23
1 Proleter Kamusal Alan İnşası ve Dernekleşme Eğilimi: İnşaat İşçilerinin Derneği Halil Çelik 1 Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı? Bir de Babil varmış boyuna yıkılan, kim yapmış Babil’i her seferinde? Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen Lima’nın? B.Brecht (Çev.A.Kadir) Giriş 2010 yılından itibaren kurulmaya başlanan işçi derneklerinin sayısı her geçen gün artmakta, dernekleşme yeni bir örgütlenme biçimi olarak işçi mücadelesinde önem kazanmaktadır. Dünyada da işçi örgütlenmesinin sendikalardan derneklere kaydığı gözlenmektedir. Sendikalaşmanın en düşük olduğu alanlardan biri olan inşaat işkolunda da işçiler, dernekler yoluyla örgütlenmeye çalışmaktadır. Çalışmada, proleter kamusal alan inşası bakımından işçi örgütlerinin taşıdığı potansiyel bağlamında, İnşaat İşçilerinin Derneği örneği üzerinden, Oskar Negt ve Alexander Kluge’nin proleter kamusal alan yaklaşımı esas alınarak dernekleşme olgusuna odaklanılacaktır. İnşaat İşçilerinin Derneği, emek-sermaye çelişkisi üzerinde yükselen ve sınıf mücadelesini esas alan hareketlerce inşa edilebilen proleter kamusal alan açısından değerlendirilmeye çalışılacaktır. Proleter Kamusal Alan Oskar Negt ve Alexander Kluge'nin (1993) yaptığı "proleter karşıt kamusal alan" kavramlaştırması çok fazla tartışılmamıştır. Çalışmalarının Almanca ilk baskısı 1972 tarihli olmasına rağmen, İngilizce'de tam biçimiyle ancak 1993 yılında yayınlanması da 1 Haziran 2013-- Bu yazı Tekhne’de (23.01.2015) yayımlanmıştır.

Proleter Kamusal Alan İnşası ve Dernekleşme Eğilimi: İnşaat İşçilerinin Derneği

Embed Size (px)

Citation preview

1

Proleter Kamusal Alan İnşası ve Dernekleşme Eğilimi:

İnşaat İşçilerinin Derneği

Halil Çelik1

Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?

Kitaplar yalnız kralların adını yazar.

Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?

Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,

kim yapmış Babil’i her seferinde?

Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar

altınlar içinde yüzen Lima’nın?

B.Brecht (Çev.A.Kadir)

Giriş

2010 yılından itibaren kurulmaya başlanan işçi derneklerinin sayısı her geçen

gün artmakta, dernekleşme yeni bir örgütlenme biçimi olarak işçi mücadelesinde önem

kazanmaktadır. Dünyada da işçi örgütlenmesinin sendikalardan derneklere kaydığı

gözlenmektedir. Sendikalaşmanın en düşük olduğu alanlardan biri olan inşaat işkolunda

da işçiler, dernekler yoluyla örgütlenmeye çalışmaktadır.

Çalışmada, proleter kamusal alan inşası bakımından işçi örgütlerinin taşıdığı

potansiyel bağlamında, İnşaat İşçilerinin Derneği örneği üzerinden, Oskar Negt ve

Alexander Kluge’nin proleter kamusal alan yaklaşımı esas alınarak dernekleşme

olgusuna odaklanılacaktır. İnşaat İşçilerinin Derneği, emek-sermaye çelişkisi üzerinde

yükselen ve sınıf mücadelesini esas alan hareketlerce inşa edilebilen proleter kamusal

alan açısından değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Proleter Kamusal Alan

Oskar Negt ve Alexander Kluge'nin (1993) yaptığı "proleter karşıt kamusal alan"

kavramlaştırması çok fazla tartışılmamıştır. Çalışmalarının Almanca ilk baskısı 1972

tarihli olmasına rağmen, İngilizce'de tam biçimiyle ancak 1993 yılında yayınlanması da

1 Haziran 2013-- Bu yazı Tekhne’de (23.01.2015) yayımlanmıştır.

2

bunun bir kanıtı olarak gösterilebilir2. “Kamusal Alan ve Tecrübe” başlıklı

çalışmalarında odaklandıkları ve merkezi öneme sahip olan “tecrübenin üretimi” dir:

Bu, onların, öznelliğin bireyci ve akılcı nosyonlarının ve kültür-ekonomi ikiliğini

aşmalarının yolunu açmıştır3.

Çalışmalarının daha en başında Negt ve Kluge, bütün kamusal alan biçimlerinin

"işçi sınıfının bu alandan ne derecede yararlanabildiği", "egemen sınıfların hangi

çıkarlarını kamusal alan aracılığıyla sürdürebildiği" soruları etrafında incelenmesi

gerektiğini belirtirler4. Negt ve Kluge

5 için burjuva kamusal alanın üretim ve yeniden

üretiminde işleyen mekanizma ancak burjuvazinin kamusal alandaki çıkarının

incelenmesinden sonra anlaşılabilir. Burjuva üretim biçimi, kendisini, hayali bir

toplumsal bütünlük sentezi iddiası ile toplumun tüm üyeleri üzerinde bir “katılım”

yanılsaması imal eden, burjuvazi diktatörlüğünün örgütsel biçimi niteliğindeki bir

toplumsal düzen olarak inşa eder. Burjuva sınıfında bireylerin çıkarları hem kamusal

hem de özel yapılarda düzenlenir ve uygulanır. Bunun aksine, işçilerin çıkarları yalnızca

yaşam bağlamı içine, bir başka deyişle proleter kamusal alana, girmeleriyle

örgütlenebilir. Ancak o zaman, sadece ihtimal olarak kalmaktan kurtulup çıkarlarını

geliştirmek şansını yakalayabililer.

Proleter kamusal alan, gerçek proleter çıkar ve tecrübeleri engelleyen fakat

onları proleter kamusal alanın özel bir aşamasına yoğunlaştıran burjuva örgüt

biçimlerini kullanmak suretiyle gelişir. Bu alan kendini bujuvaziden, işçi dernekleri ve

sendikalar gibi, dışsal formları ile ayırır. İşçilerin çıkarları, gerçekte, yaşam bağlamı ile

birleşir, ama bu birleşme sadece somut çıkarların tatmini anlamında objektif çıkarlarda

olur. Entegrasyon; işçilerin evliliklerinin de burjuva aile modelini örnek alması, bujuva

toplumunun dil ve kültürünü kullanmaları ile başlar ve onların bu statükoyu

engelleyecek kurum ve örgütlere ihtiyaçları vardır. Bunu başaramadıklarında da,

2 Mustafa Kemal Coşkun, Toplumsal Hareketler ve Proleter Kamusal Alan, Ekonomik Yaklaşım, Cilt: 17,

Sayı: 60-61, s.143-155

3 Monika Krause, The Production of Counter-Publics and the Counter-Publics of Production: An

Interview with Oskar Negt, European Journal of Social Theory, 9/1, 2006, s.119-128

4 Mustafa Kemal Coşkun. age, s.143-155

5 Oskar Negt ve Alexander Kluge, Public Sphere and Experience: Toward an Analysis of the Bourgeois

and Proletarian Public (1972), University of Minnesota, Londra, 1993, Vol. 85, s.54-57

3

statükoyu savunup, sermayenin hareket yasalarına ve tüm tarihsel sürece kör kalırlar6.

Proleter kamusal alanın- işçi sınıfının savunma örgütleri- bu aşamasındaki temel işlevi,

bireyleri bujuva çıkar ve ideolojisinin doğrudan etkilerinden korumaktır. Üretim

üzerinde devrimci dönüşüme dayanmayan bu aşama; aile, eğitim gibi engelleri ve

proleter tecrübenin gelişiminin engellenmesini yıkıp geçecek üretim yöntemlerine sahip

değildir7.

Negt ve Kluge için ölü-canlı (yaşayan) emek ayrımı büyük önem arz eder8;

Negt’e göre emek tarihsel bir kategoridir ve antropolojik bir kategori değildir. Gelişmiş

sanayi toplumlarında işçilerin emeği genel emektir çünkü üretime uygulanan bilim ve

teknoloji bireyi ortadan kaldırmakta, tek başına, yeteneklilik gerektiren iş türünü yok

etmektedir. Kontrol panelinde duran ve sorunsuz çalışan otomatik sistemi denetleyen

işçi gerçekten her zaman etkin değildir ve daha çok makinanın resmi yöneticisi gibidir9.

Teknolojik gelişmenin geldiği bu düzeyde, yaşayan emeğin ölü emeği denetlemesi ve

toplumsal hedefleri örgütlemesi için tüm ön koşullar yaratılmıştır10

. Ancak bu, tüm

toplumsal emek sistemi değiştiğinde gerçekleşebilir11

.

Hansen'in açıkladığı biçimiyle Negt ve Kluge'nin yaptığı, klasik liberal burjuva

kamusal alan, (endüstriyel-ticari alanları içeren) üretimin kamusal alanları ve proleter

kamusal alanı birbirinden ayırmaktır12

. 2004 tarihinde yapılan görüşmede Negt13

,

kamusal alanın, önceden var olan bir nesneden daha çok üretim süreci olduğunu, bir

durumu değil süreci işaret ettiğini, ayrca proleter kamusal alanın sadece işçi sınıfı değil

fakat ezilen ilişkiler, şeyler ve çıkarlar anlamına geldiğini söylemektedir. Bochum’daki

Opel işçileri grevini örnek veren Negt, sendikaların kuşkuyla izlediği bu planlanmayan

6 Oskar Negt ve Alexander Kluge, age, s.59

7 Oskar Negt ve Alexander Kluge, age, s.61-63

8 Oskar Negt ve Alexander Kluge, age, s.82

9 Negt, Oskar; “Ütopya ve Emek”, 21.yy. Eşiğinde Sosyalizm (Der.Miloş Nikoliç), Belge Yay., 1989,

No:67, s.281

10

Negt, Oskar; Ütopya ve Emek, s.284

11

Negt, Oskar; Ütopya ve Emek, s.292

12

Mustafa Kemal Coşkun, age, s.143-155

13

Monika Krause, age, s.119-128

4

sürecin, proleter kamusal için bir başlangıç olduğunu belirtmektedir. Bu anlamda, karşı-

kamusallık, farklı idealleri olan insanlar arasında dayanışmayı ateşleme ve, karşı-

kamunun kendi öğrenme sürecidir, ki kimi zaman ölümcül sonuçları olabilir. İşte bu

nedenle tecrübe, insanların, duygular ve yaşam deneyimlerinin ötesine geçen bir ilişki

biçimidir ve öznenin bir derece risk aldığını ima etmesiyle deneyimden ayrılır14

.

Negt ve Kluge’ye göre proleter kamusal alan; üretici sınıfın çıkarları üzerinde

yükselmeli, üretici sınıfın özel çıkarları ile bir bütün olarak toplumla karşılıklı bağ

kuran bir ilişki ortamı yaratmalı, burjuva kamusal alandan sızan yıkıcı ve engelleyici

etkiler, proleter kamusal alanın gelişimini baskılamamalıdır 15

. Özetle proleter kamusal

alan, içinde işçi sınıfı çıkarlarının geliştiği, doğrudan emek-sermaye çelişkisi üzerinde

yükselen, sınıf mücadelesini öne çıkaran, anti-kapitalist ve kurucu nitelikteki politik

eylemliliklerin oluşturduğu bir alandır16

.

Sendikadan Derneğe

1960'larda yükselen işçi hareketlerinin 1970'lerin sonuyla birlikte gerilemesi ve

1980'lerde uygulanmaya başlanan yeni liberal politikalar nedeniyle, sendikalaşma

oranlarının dünyanın birçok bölgesinde hızla düştüğü görülmektedir17

. Tarihsel olarak

sendikalaşma oranlarının görece yüksek olduğu Avrupa Birliği (AB) üyesi

ülkelerde bile sendika üyesi işçi sayısında azalma dikkat çekici olup, sendika

yoğunluğu %27,8’den %23,4’e düşmüştür. Türkiye’de ise sendikalaşma oranı18

%

9,21’dir. Ocak 2013 istatistikleri ile yıllardır açıklanan sendikal istatistiklerin hayali

olduğu da ortaya çıkmış, en son 2009 yılında açıklanan istatistiklerde sendikalaşma

oranı yüzde 59,9 iken, yeni SGK verilerine göre açıklanan istatistikler ile işçi sayısı

14

Miriam hansen, “Yirmi Yılın Ardından Negt ve Kluge’nin “Kamusal Alan ve Tecrübe”si: Değişken

Karışımlar ve Genişlemiş Alanlar”, Kamusal Alan (der.Meral Özbek), Hil yay., 2004

15

Oskar Negt ve Alexander Kluge, age, s.91

16

Mustafa Kemal Coşkun, age, s.143-155

17 http://www.marksist.org/dosyalar/3550-sendikalar-isci-sinifinin-goz-bebegidir?start=2

18 Resmi Gazete, 26 Ocak 2013 tarih ve 28540 sayılı

5

artmasına rağmen, sendikalı işçi sayısı düşmüştür19

. Açıklanan en son istatistikler,

Türkiye’de sendikalaşma oranlarının oldukça düşük olduğunu, özel sektör işyerlerinde

örgütlenmenin çok zayıf olduğu ve % 9,2 olan sendikalaşma oranının gelişmiş ülke

ortalamalarının dörtte birinden bile daha az20

olduğunu göstermiştir. En düşük

sendikalaşma oranları inşaat, sağlık ve sosyal hizmetler ile gazetecilik işkolunda olup

inşaat işkolunda bu oran % 2,35 düzeyindedir21

.

Tüm dünyada sendikalaşma oranlarının düşmesine neden olan ortak dışsal22

ve

içsel faktörler23

bulunmaktadır. Dışsal faktörler olarak; neoliberalizm ve küreselleşme

süreci, emek yoğun reel sektör üretimindeki azalışın sendika üyesi sanayi

sektöründe çalışan işçi sayısını azaltması, teknolojik değişimlerin üretim ve istihdam

yapısını değiştirmesi, hizmetler sektöründe istihdam artışı, sendikalaşma eğilimi düşük

nitelikli işgücüne talebin (kadın, genç, göçmen) yükselmesi, sendikal örgütlenmenin

oldukça zor olduğu esnek ve düzensiz istihdam biçimlerinde artış, sendikaların

geleneksel olarak güçlü olduğu kamu sektöründeki istihdamın özelleştirmeler

sonucunda önemli ölçüde azalması, küresel krizler sonucu artan işsizlik ve

güvencesizlik, sağ partilerin iktidara gelişi ve sendikaların politik gücünü kaybetmeleri

belirtilmektedir. Değişen koşullara yanıt verme konusunda eylemsizlik ve geç

kalınması, geleneksel örgütlenme metotlarına bağlı kalınması ve yeni

örgütlenme modellerinin geliştirilememesi ile özellikle Türkiye açısından

değerlendirildiğinde, sendika içi demokrasi kanallarının yeterince iyi işletilememesi ise

içsel faktörleri oluşturmaktadır. Bunlara24

, Türkiye'de özellikle 50 kişinin altında işçi

çalıştırılan işyerlerinin sendikacılık ve toplu pazarlık sürecinin dışında kalmaya çaba

sarf etmeleri, çeşitli bahanelerle işyerinde çalışan sendikalı işçileri işten çıkarmaları,

sendikasız işçi ve stajyer öğrenci istihdamına ağırlık vermeleri de ilave edilebilir. 19

Yeni Sendikal İstatistikler yayınlandı http://www.kristalis.org.tr/yeni/?p=11453

20 Cem Kılıç, Çalışma Bakanlığı İstatistikleri Sendikaları Biçecek http://www.cnbce.com/yorum-ve-

analiz/prof-dr-cem-kilic/calisma-bakanligi-istatistikleri-sendikalari-bicecek

21 Aziz Çelik, Sendikasızlaştırma İstatistikleri, 29 Ocak 2013,

http://www.sendika.org/2013/01/sendikasizlastirma-istatistikleri-aziz-celik-t24/

22 Aziz Çelik, Avrupa Sendikalarının Yükselişi ve Düşüşü Üstüne, Birikim Dergisi, Aralık 2005, Sayı 200

23

Şenay Gökbayrak, Sendikacılığın Geleceği:Tehditler ve Fırsatlar, Türk Metal Dergisi, 2012, Sayı : 158

/ Eylül 24

Adnan Mahiroğulları, Türkiye’de Sendikalaşma Evreleri ve Sendikalaşmayı Etkileyen Unsurlar, C.Ü.

İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Doç.Dr. Feramuz AYDOĞAN’ın Anısına , Cilt 2, Sayı 1, s.161-190

6

Sendika üyeliği azalırken, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, işçi derneği sayısı

artmaktadır. Örneğin ABD’de sendika üyeliğinde düşüş25

(1973 deki % 26.7 den 2001

yılındaki % 13.1’ e düşmüştür) üzerine, sendikalar tarafından da desteklenen

“sendika olmayan işçi dernekleri” yeni bir hareket olarak ortaya çıkmaktadır. Dev

Sağlık-İş Yönetim Kurulu Üyesi Tufan Sertlek26

, hükümetlerin “sivil” uzantısı

konumundaki dernekleşme çabalarını hariç tutarak, sendika dışı örgütlenme

arayışlarının işçilere cazip gelmesini iki önemli nedene bağlamaktadır: Korku ve

güvensizlik. İşçiler, sendikalaşmanın “tehlikeli” bir işe atılmak anlamına geldiğini

gördüklerinden korkmakta ve sendikal harekete halen egemen olan geleneksel sendikal

tarz ve sarı sendikacılık, güven telkin etmemektedir.

Gezici Araştırma Şirketi’nin Nisan 2013 tarihinde yaptığı anket27

sonuçlarına

göre; kadınlarda daha yüksek olmakla birlikte, çalışan işçilerin %67,3’ü işini kaybetme

korkusu yaşamaktadır. Genel olarak işçilerin %58,8’i işten atılma korkusuyla sendikalı

olmamakta, %87,9’u sendikaya üye olması durumunda işveren tarafından

cezalandırılacağını düşünmektedir. Anket sonuçlarının gösterdiği üzere, “korku”, en

açık ve billurlaşmış haliyle “işten atılma “ korkusudur. Korku, kapitalizmin ayrılmaz bir

parçasıdır28

. “Sendikalaşmayı tehlikeli görmek”, sendikaya üye olunması halinde işten

çıkarılmaktan korkmakla ilişkilidir. Taşeron İşçileri Derneği’yle ilgili bir çalışmada29

da, çaresizlik ve korku vurgulanmakta, dernekleşen işçilerin, iş güvenceleri olmadığı

için işten atılma korkusu yüzünden sendikalı olmaktan çekinmeleri sebebiyle dernek

örgütlenmesine sıcak baktığı belirtilmektedir. Diğer öğe olan “güvensizlik”in, anket

sonuçlarına göre, sendikaya üye olmaya etkisi bakımından, düşünüldüğü kadar önemli

olmadığı görülmektedir.

25 Drew Mendelson, With Unions On the Decline, Will Workers' Alliances Take Their Place?

http://www.policymic.com/articles/24938/with-unions-on-the-decline-will-workers-alliances-take-their-

place (Çevirisi: http://iscider.org/amerika-da-sendikalar-dusus-de-iken-isci-dernekleri-onlarin-yerini-

alabilir-mi/)

26 Tufan Sertlek, Sendika mı, Dernek mi?, 3 Temmuz 2012, http://www.sendika.org/2012/07/sendika-mi-

dernek-mi-tufan-sertlek/

27 http://galeri.sozcu.com.tr/2013/foto/genel/isciler-gelecekten-umutsuz.html

28

Dieter Duhm, Kapitalizmde Korku, Çev. Sargut Şölçün, Ayraç Yay., Ankara, 2002, s.203-225

29

Gülçin Taşkıran, Sınıf Örgütlenmesinde Yeni Deneyimler: Taşeron İşçileri Derneği, Çalışma ve

Toplum, 2011-4, s.158

7

Sendikalar, informal sektörü örgütlemedikleri yönünde bir eleştiriye de maruz

kalmaktadır. İnformal sektördeki sayısı gittikçe artan işçilerin örgütlenememesinin

birçok nedeninin bulunduğu belirtilen ILO-200230

raporunda, bu işçileri örgütlemek

isteyen sendikaların karşılaştıkları temel güçlüklerin daha çok sendikalardan ziyade

sektör ve sektörde çalışan işçilerin özelliklerinden kaynaklandığı görülmektedir.

İnformal ekonomi işçileri arasında çıkar birliği bulunmamakta, mevcut sendika

üyeleriyle ortak çıkarları paylaşmamakta (çoğunda; etnik, aile ve akrabalık bağları işçi

sınıfı dayanışmasından daha güçlü), sendika üyeliği ya da eylemin, temel ihtiyaçlarını

veya pratikteki sorunlarını çözmede yardımcı olacağını görmedikleri zaman kolektif

eyleme katılma eğilimi geliştirmemektedirler. Sendikaların, informal işçilerle iletişim

kurması, onları harekete geçirmesi ve üye olarak tutması ise önemli güçlükler

barındırmakta ve örgütleme, zaman ve kaynak tüketimi bakımından, maliyetli ve zor

olmaktadır. Bu nedenle, birçok sendika böyle bir örgütleme stratejisini

denememektedir.

Sendikaların, 20-30 yıllık “profesyonellerin” yönetiminde şirketleşmiş, içi boş

kişisel iktidarlara, hatta çıkar merkezlerine dönüşmesiyle ilişkili olarak

eleştirilmelerine31

karşılık; işçi derneklerinin hükümetin bir işçi örgütlenmesi içinde

olduğu ve sipariş üzerine kurulduğu, mevcut derneklerin ve bu dernekçilik anlayışının

asla bir işçi mücadelesi olmadığı ileri sürülmektedir32

. İşçi sendikalarının içinde

bulunduğu durumu sabit bir veri kabul ederek, sendikaların geri dönüşsüz biçimde

burjuva düzenle tamamen bütünleştiğini, işçi sınıfının kitlesel mücadelesinin aracı olma

vasfını yitirdiğini ve dolayısıyla artık mevcut sendikalarda çalışmanın bir anlamının

kalmadığını söyleyen siyasal tutumu, aslında sınıftan kaçış eğilimidire tekabül ettiğini

kabul etmek gerekir.33

.

30

ILO- 2002, Decent work and informal economy, International Labour Conference, 91st Session,

Cenevre, 2002

31

Bahadır Altan, Sendika İktidarı mı, Örgütlülük mü?, 30 Nisan 2011,

http://gokkusagihareketi.com/2011/04/30/sendika-iktidari-mi-orgutluluk-mu/

32 Abdullah Tayfa, Dernekler Erken Sendikalaştı, 2013-02-12, http://iscigazetesi.com/Sizdengelen/186-

dernekler-erken-sendikalasti.html#.UXe6V0qjOrl

33 Elif Çağlı, İşçi Sendikalarının Önemi, 21 Nisan 2013, http://uidder.org/isci_sendikalarinin_onemi.htm

8

Bu tartışmada, sendikaların, sermaye saldırıları karşısında yeniden

mevzilenmeleri ve kendilerini bir değişime tabi tutmaları gerektiği34

, geleneksel ve

bürokratik merkeze dönüşmüş yapının değişmesi hususları üzerinde genel bir uzlaşı

olduğu görülmektedir. Sendikaların, öncelikle geleneksel sendikacılık anlayışından

uzaklaşarak “genişleme”yi inşa etmeleri, iş, çıkar, politik ve kültürel hakimiyet alan

konseptlerini genişletmeleri, kültürel boyutu da hesaba katmaları gerekmektedir.35

Bunun yanısıra, sendikalar arası birleşmeleri amaçlamak ve geleneksel bir sendikaya

katılmayanlara ulaşmayı hedefleyen geleneksel-olmayan işçi örgütleri yaratmak

suretiyle emeğin yöndeşmesi sağlanmalıdır36

. Bu işçi derneği ya da yeni işçi

organizasyon biçimleri olabilir37

. Ancak, Gramsci’nin bilincin en basit derecesi olarak

nitelendirdiği ekonomik-korporatif aşamanın ötesi de hedeflenmelidir38

.

Türkiye’de İşçi Dernekleri

1961-2010 döneminde, siyasi hareketlerin bir bölümü, çeşitli dernekler

aracılığıyla işçi sınıfı içinde etkili olmaya çalışmış (Örn. SİDER, İŞHAKDER, Tüm

İnşaat İşçileri Derneği, EMEKAD), ancak bunlar geniş işçi kitlesi üzerinde etkili

olamamış, dernekler aracılığıyla sendikalarda etkili olma girişimleri de başarısızlıkla

sonuçlanmıştır39

. 2010 yılından itibaren yeniden ortaya çıkan dernekleşme eğilimi

ağırlıklı olarak, sendikalaşmanın olmadığı sektörlerde çalışan, güvencesiz olarak

nitelendirilen işçiler arasında (özellikle taşeron işçileri) gelişmektedir40

. Örneğin; İŞÇİ-

DER (15.11.2012), Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (TAŞİŞDER)

(2010), Kamu Şirket İşçileri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KAŞİD).

34

İşsiz ve Güvencesizler Nasıl Örgütlenir?

https://www.facebook.com/media/set/?set=a.196364707050847.44247.195011567186161&type=1

35 Monika Krause, age, s.119-128

36

Vincent Mosco, Bilgi Endüstrilerinde Emeğin Yöndeşmesi, Çev.Gamze Yücesan-Özdemir, İletişim

Kuram ve Araştırma Dergisi, 2006, Sayı: 23 Yaz-Güz, s. 63-80

37

Forum: Medya ve Etik, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2006, Sayı: 23 Yaz-Güz, s. 265-288

38

Mustafa Kemal Coşkun, Sınıf, Kültür ve Bilinç, Dipnot yay., Ankara, 2013, s.149 39

Yıldırım Koç, age, s.457-458

40

http://iscigazetesi.com/sizden%20gelenler/82-isci-dernekleri-sendikalar-ve-dusuncenin-

guncellenmesi.html#.UYlquUq-g4Q

9

2010 sonrası kurulan derneklerden Ostim İşçileri Derneği ve DEKTİD, işçi sınıfı

ve sömürüye vurgu yapan söylemleriyle diğerlerinden ayrılmaktadır. Örneğin OSTİM

İşçi Derneği (21.04.2012); işçi sınıfı ve emekçi halka yönelik her türlü sömürü ve

baskının ortadan kaldırılması için mücadele edeceğini41

, Deri, Kundura, Tekstil

İşçileri Derneği (kuruluş: 31.12.2010); işçi sınıfının ortaya çıktığı günden bu yana işçi

sınıfıyla burjuvazi arasında ezme-ezilme yani sömürü ilişkisinin sürdüğünü42

söyleyebilmektedir.

Sendikalaşmanın olmadığı alanlarda dernekler kurulmaya devam etmektedir

(Örn. Geri Dönüşüm İşçileri Derneği43

ve mevsimlik tarım işçileri44

). Diğer bir gelişme

de derneklerin federasyon çatısı altında toplanmalarının, parçalı yapı ve federasyon

enflasyonu tehlikesini ortaya çıkarmasıdır. Örneğin; İşçi Dernekleri Federasyonu

(İDEF), Kamu İşçi Dernekleri Federasyonu (KİDEF), Taşeron İşçi Dernekleri

Federasyonu (TİDEF)

İnşaat İşkolunun Özellikleri

Lokomotif sektör olarak nitelendirilen Türkiye inşaat sektöründe yaşanan

küçülme 45

, 2012 yılında yeniden nüksetmiş, sektörde %0.6 büyüme oranı ile yeniden

durgunluk ve gerileme görülmüştür46. Ocak 2013 için veri elde edilebilen üye ülkelere

bakıldığında inşaat sektörü üretimi tüm ülkelerde gerileme içindedir47

. Ancak TOBB

Mart 2013 istatistiklerine göre48

; en çok şirket kuruluşu olan ilk 10 faaliyet alanında

inşaat sektörü birinci sırada bulunmaktadır. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren

işletmelerin ölçek büyüklüklerine bakıldığında, 2010 yılı verilerine göre, çok önemli bir

41

http://ostimiscidernegi.org/

42 http://www.dektid.com/?p=701

43 http://hurbakis.net/content/kagit-toplayicilari-geri-donusum-iscileri-dernegi-aciyor

44 http://www.bianet.org/bianet/emek/145709-mevsimlik-tarim-iscileri-derneklesiyor

45

Rana Eşkinat ve Filiz Tepecik, İnşaat Sektörüne Küresel Bakış, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF

Dergisi (Cilt: XIV, S I, 2012)

46

İnşaat Sektörü Analizi, Türkiye Müteahhitler Birliği, Nisan 2013 Bülteni

47

İnşaat Sektörü Analizi, Türkiye Müteahhitler Birliği, Nisan 2013 Bülteni

48

http://www.tobb.org.tr/BilgiErisimMudurlugu/Sayfalar/KurulanKapananSirketistatistikleri.aspx

10

bölümünün çok küçük (mikro) ölçekli (çalışan sayısı 1 – 9 arası olan) – % 88,64 –

olduğu görülmektedir.49

Türkiye genelinde tarım dışı işsizlik oranı % 12,9 iken daha önceki çalıştığı

faaliyet alanı “inşaat sektörü” olanların işsizlik oranı %17,6’dır50

. SGK’nın “Ocak 2013

Sosyal Güvenliğe İlişkin Temel Göstergeler51

” raporu sigortalı istatistiklerine göre

çalışan (4-a) zorunlu sigortalı işçilerin % 6,3’ü inşaat sektöründe yer almaktadır. İnşaat

sektöründe istihdam edilenlerin önemli bir bölümü kayıtlı değildir. TÜİK tarafından

yayımlanan Hanehalkı İşgücü Anketi 2011 yılı verilerine göre inşaat sektöründe

istihdam edilenlerin % 49,9’u kayıtdışında çalışmaktadır. Kayıtlı olanların da yine

önemli bir bölümünün sosyal güvenlik primleri, elde ettikleri gerçek ücret üzerinden

değil, asgari ücret düzeyinden ödenmektedir52

. Ayrıca, kadın istihdamı içinde inşaat

sektörünün oranı % 0,8 olup sektörde çalışanların neredeyse tamamının erkek olduğu

anlaşılmaktadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bir soru önergesine verdiği cevaba

göre53

yılda ortalama 1072 işçi hayatını kaybetmektedir. İstatistiklere göre ölümlü iş

kazalarının yüzde 33'ü inşaat sektöründe gerçekleşmektedir.54

. Yine istatistiklere göre iş

kazalarının yüzde 56,3'ü 1 ile 49 kişi arası sigortalı işçi çalıştıran işletmelerde

yaşanmaktadır. Sonuç olarak, inşaat sektörü, işçiler bakımından, iş güvencesinin ve

sendikalaşmanın çok düşük, kayıtdışı çalışma ve işçi ölümlerinin oldukça yüksek

olduğu bir işkolu olarak tanımlanabilir.

İnşaat İşçilerinin Derneği

Resmen kurulmadan önce “İnşaat İşçileri Derneği Girişimi” adı altında iki yıl

hazırlık süreci geçiren Dernek, geçmişte” İnşaat İşçileri Derneği” isminde bir başka

49

İdris Sarısoy ve Harun Sandıkçı, Türkiye’de İnşaat Sektöründeki Kayıt Dışı Faaliyetlerin SGK Primleri

ve Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi, İ.Ü.İktisat Fakültesi Mly.Arş.Mrk, 54.Seri, 2010, s.45-66

50

Hanehalkı İşgücü İstatistikleri-Ocak 2013, TÜİK Haber Bülteni, 15 Nisan 2013, Sayı:13483

51

www.sgk.gov.tr

52

İdris Sarısoy ve Harun Sandıkçı, age, s. 60

53

20 Nisan 2013 http://sgkrehberi.com/haber/9010/

54 http://www.guvenlicalisma.org/index.php?option=com_content&view=article&id=4857:2012-yilinda-

en-az-867-isci-hayatini-kaybetti&catid=149:is-cinayetleri-raporlari&Itemid=236

11

dernek yasal olarak kapatıldığı için aynı ismi almalarına izin verilmediğinden “İnşaat

İşçilerinin Derneği” adıyla, 3 Aralık 2012 tarihinde resmi kuruluşunu gerçekleştirmiştir.

Bir sendikaya bağlı olarak veya bağımsız bir sendika biçiminde örgütlenme yerine

Dernek olarak kurulmalarının nedeni; güçlü bir ön örgütlenme yapmadan önce sendika

kurulmasının sakıncalarından kaçınmak ve sendikal bürokrasinin sorunlarını yeniden

üretmemek olarak ifade edilmektedir. Geniş iletişim ağları, örgütlenme deneyimi ve

zamanla eğitimle bilinçlenecek işçi liderleri oluşturmadan sendika kurmak

istenmemiştir. Uzun vadede ise güçlü bir sendika kurmak amaçlanmaktadır 55

. 2010-

2012 yıllarını kapsayan hazırlık sürecinde yapılan faaliyetler şunlardır56

:

Şantiye toplantıları ve eğitim: Belli aralıklarla İstanbul’da pek çok inşaat

alanında (Halkalı, Sefaköy, Esenyurt, Avcılar, Esenler, Bahçehir, Bayramtepe,

Beylikdüzü, Ataşehir, İkitelli) şantiye toplantısı yapılıp işçilere yasal hakları anlatılmış,

bu konularla ilgili materyaller dağıtılmış ve birlikte mücadele etmenin önemi

vurgulanmıştır. Örgütlenmenin yayılabilmesi ve daha çok işçinin örgütlenmede

sorumluluk alması için, akademisyen, hekim ve hukukçularla birlikte çalışılarak eğitim

çalışmaları tasarlanmış, bu eğitimlere yasal haklar, somut örgütlenme becerileri,

şantiyelerde risklerin değerlendirilmesi gibi konular ilave edilmiştir.

Veri, Bilgi Toplama: İnşaat sektöründeki durumu daha iyi değerlendirmek,

sektörü çalışanların lehine yeniden düzenleyebilmek ve somut çözüm önerileri

getirebilmek için saha verileri toplanmış, iletişim formları ve şantiye bilgi formları

doldurtularak işçilerin sorunları ve işçilerle ilgili bilgiler kayıt altına alınmıştır.

İletişim: Açılan blog (http://insaatiscileridernegi.wordpress.com/) sayfasıyla

geçiş sürecindeki iletişim faaliyeti yürütülmüştür.

Eylemler: Hakları talep etmek için sokak eylemleri yapılmış, eylemler başarıyla

sonuçlandırılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu’na, yatırılmayan ya da eksik yatırılan

sigorta primleriyle ilgili şikâyet dilekçeleri verilmiştir. Dernek tarafından, hazırlık

sürecinde yapıldığı belirtilen eylemler57

den; 6’sının direniş, oturma ve iş bırakma gibi

doğrudan hak mücadelesiyle ilişkili ve etkili eylem biçiminde; 8’inin ise basın

55

Eğitim sorumlusu Demet Ş.Dinler ile yapılan yazışma

56

http://insaatiscileridernegi.wordpress.com/

57

http://insaatiscileridernegi.wordpress.com/

12

açıklaması, toplantı ve çelenk bırakma şeklinde gerçekleşen eylem olduğu

görülmektedir. 2012 yılı 1 Mayıs’ına katılınmış; 2010 yılında 1, 2011 yılında 3, 2012

yılında 10 eylem gerçekleştirilmiştir. Özellikle 35 gün süren ve başarıyla neticelenen

Sapphire direnişi önem taşımaktadır. Sapphire İşçileri Dayanışma Platformu

oluşturulmuş, yeni medya olanakları kullanılarak (http://sapphireiscileri.blogspot.com/)

blog sayfası açılmış, basın duyuruları ve gelişmeler bu ortam üzerinden paylaşılmıştır.

Bu direnişe Birgün ve Etha’nın yoğun ilgi gösterdiği blog kayıtlarından anlaşılmaktadır.

Vatan gazetesinden Müge İplikçi de “Kamu hepimizin alanıdır” başlıklı yazısında

direnişe yer vermiştir.58

İnşaat İşçileri Derneği’nin kuruluşuyla (3 Aralık 2012) ilgili; Birgün, Evrensel

ve Cumhuriyet gazeteleri ile özellikle emek haberlerine yer veren internet kaynaklarında

haber yapılmıştır. Örneğin; bianet, güvenli çalışma ve sendika.org siteleri. Kimi

yazarlarca gazete yazılarında Dernek hakkında bilgi ve yorum yapılmış, TV-radyo

programlarında söyleşiler gerçekleştirilmiştir: Örneğin; 5 Aralık 2012 Milliyet

gazetesinde Melih Aşık, 6 Aralık 2012 Vatan gazetesinde Müge İplikçi. Ana akım

medyada yer almaları, gazetecilerin kişisel ilgileri sayesinde olmaktadır. Kuruluş

sonrasında gerçekleştirilen faaliyetler şunlardır:

Örgütlenme: Merkezi İstanbul olan Dernek’in; Ankara, Adana, Adapazarı ve

Samsun’da açılan temsilciliklerle örgütlenme faaliyeti devam etmektedir. Dernek

faaliyetlerinin birçoğu gönüllü akivistlerce yapılmakta ve giderleri kendileri tarafından

karşılanmaktadır.

Eğitim ve Bilgilendirme: Daha önce informal olarak yürütülen eğitim faaliyetinin

düzenli bir kadro ile yürütülmesi için yeni bir eğitim programı hazırlanmış ve kadro

oluşturulmuştur. Örgütlenmeyi yürüten kişilere örgütlenme becerileri ve haklarıyla ilgili

eğitimler verilmektedir59

. Dernek tarafından hazırlanan eğitim materyalleri, şantiye

ziyaretleri, işçi toplantıları ve iştirak edilen eylemlerde dağıtılmaktadır. Ayrıca,

şantiyelerdeki barınma sorunlarıyla ilgili bir rapor hazırlanarak Dernek web sayfasında

kullanıma sunulmuştur. Bu rapor, işçilerin kendi mücadelesinin, denetiminin ve

çözümünün başlangıcı olarak görülmektedir. İnşaat sektörü verileri (TÜİK) ve İşçi

Sağlığı ve İş Güvenliği hakkında bilgilendirme de, hem web sayfasından hem de

58

http://insaatiscileridernegi.wordpress.com/ 59

Eğitim sorumlusu Demet Ş.Dinler ile yapılan yazışma

13

facebook üzerinden, yapılmaktadır. İşçilerle ilgili önemli haberler internet aracılığıyla

paylaşılmakta, yurt dışındaki işçi haberlerine de yer verilerek “enternasyonal”

dayanışma bilinci vurgulanmaktadır.

Eylem ve Dayanışma: Dernek üyesi olup olmamasına bakılmaksızın inşaat işçilerinin

eylemlerine katılım sağlanmakta, doğrudan ya da dolaylı destek verilmekte, işçi

eylemleri web ve facebook sayfalarından duyurulmakta, dayanışma bilinci

vurgulanmaktadır. Bu dönemde; Giresun TOKİ, Teknopark ve Ekşioğlu işçileri

eylemleri önemli eylemler olarak öne çıkmaktadır. Eylem önemlidir, çünkü “tecrübe”

eylem üzerinden oluşturulmaktadır. TEKEL eylemi, egemen sınıfların kamusal alandaki

hegemonik söylemini yıkarak kendi söylemlerini kamusallaştırmasının ve böylelikle de

kısa bir süre için de olsa burjuva kamularından farklı bir proleter kamusal alan

yaratabilmelerinin olanaklarını ve sınırlarını göstermiştir60

. Çünkü çağımızın temel

problemi, yaşanan siyasal, ekonomik ve sosyo-kültürel krizlere karşı ne yapılması

gerektiği değil, yapılması gerekeni yapma gücü ve kararlılığına kimin sahip

olduğudur61

. Bu ise, öznenin “tecrübe” ile öznelik bilincini geliştirmesi ile mümkün

olacaktır.

Ücret Alacağı: Üye olsun olmasın işçilere hukuki yardım yapılmakta, haklarına sahip

olmaları için yardımda bulunulmakta, kazanımlar “örgütlü olmaya” bağlanarak, örgütlü

mücadelenin önemi vurgulanmaktadır.

İletişim : Derneğin yazılı yayın organı bulunmamakta, ancak internet olanağı yeterince

kullanılmaktadır: https://twitter.com/insaatiscileri, http://insaatiscilerider.com/,

www.facebook.com/InsaatIscilerininDernegi Dernek62

’in öncelikli hedefi yüzyüze ve

birebir iletişimle işçiler arasındaki gücünü arttırmaktır. İşçilerin sürekli başka şehirlere

dağılması iletişimi zorlaştırmakta, ancak gittikleri yerleri örgütlemeleri yeni olanaklar

sunmaktadır. Dernek web sayfasında eksik olan husus, her şeyden önce Dernek

Tüzüğü’dür. Bunun yanında, yeterli eğitim materyali yer almamakta, üyeliği teşvik

60

Mustafa Kemal Coşkun ve Burcu şentürk, Tekel İşçilerinin Varoluşsal İkilemi: “Ölmek Var Dönmek

Yok”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2012, Cilt: 67, No: 3, s. 57-74

61

Tuba Asrak Hasdemir ve Mustafa Kemal Coşkun, Kamusal Alan ve Toplumsal Hareketler, Ankara

Üniversitesi SBF Dergisi, 2008, 63-1, s.142-146

62

Eğitim sorumlusu Demet Ş.Dinler ile yapılan yazışma

14

edecek hususlar (üyelik koşulları, nasıl üye olunur, üyelerin hak ve ödevleri vb.)

kullanıcıya sunulmamaktadır.

Faaliyet ve Talepler : Derneğin web sayfası “Hakkımızda” bölümünde inşaat

işçilerinin sorunları ve Derneğin amacı açıklanmakta; iş kazaları ve hak gaspına karşı

birlik olma, birlikte mücadele etme çağrısı yapılmaktadır. Faaliyetleri63

; sorun çözümü

ve bu yolla kazanılan güvenle işçilere sorumluluk verilmesi, işçilerin iletişim sorumlusu

olmasıyla örgütlenme ağlarının geliştirlmesi, işçi eğitimleriyle işçilerin bilincinin

artması ve sahada uygulamaları, işçilerin kendilerinin sorunu çözen haline gelmesi,

şantiyelerde ve sektörde bütünsel değişim konularına odaklanmaktadır. Geleceğe

yönelik olarak güçlü bir iletişim ağı, bölgelerde iletişim sorumluları oluşturma,

işbölümü ve örgütlenmenin bizzat işçiler tarafından götürülmesi hedeflenmektedir. Web

sayfasındaki talepler de inşaat işçilerinin güncel sorunlarını yansıtmaktadır. Örneğin;

artık ölmek istemiyoruz, ücretler zamanında ödensin.

Mevcudun İçinden…

Birgün gazetesinde yayımlanan röportajda Dernek üyesi bir işçinin söyledikleri

64 mevcut durumu özetlemektedir. İnşaat işçileri, hiçbir partinin gölgesinde yer almayan

inşaat işçilerinin tüm sorunlarını sahiplenene bir dernekte örgütlenmek istemektedirler.

İşçilerin, örgütten beklentileri, haklarını almak için mücadele etmesi ve politikadan uzak

durmasıdır. Taban örgütlenmesi olarak gelişmek isteyen Dernek, bu beklenti

doğrultusunda hak mücadelesini odağına almakta, önceliği “işçi olmak, birlik olmak ve

sınıf olmak” bilincinin geliştirilmesine vermektedir.

İnşaat işçilerinin çok fazla sorunu bulunmakta, yasal haklarını almakta bile

güçlük çekmektedirler. Sendikalaşmanın olmadığı bir alanda Dernek, işçilerin haklarını

almaları için “örgütlenmenin, birlik olmanın” altını çizmekte, inşaat işçilerinin örgütlü

bir güce kavuşmalarını sağlamaya çalışmaktadır. Burada karşılaşılan sorun, derneklerin

bir işçi örgütü değil de hemşehri derneği, tahsilat komisyonu gibi algılanmasıdır ve

Dernek bunu aşmak için uğraşmaktadır. Şantiyelerde65

aynı yerde yatıyor olmak,

63

Eğitim sorumlusu Demet Ş.Dinler ile yapılan yazışma

64

http://www.birgun.net/workers_index.php?news_code=1354613692&year=2012&month=12&day=04

65

Eğitim sorumlusu Demet Ş.Dinler ile yapılan yazışma

15

çalışıyor olmak bir avantaj gibi görünse de farklı ekipler arasında da birlik olmaması

(örneğin kalıpçı ve sıvacı arasında) aslında genel problemin parçalanmışlık ve

dağınıklık olduğunu göstermektedir. Ayrıca, işbirliğinin önündeki en önemli engelin;

parti, sendika vb. yapıların işbirliğinden ziyade tabi olunmasını önermeleridir. Bu

nedenle Dernek, imkanları çok kısıtlı olsa da bağımsız ilerlemeye karar vermiştir.

Dernek66

, sınıf bilincini yükseltmek meselesini sadece eğitime indirgememekte

deneyim paylaşımı ve pratiği öne çkarmaktadır. Yani eğitimler işçilerin özgüven

edinmesini ve sahada kullanabilecekleri beceriler kazanmasını, sadece sermayeye değil

kendilerine de eleştirel bakmalarını hedeflemekte, gündelik problemler üzerinden devlet

ve sermaye de eleştiriye açılmaktadır.

Derneğin iletişim ortamı olarak kullandığı; facebook, twitter ve resmi web

sayfasındaki içerik incelendiğinde; “sınıf” sözcüğünün az da olsa geçtiği, hak

odaklı talep ve mücadelenin “birleşerek, örgütlü mücadele” ile kazanılacağının

vurgulandığı, başta “ücret alacağı” olmak üzere örgütlü mücadele ile kazanılan haklara

ilişkin haberlerin yer aldığı, dayanışmaya önem verildiği, eylem ve direnişlere destek

verildiği, Meslek Odaları, akademisyen ve hukukçularla işbirliği içinde hareket

edildiği, din, etnisite gibi konular ve sorunlar ile güncel politikadan uzak durulduğu

görülmektedir. Özellikle 2000’li yılların, işçilerin önemli bir bölümünde etnik kimliğin

ve inanç kimliğinin öne çıkarak sınıf kimliğinin gerilere itildiği yıllar olduğu67

göz

önüne alındığında, Dernek’in bu konulardan uzak durarak işçi olmak ortak paydası

üzerinden hareket etmesi sınıf bilincinin gelişmesine katkı sağlayacaktır.

Bunun yanında; işyerine odaklanıldığı, işçilerin gündelik yaşam pratikleri ve

“yaşam bağlamı” üzerinde çalışılmadığı, sınıf mücadelesi, burjuva, emek-sermaye

çelişkisi, kapitalizm gibi kavramların kullanılmadığı görülmektedir. Bu ise, Dernek’in

önceliği “hak eksenli” mücadeleye vermesi ve örgütlenme düzeyini yükseltmeye çaba

harcaması ile ilişkilidir.

Her ne kadar iki yıllık bir hazırlık süreci geçirse de, kurulalı henüz yaklaşık altı

ay geçmiş, beş ilde örgütlenebilmiş bir Dernek’ten söz edildiği unutulmamalıdır.

Mevcut durum itibariyle proleter kamusal alan inşa etme gücünden uzak görünse de;

sendikalaşmayı hedeflediği, örgütlü mücadele geleneği olmayan bir alanda faaliyet

66

Eğitim sorumlusu Demet Ş.Dinler ile yapılan yazışma 67

Yıldırım Koç, age, s.433

16

gösterdiği düşünüldüğünde; örgütlenme düzeyini artırması, mücadele geleneğini

oluşturarak inşaat işçilerinin eylem içinden “tecrübe” geliştirmelerini sağlaması ve hak

ekseniyle sınırlı kalmayıp kapitalizme karşı bir mücadeleyi hedefine alması halinde

gelecek için bir potansiyel taşıdığı da söylenebilmektedir.

İnşaat işçilerinin yaşamlarında şantiyelerinin önemi (şantiyelerde barındıkları)

göz önüne alındığında “işyeri”ni temel almak aslında yaşam bağlamına da bir nebze

dokunmak anlamına gelmektedir. İşkolunun diğerlerinden bir farkı da ölü emeğin canlı

emek üzerindeki egemenliğinin yüksek düzeyde olmamasıdır. Ancak68

bu durum

değişmekte, zanaatkar ustaların sayısı azalmakta ve sektörde vasıfsız emek

yoğunlaşmaktadır. İşçiler kendilerini işçi olarak tanımlamakta, aşırı işçi talebi ve

firmaların maliyet düşürmek için ucuz işçi almak istemesinden kaynaklanan bir

işçileşme, proleterleşme süreci yaşanmaktadır. Bu nedenle, inşaat işçileri arasında “işçi

olma ve işçi sınıfı içinde kendilerini görme” bilincinin gelişmesi bile önemli bir aşama

olarak değerlendirilmelidir. Ancak işçi örgütleri, üretim ve yaşam alanını birlikte

örgütlemek hedefinden de sapmamalıdır.

Bunun zor bir süreç olduğu açıktır. Maden ve tekstil işçileriyle ilgili yapılan

çalışmada, sınıf bütünlüğü algısının bütün değişkenlerde çok düşük düzeyde olduğu

belirtilmektedir. Grev, iş bırakma gibi eylemlere katılmayı isteme oranları %30-40

arasında, iş arkadaşlarıyla özdeşleşme çok düşük düzeyde (ancak başka gruplarla da

özdeşleşme düşük), Türk ve müslüman kimliği ön planda ve sektör, yaş ve cinsiyet

değişkenlerine göre karşılaştırıldığında bütün gruplarda muhafazakar bir tutum

hakimdir69

. Sonuçlar, sendika ve derneklerin kültürel boyutu hesaba katmaları

zorunluluğunu göstermektedir.

Bir diğer konu da medyanın yaklaşımıdır. Demirovic70

, Almanya’da 1975-1983

yılları arasında toplumsal hareketler ile kamusallık arasındaki ilişki konulu araştırma

projesinin sonuçlarına göre, kamusal alanın protesto hareketleriyle zamanla genişlediği

tezinin dayanağı olmadığını belirtmektedir. Araştırmada; toplumsal hareketleri gündeme

taşıma bakımından kitlesel medya gazeteleri ile kendi kendini yöneten kamusal

68

Eğitim sorumlusu ile yapılan yazışma

69

Mustafa Kemal Coşkun , age, s.237

70

Alex Demirovic, Hegemonya ve Sivil Toplum: Kamusallık Kavramı Üzerine Eleştiri-Ötesi Düşünceler,

Çev.İlker Ataç, Praksis, 2003, Sayı:10, s.73-91

17

gazetelerin yaklaşımı incelenmiştir. Değerler göstermektedir ki kitlesel medya

kamusallığı, protesto hareketlerine gösterdikleri tepki bakımından dışlayıcı ve kapsayıcı

kamusallık olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Araştırmanın yapıldığı yıllarda

dışlayıcı ve kapsayıcı kamusallıklar belirgin ve gittikçe keskinleşen bir şekilde

kutuplaşmıştır. Bu durumda her iki kamusallık için de kamusal alanın

demokratikleşmesinden bahsetmek mümkün değildir, çünkü kapsayıcı kısım sürekli

açıkken, dışlayıcı kısım gittikçe kendini kapatmıştır.

Benzer bir durum İnşaat İşçileri Derneği’nin medyada yer almasında

görülmüştür. İnşaat İşçilerinin Derneği’nin yanı sıra hemen hemen aynı tarihte kurulan

İnşaat ve Yapı İşçileri Derneği de aynı işkolunda örgütlenmeye çalışmaktadır. Emek

hareketine gündeminde yer veren, Demirovic’e atfen “kapsayıcı” olarak

nitelendirilebilecek medya bu iki dernek’le ilgili haberlerde ayrımcı bir politika

izleyebilmekte, birine kapsayıcı diğerine dışlayıcı olarak yaklaşabilmektedir. Örneğin

Birgün gazetesi İnşaat İşçilerinin Derneği’ne, Sol Gazetesi ise İnşaat ve Yapı İşçileri

Derneği’ne daha kapsayıcı yaklaşmaktadır.

Sonuç

Üretimin Post-fordist örgütlenme biçimi, işsizlik baskısı ve bununla da ilişkili

olarak işten atılma korkusu, hizmet sektörünün büyümesi, yasal engeller gibi dışsal;

geleneksel anlayıştan vazgeçmeme ve demoratik işleyişi gerçekleştirememe gibi içsel

nedenler sonucunda sendikalaşma oranları düşmekte, işçi sınıfının elinden, uzun

mücadeleler sonucu kazanılan hakları alınmaya devam edilmektedir. Böyle bir ortamda

işçiler derneklerde örgütlenerek haklarını korumaya çalışmaktadır.

İşçi dernekleri sendikaların alternatifi olacak yasal araçlara (toplu sözleşme,

grev) sahip değildir. Bu nedenle, sendika ile dernek arasında bir seçim ya da

birbirlerine alternatif olma sorunu değil, zorunluluklar sonucu ortaya çıkan çeşitli

örgütlenme biçimleri söz konusudur. 2010 yılından itibaren yeniden ortaya çıkan

dernekleşme eğilimi ağırlıklı olarak, sendikalaşmanın olmadığı sektörlerde çalışan,

güvencesiz olarak da nitelendirilebilen işçiler arasında gelişmektedir.

Günümüzün asıl meselesi, hangi biçim altında olursa olsun örgütlenme

düzeyinin yetersiz olması ve birbirinden kopuk çok parçalı yapıdır. Sendikalar arası

birleşmeler, sendika ve dernekler arası işbirliği yaratmak suretiyle yöndeşme

18

hedeflenmelidir. Ayrıca sendikaların ve derneklerin mücadelede ayakta kalabilmek

için kültürel boyutu da hesaba katmaları gerekir. Bu nedenle, örgütlenme işyerleri dışına

da odaklanmalıdır.

İnşaat işçilerinin çok fazla sorunu bulunmakta, yasal haklarını almakta bile

güçlük çekmektedirler. Sendikalaşmanın olmadığı bir alanda İnşaat İşçilerinin Derneği,

işçilerin haklarını almaları için “örgütlenmenin, birlik olmanın” altını çizmekte, inşaat

işçilerinin örgütlü bir güce kavuşmalarını sağlamaya çalışmaktadır.

Şimdilik sadece ücretlerini alamama gibi hak odaklı bir mücadeleye işaret eden

bu girişimler, işçiler bir araya gelip mücadele ettikçe, farklı karakterler kazanmaya,

bilinçli bir örgütlenme faaliyetine doğru yönelebilecektir71

. Sendikalar bu

durumu bir fırsata çevirip, bu işçilerin ileride sendikalı olmaları açısından hazır bir

taban olabilme özelliği taşıdığının farkına varabilirse ve kendi içlerinde örgütlenen

güvencesiz işçileri de örgütlemeye yönelik stratejiler geliştirip gereken çabayı

gösterebilirse, dernekler gibi sendika altı oluşumlar güçlü bir sınıf hareketi için

potansiyel olabilir72

.

Bu sürecin gelişmesini, aynı işkolunda kurulan derneklerin birbirleriyle rekabete

girişmesi engelleyebilir. Böyle bir tehlike, önümüzdeki dönemde, inşaat işkolu için de

söz konusu olabilir. Örneğin İnşaat İşçilerinin Derneği’nin yanı sıra hemen hemen aynı

tarihte kurulan İnşaat ve Yapı İşçileri Derneği de aynı işkolunda örgütlenmeye

çalışmaktadır. Buna eklenmesi gereken bir husus da, gönüllülük esasıyla yürütülen

faaliyetler uzun erimli olamayacağından, kurumsallaşmanın ivedilikle tamamlanması

gerekliliğidir.

Emek –sermaye çelişkisini esas alacak, işçi sınıfının çıkarları üzerinde

yükselecek proleter kamusal alanın inşası, işçilerin gündelik yaşam deneyimleri ve

örgütlü toplumsal mücadele pratikleri ile kazanılan “tecrübe” sonucu

gerçekleştirilebilecektir.

71 http://www.alinteri.org/?p=18487

72 Gülçin Taşkıran, age, s.159

19

Kaynakça

COŞKUN, Mustafa Kemal, Toplumsal Hareketler ve Proleter Kamusal Alan,

Ekonomik Yaklaşım, Cilt: 17, Sayı: 60-61

COŞKUN, Mustafa Kemal, Sınıf, Kültür ve Bilinç, Dipnot yay., Ankara, 2013

COŞKUN, Mustafa Kemal ve Şentürk, Burcu; Tekel İşçilerinin Varoluşsal

İkilemi: “Ölmek Var Dönmek Yok”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 67, No. 3,

2012

ÇELİK, Aziz, Avrupa Sendikalarının Yükselişi ve Düşüşü Üstüne, Birikim

Dergisi, Aralık 2005, Sayı 200

DEMİROVİC, Alex, Hegemonya ve Sivil Toplum: Kamusallık Kavramı

Üzerine Eleştiri-Ötesi Düşünceler, Çev.İlker Ataç, Praksis, Sayı:10, 2003

DUHM, Dieter, Kapitalizmde Korku, Çev. Sargut Şölçün, Ayraç Yay., Ankara,

2002

EŞKİNAT, Rana ve TEPECİK, Filiz, İnşaat Sektörüne Küresel Bakış, Afyon

Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi (C.XIV, S I, 2012)

FORUM: Medya ve Etik, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, Sayı 23 Yaz-

Güz 2006

GÖKBAYRAK Şenay, Sendikacılığın Geleceği:Tehditler ve Fırsatlar, Türk

Metal Dergisi, Sayı : 158 / Eylül 2012

HANSEN, Miriam, Yirmi Yılın Ardından Negt ve Kluge’nin “Kamusal Alan ve

Tecrübe”si: Değişken Karışımlar ve Genişlemiş Alanlar, Kamusal Alan (der.Meral

Özbek), Hil yay., 2004

HASDEMİR, Tuba Asrak ve COŞKUN, Mustafa Kemal, Kamusal Alan ve

Toplumsal Hareketler, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2008, 63-1

KOÇ, Yıldırım, Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi, Epos Yay., Ankara, 2010

KRAUSE, Monika, The Production of Counter-Publics and the Counter-Publics

of Production: An Interview with Oskar Negt, European Journal of Social Theory 9/1,

2006

MAHİROĞULLARI, Adnan, Türkiye’de Sendikalaşma Evreleri ve

Sendikalaşmayı Etkileyen Unsurlar, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı

1, Doç.Dr. Feramuz AYDOĞAN’ın Anısına

MOSCO, Vincent, Bilgi Endüstrilerinde Emeğin Yöndeşmesi, Çev.Gamze

Yücesan-Özdemir, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, Sayı 23, Yaz-Güz 2006

20

NEGT, Oskar, Mass Media: Tools of Domination or Instruments of Liberation?

Aspects of the Frankfurt School’s Communications Analaysis, New German Critique,

No.14, 1978

NEGT, Oskar ve KLUGE, Alexander, Public Sphere and Experience: Toward an

Analysis of the Bourgeois and Proletarian Public (1972), University of Minnesota Press,

1993 Vol. 85

NEGT, Oskar; “Ütopya ve Emek”, 21.yy. Eşiğinde Sosyalizm (Der.Miloş

Nikoliç), Belge Yay., No:67, 1989

SARISOY, İdris ve SANDIKÇI, Harun, Türkiye’de İnşaat Sektöründeki Kayıt

Dışı Faaliyetlerin SGK Primleri ve Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi, İ.Ü.İkt.Fak.

Mly.Arş.Mrk, 54.Seri, 2010

TAŞKIRAN, Gülçin, Sınıf Örgütlenmesinde Yeni Deneyimler: Taşeron İşçileri

Derneği, Çalışma ve Toplum, 2011-4

İstatistik ve Resmi Yayın

GSYH-IV.Çeyrek 2012, TÜİK Haber Bülteni, 1 Nisan 2013, Sayı:13471

Hanehalkı İşgücü İstatistikleri-Ocak 2013, TÜİK Haber Bülteni, 15 Nisan 2013,

Sayı:13483

ILO. 2002, Decent work and informal economy, International Labour

Conference, 91st Session, 2002 (ILO, Cenevre).

İnşaat Sektörü Analizi, Türkiye Müteahhitler Birliği, Nisan 2013 Bülteni

İnşaat İşgücü Girdi Endeksleri-IV.Çeyrek 2012, TÜİK Haber Bülteni, 5 Mart

2013, Sayı:13454

RESMİ GAZETE, Tarih: 26 Ocak 2013, Sayı: 28540

Sanayi ve Hizmet Sektöründe Yoğunlaşma-2010, TÜİK Haber Bülteni, 29 Mart

2013, Sayı:15846

Sektörel Güven Endeksleri-Nisan 2013, TÜİK Haber Bülteni, 24 Nisan 2013,

Sayı:13489

Sosyal Güvenliğe İlişkin Temel Göstergeler, SGK, Ocak 2013

Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri-2010, TÜİK Haber Bülteni, 27 Aralık

2012, Sayı:13658

İnternet

21

AKKAYA, Yüksel, Seka’dan Tekel’e Dersler: Panoptik Sendikacılığı Aşmak,

http://www.inadina.com/inadeski/sayi162/yazi8.htm

ALTAN, Bahadır, Sendika İktidarı mı, Örgütlülük mü?, 30 Nisan 2011,

http://gokkusagihareketi.com/2011/04/30/sendika-iktidari-mi-orgutluluk-mu/

ÇAĞLI, Elif, İşçi Sendikalarının Önemi, 21 Nisan 2013,

http://uidder.org/isci_sendikalarinin_onemi.htm

ÇELİK, Aziz, Sendikasızlaştırma İstatistikleri, 29 Ocak 2013,

http://www.sendika.org/2013/01/sendikasizlastirma-istatistikleri-aziz-celik-t24/

ÇİDAMLI, Çiğdem, Kamusal Alanın Dönüşümü Sorunu Devrimci Bir

Sorundur, 2005, http://www.sendika.org/2005/11/kamusal-alanin-donusumu-sorunu-

devrimci-bir-sorundur-cigdem-cidamli/

KILIÇ, Cem, Çalışma Bakanlığı İstatistikleri Sendikaları Biçecek

http://www.cnbce.com/yorum-ve-analiz/prof-dr-cem-kilic/calisma-bakanligi-

istatistikleri-sendikalari-bicecek

MENDELSON, Drew, With Unions On the Decline, Will Workers' Alliances

Take Their Place? http://www.policymic.com/articles/24938/with-unions-on-the-

decline-will-workers-alliances-take-their-place (Çevirisi: http://iscider.org/amerika-da-

sendikalar-dusus-de-iken-isci-dernekleri-onlarin-yerini-alabilir-mi/

ÖZVERİ, Murat, Taşeron İşçileri Kimdir?, 10 Şubat 2013

http://www.devsaglikis.org.tr/2013oncesi/index.php?bolum=yazioku&no=1970

Sendikasızların Vatanı Türkiye

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/sendikasizlarin-vatani-turkiye--9071y/haber-198444

SERTLEK, Tufan, Sendika mı, Dernek mi?, 3 Temmuz 2012,

http://www.sendika.org/2012/07/sendika-mi-dernek-mi-tufan-sertlek/

TAYFA, Abdullah, Dernekler Erken Sendikalaştı, 2013-02-12,

http://iscigazetesi.com/Sizdengelen/186-dernekler-erken-

sendikalasti.html#.UXe6V0qjOrl

Yeni Sendikal İstatistikler yayınlandı http://www.kristalis.org.tr/yeni/?p=11453

ZORLU, Mihrican, Farklı Sendikal Örgütlenme Modelleri Kimlerin Kabusu?, 15

Ocak 2003, http://www.sendika.org/2013/01/farkli-sendikal-orgutlenme-modelleri-

kimlerin-kabusu-mihrican-zorlu/

http://galeri.sozcu.com.tr/2013/foto/genel/isciler-gelecekten-umutsuz.html

https://www.facebook.com/media/set/?set=a.196364707050847.44247.1950115

67186161&type=1

22

http://www.intes.org.tr/UyeFirmalar.asp

http://www.intes.org.tr/ti.asp?eid=595

http://www.marksist.org/dosyalar/3550-sendikalar-isci-sinifinin-goz-

bebegidir?start=2

http://laborsta.ilo.org/xls_data_E.html

http://www.etuc.org/IMG/pdf_TURKISH_T_ALL.pdf

http://stats.oecd.org/Index.aspx?DataSetCode=UN_DEN

http://www.worker-participation.eu/National-Industrial-Relations/Across-

Europe/Trade-Unions2

http://www.sabah.com.tr/Yasam/2013/03/13/emek-sinemasinin-binasi-yikiliyor

http://www.acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=30836

http://iscigazetesi.com/sizden%20gelenler/82-isci-dernekleri-sendikalar-ve-

dusuncenin-guncellenmesi.html#.UYlquUq-g4Q

http://iscider.org/neden-dernek-neden-yeni-bir-dernek/

https://www.facebook.com/pages/Tiyad/298424540216697

http://www.bizimsivas.com/haberdetay/KASID-meydanlara-inmeye-

hazirlaniyor/440

http://www.kasic.org/?SyfNmb=2&pt=Hakk%C4%B1m%C4%B1zda

http://www.orduidd.com/makale/32/isci-derneklerinin-yoneticilerine.html

http://ostimiscidernegi.org/

http://www.dektid.com/?p=701

http://hurbakis.net/content/kagit-toplayicilari-geri-donusum-iscileri-dernegi-

aciyor

http://www.bianet.org/bianet/emek/145709-mevsimlik-tarim-iscileri-

derneklesiyor

http://www.adaletbiz.com/gundem/yargitay-ev-iscileri-dernek-kursun-

h9630.html

http://www.memurlar.net/haber/280515/

http://www.bizveyasam.com/kamu-haber/isci-haberleri/kamu-iscileri-dernekleri-

federasyonu-kuruldu-h6105.html

http://aydinlikgazete.com/ekonomi/16861-taseron-isci-dernekleri-federasyonu-

kuruluyor.html

http://iscigazetesi.com/Yazarlar/142-tidep-ve-konya.html#.UZzSZti-g4Q

http://www.tobb.org.tr/BilgiErisimMudurlugu/Sayfalar/KurulanKapananSirketis

tatistikleri.aspx

www.sgk.gov.tr

http://www.tuik.gov.tr/Gosterge.do?id=58983&metod=IlgiliGosterge

http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari

23

http://www.guvenlicalisma.org/index.php?option=com_content&view=article&i

d=4857:2012-yilinda-en-az-867-isci-hayatini-kaybetti&catid=149:is-cinayetleri-

raporlari&Itemid=236

http://sgkrehberi.com/haber/9010/

http://insaatiscileridernegi.wordpress.com/

www.bianet.org/

www.guvenlicalisma.org

www.anf.bz/

www.sendika.org

www.ozgur-gundem.com/

www.etha.com.tr

www.kizilyildiz.org

www.demokrathaber.net/

www.cnnturk.com

http://www.yuksekovaguncel.com/

http://alternatifsiyaset.net

https://www.facebook.com/ins.iscileri

https://twitter.com/insaat_iscileri

https://twitter.com/insaatiscileri

http://insaatiscilerider.com/

www.facebook.com/InsaatIscilerininDernegi

http://www.birgun.net/workers_index.php?news_code=1354613692&year=2012

&month=12&day=04

http://aleyhtar.org/x/guvencesizler-hareketi-paneli-sonuc-bildirgesi/

http://www.alinteri.org/?p=18487

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/alpaslan-savas/sendikal-kriz-i-deniz-bitiyor-73340