4
65 içeren ibareyi, kitabýn yazýlýþ tarihini, ne- rede yazýldýðýný belirtir (ferað kaydý). Son sayfada bulunan yazý, âyet veya hattatýn imzasý da olsa (ketebe) bitiþi genellikle ya ikizkenar yamuk veya üçgen þeklinde bir yazý sahasý içine yazýlýr. Yazý satýrlarý yan- lardan eþit miktarda kýsaltýlarak bitirilir- ken kenarlarda meydana gelen üçgen veya yamuk alanlarýn içi tezhip edilir. Dikdört- gen ve kare biçiminde yapýlan hâtime tez- hibi sýk görülen örneklerdir; daire ve bey- zî olanlarýna ise nâdiren rastlanmýþtýr. Hâ- time tezhibinin kitabýn zahriye ya da ser- levha tezhibi gibi karþýlýklý tam sayfa tez- hipli örnekleri de yapýlmýþ ve deðiþik ko- nulardaki el yazmasý kitaplarda ayný usul- de uygulanmýþtýr. BÝBLÝYOGRAFYA : R. Ettinghausen, “Manuscript Illumination”, A Survey of Persian Art (ed. A. U. Pope – Ph. Ac- kerman), London-New York 1936, III, 1937-1974; Oleg F. Akimushkin – Anatol A. Ivanov, “The Art of Illumination”, The Arts of the Book in Central Asia: 14 th -16 th Centuries (ed. B. Gray), London 1979, s. 48-50; Gülnur Duran, Süleymaniye Kü- tüphanesi’ndeki Türk Mushaflarýnda 16. Yüz- yýl Serlevha Tezhipleri (yüksek lisans tezi, 1990), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 18-20; Ýslâm Kültür Mirasýnda Hat San‘atý (haz. Uður Der- man), Ýstanbul 1992, s. 180-203; Muhittin Serin, Hat Sanatý ve Meþhur Hattatlar, Ýstanbul 2003, s. 46-54; a.mlf., “Mushaf”, DÝA, XXXI, 250-254; M. Lings, Splendours of Qur’an Calligraphy and Illumination, Liechenstein 2005, s. 38, 100, 120, 166; Lale Uluç, Türkmen Valiler, Þirazlý Ustalar, Osmanlý Okurlar: XVI. Yüzyýl Þiraz Elyazmalarý, Ýstanbul 2006, s. 371; Uður Derman, “Ali Emîrî Koleksiyonundaki Berat ve Fermanlara Dair”, Ali Emîrî Efendi ve Dünyasý (haz. Ekrem Iþýn), Ýstanbul 2007, s. 95; a.mlf., “Hat Sanatýnda Hil- ye-i Þerîfler”, Diyanet Ýlmî Dergi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) özel sayýsý, Ankara 2000, s. 617-626; Çiçek Derman, “Osmanlý’da Klasik Dönem”, Hat ve Tezhip Sanatý, Ankara 2009, s. 351; a.mlf., “Tezhip Sanatýnda Kullanýlan Terim- ler, Tabirler ve Malzeme”, a.e., 525-534; a.mlf., “Türk Tezhip Sanatýnýn Asýrlar Ýçinde Deðiþimi”, Türkler (nþr. Hasan Celal Güzel v.dðr.), Ankara 2002, XII, 292; Zeren Tanýndý, “Baþlangýcýndan Osmanlý’ya Tezhip Sanatý”, Hat ve Tezhip Sana- tý, s. 250, 260; a.mlf., “Kitap ve Tezhibi”, Os- manlý Uygarlýðý (haz. Halil Ýnalcýk – Günsel Ren- da), Ýstanbul 2003, II, 882; Mehmet Emin Maþa- lý, “Mushaf”, DÝA, XXXI, 246-247. ÿGülnur Duran Tezhip Sanatýnda Üslûplar ve Sanatkâr- larý. Tezhip sanatý Orta Asya’da Uygur Türkleri’yle ortaya çýkmýþ ve geliþme gös- termiþtir. Selçuklular’la Ýran üzerinden Ana- dolu’ya ulaþan ve burada daha önce ya- þamýþ medeniyetlerin kalýntýlarýný bulan tezhip sanatý, onu uygulayan sanatkârla- rýn bu etkileri kendi millî zevklerine dö- nüþtürmesiyle geliþmesini sürdürmüþtür. Bu geliþme ve üslûplarýn doðuþunda Uzak- doðu ve Ýran’dan çeþitli aralýklarla gelen tesirler, Memlük sanatý izleri, Anadolu Bey- likleri’nden kalan miras, fethedilen toprak- lardan gelen yeni zevklerin birleþimiyle XVI. yüzyýlda en üst seviyeye ulaþmýþtýr. Timurlular Devri Tezhip Üslûbu. Timur- lular devri tezhip sanatýnýn desen ve iþçi- lik bakýmýndan en yüksek seviyede eser- lerin görüldüðü bir dönemdir. Kendileri de sanatkâr olan Timurlu hükümdarlarý saray bünyesinde kütüphane ve nakkaþ- hâne kurarak Ýslâm kitap sanatlarýnýn ge- liþmesine imkân saðlamýþtýr. Herat’ta sa- rayýn destek ve himayesiyle hat, tezhip, minyatür ve cilt sanatlarýnýn en görkemli eserleri ortaya çýkmýþ, yeni üslûplar oluþ- muþtur. Bu üslûbun önde gelen sanatkâ- rý müzehhip ve musavvir Hâce Ali Tebrî- zî’dir. Eserlerinde hâkim renkler altýn aðýr- lýklý olup bedahþî lâciverdi, kýrmýzý ve si- yah ana renklerdir. Motifler içinde mün- hanînin ayrý bir yeri vardýr. Diðer motif- lerle birlikte görülen ve canlý renklerle ton- lama yapýlarak boyanan motif zengin ör- nekleriyle ön plandadýr. Bu dönem eser- lerinde zahriye tezhibinin çoðunlukla da- ire biçiminde yapýldýðý, ara sularýnýn be- yaz, yeþil ve mavi renklerde uygulandýðý, altýn zeminlerde fazla görülmemekle be- raber iðne perdahtý yapýldýðý ve ekseriya üç nokta ile zeminlerin süslendiði görü- lür. Timurlular devri tezhibinin ikinci altýn çaðý Hüseyin Baykara dönemidir. Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi’nde korunan (Hýrka-i Saâdet, nr. 4) Herat’ta 1485 yýlýn- da hazýrlanmýþ mushaf-ý þerif Herat üslû- bunun bütün özelliklerini taþýmaktadýr. Bu eserde her sayfada tezhip için dörder kol- tuk alaný býrakýlmýþ ve âharlý zemin üze- rinde deðiþik münhanî motifleri canlý renk- leriyle iþlenmiþtir. Bir serlevhaya ve birbi- rinden farklý yirmi sekiz sûre baþý tezhi- ne daire, yarým daire ya da armudî biçim- de iþlenmiþtir. Serlevha gülleri XIV. yüz- yýldan itibaren yavaþ yavaþ ortadan kalk- mýþtýr. 8. Sûre baþý gülü. Mushaflarda sû- re baþý tezhibine bitiþik veya bezemesiz sûre baþý yazýsý hizasýnda sayfa kenarýn- da yatay eksen üzerine yerleþtirilen tez- yinî madalyonlardýr. IX. yüzyýldan itibaren zermürekkeple yazýlan sûre baþlarýna ya- tay eksen üzerinde tutturulmuþ halde gö- rülür. Erken dönem mushaflarýnda dam- la yahut daire þeklindeki sûre baþý gülleri iri ve karmaþýk desenlidir. XIV. yüzyýldan sonra ortadan kalkmýþtýr. 9. Hâtime gülü. Zahriye gülünde olduðu gibi kare veya dik- dörtgen þeklindeki hâtime sayfasý tezhi- bine bitiþik olarak yatay eksen üzerinde sayfa boþluðuna yerleþtirilen tezyinî ma- dalyonlardýr. Erken dönem mushaflarýn- da damla yahut daire biçimindeki hâtime gülleri 1/2 simetrilidir ve tezhipli sahaya uzun kenarýn tam ortasýndan baðlanmýþ- týr. XIV. yüzyýldan sonra terkedilmiþtir. 10. Secde gülü. Mushaflarda secde âyetleri- nin hizasýnda sayfanýn kenar boþluðuna yapýlan tezyinî madalyonlardýr. Secde âye- ti, Kur’ân-ý Kerîm okuyanýn veya dinleye- nin secde etmesini gerektiren on dört yer- de bulunmaktadýr. Ýlk mushaflarda secde iþareti yer almaz. VI-VIII. (XII-XIV.) yüzyýl- lara ait mushaflarda genellikle secde gü- lüne rastlanmaz, bunlarda secde âyetle- rinin yeri deðiþik renkte mürekkeple ya- zýlarak belli edilmiþtir. XV. yüzyýldan itiba- ren tezyinî secde gülleri mushaftaki yeri- ni almýþtýr. Hâtime tezhibi (Ketebe veya ferað kaydý). El yazmasý kitaplarda bitiþ bölümüne ya- pýlan bezemelerdir. Eserin özeti ve neti- cesi durumunda olan bu bölüm son söz- dür. Mushaflarda Nâs sûresinin devamýn- da hattat bitiþ duasýyla birlikte imzasýný TEZHÝP Sûre baþý ve mushaf güllerinin tezhibi (Süleymaniye Ktp., Sultan I. Ahmed, nr. 14)

05 Mayýs 2011 41. CÝLT 1. FASÝKÜL ( 252 Zeren Tanýndý ...gülleri 1/2 simetrilidir ve tezhipli sahaya uzun kenarýn tam ortasýndan baðlanmýþ-týr. XIV. yüzyýldan sonra

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 05 Mayýs 2011 41. CÝLT 1. FASÝKÜL ( 252 Zeren Tanýndý ...gülleri 1/2 simetrilidir ve tezhipli sahaya uzun kenarýn tam ortasýndan baðlanmýþ-týr. XIV. yüzyýldan sonra

65

içeren ibareyi, kitabýn yazýlýþ tarihini, ne-rede yazýldýðýný belirtir (ferað kaydý). Sonsayfada bulunan yazý, âyet veya hattatýnimzasý da olsa (ketebe) bitiþi genellikle yaikizkenar yamuk veya üçgen þeklinde biryazý sahasý içine yazýlýr. Yazý satýrlarý yan-lardan eþit miktarda kýsaltýlarak bitirilir-ken kenarlarda meydana gelen üçgen veyayamuk alanlarýn içi tezhip edilir. Dikdört-gen ve kare biçiminde yapýlan hâtime tez-hibi sýk görülen örneklerdir; daire ve bey-zî olanlarýna ise nâdiren rastlanmýþtýr. Hâ-time tezhibinin kitabýn zahriye ya da ser-levha tezhibi gibi karþýlýklý tam sayfa tez-hipli örnekleri de yapýlmýþ ve deðiþik ko-nulardaki el yazmasý kitaplarda ayný usul-de uygulanmýþtýr.

BÝBLÝYOGRAFYA :

R. Ettinghausen, “Manuscript Illumination”,A Survey of Persian Art (ed. A. U. Pope – Ph. Ac-kerman), London-New York 1936, III, 1937-1974;Oleg F. Akimushkin – Anatol A. Ivanov, “The Artof Illumination”, The Arts of the Book in CentralAsia: 14th-16th Centuries (ed. B. Gray), London1979, s. 48-50; Gülnur Duran, Süleymaniye Kü-tüphanesi’ndeki Türk Mushaflarýnda 16. Yüz-yýl Serlevha Tezhipleri (yüksek lisans tezi, 1990),MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 18-20; ÝslâmKültür Mirasýnda Hat San‘atý (haz. Uður Der-man), Ýstanbul 1992, s. 180-203; Muhittin Serin,Hat Sanatý ve Meþhur Hattatlar, Ýstanbul 2003,s. 46-54; a.mlf., “Mushaf”, DÝA, XXXI, 250-254;M. Lings, Splendours of Qur’an Calligraphy andIllumination, Liechenstein 2005, s. 38, 100, 120,166; Lale Uluç, Türkmen Valiler, Þirazlý Ustalar,Osmanlý Okurlar: XVI. Yüzyýl Þiraz Elyazmalarý,Ýstanbul 2006, s. 371; Uður Derman, “Ali EmîrîKoleksiyonundaki Berat ve Fermanlara Dair”,Ali Emîrî Efendi ve Dünyasý (haz. Ekrem Iþýn),Ýstanbul 2007, s. 95; a.mlf., “Hat Sanatýnda Hil-ye-i Þerîfler”, Diyanet Ýlmî Dergi, PeygamberimizHz. Muhammed (SAV) özel sayýsý, Ankara 2000,s. 617-626; Çiçek Derman, “Osmanlý’da KlasikDönem”, Hat ve Tezhip Sanatý, Ankara 2009, s.351; a.mlf., “Tezhip Sanatýnda Kullanýlan Terim-ler, Tabirler ve Malzeme”, a.e., 525-534; a.mlf.,“Türk Tezhip Sanatýnýn Asýrlar Ýçinde Deðiþimi”,Türkler (nþr. Hasan Celal Güzel v.dðr.), Ankara

2002, XII, 292; Zeren Tanýndý, “BaþlangýcýndanOsmanlý’ya Tezhip Sanatý”, Hat ve Tezhip Sana-tý, s. 250, 260; a.mlf., “Kitap ve Tezhibi”, Os-manlý Uygarlýðý (haz. Halil Ýnalcýk – Günsel Ren-da), Ýstanbul 2003, II, 882; Mehmet Emin Maþa-lý, “Mushaf”, DÝA, XXXI, 246-247.

ÿGülnur Duran

Tezhip Sanatýnda Üslûplar ve Sanatkâr-larý. Tezhip sanatý Orta Asya’da UygurTürkleri’yle ortaya çýkmýþ ve geliþme gös-termiþtir. Selçuklular’la Ýran üzerinden Ana-dolu’ya ulaþan ve burada daha önce ya-þamýþ medeniyetlerin kalýntýlarýný bulantezhip sanatý, onu uygulayan sanatkârla-rýn bu etkileri kendi millî zevklerine dö-nüþtürmesiyle geliþmesini sürdürmüþtür.Bu geliþme ve üslûplarýn doðuþunda Uzak-doðu ve Ýran’dan çeþitli aralýklarla gelentesirler, Memlük sanatý izleri, Anadolu Bey-likleri’nden kalan miras, fethedilen toprak-lardan gelen yeni zevklerin birleþimiyle XVI.yüzyýlda en üst seviyeye ulaþmýþtýr.

Timurlular Devri Tezhip Üslûbu. Timur-lular devri tezhip sanatýnýn desen ve iþçi-lik bakýmýndan en yüksek seviyede eser-lerin görüldüðü bir dönemdir. Kendileride sanatkâr olan Timurlu hükümdarlarýsaray bünyesinde kütüphane ve nakkaþ-hâne kurarak Ýslâm kitap sanatlarýnýn ge-liþmesine imkân saðlamýþtýr. Herat’ta sa-rayýn destek ve himayesiyle hat, tezhip,minyatür ve cilt sanatlarýnýn en görkemlieserleri ortaya çýkmýþ, yeni üslûplar oluþ-muþtur. Bu üslûbun önde gelen sanatkâ-rý müzehhip ve musavvir Hâce Ali Tebrî-zî’dir. Eserlerinde hâkim renkler altýn aðýr-lýklý olup bedahþî lâciverdi, kýrmýzý ve si-yah ana renklerdir. Motifler içinde mün-hanînin ayrý bir yeri vardýr. Diðer motif-lerle birlikte görülen ve canlý renklerle ton-lama yapýlarak boyanan motif zengin ör-nekleriyle ön plandadýr. Bu dönem eser-lerinde zahriye tezhibinin çoðunlukla da-ire biçiminde yapýldýðý, ara sularýnýn be-yaz, yeþil ve mavi renklerde uygulandýðý,altýn zeminlerde fazla görülmemekle be-raber iðne perdahtý yapýldýðý ve ekseriyaüç nokta ile zeminlerin süslendiði görü-lür. Timurlular devri tezhibinin ikinci altýnçaðý Hüseyin Baykara dönemidir. TopkapýSarayý Müzesi Kütüphanesi’nde korunan(Hýrka-i Saâdet, nr. 4) Herat’ta 1485 yýlýn-da hazýrlanmýþ mushaf-ý þerif Herat üslû-bunun bütün özelliklerini taþýmaktadýr. Bueserde her sayfada tezhip için dörder kol-tuk alaný býrakýlmýþ ve âharlý zemin üze-rinde deðiþik münhanî motifleri canlý renk-leriyle iþlenmiþtir. Bir serlevhaya ve birbi-rinden farklý yirmi sekiz sûre baþý tezhi-

ne daire, yarým daire ya da armudî biçim-de iþlenmiþtir. Serlevha gülleri XIV. yüz-yýldan itibaren yavaþ yavaþ ortadan kalk-mýþtýr. 8. Sûre baþý gülü. Mushaflarda sû-re baþý tezhibine bitiþik veya bezemesizsûre baþý yazýsý hizasýnda sayfa kenarýn-da yatay eksen üzerine yerleþtirilen tez-yinî madalyonlardýr. IX. yüzyýldan itibarenzermürekkeple yazýlan sûre baþlarýna ya-tay eksen üzerinde tutturulmuþ halde gö-rülür. Erken dönem mushaflarýnda dam-la yahut daire þeklindeki sûre baþý gülleriiri ve karmaþýk desenlidir. XIV. yüzyýldansonra ortadan kalkmýþtýr. 9. Hâtime gülü.Zahriye gülünde olduðu gibi kare veya dik-dörtgen þeklindeki hâtime sayfasý tezhi-bine bitiþik olarak yatay eksen üzerindesayfa boþluðuna yerleþtirilen tezyinî ma-dalyonlardýr. Erken dönem mushaflarýn-da damla yahut daire biçimindeki hâtimegülleri 1/2 simetrilidir ve tezhipli sahayauzun kenarýn tam ortasýndan baðlanmýþ-týr. XIV. yüzyýldan sonra terkedilmiþtir. 10.Secde gülü. Mushaflarda secde âyetleri-nin hizasýnda sayfanýn kenar boþluðunayapýlan tezyinî madalyonlardýr. Secde âye-ti, Kur’ân-ý Kerîm okuyanýn veya dinleye-nin secde etmesini gerektiren on dört yer-de bulunmaktadýr. Ýlk mushaflarda secdeiþareti yer almaz. VI-VIII. (XII-XIV.) yüzyýl-lara ait mushaflarda genellikle secde gü-lüne rastlanmaz, bunlarda secde âyetle-rinin yeri deðiþik renkte mürekkeple ya-zýlarak belli edilmiþtir. XV. yüzyýldan itiba-ren tezyinî secde gülleri mushaftaki yeri-ni almýþtýr.

Hâtime tezhibi (Ketebe veya ferað kaydý).El yazmasý kitaplarda bitiþ bölümüne ya-pýlan bezemelerdir. Eserin özeti ve neti-cesi durumunda olan bu bölüm son söz-dür. Mushaflarda Nâs sûresinin devamýn-da hattat bitiþ duasýyla birlikte imzasýný

TEZHÝP

41. CÝLT 1. FASÝKÜL (252) 5. Forma / 2. Kontrol05 Mayýs 2011

Sûre baþý

ve mushaf

güllerinin

tezhibi

(Süleymaniye Ktp.,Sultan I. Ahmed, nr. 14)

Page 2: 05 Mayýs 2011 41. CÝLT 1. FASÝKÜL ( 252 Zeren Tanýndý ...gülleri 1/2 simetrilidir ve tezhipli sahaya uzun kenarýn tam ortasýndan baðlanmýþ-týr. XIV. yüzyýldan sonra

66

TEZHÝP

(1314) tarihli mushaf (Konya Mevlânâ Mü-zesi, nr. 12) Ya‘kub b. Gazî el-Konevî ta-rafýndan bezenmiþtir. Dikdörtgen biçim-de zahriye sayfasý, serlevha ve sûre baþýtezhipleriyle, metinde yeri geldikçe sayfakenarýna iþlenen gülleri ve hâtime sayfa-sýnda siyah zemine altýnla konulan mü-zehhip imzasýyla devrinde bir geleneðinbaþlangýcý sayýlmýþtýr. Beylikler devri tez-hip kompozisyonlarýnda genelde geomet-rik desen hâkimdir. Ayrýca satýrlar arasý be-zemesiyle zencirek kenar sularýnýn sýkçakullanýlmasý, genelde rûmî ve münhanîmotiflerinin tercih edilmesi Beylikler dev-ri tezhibinin öne çýkan özelliklerindendir.Bu dönemde Konya nakkaþhânesinde tez-hip edilen kitaplar ekseriya büyük boyut-larda altýn, siyah, lâcivert ve beyaz renk-ler kullanýlarak hazýrlanmýþtýr. Bu eserler-de çok ince ve kývrak bir fýrça çalýþmasýgörülmemektedir. Dönemin sanat bilgi vebirikimi, ayrýca Osmanlý tezhip ekollerinehazýrlýk safhasý ve temel olmasý bakýmýn-dan önem taþýmaktadýr.

Karakoyunlu ve Akkoyunlu Dönemi Üs-lûplarý. Karakoyunlular, Kara Yûsuf hü-kümdarlýðýnda Horasan ve Azerbaycan do-laylarýna yayýlarak bir devlet kurmuþ vetezhip sanatýnda müstesna eserler orta-ya koymuþtur. Bunlar arasýnda dikkati çe-ken Dîvân-ý Kâtibî (TÝEM, nr. 1987), PîrBudak Sultan’ýn hazinesi için 860 (1456)yýlýnda hazýrlanmýþ, kabý ve tezhibi, de-sen, iþçilik ve renk olgunluðu ile devrininen mükemmel eserlerinden biri olarak ka-bul edilmiþtir. Akkoyunlu dönemi yazmaeserleri içinde tezhibi, minyatürleri ve sa-natlý kabýyla Þâhnâme-i Firdevsî (TÝEM,nr. 1978) önemli bir yer tutar. Sultan AliMirza adýna Þîraz’da Türkmen üslûbundaiki cilt halinde hazýrlanmýþtýr. 1475-1500yýllarý arasýna tarihlenen yazma, kabý, min-yatürleri ve tezhibiyle Safevî devri öncesikitap sanatlarýnýn doruk noktasýný teþkiletmektedir.

Osmanlý Devri Tezhip Üslûplarý: BabaNakkaþ Üslûbu. Fâtih Sultan Mehmeddevrinde hazýrlanan yazma eserlerde gö-rülen bezeme üslûbu Baba Nakkaþ üslû-bu diye tanýnýr. Bu üslûbun özellikleri irive ayrýntýlý çizilmiþ hatâyî motifinin yoðunkullanýlmasý, sade ve küçük yapraklarýnbulunmasý ve desen içinde zemine ser-piþtirilmiþ küçük bulut parçalarýnýn yer al-masýdýr. Ýri hatâyîlerin kendi üstüne kat-lanan taç yapraklarýnda üç boyutlu görün-tüleri bu döneme has bir özelliktir. Motif-ler içinde yekberk sýkça yer alýr. Desenler-de rûmî motifi yoðun biçimde kullanýlmýþ-

týr. Saz Yolu. Osmanlý sanatýnda uzun birdönem beðeniyle uygulanan saz yolu üs-lûbu, saray nakkaþhânesinde XVI. asrýnilk yarýsýnda yeni bir bezeme tarzý olarakÂga Mîrek’in öðrencisi Tebrizli Þahkulutarafýndan ortaya çýkarýlmýþtýr (bk. ÞAH-KULU). Kara Memi Üslûbu. Kanûnî SultanSüleyman döneminde saray nakkaþhâne-si sernakkaþý olan Kara Memi, Þahkulu’-nun öðrencisidir. Yarý üslûplaþtýrýlmýþ bah-çe çiçekleriyle meydana getirdiði üslûpuzun zaman sevilerek uygulanmýþtýr (bk.KARA MEMÝ). Ali Üsküdârî Üslûbu. XVIII.yüzyýlda yaþayan çiçek ressamý ve müzeh-hip Ali Üsküdârî ruganî tekniðinde müs-tesna eserler meydana getirerek bir üs-lûp ortaya çýkarmýþtýr. Bu üslûpla kitapkabý, yazý altlýðý, yazý çekmecesi, kubur,kalemdan ve yay gibi örnekler hazýrlamýþ-týr. Eserlerinde farklý desenler uygulama-ya dikkat eden Ali Üsküdârî bazan birdenfazla desen çeþidini ayný saha içinde kul-lanarak sanatýný ortaya koymuþ, ruganî iþ-lerinde özellikle halkârî ve çift tahrir tek-niklerine yer vermeyi tercih etmiþtir. Ken-dinden önce yapýlmamýþ olan, sanat gü-cü yanýnda uyumlu renkleri ve çarpýcý mo-tifleriyle bezediði ruganî iþçiliði kendin-den sonraki yýllarda bu yolda eser verensanatkârlara örnek teþkil etmiþtir. XVIII.yüzyýl ruganî kitap kabý sanatýnýn gözeçarpan en önemli özelliði klasik üslûpla-rýn, bilhassa saz yolu üslûbunun yenidenyorumlanmasýdýr. Bu dönemde yetiþen sa-natkârlar Ali Üsküdârî yanýnda Çâkerî, Ah-med Hazîne ve Abdullah-ý Buhârî’dir. Busanatkârlar, ruganî üslûbunu geliþtirmek-le beraber Avrupa sanatýnýn etkilerini dik-kate alarak baþarýlý örnekler vermiþtir.

Atâ Yolu (Pesend Üslûbu). Hezargradî Ah-med Atâ tarafýndan baþlatýlan çiçekli be-zeme tarzýdýr. XVIII ve XIX. yüzyýllarda ya-þayan Atâ Efendi rokoko üslûbuna Os-

bine sahiptir. Tamamýnda ayný mücevherduraðýn iþlendiði eser Herat dönemi tez-hip sanatýnýn müstesna örneklerindendir.Ruganî kitap kaplarýnýn günümüze ula-þan en güzel örnekleri Timurlular devrineaittir. Herat’ta hazýrlanan, bugün Türk veÝslâm Eserleri Müzesi’nde bulunan (nr.1905) Me¦nevî’nin miklebli ruganî kabýHüseyin Baykara döneminin en güzel ör-nekleri arasýndadýr. Bu eserde iç pervaz,þemse, salbek ve köþebentler mülemmâtarzýndadýr.

Selçuklular ve Beylikler Devri (Konya)Üslûbu. Konya merkez olmak üzere Türk-ler’in Anadolu’ya yerleþmelerinin ardýndansanat faaliyetlerine ve kitap sanatýna ilgi-nin arttýðý bilinmektedir. Mevcut vakfiyekayýtlarý, Konya’da cami ve medrese bün-yesinde kütüphanelerin tesis edildiðini gös-termektedir. Özellikle Me¦nevî bezeme-lerinde devrin müzehhipleri bütün hüner-lerini ortaya koymuþtur. Bunlarýn en es-kisi 677 (1278) tarihlidir ve müzehhip Muh-lis b. Abdullah el-Hindî tarafýndan bezen-miþtir (Konya Mevlânâ Müzesi, nr. 51).Bu mesnevi bezemesi zengin renkler vecesur tasarýmlarla hazýrlanmýþ olup son-raki dönemlerde de süren birçok yeniliðinöncüsü olmuþtur. Karaman ve Germiyanbeyleri XIV. yüzyýlýn ilk yarýsýnda kitap sa-natlarýna ilgi duymuþ ve sanatkârlarý hi-maye etmiþtir. Karaman Beyi Halîl b. Mah-mûd Karamânî’nin emriyle hazýrlanan 714

Ali Üsküdârî’nin ruganî çekmece tezyinatý

Baysungur devrine ait zahriye tezhibi (TSMK, Revan Köþkü,nr. 862)

Page 3: 05 Mayýs 2011 41. CÝLT 1. FASÝKÜL ( 252 Zeren Tanýndý ...gülleri 1/2 simetrilidir ve tezhipli sahaya uzun kenarýn tam ortasýndan baðlanmýþ-týr. XIV. yüzyýldan sonra

67

dýr. Kývrak ve temiz bir iþçilikle hazýrlan-mýþ olan mushafýn bilhassa zengin ve bir-birinden farklý geometrik desenlerin uy-gulandýðý dikdörtgen çift zahriye sayfalarýeþine az rastlanýr güzelliktedir. XIV. yüz-yýlda Memlük devri müzehhipleri arasýn-da Sandal lakaplý Ebû Bekir, Muhammedb. Mübâdir, Aydoðdu b. Abdullah el-Bed-rî ve Ýbrâhim el-Âmidî öne çýkan isimler-dir. Bilhassa el-Melikü’l-Eþref II. Þa‘bândöneminin meþhur müzehhibi Ýbrâhim el-Âmidî’nin bu yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Ka-hire Dârü’l-kütübi’l-Mýsriyye’de (nr. 9) be-zemesini yaptýðý mushaf sanat açýsýndanbir þaheserdir. Bu mushafýn tezhibindemotiflere hatâyî grubunun dahil edildi-ði, renklerin daha canlý ve çeþitli olduðu,münhanî motifinin baþarýlý bir þekilde kul-lanýldýðý görülür.

Safevîler Dönemi Tezhip Üslûbu. Safevîdöneminin önemli sanat merkezleri olanÞîraz, Tebriz, Kazvin ve Ýsfahan gibi þehir-lerinde toplanan sanatkârlar nakkaþhâne-lerde günümüze ulaþan eserler meydanagetirmiþtir. Eski Ýran kültürünün etkisi al-týnda kalan ve bir kýsmý Türkmen asýllý olanbu sanatkârlar minyatür sanatýnda dahaçok yoðunlaþmýþtýr. Özellikle XVI. yüzyýlýnikinci yarýsýnda hazýrlanan Safevî kökenliminyatürlü yazmalarýn büyük bölümü Os-manlý saray hazinesine hediye olarak gön-derilmiþtir. Bunlardan biri Abdullah-ý Þîrâ-zî’nin Dîvân-ý ¥âfý¾’ýdýr (TSMK, Hazine,nr. 986). Abdullah-ý Þîrâzî, Ýbrâhim Mir-za’nýn himayesinde kitaphanede eser ve-ren meþhur bir müzehhip ve musavvirdir.Ayný sanatkârýn tezhibini yaptýðý bir baþ-ka imzalý eseri özel bir koleksiyonda bulu-nan, Hilâlî-i Çaðatâyî’nin 989 (1581) tarih-li Øýfâtü’l-£âþýš¢n adlý eseridir. 1514 Çal-dýran zaferiyle Yavuz Sultan Selim, Teb-riz’in fethinden sonra Þah Ýsmâil’in sara-yýnda çalýþan Horasan ve Tebrizli nakkaþ-larý Ýstanbul sarayýna göndermiþtir. Böy-lece Herat-Tebriz ve Ýstanbul nakkaþhâ-ne üslûplarý harmanlanarak bu döneminmüstesna eserleri hazýrlanmýþtýr. Þâhnâ-me-i Firdevsî (TSMK, Hazine, nr. 1510),Külliyyât-ý Câmî (TSMK, Revan Köþkü,nr. 885) adlý eserler ve Ali Þîr Nevâî’nin Ga-râibü’s-sýgar’ý (TSMK, Hazine, nr. 983) buüslûbun ürünleridir. XVI. yüzyýlda Safevî-ler’in büyük müzehhiplerinden biri de Ha-san el-Baðdâdî’dir. Þah Mahmud’un yaz-dýðý ve onun tezhip ettiði mushaf (TSMK,Hýrka-i Saâdet, nr. 25) sanatkârýn üslûbu-nu yansýtan en güzel eserlerindendir.

Safevîler dönemi kompozisyonlarýnda di-ðer üslûplarda görülmeyen üslûplaþtýrýl-mýþ insan ve hayvan motifleri, halkârîdeefsanevî hayvan motifleri sýkça iþlenmiþ-tir. Genelde tezhip ve minyatür sanatýnýnbir arada uygulandýðý Safevîler dönemi üs-lûbunda sanatkâr imzasýna önem veril-miþ ve desenin görünür yerine yazýlmýþ-týr. 1580-1590 yýllarý arasýnda Þîraz el yaz-malarýnýn sanat deðeri doruk noktasýnaulaþmýþ, pahalý malzeme kullanýmý yanýn-da konularda da farklýlýk görülmeye baþ-lanmýþtýr. Hazýrlanan yazma eserlerdeebatlar deðiþmiþ, büyük boy yazma eser-ler tercih edilmiþtir. Rûzbihân Müzehhib,Nakkaþ Bihzâd Ýbrâhimî, Müzehhib Ab-dullah-ý Þîrâzî, Sa‘deddin Müzehhib bili-nen Safevîler dönemi tezhip sanatkârla-rýndandýr. Tezhip saray bünyesi içinde yeralan, birçok sanatkârýn bir arada çalýþtýðýnakkaþhânelerde ve ustalarýn özel atölye-lerinde yapýlýrdý. Buralarda usta-çýrak usu-lüne göre yetiþtirilen talebeler sanatý yal-nýz tarifle deðil uygulamalý olarak öðrenir-lerdi. Nakkaþhâneden sorumlu sernakkaþgözetiminde birden fazla sanatkârýn yar-dýmýyla yazma eserlerin bezemesi kýsa za-manda tamamlanýrdý. Âhar yapanlar, kâ-ðýt boyayanlar, desen çizenler, cetvel vetahrir çekenler, boya hazýrlayanlar, altýnezenler hep ayný mekânda bulunurdu. Bueserlerde çoðunlukla imza bulunmaz, en-

manlý-Türk karakteri kazandýrmýþtýr. Esa-sý fýrça tarama üslûbuyla tabii çiçek de-senlerine dayanan bir tezhip tarzýnýn sa-hibidir. Çok yoðun biçimde âdeta üst üsteyerleþtirilen çeþitli çiçekler, zemin ve sap-lar görülmeyecek haldedir. Canlý ve zen-gin renklerle iþlenen ve pesend tarzý dadenilen bu üslûp son derece dikkat ve sa-býr isteyen bir çalýþmayla yürütüldüðün-den bu üslûpta fazla eser verilememiþtir.Atâ Efendi’nin 1252 (1836) tarihli mus-haftaki imzasýndan (ÝÜ Ktp., AY, nr. 57)onun II. Mahmud devrinde saray sermü-cellidi olduðu anlaþýlmaktadýr. YesârîzâdeMustafa Ýzzet Efendi’nin hazýrladýðý hurdeta‘lik hilye kalýbýný ilk defa Atâ Efendi ze-rendûd olarak hazýrlamýþ, bu baþarýsýndanötürü Atâ Efendi’ye “Hattî” mahlasý veril-miþtir. Dublin’de bulunan (Chester BeattyLibrary, ÝS, nr. 1581) ve Muhammed EmînÝzzetî tarafýndan yazýlan mushaf Atâ Efen-di’nin güzel eserlerindendir. Pesend üslû-bunu XX. yüzyýlda baþarýlý þekilde uygula-yan ve nâdide eserler veren bir sanatkârda Muhsin Demironat’týr.

Ýlhanlý ve Memlükler Devri Tezhip Üs-lûbu. XIV. yüzyýlýn ilk yarýsýnda tezhip sa-natýnda Ýlhanlýlar, XIV. yüzyýl boyunca daMemlükler hâkim olmuþtur. Nakkaþhâne-lerde hazýrlanan büyük boy yazma eser-lerde o dönemin kitap sanatlarýnýn olgunörnekleri görülmektedir. XIV. yüzyýlýn ba-þýnda Baðdat’ta hüküm süren Ýlhanlý Sul-taný Olcaytu’nun himayesinde çalýþan Mu-hammed b. Aybek b. Abdullah adlý sanat-kâr tarafýndan bezenen mushaf Ýlhanlýtezhip üslûbunun özelliklerini taþýmakta-

TEZHÝP

Muhsin

Demironat’ýn

pesend

üslûbunda

ruganî kabý

Memlük devri müzehhibi Ýbrâhim el-Âmidî’nin zahriye tez-

hibi (Kahire Dârü’l-kütübi’l-Mýsriyye, nr. 9)

Page 4: 05 Mayýs 2011 41. CÝLT 1. FASÝKÜL ( 252 Zeren Tanýndý ...gülleri 1/2 simetrilidir ve tezhipli sahaya uzun kenarýn tam ortasýndan baðlanmýþ-týr. XIV. yüzyýldan sonra

68

TEZHÝP

ve Sanat Tarihi Araþtýrmalarý: Yýldýz Demiriz’eArmaðan (haz. M. Baha Tanman – Uþun Tükel),Ýstanbul 2001, s. 141-150; a.mlf., “Kitap ve Tez-hibi”, Osmanlý Uygarlýðý (haz. Halil Ýnalcýk – Gün-sel Renda), Ýstanbul 2003, II, 871; a.mlf., “Gil-ding and Binding in the Muslim World”, Artsand Crafts in the Muslim World Proceeding ofthe International Congress on Islamic Arts andCrafts, Ýstanbul 2008, s. 397-412; a.mlf., “Kara-manlý Beyliði’nde Kitap Sanatý”, Kültür ve Sa-nat, III/13, Ýstanbul 1991, s. 42-44; Çiçek Derman,“Osmanlý Asýrlarýnda Üslûp ve SanatkârlarýylaTezhip Sanatý”, Osmanlý, Ankara 1999, XI, 108-119; a.mlf., “Türk Tezhip Sanatýnýn Asýrlar Ýçin-de Deðiþimi”, Türkler (nþr. Hasan Celal Güzelv.dðr.), Ankara 2002, XII, 289-299; Gülnur Du-ran, Ali Üsküdârî: Tezhip ve Ruganî Üstâdý Çi-çek Ressamý, Ýstanbul 2008, s. 26-29; Ali Alpas-lan, “Abdullah-ý Þîrâzî”, DÝA, I, 136-137; M. UðurDerman, “Mustafa Ýzzet, Yesârîzâde”, a.e., XXXI,307-309.

ÿF. Çiçek Derman

– —TEZKÝRE( ����� )

Fars ve Türk edebiyatlarýndaþairlerin biyografilerine dair eserlerin

ortak adý.˜ ™

Sözlükte “anmak, hatýrlamak” mânasýn-daki zikr kökünden türeyen tezkire (çoðu-lu tezâkir) “hatýrlamaya vesile olan þey”demektir. Terim olarak eski dönemlerdeyazýlan biyografik-antolojik eseri ifade eder.Çeþitli ilim dallarýnda yetiþmiþ âlimler veþairlerin biyografilerine dair eserler Arapilim çevresinde “tabakat” adýyla ortaya çýk-mýþ (bk. TABAKAT; TABAKATÜ’þ-ÞUARÂ),Fars edebiyatýnda özellikle þairler için ya-zýlan tabakat kitaplarýna tezkire adý veril-miþtir. Ýslâm telif geleneðinde zamanlafarklý özellikler kazanarak geliþen tezkire-ler, esas nitelikleri bakýmýndan günümüz-deki biyografik / antolojik sözlüklere ben-zer özelliklere sahiptir.

™ FARS EDEBÝYATI. Ferîdüddin Attâr’ýn1220 yýlýnda yazdýðý, yetmiþ iki sûfînin bi-yografisine dair Te×kiretü’l-evliyâßsý adýn-da “tezkire” kelimesi bulunan Farsça ilkbiyografik eserdir. Fars edebiyatýnda þua-râ tezkiresi geleneði Avfî’nin Hindistan’da618’de (1221) hazýrladýðý Lübâbü’l-elbâbile baþlamýþtýr. Nizâmî-i Arûzî’nin ÇehârMašåle’si, Zekeriyyâ el-Kazvînî’nin ¦â-rü’l- bilâd’ý gibi tarih ve coðrafya kitapla-rýnda Avfî’nin eserini kaleme aldýðý tarih-ten önce yaþamýþ þairlerin hayatýna dairbilgiler ve þiirlerinden örnekler yer almak-tadýr. Farsça þuarâ tezkiresi geleneðininen deðerli ikinci örneði Devletþah’ýn 892’-de (1487) tamamlayýp Ali Þîr Nevâî’ye ithafettiði Te×kiretü’þ-þu£arâßdýr. Abdurrah-

man-ý Câmî’nin otuz sekiz þairin tanýtýldýðýedebî ve ahlâkî eseri Bahâristân ve bazý-larý þair 600’den fazla sûfînin biyografisiniiçeren Nefe¼âtü’l-üns adlý eserleri tezki-re geleneði içerisinde anýlmaktadýr.

Safevîler döneminde hazýrlanan ilk Fars-ça tezkireler Ali Þîr Nevâî’nin Doðu Türk-çesi’yle kaleme aldýðý Mecâlisü’n-nefâ-is’in tercümesi ve devamý niteliðindedir.Mecâlisü’n-nefâis, Sultan MuhammedFahrî-i Herâtî (Herevî) tarafýndan 928 (1522)yýlýnda Letâßifnâme adýyla Farsça’ya çevi-rilip Þah Ýsmâil’e ve oðlu Sâm Mirza’ya it-haf edilmiþtir. Mütercim Mecâlisü’n-ne-fâis’te bulunmayan 188 þairi esere ilâveetmiþtir (Taþkent 1908). Avþar Türkmenle-ri’nden Sâdýký-i Kitâbdâr’ýn 1007’de (1598)tamamladýðý Mecmau’l-havâss’ý da Ne-vâî tezkiresine zeyil olarak Çaðatay Türk-çesi’yle yazýlmýþtýr. Eserde Þah Ýsmâil dö-neminden XVI. yüzyýlýn sonlarýna kadar ya-þayan Fars veya Türk asýllý 332 þairin bi-yografisi verilmiþtir. Devletþah’ýn Te×ki-retü’þ-þu£arâßsýndan sonra tezkire yazýcý-lýðý Ýran sýnýrlarý dýþýnda özellikle Hindis-tan’da yaygýnlýk kazanmýþ, bu bölgede dok-san kadar tezkire kaleme alýnmýþtýr. Bun-lardan bazýlarý Hint asýllý, bazýlarý da Hin-distan’da bulunmuþ Ýran asýllý yazarlar ta-rafýndan telif edilmiþtir. Fahrî-i Herâtî’nin960 (1553) yýlýnda hazýrladýðý Rav²atü’s-selâ¹în þair sultanlarýn biyografilerine yerveren ilk tezkirelerdendir (Tahran 1345 hþ./1966). Tacik asýllý ve “Nisârî” mahlaslý þairHasan-ý Buhârî’nin Mü×ekkir-i A¼bâb’ýNevâî’nin Mecâlisü’n-nefâis’ine 974’te(1566) tekmile þeklinde kaleme alýnmýþ-týr. Eser XVI. yüzyýlda yaþamýþ 276 þairinhal tercümesini ihtiva eder (Delhi 1969).

Alâüddevle el-Kazvînî (ö. 998/1590’dansonra) Nefâßisü’l-meßâ¦ir’inde Ýran veHint asýllý 350 þaire yer vermiþtir. Taký-iKâþî’nin ƒulâ½atü’l-eþ£âr adlý eseri 985’-te (1578) tamamlanmýþ, 1585-1607 yýllarýarasýnda müellif tarafýndan yeniden göz-den geçirilmiþtir. Eserde 631 þairin biyog-rafisi vardýr. Emîn-i Ahmed-i Râzî’nin HeftÝšlîm’inde yedi coðrafî bölge esas alýna-rak bu bölgelerde yetiþmiþ sultan, emîr,âlim, þair ve mutasavvýflardan 1560 kiþi-nin biyografisi bulunmaktadýr. Tacik asýllýþair Sultan Muhammed-i Mutribî’nin Te×-kiretü’þ-þu£arâ-yi Mu¹ribî’sinde XVI. yüz-yýlýn ikinci yarýsý ile XVII. yüzyýlýn ilk yarý-sýnda yaþamýþ 350 Buharalý þair ve ediptanýtýlmýþtýr (Tahran 1377 hþ./1998). Taký-iEvhadî’nin £Arafâtü’l-£âþýš¢n adlý eserininHindistan’da yaþayan, müellifin yakýndantanýdýðý Ýran asýllý þairlere ayrýlan kýsmý tez-

der görülen müzehhip imzalarý da sernak-kaþa ait olurdu.

Sarayda ehl-i hiref diye adlandýrýlan sa-natkâr teþkilâtýnýn en önemli bölüklerin-den biri olan nakkaþlar yalnýz kitap sana-týyla ilgili faaliyetlerle kalmaz, saray köþk-lerinin, binalarýn kalem iþi, çini ve metaliþleri desenlerini de hazýrlar ve uygulardý.Bunlar günlük üzerinden üç ayda bir ma-aþ alýrdý. Mücellit, müzehhip ve diðer ça-lýþanlarýn aldýklarý maaþlar ve terfileri ma-aþ defterine yazýlýrdý. Eser yapýmýnýn yo-ðun olduðu zamanlarda yetenekli kimse-ler ehl-i hiref içinde yer almýyorsa çarþýesnafý arasýndan ücret karþýlýðýnda ustasarayda çalýþtýrýlýrdý. Padiþah, bayramlar-da kendisi için hazýrlanan hediyeleri sanat-kârlara kaftan veya para vererek ödüllen-dirirdi. Çalýþan sanatkârýn adý, eserinin cin-si, karþýlýðýnda ona ödenen paranýn tuta-rý veya verilen kaftanýn cinsi in‘âm defte-rine kaydedilirdi. Nakkaþhânede bulunansanat ve zanaat sahiplerinin tayin, maaþ,terfi, çýkýþ gibi iþlemlerinin tahakkuku venakkaþhânede yapýlmasý istenen iþin ehilsanatkâra verilmesi sorumluluðu hazine-darbaþýna aitti.

XIX. yüzyýlýn sonlarýndan itibaren Sa-nâyi-i Nefîse Mektebi’ne tezhip dersi kon-muþsa da bu sanatýn müstakil bir mek-tep çatýsý altýnda öðretilmesi ilk defa 20Mayýs 1915’te Bâbýâli’de açýlan Medrese-tü’l-hattâtîn’de baþlamýþ ve 1936’ya ka-dar devam etmiþtir. Ayný yýl bu mektepDevlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne bað-lanmýþ ve Türk Tezyinî Sanatlar Þubesi adýaltýnda 1960’larýn sonuna kadar yürütül-müþtür. Talebesi bulunmadýðý gerekçesiy-le kapatýlan bölümün eðitim programla-rýnda yer alan sanat dallarý 1980’den son-ra bir kýsým Güzel Sanatlar fakültelerininGeleneksel Türk Sanatlarý Bölümü’nde yeralmýþtýr.

BÝBLÝYOGRAFYA :

A. Süheyl Ünver, Fatih Devri Saray Nakýþhane-si ve Baba Nakkaþ Çalýþmalarý, Ýstanbul 1958,s. 5-16; D. James, Qur’ans of the Mamluks, Lon-don 1988; Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat San‘atý(haz. M. Uður Derman), Ýstanbul 1992, s. 196; Fi-liz Çaðman – Zeren Tanýndý, “Osmanlý-Safevi Ýliþ-kileri (1578-1612) Çerçevesinde Topkapý SarayýMüzesi Resimli El Yazmalarýna Bakýþ”, Aslana-pa Armaðaný (haz. Selçuk Mülayim v.dðr.), Ýstan-bul 1996, s. 37-62; Zeren Tanýndý, “An Illumina-ted Manuscript of the Wandering Scholor Ibn al-Jazari and Wandering Illuminators Between Tab-riz, Shiraz, Herat, Bursa, Edirne, Ýstanbul in the15th Century”, Turkish Art: 10 th InternationalCongress of Turkish Art. 17-23 September 1995Geneve, Geneve 1999, s. 236-241; a.mlf., “Ana-dolu Selçuklu Sanatýnda Tezhip: Müzehhip Muh-lis b. Abdullah el-Hindi ve Halefleri”, Arkeoloji