136
KOBİ’lerin Olmazsa Olmaz Teknolojileri SAYI 24 01 - 02 / 2016 İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin Kullanılıyor • 64. Hükümetin Bilişim Politikaları Suriye Yıllardır İç Savaşta Ama Elektronik Ordusu Var • 4.5G İçin 15 Milyon Sim Kart Değişecek Tarihinin En Büyük ve En Kapsamlı Siber Saldırısı • Teknolojinin Geleceğiyle İlgili Tahminler KOBI’lerin Olmazsa Olmaz Teknolojileri .

BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016

Embed Size (px)

Citation preview

KOBİ’lerin O

lmazsa O

lmaz Teknolojileri

SAYI 24

01 - 02 / 2016

İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin Kullanılıyor • 64. Hükümetin Bilişim Politikaları

Suriye Yıllardır İç Savaşta Ama Elektronik Ordusu Var • 4.5G İçin 15 Milyon Sim Kart Değişecek Tarihinin En Büyük ve En Kapsamlı Siber Saldırısı • Teknolojinin Geleceğiyle İlgili Tahminler

KOBIİ’lerin OlmazsaOlmaz Teknolojileri

.

editör

Barem tarafından CAWI (Bilgisayar Destekli Web Görüşmesi) yöntemiyle gerçekleşen Türkiye’de Mobil Çalışma Kültürü araştırmasına çeşitli sek-törlerde çalışan 70 üst düzey, 95 orta düzey ve 41 ilk kademe olmak üzere toplam 206 yönetici katıldı. Araştırma sonuçları yöneticilerin mobil çalışma-yı çalışan memnuniyeti ve bağlılığı için faydalı gördüğünü ortaya koyarken, şirket imajını artırma ve maliyetleri düşürme açısından da mobil çalışmaya olumlu bakılıyor.

Mobil Çalışma, Çalışan Memnuniyetini Artırıyor

Araştırma sonuçlarına göre; yöneticiler arasında mobil çalışmanın firmaya yararlı olduğu konusunda görüş birliği var. Mobil çalışmanın çalışan mem-nuniyetini artırdığına katılanların oranı %82. Aynı oran (%82), şirketlerin mobil çalışmayla zaman ve paradan tasarruf ettiği konusu için de geçerli. Mobil çalışmanın şirketin imajını artırdığını düşünenlerin oranı %73. Yöne-ticilerin %65’i ise mobil çalışmanın çalışan bağlılığını artırdığını düşünüyor. Mobil Çalışanın Sahip Olması Gereken Özellikler Var

Yöneticilere, bir mobil çalışanın sahip olması gereken en önemli özellik-ler sorulduğunda ilk sırayı sorumluluk sahibi olması alıyor. Zamanı doğru yönetme, disiplinli olma ve teknolojiyi etkin bir biçimde kullanma ise diğer önemli özellikler olarak ön plana çıkıyor. Sorumluluk sahibi (%37), zamanı doğru yönetebilen (%19), iç disiplin (%11) ve etkin teknoloji kullanımı (%9) bir mobil çalışanın sahip olması gereken özelliklerin başında geliyor. Bu alanlar özellikle mobil çalışmaya geçmeyi düşünen şirketler için çalışanları-na yönelik eğitimlerde göz ardı edilmemesi gereken ana unsurlar olarak da değerlendirilebilir.

Yöneticiler mobil çalışma sisteminin uygulanabilmesi için teknolojik alt ya-pıyı (%37), firma sahiplerinin sisteme sıcak bakmasını (%23) ve şirket faali-yet alanının uygun olmasını (%23) en önemli ihtiyaçlar arasında görüyorlar.

Mobil Çalışma Maliyetleri DüşürüyorYapılan araştırma sonuçlarına göre; mobil çalışmanın çalışan memnuniyetini artırdığına inananların oranı %82. Mobil çalışmanın şirketin imajını artırdığını düşünenler de oldukça yüksek; %73. Yöneticilerin % 65’i mobil çalışmanın çalışan bağlılığını artırdığını düşünüyor.

Ali Yavuz ŞAHİNGenel Yayın Yö[email protected]

3

4

künye

içindekiler

06 Haberler18 Teknolojinin Geleceğiyle İlgili Tahminler21 Akıllı Cihazlara Güvenlik Engeli22 Bilişim Sektöründe İnsan Kaynağı Trendleri25 E-Ticaret Hacmi Günden Güne Artıyor26 2016’da e-Dönüşüm’e Hazır mısınız?28 E-Ticarette En Büyük Sorun Teslimat Süresi30 Röportaj: Nurcan Bıçakçı Arcan32 Asgari Ücretin Artmasının Ardından Şirketler

Ne yapacak?35 Önümüzdeki Günlerde Bizleri Bekleyen 5 BT

Trendi39 Doğru Yazıcı Rekabet Gücünüzü Arttıracak40 KOBİ’lerin Olmazsa Olmaz Teknolojileri44 Anonymous İŞİD’e Karşı Dijital Savaş Başlattı46 Türkiye, Tarihinin En Büyük ve En Kapsamlı

Siber Saldırısı ile Karşılaştı50 4.5G İçin 15 Milyon Sim Kart Değişecek52 Suriye Yıllardır İç Savaşta Ama Elektronik

Ordusu Var54 64. Hükümetin Bilişim Politikaları58 İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin

Kullanılıyor60 BT Günlüğü Test Merkezi

Yazı İşleri

Ali Yavuz ŞAHİNGenel Yayın Yönetmeni

(Sorumlu)

[email protected]

Ecevit BIKTIMYayın Danışmanı

[email protected]

Mehmet Ali GündüzProdüksiyon Sorumlusu

[email protected]

Editörler

Mücahit AytekinBarış TerunErhan TanMutlu ÇavuşAvşar Ö[email protected]

KreatifCreative [email protected]

Reklam

Reklam Departmanı[email protected]

AdresEylül Medyaİnönü Caddesi No: 8 Bulut İş Merkezi 4. Kat Daire: 72 ÇeliktepeKağıthane / İstanbulTel : 0212 270 36 37 PBXFax: 0212 270 36 37

DağıtımEtkin Dağıtım

Baskı ve CiltÖzgün OfsetAytekin sokak no:21 4.Levent / İstanbulTel : 0212 280 00 09Fax: 0212 264 74 33

+90 212 371 4745www.veeam.com/tr

Yüksek Hızlı Kurtarma

Veri Kaybı Önleme

Doğrulanmış Koruma

Verilerden Faydalanma

Tam Görünürlük

YENI Veeam® Availability Suite™ v9

PEK YAKINDA

TÜM uygulama ve veriler için 15 dakikanın altında RTPO™'lar

Kesintisiz Çalışan Kuruluşlar için İş Sürekliliği ile Always-On Business™'ı etkinleştirir

˙

6

ad

ve

rto

ria

l

Microsoft Azure, daha hızlı hareket etmeye, daha fazlasını başarmaya ve tasarruf etmeye yönelik analiz, işlem, veritabanı, mobil, ağ, depolama ve web gibi tümleşik bulut hizmetlerinin bütünlüğünü sunan bir platform. Bazı bulut sağlayıcıları veri merkeziniz ile bulutunuz arasında seçim yapmanızı ister. Ama Microsoft olarak biz sizlere tercih şansı suna-rız, kullanmak istediğiniz BT servislerini ister kendi veri merkezinizde isterseniz de Azure’da çalıştırmanız, hatta iki ortamı aynı anda kullanıp hibrit çözümler sağlamanız mümkün. Azure’un kullandıkça öde mantı-ğına sahip olduğunun altını çizen Microsoft Türkiye Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner, “hizmetlerin ölçeği hızla bü-yültüp küçültülebilir, böylece sadece kullandığınız hizmet için ücret ödersiniz. Dakikalık faturalama ve işlem, depolama, bant genişliği gibi popüler altyapı hizmetleri için rakip firmalarla rekabetçi fiyatlar konusundaki taahhüdümüz, performansa her zaman en iyi fiyatlarla sahip olacağınız anlamına gelir” diyor ve ekliyor: “Bazı kuruluşların buluta karşı temkinli yaklaşmaya devam ettiğini biliyoruz. Bu nedenle Microsoft, verileri-nizin korunması ve gizliliği konusunda sektöre öncülük eden bir taahhüt vermiştir. Katı AB gizlilik yasalarına bağlılığımız sayesinde Avrupa Birliği’nin veri koruma yetkilileri tarafından tanınan ilk bulut sağlayıcısı olduk. Microsoft ayrıca yeni uluslararası bulut gizlilik standardı ISO 27018’i benimseyen ilk büyük bulut sağlayıcısı oldu. Azure; en geniş işletim sistemi, programlama dili, çerçeve, araç, veritabanı ve cihaz yelpazesini destek-ler. Linux kapsayıcılarını Docker tümleştirmesiyle çalıştırın; JavaScript, Python, .NET, PHP, Java ve Node.js kullanarak uygulamalar oluşturun; iOS, Android ve Windows cihazlar için arka uçlar oluşturun. Azure, mil-yonlarca geliştirici ve BT profesyoneli tarafından kullanılmakta olan teknolojileri de destekliyor.”

İş Süreçlerinizi İyileştirmenin Yolu Microsoft Azure’dan Geçiyor

Ev kullanıcılarından kurumsal müşterilere, masaüstü bilgisayardan Win-dows/iPad/Android tabletlere kadar, Office 365, işlerin her yerden devam edebilmesi için kullanıcılarına olanak sağlıyor. Düşük ön yatırım maliyet-leriyle müşterilerine teknolojiyi hizmet olarak kullanma imkanı sunan Office 365, işletmeler arasında en popüler ürün. Türkiye’de satılan her iki Office’ten bir tanesinin Office 365 olduğunu ifade eden Microsoft Türki-ye Office Pazarlama Grup Müdürü Çiğdem Kayalı, “Office 365 iş hayatına sağladığı kolaylıklar sayesinde Türkiye’de de başarısını göstermeye devam ediyor. Örnek vermek gerekirse, Yeni açılan firmaların %30’u Office 365’i tercih ediyor. Öte yandan, Office 365 müşterilerine %99,9 finansal destekli çalışma garantisi veriyor. Ayrıca geçti-ğimiz döneme baktığımızda gerçekleşen çalışma oranı: 99,99%. Bu oran, taahhüt ettiğimiz rakamın da üzerinde. Office 365 hizmetleri kesintisiz olarak yıllardır Türkiye’de veriliyor. Bu da, neden bu kadar çok tercih edildiğimizin en önemli kanıtı” diyor. Office 365, kurumsal müşterilerin yanı sıra akademik kurumların da öğrencilerine sun-mak istediği faydalardan biri olarak görülüyor. Türkiye’de 6 milyondan fazla sayıda öğrenci Office 365’i kullanıp iş hayatına çok daha hızlı adapte olabilmek için altyapı sağlıyor. Office 365’in diğer bir faydasına spam alma oranları %0.05’ten daha az bir seviyeye indirmesi. Bilgi güvenliğine de fazlasıyla önem veren Office 365’in ISO 27018, 27001, FISMA, DPA, HIPAA, AB Veri Koruma Yönergeleri ve FERPA sertifikaları bulunuyor. Microsoft Office masaüstü uygulamaları, Microsoft SharePoint Online, Microsoft Exchange Online ve Skype for Business çözümlerini bir araya getiren Office 365; tüketiciler, öğrenciler ve kurumlar için her zaman güncel bir bulut üretkenlik hizmeti sunuyor. Office 365 kullanıcılarına yüksek kapasiteli e-posta alanı sunarken tüm belgelere her an her cihazdan erişilmesine imkan sağlayacak bulutta depolama alanı sunarak çalışanların iş verimliliğini yükseltmeyi hedefliyor.

Office 365 ile Üretkenliğiniz Artıyor!

8

haberler

Aruba bu yıl ve 2016’da etkin olacak trendlerin mo-bilite ve yeni ağ çözümleri olduğunu düşünüyor. Bir Hewlett Packard Enterprise şirketi olan Aruba’nın Türkiye Ülke Müdürü Ersin Uyar, “Kurumlar, dijital dö-nüşüm devrimini göz önüne alarak geliştirdikleri mobil stratejileri ile bir adım öteye geçebileceklerini umuyor-lar. Yeni bir *IDC raporuna göre, Türkiye’de kurumlar maliyetlerini düşürmek ve esnekliklerini artırmak için gittikçe artan bir oranda dijital dönüşüm girişimlerini benimsiyor ve, Türkiye’deki BT harcamalarının 2016’da 12.3 milyar dolara ulaşması bekleniyor” dedi. İleriye yönelik görüşler veya tahminler üzerinde çalışıyor ya da sadece gelecek yıl endüstriyi şekillendirecek trend-lerle ilgileniyorsanız, işte size Aruba’nın öne çıkacağı-na inandığı birkaç gelişme: Wi-Fi ile telefon görüşmesi, stadyumda Wi-Fi, IoT (Internet of Things – Nesnele-rin Interneti) için güvenlik, mobil cihazların bağlantı otomasyonu, 802.11ac Wi-Fi’ye geçiş yoğunlaşacak ve Wave 2’ye olan ilgi artacak, Multi-gigabit Ethernet ile zengin öğrenme deneyimine hazır olun, Klasik mobil bağlılık kullanımının ötesine geçen perakendeciler, Mobil bağlılığı ve bluetooth düşük enerjili işaretleyici (BLE Beacon) dağıtımını genişleten perakendeciler.

2016 Mobilite Trendleri

Pek çok uygulama ve yetenekle birlikte akıllı telefon hemen herkes için hayatın önemli bir parçası haline geldi. Mobil cihazların, artık sahip olduğu saygın statünün de bir gös-tergesi olarak, dünya çapındaki sevkiyatının 2016 içinde 2 milyar birimi aşacağını tahmin ediliyor. Böylesine yaygınlaşan akıllı telefonlarla, mobil erişim imkanlarının kullanılması da doğal hale geliyor. Düzenli müşterilere yönelik olarak, kapıların açılması için akıllı telefonlar halihazırda kullanılıyor. Örneğin, Hilton, Starwood ve Marriot gibi büyük otel zincirleri müşterileri için, telefona basit bir dokunuşla odaya erişim imkanı sunuyor. İşletmeler içinse mobil erişim, binalara giriş için aynı kolaylığı sağlamakla kalmıyor, çok daha fazlasını sunuyor. Binalara ve sınırlandırılmış bölgelere fiziki erişim imkanının yanı sıra, güvenli erişim kanalıyla, verilere ve şirket uygulamalarına ulaşım imkanı da bu olasılıklar içinde yer alıyor.

Akıllı Telefonlar Yeni Fırsatlara Kapı Açıyor

2015’in 3. çeyreği, sosyal mühendislikle yeniden biçimlendirilmiş eski tehditlerin, kök kullanıcı takımlarının (rootkit) yerini alan yeni dosyasız kötü amaçlı yazılımların, hatalı kodlanmış mobil uygu-lamaların ve ekosistemin en zayıf halkası olan son kullanıcılara yapılan saldırıların örneklerini sundu. Intel Security tarafından yayınlanan yayınlanan “McAfee Labs Tehditler Raporu: Kasım 2015”te, her çeyrek yapılan klasik siber değerlendirmele-rin yanı sıra, şu konulara da değindi: McAfee Labs araştırmacıları, arka plan servis sağlayıcı kılavu-zunu uygulamadaki başarısızlığın da dâhil olduğu, zayıf mobil uygulama kodlaması uygulamalarının, buluttaki kullanıcı verilerini nasıl saldırılara açık bıraktığını açıklıyorlar. Geçtiğimiz senelerde düşüş eğiliminde olan, ancak son birkaç ayda son altı yılın zirvesini gören kötü amaçlı makro yazılımlar geri döndü. Kötü amaçlı makro yazılımlarda, 2015’in 3. çeyreğinde 10,000’den az yeni saldırı gözlemlenir-ken, son çeyrekte 45,000’den fazla saldırı görülüyor. Rapor son olaraksa, yeni platform özelliklerinin ve zararlı yazılımlardaki gelişmelerin, klasik tehdit bulma yöntemlerini kolaylıkla aşan yeni bir dosya-sız kötü amaçlı yazılım sınıfını nasıl yarattığının detaylarını veriyor. Bu dosyasız saldırıların, kök kullanıcı kodu (rootkit) saldırılarının yerini aldığı görülüyor.

Kötü Amaçlı Makro Yazılımlar Geri Döndü

Jaroslav Barton H

ID G

lobal

Bu b

ir ila

ndır.

ebebek Rekabet Avantajını SimpliVity ile Arttırdı

ebebek, annenin ve bebeğin, doğum öncesinden başlayıp 4 yaşa kadar uzanan süreçteki tüm ihtiyaçlarını; kaliteli ürünler, güler yüzlü kadro, yüksek hizmet standartları, hesaplı fiyatlar, sınırsız bilgi ve alışveriş sonrası desteğiyle günün 24 saati karşılayan bir internet sitesi ve mağazalar zinciridir. 2001 yılında e-ticaret sitesi ile başladığı tecrübesini 2003 yılı başında dünyada az rastlanan ‘click to brick’ iş modelini uygulayarak fiziki mağazacılık operasyonlarına başlayan ebebek; ebebek.com sitesine ek olarak Türkiye genelinde toplamda 62 mağaza ile anne-babalara hizmet vermeye devam ediyor.

Perakende sektöründe faaliyet gösterip, ebebek gibi büyük bir işlem hacmine sahip olan e-ticaret sitesi ve Türkiye’nin her yanına yayılan mağazalar zincirine sahipseniz büyük bir operasyona ev sahipliği yapıyorsunuz demektir. Bu büyük operasyonu destekleyecek BT altyapısının da yeterli seviyede tutulması iş süreçlerinin aksatılmaması için bir elzem.

İşletmesi Kolay Bir Altyapı

Geçtiğimiz dönemde klasik altyapı bileşenlerinden oluşan bir mimari ile çalışan ebebek online alışveriş ve mağazalarımızdaki büyümeye ayak uydurmak için sahip oldukları BT altyapısını değiştirme kararı aldı.

İlk bakışta yeni altyapımızdan beklentimiz işletmesi kolay ve performanslı bir altyapıydı diyen ebebek

Bilgi Teknolojileri Direktörü Alper TEKİN, “İçinde olduğumuz perakende sektörü oldukça rekabetçi ve şirketinizin iş yapış hızı sizin başarınızı belirleyen en önemli faktör durumunda. BT altyapısı ve uygulamaları da bu esnekliğe ayak uydurmak zorunda. Bu sebeple; genişleyen, genişlerken karmaşayı arttırmayan, sanallaştırmayı destekleyen performanslı bir altyapı bu projenin kapsamını oluşturuyordu. BT yönetim ekibi olarak, iş birimleri ile birlikte, firmamızın etkinliğini ve verimliliği arttıracak öncelikli ihtiyaçları ve çalışma kapsamını netleştirdik, bağımsız kuruluşların yaptığı araştırmaları da göz önünde bulundurarak gerekli analizleri tamamladık. En doğru çözümü belirleyebilmek için, yeni nesil teknolojiler sunan alternatif ürünleri araştırdık ve basitleştirme, sadeleştirme hedeflerimize en uygun çözüm olarak SimpliVity’yi tercih ettik” diyor.

Olumlu Performans Artışı

Karşılarında yeni bir teknoloji olduğu için test kurulumu ile işe başladıklarını belirten Alper TEKİN, SimpliVity’nin çözümleriyle ebebek’in elde ettiği faydaları şöyle açıklıyor: “İlk anda performansımızdaki olumlu artış bizi etkiledi. Bunun yanında, sistemle ilk kez tanışan arkadaşlarımız, test için kurulan sistemi sanki daha önce görmüş gibi kendi başlarına yönetmeye başladılar. Oldukça hızlı ve kolay kurulum ile canlı sisteme yaklaşık bir haftalık kısa süre içerisinde geçtik. Başlangıçtaki altyapı bir yıldan daha kısa sürede üç katına kadar büyüdü. Buna rağmen aynı ekip,

aynı şekilde ve yoğunlukta çalışmaya devam ediyor. Ek insan gücüne ihtiyaç duymadan artan ihtiyaçlarımızı hızlı şekilde karşılamaya başladık. Geçtiğimiz dönemde işlemci ve bellek ile ilgili kaynak sıkıntısı yaşadığımız anlar oldu. Elimizdeki x86 donanımların SimpliVity ile beraber kullanılabilmesi bu problemi büyümeden çözmemizi sağladı”.

Kaynakların Verimli Kullanımı

SimpliVity’nin çözüm oluşturma ve gerçekleştirme sürecinde bize vaat ettiği performans, kullanım kolaylığı ve yazılımsal özellikleri eksiksiz yerine getirdiğinin altını çizen Alper TEKİN, “Hali hazırda altyapımız içerisinde 6 adet OmniCube CN3000 serisi sistem kullanmaktayız. Internet Mağazamız dahil tüm iş uygularımız bu mimari üzerinde çalışıyor. Artık hızla büyüyen iş ihtiyaçlarına beklendiği ve istendiği gibi cevap verebiliyoruz. Elimizdeki insan kaynakları dahil tüm kaynakları en verimli şekilde kullanarak, şirketimizin büyümesine katkıda bulunuyoruz” diyor.

“Bulut’a verisini yollamak istemeyen veya yollaması mümkün olmayan tüm işletmelere hiper bütünleşik

çözümleri değerlendirmelerini tavsiye

ederim. Geleneksel altyapıların tüm hantallığından kurtulmanın en pratik

ve çalışan yönteminin hiper bütünleşik mimariler

olduğunu yaşayarak gördük.”

Alper TEKİNebebek Bilgi Teknolojileri Direktörü

Ad

vert

ori

al

Adını ilk 1960’lı yıllarda duyuran

Sanallaştırma Teknolojisi bugün bir çok

sektör tarafından kapsamlı bir şekilde

kullanılıyor. Sanallaştırmaya, bünyelerinde

ağırlıklı olarak yer veren kuruluşlara

bakıldığında bunların, ekonomilerin temelini

teşkil eden önemli örnekler olması konunun

bir diğer çarpıcı yönünü oluşturuyor.

Pazar araştırma şirketi IDC’nin, Finans ve

Telekom Sektörleri özelinde gerçekleştirdiği

“Kurumsal Sanallaştırma Ortamı” başlıklı

çalışma, sanallaştırma ekseninde hangi ürün

ve hizmetlerin daha çok tercih edildiğinin

anlaşılması bakımından ipuçları veriyor.

% 80 ile Telekom Sektöründe Pazar Lideri

Telekom alanında kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 80 ile x86 pazarının hakimi olarak ismini tescilliyor.

Telekom operatörlerinin, sanallaştırma çözümleri sunan fi rmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler göz önüne alındığında; ürün kalitesi kadar bunların nasıl ulaştırıldığı, Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve Kurumsal Lisans Anlaşması (Enterprise License Agreement) bir sunucu sanallaştırma platformu seçiminde üzerinde en fazla düşünülen unsurlar olarak değerlendiriliyor.

Diğer yandan, sanallaştırma alanında lider olması, uzun zamandan bu yana birçok endüstrinin tercihi olması, Sunucu Sanallaştırma Pazarı’na ilk giren kuruluş olması, pazara yenilikler getirmesi, yüksek bir ölçeklendirilebilirlik oranına sahip olması,

VMware’in üretim ortamlarında geniş ölçüde kullanımına dair belirtilen temel gerekçeler arasında yer alıyor.

Tercih Edilen Sanallaştırma Platformu

Birebir görüşülen telekom operatörleri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını belirtirken, markanın güvenilir sunucu sanallaştırma çözümü olduğunun altını çiziyor. Telekom profesyonelleri, VMware platformlarının kullanımı esnasında, iş sürekliliği ya da herhangi bir teknik sorun yaşamadıklarını belirtiyor. VMware, yazılım özellikleri göz önüne alındığında, ileri ve yenilikçi sanallaştırma teknolojisine sahip bir marka olarak kabul ediliyor. Sunucu sanallaştırması, Telekom sektöründeki kullanımına bakıldığında oldukça yüksek bir kapasiteyle kritik iş yükü fonksiyonlarını başarıyla yerine getiriyor.

Finans %96 Oranında Kullanıyor

Finans sektöründe kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 96 ile pazarın hakimi olarak adını zirveye yazdırıyor. Finans kuruluşları, sanallaştırma şirketi seçiminde en fazla dikkat ettikleri kriterler olarak; ürün kalitesi, hizmete erişim, sağlanan teknik destek, üçüncü parti ürünlerle birlikte işlerlik ve hizmet seçeneklerini sıralıyor.

Finansın Başlıca Sanallaştırma Platformu: VMware

Görüşülen fi nans şirketlerinin yetkilileri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını ve bu durumun uzun zamandan beri değişmediğini ifade ediyor.

VMware’in, fi nans şirketleri için en önemli sanallaştırma platformu kabul edilmesinin nedenleri arasında; fi rmanın doğru kapasite planlamasının yanı sıra, yönetim ve alan avantajları sağlaması, herhangi bir felaket olasılığına karşı şirketlere yedeklilik özelliğini sunması, iş sürekliliği, yüksek performans, verimlilik, kaynak tahsisi ve güvenli yönetim sıralanıyor.

Finans şirketlerinin neredeyse tamamına yakını, özel bulut yatırımlarını başlattıklarını ya da bunun hazırlığını yaptıklarını ifade ediyor. Sektör şirketlerinin, otomasyon, sistemlerin koordinasyonu ve hizmet yönetiminin standardizasyonu konularında altyapılarını en geç 2015 yılı sonrasında teknolojik gerekliliklere uygun hale getirmek yönündeki açıklamaları dikkat çekiyor.

Sanallaştırma, gelinen noktada “Kurumsal Veri Merkezi” perspektifi nde varsayılan en yeni teknoloji alanı oldu. Bu, daha fazla “fi ziki sunucu” yerine “sanallaştırma” teknolojisinin kapsamlı bir şekilde adaptasyonu anlamını taşıyor. “Sunucu Sanallaştırma” pazarının gelecek yıllarda da büyüme trendini sürdürmesi ve VMware ile rakiplerine yeni fırsatlar sunması öngörülüyor.

VMware%96

Rakip%4

Finans Sektöründe Sanallaştırma Platformlarının Dağılımı

VMware%80

Rakip A

Rakip B

Rakip C Rakip D

%12

%4%3 %1

Telekom Sektöründe SanallaştırmaPlatformlarının Dağılımı

Ürün kalitesi

hizmet sunumu,

teknik destek

Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve son kullanıcı fi yatı

Hizmet seçenekleri

Şirket politikası

Kurumsal lisans anlaşması

Telekom operatörlerinin sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Finans kuruluşlarının sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Ürün kalitesi,

hizmet sunumu

Teknik destek dahil

tedarikçi desteği

Hizmet seçenekleriÜçüncü parti ürünlerle uyumluluk

Türkiye’nin öncü kuruluşları sanallaştırma platformu olarak

VMware’i tercih ediyor

haberler

Mobil cihaz pazarında bir dünya markası olan ve uzun yıllardır farklı operatörlerin kendi markaları aracılığı ile ürünlerini satışa sunan ZTE, kendi markası olan ZTE Blade V6’yı son kullanıcılarla buluşturdu. Dünya üzerinde Avrupa ve Latin Amerika bölgelerinde lanse edilen Blade V6 849TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu. ZTE Türkiye Pazarlama ve Halkla İlişkiler Müdürü Murat Sungur Özkan, tüketici elektroniği açısından dikkat çekici bir ülke olan Türkiye’nin kendileri için çok önemli olduğunu belirtti. Özkan “Kendi markamızla ilk kez Türkiye’deki tüketicilerin karşısına çıkmanın heyecanını yaşıyoruz. Dünya üzerinde 20 milyondan fazla satışı gerçekleşen Blade serisinin en yeni üyesi olan Blade V6, ZTE Tür-kiye ve Teknoteks iş birliği ile Türkiye’ye getirdiğimiz ve satışa sunduğumuz ilk modelimiz. Bu işbirliğinin diğer ZTE modelleri içinde devam edeceğini ümit edi-yorum. Önümüzdeki dönemde kullanıcılarla buluş-turmayı planladığımız diğer seri ve modellerimiz ise ZTE Blade V7, Axon ve Nubia ” dedi. Alanının en hafif telefonlarından biri olma özelliğine sahip V6, 6.8 mm inceliğinde ve 122 gram ağırlığında olup geniş açılı ön kameraya sahip. 5.0.2 Android Lollipop işletim sistemi olan telefon alüminyum kasasıyla ve üstün ses kalitesiyle oldukça iddialı. 13 MP arka kamera ve 5 mpx ön kamerası 5 x Sony titreme azaltma (floating lenses) özelliği ile dinamik optimize stabilizasyona sahip; optimum açı yakalamak içinse ön kameranın F2.0 diyafram açıklığı mevcut. V6 aynı zamanda 88 derecelik geniş açılı bir ön kameraya sahip. Ürünün standart bas-çek, DSLR özelliği, resim düzeltme ve pro olmak üzere birçok seçeneği bulunuyor.

ZTE Blade V6 Türkiye’de

Stanford Üniversitesi bünyesindeki bilim insanları tarafından uzun yıllardır sürdürülen yapay uzuvlara dokunma hissi kazandırma çalışmaları, Xerox PARC’ın basılı elektronik (printed electronics) teknolojisi ve yaklaşımının kullanılması ile başarıya ulaştı. Protez uzuvlara, dokunma hissi kazandırmak üzere geliştirilen elektronik deri teknolojisi, obje üzerine uygulanan te-ması algılayarak kişiye dokunma hissi verecek. Stanford Üniversitesi bünyesindeki bilim insanları tarafından uzun yıllardır sürdürülen yapay uzuvlara dokunma hissi kazandırma çalışmaları, Xerox PARC’ın basılı elektro-nik (printed electronics) teknolojisi ve yaklaşımının kullanılması ile başarıya ulaştı. Protez uzuvlara, dokun-ma hissi kazandırmak üzere geliştirilen elektronik deri teknolojisi, obje üzerine uygulanan teması algılayarak kişiye dokunma hissi verecek. Elektronik deri, bilim dünyası tarafından da büyük bir heyecanla karşılan-dı ve çok sayıda övgü aldı. Elektronik deri geliştirmek için çalışmalar yürüten bilim insanlarından Berkeley Üniversitesi’nde görevli Ali Javey, Stanford Üniversitesi araştırmacılarının buluşunu “İnsan derisine benzer ten formunda materyaller geliştirmek adına olağanüstü bir adım” olarak niteledi. Elektronik deriyi geliştiren araş-tırma grubunun başında bulunan Prof. Dr. Zhenan Bao, yaklaşık 10 yıldır protez uzuvların hissedebilmesini sağlamak için araştırma yapıyor. On yıllık süreç sonun-da, nihai hedefleri olan insan bedenine tam entegre bir yapay deri geliştirmek için büyük bir adım atmayı başaran Bao ve ekibinin bundan sonraki çalışması ise sıcaklığı hissedebilen deri geliştirme olacağı belirtiliyor.

Dokunma Hissi Veren Elektronik Deri

10

Ad

vert

ori

al

Adını ilk 1960’lı yıllarda duyuran

Sanallaştırma Teknolojisi bugün bir çok

sektör tarafından kapsamlı bir şekilde

kullanılıyor. Sanallaştırmaya, bünyelerinde

ağırlıklı olarak yer veren kuruluşlara

bakıldığında bunların, ekonomilerin temelini

teşkil eden önemli örnekler olması konunun

bir diğer çarpıcı yönünü oluşturuyor.

Pazar araştırma şirketi IDC’nin, Finans ve

Telekom Sektörleri özelinde gerçekleştirdiği

“Kurumsal Sanallaştırma Ortamı” başlıklı

çalışma, sanallaştırma ekseninde hangi ürün

ve hizmetlerin daha çok tercih edildiğinin

anlaşılması bakımından ipuçları veriyor.

% 80 ile Telekom Sektöründe Pazar Lideri

Telekom alanında kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 80 ile x86 pazarının hakimi olarak ismini tescilliyor.

Telekom operatörlerinin, sanallaştırma çözümleri sunan fi rmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler göz önüne alındığında; ürün kalitesi kadar bunların nasıl ulaştırıldığı, Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve Kurumsal Lisans Anlaşması (Enterprise License Agreement) bir sunucu sanallaştırma platformu seçiminde üzerinde en fazla düşünülen unsurlar olarak değerlendiriliyor.

Diğer yandan, sanallaştırma alanında lider olması, uzun zamandan bu yana birçok endüstrinin tercihi olması, Sunucu Sanallaştırma Pazarı’na ilk giren kuruluş olması, pazara yenilikler getirmesi, yüksek bir ölçeklendirilebilirlik oranına sahip olması,

VMware’in üretim ortamlarında geniş ölçüde kullanımına dair belirtilen temel gerekçeler arasında yer alıyor.

Tercih Edilen Sanallaştırma Platformu

Birebir görüşülen telekom operatörleri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını belirtirken, markanın güvenilir sunucu sanallaştırma çözümü olduğunun altını çiziyor. Telekom profesyonelleri, VMware platformlarının kullanımı esnasında, iş sürekliliği ya da herhangi bir teknik sorun yaşamadıklarını belirtiyor. VMware, yazılım özellikleri göz önüne alındığında, ileri ve yenilikçi sanallaştırma teknolojisine sahip bir marka olarak kabul ediliyor. Sunucu sanallaştırması, Telekom sektöründeki kullanımına bakıldığında oldukça yüksek bir kapasiteyle kritik iş yükü fonksiyonlarını başarıyla yerine getiriyor.

Finans %96 Oranında Kullanıyor

Finans sektöründe kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 96 ile pazarın hakimi olarak adını zirveye yazdırıyor. Finans kuruluşları, sanallaştırma şirketi seçiminde en fazla dikkat ettikleri kriterler olarak; ürün kalitesi, hizmete erişim, sağlanan teknik destek, üçüncü parti ürünlerle birlikte işlerlik ve hizmet seçeneklerini sıralıyor.

Finansın Başlıca Sanallaştırma Platformu: VMware

Görüşülen fi nans şirketlerinin yetkilileri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını ve bu durumun uzun zamandan beri değişmediğini ifade ediyor.

VMware’in, fi nans şirketleri için en önemli sanallaştırma platformu kabul edilmesinin nedenleri arasında; fi rmanın doğru kapasite planlamasının yanı sıra, yönetim ve alan avantajları sağlaması, herhangi bir felaket olasılığına karşı şirketlere yedeklilik özelliğini sunması, iş sürekliliği, yüksek performans, verimlilik, kaynak tahsisi ve güvenli yönetim sıralanıyor.

Finans şirketlerinin neredeyse tamamına yakını, özel bulut yatırımlarını başlattıklarını ya da bunun hazırlığını yaptıklarını ifade ediyor. Sektör şirketlerinin, otomasyon, sistemlerin koordinasyonu ve hizmet yönetiminin standardizasyonu konularında altyapılarını en geç 2015 yılı sonrasında teknolojik gerekliliklere uygun hale getirmek yönündeki açıklamaları dikkat çekiyor.

Sanallaştırma, gelinen noktada “Kurumsal Veri Merkezi” perspektifi nde varsayılan en yeni teknoloji alanı oldu. Bu, daha fazla “fi ziki sunucu” yerine “sanallaştırma” teknolojisinin kapsamlı bir şekilde adaptasyonu anlamını taşıyor. “Sunucu Sanallaştırma” pazarının gelecek yıllarda da büyüme trendini sürdürmesi ve VMware ile rakiplerine yeni fırsatlar sunması öngörülüyor.

VMware%96

Rakip%4

Finans Sektöründe Sanallaştırma Platformlarının Dağılımı

VMware%80

Rakip A

Rakip B

Rakip C Rakip D

%12

%4%3 %1

Telekom Sektöründe SanallaştırmaPlatformlarının Dağılımı

Ürün kalitesi

hizmet sunumu,

teknik destek

Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve son kullanıcı fi yatı

Hizmet seçenekleri

Şirket politikası

Kurumsal lisans anlaşması

Telekom operatörlerinin sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Finans kuruluşlarının sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Ürün kalitesi,

hizmet sunumu

Teknik destek dahil

tedarikçi desteği

Hizmet seçenekleriÜçüncü parti ürünlerle uyumluluk

Türkiye’nin öncü kuruluşları sanallaştırma platformu olarak

VMware’i tercih ediyor

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

haberler

İş zekası sektörünün yenilikçi ve lider firması Qlik’in Türkiye resmi distribütörü QlikView Türkiye, pazar-daki son teknolojik gelişmeleri ve Qlik’in stratejilerini paylaşmak amacıyla 8-9 Aralık tarihleri arasında Wy-nham Hotel Levent’de QlikView Türkiye OEM Partner ve Qlik Sense Road Show etkinliklerini gerçekleştirdi. Etkinlikler kapsamında, ana firma Qlik ve QlikView Türkiye ekibi katılımcılara Qlik’in OEM bakış açısı, hizmet politikası hakkında bilgi verirken ,gerçekleş-tirilen canlı ürün demoları ve başarı hikayeleri ile Qlik ürünleri ile çok hızlı değişen piyasa koşullarına rağmen yakalanan başarılı sonuçlar katılımcılara aktarıldı. Wynham Levent Hotel’de iki gün üst üste gerçekleştirilen etkinliklerin ilki olan QlikView Türki-ye OEM Partner etkinliğine katılan OEM İş Ortakları adaylarına ;Qlik OEM yapısı ve çözümlerine katma değer sağlamak, yeni gelir kalemlerinin nasıl oluştu-rulacağı ve rekabette nasıl üstünlük sağlanabileceği konusunda QlikView Türkiye ve Qlik ekibinin ortak hazırladıkları sunumlar ve canlı demolar katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü. İkinci gün dünya genelin-

de gerçekleştirilen Qlik Sense Road Show etkinlikler serisinin son ayağı olarak istanbul’da gerçekleştirilen etkinlik ile sona erdi. Qlik Sense Road Show kapsa-mında geçen yıl lansmanı gerçekleştirilen mobil için özel tasarlanmış, mobil cihazlardan sadece izleme değil aynı zamanda rahatlıkla tasarım da yapabilen ve doğal etkileşime en yakın şekilde dokunmatik olarak kullanılabilen bir ürün olan Qlik Sense’e gelen son yenilikler ve Sense’in yetenekleri biraraya geldiğinde şirketlerin iş zekasına bakış açılarına nasıl yeniden şekillendiğini anlatan canlı demo ve sunumlar ile tanıtıldı. Etkinlikler katılımcıların aktif katılımı ile gerçekleştirilen interaktif bölüm ile sona erdi.

İş Zekasına Bakışı Yeniden Şekillendiriyoruz

3DEXPERIENCE şirketi Dassault Systèmesi tüketici mal-ları ve perakende sektörü için hazırladığı yeni endüstri çözümü “My Retail Theatre”ı pazara sundu. 3DEXPE-RIENCE platformunu temel alan “My Retail Theatre”, tü-ketim malları sektöründe çalışan şirketlere; interaktif ve yüksek kaliteli 3D görselleştirme yetenekleri kazandıra-cak. Perakendeciler bir yandan tüketici için seçenekleri artırırken diğer yandan büyük stok ihtiyacını azaltabile-cek ve fiziksel mağazalarının büyüklüğünden bağımsız olarak geniş ürün yelpazesini eksiksiz bir şekilde ser-gileyebilecekler. Hızlı gelişen moda sektöründe tüketiciler, yeni ürünler ve yeni alışveriş deneyimleri bekliyor. Perakendeciler de marka sadakatini sağlamlaştırmak için tüketicilerle kişisel ilişkiler geliştirmek ve bu ilişkileri beslemek zorunda. Dünya çapında e-ticaret satışları giderek artarken, fiziksel perakende mağazaları tüketiciler-le bağlantı kurmada hala önemli bir rol oynamakta. Bu da perakendecileri envanter yönetimi yapma, trend olan ürünler sunma ve kaliteli mağaza vitrinleri oluşturma konusunda rekabet avantajına sahip olma noktasında zorluklarla boğuşturuyor. Dassault Systèmes’in “My Retail Theatre” endüstri çözüm deneyimi, ürün geliştirme verilerini tüketiciye dönük kullanım için hem perakendeciler hem de tüketiciler için faydalı bir görsel deneyime dönüştürüyor. Sağladığı dijital süreklilik, tüm satış noktaları arasında tutarlı ve sorunsuz haberleşme için pera-kendecilerin ürün tasarımı aşamasında oluşturulan 3D master modelinin aynısı ile satış ve pazarlama varlıkları oluşturmalarını sağlıyor.

Perakende Sektörü İçin Yeni Üç Boyutlu Çözüm

12

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

CIO ÖDÜL PROGRAMIIDC Danışma Kurulu ve ödül jürisinde yer alan CIO’ların başvuruları değerlendireceği,

6 farklı kategorideki ödüller 7. IDC Türkiye CIO Zirvesi’nde sahiplerini bulacaklar

Ödül Kategorileri :

Yeni Teknolojiler Aracılığıyla İnovasyonBT YönetişimDegişim YönetimiBT ile Kurumsal Hede�ere Katkı SağlamaBT Maliyet DüşürmeYılın CIO’su

Son Başvuru Tarihi : 4 Mart 2016

14

Microsoft’un Windows 10 tabanlı ve Microsoft markalı ilk telefonları Microsoft Lumia 950, Lumia 950 XL ve Lumia 550 Şubat ayında Türkiye’de satışa çıkıyor. Merakla beklenen Microsoft Lumia 950 ve Lumia 950 XL, 2250 TL’den başlayan fiyatlarla kullanıcıların beğenisine sunulacak. Tüketici elekt-roniği mağazaları ve online mağazalarda satışta olacak cihazlar, akıllı telefon pazarında ezber boza-cak. Microsoft Türkiye Mobil Cihazlardan Sorumlu Genel Müdürü Sertaç Şener cihazlarla ilgili yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Microsoft misyonunu ‘Bireylerin ve kurumların daha fazlasını başarması için onlara güç katmak’ olarak tanımlıyor. Buna bağlı olarak biz de iş süreçlerinde üretkenliği ye-niden tanımlıyor; akıllı bulut platformları tasarlı-yor ve kullanıcılarımıza daha kişisel bir bilgisayar deneyimi sunuyoruz.” Sertaç Şener, “Bildiğiniz üzere, Windows 10, Continuum özelliği ile tüm cihazlarınızı birbirine bağlıyor. Microsoft’un amiral gemisi Lumia telefonların Windows 10 ile entegre oluşu sayesinde iş ve kişisel iletişimimize getirdiği konforun çok daha iyi farkına varacağız. Dünyanın en üretken telefonu Microsoft Lumia 950 ve 950XL ile artık PC’de yaptığınız tüm işleri telefonunuzda yapabilirsiniz. Akıllı telefon dünyasını ve mobili-teyi yepyeni bir seviyeye taşıyacak olan Microsoft Lumia telefonlar, tüm iletişim ihtiyacınızı tek bir cihazla kontrol etme imkanı sunmakla kalmayacak; Windows 10 tabanlı akıllı Lumia’lar, sizin en yakın çalışma arkadaşınız, cebinizdeki ofis olacak” dedi.

Windows 10 Tabanlı Microsoft Akıllı telefonlar Türkiye’de Satışa Çıkıyor

ESET ve Türk Ekonomi Bankası, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında 2015 yılı başından bu yana ESET-TEB Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları’nı İz-mir, Antalya, Gaziantep, Samsun, Konya, Bursa, Denizli, Kayseri, Eskişehir ve Adana’da gerçekleştirdi. İş dün-yasının çeşitli temsilcileri ile kurumların finans ve IT yöneticilerinin katıldığı toplantılarda bir anket çalış-ması da düzenlendi. Toplam 325 kişi ile gerçekleştirilen çalışma, kullanıcıların dijital güvenliğe ilişkin yakla-şımlarını ortaya koydu. Ankete katılan şirket temsilcile-rinden alınan verilere göre her üç şirketten birine yani yaklaşık %30’una son 12 ay içerisinde kötü amaçlı yazı-lım bulaşmış. Öte yandan şirketlerin yarısı bir güvenlik politikası belirlerken, %15’inin dijital felaketlere karşı önlem almadığı ortaya çıktı. Ortaya çıkan bir başka veri ise kurumların fiyat odaklılığı ile ilgili oldu. Kurum temsilcilerinin %13’ü, güvenlik yazılımı seçerken fiyat odaklı davrandıklarını bildirdi. Anketin ortaya çıkar-dığı bir başka veri ise, siber güvenlik bilincinin - bazı yönleriyle eksik kalsa da - geniş ölçüde oluştuğu bilgisi oldu. Buna göre şirketlerin %66’sı bilişim güvenliğine bütçe ayırıyor. Anketin oluşturulmasına imkan tanıyan ESET - TEB Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları‘nda internetin sağladığı kolaylıkların yanı sıra riskler ve bu risklerden korunma çözümleri aktarıldı. ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu, Türk Ekono-mi Bankası‘ndan İnternet ve Mobil Bankacılık Müdürü Nazım Erdoğan ile aynı bölümden yönetici uzmanlar Şahin Gör ve Gülşah Çavuşovalı, dijital ve mobil banka-cılıktaki gelişmeleri 10 ildeki katılımcılarla paylaştılar.

Şirketlerin Büyük Çoğunluğu Siber Güvenliğe Bütçe Ayırıyor

haberler

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

BTGunlugu.com

CIO ÖDÜL PROGRAMIIDC Danışma Kurulu ve ödül jürisinde yer alan CIO’ların başvuruları değerlendireceği,

6 farklı kategorideki ödüller 7. IDC Türkiye CIO Zirvesi’nde sahiplerini bulacaklar

Ödül Kategorileri :

Yeni Teknolojiler Aracılığıyla İnovasyonBT YönetişimDegişim YönetimiBT ile Kurumsal Hede�ere Katkı SağlamaBT Maliyet DüşürmeYılın CIO’su

Son Başvuru Tarihi : 4 Mart 2016

EMC, kuruluşların ayrı noktaları olduğu kadar, genel bulutu da kolayca ölçeklendirmelerini sağlayan yeni ürünler, özellikler ve kapasiteleri kapsayan EMC Isilon Scale Out NAS Veri Gölü’nün yeni sürümünü kullanıma sunduğunu duyurdu. Yeni ürünler, - Isi-lonSD Edge, yeni nesil Isilon OneFS ve Isilon Clou-dPools - yapılandırılmamış verilerin yalnızca ana veri merkezinde değil, uzak ofisler gibi veri merkezinin farklı konumlarında da kullanılabilir olmasına ve bulut arşivlemesine olanak tanıyarak EMC Data Lake (Veri Gölü) çözümünü geliştirdi. Daha verimli bir Veri Gölü sunmak üzere tasarlanan yeni Isilon çözümleri, birden fazla iş akışını birleştirerek kullanıcıların veri-lere tüm konumlardan erişmelerine ve verileri analiz etmelerine olanak tanıyor. Üç önemli trend kurumları dönüştürüyor: İlki, iş gücünün dağınık bir hal alma-sıyla, şirketlerin de daha küresel bir duruma gelmesi. İkincisi, yapılandırılmamış veri hacmi hızla büyüyor ve her iki yılda bir iki kat artıyor. Böylece, verilerin etkili bir şekilde yönetilmesi ve aynı zamanda veri-lerden değer elde edilmesi gereksinimini artırıyor. Son olarak hibrit bulut, veri merkezlerini en verimli ve etkili şekilde çalıştırmak isteyen müşteriler için rakipsiz bir seçenek haline geldi. EMC Veri Gölü 2.0 stratejisi ve yapılan yeni duyurular, bu zorlukların yönetilmesi açısından büyük önem taşıyor. Erken Veri Gölü dağıtımları, yalnızca ana veri merkezindeki – ya da yakınındaki – veri kaynaklarının çekilmesiyle sınırlıydı. Şu an için Veri Gölü 2.0’ın genişlemesi ve yapılandırılmamış verileri ana veri merkezinde, farklı depolama konumlarında ve bulutta, basit ve tutar-lı bir şekilde yönetmesine önemli derecede ihtiyaç duyuluyor.

EMC Veri Gölü 2.0 Türkiye’de Tanıtıldı

Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri şirketi PwC Türkiye, dijital uygulamaların iş dünyasına tamamen entegre olduğu ve işletmelerin siber teh-ditlere karşı her zamankinden daha hassas olduğu bir dönemde, siber güvenlik kavramını müşteri-lerine eğlenceli ve sürükleyici bir oyun üzerinden anlatıyor. PwC tarafından geliştirilen “Game of Th-reats™” oyun atölyesinde, şirketlerin üst yönetim-leri gerçek zamanlı bir siber tehditle başa çıkmaya çalışırken, konunun önemini en eğlenceli şekilde öğrenme fırsatı buluyor. Türkiye’deki bilgi güvenliği ve siber güvenlik yöneticilerinin en büyük şika-yetleri arasında “üst yönetim tarafından yeterince anlaşılamamak” ve “yeterli bütçeye sahip olmamak” maddeleri yer alıyor. Genellikle sıkıcı ve statik masa başı çalışmaları ile üst yönetimlere anlatılmaya çalışılan siber güvenlik konusu bu sebeple şirket ya-tırım kararlarında ikinci planda kalabiliyor ve çoğu şirket için dijital dönüşüm yolculuğunun önündeki en büyük engellerden biri olmaya devam ediyor.Si-ber riskleri yönetemeyen şirketlerin rekabette geri kalma riski olduğunu vurgulayan PwC Türkiye Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri A. Burak Sadıç ise şu yorumda bulundu: “Dijital dün-yada kurumları, hali hazırda bir siber saldırıya uğ-radığını fark edenler ve fark etmeyenler diye ikiye ayırabiliriz. Dijital dünyadaki geleceklerine güvenle bakmak isteyen tüm kurumlar artık siber güven-lik başlığını bir bilgi teknolojisi alt başlığı olarak değerlendirmeyi bırakıp konuya stratejik olarak yaklaşmalı. Oyunlaştırma prensipleri ile PwC’nin küresel tecrübesinin güzel bir birleşimi olan Game of Threats™ hizmetimizin kurum üst yönetimlerini olası siber krizlere hazırlamak için önemli katkıları olacağını düşünüyorum.”

PwC Türkiye, CEO’lara Siber Riskleri Oyunla Anlatıyor

16

haberler

Ender Bozan

oğlu EM

C Isilon Bölge Yön

eticisi

Dünyanın önde gelen IT şirketlerinden biri olan Citrix her yıl, en son teknoloji trendlerini takip edip geleceğin teknolojik manzarasına dair öngörülerini açıklıyor.

Citrix, kendi perspektifini ve elindeki verileri katmanın yanı sıra sektör kaynaklarından alınan anket ve verileri de bağlantılandırarak; bu trendlerin itici gücü olan değişiklikleri

anlamlandırmaya çalışıyor.

Süleyman [email protected]

Teknolojinin Geleceğiyle İlgili Tahminler

özel haber

2016’ya dair manzara; yenilikçilik, tasarım odaklı düşünme ve çevik yazı-lım geliştirme gibi birçok konuya odaklanıyor. İşte

günümüzden başlayarak 2020’ye kadar olan 5 yıllık döneme dair bazı öngörüler, fikir yürütmeler.

Bilgi Zehirlenmesi

Günümüzde insanlardan muazzam miktarlarda veriyi süzmesi, anlama-sı ve eylemlerinde kullanması bek-leniyor. Bunun sonucunda insanlar boğuluyor; adeta “bilgi zehirlen-

mesine” uğruyorlar. İnsanların bilgi işlemesine ve iletmesine yardımcı olan mevcut araçlar, iş günlerin-de büyük verimsizlikler yaratıyor. McKinsey’e göre çalışma saatlerinin yüzde 30’u e-posta mesajlarıyla ge-çiyor ve bu sürenin yarısı ziyan olu-yor. Bir başka araştırma da e-posta mesajlarının yalnızca yarısının ger-çekten önemli olduğunu gösteriyor. İnsanların iş yaşamlarındaki bilgiyi yönetmek için daha iyi araçlara ih-tiyacı var. Performansı geliştirmek için atılacak ilk adım, bilişsel bant genişliğinde yer açmak. Daha az sa-yıda karar ve sadelik; daha üretken

olan sistemlerin itici gücü olacak, dolayısıyla burada denenecek birkaç şey önerebiliriz: İşe verilen dikkatin dağılmasını azaltmak için elektronik bildirimleri kapatmak. Pahalı olan bağlam geçişi gereğini azaltmak için dikkati dağıtan şey-lerden kaçınılan ortamlar yarat-mak. Toplantıları yarıya düşürmek. Okunan e-posta mesajlarını yarıya düşürmek. Konu satırına bağlam ekleyerek insanların e-postayı filt-relemelerine yardımcı olmak. “FYI:” veya “REQ:” gibi örnekler insanların ön filtreleme yapmasına yardımcı olabilir.

18

Nesnelerin Sağlık Hizmeti

Sağlık hizmetinin Nesnelerin İnter-netini (Internet of Things) gerçekten kucaklamaya başladığını görüyoruz. Nesneler, tıp uzmanlarının yapaca-ğı ziyaretleri dönüştürecek. Kronik hastalık izlemeye ve bizlere ilaçla-rımızı almayı ve tedavilere gitmeyi hatırlatmaya yardımcı olacak. Sağlık parametrelerinin kabul edilebilir, uzun vade için yeğlenen sınırlar içinde kalması için sağlıklı seçim-ler yapmamıza yardımcı olacak. Bu süreçte; Giyilebilen gereçler yaygın kabul gören şekil faktörü olacak. Tıp mesleği Nesnelerin Sağlık Hizme-ti’ne gönülsüz bir şekilde katılacak. Şeylerin Sağlık Hizmeti gereçlerini kullanmanız için şiddetle özendiri-leceksiniz. Şeylerin Sağlık Hizme-ti’nden toplanan veriler, iyi niyetli-lerin de kötü niyetlilerin de peşinde koştuğu bir define olacak. Güvenlik ve gizlilikte sağlayıcıların yapacağı hatalar affedilmeyecek. Hastaba-kıcıların yapacağı ziyaretler daha anlamlı olacak. Zindeliğe daha kolay ulaşılabilecek.

Güvenlik ve Mobilite

Mobilite artık sadece bir tercih değil. İşin aslıdır, artık çalışma ve de eğlenmenin olağanlaşmış ha-lidir. Güvenlik de artık sadece bir tercih değildir; şarttır. Gizlilik ve emniyet ile bir araya geldiğinde, güvenlik, günlük yaşamlarımızın ve alışkanlıklarımızın içine daha çok sızıp yayılacak. 2020’ye doğru evrim geçirirken aynı anda daha mobil ve güvenli olmanın her ikisi de kritik hale geliyor. Mobilite ve güvenliğin 2020’deki kesişimiyle ilgili öngörü-lerimiz arasında şunlar bulunuyor: Dijital yaşamınız varsayılan kişiliği-niz haline geliyor; kişiselleştirilmiş güvenlik ve gizlilik hedeflerini dina-mik olarak yönetiyor. Giyilebilir ge-reçler, ana mobil cihaz olarak kimlik doğrulama ve yetkilendirme için akıllı telefonların yerini alıyor. Araç-lara, evlere ve sağlık hizmeti gereç-

lerine bağlı olma hedef odaklı olmak için fiziksel güvenlik arabirimlerinin kullanılmasını gerektiriyor. DNA ile pekiştirilmiş kimlik doğrulama ve yetkilendirme, sizi benzersiz şekilde siz olarak tanımlıyor ve kimliğinizi gizlemeyi güçleştiriyor. “Güvenlik olmasa da olur; bu ürünü bir an önce pazara yetiştirmemiz lazım” üreti-cilerin geçmişte kalmış bir sloganı haline geliyor.

Eğitim

Dünyanın her yerinde özellikle gelişmekte olan ülkelerde, bireylerin geleneksel emek tabanlı işlerden çıkıp “bilgi işçilerine” dönüşürken hızla büyüyen bir orta sınıf görüyo-ruz. Bulunduğumuz yerden çalışma-nın yaşamının geleceğine, değişen çalışma ortamına ve Y kuşağının etkisine baktıkça önümüzdeki onyılda eğitim alanının yeniden canlandığını göreceğiz. Özellikle Y kuşağı eğitimin anlamlı bir yaşam ve iş-yaşam dengesi için öncelikli ihti-yaçlarına uyum sağlamasını istiyor. Bu, maaşı iyi olan bir iş bulabilmek ve ömür boyu öğrenim kredisi borcu ödemek zorunda kalmamak demek. Eğitimin geleceği yalnızca teknolojik bolluktan yararlanabilmeyi öğret-mede değil. Geleceğin bilgi işçisinin değişen ihtiyaçlarına eğitim pazarı-nın nasıl uyum sağlayacağı, çalışma-nın geleceği ve ekonomi ile de ilgili.

Nesnelerin İnterneti

Abartılı beklentilerin tepe nokta-sında, parlak bir teknoloji faydayı gölgeler. Nesnelerin İnterneti de bu açıdan bir istisna değil. Nesnelerin İnterneti’nin katma değeri kolayca dile getirilebiliyor: verimlilik artış-ları (maliyet tasarrufu + zamandan tasarruf + risk yönetimi), üretkenlik artışları ve daha zengin insani de-neyimler. Geçiş, teknolojinin kendi-sinden bahsetmeyi bırakıp bizim için ne yaptığından bahsetmeye başladığımızda gerçekleşiyor.

Herşeyi Tümleştirme

Nesnelerin İnterneti nesnelerin kendisinden çok bunların birbirle-riyle nasıl çalışacağı hakkında. Ağa bağlanmamış pek çok şeyimiz var. Bir süredir web sayfalarını prog-ramlamayla iç içe örülebilir web hizmetleri olarak genişletiyoruz. İnsanlar sundukları hizmetlerin başka hizmetlere kolayca bağlana-bildiğinde daha değerli hale gelme-ye başladığını anladılar. Bu bir ağ çarpanı etkisi. Birbirine bağlanmış şeylerin API’si ile; bu iç içe örüle-bilirliği fiziksel dünyaya yayıyoruz. Bu teknolojiler insanların, yer-lerin ve nesnelerin otomasyonu-nun maliyetini daha da düşürerek işletim verimini ve kullanım keyfini artırıyor.

19

20

haberler

Güvenli kimlik çözümlerinde dünya çapında bir lider olan HID Global, ileriyi gören iş ortakları ve son kul-lanıcı organizasyonları ile şirketin son çözümlerinin pilot projelerinin gerçekleştirildiği ve dağıtımının ya-pıldığı çeşitli pazarlardaki önemli müşterilerden alı-nan görüşlere dayanarak, 2016’da izlenecek güvenlik trendlerini belirledi. HID Global’in geniş sektör pers-pektifi, şirketi, kimlik ve erişim yönetimi, vatandaş kimliği ve Nesnelerin Interneti (Internet of Things – IoT) üzerinde bu yıl önemli etkisinin olacağına inan-dığı beş önemli gelişmeyi belirlemeye yönlendirdi. HID Global’in 2016 trendleri, daha mobil ve bağlantılı bir deneyimi, kişisel gizliliği koruma konusunda süren gelişmeleri ve çözümü dağıtmak için en iyi uygula-maların daha yaygın benimsenmesini işaret ediyor. Trendler şunları içeriyor: Mobilize” güvenlik, daha yaygın ve kişisel olacak, Güvenlik, kullanıcı deneyi-mine çok daha fazla odaklı olacak. Güvenli, bağlantılı kimlikler, çalışma, alışveriş ve oynama biçimlerimizde güvenliği ve yenilikçiliği destekleyecekler. Gittikçe bü-yüyen bağlantılı ve mobil öncelikli bir dünyada kişisel gizlilik daha fazla ilgi çekecek. Güvenlik politikaları ve en iyi uygulamalar, teknolojideki gelişmeler kadar önemli olacak.

HID'den 2016 Tahminleri

PayPal, Türkiye’deki girişimcileri ve işletmeleri e-ihracata teşvik etmek amacıy-la global olarak 29 pazarda yapılan Sınır Ötesi Alışverişte Tüketici Alışkanlıkları araştırmasını e-ihracatçılara yönelik bir yol haritası olarak düzenledi. İstanbul’da gerçekleşen basın toplantısında tanıtılan, e-ihracatı global ölçekte mercek altına alan ‘Sınır Ötesi Alışverişte Tüketici Alışkanlıkları’ araştırması hem e-ihracata yeni başlayacak girişimcilerin hem halihazırda e-ihracat yapanların sınır ötesi online ticarette rekabet gücünü artıracak pek çok bilgi ve ipucu içeriyor. Rapor hem e-ihra-cata yeni başlayacak girişimcilerin hem halihazırda e-ihracat yapanların sınır ötesi online ticarette rekabet gücünü artıracak pek çok ipucu barındırıyor. Raporun ülke bazında detaylı sonuçlarını www.benkazaniyorumturkiyekazaniyor.com sitesinde bulabilirsiniz.

PayPal, ‘E-İhracatın Yol Haritasını’ Açıkladı

Dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden IHS Infonetics’in ortaya koyduğu araştırma sonuçla-rına göre Huawei, 2015’i IMS (IP-Multimedya Alt Sistemleri) kategorisinde dünyanın 1 numaralı ekipman sağlayıcısı olarak tamamladı. 2015 IMS Ekipman Sağlayıcı Değerlendirmesi sonuçlarına göre Huawei, hem pazardaki faaliyetleri hem de hızlı ve verimli iş yapabilme kapasitesiyle, IMS pazarında liderliği elde etti. Huawei, 2015 sonu itibarıyla 80’den fazla ülkede 230’dan fazla IMS anlaşmasına imza atarken, 68 adet de global VoLTE (LTE Ses Servisleri) anlaşması gerçekleştirdi. Hu-awei IMS sistemleri Türkiye’de hizmet veren tele-komünikasyon operatörleri, Türk Telekom Grubu, Vodafone ve Turkcell tarafından da yaygın olarak kullanılıyor. Huawei’nin ödüllü IMS sistemi, ilk olarak LTE ses iletişimi kapsamında Türk Telekom Grubu tarafından kullanıldı. Vodafone Türkiye de Huawei IMS sistemini, LTE ses iletişimi çerçeve-sinde kullanıma alırken, aynı zamanda gelecekte hayata geçecek projeleri için de hizmet kapsamına dâhil etti. Turkcell de yapmış olduğu anlaşmaya istinaden, Huawei IMS uygulama sunucularının, Turkcell LTE servisleri kapsamında, ses iletimi için kullanılacağını açıkladı.

Huawei IMS’te de Pazar Lideri

Araştırmaya katılanların yüzde 47’sinin, akıllı telefon, giyilebilir cihazlar, akıllı ev cihaz ve uygula-maları ile benzeri IoT cihaz ya da servislerini satın almada en önemli bariyerini güvenlik endişesi ve ki-şisel bilgilerin gizliliği oluşturuyor. Bu yıl içinde IoT cihazı almayı plan-layanların yüzde 69’u ise bu ürün-lerin hacklenebileceğini, bunun da veri çalınması ve ürünlerde bozul-ma ile sonuçlanabileceğini bildiğini söylüyor.

Yüzde 24’ü IoT Cihazlarını Sa-tın Almayı Erteliyor

IoT cihazı sahipleri ya da önümüz-deki yıl bir ürün almayı planlayan-ların yüzde 37’si bu cihazları ya da servisleri kullanırken daha temkinli olmayı tercih ederken yüzde 24’ü

IoT ürünlerini satın almayı erte-lediğini belirtiyor. Yüzde 18’i ise mevcut IoT ürün ya da servislerinin güvenli olduğundan emin olana ka-dar kullanmayı bıraktığını söylüyor.

Akıllı Telefon ve Tabletlere Olan Talep Düşüşte

Araştırma, aynı zamanda geleneksel teknoloji cihazlarına talebin de ağır bir ilerleme içinde olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin; akıllı telefon al-mayı düşünenlerin oranı geçtiğimiz yıla oranla 6 puan gerileyerek yüzde 48 seviyesinde kalıyor. Yeni bir TV ya da tablet almayı planlayanların oranı ise geçen yıla göre 8 puan düşerek yüzde 30 olarak karşımıza çıkıyor.

Giyilebilir Cihazlar İçin de

Pazarda Hareketsizlik Söz Konusu

Araştırma, IoT cihazları pazarındaki hareketsizliği de ortaya koyuyor. Önümüzdeki yıl akıllı saat almayı planlayanların oranı geçtiğimiz yıla oranla sadece 1 puan artış göste-rerek yüzde 13 seviyesinde kalıyor. Giyilebilir fitness araçları ve sağ-lık cihazları, akıllı termostatlar ve bağlantılı ev güvenlik kameralarını kapsayan çeşitlilikteki cihazlardan birini almayı planlayanların oranı ise geçtiğimiz yılla aynı seviyede, yüzde 9 olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla önümüzdeki yıl akıllı saat satışlarının üreticileri ve pera-kendecileri zorlayacağı öngörülü-yor; çünkü araştırmaya göre, ürün-ler tüketicilerin pil ömrü, kullanım kolaylığı ve tasarım beklentilerini karşılamakta yeterli performans gösteremiyor. Bütün vaatlere ve pazarın sunduğu müthiş fırsatlara rağmen güvenlik ve kullanım ko-laylığı endişelerinin IoT pazarının yakın ve uzun dönemdeki potansi-yelini engelliyor. Bu pazarı hareket-lendirmek için tüketici teknolojileri şirketlerinin ekosistem, veri payla-şımı ve birden fazla şirketle entegre servis yaratma gibi konuları dikkat ve ciddiyetle göz önünde bulundur-maları gerekiyor.

Mustafa Hanlı[email protected]

özel haber

Akıllı Cihazlara Güvenlik Engeli CES 2016 kapsamında 28 ülkede, 28 bin tüketicinin katılımıyla hayata

gerçekleştirilen araştırma, yükselen güvenlik endişelerinin akıllı telefon, tablet ve PC’lere olan talepte azalma olduğunu ve akıllı saat, giyilebilir fitness ve akıllı ev termostatları vb. cihazları kapsayan IoT (Nesnelerin

İnterneti) pazarındaki durgunluğun tüketici elektroniği endüstrisinin de önünde bir engel teşkil ettiğini ortaya koyuyor.

Günümüzde, insan kaynakları bir firmanın en önemli varlığı olma yolunda. Özellikle de, bilişim alanı bu konu-

da diğerlerine göre bir adım öne çıkıyor.

2015’de Yazılımcı Talepleri Liderdi

Ülkemizde çok uluslu donanım ve yazılım firmalarının ağırlıklı olduğu sektör yapılanması olması nedeniyle, buna uygun bir talep olduğunu ancak son yıllarda yerel yazılım firmalarının öne çıktığını görüyoruz. 2015 yılına baktığımızda her zamanki gibi en çok yazılımcı

arayışımız olmuş, yazılımcılardan da en çok .net yazılım mühendisi aramışız. Arkasından java yazılım mühendisleri geliyor. Türkiye’deki çok uluslu firmaların satış orga-nizasyonları da sürekli gelişiyor, do-layısı ile satış pozisyonu talepleri, her daim bilişim sektörünün sıcak arayışları içerisinde.

Yazılım kategorisinden ayrı koy-mayı tercih ettiğimiz mobil yazı-lım geliştirici arayışları ise üçüncü sırada yer alıyor. Büyüyen, teknoloji tarafında yeni yapılanmaya giden, teknolojinin yetkin yönetim ile yö-netilmesinin önemini gören şirket-lerin CTO / IT Manager ve hatta son yıllarda oluşmaya başlayan CDO

(Chief Digital Officer) taleplerini de önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmış durumda. “Analist” ve “Proje Yöneticisi” pozisyonlarının önceki yılların trendinde ilerlediğini de belirtimemizde fayda var.

Yazılımcı yanında, uygulamacı ta-leplerinin arttığını da söylemeliyiz. Özellikle SAP modül danışmanlığı konusunda ülkemizde önemli bir birikim var. Öyle ki, Mercedes gibi bir firma, kendisi dışındaki ikinci IT merkezini bu nedenle ülkemizde açtı, SAP Abap danışmanı arayışı sıcak konulardan biriydi.

Bu arada şirketlerin e-fatura, e-defter uygulamalarına geçiş zo-

Bilişim sektörü, çağımızın son derece popüler, hızlı değişen ve gelişen bir alanı olduğu için, insan kaynakları talepleri de yıldan yıla ufak da olsa değişiklikler gösteriyor.

Ülkemiz açısından bakıldığında ise bu son yıllarda iyice belirgin hale geldi.

Mustafa [email protected]

Bilişim Sektöründe İnsan Kaynağı Trendleri

özel haber

22

runluluğu, bu alanda hizmet veren şirketlerin artmasına ve organi-zasyonlarının agresif bir büyüme gerçekleştirmesine yol açtı. Dolayı-sıyla pazarda bu alanda deneyimli insan kaynağı temini konusundaki rekabet 2015 yılında artış gösterdi.Yapılan insan kaynakları araştırma-sına göre bir başka gelişme, talep derinleşmesi olarak görüldü; Scrum Master, Fullstack Developer gibi dikey pozisyonlar gelmeye ve çoğal-maya başladı.

Özellikle e-ticaret alanındaki fir-malarda fonksiyonel bireyler önem kazandı. Yani bir analistin UX/UI konularında da tecrübeli olması ya da aynı zamanda kod yazabiliyor olması önem kazandı.

Trend olarak çevikleşen firmalarda Agile Dönüşüm Yönetici’leri, Pro-duct Manager’lar, Scrum Master ‘lar geleneksel yöntemlerle yönetilen firmalardaki proje yöneticisi arayış-larının önüne geçti.

Bilişim Sektöründe Pazarlama Yapılanmaları Gelişiyor

2015 taleplerinde dikkat çeken başka bir alan Pazarlama oldu. Çok uluslu yapılanmaların pazarlama faaliyetlerinin genellikle yurtdışı merkezli olması, B2B firmaların ağırlıklı olması ve yerel firmaların daha küçük organizasyonlarla çalış-mayı tercih etmeleri gibi nedenler dolayısıyla, bilişim alanında pazar-lama yapılanmaları küçük kalmıştı. Bunun değişmeye başladığı görü-lüyor.GSM operatörleri ve birey-sel pazara hitap eden şirketler bu kapsamın dışında çünkü onlar uzun yıllardır pazarlama fonksiyonlarını güçlü tutuyorlar.Pazarlama alanın-da dikey bir uzmanlık olan Digi-tal Pazarlama da 2015 içinde çok

aranan fonksiyonlardan biri olmuş durumda.

Aktoros şöyle diyor : “Sosyal med-yanın ve dolayısıyla diital pazar-lamanın ağırlık kazanması, klasik pazarlama faaliyetlerinin önemini de gündemde tutuyor”.

2016’da Hangi Kariyer?

2015 taleplerine bakıldığında, bazı alanlarda arz-talep dengesinin bozuk olduğu ve talep olduğu halde, bu konuda insan kaynağının eksik olduğu görülüyor.

Günnur Aktoros : “Zaman zaman çok güçlü eğitimler almış arkadaşla-rımız geliyor. Kariyerlerinin çok kıy-metli olduğunu gördüğümüz halde değerlendiremediğimiz durumlar oluyor. Bu nedenle 2016’da kariyer-lerini yükseltmek isteyen arkadaş-lara, pazardaki talebi anlamaları ve o yöne yönelmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz.” diyor. TALENTRA’ya gelen taleplere göre, çok aranma-sına karşın uzmanlık kaynakları yetersiz olan kariyer alanları şunlar; Java Developer, Android, IOS Deve-loper, Digital Marketing, Fullstack Developer, CRM Developer, Scrum Master.

Bu pozisyonların yanısıra 2016’da en çok talep alacak alanlardan birisi “Bilgi Güvenliği” olacak. Özellikle yılın son günlerinde yaşanan siber saldırılar, bu konunun önemini ortaya koydu. Geçtiğimiz yıllarda da talebi güçlü idi ama bu sene daha çok talep olacağını ön gö-rüyoruz. Bu alanlar dışında, her zaman aranan pozisyonların aynı düzeyde devam edeceği düşüncesi baskın durumda. Mobil teknolojiler ve Büyük Veri sıcak konular olmaya devam ediyor. Java, C++, Ptyhon ya-

zılım dillerinde yetkin deneyim, SAP modüllerinde danışmanlık deneyimi, CRM, BI uzmanlık alanları, iş bulma şansını arttıracak diğer alanlar ola-caktır.

Yetkin İnsan Kaynaklarına Nasıl Ulaşılır?

Özellikle çok donanımlı ya da potan-siyeli yüksek insan kaynağı birçok farklı yerden teklif alabiliyor. Dolayı-sı ile o kişiyi almak isteyecek şirketin kuvvetli bir işe giriş paketi teklif etmesi gerekiyor.

Aday bulma süreci çok uzatılma-malı. Süreç de çok empati kurularak yönetilmeli. Doğru aday çok kritik olduğu ve uzun vade getirisi çok ola-cağı için, önerimiz bütçenin piyasa değerlerini gözeterek belirlemesi yönünde.

Yetkin Kişiyi İşe Almanın Taktikleri

İnsan kaynakları konusunda firma-ların hatalı davranabildiği alanlar olmuyor değil. Bazen doğru yetkin-likte elemanın bulunmasına karşın, işe alım aşamasında hatalar yapılı-yor ve bu hatalardan kaçınmak için dikkat edilmesi gerekiyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz.

•İş tanımlarının ve kişiden beklenti-lerin önceden tanımlanması önem-lidir.

•Çalışılacak ortamın ve ekibin ta-nımlı olması kararı etkiler.

•Doğru kişiye ulaşılmışsa, piyasanın biraz üstü ücret teklifleri için anlaş-maya açık olmak gerekir.

•Doğru kişiler için sunulacak kariyer hedefi açık ve belirlenmiş olmalıdır.

23

24

haberler

Commvault ve Nutanix, Nutanix’de çalışan sanal makineleri ve verileri koruma ve kurtarmayı basitleş-tirmek için Commvault IntelliSnap snapshot yönetim özelliklerini içeren Nutanix Acropolis Hypervisor’ün Commvault ile entegrasyonunu ve desteğini duyurdu-lar. Bu gelişme, işbirliğindeki son adımı işaret ediyor, böylece organizasyonlara, bir taraftan Commvault Data Platform’undan veri kurtarma ve kolay veri erişimi için müşteriye uygun SLA’ları sunarken esnekliği kullanma-sına, bir taraftan da sanallaştırılmış bir ortamda altya-pıyı oluştururken öngörülebilirliği, ölçeklenebilirliği ve verimliliği kolayca artırmalarına izin veriyor. Commva-ult’un Dünya Çapında İşbirlikleri’nden sorumlu Başkan Yardımcısı Brian Allison, “Sanallaştırılmış ortamlar ve snapshot’larla endüstri lideri çalışmamıza dayanarak Commvault, Nutanix Acropolis kullanan hyperconver-ged müşterilerine gelişmiş veri koruma ve kurtarmayı sunma konusunda eşsiz bir konuma geliyor. Bu, organi-zasyonların talep ettiği bütünsel veri yönetimi çözüm-leri sağlama konusundaki vaatlerimizin bir kilometre taşını oluşturuyor ve aynı zamanda Commvault ile Nutanix arasındaki yakın mühendislik ilişkisinin de bir göstergesidir” dedi.

Commvault ve Nutanix İşbirliklerini Genişletiyor

Wacom, notları kağıda yazıldıkları şekliyle dijital olarak saklayan akıllı not defteri Bamboo Spark’ta el yazısının metine dönüştürülmesini tanıttı. Elle yazılan notların metine dö-nüştürülmesi, Bamboo Spark’a ilginç bazı yeni unsurlar getiriyor, bunların arasında metin notlarını arşivlemek ve onları e-posta veya Evernote gibi diğer ofis uygulamaları üzerinden paylaşmak da var. Wacom’un Tüketici Ürünleri İş Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Mike Gay, “Bamboo Spark’ın özelliklerine ekler yapmayı vaat etmiştik. El yazısının metine dö-nüştürülmesi, ürünün müşterilerle büyümesine izin veren pek çok güncellemeden sadece biri. Bu olanakları biraz düşünün! Mürekkebin metne dönüştürülmesi, sınıftaki notlarını daha sonra bir çalışma grubu veya sınıfa gelemeyenlerle paylaşmak isteyen öğrencilerden, gelecekteki bir sunumda kullanılmak üzere müşteri toplantısı notlarını saklamak isteyen bir şirket personeline kadar, düzinelerce güçlü kullanım alanına sahip” dedi.

Wacom'dan Yeni Ürün Bamboo Spark

ZTE Mobile Devices, dünyanın önde gelen teknoloji, medya, etkinlik ve araştırma şirketi olan IDG’den (International Data Group) dört ödül aldığını duyurdu. “Küresel Alanda En İyi 10 Akıllı Cihaz Üreticisi”, “Küresel Alanda En İyi 10 Akıllı Telefon Üreticisi”, “50 En İyi CE Markası” ve “En Kaliteli/İyi 10 Çin Markası” ödülleri, Las Vegas’taki CES (Con-sumer Electronics Show) 2016’daki Zirvedeki Global Markalar Ödülleri Töreni’nde ZTE’ye verildi. ZTE Mobile Devices CEO’su Adam Zeng, “Bir kez daha IDG’nin zirvedeki oyuncular listesinde yer almak bir onurdur. Bu, tüketicinin kabul ettiği bir markaya dönüşmemizi güçlendirmek için yeni ürünler geliştirmek ve yenilikçiliğe öncülük etme konusunda bitmez tükenmez adanmışlık konusun-da kullanıcı merkezli yaklaşımımızın onaylanma-sıdır. AXON serisi gibi amiral gemisi ürünlerimiz ve basınca duyarlı dokunmatik ekranlar gibi yeni teknolojiler, daha pratik kullanıcı deneyimlerine izin veriyor ve biz de çalışmalarımızın onay görmesi ile heyecanlanıyoruz” dedi.

ZTE, 2016 CES Fuarı’nda Dört IDG Ödülü Aldı

25

Mustafa Hanlı[email protected]

2015’te Türkiye’de e-ticarette gelinen noktayı ortaya koyan araştırmaya göre, KOBİ'lerin 2015 yılında önceki yıla oranla İnternet üzerinden satışları

%60 büyüyerek 500 milyon TL seviyesini aştı. KOBİ’lerin e-ticaret ile aldıkları sipariş sayısı ise %45 artarak 2 milyonu geçti.

E-Ticaret Hacmi Günden Güne Artıyor

özel haber

IdeaSoft’un hizmet verdiği 5300’ün üzerinde KOBİ üzerinde yapılan araştırmada, 2015 yılın-da Türkiye’de e-ticaret pazarının hızlı büyümesinin devam ettiğini ortaya koydu. Araştırma sonu-cunda Türkiye’de 2015 yılında KOBİ’lerin İnternet üzerinden satışlarını bir önceki seneye göre %60 oranında artırarak, toplamda 500 milyon TL’yi aşan bir sevi-yeye ulaştıkları belirlendi. E-ti-carete her geçen gün daha çok alışan Türkiye’de 2015 yılında KOBİ’lerin e-ticaret alanında müşteri sayısı, mevcut müşteriler ve potansiyel müşteri adayları ile birlikte 3 milyon kişiyi geçti.

KOBİ’lerin E-ticaret Siparişleri %45 Oranında Artarak 2 Milyonu Aştı

Yapılan detaylı analizlerde dikkat çeken bir diğer veri ise sipariş adetlerindeki artış oldu. Satışlar-la doğru orantılı olarak, e-tica-retle uğraşan KOBİ’lere verilen sipariş adedi %45 oranında arta-rak 2 milyonu aştı. Türkiye gene-line bakıldığında tüm siparişlerin %42,9’u Marmara Bölgesi’nden gelirken, onu %16,1 ile İç Anado-lu ve %13,2 ile Ege Bölgesi takip etti. Günlük ortalama 45000’den fazla ürünün satıldığının belir-lendiği araştırmada e-ticaret sek-töründe ayda 400.000’den fazla yeni ürünün de satışa sunulduğu tespit edildi.

Mobil Siparişler %420 Arttı ve Genel Sepet Ortalaması 245 TL Oldu

Akıllı telefonların yaygınlaşması ve mobil e-ticaret uygulamala-rının öneminin artması, verilen siparişlerde mobil cihazların daha sık kullanılır olmasını da sağladı. Araştırmada, 2015 yılında mobil cihazlardan gelen sipariş sayısının %420 arttığı ortaya çıktı. E-ticarete olan ilgi doğal olarak KOBİ’lerin sahip olduğu e-ticaret siteleri-nin ziyaretçi sayılarını da olumlu yönde etkiledi. KOBİ’lerin e-ticaret sitelerinin ziyaretçi sayısı 2015’te %35 oranında artarken, mobilde bu artış %125 oranında gerçekleşti. Araştırmada sepet ortalaması da analiz edilmiş durumda. 45 farklı sektörden 5300’den fazla KOBİ’nin e-ticaret sitesi incelendiğinde, 2015 yılında sepet ortalamasının 245 TL olduğu ortaya çıktı. Bu da geçti-ğimiz seneye oranla %10’luk bir

artış anlamına geliyor. Türkiye’de İnternet’ten alışveriş yapanların taksit alışkanlıklarına bakıldığında ise 100 TL altındaki siparişlerin %24’ünde taksit tercihi yapılırken, 100 TL’nin üzerindeki siparişlerde taksit tercih oranının %55 olduğu bilgisi elde edildi.

E-ticarette Kredi Kartından Vazgeçmiyoruz

Türkiye’de kullanıcıların e-ticarette büyük oranda kredi kartını tercih ettiği sonucunu elde etti. Yapılan analizde %71,5 oranla kredi kartlı ödeme açık ara ilk sırada yer alır-ken, %11,3 oranla kapıda ödeme-nin ikinci, %11,1 oranla havale ve EFT’nin ise en çok tercih edilen üçüncü ödeme yöntemi olduğu belirlendi. Kredi kartı kullanım ter-cihlerine bakıldığında ise ilk sırada %23,8 ile Bonus yer alırken, onu %20 ile World Card ve %15,2 ile Maximum’un takip ettiği görüldü.

26 27

Süleyman [email protected]

e-Dönüşüm süreçleri hızla yaygınlaşırken, 2016 itibariyle zorunluluk kapsamına giren digital uygulamalara geçiş için sadece 3 gün kaldı.

e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv gibi uygulamalar ile şirketler, e-Dönüşüm dünyasının katma değerli çözümleri tanışacak, tasarruf ve rekabet avantajı

kazanacak.

2016’da e-Dönüşüm’e Hazır mısınız?

e-Dönüşüm kapsamındaki hizmet-lerin kullanımını zorunlu kılan 1 Ocak 2016 tarihinin yaklaşması ile e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv zorunlu-luk kapsamında olan ve platformda-ki yerini almaya hazırlanan işlet-melerin dijital uygulamalara olan ilgisi yoğunlaşıyor. e-İmza kullanı-mının da özellikle SGK anlaşmalı hastanelerdeki doktorlar tarafından e-reçete düzenlemesi sırasında kul-lanımının zorunlu hale getirilmesi, e-Dönüşüm hizmeti alacak kurum ve şahısların sayısını yüz binlere çıkartıyor.

e-Fatura En Büyük Tasarruf Kalemlerinden

2014 yılı brüt satış hasılatı 10 Mil-yon TL ve üzeri olan mükellefler 1 Ocak 2016 itibariyle e-Fatura kul-lanmak zorundalar. Günümüzdeki en aktif dijital çözümlerden biri olan e-Fatura kullanan şirketler; matbaa, arşivleme, kargo gibi süreç-leri yaşamadıkları için ciddi maliyet avantajları elde ediyorlar. e-Fa-tura ile yalnızca faturanın kağıt, mürekkep, yazıcı çıktısı gibi mas-raflarından değil, ayrıca kurye ile gönderme ve faturaya itiraz duru-munda oluşacak ek masraflardan da şirketler kurtulabiliyor. Operasyo-nel süreç çok kısaldığı için çalışan-lar üzerindeki iş yükü de azalıyor ve daha önemli işlere odaklanabiliyor-lar. Genel olarak tüm şirketin daha etkin çalışması sağlanıyor.

e-Defter İle Milyonlarca Ağaç Kurtulacak

e-Fatura kullanımı zorunlu olan şirketlerin e-Defter kullanması da kanunla zorunlu kılındı. Ulusla-rarası standartlarda geliştirilmiş e-Defter yazılımı, titiz ve sorunsuz bir sistem sunuyor. Bu yazılım aynı zamanda hali hazırda kullanılan şirket uygulamalarıyla senkronize olarak çalışabiliyor. e-Defter ile yılda ortalama 10.000 sayfa defter tutan bir firmanın 5.000 TL civarın-da olan noter tasdik maliyeti orta-dan kalkıyor. Ayrıca Bulut e-Defter çözümü ile firmalar IT maliyetlerin-den de tasarruf ediyor.

e-Arşiv Muhasebe Süreçlerini Şeffaflaştırıyor

İnternet üzerinden mal ve hiz-met satışı yapan ve 2014 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı tutarı 5 milyon lira ve üzerinde olan tüm mükelleflere e-Arşiv uygulamasına geçiş için son tarih 01.01.2016 ola-rak belirlendi. e-Arşiv uygulaması, süreçlerin şeffaf bir şekilde izlene-bilmesinin yanı sıra işletmelerin iş yükünü azaltırken, saklama alanı, arşivleme zorluğu gibi sorunları ortadan kaldırıp, mali tasarrufu da beraberinde getirecek. Tüm fatu-raların ikinci kopyalarının elektro-nik olması ile kırtasiye masrafları neredeyse sıfırlanırken, arşiv alanı sorunu da çözülmüş olacak.

e-İmza Kamu Sağlığını Güvence Altına Alıyor

1 Ocak 2016 tarihi itibariyle yak-laşık 150 bin doktor, elektronik ortamda yazacakları reçetelerini, ıslak imzaya eşdeğer hukuki geçer-liliği olan e-imza ile imzalayacaklar. Elektronik imza ile imzalanan re-çeteler, başkaları tarafından izinsiz veya yanlışlıkla değiştirilemeyeceği veya kullanılamayacağı için doktor, hasta ve devlet açısından da fayda sağlayacak. Şu anda ülke çapında e-İmza kullanımı 1,8 milyon ve 2016 yılında bu rakamın 2,5 milyon kişiye çıkacağı tahmn ediliyor.

özel haber

26 2727

Epson olarak sürekli yeni teknoloji üreten bir şirketiz ve pazarın ihtiyaçlarını dinleyip buna göre ürün geliş-tiriyoruz. Ülke ekonomisinin seyrinde çok büyük bir role sahip olan KOBİ’ler de bizim için çok önemli ve özellikle yazıcılarımızla kendilerine büyük avantaj su-nuyoruz. Eskiden ilk sahip olma maliyetiyle ürün alan firma çoktu ve ilk ödediği paraya bakıyordu. Ancak sonrasında bu yaklaşımla ürünlerin daha maliyetli ol-duğunu fark ettiler. Artık toplam sahip olma maliyeti daha önemli. Çünkü bu uzun soluklu bir koşu ve tek-nolojik ürünler de uzun vadeli yatırımlar. Bu dahilde sarf maliyeti ve sayfa başı baskı ön planda tutulmalı.

Örneklendirmek gerekirse tanklı yazıcılarımızdaki son modellerden biri L455. Bu yazıcı ilk alımda Cyan, macenta, sarı renklerinden 3, siyahtan 3 olmak üzere toplam 6 adet mürekkep şişesiyle geliyor. Bu da si-yah-beyaz baskıda ortalama 12.000 ve renklide 6.500 sayfa baskı kapasitesiyle ürünü alabiliyorsunuz demek oluyor. Yani sayfa başına düşen baskı maliyeti nere-deyse yok. KOBİ’ler çok yoğun çalışan kurumlar ve bu noktada aldıkları markanın teknik servis ağına da dikkat etmelerini öneririm. Satış sonrası hizmet son derece önemli.

Rekabet Avantajı Nasıl Yakalnır?

Dijitalleşme sürecinden korkmamalılar. Diğer önemli bir konu ise bu. Farkındalık aslında ihtiyaç ve reka-betle başlıyor. Firma içindeki iletişimin ya da bilgi-ye erişimin ihtiyacını hisseden veya bu dönüşümün maliyetleri azaltacağını, iletişimi ve erişimi hızlandı-

KOBİ’ler Toplam Sahip Olma Maliyetine Odaklanmalı ve Dijitalleşme Sürecinde Gecikmemeli

sektörden

Ahmet GürleEpson Türkiye

Müşteri Hizmetleri Müdürü

rarak rekabet avantajı yakalayacağını düşünen KO-Bİ’ler geçişe bir adım daha yakın oluyor. Dokümanların bilgisayar ortamına aktarımında en fazla yararlanılan ekipman tarayıcılar oluyor. Çoğu firma pek çok işlemi yapabilecekleri çok fonksiyonlu yazıcıları tercih ediyor. Bunlarla hem baskı hem de tarama işlemi yapabildik-leri gibi faks, e-mail, USB üzerinden işlem gibi pek çok fonksiyonu kullanabiliyorlar. Epson olarak bu alanda sunduğumuz Workforce Pro serisi ürünlerimiz mevcut.

Bu cihazlarla hem baskı maliyeti çok uygun çıktılar alabiliyor hem de dijital ortama aktarımı kolayca yapa-biliyorsunuz. Sadece tarayıcı işlemi talebi ya da günde binlerce tarama yapabilecek bir cihaz aranıyorsa Epson DS serisi tarayıcılar dijital ortama aktarımın en önemli yardımcısı olabilir.

Araştırmaya katılan kadın tüketicilerin yüzden 56’sı bir ürü-nü daha hızlı teslim almak için daha fazla

kargo ücreti ödemeye razı. Katı-lımcıların yüzde 98’inin online alışverişlerinde cep telefonu ve tablet kullandıkları belirtilen raporda, perakende firmalarının web sitelerinin mobil cihazlara uyumlu olması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Honeywell tarafından Türkiye çapında yaklaşık 700 online tüke-ticiyle gerçekleştirilen Türkiye’de

Online Alışveriş Eğilimleri araştır-ması, Internet üzerinden yapılan alışveriş teslimatlarında yüzde 86 gibi büyük bir oranda gecik-me yaşandığını ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre online tüketicilerin yüzde 70’i, satın alma kararlarını kendilerine sunulan teslimat alternatiflerine göre be-lirlerken, yüzde 80’i ise istedikleri teslimat şartları yerine gelmiyorsa veya ürün stokta yoksa alışveriş-ten tümüyle vazgeçiyor.

İnternet alışverişlerinde en büyük sorunun teslimatlardaki gecikme olduğuna dikkat çekiliyor. Rekabe-

tin yoğun olarak yaşandığı pera-kende sektöründe uygun maliyetli, hızlı ve hatasız teslimat müşteri sadakatini kazanmak üzere eski-sinden çok daha fazla önem kazan-mış durumda. Müşteri ya alışveriş yaparken kendisine sunulan alter-natifleri beğeniyor ve alışverişe de-vam ediyor ya da alışverişi yarıda kesiyor. Özellikle bu noktada stok ve lojistik yönetiminde tekno-loji kullanımının ne denli önem kazandığını görüyoruz. Bu, özel-likle müşteri beklentilerinin artış gösterdiği bayram, sevgililer günü veya yılbaşı gibi alışveriş dönemle-rinde daha da önem kazanıyor.

Türkiye çapında online tüketiciler üzerinde yapılan Türkiye’de Online Alışveriş Eğilimleri araştırmasına göre, İnternetten yapılan alışverişlerde, teslimatların yüzde 86’sında gecikme yaşanıyor. Ürünleri geciken tüketicilerin yüzde 53’ü satın aldıkları ürünün onayları alınmadan bir başkasına teslim edildiğini, yüzde 36’sı ise bundan

hoşlanmadıklarını dile getiriyor.

Süleyman [email protected]

E-Ticarette En Büyük Sorun Teslimat Süresi

özel haber

2828

Tüketicilerin % 99’u Haberdar Edilmeyi Bekliyor

Araştırmaya katılan online tüke-ticilerin yüzde 99’u satın aldığı ürünün teslimat gününde telefon mesajı almayı veya telefon ile haberdar edilmeyi istiyor. Buna karşılık teslimatta gecikme yaşan-dığında dahi müşterilerin yüzde 40’ı SMS almıyor. Yüzde 27’si teslimat zamanında belirttikleri yerde olmadıkları için ürünü teslim alamadıklarını, üstelik bunların yüzde 53’ü ise, satın aldıkları ürü-nün kendi onayları alınmadan bir başkasına teslim edildiğini ifade ediyor. Bu grubun yüzde 36’sı ise bu durumdan memnun değil.

Kadın tüketicilerin % 56’sı Hızlı Teslimat İçin Fazla Para Ödemeye Razı

Araştırma, kadınların satın aldık-ları ürünü daha hızlı teslim almak konusunda daha istekli olduklarını ortaya koyarken, kadın tüketicile-rin yüzden 56’sının bir ürünü daha hızlı teslim almak için daha fazla kargo ücreti ödemeye razı oldukla-rını gösteriyor. Araştırmada ayrıca, tüketicilerin yüzde 98’inin cep telefonu ve tablet üzerinden online alışveriş yaptıkları belirlenirken, online satış yapan perakende fir-malarının stok yönetimi kadar, web sitelerinin mobil cihazlara uyumlu olmasına da önem vermeleri gerek-tiği ortaya çıkıyor.

Müşteri Sadakati İçin Teknoloji İş Akışına Entegre Edilmeli

Her sektörde olduğu gibi hizmet sektöründe de müşteri memnuni-yetinin altın kural olduğunu bilin-mesi gerekiyor. Müşteriler, satın aldıkları ürünün nerede olduğuna,

ne zaman teslim edileceğine dair düzenli ve net bir biçimde bilgilen-dirilmek istiyor. Hatta ürünün tes-limat zamanını değiştirmek dahi isteyebiliyorlar. Bu araştırma bize, gerek perakende, gerekse kargo şirketlerinin artan müşteri talep-lerini en iyi biçimde yönetebilmek üzere müşteriler ile gerçek zamanlı iletişim içinde olmaları gerektiğini gösteriyor.

Araştırma bize perakende sektö-rünün müşterinin ihtiyaçlarına karşılık verebilmek ve müşteri sa-dakatini kazanabilmek için tekno-lojiyi iş akışlarına entegre etmeleri gerektiğini ortaya koyuyor.

Elektronik Online Alışverişin Lideri

Araştırmaya katılan tüketicilerin yaklaşık yüzde 80’i son üç ay içinde en az bir defa Internet üzerinden alışveriş yaptıklarını belirtiyor. Elektronik yüzde 62,6 ile online alıverişte başı çeken ürün grubu

olurken, onu moda, kozmetik ve kişisel ürünler ile tatil harcamaları, sinema biletleri ve yemek sipariş-leri takip ediyor. Araştırma, online tüketicilerin yüzde 70’inin satın aldıkların ürünü evleri veya işyer-lerinin dışında, evlerine 1 ila 3 km uzaklıktaki bir diğer adresten de teslim almayı düşünebileceklerini gösteriyor. Müşteri için oldukça kolaylık yaratan bu alternatif, pe-rakende dağıtım kanalı için yeni bir oyuncu anlamına geliyor.

Araştırma zamanında teslim edilemeyen ürünlerin perakende firmalarına maliyetinin yüksek olduğunu gösteriyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde perakende ve lojistik firmalarının müşterilerle gerçek zamanlı iletişimi sağlayabi-lecek yüksek teknolojili cihazlara, SMS gönderimi, kapıda dijital imza ve teslimat adresine en kısa sürede varmalarına yardım edecek yol uy-gulamaları arasında kolayca geçiş yapabilecek akıllı cihazlara ihtiyaç duyduklarını gösteriyor.

29

30

2015 yılını geride bırakırken, özellikle iş dün-yasının teknoloji alanında üzerinde en çok durduğu konular sizce nelerdi?

2015 yılı iş dünyasının teknolojinin sunduğu fırsatla-rı sonuna kadar değerlendirmek istediği bir yıl oldu. Bu bağlamda birçok kavram üzerinde duruldu. Ancak özellikle iş dünyasının dilinden hiç düşürmediği ko-nular arasında bizim içinde bulunduğumuz iş kolunda Büyük Veri, Nesnelerin İnternet’i ve Analitik yer aldı. 2015 yılı bu kavramların öneminin giderek daha fazla anlaşıldığı ve bu farkındalığın aksiyona dönüştüğü yıl olması açısından da önemliydi.

Büyük veri, üzerinde sürekli durulan popüler bir konu. Peki bu konuya sizce şirketler ve ku-rumlar ne derece önem gösteriyorlar?

2015 yılı boyunca farklı sektörlerde şirket ve kurumla-ra sürekli olarak şunu söyledik: “Büyük veriyle, büyük düşünerek, büyük adımlar atmalarının vakti çoktan geldi.” Bugün geldiğimiz noktada bu söylemimizin etkili olduğunu görüyoruz. Uzun yıllardır hakkında konuşulan ancak sunduğu fırsatlar tam olarak de-ğerlendirilmeyen Büyük Veri konusunun artık daha somut adımlarla takip edildiğini görmek bizi mutlu ediyor. Boyutu ve çeşitliliği hergün daha da artan verinin özellikle inovasyon alanındaki önemi artık çok daha fazla anlaşılıyor. Çok sayıda kurum ve şirket Büyük Veri’yi artık inovasyon stratejilerinin önemli bir parçası haline getiriyor. Veri ister büyük olsun, ister küçük, gelişmiş analitikle birleştiğinde kurumlar için çok büyük bir hazine haline geliyor. Veri varsa anali-tik var, analitik varsa fırsat var. Verinin analitik çö-

Analitik Kullanan Sektör Sayısında Artış Var

söyleşi

zümlerle anlamlandırılması ile herkes için farklı farklı alanlarda çok büyük fırsatlar ortaya çıkıyor. SAS olarak 2015’te bu fikri Türkiye’de daha da pekiştirdiğimize inanıyoruz.

Büyük Veri ile analitiği bir araya getirerek atılan somut adımlar sonrasında şirketler ne gibi fay-dalar elde etti?

2015 yılı boyunca SAS’ın sunduğu gelişmiş analitik çözümlerini iş süreçlerine entegre eden şirketlerin birçok alanda faydalar elde ettiğini söyleyebilirim. 2015’te pazarlama iletişim maliyetlerini gelişmiş ana-litik kullanarak %50 düşüren müşterimiz de oldu, kredi satış oranlarını yine analitik sayesinde %35 arttıran da. Bu tür sonuçlar alındıkça da şüphesiz analitiğin değeri daha fazla anlaşılıyor ve şirketlerin gelişmiş analitiğe bakış açıları büyük ölçüde değişiyor.

Analitik çözümlerine en çok ilgi gösteren sek-törler hangileri?

Analitik kullanan sektör sayısında özellikle 2015 yılın-da kayda değer bir artış olduğunu gözledik. Geçtiğimiz yıllarda analitiği iş süreçlerine kısıtlı şekilde entegre eden sektörlerin 2015’te bu konunun önemini ve sun-duğu fırsatları giderek daha fazla anladığını gördük. Ülkemizde analitik çözümlerin sunduğu fırsatları de-ğerlendirme konusunda bankacılık ve telekom sektör-leri hala öncü konumda. Bunlara 2015 yılında enerji, sigortacılık, perakendecilik gibi sektörler de katıldı. Bu üç sektör de analitik çözümlerini daha yoğun bir şe-kilde kullanmaya başladı. Analitik kullanımında artan sektör çeşitliliğinin 2016’da da artarak devam edeceği-ni düşünüyoruz.

İş analitiği yazılım ve servislerinde dünya lideri firmalar arasında yer alan SAS aynı zamanda iş zekası alanında en büyük bağımsız çözüm

sağlayıcılarından bir tanesi. Büyük Veri ve iş analitiği konusunda aklımıza takılan soruları SAS'ın Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Pazarlama Müdürü

Nurcan Bıçakçı Arcan'a yönelttik.

Mustafa [email protected]

31

Nurcan Bıçakçı ArcanSAS Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Pazarlama Müdürü

Analitik genel olarak bir IT işi olarak görülür. Bu sizce ne kadar doğru? 2015’te kurumların analiti-ğe bu açıdan bakışlarında bir değişiklik oldu mu?

Analitik, geleneksel olarak bir IT işi olarak görülmüş-tür. Oysa giderek artan rekabet, kurumlarda daha hızlı aksiyon almayı zorunlu kılar hale geldi. Buna kaynak kısıtı gibi çeşitli diğer nedenler de eklenince artık iş birimleri analitiği bizzat kullanabilmek istiyor. Bu ne-denle de analitiği bir IT işi olmaktan çıkarıp, iş birimleri tarafından daha kolay kullanılabilir hale getiren çözüm-lerin önem kazandığını görüyoruz. Müşterilerimizin bu yöndeki talepleri bizi de SAS Visual Analytics gibi çözümlerle bu ihtiyaca cevap vermeye yönlendirdi. Di-ğer yandan şirketlerin ellerindeki veri üzerinde deney-sel çalışmalar yapmaya verdiği önem oldukça arttı. Bu da analitik çözümlerinin sadece IT ekipleri tarafından değil de diğer iş birimleri tarafından da kolayca kulla-nılabilmesi ihtiyacını doğurdu. Artık şirketlerin bünye-sinde analitik konusunda destek sağlayan ayrı birimler görmeye başladık. SAS Visual Analytics gibi görsel çözümler kurumların gelişmiş analitikten faydalanması-nı kolaylaştırdı.

Burada elbette kurumlardaki IT ekiplerinin teknik yet-kinlikleri de çok önemli. Bu kapsamdaki her çalışmanın iş birimleri tarafından yapılması mümkün değil. Ancak onların belli bir seviyede yetkinliklerini kullanabilmele-ri kritik önem taşıyor.

En çok konuşulan konulardan biri olan Nesne-lerin İnternet’i SAS için ne ifade ediyor? Bu yeni kavram sizce gelecekte neleri mümkün kılacak?

SAS olarak, yıllardır adını sıkça duyduğumuz Nesnelerin İnternet’i kavramının gerçek değerinin ancak Nesnele-rin Analitiği ile anlaşılabileceğini iddia ediyoruz. 5 yıl içinde sayısının 26 milyara ulaşacağı öngörülen “birbi-rine bağlı” cihazların oluşturduğu Nesnelerin İnternet’i kavramı, sadece analitik yaklaşımla adreslenebilecek bir büyük veri fırsatını da beraberinde getiriyor. Dünya ekonomisine 1,9 trilyon$ gibi çok büyük bir ek değer katması beklenen Nesnelerin İnternet’i bu değeri ancak ortaya çıkardığı büyük verinin anlık olarak analiz edilip buna uygun aksiyonlar alınabilmesi ile yaratabilir. Büyük veri, gelişmiş analitik ve gerçek zamanlı karar alma yeteneği bir araya geldiğinde ortaya sınırsız fırsat çıkıyor.

32 33

Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 34’ü olası asgari ücret değişimi için alternatif bütçe çalışırken, yüzde 28’i henüz bütçelerini revize etmediklerini belirtti. Şirketlerin yüzde 38’si ise henüz asgari ücretteki artışı nasıl yönetebilecekleri noktasında fikir sahibi olmadık-larını belirttiler. Yabancı sermayeli şirketlerin yüzde 24’ü alternatif bir bütçe çalışırken, yerli sermayeli şir-ketlerde bu rakam yüzde 44’e çıkıyor. Araştırma sonuç-ları Türk şirketlerin, yabancı sermayeli şirketlere göre konuya daha hazırlıklı olduğunu ortaya koyuyor.

Yıllık Zam Oranları Artacak

Eylül ayında açıklanan ücret artışları araştırmasında, şirketlerin ücret artış bütçelerinin yüzde 9 seviyesinde olacağı açıklanmıştı. Kasım sonrasında şirketlerin olası asgari ücret değişikliğiyle ilgili ek çalışmalara başladı-ğı görülüyor. Alternatif bütçe çalışan şirketlerin yeni bütçelerinde eskisine oranla ortalamada yüzde 3’lük bir artış yapacakları belirlendi. Mavi yaka kadrolarının revize bütçe rakamlarında, daha önceki bütçelere göre yüzde 7,3’lük bir değişim görülüyor.

Maaşların Yeni Artış Oranları

Bu bilgiler ışığında şirketler, Ocak 2016 asgari ücret artışı sonrası, mavi yaka kadrolarına ortalamada yüzde 17,1’lik bir artış öngörürken, idari personele yüzde 12,8, uzman kadrolarına yüzde 10,1, yönetim kadrola-rına yüzde 9,6 ve üst yönetim kadrolarına yüzde 8,7’lik artış senaryoları çalışmakta.

Bütçe Hazırlamayan Şirketler Var

Şirketlerin yüzde 23’ü “Asgari ücretteki olası bir artışa hazırlanmak için neler yapıyorsunuz?” sorusuna henüz bir aksiyon almadıkları ve herhangi bir planlama yap-madıkları şeklinde cevap verdi. Bu şirketlerin henüz de-ğerlendirme sürecinde oldukları, yasal düzenlemeyi ve diğer şirketlerin aksiyonlarını bekledikleri anlaşılıyor.

Asgari Ücretin Artmasının Ardından Şirketler Ne yapacak?

özel haber

Şirketlerin yüzde 15’i, asgari ücret değişikliği karşısında herhangi bir değişiklik yapmayacaklarını dile getirdi. Bu şirketlerin ağırlıklı olarak, asgari ücretli çalışanları olmayan veya çalışan sayısı çok düşük olan şirketler olduğu; henüz diğer çalışan gruplarına yansıtılacak bir değişiklikleri bulunmadıkları tespit edildi.

Şirketlerin yüzde 15’i yeni işe alınacak personel sayı-sında azalmaya gideceklerini söylerken, bu rakam yerli sermayeli şirketlerde yüzde 22’ye çıkıyor.

Şirketlerin yüzde 37’si olası bir artışta sadece asgari üc-retli çalışanların ücretlerini revize edeceklerini belirtti. Yerli sermayeli şirketlerin yüzde 27’si artış ile birlikte tüm çalışan gruplarında ücret politikalarını revize etme-yi planlarken, aynı aksiyonu almayı planlayan yabancı sermayeli şirketlerin oranı yüzde 10.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki 517 şirketin katıldığı “Olası Asgari Ücret Değişiminin Etkileri” başlıklı bir araştırma yapıldı. Araştırmada, şirketlerin

planladıkları bütçe artış revizeleri ve asgari ücretin artması durumunda mevcut ücret politikalarını nasıl değiştirecekleri ile ilgili soruların yanıtlarını verdi.

Süleyman [email protected]

32 33

Kamu ve özel sektör kurumlarında bilişim teknolojilerine yönelik bağımlılığın artmasıyla paralel olarak siber alan-da yaşanan riskler de artıyor. Güncel teknolojik yazılım ve donanımları kullanarak dijital sistemleri korumak, bugün artık olmazsa olmaz bir olgu. Ancak siber suçluların bir yöntem olarak kullandığı sosyal mühendislik gibi insan temelli saldırıların riskini azaltmak için de çalışanların siber güvenliğe ilişkin konularda daha fazla bilgilendiril-meleri gerekiyor.

Özelikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde, sözkonusu önlemler daha da geniş anlam taşıyor. Siber saldırıların oluşturacağı veri kaybı ve maddi zarar, KOBİ’leri çok büyük sıkıntılara sokabiliyor. Maalesef KOBİ’ler, ülke ekonomilerinin belkemiği olmakla beraber, dijital gü-venlik konusunda - daha büyük şirketlere göre - daha az temkinli davranabiliyor ve daha az yatırım yapabiliyor. Siber saldırganlar bu durumu kendileri açısından fırsata dönüştürmeye çalışıyor. Bu nedenle ESET olarak şirketle-re yönelik başlıca 10 güvenlik tavsiyelerimiz var. Bunları şöyle sıralayarak paylaşmak isterim:

Mobil cihazların kullanımına dikkat edilmeli: Çalışan-ların her yerden şirket verilerine ulaşmaya çalışması ve bu sırada gerekli güvenlik kurallarının oluşturulmaması, siber suçluların da her yerden bu bilgiye ulaşabileceği anlamına geliyor. Bu gözden kaçırılmamalı. Kurum içi güvenlik politikası oluşturulmalı: Herkes, her yere ve her şeye ulaşamamalı. Güvenlik politikası bütün kullanıcılar veya kullanıcı grupları için erişim kurallarını ve haklarını açıkça belirtmelidir.

Sorumluluklar belirlenmeli: Kurumun bilgi güvenliği po-litikası uyarınca personele düşen güvenlik rol ve sorum-lulukları belgelenmeli; işe alınacak personele yüklenecek rol ve sorumluluklar açıkça tanımlanmış ve işe alınmadan önce personel tarafından iyice anlaşılması sağlanmış olmalıdır.

Eğitim şart: Çalışanlara düzenli periyotlarda güvenlik eğitimleri verilmelidir. IT ekibine de eğitim şart: Pek çok KOBİ, IT hizmetini dışarıdan alabiliyor ya da bu konuda tek kişi istihdam edebiliyor. Her iki durumda da IT ekibi-nin-sorumlusunun, kurum içinde kullandığı uygulamalar ile ilgili düzenli eğitim alması gerekmektedir. Böylece ku-rum, hatalı kurulum ve kullanıma maruz kalmayacaktır.Güçlü şifreler kullanılmalı: Sistem kullanımında

KOBİ'ler Güvenlik Stratejilerini Nasıl Belirlemeli?

sektörden

Alev Akkoyunlu ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı

zayıf şifrelere engel olunmalı, alfa nümerik, üç ayda bir değişen şifreler düzenlenmeli ve benzer şifrelerin tekrar kullanılması engellenmelidir. Envanter raporu tutulmalı: Tüm teknoloji varlıkları içeren bir envanter raporu düzenli olarak tutulmalıdır. Yeni sistemlerin geliştirilmesi veya mevcut sistemlerin iyileştirilmesi ile ilgili ihtiyaçlar belirlenirken güvenlik gereksinimleri göz önüne alınmalıdır.

Yedekleme yapılmalı: Bilgi işlem sistemlerinde yapılan değişiklikler denetlenmeli ve yapılan değişiklikler için kayıtlar tutulmalıdır. Yedekleme politikası uyarınca bilgi ve yazılımların yedeklenmesi ve yedeklerin test edilmesi düzenli olarak yapılmalıdır.

İş sürekliliği yönetimi gerekli: Kurum bünyesinde bilgi güvenliği ihtiyaçlarına yer veren iş sürekliliği için geliş-tirilmiş bir süreç oluşturulmalı. Bu süreç, iş sürekliliği ile ilgili olarak kuruluşun yüz yüze olduğu riskleri, kritik iş süreçleri ile ilgili varlıkları, bilgi güvenliği olayları yüzünden gerçekleşebilecek kesintilerin etkisini, ilave önleyici tedbirlerin belirlenmesi ve uygulanmasını, bilgi güvenliğini de içeren iş sürekliliği planlarının belgelen-mesi konularını içermelidir. Güvenlik yazılımı olmalı: Güvenlik yazılım ve donanımları istisnasız tüm çalışan-lar tarafından kullanılmalıdır. Kurum bünyesinde gün-cel ve lisanslı yazılımlar kullanılmalı. Eski veya korsan yazılımlar, yeni güvenlik tehditlerine cevap vermekte zorlanır.

34 35

Büyük ölçekli firmaların yanı sıra, son yıllarda KOBİ ve start-up şirketler de iş zekası uygulamalarına olan yatırımlarını artırdı. Bu alandaki ihtiyacın artışı, yeni teknolojileri de beraberinde getirdi. Son dönemde karşımıza çıkan ve daha da çok karşılaşmayı bekle-diğimiz iş zekası teknolojileri arasında bulut-tabanlı (cloud-based), gerçek zamanlı (real-time) teknolojiler, başta Hadoop ve NoSQL olmak üzere çeşitli Big - Data platformları ve veri entegrasyon teknolojileri yer alı-yor. Ayrıca, Hadoop hızlandırıcıları, NoSQL veri enteg-rasyonu, nesnelerin interneti entegrasyonu ve gelişmiş sosyal medya araçları ve entegrasyonları son dönemde en çok dikkat çeken iş zekası teknolojileri arasında yer alıyor. İş zekası teknolojileri, yeni kurulan şirketler için bir çok fırsatı da beraberinde getiriyor.

Yeni nesil iş zekası çözümlerinin kullanılması etkin karar verme ve bilgi yönetim süreçlerinin daha kolay ve hızlı bir şekilde analiz edilmesine yardımcı olmakla beraber, çalışanların da bu veriye daha hızlı bir şekil-de ulaşmasını sağlıyor. Ek olarak, yeni nesil iş zekası teknolojileri şirketlere, ihtiyaç duydukları veri analizi işlemlerini bulut ortamından ve mobil platformlardan da analiz etme imkanı sağlayarak hem maliyet hem de zaman açısından büyük avantajlar sunuyor.

Peki nedir bu projeler diye baktığımızda ise; farklıla-şan şirket beklentilerine paralel olarak geniş çerçe-vede çalışmaların yürütüldüğünü görüyoruz. Örnek vermek gerekirse; son dönemdeki iş zekası teknolo-jileri, raporlama, analitik ilerleme, analitiksellik, veri madenciliği, metin madenciliği, süreç madenciliği,

Yeni Nesil İş Zekası Çözümlerinin Kullanılması Etkin Karar Verme ve Bilgi Yönetim Süreçlerinin Daha Kolay ve Hızlı Bir Şekilde Analiz Edilmesine Yardımcı Oluyor.

sektörden

Ali Tolga Moral Sistema Genel Müdürü

karmaşık olay işleme, iş performans yönetimi, tahmin analitiği ve bakış açılı analitik gibi konular üzerine odaklanılıyor. Bunun yanı sıra, gelişen teknoloji ve yeni iş zekası uygulamaları ile yönetim ve self-servis analitiği, görsel analitikler, veri entegrasyonu, mükem-melliyet merkezi, bulut-tabanlı analitikler, nesnelerin interneti ve mobil analitikler gibi konular üzerine de odaklanılmış durumda. Ayrıca iş zekası ekosistemine yeni eklenen teknolojiler de var. Bunlar sayesinde dol-durulması gereken boşluklar da ortaya çıkacak. Hadoop hızlandırıcıları, NoSQL veri entegrasyonu, nesnelerin interneti veri entegrasyonu ve gelişmiş sosyal medya yeni şirketlerin başlangıçları için iyi birer fırsat sağla-yacak. Bu tür boşlukları dolduran şirketlerin sayısının artacağına ve pazarı daha da iyi bir duruma getireceği-ne inanıyoruz.

34 35

Dijital platformlarla üretilen bilgi ve Nesnelerin İnterneti’ne bağlı cihazlardan gelen verilerle birlikte, bağlamsal analitik 2016’nın en etkin trendlerinden biri olacak. Bir kurum için, bağlamsal veri cihaz, ko-num, dil, sosyal ağ, kişiselleştirilmiş ürün ve hizmet-ler gibi farklı veri noktalarından elde edilen verilerin tümünü ifade edebilir. Daha fazla bağlam, kurumların müşterileri, çalışanları ve iş ortakları için daha enteg-re ve verimli bilgi deneyimi oluşturmalarına yardımcı olur.Örneğin araçlardan elde edilen telematik verileri, otomotiv üreticilerinin parçaların dayanıklılığını artırmalarını ve potansiyel sorunları tanımlamala-rını, sürücülerin ise sorunlar ortaya çıkmadan bilgi-lendirilmelerini sağlar. Sigortacılar da riskleri daha iyi yönetip, sürücülere kullanım stillerine dayanan kişiselleştirilmiş teklifler sunabilirler.

Artan Siber Hedefler

Verinin bağlamsal olarak zenginleşmesi, sadece kurum için değil, siber saldırılaraçısından da değe-rini artırır. Artan saldırı riski, ağ güvenliği için yeni nesil tekniklerin yanı sıra kimlik erişimi yönetimi ile risk ve enformasyon yönetimi gerektirir. Bağlamsal

verinin entegrasyonunda rol oynayan genel bulut bi-lişim ortamları da güvenlik sistemi mimarisine dahil edilmelidir.

API Ekonomisi

Kurumlar API’lerin gücünü keşfettiler. Bilgiye erişim ve sistemler arası değişim sağlayan API’ler artık sade-ce birer geliştirme aracı değiller. Bu sayede, kurumlar eskiden kalan ‘legacy’ uygulamalar ile yeni uygulama-lardan edindikleri veriyi birleştirebiliyorlar. API’ler servis entegrasyonu, bilgi koordinasyonu ve bilgi pay-laşımı ekosistemi için yeni kanallar oluşturuyor. Diji-tal stratejinin çekirdeğinde bilgiye erişimin demokra-tikleştirilmesi yer alıyor ve API’ler bu süreçte başrol oynuyorlar. İnovasyon için strateji ve bağlamsal bilgi sağlanmasında anahtar konumda bulunuyorlar.

CIO’ların Rolü

BT artık iş süreçlerini desteklemekten daha fazlasına dönüştü. BT artık işin kendisi olmuş durumda. Buna bağlı olarak, CIO’ların rolü de değişmeye başladı. Bugüne kadar CIO’ların odak noktası ‘teknoloji’ iken, artık öncelik ‘bilgi’ olmaya başladı. CIO’lar bilginin ve teknolojiden elde edilen değerin kullanımında diğer iş birimlerinin ortağı olarak çalışıyorlar. İş ilişkile-ri yönetimi adı verilen bu ortaklık, hızlı bir biçimde doğru bilgiye erişimi mümkün kılarken, daha iyi ka-rarlar ve rekabetçi ürünler için teknoloji kullanımını beraberinde getiriyor.

Kurumsal Platform Oyuncuları

Yakınsanmış altyapı platformlarında daha fazla kişi-selleştirme, kurumların öncelikleri arasında yer ala-cak. Örneğin, finansal hizmet platformları, çekirdek bankacılığı bir hizmet olarak sunmak üzere birleşir-ken, yeni nesil telematik platformlar internete bağlı otomobillerden veri toplamak ve bu veriyi yönetmek için bir araya gelecek; mobil ve sosyal platformlar da yakınsama teknolojilerinin bir parçası olacak.

Önümüzdeki Günlerde Bizleri Bekleyen 5 BT Trendi

Veri kaynaklarının sayısının artması ile birlikte, doğru analiz için doğru kaynak yaklaşımının önemi de artacak. Bakın 2016 yılının BT Trendleri neler…

özel haberSüleyman [email protected]

36 37

Fortinet’in araştırma biri-mi FortiGuard Laboratu-varları tarafından hazır-lanan “New Rules: The Evolving Threat Landsca-

pe in 2016” adlı raporda, yeni yılda Nesnelerin İnterneti (IoT) ve bulut bilişim sistemlerinin siber tehdit-lere ve gelişmiş kötü amaçlı yazı-lımlara daha fazla maruz kalacağı öngörülüyor. FortiGuards güvenlik uzmanları aynı zamanda raporda,

siber suçluların adli kovuşturma-lardan ve tehdit tespit mekanizma-larından kaçınmak için geliştirdiği, üstün görünmezliğe sahip yeni ve karmaşık “hacker” tekniklerine kar-şı hizmet sağlayıcıları ve işletmeleri uyarıyor.

Fortinet ise, araştırma sonuçları ışığında, yeni yılda kapsamlı bir gü-venlik stratejisi oluşturarak proaktif davranabilen ve siber saldırganlar-

dan bir adım önde olan işletmele-rin, rekabette de öne çıkacağının altını çiziyor. Fortinet tahminlerine göre 2016’da iş dünyasını tehdit edebilecek ilk 5 siber güvenlik teh-didi ise şöyle:

M2M Saldırılarında Artış ve Cihazlar Arası Virüs Transferi

2015, IoT cihazlarının saldırıya ne denli açık olabileceğini yazan

Siber güvenlik ve tehdit istihbaratı alanında yüksek performanslı çözümler sunan Fortinet, 2016’ya yaklaşırken, kötü amaçlı yazılımlar ve

ağ güvenliğiyle ilgili en güncel ve en önemli trendleri yıllık güvenlik raporunda derledi.

Mustafa [email protected]

2016’da M2M ve IoT Kaynaklı Siber Saldırılara Karşı

Önleminizi Alın

özel haber

36 37

sayısız haber ve makaleyi okumakla geçti. Arada yaşanan birkaç sıkıntılı vaka da bunları kanıtlar niteliktey-di. 2016 ise, bu cihazlar arasında-ki güvenli iletişim protokollerini hedef alabilecek daha gelişmiş kötü amaçlı yazılımlarla birlikte geliyor. FortiGuard uzmanları, bu yazılım-ların “karaya ayak basma ve yayıl-ma” taktiğini kullanarak birbiriyle bağlantılı IoT cihazları arasındaki güvenlik açıklarından faydalanaca-ğını ve kurumsal ağlar ve donanım-lar içinde bu şekilde tutunacaklarını tahmin ediyor.

IoT Cihazlarına Saldırmaya Kodlanmış Solucanlar ve Virüsler

Solucanların ve virüslerin bu denli büyük maddi kayıplara ve sistem-sel aksaklıklara neden olmasının ardında, giyilebilir cihazlardan tıbbi donanımlara kadar milyarlarca ci-haz aracılığıyla kolaylıkla çoğalabil-me kabiliyetleri yatıyor. FortiGuard uzmanları daha önce yayınladıkları pek çok raporda, gömülü arayüzü olmayan cihazlara bile minimum kodla, kolaylıkla yayılabilen ve kalıcılığını sürdürebilen virüs ve solucan bulaştırılabildiğini dile getirmişti. Bu nedenle işletmele-rin 2016’da M2M ve IoT cihazlarda yayılma potansiyeli çok yüksek olan solucan ve virüslere dikkat etmesi gerekiyor.

Bulut ve Sanallaştırma Altyapılarına Yönelik Saldırılar

2015’te Venom ile açığa çıkan güvenlik açıkları, bu kötü amaçlı yazılımın hipervizörden kaçarak sanallaştırılma ortamındaki bir ana makineye sızabilme potansiyelini ortaya çıkardı. Bu doğrultuda öngö-rülerini paylaşan uzmanlar; sanal-laştırma, özel ve hibrit bulut tek-nolojilerine yönelik her geçen gün

artan güvenin, 2016’da siber suçlu-lar için ortamı daha müsait hale ge-tireceğini düşünüyor. Aynı zamanda bulut bazlı sistemlere erişebilen çok sayıda mobil uygulama olduğundan, bilgisayar korsanları tarafından ele geçirilmiş mobil cihazların, kurum-sal ağlara, özel veya genel bulut ortamlarına uzaktan saldırmak için etkili birer taşıyıcı olarak kullanıla-bileceği tahmin ediliyor.

Saldırı Delillerini Ortadan Kaldırabilen Yeni “Hayalet Yazılımlar”

Rombertik adlı kötü amaçlı ya-zılım, 2015’te piyasadaki en kri-tik “blastware”lerden biri olarak dikkatleri üzerinde topladı. Fakat blastware’ler tespit edildiklerinde, uzun süre gizlenerek içinde yaşa-dıkları ele geçirilmiş sistemi altüst etmek veya etkisiz hale getirmek için tasarlandığı için, FortiGuard uzmanlarına göre siber suçlular için2016’nin gözdesi çok büyük ihtimalle “ghostware” olarak tanım-lanan hayalet yazılımlar olacak. Bu yazılımlar, pek çok güvenlik yazı-lımının tespit edebileceği sisteme sızma izlerini ortadan kaldırıyor. Bu, bir işletmenin hayalet yazılım saldırısı sırasında ne kadar veri kay-bına uğradığını hesap etmesini de güçleştiriyor.

Gelişmiş Sandbox Teknolojilerinden Kaçabilen Kötü Amaçlı Yazılım

2015’te işletmelerin büyük bir kısmı, çalışma zamanı boyunca sistemdeki şüpheli dosyaları takip ederek, “sandboxing” yöntemi ile derinlerde gizlenmiş veya bilinme-yen kötü amaçlı yazılımları tespit edebildi. Bu yazılımlar, izlendiğini fark ettiklerinde normal bir dav-ranış sergileyen, fakat sandbox filtresinden başarıyla geçtikten sonra zararlı yükleri sisteme bırak-maya başlayan yazılımlar. Uz-manlar,2016’da gelişmiş sandbox çözümlerinin bile bu tür yazılım-ları tespit etmesinde işletmelerin sıkıntı yaşayabileceğini öngörüyor.

FortiGuard uzmanlarının incelediği tüm bu siber tehdit trendleri, hem güvenlik çözümlerini uygulamaya koyan işletmeler hem de bu çö-zümleri geliştiren hizmet sağlayı-cılar için zorlayıcı olacağa ben-ziyor. Tehdit araştırmalarında ve ağ güvenliğinde son teknolojileri kullanan Fortinet, dünya çapındaki milyonlarca cihazdan gelen tehdit zekası verileriyle güvenlik çözüm-lerini sürekli olarak güncelliyor ve 2016 için uçtan uca ağ koruması sağlayan güvenlik altyapıları vade-diyor.

38

Mobilite, içinde yaşadığımız çağın vazgeçilmez bir gerçeği olmuş durumda. Akıllı telefonların piyasaya çıkmasıyla birlikte tüm dünyada cep telefonu sayısı ve bu cihazların kullanım oranı da arttı. Bulut bilişim ise tüm dünyada şirketlerin iş yapış şekillerini değiştirdi ve özellikle yüksek performanslı PC’lere ve depolama birimlerine olan ihtiyaçlarını azalttı. Bu iki teknolojik gelişme de küçük ve orta ölçekli işletmelerin rekabette bir adım öne çıkabilmelerini sağlayan önemli gelişme-ler. ZyXEL olarak bu teknolojik gelişmeleri destekleyen ürün ve çözümlerimiz ile müşterilerimize hizmet sağla-maya devam ettiklerini belirten ZyXEL Türkiye Kurum-sal Çözümler Ürün ve İş Geliştirme Kıdemli Müdürü Ömer Faruk Erünsal, “Mobilite ve bulut bilişim dışında, şu aralar tüm dünyada benimseme kazanmaya başla-yan ve önümüzdeki dönemde daha da yaygınlaşacak olan bir diğer eğilim ise BYOD (Kendi Cihazını Getir) yaklaşımı. Kendi Cihazını Getir (BYOD) eğilimi ofis ve iş çevrelerinde yaygınlaştıkça, iş ağlarının çoğu birden fazla cihazı olan daha fazla kullanıcıya hitap etmek durumunda olacaklar. Küçük ve orta ölçekli firmaların da bu eğilimi göz ardı etmemeleri gerekiyor” dedi.

E-dönüşüm Süreci Şart

Küçük, orta boy işletmelerin teknolojiden etkin bi-çimde yararlanarak büyüme ve gelişmelerine yardımcı olacak bir dönüşüm sürecine ihtiyacı var. E-dönüşüm süreci ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin kaliteli ve uçtan uca danışmanlık, hizmet ve çözümler sunacak şekilde daha yetkin hale getirilmesi hedeflendiğini ifa-de eden Erünsal, “Bu kapsamda bilişim bayileri teknik konuların yanı sıra satış yetkinlikleri, iş süreçleri gibi konuları kapsayan eğitimler veriliyor. Ayrıca e-dönü-şüm süreci ile küçük ve orta ölçekli işletmeler bilişim teknolojilerinin kullanımı ile daha etkin çözümler sunma fırsatı sunuyor ve bu işletmelere bilişim hizmeti veren bilişim bayileri arasında sertifikasyon ve hizmet standardizasyonu getiriyor. E-dönüşüm sürecinde amaç kendilerine kaliteli çözüm ve hizmetler sunmak üzere yetiştirilecek “Küçük, orta boy işletmelerin Bilişim Uz-manları”nın da yardımıyla Küçük, orta boy işletmelerin sınırlı bütçeleriyle teknolojiden en etkin biçimde yarar-lanarak işlerini büyütmelerini sağlamak, hem Küçük, orta boy işletmelerin hem de Küçük, orta boy işletmele-

Teknolojiyi Kullanan Küçük, Orta Boy İşletmeler Kazanacak

sektörden

Ömer Faruk Erünsal ZyXEL Kurumsal Çözümler

Kıdemli Ürün ve İş Geliştirme Müdürü

re hizmet veren sağlayıcıların servis kalitelerini yükselt-mek, bu sağlayıcıları belgelendirmek ve küçük, orta boy işletmeler için güvenilir çözüm ortakları yaratmak” şek-linde görüş belirtti. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin e-dönüşüm sürecinde network alt yapılarını oluşturacak ağ teknolojileri ürünlerine yatırım yapması gerektiğinin de altını çizen Faruk Erünsal sözlerine şu şekilde son verdi: “Sağlam bir network alt yapısı kurabilmeleri için küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik geniş bir ürün yelpazemiz bulunuyor. Ürün yelpazemizde giriş seviyesi ağ anahtarlarından, en üst seviye anahtar ve uygulama kontrol sistemi firewall (güvenlik duvarı) ürünlerine, ağ depolama ünitelerinden kişisel Bulut Multimedia sunuculara, her alandaki DSL router’dan fiber geniş bant router’lara, İnternet erişiminde servis modeli ne olursa olsun, hızlı ve güvenli çözüm sunan ürünler yer alıyor. En yüksek ürün esnekliği, fiyat, performans değerlerine sahibiz. Küçük, orta boy işletmelerimiz ZyXEL ürünleri-ne ihtiyaçlarına göre en ekonomik bedeli ödeyerek sahip olabiliyorlar.”

39

Hepimiz, sınırlı bütçe ve BT kaynaklarıyla, kurumları-mızın üretkenliği ve güvenliği üzerinde önemli etki sa-hibi olan teknoloji kararlarını alırken zorluklar yaşıyo-ruz. Bu konudaki en büyük destekçilerimiz ise teknoloji firmaları. Seçim kararını verirken iş ihtiyaçlarımıza yönelik becerileri ve karşılayabileceğimiz maliyetleri sunan firmaları tercih etmelisiniz.

İşimizin daha verimli olması için doğru bileşenleri bulmak, en son teknoloji donanım çözümlerinden daha fazlasını gerektiriyor. Karşılaştığımız sorunları çözmek ve işimizi daha etkin ve kolay hale getirebilmek için donanım, yazılım, servis ve uzmanlığın doğru bir şekil-de bileşimi gerekli. Ofislerimizin ana bileşenleri olan yazıcılar gelecek iş yaşamımızı etkileyecek kriterlerin başında geliyor. Rekabetin fazlasıyla arttığı teknoloji sektöründe kendinize uygun yazıcı seçmek için zor-lanmamanız elde değil. Özellikle seçeceğiniz yazıcıyı bir ofis içerisinde kullanacaksanız daha ince eleyip sık dokumalısınız.

Çok Fonksiyonludan Korkmayın

Ofisler için en önemli olan şey işlevselliktir. Bu sebep-

Doğru Yazıcı Rekabet Gücünüzü Arttıracak

ten bir cihaz ile birden fazla iş yapılması en doğru şey olacaktır. Eğer çok fonksiyonlu bir yazıcı seçerseniz ofis içerisindeki tüm ihtiyaçlarınızı kolaylıkla karşılayabi-lirsiniz.

Ayrıca ofisinizin büyüklüğü ve buna bağlı olarak çalışan kişi sayısı da yazıcı seçmenizde size yol gösterecek şey-ler arasında yer alıyor. Eskisi gibi kablolu ağ kullanan çok az sayıda küçük ofis bulunuyor ve genellikle kab-losuz ağ kullanılıyor. Bu sayede satın alacağınız yazıcı üzerinde kablosuz ağ bağlantısı varsa ağa bağlayabilir ve kullanıcılar yazıcı üzerinden yanına gitmeden çıktı alabilirsiniz.

Bu tarz yazıcılara en iyi örnek Epson’ın WorkForce M200 modeli. Epson’un ilk hepsi bir arada düşük mali-yetli ofis baskı çözümü olan ilk mono dahili mürekkep tankı sistemli, Ethernet bağlantılı ve ADF’li yazıcısı olan WorkForce M200, sürekli mürekkep sistemi ile baskı maliyetlerini azaltmak isteyen ofis kullanıcıları için ideal bir çözüm sunuyor. Epson’un hızlı kuruyan orijinal pigmentli mürekkebi, şirket dokümanlarının suya, dağılmaya ve solmaya dirençli olmasını sağlarken Micro Piezo teknolojisi de kaliteli baskılar sunan Work-Force M200’ün hedefe yönelik mürekkep tankı sistemli yazıcıyla tam entegredir, böylece genellikle orijinal olmayan dolumlardan ve başka marka mürekkep tankı sistemlerinden kaynaklanan karmaşıklık veya sorunlar söz konusu olmadan güvenilir baskının keyfini çıkara-bilirsiniz.

Epson WorkForce M200, küçük iş grupları arasında paylaşım için ağ kurulumuna hazırdır, ancak kompakt boyutları sayesinde kişisel masaüstü bilgisayarlarda da kullanılabilir. Ayrıca dakikada 15 sayfaya kadar artan baskı hızları da ofis verimliliğinin artmasına yardım eder, bu sayede baskılar arasında beklemeniz gerekmez. Ek olarak antetli kağıt, kartvizit ve zarflar gibi çeşitli ek materyaller de basabilirsiniz. Epson iPrint3 ile ofis için-deki akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlardan kablosuz olarak baskı alabilirsiniz.

Yapılan araştırmalara göre işletmelerin teknoloji konusunda yaşadığı en önemli endişeler arasında, üretkenliği artırmanın yeni yollarını

bulmak, güvenlik tehditlerine karşı getirilmesi gereken çözümler ve BT maliyetlerinin yönetimi yer alıyor. Epson'un baskı maliyeti açısından çok uygun yazıcısı WorkForce M200 modeli sadece 4.47 TL'ye 500 sayfa (1 top

kağıt) baskı imkanı ile KOBI'lere özel bir çözüm sunuyor.

kapak konusu

KOBİ’lerin Olmazsa Olmaz TeknolojileriKOBİ’ler günümüz dünya ekonomisinde ciddi bir öneme sahip hale geldi. Büyüyen ekonomide KOBİ’lerin varlığını devam ettirebilmesi kurumsal bir yönetim anlayışı ile sağlanabilir. Günümüzde rekabetçi bir ortamın etkin olduğu göz önünde bulundurulursa, kurumsal yönetime geçişte Bilgi Teknolojileri doğru bir biçimde uygulayan işletmeler, bu rekabetçi ortamda daha başarılı olacaktır. Bu çerçevede, KOBİ’lerin rekabetin yoğun olarak yaşandığı bir ortamda başarılı olabilmeleri için, bilgi teknolojilerinde yaşanan değişiklikleri sürekli izlemeli ve işletmelerinde bu yenilikleri doğru bir biçimde uygulamalıdır.

ş hayatını etkileyen en büyük faktörlerin başında teknoloji geliyor. Artık gelişen teknoloji sayesinde maliyetlerin azaldığı ve verimliliğin arttığını görü-

yoruz. Tabii ki iş gücü açısından da kurumların büyük avantajlara sahip olduğunu da belirtmeliyiz. Saydı-ğımız tüm faydaların elde edilmesi için teknolojinin doğru kullanılması gerekiyor.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin rekabette bir adım öne çıkması için teknolojiyi kullanması şart. Fakat bu konuda yapılan araştırmalar şir-ketlerimizin teknoloji konusundaki bilgisinin belli bir seviyeyi geçeme-diğini gösteriyor. Bunun şirketlerin iç eğitimlerine özen göstermeleri ve bu konuda teknoloji birkaç basamak yukarılara çıkarması gerekiyor. Eğer gelişen teknoloji konusunda daha çok bilgi sahibi olursa yapabilecek-lerimizin sınırlarını aşarak şirketle-rimizin karlılık oranlarını arttırmak için daha farklı işler gerçekleşti-rebiliriz. Bunu yapmak tamamen bizlerin elinde.

Günümüzün Teknoloji TrendleriSon 15 yılda küçük ve orta işlet-melerin iş yapış şekilleri bir hay-li değişti. Geçmişe baktığımızda ofisler sadece masaüstü bilgisayar-lar, yazıcılar, monitörler, sunucu ve ağ ekipmanları ve diğer teknolojik donanım ekipmanlarını barındıran birer kutudan ibaretti. Fakat tüm bu donanım satın alma ve sürdürme maliyeti küçük ve orta boyuttaki işletmeleri teknolojiye olan ilgisini olumsuz bir şekilde etkiledi.

Şimdilerde ise donanım alımların-dan çok işinizin verimini arttırırken maliyetleri düşüren çözümler ön plana çıkmış durumda. Bu tekno-lojilerin en başında Bulut Bilişim geliyor. Bulut bilişim doğası nede-niyle, karışıklık ve kafa karıştırıcı olaylar bütünlüğü olarak karşımıza çıkar. Özellikle kendini bilgili sanan ve aslında Bulut Bilişim hakkında

hiçbir bilgisi olmayan kişiler genel-likle bu tarz konularda karmaşaya sebep olup. Bulut Bilişim servisleri hizmet sağlayıcı ve tüketici arasında net bir sınır ile belirlenir ve hizmet olarak sunulur.

Tüketicinin bakış açısıyla bakıl-dığında, “Bulut’ta” tabiri sihrin gerçekleştiği, uygulama detaylarının gizli olması gereken yerdir. Böyle bir ortamın yanlış anlamalar ile dolu olmasına şaşırmamak gerekir.

Fiyatlar Düşüş Trendinde

Küçük ve Orta ölçekli bir firma iseniz Bulutun sunduğu tüm im-kanlardan faydalanmanızı öneri-rim. Özellikle de infrastructure as a service (IaaS) hizmeti gün geçtikçe ucuzluyor. Fakat bu durum tüm bulut servislerin düşüyor olması anlamına gelmiyor. Örneğin oldukça önemli olan Software as a Servise (SaaS) hizmetinde böyle bir durum söz konusu değil. Varsayımlara göre Bulut hizmeti size her zaman bir ta-sarruf sağlayabilir olmasına karşın kariyer sınırlayıcı özelliği taşıyor. Kısaca yapılan tasarruflar bir anda sona erebilir. Bu yüzden de Bulut olayı kesinlikle hafife alınmamalı ve çok iyi bir altyapı kurulmalı.

Rekabette Bir Adım Öne Geç-mek İçin Bulut Şart

Bulut Bilişime geçmeyen şirket-ler kesinlikle başarılı olamaz sözü tamamen yanlış anlaşılıyor. Yapılan en büyük yanlış, BT organizasyon-ları belirsiz taleplerini ve strateji-lerini karşılamak için gün geçtikçe Bulut teknolojilerini bir çözüm olarak görüp başvuruyor olmaları. Günün sonunda BT departmanları Bulut hizmetlerine geçtikleri için iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. İşte bu düşünce Bulut teknolojisinin en büyük tuzaklarından biri. Tabii ki şunu unutmamakta fayda var. Her uygulama ve iş yükü, Bulut Bilişim teknolojisinden fayda sağlamıyor.

İ

41

Ali Yavuz ŞAHİ[email protected]

kapak konusu

Örneğin maliyet tasarrufu sağlayan bir uygulamayı yenilemek ve Bulu-ta taşımak çok akıllıca bir hareket olmayabilir.

Bulut Ne Kadar Güvenli?

Bulut Bilişim teknolojisi güven-siz olarak algılanıyor. Buradaki güvensizlik, güvenlik açıklarının makul analizinden çok, kişilerin bu teknolojiye duydukları güven sorunundan başka bir şey değil. El-bette, günümüzde özellikle Public Cloud hizmetlerinde bazı güvenlik ihlalleri yaşanmadığını söyleyeme-yiz. Fakat saldırıların çoğu, kurum içinde yer alan veri merkezlerin-de yapılıyor. Bu yüzden de Bulut Bilişim hizmet sağlayıcıları gerçek kapasitelerini ortaya çıkarmaları gerekiyor. Ancak bunu yaptıkların-da bulut Bilişimin en az kurum için kadar güvenli olduğunu gösterebi-lirler.

Tüm Bilgisayarları Çöpe Atmanıza Gerek Yok

Bulut Bilişim teknolojisine geçmek,

tüm sunucu ve veri merkezleri-ni kapatıp her şeyi bu platforma taşımak anlamına gelmiyor. Bulut stratejisi kesinlikle bir veri merke-zi stratejisi ile aynı olmamalı. Her şeyi tek bir çatı altında toplanma-malı. Bazı durumlarda veri merkezi kullanmak çok daha mantıklı oldu-ğu kesin. Elbette bazı uygulamaları veri merkezinin dışına taşımak da gerekebilir. Fakat bu olay yanlış anlaşılmamalı. Veri merkezi hizme-tini dışarıdan almak, modernleş-tirmek Bulut bilişim teknolojisine yontulmamalı.

Mobil Stratejisi Olmayan Bir İşletme Kalmamalı

Özellikle genç yaştaki çalışanların tercihi mobil teknolojilerden yana oluyor. Bu tarz teknolojileri şim-diye kadara benimsememiş iseniz önümüzdeki günlerde öğrenme-nizi ve işinize uygun çözümleri kullanmanızı tavsiye ederim. Bu teknolojiler sayesinde siz veya çalışanlarınız ofis içerisinde sıkışıp kalmayacak ve her ortamda çalışa-bilecek yeteneğe sahip olacaksınız.

Bu tarz çözümlere en iyi örnek mobil uygulama tarafında gün yüzüne çıkmış durumda. Günlük kullandığınız klasik uygulamaların mobil uyarlamaları sayesinde za-man kazanabilir ve kazandığınız bu zamanı başka işleri tamamlamak için ayırabilirsiniz. Veri düzenli bir şekilde artarken, verilere ulaşım şekli de değişiyor. Mobil çalışma yöntemlerinin her geçen gün daha çok benimsendiği iş dünyasında, verilere mobilken ulaşmak iş akışlarının bir parçası haline geldi. Özellikle büyük orga-nizasyonlarda, sahada çalışanlar, satış ve pazarlama ekipleri veri-lere her an ve her yerden ulaşmak durumunda. Verilere ulaşımdaki kolaylık ve esneklik sadece çalışan mutluluğunu değil, aynı zaman-da başarıyı ve kârı da beraberin-de getiriyor. Kullanıcıların hangi dosyalara erişebileceğinin kolay bir şekilde belirlenebileceği veri de-polama sistemleri; kurumların, BT yöneticilerin ve çalışanların işini kolaylaştırıyor.

Kurum bünyesinde konumlandı-rılacak doğru teknolojik çözüm ve altyapılar, iş süreçlerinin hızlı, verimli ve tasarruflu olmasını sağ-lıyor. Veri depolama ihtiyaçlarını karşılayacak donanım ve yazılımın iş sürekliliğini doğrudan etkiliyor. Kullanıcılar, veri depolama çözüm-lerinin çok fonksiyonlu, yüksek performanslı ve güvenilir olmasını istiyorlar. Özelikle KOBİ sektörün-de bu türden bir değişim yaşanıyor. Bring Your Own Device (BYOD), büyük veri, bulut ve mobilite gibi güncel eğilimleri kapsayan ve bu eğilimlerin getirdiği yeni teknoloji-lerle uyumlu çalışan ürünler, reka-bette firmaları öne taşıyor. İşlet-meler, artan verilerini uzun vadeli olarak güvenli şekilde depolayıp mekândan bağımsız biçimde erişim sağlayarak maliyet avantajı sağ-

42

lamak ve iş süreçlerini kesintisiz şekilde sürdürebilmek gibi önemli avantajlar elde edebiliyor.

Pazarlama Becerisi

Yeni kurulan küçük ve orta ölçekli işletmelerin bazıları iki yıl içeri-sinde hüsrana uğruyor. Bunların en büyük nedenlerinden bir tanesi pazarlama becerileriniz gün yüzü-ne çıkarmamaları gösterilebilir. Bu tarz durumlarda operasyonelliği bozmadan şirkete müşteri çekebil-mek için pazarlama uygulamaları-na yönlendirilmesi gereklidir. Son dönemde Bulut tabanlı pazarlama uygulamaları şirketler en uygun maliyetlerde çözümler sunmakta ve bu tarz uygulamalar ile yeni müşteriler çekmek için şirketini-zi daha cazip kılmanız mümkün. Size tavsiyem bu tarz uygulama firmalarının verdiği ücretsiz de-neme sürümünden yararlanarak kendinize uygun olan uygulamayı seçmeniz. Artık, ürünün görünen performansından çok kullanıcı deneyimi ön planda ve bu yeni nesil deneyim sayesinde farklı iş olanaklarına kapı aralayabilirsiniz.

Tabii ki bu tarz ürünlerin sağladı-ğı SEO, PPC reklamcılığı, analitik ve optimizasyon, sosyal medya ve içerik pazarlama yöntemleri sizi rakiplerinize göre bir kademe daha üste çıkarabilir.

CRM’in Gücüne İnanın

Müşteri İlişkileri Yönetimini (CR-M:Customer Relationship Manage-ment) müşteriyi tanımak, müşteri ihtiyacını anlamak, ona uygun hizmetler ve ürünler geliştirmek ve bu bilginin organizasyon içinde paylaşılması olarak tanımlayabili-riz. Bu eskiden de yapılan bir şeydi. Ama artık bilgiye ulaşmak teknolo-ji vasıtasıyla çok daha kolay oluyor. O bilgiyi işleyip ona göre ürün geliştirmek mümkün.

Çok büyük kitlelere yönelik olarak birebir pazarlama ihtiyacı bugün ortaya çıktığı için bunu yapabi-lecek teknolojiler var. Diğer bir deyişle CRM, “Doğru mal ya da hizmeti, doğru müşteriye, doğru zamanda ve fiyatla, doğru noktada sunmaktır” şeklinde tanımlana-bilir. Bu tanımdaki dikkate değer

ifade “doğru” sözcüğüdür. Klasik anlayışta yer alan, en düşük ma-liyet, en çok müşteri, her iletişim noktası, vb. hususlar yerine “doğ-ru” tabiri kullanılmıştır.

CRM uygulamaları, firmaların mev-cut müşteriler ile sürdürdükleri ilişkiyi geliştirmek, yeni müşteriler kazanmak ve tüm müşterilerin elde tutulmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. CRM uygulamaları, çağrı merkezleri gibi günümüz-de yaygın olarak oluşturulmaya çalışılan hizmet noktalarında da başarıyla kullanılmaktadır. Inter-net ile bütün dünyaya, extranet ile iş ortakları ve kuruma özel dağı-tım kanallarında, kurum içinde ise intranetlerde 7 gün 24 saat kulla-nılabilmektedir. Bu sayede verimli organizasyonların kurulması ve yüksek müşteri memnuniyeti sağ-lanmaktadır.

Kuşkusuz tüm bu gelişmelerin sağladığı küreselleşme özellikle iş dünyasında köklü değişikliklere neden oldu. Ürün odaklı çalışan fir-maların neredeyse tamamı, mevcut organizasyonlarını müşteri odak-lı yapıya dönüştürmek zorunda kaldı. Bu değişimin kök nedeninin, tamamen kitlesel pazarlamadan bireysel pazarlamaya dönen firma-lar olduğu söylemek yanlış olma-sa gerek. Üretim maliyetleri belli sınırlara dayanınca, rekabette öne çıkış yolu olarak satış ve pazarlama kanallarının daha verimli kulla-nılması gerekiyor. Bireye ulaşmak, bahsettiğimiz alternatif kanalların sağlanmasıyla daha kolaylaşmış gibi görünse de, verilen hizmetin kalitesi ve müşterinin kazanılması, benzer şartlarda rekabet eden fir-malar için gün geçtikçe daha büyük önem kazanıyor. İşte bilgisayar teknolojisi, bu aşamada rekabet avantajı yaratacak konseptleri iş dünyasına sunuyor.

43

44

telekom

Anonymous İŞİD’e Karşı Dijital Savaş Başlattı

Uluslararası bilgisayar korsanları grubu ‘Anonymous’, Paris katliamının sorumlularına savaş ilan etti.

Anonymous’un geride bıraktığımız ay Guy Fawkes (V for Vendet-ta filmine de ilham veren İngiliz tarihi-

nin en büyük “vatan haini” olarak kabul edilen kişi) maskeli figür görüntüsüyle yayınladığı videoda ‘suikastların cezasız kalamayacağı’ mesajına yer verildi. Bilgisayar si-mülasyonlu sesle okunan mesajda, “Sizleri bulacağız, peşinizi bırak-mayacağız. Şimdiye kadar sizi hedef alan operasyonların en önemlisiyle karşılaşacaksınız. Savaş başlamış-tır” sözlerine yer verildi. Kayıtta suikastçılar ‘ayak takımı’ olarak adlandırıldı.

Fonda dramatik bir müzik parça-sının kullanıldığı video kaydının son bölümünde Fransa Cumhur-başkanı François Hollande’nin ilk tepkisindeki ‘teröristlerin nötralize edileceği’ şeklindeki sözlerine yer verildi.‘Anonymous’ bu yılın Şubat ayında IŞİD’i hedef ilan etmiş ve örgütün çok sayıdaki sosyal med-ya adresine saldırı düzenlemişti. ‘Anonymous’, faaliyetlerini gizli yürüten ve hiyerarşik yapısı ol-mayan bir hacker şebekesi olarak kendinden söz ettiriyor. Hacker grubu Anonymous, Paris saldırıları-nın ardından IŞİD’e karşı savaş ilan ederek dikkat çekmişti. Bilgisayar korsanlarının ‘dijital savaşı’ devam

ediyor. Uzmanlar bilanço çıkardı.

Anonymous grubu, rejime karşı halkın uyanışının anlatıldığı “V for Vendetta” filmindeki başkahrama-nın kullandığı maskeleri sembol olarak benimsiyor. Anonymous, 13 Kasım 2015 tarihinde düzenlenen Paris saldırılarının ardından IŞİD’e karşı savaş ilan ettiğini açıkladı. Saldırının cezasız kalmayacağını ilan eden Anonymous, “IŞİD’e karşı tüm zamanların en büyük operas-yonunun başladığını” duyurdu.Savaş ilanıyla birlikte Twitter’da açılan bir hesapta 5 bin 500 IŞİD taraftar ve sempatizanına ait he-sabın çökertildiği açıklandı. Sosyal

Avşar Ö[email protected]

45

medya platformlarının yıllardır bu tür hesapları kendiliğinden kapattı-ğına dikkat çeken Chaos Computer Club’un sözcülerinden Linus Neu-mann, “IŞİD için bu yeni bir sorun değil. Ancak Anonymous, olayla ilgisi olmayan kullanıcıları afişe ederek onları mağdur etti” diyor. Anon-ymous’un yayınladığı listeye bazı kullanıcıların yalnızca Arapça mesaj-lar gönderdiklerinden dolayı eklen-dikleri ileri sürülüyor. “The Daily Dot”un sorularını yanıtlayan Twitter sözcüsü, hatalarla dolu olduğundan bu tür listeleri dikkate almadıkla-rını söylüyor. Sözcü, listede IŞİD’e yakın isimlerin yanı sıra IŞİD üzerine mesajlar yollayan birçok gazeteci ve öğretim görevlisinin de bulunduğuna dikkat çekiyor.

Anonymous’un Arkasında Kim Var?

Bilişim uzmanları, Anonymous adı altında irili ufaklı birçok oluşumun ve bireyin faaliyet gösterdiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, dileyen herkesin bu isim altında sosyal medya plat-formlarında yeni hesaplar açabile-ceğine ve Twitter’da paylaşımlarda bulunurken hashtag olarak kullana-bileceğine işaret ediyorlar. Uzmanlar, Anonymous’un IŞİD’e savaş ilanını bir tür balon olarak görürken, kulla-nıcıların, internette adalet için mü-cadele eden bir gruba olan özleminin bir ifadesi olarak değerlendiriyorlar. Aktivist Stephan Urbach, hackerla-rın eylemlerine eleştirel yaklaşıyor. Anonymous’u bir siyasi oluşum olarak görmüyor. Urbach, “Savaş ilanı ne getirecek ve bunun kime yardımı olacak?” diye soruyor. Uzmana göre birçok Anonymous taraftarı Arap Ba-harı’nda uygulanan stratejinin IŞİD’e karşı da işe yarayacağını varsayıyor. O dönemde hackerlar bir yandan res-mi siteleri saldırılarla devre dışı bı-rakırken, diğer yandan Arap kullanı-cıların sansürü aşmasını sağlamıştı. Stephan Urbach, IŞİD’in sınırları ve yapısı belli bir diktatörlükle kıyasla-

namayacağını vurguluyor.

Propaganda Yerine Viagra Reklamı

“Silahlı mücadeleyi benimsemiş bir gruba karşı hackerların etkisi sınırlı kalacaktır” diyen Chaos Computer Club’dan Linus Neumann, IŞİD’in organizasyon ve eylemlerinin bilişim sistemlerine hemen hiçbir şekilde bağımlılığının bulunmadığına dikkat çekiyor. Anonymous’a yakın oluşum-lardan Ghost Sec bir süre önce “Dark Web” platformunda IŞİD’e ait bir sayfaya saldırdı ve içerik silinerek Vi-agra reklamı yerleştirildi. Neumann, eylemin ilgi gördüğünü ancak bu-nunla cihatçılara zarar verip verilme-diğinin tartışmalı olduğunu söylüyor. Neumann, “Eylem, IŞİD’i kızdıracak ama engellemeyecek. Örgüt eylem ve misyonuna devam edecek” diyor. Anonim hackerların etkili olabile-ceği tek alan olarak propagandaya işaret eden Stephan Urbach, “IŞİD propaganda becerisiyle, Anonymous da uzun yıllardır karşı propaganda-sıyla biliniyor” diyor. Uzmana göre hackerlar Guy Fawkes maske, dijital araçlarla deforme edilmiş ses kaydı ve “affetmeyeceğiz söylemi” ile güç ve icra yeteneği sergiliyor.

Bilişim uzmanları, hackerlar ile IŞİD arasında paralellikler bulunduğu-na dikkat çekiyor. “Anonymous da meşruiyetten yoksun. Herhangi bir devletin yasalarına tabi olmadan kendi adaletini icra ediyor” diyen uzmanlar, Anonymous’a üye olsun ya da olmasın, yetenekli bir bilgi-sayar korsanının IŞİD’e ait bir web sitesine düzenleyeceği saldırıya destek verdiğini belirtiyor. Uzmanla-ra göre, IŞİD’e ait internet üzerinde henüz bilinmeyen “kadro devşirme platformları” ve sohbet kanallarının bildirilmesini de bir başka eylem tarzı olarak görüyor. Yakalarına Anonymous etiketini iliştirenler ken-dilerini direniş savaşçısı gibi görüyor. Sorun, bu etiketin herkes tarafından

sahiplenebilmesi. Etiketle ne yaptığı kimse tarafından kontrol edilmiyor. “Anonymous Kollektiv”, Almanya’da 1,5 milyonla en çok ilgi duyulan ve hayrana sahip olan Facebook sayfala-rından. Üyelerine biraz daha yakın-dan bakıldığında siyasi açıdan çok farklı bakış açılarına sahip oldukları görülüyor. Bir mesajda yabancı ve İslam karşıtı Pegida’ya gönderme yapılıyor. Bir başkası ise izlediği sı-ğınmacı politikasından ötürü Alman-ya Başbakanı Angela Merkel’i Lahey Adalet Divanı’nda mahkeme önüne çıkarmaya çağırıyor. Anonymous’un IŞİD’e savaş ilanının ardından bir ay-dan daha uzun bir süre geçti. Şimdiye kadar elde edilen sonuç cılız sayı-labilir. Anonymous’a büyük ümitler besleniyordu. Hackerların internette IŞİD’in üstesinden geleceği umulu-yordu. Ancak geçen zamanla umutlar da azalıyor.

IŞİD’den Anonymous’a yanıt: Aptallar

Öte yandan IŞİD, kendilerine savaş açan hacker grubu Anonymous’a ‘aptallar’ diyerek yanıt verdi.Fransa’nın başkenti Paris’te 129 kişinin öldürüldüğü katliamı IŞİD’in üstlenmesinin ardından örgüte savaş açan Anonymous’a IŞİD’den yanıt geldi. Hacker grubu Anonymous, dün yaptığı açıklamada IŞİD’e savaş açtığını ilan ederek online ortamda kendilerine destek veren herkesi ‘avlayacaklarını’ duyurmuştu.Newsweek’in haberine göre, ‘Isla-mic Cyber Army’ adlı IŞİD destekçisi hacker grubu, ‘aptallar’ ifadesiy-le nitelediği Anonymous’a karşı, internetteki örgüt sempatizanlarına siber saldırılardan koruma vadetti. Cihatçıların açıklamasında, “Anony-mous hackerlerinin yapabileceği tek şey Twitter hesaplarını, e-mailleri ve benzerlerini hack’lemek” denildi. Is-lamic Cyber Army, IŞİD sempatizan-larının hack’lenmemesi için çeşitli ipuçları verdi.

46 47

telekom

Türkiye, Tarihinin En Büyük ve En Kapsamlı Siber Saldırısı ile Karşılaştı

İnternet trafiğimizi ve .tr alan adlarını hedef alan sibersaldırılar, ilk günlerde ODTÜ merkezli NIC.TR’ı hedef alırken ardından kamu kuruluşları ve bankaları hedefleyerek

vatandaşın hayatını tehdit etmeye başladı.

DDOS (distributed de-nial of service attack) saldırıları dağıtık bir şekilde, farklı lokasyon ve sahte IP adresleri

kullanılarak yapılıyor. Bu saldırı türünün amacı, aynı anda binlerce isteğe cevap verebilecek kapasitede bir sunucuyu, kapasitesinden kat ve kat fazla istek göndererek etkisiz ve erişilemez bir hale getirmektir. Bu sayede sunucu, gelen istekleri karşı-layamaz ve hizmet dışı kalır. DDOS saldırılarının en tehlikelisi olarak görülen Amplification (yükseltme) tekniği ile saldırı etkisi katlanarak artırılabiliyor. Bu saldırı türünü

“doğada bir kayanın karşısına geçip bağırdığımızda sesin yankılanarak kulağımıza gelmesi” şeklinde tarif edebiliriz.

Amplification tekniği kullanılarak yapılan saldırılar şöyle tanım-lanıyor: Saldırgan bir tane istek gönderiyor, karşı taraf buna cevap verirken isteği 10 – 20 veya 50 kata kadar arttırabiliyor. Bu da saldı-rıların, saldırganlara maliyetini düşürerek hedefe olan yükü artırı-yor. Saldırı alan kurum ve kuruluş-ların da aynı zamanda bu tekniğin bir sonucu olarak saldırgan gibi davrandığını ve bu saldırı tekni-

ğinde kaynağını bulmanın pratikte imkansız.

Türkiye Tarihinde Bir İlk

Yapılan saldırı sonucunda dün bazı bankaların web sayfalarına erişim durdu. POS cihazlarının etkilen-mesi ile gerçek hayatta bazı ödeme noktalarında vatandaşın sıkıntılar yaşadığına şahit olduk.

Bir hafta öncesine kadar yapılan saldırılar ülkemizdeki TR alan adla-rının ROOT DNS sunucularına gelen saldırılardı. Zira, neredeyse benzer bir saldırıyı 2005 yılında görmüştük,

Ali Yavuz ŞAHİ[email protected]

46 47

Root DNS’ler bu saldırıdan zarar görmediler. Bu noktada kurumların derslerine sıkı çalıştığını söyleye-biliriz. Ancak yapılan tatbikatlar bu derecede yüksek saldırılar düşünü-lerek yapılmadı ve bu tür bir saldırı ön görülemedi.

Saldırılar İle Hizmetlerin Engellenmesi Hedefliyor

Saldırı ilk olarak ODTÜ bünyesinde yer alan Nic.TR’a yapılarak başla-mıştı. Hizmet kesintilerine uğra-yan Nic.TR’dan sonra bankalar ve kurumların da hizmet verememe durumları ile karşı karşıya kalındı.

Uzmanlar yapılan saldırı sonucunda asıl önemli sorunu Türkiye dışından erişimin kesilmesi olarak görüyor. Saldırılarla ilk baş etme yöntemi olarak Türkiye dışından gelen erişi-min kapatılması görülüyor. Ardın-dan da .TR uzantılı internet say-falarına dışarıdan erişim duruyor. Global çapta hizmet veren firmalar da bu sebeple ziyaretçi kaybetmeye başladılar.

DDOS saldırılarının dağınık yapı-sı ve saldırıda sahte IP adresleri kullanılması sebebiyle gelen talebin “gerçek bir talep mi” yoksa “sahte bir istek mi” olduğu bilinemiyor. Saldırganlar kimliklerini gizledik-leri ve hizmet veren sunuculara çok yüksek bir talep geldiği için saldırıyı karşılamakta kimi zaman zorlanıla-biliyor.

Çözüm: Gelen Talebin Dağıtılması

Türkiye’nin .tr uzantılı adresleri ODTÜ bünyesinde ve tek merkez-de bulunuyordu. Ancak yapılan saldırılardan sonra bu yapı geliştiri-lerek farklı merkezlere dağıtıldı. Bu

sayede gelen saldırı talepleri tek bir merkezde toplanmak yerine farklı lokasyonlara çekilerek gelen talebin yükü dağıtması ve sistemin işleme-ye devam etmesi sağlandı.

Saldırıların Kaynağı Rusya mı?

Yapılan saldırıların kaynağını Rusya olarak işaret edenler olsa da, dünyaca ünlü hacker grubu Anony-mous bir tweet paylaşarak saldırıyı üstlendi. Şüpheler düşürülen Rus uçağı ardından Rusya üzerine yo-ğunlaşmıştı. Ancak Anonymous’un açıklamasında saldırınınRusya kay-naklı olmadığı belirtiliyor. Geçmişe baktığımızda 2007 Estonya ve 2014 Ukrayna siber saldırılarını dikkate almamız gerekiyor. Yapılan bu siber saldırılarda Estonya ve Ukrayna büyük zarar görmüş, vatandaşa bu saldırılar yansıyarak milyonlarca dolar hasara yol açmış ve hayatı olumsuz bir şekilde etkilemişti.

Bankalara Yapılan Saldırıların Etkisi Kısa Sürdü

Nitekim saldırılar 24 Aralık akşamı

yön değiştirip, Türkiye’deki banka-ları odağına aldı. Bu siber saldırı-lar sonucunda ilk saatlerde çeşitli sorunlar yaşanmış olsa da birkaç saat sonra bankalar genel olarak bu saldırıların üstesinden gelmeyi başardılar.

Dünyada siber saldırılar artmak-ta. Dolayısıyla her zaman bu siber saldırıların fazlalaşacağını ve daha da büyük hedeflere yöneleceğini düşünerek hazırlıklı olmak lazım.Ddos saldırısı yani devre dışı bırak-ma saldırısının amacı “.tr” uzantılı Türk sitelerin isimlerinin yayınını yapan ODTÜ’nün yönettiği nic.tr’yi saniyede milyonlarca sahte mesajla veya sorguyla devre dışı bırakmak. Ddos saldırılarını bir postane örneği ile anlatılabilir. Günde 100 adet posta dağıtma kapasitesi olan bir postaneye günde 1 milyon posta gönderirseniz postanenin iş yap-masını engellemiş olursunuz. Ddos atakları da nick.tr sunucularına kapasitesinin üstünde mesaj gönde-rerek iş yapmasını engelleyebilir.

Dünyada Ddos saldırıları her gün

48 49

Avşar Ö[email protected]

belli farklı hedeflere yapılıyor. Po-litik, ticari hedeflerin yanında, belli bir izleyicisi ve iş potansiyeli olan internet siteleri, oyun sunucuları gibi kaynaklar da Ddos saldırıları-nın hedefi olabiliyor. Bazen popüler bir gazete, bazen bir oyun sunu-cusu, bazen de tıpkı Türkiye örne-ğinde olduğu gibi bir ülke hedef olabiliyor.

Peki, Bu Saldırılardan Kurtulmak Mümkün mü?

Ddos saldırılarından korunmak ve kurtulmak mümkün. Bunun için öncelikle saldırganların sizden her zaman bir adım önde olduğunu ka-bul etmek birinci kural. Dolayısıyla gelen Ddos saldırılarını anlık olarak tespit ederek savunma geliştirmek durumundasınız. Ddos saldırıları konusunda yatırımı olmayan ku-rumların işi zor. Fakat bu hizmeti sizin adınıza yapabilecek profesyo-nel servis sağlayıcılar var. Örneğin bir bankasınız ve siber güvenlik er-ken tespit sistemleri yatırımınız ve insan kaynağınız var. Bu durumda ddos savar dediğimiz özel cihazları (Arbor, Radware, Huawei vb) satın

alıp kullanabilirsiniz. Bunun da ötesinde bağlı olduğunuz internet servis sağlayıcıdan (Türk Telekom, Superonline vb.) size doğru akan saldırı trafiğini kesme noktasında ücretli olarak yardım alabilirsiniz. Bu da yeterli olmazsa uluslararası ddos temizleme veri merkezleri (Akamai, Cloudflare, Prolexic vb.) ile irtibata geçerek trafiğinizi bu veri merkezlerine yönlendirebi-lirsiniz. Böylece savunma yapmak ile vakit kaybetmez, işi uzmanına bırakırsınız. Zaten, saldırıların ser-vis sağlayıcının size ayırmış olduğu bant genişliğinin üzerinde olması durumunda mecburen internet sağlayıcınızdan yardım almak duru-mundasınız.

Ddos Saldırılarına Karşı Yapılması Gerekenler

1) Saldırganların sizden her zaman bir adım önde olduğunu kabul et-mek birinci kural.

2) Bu da yeterli olmazsa uluslarara-sı ddos temizleme veri merkezleri (Akamai, Cloudflare, Prolexic vb.) ile irtibata geçerek trafiğinizi bu

veri merkezlerine yönlendirebilir-siniz.

3) Ddos saldırılarını anlık olarak tespit ederek savunma geliştirme-niz gerekiyor. Bu hizmeti sizin adı-nıza yapabilecek profesyonel servis sağlayıcılar var. Eğer gerekli insan kaynağı ve finansal gücünüz var ise kendiniz ddos savar dediğimiz cihazları (Arbor, Radware, Huawei vb.) satın alıp kullanabilirsiniz.

4) Bağlı olduğunuz internet servis sağlayıcıdan ( vb.) size doğru akan saldırı trafiğini kesme noktasında ücretli olarak yardım alabilirsiniz.

Prosedürlerin Belirlenmiş Olması Önemli

Saldırların kötü etkilerinden mümkün mertebe kaçınabilmek için hat, operatör, ürün anlamında yedekli bir yapıya sahip olup, DDOS esnasında uygulanacak prosedür-lerin belirlenmiş olması önemlidir. Kurumların bu ataklara ne kadar hazırlıklı olduklarını, operatörleri-nin ne kadar hazırlıklı olduğunu ve ne kadar hızlı aksiyon alabildikleri-ni test etmeleri gerekiyor.

Hackerlar’dan Bir Adım Önde Olunmalı

Mesai saatleri içinde gerçekleştiri-len ve belirli noktalar hedef alına-rak çok planlı bir şekilde gerçek-leştirilen bu siber saldırının analiz edilmesi için ‘atak’ tipinin anla-şılması gerekiyor. DDos saldırıları öncelikle günlük hayatı kesintiye uğratmayı hedefler. Bu saldırıları yapmak için büyük bir grup oluş-turmak gerekir. Bunun arkasında da bir ideoloji olması gerekiyor. Ddos saldırıları finans kuruluşlarının sık-lıkla karşılaşacağı bir saldırı değil. Saldırı yurt dışından olduğu için

48 49

ancak ilgili sunuculara giden hatlar kesilerek korunma sağlanması en ideal yöntemdir. Bu kesinti atağın yapıldığı noktaya ne kadar yakın yerde olursa hasar o kadar az olur. Önemli Veriler de Sızdırılabilir

Hackerlar’ın DDOS ataklarını hedef-lerini meşgul etmek için kullanıp, yoğun DDOS trafiği içinde hedefe yönelik ataklar yapabildiklerini ve önemli veriler de sızdırabilirler. Burada DDOS esnasında da Saldırı engelleme sistemleri ve hedefe yönelik gelişmiş tehdit koruması gibi güvenlik servislerinin ayakta olup, DDOS dışındaki atakları da rapor edebilmesi kritik derecede önemlidir.

Siber tehditler zaman içinde değişim gösterdi. Buna karşın BT güvenliği konusunda da önemli adımların atıldığını vurgulamalı-yım. Güvenlik konusunda birkaç yıl öncesi ile bile karşılaştırsak, tek-nolojik, yöntemsel ve donanımsal olarak devrim niteliğinde gelişme-ler yaşandığını söylemek mümkün.

Bilişim güvenliğini tehdit eden

saldırılar iç ve dış şeklinde ikiye ayrılıyor. Ağırlıklı olarak dışarıdan gelen saldırılar dikkat çekse de as-lında içeriden gelen siber saldırılar yüzdesel olarak çok daha fazladır. Bu saldırıların çok azı kötü niyetli ve bilinçli olarak yapılıyor. Büyük oranda, kullanıcıların bilinçsizliği, kurumların yetersiz güvenlik poli-tikaları ve altyapı eksikliği bu tür saldırıların önünü açıyor.

Yasaklama ve Engellemeler Çözüm Değil

İç saldırıların önlenmesinde yasak-lama ve engellemelerin beklenen seviyede etkili olmadığını geçtiği-miz deneyimlerimizden biliyoruz. Günümüzde kurumların bilişim güvenliğini sosyal medya platform-larının kullanımını engellemek gibi yasaklara dayandırmanın, moda deyim ile “Trend Topic” olmadığını özellikle belirtelim. Önemli olan her zaman, her yerden, her cihazla ama güvenli ve güvenlik politikaları kapsamında izin verilen kaynağa ve noktaya kadar network erişimidir. Güvenlik politika ve uygulamala-rında güncel teknolojilere yer veren

kurumların her zaman bir adım önde olacağı unutulmamalı.

İç ve dış siber saldırıları önlemek ve saldırılardan zarar görmeden kur-tulmak isteyen kurumların mutlaka uzman yardımı alması gerekiyor. Güvenlik danışmanlığı alanında uzmanlaşmış sistem entegratörü firmalardan yardım alınabilir. Gü-nümüzde birçok sistem entegratörü firma bile, temel network ve alt-yapılarda sağlıklı ve sürdürülebilir kalitede hizmet vermekte zorlanır-ken, kurumların bunu kendi bünye-lerinde çözmeye çalışmaları çok da önerilen bir yöntem değil.

Bu Önerileri Dikkate Alın!

Bilişim güvenliği ile ilgili plan ve proje üretirken, network’lerin artık sadece bilgisayarlardan oluşma-dığını unutmayın. Tablet ve akıllı telefon gibi her türlü cihaz, her yerden ve her zaman kurumunuzun network’üne dahil olabilir. Kullanıcı bilgisayarlarındaki işletim sistem-lerini her zaman güncel tutun. Antivirüs yazılımı kullanın. 802.1x ve üstü Network Access Control çö-zümü kullanın. Kritik verilerin dışa-rıya sızmasını önlemek amaçlı Veri Kaybı Engelleme (Data Loss Preven-tion - DLP) çözümlerinden yarar-lanın. E-posta güvenlik ürünleri kullanın. Network’te sürekli izleme yapan, veri analizi gerçekleştiren ve trafik anormalliklerini raporla-yan çözümler kullanın. Kritik veri ve network’lerin soft veya fiziki izolasyonunu sağlayın. Sistemsel ve network verilerini/logları toparlayıp anlamlı yorumlar üreten yazılım-lar kullanın. Uygulama seviyesinde güvenlik sağlayan UTM ürünler ve bunları anlamlı kılacak prosedürel süreç yönetimi ve güvenlik politi-ka sertifikasyon programlarından yararlanın.

50 51

Cep telefonunda hız sınırlarını zorlayacak olan 4.5G için Türkiye’de 15 milyon sim kartın da değişmesi gerekecek.

Şu anda kullanılmakta olan cihaz ve sim kartla-rın 4.5G’ye uyumlu olup olmadığı operatörler aracılığıyla sorgulanabiliyor. Teknoloji hayatı-mızda yeni bir devri başlatacak olan 4.5G için geri sayım devam ediyor. Nisan 2016 itibariyle

bu teknolojinin kullanımı başlayacak. Ancak öncesinde hazırlıklar son hızıyla sürüyor. Bu teknolojiyi bekle-yen abonelerin kendilerini de hazırlaması gerekiyor.Abonelerin 4.5G’yi kullanabilmesi için sadece 4.5G’yi destekleyen bir telefona ya da tablete sahip olmala-rı yeterli değil. Sim kartlarının da bu yeni teknolojiyi destekleyen özellikte olması gerekiyor. Uzun süredir sim kartını değiştirmemiş olan abonelerin büyük kısmı bunları değiştirmek zorunda kalacak.

Uyumlu mu Değil mi?

Sektör yetkililerinin verdiği bilgilere göre, Türkiye ge-nelinde kullanılan 72.8 milyon hattın 12 milyona yakın kısmı 4.5G’li mobil ürünlerde kullanılıyor. 38 milyona yakın abone 4.5G uyumlu sim karta geçiş yapmış du-rumda. Yapılmakta olan bazı kampanyalarla abonelere 4.5G uyumlu sim kartlar veriliyor. Ücretini ödeyip sim kart değiştirme imkânı da var. Sim kart değişiminde

operatör ve bayiye bağlı olarak 8-25 TL arasında fiyat talep edilebiliyor. Yetkililerin tahmini önümüzdeki 6-7 aylık sürede 15 milyona yakın mobil abonenin hem ses hem de data hatlarında 4.5G’ye uyumlu sim kartlara geçiş yapacağı yönünde. Abone merkezlerinde oluşacak yığılmalara karşı abonelerin şimdiden sim kartları-nı değiştirmeleri öneriliyor. Pek çok operatör ve bayi şimdiden 4.5G’li sim kartlara geçiş yapmak isteyenlere hizmet vermeye hazır. Peki, kimlerin sim kartını değiş-tirmesi gerekecek? Tabii ki eski telefonlara sahip olan ve büyük boyda sim kartı olanlar ilk sırada görünüyor. 3G’nin kullanıma girdiği 2009’dan beri 4G uyumlu sim kartlar dağıtılıyor. O tarihten itibaren operatörler yeni cep telefonu modelleriyle beraber 4G uyumlu sim kart-ları dağıtıyor. Sim kartını değiştirdiği halde 4G uyumlu olmayan bir sim karta sahip olanların da değiştirmesi gerekecek. Şu anda kullanılmakta olan cihaz ve sim kartların 4.5G’ye uyumlu olup olmadığı operatörler aracılığıyla sorgulanabilecek.

4.5G teknolojisine uygun sim kart ve cihazı olan kullanıcılar, herhangi bir ek ücret ödemeden bu tek-nolojiden yararlanabilecek. Diğer kullanıcılar ise 4.5G uyumlu sim kart ve cep telefonu edinmek durumunda

4.5G İçin 15 Milyon Sim Kart Değişecek

Avşar Ö[email protected]

50 51

kalacak. Bunun maliyeti ise tercih edilen tarife paketi ve cihaz modeline göre değişecek.

Kartların Şekli Değişmeyecek

Sim kartlar standart, mikro ve nano olmak üzere ayrı çe-şitlere sahip. 4.5G uyumlu sim kartlar iç içe geçirilebilen ve birbirinden ayrılabilen üç ayrı kartı tek bir sim kartta bir araya getiriyor. Böylece cep telefonu abonesi kendi kullandığı cihazın gerektirdiği şekilde sim kartını ko-layca standart/mikro/nano olarak kullanabilecek. Ayrıca mevcut sim kartlar 4.5G uyumlu sim kartlarla değişti-rilirken şeklinde bir değişiklik söz konusu olmayacak. 4.5G uyumluluğu yeni sim kartların içindeki yongalarla sağlanacak.

Operatörünüze Danışın

Operatörler abonelerinin 4.5G uyumlu sim karta sa-hip olup olmadıkları konusunda bilgilendirme hizmeti veriyor. Turkcell, web sitesinde cep telefonu numaranızı girerek sim kartınızın uyumlu olup olmadığını anlama-nızı sağlıyor. Ama zaten uzun zamandır yeni sim kart alan abonelere 4.5G uyumlu olanları veriyor.Vodafone Türkiye ise, 3G hizmetinin başladığı 2009 yılından beri müşterilerine 4G ve üstü teknolojilerle uyumlu sim kartları sunuyor. Firma yetkilileri, Vodafo-ne sim kartlarının yüzde 85’ine yakınının 4.5G uyumlu olduğunu söylüyor. Türk Telekom Grubu yetkilileri ise, 4.5G hızından yararlanmak isteyenlerin sim kart deği-şikliği yapması gerektiğini belirterek, “Mevcut sim kart-lar 4.5G şebekesini desteklemiyor. 4.5G uyumlu sim kart almak isteyen abonelerimiz normal sim kart değişim üc-reti kadar ücret ödeyerek değişim yapabilirler. Yani sim kart değiştirme işlemi dışında ek bir ücret alınmayacak. Ayıca geçen ay başlayan kampanyayla sunduğumuz ci-haz kampanyalarından yararlanan müşterilerimize 4.5G uyumlu SIM kartları ücretsiz olarak sunuyoruz” dedi.

4.5G’yi Kullanmak İçin Telefonunuzun Uyumlu Olması Yeterli Değil

3G’de görülen kapsama alanı sorununu çözmesi bek-lenen 4.5G’de bağlantı hızı, 100 Mbps Wi-Fi’da ise 1 Gbps’ye kadar çıkabiliyor. 1 Nisan 2016 tarihinde kul-lanıma sunulması planlanan 4.5G ile daha yüksek hızlı mobil internet kullanıcının hizmetine sunulacak. Ancak akıllı telefonunuzun 4.5G’yi desteklemesi bu teknolo-jiyi kullanmanız için yeterli değil. 4.5G’yi kullanmak isteyenlerin akıllı telefonlarında donanımsal destek olsa da SIM kartların da 4.5G teknolojisi ile uyumlu olması

gerekiyor. Bazı firmalar bir süredir 4G uyumlu SIM kart satışına başlamıştı. Bu nedenle piyasadaki SIM kartla-rın bir bölümü 4.5G’yi destekleyecek. Şu anda 4.5G’yi destekleyen akıllı telefonu olan kullanıcılar bu tekno-lojiyi destekleyen SIM karta sahip olmaları durumunda 4G teknolojisinin kullanıldığı ülkelerde bu hizmetten yararlanabilecek.

Nesnelerin İnterneti Ekonomi İçin Fırsat

Sanayi devriminden bu yana dünyanın en hızlı dönüş-tüğü dijital çağa doğru yol alırken, teknolojide ciddi bir kırılma noktasına gelindi. Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım, dijital çağın getireceği olağanüstü fır-satlardan faydalanabilmek için Türkiye’de, şehirlerin, sektörlerin ve şirketlerin dijitalleşmesi ve dönüşmesi gerektiğini söyledi. Kıvılcım, herşeyin interneti adını verdikleri internetin gelecek neslin temeli olan nesne-lerin interneti ile yeni dijital çağa doğru yol alındığını belirtti. Kıvılcım, “Önümüzdeki 10 yılda nesnelerin interneti uygulamaları ve devamında her şeyin interneti, dünya çapındaki işletmeler ve hükümetler için 19 trilyon dolarlık fırsat sunuyor.

Verimliliği Artıracak

Türkiye’de ise her şeyin internetinin özel sektörde yak-laşık 170 milyar dolar, kamu sektöründe ise yaklaşık 23 milyar dolar değer yaratmasını bekliyoruz” dedi. Nesnelerin interneti uygulamalarının sağlık, finans, turizm, lojistik, üretim, kamu hizmetleri gibi alanlarda verimliliği artıracağına dikkat çeken Kıvılcım, “İyi bir dijital strateji ile Türkiye’nin gayrisafi milli hasılası ar-tabilir, maliyetlerini azaltabilir ve yeni iş alanları yaratı-larak, devletin sunduğu hizmetlerin daha geniş alanlara ulaştırılması sağlanabilir” dedi.

4,5G’ye Geçiş Ücretsiz Olacak

Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, kamuoyunda 3G’den 4,5G’ye geçerken abone-lerden ücret alınacağına ilişkin haberlerin yer aldığına dikkati çekerek, 1 Nisan 2016’dan itibaren 4,5G uyumlu mobil telefonu ve sim kartı bulunan abonelerin 4,5G hiz-metini kullanmaya başlayacaklarını söylemişti. 2G’den 3G’ye geçilirken BTK’nın aldığı kararla mevcut abone-lerin SMS ile onay vermek suretiyle ek ücret ödemeden 3G abonesi olduklarını ve yeni bir abonelik sözleşmesi imzalamak zorunda kalmadıklarını ifade eden Bilgin, BTK’nın 3G’den 4,5G’ye geçilirken de benzer bir karar alarak tüketicilerin mağdur edilmeyeceğini de eklemişti.

52 53

telekom

Suriye Yıllardır İç Savaşta Ama Elektronik Ordusu Var

Suriye Elektronik Ordusu’nun (SEO) Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere diğer bazı devlet kurumlarına ait mailleri sızdırıp yayınlaması siber güvenlik konusunu gündemin

ön sıralarına taşıdı.

Televizyonlar güvenlik uzmanlarını canlı ya-yınlara çıkardı, yorum-cular savaşların artık siber alana taşındığı,

Türkiye’nin siber ordusu olması gerektiği gibi meselelerin üzerin-de durdular. Çoğunlukla yapılan analizler Türkiye’yi merkeze alır-ken, saldırgan odaklı yorumlar pek üretilmedi. Halbuki SEO geçtiğimiz 3-4 yıl içerisinde siber kabiliyetleri-ni geliştirerek Türkiye’ye karşı ciddi bir stratejik tehdit haline geldi.

SEO’un Ortaya Çıkışı

Tunus’ta başlayan Mısır ve Lib-ya’dan sonra Suriye’ye sıçrayan ve kısaca ‘Arap Baharı’ olarak adlan-dırılan kitle hareketleri sırasında diktatör yönetimlerin internet politikası genelde ‘sınırlamacı ve reaktif’ olarak nitelendiriliyor. Site-

lere erişimin engellenmesi, hesap-ların askıya alınması ve nihayetinde tüm ülkenin internet erişiminin kapatılması gibi yöntemler bu stratejinin taktiksel adımları olarak öne çıkıyor. Fakat Esad rejimi bu stratejiyi ‘müdahaleci-proaktif’ bir hale çevirdi. Suriye’nin de Mısır ve Tunus gibi interneti kapattığı oldu fakat Şam yönetimi siber alanı aynı zamanda bir operasyon sahası ola-rak da gördü. Sosyal medyada Esad yanlısı hesaplar açıldı. Şam’ı des-tekleyen hacktivist gruplar oluştu. 2011 Mart ayında başlayan rejime muhalif hareketlerden iki ay sonra ise siber alan SEO ile tanıştı.

Rus Destekli Suriyeli Mühendisler

SEO’da aktif rol oynayanların bir kısmının Suriye’de olduğuna kesin gözüyle bakılsa da, ülke dışında yaşayan Suriyeli mühendislerin de

yardımcı olduğuna inanılıyor. Suri-ye’de devlet yanlısı medyada kahra-man muamelesi görüyorlar. Televiz-yonlara canlı yayında bağlanıyorlar. Gazetelere demeç veriyorlar. Fakat şu ana kadar gerçek kimliği tespit edilebilen yok. Twitter hesapların-dan yaptıkları eylemlerin bilgilerini paylaşıyorlar. Hepsinin Suriyeli olmadığı tahmin ediliyor. Özellikle Rus hackerlardan destek aldıkları düşünülüyor.

Eylemler ve Hedefler

SEO ilk olarak Suriyeli muhalifleri takip-izleme amaçlı çalıştı. DARK-COMET ve XTREME adlı truva yazılımları ile muhaliflerin bilgisa-yarlarının kamerasını kontrol etme, bazı anti-virüs programlarını devre dışı bırakma, tuş kullanımını kay-detme, şifre çalma ve ekran görün-tüsü alma gibi casusluk faaliyetleri

Avşar Ö[email protected]

52 53

gerçekleştirdi. Bu iki yazılımın da elde ettiği bilgileri Suriye’deki bir IP adresine gönderdikleri belirlendi. BLACKSHADES isimli yazılımın da kaydettiği Skype konuşmalarını Su-riye Telekomünikasyon’una gönder-diği tespit edildi. İlk hedefleri Suri-ye’deki devrimi destekleyen muhalif site ve sosyal medya hesapları oldu.

Daha sonra uluslararası medya organları ve küresel popülerliğe sahip kişilerin hesaplarını hackle-yerek rejim yanlısı mesajlar yerleş-tirdiler. Al Jazeera, BBC, Reuters, Al Arabia, Sky News Arabia, CNN, CBS, New York Times, Huffington Post, Washington Post, Reuters, BBC, The Guardian, The Financial Times hacklenen medya organları arasında sayılabilir. Bunların yanı sıra, California ve Harvard gibi üniversiteler Linkedin gibi internet platformları da saldırılardan payını aldı. SEO en sansasyonel eylemi-ni Associated Press (Nisan 2013) ajansının Twitter hesabından attığı “Beyaz Saray’da iki patlama oldu. Barack Obama yaralandı” paylaşım ile gerçekleştirdi.

Suriyeli muhaliflere destek veren Türkiye’nin dışında Katar’ın dev-let kurumlarından da gizli mailleri sızdırdılar. Bu mailler arasında dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da Katarlı yetkili-lerle yaptığı temasların ayrıntıları bulunuyor. Ayrıca Suriye’ye ulus-lararası müdahalenin tartışıldığı günlerde ABD Deniz Kuvvetleri’nin sitesini hackleyerek müdahale karşıtı resimler konmuştu. SEO’nun saldırıları ile Suriye ile ilgili geliş-meler arasında ciddi bir paralelliğin varlığı dikkat çekiyor.

Siber Kapasiteleri Gelişme Gösteriyor

SEO’nun faaliyetleri dikkatle in-

celendiğinde grubun kurulduğu ilk aylarda amatör hackerların kolaylıkla gerçekleştirebileceği sosyal medya hesaplarının çalın-masından, ilerleyen zamanda daha karışık bir işlem olan kullanıcı bil-gileri çalma, veri kaçağı, Tango ve Viber gibi akıllı telefon uygulama-larından bilgi sızdırma gibi DNS ayarlarının exploit edilmesi gerek-tiren eylemlere doğru bir kayma olduğu fark ediliyor. 2013 Ağus-tos ayında düzenlenen saldırıda üçüncü taraf olarak domain ismi sağlayan şirketlerin sistemlerinin kullanması, grubun daha gelişmiş hacker yöntemlerine başvurduğu-nun göstergesi sayılabilir.

Dış Destek Alıyorlar

Kısa zamanda siber kapasitelerini geliştirmelerinin arkasında Rusya, Çin ve İran gibi Şam yönetiminin arkasında duran devletlerin des-teği olduğu düşünülüyor. SEO’nun saldırılarını önlemek için Network Solutions’ın Suriye’den alınan domainleri kapatmasının ardından syrianelectronicarmy.com ve sea.sy siteleri Rusya’dan verilen bir host üzerinden domain buldular.

Grup üyesi olduğu iddia eden kişiler, internet üzerinden verdik-leri röportajlarda herhangi bir dış destek almadıklarını öne sürdüler. Saldırı taktiklerinin Çinli hacker-ların siber espiyonaj operasyonla-rına benzemesi bu ülkeyi ‘olağan şüpheli’ haline getiriyor. Ayrıca bugüne kadar SEO’nun kullandığı tespit edilen SQL injection yazı-lımı ‘Havij’in de İranlı hackerlar tarafından üretildiği biliniyor.

SEO’ya Rus desteğini araştıran-ların karşısına ise esrarengiz bir isim çıkıyor. Andrey Nebilovich Taame adlı Suriye doğumlu Rus vatandaşı. Suriye’de yaşadığı tah-

min ediliyor. 35 yaşındaki Taame akıcı şekilde İngilizce ve Rusça ko-nuşabiliyor. FBI’ın en çok aranan hackerlar listesinde yer alıyordu. Rusya ve Güney Kıbrıs’a seyahat ettiği tespit edildi. Muhtemelen doğum yeri olan Suriye’ye de geç-tiği düşünülüyor. Taame Rusya’nın siber alanda Suriye’ye desteğinde anahtar rol oynayabileceği iddia ediliyor.

Suriye Devleti ile İlişkileri

Şam yönetimi de SEO için çalışan hackerlar da organik bir bağın varlığını reddediyorlar. Dijital veri kayıtları 2013 Nisan ayına kadar SEO’nun altyapısının büyük bir kısmının Suriye’de devlete ait do-main sağlayıcısı kurum tarafından yönetildiğini gösteriyor. SEO ku-rucuları grubun internet sitesinde kendilerini “Suriye’deki olaylarla ilgili saptırılmış gerçeklere karşı pasif kalmak istemeyen Suriyeli gönüllüler” olarak tanıtıyorlar.

Devlet Başkanı Beşar Esad 2011 Haziran ayında Şam Üniversite-si’nde yaptığı konuşmada SEO’ya atıf yaparak, “Sanal gerçeklikte, gerçek bir ordu gibi davranan bir Elektronik Ordu bulunuyor” ifadelerini kullanmıştı. Suriye Bilgisayar Topluluğu (Syrian Com-puter Society) adlı devlet destekli grup 1989’da bilişim konusunda çalışmalar yapmak için kuruldu. Kurucusu dönemin Devlet Başkanı Hafız Esad’ın oğlu Basil Esad. Ba-sil öldükten sonra kurumun başına şimdiki Devlet Başkanı Beşar Esad geçti. Makina mühendisi olan Basil’in şahsi merakı ile nispeten erken bir dönemde kurulan SBT’ye Esad’ın oğullarının yönetmesi bu konuya gösterilen önemin bir işareti. SBT şu anda Suriye’deki domain isimlerinin dağıtılmasın-dan sorumlu.

54 55

telekom

64. Hükümetin Bilişim Politikaları160 sayfalık 64. Hükümet Programı’nda yeni anayasadan, ekonomiye, bilim ve

teknolojiden, yaşanabilir şehirlere kadar birçok bölüm bulunuyor.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda 64. Hükümet Programı’nı

sundu. Başbakan Davutoğlu tarafın-dan TBMM’ye sunulan 64. Hükümet Programı’nın “Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim” başlığıyla verilen bölümünde yeni hükümet döne-minde, büyüme ve istihdam odaklı hazırlanan 2015-2018 dönemi-ni kapsayan yeni Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nın hayata geçirileceği ve bilgi toplumuna dö-nüşüm alanındaki yatırımlara daha da ağırlık verileceği kaydedildi.

Yeni hükümet döneminde, büyüme ve istihdam odaklı hazırlanan 2015-2018 dönemini kapsayan yeni Bilgi

Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı hayata geçirilecek ve bilgi toplumu-na dönüşüm alanındaki yatırımlara daha da ağırlık verilecek.

Kamunun e-dönüşümünü (e-Dev-let) büyük oranda tamamlanacak. 4,5G mobil elektronik haberleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılması sağlanacak. Bu kapsamda 4,5G mo-bil elektronik haberleşme altyapı-sına yönelik Ar-Ge çalışmaları ve ekipmanların yurtiçinde üretilmesi teşvik edilecek. 5G mobil elektro-nik haberleşme altyapısına ilişkin Ar-Ge çalışmaları desteklenecek. Elektronik haberleşme sektöründe, düzenleyici çerçeve gözden geçi-rilecek ve bölgesel bazda düzenle-me yaklaşımına geçilecek. Ulusal Genişbant Stratejisi hazırlanacak.

Spektrum kaynaklarının kullanı-mında etkinlik sağlanacak. Ülkede internet değişim noktalarının kuru-lumu desteklenecek. Sabit ve mobil haberleşme altyapısı olmayan yer-leşim yerlerinde altyapı kurulumu çalışmalarına devam edilecek. Fiber erişim destekleme programı oluştu-rulacak. Fiber altyapı yatırımlarının artırılmasına önem verilecek, hızlı ve kaliteli genişbant erişim yaygın-lığı sağlanacak.

e-İhracat Stratejisi Hazırlanacak

Kişisel verilerin korunması ve siber güvenliğe ilişkin yasal düzenleme-ler hayata geçirilecek. Siber Suçla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanacak. Bilişim suçları ihtisas mahkemeleri kurulacak.

Avşar Ö[email protected]

54 55

Akıllı kentler programı geliştirile-cek. Yeşil bilişim programı geliştiri-lerek ve hayata geçirilecek.

Meslek lisesi ve üniversitelerdeki Bilgi ve İletişim Teknolojileri eği-tim müfredatı güncellenerek, özel sektör ve eğitim kurumları arasında işbirliği programları geliştirilecek.İnternet erişiminin yaygınlaştırıl-ması amacıyla gerekli çalışmalar yapılacak. Bu kapsamda Türkçe sayısal içeriğin gelişimi destekle-necek.

Yerel yönetimlerde kamu bilişim merkezleri kurulması destekle-necek. E-Ticaretin gelişimi teşvik edilecek ve e-Ticaret siteleri için güven damgası sistemi hayata geçi-rilecek. E-İhracat Stratejisi hazırla-nacak.

Bilim, Teknoloji ve Yenilik

Davutoğlu tarafından açıklanan programa göre, önümüzdeki dö-nemde araştırma kapasitesinin, Ar-Ge ve yenilikçilik bilincinin ve üniversite-sanayi işbirliğinin daha da geliştirilmesi, öncelikli kalkınma hedefleri arasında yer alacak.Bilim, teknoloji ve yenilik, Türki-ye’nin ekonomisinde kritik bir role sahip olacak. Türkiye’nin büyük ekonomiler arasına girme hedefine ulaşması için teknoloji üreterek katma değeri yüksek ürünler ihraç eden bir konuma hızlı bir şekilde ulaşılması planlanıyor. Bunun için bilgi üreten ve bilgiyi nitelikli bir biçimde kullanarak ticari değere dönüştüren, etkin işleyen bir Ar-Ge ve yenilik ekosistemi oluşturulacak.Yeni dönemde Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin artırılmasına yönelik destek sağlayan kurumlar arasında koordinasyonu güçlendirecek ve desteklerin etkinliği artırılacak.Dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde, yerli ürün ve teknoloji-ler geliştirilmesine yönelik araş-

tırma programları desteklenerek etkinleştirilecek.Doktora mezunu olanlar başta olmak üzere, araştır-macı insan gücü nicelik ve nitelik olarak iyileştirilecek ve özel sektör-de daha fazla araştırmacı istihdam edilmesi sağlanacak. Ayrıca temel ve sosyal bilimlerde araştırmacı-ların yetiştirilmesi ve bu alanda yapılan araştırma faaliyetlerinin nitelik ve nicelik olarak artırılması teşvik edilecek. Tasarım merkezleri, Ar-Ge merkezleri gibi desteklenecek ve Ar-Ge ve tasarım personelinin daha esnek çalışmasına olanak sağ-lanacak. Ayrıca, KOBİ’lerin siparişe dayalı Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri de desteklenecek.

Sınai mülkiyet ve yönetimi ile ilgili konularda yayın yapacak ‘Teknoloji Transfer Platformu kurulacak. Yargı, gümrük ve kolluk hizmetleri başta olmak üzere, kamuda fikri hakların korunması ve denetlenmesiyle ilgili birimlerde yeterli beşeri ve kurum-sal kapasite oluşturulacak. İşlet-melerin fikri haklar sisteminden ve desteklerinden daha etkin yararlan-malarını sağlamak üzere, teknoloji transfer ve yenilik merkezlerinde hizmet kapasitesi geliştirilecek.

Patent Borsası Kurulacak

Türkiye’de genetik kaynaklar ile geleneksel bilgi; geleneksel kültürel ve folklorik ifadelerin korunmasına yönelik bir yol haritası oluşturula-cak. Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı’nın yasa-laştırılması sağlanacak ve Patent Borsası kurulacak.

‘Öncelikli Teknoloji Alanlarında Ticarileştirme Öncelikli Dönüşüm Programı’ kapsamında, öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırım-ları ve prototip geliştirme süreçleri desteklenecek. Enerji, sağlık, hava-cılık, uzay, otomotiv, raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri gibi

öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırımları ve kümelenme çalışmaları desteklenecek.

‘Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim Öncelikli Dönüşüm Programı’ ile kamu alım-larının kaldıraç gücünü kullanarak yerli teknolojinin ve üretiminin ge-liştirilmesi amaçlanıyor. Her yıl 100 milyar TL’yi aşan kamu alımları, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katkı sağlayacak; yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik edecek etkili bir politika aracına dönüştürülecek. Bu kapsamda kamu alımlarında orta-yüksek ve yüksek teknoloji sektörlerindeki yerli firmaların payı artırılacak.

Yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım garantisine dayalı üretim yapılabilmesi için ürün bazlı yerli tedarik modelleri geliştirilecek ve uygulanacak. Uygulamanın etkinliği için koordinasyon ve izleme meka-nizmaları kurulacak. ‘Nitelikli İnsan Gücü İçin Çekim Merkezi Öncelik Dönüşüm Programı’yla, başta yurt-dışındaki Türk vatandaşları olmak üzere yerli ve yabancı nitelikli insan gücü için Türkiye cazibe merkezi haline getirilecek. İş piyasasında, üniversitelerde ve kamu ve özel Ar-Ge merkezlerinde yurtdışından nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyu-lan alanlar belirlenecek.

Yurtdışındaki Türk Araştırmacılar İçin Veri Tabanı

İş, yatırım, çalışma, eğitim ve kültür ortamının yurtdışında tanıtımına yönelik faaliyetleri artırılacak, yurt-dışında bilim ve teknoloji müşavir-leri görevlendirilecek. AB Çerçeve Programları’ndan faydalanma düze-yi artırılacak ve Türkiye’nin eko-nomik, tarihi, kültürel bağlarının güçlü olduğu ülkelerle AB Çerçeve Programları’na benzer programlar

56 57

Avşar Ö[email protected]

geliştirilecek. Öncelikli teknoloji alanlarında, araştırma merkezleri ve yükseköğretim kurumlarının yurtdışındaki muadilleriyle işbir-likleri geliştirilecek. Yurtdışındaki Türk araştırmacılar için bir veri tabanı ve kataloğu oluşturulacak.

Üniversitelerde ilave teşviklerle yabancı öğrenci sayısı artırılacak.Nitelikli insan gücü için çalışma izni süreci hızlandırılacak, bu amaçla özel bir Turkuaz Kart Siste-mi geliştirilecek. Nitelikli yabancı uyruklu çalışanların ve ailelerinin ikamet iznine ve çalışmalarına ilişkin süreçleri kolaylaştırılacak ve iyileştirilecek. Yurtdışındaki üni-versite öğrencileri ile bilim, sanat ve kültür alanlarında öne çıkan yüksek nitelikli insan gücü için de-ğişim, hareketlilik veya staj prog-ramları geliştirilecek. Yurtdışında lisansüstü eğitim yapmış olan Türk vatandaşlarının Türkiye’ye dön-melerini sağlamaya yönelik Ar-Ge destekleri yaygınlaştırılacak.

Sanayii Politikaları

Sanayide dışa dönük bir yapı için-de, Ar-Ge, yenilik ve nitelikli işgü-cüne dayalı yüksek katma değerli

mal üreten şirketlere sahip, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim merkezi haline gelmiş bir ülke olma vizyonuyla hareket edilecek.

Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü ve dünya ihracatından aldığı payı artırmak için imalat sa-nayinde dönüşüm gerçekleştirmeye yönelik adımlar atması gerektiği-nin bilinciyle, yüksek teknolojili sektörlere yoğunlaşmaya önem verilecek Önümüzdeki dönemde büyük çaplı ve yatırım niteliğinde-ki kamu alımlarında, alıcı kurum-ların yerli sanayiyi geliştirecek yönde kamu alım sürecini yönet-me kapasitesi geliştirilecek. Bu kapasitenin ve iyi uygulamaların yaygınlaştırılmasına odaklanılacak. Yüksek teknolojili yatırımlara daha fazla destek verilecek. İleri tekno-loji sınıfında yer alan yatırımlar, öncelikli yatırımlar kapsamına alınarak 5. bölge desteklerinden yararlandırılacak.

Biyoteknolojik ilaç, biyomalzeme-ler, biyomedikal ekipman alanla-rında araştırma altyapıları gelişti-rilecek. Sağlık endüstrisi alanında üretim yapacak KOBİ’lere yönelik

finansal destek mekanizmaları geliştirilecek. Buralarda üniversi-te-sanayi işbirliği artırılacak ve şir-ket kümelenmeleri özendirilecek.

Otomotiv sektöründe, katma değerin artırılması ve çevreye duyarlı yeni teknolojilerin geliş-tirilmesi sağlanacak. Sektörde, küresel pazarların ihtiyaçlarına yönelik özgün tasarım araçlarla markalaşma teşvik edilecek ve bu kapsamda yerli marka otomobil üretimi çalışmaları hızlandırılacak. Elektronik sektöründe çift amaçlı teknolojilerin (savunma/sivil) uy-gulama imkânları dikkate alınacak. Elektronik haberleşme alanında yeni nesil telsiz teknolojisine geçiş sürecinde baz istasyonu ve kontrol birimleri ürünlerinin geliştirilmesi ve üretimine önem verilecek.

Bilgi ve iletişim teknolojileri des-tekli yenilikçi çözümlerin yaygın-laşmasında elektronik sektörünün üretici olarak yer alması destekle-necek. Yerli cep telefonu üretilmesi sağlanacak. Savunma sanayiinde, yerli Ar-Ge ve üretimi desteklen-meye devam edilecek. Bir taraf-tan savunma sanayinde ülkenin yeterliliği artırılırken, diğer taraf-tan savunma sanayi diğer sanayi alanları ile entegre edilecek. 2019 yılına kadar 15 uçak yapılacak. Ayrıca Anka, Atak Helikopter, hedef uçak sistemleri, taktik insansız hava araçları, mini insansız hava araçları, C-130 ve F-16 uçaklarının modernizasyonu ile farklı roket ve hava sistemleri projeleri sürdürü-lecek. Türkiye’nin artık gündüz-ge-ce ve her türlü hava koşulunda uzaydan görüntü alınabilmesini sağlayan uydu sistemi (Göktürk-3) projesi hayata geçirilecek. Milli tanksavar, milli füze, milli torpido, milli tank ALTAY, yeni tip denizaltı, çıkarma gemisi, hastane gemisi, uçak ve helikopter projeleri devam edecek.

56 57

Bilgi Toplumuna Dönüşüm

Yeni dönemde, bilgi toplumuna dönüşüm süreci daha da hızlan-dırılacak ve temel bir amaç olarak benimsenecek. Bilgi ve iletişim tek-nolojilerinden etkili bir araç olarak faydalanarak bilgi tabanlı ekonomi-ye dönüşüm ve nitelikli istihdamın geliştirilmesi sağlanacak.

64. Hükümet döneminde Türki-ye’nin bilgi toplumuna dönüşümde önemli bir yere sahip olan, büyü-me ve istihdam odaklı hazırlanan 2015-2018 dönemini kapsayan yeni Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı hayata geçirilecek. Bu Strateji ve Eylem Planı çerçevesinde bilgi toplumuna dönüşüm alanındaki yatırımlara daha da ağırlık verile-cek. Kamunun e-dönüşümü (e-Dev-let) büyük oranda tamamlanacak.

4,5 G mobil elektronik haberleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılması sağlanacak. 4,5 G mobil elektronik haberleşme altyapısına yönelik Ar-Ge çalışmalarının ve ekipman-larının yurt içinde üretilmesi teşvik edilecek. 5G mobil elektronik ha-berleşme altyapısına ilişkin Ar-Ge çalışmaları da desteklenecek.

Elektronik haberleşme sektöründe, düzenleyici çerçeve gözden geçi-rilecek ve bölgesel bazda düzenle-me yaklaşımına geçilecek. Ulusal Genişbant Stratejisi hazırlanacak. Spektrum kaynaklarının kullanı-mında etkinlik sağlanacak. Ülkede internet değişim noktalarının kuru-lumu desteklenecek.

Sabit ve mobil haberleşme altyapısı olmayan yerleşim yerlerinde alt-yapı kurulumu çalışmaları devam edecek. Fiber erişim destekleme programı oluşturulacak. Fiber altyapı yatırımlarının artırılması-na önem verilerek, hızlı ve kaliteli genişbant erişim yaygınlığı sağla-nacak. FATİH Projesi kapsamında alınacak olan tablet bilgisayarların ihale süreci, kritik görülen tekno-lojilerin yerlileştirilmesine yönelik olarak tasarlanacak. Projenin bir bütün olarak yazılım, hizmetler, uygulama ve sayısal içerik pazarı-nın büyümesine imkân tanıması sağlanacak.

Oyun Sektörü Stratejisi Oluşturulacak

Bilgi teknolojileri sektörüne yöne-lik veri altyapısı güçlendirilecek.

Bilgi teknolojileri firmalarının küresel pazarlara açılımı teşvik edilecek. Bilgi ve İletişim Teknolo-jilerine yönelik Ar-Ge, yenilikçilik ve ihracat teşviklerinin, belirle-necek öncelikli alanlarda, etkileri ölçülebilir bir yapıda uygulanması sağlanacak. Yazılım firmaları için yatırım yerinden bağımsız des-tekler oluşturulacak. Başta KO-Bİ’ler olmak üzere işletmelerin iş verimliliğinin artırılmasında bilgi teknolojilerinden daha fazla yararlanılacak. Bu kapsamda, bulut bilişim hizmetlerinin geli-şebilmesi ve yaygınlaşması için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacak.

Kamunun, KOBİ’lere farkında-lık eğitimleri ile danışmanlık ve aracılık hizmetlerinin verilmesini ya da desteklenmesini içerecek şekilde bulut bilişim hizmetlerinin yaygınlaşması sürecini kolaylaş-tırıcı bir rol üstlenmesi sağlana-cak. Kişisel verilerin korunması ve siber güvenliğe ilişkin yasal düzenlemeler hayata geçirilecek. Siber Suçla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanacak. Ayrıca bilişim suçları ihtisas mahkemele-ri kurulacak.Akıllı kentler ve yeşil bilişim programı geliştirilerek hayata geçirilecek. Meslek lisesi ve üniversitelerdeki Bilgi ve İletişim Teknolojileri eğitim müfredatı güncellenerek, bu alanda özel sek-tör ve eğitim kurumları arasında işbirliği programları geliştirilecek.

İnternet erişiminin yaygınlaştırıl-ması amacıyla gerekli çalışmaları yapılacak. Bu kapsamda Türkçe sayısal içeriğin gelişimi destekle-necek. Yerel yönetimlerde kamu bilişim merkezleri kurulması des-teklenecek. e-Ticaretin gelişimi teşvik edilecek ve e-Ticaret siteleri için güven damgası sistemi haya-ta geçirilecek. e-İhracat Stratejisi hazırlanacak.

58 59

İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin Kullanılıyor

Türkiye’de 16-74 yaş grubunda internet kullananların oranı yüzde 55,9 olarak belirlenirken, internetin en fazla sosyal medya ve e-Ticaret için kullanıldığı açıklandı.

Türkiye’de 16-74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar kullananların oranı yüzde 54,8, inter-net kullananların oranı

yüzde 55,9 oldu. Düzenli internet kullanıcılarının oranı ise yüzde 94,2’ye yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK), 2015 yılı Nisan ayında gerçekleştirilen Hanehal-kı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçları geride bıraktı-ğımız ay açıklandı. Araştırmaya göre, bu yılın Nisan ayında bilgisayar ve internet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki bireylerde sırasıyla yüzde

54,8 ve yüzde 55,9 oldu. Bu oranlar erkeklerde yüzde 64 ve yüzde 65,8 iken, kadınlarda yüzde 45,6 ve yüzde 46,1 olarak gerçekleşti. Bilgisayar ve internet kullanım oranları, geçen yıl yüzde 53,5 ve yüzde 53,8 olmuştu.Türkiye’de 10 haneden 7’si inter-net erişim imkanına sahip bulu-nuyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye genelinde internet erişim imkanına sahip hanelerin oranı bu yılın Nisan ayında yüzde 69,5 oldu. Evden internete erişimi olmayan hanelerdekilerin yüzde 59,5’i evden internete bağlanmama nedeni olarak internet kullanımına ihtiyaç duyma-

dıklarını belirtirken, bunu yüzde 44,7 ile internet kullanımının yeterince bilinmediği, yüzde 38,5 ile bağlantı ücretlerinin yüksekliği takip ediyor. Araştırmaya göre, genişbant internet erişim imkanına sahip haneler yüzde 67,8’i buldu. Buna göre hanelerin yüzde 37,4’ü sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu internet, fiber vb.) ile internete erişim sağlarken, yüzde 58,7’si mobil genişbant bağlantı ile internete erişim gerçekleştiriyor. Darbant bağlantı ise hanelerin yüzde 2,7’sinde internet erişimi için kulla-nılıyor. Son 3 ayda düzenli internet kullanıcı oranı ise yüzde 94,2 oldu.

Avşar Ö[email protected]

58 59

Hanelerin Yüzde 96,8’inde Cep Telefonu Var

Araştırmanın sonuçlarına göre, bu yılın Nisan ayında hanelerin yüzde 96,8’inde cep telefonu veya akıllı telefon bulunurken, sabit telefon bulunma oranı yüzde 29,6 oldu. Aynı dönemde hanelerin yüzde 25,2’sinde masaüstü bilgisayar, yüzde 43,2’sin-de taşınabilir bilgisayar ve yüzde 20,9’unda internete bağlanabilen TV bulunuyor. İnternet kullanım amaç-ları arasında sosyal medya ilk sırada yer aldı. İnternet kullanım amaçları dikkate alındığında, bu yılın ilk üç ayında internet kullanan bireylerin yüzde 80,9’u sosyal medya üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf gibi içerik paylaşırken, bunu yüzde 70,2 ile online haber, gazete ya da dergi okuma, yüzde 66,3 ile sağlıkla ilgili bilgi arama, yüzde 62,1 ile kendi oluşturduğu metin, görüntü, fotoğraf, video, müzik gibi içerikleri herhangi bir web sitesine paylaşmak üzere yükleme, yüzde 59,4 ile mal ve hizmetler hakkında bilgi arama izledi.

İnternet Üzerinden Alışveriş Arttı

Bireylerin internet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı yüzde 33,1’e yükseldi. Geçen yıl in-ternet üzerinden alışveriş yapanların oranı ise yüzde 30,8 olarak gerçek-leşmişti. İnternet üzerinden alışve-riş yapan bireylerin 2014 Nisan ile 2015 Mart aylarını kapsayan 12 aylık dönemde yüzde 57,4’ü giyim ve spor malzemesi, yüzde 27’si seyahat bileti, araç kiralama gibi, yüzde 25,5’i ev eşyası (mobilya, oyuncak, beyaz eşya vb.), yüzde 22,4’ü elektronik araçlar (cep telefonu, kamera, radyo, TV, DVD oynatıcı vb.), yüzde 18,4’ü kitap, dergi, gazete (e-kitap dahil) aldı.Perakendenin Yeni Gözdesi e-TicaretTÜİK’in bu rakamlarının yanında bir diğer araştırma sonucu da TESK’ten

geldi. Yılın ilk 6 ayında internetten kredi kartıyla yapılan harcama, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32,7 artarak 26 milyar lira oldu.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Kon-federasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, internet üze-rinden satış yönteminin perakende piyasasının hızla gelişen önemli bir parçası olduğunu belirtirken, bu yılın ilk 6 ayında internetten kredi kar-tıyla yapılan harcamaların 26 milyar lira olduğunu ifade etti. Palandöken, yazılı açıklamasında, Türkiye’de in-ternet kullanıcı sayısının 37 milyonu, sanal mağazalarda satış yapan site sayısının da 15 bini geçtiğini aktardı.İnternet üzerinden satış yönteminin perakende piyasasının hızla gelişen önemli bir parçası olduğuna değinen TESK Genel Başkanı Palandöken, “Türkiye’de internet kullanıcı sayısı 37 milyonu, sanal mağazalarda satış yapan site sayısı da 15 bini geçti. E-ticaret geçen yıl yapılan 41 mil-yar 883 milyon TL’lik satış hacmiyle perakende sektörünün önemli bir parçası oldu. 2015 yılının ilk 6 ayında ise 26 milyar liraya yakın alış veriş yapıldı. Esnaf ve sanatkârımız ile e-Ticaret KOBİ’lerimizin yeni pazar-lar bulmasına, markalaşmasına ve tanıtımına yardımcı olan bir yöntem-dir. Artık teşvik verilirken teknoloji kullanımı belirleyici olacak” dedi.

e-Ticaret Kullanımı Anadolu’da Hızla Gelişiyor

Büyük şehirlerde hacmi büyüyen e-Ticaretin hızla Anadolu’ya da yayılmaya başladığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Yeni pazarlara açılma, satışları büyütme ve yeni markalar yarat-manın bir yolunun e-Ticaretten geçtiğini artık herkes öğrenmeye başladı. e-Ticaret 2014 yılında yüzde 25 büyüdü. Bu yılın ilk yarısında yerli kredi kartlarıyla internetten 25,7 mil-yar lira harcama yaptık. İşlem başına

tutar yüzde 11 artarken, işlem sayısı 126 milyonu geçti. Geçen yılın aynı dönemine göre artış oranı ise yüzde 32,7 artış ile 25 milyar 712 milyon lira oldu. Yani Anadolu’da ticaret yapan KOBİ’ler pazarlarını müşteri sayılarını artırmak, markalaşmak hatta dünya piyasalarından müş-teri bulmak için sanal sitelerden satış yapmaya başladılar. e-Tica-rette aracının olmaması, stok, kira, eleman gibi operasyon maliyetlerini düşürüyor. Bilinen büyük firmalar bile AVM’lerde yüksek maliyetle kiraladıkları dükkânlarından daha fazla ciroyu e-Ticaret yoluyla sanal mağazalardan yapıyorlar” diye konuştu.

e-Ticaret Her Yıl Artıyor

İnternet üzerinden kredi kartlarıyla yapılan e-Ticaretin her yıl düzenli olarak arttığına işaret eden Pa-landöken, “Yerli kartlarla yurtiçi ve yurtdışında internet üzerinden yapılan işlem sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,3 arttı. İnternette, yerli kartlarla işlemlerin tutarı ise yurtiçinde 23 milyar 566, yurt dışında 2 milyar 146, toplamda ise 25 milyar 712 milyon liraya yük-seldi. Geçen yılın aynı dönemindeki işlem tutarı 19 milyar 372 milyon li-raydı. Yerli kartlarla yurtiçi ve yurt-dışında internet üzerinden işlem tutarı, 2010’da 11 milyar 786 mil-yon, 2011’de 17 milyar 984 milyon, 2012’de 24 milyar 787 milyon lira olarak gerçekleşmişti. Buna göre, bu yılın ilk yarısındaki işlem tuta-rı, 2010 yılının iki katını bulurken, 2012’nin tamamını da geçmiş oldu. Yurtiçi ve yurtdışında yerli kartlarla ödeme işlemi başına tutar ise 204 lirayı buldu. Buna göre geçen yılın aynı döneminde 183 lira olan işlem başına tutar, yüzde 11 artış gösterdi. Yerli kartların yurtiçi kullanımın-da 222 lira olan işlem başına tutar, yurtdışı kullanımında ise 106 liraya geriledi” şeklinde konuştu.

60 61

BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz [email protected].

donanım

60 61

Dell Latitude 12 Rugged Extreme’in kasası darbeye karşı dayanıklı sert bir plastik ve oldukça stabil olan Magnezium alaşımından oluşuyor. Toz, nem, aşı-rı soğuk ve sıcaklığa karşı koruma sağlayan bu kasa sistemi, aynı zamanda da düşmelere karşı da etkili. Bu ürün, endüstrinin birçok güvenlik standartlarını des-teklemesi ile de ilgi çekiyor. Dolaysıyla sahip olduğu kasanın ezilmemesi ve bükülememesine de şaşırma-dık.

Dell Latitude 12 Rugged Extreme’in sıkı korunan klav-yesi hafif konkav bir tasarıma sahip. Klavye ile yazı yazarken tuşları karşı bir direnç oluşturarak parmak-larınızda hissetmeniz hoşumuza gitti. Mekanik bir klavye hissi veren bu klavye takımı ile yazı yazmak kesinlikle rahatsız edici değil. Ayrıca klavyenin 4 farklı aydınlatma seviyesine ve renk (beyaz, kırmızı, mavi ve yeşil) seçeneğine sahip olması da iyi düşünülmüş bir özellik.

Ekran

Dell Latitude 12 Rugged Extreme, 1366x768 piksel çözünürlüğüne ulaşan 11.6 inç’lik dokunmatik ekrana sahip. Normalde farklı konfigürasyon tiplerine sa-hip olan Dell Latitude 12 Rugged Extreme’de sadece bu ekranı seçebiliyorsunuz. Sahip olduğu 485,8 cd/m²’lik parlaklık değeri fazlasıyla yeterli. Yüksek de bir kontrasta sahip olan 12 Rugged Extreme, neredeyse her ortamda çalışabiliyor. Buna karşın renk doğru-luğu istenilen seviyelerden uzak. Dell, ciddi bir renk kalibrasyonuna ihtiyaç duyuyor. Dokunmatik ekranı

ise sorunsuzca ve hızlı çalışıyor. 5 noktayı aynı anda algılayan bu ekran, istenildiğinde beraberinde gelen kalemle de yönetilebiliyor.

Performans

Dell Latitude 12 Rugged Extreme, Core i5 4300U işlemcisine sahip. İki çekirdekli olan bu işlemci 2.6 GHz’e kadar yükseltilebilen 1.9 GHz’lik bir sistem hızında çalışıyor. 15 Watt’lık bir TDP değerine sahip olan bu işlemci özellikle düşük güç tüketimi ile fark yaratıyor. Bu da elbette pil kullanım süresini olumlu etkiliyor. Öyle ki yaptığımız testlerde Dell Latitude 12 Rugged Extreme, 6 saat kesintisiz çalışabildiğine şahit olduk.

Genel Değerlendirme

Uzun lafın kısası. Dell Latitude 12 Rugged Extreme, oldukça sağlam, performanslı ve zengin donanım bir-leşenlere sahip bir dizüstü sistemi. İyi bir pil kullanım süresine ulaşan bu ürün en zor koşullarda kimseyi yalnız bırakmıyor. Bu her ne kadar önemli bir avantaj olsa da, yüksek fiyatı ile ne yazık ki normal kullanıcı-lara hitap etmiyor.

Ondan Dayanıklısı Yok Dell Latitude 12 Rugged Extreme

Toz, çamur, su ve darbelere dayanıklı ve her ortama uygun bir dizüstü sitemine ne dersiniz. Üstelik zengin donanım birleşenleri ve yüksek performanslı. Olmaz demeyin. Çünkü Dell Latitude 12 Rugged Extreme, tüm bu özelliklere sahip sıra dışı bir ürün.

Teknik Özellikler:

İşlemci: Core i5 4300UBellek: 8 GByteKapasite: 256 GByte SSDEkran: 11.6 inç 1366 x 768 pikselBoyut: 39 x 311 x 219 mmAğırlık: 2.72 kg

62 63

donanım

Philips’in yeni nesil 7000 serisi LED TV’ler zengin dona-nım birleşenleri ile ilgi çekiyor. 4K UHD çözünürlüğünü destekleyen Philips 55puk7150, sekiz çekirdekli işlemcisi ve 16 GByte kapasitesi ile başarılı bir performans sergi-liyor . Ürünün kendisi oldukça ince. Bu incelik ince bir çerçeve ile birleşiyor. Philips’in gümüş ayağı tam merke-zinde ve inanılmaz hoş duruyor. Çerçevenin altında en-tegre bir Soundbar yer alıyor ve sesi arkaya değil seyirciye doğru veriyor.

Philips 55puk7150, 4K UHD görüntü kalitesi ile puan topladığını söylemeliyiz. UHD televizyonlar teorik olarak Full HD televizyonlarla kıyasla dört kat daha yüksek bir çözünürlük sunuyorlar. Philips’in 8 milyon piksellik Pixel Precise Ultra HD teknolojisi görüntüleri UHD çözünür-lüğüne yükseltiyor. Philips bu konuda oldukça iddialı olduğunu söylemeliyiz. Öyle ki yaptığımız denemelerde, 4K olmayan bir görüntünün, yüksek kontrastlı ve keskin olarak işlendiğine şahit olduk. Siyahlar tam siyah olması beğenimizi kazandı. Buna ek olarak beyaz tonlamalar

çok başarılı. Renkler oldukça canlı ve bundan da önemlisi ten rengi gerçeğe çok yakın. Philips 55puk7150, Android işletim sistemine sahip. Bir Android tablet’de yaptığınız birçok şeyi bu ürün ile de yapmak mümkün. Google Play sayesinde televizyon için özel olarak optimize edilmiş oyunlar seçebiliyorsunuz. Üzerine takabileceğiniz USB Gamepad sayesinde yüklediğiniz oyunları tıpkı bir oyun konsolu gibi oynayabiliyorsunuz.

Lenovo, Tab 2 A7-30, 7 inç IPS ekrana sahip olan bu tablet cihazı, dört çekir-dekli MediaTek MT8127 işlemcisi, iki adet kamera ve 3450 mAh’lik bir bataraya barındırıyor. Oldukça ince ve görselliğe hitap eden Lenovo, Tab 2, fiyatı ile de fark yaratmak istiyor. Lenovo Tab 2 A7-30, 7 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip. Bu ekranın maksimum çözünürlüğü ne yazık ki 1024x600 piksel. Bu çözünürlük 7 inç ekran için yeterli kalsa da, tıpkı akıllı telefonlarda olduğu gibi FullHD çözünürlük olmasını çok isterdik. Benzer bir durum 170 ppi’lık piksel yoğunluğu için de geçerli. Lenovo Tab 2 A7-30, 1.3 GHz hızında çalışan dört çekirdekli MediaTek MT8127 işlemcisini kullanıyor. Bu işlemci 1 Gbyte bellek ve Mali 400MP4 grafik yongası sayesinde Android KitKat 4.4.2 işletim sistemini çalıştırıyor. Teknik özelliklere baktığımızda her şey gayet normal duruyor. Fa-kat yaptığımız testlerde , çok iyi performanslar yakalayabildiğimizi söylemeli-yiz. Lenovo Tab 2, neredeyse hiç kasılmıyor ve tüm uygulamaları rahatlıkla açı-yor. Menüler arasındaki geçişler gayet hızlı. Bununla birlikte oyun testlerinde de birçok oyunu sorunsuzca çalıştırabildiğimizi söylemeliyiz. Lenovo Tab2’nın bu performansı kullanılan işlemciden kaynaklanıyor. MediaTek MT8127, nor-malde FullHD çözünürlüğü, 13 MP kamera, FullHD video kayıt etme ve oynat-ma ile Dual band Wifi,Bluetooth ve GPS teknolojilerini destekliyor.

Ultra İnce 4K Televizyon Philips 55puk7150

Uygun Fiyat Yüksek PerformansLenovo Tab 2 A7-30

Teknik Özellikler

Tür: 4K Ultra HD LEDHoparlör: 25 W RMSUydu bağlantısı: DVB-T/C/S/S2Parlaklık: 400 cd/m² Boyut: 37 x 740 x 1239 mm Diğer: Ambilight, 3D, Android 5.1

Teknik Özellikler

Ekran: 7 inç 1024 x 600 pikselKapasite: 16 GByteBellek: 1 GByteKamera: 2 MP arka, 0.3 MP önBoyut: 190 x 104 x 9 mmAğırlık: 257 gram

62 63

10.1 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olan HP Pavilion X2, 1280x800 piksel çözünürlüğüne ulaşıyor. Bu ekranın FullHD olmasını çok isterdik. HP, bu ek-sikliği 302 cd/m²’lik parlaklık değeri yüksek kontrast ve siyah değeri ile telafi ediyor. Bunun anlamı HP Pavilion X2’nin güneşli ortamlarda bile rahatlıkla kullanılabilmesi.

HP’nin dokunmatik ekranı sorunsuzca çalışıyor ve gayet de başarılı. Ürünü Mouse olmadan, yani kalem yardımı ile rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Klavyenin alttan aydınlatmalı olmaması önemli bir eksi. Kalın parmaklı olan kişiler için bu klavyenin kullanımı biraz zor olabilir. Tuşlar çok küçük ve çok yumuşak. Hızlı yazan kişiler bu klavyeden çok zorlanacakları kesin. HP Pavilion X2, Touchpad yerine Multitouch Clickpad’e sahip. Clickpad’in kullanımı oldukça kul-lanışlı ve kolay olduğunu söylemeliyiz.

Performans

HP Pavilion X2’de dört çekirdekli Atom Z3736F işlemcisine sahip. Bu işlemci 1.33 Ghz sistem fre-kansına sahip ve Turbo özelliği sayesinde 2.16 GHz’e kadar çıkabiliyor. Bu işlemcinin önemli bir özelliği 4

Watt’lık güç tüketmesi ve bu sayede de pil tüketimin-de oldukça cimri olması.

Benzer bir durum 32 GByte’lık eMMC kapasite için e geçerli. Her ne kadar SSD kadar hızlı olmazsa da iyi bir performans sunan bu eMMC bellek, HP Pavi-lion X2’ye önemli bir güç katıyor. Öyle ki yaptığımız testlerde herhangi bir takılma ve yavaşlama gözlem-leyemedik. Yine de ürünün performansı ortalama seviyelerde olduğunu söylemeliyiz. Office ve Inter-net kullanımı için fazlasıyla yeterli olan HP Pavilion X2, Direct X 11 destekli 646 MHz çalışma frekansına sahip olan grafik yongası ile birçok isteğe karşılık veriyor. Yine de şunu söylemekte fayda var. Yeni nesil oyunlarda GPU’nun performans eksikliği hemen belli oluyor.

Sonuç

HP Pavilion X2, oldukça ergonomik ve birçok isteğe karşılıksız bırakmayan bir 2si 1 arada cihazı. Offic eve Internet kullanımı için çok iyi bir seçenek oluşturan HP Pavilion X2, yaklaşık 11 saat’lik pil kullanım süre-si ile fark yaratıyor. Sahip olduğu ekranın parlaklığı, kontrast değeri ve geniş görüntü açısı oldukça başarı-lı. Ama bundan da önemlisi HP Pavilion X2’nin sahip olduğu rakipsiz fiyat/performans oranı.

Netbook Boyutlarında 2 in 1HP Pavilion X2

HP’nin yeni nesil ürünü olan HP Pavilion X2, Netbook ve Tablet kullanıcılarını hedef alan 2si1 arada cihazı. Detachable-PC olarak da adlandırılan bu yeni ürün kategorisi Tablet’in taşınabilirliğini kaybetmek istemeyen, ama fiziksel klavyeden de vazgeçemeyen kullanıcılar için tasarlandı.

Teknik Özellikler:

İşlemci: Intel Atom Z3736FEkran: 10.1 inç (1280 x 800 piksel)Kapasite: 32 GByteBellek: 2 GByteBoyut: 264 x 173 x 19.81 mmAğırlık: 1.12 kg

64 65

donanım

Logitech ConferenceCam Connect adlı video konferans sistemi, 6 kişilik küçük grupları 1080p çözünürlüğün-de video konferans görüşmesine dahil etmesi ile fark yaratıyor. Sadece 766 gr ağırlığında olan bu taşınabilir video konferans sistemi, opsiyonel sürücü kurulumu-na ihtiyaç duymadan USB bağlantı portu sayesinde PC ve Mac bilgisayarlara rahatlıkla bağlanıyor. Bununla birlikte desteklenen Unified Communication özelliği, sertifikalanan Skype ve optimize edilen Microsoft Lync gibi haberleşme uygulamalarda yüksek bir perfor-mansta çalışmasını sağlıyor. Logitech ConferenceCam Connect’in üzerinde bulunan 1080p destekli Zeiss lensli kamera, 90 derecelik bir açı ile 6 kişiyi video görüşmesine dahil edebiliyor. 4x dijital zum ile ayrın-tıları gözden kaçırmayan Logitech, üzerinde bulunan ayar tekerlekleri yardımı ile eğilip dönebiliyor. Confe-rence Cam Connect, video konferansına katılan kişileri otomatik olarak fokusluyor ve bu sayede de, görün-tüler oldukça net ve yüksek çözünürlükte karşı tarafa aktarıyor. H.264 kodlama anahtarını kullanan ve tüm video işlemeleri kendi içinde halleden ve bu sayede PC sistemlerini yormayan Logitech, özellikle Skype for

Business ve Microsoft Lync 2013 gibi ortamlarda kesin-tisiz bir aktarım performansına ulaşabiliyor. WLAN ve Miracast teknolojilerini de üzerinde barındıran Con-ference Cam Connect, mobil içerikleri televizyonlara aktarabiliyor.

Sony geleneği bozmadı. Xperia Z1 Compact ve Xperia Z3 Compact’tan sonra serinin devamı Xperia Z5 Compact oldu. Z5 Compact, Xperia Z5 ve Xperia Z5 Premium ile kıyaslandığında 3 GByte yerine 2 GByte’lık bir bellek kulla-nıyor. Fakat bu bir dezavantaj değil. Nedeni de Z5 ile aynı işlemci ve grafik yongasına sahip olmasından dolayı daha az piksel hesaplaması ve bu sayede de performanstan geride kalmaması. Snapdragon 810 işlemci ve Adreno 430 grafik yongası Z5 Compact’i çok yüksek bir performansta çalıştırıyor. Cihazın açılışı hızlı. Tarayıcı hızı performansı da görülmeye değer. Xperia Z5 Com-pact, Xperia Z3 Compact 2600 mAh’lik bir pil’e karşı 2700 mAh’lik bir pil kullanıyor. Bu pil yoğun kullanımda yaklaşık 10 saat dayanabiliyor. Normal kullanımda ise yaklaşık 30 saatlik bir kullanım sunan Xperia Z5, her ne kadar Xperia Z3 Compact (yoğun kullanımda 13 saat) kadar başarılı olmazsa da gayet başarılı olduğu bir gerçek. Sony Xperia Z5 Compact, tıpkı büyük abileri Z5 ve Z5 Premium gibi 23 MP’lik bir kamera kullanıyor. Sözü edilen bu ka-mera yoğun ışıklı ortamlarda mükemmele yakın fotoğraflar çekiyor. Yaptığı-mız testlerde, hiçbir ürünün kamera performansı Z5 Compact’e yaklaşamadı. Hatta iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’un kamera performansları Z5 Compact’ı geçemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Video Konferans Çözümü Logitech ConferenceCam Connect

Küçük Boyutlarda Z5 DeneyimiSony Xperia Z5 Compact

Teknik Özellikler

Kamera: Zeiss lens, 1080p Hoparlör: 91.5dB, 360 derece çevresel sesPil kullanımı: 15 saatBağlantı: USB, BluetoothBoyut: 304 x 75 x 75 mmAğırlık: 766 gr

Teknik Özellikler

İşlemci: Snapdragon 810Ekran: 4.6 inç (1280 x 720 piksel)Bellek: 2 GByteKamera: Ön 5 MP, arka 23 MPBoyut: 127 x 65 x 8.9 mmAğırlık: 139 gram

64 65

Yoga 500’ün sağlam plastik çerçevenin üstünde fırça-lanmış Aluminyum kapak, inanılmaz bir hava katı-yor. Kaliteli işçilik ile birlikte malzeme seçimi, Yoga 500’ü kullanan kişilere çok sağlam ve güvenli bir his veriyor.

Ürünün alt kısmı tek bir parçadan oluşuyor. Bellek ve sabit diski değiştirmek için ekstra bir kapak düşünül-medi. Cihazın pili sabit ve dizüstü sistemlerde bildi-ğimiz gibi kolay sökülmüyor. Bundan dolayı da Yoga 500, baskı ve darbelere karşı inanılmaz dayanıklı. Ürünü 360 derece döndürdüğünüzde bu sağlamlık hissini daha çok anlıyorsunuz. Yoga 500, yeni ne-sil ürünlerde olduğu gibi VGA d-Sub bağlatışı yer almıyor. Buna karşın RJ45 Ethernet bağlantısından vazgeçilmedi. One Key Recovery düğmesi ise gizli bir yerde yer alıyor ve bir ataç yardımı ile kullanılıyor. Yoga 500, Accu Type klavye’ye sahip. Bu klavye ile yazı yazmak oldukça rahat. 12.5 cm’lik Clickpad ise oldukça hassas. MultiTouch desteğine sahip olan Cli-ckpad, komutları oldukça hızlı algılıyor. Bu da kulla-nıcıyı zaman zaman zorluyor.

Ekran

Yoga 500, 15.6 inç büyüklüğünde AH-IPS ekrana

sahip. WLED aydınlatmalı olan bu ekran 1920x1080 çözünürlüğüne ulaşıyor. 220 cd/m²’lik parlaklık değeri ortalamanın üzerinde. Benzer bir durum renk doğruluğu için de söylenebilir. Bunun anlamı Yoga 500’ün ekranı ortalama performansı sayesinde pro-fesyonel kullanıcılara hitap etmemesi. Gün ışığında ekranda yansımalar oluşabiliyor. Dolaysıyla dışarda çalışan kullanıcılara, gölgeli mekanlarda çalışmaları-nı tavsiye ederiz.

İşlemci

Yoga 500, 2.2 GHz hızında çalışan Intel Core i5 5200U işilemcisini barındırıyor. Bu işlemci Turbo özelliği sayesinde 2.7 GHz’e kadar çıkabiliyor. 1 Tbyte’lık HDD sabit disk kullanan Yoga 500, SSD olmamasın-dan dolayı olan performans farkını 8 GByte’lık bellek ile kapatmaya çalışıyor. Yaptığımız testlerde PCMark değerinin şaşırtıcı yüksek olduğunu gördük. Uygu-lamalar oldukça hızlı açılıyor ve sistem herhangi bir yavaşlık göstermiyor.

Neredeyse ısınmayan Yoga 500, sahip olduğu 2 GByte Geforce 940M grafik yongası ile oyun sevenlere de hitap ediyor. Yaptığımız testlerde gerek genel per-formans gerekse de oyun performansının oldukça başarılı olduğunu söylemeliyiz.

Yoga 500, saat’lik 30 Watt’lık düşük güç tüketimi kul-lanımında, yaklaşık 7 saat’lik bir pil kullanım süresi sunuyor. Yoğun kullanımda ise bu değer 2.5 saat’e kadar iniyor.

360 Derece Dönebilen Ekran Lenovo Yoga 500

Lenovo, büyük bir başarı yakalayan ve 360 derece dönebilen ThinkPad Yoga 12 ve Yoga 3’den sonra 2si 1 arada çözümlerini genişletti.

Teknik Özellikler:

İşlemci: Intel Core i5 5200U 2.2GHzEkran: 15.6 (1920 x 1080 piksel)Kapasite: 1 TByteBellek: 8 GByteBoyut: 385 x 255 x 22.2 mmAğırlık: 2.14 kg

66 PB

editör

Araştırma sonuçlarına göre Facebook’un, yüzde 94 kullanım oranı ile Türk kullanıcılar arasında açık ara farkla en popüler sosyal ağ olduğu ortaya çıktı. Cep telefonundan internet kullanımı ise yüzde 2 ile bilgisayarları geçerek yüzde 86 seviyesinde ölçümlendi.

Tüm sosyoekonomik segmentleri kapsayan ve 8369 kişinin katıldığı internet üzerinden yapılan araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 72’si in-ternete bağlanmak için ADSL bağlantısı kullanırken, yüzde 63’ü 3G kullanı-yor. Fiber optik hat kullananların oranı ise yüzde 16 şeklinde ölçümleniyor. İnternete her gün girmeyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 2 olarak araştırma sonuçlarına yansırken, internete girmek için bilgisayar ve cep telefonu hari-cinde bir cihaz kullananların oranı yüzde 19’u buluyor.

Katılımcıların yüzde 95’i sosyal ağları kullandığını belirtirken, Türk kullanı-cıları, cep telefonlarından mümkünse hiç ayrı kalmak istemiyorlar. Sosyal ağ kullanıcılarının yarısı bu ağları kişisel işleri için kullanıyor. Ancak sosyal ağların en çok kullanılma nedeni olarak kullanıcıların yakın çevre-sinden, ayrıca yerel ve yabancı kaynaklardan haber alma istekleri olduğu istatistiklerde görülüyor.

İnternet kullanıcıları ezici bir çoğunluk ile Facebook kullanmayı tercih edi-yorlar. Twitter ve Instagram ise kullanıcıların yarısı tarafından kullanılıyor. Snapchat uygulamasına baktığımız zaman ise internet kullanıcılarının yal-nızca yüzde 8’lik bir kesim tarafından kullanılmakta olduğu ortaya çıkıyor. Türk internet kullanıcılarının sosyal ağlardaki hareketleri kontrol etme oranları da yüksek. Günde en az iki kere kullandığı sosyal ağlara bakanların oranı yüzde 85 olarak ölçümleniyor.

Anket katılımcılarının yarısından fazlası, Facebook’un önümüzdeki 3 yıl boyunca şu anki popülerliğini devam ettireceği görüşünde birleşiyor. Instag-ram’ın 3 yıl daha popüler kalacağını düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 18.

Cep Telefonundan AyrılamıyoruzTürkiye’nin en büyük izinli veritabanına sahip online pazar araştırma şirketi DORinsight’ın yaptığı sosyal medya araştırması, mobil kullanımın ve sosyal ağların Türk kullanıcısı nezdindeki önemini ortaya koydu.

Ecevit BIKTIMYayın Danışmanı[email protected]

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

BTGunlugu.com

KOBİ’lerin O

lmazsa O

lmaz Teknolojileri

SAYI 24

01 - 02 / 2016

İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin Kullanılıyor • 64. Hükümetin Bilişim Politikaları

Suriye Yıllardır İç Savaşta Ama Elektronik Ordusu Var • 4.5G İçin 15 Milyon Sim Kart Değişecek Tarihinin En Büyük ve En Kapsamlı Siber Saldırısı • Teknolojinin Geleceğiyle İlgili Tahminler

KOBIİ’lerin OlmazsaOlmaz Teknolojileri

.

editör

Barem tarafından CAWI (Bilgisayar Destekli Web Görüşmesi) yöntemiyle gerçekleşen Türkiye’de Mobil Çalışma Kültürü araştırmasına çeşitli sek-törlerde çalışan 70 üst düzey, 95 orta düzey ve 41 ilk kademe olmak üzere toplam 206 yönetici katıldı. Araştırma sonuçları yöneticilerin mobil çalışma-yı çalışan memnuniyeti ve bağlılığı için faydalı gördüğünü ortaya koyarken, şirket imajını artırma ve maliyetleri düşürme açısından da mobil çalışmaya olumlu bakılıyor.

Mobil Çalışma, Çalışan Memnuniyetini Artırıyor

Araştırma sonuçlarına göre; yöneticiler arasında mobil çalışmanın firmaya yararlı olduğu konusunda görüş birliği var. Mobil çalışmanın çalışan mem-nuniyetini artırdığına katılanların oranı %82. Aynı oran (%82), şirketlerin mobil çalışmayla zaman ve paradan tasarruf ettiği konusu için de geçerli. Mobil çalışmanın şirketin imajını artırdığını düşünenlerin oranı %73. Yöne-ticilerin %65’i ise mobil çalışmanın çalışan bağlılığını artırdığını düşünüyor. Mobil Çalışanın Sahip Olması Gereken Özellikler Var

Yöneticilere, bir mobil çalışanın sahip olması gereken en önemli özellik-ler sorulduğunda ilk sırayı sorumluluk sahibi olması alıyor. Zamanı doğru yönetme, disiplinli olma ve teknolojiyi etkin bir biçimde kullanma ise diğer önemli özellikler olarak ön plana çıkıyor. Sorumluluk sahibi (%37), zamanı doğru yönetebilen (%19), iç disiplin (%11) ve etkin teknoloji kullanımı (%9) bir mobil çalışanın sahip olması gereken özelliklerin başında geliyor. Bu alanlar özellikle mobil çalışmaya geçmeyi düşünen şirketler için çalışanları-na yönelik eğitimlerde göz ardı edilmemesi gereken ana unsurlar olarak da değerlendirilebilir.

Yöneticiler mobil çalışma sisteminin uygulanabilmesi için teknolojik alt ya-pıyı (%37), firma sahiplerinin sisteme sıcak bakmasını (%23) ve şirket faali-yet alanının uygun olmasını (%23) en önemli ihtiyaçlar arasında görüyorlar.

Mobil Çalışma Maliyetleri DüşürüyorYapılan araştırma sonuçlarına göre; mobil çalışmanın çalışan memnuniyetini artırdığına inananların oranı %82. Mobil çalışmanın şirketin imajını artırdığını düşünenler de oldukça yüksek; %73. Yöneticilerin % 65’i mobil çalışmanın çalışan bağlılığını artırdığını düşünüyor.

Ali Yavuz ŞAHİNGenel Yayın Yö[email protected]

3

4

künye

içindekiler

06 Haberler18 Teknolojinin Geleceğiyle İlgili Tahminler21 Akıllı Cihazlara Güvenlik Engeli22 Bilişim Sektöründe İnsan Kaynağı Trendleri25 E-Ticaret Hacmi Günden Güne Artıyor26 2016’da e-Dönüşüm’e Hazır mısınız?28 E-Ticarette En Büyük Sorun Teslimat Süresi30 Röportaj: Nurcan Bıçakçı Arcan32 Asgari Ücretin Artmasının Ardından Şirketler

Ne yapacak?35 Önümüzdeki Günlerde Bizleri Bekleyen 5 BT

Trendi39 Doğru Yazıcı Rekabet Gücünüzü Arttıracak40 KOBİ’lerin Olmazsa Olmaz Teknolojileri44 Anonymous İŞİD’e Karşı Dijital Savaş Başlattı46 Türkiye, Tarihinin En Büyük ve En Kapsamlı

Siber Saldırısı ile Karşılaştı50 4.5G İçin 15 Milyon Sim Kart Değişecek52 Suriye Yıllardır İç Savaşta Ama Elektronik

Ordusu Var54 64. Hükümetin Bilişim Politikaları58 İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin

Kullanılıyor60 BT Günlüğü Test Merkezi

Yazı İşleri

Ali Yavuz ŞAHİNGenel Yayın Yönetmeni

(Sorumlu)

[email protected]

Ecevit BIKTIMYayın Danışmanı

[email protected]

Mehmet Ali GündüzProdüksiyon Sorumlusu

[email protected]

Editörler

Mücahit AytekinBarış TerunErhan TanMutlu ÇavuşAvşar Ö[email protected]

KreatifCreative [email protected]

Reklam

Reklam Departmanı[email protected]

AdresEylül Medyaİnönü Caddesi No: 8 Bulut İş Merkezi 4. Kat Daire: 72 ÇeliktepeKağıthane / İstanbulTel : 0212 270 36 37 PBXFax: 0212 270 36 37

DağıtımEtkin Dağıtım

Baskı ve CiltÖzgün OfsetAytekin sokak no:21 4.Levent / İstanbulTel : 0212 280 00 09Fax: 0212 264 74 33

+90 212 371 4745www.veeam.com/tr

Yüksek Hızlı Kurtarma

Veri Kaybı Önleme

Doğrulanmış Koruma

Verilerden Faydalanma

Tam Görünürlük

YENI Veeam® Availability Suite™ v9

PEK YAKINDA

TÜM uygulama ve veriler için 15 dakikanın altında RTPO™'lar

Kesintisiz Çalışan Kuruluşlar için İş Sürekliliği ile Always-On Business™'ı etkinleştirir

˙

6

ad

ve

rto

ria

l

Microsoft Azure, daha hızlı hareket etmeye, daha fazlasını başarmaya ve tasarruf etmeye yönelik analiz, işlem, veritabanı, mobil, ağ, depolama ve web gibi tümleşik bulut hizmetlerinin bütünlüğünü sunan bir platform. Bazı bulut sağlayıcıları veri merkeziniz ile bulutunuz arasında seçim yapmanızı ister. Ama Microsoft olarak biz sizlere tercih şansı suna-rız, kullanmak istediğiniz BT servislerini ister kendi veri merkezinizde isterseniz de Azure’da çalıştırmanız, hatta iki ortamı aynı anda kullanıp hibrit çözümler sağlamanız mümkün. Azure’un kullandıkça öde mantı-ğına sahip olduğunun altını çizen Microsoft Türkiye Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner, “hizmetlerin ölçeği hızla bü-yültüp küçültülebilir, böylece sadece kullandığınız hizmet için ücret ödersiniz. Dakikalık faturalama ve işlem, depolama, bant genişliği gibi popüler altyapı hizmetleri için rakip firmalarla rekabetçi fiyatlar konusundaki taahhüdümüz, performansa her zaman en iyi fiyatlarla sahip olacağınız anlamına gelir” diyor ve ekliyor: “Bazı kuruluşların buluta karşı temkinli yaklaşmaya devam ettiğini biliyoruz. Bu nedenle Microsoft, verileri-nizin korunması ve gizliliği konusunda sektöre öncülük eden bir taahhüt vermiştir. Katı AB gizlilik yasalarına bağlılığımız sayesinde Avrupa Birliği’nin veri koruma yetkilileri tarafından tanınan ilk bulut sağlayıcısı olduk. Microsoft ayrıca yeni uluslararası bulut gizlilik standardı ISO 27018’i benimseyen ilk büyük bulut sağlayıcısı oldu. Azure; en geniş işletim sistemi, programlama dili, çerçeve, araç, veritabanı ve cihaz yelpazesini destek-ler. Linux kapsayıcılarını Docker tümleştirmesiyle çalıştırın; JavaScript, Python, .NET, PHP, Java ve Node.js kullanarak uygulamalar oluşturun; iOS, Android ve Windows cihazlar için arka uçlar oluşturun. Azure, mil-yonlarca geliştirici ve BT profesyoneli tarafından kullanılmakta olan teknolojileri de destekliyor.”

İş Süreçlerinizi İyileştirmenin Yolu Microsoft Azure’dan Geçiyor

Ev kullanıcılarından kurumsal müşterilere, masaüstü bilgisayardan Win-dows/iPad/Android tabletlere kadar, Office 365, işlerin her yerden devam edebilmesi için kullanıcılarına olanak sağlıyor. Düşük ön yatırım maliyet-leriyle müşterilerine teknolojiyi hizmet olarak kullanma imkanı sunan Office 365, işletmeler arasında en popüler ürün. Türkiye’de satılan her iki Office’ten bir tanesinin Office 365 olduğunu ifade eden Microsoft Türki-ye Office Pazarlama Grup Müdürü Çiğdem Kayalı, “Office 365 iş hayatına sağladığı kolaylıklar sayesinde Türkiye’de de başarısını göstermeye devam ediyor. Örnek vermek gerekirse, Yeni açılan firmaların %30’u Office 365’i tercih ediyor. Öte yandan, Office 365 müşterilerine %99,9 finansal destekli çalışma garantisi veriyor. Ayrıca geçti-ğimiz döneme baktığımızda gerçekleşen çalışma oranı: 99,99%. Bu oran, taahhüt ettiğimiz rakamın da üzerinde. Office 365 hizmetleri kesintisiz olarak yıllardır Türkiye’de veriliyor. Bu da, neden bu kadar çok tercih edildiğimizin en önemli kanıtı” diyor. Office 365, kurumsal müşterilerin yanı sıra akademik kurumların da öğrencilerine sun-mak istediği faydalardan biri olarak görülüyor. Türkiye’de 6 milyondan fazla sayıda öğrenci Office 365’i kullanıp iş hayatına çok daha hızlı adapte olabilmek için altyapı sağlıyor. Office 365’in diğer bir faydasına spam alma oranları %0.05’ten daha az bir seviyeye indirmesi. Bilgi güvenliğine de fazlasıyla önem veren Office 365’in ISO 27018, 27001, FISMA, DPA, HIPAA, AB Veri Koruma Yönergeleri ve FERPA sertifikaları bulunuyor. Microsoft Office masaüstü uygulamaları, Microsoft SharePoint Online, Microsoft Exchange Online ve Skype for Business çözümlerini bir araya getiren Office 365; tüketiciler, öğrenciler ve kurumlar için her zaman güncel bir bulut üretkenlik hizmeti sunuyor. Office 365 kullanıcılarına yüksek kapasiteli e-posta alanı sunarken tüm belgelere her an her cihazdan erişilmesine imkan sağlayacak bulutta depolama alanı sunarak çalışanların iş verimliliğini yükseltmeyi hedefliyor.

Office 365 ile Üretkenliğiniz Artıyor!

8

haberler

Aruba bu yıl ve 2016’da etkin olacak trendlerin mo-bilite ve yeni ağ çözümleri olduğunu düşünüyor. Bir Hewlett Packard Enterprise şirketi olan Aruba’nın Türkiye Ülke Müdürü Ersin Uyar, “Kurumlar, dijital dö-nüşüm devrimini göz önüne alarak geliştirdikleri mobil stratejileri ile bir adım öteye geçebileceklerini umuyor-lar. Yeni bir *IDC raporuna göre, Türkiye’de kurumlar maliyetlerini düşürmek ve esnekliklerini artırmak için gittikçe artan bir oranda dijital dönüşüm girişimlerini benimsiyor ve, Türkiye’deki BT harcamalarının 2016’da 12.3 milyar dolara ulaşması bekleniyor” dedi. İleriye yönelik görüşler veya tahminler üzerinde çalışıyor ya da sadece gelecek yıl endüstriyi şekillendirecek trend-lerle ilgileniyorsanız, işte size Aruba’nın öne çıkacağı-na inandığı birkaç gelişme: Wi-Fi ile telefon görüşmesi, stadyumda Wi-Fi, IoT (Internet of Things – Nesnele-rin Interneti) için güvenlik, mobil cihazların bağlantı otomasyonu, 802.11ac Wi-Fi’ye geçiş yoğunlaşacak ve Wave 2’ye olan ilgi artacak, Multi-gigabit Ethernet ile zengin öğrenme deneyimine hazır olun, Klasik mobil bağlılık kullanımının ötesine geçen perakendeciler, Mobil bağlılığı ve bluetooth düşük enerjili işaretleyici (BLE Beacon) dağıtımını genişleten perakendeciler.

2016 Mobilite Trendleri

Pek çok uygulama ve yetenekle birlikte akıllı telefon hemen herkes için hayatın önemli bir parçası haline geldi. Mobil cihazların, artık sahip olduğu saygın statünün de bir gös-tergesi olarak, dünya çapındaki sevkiyatının 2016 içinde 2 milyar birimi aşacağını tahmin ediliyor. Böylesine yaygınlaşan akıllı telefonlarla, mobil erişim imkanlarının kullanılması da doğal hale geliyor. Düzenli müşterilere yönelik olarak, kapıların açılması için akıllı telefonlar halihazırda kullanılıyor. Örneğin, Hilton, Starwood ve Marriot gibi büyük otel zincirleri müşterileri için, telefona basit bir dokunuşla odaya erişim imkanı sunuyor. İşletmeler içinse mobil erişim, binalara giriş için aynı kolaylığı sağlamakla kalmıyor, çok daha fazlasını sunuyor. Binalara ve sınırlandırılmış bölgelere fiziki erişim imkanının yanı sıra, güvenli erişim kanalıyla, verilere ve şirket uygulamalarına ulaşım imkanı da bu olasılıklar içinde yer alıyor.

Akıllı Telefonlar Yeni Fırsatlara Kapı Açıyor

2015’in 3. çeyreği, sosyal mühendislikle yeniden biçimlendirilmiş eski tehditlerin, kök kullanıcı takımlarının (rootkit) yerini alan yeni dosyasız kötü amaçlı yazılımların, hatalı kodlanmış mobil uygu-lamaların ve ekosistemin en zayıf halkası olan son kullanıcılara yapılan saldırıların örneklerini sundu. Intel Security tarafından yayınlanan yayınlanan “McAfee Labs Tehditler Raporu: Kasım 2015”te, her çeyrek yapılan klasik siber değerlendirmele-rin yanı sıra, şu konulara da değindi: McAfee Labs araştırmacıları, arka plan servis sağlayıcı kılavu-zunu uygulamadaki başarısızlığın da dâhil olduğu, zayıf mobil uygulama kodlaması uygulamalarının, buluttaki kullanıcı verilerini nasıl saldırılara açık bıraktığını açıklıyorlar. Geçtiğimiz senelerde düşüş eğiliminde olan, ancak son birkaç ayda son altı yılın zirvesini gören kötü amaçlı makro yazılımlar geri döndü. Kötü amaçlı makro yazılımlarda, 2015’in 3. çeyreğinde 10,000’den az yeni saldırı gözlemlenir-ken, son çeyrekte 45,000’den fazla saldırı görülüyor. Rapor son olaraksa, yeni platform özelliklerinin ve zararlı yazılımlardaki gelişmelerin, klasik tehdit bulma yöntemlerini kolaylıkla aşan yeni bir dosya-sız kötü amaçlı yazılım sınıfını nasıl yarattığının detaylarını veriyor. Bu dosyasız saldırıların, kök kullanıcı kodu (rootkit) saldırılarının yerini aldığı görülüyor.

Kötü Amaçlı Makro Yazılımlar Geri Döndü

Jaroslav Barton H

ID G

lobal

Bu b

ir ila

ndır.

ebebek Rekabet Avantajını SimpliVity ile Arttırdı

ebebek, annenin ve bebeğin, doğum öncesinden başlayıp 4 yaşa kadar uzanan süreçteki tüm ihtiyaçlarını; kaliteli ürünler, güler yüzlü kadro, yüksek hizmet standartları, hesaplı fiyatlar, sınırsız bilgi ve alışveriş sonrası desteğiyle günün 24 saati karşılayan bir internet sitesi ve mağazalar zinciridir. 2001 yılında e-ticaret sitesi ile başladığı tecrübesini 2003 yılı başında dünyada az rastlanan ‘click to brick’ iş modelini uygulayarak fiziki mağazacılık operasyonlarına başlayan ebebek; ebebek.com sitesine ek olarak Türkiye genelinde toplamda 62 mağaza ile anne-babalara hizmet vermeye devam ediyor.

Perakende sektöründe faaliyet gösterip, ebebek gibi büyük bir işlem hacmine sahip olan e-ticaret sitesi ve Türkiye’nin her yanına yayılan mağazalar zincirine sahipseniz büyük bir operasyona ev sahipliği yapıyorsunuz demektir. Bu büyük operasyonu destekleyecek BT altyapısının da yeterli seviyede tutulması iş süreçlerinin aksatılmaması için bir elzem.

İşletmesi Kolay Bir Altyapı

Geçtiğimiz dönemde klasik altyapı bileşenlerinden oluşan bir mimari ile çalışan ebebek online alışveriş ve mağazalarımızdaki büyümeye ayak uydurmak için sahip oldukları BT altyapısını değiştirme kararı aldı.

İlk bakışta yeni altyapımızdan beklentimiz işletmesi kolay ve performanslı bir altyapıydı diyen ebebek

Bilgi Teknolojileri Direktörü Alper TEKİN, “İçinde olduğumuz perakende sektörü oldukça rekabetçi ve şirketinizin iş yapış hızı sizin başarınızı belirleyen en önemli faktör durumunda. BT altyapısı ve uygulamaları da bu esnekliğe ayak uydurmak zorunda. Bu sebeple; genişleyen, genişlerken karmaşayı arttırmayan, sanallaştırmayı destekleyen performanslı bir altyapı bu projenin kapsamını oluşturuyordu. BT yönetim ekibi olarak, iş birimleri ile birlikte, firmamızın etkinliğini ve verimliliği arttıracak öncelikli ihtiyaçları ve çalışma kapsamını netleştirdik, bağımsız kuruluşların yaptığı araştırmaları da göz önünde bulundurarak gerekli analizleri tamamladık. En doğru çözümü belirleyebilmek için, yeni nesil teknolojiler sunan alternatif ürünleri araştırdık ve basitleştirme, sadeleştirme hedeflerimize en uygun çözüm olarak SimpliVity’yi tercih ettik” diyor.

Olumlu Performans Artışı

Karşılarında yeni bir teknoloji olduğu için test kurulumu ile işe başladıklarını belirten Alper TEKİN, SimpliVity’nin çözümleriyle ebebek’in elde ettiği faydaları şöyle açıklıyor: “İlk anda performansımızdaki olumlu artış bizi etkiledi. Bunun yanında, sistemle ilk kez tanışan arkadaşlarımız, test için kurulan sistemi sanki daha önce görmüş gibi kendi başlarına yönetmeye başladılar. Oldukça hızlı ve kolay kurulum ile canlı sisteme yaklaşık bir haftalık kısa süre içerisinde geçtik. Başlangıçtaki altyapı bir yıldan daha kısa sürede üç katına kadar büyüdü. Buna rağmen aynı ekip,

aynı şekilde ve yoğunlukta çalışmaya devam ediyor. Ek insan gücüne ihtiyaç duymadan artan ihtiyaçlarımızı hızlı şekilde karşılamaya başladık. Geçtiğimiz dönemde işlemci ve bellek ile ilgili kaynak sıkıntısı yaşadığımız anlar oldu. Elimizdeki x86 donanımların SimpliVity ile beraber kullanılabilmesi bu problemi büyümeden çözmemizi sağladı”.

Kaynakların Verimli Kullanımı

SimpliVity’nin çözüm oluşturma ve gerçekleştirme sürecinde bize vaat ettiği performans, kullanım kolaylığı ve yazılımsal özellikleri eksiksiz yerine getirdiğinin altını çizen Alper TEKİN, “Hali hazırda altyapımız içerisinde 6 adet OmniCube CN3000 serisi sistem kullanmaktayız. Internet Mağazamız dahil tüm iş uygularımız bu mimari üzerinde çalışıyor. Artık hızla büyüyen iş ihtiyaçlarına beklendiği ve istendiği gibi cevap verebiliyoruz. Elimizdeki insan kaynakları dahil tüm kaynakları en verimli şekilde kullanarak, şirketimizin büyümesine katkıda bulunuyoruz” diyor.

“Bulut’a verisini yollamak istemeyen veya yollaması mümkün olmayan tüm işletmelere hiper bütünleşik

çözümleri değerlendirmelerini tavsiye

ederim. Geleneksel altyapıların tüm hantallığından kurtulmanın en pratik

ve çalışan yönteminin hiper bütünleşik mimariler

olduğunu yaşayarak gördük.”

Alper TEKİNebebek Bilgi Teknolojileri Direktörü

Ad

vert

ori

al

Adını ilk 1960’lı yıllarda duyuran

Sanallaştırma Teknolojisi bugün bir çok

sektör tarafından kapsamlı bir şekilde

kullanılıyor. Sanallaştırmaya, bünyelerinde

ağırlıklı olarak yer veren kuruluşlara

bakıldığında bunların, ekonomilerin temelini

teşkil eden önemli örnekler olması konunun

bir diğer çarpıcı yönünü oluşturuyor.

Pazar araştırma şirketi IDC’nin, Finans ve

Telekom Sektörleri özelinde gerçekleştirdiği

“Kurumsal Sanallaştırma Ortamı” başlıklı

çalışma, sanallaştırma ekseninde hangi ürün

ve hizmetlerin daha çok tercih edildiğinin

anlaşılması bakımından ipuçları veriyor.

% 80 ile Telekom Sektöründe Pazar Lideri

Telekom alanında kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 80 ile x86 pazarının hakimi olarak ismini tescilliyor.

Telekom operatörlerinin, sanallaştırma çözümleri sunan fi rmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler göz önüne alındığında; ürün kalitesi kadar bunların nasıl ulaştırıldığı, Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve Kurumsal Lisans Anlaşması (Enterprise License Agreement) bir sunucu sanallaştırma platformu seçiminde üzerinde en fazla düşünülen unsurlar olarak değerlendiriliyor.

Diğer yandan, sanallaştırma alanında lider olması, uzun zamandan bu yana birçok endüstrinin tercihi olması, Sunucu Sanallaştırma Pazarı’na ilk giren kuruluş olması, pazara yenilikler getirmesi, yüksek bir ölçeklendirilebilirlik oranına sahip olması,

VMware’in üretim ortamlarında geniş ölçüde kullanımına dair belirtilen temel gerekçeler arasında yer alıyor.

Tercih Edilen Sanallaştırma Platformu

Birebir görüşülen telekom operatörleri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını belirtirken, markanın güvenilir sunucu sanallaştırma çözümü olduğunun altını çiziyor. Telekom profesyonelleri, VMware platformlarının kullanımı esnasında, iş sürekliliği ya da herhangi bir teknik sorun yaşamadıklarını belirtiyor. VMware, yazılım özellikleri göz önüne alındığında, ileri ve yenilikçi sanallaştırma teknolojisine sahip bir marka olarak kabul ediliyor. Sunucu sanallaştırması, Telekom sektöründeki kullanımına bakıldığında oldukça yüksek bir kapasiteyle kritik iş yükü fonksiyonlarını başarıyla yerine getiriyor.

Finans %96 Oranında Kullanıyor

Finans sektöründe kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 96 ile pazarın hakimi olarak adını zirveye yazdırıyor. Finans kuruluşları, sanallaştırma şirketi seçiminde en fazla dikkat ettikleri kriterler olarak; ürün kalitesi, hizmete erişim, sağlanan teknik destek, üçüncü parti ürünlerle birlikte işlerlik ve hizmet seçeneklerini sıralıyor.

Finansın Başlıca Sanallaştırma Platformu: VMware

Görüşülen fi nans şirketlerinin yetkilileri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını ve bu durumun uzun zamandan beri değişmediğini ifade ediyor.

VMware’in, fi nans şirketleri için en önemli sanallaştırma platformu kabul edilmesinin nedenleri arasında; fi rmanın doğru kapasite planlamasının yanı sıra, yönetim ve alan avantajları sağlaması, herhangi bir felaket olasılığına karşı şirketlere yedeklilik özelliğini sunması, iş sürekliliği, yüksek performans, verimlilik, kaynak tahsisi ve güvenli yönetim sıralanıyor.

Finans şirketlerinin neredeyse tamamına yakını, özel bulut yatırımlarını başlattıklarını ya da bunun hazırlığını yaptıklarını ifade ediyor. Sektör şirketlerinin, otomasyon, sistemlerin koordinasyonu ve hizmet yönetiminin standardizasyonu konularında altyapılarını en geç 2015 yılı sonrasında teknolojik gerekliliklere uygun hale getirmek yönündeki açıklamaları dikkat çekiyor.

Sanallaştırma, gelinen noktada “Kurumsal Veri Merkezi” perspektifi nde varsayılan en yeni teknoloji alanı oldu. Bu, daha fazla “fi ziki sunucu” yerine “sanallaştırma” teknolojisinin kapsamlı bir şekilde adaptasyonu anlamını taşıyor. “Sunucu Sanallaştırma” pazarının gelecek yıllarda da büyüme trendini sürdürmesi ve VMware ile rakiplerine yeni fırsatlar sunması öngörülüyor.

VMware%96

Rakip%4

Finans Sektöründe Sanallaştırma Platformlarının Dağılımı

VMware%80

Rakip A

Rakip B

Rakip C Rakip D

%12

%4%3 %1

Telekom Sektöründe SanallaştırmaPlatformlarının Dağılımı

Ürün kalitesi

hizmet sunumu,

teknik destek

Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve son kullanıcı fi yatı

Hizmet seçenekleri

Şirket politikası

Kurumsal lisans anlaşması

Telekom operatörlerinin sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Finans kuruluşlarının sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Ürün kalitesi,

hizmet sunumu

Teknik destek dahil

tedarikçi desteği

Hizmet seçenekleriÜçüncü parti ürünlerle uyumluluk

Türkiye’nin öncü kuruluşları sanallaştırma platformu olarak

VMware’i tercih ediyor

haberler

Mobil cihaz pazarında bir dünya markası olan ve uzun yıllardır farklı operatörlerin kendi markaları aracılığı ile ürünlerini satışa sunan ZTE, kendi markası olan ZTE Blade V6’yı son kullanıcılarla buluşturdu. Dünya üzerinde Avrupa ve Latin Amerika bölgelerinde lanse edilen Blade V6 849TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu. ZTE Türkiye Pazarlama ve Halkla İlişkiler Müdürü Murat Sungur Özkan, tüketici elektroniği açısından dikkat çekici bir ülke olan Türkiye’nin kendileri için çok önemli olduğunu belirtti. Özkan “Kendi markamızla ilk kez Türkiye’deki tüketicilerin karşısına çıkmanın heyecanını yaşıyoruz. Dünya üzerinde 20 milyondan fazla satışı gerçekleşen Blade serisinin en yeni üyesi olan Blade V6, ZTE Tür-kiye ve Teknoteks iş birliği ile Türkiye’ye getirdiğimiz ve satışa sunduğumuz ilk modelimiz. Bu işbirliğinin diğer ZTE modelleri içinde devam edeceğini ümit edi-yorum. Önümüzdeki dönemde kullanıcılarla buluş-turmayı planladığımız diğer seri ve modellerimiz ise ZTE Blade V7, Axon ve Nubia ” dedi. Alanının en hafif telefonlarından biri olma özelliğine sahip V6, 6.8 mm inceliğinde ve 122 gram ağırlığında olup geniş açılı ön kameraya sahip. 5.0.2 Android Lollipop işletim sistemi olan telefon alüminyum kasasıyla ve üstün ses kalitesiyle oldukça iddialı. 13 MP arka kamera ve 5 mpx ön kamerası 5 x Sony titreme azaltma (floating lenses) özelliği ile dinamik optimize stabilizasyona sahip; optimum açı yakalamak içinse ön kameranın F2.0 diyafram açıklığı mevcut. V6 aynı zamanda 88 derecelik geniş açılı bir ön kameraya sahip. Ürünün standart bas-çek, DSLR özelliği, resim düzeltme ve pro olmak üzere birçok seçeneği bulunuyor.

ZTE Blade V6 Türkiye’de

Stanford Üniversitesi bünyesindeki bilim insanları tarafından uzun yıllardır sürdürülen yapay uzuvlara dokunma hissi kazandırma çalışmaları, Xerox PARC’ın basılı elektronik (printed electronics) teknolojisi ve yaklaşımının kullanılması ile başarıya ulaştı. Protez uzuvlara, dokunma hissi kazandırmak üzere geliştirilen elektronik deri teknolojisi, obje üzerine uygulanan te-ması algılayarak kişiye dokunma hissi verecek. Stanford Üniversitesi bünyesindeki bilim insanları tarafından uzun yıllardır sürdürülen yapay uzuvlara dokunma hissi kazandırma çalışmaları, Xerox PARC’ın basılı elektro-nik (printed electronics) teknolojisi ve yaklaşımının kullanılması ile başarıya ulaştı. Protez uzuvlara, dokun-ma hissi kazandırmak üzere geliştirilen elektronik deri teknolojisi, obje üzerine uygulanan teması algılayarak kişiye dokunma hissi verecek. Elektronik deri, bilim dünyası tarafından da büyük bir heyecanla karşılan-dı ve çok sayıda övgü aldı. Elektronik deri geliştirmek için çalışmalar yürüten bilim insanlarından Berkeley Üniversitesi’nde görevli Ali Javey, Stanford Üniversitesi araştırmacılarının buluşunu “İnsan derisine benzer ten formunda materyaller geliştirmek adına olağanüstü bir adım” olarak niteledi. Elektronik deriyi geliştiren araş-tırma grubunun başında bulunan Prof. Dr. Zhenan Bao, yaklaşık 10 yıldır protez uzuvların hissedebilmesini sağlamak için araştırma yapıyor. On yıllık süreç sonun-da, nihai hedefleri olan insan bedenine tam entegre bir yapay deri geliştirmek için büyük bir adım atmayı başaran Bao ve ekibinin bundan sonraki çalışması ise sıcaklığı hissedebilen deri geliştirme olacağı belirtiliyor.

Dokunma Hissi Veren Elektronik Deri

10

Ad

vert

ori

al

Adını ilk 1960’lı yıllarda duyuran

Sanallaştırma Teknolojisi bugün bir çok

sektör tarafından kapsamlı bir şekilde

kullanılıyor. Sanallaştırmaya, bünyelerinde

ağırlıklı olarak yer veren kuruluşlara

bakıldığında bunların, ekonomilerin temelini

teşkil eden önemli örnekler olması konunun

bir diğer çarpıcı yönünü oluşturuyor.

Pazar araştırma şirketi IDC’nin, Finans ve

Telekom Sektörleri özelinde gerçekleştirdiği

“Kurumsal Sanallaştırma Ortamı” başlıklı

çalışma, sanallaştırma ekseninde hangi ürün

ve hizmetlerin daha çok tercih edildiğinin

anlaşılması bakımından ipuçları veriyor.

% 80 ile Telekom Sektöründe Pazar Lideri

Telekom alanında kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 80 ile x86 pazarının hakimi olarak ismini tescilliyor.

Telekom operatörlerinin, sanallaştırma çözümleri sunan fi rmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler göz önüne alındığında; ürün kalitesi kadar bunların nasıl ulaştırıldığı, Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve Kurumsal Lisans Anlaşması (Enterprise License Agreement) bir sunucu sanallaştırma platformu seçiminde üzerinde en fazla düşünülen unsurlar olarak değerlendiriliyor.

Diğer yandan, sanallaştırma alanında lider olması, uzun zamandan bu yana birçok endüstrinin tercihi olması, Sunucu Sanallaştırma Pazarı’na ilk giren kuruluş olması, pazara yenilikler getirmesi, yüksek bir ölçeklendirilebilirlik oranına sahip olması,

VMware’in üretim ortamlarında geniş ölçüde kullanımına dair belirtilen temel gerekçeler arasında yer alıyor.

Tercih Edilen Sanallaştırma Platformu

Birebir görüşülen telekom operatörleri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını belirtirken, markanın güvenilir sunucu sanallaştırma çözümü olduğunun altını çiziyor. Telekom profesyonelleri, VMware platformlarının kullanımı esnasında, iş sürekliliği ya da herhangi bir teknik sorun yaşamadıklarını belirtiyor. VMware, yazılım özellikleri göz önüne alındığında, ileri ve yenilikçi sanallaştırma teknolojisine sahip bir marka olarak kabul ediliyor. Sunucu sanallaştırması, Telekom sektöründeki kullanımına bakıldığında oldukça yüksek bir kapasiteyle kritik iş yükü fonksiyonlarını başarıyla yerine getiriyor.

Finans %96 Oranında Kullanıyor

Finans sektöründe kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 96 ile pazarın hakimi olarak adını zirveye yazdırıyor. Finans kuruluşları, sanallaştırma şirketi seçiminde en fazla dikkat ettikleri kriterler olarak; ürün kalitesi, hizmete erişim, sağlanan teknik destek, üçüncü parti ürünlerle birlikte işlerlik ve hizmet seçeneklerini sıralıyor.

Finansın Başlıca Sanallaştırma Platformu: VMware

Görüşülen fi nans şirketlerinin yetkilileri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını ve bu durumun uzun zamandan beri değişmediğini ifade ediyor.

VMware’in, fi nans şirketleri için en önemli sanallaştırma platformu kabul edilmesinin nedenleri arasında; fi rmanın doğru kapasite planlamasının yanı sıra, yönetim ve alan avantajları sağlaması, herhangi bir felaket olasılığına karşı şirketlere yedeklilik özelliğini sunması, iş sürekliliği, yüksek performans, verimlilik, kaynak tahsisi ve güvenli yönetim sıralanıyor.

Finans şirketlerinin neredeyse tamamına yakını, özel bulut yatırımlarını başlattıklarını ya da bunun hazırlığını yaptıklarını ifade ediyor. Sektör şirketlerinin, otomasyon, sistemlerin koordinasyonu ve hizmet yönetiminin standardizasyonu konularında altyapılarını en geç 2015 yılı sonrasında teknolojik gerekliliklere uygun hale getirmek yönündeki açıklamaları dikkat çekiyor.

Sanallaştırma, gelinen noktada “Kurumsal Veri Merkezi” perspektifi nde varsayılan en yeni teknoloji alanı oldu. Bu, daha fazla “fi ziki sunucu” yerine “sanallaştırma” teknolojisinin kapsamlı bir şekilde adaptasyonu anlamını taşıyor. “Sunucu Sanallaştırma” pazarının gelecek yıllarda da büyüme trendini sürdürmesi ve VMware ile rakiplerine yeni fırsatlar sunması öngörülüyor.

VMware%96

Rakip%4

Finans Sektöründe Sanallaştırma Platformlarının Dağılımı

VMware%80

Rakip A

Rakip B

Rakip C Rakip D

%12

%4%3 %1

Telekom Sektöründe SanallaştırmaPlatformlarının Dağılımı

Ürün kalitesi

hizmet sunumu,

teknik destek

Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve son kullanıcı fi yatı

Hizmet seçenekleri

Şirket politikası

Kurumsal lisans anlaşması

Telekom operatörlerinin sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Finans kuruluşlarının sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler

Ürün kalitesi,

hizmet sunumu

Teknik destek dahil

tedarikçi desteği

Hizmet seçenekleriÜçüncü parti ürünlerle uyumluluk

Türkiye’nin öncü kuruluşları sanallaştırma platformu olarak

VMware’i tercih ediyor

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

haberler

İş zekası sektörünün yenilikçi ve lider firması Qlik’in Türkiye resmi distribütörü QlikView Türkiye, pazar-daki son teknolojik gelişmeleri ve Qlik’in stratejilerini paylaşmak amacıyla 8-9 Aralık tarihleri arasında Wy-nham Hotel Levent’de QlikView Türkiye OEM Partner ve Qlik Sense Road Show etkinliklerini gerçekleştirdi. Etkinlikler kapsamında, ana firma Qlik ve QlikView Türkiye ekibi katılımcılara Qlik’in OEM bakış açısı, hizmet politikası hakkında bilgi verirken ,gerçekleş-tirilen canlı ürün demoları ve başarı hikayeleri ile Qlik ürünleri ile çok hızlı değişen piyasa koşullarına rağmen yakalanan başarılı sonuçlar katılımcılara aktarıldı. Wynham Levent Hotel’de iki gün üst üste gerçekleştirilen etkinliklerin ilki olan QlikView Türki-ye OEM Partner etkinliğine katılan OEM İş Ortakları adaylarına ;Qlik OEM yapısı ve çözümlerine katma değer sağlamak, yeni gelir kalemlerinin nasıl oluştu-rulacağı ve rekabette nasıl üstünlük sağlanabileceği konusunda QlikView Türkiye ve Qlik ekibinin ortak hazırladıkları sunumlar ve canlı demolar katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü. İkinci gün dünya genelin-

de gerçekleştirilen Qlik Sense Road Show etkinlikler serisinin son ayağı olarak istanbul’da gerçekleştirilen etkinlik ile sona erdi. Qlik Sense Road Show kapsa-mında geçen yıl lansmanı gerçekleştirilen mobil için özel tasarlanmış, mobil cihazlardan sadece izleme değil aynı zamanda rahatlıkla tasarım da yapabilen ve doğal etkileşime en yakın şekilde dokunmatik olarak kullanılabilen bir ürün olan Qlik Sense’e gelen son yenilikler ve Sense’in yetenekleri biraraya geldiğinde şirketlerin iş zekasına bakış açılarına nasıl yeniden şekillendiğini anlatan canlı demo ve sunumlar ile tanıtıldı. Etkinlikler katılımcıların aktif katılımı ile gerçekleştirilen interaktif bölüm ile sona erdi.

İş Zekasına Bakışı Yeniden Şekillendiriyoruz

3DEXPERIENCE şirketi Dassault Systèmesi tüketici mal-ları ve perakende sektörü için hazırladığı yeni endüstri çözümü “My Retail Theatre”ı pazara sundu. 3DEXPE-RIENCE platformunu temel alan “My Retail Theatre”, tü-ketim malları sektöründe çalışan şirketlere; interaktif ve yüksek kaliteli 3D görselleştirme yetenekleri kazandıra-cak. Perakendeciler bir yandan tüketici için seçenekleri artırırken diğer yandan büyük stok ihtiyacını azaltabile-cek ve fiziksel mağazalarının büyüklüğünden bağımsız olarak geniş ürün yelpazesini eksiksiz bir şekilde ser-gileyebilecekler. Hızlı gelişen moda sektöründe tüketiciler, yeni ürünler ve yeni alışveriş deneyimleri bekliyor. Perakendeciler de marka sadakatini sağlamlaştırmak için tüketicilerle kişisel ilişkiler geliştirmek ve bu ilişkileri beslemek zorunda. Dünya çapında e-ticaret satışları giderek artarken, fiziksel perakende mağazaları tüketiciler-le bağlantı kurmada hala önemli bir rol oynamakta. Bu da perakendecileri envanter yönetimi yapma, trend olan ürünler sunma ve kaliteli mağaza vitrinleri oluşturma konusunda rekabet avantajına sahip olma noktasında zorluklarla boğuşturuyor. Dassault Systèmes’in “My Retail Theatre” endüstri çözüm deneyimi, ürün geliştirme verilerini tüketiciye dönük kullanım için hem perakendeciler hem de tüketiciler için faydalı bir görsel deneyime dönüştürüyor. Sağladığı dijital süreklilik, tüm satış noktaları arasında tutarlı ve sorunsuz haberleşme için pera-kendecilerin ürün tasarımı aşamasında oluşturulan 3D master modelinin aynısı ile satış ve pazarlama varlıkları oluşturmalarını sağlıyor.

Perakende Sektörü İçin Yeni Üç Boyutlu Çözüm

12

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

CIO ÖDÜL PROGRAMIIDC Danışma Kurulu ve ödül jürisinde yer alan CIO’ların başvuruları değerlendireceği,

6 farklı kategorideki ödüller 7. IDC Türkiye CIO Zirvesi’nde sahiplerini bulacaklar

Ödül Kategorileri :

Yeni Teknolojiler Aracılığıyla İnovasyonBT YönetişimDegişim YönetimiBT ile Kurumsal Hede�ere Katkı SağlamaBT Maliyet DüşürmeYılın CIO’su

Son Başvuru Tarihi : 4 Mart 2016

14

Microsoft’un Windows 10 tabanlı ve Microsoft markalı ilk telefonları Microsoft Lumia 950, Lumia 950 XL ve Lumia 550 Şubat ayında Türkiye’de satışa çıkıyor. Merakla beklenen Microsoft Lumia 950 ve Lumia 950 XL, 2250 TL’den başlayan fiyatlarla kullanıcıların beğenisine sunulacak. Tüketici elekt-roniği mağazaları ve online mağazalarda satışta olacak cihazlar, akıllı telefon pazarında ezber boza-cak. Microsoft Türkiye Mobil Cihazlardan Sorumlu Genel Müdürü Sertaç Şener cihazlarla ilgili yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Microsoft misyonunu ‘Bireylerin ve kurumların daha fazlasını başarması için onlara güç katmak’ olarak tanımlıyor. Buna bağlı olarak biz de iş süreçlerinde üretkenliği ye-niden tanımlıyor; akıllı bulut platformları tasarlı-yor ve kullanıcılarımıza daha kişisel bir bilgisayar deneyimi sunuyoruz.” Sertaç Şener, “Bildiğiniz üzere, Windows 10, Continuum özelliği ile tüm cihazlarınızı birbirine bağlıyor. Microsoft’un amiral gemisi Lumia telefonların Windows 10 ile entegre oluşu sayesinde iş ve kişisel iletişimimize getirdiği konforun çok daha iyi farkına varacağız. Dünyanın en üretken telefonu Microsoft Lumia 950 ve 950XL ile artık PC’de yaptığınız tüm işleri telefonunuzda yapabilirsiniz. Akıllı telefon dünyasını ve mobili-teyi yepyeni bir seviyeye taşıyacak olan Microsoft Lumia telefonlar, tüm iletişim ihtiyacınızı tek bir cihazla kontrol etme imkanı sunmakla kalmayacak; Windows 10 tabanlı akıllı Lumia’lar, sizin en yakın çalışma arkadaşınız, cebinizdeki ofis olacak” dedi.

Windows 10 Tabanlı Microsoft Akıllı telefonlar Türkiye’de Satışa Çıkıyor

ESET ve Türk Ekonomi Bankası, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında 2015 yılı başından bu yana ESET-TEB Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları’nı İz-mir, Antalya, Gaziantep, Samsun, Konya, Bursa, Denizli, Kayseri, Eskişehir ve Adana’da gerçekleştirdi. İş dün-yasının çeşitli temsilcileri ile kurumların finans ve IT yöneticilerinin katıldığı toplantılarda bir anket çalış-ması da düzenlendi. Toplam 325 kişi ile gerçekleştirilen çalışma, kullanıcıların dijital güvenliğe ilişkin yakla-şımlarını ortaya koydu. Ankete katılan şirket temsilcile-rinden alınan verilere göre her üç şirketten birine yani yaklaşık %30’una son 12 ay içerisinde kötü amaçlı yazı-lım bulaşmış. Öte yandan şirketlerin yarısı bir güvenlik politikası belirlerken, %15’inin dijital felaketlere karşı önlem almadığı ortaya çıktı. Ortaya çıkan bir başka veri ise kurumların fiyat odaklılığı ile ilgili oldu. Kurum temsilcilerinin %13’ü, güvenlik yazılımı seçerken fiyat odaklı davrandıklarını bildirdi. Anketin ortaya çıkar-dığı bir başka veri ise, siber güvenlik bilincinin - bazı yönleriyle eksik kalsa da - geniş ölçüde oluştuğu bilgisi oldu. Buna göre şirketlerin %66’sı bilişim güvenliğine bütçe ayırıyor. Anketin oluşturulmasına imkan tanıyan ESET - TEB Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları‘nda internetin sağladığı kolaylıkların yanı sıra riskler ve bu risklerden korunma çözümleri aktarıldı. ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu, Türk Ekono-mi Bankası‘ndan İnternet ve Mobil Bankacılık Müdürü Nazım Erdoğan ile aynı bölümden yönetici uzmanlar Şahin Gör ve Gülşah Çavuşovalı, dijital ve mobil banka-cılıktaki gelişmeleri 10 ildeki katılımcılarla paylaştılar.

Şirketlerin Büyük Çoğunluğu Siber Güvenliğe Bütçe Ayırıyor

haberler

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

BTGunlugu.com

CIO ÖDÜL PROGRAMIIDC Danışma Kurulu ve ödül jürisinde yer alan CIO’ların başvuruları değerlendireceği,

6 farklı kategorideki ödüller 7. IDC Türkiye CIO Zirvesi’nde sahiplerini bulacaklar

Ödül Kategorileri :

Yeni Teknolojiler Aracılığıyla İnovasyonBT YönetişimDegişim YönetimiBT ile Kurumsal Hede�ere Katkı SağlamaBT Maliyet DüşürmeYılın CIO’su

Son Başvuru Tarihi : 4 Mart 2016

EMC, kuruluşların ayrı noktaları olduğu kadar, genel bulutu da kolayca ölçeklendirmelerini sağlayan yeni ürünler, özellikler ve kapasiteleri kapsayan EMC Isilon Scale Out NAS Veri Gölü’nün yeni sürümünü kullanıma sunduğunu duyurdu. Yeni ürünler, - Isi-lonSD Edge, yeni nesil Isilon OneFS ve Isilon Clou-dPools - yapılandırılmamış verilerin yalnızca ana veri merkezinde değil, uzak ofisler gibi veri merkezinin farklı konumlarında da kullanılabilir olmasına ve bulut arşivlemesine olanak tanıyarak EMC Data Lake (Veri Gölü) çözümünü geliştirdi. Daha verimli bir Veri Gölü sunmak üzere tasarlanan yeni Isilon çözümleri, birden fazla iş akışını birleştirerek kullanıcıların veri-lere tüm konumlardan erişmelerine ve verileri analiz etmelerine olanak tanıyor. Üç önemli trend kurumları dönüştürüyor: İlki, iş gücünün dağınık bir hal alma-sıyla, şirketlerin de daha küresel bir duruma gelmesi. İkincisi, yapılandırılmamış veri hacmi hızla büyüyor ve her iki yılda bir iki kat artıyor. Böylece, verilerin etkili bir şekilde yönetilmesi ve aynı zamanda veri-lerden değer elde edilmesi gereksinimini artırıyor. Son olarak hibrit bulut, veri merkezlerini en verimli ve etkili şekilde çalıştırmak isteyen müşteriler için rakipsiz bir seçenek haline geldi. EMC Veri Gölü 2.0 stratejisi ve yapılan yeni duyurular, bu zorlukların yönetilmesi açısından büyük önem taşıyor. Erken Veri Gölü dağıtımları, yalnızca ana veri merkezindeki – ya da yakınındaki – veri kaynaklarının çekilmesiyle sınırlıydı. Şu an için Veri Gölü 2.0’ın genişlemesi ve yapılandırılmamış verileri ana veri merkezinde, farklı depolama konumlarında ve bulutta, basit ve tutar-lı bir şekilde yönetmesine önemli derecede ihtiyaç duyuluyor.

EMC Veri Gölü 2.0 Türkiye’de Tanıtıldı

Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri şirketi PwC Türkiye, dijital uygulamaların iş dünyasına tamamen entegre olduğu ve işletmelerin siber teh-ditlere karşı her zamankinden daha hassas olduğu bir dönemde, siber güvenlik kavramını müşteri-lerine eğlenceli ve sürükleyici bir oyun üzerinden anlatıyor. PwC tarafından geliştirilen “Game of Th-reats™” oyun atölyesinde, şirketlerin üst yönetim-leri gerçek zamanlı bir siber tehditle başa çıkmaya çalışırken, konunun önemini en eğlenceli şekilde öğrenme fırsatı buluyor. Türkiye’deki bilgi güvenliği ve siber güvenlik yöneticilerinin en büyük şika-yetleri arasında “üst yönetim tarafından yeterince anlaşılamamak” ve “yeterli bütçeye sahip olmamak” maddeleri yer alıyor. Genellikle sıkıcı ve statik masa başı çalışmaları ile üst yönetimlere anlatılmaya çalışılan siber güvenlik konusu bu sebeple şirket ya-tırım kararlarında ikinci planda kalabiliyor ve çoğu şirket için dijital dönüşüm yolculuğunun önündeki en büyük engellerden biri olmaya devam ediyor.Si-ber riskleri yönetemeyen şirketlerin rekabette geri kalma riski olduğunu vurgulayan PwC Türkiye Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri A. Burak Sadıç ise şu yorumda bulundu: “Dijital dün-yada kurumları, hali hazırda bir siber saldırıya uğ-radığını fark edenler ve fark etmeyenler diye ikiye ayırabiliriz. Dijital dünyadaki geleceklerine güvenle bakmak isteyen tüm kurumlar artık siber güven-lik başlığını bir bilgi teknolojisi alt başlığı olarak değerlendirmeyi bırakıp konuya stratejik olarak yaklaşmalı. Oyunlaştırma prensipleri ile PwC’nin küresel tecrübesinin güzel bir birleşimi olan Game of Threats™ hizmetimizin kurum üst yönetimlerini olası siber krizlere hazırlamak için önemli katkıları olacağını düşünüyorum.”

PwC Türkiye, CEO’lara Siber Riskleri Oyunla Anlatıyor

16

haberler

Ender Bozan

oğlu EM

C Isilon Bölge Yön

eticisi

Dünyanın önde gelen IT şirketlerinden biri olan Citrix her yıl, en son teknoloji trendlerini takip edip geleceğin teknolojik manzarasına dair öngörülerini açıklıyor.

Citrix, kendi perspektifini ve elindeki verileri katmanın yanı sıra sektör kaynaklarından alınan anket ve verileri de bağlantılandırarak; bu trendlerin itici gücü olan değişiklikleri

anlamlandırmaya çalışıyor.

Süleyman [email protected]

Teknolojinin Geleceğiyle İlgili Tahminler

özel haber

2016’ya dair manzara; yenilikçilik, tasarım odaklı düşünme ve çevik yazı-lım geliştirme gibi birçok konuya odaklanıyor. İşte

günümüzden başlayarak 2020’ye kadar olan 5 yıllık döneme dair bazı öngörüler, fikir yürütmeler.

Bilgi Zehirlenmesi

Günümüzde insanlardan muazzam miktarlarda veriyi süzmesi, anlama-sı ve eylemlerinde kullanması bek-leniyor. Bunun sonucunda insanlar boğuluyor; adeta “bilgi zehirlen-

mesine” uğruyorlar. İnsanların bilgi işlemesine ve iletmesine yardımcı olan mevcut araçlar, iş günlerin-de büyük verimsizlikler yaratıyor. McKinsey’e göre çalışma saatlerinin yüzde 30’u e-posta mesajlarıyla ge-çiyor ve bu sürenin yarısı ziyan olu-yor. Bir başka araştırma da e-posta mesajlarının yalnızca yarısının ger-çekten önemli olduğunu gösteriyor. İnsanların iş yaşamlarındaki bilgiyi yönetmek için daha iyi araçlara ih-tiyacı var. Performansı geliştirmek için atılacak ilk adım, bilişsel bant genişliğinde yer açmak. Daha az sa-yıda karar ve sadelik; daha üretken

olan sistemlerin itici gücü olacak, dolayısıyla burada denenecek birkaç şey önerebiliriz: İşe verilen dikkatin dağılmasını azaltmak için elektronik bildirimleri kapatmak. Pahalı olan bağlam geçişi gereğini azaltmak için dikkati dağıtan şey-lerden kaçınılan ortamlar yarat-mak. Toplantıları yarıya düşürmek. Okunan e-posta mesajlarını yarıya düşürmek. Konu satırına bağlam ekleyerek insanların e-postayı filt-relemelerine yardımcı olmak. “FYI:” veya “REQ:” gibi örnekler insanların ön filtreleme yapmasına yardımcı olabilir.

18

Nesnelerin Sağlık Hizmeti

Sağlık hizmetinin Nesnelerin İnter-netini (Internet of Things) gerçekten kucaklamaya başladığını görüyoruz. Nesneler, tıp uzmanlarının yapaca-ğı ziyaretleri dönüştürecek. Kronik hastalık izlemeye ve bizlere ilaçla-rımızı almayı ve tedavilere gitmeyi hatırlatmaya yardımcı olacak. Sağlık parametrelerinin kabul edilebilir, uzun vade için yeğlenen sınırlar içinde kalması için sağlıklı seçim-ler yapmamıza yardımcı olacak. Bu süreçte; Giyilebilen gereçler yaygın kabul gören şekil faktörü olacak. Tıp mesleği Nesnelerin Sağlık Hizme-ti’ne gönülsüz bir şekilde katılacak. Şeylerin Sağlık Hizmeti gereçlerini kullanmanız için şiddetle özendiri-leceksiniz. Şeylerin Sağlık Hizme-ti’nden toplanan veriler, iyi niyetli-lerin de kötü niyetlilerin de peşinde koştuğu bir define olacak. Güvenlik ve gizlilikte sağlayıcıların yapacağı hatalar affedilmeyecek. Hastaba-kıcıların yapacağı ziyaretler daha anlamlı olacak. Zindeliğe daha kolay ulaşılabilecek.

Güvenlik ve Mobilite

Mobilite artık sadece bir tercih değil. İşin aslıdır, artık çalışma ve de eğlenmenin olağanlaşmış ha-lidir. Güvenlik de artık sadece bir tercih değildir; şarttır. Gizlilik ve emniyet ile bir araya geldiğinde, güvenlik, günlük yaşamlarımızın ve alışkanlıklarımızın içine daha çok sızıp yayılacak. 2020’ye doğru evrim geçirirken aynı anda daha mobil ve güvenli olmanın her ikisi de kritik hale geliyor. Mobilite ve güvenliğin 2020’deki kesişimiyle ilgili öngörü-lerimiz arasında şunlar bulunuyor: Dijital yaşamınız varsayılan kişiliği-niz haline geliyor; kişiselleştirilmiş güvenlik ve gizlilik hedeflerini dina-mik olarak yönetiyor. Giyilebilir ge-reçler, ana mobil cihaz olarak kimlik doğrulama ve yetkilendirme için akıllı telefonların yerini alıyor. Araç-lara, evlere ve sağlık hizmeti gereç-

lerine bağlı olma hedef odaklı olmak için fiziksel güvenlik arabirimlerinin kullanılmasını gerektiriyor. DNA ile pekiştirilmiş kimlik doğrulama ve yetkilendirme, sizi benzersiz şekilde siz olarak tanımlıyor ve kimliğinizi gizlemeyi güçleştiriyor. “Güvenlik olmasa da olur; bu ürünü bir an önce pazara yetiştirmemiz lazım” üreti-cilerin geçmişte kalmış bir sloganı haline geliyor.

Eğitim

Dünyanın her yerinde özellikle gelişmekte olan ülkelerde, bireylerin geleneksel emek tabanlı işlerden çıkıp “bilgi işçilerine” dönüşürken hızla büyüyen bir orta sınıf görüyo-ruz. Bulunduğumuz yerden çalışma-nın yaşamının geleceğine, değişen çalışma ortamına ve Y kuşağının etkisine baktıkça önümüzdeki onyılda eğitim alanının yeniden canlandığını göreceğiz. Özellikle Y kuşağı eğitimin anlamlı bir yaşam ve iş-yaşam dengesi için öncelikli ihti-yaçlarına uyum sağlamasını istiyor. Bu, maaşı iyi olan bir iş bulabilmek ve ömür boyu öğrenim kredisi borcu ödemek zorunda kalmamak demek. Eğitimin geleceği yalnızca teknolojik bolluktan yararlanabilmeyi öğret-mede değil. Geleceğin bilgi işçisinin değişen ihtiyaçlarına eğitim pazarı-nın nasıl uyum sağlayacağı, çalışma-nın geleceği ve ekonomi ile de ilgili.

Nesnelerin İnterneti

Abartılı beklentilerin tepe nokta-sında, parlak bir teknoloji faydayı gölgeler. Nesnelerin İnterneti de bu açıdan bir istisna değil. Nesnelerin İnterneti’nin katma değeri kolayca dile getirilebiliyor: verimlilik artış-ları (maliyet tasarrufu + zamandan tasarruf + risk yönetimi), üretkenlik artışları ve daha zengin insani de-neyimler. Geçiş, teknolojinin kendi-sinden bahsetmeyi bırakıp bizim için ne yaptığından bahsetmeye başladığımızda gerçekleşiyor.

Herşeyi Tümleştirme

Nesnelerin İnterneti nesnelerin kendisinden çok bunların birbirle-riyle nasıl çalışacağı hakkında. Ağa bağlanmamış pek çok şeyimiz var. Bir süredir web sayfalarını prog-ramlamayla iç içe örülebilir web hizmetleri olarak genişletiyoruz. İnsanlar sundukları hizmetlerin başka hizmetlere kolayca bağlana-bildiğinde daha değerli hale gelme-ye başladığını anladılar. Bu bir ağ çarpanı etkisi. Birbirine bağlanmış şeylerin API’si ile; bu iç içe örüle-bilirliği fiziksel dünyaya yayıyoruz. Bu teknolojiler insanların, yer-lerin ve nesnelerin otomasyonu-nun maliyetini daha da düşürerek işletim verimini ve kullanım keyfini artırıyor.

19

20

haberler

Güvenli kimlik çözümlerinde dünya çapında bir lider olan HID Global, ileriyi gören iş ortakları ve son kul-lanıcı organizasyonları ile şirketin son çözümlerinin pilot projelerinin gerçekleştirildiği ve dağıtımının ya-pıldığı çeşitli pazarlardaki önemli müşterilerden alı-nan görüşlere dayanarak, 2016’da izlenecek güvenlik trendlerini belirledi. HID Global’in geniş sektör pers-pektifi, şirketi, kimlik ve erişim yönetimi, vatandaş kimliği ve Nesnelerin Interneti (Internet of Things – IoT) üzerinde bu yıl önemli etkisinin olacağına inan-dığı beş önemli gelişmeyi belirlemeye yönlendirdi. HID Global’in 2016 trendleri, daha mobil ve bağlantılı bir deneyimi, kişisel gizliliği koruma konusunda süren gelişmeleri ve çözümü dağıtmak için en iyi uygula-maların daha yaygın benimsenmesini işaret ediyor. Trendler şunları içeriyor: Mobilize” güvenlik, daha yaygın ve kişisel olacak, Güvenlik, kullanıcı deneyi-mine çok daha fazla odaklı olacak. Güvenli, bağlantılı kimlikler, çalışma, alışveriş ve oynama biçimlerimizde güvenliği ve yenilikçiliği destekleyecekler. Gittikçe bü-yüyen bağlantılı ve mobil öncelikli bir dünyada kişisel gizlilik daha fazla ilgi çekecek. Güvenlik politikaları ve en iyi uygulamalar, teknolojideki gelişmeler kadar önemli olacak.

HID'den 2016 Tahminleri

PayPal, Türkiye’deki girişimcileri ve işletmeleri e-ihracata teşvik etmek amacıy-la global olarak 29 pazarda yapılan Sınır Ötesi Alışverişte Tüketici Alışkanlıkları araştırmasını e-ihracatçılara yönelik bir yol haritası olarak düzenledi. İstanbul’da gerçekleşen basın toplantısında tanıtılan, e-ihracatı global ölçekte mercek altına alan ‘Sınır Ötesi Alışverişte Tüketici Alışkanlıkları’ araştırması hem e-ihracata yeni başlayacak girişimcilerin hem halihazırda e-ihracat yapanların sınır ötesi online ticarette rekabet gücünü artıracak pek çok bilgi ve ipucu içeriyor. Rapor hem e-ihra-cata yeni başlayacak girişimcilerin hem halihazırda e-ihracat yapanların sınır ötesi online ticarette rekabet gücünü artıracak pek çok ipucu barındırıyor. Raporun ülke bazında detaylı sonuçlarını www.benkazaniyorumturkiyekazaniyor.com sitesinde bulabilirsiniz.

PayPal, ‘E-İhracatın Yol Haritasını’ Açıkladı

Dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden IHS Infonetics’in ortaya koyduğu araştırma sonuçla-rına göre Huawei, 2015’i IMS (IP-Multimedya Alt Sistemleri) kategorisinde dünyanın 1 numaralı ekipman sağlayıcısı olarak tamamladı. 2015 IMS Ekipman Sağlayıcı Değerlendirmesi sonuçlarına göre Huawei, hem pazardaki faaliyetleri hem de hızlı ve verimli iş yapabilme kapasitesiyle, IMS pazarında liderliği elde etti. Huawei, 2015 sonu itibarıyla 80’den fazla ülkede 230’dan fazla IMS anlaşmasına imza atarken, 68 adet de global VoLTE (LTE Ses Servisleri) anlaşması gerçekleştirdi. Hu-awei IMS sistemleri Türkiye’de hizmet veren tele-komünikasyon operatörleri, Türk Telekom Grubu, Vodafone ve Turkcell tarafından da yaygın olarak kullanılıyor. Huawei’nin ödüllü IMS sistemi, ilk olarak LTE ses iletişimi kapsamında Türk Telekom Grubu tarafından kullanıldı. Vodafone Türkiye de Huawei IMS sistemini, LTE ses iletişimi çerçeve-sinde kullanıma alırken, aynı zamanda gelecekte hayata geçecek projeleri için de hizmet kapsamına dâhil etti. Turkcell de yapmış olduğu anlaşmaya istinaden, Huawei IMS uygulama sunucularının, Turkcell LTE servisleri kapsamında, ses iletimi için kullanılacağını açıkladı.

Huawei IMS’te de Pazar Lideri

Araştırmaya katılanların yüzde 47’sinin, akıllı telefon, giyilebilir cihazlar, akıllı ev cihaz ve uygula-maları ile benzeri IoT cihaz ya da servislerini satın almada en önemli bariyerini güvenlik endişesi ve ki-şisel bilgilerin gizliliği oluşturuyor. Bu yıl içinde IoT cihazı almayı plan-layanların yüzde 69’u ise bu ürün-lerin hacklenebileceğini, bunun da veri çalınması ve ürünlerde bozul-ma ile sonuçlanabileceğini bildiğini söylüyor.

Yüzde 24’ü IoT Cihazlarını Sa-tın Almayı Erteliyor

IoT cihazı sahipleri ya da önümüz-deki yıl bir ürün almayı planlayan-ların yüzde 37’si bu cihazları ya da servisleri kullanırken daha temkinli olmayı tercih ederken yüzde 24’ü

IoT ürünlerini satın almayı erte-lediğini belirtiyor. Yüzde 18’i ise mevcut IoT ürün ya da servislerinin güvenli olduğundan emin olana ka-dar kullanmayı bıraktığını söylüyor.

Akıllı Telefon ve Tabletlere Olan Talep Düşüşte

Araştırma, aynı zamanda geleneksel teknoloji cihazlarına talebin de ağır bir ilerleme içinde olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin; akıllı telefon al-mayı düşünenlerin oranı geçtiğimiz yıla oranla 6 puan gerileyerek yüzde 48 seviyesinde kalıyor. Yeni bir TV ya da tablet almayı planlayanların oranı ise geçen yıla göre 8 puan düşerek yüzde 30 olarak karşımıza çıkıyor.

Giyilebilir Cihazlar İçin de

Pazarda Hareketsizlik Söz Konusu

Araştırma, IoT cihazları pazarındaki hareketsizliği de ortaya koyuyor. Önümüzdeki yıl akıllı saat almayı planlayanların oranı geçtiğimiz yıla oranla sadece 1 puan artış göste-rerek yüzde 13 seviyesinde kalıyor. Giyilebilir fitness araçları ve sağ-lık cihazları, akıllı termostatlar ve bağlantılı ev güvenlik kameralarını kapsayan çeşitlilikteki cihazlardan birini almayı planlayanların oranı ise geçtiğimiz yılla aynı seviyede, yüzde 9 olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla önümüzdeki yıl akıllı saat satışlarının üreticileri ve pera-kendecileri zorlayacağı öngörülü-yor; çünkü araştırmaya göre, ürün-ler tüketicilerin pil ömrü, kullanım kolaylığı ve tasarım beklentilerini karşılamakta yeterli performans gösteremiyor. Bütün vaatlere ve pazarın sunduğu müthiş fırsatlara rağmen güvenlik ve kullanım ko-laylığı endişelerinin IoT pazarının yakın ve uzun dönemdeki potansi-yelini engelliyor. Bu pazarı hareket-lendirmek için tüketici teknolojileri şirketlerinin ekosistem, veri payla-şımı ve birden fazla şirketle entegre servis yaratma gibi konuları dikkat ve ciddiyetle göz önünde bulundur-maları gerekiyor.

Mustafa Hanlı[email protected]

özel haber

Akıllı Cihazlara Güvenlik Engeli CES 2016 kapsamında 28 ülkede, 28 bin tüketicinin katılımıyla hayata

gerçekleştirilen araştırma, yükselen güvenlik endişelerinin akıllı telefon, tablet ve PC’lere olan talepte azalma olduğunu ve akıllı saat, giyilebilir fitness ve akıllı ev termostatları vb. cihazları kapsayan IoT (Nesnelerin

İnterneti) pazarındaki durgunluğun tüketici elektroniği endüstrisinin de önünde bir engel teşkil ettiğini ortaya koyuyor.

Günümüzde, insan kaynakları bir firmanın en önemli varlığı olma yolunda. Özellikle de, bilişim alanı bu konu-

da diğerlerine göre bir adım öne çıkıyor.

2015’de Yazılımcı Talepleri Liderdi

Ülkemizde çok uluslu donanım ve yazılım firmalarının ağırlıklı olduğu sektör yapılanması olması nedeniyle, buna uygun bir talep olduğunu ancak son yıllarda yerel yazılım firmalarının öne çıktığını görüyoruz. 2015 yılına baktığımızda her zamanki gibi en çok yazılımcı

arayışımız olmuş, yazılımcılardan da en çok .net yazılım mühendisi aramışız. Arkasından java yazılım mühendisleri geliyor. Türkiye’deki çok uluslu firmaların satış orga-nizasyonları da sürekli gelişiyor, do-layısı ile satış pozisyonu talepleri, her daim bilişim sektörünün sıcak arayışları içerisinde.

Yazılım kategorisinden ayrı koy-mayı tercih ettiğimiz mobil yazı-lım geliştirici arayışları ise üçüncü sırada yer alıyor. Büyüyen, teknoloji tarafında yeni yapılanmaya giden, teknolojinin yetkin yönetim ile yö-netilmesinin önemini gören şirket-lerin CTO / IT Manager ve hatta son yıllarda oluşmaya başlayan CDO

(Chief Digital Officer) taleplerini de önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmış durumda. “Analist” ve “Proje Yöneticisi” pozisyonlarının önceki yılların trendinde ilerlediğini de belirtimemizde fayda var.

Yazılımcı yanında, uygulamacı ta-leplerinin arttığını da söylemeliyiz. Özellikle SAP modül danışmanlığı konusunda ülkemizde önemli bir birikim var. Öyle ki, Mercedes gibi bir firma, kendisi dışındaki ikinci IT merkezini bu nedenle ülkemizde açtı, SAP Abap danışmanı arayışı sıcak konulardan biriydi.

Bu arada şirketlerin e-fatura, e-defter uygulamalarına geçiş zo-

Bilişim sektörü, çağımızın son derece popüler, hızlı değişen ve gelişen bir alanı olduğu için, insan kaynakları talepleri de yıldan yıla ufak da olsa değişiklikler gösteriyor.

Ülkemiz açısından bakıldığında ise bu son yıllarda iyice belirgin hale geldi.

Mustafa [email protected]

Bilişim Sektöründe İnsan Kaynağı Trendleri

özel haber

22

runluluğu, bu alanda hizmet veren şirketlerin artmasına ve organi-zasyonlarının agresif bir büyüme gerçekleştirmesine yol açtı. Dolayı-sıyla pazarda bu alanda deneyimli insan kaynağı temini konusundaki rekabet 2015 yılında artış gösterdi.Yapılan insan kaynakları araştırma-sına göre bir başka gelişme, talep derinleşmesi olarak görüldü; Scrum Master, Fullstack Developer gibi dikey pozisyonlar gelmeye ve çoğal-maya başladı.

Özellikle e-ticaret alanındaki fir-malarda fonksiyonel bireyler önem kazandı. Yani bir analistin UX/UI konularında da tecrübeli olması ya da aynı zamanda kod yazabiliyor olması önem kazandı.

Trend olarak çevikleşen firmalarda Agile Dönüşüm Yönetici’leri, Pro-duct Manager’lar, Scrum Master ‘lar geleneksel yöntemlerle yönetilen firmalardaki proje yöneticisi arayış-larının önüne geçti.

Bilişim Sektöründe Pazarlama Yapılanmaları Gelişiyor

2015 taleplerinde dikkat çeken başka bir alan Pazarlama oldu. Çok uluslu yapılanmaların pazarlama faaliyetlerinin genellikle yurtdışı merkezli olması, B2B firmaların ağırlıklı olması ve yerel firmaların daha küçük organizasyonlarla çalış-mayı tercih etmeleri gibi nedenler dolayısıyla, bilişim alanında pazar-lama yapılanmaları küçük kalmıştı. Bunun değişmeye başladığı görü-lüyor.GSM operatörleri ve birey-sel pazara hitap eden şirketler bu kapsamın dışında çünkü onlar uzun yıllardır pazarlama fonksiyonlarını güçlü tutuyorlar.Pazarlama alanın-da dikey bir uzmanlık olan Digi-tal Pazarlama da 2015 içinde çok

aranan fonksiyonlardan biri olmuş durumda.

Aktoros şöyle diyor : “Sosyal med-yanın ve dolayısıyla diital pazar-lamanın ağırlık kazanması, klasik pazarlama faaliyetlerinin önemini de gündemde tutuyor”.

2016’da Hangi Kariyer?

2015 taleplerine bakıldığında, bazı alanlarda arz-talep dengesinin bozuk olduğu ve talep olduğu halde, bu konuda insan kaynağının eksik olduğu görülüyor.

Günnur Aktoros : “Zaman zaman çok güçlü eğitimler almış arkadaşla-rımız geliyor. Kariyerlerinin çok kıy-metli olduğunu gördüğümüz halde değerlendiremediğimiz durumlar oluyor. Bu nedenle 2016’da kariyer-lerini yükseltmek isteyen arkadaş-lara, pazardaki talebi anlamaları ve o yöne yönelmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz.” diyor. TALENTRA’ya gelen taleplere göre, çok aranma-sına karşın uzmanlık kaynakları yetersiz olan kariyer alanları şunlar; Java Developer, Android, IOS Deve-loper, Digital Marketing, Fullstack Developer, CRM Developer, Scrum Master.

Bu pozisyonların yanısıra 2016’da en çok talep alacak alanlardan birisi “Bilgi Güvenliği” olacak. Özellikle yılın son günlerinde yaşanan siber saldırılar, bu konunun önemini ortaya koydu. Geçtiğimiz yıllarda da talebi güçlü idi ama bu sene daha çok talep olacağını ön gö-rüyoruz. Bu alanlar dışında, her zaman aranan pozisyonların aynı düzeyde devam edeceği düşüncesi baskın durumda. Mobil teknolojiler ve Büyük Veri sıcak konular olmaya devam ediyor. Java, C++, Ptyhon ya-

zılım dillerinde yetkin deneyim, SAP modüllerinde danışmanlık deneyimi, CRM, BI uzmanlık alanları, iş bulma şansını arttıracak diğer alanlar ola-caktır.

Yetkin İnsan Kaynaklarına Nasıl Ulaşılır?

Özellikle çok donanımlı ya da potan-siyeli yüksek insan kaynağı birçok farklı yerden teklif alabiliyor. Dolayı-sı ile o kişiyi almak isteyecek şirketin kuvvetli bir işe giriş paketi teklif etmesi gerekiyor.

Aday bulma süreci çok uzatılma-malı. Süreç de çok empati kurularak yönetilmeli. Doğru aday çok kritik olduğu ve uzun vade getirisi çok ola-cağı için, önerimiz bütçenin piyasa değerlerini gözeterek belirlemesi yönünde.

Yetkin Kişiyi İşe Almanın Taktikleri

İnsan kaynakları konusunda firma-ların hatalı davranabildiği alanlar olmuyor değil. Bazen doğru yetkin-likte elemanın bulunmasına karşın, işe alım aşamasında hatalar yapılı-yor ve bu hatalardan kaçınmak için dikkat edilmesi gerekiyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz.

•İş tanımlarının ve kişiden beklenti-lerin önceden tanımlanması önem-lidir.

•Çalışılacak ortamın ve ekibin ta-nımlı olması kararı etkiler.

•Doğru kişiye ulaşılmışsa, piyasanın biraz üstü ücret teklifleri için anlaş-maya açık olmak gerekir.

•Doğru kişiler için sunulacak kariyer hedefi açık ve belirlenmiş olmalıdır.

23

24

haberler

Commvault ve Nutanix, Nutanix’de çalışan sanal makineleri ve verileri koruma ve kurtarmayı basitleş-tirmek için Commvault IntelliSnap snapshot yönetim özelliklerini içeren Nutanix Acropolis Hypervisor’ün Commvault ile entegrasyonunu ve desteğini duyurdu-lar. Bu gelişme, işbirliğindeki son adımı işaret ediyor, böylece organizasyonlara, bir taraftan Commvault Data Platform’undan veri kurtarma ve kolay veri erişimi için müşteriye uygun SLA’ları sunarken esnekliği kullanma-sına, bir taraftan da sanallaştırılmış bir ortamda altya-pıyı oluştururken öngörülebilirliği, ölçeklenebilirliği ve verimliliği kolayca artırmalarına izin veriyor. Commva-ult’un Dünya Çapında İşbirlikleri’nden sorumlu Başkan Yardımcısı Brian Allison, “Sanallaştırılmış ortamlar ve snapshot’larla endüstri lideri çalışmamıza dayanarak Commvault, Nutanix Acropolis kullanan hyperconver-ged müşterilerine gelişmiş veri koruma ve kurtarmayı sunma konusunda eşsiz bir konuma geliyor. Bu, organi-zasyonların talep ettiği bütünsel veri yönetimi çözüm-leri sağlama konusundaki vaatlerimizin bir kilometre taşını oluşturuyor ve aynı zamanda Commvault ile Nutanix arasındaki yakın mühendislik ilişkisinin de bir göstergesidir” dedi.

Commvault ve Nutanix İşbirliklerini Genişletiyor

Wacom, notları kağıda yazıldıkları şekliyle dijital olarak saklayan akıllı not defteri Bamboo Spark’ta el yazısının metine dönüştürülmesini tanıttı. Elle yazılan notların metine dö-nüştürülmesi, Bamboo Spark’a ilginç bazı yeni unsurlar getiriyor, bunların arasında metin notlarını arşivlemek ve onları e-posta veya Evernote gibi diğer ofis uygulamaları üzerinden paylaşmak da var. Wacom’un Tüketici Ürünleri İş Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Mike Gay, “Bamboo Spark’ın özelliklerine ekler yapmayı vaat etmiştik. El yazısının metine dö-nüştürülmesi, ürünün müşterilerle büyümesine izin veren pek çok güncellemeden sadece biri. Bu olanakları biraz düşünün! Mürekkebin metne dönüştürülmesi, sınıftaki notlarını daha sonra bir çalışma grubu veya sınıfa gelemeyenlerle paylaşmak isteyen öğrencilerden, gelecekteki bir sunumda kullanılmak üzere müşteri toplantısı notlarını saklamak isteyen bir şirket personeline kadar, düzinelerce güçlü kullanım alanına sahip” dedi.

Wacom'dan Yeni Ürün Bamboo Spark

ZTE Mobile Devices, dünyanın önde gelen teknoloji, medya, etkinlik ve araştırma şirketi olan IDG’den (International Data Group) dört ödül aldığını duyurdu. “Küresel Alanda En İyi 10 Akıllı Cihaz Üreticisi”, “Küresel Alanda En İyi 10 Akıllı Telefon Üreticisi”, “50 En İyi CE Markası” ve “En Kaliteli/İyi 10 Çin Markası” ödülleri, Las Vegas’taki CES (Con-sumer Electronics Show) 2016’daki Zirvedeki Global Markalar Ödülleri Töreni’nde ZTE’ye verildi. ZTE Mobile Devices CEO’su Adam Zeng, “Bir kez daha IDG’nin zirvedeki oyuncular listesinde yer almak bir onurdur. Bu, tüketicinin kabul ettiği bir markaya dönüşmemizi güçlendirmek için yeni ürünler geliştirmek ve yenilikçiliğe öncülük etme konusunda bitmez tükenmez adanmışlık konusun-da kullanıcı merkezli yaklaşımımızın onaylanma-sıdır. AXON serisi gibi amiral gemisi ürünlerimiz ve basınca duyarlı dokunmatik ekranlar gibi yeni teknolojiler, daha pratik kullanıcı deneyimlerine izin veriyor ve biz de çalışmalarımızın onay görmesi ile heyecanlanıyoruz” dedi.

ZTE, 2016 CES Fuarı’nda Dört IDG Ödülü Aldı

25

Mustafa Hanlı[email protected]

2015’te Türkiye’de e-ticarette gelinen noktayı ortaya koyan araştırmaya göre, KOBİ'lerin 2015 yılında önceki yıla oranla İnternet üzerinden satışları

%60 büyüyerek 500 milyon TL seviyesini aştı. KOBİ’lerin e-ticaret ile aldıkları sipariş sayısı ise %45 artarak 2 milyonu geçti.

E-Ticaret Hacmi Günden Güne Artıyor

özel haber

IdeaSoft’un hizmet verdiği 5300’ün üzerinde KOBİ üzerinde yapılan araştırmada, 2015 yılın-da Türkiye’de e-ticaret pazarının hızlı büyümesinin devam ettiğini ortaya koydu. Araştırma sonu-cunda Türkiye’de 2015 yılında KOBİ’lerin İnternet üzerinden satışlarını bir önceki seneye göre %60 oranında artırarak, toplamda 500 milyon TL’yi aşan bir sevi-yeye ulaştıkları belirlendi. E-ti-carete her geçen gün daha çok alışan Türkiye’de 2015 yılında KOBİ’lerin e-ticaret alanında müşteri sayısı, mevcut müşteriler ve potansiyel müşteri adayları ile birlikte 3 milyon kişiyi geçti.

KOBİ’lerin E-ticaret Siparişleri %45 Oranında Artarak 2 Milyonu Aştı

Yapılan detaylı analizlerde dikkat çeken bir diğer veri ise sipariş adetlerindeki artış oldu. Satışlar-la doğru orantılı olarak, e-tica-retle uğraşan KOBİ’lere verilen sipariş adedi %45 oranında arta-rak 2 milyonu aştı. Türkiye gene-line bakıldığında tüm siparişlerin %42,9’u Marmara Bölgesi’nden gelirken, onu %16,1 ile İç Anado-lu ve %13,2 ile Ege Bölgesi takip etti. Günlük ortalama 45000’den fazla ürünün satıldığının belir-lendiği araştırmada e-ticaret sek-töründe ayda 400.000’den fazla yeni ürünün de satışa sunulduğu tespit edildi.

Mobil Siparişler %420 Arttı ve Genel Sepet Ortalaması 245 TL Oldu

Akıllı telefonların yaygınlaşması ve mobil e-ticaret uygulamala-rının öneminin artması, verilen siparişlerde mobil cihazların daha sık kullanılır olmasını da sağladı. Araştırmada, 2015 yılında mobil cihazlardan gelen sipariş sayısının %420 arttığı ortaya çıktı. E-ticarete olan ilgi doğal olarak KOBİ’lerin sahip olduğu e-ticaret siteleri-nin ziyaretçi sayılarını da olumlu yönde etkiledi. KOBİ’lerin e-ticaret sitelerinin ziyaretçi sayısı 2015’te %35 oranında artarken, mobilde bu artış %125 oranında gerçekleşti. Araştırmada sepet ortalaması da analiz edilmiş durumda. 45 farklı sektörden 5300’den fazla KOBİ’nin e-ticaret sitesi incelendiğinde, 2015 yılında sepet ortalamasının 245 TL olduğu ortaya çıktı. Bu da geçti-ğimiz seneye oranla %10’luk bir

artış anlamına geliyor. Türkiye’de İnternet’ten alışveriş yapanların taksit alışkanlıklarına bakıldığında ise 100 TL altındaki siparişlerin %24’ünde taksit tercihi yapılırken, 100 TL’nin üzerindeki siparişlerde taksit tercih oranının %55 olduğu bilgisi elde edildi.

E-ticarette Kredi Kartından Vazgeçmiyoruz

Türkiye’de kullanıcıların e-ticarette büyük oranda kredi kartını tercih ettiği sonucunu elde etti. Yapılan analizde %71,5 oranla kredi kartlı ödeme açık ara ilk sırada yer alır-ken, %11,3 oranla kapıda ödeme-nin ikinci, %11,1 oranla havale ve EFT’nin ise en çok tercih edilen üçüncü ödeme yöntemi olduğu belirlendi. Kredi kartı kullanım ter-cihlerine bakıldığında ise ilk sırada %23,8 ile Bonus yer alırken, onu %20 ile World Card ve %15,2 ile Maximum’un takip ettiği görüldü.

26 27

Süleyman [email protected]

e-Dönüşüm süreçleri hızla yaygınlaşırken, 2016 itibariyle zorunluluk kapsamına giren digital uygulamalara geçiş için sadece 3 gün kaldı.

e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv gibi uygulamalar ile şirketler, e-Dönüşüm dünyasının katma değerli çözümleri tanışacak, tasarruf ve rekabet avantajı

kazanacak.

2016’da e-Dönüşüm’e Hazır mısınız?

e-Dönüşüm kapsamındaki hizmet-lerin kullanımını zorunlu kılan 1 Ocak 2016 tarihinin yaklaşması ile e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv zorunlu-luk kapsamında olan ve platformda-ki yerini almaya hazırlanan işlet-melerin dijital uygulamalara olan ilgisi yoğunlaşıyor. e-İmza kullanı-mının da özellikle SGK anlaşmalı hastanelerdeki doktorlar tarafından e-reçete düzenlemesi sırasında kul-lanımının zorunlu hale getirilmesi, e-Dönüşüm hizmeti alacak kurum ve şahısların sayısını yüz binlere çıkartıyor.

e-Fatura En Büyük Tasarruf Kalemlerinden

2014 yılı brüt satış hasılatı 10 Mil-yon TL ve üzeri olan mükellefler 1 Ocak 2016 itibariyle e-Fatura kul-lanmak zorundalar. Günümüzdeki en aktif dijital çözümlerden biri olan e-Fatura kullanan şirketler; matbaa, arşivleme, kargo gibi süreç-leri yaşamadıkları için ciddi maliyet avantajları elde ediyorlar. e-Fa-tura ile yalnızca faturanın kağıt, mürekkep, yazıcı çıktısı gibi mas-raflarından değil, ayrıca kurye ile gönderme ve faturaya itiraz duru-munda oluşacak ek masraflardan da şirketler kurtulabiliyor. Operasyo-nel süreç çok kısaldığı için çalışan-lar üzerindeki iş yükü de azalıyor ve daha önemli işlere odaklanabiliyor-lar. Genel olarak tüm şirketin daha etkin çalışması sağlanıyor.

e-Defter İle Milyonlarca Ağaç Kurtulacak

e-Fatura kullanımı zorunlu olan şirketlerin e-Defter kullanması da kanunla zorunlu kılındı. Ulusla-rarası standartlarda geliştirilmiş e-Defter yazılımı, titiz ve sorunsuz bir sistem sunuyor. Bu yazılım aynı zamanda hali hazırda kullanılan şirket uygulamalarıyla senkronize olarak çalışabiliyor. e-Defter ile yılda ortalama 10.000 sayfa defter tutan bir firmanın 5.000 TL civarın-da olan noter tasdik maliyeti orta-dan kalkıyor. Ayrıca Bulut e-Defter çözümü ile firmalar IT maliyetlerin-den de tasarruf ediyor.

e-Arşiv Muhasebe Süreçlerini Şeffaflaştırıyor

İnternet üzerinden mal ve hiz-met satışı yapan ve 2014 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı tutarı 5 milyon lira ve üzerinde olan tüm mükelleflere e-Arşiv uygulamasına geçiş için son tarih 01.01.2016 ola-rak belirlendi. e-Arşiv uygulaması, süreçlerin şeffaf bir şekilde izlene-bilmesinin yanı sıra işletmelerin iş yükünü azaltırken, saklama alanı, arşivleme zorluğu gibi sorunları ortadan kaldırıp, mali tasarrufu da beraberinde getirecek. Tüm fatu-raların ikinci kopyalarının elektro-nik olması ile kırtasiye masrafları neredeyse sıfırlanırken, arşiv alanı sorunu da çözülmüş olacak.

e-İmza Kamu Sağlığını Güvence Altına Alıyor

1 Ocak 2016 tarihi itibariyle yak-laşık 150 bin doktor, elektronik ortamda yazacakları reçetelerini, ıslak imzaya eşdeğer hukuki geçer-liliği olan e-imza ile imzalayacaklar. Elektronik imza ile imzalanan re-çeteler, başkaları tarafından izinsiz veya yanlışlıkla değiştirilemeyeceği veya kullanılamayacağı için doktor, hasta ve devlet açısından da fayda sağlayacak. Şu anda ülke çapında e-İmza kullanımı 1,8 milyon ve 2016 yılında bu rakamın 2,5 milyon kişiye çıkacağı tahmn ediliyor.

özel haber

26 2727

Epson olarak sürekli yeni teknoloji üreten bir şirketiz ve pazarın ihtiyaçlarını dinleyip buna göre ürün geliş-tiriyoruz. Ülke ekonomisinin seyrinde çok büyük bir role sahip olan KOBİ’ler de bizim için çok önemli ve özellikle yazıcılarımızla kendilerine büyük avantaj su-nuyoruz. Eskiden ilk sahip olma maliyetiyle ürün alan firma çoktu ve ilk ödediği paraya bakıyordu. Ancak sonrasında bu yaklaşımla ürünlerin daha maliyetli ol-duğunu fark ettiler. Artık toplam sahip olma maliyeti daha önemli. Çünkü bu uzun soluklu bir koşu ve tek-nolojik ürünler de uzun vadeli yatırımlar. Bu dahilde sarf maliyeti ve sayfa başı baskı ön planda tutulmalı.

Örneklendirmek gerekirse tanklı yazıcılarımızdaki son modellerden biri L455. Bu yazıcı ilk alımda Cyan, macenta, sarı renklerinden 3, siyahtan 3 olmak üzere toplam 6 adet mürekkep şişesiyle geliyor. Bu da si-yah-beyaz baskıda ortalama 12.000 ve renklide 6.500 sayfa baskı kapasitesiyle ürünü alabiliyorsunuz demek oluyor. Yani sayfa başına düşen baskı maliyeti nere-deyse yok. KOBİ’ler çok yoğun çalışan kurumlar ve bu noktada aldıkları markanın teknik servis ağına da dikkat etmelerini öneririm. Satış sonrası hizmet son derece önemli.

Rekabet Avantajı Nasıl Yakalnır?

Dijitalleşme sürecinden korkmamalılar. Diğer önemli bir konu ise bu. Farkındalık aslında ihtiyaç ve reka-betle başlıyor. Firma içindeki iletişimin ya da bilgi-ye erişimin ihtiyacını hisseden veya bu dönüşümün maliyetleri azaltacağını, iletişimi ve erişimi hızlandı-

KOBİ’ler Toplam Sahip Olma Maliyetine Odaklanmalı ve Dijitalleşme Sürecinde Gecikmemeli

sektörden

Ahmet GürleEpson Türkiye

Müşteri Hizmetleri Müdürü

rarak rekabet avantajı yakalayacağını düşünen KO-Bİ’ler geçişe bir adım daha yakın oluyor. Dokümanların bilgisayar ortamına aktarımında en fazla yararlanılan ekipman tarayıcılar oluyor. Çoğu firma pek çok işlemi yapabilecekleri çok fonksiyonlu yazıcıları tercih ediyor. Bunlarla hem baskı hem de tarama işlemi yapabildik-leri gibi faks, e-mail, USB üzerinden işlem gibi pek çok fonksiyonu kullanabiliyorlar. Epson olarak bu alanda sunduğumuz Workforce Pro serisi ürünlerimiz mevcut.

Bu cihazlarla hem baskı maliyeti çok uygun çıktılar alabiliyor hem de dijital ortama aktarımı kolayca yapa-biliyorsunuz. Sadece tarayıcı işlemi talebi ya da günde binlerce tarama yapabilecek bir cihaz aranıyorsa Epson DS serisi tarayıcılar dijital ortama aktarımın en önemli yardımcısı olabilir.

Araştırmaya katılan kadın tüketicilerin yüzden 56’sı bir ürü-nü daha hızlı teslim almak için daha fazla

kargo ücreti ödemeye razı. Katı-lımcıların yüzde 98’inin online alışverişlerinde cep telefonu ve tablet kullandıkları belirtilen raporda, perakende firmalarının web sitelerinin mobil cihazlara uyumlu olması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Honeywell tarafından Türkiye çapında yaklaşık 700 online tüke-ticiyle gerçekleştirilen Türkiye’de

Online Alışveriş Eğilimleri araştır-ması, Internet üzerinden yapılan alışveriş teslimatlarında yüzde 86 gibi büyük bir oranda gecik-me yaşandığını ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre online tüketicilerin yüzde 70’i, satın alma kararlarını kendilerine sunulan teslimat alternatiflerine göre be-lirlerken, yüzde 80’i ise istedikleri teslimat şartları yerine gelmiyorsa veya ürün stokta yoksa alışveriş-ten tümüyle vazgeçiyor.

İnternet alışverişlerinde en büyük sorunun teslimatlardaki gecikme olduğuna dikkat çekiliyor. Rekabe-

tin yoğun olarak yaşandığı pera-kende sektöründe uygun maliyetli, hızlı ve hatasız teslimat müşteri sadakatini kazanmak üzere eski-sinden çok daha fazla önem kazan-mış durumda. Müşteri ya alışveriş yaparken kendisine sunulan alter-natifleri beğeniyor ve alışverişe de-vam ediyor ya da alışverişi yarıda kesiyor. Özellikle bu noktada stok ve lojistik yönetiminde tekno-loji kullanımının ne denli önem kazandığını görüyoruz. Bu, özel-likle müşteri beklentilerinin artış gösterdiği bayram, sevgililer günü veya yılbaşı gibi alışveriş dönemle-rinde daha da önem kazanıyor.

Türkiye çapında online tüketiciler üzerinde yapılan Türkiye’de Online Alışveriş Eğilimleri araştırmasına göre, İnternetten yapılan alışverişlerde, teslimatların yüzde 86’sında gecikme yaşanıyor. Ürünleri geciken tüketicilerin yüzde 53’ü satın aldıkları ürünün onayları alınmadan bir başkasına teslim edildiğini, yüzde 36’sı ise bundan

hoşlanmadıklarını dile getiriyor.

Süleyman [email protected]

E-Ticarette En Büyük Sorun Teslimat Süresi

özel haber

2828

Tüketicilerin % 99’u Haberdar Edilmeyi Bekliyor

Araştırmaya katılan online tüke-ticilerin yüzde 99’u satın aldığı ürünün teslimat gününde telefon mesajı almayı veya telefon ile haberdar edilmeyi istiyor. Buna karşılık teslimatta gecikme yaşan-dığında dahi müşterilerin yüzde 40’ı SMS almıyor. Yüzde 27’si teslimat zamanında belirttikleri yerde olmadıkları için ürünü teslim alamadıklarını, üstelik bunların yüzde 53’ü ise, satın aldıkları ürü-nün kendi onayları alınmadan bir başkasına teslim edildiğini ifade ediyor. Bu grubun yüzde 36’sı ise bu durumdan memnun değil.

Kadın tüketicilerin % 56’sı Hızlı Teslimat İçin Fazla Para Ödemeye Razı

Araştırma, kadınların satın aldık-ları ürünü daha hızlı teslim almak konusunda daha istekli olduklarını ortaya koyarken, kadın tüketicile-rin yüzden 56’sının bir ürünü daha hızlı teslim almak için daha fazla kargo ücreti ödemeye razı oldukla-rını gösteriyor. Araştırmada ayrıca, tüketicilerin yüzde 98’inin cep telefonu ve tablet üzerinden online alışveriş yaptıkları belirlenirken, online satış yapan perakende fir-malarının stok yönetimi kadar, web sitelerinin mobil cihazlara uyumlu olmasına da önem vermeleri gerek-tiği ortaya çıkıyor.

Müşteri Sadakati İçin Teknoloji İş Akışına Entegre Edilmeli

Her sektörde olduğu gibi hizmet sektöründe de müşteri memnuni-yetinin altın kural olduğunu bilin-mesi gerekiyor. Müşteriler, satın aldıkları ürünün nerede olduğuna,

ne zaman teslim edileceğine dair düzenli ve net bir biçimde bilgilen-dirilmek istiyor. Hatta ürünün tes-limat zamanını değiştirmek dahi isteyebiliyorlar. Bu araştırma bize, gerek perakende, gerekse kargo şirketlerinin artan müşteri talep-lerini en iyi biçimde yönetebilmek üzere müşteriler ile gerçek zamanlı iletişim içinde olmaları gerektiğini gösteriyor.

Araştırma bize perakende sektö-rünün müşterinin ihtiyaçlarına karşılık verebilmek ve müşteri sa-dakatini kazanabilmek için tekno-lojiyi iş akışlarına entegre etmeleri gerektiğini ortaya koyuyor.

Elektronik Online Alışverişin Lideri

Araştırmaya katılan tüketicilerin yaklaşık yüzde 80’i son üç ay içinde en az bir defa Internet üzerinden alışveriş yaptıklarını belirtiyor. Elektronik yüzde 62,6 ile online alıverişte başı çeken ürün grubu

olurken, onu moda, kozmetik ve kişisel ürünler ile tatil harcamaları, sinema biletleri ve yemek sipariş-leri takip ediyor. Araştırma, online tüketicilerin yüzde 70’inin satın aldıkların ürünü evleri veya işyer-lerinin dışında, evlerine 1 ila 3 km uzaklıktaki bir diğer adresten de teslim almayı düşünebileceklerini gösteriyor. Müşteri için oldukça kolaylık yaratan bu alternatif, pe-rakende dağıtım kanalı için yeni bir oyuncu anlamına geliyor.

Araştırma zamanında teslim edilemeyen ürünlerin perakende firmalarına maliyetinin yüksek olduğunu gösteriyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde perakende ve lojistik firmalarının müşterilerle gerçek zamanlı iletişimi sağlayabi-lecek yüksek teknolojili cihazlara, SMS gönderimi, kapıda dijital imza ve teslimat adresine en kısa sürede varmalarına yardım edecek yol uy-gulamaları arasında kolayca geçiş yapabilecek akıllı cihazlara ihtiyaç duyduklarını gösteriyor.

29

30

2015 yılını geride bırakırken, özellikle iş dün-yasının teknoloji alanında üzerinde en çok durduğu konular sizce nelerdi?

2015 yılı iş dünyasının teknolojinin sunduğu fırsatla-rı sonuna kadar değerlendirmek istediği bir yıl oldu. Bu bağlamda birçok kavram üzerinde duruldu. Ancak özellikle iş dünyasının dilinden hiç düşürmediği ko-nular arasında bizim içinde bulunduğumuz iş kolunda Büyük Veri, Nesnelerin İnternet’i ve Analitik yer aldı. 2015 yılı bu kavramların öneminin giderek daha fazla anlaşıldığı ve bu farkındalığın aksiyona dönüştüğü yıl olması açısından da önemliydi.

Büyük veri, üzerinde sürekli durulan popüler bir konu. Peki bu konuya sizce şirketler ve ku-rumlar ne derece önem gösteriyorlar?

2015 yılı boyunca farklı sektörlerde şirket ve kurumla-ra sürekli olarak şunu söyledik: “Büyük veriyle, büyük düşünerek, büyük adımlar atmalarının vakti çoktan geldi.” Bugün geldiğimiz noktada bu söylemimizin etkili olduğunu görüyoruz. Uzun yıllardır hakkında konuşulan ancak sunduğu fırsatlar tam olarak de-ğerlendirilmeyen Büyük Veri konusunun artık daha somut adımlarla takip edildiğini görmek bizi mutlu ediyor. Boyutu ve çeşitliliği hergün daha da artan verinin özellikle inovasyon alanındaki önemi artık çok daha fazla anlaşılıyor. Çok sayıda kurum ve şirket Büyük Veri’yi artık inovasyon stratejilerinin önemli bir parçası haline getiriyor. Veri ister büyük olsun, ister küçük, gelişmiş analitikle birleştiğinde kurumlar için çok büyük bir hazine haline geliyor. Veri varsa anali-tik var, analitik varsa fırsat var. Verinin analitik çö-

Analitik Kullanan Sektör Sayısında Artış Var

söyleşi

zümlerle anlamlandırılması ile herkes için farklı farklı alanlarda çok büyük fırsatlar ortaya çıkıyor. SAS olarak 2015’te bu fikri Türkiye’de daha da pekiştirdiğimize inanıyoruz.

Büyük Veri ile analitiği bir araya getirerek atılan somut adımlar sonrasında şirketler ne gibi fay-dalar elde etti?

2015 yılı boyunca SAS’ın sunduğu gelişmiş analitik çözümlerini iş süreçlerine entegre eden şirketlerin birçok alanda faydalar elde ettiğini söyleyebilirim. 2015’te pazarlama iletişim maliyetlerini gelişmiş ana-litik kullanarak %50 düşüren müşterimiz de oldu, kredi satış oranlarını yine analitik sayesinde %35 arttıran da. Bu tür sonuçlar alındıkça da şüphesiz analitiğin değeri daha fazla anlaşılıyor ve şirketlerin gelişmiş analitiğe bakış açıları büyük ölçüde değişiyor.

Analitik çözümlerine en çok ilgi gösteren sek-törler hangileri?

Analitik kullanan sektör sayısında özellikle 2015 yılın-da kayda değer bir artış olduğunu gözledik. Geçtiğimiz yıllarda analitiği iş süreçlerine kısıtlı şekilde entegre eden sektörlerin 2015’te bu konunun önemini ve sun-duğu fırsatları giderek daha fazla anladığını gördük. Ülkemizde analitik çözümlerin sunduğu fırsatları de-ğerlendirme konusunda bankacılık ve telekom sektör-leri hala öncü konumda. Bunlara 2015 yılında enerji, sigortacılık, perakendecilik gibi sektörler de katıldı. Bu üç sektör de analitik çözümlerini daha yoğun bir şe-kilde kullanmaya başladı. Analitik kullanımında artan sektör çeşitliliğinin 2016’da da artarak devam edeceği-ni düşünüyoruz.

İş analitiği yazılım ve servislerinde dünya lideri firmalar arasında yer alan SAS aynı zamanda iş zekası alanında en büyük bağımsız çözüm

sağlayıcılarından bir tanesi. Büyük Veri ve iş analitiği konusunda aklımıza takılan soruları SAS'ın Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Pazarlama Müdürü

Nurcan Bıçakçı Arcan'a yönelttik.

Mustafa [email protected]

31

Nurcan Bıçakçı ArcanSAS Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Pazarlama Müdürü

Analitik genel olarak bir IT işi olarak görülür. Bu sizce ne kadar doğru? 2015’te kurumların analiti-ğe bu açıdan bakışlarında bir değişiklik oldu mu?

Analitik, geleneksel olarak bir IT işi olarak görülmüş-tür. Oysa giderek artan rekabet, kurumlarda daha hızlı aksiyon almayı zorunlu kılar hale geldi. Buna kaynak kısıtı gibi çeşitli diğer nedenler de eklenince artık iş birimleri analitiği bizzat kullanabilmek istiyor. Bu ne-denle de analitiği bir IT işi olmaktan çıkarıp, iş birimleri tarafından daha kolay kullanılabilir hale getiren çözüm-lerin önem kazandığını görüyoruz. Müşterilerimizin bu yöndeki talepleri bizi de SAS Visual Analytics gibi çözümlerle bu ihtiyaca cevap vermeye yönlendirdi. Di-ğer yandan şirketlerin ellerindeki veri üzerinde deney-sel çalışmalar yapmaya verdiği önem oldukça arttı. Bu da analitik çözümlerinin sadece IT ekipleri tarafından değil de diğer iş birimleri tarafından da kolayca kulla-nılabilmesi ihtiyacını doğurdu. Artık şirketlerin bünye-sinde analitik konusunda destek sağlayan ayrı birimler görmeye başladık. SAS Visual Analytics gibi görsel çözümler kurumların gelişmiş analitikten faydalanması-nı kolaylaştırdı.

Burada elbette kurumlardaki IT ekiplerinin teknik yet-kinlikleri de çok önemli. Bu kapsamdaki her çalışmanın iş birimleri tarafından yapılması mümkün değil. Ancak onların belli bir seviyede yetkinliklerini kullanabilmele-ri kritik önem taşıyor.

En çok konuşulan konulardan biri olan Nesne-lerin İnternet’i SAS için ne ifade ediyor? Bu yeni kavram sizce gelecekte neleri mümkün kılacak?

SAS olarak, yıllardır adını sıkça duyduğumuz Nesnelerin İnternet’i kavramının gerçek değerinin ancak Nesnele-rin Analitiği ile anlaşılabileceğini iddia ediyoruz. 5 yıl içinde sayısının 26 milyara ulaşacağı öngörülen “birbi-rine bağlı” cihazların oluşturduğu Nesnelerin İnternet’i kavramı, sadece analitik yaklaşımla adreslenebilecek bir büyük veri fırsatını da beraberinde getiriyor. Dünya ekonomisine 1,9 trilyon$ gibi çok büyük bir ek değer katması beklenen Nesnelerin İnternet’i bu değeri ancak ortaya çıkardığı büyük verinin anlık olarak analiz edilip buna uygun aksiyonlar alınabilmesi ile yaratabilir. Büyük veri, gelişmiş analitik ve gerçek zamanlı karar alma yeteneği bir araya geldiğinde ortaya sınırsız fırsat çıkıyor.

32 33

Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 34’ü olası asgari ücret değişimi için alternatif bütçe çalışırken, yüzde 28’i henüz bütçelerini revize etmediklerini belirtti. Şirketlerin yüzde 38’si ise henüz asgari ücretteki artışı nasıl yönetebilecekleri noktasında fikir sahibi olmadık-larını belirttiler. Yabancı sermayeli şirketlerin yüzde 24’ü alternatif bir bütçe çalışırken, yerli sermayeli şir-ketlerde bu rakam yüzde 44’e çıkıyor. Araştırma sonuç-ları Türk şirketlerin, yabancı sermayeli şirketlere göre konuya daha hazırlıklı olduğunu ortaya koyuyor.

Yıllık Zam Oranları Artacak

Eylül ayında açıklanan ücret artışları araştırmasında, şirketlerin ücret artış bütçelerinin yüzde 9 seviyesinde olacağı açıklanmıştı. Kasım sonrasında şirketlerin olası asgari ücret değişikliğiyle ilgili ek çalışmalara başladı-ğı görülüyor. Alternatif bütçe çalışan şirketlerin yeni bütçelerinde eskisine oranla ortalamada yüzde 3’lük bir artış yapacakları belirlendi. Mavi yaka kadrolarının revize bütçe rakamlarında, daha önceki bütçelere göre yüzde 7,3’lük bir değişim görülüyor.

Maaşların Yeni Artış Oranları

Bu bilgiler ışığında şirketler, Ocak 2016 asgari ücret artışı sonrası, mavi yaka kadrolarına ortalamada yüzde 17,1’lik bir artış öngörürken, idari personele yüzde 12,8, uzman kadrolarına yüzde 10,1, yönetim kadrola-rına yüzde 9,6 ve üst yönetim kadrolarına yüzde 8,7’lik artış senaryoları çalışmakta.

Bütçe Hazırlamayan Şirketler Var

Şirketlerin yüzde 23’ü “Asgari ücretteki olası bir artışa hazırlanmak için neler yapıyorsunuz?” sorusuna henüz bir aksiyon almadıkları ve herhangi bir planlama yap-madıkları şeklinde cevap verdi. Bu şirketlerin henüz de-ğerlendirme sürecinde oldukları, yasal düzenlemeyi ve diğer şirketlerin aksiyonlarını bekledikleri anlaşılıyor.

Asgari Ücretin Artmasının Ardından Şirketler Ne yapacak?

özel haber

Şirketlerin yüzde 15’i, asgari ücret değişikliği karşısında herhangi bir değişiklik yapmayacaklarını dile getirdi. Bu şirketlerin ağırlıklı olarak, asgari ücretli çalışanları olmayan veya çalışan sayısı çok düşük olan şirketler olduğu; henüz diğer çalışan gruplarına yansıtılacak bir değişiklikleri bulunmadıkları tespit edildi.

Şirketlerin yüzde 15’i yeni işe alınacak personel sayı-sında azalmaya gideceklerini söylerken, bu rakam yerli sermayeli şirketlerde yüzde 22’ye çıkıyor.

Şirketlerin yüzde 37’si olası bir artışta sadece asgari üc-retli çalışanların ücretlerini revize edeceklerini belirtti. Yerli sermayeli şirketlerin yüzde 27’si artış ile birlikte tüm çalışan gruplarında ücret politikalarını revize etme-yi planlarken, aynı aksiyonu almayı planlayan yabancı sermayeli şirketlerin oranı yüzde 10.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki 517 şirketin katıldığı “Olası Asgari Ücret Değişiminin Etkileri” başlıklı bir araştırma yapıldı. Araştırmada, şirketlerin

planladıkları bütçe artış revizeleri ve asgari ücretin artması durumunda mevcut ücret politikalarını nasıl değiştirecekleri ile ilgili soruların yanıtlarını verdi.

Süleyman [email protected]

32 33

Kamu ve özel sektör kurumlarında bilişim teknolojilerine yönelik bağımlılığın artmasıyla paralel olarak siber alan-da yaşanan riskler de artıyor. Güncel teknolojik yazılım ve donanımları kullanarak dijital sistemleri korumak, bugün artık olmazsa olmaz bir olgu. Ancak siber suçluların bir yöntem olarak kullandığı sosyal mühendislik gibi insan temelli saldırıların riskini azaltmak için de çalışanların siber güvenliğe ilişkin konularda daha fazla bilgilendiril-meleri gerekiyor.

Özelikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde, sözkonusu önlemler daha da geniş anlam taşıyor. Siber saldırıların oluşturacağı veri kaybı ve maddi zarar, KOBİ’leri çok büyük sıkıntılara sokabiliyor. Maalesef KOBİ’ler, ülke ekonomilerinin belkemiği olmakla beraber, dijital gü-venlik konusunda - daha büyük şirketlere göre - daha az temkinli davranabiliyor ve daha az yatırım yapabiliyor. Siber saldırganlar bu durumu kendileri açısından fırsata dönüştürmeye çalışıyor. Bu nedenle ESET olarak şirketle-re yönelik başlıca 10 güvenlik tavsiyelerimiz var. Bunları şöyle sıralayarak paylaşmak isterim:

Mobil cihazların kullanımına dikkat edilmeli: Çalışan-ların her yerden şirket verilerine ulaşmaya çalışması ve bu sırada gerekli güvenlik kurallarının oluşturulmaması, siber suçluların da her yerden bu bilgiye ulaşabileceği anlamına geliyor. Bu gözden kaçırılmamalı. Kurum içi güvenlik politikası oluşturulmalı: Herkes, her yere ve her şeye ulaşamamalı. Güvenlik politikası bütün kullanıcılar veya kullanıcı grupları için erişim kurallarını ve haklarını açıkça belirtmelidir.

Sorumluluklar belirlenmeli: Kurumun bilgi güvenliği po-litikası uyarınca personele düşen güvenlik rol ve sorum-lulukları belgelenmeli; işe alınacak personele yüklenecek rol ve sorumluluklar açıkça tanımlanmış ve işe alınmadan önce personel tarafından iyice anlaşılması sağlanmış olmalıdır.

Eğitim şart: Çalışanlara düzenli periyotlarda güvenlik eğitimleri verilmelidir. IT ekibine de eğitim şart: Pek çok KOBİ, IT hizmetini dışarıdan alabiliyor ya da bu konuda tek kişi istihdam edebiliyor. Her iki durumda da IT ekibi-nin-sorumlusunun, kurum içinde kullandığı uygulamalar ile ilgili düzenli eğitim alması gerekmektedir. Böylece ku-rum, hatalı kurulum ve kullanıma maruz kalmayacaktır.Güçlü şifreler kullanılmalı: Sistem kullanımında

KOBİ'ler Güvenlik Stratejilerini Nasıl Belirlemeli?

sektörden

Alev Akkoyunlu ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı

zayıf şifrelere engel olunmalı, alfa nümerik, üç ayda bir değişen şifreler düzenlenmeli ve benzer şifrelerin tekrar kullanılması engellenmelidir. Envanter raporu tutulmalı: Tüm teknoloji varlıkları içeren bir envanter raporu düzenli olarak tutulmalıdır. Yeni sistemlerin geliştirilmesi veya mevcut sistemlerin iyileştirilmesi ile ilgili ihtiyaçlar belirlenirken güvenlik gereksinimleri göz önüne alınmalıdır.

Yedekleme yapılmalı: Bilgi işlem sistemlerinde yapılan değişiklikler denetlenmeli ve yapılan değişiklikler için kayıtlar tutulmalıdır. Yedekleme politikası uyarınca bilgi ve yazılımların yedeklenmesi ve yedeklerin test edilmesi düzenli olarak yapılmalıdır.

İş sürekliliği yönetimi gerekli: Kurum bünyesinde bilgi güvenliği ihtiyaçlarına yer veren iş sürekliliği için geliş-tirilmiş bir süreç oluşturulmalı. Bu süreç, iş sürekliliği ile ilgili olarak kuruluşun yüz yüze olduğu riskleri, kritik iş süreçleri ile ilgili varlıkları, bilgi güvenliği olayları yüzünden gerçekleşebilecek kesintilerin etkisini, ilave önleyici tedbirlerin belirlenmesi ve uygulanmasını, bilgi güvenliğini de içeren iş sürekliliği planlarının belgelen-mesi konularını içermelidir. Güvenlik yazılımı olmalı: Güvenlik yazılım ve donanımları istisnasız tüm çalışan-lar tarafından kullanılmalıdır. Kurum bünyesinde gün-cel ve lisanslı yazılımlar kullanılmalı. Eski veya korsan yazılımlar, yeni güvenlik tehditlerine cevap vermekte zorlanır.

34 35

Büyük ölçekli firmaların yanı sıra, son yıllarda KOBİ ve start-up şirketler de iş zekası uygulamalarına olan yatırımlarını artırdı. Bu alandaki ihtiyacın artışı, yeni teknolojileri de beraberinde getirdi. Son dönemde karşımıza çıkan ve daha da çok karşılaşmayı bekle-diğimiz iş zekası teknolojileri arasında bulut-tabanlı (cloud-based), gerçek zamanlı (real-time) teknolojiler, başta Hadoop ve NoSQL olmak üzere çeşitli Big - Data platformları ve veri entegrasyon teknolojileri yer alı-yor. Ayrıca, Hadoop hızlandırıcıları, NoSQL veri enteg-rasyonu, nesnelerin interneti entegrasyonu ve gelişmiş sosyal medya araçları ve entegrasyonları son dönemde en çok dikkat çeken iş zekası teknolojileri arasında yer alıyor. İş zekası teknolojileri, yeni kurulan şirketler için bir çok fırsatı da beraberinde getiriyor.

Yeni nesil iş zekası çözümlerinin kullanılması etkin karar verme ve bilgi yönetim süreçlerinin daha kolay ve hızlı bir şekilde analiz edilmesine yardımcı olmakla beraber, çalışanların da bu veriye daha hızlı bir şekil-de ulaşmasını sağlıyor. Ek olarak, yeni nesil iş zekası teknolojileri şirketlere, ihtiyaç duydukları veri analizi işlemlerini bulut ortamından ve mobil platformlardan da analiz etme imkanı sağlayarak hem maliyet hem de zaman açısından büyük avantajlar sunuyor.

Peki nedir bu projeler diye baktığımızda ise; farklıla-şan şirket beklentilerine paralel olarak geniş çerçe-vede çalışmaların yürütüldüğünü görüyoruz. Örnek vermek gerekirse; son dönemdeki iş zekası teknolo-jileri, raporlama, analitik ilerleme, analitiksellik, veri madenciliği, metin madenciliği, süreç madenciliği,

Yeni Nesil İş Zekası Çözümlerinin Kullanılması Etkin Karar Verme ve Bilgi Yönetim Süreçlerinin Daha Kolay ve Hızlı Bir Şekilde Analiz Edilmesine Yardımcı Oluyor.

sektörden

Ali Tolga Moral Sistema Genel Müdürü

karmaşık olay işleme, iş performans yönetimi, tahmin analitiği ve bakış açılı analitik gibi konular üzerine odaklanılıyor. Bunun yanı sıra, gelişen teknoloji ve yeni iş zekası uygulamaları ile yönetim ve self-servis analitiği, görsel analitikler, veri entegrasyonu, mükem-melliyet merkezi, bulut-tabanlı analitikler, nesnelerin interneti ve mobil analitikler gibi konular üzerine de odaklanılmış durumda. Ayrıca iş zekası ekosistemine yeni eklenen teknolojiler de var. Bunlar sayesinde dol-durulması gereken boşluklar da ortaya çıkacak. Hadoop hızlandırıcıları, NoSQL veri entegrasyonu, nesnelerin interneti veri entegrasyonu ve gelişmiş sosyal medya yeni şirketlerin başlangıçları için iyi birer fırsat sağla-yacak. Bu tür boşlukları dolduran şirketlerin sayısının artacağına ve pazarı daha da iyi bir duruma getireceği-ne inanıyoruz.

34 35

Dijital platformlarla üretilen bilgi ve Nesnelerin İnterneti’ne bağlı cihazlardan gelen verilerle birlikte, bağlamsal analitik 2016’nın en etkin trendlerinden biri olacak. Bir kurum için, bağlamsal veri cihaz, ko-num, dil, sosyal ağ, kişiselleştirilmiş ürün ve hizmet-ler gibi farklı veri noktalarından elde edilen verilerin tümünü ifade edebilir. Daha fazla bağlam, kurumların müşterileri, çalışanları ve iş ortakları için daha enteg-re ve verimli bilgi deneyimi oluşturmalarına yardımcı olur.Örneğin araçlardan elde edilen telematik verileri, otomotiv üreticilerinin parçaların dayanıklılığını artırmalarını ve potansiyel sorunları tanımlamala-rını, sürücülerin ise sorunlar ortaya çıkmadan bilgi-lendirilmelerini sağlar. Sigortacılar da riskleri daha iyi yönetip, sürücülere kullanım stillerine dayanan kişiselleştirilmiş teklifler sunabilirler.

Artan Siber Hedefler

Verinin bağlamsal olarak zenginleşmesi, sadece kurum için değil, siber saldırılaraçısından da değe-rini artırır. Artan saldırı riski, ağ güvenliği için yeni nesil tekniklerin yanı sıra kimlik erişimi yönetimi ile risk ve enformasyon yönetimi gerektirir. Bağlamsal

verinin entegrasyonunda rol oynayan genel bulut bi-lişim ortamları da güvenlik sistemi mimarisine dahil edilmelidir.

API Ekonomisi

Kurumlar API’lerin gücünü keşfettiler. Bilgiye erişim ve sistemler arası değişim sağlayan API’ler artık sade-ce birer geliştirme aracı değiller. Bu sayede, kurumlar eskiden kalan ‘legacy’ uygulamalar ile yeni uygulama-lardan edindikleri veriyi birleştirebiliyorlar. API’ler servis entegrasyonu, bilgi koordinasyonu ve bilgi pay-laşımı ekosistemi için yeni kanallar oluşturuyor. Diji-tal stratejinin çekirdeğinde bilgiye erişimin demokra-tikleştirilmesi yer alıyor ve API’ler bu süreçte başrol oynuyorlar. İnovasyon için strateji ve bağlamsal bilgi sağlanmasında anahtar konumda bulunuyorlar.

CIO’ların Rolü

BT artık iş süreçlerini desteklemekten daha fazlasına dönüştü. BT artık işin kendisi olmuş durumda. Buna bağlı olarak, CIO’ların rolü de değişmeye başladı. Bugüne kadar CIO’ların odak noktası ‘teknoloji’ iken, artık öncelik ‘bilgi’ olmaya başladı. CIO’lar bilginin ve teknolojiden elde edilen değerin kullanımında diğer iş birimlerinin ortağı olarak çalışıyorlar. İş ilişkile-ri yönetimi adı verilen bu ortaklık, hızlı bir biçimde doğru bilgiye erişimi mümkün kılarken, daha iyi ka-rarlar ve rekabetçi ürünler için teknoloji kullanımını beraberinde getiriyor.

Kurumsal Platform Oyuncuları

Yakınsanmış altyapı platformlarında daha fazla kişi-selleştirme, kurumların öncelikleri arasında yer ala-cak. Örneğin, finansal hizmet platformları, çekirdek bankacılığı bir hizmet olarak sunmak üzere birleşir-ken, yeni nesil telematik platformlar internete bağlı otomobillerden veri toplamak ve bu veriyi yönetmek için bir araya gelecek; mobil ve sosyal platformlar da yakınsama teknolojilerinin bir parçası olacak.

Önümüzdeki Günlerde Bizleri Bekleyen 5 BT Trendi

Veri kaynaklarının sayısının artması ile birlikte, doğru analiz için doğru kaynak yaklaşımının önemi de artacak. Bakın 2016 yılının BT Trendleri neler…

özel haberSüleyman [email protected]

36 37

Fortinet’in araştırma biri-mi FortiGuard Laboratu-varları tarafından hazır-lanan “New Rules: The Evolving Threat Landsca-

pe in 2016” adlı raporda, yeni yılda Nesnelerin İnterneti (IoT) ve bulut bilişim sistemlerinin siber tehdit-lere ve gelişmiş kötü amaçlı yazı-lımlara daha fazla maruz kalacağı öngörülüyor. FortiGuards güvenlik uzmanları aynı zamanda raporda,

siber suçluların adli kovuşturma-lardan ve tehdit tespit mekanizma-larından kaçınmak için geliştirdiği, üstün görünmezliğe sahip yeni ve karmaşık “hacker” tekniklerine kar-şı hizmet sağlayıcıları ve işletmeleri uyarıyor.

Fortinet ise, araştırma sonuçları ışığında, yeni yılda kapsamlı bir gü-venlik stratejisi oluşturarak proaktif davranabilen ve siber saldırganlar-

dan bir adım önde olan işletmele-rin, rekabette de öne çıkacağının altını çiziyor. Fortinet tahminlerine göre 2016’da iş dünyasını tehdit edebilecek ilk 5 siber güvenlik teh-didi ise şöyle:

M2M Saldırılarında Artış ve Cihazlar Arası Virüs Transferi

2015, IoT cihazlarının saldırıya ne denli açık olabileceğini yazan

Siber güvenlik ve tehdit istihbaratı alanında yüksek performanslı çözümler sunan Fortinet, 2016’ya yaklaşırken, kötü amaçlı yazılımlar ve

ağ güvenliğiyle ilgili en güncel ve en önemli trendleri yıllık güvenlik raporunda derledi.

Mustafa [email protected]

2016’da M2M ve IoT Kaynaklı Siber Saldırılara Karşı

Önleminizi Alın

özel haber

36 37

sayısız haber ve makaleyi okumakla geçti. Arada yaşanan birkaç sıkıntılı vaka da bunları kanıtlar niteliktey-di. 2016 ise, bu cihazlar arasında-ki güvenli iletişim protokollerini hedef alabilecek daha gelişmiş kötü amaçlı yazılımlarla birlikte geliyor. FortiGuard uzmanları, bu yazılım-ların “karaya ayak basma ve yayıl-ma” taktiğini kullanarak birbiriyle bağlantılı IoT cihazları arasındaki güvenlik açıklarından faydalanaca-ğını ve kurumsal ağlar ve donanım-lar içinde bu şekilde tutunacaklarını tahmin ediyor.

IoT Cihazlarına Saldırmaya Kodlanmış Solucanlar ve Virüsler

Solucanların ve virüslerin bu denli büyük maddi kayıplara ve sistem-sel aksaklıklara neden olmasının ardında, giyilebilir cihazlardan tıbbi donanımlara kadar milyarlarca ci-haz aracılığıyla kolaylıkla çoğalabil-me kabiliyetleri yatıyor. FortiGuard uzmanları daha önce yayınladıkları pek çok raporda, gömülü arayüzü olmayan cihazlara bile minimum kodla, kolaylıkla yayılabilen ve kalıcılığını sürdürebilen virüs ve solucan bulaştırılabildiğini dile getirmişti. Bu nedenle işletmele-rin 2016’da M2M ve IoT cihazlarda yayılma potansiyeli çok yüksek olan solucan ve virüslere dikkat etmesi gerekiyor.

Bulut ve Sanallaştırma Altyapılarına Yönelik Saldırılar

2015’te Venom ile açığa çıkan güvenlik açıkları, bu kötü amaçlı yazılımın hipervizörden kaçarak sanallaştırılma ortamındaki bir ana makineye sızabilme potansiyelini ortaya çıkardı. Bu doğrultuda öngö-rülerini paylaşan uzmanlar; sanal-laştırma, özel ve hibrit bulut tek-nolojilerine yönelik her geçen gün

artan güvenin, 2016’da siber suçlu-lar için ortamı daha müsait hale ge-tireceğini düşünüyor. Aynı zamanda bulut bazlı sistemlere erişebilen çok sayıda mobil uygulama olduğundan, bilgisayar korsanları tarafından ele geçirilmiş mobil cihazların, kurum-sal ağlara, özel veya genel bulut ortamlarına uzaktan saldırmak için etkili birer taşıyıcı olarak kullanıla-bileceği tahmin ediliyor.

Saldırı Delillerini Ortadan Kaldırabilen Yeni “Hayalet Yazılımlar”

Rombertik adlı kötü amaçlı ya-zılım, 2015’te piyasadaki en kri-tik “blastware”lerden biri olarak dikkatleri üzerinde topladı. Fakat blastware’ler tespit edildiklerinde, uzun süre gizlenerek içinde yaşa-dıkları ele geçirilmiş sistemi altüst etmek veya etkisiz hale getirmek için tasarlandığı için, FortiGuard uzmanlarına göre siber suçlular için2016’nin gözdesi çok büyük ihtimalle “ghostware” olarak tanım-lanan hayalet yazılımlar olacak. Bu yazılımlar, pek çok güvenlik yazı-lımının tespit edebileceği sisteme sızma izlerini ortadan kaldırıyor. Bu, bir işletmenin hayalet yazılım saldırısı sırasında ne kadar veri kay-bına uğradığını hesap etmesini de güçleştiriyor.

Gelişmiş Sandbox Teknolojilerinden Kaçabilen Kötü Amaçlı Yazılım

2015’te işletmelerin büyük bir kısmı, çalışma zamanı boyunca sistemdeki şüpheli dosyaları takip ederek, “sandboxing” yöntemi ile derinlerde gizlenmiş veya bilinme-yen kötü amaçlı yazılımları tespit edebildi. Bu yazılımlar, izlendiğini fark ettiklerinde normal bir dav-ranış sergileyen, fakat sandbox filtresinden başarıyla geçtikten sonra zararlı yükleri sisteme bırak-maya başlayan yazılımlar. Uz-manlar,2016’da gelişmiş sandbox çözümlerinin bile bu tür yazılım-ları tespit etmesinde işletmelerin sıkıntı yaşayabileceğini öngörüyor.

FortiGuard uzmanlarının incelediği tüm bu siber tehdit trendleri, hem güvenlik çözümlerini uygulamaya koyan işletmeler hem de bu çö-zümleri geliştiren hizmet sağlayı-cılar için zorlayıcı olacağa ben-ziyor. Tehdit araştırmalarında ve ağ güvenliğinde son teknolojileri kullanan Fortinet, dünya çapındaki milyonlarca cihazdan gelen tehdit zekası verileriyle güvenlik çözüm-lerini sürekli olarak güncelliyor ve 2016 için uçtan uca ağ koruması sağlayan güvenlik altyapıları vade-diyor.

38

Mobilite, içinde yaşadığımız çağın vazgeçilmez bir gerçeği olmuş durumda. Akıllı telefonların piyasaya çıkmasıyla birlikte tüm dünyada cep telefonu sayısı ve bu cihazların kullanım oranı da arttı. Bulut bilişim ise tüm dünyada şirketlerin iş yapış şekillerini değiştirdi ve özellikle yüksek performanslı PC’lere ve depolama birimlerine olan ihtiyaçlarını azalttı. Bu iki teknolojik gelişme de küçük ve orta ölçekli işletmelerin rekabette bir adım öne çıkabilmelerini sağlayan önemli gelişme-ler. ZyXEL olarak bu teknolojik gelişmeleri destekleyen ürün ve çözümlerimiz ile müşterilerimize hizmet sağla-maya devam ettiklerini belirten ZyXEL Türkiye Kurum-sal Çözümler Ürün ve İş Geliştirme Kıdemli Müdürü Ömer Faruk Erünsal, “Mobilite ve bulut bilişim dışında, şu aralar tüm dünyada benimseme kazanmaya başla-yan ve önümüzdeki dönemde daha da yaygınlaşacak olan bir diğer eğilim ise BYOD (Kendi Cihazını Getir) yaklaşımı. Kendi Cihazını Getir (BYOD) eğilimi ofis ve iş çevrelerinde yaygınlaştıkça, iş ağlarının çoğu birden fazla cihazı olan daha fazla kullanıcıya hitap etmek durumunda olacaklar. Küçük ve orta ölçekli firmaların da bu eğilimi göz ardı etmemeleri gerekiyor” dedi.

E-dönüşüm Süreci Şart

Küçük, orta boy işletmelerin teknolojiden etkin bi-çimde yararlanarak büyüme ve gelişmelerine yardımcı olacak bir dönüşüm sürecine ihtiyacı var. E-dönüşüm süreci ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin kaliteli ve uçtan uca danışmanlık, hizmet ve çözümler sunacak şekilde daha yetkin hale getirilmesi hedeflendiğini ifa-de eden Erünsal, “Bu kapsamda bilişim bayileri teknik konuların yanı sıra satış yetkinlikleri, iş süreçleri gibi konuları kapsayan eğitimler veriliyor. Ayrıca e-dönü-şüm süreci ile küçük ve orta ölçekli işletmeler bilişim teknolojilerinin kullanımı ile daha etkin çözümler sunma fırsatı sunuyor ve bu işletmelere bilişim hizmeti veren bilişim bayileri arasında sertifikasyon ve hizmet standardizasyonu getiriyor. E-dönüşüm sürecinde amaç kendilerine kaliteli çözüm ve hizmetler sunmak üzere yetiştirilecek “Küçük, orta boy işletmelerin Bilişim Uz-manları”nın da yardımıyla Küçük, orta boy işletmelerin sınırlı bütçeleriyle teknolojiden en etkin biçimde yarar-lanarak işlerini büyütmelerini sağlamak, hem Küçük, orta boy işletmelerin hem de Küçük, orta boy işletmele-

Teknolojiyi Kullanan Küçük, Orta Boy İşletmeler Kazanacak

sektörden

Ömer Faruk Erünsal ZyXEL Kurumsal Çözümler

Kıdemli Ürün ve İş Geliştirme Müdürü

re hizmet veren sağlayıcıların servis kalitelerini yükselt-mek, bu sağlayıcıları belgelendirmek ve küçük, orta boy işletmeler için güvenilir çözüm ortakları yaratmak” şek-linde görüş belirtti. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin e-dönüşüm sürecinde network alt yapılarını oluşturacak ağ teknolojileri ürünlerine yatırım yapması gerektiğinin de altını çizen Faruk Erünsal sözlerine şu şekilde son verdi: “Sağlam bir network alt yapısı kurabilmeleri için küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik geniş bir ürün yelpazemiz bulunuyor. Ürün yelpazemizde giriş seviyesi ağ anahtarlarından, en üst seviye anahtar ve uygulama kontrol sistemi firewall (güvenlik duvarı) ürünlerine, ağ depolama ünitelerinden kişisel Bulut Multimedia sunuculara, her alandaki DSL router’dan fiber geniş bant router’lara, İnternet erişiminde servis modeli ne olursa olsun, hızlı ve güvenli çözüm sunan ürünler yer alıyor. En yüksek ürün esnekliği, fiyat, performans değerlerine sahibiz. Küçük, orta boy işletmelerimiz ZyXEL ürünleri-ne ihtiyaçlarına göre en ekonomik bedeli ödeyerek sahip olabiliyorlar.”

39

Hepimiz, sınırlı bütçe ve BT kaynaklarıyla, kurumları-mızın üretkenliği ve güvenliği üzerinde önemli etki sa-hibi olan teknoloji kararlarını alırken zorluklar yaşıyo-ruz. Bu konudaki en büyük destekçilerimiz ise teknoloji firmaları. Seçim kararını verirken iş ihtiyaçlarımıza yönelik becerileri ve karşılayabileceğimiz maliyetleri sunan firmaları tercih etmelisiniz.

İşimizin daha verimli olması için doğru bileşenleri bulmak, en son teknoloji donanım çözümlerinden daha fazlasını gerektiriyor. Karşılaştığımız sorunları çözmek ve işimizi daha etkin ve kolay hale getirebilmek için donanım, yazılım, servis ve uzmanlığın doğru bir şekil-de bileşimi gerekli. Ofislerimizin ana bileşenleri olan yazıcılar gelecek iş yaşamımızı etkileyecek kriterlerin başında geliyor. Rekabetin fazlasıyla arttığı teknoloji sektöründe kendinize uygun yazıcı seçmek için zor-lanmamanız elde değil. Özellikle seçeceğiniz yazıcıyı bir ofis içerisinde kullanacaksanız daha ince eleyip sık dokumalısınız.

Çok Fonksiyonludan Korkmayın

Ofisler için en önemli olan şey işlevselliktir. Bu sebep-

Doğru Yazıcı Rekabet Gücünüzü Arttıracak

ten bir cihaz ile birden fazla iş yapılması en doğru şey olacaktır. Eğer çok fonksiyonlu bir yazıcı seçerseniz ofis içerisindeki tüm ihtiyaçlarınızı kolaylıkla karşılayabi-lirsiniz.

Ayrıca ofisinizin büyüklüğü ve buna bağlı olarak çalışan kişi sayısı da yazıcı seçmenizde size yol gösterecek şey-ler arasında yer alıyor. Eskisi gibi kablolu ağ kullanan çok az sayıda küçük ofis bulunuyor ve genellikle kab-losuz ağ kullanılıyor. Bu sayede satın alacağınız yazıcı üzerinde kablosuz ağ bağlantısı varsa ağa bağlayabilir ve kullanıcılar yazıcı üzerinden yanına gitmeden çıktı alabilirsiniz.

Bu tarz yazıcılara en iyi örnek Epson’ın WorkForce M200 modeli. Epson’un ilk hepsi bir arada düşük mali-yetli ofis baskı çözümü olan ilk mono dahili mürekkep tankı sistemli, Ethernet bağlantılı ve ADF’li yazıcısı olan WorkForce M200, sürekli mürekkep sistemi ile baskı maliyetlerini azaltmak isteyen ofis kullanıcıları için ideal bir çözüm sunuyor. Epson’un hızlı kuruyan orijinal pigmentli mürekkebi, şirket dokümanlarının suya, dağılmaya ve solmaya dirençli olmasını sağlarken Micro Piezo teknolojisi de kaliteli baskılar sunan Work-Force M200’ün hedefe yönelik mürekkep tankı sistemli yazıcıyla tam entegredir, böylece genellikle orijinal olmayan dolumlardan ve başka marka mürekkep tankı sistemlerinden kaynaklanan karmaşıklık veya sorunlar söz konusu olmadan güvenilir baskının keyfini çıkara-bilirsiniz.

Epson WorkForce M200, küçük iş grupları arasında paylaşım için ağ kurulumuna hazırdır, ancak kompakt boyutları sayesinde kişisel masaüstü bilgisayarlarda da kullanılabilir. Ayrıca dakikada 15 sayfaya kadar artan baskı hızları da ofis verimliliğinin artmasına yardım eder, bu sayede baskılar arasında beklemeniz gerekmez. Ek olarak antetli kağıt, kartvizit ve zarflar gibi çeşitli ek materyaller de basabilirsiniz. Epson iPrint3 ile ofis için-deki akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlardan kablosuz olarak baskı alabilirsiniz.

Yapılan araştırmalara göre işletmelerin teknoloji konusunda yaşadığı en önemli endişeler arasında, üretkenliği artırmanın yeni yollarını

bulmak, güvenlik tehditlerine karşı getirilmesi gereken çözümler ve BT maliyetlerinin yönetimi yer alıyor. Epson'un baskı maliyeti açısından çok uygun yazıcısı WorkForce M200 modeli sadece 4.47 TL'ye 500 sayfa (1 top

kağıt) baskı imkanı ile KOBI'lere özel bir çözüm sunuyor.

kapak konusu

KOBİ’lerin Olmazsa Olmaz TeknolojileriKOBİ’ler günümüz dünya ekonomisinde ciddi bir öneme sahip hale geldi. Büyüyen ekonomide KOBİ’lerin varlığını devam ettirebilmesi kurumsal bir yönetim anlayışı ile sağlanabilir. Günümüzde rekabetçi bir ortamın etkin olduğu göz önünde bulundurulursa, kurumsal yönetime geçişte Bilgi Teknolojileri doğru bir biçimde uygulayan işletmeler, bu rekabetçi ortamda daha başarılı olacaktır. Bu çerçevede, KOBİ’lerin rekabetin yoğun olarak yaşandığı bir ortamda başarılı olabilmeleri için, bilgi teknolojilerinde yaşanan değişiklikleri sürekli izlemeli ve işletmelerinde bu yenilikleri doğru bir biçimde uygulamalıdır.

ş hayatını etkileyen en büyük faktörlerin başında teknoloji geliyor. Artık gelişen teknoloji sayesinde maliyetlerin azaldığı ve verimliliğin arttığını görü-

yoruz. Tabii ki iş gücü açısından da kurumların büyük avantajlara sahip olduğunu da belirtmeliyiz. Saydı-ğımız tüm faydaların elde edilmesi için teknolojinin doğru kullanılması gerekiyor.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin rekabette bir adım öne çıkması için teknolojiyi kullanması şart. Fakat bu konuda yapılan araştırmalar şir-ketlerimizin teknoloji konusundaki bilgisinin belli bir seviyeyi geçeme-diğini gösteriyor. Bunun şirketlerin iç eğitimlerine özen göstermeleri ve bu konuda teknoloji birkaç basamak yukarılara çıkarması gerekiyor. Eğer gelişen teknoloji konusunda daha çok bilgi sahibi olursa yapabilecek-lerimizin sınırlarını aşarak şirketle-rimizin karlılık oranlarını arttırmak için daha farklı işler gerçekleşti-rebiliriz. Bunu yapmak tamamen bizlerin elinde.

Günümüzün Teknoloji TrendleriSon 15 yılda küçük ve orta işlet-melerin iş yapış şekilleri bir hay-li değişti. Geçmişe baktığımızda ofisler sadece masaüstü bilgisayar-lar, yazıcılar, monitörler, sunucu ve ağ ekipmanları ve diğer teknolojik donanım ekipmanlarını barındıran birer kutudan ibaretti. Fakat tüm bu donanım satın alma ve sürdürme maliyeti küçük ve orta boyuttaki işletmeleri teknolojiye olan ilgisini olumsuz bir şekilde etkiledi.

Şimdilerde ise donanım alımların-dan çok işinizin verimini arttırırken maliyetleri düşüren çözümler ön plana çıkmış durumda. Bu tekno-lojilerin en başında Bulut Bilişim geliyor. Bulut bilişim doğası nede-niyle, karışıklık ve kafa karıştırıcı olaylar bütünlüğü olarak karşımıza çıkar. Özellikle kendini bilgili sanan ve aslında Bulut Bilişim hakkında

hiçbir bilgisi olmayan kişiler genel-likle bu tarz konularda karmaşaya sebep olup. Bulut Bilişim servisleri hizmet sağlayıcı ve tüketici arasında net bir sınır ile belirlenir ve hizmet olarak sunulur.

Tüketicinin bakış açısıyla bakıl-dığında, “Bulut’ta” tabiri sihrin gerçekleştiği, uygulama detaylarının gizli olması gereken yerdir. Böyle bir ortamın yanlış anlamalar ile dolu olmasına şaşırmamak gerekir.

Fiyatlar Düşüş Trendinde

Küçük ve Orta ölçekli bir firma iseniz Bulutun sunduğu tüm im-kanlardan faydalanmanızı öneri-rim. Özellikle de infrastructure as a service (IaaS) hizmeti gün geçtikçe ucuzluyor. Fakat bu durum tüm bulut servislerin düşüyor olması anlamına gelmiyor. Örneğin oldukça önemli olan Software as a Servise (SaaS) hizmetinde böyle bir durum söz konusu değil. Varsayımlara göre Bulut hizmeti size her zaman bir ta-sarruf sağlayabilir olmasına karşın kariyer sınırlayıcı özelliği taşıyor. Kısaca yapılan tasarruflar bir anda sona erebilir. Bu yüzden de Bulut olayı kesinlikle hafife alınmamalı ve çok iyi bir altyapı kurulmalı.

Rekabette Bir Adım Öne Geç-mek İçin Bulut Şart

Bulut Bilişime geçmeyen şirket-ler kesinlikle başarılı olamaz sözü tamamen yanlış anlaşılıyor. Yapılan en büyük yanlış, BT organizasyon-ları belirsiz taleplerini ve strateji-lerini karşılamak için gün geçtikçe Bulut teknolojilerini bir çözüm olarak görüp başvuruyor olmaları. Günün sonunda BT departmanları Bulut hizmetlerine geçtikleri için iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. İşte bu düşünce Bulut teknolojisinin en büyük tuzaklarından biri. Tabii ki şunu unutmamakta fayda var. Her uygulama ve iş yükü, Bulut Bilişim teknolojisinden fayda sağlamıyor.

İ

41

Ali Yavuz ŞAHİ[email protected]

kapak konusu

Örneğin maliyet tasarrufu sağlayan bir uygulamayı yenilemek ve Bulu-ta taşımak çok akıllıca bir hareket olmayabilir.

Bulut Ne Kadar Güvenli?

Bulut Bilişim teknolojisi güven-siz olarak algılanıyor. Buradaki güvensizlik, güvenlik açıklarının makul analizinden çok, kişilerin bu teknolojiye duydukları güven sorunundan başka bir şey değil. El-bette, günümüzde özellikle Public Cloud hizmetlerinde bazı güvenlik ihlalleri yaşanmadığını söyleyeme-yiz. Fakat saldırıların çoğu, kurum içinde yer alan veri merkezlerin-de yapılıyor. Bu yüzden de Bulut Bilişim hizmet sağlayıcıları gerçek kapasitelerini ortaya çıkarmaları gerekiyor. Ancak bunu yaptıkların-da bulut Bilişimin en az kurum için kadar güvenli olduğunu gösterebi-lirler.

Tüm Bilgisayarları Çöpe Atmanıza Gerek Yok

Bulut Bilişim teknolojisine geçmek,

tüm sunucu ve veri merkezleri-ni kapatıp her şeyi bu platforma taşımak anlamına gelmiyor. Bulut stratejisi kesinlikle bir veri merke-zi stratejisi ile aynı olmamalı. Her şeyi tek bir çatı altında toplanma-malı. Bazı durumlarda veri merkezi kullanmak çok daha mantıklı oldu-ğu kesin. Elbette bazı uygulamaları veri merkezinin dışına taşımak da gerekebilir. Fakat bu olay yanlış anlaşılmamalı. Veri merkezi hizme-tini dışarıdan almak, modernleş-tirmek Bulut bilişim teknolojisine yontulmamalı.

Mobil Stratejisi Olmayan Bir İşletme Kalmamalı

Özellikle genç yaştaki çalışanların tercihi mobil teknolojilerden yana oluyor. Bu tarz teknolojileri şim-diye kadara benimsememiş iseniz önümüzdeki günlerde öğrenme-nizi ve işinize uygun çözümleri kullanmanızı tavsiye ederim. Bu teknolojiler sayesinde siz veya çalışanlarınız ofis içerisinde sıkışıp kalmayacak ve her ortamda çalışa-bilecek yeteneğe sahip olacaksınız.

Bu tarz çözümlere en iyi örnek mobil uygulama tarafında gün yüzüne çıkmış durumda. Günlük kullandığınız klasik uygulamaların mobil uyarlamaları sayesinde za-man kazanabilir ve kazandığınız bu zamanı başka işleri tamamlamak için ayırabilirsiniz. Veri düzenli bir şekilde artarken, verilere ulaşım şekli de değişiyor. Mobil çalışma yöntemlerinin her geçen gün daha çok benimsendiği iş dünyasında, verilere mobilken ulaşmak iş akışlarının bir parçası haline geldi. Özellikle büyük orga-nizasyonlarda, sahada çalışanlar, satış ve pazarlama ekipleri veri-lere her an ve her yerden ulaşmak durumunda. Verilere ulaşımdaki kolaylık ve esneklik sadece çalışan mutluluğunu değil, aynı zaman-da başarıyı ve kârı da beraberin-de getiriyor. Kullanıcıların hangi dosyalara erişebileceğinin kolay bir şekilde belirlenebileceği veri de-polama sistemleri; kurumların, BT yöneticilerin ve çalışanların işini kolaylaştırıyor.

Kurum bünyesinde konumlandı-rılacak doğru teknolojik çözüm ve altyapılar, iş süreçlerinin hızlı, verimli ve tasarruflu olmasını sağ-lıyor. Veri depolama ihtiyaçlarını karşılayacak donanım ve yazılımın iş sürekliliğini doğrudan etkiliyor. Kullanıcılar, veri depolama çözüm-lerinin çok fonksiyonlu, yüksek performanslı ve güvenilir olmasını istiyorlar. Özelikle KOBİ sektörün-de bu türden bir değişim yaşanıyor. Bring Your Own Device (BYOD), büyük veri, bulut ve mobilite gibi güncel eğilimleri kapsayan ve bu eğilimlerin getirdiği yeni teknoloji-lerle uyumlu çalışan ürünler, reka-bette firmaları öne taşıyor. İşlet-meler, artan verilerini uzun vadeli olarak güvenli şekilde depolayıp mekândan bağımsız biçimde erişim sağlayarak maliyet avantajı sağ-

42

lamak ve iş süreçlerini kesintisiz şekilde sürdürebilmek gibi önemli avantajlar elde edebiliyor.

Pazarlama Becerisi

Yeni kurulan küçük ve orta ölçekli işletmelerin bazıları iki yıl içeri-sinde hüsrana uğruyor. Bunların en büyük nedenlerinden bir tanesi pazarlama becerileriniz gün yüzü-ne çıkarmamaları gösterilebilir. Bu tarz durumlarda operasyonelliği bozmadan şirkete müşteri çekebil-mek için pazarlama uygulamaları-na yönlendirilmesi gereklidir. Son dönemde Bulut tabanlı pazarlama uygulamaları şirketler en uygun maliyetlerde çözümler sunmakta ve bu tarz uygulamalar ile yeni müşteriler çekmek için şirketini-zi daha cazip kılmanız mümkün. Size tavsiyem bu tarz uygulama firmalarının verdiği ücretsiz de-neme sürümünden yararlanarak kendinize uygun olan uygulamayı seçmeniz. Artık, ürünün görünen performansından çok kullanıcı deneyimi ön planda ve bu yeni nesil deneyim sayesinde farklı iş olanaklarına kapı aralayabilirsiniz.

Tabii ki bu tarz ürünlerin sağladı-ğı SEO, PPC reklamcılığı, analitik ve optimizasyon, sosyal medya ve içerik pazarlama yöntemleri sizi rakiplerinize göre bir kademe daha üste çıkarabilir.

CRM’in Gücüne İnanın

Müşteri İlişkileri Yönetimini (CR-M:Customer Relationship Manage-ment) müşteriyi tanımak, müşteri ihtiyacını anlamak, ona uygun hizmetler ve ürünler geliştirmek ve bu bilginin organizasyon içinde paylaşılması olarak tanımlayabili-riz. Bu eskiden de yapılan bir şeydi. Ama artık bilgiye ulaşmak teknolo-ji vasıtasıyla çok daha kolay oluyor. O bilgiyi işleyip ona göre ürün geliştirmek mümkün.

Çok büyük kitlelere yönelik olarak birebir pazarlama ihtiyacı bugün ortaya çıktığı için bunu yapabi-lecek teknolojiler var. Diğer bir deyişle CRM, “Doğru mal ya da hizmeti, doğru müşteriye, doğru zamanda ve fiyatla, doğru noktada sunmaktır” şeklinde tanımlana-bilir. Bu tanımdaki dikkate değer

ifade “doğru” sözcüğüdür. Klasik anlayışta yer alan, en düşük ma-liyet, en çok müşteri, her iletişim noktası, vb. hususlar yerine “doğ-ru” tabiri kullanılmıştır.

CRM uygulamaları, firmaların mev-cut müşteriler ile sürdürdükleri ilişkiyi geliştirmek, yeni müşteriler kazanmak ve tüm müşterilerin elde tutulmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. CRM uygulamaları, çağrı merkezleri gibi günümüz-de yaygın olarak oluşturulmaya çalışılan hizmet noktalarında da başarıyla kullanılmaktadır. Inter-net ile bütün dünyaya, extranet ile iş ortakları ve kuruma özel dağı-tım kanallarında, kurum içinde ise intranetlerde 7 gün 24 saat kulla-nılabilmektedir. Bu sayede verimli organizasyonların kurulması ve yüksek müşteri memnuniyeti sağ-lanmaktadır.

Kuşkusuz tüm bu gelişmelerin sağladığı küreselleşme özellikle iş dünyasında köklü değişikliklere neden oldu. Ürün odaklı çalışan fir-maların neredeyse tamamı, mevcut organizasyonlarını müşteri odak-lı yapıya dönüştürmek zorunda kaldı. Bu değişimin kök nedeninin, tamamen kitlesel pazarlamadan bireysel pazarlamaya dönen firma-lar olduğu söylemek yanlış olma-sa gerek. Üretim maliyetleri belli sınırlara dayanınca, rekabette öne çıkış yolu olarak satış ve pazarlama kanallarının daha verimli kulla-nılması gerekiyor. Bireye ulaşmak, bahsettiğimiz alternatif kanalların sağlanmasıyla daha kolaylaşmış gibi görünse de, verilen hizmetin kalitesi ve müşterinin kazanılması, benzer şartlarda rekabet eden fir-malar için gün geçtikçe daha büyük önem kazanıyor. İşte bilgisayar teknolojisi, bu aşamada rekabet avantajı yaratacak konseptleri iş dünyasına sunuyor.

43

44

telekom

Anonymous İŞİD’e Karşı Dijital Savaş Başlattı

Uluslararası bilgisayar korsanları grubu ‘Anonymous’, Paris katliamının sorumlularına savaş ilan etti.

Anonymous’un geride bıraktığımız ay Guy Fawkes (V for Vendet-ta filmine de ilham veren İngiliz tarihi-

nin en büyük “vatan haini” olarak kabul edilen kişi) maskeli figür görüntüsüyle yayınladığı videoda ‘suikastların cezasız kalamayacağı’ mesajına yer verildi. Bilgisayar si-mülasyonlu sesle okunan mesajda, “Sizleri bulacağız, peşinizi bırak-mayacağız. Şimdiye kadar sizi hedef alan operasyonların en önemlisiyle karşılaşacaksınız. Savaş başlamış-tır” sözlerine yer verildi. Kayıtta suikastçılar ‘ayak takımı’ olarak adlandırıldı.

Fonda dramatik bir müzik parça-sının kullanıldığı video kaydının son bölümünde Fransa Cumhur-başkanı François Hollande’nin ilk tepkisindeki ‘teröristlerin nötralize edileceği’ şeklindeki sözlerine yer verildi.‘Anonymous’ bu yılın Şubat ayında IŞİD’i hedef ilan etmiş ve örgütün çok sayıdaki sosyal med-ya adresine saldırı düzenlemişti. ‘Anonymous’, faaliyetlerini gizli yürüten ve hiyerarşik yapısı ol-mayan bir hacker şebekesi olarak kendinden söz ettiriyor. Hacker grubu Anonymous, Paris saldırıları-nın ardından IŞİD’e karşı savaş ilan ederek dikkat çekmişti. Bilgisayar korsanlarının ‘dijital savaşı’ devam

ediyor. Uzmanlar bilanço çıkardı.

Anonymous grubu, rejime karşı halkın uyanışının anlatıldığı “V for Vendetta” filmindeki başkahrama-nın kullandığı maskeleri sembol olarak benimsiyor. Anonymous, 13 Kasım 2015 tarihinde düzenlenen Paris saldırılarının ardından IŞİD’e karşı savaş ilan ettiğini açıkladı. Saldırının cezasız kalmayacağını ilan eden Anonymous, “IŞİD’e karşı tüm zamanların en büyük operas-yonunun başladığını” duyurdu.Savaş ilanıyla birlikte Twitter’da açılan bir hesapta 5 bin 500 IŞİD taraftar ve sempatizanına ait he-sabın çökertildiği açıklandı. Sosyal

Avşar Ö[email protected]

45

medya platformlarının yıllardır bu tür hesapları kendiliğinden kapattı-ğına dikkat çeken Chaos Computer Club’un sözcülerinden Linus Neu-mann, “IŞİD için bu yeni bir sorun değil. Ancak Anonymous, olayla ilgisi olmayan kullanıcıları afişe ederek onları mağdur etti” diyor. Anon-ymous’un yayınladığı listeye bazı kullanıcıların yalnızca Arapça mesaj-lar gönderdiklerinden dolayı eklen-dikleri ileri sürülüyor. “The Daily Dot”un sorularını yanıtlayan Twitter sözcüsü, hatalarla dolu olduğundan bu tür listeleri dikkate almadıkla-rını söylüyor. Sözcü, listede IŞİD’e yakın isimlerin yanı sıra IŞİD üzerine mesajlar yollayan birçok gazeteci ve öğretim görevlisinin de bulunduğuna dikkat çekiyor.

Anonymous’un Arkasında Kim Var?

Bilişim uzmanları, Anonymous adı altında irili ufaklı birçok oluşumun ve bireyin faaliyet gösterdiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, dileyen herkesin bu isim altında sosyal medya plat-formlarında yeni hesaplar açabile-ceğine ve Twitter’da paylaşımlarda bulunurken hashtag olarak kullana-bileceğine işaret ediyorlar. Uzmanlar, Anonymous’un IŞİD’e savaş ilanını bir tür balon olarak görürken, kulla-nıcıların, internette adalet için mü-cadele eden bir gruba olan özleminin bir ifadesi olarak değerlendiriyorlar. Aktivist Stephan Urbach, hackerla-rın eylemlerine eleştirel yaklaşıyor. Anonymous’u bir siyasi oluşum olarak görmüyor. Urbach, “Savaş ilanı ne getirecek ve bunun kime yardımı olacak?” diye soruyor. Uzmana göre birçok Anonymous taraftarı Arap Ba-harı’nda uygulanan stratejinin IŞİD’e karşı da işe yarayacağını varsayıyor. O dönemde hackerlar bir yandan res-mi siteleri saldırılarla devre dışı bı-rakırken, diğer yandan Arap kullanı-cıların sansürü aşmasını sağlamıştı. Stephan Urbach, IŞİD’in sınırları ve yapısı belli bir diktatörlükle kıyasla-

namayacağını vurguluyor.

Propaganda Yerine Viagra Reklamı

“Silahlı mücadeleyi benimsemiş bir gruba karşı hackerların etkisi sınırlı kalacaktır” diyen Chaos Computer Club’dan Linus Neumann, IŞİD’in organizasyon ve eylemlerinin bilişim sistemlerine hemen hiçbir şekilde bağımlılığının bulunmadığına dikkat çekiyor. Anonymous’a yakın oluşum-lardan Ghost Sec bir süre önce “Dark Web” platformunda IŞİD’e ait bir sayfaya saldırdı ve içerik silinerek Vi-agra reklamı yerleştirildi. Neumann, eylemin ilgi gördüğünü ancak bu-nunla cihatçılara zarar verip verilme-diğinin tartışmalı olduğunu söylüyor. Neumann, “Eylem, IŞİD’i kızdıracak ama engellemeyecek. Örgüt eylem ve misyonuna devam edecek” diyor. Anonim hackerların etkili olabile-ceği tek alan olarak propagandaya işaret eden Stephan Urbach, “IŞİD propaganda becerisiyle, Anonymous da uzun yıllardır karşı propaganda-sıyla biliniyor” diyor. Uzmana göre hackerlar Guy Fawkes maske, dijital araçlarla deforme edilmiş ses kaydı ve “affetmeyeceğiz söylemi” ile güç ve icra yeteneği sergiliyor.

Bilişim uzmanları, hackerlar ile IŞİD arasında paralellikler bulunduğu-na dikkat çekiyor. “Anonymous da meşruiyetten yoksun. Herhangi bir devletin yasalarına tabi olmadan kendi adaletini icra ediyor” diyen uzmanlar, Anonymous’a üye olsun ya da olmasın, yetenekli bir bilgi-sayar korsanının IŞİD’e ait bir web sitesine düzenleyeceği saldırıya destek verdiğini belirtiyor. Uzmanla-ra göre, IŞİD’e ait internet üzerinde henüz bilinmeyen “kadro devşirme platformları” ve sohbet kanallarının bildirilmesini de bir başka eylem tarzı olarak görüyor. Yakalarına Anonymous etiketini iliştirenler ken-dilerini direniş savaşçısı gibi görüyor. Sorun, bu etiketin herkes tarafından

sahiplenebilmesi. Etiketle ne yaptığı kimse tarafından kontrol edilmiyor. “Anonymous Kollektiv”, Almanya’da 1,5 milyonla en çok ilgi duyulan ve hayrana sahip olan Facebook sayfala-rından. Üyelerine biraz daha yakın-dan bakıldığında siyasi açıdan çok farklı bakış açılarına sahip oldukları görülüyor. Bir mesajda yabancı ve İslam karşıtı Pegida’ya gönderme yapılıyor. Bir başkası ise izlediği sı-ğınmacı politikasından ötürü Alman-ya Başbakanı Angela Merkel’i Lahey Adalet Divanı’nda mahkeme önüne çıkarmaya çağırıyor. Anonymous’un IŞİD’e savaş ilanının ardından bir ay-dan daha uzun bir süre geçti. Şimdiye kadar elde edilen sonuç cılız sayı-labilir. Anonymous’a büyük ümitler besleniyordu. Hackerların internette IŞİD’in üstesinden geleceği umulu-yordu. Ancak geçen zamanla umutlar da azalıyor.

IŞİD’den Anonymous’a yanıt: Aptallar

Öte yandan IŞİD, kendilerine savaş açan hacker grubu Anonymous’a ‘aptallar’ diyerek yanıt verdi.Fransa’nın başkenti Paris’te 129 kişinin öldürüldüğü katliamı IŞİD’in üstlenmesinin ardından örgüte savaş açan Anonymous’a IŞİD’den yanıt geldi. Hacker grubu Anonymous, dün yaptığı açıklamada IŞİD’e savaş açtığını ilan ederek online ortamda kendilerine destek veren herkesi ‘avlayacaklarını’ duyurmuştu.Newsweek’in haberine göre, ‘Isla-mic Cyber Army’ adlı IŞİD destekçisi hacker grubu, ‘aptallar’ ifadesiy-le nitelediği Anonymous’a karşı, internetteki örgüt sempatizanlarına siber saldırılardan koruma vadetti. Cihatçıların açıklamasında, “Anony-mous hackerlerinin yapabileceği tek şey Twitter hesaplarını, e-mailleri ve benzerlerini hack’lemek” denildi. Is-lamic Cyber Army, IŞİD sempatizan-larının hack’lenmemesi için çeşitli ipuçları verdi.

46 47

telekom

Türkiye, Tarihinin En Büyük ve En Kapsamlı Siber Saldırısı ile Karşılaştı

İnternet trafiğimizi ve .tr alan adlarını hedef alan sibersaldırılar, ilk günlerde ODTÜ merkezli NIC.TR’ı hedef alırken ardından kamu kuruluşları ve bankaları hedefleyerek

vatandaşın hayatını tehdit etmeye başladı.

DDOS (distributed de-nial of service attack) saldırıları dağıtık bir şekilde, farklı lokasyon ve sahte IP adresleri

kullanılarak yapılıyor. Bu saldırı türünün amacı, aynı anda binlerce isteğe cevap verebilecek kapasitede bir sunucuyu, kapasitesinden kat ve kat fazla istek göndererek etkisiz ve erişilemez bir hale getirmektir. Bu sayede sunucu, gelen istekleri karşı-layamaz ve hizmet dışı kalır. DDOS saldırılarının en tehlikelisi olarak görülen Amplification (yükseltme) tekniği ile saldırı etkisi katlanarak artırılabiliyor. Bu saldırı türünü

“doğada bir kayanın karşısına geçip bağırdığımızda sesin yankılanarak kulağımıza gelmesi” şeklinde tarif edebiliriz.

Amplification tekniği kullanılarak yapılan saldırılar şöyle tanım-lanıyor: Saldırgan bir tane istek gönderiyor, karşı taraf buna cevap verirken isteği 10 – 20 veya 50 kata kadar arttırabiliyor. Bu da saldı-rıların, saldırganlara maliyetini düşürerek hedefe olan yükü artırı-yor. Saldırı alan kurum ve kuruluş-ların da aynı zamanda bu tekniğin bir sonucu olarak saldırgan gibi davrandığını ve bu saldırı tekni-

ğinde kaynağını bulmanın pratikte imkansız.

Türkiye Tarihinde Bir İlk

Yapılan saldırı sonucunda dün bazı bankaların web sayfalarına erişim durdu. POS cihazlarının etkilen-mesi ile gerçek hayatta bazı ödeme noktalarında vatandaşın sıkıntılar yaşadığına şahit olduk.

Bir hafta öncesine kadar yapılan saldırılar ülkemizdeki TR alan adla-rının ROOT DNS sunucularına gelen saldırılardı. Zira, neredeyse benzer bir saldırıyı 2005 yılında görmüştük,

Ali Yavuz ŞAHİ[email protected]

46 47

Root DNS’ler bu saldırıdan zarar görmediler. Bu noktada kurumların derslerine sıkı çalıştığını söyleye-biliriz. Ancak yapılan tatbikatlar bu derecede yüksek saldırılar düşünü-lerek yapılmadı ve bu tür bir saldırı ön görülemedi.

Saldırılar İle Hizmetlerin Engellenmesi Hedefliyor

Saldırı ilk olarak ODTÜ bünyesinde yer alan Nic.TR’a yapılarak başla-mıştı. Hizmet kesintilerine uğra-yan Nic.TR’dan sonra bankalar ve kurumların da hizmet verememe durumları ile karşı karşıya kalındı.

Uzmanlar yapılan saldırı sonucunda asıl önemli sorunu Türkiye dışından erişimin kesilmesi olarak görüyor. Saldırılarla ilk baş etme yöntemi olarak Türkiye dışından gelen erişi-min kapatılması görülüyor. Ardın-dan da .TR uzantılı internet say-falarına dışarıdan erişim duruyor. Global çapta hizmet veren firmalar da bu sebeple ziyaretçi kaybetmeye başladılar.

DDOS saldırılarının dağınık yapı-sı ve saldırıda sahte IP adresleri kullanılması sebebiyle gelen talebin “gerçek bir talep mi” yoksa “sahte bir istek mi” olduğu bilinemiyor. Saldırganlar kimliklerini gizledik-leri ve hizmet veren sunuculara çok yüksek bir talep geldiği için saldırıyı karşılamakta kimi zaman zorlanıla-biliyor.

Çözüm: Gelen Talebin Dağıtılması

Türkiye’nin .tr uzantılı adresleri ODTÜ bünyesinde ve tek merkez-de bulunuyordu. Ancak yapılan saldırılardan sonra bu yapı geliştiri-lerek farklı merkezlere dağıtıldı. Bu

sayede gelen saldırı talepleri tek bir merkezde toplanmak yerine farklı lokasyonlara çekilerek gelen talebin yükü dağıtması ve sistemin işleme-ye devam etmesi sağlandı.

Saldırıların Kaynağı Rusya mı?

Yapılan saldırıların kaynağını Rusya olarak işaret edenler olsa da, dünyaca ünlü hacker grubu Anony-mous bir tweet paylaşarak saldırıyı üstlendi. Şüpheler düşürülen Rus uçağı ardından Rusya üzerine yo-ğunlaşmıştı. Ancak Anonymous’un açıklamasında saldırınınRusya kay-naklı olmadığı belirtiliyor. Geçmişe baktığımızda 2007 Estonya ve 2014 Ukrayna siber saldırılarını dikkate almamız gerekiyor. Yapılan bu siber saldırılarda Estonya ve Ukrayna büyük zarar görmüş, vatandaşa bu saldırılar yansıyarak milyonlarca dolar hasara yol açmış ve hayatı olumsuz bir şekilde etkilemişti.

Bankalara Yapılan Saldırıların Etkisi Kısa Sürdü

Nitekim saldırılar 24 Aralık akşamı

yön değiştirip, Türkiye’deki banka-ları odağına aldı. Bu siber saldırı-lar sonucunda ilk saatlerde çeşitli sorunlar yaşanmış olsa da birkaç saat sonra bankalar genel olarak bu saldırıların üstesinden gelmeyi başardılar.

Dünyada siber saldırılar artmak-ta. Dolayısıyla her zaman bu siber saldırıların fazlalaşacağını ve daha da büyük hedeflere yöneleceğini düşünerek hazırlıklı olmak lazım.Ddos saldırısı yani devre dışı bırak-ma saldırısının amacı “.tr” uzantılı Türk sitelerin isimlerinin yayınını yapan ODTÜ’nün yönettiği nic.tr’yi saniyede milyonlarca sahte mesajla veya sorguyla devre dışı bırakmak. Ddos saldırılarını bir postane örneği ile anlatılabilir. Günde 100 adet posta dağıtma kapasitesi olan bir postaneye günde 1 milyon posta gönderirseniz postanenin iş yap-masını engellemiş olursunuz. Ddos atakları da nick.tr sunucularına kapasitesinin üstünde mesaj gönde-rerek iş yapmasını engelleyebilir.

Dünyada Ddos saldırıları her gün

48 49

Avşar Ö[email protected]

belli farklı hedeflere yapılıyor. Po-litik, ticari hedeflerin yanında, belli bir izleyicisi ve iş potansiyeli olan internet siteleri, oyun sunucuları gibi kaynaklar da Ddos saldırıları-nın hedefi olabiliyor. Bazen popüler bir gazete, bazen bir oyun sunu-cusu, bazen de tıpkı Türkiye örne-ğinde olduğu gibi bir ülke hedef olabiliyor.

Peki, Bu Saldırılardan Kurtulmak Mümkün mü?

Ddos saldırılarından korunmak ve kurtulmak mümkün. Bunun için öncelikle saldırganların sizden her zaman bir adım önde olduğunu ka-bul etmek birinci kural. Dolayısıyla gelen Ddos saldırılarını anlık olarak tespit ederek savunma geliştirmek durumundasınız. Ddos saldırıları konusunda yatırımı olmayan ku-rumların işi zor. Fakat bu hizmeti sizin adınıza yapabilecek profesyo-nel servis sağlayıcılar var. Örneğin bir bankasınız ve siber güvenlik er-ken tespit sistemleri yatırımınız ve insan kaynağınız var. Bu durumda ddos savar dediğimiz özel cihazları (Arbor, Radware, Huawei vb) satın

alıp kullanabilirsiniz. Bunun da ötesinde bağlı olduğunuz internet servis sağlayıcıdan (Türk Telekom, Superonline vb.) size doğru akan saldırı trafiğini kesme noktasında ücretli olarak yardım alabilirsiniz. Bu da yeterli olmazsa uluslararası ddos temizleme veri merkezleri (Akamai, Cloudflare, Prolexic vb.) ile irtibata geçerek trafiğinizi bu veri merkezlerine yönlendirebi-lirsiniz. Böylece savunma yapmak ile vakit kaybetmez, işi uzmanına bırakırsınız. Zaten, saldırıların ser-vis sağlayıcının size ayırmış olduğu bant genişliğinin üzerinde olması durumunda mecburen internet sağlayıcınızdan yardım almak duru-mundasınız.

Ddos Saldırılarına Karşı Yapılması Gerekenler

1) Saldırganların sizden her zaman bir adım önde olduğunu kabul et-mek birinci kural.

2) Bu da yeterli olmazsa uluslarara-sı ddos temizleme veri merkezleri (Akamai, Cloudflare, Prolexic vb.) ile irtibata geçerek trafiğinizi bu

veri merkezlerine yönlendirebilir-siniz.

3) Ddos saldırılarını anlık olarak tespit ederek savunma geliştirme-niz gerekiyor. Bu hizmeti sizin adı-nıza yapabilecek profesyonel servis sağlayıcılar var. Eğer gerekli insan kaynağı ve finansal gücünüz var ise kendiniz ddos savar dediğimiz cihazları (Arbor, Radware, Huawei vb.) satın alıp kullanabilirsiniz.

4) Bağlı olduğunuz internet servis sağlayıcıdan ( vb.) size doğru akan saldırı trafiğini kesme noktasında ücretli olarak yardım alabilirsiniz.

Prosedürlerin Belirlenmiş Olması Önemli

Saldırların kötü etkilerinden mümkün mertebe kaçınabilmek için hat, operatör, ürün anlamında yedekli bir yapıya sahip olup, DDOS esnasında uygulanacak prosedür-lerin belirlenmiş olması önemlidir. Kurumların bu ataklara ne kadar hazırlıklı olduklarını, operatörleri-nin ne kadar hazırlıklı olduğunu ve ne kadar hızlı aksiyon alabildikleri-ni test etmeleri gerekiyor.

Hackerlar’dan Bir Adım Önde Olunmalı

Mesai saatleri içinde gerçekleştiri-len ve belirli noktalar hedef alına-rak çok planlı bir şekilde gerçek-leştirilen bu siber saldırının analiz edilmesi için ‘atak’ tipinin anla-şılması gerekiyor. DDos saldırıları öncelikle günlük hayatı kesintiye uğratmayı hedefler. Bu saldırıları yapmak için büyük bir grup oluş-turmak gerekir. Bunun arkasında da bir ideoloji olması gerekiyor. Ddos saldırıları finans kuruluşlarının sık-lıkla karşılaşacağı bir saldırı değil. Saldırı yurt dışından olduğu için

48 49

ancak ilgili sunuculara giden hatlar kesilerek korunma sağlanması en ideal yöntemdir. Bu kesinti atağın yapıldığı noktaya ne kadar yakın yerde olursa hasar o kadar az olur. Önemli Veriler de Sızdırılabilir

Hackerlar’ın DDOS ataklarını hedef-lerini meşgul etmek için kullanıp, yoğun DDOS trafiği içinde hedefe yönelik ataklar yapabildiklerini ve önemli veriler de sızdırabilirler. Burada DDOS esnasında da Saldırı engelleme sistemleri ve hedefe yönelik gelişmiş tehdit koruması gibi güvenlik servislerinin ayakta olup, DDOS dışındaki atakları da rapor edebilmesi kritik derecede önemlidir.

Siber tehditler zaman içinde değişim gösterdi. Buna karşın BT güvenliği konusunda da önemli adımların atıldığını vurgulamalı-yım. Güvenlik konusunda birkaç yıl öncesi ile bile karşılaştırsak, tek-nolojik, yöntemsel ve donanımsal olarak devrim niteliğinde gelişme-ler yaşandığını söylemek mümkün.

Bilişim güvenliğini tehdit eden

saldırılar iç ve dış şeklinde ikiye ayrılıyor. Ağırlıklı olarak dışarıdan gelen saldırılar dikkat çekse de as-lında içeriden gelen siber saldırılar yüzdesel olarak çok daha fazladır. Bu saldırıların çok azı kötü niyetli ve bilinçli olarak yapılıyor. Büyük oranda, kullanıcıların bilinçsizliği, kurumların yetersiz güvenlik poli-tikaları ve altyapı eksikliği bu tür saldırıların önünü açıyor.

Yasaklama ve Engellemeler Çözüm Değil

İç saldırıların önlenmesinde yasak-lama ve engellemelerin beklenen seviyede etkili olmadığını geçtiği-miz deneyimlerimizden biliyoruz. Günümüzde kurumların bilişim güvenliğini sosyal medya platform-larının kullanımını engellemek gibi yasaklara dayandırmanın, moda deyim ile “Trend Topic” olmadığını özellikle belirtelim. Önemli olan her zaman, her yerden, her cihazla ama güvenli ve güvenlik politikaları kapsamında izin verilen kaynağa ve noktaya kadar network erişimidir. Güvenlik politika ve uygulamala-rında güncel teknolojilere yer veren

kurumların her zaman bir adım önde olacağı unutulmamalı.

İç ve dış siber saldırıları önlemek ve saldırılardan zarar görmeden kur-tulmak isteyen kurumların mutlaka uzman yardımı alması gerekiyor. Güvenlik danışmanlığı alanında uzmanlaşmış sistem entegratörü firmalardan yardım alınabilir. Gü-nümüzde birçok sistem entegratörü firma bile, temel network ve alt-yapılarda sağlıklı ve sürdürülebilir kalitede hizmet vermekte zorlanır-ken, kurumların bunu kendi bünye-lerinde çözmeye çalışmaları çok da önerilen bir yöntem değil.

Bu Önerileri Dikkate Alın!

Bilişim güvenliği ile ilgili plan ve proje üretirken, network’lerin artık sadece bilgisayarlardan oluşma-dığını unutmayın. Tablet ve akıllı telefon gibi her türlü cihaz, her yerden ve her zaman kurumunuzun network’üne dahil olabilir. Kullanıcı bilgisayarlarındaki işletim sistem-lerini her zaman güncel tutun. Antivirüs yazılımı kullanın. 802.1x ve üstü Network Access Control çö-zümü kullanın. Kritik verilerin dışa-rıya sızmasını önlemek amaçlı Veri Kaybı Engelleme (Data Loss Preven-tion - DLP) çözümlerinden yarar-lanın. E-posta güvenlik ürünleri kullanın. Network’te sürekli izleme yapan, veri analizi gerçekleştiren ve trafik anormalliklerini raporla-yan çözümler kullanın. Kritik veri ve network’lerin soft veya fiziki izolasyonunu sağlayın. Sistemsel ve network verilerini/logları toparlayıp anlamlı yorumlar üreten yazılım-lar kullanın. Uygulama seviyesinde güvenlik sağlayan UTM ürünler ve bunları anlamlı kılacak prosedürel süreç yönetimi ve güvenlik politi-ka sertifikasyon programlarından yararlanın.

50 51

Cep telefonunda hız sınırlarını zorlayacak olan 4.5G için Türkiye’de 15 milyon sim kartın da değişmesi gerekecek.

Şu anda kullanılmakta olan cihaz ve sim kartla-rın 4.5G’ye uyumlu olup olmadığı operatörler aracılığıyla sorgulanabiliyor. Teknoloji hayatı-mızda yeni bir devri başlatacak olan 4.5G için geri sayım devam ediyor. Nisan 2016 itibariyle

bu teknolojinin kullanımı başlayacak. Ancak öncesinde hazırlıklar son hızıyla sürüyor. Bu teknolojiyi bekle-yen abonelerin kendilerini de hazırlaması gerekiyor.Abonelerin 4.5G’yi kullanabilmesi için sadece 4.5G’yi destekleyen bir telefona ya da tablete sahip olmala-rı yeterli değil. Sim kartlarının da bu yeni teknolojiyi destekleyen özellikte olması gerekiyor. Uzun süredir sim kartını değiştirmemiş olan abonelerin büyük kısmı bunları değiştirmek zorunda kalacak.

Uyumlu mu Değil mi?

Sektör yetkililerinin verdiği bilgilere göre, Türkiye ge-nelinde kullanılan 72.8 milyon hattın 12 milyona yakın kısmı 4.5G’li mobil ürünlerde kullanılıyor. 38 milyona yakın abone 4.5G uyumlu sim karta geçiş yapmış du-rumda. Yapılmakta olan bazı kampanyalarla abonelere 4.5G uyumlu sim kartlar veriliyor. Ücretini ödeyip sim kart değiştirme imkânı da var. Sim kart değişiminde

operatör ve bayiye bağlı olarak 8-25 TL arasında fiyat talep edilebiliyor. Yetkililerin tahmini önümüzdeki 6-7 aylık sürede 15 milyona yakın mobil abonenin hem ses hem de data hatlarında 4.5G’ye uyumlu sim kartlara geçiş yapacağı yönünde. Abone merkezlerinde oluşacak yığılmalara karşı abonelerin şimdiden sim kartları-nı değiştirmeleri öneriliyor. Pek çok operatör ve bayi şimdiden 4.5G’li sim kartlara geçiş yapmak isteyenlere hizmet vermeye hazır. Peki, kimlerin sim kartını değiş-tirmesi gerekecek? Tabii ki eski telefonlara sahip olan ve büyük boyda sim kartı olanlar ilk sırada görünüyor. 3G’nin kullanıma girdiği 2009’dan beri 4G uyumlu sim kartlar dağıtılıyor. O tarihten itibaren operatörler yeni cep telefonu modelleriyle beraber 4G uyumlu sim kart-ları dağıtıyor. Sim kartını değiştirdiği halde 4G uyumlu olmayan bir sim karta sahip olanların da değiştirmesi gerekecek. Şu anda kullanılmakta olan cihaz ve sim kartların 4.5G’ye uyumlu olup olmadığı operatörler aracılığıyla sorgulanabilecek.

4.5G teknolojisine uygun sim kart ve cihazı olan kullanıcılar, herhangi bir ek ücret ödemeden bu tek-nolojiden yararlanabilecek. Diğer kullanıcılar ise 4.5G uyumlu sim kart ve cep telefonu edinmek durumunda

4.5G İçin 15 Milyon Sim Kart Değişecek

Avşar Ö[email protected]

50 51

kalacak. Bunun maliyeti ise tercih edilen tarife paketi ve cihaz modeline göre değişecek.

Kartların Şekli Değişmeyecek

Sim kartlar standart, mikro ve nano olmak üzere ayrı çe-şitlere sahip. 4.5G uyumlu sim kartlar iç içe geçirilebilen ve birbirinden ayrılabilen üç ayrı kartı tek bir sim kartta bir araya getiriyor. Böylece cep telefonu abonesi kendi kullandığı cihazın gerektirdiği şekilde sim kartını ko-layca standart/mikro/nano olarak kullanabilecek. Ayrıca mevcut sim kartlar 4.5G uyumlu sim kartlarla değişti-rilirken şeklinde bir değişiklik söz konusu olmayacak. 4.5G uyumluluğu yeni sim kartların içindeki yongalarla sağlanacak.

Operatörünüze Danışın

Operatörler abonelerinin 4.5G uyumlu sim karta sa-hip olup olmadıkları konusunda bilgilendirme hizmeti veriyor. Turkcell, web sitesinde cep telefonu numaranızı girerek sim kartınızın uyumlu olup olmadığını anlama-nızı sağlıyor. Ama zaten uzun zamandır yeni sim kart alan abonelere 4.5G uyumlu olanları veriyor.Vodafone Türkiye ise, 3G hizmetinin başladığı 2009 yılından beri müşterilerine 4G ve üstü teknolojilerle uyumlu sim kartları sunuyor. Firma yetkilileri, Vodafo-ne sim kartlarının yüzde 85’ine yakınının 4.5G uyumlu olduğunu söylüyor. Türk Telekom Grubu yetkilileri ise, 4.5G hızından yararlanmak isteyenlerin sim kart deği-şikliği yapması gerektiğini belirterek, “Mevcut sim kart-lar 4.5G şebekesini desteklemiyor. 4.5G uyumlu sim kart almak isteyen abonelerimiz normal sim kart değişim üc-reti kadar ücret ödeyerek değişim yapabilirler. Yani sim kart değiştirme işlemi dışında ek bir ücret alınmayacak. Ayıca geçen ay başlayan kampanyayla sunduğumuz ci-haz kampanyalarından yararlanan müşterilerimize 4.5G uyumlu SIM kartları ücretsiz olarak sunuyoruz” dedi.

4.5G’yi Kullanmak İçin Telefonunuzun Uyumlu Olması Yeterli Değil

3G’de görülen kapsama alanı sorununu çözmesi bek-lenen 4.5G’de bağlantı hızı, 100 Mbps Wi-Fi’da ise 1 Gbps’ye kadar çıkabiliyor. 1 Nisan 2016 tarihinde kul-lanıma sunulması planlanan 4.5G ile daha yüksek hızlı mobil internet kullanıcının hizmetine sunulacak. Ancak akıllı telefonunuzun 4.5G’yi desteklemesi bu teknolo-jiyi kullanmanız için yeterli değil. 4.5G’yi kullanmak isteyenlerin akıllı telefonlarında donanımsal destek olsa da SIM kartların da 4.5G teknolojisi ile uyumlu olması

gerekiyor. Bazı firmalar bir süredir 4G uyumlu SIM kart satışına başlamıştı. Bu nedenle piyasadaki SIM kartla-rın bir bölümü 4.5G’yi destekleyecek. Şu anda 4.5G’yi destekleyen akıllı telefonu olan kullanıcılar bu tekno-lojiyi destekleyen SIM karta sahip olmaları durumunda 4G teknolojisinin kullanıldığı ülkelerde bu hizmetten yararlanabilecek.

Nesnelerin İnterneti Ekonomi İçin Fırsat

Sanayi devriminden bu yana dünyanın en hızlı dönüş-tüğü dijital çağa doğru yol alırken, teknolojide ciddi bir kırılma noktasına gelindi. Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım, dijital çağın getireceği olağanüstü fır-satlardan faydalanabilmek için Türkiye’de, şehirlerin, sektörlerin ve şirketlerin dijitalleşmesi ve dönüşmesi gerektiğini söyledi. Kıvılcım, herşeyin interneti adını verdikleri internetin gelecek neslin temeli olan nesne-lerin interneti ile yeni dijital çağa doğru yol alındığını belirtti. Kıvılcım, “Önümüzdeki 10 yılda nesnelerin interneti uygulamaları ve devamında her şeyin interneti, dünya çapındaki işletmeler ve hükümetler için 19 trilyon dolarlık fırsat sunuyor.

Verimliliği Artıracak

Türkiye’de ise her şeyin internetinin özel sektörde yak-laşık 170 milyar dolar, kamu sektöründe ise yaklaşık 23 milyar dolar değer yaratmasını bekliyoruz” dedi. Nesnelerin interneti uygulamalarının sağlık, finans, turizm, lojistik, üretim, kamu hizmetleri gibi alanlarda verimliliği artıracağına dikkat çeken Kıvılcım, “İyi bir dijital strateji ile Türkiye’nin gayrisafi milli hasılası ar-tabilir, maliyetlerini azaltabilir ve yeni iş alanları yaratı-larak, devletin sunduğu hizmetlerin daha geniş alanlara ulaştırılması sağlanabilir” dedi.

4,5G’ye Geçiş Ücretsiz Olacak

Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, kamuoyunda 3G’den 4,5G’ye geçerken abone-lerden ücret alınacağına ilişkin haberlerin yer aldığına dikkati çekerek, 1 Nisan 2016’dan itibaren 4,5G uyumlu mobil telefonu ve sim kartı bulunan abonelerin 4,5G hiz-metini kullanmaya başlayacaklarını söylemişti. 2G’den 3G’ye geçilirken BTK’nın aldığı kararla mevcut abone-lerin SMS ile onay vermek suretiyle ek ücret ödemeden 3G abonesi olduklarını ve yeni bir abonelik sözleşmesi imzalamak zorunda kalmadıklarını ifade eden Bilgin, BTK’nın 3G’den 4,5G’ye geçilirken de benzer bir karar alarak tüketicilerin mağdur edilmeyeceğini de eklemişti.

52 53

telekom

Suriye Yıllardır İç Savaşta Ama Elektronik Ordusu Var

Suriye Elektronik Ordusu’nun (SEO) Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere diğer bazı devlet kurumlarına ait mailleri sızdırıp yayınlaması siber güvenlik konusunu gündemin

ön sıralarına taşıdı.

Televizyonlar güvenlik uzmanlarını canlı ya-yınlara çıkardı, yorum-cular savaşların artık siber alana taşındığı,

Türkiye’nin siber ordusu olması gerektiği gibi meselelerin üzerin-de durdular. Çoğunlukla yapılan analizler Türkiye’yi merkeze alır-ken, saldırgan odaklı yorumlar pek üretilmedi. Halbuki SEO geçtiğimiz 3-4 yıl içerisinde siber kabiliyetleri-ni geliştirerek Türkiye’ye karşı ciddi bir stratejik tehdit haline geldi.

SEO’un Ortaya Çıkışı

Tunus’ta başlayan Mısır ve Lib-ya’dan sonra Suriye’ye sıçrayan ve kısaca ‘Arap Baharı’ olarak adlan-dırılan kitle hareketleri sırasında diktatör yönetimlerin internet politikası genelde ‘sınırlamacı ve reaktif’ olarak nitelendiriliyor. Site-

lere erişimin engellenmesi, hesap-ların askıya alınması ve nihayetinde tüm ülkenin internet erişiminin kapatılması gibi yöntemler bu stratejinin taktiksel adımları olarak öne çıkıyor. Fakat Esad rejimi bu stratejiyi ‘müdahaleci-proaktif’ bir hale çevirdi. Suriye’nin de Mısır ve Tunus gibi interneti kapattığı oldu fakat Şam yönetimi siber alanı aynı zamanda bir operasyon sahası ola-rak da gördü. Sosyal medyada Esad yanlısı hesaplar açıldı. Şam’ı des-tekleyen hacktivist gruplar oluştu. 2011 Mart ayında başlayan rejime muhalif hareketlerden iki ay sonra ise siber alan SEO ile tanıştı.

Rus Destekli Suriyeli Mühendisler

SEO’da aktif rol oynayanların bir kısmının Suriye’de olduğuna kesin gözüyle bakılsa da, ülke dışında yaşayan Suriyeli mühendislerin de

yardımcı olduğuna inanılıyor. Suri-ye’de devlet yanlısı medyada kahra-man muamelesi görüyorlar. Televiz-yonlara canlı yayında bağlanıyorlar. Gazetelere demeç veriyorlar. Fakat şu ana kadar gerçek kimliği tespit edilebilen yok. Twitter hesapların-dan yaptıkları eylemlerin bilgilerini paylaşıyorlar. Hepsinin Suriyeli olmadığı tahmin ediliyor. Özellikle Rus hackerlardan destek aldıkları düşünülüyor.

Eylemler ve Hedefler

SEO ilk olarak Suriyeli muhalifleri takip-izleme amaçlı çalıştı. DARK-COMET ve XTREME adlı truva yazılımları ile muhaliflerin bilgisa-yarlarının kamerasını kontrol etme, bazı anti-virüs programlarını devre dışı bırakma, tuş kullanımını kay-detme, şifre çalma ve ekran görün-tüsü alma gibi casusluk faaliyetleri

Avşar Ö[email protected]

52 53

gerçekleştirdi. Bu iki yazılımın da elde ettiği bilgileri Suriye’deki bir IP adresine gönderdikleri belirlendi. BLACKSHADES isimli yazılımın da kaydettiği Skype konuşmalarını Su-riye Telekomünikasyon’una gönder-diği tespit edildi. İlk hedefleri Suri-ye’deki devrimi destekleyen muhalif site ve sosyal medya hesapları oldu.

Daha sonra uluslararası medya organları ve küresel popülerliğe sahip kişilerin hesaplarını hackle-yerek rejim yanlısı mesajlar yerleş-tirdiler. Al Jazeera, BBC, Reuters, Al Arabia, Sky News Arabia, CNN, CBS, New York Times, Huffington Post, Washington Post, Reuters, BBC, The Guardian, The Financial Times hacklenen medya organları arasında sayılabilir. Bunların yanı sıra, California ve Harvard gibi üniversiteler Linkedin gibi internet platformları da saldırılardan payını aldı. SEO en sansasyonel eylemi-ni Associated Press (Nisan 2013) ajansının Twitter hesabından attığı “Beyaz Saray’da iki patlama oldu. Barack Obama yaralandı” paylaşım ile gerçekleştirdi.

Suriyeli muhaliflere destek veren Türkiye’nin dışında Katar’ın dev-let kurumlarından da gizli mailleri sızdırdılar. Bu mailler arasında dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da Katarlı yetkili-lerle yaptığı temasların ayrıntıları bulunuyor. Ayrıca Suriye’ye ulus-lararası müdahalenin tartışıldığı günlerde ABD Deniz Kuvvetleri’nin sitesini hackleyerek müdahale karşıtı resimler konmuştu. SEO’nun saldırıları ile Suriye ile ilgili geliş-meler arasında ciddi bir paralelliğin varlığı dikkat çekiyor.

Siber Kapasiteleri Gelişme Gösteriyor

SEO’nun faaliyetleri dikkatle in-

celendiğinde grubun kurulduğu ilk aylarda amatör hackerların kolaylıkla gerçekleştirebileceği sosyal medya hesaplarının çalın-masından, ilerleyen zamanda daha karışık bir işlem olan kullanıcı bil-gileri çalma, veri kaçağı, Tango ve Viber gibi akıllı telefon uygulama-larından bilgi sızdırma gibi DNS ayarlarının exploit edilmesi gerek-tiren eylemlere doğru bir kayma olduğu fark ediliyor. 2013 Ağus-tos ayında düzenlenen saldırıda üçüncü taraf olarak domain ismi sağlayan şirketlerin sistemlerinin kullanması, grubun daha gelişmiş hacker yöntemlerine başvurduğu-nun göstergesi sayılabilir.

Dış Destek Alıyorlar

Kısa zamanda siber kapasitelerini geliştirmelerinin arkasında Rusya, Çin ve İran gibi Şam yönetiminin arkasında duran devletlerin des-teği olduğu düşünülüyor. SEO’nun saldırılarını önlemek için Network Solutions’ın Suriye’den alınan domainleri kapatmasının ardından syrianelectronicarmy.com ve sea.sy siteleri Rusya’dan verilen bir host üzerinden domain buldular.

Grup üyesi olduğu iddia eden kişiler, internet üzerinden verdik-leri röportajlarda herhangi bir dış destek almadıklarını öne sürdüler. Saldırı taktiklerinin Çinli hacker-ların siber espiyonaj operasyonla-rına benzemesi bu ülkeyi ‘olağan şüpheli’ haline getiriyor. Ayrıca bugüne kadar SEO’nun kullandığı tespit edilen SQL injection yazı-lımı ‘Havij’in de İranlı hackerlar tarafından üretildiği biliniyor.

SEO’ya Rus desteğini araştıran-ların karşısına ise esrarengiz bir isim çıkıyor. Andrey Nebilovich Taame adlı Suriye doğumlu Rus vatandaşı. Suriye’de yaşadığı tah-

min ediliyor. 35 yaşındaki Taame akıcı şekilde İngilizce ve Rusça ko-nuşabiliyor. FBI’ın en çok aranan hackerlar listesinde yer alıyordu. Rusya ve Güney Kıbrıs’a seyahat ettiği tespit edildi. Muhtemelen doğum yeri olan Suriye’ye de geç-tiği düşünülüyor. Taame Rusya’nın siber alanda Suriye’ye desteğinde anahtar rol oynayabileceği iddia ediliyor.

Suriye Devleti ile İlişkileri

Şam yönetimi de SEO için çalışan hackerlar da organik bir bağın varlığını reddediyorlar. Dijital veri kayıtları 2013 Nisan ayına kadar SEO’nun altyapısının büyük bir kısmının Suriye’de devlete ait do-main sağlayıcısı kurum tarafından yönetildiğini gösteriyor. SEO ku-rucuları grubun internet sitesinde kendilerini “Suriye’deki olaylarla ilgili saptırılmış gerçeklere karşı pasif kalmak istemeyen Suriyeli gönüllüler” olarak tanıtıyorlar.

Devlet Başkanı Beşar Esad 2011 Haziran ayında Şam Üniversite-si’nde yaptığı konuşmada SEO’ya atıf yaparak, “Sanal gerçeklikte, gerçek bir ordu gibi davranan bir Elektronik Ordu bulunuyor” ifadelerini kullanmıştı. Suriye Bilgisayar Topluluğu (Syrian Com-puter Society) adlı devlet destekli grup 1989’da bilişim konusunda çalışmalar yapmak için kuruldu. Kurucusu dönemin Devlet Başkanı Hafız Esad’ın oğlu Basil Esad. Ba-sil öldükten sonra kurumun başına şimdiki Devlet Başkanı Beşar Esad geçti. Makina mühendisi olan Basil’in şahsi merakı ile nispeten erken bir dönemde kurulan SBT’ye Esad’ın oğullarının yönetmesi bu konuya gösterilen önemin bir işareti. SBT şu anda Suriye’deki domain isimlerinin dağıtılmasın-dan sorumlu.

54 55

telekom

64. Hükümetin Bilişim Politikaları160 sayfalık 64. Hükümet Programı’nda yeni anayasadan, ekonomiye, bilim ve

teknolojiden, yaşanabilir şehirlere kadar birçok bölüm bulunuyor.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda 64. Hükümet Programı’nı

sundu. Başbakan Davutoğlu tarafın-dan TBMM’ye sunulan 64. Hükümet Programı’nın “Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim” başlığıyla verilen bölümünde yeni hükümet döne-minde, büyüme ve istihdam odaklı hazırlanan 2015-2018 dönemi-ni kapsayan yeni Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nın hayata geçirileceği ve bilgi toplumuna dö-nüşüm alanındaki yatırımlara daha da ağırlık verileceği kaydedildi.

Yeni hükümet döneminde, büyüme ve istihdam odaklı hazırlanan 2015-2018 dönemini kapsayan yeni Bilgi

Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı hayata geçirilecek ve bilgi toplumu-na dönüşüm alanındaki yatırımlara daha da ağırlık verilecek.

Kamunun e-dönüşümünü (e-Dev-let) büyük oranda tamamlanacak. 4,5G mobil elektronik haberleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılması sağlanacak. Bu kapsamda 4,5G mo-bil elektronik haberleşme altyapı-sına yönelik Ar-Ge çalışmaları ve ekipmanların yurtiçinde üretilmesi teşvik edilecek. 5G mobil elektro-nik haberleşme altyapısına ilişkin Ar-Ge çalışmaları desteklenecek. Elektronik haberleşme sektöründe, düzenleyici çerçeve gözden geçi-rilecek ve bölgesel bazda düzenle-me yaklaşımına geçilecek. Ulusal Genişbant Stratejisi hazırlanacak.

Spektrum kaynaklarının kullanı-mında etkinlik sağlanacak. Ülkede internet değişim noktalarının kuru-lumu desteklenecek. Sabit ve mobil haberleşme altyapısı olmayan yer-leşim yerlerinde altyapı kurulumu çalışmalarına devam edilecek. Fiber erişim destekleme programı oluştu-rulacak. Fiber altyapı yatırımlarının artırılmasına önem verilecek, hızlı ve kaliteli genişbant erişim yaygın-lığı sağlanacak.

e-İhracat Stratejisi Hazırlanacak

Kişisel verilerin korunması ve siber güvenliğe ilişkin yasal düzenleme-ler hayata geçirilecek. Siber Suçla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanacak. Bilişim suçları ihtisas mahkemeleri kurulacak.

Avşar Ö[email protected]

54 55

Akıllı kentler programı geliştirile-cek. Yeşil bilişim programı geliştiri-lerek ve hayata geçirilecek.

Meslek lisesi ve üniversitelerdeki Bilgi ve İletişim Teknolojileri eği-tim müfredatı güncellenerek, özel sektör ve eğitim kurumları arasında işbirliği programları geliştirilecek.İnternet erişiminin yaygınlaştırıl-ması amacıyla gerekli çalışmalar yapılacak. Bu kapsamda Türkçe sayısal içeriğin gelişimi destekle-necek.

Yerel yönetimlerde kamu bilişim merkezleri kurulması destekle-necek. E-Ticaretin gelişimi teşvik edilecek ve e-Ticaret siteleri için güven damgası sistemi hayata geçi-rilecek. E-İhracat Stratejisi hazırla-nacak.

Bilim, Teknoloji ve Yenilik

Davutoğlu tarafından açıklanan programa göre, önümüzdeki dö-nemde araştırma kapasitesinin, Ar-Ge ve yenilikçilik bilincinin ve üniversite-sanayi işbirliğinin daha da geliştirilmesi, öncelikli kalkınma hedefleri arasında yer alacak.Bilim, teknoloji ve yenilik, Türki-ye’nin ekonomisinde kritik bir role sahip olacak. Türkiye’nin büyük ekonomiler arasına girme hedefine ulaşması için teknoloji üreterek katma değeri yüksek ürünler ihraç eden bir konuma hızlı bir şekilde ulaşılması planlanıyor. Bunun için bilgi üreten ve bilgiyi nitelikli bir biçimde kullanarak ticari değere dönüştüren, etkin işleyen bir Ar-Ge ve yenilik ekosistemi oluşturulacak.Yeni dönemde Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin artırılmasına yönelik destek sağlayan kurumlar arasında koordinasyonu güçlendirecek ve desteklerin etkinliği artırılacak.Dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde, yerli ürün ve teknoloji-ler geliştirilmesine yönelik araş-

tırma programları desteklenerek etkinleştirilecek.Doktora mezunu olanlar başta olmak üzere, araştır-macı insan gücü nicelik ve nitelik olarak iyileştirilecek ve özel sektör-de daha fazla araştırmacı istihdam edilmesi sağlanacak. Ayrıca temel ve sosyal bilimlerde araştırmacı-ların yetiştirilmesi ve bu alanda yapılan araştırma faaliyetlerinin nitelik ve nicelik olarak artırılması teşvik edilecek. Tasarım merkezleri, Ar-Ge merkezleri gibi desteklenecek ve Ar-Ge ve tasarım personelinin daha esnek çalışmasına olanak sağ-lanacak. Ayrıca, KOBİ’lerin siparişe dayalı Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri de desteklenecek.

Sınai mülkiyet ve yönetimi ile ilgili konularda yayın yapacak ‘Teknoloji Transfer Platformu kurulacak. Yargı, gümrük ve kolluk hizmetleri başta olmak üzere, kamuda fikri hakların korunması ve denetlenmesiyle ilgili birimlerde yeterli beşeri ve kurum-sal kapasite oluşturulacak. İşlet-melerin fikri haklar sisteminden ve desteklerinden daha etkin yararlan-malarını sağlamak üzere, teknoloji transfer ve yenilik merkezlerinde hizmet kapasitesi geliştirilecek.

Patent Borsası Kurulacak

Türkiye’de genetik kaynaklar ile geleneksel bilgi; geleneksel kültürel ve folklorik ifadelerin korunmasına yönelik bir yol haritası oluşturula-cak. Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı’nın yasa-laştırılması sağlanacak ve Patent Borsası kurulacak.

‘Öncelikli Teknoloji Alanlarında Ticarileştirme Öncelikli Dönüşüm Programı’ kapsamında, öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırım-ları ve prototip geliştirme süreçleri desteklenecek. Enerji, sağlık, hava-cılık, uzay, otomotiv, raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri gibi

öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırımları ve kümelenme çalışmaları desteklenecek.

‘Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim Öncelikli Dönüşüm Programı’ ile kamu alım-larının kaldıraç gücünü kullanarak yerli teknolojinin ve üretiminin ge-liştirilmesi amaçlanıyor. Her yıl 100 milyar TL’yi aşan kamu alımları, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katkı sağlayacak; yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik edecek etkili bir politika aracına dönüştürülecek. Bu kapsamda kamu alımlarında orta-yüksek ve yüksek teknoloji sektörlerindeki yerli firmaların payı artırılacak.

Yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım garantisine dayalı üretim yapılabilmesi için ürün bazlı yerli tedarik modelleri geliştirilecek ve uygulanacak. Uygulamanın etkinliği için koordinasyon ve izleme meka-nizmaları kurulacak. ‘Nitelikli İnsan Gücü İçin Çekim Merkezi Öncelik Dönüşüm Programı’yla, başta yurt-dışındaki Türk vatandaşları olmak üzere yerli ve yabancı nitelikli insan gücü için Türkiye cazibe merkezi haline getirilecek. İş piyasasında, üniversitelerde ve kamu ve özel Ar-Ge merkezlerinde yurtdışından nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyu-lan alanlar belirlenecek.

Yurtdışındaki Türk Araştırmacılar İçin Veri Tabanı

İş, yatırım, çalışma, eğitim ve kültür ortamının yurtdışında tanıtımına yönelik faaliyetleri artırılacak, yurt-dışında bilim ve teknoloji müşavir-leri görevlendirilecek. AB Çerçeve Programları’ndan faydalanma düze-yi artırılacak ve Türkiye’nin eko-nomik, tarihi, kültürel bağlarının güçlü olduğu ülkelerle AB Çerçeve Programları’na benzer programlar

56 57

Avşar Ö[email protected]

geliştirilecek. Öncelikli teknoloji alanlarında, araştırma merkezleri ve yükseköğretim kurumlarının yurtdışındaki muadilleriyle işbir-likleri geliştirilecek. Yurtdışındaki Türk araştırmacılar için bir veri tabanı ve kataloğu oluşturulacak.

Üniversitelerde ilave teşviklerle yabancı öğrenci sayısı artırılacak.Nitelikli insan gücü için çalışma izni süreci hızlandırılacak, bu amaçla özel bir Turkuaz Kart Siste-mi geliştirilecek. Nitelikli yabancı uyruklu çalışanların ve ailelerinin ikamet iznine ve çalışmalarına ilişkin süreçleri kolaylaştırılacak ve iyileştirilecek. Yurtdışındaki üni-versite öğrencileri ile bilim, sanat ve kültür alanlarında öne çıkan yüksek nitelikli insan gücü için de-ğişim, hareketlilik veya staj prog-ramları geliştirilecek. Yurtdışında lisansüstü eğitim yapmış olan Türk vatandaşlarının Türkiye’ye dön-melerini sağlamaya yönelik Ar-Ge destekleri yaygınlaştırılacak.

Sanayii Politikaları

Sanayide dışa dönük bir yapı için-de, Ar-Ge, yenilik ve nitelikli işgü-cüne dayalı yüksek katma değerli

mal üreten şirketlere sahip, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim merkezi haline gelmiş bir ülke olma vizyonuyla hareket edilecek.

Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü ve dünya ihracatından aldığı payı artırmak için imalat sa-nayinde dönüşüm gerçekleştirmeye yönelik adımlar atması gerektiği-nin bilinciyle, yüksek teknolojili sektörlere yoğunlaşmaya önem verilecek Önümüzdeki dönemde büyük çaplı ve yatırım niteliğinde-ki kamu alımlarında, alıcı kurum-ların yerli sanayiyi geliştirecek yönde kamu alım sürecini yönet-me kapasitesi geliştirilecek. Bu kapasitenin ve iyi uygulamaların yaygınlaştırılmasına odaklanılacak. Yüksek teknolojili yatırımlara daha fazla destek verilecek. İleri tekno-loji sınıfında yer alan yatırımlar, öncelikli yatırımlar kapsamına alınarak 5. bölge desteklerinden yararlandırılacak.

Biyoteknolojik ilaç, biyomalzeme-ler, biyomedikal ekipman alanla-rında araştırma altyapıları gelişti-rilecek. Sağlık endüstrisi alanında üretim yapacak KOBİ’lere yönelik

finansal destek mekanizmaları geliştirilecek. Buralarda üniversi-te-sanayi işbirliği artırılacak ve şir-ket kümelenmeleri özendirilecek.

Otomotiv sektöründe, katma değerin artırılması ve çevreye duyarlı yeni teknolojilerin geliş-tirilmesi sağlanacak. Sektörde, küresel pazarların ihtiyaçlarına yönelik özgün tasarım araçlarla markalaşma teşvik edilecek ve bu kapsamda yerli marka otomobil üretimi çalışmaları hızlandırılacak. Elektronik sektöründe çift amaçlı teknolojilerin (savunma/sivil) uy-gulama imkânları dikkate alınacak. Elektronik haberleşme alanında yeni nesil telsiz teknolojisine geçiş sürecinde baz istasyonu ve kontrol birimleri ürünlerinin geliştirilmesi ve üretimine önem verilecek.

Bilgi ve iletişim teknolojileri des-tekli yenilikçi çözümlerin yaygın-laşmasında elektronik sektörünün üretici olarak yer alması destekle-necek. Yerli cep telefonu üretilmesi sağlanacak. Savunma sanayiinde, yerli Ar-Ge ve üretimi desteklen-meye devam edilecek. Bir taraf-tan savunma sanayinde ülkenin yeterliliği artırılırken, diğer taraf-tan savunma sanayi diğer sanayi alanları ile entegre edilecek. 2019 yılına kadar 15 uçak yapılacak. Ayrıca Anka, Atak Helikopter, hedef uçak sistemleri, taktik insansız hava araçları, mini insansız hava araçları, C-130 ve F-16 uçaklarının modernizasyonu ile farklı roket ve hava sistemleri projeleri sürdürü-lecek. Türkiye’nin artık gündüz-ge-ce ve her türlü hava koşulunda uzaydan görüntü alınabilmesini sağlayan uydu sistemi (Göktürk-3) projesi hayata geçirilecek. Milli tanksavar, milli füze, milli torpido, milli tank ALTAY, yeni tip denizaltı, çıkarma gemisi, hastane gemisi, uçak ve helikopter projeleri devam edecek.

56 57

Bilgi Toplumuna Dönüşüm

Yeni dönemde, bilgi toplumuna dönüşüm süreci daha da hızlan-dırılacak ve temel bir amaç olarak benimsenecek. Bilgi ve iletişim tek-nolojilerinden etkili bir araç olarak faydalanarak bilgi tabanlı ekonomi-ye dönüşüm ve nitelikli istihdamın geliştirilmesi sağlanacak.

64. Hükümet döneminde Türki-ye’nin bilgi toplumuna dönüşümde önemli bir yere sahip olan, büyü-me ve istihdam odaklı hazırlanan 2015-2018 dönemini kapsayan yeni Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı hayata geçirilecek. Bu Strateji ve Eylem Planı çerçevesinde bilgi toplumuna dönüşüm alanındaki yatırımlara daha da ağırlık verile-cek. Kamunun e-dönüşümü (e-Dev-let) büyük oranda tamamlanacak.

4,5 G mobil elektronik haberleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılması sağlanacak. 4,5 G mobil elektronik haberleşme altyapısına yönelik Ar-Ge çalışmalarının ve ekipman-larının yurt içinde üretilmesi teşvik edilecek. 5G mobil elektronik ha-berleşme altyapısına ilişkin Ar-Ge çalışmaları da desteklenecek.

Elektronik haberleşme sektöründe, düzenleyici çerçeve gözden geçi-rilecek ve bölgesel bazda düzenle-me yaklaşımına geçilecek. Ulusal Genişbant Stratejisi hazırlanacak. Spektrum kaynaklarının kullanı-mında etkinlik sağlanacak. Ülkede internet değişim noktalarının kuru-lumu desteklenecek.

Sabit ve mobil haberleşme altyapısı olmayan yerleşim yerlerinde alt-yapı kurulumu çalışmaları devam edecek. Fiber erişim destekleme programı oluşturulacak. Fiber altyapı yatırımlarının artırılması-na önem verilerek, hızlı ve kaliteli genişbant erişim yaygınlığı sağla-nacak. FATİH Projesi kapsamında alınacak olan tablet bilgisayarların ihale süreci, kritik görülen tekno-lojilerin yerlileştirilmesine yönelik olarak tasarlanacak. Projenin bir bütün olarak yazılım, hizmetler, uygulama ve sayısal içerik pazarı-nın büyümesine imkân tanıması sağlanacak.

Oyun Sektörü Stratejisi Oluşturulacak

Bilgi teknolojileri sektörüne yöne-lik veri altyapısı güçlendirilecek.

Bilgi teknolojileri firmalarının küresel pazarlara açılımı teşvik edilecek. Bilgi ve İletişim Teknolo-jilerine yönelik Ar-Ge, yenilikçilik ve ihracat teşviklerinin, belirle-necek öncelikli alanlarda, etkileri ölçülebilir bir yapıda uygulanması sağlanacak. Yazılım firmaları için yatırım yerinden bağımsız des-tekler oluşturulacak. Başta KO-Bİ’ler olmak üzere işletmelerin iş verimliliğinin artırılmasında bilgi teknolojilerinden daha fazla yararlanılacak. Bu kapsamda, bulut bilişim hizmetlerinin geli-şebilmesi ve yaygınlaşması için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacak.

Kamunun, KOBİ’lere farkında-lık eğitimleri ile danışmanlık ve aracılık hizmetlerinin verilmesini ya da desteklenmesini içerecek şekilde bulut bilişim hizmetlerinin yaygınlaşması sürecini kolaylaş-tırıcı bir rol üstlenmesi sağlana-cak. Kişisel verilerin korunması ve siber güvenliğe ilişkin yasal düzenlemeler hayata geçirilecek. Siber Suçla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanacak. Ayrıca bilişim suçları ihtisas mahkemele-ri kurulacak.Akıllı kentler ve yeşil bilişim programı geliştirilerek hayata geçirilecek. Meslek lisesi ve üniversitelerdeki Bilgi ve İletişim Teknolojileri eğitim müfredatı güncellenerek, bu alanda özel sek-tör ve eğitim kurumları arasında işbirliği programları geliştirilecek.

İnternet erişiminin yaygınlaştırıl-ması amacıyla gerekli çalışmaları yapılacak. Bu kapsamda Türkçe sayısal içeriğin gelişimi destekle-necek. Yerel yönetimlerde kamu bilişim merkezleri kurulması des-teklenecek. e-Ticaretin gelişimi teşvik edilecek ve e-Ticaret siteleri için güven damgası sistemi haya-ta geçirilecek. e-İhracat Stratejisi hazırlanacak.

58 59

İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin Kullanılıyor

Türkiye’de 16-74 yaş grubunda internet kullananların oranı yüzde 55,9 olarak belirlenirken, internetin en fazla sosyal medya ve e-Ticaret için kullanıldığı açıklandı.

Türkiye’de 16-74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar kullananların oranı yüzde 54,8, inter-net kullananların oranı

yüzde 55,9 oldu. Düzenli internet kullanıcılarının oranı ise yüzde 94,2’ye yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK), 2015 yılı Nisan ayında gerçekleştirilen Hanehal-kı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçları geride bıraktı-ğımız ay açıklandı. Araştırmaya göre, bu yılın Nisan ayında bilgisayar ve internet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki bireylerde sırasıyla yüzde

54,8 ve yüzde 55,9 oldu. Bu oranlar erkeklerde yüzde 64 ve yüzde 65,8 iken, kadınlarda yüzde 45,6 ve yüzde 46,1 olarak gerçekleşti. Bilgisayar ve internet kullanım oranları, geçen yıl yüzde 53,5 ve yüzde 53,8 olmuştu.Türkiye’de 10 haneden 7’si inter-net erişim imkanına sahip bulu-nuyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye genelinde internet erişim imkanına sahip hanelerin oranı bu yılın Nisan ayında yüzde 69,5 oldu. Evden internete erişimi olmayan hanelerdekilerin yüzde 59,5’i evden internete bağlanmama nedeni olarak internet kullanımına ihtiyaç duyma-

dıklarını belirtirken, bunu yüzde 44,7 ile internet kullanımının yeterince bilinmediği, yüzde 38,5 ile bağlantı ücretlerinin yüksekliği takip ediyor. Araştırmaya göre, genişbant internet erişim imkanına sahip haneler yüzde 67,8’i buldu. Buna göre hanelerin yüzde 37,4’ü sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu internet, fiber vb.) ile internete erişim sağlarken, yüzde 58,7’si mobil genişbant bağlantı ile internete erişim gerçekleştiriyor. Darbant bağlantı ise hanelerin yüzde 2,7’sinde internet erişimi için kulla-nılıyor. Son 3 ayda düzenli internet kullanıcı oranı ise yüzde 94,2 oldu.

Avşar Ö[email protected]

58 59

Hanelerin Yüzde 96,8’inde Cep Telefonu Var

Araştırmanın sonuçlarına göre, bu yılın Nisan ayında hanelerin yüzde 96,8’inde cep telefonu veya akıllı telefon bulunurken, sabit telefon bulunma oranı yüzde 29,6 oldu. Aynı dönemde hanelerin yüzde 25,2’sinde masaüstü bilgisayar, yüzde 43,2’sin-de taşınabilir bilgisayar ve yüzde 20,9’unda internete bağlanabilen TV bulunuyor. İnternet kullanım amaç-ları arasında sosyal medya ilk sırada yer aldı. İnternet kullanım amaçları dikkate alındığında, bu yılın ilk üç ayında internet kullanan bireylerin yüzde 80,9’u sosyal medya üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf gibi içerik paylaşırken, bunu yüzde 70,2 ile online haber, gazete ya da dergi okuma, yüzde 66,3 ile sağlıkla ilgili bilgi arama, yüzde 62,1 ile kendi oluşturduğu metin, görüntü, fotoğraf, video, müzik gibi içerikleri herhangi bir web sitesine paylaşmak üzere yükleme, yüzde 59,4 ile mal ve hizmetler hakkında bilgi arama izledi.

İnternet Üzerinden Alışveriş Arttı

Bireylerin internet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı yüzde 33,1’e yükseldi. Geçen yıl in-ternet üzerinden alışveriş yapanların oranı ise yüzde 30,8 olarak gerçek-leşmişti. İnternet üzerinden alışve-riş yapan bireylerin 2014 Nisan ile 2015 Mart aylarını kapsayan 12 aylık dönemde yüzde 57,4’ü giyim ve spor malzemesi, yüzde 27’si seyahat bileti, araç kiralama gibi, yüzde 25,5’i ev eşyası (mobilya, oyuncak, beyaz eşya vb.), yüzde 22,4’ü elektronik araçlar (cep telefonu, kamera, radyo, TV, DVD oynatıcı vb.), yüzde 18,4’ü kitap, dergi, gazete (e-kitap dahil) aldı.Perakendenin Yeni Gözdesi e-TicaretTÜİK’in bu rakamlarının yanında bir diğer araştırma sonucu da TESK’ten

geldi. Yılın ilk 6 ayında internetten kredi kartıyla yapılan harcama, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32,7 artarak 26 milyar lira oldu.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Kon-federasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, internet üze-rinden satış yönteminin perakende piyasasının hızla gelişen önemli bir parçası olduğunu belirtirken, bu yılın ilk 6 ayında internetten kredi kar-tıyla yapılan harcamaların 26 milyar lira olduğunu ifade etti. Palandöken, yazılı açıklamasında, Türkiye’de in-ternet kullanıcı sayısının 37 milyonu, sanal mağazalarda satış yapan site sayısının da 15 bini geçtiğini aktardı.İnternet üzerinden satış yönteminin perakende piyasasının hızla gelişen önemli bir parçası olduğuna değinen TESK Genel Başkanı Palandöken, “Türkiye’de internet kullanıcı sayısı 37 milyonu, sanal mağazalarda satış yapan site sayısı da 15 bini geçti. E-ticaret geçen yıl yapılan 41 mil-yar 883 milyon TL’lik satış hacmiyle perakende sektörünün önemli bir parçası oldu. 2015 yılının ilk 6 ayında ise 26 milyar liraya yakın alış veriş yapıldı. Esnaf ve sanatkârımız ile e-Ticaret KOBİ’lerimizin yeni pazar-lar bulmasına, markalaşmasına ve tanıtımına yardımcı olan bir yöntem-dir. Artık teşvik verilirken teknoloji kullanımı belirleyici olacak” dedi.

e-Ticaret Kullanımı Anadolu’da Hızla Gelişiyor

Büyük şehirlerde hacmi büyüyen e-Ticaretin hızla Anadolu’ya da yayılmaya başladığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Yeni pazarlara açılma, satışları büyütme ve yeni markalar yarat-manın bir yolunun e-Ticaretten geçtiğini artık herkes öğrenmeye başladı. e-Ticaret 2014 yılında yüzde 25 büyüdü. Bu yılın ilk yarısında yerli kredi kartlarıyla internetten 25,7 mil-yar lira harcama yaptık. İşlem başına

tutar yüzde 11 artarken, işlem sayısı 126 milyonu geçti. Geçen yılın aynı dönemine göre artış oranı ise yüzde 32,7 artış ile 25 milyar 712 milyon lira oldu. Yani Anadolu’da ticaret yapan KOBİ’ler pazarlarını müşteri sayılarını artırmak, markalaşmak hatta dünya piyasalarından müş-teri bulmak için sanal sitelerden satış yapmaya başladılar. e-Tica-rette aracının olmaması, stok, kira, eleman gibi operasyon maliyetlerini düşürüyor. Bilinen büyük firmalar bile AVM’lerde yüksek maliyetle kiraladıkları dükkânlarından daha fazla ciroyu e-Ticaret yoluyla sanal mağazalardan yapıyorlar” diye konuştu.

e-Ticaret Her Yıl Artıyor

İnternet üzerinden kredi kartlarıyla yapılan e-Ticaretin her yıl düzenli olarak arttığına işaret eden Pa-landöken, “Yerli kartlarla yurtiçi ve yurtdışında internet üzerinden yapılan işlem sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,3 arttı. İnternette, yerli kartlarla işlemlerin tutarı ise yurtiçinde 23 milyar 566, yurt dışında 2 milyar 146, toplamda ise 25 milyar 712 milyon liraya yük-seldi. Geçen yılın aynı dönemindeki işlem tutarı 19 milyar 372 milyon li-raydı. Yerli kartlarla yurtiçi ve yurt-dışında internet üzerinden işlem tutarı, 2010’da 11 milyar 786 mil-yon, 2011’de 17 milyar 984 milyon, 2012’de 24 milyar 787 milyon lira olarak gerçekleşmişti. Buna göre, bu yılın ilk yarısındaki işlem tuta-rı, 2010 yılının iki katını bulurken, 2012’nin tamamını da geçmiş oldu. Yurtiçi ve yurtdışında yerli kartlarla ödeme işlemi başına tutar ise 204 lirayı buldu. Buna göre geçen yılın aynı döneminde 183 lira olan işlem başına tutar, yüzde 11 artış gösterdi. Yerli kartların yurtiçi kullanımın-da 222 lira olan işlem başına tutar, yurtdışı kullanımında ise 106 liraya geriledi” şeklinde konuştu.

60 61

BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz [email protected].

donanım

60 61

Dell Latitude 12 Rugged Extreme’in kasası darbeye karşı dayanıklı sert bir plastik ve oldukça stabil olan Magnezium alaşımından oluşuyor. Toz, nem, aşı-rı soğuk ve sıcaklığa karşı koruma sağlayan bu kasa sistemi, aynı zamanda da düşmelere karşı da etkili. Bu ürün, endüstrinin birçok güvenlik standartlarını des-teklemesi ile de ilgi çekiyor. Dolaysıyla sahip olduğu kasanın ezilmemesi ve bükülememesine de şaşırma-dık.

Dell Latitude 12 Rugged Extreme’in sıkı korunan klav-yesi hafif konkav bir tasarıma sahip. Klavye ile yazı yazarken tuşları karşı bir direnç oluşturarak parmak-larınızda hissetmeniz hoşumuza gitti. Mekanik bir klavye hissi veren bu klavye takımı ile yazı yazmak kesinlikle rahatsız edici değil. Ayrıca klavyenin 4 farklı aydınlatma seviyesine ve renk (beyaz, kırmızı, mavi ve yeşil) seçeneğine sahip olması da iyi düşünülmüş bir özellik.

Ekran

Dell Latitude 12 Rugged Extreme, 1366x768 piksel çözünürlüğüne ulaşan 11.6 inç’lik dokunmatik ekrana sahip. Normalde farklı konfigürasyon tiplerine sa-hip olan Dell Latitude 12 Rugged Extreme’de sadece bu ekranı seçebiliyorsunuz. Sahip olduğu 485,8 cd/m²’lik parlaklık değeri fazlasıyla yeterli. Yüksek de bir kontrasta sahip olan 12 Rugged Extreme, neredeyse her ortamda çalışabiliyor. Buna karşın renk doğru-luğu istenilen seviyelerden uzak. Dell, ciddi bir renk kalibrasyonuna ihtiyaç duyuyor. Dokunmatik ekranı

ise sorunsuzca ve hızlı çalışıyor. 5 noktayı aynı anda algılayan bu ekran, istenildiğinde beraberinde gelen kalemle de yönetilebiliyor.

Performans

Dell Latitude 12 Rugged Extreme, Core i5 4300U işlemcisine sahip. İki çekirdekli olan bu işlemci 2.6 GHz’e kadar yükseltilebilen 1.9 GHz’lik bir sistem hızında çalışıyor. 15 Watt’lık bir TDP değerine sahip olan bu işlemci özellikle düşük güç tüketimi ile fark yaratıyor. Bu da elbette pil kullanım süresini olumlu etkiliyor. Öyle ki yaptığımız testlerde Dell Latitude 12 Rugged Extreme, 6 saat kesintisiz çalışabildiğine şahit olduk.

Genel Değerlendirme

Uzun lafın kısası. Dell Latitude 12 Rugged Extreme, oldukça sağlam, performanslı ve zengin donanım bir-leşenlere sahip bir dizüstü sistemi. İyi bir pil kullanım süresine ulaşan bu ürün en zor koşullarda kimseyi yalnız bırakmıyor. Bu her ne kadar önemli bir avantaj olsa da, yüksek fiyatı ile ne yazık ki normal kullanıcı-lara hitap etmiyor.

Ondan Dayanıklısı Yok Dell Latitude 12 Rugged Extreme

Toz, çamur, su ve darbelere dayanıklı ve her ortama uygun bir dizüstü sitemine ne dersiniz. Üstelik zengin donanım birleşenleri ve yüksek performanslı. Olmaz demeyin. Çünkü Dell Latitude 12 Rugged Extreme, tüm bu özelliklere sahip sıra dışı bir ürün.

Teknik Özellikler:

İşlemci: Core i5 4300UBellek: 8 GByteKapasite: 256 GByte SSDEkran: 11.6 inç 1366 x 768 pikselBoyut: 39 x 311 x 219 mmAğırlık: 2.72 kg

62 63

donanım

Philips’in yeni nesil 7000 serisi LED TV’ler zengin dona-nım birleşenleri ile ilgi çekiyor. 4K UHD çözünürlüğünü destekleyen Philips 55puk7150, sekiz çekirdekli işlemcisi ve 16 GByte kapasitesi ile başarılı bir performans sergi-liyor . Ürünün kendisi oldukça ince. Bu incelik ince bir çerçeve ile birleşiyor. Philips’in gümüş ayağı tam merke-zinde ve inanılmaz hoş duruyor. Çerçevenin altında en-tegre bir Soundbar yer alıyor ve sesi arkaya değil seyirciye doğru veriyor.

Philips 55puk7150, 4K UHD görüntü kalitesi ile puan topladığını söylemeliyiz. UHD televizyonlar teorik olarak Full HD televizyonlarla kıyasla dört kat daha yüksek bir çözünürlük sunuyorlar. Philips’in 8 milyon piksellik Pixel Precise Ultra HD teknolojisi görüntüleri UHD çözünür-lüğüne yükseltiyor. Philips bu konuda oldukça iddialı olduğunu söylemeliyiz. Öyle ki yaptığımız denemelerde, 4K olmayan bir görüntünün, yüksek kontrastlı ve keskin olarak işlendiğine şahit olduk. Siyahlar tam siyah olması beğenimizi kazandı. Buna ek olarak beyaz tonlamalar

çok başarılı. Renkler oldukça canlı ve bundan da önemlisi ten rengi gerçeğe çok yakın. Philips 55puk7150, Android işletim sistemine sahip. Bir Android tablet’de yaptığınız birçok şeyi bu ürün ile de yapmak mümkün. Google Play sayesinde televizyon için özel olarak optimize edilmiş oyunlar seçebiliyorsunuz. Üzerine takabileceğiniz USB Gamepad sayesinde yüklediğiniz oyunları tıpkı bir oyun konsolu gibi oynayabiliyorsunuz.

Lenovo, Tab 2 A7-30, 7 inç IPS ekrana sahip olan bu tablet cihazı, dört çekir-dekli MediaTek MT8127 işlemcisi, iki adet kamera ve 3450 mAh’lik bir bataraya barındırıyor. Oldukça ince ve görselliğe hitap eden Lenovo, Tab 2, fiyatı ile de fark yaratmak istiyor. Lenovo Tab 2 A7-30, 7 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip. Bu ekranın maksimum çözünürlüğü ne yazık ki 1024x600 piksel. Bu çözünürlük 7 inç ekran için yeterli kalsa da, tıpkı akıllı telefonlarda olduğu gibi FullHD çözünürlük olmasını çok isterdik. Benzer bir durum 170 ppi’lık piksel yoğunluğu için de geçerli. Lenovo Tab 2 A7-30, 1.3 GHz hızında çalışan dört çekirdekli MediaTek MT8127 işlemcisini kullanıyor. Bu işlemci 1 Gbyte bellek ve Mali 400MP4 grafik yongası sayesinde Android KitKat 4.4.2 işletim sistemini çalıştırıyor. Teknik özelliklere baktığımızda her şey gayet normal duruyor. Fa-kat yaptığımız testlerde , çok iyi performanslar yakalayabildiğimizi söylemeli-yiz. Lenovo Tab 2, neredeyse hiç kasılmıyor ve tüm uygulamaları rahatlıkla açı-yor. Menüler arasındaki geçişler gayet hızlı. Bununla birlikte oyun testlerinde de birçok oyunu sorunsuzca çalıştırabildiğimizi söylemeliyiz. Lenovo Tab2’nın bu performansı kullanılan işlemciden kaynaklanıyor. MediaTek MT8127, nor-malde FullHD çözünürlüğü, 13 MP kamera, FullHD video kayıt etme ve oynat-ma ile Dual band Wifi,Bluetooth ve GPS teknolojilerini destekliyor.

Ultra İnce 4K Televizyon Philips 55puk7150

Uygun Fiyat Yüksek PerformansLenovo Tab 2 A7-30

Teknik Özellikler

Tür: 4K Ultra HD LEDHoparlör: 25 W RMSUydu bağlantısı: DVB-T/C/S/S2Parlaklık: 400 cd/m² Boyut: 37 x 740 x 1239 mm Diğer: Ambilight, 3D, Android 5.1

Teknik Özellikler

Ekran: 7 inç 1024 x 600 pikselKapasite: 16 GByteBellek: 1 GByteKamera: 2 MP arka, 0.3 MP önBoyut: 190 x 104 x 9 mmAğırlık: 257 gram

62 63

10.1 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olan HP Pavilion X2, 1280x800 piksel çözünürlüğüne ulaşıyor. Bu ekranın FullHD olmasını çok isterdik. HP, bu ek-sikliği 302 cd/m²’lik parlaklık değeri yüksek kontrast ve siyah değeri ile telafi ediyor. Bunun anlamı HP Pavilion X2’nin güneşli ortamlarda bile rahatlıkla kullanılabilmesi.

HP’nin dokunmatik ekranı sorunsuzca çalışıyor ve gayet de başarılı. Ürünü Mouse olmadan, yani kalem yardımı ile rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Klavyenin alttan aydınlatmalı olmaması önemli bir eksi. Kalın parmaklı olan kişiler için bu klavyenin kullanımı biraz zor olabilir. Tuşlar çok küçük ve çok yumuşak. Hızlı yazan kişiler bu klavyeden çok zorlanacakları kesin. HP Pavilion X2, Touchpad yerine Multitouch Clickpad’e sahip. Clickpad’in kullanımı oldukça kul-lanışlı ve kolay olduğunu söylemeliyiz.

Performans

HP Pavilion X2’de dört çekirdekli Atom Z3736F işlemcisine sahip. Bu işlemci 1.33 Ghz sistem fre-kansına sahip ve Turbo özelliği sayesinde 2.16 GHz’e kadar çıkabiliyor. Bu işlemcinin önemli bir özelliği 4

Watt’lık güç tüketmesi ve bu sayede de pil tüketimin-de oldukça cimri olması.

Benzer bir durum 32 GByte’lık eMMC kapasite için e geçerli. Her ne kadar SSD kadar hızlı olmazsa da iyi bir performans sunan bu eMMC bellek, HP Pavi-lion X2’ye önemli bir güç katıyor. Öyle ki yaptığımız testlerde herhangi bir takılma ve yavaşlama gözlem-leyemedik. Yine de ürünün performansı ortalama seviyelerde olduğunu söylemeliyiz. Office ve Inter-net kullanımı için fazlasıyla yeterli olan HP Pavilion X2, Direct X 11 destekli 646 MHz çalışma frekansına sahip olan grafik yongası ile birçok isteğe karşılık veriyor. Yine de şunu söylemekte fayda var. Yeni nesil oyunlarda GPU’nun performans eksikliği hemen belli oluyor.

Sonuç

HP Pavilion X2, oldukça ergonomik ve birçok isteğe karşılıksız bırakmayan bir 2si 1 arada cihazı. Offic eve Internet kullanımı için çok iyi bir seçenek oluşturan HP Pavilion X2, yaklaşık 11 saat’lik pil kullanım süre-si ile fark yaratıyor. Sahip olduğu ekranın parlaklığı, kontrast değeri ve geniş görüntü açısı oldukça başarı-lı. Ama bundan da önemlisi HP Pavilion X2’nin sahip olduğu rakipsiz fiyat/performans oranı.

Netbook Boyutlarında 2 in 1HP Pavilion X2

HP’nin yeni nesil ürünü olan HP Pavilion X2, Netbook ve Tablet kullanıcılarını hedef alan 2si1 arada cihazı. Detachable-PC olarak da adlandırılan bu yeni ürün kategorisi Tablet’in taşınabilirliğini kaybetmek istemeyen, ama fiziksel klavyeden de vazgeçemeyen kullanıcılar için tasarlandı.

Teknik Özellikler:

İşlemci: Intel Atom Z3736FEkran: 10.1 inç (1280 x 800 piksel)Kapasite: 32 GByteBellek: 2 GByteBoyut: 264 x 173 x 19.81 mmAğırlık: 1.12 kg

64 65

donanım

Logitech ConferenceCam Connect adlı video konferans sistemi, 6 kişilik küçük grupları 1080p çözünürlüğün-de video konferans görüşmesine dahil etmesi ile fark yaratıyor. Sadece 766 gr ağırlığında olan bu taşınabilir video konferans sistemi, opsiyonel sürücü kurulumu-na ihtiyaç duymadan USB bağlantı portu sayesinde PC ve Mac bilgisayarlara rahatlıkla bağlanıyor. Bununla birlikte desteklenen Unified Communication özelliği, sertifikalanan Skype ve optimize edilen Microsoft Lync gibi haberleşme uygulamalarda yüksek bir perfor-mansta çalışmasını sağlıyor. Logitech ConferenceCam Connect’in üzerinde bulunan 1080p destekli Zeiss lensli kamera, 90 derecelik bir açı ile 6 kişiyi video görüşmesine dahil edebiliyor. 4x dijital zum ile ayrın-tıları gözden kaçırmayan Logitech, üzerinde bulunan ayar tekerlekleri yardımı ile eğilip dönebiliyor. Confe-rence Cam Connect, video konferansına katılan kişileri otomatik olarak fokusluyor ve bu sayede de, görün-tüler oldukça net ve yüksek çözünürlükte karşı tarafa aktarıyor. H.264 kodlama anahtarını kullanan ve tüm video işlemeleri kendi içinde halleden ve bu sayede PC sistemlerini yormayan Logitech, özellikle Skype for

Business ve Microsoft Lync 2013 gibi ortamlarda kesin-tisiz bir aktarım performansına ulaşabiliyor. WLAN ve Miracast teknolojilerini de üzerinde barındıran Con-ference Cam Connect, mobil içerikleri televizyonlara aktarabiliyor.

Sony geleneği bozmadı. Xperia Z1 Compact ve Xperia Z3 Compact’tan sonra serinin devamı Xperia Z5 Compact oldu. Z5 Compact, Xperia Z5 ve Xperia Z5 Premium ile kıyaslandığında 3 GByte yerine 2 GByte’lık bir bellek kulla-nıyor. Fakat bu bir dezavantaj değil. Nedeni de Z5 ile aynı işlemci ve grafik yongasına sahip olmasından dolayı daha az piksel hesaplaması ve bu sayede de performanstan geride kalmaması. Snapdragon 810 işlemci ve Adreno 430 grafik yongası Z5 Compact’i çok yüksek bir performansta çalıştırıyor. Cihazın açılışı hızlı. Tarayıcı hızı performansı da görülmeye değer. Xperia Z5 Com-pact, Xperia Z3 Compact 2600 mAh’lik bir pil’e karşı 2700 mAh’lik bir pil kullanıyor. Bu pil yoğun kullanımda yaklaşık 10 saat dayanabiliyor. Normal kullanımda ise yaklaşık 30 saatlik bir kullanım sunan Xperia Z5, her ne kadar Xperia Z3 Compact (yoğun kullanımda 13 saat) kadar başarılı olmazsa da gayet başarılı olduğu bir gerçek. Sony Xperia Z5 Compact, tıpkı büyük abileri Z5 ve Z5 Premium gibi 23 MP’lik bir kamera kullanıyor. Sözü edilen bu ka-mera yoğun ışıklı ortamlarda mükemmele yakın fotoğraflar çekiyor. Yaptığı-mız testlerde, hiçbir ürünün kamera performansı Z5 Compact’e yaklaşamadı. Hatta iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’un kamera performansları Z5 Compact’ı geçemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Video Konferans Çözümü Logitech ConferenceCam Connect

Küçük Boyutlarda Z5 DeneyimiSony Xperia Z5 Compact

Teknik Özellikler

Kamera: Zeiss lens, 1080p Hoparlör: 91.5dB, 360 derece çevresel sesPil kullanımı: 15 saatBağlantı: USB, BluetoothBoyut: 304 x 75 x 75 mmAğırlık: 766 gr

Teknik Özellikler

İşlemci: Snapdragon 810Ekran: 4.6 inç (1280 x 720 piksel)Bellek: 2 GByteKamera: Ön 5 MP, arka 23 MPBoyut: 127 x 65 x 8.9 mmAğırlık: 139 gram

64 65

Yoga 500’ün sağlam plastik çerçevenin üstünde fırça-lanmış Aluminyum kapak, inanılmaz bir hava katı-yor. Kaliteli işçilik ile birlikte malzeme seçimi, Yoga 500’ü kullanan kişilere çok sağlam ve güvenli bir his veriyor.

Ürünün alt kısmı tek bir parçadan oluşuyor. Bellek ve sabit diski değiştirmek için ekstra bir kapak düşünül-medi. Cihazın pili sabit ve dizüstü sistemlerde bildi-ğimiz gibi kolay sökülmüyor. Bundan dolayı da Yoga 500, baskı ve darbelere karşı inanılmaz dayanıklı. Ürünü 360 derece döndürdüğünüzde bu sağlamlık hissini daha çok anlıyorsunuz. Yoga 500, yeni ne-sil ürünlerde olduğu gibi VGA d-Sub bağlatışı yer almıyor. Buna karşın RJ45 Ethernet bağlantısından vazgeçilmedi. One Key Recovery düğmesi ise gizli bir yerde yer alıyor ve bir ataç yardımı ile kullanılıyor. Yoga 500, Accu Type klavye’ye sahip. Bu klavye ile yazı yazmak oldukça rahat. 12.5 cm’lik Clickpad ise oldukça hassas. MultiTouch desteğine sahip olan Cli-ckpad, komutları oldukça hızlı algılıyor. Bu da kulla-nıcıyı zaman zaman zorluyor.

Ekran

Yoga 500, 15.6 inç büyüklüğünde AH-IPS ekrana

sahip. WLED aydınlatmalı olan bu ekran 1920x1080 çözünürlüğüne ulaşıyor. 220 cd/m²’lik parlaklık değeri ortalamanın üzerinde. Benzer bir durum renk doğruluğu için de söylenebilir. Bunun anlamı Yoga 500’ün ekranı ortalama performansı sayesinde pro-fesyonel kullanıcılara hitap etmemesi. Gün ışığında ekranda yansımalar oluşabiliyor. Dolaysıyla dışarda çalışan kullanıcılara, gölgeli mekanlarda çalışmaları-nı tavsiye ederiz.

İşlemci

Yoga 500, 2.2 GHz hızında çalışan Intel Core i5 5200U işilemcisini barındırıyor. Bu işlemci Turbo özelliği sayesinde 2.7 GHz’e kadar çıkabiliyor. 1 Tbyte’lık HDD sabit disk kullanan Yoga 500, SSD olmamasın-dan dolayı olan performans farkını 8 GByte’lık bellek ile kapatmaya çalışıyor. Yaptığımız testlerde PCMark değerinin şaşırtıcı yüksek olduğunu gördük. Uygu-lamalar oldukça hızlı açılıyor ve sistem herhangi bir yavaşlık göstermiyor.

Neredeyse ısınmayan Yoga 500, sahip olduğu 2 GByte Geforce 940M grafik yongası ile oyun sevenlere de hitap ediyor. Yaptığımız testlerde gerek genel per-formans gerekse de oyun performansının oldukça başarılı olduğunu söylemeliyiz.

Yoga 500, saat’lik 30 Watt’lık düşük güç tüketimi kul-lanımında, yaklaşık 7 saat’lik bir pil kullanım süresi sunuyor. Yoğun kullanımda ise bu değer 2.5 saat’e kadar iniyor.

360 Derece Dönebilen Ekran Lenovo Yoga 500

Lenovo, büyük bir başarı yakalayan ve 360 derece dönebilen ThinkPad Yoga 12 ve Yoga 3’den sonra 2si 1 arada çözümlerini genişletti.

Teknik Özellikler:

İşlemci: Intel Core i5 5200U 2.2GHzEkran: 15.6 (1920 x 1080 piksel)Kapasite: 1 TByteBellek: 8 GByteBoyut: 385 x 255 x 22.2 mmAğırlık: 2.14 kg

66 PB

editör

Araştırma sonuçlarına göre Facebook’un, yüzde 94 kullanım oranı ile Türk kullanıcılar arasında açık ara farkla en popüler sosyal ağ olduğu ortaya çıktı. Cep telefonundan internet kullanımı ise yüzde 2 ile bilgisayarları geçerek yüzde 86 seviyesinde ölçümlendi.

Tüm sosyoekonomik segmentleri kapsayan ve 8369 kişinin katıldığı internet üzerinden yapılan araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 72’si in-ternete bağlanmak için ADSL bağlantısı kullanırken, yüzde 63’ü 3G kullanı-yor. Fiber optik hat kullananların oranı ise yüzde 16 şeklinde ölçümleniyor. İnternete her gün girmeyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 2 olarak araştırma sonuçlarına yansırken, internete girmek için bilgisayar ve cep telefonu hari-cinde bir cihaz kullananların oranı yüzde 19’u buluyor.

Katılımcıların yüzde 95’i sosyal ağları kullandığını belirtirken, Türk kullanı-cıları, cep telefonlarından mümkünse hiç ayrı kalmak istemiyorlar. Sosyal ağ kullanıcılarının yarısı bu ağları kişisel işleri için kullanıyor. Ancak sosyal ağların en çok kullanılma nedeni olarak kullanıcıların yakın çevre-sinden, ayrıca yerel ve yabancı kaynaklardan haber alma istekleri olduğu istatistiklerde görülüyor.

İnternet kullanıcıları ezici bir çoğunluk ile Facebook kullanmayı tercih edi-yorlar. Twitter ve Instagram ise kullanıcıların yarısı tarafından kullanılıyor. Snapchat uygulamasına baktığımız zaman ise internet kullanıcılarının yal-nızca yüzde 8’lik bir kesim tarafından kullanılmakta olduğu ortaya çıkıyor. Türk internet kullanıcılarının sosyal ağlardaki hareketleri kontrol etme oranları da yüksek. Günde en az iki kere kullandığı sosyal ağlara bakanların oranı yüzde 85 olarak ölçümleniyor.

Anket katılımcılarının yarısından fazlası, Facebook’un önümüzdeki 3 yıl boyunca şu anki popülerliğini devam ettireceği görüşünde birleşiyor. Instag-ram’ın 3 yıl daha popüler kalacağını düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 18.

Cep Telefonundan AyrılamıyoruzTürkiye’nin en büyük izinli veritabanına sahip online pazar araştırma şirketi DORinsight’ın yaptığı sosyal medya araştırması, mobil kullanımın ve sosyal ağların Türk kullanıcısı nezdindeki önemini ortaya koydu.

Ecevit BIKTIMYayın Danışmanı[email protected]

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

BTGunlugu.com