22

=$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

SİYAH BEYAZFOTOĞRAFLARLAKARADENİZ EREĞLİ

Sözlü Tarih Çalışması

Şinasi Sönmez - Barış Kaya

2. Baskı

Page 2: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Editör:

Yrd. Doç. Dr. Şinasi Sönmez

Yrd. Doç. Dr. Barış Kaya

SİYAH-BEYAZ FOTOĞRAFLARLA KARADENİZ EREĞLİ-SÖZLÜ TARİH ÇALIŞMASI

ISBN 978-605-318-083-8

Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.

© 2016, Pegem AkademiBu kitabın basım, yayın ve satış hakları

Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti.ne aittir.Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri,kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıtya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.

Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında

yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınlarısatın almamasını diliyoruz.

1. Baskı: Mart 2015, Ankara2. Baskı: Şubat 2016, Ankara

Yayın-Proje: Didem KestekDizgi-Grafik Tasarım: Didem Kestek

Kapak Tasarımı: Didem Kestek

Baskı: Ay-bay Kırtasiye İnşaat Gıda Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketi

Çetinemeç bulvarı 1314.Cadde No:37A-B

Yayıncı Sertifika No: 14749 Matbaa Sertifika No: 33365

İletişim

Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARAYayınevi 0312 430 67 50 - 430 67 51

Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08

Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60

İnternet:www.pegem.netE-ileti: [email protected]

dizgi
Sticky Note
Marked set by dizgi
dizgi
Sticky Note
Marked set by dizgi
dizgi
Sticky Note
Marked set by dizgi
dizgi
Sticky Note
Marked set by dizgi
Page 3: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

ÖN SÖZBu sözlü tarih çalışması, Zonguldak İli, Kdz.Ereğli İlçesi hakkında literatür-

de yeterince sözlü tarih çalışmasının olmamasından kaynaklanan, boşluğun dol-durulmasını ve Kdz.Ereğli’nin sözlü tarih alanında da hakkı olan yeri almasını amaçlamaktadır. Çalışmamız sırasında Kdz.Ereğli’nin Cumhuriyet’in kuruluşun-dan itibaren Türkiye’nin sosyal, ekonomik, siyasi alanlarda yaşadıklarını mikro düzeyde yaşayan bir laboratuvarı andırdığını sezinledik, bu da bizim çalışmamız konusunda şevk ve ilgimizi arttıran en önemli faktör oldu. Bu sözlü tarih çalışma-sı, daha önce aynı araştırmacılar tarafından, bir bilimsel araştırma projesi (BAP) olarak yürütülen “Ereğli Halkının Belleğinde Cumhuriyet Bayramları” isimli, yine sözlü tarih çalışması olan projeden büyük oranda esinlenmiş ve 2 yılı aşkın bir süre boyunca Kdz.Ereğli genelinde yapılan araştırmaların bir ürünü olarak ortaya çıkmış bir çalışmadır.

Şüphesiz bu çalışma aşağıda isimlerini belirttiğimiz değerli insanlar olma-dan sonlandırılabilecek bir çalışma değildi. Başta bu araştırmanın içerisinde, değerli bilgileri ve kaynakları ile yer alan, Hayri Yıldız, Hüseyin Engin Öztabak, Seyfettin Onat ve Rıdvan Çimenoğlu olmak üzere şükranlarımızı sunarız, ayrı-ca kaynak kişilere ulaşmamızda bize büyük yardımları dokunan, İrfan Güneş ve Hasan Alparslan’a, teşekkürü borç biliriz.

Page 4: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ................................................................................................................................. iiiGİRİŞ ........................................................................................................................................1FOTOĞRAFLARLA KARADENİZ EREĞLİ ...................................................................10HAYRİ YILDIZ İLE SÖYLEŞİ ......................................................................................... 105HÜSEYİN ENGİN ÖZTABAK İLE SÖYLEŞİ ............................................................... 133SEYFETTİN ONAT İLE SÖYLEŞİ .................................................................................. 151RIDVAN ÇİMENOĞLU İLE SÖYLEŞİ .......................................................................... 188

Page 5: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Hayata gözlerini açmasından itibaren sürekli devinim halinde olan insanoğ-lu yaşadığı çevreye uyum sağlayabildiği ölçüde hayatta kalmayı başarır. Bir başka deyişle hayat denen süreci insanın çevresiyle sağladığı uyum olarak tanımlayabili-riz. Kendisinin dışında, doğa ile baş etmenin zorluğu karşısında kişinin ilk olarak yardıma çağırdıkları kendine en yakın olanlarıdır. Yani kişinin kendisi ve diğer-leridir. Anne-baba ilişkisiyle başlayan bu zorunlu yardımlaşmaya kardeş, büyük anne, büyük baba ve diğer akrabalar gereksinim duyulduğu ölçüde dâhil olmaya başlar. Birbirine benzeyen küçük toplulukların bir arada bulundukları mekânlar topluluğu oluşturan her bireyin vazgeçilmezi olmaya başlar. Aile üyelerini birleş-tiren ve ev olarak adlandırılan ortak alanlar yan yana gelerek yerleşim yerlerini oluştururken, onların da aralarında zorunlu bağlar oluşur. Bu bağlar beslenme, barınma, akrabalık biçimi, korku, sevinç, üzüntü v.b. durumları ortak hale geti-rir. Nihayetinde topluluğun bireyleri arasındaki çevre aidiyeti otaya çıkar. Farklı bölge, kent, kasaba hatta köylerde yaşayan topluluklar benzerliklerin yanında her birisi kendine has özelliklere sahiptirler. Kaldı ki farklı kıtalar üzerinde yaşayan insanları düşündüğümüzde bu farklılıklar ten renginden, fiziki ölçülerine kadar ulaşan bir olgudur.

Aynı çevrede yaşayan insanlar yaşadıkları doğal ve toplumsal çevre ile ortak ilişkiler kurarak kendilerini duygusal ve fiziki olarak daha güvende hissetmek is-ter. Böylece insanlar için belli bir yerden olma önemli hale gelmiştir. Günümüz-de modern yaşam biçiminin yeniden düzenlediği insanlar arasındaki ilişkilerde kan bağına dayalı akrabalık ve hemşerilik ilişkisi devam etmektedir. Modernleş-me özellikle kentlerde geleneksel bağları ortadan kaldırmasına rağmen bireyler

GİRİŞ

Page 6: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

arasında farklı bağların kurulmasına da yol açmıştır. Bir kentte yaşayan insanlar o kente ait özelliklerin korunması, yaşatılması gayesiyle bir araya gelebilmekte, kent aidiyetini kaybetmek istememektedirler. Hatta yaşanılan çevrenin özellikleri, değerleri nesilden nesle aktarılarak, insanların geçmişi ile o yerleşim yeri arasında bir değer yargısı oluşmaktadır. Denilebilir ki bu özellik insanoğlunun eski çağlar-dan beri vazgeçmediği, hatta mitolojilerinde, destanlarında, inançlarında yaşadık-ları yerlere önemli atıfl ar yaptıkları bir gerçektir. Örneğin Kudüs şehrinin Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlar için ayrı bir önemi vardır. Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli devleti olan Roma İmparatorluğu’nun Roma’da kurulduğunu göz ardı edemeyiz. İstanbul deyince Bizans’ı, Haçlı Seferlerini, Osmanlı İmparatorluğu’nu, Modern Türkiye’yi hatırlarız. Tarihte birçok devlet bir şehir ve çevresinde kurula-rak genişlemiştir.

İnsanların hafızalarından silinmeyen önemli olayların büyük bir çoğunluğu yerleşim yerleri ve çevresinde gerçekleşmiştir. Eski çağlardan beri birçok şehir gü-nümüze kadar efsaneleriyle yaşamıştır. “Altın Post”u aramak için Karadeniz’e gelen, Argonotlar Karadeniz Ereğli’ye uğramıştır. Ereğli’de bulunan Cehennemağzı Mağa-raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in mağaranın kapısındaki üç başlı bekçi köpeği Kerberos’u yendiği yerdir. Ereğli yerleşim yeri olarak ilk önce ismini “Heraklia Pontika” olarak buradan almıştır. Daha sonra Hıristiyanların gizli mabet yeri olmuştur. Heracles’e adanmış kentlerin ortak adı olan Heracleia kavramı; Attike, Sikla, Syros, Kaş ve Agiron gibi birçok Anadolu kentinde, Heracles adına kutlanan bayramların da ortak adı olmuş ve Heracleia inanışının oluşmasını sağla-mıştır. Mitolojiye göre “Ölüler Ülkesi”ne girip sağ çıkanlardan biri de Orpheus’tur. Orpheus, dinleyenleri büyüleyen müziğiyle Kerberos’u etkilemiş ve Heracles’in, Ölüler Ülkesi’nden Kerberos’u dışarı çıkarmasına yardımcı olmuştur. Orpheus, Lir denen müzik aletiyle ve müzik yeteneğiyle Antik Çağda “Orphik” denen bir inanışın doğmasına neden olmuştur. Kentin ve Cehennemağzı Mağaraları’nın “Biliciler Mer-kezi” olarak anlatımı da Apollon inanışlarını oluşturmuştur.

M.Ö. 8. yy’da başlayan Fenike ve Karya kolonistlerinin yayılma politikaları-nın Karadeniz kıyılarına ulaşması ile birlikte Serapis inanışı meydana gelir. Sera-pis inanışı yeraltı tanrılarıyla ilgili bir Mısır efsanesinden doğar. İskenderiye’deki Serapis Tapınağı’nda tanrı Serapis sağ eliyle Kerberos’u tutar ve sol eliyle asasını havaya kaldırır.

Şehrin mimari süslemelerinde bereket, cinsellik, safl ık ve yeniden doğuşu simgeleyen lotüs bitkisi (Mısır Lotusu) bezeme öğesi olarak kullanılmıştır. Ye-raltı tanrılarının birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki benzerliği, tanrıların evrenselliğinin simgesi olarak kabul edilmiştir. Ancak Hristiyanlığın ortaya çık-

2 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

Page 7: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

masıyla bu inanış ortadan kalkmıştır. Perslerin Karadeniz Ereğli üzerindeki etki-si ile Persli Amastris’in, Karadeniz Ereğli ve Amasra’da kraliçe olduğu dönemde bazı Mithra inanışları ortaya çıkar. Mithra mitolojisine göre; ilk buğday tohumu ve üzüm tohumları kurban edilen bir boğanın kuyruğundan akan kanların sıçra-masıyla oluşmuştur. Karadeniz Ereğli’de bulunan kalıntılarda üzüm salkımları ve asma yaprakları sıkça kullanılmıştır. Mithra ayinleri çoğunlukla yüz kişiyi alabilen mağaralarda yapılır. Ayinlerde kutsal su ile yıkanmak gerektiğinden bu mağaralar-da su bulunması gerekir. Cehennemağzı Mağaraları’nın fiziksel özellikleri Mithra ayinlerine uygun bir şekildedir.

Ereğli Tarihi

Romalılar, M.Ö. 72-70. yıllarda 2 yıl süreyle kenti kuşatmışlar ancak kenti al-mayı başaramamışlardır. Fakat Heracleia’da veba salgını başlayınca kente girmeyi başaran Romalılar, kenti baştan sona yağmalayıp, yakmışlardır. Kenti yağmalayan Romalı komutan Cotta, Karadeniz İmparatoru ünvanını almasına rağmen, Roma Meclisi’nde Heracleia’yı gereksiz yere yağmaladığı için yargılanmıştır. Romalılar kente özgürlüğünü geri vermişler ve Augustus döneminde kentin yeniden inşasına başlamışlardır. M.Ö. 63 yılında Amasya’da doğan Strabon ünlü coğrafya kitabında, Karadeniz Ereğli gezisini de anlatır. Kentin limanlarının geliştiğini ve kolonileri ile birlikte değerli olduğunu anlatır. Strabon, Heracleia’da “bıldırcın otu” denen bir bitkinin yetiştiğini şehrin, Kalkedon’dan (İstanbul) 1500 stadion (262 km.); San-garios Irmağından (Sakarya) 500 stadion (88 km.) uzaklıkta bulunduğunu söyler.

Roma İmparatorluğu’nun M.S. 395 yılında Bizans ve Roma olarak ikiye ay-rılmasıyla Bizans hâkimiyetinin başladığı Heracleia’da, Bizans İmparatoru II. Th e-odosios (M.S. 408-450) döneminde Hristiyanlar zafer kazanırlar. Bu tarihlerde kentin büyük bir deprem yaşadığı ve Bizans İmparatoru II. Th eodosios’un kente gelerek yeniden inşası konusunda gerekli desteği verdiği bilinmektedir. Türklerin 1071 yılından itibaren Anadolu’ya girmesiyle, Heracleia Türk kuşatmalarına sah-ne olmuş ancak Türkler başarılı olamamışlardır. Bu tarihlerde dini yapılaşmanın yoğun olduğu Heracleia, Bolu’nun (Klaudiopolis) Piskoposluk merkezi olmasıyla, imparatorluk tarafından Bolu’ya bağlanmıştır. Ancak, Bolu’nun Türkler tarafın-dan alınması sonucunda kent, yeniden önem kazanmıştır. 1204 yılında Komme-nos Hanedanından David’in Heracleia’yı hâkimiyeti altına aldığı görülür. Herac-leia, bu dönemde Trabzon İmparatorluğu’nun batı kalesi olarak kullanılmıştır. 1204-1205 yıllarında şehrin surları yenilenmiştir. Gittikçe kan kaybeden Bizans İmparatorluğu, Karadeniz’deki hâkimiyetini korumak için Cenevizlilere bazı ticari imtiyazlar sağlamış, anlaşmalar imzalamıştır (1261). Bu dönemden sonra Herac-

Sıyah-Beyaz Fotoğrafl arla Karadenız Ereğlı - Sözlü Tarıh Çalışması 3

Page 8: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

leia, Cenevizlilerin kontrolü altına girer.  1269 yılında Heracleia’yı Moğollar ku-şatmışlardır. Ne var ki Moğollar, tüm saldırılarına rağmen  başarılı olamamıştır. Osmanlıların yükselişi ile birlikte, Bizans egemenliğindeki Heracleia, 1337 yılında Türk hâkimiyetine girmiştir.  Şehir, 1337 yılında Gazi Çelebi tarafından ele geçiril-miş ancak kısa bir süre yeniden Cenevizlilerin kontrolüne girmiştir. Cenevizliler 60 yıla yakın bir süre kentin hâkimiyetini sürdürmeyi başarmışlardır.  1404 yılın-da Heracleia’ya gelen Clavijo adlı gezgin, şehrin Bizans İmparatoru II. Manuel tarafından 1393 yılında para karşılığı Yıldırım Beyazıt’a satıldığını anlatır. Bu ta-rihten sonra Karadeniz Ereğli’de hızlı bir Türkleşme dönemi başlar. 1402’deki An-kara Savaşı’nın ardından Karadeniz Ereğli, Süleyman Çelebi’nin kontrolüne geçer. 1703 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda gemi yapım merkezi olarak belirlenen birkaç bölgeden biri de Karadeniz Ereğli’dir. 1800’lü yılların başına kadar ayanlıkla yönetilen Karadeniz Ereğli’ye; Safranbolu, Bartın ve Devrek bağlanmıştır (Kdz.Ereğli Kaymakamlığı İnternet sitesinden alınmıştır). 

1829 yılında Karadeniz Ereğli’de yeni bir dönem başlar. Karadeniz Ereğli’nin Kestaneci Köyü’nden, Uzun Mehmet adlı bir köylü, gezinti yaptığı sırada taş kö-mürünü bulur ve Osmanlı Sarayı’nı bu buluştan haberdar eder. 1848 yılında Ab-dülmecit zamanında kömür ocakları işletmeye açılır. 1853  yılında Kırım Savaşı sırasında kömür işletme hakkı İngiliz ve Fransızlara devredilir. Kömür işletmele-rinin çalışmaları nedeniyle bölgeye insan göçü başlar. Bölgede sadece Tük nüfusu değil, Rum ve Ermeni nüfusu da büyük artış gösterir. (1860-1890). Rumlar ve Er-meniler Karadeniz Ereğli ticaretini ellerine alırlar. 

1869 yılında Karadeniz Ereğli’de Kaymakamlık Teşkilatı, 1880 yılında ise Be-lediye Teşkilatı kurulmuştur. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte kömür ocaklarının işletim hakkı  Almanlara  verilir. I. Dünya Savaşı’nın ardından Anadolu’nun, Avrupalı devletler tarafından işgal edilip paylaşılmasıyla  Fransız-lar Karadeniz Ereğli’ye 10 Haziran 1921’de gelirler; ancak, Karadeniz Ereğli halkının mücadelesi sonucu işgalde başarılı olamazlar. Şehrin hastanesi dâhil kıyıya yakın bölgelerini denizden bombalayan Fransızlar, Ereğli’de teşkil edilen milis kuvvetle-rinin karşı saldırıları sonucu kayıplar vererek geri çekilirler. 18 Haziran 1921 günü işgale son verip Ereğli’yi denizden terk ederler. 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadele anlaşması gereği Karadeniz Ereğli’deki Rum ve Ermeniler bölgeyi terk etmek zorunda kalırlar. Mübadeleden sonra Karadeniz Ereğli’nin Yalı Caddesi denen bölgesinde yoğunlukta olan azınlık vatandaşlardan geriye sadece arsa tapu kayıtları kalmıştır. 

Zonguldak’ın vilayet olmasıyla (1 Nisan 1924) ilçe haline gelen Ereğli, sos-yo-ekonomik özelliğinden bir şey kaybetmemiştir. Nüfus olarak beş bin kişinin yaşadığı küçük bir şehir özelliği göstermesine rağmen Türkiye’nin Karadeniz’de

4 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

Page 9: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Kuzeyden güneye doğru uzanan ilk limanı buradadır. Ereğli çevresinde çıkarılan kömürün başka yerlere nakledilmesinde öncelikli olarak yararlanılan liman 1940’lı yıllardan itibaren genişletilerek bu günkü durumuna getirilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından 1960’lı yıllara limanın durumu ve limana yanaşan gemilerle ilgili fotoğraflar bu çalışmanın bölümleri içinde mevcuttur. Ayrıca çevresiyle karayolu bağlantısı sadece Devrek üzerinden sağlanan Ereğli’de deniz ulaşımı önemli bir yer tutar. Ereğli’nin İstanbul’a doğrudan bağlantısı vapurlarla gerçekleştirilmiştir. Ereğli halkı için gereksinimlerini karşılayacak en önemli merkez İstanbul olup, 12 saat sürecek olan akşamdan başlayan vapur yolculuğu sabaha kadar devam et-tikten sonra Galata Rıhtımı’nda biterdi. Kömür yüklü gemiler ise Kuruçeşme’ye demirlerdi.

Ereğlili çilek tüccarları ürünleri üreticiden akşamüzeri teslim aldıktan sonra motorlarla sabah erkenden İstanbul pazarına ulaştırılırdı. Tüccarlar hasat sonunda İstanbul’dan getirdiği ses sanatçıları ile Ereğli’nin sosyal yaşantısına renk katarlardı. Belediye binası önünde bulunan gazinoda verilen konserlerin anısı o günü yaşa-yanların belleğinde yerini korumaktadır. Limana yanaşan gemilerin personelinin dinlendikleri ve ihtiyacını karşıladıkları hamam, kahvehane ve lokantalar Ereğli halkının geçim kaynağı olmasının yanında sosyal yaşantılarına zenginlik katmış-tır. Yalı Caddesi üzerinde kurulan “Azim Konserve” fabrikası yörede yetiştirilen çileklerden reçel yapmış, bu fabrika Ereğli halkının belleğinde yer etmiştir. Günü-müzde çilek çevre köylerinin belli başlı geçim kaynağı olmaya devam etmektedir.

Kömür, deniz ve Demir Çelik Fabrikası, Ereğli’nin şehirleşmesinde en önem-li etkendir. Birbiri ile yakından ilgili olan bu üç faktör Ereğli’yi bilinen Anadolu kasabalarından farklılaştırarak, nüfus artışı, ekonomik gelişme ve buna bağlı sos-yal yaşantıları zenginleştiren bir durumu ortaya çıkarmıştır. 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren kömür madeninin çıkarılması ve nakline bağlı olarak Ereğli halkının yabancılarla karşılaşmasını sağlamıştır. Demir Çelik Fabrikası’nın ku-ruluşundan itibaren işgücü ihtiyacını Ereğli ve çevresinden sağlamaya başlaması yöre insanına kazanç kapısı açmıştır. 1965 yılından itibaren üretime geçen fabri-ka, diğer bölge ve şehirlerden insanları Ereğli’ye çekerek, sekiz bin civarında olan şehir nüfusunun birdenbire otuz binlere çıkarmıştır. Bu artış Ereğli’yi tipik bir kasaba özelliğinden orta ölçekli bir şehir kimliğine taşımıştır. Bu gelişme yüz otuz civarında köy ve kasaba için idari ve ticari merkez durumunda olan şehre bir en-düstri kimliğini özelliğini kazandırmıştır.

Fabrikanın yapılmasına karar verilmesiyle Akçakoca ve Düzce karayolu bağ-lantısının yapılmasını sağlamış, böylece İstanbul’a ve diğer şehirlere doğrudan ula-şım kolaylaşmıştır.

Siyah-Beyaz Fotoğraflarla Karadeniz Ereğli - Sözlü Tarih Çalişmasi 5

Page 10: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Siyah Beyaz Fotoğrafl ar Eşliğinde 1930’dan 1970’e Ereğli ile Bütünleşen Hayatlar

İnsanın hayatta karşılaştığı bazı olumsuzluklar beklemediği bambaşka ge-lişmelere yol açar. Babası İstanbul’da kalafat ustalığı yapan Ereğli’nin Hüseyin-li Köyü’nde 1890 yılında doğan Sadık Yıldız’ı babası ilkokulu bitirdikten sonra Heybeliada’da bulunan Denizcilik mektebine yazdırır. O tarihte Anadolu’nun bir ilçesinin köyünde yetişen bir çocuk için İstanbul’da askerî bir okulda okuması ka-dar büyük bir şans olmasa gerek. Fakat öğrenciliği sırasında musallat olan mide hastalığı Sadık Yıldız’ın okulunu yarıda bırakmasına neden olur. Tekrar Ereğli’ye dönmek zorunda kalır. Bir süre sonra Birinci Dünya savaşı çıktığından Sadık Yıl-dız askere alınır. Çanakkale Savaşı’nda Teğmen rütbesi ile askerlik görevini ta-mamlar. Fakat Kurtuluş Savaşı’nda tekrar orduya dâhil olur ve Kurtuluş Savaşı’nı Üsteğmen olarak tamamlar. Sağ salim savaşı bitiren Sadık Yıldız, İstiklal Savaşı madalyası ile ödüllendirilir.

Savaştan sonra askerlik hayatı biten Sadık Yıldız’ın hayatı Ereğli ile bütünleşir. Bir süre ilkokullarda öğretmenlik yaptığından çevresinde Sadık Hoca olarak anılır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ereğli’de ilkokul sayısı üç tane olduğundan o yıllarda okuyan birçok kişi Sadık Hoca’nın öğrencisi olmuştur. Sadık Hoca’yı Ereğli ile bü-tünleştiren ve bizi bu çalışmaya sevk eden asıl neden Sadık Hoca’nın Ereğli’de ilk defa “Foto Yıldız” adıyla fotoğraf stüdyosu açması ve fotoğrafçılık mesleğini bura-da ilk defa başlatmasıdır. İstiklal Savaşı gazisi Sadık Hoca geçimini fotoğrafçılıktan kazanmasının yanında Resmi bayramlarda resmigeçitlerde diğer gazi yoldaşları-nın yanında yürümüştür.

Sadık Yıldız, fotoğraf stüdyosundan emekli olduktan sonra mesleği yanında yetiştirdiği iki oğluna devretmiştir. Küçük yaştan itibaren mesleği babasından öğ-renen Hayri Yıldız’da bu meslekten emekli olmuştur. Çalışmada bir bölüm olarak verdiğimiz baba ve oğlun yaşam öyküsünden ilginç anılar dinledik. 1932 doğumlu olan Hayri Yıldız’ın hayatı Ereğli’de geçtiğinden, anılarını dinlediğimizde Ereğli ile beraber büyüdüğü izlenimini edindik. Çalışmada yer verdiğimiz fotoğrafl arın çekildiği yerler ve çevresinin o zamanki durumları ile ilgili bilgileri elde ettik. Aynı zamanda fotoğraf makineleri, stüdyo ve çekim tekniklerinin değişim öyküsünü öğrendik. Filmler icat edilmeden önce cam negatifl erin fotoğraf çekiminde nasıl kullanıldığını çok sayıda cam negatifi örneğiyle öğrenerek, çalışmamızda anlattık. Ereğli’ye renkli filmin ilk defa gelişini bir usta-çırak ilişkisinin arkadaşlığa dönüş-müş biçimiyle Hüseyin Engin Öztabak- Hayri Yıldız dialoğunda öğrendik.

“O santralın yanında müft ülük vardı. Rıdvan’ın(Çimenoğlu) babası müft ü idi. Ona Müft üoğlu derler. Yanında babasının evi vardı. Santral dediğim şimdi ki Japon pazarını geçince bir bina yapıldı. O santralın içerisine nasıl bir yer diye girdim. İçe-

6 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

dizgi
Sticky Note
Marked set by dizgi
Page 11: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

risinde iki tane kazan vardı. Kazana kömür atıp gece 12’ye kadar elektrik verirlerdi. O da kendini aydınlatmazdı. Biz resim büyütmek için bir cam makinesinin arkasına film koyardık veya camı koyar buradan bir ışık verirdik. Işık verirken burada da sehpası vardı. Kartları sehpaya raptiyelerdik. Evvela netliğini ayarlardık, olduğu yere kırmızı ışık koyardık. O zaman ki en büyük kart 18-24 idi. Sonraları 30-40 çıktı. Resim büyütmek için şöyle otuzda otuz uzun kutu gibi tahtadan bir şey vardı. Onu makinenin önüne koyardık bu tarafına da ışığı verirdik. Sinema salonu olması için. Işık yakınca içerisi ışık oluyor. Karanlık oda olduğu için bu da ters oldu. Ne yapalım derken babam pencerenin kanadına oturttuk. Arkasını açtık çünkü kapalı her taraf. İçerisine beş yüzlük lamba koyunca fırın gibi oluyor. Filmi falan eritiyordu. Ama arkasını açınca artık arkaya doğru gitsin. Benim zamanımda film falan yoktu. Böyle makinenin hayâlını bile yapamazdık. Cam makinesi vardı. Engin’de camları gör-müşsünüzdür. Haft alık mı olsun? derdik millet anlamazdı ama bizim için iki saatlik iş idi ama bizim işimize gelmediği için haft alık derdik.” (Hayri Yıldız, 14 Şubat 2013)

Fotoğrafçılık mesleğini sanata dönüştürerek bir yaşam biçimi haline getiren Engin Öztabak’ın fotoğraf sevgisi aynı zamanda Ereğli fotoğrafl arından oluşan bir arşive sahip olmasını sağlamıştır. Bartın’da başlayan çalışma hayatını Ereğli’ye taşıdıktan sonra Foto Yıldız’ın bir parçası haline getirmiştir. Ekmek kavgası En-gin Öztabak’ı Almanya’ya sürüklemesine rağmen, orada da fotoğraf tutkusundan vazgeçmemiş, fotoğrafçılık kurslarına giderek, bilgi ve deneyimini arttırmıştır. Almanya’da bulunduğu sırada renkli fotoğrafı ve çekim tekniğini öğrenerek, yıllık izne geldiği zamanlarda ustası Hayri Yıldız’a öğretmiş, onun da renkli resim çekme-sini ısrarları sonucu sağlamıştır. Bu olay Ereğli’ye ilk renkli fotoğrafın gelmesinin miladı olmuştur. Söyleşimizde yer verildiği üzere Turgut Özal döneminde yurt dı-şında çalışan işçiler için çıkarılan kanuna göre halk arasında “süper emeklilik” ola-rak bilinen haktan yararlanarak tekrar Türkiye’ye dönmüş, fotoğraf tutkusunu kal-dığı yerden devam ettirmiştir. Anlattığına göre başka işlerden geçimini temin eden ama fotoğrafçılıktan para kazanmayan bir çalışma hayatı olmuştur. Halen fotoğraf ve fotoğraf malzemelerini biriktirdiği kiraladığı eski bir binanın giriş katında pazar-ları hariç haft anın altı günü fotoğraf tutkunlarını çevresinde toplamaktadır. Kara-deniz Ereğli Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nin kurucuları ve yaşatıcıları arasındadır.

Çalışmanın önemli bilgi kaynaklarından birisi olan Seyfettin Onat ise Ereğli’de doğup büyümüş, Ereğli ile ilgili bilgileri ilerlemiş yaşına rağmen yorul-madan bir öğrenci merakıyla biriktiren yerel basının “Ereğli uzmanı” olarak nite-lendirdiği bir kişiliktir. Eğitiminin dışında meslek ve emeklilik hayatını hem çalı-şarak, hem öğrenerek geçirmiştir. Babası, insan öykülerine çokça tanıklık edilecek mekânlardan kahvehane işleten Seyfettin Onat’ın dedesinin mesleği ve Ereğli üze-rine bilgi ve anılarının hayli fazla olduğunu, sohbetlerimiz ve söyleşimizden edin-dik. Eski Ereğli fotoğrafl arı ile ilgili bilgilerin büyük bir kısmını ondan dinledik.

Sıyah-Beyaz Fotoğrafl arla Karadenız Ereğlı - Sözlü Tarıh Çalışması 7

Page 12: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Cumhuriyet Dönemi Ereğli’nin ilk müft ülerinden Mehmet Ali Bey’in (Çime-noğlu) oğlu 1925 doğumlu Rıdvan Çimenoğlu’ndan Ereğli’nin Cumhuriyetin ilk yıllarına ilişkin izlenimlerini ve anılarını dinledik. O yıllarda Türkiye ve Ereğli’de sayıları az olan okulların durumuna ilişkin anıları dinledik. Kömür santralinden sağlanan elektrikle Ereğli’nin ilk buluştuğu yıllara ilişkin bilgileri kayda geçtik. Bin dokuz yüz otuzlu ve kırklı yıllarda yaşadıklarından aklında kalanları bize aktar-dı. Ereğli’de esnafl ık yapan Rıdvan Çimenoğlu, Türkiye çok partili hayata geçtiği zaman Demokrat Parti’ye kaydolmuş, Ereğli’de Demokrat Parti üyesi olarak çalış-mıştır. Bin dokuz yüz ellili yılların sonuna doğru Millet Partisi’nin Ereğli örgütünü faaliyete geçiren Çimenoğlu bir milletvekili olan yakınının telkini ile bu partiden ayrılmıştır. Siyasete girme nedenini Ereğli sevgisi ile açıklayan Çimenoğlu, Demir Çelik Fabrikası’nın açılması için yürüttükleri kampanya esnasında dönemin baş-bakanı Adnan Menderes’i ziyaretleri ve giden heyete Menderes’in verdiği yemek anısını unutamadığını anlatmıştır.

Bu çalışmada siyah beyaz fotoğrafl ar, Ereğli’de ilk fotoğrafçılık mesleğiyle iç içe geçmiş Ereğli’nin sosyal tarihini, burada yaşamış kişilerin anıları ile birleştire-rek, bin dokuz yüz yirmilerden başlayıp bin dokuz yüz yetmişli yıllara kadar uza-nan zaman diliminde değerlendirilmiştir. Çalışma konularını belli temalar yerine kronolojik bir sıraya koyarak, genellikle on yıllık zaman dilimleri halinde Ereğli’de belli başlı değişimleri söyleşi yaptığımız kişilere anlattırdık. Sosyo ekonomik de-ğişimlere bağlı olarak nüfus artışı ve buna bağlı gelişmeleri fotoğrafl ar eşliğinde anlattık. Örneğin şehrin mahallelerinin, yolları ve sokaklarının artması, çarşı mer-kezinin genişlemesi, park alanlarının yapılması burada yaşayanlarda unutamaya-cakları anılar bırakmıştır.

Bugün yüz bin civarında bir nüfusa ulaşan Karadeniz Ereğli’nin Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren yolculuğuna, bu şehrin fotoğrafl arı ve çoğunluğunu onların çektiği veya arşivlerinde biriktirdiklerine işaret etmek istedik. Şüphesiz bu şehir-de yaşamış olanların her birinin şehre ilişkin öyküsü vardır. Bizim çalışmamızın özgünlüğü, Ereğli’de fotoğrafçılığı ilk defa başlatarak üç kuşak devam ettiren, fo-toğrafçılığı hobi ve meslek arasında ama bir tutku ile sürdüren bir kişilikle buluşan üç yaşam öyküsünün şehir, meslek ve insan ilişkisidir. Çalışmada bahsedilen ki-şilerden Sadık Yıldız’ın şu anda yaşamıyor olması, Askerî okul, İstiklal Savaşı’nda subaylık, Ereğli’de öğretmenlik görevinden sonra neden fotoğrafçılık mesleğini seçtiniz? Sorusunu soramayışımız, bilinmez olarak kalacaktır. Ancak bilinçli ya da tesadüfen seçilen bu uğraş ve kahramanı Ereğli’nin şehir tarihinde önemli bir yere sahip olduğu için Ereğli halkının tanımaya hakkı olduğunu düşünüyoruz.

8 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

Page 13: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Ereğli’nin köyleri ve orada yaşayanlar üzerindeki algısı ile ilgili olarak beş tane köye yaptığımız ziyaret ve 1950 ve 1970 arasında o köylerde muhtarlık yap-mış yedi kişi ile yaptığımız görüşmelerde Ereğli ile ilgili bilgi edinemediğimizden, çalışmanın kapsamı dışına çıkma kaygısıyla yapılan söyleşi kayıtlarını çalışmaya dâhil etmedik. Eski muhtarların kendini ve köyüne yaptığı hizmetleri şevkle an-latıyor olmaları kayda değer bir durumdur. Bu kişilerin belleklerinde sakladıkları anıların büyük bir çoğunluğu yaşadığı ve görev yaptığı köyleri üzerine idi. Ancak bizde başka bir çalışmanın konusu olacağı düşüncesini uyandırdığından söyleşi-leri kayıt altına aldık. Ereğli içinden aşağıda ismi verilen kişilerle görüşmeler ya-parak, onların anılarından değerlendirmelerimizde yararlandık. Yaklaşık iki yıllık bir zaman diliminde iki kişi ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışmada, değişik çevre-lerden insanlarla bağlantı kurmamızda, yardımlarını esirgemeyen İrfan Güneş’e teşekkürü bir borç biliriz.

Sıyah-Beyaz Fotoğrafl arla Karadenız Ereğlı - Sözlü Tarıh Çalışması 9

Page 14: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

FOTOĞRAFLARLA KARADENİZ EREĞLİ

002 Numaralı Fotoğraf:

Fotoğraft a, Hali Paşa Av Köşkü’nde kardeşleriyle beraber görülmektedir. Kar-deşlerinin biri Mahmut Bey, diğeri Mehmet Bey’dir. Bu kişiler, Kandilli’de en ve-rimli ocaklardan biri olan Çamlı Kömür Ocaklarını işletmişlerdir. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra kardeşlerden Mehmet Bey, Çamlı soyadını almıştır. Diğer kardeşi Mahmut Bey’in kızı Mürüvvet Hanım, İzzet Birand ile evlenerek gazeteci ve tele-vizyoncu Mehmet Ali Birand’ı 1941 yılında dünyaya getirmiştir.

10 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

Page 15: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

270 Numaralı Fotoğraf:

Bu fotoğraft a görülen kişi Halil Paşa’nın oğlu Temel Kara Mahmut’tur. Onun gençlik yıllarında Av Köşkü’nün önünde çektirdiği bir fotoğraft ır. Temel Kara Mahmut, sinema oyunculuğu ve rejisörlük yapmış, Vurun Kahpeye ve Kanun Na-mına gibi sinema filmlerinde rol almıştır.

Sıyah-Beyaz Fotoğrafl arla Karadenız Ereğlı - Sözlü Tarıh Çalışması 11

Page 16: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

003 Numaralı Fotoğraf: Halil Paşa’nın Av Köşkü’dür. Anlatılanlara göre, meşhur Osmanlı Çileği

Ereğli’de ilk defa saraydan getirilerek köşkün bahçesinde yetiştirildi. O zamana kadar bu çilek türü Ereğli’de mevcut değildi. Çilek ekiminin yaygınlaşmasının ef-saneleşen öyküsü ise hayli ilginçtir. Çevreden köşkün bahçesinde yetiştirilen çile-ği görenler çilek fidelerini tarla ve bahçelerinde yetiştirmek istemişlerse de Halil Paşa’nın izin vermemesi sebebi ile alamamışlardır. Çileklerle ilgilenen bahçıvan, tanıdıklarına Paşa’dan gizli vermek suretiyle Ereğli’de Osmanlı Çileği ekiminin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Bu çilek türü kendine has kokusu, rengi ve tadı ile insanların ilgisini çektiği için ekimi gittikçe yaygınlaşmıştır. Zamanla diğer türler ile karıştığı anlaşılan Osmanlı Çileği’nin aslının korunup korunmadığına ilişkin söylentiler günümüze kadar devam etmiştir. Anlatılanlara göre açık pembe renkli olan çilek esas Osmanlı Çileği’dir (Arnavutköy Çileği’dir), ikincisi, yine aynı renkte olup, kokusu biraz daha hafift ir ve “Tüylü” denir. Üçüncüsü ise, “Kara Çilek” tir ki, rengi kırmızı olup, Ereğli’deki konserve olarak da satılan çilek reçeli bundan yapılır. Günümüzde, Av Köşkü olarak bilinen ve bahçesinde çileğin yetiştirildiği alanın yerinde Devlet Hastanesi bulunmaktadır.

12 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

Page 17: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Sıyah-Beyaz Fotoğrafl arla Karadenız Ereğlı - Sözlü Tarıh Çalışması 13

Page 18: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

182 Numaralı Fotoğraf:

Bu fotoğraft a görülen ve Halil Paşa’nın köşkü olarak bilinen binanın 1870’li yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bina Harf Devrimi’nden sonra 1937 yı-lında Ereğli Belediye Meclisi üyelerinden Nuri Çimenoğlu’nun verdiği önerge ile öğretmenlerin maaşı ve diğer masrafl arı velilerin ödedikleri aidatlarla karşılan-mak suretiyle, bir süre ortaokul binası olarak kullanılmıştır. İki sene sonra Milli Eğitim’e devredilmiştir. Günümüzde Şehir Müzesi olarak kullanılmaktadır.

14 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

Page 19: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

İzzet Dura Ereğli Milis Kuvvetleri Kumandanı

İzzet Dura:

Ereğli milis kuvvetleri kumandanı, emekli Yüzbaşı, olup Alemdar’ı takip eden düşman gambotunun Ereğli’yi bombardımanı sırasında tomrukları siyaha boya-yarak kurusıkı patlatmak suretiyle gambotu geri püskürtmüştür. Milis kuvvetlerin

Sıyah-Beyaz Fotoğrafl arla Karadenız Ereğlı - Sözlü Tarıh Çalışması 15

Page 20: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

ikinci adamı olan Halil Ağa (Ekren) büstü parktaki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri arasında olup, Ereğli’nin işgalinde düşmana ilk kurşunu atan kahramandır. Ereğli’nin Hasan Tahsin’idir. Bozhane’de meyhane işlettiğinden, o dönemde onu Ereğlililer Meyhaneci Halil Ağa olarak tanırlardı. Ereğli’nin işgalinde Ereğli mi-lis kuvvetleri gücünün direnişe yeterli olmayacağı düşüncesiyle, Adapazarı’ndan İpsiz Recep Çetesi, Devrek’ten de Muharrem Çetesi Ereğli’ye sevk edilir. Kurtuluş Savaşı’nda şehit olanların sayısı 256’dır (bkz. Selahattin Selek; “Anadolu İhtilali”).

Alemdar Gemisi

16 Şinasi Sönmez - Barış Kaya

Page 21: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

Alemdar Gemisi Mürettebatı

Ölüsünün Fikri (Fikri Topatlı)

Sıyah-Beyaz Fotoğrafl arla Karadenız Ereğlı - Sözlü Tarıh Çalışması 17

Page 22: =$ ñ · 2016-03-26 · raları mitoloji kahramanı Hades (ölüler ülkesi) ülkesine giriş kapısıdır. Antik Çağ-da kehanet merkezi olan mağaralar Herakles (Herkül)’in

450 Numaralı Fotoğraf:

Alemdar Gemisi’nin Kahramanlarından Bir Grup

Alemdar Gemisi ve mürettebatı Türk Kurtuluş Savaşı’nda destanlaşan kah-ramanlıklarıyla biliniyorlar. Alemdar olayına İstiklal Savaşı’nın tek deniz savaşı denilebilir. Bu olayda şehit düşen Serdümen Recep Kâhya ise İstiklal Savaşı’nın tek deniz şehididir. Alemdar Gemisi 23.01.1921’de, Birinci Dünya Savaşı so-nunda Osmanlı donanmasının çürümeye terk edilmesinin ardından muharebe gücü olmayan gemiler arasında yer aldığından, kurtarma seferleri yapmasına izin verildi, ardından Alemdar’ı milli mücadelenin içine çekebilmek için bo-ğazdan kaçış planı hazırlandı. Ereğli’den 80 ton kömür yüklenen Alemdar, bir süre sonra Trabzon’a gitmek üzere hareket ettiği sırada ilçedeki gayrimüslimle-rin ve casusların haber vermesi sonucu Fransız Karadeniz Komutanlığı’ndaki C-27 gambotu, Bartın’ın Amasra İlçesi’nde pusuya yatarak gemiye asker çıkardı.Yönü İstanbul’a çevrilen ve C-27 gambotunun takibe aldığı Alemdar’ın personeli, kurtuluş planları yaptı. Gemide kemençe eşliğinde horon oynayan personel, davet ettikleri 5 askeri etkisiz hale getirip silahlarına el koydu. Ani manevrayla dümen kıran Alemdar’ın peşine düşen gambottan açılan ateşe tüfeklerle karşılık veren gemi personeline, Ereğli’ye yaklaşılması üzerine karadan da destek verildi.

Ereğli’den Mürettebat olarak katılanlar: Orhanlar Mahallesi’nden Caferoğlu Hasan Canver, Ölüsünün Fikri (Topatlı-yukarıdaki tek portrede olan şahıstır), Çırakların Hilmi, Çaylıoğlu’ndan Çekirge Oğlu İsmail, Akarca Mahallesi’nden Karabik Tevfik (Tetik), Kozlu’dan Tahsildar Hasan Efendi, Ketenciler Köyü’nden Toft aoğlu Tahir Efendi, Ereğli merkezden Ömer Efendi, Ortaköyden Şaban Efendi ve Ali Dursun Tevetoğlu (Tarkan Tevetoğlunun dedesi), Murtaza Mahallesinden Hacı Yakup Tahsin’dir.

Fransızlarla yapılan anlaşma gereği milli mücadelenin sonuna kadar Ereğli’de demirli kalması gereken Alemdar, yine efsanevi bir kaçış öyküsüyle siyah rengi griye boyanarak Trabzon’a getirildi. Rusya’dan harp malzemesi taşıyan gemilere karakol ve kollama görevi yapan Alemdar, 1951’de İstanbul Haliç Tersanesi’nde onarımdan geçirildikten sonra 1959’dan itibaren hizmet dışı bırakıldı.

18 Şinasi Sönmez - Barış Kaya