10
URLA BELEDİYE BAŞKANI İLE YAPİLAN GÖRÜŞME "Herşey İnsan için" Sorunlar sorunu yaşayanlarca, ya ş andı ğı yerde, ya ş and ı ğı za- manda çözümlenebilir. ....Ve yaşam, mutlaka onu ya- şayanlarca, yaşandı ğı yerde or- ganize edilmelidir. Bu sözler İzmir'in şirin kıyı il- çelerinden olan urla Belediyesinin, hizmet binasının dışında sizleri kar- şılamaktadır. Bu bakış ısını içe- ride de yakalamak mümkün. urla Belediye Başkanı Sayın Bülent BARATALI'nın Odamız Yö- netim Kurulunu kabul etmeleri ve edindikleri 1920'Ii yıllara ait 1/ 25000'lik haritaların bizlerce in- celenmesini istemesi, Başkanın bi- linçli bir duyarlılığıydı. Yapılan in- celemede edinilen ilk izlenim; bu haritaların projeksiyon hesap tek- ni ğinden uzak, kenar ve enlem, boylam bilgilerine sahip olmayan ve üzerinde Arapça yazılarının ol- duğu renkli haritalardı. 10 adet olan bu haritalar, bu yıllardaki İzmir'i görmemizi sağlıyordu. Şimdi mev- cut yapılaşmanın ve değişimin bo- yutlar ı kar ş ı la ş t ı rmal ı olarak ve daha net olarak görsel anlamda iz- lenebilir. Bu haritalara ilişkin; Oda- mı z ile urla belediyesi aras ı nda yakın bir gelecekte daha yakın bilgi alışverişinin oluşturulacağı mu- hakkaktır. Refahyol hükümetinin, işgal edilmiş hazine arazilerinin yer leşenlere satılacağını ıklaması , urla Belediye Başkanı Sayın Bülent BARATALI tarafından endişe ile karşılanmıştır. Görüşmelerimizin ağırlıklı yanını da bu konu oluş turmuştur. Sayın Başkanın belediye mücavir sahalaında ge- cekondula ş maya (kaçak ya- pılaşmaya) müsaade etmediklerini ve yukarıda sahip çıkılan sözler ge- reği, sorunun kendi mahallelerinde yer edinemeyeceğini ve buna asla müsaade etmeyeceklerini bil- dirmi şlerdir. Böylesine bir ge- lişmenin yağmayı, dolayısı ile maf- yayı daha güçlü kılacağını ve yerel yönetimlerin otoritelerinin sar- sılacağını söyleyen BARTALI, olaya politik yatırımlar mantığı ile değil ülke çıkarları ısından bakmak ge- rekir, dedi. Bu konu ile ilgili haftasonu Cumhuriyet Gazetesinin haftanın konuğu şesinde ıklamalarda bulunacağını belirten BARATALI, belediyelerinde oluşturmaya ça- lıştıkları Kent Bilgi Sistemi ça- lışmaları hakkında da bilgiler verdi. İki üniversite, urla ve Çeşme Be- lediyesinin ataklığında kurulan üni- bel Şirketi aracı l ı ğı ile bu ça- l ı şmalar ı n organize edilmeye çalışıldığını belirten Baratalı, yeni hizmet binalarına yakında ge- çeceklerini ve burada oluşturulacak bir birimle bu çalışmalara daha da hız verileceğini açıkladı. Belediyeye ait 40.000 dosyanın irdelendiğini belirten Baratalı Kadastro Mü- dürlüğü ile de ortak çalışmaların başlatıldığını belirtti. 12 belediyenin katılımı ile oluş turulan Yarımadalar Belediyeler Bir liğinin de başkanlığını yürüten Ba ratalı'nm istediği, devletin kendilerin engellememesi, imar affı konusunda hassas davrandıklarını tekarlayan baratal ı , biz daha ön celeri tahsis belgesi dahi vermedik. Masumiyetin altındaki yağma an layışının yaşama geçirilmesine her zaman karşı olduk. Gecekondular artık eski kondular değil. Bunların içinde çok katlı olanları da var. Kı sacası çıkarılan aflara karşıyız. Görüşmemizin sonunda oluş- turulacak kent bilgi sistemi ça- lışmalarının coğrafi bilgilere ilişkin kısmında, Odanın görüşlerinin ken- dileri için önemli olacağını vur- gulamıştır. 07.08.1996 İzmir ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV ADIM: İZMİR GRUP HARİTA A.Ş. Klasik ölçme ve haritacılığın ye- rini bilgisayar destekli ölçme ve çi- zime, çizgisel haritaların yerini gra- fik ve özniteliklerin birleştiği coğrafi-kent bilgi sistemlerine, te- odolit ve nivoların yerini robot ölçü setleri ve uydu radyo alı cı ları na, hava fotoğraflarının yerini uydu gö- rüntülerine bırakmaya başladığı gü- nümüzde mesleğimiz de hem ismini hem de işlevini değiştiriyor. Ancak bu değişim; bilim ve tek nolojiyi üretemeyen, teknoloji satın alan ülkemizde, ekonomik yönden güçlü olmayı gerektirmektedir. Son on yıldır yapılan büyük ihalelerde, özel sektörümüz salt ekonomik güçsüzlük olarak özet- leyebileceğimiz; bazen alet parkının yetersiz kalması, bazen teminatın dahi yetersiz kalmas ı gibi ne- denlerle kendi meslek alanındaki iş- lerin baş ka mesleklere ait ku- rumlarca yap ı lmas ı na seyirci kalmı ştır. Bu zorlukları aşabilen ancak ba ğ l ı bulunduklar ı hol- dinglerin ekonomik gücünden des- tek alan bir-iki kurumumuz ol- muştur. İzmir'de gerçekleşen yola çıkan 23 harita mühendisi, sahibi bu- lundukları 16 harita şirketi ve 3 bü- rosu ile mesleki ve maddi bi- rikimlerini, teknik olanaklarını, bilgi ve deneyimlerini birleştirerek, yüz- yılımızın teknolojisini sektörümüze kazandı rmayı amaçladı lar. Ku- rucular, İ zmir özelinde ger- çekleştirdikleri güçbirliği ile gerek yurtiçinde, gerek yurtdışında resmi ya da özel her türlü yersel ve fo- togrametrik çizgisel ve sayısal ha- rita işleri yapmaya yeni ve güçlü bir kuruluşla: İzmir Grup Harita A.Ş. ile aday oluyorlar. Kuruluşu oluşturan firmaların bünyesinde; toplam 16 elektronik ölçü seti, 4 elektronik uzaklık ölçer, 16 teodolit, 20 takometre, 30 nivo, 36 bilgisayar, 4 AO plotter, 4 A3 plotter, 5 sayısallaştırcı, 4 arazi ve 25 binek oto bulunuyor. Bu firmalarda 70'in 41

ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

URLA BELEDİYE BAŞKANI İLE YAPİLAN GÖRÜŞME

"Herşey İnsan için" Sorunlar sorunu yaşayanlarca,

yaşandığı yerde, yaşandığı za-manda çözümlenebilir.

....Ve yaşam, mutlaka onu ya-şayanlarca, yaşandığı yerde or-ganize edilmelidir.

Bu sözler İzmir'in şirin kıyı il-çelerinden olan urla Belediyesinin, hizmet binasının dışında sizleri kar-şılamaktadır. Bu bakış açısını içe-ride de yakalamak mümkün.

urla Belediye Başkanı Sayın Bülent BARATALI'nın Odamız Yö-netim Kurulunu kabul etmeleri ve edindikleri 1920'Ii yıllara ait 1/ 25000'lik haritaların bizlerce in-celenmesini istemesi, Başkanın bi-linçli bir duyarlılığıydı. Yapılan in-celemede edinilen ilk izlenim; bu haritaların projeksiyon hesap tek-niğinden uzak, kenar ve enlem, boylam bilgilerine sahip olmayan ve üzerinde Arapça yazılarının ol-duğu renkli haritalardı. 10 adet olan bu haritalar, bu yıllardaki İzmir'i görmemizi sağlıyordu. Şimdi mev-cut yapılaşmanın ve değişimin bo-yutları karşılaştırmalı olarak ve daha net olarak görsel anlamda iz-lenebilir. Bu haritalara ilişkin; Oda-mız ile urla belediyesi arasında yakın bir gelecekte daha yakın bilgi alışverişinin oluşturulacağı mu-hakkaktır.

Refahyol hükümetinin, işgal edilmiş hazine arazilerinin yer leşenlere satılacağını açıklaması, urla Belediye Başkanı Sayın Bülent BARATALI tarafından endişe ile karşılanmıştır. Görüşmelerimizin ağırlıklı yanını da bu konu oluş turmuştur. Sayın Başkanın belediye mücavir sahalaında ge- cekondulaşmaya (kaçak ya-pılaşmaya) müsaade etmediklerini ve yukarıda sahip çıkılan sözler ge-reği, sorunun kendi mahallelerinde yer edinemeyeceğini ve buna asla müsaade etmeyeceklerini bil-dirmişlerdir. Böylesine bir ge-lişmenin yağmayı, dolayısı ile maf-

yayı daha güçlü kılacağını ve yerel yönetimlerin otoritelerinin sar-sılacağını söyleyen BARTALI, olaya politik yatırımlar mantığı ile değil ülke çıkarları açısından bakmak ge-rekir, dedi.

Bu konu ile ilgili haftasonu Cumhuriyet Gazetesinin haftanın konuğu köşesinde açıklamalarda bulunacağını belirten BARATALI, belediyelerinde oluşturmaya ça-lıştıkları Kent Bilgi Sistemi ça-lışmaları hakkında da bilgiler verdi. İki üniversite, urla ve Çeşme Be-lediyesinin ataklığında kurulan üni-bel Şirketi aracılığı ile bu ça-lışmaların organize edilmeye çalışıldığını belirten Baratalı, yeni hizmet binalarına yakında ge-çeceklerini ve burada oluşturulacak bir birimle bu çalışmalara daha da hız verileceğini açıkladı. Belediyeye ait 40.000 dosyanın irdelendiğini belirten Baratalı Kadastro Mü-dürlüğü ile de ortak çalışmaların başlatıldığını belirtti.

12 belediyenin katılımı ile oluş turulan Yarımadalar Belediyeler Bir liğinin de başkanlığını yürüten Ba ratalı'nm istediği, devletin kendilerin engellememesi, imar affı konusunda hassas davrandıklarını tekarlayan baratalı, biz daha ön celeri tahsis belgesi dahi vermedik. Masumiyetin altındaki yağma an layışının yaşama geçirilmesine her zaman karşı olduk. Gecekondular artık eski kondular değil. Bunların içinde çok katlı olanları da var. Kı sacası çıkarılan aflara karşıyız.

Görüşmemizin sonunda oluş-turulacak kent bilgi sistemi ça-lışmalarının coğrafi bilgilere ilişkin kısmında, Odanın görüşlerinin ken-dileri için önemli olacağını vur-gulamıştır.

07.08.1996 İzmir

ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV ADIM: İZMİR GRUP HARİTA A.Ş.

Klasik ölçme ve haritacılığın ye-rini bilgisayar destekli ölçme ve çi-zime, çizgisel haritaların yerini gra-fik ve özniteliklerin birleştiği coğrafi-kent bilgi sistemlerine, te-odolit ve nivoların yerini robot ölçü setleri ve uydu radyo alıcılarına, hava fotoğraflarının yerini uydu gö-rüntülerine bırakmaya başladığı gü-nümüzde mesleğimiz de hem ismini hem de işlevini değiştiriyor.

Ancak bu değişim; bilim ve tek nolojiyi üretemeyen, teknoloji satın alan ülkemizde, ekonomik yönden güçlü olmayı gerektirmektedir. Son on yıldır yapılan büyük ihalelerde, özel sektörümüz salt ekonomik güçsüzlük olarak özet- leyebileceğimiz; bazen alet parkının yetersiz kalması, bazen teminatın dahi yetersiz kalması gibi ne-denlerle kendi meslek alanındaki iş-lerin başka mesleklere ait ku-rumlarca yapılmasına seyirci kalmıştır. Bu zorlukları aşabilen ancak bağlı bulundukları hol-dinglerin ekonomik gücünden des-tek alan bir-iki kurumumuz ol-muştur.

İzmir'de gerçekleşen yola çıkan 23 harita mühendisi, sahibi bu-lundukları 16 harita şirketi ve 3 bü-rosu ile mesleki ve maddi bi-rikimlerini, teknik olanaklarını, bilgi ve deneyimlerini birleştirerek, yüz-yılımızın teknolojisini sektörümüze kazandırmayı amaçladılar. Ku-rucular, İzmir özelinde ger-çekleştirdikleri güçbirliği ile gerek yurtiçinde, gerek yurtdışında resmi ya da özel her türlü yersel ve fo-togrametrik çizgisel ve sayısal ha-rita işleri yapmaya yeni ve güçlü bir kuruluşla: İzmir Grup Harita A.Ş. ile aday oluyorlar.

Kuruluşu oluşturan firmaların bünyesinde; toplam 16 elektronik ölçü seti, 4 elektronik uzaklık ölçer, 16 teodolit, 20 takometre, 30 nivo, 36 bilgisayar, 4 AO plotter, 4 A3 plotter, 5 sayısallaştırcı, 4 arazi ve 25 binek oto bulunuyor. Bu firmalarda 70'in

41

Page 2: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

GPS doktorası çalışması vardır. Ay-rıca bizim yürütmekte olduğumuz projeler var.Bunlardan ilki 1989 yi-

lında başlayan Kuzey Anadolu Fay kuşağı üzerinde plaka hareketlerinin saptanmasına ilişkin olandır. Aynı amaca çok benzeyen ve marmara Bölgesini kapsayan yer kabuğu ha-

roketlerini iz lemeye yö nelik ça lışmalarımız var. Bunun dı şında TEM otoyolu üze rinde Karasu Viyadüğü ile 2.5 km.'lik bir bataklık üze rinden geçen otoyol pro jesine ilişkin çalışmalarımı z olacak, bu çalışmada ilk kez kendi alı cılarımızı kul lanacağız. De- formasyon ölçmelerinde ilk kez bize ait olan alıcıları ■•-.. kullanacağız. Ve bu çalışmalar altışar ay arayla

yenilenecek. Daha uygulamaya baş-lamadık. Önümüzdeki günlerde baş-

layacağız. Bu proje iki yıl sürecek,

üniversiteler böyle bir projeye kay-nak bulamazlar. Kaynak için TÜ-BİTAK, DPT, KGM'nin kapılarını aşın-dırdık. Sadece güleryüz bulabildik.

Bir mcklupld Almanya'dan \Vulk svagen Vakfı bize 70 bin mark gön-derdi.

uygulamaya yönelik projelerimiz oldu. İller bankası için Zonguldak Met-ropolitan alanında 160 noktalı bir ağ tasarlandı. Zonguldak'a giderek, 4 alıcı ile 9 gün ölçü yaptık.

Önümüzde duran problemlere bakmak istiyorum. Öncelik olarak GPS standartlarının oluşturulması ge-rekiyor. Tüm meslektaşların aynı bi-linçle hareket etmesi gerekiyor. Bu yönetmelik bir disiplin ve yaptırım içermelidir. Meslek çevrelerince be-nimsenen bir yönetmelik olmalı. Ben bu yönetmeliği uygulamıyorum de-meyecek bir yönetmelik olmalı.

Şimdiki mühendislerin öğ-renmeleri gereken ilk şeyin GPS ol-duğuna inanıyorum. GPS ölçme de-ğerlendirme alanında uygulama yapılıp, uzmanlar yetiştirmeli. Ancak o zaman etkin ve doğru olarak kul-lanılabilir.

Çözümlenmesi gereken diğer sorun ise, Jeodezik amaçlara hizmet etmesi açısından sıfırına dereceden diyebileceğimiz ve birinci derece ni-rengi ağından daha önce geçecek olan ağın kurulması gerekiyor.

Arkadaşlar, yakın geleceğimizi görmemiz lazım, ülkemizde sürekli kayıt ve yayın yapn GPS noktası olsa demek ki kullanıcısı olan herbirimiz, bir tek alıcı ile kadastro çalışması ya-pabilecek duruma geleceğiz,. O nokta ile alıcımızla ilişki kurup bazı öl-çebilecek, koordinat ölçebilecek du-ruma gelmiş olacağız.

Bu aletler çok pahalı aletlerdir. Ja ponlar piyasaya girip belli bir yolu alana kadar ortak hareket etmemiz gerekiyor. Bugün dünyanın birçok ül kesinde de böyle yapıyorlar. Bu alet lerin sayısı arttıkça, hızdan ve doğ ruluktan yana kazancımız artmaktadır. Birlikte çalışıp, birlikte üretmeye kendimizi hazırlamalıyız.

Bunlara sihirli kutular gibi bak-mamamız lazım. Ölçümde sonucu et-kileyecek yan faktörler olabilir, bun-ları dikkate almamız gerekiyor.

Ayrıca ortak çalışmalarda; bir araya getirilen farklı marka aletlerde

43

Page 3: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

"faz merkezleri" konusuna dikkat edilmeli ve uyumlu hale getirilmelidir. Sunuş: Prof. Dr. Tevfik Ayan Dr. Rahmi Nurhan Çelik İTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Derleyen: Zafer Beydilli HKMO İzmir

Şubesi Yönetim Kurulu üyesi

İzmir dünyanın en güzel kö-

şelerinden biridir, üzün bir körfezin başındaki korunaklı konumu ge-lişmeye dönük bir liman kenti ol-masını sağlamıştır. Buna doğal gü-zellikler, verimli topraklar ve kusursuz iklim koşulları da eklendiğinde, İzmir'in tarih öncesi çağlardan bu yana varlığını sürdürmesine şaş-mamak gerekir. Sabahları başlayan ve akşama dek süren imbat, sıcaklığı hafifletir. İmbat esmeyince, sıcağa dayanmak daha güçtür. Yaz yağmuru enderdir.

Bugün artık nerdeyse kentin or-tasında kalan ve yoğun yapılaşma ile kaplanmış olan tepe Antik çağda PAGOS dağı olarak adlandırıldı. Bu-günkü ismi ise; Kadifekale'dir. Bur-daki olağanüstü manzara insanı bü-yüler.

İki Kardeşler doruğu, gerisinde Karaburun Kütlesini saklarken gü-nümüzde üzerine çöken bulutlarla ya-ğacak yağmurun ilk müjdecisi olurlar. Körfezin bugünkü kızan kıyısı, 1886 yılına dek Gedizin getirdiği mil ile oluşmuş bir birikintidir. Daha sonra nehrin yatağı değiştirilerek bugünkü konuma getirilmiştir.

Doğa Pagos Dağının düz tepesini sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir. Oysa, eski İzmir'in kurulduğu ilk yer burası de-ğildir. Genelde ilk Yunan kolonistleri kuracakları yerleşme için iki tür çev-reyi yeğlemişlerdir. Denize yakın orta yükseklikte bir tepe ya da ana karaya dar bir kıstak ile bağlanan, küçük bir yanmada, Smyrna her iki koşulda sağlanmış ilk Aiol kenti için ikinci se-çenek ağır basmıştır. Smyrna'nın Aiol öncesi dönemi ile ilgili bir çok efsane vardır.

ilk Yunan kentinin tarihine ilişkin bilgi fazla değildir. Herodotos, Ko-lophon'dan kovulan bir grup lo-niahnın Smyrna'ya sığındığını bildirir. Sığınmacılar bu konukseverliğin kar-şılığını yerli halk bir şenlik dolayısı ile kent dışına çıktığında, kenti ele ge-çirerek ödemişlerdir.

Smyrna'nın tarihinde İskender'in önemli bir yeri vardır. Buraya gelen ve kısa bir süre için pagos dağında avlanmaya çıkan İskender, burada gördüğü rüyada bir kent kurup eski yerleşmedeki halkı da taşımaya karar verir.

Roma gibi Smyrnn'inda bir günde inşaa edilmeyeceği ama, Bay-raklı'daki yerleşmelere İskender za-manında son verildiği kazılardan gö-rülmektedir

Smyma Güzelliği ile ayrı bir ün kazanır. Strabon, Smyra'nın tüm kentlerden güzel olduğunu dile ge-tirmiş, başka yazarlar da bu dü-şünceye katılmışlardır. Çağımız ya-zarları da İzmir ve çevresinin güzelliğine değinmeden geçemezler. Ama Strabon'un ifade ettiği kavram farklıdır. O doğa değil insan eliyle ya-ratılanları kastetmektedir. Ne yazık ki, eskiçağda kenti bezeyen sayısız güzel yapıdan pek azı kalmıştır gü-nümüze. Sokakların taş döşendiğini -Hellenistik kentler için ender bir özel-lik- vurgulayan Stragon, mimarların ağaç yetiştirmeyi gözardı etmeleri ne-deniyle yağmurlu havalarda so-kakların çamurla dolduğundan söz eder. Modern kentinde benzer so-runları vardır. Yaz günlerinde bir ak-şamüstü Alsancak'taki "Kordon Boyu"nda gezintiye çıkan herkesin kokudan anlayacağı gibi ka-nalizasyon körfeze verilmiştir ve imbat akıntının açık denize ulaş-masını engellemektedir.

Meles'in tanımlaması üzerine çok tartışılmıştır. Bayraklı ile Pagos dağı arasındaki ırmakların sayısı altıdan az değidir ancak bunlardan üçü Meles'ie ilgili ihtimallerede göz önüne alı-nabilir. Meles'i besleyen pınarların ba-şında bir mağara yer alır; işte Ho-meros'un destanlarını burada yazdığı söylenir. Meles'in kaynağındaki "Ma-

ğara ise günümüze hiçbir kalıntı bı-rakmayan yapay bir öğe idi kuşkusuz.

Homeros ile Smyma arasındaki ilişki o kadarla kalmaz. Destan kah-ramanlarının içeceği, Pramnos şarabı, bir anlatıma göre burada üretilmiştir.

Bayraklı kazısı tarihsel açıdan önemli sonuçlar doğurmuştur. Te-pekule'nin eski Aiol yerleşmesi ol-duğuna kuşku yoktur. Kalıntılar Smyrna'nın ilkin bir Aiol, sonra ion yerleşmesi olduğu yolunda bilgi veren yazılı kaynaklan onaylamakta, ayrıca kentin Lydia kralı Alyattes tarafından yakıldığı tarihi de yaklaşık biçimde doğrulamaktadır. Kuzeyde yer alan kalıntılar içinde en önemli olanı kuş-kusuz Tantalos'un Mezarıdır. Perslere ait bir vali veya yüksek rütbeli bir me-murun mezarıdır varsayımı üzerinde durulmaktadır.

Pagos dağjndaki Yeni Smyrna es kisinden çok' farklı bir kenttir. Ne ki, antikçağdan bu yana süreklilik gös teren yerleşmelerde sıklıkla izlendiği gibi yeni Smyrna'da da Hellenistik ve Roma dönemlerinden günümüze ar takalanlar pek azdır. Kentin son yir mili yıllardaki dev gelişimi, gö rülebilenlerin bir çoğunda örtüşmüştür.

Tiyatro biraz daha fazla iz bı-rakmıştır. Basmane istasyonundan yukarıya doğru büyük yangından (1922) kurtulabilen eski evler ara-sındaki dar sokaklardan yürüyüp, ya-macın yaklaşık üçte ikisini kat edin-ce, geniş bir çukura varılır. Tepeye yönelen evlerle ayrılan sokak'ın ulaş-tığı çukur, son zamanlarda yapılan evlerle dolmuştur, fakat tiyatroya ait bazı kalıntılar hala görülebilmektedir. Eğer buranın kazısı ger-çekleştirilebilseydi hiç kuşku yok ki, Yeni Smyma kalıntılarına göz alıcı bir yapıt eklenecekti.

Şimdi namazgah adı verilen, Roma dönemi kentinin Agorası, Ka-difekale'den bakıldığında kentin için-de belirgin bir öğe olarak göze çarpar. Dikdörtgen biçimindeki orta alan, sü-tunlu galerilerle çevrilmiştir. Sü-tunların çoğu bugün ayaktadır. Kuzey kenarında büyük bir basilika -ticari iş-lerle işlemlerin yürütüldüğü yapı- yer

44

Page 4: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

alır. Basilika'nın üstünde ise tonozlar yer alır.

Kentin 10 km. batısında, çeşme yolunun güneyinde Agamemnon Ha-mamları vardır. Kullanılan ad antik çağa aittir. Bugün suyun kaynadığı yerde halkın büyük rağbet gösterdiği kaplıca tesisleri vardır.

Antik tesisler hiçbir kalıntı bı-rakmamıştır. Kaynağın çevresindeki köhne kalıntıların antik çağ ile ilgisi yoktur.

İzmir çevresi, bazıları çok eskilere giden ve birinci derecede önem ta-şıyan, küçük yerleşmeler ve bağımsız anıtlar açısından olağanüstü zen-ginlikler gösterir.

Bu zenginlikleri gelecek sayılarda paylaşmak ümidiyle...

Derleyen Zafer Beydilli Kaynak: George E. Bean,Eski

Çağda Ege bölgesi YÖNETİM KURULUMUZ

SÖKE İLÇE

TEMSİLCİLİĞİNİ ZİYARET

ETTİ Şube Genel Kurulumuzdaki genel

eğilim gereği, temsilciliklerin ma-hallinde ziyaretine Söke ilçe tem-silciliği ile başladık. Sorunların yeinde incelenmesi ve meslektaşlarla oda arasındaki diyalogun daha sağlıklı

kurulması açısından, bu tür olu-şumların önemli olduğunun bi-lincindeyiz.

Katılımın yüksek olduğu top-lantıda, genel bilgilendirmenin ar-dından, meslektaşlarımızdan tek tek sorunları, önerileri ve beklentileri din-ledik. Sorunlar yöresel ve ulusal bo-yutta olmak üzere oluşmaktadır. Ko-nuşulan konular; liste bildirimi, birim fiyat uygulaması, fatura denetimi, mesleğin saygınlığının arttırılması, sosyal etkinliklere daha çok önem ve-rilmesi, fiyat kırımlarının önlenmesi, grafik haritalarda birim fiyatın yük-seltilmesi, iş alanlarımızın ge-nişletilmesi, mesleğin tanıtımının ya-pılacağı programların yapılması,

soyal ve ekonomik dayanışmayı sağ-layacak bir birlikteliğin oluşturulması vs. konulan üzerinde konuşuldu.

Temsilciliğe sadece bir denetim gö-revlisi gözü ile bakılmamasını, gerçek anlamda bir meslek temsilcisi kim-liğinin oluşturulması gerektiği vur-gulanarak, bu doğrultuda bir takım oluşumlara öncelik verilmesine karar verildi. Mesleki temsilde ve etkinlikte oda genel merkezinin her türlü yar-dımın yanında olduğu vurgulanarak, önemli olanın böylesine bir süreci baş-latmak olduğu vurgulandı.

"YASADIŞI YAPILAŞMA" PANELİ PROGRAMI Tarih: 20 Eylül 1996 Cuma Yer: İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis salonu 1. Oturum: (14:30-16:40) Yönetici: Prof. Dr. Ruşen Keleş

14:40 -14:50 Dr. Burhan Özfatura (İzmir Şüyükşehir Belediye Başkanı) 14:50 - 15:00 Mimar Tülay Yesügey (İBŞ İmar İşleri Daire Başkanı) 15:00 -15:10 Mimar Gayyur Haydaroğlu (Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı) 15:10 -15:20 Yük. Şeh. Planl. Tuncay Karaçorlu (Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı) 15:20 -15:30 Harita Yük. Müh. Muhittin Selvitopu (Harita ve Kadastro Müh. Od. İzm. Şube temsilcisi) 15:30 -15:40 Betül Uyar (Peyzaj Mimarları Odası Genel Başkanı) 15:40 -15:50 Av. Noyan Özkan (İzmir barosu Temsilcisi) 15:50 -16:00 Y. Elk. Müh. Musa Öztufan (Elekt. Müh. Odası İzmir Şube Başkanı) 16:00 -16:10 Alaattin Aksak (Asarlık belediye Başkanı) 16:10 -16:20 İnş. Müh. Mehmet Karcı (İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı) 16:20 - 16:30 İsmail Yılmaz (RP İzmir Milletvekili 16:30 - 16:4 Yavuz Yokaş (Bor-Koop Başkanı)

45

Page 5: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

Y. Doç. Dr. Ali ERDİ

Çok çeşitli faktörlerin etkisi ve tercihi ile insanlar toplum halinde ya-şamayı benimsemişler ve ona her zaman büyük istek ve yönelme ih-tiyacı duymuşlardır. İnsanlığın tercihi ve buna dayalı olarak toplumsal yaşam, çeşitli mesleklerin ve ku-ralların oluşumuna sebep olmuş kişi ve meslek davranışlarında uyulması ve tercih edilmesi gereken normlar belirlemiştir.

Toplumun çok çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak üzere büyük bir zaman aralığında ve çok büyük tecrübelerin sonucunda ortaya çıkan mesleki di-siplinler (topluluklar) kendi varoluş sebeplerine uygun olarak ve var-lıklarını onurlu bir şekilde sür-dürebilmek için, kendi mesleki dav-ranış normlarını belirleyip ona uygun davranışlarını sürdüregelmişlerdir.

Bu davranış normlarının tutarlılığı ve meslek elemanlarının bu normlara uygun davranış göstermeleri, mesleki disiplinler arasındaki farklılıkları ve toplum içindeki saygınlıklarını be-lirlemede önemli bir gösterge olarak kabul edilebilir. Bir başka ifade ile mesleki davranış normlarının kendi içerisindeki tutarlılığı ile meslek ele-manlarının bu kurallara uymada gös-

terdikleri hassasiyet, mesleğin top-lum içerisindeki saygınlığı ve ka-bulü ile doğru orantılıdır. Mes-leklerin ve onun elemanlarının her zaman toplum nezdinde ha-kettikleri yerde olduklarını söy-lemek mümkündür. Zira toplumsal sağduyu onları olması gereken yere büyük deneyim ve gözlemler sonucu resmetmiştir ve bu tarihin şaşmaz terazisi gibi kutsal ve an-lamlı bir tariftir.

Hiçbir davranış veya meslek kendisini şaşmaz toplum terazisini uzun süre aldatacak olması ge-rekenden farklı bir konuma veya değere oturtamaz. Bunun tersi de doğrudur. Bir meslek hak ettiği toplumsal yargı ve değerden uzun süre aşağıda tutulamaz. Bu dü-şüncelerden hareketle, mesleklerin toplumsal değerdeki yerini be-lirleyen en önemli faktör, o meslek elemanlarının meslek ve insanlık ilkelerine uygun veya uygun ol-mayan davranışlarıdır.

Meslek elemanlarının ideal an-lamda tariflenmiş mesleki mesleki ilkelere (normlara) uygun dav-ranışları, kendilerine ve bir rol üst-lendikleri topluma çağdaş, mutlu, başarılı ve kendi iç barışını sağ-lamış yaşamayı mümkün kı-lacaktır. Aksinde ise tariflenmiş rollerin ve ilkelerin yok olmasına sebep olunacak, toplumsal dü-zenden ve onurlu bir yaşamdan söz edilemeyecektir.

Yukarıdaki görüşlerden ha-,reketle bir meslek elmanında iki tür sorumluluktan bahsetmek mümkündür. Bunlar, çoğu zaman mensubu olmakla öğünülen ve onun sunduğu imkanlar ile iyi bir yaşam sürülen meslek, diğeri ise içerisinde yaşanılan toplum. Men-subu olup yaşam hakkı elde edilen bu iki oluşumun koyduğu ilke ve normlara uygun hareket etme her şeyden önce bir insanlık ödevidir, olması gereken normlara uygun

hareket etmeme ise mensubu olu-nan mesleki veya toplumsal ku-rumlarca dışlanma, yok sayılma so-nucunu doğuracaktır. Meslek elemanı, olması gereken mesleki veya toplumsal ilke veya normlara uygun hareket etmediği veya bu yolda çaba göstermediği takdirde, yukarıdaki iki şıktan birini veya her ikisini kabul ettiği anlamı çı-karılabilecektir.

Meslekler veya toplumlar il-kelerle hayat bulur. Bu ilkeler hem insanidir, hem de evrenseldir. Mes-lek mensuplarının ilkele uymada gösterdikleri hassasiyet, mesleğin kişiliğini ve evrenselliğini güç-lendirecektir. Zıddı davranış ise mes-leği küçültecektir. Bilindiği gibi, bu ilkeleri yaşatmak ve mesleği toplum içerisinde hak ettiği yere getirerek bulunulan noktadan daha yukarılara taşımak amacı ile oluşmuş meslek odalarının önemli görevlerinden biri de elemanların ilkelere uygun mes-lek yaşamını sürdürmelerini izlemek ve sağlamaktır. Bu noktada ilkelere aykırı davranışlarda meslek oda-lar ın ın da rolünün ve so-rumluluğunun bulunduğunu söy-lemek haksızlık olmasa gerekir. Zira odalar, ilkeleri yaşatmak ve yeni il-kelerle meslekleri yeni ufuklara ta-şımada rol sahibi kurumlardır.

Yukarıdaki satırlardan sonra böyle bir yazı neden kaleme alındı? gibi bir sorunun akla gelebileceği düşünülmektedir. Meslek yaşamını ilkelere uygun olarak sürdürmüş bir-çok meslektaşımın yazıyı garip bu-lacağı endişesini de taşımaktayım. Çok sayıda meslektaşımın ve şah-sımın büyük bir üzüntü ile izlediği bazı davranışlar, bu yazının ele alın-masında büyük rol sahibi olmuştur. Özellikle, özel sektör ve buna bağlı diğer meslek faaliyetlerinde göz-lenen olumsuz ve ilkesiz davranışlar, mesleğin geleceğini, kişiliğini, onu-runu, saygınlığını ve toplumun mes-leğe bakış açısını olumsuz bir şe-

46

Page 6: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

kilde etkileyecek duruma gelmiştir. Öyle ki ileride giderilmesi güç ola-cak tahribatlar maalesef kendi meslek elemanlarımızca ya-pılmaktadır, bu ilkesizlik ve mes-leğe saygısız davranışlar, bir diğer etkileşimli olunan birimlerin, mes-leği daha fazla küçültücü ve aşa-ğılayıcı kararlar almalarına zemin hazırlamaktadır.

Meslek elemanlarının ilke ve mesleğe saygı kaygılarından uzak ihale indirimleri yapmaları, kamu kurumlarının bu zaaftan istifade ile geçmiş yılların birim fiatları ile ihale açmaları, bir bütün olduğu takdirde anlamlı ve meslek işi yapıldığı söy-lenebilecek iken mesleği sadece poligon çukuru kazmaya ve bunu ihaleye kadar götüren anlayış, yine yardımcı elemana hak ettiği eme-ğin değerini tam ve zamanında ödemeden faaliyetlerini sürdürme çabalan, bütün bunların bir sonucu olarak ekonomik, teçhizat ve ku-rumlaşma olarak büyüyemeyip güdük kalan bir sektör, diğer mes-leklerce çaresizliği izlenen meslek elemanları olma durumuna ge-linmesi ve diğerleri ilkesizlik ve olumsuzluklara örnek olarak ve-rilebilir.

Bir çoğunluğun, bir mesleğin parçası olmak kişinin seçimiyle, özgür iradesi ile ancak müm-kündür. Bir meslek elemanı olarak görülme, kabul edilme ise diğer meslek elemanları ile birlikteliğin ve onların kabulü ile mümkündür, eğer meslek benimsenmemişse ve ilkeleri ile yaşanmaz ise, onun bir parçası olduğunun söylenmesi güç-tür. Söylense de o onurun ya-şanması ve birlikte olma zevki ger-çek anlamda yaşanamayacaktır? Meslek ilkelerinin yaşatılması ko-nusunda meslek kuruluşları ge-reğini yapmadıkları takdirde varılan sonuç da en az ilkesizler kadar so-rumluluk sahibi olacakları mu-hakkaktır. Bu ilkesizlerle mücadele aslında varoluş nedenleridir.

Bir meslek elemanı olmak demek;

-Ciddi bir sorumluluk ve mes-leğe gölge getirme kaygılarının ya-şanması demktir,

-Meslek onurunun her zaman duyulması ve yaşatılması de-mektir,

-Bir meslek grubunun mensubu olunduğunun her zaman gururla ifadesi ve bu duygu ile yaşanması demektir,

-Bazı ilkesiz davranışlarla mes-leğin yara almasından endişe duy-mak ve ilkesizlere karşı mücadele etmek demektir,- Mesleğin onur ve kişlik bayrağını yeni nesillere ola-bildiğince yukarılarda teslim etme çabası demektir,

-Yeni nesillere kişilikli dav-ranışlarla örnek olmak demektir.

Yukarıda "Toplumda mesleğin yerini belirleyen en önemli faktör, mesleklerin ilkeleri ve mslek ele-manlarının bu ilkelere saip çık-malarıdır" demiştik. Hiç bir mes-lek, toplumda hak ettiği yerde bulunmamasının sebebini başka yerde aramamalıdır. Zira mesleği bulunulan noktaya ve arzu edilen noktaya getiren veya getirecek olan, o mesleğin kendi ele-manlarının davranış ve ter-cihleridir.

Son sözler olarak meslek onu-runun ve kişiliğinin yaşatılmasında fert fert meslek elemanları ile mes-lek odaları birinci derecede so-rumludur. Mesleği toplum nez-dinde hak etmediği onursuz ve küçük düşürücü noktaya çekmek isteyenlere gereken cevabı ve-recek olan da yine bunlardır. Mes-lek elemanlarının onursuz ve ki-şiliksiz davranışlarına dur demek, hem mesleki bir görev hem de in-sani ve vicdani bir görevdir. Haydi mesleğimizin kişilik, onur ve fazilet bayrağını yükseltmeye ve bunlara zarar vereceklerle mücadeleye.

Arş. Grv. S. Savaş Durduran

Trafik, yayaların, hayvanların, kara, demiryolları ve hava vasıtalarının hareketli ya da gidiş gelişi olarak ta-nımlanabilir. Türkiye'de trafik denince kara trafiği akla gelir. Motorlu araç sa-yısının ve nüfusun giderek artması, otomotiv sanayindeki gelişmeler her geçen yıl trafik kazalarının artmasına neden olmaktadır, aslında, trafik ka-zaları birçok sebeplerden meydana gelmektedir. Birçok ülkede yapılan araştırma ve çalışmaların sonunda ya-pılan gruplandırmada şu ana ana baş-lıklar tesbit edilmiştir.

1. İnsan Hatası Trafik kazlarının meydana gel-

mesinde en önemli etken insan ha-talarıdır. Çünkü aracı o kullanır, araca o biner ve aracın karşısında yola inen yaya odur. Birçok araştırmalar so-nunda trafik kazalarının oluşmasında en büyük pay ister sürücü, ister yaya olsun insan en büyük etkindir. Bu pay % 95'tir ve bunun yaklaşık % 70 sü-rücüsünün ve % 25'i yolcu ve ya-yalarındır.

2. Deneyim Araç kullanmadaki km. adedi ve

değişik şartlarla karşılaşma fazlalığı ki-şilere deneyim kazandırmakta ve teh-likeli durumlarda neler yapılacağını bil-mek ve refleks sahibi olmak imkanını yaratmaktadır. Acemi sürücülerin neden olduğu kaza adedi fazladır ve acemilerin bu sebeple daha dikkatli ol-maları gerekmektedir.

3. Yaş Kazaya sebebiyet veren sü-

rücülerin çoğunluğu genelde 25 yaşına kadar gençler ve 60 yaşın üstündeki yaşlılar teşkil etmektedir. Gençlerdeki deneyimsizlik ve cesaret ve ataklık, yaşlılardaki refleks zayıflamaları ve çabuk yorulma başlıca faktörlerdir.

4. Cinsiyet Yapılan istatistikler kadın sü-

rücülerin daha dikkatli ve daha ihtiyatlı olduklarını göstermektedir. Oransal

47

Page 7: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

olarak da kadınların neden olduğu trafik kazaları, erkeklerin neden ol-duğu trafik kazalarından daha azdır. Ancak orta yaştaki kadın sürücülerin trafik kurallarını hafife aldıkları iz-lenmiştir.

5. Boy ve kilo Yapılan çalışmalarda çok kısa

boyluların ve çok uzun boyluların kaza yapmaya müsait olduklarını göstermektedir. Araçların belli stan-dartlarda ve ölçülerde üretilmesi bunun başlıca sebebi olmaktadır. Bazı ülkelerde boyca kısa olanlara sürücü belgesi verilmemekte veya k u l l a n a c ağ ı a r a ç t i p i b e -lirlenmektedir.

6. Psikolojik Faktörler Kişilerin ev ve iş yaşamının,

maddi durumlarının olumsuzlukları ve psikolojik olarak rahat bu-lunmadıkları zamanlarda araç kul-lanmak kaza ihtimalini artırmaktadır.

7. Eğitim Trafik eğitimi bütün ülkelerin baş-

lıca sorunu olmaya devam et-mektedir. Bazı ülkelerdeki bu eğitim ana okullarında verilmeye baş-lanılmaktadır. 8. Trafik Kurallarına uymak Deneyimi, yaşı, cinsiyeti, fizik ya pısı, psikolojik yapısı, eğitimi ne olur sa olsun sürücünün ve yayanın trafik kurallarına uyması kaza ihtimalini çok büyük oranda azaltmaktadır.

Trafiğin zararlarından biri de GÜ-RÜLTÜ kirliliğidir sessiz bir ortamda, şiddetle çalan klakson sesinin ya-rattığı gürültüyü düşünelim. Bir anda h i ç f a r k ın a v a r m a d a n v ü -cudumuzdaki stres ortaya çıkar. Böy-lece trafiğin sebep olduğu gürültünün insanda meydana getirdiği etki. gö-zükmektedir. Böyle basit bir olay, sağlık açısından vücudun dengesini değiştirmektedir.

Biliyoruz ki, ses şiddetinin ölçü bi-rimi desibel'dir (dB7 İnsanın da-yanabileceği ses şiddeti ise 0-80 dB arasıdır. Bunun üzeindeki sesler insan kulağında fiziksel zarar mey-dana getirir. Bazı trafik taşıtlarının çı-karmış olduğu seslerin şidetleri aşa-ğıdadır.

Kalkış yapan Jet uçağı: 160 dB 150-160 m. yükseklikten uçan jet

: 120 dB 30-35 km/saat hız yapan araba :

50 dB 60-65 km/saat hız yapan araba :

55-58 dB 90-100 km/saat hız yapan araba

: 60-65 dB 140 km/saat hız yapan araba :

70-75 dB Yolun eğiminin artması da gü-

rültüyü 2-7 dB aras ında ar-tırmaktadır.

Türkiye'de trafik denince ta-şıtların çıkarmış olduğu gürültüler diğer bir deyimle gürültü kirliliği akla gelmektedir. Bunu da taşıtlardan çıkan klakson sesleri meydana ge-tirmektedir. Klakson gürültüleri ta-şıtların yol açtığı bir sesmiş gibi gö-rünse de insan parmağının ucuna bağlı bir sestir. İnsanlar kızınca, si-nirlenince, coşkulanınca, sevinince, kardeşi evlenince, takım maçı ka-zanınca oğlu sünnet olunca, karşı cinsten birini görünce, başka biri hata yapınca, o gün işleri iyi git-meyince hep klakson çalarlar. Bun-ların hepsi, insanların her duygu ve isteğinin arabanın klaksonunda ya-şamak istemesidir.

Burada trafik ve gürültünün top-lum yaşamındaki zararları gö-zükmektedir. Böylece trafiğe çıkan insanların kurallara uymaları ya-nında birbirlerinin, sokaktaki in-sanların ve evinde oturan insanların kulaklarına daha saygılı olmayı öğ-renmeleri gerekmektedir.Çevre ve insanlara olumsuz etkisi en fazla olan gürültüye karşı önlemler alı-nabilir. Bunun başında GÜRÜLTÜ HARİTALARI oluşturmak gel-mektedir. Trafiğin çok yoğun olduğu bölgeler gürültü haritalarına iş-lenerek gürültünün en az ve en çok olduğu bölgeler belirlenir. Örnek ola-rak Ankara Belediyesinin oluşturmuş olduğu gürültü haritaları verilebilir. Ankara'nın en kalabalık ve trafiğin yoğun bölgelerinde yapılan öl-çümlerden hareketle şehrin bir bö-lümünün Gürültü haritası yapılmıştır. Ölçümlerden 70-80 dB hafif de-receden 85-90 dB orta dereceli 90 dB üzeri şiddetli derecede etkili ol-duğu görülmüştür. Yapılan çalışma sonunda Hoşdere caddesinin en yük-sek sesli yer olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni olarak belediye oto-büsü, kamyonlar otomobillerin bir

arada bulunması gösterilmiştir. Sadece belediye otobüsü ve otomobillerin bu-lunduğu yollarda gürültü oranlarının çok az olduğu anlaşılmıştır.

Çevre Bakanlığı belediyelere en kısa zamanda Gürültü Haritaları çı-karılması konusunda bir genelge gön-dermiş olması gürültü haritalarını gün-deme getirmiştir. Belediyelerce oluşturulacak Gürültü Haritalarının as-lında bir çok yararları vardır. Bunları kirlilik boyutlarının anlaşılmasında, bölgesel kirliliğin belirlenerek alınacak önlemlerin tesbitinde ve konu ile ilgili hazırlanacak fizibilite raporlarının gü-rültü durumlarının bilinmesinde ve son olarak özel amaçlar için oluşturulacak haritalara altlık olmak üzere sı-ralayabiliriz.

Çevre ve insan üzerinde etkisi olan trafik faktörünün özellikle gürültü ile il-gili olan kısmında aşağıdaki önlemleri almak suretiyle olumsuz etkiler en aza indirilebilir. ''

1. Gürültü ile ilgili yasal önlemler alınmalıdır.

2. Trafik cezası sadece hız aşan lara değil, gürültü limitini aşanlara da verilmelidir.

3. Belediyelerce gürültü haritaları oluşturulmalıdır.

4. Gereksiz yere klakson çalma ya sağı getirilmelidir.

5. İçkili araba kullanılmamalıdır. 6. Herkes hakkına rıza gös

termelidir. 7. Aşırı süratten kaçınılmalıdır. 8. Yasaklara uyulmalıdır. 9. Trafik eğitimine çocuk yaşta

başlanmalıdır. Trafik ve gürültü karmaşası bu tür

önlemler sayesinde en aza indirilecek, çevreye ve insanlara zararları yok edi-lecektir. Trafik kazalarının ve Gürültü haritaları oluşturularak çevreye olan zararların en az olduğu sağlıklı, çağdaş bir toplum olma dileğiyle...

Kaynaklar 1. Trafik Kaz. Önl. Dem. Büi, 1993

Sayı.238, İstanbul 2. Bilim ve Teknik Dergisi, TÜ

BİTAK, Sayı: 37, cilt: 28, sayfa : 72, 1995, İstanbul

48

Page 8: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

BAS!N BİLDİRİSİ Konu: İmar affs

Son günlerde kamuoyuna yan-s ıyan, hükümetin kaynak ara y ışın ti alet edilmek istenen "İmar allı" aslında hepimizin bildiği gibi ülkeye hiçbir yarar getirmeyecek, çarpık yapılaşmaya teşvik edeceği gibi; gelecek nesillere dağ gibi yı-ğılmış soıunları da taşıyacaktır.

Bugüne kadar yerleşim alan larının idam fermanı olarak 1 I İane af çıkarılmış şehirleşme ve sosyal dengeler açısından lam bir çarpıklık meydana gelmiştir. Kent-lere bir bakıp sonucunu dü-şünelim.

Büyük kentleri kuşatan or-manlar yine yanacak, öbek öbek hazine arazileri arsaya dönüşecek çirkin ve çarpık yapılar ortaya çı-kacaktır. Bunun sonucunda dar cj«--1 i11 i arazi mafyasının kurbanları olan vatandaş: polis ve /abıla ile karşı karşıya gelecektir. Yine ba-sında ve televizyonda üzücü olay-lar kamuoyunu meşgül'edecektir.

Ülkemizde "İmar affı"ndan sö-zetmek arazi mafyasını harekete geçirmek demektir. Büyük kent-lerde belediye başkanlarımızın fer-yatlarını şimdiden duymaya baş-ladık. Gecekondularla mücadele eden belediye başkanlarımızın yüz ifadelerini görür gibiyiz.

Bir de ülkemizde yasalara say-gılı olan, şehirleşmeye uygun plan ve proje ile inşaatlarını yapan, yaptıran dürüst vatandaşların du-rumu ne olacak, onlara haksızlık yapmaya kimin ne hakkı var. "İmar affı"nı düşünen ilgililerin sağduyusuna sesleniyoruz.

İyi düşünsünler, iyi karar ver-sinler. Gelecek nesillere altından çıkılamayacak sorunlar bı-rakmasınlar!

Hüseyin SAĞLAM Trabzon Şube Başkanı

49

: : ) , :!■>

Page 9: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

Yazan: The. Deyrolle

Çeviri: Reşat Ekrem Koçu Derleyen: Hüseyin Karaosmanoğlu

Tarih akı şında se yahatnamelerin büyük önemi ■ vardır. Başta ünlü seyyah Ev l i y a Ç e l e b i olmak üzere bir çok seyyahımız diyarlar do laşmış, gitmiş görmüş, gör- dükleriyle geç mişe kapı ara layıp, zamana ışık tutmuşlar. Ayrıca çok es kilerden beri ya bancılar da ül kemize gelmiş, onlar da gezmiş görmüş ve incelemişler. Dö nüşlerinde gördüklerini ak ka ğıtlara dökmüşler. Ama ne yazık ki bunlardan pek azı di limize çevrilerek bize kadar ge lebilmiştir.

İşte bunlardan biri; Fransa hükümeti tarafından Tür-kiye'nin doğu vilayetlerinde bir teknik seyahate memur edildiği anlaşılan Theophile Deyrolle adında bir haturalisttir. Bu doğa bilimcisi 1869 yılında Trabzon vilayetinden başlayarak doğu vilayetlerimizi dolaşır. Seyahat notlarını kendi kaleminden çkan seyahat mecmuasında "Voyage dans Le Lazistan et Anneni" başlığı altında neş-

50

reder. ünlü tarihçi Reşat Ekrem

KOÇU da orjinali Dil Tarih Coğ-rafya Fakültesinde olabileceği sanılan bu dergiden ilginç bul-duğu bölümleri dilmize çevirir. The. Deyrolle'nin bundan tam

127 yıl önce kaleme aldığı rah-metli Reşat Ekrem KOÇÜ'nun dilimize çevirdiği o zamanın Hamsiköyü ve civarı işte böyle anlatılmaktadır.

Hamsiköy 1869 temmuzunun sonunda,

Trabzondaki Fransız konsolosu Mösyö Derche', Trabzon'dan 11 saat uzakta Hamsiköy'de kur-durttuğu çadırlara beni de davet etti . Hamsiköy, Yerköprü han-larının biraz ötesinde, Zigana dağının şimal yamacında dört bin kadem irtifaında. Civarda Erzurum yolu inşaatına nezaret eden Türk zabitleri vardı. Ham-siköy civarının tabii manzarası

fevkalade güzel. Yalçın kayalar arasında muhteşem ormanlar Değirmendere bu ka- yalıklardaki boğazlarda şe-laleden şelaleye yuvarlanıyor. İrtifaa ve hemen daimi gibi olan sisli, puslu havaya rağmen, köy

civarında hububat, bilhassa mısır ekiliyor. Bütün bu civar dağlarında maden suyu kay-nakları var; memleket halkının bunlardan haberi yok. Mayıs ayında her taraf çiçeklerle be-zenmiş. Hamsiköyde Ağus-tosun 15'ine kadar kaldım. Ci-vardan hayli nebat ve böcek çeşitleri topladım...

Şimdi Hamsiköy Tarihi Trabzon-İranyolu

Hamsiköy'den sert kıvrımlar çi:

zerek yükselir sonra da Zigana doruklarından aşıp gider. Tarih boyu at, merkep, deve katarı ile başta ipekliler olmak üzere paha biçilmez yükler bu yoldan

Page 10: ğ URLA BELED YE BA KANI LE ğ ÖZEL SEKTÖRÜMÜZDE DEV YAP … · 12 belediyenin katılımı ile oluş ... sanki antik kentin akropolisi için özel-likle biçimlendirilmiştir

Tarihi Trabzon-İranyolu Hamsiköy'den sert kıvrımlar çi-zerek yükselir sonra da Zigana doruklarından aşıp gider. Tarih boyu at, merkep, deve katarı ile başta ipekliler olmak üzere paha biçilmez yükler bu yoldan taşınmıştır. Şimdi rastlanılan yol artıkları, konaklama yerleri, mevkii isimleri daha da belirgini han kalıntıları o dönemden kalma önemli izlerdendir. Yeşil çuha üzerine saçılmış inci ta-nelerini andıran tipik Hamsiköy evlerinin günümüze kadar ula-şanları da vardır. The. Dey-rolle'nin bundan tam 127 yıl evvel tanımladığı Hamsiköy1 ün havasında, taşında, toprağında önemli değişmeler yok. Yine al-çalıp yükselen tepelerde yeşille gök mavi iç içedir. Yine yeşilin her tonu çiçeğin binbîr türü bö-ceğin yüzlercesi burada bu-lunmaktadır. Böylesine renkli ve zengin bitki örtülü yöreyi, canlı müze ya da tabiat (Arboretum) müzesi olarak adlandırıp yazarın tarifine eklemek gerekir. Şimdi bu harika yerin ormanları gelişi güzel kesimle tahrip edilmiş orman sahaları daraltılmıştır. Az

da olsa çevre kirliliği buraları da gelip bulmuştur. Tarım alan-larında ekim azalarak verim düşmüştür. Fenni gübre kul-lanımı ürünlerin damak tadının bozulmasına sebep olmuştur.

Yazarın sözünü ettiği zaptiye nezaretindeki yol genişleme ça lışmaları bir süre sonra Ham- siköy'de tamamlanmıştır. Bun dan sonra kervandaki hayvanlar genişletilmiş yol lardan daha rahat akıp gitmişti. Tarihi kervan katarı yıllar boyu Hamsiköy'den böyle gelip böyle giderken bir başka yerde bilim adamları bu görevi ma kinelere yaptırmak için düşünce üretiyor, uğraşlar veriyordu. Bir zaman sonra tasarımlar gerçek oldu. Teknolojinin baş dön dürücü icraatlarından olan mo torlu araçlar taşımacılık alanına girdi. Böylece son kervan katarı Hamsiköy'ün yokuşlu yol larından ağır ağır gelip ge çerken arkasından ilk motorlu araçlar aynı yolları hızlı hızlı çı karak doruklarından aşıp gitti. Hamsiköy bir dönem motorlu araçların uğrak yeri oldu. Yola da transit yolu adı verildi. Yolcu

ve sürücüler Hamsiköy'de mola verip sütlaç yedi. Yerli inek süt-lerinden pişirilen sütlaçlaın ünü dışa bile yayıldı. Sırf sütlaç yemek için gelip gidenler oldu. Devletçe Hamsiköye süt inek-leri getirtildi. Sütler bollaştı, ama bir türlü eski tat ve kıvam tutturulamadı. Tarihi zigana yolu için uzun zaman gü-zergahlar arandı. Dağa tünel açıldı. Yol tamamen Ham-siköy'ün dışına kaydırıldı. Böy-lece Hamsiköy araç gürültüsü ve egsoz gazlarından kurtuldu. Ama ekonomik canlılığını da kaybetmiş oldu.

Şimdi temiz hava berrak sular sessiz sakin bir ortamda bitkileri, böcekleri, çiçekleri, kuşları kısaca doğayı sevenler için Cennetin bir köşesi tarihin bir mirasıdır Hamsiköy...

DUYURU

Satılık aiet: * Wıld T2, Icclık (Sehpası ile birlikte) •Wıld T1A, 1c lık (Sehpası ile birlikte)

»Dıstomat, Topcon DIV1-S2 (3 adet prizma, prizma tutucuları, jalonları, 1 adet adaptör) •TOPCON otomatik nivo (Sehpası ile birlikte)

Not: İstek olması halinde set halinde ya da tek tek verilir. Tel: 0.312.426 76 79

51