Sabit Diskler (hdd)

Preview:

DESCRIPTION

Sabit Diskler (hdd). Sabit Disk (Hard Disk) Nedir?. - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

Sabit Diskler(hdd)

Sabit Disk (Hard Disk)

Nedir?

Sistem bellekleri (RAM) sakladıkları bilgileri PC’nizi kapattığınızda

saklayamaz. Sistem belleklerinin bu özelliğinden dolayı güç kullanmadığı

halde veri saklayabilecek donanımlara ihtiyacı vardır. İşte bu ihtiyacı

sistemde sabit disk sürücüler karşılar.

Sabit diskler bilgisayarınızı açtığınızda işletim sistemini ve

diğer yazılımları sistem belleğine yükler ve kalıcı olarak

saklamaya karar verdiğiniz bilgileri PC’niz kapalı bile olsa

korumaya devam eder.

HDD Nasıl Çalışır ?

Sabit diskler saklanması gereken verileri disk üzerinde manyetik

değişim gerçekleştirerek yazarlar. Sabit diskleri incelerken mekanik kısım ve hareketli parça

içermeyen elektronik kısım olarak ele almak yerinde olur.

Hareketli parçalar sabit disk sürücülerinin çalışmasını engelleyen

toz ve diğer etkenlerden korumak amacıyla havası izole edilmiş bir bölme içinde yer alır. Sabit disk

sürücülerindeki hareketli parçalar mil, manyetik diskler, okuyucu/yazıcı

kafalar, kafaların yerleştirildiği kollar ve kollara hareket veren sistemdir.

Verilerin yazıldığı kısım ise disklerdir. Disklerin üzerine

yazılan verinin yoğunluğu sabit disklerin veri saklama

kapasitesini performansını olumlu yönde etkiler.

Disklerin en önemli bölümleri diski oluşturan sert alt tabaka ve üstteki manyetik tabakadır. Bu önemli tabaka için üretici

firmalar sabit disk tasarımlarında çeşitli

materyaller kullanırlar.

Disk yüzeyindeki pürüzsüz düz tabaka için eski sabit disk

sürücülerinde manyetik oksit kullanılırdı. Manyetik oksit şu an

kullanılan ince manyetik film tabakasına göre daha kalın ve çabuk bozulan bir tabakaydı.

Günümüzde ısıya dirençli ve daha ince disklerin yapılabilmesine

imkan veren özellikleri açısından cam esaslı diskler alüminyum

olanlara alternatif oluşturuyor. Artık manyetik tabakasının yerini

filmsi ince manyetik tabakalar almış durumda.

Sabit disk sürücülerinin en hassas mekanizmalarından birini kafaların diski çizmeden çok yakın biçimde okuma ve yazma yapabilmesi teşkil eder. Diskler

mil üzerinde yüksek hızda dönmeye başladığında kaydırıcıların altından

geçen hava akımı okutucu/yazıcı kafaların disklere sürtmeden havada

asılı kalmasını sağlarlar.

Disklerin üzerindeki manyetik yüzeye neredeyse değecek

biçimde duran okuyucu/yazıcı kafa ile manyetik yüzey

arasındaki mesafe günümüz sabit disk sürücülerinde 0.07

mm’den bile daha azdır.

Kafaları disk üzerinde okunacak yada yazılacak bölgeye götüren

ve çok hızlı çalışan kısım ise ‘Actuator’ adındaki kısımdır.

Kafalar kaydırıcılara ve kaydırıcılar da kollara bağlı

olmak üzere birlikte Actuator’a bağlıdırlar.

Hoparlörlerdeki ses üreten manyetik bobine çok benzer

biçimde çalışan Actuator adeta ses üreten bir bobin kadar hızlı

biçimde kafaları diskler üzerinde içeri ve dışarı yönde hareket

ettirir.

Hızla dönen diskler üzerinde okuyucu/yazıcı kafalar, mantık yani kontrol ünitesinden gelen sinyallere

göre hareket ederler.Mantık ünitesi yani elektronik kısım bilgisayarla sabit disk arasındaki veri

alışverişini ve hareketli parçaların kontrolü görevini yürütür.

Hard diskin

Çalışma

Prensipleri

Verilerimizi kalıcı olarak saklamak için kullanılan bir saklama birimidir. Sabit disk

döner bir mil üzerine sıralanmış, metal veya plastikten yapılma ve üzeri manyetik bir

tabaka ile kaplı plakalar ve bu plakaların alt ve üst kısımlarında yerleşen okuma/yazma

kafalarından oluşur. Veriler sabit diskteki bu manyetik tabakalar üzerine kaydedilir.

Verilerin kaydedilmesinde mıknatıslanma mantığı kullanılır.

Mıknatısın iki kutbu dijital olarak 1 ve 0 ‘ı temsil eder. Verilerimiz böylece

küçük mıknatıslar halinde bu manyetik ortamlara yazılırlar. Bu

manyetik tabakaların üstü dairesel çizgilerle örülüdür. Bunlara iz (track)

denir. Sabit disk’te birden fazla plakalar üst üste dizilmiştir.

Bu plakaların hem alt hem de üst tarafına bilgi yazılabilir. Her bir plaka üzerinde

altlı-üstlü yerleşen ve her birinin ortadaki mile uzaklığı aynı olan izlerin oluşturduğu

gruba silindir ismi verilir. Sabit disk üzerinde her bir yüz bir kafa tarafından okunmaktadır. Bu nedenle kafa ve yüz

aynı terime karşılık gelir.

İz yapısını pasta dilimi şeklinde bölünmesiyle oluşan ve sabit disk üzerinde adreslenebilir en küçük

alana denk gelen parçaya ise sektör (Sector) adı verilir ve bir sektörün barındırabileceği veri miktarı 512

byte uzunluğundadır. Bu sektör, kafa ve izler sabit diskte verinin

adreslenmesi için kullanılırlar.

Şuan adreslemede kullanılan iki yöntem vardır. Bunlardan ilki CHS olarak

adlandırılan Cylinder-Head-Sector konumlarının verilmesi ile 3 boyutlu olarak dosyanın yerinin bulunması

ikincisi ise LBA (Logical Block Adressing – mantıksal kütük adreslemesi) adı verilen

tek boyutlu adresleme yöntemidir. Günümüzde kullanılan iki tip sabit disk arabirimi vardır. Bunlar IDE ve SCSI’dir.

IDE

IDE (Integrated Drive Electronics) bilgisayarın anakartındaki veri yolu

ile depolama aygıtları arasında kullanılan standart bir elektronik

arabirimdir. IDE IBM’in 16 bitlik ISA yol sistemi tabanlıdır ama ayrıca

diğer yol standartlarını kullanan yol sistemlerinde de kullanılabilir.

Günümüzde satılan birçok bilgisayar IDE’nin gelişmiş versiyonu olan EIDE’yi (Enhanced IDE) kullanır. IDE kasım,1990’da ANSI tarafından bir standart olarak benimsendi. IDE’nin ANSI ismi ATA’dir (Advanced Technology Atachment). Normal şartlar bir IDE arabirim ile iki tane

sabit diskin çalıştırılması mümkündür: Ancak iki entegre denetleyicisinin birinci pozisyonda

olmak istemesini engellemek gerekir.

Bunu yapmak için sürücülerden biri ana sürücü (Master Drive) diğeri de bağımlı sürücü (Slave

Drive)’dır. Bu disk işlemlerinde açık bir hiyerarşi oluşturur. IDE’nin deenetleyici

teknolojisinin artan isteklerine cevap vermekte yetersiz kalması nedeni ile EIDE’nin ortaya çıkmıştır. IDE denetleyicisinin üç temel sorunu vardı. 528 MB'’lık depolama üst sınırı

vardı. Yani 528 MB’ın üstündeki diskler IDElerle kullanılamazlar.

En çok iki disk desteği vardı. Yalnızca iki disk kullanılabilmekte idi. Ve CD-ROM gibi çevre birimlerine destek vermemekte idi. EIDE ile

birlikte her bir disk için 8.4 GB’lık disk desteği vardır. Günümüzde bu sınır daha da üste

çekilmiştir. 128 GB’a kadar diskler desteklenebilir. 4 tane IDE diski ve CD-ROM

kullanılabilir. Bunun için de IDE1 ve IDE2 olarak iki tane arabirim konnektörü kullanılır.

Birincil olana Primary ikincil olana da Secondary ismi verilir.

Bir konnektörde iki tane disk ve benzeri aygıt kullanılabilir. Bunlar birbirinden Master ve slave

olarak biribirinden ayrılır. Böylece bilgisayara takılan disk ve benzeri birimler Primary master, Primary Slave, Secondary Master ve Secondary Slave olarak isimlendirilir. Hiyerarşik düzünde

aynen bu şekildedir. EIDE’lerle birlikte Ultra DMA kavramı ile karşılaşmaktayız. Ultra DMA

bilgisayarın veriyi sabit diskten bilgisayarın veri yolları ile anabelleğe göndermede kullanılan bir

protokoldür.

ULTRA DMA/33 protokolü verileri çoğuşma modunda ve 33.3 MBps (Megabayt/saniye)

hızında transfer eder. Bu bir önceki DMA arabiriminin iki katı kadar daha hızlıdır.Ultra DMA

Sabit disk üreticisi olan QUANTUM ve chipset üreticisi olan INTEL tarafından geliştirildi.

Bilgisayarınızın Ultra DMA’yı desteklemesi demek bilgisayarınızın daha hızlı açılması, yeni

uygulamaları daha hızlı çalıştırması anlamına gelir. Ultra DMA 40 pinlik bir IDE arabirimi

kablosu kullanır.

Ultra DMA/33’den sonra Ultra DMA/66 çıktı. Ultra DMA/66 verilerin 66 MBps hızında

iletilmesini sağlar. Bu bir önceki Ultra DMA moduna göre iki kat hızlıdır. Ultra DMA/66 80

pinlik IDE kablosu kullanılır. Ultra DMA’nın çoğuşma modunu desteklediği söylenmişti. Çoğuşma modu verilerin normalinden daha hızlı gönderildiği bir veri gönderme kipidir. Çoğuşma kipini gerçekleştiren birçok teknik

bulunmaktadır.

Veri yolunda, Örneğin çoğuşma modu, bir aygıtın yolun kontrolünü ele almasını ve diğer aygıtların bunu

kesmemesini sağlayarak gerçekleştirilir. RAM’de ise Çoğuşma modu bir sonraki hafıza birimi kendisine

ihtiyaç duyulmadan getirilerek yapılır. Bu disk cachlerinde kullanılan tekniğin aynısıdır. Böylece veriler

daha hızlı iletilirler.

Bütün çoğuşma modlarının sahip olduğu bir karakteristik geçici ve güçlendirilemeyen olmasıdır.

Sınırlı zaman dilimlerinde ve özel şartlarda normalden daha hızlı veri transferi sağlarlar.

Serial ATA

Serial ATA, masaüstü bilgisayarlardaki, bazı

sunuculardaki ve ağa bağlı depolama cihazlarındaki

paralel ATA fiziksel depolama arabiriminin evrimleşmiş hali

olarak düşünülebilir.

Spesifikasyon daha ince, daha esnek kabloların ve daha az iğne sayılarının kullanılmasına olanak veriyor. Bu da bilgisayar üreticilerinin sistemlerini yönlendirmesi ve kurulması kolay kablolarla tasarlamalarını sağlıyor.

Bununla birlikte şu an kullanılan Paralel ATA teknolojisinden daha kolay, daha

esnek anakart yönlendirmesini de olası kılıyor.

Serial ATA II ile daha da geliştirilecek olan teknoloji önümüzdeki yılların bilgisayarlarının ihtiyaç duyduğu

depolama arabirimlerini sağlamaya aday.Serial ATA Çalışma Grubu şu

anda silikon tasarımı, kablo/konektör, depolama gibi konularda dünya lideri

olan 80'den fazla üye ile oldukça güçlü bir konumda bulunuyor.

FAT

File Allocation Table – Türkçeye çevirmek gerekir ise Dosya Atama Tablosu.Bu sistemde partisyon herbiri belli miktarda sektör içeren cluster isimli parçalara ayrılır. Ve hangi dosyaların bu cluster

parçalarından hangilerine yerleştiği, hangi cluster parçalarının boş, hangilerinin dolu olduğu gibi bilgiler FAT üzerine yazılır. İşletim sistemi de

herhangi bir dosyaya erişim yapmak istediğinde dosyayı bulmak için FAT üzerine yazılan bu

bilgilerden faydalanır. Her ihtimale karşı sabit disk üzerinde bir kopyası bulundurulur.

FAT16

DOS, Windows3.1 ve OSR2 sürümü öncesi Windows95’in kullandığı dosya sistemidir. Eski

bir dosya sistemi olduğu için birtakım dezavantajları ve eksiklikleri vardır. Bunlardan

bir tanesi kök dizinin (root) sınırlandırılmış olmasıdır. FAT16 sisteminde açılıştaki primary partisyona ait root dizini, FAT tablosu ve boot

sektörü cluster içinde yer almazlar ve sayısı belli olan sıralı sektörlerde tutulurlar.

Bu sayının belli olması kök dizinine yapılacak eklentilerin belli bir sınırı olması sonucunu doğurur. Kısacası altdizin istenildiği kadar uzatılabilmekle birlikte kök dizinde belli

uzunlukta girişle sınırlandırılmıştır. İkincisi FAT16 dosya sisteminde adresleme 16 bit olduğundan adreslenebilecek maksimum cluster sayısı 65525’tir ve bu clusterların

boyutu 32 KB olabilir.

(aslında cluster sayısı 65536 olmalıdır. Ama bazıları özel amaçlar için tutulur.) bu da bizi FAT16’da

kullanılan bir partisyonun 2 GB’dan daha büyük olmayacağı sonucuna götürür. Üçüncüsü FAT16 elindeki boş sabit diski ya da partisyon alanının

bir şekilde elindeki clusterlara dağıtmak zorundadır. Bu nedenle sabit diskin boyutu

büyümeye başladıkça cluster’ın boyutu da büyür. Örneğin 1 MB’lık bir dosya birçok cluster üzerine sıralanıp yerleşirken 10KB uzunluğundaki tek bir

dosya bir cluster’ı kaplar.

Bu durumda özellikle disk boyutu 1-2GB arasında iseFAT16 cluster boyutu 32 KB

olacaktır ve cluster üzerinde 10KB’lık dosyadan arta kalan 22 KB’lık boşluk

değerlendirilemeyerek boşa gidecektir. Özellikle çok miktarda ufak dosya barındıran

sabit disklerde bu durum bolca olur.

FAT32

Windows95 OSR2, Windows98, Windows2000 ve Linux tarafından tanınan ve FAT16’dan

daha gelişmiş bir dosya sistemidir. İlk olarak FAT32’de herhangi bir kök dizin sınırlaması yoktur. İkinci olarak FAT32, FAT16’daki 16 bitlik adresleme yerine 32 bitlik adresleme kullanır. Bu da 2 TB’a kadar olan disklerin tanınmasını sağlar. Üçüncü olarak FAT32

cluster boyutunu azaltarak boş alan israfını azaltır.

NTFS

NTFS windows NT ile geliştirilmiş bir dosya

sistemidir.(NT file sistem) disk kullanımı ve güvenlik

yönünden kesinlik FAT ten çok gelişmiş özellikleri vardır.

*active directory ile ağ kaynaklarını daha iyi yönetir.domain controller olan pc ler için

gereklidir.opsiyonel diildir yani.

*file encryption(dosya şifreleme) ile dosyaların şifrelenmesine olanak sağlar

*remote storage ile taşınabilir saklama alanlarının yönetimini gerçekleştirir.

*her kullanıcı için sınırlı disk kotası kullanımı sağlar.

*büyük disk alanlarına destek verir.büyük HDD lerin nTFS ile formatlanması verimi

artıracaktır.

*uzun dosya adlarını destekler.

*kayıt tutan bir dosya sistemidir

*scandisk chkdisk gibi hata yönetim araçlarına fazla gereksinim duymaz.dosyalar 1k lık cluster

alanlarında detayları ile bulunur ve kendi kendini optimize etme yeterliliği vardır.

SCSI

Small computer System Interface’in kısaltılmış şeklidir. SCSI arabirimi seri ve paralel portlardan daha hızlı veri transfer oranı sağlar. (saniyede 80

Megabyte veri iletimi sağlayabilir). SCSI arabirimlere diskin dışında yazıcı, CD-ROM gibi

çeşitli aygıtlar bağlanabilir. Bu yüzden SCSI basit bir arabirimden çok bir giriş/çıkış yoludur. SCSI arabirimi bir ANSI standardı olmasına rağmen

çeşitli varyasyonları bulunmaktadır. Bu yüzden İki SCSI arabirimi birbiri ile uyumlu olmayabilir.

Günümüzde kullanılan SCSI arabirimleri aşağıdadır.

SCSI-1

8 bitlik bir yol kullanır ve 4 MBps lik bir veri transfer

hızını destekler.

SCSI-2

SCSI-1 ile aynıdır, fakat 50 pinlik konnektörler kullanırlar. ve

birden fazla aygıtın bağlanmasına izin verirler.

Wide SCSI

16 bitlik veri transferini desteklemek için daha geniş bir

kablo kullanırlar.

Fast SCSI

8 bitlik yol kullanırlar, fakat 10 MBps’lik veri transferini

desteklemek için saat hızını ikiye katlarlar.

Fast wide SCSI

16 bitlik yol kullanır ve 20 Mbpslik veri transfer hızını

destekler.

Ultra SCSI

8-bitlik yol kullanır ve 20 MBps’li veri transfer hızını

destekler.

SCSI-3

16 bitlik yol kullanır ve 40 MBps’lik veri transfer hızını destekler. Ayrıca Ultra Wide

SCSI de denir.

Ultra2 SCSI

bitlik yol kullanır ve 40 MBps’lik veri transfer hızını

destekler.

Wide Ultra2 SCSI

16 bitlik bir yol kullanır ve 80 MBps’lik veri transfer hızını

destekler.

SCSI aygıtların dürümlerine göre 15 aygıta kadar sisteme bağlayabilir. SCSI’ler IDE arabirimlerinden farklı

olarak rasgele erişim yöntemini kullanırlar. IDE’ler ise sıralı erişim

yöntemini kullanırlar. SCSI arabirimleri IDE’lerden daha hızlıdırlar. Ancak daha

da pahalıdırlar.

Dünya piyasının yaklaşık %10’unda varlar. IDE’ler ise ucuz olmaları ve artık anakart üzerinde

tümleşik olarak gelmeleri sebebi ile daha fazla tercih edilmiştir. Bir sabit diskin kapasitesi şu

şekilde hesaplanır.

Silindir sayısı*Sektör Sayısı*kafa sayısı*512’dir

1024 silindir, 256 kafa ve 63 sektör parametrelerine sahip bir sabit diskin

kapasitesi: 1024*256*63*512=845571864 Byte’dır. Bu da yaklaşık 8.4 Gigabyte’dır. Sabit diskler ile gelen önemli bir kavram

da partisyon kavramıdır. Partisyon kabaca diskin üzerinde oluşturulmuş bölümlerdir.

Bir diskte sadece bir partisyon olabileceği gibi birden fazla da partisyon olabilir. Bir partisyon

hangi amaç ile oluşturulmuş olursa olsun o partisyona ulaşım yapacak işletim sistemine

uygun bir dosya sistemi ile biçimlendirilmelidir. Bu genellikle işletim

sisteminin sorunudur ve işletim sistemi birden fazla dosya sistemini destekleyebilir.

Partisyonların isimlendirilmesine gelince ilk olarak primary master konumundaki partisyon

c’den itibaren isim almaya başlar.

Sonra master diskinizde birden fazla partisyon var ise onlar isimlendirilmeye başlar. Örneğin Primary master’daki disk ikiye bölünmüş ise birincisi C: ikincisi ise D: ismini alır. Buradaki

bölümleme işlemi mantıksaldır. Eğer, ikinci bir sabit disk var ise bu disk fiziksel olduğu için D:

harfini alır. Mantıksal olarak bölümlenmiş diskin ikinci bölümü ise E: harfini alır. Dosya

sistemlerinde yaygın olanlarından biraz bahsedelim

RAID

İşletim sistemi RAID arayüzü ile birbirine bağlanmış diskleri tek disk gibi

görmektedir. Yedekleme işlemi isşetim sisteminin çoğunlukla haberi olmadan

donanım bazında yedeklenmektedir. RAID teknolojisinde SATA, ve SCSI diskler

kullanılabilmektedir. Çeşitli RAID konfigürasyon seviyeleri aşağıda

verilmiştir. PATA disklerle yapılan RAID seviyeleri RAID0, RAID1 ve RAID0+1 dir.

RAID 0: Eşlik biti(hata toleransı için) olmaksızın performansı artırıcı özelliğe sahip RAID türüdür. Hata düzeltme etkisi yoktur. Herhangi bir diskin bozulması tüm diskleri kullanılmaz yapar. Bilgi bloklara ayrılarak her bloğun farklı disklere yazılması sağlanır. Bağlı disklerin boyutları toplanarak diskin kapasitesini oluşturur. Örneğin 360GB'lık iki adet disk RAID0 konfigürasyonunda toplamda 720GB'lık bir

kapasite sağlayacaktır. Bu seviye için en az iki disk gereklidir.

RAID 1: Burada performans yerine veri güvenliği esas alınmıştır. Disklerdeki veriler birbirinin aynısıdır(mirrorng=aynalama). Toplam disk boyutu en küçük disk kadardır. Bu seviyede

disk okuma hızı artar fakat yazma hızı tek disk hızı kadardır. Veri güvenliği çok çok önemli

olduğu durumlarda kullanılır. Disklerden birinin bozulması sistemin çalışmasını etkilemez. Bozulan diskin yerine yenisi takılarak yedekleme işlemi diğer disk

üzerinden yeniden yapılabilir. Bu seviye için en az iki disk gereklidir.

RAID 2: Bit seviyesinde her bir diske yayılmış veri bloklarına karşılık birden fazla ECC(hata bulma&düzeltme) sürücüleri kullanılarak oluşan yapıdır. Burada disk performansı ve güvenlik orta seviyede olsa da veri boyutunun düşük olması verimi azaltmaktadır. Ayrıca diskten okuma yaparken her bir veri ECC disklerindeki eşlik bitlerine bakılarak kontrol edilmesi gerekir. RAID3'e göre bir avantajı yoktur ve ticari anlamda kullanım yeri hemen hiç yoktur. Rasgele okuma ve yazma hızları düşüktür. Bu seviye için en az 10+4 veya 32+7 disk gereklidir. 10+4 yapıda 10 disk veriyi 4 diskte ECC

kodlarını tutmaktadır.

RAID 3: Burada veriler byte büyüklüğünde farklı disklere yazılır. Veriye ait ECC kodları ayrı bir diske yazılır. Bir anda tüm sürücüler aynı adreste olmak zorundadır. Sıralı yazma ve okuma performansı oldukça yüksektir. Rasgele okuma hızı iyi fakat yazma hızı düşüktür. Ayrı disk üzerine eşlik bitlerinin yazılması yazma işlemi sırasında darboğaz oluşturur. Yüklü tek parça dosya(video) uygulamaları için çok uygun bir çözümdür. Bu seviye için en az üç disk gereklidir.

RAID 4: RAID3'e göre verilerin boyutu artırılmıştır ve RAID ile sıkça karıştırılır. Veriler bloklar halinde ayrı ayrı disklere yazılır. Sıralı ve rasgele okuma performansı RAID3 e yakındır. RAID3'e göre tek avantajı veriler bloklara ayrıldığı için uygulamaya göre bloktaki veri miktarının yüksek performans için ayarlanabilmesidir. RAID3 teki gibi ayrı disk üzerine eşlik bitlerinin yazılması yazma işlemi sırasında darboğaz oluşturur.

İyi bir performans ve hata düzeltmeye sahiptir. Bu

seviye için en az üç disk gereklidir.

RAID 5: RAID seviyelerinin en çok kullanılan popüler seviyesidir. Veriler farklı disklere bloklar halinde yazılırlar. Fakat ECC kodları için ayrı bir disk bulunmaz ve her bir veri diskine veriye ait ECC kod parçaları yazılır. Bu seviyede RAID3 ve 4 seviyelerindeki yazma işleminde meydana gelen darboğaz en aza indirilmiştir. Veritabanı ve sunucu uygulamalarında sıkça kullanılır. Bu seviye için en az üç disk gereklidir.

Defrag

Şekil - 1 Şekil - 2

Defragment kelimesinin kısaltması olan DEFRAG dosya sistemini düzenlemeye

yarayan bir programdır. Şekil - 1 bir dosyaya ait verilerin silindir üzerindeki yerlerini göstermektedir.Bu dosyanın okunması normalden daha uzun bir

zaman alacaktır. Bunun nedeni okuyucu kafanın dağınık yerlerde bulunan dosya parçacıklarına ulaşmasında geçireceği

süredir.

Şekil – 2 de ise aynı sabit diskin defrag yapılmış halini

görmektesiniz. Dosyalar belirli bir öncelik sırasına göre arka arkaya

getirilmektedir. Önce sistem dosyaları birleştirilir ve silindirin

en başına yazılır. Daha sonra diğerleri.

Bu sayede okuyucu kafa bir dosyayı okumak istediğinde FAT‘ten adresini

öğrenecek ve bir kere konumlanmayla okuma işlemini gerçekleştirecektir. Aksi halde

konumlama işlemi 4-5 kere gerçekleşecektir. Unutulmamalıdır ki

yapılan bu işlem sabit diskin performans artışında en büyük paya

sahip işlemdir.

SMART

Teknolojisi

SMART Teknolojisi 1992 yılında IBM tarafından 3.5 inçlik diskler için

tasarlanmış olan bir teknolojidir. Smart sayesinde diskler kendi kendilerini

denetleyip olması muhtemel konularda, BIOS’a ve kontrol kartına

sinyaller gönderiyorlar. Bu bir anlamda kendi durumlarını ve oluşabilecek

hataları denetleme mekanizmasıdır.

Smart kendi içerisinde PFA (Predictive Failure Analysis - Olası Bozukluklar

Analizi) teknolojisini içerir. Bu sayede sürekli kendini denetleyen bir disk, bozulma durumunda sizi uyarır. Bu

özellik için BIOS’unuz ve kontrol çipleriniz smart teknolojisine uyumlu olmalıdır. Bu teknolojide bozulmalar

2 gruba ayrılır.

Tahmin edilebilir ve edilemez. Tahmin edilemez hatalar genelde

statik elektrik, ısınma veya darbesel nedenlerden dolayı bir anda ortaya çıkar. Tahmin edilebilir hatalar ise

mekanikseldir. Mesela okuyucu kafanın normalden hızlı veya yavaş

hareket etmesi gibi.

GMR GMR TeknolojisiTeknolojisi

Yine IBM tarafından bulunan ve disk kapasitelerini çok yüksek

düzeylere çıkartmayı amaçlayan bir teknolojidir. Bu

teknoloji oldukça kuvvetli manyetik okuyucu kafaların

kullanılmasıyla gerçekleşmektedir.

Teknolojinin temeli kullanılan maddede yatmaktadır. MR ismi verilen alaşımda

elektrotlar, manyetik bir etki altındayken daha rahat dolaşıyorlar.

Bu da atomlarla çarpışmayı arttırıyor. Bir madde üzerinde elektronlar rahat

dolaşırsa o maddenin geçirgenliği azalıyor demektir. GMR alıcıları bu

farkı algılıyor ve elektronlardaki quantum hareketlerini açığa çıkarıyor.

Atomların çevrelerinde dönen elektrik iletecek olan elektronlar belli bir yörüngede dönerken, manyetik direnç gösteren elektronlar bu

yörünge yerine bağımsız olarak atom etrafında dönüyor. Bu da sensörler

tarafından algılanarak, bitlerin kaydı için kullanılıyor. Şu anki GMR diskleri

6 cm 2‘lik bir alanda 1 GB yer tutuyor.

Söz konusu teknolojide kullanılan kafaların duyarlılığı 1 mikronun yüzde

1’i veya 2’si kadardır. Bu da 1 milimetrenin binde 2’si kadarlık bir

kafa hareketiyle verilerin algılanmasıdır. IBM’in yaptığı

açıklamalara göre 2001 yılında 6 cm2‘lik bir alanda 2.5 GB, 2004 yılında

aynı alanda 8 GB kapasite oluşturacaklar.

OAW Teknolojisi

GMR teknolojisi ile her ne kadar 2 cm`de 8 GB veri yoğunluğuna

ulaşmak amaç olsa da, yan yana yazılan bu yoğunluktaki verilerin 3

GB’lık kısmının kaybolabileceği düşünülüyor. Bu nedenle alternatif teknolojiler geliştirilmeye devam

ediliyor. OAW teknolojisi bunlardan en can alıcısıdır.

Ünlü disk üreticisi olan Seagate’in yan kuruluşu olan Quinta Corp. tarafindan geliştirilen bu teknoloji, manyeto-optik disklerle büyük benzerlik gösteriyor. Bu modelin temelinde lazer ışını (ışıgı degil)

vardir. Polarize edilmiş ışın kimi materyallere uygulandiginda manyetik

kutbun yönü degişiyor. Bu yöntemle harcanan enerji azaliyor ve veriler

üzerinde gezinen bir kafa olmadigindan sürtülme veya çizilme olmuyor.

LBA(Large Block Area)

Geniş blok alanı anlamına gelen LBA, BIOS tarafından yürütülen bir

tekniktir. Amaç 528 MB’ den daha büyük sabit diskleri kullanmak için EIDE kontrol çiplerinden gelen ve disklerin üzerinde belli bir noktayı işaret eden 28-bit uzunluğundaki

adresleri, BIOS’un kullandığı 8 ve 16-bitlik adreslere çevirmektir.

28-bit uzunluğundaki EIDE adresleri 8.4 GB’lık disk kapasitelerini

kullanabilirler; daha fazlasını değil. Bu özellik BIOS’larda “HDD Block

Mode” olarak ayarlanıyor. Şimdiki BIOS’larda 28 bit üzerindeki

adresleri kullanabilme özelliği vardır ki bu 8.4 GB sınırını 137 GB’ye

çıkartıyor.

SPS ve DPS Teknolojileri

Her ikisi de Quantum'un geliştirdiği ve yeni disklerinde kullandığı

teknolojiler. SPS, Shock Protection System 'in kısaltması. Yani diski

darbelere karşı koruyan bir sistem. Disklerdeki "bad sector"lerin yani fiziksel hasarların oluşma nedeni,

diskin aldığı darbeler.

Disk bir darbe aldığında okuma/yazma kafası sıçrıyor ve disk yüzeyinde

birkaç kez zıplayarak mikro partiküllerin kopmasına neden

oluyor. İşte bad sectorler de böyle oluşuyor ama zamanla kafa disk

içinde serbest dolaşan bu partiküllere rastladıkça, darbe almasa da tekrar

sıçrayıp daha fazla zarar veriyor.

Bad sector çıkan disklere bu yüzden pek güven olmuyor; "bu disk yolcu" diyoruz. Sadece disk yolcu olsa iyi, içindeki çok

önemli verilerimiz de yolcu oluyor haliyle. Quantum, bu riski azaltmak için

SPS adını verdiği bir süspansiyon mekanizması geliştirmiş; böylece kafa darbelerde disk plakaları üzerinde pek sıçramıyor. Tabii, SPS var diye diskle fubol topu gibi oynamamak lazım.

Quantum, SPS sistemi ile sistem montajı sırasında oluşan disk

arızalarını %70, arızalı ürün iade oranını ise %30 azalttıklarını ileri

sürüyor. Bir de Quantum sitesinde SPS II diye yeni bir teknolojiyi

tanıtıyor. SPS'den farkı şuymuş: SPS, disk çalışmazken geçerli olan bir

koruma sistemiymiş.

SPS II'de ise disk çalışırken de darbelere karşı koruyor; üstelik darbe geldiği anda diske

yazma işlemini keserek verilerin yazılmasında olası bir hatayı engelliyor. Bildiğiniz gibi yazma işlemi iz iz, dairesel

çizgiler halinde ilerliyor. Disk yazma yaparken bir darbe geldiğinde kafanın kayıp izden çıkarak başka yerlere yazama ihtimali

var; bu da veri hatalarına yol açıyor. SPS II'de işte bu önlenmiş. Herhalde Quantum

bu teknolojiyi daha yeni disklerine uygulayacak.

DPS Data Protection System’in kısaltması. Bu sisten adında dediği gibi aslında

verileri korumaz. Quantum virüs işletim sisteminde dosya yapısında bir bozukluk, diğer donanımların uyumsuzlukları gibi

nedenlerle çıkan sorunlarda bozuk olmayan diskler bozuk diye iade ye

gelmeye başlamış.Bu yüzden böyle bir yazılım geliştirilmiştir.

QDPS (Quantum Data Protection

System )82k’lık bu yazılımı :

http://www.quantum.com/support/csr/software.htmAdresinden indirebilirsiniz

Programı sistem disketine kopyaladıktan sonra PC’yi bu disket le açıp DOS komut satırından

çalıştırabilirsiniz.Program diskteki verileri kontrol ettikten sonra size

gerekli raporu verecektir…

Bir disk satın alırken, performansını en azından firmanın verdiği bilgilere göre anlamak için genel

olarak beş kritere bakmak gerekiyor. Bu kriterler:

Motor Hızı (rpm) : Devir/dakika cinsinden hızı. IDE disklerde 5400 ve 7200 devirler daha yaygın. 7200 rpm disklerin

motor hızı sayesinde 5400 devir disklerden %20 daha hızlı olduğu

söyleniyor.

Erişim Süresi (ms) : Ne kadar düşük olursa o kadar iyi. Sıralı verileri

okurken, izler arasında geçiş yaparken, rasgele verileri kurken

oluşan gecikme sürelerinin (latency) de hesaba katıldığı karmaşık bir

yöntemle hesaplanıyor. Neyse ki test yazılımımız bize ortalama bir erişim

süresi veriyor.

Tampon Bellek Kapasitesi (KB) : Hızlı tampon bellek kapasitesi ne

kadar yüksekse o kadar iyi. =)

Dahili Transfer Hızı (Mbit/sn) : Genel kriterlere göre, bir diskin Ultra

ATA/66 standardına ayak uydurabilmesi için dahili transfer

hızının 200 Mb/sn'nin üstünde olması gerekiyor. Ne kadar yüksekse

disk o kadar hızlı demektir.

Arabirim Standardı : Yani UDMA/33 veya UDMA/66 olup olmadığı. Disk

yeterince hızlıysa ama hala UDMA/33 arabirimini kullanıyorsa,

bu darboğaz yaratır ve diskin gerçek performansı göstermesini

engeller.

1024 byte 1 KB (KiloByte) 1024 KB 1 MB (MegaByte) 1024 MB 1 GB (GigaByte) 1024 GB 1 TB (TeraByte) 1024 TG 1 PB (PetaByte)

Recommended