View
10
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
DARBEYN
s. İki firengl fer' (28 + 28) +iki devr-i keblr (28 + 28)
9. Üç firengl fer' (28 + 28 + 28) + bir berefşan (32) .
Burada görüldüğü gibi darbeyn usullerinin terkip edilmesinde birinci grupta remel usulü daha çok tercih edilmiştir. İkinci grupta ise en çok tercih edilen usuller, dörder terkipte yer alan otuz iki zamanlı muhammes ve berefşan usulleridir.
Darbeyn adı verilmiş olan terkipierin mutlaka belirli iki ayrı usulden meydana gelmesi gerektiği halde Türk mOsikisi teorisinin henüz tam manası ile yerleşmediği gelişme dönemlerinde zaman zaman yukarıda zikredilenlerin dışında birbirinden farklı küçük veya büyük usul geçkilerini içine alan eserlerin ölçülmesinde de darbeyn tabirinin kullanıldığı
görülmektedir. Ancak bunun o devirlerde bile pek yaygın olmadığını, darbeyn kelimesinin isim değil sıfat olarak kullanıldığını belirtmek gerekir. Nitekim bu tabir Kuntemiroğlu Mecmuası'nda bu anlamda kullanılmıştır. Ünlü Türk müsikisi nazariyatçısı Rauf Yekta Bey bu konuda şöyle demektedir: "Birbirinden farklı herhangi iki usulü yanyana getirerek bir darbeyn teşkiline müsaade olunamaz; bunun için meydana getirilecek darbeynin bütünlüğünü muhafaza etmek gayesine müteveccih kaidelere riayet etmek elzem dir".
Darbeyn usullerinin terkip edilmesini klasik devir bestekarlarının bir fantezisi değil tamamen estetik gayeye dayalı bir ifade zenginliği ve ifade çeşitliliği ihtiyacının sonucu olarak değerlendirmek
gerekir. Zira bu usullerle ölçülmüş eserlerde birinci usulden ikincisine geçişin sağladığı r itim, prozodi ve ifade ahenginin kuwetliliği karşısında hayranlık duymamak mümkün değildir.
Darbeyn usulleriyle peşrevler ve daha çok besteler ölçülmüştür. Darbeynin çeşitli şekilleriyle bestelenmiş eseriere örnek olarak Ebubekir Ağa'nın , "Bir afet-i mehpeyker ile nükt elerim var" mısraı ile başlayan mahur; Hamparsum'un, "Ol keman ebrülerin saldı cihana velvele" mısraı ile başlayan bestenigar; Küçük Mehmed Ağa'nın , "Serde dağ-ı iştiyakı tazeler bir taze mah .. mısraı ile başlayan ısfahanek; Hammamlzade İsmail Dede Efendi'nin, "Müştak- ı cemalin gece gündüz dil-i şeyda" mısraı ile başlayan süzinak besteleri verilebilir.
488
BİBLİYOGRAFYA :
Ezgi, Türk Musikisi, ll , 184; V, 295 ; Özkan. TMNU, s. 688; Rauf Yekta. Türk Musikisi, s. 134.
L
L
~ İSMAİL H AKKI Ö ZKAN
DARRIMESEL
(bk. ATASÖZÜ; MESEL).
DAREKUTNİ (~).ıli)
Ebü'I-Hasen Ali' b. Ömer b. Ahmed ed-Darekutn\'
(ö. 385 / 995)
Hadis hafızı ve kıraat alimi.
_j
_j
306'da (918) Bağdat'ın bir semti olan Darülkutn'da doğdu. Babası da bir muhaddis olduğu için daha çocukken ilim meclislerinde bulunmaya başladı ve hıfzını tamamladı. Bağdat, Basra, Küfe ve Vasıt gibi ilim merkezlerini dolaşarak bu yerlerdeki alimlerden ders aldı. Hocalan arasında Ebü'l- Kasım el- Begavl, İbn Ebü Davüd, Mehamm gibi devrin meşhur muhaddisleri bu lunmaktadır.
Ebu Said ei-İstahrf'den Şafılfıkhını, Ebu Bekir en-Nakkiiş ve İbn Mücahid'den kıraat ilmini okudu. Çok küçük yaşta başladığı tahsil hayatını bir ömür boyu sürdürdü. 3S7'de (968) Şam ve Mısır ' a giderek oralarda hem hadis okuttu, hem de buralardaki alimlerden faydalandı.
Darekutnf'nin tanınmış talebeleri arasın
da Bakıllanı. Ebu Ham id el - İsferayını. Ebu Zer ei-Herevl, Hakim en-Nisabürl, Ebü Bekir ei-Berkiini, Abdülgani el-Ezdi, Ebü Nuaym ei -İsfahanl ve Ebü't-Tayyib et-Taberi gibi meşhur alimler yer almaktadır. Edebiyat ve şiire olan merakı dolayısıyla çeşitli divanları ezberledi. Seyyid Himyeri'nin divanını ezbere bildiği
için kendisini Şiilik'le itharn edenler oldu. Halbuki Bağdatlılar'ın Hz. Osman ile Hz. Ali'den hangisinin daha faziletli olduğuna dair kendisine yönelttikleri soruya Hz. Osman'ın daha faziletli olduğunu söyleyerek cevap vermesi bile (Zehebi, XVI, 457) onun Sünni bir alim olduğunu göstermeye yeterlidir. Nitekim İbn Hacer ei-Askalanl de Şii olduğu iddiasını reddetmiştir (Lisanü'l -Mfzan, VI, 249) . Ömrünün sonlarında hacca giden Darekutnl 8 Zilkade 38S'te (4 Ara lık 995) Bağ
dat'ta vefat etti. Babüddeyr Kabristanı'nda Ma'rüf-i Kerhf'nin yanına defnedildi.
Güçlü hafızası ve zekası, derin anlayışı ve takvasıyla devrinin en önde gelen
simalarından biri olan Darekutnf'ye pek az kişiye nasip olan "emlrü'l-mü'minln fi' 1- hadis" payesi verilmiştir. Ancak Darekutni, yaşadığı yüzyılda kendisi gibi başka bir muhaddisin bulunup bulunmadığını soran birine, "Kendinizi beğe
nip temize çıkarmayın " (en-Necm 53 / 32) mealindeki ayeti okuyarak cevap vermiş
tir. Abdülgani ei-Ezdi ondan hocam diye söz eder: Ali b. MedYni ve Musa b. Harun kendi devirlerinde nasıl birer hadis otoritesi iseler Darekutnl de kendi zamanın
da öyledir. derdi. Darekutnl kıraat ve nahiv ilimlerinde de üstat kabul edilmiş,
fıkıhta Şafıl mezhebini benimsemiş görünmekle beraber fıkhın inceliklerini bütünüyle kavrayan bir alim olarak taklit yoluna gitmemiştir. Onun muhaddisler hakkındaki değerlendirmeleri daha sonraki alimler tarafından kesin hüküm olarak benimsen miş, Hatili el- Bağdadi'ye göre ilelü'l-hadls, esmaü ' r-ricaı gibi ilimler Darekutnl ile sona ermiştir. Darekutnl, devrine göre en kısa sened kabul edilen ve dört ravisi olan (rubai) rivayetlere de sahipti. Ayni onun zayıf sayılması gerektiğini ileri sürmüşse de ne Darekutnf'nin çağdaşı olan alimler ne de daha sonrakiler böyle bir görüş belirtmemiş, herkes onu güvenilir bir muhaddis olarak kabul etmiştir. Darekutnl Selef akldesini benimsediği için kelam konuları üzerinde durmamış ve bu hususta münakaşa etmekten kaçınmıştır.
Eserleri. Darekutnf'nin, büyük kısmı hadis ilimlerine ait olmak üzere otuzdan fazla eser ve risalesi günümüze ulaşmış bulunmaktadır. Bunların başlıcaları şun
lardır: 1. es-Sünen •. Fıkıh konularına dair hadislerin muhtelif rivayetlerini bir araya toplayan eser Kütüb-i Sirte 'den farklı bir yapıya sahiptir. Mesela es-Sünen 'in ilk bahsi olup "Kulleteyn" hadisi diye bilinen rivayetin beş değişik şekline dair elli dört farklı senedi zikretmiştir. Hatili ei-Bağdadi, bunun müellifın fıkhl ihtilaf-1ara olan derin vukufunu gösterdiğini
söylemektedir. Darekutni es-Sünen ·de ayrıca r icalle ilgili değerlendirmelere fazlaca yer vermiş, onun bu tenkitleri İbn Züreyk ei-Hanbeli (ö . 803 / 1401) tarafından Men tekelleme tihi'd-Darekutni ii Kitabi's-Sünen mine'd-du'ata;i ~e 'lmetrılkin ve'l-mecrı1J:ıin (Zahiriyye, Mecmüa, nr. 33, 22 varak) adıyla bir araya getirilmiştir (Sezgin, 1, 207). Ancak ravileri çok iyi tanımasına rağmen eser sünenlere nisbetle daha fazla zayıf, münker hatta mevzü hadis ihtiva etmektedir. esSünen Delhi'de (1306), Ebü't-Tayyib Şem-
sü'I-Hak ei-Azimabadi'nin et-Ta'li}f.u'lmugni 'ald Süneni'd-Darekutni adlı kitabıyla birlikte dört cilt olarak basılmıştır. Ebu Muhammed Abdullah b. Yahya ei-Cezairi'nin (ö 682 / 1283) Tahricü 'lehôdi'si'd- dı 'ôt min Süneni'd- Ddrekut-- . . . . ni adlı elli altı varaklık eseri Süleymaniye Kütüphanesi· nde bulunmaktadır (Ayasofya, nr. 464) 2. Kitabü'd-pu'ata' ve'l metn1kin. 632 zayıf ve metrQk raviyi alfabetik olarak kısa notlarla tanıtan eser Subhi ei-Bedri es-Samerrai tarafından yayımlanmıştır (Beyrut 1406/ I 986). 3. Su, alôt. Bu adla başlayan ve cerh ve ta'dil*e dair Hakim en-NisabQri, Muhammed b. Hüseyin es-Sülemi. Hamza b. Yusuf esSehmi. Ebu Bekir el-Berkani. Ebu Zer ei-Herevi, EbQ Nuaym el-isfahani ve Abdülgani el- Ezdi tarafından Darekutni'ye sorulan soruları ve cevaplarını ihtiva eden eserler vardır. Bunlardan Hakim ile Hamza b. Yusuf es-Sehmi'nin sorularına dair olanı Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkadir tarafından Riyad'da. Serkani' nin sorularını ihtiva edeni ise Abdürrahim Muhammed ei-Kaşgari tarafından islamabad'da 1404'te (1984) yayımlanmış. Sülemi'ye dair olanı üzerinde de Halil Hasan Hammade yüksek lisans tezi hazırlamıştır (ei·Mü, telif ve ' l · mul]teli{, naşirin girişi , ı . 4 7-48). 4. 'İJelü '1-
J:ıadiş. Darekutni'nin talebesi Ebu Bekir el- Serkani'ye ezberinden yazdırdığı. onun da müsned tertibine koyduğu eser beş cilt hacminde olup yazmaları çeşitli kütüphanelerde bulunmaktadır (Sezgin, 1, 207). Eser el- 'ilelü '1- varide fi'l- ehôdişi'n- nebeviyye adıyla MahfQzurrahman Zeynullah es- Selefi tarafından yayımlanmaya başlamıştır (1, Riyad 1405). 5. Garibü'l-hadiş. Hindistan'da (Rampür 511 / 1
lugat. 3 ı 6) bir nüshası bulunan eseri Ka-
tib Çelebi Garibü'l-luga adıyla vermekte (Keşfü '?·?unün, ll , 1208) ve ibnü'I-Kayserani'nin (ö. 507 1 ı ı 13) burada mevcut hadisleri bir araya getirerek kitap üzerinde bir etraf * çalışması yaptığını söylemektedir. Ancak bu eser. Darekutni'nin el-Peva 'idü 'l- efrad'ı üzerine yazılmış olan el-Etrat li'l-etrad li'd-Darelf.utni olmalıdı~. 6. el-İlzamat 'ale'ş-ŞahiJ:ıayn ('ala şaf:ıfhayi 'I·Bul]arf ve Müs· lim) . Hakim en-NisabOri'nin el-Müstedrek'i gibi, Buhari ve Müslim'in şartlarına uyduğu halde ŞaJ:ıiJ:ıayn ·da yer almayan yetmiş hadisi toplayan müsned tertibinde bir eserdir. Ebu Abdurrahman Mukbil b. Hadi el-Vadii tarafından yayımlanmıştır (Beyrut 1405 / 1985, 2. bs.). Darekutni'nin çağdaşı Ebu Mes'Qd edDımaşki bu eserde SahiJ:ı-i Müslim'e yöneltilen iddiaları cevaplandırmak üzere bir reddiye yazmıştır (Sezgin. ı . 208).
7. Kitôbü't- Tetebbu'. Buhari ve Müslim'in sahihlerinde yer alıp da Darekutni'nin illet'li olduğunu söylediği 218 hadisi ihtiva eden bir cüzdür. İbn Hacer elAskalani Hedyü's-sari'de (I. 100-1 37).
bunlardan Bu ha ri ile ilgili olan 11 O hadisi tek tek ele alarak Darekutni'nin iddialarına cevap vermiştir. Rebi' b. Hadi Umeyr el-Medhali de Darekutni'nin Müslim'e yönelttiği tenkitleri Beyne'l-imameyn Müslim ve'd-Darelf.utni adlı yüksek lisans tezinde incelemiştir (Mekke Ümmülkura Üniversitesi, I 396 / 1976) Kitôbü't- Tetebbu', el-İlzamat ile birlikte Ebu Abdurrahman Mukbil b. Hadi eiVadii tarafından yayımlanmıştır ı el· il· zamat ve 't·Tetebbu', Beyrut 1405 / 1985, 2. bs ). s. ~ikru esma, i't- tabi 'in ve men ba 'dehüm mimmen sahhat rivayetüM 'inde'l-Bul]ari ve Müslim. Ravilerin sadece ismen zikredildiği bu eser BOran
Darekutni 'nin Kittlb {ihi erba c ane J:ıadişen min
Müsnedi
Büreyd
b. 'Abdi/lah
b. Ebi Bürde
ad l ı eserinden iki sayfa (SU!eymaniye Ktp .,
Şeh id Ali Paşa,
nr. 541,
vr. 1 4l b ·142~)
DAREKUTNI
ed- Denavi ve Kemal Yusuf el-Hat tarafından yayımlanmıştır (1 - 11, Beyrut 1406/
1985). 9. Ricalü'l-Bul]ari ve Müslim. Haydarabad'da (Asafiye, Rica!. nr. ı 72. 40 varak) bulunan bu eserin Zikru esma, i'ttabi 'in ile Esma, ü'ş-şa~abeti'lleti ittefe}f.a fihe'l-Bul]ari ve Müslim ve ma inferede bihi küllün minhüma adlı risaleyi de ihtiva ettiği söylenmektedir (el· Mü'telif ve ' l·mul]teli{, naşirin giri şi, I, 43,
dipnot 2). Sezgin Esma'ü'ş-şahabe'nin 103 varak olduğunu kaydetmektedir ( GAS, I, 208). 10. el-Mü, telif ve'l-mul]telif. İsim, künye, lakap ve nisbeleri yazılışta aynı veya birbirine yakın olup okunuşta farklılık gösteren kimselere dair bu eser Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkadir tarafından biri fihrist olmak üzere beş cilt halinde yayımlanmıştır (Beyrut 1406/ 1986). 11. Ehôdisü'l-Muvatta' ve't-titaku'r-ruvat '~n Malik ve'l]Uİa tühüm ziyadeten ve naksan. Risale Zahid Kevseri'nin yazdığı bir mukaddimeyle birlikte izzet Attar el-Hüseyni tarafından yayımlanmıştır (Kah i re 1365 / ı 946).
12. el-Feva'id. Darekutni'nin el-Feva, idü '1- efrad, el-Peva' idü '1- münte}f.ö.ti'l-gara 'ibi'l-J:ıisan, el -Peva' idü '1-müntekö.ti'l-hisan li'bni Ma'n1f, el-Feva 'idü.'l-mü~tel]abeti'l- ( el·münte~ati'l) gara 'ibi'l- 'avali gibi her biri beş on varak hacminde on altı kadar fevaid *i bulunmaktadır (b k. Sezgin, I, 208; ei·Mü 'te· lif ve'l·mul]teli{, naşirin girişi, I, 50-53). 13.
Kitabü's-Şıtat. EJ:ıadişü'ş-şıtat olarak da bilinen eser. Darekutni'nin Kitôbü'nNüzul'ü (Ef:ıadfşü ' n·nüzül) ile birlikte Ali b. Muhammed b. Nasır el-Fukayhi tarafından "Silsiletü akaidi' s- Selef" serisinde yayımlanmıştır (Beyrut ı 983). 14. Kitab fihi ma verede mine'n- nuşuşi'lvaride ii kitabi'llah ve'l-ehôdisi'l-müte 'alli}f.a bi- rü 'yeti'l -bôri.. Bir -nüshası ispanya'da Escurial Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (nr. 1445, 154 varak). 15. Fe:ia 'ilü 'ş-şaJ:ıabe ve mena]f.ıbühüm. Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer' in faziletlerine dair olan bu risalenin yazma bir nüshası Zahiriye Kütüphanesi'ndedir (Mecmü, nr. 47 / 2, vr. I4• -24b). 16. Kitab fihi erbe 'une hadişen min Müsnedi Büreyd b. 'Abdillah b. Ebi Bürde. Eserin yazma bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Şehid Ali Paşa, nr. 541, vr. 136• -I74b). 17. Kitabü'l-Kıra, at. Ömrünün sonlarına doğru kır~at okutan müellif, sahasında ilk defa kıraat esaslarını belli bablara ayırarak açıklayan bu eseri yazmış, kendisinden sonraki kıraat alimleri kitap telifinde Darekutni'nin bu eserindeki metodunu be-
489
DAREKUTN!
nimsemişlerdir (Keş{ü 'z -zunün, ll, 1449). 18. Kitabü'l-Es{ıiya' ve'l - ecvad. Kaybolduğu sanılan eserin SankipOr nüshası S. Vecahet Hüseyin tarafından KalkOta'da yayımlanmıştır (JASB, New serie 30 119341. s. 39-149). 19. Ahbdru 'Amr b. 'Ubeyd. Mu'tezile'nin ileri" gelenlerinden biri olan ve zahidliğiyle tanınan Amr b. Ubeyd ve görüşlerine d;;ıi r bu risale basılmıştır (Beyrut ı 967)
DarekutnT'nin bunlardan başka Kitab ii beyani nüzuli'l-cebbdr külle leyletin min ramazan, Kitdbü'l-İ{ıve ve'l u{ıuvve (e l ·el]auat). el-Ehddfşü'r-ru
bd 'iyyat gibi eserleri vardır (bk. Sezgin, ı. 209). Bu sonuncu kitap, Ijumasiyydtü 'd -Darekutnf diye anılan ve onun esSünen 'indeki kırk kadar hümasi rivayeti ihtiva eden eser olmalıdır (Şaki r MahmOd Abdü lmün'im. 1, 333) Muhtelif kaynaklarda belirtildiğine göre DarekutnT'nin seksen kadar eseri olup (b k el-Mü' te
lif ue'l-mul]teli{, naşirin girişi . ı. 4 ı -56) bunlar arasında Esma'ü 'l-müdellisfn, TaşlJffü'l-muhaddişfn, Şüyu{ıu'l-Bu{ıdrf,
Kitdbü ·ı- 'İJel, Gara 'ibü Malik (Ehadrşü Malik elieti leyse fi'l-Muuatta' ). el-Müdebbec, Müsnedü Ebi Hanife de yer almaktadır.
BİBLİYOGRAFYA:
Darekutnf. es-Sünen, Kahire, ts. (Darü 'I-Mehasin); a.mlf. , e/-Mü'teli{ ue '/-mu!Jtelif (nş r. Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkadir). Beyrut 1406/1986, nilşirin girişi , 1, 9-56, ayrıca bk. s. 43, dipnot 2; Hatib, Ti:irrou Bagdad, XII , 34·40; Sem'ani. el -Ensi:ib, V, 245 ·247; İbn Hallilçan. Ve{eyi:it, 1, 331; Zehebf. A'li:imü 'n-nübeli:i' , XVI, 449·461; a.mlf.. Te?kiretü'/-hu{fa?, lll , 991·995; Sübkf. Tabaka!, lll, 462·466; İbn Kesir. el -Bidi:iye, Xl, 317-318; ibnü'I-Cezeri. Gayetü 'n·nihi:iye, 1, 558; İbn Hacer. Lisi:inü'/-Mfzi:in, VI , 249; a.mlf.. Hedyü 's-si:irf(Hatib l. 1, 100-137 ; Keş{ü'z. zunan. 1, 55, 87, 149, 832 ; ll , 1208, 1394, 1403· 1404, 1421, 1440, 1449, 1458, 1637, 1739 ; Hediyyetü'l- 'ari{in, 1, 683 ; Kettani. er-Risi:i/etü'l-müstetra{e, s. 23; Sezgin, GAS, 1, 206 -209; ZirikiL et-A' lam, V, 130 ; Şakir Mahmud Abdülmün'im. ibn Hacer el- 'Askali:in~ Bağdad 1978, I, 333 ; Heffening, "Darekutni", iA, lll , 481 · 482; J. Robson. "al-Diiral._rutni", EJ2 (İng . ). ll, 136. Iii İSMAİL L. ÇAKAN
rf bölgeleri. batıdan da Çad Cumhuriyeti ile çevrili olup üzerinde yer yer volkanik dağlar (eri yükseği Cebel Merra: 3071 m ) bulunan yüksek bir platodur: bölgede daha çok dan ziraatı ve hayvancılık yapıhr. Merkezi Faşir şehridir.
Adı "FOrlar'ın ülkesi" anlamına gelen ve eskiden üzerinde bir hayli etkin bir müslüman sultanlığı bulunan DarfOr'un siyasi tarihinin başlangıcı oldukça kapalı ve karmaşıktır. Çünkü FOr saltanatından önceki döneme, DacO ve TuncOrlar'ın saldırılarına, Arap kabilelerinin göçlerine ve islam kültürüne ait unsurların bölgede yayılmasına dair kaynak ve belgeler azdır. Çoğunlukla bölgeye ilk yerleşenlerin ve ilk devlet kuranların DacO kabilesi olduğu kabul edilmektedir. XIII ve XIV. yüzyıllar boyunca buraya hakim olan OacOlar daha sonra ticarf hakimiyeti TuncOrlar 'a kaptırmışlardır ve Xı/.
yüzyılda özellikle orta bölgedeki durum tamamen TuncOrlar'ın lehine dönmüştür. TuncOrlar'ın Xı/. yüzyılın sonlarında ve XVI. yüzyılda DarfOr'u ve vadinin diğer kısımlarını nüfuzları altına almayı
başarmış oldukları söylenebilir. TuncOrlar'ın aslı konusunda değişik görüşler
ileri sürülmüş, Dongola bölgesindeki Abbasiler'den veya Beni Hilal kabilesinden oldukları yahut TiybO ·nun kollarından
Bidayat ile aralarında ilişki bulunduğu
söylenmiştir. Bazı araştırmacılar ise TuncOrlar'la ilgili olarak DarfOr'da çoğunluğun konuştuğu Arapça'nın yanında on iki ayrı dil kullanan ve Arap olmayan on sekiz sOlalenin yaşamakta olduğunu söylemişlerdir.
VII. yüzyıldan itibaren DarfOr bölgesine kuzeyden Nil nehri ve Büyük Sahra
Darfür
DARFOR (_;_,.ı)~)
1 150 - -
L
Sudan Cumhuriyeti'nin batı tarafında idari bölge.
. cı
V _j 12° -
ORTA
'~' i__AF.Rtl\.8 1
S 1u D Ai N o
--~_o - -- ~------------ -- ~ l NiYA!.A lı "'-:ı :
G :ü n ey D a rf o ri ', l ' - ı 1 -\, ' ı 1 t
" -r-""" -' ı:
8' -20' kuzey enlemleriyle 22' -27' doğu boylamları arasında yer alır; yüzölçümü S08.684 km2, nüfusu 3.093.699'dur ( 1983). Kuzeyden Büyük Sa h ra, doğudan Kordofan ve güneyden Bahrülgazal ida-
tUMHURiYETi • -- B -~ h r Q -ı:g ·;-;-a İ _ _., -~
1 : i
490
yollarıyla çeşitli kabileler gelmiştir. Bunlardan MeydOb ve Birkid Nil yoluyla Mısır dolaylarından. Bidayat ve Zegave ise Sa h ra yoluyla Kuzey Afrika 'dan gelmişlerdir. DarfOr'a doğru gelişen Arap göçleri ise Mısır ve Kuzey Afrika'da Tolunoğulları, ihşidfler, idrfsfler, Memlükler, Merfnfler ve Hafsiler gibi bağımsız devletlerin kurulmasından sonra da özellikle Nübye ve Çad arasındaki ovalar ve çöller yoluyla yine Mısır'dan ve Kuzey Afrika'dan vuku bulmuştur. Bu duruma göre Dartür'un bugünkü halkını Arap olmayanlar ve Araplar diye iki kısma ayırmak mümkündür. Arap olmayan birinci grubun içinde, orta bölgeye yerleşmiş bulunan yerli halktan FOr ve Tuncür, batıda Mesalit. Erirıca, Kumur, kuzeyde Zegave. Kar'an. Bidayat. doğuda Bertf, Birkid, güneydoğuda DacO, güneyde de Galata kabileleri yer almaktadır. Arap topluluklarından Hebaniye, Rezikat. Mesiriyye, Teayişe, Benf Hilye ve Mealiyye güneyde, Humur doğuda, Ziyadiyye kuzeyde. Mahfriyye. Mehamid ve Beni Hüseyin ise batıda yerleşmişlerdir. Bölgeye DarfOr denmesinden de anlaşılacağı gibi burada yerleşik halkının teşekkülünde en büyük unsur olarak FOrlar ortaya çıkmaktadır.
Xı/1. yüzyılda Sudan'a hakim olan Func Devleti zamanında DarfOr önemli ticaret yolları üzerinde bulunuyordu. Dartür'un batısında bulunan ülkelerle Doğu Sudan arasındaki ticaretin esasını ise esir ticareti teşkil ediyordu. Yukarı Mısır'da imal edilen kaliteli pamuklu ürünler de DarfOr kervanlarıyla Orta Afrika ·ya ihraç edilirdi. Xı/111. yüzyılın ikinci yarısına kadar DarfOr. kuzeybatıda Trablus'a, kuzeydoğuda Mısır· a olmak üzere her iki istikamette kervanlarla bağlantılı idi. Dartür kervanı. XVIII. yüzyıl sonlarında SOOO deve ve SOO esir tüccarı ile gelirdi. Her yıl S- 6000 esir getirilirdi.
DarfOr Sultanlığı'nın kuruluşu , Xı/11.
yüzyılın sonlarında Bumü el-Kasfr'in bölgeyi istila etmesiyle birlikte gelen karışıklıktan sonraya rastlamaktadır . Bu dönemde FOrlar, başında Süleyman Solonc'un bulunduğu Kfra sOlalesinin önderliğinde hakimiyeti DacO ve TuncOrlar'ın elinden almışlar ve sağlam bir yönetim kurmuşlardır. Bazı kaynaklar, FOr dilinde Solonca kelimesinin "Arap" anlamını taşımasına dayanarak bu hanedanın Arap asıllı olduğunu ileri sürmektedirler. Sultan Süleyman Solone'dan (ı 695-17 ı 5 ı sonra aynı aileden on kişi iktidara gelmiştir ki bunlar sırasıyla MOsa b. Sü-
Recommended