Upload
vecdi-cimen
View
220
Download
4
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Bir marka inşa etmekle bir bina inşa etmek oldukça benzerdir. İkisi de büyük bir titizlikle tasarlanmalıdır. İkisi de sıfırdan başlanarak, tuğla tuğla inşa edilmelidir. Pazarlama birimleri markalarını birer bina olarak düşünürlerse bu metafor iyi bir örnek olacaktır. Düşünsenize içinde en iyi çalışanların yer almak isteyeceği, sizi ziyarete gelen müşterilerinizi etkileyecek bir bina yapmak isteseydiniz; bunu rakiplerinizin binaları gibi yapar mıydınız? Kesinlikle hayır.. Pazarlama iletişimi markanın tek bir dille konuşması demektir. Mesajı anlaşılmayan markanın farkına varılamaz. Hem mimaride hem de pazarlamada başarının sırrı diğerleri gibi olmamak, fark yaratıp öne çıkmak ve kategorinin standartlaşmış stilini kopyalamamaktır. Pazarlama ve mimari arasında bu bağları kurarken, Kanada Toronto’da büyük tartışmalara yol açan bir inşaat şirketinin bilboardını paylaşmak istedim ve bu yazının kapak fotoğrafı yaptım. İlanda başlığa taşınan isim Kim Kardashian. Bir başka ünlü Kris Humphries’le 2012′de yaşadığı 72 günlük evliliğinin ardından Kardashian inşaat firmasının ilanında şöyle yer alıyor: “Bu inşaat bir Kim Kardashian evliliğinden daha çabuk bitecek.” Türkiye’de pazarlama iletişimi yapılıyor mu ? Cevap genel olarak hayır. Kurumsal gördüğünüz isim yapmış birçok marka bile bizleri hayal kırıklığına uğratabiliyor. Teknolojik dünyanın hızla ilerlemesi pazarlamayı öyle bir hale getirdi ki, bu durum aslında biz pazarlamacılar için hem iyi hem kötü sonuçları da beraberinde getirdi. Nasıl derseniz? İlk olarak iyi tarafından bakalım. Teknolojik dünyada ki tüm gelişmeler aslında pazarlamanın gücüne güç kattı. Tanıtım kanalları gelişti. Yeni mecralar açıldı. Yapılan pazarlama çalışmalarının kontrol edilebilirliği kolaylaştı. Kısacası dijital dünya pazarlamayı bambaşka bir boyuta soktu. Bugün Anadolu da küçük bir işletme iken, online dükkanınızı açarak tüm dünyaya satış yapabilir hale gelebiliyorsunuz. Benzetme yapmak gerekirse “dünya global bir köy haline geldi” Kötü tarafı ise sadece tüm bu mecraları kontrol etmek zorlaştı. Aslında zor değil, Türk markalarının yol haritası, uzun vadeli hedef ve planları olmadığından için zor. Sırf bu sebeplerden dolayı offline ve online mecralarda var olduğunu zannedip de var olmayan markalar dolu bu ülke. ABD ve Avrupayı her daim en az bir on yıl geriden takip eden 2. Dünya ülkesi olmamız nedeniyle hem offline hem de online pazarlama iletişimi mecralarının ve hatta gücünün çok çok sonra farkına varacağımız dün gibi ortada. Türkiye’de markaların online ortamda var olmalarına, iletişim dilleri ve pazarlamalarına hiç bakmayalım bile. Mesela interneti en verimli kullanan OECD ülkeleri arasında Türkiye son sırada. Türkler’in %33’ü lise ve dengi diplomaya sah
Citation preview
Pazarlama İletişimi mimari gibidir
Bir marka inşa etmekle bir bina inşa etmek oldukça benzerdir. İkisi de büyük bir titizlikle
tasarlanmalıdır. İkisi de sıfırdan başlanarak, tuğla tuğla inşa edilmelidir. Pazarlama birimleri
markalarını birer bina olarak düşünürlerse bu metafor iyi bir örnek olacaktır. Düşünsenize
içinde en iyi çalışanların yer almak isteyeceği, sizi ziyarete gelen müşterilerinizi etkileyecek
bir bina yapmak isteseydiniz; bunu rakiplerinizin binaları gibi yapar mıydınız? Kesinlikle
hayır..
Pazarlama iletişimi markanın tek bir dille konuşması demektir. Mesajı anlaşılmayan markanın
farkına varılamaz. Hem mimaride hem de pazarlamada başarının sırrı diğerleri gibi olmamak,
fark yaratıp öne çıkmak ve kategorinin standartlaşmış stilini kopyalamamaktır.
Pazarlama ve mimari arasında bu bağları kurarken, Kanada Toronto’da büyük tartışmalara
yol açan bir inşaat şirketinin bilboardını paylaşmak istedim ve bu yazının kapak fotoğrafı
yaptım. İlanda başlığa taşınan isim Kim Kardashian. Bir başka ünlü Kris Humphries’le 2012′ de
yaşadığı 72 günlük evliliğinin ardından Kardashian inşaat firmasının ilanında şöyle yer alıyor:
“Bu inşaat bir Kim Kardashian evliliğinden daha çabuk bitecek.”
Türkiye’de pazarlama iletişimi yapılıyor mu ? Cevap genel olarak hayır. Kurumsal gördüğünüz
isim yapmış birçok marka bile bizleri hayal kırıklığına uğratabiliyor. Teknolojik dünyanın hızla
ilerlemesi pazarlamayı öyle bir hale getirdi ki, bu durum aslında biz pazarlamacılar için hem
iyi hem kötü sonuçları da beraberinde getirdi. Nasıl derseniz? İlk olarak iyi tarafından
bakalım.
Teknolojik dünyada ki tüm gelişmeler aslında pazarlamanın gücüne güç kattı. Tanıtım
kanalları gelişti. Yeni mecralar açıldı. Yapılan pazarlama çalışmalarının kontrol edilebilirliği
kolaylaştı. Kısacası dijital dünya pazarlamayı bambaşka bir boyuta soktu. Bugün Anadolu da
küçük bir işletme iken, online dükkanınızı açarak tüm dünyaya satış yapabilir hale
gelebiliyorsunuz. Benzetme yapmak gerekirse “dünya global bir köy haline geldi”
Kötü tarafı ise sadece tüm bu mecraları kontrol etmek zorlaştı. Aslında zor değil, Türk
markalarının yol haritası, uzun vadeli hedef ve planları olmadığından için zor. Sırf bu
sebeplerden dolayı offline ve online mecralarda var olduğunu zannedip de var olmayan
markalar dolu bu ülke. ABD ve Avrupayı her daim en az bir on yıl geriden takip eden 2. Dünya
ülkesi olmamız nedeniyle hem offline hem de online pazarlama iletişimi mecralarının ve
hatta gücünün çok çok sonra farkına varacağımız dün gibi ortada.
Türkiye’de markaların online ortamda var olmalarına, iletişim dilleri ve pazarlamalarına hiç
bakmayalım bile. Mesela interneti en verimli kullanan OECD ülkeleri arasında Türkiye son
sırada. Türkler’in %33’ü lise ve dengi diplomaya sahip. Bu arada eğitimde OECD ortalaması
%74’tür. Türkiye, eğitim skorunda Meksika’nın ardından sondan ikinci sırada. Yaşam
memnuniyetinde ise Macaristan, Portekiz ve Rusya’nın ardından Türkiye sondan 4’üncü
sıradadır. Kısacası birçok alanda Türkiye sondan birinciliği zorluyoruz. İnterneti verimli
kullanamayan bir toplumdan söz ederken, bir markanın kendine online platformda değer
biçmesine yada pazarlama iletişimi yapıyorum demesini aptalca buluyorum.
Pazarlama iletişiminin yapması gereken ilk şey, aynı mesajı verme aynı dili konuşmanın
dışında fark yaratmak olmasına rağmen, Türkiye’de bu anlamda bir pazarlama iletişimi ve
marka yönetimi göremiyorsunuz. Büyük markaları dahi esir almış bir geleneksel pazarlama
döngüsü var. Bir çok pazarlama mecrasında markalar birbirini taklit ediyor ve geleneksel
mecradan çıkmıyor. Şuana kadar bir elin beş parmağını geçmeyecek markalar dışında, yeni
pazarlama mecralarına açılan, markasını hem online hem de offline platformda tam
anlamıyla yöneten bir marka görmüyorum. Yemekspeti, Bilyoner, Turkcell hibi ekstrem
örnekler hariç.