View
6
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
T.C.
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI
ADANA İL MERKEZİNDE YAŞAYAN FARKLI
SOSYOKÜLTÜREL GRUPLARIN SAĞLIK HİZMETLERİNİ
KULLANMA DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Dr. Aslı PAN KORUR
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Prof. Dr. Nafiz BOZDEMİR
ADANA – 2010
T.C.
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI
ADANA İL MERKEZİNDE YAŞAYAN FARKLI
SOSYOKÜLTÜREL GRUPLARIN SAĞLIK HİZMETLERİNİ
KULLANMA DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Dr. Aslı PAN KORUR
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Prof. Dr. Nafiz BOZDEMİR
Bu tez, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırma Fonu
tarafından desteklenmiştir.
PROJE NO: TF2008LTP18
ADANA – 2010
I
TEŞEKKÜR
‘Ne başarırsanız başarın size yardım eden birisi mutlaka vardır’
-Althea Gibson
Çağdaş medeniyetler düzeyine çıkabilmemiz için bir ömür boyu hiç durmadan
çalışan, hatta bu uğurda canını hiçe sayan ulu önderimiz M. Kemal Atatürk’e, onun
silah arkadaşlarına ve aziz şehitlerimize sonsuz minnetlerimi sunarım.
Bu çalışmanın her aşamasında ve tüm uzmanlık eğitimim boyunca ilgi, hoşgörü,
sabır, yardım ve desteğini esirgemeyen değerli hocam ve tez danışmanım Prof. Dr.
Nafiz Bozdemir’e,
Asistanlık eğitimim boyunca hiçbir zaman güleryüz ve anlayışını eksik etmeyen,
bir abla gibi her zaman sıcaklığını hissettiğim, özenli ve titiz çalışmaları ile bana her
daim örnek olacak olan sevgili hocam Doç. Dr. Esra Saatçı’ya,
Yarattıkları farklı bakış açıları ile eğitimime olan değerli katkılarından dolayı Aile
Hekimliği AD’deki ve rotasyon yaptığım bölümlerdeki değerli hocalarıma,
Asistanlığım boyunca bana verdikleri destek ve dostluklarını minnetle anacağım
Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nın tüm araştırma görevlilerine ve personeline,
Rotasyon yaptığım diğer bölümlerdeki asistan arkadaşlarıma,
Minnettarlığımı kelimelerle anlatamayacağım sevgili anneme, babama, ağabeyime
ve Zeynep’e,
Asistanlık eğitimimi noktalarken tanışarak hayatımı birleştirdiğim, sıcaklık,
anlayış ve desteğini her aşamada hissettiğim, attığım her adımda beni destekleyen, yol
arkadaşım, canımdan çok sevdiğim değerli eşim Kadir’e,
Teşekkürlerimi sunarım.
Aslı KORUR
II
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR.................................................................................................................. I İÇİNDEKİLER ............................................................................................................ II TABLO LİSTESİ ....................................................................................................... IV ŞEKİL LİSTESİ ...........................................................................................................V ÖZET......................................................................................................................... VI ABSTRACT.............................................................................................................. VII KISALTMA LİSTESİ ..............................................................................................VIII 1. GİRİŞ........................................................................................................................1 2. GENEL BİLGİLER...................................................................................................2
2.1. Sağlık Hizmetleri ................................................................................................2 2.1.1. Koruyucu Sağlık Hizmetleri .........................................................................3 2.1.2. Tedavi Hizmetleri .........................................................................................3 2.1.3. Rehabilite Edici Sağlık Hizmetleri ................................................................3 2.1.4. Temel Sağlık Hizmetleri ...............................................................................4
2.2. Aile Hekimliği ve Sağlık Hizmetleri İlişkisi ........................................................4 2.2.1. Aile Hekimliği Tarihçesi...............................................................................4 2.2.2. Aile Hekimliği / Genel Pratisyenlik Disiplini ve Uzmanlığı ..........................7
2.2.2.1. Aile Hekimliği/Genel Pratisyenlik Disiplininin Özellikleri .....................8 2.2.2.2. Genel Pratisyen / Aile Hekiminin Temel Yeterlikleri..............................9
2.2.3. Aile Hekimliği ve Sağlık Hizmetleri ...........................................................11 2.3. Hastalıkların Sınıflandırılması: ICD-10 ve ICPC-2-R........................................12 2.4. Tıbbi Bakımın Ekolojisi ....................................................................................13
3. GEREÇ ve YÖNTEM .............................................................................................17 3.1. Çalışma Evreninin Belirlenmesi ve Örneklem Seçimi .......................................17 3.2. Veri Toplama Formu.........................................................................................18
3.2.1. SF36 ve SF12 (Short Form-12, Kısa Form-12) Kısa Sağlık Ölçeği..............18 3.3. Verilerin Toplanması ........................................................................................20 3.4. Verilerin Değerlendirilmesi...............................................................................21
4. BULGULAR...........................................................................................................24 4.1. Görüşülen Bireylerin Sosyodemografik Özellikleri ...........................................24 4.2. SF-12’nin Sosyodemografik Veriler ile Karşılaştırılması...................................27 4.3. Sağlık Hizmetlerini Kullanma Davranışlarının Değerlendirilmesi .....................29
4.3.1. Tercih Edilen Sağlık Kurumlarının Sosyodemografik Veriler ile Karşılaştırılması ...................................................................................................29 4.3.2. Sağlık Kurumlarının Tercih Edilme Nedenleri ............................................31 4.3.3. Son Bir Yıl İçinde Sağlıklı Olduğu Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye Başvuruların Değerlendirilmesi ...........................................................32 4.3.4. Son 30 Günde Yaşanan Sağlık Sorunlarının Değerlendirilmesi ...................35 4.3.5. Son 2-12 ay içerisinde Yaşanan Sağlık Sorunlarının Değerlendirilmesi.......41 4.3.6. Mevcut Kronik Hastalıkların Değerlendirilmesi ..........................................43 4.3.7. Son 12 ay içerisinde Hastaneye Yatış Nedenlerinin Değerlendirilmesi ........45
5. TARTIŞMA ............................................................................................................47 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER .................................................................................56 KAYNAKLAR ...........................................................................................................57
III
EKLER .......................................................................................................................63 EK-1. SAĞLIK HİZMETLERİNİ KULLANMA DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ BİLGİ FORMU...............................................................63 EK-2. İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ ONAY YAZISI................................................68 EK-3. ADANA VALİLİĞİ ONAY YAZISI.............................................................69 EK-4. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ETİK KURULU ONAY YAZISI....................................................................................................................70
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................71
IV
TABLO LİSTESİ
Tablo No: Sayfa No:
Tablo 1. Aile Hekiminin Çekirdek Yeterlikleri ..............................................................................10 Tablo 2. SF-12 Sağlık Ölçeği Soru Dağılımı....................................................................................19 Tablo 3. SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği Puanlaması İçin Kullanılan Fiziksel ve Mental
Standardizasyon Değerleri ................................................................................................22 Tablo 4. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sosyodemografik Özellikleri .......................................25 Tablo 5. Araştırmaya Katılan Bireylerden Adana’ya Göç Edenlerin Adana’da
Yaşadıkları Sürelerin Dağılımı .........................................................................................25 Tablo 6. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendileri ve Ailelerinin Sosyoekonomik Durumu ile
Göç Etme Durumları Arasındaki İlişki ............................................................................26 Tablo 7. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sosyodemografik Özellikleri.......................................27 Tablo 8. SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği’nin Görüşme Yapılan Bireylerin Sosyodemografik
Verileri ile Karşılaştırması ................................................................................................28 Tablo 9. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sağlık Sorunu Olduğunda Kullandığı Sağlık
Hizmet Basamakları...........................................................................................................29 Tablo 10. Araştırmaya Katılan Bireylerin Tercih Ettikleri Sağlık Hizmet Basamaklarının
Sosyodemografik Veriler ile Karşılaştırılması.................................................................30 Tablo 11. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sağlık Hizmet Basamaklarını Tercih Etme
Nedenlerinin Basamaklara Göre Dağılımı ......................................................................31 Tablo 12. Sağlıklı Olduğu Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye En Sık
Başvuru Nedenleri..............................................................................................................32 Tablo 13. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendilerini Sağlıklı Hissettikleri Dönemde
Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye Başvuru Nedenlerinin Sosyoekonomik Duruma Göre Dağılımı ......................................................................................................33
Tablo 14. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendilerini Sağlıklı Hissettikleri Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye Başvuru Nedenlerinin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı .....................................................................................................................34
Tablo 15. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendilerini Sağlıklı Hissettikleri Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye Başvuru Nedenleri İle SF12 Arasındaki İlişki .....................................................................................................................................35
Tablo 16. Bireylerin Son 30 Gün İçinde Gösterdikleri Sağlık Tutum Davranışları......................36 Tablo 17. Bireylerin Sosyoekonomik Durumlarına Göre Son 30 Gün İçinde Gösterdikleri
Sağlık Tutum Davranışları ...............................................................................................36 Tablo 18. Son 30 Gün İçinde Yaşanan En Sık Sağlık Sorunları/Şikayetler...................................37 Tablo 19. Görüşme Yapılan Bireylerin Son Bir Ay İçerisinde Hekime Başvuranlara
Uygulanan Tedavi Türleri .................................................................................................39 Tablo 20. Son 30 Gün İçerisinde Hekimler Tarafından Konulan En Sık Tanılar.........................40 Tablo 21. Bireylerin Son 2-12 Ay İçinde Yaşadıkları Sağlık Sorunları/Şikayetleri İçin
Gösterdikleri Sağlık Tutum Davranışları ........................................................................42 Tablo 22. Son 2-12 Ay İçinde En Sık Yaşanan Sağlık Sorunları/Şikayetler ..................................42 Tablo 23. Kişilerin Mevcut En Sık Kronik Hastalık Tanıları .........................................................44 Tablo 24. Araştırmaya Katılan Bireylerden Son Bir Yıl İçinde Hastaneye Yatışı
Yapılanların O Kurumu Tercih Etme Nedenleri ............................................................46 Tablo 25. Son 12 Ay İçerisinde Hastaneye Yatışı Gerektiren En Sık Nedenler.............................46
V
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil No: Sayfa No: Şekil 1. Birbiriyle İlişkili Yeterlik Modeli.......................................................................................11 Şekil 2. İngiltere ve Birleşik Devletler’de Ekoloji Modeli: Toplumdaki Aylık Tahmini
Hastalık Prevalansı ve Hekimlerin, Hastanelerin ve Üniversitelerin Sağlık Hizmeti Sunumundaki Rolleri. 22......................................................................................................14
Şekil 3. Birleşik Devletler’de Ekoloji Modeli: Bir Yıl İçindeki Sağlık Hizmeti İhtiyacının Dağılımı 31.............................................................................................................................15
Şekil 4. Toplumdaki Aylık Hastalık Prevalansı ve Hekimlerin, Hastanelerin ve Üniversitelerin Sağlık Hizmeti Sunumundaki Rolleri (örneklem tüm yaş gruplarını temsil etmektedir) 30 ............................................................................................................16
Şekil 5. Araştırmanın Akış Şeması ..................................................................................................20 Şekil 6. Adana İli Şehir Merkezinde Bir Ay İçinde Kişilerin Sağlık Tutum Davranışlarını
Gösteren Ekolojik Şekil ......................................................................................................38 Şekil 7. Adana İli Şehir Merkezinde Son Bir Ay İçinde Hekime Başvuran Kişilerin Ekolojik
Şekli ......................................................................................................................................41 Şekil 8. Adana İli Şehir Merkezinde Son Bir Yıl İçerisinde Sağlık Tutum Davranışlarını
Gösteren Ekolojik Şekil ......................................................................................................43 Şekil 9. Adana İli Şehir Merkezinde Kronik Hastalığı Olan Kişilerin Sağlık Tutum
Davranışlarını Gösteren Ekolojik Şekil.............................................................................45
VI
ÖZET
Adana İl Merkezinde Yaşayan Farklı Sosyokültürel Grupların Sağlık Hizmetlerini Kullanma Davranışlarının Değerlendirilmesi
Amaç: Çalışmanın amacı, Adana il merkezinde yaşayan farklı sosyokültürel
grupların sağlık hizmet basamakları kullanımının ve bunun sosyodemografik özelliklerle ilişkisinin değerlendirilmesi ve tıbbi bakım ekolojisinin gösterilmesidir.
Gereç ve Yöntem: Adana il merkezinde, sosyoekonomik açıdan ‘iyi’. ‘orta’ ve ‘kötü’ olarak belirlenen üç bölgede yaşayan 685 erişkin birey çalışmamıza alındı. Çalışma 1 Mayıs 2009-15 Haziran 2009 tarihleri arasında yürütüldü. Bireylere sosyodemografik veri toplama anketi, sağlık tutum davranış değerlendirme anketi ve kısa form-12 (SF-12) kısa sağlık ölçeği yüz yüze görüşme tekniği ile uygulandı. Veriler, istatistik paket programı kullanılarak analiz edildi.
Bulgular: Araştırmamıza katılan 685 bireyin 504’ü (% 73,6) kadın, 181’i (% 26,4) erkek, yaş ortalaması 36,68±13,89 yıl (18-83) idi. Bireylerin 273’ünün (% 39,9) eğitim düzeyinin ilköğretim, 520’sinin (% 75,9) evli, 479’unun (% 69,9) Adana’ya göç etmiş, 577’nin (% 84,2) sosyal güvencesinin olduğu, 368’inin (% 53,7) sosyoekonomik olarak kendini ve ailesini ‘orta’ düzeyde değerlendirdiği saptandı. Eğitim düzeyi, sosyal güvence, sosyoekonomik durum ve medeni durum ile SF-12 alt ölçeği olan MCS-12 arasında anlamlı ilişki bulundu (p<0,05). Yaş ile MCS-12 ve PCS-12 arasında anlamlı ilişki saptandı (p<0,001). Hem akut, hem kronik sağlık sorunlarında en sık tercih edilen sağlık hizmet basamağı; ikinci basamak olup, sağlık hizmet basamakları tercihi ile sosyodemografik özellikler (cinsiyet, eğitim düzeyi, yaş, sosyal güvence, sosyoekonomik durum) arasında anlamlı ilişki saptandı (p<0,01). Son bir ay içinde 540 kişi (% 78,8) en az bir sağlık sorunu yaşamış, bunların 433’ü (% 38) kendi kendine bakım yaparken, 323’ü (% 28,4) ikinci basamak, 309’u (% 27,1) birinci basamak sağlık kurumuna başvurmuş ve 2 kişi (% 0,5) hastaneye yatırılarak tedavi edilmiştir.
Sonuç: Sağlık hizmet basamaklarının kullanımı, sosyodemografik özelliklerden etkilenmektedir. En çok tercih edilen sağlık hizmet basamağı, ikinci basamaktır. Birinci basamak sağlık kurumları geliştirilmeli ve güçlendirilmelidir.
Anahtar sözcükler: Sağlık hizmetleri kullanımı, SF-12, tıbbi ekoloji, birinci basamak
VII
ABSTRACT
Assessment of Health Care Utilization in Different Sociocultural Groups Living in the Adana City Center
Aim: The aim of this study was to assess the utilization of health care settings in
different sociocultural groups in the city center of Adana, the relationship between sociodemographic parameters and utilization of health care systems and to show the ecology of medical care.
Patients and Methods: We enrolled 685 person living in three different sociocultural regions (high, moderate, poor) in Adana city center. The study was conducted from 1 May 2009 to 15 June 2009. Sociodemographic data collection questionnaire, health attitude behavior assessment questionnaire and short form-12 (SF-12) short health scale were completed face-to-face. Data was installed and analyzed with statistical pocket programs.
Results: Of 685 individuals 504 (73.6%) were women, 181 (26.4%) were men, the mean age was 36.68±13.89 years (range:18-83). Of individuals, 273 (39.9%) were primary school graduates, 520 (75.9%) were married, 479 (69.9%) had a history of moving to Adana, 577 (84.2%) had social insurance, 368 (53.7%) assessed their socioeconomic status as ‘moderate’. There was significant relationship between the educational status, social insurance status, socioeconomic status and marital status and MCS-12, a subscale of SF-12. (p<0.05) Age was found to be significantly related to PCS-12 and MCS-12. (p<0.001) The most preferred health care setting was the secondary health care for both acute and chronic health problems. There was a significant relationship between the preferred health care settings and sociodemographic parameters (gender, educational status, age, social insurance, socioeconomic status) (p<0.01) During the last one month, 540 participants (78.8%) reported at least one health problem, 433 (38%) had self-care, 323 (28.4%) admitted to a secondary health care unit, 309 (27.1%) admitted to a primary health care unit and 2 (0.5%) were hospitalized.
Conclusion: The utilization of health care settings is influenced by sociodemographic parameters. The most preferred health care setting is the secondary health care. Primary care should be improved and strengthened.
Keywords: Health care system utilization, SF-12, medical ecology, primary care
VIII
KISALTMA LİSTESİ
ABD : Amerika Birleşik Devletleri ABFP : (American Board of Family Physicians) Amerikan Aile Hekimliği
Yeterlilik Kurulu ATO : Adana Ticaret Odası DM : Diabetes Mellitus DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü ES : Emekli Sandığı HT : Hipertansiyon ICD : (International Classification of Diseases ) Uluslararası Hastalık Kodu ICD- 10 : (International Classification of Diseases-Version 10) Uluslararası
Hastalık Sınıflaması-10. düzeltme ICPC : (International Classification of Primary Care) Uluslararası Birinci
Basamak Sınıflandırması ICPC- 2-R : (International Classification of Primary Care) Uluslararası Birinci
Basamak Sınıflandırması İkinci Düzeltme İYE : İdrar Yolu Enfeksiyonu KAH : Koroner Arter Hastalığı MCS- 12 : (Mental Component Summary) SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği Mental
Bileşenlerin Özeti MEPS : (Medical Expenditure Panel Survey) Tıbbi Gider Paneli Araştırması NAMCS : (National Ambulatory Medical Care Services) Ulusal Ayaktan Sağlık
Hizmetleri OYD : Okur-yazar değil PCOS : Polikistik Over Sendromu PCS- 12 : (Physical Component Summary) SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği Fiziksel
Bileşenlerin Özeti SF- 12 : (Short Form 12) Kısa Form 12 Kısa Sağlık Ölçeği SGK : Sosyal Güvenlik Kurumu SSK : Sosyal Sigortalar Kurumu TAT : Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp TSH : Temel Sağlık Hizmetleri ÜSYE : Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu WONCA : (World Organization of National Colleges, Academies and Academic
Associations of General Practitioners/Family Physicians) Dünya Aile Hekimleri Birliği
YÖK : Yüksek Öğretim Kurulu
1
1. GİRİŞ
Büyük bir atılımla 19. yüzyılda endüstrinin gelişimi; sosyal gelişime ve
teknolojinin toplumsal yaşamı etkilemesine neden olmuş, dolayısıyla birçok bilimle
birlikte bilginin, teknik kolaylıklarla insanların günlük yaşamına girmesini sağlamıştır.
Çok yönlü bu gelişmeler, insanın eğitim düzeyini de etkilemiş, birçok konuda bilgi ve
bilinçleri artmıştır. Sonuçta, kişilerin kendi sağlıklarına ilişkin bilinçleri geçmiş
yüzyıldan günümüze farklılık göstermiş, insanın ilgi alanı yavaş yavaş hastalıktan sağlık
durumuna doğru yönelmiştir.
Toplum sağlığının, sağlık sektörü dışındaki pek çok faktörden etkilendiği
düşünülerek, yapılacak yeni girişimler; toplumun sağlık hizmetini kullanımı, tercihleri,
hizmet kalitesini algılayışları gibi konularda göz önüne alınarak değerlendirilmelidir.
Türkiye’de sağlıkla ilgili kaynakların kısıtlı olması, karar verme süreçlerinde
kaynakların, maksimum sonuçları elde etmeye dönük kullanımını gerektirmektedir. Bu
yüzden, Türkiye, sağlık hizmetleri ile ilgili kendi durumuna ilişkin güçlü araştırma
kapasitesine gerek duymaktadır.
Hizmetin kalitesine ilişkin toplumun algılayışına, tercihlerine ve hizmetin
kullanımına odaklanan, topluma dayalı bu araştırma, sağlık projelerinin daha sonraki
aşamalarında oluşacak değişimleri ölçebilmek için var olan duruma ilişkin bilgileri
sağlamak üzere planlanmıştır.
Bu araştırmanın amacı; farklı sosyokültürel ortamlarda toplumun sağlık ve
hastalık algılaması ile ilgili bilgiler sağlamak, sağlık hizmeti kullanımı dağılımının
durumunu ortaya koymak, bireylerin sağlık hizmeti arama tutumu ve sağlık hizmetlerini
kullanımlarının nasıl olduğuna dair bulgular saptamak ve sağlık politikasına,
yönetimine ve kaynak dağılımına dönük olumlu katkılar sağlayabileceği düşüncesi ile
Adana ilinde sağlık hizmetlerinin ekolojisini göstermektir.
2
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Sağlık Hizmetleri
Sağlık; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 1948’de yaptığı tanımına göre bir kişide
sadece rahatsızlığın, bedensel ve zihinsel güçsüzlüğün olmaması değil, fiziksel, ruhsal
ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımlanmıştır.1 Bu tanımda bedence ve ruhça
iyilik hali sağlığın bilinen yönüdür. “Sosyal yönden tam iyilik hali” yeni ve açıklanması
gereken bir kavramdır. Bu kavramı açıklayabilmek için sağlığın sadece kişisel bir olgu
olmadığını, toplumsal yönünün de bulunduğunu belirtmek gerekir.
Rahatsızlık; fiziksel ve psikolojik sorunların hasta tarafından algılanma biçimidir.
Bu durum hastanın duygularını, hissettiklerini, yetersizliğini, gücünü, güçsüzlüğünü,
hastalığın kişisel aktivitesine ve ilişkilerine etkilerini, hekime ve hastalığa karşı
tutumlarını kapsamaktadır.
Hastalık tanımı ise; hekim ve hekim olmayanlar için birbirinden farklıdır.
Hekimlere göre hastalık; doku ve hücrelerde normal dışı yapısal ve işlevsel
değişikliklerin doğurduğu durumdur. Bir diğer deyişle hekimlerin rahatsızlıkları
tanımlama durumudur. Hekim olmayanlar için sözcüğün anlamı kişinin kültürüne
bağımlıdır. Kişinin sağlık kültür düzeyi yükseldikçe tanım hekimin tanımına yaklaşır.
Sosyal bilimcilere göre; kişi, kendisinden beklenen sosyal rolü yapamadığı zaman hasta
sayılır.
Evrensel İnsan Hakları 1948 Bildirgesi’ne göre; “Yaş, cinsiyet, ırk, din, siyasal
inanç ve sosyoekonomik güç ayrıcalığı olmaksızın herkesin mümkün olan en yüksek
düzeyde sağlık hizmetine kavuşması doğal hakkıdır” yargısı yer almıştır.2 Bu bildirgeye
Türkiye dahil her ülke katılmış olmasına karşın, hükümetlerin bir çoğu halklarına bu
hakkı sağlayamamışlardır.
Prof. Dr. Nusret Fişek’e göre; kişilerin ve toplumların sağlıklarını korumak,
hastalandıklarında tedavilerini yapmak, tam olarak iyileşmeyip sakat kalanların
başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilmelerini sağlamak ve toplumların sağlık
düzeylerini yükseltmek için yapılan planlı çalışmaların tümüne ‘Sağlık Hizmetleri’
denir.3
3
Sağlık hizmetleri, koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici hizmetler olarak üç
başlıkta incelenebilir.
2.1.1. Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Koruyucu sağlık hizmetleri; çevreye yönelik ve kişiye yönelik koruyucu sağlık
hizmetleri olarak ikiye ayrılır.3 Çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri; çevrede
sağlığı olumsuz etkileyen biyolojik, fiziksel ve kimyasal etkenleri yok ederek veya
kişilerin etkilenmesini önleyerek çevreyi olumlu hale getirmeyi kapsamaktadır. Kişiye
yönelik koruyucu sağlık hizmetleri içinde; bağışıklama, beslenmenin düzenlenmesi,
egzersiz, hastalığın erken tanı ve tedavisi, üreme sağlığı, ilaçla koruma, kişisel hijyen ve
sağlık eğitimi yer alır.
2.1.2. Tedavi Hizmetleri
Tedavi hizmetleri; kendi kendine bakım, birinci basamak, ikinci basamak, üçüncü
basamak ve dördüncü basamak tedavi hizmetleri olarak beş alt başlıkta incelenebilir.
Burada belirtilmesi gereken husus, bu hizmetlerin örgütlenmeyle ilgili olduğudur.
Birinci basamakta hekimler, kişilerin yerleşme yerlerine kolayca erişebilecekleri şekilde
yayılmış olmalıdır. Gelişmiş ülke istatistikleri hastaların yüzde 95’inin bu basamakta
tedavi edildiğini göstermektedir. Bu basamaktaki hekim, hastanede muayene ve tedavi
edilmesi gereken hastaları seçerek ikinci basamağa (hastaneler) gönderir. Bu uygulama,
hastaların hastanelerde yığılmasını önleyerek hastane hizmet standardını yükseltir.
Üçüncü basamak kalp cerrahisi, beyin cerrahisi vb. gibi yüksek teknolojinin gerektiği
uygulamaların yapıldığı kurumlardır. Ülkemizde olmayan veya işletilemeyen sistem,
her dört tedavi basamağının tam olarak kurulmasını ve işbirliği içinde sağlık hizmetini
yürütmesini içerir.3
2.1.3. Rehabilite Edici Sağlık Hizmetleri
DSÖ’nün tanımına göre rehabilitasyon, bireylerdeki engelliliğin etkilerinin ve
engel koşullarının azaltılmasını amaçlayan, bu bireylerin sosyal entegrasyonunu
sağlamaya yönelik bütün önlemler olarak tanımlanmaktadır.4 Rehabilitasyon
4
(kaybedilen işgücünü kazandırma) hizmetleri, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon olarak ikiye
ayrılır. Tıbbi rehabilitasyon, hastanın fiziksel ve bilişsel fonksiyonlarını, bağımsızlığını,
özetle yaşam kalitesini en üst düzeye çıkarmak, restore etmektir.5 Sosyal rehabilitasyon,
hastalık ve sakatlık nedeniyle yapmakta olduğu işi yapamayacak hale gelen bir kişiye,
yapabileceği bir iş bulma ve onu bu iş için eğitmektir.5
2.1.4. Temel Sağlık Hizmetleri
‘Temel Sağlık Hizmetleri’ kavramı ise çok önceden beri kullanılmasına karşılık
1978 yılında, Uluslararası Temel Sağlık Hizmetleri Konferansı’nın sonunda imzalanan
Alma-Ata Bildirgesi’nde biçimlendirilmiştir.6
Temel Sağlık Hizmetleri (TSH); toplumca finanse edilebilir bir harcama
sonucunda sunulması gerekli minimum sağlık hizmetlerini ifade etmektedir. Alma-Ata
Bildirgesi’nde yer alan tanıma göre TSH; bir toplumdaki birey ve ailelerin geneli
tarafından kabul edilecek yollardan, onların tam olarak katılımları ile ülke ve toplumca
karşılanabilir bir harcama sonucunda onlara götürülen esas sağlık hizmetleridir.3
2.2. Aile Hekimliği ve Sağlık Hizmetleri İlişkisi
2.2.1. Aile Hekimliği Tarihçesi
Aile hekimine olan gereksinim ilk kez 1923 yılında Dr. Francis Peabody
tarafından gündeme getirilmiştir. Peabody uzmanlaşmaya giden yolun sonuna
gelindiğini ve sağlık hizmeti sunumunun çok fazla parçalara ayrıldığı için yetersiz hale
geldiğini vurgulayarak, kapsamlı ve kişisel bir sağlık hizmeti veren genel hekimliğe geri
dönüş yapılması gerektiği çağrısını yapmıştır. Ancak o zaman ses getirmeyen bu çağrı,
1952 yılında İngiltere’de genel pratisyenliği geliştirmek, standartlarını yükseltmek ve
genel pratisyenlerin sesi olmak amacıyla Royal College of General Practitioners’ın
(RCGP, Genel Pratisyenlik Kraliyet Koleji) kurulması ile yeniden gündeme gelmiştir.
Ancak genel pratisyenlik ya da aile hekimliğinin, İngiltere'de, ayrı bir uzmanlık dalı
olarak tanınması 1965 yılında olmuştur. Ardından American Medical Association
(Amerikan Tıp Birliği) 1966 yılında Millis ve Willard Raporları olarak bilinen iki
raporu yayınlanmıştır. Bunun sonucunda 1969’da birinci basamak sağlık hizmetlerinde
5
çalışan, yeni bir uzmanlık dalı olan "Aile hekimliği" tanınmış ve Aile Hekimliği
yeterlilik Kurulu (American Board of Family Physicians, ABFP) kurulmuştur. 1974
yılında Hollanda’da ‘Avrupa Aile Hekimleri Eğitimi’ toplantısında birinci basamak
hekimliğinin, insanı organ ya da sistemlerini esas alarak inceleyen diğer klinik uzmanlık
dallarından farklı bir uzmanlık dalı olduğu vurgulanmıştır.7-9
Leeuwenhorst grubu 1974 yılında “Avrupa’da Genel Pratisyen” başlıklı bildirgeyi
hazırlamıştır. Bu bildirgeye göre; “Genel Pratisyen; yaş, cinsiyet ve rahatsızlık ayrımı
yapmaksızın bireylere, ailelere ve bir sağlık birimine bağlı nüfusa, kişisel ve sürekli
birinci basamak sağlık hizmeti sunan tıp fakültesi mezunudur. Onu kendine özgü kılan,
bu işlevlerin sentez edilişidir. Hastalarına; hasta görüşme odasında, hastalarının
evlerinde ve bazen bir klinik ya da hastanede hizmet sunar. Amacı erken tanı koymaktır.
Hastalarının bakımı sürecinde sağlık ve rahatsızlık durumlarını değerlendirirken
fiziksel, psikolojik ve toplumsal etkenleri dikkate alır ve bütünleştirir. Bir hekim olarak
kendisine sunulan her soruna ilişkin ilk kararları verir. Kronik, yineleyen ya da terminal
dönem rahatsızlıkları olan hastaların sürekli yönetim sorumluluğunu üstlenir. Uzun
süreli temas; Genel Pratisyenin hastayla yineleyen karşılaşma olanaklarını, her hasta
için uygun bir hızda bilgi toplamak ve mesleğini uygulamada kullanabileceği bir güven
ilişkisi oluşturmak üzere kullanabilmesi anlamını taşır. Hekim ve hekim dışı diğer
profesyonellerle işbirliği içinde uygulama yapar. Tedavi, koruma ve eğitim yoluyla
hastalarının ve ailelerinin nasıl ve ne zaman, sağlığı geliştirme girişimlerinde
bulunabileceğini bilir. Ayrıca topluma karşı da mesleksel sorumluluğu olduğunu kabul
eder.”10,11
Dünya Aile Hekimleri Birliği (WONCA, World Organization of National
Colleges, Academies and Academic Associations of General Practitioners/Family
Physicians) tarafından bu tanım 1991 yılında yeniden güncellendi: “Genel pratisyen ya
da aile hekimi, esas olarak tıbbi bakım arayan herkese kapsamlı bakım sağlama ve
gerektiğinde diğer sağlık personelini harekete geçirme sorumluluğu taşıyan hekimdir.
Genel pratisyen/aile hekimi, bakım arayan herkesi kabul eden bir genel tıp hekimi
olarak işlev görür; buna karşılık diğer sağlık hizmeti sunucuları, hizmet sunumunda yaş,
cinsiyet ve tanıya bağlı sınırlamalar koyarlar.’’
Genel pratisyen ya da aile hekimi ırk, din, kültür ve toplumsal sınıf ayrımı
yapmaksızın, bireylere aile ve ailelere toplum bağlamında bakım sağlar. Kültürel,
6
sosyoekonomik ve psikolojik durumlarını hesaba katarak bireylerin almaları gereken
bakımın büyük kısmını sağlamada klinik olarak yeterlidir. Ayrıca hastalarına kapsamlı
ve sürekli bakım sağlamada kişisel sorumluluk üstlenir. Genel pratisyen ya da aile
hekimi, mesleksel görevini bireylerin sağlık gereksinimlerine ve hizmet sunduğu
toplumun varolan kaynaklarına göre, doğrudan ya da diğer sağlık çalışanlarının verdiği
hizmetler aracılığıyla yerine getirir.”
Alma Ata Konferansı'nın çok önemli sonuçlarından birisi de dünya ülkelerine
çağdaş tıp anlayışının bir sonucu olarak "2000 Yılında Herkese Sağlık" başlığı altında
toplanan bazı hedefler ve stratejiler gösterilmiş olmasıdır. Özellikle birinci basamak
sağlık hizmet sunumunun kendine özgü bilgi ve koşullar içerdiği ve bunun uzmanlaşmış
hekimlerce verilmesi gerektiğinin vurgulanmasıyla tüm dünyada bu konuda çalışmalar
başlatılmış ve ülkeler, sağlık sistem ve politikalarını bu görüş doğrultusunda yeniden
gözden geçirmişlerdir. DSÖ ve Dünya Aile Hekimleri Birliği temsilcilerinin ortak
imzaları ile yayınlanan giriş bölümünde:
"Kapsamlı, sürekli, koordine edilen ve kişiye özel bir sağlık hizmeti verilmesinin
sağlanmasında özellikle Aile Hekimleri çok önemli bir konuma sahiptir. Birinci
basamak sağlık hizmetinin diğer çalışanları yanında onların rolü, sağlık alanında
kaynakların uygun biçimde değerlendirilebilmesi için çok önemli görülmektedir.
Bireysel ve toplumsal sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu geliştirmeleri durumunda,
geleceğin sağlık sistemleri içinde rolleri daha da belirgin olacaktır" sözlerine yer
verilmektedir. Bu sorumluluğu yerine getirebilmek için Aile Hekimi, hasta bakımında
yetkin olmalı, bireysel ve toplumsal sağlık hizmetini bir bütün halinde ele almalıdır. Bu
amaç doğrultusunda DSÖ ve Dünya Aile Hekimleri Örgütü tarihi bir işbirliği
gerçekleştirmektedir".9,10,12
Olesen ve Amerikan Aile Hekimliği Yeterlilik Kurulu tarafından 2000 yılında
yapılan tanımlamaya göre: “Genel pratisyen, sağlık sisteminin ön safında çalışmak ve
hastaların sahip olabileceği herhangi bir sağlık sorunu (sorunları) için bakım sağlayıcı
ilk adımları atmak üzere eğitilmiş uzmandır. Genel pratisyen, hastanın varolan
hastalığının tipine ya da diğer kişisel ve toplumsal özelliklerine bakmaksızın bir toplum
içindeki bireylere hizmet sunar ve sağlık sisteminin varolan kaynaklarını hastalarının
yararına en iyi şekilde düzenler. Genel pratisyen; biyolojik tıp, medikal psikoloji ve
7
medikal sosyoloji bilimlerini kullanarak ve bütünleyerek koruma, tanı, sağaltım, bakım
ve rahatsızlıkları hafifletme (palyasyon) alanlarında bireylerle ilgilenir’’.9,10
WONCA’nın bölgesel bir kolu olan WONCA Avrupa (Avrupa Aile
Hekimliği/Genel Pratisyenlik Topluluğu) tarafından aile hekimliği/genel pratisyenlikle
ilgili yeni tanımlamalar ve çekirdek yeterlilikler 2002 yılında tanımlanmıştır.8 Aile
hekimliği/genel pratisyenlik hem bir disiplin hem de bir uzmanlık olarak
tanımlanmalıdır. İlki; disiplinin oluştuğu akademik temel ve çerçevenin tanımlanması
ve böylelikle eğitim, araştırma ve kalite geliştirme alanlarının bilgilendirilmesi için
gereklidir. İkincisinin gerekliliği ise, bu akademik tanımın tüm Avrupa sağlık
sistemlerinde hastalarla çalışan uzman aile hekimi kavramına dönüştürülmesi
içindir.10,13
Ülkemizde Aile Hekimliği, 1983 yılında Tababet Uzmanlık Tüzüğü’nde ayrı bir
uzmanlık dalı olarak kabul edilmiş ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim hastanelerinde
uzmanlık eğitimine başlanılmıştır. Eğitim süresi üç yıldır. Yüksek Öğretim Kurulu’nun
(YÖK) 1993 yılında aldığı bir kararla üniversitemiz de dahil olmak üzere Tıp
Fakültelerinde Aile Hekimliği Anabilim Dalları (AD) kurulmaya başlanmıştır. İlk
araştırma görevlisinin göreve başlaması ile Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile
Hekimliği AD’da Aralık 1995’de uzmanlık eğitimi verilmeye başlanmıştır. Aralık
1998’de Yüreğir ilçesinde anabilim dalımıza bağlı olarak hizmet veren Yalım Erez
Sağlık Merkezi Aile Hekimliği Polikliniği kurulmuştur. Adana ili aile hekimliği
uygulamasına geçtikten sonra, Mayıs 2008’den itibaren Çukurova Üniversitesi Tıp
Fakültesi Aile Hekimliği A.D. Kışla Eğitim-Araştırma Merkezi’nde poliklinik
hizmetlerine devam edilmektedir.
2.2.2. Aile Hekimliği / Genel Pratisyenlik Disiplini ve Uzmanlığı
Aile Hekimliği / Genel Pratisyenlik, kendine özgü eğitim içeriği, araştırması,
kanıt temeli ve klinik uygulaması olan, birinci basamak yönelimli akademik ve bilimsel
bir disiplin ve klinik bir uzmanlıktır.
Birey ve ailelere sürekli ve çok yönlü sağlık hizmeti veren, klinik bilimler ve
davranış bilimleriyle iç içe bir faaliyet gösteren, tüm yaş gruplarını, her iki cinsiyeti,
tüm sistemleri ve hastalıkları içine alan uzmanlık alanı ‘Aile Hekimliği’dir.
8
Aile hekimliği uzmanları, evde, muayenehanede, birinci basamak kuruluşlarda,
kliniklerde ve hastanelerde görev yapabilirler. Ancak maliyet-etkinlik açısından en
verimli görev yerleri birinci basamak sağlık hizmeti sunan kuruluşlardır.
Aile Hekimliğinin amaçları şunlardır:
1. Erken tanı ve tedaviyi sağlamak
2. Hastalık ve sağlık konularına sadece fiziksel etmenleri değil sosyal ve ruhsal
etmenleri de göz önüne alarak yaklaşmak
3. Sağlık ile ilgili tüm konularda ilk değerlendirmeyi yapmak
4. Kronik hastalıklarda sürekli bakım ve tedaviyi sağlamak, böyle hastalıkları
olan kişileri izlemek
5. Hastalarla uzun süreli ilişkiler kurarak onları izlemek
6. Birinci basamakta verilmesi gereken hizmetleri topluma sunmak
7. Bireylerin yaşam kalitelerini ve sağlık düzeylerini geliştirmeye çalışarak
toplumların gelişmelerine katkı sağlamaktır.
2.2.2.1. Aile Hekimliği/Genel Pratisyenlik Disiplininin Özellikleri
Temel özellikleri sıralayacak olursak;
a) Sağlık sistemiyle ilk tıbbi temas noktasını oluşturur; hizmet almak isteyenlere
açık ve sınırsız bir giriş sağlar; yaş, cinsiyet ya da kişinin başka herhangi bir özelliğine
bakmaksızın tüm sağlık sorunlarıyla ilgilenir.
b) Sağlık kaynaklarının etkili kullanımını sağlar. Bunu bireylere sunulan bakımı
koordine ederek, birinci basamakta diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte çalışarak ve
gerektiğinde hasta adına üstlendiği savunuculuk göreviyle diğer uzmanların sunduğu
hizmetlerle teması yöneterek yapar.
c) Bireye, ailesine ve topluma yönelik kişi merkezli bir yaklaşım geliştirir.
d) Kendine özgü bir hastayla görüşme süreci vardır. Bu süreç etkili bir iletişimle,
doktor ve hasta arasında zaman içinde gelişen bir ilişki kurulmasını sağlar.
e) Sağlık hizmetlerinin hasta gereksinimlerine göre sürekliliğini sağlamaktan
sorumludur.
f) Rahatsızlıkların toplum içindeki prevalans ve insidansının belirleyici olduğu
özgün bir karar verme süreci vardır.
g) Hastaların akut ve kronik sağlık sorunlarını aynı anda yönetir.
9
h) Gelişiminin erken evresinde henüz ayrışmamış bir şekilde ortaya çıkan ve acil
girişim gerektirebilen rahatsızlıkları yönetir.
i) Uygun ve etkili girişimlerle sağlık ve iyilik durumunu geliştirir.
j) Toplumun sağlığı için özel bir sorumluluk üstlenir.
k) Sağlık sorunlarını fiziksel, ruhsal, toplumsal, kültürel ve varoluşsal boyutlarıyla
ele alır.10
Bu tanım, tüm aile hekimlerinin arzu edebileceği bir ideali yansıtır. Bu tanımdaki
unsurlardan bazıları aile hekimlerine özgü değildir ve genel olarak tüm tıp mesleğine
uygulanabilir. Yine de genel pratisyenlik/aile hekimliği disiplini, bu özelliklerin tümünü
yerine getirebilecek tek disiplindir.9,10,14
Aile Hekimleri, disiplinin ilkelerine göre eğitilmiş uzman hekimlerdir. Esas olarak
yaş, cinsiyet ve rahatsızlık ayrımı yapmaksızın tıbbi bakım arayan her bireye kapsamlı
ve sürekli bakım sağlamadan sorumlu kişisel doktorlardır. Bireylere kendi aile, toplum
ve kültürleri bağlamında hizmet sunarlar; bunu yaparken her zaman hastalarının
bağımsız kişiliklerine saygı duyarlar. Ayrıca topluma karşı da mesleksel sorumluluk
taşırlar. Rahatsızlıklarının yönetimini hastalarıyla görüşürken, yineleyen temaslarla
oluşan bilgi birikimini ve güveni kullanarak fiziksel, ruhsal, toplumsal, kültürel ve
varoluşsal etkenleri birlikte değerlendirirler.10
2.2.2.2. Genel Pratisyen / Aile Hekiminin Temel Yeterlikleri
Disiplinin 11 özelliği, her uzman aile hekiminin ustalaşması gereken 11 yetenekle
ilişkilidir. Aralarındaki ilişkiler nedeniyle bunlar birbirinden bağımsız altı çekirdek
yeterlik kümesinde toplanabilir (Tablo 1). Çekirdek sözcüğü, uygulandıkları sağlık
sisteminden bağımsız olarak disiplin için zorunlu olan anlamını taşımaktadır.10
a) Birinci basamak yönetimi
b) Kişi merkezli bakım
(Yapısal, davranışsal, bilişsel)
c) Özgün problem çözme becerileri
d) Kapsamlı yaklaşım
e) Toplum yönelimli olma
f) Bütüncül yaklaşım-modelleme
10
Uzmanlığın yetkin uygulayıcısı bu yeterlilikleri şu üç alanda göstermelidir:
a) Klinik görevler,
b) Hastalarla iletişim ve
c) Uygulama merkezinin yönetimi.
Tablo 1. Aile Hekiminin Çekirdek Yeterlikleri
Disiplini tanımlayan çekirdek yeterlikler Çekirdek yeterliklerin uygulama alanları 1) Birinci basamak yönetimi 2) Kişi merkezli bakım 3) Özgün problem çözme becerisi 4) Kapsamlı yaklaşım 5) Toplum yönelimli olma 6) Bütüncül model
1) Klinik görevler 2) Hastalarla iletişim 3) Uygulama merkezinin yönetimi
Kişi merkezli bilimsel bir disiplinin şu üç alanda özellik göstermesi gerekir:
bağlam, tutum ve bilim.10
Çekirdek yeterlikler, uygulama alanları ve temel özellikler arasındaki ilişkiler
disiplini tanımlamakta ve uzmanlık alanının içiçeliğini vurgulamakta olup eğitim,
araştırma ve kalite geliştirmeye rehber olmalıdır. Bu ilişkileri açığa çıkarmak için
kullanılan modellerden biri de Miller üçgenidir. Bu üçgeni özetleyecek olursak:
En geniş kapsamda genel pratisyenlik uygulaması bir eksen üzerinde üç ana başlık
halinde toplanmıştır: Klinik görevler, hastalarla iletişim ve uygulama birimi yönetimi
(Şekil 1).
Hasta yakınmalarını ve hastalıkları kaydetmek için Uluslararası Birinci Basamak
Sınıflandırması’na (ICPC)15 uygun bir sınıflandırma kullanılabilir. Bu sınıflandırma
özellikleri ve hasta kategorileri ikinci eksende gösterilmektedir (Şekil 1).
Üçüncü eksen ise, yeterlik kazanma ve performansa doğru ilerleyen yaklaşımı
yansıtmaktadır. Bu aşamalar; biliyor, nasıl yapıldığını biliyor, nasıl yapıldığını
gösteriyor ve yapıyordur. Piramidin tepesindeki performans düzeyi, günlük uygulamada
hizmet biriminin yönetiminin yanı sıra hem klinik hem de iletişim performansını
betimlemektedir (Şekil 1).
11
Şekil 1. Birbiriyle İlişkili Yeterlik Modeli
2.2.3. Aile Hekimliği ve Sağlık Hizmetleri
Kişilerin sağlığı koruma yönündeki davranışları ve sağlık sorunları yaşadıklarında
yaptıkları, genel olarak ‘sağlık davranışı’ terimi ile ifade edilmektedir. Bireylerin ve
toplumların sağlığı anlayış ve değerlendiriş biçiminin, sağlığın nasıl ölçüleceğine ve
tıbbi bakım hizmetlerinin nasıl değerlendirileceğine etki ettiği bilinmektedir.16
Aile hekimi sağlık hizmetinde ilk tıbbi temas noktasıdır. Kişilere sağlıkla ilgili her
konuda danışmanlık verir. Yani sadece hastalıkta değil sağlıklı dönemde de kişilerin
Yeterlik
bilimsel özellikler
tutumsal özellikler
bağlamsal özellikler
klinik görevler hastalarla iletişim uygulama birimi
ICPC bölümleri hasta kategorileri
Performans yapıyor
nasıl yapıldığını
gösteriyor
nasıl yapıldığını
biliyor
biliyor
12
yararlanabileceği, hastalıkların önlenmesi yanında sağlığın korunması ve
geliştirilmesini, sağlık koşullarının iyileştirilmesini de hedefleyen, devamlılık gösteren
birinci basamak sağlık hizmeti sunar.17
Aile hekimi, sağlıkla ilgili her konuda ve sağlık hizmeti veren diğer kişilerle olan
ilişkilerinde sürekli olarak hastanın yanında yer almalıdır. Aile hekimi yönlendirici,
destekleyici hizmeti, basamaklardan bağımsız şekilde sunar.17 Planlama, sağlanacak
yarar ve maliyet göz önüne alınarak hastayla birlikte yapılır, bu anlamda aile hekimi
bireyin sağlık avukatıdır.9
Çağdaş sağlık hizmetleri kavramında erken tanı ve tedavi, koruyucu hizmetler
içinde değerlendirilmektedir. Birinci basamakta erken tanı ve tedavi açısından etkin aile
hekimliği sağlık sisteminin bütününü etkiler. Hastanın geçmişini, aile ortamını ve
hastalığın gelişim sürecini çok yakından izleme olanağına sahip aile hekimi, erken
tanıda avantaj sahibidir. Böylece hastayı pahalı ve zaman alan tanısal girişimlerden
kurtarırken, özellikle ülkemiz gibi kaynakları kısıtlı ülkelerde kaynakların optimum
şekilde kullanılmasını sağlar. Aile hekimi güvene dayalı yakın ilişki sayesinde üreme
sağlığı ve psikiyatrik sorunlar gibi kişilerin dile getirmekte güçlük çektikleri sorunların
erken tanısında başarılıdır.7,9
Etkin tanı ve tedavi hizmeti olmadan hastaların % 90’ının sorunlarının birinci
basamakta çözümlenmesi mümkün değildir. İkinci basamağa başvuru gerektiğinde aile
hekimi koordinatör olmalıdır; sevk ederken gerekirse bazı basamakları atlayabilir veya
aynı anda birkaç noktaya sevk edebilir. Yani aile hekimi, disiplinler arası işbirliği ve
ekip çalışmasında koordinatördür.7,9
2.3. Hastalıkların Sınıflandırılması: ICD-10 ve ICPC-2-R
Hastalıkların sınıflandırması, hastalıkların belirlenmiş ölçütlere göre ayrıldığı bir
kategoriler sistemi olarak tanımlanabilir.18 “Kodlama” süreci, verilerin sınıflandırılması
ve sınıflandırılan verilere nümerik veya alfanumerik bir simge atanması işlemidir.
1970’lerin ortasına kadar birinci basamaktaki araştırmalar için toplanan hastalık
verisinin çoğu Uluslararası Hastalık Kodları (ICD, International Classification of
Diseases) kullanılarak kodlanmıştı.18,19 Bunun avantajı, farklı ülkelerdeki verilerin
karşılaştırılmasını sağlaması nedeniyle uluslararası kabul görmesiydi. Fakat birinci
basamakta karşılaşılan pek çok belirti ve hastalık dışı durumların, aslında ölüm
13
istatistiklerinde kullanılmak için ve hastalık temelli oluşturulmuş bu sınıflamaya göre
kodlanmasındaki güçlük bir dezavantajdı.20
WONCA 1987’de ICPC’yi geliştirerek (ICPC-1) alanında bir çığır açtı.15 Sağlık
çalışanları ilk defa tek bir sınıflama kullanarak sağlık hizmetinin üç önemli bileşeninin
yani karşılaşma nedenini, tanı veya sorunları ve hizmet sürecini sınıflayabilmekteydi.
Tüm öğelerin birbirleriyle bağlantısı hasta ile karşılaşmanın başlangıcı olan başvuru
nedeninden sonuçlanmasına kadar sınıflamayı olanaklı kılmaktadır. Ayrıca ICD’deki
eksen karmaşası ICPC’de bulunmamaktadır.
1993’te ICPC’nin Avrupa’daki kullanımı hakkında bir yayın yapıldı(ICPC-E).21
1998’de yayınlanan ICPC-2’nin tekrar gözden geçirilerek düzeltilmiş son hali 2005
yılında WONCA tarafından yayınlandı (ICPC-2-R).20
2.4. Tıbbi Bakımın Ekolojisi
Ekoloji; canlıların hem kendi aralarındaki hem de çevreleriyle olan ilişkilerini tek
tek veya birlikte inceleyen bilim dalıdır.
Ekosistem ise belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran cansız
çevrelerinin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik arz eden ekolojik
sistemlerdir. Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm
alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir model olarak ekoloji sadece eğitim
bilimleri içinde değil, ayrıca sağlık sektöründe de kullanılabilir.22
Ekoloji modeli; toplum tarafından kullanılan sağlık hizmetinin kalitesini artırmaya
katkıda bulunur.22 Farklı jeo-etnik ve sosyoekonomik ortamlarda kaynakların ve sağlık
hizmeti kullanım modellerinin dağılımının daha iyi anlaşılması, araştırılan hastalık
şekillerinin tanımlanması, hizmet arama tutumu ve sağlık hizmetlerinin kullanımı,
İngiltere23, ABD22, Japonya24 ve Hong Kong’da25 benzer ekoloji modeli kullanılarak
yapılmıştır.
1961’de, White ve ark. hasta-merkezli ve toplum-temelli bir vizyonla tıbbi
bakımın ekolojisini tanımlayarak sağlık hizmetinde yeni bir bakış açısı yaratmışlardır.
Onları bu araştırmaya teşvik eden durum, hastanelerden veya polikliniklerden alınan
taraflı örneklemler ile çizilen tablo yerine, sağlık hizmeti kullanımına daha uygun,
kullanılabilir ve geliştirilebilir bir bakış açısı yaratmaktı. Politikacılar ve eğitimciler
tarafından da başvurulan bu model kullanılmış ve zaman içinde güncellenmiştir.22,26-29
14
White ve ark.nın çalışmasında, sağlık hizmetinde ‘birinci basamağın yeri’
vurgulanmaktadır (Şekil-2).23,29-32 White, Williams ve Greenberg erişkin popülasyonun,
ortalama bir aylık ‘sağlık hizmetlerini kullanımlarını’ göstermek için oluşturdukları
şekilde, sağlık birimini kullanan kişi sayısını çalışma popülasyonuna bölüp 1000 ile
çarparak; 1000 yetişkin nüfusta, ortalama bir ay içerisinde, sağlık problemi yaşayan 750
vaka görüldüğünü, bunların 250’sinin bir uzmana danıştığını, dokuzunun hastaneye
yatırıldığını, beşinin bir başka uzmana ve birinin de üniversite hastanesine sevk
edildiğini saptamışlardır.31,32 Çıkan sonuçları basit, anlaşılabilir ve kullanım kolaylığı
açısından Şekil-2’de görüldüğü gibi şematize etmişlerdir.29
White ve ark.’nın çalışmasına çocuklar dahil edilmemiştir çünkü çocukların sağlık
hizmeti kullanım kararlarının çoğu ebeveynlerine veya bakıcılarına aittir.22
Son zamanlarda yapılan tıbbi ekoloji çalışmalarına çocuklar da dahil
edilmektedir22,24 ancak halen çocuklar için yapılmış bir araştırma bulunmamaktadır.
Şekil 2. İngiltere ve Birleşik Devletler’de Ekoloji Modeli: Toplumdaki Aylık Tahmini Hastalık
Prevalansı ve Hekimlerin, Hastanelerin ve Üniversitelerin Sağlık Hizmeti Sunumundaki Rolleri. 22
1000 Riskli nüfus
750 Semptom bildiren kişi
250 Uzmana danışan kişiler
9 Hastaneye yatırılanlar
5 Diğer uzmanlara sevk edilenler
1 Üniversite hastanesine yatırılan
15
1973 yılında White’ın yaptığı yeni bir çalışmada;3,23 Ulusal Sağlık İstatistikleri
Merkezi’nin (National Center for Health Statistics) verilerinden faydalanılmış ve benzer
sonuçlara ulaşılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) popülasyonunu temsil eden
(tüm yaş grupları dahil) şu sonuçlar ortaya çıkmıştır: bir yıllık bir süre zarfında 1000
kişinin 720’si en az bir kere bir klinisyene, 100’ü bir hastaneye ve 10’u da bir üniversite
hastanesine başvurmuştur.31 Bu çalışmada 1961 yılında yapılan çalışmadan iki yönde
farklılık vardı. Birincisi 1961’de yapılan çalışma Birleşik Devletler ve İngiltere’de
yapılmış olup, bu çalışma sadece Birleşik Devletler’de yaşayan bireyleri temsil
etmektedir. İkincisi; 1961’deki çalışmada veriler toplumdan alınan bilgilerden elde
edilmişken, bu çalışmada istatistik merkezi verileri kullanılmıştır. Buradan elde edilen
sonuçların daha tanımlayıcı olduğu ve ulusal verileri temsil ettiği öne sürülmüştür.
Ayrıca bu çalışmada aylık değil yıllık hesaplamalar yapılmıştır (Şekil 3). 31
Şekil 3. Birleşik Devletler’de Ekoloji Modeli: Bir Yıl İçindeki Sağlık Hizmeti İhtiyacının Dağılımı 31
White’ın paradigmasına atıfta bulunan Green ve ark. tarafından 2001 yılında
yapılan bir çalışmada30, toplumda görülen hastalıklara ait daha fazla veri ve daha detaylı
sağlık tutum davranışları ortaya konmuştur.31 İlginç olan nokta ise; White’ın
1000 (Risk altındaki
yetişkin nüfusu)
720 (Hekime başvuran
kişi sayısı)
100 (Hastaneye başvuran
kişi sayısı)
10 (Üçüncü basamak
hastaneye başvuran kişi sayısı)
16
paradigmasını örnek alarak 40 yıl sonra yapılan bu çalışmada da benzer sonuçlara
ulaşılmış olmasıdır. Bu çalışmaya göre; her yaş grubunu temsil eden 1000 kişilik bir
popülasyonun; 800’ü semptom bildirmiş, 327’si sağlık hizmeti almayı düşünmüş, 217’si
bir hekime başvurmuş (bunların 113’ü birinci basamakta görev yapan hekimlere
başvurmuş), 65’i tamamlayıcı veya alternatif tıp hizmeti veren kişilere başvurmuş, 21’i
hastanelerin polikliniklerine başvuruda bulunmuş, 14’ü evde bakım hizmeti (home
health care) almış, 13’ü acil servise başvururken, sekizi hastaneye yatırılmış, bir kişiden
daha azı üniversite hastanesinde tedavi edilmiştir (Şekil 4). 30
*TAT: Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp
Şekil 4. Toplumdaki Aylık Hastalık Prevalansı ve Hekimlerin, Hastanelerin ve Üniversitelerin Sağlık Hizmeti Sunumundaki Rolleri (örneklem tüm yaş gruplarını temsil etmektedir) 30
→ 1000 riskli yetişkin nüfus
→ 800 semptom bildiren kişi
→ 327 kişi sağlık hizmeti almaya
karar verenler
→ 217 kişi bir hekime başvurmuş
→ 65 kişi TAT* hizmeti almış → 21 kişi polikliniğe başvurmuş
→ 14 kişi evde bakım hizmeti
→ 13 kişi acil servise başvurmuş
→ 8 kişi hastaneye yatırılmış
→ 1 kişiden azı üniversite hastanesinde tedavi edilmiş
17
3. GEREÇ ve YÖNTEM
3.1. Çalışma Evreninin Belirlenmesi ve Örneklem Seçimi
Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı toplam dört ilçeye ait 114 mahalle
listelendi. Bu mahallelerin sosyoekonomik durumunu bildiği düşünülen iki farklı
kişiden (Sağlık Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan) tüm mahallelerin
sosyoekonomik durumlarını “iyi”, “orta” veya “kötü” olarak değerlendirmeleri istendi.
Anabilim Dalı’mızda daha önceden yapılmış bir çalışma kaynak alınarak, mahallelerin
sosyoekonomik durumları değerlendirildi. Tüm mahalleler listelendikten sonra, üç
kaynaktan alınan bilgiler doğrultusunda ortalamalar alınarak “iyi”, “orta” ve “kötü”
olarak kategorize edildi. Her bir kategorideki mahalleler arasında rastgele sayılar
tablosundan yararlanılarak ikişer mahalle seçildi. Sosyoekonomik olarak “İyi” bölgeyi
temsil eden mahallelerimiz Beyazevler ve Gazipaşa mahalleleri; sosyoekonomik olarak
“Orta” bölgeyi temsil eden mahallelerimiz Güzelevler ve Özgür mahalleleri iken;
“Kötü” olarak değerlendirilen bölgeyi temsil etmek üzere Yeşil Bağlar ve Kiremithane
mahalleleri olarak saptandı. PEPI istatistik programı kullanılarak Adana Büyükşehir
Belediyesi sınırları içinde yaşayan kişileri temsil etmek üzere örneklem sayısının 687
olduğu ve her bir bölgeyi temsil etmek üzere toplam 229 bireyle görüşülmesi gerektiği
belirlendi. (Güven aralığı: % 95, beklenen doğruluk oranı: % 5, design effect= 1,5,
required sample size= 685) Adana ili Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde
sosyokültürel olarak üç farklı bölgeyi temsil ettiğini düşündüğümüz mahallelerin her
birisinden ortalama 115 erişkin bireye ulaşılması hedeflendi. Belirlenen mahallelerin
sokak numaraları kodlandı ve rastgele sayılar tablosundan yararlanılarak ilk başlanacak
sokak tespit edildi ve sokağın en küçük tek numaralı evinde anket uygulanmaya
başlandı. Bu sokaktaki tek numaralı evler bitmesine rağmen 115 kişiye ulaşılamadı ise
aynı mahalledeki bir üst numaralı sokağa geçilerek aynı yöntemle çalışmaya devam
edildi. Toplam 687 bireye ekte belirtilen anket formu yüz yüze uygulandı (EK-1).
Çalışmamıza 18 yaş üstü, en az bir yıldır Adana’da ve görüşmeye gidilen evde
ikamet eden, zihinsel ve iletişim engeli bulunmayan bireyler alındı.
18
3.2. Veri Toplama Formu
Anket formu, anket yönetiminde bilgi toplamada kullanılan ve belli sorulardan
meydana gelen formdur. Anket yönteminin başarısı, anketörlere olduğu kadar, anket
formunun doğru ve iyi düzenlenmiş olmasına da bağlıdır. Anket formunda
kullanılabilecek olan soru tipleri ise: açık uçlu sorular, iki şıklı sorular ve çoklu seçim
sorularıdır.
Anketimiz; sosyodemografik bilgiler, SF-12 (Kısa form-12) Kısa Sağlık Ölçeği ve
sağlık hizmetlerinin kullanımını içeren ve hem açık hem kapalı uçlu soruların
bulunduğu toplam 23 sorudan oluşmaktadır.
Anketin ilk bölümü sosyodemografik verileri içerecek şekilde hazırlandı. Burada
araştırmaya katılan bireye; isim, cinsiyet, açık adres, doğum tarihi, eğitim düzeyi,
medeni durum, sosyal güvence, (varsa) telefon numarası, Adana’da yaşadığı süre ve
oturduğu konutla ilgili sorular soruldu. Bireylere; bulundukları mahallenin, kendilerinin
ve ailelerinin sosoyoekonomik düzeylerini nasıl tanımladıkları (iyi, orta, kötü) ile ilgili
sorular da soruldu.
Anketin ikinci kısmı SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği’nden oluşmaktaydı.
3.2.1. SF36 ve SF12 (Short Form-12, Kısa Form-12) Kısa Sağlık Ölçeği
Yaşam kalitesi ve sağlık sonuçlarının değerlendirilmesinde kullanılan ölçekler
genel ve hastalığa özgü olmak üzere iki gruba ayrılabilir.
Genel ölçekler; genel popülasyonda kullanılan, çeşitli sağlık durumları ve
hastalıklara uygulanabilen, geniş ilgi alanlarını değerlendiren ölçeklerdir.
Hastalığa özgü ölçekler ise sadece o hastalık grubunda kullanılan ölçeklerdir. Kısa
Form-36 sık kullanılan genel ölçeklerdendir.33,34
Kısa Form-36 (Short Form-36; SF-36 Short Health Survey) Kısa Sağlık Ölçeği;
yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla Ware ve ark. tarafından geliştirilmiş ve
kullanıma sunulmuştur.35 Genel sağlık kavramlarını içerir. Klinik pratikte ve
araştırmalarda kullanılmak üzere geliştirilmiştir.33 Sağlık durumunun olumlu ve
olumsuz yönlerini değerlendirebilir. Otuz altı maddeden oluşur ve sekiz boyutta ölçüm
sağlamaktadır. Bunlar; fiziksel fonksiyon (10 madde), fiziksel sorunlara bağlı rol
kısıtlaması (4 madde), ağrı (2 madde), sosyal fonksiyon (2 madde), mental sağlık (5
19
madde), emosyonel durumuna bağlı rol kısıtlaması (3 madde), enerji (4 madde) ve genel
sağlık anlayışıdır (5 madde). Değerlendirme, bazı maddeler dışında Likert tipi ile
yapılmakta ve son dört hafta gözönünde bulundurulmaktadır. Alt ölçekler sağlığı 0 ile
100 arasında değerlendirmektedir ve 0 kötü sağlık durumunu gösterirken, 100 iyi sağlık
durumuna işaret etmektedir.36 Bu alt ölçeklerin, bedensel hastalığı olanlarda yaşam
kalitesinin değerlendirilmesinde kullanılabileceği bildirilmektedir. Türkçe geçerlilik ve
güvenirlik çalışması yapılmıştır.37
SF-36’nın farklı 8 alt başlığından 12 farklı madde alınarak daha kısa bir form olan
SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği oluşturulmuştur (Tablo 2). 38
Tablo 2. SF-12 Sağlık Ölçeği Soru Dağılımı 38
Madde sayısı 1. Fonksiyonel durum a) Fiziksel işlev b) Sosyal işlev c) Fiziksel problemlerinden kaynaklanan kısıtlılıklar d) Duygusal problemlerinden kaynaklanan kısıtlılıklar
2 1 2 2
2. İyilik hali a) Ruhsal sağlık b) Enerji ve yorgunluk c) Ağrı
2 1 1
3. Sağlığın genel değerlendirilmesi a) Genel sağlık algısı
1
Toplam 12
The Institute of Health (Sağlık Enstitüsü) tarafından 1994 yılında geliştirilen ve
Medical Care dergisinde yayınlanan bir çalışmada, SF-12 ve SF-36 karşılaştırmaları
yapılmış ve SF-12’nin uygulamasının kolay ve tamamlanma süresinin daha kısa olması
ile kullanımının daha avantajlı olduğu bildirilmiştir.39 SF-12’nin genel popülasyonda
uygulanmış regresyon analizi mevcut olan, fiziksel (SF12-PCS) ve mental (SF12-MCS)
durum değerlendirme ölçeği mevcuttur.40 SF-36’da puanlama hesaplanırken kullanılan
T-skoru SF-12’de kullanılmamaktadır. Bunun yerine farklı bir skorlama kuralı mevcut
olan SF-12’de eksik veri mevcut ise hesaplama yapmak mümkün olamamaktadır.40
10 yıllık tecrübelerinin ardından, SF-12 geliştirilerek 2.0 versiyonu (SF-12v2)
oluşturulmuştur. Kelimeler kısaltılmış ve basitleştirilmiş, eksik cevap oluşmasını
20
engellemek için sorular ve cevaplar okuması daha kolay bir hale getirilmiş, 6 kademeli
cevap kategorileri 5’li hale getirilerek karmaşıklığı azaltılmış, cevaplar horizontal
(soldan sağa) bir formda basılarak basitleştirilmiştir.
Ankete, bireylerin son bir aylık ve son bir yıllık sağlık hizmeti kullanım
davranışlarını değerlendiren sorular eklendi.
3.3. Verilerin Toplanması
Belirlenen mahallelerde, 1 Mayıs-15 Haziran 2009 tarihleri arasında, çalışma
kriterlerine uyan bireylerle yüz yüze görüşme yapıldı. Her görüşmenin başında
görüşülen kişiye anket ve çalışmanın amacı hakkında bilgi verilerek aydınlatılmış
onamları alındı.
Çalışmanın yapıldığı süre içerisinde 755 eve gidildi; bunların 249’u evde yoktu.
Görüşme yapılan 506 hanenin; 82’si görüşmeyi reddetti, 28’i Türkçe bilmediği için
anket soruları uygulanamadı veya sorulara verilen cevaplar tamamlanamadı, görüşme
yapılan 396 haneden görüşmeyi kabul eden 687 birey ile görüşme tamamlandı (Şekil 5).
Görüşme için gidilen hane sayısı
755
Görüşme için ulaşılan hane sayısı
506
Görüşme için evde kişi bulunmayan hane sayısı
249
Görüşmeyi reddeden hane sayısı
82
İletişim kurulamayan hane sayısı
28
Görüşmeyi kabul eden hane sayısı
396
Görüşme yapılan kişi sayısı
687
Şekil 5. Araştırmanın Akış Şeması
21
Veri toplama formunun uygulama süresi ortalama 15-20 dakika olup;
araştırmacının kendisi tarafından doldurulmuştur (EK-1). Hedeflenen 687 birey ile
görüşme tamamlanmış ancak veri analizi sırasında iki kişinin çalışma kriterlerine (Yaşı
18’den küçük olduğu için) uymadığı saptanarak çalışmadan çıkarılmıştır. Toplam 685
kişinin verileri değerlendirilmiştir.
3.4. Verilerin Değerlendirilmesi
Çalışmada elde edilen veriler, kodlama rehberi kullanılarak bilgisayar ortamına
aktarıldı ve SPSS for Windows 15.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edildi.
Verilerin iç ve dış tutarlılıkları gözden geçirildi. Hatalı girişler düzeltildi, gerektiğinde
yeniden kodlama yapıldı.
SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği hesaplaması yapılırken 3 basamaklı bir yol
izlenmiştir.17 İlk olarak eksik veri olup olmadığı kontrol edilir; eksik veri varlığında
hesaplama yapmak mümkün olmamaktadır. İkinci olarak, her bir soru için fiziksel ve
mental standardizasyon yapabilmek için Tablo 3’te verilen puanlama yöntemi kullanılır
(Bireylerin verdikleri cevaplar için fiziksel standardizasyon değerleri ve mental
standardizasyon değerleri ayrı ayrı toplanır). Son olarak, 12 soru için fiziksel
standardizasyon toplamına 56,57706 eklenerek fiziksel bileşenlerin özeti (Physical
Component Summary, PCS score); 12 soru için mental standardizasyon toplamına
60,75781 eklenerek mental bileşenlerin özeti (Mental Component Summary, MCS
score) hesaplanmış olur.40
22
Tablo 3. SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği Puanlaması İçin Kullanılan Fiziksel ve Mental Standardizasyon Değerleri40
Soru numarası Cevap değeri Fiziksel standardizasyon
değeri
Mental standardizasyon
değeri
1
1 2 3 4 5
0 -1,31872 -3,02396 -5,56461 -8,37399
0 -0,06064 0,03482 -0,16891 -1,71175
2 1 2 3
-7,23216 -3,45555
0
3,93115 1,86840
0
3 1 2 3
-6,24397 -2,73557
0
2,68282 1,43103
0
4 1 2
-4,61617 0
1,44060 0
5 1 2
-5,51747 0
1,66968 0
6 1 2
3,04365 0
-6,82672 0
7 1 2
2,32091 0
-5,69921 0
8
1 2 3 4 5
0 -3,80130 -6,50522 -8,38063
-11,25544
0 0,90384 1,49384 1,76691 1,48619
9
1 2 3 4 5 6
0 0,66514 1,36689 2,37241 2,90426 3,46638
0 -1,94949 -4,09842 -6,31121 -7,92717
-10,19085
10
1 2 3 4 5 6
0 -0,42251 -1,14387 -1,61850 -2,02168 -2,44706
0 -0,92057 -1,65178 -3,29805 -4,88962 -6,02409
11
1 2 3 4 5 6
4,61446 3,41593 2,34247 1,28044 0,41188
0
-16,15395 -10,77911 -8,09914 -4,59055 -1,95934
0
12
1 2 3 4 5
-0,33682 -0,94342 -0,18043 0,11038
0
-6,29724 -8,26066 -5,63286 -3,13896
0
23
Pearson ki-kare, Kruskal Wallis, Mann-Whitney U testleri kullanıldı. Kruskal
Wallis testlerinde anlamlı çıkan karşılaştırmalara Bonferroni düzeltmesi yapıldı.
Anlamlılık düzeyi için p<0,05 olarak kabul edildi.41
24
4. BULGULAR
4.1. Görüşülen Bireylerin Sosyodemografik Özellikleri
Çalışma kriterlerine uygun olarak toplam tamamlanan görüşme sayısı 685’tir.
Bunların 504’ü (% 73,6) kadın, 181’i (% 26,4) erkekti. Kadın popülasyonun fazla
olmasının olası nedenleri; çalışmanın genellikle gündüz saatlerinde yapılmış olması ve
bu saatlerde genellikle ev kadınlarına ulaşılması olabilir. Bu durumu gidermek için
çalışmamıza akşam saatlerinde ve hafta sonlarında da devam ettik. Yine de görüşme
için ulaşılan bireylerden çalışmayı kabul edenlerin çoğunu kadınlar oluşturmakta idi.
Görüşülen bireylerin 520’si (% 75,9) evli iken 137’si (% 20) bekar ve 28’i (% 4,1)
dul idi. Bireyler yaş grubu açısından incelendiğinde 25-34 yaş grubu 205 (% 29,9) kişi
ile en kalabalık grubu oluşturmakta iken en azı 21 kişi (% 3,1) ile 65 yaş üstü kişilerdi.
Bireylerin yaş ortalaması 36,68±13,89 yıldı (18-83). Her iki cinsiyet için de araştırmaya
katılan bireylerden en kalabalık grubu 25-34 yaş ve sonrasında 18-24 yaş grubu
oluşturmaktaydı (sırasıyla % 55; % 47,5). Bireylerin yaş grupları ve medeni
durumlarının cinsiyete göre dağılımına bakıldığında aradaki fark anlamlıydı (sırasıyla p
değerleri 0,006; 0,020) (Tablo 4).
Cinsiyete göre eğitim düzeyi dağılımına bakıldığında; kadınların 212’inin (%
42,1) eğitim düzeyi ilköğretim iken; 161’i (% 31,9) okur-yazar değil, 72’si (% 14,3) lise
mezunu, 59’u (% 11,7) üniversite mezunuydu. Erkeklerin 61’nin (% 33,7) eğitim düzeyi
ilköğretim iken; 52’si (% 28,7) üniversite mezunu ve 42’si (% 23,2) lise mezunuydu.
Erkeklerde okur-yazar olmayanların sayısı 26 (% 14,4) idi. Kadınlarda okur-yazar
olmayanlar ve ilköğretim mezunlarının sayısı daha yüksek iken; erkeklerin eğitim
düzeyi daha yüksek olarak bulunmuştur ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır
(p=0,0001) (Tablo 4).
25
Tablo 4. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sosyodemografik Özellikleri
Cinsiyet Kadın
(n=504) Erkek
(n=181)
Toplam (n=685)
Sosyodemografik özellikler
n %+ n %+ n %+
p* değeri
OYD 161 31,9 26 14,4 187 27,3 İlköğretim 212 42,1 61 33,7 273 39,9
Lise 72 14,3 42 23,2 114 16,6 Eğitim Düzeyi
Üniversite 59 11,7 52 28,7 111 16,2
x2 =47,59 SD= 3 0,0001
18-24 121 24,0 37 20,4 158 23,1 25-34 156 31,0 49 27,1 205 29,9 35-44 94 18,7 28 15,5 122 17,8 45-54 87 17,3 30 16,6 117 17,1 55-64 34 6,7 28 15,5 62 9,1
Yaş Grupları (yıl)
65+ 12 2,4 9 5,0 21 3,1
x2 = 16,31 SD= 5 0,006
Evli 394 78,2 126 69,6 520 75,9 Bekar 88 17,5 49 27,1 137 20,0 Medeni Durum Dul 22 4,4 6 3,3 28 4,1
x2 = 7,97 SD=2 0,020
OYD: Okur-yazar değil SD: Serbestlik derecesi +Sütun yüzdesi *Pearson Ki-Kare test
Görüşme yapılan bireylerin 479’unun (% 69,9) göç ettiği saptandı. Göç edenlerin
Adana’da yaşadığı süre ortalaması 16,88±12,44 yıl (1-67) idi. Görüşme yapılan
bireylerin 163’ü (% 34) 1-10 yıl, 136’sı (% 28,4) 11-20 yıldır Adana’da yaşamaktaydı
(Tablo 5).
Tablo 5. Araştırmaya Katılan Bireylerden Adana’ya Göç Edenlerin Adana’da Yaşadıkları Sürelerin Dağılımı
Adana’da yaşadığı süre (yıl) n %*
1-10 163 34,0
11-20 136 28,4
21-30 117 24,4
31+ 63 13,2
Toplam 479 100
*Sütun yüzdesi
Adana’da doğup büyüyenler kendileri ve ailelerinin sosyoekonomik durumunu
ağırlıklı olarak ‘iyi’, Adana’ya göç ile gelip yerleşenler sosyoekonomik durumlarını
ağırlıklı olarak ‘kötü’ grubunda değerlendirmiş olmalarına rağmen görüşme yapılan
26
bireylerin sosyoekonomik durumu ile göç etme durumları arasında anlamlı bir ilişki
saptanmadı (p>0,05) (Tablo 6).
Tablo 6. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendileri ve Ailelerinin Sosyoekonomik Durumu ile Göç Etme Durumları Arasındaki İlişki
Göç durumu Adana’da doğup
büyüyenler (n=206)
Adana’ya göç ile gelip yerleşenler
(n=479)
Toplam (n=685)
p* değeri Sosyoekonomik durum
N %+ n %+ n %+ İyi 37 37,8 61 62,2 98 100
Orta 110 29,9 258 70,1 368 100 Kötü 59 26,9 160 73,1 219 100
x2 = 3,77 SD=2 0,151
SD: Serbestlik derecesi +Satır yüzdesi *Pearson Ki-Kare test
Bireylerin 464’ü (% 67,7) müstakil konutta, 221’i (% 32,3) apartman dairesinde
oturmaktaydı. Ayrıca bireylerin yaşadığı hanelerin 156’sı (% 22,8) kira iken, 529’nun
(% 77,2) mülk idi.
108 kişinin (% 15,8) sosyal güvencesi yok iken, 577 kişinin (% 84,2) sosyal
güvencesi mevcuttu. Cinsiyete göre sosyal güvence dağılımı değerlendirildiğinde; her
iki cinsiyette en sık sosyal güvence SSK’dır. İkinci sırayı kadınlarda Yeşil Kart (%
27,8), erkeklerde Emekli Sandığı (% 20,4) almaktadır ve aradaki fark anlamlıdır
(p=0,006) (Tablo 7).
Bulundukları mahallenin sosyoekonomik durumunu nasıl değerlendirdikleri
sorulduğunda; 334’ü (% 48,8) orta, 214’ü (% 31,2) kötü, 137’si (% 20) iyi olarak
düşündüklerini bildirdiler.
Bireylere sorulan; “Kendinizin ve ailenizin sosyoekonomik durumunu nasıl
tanımlarsınız ?” sorusuna, 368’i (% 53,7) orta, 219’u (% 32) kötü ve 98’i (% 14,3) iyi
olarak yanıt vermiştir. Cinsiyete göre sosyoekonomik durumun dağılımı
değerlendirildiğinde; her iki cinsiyette çoğunluk ‘orta’ olarak değerlendirmekte iken;
kadınların 174’ü (% 34,5) ve erkeklerin 45’i (% 24,9) kötü olarak değerlendirdi ve
aralarındaki fark anlamlıydı (p=0,003) (Tablo 7).
27
Tablo 7. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sosyodemografik Özellikleri
Cinsiyet Kadın
(n=504) Erkek
(n=181)
Toplam (n=685)
Sosyodemografik Özellikler
n %+ n %+ n %+
p*değeri
Yok 84 16,7 24 13,3 108 15,8 ES 71 14,1 37 20,4 108 15,8 SSK 158 31,3 74 40,9 232 33,9 Bağ-Kur 51 10,1 15 8,3 66 9,6
Sosyal güvence
Yeşil Kart 140 27,8 31 17,1 171 25
x2 = 14,48 SD=4 0,006
İyi 60 11,9 38 21 98 14,3 Orta 270 53,6 98 54,1 368 53,7
Sosyoekonomik durum
Kötü 174 34,5 45 24,9 219 32
x2 = 11,58 SD= 2 0,003
ES: Emekli Sandığı SSK: Sosyal Sigortalar Kurumu SD: Serbestlik Derecesi +Sütun yüzdesi *Pearson Ki-Kare test
4.2. SF-12’nin Sosyodemografik Veriler ile Karşılaştırılması
Çalışmamızda SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği’nden elde ettiğimiz PCS (Fiziksel
Bileşenlerin Özeti) ve MCS (Mental Bileşenlerin Özeti) ile cinsiyet, eğitim düzeyi, yaş,
sosyal güvence, sosyoekonomik durum ve medeni durum arasındaki ilişki Tablo 8’de
gösterilmiştir. Elde edilen istatistiksel analiz sonuçlarına Bonferroni düzeltmesi
yapılmıştır.
Cinsiyet ile PCS ve MCS arasındaki ilişkiye bakıldığında; anlamlı bir ilişki
bulunamamıştır (p>0,05).
Eğitim düzeyi ile MCS arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır
(p=0,0001). Sonuçlar, Bonferroni testi ile tekrar gözden geçirildiğinde eğitim düzeyi ile
MCS arasında saptanan anlamlı fark okur-yazar olmayanlardan kaynaklanmaktadır.
Yaş ile PCS ve MCS arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0,0001). Aradaki
anlamlı fark 45 yaş üstü bireylerden kaynaklanmaktadır.
Sosyal güvence ile MCS arasında saptanan anlamlı farkı yaratan grup Yeşil Kart’a
sahip olan bireylerdir (p=0,01).
Sosyoekonomik durum ile MCS arasında da anlamlı fark saptanmıştır (p=0,0001).
Sosyoekonomik durumunu ‘iyi’ olarak tanımlayan bireyler bu gruptaki farka yol
açmışlardır.
Medeni durum ile MCS arasında da anlamlı bir fark mevcuttu (p=0,0001). Bu
farkı yaratan ise bekar ve dul arasındaki farklılıktır.
28
Tablo 8. SF-12 Kısa Sağlık Ölçeği’nin Görüşme Yapılan Bireylerin Sosyodemografik Verileri ile Karşılaştırılması
OYD: Okur-yazar değil SD: Standart sapma Min: Minimum Max: Maksimum * Kruskal-Wallis Test **PCS: Physical Component Summary (Fiziksel Bileşenlerin Özeti) ***MCS: Mental Component Summary (Mental Bileşenlerin Özeti)
PCS** MCS*** Sosyodemografik Özellikler
Ortalama±SD min-max Ortalama±SD min-max Kadın 49,60±6,96 25,87-66,06 41,73±6,43 13,65-63,24 Erkek 49,15±6,89 28,21-67,45 41,27±6,85 19,90-59,88
Toplam 49,48±6,94 25,87-67,45 41,61±6,54 13,65-63,24 Cinsiyet
p* değeri 0,454 0,420 OYD 48,24±8,12 25,87-66,06 39,44±6,59 13,65-53,91
İlköğretim 49,94±6,96 28,26-66,06 41,59±6,01 20,71-54,79 Lise 50,39±5,61 33,63-67,45 43,22±6,19 28,38-63,24
Üniversite 49,51±5,61 30,71-62,00 43,66±7,00 27,52-59,88 Toplam 49,48±6,94 25,87-67,45 41,61±6,54 13,65-63,24
Eğitim düzeyi
p* değeri 0,146 0,0001 18-24 51,46±5,00 32,58-65,23 42,95±6,76 20,71-63,24 25-34 51,28±5,25 34,13-66,06 43,07±5,39 23,90-56,41 35-44 49,70±7,77 27,99-67,45 41,57±6,09 26,69-56,38 45-54 47,15±7,44 27,26-64,82 39,74±6,88 13,65-53,91 55-64 45,48±7,61 25,87-60,06 38,57±6,35 24,08-55,13 65+ 40,51±8,75 26,39-59,90 36,79±8,71 19,90-59,60
Toplam 49,48±6,94 25,87-67,45 41,61±6,54 13,65-63,24
Yaş grupları(yıl)
p* değeri 0,0001 0,0001 Sosyal güvencesi
olmayanlar 50,30±6,50 32,41-66,06 42,90±5,76 29,64-55,06
Emekli Sandığı 48,29±5,88 29,13-62,00 43,37±6,42 28,24-59,88 SSK 49,73±6,85 25,87-65,63 41,12±6,55 20,71-61,55
Bağ-kur 48,05±8,44 26,39-67,45 41,70±6,88 27,59-63,24 Yeşil kart 49,93±7,22 27,26-66,06 40,32±6,62 13,65-54,79 Toplam 49,48±6,94 25,87-67,45 41,61±6,54 13,65-63,24
Sosyal güvence
p* değeri 0,166 0,001 Kötü 49,27±7,41 26,39-66,06 40,18±6,19 13,65-52,67 Orta 49,88±6,87 25,87-67,45 41,99±6,55 20,71-61,55 İyi 48,45±5,98 30,71-65,23 43,37±6,70 23,90-63,24
Toplam 49,48±6,94 25,87-67,45 41,61±6,54 13,65-63,24
Sosyoekonomik durum
p* değeri 0,053 0,0001 Evli 49,42±7,19 25,87-67,45 41,24±6,24 19,90-59,60
Bekar 50,25±5,66 32,58-62,94 43,79±6,74 20,71-63,24 Dul 46,89±7,41 30,13-63,86 37,81±8,09 13,65-51,96
Toplam 49,48±6,94 25,87-67,45 41,61±6,54 13,65-63,24 Medeni durum
p* değeri 0,061 0,0001
29
4.3. Sağlık Hizmetlerini Kullanma Davranışlarının Değerlendirilmesi
4.3.1. Tercih Edilen Sağlık Kurumlarının Sosyodemografik Veriler ile Karşılaştırılması
Bireylerin herhangi bir sağlık sorunu yaşadıklarında, 262’sinin (% 38,2) birinci
basamak sağlık kurumlarını, 304’nün (% 44,4) ikinci basamak sağlık kurumlarını,
103’nün (% 15) üçüncü basamak sağlık kurumlarını tercih ettiği görülmüştür (Tablo 9).
16 birey (% 2,3) sağlık sorunu yaşadığında herhangi bir sağlık kurumuna
başvurmamıştır. Sağlık kurumu kullanmayanların 14’ü erkek (% 87,5) ve 2’si (% 12,5)
kadındı. Bu bireylerin üçü (% 18,8) okur-yazar değilken ikisi (% 12,5) üniversite
mezunu idi. Bunların yedisi (% 43,8) 18-24 yaş arasında, altısı (% 37,5) 25-34 yaş
arasında, üçü (% 18,8) 35 yaş üstü idi. Sosyal güvenceleri açısından bakıldığında
sekizinin (% 50) herhangi bir güvencesi yoktu.
Tablo 9. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sağlık Sorunu Olduğunda Kullandıkları Sağlık Hizmet Basamakları
Sağlık Hizmet Basamakları n %*
Birinci basamak 262 38,2
İkinci basamak 304 44,4
Üçüncü basamak 103 15,0
Sağlık Kurumu Kullanmayanlar 16 2,3
Toplam 685 100
* Sütun yüzdesi
Tercih edilen sağlık hizmet basamakları, bireylerin sosyodemografik özellikleri
ile birlikte değerlendirildiğinde; birinci basamak sağlık kurumlarını tercih edenlerin
215’i (% 82,1) kadın, 96’sı (% 36,6) ilköğretim mezunu, 84’ü (% 32,1) 25-34 yaş
grubu, 98’i (% 37,4) SSK’lı, 143’ü (% 54,6) sosyoekonomik durumunu orta olarak
değerlendirmekte idi (Tablo 10).
İkinci basamak sağlık kurumlarını tercih edenlerin 219’u (% 72) kadın, 134’ü (%
44,1) ilköğretim mezunu, 92’si (% 30,3) 25-34 yaş grubu, 110’u (% 36,2) Yeşil Kart’lı,
157’si (% 51,6) sosyoekonomik durumunu orta olarak değerlendirmekteydi
30
Üçüncü basamak sağlık kurumlarını tercih edenlerin 68’i (% 66) kadın, 30’u (%
29,1) üniversite mezunu, 23’ü (% 22,3) 25-34 yaş grubu, 50’si (% 48,5) Emekli
Sandığı’na bağlı, 61’i (% 59,2) sosyoekonomik durumunu orta olarak
değerlendirmekteydi.
Tablo 10. Araştırmaya Katılan Bireylerin Tercih Ettikleri Sağlık Hizmet Basamaklarının Sosyodemografik Veriler ile Karşılaştırılması
Sağlık Hizmet Basamakları Hiçbir kurumu kullanmayanlar
(n=16)
1.basamak (n=262)
2.basamak (n=304)
3.basamak (n=103)
Toplam (n=685) Sosyodemografik
özellikler
n %** n %** n %** N %** n %**
p* değeri
Kadın 2 12,5 215 82,1 219 72,0 68 66,0 504 73,6 Cinsiyet
Erkek 14 87,5 47 17,9 85 28,0 35 34,0 181 26,4
x2=43,79 SD= 3 0,0001
OYD 3 18,8 73 27,9 97 31,9 14 13,6 187 27,3 İlköğretim 8 50,0 96 36,6 134 44,1 35 34 273 39,9
Lise 3 18,8 46 17,6 41 13,5 24 23,3 114 16,6 Eğitim düzeyi
Üniversite 2 12,5 47 17,9 32 10,5 30 29,1 111 16,2
x2=35,27 SD= 9 0,0001
18-24 7 43,8 54 20,6 77 25,3 20 19,4 158 23,1 25-34 6 37,5 84 32,1 92 30,3 23 22,3 205 29,9 35-44 2 12,5 42 16,0 60 19,7 18 17,5 122 17,8 45-54 0 0,0 56 21,4 45 14,8 16 15,5 117 17,1 55-64 0 0,0 20 7,6 23 7,6 19 18,4 62 9,1
Yaş grupları (yıl)
65+ 1 6,3 6 2,3 7 2,3 7 6,8 21 3,1
x2=34,72 SD= 15 0,003
Sosyal güvencesi
olmayanlar 8 50 42 16,0 54 17,8 4 3,9 108 15,8
ES 1 6,3 44 16,8 13 4,3 50 48,5 108 15,8 SSK 3 18,8 98 37,4 108 35,5 23 22,3 232 33,9
Bağ-kur 1 6,3 30 11,5 19 6,3 16 15,5 66 9,6
Sosyal güvence
Yeşil kart 3 18,8 48 18,3 110 36,2 10 9,7 171 25,0
x2=163,21 SD= 12 0,0001
Kötü 5 31,3 83 31,7 115 37,8 16 15,5 219 32,0 Orta 7 43,8 143 54,6 157 51,6 61 59,2 368 53,7
Sosyoekonomik durum
İyi 4 25,0 36 13,7 32 10,5 26 25,2 98 14,3
x2=26,11 SD= 6 0,0001
OYD: Okur-yazar değil SSK: Sosyal Sigortalar Kurumu SD: Serbestlik Derecesi ES: Emekli Sandığı *Pearson Ki-Kare test ** Sütun yüzdesi
Tercih edilen sağlık hizmet basamakları ile karşılaştırılan sosyodemografik
verilerin (cinsiyet, eğitim düzeyi, yaş grupları, sosyal güvence, sosyoekonomik durum)
hepsi arasında anlamlı bir ilişki saptandı (sırasıyla p=0,0001; p=0,0001; p=0,003;
p=0,0001; p=0,0001).
31
4.3.2. Sağlık Kurumlarının Tercih Edilme Nedenleri
Bireylerin sağlık kurumu basamaklarına göre sağlık kurumunu tercih etme
nedenleri incelendiğinde; birinci basamak sağlık kurumlarını tercih eden 262 kişinin
143’ü (% 54,6) bu kurumlara ulaşımın kolay ve evine yakın olduğunu düşündüğü için,
77’si (% 29,4) ise o kuruma kayıtlı olduğu için/aile doktoru orada çalıştığı için tercih
ettiğini belirtmiştir. Ayrıca 106 (% 40,5) kişi birinci basamak sağlık kurumlarında
çalışan hekimlerin ilgili olduğunu düşündükleri için tercih etmişlerdir (Tablo 11).
İkinci basamak sağlık kurumlarını tercih eden 304 kişinin 143’ü (% 47) bu
kurumların ulaşımlarının kolay ve evlerine yakın olduğunu düşünmekte iken 121’i (%
40) tercih nedenini bu kurumların hizmetinin, bağlı olduğu sosyal güvencesi tarafından
karşılanması olarak belirtmişlerdir.
Üçüncü basamak sağlık kurumlarını tercih eden 103 kişinin 51’i (% 49,5) bütün
tetkiklerin yapılabiliyor olması nedeniyle, 41’i (% 39,8) kurumunun karşılaması
nedeniyle tercih etmiştir.
Sağlık hizmet basamaklarına göre sağlık kurumunu tercih etme nedenleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (herbiri için p=0,0001) (Tablo 11).
Tablo 11. Araştırmaya Katılan Bireylerin Sağlık Hizmet Basamaklarını Tercih Etme Nedenlerinin Basamaklara Göre Dağılımı (sadece evet diyenler alınmıştır)
Sağlık Hizmet Basamakları 1.basamak
(n=262) 2.basamak
(n=304) 3.basamak
(n=103) Tercih nedeni
n %* n %* n %*
p **değeri
Ulaşımı kolay, evime yakın 143 54,6 143 47,0 31 30,1 x2= 17,80 SD= 2
0,0001
Sıra beklemiyorum 50 19,1 9 3,0 19 18,4 x2= 40,96 SD=2
0,0001
Hekimler ilgili 106 40,5 50 16,4 25 24,3 x2= 41,58 SD=2
0,0001
Bütün tetkikler yapılabiliyor 19 7,3 69 22,7 51 49,5 x2= 81,47 SD= 2
0,0001
Kurumum karşılıyor 38 14,5 121 40,0 41 39,8 x2= 48,68 SD= 2
0,0001 Aile doktorum orada çalışıyor / o kuruma kayıtlıyım
77 29,4 2 0,7 2 1,9 x2= 120,98 SD= 2
0,0001 SD: Serbestlik Derecesi *Yüzdeler, o basamağı tercih eden toplam sayı üzerinden alınmıştır. ** Pearson Ki-Kare test Hiçbir kuruma başvurmayan 16 kişi tabloya dahil edilmemiştir. Kişiler birden fazla tercih nedeni belirtmişlerdir.
32
4.3.3. Son Bir Yıl İçinde Sağlıklı Olduğu Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan bir Kişiye Başvuruların Değerlendirilmesi
Son bir yıl içerisinde kendisini sağlıklı hissettiği dönemde 172 (% 25,1) kişi
hekime/sağlık hizmeti sunan bir kişiye başvuruda bulunmuştur. Bu kişilerin 80’i bir
nedenle, 62’si iki nedenle, 22’si üç nedenle, sekizi dört nedenle başvuruda bulunmuştur.
80+(62x2)+(22x3)+(8x4) şeklinde hesaplanırsa toplam başvuru sayısı 302’dir. Ortalama
başvuru sayısı 1,76±0,85’tir (1-4).
En sık başvuru nedenlerine bakıldığında; 121 (% 40,1) daha önceden tanısı
konulan hastalığın kontrolü, 27 (% 8,9) periyodik sağlık muayenesi, 63 (% 20,9)
bağışıklama ve 59 (% 19,5) aile planlaması hizmeti almak için başvuru yapılmıştır
(Tablo 12).
Tablo 12. Sağlıklı Olduğu Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye En Sık Başvuru Nedenleri
Başvuru nedeni n %*
Daha önceden tanısı konulan hastalığın kontrolü 121 40,1
Periyodik sağlık muayenesi 27 8,9
Bağışıklama 63 20,9
Aile planlaması 59 19,5
Sağlık raporu 5 1,7
Danışmanlık hizmeti 4 1,3
Diğer 23 7,6
TOPLAM 302 100 * Sütun yüzdesi
Görüşme yapılan bireylerin kendilerini sağlıklı hissettikleri dönemde
hekime/sağlık hizmeti sunan bir kişiye başvuru nedenlerinin sosyoekonomik duruma
göre dağılımı Tablo 13’de gösterilmiştir. Bireylerin en sık başvuru nedeni daha önceden
tanısı konulan hastalığın kontrolü (% 12,6) iken; bunu sırasıyla aile planlaması
hizmetleri (% 7,6), bağışıklama (% 6,4) ve periyodik sağlık muayenesi (% 3,6) takip
etmektedir. Sosyoekonomik durumu ‘iyi’ ve ‘orta’ olan bireyler en sık daha önceden
tanısı konulan hastalığın kontrolü için başvuruda bulunurken sosyoekonomik düzey
33
kötüleştikçe bu sebepten başvuru sayısı azalmaktadır ve aradaki fark anlamlıdır
(p=0,0001). Sosyoekonomik düzeyi ‘kötü’ olan bireyler en sık olarak bağışıklama
hizmeti almak için başvuruda bulunmuşlardır ancak aralarında anlamlı bir fark yoktur
(p=0,832).
Tablo 13. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendilerini Sağlıklı Hissettikleri Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye Başvuru Nedenlerinin Sosyoekonomik Duruma Göre Dağılımı
Kendisi ve Ailesinin Sosyoekonomik Durumu
İyi (n=98)
Orta (n=368)
Kötü (n=219)
Toplam (n=685) Başvuru nedeni
n %* N %* n %* n %*
p** değeri
Daha önceden tanısı konulan
hastalık kontrolü 21 21,4 52 14,1 13 5,9 86 12,6
x2=16,60 SD=2 0,0001
Periyodik sağlık muayenesi
3 3,1 21 5,7 1 0,5 25 3,6 x2=10,87 SD=2
0,004
Bağışıklama 5 5,1 25 6,8 14 6,4 44 6,4 x2=0,36 SD=2
0,832
Aile planlaması 8 8,2 25 6,8 19 8,7 52 7,6 x2=0,74 SD=2
0,688
Sağlık raporu 0 0,0 5 1,4 0 0,0 5 0,7 x2=4,33 SD=2
0,114 Danışmanlık
hizmeti 0 0,0 3 0,8 1 0,5 4 0,6
x2=0,976 SD=2 0,624
SD: Serbestlik Derecesi *Sütun yüzdesi ** Pearson Ki-Kare
Görüşme yapılan bireylerin kendilerini sağlıklı hissettikleri dönemde
hekime/sağlık hizmeti sunan bir kişiye başvuru nedenlerinin yaşa göre dağılımı
incelendiğinde; gençlerde aile planlaması, daha önceden tanısı konulan hastalığın
kontrolü ve bağışıklama hizmetleri ön plandayken; yaşlılarda bunun yerini sağlık raporu
ve daha önceden tanısı konulan hastalığın kontrolü almaktadır. En sık başvuru nedenleri
olan daha önceden tanısı konulan hastalığın kontrolü, periyodik sağlık muayenesi,
bağışıklama ve aile planlaması hizmetleri ile yaş arasında anlamlı bir fark saptandı
(sırasıyla; p=0,0001; p=0,0001; p=0,028 ) (Tablo 14).
34
Tablo 14. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendilerini Sağlıklı Hissettikleri Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye Başvuru Nedenlerinin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
Yaş grupları (yıl)
18-24 (n=158)
25-34 (n=205)
35-44 (n=122)
45-54 (n=117)
55-64 (n=62)
65+ (n=21)
Toplam (n=685) Başvuru nedeni
n %* n %* n %* n %* n %* n %* n %*
p** değeri
Daha önceden tanı konulan hastalık kontrolü
23 14,6 12 5,9 11 9,0 17 14,5 22 35,5 1 4,8 86 12,6 x2=41,62
SD=5 0,0001
Periyodik sağlık muayenesi
0 0,0 3 1,5 9 7,4 9 7,7 4 6,5 0 0,0 25 3,6 x2=21,20
SD=5 0,001
Bağışıklama 23 14,6 17 8,3 2 1,6 1 0,9 1 1,6 0 0,0 44 6,4 x2=33,09
SD=5 0,0001
Aile planlaması 10 6,3 26 12,7 8 6,6 6 5,1 2 3,2 0 0,0 52 7,6 x2=12,54
SD=5 0,028
Sağlık raporu 2 1,3 1 0,5 1 1,8 0 0,0 0 0,0 1 4,8 5 0,7 x2=6,83 SD=5
0,233 Danışmanlık hizmeti
1 0,6 1 0,5 1 0,8 1 0,9 0 0,0 0 0,0 4 0,6 x2=0,79 SD=5
0,978 SD: Serbestlik Derecesi *Sütun yüzdesi ** Pearson Ki-Kare
Bireylere uygulanan Kısa Sağlık Ölçeği puanı ile kendini sağlıklı hissettiği
dönemde hekime/sağlık hizmeti sunan bir kişiye başvurma arasındaki ilişki Tablo 15’de
görülmektedir. Daha önceden tanısı konulan hastalığın kontrolü için başvuru ile PCS-12
ve MCS-12 arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı (sırasıyla; p=0,076;
p=0,357). Periyodik sağlık muayenesi ve bağışıklama hizmeti almak için başvuru ile
PCS-12 arasında ve aile planlaması hizmeti almak için başvuru ile MCS-12 arasında
anlamlı bir ilişki saptandı (sırasıyla; p=0,05; p=0,017; p=0,012).
35
Tablo 15. Görüşme Yapılan Bireylerin Kendilerini Sağlıklı Hissettikleri Dönemde Hekime/Sağlık Hizmeti Sunan Bir Kişiye Başvuru Nedenleri İle SF-12 Arasındaki İlişki
PCS** MCS*** Başvuru nedeni
Ortalama±SD min-max Ortalama±SD min-max Tanısı konulan hastalık kontrolü
48,63±6,88 30,42-65,23 40,99±6,60 27,59-55,13
p* değeri 0,076 0,357 Periyodik sağlık muayenesi 47,16±6,39 29,82-58,32 42,27±7,16 26,69-55,13 p* değeri 0,047 0,489 Bağışıklama 52,23±5,37 39,08-65,63 41,84±6,22 27,42-51,28 p* değeri 0,017 0,586 Aile planlaması 49,58±4,40 30,71-55,23 43,54±5,77 23,90-52,91 p* değeri 0,853 0,012 SD: Standart Sapma * Mann-Whitney U Test **PCS: Physical Component Summary (Fiziksel Bileşenlerin Özeti) ***MCS: Mental Component Summary (Mental Bileşenlerin Özeti)
4.3.4.Son 30 Günde Yaşanan Sağlık Sorunlarının Değerlendirilmesi
Bireylere son 30 günde herhangi bir şikayetleri olup olmadığı sorulduğunda; 540’ı
(% 78,8) evet, 145’i (% 21,2) hayır yanıtı vermişlerdir. Son 30 gün içinde yaşanan
şikayet sayısına bakıldığında; 540 kişi bir şikayet, 354 kişi iki şikayet, 174 kişi üç
şikayet, 44 kişi dört şikayet yaşadığını bildirmiştir. Toplamda 540 kişinin 1112 şikayet
bildirdiği hesaplanmıştır. Araştırmaya katılan kişilerin tümü dikkate alındığında; tüm
popülasyonumuzda bir aylık ortalama şikayet sayısı 1,62±1,19 (1-4) olarak
hesaplanmıştır. Son bir ay içinde en az bir şikayet yaşayan bireylerde ortalama şikayet
sayısı 2,06±0,95’dir (1-4).
Bu bireylerin şikayetleri için gösterdikleri sağlık tutum davranışları
incelendiğinde 433’ü (% 38) kendi kendine bakım, 309 (% 27,1) birinci basamak sağlık
kurumlarına başvuru, 323’ü (% 28,4) ikinci basamak sağlık kurumlarına başvuru, 74’ü
(% 6,5) üçüncü basamak sağlık kurumlarına başvuruda bulunmuştur. Yani toplamda
1112 şikayet için 1139 farklı sağlık tutum davranışı sergilenmiştir. Burada bireyler
yaşadıkları yakınma için birden fazla tutum sergilemişlerdir (Birey şikayeti için kendi
kendine bakım yanında birden fazla sağlık kurumuna başvurmuş olabilir) (Tablo 16).
36
Tablo 16. Bireylerin Son 30 Günde Gösterdikleri Sağlık Tutum Davranışları
Toplam Sağlık tutum davranışları
n %
Kendi kendine bakım 433 38
Birinci basamak sağlık kurumuna başvuru 309 27,1
İkinci basamak sağlık kurumuna başvuru 323 28,4
Üçüncü basamak sağlık kurumuna başvuru 74 6,5
Toplam 1139 100
Bireylerin son 30 günde gösterdikleri sağlık tutum davranışları sosyoekonomik
duruma göre incelendiğinde; sağlık sorunlarının önemli bir kısmının kendi kendine
bakım ile çözümlenmekte olduğu saptanmıştır. Başvuruların önemli bir kısmının (%
55,5) birinci ve ikinci basamağa yapıldığı ve başvuruların az (% 6,5) bir kısmının
üçüncü basamağa yapıldığı bulunmuştur. Bireylerin sosyoekonomik düzeyleri ile sağlık
tutum davranışları arasında anlamlı bir fark vardır (p=0,0001). Aradaki farkın hangi
faktörden kaynaklandığını araştırmak için yapılan ileri analizde sosyoekonomik olarak
‘kötü’ olan grubun bu farka yol açtığı bulunmuştur (Tablo 17).
Tablo 17. Bireylerin Sosyoekonomik Durumlarına Göre Son 30 Günde Gösterdikleri Sağlık Tutum Davranışları (sadece evet diyenler alınmıştır)
Sosyoekonomik durum İyi Orta Kötü
Toplam Sağlık tutum davranışları
n %* n %* n %* n %* p **değeri
Kendi kendine bakım
47 32,0 214 38,4 172 39,5 433 38,0
1.basamak sağlık kurumuna başvuru
45 30,6 165 29,6 99 22,8 309 27,1
2.basamak sağlık kurumuna başvuru
36 24,5 134 24,0 153 35,2 323 28,4
3.basamak sağlık kurumuna başvuru
19 12,9 44 8,0 11 2,5 74 6,5
Toplam 147 100 557 100 435 100 1139 100
x2= 39,81 SD= 6 0,0001
Kişiler birden fazla tercih nedeni belirtmişlerdir. SD: Serbestlik Derecesi *Sütun yüzdesi
** Pearson Ki-Kare test
Bireylerin son 30 günde yaşadıkları sağlık sorunları/şikayetleri incelendiğinde
sıklık sırasına göre; 166’sı (% 14,9) baş ağrısı, 94’ü (% 8,5) bel ağrısı, 49’u (% 4,4)
37
halsizlik, 41’i (% 3,7) öksürük, 39’u (% 3,5) karın ağrısı ve eklem ağrısı bildirmiştir
(Tablo 18).
Tablo 18. Son 30 Günde Yaşanan En Sık Sağlık Sorunları/Şikayetler
ICD-10* ICPC-2-R** ŞİKAYET n %*
1 R51 N01 Baş ağrısı 166 14,9
2 M54.5 L03 Bel ağrısı 94 8,5
3 R53 A04 Halsizlik 49 4,4
4 R05 R05 Öksürük 41 3,7
R10.4 D01 Karın ağrısı 39 3,5 5
M25.5 L20 Eklem ağrısı 39 3,5
6 R06 R02 Nefes Darlığı 33 3
R42 N17 Baş Dönmesi 26 2,3 7
R12 D03 Mide yanması 26 2,3
8 R03.0 K86 Tansiyon yüksekliği 25 2,2
9 R07.0 R21 Boğaz ağrısı 24 2,2
R10 X01 Kasıklarda ağrı 22 2 10
K08.8 D19 Diş ağrısı 22 2
11 M54.2 L01 Boyun ağrısı 20 1,8
R30.9 U01 İdrar yaparken yanma 18 1,6 12
L50-54 S07 Ciltte kızarıklık 18 1,6
R10.4 D02 Mide ağrısı 17 1,5
R50.9 A03 Ateş 17 1,5 R00.2 K04 Çarpıntı 17 1,5 N92.6 X05 Adet düzensizliği 17 1,5
13
J30 R07 Burun akıntısı 17 1,5
N92 X15 Anormal vajinal kanama 14 1,3
N77 X14 Genital akıntı 14 1,3 M79.66 L14 Bacak ağrısı 14 1,3
14
M79.67 L16 Ayak ağrısı 14 1,3
15 K59.0 D12 Kabızlık 13 1,2
16 R09.3 R25 Balgam 12 1
17 K21 D84 Ağza acı su gelmesi 11 1
18 I95 K29 Tansiyon düşüklüğü 10 0,9
19 R07.4 A11 Göğüs ağrısı 9 0,8
R49.0 R23 Ses kısıklığı 8 0,7
R60.9 K07 Ayaklarda şişlik 8 0,7 R20 L09 Kollarda uyuşma 8 0,7
R45.0 P01 Sinirlilik 8 0,7
20
R11 D10 Kusma 8 0,7
Diğer 214 19,2
TOPLAM 1112 100 * ICD 10: International Classification of Diseases (Uluslararası Hastalık Sınıflamasının 10. düzeltmesi) ** ICPC-2-R: International Classification of Primary Care (Uluslararası Birinci basamak Sınıflaması 2. düzeltmesi) *** Sütun yüzdesi
38
Bireylerin bir ay içindeki sağlık tutum davranışları incelenecek olursa; 685 kişinin
540’ı en az bir semptom göstermiş olup; bunların 433’ü kendi kendine bakım yaparken,
309’u birinci basamağa, 323’ü ikinci basamağa, 74’ü üçüncü basamağa başvurmuş ve
sadece iki kişi yatırılarak tedavi edilmiştir. Elde edilen veriler 1000 kişilik bir
popülasyona uyarlandığında Şekil 6’da gözlenen bulgular elde edilmektedir.
Şekil 6. Adana İli Şehir Merkezinde Bir Ay İçinde Kişilerin Sağlık Tutum Davranışlarını Gösteren Ekolojik Şekil
Son 30 günde bir şikayet/hastalık belirtisi olabilecek durum nedeniyle hekime
başvuran ve tanı alan kişi sayısı 296 (% 39,3)’dır. Bunların 264’ü bir tanı, 27’si iki tanı,
5’i de üç tanı almıştır. Toplam tanı sayısı; (264+(27x2)+(5x3))=333 olarak saptanmıştır.
Bu 333 tanının 133’ü (% 40) birinci basamak, 143’ü (% 43) ikinci basamak, 57’si (%
17) üçüncü basamak sağlık kurumlarında konmuştur.
Tanıyı koyan hekimler açısından bakıldığında; 102’si (% 30,6) birinci basamakta
ve 231’i (% 69,4) ikinci veya üçüncü basamakta çalışan hekimlerdi.
Toplam tanıların 24’üne (% 7) herhangi bir tedavi önerilmemiştir. Tedavi
uygulanan tanıların tedavi türleri incelendiğinde 233’ü (% 67,7) ilaç tedavisi ve 85’i (%
→ 1000 riskli yetişkin nüfusu
→ 788 semptom gösteren kişi
→ 632 kendi kendine bakım
→ 471 (2. basamak başvuru)
→ 451 (1. basamak başvuru)
→ 108 (3. basamak başvuru)
→ 3 yatış
39
24,8) diğer tedaviler almışlardır (beslenme önerisi, egzersiz, fizik tedavi, operasyon,
kriyoterapi, PUVA, kan transfüzyonu, atel). Bunların sadece ikisi (% 0,5) hastaneye
yatırılarak tedavi edilmiştir (Tablo 19).
Tablo 19. Görüşme Yapılan Bireylerin Son Bir Ay İçerisinde Hekime Başvuranlara Uygulanan Tedavi Türleri Tedavi Verilen n % İlaç tedavisi 233 67,7 Hastaneye yatış 2 0,5 Diğer 85 24,8 Tedavi Verilmeyen 24 7 Toplam 344 100
Son bir ay içinde 296 kişi (% 43,2) hekim tarafından tanı almış, toplamda 333 tanı
(Bazı kişiler birden fazla tanı almıştır) konmuş, 344 tedavi önerilmiş olup (Bazı kişilere
birden fazla tedavi önerilmiştir) 286’sı (% 85,9) verilen tedaviyi uygulamış ve 30’u (%
9) bu yakınma için başka bir kuruma başvurmuştur.
Son 30 gün içerisinde bir şikayet/ hastalık belirtisi olabilecek durum karşısında
hekime başvuran 296 kişinin 21’i (% 6) peptik ülser, 20’si (% 6) hipertansiyon, 16’sı
(% 5) sinüzit,14’ü (% 4) idrar yolu enfeksiyonu, 13’ü (% 4) lomber disk hernisi tanısı
almıştır (Tablo 20).
40
Tablo 20. Son 30 Gün İçerisinde Hekimler Tarafından Konulan En Sık Tanılar
ICD-10* ICPC-2-R** Hastalık n %***
1 K27 D86 Peptik ülser 21 6
2 K86 K86 Hipertansiyon 20 6
3 J01 R75 Sinüzit 16 5
4 N30 U71 İdrar yolu enfeksiyonu 14 4
5 M54.16 L86 Lomber disk hernisi 13 4
D50 B82 Anemi 11 3
N77 X84 Vajinal kandida 11 3 6 F33 P76 Depresif bozukluk 11 3
M79.1 L18 Miyalji 8 2 7
J03 R76 Tonsillit 8 2
8 D25 X78 Miyoma uteri 7 2
N20 U95 Nefrolitiazis 6 2
K02.9 D82 Diş çürüğü 6 2 J45 R96 Astım atak 6 2 J06 R74 Üst solunum yolu enfeksiyonu 6 2
9
M54.12 L01 Servikal disk hernisi 6 2 L20-L30 S88 Dermatit 5 2
E28.2 X99 Polikistik over sendromu 5 2 M13 L91 Osteoartrit 5 2
10
E78 T93 Dislipidemi 5 2
Diğer 143 43
TOPLAM 333 100
* ICD 10: International Classification of Diseases (Uluslararası Hastalık Sınıflaması-10. düzeltme) ** ICPC-2-R: International Classification of Primary Care (Uluslararası Birinci Basamak Sınıflaması-2. düzeltme) *** Sütun yüzdesi
Tanı konan bireyler incelendiğinde; semptom yaşayan 540 kişiden 433’ü kendi
kendine bakım uygularken; 296’sı hekim tarafından tanı almış olup; bunların 143’ü
ikinci basamakta, 133’ü birinci basamakta, 57’si üçüncü basamakta tanı almış olup
sadece 2 kişi yatırılarak tedavi edilmiştir. Elde edilen veriler 1000 kişilik bir
popülasyona uyarlandığında Şekil 7’de gözlenen bulgular elde edilmektedir.
41
Şekil 7. Adana İli Şehir Merkezinde Son Bir Ay İçinde Hekime Başvuran Kişilerin Ekolojik Şekli
4.3.5. Son 2-12 ay içerisinde Yaşanan Sağlık Sorunlarının Değerlendirilmesi
Bireylere son bir yıl içinde (son bir ay içinde yaşanan sağlık sorunları/şikayetleri
hariç) yaşadıkları sağlık sorunları/şikayetleri sorulduğunda; toplam 557 (% 81,3) kişi
sağlık sorunu/şikayet bildirmiştir. 557 kişinin bir şikayeti, 355 kişinin iki şikayeti, 170
kişinin üç şikayeti ve 52 kişinin dört şikayeti vardı. Toplamda 1134 şikayet saptandı.
Yani tüm popülasyona (685 kişi) bakıldığında bir kişinin 2-12 ay içinde yaşadığı
ortalama şikayet sayısı 1,65±1,18 iken (0-4), sadece şikayet/semptom gösteren bireyler
arasında bakıldığında 2,04±0,97’dir (1-4).
Toplam 1134 şikayet için, 557 kişinin 362’si (% 30,6) kendi kendine bakım, 325’i
(% 27,5) birinci basamak sağlık kurumlarına başvuru, 385’i (% 32,6) ikinci basamak
sağlık kurumlarına başvuru, 110’u (% 9,3) üçüncü basamak sağlık kurumlarına
başvuruda bulunmuştur. Yani 1134 şikayet için 1182 farklı sağlık tutum davranışı
gösterilmiştir (kişiler birden fazla sağlık tutumu göstermişlerdir) (Tablo 21).
1000→ 1000 riskli yetişkin nüfusu
→ 788 semptom gösteren kişi
→ 632 kendi kendine bakım
→ 432 hekim tanısı alan kişi
→ 209 (2. basamakta tanı alanlar)
→ 83 (3. basamakta tanı alanlar)
→ 3 yatış
→ 194 (1. basamakta tanı alanlar)
42
Tablo 21. Bireylerin Son 2-12 Ay İçinde Yaşadıkları Sağlık Sorunları/Şikayetleri İçin Gösterdikleri Sağlık Tutum Davranışları
Toplam
n %*
Kendi kendine bakım 362 30,6
Birinci basamak sağlık kurumuna başvuru 325 27,5
İkinci basamak sağlık kurumuna başvuru 385 32,6
Üçüncü basamak sağlık kurumuna başvuru 110 9,3
TOPLAM 1182 100
Kişiler birden fazla sağlık tutum davranışı göstermişlerdir. * Sütun yüzdesi
Son 2-12 ay içinde yaşanan toplam 1134 sağlık sorunu/şikayetin 176’sı (% 16)
boğaz ağrısı, 131’i (% 12) baş ağrısı, 70’i (% 6) bel ağrısı, 37’si (% 3) tansiyon
yüksekliği, 35’i (% 3) mide yanması, 28’i (% 2) nefes darlığı, 27’si (% 2) karın ağrısı,
23’ü (% 2) idrar yaparken yanma, 21’i (% 2) diz ağrısı, 18’i (%2) öksürük idi (Tablo
22).
Tablo 22. Son 2-12 Ay İçinde En Sık Yaşanan Sağlık Sorunları/Şikayetler
ICD-10* ICPC-2-R** Sağlık Sorunu n %*** 1 J06 R74 Boğaz ağrısı 176 16
2 R51 N01 Baş ağrısı 131 12
3 M54.5 L03 Bel ağrısı 70 6
4 R03.0 K86 Tansiyon yüksekliği 37 3
5 R12 D03 Mide yanması 35 3
6 R06 R02 Nefes darlığı 28 2
7 R10.4 D01 Karın ağrısı 27 2
8 N30 U71 İdrar yaparken yanma 23 2
9 M25.56 L15 Diz ağrısı 21 2
10 R05 R05 Öksürük 18 2
Diğer 568 50 TOPLAM 1134 100
* ICD 10: International Classification of Diseases (Uluslararası Hastalık Sınıflaması-10. düzeltme) ** ICPC-2-R: International Classification of Primary Care (Uluslararası Birinci Basamak Sınıflaması-2. düzeltme) *** Sütun yüzdesi
43
Görüşme yapılan bireylerin son bir yıl içinde gösterdikleri sağlık tutum
davranışları incelenecek olursa; 685 kişinin 653’ünün en az bir sağlık sorunu yaşadığı,
32 bireyin herhangi bir sağlık sorunu yaşamadığı saptanmıştır. Toplam 2246 farklı
sorunla/şikayetle karşılaşılmıştır. Bireyler bu sorunlarını çözümleyebilmek için 2322
farklı davranış sergilemişlerdir. Elde edilen sonuçlar Şekil 8’de gösterilmektedir.
Şekil 8. Adana İli Şehir Merkezinde Son Bir Yıl İçerisinde Sağlık Tutum Davranışlarını Gösteren Ekolojik Şekil
4.3.6. Mevcut Kronik Hastalıkların Değerlendirilmesi
Bireylerin 264 (% 39)’nün kronik hastalığı mevcuttu. Bu bireylerin 173’nün bir,
56’nın iki, 35’nin üç kronik hastalığı mevcut olarak, toplam kronik hastalık sayısı
(173+(56x2)+35x3))=390 olarak bulundu. Araştırmaya katılan bireyler arasında (685
kişi) ortalama kronik hastalık sayısı 0,57±0,85 (0-3) iken; mevcut kronik hastalığı
olanlar arasında ortalama kronik hastalık sayısı 1,48±0,71’dir (1-3).
Kişilerin kronik hastalık tanıları değerlendirildiğinde; toplam 390 kronik hastalık
tanısının 90’ı (% 23) hipertansiyon, 49’u (% 13) dislipidemi, 36’sı (% 9) diabetes
→ 1000 riskli yetişkin nüfus
→ 953 semptom gösteren kişi
→ 657 hekime başvuru
→ 384 hastaneye başvuru
→ 79 üniversite hastanesine
başvuru
44
mellitus, 25’i (% 6) astım ve 25’i (% 6) lomber disk hernisi, 15’i (% 4) anemi ve 15’i
(% 4) guatr’dır (Tablo 23).
Tablo 23. Kişilerin Mevcut En Sık Kronik Hastalık Tanıları
ICD-10* ICPC-2-R** Kronik Hastalık n %*** 1 I10 K85 Hipertansiyon 90 23 2 E78 T93 Dislipidemi 49 13 3 E16 T90 Diabetes Mellitus 36 9
J45 R96 Astım 25 6 4 M54.1 L86 Lomber disk hernisi 25 6 D50 B82 Anemi 15 4 5 E04 T81 Guatr 15 4 I25.1 K76 Koroner Arter Hastalığı 14 3,5 6 G43 N89 Migren 14 3,5
7 J41 R78 Kronik Bronşit 11 3 F33 P76 Depresif bozukluk 8 2 8 K27 D86 Peptik ülser 8 2 N20 U95 Nefrolitiazis 7 2 E66 T82 Obezite 7 2
9
M81 L95 Osteoporoz 7 2 10 M50 L86 Servikal disk hernisi 4 1
Diğer 55 14 TOPLAM 390 100
* ICD 10: International Classification of Diseases (Uluslararası Hastalık Sınıflamasının-10. düzeltme) ** ICPC-2-R: International Classification of Primary Care (Uluslararası Birinci Basamak Sınıflaması-2. düzeltme) *** Sütun yüzdesi
Kronik hastalıklarının takibinde bireylerin tercih ettikleri kurumların dağılımı
değerlendirildiğinde; sekiz hasta (% 2) hiçbir kurumda takip altında değilken; 192 (%
49,7) hasta ikinci basamak, 96 (% 24,9) hasta birinci basamak, 90 (% 23,3) hasta
üçüncü basamak sağlık kurumunu tercih etmiştir. Akut şikayet/hastalıklar için tercih
edilen ikinci basamak kurumlar, kronik hastalıklar için de en sık tercih edilen kurumlar
olarak saptanmıştır.
Bu bireylerin ‘Mevcut kronik hastalığınızın izleminden memnun musunuz?’
sorusuna verdikleri yanıtlar değerlendirildiğinde; hastalar 390 tanının 250’sinin (%
64,1) izleminden memnunken, 59’unun (% 15,1) izleminden memnun değildi, 81 (%
20,8) kişi ise fikir belirtemedi.
45
Elde edilen veriler 1000 kişilik bir popülasyona uyarlandığında Şekil 9’da
gözlenen bulgular elde edilmektedir.
Şekil 9. Adana İli Şehir Merkezinde Kronik Hastalığı Olan Kişilerin Sağlık Tutum Davranışlarını Gösteren Ekolojik Şekil
4.3.7. Son 12 ay içerisinde Hastaneye Yatış Nedenlerinin Değerlendirilmesi
Bireylerin 163’ü (% 23,8) son 12 ay içerisinde hastaneye yatışı gerektiren bir
durum yaşamışlardır. 163 kişi, toplamda 196 neden ile hastaneye yatırılmıştır. Yatış
yapılmış olan durumların 129’u (% 66) ikinci basamak sağlık kurumlarına, 66’sı (% 34)
üçüncü basamak sağlık kurumlarınadır.
Herhangi bir nedenle bir sağlık kurumuna yatışı yapılan bireylerin bu kurumları
neden tercih ettikleri sorulduğunda; hem ikinci hem de üçüncü basamak sağlık
kurumları için benzer sonuçlara ulaşıldı. Kendi tercihleri olması, doktorunun o kurumda
çalışması, iyi hizmet verildiğini düşünmesi her iki basamak için de en sık tercih
nedenleri arasındaydı ve aradaki fark anlamlıydı (p=0,00004). Aradaki anlamlı farklılığı
yaratan temel neden; iyi hizmet verildiğini düşünmesi ve sevk edilmesiydi (Tablo 24).
→ 1000 riskli yetişkin nüfusu
→ 385 kronik hastalığı olan kişi sayısı
→ 280 (2. basamağa başvuru)
→ 12 hiçbir sağlık kurumuna
başvurmayan
→ 140 (1. basamağa başvuru)
→ 131 (3. basamağa başvuru)
46
Tablo 24. Araştırmaya Katılan Bireylerden Son Bir Yıl İçinde Hastaneye Yatışı Yapılanların O Kurumu Tercih Etme Nedenleri
Sağlık hizmet basamağı 2.basamak 3.basamak
Toplam Sağlık kurumunu tercih etme nedeni
n %* n %* n %* p **değeri
İyi hizmet verildiğini düşünüyorum 16 11,0 18 20,9 34 14,7 Hekimim orada çalışıyor 28 19,2 19 22,0 47 20,3 Kendi isteğim 70 47,9 31 36,0 101 43,5 Ailemin isteği 13 8,9 2 2,3 15 6,5 Arkadaşımın önerisi 6 4,1 2 2,3 8 3,4 Sevk edildim 2 1,4 13 15,1 15 6,5 Diğer 11 7,5 1 1,2 12 5,2 Toplam 146 100 86 100 232 100
x2=29,85 SD=6
0,00004
SD: Serbestlik Derecesi *Sütun yüzdesi ** Pearson Ki-Kare
En sık hastane yatış nedenlerine bakıldığında; 21 (% 11) kişinin sezaryen, sekiz
(% 4) kişinin astım atağı, sekiz (% 4) kişinin katarakt operasyonu, sekiz (% 4) kişinin
akut apandisit nedeniyle appendektomi, yedi (% 4) kişinin koroner arter hastalığı
nedeniyle anjiografi amacıyla, yedi (% 4) kişinin de myomektomi nedeniyle yatışı
yapılmıştır (Tablo 25).
Tablo 25. Son 12 Ay İçerisinde Hastaneye Yatışı Gerektiren En Sık Nedenler
ICD-10* ICPC-2-R** Yatış nedeni n %*** 1 O82 W92/93 Sezaryen 21 11
J45 R96 Astım (atak) 8 4
H25 F92 Katarakt 8 4 2
K35 D88 Apandisit 8 4
D25 X78 Myoma uteri 7 4 3
I25.1 K76 Anjiografi (KAH) 7 4 N30 U71 İdrar yolu enfeksiyonu 6 3 N96 W82 Abortus 6 3 J35.1 R90 Tonsillektomi (Kronik tonsillit) 6 3 K80.8 D98 Kolelitiazis 6 3
4
J34.2 R09 Septum deviasyonu 6 3
O80 W90 Normal doğum 5 3 5
E04 T81 Guatr 5 3 Diğer 97 49
TOPLAM 196 100 KAH: Koroner Arter Hastalığı * ICD 10: International Classification of Diseases (Uluslararası Hastalık Sınıflaması-10. düzeltme) ** ICPC-2-R: International Classification of Primary Care (Uluslararası Birinci basamak Sınıflaması-2. düzeltme) *** Sütun yüzdesi
47
5. TARTIŞMA
Bireyler ile sağlık hizmeti tutumları arasındaki ilişki ‘Tıbbi Bakımın Ekolojisi’
olarak bilinmektedir. Bu kavram ilk defa 1961 yılında White ve ark tarafından ortaya
konmuştur. Ekoloji kavramı ile sağlık hizmetine toplumsal bir perspektiften
yaklaşılmaktadır.42 “Tıbbi Bakımın Ekolojisi” sağlık hizmetinin, eğitimin ve
araştırmanın temelini oluşturmaktadır. 1961 yılında White ve ark tarafından yayınlanan
ekoloji raporu, 2003 yılında çocuklar için22, 2005 yılında kronik hastalıklar için43 ve
ayrıca farklı toplumlarda sağlık hizmetinin kullanımını göstermek için
güncellendi.24,25,30 Toplumda herhangi bir zamanda bireylerin %80’nin en az bir sağlık
problemi yaşadığı ve bunun sonucunda ortaya çıkan sağlık hizmeti arama ihtiyacını
gösteren bir ekolojik şekil söz konusudur. Bu bireylerin üçte biri sağlık hizmeti almayı
düşünürken, onda biri bir aile hekimine başvurur; çok az bir kısım ise hastane
poliklinikleri veya acil servise başvururken, birinden azı üçüncü basamak kurumlarda
yatarak tedavi edilir. Bu durum bize ‘rahatsızlık ve hastalığın buz dağı’nı
göstermektedir. Chris van Weel bir yazısında ekolojik şekli ‘toplumun morbiditesi’
olarak tanımlamıştır.42 Toplumun morbidite ölçümü ise ancak birinci basamağın işidir.
Ayrımlaşmamış/farklılaşmamış sorunlarla karşılaşıp bunların çoğunun çözüldüğü yer
yine birinci basamaktır. Ayrıca birinci basamak üst basamaklar ile hasta arasında köprü
görevi görerek hastanın doğru bir şekilde yönlendirilmesine olanak sağlar. Sağlık
sorunu yaşayan bireylerin biyopsikososyal, kültürel ve varoluşsal boyutlarıyla
değerlendirilmesi yine birinci basamakta olabilmektedir.
Yirminci yüzyılın ortalarında Birleşik Devletler’deki birinci basamak
hekimlerinin sayısında keskin bir düşüş söz konusu iken uzman hekimlerin toplam
sayısı hızla artmaktaydı. Sağlık hizmeti ve yardım sistemleri henüz oluşturulmamıştı.
Uzman hemşireler, asistan hekimler ve aile hekimliği uzmanlığı gibi kavramlar o
zamanlar yoktu. 1961’den beri tıp dünyasında ve sağlık sistemi teşkilatı ve
ekonomisinde çok büyük yenilikler oldu. Yeni ilaçların keşfi, yeni teknoloji, artan
harcamalar, bakım ve tıp alanındaki güçlenmeler gibi yeniliklerin çoğunun tıbbi
bakımın ekolojisini değiştireceği düşünülmekteydi. Aynı zamanda, Birleşik
Devletler’de sağlık hizmeti kayıtları ve bu kayıtların bir araya getirilmesi konusunda
oldukça önemli gelişmeler oldu. 30
48
Bugüne kadar yapılmış olan ekoloji çalışmalarını inceleyecek olursak; Dovey ve
ark.nın22 yaptığı çalışmada, Sağlık Hizmeti Araştırma ve Kalite Kuruluşu (Agency for
Health care Research and Quality) tarafından desteklenen 1996 Tıbbi Gider Paneli
Araştırması (MEPS, Medical Expenditure Panel Survey) tarafından bildirilen veriler
kullanılmıştır. Green ve ark.30 tarafından yapılan çalışmada, telefon ile randomize
aranan erişkinlerin verileri kullanılmıştır. Leung ve ark.25 17 Mayıs-25 Temmuz 2002
tarihleri arasında Hong-Kong Tematik Hanehalkı Araştırması (Hong-Kong Thematic
Household Survey) kapsamında Nüfus Sayım Bakanlığı ve İstatistik Bölümü’nden
alınan veriler ile Hong-Kong’da tıbbi bakımın ekolojisi elde edilmiştir.25 Japonya’da
tıbbi bakımın ekolojisi ile ilgili yapılan çalışmada ise daha farklı bir yol izlenmiştir.24
Bu çalışmada; Japonya İstatistik ve Araştırma Şirketi’ne bağlı 210,000 evden; şehir,
kasaba ve köyleri temsil ettiği düşünülen 5,387 haneye çalışmaya katılım davet
mektubu gönderilmiş; bunların 1857’si çalışmayı kabul ederek sadece 1359 hane tam
olarak çalışmayı tamamlamıştır. Hanehalkına ilkini 15. gün sonunda, ikincisini 30. gün
sonunda doldurup tekrar göndermek üzere iki adet soru formu gönderilmiştir.24
Çalışmamızın yüzyüze yapılmasının gerekçesi; ülkemizde tıbbi kayıtların
yetersizliğidir. Bireyler belki de anket uygulaması sırasında doğru yanıtlar vermemiş,
eksik yanıt veya taraflı yanıt vermiş olabilirler. Ancak anketin sadece bir hekim
tarafından uygulanmasının bir avantaj sağlamış olabileceği düşünülmektedir. Bütün
bunlar göz önüne alındığında ülkemizde kullanılan tıbbi kayıt sistemlerinin gözden
geçirilmesi ve bunu destekleyecek sağlık politikalarının oluşturulması bir gereklilik
olabilir.
White ve ark.nın yaptığı çalışmada29 16 yaş ve üstü bireyler çalışmaya dahil
edilmişken, bizim çalışmamızda 18 yaş ve üstü bireylerle görüşme yapılmıştır. Tüm
dünyada çocuklarla ilgili yapılan ekolojik çalışmaların sayısının az olması göz önüne
alındığında, bundan sonra yapılacak olan çalışmaların bu eksikliğe ışık tutacak şekilde
planlanması düşünülebilir.
Fukui ve ark.nın yaptığı çalışmada24 kadınlar daha fazla semptom göstermiş ve
daha fazla hastane başvurusunda bulunmuşlardır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada44
sağlık kuruluşlarına yıllık başvuru sayısı, kadınlarda ve kronik hastalığı olanlarda daha
fazla bulunmuştur. Bizim çalışmamızda; çalışma popülasyonun 504’ü (% 73,6) kadın
bireylerden oluştuğu için benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Bunun nedeni; çalışmanın
49
uygulandığı saatlerin daha çok gündüz olması ve bu saatte ev kadınları ile görüşme
yapılmış olması olabilir.
White’ın29 ve Fukui ve ark.nın24 yaptıkları çalışmalarda kırsal ve kentsel
bölgelerden örneklem alınmışken, çalışmamız sadece Adana il merkezindeki farklı
sosyokültürel toplulukları temsil etmektedir. Bundan sonra yapılacak olan çalışmaların
kırsal bölgeyi de içermesi Adana ili için; diğer illeri de içermesi ülke için genelleme
yapabilmeyi sağlayacaktır. Böylece diğer çalışmalarda23,24,25 çizilen ekolojik şekiller
gibi ülkemiz için de bir ekolojik şekil oluşturulabilir. Bu sayede, bireylerin sağlık tutum
davranışları ve bireylerin sağlık sektörünü nasıl kullandıkları daha kesin sonuçlar ile
gözlemlenebilir ve sağlık hizmet sunumundaki eksiklikler giderilebilir.
Bireylerin sağlık tutum davranışları mevsimsel özellik gösterebilir. Fukui ve ark.ı
çalışmalarını24 1-30 Ekim 2003 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Green ve ark.30
tarafından yapılan çalışma ise 23 Nisan-7 Mayıs 2000 tarihleri arasında
gerçekleştirilmiştir. Her iki araştırmacı da bahar mevsimini tercih etmiştir.
Araştırmamızın verilerini 1 Mayıs-15 Haziran tarihleri arasında topladığımız için
çalışmamız, diğer çalışmalarla benzerlik göstermektedir.
Sosyoekonomik konumun belirleyicilerinden birisi olan eğitim, bireylerin yeni
bilgilere ulaşmalarında ve sağlık hizmetinin kullanımında farklılık yaratmaktadır. Gerek
gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde yapılan araştırmalarda, düşük
sosyoekonomik grupların daha dezavantajlı olduklarını gösteren bulgular mevcuttur.
Kanada’da düşük gelir ve eğitim gruplarında, İsveç’te kadınlarda, İsveç kökenli
olmayanlarda, düşük eğitim düzeyine sahip olanlarda; sağlık hizmeti kullanımlarının
daha düşük olduğu bulunmuştur. İngiltere’de gelir, etnik köken, iş durumu ve eğitim,
sağlık hizmetlerinin kullanılmasıyla ilgili eşitsizlikleri belirleyen değişkenler olarak
bulunmuştur.44 Yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik arttıkça sağlık düzeyi
kötüleşmektedir. Sağlık düzeyi kötüleşen bireyler iş ve gelir kaybı yaşamakta ve sağlık
hizmeti ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bu durum sonucunda sağlığın kötüleşmesi
ile yoksulluk artmaktadır.45 Yoksulluk, azınlık statüsü ve güvence olmaması; birinci
basamak hizmetlere ulaşımı ve hizmetlerin kullanımı için çaba gerektirir. Sağlık
sigortası olmaması; gecikmiş sağlık hizmetleri ve yüksek ölüm hızları ile birliktedir. Irk
ve etnik gruplar, sağlık durumu açısından birbirleri arasında ve kendi içlerinde büyük
farklılıklar gösterir. Çünkü mortalite hızları sosyal sınıfın yükselmesiyle azalır. Sağlık
50
hizmetlerinin maliyeti, Birleşik Devletler’de sağlık hizmetine ulaşımda büyük bir engel
olarak görülmektedir.46
Çalışmamızda sosyoekonomik olarak farklı topluluklardan eşit sayıda rastgele
örneklem alınmasına rağmen; bireylerin bu konudaki değerlendirmeleri daha farklı
olmaktadır. Bundan dolayı sağlık hizmeti kullanım davranışları değerlendirilirken
bireylerin sosyoekonomik düzeylerini nasıl algıladıkları göz önüne alınarak
karşılaştırma yapılmıştır. Çalışmamızda, sosyoekonomik durumunu orta ve kötü olarak
nitelendiren bireylerin sağlık hizmetlerini daha fazla kullandıkları bulunmuştur. Bunun
iki nedeni olabilir. Birincisi; bireylerin çoğu (% 85,7) sosyoekonomik durumunu bu
şekilde değerlendirmiştir. Ülkemizde uygulanan sağlık politikası gereği her birey,
istediği sağlık kurumuna başvurabilmektedir. Eğitim düzeyinin düşük olması, sağlık
hizmetlerinin kullanımını artıran bir faktör olarak değerlendirilebilir.
Ülkemizde sosyal güvence yaygın olup sağlık hizmet basamaklarının kullanımı
oldukça kolaydır. SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) kapsamında bireyler düşük ücretler
karşılığında herhangi bir sağlık kuruluşunu kullanabilirler. Bunun sonucu olarak;
çalışmamızda ekoloji ile ilgili çizilen şemalardan daha farklı bir sonuç ve şemayla
karşılaştık. Bizim çalışmamızda hem akut hem de kronik sorunlarda ikinci basamağın
ağırlıklı olarak tercih edilmesi sonucunda ekoloji ile ilgili çizilen şekilleri uygulamada
zorluk yaşadık. Birinci basamakta kolaylıkla çözümlenecek sağlık sorunlarının ikinci
veya üçüncü basamakta çözümlenmesi, bu basamakların iş yükünü artırabilir, maliyet-
etkinliğin düşük olmasına neden olabilir, gereksiz tetkik ve zaman alıcı girişimlerin
bireyler ve sağlık çalışanları üzerinde olumsuz etkilerine yol açabilir. Belki de
gerçekten üçüncü basamakta tedavi edilmesi gereken bir sorunun atlanması söz konusu
olabilir. Mevcut sağlık politikalarının birinci basamağı desteklemesi ve birinci
basamağın aile hekimliği uzmanları ile güçlendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin hem iç hem de dış göç sorunları vardır. Dış göçler genellikle İran,
Irak, Bosna Hersek ve Eski Sovyetler Birliği’nden olmaktayken ve iç göçler genellikle
güney ve güneydoğudan Türkiye’nin batısına doğru olmaktadır.47 Türkiye İstatistik
Kurumu 2008 nüfus sayımı sonuçlarına göre Adana ilinin net göç hızı -6,31’dir.48
Adana hem göç veren hem de göç alan bir ilimizdir. Örneğe çıkan grup da böyledir.
Ülkemizde yapılan farklı araştırmalarda kentsel yerleşim, kronik hastalık varlığı,
sağlık güvencesi, gelir durumu, cinsiyet, meslek sağlık hizmeti kullanmayı belirleyen
51
değişkenler olarak ortaya çıkmaktadır.49-52 Biz de çalışmamızda sağlık kurumlarını
tercih etme nedenleri ile sosyodemografik veriler arasında anlamlı bir ilişki saptadık.
Sağlık evrensel bir kavram olmasına rağmen herkes tarafından kabul edilen ortak
bir tanımı yoktur. Sağlığı subjektif ve objektif sağlık olarak gruplamak mümkündür.
Subjektif sağlık; bireyin kendi fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden algılaması halidir.46
Objektif sağlık ise muayene ve tanı testlerine göre belirlenen bir hastalığın olmamasıdır.
Bir bireye sağlıklı diyebilmek için her ikisinin de varlığı gerekmektedir.53 Algılanan
sağlığı değerlendirmede ve genel sağlığın değerlendirilmesinde en sık kullanılan test
SF-36’dır.54,55 Burdine ve ark.nın yaptığı56 telefon ile anket yöntemine dayanan
çalışmada, 18 yaş ve üzeri bireylerin SF-12 ile genel sağlık düzeyleri araştırılmıştır.
Çalışma beş yıl sürmüş ve 17,506 kişi dahil edilmiştir. Ölüm ve yaş ilişkili mortalite ile
SF-12 arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Ayrıca SF-12’nin toplumun genel sağlık
düzeyini gösterdiği de bulunmuştur. Cinsiyet ile PCS-12 ve MCS-12 karşılaştırıldığında
kadınların her iki puan toplamının erkeklerden düşük olduğu saptanmıştır, ancak biz
çalışmamızda kadınların ortalama puanlarını erkeklerin ortalama puanlarından yüksek
bulduk (Kadınlar için PCS ortalaması 49,60 ve MCS ortalaması 41,73 iken; erkekler
için PCS ortalaması 49,15 ve MCS ortalaması 41,27’dir). Ancak fark anlamlı değildi.
Burdine ve ark.nın çalışmasında56, sosyal güvence ve gelir düzeyleri ile SF-12 arasında
anlamlı bir ilişki saptandı. Biz çalışmamızda sosyal güvence, sosyoekonomik durum ile
MCS-12 arasında anlamlı bir ilişki saptadık. Eğitim düzeyi ve yaş ile her iki puan
arasında anlamlı bir ilişki saptamışlardır. Bizde çalışmamızda benzer sonuçlara ulaştık.
SF-12 toplumun mevcut sağlık durumunu göstermede ve kronik hastalıkların iş gücü
kaybını ortaya koymada57 kullanılabilecek bir testtir; hatta en yaygın kullanılanıdır.
Oldukça maliyet etkin bir yöntemdir.56 Ancak bu testin ortalama puanları hesaplanırken
kullanılan değerlerin ABD toplumuna göre hesaplandığı hatırlanmalı, her ülke için ayrı
bir puanlamanın gerektiği göz önüne alınmalıdır.39
Green ve ark.nın 2001 yılında yaptığı çalışmada30, White ve ark.ndan farklı olarak
daha fazla sayıda bireyin son bir ayda semptom bildirdiği bulunmuştur. Ayrıca 40 yıl
öncesine göre sağlık sorunu yaşayan kişilerden kendi kendine bakım uygulayanların
sayısının arttığı da saptanmıştır. Toplumun eğitim düzeyinin artması, internet (world
wide web) kullanımı ile güncel bilgiye ulaşılmasının kolaylaşması ve teknolojinin de
hızla gelişerek bunlara katkıda bulunması bireylerin sağlık tutum davranışlarında
52
değişikliğe yol açmış olabilir. Belki de bundan sonra yapılacak olan çalışmalarda daha
fazla sayıda birey kendi kendine bakım tutumu gösterebilir. Bizim çalışmamızda
saptanan kendi kendine bakımın düşük olmasının birkaç nedeni olabilir. Bireylerin
sağlık sorunu algısı farklı olabilir. Belki gerçekten sorun olan bir durumu sorun olarak
görülmemiş ve atlanmış olabilir. Unutulmuş olabilir. Burada bireysel farklılıkların
yanında kültürel farklılıkların da rolü olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Türkiye’de toplum-temelli olarak yaşlı nüfusta yapılan iki ayrı çalışmada ilk
başvurunun birinci basamak kurumlar olduğu44,51,58; 15-49 yaş grubu kadınlarda yapılan
bir çalışmada ilk başvuru yeri olarak birinci basamak52, başka bir çalışmada ise kamu
hastaneleri olarak saptanmıştır.59 Kadın hastalar birinci basamak sağlık hizmetlerinde
başvuruların çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bunun nedenleri: genel hasta özelliklerinde
kadın hasta popülasyonunun daha yoğun olması, ayrıca poliklinikte üreme sağlığına
yönelik ayrı bir hizmet verilmesi olabilir.
Ülkemizde yapılan bir çalışmada, ulaşımın yakın olması birinci basamak
kurumların tercih edilmesindeki en önemli etken olarak saptanmıştır.58 Adana ilinde aile
hekimliği uygulamasının başlamış olması ile bireylerin sağlık kurumunu tercih etmede
bunu göz önüne aldıkları görülmektedir. Aynı hekimle tekrarlayan görüşmeler
sonucunda arada kurulabilecek hasta-hekim ilişkisinin bu sonucu ilerleyen yıllarda
değiştirebileceği düşünülmektedir. Temel yeterlilikler ve disiplin özellikleri ile
yetiştirilen aile hekimliği uzmanları ile donatılmış birinci basamağın kullanımı ile
mevcut çalışmalara benzer sonuçlara ulaşılabilir (yani birinci basamağın ilk sırada
olduğu bir ekolojik modele ulaşılabilir).
Birleşik Devletler’de 1995-1999 yılları arasında yapılan NAMCS’da (National
Ambulatory Medical Care Surveys)32 poliklinik başvurusuna yol açan en sık nedenler
genel sağlık muayenesi, sonra sırasıyla öksürük, boğaz ağrısı, sağlam çocuk takibi ve
daha önceden tanısı konulan hastalığın kontrolü yer almaktadır. Ünalan ve ark60
polikliniğe en sık ilk beş başvuru nedenlerini sırasıyla; genel sağlık muayenesi, öksürük,
baş ağrısı, halsizlik/çabuk yorulma, yanma/ekşime/hazımsızlık/mide ağrısı olarak
bildirmişlerdir. 2007 yılında yapılan ve 1999 yılı Çukurova Üniversitesi ATO-Yalım
Erez Sağlık Merkezi Aile Hekimliği Polikliniği’nin çalışmalarını ele alan bir
araştırmada tüm başvurulardaki (en fazla 15 başvuru yapılmış; toplam 2328 başvuru)
yakınmalar incelendiğinde en sık öksürük, ateş ve genel muayene-inceleme için
53
başvuruda bulunulduğu saptanmıştır.61 Aynı çalışmanın 2003 yılı verilerinden ise
birinci basamağa en sık başvuru nedeninin sırasıyla öksürük, solunum anormallikleri,
baş ağrısı, abdominal ve pelvik ağrı, kaşıntı olduğu saptanmıştır.62 Biz çalışmamızda,
son bir ay içerisinde yaşanılan en sık sağlık sorunlarını baş ağrısı, bel ağrısı, halsizlik,
öksürük, karın ağrısı olarak saptadık.
Aile hekimliğinde 1998-2003 yılları arasında en sık karşılaşılan akut problemleri
inceleyen bir çalışmada;63,64 ilk beş sırada solunum yolu enfeksiyonları,
boyun/omuz/kol ağrısı, fonksiyonel yakınmalar, minör travmalar ve vajinittir.
İngiltere’de aile hekimleri tarafından en sık konulan tanılarda32 ilk sırada sağlam çocuk
muayenesi-kontrol, hipertansiyon, akut üriner sistem enfeksiyonu, otitis media, tip II
diabetes mellitus yer alır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada60, birinci basamakta en sık
konulan tanılar; sıklık sırasına göre; üst solunum yolu enfeksiyonları, hipertansiyon,
sağlıklı birey, dislipidemi ve anemi olarak saptanmıştır. Çukurova Üniversitesi Tıp
Fakültesi Aile Hekimliği’nde 2009 yılında yapılan ve 2003 yılı verilerini inceleyen bir
çalışmada birinci basamakta en sık konulan tanıların sırasıyla üst solunum yolu
enfeksiyonu, üriner sistem enfeksiyonu, hipertansiyon, demir eksikliği anemisi ve
artropati olduğu saptanmıştır.62 Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği’nde
2010 yılında yapılan ve 2007 yılı verilerini inceleyen bir çalışmada en sık karşılaşılan
yakınmalar; solunum anormallikleri, öksürük, tedavi sonrası takip muayenesi, sebebi
bilinmeyen ateş ve abdominal ve pelvik ağrıdır. Aynı çalışmada hekim tarafından tanı
konulan en sık sağlık problemleri ise; esansiyel (primer) hipertansiyon, üriner sistem
enfeksiyonu, tip II Diabetes Mellitus, akut üst solunum yolu enfeksiyonu ve
influenza’dır.65 Çalışmamızda son bir ayda hekim tarafından tanısı konulan en sık
hastalıkları, sırasıyla; peptik ülser, hipertansiyon, sinüzit, vajinit, idrar yolu enfeksiyonu
ve lomber disk hernisi olarak saptadık.
Kronik hastalıklardan biri olan astımın sağlık tutum davranışlarını değiştirdiği
bilinmektedir.43,66 Bunu ekoloji modeli ile incelemek üzere Yawn ve ark.nın yaptığı
çalışmada43, astımlı bireylerin sağlık tutumlarının birinci basamaktan çok acil servis ve
hastaneler olduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışmada kronik hastalığı olan Amerikalıların
kronik hastalığı olmayanlara göre sağlık kurumlarına daha fazla başvurduğu, ayrıca hem
astımlı bireylerin hem de ailelerinin kendi kendine bakım modellerinin artmış olduğu,
çoğunun uygun tedavi almadığı, rutin kontrollerine düzenli gitmedikleri, buna bağlı
54
olarak sık atak yaşadıkları ve beklendiği üzere hastaneye yatışlarının daha fazla olduğu
bildirilmiştir.43 Türkiye’de sağlık hizmeti kullanımı çalışmasında; kronik hastalığı olan
hastaların sağlam popülasyona göre 3,5 kat daha fazla hekime başvurduğu, en sık
başvuru yerinin ikinci basamak sağlık kurumları olduğu ve bu hastaların % 36,7’nin
takibinden memnun olduğu saptanmıştır.67 Bulgumuz yabancı literatürle uyumlu
değilken; ulusal literatür ile uyumludur.
Bölgemizde en sık görülen kronik hastalık hipertansiyondur. Dislipidemi, diabetes
mellitus, astım, lomber disk hernisi ve anemi ise bölgemizde sık karşılaşılan kronik
hastalıklardır. Yurt dışında 1998-2003 tarihleri arasında yapılan bir kronik hastalık
prevalans çalışmasında42,63,64 hipertansiyon en sık görülen kronik durumlar içerisinde
yer almaktadır. ABD ve Türkiye’deki Aile Hekimliği poliklinik verileri incelendiğinde,
hipertansiyonun en sık konulan tanılar arasında ilk sırada yer aldığı
görülmektedir.60,61,62,68 Benzer şekilde dislipidemi, dünyada da yaygın olarak uğraşılan
bir sorundur.59 Diabetes Mellitus ise dünyada en sık görülen kronik hastalıklardan
biridir.69,70
Yoksulluk ve rahatsızlık kavramları birbirleriyle ilişkilidir. Düşük sağlık düzeyi
ve yoksulluk arasındaki ilişki net olarak gösterilmiştir. Tüm toplumlarda morbidite ve
mortalite oranları yoksullarda daha yüksektir. Sağlık bakım hizmetlerinin artmış
kullanımına ve maliyetlere yol açarken düşük sağlık göstergelerine yol açar.
Yoksulluğun en önemli göstergesi bebek ve çocuk mortalite oranlarındaki artışlardır.
Yoksulluğun yol açtığı beslenme sorunları, infeksiyon hastalıkları güvenli su
kaynaklarına erişim ve sanitasyon problemleri, kalabalık hane halkı, sigara içimi ve
kazalar gibi olumsuz ev ortamları mortalite oranlarının artmasına yol açar.47
Çalışmamızın kısıtlılıkları; bireylere ait olan verilerin kişilerin kendisinden
alınması ve hatırlama faktörü nedeniyle verilerin eksik veya yetersiz olabilmesidir.
Kayıt sistemlerinin bu tür araştırmaları destekleyecek şekilde hazırlanması ve
kullanılması gerekliliği görülmektedir.
Literatür gözden geçirildiğinde; ilk başvuru yeri olarak birinci basamak göze
çarpmaktadır. Sağlık hizmet basamaklarında olması gereken budur. Ancak
çalışmamızda hem akut hem kronik sağlık sorunlarında en sık ikinci basamak sağlık
kurumlarının tercih edildiğini saptadık. Bundan dolayı bugüne kadar yapılmış olan
sağlık hizmeti kullanımını gösteren mevcut ekolojik çalışmalardan daha farklı bir
55
ekolojik tablo ortaya çıktı. Bireylerin birinci basamak sağlık kurumlarını tercih
etmemelerinin nedeni, güven eksikliği olabilir. Kişilerin birinci basamağa güvenlerini
artırmak için, birinci basamakta çalışan personelin bilgi, beceri ve tutumlarının yeterli
olması gerekmektedir. Bireylere kapsamlı yaklaşabilen, kişi merkezli bir bakım
sağlayan, özgün problem çözme becerisi olan ve birinci basamak yönetimi konusunda
eğitim almış aile hekimliği uzmanlarına gereksinim vardır.
Birinci basamağın geliştirilmesi ve güçlendirilmesi ancak bu basamağın uzmanları
ve uygun donanımların sağlanmasıyla mümkündür. Birinci basamak yönelimli
akademik ve bilimsel bir disiplin ve klinik bir uzmanlık olan Aile Hekimliği tıp
disiplininin temel amacı; bütün bu sorunlara cevap verecek bilimsel politikaların
geliştirilmesi ve bu alanda gerekli insan gücünün yetiştirilmesidir. Bireylere ve
ailelerine kapsamlı, koordine, sürekli, birey odaklı ve koruyucu hekimlik hizmetleri
öncelikli olan bir sağlık hizmeti sunumu birinci basamağa olan güven ve ilgiyi
artırabilir.
Uluslararası kanıtlar71, toplum içinde uygulama yapan iyi eğitilmiş genel tıp
hekimlerinin (Aile Hekimleri) çalıştığı etkin bir birinci basamak temelinde örgütlenmiş
sağlık sistemlerinin, birinci basamak yönelimi zayıf olanlardan hem daha maliyet-etkin
hem de klinik olarak daha etkili sağlık hizmeti sağladığını göstermektedir.
56
6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
1. 1961 yılında ilk defa White ve ark tarafından ortaya atılan ve ‘Tıbbi Bakımın
Ekolojisi’ olarak bilinen, bireylerin sağlık hizmet kullanım davranışlarını gösteren
paradigma tezimize kaynak oldu. Bulgularımız ışığında birinci basamağın geliştirilmesi
ve güçlendirilmesi gerektiği sonucuna vardık. Birinci basamak kullanımı konusunda
kişileri özendirecek sağlık politikaları geliştirilmeli; mevcut sağlık politikalarının birinci
basamağı desteklemesi ve birinci basamağın aile hekimi uzmanları ile zenginleştirilmesi
gerekmektedir.
2. En sık tercih edilen sağlık hizmet basamağı; ikinci basamaktır. Birinci
basamakta kolaylıkla çözümlenecek sağlık problemlerinin ikinci veya üçüncü
basamakta çözümlenmesi; bu basamakların iş yükünü artırabilir, maliyet-etkinliğin
düşük olmasına neden olabilir, gereksiz tetkik ve zaman alıcı girişimlerin bireyler ve
sağlık çalışanları üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Hem mezuniyet öncesi tıp
eğitimi hem de aile hekimliği uzmanlık eğitimi birinci basamağı daha fazla kapsayacak
şekilde yeniden düzenlenmelidir.
3. Sık görülen semptom ve hastalıklara yaklaşım konusunda yeterli bilgi ve
beceriye sahip olunması gerekmektedir. Birinci basamakta çalışan hekimler için,
mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası birinci basamak sağlık hizmet profili dikkate
alınarak eğitim müfredatı hazırlanmalıdır.
4. Sadece hastalık/şikayet varlığında sağlık hizmeti sunan bir kişiye başvuru oranı
oldukça yüksektir. Bireylere periyodik sağlık muayeneleri konusunda bilgilendirme
yapılmalı, özellikle birinci basamağın bu yönü geliştirilmelidir.
57
KAYNAKLAR
1. Constitution of The World Health Organization. In: Handbook of Basic Documents, World Health Organization, 5th ed. Geneva: Palais des Nations. 1952, 3-20.
2. The Universal Declaration of Human Rights. Erişim: (http:// www.un.org/en/documents/udhr/) 1948. Erişim tarihi: 20.12.2009
3. Prof. Dr. Nusret Fişek’in Kitaplaşmamış Yazıları-1, Sağlık Yönetimi. Modern Yönetim Semineri, Türk-İş Yayınları 1982; 144 Erişim: (http://www.ttb.org.trn_fisekkitap_1/33.html). Erişim tarihi: 20.10.2009
4. Lee JAH. The Work of WHO, 1980-1981: Biennal Report of the Director-General to the World Health Assembly and to the United Nations. JAMA 1984; 251(18): 2433-2434
5. Arasıl T. Türkiye’de ve Dünyada Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonun Durumu. Türk Fiz Tıp Rehab Derg 2008; 54 Özel Sayı 1; 1-3.
6. Declaration of Alma-Ata. International Conference on Primary Health Care, Alma-Ata, USSR, 6-12 September 1978. Erişim: (http://www.who.int/hpr/NPH/docs/declaration_almaata.pdf) Erişim tarihi: 20.12.2009
7. Çağlayaner H. Temel Kavramlar ve Tarihsel Perspektif. Aile Hekimliği. 1. Baskı. İstanbul: İletişim Yayınları, 1995: 17-20.
8. Rakel RE. The Family Physician. Grimm KJ, Diebold MM. The periodic health examination. Kelly RB, Falvo DR. Patient Education. Rakel RE. The problem oriented medical record. In: Rakel RE, ed. Textbook of Family Practice. 6th ed. Philadelphia: WB Saunders; 2002: 3-18, 159-209, 253-61, 1587-602.
9. Dikici MF, Kartal M, Alptekin S, Çubukçu M, Ayanoğlu AS, Yarış F. Aile Hekimliğinde Kavramlar, Görev Tanımı ve Disiplinin Tarihçesi. Türkiye Klinikleri J Med Sci 2007; 27:412-418.
10. The European Definition of General Practice/Family Medicine. WONCA Europe. Barcelona: WONCA Europe Office Publication; 2002: 4-6, 7-43.
11. The General Practitioner in Europe: A Statement by the Working Party Appointed by the European Conference on the Teaching of General Practice, Leeuwenhorst, Netherlands, 1974.
12. World Health Organization and The World Organization of Family Doctors. Making Medical Practice and Education More Relevant to People’s Needs: The Contribution of the Family Doctor WHO-WONCA 1994 Conference: The Contribution of the Family Doctor. 6-8
58
Nov 1994, London, Ontario, Canada, Geneva World Health Organization. Erişim: (http://www.whqlibdoc.who.int/hq/1995/55663.pdf) 1995. Erişim tarihi: 17.02.2010
13. McWhinney IR. The Origins and Principles of Family Medicine. A Textbook of Family Medicine. 2nd Ed. New York: Oxford University Press, 1997:3-28.
14. Barnett BL. From Craddle to Rocker: Providing Care Across the Human Life Cycle. In: Sloane PD, Slatt LM, Ebell MH, Jacques LB, eds. Essentials of Family Medicine. 4th ed. Baltimore: Lippincott Williams and Wilkins Publications 2002: 3-17.
15. Lamberths H, Wood M, eds. International Classification of Primary Care (ICPC). Oxford: Oxford University Press, 1987.
16. Araz A, Harlak H, Meşe G. Sağlık Davranışları ve Alternatif Tedavi Kullanımı. Kor Hek, 2007; 6(2): 112-122.
17. Aydın S. Aile Hekimliği Türkiye Modeli. Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı Yayını, 2004: 51-57.
18. World Health Organization. International Statistical Classification of Diseases and Related Health Problems Tenth Revision, Volume 1. Geneva 1992.
19. International Classification of Diseases (9th revision). Geneva, World Health Organization, 1977.
20. ICPC-2-R: Birinci Basamağın Uluslararası Sınıflaması. Aktürk Z, Dağdeviren N (Çeviri Editörleri). Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) Yayınları, Ankara, 2006.
21. Bentsen BG. International Classification of Primary Care. Scand J Prim Health Care 1986; 4:43-56.
22. Dovey S, Weitzman M, Fryer G, Green L, Yawn B, Lanier D, Phillips R. The Ecology of Medical Care for Children in the United States. Pediatrics 2003; 111:1024-1029.
23. White K. The Ecology of Medical Care: Origins and Implications for Population-Based Health Care Research. Health Serv Res 1997;32:11–21.
24. Fukui T, Rhaman M, Takahashi O, Saito M, Shimbo T, Endo H, Misao H, Fukuhara S, Hinora S. The Ecology of Medical Care in Japan. JMA 2005; 48(4): 163-167.
25. Leung GM, Wong IOL, Chan WS, Choi S, Lo SV. The Ecology of Health Care in Hong-Kong. Social Science & Medicine 2005; 61:577-590.
59
26. McWhinney I. An Introduction to Family Medicine. New York, NY: Oxford University Press, 1981.
27. Task force on Building Capacity for Research in Primary Care. Putting Research into Practice. Rockville, MD: Agency for Health Care Policy and Research, 1993.
28. Godwin M, Grzybowski S, Stewart M, Labrecque M, Grava-Gubins I, Katz A, Herbert C, Tatemichi S, Mattu SG. Need for an Institute of Primary Care Research within the Canadian Institutes of Health Research. Can Fam Physician 1999; 45:1405-1409.
29. White KL, Williams TF, Greenberg BG. The Ecology of Medical Care. N Engl J Med 1961; 265:885–892
30. Green LA, Fryer GE Jr, Yawn BP, Lanier D, Dovey SM. The Ecology of Medical Care Revisited. N Engl J Med 2001; 344(26):2021-2025.
31. Gordon H. The Visualization of Primary Care. N Engl J Med 2002; 63(4): 186-188.
32. Green LA, Phillips RL, Fryer GE. The Nature of Primary Medical Care.Oxford Textbook of Primary Medical Care. New York: Oxford University Press, 2005.
33. Quality Of Life Instruments Database. Erişim: (http://www.qolid.org). Erişim tarihi: 03.01.2010
34. Bellamy N. Principles of Outcome Assessment. In: Hochberg MC, Silman AJ, Smolen JS, Weinblatt ME, Weisman MH, eds. Rheumatology. Toronto: Mosby, 2003:21-30.
35. Ware JE, Snow KK, Kosinski M. SF-36 Health Survey: Manual and Interpretation Guide. Boston, MA: The Health Institute, New England Medical Center, 1993.
36. Ware JE, Sherbourne CD. The MOS 36-item Short Form Health Survey (SF-36). I. Conceptual Framework and Item Selection. Med Care 1992; 30:473-83.
37. Koçyiğit H, Aydemir Ö, Ölmez N, Memiş A. SF-36’nın Türkçe için Güvenilirliği ve Geçerliliği. Ege Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Dergisi 1999.
38. Hurst NP, Ruta DA, Kind P. Comparison of the MOS Short Form-12 (SF12) Health Status Questionnaire with the SF36 in patients with Rheumatoid Arthritis. British Journal of Rheumatology 1998; 37: 862-869.
39. Ware JE, Kosinsky M, Keller SD. A 12-Item Short-form Health Survey. Construction of Scales and Preliminary Tests of Reliability and Validity. Med Care 1996; 34:220-33.
60
40. Ware JE, Kosinsky M, Keller SD. SF12: How to Score the SF12 Physical and Health Summary Scales, 2nd Ed. Boston, MA: The Health Institute, New England Medical Center, 1995.
41. Aksaoğlu G. Sağlıkta Araştırma Teknikleri ve Analiz Yöntemleri. İzmir: D.E.Ü Rektörlük Matbaası, 2001.
42. Weel C van. Practical solutions. Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care TJFMPC 2008; 2(1):1-6.
43. Yawn BP, Fryer GE, Phillips RL, Dovey SM, Lanier D, Green LA. Using the ecology model to describe the impact of asthma on patterns of health care. BMC Pulmonary Medicine 2005; 5:1-7.
44. İlhan MN, Tüzün H, Aycan S, Aksakal FN, Özkan S. Birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuranların sağlık hizmeti kullanma özellikleri ve bazı sosyoekonomik belirteçlerle değişimi: Sağlık reformu öncesi son saptamalar. Toplum Hekimliği Bülteni 2006; 25(3): 33-41.
45. International Council of Nurses on Poverty and Health, 2000. Erişim: (http://www.icn.ch/matters_poverty.htm) Erişim tarihi: 02.01.2010.
46. Jeannette E, Samuel CM, Evelyn LL. Sağlıkta Eşitsizlikler, Kut A, Tokalak İ, Eminsoy G. Current Aile Hekimliği Tanı ve Tedavi, Ankara: Öncü Basımevi, 2007:680-687.4
47. Saatci E, Akpinar E. Assessing Poverty and Related Factors in Turkey. Croat Med J, 2007; 48:628-635.
48. Türkiye İstatistik Kurumu 2008 Nüfus Sayım Sonuçları. Erişim: (http://tuikapp.tuik.gov.tr/) Erişim tarihi: 22.01.2010
49. Şahin M, Eğri M. Malatya ili Yeşilyurt ilçesinde halkın birinci basamak sağlık hizmetlerinden yararlanma durumu ve etkileyen faktörler. Toplum ve Hekim 1998; 132(4): 300-309.
50. Torcu M, Okyay P, Çıbık A, Yılmaz İ, Varol M, Çakır H, Ünlü Ö. Aydın Merkez 2 No’lu Sağlık Ocağı bölgesinde 15 yaş üzeri kadınların sağlık ocağını kullanma durumlarını etkileyen faktörler ile memnuniyet düzeyleri. Toplum ve Hekim 2005; 20(4): 291-297.
51. Öztürk A, Naçar M, Aslan A, Gün İ, Çetinkaya F. Kayseri Sağlık Grup Başkanlığı bölgesinde yaşlıların sağlık hizmetlerinden yararlanma durumu. Geriatri 2002; 5(4): 138-143.
52. Pehlivan E, Genç M, Karaoğlu L, Özer A, Güneş G, Kurçer MA. Malatya’da sağlık hizmetlerinin kullanımı ve hasta memnuniyeti. İnönü Üniv. Tıp Fak. Derg 2001; 8(2):72-78.
53. Belek İ. Sağlıkta eşitsizliklerin değişimi: Antalya’da beş yıllık bir araştırma. Toplum ve Hekim 2004; 19(2).
61
54. Bowling A. Measuring Disease. Buckingham: Open University Press, 1995.
55. Jenkinson C, Layte R, Wright L, Coulter A. Manual and Interpretation Guide for the UK SF-36. Oxford: Health Services Research Unit, 1996.
56. Burdine JN, Felix MRJ, Abel AL, Wiltraut CJ, Musselman YJ. The SF-12 as a population health measure: An explatory examination of potential for application. HSR: Health Services Research 2000; 35(4): 885-904.
57. Kovasc FM, Muriel A, Abriaira V. The influence of fear avoidance beliefs on disability and quality of life is sparse in Spanish low back pain patients. SPINE 2005; 30(22): 676-682.
58. Özcebe H, Sönmez R, Atasoy A, Dede Ö, Demir a, Fakıoğlu E, Yılmaz N. Ankara Gülveren Sağlık Ocağı Bölgesi Anadolu Mahallesi’nde 65 yaş ve üzeri nüfusun sağlık hizmeti kullanımının değerlendirilmesi. Geriatri 2003; 6(1):22-26.
59. Çalışkan D, Erçevik E, İdil A. Park Sağlık Ocağı Bölgesinde kayıtlı olan 15 yaş üstü kişilerin son bir ayda sağlık sorunu ile karşılaşma ve sağlık kurumlarına başvurma durumları. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2003; 56(2):59-66.
60. Ünalan PC, Uzuner A, Çiftçili S, Akman M, Apaydın ÇK. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Polikliniği’nin sağlık hizmeti sunduğu aileler. Marmara Medical Journal 2009; 22(2):90-96.
61. Uz LR. Çukurova Üniversitesi ATO-Yalım Erez Sağlık Merkezi Aile Hekimliği Polikliniği’nin 1999 Çalışmalarının Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adana, 2007.
62. Öztekin Ö. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Polikliniği’nin 2003 Yılı Hasta Kayıtlarının Değerlendirilesi. Uzmanlık Tezi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adana, 2009.
63. Weel C van, Smith H, Beasley JW. Family Practice Research Networks. Exprience from three countries. J Fam Pract 2000; 49: 938-943.
64. Weel C van. Longitudinal research and data collection in primary care. Ann Fam Med 2005; 3(1):46-51.
65. Özmen Ö. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Polikliniği’nin 2007 Çalışmalarının Değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adana, 2010.
66. Donahue JG, Fuhlbrigge AL, Finkelstein JA, Fagan J, Livingston JM, Lozano P, Platt R, Weiss ST, Weiss KB: Asthma pharmacotherapy and utilization by children in 3 managed care organizations. The Pediatric Asthma Care Patient Outcomes Research Team. J Allergy Clin Immunol 2000; 106(6):1108-14.
62
67. Health Services Utilization In Turkey, Final Report (1992 National Survey). Republic of Turkey Ministry of Health, 1993.
68. Pace WD, Dickinson LM, Staton EW. Seasonal variation in diagnosis and visits to family physicians. Annals of Fam Med 2004; 2:411-417.
69. American Diabetes Association. Standards of Medical Care in Diabetes-2010. Diabetes Care. 2010; 33(1):11-61.
70. Standarts of Medical Care in Diabetes. Diabetes Care 2008; 31(1).
71. Starfield B. Primary Care: Balancing Health Needs, Services and Technology. Oxford: Oxford University Press, 1998.
63
EKLER
EK-1. SAĞLIK HİZMETLERİNİ KULLANMA DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ BİLGİ FORMU
1. Anket sıra no:…. 2. Mahalle adı:…………. 3. Sokak Adı:…………….. 4. Ev No: ……. 5. Ad-soyadı: 6. Cinsiyeti: 7. Doğum tarihi (yıl): 8. Eğitim düzeyi:
1. Okur-yazar değil 2. İlkokul 3. Ortaokul 4.Lise5.Üniversite
9. Medeni durumu: 1. Evli 2.Bekar 3.Dul 10. Sosyal güvencesi:
1. Yok 2. Emekli Sandığı 3. SSK 4. BAĞKUR 5. Özel Sigorta 6. Diğer………….
11. Telefon numarası: 12. Adana’da yaşadığı süre (yıl) : …………… 13. Sizce bu mahallenin sosyoekonomik durumu nasıl?
1. iyi 2.Orta 3.Kötü
14. Kendinizin ve ailenizin sosyoekonomik durumunu nasıl tanımlarsınız? 1. iyi 2. Orta 3. Kötü
15. Konut tipi A) 1) Müstakil 2. Apartman dairesi
a) kerpiç bina b) Villa
B) 1. Kira 2. Mülk 3. Lojman
16. SF-12 ile Değerlendirme
A- Genelde, sağlığınız; 1. Mükemmel 2. oldukça iyi 3. iyi 4. orta 5. kötü
B- Aşağıdaki maddeler, tipik bir gün sırasında yapabileceğiniz etkinlikler hakkındadır. Sağlığınız, bu etkinlikleri yaparken sizi kısıtlıyor mu? Eğer kısıtlıyorsa, ne kadar? Öncelikle orta düzeydeki etkinlikler sırasında; örneğin: Masayı çekerken, elektrik süpürgesi kullanırken, yürüyüş yaparken sağlığınız sizi ne ölçüde kısıtlıyor?
1. çok kısıtlıyor 2. az kısıtlıyor 3. hiç kısıtlamıyor
C- Merdiven çıkarken sağlığınız sizi ne ölçüde kısıtlıyor? 1. çok kısıtlıyor 2. az kısıtlıyor 3. hiç kısıtlamıyor
D- Son dört hafta boyunca, fiziksel sağlığınıza bağlı olarak beklenenden daha az iş yaptığınız oldu mu?
1.Hayır 2. Evet E- Son dört hafta boyunca, fiziksel sağlığınıza bağlı olarak, düzenli etkinlikleriniz veya işinizde kısıtlandığınız oldu mu?
1.Hayır 2. Evet
64
F- Son dört hafta boyunca, kendinizi depresif (çökkün) veya kaygılı hissetmek gibi duygusal bir sorun sonucunda beklenenden daha az iş yaptığınız oldu mu?
1. Hayır 2. Evet G- Son dört hafta boyunca, kendinizi depresif (çökkün) veya kaygılı hissetmek gibi duygusal bir sorun sonucunda düzenli etkinlikleriniz veya işinizde her zamanki kadar dikkatli olamadığınız oldu mu?
1. Hayır 2. Evet H.- Son dört hafta boyunca, evde ve işte ne ölçüde ağrı normal işlerinize engel oldu?
1. Hiç 2. Hafif 3. Orta 4. Oldukça fazla 5.Aşırı derecede
Aşağıdaki sorular son dört haftada kendinizi nasıl hissettiğiniz ve işlerin nasıl gittiği ile ilgilidir. Her bir soru için size en yakın seçeneği işaretleyiniz. I.-Son dört hafta boyunca ne kadar sıklıkla kendinizi sakin ve huzurlu hissettiniz?
1. her zaman 2.çoğu zaman 3.ara ara 4. bazen 5.zamanın çok az bir kısmında 6. hiçbir zaman
K.- Son dört hafta boyunca ne kadar sıklıkla enerji doluydunuz?
1. her zaman 2. çoğu zaman 3.ara ara 4.bazen 5.zamanın çok az bir kısmında 6.hiçbir zaman
L- Son dört hafta boyunca ne kadar sıklıkla kendinizi çökkün hissettiniz? 1. Her zaman 2.çoğu zaman 3.ara ara 4. Bazen 5. Zamanın çok az bir kısmında 6.hiçbir zaman
M- Son dört hafta boyunca ne kadar sıklıkla fiziksel sağlığınız veya duygusal sorunlarınız, arkadaş veya akraba ziyareti gibi sosyal etkinliklerinizi olumsuz etkiledi?
1. Her zaman 2.çoğu zaman 3.bazen 4.zamanın çok az bir kısmında 5.hiçbir zaman
17. Herhangi bir sağlık sorununuz olduğunda en çok hangi sağlık kurumunu kullanırsınız?(Kurumun açık adı yazılacak)….........................................
Nedeni Evet Hayır 1. Ulaşımı kolay, evime yakın 2. Sıra beklemiyorum 3. Doktorların ilgisi iyi 4. Bütün tetkikler yapılabiliyor 5. Kurumum karşılıyor 6. Bu kuruma sevk edildim 7.Aile dr.um orada/oraya kayıtlıyım 8. Diğer(belirtiniz)
18. Son 30 gün içinde, herhangi bir şikayet, hastalık belirtisi olabilecek bir durum yaşadınız mı?
1. evet 2. hayır
65
Cevabınız evet ise, bu durum(lar) ne idi? 1) …………….
2) …………… 3) ……………. 4) …………….. Ve bu şikayetlerinizi gidermek için ne yaptınız? (Birden fazla şık işaretlenebilir)
1 2 3 4 1. Hiçbir şey yapmadım 2. İlaç dışı tedavi(bitkisel karışımlar, masaj, akapunktur) kullandım
3. İlaç kullandım a-.kendi kararımla b-komşu/arkadaş tavsiyesi c-eczacı d-hekim dışı sağlık personeli
4.Aile sağlığı merkezine başvurdum
5.Toplum sağlığı merkezine başvurdum
6.Özel bir sağlık merkezine başvurdum
7. Devlet / Numune Hastanesine başvurdum
8.Üniversite Hastanesine başvurdum
9.diğer (belirtiniz) ……………
19. Son 30 gün içinde herhangi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?(Doktor tarafından tanısı konulmuş)
1. Evet 2.Hayır
Cevabınız evet ise…Sayısı: …. 1 2 3 Tarih Hastalığın adı Tanıyı kim koydu? Tanı hangi sağlık kurumunda kondu?
Bu yakınma için başka bir sağlık kurumuna başvurdunuz mu?
Ne tedavi verildi? Bu tedaviyi kullanıp/kullanmadığı?
20. Bilinen kronik bir hastalığınız var mı?
1.Evet (Sayısı:…) 2.Hayır 3.Bilmiyorum
66
1 2 3 Varsa nedir? Kaç yıldır biliniyor?. Ne tedavi alıyorsunuz? Hangi kurumda takip altındasınız?
Bu kuruma kaç kere gittiniz? Bilinen hastalığınızın izleminden memnun musunuz?
1.Evet 2.Hayır 3.Emin değilim/ Bilmiyorum
21. Son 2-12 ayda herhangi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?
1. evet 2. hayır Cevabınız evet ise, bu durum(lar) ne idi?
1) ……………. 2) …………… 3) ……………. 4) …………….. Ve bu şikayetlerinizi gidermek için ne yaptınız? (Birden fazla şık işaretlenebilir)
1 2 3 4 1. Hiçbir şey yapmadım 2. İlaç dışı tedavi(bitkisel karışımlar, masaj, akupunktur) kullandım
3. İlaç kullandım a-.kendi kararımla b-komşu/arkadaş tavsiyesi c-eczacı d-hekim dışı sağlık personeli
4.Aile sağlığı merkezine başvurdum 5.Toplum sağlığı merkezine başvurdum
6.Özel bir sağlık merkezine başvurdum
7. Devlet / Numune Hastanesine başvurdum
8.Üniversite Hastanesine başvurdum 9.diğer (belirtiniz) ……………
67
22. Son 12 ayda, herhangi bir nedenle hastaneye yatışı gerektiren bir rahatsızlığınız oldu mu?
1. evet 2. hayır Cevabınız evet ise, bu durum(lar) ne idi?
1) ……………. 2) …………… 3) ……………. 4) ……………..
1 2 3 4 Hangi hastanede yattınız? Burayı neden tercih ettiniz?
a)İyi hizmet verildiğini düşünüyorum
b)Doktorum orada çalışıyor
c)Kendim istedim d)Ailemin isteği e)Arkadaşımın önerisi
f)Komşumun önerisi g)Diğer………..
23. Sağlık hizmeti sunan kişi, bir hekim veya hekim dışı sağlık personeli olabilir. Son 12 ayda, sadece bakıma ihtiyaç duyduğunuz zamanlar hariç, kendinizi sağlıklı hissettiğiniz herhangi bir zamanda, doktor veya sağlık hizmeti sunan bir kişiye başvurdunuz mu?
1.Evet 2.Hayır Cevabınız evet ise kaç kere başvuru da bulundunuz?................. Başvuru nedenleri 1 2 3 4 Tanı konulan hastalık kontrolü
Periyodik sağlık muayenesi
Aşı yaptırmak Aile planlaması Sağlık raporu Danışmanlık hizmeti Diğer Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz.
68
EK-2. İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ ONAY YAZISI
69
EK-3. ADANA VALİLİĞİ ONAY YAZISI
70
EK-4. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ETİK KURULU ONAY YAZISI
71
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Aslı PAN KORUR
Doğum Tarih ve Yeri : 08.08.1980 Adana
Medeni Durumu : Evli
Adres : Yurt Mah. 283 sok. Özkayalar Apt. no:9 Kat:11/22
Çukurova/Adana
Telefon : 0 532 673 60 58
Elektronik Posta Adresi : aslipan@yahoo.com
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2005
Görev Yerleri : 2006-2010 Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile
Hekimliği AD, Araştırma Görevlisi
Dernek Üyelikleri : Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD)
Ç.Ü. Aile Hekimliği Mezunları Derneği
Yabancı Dil : İngilizce
Recommended