124
T.C SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI ZİRKONYUM KOR YAPILARIN KISA İMPLANT DAYANAKLARI ÜZERİNE SİMANTASYONUNDA KULLANILAN FARKLI YAPIŞTIRMA SİMANLARININ VE YÜZEY İŞLEMİNİN TUTUCULUĞA ETKİSİNİN İNCELENMESİ M. Mustafa ÖZARSLAN DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. M. Üstün GÜLDAĞ Bu tez Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimi tarafından 1695-D-08 ve TÜBİTAK Hızlı Destek tarafından 108-S-414 proje numarası ile desteklenmiştir Tez No: 45 2010 - ISPARTA

ZİRKONYUM KOR YAPILARIN KISA İMPLANT

Embed Size (px)

Citation preview

T.C SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI

ZİRKONYUM KOR YAPILARIN KISA İMPLANT DAYANAKLARI ÜZERİNE SİMANTASYONUNDA

KULLANILAN FARKLI YAPIŞTIRMA SİMANLARININ VE YÜZEY İŞLEMİNİN TUTUCULUĞA ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

M. Mustafa ÖZARSLAN

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. M. Üstün GÜLDAĞ

Bu tez Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimi tarafından 1695-D-08 ve TÜBİTAK Hızlı Destek tarafından 108-S-414

proje numarası ile desteklenmiştir

Tez No: 45

2010 - ISPARTA

ii

ÖNSÖZ

Doktora eğitimime başladığım günden itibaren desteğini her an hissettiğim değerli hocam ve tez danışmanım Prof. Dr. M. Üstün GÜLDAĞ’a,

Tezimin tüm aşamalarında yardım ve desteğini esirgemeyen, değerli görüş ve

fikirlerine başvurduğum Doktora Tez İzleme Komitesi Üyeleri Hocalarım Sayın Yard. Doç. Dr. Süha TÜRKASLAN ve Sayın Yard. Doç. Dr. Esra UZER ÇELİK’e,

Doktora eğitimim boyunca her konuda yardımcı olan hocalarım Doç. Dr. Erdal EROĞLU’na, Yard. Doç. Dr. Cenker KÜÇÜKEŞMEN’e, Yard. Doç. Dr. Şebnem BÜYÜKKAPLAN’a, Yard. Doç. Dr. Hakan TUNA’ya

Süleyman Demirel Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi’ndeki yardımlarını esirgemeyen tüm arkadaşlarıma ve çalışanlara,

Tez projeme maddi destek sağlayan S.D.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi’ne, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)’na ,

Çalışmamızın deney aşamalarını gerçekleştirmemizi sağlayan Selçuk

Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Araştırma Merkezi çalışanlarına teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca, bu zorlu ve yorucu dönemde, göstermiş olduğu sonsuz sabır ve desteği

için sevgili eşim Dr. Semra KAYAALTI ÖZARSLAN’a,

Tüm yaşamımda sevgi ve destekleriyle yanımda olan, özveri ve sabırla beni yetiştirerek bugünlere gelmemi sağlayan, sevgili aileme ve kardeşlerime, gösterdikleri sabır, anlayış ve her türlü maddi-manevi desteklerinden dolayı,

Sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum.

M. Mustafa ÖZARSLAN

iii

İÇİNDEKİLER

Kabul ve Onay .............................................................................................................. i 

Önsöz ........................................................................................................................... ii 

İçindekiler ................................................................................................................... iii 

Simgeler ve Kısaltmalar Dizini ................................................................................... vi 

Şekiller Dizini ........................................................................................................... viii 

Resimler Dizini ........................................................................................................... ix 

Tablolar Dizini ............................................................................................................. x 

1. GİRİŞ ...................................................................................................................... 1 

2. GENEL BİLGİLER ............................................................................................... 3 

2.1. Dental İmplantlar .................................................................................................. 3 

2.1.1. Dental İmplantların Tarihçesi ........................................................................ 3 

2.1.2. İmplant Materyalleri....................................................................................... 4 

2.1.3. İmplant Üstü Protezlerin İmplanta Bağlanma Mekanizmaları....................... 6 

2.1.4. İmplant Dayanak Seçimi ................................................................................ 8 

2.1.4.1. Prefabrik Dayanaklar .............................................................................. 8 

2.1.4.2. Kişisel Olarak Hazırlanabilen Dayanaklar .............................................. 8 

2.2. Seramikler ........................................................................................................... 10 

2.2.1. Metal-Seramik Restorasyonlar ..................................................................... 11 

2.2.2. Metal Desteksiz Seramikler (Tam Seramikler) ............................................ 13 

2.2.2.1. Isıya Dayanaklı Daylar Üzerinde Fırınlanan Porselen Sistemleri ........ 13 

2.2.2.1.1. Alümina Kor Seramikler ................................................................ 14 

2.2.2.1.2. Magnezyum Kor Seramikler .......................................................... 15 

2.2.2.1.3. Magnezyum Alüminyum Oksit ...................................................... 15 

2.2.2.2. Dökülebilir Porselen Sistemleri ............................................................ 16 

2.2.2.3. Sıkıştırılabilir Porselen Sistemleri......................................................... 16 

2.2.2.4. CAD/CAM Sistemleri ........................................................................... 18 

2.3. Zirkonyum .......................................................................................................... 22 

2.3.1. Zirkonya Seramiklerin Mekanik Özellikleri ............................................ 23 

2.3.2. İtriyum-Tetragonal Zirkonya Polikristalleri (Y-TZP) .............................. 25 

iv

2.3.3. Magnezyum Katyonlu Parsiyel Stabilize Polikristal Mg-PSZ ................. 27 

2.3.4. Zirkonya İle Sertleştirilmiş Seramik (ZTA, ZTM) .................................. 27 

2.3.5. Zirkonyum Seramiklerin Işık Geçirgenliği .............................................. 27 

2.3.6. Zirkonyum Seramiklerin Biyouyumluluğu .............................................. 28 

2.3.7. Zirkonyum Seramiklerin Simantasyonu .................................................. 29 

2.3.8. Diş Hekimliğinde Zirkonya Seramiklerin Kullanım Alanı ...................... 32 

2.4. Sabit Protezlerde Tutuculuğu Etkileyen Faktörler .............................................. 35 

2.4.1. Çinkofosfat Siman .................................................................................... 40 

2.4.2. Çinko Polikarboksilat Siman ................................................................... 41 

2.4.3. Cam İyonomer Siman .............................................................................. 42 

2.4.4. Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar ................................................ 43 

2.4.5. Kompozit Rezin Yapıştırma Simanları .................................................... 43 

2.4.6. Geçici Simanlar ........................................................................................ 46 

3. GEREÇ VE YÖNTEM ........................................................................................ 48 

3.1. Titanyum Dayanakların Hazırlanması ............................................................ 51 

3.2. Zirkonyum Dayanakların Hazırlanması .......................................................... 52 

3.3. Zirkonyum Üst Yapıların Hazırlanması .......................................................... 54 

3.4. Zirkon Örneklerin Sinterlenmesi ..................................................................... 56 

3.5. Dayanaklara Yüzey Uygulaması Yapılması ................................................... 56 

3.6. Simantasyon İşlemi ......................................................................................... 58 

3.7. Termal Siklus İşlemi ....................................................................................... 60 

3.8. Bağlanma Dayanımının Ölçülmesi ................................................................. 60 

3.9. İstatistiksel Değerlendirme.............................................................................. 62 

4. BULGULAR ......................................................................................................... 63 

4.1. Yüzey İşlemi Uygulanmamış Titanyum Dayanakların ve Zirkonyum

Dayanakların Vertikal Çekme Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması .................. 63 

4.1.1. Yüzey İşlemi Uygulanmamış Zirkonyum Dayanakların Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması ............................................................... 65 

4.1.2. Yüzey İşlemi Uygulanmamış Titanyum Dayanakların Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması ............................................................... 66 

4.2. Yüzey İşlemi Uygulanmış Titanyum Dayanakların ve Zirkonyum

Dayanakların Vertikal Çekme Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması .................. 68 

v

4.2.1. Yüzey İşlemi Uygulanmış Zirkonyum Dayanakların Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması ............................................................... 70 

4.2.2. Yüzey İşlemi Uygulanmış Titanyum Dayanaklarının Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması ............................................................... 71 

4.3. Siman Grupları İçerisinde Dayanakların Tutuculuklarının Karşılaştırılması . 72 

4.4. Siman Başarısızlık Tipleri ............................................................................... 74 

5. TARTIŞMA .......................................................................................................... 77 

5.1 İmplant Tedavilerinde Zirkonyum ................................................................... 77 

5.2. İmplant Üstü Protezlerin Tutuculuğunu Değerlendirmede Kullanılan

Materyal Metodlar .................................................................................................. 79 

5.2.1. Çalışmalarda Kullanılan Dayanaklar ve Üst Yapılar ............................... 80 

5.2.2. Vida Giriş Yolunun Kapatılması .............................................................. 82 

5.2.3. Üst Yapıları Yerleştirme Kuvveti ............................................................ 83 

5.2.4. Termal Siklus İşlemi ................................................................................ 84 

5.2.5. Mekanik Yükleme .................................................................................... 85 

5.2.6. Üst Yapıların Tekrar Kullanılması ........................................................... 87 

5.2.7. Gerilme Testi ............................................................................................ 87 

5.2.8. Yüzey Özellikleri ..................................................................................... 88 

5.2.9. İmplant Üstü Protezlerin Tutuculuğunu Değerlendirmede Kullanılan

Simanlar ............................................................................................................. 90 

5.2.10. Siman Başarısızlık Tipleri ...................................................................... 94 

6. SONUÇ VE ÖNERİLER ..................................................................................... 95 

ÖZET ......................................................................................................................... 97 

ABSTRACT .............................................................................................................. 98 

KAYNAKLAR ......................................................................................................... 99 

ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................ 112 

vi

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

Al2O3 : Alüminyum oksit

Bis-GMA : Bis- fenol- a-diglisidimetakrilat

CAD : Bilgisayar destekli tasarım

CADD : Bilgisayar destekli dental tasarım

CAM : Bilgisayar destekli üretim

CaO : Kalsiyum oksit

CİS : Cam iyonomer siman

cm : Santimetre

dak : Dakika

DCM : Direkt seramik üretimi

g : Gram

GPa : Gigapaskal

H2O : Dihidrojenmonooksit

H3PO4 : Fosforik asit

HEMA : Hidroksimetilmetakrilat

Hf : Hafnium elementi

HF : Hidroflorik asit

HV : Vickers sertlik derecesi

K2O : Potasyum oksit

kg : Kilogram

M.Ö. : Milattan önce

MDP : Metakriloyloksidesildihidrojenfosfat

Mg-PSZ : Magnezyum katyonlu parsiyel stabilize polikristal

vii

Mg2Al2O3 : Magnezyum aluminat

MgAl2O4 : Magnezyum aluminyum oksit

MgO : Magnezyum oksit

Mg-PSZ : Magnezyum katyonlu parsiyel stabilize polikristal

mm : Milimetre

µm : Mikrometre

MPa : Megapaskal (birim alana düşen kuvvet)

mW : Megavat

n : Örnek sayısı

N : Newton

Nm : Nano metre

oC : Santigrat derece

pH : Hidrojenin gücü

psi : Basınç birimi

PSZ : Parsiyel stabilize zirkonyum

SIE : Selective infiltration etching

SiO3 : Silikat

Ss : Standart sapma

TEG-DMA : Trietilen glikol dimetakrilat

UDMA : Üretan dimetakrilat

Y2O3 : İtriyum oksit

Y-TZP : İtriyum-tetragonal zirkonya polikristalleri

Zn3(PO4)2 : Çinko fosfat

ZnO : Çinko oksit

ZrO2 : Zirkonyum dioksit

ZrSiO4 : Zirkonyum ortosilikat

viii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. Stresle indüklenen “Transformasyon sertleşmesi işlemi” ........................... 24 

Şekil 2. Tribokimyasal kaplama ................................................................................ 32 

Şekil 3. Test düzeneğin şematik görüntüsü ............................................................... 61 

Şekil 4. Yüzey işlemi uygulanmamış titanyum ve zirkonyum dayanakların

vertikal çekme değerleri ............................................................................................. 63 

Şekil 5. Yüzey işlemi uygulanmış titanyum ve zirkonyum dayanaklarının

tutuculuk değerleri ..................................................................................................... 68 

Şekil 6. Yüzey işlemi uygulanmamış ve uygulanmış titanyum dayanakların

simanlara göre başarısızlık tipleri .............................................................................. 75 

Şekil 7. Yüzey işlemi uygulanmamış ve uygulanmış zirkonyum dayanakların

simanlara göre başarısızlık tipleri .............................................................................. 75 

ix

RESİMLER DİZİNİ

Resim 1. Titanyum dayanakların hazırlanması ......................................................... 51 

Resim 2. Zirkonyum dayanakların hazırlanması ....................................................... 53 

Resim 3. Zirkonyum üstyapıların hazırlanması ......................................................... 55 

Resim 4. ZirkonZahn sinterleme fırını ...................................................................... 56 

Resim 5. Cojet cihazı ................................................................................................. 57 

Resim 6. Yüzey işlemi uygulanmış titanyum dayanak .............................................. 58 

Resim 7. Çalışmada kullanılan simanlar ................................................................... 59 

Resim 8. Örneklerin 5 kg yük altında simantasyonu ................................................. 59 

Resim 9. Termal siklus cihazı .................................................................................... 60 

Resim 10. Elista üniversal test cihazı ve test cihazına yerleştirilmiş bir örnek ......... 61 

Resim 11. Dayanaklarda karışık tip siman başarısızlığı ............................................ 76 

x

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Y-TZP’nin mekanik özellikleri ................................................................... 26 

Tablo 2. Çalışmada kullanılan materyal ve üretici firma detayları ........................... 48 

Tablo 3. Zirkonzahn blokların kimyasal içeriği ........................................................ 49 

Tablo 4. Çinko polikarboksilat siman içeriği ............................................................ 49 

Tablo 5. Dual sertleşen rezin siman içeriği ............................................................... 49 

Tablo 6. Self adeziv rezin siman içeriği .................................................................... 50 

Tablo 7. Ojenolsüz rezin siman (İmplant simanı) içeriği ......................................... 50 

Tablo 8. CoJet, ESPE Sil ve Visio-Bond’un içerikleri .............................................. 57 

Tablo 9. Yüzey işlemi uygulanmamış dayanaklara ait vertikal çekme kuvvetin

tanımlayıcı değerleri. ................................................................................................. 63 

Tablo 10. Yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanakların ve zirkonyum

dayanakların tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması ................................................ 65 

Tablo 11. Yüzey işlemi uygulanmamış zirkonyum dayanaklarda simanların

tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması ...................................................................... 65 

Tablo 12. Yüzey işlemi uygulanmamış zirkonyum dayanaklarda simanların

tutuculuk değerlerinin istatistiksel analizi .................................................................. 66 

Tablo 13. Yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanaklarda simanların

tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması ...................................................................... 67 

Tablo 14. Yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanaklarda simanların

tutuculuk değerlerinin istatistiksel analizi .................................................................. 67 

Tablo 15. Yüzey işlemi uygulanmış dayanaklara ait vertikal çekme kuvvetin

tanımlayıcı değerleri. ................................................................................................. 68 

Tablo 16. Yüzey işlemi uygulanmış titanyum dayanakların ve zirkonyum

dayanakların tutuculukları değerlerinin karşılaştırılması ........................................... 69 

Tablo 17. Yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanakların tutuculuk simanların

değerlerinin karşılaştırılması. ..................................................................................... 70 

Tablo 18. Yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanaklarda simanların

tutuculuk değerlerinin istatistiksel analizi .................................................................. 70 

Tablo 19. Yüzey işlemi uygulanmış titanyum dayanakların tutuculuk değerlerinin

karşılaştırılması .......................................................................................................... 71 

xi

Tablo 20. Yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanaklarda simanların tutuculuk

değerlerinin istatistiksel analizi .................................................................................. 71 

Tablo 21. Siman kullanımlarına göre titanyum dayanakların tutuculuk

değerlerine ait istatistikler .......................................................................................... 72 

Tablo 22. Titanyum dayanaklarının tutuculuk değerlerinin simanlara göre

karşılaştırılması .......................................................................................................... 73 

Tablo 23. Siman kullanımlarına göre zirkonyum dayanakların tutuculuk

değerlerine ait istatistikler .......................................................................................... 73 

Tablo 24. Siman kullanımlarına göre zirkonyum dayanaklarının tutuculuk

değerlerinin karşılaştırılması ...................................................................................... 74 

Tablo 25. Çalışmalarda kullanılan prefabrik dayanaklar ve üst yapılar .................... 80 

1

1. GİRİŞ

İmplant uygulaması diş hekimliğine yeni bir boyut kazandırmış ve protetik diş

tedavisinde birçok sorunun çözümüne yardımcı olmuştur. Ancak materyallerin

geliştirilmesi ve klinik kullanımı ile birlikte yeni sorular gündeme gelmiştir. Bu

sorulardan biri, protezin dayanağa bağlantı tipinin nasıl olması gerektiğidir

(Michalakis et al., 2003, Chee and Jivraj 2006).

İmplant üstü vidalı protezler, karşıt ark ile yeterli mesafenin olmadığı

durumlarda tercih edilmektedir (Armellini et al., 2006). Ancak implant üstü vidalı

protezlerin uygulanmasında estetik problemlerle oklüzyonu sağlamada zorluklarla

karşılaşılmaktadır. Ayrıca implant üstü vidalı protezin yapımı siman tutuculu

protezlere göre daha hassas ve pahalı olmasından dolayı diş hekimleri tarafından çok

tercih edilmemektedir. Özetle implant tedavilerinde siman tutucu restorasyonların

kullanımı; yapım tekniğinin kolay olması, daha iyi estetik sonuç vermesi ve

potansiyel pasif uyumu olması dolayısıyla daha çok kullanılmaktadır (Sadig and Al

Harbi 2007, Sheets et al., 2008).

Siman tutuculu restorasyonların tutuculuğunu birçok faktör etkilemektedir.

Bunlar doğal diş veya implant dayanaklarında dayanak preparasyon geometrisi,

yüzey alanı ve yüksekliği, yüzey pürüzlülüğü ve siman türünü içermektedir (Misch

2005, Sadig and Al Harbi 2007, Sheets et al., 2008, Abbo et al., 2008). Uzun

dayanaklar kısa dayanaklardan daha iyi tutuculuk sağlarlar (Bernal et al., 2003,

Bresciano et al., 2005, Abbo et al., 2008). Doğal dişlerde kısa restorasyonların

retansiyonunu arttırabilmek için birçok araştırma bulunmaktadır ve doğal

dayanaklara yerleştirilen sabit protezlerin retansiyonunu etkileyen faktörler çok iyi

bilinmektedir. Ancak implant destekli protezlerde hangi tip siman kullanılacağı

tartışması ise devam etmektedir (Mansour et al., 2002, Sheets et al., 2008).

İmplant uygulanacak bölgelerde protetik rehabilitasyon için ideal mesafenin az

olması sıklıkla karşılaşılabilecek problemden biridir. Bunun iskeletsel uyumsuzluk,

abrazyon ve atrizyondan dolayı azalmış vertikal boyut, diş kaybından sonra çok az

miktarda kemik atrofisi ve karşıt dişlerin supra erupsiyonu gibi birçok nedeni

olabilir. İmplant dayanakların yükseklikleri genellikle 5, 7 ya da 9 mm’dir. Ancak

2

klinikte implant uygulanacak sahada mesafenin az olmasından dolayı dayanakların

boylarının kısaltılması gerekebilir. Kısa dayanakların kullanılması restorasyonun

yetersiz retansiyonuna, estetik ya da direnç için yetersiz miktarda restoratif materyale

neden olacaktır. Özellikle çeneler arası mesafenin kısıtlı olduğu durumlarda

kullanılan kısa implant dayanakları üzerindeki restorasyonların retansiyonunu ve

bütünlüğünü korumak implant tedavisinin başarısında çok önemlidir (Misch et al.,

2006, Sadig and Al Harbi 2007).

Tam seramik kuronlar tek ve çok üyeli sabit protezlerde geniş bir alanda

kullanılmaktadır. Tam seramik kuron yapımında birçok seramik alt yapı materyali

kullanılmaktadır ancak son yıllarda zirkonyum en popüler olanıdır (Agnes et al.,

2007). Zirkonyum, gren çapının düşük olması ve yüksek gerilme direncine sahip

olması sayesinde diş hekimliğinde alt yapı materyali olarak kullanılmaya

başlanmıştır. Zirkonyumun dişe benzer bir rengi olması ve metal yapısında olmaması

estetik restorasyonlara olanak tanımaktadır (Oliva et al., 2008).

Bu çalışmanın amacı, implant tedavisinde kısıtlı arklar arası mesafede

uygulanacak olan titanyum ve zirkonyum dayanakların üzerine yapılan zirkonyum

restorasyonların tutuculuğunda yüzey uygulamasının ve farklı yapıştırma

simanlarının etkinliğini belirlemektir.

3

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Dental İmplantlar

Dişsiz arkların rehabilitasyonunda geleneksel protetik tedavilerin yanı sıra

dental implantlar da hasta ve hekimler tarafından tercih edilir hale gelmiştir. Dişlerin

çürük, ileri periodontal hastalık veya travma gibi etkenlerle kaybedildiği durumlarda

dental implantlar sabit restorasyonlara olanak sağlamaları, hareketli protezlerde

retansiyon ve stabilizasyonun artması gibi avantajlarıyla daha yaygın olarak

kullanılmaktadır (Tonetti 1999, Türkaslan ve ark., 2009). Aynı zamanda diş

hekimliğinde çok önemli bir yer kazanan estetik kavramıyla birlikte hastalar diş

eksiklerini doğal görünümlü, implant destekli estetik sabit restorasyonlar ile restore

edilmesini istemektedirler (Firidinoğlu ve ark., 2007).

Geleneksel protezlerle karşılaştırıldığında estetik, rahatlık ve stabilite açısından

hastalar dental implant destekli protezlerden çok memnun olduklarını ve yaşam

standartlarını yükselttiğini bildirmişlerdir (Abu Hantash et al., 2006).

2.1.1. Dental İmplantların Tarihçesi

Bilinen ilk endoosseöz implanta Honduras’ta Ulva vadisinde, 1350 yıl önce

yaşamış olan mayalara ait bir mezar kazısında rastlanmıştır. Bulunan alt çene

üzerinde, kaybedilmiş 3 kesici diş yerine deniz hayvanlarının kabuklarından diş

şekline getirilmiş parçaların yerleştirildiği tespit edilmiştir (www.wikipedia.org,

Erişim tarihi: 10 Mayıs 2009, Sandallı 2000).

Ondokuzuncu yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında çeşitli materyaller

implantasyon amacıyla kullanılmıştır. Bin dokuz yüz kırk yedi yılında Formiggini,

kemiğin implantın kıvrımlarının arasına girmesini sağlamak ve böylelikle implantın

sabitleşmesini elde etmek amacıyla hazırladığı içi boş vida şeklindeki implantı

kullanmıştır. Bin dokuz yüz yetmişli yılların başından itibaren saf titanyum ve

4

titanyum alaşımlarından yapılan vida şeklindeki endoosseoz implantların çeşitli

firmalar tarafında üretilmesiyle, implantolojinin bugün ulaştığı noktanın ilk adımları

atılmıştır (Spiekermann et al., 1995).

Bränemark ve arkadaşlarının çalışmaları oral implantolojide yıllardan beri

eksik olan ciddi, uzun süreli, bilimsel, deneysel ve klinik araştırmaları gidermek

bakımından çok önemli olmuştur. Günümüzde araştırmacılar, diş hekimleri ve ticari

firmalar tarafından çok çeşitli implantlar planlanarak satışa sunulmuştur (Sandallı

2000).

2.1.2. İmplant Materyalleri

İmplantların yapımında birçok biyolojik uyumlu materyal kullanılmaktadır.

İmplant materyalinin seçimini biyolojik ve mekanik özellikler önemli oranda

etkilemektedir (Berner et al., 2009).

Endoosseoz implant materyali olarak kullanılan materyaller şunlardır:

A. Metal ve Metal Alaşımları - Saf titanyum ve titanyum- 6alüminyum-4vanadyum

- Kobalt-krom-molibden (döküm şekli)

- Demir-krom-nikel, altın alaşımları

B. Seramikler

- Alüminyum oksit (alumina ve kristal safir)

- Hidroksiapatit

- Beta-trikalsiyum fosfat

- Kalsiyum aluminatlar

- Zirkonyum oksit

- Roxalit

5

C. Karbonlar

- Polikristalin camsı karbon

- Karbon-silikon

D. Polimerler

- Polimetilmetakrilat

- Politetrafluoro etilen

- Polietilen

- Silikon lastik

- Polisülfon

- Poliüretan (Wataha 1996, Sandallı 2000)

Titanyum ilk olarak tıbbın değişik dallarında özellikle ortopedi ve rekonstrüktif

cerrahi alanlarında kullanılmaya başlanmıştır. Yüksek oranda doku uyumluluğuna

sahiptir. Titanyum reaktif bir metal olduğundan dolayı, hava, su gibi elektrolit

ortamlarda kendiliğinden bir oksit tabaka oluşturur. Titanyumun en büyük özelliği

üzerinde oluşan pasif oksit tabakasıdır (Spiekermann et al., 1995). Bu tabaka

sayesinde kimyasal etkilerden ve vücut sıvılarından kendini korur. Aynı zamanda bu

oksit tabaka çözünmez ve iyon ayrışımı olmaz. Bundan dolayı organik moleküllerle

reaksiyona girmez. Titanyum istenilen mekanik özelliklere sahiptir. Çekme

kuvvetlerine direnci yüksektir, baskı ve çarpma kuvvetlerine karşı dayanıklıdır

(Schroeder et al., 1991, ADA council on scientific affairs, 2003). Ayrıca anti

bakteriyel etkiye sahiptir. Kemikten daha sert olmasına rağmen saf titanyum, diğer

tüm implant materyallerine göre kemiğe en yakın elastik modülüne sahiptir, bu

nedenle kemik implant ara yüzeyinde stres dağılımının daha düzenli olmasını sağlar

(Spiekermann et al., 1995). Tüm bu özelliklerinden dolayı titanyum ve alaşımları

dental implantoloji alanında en çok tercih edilen materyallerdir (Spiekermann et al.,

1995, ADA council on scientific affairs, 2003).

6

2.1.3. İmplant Üstü Protezlerin İmplanta Bağlanma Mekanizmaları

Geçmişte, implantların başarılı olarak kabul edilme kriterleri osseointegrasyon

varlığı, implantlarda klinik olarak mobilite, süpürasyon (irinlenme) ve periimplant

bölgesinde kemik kaybının bulunmaması idi. Günümüzde ise uzun dönem başarı için

implant üstü protezlerin estetiği ve fonksiyonu da önem taşımaktadır. İmplant üstü

restorasyonların estetiğini ve fonksiyonlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri de

implant üstü protezlerin implantlara bağlanma şeklidir. İmplant üstü protezler

implantlara vidalanabilir veya geleneksel protezlerde olduğu gibi simante edilebilir.

Literatürde simante ve vidalı protezlerin kullanımına dair pek çok çalışma vardır.

Vidalı protezlerin total dişsiz hastalarda uzun yıllardır başarı ile kullanıldığı

bildirilmiştir. Parsiyel dişsizlik vakaların rehabilitasyonunda implantların kullanımı

arttıkça simante sabit protezler kullanılmaya başlanmıştır ( Chee and Jivraj 2006, Lee

et al., 2010).

Günümüzde firmalar çok çeşitli tasarımlarda titanyum veya seramikten

üretilmiş çeşitli simante ve vidalı dayanaklar üretmektedir.

Vidalı sistemlerde vidalar protezi dayanağa, dayanağı ise implanta

bağlamaktadır. Bağlantılar arasında başarısızlık olmaması için vidalar mutlaka üretici

firmaların önerdikleri tork değerleri ile sıkıştırılmalıdır. Vidaların hazırlanmaları

sırasında kullanılan alaşımlar, boyutları ve tasarımları değiştirilerek farklı vida tipleri

üretilmektedir. Günümüzde sıklıkla altın ve titanyum vidalar kullanılmaktadır.

Titanyum vidalar kullanıldığında bağlantı, implant ve vida arasındaki sürtünme ve

yapışma ile meydana gelmekte, bu da her iki materyale az da olsa zarar

verebilmektedir. Altın vidalar kullanıldığında ise sürtünmenin az olması nedeni ile

vidanın yivlerine ve implanta zarar verme riski bulunmazken yumuşak olmaları

sebebi ile altın vidaların yivleri kolaylıkla aşınabilmektedir. Bu nedenle laboratuar

işlemleri esnasında kullanılmaları önerilmemektedir. Vida bağlantılı implant üstü

protezlerin en önemli dezavantajı pasif olarak hazırlanabilmelerinin imkânsız

olmasıdır. Pasif oturmayan protezlerde vidalarda gevşeme veya kırılmalar

olabilmekte ve implant ile çevresinde kemiğe aşırı yükler iletilebilmektedir. Vida

bağlantılı protezlerin en önemli endikasyonları ise arklar arası mesafenin yetersiz

7

olduğu ve simante protezler ile retansiyonun sağlanamayacağı durumlardır

(Michalakis et al., 2003, Bölükbaşı ve ark., 2007).

Simante restorasyonların en önemli üç avantajı şunlardır:

1. Vida giriş oluğunun görünmemesinden dolayı estetiktir.

2. Restorasyon tutucu vidanın kırılması veya kaybının elimine edilmiştir.

3. Diş destekli kuronlar ve köprülerin yapımı ile benzer teknikle yapılmaktadır. Bu

şekilde klinik prosedürler kolaylaşmış olmaktadır (Christian et al., 2008).

Günümüzde dental implant uygulamalarında fonksiyonun sağlanmasının yanı

sıra estetik de çok önemli bir faktördür. Vidalı protezlerde vida giriş deliği kompozit

esaslı dolgu maddeleri ile kapatıldığı için özellikle alt çenede premolar ve molar

dişlerde estetiği bozmaktadır. Simante restorasyonlar vidalı restorasyonlara göre

daha estetiktir (Bölükbaşı ve ark., 2007).

Vida tutuculu tasarımlarda vidanın kırılması ya da kaybı protezin

yenilenmesine ya da tamir edilmesine neden olabilir. Siman tutuculu tasarımlarda

protezin implant dayanağına bağlantısında bağlanma ajanının kaybı protezin

başarısızlığı ile sonuçlanabilir (Hebel and Gajjar 1997).

Simante üst yapıların kullanımı protezin çıkarılabilirliğini kısıtlamasına

rağmen tedavinin restoratif aşamasını basitleştirdiğinden tercih edilmektedir.

Ancak simante üst yapıların da bazı dezavantajları vardır. Bunlar:

1. Dayanağın simantasyonu ve artan simanı implant çevresindeki sulkustan

temizlemek için fazladan zaman gerektirmektedir.

2. Periimplantitis ya da vertikal kemik kaybı olduğu durumlarda tedavi seçeneklerini

azaltmaktadır.

Retansiyon metotlarından hangisinin daha üstün olduğu hakkında bir görüş

birliği yoktur, fakat simante restorasyonlar daha düşük komplikasyon oranına sahip

olması ve üst yapıların yüksek kırılma direnci nedeniyle daha fazla tercih

edilmektedir (Christian et al., 2008).

8

2.1.4. İmplant Dayanak Seçimi

İmplant dayanakları titanyum, döküm alaşım ve yüksek dayanımlı seramikler

(alumina, zirkonya) olmak üzere 3 farklı materyalden yapılmaktadır. Rimondini et al.

(2002) yaptıkları çalışmada seramik ve titanyum implant dayanaklarının yumuşak

doku cevabı ve marjinal kemik stabilitesi açısından başarıyla uygulanabileceğini

belirtmişlerdir.

Restorasyonun retansiyon sisteminin ve kullanılacak dayanağın seçimi, cerrahi

aşamalardan önce protez uzmanı tarafından yapılmalıdır.

Dayanakların sınıflandırılması temel olarak iki şekilde yapılmaktadır.

1. Prefabrik dayanaklar

2. Kişisel olarak hazırlanan dayanaklar

2.1.4.1. Prefabrik Dayanaklar

Prefabrik dayanakların bazılarının kişisel olarak ağız içinde veya laboratuar

ortamında prepare edilebilmesi mümkündür. Prefabrik dayanakların kişisel olarak

modifiye edilebilmesinin; daha iyi çıkış profili (emergence profile) elde edilebilmesi,

dayanağın şekline göre restorasyon hazırlanmasındansa dayanağın restorasyona göre

modifiye edilebilmesi, stres ve yüklerin daha iyi iletilebilmesi, oral hijyenin daha

rahat sağlanma potansiyeli ve farklı servikal bölgelerde supragingival ve subgingival

marjinlerin oluşturulmasına olanak sağlanması gibi bazı avantajları vardır. Prefabrik

dayanaklar, titanyum veya estetik alanlarda kullanılmak üzere seramik olarak

üretilebilmektedirler (Yüzügüllü ve Avcı, 2008).

2.1.4.2. Kişisel Olarak Hazırlanabilen Dayanaklar

Kişisel olarak hazırlanabilen dayanaklar, her vakada gereksinimlere uygun

olarak dayanak üretimine olanak vermektedirler. Bu dayanaklar üretici firmalar

9

tarafından farklı yöntemler ile titanyum veya estetik alanlarda kullanılmak üzere

seramik olarak üretilebilmektedir. Prefabrik dayanaklar ile karşılaştırıldığında,

özellikle CAD/CAM (Computer Aided Design/Computer Aided Manufacture)

teknolojisinin kullanımı sayesinde istenilen bölgelerde maksimum veya minimum

kalınlıklar elde edilebilmektedir. Uygulama sonrası uyumlama ihtiyacı yok denecek

kadar azdır ve özellikle seramiklerin yapılarında uyumlama sırasında frezler ile

meydana gelebilen mikro çatlak oluşturma riski de kişisel olarak hazırlanan

dayanaklarda azalmaktadır (Yüzügüllü ve Avcı, 2008).

İmplant dayanaklarının ve protetik parçaların seçimi klinik problemlerin

meydana gelmemesi için teşhis ve tedavi planlaması aşamasında yapılmalıdır.

Azalmış ve yetersiz arklar arası mesafe varlığında implant uygulayacak cerrah ile

konsültasyon implant tedavisinin sonucu için önemlidir (Alsiyabi et al., 2005).

Ingber and Prestipino tarafından Bränemark implantları için 1993 yılında

alüminyum oksit seramik dayanakların (CerAdapt, Nobel Biocare) geliştirilmesi

metalsiz dayanak için atılmış ilk adımdır. Bu gelişmenin amacı diş renginde bir

malzemenin fiksasyon seviyesi ile yumuşak dokunun geçiş yeri arasındaki

subgingival bölgede kullanmak olmuştur. Ayrıca, dentine benzer renge sahip bir

malzeme restorasyonun koronal kısmındaki tam seramik kuron için ideal bir zemin

oluşturmaktadır. Seramik dayanakların düz silindirik formda üretilmesi nedeni ile

prepare edilmesi gerekmektedir. Kırılma dayanıklılığı, metal dayanaklara göre çok

daha azdır (Prestipino and Ingber 1993, Lewis 1995). İlerleyen yıllarda daha

dayanıklı olan diğer seramik materyallerden cam infiltre zirkonya alümina ve itriyum

ile stabilize edilmiş zirkonyum oksit dayanaklar geliştirilmiştir (Giglio 1999).

Restoratif diş hekimliğinde zirkonya, kanal postları olarak 1989’dan beri implant

dayanakları olarak 1995’den beri ve posterior bölgede köprü protezlerinde alt yapı

malzemesi olarak 1998’den beri kullanılmaktadır (Glauser et al., 2004).

10

2.2. Seramikler

Seramik, yakılmış toprak anlamındaki keramos kelimesinden türemiştir, ancak

günümüzde yakılarak veya pişirilerek elde edilen madde anlamında kullanılmaktadır.

İlk seramikler çeşitli ev ve süs eşyalarının yapımında kullanılmıştır. Bu materyal

opak ve oldukça zayıf ve poröz yapısından dolayı diş hekimliğinde kullanımı uygun

değildir (Nayır 1999). Dental restorasyonlar için gerekli olan translusensi ve ekstra

dayanıklılığı bu madde ile harmanlanan silika ve feldspar gibi mineraller

sağlamaktadır. Bu önemli katkı maddesini içeren maddelere de porselen adı

verilmektedir (Shillingburg 1995).

18. yüzyıl boyunca yapay dişler olarak insan dişleri, kesilmiş hayvan dişleri

fildişi ve mineral ya da porselen dişler kullanılmıştır. 1723 yılında, Piere Fauchard

porselenin dişler için uygun olduğunu düşünerek porselenin dişler ve diş eti

dokularının rengini taklit etmesi için araştırmalara başlamıştır. 1774 yılında Alexis

Duchateau ve Nicholas Dubois de Chemant tarafından başarılı bir şekilde porselen

protez yapılmıştır. 1788 yılında Nicholas Dubois De Chemant, Duchateau’nun

yöntemini geliştirmiş ve ilk seramik dişler için patent almıştır. Porselenin diş

hekimliğinde kullanımının fark edilmesiyle birlikte, materyali dental

restorasyonlarda uygulanabilir hale getirmek için çeşitli modifikasyonlar ve

geliştirmeler yapılmış (Akın 1999).

İlk kişisel seramik dişlerin, 1808 yılında Paris’te İtalyan kökenli bir diş hekimi

olan Giuseppe-Angelo Fonzi tarafından yapılması ile estetik ve mekanik açıdan

protetik diş hekimliğinde büyük gelişme sağlamıştır. Porselenin restoratif bir

materyal olarak kullanılması, estetik diş hekimliğinde yeni bir çağı başlatmıştır

(Sukumaran et al., 2006).

Dr. Land 1903 yılında yüksek ısı seramikleri ve platin folyo matriks kullanarak

seramik jaket kuronların imalatına yönelik bir teknik tanımlamıştır. Bu kuronlar

mükemmel estetiğe sahip olmalarına rağmen kırılma olasılığının yüksek olması,

düşük direnç ve kötü kenar uyumu nedeni ile yüksek oranda klinik başarısızlık

göstermiştir. 1958 yılında Vines vakumlu fırınlamada veya düşük ısıda fırınlama için

uygun porselen tozları geliştirmiştir. Weinstein ve ark. 1960’ların başında vakumlu

fırınlama yoluyla altın alaşımına bağlanan porselenleri tanıtmıştır. 1962 yılında

11

Weinstein tarafından metal alaşımları ile ısısal olarak uyumlu yüksek genleşmeye

sahip seramikler tanıtılmıştır (Anusavice 2003, Yavuzyılmaz ve ark., 2005).

Metal desteksiz restorasyonlardaki gelişme 1965 yılında McLean ve

Hughes’ın kuronların, küçük sabit bölümlü protezlerin yapımında % 40-50 oranında

Al2O3 içeren camsı matrikse sahip alüminöz kor seramikleri kullanmasıyla

başlamıştır. Bu kuronlar ön bölgede başarıyla kullanılırken, arka bölgede yapılan tam

seramik kuronlar aynı başarıyı gösterememiştir. MacCulloch 1968 yılında yapay diş,

veneer ve kuron yapımında cam seramik kullanmıştır. 1980’lerin başında Adair ve

Grossman tarafından mika kristalleri içeren seramik esaslı materyali (Dicor) piyasaya

sunulmuştur. Bruggers yeni bir refraktor day metodu olan %70 alümina içeren Hi-

Ceram’ı geliştirmiştir. Sadoun tarafından 1989 yılında slip-casting yöntemi ile elde

edilen alümina alt yapının cam infiltrasyonu ile güçlendirildiği sistem (Inceram)

tanıtılmıştır. Wohlwend porselen yapının bağlanması için lösit kristallerinin dağılımı

prensibini kullanan bir materyal geliştirerek piyasaya sunmuştur. Empress ismindeki

bu materyal, sadece birkaç mikron boyutundaki lösit kristallerinden oluşur ve

çekirdek oluşturucu ajanlar içeren özel bir cam içerisinde kontrollü kristalizasyon ile

üretilir. 1998 yılında tanıtılan lityum disilikat cam seramikler (IPS Empress 2)

yüksek kırılma dayanıklılığına sahiptir (Deany1996, Mc Lean 2001, Gürel 2007).

Diş hekimliğinde prefabrike hazır tam-seramik blokların bilgisayar destekli

üniteler aracılığı ile aşındırılarak biçimlendirildiği teknikler de kullanılmaktadır. Son

yıllarda geliştirilen ve arka dişlerde kullanılan yüksek dayanıklılıkta oksit seramik

materyallerinden biri olan zirkonyum dioksit (ZrO2) seramiklerin dayanım

özellikleri, bu kor materyalinin kullanımı çok yaygın hale gelmiştir. Zirkonya

seramiklerin kullanıma girmesi, CAD/CAM teknolojisinin gelişmesi ile paralellik

göstermiştir (Nağaş ve Ergün 2008, McLean 2001 ).

2.2.1. Metal-Seramik Restorasyonlar

Restoratif materyal olarak porselenin tarihsel gelişiminde direnci arttırmak için

metal alt yapı kullanılmıştır. Metal seramik restorasyonlar ilk kez 1960’ların başında

Weinstein ve arkadaşları tarafından tarif edilmiştir. Porselenin vakum altında

12

pişirilmeye başlanması ve altın alaşımlarına bağlanmasındaki gelişmeler dental

estetikteki en önemli ilerlemelerden birisi olarak bilinir. Bu gelişme altın alt yapının

estetik olarak porselen ile bağlanarak kapatılmasına ve doğal dişlere benzer seramik

restorasyonların yapımına olanak tanımıştır (McLean 2001).

Metal alt yapı ile restorasyon direnci artmış ancak metalin gelen ışığı

geçirmemesi porselenin yarı geçirgen özelliğini tamamen gidererek, restorasyonun

doğal rengini etkilemesine neden olmuştur. Metal alt yapı üzerine uygulanan opak

tabakanın renk üzerindeki etkisini gidermek için gövde porseleninin kalın olması

gerekmiştir. Metal alt yapı ve kalın porselen tabakası derin diş kesimini zorunlu

kılmış, araştırıcılar bu dezavantajları gidermek için metal desteksiz yüksek dirençli

porselenler elde etmeye yönelmişler ve estetik olarak son derece başarılı materyaller

elde etmişlerdir (Doğan 2006).

Folyoyla güçlendirilmiş restorasyonlar, yapımlarının kolay olması bakımından

döküm metal alt yapılara alternatif sağlamasının yanı sıra, pahalı ekipmanlara ihtiyaç

duyulmaksızın oldukça estetik restorasyonlar yapılması açısından da bir avantaj

sağlamışlardır. Oldukça ince metal yapraklar kullanılarak güçlendirilmiş kuron

sistemi 1976 yılında McLean ve Sced tarafından geliştirilmiştir. Bu sistemde platin

folyonun yüzeyi 2 μm’a kadar kalay ile kaplanmış ve bu tabakanın oksidasyonu ile

porselene bağlantı sağlanmıştır (McLean et al., 1994, McLean 2001). Porselenin

kırılma direncini arttırmak için geleneksel jaket kuronların içinde bulunan platin

folyonun grimsi bir renk oluşturması nedeniyle altın folyo kullanılmıştır.

Renaissance ve Sunrise denilen bu tip porselenlerin kırılma direncinin geleneksel

jaket kuronlardan daha düşük olması ve çok üyeli restorasyonlarda başarısız olması

kullanım alanlarını sınırlamıştır. Bu sistemle iyi bir estetik ve marjinal adaptasyon

sağlanabilmekle birlikte kırılma direncinin geleneksel kuronlardan daha düşük

olması ve çok üyeli restorasyonların yapımında uygun olmaması kullanım alanlarını

sınırlamaktadır (Coşkun ve Yaluğ 2002, Yavuzyılmaz ve ark 2005a).

13

2.2.2. Metal Desteksiz Seramikler (Tam Seramikler)

Tam seramik sistemlerdeki gelişmeler 1980’den sonra daha da ilerlemiştir.

Günümüzde seramik sistemleri güçlendirici tipine, yapım teknikleri ve kimyasal

yapılarına göre gruplandırılmaktadır.

Tam porselen sistemlerinin yapım tekniği dört gruba ayrılmıştır:

1. Isıya dayanaklı daylar üzerinde fırınlanan porselen sistemleri:

A. Alümina Kor

i. Aluminöz seramik

ii. Hi-ceram,

ii. In-Ceram infiltre seramikler (Slip-Cast)

B. Magnezyum kor

C. Cerestore/Alceram ( Enjeksiyon yöntemi ile şekillendirilen kor)

D. Optec-HSP

2. Dökülebilir porselen sistemleri.

3. Sıkıştırılabilir porselen sistemleri (Isı ile basınçlı olarak üretilen porselen

sitemleri).

4. Kopya freze ve bilgisayar yardımı ile freze tekniği uygulanılarak şekillendirilen

(CAD/CAM) tam seramikler.

2.2.2.1. Isıya Dayanaklı Daylar Üzerinde Fırınlanan Porselen Sistemleri

Porselen tozlarının suyla karıştırılmasıyla elde edilen ürün day materyali

üzerine uygulanarak restorasyon formu oluşturulur. Farklı renkte porselen tozları

vardır ve istenen renkte hazırlanan restorasyona son aşamada yüzey boyaları

uygulanabilmektedir (Rosenblum and Schulman, 1997).

14

2.2.2.1.1. Alümina Kor Seramikler

Alümina kor porselenler kristal fazın dağılımıyla güçlendirmenin tam bir

örneğidir. Alüminöz seramik jaket kuronlar McLean ve Hughes tarafından 1965

yılında geliştirilmiştir. Alüminöz seramikten oluşan alt yapı, %40-50 oranında Al2O3

kristalleri içermekte ve bilinen seramikten iki kat daha dayanıklıdır. Bu sistemde

seramik, 0,50-1 mm kalınlığındaki platin folyo üzerinde pişirilmektedir. Alumina

mat ve opak olduğu için üzerine estetik amaçlı feldspatik seramik uygulanmaktadır.

Uygulamanın estetik başarı, basit yapım tekniği ve ekonomik olması gibi avantajları

vardır. Ancak posterior bölgede kuronlarda ve köprü protezlerinde

kullanılmamaktadır (Deany 1996, Bayındır 2007).

Alümina seramiklerde son yıllarda en çok dikkati çeken Procera All-Ceram

sistemi ve %99,98 alüminyum oksit materyalinden oluşan Turcom-Cera (Turkom-

Ceramic (M), Kuala Lumpur, Malaysia) sistemidir. Bu materyaller tek kurondan,

full mouth köprülere kadar tüm restoratif ihtiyaçlara cevap verebilecek bir materyal

olarak sunulmaktadır (Bayındır 2007, Al-Makramani et al., 2009).

Hi- Ceram %70 Al2O3 içeren ve geleneksel porselenden %25 daha sert olan bir

kor materyalidir. Hi-Ceram refraktör day üzerinde platin folyo kullanmaksızın

alumina porseleni fırınlanarak elde edilmiştir (Rizkalla and Jones 2004).

In-Ceram Alumina 1989 yılında Dr. Mickael Sadoun tarafından geliştirilmiş ve

yüksek kırılma direnci sayesinde tüm tek kuronların ve ön bölgedeki köprülerin

yapımında kullanılabilmektedir. Altyapı ya slip-cast yöntemiyle ya da yarı sinterize

hazır bloklardan freze tekniğiyle elde edilir. Slip Cast tekniği kapiller kuvvetlerle

likit fazdaki maddenin pöröz bir yapının yüzeyinde sertleşerek bir tabaka oluşturması

şeklinde açıklanır. In-Ceram restorasyonlar %90 alumina içeren 236-630 MPa gibi

yüksek bir dayanıklılağa sahip kor materyalidir (Rizkalla and Jones 2004, Bayındır

ve Uzun 2007, Şener ve Türker 2009).

In-Ceram Alumina sistemininin alternatif olarak 1994 yılında In-Ceram spinell

sistemi üretilmiştir. In-Ceram Spinell iki kat daha translüsent özelliğine sahip olduğu

için daha estetiktir ancak bükülme direnci daha düşüktür (283-350 MPa). Estetik

bölgede yapılan kuron restorasyonlarında kullanılmaktadır (Bayındır ve Uzun 2007,

Şener ve Türker 2009).

15

In-Ceram Zirkonya anterior ve posterior kuron, üç üyeli anterior ve posterior

köprülerde kullanılır. Saydamlığı düşük, direnci çok yüksektir (Polat ve ark., 2008).

2.2.2.1.2. Magnezyum Kor Seramikler

Magnezyum kor seramikler 1985 yılında O’Brien tarafından geliştirilmiştir.

Temel yapısını, ağırlığının %40-60 oranında magnezyum veya magnezyum oksitin

oluşturduğu kor sistemidir. Yüksek ısısal genleşme katsayısına sahip olması, metal

destekli seramik sistemlerinde kullanılan dentin ve mine seramiği ile uyumlu

olmasını sağlamaktadır (Wagner et al., 1992). Kor yapımı platin yaprak üzerinde

ısıya dayanıklı day tekniği ile gerçekleştirilmektedir (Denry 1996).

2.2.2.1.3. Magnezyum Alüminyum Oksit

Cerestore/Alceram (Enjeksiyon yöntemi ile şekillendirilen kor) 1983 yılında

Soziu ve Rilley Coors Biyomedikal firması ile cerestore sistemini tanıtmışlardır.

Sistemde, ısıya dayanıklı epoksi day kullanılmaktadır. Kor materyalinde alumina ve

magnezyum oksit bulunur. Bu materyalin fırınlama siklusu sırasında ısının kontrolü

ile orijinal materyalin boyutlarından daha fazla magnezyum oksit kristal formu

(MgAl2O4) oluşup bunun büzülmeyi kompanse etmesi ile büzülmesiz porselen elde

edilir. Sonuç ürün olarak Magnezyum aluminat (Mg2Al2O3) mekanik olarak en güçlü

oksit seramik materyalidir. Kor materyalinin %70 kadar alumina kristali içermesi,

direncini arttırmıştır. Posterior dişlerde ve sabit bölümlü protezlerde uygulanması

doğru değildir (Yavuzyılmaz ve ark. 2005).

Kristalin lösit içeren ve kor kullanılmaksızın tam porselen kuron yapımında

kullanılan bir başka sistem de Optec HSP'dir. Optec lösit kristallerinden oluşur.

Folyo veya refraktör day model üzerinde yapılabilen bu sistem, feldspatik

porselenden daha dirençli olmakla birlikte kor içeren porselenlere göre beklentileri

16

yerine getirememiştir. En önemli avantajı üç üyeli köprü de yapılabilmesidir.

Dezavantajı yarı şeffaf bir yapı sergilemesi nedeni ile estetik sağlamak güçtür

(Coşkun ve Yaluğ 2002).

2.2.2.2. Dökülebilir Porselen Sistemleri

Bin dokuz yüz seksen beş yılında kullanıma sunulmuş olan bu sistemde kristal

fazı mika kristalleri oluşturmaktadır. Bu grupta en bilinen yöntem olan Dicor

sistemidir (Gökçe ve Beydemir 2002).

Dökülebilir apatit porselen olarak bilinen CeraPearl, Hobo ve Iwata tarafından

doğal diş yapısını taklit etmek için sentetik hidroksiapatitin en ideal restoratif

materyal olacağı düşüncesiyle 1985 yılında endirekt bir teknik olarak geliştirilmiştir.

CeraPearl adı verilen bu sistemin tekniği Dicor cam porselene benzemektedir. Bu

sistemde kalsiyum fosfat esaslı cam kontrollü ısı uygulamasıyla kısmen kristalin bir

yapıya dönüştürülür. Bu ilk kristalin faz oksiapatit yapısındadır ve stabil değildir.

Suyun varlığında hemen hidroksiapatite çevrilir. Işık kırma indeksi, densitesi ve

termal iletkenliği doğal mineye benzer bulunmuştur (Yavuzyılmaz ve Bavbek 2005).

2.2.2.3. Sıkıştırılabilir Porselen Sistemleri

Günümüzde birçok firma, piyasaya ilk sunulan IPS Empress sistemi ile uyumlu

press seramik ürünleri imal etmektedir. Bu ürünlerin büyük bir kısmi, Empress II

dışında lösit ile güçlendirilmiş feldspatik seramiktir (Bayındır 2007).

IPS-Empress I ısı ve basınç altında şekillendirilen, temelde esas yapısı yüksek

lösit içerikli feldspatik porselendir. IPS Empress seramik ticari adıyla Ivoclar

Vivadent tarafından 1991 yılında piyasaya sunulmuştur (Qualtrough ve Piddock

1999, McLean 2001). IPS Empress I kimyasal yapısı Si02-Al2O3-K2O birleşiminden

meydana gelmiştir. Seramiklerin içeriğine lösit güçlendirme amacıyla eklenmiştir.

Cam matriks hacminin %30–40 kadarını 1–5μm büyüklüğünde lösit kristalin faz

17

oluşturur. Lösit ile güçlendirilmiş cam tabletler (ingotlar) fırında 1075 ºC ve 1180 ºC

de visköz alümina özelliğine ulaşır ve kayıp mum tekniği ile elde edilen kalıp

içerisine basınç ile transfer edilerek şekillendirilmesi sağlanır (Kelly et al., 1996,

Polat ve ark., 2008).

Klinik araştırmalar sonucunda 11 yıllık kullanımında %95-97 oranında başarı

sağlandığı ve inley, onley, laminate ve kuron protezi yapımında kullanılabileceği

bildirilmiştir (Kelly et al., 1996). Materyalin yüksek yarı geçirgenliği ve aşındırma

etkisi doğal dişe benzer ve bükülmeye karşı direnci ise 120-200 MPa’dır (Tinchert et

al., 2000).

IPS Empress I ve IPS Empress II arasındaki temel fark materyalin kor

kısmındaki kimyasal yapıdır. Bu farklılık IPS Empress II’nin kırılmaya karşı olan

direncini IPS Empress I’e göre üç kat arttırmıştır (Polat ve ark., 2008). IPS Empress

II sisteminde lityum disilikat cam alt yapı kullanılır. Bu alt yapı, ya kayıp mum

tekniği ve ısıyla presleme ya da fabrikasyon blokların freze tekniği ile işlenmesiyle

hazırlanır. IPS Empress I materyalindeki %30-40 oranında kristal içeriğine karşılık

yaklaşık %60 oranında kristal yapı içeren IPS Empress II materyalinde 350-400 MPa

bükülme dayanıklılığı ve 2,8-3,5 MPa kırılma dayanıklılığı göstermiştir. IPS-

Empress II ön ve arka grup dişlerde tek kuronlarda, ön ve arka grup dişlerde üç üyeli

köprü yapımında kullanılabilir. Arka grup köprülerde kullanılabilmesi için ikinci

premolar dişin en son destek diş olması ve gövde bir premolar genişliğinde olması

gerektiği ifade edilmiştir (Yavuzyılmaz ve ark., 2005, Conrad et al., 2007). Esquivel-

Upshaw et al. (2004) Empress II’ nin posterior bölgede iki yıllık başarı oranını %93

olarak belirtmişlerdir. Marquardt ve Strub (2006) çalışmalarında 5 yıllık kullanımı

sonucunda tek kuronlarda başarı oranını %100 ve ikinci premolara kadar uzanan 3

üyeli köprülerde %70 olarak belirtmişlerdir.

IPS e.max daha estetik ve daha dirençli restorasyonların yapılabilmesi için

homojenize edilmiş lityum disilikat cam seramik şeklinde 2005 yılında piyasaya iki

farklı şekilde sunulmuştur (Toman ve ark., 2008). IPS e.max CAD bloklar

CAD/CAM teknolojisi kullanılarak altyapılar hazırlanmasında kullanılırken, IPS

e.max Pres ingotlar basınç altında enjeksiyonla altyapıların hazırlanmasında

kullanılmaktadır (IPS e-max Scientific Documentation 2005).

18

IPS e.max’den sonra bükülme direnci 450 MPa’ya kadar çıkan e-max Pres

sistemi piyasaya sunulmuştur (Toman ve ark., 2008). IPS e.max altyapıları anterior

ve posterior bölgede kuron ve köprülerin yapımında kullanılabilmektedir (IPS e-max

Scientific Documentation 2005).

2.2.2.4. CAD/CAM Sistemleri

CAD/CAM (bilgisayar ile tasarım/bilgisayar ile üretim) sistemleri son 30 yılda

büyük gelişme göstermiş ve yaygın olarak diş hekimleri tarafından kullanılmaya

başlanmıştır.

CAD: Computer Aided Design (Bilgisayar destekli tasarım)

CAM: Computer Aided Manufacturing (Bilgisayar destekli üretim)

CADD: Computer Aided Dental Design (Bilgisayar destekli dental tasarım)

Restoratif diş hekimliğinde CAD/CAM’in kullanılabileceği Francois Duret

tarafından 1971 yılında belirtilmiş, optik okuyucular ile ağız içi dokuların

bilgisayarda görüntülenebilmesi 1977’de ABD’ de Bruce Altschuler tarafından

sağlanmıştır (Karaalioğlu ve Duymuş 2008). Herhangi bir laboratuar işlemine tabi

tutulmadan sekilendirilen ve ağza yerleştirilen ilk kuron 1985’te uygulanmıştır

(Duret et al., 2005). İlk geliştirilen CAD/CAM sistemleri düşük çözünürlükte tarama

cihazı ve yetersiz bilgisayarlar ile yapılan restorasyonlar kenar uyumu ve internal

adaptasyon açısından yetersizlerdi. Ancak CAD/CAM sistemindeki teknolojik

gelişmeler bu olumsuzlukları azaltmış ve uyum açısından mükemmel restorasyonlar

yapılabilmiştir (Mc Laren ve Terry 2002).

Sistemin temeli çok hassas bir freze makinesinin, bilgisayar yazılımı ile

çalıştırılarak seramik, kompozit veya metal bloklardan kuronlar, köprüler ve sabit

protez alt yapıları üretmesi esasına dayanır (Karaalioğlu ve Duymuş 2008).

Günümüze kadar CAD/CAM sistemlerinin gelişmesin de özellikle 3

araştırmacı önemli katkıda bulunmuştur. Dr. Duret dental CAD/CAM teknolojisini

ilk geliştiren araştırmacıdır. Duret başlangıçta kendi adı ile anılan, sonraları Sopha

Bioconcept System (Los Angeles, CA) olarak piyasaya sunulan tek diş restorasyonu

19

üretme kapasiteli CAD/CAM sistemini 1984’te geliştirmiştir. Ancak pahalı oluşu ve

detaylarından ötürü bu sistem başarılı olmamıştır (Tosun 2007).

Dr. Moermann ve Brandestini CEREC sisteminin geliştiricisidir. Geliştirdiği

bu sistem ile hasta başında bilgisayar destekli optik ölçü alınmakta ve restorasyon

mevcut diş yapısına ve oklüzal kayıta uygun olacak şekilde program tarafından

şekillendirilerek freze ünitesinden üretilmektedir (Miyazaki et al., 2009, Liu 2005).

Bu sistem tanıtıldıktan sonra diş hekimliğinde CAD/CAM çok hızlı bir şekilde

yayılmıştır. Üçüncü olarak Dr. Andersson Procera sistemini geliştirmiştir. Altın

fiyatlarının 1980’lerin başında çok yükselmesinden dolayı altyapı olarak nikel-krom

alaşımı kullanılmıştır. Ancak Kuzey Avrupa’da metal alerjisinin problem

olmasından dolayı alerjik olmayan titanyum kullanıma sunulmuştur (Denissen et al.,

2000, Fradeani and Redemagni 2002).

CAD/CAM sistemlerinde verilerin toplanarak kaydedilmesi, geleneksel

kurallara uygun olarak seçilen restorasyon tasarımının bilgisayar yardımı ile

hazırlanması (CAD) ve restorasyonun üretilmesi (CAM) olmak üzere tüm üç

fonksiyonel bölümü bulunmaktadır (Miyazaki 2009).

CAD/CAM sistemi inley, onley, kuron ve köprü protezler gibi sabit

restorasyonların yapımı için kullanılmaktadır. Son senelerde bu sistemdeki

teknolojik gelişmelerle birlikte farklı materyaller kullanılarak alternatif

restorasyonların yapımına olanak sağlamıştır. Özellikle implant destekli protezlerin

ve dayanakların yapımında da yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır (Kucey and

Fracer 2000, Voitik 2002).

CAD/CAM kullanımının avantajları (Karaalioğlu ve Duymuş 2008): 1. Geleneksel ölçü yöntemlerini ortadan kaldırmış ve bekleme süresini

kısaltmıştır.

2. Hata potansiyelini oldukça azaltmış ve indirekt restorasyonlardan

kaynaklanabilecek muhtemel çapraz kontaminasyonların da önüne geçmiştir.

3. Seramik materyallerin kondansasyon, eritme, kaynaştırma işlemleri nispeten

azalmıştır.

4. Alt yapılar ve restorasyonlar CAD yazılımları ile tasarım edildikleri için

teknisyenlerin işleri kolaylaşmaktadır.

20

5. Tek seansta uygulanabildikleri için hem hastalar hem de hekimler için zaman

kaybı olmamaktadır.

CAD/CAM kullanımının dezavantajları (Karaalioğlu ve Duymuş 2008): 1. Üretim maliyeti fazladır.

2. Monokromatik blokların kullanılması ile ideal estetik beklentiler her zaman

karşılanamaz.

3. Derin subgingival marjinlere sahip dişlerin bilgisayar ortamına aktarılmasında

sorunlar yaşanmaktadır.

Dental Cad/Cam Sistemlerinin İmplant Uygulamalarında Kullanımı

Son yıllarda implant tedavilerinde CAD/CAM sistemlerinin kullanımı

artmıştır. Bilgisayarlı tomografiden elde edilen veriler kullanılarak CAD/CAM

sistemleri ile dental implantların yerleştirilebilmesine yardımcı olan cerrahi

stentlerin üretimi (SurgiGuide, Materialise, Leuven, Belçika) ve implantların

yerleştirilmesinden hemen sonra restorasyonların immediat olarak

hazırlanabilmesine olanak tanıyan çalışma modellerinin üretimi yapılabilmektedir.

Ayrıca CAD/CAM sistemleri kişisel implant dayanakların üretiminde

kullanılmaktadır (Tabar 2005, Ersu ve ark., 2008, Fuster-Torres et al., 2009).

İdeal olarak dayanaklar prepare edilmiş diş formuna, morfolojisine ve çıkış

profiline benzemelidir. CAD/CAM dayanakları her hasta için özel olarak

üretildiğinden sonuçlar hazır dayanaklara göre daha uygundur. Teknisyen CAD

yazılımını kullanarak dayanak tasarımını kontrol edebilir ve CAM ile dayanağı

seçilen dayanak materyalinden elde edebilmektedir (Fuster-Torres et al., 2009).

İmplant dayanaklarının yapımında CAD/CAM teknolojisi ile titanyum

alaşımlar, alüminyum oksit ve zirkonyum kullanılmaktadır. Sadece CAD/CAM ile

şekillendirilen bu materyallerin yüksek dirence sahip olması bu restorasyonların

ömrünü uzatmakta ve diş hekimleri tarafından tercih edilmesini sağlamaktadır.

Günümüzde internal ve external hex fark etmeden bu sistem ile dayanak üretimi

yapılabilmektedir. Günümüzdeki CAD yazılımları dayanağın seçilmesine izin veren

21

verilere sahiptir ya da tarama yapılarak istenilen dayanak şeklinin bilgileri yazılıma

yüklenebilir. Daha sonra vakaya göre tasarımın şeklinde değişiklikler

yapılabilmektedir (Rekow 2006, Strub et al., 2006).

CAD/CAM sisteminde kullanılabilen materyal grupları şunlardır (Salihoğlu

2009):

1. Silikat seramikler,

2. Cam infiltre aluminyum oksit seramikler,

3. Yoğun sinterlenmiş aluminyum oksit seramikler,

4. Yoğun sinterlenmiş zirkonyum oksit seramikler,

5. Titanyum,

6. Kıymetli ve kıymetsiz alaşımlar,

7. Dayanıklılığı artırılmış ve dökülebilir akrilikler.

İtriyum ile stabilize edilmiş zirkonyum oksit (Y-TZP) konvansiyonel

seramiklerden daha büyük kırılma direncine sahip olduğundan sabit protezlerde

altyapı materyali olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Günümüzde kullanılan bütün

CAD/CAM sistemleri sabit protezlerin yapımında Y-TZP’ yi kullanmaktadır

(Fasbinder 2002).

CAD/CAM uygulamalarında iki farklı zirkonya bloğu mevcuttur:

1. CAD/CAM ile doğrudan frezlenebilen tamamen sinterlenmiş bloklar.

2. Parsiyel olarak sinterlenmiş bloklar.

İlk yöntem ile elde edilen restorasyonların uyumu daha iyidir çünkü bu

işlemde materyalde herhangi bir büzülme yoktur, fakat frezleme yapan aletlerin sık

aşınması ve maliyeti dezavantaj olarak görülmektedir. Ek olarak materyal üzerinde

frezleme işlemi esnasında oluşabilecek çatlaklar mekanik dayanıklılığı olumsuz

etkilemektedir.

İkinci yöntemde aletlerde herhangi bir aşınma olmadan kolayca

frezlenebilmesi avantajıdır. Ancak sinterleme işlemi esnasında aşırı sinterleme

büzülmesinden dolayı alt yapının uyumu CAD işleminin boyutsal ayarlaması

yapılmasıyla kompanse edilmelidir.

22

2.3. Zirkonyum

Zirkonyum, sembolü ‘Zr’ olan kimyasal bir elementtir. Zirkonyum atom

numarası 40 olan metalik bir element olup parlak gri-beyaz renktedir ve periyodik

cetvelin 4B grubundadır. Zirkonyum metali ilk olarak 1789 yılında Martin Heinrich

Klaproth tarafından keşfedilmiştir. Jons Jakob Berzelius tarafından 1824 yılında

izole edilmiştir. Saf zirkonyum 1914 yılına kadar kullanılmamıştır. Erime derecesi

1800°C, kaynama derecesi ise 4300°C'dir (Tosun 2007, Pilathadka et al., 2007).

Zirkonyum doğada saf halde olmayıp birçok farklı bileşik halinde bulunabilir.

Bunların en önemlisi zirkonya olarak bilinen baddeleyit (ZrO2) ve zirkon (ZrSiO4)

şeklindedir. Baddeleyit'in (1892’de Sri Lanka’da keşfeden Joseph Baddeley’in

isminden) eşanlamlıları zirkonyum oksit, zirkonyum dioksit ve zirkonya'dır.

Zirkonyumun başlıca elde edildiği kaynak zirkon (ZrSiO4) madenleri olup, bunlar

Avustralya, Brezilya, Hindistan, Rusya ve ABD’dedir. Zirkon içerisinde her zaman

%1 ila %3 oranında hafnium (Hf) elementi de bulunur. Zirkonyum heksagonal kristal

formunda bir yapı gösterir. Sıcaklığa ve korozyona karşı çok dirençlidir ve sanayide

pek çok alanda kullanılmaktadır (Piconi and Maccauro 1999). Zirkonyanın kimyasal

ve boyutsal stabilite, fiziksel dayanımı ve sertliğinin oldukça iyi olması, Young’s

modülünün paslanmaz çelikle benzer olması ve bununla birlikte biyouyumlu olması

seramik biyomateryal olarak kullanılmasına olanak sağlamaktadır (Piconi and

Maccauro, 1999, Vagkopoulou et al.,2009).

İtriyum ile stabilize edilmiş zirkonyum oksit (Y-TZP) esaslı bu maddeler

yüksek mekanik ve biyolojik özellikleri nedeniyle biyomedikal amaçlı olarak ilk kez

ortopedide kalça protezi yapımında kullanılmış ve oldukça başarılı sonuçlar

alınmıştır. Diş hekimliğinde zirkonyumun kullanımı itriyum oksit ile stabilize

edilmesi ile ilk kez 1990’ların başında endodontik postlarda, ortodontik braketlerde

ve implantlarda kullanılmaya başlanmıştır (McLaren 1998, Vigolo et al., 2005).

23

2.3.1. Zirkonya Seramiklerin Mekanik Özellikleri

En önemli mekanik özellikleri dayanıklılık, yüksek kırılma direnci, uzun

dönem renk stabilitesi ve korozyona dirençli olmasıdır. Garvie zirkonyumun

mekanik özelliklerine dayanarak “ seramik çelik” olarak adlandırmıştır. Zirkonyum

seramiklerin kırılma direnci 9-10 MPa(m1/2) ve bükülme direncinin 900-1200 MPa

olduğu, alüminyum oksit seramiklerin ise; 3,1-4,6 MPa(m1/2) kırılma tokluğuna, 236-

600 Mpa bükülme direncine sahip olduğu bildirilmiştir. Zirkonyum seramiklerin

kırılma dayanımı değerlerinin, lityum silikat esaslı seramiklerin (2,8-3,5 MPa(m1/2))

yaklaşık 3 katı olduğu da bildirilmiştir (Manicone et al., 2007, Nağaş ve Ergün

2008). Yüzey işlemleri zirkonyanın fiziksel özelliklerini modifiye edebilmektedir.

Çok uzun süre için neme maruz kalma zirkonyanın özellikleri üzerinde zararlı

etkilere yol açabilir. Bu fenomen zirkonyanın yaşlandırılması olarak bilinir. Ayrıca

yüzey aşındırılması dayanıklılığı azaltabilir (Manicone et al., 2007).

Zirkonya oldukça küçük çaplı taneciklerden (<0,5-0,6μm) oluşan bir

materyaldir (Ardlin 2002). Zirkonya kristalleri monoklinik, tetragonal ve kübik

olmak üzere 3 ana fazda bulunmaktadır. Bu fazlar benzer yapıya ve kimyasal

özelliklere sahiptir ve hangi fazda bulunacağını sıcaklık ve basınç belirler. Saf

zirkonya oda ısısında monoklinik fazdadır. Bu faz 1170 ºC üzerinde daha yoğun bir

yapı olan tetragonal faza geçmektedir. Bu faz değişimi ile beraber kitle ortalama %5’

lik bir hacimsel büzülme göstermektedir ve soğuma esnasında 950 ºC de

başlamaktadır. 1170 ºC ve 2370 ºC arasında tetragonal fazda stabil olan zirkonya,

daha yüksek sıcaklıkta kübik kristal bir yapı kazanmaktadır. Kitlenin soğutulması

sırasında yaklaşık % 3-4’ lük bir hacim artışına sebep olan tetragonal-monoklinik (t-

m) faz değişimi meydana gelmektedir. Meydana gelen hacimsel artış saf zirkonyada

stres oluşturur ve bunun sonucunda çatlaklar oluşur. Bu faz transformasyonu

stabilize edici oksitler olan %3-5 oranında itriyum partikülleri Y2O3, CaO, MgO ve

CeO2 eklenerek engellenmektedir. Saf zirkonyaya stabilize edici oksitlerin

katılmasıyla oda sıcaklığında tetrogonal yapının bulunmasına izin vermekte ve bu

yüzden strese bağlı t-m dönüşümü kontrolü, etkin çatlak ilerlemesini durdurmakta ve

yüksek dayanıklılığı sağlamaktadır. Böylece faz dönüşümünün kontrolü sağlanarak

oda sıcaklığında yarı stabil bir madde olan yarı stabilize zirkonya (PSZ- Partially

Stabilized

2008).

Tam

mol Y2O3

direncinin

ve de ateş

materyali

Özkurt ve

Zirk

karşısında

fazdan m

sonradan

bırakabilir

ve kırığın

durur ve t

2008).

Şekil 1. Transform

d Zirconia)

m stabilize z

3 ilavesi il

n yüksek olm

e dayanıklı

ise daha ku

Kazazoğlu

konyanın m

a kafes şek

monoklinik

yarı kararl

r. Oluşan h

n ilerlemesi

tüm yapı g

Stresle İnmation tough

elde edilm

zirkonya, zi

le elde edi

masından d

bir ürün ol

ullanışlı me

u 2010).

mekanik öze

klinde organ

faza dönüş

lı tetragona

acim artışı

için ekstra

güçlenmiş o

düklenen “hened zircon

miştir (Picon

irkonyaya %

ilir. Kübik

olayı seram

larak kullan

kanik özell

elliklerinin

nize olmas

şmesine ba

al yapıdan

kırığın ön

a enerjiye i

olur (Piconi

“Transformnia ceramic

ni ve Macc

% 16 mol C

form içer

mik endüstri

nılabilmekte

iklere sahip

yüksek olm

ına ve zirk

ağlıdır (Şek

monoklinik

kenarında k

ihtiyaç gere

and Macc

masyon sertcs. Mat. Sci.

cauro, 1999

CaO, % 16

rir. Sertliğin

sinde aşınd

edir. Parsiye

ptir (Vagkop

ması, yap

konya krist

kil 1). Yay

k faza geçe

kompresif s

ekir. Sonuçt

auro, 1999

tleşmesi işl. Tech. 1985

9, Denry an

mol MgO

nin ve term

dırıcı bir ara

el stabilize z

poulou et a

ının mekan

tallerinin te

yılan kırık

en komşu

streslerle so

ta çatlak il

, Hisbergue

lemi” (But5;1:417-432

24

nd Kelly

ve % 8

mal şok

aç olarak

zirkonya

al., 2009,

nik stres

etragonal

stresini,

taneciğe

onuçlanır

erlemesi

es et al.,

tler ED, 2)

25

Günümüzde çok farklı zirkonya içeren seramik sistemleri kullanılmasına rağmen

diş hekimliğinde sadece 3 tanesi kullanılmaktadır. Bunlar:

1. İtriyum tetragonal zirkonya polikristali 3Y-TZP

2. Magnezyum katyonlu parsiyel stabilize polikristal Mg-PSZ

3. Zirkonya ile sertleştirilmiş seramik ZTA, ZTM

2.3.2. İtriyum-Tetragonal Zirkonya Polikristalleri (Y-TZP)

İtriyum-tetrogonal zirkonya polikristali (Y-TZP) saf zirkonya ağırlığının %2-

3’ü oranında stabilize edici oksit olarak İtriyum oksitin ilave edilmesiyle elde edilir.

Y-TZP nin mekanik özellikleri tane boyutuna bağlıdır. Kritik tane büyüklüğünün

üzerinde Y-TZP daha az stabildir ve spontan t-m dönüşümüne daha hassastır, gren

boyu 1 µm’dan daha küçük olduğunda daha düşük oranda transformasyon

oluşmaktadır. Ayrıca tane boyunun 0,2 µm’dan düşük olduğunda transformasyon

oluşmamaktadır. Sonuç olarak gren boyunu belirlediği için sinterleme koşullarının

final ürününün mekanik özellikleri ve stabilitesi üzerinde çok önemli etkisi vardır

(Denry and Kelly 2008).

Yapının çatlak ilerlemesine karşı direnci oldukça fazladır. Sinterlenmenin

daha zor olmasına rağmen Y2O3 ile stabilize edilmiş zirkonya diğer

kombinasyonlardan daha iyi mekanik özelliklere sahiptir ve günümüzdeki medikal

kullanımlarda zirkonyumun başlıca şeklidir (Hisbergues et al., 2008).

Y-TZP seramik restorasyonların üretimleri esnasında uygulanan işlemler

mekanik özelliklerini etkileyebilmektedir Bunlar, CAD/CAM sisteminin kesme ve

aşındırma işlemleri, bitmiş restorasyonun prepare edilmiş dişe uyumlanması

sırasında yapılan aşındırmalar, veneer porselenin şekillendirilmesi esnasında

uygulanan ısı işlemleri ve materyalin yapıştırma ajanına olan bağlantısını arttırmak

amacıyla uygulanan kumlama işlemleridir (Kosmac et al., 1999, Guazzato et al.,

2005).

26

Tablo 1. Y-TZP’nin mekanik özellikleri (Piconi and Maccauro, 1999)

Kimyasal Kompozisyon ZrO2 + %3molY2O3

Yoğunluk > 6g cm-3

Pörözite < %0,1

Bükülme Direnci 900-1200 MPa

Basma Direnci 2000 MPa

Young Modulü 210 GPa

Kırılma Direnci 7-10 MPa m1/2

Isısal genleşme katsayısı 11x10-6 K-1

Isısal iletkenlik 2 W m K-1

Sertlik 1200 HV

Y-TZP restorasyonlar, yarı sinterize blokların frezeleme ile şekillendirilmesi

ardından yüksek sıcaklıklarda tam sinterize edilmesi ile veya tam sinterize edilmiş

blokların sisteme ait freze ünitesi tarafından şekillendirilmesi ile yapılmaktadır. Y-

TZP blokların makine ile şekillendirilmesi esasına dayanan bu sistemler, iki grup

altında incelenebilmektedir.

1.Bilgisayar destekli tasarım/bilgisayar destekli üretim (CAD/CAM)

2. Seramiğin direkt işlenmesi (DCM - Direkt Ceramic Machining)

Zirkonyum alt yapıların üretiminde en çok kullanılan metod bloklardan CAD/CAM

kullanılarak aşındırılmasıdır.

27

2.3.3. Magnezyum Katyonlu Parsiyel Stabilize Polikristal Mg-PSZ

Biyomedikal uygulamalar için çok fazla araştırılmış olan magnezyum ile

stabilize edilen zirkonyum (Mg-PSZ) seramikleri büyük partikül oranları (30-60 µm)

nedeniyle aşınmaya meyillidir ve pöröz yapılarından dolayı yüksek mekanik

özellikler sergileyemezler. Mg-PSZ sinterlenmesi Y-TZP’ den daha yüksek ısılarda

(1400-1800 ºC) olmaktadır ve bu yüzden özel fırınlar kullanılmaktadır. Mg-PSZ

seramiklerin tam sinterlenmiş blokları CAM ünitesinde kullanılır. Denzir-M bu tip

seramiklere örnektir (Karaalioğlu 2008, Malkoç ve Sevimay 2009).

2.3.4. Zirkonya İle Sertleştirilmiş Seramik (ZTA, ZTM)

Dağılma yoluyla sertleştirilen bu materyaller, alümina (Al2O3) ile kombine

edilen ZrO2 (ZTA) ve mullit (3Al2O3-2SiO2) ile kombine edilen ZrO2 (ZTM)’dir. Diş

hekimliğinde kullanılan tek ticari ürün olan In-Ceram Zirconia, In-Ceram

Alumina’ya hacimce %12 mol seria ile stabilize zirkonyanın %33’ü eklenerek elde

edilmiştir. In-Ceram Zirconia slip-casting veya hafif şekilde işlenme ile

üretilmektedir. Slip-casting tekniğinin avantajı büzülme miktarının çok az olmasıdır

ancak porozite miktarı Y-TZP ile karşılaştırıldığında daha fazladır. Yaklaşık %8-11

arasındadır. Bu nedenle In-Ceram Zirconia Y-TZP ile karşılaştırıldığında mekanik

açıdan daha zayıftır (Kelly and Denry 2008, Nağaş ve Ergün 2008).

2.3.5. Zirkonyum Seramiklerin Işık Geçirgenliği

Seramiklerin doğal görünümleri uygun ışık geçişi ile sağlanmaktadır. Işık

geçişini sağlayan ise materyalin translüsentlik özelliğidir. Zirkonya seramikler dişe

benzer bir rengi olmakla birlikte opak bir renge sahiptir. Bu durum renklenmiş bir

dişin veya metal bir postun renginin maskelenmesi durumunda avantaj

oluşturmaktadır (Watkin and Kerstein 2008).

28

Seramiklerin matriks yapısındaki kristallerinin miktarı, büyüklüğü ve kimyasal

özelliklerine bağlı olarak ışığın saçılması ve yansıtması artabilmektedir. Özellikle

zirkonyum esaslı tam seramik sistemlerde, korun opak olması nedeniyle minimal kor

kalınlığı istenmekte ve bu opak görüntüyü azaltmak için dentin ve mine

seramiklerinden yararlanılmaktadır. Günümüzde çoğu üretici firma Y-TZP seramik

sistemlerinin dentine bağlanma, flüoresans ve renk parlaklığı özelliklerini geliştirmek

için astar materyallerin üretimini gerçekleştirmektedir. Zirkonya seramiklerin

radyoopasitesi, radyografik değerlendirmede marjinal uyumun belirlenmesinde

kolaylık sağlamaktadır (Nağaş ve Ergün 2008). Günümüzde çoğu CAD/CAM

sistemi farklı porselen renk grupları için farklı renk tonlarında zirkonya korları

sağlamaktadır (Watkin and Kerstein 2008).

2.3.6. Zirkonyum Seramiklerin Biyouyumluluğu

Zirkonyum oksit medikal alanda ilk olarak 1969’da ortopedik uygulamalar için

önerilmiştir. Zirkonyum kalça protezlerinde aluminyum ve titanyum protezlerin

yerine önerilmiş yeni bir materyaldir. ZrO2’nin maymun femuruna yerleştirildiği

çalışmada herhangi bir ters etki oluşmadığı rapor edilmiştir (Piconi and Maccauro,

1999). İlk çalışmalar genellikle in vivo olarak yapılmıştır, çünkü in vitro teknikler o

dönemde yeterli şekilde gelişmemiştir. 1990’dan önce yapılan birçok çalışmada

zirkonyanın kemik ve kas üzerinde istenmeyen sonuçlarla karşılaşılmamıştır.

1990’dan sonra in vitro çalışmalar zirkonyanın hücreler üzerinde davranışları

hakkında bilgi toplamak üzere yapılmıştır. İn vitro değerlendirmeler ZrO2’in

sitotoksik olmadığını doğrulamıştır. Aynı zamanda zirkonya implantların yüksek

biyouyumluluğa ve kemik yapımını uyarıcı etkiye sahip olduğunu bildirmişlerdir

(Manicone et al., 2007, Hisbergues et al., 2009).

29

2.3.7. Zirkonyum Seramiklerin Simantasyonu

Zirkonyum seramiklerin simantasyonunda kompozit rezin, kompomer, rezin

modifiye cam iyonomer gibi simanlar kullanılmaktadır. Cam seramik

restorasyonlarda simanların mekanik özellikleri önem taşırken zirkonya seramiklerde

yapı dirençli olduğu için adeziv simantasyona gerek duyulmadan polikarboksilat

veya cam iyonomer simanlar ile geleneksel simantasyon işlemi yapılabilmektedir.

Ancak geleneksel simanların çoğu ağız sıvılarında yüksek çözünürlük özelliği

gösterirler. Bu açıdan bakıldığında sistemin direncini etkilemese de tutuculuğu

artırması ve daha iyi bir kenar uyumu sağlaması açısından adeziv siman tercih

edilmelidir. Özellikle retansiyonun az olduğu ve klinik kuron boyunun kısa olduğu

durumlarda adeziv siman kullanılması gerekir. Çeşitli in vitro çalışmalarda güçlü

rezin bağlantısı elde edebilmek için, farklı yüzey uygulamaları incelenmiştir (Kern

and Wegner 1998, Dérand and Dérand 2000).

Zirkonyum aside dirençli bir materyal olduğu ve diğer cam içeren seramik

materyalleri gibi pürüzlendirme ve silanlama işlemine cevap vermediği için

zirkonyum ile kuvvetli ve stabil bir bağlantı oluşturmanın zorluğu çalışmalarda

bildirilmiştir. Dérand and Dérand (2000) farklı yüzey uygulamalarının bağlanma

dayanımı üzerine etkisini araştırdıkları çalışmalarında, hidroflorik asit ile

pürüzlendirmenin en düşük bağlanma dayanımı değerlerini verdiğini, alüminyum

oksit ile kumlamanın ise bağlanma dayanımı üzerine etkisinin çok az olduğunu

bildirmişlerdir. Kern and Wegner (2002) çalışmalarında, farklı adeziv yöntemlerin

bağlanma dayanımı üzerine etkisini ve termosiklustan sonra dayanıklılıklarını

değerlendirmişlerdir. Kumlama ve silanın birlikte uygulanmasının ve Bis- GMA

rezin simanın zirkonyuma bağlantısında başarısızlığa neden olduğunu; uzun dönem

değerlendirmede başarılı bir bağlantının ise, sadece kumlama sonrası fosfat

monomeri içeren rezin siman ile sağlandığını ifade etmişlerdir. Son yıllarda yapılan

çalışmalar, mekanik tutuculuk açısından zirkonyanın kompozit rezinlere bağlantısını

arttırmak için fosfat ester monomeri (10-metakriloyloksidesildihidrojenfosfat, MDP)

ile birlikte kumlama yöntemini önermektedirler. Bununla birlikte, MDP’nin uzun

dönem performansı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Destek dişin tümünün

restore edildiği zirkonya kuron ve köprüler, adeziv simantasyon gerektirmeyebilir,

30

bunun yerine geleneksel simanlar da kullanılabilir. Fakat tutuculuğun gerekli olduğu

kısa destek dişlerin varlığında rezin bağlantısının sağlanması avantaj haline

gelebilmektedir (Atsu et al., 2006, Nağaş ve Ergün 2008)

Feldspatik seramiklerde, hidroflorik asitle (HF) dağlama yapılarak cam faz

ortamdan uzaklaştırılır ve bağlantı için gerekli yapı elde edilir (Salmang ve

Scholze,1982; Pape ve ark, 1991). Ancak, zirkonyum seramiklerde asitle dağlama işe

yaramamaktadır.

Restorasyonun yapışma yüzeyine simanın yeterli adezyonunu sağlamak

amacıyla farklı yüzey hazırlık yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlar:

1. Al2O3 İle Kumlama Yöntemi

2. Tribokimyasal Silika Kaplama Yöntemi

a. CoJet Sistemi

b. Rocatec Sistemi

3. Kumlanan Yüzeye Silan Uygulanması

4. Selective infiltration etching (SIE)

5. Plazma sprey tekniği

Aluminyum oksit ile kumlama yöntemi kullanılarak zirkonya üzerinde pürüzlü

bir yüzey elde edilmektedir. Kumlama yolu ile yüzeydeki kontamine tabakalar

kaldırılır ve oluşan pürüzlü yüzey sayesinde rezin esaslı siman ile bir miktar mekanik

bağlantı oluşmaktadır. Pürüzlendirme için 50 μm ya da 110 μm’luk Al2O3

partikülleri içeren kumlar kullanılmaktadır. Aluminyum oksit ile kumlama zirkonya

seramiklerin de mekanik özelliklerinin ve tutuculuğunun arttırılması için kullanılan

bir yöntemdir (Blatz et al., 2003, Müjdeci ve Gökay 2004).

Tribokimyasal silika kaplama yönteminde kumlama yapılmadan ya da

yapıldıktan sonra seramik yüzeyi silika ile kaplanır. Seramik yüzeyi, silika (silisilik

asit) ile modifiye edilmiş aliminyum oksit tanecikleri içeren kumla kumlanır. Çarpma

hızıyla silika seramik yüzeyinde 15 μm derinliğe gömülür ve silika ile modifiye olan

yüzeyler silanla kimyasal bağ kuracak hale gelirler. Silika kaplama üniteleri hem

laboratuarda hem de klinikte kullanılabilecek sistemler şeklindedir. Tribokimyasal

silika kaplama yöntemi iki şekilde yapılmaktadır (ESPE 1998, Piwowarczyk ve ark

2005). Klinikte kullanılabilen tribokimyasal silika kaplama yöntemi Cojet (3M

ESPE) sistemi kaplayıcı-aşındırıcı bir kum, bir silandan oluşur. 30 µm silika ile

31

modifiye Al2O3 kum partikülleri 90o’lik açıyla, 2,5 bar basınçla, 15 saniye boyunca

püskürtüldüğünde, yüzey küçük silika partikülleri ile kaplanır (Şekil 2). Böylece hem

yüzey alanı arttığı için mikromekanik tutuculuk elde edilmekte hem de silan

uygulaması ile kimyasal tutuculuk sağlanmaktadır (Bona et al., 2007). Özcan and

Vallitu (2003) yüksek oranda alumina ve zirkonyum oksit içeren tüm seramik

sistemleri ile yaptıkları çalışmada, seramik yüzeylerinin silika kaplanmasının

kumlama işlemine göre bağlanma direncini oldukça artırdığını saptamışlardır. Cojet

sistemi (3M ESPE), tüm konvansiyonel dental alaşımların veya seramik yüzeylerin

silika ile kaplamasını sağlayarak, kompozit rezinin bu materyallerle adeziv olarak

bağlanmasını sağladığı belirtilmektedir.

Laboratuarda kullanılabilen bir tribokimyasal silika kaplama yöntemi olan

Rocatec (3M ESPE) sisteminde iki aşamalı kumlama yapılır. Birinci aşama Rocatec-

Pre adı verilen restorasyonun 110 μm’luk Al2O3 kumu ile 2,5 bar basınç altında

temizlenip, aktive edilmesidir. İkinci aşama ise Rocatec-Plus adı verilen, 110 μm

SiOx kumunun 2,5 bar basınç altında püskürtülmesi ile yüzeye silika partiküllerinin

gömülmesini sağlayan uygulamadır. Silika kaplama ve silan uygulaması yapıldığında

zirkonya oksit seramiklerde sadece kumlama ile elde edilen bağlantıdan daha yüksek

bağlantı kuvvetleri elde edilmektedir. Silika kaplanan yüzey silan aracılığı ile rezin

siman ile bağlantı kurar. Bu bağlantı iki şekildedir. Birincisi seramiğin inorganik fazı

ile rezinin organik fazı arasındaki kimyasal kovalent bağdır. İkincisi ise andırkatların

artması ile seramiğin mekanik tutuculuğunun artması ve silanların seramik yüzeyinin

ıslatılabilirliğini artırması şeklindedir (ESPE 1998). Bitter ve arkadaşları (2006)

zirkonya postlara kumlama, silika kaplama ve silanlama (CoJet); silika kaplama,

silan ve kumlama (Rocatec) yapıldıktan sonra rezin simanın bağlanma dayanımı

üzerine etkisini değerlendirmişler ve tüm uygulamaların bağlanmayı arttırdığı

sonucuna varmışlardır. Şahmalı et al. (2004) rezin simanın titanyuma bağlanma

direncinin yüksek olması, abraze edilen yüzeye rezinin mikromekanik bağlanmasıyla

elde edildiğini belirtmişlerdir.

Şekil 2. Tr

2.3.8. Diş

Di

dolayı gün

Diş hekim

1. İm

2. İm

3. Ku

4. Or

5. Kö

2.1.8. Zirk

İmp

üretilmişti

alümina

dayanakla

biouyumlu

ribokimyas

Hekimliğin

ş hekimliği

ndeme gelm

mliğinde;

mplantlarda,

mplant dayan

uron ve köpr

rtodontik br

ök kanal pos

konyum Da

lantlarda i

ir. Bu day

seramikleri

ar optik o

uluk ve dü

al kaplama

nde Zirkon

nde, zirkon

miştir.

naklarında,

rülerde alty

aketlerde,

stlarında ku

ayanak

ilk seramik

yanak meta

in prototip

olarak isten

üşük termal

nya Serami

nyum kullan

yapı malzem

ullanılmakta

k dayanak

al seramik

piydi. Meta

nilen özell

genleşme

iklerin Kul

nımı sağlam

mesi olarak,

adır.

k küçük v

kuronların

al dayanak

iklere sahi

potansiyeli

lanım Alan

mlığı ve koro

ve büyük

n kırılma d

klarla karş

ip düşük

ine sahipti.

ozyona dire

çaplarda

dayanımına

şılaştırıldığı

korozyon,

Gelenekse

32

encinden

1993’te

a ulaşan

ında bu

yüksek

el olarak

33

elde edilen seramik dayanaklar aluminyum blokların freze edilmesiyle elde

ediliyordu. Günümüzde seramik dayanak üreticilerin pek çoğu Y-TZP kullanarak

dayanak üretmektedirler. Mukozanın kalınlığı 2,5 mm’den daha kalın ise dayanağın

rengi mukozanın rengini negatif olarak etkilemez. Mukozal kalınlık 2,5 mm’in

altında olduğu durumlarda seramik dayanakların kullanımı estetik tedavi sonucunu

olumlu yönde etkiler (Andersson and Oden 1993, Cho et al., 2002).

Günümüzde implant üreticilerinin çoğu seramik dayanakları piyasaya

sürmektedirler. Dayanaklar prefabrik veya işlenebilir formdadır ve dental

laboratuarlarda teknisyenler veya CAD/CAM kullanılarak prepare edilebilirler

(Sennerby et al., 2005). Tercih edilen materyaller, alümina (Al2O3) seramik ve

itriyum ile stabilize edilmiş zirkonya seramiklerdir (Kohal et al., 2008). İtriyum ile

stabilize edilmiş zirkonya seramiklerin bükülme direnci alümina seramiklerden iki

kat fazladır (900-1400MPa). Bu seramiklerin kırılma direnci 10 MPa/m0.5 ‘dan

yüksek ve elastisite modülü 210 GPa’dır. Alümina seramiklerle karşılaştırıldığında,

zirkonyanın (ZrO2) artmış dayanaklığının nedenleri; yüksek yoğunluk, küçük

partikül boyutu ve çatlakların yayılmasını önleyen polimorfik mekanizma gibi mikro

yapısal farklılıklar ile açıklanabilir (Christel et al., 1989, Cho et al., 2002).

Zirkonyum dayanaklar periodonsuyum ve etrafını çevreleyen oral dokularla iyi

uyum gösterirler. Ağzın estetik alanlarında, implant dayanağının rengi optik

görünümü ve reflektif karakteriyle birlikte restorasyonların servikal bölgelerinde

dişetinden ışığın geçişini arttırır. Bu durum dişetinin ince ve translüsent olduğu

durumlarda oldukça önemlidir. Estetik görünüş özelliğini vermek için doğal diş

yapısını andırmaktadır. Yüksek cilalanabilme özelliğinden dolayı enflamatuar yanıt

görülmez. Böylece implant çevresindeki mukoza sağlıklı gözlenir (Malkoç ve

Sevimay 2009).

Butz ve arkadaşları (2005) bu tür implantların başarı oranlarını kırılma

dayanıklılığını ve hata çeşitlerini değerlendirmişler ve çiğneme simülasyonu ve

kırılma yüklemesinden sonra zirkonyum dayanakların titanyum olanlarla benzer

olduğu sonucuna varmışlardır. Ayrıca zirkonyum dayanakların kırılma oranı da

titanyum olanlarla benzerdir. Marjinal infiltrasyon ya da periodontal değişimler

olmaksızın zirkonyum restorasyonların devamlılığını sağlamak için önemli bir faktör

olan bakteriyel tutulum araştırılmıştır. Scarano et al. (2004) zirkonyumda %12,1

34

titanyumda %19,3 bakteriyel tutulum oranı rapor etmiştir. Rimondini et al. (2002) Y-

TZP’de titanyumdan bakterilerin toplam sayısı değerlendirildiğinde daha az bakteri

birikimini ve potansiyel patojen bakterilerin varlığının daha az olduğunu öne süren

çalışmasıyla bu durumu doğrulamıştır. Bu çalışmalar zirkonyum oksidin implant

dayanağı için uygun olabileceğini göstermektedir. Fakat uzun bir dönemde

zirkonyum dayanakların tam olarak özelliklerini anlayabilmek için daha fazla klinik

ve mekanik çalışmaya ihtiyaç vardır (Malkoç ve Sevimay 2009).

2.1.9. Zirkonyum İmplant

Zirkonyum oksidin implant materyali olarak kullanımı, 20 yıldır yapılan farklı

çalışmalarla araştırılmıştır ve ilk zirkonyum oksit implantlar 2004 yılında

tanıtılmıştır. Zirkonyum oksit implantlar mükemmel biyouyumluluğa sahiptir ve

titanyumla kıyaslandığında hem yumuşak hem de sert doku ile çok daha iyi

reaksiyona girmektedir. Yüzey modifiye zirkonyum implantlar, tavşan kemik

dokusunda incelenmiş, 6 haftadan sonra yüksek biyouyumluluk gösterdiği rapor

edilmiştir. Yapılan diğer çalışmalarda zirkonyum implantların osseoentegrasyonları

incelenmiş, kemik ve implant materyali arasında direkt bağlantı sağlandığı

gözlenmiştir (Kohal et al., 2008). Akagawa et al. (1998) köpekler üzerinde yaptıkları

çalışmada zirkonyum implantların başarılı bir osseointegrasyon sağladığını ve

histolojik olarak direkt implant kemik ara yüzeyi elde edildiğini bulmuşlardır.

Son yapılan araştırmaların sonuçları incelendiğinde zirkonyumun kemikle olan

integrasyonu daha uyumlu hale gelmiş ve titanyumdan farklı olmadığı saptanmıştır

(Akagawa et al., 1998, Malkoç ve Sevimay 2009).

2.1.10. Zirkonyum Boyunlu İmplantlar

Bu implantlarda en önemli özellik bir yüzük gibi implantın boyun kısmını

saran zirkonyum halkadır. Bu zirkonyum boyun halka titanyum ile soğuk füzyon

35

tekniği ile bağlantılı ve yüksek dayanıklılığı ile okluzal ve lateral kuvvetlerde

dirençlidir. Bu kombinasyonun amacı güvenli olan titanyumla zirkonyumun estetik

niteliklerini birleştirmektir. Zirkonyum boyunlu implantların yorgunluğa

dayanabildiği ve anterior dişler için implant uygulamalarında yeterli dayanıklılık

sağladığı belirtilmiştir (Malkoç ve Sevimay 2009).

Klinik uygulamalarda açık gülüş hattı olan veya ön bölge implantlarında dişeti

altından titanyumun gri metalik yansıması özellikle estetik kayıplara sebep

olmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde diş rengine yakın bir tonda olan

zirkonyum bu bölgelerde çok daha doğal bir görünüm sağlamaktadır. Zirkonyum

boyunlu implantların bir diğer avantajı da, zirkonyum yüzeyin titanyum ve diş

yüzeyine oranla çok daha az bakteri kolonizasyonuna müsaade etmesidir. Bu peri-

implant dokuların uzun dönem stabil bir şekilde sağlığını idame etmesine destek

olmaktadır. Günümüzde kullanılan zirkonyum seramik sistemlerinin birbirinden

farklı üretim ve uygulama biçimleri vardır (Malkoç ve Sevimay 2009).

Bu malzemelerin başarılı bir şekilde kullanımı hekim becerisi, üretim tekniği,

simantasyon ve bonding teknikleriyle yakından ilişkilidir. Klinik başarı için anahtar

uygun endikasyon ve doğru klinik uygulamalardır (Winston et al., 1998, Malkoç ve

Sevimay 2009).

2.4. Sabit Protezlerde Tutuculuğu Etkileyen Faktörler

Doğal dişlerde kısa restorasyonların retansiyonunu arttırabilmek için birçok

araştırma bulunmaktadır ve doğal dayanaklara yerleştirilen sabit protezlerin

retansiyonunu etkileyen faktörler çok iyi bilinmektedir. Simante implant üstü

protezlerde de tutuculuk doğal dişlerde olduğu gibi dayanağın yüksekliğine, yüzey

alanına, yan duvarlarının açılarına, yüzey pürüzlülüğüne ve kullanılan siman tipine

bağlıdır (Sheets et al., 2008). Tutuculuk, implant üstü protezlerin ömrünü etkileyen

bir faktördür. İyi bir tutuculuk, hem protezde hem de implantta komplikasyon

oluşmasını engellemektedir. Desimante olmuş restorasyonlar hem hasta hem de diş

hekimi için klinik problemlere neden olmaktadır (Squier et al., 2001). Bu problemler

genellikle protezin inhalasyonu, implant çevresinde hızlı şekilde kemik kaybı,

36

protezin kırılması, karşıt dişte travma, dayanak ile restorasyon arasında

mikroorganizma ve gıda artıklarının birikimi ve bunun sonucunda kötü koku ile

birlikte istenmeyen yumuşak doku cevabıdır (Covey et al., 2000).

Jorgensen doğal dişlerde ideal kuron preparasyon açısının 6º olduğunu

bildirmiştir. Ayrıca çalışmasında tutuculuğun preparasyon açısının 6º olduğu

hazırlanma şekline göre, 15º olduğu durumlarda üçte iki oranında, 25º olduğu

durumlarda ise dörtte üç oranında azaldığını göstermiştir (Shillinburg et al., 1981).

Bu nedenle günümüzde çoğu üretici firma 6º taper açılı dayanaklar üretmektedir.

Dayanakların yüzey alanı ve yüksekliği tutuculukta birbirleriyle bağlantılı iki

önemli faktördür. Yüzey alanının ve yüksekliğin artması ile üst yapının tutuculuğu

ve direnci arttığı bildirilmiştir. Üst ön dişler anatomik olarak klinik kronlarında kısa

palatal duvarlara sahiptirler. Bu dişlerde yapılacak olan kron kesimleri çok kısa

palatal duvarlara neden olacaktır. Bu palatal duvarlar genellikle 0,5-1 mm arasında

bir yüksekliğe sahip olduklarından, tutuculuk ve dirence az miktarda katkı

sağlamaktadırlar. Bu bölgede implant dayanakların bitim sınırları 2-3 mm daha

apikalde olacağı bu nedenle lingual, mesial ve distal yüzeyler doğal dişlerle

karşılaştırıldığında doğal daha uzun olduğu bildirilmiştir. Bu durum diğer dişlerde de

aynı şekilde olduğundan implant dayanakların, kesimi yapılmış doğal dişlerden daha

fazla yüzey alanına sahip olacağı bildirilmiştir. Molar bölgeye uygulanan

implantların dayanaklarında istisna görülmektedir. Bu implant dayanaklarının kesimi

yapılmış doğal dişlere göre daha uzun oldukları ama yüzey alanlarının her zaman

daha fazla olmadığı bildirilmiştir (Hebel and Gajjar 1997).

Kuron boyu hem tutuculuk hem de direnç için önemli bir etkendir. Boşluğun

karşısındaki dişler ise genel olarak boşluğa doğru uzama eğilimi gösterirler ki ciddi

uzamaların olduğu durumlarda boşluğun restorasyonunu yapabilmek için yeterli yer

de bulunamayabilir. Böyle durumlarda tam bir fonksiyonun sağlanabilmesi için

karşıt arka ait dişi de restore etmek gerekebilir. (Shilinburget al., 1981)

İmplant uygulanacak bölgelerde protetik rehabilitasyon için ideal mesafenin az

olması sıklıkla karşılaşılabilecek problemden biridir. Bunun birçok nedeni olabilir

iskeletsel uyumsuzluk, abrazyon ve atrizyondan dolayı azalmış vertikal boyut, diş

kaybından sonra çok az miktarda kemik atrofisi ve karşıt dişlerin supra erupsiyonu.

İmplant dayanakların yükseklikleri genellikle 5, 7 ya da 9 mm’dir. Ancak klinikte

37

implant uygulanacak sahada mesafenin az olmasından dolayı dayanakların boylarının

kısaltılması gerekebilir. Bu durum restorasyonun yetersiz retansiyonuna, estetik ya

da direnç için yetersiz miktarda restoratif materyale neden olacaktır. Özellikle kısıtlı

arklar arası mesafede kullanılan kısa implant dayanakları üzerindeki restorasyonların

retansiyonunu ve bütünlüğünü korumak implant tedavisinin başarısında çok

önemlidir (Misch 2005, Misch et al., 2006).

İmplant destekli simante protezlerde tutuculuğu etkileyen önemli bir faktör

yüzey özelliğidir. Kesimi yapılmış doğal dişin yan yüzeylerinin pürüzlü hazırlanması

önerilmektedir. Pürüzlü yan yüzeyler die spacer kullanıldığında proteze temas

etmemektedir ve siman için mekanik tutuculuğu arttırmaktadır. İmplant üstü

dayanaklar simante protezlerin tedavi planlamalarında daha fazla tutuculuk ihtiyacı

varsa pürüzlendirilebilirler. Bu işlem elmas frezlerle veya kumlama ile yapılabilir.

Fakat dayanak yan yüzeylerinin toplam 6° açıda üretilmesinin ve yüksekliğin yeterli

miktarda olmasının yüzey pürüzlülüğünün önemini azalttığı bildirilmektedir (Hebel

and Gajjar 1997).

İmplant destekli simante protezlerde tutuculuğu etkileyen diğer bir faktör

siman seçimidir. Günümüzde implant diş hekimliğinde kullanılan simanların çoğu

kuronların doğal dişe bağlanması için geliştirilmiştir. Kuronlar mine, dentin veya

restoratif materyal içeren doğal yüzeyli diş dokusunun yerine implant dayanaklara

simanla yapıştırılırken iki metal yüzeyden dolayı yapıştırma ajanları farklı

davranışlar göstermektedir (Sheets et al., 2008).

İmplant üstü protezleri yapıştırmak için siman seçerken kuron ve dayanak

materyali, karşıt yüzeylerin karakteristiği, retansiyon gerekliliği ve tercih edilen

simanın özellikleri dikkatlice göz önünde tutulmalıdır (Sheets et al., 2008). Farklı

tipteki simanlar kuron retansiyonun farklı seviyelerde olmasını sağlamaktadır. Aynı

tip simanın farklı implant sistemlerinde ve farklı in vitro koşullarda retansiyon

miktarlarında çeşitlilik göstermesine rağmen kuronun sökülebilme derecesi geçici ve

daimi simanın kullanımına bağlanmaktadır. Ağız ortamındaki sıcaklık değişiklikleri,

tükürük pH’ı ve oklüzal kuvvetler gibi birçok faktör dental simanın iç özelliklerini ve

retansiyonunu etkilemektedir. İn vivo olarak materyallerin potansiyel

performanslarını belirlemek için in vitro koşullar ağız ortamını taklit etmelidir (Mehl

et al., 2008).

38

Geçici simanlar, vidalı implant üst parçalarında vida gevşemesi durumunda

kuronun rahatlıkla yerinden çıkarılmasına izin verebilir. Ancak kısa üst parçalarda

geçici siman kullanılması kuronun gevşemesine neden olabilir. Bu durumda daimi

simanlar kullanılmaktadır (Sadan et al., 2004).

Sabit restorasyonların başarısızlık nedenlerinden biri olan kuron retansiyonun

kaybedilmesi simantasyon işlemi ile doğrudan ilişkilidir. Yapıştırıcı simanlar, uzun

yıllar boyunca sıcak ve ıslak bir çevrede çiğneme ve parafonksiyonel kuvvetler

altındayken stres iletimini yapmalı ve fiziksel bütünlüklerini korumalıdırlar

(Tulunoğlu ve ark., 2005).

Belirli klinik durumlarda hangi simanın kullanılacağına diş hekimleri,

çalışmalardan ziyade genellikle kendi tecrübe ve tercihi ile karar vermektedirler.

İdeal olarak simanlar tutuculuğu uzun süre sağlayabilecek kadar güçlü ve

gerektiğinde protezin kolaylıkla sökülebileceği kadar da zayıf olmalıdırlar (Sheets et

al., 2008). Siman tutuculu üst yapılı dental implantların avantajları ve dezavantajları

çok iyi dokümante edilmiştir, ancak simante üst yapıların çıkarılabilmesi ile kolayca

kaybedilmesi en çok göze çarpan dezavantaj olarak bu tekniğin genel uygulamasını

kısıtlamıştır. Bu çözülmesi zor durum doğal olarak dikkatleri simanların seçimi

üzerine odaklamıştır (Hebel an Gajjar, 1997, Rosenstiel et al., 2006).

Bir açıdan tutuculuğu çok iyi olan simanın seçimi agresif çıkartma

tekniklerinde zarara yol açacaktır diğer yandan, tutuculuğu yeterli olmayan siman

seçimi de hasta için mali sıkıntı kaynağı olacaktır. Sonuç olarak düzeltilebilme

özelliğini isteyen doktorlar genellikle “hafif girişli” (sub-maximal) tutucu özellikli

simanlara yönelmişlerdir (Sheets et al., 2008).

Bütün klinik durumlar için tek bir çıkarılabilir siman yeterli olmayacaktır.

Direnç ve tutuculuk formu gibi mekanik faktörler, yükseklik, dayanakların sayısı ve

dağılımı, üst yapının uyumu, ek olarak üst çeneye karşı alt çene arkının restorasyonu

siman tutuculuğunu büyük oranda etkileyeceklerdir (Sheets et al., 2008).

Mansour ve arkadaşları bu gibi çalışmaların amacının en iyi simanı keşfetmek

olmadığını söylemişlerdir. Daha doğrusu amaç simanların tutuculuk değerlerine göre

sıralamasını sağlamaktır. Hekimin farklı simanların tutuculuğuna bağlı olan tercihleri

ve uygulaması kuron restorasyonun uygulanmasından sonra kontrolü ve konforu

sağlayabilir (Mansour et al., 2002).

39

Daimi yapıştırma ajanları olarak üretilen simanların (örn: çinkofosfat, cam

iyonomer, rezin modifiye cam iyonomer) retansiyon listesinin en üstünde olduğu

tahmin edilmektedir (Sheets et al., 2008). Fakat Mansour et al. (2002) siman

tutuculuğunun sıralamadaki yerinin doğal dişlerde ve implantlarda farklı olduğunu

bulmuştur.

Singer and Serfaty (1996) implant üstü sabit protezlerin geçici simante edilerek

idame aşamasında destek dokuların ve implantların kontrol edilebilmesinin başarıyı

arttırdığını rapor etmişlerdir. Ancak geçici simantasyon amacıyla kullanılan birçok

siman zaman içerisinde çözünerek uzun dönem geçici simantasyonda yeterli

tutuculuğu gösterememektedir (Breeding et al.,1992, Ramp et al., 1999, Tulunoğlu

ve ark., 2005).

Çiğneme fonksiyonu sırasında oluşan farklı yönlerdeki kuvvetler

restorasyonlar üzerinde farklı etkilere sahiptirler. Sert bir besinin ısırılması sırasında

restorasyon üzerine dik gelen kuvvetler simanda bir basma gerilimi oluştururken,

yapışkan bir besin çiğnendiği zaman restorasyonun giriş yolunun tersi yönde oluşan

kuvvetler simanda bir çekme gerilimi oluştururlar. Bu nedenle yapılan

restorasyonlarda bu kuvvetleri karşılayacak düzeyde iyi bir tutunma özelliği

olmalıdır. Çiğneme sırasında oluşan yatay yöndeki kuvvetler ise restorasyonlar

üzerinde istenmeyen makaslama gerilimleri nedeniyle, restorasyonun bu yatay

kuvvetlere karşı koyacak yeterli direnci de olmalıdır. Kuvvetlerin olumsuz

etkilerinden kaçınmak için özellikle simantasyon yüzey alanı az olan

restorasyonlarda dayanıklılığı ve tutuculuğu yüksek kompozit rezin simanların

kullanılması klinik olarak büyük avantaj sağlamaktadır (Toksavul ve ark., 2008).

Geleneksel kuron ve köprü işlemleri için rezin, cam iyonomer, çinko

polikarboksilat ve çinko oksit simanlar en çok kullanılan materyallerdir. Bu simanlar

kuronların implant dayanağına simantasyonunda da klinik olarak kullanılmaktadır

(Dudley et al., 2008).

40

İmplant üstü dayanaklara protezlerin simantasyonunda kullanılan simanlar:

1. Çinko Fosfat Siman

2. Çinko Polikarboksilat Siman

3. Cam İyonomer Siman

4. Kompozit rezin yapıştırma simanları

5. Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar

6. Geçici Simanlar

2.4.1. Çinkofosfat Siman

Çinkofosfat siman yaklaşık 100 yıldır sabit restorasyonların yapıştırılması

amacı ile kullanılmaktadır. En eski yapıştırma simanları olan çinko fosfat simanlar,

yeni sistemler ile karşılaştırıldıklarında en uzun takip kayıtlarına sahiptirler

(Zaimoğlu ve Can 2004).

Çinko fosfat simanın en önemli avantajı kolayca karıştırılabilmesi ve ıslak bir

ortamda da kimyasal reaksiyon olabilmesidir. Pulpa irritasyonu, antibakteriyel

özelliklerinin olmaması, kırılganlık, yapışkan olmaması ve ağız sıvılarıyla zaman

içinde çözünmesi çinko fosfat simanın dezavantajları olarak sayılabilir (O’Brien,

2002).

Çinkofosfat simanlar biri toz diğeri likitten oluşan ve elle karıştırılan iki

kısımdan meydana gelir. Tozunu temel olarak %90 çinko oksit oluşturur; oksitin en

büyük tamamlayıcısı %2-10 oranında kullanılan magnezyum oksittir. Likidi % 45 -

60 oranında fosforik asit ve % 30-55 oranında su içerir. Toz ve likit karıştırılınca

asit-baz reaksiyonu meydana gelir. Bu reaksiyonun sonucunda nispeten çözünmeyen

çinko fosfat oluşur:

3ZnO+2H3PO4+H2O Zn3(PO4)2·4H2O

Çinko oksitin yalnızca yüzey tabakaları reaksiyona girer, reaksiyona girmemiş

iç kısımlar fosfat matriks ile bir arada tutulur (Nayır E,1999). Simanın direnci toz

likit oranına bağlıdır. Toz oranı arttıkça direnç artar. Baskı (80-110 MPa) ve çekme

41

(5-7 MPa) dirençleri çiğneme kuvvetlerine karşı yeterlidir. Çinko fosfat simanlar,

uzun köprülerde oluşan yüksek çiğneme kuvvetlerine karşı dirençli olacak şekilde

yüksek elastisite modülüne sahiptir (13 GPa). Çinko fosfat simanları herhangi bir

madde ile kimyasal bağlantı oluşturmaz bağlantı yalnız mekaniktir. Çinko fosfat

simanlar; prefabrike veya döküm post, metal inley, onley, sabit kuron köprü

restorasyonları ve alüminöz tam seramik kuronların simantasyonunda kullanılırlar

(Anusavice 1996, Diaz-Arnold et al., 1999).

2.4.2. Çinko Polikarboksilat Siman

Polikarboksilat simanlar fosfat sistemin dayanıklılık özellikleri ile çinkooksit

öjenol maddelerin biyolojik uyumunu birleştiren bir siman olarak 1960’ların

sonlarında geliştirilmiştir (O’Brien 2002). Bu simanların tozu çinkofosfot simana

benzer şekilde çinko oksit ve %10 oranında magnezyum oksit oluşturur. Likiti

poliakrilik asit ile kopolimerlerin sulu çözeltisidir. Bazı ürünlerde % 4-5 oranında

kalay florür ilave edilerek çürüğü önleyici etki amaçlanmıştır. Bazı çeşitlerinde

poliakrilik asit kurutulmakta ve toz karışıma eklenmektedir. Bu simanlarda toz haline

getirilmiş bileşenlere sıvı olarak su eklenebilmektedir. Toz ve likit karıştırıldığı

zaman başlayan siman sertleşme mekanizmasının çinko iyonlarının, karboksil

grupları üzerinden poliakrilik asit ile reaksiyonu şeklinde meydana geldiği

sanılmaktadır. Çinko fosfat simana göre düşük basma dayanıklılığı 55-85 Mpa ve

yüksek çekme 8-12 Mpa direncine sahiptir. Çiğneme kuvvetlerinin fazla yüksek

olmadığı bölgelerde ve hassasiyeti olan dişlerde tek ve çok üyeli restorasyonların

simantasyonunda kullanılır (Anusavice 1996, Shillingburg et al., 1997, O’Brien

2002).

Bu simanlar düşük irritasyonu, diş yapılarına ve metallere adezyonu, kolay

manipülasyonu, güçlü olması, çözünürlüğü ve film kalınlığı özellikleri bakımından

çinkofosfata simanlara göre avantaj sağlamaktadır. Bu simanların çalışma süreleri

oldukça kısadır. Eğer tatminkâr sonuçlar elde edilmek isteniyorsa karıştırma ve

yapıştırma işlemlerinin dikkatli bir şekilde yapılması gerekmektedir. Serbest

42

karboksilik asitin kalsiyum iyonları ile birleşimi ile diş yapısıyla kimyasal adezyon

oluşturduğu bildirilmektedir (Tulunoğlu ve ark., 2005).

2.4.3. Cam İyonomer Siman

Silikat ve çinko polikarboksilat simanların avantajları biraraya getirilerek

geliştirilen geleneksel cam iyonomer simanlar (CİS) ilk olarak 1972 yılında Wilson

ve Kent tarafından tanıtılmıştır. Cam iyonomer simanlar; silikat simanlara benzer

iyon salabilen cam partikülleri ve polikarboksilat simanlardaki gibi poliakrilik asidin

sulu solüsyonlarını veya likit yerine toza ilave edilen akrilik veya maleik asit

polimerlerini içermektedir (Çelik ve ark., 2008).

Polialkenoat simanlar olarak da adlandırılan geleneksel cam iyonomer

simanlar; mine ve dentine doğrudan bağlanma kabiliyetleri, uzun süreli fluor

salınımları ve kolay uygulanmaları gibi sebeplerle diş hekimliğinde uzun yıllardır

yaygın kabul gören, popüler restoratif materyallerdir. Bununla birlikte, asit-baz

reaksiyonu ile polimerize olan geleneksel cam iyonomer simanların; çalışma

zamanlarının kısa, sertleşme sürelerinin uzun, nem hassasiyetlerinin oldukça fazla

olması, yüksek oranda mikrosızıntı gösterebilmeleri ve pulpa için irritan olabilmeleri

gibi bazı olumsuz özelliklere sahip oldukları da bilinmektedir (Küçükeşmen ve ark.,

2005).

Sıkıştırma direnci markaya bağlı olarak 24 saat sonra 90-140 MPa (13000-

20000 psi) olarak ölçülmüştür. Elastikiyet dayanımı 24 saat sonunda 6-8 MPa (900-

1100 psi) çıkmaktadır. Kuvvet altındayken elastikiyet modülü 7 Gpa (900000 psi)

olarak ölçülmüştür. Film kalınlığı 25 ile 35 µm arasındadır, akışkanlık özellikleri

toz/likit oranına bağlı olmasına rağmen dökümün yerleştirilmesi için yeterlidir

(O’Brien 2002).

43

2.4.4. Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar

Rezin modifiye Cam İyonomer Simanlar geleneksel CİS’dan daha dirençli

daha az çözülebilir ve simantasyondan sonra daha az hassasiyet oluşturan, CİS ile

kompozit rezin siman arasında hibrit bir simandır. Geleneksel cam iyonomer

simanlardaki poliakrilik asit zinciri üzerine metakrilat gruplarının yerleştirilmesi ile

cam iyonomer simanlar rezin modifiye simanlardır. Bu simanlar, hibrit cam

iyonomer, rezin ile güçlendirilmiş cam iyonomer siman, rezinomer, rezin iyonomer,

ışıkla sertleşen cam iyonomer rezin şeklinde isimlendirilir.

Rezin modifiye cam iyonomer simanlar metal destekli seramik kuron ve

köprüler, tam seramik kuron ve köprüler, metal inley ve onleyler, post-kor

simantasyonunda kullanılmaktadır (Nalbant 2002, Smales 2004, Zaimoğlu ve Can

2004).

2.4.5. Kompozit Rezin Yapıştırma Simanları

1973 yılında ilk kez Rochette tarafından kullanımı önerilen rezin simanlar,

doldurulmuş BIS-GMA rezin ve diğer metakrilat varyasyonlarıdır. Rezin simanlar, diş

dokuları olan mine, dentin ve porselen yüzeyi gibi farklı yapıdaki maddelere

kuvvetle bağlanabilmektedirler. Rezin simanlar yüksek dayanım, ağız ortamında

düşük çözünürlük, renk uyumundaki üstünlük gibi özelliklerden dolayı, inley, onley,

lamina ve kuron-köprü uygulamaları gibi tam seramik sabit protetik restorasyonların

simantasyonunda tercih edilirler. (Diaz-Arnold et al., 1999).

Kompozit rezin simanlar, organik ve inorganik fazlar ile bu iki fazı birleştiren

ara faz olmak üzere üç fazdan oluşmaktadır.

44

2.4.5.1. Organik Faz

Kompozitlerde en yaygın olarak kullanılan monomer Bis-GMA ( Bis-phenol-

A-diglycidmethacrylate) rezindir. Son yılarda iyi adezyon sağlayan ve renk

değişimine daha dirençli olan UDMA ( üretan dimetakrilat) polimer matriks olarak

kullanılmaktadır. Hem Bis-GMA hem de UDMA aşırı visköz yapıya sahip

olduğundan dolayı TEG-DMA (trietilen glikol dimetakrilat) ve HEMA gibi hidrofilik

monomerlerle seyreltilerek viskoziteleri azaltılabilir (Zaimoğlu ve Can 2004,

Anusavice 1996).

2.4.5.2 İnorganik Faz

İnorganik doldurucu miktarı ağırlık olarak %20-75 arasında değişir. Matriks

içinde dağılmış olan çeşitli şekil ve büyüklükte kuartz (kristalin silika) borosilikat

cam, stronsiyum, baryum, lityum alüminyum silikat, yitriyum, cam, çinko gibi

doldurucu partiküller bulunur. Doldurucu partiküllerin büyüklüğü arttıkça organik

matriks oranı düşer, ısısal genleşme katsayısı, polimerizasyon büzülmesi, su emilimi

azalır, dayanıklılık artar. Ancak yüksek doldurucu içeriği akıcılığı azaltarak simanın

film kalınlığını artırır (Dayangaç 2000).

2.4.5.3. Ara Faz

Matriks ile doldurucular arasında bağlanmayı sağlayan fazdır ve bu ara faz

silanlardan oluşur. Materyalin özelliklerinin iyileştirilmesi ve kimyasal yapının

devamlılığının sağlanması açısından önemlidir. Silan bağlayıcı ajanlar zayıf yapıya

sahip matriksten nispeten daha güçlü yapıda olan dolduruculara streslerin iletimini

sağlar, rezinin fiziksel ve mekanik özelliklerini geliştirdiği gibi rezin doldurucu ara

yüzü boyunca suyun geçişini önleyerek rezinin çözünürlüğünü ve su emilimini

azaltır (Zaimoğlu ve Can 2004).

45

Kompozit rezin yapıştırma simanları polimerizasyon şekillerine göre üçe

ayrılırlar:

1. Kimyasal olarak polimerize olanlar

2. Işıkla polimerize olanlar

3. Hem kimyasal hem de ışık ile polimerize olanlar (Öztürk ve Uludağ 2002)

Kimyasal olarak polimerize olan rezin simanlar karıştırılmaya hazır iki pattan

ya da toz likit şeklinde oluşur ve karıştırıldıktan bir süre sonra sertleşmeye başlar. Bir

tüpte benzoil peroksit başlatıcı, diğerinde ise tersiyer amin aktivatör bulunur ve

karıştırmayı takiben amin benzoil peroksitle reaksiyona girerken serbest radikaller

oluşturur. Böylece polimerizasyon başlar. Işıkla sertleşenlerde ise ışığa duyarlı

başlatıcılar ve amin aktivatörler içeren tek pat halinde bulunur ve optimum 468 nm

dalga boyundaki ışığa maruz kaldıklarında ışığa duyarlı başlatıcılar amin ile

reaksiyona girerek polimerizasyonu başlatırlar. Işık ile polimerize olan rezin siman

ışığın penetrasyonuna tamamen izin veren, kalınlığı 1,5-2 mm’den az olan ve

translüsens yapıdaki porselen veya kompozit laminate veneerlerin yapıştırılmasında

kullanılır.

Dual polimerize olan sistemlerde iki sertleşme mekanizması bir arada

kullanılır. Baz ve katalizör olmak üzere iki kısımdan oluşur. Dual sertleşen rezin

simanlar pat-pat ya da toz-likit şeklinde üretilir. Dual sertleşen rezin simanlarda hem

ışık ile aktive olan başlatıcı kamforokinon hem de kimyasal akitivatör olan peroksit

amin bulunur (O’Brien 2002). Bu tip simanlarda polimerizasyon ışık aktivasyonu ile

başlar ve kimyasal olarak devam eder. Amin/peroksit sisteminin yavaş reaksiyonu

simanın erken donmasını önler ve restorasyon yerleştirildikten sonra artık siman

alınırken ışık ile polimerize olan kısım aktive edilirken, kendi kendine polimerize

olan bilesen reaksiyona devam eder (Diaz-Arnold et al., 1999). Dual sertleşen rezin

simanlar iç yüzeyleri pürüzlendirilebilen porselen inlay, onlay veya ışıkla

polimerizasyonun tam olmayacağı şüphesi olan opak yapıda hazırlanmış porselen

laminate veneer restorasyonların yapıştırılmasında tercih edilir (Anusavice 1996,

Dayangaç 2000, O’Brien 2002).

Rezin simanlar mekanik özellikleri en yüksek olan siman grubudur. Doldurucu

içeriği ağırlığının %50-70’i cam ve silika partiküllerinden oluşur. Dolayısıyla baskı

46

ve gerilme dirençleri çok yüksektir. Çözünürlüğü en düşük olan yapıştırıcı simandır

(Blatz et al., 2003).

Self-adeziv rezin simanlar geleneksel simanların uygulama kolaylığı ile rezin

simanların üstün mekanik özellikleri, adezyon ve estetik kalitelerini birleştirmeyi

amaçlamıştır (3M ESPE Research and Development Scientific Service, 2002).

2.4.6. Geçici Simanlar

Geçici simantasyon amacıyla kullanılan materyaller, fonksiyon sırasında yeterli

tutuculuğu sağlamalıdır. Bu tutuculuğun miktarı geçici simantasyon materyalinin

sıkışma kuvvetlerine dayanıklılığı, retantif özellikleri, materyalin fiziksel özellikleri

ve siman kalınlığı ile ilişkilidir. Yine kullanma süresi de tutuculuğu etkileyen diğer

bir faktördür (Tulunoğlu ve ark., 2005).

Geçici simanlar performansını etkileyecek birçok bileşikler içermektedir.

İçeriklerine göre geçici simanlar dörde ayrılmaktadır

1. Diüretan dimetakrilat içeren rezin bazlı: TNE (Temrex)

2. Çinko oksit ojenol: TempBond (Kerr), Temrex Cement (Temrex), Temrex CR

Plus (Temrex) ve Embonte (DUX)

3. Ojenolsüz çinko oksit: Temrex CR (Temrex), ZONE (DUX) ve TempBond NE

(Kerr)

4. Polikarboksilat siman: Hy bond temporary cement (Shofu)

Geçici simantasyon daimi restorasyonlarda ilave oklüzal uyumlamanın

gerektiği, periodontal tedavinin devam ettiği, dayanak dişlerin kontrol edilmesi

gerektiği gibi klinik durumlarda genellikle tercih edilmektedir. Ayrıca hastanın

konuşması, oral hijyen devamlılığının değerlendirilmesi ve restorasyonun estetik

görünüşü ile ilgili memnuniyetin değerlendirilmesi içinde tercih edilmektedir.

Geçici simanlar implantolojide de sıklıkla kullanılmaktadır. Simante kuronların

vida tutuculu kuronlar üzerinde avantajları çok iyi bilinmektedir ancak protezin

uyumlaması ya da hijyenin kontrolü için çıkarılması gerektiğinde çıkarılması ile ilgili

zorluklar meydana gelmektedir. Bu problemin üstesinden gelmek için geçici

47

simanlar implant destekli protezlerin daimi simantasyonunda kullanılmaktadır.

Ancak kısa üst parçalarda geçici siman kullanılması kuronun gevşemesine neden

olabilir. Bu durumda daimi simanlar kullanılmaktadır. Siman seçimi implantın

uygulandığı bölgeye ve implant üst parçası kuron materyaline göre yapılabilir.

Ayrıca hekimin klinik tecrübesi ve uygulanabilme kolaylığı da siman seçimini

etkileyebilir (Watanabe et al., 1997, Sadan et al., 2004).

48

3. GEREÇ VE YÖNTEM

Çalışmamızda 64 adet titanyum dayanak ve 64 adet zirkonyum dayanak

üzerine toplam 128 adet zirkonyum üst yapı hazırlanmıştır. Deney grubuna yüzey

işlemi uygulanırken kontrol grubuna herhangi bir yüzey işlemi uygulanmamıştır. Üst

yapıların simantasyonunda dört farklı siman kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan

materyal ve üretici firma detayları Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2. Çalışmada kullanılan materyal ve üretici firma detayları

Çalışmada kullanılan malzemeler

Malzemenin adı Üretici firma

Titanyum dayanaklar

NucleOSS T4 Düz Abutment

Şanlılar, Türkiye

Zirkonyum Dayanaklar

Zirkonzahn Bruneck, Italy

Zirkonyum Üst yapılar

Zirkonzahn Bruneck, Italy

Polikarboksilat siman

Adhesor® Carbofıne Spofa Dental,

Germany

Dual-sertleşen rezin siman

RelyX ARC 3M Espe, USA

Self adeziv rezin siman

RelyX U1000 3M Espe, USA

İmplant simanı (Ojenolsüz geçici rezin

siman)

Premier İmplant Cement Premier Dental Products, USA

Cojet mikrokumlama

cihazı

3M™ ESPE™ CoJet™ Silicate Ceramic Surface

Treatment System 3M Espe, USA

Tablo 3’de Zirkonzahn blokların kimyasal içeriği sunulmuştur. Zirkonyum üst

yapıların simantasyonu için kullanılan çinko polikarboksilat simanın Tablo 4’de,

49

dual sertleşen rezin simanın Tablo 5’de, self adeziv rezin simanın Tablo 6’da ve

implant simanın (ojenolsüz rezin siman) Tablo 7’de bileşimleri verilmiştir.

Tablo 3. ZirkonZahn blokların kimyasal içeriği

Zirkonzahn

Zirkonyum Oksit

Yttrium Oksit

Alüminyum Oksit

Silikon Oksit Max.

Demir Oksit Max.

Sodyum Oksit Max.

%4-6

%<1

%0.02

%0.01

%0.04

Tablo 4. Çinko polikarboksilat siman içeriği

Adhesor® Carbofıne toz likit

Çinko oksit %60-95

Magnezyum Oksit %5-10

Poliakrilik asit %30-50

Tablo 5. Dual sertleşen rezin siman içeriği

RelyX ARC Paste A Paste B

Silan ile Muamele Görmüş Seramik 60 - 70 55 – 65

Trietilen Glikol Dimetakrilat (TEGDMA) 10-20 10 – 20

Bisfenol A glisidil dimetakrilat (BİSGMA) 10-20

10 – 20

Silanlanmış Silika 1-10 1-10

Fonksiyonalize Dimetakrilat Polimer 1-10 1-10

50

Tablo 6. Self adeziv rezin siman içeriği

Tablo 7. Ojenolsüz rezin siman implant simanı içeriği

Premier İmplant Simanı, Base Katalizör

Aliphatic Urethane Diacrilate Resilient

Oligomer Aliphatic Urethane Diacrilate Resilient

Oligomer

Triethylenglycoldimethacrylate Triethylenglycoldimethacrylate

2-Hydroxyethylmethacrylate Benzoyl Peroxide

Co-initiator Talk

Talk Fumed Silica

Fumed Silica TiO2

TiO2 Pembe pigment

RelyX U100 Base Katalizör Cam, oksit ve kimyasallar 55-65 55-65

Metakrilat fosforik asit esterleri 15-25

2,2'-Etilendioksitdietil dimetakrilat 10-20

Silanlanmış silika 1-5 1-5

Disodyum peroxodisülfat 1-5

(1-Methylethylidene)Bis(4,1-

Phenyleneoxy-3,1-

Propanediyl)Bismethacrylate 20-30

Sodyum P-Toluensülfanat �2

Kalsiyum dihidroksit �2

3.1. Titan

Bu

implantlar

dayanakla

uygun an

yüksekliği

GmbH &

mm olarak

rehber kul

kısaltılan

aşındırma

gösterildi.

dikkatli b

uygulandı

kadar düşü

Resim 1. T

nyum Daya

u çalışmada

rı (Şanlılar,

ar kullanıld

naloglara sa

ini 3’mm ye

Co. Germa

k hazırlandı

llanılarak im

dayanaklar

yapıldı. D

Dayanakl

bir şekilde

. Bütün da

ürüldü (Res

Titanyum d

anakların H

a implant da

, Türkiye)

dı. Dayanak

abitlendi. P

e kadar aşın

any) iki ayr

ı. İkinci reh

mplant daya

r daha son

Dayanaklard

ların prepa

e incelend

ayanaklara

sim 1).

dayanakların

Hazırlanma

ayanağı ola

için kulla

klar labora

Prepare edil

ndırmak için

rı rehber yü

hber ise tam

anakları karb

nra ikinci

da keskin k

arasyonları

di. Düzens

aynı işlem

n hazırlanm

ası

arak 3,8 ve

anılan, dişet

atuar işlem

lebilen titan

n krom-nike

üzük elde e

m olarak 3 m

bon separe

rehber ile

kenar ya d

tamamland

sizlik görü

mler uygulan

ması

4,2 mm ça

ti yüksekliğ

mlerinin uy

nyum impl

el alaşımdan

dildi. Bu re

mm boyunda

ile aşındırıl

aynı seviy

a köşe bıra

dıktan son

ülen bölüm

narak yüks

apında Nucl

ği 1 mm o

ygulanabilm

lant dayana

n (Wiron99

ehberlerden

a hazırlandı

ldı (Resim 1

yeye gelen

akılmaması

nra okluzal

mlerde düz

eklikleri 3

51

leoss T4

olan düz

mesi için

aklarının

9; BEGO

n ilki 3,2

ı. Birinci

1). Boyu

ne kadar

na özen

yüzeyi

zeltmeler

mm ye

52

3.2. Zirkonyum Dayanakların Hazırlanması

Bu çalışmada kullanılan zirkonyum dayanaklar prefabrik ZirkonZahn

(Bruneck, Italy) bloklardan elde edildi. Zirkonyum dayanaklar analoglara sabitlenmiş

titanyum dayanaklardan CAD/CAM sistemi kullanılarak üretildi.

CAD/CAM sistemleri; bilgisayarlı yüzey taraması (Computer surface

digitization- SD), alt yapının tasarımı (CAD), alt yapının üretimi (CAM) olmak üzere

3 fonksiyonel unsur içerir.

İmplant dayanağı ve analog bağlantısı modelleri optik tarayıcı ünitesine

(3Shape Dental Sistem™) yerleştirildi (Resim 2a). Tarayıcıda objenin geometrisini

edinmede 2 kamera ve 3-eksenli hareket sistemi bulunmaktadır. 3-eksenli hareket

sistemi ile kolay obje yerleşimi, tam girinti taraması ve ölçü taraması sağlanmaktadır.

3-eksen dayanağın yatırılmasını, döndürülmesini ve çevrilmesini sağlayarak her

noktadan taranmasını sağlamaktadır. Optik yüzey tarayıcı ile yüzeyin üç boyutlu

bilgisayar modeli elde edildi (Resim 2b, 2c). Taramalar uygun yazılım (3Shape

Dentaldesigner) kullanılarak elektronik olarak incelendi. Modelin oluşturulmasından

sonra, yapılacak dayanakların boyutuna göre zirkon blok cihazın kesici bölümüne

yerleştirildi (Resim 2c, 2d).

CAM ünitesinde tam sinterlenmemiş (Y-TZP) itriyum ile stabilize edilmiş

zirkonyum kullanıldı. Bilgisayar, tasarımı yapılan implant dayanağının formunu,

seramik blokları, çeşitli eksenlerde hareket edebilen kesici uçlar sayesinde

şekillendirerek oluşturuldu (Resim 2e, 2f, 2g). Freze işlemine tutulan zirkon blok

içerisindeki örnekler işlem sonunda tutucu parçalardan kesilerek ayrıldı (Resim 2h).

Tam sinterlenmemiş Y-TZP restorasyonlar, nihai sinterlemede %20-25

oranında büzülmeye uğrayacağından, restorasyonlar bu oranda büyük üretildi.

Örnekler kenarlarındaki çapakların düzeltilmesinden sonra Zirkonzahn sinterleme

fırınında, 1500 °C de 8 saat süreyle üretici firma önerisi doğrultusunda sinterlendiler.

Sinterleme sonrası örnekler % 20 oranında boyutsal değişiklik göstermişlerdir.

Her dayanak ayrı ayrı optik tarayıcıda taranarak zirkonyum dayanaklar elde

edildi. Elde edilen bütün zirkonyum örneklerin dayanak kısmı elde edildiği titanyum

dayanak ile boyutsal uyumuna dijital kumpas ile bakıldı ve kontrol edildi.

Resim 2. Z

2e

2g

2c

2a

Zirkonyum dayanaklarrın hazırlanm

2f

2h

2d

2b

ması

53

54

3.3. Zirkonyum Üst Yapıların Hazırlanması

Bu çalışmada kullanılan zirkonyum üstyapılar prefabrik Zirkonzahn

bloklardan elde edildi. Zirkonyum üstyapılar analoglara sabitlenmiş titanyum

dayanaklara ve zirkonyum dayanaklara ayrı ayrı CAD/CAM sistemi kullanılarak

üretildi.

Dayanaklar optik tarayıcı ünitesine (3Shape Dental Sistem™) yerleştirildi. 3-

eksen dayanağın yatırılmasını, döndürülmesini ve çevrilmesini sağlayarak her

noktadan taranmasını sağlamaktadır. Optik yüzey tarayıcı ile yüzeyin üç boyutlu

bilgisayar modeli elde edildi. Taramalar uygun yazılım kullanılarak elektronik olarak

incelendi. Modelin oluşturulmasından sonra, programın hızlı ve otomatik sınır hattı

algılaması dental teknisyenlerin ‘kırmızı kalemini’ taklit eden gelişmiş algoritmalar

sayesinde yapıldı (Resim 3a, 3b). Otomatik olarak algılanan sınır hattı düzenlenerek

üst yapıların sınırları belirlendi (Resim 3c). Üst yapıların yan duvar kalınlıkları 0,8

mm olarak hazırlandı. Üst yapının oklüzal kısmında zirkon bloğun izin verdiği

miktarda kalınlık belirlendi (Resim 3c).

Modelin oluşturulmasından sonra, yapılacak dayanakların boyutuna göre

zirkon blok cihazın kesici bölümüne yerleştirildi (Resim 3d).

Üst yapılar için tam sinterlenmemiş (Y-TZP) itriyum ile stabilize edilmiş

zirkonyum kullanıldı. Bilgisayar tasarımı yapılan üst yapının formu, seramik

blokları, çeşitli eksenlerde hareket edebilen kesici uçlar sayesinde şekillendirerek

oluşturuldu (Resim 3e). Freze işlemine tutulan zirkon blok içerisindeki örnekler

işlem sonunda tutucu parçalardan kesilerek ayrıldı. Sinterlenmeden önce bütün

dayanakların üst kısmına üniversal test cihazında çekme yapılabilmesi için 1,5 mm

çapındaki frezlerle delik açıldı (Resim 3g). Daha sonra örneklerin kenarlarındaki

çapaklar düzeltildi. Üst yapıların dayanaklardan renklerinin farklı olması için

renklendirici solüsyonda bekletildi (Resim 3h).

Resim 3. Z

3.a

3.c

3.e

3.g

Zirkonyum Üstyapılarıın Hazırlanm

3.b

3.d

3.f

3.h

ması

b

d

f

h

55

3.4. Zirko

Ör

sinterleme

doğrultusu

Resim 4. Z

3.5. Daya

Ha

(Delab PS

mm uzakl

veren bir

işleminin

bloklara g

grubundak

titanyum

(Resim 5,

Germany)

on Örnekle

rnekler ken

e fırınında

unda sinterl

Zirkonzahn

naklara Yü

azırlanan zir

SG, Almany

lıktan tutula

cihazla (T

ardından ku

ütün dayana

gömüldü. D

ki dayanakl

dayanaklara

, 6). Cojet

) ile doldur

erin Sinterl

narlarındaki

(Resim 4)

endiler.

n sinterleme

üzey Uygul

rkonyum üs

ya) 50 μm A

arak kumlan

Triton SLA

uronların iç

aklar uzun

aha sonra d

lara yüzey i

a yüzey işl

cihazı 30

rularak, 2,5

enmesi

i çapakları

, 1500 °C

fırını

laması Yap

st yapıların

Al2O3 ile 2,

ndı. Kumla

A, Almanya

yüzeyi bası

eksenleri y

dayanaklara

işlemi uygu

lemi olarak

μm boyutun

bar basınç

ın düzeltil

de 8 saat

pılması

tümünün iç

5 atmosfer

ama sonrası

a) 15 sn sü

ınçlı kuru h

yatay düzle

a yüzey işle

ulanmadı. D

Cojet siste

nda SiOx k

çla örnek y

lmesinden

süreyle ür

ç yüzeyi kal

basınç altın

ı örnekler b

üreyle temi

hava ile kuru

me dik ola

emi aşaması

Deney grubu

emi ile silik

kumu (Coje

yüzeyine 10

sonra Zir

retici firma

lem uçlu bi

nda 3 sn sür

basınçlı sıca

izlendi. Tem

utuldu.

acak şekilde

ına geçildi.

unda zirkon

ka kaplama

et-Sand, 3M

0 cm uzaklı

56

rkonzahn

a önerisi

ir aygıtla

re ile 10

ak buhar

mizleme

e akrilik

Kontrol

nyum ve

a yapıldı

M ESPE,

ıktan 15

saniye sür

uzaklıştırı

kurumaya

Cojet siste

• COJET S

• ESPE SI

• VISIO-B

• SINFON

kullanılır

Tablo 8. C

CoJ

Silika uy(partik

Resim 5. C

reyle kumla

ldı. Dayana

a bırakıldı.

eminin içeri

Sand: Metal

IL: Silika uy

BOND: Tam

NY Opaque

CoJet, ESPE

Jet® Sand

ygulanmış kukül büyüklüğ

30 μm)

Cojet cihaz

ama yapıld

akların yüz

iği aşağıda b

l, seramik v

ygulanmış y

mir kompozi

r: Kompozi

E Sil ve Vis

um ğü

ı

dı. Daha son

eyine fırça

belirtilmişti

ve kompozit

yüzeyin sila

iti içi bağlam

it uygulanm

sio-Bond’un

ESPE Si

Silan

Etanol

nra hava sp

ile silan (E

ir:

tlerin silikaz

anizasyonun

ma ajanı

madan önce

n içerikleri

preyi ile yü

Espe-Sil) u

zasyon için

nu sağlayan

metal yüze

Visi

Bi

Aminod

Kan

Benzil d

Stabil

üzeydeki fa

uygulandı ve

abraziv kap

ajan

eyini kaplam

o-Bond®

isakrilat

diol metakrila

nforkinon

dimetil ketale

lize ediciler

57

azlalıklar

e 5 dak.

plama

mak için

at

e

Resim 6. Y

3.6. Siman

Ça

kompozit

8 adet day

altında 10

Sim

ESPE, St.

ABD) self

yapılar si

yapıştırıla

seramik p

3M Click

karıştırıldı

uygulandı

Çin

direktifler

yoğunluğu

yoğunlukt

Yüzey işlem

ntasyon İşl

alışmada 4

rezin siman

yanaktan ol

dakika süre

mantasyon

Paul, ABD

f adeziv rez

üzey işlemi

imantasyon

an zirkonyu

rimer uygu

ker Dispens

ıktan sonra

.

nko polikar

rine uygun

u açısından

ta görünür

mi uygulanm

lemi

farklı sima

n, self adezi

luşmaktadır

e beklenere

işleminde

D) dual sertl

in siman ve

uygulanma

ndan önce

um üst yap

ulandı ve 5

ser yardımıy

a üst yapı

rboksilat, se

n olarak u

periyodik o

mavi ışık v

mış titanyum

an kullanıld

iv kompozit

r. Simantas

k uyguland

Adhesor p

leşen rezin

e Premier im

ayan kontrol

15 saniye

pıların bağ

saniye hava

yla rezin s

ının bağlan

elf adeziv re

uygulandı.

olarak test e

vermesi sağ

m dayanak

dı; polikarb

t rezin sima

yon işlemi

ı.

polikarboksi

siman, Rely

mplant sima

l grubundak

hava ile

lanma yüz

a ile kurutu

siman hafif

nma yüzey

ezin siman v

Çalışmada

edilmiş ve c

ğlanmıştır.

boksilat sim

an ve implan

oda sıcaklı

ilat siman,

yX U100 (3

anı kullanıld

ki dayanakla

kurutuldu.

eyine ve d

uldu. Karıştı

fçe sıkılıp

yine ince b

ve implant s

a kullandı

cihazın 500

Üst yapı d

man, dual s

nt simanı. H

ığında 5 kg

RelyX AR

3M ESPE,

dı (Resim 7)

ar ve zirkon

. RelyX A

dayanaklara

ırma kağıdı

10 saniye b

bir tabaka

simanı üreti

ğımız ciha

-600 mW/c

dayanaklara

58

sertleşen

Her grup

g kuvvet

RC (3M

St. Paul,

).

nyum üst

ARC ile

a RelyX

ı üzerine

boyunca

halinde

ici firma

az, ışık

cm2 arası

parmak

basıncıyla

kuvvet alt

Resim 7. Ç

Resim 8. Ö

a yerleştirild

ında 10 dak

Çalışmada k

Örneklerin

dikten sonr

kika süre be

kullanılan s

5 kg yük al

ra kenardak

eklenerek sim

simanlar

ltında siman

ki siman fa

mantasyon

ntasyonu

azlalıkları t

işlemi tama

temizlendi v

amlandı (Re

59

ve 5 kg

esim 8).

3.7. Term

Ba

bekletildik

toplamda

Resim 9. T

3.8. Bağla

Zir

hazırlandı

İtalya) çel

zirkonyum

kuvvetleri

Türkiye) ç

yapı ile d

(Resim 9)

mal Siklus İş

ağlanma işl

kten sonra

5000 devir

Termal sikl

anma Daya

rkonyum üs

ve üst yap

lik ortodont

m üst yapı

i uygulandı

çapraz başlı

ayanaklar a

.

şlemi

lemi tamam

5-55ºC ar

termal siklu

lus cihazı

anımının Öl

st yapıları t

pılara bağla

tik tam yuva

ı ile dayan

ı. Test ciha

ık hızı 2mm

arasında ayr

mlandıktan

rasında her

us işlemine

lçülmesi

test cihazın

antısı 0,9 m

arlak tel kul

naklar aras

azında ( TS

m/dak olarak

rılma oluşu

sonra tüm

r bir derec

tabi tutuldu

na bağlamak

mm çapında

llanıldı (Şek

sında ayrılm

STM 02500

k ayarlanara

uncaya kada

m örnekler

cede 20 sa

u (Resim 8)

k için uyum

a Leowire

kil 3). Örne

ma oluşunc

0; ELİSTA

ak uyguland

ar çekme ku

37 ºC de

aniye olma

.

mlu döküm

(Fiorentina

eklere test c

caya kadar

A Ltd Şti, İ

dı ve zirkon

uvvetleri uy

60

24 saat

ak üzere

kalıplar

, Leone,

ihazında

r çekme

İstanbul,

nyum üst

ygulandı

Resim 10.

Şekil 3. T

. Elista üniv

est düzeneğ

versal test c

ğin şematik

ihazı ve tes

görüntüsü

t cihazına yyerleştirilmi

iş bir örnek

61

62

3.9. İstatistiksel Değerlendirme

Elista test cihazında zirkonyum üst yapıların dayanaklardan ayrıldığı en büyük

kuvvet değerleri Newton (N) biriminde MS Office Excel 2007 (Microsoft, ABD)

programına kaydedildi. İstatistiksel analizler Windows XP ortamında çalışan SPSS

13.0 paket programı kullanılarak yapılmıştır.

Çalışmada gözlem sayısının n<30 olmasından dolayı verilerin normal

dağılmadığı kabul edilmiştir. Uygulamada Kruskal Wallis testi grup

karşılaştırılmalarında kullanılmıştır. Kruskal Wallis testi sıra sayılarına dayanan, iki

ve daha fazla örneklem arasında ortalamalar açısından fark olup olmadığını araştıran

bir testtir. Bu test, bir gruptaki ortalamanın diğer gruptaki ortalamadan önemli

derecede farklı olup olmadığını belirler.

Bu araştırmada karşılaştırma analizlerinde iki farklı siman grubunun

karşılaştırılmasında Wilcoxon Testi ve grup içindeki bütün simanların

karşılaştırmalarında Friedman Testi kullanılmıştır. Friedman testi birbiriyle ilişkili

örneklemlere ait değişkenlerin dağılımlarını karşılaştırmak için kullanılır.

H0: Ortalamalar arasında farklılık yoktur.

H1: Ortalamalar arasında farklılık vardır.

Testin uygulanmasında anlamlılık düzeyi 0,05 olarak alınmıştır ve test

sonuçlarında elde edilen p değerleri 0,05’e göre kıyaslanmıştır. Hesaplanan p değeri

0,05’den küçük ise H0 hipotezi ret edilmiştir ve anlamlı farkın olduğu sonucuna

ulaşılmıştır.

63

4. BULGULAR

4.1. Yüzey İşlemi Uygulanmamış Titanyum Dayanakların ve Zirkonyum

Dayanakların Vertikal Çekme Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması

Tablo 9’da, yüzey işlemi uygulanmamış titanyum ve zirkonyum dayanaklarının

vertikal çekme işleminde ölçülen kuvvet değerlerine ait temel istatistiksel göstergeler

verilmiştir.

Tablo 9. Yüzey işlemi uygulanmamış dayanaklara ait vertikal çekme kuvvetin tanımlayıcı değerleri (N: Newton, TD: Titanyum Dayanak, ZD: Zirkonyum Dayanak).

Polikarboksilat siman

Self adeziv siman

Dual sertleşen rezin siman İmplant simanı

N=8 TD ZD TD ZD TD ZD TD ZD

Ortalama (N) 57,87 67,17 227,22 367,89 53,01 111,69 54,39 60,42

Stand. Sapma 18,47 22,23 37,65 47,36 9,35 24,82 18,09 11,69

Minimum 34,08 37,57 200,81 314,02 42,28 84,37 35,80 42,08

Maksimum 88,19 97,03 311,88 444,10 70,54 142,34 78,21 80,17

Titanyum ve zirkonyum dayanaklara yapıştırılan zirkonyum üst yapıların

simanlara göre tutuculuk ortalamalarının farklı olduğu görülmektedir (Şekil4).

Şekil 4. Yçekme değ

Tabl

değerlerin

istatistikle

değeri 57

(±22,23) N

simanın

bulunmam

rezin sima

zirkonyum

adeziv re

tutuculuk

Titanyum

zirkonyum

simanda

arasında is

ait titany

zirkonyum

İmplant s

Ti

zi

Vertikal Çekme

Değeri  (N)

Yüzey işlemiğerleri.

lo 10’da y

nin karşılaş

er incelendi

7,87 (±18,4

N’dur. Tita

tutuculuk

mıştır (p>0,0

anla yapıştı

m dayanakl

ezin simanı

değerlerind

dayanaklar

m dayanakla

titanyum d

statistiksel

yum dayana

m dayanakl

simanı ile

Po

tanyum

rkonyum

050100150200250300350400

YüzeyZir

i uygulanm

yüzey işlem

ştırma sonu

ğinde, titan

47) N iken

anyum daya

değerleri

05). Zirkon

ırıldığında

larda ortala

ın titanyum

de istatistik

rda dual sert

arda ortalam

dayanakların

olarak anlam

aklarda ort

larda ortala

yapıştırılan

olikarboksilat siman

57,87

67,17

y İşlemi Uyrkonyum D

amış titanyu

mi uygulan

uçları verilm

nyum dayan

n zirkonyum

anaklar ile

arasında

nyum üst ya

ortalama tu

ama tutucul

m dayanak

ksel olarak

tleşen rezin

ma değer 11

n değerleri

mlı bir fark

talama tutu

ama tutucu

n zirkonyum

Self adesiman

227,22

367,89

ygulanmamDayanakları

um ve zirko

nmamış day

miştir. Gru

naklarda pol

m dayanak

zirkonyum

istatistikse

apıların tita

utuculuk de

luk değeri

lar ile zirk

anlamlı bi

ne ait ortalam

1,69 (±24,8

i ile zirko

k bulunmuşt

uculuk değ

uluk değeri

m üst yapıl

eziv n

Durez

2

9 1

mış Titanyuının Vertik

onyum daya

yanaklar ar

up içerisind

likarboksila

klarda ortal

m dayanakla

l olarak

anyum daya

eğeri 227,2

367,89 (±4

konyum da

ir fark bulu

ma değer 53

82) N’dur. D

nyum daya

tur (p<0,05)

ğeri 54,39

i 60,42 (s.

ların titany

ual cure zin siman

53,01

111,69

um Dayanakal Çekme D

anakların ve

rasındaki tu

de dayanak

at simanın o

lama değer

arda polikar

anlamlı b

anaklara sel

22 (±37,65)

47,36) N’d

ayanaklar

unmuştur (p

3,01 (±9,35

Dual sertleş

anakların d

). İmplant s

(±18,09)

.s. ±11,69)

yum ile zir

İmplant simanı

54,39

60,42

aklarının veDeğerleri

64

ertikal

utuculuk

klara ait

ortalama

ri 67,17

rboksilat

bir fark

lf adeziv

N iken

dur. Self

arasında

p<0,05).

) N iken

şen rezin

değerleri

simanına

N iken

) N’dur.

rkonyum

e

65

dayanakları arasında tutuculukları istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0,05).

Ortalama değerleri birbirine yakın olan gruplarda, istatistiksel olarak anlamlılık

bulunmamıştır.

Tablo 10. Yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanakların ve zirkonyum dayanakların tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması

Polikarboksilat siman

Self adeziv siman

Dual sertleşen

rezin siman

İmplant simanı

Test İstatistiği* 0,706 11,294 11,294 0,706

p değeri 0,401 0,001 0,001 0,401

* Kruskal Wallis Testi

4.1.1. Yüzey İşlemi Uygulanmamış Zirkonyum Dayanakların Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması

Tablo 11’e göre, yüzey işlemi uygulanmamış zirkonyum dayanaklarda dört

ayrı simanın değerleri istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılaşmaktadır

(p<0,05).

Tablo 11. Yüzey işlemi uygulanmamış zirkonyum dayanaklarda simanların tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması

Ortalama Test İstatistiği* p değeri

Polikarboksilat siman 67,17 (±22,23)

21,05 0,00 Self adeziv rezin siman 367,89 (±47,36)

Dual-sertleşen rezin siman 111,69 (±24,82)

İmplant simanı 60,42 (±11,69)

* Friedman Testi

66

Bu farklılaşmanın hangi gruptan kaynaklandığını incelemek için ortalama

değerlere bakılmıştır. Buna göre self adeziv rezin simana ait tutuculuk değeri 367,89

N ile en yüksek değere sahip olduğu görülmüş ve self adeziv rezin simanın diğer

siman grupları ile ortalama tutuculuk değeri arasındaki fark istatistiksel olarak

anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Dual sertleşen rezin simana ait ortalama değeri diğer

ortalamalardan farklılaşmaktadır (p<0,05). Polikarboksilat siman ile implant simanın

ortalama tutuculuk değeri arasında istatistiksel bir fark bulunmamıştır (Tablo 12).

Tablo 12. Yüzey işlemi uygulanmamış zirkonyum dayanaklarda simanların tutuculuk değerlerinin istatistiksel analizi

Z p

Polikarboksilat siman- Self adeziv rezin siman -2.521a ,012

Polikarboksilat siman- Dual sertleşen rezin siman -2.521a ,012

Polikarboksilat siman- İmplant simanı -.700b ,484

Self adeziv rezin siman- Dual sertleşen rezin siman -2.521a ,012

Self adeziv rezin siman- İmplant simanı -2.521a ,012

Dual sertleşen rezin siman- İmplant simanı -2.521a ,012

* Wilcoxon Testi

4.1.2. Yüzey İşlemi Uygulanmamış Titanyum Dayanakların Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması

Tablo 13’e göre, yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanaklarda dört ayrı

simanın tutuculuk değerleri istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılaşmaktadır

(p<0,05).

67

Tablo 13. Yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanaklarda simanların tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması

Ortalama Test İstatistiği* p değeri

Polikarboksilat siman 57,87 (±18,47)

14,55 0,002 Self adeziv rezin siman 227,22 (±37,65)

Dual-sertleşen rezin siman 53,01 (±9,35)

İmplant simanı 54,39 (±18,09)

* Friedman Testi

Self adeziv rezin simanın diğer siman grupları ile ortalama tutuculuk değerleri

arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Dual sertleşen rezin

siman ile implant simanın ve polikarboksilat simanın ortalama tutuculuk değerleri

arasında istatistiksel bir fark bulunmamıştır (Tablo 14.).

Tablo 14. Yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanaklarda simanların tutuculuk değerlerinin istatistiksel analizi

Z p

Polikarboksilat siman- Self adeziv rezin siman -2.521a ,012

Polikarboksilat siman- Dual sertleşen rezin siman -.280b ,779

Polikarboksilat siman- İmplant simanı -.280b ,779

Self adeziv rezin siman- Dual sertleşen rezin siman -2.521a ,012

Self adeziv rezin siman- İmplant simanı -2.521a ,012

Dual sertleşen rezin siman- İmplant simanı -.280b ,779

* Wilcoxon Testi

4.2. Yüz

Dayanakl

Tabl

vertikal çe

grubuna a

değerlerin

Tablo 15tanımlayıc

Şekil 5. Ydeğerleri.

Titan

Zirko

N=8

Ort.

S.s.

Min.

Max.

zey İşlemi

ların Vertik

lo 15’de yü

ekme değerl

ait titanyum

nin farklı old

5. Yüzey icı değerleri.

Yüzey işlem

Poliks

nyum 7

onyum 1

0

100

200

300

400

500

Yüzey İşDayanakla

Polikarboksiman

TD

75,44 1

17,05 2

50,64 8

99,3 1

i Uygulan

kal Çekme

üzey işlem

lerine ait tem

m ve zirk

duğu görülm

işlemi uygu.

mi uygulanm

arboksilat siman

75,44

115,78

şlemi Uyguarın Tutucu

ksilat n Sel

ZD T

15,78 358

24,05 61

88,09 283

52,09 443

nmış Titan

Kuvvet De

i uygulanm

mel istatisti

onyum day

mektedir.

ulanmış da

mış titanyu

Self adeziv siman

358,01

407,31

ulanmış Tituluk Değer

f adeziv sim

TD ZD

8,01 407,3

,92 29,4

3,87 366,9

3,24 449

nyum Da

eğerlerinin

mış titanyum

iksel gösterg

yanakların

ayanaklara

um ve zirko

Dual cursima

245,

187,

tanyum ve Zrlerinin Kar

man Dualrezi

D TD

31 245,05

40 39,49

91 190,06

,1 290,47

yanakların

n Karşılaştı

m ve zirkon

geler verilm

ortalama v

ait vertika

onyum daya

re rezin an

İmp

,05

,85

Zirkonyumrşılaştırılm

l sertleşen in siman

ZD

5 187,85

36,67

6 123,31

7 251,53

n ve Zirk

rılması

nyum daya

miştir. Her b

ve standart

al çekme k

anakların tu

plant simanı

136,67

92,57

m ması

İmplant

TD

136,67

40,63

97,02

202,87

68

konyum

anakların

bir siman

t sapma

kuvvetin

utuculuk

simanı

ZD

92,57

17,86

71,81

121,77

69

Tablo 16’da yüzey işlemi uygulanmış dayanaklarda vertikal çekme kuvvet

değerlerinin karşılaştırma sonuçları verilmiştir. Siman gruplarının kendi içerisinde

dayanaklara ait istatistikler incelendiğinde, titanyum dayanaklarda polikarboksilat

simanın ortalama değeri 75,44 (±17,05) N iken zirkonyum dayanaklarda ortalama

değeri 115,78 (±24,05) N’dur. Titanyum dayanaklar ile zirkonyum dayanaklarda

polikarboksilat simanın tutuculuk değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir

fark bulunmuştur (p<0,05). Titanyum dayanaklarda self adeziv rezin simana ait

ortalama değeri 358,01 (±61,92) N iken zirkonyum dayanaklarda ortalama değeri

407,31 (±29,40) N’dur. Titanyum dayanakları ile zirkonyum dayanaklarda self

adeziv rezin simanın tutuculuk değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark

bulunamamıştır (p>0,05). Titanyum dayanaklarda dual sertleşen rezin simana ait

ortalama değeri 245,05 (±39,49) N iken zirkonyum dayanaklarda ortalama değeri

187,85 (±36,67) N’dur. Titanyum dayanaklar ile zirkonyum dayanaklarda dual

sertleşen rezin simanın tutuculuk değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir

fark bulunmuştur (p<0,05). Titanyum dayanaklarda implant simana ait ortalama

değer 136,67 (±40,63) N iken zirkonyum dayanaklarda ortalama değer 92,57

(±17,86) N’dur. Titanyum dayanakları ile zirkonyum dayanaklarda İmplant simanın

tutuculuk değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur

(p<0,05).

Tablo 16. Yüzey işlemi uygulanmış titanyum dayanakların ve zirkonyum dayanakların tutuculukları değerlerinin karşılaştırılması

Polikarboksilat siman

Self adeziv siman

Dual sertleşen rezin siman İmplant simanı

Test İstatistiği* 8,040 2,482 5,338 6,353

P değeri ,005 ,115 ,021 ,012

* Kruskal Wallis Testi

70

4.2.1. Yüzey İşlemi Uygulanmış Zirkonyum Dayanakların Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması

Tablo 17’de yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanakların dört ayrı

simanda tutuculuk değerleri istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılaşmaktadır

(p<0,05).

Tablo 17. Yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanakların tutuculuk simanların değerlerinin karşılaştırılması.

Ortalama Test İstatistiği* p değeri

Polikarboksilat siman 115,78 (±24,05)

22,20 0,00 Self adeziv rezin siman 407,31 (±29,40)

Dual-sertleşen rezin siman 187,85 (±36,67)

İmplant simanı 92,57 (±17,8) * Friedman Testi

Yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanaklarda simanların tutuculukları

arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur (Tablo 18.)

Tablo 18. Yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanaklarda simanların tutuculuk değerlerinin istatistiksel analizi

Z p Polikarboksilat siman- Self adeziv rezin siman -2.521a ,012

Polikarboksilat siman- Dual sertleşen rezin siman -2.521a ,012

Polikarboksilat siman- İmplant simanı -2.100b ,036

Self adeziv rezin siman- Dual sertleşen rezin siman -2.521a ,012

Self adeziv rezin siman- İmplant simanı -2.521a ,012

Dual sertleşen rezin siman- İmplant simanı -2.521a ,012

* Wilcoxon Testi

71

4.2.2. Yüzey İşlemi Uygulanmış Titanyum Dayanaklarının Vertikal Çekme

Kuvvet Değerlerinin Karşılaştırılması

Tablo 19’da yüzey işlemi uygulanmış titanyum dayanakların dört ayrı simanda

çekme değerleri istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılaştığı görülmektedir

(p<0,05).

Tablo 19. Yüzey işlemi uygulanmış titanyum dayanakların tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması

Ortalama Test İstatistiği* p değeri

Polikarboksilat siman 75,44 (±17,05)

24,00 0,00

Self adeziv rezin siman 358,01 (±61,92)

Dual-sertleşen rezin siman 245,05 (±39,49)

İmplant simanı 136,67 (±40,63)

* Friedman Testi

Yüzey işlemi uygulanmış titanyum dayanaklarda simanların tutuculukları

arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur (Tablo 20.).

Tablo 20. Yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanaklarda simanların tutuculuk değerlerinin istatistiksel analizi

Z p

Polikarboksilat siman- Self adeziv rezin siman -2.521a ,012

Polikarboksilat siman- Dual sertleşen rezin siman -2.521a ,012

Polikarboksilat siman- İmplant simanı -2.521a ,012

Self adeziv rezin siman- Dual sertleşen rezin siman -2.521a ,012

Self adeziv rezin siman- İmplant simanı -2.521a ,012

Dual sertleşen rezin siman- İmplant simanı -2.521a ,012

* Wilcoxon Testi

72

4.3. Siman Grupları İçerisinde Dayanakların Tutuculuklarının Karşılaştırılması

Tablo 21’de yüzey uygulaması yapılmış ve yüzey uygulaması yapılmamış

titanyum dayanaklarının dört ayrı simanda vertikal çekme değerleri verilmiştir.

Tablo 21. Siman kullanımlarına göre titanyum dayanakların tutuculuk değerlerine ait istatistikler (D: Yüzey işlemi uygulanmış deney grubu, K: Yüzey işlemi uygulanmamış kontrol grubu)

Polikarboksilat siman Self adeziv siman Dual sertleşen

rezin siman İmplant simanı

N=8 D K D K D K D K

Ort. 75,44 57,87 358,01 227,22 245,05 53,01 136,67 54,39

S.s. 17,05 18,47 61,92 37,65 39,49 9,35 40,63 18,09

Min. 50,64 34,08 283,87 200,81 190,06 42,28 97,02 35,80

Max. 99,30 88,19 443,24 311,88 290,47 70,54 202,87 78,21

Zirkonyum üst yapıların titanyum dayanaklarda tutuculuk değerleri simanlara

göre analiz edildiğinde, polikarboksilat simanın tutuculuk değeri yüzey işlemi

yapılmış dayanaklar ile yüzey işlemi yapılmamış dayanaklar arasında fark olmadığı

görülmektedir (p>0,05). Self adeziv rezin siman, dual sertleşen rezin siman ve

implant siman uygulamalarında yüzey işlemi yapılmış titanyum dayanakların

tutuculuk değerleri ile yüzey işlemi yapılmamış değerler arasında istatistiksel olarak

anlamlı derecede fark bulunmuştur (p<0,05). Yüzey işlemi yapılmış simanlarda

tutuculuğun daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır (Tablo 22).

73

Tablo 22. Titanyum dayanaklarının tutuculuk değerlerinin simanlara göre karşılaştırılması

Polikarboksilat siman

Self adeziv siman

Dual sertleşen rezin siman İmplant simanı

Test İstatistiği* 3,574 9,926 11,294 11,294

p değeri 0,059 0,002 0,001 0,001

*Kruskal Wallis Testi

Tablo 23’de yüzey işlemi yapılmış ve yüzey işlemi yapılmamış zirkonyum

dayanaklarına ait simanların tutuculuk değerleri verilmiştir. Tüm siman

uygulamalarında yüzey işlemi yapılmış dayanakların tutuculuk değerleri yüzey

işlemi yapılmamış dayanakların tutuculuk değerlerinden daha yüksek çıkmıştır.

Tablo 23. Siman kullanımlarına göre zirkonyum dayanakların tutuculuk değerlerine ait istatistikler (D: Yüzey işlemi uygulanmış deney grubu, K: Yüzey işlemi uygulanmamış kontrol grubu)

Polikarboksilat siman Self adeziv siman Dual sertleşen

rezin siman İmplant simanı

N=8 D K D K D K D K

Ort. 115,78 67,17 407,31 367,89 187,85 111,69 92,57 60,42

S.s. 24,05 22,23 29,40 47,36 36,67 24,82 17,86 11,69

Min. 88,09 37,57 366,91 314,02 123,31 84,37 71,81 42,08

Max. 152,09 97,03 449,10 444,10 251,53 142,34 121,77 80,17

Simanlara göre zirkonyum dayanaklarının tutuculuk değerleri analiz

edildiğinde, yüzey işlemi yapılmış zirkonyum dayanaklarının tutuculuk değerleri ile

yüzey işlemi yapılmamış dayanakların tutuculuk değerleri arasında polikarboksilat

siman, self adeziv, dual sertleşen rezin ve implant siman uygulamalarında

istatistiksel olarak anlamlı derecede fark bulunmuştur (p<0,05).

74

Tablo 24. Siman kullanımlarına göre zirkonyum dayanaklarının tutuculuk değerlerinin karşılaştırılması

Polikarboksilat siman

Self adeziv siman

Dual sertleşen rezin siman İmplant simanı

Test İstatistiği* 9,926 3,982 9,276 9,276

p değeri 0,002 0,046 0,002 0,002

*Kruskal Wallis Testi

4.4. Siman Başarısızlık Tipleri

Kopma yüzeyi değerlendirmeleri en az bağlanma kuvvetleri kadar önemlidir.

Kopma tipleri genellikle adeziv, koheziv ve her ikisinin görüldüğü karışık kopma

olarak sınıflandırılır (Marshal et al., 2010). Çalışmada gözlenen adeziv tip

başarısızlıkların tamamı dayanak yüzeyinden gerçekleşti. Çekme işleminden sonra

siman hem dayanak yüzeyinde hem de zirkonyum üstyapıda bulunuyorsa karışık tip

başarısızlık meydana gelmiştir. Test işleminden sonra dayanakların yüzeyi 40x’lık

ışık mikroskobu (Olympus, Melville, NY, USA) altında incelendi (Resim 10). Şekil

6’da yüzey işlemi uygulanmamış ve uygulanmış titanyum dayanakların simanlara

göre başarısızlık tipleri görülmektedir. Şekil 7’de yüzey işlemi uygulanmamış ve

uygulanmış zirkonyum dayanakların simanlara göre başarısızlık tipleri

görülmektedir. Resim 11’de karışık tip siman başarısızlık örnekleri görülmektedir.

Her iki dayanak tipinde de Cojet ile yüzey işlemi uygulanması ile karışık tip

başarısızlığının arttığı görülmektedir.

Şekil 6. simanlara siman, DPolikarboksertleşen r

Şekil 7. simanlara

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

PK

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

PK

Yüzey işlgöre başarı

DC: Dual sksilat simanrezin siman,

Yüzey işlegöre başarı

K SA

K SA

lemi uyguısızlık tiplersertleşen ren, CSA: Co, CİS: Cojet

emi uygulaısızlık tipler

DC

DC

ulanmamış ri. (PK: Polezin simanojet + Self t +İmplant s

anmamış vri

İS CPK

İS CPK

ve uygulalikarboksilan, İS: İmpf adeziv rezsimanı)

ve uygulan

K CSA

K CSA

anmış titanat siman, SAplant simanzin siman, C

nmış zirkon

CDC C

CDC C

nyum dayaA: Self adeznı, CPK: CCDC Cojet

nyum daya

CİS

ka

ad

CİS

ka

ad

75

anakların ziv rezin Cojet + t + Dual

anakların

arışık

deziv

arışık

deziv

Resim 11.

. Dayanaklaarda karışık

k tip siman bbaşarısızlığıı

76

77

5. TARTIŞMA

Dental implantlar günümüzde tedavi seçenekleri arasında artan bir şekilde

önem kazanmaktadır. Yayınlanmış veriler, hem tek dişin (Creugers et al., 2000,

Gotfredsen 2004,) hem de birden fazla dişin yerine konması amacıyla kısmi dişsiz

arklara yerleştirilen implantların yüksek başarı oranları gösterdiklerini bildirmişlerdir

(Lindth et al., 1998, Lekholm et al., 1999, Romeo et al., 2002).

İmplant uygulanacak bölgelerde protetik rehabilitasyon için mesafenin az

olması sıklıkla karşılaşılabilecek problemden biridir. Doğal dişlerde kısa

restorasyonların retansiyonunu arttırabilmek için birçok araştırma bulunmaktadır ve

doğal dayanaklara yerleştirilen sabit protezlerin retansiyonunu etkileyen çeşitli

faktörler bildirilmektedir (Misch et al., 2006, Sadig and Al Harbi 2007). Mansour et

al. (2002) yaptıkları araştırmada siman tutuculuğunun sıralamadaki yerinin doğal

dişlerde ve implantlarda farklı olduğunu bulmuştur. İmplant üstü siman tutuculu

kuron tekniğinde hangi tip siman kullanılacağı tartışması devam etmektedir

(Mansour et al., 2002, Sheets et al., 2008).

Bazı özel klinik durumlarda uygun simanın seçiminde hekimler bilimsel

verilerin azlığından dolayı daha çok kendi tecrübelerinden yararlanmaktadır.

Özellikle kısıtlı arklar arası mesafede kullanılan kısa implant dayanakları üzerindeki

restorasyonların retansiyonunu ve bütünlüğünü korumak implant tedavisinin

başarısında çok önemlidir (Misch et al., 2006, Sadig and Al Harbi 2007).

Çalışmamızda, implant tedavisinde kısıtlı arklar arası mesafede uygulanacak

olan titanyum ve zirkonyum dayanakların üzerine yapılan zirkonyum

restorasyonların tutuculuğunda silika kaplamanın ve farklı yapıştırma simanlarının

etkinliği incelenmiştir.

5.1 İmplant Tedavilerinde Zirkonyum

Simante implant protezlerinde metal seramik sabit protez implanta sabitlenmiş

transmukozal dayanak üzerine yapıştırılır. Transmukozal dayanaklar fabrikasyon ya

78

da bireysel olarak kıymetli alaşımdan, titanyumdan ya da güçlendirilmiş seramikten

üretilmektedir. Transmukozal dayanağın şekli ve büyüklüğü, simanın farklılığı ve

protez ile dayanakların materyalleri bu restorasyonların ömrünü etkileyebilmektedir

(Bresciano et al., 2005).

Dental implantlar ve dayanaklar, kanıtlanmış biouyumlulukları ve mekanik

özellikleri nedeniyle genellikle saf titanyumdan üretilmektedirler. Bununla birlikte,

metal dayanakların üretiminde ve tasarımında birçok modifikasyon yapılmasına

rağmen, bu dayanaklar kullanıldığında metalik komponentlerin görülmesi gibi

dezavantajları hala devam etmektedir (Jemt 1998, Holst et al., 2005). Sonuç olarak

elde edilen mat grimsi zemin, yumuşak dokuya doğal olmayan mavimsi bir görüntü

verebilecektir. Gri gingival renklenmenin, metalik dayanak yüzeyinden yansıyan

ışığı engelleyemeyen ince dişeti nedeniyle ortaya çıktığı söylenebilir (Yıldırım et al.,

2000, Glauser et al., 2004). Optimal mukogingival estetiği elde etmek için seramik

dayanaklar geliştirilmiştir. Seramik dayanaklar arasında giderek kullanım alanı artan

zirkonyum esaslı protezler, yapılan çalışmalarda daha az plak birikimine neden

olması ve başarılı yumuşak doku uyumları nedeniyle tercih edilmektedir. Özellikle

yapım aşamalarında bilgisayar destekli programların kullanılması laboratuara bağlı

hataların azalmasına bununla birlikte periimplant sert ve yumuşak dokularla son

derece uyumlu protezlerin yapılmasına olanak sağlamaktadır (Gültekin ve ark. 2007).

Kohal et al. (2008), zirkonya implantları farklı tam seramik kuronlar ile restore

ederek kırılma dayanımlarını değerlendirmişler ve Procera kuron ile zirkonya

implant kombinasyonunun ön dişlerde biyomekanik gereksinimleri

karşılayabileceğini belirtmişlerdir. Glauser et al. (2004) 54 zirkonya implant üst yapı

materyalini 4 yıl süre ile değerlendirmişler, tüm restorasyonlarda implant çevresi

dokunun sağlıklı olduğunu ve restorasyonların hiçbirinde yapısal başarısızlık

oluşmadığını bildirmişlerdir.

Metal destekli restorasyonlar hem simante hem de vidalı implant destekli sabit

restorasyon yapımında uzun yıllardır kullanılmaktadır. Bu restorasyonların diş

hekimliğinde oldukça fazla yer tutmasının sebebi çiğneme kuvvetlerine karşı yeterli

direnci gösterebilmesidir. Ancak metal destekli porselen restorasyonların fonksiyonel

kuvvetler karşısındaki yüksek başarısı; estetik beklentilerin karşılanması, yumuşak

doku uyumu ve antimikrobiyal etki bakımından yeterli olmayabilir. Bu nedenle tam

79

seramik restorasyonların hem anterior hem de posterior bölgede kullanılması giderek

yaygınlaşmaktadır. Zirkonyum esaslı kuronların bir diğer avantajı ise simantasyon

konusundaki geniş özgürlüğüdür. Zirkonyum kuronlar metal-seramik kuronlarda

uygulanan klasik yapıştırma yöntemleri ile simante edilebilir (Arısan ve Kütan 2007,

Heydecke et al., 2007). Gültekin ve ark. (2007) implant destekli zirkonyum esaslı

tam seramik restorasyonların; periimplant sağlığın kazanılması ve korunmasında,

protetik başarının elde edilmesinde uygun bir alternatifi olduğunu belirtmişlerdir.

Bütün bu avantajlarından dolayı zirkonyum dayanakların giderek daha yaygın

şekilde kullanılması nedeniyle çalışmamızda zirkonyum dayanakları ve zirkonyum

üst yapıları kullandık.

Birçok firma alümina ve zirkonyumdan yapılmış seramikleri tam seramik

restorasyonlarda koping için ve implant dayanakları için kullanmaktadır. Günümüzde

zirkonya dayanakların ve zirkonya implantların kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır.

Kokubo et al. (2009) implant tedavilerinde kullanılan zirkonyum kopinglerin ve

dayanakların tutuculukları ile ilgili çok az bilgi olduğunu bildirmişlerdir.

5.2. İmplant Üstü Protezlerin Tutuculuğunu Değerlendirmede Kullanılan

Materyal Metodlar

Birçok faktör protetik restorasyonların retansiyonun etkilemektedir. Bunlar

arasında dayanağın yüksekliği ve preparasyon geometrisi, yüzey alanı ve yüzey

pürüzlülüğü, dayanağın materyali, simantasyon ajanı sayılabilir (Kim et al., 2006,

Montenegro et al., 2008).

Klinik durumlar göz önüne alınarak kullanılan farklı dayanak tasarımlarının ve

farklı dayanak materyallerin kuron retansiyonuna etkisi üzerine birçok araştırma

yapılmıştır.

80

5.2.1. Çalışmalarda Kullanılan Dayanaklar ve Üst Yapılar

Günümüzde yapılan çalışmaların çoğunda yapıştırma ajanlarının tutuculuk

değerleriyle ilgili literatürlerde elde edilen veriler prefabrike dayanaklar üzerinde test

edilmiştir (Breeding et al., 1992; Kerby et al., 1992; Clayton et al., 1997; Kent et al.,

1997; Ramp et al., 1999; Covey et al., 2000; Michalakis et al., 2000; Squier et al.,

2001; Akca et al., 2002; Mansour et al., 2002, Pan and Lin 2005).

Tablo 25. Çalışmalarda kullanılan prefabrik dayanaklar ve üst yapılar

Yazar,Yıl Kullanılan prefabrik

dayanaklar

Dayanakların

uzunlukları ve açısı Üst yapılar

Pan and Lin, 2005 Nobel Biocare,

Steri-Oss Belirtilmemiş

Gümüş, paladyum

döküm kuron

Wolfart et al. 2006 Camlog 6 mm ve 5º Değerli alaşım

döküm

Emms et al. 2007 Bränemark Esthetic

Abutment

15º estetik dayanak,

9 mm Tip III altın döküm

Kaar et al. 2006 CeraOne Abutment Belirtilmemiş Altın döküm

Felice et al. 2007 ITI solid abutment 5,5 mm ve 8º Galvanik kuron,

Döküm kuron

Mansour ve ark.

2002 ITI solid abutment 5,5 mm ve 8º Altın döküm

Mehl et al. 2008 Camlog 6 mm ve 5º CoCr döküm

Dudley et al. 2008 Straumann, synOcta

titanium abutments 5,5 mm ve 8º

Altın paladyum

kuron

Squier et al. 2001 ITI solid abutment 5,5 mm ve 8º CoCr döküm

Maeyama et al.

2005 Nobel Biocare 5 mm ve 6º Au-Pt-Pd Alaşım

Naik et al. 2009

Straight abutment

(Bränemark, Nobel

Biocare)

9 mm ve 15º, 22º,

30º Tip III altın döküm

81

Abbo et al. (2008) zirkonya kopinglerin titanyum dayanaklara tutuculuklarını

inceledikleri çalışmada 6,5 mm ve 5,5 mm yüksekliğinde dayanaklar kullanmışlardır.

Her dayanağın üzerine CAD/CAM ile tamamıyla aynı zirkonya koping üretilmiş. 6,5

mm yüksekliğindeki dayanakta tutuculuk değeri %66 daha yüksek bulunmuş ve kısa

dayanaklarda restorasyonların geçici siman ile yapıştırılmasının uygun olmadığını

belirtmişlerdir.

Titanyum dayanağın çapının artması ile üst yapının retansiyonuna etkisinin

incelendiği bir çalışmada; geniş dayanaklar kullanılarak yüzey alanın artmasının

retansiyon miktarını değiştirmediği bulunmuştur (Covey et al., 2000).

Bresciano et al. (2005) farklı klinik seçenekleri içeren durumları simule etmek

için bilgisayarda tasarımlanan ve üretilen farklı yüksekliklerde ve açılarda titanyum

implant dayanakların üzerine 3 farklı simanla yapıştırılan metal restorasyonların

retansiyonlarını değerlendirmişlerdir. Dayanaklar bilgisayarda Procera CAD

programı kullanılarak 5, 7 ve 9 mm yüksekliğinde ve 0º, 4º ve 8º yaklaşma açılarında

dokuz farklı şekilde üretilmiştir. Bernal et al. (2003) 20º ve 30º yaklaşma açılarında 4

mm ve 8 mm oklüzoservikal yüksekliğinde üretilmiş titanyum silindirler üzerinde

simante edilen altın kuronların tutuculuğunu değerlendirmişlerdir. En yüksek

tutuculuk değeri 20º açıya sahip 8 mm uzunluğundaki dayanakta elde edilmiştir.

Bütün tasarımlarda en yüksek tutuculuğun çinkooksit simanda oluştuğu belirtilmiştir.

Bernal et al. (2003) ve Bresciano et al. (2005) uzun oklüzoservikal boyuta ve daha

düşük yaklaşma açısına sahip dayanakların daha yüksek tutuculuğa sahip olduğunu

belirtmişlerdir.

Kokubo et al. (2009) zirkonyum dayanakların üzerine simante edilen zirkonya

üst yapıların tutuculuk kuvvetini değerlendirdikleri çalışmada zirkonyum dayanaklar,

CAD/CAM ile 7,4 mm yüksekliğinde ve 8º olacak şekilde üretilmiştir.

Çalışmalarında sadece zirkonyum dayanaklar değerlendirilmiştir. Zirkonyum

kuronların zirkonyum dayanaklara 5 farklı geçici simanla yapıştırıldığı bu çalışmada

en yüksek tutuculuk değerini geçici polikarboksilat siman 290 N olarak göstermiştir.

Ancak ısısal çevrim (2000 çevrim) işleminden sonra tutuculuk değeri 110 N’ a

düşmüştür. Termal siklus işleminden sonra diğer 4 geçici simanda tutuculuk

değerleri 50 N’nun altına düşmektedir. Özellikle çinko oksit simanlarda termal siklus

işlemi sonrasında desimantasyon meydana gelmiştir (Kokubo et al., 2009).

82

Kaynaklar incelendiğinde aynı ebatlara sahip titanyum ve zirkonyum

dayanakların tutuculuklarını karşılaştıran bir çalışma yoktur. Çalışmamızda aynı

ebatlara sahip titanyum ve zirkonyum dayanakların gösterdiği tutuculuk değerleri de

karşılaştırılmıştır. Çalışmamızda kullandığımız zirkonyum dayanaklar CAD/CAM

teknolojisi kullanılarak prefabrike titanyum dayanaklardan (Nucleoss, Türkiye) elde

edilmiştir. Her siman grubu içinde zirkonyum dayanaklar titanyum dayanaklara göre

daha yüksek oranda tutuculuk değerlerine sahiptir. Ancak self adeziv rezin siman ve

dual sertleşen rezin simanın tutuculuk değerlerinde istatistiksel olarak belirgin bir

fark bulunmuştur. Zirkonyum dayanakların tutuculuk değerleri titanyum

dayanaklarla karşılaştırıldığında polikarboksilat simanda %16,07 (67,17 N) , self

adeziv rezin simanda %32,7 (367,89 N), dual sertleşen rezin simanda %110,69

(111,69 N), implant simanında %11,7 (60,42 N) oranında yüksek çıkmıştır.

5.2.2. Vida Giriş Yolunun Kapatılması

İmplant dayanaklarının vida giriş yolunun kapatılmasının tutucu kuvvetleri

etkilediği ve vida giriş yolunun kapatılma şeklinin önemli olduğu vurgulanmıştır.

Ayrıca dayanak vida giriş yolunun tamamen doldurulması, parsiyel olarak

doldurulması ya da boş bırakılması ve hangi materyal kullanılması gerektiği ile ilgili

bir görüş birliği yoktur (Koka et al., 1995, Kent et al., 1997, Chu et al., 2005).

Koka et al. (1995) dayanak giriş yolunun kapatılmasının ve kapatılmamasının

tutuculuk üzerine etkilerini inceledikleri çalışmada giriş yolunun kapatılmasının daha

yüksek tutuculuk değeri gösterdiğini belirtmişlerdir. Kent et al. (1997) dayanak giriş

yolunun yarısını otopolimerizan rezin doldurarak yaptıkları çalışmada giriş yolunun

doldurulmasının kuron retansiyonu üzerinde etkisinin istatistiksel olarak farklı

olmadığını belirtmişlerdir. Chu et al. (2005) vida giriş yolunun doldurulmasının

implant destekli kuronlarda retansiyonunu incelemiştir. Çalışmalarında 15º estetik

dayanak kullanmışlar ve 3 farklı şekilde vida giriş yolunun kapatılmasının tutuculuğa

etkisini incelemişlerdir. Birinci grupta vida giriş yolu polivinilsiloksanla kapatılmış,

ikinci grupta parsiyel olarak polivinilsiloksanla kapatılmış ve üçüncü grupta bir

kısmı polivinilsiloksanla kalan kısmı kompozit rezinle kapatılmıştır. Tamamen

83

kapatılan vida giriş yolunda çıkarma kuvvetinin daha düşük olduğunu bulmuşlardır.

Sonuç olarak implant dayanaklarında vida giriş yolunu kapatmak için seçilen

yöntemin, simante restorasyonun retansiyonunu önemli oranda etkileyebileceği

belirtilmiştir (Chu et al., 2005, Emms et al., 2007).

Naik et al. (2009) implant dayanağının vida giriş yolunun içine giren

dökümün, geçici siman ile simante edildiğinde retansiyona etkisini farklı açılara

sahip dayanaklarda incelemişlerdir. Çalışmalarında dökümün vida giriş yoluna

uzanması çıkarma kuvvetini anlamlı şekilde artırmıştır.

Çalışmamızda vida giriş yolunun kapatılmasının tutuculuk değerlerini

değiştirebileceği göz önüne alınarak CAD/CAM ile elde edilen zirkonyum

dayanaklarda titanyum dayanaklardaki vida giriş yoluna benzer vida giriş yolu açıldı.

Titanyum dayanak ve zirkonyum dayanaktaki vida giriş yolu gutta perka ile

dolduruldu. Böylece vida giriş yolunu kapatan materyal ile kullanılan simanlar

arasında potansiyel bir bağlanma olması engellenmiştir.

5.2.3. Üst Yapıları Yerleştirme Kuvveti

Kuronların doğal diş ve implant dayanakları üzerine simantasyonu için gereken

kuvvet kuronun tam oturmasını sağlaması için önemlidir. Piemjai (2001) yerleştirme

kuvveti, marjin tasarımı ve simanın metal kuronların marjinal sızıntısı ve retansiyonu

üzerinde etkisini incelemiştir. Kuronları yerleştirirken kullanılan büyük kuvvetin

(30,6 kg) düşük kuvvetlerle ( 10,2 kg ve 2,6 kg) karşılaştırıldığında kuronun daha iyi

oturmasını sağladığı ancak kuronun retansiyonu üzerinde önemli bir etkisi

olmadığını belirtmiştir.

Çalışmalarda simantasyon işlemi esnasında uygulanan yerleştirme kuvveti 750

g dan 10 kg’a kadar farklılık göstermektedir. Simantasyon işlemini Ebert et al.

(2007) 750 g altında, Mansour et al. (2002), Michalakis et al. (2003), Wolfart et al.

(2006), Emms et al. (2007), Sadig et al. (2007) 5 kg altında, Bernal et al. (2003) ve

Bresciano et al. (2005) 10 kg altında, Sheets et al. (2008) 2 kg altında, Abbo et al.

(2008) parmak basıncı altında uygulamışlardır.

84

Kaar et al. (2006) simantasyon esnasında kuvveti kontrol etmek için

yapıştırmadan hemen sonra 1 kg kuvveti 10 dakika boyunca uygulamışlardır.

Mansour et al. (2002) dökümlerin ITI solid dayanaklara simantasyonunu 10 dakika

boyunca 5 kg yük yüklemiştir. Kent et al. (1997), Dudley et al. (2008) üst yapıları

dayanaklara ilk önce parmak basıncıyla yerleştirmişler daha sonra 5 kg yükü 10

dakika boyunca uygulamışlardır. Mehl et al. (2008) 10 dakika boyunca 5 kg yük

uygulamışlardır. Alfaro et al. (2004) yapıştırma ajanını dökümün iç yüzeyine

uygulayıp parmak basıncıyla 5 saniyeliğine yerleştirdikten sonra 10 dakika boyunca

5 kg yük kullanmıştır. Literatürlerde uygulama süresinin ve uygulanan kuvvetlerin

farklılık gösterdiği görülmüş ancak en sık uygulanan yöntemin 10 dakika boyunca 5

kg yük altında simantasyon işleminin tamamlandığı görülmüştür. Bu nedenle

çalışmamızda üst yapılar parmak basıncıyla yerleştirildikten sonra 10 dakika

boyunca 5 kg kuvvet uygulandı.

5.2.4. Termal Siklus İşlemi

Yapıştırıcı simanın tutuculuğunu konu alan in vitro çalışmalarda ağız içinde

nem varlığı olduğu göz önüne alınarak deney gerçekleştirilmelidir. Bu nedenle

simanların sertleşmesi nemli ortamda yapılmalıdır (Ergin and Gemalmaz 2002).

Aynı şekilde Kious et al. (2009) yapıştırma simanlarının restorasyon yerleştirildikten

sonra vücut sıcaklığına ulaştığını düşünerek çalışmalarda örneklerin simantasyondan

sonra 37°C %100 bağıl nemli ortamda 24 saat bekletilmesini önermişlerdir.

Kent et al. (1997) örnekleri testten önce %100 nemli ortamda 37ºC’ de 24 saat

bekletmişlerdir. Mehl et al. (2008) testten önce örnekleri fizyolojik salin

solüsyonunda 24 saat 37ºC’ de bekletmişlerdir. Squier et al. (2001) Bernal et al.

(2003) örnekleri testten önce %100 nemli ortamda 37ºC’ de bir saat bekletmişlerdir.

Kaar et al. (2006) örnekleri inkübatörde %100 nemli ortamda 37 ºC’ de 84 saat

bekletmişlerdir.

Alfaro et al.(2004) 11 simanın tutuculuk değerlerini inceledikleri çalışmada

örneklerin yarısını salin solüsyonunda 37ºC’ de 72 saat diğer yarısını ise kuru

ortamda 22ºC’ de bekletmişlerdir. Araştırmacılar salin solüsyonunda bekletmenin

85

farklı simanları farklı şekilde etkilediğini ve çoğu simanda retansiyon değerlerinin

farklı olduğunu bulmuşlardır. Ongthiemsak et al. (2005) %100 nemli ortamda

çinkooksit ojenol simanın suyla temas ettiğinde yüksek çözünürlüğünden dolayı

retantif kuvvetinin azaldığını belirtmişlerdir. ISO standartlarına göre örnekler

termosiklusdan önce %100 nemli ortamda 37ºC’ de 24 saat bekletilmelidir.

Çalışmamızda örnekler simantasyon işleminden hemen sonra %100 nemli ortamda

37ºC’ de 24 saat bekletilmiştir.

Laboratuar ortamında gerçekleştirilen çalışmalarda ağız ortamının taklit

edilebilmesi amacıyla termal siklus işleminden sıklıkla yararlanılmaktadır

(Frankerberger and Franklin 2005). Termal siklus, materyalleri yormak için ve dental

restorasyonları yaşlandırmak için kullanılan bir yöntemdir. Örnekler banyoya

bırakıldığında meydana gelen ani sıcaklık değişiklikleri örnekte stres oluşturmaktadır

(Vult Von Steyern et al., 2006).

Michalakis et al. (2007) termal siklus işleminin implant destekli köprü

protezlerin tutuculuklarına etkisini inceledikleri çalışmalarında 4 farklı geçici siman

kullanmış ve bir gruba termal siklus uygulanırken diğer gruba termal siklus

uygulanmamıştır. Tutuculuk değerlerinin termal siklus işlemi uygulandığında 2 üyeli

implant destekli köprüde %15,89 ile %75,84 arasında, 4 üyeli implant destekli

köprüde %7,37 ile %68,99 oranında düştüğünü bildirmişlerdir.

Bazı çalışmalarda gerek erken dönemdeki bağlantıyı incelemek gerekse çeşitli

işlemlerle ağız ortamında mevcut olan ısısal etkenlerin ve okluzal yüklemelerin

birebir taklit edilmesinin mümkün olmaması düşüncesiyle mekanik yükleme tercih

edilmemiş ve örnekler 24-72 saat 37˚C ya da oda sıcaklığında distile suda

bekletilmiştir (Ernst et al., 2006). Çalışmamızda örnekler inkübatörde 37°C de

%100 bağıl nemli ortamda 24 saat bekletildikten sonra termal siklus işlemi

uygulanmıştır.

5.2.5. Mekanik Yükleme

Ağız içi oklüzal kuvvetler dinamik tekrarlanan kuvvetleri oluşturmaktadır.

Siman seçerken simanın baskı direnci ve restoratif materyalin alt yapının ve simanın

86

elastiklik modülü değerlendirilmesi gereken konulardır. Çiğneme kuvveti altında

restorasyon, dayanak ve yapıştırma ajanı aynı miktarlarda gerilmeye maruz

kalmalıdır. Oklüzal yükleme altında restorasyon özellikle ince marjinal yüzeyler de

deforme olur ve restorasyon siman ara yüzeyinde muhtemelen kayıplar olacaktır.

Benzer şekilde yükleme altında simanın plastik deformasyonu ve restorasyonun

zamanından önce başarısızlığı yetersiz mekanik özelliklere ya da dayanağın kötü

retansiyon ve rezistansına neden olacaktır (Pan et al., 2007).

Onghthiemsak et al. (2005) ve Kaar et al. (2006) siman tutuculu implant

sistemlerinde mekanik kuvvet uygulaması öncesi ve sonrası tutuculuk kuvvetlerini

değerlendirmişlerdir. Her iki çalışmada da mekanik yüklemenin kuronun çıkarılması

için gereken çekme kuvvetini azalttığı bildirilmiştir.

Dudley et al. (2008) mekanik yüklemenin implant dayanaklarına simante

edilen döküm kuronların tutuculuğunda etkisini araştırmışlardır. Bu çalışmada

Onghthiemsak et al. (2005) ve Kaar et al. (2006)’ın çalışmalarından farklı olarak

termal siklus işlemi de uygulanmıştır. Dudley et al. (2008) üç farklı siman (rezin

siman, cam iyonomer ve ojenolsüz geçici siman) kullanmış ve her grupta en yüksek

tutuculuk değerini rezin siman (0 devirde 336,3N, 192 devirde 176,7N, 5000 devirde

209,4N, 10000 devirde 196,8N) göstermiştir. Mekanik yükleme yapılmış gruplar

arasında cam iyonomer simanın ve ojenolsüz geçici simanın tutuculuk değerlerinde

istatistiksel olarak bir fark bulunamamıştır. Dudley et al. (2008) sonuç olarak implant

dayanaklarına simante edilen döküm kuronların tutuculuğunun siman tipi tarafından

etkilendiğini ancak mekanik yükleme tarafından etkilenmediğini belirtmişlerdir.

Çalışmamızda bu koşullar düşünülerek mekanik yükleme işlemi uygulanmamıştır.

Aynı zamanda kuronlar, çeşitli hareketleriyle intraoral olarak çekme (tensile),

makaslama (shear), basma (compressive), oblik ve tüm bunların kombinasyonu

tipteki kuvvetlere maruz kalırlar. Tüm bu kuvvetlerin aynı anda simülasyonun

gerçekleştirilmesi mümkün değildir (Chang et al., 2003, Ertuğrul and İsmail 2005).

87

5.2.6. Üst Yapıların Tekrar Kullanılması

Dayanakların tutuculuk özelliklerini inceleyen çoğu çalışmada dayanaklar ve

kuronlar birden fazla kullanılmıştır. Deney aşamasında uygulanan temizleme

prosedürleri implant dayanağında ve kuronda değişikliklere neden olmakta ve tekrar

kullanılması sonuçları etkileyebilmektedir. Literatürlerde temizleme protokolünün

olmadığı ve farklı yöntemlerin kullanıldığı görülmüştür.

Bresciano et al. (2005)’ın çalışmalarında kuronlar kullandıktan sonra simanları

elle kaldırıp 15 dak. boyunca ultrasonik banyoda temizlenen örnekler daha sonra

durulanmış, kurulanmış ve 50 µm çapında Al2O3 ile kumlanarak tekrar dayanaklara

simante edilmiştir. Bernal et al. (2000) dayanakları ultrasonik temizleyicide 20 dak

beklettikten sonra durulayıp distile su içinde 5 dakikalığına bırakmıştır. Çalışmada

dayanaklar tekrar kullanılırken her test için yeni kuronlar kullanılmıştır. Ramp et al.

(1999) ve Mansour et al. (2002) çalışmalarında üst yapılar ve dayanaklar için aynı

temizleme protokolünü uygulamışlardır. Dökümler 600ºC de 1,5 saat ısıtılmış daha

sonra oda sıcaklığında bekletilmiş ve ultrasonik temizleyicide 30 dak distile suda

bekletilmiştir. Ongthiemsak et al. (2005) çalışmalarında örneklerin 30 dak ultrasonik

temizleyicide solüsyonun içinde ve 30 dak distile suda bekletilerek yapılan

temizleme işlemini takiben tekrarlanan simantasyonun kuron tutuculuğunu

değiştirmediğini bildirmiştir.

Çoğu çalışmadaki sapmaların kaynağı olarak üstyapıların ve dayanakların

tekrar kullanılması olduğunu düşünmekteyiz. Çalışmamızda dayanaklarda ve üst

yapılarda herhangi bir değişiklik sonuçları etkileyeceği için bir kere kullanıldı.

5.2.7. Gerilme Testi

Dişler fonksiyondayken üzerlerine vertikal ve lateral kuvvetler gelmektedir. Bu

kuvvetler altında, kuronların dayanaklardan ayrılmamaları için, yeterli tutuculuk

sağlayan simanlarla yapıştırılmaları gerekmektedir. Literatürde vertikal çekme

kuvvetinin implant üstü tek kuronlarda ölçüldüğü görülmektedir (Covey et al., 2000,

88

Ernst et al., 2005). Çalışmamızda bu nedenle implant üstü tek kuronlar düşünülerek

örnekler hazırlanmıştır.

Kaar et al. (2006) kuronların dayanaklara tutuculuk direncini belirlemek için

standart bir test metodunun hala belirlenemediğini belirtmiştir. Ancak Mansour et al.

(2002) gerilme testinin uygulanması ile sonuçların önceki çalışmalarla

karşılaştırılabilmesine imkân vereceğini bildirmiştir. Çalışmamızda Universal test

cihazı (TSTM 02500; ELİSTA Ltd Şti, İstanbul, Türkiye) çapraz başlık hızı 2

mm/dak olarak ayarlanarak yapıldı, diğer çalışmalara bakıldığında başlık hızı 0,125

ve 5 mm/dak arasında değişiklik göstermektedir.

5.2.8. Yüzey Özellikleri

İmplant üstü kuronların tutuculuğunu inceleyen çalışmalarda tutuculukları

artırmak için dayanaklara çeşitli yüzey işlemleri uygulanmıştır. Ancak daha önce

yayınlanan çalışmalar incelediğinde çalışmamızda kullandığımız Cojet sisteminin

dayanaklarda kullanılmadığı görülmektedir. Çalışmamızda Cojet sistemini

kullanmamızın nedeni hekim tarafından, hasta yanında kullanılabilecek pratik bir

yöntem olmasıdır (Blixt et al., 2000).

Michalakis et al. (2007) 2 ve 4 implantla desteklenen sabit protezlerin

simantasyonu için kullanılan 4 geçici yapıştırma simanın simantasyon

başarısızlıklarını değerlendirdikleri çalışmada abrazyonun tutuculuğa etkisini

incelemişler ve dayanak ile dökümün iç yüzeyine abrazyon işlemi yapılmasının daha

güçlü tutuculuk için önemli olduğunu belirtilmişlerdir. Squier et al. (2001)

eloktrolitik ortamda anotla yüzey kaplaması yapılmış dayanak yüzeyi ile standart

yüzeyin tutuculuk değerlerini karşılaştırmışlardır ve aralarında fark olmadığını

belirtmişlerdir. Wolfart et al. (2006) dayanakların 50µm Al2O3 ile pürüzlendirilmesi

ile üst yapıların çinko fosfat, cam iyonomer ve self adeziv rezin kullanıldığında

tutuculuğu artırdığını bildirmişlerdir. Aynı çalışmada pürüzlendirme ile ojenolsüz

çinko oksit ve polikarboksilat simanın tutuculuk değerlerinde değişme olmamıştır.

Felice et al. (2007) ITI solid dayanak üzerine Panavia 21 ile simante edilen galvanik

kuronların ve döküm kuronların tutuculuklarını araştırmışlardır. Test grubu

89

(67.26±16.61 kgf) kontrol grubundan (44.03±9.45 kgf) daha yüksek tutuculuk değeri

göstermiş ve istatistiksel olarak farklı çıkmıştır. Rapelli et al. (2008) 5,5 mm

uzunluğundaki implant dayanaklarına uygulanan kumlamanın tutuculuğa etkisini

incelemişlerdir. Üst yapıların dayanaklara simantasyonunda Panavia 21 kullandıkları

çalışmada test grubunda tutuculuk değeri (83.78 kgf+/-19.61) çıkarken kontrol

grubunda (44.03 kgf+/-9.45) çıkmıştır.

Sadig and Al Harbi (2007) farklı yüzey işlemlerinin kısaltılmış (3 mm) ITI

solid dayanaklar üzerine simante edilen titanyum kuronların tutuculuğuna etkisini

inceledikleri çalışmalarında her biri 8 örnekten oluşan 6 deney grubu

oluşturmuşlardır. İlk üç grupta simantasyon ajanı olarak çinko fosfat diğer 3 grupta

ise Panavia 21 kullanılmıştır. İlk grupta dayanağın boyu kısaltılmamış (5,5 mm) ve

herhangi bir yüzey işlemi uygulanmamış diğer gruplarda dayanağın boyu (3 mm)

kısaltılmıştır. İkinci gruptaki örneklere herhangi bir yüzey işlemi uygulanmazken

üçüncü gruptaki döküm kurona ve dayanağa 50 µm Al2O3 ile yüzey işlemi

yapılmıştır. Aynı şekilde dördüncü grupta döküm kurona ve dayanağa 50 µm Al2O3

ile yüzey işlemi yapılmış, bunlara ek olarak beşinci gruptaki örneklere alloy primer,

altıncı gruptaki örneklere ise Siloc Bond uygulanmıştır. Örneklerin Instron test

cihazında 0,5 cm/dak hızla yapılan bağlanma dayanımı ölçümleri sonucu (1. grup:

394,19 N, 2. grup: 215,39 N, 3. grup: 319,37 N, 4. Grup: 372,99 N, 5. Grup: 517,62

N, 6. Grup: 572,74 N), yüzey işlemlerinin tutuculuk değerlerini anlamlı ölçüde

artırdığı gösterilmiştir. Bu değerlerin araştırmamızdaki bulgulardan yüksek olması

termal siklus işleminin uygulanmaması ve kuvvet hızının 0,5 cm/dak olmasından

kaynaklandığını düşünmekteyiz.

Bona et al. (2007) silika kaplama ile elde edilen pürüzlü yüzeyin, yüzey alanını

arttırdığını belirtmiştir. Artan bu yüzey alanı mekanik bağlantıya katkıda bulunur.

Dayanak yüzeyindeki silika tabakası, silika ile modifiye edilmiş Al2O3 kumunun

yüzeye gömülmesi ile oluşur. Yüzeye gömülen silika partikülleri kimyasal bağlantıya

katkıda bulunmaktadır. Bu tabaka seramik ile silan arasında kimyasal bir bağ

kurulmasını sağlar. Kullanılan silan da reçine içeren simanın metakrilat grupları ile

çapraz bağlantılar kurarak kimyasal bağ yoluyla bağlantı kuvvetlerine katkıda

bulunmaktadır. Ayrıca silan yüzey enerjisini ve yüzeyi ıslatabilirliğini de arttırır

(Debnath et al., 2003, Della Bona et al., 2007) . Çalışmamızın sonuçlarına göre silika

90

kaplama; zirkonyum ve titanyum dayanaklarda test edilen bütün simanların ortalama

tutuculuk değerlerini artırmıştır. Bu da silika kaplamanın mekanik ve kimyasal

açıdan bağlantı değerlerine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Silika kaplama

yapılan dayanağın yüzeyine simanların adezyon gösterdiği gözlemlenmiştir. Silika

kaplamanın özellikle titanyum dayanaklarda tutuculuk değerlerini arttırdığı

gözlenmiştir. Tutuculuk değerinin titanyum dayanaklarda artışın nedeni cojet

işleminin dayanak yüzeyini daha çok pürüzlendirmiş olması ve yüzeyin zirkonyum

dayanaktan daha belirgin şekilde silika ile kaplanması olabilir. Cojet uygulaması ile

dual sertleşen rezin siman ile yapıştırılan zirkonyum üst yapıların tutuculuk değeri

titanyum dayanakta %362,22 (245,05 N), zirkonyum dayanakta %68.18 (187,85 N)

artmıştır. Polikarboksilat simanda (titanyum dayanakta %30,36, 75,44 N; zirkonyum

dayanakta %32, 115,78) tutuculuk değerlerinin artışın nedeni simanın dayanaklara

yapışmasından çok yüzey pürüzlülüğünden kaynaklandığı düşünülmektedir..

Polikarboksilat simanın tutuculuk değerinin yüzey işlemi yapılmış titanyum

dayanaklar ile yüzey işlemi yapılmamış titanyum dayanaklar arasında fark olmadığı

görülmektedir (p>0,05). İmplant simanında silika kaplaması ile dayanaklara

adezyonun arttığı ve buna bağlı olarak tutuculuk değerinin belirgin şekilde arttığı

gözlenmektedir (titanyum dayanakta %152,67, 136,67 N; zirkonyum dayanakta %

53,21, 92,57 N).

5.2.9. İmplant Üstü Protezlerin Tutuculuğunu Değerlendirmede Kullanılan

Simanlar

İmplant destekli protezlerin simantasyonunda sıklıkla daimi siman

kullanılmaktadır ve geçici simanlardan daha çok kullanıldığına ilişkin yayınlar vardır

(Akashi et al., 2002 Montenegro et al., 2008). Akça ve ark. (2002)’na göre geçici

simantasyon birden fazla implant tarafından desteklenen protezlerde tercih

edilmelidir. Bununla birlikte posterior bölgede (özellikle kısa dayanaklarda) tek

kuron vakalarında rezin siman, cam iyonomer siman ve çinkofosfat simanın daha iyi

91

tutuculuk sağlayacağı için kullanılması önerilmiştir. Çalışmamızda kullandığımız

dayanakların uzunlukları 3 mm olduğundan geçici simanları kullanmadık.

Firidinoğlu (2007) implant destekli seramik dayanakların üzerine yapılan tüm

seramik restorasyonların adeziv siman ile yapıştırılmasını önermektedir.

Simantasyon işleminin doğru bir şekilde yapılması restorasyonun uzun dönem

başarısını etkileyen önemli bir faktördür (Firidinoğlu 2007). Rezin simanlar, ışık

geçirgenliği bakımından fosfat ve cam iyonomer simanlara göre yarı geçirgendir ve

farklı renkleri mevcuttur. Estetik avantajlarından dolayı da tercih edilir (Peumans et

al., 2004).

Friederich and Kern (2002) çalışmalarında Panavia F ve RelyX Unicem

simanlarının kullanımı ile en yüksek bağlantı kuvvetlerinin elde edildiğini

açıklamışlardır. Bunun nedeni her ikisi de fosforik-asit metakrilatları içeren bu

simanların kimyasal bağlantı kurma kapasitesine sahip olmalarıdır (Guazatto et al.,

2005). Çalışmamızda self adeziv rezin siman olarak bu özelliğinden dolayı RelyX

Unicem ile aynı içeriğe sahip RelyX U100 kullanılmıştır.

Çalışmamızda her iki dayanakta self adeziv rezin simanın (RelyX U100)

tutuculuk değeri diğer simanlardan daha yüksektir ve istatistiksel olarak anlamlı

bulunmuştur.. Çalışmamızda en yüksek ortalama tutuculuk değeri 407,31 (±29,40) N

ile yüzey işlemi uygulanmış zirkonyum dayanakta elde edilmiştir. Deney grubundaki

self adeziv rezin simanların ortalama tutuculuk değerleri kontrol grubuna göre

titanyum dayanaklarda %57,55, zirkonyum dayanaklarda %10,89 oranında daha

yüksek çıkmıştır. Diğer simanlarla karşılaştırıldığında self adeziv rezin siman, en

yüksek tutuculuk değerine karşın yüzey işlemi uygulaması sonucu retantif değerlerde

artışın en düşük olduğu siman grubudur. Bunun nedeni self adeziv rezin simanın

başarısızlık şekline bakıldığında ortaya çıkmaktadır. Diğer simanlardan farklı olarak

self adeziv rezin simanların, yüzey işlemi uygulanmamış titanyum ve zirkonyum

dayanaklarda başarısızlık şekli karışık tip olarak görülmektedir.

Titanyum dayanaklarda polikarboksilat simanın, dual sertleşen rezin simanın

ve implant simanın tutuculuk değerleri birbirine çok yakın çıkmıştır. Ancak

zirkonyum dayanakta tutuculuk değerlerinin farklılaştığı görülmektedir. Dual

sertleşen rezin simanın zirkonyum dayanakta tutuculuk değeri diğer simanlara göre

daha çok arttığı görülmüştür. Dual sertleşen rezin siman (RelyX ARC) ile

92

simantasyondan önce zirkonyum dayanaklara seramik primerin uygulanmış olmasını

bunun nedeni olarak düşünmekteyiz. Polikarboksilat simanın ve implant simanın

tutuculukları zirkonyum dayanakta yüksek çıkmıştır ancak istatistiksel olarak anlamlı

değildir.

Kuronların ya da kuron kopinglerin implant dayanaklarından ya da implant

dayanak replikalarından çeşitli simanlar ile yapıştırıldıktan sonra çıkarılması için

gereken gerilme kuvveti birçok çalışmada belirtilmiştir.

Akashia et al. (2002) 4 farklı geçici simanın sıralamasını altın silindirlerin

CeraOne dayanakların paslanmaz çelik replikalarının üzerine simantasyonunda

kullanarak yapmışlardır. Bütün simanların tutuculuk değerleri benzer olmasına

rağmen en yüksek tutuculuğu kalsiyum hidroksit (71,8 N ± 9,3) daha sonra sırasıyla

akrilik üretan bazlı geçici siman (61,8 N ±17,1), ojenollü geçici siman (58,5 N ±

14,8) ve ojenolsüz geçici siman (51 N ± 8,2) göstermiştir.

Maeyama et al. (2005) altın-platin-palladyum alaşım kopingin prefabrike

dayanaklara tutuculuklarına göre 5 farklı yapıştırma simanın tutuculuklarına göre

sıralamıştır. Çalışmalarında kompozit rezin (477 ± 52 N) ve rezinle güçlendirilmiş

cam iyonomer siman (478 ± 50 N) çinko fosfattan 3 kat (158 ± 79 N), CIS’den 3,5

kat (132 ± 29 N) ve ojenolsüz çinkooksit simandan 8,5 kat (56 ± 12 N) daha fazla

tutuculuk sağlamıştır. Çinkofosfat siman ile görülen geniş standart sapmalar simanın

özelliğiyle ilgilidir. Çinkofosfat siman sıcaklığa , neme ve karıştırma metotlarına

karşı hassastır (Maeyama et al., 2005).

Clayton et al. (1997) 5 farklı siman kullanarak (çinko oksit ojenol, cam

iyonomer siman, hibrit cam iyonomer siman, kompozit rezin ve çinko fosfat)

CeraOne altın silindirin CeraOne dayanaklara tutuculuk direncini test etmişlerdir.

Araştırmanın sonuçlarına göre çinko fosfat siman (46,6 kg) cam iyonomer simanın

bağlantısından %164 (17,46 kg), kompozit rezinin bağlantısından %49 (30,90 kg)

daha güçlü çıkmıştır. Sonuç olarak çinko fosfat simanı klinik olarak kullanımını

önermiş ancak üst yapının çıkartılmasında zorluk çıkarabileceğini belirtmiştir.

Bernal et al. (2003) yaklaşma açıları 20º ve 30º olan, 4 mm ve 8 mm oklüzoservikal

yüksekliğinde üretilmiş titanyum silindirleri üzerinde altın kuronların tutuculuğunu 4

farklı simanda (Çinkofosfat, vazelinli ve vazelinsiz TempBond, Improv)

93

değerlendirmiştir. Ortalama en yüksek tutuculuğu Improv geçici simanın gösterdiği

belirtilmiştir.

Dayanak veya dişlerin yüzey pürüzlülükleri kumlama, asitleme ve frez

kullanarak artırıldığında mekanik olarak tutunan simanların tutuculuk değerindeki

artışın, adeziv simanlardan daha fazla olduğu bildirilmektedir (Sadig and Al Harbi

2007).

Dayanağın toplam yüzey alanı ve çapındaki değişim tutuculuğu her zaman aynı

yönde etkilememektedir. Farklı çaplarda dayanaklar kullanarak yapılan çalışmada

çaptaki değişimin tutuculuk üzerindeki etkisinin de paralel olmadığı bildirilmektedir

(Covey et al., 2000). Wolfart et al. (2006) 6 mm uzunluğunda titanyum dayanaklarda

üst yapıların tutuculuklarını değerlendirdikleri çalışmalarında beş farklı siman

kullanmışlardır. Çalışmalarında kullandıkları simanlar ojenolsüz çinko oksit

(Freegenol), çinko fosfat (Harvard), cam iyonomer (KetacCem), polikarboksilat

(Durelon), ve self adeziv rezin (RelyX Unicem) simandır. Simanlara göre tutuculuk

değerlerine bakıldığında ojenolsüz çinko oksit 177 N, çinko fosfat 346 N, cam

iyonomer 469 N, polikarboksilat 813 N ve self adeziv rezin 653 N dur. Bizim

çalışmamızda self adeziv rezin siman polikarboksilat simandan farklı şekilde yüksek

tutuculuk değeri gösterirken bu çalışmada bizim bulgularımızın tersine

polikarboksilat siman daha yüksek tutuculuk değeri göstermiştir. Ancak

polikarboksilat simanın yüksek tutuculuk değerinin açıklaması yapılmamıştır. Aynı

çalışmada dayanak yüzeyinin pürüzlendirilmesinin polikarboksilat ve geçici simanda

tutuculuk değerlerini arttırmadığı belirtmişlerdir (Wolfart et al., 2006).

Mansour et al. (2002) döküm kuronların 5,5 mm yüksekliğinde ITI solid

titanyum dayanaklar da tutuculuğuna 6 farklı siman (Rezin siman, çinko

polikarboksilat, rezinle güçlendirilmiş cam iyonomer, çinko fosfat, çinkooksit ojenol

ve ojenolsüz geçici siman) kullanarak bakmışlardır. Panavia 21 (36.53±8.1 kg)

ortalama retansiyon miktarı TempBond NE’ den (3.18±1.1 kg) yaklaşık 11,5 kat,

polikarboksilat simandan %60 ve çinko fosfat simandan 3 kat fazladır. Mansour et al.

(2002) çalışmada elde edilen verilerin aynı simanların doğal dişlerde kullanıldığında

elde edilen değerlerden farklı olduğunu bildirmişlerdir.

94

5.2.10. Siman Başarısızlık Tipleri

İmplant destekli protezler için siman seçiminde siman başarısızlığının hangi

tipte olduğu bir diğer dikkate alınacak konudur. Çalışmamızda örnekler çekme

işleminden sonra dayanak yüzeyinde 40x ışık mikroskobu altında incelendi. Simanın

dayanağa yapıştığı durumlarda üst yapının çıkarılmasının zorlaşacağı ve çıkarma

esnasında dayanak yüzeyine zarar verebileceği bildirilmiştir (Kaar et al., 2006).

Mansour et al. (2002) ve Mehl et al. (2008) çalışmalarında polikarboksilat simanın

titanyum dayanağa yapıştığını bildirmişlerdir. Çalışmamızda polikarboksilat simanın

yüzey işlemi uygulanmamış titanyum dayanaklara yapışmadığı görülmüştür. Bu

durum termal siklus işleminin önemli bir parametre olduğunu göstermektedir (Mehl

et al., 2008). Adeziv başarısızlıkların hepsi dayanak yüzeyinden gerçekleşmiştir.

Yüzey işlemi sonucu simanların hem titanyum hem de zirkonyum dayanaklara

yapıştığı gözlenmiştir. Dayanaklara yapışan polikarboksilat siman ve implant siman

dayanak yüzeyinden kolayca uzaklaşırken self adeziv rezin siman ve dual sertleşen

rezin siman dayanaklara daha sıkı yapışmaktadır. Yüzey işlemi uygulanmış titanyum

ve zirkonyum dayanağa self adeziv rezin simanın adeziv olarak bağlandığı

görülmektedir. Özellikle uzun dayanak varlığında self adeziv rezin siman

kullanımının uygun olmayacağını ve kuronu çıkarmak gerektiğinde implant

komponentlerine ve/veya kurona zarar vereceğini düşünmekteyiz. Dayanaklara

tribokimyasal kaplama işleminin uygulanması özellikle rezin simanların dayanağa

bağlanmasını arttıracaktır. Kısa dayanaklarda istenilen bu tutuculuk artışı uzun

dayanak varlığında dezavantaja dönüşebilir.

95

6. SONUÇ VE ÖNERİLER

İmplant tedavisinde kısıtlı arklar arası mesafede uygulanacak olan titanyum ve

zirkonyum dayanakların üzerine yapılan zirkonyum restorasyonların tutuculuğunda

yüzey işleminin ve 4 farklı yapıştırma simanın tutuculuk değerlerini incelediğimiz

çalışmada çıkan sonuçlar aşağıda gösterilmiştir.

1. Yüzey işlemi uygulanmayan aynı ebatlardaki zirkonyum dayanakların tutuculuk

değerleri titanyum dayanaklara göre daha yüksektir.

2. Zirkonyum ve titanyum dayanaklara yapılan tribokimyasal silika kaplama

işleminin, zirkonyum üst yapıların simanlarla olan bağlantı kuvvetlerini olumlu

yönde etkilediği görüldü.

3. Self adeziv simanın tutuculuk değerinin diğer simanlardan daha yüksek olduğu

saptandı. Bununla birlikte, yüzey işlemi uygulaması sonucu retantif değerlerdeki

artışın self adeziv siman grubunda en düşük olduğu gözlendi.

4. Yüzey işlemi uygulanmamış dayanaklarda kırılmaların büyük çoğunlukla adeziv

başarısızlık sonucu oluşması, simanlar ve dayanaklar arasında gerçek anlamda

kimyasal bir bağlantının sağlanamadığına işaret etmektedir.

5. Yüzey işlemi uygulanmış dayanaklarda karışık kırılmaların oranının artması,

simanlar ve dayanaklar arasında hem kimyasal hem de mekanik bağlantının

sağlandığını göstermektedir.

Bu çalışmanın sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde kısa dayanaklara

yüzey işlemi uygulanmadığı durumlarda üst yapıların tutuculuğunu sağlamak için

self adeziv rezin siman kullanılabilir. Dayanaklara yüzey işlemi uygulandığı

durumlarda ise üst yapıların simantasyonunda implant simanı ve dual sertleşen rezin

simanı kullanılabilir ancak polikarboksilat siman her iki durumda da düşük oranda

96

tutuculuk gösterdiği için tercih edilmemelidir. Bu konu ile ilgili yapılacak

çalışmalarda alternatif simanlar ve yüzey işlemleri uygulanabilir.

97

ÖZET

Restorasyonların bütünlüğünün ve tutuculuğunun korunması implant

tedavilerinin başarısında önemlidir. Bu yüzden kuron tutuculuğu, sabit restoratif

işlemlerin kritik bir yönü olarak görülmektedir. Dayanakların aksiyal duvar

yüksekliği kısa olduğu durumlarda implant dayanakları üzerine simante edilen

restaorasyonların tutuculuğunu ve bütünlüğünü başarmak çok zordur.

Bu çalışmanın amacı zirkonyum kuronların kısa implant dayanakları (3 mm)

üzerine simantasyonunda kullanılan 4 farklı yapıştırma simanın ve yüzey işleminin

tutuculuğa etkisinin incelenmesidir.

Bu çalışmada 3 mm uzunluğunda 64 adet zirkonyum ve 64 adet titanyum

dayanak kullanıldı. Dayanaklar zirkonyum kuronlar ile restore edildi. Deney

grubundaki dayanaklara yüzey işlemi uygulandı (tribokimyasal silika kaplama,

Cojet). Kontrol grubundaki dayanaklara yüzey işlemi uygulanmadan zirkonyum

kuronlar simante edildi. Zirkonyum kuronlar 4 farklı siman (self adeziv rezin

siman; RelyX U100, dual sertleşen rezin siman; RelyX ARC, çinko

polikarboksilat; Adhesor Carbofine and implant simanı; Premier) ile simante edildi.

Yaşlandırma işleminin ardından tutuculuk değerleri universal test cihazı ile çapraz

başlık hızı 2 mm/dk olacak şekilde ölçüldü. Verilerin analizi Friedman ve Kruskal-

Wallis testi kullanılarak tamamlandı.

Kontrol grubu ve deney grubunda self adeziv rezin siman ile simante edilen

zirkonyum kuronların ortalama tutuculuk değerlerinin dual sertleşen rezin siman,

çinko polikarboksilat siman ve implant simanından istatistiksel olarak anlamlı

şekilde yüksek olduğu görülmektedir (p� 0,05).

Zirkonyum ve titanyum dayanaklara yapıştırılan zirkonyum kronların

tutuculukları yüzey pürüzlülüğünden, yüzey işleminden ve siman tipinden

etkilenmektedir. Tribokimyasal silika kaplama zirkonyum kuron ve implant

dayanakları arasındaki tutuculuğu artırmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Zirkonyum dayanak, titanyum dayanak, zirkonyum kron,

tutuculuk, yapıştırma ajanları

98

ABSTRACT

Maintaining the integrity and retention of implant supported restorations is

important for the success of implant therapy. Crown retention remains a critical

aspect of fixed restorative procedures. The integrity and retention of cemented

restorations over implant abutments is difficult to achieve when the axial wall height

of the abutment is short.

The objective of this study was to determine the effect of surface treatment

method on the retentiveness of zirconium crowns cemented over short (3mm)

zirconium and titanium abutments using 4 types of final cements.

In this study 64 zirconium and 64 titanium abutments 3 mm in height were

used. Abutments were restored with zirconium crown restorations. In experimental

group surface treatment (tribochemical silica coating, Cojet) was applied to

abutments. In control group zirconium crown restorations were cemented without

any surface treatment. Zirconium crown restorations were cemented with 4

different luting cements (self adhesive resin cement; RelyX U100, dual cure resin

cement; RelyX ARC, zinc polycarboxilat cement; Adhesor Carbofine and implant

cement; Premier). After aging procedure, retention values were measured in a

universal testing machine at a crosshead speed of 2 mm/min. Data were statistically

analyzed using Friedman and Kruskal-Wallis test.

The mean retention values for zirconium crowns cemented with self adhesive

resin cement were statistically significantly greater than dual cure adhesive resin

cement, zinc polycarboxilat and implant cement at (each groups) control group and

experimental group (p� 0,05).

The retention of zirconium crown luted over zirconium and titanium abutments

was influenced by surface texture, surface pretreatment, and type of cement.

Tribochemical silica coating increased the retention between zirconium crown and

implant abutments.

Key Words: Zirconium abutment, tiatnium abutment, zirconium crown, retantion,

luting agents

99

KAYNAKLAR

Abu Hantash RO, Al-Omiri MK, Al-Wahadni AM. Psychological impact on implant patients' oral health-related quality of life. Clin Oral Implants Res 2006; 17(2): 116-123.

ADA Council On Scientific Affairs. Titanium applications in dentistry. J Am Dent Assoc. 2003; 134(3): 347-9.

Adell R, Lekholm U, Rockler B, Branemark P-I. A 15-year study of osseointegrated implants in the treatment of the edentulous jaw. Int J Oral Surg 1981; 10: 387-416. Akagawa Y, Hosokawa R, Sato Y, Kamayama K. Comparison between freestanding and tooth-connected partially stabilized zirconia implants after two years' function in monkeys: a clinical and histologic study. J Prosthet Dent 1998; 80(5): 551-8. Akashia AE, Francischone CE, Tokutsune E, da Silva W Jr. Effects of different types of temporary cements on the tensile strength and marginal adaptation of crowns on implants. J Adhes Dent 2002r;4(4):309-15. Akça K, İplikcioglu H, Cehreli MC: Comparison of uniaxial resistance forces of cements used with implant-supported crowns. Int J Oral Maxillofac Implant. 2002; 17(4):536-42. Akın E. Diş hekimliğinde Seramik. 3. Baskı, İstanbul Üniversitesi Basımevi ve Film Merkezi, İstanbul: 1999. Albrektsson T. Bone tissue response, in Branemark P-I, Zarb G, Alberktsson T. Tissue Integrated Prostheses. Osseointegration in Clinical Dentistry. Quintessence Pub Co Inc, Chicago 1985. Albrektsson T, Zarb G, Worthington P, Eriksson AR. The long-term efficacy of currently used dental implants: a review and proposed criteria of success. Review. Int J Oral Maxillofac Implants 1986; 1(1): 11-25. AL-Makramani BM, Razak AA, Abu-Hassan MI. Comparison of the load at fracture of Turkom-Cera to Procera AllCeram and In-Ceram all-ceramic restorations. J Prosthodont 2009; 18(6): 484-8. Alsiyabi AS, Felton DA, Cooper LF. The role of abutment-attachment selection in resolving inadequate interarch distance: a clinical report. J Prosthodont 2005; 14(3): 184-90. Anusavice KJ. Philips’ Science of dental materials. 10th ed., WB Saunders, Philadelphia: 1996; 555-81.

100

Anusavice KJ. Philips’ Science of dental materials. 11th Ed., St. Louis, Missouri: Elsevier Science, 2003. Aramouni P, Zebouni E, Tashkandi E, Dib S, Salameh Z, Almas K. Fracture resistance and failure location of zirconium and metallic implant abutments. J Contemp Dent Pract 2008; 9(7): 41-8. Ardlin BI. Transformation-toughened zirconia for dental inlays, crowns and bridges: chemical stability and effect of low-temperature aging on flexural strength and surface structure. Dent Mater 2002; 18(8): 590-595. Arısan V, Kütan E. İmplant üstü tam seramik Zirkon Post (Abutment) ve Kuronlar. J Oral İmplantology 2007; 8(1): 39-43. Arslan Malkoç M, Sevimay M. Protetik diş hekimliğinde zirkonyum ve kullanım alanları. SÜ Diş hek Fak Derg 2009; 18: 208-216. Atsu SS, Kılıçarslan MA, Küçükeşmen HC, Aka PS. Effect of zirconium-oxide ceramic surface treatments on the bond strength to adhesive resin. J Prosthet Dent 2006; 95(6): 430–436. Bayındır F, Uzun İH. Tam Seramik Kuron Sistemleri. Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2007; 2: 33-42. Bränemark PI. Osseointegration and its experimental background. J Prosthet Dent 1983; 50(3): 399-410. Bränemark PI, Zarb G, Albrektsson T. Tissue integrated prostheses. Chicago: Quintessence Pub Co Inc, 1985. Behr M, Rosentritt M, Lang R, Handel G. Glass fiber-reinforced abutments for dental implants. A pilot study. Clin Oral Implants Res 2001; 12(2): 174-8. Bernal G, Okamura M, Muñoz CA. The effects of abutment taper, length and cement type on resistance to dislodgement of cement-retained, implant-supported restorations. J Prosthodont 2003 ; 12(2): 111-5. Berner S, Dard M, Gottlow J, Molenberg A, Wieland M. Titanium-Zirconium: A novel Material for Dental Implants. European Cells and Materials 2009; 17(1): 16. Bitter K, Priehn K, Martus P, Kielbassa AM. In vitro evaluation of push-out bond strengths of various luting agents to tooth-colored posts. J Prosthet Dent 2006; 95: 302-310. Blatz MB, Sadan A, Kern M. Resin-ceramic bonding: a review of the literature. J Prosthet Dent 2003; 89(3): 268-274.

101

Blixt M, Adamczak E, Linden LA, Oden A, Arvidson K. Bonding to densely sintered alumina surfaces: effect of sandblasting and silica coating on shear bond strength of luting cements. Int J Prosthodont 2000; 13: 221-6. Breeding LC, Dixon DL, Bogacki MT, Tietge JD. Use of luting agents with an implant system: Part I. J Prosthet Dent 1992; 68(5):737-741. Bölükbaşı N. Simante ve vidalı implant üstü restorasyonların karşılaştırılması. Journal of Oral Implantology 2007; 8(1): 34-39. Carl E. Misch. Dental Implant Prosthetics. St. Louis: Mosby, 2005. Chang JC, Hart DA, Estey AW, Chan JT. Tensile bond strength of five luting agents to two CAD/CAM restorative materials and enamel. J Prosthet Dent 2003; 90: 18-23. Chee W, Jivraj S. Screw versus cemented implant supported restorations. Br Dent J 2006; 201(8):501-507. Chu KM, Tredwin CJ, Setchell DJ, Hems E. Effect of screw hole filling on retention of implant crowns. Eur J Prosthodont Restor Dent 2000; 13(4): 154-8. Clayton GH, Driscoll CF, Hondrum SO. The effect of luting agents on the retention and marginal adaptation of the CeraOne implant system. Int J Oral Maxillofac Implants 1997; 12(5): 660-5. Conrad HJ, Seong WJ, Pesun IJ. Current ceramic materials and systems with clinical recommendations: a systematic review. J Prosthet Dent 2007; 98(5): 389-404. Coşkun A, Yaluğ S. Metal Desteksiz Porselen Sistemleri. Cumhuriyet Üniv Diş Hek Fak Derg 2002; 5(2): 97-102 Covey DA, Kent DK, St Germain HA Jr, Koka S. Effects of abutment size and luting cement type on the uniaxial retention force of implant-supported crowns. J Prosthet Dent 2000; 83(3): 344-348. Creugers NH, Kreulen CM, Snoek PA, de Kanter RJ. A systematic review of single-tooth restorations supported by implants. J Dent 2000; 28: 209–217. Çapa N, Kazazoğlu E, Boşal N. Üst çene ön bölgedeki tek diş eksikliklerinde uygulanan implant destekli sabit restorasyonlar. Cumhuriyet Üniv Diş Hek Fak Derg 2007; 10(2): 128-133. Dayangaç B. Kompozit Rezin Restorasyonlar. Ankara: Günes Kitapevi, 2000. Deany IL. Recent advances in ceramics for dentistry. Crit Rev Oral Biol Med 1996; 7(2): 134-43.

102

Debnath S, Wunder SL, McCool JI, Baran GR. Silane treatment effects on glass/resin interfacial shear strengths. Dent Mater 2003; 19: 441-8. Della Bona A, Borba M, Benetti P, Cecchetti D. Effect of surface treatments on the bond strength of a zirconia-reinforced ceramic to composite resin. Braz Oral Res 2007; 21(1): 10-15. Denissen H, Dozić A, van der Zel J, van Waas M. Marginal fit and short-term clinical performance of porcelain-veneered CICERO, CEREC, and Procera onlays. J Prosthet Dent 2000; 84(5): 506-13. Denry IL, Recent Advances In Ceramics For Dentistry. Crit Rev Oral Biol Med 1996; 7(2): 134–143. Denry I, Kelly JR. State of the art of zirconia for dental applications. Dent Mater 2008; 24(3): 299-307. Derand P, Derand T. Bond strength of luting cements to zirconium oxide ceramics. Int J Prosthodont 2000; 13(2): 131-5. Diaz-Arnold AM, Vargas MA, Haselton DR. Current status of luting agents for fixed prosthodontics. J Prosthet Dent 1999; 81(2): 135-41. Dixon DL, Breeding LC, Lilly KR. Use of luting agents with an implant system: Part II. J Prosthet Dent 1992; 68(6): 885-90. Doğan E, Zaimoğlu A. Temel metal ve kor alt yapı üzerine farklı kalınlıklarda hazırlanan düşük ısı porseleninin renk stabilitesinin eskitme sonrası karşılaştırılması. A.Ü. Diş Hek Fak Derg 2006; 33(1): 107-118. Dudley JE, Richards LC, Abbott JR. Retention of cast crown copings cemented to implant abutments. Aust Dent J 2008; 53(4): 332-9. Duret F, Blouin JL, Duret B. CAD-CAM in dentistry. J Am Dent Assoc 1988; 117(6): 715-720. Ernst CP, Aksoy E, Horn JG, Stender E, Willershausen B. Retentive strength of all ceramic crowns after long-term water storage. J Dent Res 2006; 85: 122-8 Ergin S., Gemalmaz D. Retentive properties of five different luting cements on base and noble metal copings. J. Prosthet. Dent 2002; 88: 491-498. Ersu B, Yüzügüllü B, Canay Ş. Sabit Restorasyonlarda CAD/CAM Uygulamaları. Hacettepe Diş hekimliği Fakültesi Dergisi 2008; 32(2): 58-72. Ertuğrul HZ, İsmail YH. An in vitro comparison of cast metal dowel retention using various luting agents and tensile loading. J. Prosthet. Dent 2005; 93: 446-452.

103

Esquivel-Upshaw JF, Anusavice KJ, Young H, Jones J, Gibbs C. Clinical performance of a lithia disilicate-based core ceramic for three-unit posterior FPDs. Int J Prosthodont 2004; 17(4): 469-75. ESPE (1998). Clinical Report Product Dossier CoJet; No:3 Fasbinder DJ. Restorative material options for CAD/CAM restorations. Compend Contin Educ Dent 2002; 23(10): 911-6.

Di Felice R, Rappelli G, Camaioni E, Cattani M, Meyer JM, Belser UC. Cementable implant crowns composed of cast superstructure frameworks luted to electroformed primary copings: an in vitro retention study. Clin Oral Implants Res 2007; 18(1): 108-13.

Firidinoğlu K, Toksavul S, Toman M. İmplant Destekli Sabit Protezlerde Seramik Dayanak Kullanımı. EÜ Diş hek Fak Derg 2007; 28: 145-150. Fradeani M, Redemagni M. An 11-year clinical evaluation of leucite-reinforced glass-ceramic crowns: a retrospective study. Quintessence Int 2002; 33(7): 503-10. Frankerberger R., Franklin R.T.: Self-etch vs etch-and-rinse adhesives: effect of thermo-mechanical fatigue loading on marginal quality of bonded resin composite restorations. Dent Mater 2005; 21: 397-412. Friederich R, Kern M. Resin bond strength to densely sintered alumina ceramic. Int J Prosthodont 2002; 15: 333-8 Fuster-Torres MA, Albalat-Estela S, Alcañiz-Raya M, Peñarrocha-Diago M. CAD / CAM dental systems in implant dentistry: update. Med Oral Patol Oral Cir Bucal 2009; 14(3): 141-145. Glauser R, Sailer I, Wohlwend A, Studer S, Schibli M, Schärer P. Experimental zirconia abutments for implant-supported single-tooth restorations in esthetically demanding regions: 4-year results of a prospective clinical study. Int J Prosthodont 2004; 17(3): 285-90. Giglio GD. Abutment selection in implant-supported fixed prosthodontics. Int J Periodontics Restorative Dent 1999; 19(3): 233-41. Gotfredsen K. A 5-year prospective study of single-tooth replacements supported by the Astra Tech implant: a pilot study. Clin Implant Dent Relat Res 2004; 6: 1–8. Guazzato M, Albakry M, Quach L, Swain MV. Influence of surface and heat treatments on the flexural strength of a glass-infiltrated alumina/zirconia-reinforced dental ceramic. Dent Mater 2005; 21(5): 454-63. Gökçe HS, Beydemir B. Yüksek Dirençli Seramik Sistemlerin Dayanıklılığı. Gülhane Tıp Dergisi 2002; 44(4): 457–463.

104

Gültekin. A, Özgen M, Bayraktar M, Şiraliyev Ş, Akıllı E, Yalçın S. The Clinical Evaluation of İmplant Supported Full Ceramic Zirconium Screw-Retained Prosthesis: 1 Year Pilot Study. Journal of Oral İmplantology 2007; 8(1): 50-56. Güngör H, Holoğlu B, Duymuş ZY. Diş hekimlerinin implant planlamasında kullanılan radyografi teknikleri konusundaki tercihlerinin değerlendirilmesi. Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2008; 18(2): 60-65. Hallgren C, Sawase T, Ortengren U, Wennerberg A. Histomorphometric and mechanical evaluation of the bone-tissue response to implants prepared with different orientation of surface topography. Clin Implant Dent Relat Res 2001; 3(4): 194-203. Hebel KS, Gajjar RC. Cement-retained versus screw-retained implant restorations: achieving optimal occlusion and esthetics in implant dentistry. J Prosthet Dent 1997; 77(1): 28-35. Heydecke G, Butz F, Binder JR, Strub JR. Material characteristics of a novel shrinkage-free ZrSiO(4) ceramic for the fabrication of posterior crowns. Dent Mater 2007; 23(7): 785-91. Hisbergues M, Vendeville S, Vendeville P. Zirconia: Established facts and perspectives for a biomaterial in dental implantology. J Biomed Mater Res B Appl Biomater 2009; 88(2): 519-29.

Holst S, Blatz MB, Hegenbarth E, Wichmann M, Eitner S. Prosthodontic considerations for predictable single-implant esthetics in the anterior maxilla. J Oral Maxillofac Surg 2005; 63: 89–96.

Hooshmand, T., Van Noort, R., Keshvad, A., Bond durability of the resin-bonded and silane treated ceramic surface. Dent Mater 2002; 18: 179-188. IPS e-max Scientific Documentation (2005) Ivoclar-Vivadent

Jemt T. Customized titanium single-implant abutments: 2-year follow-up pilot study. Int J Prosthodont 1998; 11: 312–316.

Van der Zel JM.. Zirconia ceramic in dental CAD-CAM. Journal of Dental Technology. 2007; 17-24. Kaar D, Oshida Y, Andres CJ, Barco MT, Platt JA. The effect of fatigue damage on the force required to remove a restoration in a cement-retained implant system. J Prosthodont. 2006; 15(5): 289-94. Karaalioğlu OF, Duymuş ZY. Diş hekimliğinde uygulanan CAD/CAM sistemleri. Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2008; 18(1): 25-32.

105

Kelly JR, Campbell SD. Ceramics in dentistry. J Prosthet Dent 1996; 75(1): 18-32. Kelly JR, Denry I. Stabilized zirconia as a structural ceramic: an overview. Dent Mater 2008; 24(3): 289-98.

Kent DK, Koka S, Froeschle ML. Retention of cemented implant-supported restorations. J Prosthodont 1997; 6(3): 193-6.

Kern M, Wegner SM. Bonding to zirconia ceramic: adhesion methods and their durability. Dent Mater 1998; 14(1): 64-71.

Koka S, Ewoldsen NO, Dana CL, Beatty MW. The effect of cementing agent and technique on the retention of a CeraOne gold cylinder: a pilot study. Implant Dent 1995; 4(1): 32-5.

Kokubo Y, Kano T, Tsumita M, Sakurai S, Itayama A, Fukushima S. Retention of zirconia copings on zirconia implant abutments cemented with provisional luting agents. J Oral Rehabil 2010; 37(1): 48-53.

Kosmac T, Oblak C, Jevnikar P, Funduk N, Marion L. The effect of surface grinding and sandblasting on flexural strength and reliability of Y-TZP zirconia ceramic. Dent Mater 1999; 15(6): 426-33. Kucey BK, Fraser DC. The Procera abutment--the fifth generation abutment for dental implants. J Can Dent Assoc 2000; 66(8): 445-9. Küçükeşmen HC, Küçükeşmen Ç, Öztaş D, Kaplan R. Farklı tiplerdeki geleneksel ve rezin-modifiye cam iyonomer simanların su emilimi ve suda çözünürlüğü. A.Ü. Diş Hek Fak Derg 2005; 32(1): 25-34. Lee A, Okayasu K, Wang HL. Screw- versus cement-retained implant restorations: current concepts. Implant Dent 2010; 19(1): 8-15.

Lekholm U, Gunne J, Henry P, Higuchi K, Linde´n U, Bergstrom C, van Steenberghe D. Survival of the Bränemark implant in partially edentulous jaws: a 10-year prospective multicenter study. Int J Oral Maxillofac Implants 1999; 14: 639–645.

Lewis S. Anterior single-tooth implant restorations. Int J Periodontics Restorative Dent 1995; 15(1): 30-41.

Lindh T, Gunne J, Tillberg A, Molin M. A meta-analysis of implants in partial edentulism. Clin Oral Implants Res 1998; 9: 80–90.

Liu PR. A panorama of dental CAD/CAM restorative systems. Compend Contin Educ Dent 2005; 26(7): 507-8.

106

Liu PR, Essig ME. Panorama of dental CAD/CAM restorative systems. Compend Contin Educ Dent 2008; 29(8): 482-493. Maeyama H, Sawase T, Jimbo R, Kamada K, Suketa N, Fukui J, Atsuta M. Retentive strength of metal copings on prefabricated abutments with five different cements. Clin Implant Dent Relat Res 2005; 7(4): 229-34. Manicone PF, Rossi Iommetti P, Raffaelli L. An overview of zirconia ceramics: basic properties and clinical applications. J Dent 2007; 35(11): 819-26. Marquardt P, Strub JR. Survival rates of IPS empress 2 all-ceramic crowns and fixed partial dentures: results of a 5-year prospective clinical study. Quintessence Int 2006; 37(4): 253-9. Marshall SJ, Bayne SC, Baier R, Tomsia AP, Marshall GW. A review of adhesion science. Dent Mater 2010; 26(2): 11-6. Mc Laren EA. All-ceramic alternatives to conventional metal-ceramic restorations. Compend Contin Educ Dent 1998; 19(3): 307-8. Mc Laren EA, Terry DA. CAD/CAM systems materials and clinical guidelines for all-ceramic crowns and fixed partial dentures, Compend Contin Educ Dent 2002; 23: 637-653 Mc Lean JW. The nature of dental ceramics and their clinical use. In: The science and art of dental ceramics. Vol.1, 1th ed., Illinois: Quintessence Pub. Co, 1979. McLean JW. Evolution of dental ceramics in the twentieth century. J Prosthet Dent 2001; 85(1): 61-6. Mehl C, Harder S, Wolfart M, Kern M, Wolfart S. Retrievability of implant-retained crowns following cementation. Clin Oral Implants Res 2008; 19(12): 1304-11. Miyazaki T, Hotta Y, Kunii J, Kuriyama S, Tamaki Y. A review of dental CAD/CAM: current status and future perspectives from 20 years of experience. Dent Mater J 2009; 28(1): 44-56.

Morgano SM, Haddad MJ. Design for artificial crown cemented to custom implant abutment. J Prosthet Dent 1994; 72(3): 344-5.

Müjdeci A, Gokay O. The effect of airborne-particle abrasion on the shear bond strength of four restorative materials to enamel and dentin. J Prosthet Dent 2004; 92(3): 245-9. Nağaş IÇ, Ergün G. Zirkonya seramiklerin diş hekimliğindeki yeri ve geleceği. GÜ Diş Hek Fak Derg 2008; 25(3): 51-60.

107

Nalbant D. Rezin modifiye cam iyonomer simanlar. GÜ Diş hek Fak Derg 2002; 19(1): 47-51. Nayır E. Diş hekimliği Maddeler Bilgisi. 7. Baskı, İstanbul: İ.Ü. Basımevi, 1999. O’Brien WJ. Dental Materials and Their Selection. 3rd Ed., Chicago: Quintessence Publishing Co., 2002.

Ongthiemsak C, Mekayarajjananonth T, Winkler S, Boberick KG. The effect of compressive cyclic loading on retention of a temporary cement used with implants. J Oral Implantol 2005; 31(3): 115-20.

Özcan M, Vallittu PK. Effect of surface conditioning methods on the bond strength of luting cement to ceramics. Dent Mater 2003;19:725-31.

Özcelik TB, Yilmaz B. A laboratory procedure for optimal implant abutment preparation. J Prosthodont 2009; 18(6): 537-40.

Özkurt Z, Kazazoğlu E. Clinical success of zirconia in dental applications. J Prosthodont 2010; 19(1): 64-8.

Öztürk Ö, Uludağ B. Kompozit rezin esaslı yapıştırma simanları ve adeziv simantasyon tekniği. TDB Dergisi 2002; 66: 33-39. Peumans M., Munck J., Fieuws S., Lambrechts Pç, Vanherle G., Van Meerbeck B. A Prospective Ten-year Clinical Trial of Porcelain Veneers. J Adhes Dent 2004; 6: 65-76. Piconi C, Maccauro G. Zirconia as a ceramic biomaterial. Biomaterials 1999; 20(1): 1-25. Piemjai M. Effect of seating force, margin design, and cement on marginal seal and retention of complete metal crowns. Int J Prosthodont. 2001; 14(5): 412-6. Pilathadka S, Vahalová D, Vosáhlo T. The Zirconia: a new dental ceramic material. An overview. Prague Med Rep 2007; 108(1): 5-12. Piwowarczyk A, Lauer HC, Sorensen JA. The shear bond strength between luting cements and zirconia ceramics after two pre-treatments. Oper Dent 2005; 30(3): 382-8. Prestipino V, Ingber A. Esthetic high-strength implant abutments. Part I. J Esthet Dent 1993; 5(1): 29-36. Priest G. Virtual-designed and computer-milled implant abutments. J Oral Maxillofac Surg 2005; 63(9): 22-32. Qualtrough AJ, Piddock V. Ceramics update. J Dent 1997; 25(2): 91-5.

108

Rappelli G, Corso M, Coccia E, Camaioni E, Di Felice R, Procaccini M. In vitro retentive strength of metal superstructures cemented to solid abutments. Minerva Stomatol 2008; 57(3): 95-101.

Razzoog ME, Lang LA, McAndrew KS. AllCeram crowns for single replacement implant abutments. J Prosthet Dent 1997; 78: 486-9. Renouard F, Rangert B. Risk Factors in Implant Dentistry. Chicago: Quintessence, 1999: p. 51-53. Rekow ED. Dental CAD/CAM systems: a 20-year success story. J Am Dent Assoc 2006; 137:5-6. Rimondini L, Cerroni L, Carrassi A, Torricelli P. Bacterial colonization of zirconia ceramic surfaces: an in vitro and in vivo study. Int J Oral Maxillofac Implants 2002; 17(6): 793-8. Rizkalla AS, Jones DW. Mechanical properties of commercial high strength ceramic core materials. Dent Mater 2004; 20(2): 207-12. Romeo E, Chiapasco M, Ghisolfi M, Vogel G. Long-term clinical effectiveness of oral implants in the treatment of partial edentulism. Seven-year life table analysis of a prospective study with ITI dental implants system used for single-tooth restorations. Clin Oral Implants Res 2002: 13: 133–143. Rosenblum MA, Schulman A. A review of all-ceramic restorations. J Am Dent Assoc 1997; 128(3): 297-307. Rosenstiel SF, Land MF, Fujimoto J. Contemporary Fixed Prosthodontics. 4th Ed. St Louis: Mosby, 2006: p. 420-421. Sadan A, Blatz MB, Salinas TJ, Block MS. Single-implant restorations: a contemporary approach for achieving a predictable outcome. J Oral Maxillofac Surg 2004; 62(9): 73-81. Sahmali S, Demirel F, Saygili G. Comparison of in vitro tensile bond strengths of luting cements to metallic and tooth-colored posts. Int J Periodontics Restorative Dent 2004; 24(3): 256-63. Salihoğlu E. Farklı zirkonya sistemlerinde glazür ve termal siklus uygulamalarından sonra kırılganlık ve mikrosertlik değişimleri. Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora tezi, İstanbul,(Prof. Dr. Ender Kazazoğlu), 2009. Sandallı P. Oral İmplantoloji. İstanbul: Erler matbaacılık, 2000. Scarano A, Piattelli M, Caputi S, Favero GA, Piattelli A. Bacterial adhesion on commercially pure titanium and zirconium oxide disks: an in vivo human study. J Periodontol 2004; 75(2): 292-6.

109

Schroeder A, Sutter F, Krekeler G. Oral Implantology. New York: Thieme Medical Publishers Inc., 1991: p. 5-58.

Sheets JL, Wilcox C, Wilwerding T. Cement selection for cement-retained crown technique with dental implants. J Prosthodont 2008 ; 17(2): 92-6.

Shillingburg HT, Hobo S, Whitsett LD, Jacobi R, Brackett SE. Fundementals of Fixed Prosthodontics. 3rd Ed., London: Quintessence Publishing Co., 1997: p. 400-405, 433-452. Singer A, Serfaty V. Cement-retained implant-supported fixed partial dentures: a 6-month to 3-year follow-up. Int J Oral Maxillofac Implants 1996; 11: 645–649. Spiekermann H, Donalt K, Hassel T. Color atlas of dental medicine implantology. Rateitschak KH, Eds. Newyork: 1995. SPSS Inc. SPSS for Windows. Version 11.00, Chicago, 2008. Squier RS, Agar JR, Duncan JP, Taylor TD. Retentiveness of dental cements used with metallic implant components. Int J Oral Maxillofac Implants 2001; 16(6): 793-8. Smales R. Longevity of a resin-modified glass ionomer cement and a polyacid modified resin composite restoring non-carious cervical lesions in a general dental practice. Aust Dent J 2004; 49(4): 196-200. Strub JR, Rekow ED, Witkowski S. Computer-aided design and fabrication of dental restorations: current systems and future possibilities. J Am Dent Assoc 2006; 137(9): 1289-96. Sukumaran VG, Bharadwaj N. Ceramics in Dental Applications Trends Biomater. Artif Organs 2006; 20(1): 7-11. Şahmalı S, Demirel F, Saygılı G. Comparison of in vitro tensile bond strengths of luting cements to metallic and tooth-colored posts. Int J Periodontics Restorative Dent 2004; 24(3): 256-63. Şener ID, Türker B. Kimyasal Yapılarına Göre Tam Seramik Restorasyonlar. Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2009; 19(1): 61-67. Tabar G. Total dişsiz hastalar için implant destekli sabit protetik restorasyonların tedavi planlamasında ve uygulamasında kullanılan bilgisayar destekli dizayn ve üretim (cad-cam) yönteminin geleneksel yöntemle karşılaştırılması. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora tezi, İstanbul, Prof. Dr. Çetin Sevük, 2005. Tecnical Product Profile: RelyX Self-adhesive Resin Cement, 3M ESPE Research and Development Scientific Service, 2002.

110

Tan PL, Dunne JT Jr. An esthetic comparison of a metal ceramic crown and cast metal abutment with an all-ceramic crown and zirconia abutment: a clinical report. J Prosthet Dent 2004; 91(3): 215-8. Toman M, Toksavul S, Firidinoğlu K. Tüm seramik restorasyonlar ve klinik uygulaması: olgu sunumu. Cumhuriyet Üniv Diş Hek Fak Derg 2008; 11(1): 49-52 Tonetti MS. Determination of the success and failure of root-form osseointegrated dental implants. Adv Dent Res 1999; 13: 173-80. Tosun T. Zirkonyum, Zirkonyum oksit seramikleri ve diş hekimliğinde kulanım alanları -I- Kuron ve Köprü Protezlerinde Zirkonyum. Dentalife 2007. Trier AC, Parker MH, Cameron SM, Brousseau JS. Evaluation of resistance form of dislodged crowns and retainers. J Prosthet Dent 1998; 80(4): 405-9. Tulunoğlu İ, Çiftçi Y, Muhtaroğulları M, Müftü A. Prepare edilmiş diş ve implantüstü desteklerde kullanılan iki geçici ve bir daimi yapıştırma yönteminin çekme dayanıklılığının değerlendirilmesi. Hacettepe Diş hekimliği Fakültesi Dergisi 2005; 29(3): 51-56. Türkaslan S, Baykul T, Özarslan MM, Fındık Y. ITI İmplantları İle Tedavi Edilen Hastaların Klinik Değerlendirilmesi. Türk Diş hekimliği Dergisi 2009;74(16): 18-21. Uzer Çelik E, Ermiş BR. Koruyucu Rezin Uygulamasının Yüksek Viskoziteli Geleneksel Cam İyonomer Simanın Mikrosertliği Üzerine Etkisinin In Vıtro Olarak Değerlendirilmesi. Cumhuriyet Üniv Diş Hek Fak Derg 2008; 11(2): 91-95 Vagkopoulou T, Koutayas SO, Koidis P, Strub JR. Zirconia in dentistry: Part 1. Discovering the nature of an upcoming bioceramic. Eur J Esthet Dent 2009; 4(2): 130-51. Vigolo P, Fonzi F, Majzoub Z, Cordioli G. An in vitro evaluation of ZiReal abutments with hexagonal connection: in original state and following abutment preparation. Int J Oral Maxillofac Implants 2005; 20(1): 108-14. Voitik AJ. CT data and its CAD and CAM utility in implant planning: part I. J Oral Implantol 2002; 28(6): 302-3. Vult Von Steyern P, Ebbesson S, Holmgren J, Haag P, Nilner K. Fracture strength of two oxide ceramic crown systems after cyclic pre-loading and thermocycling. J Oral Rehabil 2006; 33: 682- 689. Wataha JC. Materials for endoosseous dental implants. J Oral Rehabil 1996; 23: 79-90.

111

Watanabe EK, Yamashita A, Imai M, Yatani H, Suzuki K. Temporary cement remnants as an adhesion inhibiting factor in the interface between resin cements and bovine dentin. Int J Prosthodont 1997; 10(5): 440-52. Watkin A, Kerstein RB. Improving darkened anterior peri-implant tissue color with zirconia custom implant abutments. Compend Contin Educ Dent 2008; 29(4): 238-40. Wegner SM, Gerdes W, Kern M. Effect of different artificial aging conditions on ceramic composite bond strength, Int J Prosthodont 2002; 15: 267-272 Yavuzyılmaz H, Turhan B, Bavbek B, Kurt E. Tam seramik sistemleri I. Gazi Üniv Diş Hek Fak Derg 2005; 22: 41-48. Yavuzyılmaz H, Turhan B, Kurt E, Baybek B. Tam porselen sistemleri II. Gazi Üniv Diş Hek Fak Derg 2005; 22(1): 49-60. Yıldırım M, Edelhoff D, Hanisch O, Spiekermann H. Ceramic abutments – a new era in achieving optimal esthetics in implant dentistry. Int J Periodontics Restorative Dent 2000; 20: 81–91. Yüzügüllü B, Avcı M. Maksiller anterior bölgede estetik implant dayanak seçimi. ADO Klinik Bilimler Dergisi 2008; 2(2):116-122.

Zaimoğlu A ve Can G. Sabit Protezler. Ankara: AÜ Diş hekimliği Fakültesi Yayınları, 2004.

112

ÖZGEÇMİŞ 21 Nisan 1978’de Ankara’da doğdu. İlköğrenimini Demetevler İlkokulu, orta ve lise

öğrenimini Çankaya Anadolu Lisesi’nde tamamladı.

1997 yılında Gazi Üniversitesi, Diş hekimliği Fakültesi’nde lisans eğitimine başladı.

2002 yılında Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ nden mezun oldu.

2004 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş

Tedavisi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine başladı. Halen doktora çalışmalarına

devam etmektedir.