View
228
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
İstanbul’un
Tramvaylı Yılları…
Belgesel
Canerhan Tipi Ocak 2011
Kumanda izleyicide
1872 yılının 3 Eylül'ünde Tophane
Meydanında ,
içlerinde İstanbul' un ileri gelen kişilerinin
de
bulunduğu kalabalık bir topluluk o güne
kadar hiç
görmedikleri bir taşıtın etrafını almışlardı.
Bu İstanbul tarihinde yeni bir çığır açacak
olan
"Atlı Tramvay" idi…
O gün planlanan ilk dört hattan ilki olan
Azapkapı
-Galata - Tophane - Kabataş – Beşiktaş -
Ortaköy
hattı İngiliz kökenli Dersaadet Tramvay
Şirketi
tarafından işletmeye açıldı
Böylece artık İstanbullu’nun ayağı yerden
çağdaşça kesiliyor, o güne kadar zengin
harcı
olan küheylanların çektiği tenteli arabalara,
kupalara, faytona binemeyen orta halli ya
da
yoksul halk nispeten ucuz bir taşıta
kavuşmuş
oluyordu….
Avrupa' da çalışmaya başlamasından 18 yıl
sonra Osmanlı' da ilk kez İstanbul' da
görülüyordu ki, bu da o zamanlar için hiç
de
fazla bir gecikme sayılmazdı…
Atlı TramvaylarAtlı Tramvaylar
Kuruluş döneminde ilk atlı tramvaylar, İstanbul yakası
ve Pera olmak üzere olmak üzere iki yakada
çalışıyordu. Köprü üzerinden geçişlerine izin
verilmediği için hatların başlangıç ve bitiş merkezleri
köprünün iki ucundaki Eminönü ve Karaköy müruriye
gişelerinin az yakınındaki bölgeydi. Bu merkezlerin
haricinde durak diye bir şey de yoktu, güzergah
üzerindeki her yerden tramvaylara binebiliyor ve yine
arzu ettikleri her yerde inebiliyordu yolcular…Müruriye gişeleri köprünün her iki başında yer alan, geçenlerden belli bir ücretin tahsil edildiği noktalardı
Atlı tramvaylar yazlık ve kışlık olmak üzere
iki tipte idiler ve genellikle 2 ya da 4 atın
çektiği tek bir vagondan ibarettiler.
Azapkapı- Ortaköy gibi yoğun hatlardaki
ikili vagonlar ise zamanla yerlerini
İmperial olarak adlandırılan 2 katlı
vagonlara bırakmışlardı…
Çift katlı “imperial” tipi atlı tramvay Tophane’den geçiyor
4 atlı tek vagonlu tramvay Tepebaşı’nda
Bu dönemde atlı tramvaylarda kullanılan
ve adetleri 400 civarında olan atlar
Macaristan ve
Avusturya' dan getirilmişlerdi.
Tramvaylara koşulan at sayısı,
çalıştırıldıkları hattın düz yahut yokuşlu
olmasına göre 1 ila 4 arasında değişirdi…
Şehrin bazı yerlerinde yokuş
başlarında kurulmuş olan küçük
ahırlardan gerekirse takviye yapılırdı
Örneğin şimdiki Bankalar
caddesinden gelip Şişhane
yokuşunu çıkmak için iki atla çekilen
tramvaylar Azapkapı’dan takviye at
alırlardı…
Şişhane yokuşunda atlı tramvay 1908
İstanbul’un atlı tramvay keyfi 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı ile birlikte sona erecekti…
Zira Harbiye Nezareti elindeki at ihtiyacının yeterli gelmemesi üzerine, Dersaadet Tramvay
Şirketi'ne başvurarak, orduda kullanılmak üzere atlara talip olduğunu bildirmiş, verilen olumlu
cevap üzerine de 30 bin altın karşılığında şirketin tramvaylarında kullanılan 430 atın tümünü
satın almıştı.
Karaköy Meydanı 1910
İstanbul'daki atlı tramvay yokluğunun
yarattığı büyük sıkıntı sonucunda
elektrikli tramvayın, İstanbul için artık
kaçınılmaz olduğu fikri iyice
yaygınlaşmıştı.
Ancak bunun için gerekli altyapının ve
elektrik fabrikalarının kurulması ve
hatların elektriklendirilmesi 1914 yılını
bulacaktı
1912 yılında Galata Köprüsü de çelik
olarak yeniden inşa edildiğinden,
tramvaylar artık köprü üzerinden de
geçebilecekti…
Böylece kentin iki yakası arasında
kesintisiz bir bağlantı sağlanmış
oluyordu…
Tramvay mecburi durağı**
** mecburi duraklarda binecek yolcu olmasa da tramvay durmak zorundaydı,
“ihtiyari” duraklarda ise yolcu yoksadurmayabilirdi.
Elektrikli TramvaylarElektrikli Tramvaylar
25 Ocak 1914 Galata Köprüsünden ilk tramvay geçerken kurbanlar kesiliyor
1914 yılına gelindiğinde Kabataş' ta bir elektrik fabrikası kurulmuş, ardından atlı tramvaylar için
kullanılmış olan geniş raylar daraltılarak, çift hat şeklinde yeniden döşenmiş ve İstanbul halkına ilave
bir heyecan katan Galata Köprüsü' ne ray döşenmesi çalışmalarına başlanmıştı…
Ve …
25 Ocak 1914 günü kentin iki yakası raylarla birbirine bağlayan hattın ilk elektrikli tramvayı köprüden
geçiyordu işte…
Tramvayların tarihinde Beyazıt meydanının
özel bir yeri vardı… İstanbul’un çeşitli
semtlerine çalışan tramvayların birçoğunun
geçtiği bir noktaydı burası.
Meydandaki görkemli havuzun çevresinde
dolaşan tramvaylar buraya ayrı bir güzellik
katarlardı…
Köprü üzerinden tramvay geçmeye
başladıktan sonra biletlere 1 kuruşluk
“Köprü Müruriye Resmi” ilave olunmuştu.
Buna rağmen İstanbullular memnundu iki
yakanın birleşmesinden.
O günlerden bugünlere ulaşmış olan birçok
aile albümünde, Galata köprüsü üzerinde
tramvayları gösteren bir fotoğraf bulunurdu
genelde…
Ara Güler de öyle bir anı görüntülemiş işte…
Fatih’ten, Aksaray’dan, Beyazıt’tan kalkıp
yeni köprüden geçerek Harbiye’ye,
Maçka’ya, Kurtuluş’a kadar ulaşan
tramvaylar Beyoğlu’nun da vaz geçilmez
bir süsü olmuşlardı zamanında…
İstiklal Caddesi üzerinden geçip, Taksim
meydanındaki anıtın çevresinden
döndükten sonra beş ayrı semte
yönelirlerdi tramvaylar
Son olarak Ali Sami Yen Stadı’nın biraz
gerisinde bugün yıkılmış olan İETT Taşıtlar
Dairesi’nin önünde dururlardı.
Mecidiyeköy, Beyoğlu kesimin de
tramvayların ulaştığı son duraktı. Daha
ötede bostanlar, dut bahçeleri yer alıyordu.
Harbiye - Pangaltı
İstiklal Caddesi
Boğaziçi yönüne sadece Eminönü-Bebek hattı vardı.
Güzergahın düz oluşu ve yolcu fazlalığı nedeniyle
sadece bu hatta mahsus olmak üzere 3 kabinli
tramvaylar çalışırdı
Beşiktaş-Ortaköy arası, tramvayların en hızlı gittiği
yer olarak bilinir Çırağan Sarayı harabelerinin
önünden rüzgar gibi geçerdi tramvaylar...
Arnavutköy’ de hat denize paralel uzanırdı . Bu
hatta bazen tramvaylarla şehir vapurları arasında
bir yarış başlardı. Tramvayın çan çanı, vapurun
düdüğü galibi belli olmayan bu kısa yarışın en
belirgin işaretleriydi.
22 no’lu Bebek-Eminönü tramvayı Beşiktaş’ta 1930’lar…
Akıntı Burnu, kışın vatmanları titreten bir yer
olarak bilinir, dalgalar Bebek tramvaylarının
pencerelerine kadar ulaşırdı zaman zaman…
Kışın kendilerini en çok üşüten üç yerin;
Arnavutköy, Köprü üstü ve Saraçhanebaşı
olduğunu söyler, bu yüzden bu noktalardan
hızlı geçmek ister, hız yapardı vatmanlar Arnavutköy akıntı burnu
Boğaziçi tramvayları
1914 yılında başlayan 1. Dünya savaşı daha önce Balkan Harbinde olduğu gibi Dersaadet
Tramvay Şirketi'ni yine çok olumsuz etkilemişti.
Askere alımlar nedeni ile meydana gelen personel eksikliği, Avrupa' dan sipariş edilen vagonların gelmemesi, yedek parça yokluğu
gibi nedenlere 15 Ocak 1915 günü hükümetin kararı ile İstanbul' a verilen elektriğin kesilmesi de eklenince tramvay seferleri tamamen durdu
İstanbul’da.
8 ay süre ile devam eden bu durumdan sonra 1920 yılında İstanbul’un işgaline de tanık olan elektrikli tramvaylar her şeye rağmen hizmet
vermeye bu dönemde de devam ettilerse de asıl gelişmelerini Cumhuriyet döneminde
sağladılar…
Bu dönemde Dersaadet Tramvay Şirketi’nin adı İstanbul Tramvay Şirketi olarak değişiyor, bazı tramvaylar modernize ediliyor ve yeni hatlar
ilavesi ile İstanbul tam bir tramvay kenti halini alıyordu
Ve bu ulaşım aracı İstanbulluların tercihinde ön sıradaki yerini koruyordu
1920’lerin sonuna doğru devreye giren Fatih-Harbiye tramvayına başka bir anlam veriyordu birçok
kimse…
Bugün bile kaynaştıramadığımız iki ayrı dünyayı, iki ayrı yaşam kültürünü birleştirme misyonu
yüklenmişti
bu tramvaya adeta…
“Fatih-Harbiye” adlı, tramvayla özdeşleşen romanında bunu işlemişti Peyami Safa…
İki ayrı hayat tarzının çatışmasını, bunun bir genç kızın ruhunda yarattığı çalkantıları, çelişkileri,
arzuları işlemişti…
Ve zavallı tramvayın başaramadığı sonuçsuz kalan sentezi anlatmaya çalışmıştı…
Ama keşke o günküyle kalsaydı başarısızlıklar ve keşke o günkü kadar olsaydı çelişkiler, karşıtlıklar…
NERİMANLAR, ŞİNASİLER, MACİTLER VE FAİZ BEYLER KEŞKE ASIL BUGÜN YAŞIYOR
OLSALARDI…
Fatih–Harbiye tramvayı
16 Haziran 1939 günü Tramvay ve Tünel işletmeleri İETT kurumuna devredildi. İstanbul halkının coşkuyla karşıladığı bu millileştirme kararı törenlerle kutlandı, İETT müdürlüğü ve tünelin yer aldığı Metro Han süslendi.Bazı hatlardaki tramvaylar süslenerek servise kondu…
Metro Han İETT garajı ve çalışanları
Taksim Beyoğlu
Cumhuriyetin 10. yıl törenleri için hazırlanmış tipik bir İstanbul tramvayı
1933 yılında Cumhuriyet'in ilânının 10. Yıldönümü kutlamalarından birkaç gün önce, yeni
adı ile
İstanbul Tramvay Şirketi yetkililerine Atatürk'ün bir emri iletilmişti:
“29 Ekim 1933 Pazar günü İstanbul kentinde Şirket'in bütün taşıtları hizmete verilecektir."
Bu emir üzerine, olağanüstü bir inanç ve bilinçle hızlı bir çalışma ortamına girilmiş, tüm
tramvaylar ve otobüsler elden geçirilerek onarılıp, yeniden boyanmıştı. Sonunda, 29 Ekim 1933
günü, şirketin 320 tramvayı ile 4 otobüsü İstanbul halkının hizmetine sokularak alınmış olan emir
yerine getirilmişti.
Böylece dünyada ilk kez bir toplu taşıma işletmesi yüzde yüz kapasite ile çalıştırılmış oluyordu.
Bunun İstanbul kentinde gerçekleştirilmiş olması, her dönemde bir övünç kaynağı olacaktı…
Kadıköy İskelesi
İstanbul’un o yıllardaki görmüş geçirmiş halkı tarafından çok sevilen tramvaylar 1930 ve 40’lı yıllarda
altın çağlarını yaşadılar…. Tramvayın Kadıköy yakasına gelişi de 1930’ları bulmuştu zaten
Başlangıçta Anadolu Yakası’nda da durak diye bir şey yoktu. Zaman içinde, yerleşimin artması sonucu
bazı noktalar durak olarak seçildi.
İstanbul yakasından tramvaylarının ön ve arkada açık sahanlıklı olmasına karşın Kadıköy
yakasındakiler ortadan sürgülü kapılı ve kapalı araçlardı ilk zamanlarda…
Bostancı’ya 4, Fenerbahçe’ye 6, Hasanpaşa’ya
8, Moda’ya ise 20 hat numaralı tramvaylar
çalışırdı. Bunların kırmızı vagonu birinci,
arkadaki yeşil ise ikinci mevkii olurdu. Moda’ya
ise sarı, tek vagonlu bir tramvay çalışırdı.
12 numaralı Kadıköy-Üsküdar hattı
Kadıköy’den kalkar, Selimiye - Karacaahmet -
Tunus bağı - Ahmediye üzerinden Üsküdar’a
varırdı...
Biletçilerin ,“Karacaahmet’te inecek var mı?”
seslenişi gülüşmelere neden olurdu.
1 hat numaralı Kadıköy - Kısıklı tramvayı,
Selimiye’deki makastan ayrılır , Bağlarbaşı’na
çıkardı.
Son durak Kısıklı idi. Çamlıca Tepesine
pikniğe gelenler bu hattı kullanırdı.
Üsküdar -Kısıklı arasında ise 11 hat numaralı
tramvaylar çalışırdı
Son TramvaySon Tramvay Eski bir Vatman anlatıyorEski bir Vatman anlatıyor
“Bunlar, aslında yeşil renkli iki tramvaydı. Sirkeci
garının karşısında, Babıali’ye çıkan yokuşun
önünden gece saat tam üçe beş kala kalkarlardı.
“Sıfır üç tramvayı” da denirdi bunlara… Biri
Edirnekapı’ya kadar uzanır oradan Aksaray’daki
depoya giderdi. Diğeri ise Köprüden geçip, Tepebaşı
yoluyla Taksim’e çıkar oradan Şişli deposuna
giderdi.
Bu tramvayların tabelalarında ne yazdığı önemli
değildi. Müşteriler bunu bilirdi. Zaten durağı da
yoktu bunların. Bir el hareketi ile durur, çoğu
evlerine giden; vatman, otobüs şoförü, vapur
biletçisi, salepçi, çalgıcı gibi yolcuları alırdı.
Bu “Son Tramvay "da çalışmak hem zevkli hem de güçtü. Zaman zaman bir polis memuru gibi
davranmak zorunda kalırdınız. Az taşımadık çakır keyif müşterileri… Ama bazen de çalgıcılar biner, çok
alçak sesle darbuka çalıp şarkılar söylenirdi. Soğuk kış gecelerinde, salepçilerin güğümlerinden bol
tahinli salep, ya da bozacının leblebili bozasından bir fincan tatmak "Son tramvay"ın bir ayrıcalığıydı.
Anlayacağınız son tramvay, hür bir tramvaydı. İstediği yerde durur, istediği makastan karşıdaki raylara
girer, yolcu seçmeden tümünü alırdı. O günler, insanların birbirine karşılık beklemeden yardım ettiği
zamanlardı.
Son tramvay da bu güzelliğin son halkasıydı”
Tramvay hatıraları::
alıntıdır – istanbullite.com
Tramvay hatıraları::
Yaz aylarında özellikle Fenerbahçe ve Bostancı hatlarına açık vagonlar konur, penceresiz yanları kırmızı-
beyaz tentelerle süslenirdi. Bu açık tramvaylarda Bostancı veya Fenerbahçe yolculuğu yapmak Kadıköylüler
için bir hafta sonu eğlencesiydi adeta… Yaz aylarında beyaz keten tayyörlü şık hanımlar, Panama şapkalı
beyler, çocuklarının ellerinden tutar dondurma yemeğe giderlerdi bu semtlere…
Bazen de sabahtan Bostancı iskelesinden vapurla adalara giderler, akşama da Bostancı’dan tramvayla
Kadıköy'e geri dönerlerdi. Beyaz köşklerin ve yeşil çamların arasından geçen tramvay yolu manzara
yönünden en güzel hatlardan biriydi...
4 numaralı yazlık Bostancı tramvayı 6 numaralı yazlık Fenerbahçe tramvayı
Yazlık Tramvaylar Eski bir vatman anlatıyor
Tramvay hatıraları::
VardacılarVardacılar
Dingo’nun ahırıDingo’nun ahırı
Atlı tramvaylarda üç önemli görevli vardı. Bunlar, vatman, biletçi ve
vardacıydı. Vatman sürücüydü, vardacı ise genellikle iyi koşan nefesli
kişilerden seçilen , ellerinde nefir denen borazanı ile tramvayın önünden
koşarak, "varda, varda.” diye bağırıp , atlı tramvaya yol açmaya çalışan “halkı
uyaran” görevliydi. Vardacılar, daha çok tulumbacılar ve kabadayılar arasından
seçilirdi.
Varda sözcüğü, İtalyanca ‘guarda’nın bozulmasıyla oluşmuş, “Çekilin, yol verin,
savulun” anlamı taşıyan bir kelimeydi. Vardacıların, atlardan hızlı koşmaları
gerekiyordu. Zamanla vardacılar, kaynak sıkıntısı nedeniyle tasfiye edildi ve
vardacıların görevini atların boynuna takılan çıngıraklar, ziller karşıladı
Şişhane yokuşunu çıkabilmek için
Azapkapı'dan takviye at alan tramvay bu
haliyle Taksim’e gelince, bu atlar sular
idaresi maksemi ile Fransız konsolosluğu
arasındaki bir ahırda bir süre dinlendirilip
öyle geri götürülürdü
Rivayete göre bu ahırı Dingo adlı bir Rum
vatandaş işletirdi. Gün boyu bir sürü atın
girip çıkmasından dolayı dilimizdeki ' Burası
Dingo’nun ahırı mı giren çıkan belli değil ‘
sözünün buradan geldiği söylenir.
Tramvay hatıraları:: Basında “tramvay”
Tramvay hatıraları:: Tramvayın iç dünyası
Perde ile ayrılmış haremlik-selamlık tramvay cumhuriyetle birlikte kaldırıldı
Vatman
Biletçi
Yolcular
Edirnekapı-Bahçekapı tramvayı
Tramvay hatıraları::
Beyoğlu’nda kar 1960
Ara Güler ile ölümsüzleşen tramvaylar…
Emekli bir vatman Beyoğlu’nu anlatıyor :
“Efendim eskiden İstanbul’da adap vardı, muaşeret vardı. İnsanlar birbirini sayar ve severdi.
Bizim "zevatı mutade“ dediğimiz devamlı müşterilerimizle çok güzel ilişkilerimiz olurdu. Beyler,
sahanlığa çıkınca ellerini şapkalarının siperlerine götürür, hanımlar tebessüm eder: "günaydın" der
ve yerlerini alırlardı. Özellikle , Tünel -Taksim hattında, Lion Mağazası, Japon Oyuncakçısı, Pars
Kürk Evi, Markiz Pastanesi yakınındaki durakta böyle müstesna ve zarif giyimli müşteriler
çoğunluktaydı”
Bazen tramvayın tabelasında yazılı olduğu yöne değil de tramvay deposuna gittiğini belirtmek için arka camına bir tabela asılırdı : “DEPOYA GİDER”
“Asılma depoya gider”Tramvay hatıraları:
Tramvayın dışarıdan bir yerlerine tutunarak bedava seyahat etmek İstanbul’un tramvaylı günlerinin bir alışkanlığı idi
Tramvayın sağında-solunda “asılmak memnudur” yazılı olsa da buna pek itibar eden olmazdı…
Halk arasında kullanılan “asılma depoya gider”sözü buradan türemiştir…
Bir İstanbul klasiği Kırmızı-yeşil tramvay Gülhane Parkı
girişinde
Tramvay hatları -numaraları ve renkleri-
Tramvay hatıraları:
Okuma yazma oranının düşük olduğu semtlerde
halkın tramvayları ayırt edememesi üzerine hat
tabelaları renklendirilmişti .
Böylece halkın genelinin herhangi bir karışıklığa
sebep olmadan araçları kullanması sağlanmıştı
Birinci mevki araçların kırmızı, ikincilerin ise
yeşil renge boyanmış oluşu da yine aynı
nedenle yapılmış bir uygulamaydı…
Tramvay hatıraları: Moda tramvayı
Ortadan havalı kapılı, sarı renkli, 20 hat numaralı “Moda Tramvayı” Söğütlüçeşme Tramvay müzesinde
Ve… 1950’ler… Sona doğru…
1950: Prost planı bitti Menderes imarı başladı !
1956: Sonun başlangıcı Tramvayların köprüden geçişi yasaklandı !
1956-58: İstiklal caddesinden raylar söküldü Tünel hattı iptal edildi Eminönü-Bebek hattı Dolmabahçe’ye çekildi Topkapı ile Yedikule’den gelen hatlar Aksaray’a kadar sökülerek iptal edildi !
1960 : İstanbul yakasında 16 hat kaldı
1961 : İstanbul yakasında son sefer
1965 : Kadıköy Bostancı ve Moda hattı iptal Üsküdar-Kısıklı hattı iptal
14.11.1966: Kadıköy yakasında son sefer
Tramvaysız İstanbul !
Raylar sökülürken
Elveda Sevgili yolcular - 12 Ağustos 1961
12 Ağustos 1961 günü 128 numaralı tramvay ve
arkasına dizilmiş
6 tramvayı uğurlamak için halk yolların iki yanına
sıralanmış
son yolculuğuna çıkan tramvayları bekliyordu.
Yolculuk boyunca son seferini yapan tüm tramvaylar
1913 yılında
yola çıktıkları yer olan Galata Köprüsünden geçerek
Sirkeci Arabalı Vapur iskelesinde yeni görev yerleri olan
Kadıköy yakasına geçmek için sıraya dizildiler.
Ve 14 Kasım 1966Tramvayların İstanbul’u tamamen terk edişi
İstanbul yakasından Kadıköy’e aktarılan tramvaylar
1950’li yıllar boyuca şehrin yeni
görünümü için yapılan her çalışma ve
vurulan her kazma ile "Tramvaylı
İstanbul" dan "Tramvaysız İstanbul”a
geçiş artarak devam etti …
1960’lara gelindiğinde; gelişmiş ve
kalabalık Avrupa şehirlerinde metro
sistemlerinin de devreye girmesi ile
birlikte tramvaylar en gözde ulaşım
aracı olmayı sürdürürken, İstanbul'da
geri dönüşe imkan vermeyecek şekilde
meydan düzenlemeleri ile raylar
sökülmüş, hatlar iptal edilmiş ve hatta
araçlar tamirine imkan olmayacak
şekilde açık alanlarda bekletilerek
zamana yenik düşürülmüşlerdi…
Tramvaylar çürümeye terk edildi
İstanbul’ un bugün hala çözülemeyen ulaşım sorunlarının nedenini istimlak hareketleri
ve tramvayların kaldırılmasına başlanan o günlerde aramak gerekir belki de…
S O N
Canerhan Tipicanerhant@gmail.com
Kaynaklar:Tramvay İstanbul’da – Çelik GülersoyDersaadetten günümüze tramvay http://www.dersaadettramvayi.comKent içi ulaşımı okuma/Zeki Zikrullah Kırmızıhttp://okumaninsonunayolculuk.comFotoğraflar: wow-Turkey -Tramvaylı Günlersayfaları , facebook ve diğer internet kaynakları
Küçük yaşlarda tanımıştım onları…Daha gün ağarmadan Kadıköy’den Üsküdar’a, okuluma giderkenden…Öğrenci pasomu gösterip, bilet bedelini biletçiye üç tane bir kuruşile öderkenden Koltukları son durakta gidiş yönüne döndüren biletçiyi hayretle izlerkenden…Haydarpaşa köprüsü üzerinde ilk kez o durmadan atladığımda yerlere düşerkenden…Bir sıcak gün Kurbağalı’dan kayık tutmak için Kuşdili’ndenarkasına asılırkenden…Açık vagonuna bir yaz akşamı ailecek Altıyol’dan neşeyle binip Çiftehavuzlar’da inerkenden…Yine ailecek ıssız bir yaz gecesinde Kumluk’ta oturup çan çanlarını dinlerkenden…Ve bir gün çiçeklerle bezenip o bizlere hüzünle veda ederkenden…Sahneyi minibüslere bırakıp, izzet-i ikbal ile Dersaadet’ten çekilirkenden…
Ve…Utanıyorum ondan şu yandaki resme bakarkenden…
Canerhan Tipi
Telif sahibi: Canerhan Tipi sunumun izin alınmadan
kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri yasasına göre suçtur
Recommended