CRYPTOSPORİDİUM
Kriptosporidiyoz etkeni
Etken Türler ve Dağılım Cryptosporidium cinsinin çeşitli türleri; insanda ve
ayrıca birçok memeli hayvan, kuş, sürüngen ve balık türünde de özellikle barsaklarda bulunan parazitlerdir.
İnsanda ve birçok memeli hayvanda Cryptosporidium parvum bulunur.
Etken bir hayvandan başka bir hayvana aktarılabildiğinden bir zoonoz söz konusudur.
Avrupa’da C.parvum prevalası, immünokompetan kişilerde yaklaşık %2-4 olup HIV infeksiyonlularda ise %20’ye kadar varmaktadır.
Evcil hayvanlar arasında özellikle genç danalar yüksek prevalans göstermektedirler.
Bir AIDS hastasında kuşlardan kaynaklanan C.baileyi türü saptanmıştır.
Morfoloji ve Evrim C.parvum özellikle ince bağırsağa yerleşip burada 4-5 um
çapında ookistler oluşturur. Her biri 4 sporozoit içeren infeksiyöz ookistlerin ağızdan
alınmasından sonra mide-barsak kanalında serbest kalan sporozoitler ince barsaktaki villusların içine girip hemen hücre zarının altında olmak üzere içinde çoğalırlar.
Bu yerleşim Cryptosporidium için karekteristiktir. Parazitin önce eşeydiz ve sonra eşeyli üremesi sonucu ortalama %80’i kalın duvarlı ve %20’si ince duvarlı olan ookistler ortaya çıkar. Ookistler barsakta sporlanıp her birinden 4 sporozit oluşur; sporlanmış ookistler infeksiyözdür.
Hayvan deneylerinde görüldüğü gibi, konakta ince duvarlı ookistlerin çatlaması ile serbest kalan sporozoitler endojen oto-infeksiyona neden olabilirler.
Kısa sürede dışkı ile atılan kalın duvarlı ookistler yeni konakları infekte edebilirler.
Epidemiyoloji C.parvum’un en önemli kaynakları başta
danalar olmak üzere çeşitli evcil ve yabanil memelilerdir.
Ookistlerin bulaşma yolu şöyledir: İnsaninsan Hayvan insan Su gıda insan
C.parvum’un ookistleri soğuk suda aylarca canlı kalabilirler. Bu nedenle geniş bir içme suyu şebekesinin dışkı ile kontaminasyonu büyük epidemilere yol açabilir.
Kuluçka süresi 7-10 gündür.
Hastalık Tablosu Kriptosporoidiler özellikle ince barsağa
yerleşip mikrovilluslarda kısalma, şişme, füzyon gibi değişiklikler ve mukozada hücre infiltrasyonuna neden olurlar.
Hastalığın derecesi ve seyri infekte kişinin immün sisteminin durumuna bağlıdır.
İmmünkompetan kişiler: Enfeksiyon ya latent olarak seyreder ya da 5-28 günlük
bir kuluçka süresinden sonra akut, kendiliğinden geçen, ishal ve çeşitli genel semptomlar gösteren genellikle hafif bir hastalık tablosu yapar.
İmmünyetmezlikli hastalar : AIDS hastalarında görüldüğü gibi, ağır ishalli ve etkenin
uzun süre dışkı ile atıldığı kronik seyir. İshal sulu çok miktarda ve koleraya benzer şekilde olup
genellikle başka semptomlar ile birliktedir(karın ağrısı, bulantı, kusma, hafif ateş vb.).
HIV hastalarında kriptosporoidiler başka yerlerde de bulunur. (safra kesesi, safra ve pankreas kanalları, özefagus, mide, kalın barsak)
Tanı Kriptosporidiler, dışkıdan hazırlanan boyalı yaymalarda veya
yüzdürme yöntemi ile ortalama 4-5 um büyüklüğünde küremsi yapılar olarak saptanır.
Cryptosporidium ookistleri direk mikroskopide tanınamazlar, ancak aside dirençli olmaları nedeniyle dışkının modifiye E.Z.N. yöntemi ile boyanması sonucu kırmızı-pembe renkte görülürler.
Yeni olarak koproantijeni saptamaya yönelik immünolojik tanı yöntemleri de kullanılmaya başlanmıştır.
Tedavi Tedavi semptomatik olup etkene yönelik
ilaç henüz bilinmemektedir.
Korunma İnfeksiyonu önlemek için önerilenler : Etkeni dışkı ile çıkaranlarla (insan,
hayvanlar) ilişkide ve klinik örneklerin incelenmesi sırasında hijyene dikkat edilmesi,
Belirli bölgelerde içme suyu şebekesinin düzeltilmesi,
Kişisel önlemler.
BALANTİDİUM COLİ
Tüm dünyada yaygın olarak görülen, değişken büyüklükte 30-300um uzunlukta bir kirpikli olup maymun,
sıçan
ve özellikle domuzların
barsağında ülserli yangına neden olur.
GENEL ÖZELLİKLER
Balantidium coli barsak çeper hücreleri, lökositler, nişasta taneleri, doku parçaları ve bakteriler ile beslenir ve 20-43ºC’lik sıcaklıkta serumlu besiyerinde ürerler.
Patogenez ve Klinik B.coli ince barsakta kistten çıkıp kalın barsağa geçer, barsak
duvarına girip hyalüronidaz enzimiyle nekroz ve ülsere yol açarak dokuları eritir.
Kolon ve ileumun son kısmında ülserler yuvarlak ve düzensizdir.
Ülserler birbiriyle tüneller yaparak birleşir. Patolojik kesitlerde hücre infiltrasyonu, kanamalı bölgeler,
B.coli yuvaları ve bazen B.coli görülmüştür. Karın ağrısı, kanlı dışkı, kusma, bulantı, zayıflama, arada sırada kabızlık, seyrek olarak dizanteri belirtileri verebilir. Ülser delinip peritonit, üretrit, vajinit yapabilir.
Bulaş yolu Küre şeklindeki kistlerinin ağızdan alınması
ile konaktan konağa bulaşır.
Tanı Dışkının parazitolojik incelemesi ile tanı
konulmaktadır. Kist veya vetetatif şekillerinin saptanması
ile tanı konur. Klinik belirti veren vakalarda trofozoitlere,
belirtisiz infeksiyonda kistlere daha çok rastlanır.
Tedavi Balantidiasise karşı 10 gün, günde 4 defa
500 mg tetrasiklin tedavisi etkilidir. Bunun yanında 20 gün, günde 3 kez 650
mg iyodokinol ya da 5 gün, günde 3 kez 750 mg metronidazol tedavileri de başarılı bulunmuştur.
Korunma Barsak protozoonlarından korunmada öncelikle halk
barsak protozoonları ve bulaşma yolları konusunda bilgilendirilmeli,
Hastalara ve parazit taşıyıcılara zaman geçirmeden tedavi uygulanmalı; özellikle anaokulu, kreş, yurt gibi toplu yaşanan yerlerdeki çocuklara periyodik olarak dışkı incelemesi uygulanmalı ve bu incelemeler her defasında tercihen üçer günlük aralarla en az üç kez tekrarlanmalı; alt yapı tesislerine önem verilmeli,
İçme suyuna kanalizasyon sularının karışması önlenmeli,
İçme suları bu açıdan sıklıkla kontrol edilmeli
Çiğ yenen sebze ve meyveler iyice yıkanmalı, Meyveler soyularak yenmeli; protozoon kistlerinin
klorlamaya dayanıklı olduğu hatırlanarak epidemi durumlarında sular kaynatılmalı veya iyotlu bileşikler kullanılmalı,
İnsan dışkısının gübre olarak kullanılması önlenmeli, Gerektiğinde kemoprofilaktik ilaçlar barsak
protozoonlarına bağlı epidemilerde kullanılmalı ve anne sütünün yenidoğanı barsak protozoonlarından koruduğu annelere etkin bir cabayla anlatılmalıdır.
Genel Özellikler Apicomplexa grubunun sporozoa sınıfı ve coccidia alt sınıfına
ait intraselüler bir bağırsak parazitidir. Nadir olarak patojendir. Vahşi hayvanlar, evcil hayvanlar, kuşlar ve insanlarda
enfeksiyona neden olmaktadır. Normal immuniteye sahip insanlarda semptomlar orta ve
sınırlı çoğunlukla ise asemptomatiktir. AIDS’li hastalarda ise enfeksiyonlar çok ciddi ve kronik
şekilde seyretmektedir. Isospora belli ve Isospora natalensis türleri insanları enfekte
etmekte olup I. belli’nin konak zinciri insan-insan olarak uzanmaktadır.
Kuluçka süresi Isospora türlerinin inkubasyon süresi 6-7
gün sürmektedir. Enfeksiyonların çoğu asemptomatik olup
ookistler dışkıda uzun süre (120 gün) canlı kalmaktadır.
Yaptığı hastalıklar Etkenin alınmasından sonra ateş, karın ağrısı, kramplar,
bulantı, iştahsızlık, kilo kaybı, baş ağrısı, ishal, dışkıda mukus ve sindirilemeyen gıdalar, kanda eozinofil sayısında artış görülmektedir.
Bağırsakta eşeysiz çoğalma devam ettiği sürece semptomlar devam etmekte, birkaç hafta sonra ise semptomlar hafiflemektedir.
Kronik enfeksiyonlar ise yağ malabsorbsiyonu, yağlı dışkı, bağırsak mukozasında atrofi, villuslarda kısalma, lamina propriada hücre infiltrasyonu şekillenmekte ve elektrolit dengesizliğine neden olmaktadır.
Tanı Laboratuvarda inceleme materyali dışkı ve ince barsak
biyopsi örneğidir. Dışkıda olgunlaşmış ookistler görülür. Ookistler direkt taze preparasyon veya konsantrasyon
yöntemleriyle kolaylıkla görülebilir. Auramin rhodamin ve aside dirençli boyalarla
boyanabilirler. Bir diğer yöntemde entero-test in uygulanmasıdır.
Ookistlerin dışkıda az sayıda bulunduğu durumlarda çinko sülfatla yüzdürme yöntemi uygulanabilir. Bu tip preparatlarda iyot solüsyonu eklenmezse şeffaflıkları nedeniyle ookistler gözden kaçabilir.
Tedavi
Tedavi için yüksek doz kotrimoksazol önerilmektedir.