10
Özel PEV Okulları Rehberlik Veli Bülteni EKİM 2013 Sayı 4 BU AY ARKADAŞ SEÇİMİ ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI BÜYÜKLERE MASALLAR www.pevkolej.com

ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI BÜYÜKLERE

  • Upload
    mev

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni

EKİM 2013

Sayı 4 BU

AY

ARKADAŞ SEÇİMİ

ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI

BÜYÜKLERE MASALLAR

www.pevkolej.com

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni

ARKADAŞ SEÇİMİ 1

Okulların açılması ile beraber özellikle küçük yaş gruplarının arkadaşlık ilişkilerinde sık sık sorunlara rastlanmaktadır. Bir küsüp bir barışmalar, arkadaşına alınan bir eşyanın ona da alınması ve birçok konuda aileler çocukları ile karşı karşıya gelebilmektedir. Gün içerisinde okulda zamanının nasıl geçtiğini sorduğunuzda da bazı öğrenciler, detaylı olarak arkadaşlarından ve derslerden konuşmayı tercih ederken bazıları ise hiç konuşmaz. Okul onlar için kendilerine kalması gereken bir sırdır.

Bu konuda velilerimiz tarafından sıklıkla bizlere gelen sorular ve cevapları üzerinde duralım: “Çocuğum genelde kendisi gibi davranan, konuşan ve kendi cinsiyetinden olan arkadaşlarıyla oynamayı tercih ediyor. Sizce bu bir problem mi?” Küçük yaş gruplarında daha yoğun olmakla beraber gelişimin belirli dönemlerinde çocuklar genellikle kendi hemcinsleriyle oynamayı tercih ederler. Çünkü belirli yaş dönemlerinde çocukların ilişkileri farklılıklar gösterebilir. Bu yüzden çocukların kendi hemcinsiyle paylaşımda bulunmak istemeleri doğaldır. “Benim oğlum genelde kızlarla oynamayı tercih ediyor. Acaba bir sorun mu var? Erkeklerle futbol ve basketbol gibi oyunlar oynamak istemiyor. Ne yapmalıyım?” Böyle bir soru geldiğinde öncelikle bakılması gereken durum çocuğun geçmiş yaşantısıdır. Bunun birçok sebebi olabilir. Çocuğunuz futbol ve basketbol gibi oyunlar oynamaktan zevk almıyor, daha sakin oyunları tercih ediyor olabilir. Böyle bir durumda kesinlikle problem olduğu düşünülmemelidir. Çünkü mutlaka kendi kişiliğine, ilgi ve yeteneklerine uygun oyunları tercih eden arkadaşlar bulacaktır. Çocuğunuzu istemediği oyunlara yönlendirmeniz onun sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni 2

ARKADAŞ SEÇİMİ “Çocuğum arkadaşlarıyla okulda vurdulu kırdılı, şiddet içeren oyunlar oynuyor? Ben bu durumdan oldukça rahatsızım, ona zarar gelmesinden ve karşıdaki arkadaşının da zarar görmesinden korkuyorum? Çocuğuma nasıl yardımcı olabilirim?” Küçük yaş gruplarında bu tarz oyunlar öncelikle şaka ile başlamakta ve ileriki aşamalarda şakanın dozu aşırıya kaçabildiğinden her iki tarafın da canı yanabilmektedir. Bu sefer de karşılıklı şikâyetler ve kavga başlamaktadır. Burada yapılması gereken, önce şakanın ve oyun kavramının çocuklara tekrar açıklanması, yani oyun dediğimiz aktivitelerde ve yapılan şakalarda kimsenin canının yanmamasının gerektiğinin hatırlatılmasıdır. Şaka dozunda yapıldığında güzeldir. Yapılan şakadan karşı taraf rahatsız oluyorsa bunun yapılmaması gerektiği anlatılmalı, bu durumun devam etmesi halinde çocuğunuzun empati yoluyla karşıdaki kişinin duygularını anlaması sağlanmalıdır. Dikkat etmemiz gereken bir diğer önemli nokta ise izledikleri filmler, çizgi filmler ve oynadıkları oyunlardır. Tercih edilen; dizi, çizgi dizi ve filmlerin olabildiğince şiddet içermemesine ve ailecek izlenebilmesine özen gösterilmelidir. Örneğin çocuklar televizyonlarda izlediklerini dizilerden yola çıkarak kendi aralarında şiddet içeren oyunlar geliştirebilmektedirler. Teknolojinin bu kadar gelişmesiyle birlikte telefon, bilgisayar ve Ipad kullanımı da son derece artmıştır. Bu nedenle bunların ne şekilde ve ne kadar süre ile kullanıldığına dikkat edilmesi gerekmektedir. Çocukların oynadıkları bilgisayar oyunları da yukarıda bahsedilen şiddet içerikli diziler ve filmler ile aynı etkiyi yaratabilmektedir.

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni 3

“Çocuğumun davranış ve konuşmalarını beğenmediğim birkaç arkadaşı var. Onlarla arkadaşlık etmesini istemiyorum. Bu durumda nasıl davranmalıyım?” Böyle bir durumda öncelikle çocuğun arkadaşlarıyla olan yakınlık derecesine bakılmalıdır. Burada kullanılacak üslup çok önemlidir. “O arkadaşınla oynamanı istemiyorum.” gibi olumsuz ve baskıcı cümlelerden uzak durulmalıdır. Yaptığınız konuşma hem yapıcı hem de gerçekçi olmalıdır. “Çocuğum arkadaşları ile yaşadığı her problemi bana anlatıp benim çözmemi istiyor. Bu durumda ne yapmalıyım?” Şiddet içermediği sürece kendilerini savunmayı öğrenmeli ve sorunlarla baş edebilmelidirler. Çünkü kendi problemlerini çözdükleri zaman hem kendilerine güvenleri yerine gelecek hem de aynı sorunla tekrar karşılaştıklarında bu yeni problem ile baş edebileceklerdir. Burada bahsedilen öneri çocukları tamamen kendi hallerine bırakmak değil onlara gerçeği tarafsız bir şekilde açıklayarak çözümü kendilerinin bulmasına yardım etmenizdir. Örneğin; hiç beklemediğiniz bir şekilde çocuğunuzun ağzından küfür duyduğunuzda sert bir şekilde tepki vermek yerine bu davranışın ne kadar devam edeceğini gözlemleyin. Eğer davranış ısrarla devam ediyorsa, kullandığı kelimelerin anlamını ona açıklayın. Çünkü çocuklar çoğu zaman anlamını bilmeden bu argo kelimeleri kullanmaktadırlar. Sonuç olarak baktığımızda arkadaş seçimlerinde ve arkadaş ilişkilerinin yapısında çocuk için ailenin yeri ve davranışları oldukça önemli bir yere sahiptir. Tek yapmanız gereken nerede ve nasıl durmamız gerektiğini bilmeniz, çocuğunuza büyüme yolculuğunda eşlik etmeniz ve destek olmanızdır. Unutmayın siz de çocuk oldunuz.

Psk. Dan. ve Aile Dan. Kevser AFYON

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni 4

Anne baba olarak okullar açılırken hepimizin ortak sıkıntılarından biri, sanırım ki ödevler. Birçok evde okulların açılmasıyla birlikte yaşanmaya başlanan bu sıkıntılı süreçte, çoğu zaman ebeveynler çocuklarından sorumluluklarının bilincinde yetişkin bireyler olarak, ödevlerini sorunsuz bir biçimde yapmalarını beklerler. Oysa ki hiç birimiz henüz bilmediğimiz ve hazır olmadığımız şeyleri yapamayız. Çocuklar da biz yetişkinler için çok basit ve zaten bilinmesi, yapılması gereken şeyler gibi görülen, bu becerileri yeni yeni kazanmaktadır ve alışkanlık haline gelebilmesi için yapılan araştırmalara göre en az üç hafta zamana, bilgiye ve sizin desteğinize ihtiyaçları vardır. Hepinizin çocuklarınıza gereken destek konusunda, yeterli ilgiyi göstereceğine olan inancımla, sizlerle adım adım nelere dikkat etmemiz gerektiğini paylaşacağım.

ÇOCUKLARDA ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMA YOLLARI

1.Adım ‘’ Uygun çalışma ortamını sağlamak’’ Çocuğunuza rahat çalışabileceği aydınlık, sessiz, kendini güvende hissedebileceği bir oda sağlamak gerekir. Belirli bir çalışma yerinin olması, çalışmaya başlama ve konsantrasyonu sağlamada çok önemlidir. Yatarak, uzanarak, ciddiyetten uzak bir çalışma ortamında ders çalışmak etkili olmayabilir. Peki bir çalışma odası nasıl olmalıdır? • Üzerinde çocukların dikkatini dağıtabilecek

renkli nesnelerin olmadığı bir çalışma masası • Çocukların dikkatini dağıtacak ve hayallere

sürükleyecek posterlerin olmadığı, açık renklerle boyanmış duvarlar

• Radyo, televizyon ve bilgisayar gibi çocuklara cazip gelen uyarıcıların mümkünse odada olmaması, değilse çocukların çalışırken görmemesi gereken bir dekorasyon yapılması gerekir.

2.Adım ‘’Planlı çalışmak ve motivasyon’’ Sevdiğim bir atasözünde ‘’Her seyahat ilk adımla başlar ‘’der. Her gün aynı saatte ve birlikte oluşturacağınız basit bir planla ödevleri aşamalar halinde, adım adım yapmaya başlamak çocukları rahatlatacak ve onlara bir yol haritası kazandıracaktır. Yol haritası çocukların ödevleri neden yapmaları gerektiğini açıklar, neyi, neden, nasıl, yaptığını bilmek çocukların işlerini kolaylaştırdığı gibi onları motive eder. İnanç insanın yapma gücünü harekete geçirir, bu sebeple çocuklarınızın yapabilme güçlerine inanarak ve güvenerek duygularınızı onlara hissettirdiğinizde ödevlerinin karşısında güçlü çocuklarınızın olduğunu göreceksiniz. Bazen çocuklarınızın bir çalışma arkadaşının olması(ağabey, abla, arkadaş) ona iyi çalışma alışkanlıkları kazandırır ve yalnız olmadığını gören çocuk ödev sorumluluğunu içselleştirir ve motivasyon süresi uzar.

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni 5

3.Adım ‘’Öğrenmeye ve çalışmaya karşı olumlu bir tutum sergileme’’ Evde ve işyerinizde sorumluluklarınızı tam ve doğru yerine getirme davranışlarınızla, anne baba olarak çocuklarınıza doğru model olmak, bu sürecin en önemli ve ilk basamağıdır. Sorumluluklarınıza karşı geliştirdiğiniz tutum ve duygularınız çocuklarınıza yansıyacaktır. Çocuklarınıza karşı olumsuz ve suçlayıcı ifadeler bu sürece engel olacağından bu durumdan kaçınılmalıdır, ‘’Ne kadar yavaşsın!’’ ‘’Çok dikkatsizsin!’’ ‘’Sen ne zaman çalışmayı öğreneceksin?’’ gibi cümleler çocukları ödev ve çalışmaya karşı olumsuz duygular içine sokar. Bu cümleler yerine ‘’Çok çalıştığını düşünüyorsun, bu durum sana zor geliyor farkındayım.’’ ‘’Sen çalış, sonra birlikte gözden geçiririz.’’ gibi cümleler hem onları anladığınızı hem de yanlarınızda olduğunuzu gösterir. Sonuç olarak çocuğunuzla kurduğunuz iletişim ve aile içi ilişkilerinizdeki olumlu yaşantılar çocuğunuzun okul yaşamına ve devamında tüm sorumluluklarına olumlu yansıyacaktır. Mevlana'nın dediği gibi taşı delen suyun gücü değil devamlılığıdır, bu süreçte sevgiyle birlikte göstereceğiniz sabır size başarı olarak geri dönecektir.

Rehber Öğretmen

Figen MİLTER ÖZTOP

BÜYÜKLERE MASALLAR Bir zamanlar memleketin birinde Siva isimli bir kent varmış. Bu kentte yaşayan tüm babalar ve oğullarının ismi Siyah, tüm anneler ve kızlarının ismi ise Beyaz’mış. Doğan her erkek çocuğuna Siyah ismini verirlermiş ki siyah rengi gibi güçlü ve asil olsun, her kız çocuğuna da Beyaz ismini verirlermiş ki beyaz rengi gibi saf ve temiz olsun.

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni 6

BÜYÜKLERE MASALLAR

Beyaz isimli kız çocuklarından ise diğer Beyazlar gibi hanım hanımcık olmaları, okula gitmeleri ancak öğrenim hayatlarının sonunda bayanlara yakışacak meslekler seçmeleri, annelerinden ev işi ve yemek yapmayı öğrenmeleri, münasip bir eş bulup evlenmeleri, çok geçmeden çocuk yapmaları, çocuklarının her sorunu ile ilgilenmeleri, evlerinin temizlik ve yemek gibi tüm işlerini yapmaları, kocalarını her gün temiz ve şık bir şekilde işe göndermeleri, eğer meslekleri tüm bu yapması gerekenlere engel oluyorsa işe gitmemeleri, kariyer yapmayı kocalarına bırakıp daha çok çocuk sahibi olmalar, işe gitmek yerine evde dizi ve magazin programları izleyip genel kültürlerini geliştirmeleri ve televizyonun karşısında ev işi yaparak huzur içinde yaşlanarak yaşamlarına devam etmeleri beklenirmiş.

Siva kentinde doğan tüm çocuklar hep aynı şekilde büyütülürmüş ve en sevdikleri yemeğin ıspanak olması beklenirmiş. Siyah isimli her erkek çocuğuna ilk oyuncakları olarak tabancalar, tüfekler alınır askercilik oynamaları beklenirken; Beyaz isimli her kız çocuğuna ilk oyuncakları olarak bebekler alınır ve evcilik oynamaları beklenirmiş. Siyahlar büyüdükçe her erkek gibi futbolu sevmeleri, herkesin tuttuğu takımları tutmaları, gerektiğinde kavga etmeleri, askere gitmeleri, erkeklere yakışacak meslekler edinmeleri, münasip bir eş bulup evlenmeleri, çok geçmeden çocuk sahibi olmaları, karısını ve çocuklarını aç bırakmamaları yani eve her akşam ekmek getirmeleri, yaşadıkları evin faturalarını ve kirasını ödemeleri, bunun için de her sabah işe gidip ortalama on saat çalışarak her akşam işten dönmeleri ve yorgun argın döndükleri evlerinde huzur içinde yaşlanarak yaşamlarına devam etmeleri beklenirmiş.

Günlerden bir gün bu kente Bayan Kırmızı ve Bay Mavi isimli bir karı koca taşınmış. Bayan Kırmızı ve Bay Mavi’nin isimleri Turuncu, Yeşil ve Mor olan üç de çocuğu varmış. Mor henüz beş yaşında bir kız çocuğuymuş, kente taşınır taşınmaz anaokuluna başlamış. Anaokulu öğretmeni Bayan Beyaz en kısa zamanda Mor’daki tuhaflıkları fark etmiş. Mor yaşıtları olan kızlarla sakin sakin evcilik oynamak yerine erkek çocukları ile koşup oynuyormuş. Anaokulu öğretmeni Bayan Beyaz bu konuyu aile ile görüşmeden önce Mor’un aynı okulun üçüncü sınıfında okuyan ablası Turuncu ve ağabeyi Yeşil’in öğretmeni Bay Siyah ile görüşmeye karar vermiş.

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni 7

Anaokulu öğretmeni Bayan Beyaz’ın anlattıkları Öğretmen Bay Siyah’ı hiç şaşırtmamış. Çünkü Öğretmen Bay Siyah da Turuncu ve Yeşil okula başladığından beri onlarda aynı şekilde farklılıklar gözlemlemekteymiş. Dokuz yaşında ikiz kardeşler olan Turuncu ve Yeşil birbirleri ile çok iyi anlaşmaktaymış. Oysa bu kentte kız ve erkek çocuklarının kardeş dahi olsalar bu kadar iyi anlaşmaları pek rastlanan bir şey değilmiş. Yeşil; erkek arkadaşları ile yaptığı sohbetlerde futboldan çok hoşlanmadığını, enerjisini futbol oynayarak harcamak yerine her gün eve giden yoldaki ormanda gezmeyi ve oradaki hayvanlarla ilgilenmeyi daha çok sevdiğini söylemekteymiş. Turuncu ise yaşıtı Beyazlar gibi hanım hanımcık davranmak yerine, gereğinden fazla arkadaş canlısı ve dinamik davranmakta hatta bazı ders aralarında erkek öğrenciler ile futbol maçı yapmaymış. Her iki öğretmeni en çok şaşırtan nokta ise üç kardeş de ıspanağı sevmemekte hatta nefret etmekteymiş. İki öğretmen kafa kafaya verip uzun uzun konuştuktan sonra konuyu Okul Müdür Siyah’a açmaya karar vermişler. Okul Müdürü Siyah kendisine anlatılanlardan sonra şaşmış ve çok korkmuş. Çocuklardaki bu farklılık diğer çocuklara bulaşabilir ve okulun disiplinine hatta kentin düzenine zarar verebilir diye düşünmüş. Öğretmenlerden acilen Bayan Kırmızı ve Bay Mavi’yi okula çağırmalarını istemiş.

Bayan Kırmızı ve Bay Mavi’nin okula gelecekleri saatte öğretmenlerden seçilen bir heyet Okul Müdürü Siyah’ın odasında hazır bulunmaktaymış. Öğretmenler sırasıyla Mor, Yeşil ve Turuncu’nun tüm marifetlerini tek tek Bayan Kırmızı ve Bay Mavi’ye anlatmışlar. Bu yaşananların okulda eğitim görmekte olan diğer aileleri korkuttuğunu çünkü okuldaki diğer öğrencilerin hareketlerinde değişiklikler oluşmaya başladığını söylemişler. Öğrenci Beyazların Turuncu kaptanlığında bir futbol takımı kurmaları ve hatta düzenledikleri maçta Öğrenci Siyahları yenmeleri aileleri en çok korkutan şey olmuş. Kentte ne düzen kalmış ne birlik. Üstüne üstelik Mor, Turuncu ve Yeşil ıspanak da yememekteymiş; oysa bu kentte her çocuğun ıspanağı severek yemesi bir zorunlulukmuş. Kendisine anlatılanlara daha fazla dayanamayan Bay Mavi patlatmış kahkahayı. Bayan Kırmızı da eşine kahkahasında eşlik etmiş. Bu durum Müdür Siyah’ı çok kızdırmış. Müdür Siyah’ın kızdığını gören Bayan Kırmızı ortamı yumuşatmak ve daha yakından tanışmak için Müdür Siyah’ı, öğretmenleri ve öğrencilerin ailelerinden bir kısmını akşam yemeğine davet etmiş. Müdür Siyah, olan bitene anlam veremese de yemek teklifini kabul etmiş.

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni 8

Müdür siyah, öğretmenler ve ailelerden oluşan bir heyet kente yeni taşınan ailenin evine giderlerken bir sürü şaşkınlık yaşamışlar. İlk şaşkınlık yeni ailenin evinin önüne gelindiğinde yaşanmış. Çünkü evin önünde her evin önünde olduğu gibi iyi marka bir araba yerine boy boy bisikletler varmış. Evin bahçesinde renk renk çiçekler ekiliymiş, oysa bu kentte her evin bahçesinde sadece beyaz çiçeklerin dikili olması bir gelenekmiş. Zile bastıklarında kapıyı Bayan Kırmızı açmış ve misafirlerini yemek masasına buyur etmiş. Yemek masasındaki her tabak, her çatal kaşık, her bardak birbirinden farklı renkte ve şekildeymiş. Bay Mavi mutfaktan önlüğü ile çıkıp gelince Bayan Beyazlar çok şaşırmış, Bay Siyahlar ise alay etmişler “Erkek adamın mutfakta ne işi olur?” diye. Çünkü bu kentte erkeklerin mutfağa girmesi hoş karşılanmazmış. Bay Mavi kendisine yardım eden eşi Bayan Kırmızı ile servisi tamamlamış ve masadaki yerine oturmuş. Herkes daha yemeklerinden ilk lokmalarını alır almaz mest olmuş. Herkesin hayatında yediği en güzel yemekmiş bu. Bay Mavi başlamış anlatmaya: “Biz kentinize Mavrica isimli bir kentten geldik. Mavrica bizim yurdumuzdur ve biz orada insanların farklılıklarına saygı duyarız. Herkes çocuğuna güzel renk isimleri koyar, her evin bahçesi, kentin her evi rengârenktir. Çocuklarımızı yetiştirirken de bu renklerin kaybolmamasına özen gösteririz. Çünkü biliriz ki her insan birbirinden farklıdır. Biz, çocuklarımıza sevgilerimizi veririz; düşüncelerimizi değil.” Bay Mavi sözünü tamamladıktan sonra Bayan Kırmızı herkese bir zarf vermiş, bu zarfı evlerine gidince açmalarını ve içinde yazanları bir kez olsun okumalarını istemiş. Müdür Siyah, Anaokulu Öğretmeni Bayan Beyaz, Öğretmen Bay Siyah, diğer Bay Siyahlar ve Bayan Beyazlar evlerine vardıklarında kapalı olan zarflarını açmışlar. Zarfın içinden bir şiir çıkmış, başlamışlar okumaya…

Çocuklar (Halil Cibran) Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil. Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil. Çünkü ruhlar yarındadır, Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz. Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları Kendiniz gibi olmaya zorlamayın. Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur. Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar. Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.

Sercan ÇAVUŞOĞLU Rehber Öğretmen

Özel PEV Okulları

Rehberlik Veli Bülteni

EKİM 2013

www.pevkolej.com