14
Anadolu’da Neolitik Dönemde Din Olgusu Nuri Dadak* ÖZET Anadolu, gerek coğrafi özelliklerinden gerekse tarihi varlığından dolayı geçmişten günümüze kadar her ülkenin bilim insanlarının dikkatini çekmiş ve bu nedenle yapılan araştırmaların odak noktası haline gelmiştir. İlk insanın mağara yaşantısından başlayarak birçok uygarlığa ev sahipliği yapması ve uygarlık tarihi açısından Anadolu, bilinen en zengin coğrafyadır. Tarihöncesi uygarlığında, Epipaleolotik-Mezolitik Çağ’dan sonra gelen, Pleistosen’den Holosen Dönemine geçişle birlikte oluşan yeni iklim şartlarına ve onun oluşturduğu çevreye uyum sağlayan insanoğlunun besin üretime geçtiği ilk döneme Neolitik Dönem adı verilmiştir. Neolitik Dönem, insanlık tarihinde besin toplayıcılığından üreticiliğine doğru çok büyük değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemdeki taş alet kültürü; genellikle yontularak ya da soyularak değil de bilenerek veya cilalanarak yapılan taş aletlerden oluşan bir kültürü temsil etmesini nedeniyle, ilkel bir dönem olarak bilim dünyası tarafından kabul edilmiştir 1 . Anahtar Kelimeler: Anadolu, Neolitik Dönem, Din, Göbekli Tepe, Aşıklı Höyük, Çayönü, Çatalhöyük. GİRİŞ Türkiye’de 1960 yılından öncesine kadar Neolitik Dönem hakkında detaylı çalışmaların yetersiz olduğu bilim dünyasında kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak Gaziantep-Coba Höyük, Mersin-Yumuktepe, Mersin-Gözlükule gibi höyüklerin en alt tabakalarında Çanak Çömlekli Neolitik Çağ tabakalarına inildiği unutulmamasının gerekli olduğu düşünülmüştür. 1960 yılında İstanbul Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü’nün ortaklaşa yürüttükleri karma proje ile ‘’Bereketli Hilal’’ adı verilen çekirdek bölgenin kuzeybatı uzantısında Toros Dağları üzerinde ilk tarımcı toplulukları aydınlatabilecek, Çayönü, Biris Mezarlığı 2 , Göbekli Tepe gibi birçok yer tespit edilmiştir. Hemen hemen aynı yıllarda Hacılar ve Çatalhöyük’te yapılan kazılar Anadolu’da bu çağın hem de olağanüstü buluntularla var olduğunu ispatlanmıştır. Biris Mezarlığı ve Çayönü dışında Suberde/Görüklük Tepe, Erbaba, Can Hasan I ve III kazıları bu çağın varlığını pekiştirmiştir. 1965 yılında I.A. Todd tarafından Orta Anadolu’da gerçekleştirilen yüzey araştırması ve Mellaart, French gibi araştırmacılar tarafından saptanan yeni buluntu yerleri ve çağın salınanından daha fazla yerleşme yerine sahip olduğunu ispatlanmıştır. Çayönü 3 ile beraber Köşk, Kuruçay, Gritille, Hayaz, Cafer Höyük, Nevali Çori 4 , 1 *Nuri Dadak, Adnan Menderes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Yüksek Lisans Öğrencisi, Aydın. [email protected] Harmankaya, Tanındı, Özbaşaran 1997, 13-20. 2 Şanlıurfa il merkezinin kuzeybatısındaki Bozova İlçesi’nin yaklaşık 2 km güneyinde, Küçük Gölbaşı mevkiinde, günümüzde yapay olarak oluşturulan bir sulama gölünün batı kenarındaki kayalık bayırın üzerindeki alandadır. Biris Köyü’nin 4,5 km kuzeybatısındadır. (http://www.tayproject.org/Birismezarlığı.com ). 3 Diyarbakır ili, Ergani İlçesinin 7 km. güneybatısında, Sesveren/Hilar Köyü yakınlarında yer almaktadır. Yukarı Dicle Sınırları içerisinde Dicle’nin bir kolu olan Boğazçay’ın kuzey yakasında yer alır. Konum olarak Doğu 187 Torosların aşağı yamaçlarında ki bir vadide yer almaktadır. Ayrıntılı bilgi için; bkz. Özdoğan 2003, 33. 4 Güneydoğu Anadolu bölgesinde Şanlıurfa ili, Hilvan ilçesi Kantara/Angaç/Güluşağı Köyünün 2 km. kuzeybatısında Fırat Nehri’nin 3 km. sağında ve onun küçük bir kolu olan Kantara Çayı üzerinde her iki 1

Anadolu'da Neolitik Dönemde Din Olgusu

Embed Size (px)

Citation preview

Anadolu’da Neolitik Dönemde Din Olgusu

Nuri Dadak*

ÖZET

Anadolu, gerek coğrafi özelliklerinden gerekse tarihi varlığından dolayı geçmişten günümüze kadar her ülkenin bilim insanlarının dikkatini çekmiş ve bu nedenle yapılan araştırmaların odak noktası haline gelmiştir. İlk insanın mağara yaşantısından başlayarak birçok uygarlığa ev sahipliği yapması ve uygarlık tarihi açısından Anadolu, bilinen en zengin coğrafyadır.

Tarihöncesi uygarlığında, Epipaleolotik-Mezolitik Çağ’dan sonra gelen, Pleistosen’den Holosen Dönemine geçişle birlikte oluşan yeni iklim şartlarına ve onun oluşturduğu çevreye uyum sağlayan insanoğlunun besin üretime geçtiği ilk döneme Neolitik Dönem adı verilmiştir.

Neolitik Dönem, insanlık tarihinde besin toplayıcılığından üreticiliğine doğru çok büyük değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemdeki taş alet kültürü; genellikle yontularak ya da soyularak değil de bilenerek veya cilalanarak yapılan taş aletlerden oluşan bir kültürü temsil etmesini nedeniyle, ilkel bir dönem olarak bilim dünyası tarafından kabul edilmiştir1.

Anahtar Kelimeler: Anadolu, Neolitik Dönem, Din, Göbekli Tepe, Aşıklı Höyük, Çayönü, Çatalhöyük.

GİRİŞ

Türkiye’de 1960 yılından öncesine kadar Neolitik Dönem hakkında detaylı çalışmaların yetersiz olduğu bilim dünyasında kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak Gaziantep-Coba Höyük, Mersin-Yumuktepe, Mersin-Gözlükule gibi höyüklerin en alt tabakalarında Çanak Çömlekli Neolitik Çağ tabakalarına inildiği unutulmamasının gerekli olduğu düşünülmüştür. 1960 yılında İstanbul Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü’nün ortaklaşa yürüttükleri karma proje ile ‘’Bereketli Hilal’’ adı verilen çekirdek bölgenin kuzeybatı uzantısında Toros Dağları üzerinde ilk tarımcı toplulukları aydınlatabilecek, Çayönü, Biris Mezarlığı2, Göbekli Tepe gibi birçok yer tespit edilmiştir. Hemen hemen aynı yıllarda Hacılar ve Çatalhöyük’te yapılan kazılar Anadolu’da bu çağın hem de olağanüstü buluntularla var olduğunu ispatlanmıştır. Biris Mezarlığı ve Çayönü dışında Suberde/Görüklük Tepe, Erbaba, Can Hasan I ve III kazıları bu çağın varlığını pekiştirmiştir. 1965 yılında I.A. Todd tarafından Orta Anadolu’da gerçekleştirilen yüzey araştırması ve Mellaart, French gibi araştırmacılar tarafından saptanan yeni buluntu yerleri ve çağın salınanından daha fazla yerleşme yerine sahip olduğunu ispatlanmıştır. Çayönü3 ile beraber Köşk, Kuruçay, Gritille, Hayaz, Cafer Höyük, Nevali Çori4,

1*Nuri Dadak, Adnan Menderes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Yüksek Lisans Öğrencisi, Aydın. [email protected], Tanındı, Özbaşaran 1997, 13-20. 2Şanlıurfa il merkezinin kuzeybatısındaki Bozova İlçesi’nin yaklaşık 2 km güneyinde, Küçük Gölbaşı mevkiinde, günümüzde yapay olarak oluşturulan bir sulama gölünün batı kenarındaki kayalık bayırın üzerindeki alandadır. Biris Köyü’nin 4,5 km kuzeybatısındadır. (http://www.tayproject.org/Birismezarlığı.com). 3Diyarbakır ili, Ergani İlçesinin 7 km. güneybatısında, Sesveren/Hilar Köyü yakınlarında yer almaktadır. Yukarı Dicle Sınırları içerisinde Dicle’nin bir kolu olan Boğazçay’ın kuzey yakasında yer alır. Konum olarak Doğu 187 Torosların aşağı yamaçlarında ki bir vadide yer almaktadır. Ayrıntılı bilgi için; bkz. Özdoğan 2003, 33.4Güneydoğu Anadolu bölgesinde Şanlıurfa ili, Hilvan ilçesi Kantara/Angaç/Güluşağı Köyünün 2 km. kuzeybatısında Fırat Nehri’nin 3 km. sağında ve onun küçük bir kolu olan Kantara Çayı üzerinde her iki

1

Höyücek, Aşıklı Höyük, Hallan Çemi, Hocaçeşme, Bademağacı, Çatalhöyük, Pınarbaşı kazılarının başlaması Türkiye Neolitik Dönemi konusunda bilgilerimizin değişmesine, farklı boyutlara ulaşmasına yol açmıştır. Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi için, Levant Bölgesi’nde olduğu gibi5 PPNA-PPNB-PPNC6 olarak evrelere ayrılmıştır. Gene yapılan araştırmalar içerisinde Göller Yöresi, Ege Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nde yapılan yüzey araştırmaları ile yeni yerler bulunmuştur. 1960’lı yıllarda yorumlanan Neolitik Dönem modellerinde önemli değişiklikler olduğu bu kazı ve araştırmaların sonucunda ortaya çıkmıştır7.

Din Nedir?

Güncel olarak yapılan araştırmalar neticesinde yapılan din tanımları, dinden neyi kastedildiğine bağlı olarak farklılık gösterildiği söylenmektedir. İşlevsel tanımlama dinin fertlere ve topluma sağladığı farz edilen yararları tasvir eder ve dinin ne yaptığı ya da ne işe yaradığı; özsel tanımlama ise dinin içeriği ya da özüyle ilgili karakterleri içerir ve dinin ne olduğu üzerine yoğunlaşır. İşlevsel tanımlar, dünyevi görünüşlerine; insan ve toplum üzerindeki sosyal ve psikolojik etkilerine göre; özsel tanımlar, kutsal, aşkın ilahi ve tabiatüstü gibi gerçek özü ve içeriği açısından dini tanımlamaktadır. Monotetik (tek yönlü) olan her iki tanım, aralarında sınırlar çizerek birbirlerini dışlayıcıdırlar8.

Ruh düşüncesi ve ölümsüzlüğe inanç, dinin özünü biçimler ve bunların her ikisi de psikolojik bir kökene sahiptir. Din insanı ölümden ve yok olmaya teslimiyetten kurtarır ve insanların içgüdülerinden çıkar. Ölümden sonra manevi sürekliliğe olan kurtarıcı inanç, bireysel zihinde zaten yer almaktadır; toplum tarafından yaratılmaz. Genellikle kendini koruma içgüdüsü olarak bilinen doğuştan gelen eğilimlerin toplamı, bu inancın temelidir9.

Neolitik Dönemde Din

Çanak Çömleksiz ya da Çanak Çömlekli Neolitik dönem olsun genel olarak Neolitik kavramının değiştiği ya da çabanın oluşmaya başladığı bir dönem içerisinde olduğu söylenmektedir. Bu dönem için şimdilik söylenebilecek şey ‘’tapınak ekonomisi’’, uzak bölgeler arası canlı ve karmaşık bir ticari sistem, etkin bir bilgi ve teknoloji aktarımı, uzmanlaşma gibi terimlerin kullanılmasının artık kulağa normal geldiğidir.

Neolitik dönemin genişleyen, dönemi daha iyi anlaşılır duruma getiren araştırmalar sonucunda, bilim insanlarını şaşırtan durumun şüphesiz ki en önemli ve en çarpıcı noktası inanç sistemlerinin daha anlaşılır olması, tapınak olarak nitelendirilebilecek yapıların bulunması ve şimdiye kadar üretim toplumları için yakıştırılan Ana Tanrıça kavramının yeni boyutlar kazanmasıdır10.

yakasında yer almaktaydı. Kantara ile Süleymanbey Mahallesi arasında bulunmaktadır. Lidar Höyük’ten 9 km. uzaklıkta, 90x40 m’lik küçük bir taraça üzerine konumlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Hauptmann 2007, 136. Şu an Atatürk baraj gölünün suları altında kalmıştır. Çayın Kuzeydoğu yakasındaki yerleşme, Nevali Çori I/Hastalıklar Vadisi, güneybatı yakasındaki yerleşme ise Nevali Çori II olarak arkeoloji literatüründe adlandırılmıştır. Aşağı Fırat Havzası içerisinde değerlendirilmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Parıltı 2011, 163. 5Harmankaya, vd. 1997, 14-15.6PPNA: Çanak Çömleksiz Neolitik A, PPNB: Çanak Çömleksiz Neolitik B, PPNC: Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemden Çanak Çömlekli Neolitik Çağ’a Geçiş C. Ayrıntılı bilgi için; bkz. Çoksolmaz 2011.7Harmankaya, vd. 1997, 14-15.8Daha detaylı bilgi için; bkz. Kurt 2008, 73.9Sümer 2007, 19. 10A.g.e, 11.

2

Neolitik dönemde genişleyen inanç sisteminin en çarpıcı göstergelerinden biri, ölü gömme ile ilgi uygulamalardır11. Neolitik dönem boyunca, Anadolu’da ve Ön Asya’da görüldüğü gibi bütün ölülerin genellikle ev tabanlarının altına12 gömülmekteydi (Resim 2).

Bazı yerleşmelerde ise, Kafatası Kültü olarak adlandırılan kimi bireylerin kafataslarının alındığı ve hatta bunların alçı ile sıvanıp etlendirilerek canlandırıldığı bir uygulama söz konusudur. Bu gömülerin genelde, birçok yerleşmede taş kaplar, kişisel süs eşyaları (boncuklar, kemik aletler), yontma taş aletler, çeşitli hayvan kemikleri vb. birçok ölü hediyesi ile gömüldüğü görülmektedir. Bu zengin ölü armağanları, dönemin sanatını ve inanç sistemini yansıtmaktadır13.

İnsan başı, geçmişten günümüze büyüsel ve dinsel amaçlı çeşitli törenlerde ön planda tutulmuştur. Vücudun en önemli organı olan baş, güç ve kudretin simgesi, doğaüstü güçlerin merkezi olarak bilinmektedir. Ölü gömme bedeninden ayrılan insan başı kutsal kabul edilip, tören sonunda konuldukları yerler kült merkezi ya da tapınak işlevi gördüğü söylenmektedir. Neolitik Dönemde Anadolu’da ölü gömme törenlerinde başın gövdeden ayrı tutulması örneği en iyi Çayönü yerleşmesinde görülmektedir. Çayönü yerleşmesindeki anıtsal binada bulunan 71 kafatasının bulunduğu anıtsal binanın avlusunda bulunan üzerinde kan izlerinin olduğu yassı taşın oluşu bu binanın kült yapısı olarak kullanıldığı olasılığını göstermektedir14 (Resim 8).

Çanak Çömleksiz Neolitik döneme tarihlenen Çayönü, Nevali Çori ve Göbekli Tepe’deki15 bulgular, ilk Neolitik toplulukların yanı sıra tapınak olarak adlandırabilecek özel yapılara da sahip olduklarını ortaya koymuştur. Bu tapınakların yapımı ve içinde barındırdıkları dikilitaş, kabartma, heykel, duvar resmi gibi betimlemeler, bunların tören gibi çeşitli ritüel etkinlikler için tasarlandığını düşündürmektedir. Bu amaca yönelik ritüel içerikli tasvirler, yalnızca özel seçilmiş sanatkârlar değil, çok büyük ve organize bir işgücünü de gerektirdiğini ve yontu eserlerle donatılarak her şekilde tapınım işlevine hizmet ettiklerini göstermektedir16.

Çanak Çömleksiz Neolitik Döneme MÖ. 10. ve 9. Bin yıllar kadar eskiye tarihlenen Göbekli Tepe’deki anıtsal yapıların yıkıntısının yoğun kalıntısı Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1995 yılından beri sistematik olarak kazılmaktadır. Alan, çember benzeri yapıları oluşturan, tonlarca ağırlıktaki tek parça T- biçimli sütunlarla karakterize edilir. Sütunlar, kireçtaşı duvarlarla ve duvarların iç kısmındaki sıralarla birbirine bağlanmıştır. Bu yapıların merkezinde 5 metreden fazla yüksekliğe sahip olan iki büyük sütun yer alır17. Tapınak yapılarında, özellikle boyu 3 m.’ye ulaşan payeler üzerindeki kabartmalar ve yapı içlerinde ortaya çıkartılan yontu sanatı örnekleri, MÖ. 3. binin sonuna doğru ne Ön Asya’da ne de Mezopotamya ‘da örneğine rastlanmayan tasvir sanatının örneklerini ortaya koymaktadır. Tasvirlerde dikkat çeken örnekler daha çok bu dönem topluluklarının doğa ile olan ilişkisi ve bunlarla ilişkili mitolojilerinin karışık dünyasını yansıtmaktadır. Yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıkan ağırlıklı tasvirler; Yılan, yaban domuzu ve tilki, dev kertenkeleler,

11Türkcan 2010, 16.12Hocker pozisyonunda yapılan ölü gömme gelenekleri. Ayrıntılı bilgi için; bkz. Özbek 2009, 145-162.13Türkcan 2010, 16.14Özterzi 2011, 34.15Urfa ilinin 15 km. kuzeydoğusunda ve 800 m. yükseklikte bir Neolitik Çağ kült merkezidir. Güneyde Harran Ovasına bakar, kuzeyde ise ormanlık Toros silsilesiyle çevrilmiştir. Höyükteki kazı çalışmaları, K. Schmidt başkanlığındaki bir ekip tarafından, Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Urfa Areoloji Müzesi işbirliği ile yapılmaktadır. Göbekli Tepe’de kazılan alanlar şimdilik en erken MÖ. 10 bin yıl tarihini vermiştir. Ancak kazılmaya bekleyen derin bir dolgu tabakası olduğu için, höyükteki en erken tabakaların tarihi henüz bilinmemektedir. Göbekli Tepe’de ortaya çıkarılan anıtsal dairesel yapılardan III. evre PPNA’ye, II. evre ise MPPNB’ye tarihlendirilmiştir. Ayrıntılı bilgi için; bkz. Schmidt 2007a; 2007b; 2007c.16Türkcan 2010, 17.17Dirtrich, Schmidt, Kürkçüoğlu, Noroff, Schmidt 2012, 52.

3

yaban sığırı, ceylan, yaban eşeği, turna, ördek gibi örneklerin zengin kompozisyonundan oluşmaktadır. Özellikle yabani hayvanların temsilinde erilliğin dikkat çekici şekilde vurgulandığı anlaşılmaktadır18.

Göbekli Tepe’ye komşu olan ve aynı şehirde yer alan Nevali Çori’deki Kült Yapısı da, PPNB evresinin başlarına tarihlendirilir ve yerleşmenin en erken evresinden son evresine kadar aynı yerde hizmet vermiştir. Bu geniş, iyi korunmuş ve son derece incelikli bir işçilik gösteren, evresine göre değişse de bir kenarı yaklaşık 12-14 m boyutlarındaki kareye yakın yapı, sivil evlerden uzakta ve farklı bir planda, yerleşmenin batı ucunda inşa edilmiştir. Nevali Çori’nin konutları yerleşmenin orta ve sağ kısımlarında yer alırlar19.

Neolitik Dönemin en erken evrelerinde (PPNA) Göbekli Tepe ve Hallan Çemi gibi merkezlerde kült, yapıları dairesel ya da oval planlara sahipken, daha sonraları Nevali Çori’deki Kült Yapısı ve Çayönü’ndeki Saltaşlı Yapı/Flagstone Building (Resim 9), Kafataslı Yapı/Skull Building (Resim 8) ve Terazzo Yapı/Terazzo Building gibi tek bir geniş avlu şeklinde ve genellikle dikdörtgen ya da kareye yakın bir planda inşa edilmeye başlanmışlardır. Kült yapılarının çoğu oldukça anıtsal ve kütleseldir ve ayrıca çoğu zeminden aşağıda açılan bir çukur içine taş temellerle inşa edilmişlerdir20.

Nevali Çori Kült Yapısının üç tarafı taş bir seki ile çevrilmiştir ve giriş merdiveninin hemen karşısında denk gelecek şekilde içinde in-situ heykeliyle birlikte bulunan bir nişe sahiptir (Resim 6). Göbekli Tepe’de ise, ortaya çıkarılan dört tane dairesel tapınak yapısından birinde (Enclosure C), karşılıklı yerleştirilmiş aslan benzeri iki hayvan heykeli ile başlayan bir giriş koridoru (dromos) görülür. Bazı kutsal yapıların tabanlarında ise, üzerlerinde sunu ve libasyon yapıldığının kanıtları olarak düşünebilecek sıvı kalıntıları tespit edilmiştir. Bu durum Çayönü’ndeki kamusal yapılardan biri olan Sekili Yapı (Bench Building) içinde bulunan bir kanal ile teyit edilir. Çayönü’nde, Kafataslı Yapının avlusunda ölü gömme törenleri için yapıldığı tahmin edilen altar benzeri bir platform vardır. Bin yıllardır geniş bir coğrafyada görmeye alışık olunan kutsal ve törensel sembollerden biri olan boğa başı (bucrania) motifi ise, Hallan Çemi’deki kamusal yapının duvarına asılmış, Göbekli Tepe’de ise stellerin üzerlerindeki kabartmalarda betimlenmiştir. Hallan Çemi’deki kamusal yapıların tabanlarında öğütme taşları gibi günlük işlere ait buluntular ele geçmemiştir21.

Nevali Çori tapınağındaki yontularda etkileyici kabartmalar bulunmaktadır. T biçimli payeler (anıtsal dikme taşlar), insan yontuları, heykelleri gibi antropomorfik eserlerde daha çok şamanistik bir dünya görüşü çerçevesinde atalar, cinler ve ruhlar temsil ettiği düşünülmektedir. Bu döneme ait saptanan önemli bir ritüel uygulama belki binlerce sene sonra MÖ. 4. binde Aşağı Mezopotamya’da ortaya çıkan bir geleneğin öncüsü gibidir. Çayönü, Nevali Çori ve Göbekli Tepe başta olmak üzere birçok anıtsal kült yapısının oldurularak gömüldüğü görülmektedir. Yapıların bilinçli bir şekilde, birçok yerleşmede benzer özelliklerle gömülmesi işleminin benzer bir töreyle bağlantılı olduğunu düşündürmektedir. Bu etkinlikler, yapıların kurulmasında ritüel olarak kutsandığını, terk edilme aşamasında ise yapıların gömüldüğü ve bazı örneklerde ayrıca yakılarak terk edildiğini göstermektedir22.

Çanak Çömlekli Neolitik dönemde Orta Anadolu’da inanç dünyasını en iyi yansıtan örneklerden biri, sıra dışı duvar resimleri, kabartmalar, figürinler ve ölü gömme adetleri ile 23

18Türkcan 2010, 17.19Özdöl 2011, 180. 20A.g.e., 180-181.21Özdöl 2011, 181-182.22Türkcan 2010, 17-18.23A.g.e., 18.

4

Çatalhöyük24 yerleşmesidir. Çatalhöyük kazıları, Neolitik Çağ’dan MÖ. 7500-6000, Erken Kalkolitik Çağ’a MÖ. 6000-5500 geçişte, İç Anadolu bölgesinde sanatta ve buna bağlı olarak sembolizmde önemli değişikliklerin yaşandığını göstermiştir. Gerek Ian Hodder gerekse Jonathan Last, Neolitik Doğu Çatalhöyük’te binaların içindeki sembolizmin, Batı Çatalhöyük’te çanak-çömlek gibi taşınabilen objelere geçtiğini söylemektedir. Doğu Çatalhöyük’teki binaların içinde görülen sanat anlayışına bakılırsa, duvar resim sanatının evlerdeki platformların altına yapılmış gömülerle ilişkilidir25.

Çatalhöyük yerleşmesinde pek çok kutsal mekân ya da tapınak vardır. Sayı olarak hemen hemen her iki eve karşılık bir tapınak düşmektedir. Ev olsun, tapınak olsun, bütün yapıların duvarları aralıklarla konmuş ağaç dikmelerle pekinleştirilmiştir. Bunların arasında kalan sıvalı yüzeyler evlerde geometrik bezeklerle, tapınaklarda daha renkli av sahneleriyle ve din törenlerini canlandıran resimlerle doldurulmuştur. Tapınak duvarlarında ayrıca koç ve boğa gibi kilden yapılmış kabartmalar da yer almaktadır26.

Duvar resimleri ve kabartmalar genellikle ölülerin gömüldüğü platformun üzerindeki duvarlara yapılırdı. Doğu Çatalhöyük’teki sanat, ataların ruhlarıyla bağlantı kuran bir araç gibidir. Resimler koruyucu bir işleve sahiptir. Platformların altına gömülen ölülerle aynı mekânda yaşayan kişiler, duvarlara yaptıkları resim ve kabartmalarla ölülerin ruhlarından kendilerini korumak istemiş olabilirler. Belki de Çatalhöyük’te şamanlar ya da ritüel liderler sanatı ellerinde tutarak, bu sayede ölülerin ruhlarıyla iletişim kurarak, bir bakıma toplumsal düzeni sağlıyor olabilecekleri düşünülmüştür. Bunlardan en ilginci VII B tabakasındaki tapınakta ele geçen duvar resimlerinde başsız insan gövdelerini gagalayan dev akbabalardır27.

İlk örnekleri Çanak Çömleksiz Neolitik dönem Nevali Çori ve Çayönü yerleşmelerinde görülen kilden veya daha nadir olarak taştan yapılmış heykelcikler (figürinler) yerleşik tarımcı hayatın gelişmesi ile değişen sosyal ve dinsel inançların sonucunda ortaya çıkmıştır. Ancak, MÖ. 7. Binde Çanak Çömlekli Neolitik Dönemde, özellikle Çatalhöyük, Bademağacı, Hacılar gibi tarımcı yerleşmelerde kadınlık uzuvları vurgulanmış şişman kadın heykelciklerinin yansıttığı inanç sisteminin binlerce yıl boyunca gelişerek Anadolu’da Demir Çağında Friglere kadar Kubaba/Kibele ana tanrıça inançlarının temelini oluşturduğu düşünülmektedir28.

Sonuç ve Değerlendirme

İnsanoğlu kendi benliğini kavramaya başlamasıyla birlikte, ölümün farkına varmaya başlamıştır. Bu nedenle ölüm bilincinin ve olgusunun kafasında yer etmesiyle de, öteki dünya inancı gelişmeye başlamıştır. Bunun neticesinde ise insanoğlu çeşitli önlemler almaya başlayarak ölü gömme ve bu nedenle inançsal eylemini geliştirmiştir29.

Bu faaliyetlerin sürdürebilmesi için bir alana yerleşilmesi, yani yerleşik yaşama geçilmesi gerekmektedir. Başlangıçta birkaç kulübeden oluşan birimler giderek sayıları artan yapılarla köy boyutlarına, çağın sonlarında kimileri nüfus artışına bağlı olarak günümüz kasabaları ölçülerine ulaşır. Zaman içinde malzeme ve planlarda değişiklik olur, binalara yeni gereksinimleri karşılayacak ekler

24Çatalhöyük, deniz seviyesinden 1000 m yüksekte, Konya-Çumra Ovası’nı sulayan Çarşamba Çayı’nın kıyısında kurulmuş, yaklaşık 450x275 m boyutlarında bir höyüktür. Yerleşim, 1960’lı yılların başında J. Mellaart tarafından Konya Ovası’nda yapılan yüzey araştırması sırasında bulunmuş ve 1961-1965 yılları arasında İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nün desteği ile yine J. Mellaart tarafından kazılmıştır (Sümer 2007,34).25Yalınkaya 2010, 1-2.26Altuntaş 2013, 5.27Yalınkaya 2010, 1-2.28A.g.e., 19.29Özterzi 2011, 109.

5

yapılır. Bu yerleşimlerde konutlar belli bir planlamaya göre konumlandırılır ve sosyal/dini gereksinimleri karşılayan özel yapılar inşa edilir30.

Ölüm bilincinin insan için son ve belki de en önemli kaygı olması ölü gömme uygulamalarını ortaya çıkarmış olabileceği düşünülmektedir. Ancak bu ölü gömme uygulamalarının bir ritüel dahilinde yapılmaya başlanması bir başka kavramın, din kavramının da yavaş yavaş ortaya çıktığı izlemini uyandırmaktadır. Aslında ölüm, ölü gömme ve din olgularını birbirinden ayırmak da pek kolay değildir. Ölümün fiziksel olmayan boyuta geçiş olduğu ya da insanın fiziksel olmayan varlığının ölümden sonra da devam edeceği şeklinde bir inanış olmasaydı gömme alışkanlıkları da olamayacağı düşünülmüştür31.

Çanak Çömlekli Neolitik Dönem’de inanç sistemi ile ilgili bilgiler yerleşim yerlerinde saptanan ve ortaya çıkarıldıktan sonra veriler ışığında değerlendirilen buluntular ve mezarlardan sağlanır. Önceki çağın anıtsal, özel işlevli yapıları ve büyük boy heykeltıraşlık eserlerinin yapımı terk edilir. Buna karşın her taş veya kilden yapılmış heykelcikler en yaygın biçimde görülmektedir. Türkiye geneli göz önüne alındığında bölgesel özellikler ön plana çıkar. Buna ek olarak doğal bağlantılar nedeniyle Güneydoğu Anadolu’da Mezopotamya ve Suriye, Trakya dâhil olmak üzere Marmara bölgesinde Yunanistan ve Bulgaristan Trakya’sının etkileri görülür. Bölgesel özellikler gösterse de abartılı olarak belirtilen, iri göğüs, kol ve kalçalı kadın heykelciklerine her yerleşimde rastlanır. Konutlarda veya kutsal alanlarda taban, seki, duvar kenarlarına konulmuş ya da onlara eşlik etmek üzere mezarlara bırakılırlar. Yerde, bir tabure/taht veya hayvan üstüne oturan, çocuğunu kucaklamış, doğum yapan, ayakta duran, bazıları boyalı gibi değişik biçimlerde gösterilir. Kadınlara oranla daha az sayıdaki erkek heykelciliği tanrı olarak yorumlanır. Oturan veya ayakta gösterilen bu heykelciklerin ortak özelliği doğal ölçülerde olmasıdır32.

Güneydoğu Anadolu’da Akeramik Neolitik Dönemin düşünsel, dinsel, sembolik, sınıfsal ve ideolojik yapısı büyük oranda, söz konusu ruhban sınıf tarafından şekillendirilen ve yönetilen ortak inançlar sistemi ve bu sistemin kuvvetli yaptırım gücünden kaynak bulmuş görünmekte olduğu düşünülmektedir. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağdaki gelişmelere baktığımızda, sanki Geç Kalkolitik ve Tunç Çağlara özgü olarak düşündüğümüz birçok olgu daha günümüzden 13-14 bin yıl öncesinde filizlenmeye başlamış gibidir. Ayrıcalıklı grupların oluşturduğu bir toplum yapısı, anıtsal ve sembolik bir dinsel mimari ve heykeltıraşlık eserleri, prestij eşyaları, bir tapınağın ve ruhban sınıfın etrafında şekillenen tapınak ekonomisi, günlük yaşamın tüm boyutlarına hükmeden katı ve karmaşık bir dinsel sistem vb. sayabileceğimiz birçok özellik, sonraki dönemlerde bölgedeki kentleşmeye yol açan sosyal bir alt yapı ya da dinamikler olarak düşünülmektedir33.

30Öztan 2009, 5.31Özterzi 2011, 7-8.32Öztan 2009, 24.33A.g.e., 197.

6

Harita 1: Özdöl 2011, 178, Res. 1.

Resim 2: Kşk. 2005 No.1 bireyine ait hocker pozisyonunda başsız gövde ve ölü hediyeleri ( Özbek 2009, 156).

7

Resim 3: Göbekli Tepe (Dirtrich, Schmidt, Kürkçüoğlu, Noroff, Schmidt 2012,52).

Resim 4: Göbekli Tepe’deki Dikili Taş ve üzerindeki tasvirler (Dirtrich, Schmidt, Kürkçüoğlu, Noroff, Schmidt 2012,52).

8

Resim 5: Göbekli Tepe genel görünümü (Schmidt 2010,241).

Resim 6: Nevali Çori Kült Yapısı (Özdöl 2011, 182).

9

Resim 7: Nevali Çori’den köşeli planlı kutsal yapı (Öztan 2009, 6, Foto 2).

Resim 8: Çayönü Yerleşmesi Kafataslı Yapı (Türkcan 2010, 17).

10

Resim 9: Saltaşlı yapının çizimi ve buluntu durumu (Özdöl 2011, 181).

Resim 10: Çatalhöyük, tahmin edilen şehirleşme minyatürü (Altuntaş 2011, 18, Ek-10).

11

Resim 11: Çatalhöyük Ev içinde öldürülen hayvan boynuzları (Altuntaş 2011, 18, Ek-11).

Resim 12: Çatalhöyük duvar resmi (Altuntaş 2011, 18, Ek-7).

12

KAYNAKÇA

Harmankaya, S. 1998; Türkiye Neolitik Araştırmaları Üzerine Bir Deneme.

Kurt, A. 2008; Sosyolojik Din Tanımları ve Dine Teolojik Bakış Sorunu, Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 17, Sayı 2, s. 73-93, Bursa.

Özbek, M. 2009; Köşk Höyük (Niğde) Neolitik Köyünde Kil Sıvalı İnsan Başları, Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 26, Sayı, 1, s. 145-162.

Özdöl, S. 2011; Çanak Çömleksiz Neolitik Çağda Güneydoğu Anadolu'da Din ve Sosyal Yapı, Tarih İnceleme Dergisi, Cilt 26, Sayı 1, s. 173-199.

Özterzi, S. 2011, Anadolu'da Neolitik ve Kalkolitik Dönemdeki Mezar Tiplerinin ve Ölü Gömme Geleneklerinin Sosyokültürel Açıdan Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antropoloji (Paleoantropoloji) Anabilim Dalı, Ankara.

Parıltı, U. 2011; Mezopotamya'da Halaf Seramikleri ve Önasya'da Yayılım Alanlarının İncelenmesi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Adana.

Schmidt, K. 2010; Göbekli Tepe- The Stone Age Sanctuaries. New Result Of Ongoing Excavations With a Special Focus On Sculptures and High Reliefs, UDK 903,6(560,8)"633\634">636,01.

Sümer, G. 2007; Anadolu'da Neolitik Dönemde Tanrı ve Tanrıça, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, İzmir.

Türkcan, A. U. 2010; İnanç Dünyası ve Neolitik Dönem Tasvir Sanatı, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No 2127, Açıköğretim Fakültesi Yayını No, 1155, Eskişehir.

13

Öztan, A. 2009; Eski Anadolu Uygarlıkları Neolitik Çağ(Yeni Taş/Cilalı Çağı), Arkeoloji ve Sanat Tarihi, Eski Anadolu Uygarlıkları, Ankara.

Altuntaş, Y.S. 2013; Çatalhöyük, Eskiçağ Tarihi II, Dr. Aysun Aynur Yılmaz, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Konya.

Dirtrich, Schmidt, Noroff,

Kürkçüoğlu, Schmidt 2012; Ana Tanrıçanın İzinde Göbekli Tepe, Aktüel Arkeoloji, Sayı 26, s. 53-55.

Çoksolmaz, E. 2011; Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem Yerleşmelerinin Anadolu'daki Dağılımı, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Prehistorya Arkeolojisi Bilim Dalı, Konya.

İnternet Kaynakçaları

http://www.tayproject.org/Birismezarlığı.

14