15
tez k r e siyaset, sosyal bilim s a y 3 l 3 2 , m a r t 1 h a z i r a n ' O 3

tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

  • Upload
    lethu

  • View
    240

  • Download
    2

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

tez k • ı r e

düşünce, siyaset, sosyal bilim

s a y ı 3 l -· 3 2 , m a r t 1 h a z i r a n ' O 3

Page 2: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

MARKSlZM VE İRAN DEVRlMl DENEYiMli

Amir Alıma d F ekri

Bu çalışmada İran Devrimi'nin genellikle özdeşleştirildiği 'İslamilik' ni­teliği mercek aluna alınmaktadır. Devrimin 'İslamilik' özelliğinin aydın­laulması ve açıklığa kavuşturulması için iki noktadan hareket edilmekte­dir: İlk olarak, bu özelliğin tarihsel süreç ve devrimi çevreleyen koşullar içinde ortaya çıkmış ve şekillenmiş olan seyri ele alınmaktadır. İkinci ola­rak da, devrim sürecini öneeleyen entelektüel hazırlık ve canlanma süre­cinin temel bir bileşeni olan düşünce ve eylem pratiği olarak Marksizm­le İran Devrimi arasındaki güçlü bağlantı ele alınmaktadır. Çalışmanın temel amacı İran Devrimi'ni yeni bir yaklaşımla, diyalektik materyalizme dayalı bir kavramsal çerçevede tarif etmektir.

Anahtar Keliıneler: İslam, Devrim, Marksizm, İran Devrimi, Yeşilkuşak Politikası, Dr. Ali Şeriatİ, 'Mezhebe karşı Mezhep'

Toplumsal Mücadelelerde Düşünce ve Eylem Pratiği Rehberi Olarak Marksizm

Bu çalışma, ilk bakışta Marksizm'e karşıt gibi duran, ya da hiç değilse onunla alakası yokmuş gibi görünen bir devrimin, yani lran Devrimi'nin, dünyevi-tarihsel süreçlerle bağlantısı çerçevesinde Marksist yaklaşım ve mücadele perspektifiyle bağlantısını ortaya koymayı hedeflemektedir. Her­hangi bir devrimin2 Marksizmle ilişkisinin araştırılması sözkonusu oldu-

l Bu çalışmanın A.Ü. SBF'de 'Asistanlar Toplanusı'na seminer olarak taşınıp taruşılması ve de hazırlanmasındaki ana etken ve motivasyon olan değerli hocam ve arkadaşım Dr. Şennur Özdemir'e minnettarlığımı ve şükranlarımı belirtmeliyim. Ayrıca, böyle bir su­nuşu, asistanlar için bir platform olan bu seminerler dahilinde yapmamı mümkün kılan asistan arkadaşlara, özellikle de organizatörler Barış Reşat Ünlü ve Onur Karahanoğul­ları'na da teşekkürü borç bilirim.

2 "Devrim", düşünsel ve bilimsel bir kavram olarak da (Marksist teori), siyasal bir pratik olarak da (Marksist hareket) Marksizmden kaynaklanmaktadır. "Devrim", kavram ola­rak topyekün bir siyasal, toplumsal, ekonomik ve felsefi devinim ve dönüşüm anlamına gelir, ve Marksist yaklaşım göz önünde tutulursa, "devrim" olarak nitelendirilen bir çok

tezkir e, düşıiııce, siyaset, sosyal bilim dergisi, sayı 31-32, mart !lıaziraıı 2003, s.185-198

Page 3: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

186 tezkir e

ğunda, sözkonusu devrimin açıkça Marksist bir terminoloji ve söyleme da­yanıyor olup olmamasından ziyade, devrim modeli ve stratejisinin Marksist öğreti ve pratiği doğrultusunda oluşturulup oluşturulmadığının sorgulan­ması gerektiğidir. Kaldı ki, bizatihi Marksist düşünce açısından ulusal, dil ve din kaynaklı dinsel farklılıklardan kaynaklanan özgüllüklerin önemi ka­bul edilmektedir. Bu, en azından lran devrimi'nin ilham kaynağı ve mode­li olan Fransız solunun Marksist yorumu açısından böyle kabul edilir.

Marksist evrimleşme dizgesine uygun olarak düşünüldüğünde, bütün toplumlann, -ilkel düzenden feodal düzene; feodal düzenden de kapitaliz­me, ve son olarak da kapitalizmden sosyalizme giden yolda- evrimleşrnek

durumunda olduğu ve bir Devrimle yapılanın bu evrimleşme sürecinin hız­landınlmasından başka bir şey olmadığı kabul edilir.3 Bu saptama, lran devrimi için de geçerlidir. Marksizmin ilham kaynağı olan "devrim" anlayı­şından kaynaklanan ve yeni çağ devrimleri olarak da nitelendirilebilecek, Fransız (Burjuva) Devrimi, 1917 Rus (Bolşevik) devrimi, Çin (Komünist)

olgu ve hareketin "devrim" olmaktan çıkması ve, reform, yeniden yapılanma/yapılandır­ma, ulusal devlet kurma, bağımsızlıkJıareketi/savaşı gibi karşılıklarla nitelendirilmesi gerekir. Dewim, bir yandan mevcut düz'eni zor kullanarak yıkma hazırlıklarını, düzenin yıkılmasını, aynı zamanda da yıkılan düzen yerine yeni düzeni hep birlikte ifade eder. Bir devrim üç aşamada gerçekleşir: Birinci aşama, toplumda değişiklik fikrinin, yeni fi­kir tohumlarının anidığı ve geliştirildiği evredir; bu, daha çok düşünürlerin ve yazarla­rın hazırladıkhin, yön verdikleri bir devredir. Devrim fikri, halk yığınlarınca benimse­nince maddi bir güç haline gelir. tkinci aşama, eylem aşaması olmaktadır. Bu aşama ih­tilali ifade eder. lhtilal bazı. etkenierin innesiyle patlar. Bu patlamanın te~elinde, top­lumdaki çıkarları çelişen sınıflann/grupların çauşması yatar. Bilindiği gibi ihtilal, başa­nya ulaşırsa yani etkili olursa meşruluk kazanır. Üçüncü aşamada ise yıkılan, bozulan düzenin yerine bir-yenisini kurmak söz konusudur. Bu yeniden kurma sürecindeki ev­rimleşme ile devrim sonuçlandınlmış ve başarılmış olur. Devrim, sınıf mücadelesinin en üstüh biçimidir; sosyal gelişmeyi hızlandınr. Marx tarafından alu çizildiği gibi devrim­ler tarihin lokomotifleridir; devrim, devrini tamamlamış olan ıiretim ilişkilerini, şiddet kullanarak ortadan kaldırarak. üretim güçlerinin serbestçe gelişmesi için gerekli ortamı yaraur. Böylece devrimler, yeni üretim tekniğine dayanan üretim güçleri ile eski üretim ilişkileri arasındaki antagonizmayı ortadan kaldınrarak toplumsaliaşma sürecini başla­urlar.

3 Özgül bir Marksist devrim modeli olarak "Proleter Diktatörlüğü" nün temelinde yatan ise, kapitalist düzenin "ezilen" sınıfı olan işçi sınıfının kapitalist kurumları ve düzeni yı­karak, tarihin bir ileri aşamasına -sosyalizm- geçişi hızlandıran aktif bir aktör olarak devreye girmesi gibi genel bir çerçevedir. Üretim ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi de, iktidan ele geçiren işçi sınıfının üretim araçlarına el koyarak toplumsal, ekonomik ve si-· yasal alanlardaki yabancılaşma, yanlış bilinç ve üretim sürecindeki sömürüye son veril­mesi gibi faktörleri kapsamaktadır.

Page 4: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187

devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin, devrimci potansiyelleri, herşeyden önce bir model olarak ve kavramsal açıdan Marksist çerçevenin kolaylıkla uyarlanabileceği devrimlerdir. Bütün bu modellerde, sistematik bir deği­şim, ve öncelikle de feodalizmden kapitalizme geçişi4 temsil eden bir altüst oluş sözkonusudur: nitekim, Fransız Devrimi esas itibanyla, tarihsel bir kerte olarak tarihsel materyalizmin feodalizmden kapitalizme geçiş gerçek­liğini yansıtırken; Rus Devrimi de eski fonksiyonlarını kaybeden feodal ku­rumların gücü altında ezilen köylü grupların bir isyanı olarak nitelendiri­lebilir. Çin Devrimi örneğinde de eskinin devamı olan (öncü) sosyal grup­lara dayanmakla beraber, feodal kurumlarm aşılabilmesi amacıyla iktidara gelenigetirilen bir 'çağdaşlaştırıcılözgürleştirici'5 irade sözkonusudur.

Bu durumda, (Islami bir devrim olarak) tran Devrimi'nin, ortaçağ ka­ranlığına geri dönüşü temsil etmek şöyle dursun, tran'ın ortaçağ karanlığı­nı temsil eden geleneksel ktırumlardan kurtarılınasının bir öyküsü olduğu fikri, bu yazının ana tezini teşkil etmektedir. tran devrimi, hem periferik hem de merkezi geleneksel kurumların ilgasını eşzamanlı olarak hedefle­miştir. Feodal düzenin temel geleneksel kurumları, politik alanda tek-adam yönetimini simgelemek üzere krallık rejimleri ve sosyo-kültürel alanda da yüzyüze ilişkiler ve katı idari ve cemaat denetimine bağlı olarak yürütülen, halkın katılımını içermeyen kurallar ve üretim modelleridir: tran özelinde bu, krallıktan kaynaklanan idari kurumlar ve periferiden kaynaklananşi'a kültürüyle (din adamlannın -ulema ve ruhani grup- geliştirdikleri kurum­lar, lran'a özgüdür) simgelenmektedir.

tran Devrimi, 1979 yılında gerçekleştirildiği zaman 'Islam Devrimi' -günümüzde kullanıldığı anlamıyla siyasa11s1iim'ın temelini oluşturduğu id­dia edilen bir devrim olarak- diye bir niteleme yoktur. Yani, tran'daki dev­rim, Islami bir tepki olmadan önce, geniş toplum kesimlerinin mevcut po­litik düzen ve sosyo-ekonomik işleyişe karşı tepkisini yansıtır. 'tran lslam

4 Feodaliteden kapitalizme geçiş, bilindiği gibi, Marksist düşüncede bütün toplumların temel dinarnizini olu-şturur, yani bütün toplumsal yapılar için bu geçiş er ya da geç ger­çekleşecek bir tarihsel 'zorunluluk' olarak nitelendirilebilir. Bu çerçevede, Asyatik Üre­tim Tarzinin (Divitçioğlu, 1981) geleneksel toplum yapılarında, söz konusu toplumla­rın daha geç tarihsel süreçleri yaşayabileceklerine gösteren bir gerçeklik ve etken olabi­lirler ama bu toplumların bulunduklan süreçlerde kalacakları ve hiç değişmeyecekleri anlamına gelmemektedir.

5 Burada özgürleşme feodal/geleneksel kurumlardan özgürleşme anlamında kullanılmak-tadır. ·

Page 5: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

188 tezkir e

Devrimi' nitelemesinin kurumsallaşması ve kullanılması 1981 yılından

(İran-Irak savaşının başladığı tarih) önce değildir. Vurgulanması gereken bir nokta; devrimin tarihsel gelişim süreci içinde etkili olan İran'daki sol söylem ve pratiğin, sosyalist Sovyetler Birliği ile yakınlığı nedeniyle her za­man oldukça güçlü olduğudur. Ancak, tran'da geçmişi oldukça eskilere da­yanan köklü kültürü nedeniyle yerel-'ulusalcı' etkinin de her zaman çok güçlü olduğu ayrıca belirtilm~lidir.

Marksist Devrim teorileştirmesinde dışlama (exclusion) konusu olduk­ça önemli bir yer tutmaktadır. Zira, devrimler esas olarak toplumsal ve po­litik dışlamanın sonucu olarak gerçekleşmektedir: Marx, siyasal ve toplum­sal dışlama tiplerini farklı kategoriler olarak değerlendirerek, toplumsal dışlamaya çok daha büyük bir rol atfeder. Buna göre, 'insan' olarak dıŞlan­ma 'vatandaş' olarak dışlanmaktan; 'insani yaşantı' da 'politik yaşantıdan' çok daha hayatidir. Böyle olduğu için de Marx, insani alanı kapsayan alan­daki başkaldmnın çok daha hayati olacağı saptamasım yapmaktadır Marx (1956).6

lran Devrimi'nin heı:p. politik hem de sosyo-kültürel dışlamaya yönelik tepkilerin bir bileşimi olduğu söylenebilir. Tek adam yönetimi ya da Kral­lık rejimi olarak şahlık, toplumun büyük bir çoğunluğun u siyasal karar al-

\ .

ma süreçlerinin dışında tutarken, sosyo-kültürel açılardan, batılılaşma an-lamındaki modernleşme projesinden kaynaklanan yeni kamusallık çerçeve­sinde geniş kitlelerin değer, inanç ve alışkanlıklan küçümsenmek ve aşağı­lanmak suretiyle bu kesimlerin çağın sosyal etkinliklerinden dışlanması sözkonusuydu. Devrimin, sonraları 'İsla.m' devrimi olarak nitelendirilmesi­nin esrarı da herşeyden önce bu sosyo-kültürel dışlamada aranmalıdır; zi­ra, İslam dini, dışlanan grupların inanç, değer ve sosyo-kültürel pratikleri­ni en kapsamlı bir bi,çimde batılılaşmacı modem pratikler karşısında tem­sil etme özelliğine sahipti.

YereliMilli Bir Çözüm Olarak YereliKültürel Sol

Güçlü yerellik vurgusu, İslam dininin toplumda oynadığı önemli rol, doğ­rudan Sovyet solundan kaynaklanan sola karşı duyulan bir tepkiyle birleş­tiği bir bağlamda, kendi kültürel dokusuyla uyumlu bir sol inşa etme öde-

6 Bakınız Marx, 1956: 237; Art.II,l844,MEGA l/3,p.21.

Page 6: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

AmirAhınad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi, 189

vi daima lran solunun gündeminde olmuştur. Sovyetler Birliği'ne karşı du­yulan tepki, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında, tran'da Sovyetler Birli­ği'nin güdümünde kurulan Kürdistan Demokratik Cumhuriyet'i ve Azer­baycan Demokrat Cumhuriyeti'ne karşın, Ingiltere ve Amerika'nın deste­ğinde, Iran'ın merkezinde (Fars eyaleti) Bahtiyari ve Kaşkayılar, güneyinde ise (Khuzistan eyaleti) petrol bölgesinde Arap kökenli etnik grubun özerk­lik istemlerini takip eden ayaklanmalar ve hareketlerin başlan;ıasıyla daha da güçlenmiş tir. Bu iki süper güç arasında, petrol havzası üzerinden yaşa­nan güç savaşının bir uzantısı olarak, sıkışıp kalan Iran'ın yerel-ulusal çı­karlar doğrultusundaki arayışı daha da belirginleşmiştir.

Ulusal savaşımı simgeleyen ve Muhammed Musaddık'ın önderliğinde kurulan Cephe-yeMelli'nin (Milli Mukavemet Cephesi) kuruluşunu hazır­layan koşullar bunlardır. Bu, temelde dört güçlü örgütü bir araya getiren kitlesel bir harakettir (Abrahamian, 1983). Bu dört örgüt, Iran Partisi (Dr. Karim Sandjabi'nin önderliğinde), Pan-lranist Parti (Mohsen Pezeşkpo­ur'un liderliğinde), Mücahedin-e Esiarn Örgütü (Ayetullah Kaşani'nin ön­derliğindeki), ve Hezb-e Zahmatkeşan-e Iran'dır (Muzaffar Bakayi önderli­ğindeki). Nisan 195l'de kurulan bu c~phenin etkinlikleri sonucu iktidara gelen ve bu hareketin başını çeken Dr. Musaddık'ın en önemli icraatı, pet­rolün ulusallaştınlması olmuştur. Petrolden çıkarı olan Ingilizlere ve de Sovyet güdümlü Tudehcilere7 karşı savaşım veren ilk ulusallider Mosad­deq'ın iktidardan devrilmesinin (1953) nedeni de bu ulusalcı-bağımsızlıhçı özelliğidir. Bir Amerikan müdahalesi olan Mosaddeq'ın devrilme hareketi (Ajax Harekatİ), aynı zamanda Sovyet güdümlü sol partinin (Tudeh Parti­si) de oldukça zayıftatıldığı bir dönem oldu.

Bu dış müdahaleler, ulusal karaktere sahip hareketi ve arayışları daha da güçlendiriyordu. Ingiltere-Amerika ve Sovyetler kıskacındaki Iran için, ulusal bir model arayışını içeren entellektüel çalışmaların kaynaklandığı ve yürütüldüğü ortam Fransa oldu. Zira Fransa, Iran üzerinde aktüel çıkarla-

7 TUDEH partisiyle ilgili yakın tarihli iki detaylı çalışma için bakınız Digard, 1996 ve Ab­rahamian, 1983: Sovyet güdümlü olmakla birlikte, tran'daki politik etkinliği ve nüfuzu nedeniyle Tude partisi'nin konumuz için ayrıca önemi vardır. Bu partinin kurucuları Marksist ve Sovyetlerin fanatik taraftarları oldukları halde, ulusal tepkilerden çekinerek (bir taraftan ulemanın tepkisi, diğer taraftan da 1932 Anayasası'nın ' meram-e Eştera­ki'yi' yasaklamış olması sebebiyle) kendilerini asla komünist ve/ veya Marksist olarak ni­telendirınediler. Bu durum yerel-ulusalcı duyarlılığın, özellikle de Sovyet kaynaklı bir sol karşısındaki önceliğini, çok iyi yansıttığı için önemlidir.

Page 7: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

190 tezkir e

n sözkonusu olan bir ülke olmadığı gibi, feodaliteden kapitalizme geçiş modeli itibariyle krallığın lağvedilmesine dayanan bir çağdaşlaştıncı model olduğu kadar, tarihsel materyalizmin diyalektiksel bir bilimsel gerçeklik modeli olarak da tran'lı entellektüellere yakın geliyordu. Şunu da ayrıca be­lirtmek gerekir ki, bütün yaşananlardan sonra İran için, Amerikan Devrimi, Ingiliz Devrimi ve Sovyet Marksist-Leninist veya Stalinist devrim modelle­ri anlamsızlaşmıştır, ve bu ortamda bu isimlere karşı bile yoğun bir tepki gelişmiştir. Bu yüzden İran (devrimci) aydınlan "aydınlamna" süreci sonu­cunda şekiilenecek bir modeli tercih ederek Fransa'ya yöneldiler.

Marksist Mücadele Diyalektiğinin İran'a Uygulanışı : 'Mezhebe Karşı Mezhep' ve Harekete Geç(iril)en Diğer İç Çelişkiler

Devrim sürecini öneeleyen bu yıllar boyunca Fransa'da eğitim gören tran gençleri8, o dönem Fransa'sının radikal ve Marksist düşünürlerinin etkisiy­le tran için bir devrim modeli geliştirmişlerdir. 9 Bu isimlerin başını çeken sosyolog Ali Şeriati'nin (1974: 37 ve devamı) tran için geliştirdiği modelde, artık egemen gruplann çıkarianna hizmet etmekten başka bir işe yarama­yan geleneksel dini kurumlara karşı açılan savaş, bizzat kendisi tarafından 'mezhebi mezhebe karşı kullanmak'10,-elarak nitelendirilmiştir. Burada ye-

8 Fransa'ya yönelim sürecinde, buraya ekonomi konusunda uzmaniaşmak üzere giden Be­ni Sadr, sosyoloji ve kültür konulannda uzmanlaşan Celal Ali Ahmed, sosyolog Ali Şe­riati, hukuk ve felsefe okuyan Hasan Habibi (daha sonra devrim Anayasasını hazırlayan isimlerden biridir) gibi isimler, her ne kadar Şah tarafından burslu öğrenci olarak gön­derildilerse de bunlar, Şah karşıtı ve devrimci modelin geliştirilmesinde asıl rolü oyna­dılar. Şeriati'nin görev yaptığı Meşhed Üniversitesi'nden 1968 yılında verdiği derslerin içeriğinden dolayı atılmış olması bu karşıtlığı sergileyen en çarpıcı örnektir.

9 Hatta devrimin ilk lideri olan Humeyni'nin Fransa'ya gitıne nedeni de devrimin Fransa üzerinden yapılmasıyla ilintilidir. Devrimin önde gelenleri, Humeyni'ye, gayri resmi ola­rak, kendisinin değerinin, devrimi temsil etınek açısından sembolik olduğunu belirtıniş­ler, ve Fransa'nın taŞıdığı öneme binaen de ,kendisi bu ülkeye hiç gitınerniş olsa Iran'a dönüp liderliğe getirilmesinin mümkün olaın:ayacağını ima etınişlerdir. Nitekim, dev­rimden sonra zamanının bütün gazete ve kitle iletişim araçlannda yer verildiği üzere, Humeyni kendisinin Kum kentine çekileceğini açıkça duyurmuş ve bütün din adamla­nnın da çekilmeleri gerektiğini beliruİıiştir.

10 Şeriati (1970li yıllarda), Iran'daki Şii dinselliğini, Safavi dinselliği ve Arap gelenekleri­nin etkisi altındaki Islami pratiklere karşı, gerçek Ali şiiliğini koymak suretiyle iki kate­gori içinde sınıflandırmıştır. Başka bir kültürün geleneklerini yansıttığı için topluma ya­bancı olan Ishirni pratiklerin ayıklanması, ve Şahlığın politik çıkarlannı temsil ettiği için de Safa\i aleviliğinin yarattığı geleneksel dinsel kururnlara (başta, Şahlığın politik gücü-

Page 8: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

AmirAhmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 191

tişen gençler tarafından Marksist sınıfsal mücadele diyalektiğinin, İran kül­türü ve dinsel gruplar etrafında yeniden üretilmesi sözkonusudur. Islam di­ninin yürürlükte olduğu koşullarla Marksist mücadele perspektif ve pratik­lerinin bütünleştirilmesi açısından Marks'ın ünlü dinin "halkın afyonu" ve "kalpsiz bir dünyanın duygusu" olduğunu ilan ettiği cümlelerinin önünde ve ardında bulunan şu ifadelere bir göz attığımızda, dinin Marks açısından taşıdığı anlam ve önemin çok anlamlılığı ve dinin farklı koşul ve konjonk­türlerde üstlenebileceği dinamik ve dönüştürücü rol bütünüyle açıklık ka­

zanmaktadır:

"Aslında din, insanoğlu ayaklarını evren üzerinde hissetmedikçe onun öz bilinci ve farkmdalığıdır. Fakat insan, dünyanın dışında varolan so­yut bir varlık değildir. insanın dünyası, insanların, devletin ve toplu­mun dünyasıdır. Bu Devlet, bu toplum, ters-yüz edilmiş bir dünya bilin­ci olarak dini yaratır. Din, bu dünyanın genel teorisi, ansiklopedik öze­ti, basitleştirilmiş mantığı, manevi onur ve ilham kaynağı, moral yaptı­rımı, fonnal parçası, genel pekiştinne ve meşrulaştırma kaynağıdır. O, insanoğlu doğru gerçeklik bilgisine sahip olmadığı ölçüde onun fantas­tik gerçekleşimidir. (. .. ) Dinsel dert, aynı zamanda gerçek dert'in ve gerçek derdekarşı çıkışın bir ifadesidir. (. .. ) Hemen yapılması gereken şey, şimdi kutsal fonnundan kurtulmuş olan insan yabancılaşmasının seküler biçiminin de maskesini düşünnektir. Böylece, cennet eleştirisi dünya eleştirisine, din eleştirisi hukuk eleştirisine ve tanrıbilim eleştiri­si de politika eleştirisine dönüşmektedir" (Marx, 1956: 27)

Iran toplumundaki yerleşik ve egemen üretim ilişkileri ve buna bağlı üstyapı kurumlan -dini kurum, krallık kurumu, siyasal ideoloji, kültürel yapı ve benzeri kurumlar- feodal geleneğin örneklerini teşkil etmektedir. Aynca dini kururolann doğrudan Şahlık hanedamndan beslendiği ve fetva­lannı Şahlık kurumunu korumak amacıyla çıkarttığı da tartışılmaz bir hu­sustur. Bu açıdan, dönemin tran toplumunun koşullannı Fransa'nın 17 40'lı yıllan ile karşılaştırdığımızda, pek çok ortak noktayla karşılaşılmaktadır; halkın tümünü içine alabilecek (her iki örnekte de halkın nüfusunun çoğu köylerde yaşamaktadır) siyasal bir anlayış ve bilinçlenme; ve buna par~lel

nün bir uzantısı olarak bir dini ulema yaratınası nedeniyle Rolıaııilih(Molla!ıh) lııınmııı olması nedeniyle) savaş açılması, Şeriati'nin çizdiği siyasal mücadele doğrultusu çerçe­vesinde, geleneksel cemaat düzeninin toplumsallaşnrılması ve siyasallaştırılması sure­tiyle çağdaşlaştınlması için gerekli bir ön koşul olarak belirtilmektedir.

Page 9: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

192 tezkir e

olarak geleneksel kururolann (kral ve din kurumu) işlerliklerini ortadan kaldırmak üzere aydınlanma sürecinin gerçekleştirilme zorunluluğu kendi­sini ortaya koymaktadır. Bu nedenlerle, Iran aydın kesimi tarafından Fran­sız Devrimi'nin gelişim süreçleri lran toplumuna yansıtıldığı takdirde (her ne kadar arada 200 yıllık bir fark varsa da), tarihsel materyalizme uygun bir gelişme ve gelişimden sonra istenilen toplumsal formasyon, siyasal kurum­sallaşma, kültürel değişim ve ekonomik yapıya. ulaşılacağı düşünülmüştür.

1957-58 dönemi, özgün bir ulusal modelin gerçekleştirilmesi yönünde­ki arayışların hızlandığı bir dönem oldu: devrim vb. radikal kavramların Iran düşünsel yaşamının gündemine girmesi de bu yıllara rastlar. Bu tarih­ten önce ise, inkılap-devrim gibi kavramlar, meşrutiyet hareketi çerçevesin­de bile kullanılmış değildir. Meşrutiyeti ifade etmek için 'nehzat' kavramı kullanılmıştır. Bu kavram inkılap ve devrimden oldukça farklıdır, 'halk ha­reketi' anlamına gelmektedir. Devrim düşüncesi üzerinde yoğunlaşan Iran entellektüellerini meşgul eden temel soru, 'Fransız devrimi nedir, nasıl ol­muştur ve Marks buna nasıl yaklaşıyor?' biçiminde olmuştur.

Fransız Devrimi kendi başına bir sosyo-kültürel ve siyasal olgu olarak ve ilaveten, Marksizm'in Fransa'nın toplum yapısı ve mücadeleleri ile ilgi-

' leurnesi ve önemli ölçude bu ortamda yeşermiş olması nedeniyle, Iran ay-dınlarına yön veren ana modeli oluşturmuştur. Böylece, tüm çalışmalar or­tak bir bilincin gelişimini teşkil ed~cek üstyapısal kültür ve dini (mezhep temelli) kaynaklara yöneltilmiştir. Bu ortak bilincin "diyalektik" mantığı ise halk düşüncesinin rasyonelleştirilmesini hedeflemiştir (Şeriati, 1973). Böylece lran aydınları, üstyapıda yapılacak değişim ile altyapısal bir bilin­cin gelişmesini sağlamak üzere; nihai noktada geleneksel üretim ilişkileri­nin sona ermesini hedefledikleri yeni bir aşama (kapitalist süreç) için hare­kete geçtiler (Şeriati,197l, 1970).

Iran'da bir savaşın başlaması (Iran-Irak savaşı) ve bununla atbaşı giden Iran içi etnik ayaklanmalar, ll halihazırda varolan tek birleştirici faktör ola­rak Islam dininin kamusal görünüdüğüne ve bilinçli olarak öne çıkarılma­sına hizmet etmiştir. Bu nedenle, Iran Islam Devrimi nitelemesi de anca.k bu koşullar altında rejimin resmi meşrulaştırıcısı olarak anayasadaki yerini sağlamlaştırabilmiştir. Ayrıca, ABD'nin o dönemde geçerliliğini hala koru-

ll Kürtler, Türkmenler, Araplar, Beluçiler ve kısmen de Azeriler bağımsızlık talebiyle ayak­lanmışur. Bu, IL Dünya Savaşı sonrasında iran'da patlak veren ingiliz ve Sovyet destek­li ayaklanmalann bir tekran gibidir.

Page 10: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

Amir Ahmad Fek1i 1 Marksizm ve İran Deviimi Deneyimi 193

yan Greenbeltl2 (yeşil kuşak) politikası da, Iran'daki devrimin dinsel yanı­nı ön plana çıkartan faktörlerden bir diğeri olarak belirtilebilir.

Yeşil kuşak politikası, hem Şah rejimine karşı ayaklanan Humeyni'nin din kaynaklı itirazında, hem de topyekün bir rejim değişikliği için hazırla­nan sol gruplann kendilerini Islami kılıf altında bir nevi kamufle edişinde belirleyici olmuştur. Ama bunun yanında, Marksist teorideki, geleneksel toplum düzenini çağdaşlaştırmadan sosyalizme geçilemeyeceği kuralı gere­ğince, Iran'da geleneksel dinsel kururolann ortadan kaldmiması gereği var­dı.l3 Ve, yukanda da belirtildiği gibi Şeriatİ gibi öncü entellektüellerin bu­nun için bulduklan çözüm, yeni dinsel formüller geliştirmek ve 'mezhebi mezhebe karşı kullanmak' suretiyle geleneksel dini kuruıniann ve mentali­tenin üstesinden gelmek biçiminde olmuştur.

Devrim sonrası evrimleşme ve kurumlaşma sürecinde ise, dünyevi oto­riteyle bütünleştirilen "Allah korkusu", insaniann siyasal otoritenin baskı~ sına yönelik tepkisini "Allah korkusu"ndan dünyevi otorite korkusu olarak kanun korkusu'na dönüştüren temel etken olmuştur. Eğer, bir toplumda geleneksel kurumlar, yani üstyapısal formasyon, kendisiyle açıkça mücade­le edemeyeceğiniz kadar güçlüyse, Max Weber'in de altını çizdiği yaklaşım­la, 14 altyapıya da egemen bir haldeyse, yani sosyo-ekonomik alanlara da tü­müyle kök salmış bir vaziyetteyse; o zaman yapılması gereken topyekün bir değişimi, bir devrimi gerçekleştirmek için onunla birlikte hareket ediyor­muş izieniminin verilmesi onunla mücadelede, paradoksal gibi de görünse, etkili bir silah olacaknr.

12 1960'lara gelindiğinde, ABD, soğuk savaş dönemi Ortadoğu politikası olarak, Sovyetler Birliği'ni güneyden kuşatmayı planlamıştır. Bu kuşatma, 1950'li yıllarda, Trumann dakt­rini yardımlan çerçevesinde Yunanistan, Türkiye ve lran'ı kapsamıştır. Ancak, Sovyetler Birliği'nin yayılınacı politikasının daha somut bir şekilde Ortadoğu ve Arap ülkeleri içe­risinde etkili hale gelmesiyle ABD, Sovyetler Birliği'nin materyalist, Marksist-Leninist sovyet ideolojisine karşı Iran-Türkiye ve Pakistan'da Isliimi kuruıniann güçlendirilme­sini 'Green Beit' politikası adı alunda desteklemiştir.

13 Fransa devriminden farklı olarak Iran'da devrimle birlikte Krallık kurumları dinsel ya­pı ve kurumların öne çıkarılması ve kullanılması ile ortadan kaldırıldı ve devrimden sonraki evrimleşme sürecinde geleneksel dinsel kurumların kaldırılması aşamasına ge­çilmiştir.

14 Bilindiği gibi Weber, özellikle de topyekün sistemik dönüşüm açısından üstyapının ro­lünü vurgulamakta, ve dönüşümü altyapısal dinamiklerle sınırlandıran Marksist pers­pektifi de asıl olarak o noktadan eleştirmektedir. Bu vurgu açısından kendisinin çalış­maları arasında Protestan Eti/ı ve Kapitalizmin Ruhu (1992) adlı çalışma özellikle önem · taşımaktadır.

Page 11: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

194 tezkir e

Fransız Devrimini model alan entellektüeller liderliğinde tasarlanan lran devriminin ruhunu anlayabilmek bakımından bu düşünsel önderler­den felsefeci ve hukukçu Dr. Hasan Habibi tarafından hazırlanan ilk dev­rim Anayasa'sı (her ne kadar devrimin ilerleyen yıllarında, biraz da savaş koşullan nedeniyle bazı maddeleri askıya alınarak uygulandıysa da), Fran­sız Anayasasıyla önemli benzerlikler barındırmaktadır: liderliğin Humeyni ile sona ereceğine, Cumhuriyet rejimine, özgürlüklere yaptığı vurgu açısın­dan bu ilk Anayasa metni oldukça çağdaş ve demokratik bir içeriğe ve/ve­

ya hedeflere sahiptir. Genel olarak 1950'lerin tran toplum yapısına baktığımızda, bütün yaşa-.

nan siyasi tecrübeler ve gelişmelere rağmen topluma ve siyasal sisteme ha­kim koyu bir feodalizmin etkisini koruduğu görülecektir. Bu feodal yapının asıl sorumlusu da, bizzat Şah'ın ve yönetimin değişik kademelerinde görev almakta olan kişilerin toplumsal kökenieri itibanyle, ya büyük toprak sa-

. hiplerinin mensuplan veya arİstokTasinin temsilcileri konumunda oluşları­dır. Nitekim, toplumun endüstriyel kanadına baktığımızda Reza Şah döne­minde kurulan ve daha sonra belli başlı aristokrat ve saraya yakın ailelere adeta hibe edilen sanayi\ve fabrikalardan başka bir şey olmadığı, ve var olan işçi sınıfının da (Böyle bir sınıftan yoğunluğu ve nüfustaki yeri açısından bahsetmek olası ise) petrol endüstrisi ya cia tekstil sektöründe istihdam edildiği görülecektir. 1955-1979 aydınlanma dönemi olarak kabul edilecek olursa, 1979 sonrası dönemi de "kapitalist üretim ilişkilerine" geçiş süreci olarak kabul etmek gerekmektedir. Bu süreç, sanayileşme süreci eşliğinde bir işçi sınıfının oluşması ve bilinçlendirilmesi süreci olarak da görülebilir:

- işçinin merkezi bilinçlendirilme odağı olarak kurulan bir bakanlık (Sosyal ve Çalışma Bakanlığı) "emek", "artık değer", "sömürü" vb. kavramların ne anlama geldiğini işçilere aktarmak gibi bir işlevi dahi yerine getirmiştir.

Devrim sonrasında yaşanan bazı farklı süreçler, özellikle devrim öncesi ve sırasındaki düşüncelerin yerine başka bazı kaygıların geçmesini berabe­rinde getirmiştir. Bu, yukarıda sözü edilen toplumsal ve siyasal değişiklik­lerin uygulamaya geçirilmesi ile ilgilidir. Devrimin geçici hükümetinin ba­şında olan Başbakan (6 Şubat 1979'da göreve başlayan) mühendis Bazer­gan'dan yapacağım aşağıdaki alıntı bu noktayı destekler niteliktedir:

"lran inkılabı iki harekete tabidir: Birinci hareket veya Vahdet'e yüz tu­tan hareket, merkeziyet; ki buna, matematik ve mekanik biliminin di­liyle merkeze yönelik hareket (centrepite) diyoruz. İkinci hareket de vahdetten ya da merkezden kaçış (centrifuge) hareketidir. Birinci hare-

Page 12: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 195

kette, halk kendi hedeflerini gerçekleştirmek için kişilerin peşinden gi­derdi, ve kişilerin değeri, onlann sabıkalan ve ortak hedefe hizmetleri üzerinden belirlenirdi. Ancak, devrimin kazanılmasından sonra, görece amaca ulaşılmasından dolayı, kişiler hedeflerin yerine geçti, veya hedef­lerin belirleyicisi durumuna geldiler. 1lk önce ~hep beraber' sloganıvar­ken, sonralan 'herkes benimle' sloganı bunun yerini aldı" (Bazergan, 1984: 27).

Bu bağlamda, devrim sonrası süreçte, bilinçli bir diyalektik sürecin söz­konusu olduğu ileri sürülebilir: Bu süreçte devrimi besieyecek karşıtlıkla­rın biraz da kasıtlı olarak yaratılması sözkonusudur. Diyalektik sürecin de­vamı ve derinleştirilmesi bakımından, bariz biçimde müstekbirler ve mus­tazaflar karşıtlığı :yaratıldı; böylece yaratılan antagonistik hava eşliğinde devrim sonrası tran'ındaki sol grupların faaliyetleri de, tabiri caizse biraz da 'tslam kamuflajı' altında yürütülmüş oldu. Örneğin, Ali Şeriati'nin oğlu tb­san Şeriati'nin desteğinde kurulan Arınan-e Mostazafan15 özünde Marksist olan bu tip bir oluşumdur ve faaliyetlerinin çoğu gizlidir. Buna ek olarak, tarihsel materyalizmin ve dolayısıyla Marksizm'in temelinde yatan söyleme bakmaksızın pratiğin öneminden yola çıkan bir çok etkin Marksist de dev­rimci olarak yönetim kademelerine kanşmışlardır. Tabii ki bu katılımdan amaç, feodaliteden kapitalizme geçişin sağlam temellere dayandırılması, ve bu sürecin Fransa devriminde olduğu gibi gerçekleşmesini garanti altına al­maktı. Ayrıca, bu sürecin (aydınlanma) tran'da gerçekleşmesi, Fransa'da ol"­duğundan çok daha hızlı olmuştur; tran'daki süreç en çok 30 yıllık bir dö­neme sığdmlmıştır. Bu da ancak, totaliter bir rejimle ve rejimin değişmesi gereken geleneksel kurumlannın nitelikleri ile donanmış olarak yapılmış­tır; geleneksel kurumların bu katı işletim sürecinde ortaya çıkan halk tep­kisinin yarattığı antagonizm sözkonusu kurumların erimesini beraberinde getirmiştir.

Geleneksel kurumlardan ve onların niteliklerinden söz edilirken, esas itibanyla 'feodal' yapı ve üretim ilişkileri kastedilmektedir: buna göre, mül-

15 1979'un ortalannda kurulan bu siyasal-düşünsel örgüt başlangıçta faaliyetlerini açıkça yürütüyordu. Özellikle entelektüel açıdan hegomonik güce sahip bu grup, devrimci tüm gnıplarca destekleniyordu. Bu nedenle olsa gerek bu örgütün üyeleri, Humeyni'nin ve

· devrimi sahiplenen çevrelerin (bazaar/burjuvazi) despotik ve otoriter bir yönelim içeri­sinde olmaları nedeniyle faaliyetleri yasaklanarak, üyeleri 1980-1 yıllannda idam edilen ilk grup olmuştur. Bu nedenle, bu tarihten itibaren örgüt faaliyetlerini diğer bütün mu­halif gruplar gibi gizlilik içinde yürütmüştür.

Page 13: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

196 tezkir e

kiyet Allah'ındır, lmam veya Halife Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi olmak­la, bu mülkiyet hakkına sahiptir ve bu yetkiyi istediğine devredebileceği gi­bi başkasıyla (padişahla) da paylaşabilir. Feodalüretim ilişkilerinin ortadan kalkması, ancak, üstyapı kurumlannın yıllarca psikolojik olarak halka em­poze ettikleri değer ve inanç sistemlerine karşıt bir siyasal psikolojisi ile yok edilebilirdi. Bunun anlamı, Şeriati'nin "mezhebi mezhebe karşı kullan­ma" prensibine de uygun olarak, geleneksel dini inan~lann koyu bir şekil­de uygulatılmasına karşı halkın bu değerlere karşı tepkisinin giderek güç­lenmesi ve örgütlü bir biçime gelmesini hedeflemektir. Devrim komiteleri­nin keyfi davranışları, kişisel özgürlüklerin kısıtlanmış olması, ve inanç adına keyfilik sergilemek suretiyle kanunsuzluk yaratmak gibi pratikler, bu tür hoşnutsuzlukların sebepleri arasında sayı:labilir. Öte yandan kültürel alanda tiyatro, sinema, müzik, ve özel ilk ve orta dereceli eğitimde yapılan­lar ile, halk-kültür evlerinin kurulması ve daha bir çok pratik etkinlik kar­şıt bir siyasal psikoloji inşa etme çabasının örneklerini teşkil etmektedir.

tran'da devrimin gerçekleşmesi ile birlikte yaşanan politik süreçte özel­likle iki grup oldukça tedbirli ve hassas davranınayı seçtiler: Birinci grup, Dr. Ali Şariati'nın, sosyo-politik yaklaşımının lran devrimine yansıtılamadı­ğını savunmuştur. Bu durumda bu grup, O'nun görüşlerinin esasında dev­rimde:n sonra gerçekleşeceğine ina:ı:ıyordu. tkinci grup ise, Halkın Fedaile­rinin (azınlık kanadı) Marksist eğilimli kadrosunul6 oluşturan gruptur. Bu iki grup, devrim fenomeninin esas itibarıyla ancak feodal yapının bitimin­den sonra sözkonusu olabileceğini; ve sözkonusu devrimin olsa olsa burju­vazinin (başlangıçta önemli ölçüde bir teknokrat ve eğitimli gruptan olu­şan) önderliğindeki bir kapitalist sürecin habercisi olduğu düşüncesini paylaşıyorlardı. Her iki grup da devrimden sonraki süreçte şu veya bu şe­kilde toplumun geleneksel yapısının ve buna bağlı olarak altyapının değiş­mesi gerektiği inancındaydı. Ancak böyle bir radikal değişim hiç kuşkusuz,

16 Bu grup (Dr. Ali Şeriati taraftarlan ile paralel olarak) bilimsel Marksizm ekseninde top­lanan kadro olup, Marksist söylem ve akımlara (Marksist-Leninist/Sovyetler ve Maocu­lar) kanlmadan tarihsel materyalizmin gereği olarak devrimin gerçekleştiğine inanan gruptu. Devrimin ilk günlerinden itibaren, tüm televizyon röportajlannda kameraya sırt· çevirmek suretiyle gelişmelerin genel beklentilerin tersine gelişeceği iddiasında bulun­dular: bunun nedeni olarak da, tarihsel materyalizmin ortaya koyduğu bir zorunluluk olarak orta sınıf tabanlı bir burjuva sınıfının gelişmesini gösterdiler. Bu durumda, bu gruba göre, kapitalist sürecin -yeni üretim ilişkileri ve üretim güçlerinin biçim ve malıi­yelini belirlemek üzere- geleneksel-dinsel kesimler tarafından sahiplenilmesi kaçınıl­maz oluyordu.

Page 14: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

Amir Abmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi· 197

bu devrimi izieyecek bir uzun sürece yayılı toplumsal altyapısal ve üstyapı­sal dönüşümleri gerektirecekti: ancak uzun vadede gerçekleşebilecek olan köklü değişimler için de merkezi ve otoriter bir hükümetin ve iktidar pro­jesinin gerekliliğine inanılıyordu. Ayrıca sözkonusu değişim ve dönüşüm­lerin siyaseten bir çok 'faturası' olacağından, bu 'faturaların' hangi guruba ve kimlere çıkanlacağı sorunu da vardı: bunun doğal sonucu, aydın dev­rimcilerin teknokrat ve devrim mühendisleri olarak kurulan devrimci hü­kümette, amaçlanan değişimleri gerçekleştirmek üzere, paralel ve destekle­yici bir danışmanlar ordusu olarak katılmaları olmuştur.

Bu durum Fransız devrimi ile tran devriminin bir başka ortak yönünü de oluşturmaktadır. Zira, Fransa örneğinde görülen de, üçüncü sınıf üyesi olan tüm burjuva tabanlı katmanların benzer biçimde eski rejime karşı ol­malarıdır; ve, bu savaşımı devam ettirebimek amacıyla, iç savaş, dış savaş, terör dönemi (Robespierre iktidarı), konvansiyon rejimi, direktuvar, meş­ruti monarşi ve Bonapartizme destek vermeleri ve her bir dönemde ayrı kı­lıfta ortaya çıkmışlardır. Esasında bu gelişmenin, Marksist öğretiye göre bi­limselliğini ve kaçınılmazlığını irdeleyen Marksist odakların, toplumun üst yapısının geleneksel gücünün hassasiyeti karşısında, temelde Marksist söy­lemden uzak Marksist öğreti ve pratiklere yöneldiler. Bu pratik, yukarıda anlatıldığı gibi, eğitimli kesimin devrim mühendisleri olarak geleneksel ku­rumlara karşı harekete geçmesini kapsamıştır; ve bu, yine daha önce de be­lirtildiği gibi geleneksel siyasal güç ve etki odaklarına katılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir. Nitekim, eski düzen (şahlık, soyluluk, eşraf pozisyonu, toprak ağalığı vb.) ve geleneksel dinsel kurumlarının (ruhani kurumlar ve Şia'nın din adamları kurumu) kaldırılması süreci de, daha önce de belirtil­diği gibi, resmi ideoljinin temsilcileri (Mektebi/Müslüman ve Müte­ahit/Mezhebi) ve rejim üyeleri olarak mezhebi mezhebe ve kurumları ku­rumlara karşı (Enqelabi ve Zıdde Enqelabi) harekete geçirmek suretiyle başlatılmış ve sürdürülmüştür.

Sonuç olarak, tran devrimi 1953 yılından sonra, ta baştan belli bir sonu­cu hedefleyen bir süreç olarak, bilinçli ve metodik bir çalışma ile başlatıl­mıştır. Bu bağlamda Fransa devriminin 1770-1940 arası dönemi örnek alın­mak suretiyle, bu devrimin bütün aşamaları farklı biçimlerde tran toplu­munun üst ve alt yapısal mekanizmaianna yansıtılmıştır. Ancak Fransa için yüzyetmiş yıllık olan devrim sürecinin İran'daki eş süreci, Arap-lslam gele­neğinin 1400 yıllık etkisi gözönünde tutularak en fazla 50 yıla sıkıştırılmak suretiyle Marx'ın öğretilerinin farklı bir biçimde pratiğe dökülmesi sağlana­rak -Fransa örneği model alınmak suretiyle- uygulamaya sokulmuştur.

Page 15: tez k ı - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2003_31-32/2003_31-32_FEKRIA.pdf · Amir Ahmad Fekri 1 Marksizm ve İran Devrimi Deneyimi 187 devrimi ve tran (Islam) devrimlerinin,

198 tezkir e

KAYNAKÇA

Abrahamian, Ervand (1983), Iran Between 1\vo Revolııtions (Iki Devrim Arasında Iran) New jersey: Princeton University Press.

Bazergan, Mehdi (1984) Iki Aşamada Iran Devrimi (Enqelab-e Iran Dar do harekat), Teh­ran: Nehzat-e Azadi yay.

Digard, jean Piem & Hourcade, Bemard & Richard, Yann (1996) ri ran Au XX Siecle, (20.YY lran), Fayad.

Divitçioğlu, Sencer (1981) Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu, Kırklareli: Sennet yay.

Erkilet-Başer, Alev (1999) Ortadoğu'da Modernleşme ve IsUımi Hareketler, Istanbul: Yö­neliş Yay.

Gheisari, A. (1995) Iranian Intel!ectual in the 1\ventieth Centwy, Londres, I.B. Tauris. Marx, Karl (1956) Selected Writings in Sadology & Social Philosophy, Edt. by. with an

introduction and no tes, by Mr. Bottomore and Maximillien Rubel, With a fore­word by Erich Fromm.

Mahdavi, A. Houshang (1994) Siyase-e Khareciy-e Iran Dar Dowran-e Pahlavi 1300-1357, Tehran-lran: Alborz Yay.

Millispaugh, Arthur C. (1946) Aıneıican:S in Persia, The Booking lnstitutions, N.Y. Sanca, Murat (1971) 100 sonıda Fransız Ihtilali, Istanbul: Gerçek Yay. Srenerny Mohammadi, A., Mohammadi, A., (19949 "Communication in Persia",

Encyclopedia Iran"ica, 1992, -Sınai! Media, Big Revolution: Comınunication, Cul­ture and the Iranian Revolution, Minneapolis, University of Minnesota Press,.

Şeriati, Ali (1971) Safavi ve Alevi Şiivni .ÇTaşayyo-e Safavi Va Taşayyo-e Alavi), Tehran: Hoseyniyeye Erşad. · \.

Şeriati, Ali (1972) Mezhep Mezhebe Karşı (Mazhab Alay he Mazhab) Tehran: Hoseyniye­ye-Erşad.

Şeriati, Ali (1973)Jsli!m'ı Tanımak (Es lam Şenasi, Dershaye Hoseyniyeye Erşad), Tehran: Hoseyniyeye Erşad.

Şeriati, Ali (1970) Dinler Tarihini Anlamalı (Taıilı-e Şenalıte Adiyan), Hoseyniyeye Teh­ran: Erşad.

Şeriati, Ali (1970) lslam'ı Tanımak -Meşhet Üniversitesi'nde Verilen Dersin Notları- (Es­lam Şenasi, D~rslıaye Danışgalıe Maşlıed), Tehran: Hoseyniyeye Erşad.

Timur, Taner (1996) Küreselleşme ve Demalırasi Krizi, Ankara: lmge Yay. Weber, Max (1992) The Protestant Etlıic and the Spiıit of Capitalisnı. London, New York:

Routledge. Wright, Robin, 2000, Tiıe Last Great Revolution, Tunnoil and Transfonnation in Iran,