2
Bizzat benim Eskişehir spor salonu olarak yaklaşık beş bin kişi tanıdığım, dostum, akraba var, onların her bin kişiden vur-tut biri- ikisi spor yapıyor, yüze, bisiklet süre bilir. Sosyolojik istatistik çalışmıyor, ona göre hüküm isteyen adamlar gerek her şeyi kendi tanıdıklarının sayısına göre Yüzmek ve bisiklet sürmek ve koşmaktan sonra göre sıradan insanın öğrenebileceği üçüncü, dördüncü hareketlerdir. Yabancı ülkelere eğitim almaya giden Azerbaycan gençleri düştükleri ülkede ilk kez olarak, başlarlar yüzmek, bisiklet sürmek öğrenmeye, hevesle tenis gibi üç-dört spor türüne birden Sanki, bunlar spor ülkesinden gelmezler. İlk defa yabancı ülkelerde sporla tanışıyorlar. Eskişehirde spor salonları -uzaktan tanıdığım çocukların sadece birkaçı bisiklet süre, yüze bilir. Rusça kelimesi dilimize "sırtlan" olarak tercüme edilir. Öğle vakti Sokaklarımız okullardan gruplar halinde çıkan çocuklarla doluyor, bu çocuklar ömürlerinin en zinde zamanında gözlerini güneşten durumda evlerine yollanırlar. Karşılaştırıldığında, örneğin, İngiltere'de her 6 çocuktan birinin üze bilmemesi, her on çocuktan birinin bisiklet süre bilmemesi sorun gibi gazetelere düştü. Batı ülkelerinde olmayan yarış sporu kültürün bir parçası haline geldi. Yüzme gibi alışkanlıklar onlarda orta okulların zorunlu yazılımı içindeki. Günde sokakta görürsen, budur, öğretmenler bir deste tanıtıcı jilet giyinmiş çocuğu bir yere götürürler. Nereye? Okuldan bu arazinin spor kompleksine yüzme dersine. Okulla spor kompleksi arasında karşılıklı anlaşmaya dayalı. Veya belediyenin özel tayin yaptığı çizgili yelek giymiş öğretmenler bizim gibi ülkelerden gelmiş gençlere parkın ortasında spor dersi geçer, önemli, bazis alışkanlıkları öğretir. Eskişehirde orta okulların spor dersleri korkunç derecede spontan, beyhude yapılır. Çoğu zaman küçük çocuklar okulun etrafında üç kez kaçarak devre dersi başa vururlar, büyük çocuklar dede-baba

Eskisehir spor salonu

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Eskisehir spor salonu

Bizzat benim Eskişehir spor salonu olarak yaklaşık beş bin kişi tanıdığım, dostum, akraba var, onların her bin kişiden vur-tut biri-ikisi spor yapıyor, yüze, bisiklet süre bilir.

Sosyolojik istatistik çalışmıyor, ona göre hüküm isteyen adamlar gerek her şeyi kendi tanıdıklarının sayısına göre

Yüzmek ve bisiklet sürmek ve koşmaktan sonra göre sıradan insanın öğrenebileceği üçüncü, dördüncü hareketlerdir.

Yabancı ülkelere eğitim almaya giden Azerbaycan gençleri düştükleri ülkede ilk kez olarak, başlarlar yüzmek, bisiklet sürmek öğrenmeye, hevesle tenis gibi üç-dört spor türüne birden Sanki, bunlar spor ülkesinden gelmezler. İlk defa yabancı ülkelerde sporla tanışıyorlar.

Eskişehirde spor salonları -uzaktan tanıdığım çocukların sadece birkaçı bisiklet süre, yüze bilir. Rusça kelimesi dilimize "sırtlan" olarak tercüme edilir.

Öğle vakti Sokaklarımız okullardan gruplar halinde çıkan çocuklarla doluyor, bu çocuklar ömürlerinin en zinde zamanında gözlerini güneşten durumda evlerine yollanırlar.

Karşılaştırıldığında, örneğin, İngiltere'de her 6 çocuktan birinin üze bilmemesi, her on çocuktan birinin bisiklet süre bilmemesi sorun gibi gazetelere düştü.

Batı ülkelerinde olmayan yarış sporu kültürün bir parçası haline geldi. Yüzme gibi alışkanlıklar onlarda orta okulların zorunlu yazılımı içindeki.

Günde sokakta görürsen, budur, öğretmenler bir deste tanıtıcı jilet giyinmiş çocuğu bir yere götürürler. Nereye? Okuldan bu arazinin spor kompleksine yüzme dersine. Okulla spor kompleksi arasında karşılıklı anlaşmaya dayalı.

Veya belediyenin özel tayin yaptığı çizgili yelek giymiş öğretmenler bizim gibi ülkelerden gelmiş gençlere parkın ortasında spor dersi geçer, önemli, bazis alışkanlıkları öğretir.

Eskişehirde orta okulların spor dersleri korkunç derecede spontan, beyhude yapılır. Çoğu zaman küçük çocuklar okulun etrafında üç kez kaçarak devre dersi başa vururlar, büyük çocuklar dede-baba kuramıyla futbol oynuyorlar, kızlarsa spor forması giymek yalandan hasta olduklarını söylüyorlar, kurtarıp gidiyor.

Bizde ana spor alışkanlıklarını öğrenmek her çocuğun kendi keyfine, emrine bırakıldı. Kimin kalbi ister, ilgilenir. Şehrin, bölgenin o başında bir yer bulur, çocuğunu özel yüzme derslerine götürür. Kalanlarının hiç haberi olmaz.

Ancak aslında, özellikle iddiaca spor ülkesi olan bir ülkede bu işin sistemi olmalıdır, o sistem de genel eğitim programının içinde olmalıdır, öyle değil mi?

Eskişehir’in spor desteklenir, ama sadece yarış sporu. Meslek iddiası olmayan, madalya getirmek ihtimali olmayan, sıradan halkın gündelik hayatından ötesine gitmeyen olmayan yarış sporu ise, nasıl derler, teşvik edilmez.

http://www.makalee.net/2015/04/eskisehirin-en-iyi-spor-salonlari.html

Page 2: Eskisehir spor salonu

Ulusal olarak her ne kadar büyük spor projeleri ve iddiaları olsa da, bunlar dar çember içindir. Fildişinden olan stadyumda meydana geldiğinde, biz onun ağırlık derecelerini, dönme tezliklərini ve sair bile şeylerini anlamayız.

O, her zaman hasarın o üzündedir, uzaklarda, Spor kanalındadır, sporcular içindir, - halk için değil. Kısacası, spor içindir, yoksa toplum için - budur önemli olan.