29
TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ

TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

  • Upload
    lamdang

  • View
    226

  • Download
    5

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ

Page 2: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

2

• Türk kültürünün ilk gelişme alanı Altay, Sayan ve Tanrı dağlarının yaylaları olarak kabul edilir.

• Bozkır kültürünün hakim olduğu bir göçebe bir yaşam tarzı hakimdir.

• M.Ö. 1111 yıllarından, M.Ö. 256 yıllarına kadar yaklaşık 855 yıl Çin’de hüküm sürmüş olan Çu’larınTürklerin ataları olduğu konusunda görüşler bulunmaktadır.

• Toplumsal yapı: aile<uruğ<boy<budun<il şeklinde bir yapılanma gösterir

• Kışlaklarda özel mülkiyet olmakla beraber yaylalar boyun ortak mülkiyetidir.

Page 3: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

• Boy, soya bağlı olarak değişen bir bey’in yönetimindedir

• Boy içindeki düzen ve disiplinin ve diğer boylarla olan ilişkilerin düzenlenmesinden bey sorumludur

• Budun’lar genellikle bir boyun diğer boylara hakim olmasıyla gelişen yapılardır.

• Boy ve budunlar birleşerek illeri oluştururlar

Page 4: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

4

• İllerin birleşmesiyle devlet oluşur.

• Devlet Hakan tarafından idare edilir, genellikle batıyadoğru ilerleyen devletin batı yakasına Hakan’ın kardeşveya yakınlarından birisi Merkeze bağlı aynı zamandaotonom bir yönetici olarak atanır.

• Meclis: yılda 3 kere beylerin toplanmasıyla oluşan birkurultay toplanır. Daha sonra Toy olarak daadlandırılan bu meclisin zaman içerisinde fonksiyon,yetki ve sorumlulukları farklılaşsa da birçok Türkdevletinde devam ettirilmiştir. (ör: divan, ehli hall velakd meclisi, divanı-ı saltanat, divanı-ı humayun vb.)

• Bu meclisler seçim yoluyla değil daha çok toplumunileri gelenlerinden oluşan bir yapıdır

Page 5: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

5

• Türk töresinde hükümdarlık Açinaoğulları anasoylu olanların hakkı olarak kabul edilmiştir.Ancak Hakan’ın bu yetkiyle kuşanması beylermeclisinin onayına bağlanmıştır.

• Boylar aynı zamanda her an toplanmaya hazıraskeri birlikler olarak şeklinde örgütlenmiştir.

• Bey meclisinin ve merkezi idarenin zayıfladığıdönemlerde bu yerel yapılar otonomiiddiasına girmiş ve devletin parçalanmasınayol açmışlardır

Page 6: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

6

• Türkler Çin’de de bir dönem hakim olan Gök dini inancı kanalıyla tek tanrılı bir inanç sistemi benimsemişlerdir.

• Örneğin Oğuz Kağan destanında Gök Tanrıya yalvardığını görüyoruz.

• İlk Türk uygarlığının Saka/İskitler olduğu ileri sürülmektedir, ilk siyasi örgütlenme olarak da Büyük Hun İmparatorluğu kurulmuştur

Page 7: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

7

• Türk siyaset anlayışında Türk hakanı Gök Tanrı tarafındanbütün insanlığı idare etmek amacıyla görevlendirilmiş vekendisine “kut” verilmiş bir hükümdar olarak kabul edilir.Acuncu olarak da adlandırılır.

• Burada Tanrı tarafından görevlendirilmiş bir görevli rolüvardır yoksa görevlinin kendisine Tanrısallıkatfedilmemektedir.

• Güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar tümyeryüzünün hükümdarı olarak kabul edilir

• Hakimiyet sınırsız değildir. Toy ve törenin önemli bir rolüvardır.

• Yaratıcı ve düzenleyici ve kudretli Tanrı fikri Türk veMoğolların yanı sıra, Aborjin, Afrika, Mezopotamya ve Hintuygarlıklarında da görülür

Page 8: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

8

• Hükümdarın tüm mutlak otoritesinin temelinde adaletliolmak düsturu hakimdir.

• Halkı doyurmak, barındırmak korumak görevleri vardır(İslam’dan sonra şeriatın ve dini korunması gibi görevlerdeeklenmiştir)

• Bu görevleri yerine getirmeyen yönetici Tanrı tarafındankendisine verilen “kut”u ve halk nazarında meşruiyetiniyitirme durumunda kalır.

• Dolayısıyla sınırsız bir irade yoktur.• Hükümdarın yerine kimin geçeceği konusunda zaman

içerisinde değişik sistemler uygulanmıştır. En yaşlı hanedanailesinin tahta geçtiği (Senioratus) sistem ile hükümdarın enbüyük oğlunun tahta geçtiği (primagenitura) sistemi enyaygın kullanılan sistemler olmuştur.

Page 9: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Türklerde Devlet ve Siyaset Kültürü

9

• İslam’la ilk tanışma Emeviler döneminde zaman zamanyaşanan çatışmalarla olmuştur. 750 yılında Emevilerinyerine geçen Abbasilerin Arap olamayan topluluklarakarşı daha toleranslı olmaları sonucu Türklerle Araplararasında yakınlaşmalar başlamıştır. 751 Talas savaşıönemli bir dönüm noktası olmuştur.

• Talas savaşından sonra Türk Beylikleri arasında İslamdini hızla yayılmaya başlamış daha sonra Karahanlılar,Gazneliler ve Selçuklular ilk Müslüman Türk Devletleriolarak tarihte yerini almıştır.

Page 10: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

İSLAM SİYASİ DÜŞÜNCESİ

10

• Nasıl bir yönetim biçimi?

• Ana kaynaklarda (Kuran ve Sünnet) belirli bir siyasiyönetim tarzı öngörülmemiştir.

• Gazzali’nin “kat’iyyat-zanniyat” ayrımı. Kat’iyyat temelprensipleri, zanniyat ise bu prensiplerin zaman içerisindeuygulanmasıyla ortaya çıkan durumları ifade etmektedir.Zanniyat alanı temel prensipler etrafında daha sonraiçtihatlarla düzenlemeye açık bırakılmıştır. (Ör. Halifeliğinseçim tarzı, örfi hukuk vb.)

• Peygamberden (A.S) sonra halifelik (varislik, emirulmüminin, emirullah ve zilullah-i fil ard) yöneticiye görefarklı şekiller almıştır. Bu isimlendirmeler aynı zamandameşruiyetin kaynağını da göstermektedir.

Page 11: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

İSLAM SİYASİ DÜŞÜNCESİ

11

• Yönetimde uygulanması gereken temel prensipler belirlenmiştir:

– Emanet (emin kişi olma, kişisel çıkar gözetmeme, hesapverebilirlik)

– Ehliyet (yönetime ehliyeti olma; “iş ehil olmayanlara verildiğindekıyameti bekle”)

– Adalet (adaletle hüküm verme)

– İstişare (gücün sınırlanması)

• Devletin temel gayesi insanların dünya ve ahiret mutluluğunukazanacakları ortamın hazırlanması ve sürdürülmesi ve dininkorunmasıdır

• Bu temel ilkeler doğrultusunda iktidar sınırlıdır. Meşru olmayankonularda yöneticilere itaat edilmeyeceği, halifenin temel esaslaraaykırı hüküm koyamayacağı, böyle olması durumundadeğiştirilebileceğine dair hükümler kabul edilmiştir.

Page 12: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI

•Osmanlı Devleti'nde hükümranlık anlayışı, İslam hukukuna ve eski Türkgeleneklerine dayanıyordu.•Osmanlı hükümdarları yasama, yürütme, yargı yetkilerini kendilerindetoplamışlardı.•Bununla birlikte ‘totaliter’ bir rejimden bahsedemeyiz. (Şer’i hükümler, örf,divan, Şeyh-ül İslam vb. mekanizmalarla sınırlandırılmıştı)•Başlangıçta "Ülke, hanedan üyelerinin ortak malıdır." anlayışı geçerliydi, l.Murat’tan itibaren "Ülke, hükümdar ve oğullarının malıdır." anlayışı geçerlilikkazandı.•Bu anlayış, taht mücadelelerini devam ettirmiş ve devletin bazı dönemlerdezayıflamasına yol açmıştır.

Page 13: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI

• Fatih Sultan Mehmet, taht mücadelelerinin önlenmesiamacıyla bir kanunname düzenleyerek padişaha kardeşleriniöldürtme hak ve yetkisi verdi.• Merkeziyetçi yapıyı güçlendiren bu kanunname aynızamanda veraset sistemindeki ilk ciddi düzenleme olmuştur.• Bu düzenleme I. Ahmet (1603-17) döneminde iptal edilmiştir.• Osmanlı devlet yöneticileri, kuruluştan I. Murat döneminekadar bey ve gazi unvanlarını kullandılar. I. Murat ile beraberHüdavendigar, sultan, padişah, han gibi unvanlarda kullanılmayabaşlandı.• Şehzadeler küçük yaşlarda sancaklara gönderilir, askerlik veyönetim alanlarında yetiştirilirlerdi. Şehzadelerin yanında "Lala"adı verilen tecrübeli bir devlet adamı görev yapardı

Page 14: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

TIMAR SİSTEMİ

Devlete ekonomik, siyasi ve askeri anlamda önemli katkılar sağlayan tımar sisteminde17. Yy. önemli bozulmalar yaşanmaya başladı. Tımarların hak eden kişilere değil derüşvet karşılığında başkalarına verilmesi sistemin bozulmasında temel etkendir. Merkeziotoritenin zayıfladığı bu dönemde tımar dağıtımındaki adaletsizlikler birçok tımarsahibinin diriliğini kaybetmesine neden oldu.

Tımarlarını kaybeden pek çok dirlik sahibi ayaklanmalar çıkarmış ve Celaliayaklanmalarına sebep olmuştur.

Siyasi Tımar sistemi sayesinde ülkenin en uç bölgelerine dahi devlet otoritesi ulaştırılıyorken tımar sisteminin bozulmasıyla bu asayiş ve otorite ortamı da yok oldu. Celali ayaklanmaları (1519-1659) çıktı.

Ekonomik Tımar sisteminin uygulanamaz hâle gelmesi üretimi azaltmıştır. Azalan üretim nedeniyle devlet, halktan yeterince vergi toplayamamıştır.

Askeri Sistem sayesinde hazineden para çıkmadan hazır bir ordu kuruluyordu. Sipahi sisteminin bozulmasıyla devlet, ücretli asker almak zorunda kaldı

Sosyal Devletin koyduğu ağır vergileri karşılayamayan köylüler topraklarını terk ederek göç etmiştir. Böylece devlet işsizlik ve göç gibi yeni bir sosyal problemle karşı karşıya kalmıştır.

Page 15: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

İLTİZAM VE MUKATAA SİSTEMİ

Fatih Sultan Mehmet döneminde tımar dışında kalan bölgelerin vergilerinitoplamak için getirilen bir düzendir.

Bir bölgenin kanunla belirlenmiş vergisini toplayıp hazineye yatırma işlemidir. İhale ile belirlenen sistemde vergi kaynağı araziye mukataa, ihale sistemine

iltizam, bu işi yapan kişilere de mültezim denir. Mültezimler iltizam olarak aldıkları bölgenin vergilerini devlete peşin öder

sonra da gidip o bölgedeki vergiler kendisi toplardı .Devlet hem vergiyitoplamak için kendisi uğraşmaz hem de peşinen gelir elde ederdi

Ancak uygulamanın kötüye kullanılması sonucu mültezimi o bölgeninyöneticisi durumuna getirdi.

Verdiği miktardan fazla vergi toplaması, vergi toplama esnasında halkazulmetmesi gibi uygulamalar neticesinde de iç göçler yaşanmış ve üretimdedüşüşler yaşanmıştır.

Tımar ve İltizam sistemlerine Tanzimat fermanıyla bu sisteme son verilmiştir.

Page 16: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

OSMANLI’DA HUKUK

• Devletin temel aldığı iki hukuk sistemi vardı: Şer’i Hukuk ve Örfi Hukuk• Şer’i hukuk: İslam inancına göre düzenlenmiş kurallardı. Gerek ceza gerekse vergi

konuları devletin sınırları içerisinde yaşayan tüm Müslüman halka ayrım gözetmeksizin uygulanırdı.

• Örfi hukuk ise şer’i hukuk kuralarına uymak kaydıyla eski Türk geleneklerinden gelen ve fethedilen yerlerdeki devam eden kurallardan oluşurdu.

• Padişahların çıkarttığı kanunnamelerde örfi ve şeri hukuk hükümleri beraber kullanılırdı.

• Örfi Hukukun Temelleri: • Türk gelenekleri• Bizans gelenek ve yasaları• İran, Çin , Cengiz yasaları

• Tanzimat'la beraber modern anlamda kanunlaştırma faaliyetleri görülmüştür. Fransız ve İtalyan kanunlarından istifade edilerek ticaret, arazi ve ceza kanunlarında düzenlemeler yapılmıştır.

• İkili bir mahkeme sistemi: Şer’i ve Nizamiye mahkemeleri.

Page 17: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Osmanlı Son Dönemi

17

• 19. yüzyılda modern Türkiye'nin doğuşunun ilk evresi olarak kabul edilecek dönemin en önemli özelliği Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa’nın artan nüfuzu ve bunun Osmanlı Devleti ve toplumunda yol açtığı tepkilerdir.

• Avrupa’nın nüfuzu, üç farklı ama birbirine etkisi olan alanda ortaya çıkmıştı: – Osmanlı ekonomisinin gittikçe bü yük bir bölümünün kapitalist dünya

sisteminin bir parçası haline gelmesi– Avrupa’nın büyük güçlerinin artan siyasal nüfuzu -ki bu siyasal nüfuz

kendini, hem Avrupa’da bir savaşa yol açmadan Osmanlı İmparaiorluğu’nu parçalama girişimlerinde hem de onu ayrı bir siyasal varlık olarak muhafaza ederek ona egemen olma girişimlerinde açığa vurmaktaydı

– milliyetçilik, liberalizm, laiklik ve pozitivizm gibi Avrupa ideolojilerinin etkisi

Page 18: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Osmanlı Son Dönemi

18

• Avrupa’nın artan nüfuzunun bu üç biçimi kolayca ayırtedilemez şekilde birbirine geçmiş ve karşılıklı olarakbirbirlerini etkilemişti.

• Bu durum, Osmanlıların Avrupa’nın bu meydan okuyuşunakarşı göstermiş olduğu tepki için de geçerlidir.

• 19. yüzyılda bu tepki içerisinde iki çizginin varlığı ayırtedilebilir:– Merkezi devlet ve onun hizmetindekilerin devlet aygıtını

güçlendirme ve ülke yönetimini merkezileştirme girişimleri,– İmparatorluk halkının farklı kesimlerinin İmparatorluğun maruz

kaldığı baskılara olan tepkileri oluşturmuştur. Farklı kesimlerinbu tepkileri 19. yüzyıl boyunca giderek Sultanın Hıristiyan veMüslüman tebaası arasında bir yol ayrımına yol açmıştı.

Page 19: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• Fransız devrimi ve sonrasında Avrupa toplumundayaşanan gelişmeler Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyetinegeçişle sonuçlanacak dönem için bir referans noktasıolarak alınabilir.

• Osmanlı’nın kapitalist dünya sistemiyle ekonomikbütünleşmesi 18. yüzyıl sonlarında önemli ölçüdeartmış ve 19, yüzyılın ilk çeyreğinde hız kazanmış,Napolyon savaşları Osmanlı imparatorluğunun Avrupasiyaseti ve diplomasisine artan şekilde katılmasına yolaçmış ve milliyetçiliğin ve liberalizmin devrimcidüşünceleri ilk kez Yakın Doğu’ya ulaşmıştı,

Page 20: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

Önemli Dönemler

• Fransız devrimi savaşlarından 1830’larınsonuna kadar ki dönem:– Balkan eyaletlerinin dünya ekonomisiyle artan

bütünleşmesine ve Rum tüccarların başat biretken olarak ortaya çıkışlarına;

– Osmanlı İmparatorluğu nun İngiliz ve Russiyasetleriyle çok daha fazla içli dışlı olmasına;

– ilk milliyetçilik hareketlerinin ortaya çıkışına;

– Batı kalıbında ilk ciddi ıslahat girişimlerine sahneolmuştu.

Page 21: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• 1830’ların sonlarından 1870’lerin ortalarına kadar olan dönem.Uluslararası açıdan İngiltere’nin ekonomik ve siyasal hegemonyakurmuş olduğu bu dönemin özellikleri şunlardı:

– 1838’de serbest ticaret rejiminin dayatılmasından sonraİmparatorlukla yapılan ticaret ve verilen borçlardaki hızlı artış;

– imparatorluğun bekası için İngiliz ve Fransızların destek vermesi;

– 1839 Tanzimat Fermanı'yla başlayarak hukuk, eğitim, maliyealanlarında ve devlet kurumlarında süre giden ve (en azındankâğıt üzerinde) geniş kapsamlı olan ıslahatlar;

– bürokrasinin iktidar merkezi olarak sarayın yerini alması,

– Osmanlı meşrutiyet hareketinin başlaması ve Hıristiyanlarınayrıcalıklı konumlarına karşı bir Müslüman tepkisinin başlaması

Page 22: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

18. Yüzyıl SonundaOsmanlı İmparatorluğu

• Osmanlı imparatorluğu 18. yüzyıl sonlarında, FransızDevrimi’nin neden olacağı şiddetli büyük değişikliklerinhemen öncesinde, aşağı yukarı şu bölgelerden oluşuyordu:– Balkanlar (bugünün, daha doğrusu dünün Yugoslavya’sı,

Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’nın büyükkısımları),

– Anadolu (bugünkü Türkiye)– Arap dünyasının çoğu (bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail,

Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan’ın bazı kısımları, Mısır, Libya, Tunusve Cezayir),

• Topraklarının büyük bir kısmında padişahın gerçek gücüönemsizdi, bazı bölgelerde ise (Kuzey Afrika, Arapyarımadası) hemen hemen yoktu.

Page 23: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

İmparatorluğun nüfusu

• İmparatorluğun nüfusuna ilişkin güvenilir tahminleryoktur, ama genellikle, 25 milyon kadar olduğu tahminediliyor.

• Avrupa nüfusunun çok yüksek oranda bir büyümegösterdiği bir zamanda, Osmanlı İmparatorluğu için 19.yüzyıl boyunca hem ekonomik hem de askerî açıdanbaşlıca mahzurlardan birini oluşturacaktı

• Osmanlı nüfusunun yüzde 15 civarının, 10.000 ya dadaha fazla nüfuslu kentlerde yaşamasına karşın,nüfusun yüzde 85 kadarı kırsal alanlarda yaşıyordu.

Page 24: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• Gerek nüfus yoğunluğunda ve gerek kentleşme derecesindebüyük bölgesel farklılıklar vardı. Balkanlar en yoğun nüfusa sahipbölgeydi.

• İmparatorluğun nüfusu 17. ve 18. yüzyıllarda azalmaktaydı,

• Bu azalma ve bunun sonucu olan çok düşük nüfus yoğunluğu,klâsik Malthus nazariyesinin nüfusu engellemiş olduğunubelirttiği savaş, açlık ve hastalıkların ürünüydü.

• Savaşlar ve özellikle merkezî denetim eksikliğiyle kamu düzenininmuhafazasındaki eksikliğin sonucu olan küçük çaplı iç çatışmalar,tarımsal üretim sürecinde ve iletişimde kesintilere yol açıyordu.Bunun ardından ortaya çıkan kıtlık, halkı, bir kıtlığın sonrasındagenellikle zayıf düşmüş kişileri etkisi altına alan salgın hastalıklaramaruz bırakıyordu.

Page 25: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• İmparatorluğun Asya eyaletlerinde nüfusunbüyük çoğunluğu Müslüman'dı (bilhassa Türkler,Araplar ve Kürtler), ayrıca önemli miktardaHıristiyan ve Musevi azınlık topluluklar vardı.

• Balkanlar’da ise çoğunluk, Hıristiyan’dı (Rumlar,Bulgarlar, Sırplar, Karadağlılar), ayrıca önemlimiktarda Müslüman azınlık topluluklar vardı(Boşnaklar, en çok Arnavutlar, Türkler vePomaklar, yani Müslüman Bulgarlar)

Page 26: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• İmparatorluk, en azından kuramsal olarak, dinselhukuk esasına göre yönetilen bir İslâmimparatorluğu olduğundan, nüfus içerisindeki budinsel bölünmeler önemliydi.

• Şer’i hukuk kuramsal olarak, İmparatorlukta enyüksek seviyede hüküm sürüyordu, ama fiiliyatlaise 18. yüzyılda, aile ve mülkiyet hukukumeselelerinin dışına çıkamamıştı.

• Kamu hukuku, özellikle de ceza hukuku,sultanların “örf” ya da “kanun” denilen laikfermanlarına dayandırılmıştı.

Page 27: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• Gayr-ı Müslim cemaatlerin başat bir İslâm toplumuiçerisinde barındırılması sorunlara yol açıyordu.

• Daha önceki İslâm devletlerinde de olduğu gibi,Hıristiyan ve Musevi toplukları kendilerine zimmistatüsü verilerek topluma dahil edilmişlerdi.

• Bunun anlamı, özel bir vergi ödemelerinin karşılığında,Müslüman devletin içinde dinlerini değiştirmeyezorlanmaksızın ama ikinci sınıf tebaa olarak yaşamlarınısürdürmelerine izin verilmiş olması demekti.

• Zimmî (gayr-ı müslim) cemaatler, kendi işlerininyönetiminde bir miktar özerklikten yararlanıyor vedevlet temsilcileri ile olan işlerinde kendi dinî önderleritarafından temsil ediliyorlardı

Page 28: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• İmparatorlukta ikamet eden Hıristiyanlar, şeriat gereğince “aman"dan yararlanıyor,elçileri ve konsolosları tarafından temsil ediliyorlardı.

• Elçiler ve konsoloslar, sırf göçmen topluluğunun mensuplarına ilişkin konularlameşgul olurken bir ölçüde özerkliğe sahiptiler.

• Bu haklar, “kapitülasyonlarda” belirtilmişti.• Esasen bunlar, padişah tarafından dost devletlerin tebaasına bahşedilmiş ihtiyari

ayrıcalıklardı, ancak 18, yüzyılın ikinci yarısında, Avrupa ile Osmanlı İmparatorluğuarasındaki güç dengesinin değişmesiyle birlikte, kapitülasyonlar sözleşme statüsükazanmışlardı.

• Dahası, 18. ve özellikle de 19. yüzyılda gitgide daha çok yerel Hıristiyan’a (Rum veErmenilere), berat edinme yoluyla bir yabancı gücün tebaası olma statüsüverilmişti

• Bu kişiler, o güçlerin kapitülasyonlarına tâbi olmuşlar ve Avrupalı güçlerinkuvvetlenmesiyle birlikte sultanın Müslüman tebaası üstünde giderek artan birüstünlük kazanmışlardı.

• Ayrıca özellikle Balkanlarda yabancı güçlerin tabiyetine geçenlerin sayısının artmasınedeniyle de yabancı güçlerin nüfuzu daha fazla çoğalmıştı.

Page 29: TÜRK SİYASİ DÜŞÜNCESİ · PDF filePomaklar, yani MüslümanBulgarlar) •İmparatorluk,en azındankuramsal olarak, dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuolduğundan,

• İmparatorluğun yerli nüfusunun Müslüman çoğunluğuda tek parça değildi.

• Büyük çoğunluk, İslâmiyet’in Sünni yorumunamensuptu ve Osmanlı Devleti kendi resmî ideolojisinegöre, geleneksel İslâm'ın dünyadaki koruyucusu idi.

• Resmî olarak Osmanlı Devleti, sapkın (heterodoks)Müslümanlara, Hıristiyanlara olduğundan çok daha sertbir çatışma içindeydi.

• Uygulamada ise önemli Şii (heterodoks) azınlıklarOsmanlı hükümet makamlarından müsamaha görerekBalkanlar, Anadolu, Suriye ve Mezopotamya’dayaşıyorlardı.