı, müzik kariyerine moda defilerinde çalarak başladı. Şarkılarında 1980’li

yıllarında popüler olan elektropop türüne (synth-pop veya teknopop olarak da

bilinir) göndermeler yapıyor.

Konser dizisi 2011 yılından bu yana sahnelerde olan, üç kadın müzisyenin kurduğu

Drekoty ile devam etti. Sanatçılar, hareket, duygusallık, çığlıklar, sade formlar

ve abartılmış dışavurumculuğu bir araya getiren avangard şarkılarıyla Türkiyeli

seyircileri kendilerine hayran bıraktılar. Drekoty’den bir hafta sonra 6 yıldır Avrupa

müzik sahnesinde büyük ses getiren Mikroelektyw, aynı sahnede konser verdi.

Yüksek enerjili, elektronik odaklı, akustik caz tarzlarıyla tanınan ikili, daha önce

Fred Anderson, Nicole Mitchell ve Rob Mazurek’in Exploding Star Orchestra’sı gibi

cazın Şikago merkezli ağır toplarıyla aynı sahneyi paylaşmış ve Matmos, Fennesz,

Zu, Tied and Tickled Trio, Sao Paulo Underground gibi uluslararası sanatçılarla da

ortak performanslara imza atmıştı.

Pera Müzesi’nde konser verenler arasında SzaZa da vardı. İkili, Roman Polanski’nin

çalışmalarından derlenen film gösterimleri kapsamında sahne aldı. Szamburski/

Zakrocki SzaZa düeti, Polonyalı yönetmenin filmlerine eşlik eden oldukça dinamik

bir film müziği çalışması ortaya koydu. SzaZa, Krzysztof Komeda besteleri ve

filmlerde yer alan müzikleri kullanarak yepyeni ve benzersiz bir anlatım yarattı.

Pera’daki konserler dizisi, Aralık ayı ortasındaki Paula&Karol folk ikilisinin

konseriyle sona erdi. The Guardian gazetesinin 2011 yılındaki World Sound öneri

listesine eklediği ikili, olumlu enerjileriyle İstanbul dinleyicisini etkileyip onları

daha ilk şarkılarıyla dansa davet etti.

Pera müzesi’nde Polonya’dan sesler mart – aralık 2014Pera Müzesi, İstanbul

Mikroelektyw grubunun konseri

Paula i Karol grubunun konseri sırasında izleyiciler

Çağdaş müzik ve caz

Page 38: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

74 75Drekoty grubunun konseri

Page 39: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

76 77

Polonyalı sanatçılar 21. İzmir avrupa caz Festivali’nde İzmirli cazseverleri kendilerine hayran bıraktılar. Festival katılımcıları arasında Türkiye, almanya, avusturya, İtalya, Fransa, hollanda ve yunanistan’dan caz müzisyenleri de vardı

Polonya’dan Maciej Obara International Quintet & Tom Arthurs caz topluluğu

katıldı. Ayrıca Janusz Prusinowski Trio, Adam Struga’nın yönetiminde

Monodia Polska oraz Zespół Śpiewaczy Ewy Grochowskiej gibi gruplar da

yer aldı. Bu gruplar geleneksel Polonya müziğinin yorumunu yapıyorlar. Daha

önceki yıllarda Tomasz Stańko ve Marcin Wasilewski gibi ünlü Polonyalı caz

sanatçıları da Festival’de sahne almışlardı.

Maciej Obara International Quintet’in konseri öncesinde Türkiyeli sanatçılarla

birlikte atölye çalışması düzenlendi. Diğer gruplar üç günlük atölyeler yaptılar.

Bu buluşmaların amacı geleneksel şarkılar ve dansların ışığında Polonya ve

Türkiye kültürlerine özgü müzik dilini yaratmaktı. Festival sırasında Rafał

Olbiński’nin 60’lı ve 70’li yıllardan Jazz Forum dergisinin kapak sergisi ve Jazz Forum dergisinin editörü Paweł Brodowski’nin söyleşisi gerçekleşti.

21. İzmir avrupa caz Festivali’nde Polonyalı sesler 3–20 mart 2014 Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi, İzmir

Maciej Obara International Quintett feat. Tom Arthus’un konseri

Rafał Ołbiński tarafından hazırlanan Jazz Forum adlı derginin kapakları

Çağdaş müzik ve caz

Page 40: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

78 79

Çağdaş cazın Polonyalı ustalarından leszek możdżer, Tomasz stańko, Trio stryjo ve mitch&mitch, 21. İstanbul Uluslararası caz Festivali’nde sahne aldılar.

Festivale caz, pop, rock ve dünya müziği çalan sanatçılar katılıyor. Festival,

her yıl şehrin tarihi mekânlarında düzenlenen 30’dan fazla konserle, 50

binden fazla izleyici çekmeyi başarıyor.

Cemal Reşit Rey Konser Salonu, 2014 yılı Temmuz ayında Polonya’nın en

yetenekli müzisyenlerini ağırladı. CRR, Polonyalı-İsveçli-İsrailli müzisyenlerin

işbirliğiyle ortaya çıkan Możdżer Danielsson Fresco Trio konserine ve

ardından da besteci Tomasz Stańko performansına sahne oldu. Üçlü, farklı stil

ve ruh hallerini kendi dinamik müziklerinde başarıyla birleştirerek, övgü dolu

eleştiriler almayı başardı. Tomasz Stańko bu türün en özgün temsilcilerinden

biri. Müziğinin en güçlü tarafı tonların çekiciliği: Sanatçı, ambiyans atmosferini

Slav melankolisi ile bir araya getiriyor. Gruba ney ve shakuhachi, saksofon ve

Endonezya’ya özgü saron çalan Fakih Kademoğlu katıldı.

Mitch & Mitch – veya kendi ifadeleriyle Mitch & Mitch With Their Incredible Combo – Batı müziğini Japon balatları, mambo ve psikodelik disko müziğiyle

birlikte kullanıyor.

Şüphesiz bu konser, birçok estetik yapının caz müziğinde eşsiz bir şekilde

bir araya getirilebildiğini gösterdi. Polonyalı müzisyenler yakında tekrar

Türkiye’deki cazseverlerle buluşmayı umarak Polonya’ya döndüler.

21. İstanbul Uluslararası caz Festivali’nde Polonya’dan sanatçılar 1–14 Temmuz 2014Cemal Reşit Rey Konser Salonu, İstanbul

Mitch & Mitch With Their Incredible Combo

Çağdaş müzik ve caz

Page 41: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

80 81

avrupa caz sahnesinden bir renk ustası; Tomasz stańko

– www.cazkolik.comTomasz Stańko Quartet’in konseri

Page 42: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

82 83

Mehmet Polat’ın kimi besteleri konserler sırasında çalan elektronik müzikle

birlikte kullanıldı; Varşova’daki VJ ikilisi Motivo & Disenti ise -özellikle bu proje

için- Masala Soundsystem’in müziğine fonda eşlik etmek amacıyla, iki ülkenin

kültürel miraslarını konu alan görüntüler hazırladı. Konserlerde Masala

Soundsystem’a Türkiye’nin ünlü reggae grubu SATTAS da eşlik etti. Her iki

ülke sanatçıları arasında doğan dostluğun sonucu olarak Masala Soundsystem

konserleri sırasında SATTAS’ın şarkıcısı da onlarla birlikte sahnedeydi.

POL:KUL:TUR Projesi sırasında fotoğrafçı Sylwia Kowalska, Yolculuktan Kartpostallar isimli fotoğraf çalışmasını halka açık alanlarda sergiledi.

Projeye katılan sanatçıları ve sokaktaki insanları fotoğraflayan sanatçı,

bunları sergileyerek Türkiye izlenimlerini aktarmış oldu. Kowalska projesini

şöyle anlattı: “Türkiye’deki sokaklarda rastladığımız insanlar, faaliyetlerimize

memnuniyetle katıldı. Hepsi bize merakla, içtenlik ve nezaketle yaklaştı ve

çoğu Polonya hakkında bilgi sahibiydi. Fotoğraflarımın kısmen de olsa bu

sıcak atmosferi yansıtabilmesini umuyorum.”

Projenin son etabı, konser ve etkinliklere ait multimedya içeriklerinin, Masala

Soundsystem – “POL:KUL:TUR EP” müzik albümünün ve fotoğrafların,

projenin web sitesinde yayınlanmasıydı. Etkinlik sırasında yapılan kayıtların

ücretsiz olarak yayınlanması, dünya müziğiyle ilgilenen uluslararası medyanın

dikkatini çekti.

ekim ayının ilk haftasında masala soundsystem adlı varşova merkezli müzik topluluğu eskişehir, ankara ve İstanbul’un popüler mekânlarında sahne aldı.

Varşova’daki Fundacja Planet tarafından hazırlanan POL:KUL:TUR Projesi

kapsamında Türkiyeli müzikseverler, sanatçıların modern elektronik müziği

Polonya ve Türkiye’ye ait geleneksel enstrümanlarla buluşturdukları

konserleri ve her iki ülkeden müzisyenlerin yerel ve sanal işbirliklerinden

ortaya çıkan sonuçları izleme imkânı buldular. Programlarda dünyaca ünlü

udi Mehmet Polat gibi Türkiyeli sanatçılarla birlikte çalışmalarıyla ortaya

çıkan yepyeni müzikler çalındı. Polonya ve Türkiye’nin halk danslarından

ilham alan ve Pleciony Warkoczyk adlı folklor grubunun şarkıcısı, dansçısı

ve koreografı olan Ewa Chęć ve Varşova’da göbek danslarıyla ünlü Menada

Dance Collect grubunun dansçısı ve koreografı Agnieszka Myszkowska gibi

sanatçılar Masala Soundsystem konserlerine katılarak etkinliklere bambaşka

bir boyut getirdiler.

Pol:KUl:TUR Projesi2–4 ekim 2014 Eskişehir – Ankara – İstanbul

Masala Soundsystem

Konserlerimizde Türkiyeli izleyiciler bizi çok sıcak karşıladılar ve programımız bittikten birkaç hafta sonra bile facebook’taki sayfamızda yorum yapmayı sürdürüyorlardı. Projemize katılmış olan Türkiye’deki kültür yöneticilerle ve sanatçılarla temas halindeyiz ve yeni projeler planlıyoruz. bu performanslarımızın yeni projeler için başlangıç noktası olmasını umuyoruz.

– Duże Pe, Masala Soundsystem Solisti

Çağdaş müzik ve caz

Page 43: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

84 85

Seyahatten kartpostallar adlı fotoğraf kampanyasıfo

t. S

ylw

ia I

ka K

olal

ska

Page 44: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

86 87

24. akbank caz Festivali kapsamında Türkiye genelinde toplam 9 kampüste Polonya “klezmer-caz” müziğinin temsilcilerinden cukunft konser verdi.

Türkiye’deki üniversite Kampüslerinde cukunft 3–14 Kasım 2014Adana-Kayseri-Ankara-Eskişehir, Adrianopol-Canakkale-Izmir-Denizli

Cukunft grubundan Raphael Roginski

Grup, eşsiz müziğiyle genç müziksevenleri kendine hayran bıraktı. Cukunft,

başında Raphael Roginski’nin olduğu orijinal bir müzik projesi. Grup, Galiçya

Yahudi müziğinin geleneğini bütün zenginliğiyle sürdürüyor. Türkiye’de sahne

alan müzisyenler Michał Górczyński, Paweł Szpura (davul), Paweł Szamburski

(klarinet) ve Kacper Szreoder (trompet) idi. Sanatçılar, “klezmer caz” olarak

bilinen klezmer müziğiyle caz müziğin bir karışımını çalıyorlar. Grup, duygusal

parçalarının yanı sıra oldukça dinamik ve eğlenceli sahne performanslarıyla da

öne çıkıyor. Paweł Szamurski, Cukunft’un esin kaynaklarından bahsederken

şunları söyledi: “Polonya’da Yahudi müziği, kültürün her zaman önemli bir

parçası ve bizim için aynı zamanda bir araştırma alanı olmuştur. Ancak Yahudi

müziği ilham kaynaklarımızdan yalnızca bir tanesidir. Afrika-blues, Uzak Doğu

gelenekleri -ve özellikle bu konserler için- Türkiye’de 60’lı yıllarda etkili olmuş

“psikodelik rock”tan da esinlendik!”

Cukunft etkinliklerini Gaziantep Üniversitesi, Adana Çukurova Üniversitesi,

Kayseri Erciyes Üniversitesi, Ankara Bilkent Üniversitesi, Eskişehir Anadolu

Üniversitesi, Edirne Trakya Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, İzmir

Ege Üniversitesi ve Denizli Pamukkale Üniversitesi’nde gerçekleştirdi.

Çağdaş müzik ve caz

avrupa kültüründe osmanlı etkileri mevcuttur. bunun en önemli göstergelerinden birisi de etkisinde kalan doğu avrupa müziği. eskiden kültürler arasındaki sınırlar o kadar belli değildi. günümüzde bu sınırların arası açıldığında müzik aracılığıyla onların yerini değiştirmeye çalışabiliriz.

– Raphael Rogiński, Cukunft solisti

Page 45: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

88 89

Rgg Trio, szymanowski adlı yeni albümünden parçalar çaldı. Kontemplasyonu teşvik eden ve melodik müziği sayesinde Rgg Trio, Polonya’nın en önemli yeni nesil caz gruplarından biridir. 2001 seneden bu yana Rgg Trio gittikçe avrupa doğaçlama müziğiyle özdeşleştirilmektedir.

RGG Trio’nun kuruluşundan 12 yıl sonra 2013 yılında piyanist Przemysław

Raminiak’in yerine, genç ve yetenekli Łukasz Ojdan geçti. Bu sanatçı gruba

taze hava getirdi. RGG artık grubun üyelerinin isimlerinin ilk harfleri olmasa

da Polonya aküstik cazının sahnesinde bilinen bir markadır.

RGG’nin Szymanowski adlı yeni albümü ünlü EMC müzik yapım grubuna bağlı

müziğin etkisinde hazırlandı. Bu albümdeki parçalar, kontemplatif, nazik, hafif

ve Szymanowski’nin besteleri olan prelüdler, mazurkalar ve varyasonlara

oldukça serbest bir şekilde bağlıdır.

Rgg Trio szymanowski’yi çalıyor13 Kasım 2014 Akbank Sanat, İstanbul

Lutosławski Piano Duo podczas koncertu w Stambule

RGG Trio İstanbul Akbank Sanat’taki konser sırasında

Çağdaş müzik ve caz

Page 46: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

90 91

Özellikle İstanbul’daki konser için Małe Instrumenty tarafından hazırlanan ses enstalasyonu

Page 47: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

92 93

sanat çalışmalarının temelini, profesyonel anlamda “küçük enstrüman” koleksiyonları, ses çıkaran oyuncaklar, müzikal keşifler ve tını zenginliği sağlayan diğer nesnelere oturtan małe instrumenty („Küçük enstrümanlar”), canlı performans ve atölye çalışması için İstanbul ve İzmir’e geldi.

Małe Instrumenty, Paweł Romańczuk tarafından 2006 yılında başlatılan bir

oluşum. Çalışmalarının temeli, çeşitli küçük enstrümanlar üzerine deneysel

yaratımlara odaklanıyor. Bunlar, profesyonel anlamda “küçük enstrüman”

koleksiyonları, ses çıkaran oyuncaklar, müzikal keşifler ve gürültünün artmasını

sağlayan diğer nesnelerden oluşuyor. Grup, asıl çıkışını 2007 yılında Era New

Horizons Film Festivali’nde yaptı ve o andan itibaren farklı müzik projelerinde yer

almaya başladı. Sanatçılar Türkiye ziyaretleri sırasında çocuklar ve gençler için

ses ve müzik yapımına yönelik düzenlenen atölye çalışmaları gerçekleştirdiler.

“małe instrumenty (Küçük enstrümanlar)” İstanbul ve İzmir’de14–15 Kasım 2014, Pera Müzesi, İstanbul25–27 Kasım 2014, İKSEV, İzmir

Lutosławski Piano Duo podczas koncertu w Stambule

Çocukların günlük kullanım eşyalarından müzik aletlerini yapmayı öğrendikleri İKSEV’deki atölye

İstanbul’da Małe Instrumenty tarafından hazırlanan ses enstalasyonu

Çağdaş müzik ve caz

Page 48: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

94 95

Kasım’ın iki haftası boyunca Kadıköy’deki bant mag. mekan “Polonya’dan Funk” adlı sergiye ev sahipliği yaptı.

Sergi, Polonya’da funk müziğin en önemli temsilcilerinden biri Soul Service

DJs’in koleksiyonundan özenle seçilen plak kapaklarını izleyicilerle buluşturdu.

Polonyalı topluluk yıllardır Polonya’da ve yurtdışında funk ve soul müziğini

tanıtıyor. Bu sefer sanatçılar, İstanbulluları Polonya funk müziğiyle tanıştırdılar.

Sergi interaktif olduğu için ziyaretçiler, smartfonlarıyla QR kodlarını okutarak,

sergilenen albümlerden müzik dinleyebildiler. Serginin açılışından sonra

İstanbullu katılımcılar, Soul Service DJs’ten Karol Popa, Paweł Prządka ve

Bartek Pazura eşliğinde Kadıköy’ün en popüler mekânlarından biri olan Arka

Oda’da sabaha dek dans ettiler. Müzikleri Arka Oda müdavimlerinin o kadar

hoşuna gitti ki Soul Service DJs 19 Aralık 2014 tarihinde yine bu mekânda

yapılan Funk & Dance Party’de tekrar sahne aldı.

Polonya’dan İstanbul’a Funk15 – 27 Kasım 2014 Bant Mag. Mekan ve Arka Oda, İstanbul

Soul Service DJ set Arka Oda’da

Soul Service ile müzik akşamını tanıtan afiş

wydarzenie okazało się dużym sukcesem. od samego początku mieliśmy parkiet pełen tancerzy. ludzie byli ciekawi polskiej muzyki, a co więcej okazało się, że w stambule jest sporo jej znawców.

– Bartek Pazura, Soul Service

Çağdaş müzik ve caz

Page 49: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

96 97

cezary duchnowski, Paweł Romańczuk, Kostas georgakopoulos ve justyna skoczek, yenilikçi bir anlayışla canlı müzik, görsel sanatlar ve farklı müzik enstrümanlarını bir araya getiren disiplinlerarası performanslarıyla Türk sanatseverlere çağdaş, elek-tronik ve elektroakustik müziklerin unsurlarından oluşan bir proje sundular.

Bu benzersiz konser sırasında sanatçılar, biçim ve anlam yönünden çatışan

ifadelere dayanan kompozisyonlarını sergilediler. Elektronik müziğin yanı

sıra, özellikle bu proje için üretilmiş enstrümanlardan deneysel bir tını elde

edildi. Canlı olarak sentezlenen insan sesi, müzisyenlerin doğaçlamasını

kolaylaştırarak farklı bir müzikal zemin oluşturdu.

Konser, Cezary Duchnowski tarafından bestelenen ve Barok müziğin en

eski formlarından olan bir passacaglia ile tamamlandı. Tüm bu unsurların

birleşimiyle gayet yenilikçi bir proje ortaya konuldu. Çağdaş müzik konserleri

düzenlenen Salon İKSV’de gerçekleştirilen etkinlik, sanat camiasının ve Türk

dinleyicilerin epey ilgisini çekti.

in between (words and music destroyer)22 Kasım 2014 Salon IKSV, İstanbul

IKSV Salon’da Avant Art’ın konseri

Türkler, ülkelerinin müzik geleneklerini Polonyalılara göre daha canlı tutup sürdürüyorlar. onları kendi müziklerinde ilgi çekici şekilde ele alıp kullanıyorlar.

– Kostas Georgakopulos, Avant Art Vakfı

26 27

Çağdaş müzik ve caz

Page 50: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

98 99

Bokka ise kimliği bilinmeyen üç sanatçı tarafından 2013 yılında kuruldu.

Müzisyenler, baştan beri müziğin kimliklerinden daha önemli bir rol oynadığını

belirttiler. Bokka’nın müziği çok geniş kapsamlı bir tür çeşitliliğiyle tarif

edilebilir. Çaldıkları parçalar, grubun Lykke Li, The Knife ve Sigur Ros gibi

İskandinav oluşumlara benzetilmesine neden oluyor.

Konserden sonra Rebeka’dan Iwona Skwarek geceyi şöyle özetledi: “Hem

bizim için hem de dinleyiciler için inanılmaz bir konserdi. Daha ilk şarkıyı

çalarken herkesi hayran bıraktığımızı biliyorduk!” Konser programına Türk

indie-dance grubu Portecho eşlik etti. Bu sıra dışı gece, İstanbulluların daha

önce Arka Oda’da dinleme fırsatı buldukları Soul Service DJs’in Polonya funk

performansıyla sabaha kadar devam etti.

Polonyalı gruplar Rebeka ve bokka, “don’t Panic! we’re From Poland” (“Panik yapmayın! biz Polonyalıyız”) sloganıyla İstanbul’daki nublu gece kulübüne gelenleri müziğe ve dansa davet etti. Türkiye’de yapılan oylamayla müzikseverlerin İstanbul’da en çok görmek istediği Polonyalı sanatçılar belirlendi ve en çok oyu Polonyalı elektronik müzik grupları olan Rebeka ile bokka aldı. “don’t Panic! we’re From Poland”, internet oylamasına katılan 15 Polonyalı müzisyen arasından seçildi.

Iwona Skwarek’in solo projesi olarak başlayan Rebeka’nın kökleri 2008 yılına ve

Polonya’nın Poznań şehrine dayanıyor. Grup, 2010 yazında Skwarek’e Bartosz

Szczęsny’nin katılmasıyla ivme kazandı. İkilinin çıkış albümleri Hellada 2013

yılında yayınlandı. Albüm, Gazeta Wyborcza tarafından “yılın albümü” şeklinde

değerlendirildi ve birçok müzik dergisi ve kanalı tarafından “senenin keşfi” olarak

tanıtıldı. Kısa süre sonra grup yurt dışındaki festivallerde ün kazanmaya başladı.

Rebeka’nın çalışmaları, New Order, Ultravox ve Depeche Mode gibi grupların temsil

ettiği sentetik seslerin gitarla harmanlandığı 1980’lerin müziğini çağrıştırıyor.

don’t Panic! Rebeka ve bokka İstanbul’da18 aralık 2014 Nublu, İstanbul

İstanbul Ekşi Festival sırasındaki Don’t panic! We are from Poland projesinin tanıtımı

İstanbul’daki Nublu gece clubunda Rebeka’nın konseri

Çağdaş müzik ve caz

Page 51: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

100 101

Son on yılda işbirliği, tasarım praktilerinde en önemli postülalarından biri olmuştur. Asırlar boyunca tasarım en egosantrik mesleklerden biri olarak algılandığı için bu süreç, inançların, tavırların ve çalışma yöntemlerinin değişimini kapsayan büyük bir değişim sayılır. İşbirliği, 21. yüzyıldaki tasarımın temel unsurları olan bilgi paylaşımı, ortak çalışma düşüncesi, gelişme, yaratma ve keyif almayı teşvik ediyor.

2014 yılında Polonya ve Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümünü kutluyorlardı. İlk başta ikili siyasi inisyatif gibi kulağa gelse de hazırlanan etkinlik programı çağdaş kültürünü kapsıyordu ve tasaram bu programda özel yere sahipti. Kutlamalar çerçevesinde hazırlanan etkinlikler, yerlilere farklı kültürleri anlamaya, tarihle ilişkileri kurmaya, tutkuyla sanatı ve zanaatı araştırmaya ve kültür alanında işbirliğini geliştirmeye yardım etti.

Tasarım

Page 52: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

102 103

Tasarımcı olarak 2014 yılında Polonya – Türkiye işbirliğinin bir parçası olmak büyük bir imtiyazdı. Etkinlikler yalnız İstanbul’da gerçekleşmeyip başka şehirlere de yayıldı ve yerli insanlarla ve kültürümüzle buluşmalar profesyonel karakterini geride bıraktı.

2012 yılında ilk defa organize edilen İstanbul Tasarım Bienali, uluslararası tasarım sahasında genç ama gelecek vaadeden bir inisyatiftir. İkinci bienal, Polonya tasarımını sunmak için ve İstanbul’un yaratıcı kültürüyle ilişkileri kurmak için temel olan Aradaki Polska sergisine evsahipliğini yaptı.

Magda Kochanowska’nın küratörlüğünü yaptığı sergi, grafik tasarım, design thinking, kamusal alan, yemek tasarımı ve çocuklar için tasarımın gösterisiydi. Bienalin en çok dikkat çeken unsurlarından biri olarak ziyaretçiler, zanaat aracılığıyla eski ve yeniyi, edebiyat ve hat sanatı aracılığıyla felsefeyi ve deney yaparak değişik lezzetleri tecrübe etmeyi elde ettiler.

Sergi, üç ana bölümden ibaretti: Zanaat: Yeni için Eski, Kelime: Kelimelerin Bayramı ve Yemek: Kitap için Pişirmek. Czesława Frejlich ve Magda Kochanowska’nın küratörlüğünde hazırlanan Bağlantı adlı serginin diğer bölümü, objeler, teknikler ve malzemeler arasındaki etkileşimlere odaklıydı. Ayrıca son ürünler önemli oldukları kadat bence tasarım kelimesinin ima ettiği gibi bütün üretim süreci de projeye katılanlar için mühimdi.

Polonya tasarımını tecrübe etmeyi yalnız profesyoneller değil çocuklar da denemeyi fırsat yakaladılar. İstanbul’un yanısıra diplomatik ilişkilerin 600. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen etkinlikler İzmir ve Ankara’da gerçekleştiler.

İzmir, tasarım alanında Türkiye’nin önde gelen yerlerinden biri. Aralarında Akdeniz Akademisi olan Türkiye’nin en iyi üniversiteleri İzmir’dedir. Polonya’nın en önemli çocuk için tasarımda uzmanlaşan tasarımcılarının ürünleri Ewa Solarz’ın küratörlüğü yaptığı Haydi Oynayalım sergisinde gösterildi. Çocuklar geleceğimiz oldukları için onları yaratıcı bir şekilde düşüneye herhangi teşebbüs alkışla

kaşılaşmayo hak ediyor. Sergi, İzmirlilere tasarımın çocuk dünyasına yaşam kalitesini ve zekayı nasıl getirdiğini gösterdi.

Ankara’nın grafik tasarım çevrelerinin Polonya afiş sanatını tanıtmayı hedefleyen Polonya Afiş Haftası’na katılmaya fırsatları oldu. Krakov Afiş Galerisiyle birlikte hazırlanan Türkiye’de Polonya Afiş Sanatı projesinin ikinci kısmıydı. O hafta boyunca Bilkent Üniversitesi’nde ve CerModern’de iki ana etkinlik yer aldı: üniversite kampüsünde öğrencilere açık atölyeler ve konuşmalar gerçekleşti, galeride ise Krzysztof Dydo’nun koleksiyonundan 70’ten fazla afiş sergilendi. Türkiye tarafından bu etkinliği, Bogusławski’nin afişlerinden etkilenen Ekin Kılıç organize etti.

2012 yılın ilk aylarından beri bu etkinlikleri hazırlayan genç ekibinin çabalarına şahsen tanık oldum. Adam Mickiewicz Enstitüsü bizi Varşova’da ağırlayıp şehri bize gösterdiğinde eşsiz, yoğun stüdyolarında çalışan genç ve işlerine düşkün tasarımcılar ve tasarım endüstrisinin öne çıkan temsilcileriyle tanışma fırsatımız oldu. Varşova’dayken uzun tarihe sahip gerçek eğitim kültürünü fark ettim. Ayrıca şehirlerini tasarım aracılığıyla geliştirmeyi çalışan birçok insanla karşılaştım. Modernitenin gücünün tarihin güzellikleriyle yan yana yaşamasına tanık olmak hakkikaten çok hoş bir deneyimdi.

Polonya’daki ilk ziyaretim sırasında her yerde var olan tutkuyla karşılaştım. Bu tutku sayesinde Polonya tasarımın seçkilerini 3000 sene önce kurulan İstanbul’a, Türkiye’daki tasarımın geleceği olan İzmir’e ve ülkenin kalbinde olan Ankara’ya getirebildik.

Program, profesyoneller için zengin ve heyecan verici, öğrenciler için eğitimsel olması için ve genel seyircinin ilgisini çekmek için büyük itinayla hazırlandı. Genel sonucu, tasarım alanında işbirliği yapmanın yanısıra Polonya’dan muhteşem insanlarla tanışma eşsiz bir fırsattı.

Türkiye tasarım sahnesinin bir temsilcisi olarak bu tecrübeler için çok minnettarım.  

Page 53: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

104 105

2. İstanbul Tasarım Bienali sırasında Karina Marusińska tarafından tasarlanan “Jakubki”

ÖZLEM YALIM ÖZKARAOĞLU

Endüstriyel ürün tasarımcısı, Stratejik Tasarım Danışmanı 2014 İstanbul Tasarım Bienali’nin danışma kurulu üyesi 2012 İstanbıl Tasarım Bienali’nin müdürü

Page 54: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

106 107

Zanaat: Yeni için Eski atölyesi sırasınfa Szymon Sławiec ve Şule Koç

Page 55: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

108 109

Türkiye’de Polonya tasarımını tanıtan en önemli etkinlik olan “aradaki Polska”, Polonyalı ve Türkiyeli sanatçıların işbirliğiyle yapılan ve aylar süren çalışmanın sonuçlarının sunulduğu bir sergiydi.

2. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında düzenlenen Polonya sunumlarının tümü,

serginin bağımsız sanat danışmanı, üniversite hocası ve tasarım konusunda sayısız

serginin küratörlüğünü yapmış olan Magda Kochanowska tarafından seçildi.

Aradaki Polska, aralarında ürün, grafik tasarım, hizmet (tasarım düşünme), kamu

alanları, yemek tasarımı, çocuk tasarımları ve kavramsal faaliyetlerin yer aldığı

Polonya çağdaş tasarımının geniş çaplı bir sunumu niteliğinde hazırlandı.

Serginin “Connecting” – “Bağlantı” isimli ilk kısmında Polonya tasarımı, mobilya,

seramik, kumaş ve baskı gibi farklı üretim alanları aracılığıyla tanıtıldı. Serginin

diğer üç bölümünde ise Polonya ve Türkiye tasarımcıları için düzenlenen atölyelerin

sonuçları sunuldu.

“Craft: Old for New” – “Zanaat: Yeni İçin Eski” bölümü, Polonya-Türkiye katılımcılarının

“zanaat” ile buluşmalarının sonuçlarını gösteriyordu. Atölyeler sırasında katılımcılar,

her iki ülkede yaygın olan odun, cam ve yün gibi malzemeleri kullanan zanaat

teknikleriyle tanışma fırsatı elde ettiler.

“Word: Feast of Words” – “Kelime: Kelimelerin Bayramı” projesi, Polonya ve

Türkiye’deki yazılı kaynakların kültürel zenginliğini ve kaligrafiyi temel aldı.

Sanatçılar porseleni farklı form ve motiflerle süsleyerek “çok kültürlü” bir masa

enstalasyonu yarattılar. Projedeki bir diğer çalışma ise Avrupa’nın eski haritasını

anımsatan ve Polonya ile Türkiye arasındaki seyahat yollarını gösteren duvara asılı

dikey bir tabak kompozisyonu idi.

Polonyalı ve Türkiyeli şefler için düzenlenen atölyeler, Polonya ve Türk mutfaklarına

ait tipik lezzetler hakkında karşılıklı bilgi ve deneyim alışverişini hedefliyordu.

Buluşma işbirlikleri, iki kültüre ait tatları bir araya getiren yeni tarifleri içeren ve

sergide lansmanı yapılan Kitap İçin Pişirmek (Cook for Book) adlı benzersiz yemek

kitabının yayınlanmasıyla sonuçlandı.

Zanaat: Yeni için Eski atölyesi

2. İstanbul Tasarım bienali’nde “aradaki Polska”1 Kasım – 15 aralık 2014Antrepo 7, İstanbul

Tasarım

Page 56: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

110 111

2. İstanbul Tasarım Bienali’ndeki Aradaki Polska sergisi

aradaki Polska sergisi ve sergi kapsamında hazırlanmış atölyeler sayesinde bienal yeni bir boyut kazandı.

– Deniz Ova, 2. İstanbul Tasarım Bienali Müdürü

Page 57: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

112 113

hakkında bilgi aldılar. Aynı zamanda ev yapımı içkileri tattılar ve Polonya’da

geleneksel bir ava katıldılar. Atölye sırasında Polonya mutfağına özgü

malzemelerle Türk yemekleri pişirdiler. Örneğin Bektaşiüzümü, sarı sebzeler

gibi bazı tatlar onlar için tamamen yeniydi ve kimi yemek hazırlama

yöntemleri onları oldukça şaşırttı.

Şefler, birlikte mutfağa girmek için Ağustos ayında İstanbul’da SALT Galata’daki

Gastronomika restoranında tekrar bir araya geldiler. Polonyalı ve Türkiyeli

şeflerin işbirliğinin sonucunda Türkçe ve İngilizce olarak Kitap İçin Pişirmek (Cook for Book) adlı şimdiye dek benzeri yapılmamış bir yemek tarifleri

kitabı yayımlandı. Kitabın lansmanı Kasım ayında 2. İstanbul Tasarım Bienali

sırasında gerçekleştirildi. Aşçılardan her biri, geleneksel Polonya ve Türk

mutfağından tarifle kitaba katkıda bulundu. Böylece iki ülkenin mutfaklarının

birleşiminden oluşan ondan fazla sıra dışı yemek tarifi ortaya çıktı.

Polonya geleneksel mutfağı asırlarca osmanlı mutfağının etkisi altında kaldı. zaman içinde Polonya mutfağında görülen bu etkiler azaldı ve günümüzde tespit edilemeyecek hale geldi. Polonya – Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü, bu unutulmuş bağları tazelemek için kaçınılmayacak bir fırsattı!

Bu “Food Design” projesi sayesinde Polonyalı ve Türkiyeli şefler deneyimlerini

paylaşıp iki ülkenin mutfaklarına özgü tatları keşfettiler. Projeye Polonya’dan

Poznań Concordia Taste restoranında çalışan Tomasz Trąbski, Türkiye’den

ise adeta “bir patlama yaşayan” İstanbul restoran kültürü içerisinde, yaratıcı,

çağdaş Türk yemekleri sunan üç şef – Semi Hakim, Didem Şenol Tiryakioğlu

ve Maksut Aşkar katıldılar.

Türkiyeli aşçılar, Polonya’yı Temmuz ayında ziyaret ettiler. Ziyaretleri

sırasında geleneksel lezzetleri deneme fırsatı yakalayıp Polonya yemekleri

yapmayı öğrendiler. Tuzlama, turşu gibi tipik Polonya gıda işleme metotları

Kitap İçin Pişirmek (cook for book): dört aşçı bir KitapTemmuz–Kasım 2014 Türkiye-Polonya

Polonyalı ve Türkiyeli şeflerin katıldıkları atölyenin sonucu olarak çıkan ve Polonya ve Türkiye mutfaklarından esinlenen yemek

SALT Galata’daki Gastronomika restoranında Polonya ve Türkiye tarifleriyle deneyler yaparken Sem, Hakim ve Maksut Aşkar

şef olmakla enstürmancı olmak arasında pek fark yok. enstrümanlara canlıymışlar gibi saygıyla yaklaşmak lazım. onları kullanarak muhteşem bir şey yaratıyorsun. saygı en önemli şey.

– Semi Hakim, Şef

Tasarım

Page 58: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

114 115

haydİ oynayalim! Türkiye’de: Çocuklar için Tasarım 31 ekim – 30 Kasım 2014 İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi Sergi

Protein Design’in tasarladığı oyuncaklar

Joanna Rusin’in tasarladığı “Dot” halısıyla LET’S PLAY sergisinde oynayan çocuklar

Tasarım

Son yıllarda Polonya, çocuklara yönelik tasarım alanında dinamik bir büyüme

göstermiştir. Aksesuarlar ve iç tasarım ürünlerinin yanı sıra doğal ve organik

malzemelerden yapılan yüksek kalitede birçok eğitsel oyuncak üretilmektedir.

Tasarımcılar her ayrıntıya çok önem vermektedir. Dolayısıyla ürünler ağırlıklı

olarak yerli zanaatkârların el yapımıdır. İzmir’de Ewa Solarz’ın küratörlüğünde

hazırlanan ve bir masa oyunu şeklinde tasarlanan serginin düzenlemesi ise

çocukları eğlenceye davet etmek üzere kurgulandı. Küçük ziyaretçiler, serginin

her bir parçasını deneyimlediler. Sergi kısmının yanı sıra organizatörler,

animatörlerin bir dizi atölye çalışmasını yürüttükleri ve sergilenen ürünlerin her

birinin hikâyesini anlattıkları bir salon da hazırladılar. Aynı zamanda çocuklar,

Polonyalı yayıncıların resimli kitaplarını okuma, rahat koltuklarda dinlenme,

Polonya çocuk oyunları oynama, Baobaby Studio’nun hazırladığı haritayı boyama

ve yeni oyuncaklarla oynama fırsatı buldular.

“haydİ oynayalim! Polonya’dan Çocuklar için Tasarım” sergisi, çocuklar için tasarımın adam mickiewicz enstitüsü tarafından düzenlenen ilk kapsamlı tanıtımı oldu. Kasım ayı boyunca Türkiye’deki çocuklara ve ebeveynlere Polonya’nın en ilgi çekici oyuncakları, aksesuarları ve iç tasarım ürünlerini tecrübe etme fırsatı sunuldu.

Page 59: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

116 117

Tutki: Çocuklar için sanat ve el sanatları atölyesi İstanbul’da27 – 28 eylül 2014 Pera Müzesi, İstanbul

eylül ayı biterken, İstanbul’daki Pera müzesi, çocuklar ve gençler için Tutki adlı sıra dışı bir el sanatları atölyesini konuk etti.

Atölye sırasında genç İstanbullular geleneksel ve çağdaş Polonya

el sanatlarıyla tanışma fırsatı buldu. Tutki, çeşitli nedenlerle sosyal

yaşamın dışında kalmış insanlar tarafından geri dönüştürülen gazetelerin

kullanılmasıyla yaratıcı objeler yapılmasına dayanan bir proje. Tutki ürünleri

dört ana öğeyi bir araya getiriyor: EKO – ürün %100 çevre dostu; ürünün

kayda değer SOSYAL sonuçları mevcut - ürünler sosyal anlamda dışlanmış

kişiler tarafından üretiliyor, onları topluma yeniden kazandırıyor; KBY

(Kendi Başına Yap) – yaratıcılığı destekliyor ve entelektüel gelişimi tetikliyor;

ZEN – örme işlemi sırasında konsantrasyonu güçlendirmeyi, dolayısıyla da

zihinsel rahatlamayı sağlıyor. Tutki, geleneksel Polonya örme tekniklerinden

esinlenerek ortaya çıktı. Özellikle aileler için tasarlanmış İstanbul atölyesinde

katılımcılar Tutki ürünleriyle örme tekniklerini öğrendiler –Atölyenin sonunda

takılar, kaplar ve sepetler üretildi. Atölye, ürünün tasarımcısı olan Katarzyna

Herman – Janiec tarafından yürütüldü.

Katarzyna Herman-Janiec’in yürüttüğü çocuklar ve gençler için el sanatları atölyesi

Pera müzesi’nde karşılaştığım profesyonel yaklaşıma ve organizasyon başarısına hayran kaldım. Tutki atölyelerini orada düzenlemek gerçek bir zevkti.

– Katarzyna Herman-Janiec, Tutki Projesi Koordinatörü

Tasarım

Page 60: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

118 119

Polonya-Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 600. Yılı nedeniyle İstanbul Tiyatro Festivali olarak Polonyalı tiyatro sanatçıları, kültür kurumları ile birlikte çok önemli çalışmalara imza attık ve sadece 2014 yılında değil, gelecek yıllarda da birlikte proje üretecek kalıcı ilişkilerin kurulması adına da önemli iş birlikleri gerçekleştirdik. Tiyatro alanında çalışan, üreten, yazan profesyoneller olarak Polonya Tiyatrosu’nun gücünü, etkisini, yapılan işleri uzaktan takip etsek de uzun yıllar bu alanda ortak çalışmalar gerçekleştirme fırsatını bulamamıştık. 2014 yılının Türkiye-Polonya arasında paylaşımların güçleneceği bir kültür yılı olarak resmileşmesi ile birlikte biz de karşılıklı olarak çalışmalarımıza başladık. Adam Mickiewicz Enstitüsü ile birlikte çok sayıda proje dosyasını incledikten sonra 2014 yılında İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında yer alacak topluluklar, etkinlikler konusunda bir program oluşturduk.

Tiyatro

Page 61: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

120 121

19. İstanbul Tiyatro Festivali çerçevesinde Polonya ortaklığında çok sayıda tiyatro gösterimi, panel, söyleşi ve atölye çalışması programlandı. Bu program çerçevesinde TR Warszawa iki oyunu ile festivale davet edildi. Metni Dorota Maslowska tarafından yazılan, ünlü yönetmen Grzegorz Jarzyna tarafından yönetilen “Ne Yaptıysak Nafile” festivalin aynı zamanda açılış oyunu oldu (9 ve 10 Mayıs 2014) ve Türk seyircisinin büyük beğenisini kazandı.

TR Warszawa ile yapılan iş birliği sonucu gerçekleştirilen diğer proje Nosferatu oldu. Oyun 13 Mayıs 2014 tarihinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde sergilendi.Oyunun 14 Mayıs’ta yapılması planlanan gösterimi ülkede ulusal yas ilan edilmesi sebebi ile iptal edildi.Oyun, insanın doğasına derinden kök salmış, açıklanamayana karşı duyulan korkuyla dünyamızın vardığı, pek gururlu ve kendinden emin görünen bilimsel, teknolojik ve dijital seviye arasındaki çatışmayı ele alıyor. Popüler kültürün ikonuna dönüşen Dracula ve vampir öyküleri bu kez tiyatro sahnesinde farklı bir dille seyircinin karşısına çıkıyordu. Grzegorz Jarzyna’nın sahnede kullandığı estetik dil eleştirmenlerden çok olumlu tepkiler aldı. Böylece Türk tiyatro izleyicisi Polonya’nın bu genç yönetmeniyle ilk kez buluşma şansına da sahip oldu.

19. İstanbul Tiyatro Festivali’nde Nosferatu  ve Ne Yaptıysak Nafile… adlı oyunlarıyla yer alan Polonyalı yönetmen Grzegorz Jarzyna yeni oyunu için profesyonel oyunculara yönelik bir atölye çalışması gerçekleştirdi. Bu atölye çalışmasına katılım ve ilgi de çok yüksek oldu.

Polonyalı yönetmen Grzegorz Jarzyna ile festival çerçevesinde bir de söyleşi düzenlendi. The Tropical Craze’den bölümlerin gösterildiği söyleşide katılımcılar, sorularıyla hem Jarzyna’yı hem de son dönem Polonya tiyatrosunu daha yakından tanıma fırsatını yakaladılar. Söyleşinin ardından Grzegorz Jarzyna’nın Edinburgh Festivali’nde büyük beğeni toplayan oyunu 2007: Macbeth’in de DVD gösterimi yapıldı.

19. İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödüllerinden biri, Polonya tiyatrosunun genç ve yenilikçi yönetmenlerinden Grzegorz Jarzyna’ya verildi.1998’den beri TR Warszawa’nın sanat yönetmenliğini üstlenen Grzegorz Jarzyna, aynı zamanda 2006’da başladığı kurumun genel müdürlüğü görevini de sürdürüyor. Bugüne kadar yaptığı çalışmalarıyla

birçok ödüle layık görülen Grzegorz Jarzyna, 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülü’nü, TR Warszawa topluluğunun 9 Mayıs akşamı Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yer alan Ne Yaptıysak Nafile… oyunu sonrasında aldı.

Baltık Dans Tiyatrosu oldukça genç bir topluluk. Klasik baleden, ritmik jimnastiğe ya da sokak dansına kadar farklı alanlardan gelen dansçıları bünyesinde toplayarak yaratıcı ve çağdaş bir hareket tarzının oluşabileceğini vaat ededen Baltık Dans Tiyatrosu koreograf ve dansçı Izadora Weiss tarafından kuruldu. Festivale ise Bir Yaz Gecesi Rüyası ile konuk oldu. Bir Yaz Gecesi Rüyası 31 Mayıs 2014 tarihinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde iki kez sergilendi.

Proust-Pamuk-Bellek, kültürel bir kategori olarak bellek, bireysel bellek, geri kazanılan bellek, kültür olarak bellek, bellek olarak kültür ve nihayetinde kimliğin ve bilincin bir unsuru olarak bellek kategorilerine odaklanana bir proje oldu. Emre Koyuncuoğlu ve Polonyalı yönetmen Krzysztof Garbaczewski’nin yönettiği Proust-Pamuk-Bellek projesi üç bölümden oluşuyordu. İlk bölüm Garbaczewski’nin yönetmenliğini yaptığı “Proust” oldu. Emre Koyuncuoğlu’nun rejisini yaptığı ikinci bölüm ise “Pamuk” adını taşıyordu. Oyun 3-4 Haziran tarihlerinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde iki kez sergilendi.

Bu projenin ikinci bölümü geçtiğimiz sonbaharda Opole Tiyatrosu’nda Polonyalı izleyicilerle buluştu.

Gerçek bir hikâyeye dayanan ve psikolojik bir gerilim olan Aalst, Türkiye ve Polonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 600. yılı kapsamında bu kez 21-22 Ekim 2014 tarihlerinde İKSV Salon’da izleyici ile buluştu. Polonyalı genç yönetmen Radek Rychcik’in, Türk oyuncular Bengü Ergin ve Adıhan Şentürk ile birlikte gerçekleştirdiği oyun prömyerini İstanbul’da yaptı ve daha sonra Polonya’da izleyici karşısına çıktı.

Konser formunda, disiplinlerarası bir performans. Türkiye ve Polonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 600. yılı kapsamında sahneleniyor. Müziğin ve kelimelerin formlarıyla oynuyor, analogla dijitali bir arada sahneye koyuyor, seyirciyi rahatsız ettikçe sınırlarını aşmayı amaçlıyor. 22

Page 62: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

122 123

Koncert Bokka w klubie Nublu w Stambule

Kasım 2014 tarihinde Cezary Duchnowski, Paweł Romańczuk, Kostat Georgakopulos, Maciej Walczak’dan oluşan WAMD seyirci ile buluştu.

Ülkeler arasında düzenlenen kültür yılları özellikle birbirine yabancılaşan ve hatta birbirlerinin varlığını, kültürlerini, sanatlarını unutan ya da ulaşamayan kültür kurumlarını bir araya getirmesi, ortak projelerle birlikte üretmesi açısından çok önem taşıyor. Özellikle bu ortak projeler ülkelerin izleyicileri ile buluşunca çok daha anlamlı oluyor. İstanbul Tiyatro Festivali açısından baktığımızda 2014 Türkiye-Polonya yılı kurulan ilişkiler ve iş birlikleri açısından çok büyük bir öneme sahip. Her şeyden öte bizler, kültür alanlarında çalışanlar birbirimizin farkındayız, birbirimizi tanıyoruz ve sanatçılarımızın çalışmalarını takip ediyoruz. Ortaya çıkan güzel çalışmaların yanı sıra bireysel alanlarda kurulan dostluklarla daha da zenginleşiyoruz. İstanbul Tiyatro Festivali direktörü olarak bizlere bu fırsatı tanıyan tüm kurum ve kuruluşlara bu açıdan tekrar teşekkür etmek isterim. Bu güzel dostlukların ve ortak çalışmaların gelecekte yeni projeler ve ortak çalışmalara evrileceğini bilmenin mutluluğu ve umudu ile.

DR. LEMAN YILMAZ

Müdür, İstanbul Tiyatro Festivali

Page 63: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

124 125

“Transit Polonya” projesi kapsamında Polonyalı üç genç nesil yazar, İstanbul’un en önemli bağımsız tiyatrolarından galataPerform’da bir dizi “oyun yazarlığı atölyesi” düzenledi. mayıs ayında dorota masłowska, Kasım ve aralık aylarında ise michał walczak ve magda Fertacz, “yeni metin yeni Tiyatro” programının katılımcılarıyla buluştular.

Türkiye’den genç yazarlar, bu atölyeler sırasında Polonya çağdaş tiyatrosu

ve içinde bulunduğu zorluklarla tanışma, Türkiye tiyatrosunun problemlerini

tartışma imkânı bulup Polonyalı yazarların kendilerine verdikleri çeşitli

ödevleri yaptılar. Atölyelerden her birinde, davetli yazarların eserleri ve bu

projeye özel olarak Türkçeye çevrilmiş oyunları okundu.

Sanatçıların ortaya koyduğu mükemmel oyunculuk sayesinde seyirciler,

Masłowska’nın Lehçe Konuşan İki Gariban Rumen oyununun okunması

sırasında kahkahalarla güldüler (Merve Dağlı, Burak Safa Çalış, Ahmet Kaynak,

Batur Belirdi, Sezin Bozacı), Fertacz’ın Trashstory’sini dinlerken ise ağlayacak

kadar duygulandılar (Batur Belirdi, Hümay Güldağ, İncinur Daşdemir, Burak

Safa Çalış, Nazlı Bulum). Walczak’ın Kum Havuzu onlara çocukluk aşklarını

hatırlattı (Emre Yetim, Nazlı Bulum). Ayrıca, Polonya tiyatrosunun tanıtımı

kapsamında Dorota Masłowska’nın Grzegorz Jarzyna tarafından yönetilen ve

Ne Yaptıysak Nafile adlı son oyunu, 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nin açılış

gecesinde sahnelendi.

Polonyalı oyun yazarları galataPerform’da 5–6 mayıs, 22–25 Kasım ve 4–6 aralık 2014GalataPerform, İstanbul

Tiyatro Transit Polonya tiyatro yazarlığı atölyesini tanıtan afiş

Page 64: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

126 127

Macbeth oyununun DVD gösterimi de vardı. Ayrıca Grzegorz Jarzyna, Türkiyeli

genç oyunculara yönelik olarak, dört gün süren bir oyunculuk atölyesi düzenledi.

Festival programında Baltık Dans Tiyatrosu’nun yorumladığı Shakespeare’in

ünlü Bir Yaz Gecesi Rüyası da yer aldı. Izadora Weiss’in yönettiği ve Goran

Bregovic’in imza attığı film müziklerinin kullanıldığı performans uluslararası

eleştirmenlerden tam not aldı; Dance Europe dergisinin yazarlarından

Graham Watts ise oyunu 2012/2013 döneminin en güçlü dans performansı

olarak yorumladı. Festivaldeki son Polonya esintisi Orhan Pamuk ve Marcel

Proust’un romanlarından uyarlanarak yazılan Proust – Pamuk – Bellek tiyatro-

film enstalasyonu idi. Polonya ve Türkiye halklarının ortak noktası olan Batı

ile Doğu arasında olma durumuna ve bu ikilemden kaynaklanan bellek ve

kimlik üzerine düşüncelere odaklanan bu sıra dışı performans\ Polonyalı

yapımcı Krzysztof Garbaczewski ile ünlü Türkiyeli yönetmen ve koreograf

Emre Koyuncuoğlu’nun işbirliğiyle ortaya çıktı.

Polonya tiyatrosunun son yıllardaki en iyi oyunları 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelendi. Festival, dorota masłowska’nın yazdığı ve grzegorz jarzyna tarafından yönetilen ne yaptıysak nafile oyunu ile açıldı.

Bu oyun daha önce Minsk, Berlin ve Brüksel’deki uluslararası tiyatro

festivallerinde sahnelenmişti. İstanbul’da TR Warszawa’nın sahnelediği oyun

Türkiyeli izleyicilerin beğenisini kazandı. Ayrıca, seyirciler Festival’den birkaç

gün önce, Masłowska’nın ilk tiyatro eseri olan Lehçe Konuşan İki Gariban Rumen adlı oyunun okumasını bağımsız GalataPerform tiyatrosunda dinleme

şansı buldular.

Festival açılışı sırasında TR Warszawa’nın Sanat Müdürü Grzegorz Jarzyna’ya

“Onur Ödülü” takdim edildi. Festival programındaki diğer performans ise Bram

Stoker’ın gotik romanı Drakula’dan esinlenerek TR Warszawa’nın sahnelediği

Nosferatu idi. Program kapsamında bu tiyatro tarafından sahnelenen 2007:

19. İstanbul Tiyatro Festivali’nde Polonya’dan oyunlar9 mayıs – 5 haziran 2014İKSV, İstanbul

Grzegorz Jarzyna’nın yönettiği Ne yaptıysak nafile

Krzysztof Garbaczewski ve Emre Koyuncuoğlu’nun yönettiği Proust - Pamuk - Bellek performansı

Tiyatro

Page 65: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

128 129

Grzegorz Jarzyna’nın yönettiği Nosferatu

Page 66: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

130 131

“600 adım” projesi kapsamında Polonyalı ve Türkiyeli sanatçılar, İstanbul ve varşova’yı keşfetmek üzere yola koyuldular. İzlenimleri biriktirmeyi amaçlayan bu disiplinlerarası projeye iki şehirden dans, performans, güncel sanatlar ve mimari alanlarından şu sanatçılar katıldılar: iza szostak, Karol Tymiński, Kürşat özdemir, wojtek ziemilski,zorka wollny, mustafa Kaplan ve Filiz sızanlı.

Projeyi başlatan, Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı yani iki dansçı ve

koreograftan oluşan Taldans adlı performans grubuydu. Projenin amacı, Filiz

Sızanlı’nın da belirttiği gibi “İnsan vücuduyla şehir alanı arasındaki ilişkiyi

araştırmak”tı. Bu nedenle sanatçılar, yalnız stüdyoda değil öncelikle Varşova

ve İstanbul sokaklarında çalışıyorlardı. “600 Adım”, sanatçıların tek başlarına

şehri keşfettikleri, “kör randevular”da buluştukları ve grupta tecrübelerini

paylaştıkları birkaç etapta devam etti. Sanatçıların ikili ziyaretleri

sırasında (Türkiye grubu Polonya’ya ve Polonya grubu Türkiye’ye ziyarette

bulundu) projeye katılanlar, daha önce hiç bilmedikleri yerlerin atmosferini

hissetme fırsatını elde ettiler. İşbirliği sonucunda sanatçıların seyircilerle

temasa geçmesine olanak veren enstalasyonlar ve performanslar yapıldı.

Varşova’daki performans 28 Eylül 2014 tarihinde Zachęta Sanat Galerisi’nde

İstanbul’daki ise 30 Ekim 2014 tarihinde SALT Galata’da gerçekleşti.

600 yıl 600 adımda ağustos 2013 – ekim 2014Varşova-İstanbul

Kısmen İstanbul’da gerçekleşen 600 adım adlı performans

Tiyatro

Page 67: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

132 133

orijinali Pol heyvaert ve dimitri verhulst tarafından yazılan ve gerçek olaylara dayanan belçika oyunu aalst, Polonyalı yönetmen Radosław Rychcik ve genç kuşak üç Türkiyeli oyuncu için ortak çalışma alanı oldu. aalst’ın hikâyesi, esas olarak bir “sorgulama”yı anlatmaktadır. Tanımsız bir ses (ertürk erkek) sabırla sorular sorar; cevapları ise çocuklarını katletmekle suçlanan çift cathy (bengü ergin) ve michael’ın (adıhan şentürk) vermesi beklenir.

Mahkeme kayıtlarına dayanan oyun, ayrıntılı bir şekilde çocuk katillerinin

psikolojik bir portesini çizip onları savunmaya çalışmıyor. Amacı, izleyicilerin

de sahnedeki sorgulamaya katılmasını sağlamak. Oyunu sahneleme fikri,

metnin çevirisini bizzat yapan Adıhan Şentürk’ten çıktı; bu düşüncesinin

gerçekleşmesi için iki sene beklemesi gerekti. Rychcik Türkiyeli oyuncularla

yapılan işbirliğinden şu sözlerle bahsetti: “Adıhan’ın inadı hoşuma gitti.

Demek ki metne çok önem verdi. [...] Türkiye’yi ara sıra sarsan protestoları

çok iyi hatırlıyorlar. Çalışırken bana maskeleri ve fotoğrafları bile gösterdiler.

Protestolara katılımlarını en önemli rolleri olarak sayıyorlar.” Performansın

müziği The Natural Born Chillers’dan Michał ve Piotr Lis tarafından hazırlandı.

Yükselişte olan Polonyalı grup, elektro ve rock müzik çerçevesindeki

çalışmalarıyla dünya turnelerine de çıkıyor. Grubun iki üyesi Michał ve Piotr

Lis, oyun için hazırladıkları müzikleri, performans sırasında canlı olarak çaldılar.

İstanbul’daki başarıdan sonra oyun, Ocak 2015 yılında Varşova’daki Teatr

Powszechny’da sahnelendi.

“aalst” – İKsv salon’da bir Polonya-Türkiye ortak yapımı20–21 ekim 2014 Salon İKSV, İstanbul

Soul Service DJ set w klubie Arka Oda

Tiyatro

Belçikalı çifti oynayan Bengü Ergin ve Adıhan Şentürk

Page 68: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

134 135

yanı sıra, özellikle gençler ve aileler için hazırlanan Pyza na polskich dróżkach isimli oyun da bölge halkının beğenisine sunuldu. İzleyiciler, içinde

bulunduğu kalıplardan çıkmaya çalışan insanın çabasını gösteren çeşitli

sahnelerden oluşan Pokolenia adlı sokak oyununu de izleme fırsatı buldu.

Projenin koordinatörlüğünü Şebnem Cirit ve Daniel Arbaczewski üstlendi.

hans christian andersen Tiyatrosu, Türkiye’nin güneydoğusunu üçüncü defa ziyaret ederek izleyicilerin karşısına Polonya tiyatrosunu tanıtmayı amaçlayan oyun, koreografi, sahne tasarımı ve bir dizi atölyeyle çıktı. “Tiyatro – dans – Resim” projesi kapsamındaki etkinlikler genç, çocuk, öğrenci ve öğretmenler kadar performans sanatçılarının da katılımına uygun olarak tasarlandı. 

Andersen Tiyatrosu daha önce de Türkiye’de iki kez Ankara (2009, 2012),

Mardin (2010), Ordu (2010) ve Gaziantep’te (2013) olmak üzere dört tiyatro

festivaline dört farklı performansla katılmıştı. Türkiye ile yapılan işbirliği

sonucunda Tiyatro, sadece festivallere katılmakla kalmayıp Mardin’deki

atölye serisini de düzenledi. Böylece izleyiciler, tiyatro, multimedia, dans,

kostüm tasarımı ve kukla yapımı gibi çeşitli atölyeler arasından dilediklerine

katılma fırsatı buldu. Mardin sokaklarında düzenlenen atölye ve gösterilerin

“Tiyatro – dans – Resim ”: andersen Tiyatrosu Türkiye’nin doğusunda21 – 27 ekim 2014 Mardin

Genç sanatçılar ve öğrenciler için kukla tasarımı ve yapımı atölyesi

Tiyatro

Çocuklar için tiyatro atölyesi

Polonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 600. yıldönümü, lublin hans christian Tiyatrosu’nun mardin ve bütün Türkiye’de sanat eğitim alanında bütün yaptıklarının parlak başarısıydı.

– Arkadiusz Klucznik, Lublin H.Ch. Andersen Tiyatrosu

Page 69: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

136 137

Pokolenia adlı sokak performasından bir sahne

Page 70: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

138 139

studnia o. grubundan Polonyalı ve Türkiyeli sanatçılar, Türkiye’nin üç şehrinde, ankara, bursa ve İstanbul’da lehçe ve Türkçe performanslarıyla seyircileri kendilerine hayran bıraktı.

hikâyeci ve gezginler Türkiye’nin üç şehrinde 21-26 ekim 2014Ankara – Bursa – İstanbul

Tiyatro Hikâye Pazarı adlı performansla sanatçılar, çeşitli nedenlerle kendilerini

Türkiye’de bulmuş Polonyalı tarihî şahısların hikâyelerini anlattılar. Bu,

Türkiyeli seyircilere kaç tane Polonyalı göçmenin yolunun Türkiye’den

geçtiğini –aralarında Polonya’nın millî şairi Adam Mickiewicz de olmak

üzere– ve bu ülkede önemli rol oynadıklarını hatırlatmak için muhteşem bir

fırsattı! Ayrıca performansın bir diğer konusu, Türkiye’yi kendi evleri olarak

seçen Polonyalıların hikâyeleriydi. Hikâyeci ve Gezginler küçük seyircileri de

unutmayıp onlara Andersen’in Uçak Sandık eserinin yorumu olan interaktif

bir hikâye anlatımı performansı da sundular. Hikâye anlatıcıları arasında

Agnieszka Ayşen Kaim, Małgorzata Litwinowicz, Albert Kwiatkowski, Koray

Erkök, Haluk Yüce ve Marina Yüce yer aldı. Performansın müziklerini Marta

Maślanka, yönetmenliğini ise Edward Wojtaszek yaptı.

Ayrıca bu proje kapsamında 27-28 Eylül 2014 tarihlerinde Ankara Somut

Olmayan Kültürel Miras Müzesi’ndeki ortak konserde Polonyalı Ozanlar

ile Türkiyeli Ozanlar buluştu. Peş peşe iki akşam gerçekleştirilen bu müzik

ziyafetine Polonya’dan Jacek Hałas, Agata Harz, Alicja Hałas, Remigiusz Hanaj

ve Türkiye’den Mustafa Aydın ve Erol Şahiner ülkelerine özgü geleneksel

müzik performanslarıyla katıldılar.

Studnia O. grubunda anlatıcı olan Agnieszka Kaim

Page 71: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

140 141

Polonya - Kielce’den bir Kukla Tiyatrosu olan Kubuś ve Türkiye’den cengiz özek gölge Tiyatrosu’nun ortak projesi sonucunda bruno schulz’un Tarçın dükkânları metnini temel alan performans doğdu.

Oyun, dünyadaki en önemli ve en prestijli kukla festivallerinden 17.

Uluslararası Kukla Tiyatrosu Festivali kapsamında İstanbul’da prömiyerini

yaptı. Performans, geleneksel gölge tiyatrosu Karagöz formatında izleyicilerle

buluştu. Projede dünyaca ünlü kukla ve canlandırma sanatçısı Cengiz

Özek’in yanı sıra, aralarında Polonya’dan Robert Drobniuch ve besteci Karol

Nepelski’nin yer aldığı yetenekli genç nesil sanatçılar da bulundu.

Proje, farklı kültürel geçmiş, deneyim ve metotlara sahip, farklı estetik

öğelerle çalışan sanatçıları bir araya getirmeyi amaçlıyordu. Bunun

yanı sıra, sanatçılarla söyleşiler ve çeşitli kültürel eğitim atölyeleri de

gerçekleştirildi.

Polonya ve Türkiye gölge Tiyatrosundan, “Tarçın dükkânları” 23 – 26 ekim 2014 Maya Cüneyt Türel Sahnesi, İstanbul

17. İstanbul Uluslararası Kukla Tiyatrosu Festivali kapsamında gerçekleşen Tarçın Dükkanları gölge tiyatrosu performansı

17. İstanbul Uluslararası Kukla Tiyatrosu Festivali kapsamında gerçekleşen Tarçın Dükkanları gölge tiyatrosu performansı

Tiyatro

Page 72: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

142 143

Carmen Funebre oyunu Bosna savaşı ve diğer etnik çatışmaların yanı sıra tüm

dünyada patlak veren milliyetçilik ve hoşgörüsüzlükten etkilenerek yazıldı.

Teatr Biuro Podróży üyeleri Carmen Funebre’nin hazırlık aşamasında, eski

Yugoslavyalı mültecilerle görüştü.

Teatr Biuro Podróży oyuncuları 12 ve 13 Aralık’ta, Dramatik Sanatlar Eğitim

ve Araştırma Derneği ve Mardin festival ekibi işbirliğiyle, gençlere yönelik

atölyeler de düzenledi.

Teatr Biuro Podróży 1988 yılında Polonya’nın Poznań şehrinde, yönetmen

Paweł Szkotak tarafından kuruldu. Ekip, amaçlarının yeni ifade kalıpları

yaratmak, tiyatro sanatında olasılıkları genişletmek üzere keşfe çıkmak

olduğunu söylüyor. Bir sokak tiyatrosu klasiği olan olağanüstü Carmen Funebre dünyada birçok ülkede sahnelendi ve eleştirmenlerden olumlu

yorumlar aldı. Fakat Türkiyeli seyircilerin ilgisi festivali düzenleyenleri bile

hayran bıraktı. Tiyatro’nun en eski oyuncularından Jarosław Siejkowski

yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Şehirlerden birisinde oyun seyircilerin

duygularıyla öylesine bütünleşti ki tiyatronun sınırlarının ötesine geçtiğimizi

hissettik! İlerleyen sahnelerde binlerce seyircinin, güncelliğini koruyan oyuna

katılımını hissetmemek mümkün değildi.”

Polonya’nın en önemli alternatif tiyatrolarından Teatr biuro Podróży (Travel bureau Theatre/seyahat bürosu Tiyatrosu), carmen Funebre’nin açık hava performansıyla, 5. Uluslararası mardin gençlik ve Çocuk Tiyatrosu Festivali’ne katıldı. Performans, mardin, Kızıltepe ve midyat’ta seyirci karşısına çıktı.

biuro Podróży Tiyatrosu doğu anadolu’da 9–13 aralık 2014 Mardin – Kızıltepe – Midyat

Tiyatro

Carmen Funebre performansı sırasında izleyiciler

„w jednej z miejscowości spektakl tak bardzo scalił się z odczuciami widowni, że poczuliśmy zupełnie niezwykłe przekroczenie granicy teatru. spektakl ze sceny na scenę - interpretowanych bardzo współcześnie - przez kilkutysięczną publikę zamieniał się pewien rodzaj poruszającego współuczestnictwa”

– Jarosław Siejkowski, Teatr Biuro Podróży

aszylar
Sticky Note
to be translated
Page 73: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

144 145

Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü olan 2014 yılı insanoğlu tarihinde çok önemli bir seneydi ve bu münasebetle birçok anma töreni düzenlenmiştir. Aynı sene, birçok kültürel ve sanat etkinlileriyle kutlanan Polonya – Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümüydü. Resmi bir kutlama olsa da toplum, bu kültürel buluşmanın anlamının farkındaydı.

Kuad Galeri’de gerçekleştirdiğimiz serginin tanıtım metninde bahsettiğim gibi Polonya-Türkiye temaslarının altı yüz sene içinde 20. yüzyılda ilişkileri sorgulamamız lazım çünkü insan ve kültür ilişkileri ve iletişim eksikliği söz konusudur. 2014 yılı boyunca düzenlenen Sabancı Müzesi, Pera Müzesi, Kuad Galeri ve Depo’da yer alan tarihi ve çağdaş sanat sergilerde ve düzenlenen atölyeler ve konferanslarda bu temas eksikliği üzerine düşünme ve tartışma fırsatımız oldu.

görsel sanatlar

Page 74: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

146 147

İstanbul kalbinde Polonya köyü olan Adampol-Polonezköy bulunmasına rağmen İkinci Dünya Savaşının sonucunda gelen Soğuk Savaşı döneminde Türkiye ve Polonya iki ayrı ideolojik kampta bulun aralarındaki ilişkiler Berlin Duvarı’nın çöküşüne kadar hareketsiz hale gelmişti. Hem resmi diplomatik ilişkilerde hem de ekonomik işbirliği ve kültürel iletişim alanlarında yavaş ilerleyen transformasyon yüzünden 1989 yılından sonar bile ikili ilişkilerde beklenen yaklaşma olmamıştı. Fakat, burada çağdaş sanatta iki çelişkili olaydan bahsetmek lazım. 1990 yılında Polonyadan bir sanatçı grubu, Kültür Bakanlığı tarafından Ankara’da düzenlenen 3. Avrupa – Asya Bienali’ne katıldı. O zamanki asker hükümetinin başbakanı (ve kendisini bir ressam olarak tanımlayan) Kenan Evren, sergilenecek resimlerden birini sansürledi. Sanatçıların sert protestosuna rağmen asker diktatörlüğünün döneminde Polonya Büyükelçiliği, resmi kaldırmak zorunda kaldı. İyi ki diğer olay sanatçıların ikili iletişimine yol açtı. 1991 yılında Krakov’da gerçekleşen ve Türkiyeli çağdaş sanatçıların eski Sovyet dünyanın sanatçılarıyla ilk önemli buluşması olan “Bilinmeyen Avrupa”, 20. yüzyılın ilk “mülti kültürel” sergilerinden biriydi. Serginin adı, küresel iletişimin çağında kültürel ve sanat bilgisinin eksikliğine işaret etti. Ayrıca, sergi sırasında kültür ve sanat üretiminde işbirliği için yeni bir vizyon oluşturmak için “bilinmeyen”in sanat sahalarına meydan okundu. Eksik olan ülkeleri Avrupa’nın çağdaş sanatının sahnesine davet etmeyi hedefleyen ve Anda Rottenberg’in küratörlüğünde düzenlenen bu sergi eski Sovyet blokundan ve Batı Avrupa’dan 45 sanatçıya evsahipliğini yaptı. Bu sergi, “merkez” ve “periferi” arasındaki boşluğunu yok etmenin başlangıcı olup sanatı Batı’nın kurumlarına özel kılan modern modellerin sonunun işaretiydi. Sanata yeni yaklaşımların temsilcileri, küreselleşmenin mikro çevreleri olan “yerel kültürleri” savunuyorlardı. 1990 yılından sonra AB’nin içinde ve dışındaki sanat sahnelerinin arasındaki ikili ilişkilerin gelişme süreci, özellikle AB fonlarını kullanarak sanatçılar ve kurumlar tarafından Doğu Acrupa, Güney Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Güney Kafkasya’da düzenlenen sempozyum, atölye ve sergiler, yeni iletişim ve kültür farklıklarımızın yeniden değerlendirmenin yeni yöntemlerine ihtiyacımız olduğunu yansıtıyordu.

1990 yılından sonra küresel kültür endüstrisi yatırım hareketi, yaratıcı bireyler ve devlet ve özel kurumlar arasındaki disiplinerlerarası buluşmalara yol açmışsa da Türkiye’nin resmi kültür siyaseti, yeni kuşakların hevesli hedeflere ayak uydurmak üzere amaçlarını ve içeriğini güncellemekte başarılı olamadı. Çağdaş sanat ve kültür alanlarındaki işbirlikleri ve iletişim yalnız bireysel düzeyde gerçekleşiyorlardı. Aslında 2014 yılında düzenlenen kültür ve sanat etkinlikleri Türkiye ve Polonya’dan sanatçıların, küratörlerin ve sanat eleştirmenlerinin ilk ciddi buluşmasıydı.

Nisan ile Haziran ayları arasınfa Kuad Galeri’de düzenlenen Kopuşlar ve Kavuşmalar adlı sergisini hazırlayan Kuad Galeri ve OKIS sözü geçen gerçeklerin ve eksiklerin farkındaydılar. Proje, Polonya Kültür ve Milli Miras Bakanlığı, Alt Silezya voivodalığı ve başka kurumların desteği olmadan gerçekleşmezdi. Sergi kapsamında 32 sanatçının çalışma, resim, fotoğraf, video, enstalasyon ve objeleri gösterildi. Projeye katılan sanatçılar: Gülçin Aksoy, Anna Baumgart, Kuba Bąkowski, Piotr Bosacki, Karolina Breguła, Wojtek Doroszuk, Monika Drożyńska, Nezaket Ekici, Angelika Fojtuch, Karolina Freino, Patrycja German, Koray Kantarcıoğlu, Piotr Kmita, Katarzyna Krakowiak, Sıtkı Kösemen, Tomasz Kulka, Robert Maciejuk, Anna Molska, Ardan Özmenoğlu, Ferhat Özgür, Tomasz Partyka, Agnieszka Polska, Çağrı Saray, Wilhelm Sasnal, Sümer Sayın, Janek Simon, Piotr Skiba, Konrad Smoleński, Tunca Subaşı, Antek Wajda, Uygur Yılmaz, Krew z Kontaktu (KZK).

Sergi, ikili ilişkileri canlandırmak için üst düzey mecazi platform yaratmakla yetinmeyip ilerdeki işbirliği ve iletişim için yol açtı. Özellikle sergisi sırasında düzenlenen Yaratıcı Özgürlük ve Demokrasi Üzerine Sanatsal bir tartışma izleyicinin entelektüel ve sosyo-politik anlayışı üzerine durmak için fırsat oldu. Tartışmanın katılımcıları: Fırat Arapoğlu, Max Cegielski, Justyna Chmielewska, Agata Pyzik, Joanna Warsza (Moderatör: Beral Madra) idi. Etkinlik çok doğru bir zamanda düzenlendi ve demokrasi döneminde yaratıcı özgürlük konusu hakkında ciddi bir tartışmaya yol açtı. Türkiye’nin şimdiki sosyo-politik havasını ve bölgede devam eden savaş gerçekleri aklımızda tutarsak bu tartışma konuya çok yönden ışık tuttu. Serginin adı, Kopuşlar ve Kavuşmalar yalnız Türkiye ve Polonya’nın çeşitli dönemlerden geçen ilişkilere değil günümüz sanatının karakterine işaret

Page 75: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

148 149

ediyordu. Polonya ve Türkiye’deki sanat sahnelerini karşılaştırarak ortak tecrübelerimizi keşfetmeyi ve yaratıcı iletişim ve işbirliği için tutarlı hikaye yazmayı başardık. Sergi, kapsamlı katalogla belgelendi.

İki tarihi sergi: Sakip Sabancı Müzesi’ndeki “Uzak Komşu Yakın Anılar: Polonya-Türkiye İlişkilerinin 600 Yılı” ve Pera Müzesi’ndeki “Polonya Sanatında Oryantalizm” İstanbul’un sanat sahnesinde 2014 yılının en önemli etkinliklerindendi. Ziyaretçiler, ilgi ve hayranlıkla Polonya’dan 34 kurumdan gelen 304 eseri gezdiler. Sergiden Polonya’nın birçok devlet müzesi, Prensler Czartoryski Vakfı, kiliseler, manastır, kütüphane ve özel koleksiyonlarından bir araya getiren eserler, Polonya’daki müzeciliğin mükemelliyetinin ve uzmanlığının göstergesiydi. Serginin açılışında düzenlenen “Uzak Komşu Yakın Anılar” konferansta her iki ülkeden önde gelen akademisyenler, tarih boyunca yakın ilişkilerimizden ve 20 yüzyılda bu ilişklerde gereksiz kopuşmadan bahsettiler.

Pera Müzesi’ndeki “Polonya Sanatında Oryantalizm” adlı sergide Polonya’nın birçok milli müze, İstanbul Askeri Müzesi ve Suna ve Kıraç Vakfı’ndan gelen ve 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar devam eden oryantalizm etkisi altında kalan resim, çizim, baskı ve kumaşlar gösterildi.

Küratör ve sanat eleştirmeni olarak bu değerli projenin bir parçası olmaktan gurur duymanın yanı sıra Kuad Galeri’de gerçekleştiğimiz serginin sanatçılar ve sanat eleştimenlerinin arasındaki yeni işbirliklere yol açtığına seviniyorum. Ayrıca Adam Mickiewicz Enstitüsü araştırma gezisine davet edildiğimde Polonya’nın çağdaş sanat altyapısı hakkında bilgilerimi göncellemeye önemli fırsatım oldu.

BERAL MADRA küratör ve sanat eleştirmeni

Koncert Bokka w klubie Nublu w Stambule

Page 76: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

150 151

Burun şeklindeki heykel Arap alfabesindeki “kaf” harfini anımsatıyordu. Büyük

boyutlu enstalasyon, Türk kültürünün en önemli örneklerinden Kutadgu Bilig eserinden günümüz Türkçesinde kısa bölümler seslendiren bir mobilya/

makine olarak dikkat çekti. Metin aynı zamanda Uygurca okunuyordu.

İstanbul Modern’de gerçekleşen “Komşular - Türkiye ve Çevresinden Güncel

Anlatılar”, Türkiye ve çevresindeki güncel sanat pratikleri üzerine yapılan

araştırmayla ortaya çıkmış bir sergiydi. Türkiye ve komşu ülkelerdeki güncel

sanat çalışmalarından tematik bir seçki niteliğindeki proje, sosyokültürel

bağlamların sanat üzerindeki etkilerini ele alarak bölgenin görsel kültürüne

dair ortak yaklaşımları ve güncel dinamikleri araştırdı. Serginin anateması

hikâye ve seyahatti ve onlara eşlik eden hareketlilik, göç, göçebelik, iç

seyahatler, dil ve kültürün sözlü aktarımı gibi olgulardı.

Polonyalı-İranlı Slavs and Tatars ikilisi Alfabe Ötesi Dalga (The Transliterative

Tease) başlıklı performatif sunumu da gerçekleştirdi. Sunumda fonetik,

semantik ve tanrıbilim perspektifinden “transliterasyon”, direniş stratejisi ve

kimlik siyasetleri, sömürgecilik ve din reformu üzerine bir araştırma yöntemi

olarak incelendi. Sergi kapsamında Anda Rottenberg ve Fulya Erdemci’nin

katılımıyla çağdaş sanat üzerine bir tartışma gerçekleşti.

Sergi o kadar ilgi gördü ki ziyaretçilerin talebiyle bir ay uzatıldı ve toplam 262

bin kişi tarafından ziyaret edildi.

İstanbul modern’de gerçekleştirilen “Komşular – Türkiye ve Çevresinden güncel anlatılar” başlıklı karma serginin konuklarından birisi burun bükücü (The nose Twister) adlı eserle Polonyalı-İranlı bir ikili tarafından kurulan sanat kolektifi slavs and Tatars idi.

Slavs and Tatars kolektifinin çalışması 2014 yılı boyunca Türkiye’de

gerçekleşecek Polonya etkinliklerinin habercisiydi. İki yıl önce kurulan ve

kendilerini “günlük hayatın arkeologları” olarak tanımlayan Slavs and Tatars,

Avrasya üzerine yaptıkları tarihî, kültürel ve politik araştırmalarla ve bu

araştırmalar doğrultusunda sundukları sanat çalışmalarıyla öne çıkan bir

sanat topluluğu. Berlin Duvarı’ndan Çin Seddi’ne dek uzanan alan üzerinde

çalışıyorlar. İstanbul’da sundukları Burun Bükücü (The Nose Twister) adlı

heykel de bu konulara odaklıydı.

slavs and Tatars İstanbul modern’de 9 ocak – 8 haziran 2014 İstanbul Modern, İstanbul

Görsel Sanatlar

İstanbul Modern “Komşular - Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar” kapsamında sahnelenen Slavs and Tatars’ın hazırladığı Burun Bükücü adlı eser

anlatımlar, bu sergiye yalnız kelimeler ve sözcükler aracılığıyla değil bu bölgenin toplumsal hayatının temel parçası olan performans şeklinde de dahil edildi. Umarım bu serginin hazırlanışı sırasında küratörlerin rastladıkları hikayeler bu coğrafyanın çeşitli görsel kültürünü etkileyecektir.

– Celenk Bafra,Komşular - Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar

Page 77: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

152 153

İstanbul Modern’de Komşular adlı serginin açılışı

Page 78: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

154 155

Türkiye’deki Polonya yılı resmi olarak her ili ülkenin cumhurbaşkanılarının katıldıkları “Uzak komşu – yakın anılar. Polonya-Türkiye ilişkilerinin 600 yılı” adlı serginin açılışıyla başladı.

Sergi, asırlarca uzun ilişkileri diplomatik, askeri, ticari, kültürel ve insanlararası

düzeyde gösterdi. Orijinal belgeler,baskılar, el yazıları ve portreler, asillerin

kıyafetleri, zırhlar ve çadırlar gibi eserleri kullanarak sergi, iki ülkeyi bir araya

getiren en önemli tarihi olaylar hatırlattı: zengin siyasi ve ticari ilişkilere sahip

Jagiellon dönemi, 17. yüzyıldaki savaş dönemi ve Karloviçe Antlaşması (1699)

imzalandıktan sonra Polonyalı mültecilerin Osmanlıda aktif oldukları 19. yüzyıl

boyunca devam eden dostane ilişkiler.

Nazan Ölçer’in dediği gibi: “Polonya ile Osmanlı ilişkilerinde 15. yüzyıldan itibaren süregelen ve 17. ve 18. yüzyıllarda doruk noktasına varan ticari ve

Uzak komşu – yakın anılar. Polonya – Türkiye ilişkilerinin 600 yılı.7 mart – 15 haziran 2015Sakip Sabancı Müzesi, İstanbul

Görsel Sanatlar

Uzak komşu - yakın anılar: Polonya-Türkiye İlişkilerinin 600 Yılı sergisinin bir fragmanı

kültürel ilişkiler, her iki ülkeye büyük sanatsal değerler katmış; özellikle Polonya’daki elit kesimin beğeni, giyim ve yaşam biçimini etkilemiştir. 600 yıllık bir “ilişki” sadece Polonya’dan ödünç alınan eserlerle yansıtılamayacağı için, oradan gelecek her objenin dönemsel Osmanlı “muhatabını” da bulmak zorunda idik.”  Sergi, mükemmel Polonyalı oryantalist ve Varşova Milli Müzesi

Oryantal Sanat Koleksiyonlarının küratörü olan Profesör Tadeusz Majda

küratörlüğünde hazırlandı. 348 eser, devlet müzeleri, Czartoryski Prensler

Vakfı, kiliseler, manastırlar, kütüphaneler ve özel koleksiyonlar gibi Polonya’dan

toplam 34 kurumdan geldi. Türkiye tarafınca eserler, Topkapı Sarayı Müzesi,

Türk İslam Eserleri Müzesi ve Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonlarından

geldi. Sergi, iki günlük Polonya-Türkiye ilişkileri hakkında konferansla açıldı.

Sergi açılışı akşamı Jacek Kochan Trio’nun konseri yer aldı. Çaldıkları parçalar

arasında Lutosławski’nin besteleri bulundu.

Sergi sırasında müzenin binasında bulunan MUZADECHANGA restoranı

Polonya mutfağından esinlenerek özel bir menü hazırladı. Restoranın şefleri

Tariç Bayazit ve Savaş Ertunç, 2013 yılında Polonya ziyaretleri sırasında

Polonya mutfağını tanımaya fırsatı elde etmişlerdi.

Polonya yılı, Türkiye toplumunda uzun süre boyunca iz bırakacak etkinliklerle doluydu. Polonya kültürünün bu kadar çok çeşitlilikte ve yalnız İstanbul ve ankara’da değil başka şehirlerde de gösterilmesi çok önemliydi. Polonya ile ilgilenenler olduysa mutlaka Polonya yılı’nın etkisi altında kalarak kültürümüze ilgi duymaya başlamışlardır.

– Tadeusz Majda“Uzak komşu – yakın anılar. Polonya-Türkiye

ilişkilerinin 600 yılı” sergisinin küratörü  

Page 79: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

156 157

Polonya Kültür ve Milli Miras Bakanı Bogdan Zdrojewski katılımında Uzak komşu - yakın anılar: Polonya-Türkiye İlişkilerinin 600 Yılı sergisinin açılışı

Page 80: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

158 159

Ankara’daki Polonya Afişleri Haftası’ndan önce Nisan ayında İstanbul’daki

SALT Beyoğlu’nda Grafist 18 - 18. İstanbul Grafik Tasarım Günleri kapsamında

Henryk Tomaszewski’nin çalışmaları gösterildi. Sergide Tomaszewski’nin

proje koordinatörü Krzysztof Dydo tarafından seçilen 50 afişi yer aldı.

Diğer sergide Tomaszewski’nin dünyanın çeşitli yerlerindeki öğrencilerinin

çalışmaları yer aldı. Sanatçılar arasında Alain Le Quernec, Pierre Bernard ve

Karel Misek gibi isimler de vardı. Kraków Afiş Galerisi ve Sanatın Bahçeleri

Derneği’nin katılımıyla Polonya afiş sanatına odaklanan sergiler, atölyeler ve

konuşmalar düzenlendi. Krzysztof Dydo’nun sözleri etkinliklerin özeti gibiydi:

“Sergiler ve atölyelerin hazırlıkları sırasında Türkiye’deki partnerlerimiz bize

her zaman yardımcı olup bizi çok içten ağırladılar. Bu tarihi yıldönümünde iki

ülke arasındaki kültürel ve turistik ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığına eminim.

Türkiyeli partnerlerimizi Kraków’da ağırladığım zaman bunu hissettim.”

Polonya afiş sanatı ankara’daki iki serginin konusu oldu: Türkiye’nin prestijli eğitim kurumu bilkent üniversitesi’nin kampüsünde ve modern sanat galerisi cermodern’de. Polonya afişleri senenin ilk yarısında İstanbul’da grafist 18 – 18. İstanbul grafik Tasarım günleri kapsamında sergilendi.

Sonbaharda CerModern’in ana salonunda Krzysztof Dydo’nun koleksiyonundan

70 afiş sergilendi. Sergide son yılların en önemli Polonyalı afiş sanatçılarının

çalışmaları yer aldı. Yan salonda Tomasz Bogusławski’nin çalışmaları

gösterildi. Bogusławski’nin üslubunun özelliği, fotoğrafları ve günlük

hayata özgü eşyaları bir araya getirmesi. Etkinliğin organizatörü olan Ekin

Kılıç, bu çalışmaların özel tarzından esinlenerek, Bogusławski’nin afişlerinin

animasyonları üzerine bir atölye düzenledi.

Aynı zamanda Bilkent Üniversitesi kampüsünde öğrencilere yönelik atölyeler,

konuşmalar, Polonya çağdaş afişlerinin sergileri ve aralarında Kaja Renkas,

Michał Jandura ve Roman Kalarus bulunan Polonyalı sanatçılarla söyleşiler

düzenlendi.

Polonya afiş sanatı Türkiye’de 14 nisan – 18 mayıs 2014, SALT Beyoğlu, İstanbul20–26 ekim 2014, Bilkent Üniversitesi & CerModern, Ankara

Görsel Sanatlar

bütün sergiler ve atölyeler hazırlıkları sırasında Türkiye’deki partnerlerimizle işbirliği yapmaktan büyük zevk aldık. eminim bu tarihi sene sayesinde kültür ve turistik ikili ilişkilerimizde yeni bir sayfa açılmıştır. Partnerlerimizi Krakov’da gittikçe daha sıkça ağırlarken bunu hissetmeye başladım.

– Krzysztof Dydo, Krakov Afiş Galerisi’nin müdürü,

grafik sergiler ve atölyelerin koordinatörü

Lech Majewski ile atölye

Page 81: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

160 161

İstanbul SALT Beyoğlu’nda Grafist 18. festivali kapsamında Henryk Tomaszewski eserlerinin sergisinin açılışı

Page 82: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

162 163

Polonya ve osmanlı devleti arasındaki ticari ilişkiler asırlarca devam etti. İstanbul’un fethinden önce osmanlı başkenti olan bursa’dan Polonya topraklarına en değerli kumaşlar getirilmekteydi. bursa, avrupa’nın en eski ve en büyük ipek üretim merkezlerinden biri olma şöhretini günümüze dek korumuştur. varşova güzel sanatlar akademisi de öğrencilerinin ve profesörlerinin tasarım, moda ve kumaş koruma-restorasyon alanlarındaki başarılarını sergilemek için bursa’yı seçti.

Sergi sırasında Varşova Güzel Sanatlar Akademisi Tarihi Kumaşlar

Konservasyon ve Restorasyon Fakültesi’nde hazırlanan çalışmaların

görsellerini ve aynı okulun Moda Tasarım Bölümü öğrencilerinin çalışmalarını

görmek mümkündü.

Polonyalı ve Türkiyeli sanatçıların işbirliğini güçlendirmek için sergiden

önce Bursa’da bir dizi atölye düzenlendi. Polonyalı öğrenciler, geleneksel

Türk dokuma teknikleri ve günümüz tekstil endüstrisiyle tanışma fırsatı

buldular. Fotoğraf atölyeleri sonucunda Türk geleneksel kıyafetlerini yeniden

değerlendiren ve ülkenin renklerinden ilham alan onlarca kumaş tasarımından

oluşan yedi adet modern kıyafet içeren bir koleksiyon ortaya çıktı. Hepsi

serginin Türkiye ayağında gösterilip aralarından en iyileri Varşova Güzel

Sanatlar Akademisi’ndeki Moda Tasarım Bölümü’nde sergilendi.

Ayrıca kumaş koruma alanında dünya çapında ün kazanmış Polonyalı

uzmanların başarıları da sergide yer aldı. Profesör Helena Hryszko tarafından

hazırlanan bu bölüm, Ekim 2014’te Güzel Sanatlar Akademisi’nin Wybrzeze

Kosciuszkowskie’deki yeni binasının açılış töreninde de sergilendi.

Polonya tekstilindeki Polonya etkileri – varşova güzel sanatlar akademisi’nden kumaşlar bursa’da10 – 25 mayıs 2014 Türkiye etkileri

Görsel Sanatlar

Merinos Tekstil Sanayi Müzesi’nde atölye

Projenin katılımcılarının gelecekte işbirliği yapmak istedikleri Türkiyeli sanatçılar arasında her şeyden önce kumaşlar süslemenin ustalarıdır. Poloya’da bilinmeyen bilgiye ve yeteneklere sahip oldukları için avrupa’da unutulmuş antik ve ortaçağ tekniklerini keşfetmek için bize ipucu verebilirler.

–Dorka Budacz, Türkiye etkileri projenin koordinatörü

Page 83: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

164 165

varşova’da bulunan modern sanat müzesi ve salT’ın işbirliğiyle, łukasz Ronduda küratörlüğünde organ-ize edilen “Köklere dönüş”, sanatsal çalışmalarında kırsalı inceleyen sanatçıların çalışmalarını, anadolu kırsal kültürünün göbeğindeki bir büyükşehirde, yani başkent ankara’da bir araya getirdi.

SALT’ta Program ve Araştırmalar Müdür Yardımcısı olan November Paynter’ın

sözleriye: “Bu serginin Ankara’da yapılması bize oldukça anlamlı göründü,

çünkü Ankara, iş bulabilmek için kırsal tarım alanından şehre taşınan

insanlar nedeniyle, hızlı nüfus artışı yaşamış bir şehir.” Sanayi Devriminin yan

etkilerinden biri olarak insanlar kafileler halinde köyden şehre göç etmeye

başladılar. Aynı zamanda birçok kişi de sanat eğitimi almak ve çağdaş

sanatın bir parçası olmak için büyük şehirlere taşındı. Ancak son yıllarda,

tıpkı Türkiye’deki kıyı şehirlerinin aldığı göçün bir benzeri olarak, özellikle

Polonya gibi Avrupa ülkelerinde, kısmen de olsa tam tersi istikamette bir

eğilim görmek mümkün: Sanatçılar şehirlere özgü yaşam tarzını reddederek

büyüdükleri köy ve kasabalara dönüyorlar. “Köklere Dönüş” sergisine katılan

sanatçılar, sıkça vurgulanan köy yaşamının idealize edilmiş tablosunu

reddedip, köylerin modernleşme kaynaklı sorunlarına odaklanıyorlar. Serginin

küratörü Łukasz Ronduda’ya göre bu kapsamda “Sanatçılar toprağa, doğaya,

topluma ve mevsimlerin doğal ritmine olan bağlılıklarını vurguluyor. Bu

anlamda, çalışmaları ‘yeni ulusal sanat’ adı verilen bir alternatif oluşturuyor.” 

“Köklere Dönüş” sergisinde, sanatsal çalışmalarında kırsalı inceleyen Fatma

Bucak, Honorata Martin, Michał Łagowski, Krzysztof Maniak, RUTA, Daniel

Rycharski, Slavs&Tatars ve diğer önemli sanatçıların çalışmaları yer aldı.

.

“Köklere dönüş” ankara’da 11 eylül – 1 Kasım 2014SALT Ulus, Ankara

Slavs and Tatars kolektifinin Ana Diller ve Baba Boğazlar enstalasyonu

Görsel Sanatlar

Wystawa Into the country

Page 84: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

166 167

Köklere Dönüş sergisi

Köy, insanın hayatında önemli anlarını kutladığı için bu anlar çok daha intensif, tek boyutlu, vahşi ve hatta kaba oluyorlar; eserlerimin tekniği böyledir. bence görsel sanatlar sanatçısı olmak kesintisiz seçim yapmaktan ibarettir. Köy, geleneğe çok sıkı bir şekilde bağlı olduğu için seçimsizliği kendine özgü estetiğine dönüşüyor. bu estetikten bağlantıyı kesince insan opresif karakterini özlemeye başlıyor.

– Michał Łagowski, Köklere dönüş sergisine katılan sanatçı

Page 85: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

168 169

“biz avrupalıyız ama belki de Kelimenin Tam anlamıyla değil” cümlesi, Polonyalı ve Türkiyeli sanatçıların işbirliğiyle ortaya çıkan “normallik oksimoronu” sergisinin sloganıydı.

İlk olarak Białystok’taki Galeria Arsenał ve ardından İstanbul’daki Depo’da

açılan sergi, Orta ve Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinin şimdiki toplumsal,

siyasi ve ekonomik durumu hakkında ortaya konulan bir yorumdu. Proje

Bulgar tarihçi Alexander Kiossev’in eski Sovyet Bloku’ndaki ülkelerde kimlik

oluşumu sürecini tasvir ettiği Notes on Self-Colonising Cultures / Öz-Sömürgeci Kültürler Üzerine Notlar çalışmasından ilham alınarak düzenlendi. 

Yazar bu ülkeleri “öz-sömürgeci kültürler” olarak adlandırıyor ve bu ülkelerin

otonomi problemine dikkat çekmeye çalışıyor. Söz konusu ülkeler geçmişteki rejim

ile aralarına sünger çekmek ve bu “sömürgecilik” ile Avrupa faktörünü vurgulamak

için kendilerini zorluyor. Kiossev’e göre komünizm sonrası bu ülkelerin halkları,

Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini ve Balkanları “sınır” olarak kabul etmek zorunda

hissediyor. Polonyalı ve Türkiyeli sanatçılar da çalışmalarında Batı ve Doğu

arasındaki “normalliği” değerlendiler. Değindikleri konular arasında stereotipik

dindarlık, milliyetçilik ve yapay vatanseverlik, etnik ve dini azınlıklara karşı önyargı

ve yeni ekonomik sisteme geçişe özgü tüketim gibi güncel sorunlar yer aldı. Sergiye

katılan sanatçılar arasında Can Altay, Fatma Bucak, Hera Büyüktaşcıyan, Hubert

Czerepok, Oskar Dawicki, Anna Konik, Franciszek Orłowski, Jadwiga Sawicka, Ali

Taptık, Marek Wasilewski ve Piotr Wysocki yer aldı.

normallik oksimoronu17 ekim – 30 Kasım 2014 DEPO, İstanbul

Görsel Sanatlar

İstanbul’daki DEPO galerisinde Normallik Oksimoronu adlı serginin açılışı

dePo’nun ziyaretçileri alanımızın parçası olan, konuda uzmanlaşan, panele aktif olarak katılan, sanata ilgi duyan insanlardır. büyük kısmında sanatçılar, sanat eleştirmanleri ve küratörlerdir. yıllardır İstanbul’a bienal için geliyorum ve her seferinde birçok ilham verici buluşmalar ve konuşmalarla karşı karşıyayım.

– Monika Szewczyk, Białystok Arsenal Galerisi’nin müdürü,

Normallik Oksimoronu sergisinin küratörü

Page 86: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

170 171

Adam Mickiewicz Göçer Üniversitesi adlı proje için Mikołaj Długosz’un tasarladığı ADAM neonu

Page 87: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

172 173

ekim ve Kasım aylarında max cegielski ve justyna chmielewska’nın küratörlüğünde gerçekleşen Polonya-Türkiye “mickiewicz göçer üniversitesi” ortak projesi, İstanbul adam mickiewicz müzesi’ni birkaç haftalığına disiplinlerarası bir sanat laboratuvarına dönüştürdü.

Tarlabaşı bölgesi, İstanbul’un kalbi olan Taksim Meydanı ve gece gündüz

hayat dolu İstiklal Caddesi’nden yürüyerek sadece 10 dakikalık mesafede

bulunuyor. Tarlabaşı’nda yer alan ve Polonyalı şairin adını taşıyan müze,

çeşitli sunumlar ve çağdaş sanat sergisine kapılarını açtı. Romantik şairin 19.

yüzyılda İstanbul’a gelişi ise şimdiki zamanı daha iyi anlayabilmek için çıkış

noktası oldu. Göçer Üniversitesi Projesi, bu Polonyalı millî şairin, göçmenin,

mistiğin ve radikal siyasi aktivistin tecrübelerinin güncelliğini ve evrenselliğini

halen koruyup korumadığını görsel sanat aracılığıyla anlamaya çalıştı. Birçok

disiplinin temsilcisi olan uzmanlar 18-19 Ekim tarihlerinde yer alan performatif

sunumlarında, Mickiewicz’in İstanbul’a son seyahati, Osmanlı dönemi

İstanbul’undaki Polonyalı göçmenlerin faaliyetleri, günümüzde Tarlabaşı’nın

kentsel dönüşümü ve semt sakinlerinin buna tepkileri gibi konulara ışık

tuttular.

25 Ekim tarihinde şairin evinde çağdaş sanat sergisinin açılışı gerçekleşti.

Müzedeki sabit sergiye İstanbullu ziyaretçilerin ilgisini çekecek parçalar

eklendi. Tomasz Szerszeń, Mickiewicz’in Geleceğin Tarihi başlıklı, sonraki

versiyonları bugüne ancak fragmanlar ve tasvirler halinde kalabilmiş, öncü

nitelikte bir “bilimkurgu” yapıtı hakkındaki yorumunu içeren bir kolaj dizisi

sundu. Mikołaj Długosz’un neon çalışması, Mickiewicz’in her şeyden önce bir

“insan/adam” olduğunu ziyaretçilere hatırlattı. Anna Kuczyńska, Mickiewicz’in

hayatının son aylarında kurmak istediği Yahudi Alayı’ndaki askerlerin

üniformasını tasarlayarak yorumladı. Kendi profilinden ve Mickiewicz’in

profilinden oluşturulan büst ile Janek Simon, şairin “devrimci” ve “göçmen”

niteliklerini vurguladı. Tunca Subaşı, Mickiewicz’in mahallesindeki lokantada

gerçekleştirdiği yemek performasında onun yediği son yemeği yapmaya

mickiewicz göçer üniversitesi İstanbul’da açılıyor 18–19 ekim – Sunumlar25 ekim – 16 Kasım 2014 – Çağdaş Sanat Sergisi

Tunca Subaşı’nın yemek performansı

Görsel Sanatlar

çalıştı. Wojciech Doroszuk’un belgeseli ise hayatının büyük kısmını müzenin

yakınlarında geçiren Kürt ve Ermeni kökenli seksen yaşındaki eczacının

hikâyesini anlattı.

Sergide, Tarlabaşı’nda atölyesi bulunan Türk sanatçıların eserleri de yer aldı.

Özgür Demirci, Guy Debord’un “Gösteri Toplumu”nun açısından Tarlabaşı’ndaki

kentsel dönüşümü gösterdi, Vahit Tuna ise enstalasyonunda binaların yıkılıp

yeniden inşa edildiği alanın dinamiğini inceledi. İstanbulluların ilgisini çeken

Mickiewicz Göçer Üniversitesi Projesi kapsamında sergilenen çalışmalarda

Mickiewicz’in bizzat kendisi ve mirası yeniden yorumlandı. Proje, İstanbul’a

gelen turistlerin ve İstanbulluların ziyaret ettiği yerler listesinin dışında olan

müzenin canlandırılması için önemli bir dönüm noktası oldu.

ków.

mickiewicz, yazmak yerine harekete geçmeyi tercih eden bütün sanatçıların öncüsüdür - tıpkı çağdaş sanatta olduğu gibi. sanat, gittikçe faaliyet, girişim, organize etme, bağların kurması, dünyayi değiştime teşebbüsü anlamına gelmeye başlıyor. mickiewicz, Kürsi-i milel gazetesiyle ve İstanbul’daki misyonla bize çok modern geliyor. bu özellikleri projemizde çok önemliydi.

– Max Cegielski, Mickiewicz Göçer Üniversitesi projesinin küratörü

Page 88: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

174 175

Adam Mickiewicz Göçer Üniversitesi adlı proje için Janek Simon’un hazırladığı Adam Janek Mickiewicz bustesi

Page 89: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

176 177

Doğu’dan ne kadar esinlendiklerini gösteren Sarmatyan tablolar da yer aldı.

Pera Müzesi’nde gerçekleşen serginin resmi açılışı sırasında konuşan Piotr

Rypson “Bir serginin hazırlanışını bir evin inşasıyla karşılaştırabiliriz. Aşağı

yukarı aynı düzeyde zaman ve bütçe ister. Demek ki kurumlar arasındaki ve

özellikle devletler arasındaki işbirliği sırasında, bu ev, onların ortak alanına

dönüşüyor. Sergileri kurarken, bilinmeyen kültürün içeri davet edilmesi için

ortak alan, ortak ev oluşturmak gerekiyor. Polonya Milli Müzesi’nin Pera

Müzesi ile işbirliği sayesinde Polonya ve Türkiye’nin ortak mirası için sıra

dışı bir ev inşa etmeyi başardık. Güçlü temelleri sayesinde bu evin uzun süre

boyunca ayakta kalacağından eminim!” dedi.

Sergi, Polonya Kültür ve Milli Miras Bakanı Profesör Małgorzata

Omilanowska tarafından açıldı. Yaptığı kültür hizmetleri nedeniyle sergi

küratörü Profesör Tadeusz Majda’ya Bakan tarafından “Gloria Artis” altın

madalyası ve Başkonsolos tarafından da “Bene Merito” ödülü takdim edildi.

Aynı gecede, Pera Müzesi kurucularından biri olan İnan Kıraç “Gloria Artis”

ödülünü aldı. Sakıp Sabancı Müzesi’nde yer alan “Uzak Komşu Yakın Anılar:

600 Yıllık Polonya-Türkiye İlişkileri” sergisiyle başlayan “600. yıldönümü

kutlamaları” kapsamındaki kültürel etkinlikler, Pera Müzesi’ndeki “Polonya

Sanatında Oryantalizm” sergisiyle sona erdi.

2014 yılının son aylarında Pera müzesi, Polonya müzelerinden seçilmiş 180’den fazla eserden oluşan sıra dışı bir sergiye ev sahipliği yaptı. “Polonya sanatında oryantalizm” sergisi, 17. yüzyıldan 19. yüzyılın başlarına kadar Polonya sanatında devam eden oryantalizm yaklaşımını farklı açılardan ele alarak sanatseverlerle buluşturdu. serginin amacı, Türkiyeli topluma Polonya sanatındaki oryantalizmi avrupa’nın başta gelen sanat akımlarından biri olarak göstermekti.  

Yağlıboya tablolar, resimler, çizimler gibi sergide bulunan eserlerin çoğu

tematik olarak Osmanlı Türkiyesi ile bağlantılı iken bir bölümü de Ortadoğu

ve Kuzey Afrika’ya ilişkindi. Sergide, Osmanlı sarayında çalışan Stanisław

Chlebowski ile Tadeusza Ajdukiewicz’a ve dönemin Osmanlı’sını ziyaret

etmiş bulunan Jan Chrystian Kamsetzer, Jan Matejko, Wacław Pawliszak, Jan

Ciągliński, Jacek Malczewski gibi sanatçılara özel yer ayrıldı. Ayrıca sergilenen

eserler arasında ziyaretçilere Polonyalı asillerin günlük hayatlarında

Polonya sanatında oryantalizm 24 ekim 2014 – 18 ocak 2015 Pera Müzesi, İstanbul

Polonya Sanatında Oryantalizm adlı serginin açılışı

Görsel Sanatlar

Polonya yılı, Türkiye toplumunda uzun süre boyunca iz bırakacak etkinliklerle doluydu. Polonya kültürünün bu kadar çok çeşitlilikte ve yalnız İstanbul ve ankara’da değil başka şehirlerde de gösterilmesi çok önemliydi. Polonya ile ilgilenenler olduysa mutlaka Polonya yılı’nın etkisi altında kalarak kültürümüze ilgi duymaya başlamışlardır.

– Tadeusz MajdaUzak komşu – yakın anılar.

Polonya-Türkiye ilişkilerinin 600 yılı sergisinin küratörü  

Page 90: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

178 179

Polonya Sanatında Oryantalizm adlı serginin açılışı

Page 91: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

180 181

ankara’nın en prestijli galerilerinden birisi olan cermodern Polonya ve Türkiye çağdaş sanatından eserlerin yer aldığı “özgürlüğün özel alanları” adlı sergiye ev sahipliği yaptı.

CerModern’de Polonya’nın resim alanında en eski ve en prestijli ödülü olan “Jan

Cybis Ödülü”ne layık görülen eserler sergilendi. Sergide sürrealist, figüratif,

metafizik, kavramsal ve eleştirel resimler yer aldı.

Serginin küratörü Leszek Czajka konuyla ilgili şöyle bir yorumda bulundu:

„Resim; düşünceler, hareket, bilinçaltı ve içgüdüyü ifade etmenin bir yöntemidir

ve çağdaş sanatta kilit bir konumdadır. (...) Bu nedenle bilinçaltımızın değişik

seviyelerini düzenleme kapasitesine sahiptir. Jan Cybis Ödülü’ne layık

görülen sanatçıların tümü ve yeryüzündeki birçok sanatçı, resmi bu şekilde

algılamaktadır. (...) Jan Cybis Ödülü’ne layık görülenler ve resimden diğer

sanat dallarına; enstalasyon, performans, tiyatroya geçen diğer sanatçılar da

hayalleri gerçekleştirip ‘özgürlüğün özel alanlarını’ genişletmişlerdi.”

CerModern’de gerçekleştirilen sergide çalışmaları yer alan, savaş sonrası

Polonya’sının önemli sanatçıları arasında, Tadeusz Dominik, Jacek Sempoliński,

Jan Berdyszak, Rajmund Ziemski, Stefan Gierowski, Jacek Sempoliński,

Jerzy Tchórzewski, Jan Lebenstein, Jan Tarasin, Jerzy Nowosielski, Stanisław

Fijałkowski, Łukasz Korolkiewicz, Zbigniew Makowski, Jan Dobkowski,

Ryszard Winiarski, Erna Rosenstein, Leon Tarasewicz, Tomasz Ciecierski,

Teresa Pągowska, Jadwiga Maziarska, Jarosław Modzelewski, Jerzy Kałucki,

Tomasz Tatarczyk, Robert Maciejuk, Ryszard Grzyb, Paweł Susid, Marek

Sobczyk ve Jadwiga Sawicka gibi isimler bulunuyordu.

cermodern’de “özgürlüğün özel alanları” 25 ekim – 30 Kasım 2014 CerModern Ankara

Cer Modern’de Özgürlüğün Özel Alanları sergisi

Görsel Sanatlar

varşova ve İstanbul sanat galerileri arasında ilişkiler mevcut. Fakat, aralarında aktif işbirliğinden bahsetmek mümkün değil. sanırım Türkiye’deki Polonya yılı’nın en önemli sonuçlarından biri iki ülke arasındaki bu işbirliğinin daha etkili hale getirilmesidir - her iki taraf için bu çok önemli bir gelişmedir.

– Zihni Tümer, CerModern Ankara’nın müdürü

Page 92: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

182 183

Serginin küratörleri Sebastian Cichocki ve Galit Eliat modern kültürü din,

inanç ve ritüeller açısından ele aldılar. Küratörler, serginin çıkış noktası olarak

Polonya’daki 1981 darbesi döneminde avangard sanatçıların Katolik Kilisesi ile

işbirliği hikâyesini seçtiler. Cichocki bu konuda şöyle bir açıklamada bulundu:

“Bu sergi hakkında ilginç olan nokta, çağdaş sanatçılar arasında daha

ziyade ‘inançlıları’ davet etmiş olmamızdır; genellikle din karşıtı ve kaderin

kurumsallaşmış biçiminin karşısında olan bu çerçevede az bulunur bir durum.”

Sergiye davet edilenler arasında Paweł Kwiel gibi sanatı aracılığıyla dinî

deneyimi yoğunlaştırmaya veya laik şüpheciler olarak Köken Ergun gibi sanat

aracılığıyla ibadetin gücünü test etmeye veya Artur Żmijewski gibi mucizenin

gerçekleşmesini zorlamaya çalışan sanatçılar yer aldı. Sanatçıların işledikleri

ortak motif, azizlere ve kullandıkları eşyalara tapmasına (Walid Raad), ibadete

(Fatma Bucak) ve akıldışı deneyimlerin arayışına dayanan çağdaş sanatın

kurumsallaşmış boyutuydu. Sergi kapsamında film gösterimleri yapıldı ve

SALT Beyoğlu’nda Paweł Althamer tarafından hazırlanan Ressamlar Kongresi

(Draftsmen’s Congress) çalışması gerçekleştirildi. Bu etkinliğe katılanlar,

duvardaki çizimler ve etiketlemeler aracılığıyla günümüz Türkiye’sinde

dindarlar ve laikler arasındaki gerilimi ifade etme fırsatını elde ettiler.

Sergide yer alan isimler Kader Attia, Fayçal Baghriche, Mirosław Bałka, Fatma

Bucak, Köken Ergun, Nilbar Güreş, Jonathan Horowitz, Gülsün Karamustafa,

Paweł Kwiek, Virgínia de Medeiros, Teresa Murak, Walid Raad, Zofia Rydet,

Wael Shawky, Slavs & Tatars, Zbigniew Warpechowski, Artur Żmijewski oldu.

“Karanlıkta gökkuşağı” Türkiye’deki Polonya yılının son etkinliklerinin biri olmanın yanı sıra varşova Çağdaş sanat müzesi ile İstanbul’daki salT arasındaki işbirliğinin doruk noktasıydı.

Karanlıkta gökkuşağı İstanbul’da 14 Kasım 2014 – 18 ocak 2015 SALT Galata, İstanbul

Görsel Sanatlar

Mirosław Bałka’nın hazırladığı Kara Papa Kara Koyun adlı eser

Karanlıkta Gökkuşağı sergisinin fragmanı

bu sergi hakkında ilginç olan şu ki, çağdaş sanatçılar arasında gerçek inançlıları davet ettik; genellikle din karşıtı ve kaderin kurumsallaşmış biçiminin karşısında olan bu çevrede az bulunur bir durum. Paweł Kwiek ya da wael shawky gibi sanatçılar sanat üzerine bir inanç, ibadet veya rasyonel olmayanı deneyimlemenin bir yolu olarak oldukça karmaşık bir yaklaşım sunuyor.

– Sebastian Cichocki,Karanlıkta Gökkuşağı sergisinin küratörü

Page 93: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

Projenin iletişimi

Page 94: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

186 187

Türkiye’deki basında, radyo, televizyonda ve internet’te 1 948 haber çıkıp en çok etikili medyalar hakkımızda yazdı. Polonya medyalarında 1 743 haber çıktı.

medya ilişkileri Projenin iletişimi

Türkiye’deki Polonya senesi sırasında 500 000’den fazla izleyicilerin katıldıkları 160’tan fazla etkinlik gerçekleşti.

5 0

0

0

00

Page 95: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

188 189

Proje sırasında g7 adlı Türkiyeli PR ajansıyla işbirliği yaptık. ajans, Türkiye’deki takipçilerimiz için tasarlanmış Facebook sayfamızla sorumluydu. bir sene içinde takipçilerimizin sayısı 12’ye katlanarak 205 kişiden 2604 kişiye yükseldi! en popüler postlarımız 86 000 kişiye ulaştı. en önemli postlar:

sosyal medyaProjenin iletişimi

86

00 0

Türkçe Facebook sayfamızda en popüler postlar

Polonya’daki Facebook kullanıcılara, proje hakkındaki bilgileri 50 000’den fazla takipçiye sahip olan culture.pl sayfası aracılığıyla ulaşıyorduk.

aszylar
Sticky Note
to be translated
aszylar
Sticky Note
to be translated
aszylar
Sticky Note
to be translated
aszylar
Sticky Note
to be translated
Page 96: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

190 191

Turkiye.culture.pl adlı websiteyi de yürüttük. her gün üç dilde: lehçe, Türkçe ve İngilizce Türkiye’de gerçekleşen etkinlikler hakkında bilgi veriyorduk. aynı zamanda İstanbul, ankara, bodrum ve mardin gibi Türkiye şehirlerini ziyaret eden Polonyalı sanatçıların biyografilerini ekliyorduk.

websitenin 40 000 kullanıcı tarafından ziyaret edildi; neredeyse 100 000 defa görüntülendi.

TURKiye.cUlTURe.PlProjenin iletişimi

04

0

00

en popüler makaleler:

aszylar
Sticky Note
to be translated
aszylar
Sticky Note
to be translated
aszylar
Sticky Note
to be translated
Page 97: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

bav araştırması

Page 98: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

194 195

adam mickiewicz enstitüsü, genel olarak reklamcılık ve pazar araştırmalarında kullanılan bav metodolojisine dayanan özel analiz yaptırdı. analiz iki defa düzenlendi – Türkiye’deki Polonyalı etkinliklerinden önce (2012 yılında) ve proje sona erdikten sonra (2015 yılında). her iki analiz young & Rubicam ajansı tarafından yürütüldü.

analizin amacı, Fransa, almanya, Rusya ve İspanya gibi diğer ülkelerle kıyasla Türkiye’deki Polonya’nın pozisyonunu göstermekti.

ajansın araştırmasını dayadığı Polonya’nın temel özellikleri, ayırım, alâka, İtibar ve bilgi idi.

2012 ile 2015 yıllar arasında bav araştırmasının sonuçlarının karşılaştırılması2012–2015

BAV araştırması

2012özellikler 2015

2012 ve 2015 yıllarında Polonya ile ilişkili özellikler:

2012 yılında Polonya kültürüyle sınırlı temas yüzünden insanların olumlu

çağrışım ve duyguları geliştiremedikleri için Polonya hakkında başka özelli-

kler ortaya çıkmadı. 2012 ile 2015 yılları arasında Polonya’nın imajında önem-

li değişikliği fark edebiliyoruz. Daha önce gelenek, sadelik ve otantiklik gibi

özelliklerle ilişkilendiren Polonya’yı Türkler şu an eğlenceli, duyusal ve farklı

olarak adlandırıyorlar.

ayırdedicilik

ihtiyaç

saygı

bilgi

Page 99: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

196 197

BAV araştırması

2012

sensüel nazik farklı dostane ayırt-edici eğlenceli dayanıklı yardım-sever otantik sade sıkıntısız ilerici yenilikçi

2012 ile 2015 yılları arasında Polonya imajında önemli değişim yer almıştır. 2012 yılında Polonya markası gelenek, sadelik ve otantiklik gibi özelliklerle ilişkilendiriliyordu.

Polonya imajının değişmini gösteren tablo:

bugün, Polonya markası araştırmaya katılanların sempatisini uyandırmaktadır. araştırmanın sonuçlarına göre eğlenceli, duyusal ve farklı gibi özelliklere sahiptir.

2015

Page 100: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

Kronoloji

Page 101: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

200 201

Kronoloji

“Komşular – Türkiye ve

Çevresinde güncel anlatılar”:

sergi ve Slavs ve Tatars’ın

performans sunumu

“Kieslowski hakkında her şey”:

Kieslowski’nin filmlerinin

retrospektifi

jacek Kochan Trio:

konser

Uzak komşu - yakın anılar.

Polonya – Türkiye ilişkilerinin

600 yılı: sergi

Polonya

menüsü

“Uzak komşu - yakın anılar”:

serginin açılışında düzenlenen

sempozyum

janusz Prusinowski Trio, adam

strug, monodia Polska & ewa

grochowska vocal ensembles:

konser

– 21. Avrupa Caz Festivali

maciej obara international

Quintet & Tom arthus: koncert

i warsztaty - 21. Europejski

Festiwal Jazzowy

marcin masecki: konser

Poznan erkek

Korosu:

konser

– VI Uluslararası Koro Festivali

33. İstanbul Film

Festivali’nde

Polonya sineması

Köprüde buluşmalar:

Polonya ve Türkiye’den film

yapımcılarının buluşması

grafist 18 Festivali:

Henryk Tomaszewski’nin

afişlerinin sergisi

szymanowski ad orientem:

konser

– İstanbul Müzik Festivali

33. İstanbul Film Festivali’nde

andrzej wajda

yaşam boyu başarı

ödülüyle takdim edildi

akşamdan sabaha Kadar:

Polonya belgesel okulunun

sunumu ve konuşma paneli

“Küçük Prenses” ve “bleee”:

tiyatro atölyesi ve

oyun gösterimi

08.01 – 08.06.2014 Istanbul Modern, İstanbul

İstanbul Modern’de Komşular sergisinin açılışı

Joanna Kos-Krauze ve Krzysztof Krauze’nin Papusza Film Festivali’nde özel ödül

kazandı. Yönetmenler adına Olga Wysocka ödülü aldı.

33. İstanbul Film Festivali’nde Andrzej Wajda adına Yaşam Boyu Başarı Ödülünü

Michal Kwiecinski aldı

Profesör Tadeusz Majda’nın katılımıyla “Uzak komşu - yakın anılar. Polonya – Tür-kiye ilişkilerinin 600 yılı” sergisinin açılışı

için düzenlenen sempozyum

01.04 – 05.04.201406.04.201408.04.2014 Antalya Kültür Merkezi / Mersin Kültür ve Sanat Merkezi / Adana Sanat Merkezi

02.02 – 23.02.2014 Istanbul Modern, İstanbul

04.04 – 24.04.2014 İKSV, İstanbulł

05.03.2014 Jazz Club Nardis, İstanbul 14–18.04.2014

İKSV, İstanbul

06.03 – 15.06.2014 Sakip Sabancı Müzesi, İstanbul

06.03-15.06.2014 MUZADECHANGA, Sakip Sabancı Müzesi

14.04 –18.05.2014 SALT Beyoğlu, İstanbul

7-8.03.2014 Muzeum Sakıp Sabancı, Stambuł

16.04.201417.04.2014 MEB Konser Salonu, AnkaraSakip Sabancı Müzesi, İstanbul

18-19.03.2014. Ahmed Adnan Saygün Kültür Merkezi, İzmir

12.04.2014 Atlas Sineması, İstanbul

20.03.2014 Centrum Kultury Ahmed Adnan Saygun, Izmir

20-26.04.2014Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul

26.03.2014 Pera Müzesi, İstanbul

24-25.04.201427-28.04.2014 İzmir Konak Sahnesi, İzmirAnkara Devlet Tiyatrosu, Ankara

etkinliklerin kronolojisi2014–2015

Page 102: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

202 203

Kronoloji

herszek:

tiyatro atölyesi

ve oyun gösterimi

eskişehir Uluslararası

Film Festivali:

Lodz Film Okulu’nun film

gösterimleri ve atölye

Kopuşlar ve Kavuşmalar:

sergi

Transit Polonya:

Dorota Maslowska ile yazarlık

atölyesi

Tanpınar edebiyatı

Festivali’nde Polonya

edebiyatı

Polonya’dan

ses manzaraları:

festival

sakip sabancı müzesi’nde Polonya

filmleri ve yapımcılarıyla buluşma::

Dorota Kedzierzawska ve

Krzysztof Zanussi

19. İstanbul Tiyatro Festivali:

“Ne yaptıysak nafile”

ve “Nosferatu” oyun gösterimleri

ve Grzegorz Jarzyna

ile atölye

19. İstanbul Tiyatro Festivali:

Grzegorz Jarzyna için Yaşam

Boyu Başarı Ödülü

“Türkiye’den etkiler”:

sergi

Polonya – Türkiye avant art:

The Kurws i Pole – konser

lemko:

oyun

gösterimi

Polonya’dan yeni sesler:

Soniamiki – konser

42. İstanbul müzik Festivali:

sinfonia varsovia orkestrası

& milli Filharmoni Korosu:

konser

42. İstanbul müzik Festivali:

Piotr anderszewski ve sinfonia

varsovia konser

42. İstanbul müzik Festivali:

sinfonia varsovia orkestrası &

Krzysztof Penderecki şefliğinde

julian Rachlin

konser

19. İstanbul Tiyatro Festivali:

bir yaz gecesi Rüyası

oyun gösterimi

street art common experience:

İstanbul sokak sanat festivali

27.04. – 14.05.2014 Çizgi, Kukla ve MaskKara Tiyatroları, İstanbulNilüfer Sanat Tiyatrosu, Bursa

09.05. – 23.05.2014 Ressam Şefik Bursalı Sanat Galerisi, Bursa

01-10.2014 Eskişehir

14.05.2014 Babylon külübü, İstanbul

02.05 – 26.06.2014 Kuad Gallery, İstanbul

26-27.05.201430.05.201402.06.2014 Antalya Devlet Tiyatrosu, Antalya Ankara Devlet Tiyatrosu, Akün Sahnesi, Ankara

05-06.05.2014 Galata Perform İstanbul

28.05.2014 Salon İKSV, İstanbul

05.05 – 08.05.2014 Şişmanoglio Megaro, İstanbul

13.06.2014 Aya İrini Müzesi, İstanbul

05.05– 08.05.2014 MİAM İTÜ, İstanbul

16.06.2014 Aya İrini Müzesi, İstanbul

08.05. – 28.05.2014 Sakip Sabancı Müzesi, İstanbul

17.06.2014 Aya İrini Müzesi, İstanbul

09-10.05.2014 İKSV, İstanbul

31.05.2014 Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul

09.05.2014 İKSV, İstanbul

01.06 – 06.06.2014 Kadıköy, İstanbul

Dorota Maslowska ile Transit Polonya atölyesini tanıtan afiş

19. İstanbul Tiyatro Festivalinde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan Grzegorz Jarzyna

Krzysztof Penderecki İstanbul’da

Merinos Tekstil Sanayi atölyesini tanıtan afiş

Page 103: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

204 205

Kronoloji

19. İstanbul Tiyatro Festivali:

PRoUsT – PamUK – belleK:

oyun gösterimi

Film kültürlerinin diyaloğu:

film sunumu ve atölye

Polonya’dan

belgeseller

7. documentarist

Festivali’nde

14 avrupa

caz Festivali

– aga zaryan:

konser

28. İzmir Uluslararası Festivali

– Krzysztof Penderecki şefliğinde

sinfonia varsovia:

konser

28. İzmir Uluslararası

Festivali

– alla Turca alla Polacca: :

Arte dei Suonatori konseri

Kutuplar:

sergi

Klezmafour:

konser

21. İstanbul caz Festivali

– mozdzer, danielsson, Fresco::

konser

03–04.06.2014 İKSV, İstanbul

3.07.2014 CRR konser salonu, İstanbul

05–15.06.2014 Ankara

3.07.2014 CRR konser salonu, İstanbul

07.06 İstanbul

12.06.2014 ODTÜ, Ankara

5.07.2014 CRR konser salonu, İstanbul

14.06.2014 Efez Tiyatrosu

5.09.2014 St Esprit Katedrali, İstanbul

15-27.09.2014 Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul

18.06.2014 Biblioteka Celsusa, Efez

11.09-01.11.2014 SALT Ulus, Ankara

20.06 – 07.07.2014 The Empire Project galerisi, İstanbul

17.09.2014 Pera Müzesi, İstanbul

24.09.2014 Pera Müzesi, İstanbul

20.06.2014 Bodrum Kalesi, Bodrum

3.07.2014 CRR konser salonu, İstanbul

24.09-03.10.2014 Zofia Ryzy Anı Evi, Polonezköy

28.09.2014 Zacheta Narodowa Galeria Sztuki, Varşova

27.09-28.09.2014 Somut Olmayan Kültür Mirası Müzesi, Ankara

21. İstanbul caz Festivali

– Tomasz stanko:

konser

21. İstanbul caz Festivali

– Trio stryjo:

konser

21. İstanbul caz Festivali

– mitch&mitch with Their

incredible combo:

konser

Polish Pure sounds – octava

ensemble: konser

akşamdan sabaha kadar

İstanbul: atölye

Köklere dönüş:

sergi

Polonya’dan yeni sesler –

drekoty: konser

Polonya’dan yeni sesler

– mikroelektyw:

konser

Kültürlerin renkleri:

atölye

Taldans – 600 adım:

perfomans

“ortak şarkılar yolunda”:

Polonyalı ozanlar ve Türk

aşıkların konseri

Krzysztof Garbaczewski ve Emre Koyuncuoğlu’nün yönetmenliğinde

Proust – Pamuk – Bellek performansı

Andres Mustonen ve Milli Filharmoni Korosu

İstanbul Caz Festivali’nde Tomasz Stanko

Köklere Dönüş sergisi

Page 104: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

206 207

Kronoloji

Tutki:

çocuklar ve gençler tasarım

atölyesi

Pol:KUl:TUR

Projekt

Masala Soundsystem

konserleri

Tomek sikora:

sergi

saz ü söz

– serayda bir Polonyalı:

konser

mickiewicz göçer

üniversitesi:

sergi

The Filmmaking Turn:

film gösterimi

shock Therapy:

sergi

altın yürek:

oyun gösterimi

normallik oksimoronu:

sergi

jazz and experimental music from

Poland – stara Rzeka,

Piotr Kurek & ekin Fil:

konser

27.09-28.09.2014 Pera Müzesi, İstanbul

21-27.10.2014 Mardin

02.10.201403.10.201404.10.2014 Hayal Kahvesi, Ankara Peyote, EskişehirPeyote, İstanbul

20-21.10.2014 Salon IKSV, İstanbul

02.10.2014 –2.01.2015 İstanbul Fotoğraf Müzesi, İstanbul

10.10.201411.10.2014 CRR konser salonu, İstanbulMEB konser salonu, Ankara

20.10-26.10.2014 Bilkent Üniversitesi, Ankara

21.10.201423.20.201426.10.2014 Konak KulturEvi, Bursa CERMODERN, AnkaraPera Müzesi, İstanbul

11.10-15.10.2014 Akbank Sanat, İstanbul

10-25.10.2014 Adam Mickiewicz Müzesi, İstanbul

22.10.2014 Salon IKSV, Istanbul

15.10-29.11.2014 Milli Reasürans Galerisi, İstanbul

22.10.201424.10.2014 Sahnesi, BursaCER MODERN,Ankara

22.10.2014 Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul16.10-20.10.2014

Fransız Kültür Merkezi, İstanbul

17.10-30.11.2014 DEPO, İstanbulCerModern, Ankara

19.10.2014Arka Oda, İstanbul

23.10.2014 Salon IKSV, İstanbul

23.10-26.10.2014 Maya Cuneyt Turel Sahnesi, İstanbul

“Pyza na polskich drozkach” ve

“Uçan sandık”:

performans, happening ve

çocuklar için atölye

aalsT:

oyun gösterimil

Polonya afiş haftası:

sergi

“gezginler ve hikayeler”:

yetişkiler için

hikaye anlatımı

performansı

Kwartludium

& Çağlayan yıldız:

konser

Uçan sandık:

çocuklar

için perfomans

apollon musagète Quartett:

konser

Rafał mazur,

dominik strycharski,

Umut Çağlar, Korhan Futacı:

konser

Tarçın dukkanlari:

oyun gösterimi

Pera Müzesi’nde Tutki adlı çocuk atölyesi

Adam Mickiewicz Müzesi’nde sergi açılışı

Normallik Oksimoronu sergisi kapsamında gösterilen filmden bir sahne

Teatr Andersen Tiyatrosu’nun düzenlediği çocuk atölyesi

Malgorzata Litwinowicz – Studnia O Derneğinden hikayeci

Page 105: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

208 209

Kronoloji

Polonya sanatında oryantalizm

sergisinin açılışı ve omilanowska

bakanı tarafından nişanların

takdim edilmesi:

- İnan Kıraç – Gloria Artis nişanı

- Seracettin Şahin:

Gloria Artis nişanı

- Prof. Tadeusz Majda:

Gloria Artis ve Polonya

Başkonsolosundan

“Bene merito” madalyası

Polonya sanatında

oryantalizm:

sergi

maestro strugala şefliğinde

İstanbul devlet orkestra

senfonisi:

konser

maestro strugala ve İstanbul

devlet orkestra senfonisi için

nişanın takdim edilmesi

özgürlüğü özel alanları:

sergi

Polonya sanatında oryantalizm:

ssergiye eşlik

eden sempozyum

24. akbank caz Festivali

– marcin masecki:

konser

23.10.2014 Pera Müzesi, İstanbul

30.10.2014 Akbank Sanat, İstanbul

31.10.2014 Akbank Sanat, İstanbul

30.10.2014 SALT Galata, İstanbul

31.10-24.11.2014 Mixer, İstanbul

24.10.2014 Aya İrini, İstanbul

24.10.2014 –18.01.2015 Pera Müzesi, İstanbul

31.10-30.11.2014 Alsancak LimanıKarşısı, Izmir

24.10.2014 Aya İrini, İstanbul

01-14.11.2014 Bant Mag Mekan, İstanbul

01.11-14.12.2014 Antrepo 7, İstanbul

25.10-30.11.2014 CerModern, Ankara

25.10.2014 Pera Müzesi, İstanbul

29.10.2014.Akbank Sanat, İstanbul

01.11-27.12.2014 Pera Müzesi, İstanbul

01.11.2014 –17.01.2015 SALT Galata, İstanbul

03.11-14.11.2014 Adana CukurovaUniversitesiErciyes UniversitesiBilkent UniversitesiAnadolu UniversitesiTrakya Universitesi18 Mart UniversitesiEge UniversitesiPamukkale Üniversitesi

24. akbank caz Festivali

– maciej obara:

konser

24. akbank caz Festivali

– waclaw zimper & hera:

konser

TTaldans – 600 adım:

performans

ii. İstanbul Tasarım bienali:

The New Locality Atölyesi

haydİ oynayalim! Polonya’dan

çocuklar için tasarım: sergi

dawid Ryski:

sergi

ii. İstanbul Tasarım bienali:

(Zanaat: Yeni için Eski, Kelime:

Kelimelerin Bayramı, Yemek:

Yemek için Pişirme, Bağlanma)

Pera müzesi’nde Polonya

sineması:

film gösterimi ve Leszek Dawid

ile söyleşi

Karanlıkta gökkuşağı:

sergi

24. akbank Festivali – Türkiye

üniversite kampüslerinde

caz. Cukunft feat

Ediz Hafızoğlu konseri

Polonya Başkonsolosu tarafından Gloria Artis nişanı ile takdim edilen Profesör Tadeusz Majda

Polonya Sanatında Oryantalizm sergisinin açılışı sırasında Bakan Malgorzata Omilanowska

Bakan Omilanowska tarafından Gloria Artis nişanıyla takdim edilen Pera Müzesi’nin

kurucusu İnan Kıraç

600 Adım – İstanbul şehir alanında gerçekleşen performans

Tanrısın filminin yönetmeni Leszek Dawid ile buluşma

Page 106: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

210 211

Kronoloji

mateusz borowiak:

konser 

Film kültürlerinin diyaloğu:

Polonya filmlerinin retrospektifi

Polonya Kitap

enstitüsü İstanbul

Kitap Fuarı’nda

lutosławski Piano duo:

konser

Rgg Trio:

konser

Polonya’dan yeni sesler

– male instrumenty:

konser ve atölye

Rgg Trio:

konser

İstanbul’da Polonya’dan Funk

– soul service:

konser

ve plakların sergisi

Polonya-Türkiye avant art

– in between. words and music

destroyer:

konser

Transit Polonya:

Michal Walczak ile yazarlık

atölyesi

05.11.2014 Boğaziçi Üniversitesi

25-27.11.2014 IKSEV, İzmir

28.11.2014 Pera Müzesi, İstanbul

1-5.12.2014 Tarlabaşı, İstanbul

08.11-16.11.2014 TÜYAP, İstanbul

11.11.2014 Koç Üniversitesi, İstanbul

06-08.11.2014 Selçuk Üniversitesi, Konya

03-06.12.2014 Galata Perform, İstanbul

13.11.2014 Akbank Sanat, İstanbul

18.12.2014 Nublu, İstanbul

19.12.2014 Pera Müzesi, İstanbul

14-15.11.2014 Pera Müzesi, İstanbul

14-15.11.2014 Pera Müzesi, İstanbul

15.11-27.11.2014 Arka Oda ve Bant Mag Mekan, İstanbul

22.11.2014Salon IKSV, İstanbul

22.11-25.11.2014Galata Perform, İstanbul

19.12.2014 Arka Oda, İstanbul

Polonya’dan yeni sesler

– male instrumenty :

konser ve atölye

Polonya’dan yeni sesler

–szaza:

konser

Karagöz’ün mickiewicz

hakkında hikayeler:

“Mürted” adlı gölge tiyatrosu

performansı ve çocuklar için atölye

Transit Polonya:

Magda Fertacz ile yazarlık

atölyesi

bokka i Rebeka + Papa zura

afterparty: konserler

Polonya’dan yeni sesler

–Paula i Karol:

konser

soul service dj set

Çocukların günlük kullanım eşyalarından müzik aletlerini yapmayı öğrendikleri

İKSEV’deki atölye

Pera Müzesi’nde Paula i Karol grubunun konseri

Mateusz Borowiak

RGG Trio

İKSV Salon Avant Art konseri

Page 107: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

ekibimiz ve partnerlerimiz

Page 108: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

214 215

Page 109: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

216 217

Çalişma zİyaReTleRİ bölümü

Iga Zawadzińska (müdür), Paulina

Gradkowska, Bogusława Marszalik,

Monika Woźbińska

PRojeye desTeK

Prof. Taduesz Majda, Prof. Dariusz

Kołodziejczyk, Serdar Paktin

özel TeşeKKüRleR:

iKsv

Görgün Taner (genel müdür), Bige

Örer, Leman F. Yılmaz, Yeşim Gürer

Oymak, Azize Tan, Deniz Ova, Ayşe

Bulutgil, Özlem Bekiroğlu, Pelin

Opcin

iKsev

Ceyda Berk-Söderblom

PeRa müzesİ

Özalp Birol (genel müdür), Fatma

Çolakoğlu, Alanur Ataç, Ulya Soley

saKİP sabanci müzesİ

Nazan Ölçer (müdür)

Polonya cUmhURiyeTi

İsTanbUl başKonsoloslUğU:

Mirosław Stawski (Temmuz

2014 tarihine kadar Başkonsolos

görevinde), Grzegorz Michalski

(Ağustos 2014 tarihinden bu yana

Başkonsolos görevinde), Radosław

Wawrzyniak, Witold Leśniak, Łukasz

Paprotny, Anna Janik

Polonya cUmhURiyeTi KülTüR

ve milli miRas baKanliği

yURTdişi ile İşbiRliği bölümü

Urszula Ślązak (genel müdür),

Marcin Łapczyński, Urszula Penczek,

Aleksandra Ozga

ve: Faruk Malhan, Özlem Yalım,

Dilek Özturk, Can Özcan, Özlem

Yalım Özkaraoğlu, Özlem Ece

genel müdüR Paweł Potoroczyn

müdüR yaRdimcilaRi

Olga Wysocka, Dariusz Sobkowicz

PRoje müdüRü

Olga Wysocka,

p.o. Aleksander Laskowski (IV-X 2013)

bUTÇe soRUmlUsU

Aleksandra Wieczorek

eKsPeRleR

Ewa Borysiewicz, Michał Hajduk,

Joanna Klass, Grzegorz Skorupski,

Łukasz Strusiński

diş eKsPeRİ

Paulina Dominik

PRoje İcRacilaRi

Iwona Łopacińska, Barbara Marcoń,

Aleksandra Wieczorek, Urszula

Skośkiewicz, Paulina Dominik

TasaRim

Barbara Krzeska (müdür),

Katarzyna Mitrovic,

Marta Piechocka - Nowakowska

İleTİşİm

Katarzyna Szacińska-Szymeczko

(koordinatör), Grup 7 PR Ajansı:

Ciğdem Özüer, Başak Sönmez,

Tuba Çakır, Barbara Krzeska (Adam

Mickiewicz Enstitüsü İletişim bölüm

müdürü), Magdalena Mich (basın

sorumlusu), Krzysztof Biliński,

Nitzan Reisner

‘TüRKİye 2014 – PRomesa’

PRogRami

Małgorzata Ustymowicz (Bakanlık

Programları Yönetimi bölüm

müdürü), Sylwia Sidorkiewicz –

Bęś, Bartosz Świetlicki, Justyna

Roszczypała, Karol Gajewski, Maciej

Karaś, Anna Szylar, Aleksandra

Wieczorek

cUlTURe media

Natalia Dzieduszycka (müdür),

Weronika Kostyrko (baş editörü), Lea

Berriault (İngilizce bölüm editörü),

Lucyna Szura (koordinatör), Sylwia

Wysłowska, Konrad Hildebrand,

Ewa Bender

TURKiye.cUlTURe.Pl

Elçin Maraşlı, Didem Bilgin,

Serdar Paktin

Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi üzerine 30 kişilik ekip çalıştı2014 – 2015

Ekibimiz

Page 110: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

218 219

Akbank Sanat

Uniwersytet Anadolu

Andante Magazine

Arkaoda

Uniwersytet Bahçeşehir

Bant Magazine

Uniwersytet Bilkent

Uniwersytet Boğaziçi

Dom Muzyki Borusan

Teatr Cieni Cengiz Özek

CerModern

Teatr Çizgi Kukla

DEOI

Donut Store

Dramatic Arts Education And Research Foundation

G publishing group

GalataPerform

Garajistanbul

Gastronomika

Instytut Francuski w Stambule

Stambulska Fundacja na Rzecz Kultury i Sztuki

Stambulskie Muzeum Sztuki Nowoczesnej

Muzeum Fotografii w Stambule

Stambulska Państwowa Orkiestra Symfoniczna

Uniwersytet Techniczny, Centrum Zaawansowanych Studiów nad Muzyką w Stambule (MIAM)Istanbul University State

Conservatory

Izmirska Fundacja na Rzecz Kultury, Sztuki i Edukacji

Akademia Śródziemnomorska w Izmirze

Uniwersytet Ekonomiczny w Izmirze

Cebtrum Sztuki Współczesnej K2

Urząd Miasta Kadıköy

Stowarzyszenie Kulturalne Kalem

Unowersytet Koç

Galeria KUAD

Lokanta Maya

Uniwersytet Maltepe

Teatr MasKara

Muzeum Przemysłu Tekstylnego Merinos

Galeria Millî Reasürans

Akademia Sztuk Pięknych Mimar Sinan

MIXER

Urząd Miasta Bodrum

Mural Istanbul Festival

Müzedechanga

Neolokal

Nublu Istanbul

Muzeum Pera

Pozitif Live

Galeria Ressam Şefik Bursalı

Muzeum Sakıp Sabancı

SALT Beyoğlu

Galeria SALT

SALT Ulus

Fundacja na Rzecz Muzyki Sevda-Cenap

Fundacja Suna and İnan Kıraç

Taldans

The Empire Project Gallery

Muzeum Sztuki Tureckiej i Islamskiej

Muzeum Adama Mickiewicza

Turkish State Theatres

Ulas Salgam Management & Booking Agency

Stowarzyszenie Kolektywu Sztuki Eurazjatyckiej

Urząd Miasta Antalya

Stowarzyszenie Teatr Artystyczny Mardin

Stambulskie Liceum Sztuk Pięknych i Sportu im. Avni Akyol

Ankarskie Muzeum Niematerialnego Dziedzictwa Kulturowego

Stowarzyszenie Sztuk Widowiskowych Scenicznych, Teatru Lalkowego i Teatru Cieni

Pera Ensemble

Avant Art

Akademia Sztuk Pięknych w Warszawie

Ambasada Rzeczypospolitej Polskiej w Ankarze

Capella Cracoviensis

Centrum Kultury w Lublinie

Concordia Design

Ćmielów Design Studio

Filharmonia Narodowa w Warszawie

Filmoteka Narodowa

Fundacja Arte dei Suonatori

Fundacja ciało/umysł

Fundacja Do Dzieła!

Fundacja Dokument i Świat

Fundacja Generacja TR Warszawa

Fundacja Krytyki Dizajnu

Fundacja Kultury Polskiej

Fundacja Mediations Biennale

Fundacja Nowych Działań

Fundacja Planet

Fundacja Wszystkie Mazurki Świata

Galeria Arsenał

Galeria Plakatu Kraków

Instytut Książki

Jazztopad

Konsulat Generalny Rzeczypospolitej Polskiej w Stambule

Krakowski Chór Kameralny

Międzynarodowe Centrum KulturyModus Design

Muzeum Literatury im. Adama Mickiewicza

Muzeum Narodowe w Warszawie

Muzeum Sztuki Nowoczesnej w Warszawie

Okręg Warszawski Związku Polskich Artystów Plastyków

Opera Bałtycka w Gdańsku

Orkiestra Sinfonia Varsovia

Ośrodek Kultury i Sztuki we Wrocławiu

Państwowy Teatr Lalki Tęcza

Polski Instytut Sztuki Filmowej

Polski Ośrodek Międzynarodowego

Stowarzyszenia Teatrów dla Dzieci i Młodzieży ASSITEJ

Poznański Chór Chłopięcy

Miejska Instytucja Kultury

Pracownia Zrównoważonego Rozwoju

Stowarzyszenie „Rotunda” 

Stowarzyszenie Grupa Studnia O.

Stowarzyszenie Ogrody Sztuki

Stowarzyszenie Pro Arte

Stowarzyszenie Teatralne Teatr Biuro Podróży

Teatr “Maska” w Rzeszowie

Teatr im. H. Ch. Andersena w Lublinie

Teatr im. Heleny Modrzejewskiej w Legnicy

Teatr im. J. Kochanowskiego w Opolu

Teatr Ka

Teatr Lalki i Aktora „Kubuś” w Kielcach

Teatr Powszechny im. Zygmunta Hübnera

Zamek Cieszyn

Partnerzy Partnerlerimiz arasında Polonya ve Türkiye’den 100 kurum ve özel partner bulundu2014 – 2015

Page 111: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

220 221

Page 112: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

222 223

Page 113: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

225

yayinan

Adam Mickiewicz Institute

25 Mokotowska Street, 00-560 Warszawa

www.iam.pl

KooRdİnaTöR Anna Szylar

İşbİRlİğİ Katarzyna Mitrovič

lehÇe meTİnleRİnİn KomPozİsyonU Paulina Dominik

lehÇe meTİnleRİnİn edİTöRlüğü ve düzelTİlmesİ Marta Górska

İngİlİzce’ye ÇevİRİ Mark Bence

İngİlİzce meTİnleRİnİn edİTöRlüğü ve düzelTİlmesİ Jonathan Walsh

TüRKÇe’ye ÇevİRİ Paulina Dominik

TüRKÇe meTİnleRİnİn edİTöRlüğü ve düzelTİlmesİ Didem Ünal

göRsel PRoje TXT Publishing

göRselleRİn seÇİmİ Anna Szylar

edİTöRlüK eKİbİ Łukasz Strusiński, Paulina Dominik, Anna Szylar

göRselleRİn Kaynaği tu znajdzie się informacja nt. credits

Page 114: Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü projesi

Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü

münasebetiyle Adam Mickiewicz Enstitüsü Türkiye’nin 11

şehrinde tiyatro, film, görsel sanatlar, tasarım, klasik müzik,

çağdaş müzik ve caz alanlarında 160 etkinlik düzenledi.

Etkinliklere 500 000’den fazla kişi katıldı. Polonya ve

Türkiye basınında 3700’den fazla haber çıktı. Kültür

programı, her iki ülkeden 100’den fazla partnerle işbirliği

sayesinde hazırlandı.