Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
*
*1. Toprağın kullanımı
İnsanların Neolitik çağda
toprağı ekip biçmeye
başlamasıyla tarım toprakları
doğal bir kaynak olarak önem
kazanmaya başlamıştır
*Artan ihtiyaç ve
teknolojik imkanlar ilkel
tarımdan sulu tarıma
geçişle birlikte ziraat
faaliyetlerinde modern
tarım tekniklerinin
kullanılmasını gerekli
kılmıştır.
• 2. Ormanların kullanımı
•Ormanlar çoğunlukla tahrip edilerek
kullanılmaktadır. Orman tahribi olan
sahalarda ağaçlandırma yapılması
ya da ormanların koruma altına
alınması gibi uygulamalara ihtiyaç
duyulmaktadır.
3. Taş Kömürü
Doğal kaynaklara olan talep gelişen teknolojiye ve ihtiyaçlara bağlı olarak zaman içinde değişmiştir. Bu değişimi taş kömürü kullanımını ele alarak görelim.
*Taş kömürüne yöneliş daha çok XIX. Yüzyılda Batı ülkelerine yayılan(Avrupa, Anglo-Amerika ülkeleri) yüksek fırınlar ve gelişen demir çelik sanayisi ile başlamıştır. Bugün bütün dünya ülkelerine yayılma eğilimi gösteren demir çelik endüstrisi, öncelikle demir cevheri ve maden kömürü kaynaklarına gerçek ekonomik değerini kazandırmıştır. Maden kömürü yatakları sanayi uygarlığının gelişmesinin temelini oluşturan ve büyük ölçekte kullanılan bir yakıttır.
• 4. Petrolün kullanımı
İçten yanmalı motorun icadı petrolün termik güç olarak önemini artırmıştır. 1937 de jet motorunun icadı ile jet yakıtına olan ihtiyaç, petrolün daha da değerlenmesine yol açmıştır.
• 1853 yılında polonyola IgnacyLukasiewicz’inpetrolü gaz lambalarında kullanmasıyla bir dönüm noktası olmuştur. Bu tarihten sonra petrolün önemi her geçen gün artmış bir nevi petrol çılgınlığının başlangıcı olmuştur.
• Petrol, ham yani işlenmemiştir. Petrolün işlenmesiyle Benzin, Dizel, Gaz yağı, Fuel Oil ve Motorin elde edilmektedir.
• Plastik, yapay kauçuk, yapay lif, gübre, deterjan, böcek ilacı ve çeşitli çözücülerin üretiminde kullanılır.
*5. Linyit kullanımı
*Dünya linyit kömür üretiminin yaklaşık %69 u elektrik üretimi
amacıyla kullanılmaktadır. Gelecekte elektrik üretiminde
kömürün payının azalacağı, doğal gazın payında ise önemli
artışların olacağı tahmin edilmektedir. Buna karşın linyit
kömürünün elektrik üretiminde en yüksek oranda kullanılan
yakıt olma niteliği 2030 yılına kadar değişmeyeceği
öngörülmektedir.
• 6. Doğalgaz kullanımı
• Doğalgaz, geçmişte petrol üretimi esnasında
ortaya çıkan yararsız bir atık olarak
görülmüş ve petrol üretim tesislerinde
yakılarak uzaklaştırılmıştır. Günümüzde ise
oldukça değerli ve stratejik bir maden haline
gelmiştir. Yeni doğal gaz alanlarının
keşfedilmesi, boru hatlarındaki gelişmeler ve
sıvılaştırılmış doğal gazın kullanım alanları
genişletmiştir.
• Günümüzde doğal gaz ısı enerjisi olarak, konutlarda mutfakta, sıcak su elde etmek ve ısınma amaçlı olarak ve elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaktadır.
*7. Rüzgarın kullanımı
*MÖ: 3000 de yelkenli gemilerde
kullanılmaya başlandı. MÖ: 200 de
Irak’ ta ilk yel değirmeni kullanıldı.
1890 yılında Danimarka’ da
rüzgardan elektrik üreten ilk tesis
kuruldu. Dünya’ da rüzgar enerjisi;
1970 li yıllarda baş gösteren petrol
kriziyle beraber yenilenebilir enerji
kaynaklarına gösterilen ilginin
artması, rüzgar enerjisinin önemli bir
enerji kaynağı olarak ortaya
çıkmasını sağlamıştır.
DOĞAL KAYNAKLAR
SINIRSIZ MI?
• Farklı rezerv miktarlarına sahip olan doğal kaynaklar sınırsız değildir. Gelişen teknoloji ile birlikte yenilenemeyen kaynaklara eğilim artmaktadır. Buna karşılık bu kaynakların rezervleri de azalmaktadır. Bu durum yenilenemeyen kaynaklara alternatif olarak ortaya çıkan yenilenebilir kaynaklara yönelimi artırmaktadır.
• Özellikle günümüzde çok önemli bir yeri olan
petrol, doğal gaz ve kömür yenilenemeyen
kaynaklardandır. Petrol, ulaşım sektöründe
önemini sürdürürken çevreyi daha az
kirletmesi nedeniyle doğal gazın enerji
üretimindeki payı giderek artmaktadır. Dünya
enerji gereksiniminin %83 ü kömür, petrol ve
doğal gaz gibi fosil yakıtlarca, geri kalan % 17
si de başta hidrolik ve nükleer enerji olmak
üzere hayvan, bitki artıkları, rüzgar ve güneş
enerjisinden karşılanır.
Nötronun 1932 de Sir James Chadwick tarafından keşfinden sonra 2. Dünya Savaşı’ nın da etkisiyle nükleer bilim hızlı bir şekilde gelişti. 1939’ da atomun bölünmesi ile enerji açığa çıkışı keşfedildi. Bu olaydan sonra 1943’ te ilk kontrol edilebilen zincirleme reaksiyon, 1945’ te ilk atom silahı ve 1951’ de nükleer enerji kullanılarak ilk elektrik üretimi gerçekleşti. ABD’ de elektrik üretimi için ilk kullanımını takiben nükleer enerji İngiltere’ de, 1953’ te, Rusya’ da 1954’ te, Fransa’ da 1956’ da ve Almanya’ da 1961’ de elektrik üretiminde kullanılmaya başlandı.
• 1960’ larda on ülke ve bunu takiben 1970’ lerdeon ülke daha nükleere dayalı elektrik üretimine başladı. 1970’ lerin başındaki petrol krizi nükleer güç santrallerine talebi artırdı ve bu santrallerin kurulma dalgasını başlattı. Sonraki on yılda dünya ekonomisindeki yavaşlama ve fosil yakıt fiyatlarındaki düşüş, nükleer enerji talebindeki büyümeyi kısıtladı. Bunun yanı sıra ABD’ deki Three Mile Island ve Rusya’ daki Çernobil kazalarının etkisi ile nükleer tesislerin güvenliği hakkında kamuoyunda ciddi endişeler oluştu. Bütün bu faktörler 1990’ larda nükleer enerjinin gelişmesinde yavaşlamaya sebep oldu.
*Güneş, temiz ve masrafsız bir enerji kaynağıdır.
Bazı bölgelerde yıl boyunca bazı bölgelerde ise
mevsimlik dalgalanmalar gösteren güneş enerjisi,
ülkeleri diğer enerji kaynaklarına bağımlılıktan
kurtarabilecek kapasiteye sahiptir. Tatil
beldelerimizdeki çatılardan aşina olduğumuz
güneş toplayıcıları, ısıtma işlevlerini dünyada
çoktan aşmışlardır. Güneş panelleri ve fotovoltaik
pillerle giderek düşen maliyetlerle elektrik
enerjisi elde edilmektedir. Geçmişten günümüze
güneş enerjisinden arabalarda da faydalanmıştır.
Alternatif enerji kaynakları çevre
dostu olması gibi özellikleriyle
önem ve değer kazanmıştır. Enerji
talebindeki hızlı artışın
karşılanabilmesi için alternatif
enerji kaynaklarından yaralanma
düşüncesi önem kazanmaktadır.
Dünya enerji tüketiminin %8 ‘i
yenilenebilir kaynaklardan
oluşmaktadır.
• Biyoenerji, insanlar tarafından uygulanan süreçler sonunda doğal ürünlerden elde edilen enerjidir.
• Biyokütle enerjisi: Organik
maddelerden enerji kaynağı olarak
yararlanılmasıdır. Bilinen bitki ve
hayvan atıklarından yararlanma
yöntemleri geleneksel biyokütle olarak
adlandırılır. Örneğin; Birçok ülkede
çöplerden elektrik enerjisi, İsviçre’ de
de gazlaştırılan odundan jet yakıtı elde
edilmektedir.
• Başlıca biyokütle kaynakları şunlardır;
• Odun
• Karbonhidratlı bitkiler (patates, buğday, mısır, pancar, vb),
• Yağlı tohum bitkileri (kolza, ayçiçeği, soya. Vb),
• Elyaf bitkileri (keten, kenevir, sorgum, miskantus),
• Protein bitkileri (bezelye, fasulye, buğday, vb),
• Bitkisel artıklar (dal, sap, saman, kök, kabuk, vb),
• Şehirsel ve endüstriyel atıklar,
• Hayvansal atıklar.
• Biyogaz: Organik bazlı atıkların oksijensiz ortamdaki
fermantasyonu sonucu ortaya çıkan renksiz, kokusuz,
havadan hafif, parlak mavi bir alevle yanan gazdır.
Bu gaz, 1930’ dan beri Hindistan’ da kullanılmaktadır.
Çin’ de bugün yedi milyon biyogaz üretim ünitesi
vardır. Brezilya’ da yetiştirilen mısır veya şeker
kamışından alkol elde edilmekte ve bu alkol motor
yakıtı olarak da tüketilmektedir. Almanya Münih’ te
25 yıldır işletilmekte olan santralde saatte 70 ton şehir
çöpü yakılarak elektrik elde edilmektedir.
Biyodizel Enerji: Kolza(kanola), ayçiçeği,
soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden
elde edilen yağların veya hayvansal
yağların bir katalizatör eşliğinde alkol ile
reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve
yakıt olarak kullanılan bir üründür. Evsel
kızartma yağları ve hayvansal yağlar da
biyodizel ham maddesi olarak
kullanılmaktadır.
• XXI. yüzyılın yakıtı olarak görülen hidrojen, dünyada bulunan en yaygın elementtir. Serbest haldeyken renksiz, kokusuz ve tadı olmayan bir gazdır. Doğada genellikle diğer elementlerle bileşik halinde bulunur. Hidrojen; motor yakıtı olarak kullanılabildiği gibi sanayide, elektrik üretiminde, konutları ısıtmada kullanılabilir. Hidrojen, gaz ve sıvı halde depolanabildiği için uzun mesafelere taşınabilmekte, bu sırada kayıplar meydana gelmektedir.
• Dünyada kullanılan en eski enerji kaynaklarından biri de rüzgardır. Çıta ve bezden yapılan geniş kanatlı yel değirmenleri, artan enerji talebi ve kanvansiyonel enerji kaynaklarının yaygınlaşmasıyla bir kenara itilmiş, bulunduğu yörenin bir kültür dokusu olarak bırakılmıştır.
• Dünyanın ilk rüzgar türbini Danimarkalımühendisler tarafından 1890 yılındakeşfedilmiştir. Danimarka’ da toplamkapasitesi 500 MW (megavat) ı aşan 4000’ eyakın rüzgar türibini çalışmaktadır.Kaliforniya’ daki rüzgar çiftlikleri ise 1993yılında üç milyar kWh elektrik üreterek SanFrancisco’ daki tüm meskenlerin elektrikihtiyacını karşılamıştır. Yapılan ölçümlere göredünya üzerinde bir yılda elde edilebilecekrüzgar enerjisinin iki milyar 100 milyon tonpetrole eş değer olduğu tahmin edilmektedir.
• Jeotermal enerji, yer kabuğunun işletilebilir derinliklerinde
birikmiş olan ısının oluşturduğu enerjidir. Bu ısı, yeryüzüne
çatlaklardan doğrudan sıcak su ya da buhar olarak ulaştığı gibi
sondajla da çıkartılabilir. Dünya jeotermal enerji kullanımı
1970- 1990 yılları arasında 10 kat artmıştır. Yine de bu
kaynağın çok az bir bölümünden yararlanılmaktadır. Örneğin,
bugün 270 bin MW’ lık kapasiteye sahip olan Japonya’ nın 69
bin MW’ lık bir kısmı kullanılmaktadır. Bu da ülkenin halen sahip
olduğu nükleer kapasitenin iki katıdır. Ayrıca 700 C derece
sıcaklıktaki jeotermal su 12 km taşınarak kaplıca tesislerini
ısıtmaktadır.
• Jeotermal enerjiden dünyanın çeşitli yerlerinde
ısıtmada, endüstride, tarımda ve elektrik üretiminde
faydalanılmaktadır. ABD’ de 35 yıldan beri 400’ ün
üzerinde jeotermal kuyu ısıtmada kullanılmaktadır.
İzlanda’ da evlerin yaklaşık %85 ‘ i ile başkent
Reykjavik’ in tümü 1943 yılından beri jeotermal
enerji ile ısıtılmaktadır. Ayrıca bu şekilde yollar ve
yaya kaldırımlarının ısıtılmasında jeotermal enerji
kullanılmakta, şehre dumansız şehir denilmektedir.
• Yeni Zelenda’ daki kağıt ve kereste
işletmeleri, ABD’ deki sebze kurutma
tesisi ve İzlanda’ daki silsil toprak tesisi
jeotermal enerjinin kullanıldığı örnek
tesislerdir.
• Okyanus dalgaları kirletici etkisi olmayan büyük bir
enerji kaynağı oluşturur. Kutuplar dışında okyanusların
kıyı şeridi yaklaşık 100 bin km’ dir. Ortalama güç
potansiyeli sahilin birim uzunluğu başına 40 kWh/m
kabul edilirse bu kıyı şeridinin gücü 4 milyar kWh
seviyesine ulaşır. Bu değer, dünyadaki tüm su gücünün
yedi katından fazladır. Bu güç dünyanın elektrik
ihtiyacının %132 ünü karşılayacaktır.
• Fransa’ nın Manş kıyılarında (St. Malo Rance Koyu) 1966 yılında, 240 MWH’ lık bir dalga enerjisi santrali devreye sokulmuştur.
*Gelgit Enerjisi
* Gelgit enerjisi konusu ile ilgili
araştırmalar XVIII. Yüzyıldan beri
yapılmaktadır. Fransa’ da Rance Haliçi’
nde 20 yıl önce bir tesis kurulmuş olup 240
MWh elektrik üretmektedir. Rusya’ da
Mursmansk yakınında 400, Çin’ de 10,
Kanada’ da ise 18 MWh gelgit enerjisi
üretilen tesisler kurulmuştur.
Hidroelektrik gücün ekonomik olarak işletilebilir potansiyelinin halen 1/3 ‘ ü kullanılarak dünya elektrik üretiminin %17’ si karşılanmaktadır. Hidroelektrik santraller; sara gazları, SO2 ve partikül emisyonlarının olmaması avantajına sahiptir.
Barajların arazi
kullanımında
oluşturduğu
değişiklikler, insanların
topraklarını boşaltması,
flora ve fauna, dibe
çökme ile baraj alanının
dolması ve su kullanım
kalitesi üzerinde etkileri
vardır. Bunların sosyal
etkileri erken planlama
aşamasında alınacak
uygun tedbirlerle
azaltılabilir.