11
Sünnet ve Hadis'in Anla şı lmas ı ve Yorumlanmas ı nda Metodoloji Sorunu ve Yeni Bir Metodoloji İ çin At ı lmas ı Gereken Ad ı mlar The Question of Methodology in Understanding and Interpreting Hadith and Stinna Dr.Mehmet GÖRMEZ* • A.U. Ilahtyat Fakültesi Islam' ı n Kur'an'dan sonra ikinci kayna ğı olan Sünnet ve Hadisin Sübüt ve S ı hhat problemi Islam slim- lerini başlang ıçtan günümüze kadar me şgul etmi ş ve me şgul etmeye de devam etmektedir. Başta Muhaddisler olmak üzere, Islam alimlerinin bu problemi halletmek yol- unda sarfettikleri çaba ve gayretlerini takdir etmemek mümkün değildir. Ne var ki, Sünnet ve Hadis ile problemler sadece sübüt ve s ı hhat meselesinden ibaret değildir; sahit ı bir isnadla sabit olduğu kabul edilen hadis- lerin delalet sorunu, doğru anlaşılmas ı ve dogru yorum- lanmas ı meselesi, en az sat& ve sıhhat problemi kadar önem arzetmektedir. Zira dinin nass olarak kabul etti ği metinleri anlamak için şariin gaye ve maksatlann ı tesbit etmek esast ır. Ancak bu gaye ve maksad ı peygambere aidiyetinde şüphe olan, ba şka bir ifade ile, delaleti zanni olan lafıziardan dilbilgisi kurallar ı ile istinbat etmek mümkün de ğ ildir. Sözlü ileti ş im ( şifahi rivayet) ile nakledilen hadislerin birçok a ğı z (ravi) de ğ i ştirmesi, şifahi rivayetlerden yaz ıl ı metinlere dönü şmesi, bir k ı sm ı n ı n yazı ile tesbitinin gecikmesi, daha da önemlisi, büyük bir k ı sm ı n ı n lafzen de ğ il de mana ile rivayet edilmesi hadislerde bir delalet problemi do ğ urmuştur. Hadislerdeki sübut ve s ı hhat problemini halletmek için büyük çabalar sarfedildi ği gibi,delatet sorununu da çözmek,do ğru anla şı lmas ı n ı ve do ğru yorumlanmas ı m temin etmek için ciddi çal ışmalar yap ı lmam ış değ ildir. gelene ğ inde Hz. Peygamber'in söz ve davran ışlar ı anlam ı nda Sünnet ve Hadis, bir taraftan kendisi, Kur'an' ı n birinci dereceden anlam ve yorumu kabul edilirken, di ğer taraftan sayı s ı z anlama ve yorumlama faaliyetine mevzu te şkil etmi ştir. Sözlerin ve uygula- maları n, gerek Hz. Peygamber'e aidiyetini, gerekse mana ve maksad ın ı tesbit etmek için, birçok ilim dal ı tesis edilmi ştir. Sadece Buharrnin, müstakil bir küttiphaneyi donatacak hacimde şerh ve izahlar ı yap ı lm ışt ı r. Elbette bu çal ışmalardan hiçbirisinin, islArn' ın Peygamber'ini ve onun gaye ve maksad ı n ı anlamaya olan müsbet katk ı lar ı n ı hiç kimse inkar edemez. Ancak bütün bu çal ış - m alar sonunda, Sünnet ve Hadisin doğru anla şı lmas ı ve doğru yorumlanmas ı n ı sa ğ layacak bir metod olu şmu ş mudur? Ba şka bir ifadeyle Medine toplumu ve devleti içinde Hz. Muhammed'e (s.a.v.), sosyal, siyasal, ekonomik ve ahlaki her sahada klavuzluk eden esas ve prensipleri do ğ ru anlamak için, öncelikle tam ve mütekamil bir tre t -_-1 ve yöntemin te'sis edildi ğ i JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997 söylenebilir mi?Bu soruya doğru ve tatminkar bir cevap verebilmek için,hadis tarihini ve bu tarih içinde ortaya çıkan filmier' genel hatlanyla ele almak gerekec.ektir. Bir hadis, isnad ve metin olmak üzere iki bölümden ibaret olduğu gibi, Hadis ilimleri de, isnada ve metne yönelik çal ışmalar olarak iki k ısrna aynlmıştı r. Ali ibn Medinrnin ( öl. 230 / 844 ) dedi ğ i gibi, "Rical ve isnad bil- gisi bu ilmin yarı s ı , hadislerin mana ve maksad ı n ı anla- mak ise, öbür yans ıd ı r." 1 Bidayette birincisine "Rivayet ilimieri", ikincisine de "Dirayet ilimleri" ad ı verilmi ştir.2 Rivayet ilimleri, hadisin isnad ı nı ve isnad zincirini olu ştu- ran raviterin durumunu konu edinir. Diniyet flimlerine gelince, Katip Çelebi (N. 1087/1657) Virayetul-Hadis" ilmini: "Hadislerin laf ızlar ından anlaşı lan mana ve mak- sad ı , Arap dili kaideleri ve Islam Şeriat ı n ın genel ilke ve esaslar ı do ğ rultusunda, Hz. Peygamber'in hallerine. (Sünnet) uygun olarak ara şt ı ran ilme, Ilmu Dirayetli- Hadis denir. denir. " ş eklinde tarif etmi ştir? Ancak, esefle belirtelim ki, Hadis ilmi ile i ştigal eden herkesin kabul edece ği gibi, ne hadisleri anlamak ve yo- rumlamak ibn Medtnrnin dedi ğ i gibi, tarih boyunca bu ilmin yarı sı hatta çeyreği olmu ş ; ne de Dirayetul-Hadis, Katib Çelebi'nin tarif etti ği gibi, hadisleri, Islam Şeriatı 'nın ilke ve esaslar ı na, Hz. Peygamber'in hallerine uygun olarak anlama ve yorumlamayı konu edinen bir ilim ol- mu ştur. Çok kı sa süre içinde ne yaz ı k ki, rivayet ile dirayet birle ş mi ş , dirayete ait olan her şey rivayet ilimler- ine irca edilmi ş ve bu durum, tabir caizse, dirayetsiz bir rivayet karga şas ı n ı n ya şanmas ı na yol açmıştı r. Asl ı nda Hz. Peygamber'in ashab ı ndan itibaren, Hadis ve Sünnette lafız-mana ve şekil-ruh bütünlüğ ü ile, rivayet-dirayet dengesini kurmak zor olmu ştur. Hz. Ai şe ile Hz. Ebu Hureyre, Hz. Omer ile o ğ lu Abdullah, ibn Abbas ile Abdullah b. Amr b. As gibi birçok sahabi l er-Ramehurrmuzl. el-Kadi, Hasan b. Abdurrahman, el-Muhaddisu7- FAO beyne'r-R4vI ve'l-Vai, (thk. M.Acc.11c el-Hatib), Darul-Fikr, Beyrut, 1988, 558. 2Bkz. er-Ramehurmuzi,a.g.e.253; Bagdadt Haab. Ahlaker-Ravi ve Addbi's-Sami, (Mk. Mahmud Tahhtln), Mektebetul-Magrif. Riyad, 1983.1.87-88. 3KAtib ı Cetebi,Ke şfui -ZunOn' an Esmiil-KutOb ve'l FunOn, M.E.Bas ımevi, 1st. 1971. 3.635. 31

Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

  • Upload
    vandan

  • View
    254

  • Download
    2

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

Sünnet ve Hadis'in Anlaşılmas ı ve Yorumlanmas ındaMetodoloji Sorunu ve Yeni Bir Metodoloji İçinAtı lmas ı Gereken Ad ımlar

The Question of Methodology in Understanding and Interpreting Hadith and Stinna

Dr.Mehmet GÖRMEZ*

• A.U. Ilahtyat Fakültesi

Islam' ın Kur'an'dan sonra ikinci kaynağı olanSünnet ve Hadisin Sübüt ve S ıhhat problemi Islam slim-lerini başlang ıçtan günümüze kadar meşgul etmiş vemeşgul etmeye de devam etmektedir. Başta Muhaddislerolmak üzere, Islam alimlerinin bu problemi halletmek yol-unda sarfettikleri çaba ve gayretlerini takdir etmemekmümkün değildir. Ne var ki, Sünnet ve Hadis ileproblemler sadece sübüt ve s ıhhat meselesinden ibaretdeğildir; sahitı bir isnadla sabit olduğu kabul edilen hadis-lerin delalet sorunu, doğru anlaşılmas ı ve dogru yorum-lanmas ı meselesi, en az sat& ve sıhhat problemi kadarönem arzetmektedir. Zira dinin nass olarak kabul ettiğ imetinleri anlamak için şariin gaye ve maksatlann ı tesbitetmek esast ır. Ancak bu gaye ve maksad ı peygambereaidiyetinde şüphe olan, başka bir ifade ile, delaleti zanniolan lafıziardan dilbilgisi kurallar ı ile istinbat etmekmümkün değildir. Sözlü iletişim (şifahi rivayet) ilenakledilen hadislerin birçok ağız (ravi) değ iştirmesi, şifahirivayetlerden yaz ı l ı metinlere dönüşmesi, bir k ısm ı n ı nyazı ile tesbitinin gecikmesi, daha da önemlisi, büyük birk ısm ı n ın lafzen değil de mana ile rivayet edilmesihadislerde bir delalet problemi doğurmuştur.

Hadislerdeki sübut ve sı hhat problemini halletmekiçin büyük çabalar sarfedildiği gibi,delatet sorununu daçözmek,doğru anlaşı lmas ı n ı ve doğru yorumlanmas ı mtemin etmek için ciddi çalışmalar yap ılmamış değ ildir.

geleneğinde Hz. Peygamber'in söz ve davran ışlarıanlam ında Sünnet ve Hadis, bir taraftan kendisi,Kur'an' ı n birinci dereceden anlam ve yorumu kabuledilirken, diğer taraftan say ı s ız anlama ve yorumlamafaaliyetine mevzu teşkil etmiştir. Sözlerin ve uygula-maların, gerek Hz. Peygamber'e aidiyetini, gereksemana ve maksad ın ı tesbit etmek için, birçok ilim dal ı tesisedilmiştir. Sadece Buharrnin, müstakil bir küttiphaneyidonatacak hacimde şerh ve izahları yap ı lm ışt ı r. Elbettebu çalışmalardan hiçbirisinin, islArn' ın Peygamber'ini veonun gaye ve maksad ı n ı anlamaya olan müsbetkatk ı ları n ı hiç kimse inkar edemez. Ancak bütün bu çalış-

malar sonunda, Sünnet ve Hadisin doğru anlaşı lmas ı vedoğru yorumlanmas ı n ı sağlayacak bir metod oluşmuşmudur? Başka bir ifadeyle Medine toplumu ve devletiiçinde Hz. Muhammed'e (s.a.v.), sosyal, siyasal,ekonomik ve ahlaki her sahada klavuzluk eden esas veprensipleri doğru anlamak için, öncelikle tam vemütekamil bir tret-_-1 ve yöntemin te'sis edildi ğ i

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

söylenebilir mi?Bu soruya doğru ve tatminkar bir cevapverebilmek için,hadis tarihini ve bu tarih içinde ortayaçıkan filmier' genel hatlanyla ele almak gerekec.ektir.

Bir hadis, isnad ve metin olmak üzere iki bölümdenibaret olduğu gibi, Hadis ilimleri de, isnada ve metneyönelik çalışmalar olarak iki k ısrna aynlmıştır. Ali ibnMedinrnin ( öl. 230 / 844 ) dediğ i gibi, "Rical ve isnad bil-gisi bu ilmin yarıs ı , hadislerin mana ve maksad ı n ı anla-mak ise, öbür yans ıd ı r."1 Bidayette birincisine "Rivayetilimieri", ikincisine de "Dirayet ilimleri" ad ı verilmiştir.2Rivayet ilimleri, hadisin isnad ını ve isnad zincirini oluştu-ran raviterin durumunu konu edinir. Diniyet flimlerinegelince, Katip Çelebi (N. 1087/1657) Virayetul-Hadis"ilmini: "Hadislerin laf ızlarından anlaşı lan mana ve mak-sad ı , Arap dili kaideleri ve Islam Şeriat ı n ın genel ilke veesaslar ı doğrultusunda, Hz. Peygamber'in hallerine.(Sünnet) uygun olarak araşt ı ran ilme, Ilmu Dirayetli-Hadis denir.denir. " şeklinde tarif etmiştir?

Ancak, esefle belirtelim ki, Hadis ilmi ile iştigal edenherkesin kabul edeceği gibi, ne hadisleri anlamak ve yo-rumlamak ibn Medtnrnin dediği gibi, tarih boyunca builmin yarısı hatta çeyreği olmuş; ne de Dirayetul-Hadis,Katib Çelebi'nin tarif ettiği gibi, hadisleri, Islam Şeriatı 'nınilke ve esaslarına, Hz. Peygamber'in hallerine uygunolarak anlama ve yorumlamayı konu edinen bir ilim ol-muştur. Çok kısa süre içinde ne yaz ık ki, rivayet iledirayet birleşmiş , dirayete ait olan her şey rivayet ilimler-ine irca edilmiş ve bu durum, tabir caizse, dirayetsiz birrivayet karga şas ı n ın yaşanmas ına yol açmıştı r.

Asl ında Hz. Peygamber'in ashab ından itibaren,Hadis ve Sünnette lafız-mana ve şekil-ruh bütünlüğü ile,rivayet-dirayet dengesini kurmak zor olmuştur. Hz. Aişeile Hz. Ebu Hureyre, Hz. Omer ile oğlu Abdullah, ibnAbbas ile Abdullah b. Amr b. As gibi birçok sahabi

ler-Ramehurrmuzl. el-Kadi, Hasan b. Abdurrahman, el-Muhaddisu7-FAO beyne'r-R4vI ve'l-Vai, (thk. M.Acc.11c el-Hatib), Darul-Fikr, Beyrut,1988, 558.

2Bkz. er-Ramehurmuzi,a.g.e.253; Bagdadt Haab. Ahlaker-Ravive Addbi's-Sami, (Mk. Mahmud Tahhtln), Mektebetul-Magrif. Riyad,1983.1.87-88.

3KAtib ı Cetebi,Keşfui -ZunOn' an Esmiil-KutOb ve'l FunOn,M.E.Bas ımevi, 1st. 1971. 3.635.

31

Page 2: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

SÜNNET VE HAD1S'1N ANLAŞILMAS1 VE YORUMLANMAS1NDA METODOLOJ1SORUNU

aras ındaki ihtilaf da bu zorluktan ne ş'et etmiştir. Birçoksahabiyi hadis rivayetinden al ıkoyan şey, Hz. Omer'inhadis yaz ı m ın ı yasaklamasmin arkas ındaki hikmet,dirayetsiz bir rivayet kargaşasm ı n yaşanmas ı kor-kusudur. Zira dirayetsiz bir rivayet, harfi ve 'Uzi bir manave yorum, daima tehlikeli olmuştur. Çağdaş yazarlardanMuhammed Gazaltnin ifadesi ile "Gerçekten /slam Üm-met!, tarih boyunca Hadis ve Sünneti yanlış anlamak veyorumlamaktan çektiğini, uydurulan binlerce metre,hadisten çekmemiştir."4 Bu arada, (hikmet hazinesi) nicesahih söz, sakim anlayışların kurbanı olmuştur.5

Konu, bu derece ehemmiyet arz etmesine rağmen,Ibnu's-Salah' ın (61.643/1245) altmışbeşe, Suyuttnin(ö1.911/1505) doksanüçe, Haz ımtnin (öl. 584/1118) yüze,ibn Mulakkin'in (ö1.80411401) ise ikiyüze çıkard ığı Hadis'limier' içinde, had is metinlerinde geçen garip kelimeleriizah eden Gartbul-Hadfs, hadislerin vurüd sebebleriniaraştıran Esthibu Vurüdil-Hadis, aralarında çelişkigörülen hadisleri cem ve te'lif ile uğraşan Muhtelifu'l-Hadis ve nihayet, hadislerden hüküm istinbat edenFıkhul Hadis ilimlerinden başka, hadisleri anlamaya veyorumlamaya yönelik bir tek ilim mevcut değildir. Kald ı ki,hiç kimse, bu dört umm, hadis tarihi içinde müstakil birerilim dal ı hüviyeti kazand ığı n ı iddia edemez. Bunlardanbaşka, Taşköprüzade'nin (il. 968/1560 ) ilmu Te'vfliAkvişli'n-Nebi diye zikrettiği şey, güzel bir isimdenibaret kalm ış ;6 Şah Veliyyullah Dehlevtnin (ö1.1176/1762) ilmu Esraril-Hadis dediği şey ise, Huccetulldhil-Bailigd adl ı eserinin sat ı r aralar ında kalmaya mahkumolmuştur.7

Hadis ve Sünnetin anla şı lmas ı ve yorumlanmas ımeselesi, Islam dü şüncesinin teşekkül devrinde, Ehl-iHadis ile Ehl-i F ı kh' ı karşı karşıya getirmiştir. Muhaddislerfakihieri, hadis bilmemekle ve re'y ile k ıyas ı hadislere ter-cih etmekle suçlarken, Fakihler ise Ehl-i Hadise, rivayetettikleri üzerinde düşünmeyen.birer ravi ve nakilcigözüyle bakmış ve onlar ı ilim hamallar ı , bilgi taşıyıcılan(hameletu'l- ilm, zevAmilul-esfAr) olarak değer-lendirmiştirler.8 Bu ihtilaftan dolay ı her iki taraf da bir-birinden etkilenmekle birlikte, sonunda Suleyman b.Mihran el-A'meş 'in (öl. 148/765) EN Hanife'ye150/767) söylediği gerçekleşmiş , fakihlerin birer doktor,hadisçilerin de birer eczac ı olduğu kabul edilmiştir.9Ancak, hemen belirtelim ki, hiçbir derde deva bulamad ığıhalde, tabiplik taslayanlar ç ı ktığı gibi, t ıp ilminde hiç birbehresi olmad ığı halde, elindeki ilaçlar ı , her türlühastalığı n reçetesi olarak takdim eden eczac ılar da tarihboyunca olagelmiştir.

Netice itibariyle diyoruz ki: Hadis ilmi ve Hadisler!, hemen hemen !Man mesâilerini Hadis ve Sünnetinsıhhat ve sübert problemlerine teksif ederken, en azbunun kadar önemli olan deldlet problemine yeterinceeğilmemişlerdir. Hadisçilerin hadis metinlerinin doğru an-laşılması ve doğru yorumlanmas ı meselesine veya biziSünnet ve Hadisi doğru anlamaya ve doğru yorumla-maya götürecek bir metodoloji sorununa ayn ı ölçüdegerekli ehemmiyeti verdikleri söylenemez.

Hadis ilmi veya ilimleri içinde sünnet ve hadisi anla-mak ve yorumlamak için müstakil bir metodoloji

gelişmeyince bu iş için Usul-i F ı kkh' ın anlama yönteminebaş vurulmuştur. Zira Islami Ilimler içinde, Islam fllo-zofların ın "Burhanu ı ,Islam mutasavv ıflann ın 'Van", esasalan metodlan bir yana, müstakil bir anlama yöntemigeliştiren tek disiplin Usül-i F ı khttr. Usul-i F ıkıh, dört ayr ıilmin (dil, mant ık, kelam, fıkıh) esas ve prensiplerinicem'eden, gerek bilgi felsefesi bak ı m ından, gerekse an-lama ve yorumlama yöntemi bakı mından kendi içindebütünlük arzeden bir disiplindir. Bu sebeble Kur'an met-ninin anlaşılmas ında olduğu gibi Hadis ve Sünnetin an-laşılmas ı ve yorumlanmas ında da bir metodoloji olarakUsül-i F ıkh'a başvurulmuştur.Oyleyse sünnet ve hadisinanlaşı lmas ı ve yorumlanmas ında bir metodoloji soru-nunun olup olmad ığın ı tesbit edebilmemiz için,burada elealmam ız gereken ikinci konu ; Usul-i F ı kh'ın anlama yön-teminin bu iş için yeterli olup olmad ığıd ı r.

Bizce bir k ısm ı Usul-i Fıkh' ın kendisinden, bir kısm ıda Siinnetin yaz ı l ı malzemeleri olan hadislerden kay-naklanan sebepletle,Usul-i F ı kh' ın anlama yöntemininsünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamakiçin yeterli bir metodoloji olduğunu söyleme imkan ınasahip değiliz.Bu sebepleri şu şekilde s ıralamakmümkündür:

1. Herşeyden önce,UsulcOlerimizin anlama ve istin-bat metodu dini metinlerin tamam ın ı anlamak için belir-lenmemiştir.Sadece baz ı metinlerden şer'i,ameli hüküm-leri çıkarmaya yitşneliktir.Nitekim Pezdevi,Usulünde Usul-i F ıkh' ın alan ın ı belirlerken,"sadece şer'i hüktilmlere taal-luk eden meselelerde" diye ihtirazi bir kay ıt getirmiş ,Abdulaziz el-Buhari de bu ihtirazi kayd ı şu şekilde açı k-lamıştır:"Pezdevtnin bu kayd ı ile,dini metinlerde yer alank ıssalar,meseiler ve hikmetli sözlerin anla şılmas ı usul-ifikh' ın alan ı dışı nda kalmaktad ır."Oysa bu nevi sözlerinhadislerin büyük bir k ısm ın ı oluşturduğu bilinmektedicy

2. Usül-i F ıkh' ın anlama yöntemi genel anlamda biranlama ve yorumlama biçimi değ il, küllf ve die deliller-den hüküm istinbat ın ı esas aldığından, bir kanun yorum-lama ve tahlil ta ızid ır. Anlamak ile hüküm istinbat etmekayn ı şeyler değ ildir. Bir kanun metnini tahlilde istinbAtınanlama'dan da öte bir şey olduğu doğrudur. Zira anlama,teoriktir ancak istinbat, pratiği ortaya koyar. Birincisimana, ikincisi medluldur. Mana, lafz ın ifade ettiği şey,medlül ise, lafz ın bizzat ifade ettiği değ il, zihinde husüle

4Gazali. Muhammed, Fıkhu's-Sire, el-Mektebtil-IslAmT, Beyrut. 1989,Mukaddime.

5Şeybani. Muhammed, Kitabul-Hucceati Ehl17-Medine,Beyrut, 1983, 1.443.

67asköprüzSde. Ahmed b.Mustafa, Miftdhu's-Sade ve Misbihu's-Siyade. fi Mevzuatil-Uhim, Beyrut. 1985,11.142.

70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa, (thk, Muhammed ŞerifSukkar), 111011-U10m, Beyrut, 1990.1.464.

81bn.Abdil-Berr, Camiu Beydni7-11m ve Fadlihi,Beyrut, ty., 11.127.

9A.g.e.11.131.

19Butdri, Abdulaziz, Koşhı l-Esrar, Darul-Kitabil-Arabi, Beyrut, 1994.1.79-80.

32 ISLAM İ ARAST1RMALAR CILT: 10, SAYI: 1-2-3. 1997

Page 3: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

MEHMET GÖRMEZ

getirdiğ i meffiumdur. 11 Öbür yandan anlama, anlamçerçevesi bakım ından istinbatdan çok daha geniştir. Ziraistinbt için, anlam çıkarılması gereken somut bir metingerekir. Ancak anlama , salt tefekkür ürünü de olabilmek-tedir. Ayr ıca doğru anlama olmadan istinbafin istikametide yanlış olur. Ele al ınan malzeme, bir kanun metni değ ilde serbestçe tarızim edilmiş ifadelerden oluşuyorsa,doğruyu tesbit için anlama faaliyeti, istinbatın önünegeçer. Istinbat ise belirli bir gaye ile lafza yöneldiği için,yani, hüküm çıkarmay ı esas ald ığı için,lafz ı n s ın ı rları n ızorlama yoluna gider. Usül-i Fı {Win bu özelliğindendolayı , din ve dint nasslar için anlama yöntemi belirlemekyerine, anlama yöntemine göre, din ve dint nasslartan ımlanmıştır. Wet dinin daha doğrusu dint nasslanninsan hayatın ın her yönünü en ince teferruattna kadar,zabt-u rabt alt ına ald ığı kabul edilirse nasslardanç ı karı lacak anlam başka, sadece genel ilke ve esaslanbelirleyip geri kalan k ısm ı n ı insana b ıraktığı kabuledilirse, nasslardan anlaşılanlar başka şekilde olacakt ır.

3.Usul-i F ıkh' ın anlama yöntemi bir kanun yorumla-ma rnetodu olduğu gibi, kanun tahlilinde de lafzei yorumaağırl ık vermiştir. Asl ında ustlIcülerimizin late yorumyan ında mant ı kt yoruma hiç başvurmad ıklann ı Onesürmek, yorum sisteminde sadece nassları n lafizlannabak ı p, ruhu üzerinde durmad ıklann ı söylemek, di l unsuruile birlikte kanun yorumu için ba şvurulmas ı gereken diğerunsurlara müracaat etmediklerini iddia etmek büyük hak-s ızl ı k olur. Ancak dil unsurunun, bilhassa Imam Ş fıi ilebirlikte önplanda kald ığı ve latzt yoruma öncelik tan ındığıda bir gergektir.Aksine bir delil ve karine olmad ıkça lafzınzahiri anlam ı esas kabul edilmi ştir.

4. Furu-i fikh, ilerleme kaydederken, daha doğrusu,hayat ın akışı içinde ilerlemesini sürdürmek zorundakal ırken, bazı istisnalar dışında usül ayn ı oranda Her-lememiş , statik olarak kalm ıştı r. Ilk ortaya konduğu devir.term şartlar ı içinde, dünya hukuk kültürüne orijinal birkatkı teşkil eden UsG14 F ıkh, taklid dönemi ile birlikte Me-ta dondurulmuştur. Nasslar, ash kaynak (asl), önceki icti-hadlardan faydalanmak, tali kaynak (fer') olmas ıgerekirken, bu durum tersine dönmilştür. Bu sebeblesonraki as ırlarda, nasslann uygulanmas ı metodlanhad) değil, mezhep hükümlerinin uygulanmas ı metodları(tahric) geliştirilmiştir." Imam ı m ız, bizim zaman ım ızda,bizim bulunduğumuz şartlarda olsayd ı şöyle hameder-di." düşüncesi, hukükT tefekkürün hareket noktas ın ı teş-kil etmeye başlamışt ı r. 12 Bu yüzden Usül ile, fııru yerdeğ iştirmi ştir. 13 Hatta son devir filimlerinden Eşbah veNezir şarihi Ahmed b. Muhammed Hamevt(ö1.109811687), us01 eserleri ile furu eserleri aras ındakifarkl ı l ık görülürse, USCJI eserlerine itibar edilmemesigerektiğ ini ifade etmiştir.14

5. F ı k ıh Usulünün temel dayanaklar ı AsI,Delil veHukm kavramlar ıyla ifade edilicUsulciiler hadis ve sün-neti bir asıl olmaktan çok bir delil olarak gömıiişlerdir.Sizsünneti bir hayat modeli olarak kabul ederseniz, sünnetsizin için sadece teşrii bir delil değil, bilgi, kültür vemedeniyete kaynakl ık eden bir Asl olur. Sünneti, get birhükme, hem de sadece ameli olan bir hükme mesnedkabul ederseniz, sünnet sizin için bir deli! olmaktan Maya

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

geçmez. Yanlış anlama söz konusu olursa, delil siziNine götürmez, siz delili al ır Nine götürürsünüz.Usüleülerin Sünnet tan ımı da, bir hayat modes olanSünnetin as ıl konumuna göre değil, Usül-i F ıkh' ın kenditanım ına göre yap ı lm ıştır. UsOlcülere göre Sünnet:Kuran dışında Hz. Peygamber'in şer't bir hüküm teşkil

eden söz, fil ve takrirleridir."15 Şerf hüküm denilen şeyde, Matti ve ahlakt hükümler değil, sadece ameithükümlerdir. Bu da, sadece Sünnerin bir bölümünetekabul eder.Görüldüğü gibi, Usül-i F ıkh' ın SOnnerebakışı son derece dard ı r; onu, hayata, Whir vemedeniyete kaynaki ık eden bir bilgi kaynağı değil, şer'ThülcOmlerden sadece amen hilkümlere mesned teşkileden bir teşrl kaynağı olarak görmektedir. Usül-iTaha Mir Alvant'nin de belirttiği gibi, WO kaynağıolarak Sünneti anlamada ve uygulamada kafi gelebilir,ancak bilgi, kültür ve medeniyetin tüm sahalannda yarar-lanmak için yeterli değildir.16

6. Usül-i F ıkh' ın, late yorumu esas alan anlamayönteminin ve başvurduğu delalet yollann ın kendi içindetutarlı olabilmesi için, nass olarak de ğerlendirilen hafız-ların iki şartı taşımas ı ve iki vasfı ihtiva etmesi gerekir.

Birincisi; Şarrin yani, Kanun Koyucunun, bu lafizlansadece kanun koymak gayesiyie vaz'etmiş olması .

Ikincisi; lafizlann Kanun Koyucuya aidiyetinde hiçbir şOpheye mahal kalmamas ı .

Hemen belirtelim ki, nass olarak kabul edilenmetinlerden ne Kur'an' ın ne de Hadislerin birinci şart ıtaşıdığı söylenemez. Kur'an ve Sünnetin, kültür vemedeniyetin tüm sahalannda oldu ğu gibi, hukuka da kay-nakl ık ettiğ i doğrudur. Ancak ne Kur'an' ın ne deHadislerin s ı rf birer hukuk kurallar ı koleksiyonu ve kendi-lerini s ırf hukukta çevreleyen birer kanun metinleri ol-mad ıkları aşikard ı r.

Ikinci şarta gelince, Kur'an' ın bu şartı taşıdığındaşüphe yoktur. Yani Kur'an laf ı ziartn ın bizzat KanunKoyucuya ait olduğu kesindir. Ancak ayn ı şeyi hadismetinleri için söylemek mümkün değ ildir. Yani bütün ravi-leri sika, bütün senedleri sahih olan hadislerin lafzen ri-vayet edildiklerini söyleme imkan ına sahib değiliz. Bütün

-"Sava Rasa. Islam Hukuk Nazariyat ı Hakkında air EtUd, (cexı. Bah&Ar ı kan),Diyanet Wed Reisli ği yay. Ankara, 1955,11.85.

12Dönmez, I. KM, Islam Hukukunda Mactehid ile Modem HukuklardaHakimin Kanun Karşı s ındaki Durumu Aras ında Bir Mukayese,"M.Ü.IIahiyat Fak. Dergisi" Say ı 4. 1st. 1986. 38 .41.; Hamevi. Ahmedb.Muharruned, Gamzu 'Uyani'l- Basair, Beyrut.1985. I. 82.

13C8biri, Muhammad Abid. Nahnu ve't-Turas, Merkew's-Sakaflyyrt-Arabi, Mağrib, 1986. 18.

"Hamevl, age., I. 82.

15Abdulhalik, AbdulgSni, Hucciyetu's-Sunne, Stutgart.1986. 68.

16es-Sunnetu'n-Nebeviyye ve Menhecuha Blnail-Ma'rifeti yel-Hadara,(Bastin§ Sempozyum Tebliğleri), Muessesetu Alu'l-Seyt, Amman.1992, 11, 418.

33

Page 4: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

SONNET VE HADIS'IN ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASINOA METOOOLOJI SORUNU

hadisçiler, hadislerin kAhir ekseriyetinin mina ile rivAyetedildiklerinde müttefiktirler.

7. Usül-i F ıkh' ın iafzi mebhaslerinin hadislere tat-bikini engelleyen hususlann bir kısm ı hadislerin dilindenve Hz.Peygamber'in kulland ığı tislübdan kaynakian ır.Diğer bir kısm ı ise, tamamen rivAyet sisteminden, yAni,gerek Peygamber-sahAbe iletişiminden, gereksesahAbe-ümmet iletişimindeki teknik aksakl ıklardan neş'eteder. Hadisler yazı ile tesbit edildikten sonra da, istinsaholayın ın getirdiği dezavantajlar da bu usülün tatbikinizorlaşt ı ran diğer bir husus olmuştur. Şimdi bu sebebleribelli başi ıkiar altında, sözün, hadisin neş'et ettiğiHz. Peygamberden günümüze doğru incelemeye devamedelim:

8. Hadisler Arapçad ı r. Ancak hadislerde kullan ılandil, dilin kendisi değil (kald ı ki, henüz dilbilim kaideleriyaz ıl ı olarak tesbit edilmemi şti) konuşulan bir biçimdir.Yani değ işik bir söz ve saylemdir. Bu değ işik stşylemi an-lamak için, dilin kendi normatif kurallan; Sibeveyh (01.180/796) ve Halil b. Ahmed'in (di 170/786) veyaAsmai'nin (M. 216/831) tesbit ettiği kurallar tek başınakAfi değ ildir. Ne var ki, Usül-i F ıkh; 'aft( yorum için, gra-matik tahlili esas almış , dilin normatif kural ve kaidelerines ı k ı s ı k ıya bağ l ı kalmışt ı r. Harflerin s ı ralamas ından, edat-lann cümle içindeki yerine kadar, takdim ve te'hirden, za-mirin merciine kadar hüküm çıkarırken, Basra ve KOfenahiv mekteplerinin koyduğu kurallara riayet etmiştir.Usül-i Fikh'a ve usülcOlere göre, ister Ayet olsun isterhadis, Ness 7ar şeksiz şüphesiz Arap dili kaidelerine uy-gun olmak durumundadir.17

9. Dil ile söz ve söylem aras ı nda varolan farklar, iki-si de birer ifade biçimi olan yaz ı dili ve konuşma dill içinde söz konusudur. Zira yaz ı dilinin canl ı muhatablan yok-tur, dolayl ı ve hayali muhatablar ı vard ır. Oysa konuşmadilinin canl ı ve aktif muhatablan vard ı r. Yazı diline Onveren hususlar, normatif dilbilgisi kuralland ı r. Eğer bu, birşiirsel ifade olacaksa vezin ve heceye göre sarfedilir.Fakat konuşma diline yön veren, muhatablarm durum veseviyesidir. Hz. Peygamber, kendi hadislerini öncedenoturup kaleme almad ığı gibi, konuşurken de yaz ı dili kul-lanmam ışt ı r. Daha çok sohbet ve hitabet tarzı, canl ıkonuşma diline başvumıuştur. Oysa Us014 F ıkh, hadis-ler, önünde yaz ı l ı malzeme olarak gördüğü ve dilbilgisikuralları n ı da esas ald ığı için, ifadeyi bir yaz ı dili olarakdeğerlendirmi ştir. Bu sebeble UsO1-i F ıkh, dinleyeni, an-lama faaliyetinin temel bir unsuru olarak görmemiştir.Şayet, hadislerin konuşma dili ile ifade edildiği esasal ın ırsa ilk ve dolayl ı muhatablar anlama faaliyetinintemel bir unsuru olarak kabul edilir ve bu takdirde hiçbirsöz, bağlam ından kopar ı larak anlaşılmaya çalışı lmazd ı .

10. Hz. Peygamber, (S.A.V) yaz ı dili değil de konuş-ma dili kulland ığı halde, yüksek dil kullanm ışt ır. Ancak,onu günlük dilden de tamamen soyutlamak mümkündeğ ildir. Konuşmalar ı hitabet ağırl ı kl ı olduğu için, yaz ı di-line daha yatk ın olmuştur. Fakat yine de bu iki dili veifadelerini ayn ı kabul etmek yanlış olur. 18 Oysa onunsöylediği her şeyi bir teşrt kaynağı olarak gören baz ıusülcü ve fakihler için, böyle bir ay ı rı m söz konusu

değildir. Bunların bir k ısmı bütün ifadeleri ayn ı kategoridedeğerlendirmişlerdir. Bizce Kur'an ve hadislerin metniniteşei kaynağı olarak, ayn ı kural ve kaidelerle anlamayaçalışmak yanlış olduğu gibi, hadis metinlerini de eşdeğerkabul etmek yanlış olur. Unutulmamal ıd ır ki, hadislerinuslübunun ötesinde beşeri bir şahsiyet hissedilir. BuzAtiyyette zaaf ve kuvvet birlikte bulunur. Zira o, emaneteve hakka bağlı l ık gücüyle öğünürken, diğer taraftan Allahönünde beşert zaafı ile iftihar eder.19

11. Hz. Peygamber, din dilinin bütün geşitlerine,teşbihi, tenzihi, temsili ve sembolik ifade ve uslOblanntamamına baş vurmuştur.BizAtihi ümmetine bir şeyi em-neden, yahut her hangi bir hususu sarih ifadelerie yasak-layan hadisierin yan ıs ıra, çok serbest ifade ve tislüb dakullanm ışt ır. lbn HibbAn' ın sadece emir ve nehiysigalarm ı amaç bak ı m ından ikiyüzü aşkın kismaay ı rd ığın ı burada hat ırlamak gerekir. 20 Oysa Usül-iF ıkh,ytintemi gereği, neredeyse her ifadeyi hüküm mercibirer kanun gibi telakki etmiştir. Bu durum, bilhassateşbih ve isflAreleri farkl ı yorumlamaya sevketmiş, terğ ibve terhib hadislerini dahi ahkAm hadisleri kategorisinesokmuştur. Namaz ı terkeden ile ilgili hadislerden,öldürülmelerinin mübah oldu ğu hükmünün okanlmas ıbunun en bAriz misAlidir.21 Halbuki, hadisin kendisi farkl ılafızlarla valid olduğu gibi, ayn ı ifade tarayla vArid olanyüzlerce hadis mevcuttur. Her ifadeden ayn ı hüküm istin-bAt edilirse içinden çıkılmaz bir hal alır.

12. Hz. Peygamber-sahAbe iletişimine dair burayakadar anlatt ıklanm ız, sadece Hz. Peygamberin sözlüifadeleriyle ilgilidir. Ayn ı hususlar, fazlas ı yla fiilleri için degeçerlidir. Hatta usül kitaplar ında, Hz. Peygamber'in fiil-leri sözlü ifadelerine göre, daima ikinci planda kalm ıştı rve fiillerini anlamak için müstakil bir anlama yöntemigeliştirildiği de söylenemez. Çoğu kez, biz Hz.Peygamber'in fiillerine değil, fiillerine verilen anlam ı an-lamiand ırmaya çal ışınz. Zira fiiller gözlem yoluyla an-laşı l ı r. Biz ise, gözleme imkan ına sahib değiliz. Bu sebep-le sahAbenin gözlemlerinden hareketle fiillerini değer-lendirme yoluna gideriz. SahAbe, ayn ı fiili farkl ı farkl ıdeğerlendirdiği için, bazen bu, önemli yanlışl ıklara yolaçmıştı r.

Hz. Peygamber'in birçok fiili asl ında, sunen-imutevarise dediğ imiz, gizli bir icmA ile, nesilden nesile in-tikal etmiştir. Birçok Alimin Sünnet'i, Hadis'e tercihetmesi, hadisleri sünnetlere göre de ğerlendirmesi bun-

17806, M. Said Ramazan, es-Selefiyyetu Mertraletun Zemeniyyetun...,Daru'UFikr, Şam, 1990, 73.

18ibrahim, Muhammad, fi Hutabi'r-Rasa el-Mektebu'l-1slami. Beyrut, 1986. 12.

"ZerkA, Mustafa Ahmed, Kur'anı-r Kerim ve Hadis4 Nebe ırt ArasındaUslOb Mukayesesi, (gev.Emin Ag ı kkutlu) ''Marmara. Dn. Itahiyat Fak.Dergisi", Say ı 5-6, 1st. 1988, 303-308.

20Farisi, ıbn Belban, el-flısin N Takribi Sahib-11bn Hibbbn (thk. Şuayb el-Arnavut). Muessesetu'r-Risale, Beyrut, 1988,1. 48.

212enant Şihabuddin Mahmud. Tahricu'l-Funiale't Usti'. (ttık. M.EdipSaiih), Muessesetu'r-Risale. Beyrut, 1987. 81-84.

34 ISLAM' ARAST1RMALAR CILT: 10, SAY1: 1-2-3, 1997

Page 5: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

MEHMET GÖRMEZ

dand ır. Ancak filler bazen bizzat davranışla, bazen desözlü ifadelere döntişerek nakledilmiştir. Hz. Peygam-berin sözlü ifadelerini naklederken orijinal lafalan koru-mak ne kadar önemli ise, fiillerini de bağlam ırıdan kopar-madan aktarmak o derece önemlidir.22

Hz. Peygamberin rivayet yolu ile gelen bir fi ili işleyipişlemediği, fiilin bizatihi kendisi üzerinde fikir yürütmektearanmamış, daha çok, bu fiili bize aktaran sahabınin,rivayetin ba şında kulland ığı ifadede aranm ıştir. Şayetsahatii, "Hz. Peygamberi şöyle yaparken gördüm"demişse, sahabenin olduğu gerçeğinden hareketleartık Hz. Peygamber'in o işi yapıp yapmadığında tered-düt edilmez. Yeter ki, sahabenin bu sözü, AO ve zabitraviler tarafından bize kadar gelmiş olsun.23 Yok eğer,sahabi sadece "Peygamber şöyle yapt ı " diyerek bir fiilinakletmişse, yine ayn ı şekilde haber sahih ise, Hz.Peygamber'in bu işi işlediği kesinleşir. Ancak, bundakikesinlik, birincisinde oldu ğu kadar değildir.24 Zira bu türhaberlerin mursel olma ihtimali olduğu gibi, sahabe, Hz.Peygamberin genel tutum ve davran ışlarından hareketleo fiili işlemiş olacağın ı kabul etmiş de olabilir.

Görüldüğü gibi sözlü ifadeleri anlamada yaşananmetodolojik sorun fiiller için de sözkonusu olmuştur.Kanaatimizce Hz. Peygamberin fiilen kavillerine nisbet-le daha büyük önem arzetmesine rağmen,onun sözleri kadar fiilleri üzerinde durmam ış, anlama veyorumlama yöntemi bak ım ından filler, sözlü ifadelerdenfarkl ı lık arzettiği halde, fiilleri anlama için müstakil bir usülgetiştirilmemiştir.26 FNIeri değerlendirirken içine dOşülenen büyük hata bizce, filin kendisi üzerinde düşünmekyerine, onu bize nakleden lafzın tahlile tabi tutulmasın-dan kaynaklanmıştır. Bilindiği gibi Miler de kaviller gibibize iki yolla nakledilmiştir; baz ı fuller yine flit ile ak-tarılmış ,bazı ları ise sözlü ifadeler ile nakledilmiştir. Bir filtoplumsal uygulamaya (Yaşayan Sünnet) dönüşerek ne-silden nesiie aktanim ışsa fazla bir problem çıkmam ıştır.Ancak fillerin tek tek fil ile nakledilmesi, lafizlarda olduğugibi her bölgede farkl ı l ı k arzettiği için, Medine'de başka,Köfede ve Şam'da başka şekilde tatbik edilmesi problemteşkil etmi ştir. Bu, bazen Hz. Peygamber'in bir konudafarkl ı şekillerde davranmas ından, bazen de fiili tatbikeden kişinin yanl ış değerlendirmesinden kaynaklan-mış t ır.26

Fiillerin sözlü ifadelerle nakledilmesine gelinceekseriyeti böyle aktar ı lmıştir, i şitme yerine bizzat görmeve müşahedeye dayandığı için daha güvenilir olmaklabirlikte, lafizlann mana ile rivayet edilmesinin tüm alum-suzluklann ı bünyesinde barı nd ı rm ışt ı r. Bununla birliktefakihler ve usülcüler birçok fil ve davran ışı , tafalara tat-bik ettikleri delalet yollar ı n ı , filleri aktaran sözlü ifadeleretatbik ederek anlama yoluna gitmiştir. Mesela, bir ray': ""RasOlullah şöyle yapard ı" diye bir nakilde bulunmu şsa,filin kendisini değerlendirmek yerine, "Nak ıs Fiil (kane),muzari ile birlikte geldiğ i zaman süreklilik ifade eder. Hz.Peygamber'in bir fiili sürekli tekrar etmesi ise bağlayıc ı l ı kbildirir" gibi bir değerlendirmeye gidilmiştir. Oysa 1bnDakik (ö1.702/1302) de belirttiği gibi, bu ifade birdefa yap ılan fiil için de , kullan ı labileceği gibi, üsteliksahabe de Hz. Peygamber'in sürekli yaptığı anlaşı ls ı n

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

diye böyle bir ifade tarz ı n ı özenle seçmiş değildir.27 Kaldıki, bir fiilin sürekli tekrarlanmas ı, tek başına o filin değeri-ni ortaya çıkarmaz. Insanın en çok tekrarladığı şeyler an-lamsız alışkanlıldandır. Elbette Hz. Peygamber'in birdavranışı yerleştirmek için üzerinde ısrar etmesi (Sünnetkavramının semantik anlamı içinde de vardır) bizim içinönemlidir. Ancak bu ;star sadece nivinin lafzında aran-Mal.

Notice itibariyle hadis filmleri Içinde sünnet yehad'si anlamaya ve yonımiamaya yönelik birmetodoloji oluşmadığı gibi, metodoloji olarak başvu-rulan Usul-i Fıkh' ın anlama yöntemi de bu iş kinyeterli oimamışbr. Sinaenaleyh,yeni bir metodolojiyeduyulan ihtiyaç devam etmektedir.

YEN! SIR METODOLOJI ION ATILMASIGEREKEN ADIMLARPeşinen belirtelim ki,biz Hadis ve Sünneti anlamak

ve yorumlamak için, ne kapsaml ı yeni bir yöntem, ne degeliştirilmiş yeni bir metodoloji ortaya koyma iddiasında

Çünkü biz biliyoruz ki, sun'i olarak, hand i eticen-lerle masa başında hazırlanan metodolojiler birer teori vezihin jimnastiği olmaktan öteye geçemezler. Bir gelenekiçinde, tabii bir süreç dahilinde meydana gelen metodolo-jiler ise, hayat ın pratiklerinden kopamazlar. Kitapiar ı n,makalelerin yazarlar ı , ilimlerin kaşifieri ve mOcitleri olur.Fakat metodolojilerin yazarları olmaz. Olsa olsayazarlar ı n metodoloji oluşumuna katkıları olur. Bumakalenin as ıl amacı da budur. Binaenaleyh, biz buradasadece, Sünnet ve Hadisi doğru anlamak ve doğru yo-rumlamak için, yahut doğru anlaşılmasın ı ve yorumlan-mas ı n ı temin edecek yeni bir metodolojinin olu şumu içinatılmas ı gereken üç ad ımdan sözetmek istiyoruz.

1.Hadis Ilimierinin Yeniden inşa' ı!limier Tarihi ile iştigal eden bilginler, Hadis Ilminin

tan ım ı n ı yaparken, bu ilmin gayesinin ne oldu ğuhususunda ciddi tartışmalara girişmişlerdir. Hatta ayn ıtartışmaya hadisçilerin de katı ld ığın ı görmekmümkündür. Hadis ilmi ve bu ilmin çerçevesi içindeoluşan ilimlerin gayesi, sadece ravilerin sika ve zay ı folduğu tesbit edilen hadislerin anlaşılmas ı m ıd ır? Başkabir ifade ile, bu ilmin gayesi, sahih olduğunu tesbit edip,Hz. Peygamber'den gelen hadislerin veya sahabedengelen haberlerin sahih olup olmad ığı n ı ortaya koymakm ıd ı r? Yoksa, sahih olduğu tesbit edilen hadislerin an-laşılmas ı m ıd ı r? Başka bir ifade ile, bu Hmin gayesi, sahih

22Geniş bilgi için bicz. Aşkar, M. Suleyman, Afalu'r -Ras01 ve Delbletuhaale 7-Ahkm, Muessesetu'r-Risile, Beyrut, 1988, I. 484.

23Aşkar, age. I. 472-481.

24Aşkar. age. I. 479.

26Söz-fiil fark ı için bkz. Ricour, Paul. Anlamlı Eylemi air Mahn GibiGdımek,1-3.

26Aşkar, age., I. 477.

27Ibn Ihkhımil-Ahkam Şerhu 'Unıdetil-Ahkm, Dana-Kitabil-Arabi, Beyrut, ty. I. 90.

35

Page 6: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

SÜNNET VE HADIS'IN ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASINDA METODOLOJI SORUNU

olduğu tesbit edilen hadisler ve Nebevi uygulamalarışığında "Medina toplumunun hükümeti içinde, siyasi,sosyal, ekonomik ve ahlaki planda Hz. Muhammed'e(sa y.) k ı lavuzluk etmi ş olan prensipleri bulup çıkarmakmid ır"?28 Hadis dediğimiz söz veya Sünnet dediğimizuygulaman ın yaz ı l ı ifadesi, sened ve metin diye iki un-surdan oluştuğuna göre, Hadis ilmi veya Ilimleriningayesi, sadece isnad ve isnad ın halkaları n ı oluşturanrAviler midir? Yoksa Hadis Ilimlerinin metni anlamak,uygulamak ve topluma takdim etmek gibi bir meselesi veproblemi olmu ş mudur?

Hadis ilminin bidayetten günümüze birçok tArifiyap ı lm ıştır. Ancak her ne hikmetse, Imam Suyütrden (61.911/1505) günümüze kadar, hemen hemen bütün hadis-çiler, meslekten bir hadisçinin değil de, bir tabib olan IbnEkMnrnin(451.749/1348) 28 yaptığı tan ıma baş vur-muştard ı r. 38 Ibn EkfAnrye göre, Hadis Ilmi daha önce degeçtiğ i gibi, baş l ıca iki k ı sma ayr ı lı r:

1. limu RivAyeti'l-Hadis

2. Ilmu DirAyetrl-Hadis

Hz. Peygamberin söz ve filllerini konu edinen ilmuRivayetil-Hadis, bu söz ve fiilerin rivAyeti ve nakli, zap-ti ve yaz ı m ı ile ilgilenir. ilmu Dirayetil-Hadls ise,rivyetin hakikati, şartları , çeşitleri ve hükümleri, rAvininhalleri ve (taşımas ı gerekli) şartlar ı , merviyAtın nevileri veilgili meselelerini konu edinen bir ilimdir.31

Görüldüğü gibi, Ibn EkfAnrnin yaptığı tan ım ve tak-sime göre, Hadis Ilimlerinin bir tek gAyesi vard ır; o da,rivAyetlerin sahih olup olmad ığın ı tesbit etmektir. AyncarivAyet-dirAyet ay ınm ı n ı n da pratik hiçbir faydas ı al-mamışt ır. Neticede dirA'yet ile ilgili say ılan hususlar da,rivAyet ile ilgili ilimlerdir. RivAyetin bir dirAyet yönü olduğ umuhakkakt ır, yani, bize bir haber geldiği zaman, haberigetireni araş t ı rmak da bir dirayet i şidir. Ancak dirAyet,sadece haberi getirenin fAs ık olup olmad ığın ı araştı rmakdeğil, as ıl dirAyet, haberin anlam ı ve niteliği üzerinde dedurmakt ı r. Ibn Ekfanrnin yapt ığı tan ı m ı , Suyütrnin(61.911/1505) aç ı klamalar ı yla, açtığı m ız zaman, bu an-lamda bir dirAyetin olmad ığı görülmektedir. Zira, IbnEkfAnrnin, riv4yetin hakikati dediği şey, Hadis veStinnetin nakli ve bunu nakleden kimseye isnad etmektir.RivAyetin şartlar dediğ i şey, ravinin sema, arz, icAze gibitahammül yollar ı ndandan birisi ile rivAyeti alm ış ol-mas ı d ı r. Rivdyetin gasified, ittisal, inkita, irsal vs.,RivAyetin hüküm/eri ise, red ve kabulden ibarettir. IbnEkfArırnin, rhvinin halleri dediği şey, cerh ve tadildir.Merviyât ın kisimlanndan kasdetti ği şey ise, öylezannedildi ğ i gibi yine metin değ il, musannef, musned,mu'cem ve aiz gibi hadis tasnif geşitlerinden hangisinedahil olduğudur.32

Hadis ilminin tarifi yap ı l ı rken, tan ım ı na baş vurulandiğer bir Aft, Bedruddin b. Cemaa (61. 733/1332) olmu ş-tur. Ibn Cem6a,lbnu's-SAIAh' ın Hadis'ine yaptığıihtisarda33 Hadis lmini veya Ilimlerini: "Sened ve metninhallerini bildiren kanunlar ilmidir" diye tarif etmiştir.Ayr ıca Ibn Cemaa, bu tan ı m ı yapt ı ktan sonra, "Bu ilmin

36

gayesinin, hadislerin sahihini sakiminden ay ı rmak"olduğunu aç ıkça ifade etmiştir.34

K ısaca, M. Uğur'un da ifade ettiği gibi, "Hadis Ilmihakk ında yap ılan tan ımlar, ne kadar farkl ı l ık arZetse de,birleştikleri bir nokta vard ır, o da; Hadis Ilminin Hz.Peygamber'in söz, fiil ve hallerini, bunlar hakk ındanakledilen rivAyetlerle, rivAyet sonucu tesbit edilen hadis-lerin (hAfızada veya yazıda) zaptedilmesini ve nihayetsahih olanlar ın otmayanianndan ayrılmas ın ı konu edin-miş olmas ıd ı r."38

Hadis usülcülerinin üzerinde Adeta ittifak ettiği butan ıma ters düşenler de yok değildir. Mesela &AtarişAdhlerinden Muhammed b. Yusuf KirmAnr ye (61.78611384) göre: "Hadis Ilmi, Hz. Peygamber'in söz, fiilve hallerini bildiren bir ilimdir. Bu ilmin konusu, Allah' ınRasülu olarak Hz. Peygamlaer'in zAtıdır. Bu ilmin gAyesiise direyn saadetidir. 36 Ne varki, BuhArrnin diğer birşAtihi Bedruddin Aynrnin (61. 855/1451) de kabul ettiğ ibu tan ım, Suy0trnin de ifade ettiği gibi, "'stint& 'Will"yani hadisleri anlay ı p değerlendirmeyi ihtiva ettiği halde,hüsn-i kabul görmemiştir. Hatta SuyCıtrnin hocas ı , Türkas ı ll ı Muhammad b. Suleyman KAfiyeci, (61. 87911474),"Hadis Ilminin konusu Hz. Peygamber'in zAt ı m ı ? Bu, ol-sa olsa tı bbın konusu olur." diyerek, KirmAni ile istihzAyoluna gitmiştir. 37 Oysa KirmAnrnin Hz. Peygamberinbiyolojik veya fiziki varl ığını kasdetmediğini, KAfiyeci depek81A bilmektedir.

Imam Nevevi de (al. 676/1277) Muslim şerhineyazdığı mukaddimede, Hadis Ilminin gayesinin sadecehadisi işitip başkalarına işittirmek ve yazmaktan ibaret ol-madığını , as ıl maksad ı n ın, metinlerin anlamlan üzerindedüşünmek ve tahkik etmek olduğunu ifade etmiştir.38

Bedruddin Aynrye (61.855/1451) göre bir ilmin ilimdal ı hüvviyeti kazanabilmesi için, belirlenmiş bir konusu,ilke ve esaslar ı , bir de gAyesi olmal ı d ı r. Konu, ilmin zAtivarl ığıd ı r. Ilke ve esaslar, bilgi kaynaklar ı n ın nas ı l kul-

28Garaudy, Roger, !slam ve insanlığın Geleceği, (çey. Cemal Aydin),P ınar yay. 1st. 1990. 59.

28Bkz. Kahhale, Omer Rıza, Mu'cemul-Muellifin, Daru Ihyail-Turas,Beyrut, ty. VII. 200.

388kz. Suyütl, Celaluddin, Tedribu'r-Ravi, Mektebetu Danit-Turas,Kahire , 1972, 40: Kas ı mi, Cemaluddin, Kavaidul-Tandis,Kahire, 1934, 75; TasköprOzade, age., II ' .52; Kmigit, Talat, HadisIslalahlar ı, A.Ü.1.F. yay. Ankara 1985. 145: Uğur, Miicteba, AnsiklopedikHadis Terimleri Sözlüğü, T.D.V. yay. Ankara, 1992, 112; Çakan. LLCM.T.D.V. Isl. Ansiklopedisi, Dirayetu'l-Hadis Mad.

31 Suyuti, Tedrib, 40.41.32A.y.

33Eserin ad ı , *el-Menhelu'r-Revl Nebevrdir.

34Suy0ti, a.g.e. 6; Koçyiğit, age. 113.

38Uğur, age. 113.

38SuyOti, age. 41.

37A.y.

38NeyevT, Muhyiddin, şerhul-Muslim, (Sahih-i Muslim ile birlikte). Misir,1349. I. 2.

[SLAW ARAŞTIRMALAR CILT: 10, SAYI: 1-23, 1997

Page 7: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

MEHMET GORMEZ

landecağın ı belirler, gaye ise onun pratik değeridir. Bunagöre Hadis Ilminin konusu Allah' ın Ras°lu olarak Hz.Peygamberin zatıdır. Ilke ve esaslar ı, hadisin halleri ves ıfatland ır. Gayesi ise, iki dünya mutluluğunu temin et-mektir.39

Hadis Ilmini, sadece rivayet ve rivayet usülune in-dirgemeyi uygun görmeyenler çok olduğu halde, bununaksini kabul edenlerin görüşü egemen olmuştur. Neticeitibariyle Hadis Ilmi, tarih içinde bütün çalışmaların ı , bizimetne götürmeye vesile olan isnada teksif etmi ştir. As ı lgaye olan metin üzerinde hadisçilerden çok, başka alim-ler durmuşlardır. Sonunda Tahanevrnin (61.1119/1707)de ifade ettiği gibi, Hadis Ilmi, RivAyet ilmi, Ahbar ilmi veAsar ilmi gibi isimlerle dzdeş olmuştur.40 Nitekim KlasikHadis Usüllerimizde, müstakil birer ilim dal ı olarak geçenalt disiplinler, Hadis !limier; gerek sayı bakı m ındangerekse ilgi alanları bakımından tek tek ele al ındığı za-man karşım ıza, bu iddiay ı doğrulayan bir tablo ç ıkmak-tadır. Hadis Ilimlerini, olu şum döneminden sonra ilk tadadeden Hakim Nisabüri (61.405/1014) elliiki Hadis Ilmindensöz etmiştir. Saydığı ilimlerin birçoğunu ilim dal ı htiviyetiile kabul etmek mümkün değildir. Ancak straledığı iiimlerikonu ve ilgi alan ı itibariyle sened ve metne göre tasnifedecek olursak, metin ve metni anlama ile ilgi olanlar ınsay ıs ı bir elin parmak say ısın ı geçrnez.41 Kald ı ki, metinile ilgili olan ilim dallannm müstakil birer disiplin halinegelip gelmediği üzerinde, genel hatlanyla duracağız.Bunun dışında bütün.ilimler isnad ve isnad ın halkalann ıoluşturan ravilerle ilgilidir.

ibnu's-Salah (61. 643-1245) Hadis Ilimlerininsay ı s ı n ı altm ışbeşe ç ı karm ış , ancak Hakim'in metni ante-maya yönelik saydığı ilimlerin bile bir k ısm ına yer ver-memi ştir. SuyOtT (61.91111505) bu sayıyı doksanüçeç ıkarm ış , ne var ki, metni anlamak ile ilgili ilimler gittikçeazalm ış t ı r. Haz ı mi (61. 548-584) Hadis Ilimlerininsayısın ın yüze, Ibn Mulakkin (61. 723/804) ise ikiyüzeulaştığı n ı söyler.42 Ne var ki bunlar birer disiplin olarakkabul edilse dahi, sened ve metin ile rivayet-dirayet den-gesi bak ı m ı ndan bu tasnifin doğru oluştuğu kanaatindedeğ iliz.

Bütün tasnifier gözönünde bulundurulduğu zaman,metin ve metni anlamaya yönelik Hadis Ilimleri veya disi-plinleri şunlard ı r:

1. Dirayetu'l-Hadis Ilimi

2. F ı khu'l-Hadis Ilmi

3. Garibu'l-Hadis Ilmi

4. Muhtelifull-Hadis Ilmi

5. Esbabu Vurüdil-Hadis

Hadis ilimlerinin yeniden inşal için, burada mühimolan, Dirayetul-Hadis'i rivayet ile uğraşan bir ilim olmak-tan ç ı kar ı p,Katip Çelebi'nin tan ı mlad ığı gibi,hadismetinlerinin anla şılmas ı ve yorumlanmas ı ile ilgilenen birilim haline getirmek, Fıkhu'l-Hadis'i de dar anlamdahadisleri kanun metni gibi tahlil eden bir ilim de ğil, genişanlamda hadislerin Islam şeriatın ın genel ilke ve esaslar ıdoğrultusunda pratik hayata aktar ı l ıştn ı ele alan bir ilim

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

olarak yeniden düşünmek gerekirAyr ıca Gatibu'l-HadisIlmini hadislerdeki garib kelimeleri açıklayan bir sözlük ol-maktan gıkarıp,hadislerde geçen temel kavramlar içindeifade edilen düşüncelerin metodolojik analizini yapan vebu yolla Hz. Peygamberin anlamlar dünyasın ı tesbit et-mek ile uğraşan bir ilim haline getirmek gerekir.Muhteliful-Hadis veya Muşidlu'l-Hadis ilmini sadeceçelişkili hadisleri uzleştımlaya yarayan bir ilim olarak elealmak yanlıştı r.Bu ilim dal ı da hadis ve sünnefin iç bütün-lüğünü sağlamak için, hadislerin hadislerle,Hz.Peygamber'in genel tav ır ve davran ışlanyle,akıl vetecrübe ile ve en son Kuranla mukayesesini konu edin-melidir. Esbabu Vunkli'l-Hadis'in müstakil bir Hadis Ilmiolabilmesi kin Hadis ve Sünnetin tarihsel ve toplumsalbağlam ı n ı, sadece sahih rivayetlerle de ğ il, tarih, coğrafyasosyoloji ve psikolojiden yararlanarak, ilmi yöntemlerletahlil edilmelidir. Sünnetin yerelliği ve evrenselliği, zamanve mekan boyutu, örfı olup olmadığı , hass ve arm olan-ların ayırtedilmesi, bu ilmin etüdleri içinde yer almal ıd ı r.Ayrıca bu Him sadece sebeb değil, Met ve hikmetkonusunu da ihmal etmemeli. Yani sadece Hz.Peygamber'in bir sözü hangi vesile ile söylediği değil,hangi gerekçe ile, hangi ilkeyi gözönünde bulunduraraksöylediğini de ele almal ıd ır. Başka bir ifade ile, sebeb-ihikmet ile hikmet-i te şri birlikte değerledirilmelidir. Nasih-Mensuh konusunun da bu ilim dal ı ile bağlantıs ı unutul-mamal ıd ı r.

2.Usul4 Fıkh'ın ancelikierinin De ğişmesi

Usul-i F ı kh' ın anlama yönteminin hadislerin do ğruanlaşı lmas ı ve doğru yorumlanmas ı kin uygun birmetodoloji olmad ığı yarg ıs ı ,bu usulün tarihte egemenolan şekli ve versiyonu kin sözkonusudurlire usulünfarkl ı ekollerinden yararlanarak bu metodolojide yap ı la-cak bir yenilik,anlama yönteminin kabul ettiği esaslannöncelik swami değ iştirmek onu hadislere uygulanabilirbir metod haline getirebilir.Bu hususta at ılmas ı gerekenad ı mları şu şekilde s ı ralamak mümkündür:

1. Ilk as ı rlarda ortaya ç ıkan kelami tartışmalardandolayı akaid'den olmayan bir çok şey, usulu'd-dininmuhtevas ı içinde yer ald ığı gibi,gerek ehl-i rey ve ehl-ihadis aras ı nda,gerekse ehl-i fı kh' ı n kendi aras ındacereyan eden fıkhi tartışmalar sebebiyle de usuedensay ılmames ı gereken birçok husus, usul-i fikh' ın kap-sam ı içinde yer almıştir.Binaenaleyh,yap ılmas ı gerekenilk iş ,usul ile furu'un konular ın ı yeniden belirlemek,furu'unalan ı na giren ve ihtilafa medar olan zanni bilgi ve delilleredayal ı esasları usul'den vkararakislam ın evrensel temelözelliklerini gözönünde bulundurarak en temel kat'iesasları bu ilmin as ıl konusu yapmakt ı r.Ebu Ishak eş-

39Ayni, Bedruddin, Vmdettıl-Kdri Şerhu Sahihrt-Etuhöri, Dbrul- İhya,Beyrut. I. 11.

40TahAnevt, M.Ali Keşsöhr IstahAti'l-Funtlrt, Muessesetul-M ısriyye, Kahire, 1963.1. 37.

41 Nisaburt, el-Hakim. Ebu Abdiilah, Mörifetu Ulami7-Hadis,Beyrut, 1980, 41, 52. 105.106,

42SuyCıtT, Tedrib, 53.

37

Page 8: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

SÜNNET VE HADIS'IN ANUkŞILMASI VE YORUMLANMASINDA METODOLOJI SORUNU

Şat ıbi'nin de ifade ettiği gibi,usul-i fı kıh ile usulu'd-in bir-likte ele al ınmal ı ve her ikisi de kat'i,külli esaslar üzerinebina edilmelidir.T ı pkı usulted-din gibi,usul-i f ıloh da,şeri-atın külli esaslann ı ihtiva ettiği için,veya etmesi gerekti ğiiçin, zanni bilgilere ve zanni delillere dayanamaz. Şeriatinkülli olan bütün esaslar ı kat'i olmak durumundad ır.Eğerşeriatın külli esaslar ı zanni olursa,kendisi de zanniolur.Zanni olan ı her zaman tebdil ve tağyir etmekmümkün °turn

2. Tek tek deliller,ister zanni olsun ister kat'iolsun,neticede bunlarla amel etmek,usul-i f ı kı h dediğimizilmin kural ve kaidelerine göre olacald ı rOyleyse bu kuralve kaidelerin en az delillerin kendisi kadar kat'i,yahut da-ha sağlam esaslara istinad etmeleri elzemdir. Bu sebepleKarl ı Ibnıet-Tayyib,ahad haberlerle ilgili detaylan,ravilerindurumlan,rivayetlerin özellikleri gibi birçok konuyu usul'unkapsam ı dışında mütalaa etmişticAyn ı şekilde Şat ıbi'yegöre de dil ve gramer ile ilgili birçok mesele, edatlar ve buedatların ifade ettiği anlamlar,isim ve harflerink ı sı mlar ı ,hakikat ve mecaz,müşterek (gokanlaml ı l ık),mitteradif (eşanlaml ı l ık) ve iştikak gibi birçok konu usul4fı kh' ın alan ına girrnemelidir.K ısaca furu' tek tek delilleredayandığı için zanni olan ve ihtilafa medar olan konularüzerinde dururken, usul,tek tek delillere değil,birçokdelilden neş 'et eden külli esaslara istinad etmelidir.44

3. Usul-i fıkh' ın kapsam ı içinde yer alacak külliesaslar,ya sağlam ( vahiy ile çeli şmeyen) akli delillereyahut tek tek bir çok delilden elde edilen istikra'ya dayan-mal ıd ı r.B I :nun için,herbiri kendi içinde birçok ihtimalibarı nd ı ran lafzi mebhasleri değ il,Şariin maksadlar ı n ıesas almak gerekir.Bunu gerçekleştirmek için de Ebu'l-Meali el Cuveyni (61.478), 45 onun talebesi Ebu Hamid el-Gazali (61.505),46 Fahreddin er-Razi (61.606),47 gibi usul-dilerimizin sadece k ı yas konusunu işlerken, illetleri tesbityollar ı veya k ı yas ı n terkini meşru k ı lan sebeplersadedinde yer verdikleri şer'i ahkam ı n zaruriyat, haciyatve tahsiniyat tasnifini, Ebu Ishak e ş-Şat ıbrnin yaptığıgibi,Kur'an ve Sünneti anlarken de göz önünde bulun-durulmas ı gereken en temel kWh esaslar olarak kabul et-mek gerekir.

4. Anlama yönteminde Şari'in maksad ı esas all-nacaksa,bu maksad sadece lafz ı n,nazm ı n ve sigan ın de-laletinde aranmamal ı d ı r.Hayat ı n varl ı k sebebi,insan ınyarat ı l ış gayesi ve dinin gönderiliş hikmeti bütün mak-sadlan önceler. Şari'in bu konulardaki maksadlar ı n ı tes-bit etmeden diğer maksadlar ı n ı belirlemek ve nasslar ı bumaksadlara göre anlamak ve yorumlamak isabetli olmaz.Mesela,bir kelami ekole göre, dinin gönderili ş gayesisadece taabbuddur. Yani din Allah içindir.Allah,dini gön-dermekle sadece kullar ın kendisine boyun eğmesini,itaatve ibadet etmesini murad etmi ştir.Diğer bir kelami ekolegöre ise,dinin sahibi Allaht ır,ancak insan için gönder-ilmiştir.Binaenaleyh,insanlann dareyn saadeti,kullannher türlü maslahat ı Odin en büyük gaye ve mak-sad ıd ı r.Usul4 F ı kh' ı n tarihte egemen olan şekli birinci ke-lami görüş üzerine bina edilmiştir. Yap ı lmas ı gereken,birçok usulciinün de seslendirdiği, ikinci kelami görüşüOn plana çıkarmakt ı r.

5. Dini metinlere mana verilirken, şeriatın ikinci külliesas ı olan evrensel anlaşılabilirlik (el-fehm vel-ifham)ilkesi gözard ı edilmemelidir.Bunun zorunlu bir neticesiolarak bütün diller için müşterek olan asil detaleti,sadece arap diline özgü olan fen ve ttibi detafetfnönüne geçirme mecburiyeti vard ır. Asti delalet, sözünkendisi için vazedildiği mana ve sözden kasdedilen an-lamd ı r. TAW veya feet delalet ise sözden anlaşılan yanunsurlard ır.48

Ebu lshak eş-Şat ı bi'ye göre, ashi delalet unsuriann ınhükümlere delaletinin s ı hhati konusunda herhangi bir .problem yoktur.As ıl problem,fer'i delalet unsurlar ın ınifade ettikleri manalar ve bu manalann ortaya koydu ğuhOkümlerdir.Zira asil delalet bakım ından bütün dillermüşterektir.Her dili konuşanların ondan amaçları , lafız veifadelerin delalet ettikleri mutlak manalar ı anlamaktır.Nevar ki, tabi veya fer'i delalet sadece Arap diline özgü birdelalettir.Delaletin bu şekli mutlak değ ildir.49

6. Us014 F ı ktı " ın anlama yöntemi -egemen olan şek-line göre- detalet ve beyan kavramlar ı üzerine binaedilmiştir. Delaletin lafza, beyan ın da ibareye tahsisedilmesi bu yöntemi laf ızc ı ve şekilci yapm ışt ı r. Oysa usülIle ilgili literatürümüzün sat ır araları nda gördügümüz, biridelalete, diğeri beyana ait iki vas ıf üzerinde düşünülüpplana ç ı karılsayd ı , lafac ı l ık aşılabilirdi. Bunlardan birin-cisi,Şabbrnin ash delalet dediği, Hakiki deldlet, diğeri deBeydnu'l-ltibarii ır. ibn Kayy ı m' ın da ifade ettiği gibi,nasslar ın delaleti, iki k ısma ayrı l ır: Biri Hakiki delfilet,diğeri Izafi delalet. Hakiki delalet; Şarrin kasd ına dayan ı r.Dolay ıs ıyla bu, üzerinde ihtilaf edilmeyen delalettir. Iandelalet ise; işitenin anlayış ve idrakine, zihnin safl ığına velafızlar hakk ı ndaki bilgisine dayan ır. Bu delalet dinleyici-lerin farkl ı l ığıyla değ i şiklik kazan ı r.50 Farkl ı yorumları en-gellememek için, izafi delaleti bir tarafa b ı rakmak dory!,olmaz. Ancak hakiki delalet daima izaff delaletten Oncegelmelidir, ki, bu da Şatibrnin Makasidu'ş-Şeria dediğ isistemle gerçekle şir.

BeydnuVitibara gelince, bilindiği gibi, Arapçada biryerden başka bir yere geçmeye 'ubür denir. VbOr kökün-den gelen ibare, bizi lafızdan manaya taşıyan bir köprüolduğu için bu ad ı alm ıştı r. Oysa insan, mana ve hakikatevarmak için, sadece ibare köprüsünden geçecek de ğ ildir.

43Şabbi, Ebu Ishak, el-MuAfakat fl Ddru'l-Baz, Mekke. ty.1. 30-31.

44şatibi. age. I. 39.

45Genis bilgi için bkz.Cuveyni, el-Burhan fi Useılil-Fıkh, (nsr.Abdulaziz ed-Dib), Davha, 1399,11.923-964.

46Bkz.Ga411. Ebu Hamid, Şitğu'l-Ğalil fi Beyani'l-MufeşAbih ve7-Muhil veMesAliku7-Ta'fil, (thk. Muhammed el-Kubeyst), Bagdad, 1971. 159.: el-Musfasfa min ilmi7-Ustil, Dartil-Marife, Beyrut, ty. 1.634.

4781a. Razi, Fahruddin, el Mahsil Darul-Kutub, Beyrut, ty. II. 319.

48Ştit ıbi, age., II. 67: Ibn Kayyan el-Cevziyye, 'hamu'l-Mınıakid'in, (thk.Taha Abdurrauf), Darul-Ceyl, Beyrut, ty. 11.42.

49ŞAtibi, age., II. 63.

50Ibn Kayymı , age.. H. 42.

38

'SLAW ARAŞTIRMALAR CILT: 10, SAYI: 1-2-3, 1997

Page 9: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

MEHMET GÖRMEZ

Yine 'ubur kökünden gelen ibret ve itibar köprülerine başvurulursa, hele bu, ibare ile de birieşirse daha mükemmelbir geçiş olur. Kanaatimizce gerek anlamada, gerekseanlatmada, Cah ız' ın (01. 2551869) berinul-hal veyabeyAnul-itibar dediğ i Şey51 beyanu'l-lbare'den önce gelir.Zira, ibret ve itibar olmadan ibare de anla şı lmaz.Beyanu'l-ibare ve onun delalet yollar ı nı tesbit etmek, neanlamak olur, ne de ictihad. Olsa olsa ictihad, beyanu'l-itibar için söz konusudur. Nitekim bütün us011erimizde ic-tihada delil olarak gösterilen &yet ştiyledir: "...Artık ibretalın ey basiret sahiplerr 52 görmek anlam ındaki rtı 'yet ileayette geçen basiret ne kadar farkl ı ise, ibare yolu iledüşünmek ile, ibret ve itibar yolu ile düşünmek aras ı ndada o derece fark vard ı r.

3.gağdaş Aniambilim ve YorumbilimdenSistematik Bak ımdan Yararlanmak

Gerek geleneksel anlama yönteminde, gerekseçağdaş anlambilim ve yorumbilimde, anlama faaliyetininas ıl dznesinin kim olduğu ve bu tiznenin anlamadakifonksiyonunun ne oldu ğu meselesi, farkl ı bakış aç ıları n ıhatta farkl ı metodolojileri beraberinde getirmi ştir.Kimisine göre anlama faaliyetinin as ıl öznesi "anlatan"d ı r.Anlayan, anlat ılanla birlikte nesnedir. Biri etken diğeriedilgendir. Kimisine göre ise, doğru olan bunun tersidir;anlama faaliyetini gerçekle ştiren as ıl Cane anlatan değ il,anlayand ı r.53

Birinci görüşe göre anlama faaliyeti: bir Ozneninfiziksel ve ruhsal yaşam ın kendini ifade ettiği her türlügöstergeyi kullanarak, ne demek istediğini, ya da neyiamaçlad ığın ı yakalama siirecidir.54 Ikinci görüşe göre iseanlama; bir ifadenin (söz, yaz ı , işaret, fil, vs) işaret ettiğ izihinsel bir içeri ğ in bir başkas ı taraf ı ndan kavran-mas ıd ı r.55 Anlama, apayr ı bir bilgi edinme i şlemi, başkabir deyişle, bilginin kazan ı lmas ıyla sonuçlanan bir bilgiedinme i şlemi olarak tan ımlan ı r.58

Oysa doğru anlamadan ve bir anlama metodolo-jisinden söz edilecekse bu iki unsuru, yani, anlayan veanlatan ı birbirinden ayr ı kabul etmek imkans ız olur. Zira,biri olmadan diğeri olmaz. Nitekim çağdaş hermenötikçi-lerden, Hans Georg Gadamer'e göre anlama, etken veedilgen öğeler aras ı nda değil, her ikisi de özgür veeşdeğer iki özne aras ı nda gerçekleşmesi mümkün olanbir siireçtir. 57 Gadamer, okuyucu-metin/nass ilişkisi içinde ayn ı prensibi savunur. Ona göre, okur-metin ilişk-isinde, okuru özgür, bağıms ı z bir özne, metni ise, tiz-nenin üzerine eğ ildiğ i sabit bir nesne olarak değ il, her ik-isini de etkileşim süreci içinde oluşan bir bütün olarakgörmek gerekir.58 Schleiermacher'e göre, metni anlamakiçin, hem metinle hem de metnin yazarlyla özde şleşmekgerekir. Oysa Gadamer'e göre, sadece yazar ın bakışn ıs ına, söylemek istedi ğine ve metnin nesnel konusunaytinelmek yeterlidir, kendi deyişiyle öznenin ortak anlam'a kat ılmas ı gerekir.

Bütün anlambilimcilere göre, anlama faaliyetinin beştemel unsuru vard ı r. Bunlar:

1. Anlatan,

2. Anlat ılan (ifade - amaç)

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

3. Bağlam (tabii ve sosyal),

4. Anlaşılan,

5.Anlayan.Anlatılan, anlaşı lana tekabul ediyorsa, bu doğru an-

lamadır. Doğru anlama ise, anlama faaliyetinde bu-lunurken, yukarıdaki beş unsurun, bütün detaylanylagözönünde bulundurulmas ına bağ l ı d ır. Tarih boyunca,anlama yöntemleri aras ı ndaki fark, anlama faaliyetindebulun ıırken, yukar ıdaki unsurlardan birine Öncelik tan ı -maktan kaynaklanm ıştır. Klasik anlambitimciler, çoğun-lukla anlatan'a öncelik tan ırken, çağdaş anlambilimcilerinbüyük bir k ısm ı anlayani esas alm ışlard ır. Bizim usalcü-lerimiz, anlatan ın şahs ında, anlatılan ı ve onu ifade edennass ı ve metini ön planda tutmuş , modem anlamada isebelirleyici unsur, tabii ve sosyal bağlam olmuştur. Oysabir anlama metodolojisinin mükemmelliği beş unsuru dagözönünde bulundurarak batüncii bir anlama faaliyet/nigerfekleştirmesine bağlıdır. Elbette böylesine kapsaml ıve dengeli bir yöntemi ortaya koyma iddias ı nda değ iliz.Ancak biz, hadislerin anla şı lmas ı n ın anlama faatiyetininbu temel unsurlar ı bak ı m ından ele al ınmas ı n ı n, oluşacakbir yönteme katk ıda bulunacağı kanaatindeyiz.

Hadis ve sünneti anlamak için, yeni bir metodolojiarayışı içinde olan tüm bilginler, sosyal bilimlerden isti-fade edilmesi gerekti ğini önemle vurgulamışlard ı r.59 Eğersosyal bilimlerden istifade edilecekse elbette, bugünbeşeri bilimlerin tamam ı için önem arzeden anlambilimve yorumbilimin tüm alanlar ı na başvurmak gerekir. Busebeble yeri gelmişken, hadis ve sünnetin anla şılmas ı

başvurmam ız gereken baz ı anlambilim alanlar ı naişaret etmek istiyoruz:

Bunların başında metindilbilim gelir. Hem dilbilimci-leri hem de metin bilginlerini yak ından ilgilendiren bualan, iletişimin temelinde metinlerin bulundu ğunu benim-semekte, dille üretilen metinleri de, konuşan ve dinleyen-den veya anlatan ve anlayandan soyutlamadan ele al-maktad ı r. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, hadislerinyanlış anlaşı lmas ı n ın bir sebebi veya doğru anlaşı l-mas ın ı n önündeki engellerden bir tanesi, her hadisin 11-zerk bir nesne olarak ele al ı n ı p çözümlenmesidir. Oysahiçbir hadis, söyleyenden, yani, Hz. Peygamber'den, ilk

51 Cah ız, Ebu Osman. Ras4il, Merkezu Dirasat, Beyrut, 1990, I. 63.

5259, Haşr 2.

53Şara, Say ı n, Yorumbilimsel Stiy/eşi, (Macit Gökberk Arma ğan ı içinde),T.D.K. yay. Ankara, 1983..104.

54Rabinow, Paul ,Toplumbilimlerinde Yorumcu Yaklaşım. Hürriyet Vakf ıyay. 1st. 1990, 27.

55Flickman, H. P .Anlama ve Insan Bilimleri, (çev. Mehmet Dağ ), Ankara,1992, 35.:

56A.y.

57Şara, a.g.e., 104.

59Şara, age., 105.

59Meseta Bkz. K ı rbaşoğlu, M. Hayri. Ishim Düşüncesinde Sünnet, Fecryay. Ankara. 1993, 22,128.

39

Page 10: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

SÜNNET VE HADIS* ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASINDA MET000LOJ1 SORUNU

muhataplanndan, hatta dinin evrensel özelliğindendolayı, dolaylı muhatablan olan bizlerden bağımsızolarak ale alınamaz. işte metindilbilim'in esasları , hadis-lerin bu ilişkiler bağ lam ında ele al ınmas ına katkıda bu-lunabilir.60

Bir sözün anlam ı ancak kullan ı ldığı anda, içinde bu-lunduğu şartlarda, çevre ve metin bağ lam ında eleal ı nd ığı takdirde anlaşı ld ığı ndan, hadisleri doğru anla-mak için, kullanımbilim denilen anlambilim alan ından daistifade edilebilir. Zira kullanımbilim dilin perde arkas ındakalan yönlerini ayd ı nlatmaya çal ışır. Bizce hadislerinönce Hz. Peygamber tarafından ne amaçla söylendiği,daha sonra tarih içinde hangi bağlamlarda kullanıldığı veson olarak da, içinde bulunduğu kitabın musann ıfitarafından hangi amaca hizmet etmek için kullan ıldığınıtesbit etmek, doğru anlamayı kolaylaştıracaktır. Iştebütün bunlar ı tesbit için kullan ımbilim den istifadeedilebilir.61

Hadis ve sünneti anlamak için, yararlanabilece ğimizdiğer bir anlambilim alan ı , 1960'11 y ıllarda ortaya atılarakgeliştirilen Söz-Eylem Kuram ı (speech-act theory) dir. Bukurama göre, insan ileti şiminin temel ögeleri sözcük yada cümleler değil, belli konu şma işlemleridir. Bu işlemler,dild ışı etkenlerin, konu şan ve dinleyenin içinde bulunduk-ları ruhsal durumlar ın ve güttükleri amaçlann etkisi alt ı n-dad ı r. Hadisler, yaz ı l ı birer metin olduklar ından metindil-bilim, konuşma dili ürünleri oldu ğundan da Söz-EylemTeorisinden yararlan ılabilir. Bizim Usül-i F ı kh' ın sadeceemir-nehiy, arm-Wass gibi lafizlar için geliştirdiklerini,Söz-Eylem Teorisi, konu şma dilinin unsurlar ı üzerindegeliştirmi ştir. Klasik usülCımuzde, dild ışı etkenler pek azgözönünde bulundurulmu ştur. Oysa bu teorinin amac ı ,dild ışı etkenleri, konuşmadan konu ştuklar ı m ızı da anla-maktı r.62

Hadis literatürünü gözden geçirdiğimiz zaman, Hz.Peygamberin bir şeyi ifade etmek için, çok farkl ı anlat ı mtekniklerine başvurduğu görülecektir. Işte Anlambiliminbir dal ı da, anlat ı m tarz ı n ı ele alan Sigembilgisi (stilistik)veya Anlatımbilimdir. Konular ı , metin analizleriyle oldu ğukadar, dilbilimle de ilgili olan Biçembilgisi veyaAnlat ı mbilimin, anlama ile ilgisi ortadad ır. Hem genelolarak anlat ı m ı n, dile getirmenin anatomisi, hem de bellibir ki şiye ilişkin anlatı m özelliklerinin incelenmesi bu alan-da temel amaçt ı r.63 Hz. Peygamberin farkl ı anlat ı mlann ıve bu anlat ı mlar ı n muhtevas ı n ı tesbitte Anlat ı mbilimdenyararlan ı labilir.

Anlama faaliyetini, anlayandan anlatana doğru gi-den bir süreç olarak kabul etti ğ imiz zaman, Aniambilim-ciler ve Yorumbilimciler, bu faaliyetin be ş aşamadagerçekleşti ğini söylemi ş lerdir.64 Bir hadisi ayn ı aşamalar-dan geçirdiğimiz zaman, karşı m ıza, onun doğru anlaşı l-mas ı ile ilgili önemli birtak ı m esas ve prensipler çıkmak-tad ı r. Bu esaslar ı şu şekilde s ı ralamak mümkündür:

1. Herhangi bir hadis metnini ele almaya ba şla-madan önce, bizim, hadisin metniyle ve metindeki kelimeve kavramlarla temas ı m ız ı sağlayan bir ilişki vard ı r:sadece okuyaca ğı m ız bir metin parças ıyla değ il, genelde

her türlü ifade ile, bunu ifade şekline sokan zihinsel içerikaras ında bir ilişki bulunur. Gördüğümüz ya da işittiğimizşey. zihinsel hareketin bir belirtisi ise, ve biz bu belirtiyikavrayabiliyorsak, o şey bir anlam kazan ır. Hareketleriişaretler, sesleri sözcükler ve nesneleri aletler olarakgördüğümüzde birer anlam kazan ı rlar.65 Anlaman ın bukategorisinde as ı l olan, gerek anlatan ın gerekse an-layan ın bilincinde varolan şeylerdir.

Bir anlay ıc ı olarak, hadis metnini doğru anlamakiçin, metin ile olan bu ilişkimizin sağ l ıkl ı olmas ı gerekir.Ilişkinin sağ l ı kl ı olmas ı , önfikirlere - önyarg ılar değil - veönvarsay ı mlara bağ l ı d ır. Hermenötik felsefe geli şmedenönce doğru anlama, bu önfikirlerden ve tinvarsay ımlar-dan kurtulmaya bağlan ıyordu. Ancak şimdi, -Gadamer'inde ağı rlığ lyla - bunun tam tersi önplana ç ıkmışt ır. Insan,varl ı k olarak bu önfikinerden kurtulamaz. öyleyse yap ı la-cak şey, bunlardan kurtulmak yerine, doğru olmalann ısağlamaldı r.66 Zira, anlam ın beş kategorisinden birincisi-ni zihnin belidediği aşikard ı r. Bomboş bir zihin, böyle birfaaliyette bulunamaz. Onun doğruluğunu belirleyecekşey, zihinde varolan doğru önfikirlerdir. Bu önfikirlerin an-lama kategorilerinin tümünden sonra, anlama faaliyetinintüm unsurlar ı gözönünde bulundurularak elde edilensağlam fikirler olmas ına dikkat edilmelidir. Şu kadar varki, bu anc011er tek başına bir şey ifade etmezler. Sadeceanlama yolunda ilk ad ı m at ı lmış olur. Anlama yolundaoluşan metodolojiler, başta Buhaff (61.256/870) olmaküzere birçok musann ı fın, hadisleri serdetmeye baş la-madan önce attı kları baş l ı klar (Teracim), yahut bölümbaşında yer verdikleri ayetter bu vazifeyi görürler.Çağım ızda Said Havva'n ı n, el-Esas Fi's-Sunne adl ı ese-rinde hadisleri s ıralamaya geçmeden önce, verdiğ i önbil-giler, anlaman ın bu kategorisini olu şturmaya yöneliktir.Bu önbilgilerin doğru anlamaya yard ımc ı oldukları gibi,yanl ış anlaman ın da baş l ı ca sebebi olduğu unutulma-mal ı d ı r.

2. Bir kelimenin anlam ı belli bir cümle ya da Om-lenin yer ald ığı metinle ve bu kelimenin ait oldu ğu dilinbütün yap ıs ıyla belirlenir. Parçalar ı n bütün ile olan ilişkisi,sadece bütünden (küll) parçaya (cüz) değ il, zıt yönde dekendini gösterir. Bir bütün, anlam ın ı , içerdiğ i parçaları nanlam ından elde eder. Her parçan ı n anlam ı ndan birşey-ler elde edinceye kadar, bütünü kavrayamaya.67

60Metindilbilim hakk ı nda bkz. D. Wunderlich, Metindilbilim. (çev.EmelSözer,), Dilbilim Seçkisi, T.D.K.Y. Haz ı rlayan Doğan Aksan. Ankara.1982, 205-217.

61 8kz. Aksan, Doğan, Anlambilim ilgili Alanları ve Türkçe, 101.62Geniş bilgi için bkz. Searle, J.R. Sdzeylem Nedir. ( şey. Oya Gödekli),

Dilbilim Seçkisi, 187-204.

63Aksan, a.g.e., 101.

"Rickman, a.g.e., 30.

66A.g.e. 31.

"A.y.

67A.y.

ISLAM İ ARAŞTIRMALAR CILT: 10, SAYI: 1-2-3, 199740

Page 11: Sünnet ve Hadis'in Anlaşılması ve Yorumlanmas Metodoloji ... · PDF filesünnet ve hadisi doğru anlamak ve doğru yorumlamak ... 70ehlevi. Şah Veliyyullah, Huccetunhi7-alliğa,

MEHMET GÖRMEZ

Buna göre, bir hadisi doğru anlamak için, şu ilişk-ilere dikkat edilmelidir.

a) Hadisteki kelime ve cümlelerin dil ile olan ilişkisi,

b) Hadisteki tek tek kelime ve cümlelerin, hadisintamam ı ile olan ili şkisi,

c) Bir hadisin, ayn ı konudaki tüm hadisler ve ohusustaki uygulamalar ile olan ilişkisi,

d) Hadisin sünnetin geneliyle olan ilişkisi,

e) Hadisin, başta Kur'an olmak üzere dinin bütünüile olan ilişkisi.

3. Her sözün etkile şim yönünden iki süreci vard ı r;biri, hangi şartlardan etkilenerek söylendiği, diğeri ise,hangi d ış şartları etkilediği. Sözün bu etkileşim gücüneRickman' ın tabiriyle kuvvet kategorileıi denir.ss

Bir hadisin söylenmesine iki etken sebeb olabilir, biriHz. Peygamber'in bilgi kayna ğı olan HAM vahyin saikt ileolabilir, diğeri de sad ır olmas ına etki eden zahiri bir se-bebtir. Vahye istinad ederek söylenmi ş olsa da, bu zahillsebeb eksik olmaz ki; biz buna sebeb-i vurOd diyoruz.Hadisin söylenmesine etki eden bu iki hususu tesbit et-memiz, onu anlamaya büyük katk ı sağlayacakt ı r. Ancakbununla da yetinmek doğru olmaz; bir de hadisin gerekMedine toplumunda, gerekse sonraki deviderde yarattığıetkiyi dğrenmemiz gerekir; yani bir hadisin anlambakımından kuvvet kategorisini belirleyecek olan, sün-nettir. Başka bir ifadeyle hadisin gerek Medine toplumun-da, gerekse, sonraki asıdarda, başka yerlerde kazandığıpratik değerdir; toplumun gerek vicdanında, gerekse ha-yatında bulduğu ma'kestir. Amel-i Ehl-iMedine yi, Hanefilerin Meşhur Sünneti esas almalar ıbundan olmuştur.69

4. Bir hadisi anlaman ı n dördüncü kategorisi,hadiste, bir mükellef olarak, bizden isteneni tesbit etmek-tir. Yani bağ lay ıc ı l ı k derecesini belirlemektir. Fakihlerimiz,usül- ı fı kh gereği, daha çok, hatta belki de sadece anla-man ın bu kategorisiyle ilgilenmi ş ve hüküm çıkartmay ı(istinbat) esas alm ışlard ı r. Oysa ilk üç kategori bak ım ın-dan hadisi anlamadan hükmü tesbit etmek güçtür.

Hadisin bu yönünü, yani hüküm ve ba ğlayı c ı l ı kderecesini tesbit etmeyi kolayla şt ı ran çeşitli unsurlarvard ı r:

a) ilk yap ılacak iş , sözün epistemolojik değerini, tes-bit etmektir. Yani, kaynağı n ı n vahy olup olmad ığı n ı belir-lemektir.

b) Hz. Peygamber'in bu sözü, hangi konumda vehangi s ıfatla söylediğini tesbit etmek. Ibn Hibban' ı n (61.354/965)70 şihabuddin Karafrnin71 (W. 68411285) veTahir b. Aşur'un72 yaptığı tasniflere müracaat edilme-lidir.

c) Hz. Peygamber'in tebliğ etmekle mükellef olduğusahaya girip girmedi ğini, beşer s ıfat ıyla söyleyipsöylemediğini belirlemek. Şah Veliyyullah Dehlevrninyaptığı ikili tasnif buna yard ımc ı olacakt ı r.73

d) Hadisin ihtiva ettiği konu ve bu konunun dindekiyerini tesbit etmek. Salt ibadet ile ilgili bir hadis ile giyimkuşama dair bir hadisin kategorisi farkl ı olacakt ı r.Bilhassa terğ ib ve terhib nev'ine giren hadisteri tesbit et-mek bir zarurettir. Sat ı brnin zaruriyat, haciyat vetahsiniyat tasnifl bu aç ıdan faydal ı olacakt ı r.74

e) Hadise muhatab olan mükellefin durumu da,bağlay ı c ı l ı k derecesini belirleyen bir unsurdur. Hadisin,zengin-fakir, kad ın-erkek, reis-teb'a vs. den kime hitab et-tiği, bütün ümmete mi yönelik yoksa yerel mi oldu ğunutesbit etmek önemlidir. Ibn Hibban' ı n taksimi bu husustada ışık tutacaktı r.

5. Bir hadisi anlam ı n ın beşinci kategorisi, hadisi sonolarak Makas ıdu'ş-Şeria bağlam ında, yani dinin genelesas ve ilkeleri doğrultusunda bir değerlendirmeye tabitutrnakt ı r. Yani, Sarrin genel maksadlar ı ile Ümmetinurnami maslahatlanna uyup uymad ığın ı tesbit etmektir.Rickman' ın araçlar ve amaçlar kategorisi dediğ in ve EbuIshak Şatıbrnin çok önceleri müstakil bir usül haline ge-tirdiği bu yöntem, hadisin doğru anlaşı lmas ı n ı n adeta birsağlamas ı olacakt ı r.76

68A.g.e., 33.

68filkz. Ebu Yusuf, er-Redd 'ala Siyeril-Evzat, (thk. Ebu'l-Vefa el-Afgani),Lecnetv Ihyai'l Maarifi'n-Namaniyye, Kahire, 1938, 16.24,32.

708k.z. Ibn Belban, age., I. 105-150.

71 8kz, Karaft, Şihabuddin, el-FurOk. Dartel-Marife, Beyrut. ty. I. 205.

72B12. Ibn Asir. Tahir Makasıdu'ş-Şeriati7-IslAmiyye, Daru SahnOn,Tunus, 1982.

73Dehlevi, age.,!. 371-375.

74sat ıbt, age.. III. 11-58.

75Rickman. age. 30.

76Maksad ve Vesile fark ı için bkz. Karaft age. 32, 58. fark.I.216

41JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997