40

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: "Bozkırın Sırrı Türk Peygamber" [Turkish Studies]

Embed Size (px)

Citation preview

Turkish Studies

International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

ACADEMIC JOURNAL

AHMET TOPALOĞU ARMAĞANI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI SAYISI

Turkish Studies Dergisi, üç ayda bir yayınlananuluslararasıhakemli bir dergidir. Turkish Studies Dergisi’nde yayınlanan tüm yazıların, dil, bilim ve hukukî açıdan bütün

sorumluluğu yazarlarına, yayın hakları www.turkishstudies.net’e aittir. Yayıncının yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen herhangi bir şekilde basılamaz,

çoğaltılamaz. Yayın Kurulu dergiye gönderilen yazıları yayınlayıp yayınlamamakta serbesttir. Dergiye gönderilen yazılar iade edilmez.

Dergide yer alan yazıların dijital baskı, grafik tasarım, DOI numaralarının alınması ve uluslararası indeslere tanıtılması gibi işlemler Alko Dijital Baskı ve Grafik Tasarım şirketi

tarafından ücret karşılığında yapılmaktadır. Dergide basım kararı alınan yazıların sahipleri yazılarının tasarım, yayın ve indeks masraflarını Alko Dijital Baskı ve Grafik

Tasarım şirketine öderler.

Turkish Studies; EBSCO, DOAJ, ICAAP, Scientific Commons, MLA, ASOS, AMIR (Access to Mideast and Islamic Resources), Journal Directory, DJS (Dayang

Journal System), ULAKBİM indeksleri tarafından taranmaktadır.

ISSN: 1308-2140 V o l u m e 9 / 9 S u m m e r 2 0 1 4

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

TURKISH STUDIES

International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Yayınevi / Publishing House ALKO DİJİTAL BASKI MERKEZİ – GRAFİK TASARIM

Editor

Sibel ÜST

Misafir Editorler

Mustafa ÖZKAN Mehmet Dursun ERDEM

Mehmet GÜRLEK

Editor Yardımcıları/Assistant Editors

Özgür AY-Ramazan BÖLÜK Hanife ALKAN-Mehmet Burak ÇAKIN

Yayın Kurulu/Editorial Board Fatma S. KUTLAR OĞUZ - Orhan K. TAVUKÇU

Ali AKAR-Dursun Ali TÖKEL M. Vefā NALBANT-Caner KERİMOĞLU

Ülkü ELİUZ-Mitat DURMUŞ Yavuz BAYRAM-İsrafil BABACAN

Mehmet Dursun ERDEM – Tuncay BÜLBÜL Cemalettin KÖMÜRCÜ

Danışma Kurulu/Board of Advisory Ahmet BURAN- Gürer GÜLSEVİN

Turgut KARABEY-Mehmet AYDIN-Ramazan KORKMAZ

Genel Koordinatör/General Coordinator Yavuz BAYRAM

Kaynakça Sorumluları/Persons for Bibliography Process

Süleyman Kaan YALÇIN Murat ŞENGÜL - Veysel İbrahim KARACA

Kadri H. YILMAZ

Yabancı Dil Uzmanları

Muhammet Raşit MEMİŞ - Yusuf AYDIN

Baskı Sorumluları/Persons for Print Process Özgür AY - Önder SEZER

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

Dış Temsilciler Koordinatörü/General Coordinator of Foreign Editors

Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN

Dış Temsilciler/Representative of Foreign Country

USA Robert DANKOFF Germany Marcel ERDAL-Zeki KARAKAYA Greece Fatih KEMİK Japan Yuu KURIBAYASHI Norway-Swedish Bernt BRENDEMOEN England Fikret TURAN Albania Xhemile ABDİU Central Asia Seadet SHİKHİYEVA Kazakhstan Gülnar KOKUBASOVA Kyrgyzstan Ulanbek ALİMOV-Osman KÖSE Azerbaijan Vusale MUSALİ Uzbekstan Cabbar İŞANKUL Halab-Aleppo (Syria) Ahmet DEMİRTAŞ Poland Öztürk EMİROĞLU

Hakemler/Referees

Prof. Dr. Marcel ERDAL Frankfurt University Prof. Dr. Han-woo CHOİ Eurasia University Prof. Dr. Bernt BRENDEMOEN Oslo University Prof. Dr. Robert DANKOFF Univercity Of Chicago Prof. Dr. Walter ANDREVS Washington University Prof. Dr. Ahat ÜSTÜNER Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet AKÇATAŞ Uşak Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet BURAN Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet GÜNŞEN Trakya Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN Konya Üniversitesi Prof. Dr. Alev SINAR UĞURLU Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Ali AKAR Muğla Üniversitesi Prof. Dr. Ali Sinan BİLGİLİ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Ali YILDIRIM Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Alimcan İNAYET Ege Üniversitesi Prof. Dr. Asiye Mevhibe COŞAR Karadeniz Teknik Ü. Prof. Dr. Atabey KILIÇ Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Avni GÖZÜTOK Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz ALYILMAZ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Erdoğan BOZ Eskişehir Osmangazi Ü. Prof. Dr. Fazıl GÖKÇEK Ege Üniversitesi Prof. Dr. Fikret TURAN Mancester Üniversity Prof. Dr. Filiz KILIÇ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Prof. Dr. Funda TOPRAK Yıldırım Beyazıt Ü. Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN Ege Üniversitesi Prof. Dr. H. Dilek BATİSLAM Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. H. İbrahim DELİCE Cumhuriyet Üniversitesi Prof. Dr. Halûk Harun DUMAN Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Hasan AKAY Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Hatice AYNUR Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Hatice ŞAHİN Uludağ Üniversitesi

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

Prof. Dr. İ. Hakkı AKSOYAK Gazi Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU Ondokuz Mayıs Ü. Prof. Dr. İlhan GENÇ Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Kerime ÜSTÜNOVA Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mahmut KAPLAN Fatih Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet AYDIN Ondokuz Mayıs Ü. Prof. Dr. Mehmet TÖRENEK Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet İNBAŞI Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Prof. Dr. Mehmet Mehdi ERGÜZEL Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Nuri GÖMLEKSİZ Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Menderes COŞKUN Süleyman Demirel Ü. Prof. Dr. Metin AKKUŞ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. M. Muhsin KALKIŞIM Karadeniz Teknik Ü. Prof. Dr. Muhittin ELİAÇIK Kırıkkale Üniversitesi Prof. Dr. Muhsine BÖREKÇİ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mukim SAĞIR Erzincan Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa UĞURLU Girne Amerikan Ü. Prof. Dr. Nebi ÖZDEMİR Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Nurettin DEMİR Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Nurettin ÖZTÜRK Pamukkale Üniversitesi Prof. Dr. Nurullah ÇETİN Ankara Üniversitesi Prof. Dr. O. Kemal TAVUKÇU Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Osman YILDIZ Süleyman Demirel Ü. Prof. Dr. Öcal OĞUZ Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Pervin ÇAPAN Muğla Üniversitesi Prof. Dr. Ramazan GÜLENDAM Çanakkale Onsekiz Mart Ü.

Prof. Dr. Saadettin GÖMEÇ Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Songül TAŞ İnönü Üniversitesi Prof. Dr. Şener DEMİREL Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Yakup ÇELİK Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Yaşar AYDEMİR Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Zeki KARAKAYA Goethe University Prof. Dr. Zeki KAYMAZ Ege Üniversitesi Ass. Prof. Yuu KURIBAYASHI Okayama University Doç. Dr. Abdullah İLGAZİ Dumlupınar Üniversitesi Doç. Dr. Abdülhalim AYDIN Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Adem BAŞIBÜYÜK Erzincan Üniversitesi Doç. Dr. Adem ÖGER Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Doç. Dr. Ahmet ŞİMŞEK Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Ahmet YİĞİT Muğla Üniversitesi Doç. Dr. Alaattin KARACA Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç. Dr. Alparslan CEYLAN Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Bahir SELÇUK Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. Bayram Ali KAYA Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Bekir ÇINAR Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Bülent BAYRAM Kırklareli Üniversitesi Doç. Dr. Bünyamin KOCAOĞLU Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Cafer ÇİFTÇİ Uludağ Üniversitesi Doç. Dr. Caner KERİMOĞLU Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. Celal DEMİR Afyon Kocatepe Üniversitesi Doç. Dr. Ercan ALKAYA Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Erdal ŞAHİN Marmara Üniversitesi Doç. Dr. Erdoğan ERBAY Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Erhan AYDIN Erciyes Üniversitesi

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

Doç. Dr. Fatma AÇIK Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Fatma Sabiha KUTLAR Hacette Üniversitesi Doç. Dr. Galip GÜNER Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Gül TUNÇEL GaziÜniversitesi Doç. Dr. Güray KIRPIK Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Hatice ŞİRİN USER Ege Üniversitesi Doç. Dr. Hikmet KORAŞ Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Hüseyin GÜFTA Mustafa Kemal Üniversitesi Doç. Dr. İbrahim Halil TUĞLUK Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. İsmail TAŞ Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet BEŞİRLİ Çankırı Karatekin Ü. Doç. Dr. Mehmet ÇOG Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet GÜMÜŞKILIÇ Fatih Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet KIRBIYIK Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet Naci ÖNAL Muğla Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet TEMİZKAN Ege Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet Vefa NALBANT Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet ZAMAN Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Metin ARIKAN Ege Üniversitesi Doç. Dr. Mevlüt GÜLTEKİN Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Muammer Mete TAŞLIOVA Hitit Üniversitesi Doç. Dr. Muharrem DAŞDEMİR Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Muharrem DAYANÇ Eskişehir Osmangazi Ü. Doç. Dr. Musa ÇİFÇİ Uşak Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ALKAN Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ÖZSARI Balıkesir Üniversitesi Doç. Dr. Mümtaz SARIÇİÇEK Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Nergis BİRAY Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Nesrin T. KARACA Başkent Üniversitesi Doç. Dr. Osman GÜNDÜZ Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Salim ÇONOĞLU Balıkesir Üniversitesi Doç. Dr. Sami KILIÇ Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Şaban DOĞAN Abant İzzet Baysal Ü. Doç. Dr. Şahin KÖKTÜRK Ondokuz Mayıs Ü. Doç. Dr. Tarık ÖZCAN Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Tuncay BÜLBÜL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Doç. Dr. Turgut TOK Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Turhan ÇETİN Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Ülkü ELİUZ Karadeniz Teknik Ü. Doç. Dr. Ülkü GÜRSOY Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Yaşar ŞENLER Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç. Dr. Yavuz BAYRAM Ondokuz Mayıs Ü. Doç. Dr. Yunus BALCI Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Yusuf ÇETİNDAĞ Fatih Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ARSLAN Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa GENCER Abant İzzet Baysal Ü. Doç. Dr. Nadir İLHAN Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Osman KÖSE Ondokuz Mayıs Ü. Doç. Dr. Serkan ŞEN Ondokuz Mayıs Ü. Yrd. Doç. Dr. Abdullah KÖK Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah ŞAHİN Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Adem İŞCAN Gaziosmanpaşa Ü. Yrd. Doç. Dr. Ahmet DEMİRTAŞ Kilis 7 Aralık Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÜNDÜZ Ahi Evran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Turan SİNAN Fırat Üniversitesi

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

Yrd. Doç. Dr. Ali Emre ÖZYILDIRIM Yıldız Teknik Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ali YILDIZ İstanbul Arel Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Alpaslan OKUR Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Alpay Doğan YILDIZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Alptekin YAVAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Ü. Yrd. Doç. Dr. Aydın KIRMAN Ordu Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ayfer YILMAZ Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Bayram ÇETİNKAYA Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cafer GARİPER Süleyman Demirel Ü. Yrd. Doç. Dr. Cahit BAŞDAŞ Muğla Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cüneyt AKIN Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Dursun Ali TÖKEL Ondokuz Mayıs Ü. Yrd. Doç. Dr. Ebru Burcu YILMAZ İnönü Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ekrem AYAN Muğla Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul AYDIN Doğu Akdeniz Ü. Yrd. Doç. Dr. Esen DURMUŞ Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Fatih AYDIN Karabük Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Fatih USLUER TOBB Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Faysal Okan ATASOY Erzincan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Filiz ÇOLAK Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Funda KARA Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Gökhan ARI Aksaray Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Halil ERDEMİR Celal Bayar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Halit KARATAY Abant İzzet Baysal Ü. Yrd. Doç. Dr. Hasan BAKTIR Erciyes Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hilmi DEMİRKAYA Mehmet Akif Ersoy Ü. Yrd. Doç. Dr. Huriye ALTUNER Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin DOĞRAMACIOĞLU Kilis 7 Aralık Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kahraman MUTLU Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim KOPAR Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İlyas YAZAR Dokuz Eylül Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İsmet ŞANLI Eskişehir Osmangazi Ü. Yrd. Doç. Dr. Kadir GÜLER Dumlupınar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Kürşat ÖNCÜL Kafkas Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Fatih KANTER Ardahan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet EKİZ Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet SOĞUKÖMEROĞULLARI Gaziantep Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mesut TEKŞAN Ç. Onsekiz Mart Ü Yrd. Doç. Dr. Mitat DURMUŞ Kafkas Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat KACIROĞLU Bozok Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat ÖZŞAHİN Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat ŞENGÜL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Yrd. Doç. Dr. Musa Şamil YÜKSEL Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ARSLAN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ERTÜRK Muğla Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÜSTÜNOVA Uludağ Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mutlu DEVECİ Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Muvaffak DURANLI Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mücahit COŞKUN Karabük Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nafi YALÇIN Melikşah Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nedim BAKIRCI Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nesime CEYHAN Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nurullah ULUTAŞ Muş Alparslan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan DURMUŞ Trakya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk SÖNMEZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Önder SEZER Uşak Üniversitesi

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

Yrd. Doç. Dr. Özgür AY Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özlem NEMUTLU Celal Bayar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Refika ALTIKULAÇ DEMİRDAĞ Aksaray Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Rıdvan CANIM Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Salim ÇONOĞLU Balıkesir Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sedat MADEN Giresun Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN Giresun Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Selma BAŞ Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sema ÇETİN BAYCANLAR Çukurova Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sema ÖZHER KOÇ Osmaniye Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Uğurlu Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Seval ŞAHİN GÜMÜŞ Mimar Sinan -GS Ü. Yrd. Doç. Dr. Seyit Battal UĞURLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sezai COŞKUN Fatih Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sibel ÜST Yıldırım Beyazıt Ü. Yrd. Doç. Dr. Soner AKPINAR Eskişehir Osmangazi Ü. Yrd. Doç. Dr. Süleyman Kaan YALÇIN Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman SOLMAZ Pamukkale Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Şevkiye KAZAN Mehmet Akif Ersoy Ü. Yrd. Doç. Dr. Şeyma BÜYÜKKAVAS KURAN Ondokuz Mayıs Ü. Yrd. Doç. Dr. Tacettin ŞİMŞEK Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Tuba Işınsu İSEN-DURMUŞ TOBB Ekonomi ve Tek. Ü. Yrd. Doç. Dr. Tuğça Poyraz TACOĞLU Hacettepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Türkan GÖZÜTOK Karabük Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yasemin MUMCU AY Adnan Menderes Ü. Yrd. Doç. Dr. Yunus AYATA Cumhuriyet Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Zehra GÖRE Selçuk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Zeki ÇEVİK Balıkesir Üniversitesi Dr. İlyas KARABIYIK Erzincan Üniversitesi Dr. Nezir TEMUR Gazi Üniversitesi

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

BU SAYININ HAKEMLERİ Prof. Dr. Abide DOĞAN Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet BURAN Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet GÜNŞEN Trakya Üniversitesi Prof. Dr. Erdoğan BOZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Prof. Dr. Faruk TOPRAK Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Funda TOPRAK Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN Ege Üniversitesi Prof. Dr. H. Dilek BATİSLAM Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin GÜFTA Mustafa Kemal Üniversitesi Prof. Dr. Mahmut KAPLAN Fatih Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Prof. Dr. Menderes COŞKUN Süleyman Demirel Üniversitesi Prof. Dr. Muhittin ELİAÇIK Kırıkkale Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Nurettin ÖZTÜRK Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Rahim TARIM Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü. Prof. Dr. Tahir BALCI Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Tahsin AKTAŞ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Doç. Dr. Abdullah ŞAHİN Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Doç. Dr. Abdullah ŞENGÜL Afyon Kocatepe Üniversitesi Doç. Dr. Adem ÖGER Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Doç. Dr. Ali MEYDAN Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Doç. Dr. Alpay Doğan YILDIZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi Doç. Dr. Bahir SELÇUK Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. Bekir ÇINAR Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Caner KERİMOĞLU Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. Ercan ALKAYA Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Fatma BÜYÜKKARCI YILMAZ Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Fatma SUSAR KIRMIZI Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Feridun TEKİN Giresun Üniversitesi Doç. Dr. Galip GÜNER Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Gencay ZAVOTÇU Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. Hakan SAZYEK Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. Halil ÇELTİK Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Hikmet KORAŞ Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Hülya TAŞ Uludağ Üniversitesi Doç. Dr. Işıl ALTUN Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. İbrahim Halil TUĞLUK Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. İhsan SOYSALDI Fırat Üniversitesi Doç. Dr. İsrafil BABACAN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet ÇERİBAŞ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet KÖÇER Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Metin ARIKAN Ege Üniversitesi Doç. Dr. Muammer Mete TAŞLIOVA Hitit Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ÖZSARI Balıkesir Üniversitesi Doç. Dr. Nermin YAZICI Başkent üniversitesi Doç. Dr. Nesrin TAĞIZADE-KARACA Başkent Üniversitesi Doç. Dr. Nilgün ÇIBLAK COŞKUN Mersin Üniversitesi Doç. Dr. Saadet KARAKÖSE Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Sadık YAZAR İstanbul Medeniyet Üniversitesi Doç. Dr. Serhan ALKAN İSPİRLİ Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Seyfullah KORKMAZ Erciyes Üniversitesi

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

Doç. Dr. Ülkü ELİUZ Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Yavuz BAYRAM Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Adem ÇATAK Gümüşhane Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet AKKAYA Adıyaman Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet BENZER Marmara Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet DEMİRTAŞ Kilis 7 Aralık Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Aydın KIRMAN Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ayşe DEMİR Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Bahar İŞİGÜZEL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Barış ÇİFTÇİ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Boray İDEM Celal Bayar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz GÖKŞEN Kafkas Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz KARATAŞ Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Dursun Ali TÖKEL Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Efkan UZUN Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Elmas ŞAHİN Çağ Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ergün HAMZADAYI Gaziantep Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Erdoğan TAŞTAN Kırklareli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Erol DURAN Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ertan BESLİ Bitlis Eren Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Genç Osman GEÇER Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hanife ÖZER Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hasan BAKTIR Erciyes Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin KILINÇ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Yrd. Doç. Dr. Hiclal DEMİR Hitit Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hilal KAZU Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Kemal EROL Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Lütfiye CENGİZHAN Trakya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜRLEK İstanbul Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sait DİLEK Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet SAMSAKÇI İstanbul Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet SOĞUKÖMEROĞULLARI Gaziantep Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Abdulbasit SEZER Dicle Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Serkan TAFLIOĞLU Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mesut BULUT Bayburt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mesut GÜN Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mitat DURMUŞ Kafkas Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat ELMALI İstanbul Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat ŞENGÜL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa AYDEMİR Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mutlu DEVECİ Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Muzaffer MALKOÇ Kırklareli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nihal ÇALIŞKAN Yıldırım Beyazıt Ü. Yrd. Doç. Dr. Nihat BAYAT Akdeniz Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nurullah KARTA Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan KARABURGU Bartın Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Salih GÜLERER Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sema ÖZHER KOÇ Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serkan ŞEN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serdar UĞURLU Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serdar YAVUZ Adıyaman Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Seyit Battal UĞURLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sibel ÜST Yıldırım Beyazıt Ü. Yrd. Doç. Dr. Şerife AKPINAR Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Şeyma BÜYÜKKAVAS KURAN Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

Editörden…

Değerli bilim insanları,

Turkish Studies Dergisinin Eylül 2014 sayısını Kur’an tercümeleri ve sözlük

çalışmaları başta olmak üzere Türklük bilimine örnek çalışmalar kazandıran hocamız Prof.

Dr. Ahmet Topaloğlu armağanı olarak yayımlamanın gururu içindeyiz.

Prof. Dr. Ahmet Topaloğlu, sözlük konusundaki engin bilgisiyle Türk

sözlükçülüğünün gelişimine büyük katkı sağlamış, yirmi ayrı ilim heyetinin kontrolünden

geçerek gelen binlerce maddenin redaksiyonunu yaparak 44 ciltlik TDV İslam

Ansiklopedisi’nin meydana gelmesinde önemli rol oynamış, lisans, yüksek lisans ve

doktora seviyesinde yüzlerce öğrenci yetiştirmiş bir bilim adamıdır.

Bu sayıda birbirinden değerli 73 makale yayımlanmıştır. Yazılar, öncelikle

editörlerin kontrolünden geçerek İngilizce hakemi ve iki alan hakemine incelenmesi için

gönderilmiş olup olumlu raporlardan sonra yayımlanmıştır.

Hocamıza armağan sayıyı hazırlayarak bu vefa borcumuzu bir parça ödeme imkânı

sağlayan Turkish Studies dergisi ekibine, yazarlarımıza ve hakemlerimize en içten

teşekkürlerimizi sunarız.

Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN

Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM

Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜRLEK

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

İÇİNDEKİLER/CONTENTS

AHMET TOPALOĞLU’NUN ÖZ GEÇMİŞİ

Mehmet GÜRLEK

I-XXX

MANYASLI MAHMUD’UN MANZUM GÜLİSTAN TERCÜMESİ VE YENİ BİR

NÜSHASI

A TRANSLATION OF MANYASLI MAHMUD’S POETICAL GÜLİSTAN AND ANEW

VERSION

Mustafa ÖZKAN

1-16

ĤAMZA-NÂME’NİN NESİR ÜSLÛBU

THE PROSE STYLE OF ĤAMZANAME

Muhammet YELTEN

17-30

KUR’AN-I KERİM’İN KIRGIZCA ÇEVİRİLERİ

THE KYRGYZ TRANSLATIONS OF THE HOLY QURAN Gülden SAĞOL YÜKSEKKAYA

31-37

GREK HARFLİ KARAMANLICA KİTABELERDEKİ ALINTI ÖĞELER ÜZERİNE

LOAN WORDS OF SCRIPTS IN CARAMANIAN LANGUAGE WITH GREEK

ALPHABET

Zühal KÜLTÜRAL

39-51

AĞIZLARDA STANDART TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİLERDEN FARKLI

YAPIM EKLERİ VAR MIDIR?

ARE THERE DIFFERENT DERIVATIONAL AFFIXES IN DIALECTS THAN THE

ONES STANDART TURKISH?

Mehmet AYDIN

53-57

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

ANKÂ-YI MAŞRIK’A GÖRE HACI BEKTAŞ VE AHİ EVRAN’IN OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞUNDAKİ ROLLERİ

ACCORDING TO ANKA-YI MASHRIQ, THE ROLES OF MYSTICS IN THE FOUNDATION OF OTTOMAN EMPIRE

M. Fatih KÖKSAL

59-79

TANZİMAT AYDINLARININ “ÇAĞATAY TÜRKÇESİ”NE BAKIŞI VE

ŞEMSEDDÎN SÂMÎ’NİN TESİRİ TANZİMAT INTELLECTUALS VIEW ON "CHAGHATAI TURKISH" AND THE

INFLUENCE OF ŞEMSEDDİN SAMİ Mesut ŞEN

81-102

FİRDEVSÎ-İ RÛMÎ’NİN SÜLEYMÂNNÂME-İ KEBÎR’İNDEKİ DEYİMLER IDIOMS IN SÜLEYMANNAME-I KEBIR’S FIRDEVSI-I RUMI

Asuman Akay AHMED

103-122

MIFOLOJI DÜŞÜNCƏNIN NƏZƏRI KONTEKSTI VƏ BƏDII MƏTNIN

STRUKTURU THEORETICAL CONTEXT OF MYTHOLOGICAL THOUGHT AND THE

STRUCTURE OF LITERARY TEXT Pervane BEKİRKIZI

123-130

KAMER, BURÇLAR VE MENZİLLERLE İLİŞKİSİ HAKKINDA İKİ RİSALE TWO TREATISES ABOUT KAMER, ITS RELATIONSHIP WITH

ASTROLOGICAL SIGNS AND DWELLINGS OF KAMER Fatma BÜYÜKKARCI YILMAZ

131-143

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ ARAPÇA SÖZCÜKLER VE BU

SÖZCÜKLERDEKİ SES OLAYLARI THE ARABIC WORDS IN TÜRKİYE TURKISH AND THE SOUND EVENTS

(CHANGING) IN THESE WORDS Halit DURSUNOĞLU

145-155

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

MECMUADAN BİYOGRAFİYE: SİLAHŞÖR İBRAHİM YÂVER’İN HAYATI FROM MISCALLENOUS TO BIOGRAPHY: LIFE STORY OF SİLAHŞÖR

İBRAHİM YAVER Kaplan ÜSTÜNER

157-173

BİR SARAY SÖZCÜSÜ OLARAK KLASİK TÜRK ŞİİRİ CLASSIC TURKISH POEM AS A VOICE OF PALACE

Erkan AKALIN

175-184

‘OTUZ YAŞ’TAN ‘OTUZ BEŞ’ YAŞA ÖLÜM DIE FROM 'THIRTY AGE' TO 'THIRTY FIVE AGE'

Cüneyt AKIN

185-193

ANLAMBİLİMDEN HAREKETLE ÖYKÜ ÇÖZÜMLEMESİ SABAHATTİN

ALİ’NİN “DUVAR” ADLI ÖYKÜSÜNÜN ÇÖZÜMLENMESİ STORY ANALYSIS WITH REFERENCE TO SEMANTIC ANALYSING OF

SABAHATTIN ALI’S STORY “DUVAR” Ahmet AKPINAR

195-206

KURTULUŞ YA DA FELAKET: EDEBİYATTA SU SEMBOLİZMİ SALVATION OR CATASTROPHE: SYMBOLISM OF WATER IN

LITERATURE Seda ARIKAN

207-216

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

BÜYÜ DÜKKÂNI’NDAKİ BÜYÜLÜ VE BÜYÜSÜZ ANLATILAR MAGICAL AND NON-MAGICAL NARRATIVES IN THE SORCERY SHOP

Songül ASLAN KARAKUL

217-234

TÜRK TİYATROSUNDA KADIN TEMSİLİ ÜZERİNE FEMİNİST ELEŞTİRİ

DENEMESİ: BEŞ FARKLI OYUN HEP AYNI KADIN A FEMINIST CRITICISM OF THE REPRESENTATION OF WOMEN IN TURKISH THEATRE: FIVE DIFFERENT PLAYS, ALWAYS THE SAME

WOMAN Pelin ASLAN

235-246

TÜRKÇE DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMLARINDA YARATICI DÜŞÜNME CREATIVE THINKING IN TEACHING TURKISH COURSE CURRICULUM

Belgin BAL

247-257

HALK ANLATILARINDA ÖLÜM DELİLİ OLARAK “KANLI GÖMLEK” MOTİFİNİN KULLANIMI

USE OF “BLOODY SHIRT” MOTIF IN FOLK NARRATIVES AS EVIDENCE OF DEATH

Mehmet Emin BARS

259-270

IVO ANDRİÇ’İN DRİNA KÖPRÜSÜ ADLI ROMANI BAĞLAMINDA HAYATLARA UZANAN KÖPRÜLER

IN THE LIGHT OF ‘BRIDGE OF DRINA’ BY IVO ANDRIÇ, BRIDGES REACHING TO LIVES: BOSNIA-HERZEGOVINA

Sibel BAYRAM

271-282

ONTOLOJİK METİN TAHLİLİ VE ŞEYH GÂLİB’İN BİR GAZELİNİN ONTOLOJİK TAHLİLİ

ONTOLOGICAL TEXT ANALYSIS AND ONTOLOGICAL ANALYSIS A ŞEYH GÂLİB’S GAZEL Ulaş BİNGÖL Özkan CİĞA

283-299

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

DİL VE EDEBİYATIN HARP ORTAMINDA BİREY VE TOPLUM EĞİTİMİNE ETKİSİ: DERS KİTABI ÖRNEĞİ

EFFECT OF LANGUAGE AND LITERATURE ON INDIVIDIUALS AND SOCIETY DURING WAR ATMOSPHERE: A TEXTBOOK EXAMPLE

Mesut BULUT

301-316

8. SINIF VE 11. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN YAZILI ANLATIM PERFORMANSLARI İLE KOMPOZİSYONLARINDA KULLANDIKLARI

KELİMELER ARASINDAKİ İLİŞKİ RELATIONSHIP BETWEEN WORDS EIGHTH GRADE AND ELEVENTH

GRADE STUDENTS USE IN THEIR COMPOSITION AND THEIR WRITTEN EXPRESSION PERFORMANCES

Mehrali CALP

317-326

ALEKSANDR SOLJENİTSIN’IN ESERLERİ VE YAZAR KİMLİĞİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

AN EVALUATION ABOUT ALEKSANDR SOLZHENITSYN’S WORKS AND HIS AUTHOR IDENTITY

Badegül CAN EMİR

327-334

GÖSTERİŞÇİ TÜKETİM BAĞLAMINDA İKİ ‘ALAFRANGA ZÜPPE’ TİPİ:

BİHRUZ BEY VE FELATUN BEY TWO TYPES OF EUROPEAN SNOB WITHIN PRETENTIOUS

CONSUMPTION: MR. BIHRUZ AND MR. FELATUN Selami ÇAKMAKCI

335-350

ESKİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARINDA BİLGİSAYAR TEKNOLOJİSİNİN KULLANIMINA DAİR BAZI DÜŞÜNCELER

THOUGHTS ON THE USE OF COMPUTER TECHNOLOGY IN OLD TURKISH LITERATURE RESEARCHES

Mehmet Korkut ÇEÇEN

351-366

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE EŞADLI SÖZCÜKLERİN

DOĞRU SESLETİMİNDE PARÇALARÜSTÜ BİRİMLERİN GÖRÜNÜR HÂLE GETİRİLMESİ

MAKING SUPRA-SEGMENTAL UNITS VISIBLE FOR THE CORRECT PRONUNCIATION OF HOMONYMIC WORDS IN TEACHING TURKISH TO

FOREIGNERS Safa ÇELEBİ

Merve Hülya KİBAR FURTUN

367-380

DİL-KÜLTÜR İLİŞKİSİNDE NEHCÜ’L-FERÂDÎS ÖRNEĞİ NEHCÜ’L-FERÂDÎS EXAMPLE IN LANGUAGE- CULTURE RELATIONSHIP

Ali ÇELİK

381-394

SÖZLÜKLERDE TANIMLAMA SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE BİR İNCELEME

A STUDY ON DEFINING VOCABULARY IN DICTIONARIES Bayram ÇETİNKAYA

395-406

HÜSEYİN B. AHMED SİRÔZÎ’NİN HAYATI, ESERLERİ VE CÂMİÜ’L-ENVÂR ‘ALÂ TEFSÎRİ’L-İHLÂS ADLI ESERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME A SURVEY ON HÜSEYİN B. AHMED SİROZİ’S LIFE, HIS PIECE AND HIS

PIECE NAMED CÂMİÜ’L-ENVÂR ‘ALÂ TEFSÎRİ’L-İHLÂS Murat ÇOLAK

Mesut Bayram DÜZENLİ

407-436

RUNİK HARFLİ METİNLERDE, ESKİ UYGUR YAZMALARINDA -v-, -v SESİNE DÖNÜŞTÜĞÜ DÜŞÜNÜLEN SÖZ İÇİ VE SÖZ SONU -b-,

-b VAR MIDIR? RUNIC LETTERS, IN TEXT WRITING IN ANCIENT UIGHUR -v-, -v RETURN TO THE SOUND OF THE CONTEMPLATED INSIDE THE LAST WORD AND

THE -b-, -b IS? Ümit Özgür DEMİRCİ

437-448

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

SÖZ DİZİMİ ANLAM İLİŞKİSİ ÜZERİNE YENİ BİR METOT DENEMESİ A NEW METHOD TRIAL ABOUT THE RELATIONSHIP BETWEEN SYNTAX

AND MEANING Özlem DEMİREL DÖNMEZ

449-454

KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE “MERKEZ SEMBOLÜ” OLARAK “SEVGİLİ” THE “BELOVED” AS THE CENTRAL SYMBOL IN CLASSICAL TURKISH

POETRY Gamze DEMİREL

455-464

GÖKTÜRK KİTABELERİNDE TÜRK DİNİ İNANCININ İZLERİ TRACES OF TURKISH RELIGIOUS BELIEF IN THE GOKTURK

INSCRIPTIONS Serkan DERİN

465-474

ORTAOKUL DÜZEYİNDE BİR FABL İNCELEME ÖRNEĞİ A FABLE ANALYSIS EXAMPLE AT SECONDARY SCHOOL LEVEL

Bahar DERVİŞCEMALOĞLU

475-488

OĞUZ ATAY’IN KORKUYU BEKLERKEN HİKÂYE KİTABINDA İRONİNİN KULLANIMI

THE USE OF IRONY IN OĞUZ ATAY'S STORYBOOK: KORKUYU BEKLERKEN

Sümeyye DİNLER KÖKSAL

489-504

KUTADGU BİLİG’DE DİL OLGUSU VE DİLSEL BELİRLEMECİLİK LANGUAGE AND LANGUAGE DETERMINISIM IN KUTADGU BİLİG

Murat ELMALI

505-518

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

SÜNBÜL-ZÂDE VEHBÎ DÎVÂNI'NDA (SÜNBÜLİSTÂN) KOZMİK UNSURLARIN KULLANIMI

USAGE OF THE COSMIC ELEMENTS USED IN SÜNBÜL-ZÂDE VEHBÎ'S DÎVÂN (SÜNBÜLİSTÂN)

Emrah GÜLÜM

519-546

THE CHARM OF CORRUPTION BEHIND A RESPECTABLE FAÇADE IN THE PICTURE OF DORIAN GRAY

DORIAN GRAY’İN PORTRESİ’NDEKİ SAYGIN GÖRÜNTÜ ARDINDAKİ YOZLAŞMA BÜYÜSÜ Neslihan GÜNAYDIN

547-556

BEKTAŞİ FIKRALARINDA YARATICI DÜŞÜNME CREATIVE THINKING IN BEKTASHI JOKES

Ahmet Zeki GÜVEN

557-569

“GARÎB” REDİFLİ GAZELLERİN ŞEKİL VE ANLAM İLİŞKİLERİ ÜZERİNE

BİR İNCELEME A SURVEY ON FORM AND MEANING RELATIONSHIPS OF GHAZALS

WITH REDİF “GARİB” Hikmet Feridun GÜVEN

571-604

CEBRÎ’NİN MİHR Ü MÂH’I MİHR U MÂH BY CEBRÎ

Ahmet İÇLİ

605-617

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENEN İRANLILARIN YAZILI ANLATIMLARININ HATA ANALİZİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

AN EVALUATION OF THE ERROR ANALYSIS IN THE WRITTEN EXPRESSIONS OF IRANIANS WHO LEARN TURKISH AS A FOREIGN

LANGUAGE Kayhan İNAN

619-649

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN OKUR ÖZ YETERLİKLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ

A STUDY ON 8th GRADERS' READING SELF-EFFICACY IN TERMS OF SOME VARIABLES H. Özgür İNNALI

İbrahim Seçkin AYDIN

651-682

İKİ MİLLÎ ŞAİR: MEHMET ÂKİF ERSOY-MİRZA MUHAMMED TAKÎ MELİKÜ’Ş-ŞUARÂ BAHAR

TWO NATIONAL POETS: MEHMET ÂKİF ERSOY - MIRZA MUHAMMED TAKI MELIKUL’S- SUARA BAHAR

Yeşim IŞIK

683-697

ŞARKI SÖZLERİNDEN HAREKETLE DİLDE BAĞDAŞIKLIK SORUNLARI THE COHESION PROBLEMS IN LANGUAGE BASED ON SONGS

İbrahim KARAHANCI

699-712

MECMßèATÜéä- äANÁYİè VE DİL ÖZELLİKLERİ

MECMßèATÜéä- äANÁYİè AND ITS LINGUISTIC CHARACTERISTICS

Serdal KARA

713-743

KAVRAM SÖZLÜKLERİYLE İLGİLİ TERMİNOLOJİ ÜZERİNE THE TERMINOLOGY RELATED TO THE CONCEPTUAL DICTIONARIES

Pelin KOCAPİNAR

745-752

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

TÜRKÇE LİTERATÜRDE ÇEVİRİBİLİM ALANINI BELİRTEN TERİM(LER) VE BU TERİM(LER)İN KAPSAMLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

AN EVALUATION OF THE UMBRELLA TERMS IN THE REALM OF TRANSLATION STUDIES WITHIN THE TURKISH CONTEXT

Şaban KÖKTÜRK Cem ODACIOĞLU

Nazan Müge UYSAL

753-769

ŞEYH AHMED İLÂHÎ VE PEND-NÂME’Sİ SEYH AHMED ILAHI AND HIS BOOK ON ETHICS

Esra KURU

771-784

DEDE KORKUT HİKÂYELERİNDE ESKİ TÜRKÇENİN İZLERİ TRACES OF THE OLD TURKISH IN DEDE KORKUT STORIES

Serhat KÜÇÜK

785-798

OSMANLI ALFABESİYLE BİR BAŞKA DİLİN YAZIMI: RUMCA ÖRNEĞİ WRITING OF THE ANOTHER LANGUAGE WITH THE OTTOMAN

ALPHABET: GREEK EXAMPLE Gökhan ÖLKER

799-812

"YALNIZLIK" VE "YALAN" BAĞLAMINDA KURGULANAN ÜÇ ROMAN KAHRAMANI: FAHİM BEY, SAMİM VE HAYRİ İRDAL

THREE NOVEL CHARACTERS THAT ARE FICTIONALIZED UNDER THE CONTEXT OF "LONELINESS" AND "LIE": FAHİM BEY, SAMİM, HAYRİ

İRDAL Recai ÖZCAN

813-826

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

BOZKIRIN ÜZERİNE DOĞAN GÜNEŞ: “BOZKIRIN SIRRI TÜRK PEYGAMBER”

THE SUN WHICH RISING OVER OF STEPPE: BOZKIRIN SIRRI TÜRK PEYGAMBER

Mehmet ÖZDEMİR

827-841

TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA ÖN SES /y-/ TÜREMESİ ANAPTYXIS OF /y-/ IN TURKEY TURKISH DIALECTS

Fatih ÖZEK

843-853

AVUSTRALYA’DA İLKOKUL DÜZEYİNDEKİ TÜRK ÖĞRENCİLERİN ANA DİL EDİNİMİNDE AİLE VE OKUL ETKİLEŞİMİ

THE FAMILY AND SCHOOL INTERACTION OF MOTHER TONGUE AQUISTION OF TURKISH STUDENT AT THE PRIMARY SCHOOL LEVEL IN

THE AUSTRALIAN CONTEXT Hatice PARLAK Fatma ALKAN

855-869

FENÂFİLLÂH MERTEBESİNDEN BEKÂBİLLÂH MAKAMINA MEVLÂNÂ’DA İLAHÎ AŞK

MEVLANA’S DIVINE LOVE FROM FENEFILLAH STAGE TO BEKABILLAH Yakup POYRAZ

871-895

DİSİPLİNLERARASI MATERYAL GELİŞTİRME SÜRECİNİN TÜRKÇE ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETİM TASARIMI BAŞARILARINA VE

ÜSTBİLİŞSEL FARKINDALIKLARINA ETKİSİ THE EFFECTS OF INTERDISCIPLINARY MATERIAL DEVELOPMENT

PROCESS ON THE PRE-SERVICE TURKISH TEACHERS’ INSTRUCTIONAL

DESIGN ACHIEVEMENT AND METACOGNITIVE AWARENESS Oğuzhan SEVİM

897-913

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

BATI KAYNAKLI KATEGORİK YAZINSAL ARGÜMANLARIN NESNELLİK SORUNU VE BUNLARIN BAZI METİN TÜRLERİNDEKİ KARŞILIKLARI

ÜZERİNE OBJECTIVITY PROBLEM OF WEST ORIGINATED CATEGORICAL

LITERARY ARGUMENTS AND ON THEIR EQUIVALENTS IN SOME TEXT GENRES

Selim SOMUNCU

915-922

MEHMED FENNÎ VE TUHFETÜ’L-İHVÂN İSİMLİ ŞÜKÛFE-NÂMESİ MEHMED FENNÎ AND HIS WORK NAMED TUHFETÜ’L-IHVÂN AS

FLOWER BOOK Fatih SONA

923-943

INSTITUTIONS OF FAMILY AND MARRIAGE AS SOCIAL VICES IN MAJOR WORKS OF OĞUZ ATAY

OĞUZ ATAY’IN BAŞLICA ESERLERİNDE BİRER SOSYAL KUSUR OLARAK AİLE VE EVLİLİK KURUMLARI

Yiğit SÜMBÜL

945-952

TÜRKÇEDE PARA BİRİMLERİYLE İLGİLİ DEYİMLER VE BUNLARIN ANLAM BİLİMSEL KARŞILAŞTIRILMASI

COMPARATIVE SEMANTIC ANALYSIS OF TURKISH IDIOMS RELATED TO CURRENCY

Erdal ŞAHİN

953-968

YAPI BAKIMINDAN TÜMCE TÜRLERİ VE YAN TÜMCE

SENTENCE TYPES AND SUBORDINATE CLAUSE IN TERMS OF STRUCTURE

İbrahim TOSUN Ali KOÇ

969-990

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

FERİDÜDDİN-İ ATTÂR’IN MANTIKU’T-TAYR İSİMLİ ESERİNİN TÜRK EDEBİYATINDAKİ İLK VE TEK ŞERHİ: ŞEM’Î ŞEM’ULLAH’IN ŞERH-İ

MANTIKU’T-TAYR’I FERIDUDDIN-I ATTAR’S MANTIKU’T-TAYR IN TURKISH LITERATURE OF

HIS WORK TITLED FIRST AND ONLY OPIMION: SEM’I SEM’ULLAH’S SERH-I MANTIKU’T-TAYR

Muhittin TURAN

991-1009

COMPARISON OF WRITING ATTITUDES OF 4TH GRADE STUDENTS

WHO SPEAK TURKISH AND KURDISH AS NATIVE LANGUAGE ANADİLİ TÜRKÇE VE KÜRTÇE OLAN 4. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

YAZMAYA KARŞI TUTUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Ali TÜRKEL

Behsat SAVAŞ H. Sebile SAVAŞÇI

1011-1022

DESTAN ŞAİRİ FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA’NIN SÖZ VARLIĞI AN EPIC POET FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA’S WORD PROPERTY

Melike ULUÇAY

1023-1034

FERİT EDGÜ’NÜN “BİR GEMİDE” ÖYKÜSÜNÜN GREİMAS’IN

EYLEYENLER MODELİNE GÖRE İNCELEME DENEMESİ ANALYSIS ESSAY OF FERİT EDGÜ’S STORY “BİR GEMİDE” ACOORDING

TO GREİMAS’ ACTANTS MODEL Ahmet USLU

1035-1047

KUR’AN’IN IŞIĞINDA FUZÛLÎ FUZULI IN THE LIGHT OF KORAN

Mehmet ÜNAL Aliye YILMAZ

1049-1063

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Summer 2014

TÜRKMENCEDE İSTEME İFADE EDEN YAPILAR STRUCTURES THAT STAND FOR OPTATIVES IN TURKMEN TURKISH

Ünal ZAL

1065-1069

TÜRK SÖZLÜKÇÜĞÜNDE BİR DÖNÜM NOKTASI: MİSALLİ BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK

A MILESTONE IN TURKISH LEXICOGRAPHY: “MİSALLİ BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK”

Mehmet GÜRLEK

1071-1090

TANITMA – ELEŞTİRİ

ÇETİN CUMAGULOV, KIRGIZİSTANDAKİ NESTURİ-TÜRK YAZITLARI

(XIII-XIV. YÜZYILLAR), (KIRGIZSTANDAGI NESTORİAN-TÜRK CAZUU ESTELİKTERİ (XIII-XIV-

KILIMDAR)) CENGİZ AYTMATOV DİL VE EDEBİYAT ENSTİTÜSÜ YAY., BİŞKEK, 2013,

544 S., ISBN 978-9967-25-575-3

Ali ÇELİK

1091-1097

AHMET ATİLLÂ ŞENTÜRK ARMAĞANI (2013), AHMET KARTAL-MEHMET MAHUR TULUM (ED.), AKADEMİK KİTAPLAR YAYINLARI,

İSTANBUL, 775 S., ISBN: 978-605-5688-59-2 Bilge KARGA

1099-1101

Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014, p. 827-841, ANKARA-TURKEY

BOZKIRIN ÜZERİNE DOĞAN GÜNEŞ: “BOZKIRIN SIRRI TÜRK PEYGAMBER” *

Mehmet ÖZDEMİR**

ÖZET

Bu makalede; dini, sosyal, siyasi, kültürel vb. gibi pek çok konuda Türkistan coğrafyasını konu edinen “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” romanı halkbilimi açısından değerlendirilmektedir. Türk edebiyatında

kültür temalı romanın tarihi gelişimi düşünüldüğünde, gelenek ve

görenekleri, köy yaşamını yani kültürü konu edinen ilk romanlar, ilk

köy romanı mevzusunu ortaya çıkarmıştır. Pek çok konuda ilklerin yaşandığı bu dönemlerde “köy” teması da yazarların Anadolu’ya

yönelişinde zengin sunumlar bulmuştur. Köy edebiyatının/köy romanının temellerinin atıldığı o günlerden bugünlere roman -her ne

kadar batılı bir tür olarak değerlendirilse de- zengin anlatımlar ve

örneklerle Türk kültür dairesinde kendisine özel bir yer edinmiştir.

Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanı, önceki örneklerinde

büyükşehirlerden/İstanbul köy yaşamına olan yönelişin, Anadolu’dan

Türkistan’a yani Anadolulu bir yazarın gözünden Türkistan’dan Anadolu’ya açılan bir penceresi olmuştur. Romanda aranan Anadolu

değildir, bugün Anadolu’da sahip olunan mirasın hazırlanışıdır. Bu

bağlamda romanda halkbilimi açısından Anadolu’ya ulaşılmaya

çalışılmıştır. Bozkır, bugünkü Türk kültürünün doğuş havzasıdır. Millet

olmayı, devlet olmayı ve her türlü üretimi burada öğrenen Türkler, pek çok nedene bağlı olarak bu birikimi Anadolu topraklarına

ulaştırmışlardır. Günümüzde Anadolu’da görülen geleneklerin pek

çoğunun Türkistan kökenli oluşu, Türk kültürünün bu bölgeden çeşitli

coğrafyalara yayılmasıyla ilgilidir. Bir bozkır romanı olan eser,

Türkistan geleneklerinin zengin örneklerini sunar. Bu yönüyle

değerlendirildiğinde romanın önemi daha net olarak anlaşılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Popüler Kültür, Popüler Edebiyat, Türk

Töresi, Gelenek ve Görenekler.

*Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu

tespit edilmiştir. ** Hacettepe Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölümü Doktora Öğrencisi, El-mek: [email protected]

828 Mehmet ÖZDEMİR

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

THE SUN WHICH RISING OVER OF STEPPE: BOZKIRIN SIRRI TÜRK PEYGAMBER

ABSTRACT

In this article; the novel of Bozkırın Sırrı Türk Peygamber which

deal with the culture and geography of Turkestan in terms of many

aspects such as religious, political, social and cultural issues has been

examined according to elements of folklore. When considering the historical development of the culture-themed novels in Turkish

Literature, the first novels depicting the traditions, customs, and

cultural themes in a village setting have initiated the first village novels.

In this period, there have been a number of new attempts in literature

and writers have started being interested in Anatolia and they have presented rich examples of village-themed novels. Althoug it is regarded

as a genre with a western origin, the village-themed literature or novel

has proved itself as a special literal genre in Turkish Literature with its

groundbreaking samples that have been published since those periods.

The novel of Bozkırın Sırrı Türk Peygamber is a great example of he

drifts from Anatolia to Turkestan unlike the drifts from villages to thé metropolitan of Istanbul observed in the first examples. In the novel, the

place that is being looked for is not Anatolia. The thing that is being

traced is the preparation of the current heritage in Anatolia. In this

context, this novel is examined in terms of folklore with an aim of

reaching Anatolia. Steppe is the origin where Turkish culture was born. Turkish people learnt how to be a nation, how to be a state and how to

produce in steppe and brought this knowledge and these traditions to

Anatolia. The reason why most of the traditions observed in Anatolia

today is related to thé Turkestan is because Turkish culture spread the

other geographies from the Turkestan. Being a steppe novel, Bozkırın

Sırrı Türk Peygamber provides rich examples of this culture. From this point of view, the importance of this novel is obvious.

Key Words: Popular Culture, Popular Literature, Morals of

Turkish, Tradition and Custom.

Giriş

William John Thoms tarafından icat edilen “folklore” kavramı Türkçe’de “halkiyat,

halkbilimi ve folklor” gibi isimlerle anılmıştır. Ülkemizde folklor kavramı –bilimsel ortam

haricinde- yanlış anlaşılarak daha çok halk oyunları için kullanılmıştır. Dolayısıyla içerik ve

doluluk bakımından bu kavramlardan en genel geçer kullanıma sahip olanı “halkbilimi”

kavramıdır. Özellikle son dönemde halkbilimi daha geniş bir boyutta ele alınmış ve kültür bilimi

kavramı ortaya çıkmıştır. Aslında pek değişen bir şey olmamıştır. Çünkü halkiyat, halkbilimi ve

folklor kelimeleri de kültür bilimiyle aynı amaca hizmet etmektedir. Kültür bilimi kavramı,

özellikle son dönem çalışmaları olarak bilinen “somut ve somut olmayan kültürel miras

çalışmalarını, popüler kültür çalışmalarını, tüketim kültürü çalışmalarını, reklam kültürü ve

reklamcılık çalışmalarını, medya ve internet kültürü çalışmalarını, kültür turizmi, kültür ekonomisi

ve kültür endüstrisi çalışmalarını, popüler mizah ve toplumsal cinsiyet çalışmaları gibi pek çok

yeni çalışma konusunu halkbilimi disiplinin çalışma alanına eklemiştir. Bu yeni çalışma konuları

incelendiğinde bu kavramların tamamının içerik olarak kültürü konu edindiği anlaşılacaktır. Bu

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” 829

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

kapsamda hazırlanan çalışmada halkbilimi ve kültür bilimi perspektifleri göz önünde

bulundurulmuştur.

Kültür konusunda geçmişten günümüze değin pek çok tanım yapılmış ve yapılmaya

devam etmektedir. Yapılan tanımlar değerlendirildiğinde kültürün çok geniş bir alanı kapsadığı

ortaya çıkar. Uzmanların görüşleri incelendiğinde halkbiliminin sözlü edebiyat çalışmalarından

antropolojiye, sosyolojiye, mitolojiye ve müzikolojiye kadar pek çok disiplini kapsadığı sonucuna

ulaşılır (Rıoux, 2014: 25). Çobanoğlu’na göre “kültür, insanların biyolojik kalıtımlarının

ötesindeki ihtiyaçlar, doyumlar ve doyumsuzlukların şekillendirdiği ve insanların öğrenme yoluyla

kazandığı, edindiği, inşa ettiği maddi ve manevi birikimi, değerleri, yönelimleri, duygu ve düşünce

dünyaları, sosyal davranışları, teknolojileri ve sanatlarının tamamını ifade eden ve doğaya

(nature) eklenmiş yaratmalar, donatmalar bütününün adıdır” (2005: 18). Kültür, halkbilimi ve/ya

folklor en genel anlamda yaşanmış devirlerin dilidir ve yaşanacak bir ömrün yolunda durur

(Pamirli, 1940: 10). Geçmişi her ne kadar eskilere dayanırsa dayansın, sözel olarak yaşatılan

gelenekler, bir kısmı yazılı, görsel, elektronik vb. süreçler sonucu bugünlere ulaşabilmişlerse, bu

durum geleneklerin sürekliliğinin bir göstergesi sayılabilir. Ancak her devirde toplumların geleneği

yaşayış şekilleri farklı olabilir. Çünkü yukarıda değinildiği gibi folklorun yaşanacak ömrün yolunda

durması olayı, onun yaşandığı/yaşanacağı yüzyılın imkânlarından, ihtiyaçlarından, gelişimlerinden

vb. pek çok konudan etkileneceğine/değişeceğine ve öylece varlığını devam ettireceğine işaret

sayılmalıdır.

Türk milletinin geniş bir coğrafyaya yayılmış halde bulunan zengin bir kültürel mirası

vardır. Bu miras geçmişten günümüze çeşitli anlatmalar aracılığı ile kurgulanmış, halen de

kurgulanmaya devam etmektedir. Özellikle son yıllarda tiyatrolarda, filmlerde, belgesellerde ve

romanlarda en çok tüketilenler (bestseller) listeleri incelendiğinde geçmişe dönük olarak bir

dönemi, kişiyi, mekânı, âdetleri, gelenek ve görenekleri kısaca kültürü anlatan eserlerin/yapıtların

okuyucunun/izleyicinin ayrıca ilgisini çektiği görülmektedir. Bu eserlerin dikkati çeken en önemli

nitelikleri işlenen konuların mümkün olduğunca kültürel doku içerisinde sunulmasıdır. Geçmişin

kültür mirasını bugünün estetiği ile sunmaya dayanan edebiyat ve sanat eserleri,

okuyucunun/izleyicinin gönlüne hitap etmiştir. Yazarların okuyucunun ilgisini bu yönde toplamaya

çalışarak tarihin/kültürün derinliklerine ışık tuttukları aşikârdır. Hemen her dönemde okuyucunun

kendisini/toplumunu/kültürünü anlatan eserlere ilgi duyduğu da bilinen bir gerçektir. Hiç şüphesiz

bu gerçek, günümüz eserleri için de geçerli bir durumdur.

Türk okuyucusu romanı İstanbul sokaklarında tanımış, aynı şekilde İstanbul da okuyucuya

roman aracılığı ile sunulmuştur. Ancak yazarların Anadolu’ya yönelişi ile başlayan köy edebiyatı /

köy romanı1 olgusu, bir anda Türk romanı açısından geleneksel olanla modern olanın kucaklaşması

şekline dönüşmüş ve oluşturulan yeni tarz okuyucunun beğenisini kazanmıştır. Yani bugünün

popüler edebiyatının gelenekçi olarak nitelenmesi2, romanda köy temasının işlenmeye başlanması

ve yaygınlık kazanmasıyla ilgilidir.

Gelenekçi Popüler Kültür Edebiyatı/Romanı

Bir yaşamın saniyelerden yıllara dönüşümünde en önemli dinamiklerden birisi olarak

görülen popülerlik algısı, kendi çevresinde bir kültür dairesi oluşturmuştur. Popüler kültür adıyla

anılan söz konusu bu oluşum daha çok içinde yaşanılan zamanla ilgilidir. “Popüler kültür çağında

popülerlik “saatlik, günlük, haftalık, aylık ve yıllık” ölçütlerine göre belirlenmektedir (Özdemir,

2007: 3). Popüler kültürün pek çok işlevi bulunmaktadır. Ama en önemli işlevi tüketimi teşvik

1 Makalede incelenen konunun hacmi gereği köy edebiyatı bahsi üzerinde durulmamıştır. Bu konuda şu kaynaklara

bakılabilir: (Özgül, 1998: 280-291; Kaplan, 1997; Okay, 2011: 119-125; Akyüz, 2010: 66-82; Kaplan, 2012: 369-376). 2 Son dönemde yayınlanan pek çok romanın incelenmesinden hareketle elde edilen bu görüş tarafımıza aittir.

830 Mehmet ÖZDEMİR

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

etmesidir. Bunun için de bir takım araçlardan (medya-internet-sinema ve yazılı basın) yararlanır.

Popüler kültürde “edebiyat eserinin medya kapsamında farklı ürünlere dönüştürülmesi” (Özdemir,

2008: 15) kendi başına önemli bir olgu iken bir de edebiyat eserlerine dönüştürme olayı vardır.

Popüler kültür, sözü edilen bu tüketim amacına ulaşmak için geleneği yeniden üretme sürecine

başvurur. Yeniden üretme gelenekçi popüler kültür edebiyatının en önemli işlevlerinden bir

tanesidir. Sözü edilen bu edebiyat türü gelenek ve görenekleri bazen özgün formlarda bazen de

popüler kültürün ihtiyaçlarına uygun olarak kullanır. Elbette, gelenek sadece popüler edebiyatla

sunulur, şeklinde bir indirgeme yapılamaz. Mevlâna’yı, Şems’i, Yunus’u, Hacı Bektaş’ı, Hacı

Bayram’ı, Nasreddin Hoca’yı, Dede Korkut’u, Keloğlan’ı, kent kültürüyle bir bütün olarak gören

kültür turizmi anlayışı, gelenek üzerine bina edilen tanıtım-tüketim ilişkisinin bir başka, belki de en

zengin yönüdür.

Medya, pek çok alanda olduğu gibi -günümüzde varlığı yadsınamayacak ölçüde- geleneğin

sunumunda da en önemli araç konumundadır. “…Türk medyasının “fıkra, makale, röportaj,

karikatür, fotoğraf, mektup, ilan, reklam, haber, dizi, belgesel, radyo oyunu” gibi ürünleri, Türk

kültür belleğine ait farklı gelenekler ve unsurları ortaya koyabilmektedir (Özdemir, 2008: 13).

Geçmişte edebiyat eserleri için kahraman yaratmak ön planda iken bugün hazır kahramanları/Türk

kültür mirasını/Türk kültüründeki ideal insan tiplerini, farklı biçimlerde sunmak esastır. Popüler

kültürün popülerleştirme başlığı altında, beyin yıkama ve propagandadan3 oluşan iki önemli işlevi

vardır (Acer, 2013: 3). Kitap endüstrisi, geleneği popüler hale getirerek modern insanın geçmişe

dönük olan kültürel gereksinimlerine cevap vermiş olur. Yani popüler kültür, geleneğin

propagandasını yapmaktadır. İşte sözü edilen bu popülerleştirme işlemi geçmişle-günümüzü

yakınlaştırarak bir “anlam ve değer üretme” sürecini başlatır. Bu duygusal yakınlaşma aynı

zamanda gelenek ve modernite/yenilik çatışmasına da bir ölçüye kadar engel olacaktır. Söz konusu

bu durum gelenekçi popüler kültür okuyucusunun geleneği öğrenme ve mümkünse yaşama

ihtiyaçlarını arttıracaktır.

Popüler kültür ve ekonomi kavramları birlikte düşünülmelidir. Çünkü popüler kültür her

zaman ekonomik amaçlara hizmet eder. Bir ürün için popülerlik üretenler ya da ürünleri popüler

kültür havuzuna aktaranlar, ekonomik kaygıyla hareket ederler. Burada muhatap kitlenin ihtiyaçları

dikkate alınır. Yeni ürünler üretilince dolaylı olarak ihtiyaçlar da üretilmiş olur. Medyadan

yararlanılarak yeni ürünlerin ne kadar gerekli olduğu telkin edilir; yani propaganda yapılır (Acer,

2013: 3-4).

Popüler kültür yaşamda daha da etkin olmak adına medya imkânlarından sonuna kadar

yararlanmakta, hatta kendi medya belleğini oluşturmaktadır. Daha çok yazılı-görsel basın olarak

adlandırılan; ancak teknolojinin gelişimiyle birlikte her gün yeniden tanımlaması yapılan medya,

kendi etrafında popüler medya kültüründen oluşan bir içerikler bütünü ortaya çıkarmıştır. Bu

içeriklerin tamamı yine medya vasıtasıyla sunulmaktadır. Medya kültürünün bir pasta olarak

nitelenmesi durumunda, bu pastanın en büyük diliminin reklam sektörüne ayrıldığı görülecektir.

Makalede incelenen Bozkırın Sırrı Türk Peygamber, reklam olanaklarından etkili bir şekilde

yararlanan romanlar arasındadır. 15 Ocak 2003 tarihinde yayın hayatına başlayan ve o günlerden

bu günlere hem televizyonda hem de sinemada kendisine has bir izleyici kitlesi oluşturmuş sayılı

projelerden bir tanesi olan Kurtlar Vadisi, adı geçen romanın reklamını yaparak, bir anda romana

okuyucu kitlesi oluşturmuştur (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kurtlar_Vadisi). Bu projenin en önemli

karakteri konumunda olan Polat Alemdar, dizinin bazı bölümlerinde dizi çalışanlarından Ahmet

Turgut’un çeşitli kitaplarını okumuş, dolayısıyla seyirciye sunumunu yapmıştır. Sözü edilen bu

reklam sayesinde milyonlardan oluşan Kurtlar Vadisi ailesinin Bozkırın Sırrı Türk Peygamber’i

okuma ihtiyacını doğurmuştur. Bu durumun bir göstergesi olarak dizinin yayınlandığı haftada

3 Popülerleştirmenin diğer fonksiyonları için ayrıca bakınız: (Acer, 2013: 3).

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” 831

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanı adeta satış patlaması yapmıştır. Medyanın gücünü yine

medyanın ortaya koyduğunu söylemek yerinde olacaktır. Çünkü Sabah gazetesi yazarı Yüksel

Aytuğ 17 Mart 2010 tarihinde köşesinde kaleme aldığı “Polat Edebiyat Programı Yapsın” başlıklı

yazısında bu konuya şu şekilde değinmiştir:

“Pazar günü yazmıştım. Demiştim ki, "İçinden en çok kitap geçen dizi Kurtlar Vadisi.

Polat bu kez de 'Bozkırın Sırrı - Türk Peygamber' adlı kitabı elinden düşürmedi.

Televizyon sektörüne ha bire ödül dağıtanları bilmem ama Yazarlar Birliği, Vadi'ye bir

ödül borçlu..." Polat'ın bu hafta çiftlik evinde okuduğu Ahmet Turgut'un kitabı, o geceden

sonra satış rekorları kırdı. Kitap, hafta sonunda ikinci baskısını yaptı ve tükendi. Yayınevi

şu an üçüncü baskıyı hazırlıyor. "Bozkırın Sırrı - Türk Peygamber" romanı, Türkiye'nin en

geniş kapsamlı kitap satış sitelerinden www.kitapyurdu. com'da o güne kadar ilk 100

listesinde yokken, dizinin yayınlandığı gece 30'uncu sıraya yükseldi. Hafta başında ise ilk

3'e girdi. Yine www.kitapyurdu.com'da en çok arama yapılan anahtar kelimeler arasında

birinci sırada "Bozkırın Sırrı", ikinci sırada "Türk Peygamber" ve üçüncü sırada kitabın

yazarı "Ahmet Turgut" yer alıyor. Bir televizyon ünlüsünün kitap satışlarını bu denli

etkilemesine en son ABD'de rastlanmıştı. Sunucu Oprah Winfrey'in programında tanıttığı

kitapların neredeyse tamamı, o hafta "En Çok Satanlar" listesine giriyordu. Bizim

Oprah'ımız ise "Polat" oldu... Şu kaderin cilvesine bakar mısınız? Memleketin en çok

eleştirilen, "en kötü, en zararlı rol model" olarak gösterilen dizi karakteri, Türk

Edebiyatı'na en fazla katkı sağlayan kişi haline geldi. Eh, artık Polat Alemdar'ın (Necati

Şaşmaz) bir edebiyat programı yapması farz oldu” (http://www.sabah.com.tr/Gunaydin-

/Yazarlar/aytug/2010/03/17/polat_edebiyat_programi_yapsin).

İlk baskısı 1 Şubat 2010’da tarihinde okuyucuyla buluşan eser, söz konusu reklamın da

etkisiyle ardı ardına birkaç baskı yaparak en çok satılan eserler listesinde zirvelerde yer almıştır.

Hâlihazırda eserin Haziran 2013 itibariyle 20. baskısı yapılmıştır. Polat’ın elinde saniyelerle

ölçülecek bir zaman diliminde yer alan eser, medyanın tüketime olan etkisini ölçmeye yeterlidir.

Medya-edebiyat ve kitap endüstrisi ilişkisinin gözlendiği bu örnek, bugün etkili bir şekilde

kullanılmaktadır.

Günümüzde popüler edebiyatımız önemli bir şekilde geçmiş teması üzerinde durarak

geçmişi önemli bir kaynak haline getirmiştir. Türkistan’dan Anadolu’ya uzanan yaşam çizgisinde

kurulan devletlerin, bu devletleri yöneten önemli şahsiyetlerin ve her yönüyle yaşam tarzlarının

kısacası kültürün işlendiği gelenekçi popüler kültür edebiyatı ortaya çıkmıştır. Konuyu daha da

somut hale getirmek gerekirse, günümüzde sözü edilen bu edebiyat ekolü sayesinde okuyucu,

Mevlâna’yı, Tebrizli Şems’i, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş Veli’yi, Hacı Bayram Veli’yi, Somuncu

Baba’yı, Mimar Sinan’ı, Yavuz Sultan Selim’i, vb. farklı yazarlardan, farklı üsluplardan okuma

fırsatı bulmuştur. Söz konusu kaynağı kullanan yazarlar ve eserleri şunlardır: Sinan Yağmur’un

“Tennure ve Ateş-Hz. Mevlâna, Aşkın Gözyaşları-I Tebrizli Şems, Aşkın Gözyaşları-II Mevlâna,

Aşkın Gözyaşları-III Kimya Hatun, Aşkın Gözyaşları-IV Hamuş, Aşk’a Yolculuk-Veysel Karâni,

Aşkın Meali-I Yusuf ile Züleyha, Aşkın Meali-II İbrahim ve Hacer, Kerbela-Aşk’a Bela: Hz.

Hüseyin; Mahmut Ulu’nun Aşka Ağlayan Derviş Yunus Emre, Aşka Ağlayan Veli Hacı Bektaşı

Veli, Somuncu Baba; Elif Şafak’ın 1998’de “Mevlâna Büyük Ödülü”nü kazandığı romanı Pinhan,

Mevlâna ve Tebrizli Şems ilişkisini inceleyen romanı Aşk, Mimar Sinan’ı anlattığı romanı Ustam

ve Ben; Ahmet Ümit’in Bab-ı Esrar, Ninatta’nın Bileziği ve Sultanı Öldürmek, İskender Pala’nın

Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk, Katre-i Matem, Şah Sultan, Od-Yunus Emre, Efsane-Barbaros, Bir

Eyüp Sultan Romanı: Mihmandar; Mürvet Sarıyıldız’ın “Antik Kentte Aşk, İki Cami Arasında Aşk

& Mihrimah ile Sinan, İki Cami Arasında Aşk 2, Aşk Mahal, Nuriye Çeleğen “Hay Sultan- Bir

832 Mehmet ÖZDEMİR

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Abdülkâdir Geylâni Romanı; Harun Tokak “Suya Düşen Kan- Bir Ehl-i Beyt Romanı…”4. Sadece

Türk yazarlar değil yabancı yazarlar da bu konuyu eserleri aracılığı ile okuyucuyla buluşturmuştur.

Bu kitapların asıl önemi geçmişin değerlerinin sadece tarih kitapları aracılığı ile öğrenilebileceği

anlayışını da önemli ölçüde etkilemiştir5.

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: Bozkırın Sırrı Türk Peygamber

Ahmet Turgut tarafından kaleme alınan Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanı, Aladağlı6

Türklerin yaylak ve kışlak hayatından zengin örnekler sunan, Türkistan töresine/gelenek ve

göreneklerine fazlasıyla yer veren önemli bir eserdir. Romanda dinî, siyasi, kültürel vb. pek çok

nedene bağlı olarak “keçe çadırda doğup at sırtında ölen bozkır evlatları”nın (Turgut, 2010: 402)

yaşamı anlatılır. Eserde dinî ve siyasi yönetimle ilgili zengin örnekler, kültürel analizler ışığında

okuyucuya sunularak gelenek ve görenekler bağlamında dünle-bugünü kıyaslama fırsatı verilmiştir.

Romanda yer alan pek çok unsur, Türk kültür dairesi çerçevesince değerlendirildiğinde romanın

halkbilimi açısından zengin örnekler sunduğu görülecektir. Roman, bu yönüyle bugün sahip

olduğumuz pek çok gelenek ve ritüelin prototiplerini yansıtır. Roman, gelenekler açısından Dede

Korkut Kitabı’nı esas alan bir araştırmacı için bile zengin materyaller sunan bir eserdir. Bu

bağlamda makalede bazı bölümlerde roman ve Dede Korkut Kitabı arasında bazı kıyaslamalara da

yer verilecektir.

Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanı Önsöz olarak değerlendirilen “3000 Yıl Önce

Dünya ve Orta Asya” sunumu ile başlamaktadır. Roman, dipnotlarda sunduğu referanslar itibariyle

okuyucuyu “kurgu mu-gerçek mi?” düzleminde soluksuz bir serüvene çıkartmaktadır. Okuyucuyu

Türkistan coğrafyasının derinliklerine sürükleyen “on bir” bölümden oluşan romanda, Türk

kültürü ilmek ilmek dokunmuştur. Eser, tıpkı başlangıçta olduğu gibi “İkizlerden Sonraki 3000

Yıl” isimli bir sonuç yazısı verilerek noktalanmıştır. Bu makalede incelenen romana halkbilimi

unsurları bağlamında yaklaşılarak, bir takım değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Romanda

“deyişler, türküler, deyimler, atasözleri, dinî hikâyeler vb.” pek çok halkbilimi unsuruna yer

verilmiştir. Bunun yanında töre kavramı üzerinde durularak törenin emirleri ve yasakları bozkır

erlerinin yaşayışından örnekler sunularak verilmiştir.

Roman; bir kültür içinde yaşayagelen bozkır erlerinin aile hayatını, töre mevzuunu, halktan

dilediğince vergi toplayan zalim Tigin’in (Andakan) insafsızca davranışlarını, çekilen sıkıntıları,

yeni dinin (Gök Tanrı İnancı) haberci (Erdenay/Cebrail) aracılığı ile tebliğ edilmesini, kutlanan

(peygamberlik verilen) er Öktem’i ve Gök Tanrı’ya davet sürecini, yeni dinin bozkıra yayılışını,

Öktem ile Tigin’in savaşı ve inançlı olanların ilahi huzurunu bir bütünlük içinde aktararak,

okuyucuya bozkır havasını teneffüs etme imkânı tanımıştır7.

Romanın Halkbilimi Açısından Analizi

Romanda deyimler ve atasözleri zengin bir biçimde kullanılmıştır: “Eşeğin aklına karpuz

kabuğu sokmak (s.34) / ‘Kuş kanadıyla yetişir, er dediğin atıyla!’ (s.40) / Delidir, ne yapsa yeridir

4 Söz konusu liste detaylı taramalar sonucu geliştirilebilir. 5 Burada söz konusu edilen elbette akademik tarihçilik değildir. Zaten romanlarda gerçeklik olgusu konumuz dışındadır.

Kültürü sevdirmek, onu okuyucunun ilgi duyduğu şekilde sunmaya bağlıdır. 6 Türk kültür dairesinde dağlar özellikle de Aladağlar önemli bir yer işgal eder. Aladağ, romandaki tanıtıma göre

“bugünkü Kırgızistan, Kazakistan ve Özerk Sincan-Uygur yönetimi sınırlarının birleştiği üçgende, Issık Göl

yakınlarındadır” (Turgut, 2010: 13). Aladağ, Dede Korkut Kitabı’nda da çok önemli bir mekân olarak yansıtılır. Aladağ,

Oğuz erlerinin avlandığı bir bölgedir. Kötü haberler Aladağ’dan aşıp Bayındır Han divanına ulaşır. Başta Salur Kazan,

Begrek ve Kan Turalı olmak üzere bütün Oğuz erleri Aladağ’a ava çıkarlar. Bugün Türk coğrafyasının pek çok yerinde

Aladağlar mevcuttur. 7 Makalede romanın özetinin verilmesi düşünülmüştür; ancak yine makalenin hacmi ve romanın yapısal analizi

yapılmadığı düşünülerek bu düşünceden vazgeçilmiştir.

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” 833

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

(s.48) / Havanda su döğmek (s.74) / Her kuşun eti yenmez (s.79) / Yerden göğe kadar haklı olmak

(s.81) / Kelle koltukta yaşamak (s.85) / Sabah ola hayrola (s.87) / Alnının teriyle hak etmek (s.112)

/ Başına devlet kuşu konmak (s.123) / Gemi azıya almak (s.140) / Burnundan kıl aldırmamak

(s.167) / Deli divane olmak (s.300) / Su akar yatağını bulur (s.319) / Huy çıkar can çıkmaz (s.326) /

Nalına ve mıhına çakmak (s.351)”(Turgut: 2010) vb. gibi pek çok deyim ve atasözüne yer

verilmiştir. Ayrıca romanda Öktem, kızına “bal Gülce bala Gülce, çiçekten bala Gülce” eşine ise

“bal çiçek, gülçiçek, baldan da gülçiçek”, (Turgut, 2010: 240) tekerlemeleriyle hitap etmektedir.

Romanda bozkır âdetleriyle yani gelenek ve görenekleriyle ilgili pek çok unsur

bulunmaktadır. Romanın başlangıcından bitişine değin bozkır yaşayışı hakkında önemli ipuçları

verilir. Bozkır erleri arasında komşuluk son derece önemlidir: “Kışlaktan yaylağa dönüş sonrası

herkesin eski noktasında yurt tutması gerekirmişçesine kimse başkasının yerine göz koymaz,

koyamazdı. Hem komşuluk hukuku, hem de “rutini şartsız-koşulsuz tekrar etme” isteği buna

engeldi. Zaten töre de boşuna “börü koşnisin yimes” [Kurt bile komşusunu yemez.] demezdi.

Külleri için bile birbirlerine muhtaç olurlar ama komşularının varını yoğunu abartıp

dillendirmeden de duramazlardı. Kart tavuklar bile bir anda kaz görünür; er görmüşlerin adı kıza

çıkardı abartısız” (Turgut, 2010: 14). Komşuluk bozkırda olduğu gibi Anadolu coğrafyasında da

birlikteliğin en önemli simgelerinden olmuştur. Hatta Türk inancına göre komşu hakkı Tanrı

hakkıdır (Ergin, 2004: 77). İyi günde de kötü günde de her zaman müracaat edilen ilk kişiler

komşulardır. Komşuluk gerçek manada paylaşımın, birlikteliğin, huzurun ve güvenin sembolüdür.

Bozkır töresinde toylar önemli bir yer işgal etmektedir. Toylar, alışılmış düzeni bozan

önemli eğlenme unsurlarıdır. Önemli geçiş dönemlerinden olan kırk gün-kırk gece süren düğünler

ve balaların hayata gözlerini açtığı doğumlar gibi çocukların diş çıkarmaları da üç gün-üç gece

eğlenme sebebi olarak görülmüştür. Bilindiği gibi diş çıkarma çocuklar açısından sancılı bir

süreçtir. Dişleri çıkan çocukların mutluluğu bozkır yaşamında olduğu gibi Anadolu’ya intikal

etmiştir8. Yukarında sözü edilen bu toylar pek çok geleneği yansıtmaktadır: “Bu toylar esnasında

konuklara mükellef sofralar çekip onları en fazla memnun eden olmak için yarışan bozkır evlatları

cömertliklerini atalarından emanet almakla övünürlerdi” (Turgut, 2010: 14-15). Asıl olan

cömertlikte namlarının dört bir yana yürümesidir. “Kazanlar dolusu etler kavrulmuş, konuklara

defaatle ziyafetler çekilmişti” (Turgut, 2010: 15). Türk töresinde cömertlik önemli bir olgudur.

Cömertliğin sergilendiği en önemli yer, toylarda kurulan sofralardır. Dede Korkut Kitabı’nda bu

bahis üzerinde çok sık durulmuştur. “Kız anadan görmeyinçe öğüt almaz, oğul atadan görmeyinçe

sufra çekmez” (Ergin, 2004: 74) sözü bir cömertlik aşaması olan sofra geleneğinin ispatıdır.

Romanda bu söz “kız, anasından görmeyince öğüt almaz; oğul sofra düzmedikçe ata övülmez”

(Turgut, 2010: 23) şeklinde verilmiştir. Ayrıca bereket ve cömertliği tasvir eden “Halil İbrahim

Sofrası” deyimi İbrahim Peygamber’in adıyla anılır (Turgut, 2010: 310d). “Öktem kurbanlardan

ilk parçayı koparıp kalanını kendi elleriyle dağıttığında afiyetle yenen etler, İbrahim Yalavaç’tan

ikramdı sanki. Sofra bu güzel töreyi başlatanındı ne de olsa” (Turgut, 2010: 310). Sofra düzme,

atalardan evlatlara miras kalan bir gelenektir. Çocukların atalarından gördükleri şekilde sofraları

donatmaları hem cömertlik simgesi hem de ataların övünç kaynağıdır. Bu gelenek kalıp ifadelerde

de sözü edildiği gibi nesiller boyu süregelmiştir. Sözü edilen bu toylarda icra edilen bazı faaliyetler

şunlardır: “Aladağ eteklerinde delikanlılar güreş kapmış; kısraklar çatlayıncaya kadar

yarıştırılmış, gökler katına uçup gitmiş atalar için dualar edilmişti. Kadınlar ayrılık kokan türküler

eşliğinde bile eğlenebilmeyi başarmış; düğün sevinciyle karışık ayrılık acılarına, ulu tepelerde

uçuşan kuşlar dahi şahit tutulmuştu. Ara sıra bin bir nazla ayağa kaldırılıp halaya kattıkları gelin

için “üzülme kızım, hem ağlarsın, hem gidersin” demeyi de ihmal etmemişlerdi” (Turgut, 2010:

15).

8 Bu konu hakkında ayrıca bakınız: (Muğlalı vd. 2007: 68-72).

834 Mehmet ÖZDEMİR

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Bozkırın önem verdiği konulardan bir tanesi de yuva olgusudur. Gülce’nin ecesi/ninesi

“torununun üzerindeki yeşil kaftanı saran altın sarısı şeritlerdeki allı pullu gelincik çiçeklerini

işaret etmişti. “Uzaktan bakılınca güzelliklerine hayran olursun. Yemyeşil çayırlar arasındaki

gelinciklerden ben de isterim dersin. Oysa elini azıcık hoyrat uzatsan, kırılıverir yaprakları.

Hassastır gelincikler. Bunu unutmayasın benim nazlı kızım. Yuva kurmak, gelincik sevmeye benzer.

Vaktiyle bana anam dediydi bunları, sen de kendi kızına ecem söyledi, dersin gayri…” (Turgut,

2010: 16). Gülce ile ecesi arasında geçen bu konuşma Türklerin aileye verdiği önemi/değeri açık

bir şekilde ortaya koymaktadır. Romana göre toyda giyilen kıyafetler kaftanlardır. Gelin muradı

simgeleyen yeşil, güveyi ise asaleti simgeleyen mavi kaftan giymiştir (Turgut, 2010: 16-17; Ölmez,

2010: 17). Romanda babalarının evlatlarıyla övünç duyduğu görülür. Kız babaları gelin olan

kızlarına “boyuna geldin, yaşına girdin amma boynumuzu bükmedin” sözünü nesillerdir

söylenegeldiği şekilde yinelemekten kaçınmazlar, bu tekrardan hoşlanırlardı (Turgut, 2010: 18).

Bozkır töresine göre evlenen kızların yurdunu babası yapar: “Hepiniz şahitsiniz. Gelin

attaydı, nasibi yoldaydı. Atasının elinden tuttu, yurduna geldi. Soralım ey ahali: Bu gerdekten razı

mıdır eri, kaynatası?” Bu türlü sorgulamaların sıradanlığını bilmesine rağmen heyecanlanmıştı

Gülce. Kaynatasına baktı göz ucuyla. Çok şükür getirdikleri her şeyden memnun olduklarını

söylüyordu. Gelinin çadırı da, kabı kacağı da, yorganı döşeği de yerli yerinceydi” (Turgut, 2010:

18-19). Bu gelenek günümüzde de yaşatılmaktadır. Düğünlerde yatak odasını kız tarafının yapması

bozkır töresindeki “gerdek” geleneğine temellendirilmiştir. “Yuvayı dişi kuş yapar” deyişinin

kökeninde de “gerdek töresi” vardır” (Turgut, 2010: 18-19).

Gülce ile Begrek’in düğününden yansıyan diğer adetler şunlardır:

“Adetler üzere atın terkisinde getirdikleri “nasibi” alan annesi, Gülce’nin eline

tutuşturuverdi onu. Kızcağız kulpunu kırdıktan sonra kaynanasına uzattı saygıyla. O da

oğluna gösterdi, bu eski küpü. Begrek içine bir petek bal koyunca, geline iade edildi

aynen… Gülce bununla ne yapması gerektiğini gayet iyi biliyordu ama heyecandan olsa

gerek bir an sıkıca kavrayamadı küpü. Hemen toparlanıp iki eliyle sarıldı yeniden. Üç kere

başının üzerinden geçirip gerdeğinin perdesine fırlattı hızla. Yere düştüğünde, param parça

olan küpten bal sızıyordu göz göz. Gayrı söz kendisindeydi: “Ata ocağımdan getirdiklerim

yitip gitti de, erimin verdikleri kaldı sadece. Nasibim onun bu yuvaya getireceklerinde…”

Henüz sözünü tamamlamışken eğilip bala çaldı parmaklarını ve ellerini gerdeğe sürmeye

başladı. Bu esnada “teze yuvam bana bal şerbet olsun” demeyi de ihmal etmemişti. Tüm

yapılanlar ömür boyu devam etmesi istenen huzur içindi ne de olsa. Sıra babalara gelmişti

şimdi. Dünürlerden biri su, diğeri ekmek uzattı teze evlilere. Birer lokma ve yudum alan

gelinle güvey yuvalarının bereketli olmasını dileyecekti… Kam alkışları ardından bu bahis

de sona erince, kaynatası yakında duran henüz yaşını bile doldurmamış bir erkek bebeciği

kavrayıp kollarına bıraktı Gülce’nin. Tüm kalabalık çıt çıkarmadan kendisini izlerken “bize

böyle koç yiğitler doğurasın kızım” diyordu gür nidalarla. …eğilmesini söyledi Kamlardan

biri. Ritüelin sonuna gelinmişti ve kurşun dökülecekti tepesinden aşağı. Titrek nefesler,

yine davullar eşliğinde gökler katındaki atalara yalvarıyordu şimdi. Bu teze evliliğin kem

gözlerden, nazarlardan, yerin ve göklerin, günün ve gecenin kötü ruhlarının şerrinden uzak

kalması için…” (Turgut, 2010: 19-21).

Bu âdetlerin tamamının günümüzde de devam ettiği bilinen bir gerçektir. Ana evinden

gelen gelin, yuvasına girmeden kötülükleri kovmak için küp, cam vb. eşyalar kırmaktadır.

Kucağına bir erkek bebesi verilerek soyun devamı için erkek çocuklar doğurması istenmekte ve bu

yönde dualar edilmektedir. Yine aynı şekilde yeni yuvasına giren gelinin saçı saçma geleneği

kapsamında yuvasının bereketli olması amacıyla üzerinden “para, çiçek, bulgur, pirinç, buğday,

şeker vb.” gıdalar saçılır. “Darısı Başına” ifadesinin kaynağı da yine bu ritüellerle ilişkilidir.

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” 835

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Türk inanç sistemi içerisinde önemli bir motif olan elma, aynı zamanda zürriyet

sembolüdür. Türk halk hikâyelerinde sıklıkla kullanılan bu motif, erkek ve kız çocukların

doğmasında önemli bir unsur olarak görülmüştür. Romanda da derinlemesine işlenen bu mevzu, şu

şekilde gerçekleşmiştir: “İhtiyar, zifir karası kaftanına daldırmıştı ellerini. Yeniden çıkardığında,

avuçlarının arasında kan kızıl renkli bir elma duruyordu… “Bu elma, seni bugünlere çıkaran toy

hediyesidir sana. Kabut et onu!” (Turgut, 2010: 23). Bu elma, Begrek ile Gülce’nin doğacak

çocukları “Öktem ve Aşena”nın müjdecisiydi.

Romanda çocuk/çocuksuzluk ayrıca vurgulanmıştır. Çocuksuzluk hem erkek hem de

kadınlar için aşağılanma/dışlanma nedenidir. Dede Korkut Kitabı’nın ilk hikâyesi olan “Dirse Han

Oğlu Boğaç Han Boyu”nda gördüğümüz bu durum, romanda derinlemesine işlenmiştir:

Umay, eski kocasının, “bu kadın döl tutmuyor, soysuzun teki” kabilinden

aşağılamalarına dayanamayıp ayrılma isteğini seve seve kabullenmişti iki yıl önce.

Şimdiki kocasının çocuk doğurma şartı aramadığını da biliyordu. İkizlerin bakımı

karşılığında iaşesi karşılansın, ele güne karşı horlanmasın onun için yeterliydi. Tarafların

beklentisi aynen yaşanırken kara kış ortasında hamile olduğunu anlayan Umay, ikizlerin

doğumundan dört yıl sonra hem iade-i itibar sağlamış, hem de ana olmanın hazzına

ulaşmıştı. …Nitekim kadıncağız öz-üvey derdine bulaşmaksızın erini memnun ederken,

bir an önce ikinci çocuğunu da doğurma telaşına düşmüştü… Umay bu isteğine

kavuştuğunda ikinci çocuğunun da erkek olmasının gururunu yaşıyordu. Begrek de aynı

erinçle yücelmiş ve güçlü kuvvetli olması için son evladına “Aybars” demişti” (Turgut,

2010: 34).

Umay, Begrek’le evlendi evleneli on altı yaz geçmesine rağmen obasını ziyaret etmemişti:

“Aslında Umay aşağılanmış bir şekilde terk ettiği obasını ziyaret etmek için oğullarının delikanlı

olmasını beklemişti yıllardır. Şimdi onları da önüne katıp gururla dönebilirdi ata obasına…”

(Turgut, 2010: 49). Görüldüğü gibi Türk kültüründe çocuk soyun devamı olduğu kadar ana-

babaların da övünç kaynağıdır.

Bozkır töresinde yeni doğan çocuklarla ilgili bir takım ritüeller görülmektedir. Bozkır

töresine göre hiçbir şey tesadüfi değildir. Yeni doğan çocukların hangi hayvanın postuna sarılırsa o

hayvanın huyunu kazanacağına inanılmaktadır. Romandan anlaşıldığı üzere bozkır erleri cesur

olması için “kurt”, atik ve cevval olması için “tazı” postuna sarılmaktadır. “Nesli çoğalsın, ardı

çok olsun” diye balaya “Gürhan” adı koyulmuş, adetler üzere cesur olması için kırk gün kurt

postuna, atik ve cevval olması için de kırk gün tazı postuna sarılmıştı” (Turgut, 2010: 34). Yine

aynı şekilde “Begrek… güçlü, kuvvetli olması için son evladına Aybars demişti. Kırkar gün kurt ve

tazı postuna sarılmasını da ihmal etmeden…” (Turgut, 2010: 34). Buna ilaveten kız çocukları da

uysal ve çalışkan olmaları için “eşek” postuna sarılmaktadır. “Gülçiçek’in isteği balasının uysal ve

çalışkan olması için her kız evladı gibi eşek postuna yatırılması”dır (Turgut, 2010: 69).

Gülçiçek’in eri Öktem, kızının eşek postu yerine ceylan postuna yatırılmasını istemişti. “Öktem

kundak postu olarak neden ceylan derisi seçtiğini her sorana başka türlü açıklıyordu. Begrek misk

kokmasının, Aşena ceylanın toprak rengindeki bereketin, Umay ürkekliğinin buna sebep olduğunu

biliyor, ona göre temenni sıralıyordu. Oysa Öktem “ceylanı seçtim, çünkü kızımın da seninkiler

gibi güzel gözlü olmasını isterim” demişti eşine” (Turgut, 2010: 69). Gülçiçek eri Öktem’in inadını

katır postuyla ilişkilendirir: “Öktem bir nebze bile geri adım atmamıştı zaten. İçindeki bir ses

“doğduğunda kurdunkine değil de, katır postuna mı sardılar seni. Bırak inadını Öktem diyordu

ama bunu da dillendirmedi” (Turgut, 2010: 182). Gülçiçek’in ilk ve tek çocuğu olan Bala

Gülce’nin göbek bağı gül ağacı dibine gömülür. Aileler, “kızları gül gibi koksun, incitilmesin ama

ömrü de gül kadar kısa olmasın niyetiyle” (Turgut, 2010: 70) bu geleneği gerçekleştirirlerdi.

836 Mehmet ÖZDEMİR

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Bugün Anadolu’nun pek çok yerinde “doğumdan bir hafta sonra göbek bağının sembolik yerlere

gömülmesi ve bu esnada dilek tutulması âdeti” (Turgut, 2010: 70d) görülmektedir.

Bozkır töresi erkek çocukların başka obalardan evlendirilmesini daha makbul görür: “Töre

genelde başka obalardan kız alınmasını isterdi. Bu şekilde bir çeşit bozkır içi dayanışma tesis

edildiği için ekseriyetle bu kurala uyulur, kızlar gurbete gider, gelinler dışarıdan gelirdi. Haliyle

başka obadan kız almak kesilmemiş karpuza benzerdi” (Turgut, 2010: 48). Gelinlerin oba dışından

seçilmesi gibi evlenme de yaş sırasına göre gerçekleşmektedir. Begrek ile Umay oğulları Öktem

için kız istemeye gittiklerinde Öktem büyük kız Taçlıçiçek yerine küçük kız Gülçiçek’i tercih eder.

Ancak “Gülçiçek’in babası “ilk olarak şunu bilin ki, bu iş kısmetse ve olacaksa bile ancak

ablasının toyundan sonra olabilir” (Turgut, 2010: 55) demiştir. Gülçiçek’in ablası “Taçlıçiçek

evlenip kız kardeşinin önü açıldığında toy vakti karara bağlanmıştı gayrı” (Turgut, 2010: 64).

Tıpkı evlenme gibi bozkır töresine göre eşlerden boşanma da çeşitli nedenlere bağlanmıştır. Aile

içinde yaşanan ahlaksızlık ya da kadınların kısır olması dolayısıyla erlere çocuk verememesi

boşanma nedeni olarak görülmüştür (Turgut, 2010: 302).

Romanda vurgulanan bozkır geleneklerinden bir tanesi de “Beç Alayı9”dır. “At, sığır, keçi

gibi sürülerden ve samur, ayı gibi hayvanların kürklerinden Tigin’in hakkı olan vergi (bec), her

sene Ekim ayında obaların ileri gelenlerince [Aksakallar] götürülür ve bizzat teslim edilirdi”

(Turgut, 2010: 63d). Aksakallar için en iyi beçi götürmek ve dolayısıyla takdir edilmek çok

önemliydi: “Kış aylarına girilirken hazırlanan mutat beç alayı önceki yıllara nazaran daha

gösterişli ve zengindi haliyle” (Turgut, 2010: 70). “En yüklü beçi getirdikleri için Tigin tarafından

takdir edileceklerine de inandırmışlardı birbirlerini” (Turgut, 2010: 70).

Bozkır töresinde büyüklere ve yöneticilere bir saygı unsuru olarak onları görünce diz kırıp

selam verilirdi. Bozkır töresine göre bu hareket; karşısındakine itaat edildiğini belirten en yüce

saygı ifadesidir. Bugün kullanılan “diz çökmek, diz çöktürmek” gibi deyimlerin kökeninde bu

ritüelin olduğu bilinmektedir (Turgut, 2010: 71d).

Romanda bozkır töresinde cenaze merasimleriyle/yoğ merasimleriyle10 ilgili aydınlatıcı

bilgilere yer verilmiştir. Bozkırdaki cenaze merasimlerini kamlar idare eder. “Adet üzere üç gün

boyunca Gürhan’ın cesedi ölü çadırında açıkta bekletilmeliydi” (Turgut, 2010: 109). Bozkır

inanışına göre âdetlerin eksiksiz bir şekilde yapılması ölünün ruhunun sükûna ereceğine işarettir.

“Nitekim hemen işe koyulmuşlar, sürülerin içerisinden iduk [adak] olarak dokuz keçi seçmişler ve

onları tek tek kurban ederken sagular yakıp kanlı gözyaşları akıtmışlardı” (Turgut, 2010: 109).

Yoğ merasimlerinde kanlı gözyaşları akıtmak bozkır âdetlerindendir. Yanaklar, avurtlar ve

gözaltları çizilerek gözyaşları kanlandır. Şamanist dönem âdetlerinden olan ve gözyaşlarını

kanlandırmak için yapılan bu uygulama “kan-uğut” adıyla Anadolu’nun bazı yörelerinde devam

ettirilmektedir (Turgut, 2010: 109d). Ölünün arkasından icra edilen bu geleneğin amacı sevilen

kişinin ölümünden duyulan acının ifadesi ve bir yas göstergesidir. Bu durumun bir başka amacı da

“ölen insanın hoşnutluğunu kazanma ve onun ruhunu teskin etmekti. Böylece kızgın olan ve

istemeyerek bu dünyadan ayrılan ruhun yaşayanlara zarar vermesi engellenmiş oluyordu” (Onay,

2013: 482). Ayrıca cenaze merasimlerindeki adaklardan yapılan ve cenaze merasimi esnasında

ziyarete gelenlere dağıtılan yemeklere yoğ aşı denilmektedir. “İslamiyet öncesi Türk din ve

düşünce hayatında ölen insanın ardından onun ruhunu teskin etmek amacıyla uygulanan yemek

9 Bec Alayı geleneği “Pençik Çıkartma” olarak Dede Korkut Kitabı’nda görülmektedir. “Dede Korkut Kitabı’nda önemli

bir vergi sistemi “pençik çıkartma”dır. Bu terim, savaş sırasında elde edilen ganimetin beşte birinin Bayındır Han’a

vergi olarak ayrılması demektir. Hikâyelerde zaferden sonra bu ganimetler Han’a sunulmakta, Bayındır Han da yılda bir

kere hatununun elinden tutarak otağından ayrılıp, otağını yağmalatmaktadır. Bu tavır diğer beylerde de görülmekte,

beyler, aç görünce doyurarak, çıplak görünce giydirerek sosyal dayanışma hukukuna uygun davranışlar

sergilemektedirler” (Türkmen, 2011: 252-253). 10 Bu konuda ayrıntılı bilgi için ayrıca bakınız: (Onay, 2013: 479-490)

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” 837

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

verme geleneği” (Onay, 2013: 486) günümüzde yoğ aşı, aş verme, ölü yemeği, lokma dağıtımı, ölü

helvası vb. isimlerle anılmakta ve Anadolu’nun bazı yörelerinde yaşatılmaktadır.

Romanda kurganlar, defin işlemleri ve ölüm sonrası ile ilgili ayrıntılı açıklamalar

bulunmaktadır:

“Gürhan için hazırlanmış, kabrin kenarları tomruk ve ağaçlarla güçlendirilip oda haline

getirilmişti. Kurt postlarına kefen misali sarılan ceset, ölünün özel eşyalarıyla birlikte

mezara indiriliyordu şimdi… Begrek ve Umay yanaklarını, gözaltlarını bıçakla kertip

yine kanlı gözyaşı akıtırken, mezarın üstünü tomruk ve dallarla örtüverdi Aybars. Koray

ise göğsü yarılıp iç organları çıkarılmış olan Gürhan’ın iduk atını baş-deri-ayaklar ve

kuyruk tek parça olacak şekilde mezarın başındaki direğe astırıyordu” (Turgut, 2010:

111-112).

Yine Şamanist dönem âdetlerinden olan balballar, öldürülen kişi sayısına göre

dikilmektedir (Turgut, 2010: 112d). Kahramanın hayatayken kaç kişiyi öldürdüğünü simgeleyen

balballar, hak edilmiş ödül(ler) olarak değerlendirilmiştir. “Koca İnal tüm bu ritüellerin hangi

saikle yapıldığını anlamamışçasına sırtlandığı balbalı getirmişti o esnada. Zira ona göre

Tahsildar’ı öldüren Bazgan değil Gürhan’dı ve bu balbalı da alnının teriyle(!) hak etmişti”

(Turgut, 2010:112).

Romanda hamile ya da lohusa kadınlara bulaştığı belirtilen Albastı/Al-karısı ile ilgili

açıklamalara yer verilmiştir. İkinci çocuğuna hamile olan Gülçiçek, yaşadığı onca üzüntü sonucu

çocuğunu kaybetmiştir. “Albastı balamı aldı. Albastı sana kızdı, benim balamı aldı. Sana kızdı,

balamı aldı Albastı” (Turgut, 2010: 144). Obanın kamlarından olan Koray bu durumu şu şekilde

açıklanmaktadır: “‘Gürhan’ın ruhu Öktem’in peşinde. Ulu Satılay ve Erlikan obaya Albastı

yolladı bu yüzden. O da Gülçiçek’in ağzından girip balasını çaldı. Bir daha ağzını açarsa Albastı

canını da alır, kızı Bala Gülce’ye de musallat olur’ diyerek Umay’ı ve gelini korkutmuş, henüz

düşük yapmış olan kadıncağızın yemesini, içmesini hatta konuşmasını dahi yasaklamıştı” (Turgut,

2010:145).

Romanda halk hekimliğinin zengin örnekleri görülür. Romanın başkahramanı Öktem,

ustası Koca İnal’dan otacılık (şifalı ot bilgisi) mesleğini öğrenmiştir. Koca İnal, öğrencisine

topladığı bitkilerin kurutulması kadar saklanmasının da önemli olduğunu vurgular. “Saklaması

kurutmaktan daha zor ve daha önemli… Hararet, ışık ve hava ottaki şifanın düşmanıdır. Ne yap et

bitkilerini koru onlardan” (Turgut, 2010: 46). Bitkilerin kurutulması ve saklanmasıyla ilgili verilen

bilgiler günümüzde hâlâ kullanılmaktadır: “Umay’ın keçi kılından eğirdiği iplere Aşena’nın da

yardımıyla tek tek sapladığı kurumuş otları deste deste ruloluyor, içinde hava boşluğu

bırakmamacasına sıkıştırarak koyun bağırsağından yapılma zarflara yerleştiriyor, kuruyan ve

paketlenen bitkileri lazım olacakları güne kadar keremlere [toprağın altındaki mahzenlere]

indiriyordu. Taze kullanım gereken durumlardaysa ormandan döner dönmez otları kazanlarda

kaynatıp kendi kendine yeni karışımlar geliştirmeye çabalıyordu” (Turgut, 2010: 46). Öktem eşinin

hamilelik dolayısıyla oluşan mide bulantısına çözüm amacıyla bir karışım hazırlamıştır:

“Kışlaktaki son günlere girilirken mutat üzere kızcağızın bulantıları da yoğunlaşmıştı.

Öktem yazdan kuruttuğu zencefilleri ahşap havanlarda döve döve toz haline getiriyor,

bizzat sağdığı keçi sütleriyle birlikte içiriyordu eşine. Bu sonuç vermeyince karışıma

gülyağı da ilave etmiş, nihayet dindirmişti bulantıları” (Turgut, 2010: 67). “İlk

hamileliğindekine nazaran mide bulantıları ve kusmaları daha yoğun olan eşine ne

zencefiller, ne de gül yağları kâr etmişti bu kez. Dereotu ve aslanpençesi kullanarak bazı

yeni karışımlar denemiş ama sonuç değişmemişti” (Turgut, 2010: 76).

838 Mehmet ÖZDEMİR

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Romanda hastalıklara şifa olarak sunulan bitkisel ilaç tariflerine de sıklıkla yer verilmiştir.

Kişinin kendisini zinde hissetmesi amacıyla badem yağı ile çörek otu karışımından bir ilaç

hazırlanmıştır. Bu karışımın acı olan tadı ise bir parça bal ilave edilerek tatlandırılır (Turgut, 2010:

82). Tigin’in hazırlattığı zehirli oklarla vurulan Aladağlılar, “akrep otu ve yalavaç kökünden”

hazırlanan karışımlarla tedavi edilmeye çalışılmıştır (Turgut, 2010: 393). Yazar, okuyucuyu bu

tarifler konusunda ayrıca uyarır (Turgut, 2010: 82).

Romanda Türklerde “ev yağması/han yağması/han-ı yağma olarak, başka milletlerde ise

“potlaç” adıyla bilinen yağma geleneğinin de zengin bir örneği vardır.

“Türklerde düğün veya herhangi bir eğlence-şölen sırasında davet sahipleri armağanlar

hazırlar ve konukların bunları yağma edercesine kapışmasını isterdi. Zamanla güç ve

misafirperverlik sembolü haline gelen bu adet Anadolu’ya kadar taşınmıştır. Beyler,

ağalar, padişahlar, sünnet, düğün gibi toylarda “han-ı yağma” denilen bu tür uygulamalar

gerçekleştirmiştir. Sosyologlar bu olguya potlaç der. Kelime Kızıldereli dilinden

alınmıştır. Potlaç adetleri günümüzde havaya para saçılması, tabak-çanak kırılması ve

çocuklara para toplatılması şeklinde devam edegelmektedir…” (Turgut, 2010: 154d).

Türk inanışına göre “…er malına kıymayınca adı çıkmaz” (Ergin, 2004: 74). Bu konu

Dede Korkut Kitabı’nda şu şekilde işlenmiştir: “İç Oğuza Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüği Boy”a

göre Salur Kazan her yıl düzenli olarak evini yağmalatmaktadır. Ancak hikâyede belirtildiği gibi

Taş Oğuz beyleri düzenlenen yağmaya davet edilmezler. Hikâyede görülen bu durum bir yönüyle

dışlanmadır ve İç Oğuz ile Taş Oğuz beyleri arasında bir bölünmeye yol açar. Bu hikâyeden

hareketle han yağması geleneğinin toplumsal yaşamdaki önemi bir kez daha hatırlanmış ve toyların

toplumsal yaşamdaki bütünleştirici özelliği ortaya konulmuştur. Bu gelenek başka kavimlerde

potlaç adıyla sürdürülmektedir. Ziya Gökalp’e göre potlaç “esası oldukça israflıca görkemli bir

şölendir. Bu şölende konukların yiyeceklerinden çok fazla gıdalar, giyebileceklerinden çok fazla

giysiler ve özellikle tepeler oluşturacak denli bakır kaplarıyla yorganlık pöstekiler vb. yığılır. Çağrı

sahibi bütün bu şeylerin çağrılılarca kaldırılıp götürülmesini önerir11” (1991: 47-48). Romanda

han yağması geleneği şu şekilde işlenmiştir:

“Toyların üç hafta sonra yapılacağını, herkesin yağma şölenine davetli olduğunu

söylediğinde halk bu haberi büyük bir sevinçle karşılamıştı. […] Birazdan yağma şöleni

başlayacaktı. Müjdeyi vermek için dışarı çıktığında tüm şehir gözlerini ondan alamamıştı.

Batmakta olan güneşi arkasına alarak, “ben daha parlağım” çalımlarıyla tahta çıktı.

Çığırtkanlara işaret verdiğinde, “yediğiniz içtiğinize afiyet olsun, aldığınız gördüğünüz

sizinle olsun” muştusu tüm davetlileri çılgına çevirmeye yetmişti. Çadırlarda kendilerini

bekleyen ipeklileri, çömlekleri, kürkleri yağmalıyor, birbirlerini ezme bahasına daha

fazla mal kapmak için yarışıyorlardı. Andakan ise halkını izleyerek atalarının cömertliğini

bugüne taşımanın gururunu yaşıyordu” (Turgut, 2010: 154-196).

Kızıyla yeğenini evlendiren Andakan, kendi varisinden/çocuğundan önce torun sevmek

istemediğini bildirmiştir. Bundan dolayı evli çift aralarına kılıç koyarak muratlarını başka zamana

ertelemişlerdi: “Az sonra çadırın çıralarını söndürürken ikazı unutmamıştı güvey. Varisten önce

torun sevmek istemeyen Tigin için muradı erteleyeceklerdi. Aralarına bir kılıç koyup sırt sırta

yatmaktan başka seçenekleri yoktu” (Turgut, 2010: 197). Türk toplumunda kılıç, önemli bir ant

sembolüdür. Dede Korkut Kitabı’nda bu konu zengin bir motif olarak işlenmiştir. Çeşitli yarışmalar

neticesinde Trabzon Tekürünün kızı Selcen Hatun’u eş olarak almaya hak kazanan Kan Turalı,

kâfir ilinde kendisine kurulan gerdeğe girmeye razı olmaz: “…Kırk yirde otak dikdürdi, kırk yirde

kızıl ala gerdek dikdürdi. Kan Turalı-y-ile kızı getürüp gerdeğe koydılar. Ozan geldi yilteme çaldı.

11 Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için ayrıca bakınız: (Gökalp, 1991: 47-54).

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” 839

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Oğuz yigidinüñ öykeni kabardı, kılıcın çıkardı yiri çaldı kertdi, ayıtdı-kim: Yir kibi kertileyin,

toprak kibi savrılayın, kılıcuma toğranayın, ohuma sançılayın, oğlum toğmasun, toğar-ise on güne

varmasun big babamuñ kadın anamuñ yüzin görmedin bu gerdege girer-isem didi…” (Ergin, 2004:

193). Yine “Uşun Koca Oğlu Segrek Boyu”nda da kılıç, üzerine ant içilen önemli bir semboldür.

Destanın önemli kahramanlarından Egrek kâfir illinde esir düşer. Bu durum kahramanın kardeşi

Segrek’ten gizlenir. Segrek arkadaşlarıyla eğlenceden dönerken yolda kavga eden iki çocuk görür.

Bunlara birer şaplak atar ve ayırır. Bu duruma içlenen çocuklar Segrek’e “…Mere mizüm

öksüzligümüz yetmez-mi, bizi niye urursın, hünerüñ var ise kartaşuñ alınca Kal‘asında esirdür, var

anı kurtar didi” (Ergin, 2004: 226). Bu haberi alan Segrek doğruca eve gider. Onu engellemek

isteyen annesi ile babası durumu Kazan’a haber ederler. Kazan Bey’in de önerisiyle Segrek

nişanlısıyla hemen evlendirilir. “Oğlanı gerdege koydılar. Kız-ile ikisi bir döşeğe çıkdılar. Oğlan

kılıcın çıkardı, kız-ile kendü arasına bırakdı. Kız aydur: Kılıcuñ gider yiğit, murad vir murad al,

sarılalum didi. Oğlan aydur: Mere kavat kızı men kılıcuma toğranayım, ohuma sançılayım, oğlum

toğmasun, toğar-ise on yaşına varmasun, ağamuñ yüzin görmeyinçe, ölmüş ise kanın almayınca bu

gerdeğe girer-isem didi” (Ergin, 2004: 228). Görüldüğü gibi Türk toplumunda kılıç önemli bir ant

sembolüdür. Romanda da yeğeniyle kızını evlendiren Andakan, yeğenine kendi evliliğinden olacak

varisinden önce torun sevmek istemediğini bildirmiş ve bu konuda aralarında ant içmişlerdir12.

Bilindiği gibi ilk Türk kavimleri konar-göçer bir yaşam tarzı sonucu tarımla pek

ilgilenmemişler, geçim kaynakları daha çok hayvancılık olmuştur. Romanda bu konuyla ilgili şu

şekilde bir açıklama verilmiştir:

“Yafes diyordu, “şu bozkıra gelip çadır kuran ilk kişidir. Meralara sürüleri yayan, ata

yular takıp evlatlarına emanet bırakan Kutlu atamızdır o… Evlatlarına meralar

sarardığında kışlağa inmesini, baharla beraber yaylağa çıkmasını öğreten Yafes’ti. Onun

töresi toprağa bağlanıp sabana ve yağmura köle olmayı, göle düşüp balıklara yalvarmayı

hoş görmez. Yeryüzü sizindir, der Yafes. Güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar

oğullarımızı ve yılkılarımızı yayıp yetiştirmemiz hep onun töresindendir” (Turgut, 2010:

225).

Ayrıca bozkır erlerine göre “toprağa bağlanmak hımbıl insanların işi” (Turgut, 2010: 351)

olarak görülmüştür. Obanın önde gelen kamlarından olan Koray, “bozkırın evlatlarına yeni yeni

adetler getirerek Yafes’in kemiklerini sızlatıyoruz” (Turgut, 2010: 351) diyerek çiftçilikle

uğraşmayı töreyi bozmakla eş değer görmüştür. Çünkü bozkır erlerine göre “yeri dağlar, töreyi

beyler” (Turgut, 2010: 371) tutmaktadır.

Türk mitolojisinde çevresinde kült oluşan en önemli inanç unsurlarından biri de dağlardır.

Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanında yer alan Aladağ, bozkır evlatları için kutsal bir

mekândır. Yazar, Öktem ile Erdenay’ı/Cebrail’i Aladağ’da bir mağarada buluşturarak İslam ve

öncesi inançlardaki motife telmihte bulunmuştur. Bilindiği gibi Peygamberler de Cebrail ya da

Tanrı’yla hep yüce dağlarda13 buluşmuştur. “Sinâ/Tur, Cudi, Ararat, Ağrı, Zeytinlik, Hira, Uhud,

Arafat” vb. dağlar çeşitli inançlarda önemli fonksiyonlar üstlenen kutsal mekânlardandır (Özdemir,

2013: 142). Romanda kutsiyet atfedilen Aladağ içinde böyle bir durumdan söz edilebilir.

Tanrı tarafından kutlanan Öktem sanemleri birer hayal olarak değerlendirir: “Seni, beni ve

şu balayı yaratan başkasından korkmamızı istemiyor. Öncekilerden dinlediğimiz sanemler hiçbir

işe kudreti olmayan hayallerden başka bir şey değil…” (Turgut, 2010: 146). Kutsalları/kutluları

belleklerden silmek kolay değildir. Umay, oğlu Öktem’e “karını ve kızını bırakıp her nereye

gideceksen git ama atalarıma ve onların sanemlerine laf söyleme” (Turgut, 2010: 146) demiştir.

12 “Bu konuda ayrıca bakınız: (İnan, 1948: 279-290). 13 Bu konuda daha detaylı bilgi için ayrıca bakınız: (Özdemir, 2013: 140-142)

840 Mehmet ÖZDEMİR

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

Görüldüğü gibi Umay sanemlere duyduğu saygıyı (oğlu kutlanmış dahi olsa) içinden söküp atamaz.

Bu durum toplumsal değerlerin kökleştikten sonra kolay bir şekilde değiştirilemeyeceğine işaret

eder. Bu sanemlerden bazıları şunlardır: Yıldırımlardan sorumlu sanem “Ancasın” (Turgut, 2010:

28d) hastalık yayan ruhlara “Çor” (Turgut, 2010: 36d) kısmetleri dağıttığına inanılanlara

“Daşkazıt” (Turgut, 2010: 72d), insanları çıldırttığına inanılan saneme ise “Satılay” (Turgut, 2010:

145d) denilmektedir. Roman boyunca şamanlık dönemine ait olan sanemlerle ilgili pek çok unsur

detaylı şekilde analiz edilmiştir.

Sonuç

Bu çalışmada “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” romanı halkbilimi açısından

değerlendirilmiştir. Romanda, eğlence unsuru olarak toylar ve bu toylardan yansıyan gelenek ve

görenekler, incelenerek beylerin/yöneticilerin güç ve cömertlik sembolü olan “han yağması”na

değinilmiştir. Yine romanda aile olgusuna dikkat çekilerek, yuva kurmanın önemi üzerinde

durulmuştur. Eş seçme ve boşanma olguları töre bağlamından ele alınmıştır. Ailelerde en önemli

unsur çocuk olarak görülmüş, çocuksuz kadınlara ise önem verilmemiş, bu kadınlar soysuz olmakla

suçlanmışlardır. Ayrıca eserde yeni doğan çocuklar için yapılan ritüeller üzerinde durulmuş,

çocukların bir takım huyları edinmesi bu pratiklere bağlanmıştır. Romanda Türk idare sistemiyle

ilgili de önemli bilgiler vardır. Tigin’e duyulan saygı, vergi unsuru olan “Beç Alayı” vb. pek çok

unsur dikkat çekici bir biçimde sunulmuştur. Romanda eski Türk geleneklerindeki cenaze ve defin

merasimlerinden önemli bilgiler yer almaktadır. Şamanlık dönemindeki korkulan/saygı duyulan

sanemler/tinler ile yeni dinîn değerleri bir pencereden sunulmuştur. Halk hekimliğinin bir

yansıması olarak hastaların tedavileri için bitkisel karışımlar hazırlanmıştır. Bu makale kapsamında

incelenen romanda, çadırda yaşama gözlerini açan bozkır konar-göçerlerinin yaşamlarına tutulan

ışık, akademik bağlamda değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Son zamanlarda Türk romanında görülen tarihi dönem ve şahsiyetlere yönelişteki önemli

örneklerden biri olan “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber”, kavmi devir Türk yaşayışını, gelenek

göreneklerini, zevklerini günümüz okuyucusuyla buluşturması açısından son derece önemlidir.

Şüphesiz kurgusal bir dünyanın imkânları doğrultusunda sunulan bu yaşayış tarzı, günümüz insanı

için sıra dışı ve fantastik bulunduğu gibi milli romantizmi besleyen kaynaklar olarak da

düşünülebilir. Benzer romanlar, milletlerin geçmişleriyle bağlarını güçlendirmesi açısından da

ayrıca incelenmelidir.

Notlar

1.Romanda bozkır töresine ait pek çok geleneğe yer verilmiş, bu geleneklere yönelik

açıklamalar dipnotlara serpilmiştir. Makalede bazı dipnotlardaki açıklamalar metin içinde

kullanılmış, kaynak gösterilirken de sayfa numarasından sonra “d” harfi ilave edilmiştir. Örnek:

(Turgut, 2010: 70d).

KAYNAKÇA

ACER, Fatih, (2013), “Popüler Roman ve Gençler Üzerindeki Etkileri –Bursa Örneği–”, Turkish

Studies, Volume 8/4 Spring, Sayfa: 1-23.

AKYÜZ, Kenan, (1995), Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860-1923, İstanbul: İnkılap

Kitapevi.

ÇOBANOĞLU, Özkul, (2005), Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine

Giriş, Ankara: Akçağ Yayınları.

Bozkırın Üzerine Doğan Güneş: “Bozkırın Sırrı Türk Peygamber” 841

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 9/9 Spring 2014

ERGİN, Muharrem, (2004), Dede Korkut Kitabı I, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

GÖKALP, Ziya, (1991), Türk Uygarlığı Tarihi, (Haz. Yusuf Çotuksöken), İstanbul: İnkılâp

Kitapevi.

İNAN, Abdülkadir, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-

Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 4, Sayfa: 279-290.

KAPLAN, Mehmet, (2012), “Karabibik”, Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar-I, İstanbul:

Dergâh Yayınları, Sayfa: 369-376.

KAPLAN, Ramazan, (1997), Cumhuriyet Dönemi Türk Romanında Köy, Ankara: Akçağ

Yayınları.

MUĞLALI, Mehtap vd. (2007), “Samsun Yöresinde Süt Dişleri ile İlgili Folklorik Yaklaşımlar”,

Millî Folklor, Yıl: 19, Sayı: 73, Sayfa: 68-72.

OKAY, Orhan, (2011), “Türk Romanına Köy Mevzuunun Girişinde Unutulan Bir isim: Ahmed

Mithad Efendi” Sanat ve Edebiyat Yazıları, İstanbul: Dergâh Yayınları, Sayfa: 119-125.

ONAY, İbrahim, (2013), “İslamiyetten Önce Türklerde, Cenaze ve Defin İşlemlerinde Uygulanan

Gelenekler ve Bunların Amaçları” International Journal of Social Science, Volume 6

Issue 3, Sayfa: 479-490.

ÖLMEZ, Nurhan, (2010), “Tekstillerde Renkler Üzerine Simgesel ve Alegorik Bir

Değerlendirme”, Türk Sanatları Araştırmaları Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, Sayfa: 17-24.

ÖZDEMİR, Mehmet, (2013), “Türk Kültüründe Dağ Kültü ve Bir Yüce Dağ: Halbaba”,

Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 9, Sayfa: 141-163.

ÖZDEMİR, Nebi, (2007), “Sanal Mizah”, ICANAS 38, (Ankara 10-15 Eylül 2007); Ankara, 2009:

1277- 1301.s.

ÖZDEMİR, Nebi, (2008), Medya Kültür ve Edebiyat, Ankara: Geleneksel Yayıncılık.

ÖZGÜL, M. Kayahan, (1998), “İlk Köy Romanımız Türkmen Kızı (mı?)”, Dursun Yıldırım

Armağanı, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Matbaası, Sayfa: 280-291.

PAMİRLİ, Osman Turgut, (1941), “Tirebolu Manilerinden Tirebolu Kalesi”, Aksu, Sayı: 30,

Sayfa: 16-17.

RIOUX, Marcel, (2014), “Halk ve Halk Bilimi” (Çev. Zeynep Nagihan Kahveci), Halk Biliminde

Kuramlar ve Yaklaşımlar 4, Ankara: Geleneksel Yayıncılık.

TURGUT, Ahmet, (2010), Bozkırın Sırrı Türk Peygamber, İstanbul: Profil Yayıncılık.

TÜRKMEN, Fikret, (2011), “Dede Korkut’ta Halk Hukuku Unsurları”, Bilig, Sayı: 58, Sayfa: 245-

256.

İnternet Kaynakları

http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Yazarlar/aytug/2010/03/17/polat_edebiyat_programi_yapsin,

[Erişim Tarihi: 15.03.2014]

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kurtlar_Vadisi, [Erişim Tarihi: 15.03.2014].