20
\\ .. lll . '\,-+- <r / .. .. r'<( <-? A BUYUK TARIHI MiMARi

~~ TARIHI )~isamveri.org/pdfdrg/D238861/2015/2015_TANMANMB.pdf · terimler kullanılmıştır. Söz konusu terimlerden "derga.b", "hankah." ve "tekke" ne belirli lbir tarikata, ne

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

\\ .. lll

. '\,-+- <r / ~ ~~/ ıllll .. .. r'<(<-? ~ ~/ A BUYUK \~

~~ TARIHI )~ ~ MiMARi ~

BÜYÜK İSTANBUL TARİHİ

CİLTVID -PROJ~ YÖNITiCısı

M. Akif Aydın

EDITÖR

Coşkun Yılmaz

YAYlN KURULU

M. Akif Aydın

Coşkun Yılmaz

Feridun M. Bmecen

Yunus u~

Tuncay Başo~lu

Mehmet ipşirli

Coşkun çakır

KÜLTUR A.Ş.

Genel Müdür

Nevzat Kütük

Proje Koordınatörü

Fatih Yavaş

i BB KÜLTÜR AŞ.

Maltepe Mahallesi

Topkapı Kültür Parkı

Osmanlı Evleri

Topkapı Zeytinburnu

31ı010 Istanbul

"

T: +90 0212 467 07 00

ilelisim@kultursanaLorg

www.kuıtursanalorg

158.'1 (Talam): 971Hi05-9132-16-9

ISBN: 978-605-9132·24-4

Seri No: 1'8ı:ih Serisi · ı

Yayınevi No: 15321

BÖLUM EOıTÖRL~Ri

Dunyo öıçej!ınde istanbul

Yunus U~

o-- -o

BILIM Vt DAN IŞMA KURULU

A. Halilk Durslln

Abdiilhamit Kırmızı

Ahmet Bmre Bilgili ,

Beşir Ayvazo~lu

Cemalettin Şahin

Çiçek Derman

Topogralya ve Yerleş;m

Mehmet Karakuyu

D

Siyaset ve Yonetım

Feridun M. Emecen

Coşkun Yılmaz

c- o(l

Demografı

YunusKoç

D- ---a

Toplum

ArifBilgin

__.,

Din

Hür Mahmut Yücer

lktısat

Coşkun Çakır

c-

Ulaıım ve Haberleşme

Ali Akyıldız

o-

tdebıyat, Kültur ve Sanal

Uatice Aynur

o-

Mimari

H. Ihrahim Düzenli

tj!itım, S.lım ve Teknoloji

Mehmet lpşirU

SalimAydüz

o(l

Söyleşı: l-lafızalarda Istanbul

Beşir Ayvazo~lu .

Brban Afyoncu

Fikret Sarıcao~lu

Halillnalcık

llber Ortaylı

iskender PııJa

İsmail E. Erünsal

Kemal Beydilli

KorkutTuna

MehmetGenç

Mllstafa lsmet Uzun

OrhanOkay

Ömer Faruk Harman

Sadettin Ökten

Turhan Kaçar

UlurDermnn

uıllr Tanyeli

iLMi REDAKSIYON

Feridlln M. Emecen

Kemal Beydilli

Tllncay uaşollu

Ömer Farilk Uarman

Mustafa lsmet Uzun

Turhan Kaçar

Cemalettin Şahin

o--- a

R~SIM ALTI Mt;;TINLt;;Rı

UlurDemir

Kemal BeydiUI ... ·~ -. .. ' 1 ,

-"-'-'--">.._....,.._ • .ı........_~ r --- . . -"'SÖNÖKUM"­

Mustafa Birol Ciker

GORStLWITOR

Ugllr Demir

TASARlM

Bülent Erkmen

a .,.

GORStl ARAŞTIRMA

M. Esat Coşkun

M. Brban Demir

A. Fatih Yılmaz

AhmetönııJ

Kemalettin Kuzucu

Ramazan Demir

İrfan Dagdelen

Hasan Yapıcı

ı:oTOGRAI=

İsmail Küçük

Coşkun Aydın

A. Bilal Aı'slan

M. Esat CoŞkllD

Ersin Çetintaş

AhmetAkman

Sercan Samancı

TSM- BOA- Sl't1EY

İBB ATATORK

KtlTilPHANESI

iSAM

GRAI=iK UYGULAMA

Barış Akkurt, BEK

Emre Çelik, BEK

Merve çataroııu, MAS

Önder Sakıp Dündar, BEK

Sarp Sözdinler, BEK

BASKI Vt R~NK AYRlMI

Mas Matbaacılık A.Ş.

Hamidiye Mahallesi,

So~ Caddesi, No: 3

Kaftıtbane- istanbul

Tel: 0212 294 10 00

[email protected]. tr

Serti.fika No: 12055

TC RI I YE DI1'A\ll V .\ K

ısı \ll \R.'.ŞTIR\I'.l \RI \IERHZI _ .... _?' --~·._: __

Cf.nRE fOR ISL:\MıC STLDifS

icadiye Ba~l.arbaşı Caddesi

iM LA VE TASHil-l KONTROL No: 40 Üsküdar 3'ı662lstanbuJ

Mustafa Demiray

TASI-IiH KOORDINASYONU

Sabahattin Yenice

BIBLIYOGRAI=YA KONmOL

Abdiilkadir Şenel

,_ ______ -a

D i

TASHil-l

PelinAslan

Aylin Samancı

SemibAtiş

D

...

T: +90 0216 474 08 50

[email protected]

www.isam.org.tr

İSTANBUL

2015

iSTANBUL TEKKELERi

M. BAl-fA TANMAN"

Fetihten yüz küsur yıl önce, Orhan Gazi döneminde İzmit Körfezi'nin kuzey kıyısında Göztepe'ye kadar

olan kesimin Osmanlı egemenli~ine girmesi ve Bizans sınırında, Ahili~e ba~lı, ileri karakol mahiyetinde bazı tekkelerin tesis edilmesiyle, İstanbul'un yakın çevresinde tasavvufi hayatın ilk tohumları atılır. Merdivenköy'de, daha sonra -birçok emsali gibi- Bektaşili~e ba~lanan

Şahkulu Tekkesi, söz konusu tesislerin en uzun ömürlü olanıdır. Fetihten az önce, Rumelihisarı'nın yanında kurulan, Bektaşili~e ba~ı Şehitler Tekkesi ise Avrupa yakasındaki en eski tarihli sufi kuruluşudur.

Fethi müteakip, Osmanlı düzenindeki bütün kurumlar gibi, tarikatlar da yeni payitahtta ve çevresinde teşkilatlanmaya başlamış ve faaliyet merkezlerini tesis etmişlerdir. Bunlar içinde, Bahçekapı'daki Şeyh Mehmet Geylani (Bursa) Tekkesi, cankurtaran'daki Akbıyık Tekkesi, Beykoz'daki Akbaba Tekkesi gibi, dervişleriyle bizzat muhasaraya katılan tarikat şeyhlerinin faaliyete geçirdi~i merkezler öncü kuruluşlar olarak telakki edilebilir. Fetihten tekkelerin kapatıldı~ı 1925'e kadar aralıksız süren tasavvufi faaliyetler sonucunda, istanbul'da ve yakın çevresinde yüzlerce tarikat yapısı tesis edilmiştir. Bu yo~uk, Türklerin İslamiyet'i

kabulleriyle hemen eş zamanlı olarak Orta Asya' da, özellikle Horasan yöresinde oluşan tasavvufi birikimin günümüze dek süregelen derin izleri başta olmak üzere, İstanbul'un büyüklü~ ve kalabalı~, Osmanlı Devleti'nin uzun ömrü, hanedanın ve yönetici sınıfın - devlet nizamma ve şeriata muhalif hareket etti~i iddia edilenler hariç- tarikatlarla kurdu~ olumlu ilişkiler gibi, yüzyıllar içinde iç içe geçmiş çok yönlü (tarihi, sosyal, kültürel ve iktisadi) etkenierin sonucu olarak de~erlendirilebilir.

İstanbul ve çevresinde karşılaşılan tarikat yapıları için "asi tane, dergab, hankab, tekke, zaviye" gibi çeşitli

• !stanbul Üniversitesi. Resimler ve alt yaııları yazar tarafından hazırlanmış bı'.

Plan

Kes itler

1· Kubbetü 's·Sahra • aksonometrik çizim

terimler kullanılmıştır. Söz konusu terimlerden "derga.b", "hankah." ve "tekke" ne belirli lbir tarikata, ne herhangi bir fonksiyon farklılı~a ne d!e bunlardan kaynaklanan bir mimari tipe tekabül eder. Bazı manzum kitabelerde, kelime tekrarından kaçınan Osmanlı şairlerinin aynı yapı için söz konusu terirolerin hepsini kullanmaları bunun en açık kanıtıdır. Bütün bu terimler içinde "tekke" daima en yaygın ve en kapsayıcı olagelmiştir.

Ancak, "Gülşenihane, Kalenderhane, Kadirihane, Mevlevihane" gibi, belirli bir tarikatın tesislerini ifade eden terimler de mevcuttur. Ayrıca "asitane" ve "zaviye" terimleri istanbul'daki tekkelerin, ba~lı bulundukları tarikat içindeki statülerini belirlemekteydi. Şöyle ki asitaneler, belirli bir tarikatın ya da tarikat kolunun istanbul'daki merkezi konumunda olan, ço~ukla o tarikatın veya kol un kurUCUSUDa (ptTe veya pf1·-i San iye) ait türbeyi de bünyesinde barındırdı~ için "pir evi/ pir makamı" sıfatını haiz, genellikle geniş kapsamlı kuruluşlardır. Zaviyeler ise asitanelere bagımlı, genellikle daha ufak kapsamlı tesislerdir.

BÜYÜK iSTANBUL TARil-l i 4 J 0 OSMANLI ISTANBUL'UNUN YAPI BAZINDA MIRAS!

1

8) » &O 90

2· Küçük Ayasofya Tekkesi • planı (Wollgang Müller-Wiener)

Tek bir merkezden, Konya'da Hz. Mevlana'nın türbesi etrafında teşekkül etmiş olan tekkeden yönetile~ Mevlevi tarikatında ise "asi tane" ve "zaviye" terimlerin.iri anlamı, diğer tarikatlardan biraz farklıydı. Mevlevi asitaneleri, "çile" olarak adlandırılan 1001 günlük hizmet sürecini başarıyla tamamlayan taliplerin "dede" payesini kazanabildiği tam teşekkülü kuruluşlardı. M evievi zaviyeleri ise, çevrelerindeki mensupların ve muhiplerin toplandığı, mukabele icra edilen, ayrıca seyyah dervişlerin barınma ve beslenmesini temin eden kuruluşlardı.

Bu arada, Mevlevilianeler dışında, asitane-zaviye ayrımının mimari programa ve tasarıma her zaman yansımadığı, hatta bazı durumlarda, şeyhlerinin liyakati, iktisadi altyapısı ve sosyal çevresi bakımından güçlü olan bir zaviyenin, tabi bulunduğu asitaneyi gölgede bıraktığı gözlenir. Örneğin, İstanbul'da Sa'dl tarikatına bağlı zaviyelerden Sütlüce'deki Rasırizade Tekkesi, XIX. yüzyılda, aynı tarikatın asitanesi olan Koska'daki Abdüsselam Tekkesi'nden daha saygın ve prestijli bir konuma sahipti. O kadar ki Meclis-i Meşayih reisi olan H asırizade Şeyh Mehmed E lif Efendi, uygunsuz hareketlerinden ötürü Abdüsselam Tekkesi postnişinini görevinden aziedip yerine büyük oğlu Şeyh Yusuf Zahir Efendi'yi tayin edebilmişti.

İstanbul tekkelerinin mimarisi ele alınırken göz önünde bulundurulması gereken bir husus da, aslında başka amaçlarla tasarlandığı halde, sonradan Osmanlı kaynaklarında "vaz'-ı meşihat" ( şeyhlik konulması) tabiriyle ifade edilen usulle tekkeye dönüştürülmüş olan yapıların varlığıdır. Özgün tekkelerin yanı sıra önemli bir yekün tutan bu tesislerin en eski tarihleri, fethi izleyen II. Mehmed (Fatih) (1451-1481) ve özellikle II. Bayezid (1481-1512) dönemlerinde, çoğunlukla cami­tekkeye dönüştürülmüş olan, birtakım Bizans manastır ve kiliseleridir. Böylece bir yandan, yeni fethedilen şehirde

3· Kadırga Sokoll u Mehmed Paşa Külliyesi'ndeki tekke - plan (Wolfgang Müller·Wiener)

' ' '

dinl-tasavvufi hayatın gerektirdiği binalara acilen sahip olunmakta, diğer yandan, Osmanlı'ya selefieri olan Türk devletlerinden (özellikle Anadolu Selçuklularından) miras kalan "şenlendirme" politikası sürdürülmekte, yöre halkının ortak bilinçaltında kökleşmiş kutsallık odakları İslami bir kisveye büründürilierek yaşatılmaktaydı. Kalenderhane (Theotokos Kyriotissa Kilisesi) Koca Mustafa Paşa/Sünbül Efendi (Aziz Andreas Manastırı), Küçük Ayasofya (Aziz Sergios ve Bakhas Kilisesi), Akşemseddin (Hristos Pantokrator Manastırı) tekkeleri ilk akla gelen örneklerdir.

Vaz'-ı meşihat edilen yapı türleri arasında manastır ve kiliselerden sonra, tarih itibariyle daha yeni, ancak sayı itibariyle daha kalabalık olanlar camiler ve mescitlerdir. Özellikle tekke sayısının arttığı XVII. yüzyıldan itibaren, çok sayıda camiye ve mescide meşihat konulduğu gözlenir. Öte yandan, başlangıçta mesken veya medrese olanlara, hatta -Sul tanahmet'teki Düğümlü Baba Tekkesi gibi­İbrahim Paşa Sarayı'nın altyapısı içinde faaliyete geçen örneklere de rastlanır.

İstanbul ile yakın çevresinde, ne zaman içinde tesis edilmiş olan bütün tekkelerin ne de belirli bir zaman

BÜYÜK iSTANBUL TARil-li 4 I I OSMANLI İSTANBUI:UNUN YAPI BAZINDA MİRASI

4· Kadırga Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi'ndeki tekke- batı kanadındaki avludan görünüm (i BB, t:ncümen Arşivi , 1935)

kesitinde faal olanların sayılarını kesin olarak tespit etmek mümkündür. Böylesi bir tespit ancak ileride İstanbul'un· eksiksiz bir kültür envanterinin oluşturulmasıyla mümkün olabilecektir. Şimdilik, 953 (1546) tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri sayesinde, fethi izleyen yaklaşık 100 yıl zarfında suriçinde 75 civarında tekkenin var oldu~u söylenebilir. İstanbul tekkelerinin dökümünü veren belgelere dayanarak, XVIII. yüzyılın sonlarından tekkelerin kapatılmasına kadar uzanan dönemde (1784-1925) şehrin bütününde ve yakın çevresinde bu sayının 250-300 arasında oynadı~ı anlaşılmaktadır.

Tekkelerin tarikatlar arasındaki da~ılımı da zaman içinde dalgalanmalar geçirmiştir. Mamafih, XVI. yüzyılın ortalarından itibaren Halvetiye ile Nakşibendiye'nin daima en fazla tekkeye sahip oldu~u, Kadiriye, Rıfaiye, Sa'diye, Celvetiye, Bedeviye, Bayramiye, Mevleviye, Bektaşiye ve Şazeliye'nin ise bunları izledi~ söylenebilir. Ne var ki bir tarikalın toplum ve kültür hayatındaki ağırlı~ımn belirlenmesinde, sahip bulundu~ tekke adedinin tek ölçüt olarak kabul edilmemesi gerekir. Bunun en belirgin örne~i, İstanbul'da aynı zaman diliminde en fazla beş

Mevlevihane bulunmasına ra~men Mevleviye'nin payitaht kültüründe çok müstesna bir mevkiye sahip olmasıdır.

Keza tekke sayısı görece sınırlı olan Bektaşiye de, Yeniçeri Oca~ı ile kurmuş oldu~ ilişkiden ötürü, İstanbul'da a~ırlıklı bir yere sahipti.

Tekkelerin şehrin içinde ve çevresindeki da~ılımı, İstanbul'un nüfus ve iskan özellikleri, tarikatların temsil ettikleri meşrepler, birtakım kurumlarla olan ilişkileri, devletin kültür politikası gibi çeşitli etkenler tarafından yönlendirilmiştir. Şöyle ki tekkelerin özellikle Müslüman halkla meskfuı olan semtlerde yoguruaşhğı, gayrimüslim cemaatlerin mahalleleriyle günün ancak belirli kesiminde ticaret ve zanaat faaliyetlerine tahsis edilen semtlerde söz konusu yoğunluğun hissedilir derecede azaldığı gözlenir.

Bu arada, Kasımpaşa'daki Piyale Paşa Tekkesi gibi bazı örneklerin, yönetim tarafından iskan edilmesi öngörülen çevrelerde, bu amaçla tesis edilen külliyelerin bünyesinde yer aldı~ da tespit edilmektedir. Di~ er taraftan, oldum olası medrese zihniyetinin tenkitlerine u~amış ve "ham sofuların" dedikodusuna mal.zeme teşkil etmiş olan, ayrıca büyük bir arazi içinde yayılan geniş

BÜYÜK iSTANBUL TARil-l i 4 I 2 OSMANLJ İSTANBUI:UNUN YAPI BAZINDA MİRASI

.;· J

S· Atik Valide Külliyesi'ndeki tekke · genel görünüm (Vakıflar Arşivi, 1970'Ier)

programlı yapı topluluklarına ihtiyaç gösteren Bektaşi ve Mevlevi tekkelerinin hemen bütünüyle şehir dışında, "asude ve safalı" mevkilerde inşa edildi~i göze çarpar.

Ayrıca Bektaşi tekkelerinden bir kısmının fetihten önce veya fetih sırasında, İstanbul'a hakim, stratejik önemi haiz noktaları mekan tutması, aynı şekilde Yeniçerilerin şehir içindeki büyük kışla kompleksi olan Yeni Odalar'ın bünyesinde bir Bektaşi tekkesinin bulunması, XVI. yüzyılın başlarmdan itibaren bu tarikatın, askeri hayatla tesis etmiş oldu~u sıkı ilişkisini yansıtır.

öte yandan 1826'dan itibaren Bab-ı Meşlhat'ın varlı~ından ötiirü, ço~ukla ilmiye mensupları tarafından iskan edilen Süleymaniye semtinde bu tarihten sonra hemen hiç tekke tesis edilmemesi, muhtemelen medrese-tekke ilişkilerine egemen olan mesafeli tutumla ba~antılıdır. Kuruluşundan XIX. yüzyılın başlarına kadar tarikat ehlini birçok faaliyetine ortak etmiş olan Osmanlı yönetiminin Tanzimat'ı müteakip, tarikatiara eskisinden daha mesafeli davranması da, XIX. yüzyılın ikinci yarısında filizlenen "alafranga" Müslüman semtlerinde tekke ve tiirbe bulunmaması şeklinde şehir dokusuna yansımıştır.

Tekkelerin, Osmanlı kaynaklarında "nefs-i İstanbul", günümüzde "tarihi yarımada" olarak anılan surlada kuşatılmış olan kesimde, Sur-ı Sultani ile şehirden soyutlanarak Yeni Saray'a ( Topkapı S arayı) ayrılmış olan bölge, Kapalıçarşı'dan Haliç'e kadar uzanan büyük çarşı alanı ve gayrimüslim mahalleleri dışında hemen her yere da~ılınış oldukları görülür. Özellikle

6· Bayram Paşa Tekkesi-avlu revakların ı n güney kanadı (1-lakan Arlı, 1988)

surları içeriden kuşatarak Yedikule'den Ayvansaray'a kadar uzanan, yakın zamana kadar kısmen bostanlar la kaplı olan seyrek iskan kuşa~ı, Beyazıt-Edirnekapı ekseninde sıralanan semtler, bu eksenden Haliç'e ve Bayrampaşa Deresi'ne (bugünkü Vatan Caddesi'ne) do~ru alçalan yamaçlar, Aksaray çevresi, Aksaray­Kocamustafapaşa eksenindeki semtler, tekkelerin en yo~n oldu~ bölgeleri teşkil eder. Ayrıca Marmara'dan Haliç'e kadar surları dışarıdan kuşatan, büyük kısmı mezarlıklarla !kaplı olan kuşak, söz konusu kuşa~ın içinden geçerek Eyüp' e uzanan Edirnekapı-Otakçılar yolu, Eyüp (özellikle Nişancı ve İdrisköşkü bölgeleri), Haliç'in kuzey yakasındaki mahalleler (özellikle Sütlüce ile Hasköy'ün bir kısmı), Kasımpaşa, Galata-Beşiktaş arasında teşekkül etmiş Müslüman mahalleri (Tophane, Cihangir, Fındıklı, Kabataş), Beşiktaş ve Üsküdar da tekkelerin yo~luk arz etti~i yerlerdir. Di~er taraftan bazı Bo~aziçi köylerinde (Rumelihisarı, Emirgan, Yeniköy,

BÜYÜK iSTANBUL TARiHi 4I3 OSMANLı İSTANBUL'UJWNYAPI BAZINDA MİRASI

7· Şeyhü lislam Tekkesi-genel görünüm (M. Baha Tanman, 1982)

Sarıyer, Beykoz, Anadoluhisarı, Beylerbeyi, Çengelköy) ve Kadıköy çevresindeki mesirelerde de (Yo~çu Çayırı, Merdivenköy) tekkelere rastlanmaktadır.

İstanbul tekkelerinde teşhis edilen mimari programın temelinde, söz konusu tesislerde karşılaşılan fonksiyonlar yatmaktadır. B ınılar ibadet, e~itim, barınma, beslenme, temizlenme ve ulaşım olarak sıralanabilir. İlk üçünün (ibadet, e~itim, barınma) kendi aralarında girift bir bütün teşkil etti~ bu fonksiyonlarm do~muş oldu~ bölümler ise şınılardır:

Tarikat ayinlerinin icra edildi~, vakit namazlarının eda edildi~i, icabında, Mevlevlb.anelerdeki Mesnevı şerhleri gibi ders üstünden faaliyetlerin yürütüldü~, mevlit ve ha tim cemiyetleri gibi birtakım dinl toplantıların yapıldı~, Bektaşlierce "meydan", Mevlevlierce "semahane", di~er tarikatların mensuplarınca "tevbidhane" olarak adlandırılan ibadet-ayin birimleri.

Yalnız Mevlevihanelere özgü olan ve "çörek" denilen bir lokma ekmekle kahveden ibaret kahvaltıyı müteakip sabah "murakabe"sinin gerçekleştirildi~i meydan-ı şerif.

Halvetllik başta olmak üzere, "hal vet" uygulamasının görüldü~ tarikatların tekkelerinde rastlanan halvethane.

Tarikat pirlerinin, tekke postnişinlerinin, bunların aile efradının gömülü oldukları türbe ile tekke mensupları ve mubiplerinin kabiderini barındıran hazi re.

Şeyhlerin aileleriyle ikamet ettikleri, ayrıca, tarikata mensup olsun veya olmasın, tekkeye gelen hanımların ağırlandı~ı harem.

Erkek misafirlerin ağırlandı~ı, sohbet ve meşk toplantılarının gerçekleştirildi~i şeyh odası; ayinlerde musikiyi idare eden zakirbaşının dinlendi~i, misafir kabul etti~i, musiki meşklerinin yürütüldü~ü, ayinlerde kullanılan musiki aletlerinin saklandı~ı zakirbaşı odası; dervişlerin kendi aralarında oturup sohbet edebildikleri meydan odası; konuklara sunulan kahvelerin ''kahve nakibi" denetiminde hazırlandı~ı kahve ocağı gibi bölümlerden oluşan, birçok fonksiyonu bünyesinde toplayan selamlık.

Selamlıkla harem arasındaki ba~lantıyı kaçgöçü gere~ine uygun biçimde sa~layan mabeyin odası.

Tekkede ikamet eden dervişlerin barındı~ı, Mevlevihanelerde "dedegan hücreleri" olarak adlandırılan derviş hücreleri.

BÜYÜK iSTANBUL TARil-li 4 I 4 OSMANU iSTANBUL'UNUN YAPI BAZLNDA MİRASI

8· Hacı Beşir Ağa Tekkesi-avlu revaklarının kuzeybatı köşesi {iÜ, Sanat Tarihi Bölümü Arşivi, 1974)

Bektaşi tekkelerinde "mihman evi" (mihman: misafır), diğerlerinde "mihmanhane" veya "misafirhane" denilen, seyyah dervişler başta olmak üzere misafıTlerin · ağırlandığı birimler.

Tekkede ikamet edenlerin yanı sıra çeşitli vesilelerle (haftalık ayinler, kandil geceleri, ramazan iftarları,

muharrem ayına mahsus aşure cemiyetleri vb.) tekkede yemek yiyenlere, misafırlere ve çevredeki yoksullara hitap eden, sıradan günlerde herhangi bir ev mutfağı gibi faaliyet gösteren, ancak icabında bir imaret mutfağı gibi çalışabilecek şekilde tasarlanan, Mevlevihanelerde buna ilaveten sema meşklerinin yapıldığı ve "matbah-ı şerif" olarak adlandırılan, Bektaşi tekkelerinde ise "aşevi" denilen, daima selamlık tarafında bulunan ve aşçı dedeyle maiyetindeki dervişlerin görev yaptığı mutfak.

Mutfağın tamamlayıcı unsuru olan, erzağın saklandığı, Bektaşi tekkelerinde ayrıca çeşitli tekke eşyasının konuldu~ ve "kiler evi" denilen kiler.

Ekmeklerin pişirildiğifınn (Bektaşilerde "ekmek evi").

Topluca yemek yenilen, Mevlevihanelerde "somathane" adını alan taamhane.

Daha ziyade geniş kapsamlı tesislerde, özellikle Mevlevi asitanelerinde bulunan, şerhetierin hazırlandığı şerbethane.

Harem halkının ihtiyacına cevap verecek ölçekte tutulan harem mutjağı.

Şehir dışındaki tekkelerde görülen arı kova nı (Bektaşilerde "zenbur evi").

Selamlık ve harem bölümlerinde temizlenme ihtiyacının giderildiği hamam ve gusülhane.

Basit bir musluk dizisinden abdest teknesi ve şadırvana kadar gidebilen abdest alma mahalleri.

Malum ihtiyacın giderildiği helalar. Bazı geniş kapsamlı tekkelerde görülen

çamaşır hane. Su ihtiyacını karşılayan su haznesi, sarnıç ve kuyu. Eski İstanbul'da ulaşım çoğu zaman atla, merkeple

veya atlı taşıtlar la sağlandığından varlığına ihtiyaç duyulan ahır (Bektaşuerde "at evi").

Deniz kıyısında yer alan tekkelerde iskele ve kayık hane.

Tarikat faaliyetlerinin yanı sıra toplumun çeşitli ihtiyaçlarına da cevap veren, "tarikat külliyesi" ölçeğindeki

8ÜVÜ K iSTANBUL TARil-l i 4 I 5 OSMANLI İSTANBUL'UNUN YAPI BAZINDA MİRASI

9· Mustafa Paşa Tekkesi - cami-tevhidhaneden derviş hücrelerine bakış (iBB, ~ncümen Arşivi, 1935)

kimi tek.kelerde, do~rudan tekke hayab ve mimarisiyle ilişkisi olmayan, mimarlık tarihimizde ba~ımsız gelişme çizgileri izlenebilen muvakkithane, kütüphane, sıbyan mektebi, darülkurra, çeşme, sebil türünden birtakım tali bölümler.

Bu meyanda dikkati çeken di~er bir husus da tekkelerde ibadet, e~itim ve barınma fonksiyonlarının iç içe geçerek bütünleşmesi ve ço~ukla aynı bölümlerde cereyan etmesidir. Bu özellik, tekkelerdeki e~itim sisteminden kaynaklanmaktadır. Gerçekten de bu tesislerde, gerek geleneksel medrese e~itiminden gerekse Batı kökenli laik e~itimden tamamen farklı, ağırlığın kurarndan ziyade uygulamaya verildi~i, talibe "birtakım şeyler ö~retmekten" çok, onu "de~iştirerek kemale erdirmeyi" amaçlayan; muhabbet, ibadet, hizmet, sohbet, tefekkür, halvet, cezbe gibi unsurlardan oluşan, "tahsil edilerek" de~il de "yaşanarak" ö~renilen dervişle şeyhi arasında "sır" olan, tasavvuf terminolojisinde "seyr-i süluk" olarak adlandırılan, initiatique nitelikte bir e~itim türü söz konusudur.

İstanbul tekkeleri arasında fonksiyon şemasının merkezini, tarikat faaliyetlerinin oluşturmadı~ı, birtakım özel fonksiyonları olan, ancak tarikat ehlinin denetiminde bulundu~ndan "tekke" olarak adlandırılan tesisler de bulunmaktadır. Bunların bir kısmı İstanbul'a, Osmanlı sınırları dışında kalan bazı yörelerden gelen ve çoğunlu~ bekar olan seyyah dervişleri barındırmak, ayrıca Osmanlı

yönetimi nezdinde bir tür fahri konsolos konumuna sahip olan şeyhleri aracılı~ıyla söz konusu yörelerle gerekli siyasi ba~lantıyı sağlamak üzere tesis edilmiş, misafirhane ve haberleşme merkezi niteliğinde kuruluşlardır. Özbek, Hindi ve Afgan tekkeleri, isimlerinden de anlaşılacağı üzere, bu gruba girmektedir.

10· 1-l ac ı tvhad Tekkesi- cami-tevhidhanenin mihrap cephesi (M. Baha Ta nma n, 1982)

Ayrıca Nakşibendiye'ye ba~lı oldu~ halde özellikle Mesnevı eğitimi vermek amacıyla kurulmuş olan, Fatih­Çarşamba'daki Mesnevlhane Tekkesi gibi, belirli bir konuda ihtisas merkezi durumunda olan tekkelere de rastlanmaktadır.

öte yandan Üsküdar'daki Miskinler Tekkesi, bir tür cüzam hastanesi olarak faaliyet göstermekte, Eyüp İdrisköşkü'ndeki Hatuniye Tekkesi'nde kimsesiz yaşlı kadınlar barınmakta, Osmanlı spor tarihinde önemli yeri olan Unkapanı'ndaki Pehlivanlar Tekkesi ile Okmeydanı'ndaki Okçular Tekkesi'nde de güreş ve okçuluk talim edilmekteydi.

Bunlardan başka, bir de günümüzün tabiriyle "rekreasyon alanı" niteli~inde bazı tekkelere, daha do~rusu bakımı ve ziyaretçilerin ağırlanması tarikat ehline havale edilmiş birtakım mesirelerin varlı~ına tanık olunmaktadır. Sütlüce sırtlarındaki Caferabad ve Hasanabad tekkeleriyle Bey koz-Dereseki yolundaki Akbaba Tekkesi bu tesislerin en ünlüleridir.

Bektaşi tekkelerinin meydanları hariç, diğer tarikatıara ait tekkelerin tevhidhaneleri ve semahaneleri ço~nlukla mescit -hatta bazılarında cami- niteliği de taşıdığından, söz konusu mekanların kıble eksenine göre yönlendirilmesi, son cemaat yeri, mihrap ve minber, icabında minare türünden unsurlada donatılması mescit­cami tasarımını şekillendiren İslam1 ibadet prensiplerine ba~lanmaktadır.

Ayin mekanlarının tasarımını etkileyen asıl önemli husus tarikat ehlinin söz konusu mekanları,

BÜYÜK iSTANBUL TARiHi 4 I 6 OSMANLI İSTANBUI:UNUN YAPI BAZINDA M İRASI

11· Tahir Ağa Tekkesi-p lan (M. Baha Tanman)

manevi-ebedi a.J.emle bunun yansıması olan maddi-fani a.J.emden ibaret, bütün evreni temsil eden bir tür "mistik mizkrokozmos" gibi telakki etmeleri, çeşitli tasavvufi ve kozmik sembolleri bunların tasarımına, ayrıca mimari ayrıntılarına ve süslemelerine az veya çok yansıtmalarıdır. Bumeyanda Merdivenköy'de, kuruluşu Orhan Gazi dönemine kadar inen, ancak bugünkü yapısı XIX. yüzyılın ortalarına ait olan, Bektaşilige baglı Şahkulu Sultan Tekkesi'nin meydan evinin, onikigen planı ve bu tasarımla bütünleşen süslemesi, kutsallıgı Bektaşiye'deki

"on iki imam" kilitünden kaynaklanan 12 sayısına göre şekillendirilmiş, ayrıca mekam örten şemsiye tonoz, "ene'l-hakk şehidi" Hallac-ı Mansur'un hatırasına izafeten "dar-ı Mansur" olarak adlandırılan ve Allah'a ulaşılan en kısa yolu temsil eden mekanın ortasında yükselen bir sütuna oturtulmuştur. Aynı şekle Hz. Mevlana'nın ugurlu sayısı olan ve Mevleviler arasında "nezr-i Mevlana'' olarak anılan 18 sayısı da Yenikapı ve Bahariye Mevlevihanelerinde semahaneyi kuşatan ahşap direkierin adedini belirlemektedir.

Tarikat ayinlerin koreografık özellikleri de ayin mekanlarının biçimlendirilmesinde (özellikle cami-tekke

niteliği arz etmeyen, yalnızca tarikat ehli tarafından kullanılan tekkelerde) büyük ölçüde belirleyici olmuştur. Bu meyanda İstanbul'da yayılmış olan tarikatların ayin koreografileri kabaca ikiye ayrılmakta ve bu gruplaşmanın temelinde tarikatların kültür kökenieri yatmaktadır.

Türk kültür ortamında doğmuş veya bu ortamdan etkilenerek zamanla değişime uğramış olan tarikatlarda (Bayramiye, Bektaşiye, Celvetiye, Gülşeniye, Halvetiye, Mevleviye, Zeyniye ile Kadiriye'nin Eşrefiye ve Rumiye kolları) ayinlere egemen olan motif dairedir. Söz konusu tarikatlardan Halvetiye ile bundan ayrılma Bayramiye, Gülşeniye, ayrıca Kadiriye'nin Bayram! etkileriyle şekillenmiş olan Rumiye kolu, ayrıca Zeyni ayinlerinin en karakteristik bölümünü teşkil eden devran zikrinden ötürü "devrani tarikatlar" olarak adlandırılmıştır. Devrani tarikatlarda, ayinin başından sonuna kadar dervişler, mekanın, "kutuphane" olarak anılan merkezinin çevresinde "zikir halkaları" teşkil etmektedir. Doğrudan devrani tarikatıara dahil edilmeyen Bektaşiye, Mevleviye ve Nakşibendiye'de de ayinlere daire formu egemendir.

Öte yandan, Orta Dogu ve Kuzey Afrika'da Araplar ya da Araplaşmış halklar arasında şekillenmiş bulunan

BÜYÜK iSTANBUL TARiHi 4 I7 OSMANLI İSTANBUr:UNUNYAPI BAZINDA MİRASI

13· Saçlı l:mlr Tekkesi- cami-tevhidhanenin mihrap duvarı (i BB, l:ncümen Arşivi, 1949)

Bedeviye, Rifaiye, Sa'diye ve Şazeliye tarikatlarıyla Kadiriye'nin Anadolu dışında kurulmuş olan kolları "kıyami tarikatlar" denilen di~er grubu meydana getirir. "Kıyam zikrinin'' ayinin en önemli bölümünü teşkil etti~i bu tarikatlarda dervişler, mihrap duvarına dik ve paralel saflar halinde dizilmekte, devranı tarikatlardaki ''halka-i zikrin'' yerini "saff-ı zikir" almaktadır.

Ne var ki yalnızca bu ayrımdan hareketle, İstanbul tekkelerindeki bütün ayin mekanıarını tasnif edebilmek, daha do~rusu bu tasnifi mimari biçimlerle

14· Üsküdar Mevlevlhanesi- zemin kat (türbe) ve üst kat (semaha ne) p l an l arı (Barihüda Tanrıkorur)

15· Hasırizade Tekkesi- tevhidhanenin cümle kapı sı (M. Baha Tanman, 1976)

eşleştirebilmek mümkün de~ildir. Ayin biçimleri, çoğunlu~ aynı zamanda mescit ya da cami olarak kullanılan bu bölümleri biçimlendiren tek etken olmadı~ı gibi, XVIII. yüzyıldan itibaren İstanbul'da gözlenen tarikatlar arası kaynaşma, ayin biçimlerinin bir tarikattan di~e11ine intikal etmesine sebep olmuştur.

Yine de devrani tarikatıara ait birtakım tekkelerde, ayinlere tahsis edilen alanın çokgen veya daire şeklinde tasarlandı~ı, kıyaınl tarikatiara ba~lı tekkelerin çoğiında da kareyle dikdörtgenin tercih edildi~i görülür.

BÜYÜK iSTANBUL TARi~i 4 I 8 OSMANLI İSTANBUL'UNUN YAPI BAZINDA M İRASI

16· Bahariye Mevlevlhanesi - Haliç'ten genel görünüm (i BB, ~ncü men Arşivi, 1933)

Bu arada çokgenler arasında özellikle sekizgenin yaygın olması; bu sayının tasavvuf semboliziDinde tekabül etti~ de~erler, sekizgenin Anadolu Türk mimarisindeki köklü geçmişi, ayrıca Kudüs'te, sufilerce çok önem verilen Mirac olayının hatırasını yaşatan ve tıpkı tarikat ayinlerine benzer biçimde tavaf edilen, sekizgen prizma biçimindeki Kubbetü's-Sahra'nın (Şekill) etkisiyle ve öte yandan erken devir Do~u Hristiyan mimarisinde, alelade kiliselerden farklı biçimde kullanılan birtakım dairevi prosesyonlara sahne olan özel tarikat kiliselerinde ve aziz kültlerine ba~lanan martyrionlarda gözlenen sekizgen tasarım şemalarının, İstanbul'da XVI. yüzyılın başlarından itibaren Halvetiye tarikatı mensuplarınca tevhidhane olarak kullanılmış Aziz Sergios ve Bakhos Kilisesi (Küçük Ayasofya Cami-Tekkesi) (Şekil2) yoluyla gerçekleşmiş etkileriyle açıklanabilir.

öte yandan ayin mekanlarının tekkelerin fonksiyon şemasında işgal etti~i yer, di~er bölümlerle olan ba~lantıları, esas girişin yanı sıra selamlık ve harerne açılan tali kapılar şeklinde tasarıma yansımaktadır. Bundan başka, ayine bizzat katılanlardan başka musikiyi idare edenler ve ayini izleyenler için ba~ımsız birimler gerekti~inden, esas ayin alanını kuşatan, erkek ve kadın seyirciler için iki katlı mahfiller, Mevlevihanelerde musikişinaslar için "mıtrıp maksuresi" olarak anılan birimler, ayrıca padişahların ziyaret etti~i bazı önemli tekkelerde hünkar mahfiileri tasarlanmıştılr.

İstanbul tekkeleri için teklif etti~imiz tipoloji denemesinde yerleşim düzenleri esas alınmış, örnekler

içerdikleri bölümlerin birbiriyle olan ba~lantılarına göre gruplandırılmıştır. Yerleşim düzenlerini yönlendiren etkenierin başında tekkelerin fonksiyon şeması gelir. Bumeyanda cami-tekke niteli~indeki kuruluşlarla, aynı zamanda çevre halkınca cami olarak kullanılan ayin mekfuıının (cami-tevhidhanenin) di~er tekke bölümlerinden kopartılması böylece ''herkesin" malı olan bir mekanın belirli bir mahremiyet gerektiren tekke hayatında soyutlanması; şeyhlerin, harem halkının, kadın ve erkek ziyaretçilerin, dervişlerin teşkil etti~i trafi~i mümkün mertebe kolaylaştırmak amacıyla ayin mekanı, selamlık, harem bölümlerinin birbirlerine yaklaştırılması, aralarında do~rudan ba~lantı kurulması;

bu arada kadın ve erkek trafi~in çakışmaması (kaç göçe halel gelmemesi) amacıyla mabeyin odası, ba~ımsız bir kadınlar girişi gibi unsurların devreye sokulması; hünkar mahfilinin ayrı bir girişle donatılması; mutfa~ın tercihen harem mutfa~ı, taamhane, selamlık ve meydan-ı şerif gibi bölümlere yaklaştırılması; tesisatı kolaylaştırmak amacıyla ıslak mekanların birlikte· tasarlanması; su haznesinin bunların yakınına kondurulması ve buna benzer nice husus tekkelerin fonksiyon şemasına tekabül eden girift ilişkilerden, kısmen dini kısmen yerel kaynaklı adetlerden, ayrıca belirli bir rahatlık ve kullanışlılık (konfor) arzusundan kaynaklanmaktadır.

Tekkelerde mekanlar arası ilişkileri biçimlendiren di~er bir önemli husus da tarikatlaı·ın bünyesinden kaynaklanan telakkiler ve bunların dogurdu~ geleneklerdir. Özellikle Osmanlı döneminde adeta

BÜYÜK iSTANBUL TARiHi 4 I9 OSMANLI İSTANBUI:UNUN YAPI BAZINDA MİRASI

17· Hasırizade Tekkesi- tevhidhanede fevkani mahfiller ve tavan süslemeleri (Hulusi Tanman, 1976) '

tekkelerin "alamet-i farikası" hilline gelmiş olan tüı·be­ayin mekaru ba~lantısı tasavvuf ehlinin ölüme bakışındaki farklılıkla açıklanabilir.

Yerleşim düzenlerine ve tasarımlarının ana hatlarına göre İstanbul tekkelerini başlıca üç grupta toplayabiliyoruz:

I. grupta yer alan tekkelerin hepsi kagir olup yerleşim düzeni bakımından açık avlulu, revaklı Osmanlı medreseleri ve bunların bir türevi olan cami-medrese ikilisiyle paralellik arz eder. Tasarım merkezini teşkil eden üstü açık avlu, bir yandan tekke hayatının iç dünyasını meydana getirmekte; di~ er yandan çevresinde sıralanan ibadet-ayin mekaru, derviş hücreleri, selamlık mekaniarı, bazen de mutfak-taarnhane ve hamam bölümleri arasındaki iletişimi sa~lamakta, ayrıca bütün birimlere ışık ve hava sunmaktadır. Söz konusu tipin kendi içinde aynı şablonu tekrarlamadı~ı, çeşitli varyantlar arz etti~i gözlenir. Bu gruba dahil edilen tekkelerin hemen

18· Cemalizade Tekkesi • mescit-levhidhanenin planı (M. Baha Tanman)

19· Yenikapı Mevlevihanesi - plan (Barihüda Tanrıkorurl

hepsinde, şeyh ailesinin ikametgahı olan harem, aviuyu kuşatan ve çoguruu~ bekar olan dervişlerce kullanılan kitleden koparılmış, belirli bir uzaklıga ba~ımsız bir ahşap harem binası inşa edilmiştir. Merkezdeki avlu, şadırvanla veya bir dizi abdest muslu~yla donatılmakta, helalar, malum sakıncadan ötürü daima müstakil küçük bir avlu etrafına toplanarak mümkün mertebe ibadet, barınma, yemek birimlerden uzaklaştırılmaktadır.

Koca Sinan'ın eserleri arasında yer alan Kadırga'daki Sokullu Mehmed Paşa Külliyesi ile Üsküdar'daki Atik Valide Külliyesi'nde yer alan tekkeler (1570'ler) (Şekil3, 5), ayrıca Haseki'deki Bayram Paşa Tekkesi (1635) (Şekil6), Çarşıkapı'daki Çorlulu Ali Paşa Tekkesi (1709), Eyüp'teki Şeyhülislam Tekkesi (1745) (Şekil 7), Babıili'deki Hacı Beşir A~a Tekkesi (1745) (Şekil8), Otakçılar'daki Mustafa Paşa Tekkesi (1753) (Şekil 9) ve Fatih-Haydar'daki Tahir A~a Tekkesi (1761) (Şekil 10) bu grubun örneklerini oluşturmaktadır.

BÜYÜK iSTANBUL TARh.ıl 420 OSMANLJ İSTA..'fBUL'UNUNYAPI BAZTNDA MiRASI

20- Yenikapı Mevlevihanesi- genel görünüm (i BB, ~ncümen Arşivi, 1940)

21- Yenikapı M evi evihanesi - semahaneden türbeye bakış (iBB, ~ncümen Arşivi , 1940)

II. gruba dahil edilen tekkelerde ibadet-ayin bölümü, bazen de buna bitişik tür be bölümü ba~ımsız olarak tasarlanmakta, di~er bölümler genellikle bunların kuzeyinde, şadırvan avlusunun çevresinde yekpare bir düzen arz etmeksizin da~ınık biçimde yer alır. İbadet-ayin bölümlerinin batı, doğu ve kuzey yönlerinde genellikle hazirelerle türbeler bulunur. Bu grubu da kendi içinde iki

22- Kadirihane Tekkesi- cami-tevhidhanenin kuzey duvarı ve fevkani mahfiller

(Özkan Ertuğrul, 1989)

alt gruba ayırmak mümkün olmaktadır. Alt grup 11-A'yı oluşturan ve büyük çoğunlu~u cami-tekke niteli~inde olan örneklerde cami-tevhidhaneler, di~er tekke birimlerinden tamamen soyutlanarak şadırvan avlusunun kıble yönüne yerleştirilmiş, avlunun di~er yönlerine harem dışındaki tekke bölümleri serbestçe serpiştirilmiştir. Da~ınık düzenli küçük külliyeler oluşturan bu cami-tekkelerin çoğunda,

BÜYÜK iSTANBUL lARil-li 4 2 I OSMANLI İSTANBUr:UNUN YAPI BAZINDA M İRASI

23· Kadirihane Tekkesi - hazireden cami-tevhidhane ve selamlık kanadına bakı~ (M. Baha Tanman, 1989)

1925'ten itibaren cami olarak kullanılabilen cami­tevhidhaneler ayakta kalclı~ından, söz konusu bölümler tasarımlarıyla kagir duvar lı, ahşap çatılı tipik Osmanlı mescitlerini andırclı~dan, ayrıca Sinan'ın tezkireleri ve Hadikatü'l-Cevami'başta olmak üzere en çok kullanılan Osmanlı kaynaklarında cami veya mescit olarak zikredildiklerinden sanat tarihi literatüründe şimdiye kadar çift fonksiyonlu (cami-tekke) olduklarına hemen hiç de~inilmemiştir. Bu alt grupta da harem daireleri, şadırvan avlusundan genellikle uzak tutulmaktadır.

Birçok yapı arasında, Koca Sinan'ın tasadamış oldu~ Balat'taki Ferruh Kethüda Tekkesi (1563), Yedikule'deki Hacı Evhad Tekkesi (1585) (Şekil ll) ve Kocamustafapaşa'daki Bezirgan Tekkesi (1586), geç döneme ait örneklerden de Üsküdar'daki Selimiye Tekkesi (ihya 1836)•·· (Şekil12) ile Devati Mustafa Efendi Tekkesi (ihya XIX. yüzyılın ikinci yarısı) zikredilebilir.

Verilen örneklerin bazılarında ilk inşa tarihleri yerine ana yaptiarının bugünkü

mimari özelliklerinin oluştu~ yeniden inşa tarihleri verilmiş ve tarihin soluna "ihya"

kelimesi konmuştur.

ll-B alt grubunu teşkil eden örneklerin ise bunlardan tek farkı, türbelerin ibadet-ayin mekanlarına bitiştirilmiş olması, böylece mescit ya da cami mimarisinin özelliklerinden bir miktar sıyrılarak tarikat mimarisine has bir özellik arz etmeleridir. Eyüp'teki Şah Sultan Tekkesi (1556), Kasımpaşa'daki Saçlı Emir Tekkesi (XVI. yüzyıl sonu) (Şekil13), Eminönü'ndeki Bursa Tekkesi (ihya 1830), Üsküdar Mevlevihanesi (ihya 1872) (Şekil 14) , Bahariye Mevlevihanesi (1877) (Şekil15), Sütlüce'deki Rasırizade Tekkesi (ihya 1888) (Şekil16-17) ve E~ikapı'daki Cemalizade Tekkesi (ihya 1817 ve 1905) (Şekil 18) bumeyanda zikredilebilir. Saçlı Emir Tekkesi ile Cemalizade Tekkesi'ndeki türbeler, milırabın arkasına, tevhidhaneyle aralarında ayırıcı bir duvar olmaksızın yerleştirilmiş , ancak tekkelerin kapatılmasından sonra, söz konusu yapılar sırf cami olarak kullanılmaya başlanınca bu yerleşim düzeni hoş görülmedi~den araya duvar konmuştur. Rasırizade Tekkesi ile Bahariye Mevlevihanesi'nde ise türbeler, ayin mekanlarının do~ ve batı yönlerinde yer almakta, birinci örnekte arada geniş bir dua penceresiyle donatılmış duvar, ikincisinde

BÜYÜK iSTANBUL TARiHi 422 OSMANLI İSTANBUL'UNUN YAPI BAZINDA MİRASI

24· Galata Mevlevihanesi, Semahane'nin giriş (kuzey) cephesi (M. Baha Tanma'n, 1985)

de ahşap parmaklıklar bulunmaktadır. Bu örnekler içinde Bursa Tekkesi ile Üsküdar Mevlevihanesi, ayin mekanıarının altında yer alan türheleriyle di~erlerinden farklı bir özellik sergilemekte, söz konusu tasarım, Osmanlı öncesi Anadolu Türk mimarisindeki kürnbetleri ça~rıştırmaktadır.

İstanbul'un en fazla örnekle temsil edilen III. grubu, "ev-tekkeler" olarak adlandırmak mümkündür. Söz konusu tekketerde ibadete ilişkin bölümler (tevhidhane-semahane, türbe), gündelik hayata ilişkin bölümlerin (selamlık, harem, derviş hücreleri, mutfak, taamhane vb.) tamamı veya bir kısmıyla aynı kitle içine alınıp kaynaşbrılmıştır. Tekkelerdeki e~itim, ibadet, barınma birlikteli~inin en bariz şekilde tasarıma yansıtıldıgı bu yapılar, tarihteki ilk tarikat yapılarının şeyh evlerinden doğduğunu düşünecek olursak, İstanbul'daki tekkelerin içinde en kadim geleneği yaşatan örnekler olarak

nitelendirilebilir. III. grupta yer alan bu tekkeler, ibadet-ayin mekanlarının varlığı dışında tasarımları, cephe düzenleri ve ayrıntıları bakımından İstanbul'un geleneksel sivil mimarisiyle büyük yakınlık gösterir. Nitekim bu grubun en karakteristik örnekleri arasında Yenikapı Mevlevihanesi (ihya 1838) (Şekil19-20-21),

Tophane'deki Kadirihane Tekkesi (ihya 1825 civarı) (Şekil22-23), Galata Mevlevilianesi (ihya 1860) (Şekil 24), Kasımpaşa Mevlevihanesi (ihya 1834) (Şekil 25-26) ve Eyüp'teki Kaşgari Tekkesi (ihya XIX. yüzyılın ikinci yarısı) (Şekil27), kitle tasarımları ve cepheleriyle büyük konakları, Vezneciler-Süleymaniye arasındaki Helva1 (ihya XIX. yüzyılın ikinci yarısı) (Şekil28), Keşfi Osman Efendi (ihya xıx. yüzyılın ikinci yarısı) (Şekil 29) ve Deruru Mehmed Efendi (XIX. yüzyılın ikinci yarısı) tekketeri mütevazı ahşap konutları; Aksaray'daki Oğlanlar Tekkesi (ihya 1871) (Şekil30) ise, İstanbul'da Tanzimat'tan itibaren ortaya çıkan kagir konakları

BÜYÜK iSTANBUL TARi~i 4 2 3 OSMANLI ISTANBUı:UNUN YAPI BAZINDA MTR.ASI

25· Kasımpa~a Mevlevihanesi - genel görünüm (Bige Özkan, 1967)

ı r.-ıı

26· Kasımpa~a Mevlevihanesi- plan (Barihüda Tanrıkorurl

andırmaktadır. Nitekim arşiv belgelerinden, bu gruba giren yapıların, aym dönemde saray, kasır, konak, yalı türünden yapıları tasarlayan ve/veya inşa eden kalfaların elinden çı.kb~ı tespit edilmektedir.

Günümüzde İstanbul tekkelerinln durumuna gelince; 1925'te tarikatların la~edilmesini müteakip, istisnasız hepsi özgün işlevlerini ''resmen'' kaybetmişlerdir. Söz konusu tarihte ayakta olanlardan, mimari özellikleri itibariyle cami olarak kullanılmaya müsait olanların büyük çoğunlu~ bu yeni işieve tahsis edilmiştir. Esasen söz konusu örnekler, başından beri cami-tekke olarak kullanılmak üzere tasarlanmış çift işlevli kuruluşlardır. Ancak bu tekkelerdeki harem, selamlık, mutfak gibi tarikat faaliyetine ilişkin olan birimler zaman içinde tarihe karışmış, günümüze ancak cami-tevhidhane mekanıarı ulaşabilmiştir.

27· Ka~gari Tekkesi-genel görünüm (i BB. E ncümen Ar~ivi, 1942)

Cami olarak kullanılmaya uygun olmayan, büyük ço~nlu~ konutlaı·ın özelliklerini yansıtan ve asıl tarikat mimarisi açısından önemli olan tekkelerin bir kısmı vakıflar tarafından yıkbı-ılarak arsaları satılı:nış, bir kısmı da mesken, depo, okul olarak kullanılmak üzere kiraya verilmiştir. Söz konusu tekkelerin önemli bir kesimi zamanla harap olarak çökmek suretiyle ya da yangınlarda ortadan kalkmış, kimileri de 1950'li yıllarda yo~aşan düzenlemelerde yolların genişletilmesi u~runa feda edilmiştir. İstanbul'da Osmanlı döneminin mimari mirası içinde en büyük kaybın tekketerde yaşandı~ı rahatlıkla söylenebilir.

Ayakta kalabilen örnekler içinde sımrtı sayıda olan bir grup, son postuişinierin ailelerince mesken olarak kullamlmaya devam etmiştir. Tasavvuf kültürünü

BÜYÜK iSTANBUL TARi~i 424 OSMANLI iSTANBUL'UNUN YAPI BAZINDA MiRASI

o

28- He lv ai Tekkesi - plan (M. Baha Tan man)

30- Oğlanlar Tekkesi-genel görünüm (i BB, t ncümen Arşivi, 1952)

incelemeye ve yaşatmaya yönelik bazı vakıflar tarafından nispeten özgün işlevlerine uygun olarak kullanılan sınırlı sayıda tekke vardır: Kasımpaşa'daki Ayni Ali Baba Tekkesi, Karagümrük'teki Nurettin Cerrahi Tekkesi ve Fatih'teki Ümmü Kenan Tekkesi bu

o · ı ı

ISTANBUL _VEZNECILER . • . ı .

KESFI OSMAN E-FENDI TEKKESI

29- Keşfi Osman !:fendi Tekkesi - mihrap cephesi (M. Baha Tan man)

meyanda zikredilebilir. Galata Mevlevihanesi, devlet eliyle korunan ve müze olarak kullanılan tek örne~i oluşturur.

Son yıllarda, büyük ölçüde kaybedilmiş olan bu tarihi mirasın, istanbul Büyükşehir Belediyesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü eliyle kısmen de olsa iliyası yoluna gidilmiş, Yenikapı Mevlevihanesi, Bahariye Mevlevihanesi, Davutpaşa'da Beşikçizade Tekkesi, Eyüp'te Hatuniye, Mustafa Selami Efendi, Şeyh M ur ad Efendi, Vezir ve Oluklubayır tekkeleri, E~ikapı'da Emir Buhar} Tekkesi, Sütlüce'de Rasırizade Tekkesi, Kasımpaşa'da Turabi Baba Tekkesi, Üsküdar'da Nalçacı Halil Efendi Dergahı gibi bazı kuruluşlardan harap durumda olanlar onarılmış, tamamen ortadan kalkmış olanları da asıllarına uygun olarak yeniden inşa edilmiş, e~itim­kültür faaliyetlerini veya insani yardımı amaçlayan bazı vakıflarcakullanılmaya başlanmıştır.

BÜYÜK iSTANBUL TARiHi 4 2 5 OSMAN Ll İSTANBUL'UNUN YAPI BAZINDA MİRASI

3

KAYNAKLAR

1328 Sımesi istanbul Beldesi İhsiiiyiit Mecmuası, islanbu11329.

A.sitline-iAliyye ve Billid-ı Seliisede Kiiin El;an Mevcud ve Muhterik Olmuş

Tekkelerin İsim ve Şöhretleri ve Mukabele-i ŞerEfe Günleri Beyan

Olunur, istanbul1256.

Biib-ı Alt Nezliret-i Umiir-ı Diihiliyye Sicil Nüfus idare-i Umumiyyesi

Dersaadet ve Bilô.d-i Selô.se Nüfus-i Millbine Mahsus İstatistik

Cedvelidir, İstanbul1301.

Bandırmalızade Ahmed Münib, Mecmua-i Tekaya, istanbul1307.

Çetin, AtiUa, ~i stanbul'daki Tekke, Zaviye ve H8.nkahlar Hakkında 1199 (1784)

Tarihli Önemli Bir Vesika", VD, 1981, sy. 13, s. 583-590.

Defter-i Derviş an: Yenikapı MevleviMnesi Günliikleri, ed. Bayram Ali Kaya

ve Sezai Küçük, istanbul 2011.

Do~an, A. Işık, Osmanlı Mimarisinde Tarikat Yapıları: Tekkeler, Zii.viyeler ve

Benzer Nitelikteki Fii.tiivvet Yapıları, istanbul 1977.

Erdo~an, Muzaffer, "M evievi Kuruluşları Arasında istanbul Mevlevihaneleri",

GDAAD, 1975-76, sy. 4-5, s. 15-46.

Hacı İsmail Beyzade Osman Bey, Mecmiia-i Cevami', ll c., İstanbul1304.

Hüseyin Ayvansarayi, Hadikatii'l-cevami', ll c., istanbul1281.

Hüseyin Vassaf, Sefine-i Evliya-yı Ebrıir, Süleymaniye Ktp., Yazma Ba~şlar,

nr. 2305-2309.

istanbul TekkeleriListesi {1220/1805 civarı), İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Atatürk Kitaplıgı, Osman Ergin.

Istanbul Tekkeleri Listesi (1805-1826 arası), TSMA, nr. E. 1772, 3333.

istanbul Tekketeri Listesi (1823 civarı), Süleymaniye Ktp., Zühdü Bey, nr. 489.

Istanbul Vakıflan Tahrir Defteri 953(1546) Tarihli, nşr. ö. Lütfi Barkan ve E.

Haklo Ayverd.i, istanbul1970.

Mehmed Şükrü, Istanbul Hankahları Meşliyihi, haz. Turgut Kut ve iskender

Pala, Harvard 1995.

Mehmed Ziya, Menikiz-i Mühimme-i Mevleviyyeden Yenikapu Mevlevihanesi,

İstanbul1329; a.e.: Yenikapı Mevlevihanesi, haz. Yavuz Senemo~lu,

istanbul, ts. (Tercüman 1001 Temel Eser).

Melekpaşazade Kadri Bey, Hankahname (1833-18(,6 arası), Süleymaniye Ktp.,

Nuri Arlasez, nr. 36.

Muslu, Ramazan, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf(18. Yüzyıl), istanbul 2003.

Mürninzade Ahmed Hasib Efendi, Dergehniime (1750 civarı), Süleymaniye

Klp., Esad Efendi, nr. 3465 [Miistakimzcide Mecmuası içinde, vı-.

65b-68a]; istanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplı,~ı. Osman

Ergin, nr. 561 [Mecmua içinde, s. 208-210, 213, 217); İstanbul

Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kilaplı~ı, Belediye Yazmaları, nr. 0.43

rMecmua içinde, s. 200-208).

Öz, Tahsin, İstanbul Camileri, II c., Ankara 1987.

Smith, G. Margaret, "The Özbek Tekkes of ıstanbul~, Is!., 1980, c. 57, sy. 1,

s. 130-139.

Sultan fl. Mahmud'un Kızı Saliha Sultan ile Tophane-i Amire Miişiri Halil

Rifat Paşa'nın İzdivacı Merasimindeki Davetiiierin Kaydına Mahsus

Defter(21 Zilhicce 1249/1 Mayıs 1839), i O Ktp., İbnülemin, nr. 2802.

Tanınan, M. Saha, "Relations Entre les Semahane et les Tii.rbe dans les Tekke

d'lstanbul", Ars Turcica - Aktım des VI. Internationaler Kongresses for

Tii.rkische Kunst, München 1987, s. 312-322.

Tanınan, M. Baha,"Sinan'ın Mimarisi / Tekkeler", Mimarbaşı Koca Sinan:

Yaşadıgı çagve Eserleri, haz. Sadi Bayram, istanbul 1988, c. 1,

s. 311-332.

Tanman, M. Baba, "Settings for lhe Yencration of Saints", The Dervish Lodge:

ATchitecture, Art and Sufism in Ottoman Turkey, ed. R. Lifchez,

Berkeley 1992, s. 130-171.

Tanman, M. Baba, "Eyüpsultan'da Tarikat Yapıları", Tarihi, Kültürü ve

Sanatıyla Eyüpsultan Sempozyumu I: Tebligler, istanbul1998,

5.102-120.

Tanınan, M. Baba, "Osmanlı Mimarisinde Tarikat Yapıları/ Tekkelcr~,

Türkler, nşr. Hasan Celal Güzel v.d~r., Ankara 2002, c. 12, s. 149-161.

Tan man, M. Baha, :'L'influence de l'Architecture Oltomane dans les

Batimen ts Religieux ct Civils de la Communaute Grecque Orthodoxe:

Exemples d'! stanbul, d'Anatolie et des lles Egeennes", Actes du V

Cangres International d:4rcheologie Ottomane tımules 21, 22 et 23

Septembre 2001 Sur: Citadelles, Fortifications Militaires ~ lnjluences

Artistiques Ottomanes, Zaghouan/ Tunis 2003, s. 187-210.

Tanman, M. Baba, "Osmanlı Mimarisinde Tarikat Yapıları / Tekkeler",

Osmanlı Uygarlıgı, ed. Halil İnalcık ve Günsel Renda, istanbul 2003,

c. 1, s. 289-307.

Tanınan, M. Baba, "Zeytinbumu ilçesi'ndeki Tekkeler", Sw·ların öte Yanı

Zeytinburnu, haz. Burçak Evren, istanbul 2003, s. 92-113.

Tanman, M. Baba, ~osmanlı Dönemi Tarikat Yapılarmda SUfi inançlarının

ve Simgelerinin Yansımaları", Sanat ve İnanç- Rtjkı Melul Meriç

Anısına, haz. Banu Mahir ve Hilenur Katipo~lu, istanbul 200lı, c. 2,

s. 265-280.

Tan man, M. Baba, "Tekkeler", Geçmişten Günümüze Beyojflu, istanbul 2004,

c. ı , s. 361-388.

Tan man, M. Baba, "Un Champ Inexplore de L'architecture Domestiquc

Ottomane: Les Harems et les Selamlıks des Tekkes", Actes des VI

et VIIe Cangres sur le Corpus d:4rcheologie Ottomane sur. Selsebils,

Minarets, MausoUes et Souks a l'Epoque Ottomane, Tunis 2005,

s. 51-71.

Tanman, M. Baba, "OsmanJı Mimarisinde Tarikat YapıJarı / Tekkeler~,

Osmanlı Toplumunda Tasawufve Sufiler, haz. Ahmet Yaşar Ocak,

Ankara 2005, s. 306-363.

Tanınan, M. Baba, "Osmanl ı Şehrinde ve Mahallesinde Tekkelerin Yeri:

istanbul örnel!i", Osmanlı Toplumunda Tasawufve Sufiler,

s. 365-368.

Tanınan, M. Baba, "Ottoman Architecture and the Sufi Orders: Dervish

Lodges", Sufism and Sufis in Ottoman Society, ed. Ahmet Yaşar Ocak,

Ankara 2005, s. 318-381.

Tanınan, M. Baba, "The Position of the Tekkes in Ottoman Cities and Urban

Districts: The Istanbul Exaınple", Sufism and Sufis in Ottoman

Society, s. 383-386.

Tanman, M. Baba, "Mevlevihanelerin Mimari Süslemesinde Mcvlcvllige

İlişkin Öjteler", Aşk Ocagında Can Olmak- İnsanlıgın Mirası:

BUYÜK iSTANBUL TARiWi 4 2 6 OSMANLI İSTANBUL'UNUN YAPI BAZINDA MiRASI

MevUina CeUileddin Rt2mf, haz. Ekrem ışın, istanbul 2007, s. 95-113.

Tanınan, M. Saha, "Kitchens of the Ottoman Tekkes as Reflections oflmarets

in Sufi Architecture•, Feeding People, Feeding Power- Im.arets in

the OttomanEmpire, ed. N ina Ergin, Christoph K. Neumann ve Amy

Singer, istanbul 2007, s. 211-239.

Tanınan, M. Baba," Istanbul'da Mevlevlliıin Fiziksel Ortamı -The PhysicaJ

Setling of the M evievi Ord er in Istanbul", Saltanatın Dervişleri

Dervişleri n Saltanatı: istanbul'da Mevlevllik: The Dervishes of

Sovereignty the Sovereignty of Dervis hes: The M evievi Orderin

Istanbul, haz. Ekrem Işın, istanbul 2007, s. 76-113.

Tanınan, M. Baha, "Tekkeler", Geçmişten Günümüze Boğaziçi, İstanbul2008,

c. ı, s. 183-220.

Tanınan, M. Baha, "Un Carrefour des Religions et du Mysticisme", DeByzance

a Istanbul: Un Port Pour Deux Continents, Paris 2009, s. 229-237.

Tanınan, M. Baba, A. Vefa Çobanogıu, "Atmeydanı ve Çevresinde Osmanlı

Mimarisi - Otoman Architecture in Atıneydam and its Environs",

Hipodrom. 1 Atmeydanı istanbul'un Tarih Sahnesi - Hippodro1ne 1 Atmeydanı - A Stagefor Istanbul's History, ed. Ekrem Işın, İstanbul

2010, c. 2, s. 32-70 (kat. no: ı, 4, 5, 10, 17, 36, 39, 40, 42, 44, 48, 49, 2,

53-55, 60-67, 69-87, 90-99, 101, 106, 107).

Tanınan, M. Saha, •ıstanbul'da Bizans ve Osmanlı Dönenılerinde Dini ve

Mistik Hayat", Bi.zantion'dan lstanbul'a. Bir Başkentin 8000 Yılı,

istanbul 2010, s. 290-296.

Tanınan, M. Saha, "Osmanlı Dönemi İstanbul'unda Dini ve Mistik Hayat",

Kültürler Başkenti İstanbul, ed. Fehamettin Başar, istanbul2010,

s. 312-317.

Tanınan, M. Saha, "istanbul Mevlevllınnelerinin Mimarisi", Keşkül, 2011,

sy. 19, s. 50-65.

Tan man, M. Baba, "Türkiye'nin En Büyük Kabristaru Karacaahmet'in Tarihi

Gelişimi", İstanbul'da Karacaahmet Tarihi Mirası içinde Şakirin

Camii, ed. Önder Küçükennan, istanbul 2011, s. 59-103.

Tanınan, M. Baha (ed.), Mevlevi Dünya,çında Bahariye Mevlevihanesi,

istanbul 2013.

Yüceı·, H. Mahmul, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf(19. Yüzyıl), istanbul

2003.

Yücer, H. Mahmut, Şeyh Sa'deddin Cebtivive Sa'dilik, istanbul 2010.

Zakir Şükri Efendi, Die Istanbuler Derwisch-Konvente und ihre Scheiche

(Mecmıi.a-i Tekaya), nşr. M. Serhan Tayşive Klaus Kreiser, Freiburg

1980.

-'--

BÜYÜK iSTANBUL TARi~ i 4 2 7 OSMANLI ISTANBUı:UJ\flJN YAPI BAZINDA MİRASI