18.oturum

Embed Size (px)

Citation preview

  • 8/18/2019 18.oturum

    1/30

    18. OTURUM

    TEBLİĞLER

    * ANONİM ORTAKLIKLARIN HAKLI NEDENLE FESHİ Prof. Dr. Ayşe SÜMER

    * LİMİTED ŞİRKETTE ORTAĞIN ORTAKLIKTANÇIKMASI VE ÇIKARILMASI

    Yrd. Doç. Dr. Ayşe ŞAHİN

    * 6103 SAYILI TTK UYGULAMA KANUNU HÜKÜMLERİNİNDEĞERLENDİRİLMESİ

    Doç. Dr. Adnan DEYNEKLİ

  • 8/18/2019 18.oturum

    2/30

  • 8/18/2019 18.oturum

    3/30

    ANONİM ORTAKLIKLARIN HAKLI NEDENLE FESHİ

    Prof. Dr. Ayşe SÜMER*

    ÖZET6102 sayılı TTK ile ilk defa Türk hukukunda azınlık pay sahiplerine haklı ne-

    denlere dayanarak anonim ortaklığın feshini isteme yetkisi verilmiştir. Böylece kişiortaklıklarına özgü kavram olan haklı nedenin sermaye ortaklığı olan anonim ortaklık-larda uygulanması gündeme gelmektedir. Eski TTK’da azınlık hakları sisteminin iyi

    işleyememesi, formaliteler içermesi, hakların kullanımını güçleştirdiği yönünde eleşti-riler bulunmaktaydı. Bu anlamda haklı nedenle fesih, çoğunluk gücüne karşı azınlıkpay sahiplerini koruyucu, son derece güçlü bir silah olarak değerlendirilmektedir. Diğeryandan TTK m. 531’deki düzenlemeşekline göre haklı nedenle fesih davası açılmasıhalinde hakime alternatif çözümler üretebilme imkanının da tanınmış olması, sistemefesih sonucundan ziyade ortaklıktaki sıkıntıları ve çekişmeleri çözümleme fonksiyo-nunu da yüklenmiştir.

    Anahtar Kelimeler: Haklı sebeple fesih, anonim ortaklıkların feshi, azınlıkhakları, ortaklıktan çıkarılma.

    ABSTRACT In Turkish Commercial Code of6102, right to wind up a company on just and

    equitable basis is regulated for corporations for the fist time . The right to wind up acompany on just and equitable basis is a strong instrument that protects the minority ofshareholders' rights. But beyond this, in sectıon531 of Turkish Commercial Code , the judge is allowed to choose other alternatives to solve the problem in the company,including the discharge of the shareholder who sues the company.

    Keywords: Termination of corporations, just and equitable reason, minorityrights, discharge of the shareholders.

    ***

    * Marmara Üniversitesiİşletme Fakültesi, Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

  • 8/18/2019 18.oturum

    4/30

    Prof. Dr. Ay şe SÜMER840

    Giriş Anonim ortaklıkların haklı nedenle feshi, Türk Hukukuna 6102 sayılı TTK ile

    giren yeni bir kavramdır. Azınlık haklarından biri olarak tanınan haklı nedenle fesihisteme hakkı, TTK’daki düzenleniş biçimiyle anonim ortaklık ortağının ortaklıktançıkarılması sonucunu da içinde barındırmaktadır.

    Fesih davaları TTK’nın uygulamaya girmesiyle gelecek günlerde epeyce tar-tışma konusu olacak, pek çok sıkıntılı ortaklık ilişkisinde menfaat ihtilaflarının halliiçin çözüm yolu olarak dikkat çekecektir.

    Çoğunluk ilkesine göre yönetilen anonim ortaklıklarda küçük pay sahiplerininkorunması, karşılıklı menfaatlerin dengelenmesi anonim ortaklıklar hukukunun önemlibir problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Eski TTK’da azınlık hakları sisteminingereği gibi çalışmadığı, tanınan azınlık haklarının uygulanmasının ve gerçek bir sonucaulaşmanın son derece zor olduğu bilinmektedir. Bu noktada, ortaklığa karşı fesih davasıaçma hakkının tanınmasının azınlık pay sahiplerini çoğunluğun keyfi veya kötü yöne-timine karşı koruyacak önemli bir imkan olduğu görülmektedir. Bu Tebliğde, TTK m.

    531’de bir azınlık hakkı olarak öngörülen haklı nedenle fesih hakkının, Türk Hukukun-daki yeri ve azınlık hakkı olarak önemi değerlendirilecektir.

    1. Haklı neden, haklı nedenle fesih ve ortaklık sözleşmelerinde uygulanmasıHaklı nedenle fesih ile mevcut bir hukuki ilişkiye son verilmektedir. Fesih, sü-

    rekli bir borç ilişkisinin geleceğe etkili olarak (ex nunc)sona ermesini sağlayan bozucuyenilik doğuran bir haktır1. Haklı nedenle fesih hemen bütün sürekli borç ilişkilerindetaraflara verilen bir sona erdirme hakkıdır.

    Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde en adil edimler dengesi bile, bazen ta-rafların kusuru olsun veya olmasın bozulabilir. Hukuk sistemi, taraflardan biri içinçekilmez hale gelen olguların varlığı halinde, sözleşmeyi bozma yetkisini taraflaratanımaktadır. Gerçekten de başlangıçta uzun zaman dilimi içinde bir hukuki ilişkiyisürdürmek üzere yapılan sözleşmelerde, zaman içinde tarafların beklentileri değişebilir,taraflar üzerilerine düşen yükümlerini yerine getirmede zorlanabilirler ya da piyasaşartları değişebilir, sonuçta sözleşmeyi sürdürmenin anlamı kalmayabilir. Hiç kimsedenzoraki olarak bir borç ilişkisini sürdürmesi beklenemeyeceği açıktır, bu yönü ile kişilikhakkının korunması için de taraflara fesih imkanı tanınmaktadır.

    Haklı neden, her somut olayda ayrı değerlendirilen, temeli MK m. 2’deki dü-rüstlük kuralında bulunan bir kavramdır. Kusura bağlı değildir, ancak yerleşik yargıkararlarında, kusuru olan tarafın haklı nedene dayanarak iddiada bulunamayacağı, haklınedene dayalı bir sonucu talep edemeyeceği kabul olunmaktadır. Haklı nedenle birsözleşmeye son verebilmek için o ilişkinin taraflar için çekilmez olması, sözleşmeyisürdürmenin yararsız kalması gerekir.

    O halde ortaklık sözleşmelerinde haklı nedenle fesih için nasıl bir fiili durumaranacaktır? Soruya cevap verebilmek için, ortaklık sözleşmesinden beklenen menfa-atleri değerlendirmek gerekir. Tek kişilik anonim ortaklıklarda haklı nedenle fesihuygulanmayacağından burada en az iki ortaklı ortaklıkların durumunu ele alacağız.

    Ortaklık sözleşmesinin temelindeki esas, kazanç elde etmek üzere bir arayagelmektir. Bu amaca ulaşmak için en temel ortaklık biçiminde ortaklar emek ve serma-yelerini bir araya getirirler. Ortaklık sözleşmelerinde ortak bir amaç uğruna birlikteçalışma yani‘affectio societatis’ düşüncesi bulunmaktadır. Bu ilke küçük, özellikle kişiortaklıklarda daha güçlü iken, çok ortaklı anonimşirkette etkili değildir. Anonim or-taklıklarda haklı nedenle fesih kurumunun temeli, ortağın sadakat borcundan kaynak-lanmaktadır.

    1 Rona Serozan,Sözleşmeden Dönme, İstanbul 1975, s. 121,İlhan Ulusan, İyiniyetli SebepsizZenginleşenin İade Borcunun Sınırlandırılması Sorunu,İstanbul, 1984, s. 74.

  • 8/18/2019 18.oturum

    5/30

    Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi 841

    Eski TTK’da haklı nedenle fesih ve çıkarma, kişi ortaklıkları ve kişisel özellik-lerin de bulunduğu karma bir ortaklık olan limited ortaklıklar için düzenlenmiştir. Ser-maye ortaklığı olan anonim ortaklıklarda kişi ortaklıklarına özgü bir kurum gibi gözü-ken haklı nedenle fesihe eski TTK’da yer verilmemiştir.

    Diğer yandan, çeşitli ülkelerde anonim ortaklığın haklı nedenle feshinin istene-bileceği düzenlenmiştir. Aşağıda daha ayrıntılı inceleyeceğimiz İsviçre BK’dan başka,Fransa’da ve Anglo Sakson hukukunda da haklı nedenle fesih kurumu mevcuttur.İn-giltere’de azınlık pay sahiplerinin haklarına zarar verecekşekilde davranışlarda bulu-nulduğu halde haklı nedenle ortaklığın feshinin istenebileceği 1948 tarihli CompaniesAct’de düzenlenmiş olup 1985 revizyonunda ve 1986 tarihli Insolvency Act’de yeralmıştır. ABD’de bazı eyaletlerde azınlık hakkı olarak bazı eyaletlerde de münferitpay sahiplerine anonim ortaklığın hakı nedenle feshini isteme hakkı tanınmıştır2. Al-man Hukukunda ise haklı nedenle fesih düzenlenmemiştir.

    2. Türk Hukukunda Anonim Ortaklığın Haklı Nedenle Fesihi2.1 Eski TTK ‘da AOnun Haklı Nedenle Fesihi İsviçre BK m.736’da anonim ortaklıklarda esas sermayeyi temsil eden 1/5 azın-

    lık gurubuna haklı nedenlerle anonim ortaklığı fesih imkanı tanınmış iken bu hüküm1957’de kabul edilen TTK’ya alınmamıştır.

    TTK’da haklı nedenle feshe dairİsviçre BKnın hükmünün alınmaması Türkdoktrininde yorumlanmış ve buradaki boşluğu olumlu olarak nitelendirme veya MK m.1’den yararlanma olanağı bulunup bulunmadığı tartışılmıştır3.

    Doktrinde baskın olan görüş, anonim ortaklığın bir sermaye ortaklığı olmasıdolayısıyla haklı nedenler olsa bile feshin istenemeyeceği şeklindedir4. Bizim de içindeolduğumuz yazarlar, kanunun feshi yasaklamış olduğunu, anonim ortaklığın sona ermenedenlerini düzenleyen Eski TTK m. 434’de haklı nedenle fesih kurumunun yer alma-dığını ileri sürmektedirler. Eski TTK m. 434 de anonim ortaklığın sona erme nedenleritahdidi olarak sayılmış olup bunlar arasında haklı neden gösterilmemiş olduğundan,kanunun haklı nedenle fesihi yasakladığı anlaşılmaktadır.

    Diğer yandan farklı görüşteki yazarlar, anonim ortaklıklarda da ortakların haklınedene dayanan fesih hakkına sahip oldukları savunmaktadır.5 Bu görüştekiler, haklınedenle fesih konusunda bir kanun boşluğu bulunduğunu, ve MK m. 1 ‘e göre hakiminhukuku yaratabileceğini belirtilmektedirler6.

    Eski TTK’nın 60 yıllık uygulamasında Yargıtay anonim ortaklıklarda, haklı ne-denle fesih isteminin yerinde olmadığı şeklinde tutarlı bir tavır göstermiştir. YüksekMahkeme, TTK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmadığı ve haklı sebeple fesih

    2

    Mustafa Can, ABD Ortaklıklar Hukukunun Tasarı TTKdaki Ortaklıklar Hukukuna Etkileri,Ankara, 2009, s.1143 TEKİNALP/Poroy/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku,İstanbul 2005, s.821.4 Halil Arslanlı, Anonim Şirketler, C. IV-V, İstanbul, 1961 s. 166; Oğuz İmregün, Anonim

    Ortaklıklar, İstanbul, 1989, s. 324; Ünal Tekinalp, “Otuz Yıllık Uygulamanın Işığında AzınlıkHakları Sisteminin ve Uygulamasının Değerlendirilmesi”, Türk Ticaret Kanunu’nun 30. YılSemineri, İstanbul, 1988, s.241;Tuğrul Ansay, Yargıtay Uygulamasında AnonimŞirketlerHukuku, Ankara, 1981, s. 63;Erdoğan Moroğlu “Anonim Ortaklıkta Azınlık Pay Sahipleri-nin Korunması ve Haklı Nedenle Fesih, ” Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı’nın Anısına Armağan,İstanbul, 1978, s. 468.

    5 Ersin Çamoğlu, Kollektif Ortaklıkta Haklı Sebep Kavramı ve Ortağın Haklı Sebeple Çıkarıl-

    ması, İstanbul, 2008, s. 63.6 Tartışmalar için bkz.Ayşe Sumer, Anonim Ortaklıklarda Azınlık Haklarının Korunması veAnonim Ortaklığın Haklı Nedenle Feshi,İstanbul, 1991, s.78 - 83.

  • 8/18/2019 18.oturum

    6/30

    Prof. Dr. Ay şe SÜMER842

    kurumunun bir sermaye ortaklığı olan anonim ortaklığın bünyesine uygun düşmediğigerekçesiyle anonim ortaklığın haklı sebeple feshinin talep edilemeyeceği görüşünübenimsemiştir7. Ancak esas sözleşme ile fesih hakkının tanınması, imkan dahilindegörülmektedir.8

    Anonim ortaklıkların sona erme nedenlerini düzenleyen TTK m. 434’nın6.fıkrasında, “ Esas mukavele ile bir fesih sebebi tayin edilmiş ise onun tahakkuku”belirtilmiştir. Buna göre, anonim ortaklık esas sözleşmesine, pay sahiplerinin anonimortaklığın haklı nedenle feshini dava edebileceği, şeklinde bir hüküm konulması müm-kündür. Doktrinde de esas sözleşmeye hüküm koymak suretiyle anonim ortaklığınhaklı nedenlerle feshinin istenebileceği konusunda görüş birliği bulunmaktadır9.

    2.2. TTKİlk Taslakta Haklı Nedenle Fesih Düzenlemesi (1985)1990 yılında kaleme aldığımız doktora tezinde incelediğimiz TTK tasarısının ilk

    şeklinde, bugünkünden farklı olarak esas sermayenin 1/5ini temsil eden pay sahiplerinehaklı nedenle fesih için mahkemeye başvurma hakkı tanınıyordu. Ayrıca, azınlığınmahkemeye başvurmadan önce teminat göstermeşartı da bulunmaktaydı.

    1985 tarihli taslakta,şirkete karşı fesih davası açıldığını ortaklara bildirimini ta-kip eden üç ay içinde çoğunluktaki pay sahipleri tarafından rayiç bedel ödenerek davacıazınlık payları satın alınacağı düzenlenmiştir.

    Davalı ortaklığın tebligatı aldıktan itibaren 10 gün içinde durumu pay sahiple-rine bildireceği, ayrıca fesih davasının açıldığı Ticaret Sicili Gazetesi ile en yüksektirajlı iki gazetede ilan edileceği belirtilmişti. İlk taslakta, davayı erteletmek için, esasagirilmeden once üç aylık bir süre taraflara verilmiş olup bu süre içinde payların devrigerçekleşmezse Mahkemenin işin esasına girerek fesihi kabul veya reddedeceği dü-zenlenmişti.

    6102 sayılı TTK m. 531’in eski taslaktan farklı olmasında,şüphesiz İsv. BKdaki 1992 revizyonu ve dünyadaki gelişmelerin gözetildiği anlaşılmaktadır.

    2.3. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda Anonim Ortaklığın Haklı NedenleFeshi

    6102 sayılı TTK m. 531, “Haklı Nedenle Fesih” başlığını taşımaktadır, hü-kümde:

    ‘Haklı sebeblerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açıkşirketlerde yirmide birini temsil eden paysahipleri,şirketin bulunduğu yerdekiAsliye Ticaret Mahkemesindenşirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler.Mahkeme fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakıntarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerininşirketten çıkarılma-larına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir’.

    Hükmün bu şekilde düzenlenmesi ve hakime fesih dışında başka çözümlerüretme imkanı tanınmasındaİsv BK’daki 1992 değişikliği nazara alınmıştır. Ayrıcadavacı azınlık gurubunun esas sermayeye oranında, halka açık anonim ortaklıklar için% 5 oran, Adalet Komisyonunun kabul ettiği metne eklenerek buşekli ile kanunlaş-mıştır.

    7 Çamoğlu, s. 67.8 Yar. 11. HD., E. 1979/2160, K. 1979/3061, 7.6.1919 Tarihli karar için bkz. Yargıtay Kararlar

    Dergisi, C. VI, S. 11, Kasım 1980, s. 1516 - 1519.9 Arslanlı, s.166-167;Oğuz İmregün, Anonim Ortaklıkta Pay Sahipleri Arasında Genel Kurul

    Kararlarından Doğan Menfaatİhtilafları ve Bunları Telif Çareleri,İstanbul, 1962, s. 79, 80-82;Tekinalp, Önemli Sebep, 325;Moroğlu, Haklı Neden, s. 472;Sumer, s. 88.

  • 8/18/2019 18.oturum

    7/30

    Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi 843

    TTK m.531’deki hakkın niteli ğ i: TTK m. 531daki fesih davası TTK’daki enönemli yeniliklerden biridir. Haklı nedenle fesih talep hakkı, herşeyden önce bir azın-lık hakkı olarak tanınmıştır. Böylece çoğunluk gücü karşısında küçük pay sahipleriellerinde bir silaha kavuşmuş olmaktadırlar. Azınlık haklarının tümü gibi bu hak da

    kanunun emredici hükmü ile düzenlenmiştir. Pay sahipleri için haklı nedenle feshi talepedebilmek vazgeçilmez bir haktır. Ortaklık sözleşmesine haklı nedenle feshi yasakla-yan hüküm konulamaz.

    Acaba sözleşmeye haklı nedenle feshi kısıtlayan hükümler konulabilir mi? Ör-neğin dava açma süresi kısıtlanır mı ya da haklı neden olacak somut olaylar tek tekgösterilebilir mi? Kanımca kısıtlamalar fesih hakkının ihlali anlamına geleceğindensözleşmeye alınmamalıdır. Sadece haklı neden sayılabilecek bazı durumlar örnek ola-rak sözleşmeye konulabilir.

    3. Fesih davası ve sonuçları 3.1. Fesih Davası

    Azınlık gurubu davacıdır:TTK m 531’e göre haklı nedenle fesih davasını aç-maya, kapalı ortaklıklarda esas sermayenin onda birini halka açık anonim ortaklıklardayirmide birini temsil eden azınlık pay sahipleri yetkilidir.İsv BK. da 1992’de yapılanyapılan değişiklik ile dava açma için gerekli azınlık oranı 1/10 a düşürülmüştür. Bizdede ilk tasarıdaki 1/5 oran, son tasarıdaİsv BKdaki değişikliğe uygun hale getirilmiştir.

    Kanunun gerekçesinde haklı nedenle feshin bir azınlık hakkı olarak tanındığıbelirtilmektedir. TTK’da anonim ortaklıklarda esas sermayenin onda birini temsil edenpaysahiplerine tanınan azınlık hakları, 4487 SK ile değişik SerPK m. 11/8 hükmünegöre, HAAO’larda ödenmiş sermayenin en az yirmide birini temsil eden pay sahiple-rine tanınmaktadır. Halka açık anonım ortaklıklarda haklı nedenle fesih talep hakkıdiğer azlık hakları ile parallel olarak 1/20’ye indirilmiştir.10.

    Belirtilen 1/10 oranı bir ortak tek başına sağlayabileceği gibi birden fazla ortakbir araya gelerek gereken asgari oranı oluşturabilirler. Diğer azınlık haklarında olduğugibi, esas sözleşme ile Tasarı m. 531’deki hakkın kullanılması için daha düşük bir oranda benimsenebilir.

    Esas sözleşme ile dava açmaya yetkili olan azınlık gurubunun oranı değiştirile-bileceği Gerekçede gösterilmiştir. Acaba esas sözleşme ile bu oran artırılabilir mi?Kanımca kanunda vazgeçilmez hak olarak düzenlenen haklı nedenle fesih hakkınıkısıtlayan sözleşme hükümlerinin geçersiz olması azlık hakkının kısıtlanmaması ge-reklidir, bu nedenle sözleşmeye 1/10 ve HAAOlarda 1/20 den daha fazla oranda ser-mayenin temsil olunmasına yönelik hükümlerin geçersiz sayılması gerekir. Ancakazınlık pay oranın sözleşme ile hafifletilmesi, hatta tek ortağa dahi fesih davası açmahakkının sözleşme ile tanınabileceği görüşündeyim.

    Teminat şartı yoktur: Azınlık gurubu, fesih davasını açarken herhangi bir temi-nat göstermek zorunda değildir. Eski TTKda azınlık haklarının kullanılması için davaşartı olarak pay senetlerinin mahkemeye tevdii 6102 sayılı TTKda terk edilmiştir.

    Davalı ortaklıktır : Fesih davasında, husumet anonim ortaklık tüzel kişiliğineyöneltilecektir. Davada ortaklığı yönetim kurulu temsil eder.Şartlara göre, mahkemedava sırasında anonim ortaklığı temsil etmesi için kayyım tayin edebilmelidir. Zira,haklı nedenler bizzat yönetim kurulunun fiillerinden kaynaklanabilir, davanın seyrisırasında belge ve delillere ulaşmak için kayyım tayini önemli olacaltır.

    10 Bu konuya Moroğlu tarafından dikkat çekilmiş olup kanunun sonşeklinde HAAOlar için azlıkoranı indirilmiştir. (Erdoğan Moroğlu, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Değerlendirme Ve Öne-

    riler, İstanbul 2005, s. 16, aynı yöndeAyşe Sumer Türk Ticaret Kanunu Tasarısında AnonimOrtaklıkların Haklı Nedenle Feshi, Marmara ÜniversitesiİİBF Dergisi Yıl 2010, C. XXVIII,S. 1, s. 171 vd.

  • 8/18/2019 18.oturum

    8/30

    Prof. Dr. Ay şe SÜMER844

    3.2. Fesih Davasının Sonuçları3.2.1. Fesih Talebinin Kabulü/Reddi Haklı neden olabilecek olaylar : Fesih davası açılması üzerine, Mahkeme somut

    olayda haklı neden olup olmadığını araştırıp karar verecektir. Kanunda haklı nedentanımlanmamış, örnekler de gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi vetanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır.

    Belirtelim ki haklı neden, her olayda ayrı değerlendirilecek, Hakimin takdir yet-kisini kullanarak hüküm altına alabileceği somut olaylardır. Hakimlerimiz, MK m.2’nin uygulama esasları ileşahıs ortaklıkları için Yargıtayın örnek kararlarından yarar-lanabilirler. TTKda tek kişilik ortaklıklara da yer verildiğinden gelecek günlerde 5kişiden az ortaklı anonim ortaklıklara rastlanılacaktır.

    Haklı nedenşahıs ortaklığında kişisel ilişkilerden bile doğabilir, Yargıtay’ın or-takların boşanmalarını haklı neden saydığını biliyoruz. Halka açık çok ortaklı bir ano-nim ortaklıkta elbette boşanma veya geçimsizlik fesih nedeni olamayacaktır, çok or-taklı şirketlerde azınlık haklarının ihlali, bilgi alma hakkının engellenmesi, kar dağıt-mama, haklı neden sayılabilecektir.

    İsviçre’de genel kurulun pek çok kez kanuna aykırışekilde toplantıya çağırıl-ması, azınlık hakları ve bireysel hakların devamlı olarak ihlali, özellikle bilgi alma veinceleme haklarının engellenmesi, ortaklığın sürekli zarar etmesi, dağıtılan kar payları-nın düzenli azalması, haklı neden sayılmıştır. Buna karşılık varsayımlar ve olumsuzbeklentiler haklı neden sayılmamıştır11.

    ABD’de de ortaklığın kötü yönetilmesi, pay sahipleri arasında anlaşma ve uz-laşma imkansızlığı, anonim ortaklığın amacını gerçekleşmesinin imkansızlaşması ha-linde fesih davası açılabilmektedir12.

    Hakim fesih talep eden ortağın veya ortakların menfaati ile fesih halinde zede-

    lenmesi muhtemel bütün menfaatleri karşılaştırmalıdır. Diğer taraftan, Hakim bu de-ğerlendirmeyi yaparken fesih davası açmanın davacı ortaklar için en son çare olupolmadığını da denetlemelidir. Örneğin çekişmeyi yaratan genel kurul kararı aleyhineiptal davası açma imkanı varsa veya ortaklık esas sözleşmesinde başka bir hukuki ola-nağın kullanılması mümkün iken bu yola gidilmeden fesih davası açılması, davanınreddini gerektirebilir13.

    Ancak diğer yollara başvurulmadan fesih davasının açılmış olması, davanındinlenmesine engel değildir, başka bir deyişle diğer yollara başvurulması davaşartıolamaz, sadece Hakimin takdirini etkileyebilir. Bu nedenle fesih davasının ikincil davave son çare olduğu da söylenebilir.

    Fesih kararı: Haklı nedenle fesih davası açma hakkı, azınlığın çoğunluk gücüne

    karşı korunması amacıyla sağlanan bir azınlık hakkıdır. Azlığa bu hakkın tanınmasıyeterince korkutucudur, dava fesih talebiyle açılır ama gerçekte davanın menfaat ihtila-fının çözümünü sağlaması beklenmektedir. Haklı nedenle fesih hakkı, uygulanmasıyladeğil uygulanma tehlikesinin varlığıyla azlığı korumaya hizmet etmekte, çoğunluğunhaklarını kötüye kullanılmaması açısından caydırıcı rol oynamaktadır14.

    Ekonomik düzen içinde çok önemli bir yer tutan anonim ortaklığın feshi, talepsahibi olan azınlık ortaklar yararına, çoğunluk için de cezalandırmaya benzer bir anlamtaşıyabilir. Fesihle birlikte ortaklıkta çalışanların işine son verilecek, üretim duracak,

    11 Gerekçe m. 531.12 Can, s. 11413 Çamoğlu, s. 70.14 Aytekin Çelik, AnonimŞirketlerde Ortaklıktan Çıkarılma, Ankara, 2012, s. 274.

  • 8/18/2019 18.oturum

    9/30

    Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi 845

    sosyal ve ekonomik sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu nedenle fesih her zaman en son çareolarak düşünülmeli, fesih kararı verilirken, işletmenin faaliyet göstermesinde yararıbulunan diğer menfaat sahiplerinin (stakeholders) çıkarlarının da değerlendirilmesi vedikkate alınmasışarttır15.

    Mahkeme davacıların ileri sürdüğü nedenleri yeterince haklı bularak, başkacaçare olmadığı değerlendirerek ortaklığın feshine karar verirse, ortaklık tasfiye sürecinegirecektir. Mahkemenin kararı bozucu yenilik doğuran bir karar olduğundan ileriyedoğru hüküm ifade edecektir.Şüphesiz fesih, ağır bir sonuçtur. Mahkemenin fesihkararı tüm pay sahiplerini etkileyecektir. Tasfiye sürecinin sonunda, ortaklar tasfiyebakiyesinden yararlanma hakkına sahiptir. Davacılar, tasfiye sonucunu bekleyip, geriyebir şey kalmışsa, tasfiye bakiyesinden pay alabileceklerdir.

    Fesih talebinin reddi: Mahkemenin haklı nedenlerin varlığı konusunda yeterlikanaat edinmemişse, davayı reddedeceği söylenebilir. Haklı neden olacak olaylar,başka bir deyişle ortaklık içinde çıkar çatışması mevcut olduğu kanaatine ulaşırsa,hakim TTK m.531’deki yetkilerini kullanacak, çözüm üretecek, çözümleri uygun bulu-

    nup uygulanmazsa fesih yoluna gidilecektir.3.2.2. Davacıların Paylarının Satın Alınarak Ortaklıktan Çıkarılmaları Kararı Davacı paylarının satın alınması:TTK m. 531’de, hem davacıların menfaatleri-

    nin korunması hem de ortaklığın fesih sonucundan kurtarılması için Hakime davayıkabul veya red dışında seçenekler de tanınmaktadır. Mahkeme fesih talebini kabul veyareddetmek dışında, davacılara paylarının gerçek değerinin ödenmesi ve bunların ortak-lıktan çıkarılmasına da karar verebilecektir. Haklı nedenle feshi istemenin bir sonucu,pay sahibini ortaklıktan çıkarılmasıdır.

    Doktrinde bazı yazarlar, bunun ortağın çıkarılması anlamı taşıdığını ileri sür-mekte iken16, bazı yazarlar da ortağı çıkma hakkı olduğu görüşündedir. Madde met-

    ninde ‘çıkarılma’ sözcüğü kullanıldığından kanımca pay sahiplerinin ‘çıkarılması’teriminin kullanılması daha uygun olacaktır. Ancak buradaki çıkarılma, sermaye payı-nın ödenmemesi nedeniyle ortağın çıkarılmasından farklıdır.

    Gerçekten de özellikle kapalışirketlerde yönetime katılacak kadar fazla oy sa-hibi olmayan ortaklar bazen sıkıntıya düşmektedirler. Bu ortakların sahip olduklarısermayeye oranlı oy miktarları, yönetime seçilmelerini mümkün kılmamaktadır. Diğeryandan, hisse devri suretiyle ortaklıktan ayrılmak için ortağın bir alıcı bulması, bualıcının da rayiç değeri ödemesi gereklidir. Elbette borsaya kote edilmiş HAAO’larbakımından durum daha basittir, zira rayice göre pay senetlerinin satışı mümkündür.Kapalı ortaklıklarda payların rayiç değerle satımının gerçekleşmesi, haklı nedenle fesihdavasında mümkündür. Ancak bu sonuca her zaman ulaşılmayacaktır, fesih davasıfesih talebiyle açılmakla birlikte, Hakim feshi kabul veya reddedebileceği gibi, davacı-nın paylarının satın alınmasına, veya uygun olan başka bir çözüme de karar verebile-cektir.

    Kanımca pay sahiplerinin ortaklıktan ayrılmak ve paylarının rayiç değerini tah-sil etmek için her zaman fesih davasına başvurmaları pratik değildir, zira mahkemeuygun olan başka bir çözüme de hükmedebilir, davayı reddedebilir, sonuçta tazminatödenmek durumunda da kalınabilir. Onun için ilk bakışta görüldüğü kadar kolay başvu-rulacak bir dava türü olmadığını belirtmek isterim.

    Payların gerçek de ğ erleri: Mahkeme, davacılara paylarının gerçek değerininödenmesini sağlamak için öncelikle gerçek değeri tespit edecektir. Payların gerçek

    15 Hasan Pulaşlı, Yeni Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ankara 2012, s. 833.16 Çelik,s. 279.

  • 8/18/2019 18.oturum

    10/30

    Prof. Dr. Ay şe SÜMER846

    değeri, TTK m. 531’e göre karar tarihine en yakın tarihteki değere göre tespit oluna-caktır. Bu kısım Adalet Komisyonu tarafından maddeye eklenmiştir.

    Adalet Komisyonu aşamasında kanunun bir çok hükmüne benzer nitelikte iba-reler eklenmesinin temel gerekçesi, sadece zaman içindeki değer artışlarından paysahibinin de yararlanmasını sağlamaktır. Ne var ki maddenin lafzı bu amacın tam ak-sine bir sonucun doğumuna yol açacak niteliktedir17. Hemen akla gelenşey, bir halkaaçık anonim ortaklıkta fesih davası açıldığının borsa bülteninde/internet sayfasındaduyurulacağı, davanın seyri sırasında payların değerinin düşme ihtimalinin olacağı vedavacıların zararının ortaya çıkması ihtimalidir. Dava tarihi itibariyle rayiç değer tespitiyapılması hakkaniyete ve davanın amacına daha uygun olacaktır.

    Pay bedellerinin ödenmesi: Davacıya paranın kimin tarafından ve nasıl ödene-ceği, bu payların geçici olarak ortaklık tarafından iktisap edilip edilmeyeceği yargıkararlarına ve öğreti görüşlerine göre belirlenecektir18.

    6102 sayılı TTK m. 379 kapsamında anonim ortaklık kendi paylarını iktisapedebilir. Buna göre, ortaklığın esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşmaya-cak miktarda paylarını ivazlı olarak kabul edebilmektedir, esas sermayenin onda biriniaşan payın ortaklıkça devralınması yasaktır.19 TTK m.379’daki payları satın alabilmeişleminin yapılması için yönetim kuruluna genel kurulca 5 yıllık dönemler için yetkiverilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda her 5 yılda bir yönetim kurulunun yetki-lendirilmesi gerekir20.

    Diğer yandan çoğunluk pay sahiplerini aynı fiyattan payların satın alınmasınıdavacı pay sahiplerine önerne hakkının bulunup bulunmadığı da maddede açık değildir21.Bir varsayım olarak, fesih davasını açan azınlık gurubunun % 10 değil % 15 olduğunudüşünelim, şu halde daha öncek, işlemlerde % 10 luk pay iktisabı sınırını dolduranortaklık payları satın alamayacaktır. Çoğunluk pay sahipleri veya üçüncü kişilerinpayları satın alma taleplerinin Mahkemeye sunulması halinde, hakimin bu konuda karar

    verebileceği açıktır. Zira, maddede uygun olan tüm çözümlere karar verme yetkisibulunmaktadır. Bu halde hakim çoğunluk ortaklarına davacı ortakların paylarını satınalma imkanı tanımalıdır.

    Davacılara ait paylar devredildikten sonra, davacıların ortaklıkla bağı kalmaya-cak, ortaklıktan ayrılmış olacaklardır. Böylece, tasfiyeyi beklemeden paylarını Mah-kemenin belirlediği değer üzerinden çoğunluk ortaklara veya ortaklığa satmış, ortaklıkilişkisini bitirmiş olmaktadırlar.

    3.2.3. Uygun Düşen ve Kabul Edilebilir Diğer çözümlerİsv BK’daki 1992 revizyonunda, hakime fesih yerine uygun çözüme karar vere-

    bilme imkanı tanınmıştır. TTK m. 531 e gore, Mahkeme, fesih yerine davacıların pay-

    larının devri veya ‘uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme’ karar verebilir.Bu hüküm ile fesih davasına bakan Hakime geniş takdir hakkı tanınmaktadır.

    17 Abuzer Kendigelen, Yeni Türk Ticaret Kanunu, Değişiklikler Yenilikler Ve İlk Tespitler,İstanbul 2011, s.378.

    18 Gerekçe m. 531.19 TTK m 379: (1) Birşirket kendi paylarını esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşacak

    olan miktarda, ivazlı olarak iktisap veya rehin olarak kabul edemez.20 TTK komisyonunda kabul edilen metinde yetki süresi 18 ay iken, TBMM 18 aylık sürenin AB

    mevzatında 5 yıla çıkarılması nedeniyle değişiklik maddeye yansıtılmıştır (Gerekçe).21 Şükrü Yıldız, ‘TTK Tasarısına Gore AnonimŞieketin Haklı Nedenle Feshi’, Prof. Dr. Ergon

    Çetingil ve Prof. Dr. Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı, İstanbul 2007, s.1199.

  • 8/18/2019 18.oturum

    11/30

    Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi 847

    Madde gerekçesinde, ‘şirketin feshini haklı kılan sebeplerin bulunmasına rağ-men, yaşatılmasının ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru olacağına kanaat getirenmahkeme,şirketi feshetmek yerine, fesih talebinde bulunan paysahiplerinin paylarınıngerçek değerinin ödenmesine ve kendilerininşirketten çıkarılmasına veya duruma uy-

    gun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir’ dendikten sonra, ‘veyaduruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözümü karara bağlama’ insiyatifinintamamen mahkemeye ait olduğnu belirtmektedir. Örneğin, fesih davası şirketin kardağıtmaması nedeni ile açılmış ise mahkeme kar dağıtımına karar verebilir. Ortaklararasındaki çekişmeyi gidermek içinşirketin bölünmesine, yeni ortak alınmasına kararverebilir.

    İsviçre dokrininde duruma uygun düşen ve kabul edilebilir çözüm örnekleri, kardağıtma zorunluluğu, sermaye srtırımı, muhalif pay sahiplerinin temsilcilerinin yöne-tim kuruluna alınması, bir iştirakin bölünmesidir22.

    Bu noktada ortaya çıkacak tartışmada, Mahkemenin anonim ortaklık yetkili or-ganlarının yerine karar vermesinin değerlendirilmesi gerekir.

    3.3. Fesih Davasında Usul Ve ZamanaşımıHaklı nedenle fesih hakkı, azınlığa tanınan en kuvvetli haktır. Deyim yerinde ise

    iki ucu keskin bir kılıç gibidir, bir yandan çoğunluk iradesi karşısında yeterince koru-namayan hakları ihlal edilen küçük pay sahipleri korunmak isterken, ekonomik biryapıyı oluşturan anonim ortaklığın karşısında tehdit olarak yer almaktadır. Böyle biryola keyfi ‘haklı’ sayılamayacak nedenlerle başvurmak, ağır sonuçlara yol açabilecek-tir. Bu yüzden bir yandan azınlığı korurken bir yanda çoğunluk ve sosyo-ekonomikmenfaatler de gözetilmelidir. Fesih davasının önemi ve etkisi gözönünde bulundurula-rak maddede dava hakkının kötüye kullanılmasının önlenmesi bakımından davacılarınortaklığa verdikleri zararlardan sorumlu tutulacaklarına ve muhtemel zararlar için mah-kemece davacılardan uygun teminat isteneceğine ilişkin bir hükme yer verilmesininyararlı olacağı belirtilmiştir23.

    Davacıların fesih davası açmakla paylarını kaybetme ihtimalinin bulunduğunuda unutulmamalıdır. Mahkeme, davacıların paylarının rayiç bedelle satın alınmasınakarar verirse davacılar ortaklık sıfatlarını kaybedecektir. Bu düzenleme ile dava sıra-sında teminat istenmesine gerek kalmadığı görüşündeyim. Mahkemenin fesih yerineortaklıktan çıkarılmaya karar vermesi ihtimalinin fesih davasının keyfi uygulamalarınıengellemede etkili olacağı düşüncesindeyim.

    Fesih davası, davalı ortaklığın bulunduğu yerde açılacaktır, TTK m 531 de As-liye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu hükmolunmuştur. Basit yargılama usulünetabiidir.

    Fesih davasının usul hukuku bakımından bir sonucu da taleple bağlılık ilkesininistisnalarından birini oluşturmasıdır. Hakim, uygun olan çözümleri bulurken taraflarıntalepleri ile bağlı kalmamaktadır.

    Kanunda haklı nedenle fesih davası açılması için özel bir zamanaşımı öngörül-memiştir. Genel hüküm olan BK m. 126/4 uyarınca 5 yıllık zamanaşımı uygulanacak-tır. Esasen azınlığın eline verilen bu kadar etkili ve önemli bir silahın keyfi kullanılma-sını engellemek için kısa bir zamanaşımı süresi, örneğin haklı neden oluşturabilecekmaddi vakıaların oluşundan itibaren iki yıllık sure ile sınırlama yapılması uygun ola-caktı.

    22 ÜnalTekinalp,Tek Kişilik Anonim Ortaklık,İstanbul 2011, s. 19223 Moroğlu, TTK Tasarısı, s. 163.

  • 8/18/2019 18.oturum

    12/30

    Prof. Dr. Ay şe SÜMER848

    SonuçTTK m. 531’de düzenlenen haklı nedenle anonim ortaklığın feshi, kişi ortaklık-

    larına özgü olan bu kurumun sermaye ortaklığı olan anonim ortaklıklara uyarlanması-dır. Haklı nedenle fesih, bütün süreli borç ilişkilerinde taraflara hukuki ilişkiye sonverme imkanı tanıyan, bir anlamda kişilik haklarını koruyan imkandır.

    Anonim ortaklıklar sermaye ortaklığı olup, haklı nedenle fesihin uygulama alanıve amacı kişi ortaklıklarından farklıdır. Burada amaç, çoğunluk iradesi ve keyfi yöne-timine karşı azınlık pay sahiplerinin korunması ve çıkar çatışmalarının önlenmesidir.

    Haklı nedenle fesih davasında, azınlık gurubunun haklarının korunması ile ano-nim ortaklığın ekonomik ve sosyal durumunun korunması, aralarındaki menfaat denge-sinin kurulmasında mahkemelerimizin değerlendirmesi önem kazanmaktadır. Hakim,her somut olayda haklı nedenlerin varlığını takdir edecek, haklı nedenin var olmasınarağmen bazı durumlarda anonim ortaklığı fesihten kurtarmak için açık uçlu bırakılan‘çözümleri’ bulacaktır.

    Sonuç olarak, bütün güçlüklere rağmen, anonim ortaklıkların haklı nedenle fes-hini istemenin çoğunluk gücüne karşı azınlığın elinde çok önemli bir güç olduğu veTürk Hukuk uygulamasında Mahkemelerimizin örneklerinden yararlanarak menfaatlerdengesine uygun çözümler yaratabileceği inancını taşımaktayım.

    Sorular:1) Azınlık oranının dü şürülmesi konusunda maddenin lafzının dü şürülmeye izin

    verdi ğ i ifade ettiniz. “en az” ifadesi lafız olarak dü şürme de ğ il artırmaya imkan ver-di ğ i şeklinde anla şılamaz mı? Di ğ er azınlık hakları açısından amaçsal yorum yapıla-rak oranın dü şürülebilece ğ i ileri sürülmektedir. Ancak fesih hakkı gibi şirketi sonaerdirecek bir hakkın daha dü şük oranda paya sahip olan azınlı ğ a tanınması menfaatlerdengesine aykırı olmaz mı?

    6102 Sayılı TTK m. 340’da, anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinde ‘Bu ka-nunun anonimşirketlere ilişkin hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça izin veril-mişse sapabilir’ hükmü bulunmaktadır. TTK 340’daki emredici hükümler çerçevesindeTTK m 531’deki azınlığın dava açmadaki sınırının esas sözleşmeyle değiştirilip değiş-tirilemeyeceği tartışılmıştır. TTK m. 531’de tanınan dava hakkının azınlık hakkı ol-duğu açıktır. Azınlık hakları sisteminde de amaç hakların kullanılmasını kolaylaştır-mak, azınlığın gücünü desteklemek olduğunda, maddeyi amaca göre yorumlarsak,kanımca esas sözleşmeyle 1/10 oranının altında azınlık pay sahiplerine de fesih davasıaçma imkanı düzenlenebilir. Diğer yandan TTK m 531 gerekçesinde, ‘esas sözleşmeyledaha düşük bir oranın öngörülebileceği’ belirtilmekte, gerekçe de görüşü esteklemek-tedir.

    Soruda belirtildiği gibi ‘en az’ sözcüğünün oranı düşürme değil tam tersine ar-tırmaya izin verildiği şeklindeki yorumu, anonim ortaklıklarda azınlık hakları teorisineters düşer, zira azınlık haklarının kullanılmasında zorlaştırıcı ağırlaştırıcı değil kolay-laştırıcı yönde yorumlar ve uygulamalar benimsenmiştir, genel kurul yetersayılarındaolduğu gibi…

    Sorunun son kısmında, fesih gibi önemli bir sonuca götürecek hakkın kullanı-mında daha düşük oranda paya sahip olan azınlığa tanınmasının menfaatler dengesineaykırı olacağı belirtilmektedir. Sunumda da belirtildiği gibi fesih davası, fesih talebiyleaçılır, azınlığa çok güçlü bir silah olarak verilmiştir ancak fesih talebinin kabulü vefeshe karar verilmesinden ziyade azınlığın sorunlarına çözüm amaçlanmaktadır. Yar-gılamada değerlendirilen olaylar, ortaklık içindeki, çıkar çatışmalarını halledebilecek

    başka bir çare kalmayınca feshe karar verilecektir, Hakime menfaat çözümünü sağlaya-cak pay devri veya diğer çözümler bulma yetkisi de tanınmıştır. Fesih talebiyle mah-kemeye başvuran pay sahipleri paylarını kaybetme tehdidi altında da bulunmaktadır.

  • 8/18/2019 18.oturum

    13/30

    Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi 849

    Bu yüzden küçük oranda pay sahiplerinin gereksiz fesih davaları açamayacakları, so-nuçta paylarını yitirme tehlikesinin de bulunduğunu düşünüyorum.

    2) 5 ki şiden olu şan bir AŞ ’te bir pay sahibinin sürekli şirkete zarar verici dav-ranı şları nedeniyle 4 pay sahibi haklı nedenle fesih davası açtı ğ ında, mahkeme dava-cılar yerine şirkete zarar veren ve haklı sebebi olu şturan pay sahibinin çıkarılmasınakarar verebilir mi?

    Her şeyden önce ortak sayısı değil esas sermaye payına bağlı olarak düşünmekgereği anonim ortaklıkların en önde gelen ilkelerindendir. Soruda esas itibarıyle sorul-mak istenen husus, ‘dava açan azınlık pay sahibinin değil çoğunluktaki pay sahibininçıkarılmasına’ karar verilip vertilmemesi ise, TTK m 531 kapsamında hakimin uygunve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebileceğinin hükmedildiği gözetilerek,olumlu yanıtlanabilir. Yani Hakim sermaye oranı düşük olan davacı azınlık pay sahibiyerine ortaklıkta hakim durumda olan çoğunluk pay sahiplerinin devrine teorik olarakkarar verebilmelidir. Ancak bu çözümün uygun ve kabul edilebilir olduğu söylemekgüçtür.

    3) GK tarafından uzun yıllar kar da ğ ıtılmaması yönünde karar verilmesi AŞ ’inhaklısebeple feshini talep için örnek dedik. Peki “ şirketin devamlı geli şimi için edinilenkarın kanuni yedek akçe olarak ayrılması” kararının uzun yıllar üst üste alınması ha-linde bu durum gerçekle şir mi? Örne ğ in kaç yıl boyunca böyle kararlar alınırsa busonuç do ğ ar? İ sviçre hukukunda örnekler var mıdır ?

    Anonim ortaklıkta uzun yıllardır kar dağıtmama durumunda karın dağıtılmamanedenini de değerlendirerek kanımca kar elde ettiği halde dağıtmama durumunun na-zara alınması gerekir. Elbette kar elde etmeyen ortaklığın kar dağıtma-ması/dağıtamaması halinde hüküm uygulama alanı bulamayacaktır.İsviçre’de ‘10 yılıaşkın sürede çoğunluğun gücünü kötüye kullanması’ halinde Mahkemenin davayı ka-bul ettiği durumlar mevcuttur. Ancak özel olarak, kar dağıtmama olayının kaç yıl ger-

    çekleşmesi gereği konusunda kesin bir kural bulunmamaktadır. Belki Türk hukukundaSermaye Piyasası Mevzuatında oysuz paylara oy hakkı tanınması sonucunu doğuran 3yıllık kar dağıtmama süresi benimsenebilir. Hakim somut olaya göre kar dağıtmamaolgusunun haklı neden sayılıp sayılmayacağına karar verecektir.

    4) TTK531. Maddede düzenlenen dava türü bakımından;* İ flas erteleme süreci itibariyle dava açılan şirketin dava tarihinden sonra İİ K

    179. Madde kapsamında iflas erteleme sürecine girmesi ya da iflas sürecine girmesihalinde hakim; feshi mi tercih edecektir yoksa yine maddenin devamında yer alan “karar tarihine en yakın gerçek de ğ erlerinin” ödenmesi yolunu tercih edebilecek midir? Bu olasılıkla ilgili İ sviçre hukukunda emsal örnekler var mıdır?

    * Bu madde bakımınından TMK 2. Madde dı şında ba şkaca hangi ölçütler uy-gulanabilir? İflas erteleme davası teknik sonuçları olan bir davadır, haklı nedenle fesih isetali bir davadır, yani diğer yollar tüketildikten sonra başvurulması gerekir, gerçi iptalveya sorumluluk davası açılması davaşartı değildir ama fesihin son çare olup olmadı-ğını Hakim denetleyecektir. Bu nedenle iflas erteleme davası açılmış ise, iflas ertelemedavasını bekletici mesele sayılarak, fesih davasına bakabilmek için iflas ertelemeninsonuçlandırılmasının beklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şayet iflas kararı verilirsezaten fesih davası konusuz kalacaktır.

    Haklı nedenle fesih davasının temelini oluşturan haklı neden kavramı dürüstlükkuralından kaynaklanmaktadır. Sözleşme ilişkisine devamı imkansız kılan olaylarınhaklılığında, dürüstlük kuralındaki objektif ölçüt uygulanacaktır. Kanunda başka ölçüt

    gösterilmemiştir ama örnek olarak kolektif ortaklıklar ve limited ortaklıklarda fesih veçıkarma nedeni olarak süregelen uygulamalardan, somut olaylara uygun düştüğü ölçü-lerde yararlanılacağı kanaatindeyim.

  • 8/18/2019 18.oturum

    14/30

  • 8/18/2019 18.oturum

    15/30

    LİMİTED ŞİRKETTE ORTAĞIN ORTAKLIKTANÇIKMASI VE ÇIKARILMASI

    Yrd. Doç. Dr. Ayşe ŞAHİN* ÖZETBu incelemenin amacı, özellikle TTK ile gelen değişiklikleri ve bunlara bağlı

    olarak ortaya çıkması muhtemel hukuki sorunları ele almaktır. Bu sebeple konu, TTKhükümleri ışığında kanun sistematiği esas alınarak, “ortağın çıkması”, “çıkmayakatılma”, “ortağın çıkarılması” ve “ayrılma akçesi”şeklinde, dört ana başlık altındaincelenmiştir. 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu (ETTK) m.551’de tek maddededüzenlenen “ortağın şirketten çıkması ve çıkarılması” konusu, 6102 sayılı Yeni TürkTicaret Kanunu’nun (TTK) 638-642. maddelerinde, beş maddede, oldukça ayrıntılı birbiçimde düzenlenmiştir.TTK’da ortağın şirketten çıkması konusunda, ETTK’da da yeralan “sözleşmesel çıkma hakkı” ve “haklı sebeple çıkma davası” aynen korunmuş,çıkma konusunda yenilik olarak çıkma davasında ihtiyati tedbir talep etme olanağıöngörülmüştür. Çıkma konusunda öngörülen bir diğer önemli yenilik “çıkmayakatılma” kurumunun oldukça ayrıntılı biçimde düzenlenmiş olmasıdır. Ortağınşirketten çıkarılması ile ilgili olarak gelen önemli yeniliklerden biri, haklı sebepleçıkarma davasının yanı sıra, “sözleşmesel çıkarma” olanağının düzenlenmiş olmasıdır.Ayrıca TTK’da yenilik olarak, kollektif ortaklıkta olduğu gibi, çıkarılan ortağa çıkarmakararına karşı iptal davası açma hakkı tanınmıştır. TTK’nun çıkma ve çıkarmaya ilişkinhükümlerinde öngörülen önemli bir başka yenilik, ayrılma akçesinin hesaplanma veödenme biçiminin ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiş olmasıdır.

    ABSTRACTThe purpose of this article, is to examine in particular the changes brought by

    the New Turkish Commercial Code and is to address the legal issues likely to arise inrelation to these. In this aspect, the subject will be treated under four main headingswhich are "partner’s exit", "participation to ongoing exit", "partner's expulsion" and"calculation and payment of the allowance" based on the systematics of the TurkishCommercial Code.In the Former Turkish Commercial Code “the exit and theexpulsion of the partner from the limited liability company” was regulated only in onearticle, while in the New Turkish Commercial Code, the issue is regulated in a mannerquite detailed, in articles 638-642.There are several amendments on the exit right ofthe partner. The main change is that the New Code envisages the right to request a preliminary injunction during the case. Another important change on the exit right, isthat "the institution of participation of others to ongoing exit" is regulated quitedetailed. Besides these changes, the Former Turkish Commercial Code system basedon both "contractual right to exit" and "law suit of exit based on just motifs" is exactly preserved. One of the major changes with respect to expulsion of the partner, is thatthe company has been given the possibility to regulate in the company agreement a"contractual exclusion of the partner". In addition, the excpelled partner has beengiven the right to file a law suit for the annulment against the exclusion decision issuedon the partner.Another important amendment is that the calculation and payment of anallowance to the outgoing partner for his shares, is regulated in detail.

    Keywords: Exit right, expulsion of the partner, limited libality company, participation to ongoing exit, calculation and payment of the allowance

    ***

    * Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

  • 8/18/2019 18.oturum

    16/30

    Yrd. Doç. Dr. Ay şe Ş AH İ N852

    GİRİŞ • 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu (ETTK) m.551’de tek maddede

    düzenlenen “ortağın şirketten çıkması ve çıkarılması” konusu, 6102 sayılı Yeni TürkTicaret Kanunu’nun (TTK) 638-642. maddelerinde, beş maddede, oldukça ayrıntılı birbiçimde düzenlenmiştir.

    • TTK’nun limitedşirkette ortaklıktan çıkması ve çıkarılmasına ilişkin 638-642. hükümlerinin kaynağını İBK 822-825a hükümleri oluşturmaktadır.

    • TTK’da ortağın şirketten çıkması konusunda, ETTK’da da yer alan“sözleşmesel çıkma hakkı” ve “haklı sebeple çıkma davası” aynen korunmuş, çıkmakonusunda yenilik olarak çıkma davasında ihtiyati tedbir talep etme olanağı öngörül-müştür. Çıkma konusunda öngörülen bir diğer önemli yenilik “çıkmaya katılma” ku-rumunun oldukça ayrıntılı biçimde düzenlenmiş olmasıdır.

    • Ortağın şirketten çıkarılması ile ilgili olarak gelen önemli yeniliklerden biri,haklı sebeple çıkarma davasının yanı sıra, “sözleşmesel çıkarma” olanağının düzen-lenmiş olmasıdır. Ayrıca TTK’da yenilik olarak, kollektif ortaklıkta olduğu gibi, çıka-rılan ortağa çıkarma kararına karşı iptal davası açma hakkı tanınmıştır.

    • TTK’nun çıkma ve çıkarmaya ilişkin hükümlerinde öngörülen önemli birbaşka yenilik, ayrılma akçesinin hesaplanma ve ödenme biçiminin ayrıntılı bir biçimdedüzenlenmiş olmasıdır.

    • TTK’nun limitedşirkette ortağın çıkmasına ve çıkarılmasına ilişkin 638 ve640. madde hükümleri özellikle, bir ortağın çıkması veya çıkarılması konularında or-taklar arasında anlaşma sağlanamadığında uygulanma alanı bulacaktır. Ortaklar ara-sında, bir veya birden fazla ortağın ayrılması konusunda birlik varsa, ortaklık sözleş-mesinde çıkma veya çıkarma düzenlenmemiş olsa dahi, tüm ortakların ortağın ayrıl-ması konusunda alacaklıları oybirliği kararı ile ortağın şirketten ayrılması mümkündür.

    Bu incelemenin amacı, özellikle TTK ile gelen değişiklikleri ve bunlara bağlıolarak ortaya çıkması muhtemel hukuki sorunları ele almaktır. Bu sebeple konu, TTKhükümleri ışığında kanun sistematiği esas alınarak, “ortağın çıkması”, “çıkmaya ka-tılma”, “ortağın çıkarılması” ve “ayrılma akçesi”şeklinde, dört ana başlık altında ince-lenmiştir.

    I. ORTAĞIN ŞİRKETTEN ÇIKMASI• Ortağın limitedşirketten çıkması, TTK’nun 638 ve 639. maddelerinde ayrın-

    tılı bir şekilde düzenlenmiştir. Ortağın çıkması ilgili olarak ETTK m.551’de söz konusuolan ikili sistem aynen devam etmektedir. Ortak,şirket sözleşmesinde öngörülen se-beplere dayalı olarak çıkma hakkını kullanabilir veya haklı sebeplere dayalı olarak

    mahkemeden çıkmasına izin verilmesini talep edebilir.• Çıkmaya ilişkin TTK hükümleri ile gelen yenilikler, yukarıda belirtildiğiüzere ihtiyati tedbir talep etme olanağının ve çıkmaya katılmanın düzenlenmiş olmasıdır.

    • TTK’da öngörülen bir başka yenilik, çıkma hakkının esas sözleşmede düzen-lenmesi durumunda ayrılma akçesinin serbestçe düzenlenmesine imkan tanınmış olma-sıdır (TTK 641/2).

    • Ortaklıktan ayrılmak isteyen ortak, esas sözleşmede çıkma sebepleri öngörül-memişse veya öngörülmesine karşın başkaca haklı sebepler bulunduğu takdirde TTK638/2 gereğince haklı sebeple çıkma davası açma olanağına sahiptir. Davanın maddihukuka ilişkin koşulu haklı sebeplerin bulunmasıdır. TTK 638/2 hükmü, davanın ko-şulları ve haklı sebep kavramının temel unsurları ve genel ilkeleri konusunda bir deği-şiklik getirmemektedir. Haklı sebepler, kollektif ortaklıklarda kavramı düzenleyen TTK245’de öngörülen temel kıstaslar ışığında belirlenecektir.

  • 8/18/2019 18.oturum

    17/30

    LimitedŞ irkette Orta ğ ın OrtaklıktanÇıkması ve Çıkarılması

    853

    • TTK, esas sözleşme ile ortak değişikliğinin güçleştirilmesine olanaksağlamaktadır. Şöyle ki esas sözleşmede pay devri tamamen yasaklanarak veya genelkurulun devre onay vermeyi reddetmesi yoluyla bu amaca ulaşılabilir. Ortak değişik-liklerinin buşekilde sınırlandırıldığı hallerde, ayrılmak isteyen ortaklar, haklı sebeple

    çıkma davası açabilecekler midir? TTK bu soruyu, mehazİBK 786/3 hükmündenalınmış olan TTK 595/5 ile çözümlemektedir. TTK 595/5 uyarınca, “ortaklık sözleşme-sinde pay devri yasaklanmış” veya “genel kurul devre onay vermeyi reddetmişse”,ortağın TTK 638/2 gereğince haklı sebeple çıkma davası açma hakkı saklıdır. Bu hü-kümden öncelikleşu sonuç çıkmaktadır; pay devrinin yasaklanmış olması veya genelkurulun devre onay vermeyi reddetmiş olması ortağın, haklı sebeple çıkma davası aç-masına engel değildir.

    • Bundan başka düzenleme biçimi ayrıca, hükümde belirtilen hallerin haklı se-bep örneği olarak mı öngörüldüğü sorusunu akla getirmektedir.İsviçre hukukunda “paydevrinin yasaklanmış olması” veya “genel kurulun devre onay vermeyi reddetmiş ol-ması”, per se haklı çıkma sebepleri olarak kabul edilmektedir. Kanaatimizce TTK 595

    ile izlenen amaç, bu iki olguyu per se haklı sebep olarak düzenlemek değil, devir yasağıvarsa, ortağın dava açarak ayrılma olanağının bulunduğunu belirtmektir.• Haklı sebeple çıkma davasına ilişkin TTK 638/2’de öngörülen asıl yenilik,

    ihtiyati tedbir talep etme olanağının tanınmış olmasıdır. İkinci fıkranın ikinci cümlesi,İBK 824’den alınmış, yeni bir hükümdür. TTK’daki bu yeni düzenleme ile tedbir talepetme olanağı, yalnızca çıkma davası bakımından öngörülmüştür. Buna karşılık mehazdüzenlemede tedbir talep etme olanağı, çıkma ve çıkarma davaları bakımından ortakhüküm olarak öngörülmüştür.

    • Kanaatimizce tedbir talep etme olanağının, mehaz düzenlemede olduğu gibi,çıkma ve çıkarmaya ilişkin ortak hükümler arasında düzenlenmesi daha yerinde olurdu.Her ne kadar haklı sebeple çıkarma davasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili

    hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir talep edilmesi olanağı bulunsa dahi, tedbir talep etmeolanağının ortak hükümlerde düzenlenmesi amaca daha uygundur. Çıkma davası bakı-mından tarafların ihtiyati tedbir talep etmek konusunda söz konusu olan korunmayadeğer menfaatleri, haklı sebeple çıkarma davası bakımından söz konusu olmaktadır.

    II. ÇIKMAYA KATILMA• Limited ortaklıkta ortağın çıkmasına ve çıkarılmasına ilişkin hükümler ara-

    sında en önemli yeniliklerden biri TTK 639’da düzenlenen çıkmaya katılma kurumu-dur. Hüküm,İBK 822a’dan alınmıştır.

    • TTK m.639’da katılma hakkının kullanılmasında takip edilecek usul, katılmaşartları ve katılmada esas alınacak prensipler olmak üzere, çıkmaya katılma kurumununbirçok cephesi oldukça ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.

    • TTK 639 gereğince ortaklardan biri,şirket sözleşmesindeki hükme dayalıolarak çıkma hakkını kullandığı takdirde veya haklı sebeple çıkma davası açtığı tak-dirde, diğer ortaklar çıkma talebinde bulunabilirler veya davaya katılabilirler.

    • Bu kurum ile ilk başta ortağın, çıkma hakkını kötüye kullanması ve ortaklıkile diğer ortakların zarar görmesi önlenmek istenmiştir.

    • Çıkmaya katılma eşit işlem prensibi temeline dayanmaktadır. TTK 639/3gereğince “çıkan tüm ortaklar, esas sermaye payları ile orantılı olarak e şit i şleme tabitutulurlar ”.

    • TTK 639/2 a gereğince, çıkmaya katılmanın maddi hukuka ilişkin koşulu, ka-tılmak isteyen ortağın, sözleşmede öngörülen veya haklı sebeple fesih davası çerçeve-sinde söz konusu olan “haklı sebepleri”, kendisi açısından ileri sürmesinin mümkünolmasıdır.

  • 8/18/2019 18.oturum

    18/30

    Yrd. Doç. Dr. Ay şe Ş AH İ N854

    • Örneğin ortaklıkta kâr elde edilmesine karşın uzun yıllar kâr dağıtılmamasıyönündeki haklı sebep, çoğu zaman çıkma davası açan ortak dışında kalan diğer ortak-lar bakımından geçerli olacaktır. Bu durumda dava açan dışında kalan diğer ortaklar,aynı sebebe dayalı olarak, açılmış olan çıkma davasına katılabileceklerdir.

    • Ancak TTK 639/2 a’nınşirket sözleşmesinde öngörülen “haklı sebebin”katılmak isteyen ortak yönünden geçerli olması gerektiği yönündeki ifade biçiminden,ortağın şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkmaya katılmak istemesi duru-munda, şirket sözleşmesinde öngörülen sebebin mutlaka haklı sebep niteliği taşımasıgerektiği anlamı çıkmaktadır. Hüküm bu haliyle sözleşmesel çıkma hakkına katılmayıhaklı sebepler ile sınırlandırmaktadır. Doktrinde haklı olarak, buradaki “haklı sebep”ifadesinin “çıkma sebebi” olarak anlaşılması gerektiği belirtilmektedir1. Şirketsözleşmesinde yer alan çıkma sebeplerine dayalı olarak çıkmak için bu sebeplerin ay-rıca haklı sebep olarak nitelendirilmesi gerekli değildir. Hüküm, sözleşmedeki çıkmakoşulları kendileri bakımından gerçekleşen diğer ortakların, çıkmaya katılmalarınaimkân tanınacak şekilde yorumlanmalıdır. Hükmün, katılma hakkını “haklı sebep”

    kavramı ile sınırlandırması amaca uygun değildir.• Bu bağlamda davaya katılacak ortakların ortaklık sözleşmesindeki aynıçıkma sebebini veya aynı haklı sebebi ileri sürmelerinin zorunlu olup olmadığı sorunugündeme gelmektedir. Ortaklık içinde birden fazla haklı sebep gerçekleştiğinde, ken-disi bakımından başka bir haklı sebep gerçekleşen bir ortak, bu sebebe dayalı olarakçıkmaya katılma hakkını kullanabilecek midir? Hükmün gerekçesinde bu sorunun çö-zümünün yargı kararları ile öğretiye bırakıldığı belirtilmiştir. Kanaatimizce “ortak haklısebeplerin” veya “ortak sözleşmesel sebeplerin” bulunması, çıkmaya katılmanın zo-runlu koşulu olarak görülmemelidir. Çıkmaya katılma kurumunun amacı, özellikleayrılma akçesinin hesabı ve ödenmesi bakımından eşit bir uygulama yapılmasıdır (TTK639/3). Yoksa haklı sebeplerin eşit olması gerekmemektedir. Bu sebeple önemli olan,katılan her bir ortağın çıkmasına olanak sağlayan bir haklı sebebin veya sözleşmeselsebebin kendisi açısından gerçekleşmiş olmasıdır.

    • Çıkmaya katılmanın, usule ilişkin koşulu, bir aylık hak düşürücü süre içindeortaklarca katılma talebinin yapılmasıdır. Çıkmaya katılmak isteyen ortaklar, bir aylıkhak düşürücü süre içinde, çıkmaya katılacaklarını müdürlere bildirmelidirler veya haklısebeple çıkma davası açmalıdırlar. Bir aylık süre, haberin kendilerine ulaştığı andanitibaren başlar (TTK 639/2).

    • Eşit işlem prensibi, çıkmaya katılan ortaklara ödenecek ayrılma akçelerininaynı şekilde hesaplanmasını, hesaplamada aynı ölçülerin esas alınmasını gerektirir.Ayrılma akçelerinin ve payın gerçek değerinin hesabında ortaklığın aynı değerinin esasalınması gerekir. Eşit işlem prensibi ödeme aşamasında da dikkate alınmalıdır. Prensipgereğince katılma kurumu çerçevesinde ayrılan ortakların talep hakları, sıralama bakı-mından eşittir ve ödemede ortaklardan birine öncelik verilmesi mümkün değildir. Pren-sip, bir aylık katılma hakkını kullanma süresi dolmadan, ilk olarak bildirimde bulunanveya dava açan ortağa ödeme yapılmasına engel olur.

    1 Bu görüşte Kendigelen Abuzer, Yeni Türk Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve İlkTespitler, İstanbul 2011, sh.490 dpn.115; Benzerşekilde Taşdelen Nihat, 6102 sayılı TürkTicaret Kanununa Göre Limited Ortaklıklarda Çıkma Çıkarılma ve Fesih, Ankara 2012,sh.174.

  • 8/18/2019 18.oturum

    19/30

    LimitedŞ irkette Orta ğ ın OrtaklıktanÇıkması ve Çıkarılması

    855

    III. ORTAĞIN ÇIKARILMASI• Ortak sıfatının ortaklık tarafından zorunlu olarak sona erdirilmesi anlamına

    gelen çıkarma, çıkma ve çıkmaya katılmanın ardından TTK m.640’da düzenlenmiştir. • TTK 640/1 ile çıkarmaya ilişkin olarak gelen önemli yenilik, genel kurul ka-

    rarı ile çıkarmanın ortaklık sözleşmesinde düzenlenmesine olanak sağlanmış olmasıdır.ETTK’da sözleşmesel çıkarmaya ilişkin bir düzenleme bulunmamaktaydı. Çıkarmaolanağının ortaklık sözleşmesinde öngörülmesinin mümkün olup olmadığı konusundadoktrinde görüş ayrılıkları bulunmaktaydı.

    • Bir başka yenilik, genel kurulun sözleşmedeki sebeplere dayalı olarak aldığıçıkarma kararına karşı ortağa iptal davası açma hakkı tanınmış olmasıdır (TTK 640/2).

    • Bu durumda yeni düzenleme gereğince çıkarma iki şekilde gerçekleşe-bilecektir. Ortak,şirket sözleşmesinde yer alan çıkarma sebeplerine dayalı olarak genelkurul kararı ile veya haklı sebeplere dayalı olarak mahkeme kararıyla çıkarılabilir.

    • TTK 640/1’da düzenlenerek sözleşmesel çıkarma yasal sınırlamalara tabitutulmuştur. Sözleşmesel çıkarma olanağına ilişkin ilk sınırlama, çıkarmanın ancakbelirli bazı sebeplere bağlı olarak düzenlenebilecek olmasıdır. TTK 640/1 gereğinceşirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ileşirketten çıkarılabileceği sebep-ler öngörülebilir. Örneğin TTK 613’de öngörülen sır saklama yükümlülüğüne aykırıhareket edilmesi veya rekabet yasağına riayet edilmemesi gibi ortaksal yükümlülükle-rin ihlali çıkarma sebepleri olarak düzenlenebilir.

    • Ortaklık sözleşmesinde, belirli bazı sebeplere bağlı olmaksızın koşulsuzçıkarmanın veya haklı sebeplerle çıkarmanın öngörülmesi mümkün değildir.

    • Düzenleme ile öngörülen ikinci sınırlama, çıkarma kararının genel kuruldaalınmasıdır. Sözleşmesel çıkarma olanağı ancak genel kurul kararı ile hüküm ifadeedecek şekilde düzenlenebilir. Ortaklık sözleşmesinde müdürlere veya ortaklardanbirine çıkarma konusunda karar alma yetkisi tanınması mümkün değildir.

    • Haklı sebeplerle çıkarma davası ise TTK 640/3’de, temel esaslarda değişiklikolmadan ETTK 551/3’ye çok benzerşekilde düzenlenmiştir. Davanın maddi hukukailişkin koşulu olan haklı sebeplerin varlığında, ortaklığın haklı sebeple çıkarma davasıaçma olanağı bulunmaktadır.

    • Ancak davanın açılabilmesi için, genel kurulda ortağın çıkarılması içinmahkemeden talepte bulunulması konusunda karar alınması gerekmektedir (TTK616/1, ı). Bu noktada genel kurul kararına ilişkin olarak öngörülen yenilik, genel kurulkararının tâbi olduğu nitelikli yeter sayının daha farklı tanımlanmış olması ve ağırlaştı-rılmış olmasıdır.

    • Genel kurulun çıkarmaya ilişkin kararları için ağırlaştırılmış yeter sayı öngö-rülmüş olmasının, özellikle iki kişilik limited ortaklıklar bakımından sonuçları bulun-maktadır. Yargıtay’ın iki kişilik limited ortaklıklarda yerleşmiş uygulaması, ortaklar-dan birinin ETTK 551 uyarınca açtığı haklı sebeple çıkma ve çıkarma davalarını red-detmek yönündedir2. Yargıtay’ın iki kişilik limited ortaklıklarda çıkma ve çıkarmadavalarını reddetmesinin gerekçelerinden biri, genel kurulda alınacak çıkarma davasıaçılması konusundaki kararın tabi olduğu ağırlaştırılmış nisabın, ortaklık adına dava

    2 Yargıtay’ın iki kişilik limited ortaklıklarda çıkarma talebinde bulunulamayacağını belirttiğikararları için bkz. Y.11.HD, E 2009/8949, K 2011/4974, 25.4.2011 t. kararı; Y.11.HD.,E.1991/3056, K.1991/6358, 29.11.1991 t. kararı (kazanci.com.tr).Yargıtay’ın iki kişilik limited ortaklıklarda çıkma talebinde bulunulamayacağını belirttiği

    kararları için bkz.Y.11.HD, E 2008/8642, K 2010/150, 11.1.2010 t. kararı; Y.11.HD.,E.2003/13520, K.2004/7211, 28.6.2004 t. kararı; Y.11.HD., E.2002/54, K.2002/3894,25.4.2002 t. kararı; Y.11.HD., E.1980/208, K.1980/3285, 20.6.1980 (kazanci.com.tr).

  • 8/18/2019 18.oturum

    20/30

    Yrd. Doç. Dr. Ay şe Ş AH İ N856

    açmak isteyen tek ortak tarafından tek başına alınmasının mümkün olmamasıdır. TTK621/h gereğince, gerek sözleşmesel gerek haklı sebeple çıkarma durumunda, genelkurul kararı, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas serma-yenin tamamının salt çoğunluğunun bulunması halinde alınabilir. Başka deyişle

    TTK’da ağırlaştırılmış yeter sayı, oy çoğunluğu ve sermaye çoğunluğu esas alınarakbelirlenmiş olduğundan, oy ve sermaye çoğunluğunu elinde bulunduran tek ortak tara-fından kararın alınması mümkün olabilecektir. Buna karşılık sermaye olarak azınlıkdurumundaki ortağın böyle bir olanağı bulunmayacaktır.

    IV. AYRILMA AKÇESİ • Ayrılma sonucunda, ortak sıfatının sona ermesi bir yandan bu sıfata bağlı hak

    ve borçların sona ermesine, diğer yandan ayrılan ortağın ayrılma akçesinin ödenmesinitalep hakkının doğmasına yol açmaktadır.

    • Ayrılma akçesinin hesaplanmaşeklinin ETTK’da düzenlenmemiş olmasıönemli bir eksiklikti. TTK 641 ve 642’de ayrılma akçesinin hesaplanma ve ödenmeşekli ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

    • TTK 641’in getirdiği yenilik, ayrılma akçesini talep hakkının açıkça tanınmış olması ve ayrılma akçesinin hesaplama ölçüsünün belirtilmiş olmasıdır.

    • Takip eden TTK 642, ETTK 551/4’e benzerşekilde, ayrılma akçesininödenmesinde ortaklığın başvurabileceği kaynakları düzenlemektedir.

    • TTK 642’nin asıl olarak getirdiği yenilikler, ayrılma akçesinin muaccel ol-duğu zamanın belirtilmiş olması, ayrılma akçesi alacağının diğer alacaklar arasındasıralamada yerinin belirlenmiş olmasıdır.

    • TTK’nun ayrılma akçesinin hesaplanması ve ödenmesine ilişkin 641 ve 642.maddeleri, hem haklı sebeple çıkma hem çıkarma davalarında, hem de çıkma ve çı-

    karma taleplerinin ortaklık sözleşmesindeki hükme dayalı olarak ileri sürüldüğü hal-lerde uygulanacak ortak hükümler olarak düzenlenmiştir. • TTK 641 gereğince ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının

    “gerçek değerine uyması” gerekmektedir. Ayrılma akçesinin belirlenmesinde gerçekdeğer esası, daha önce TTK’da öngörülmemişti. Ancak doktrin ve Yargıtay kararla-rında, ayrılma akçesinin sermaye payının gerçek değerinin karşılığı olarak hesaplan-ması gerektiği kabul edilmekteydi.

    • Esas sermaye payının “gerçek değerine uyan” ifadesinin anlamı ve gerçekdeğerin nasıl hesaplanacağı ve belirleneceği hükümde veya gerekçede açıklanmamıştır.Hükmün gerekçesinde ibarenin en azından bilanço değerini ifade ettiği belirtilmiştir.“Gerçek değerine uyan” ifadesinin yorumu öğreti ve yargı kararlarına bırakılmıştır.

    Bu durumda payların gerçek değerinin hangi değeri ifade ettiği sorusunu ce-vaplandırmak gerekir. Payların gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin hesaplanabil-mesi için, ortaklığın gerçek değerinin hesaplanması yani TTK’daki ifadeşekliyle or-taklığın “yaşayan şirket değeri”nin, işletme finansmanı alanındaki ifadeşekliyle “işle-yen teşebbüs değeri”nin tespit edilmesi gerekir. Gerçek değer tasfiye değerinden farklı-dır. Ortak ayrılmasına karşın ortaklık devam ettiği için, ortaklığın tasfiye bilançosunagöre tespit edilen tasfiye değeri, yaşayan şirket değerinden daha düşüktür. Bu sebepleçıkma ve çıkarma durumlarındaşirketin tasfiye değerini ortaya koyan tasfiye bilançosudeğil, yaşayan şirket değerini gösteren özel bir bilançonun hazırlanması ve ortaklığınyaşayan şirket değerinin hesaplanması gerekir.

    • Ayrılma akçesinin ödenmesi konusunda TTK 642, TTK m.551/f.4’e benzerşekilde, ortaklığın başvurabileceği yöntemleri belirlemekte ve üç farklı yol öngörmek-tedir. Hükme göre ayrılma akçesi;şirketin kullanılabilir öz kaynaklarından, ayrılankişinin esas sermaye payı devredilerek veya esas sermaye azaltılmak suretiyle ödene-bilecektir.

  • 8/18/2019 18.oturum

    21/30

    LimitedŞ irkette Orta ğ ın OrtaklıktanÇıkması ve Çıkarılması

    857

    • TTK ile ETTK’de öngörülen ödeme yöntem ve kaynakları aynıdır. Ancakyöntemlerin uygulanma sırası değişmiştir. ETTK’ya göre kural olarak sermaye azaltıl-ması yoluna başvurmak gerekir. Oysa TTK’da sermaye azaltılması, sıralamada en songelmektedir. Sermayenin korunması prensibi yönünden bakıldığında, ayrılma akçesinin

    öncelikle payların üçüncü kişilere devredilmek yoluyla paraya çevrilmesi, bu mümkünolmuyorsa öz kaynaklardan ödenmesi daha uygun olduğundan, sermaye azaltılmasınınkural olmaktan çıkarılması ve son sıraya alınması yerinde olmuştur.

    • Ayrılma akçesinin ödeneceği kaynakları öngören TTK 642’nin getirdiği asılyenilik, ayrılma akçesinin muaccel olduğu zamanın düzenlenmiş olmasıdır. Madde biryandan ödeme kaynaklarını göstermekte diğer yandan da ayrılma akçesinin muaccelolduğu zamanı belirlemektedir.

    • TTK 642 ayrılma akçesinin, kural olarak ayrılma ile muaccel olması esasınıöngörmektedir. Ancak bu genel kuralın geçerli olması yani alacağın ayrılma ile muac-cel olması için her ödeme biçimi bakımından farklışartlar öngörülmüştür.

    • TTK 642/1, b gereğince ayrılma akçesi payların üçüncü kişilere devri yoluylaödenecekse, ayrılma akçesi, ancak ayrılan kişinin esas sermaye payları “devredilebili-yorsa” ayrılma ile muaccel olur. Başka deyişle alacak, payların devredilebilir olduğuandan itibaren muaccel hale gelir.

    • TTK 642/1, a gereğince ayrılma akçesinin ortaklığın kullanılabilir öz kaynak-lardan ödenmesi ihtimalinde, ayrılma akçesinin ayrılma ile muaccel olması için,şirke-tin kullanılabilir öz kaynak üzerinde tasarruf ediyor olması yani yeterli miktarda özkaynağa sahip olması gerekmektedir.

    • TTK 642/1, c gereğince, kullanılabilir öz kaynak tutarı, ayrılma akçesinikarşılamaya yetmiyorsa, ödeme için, sermayenin azaltılması gerekir. Bu durumda ay-rılma akçesi esas sermaye ilgili hükümlere göre azaltılmışsa, ayrılma ile muaccel olur.Hüküm gereğince sermaye azaltılması kararı ticaret siciline tescil edildiği andan itiba-ren muaccel hale gelir.

    • TTK 642/3, ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmına ilişkin bazı kurallaröngörmektedir. Hüküm gereğince “ayrılan orta ğ ın ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmı, şirkete kar şı, bütün alacaklılardan sonra gelen bir alacak olu şturur ”. Hüküm, muaccelhale gelmeyen ve ödenmeyen ayrılma akçesinin ortaklığın tasfiyeye girmesi duru-munda diğer alacaklara göre ödenme sırasını belirlemektedir.

    • TTK 642/3 gereğince alacağın ödenmeyen kısmı, ancak yıllık rapordakullanılabilir öz kaynak tutarının tespiti ile muaccel hale gelecektir. Buşekilde ayrılmaakçesi, alacağı yasal olarak vadeye bağlanmıştır. Faaliyet dönemi sonunda öz kaynaklarbelirleninceye kadar ödememe olanağı tanınarakşirket korunmuştur.

    SONUÇKişisel unsurlar temeli üzerine kurulan ve pay devrinin oldukça güç olduğulimited ortaklıkta ortakların ayrılma koşullarının ve ayrılma akçesinin 6102 sayılıTTK’da beş ayrı maddede ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiş olması oldukça yerinde biryaklaşımdır. Bu şekilde ETTK dönemindeki eksikliklerin büyük bir çoğunluğu gide-rilmiştir.

    TTK’nun çıkma ve çıkarmaya ilişkin hükümlerini değerlendirdiğimiz bu çalış-mamızda belirli bazı sonuçlara varmış bulunmaktayız. Öncelikle çıkmaya katılma ku-rumu ile ilgili olarak, TTK 639/2 a’nınşirket sözleşmesinde öngörülen “haklı sebebin”katılmak isteyen ortak yönünden geçerli olması gerektiği yönündeki ifade biçimi, söz-leşmedeki çıkma koşulları kendileri bakımından gerçekleşen diğer ortakların, çıkmaya

    katılmalarına imkân tanınacakşekilde yorumlanması gerektiği kanaatindeyiz. Sözleş-medeki çıkma sebeplerinden birinin gerçekleşmiş olması, çıkmaya katılma için yeterli-dir. Ayrıca haklı sebep koşulunun gerçekleşmesi gerekli değildir.

  • 8/18/2019 18.oturum

    22/30

    Yrd. Doç. Dr. Ay şe Ş AH İ N858

    Çıkmaya katılma kurumunun işletilebilmesi için, daha sonra katılacak ortakla-rın, ortaklık sözleşmesindeki aynı çıkma sebebine veya aynı haklı sebebe dayanmasıgerekli değildir. Kanaatimizce “ortak haklı sebeplerin” veya “ortak sözleşmesel sebep-lerin” bulunması, çıkmaya katılmanın zorunlu koşulu değildir. Önemli olan, katılan her

    bir ortağın çıkmasına olanak sağlayan bir haklı sebebin veya sözleşmesel sebebin ken-disi açısından gerçekleşmiş olmasıdır.TTK 638/2’de yalnızca haklı sebeple çıkma davası bakımından öngörülen ihti-

    yati tedbir talep etme olanağının, hem çıkmaya katılma durumunda hem de haklı se-beple çıkarma davasında, davanın taraflarına tanınması gerektiği kanaatindeyiz.

    TTK 640/1’deşirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ileşirkettençıkarılabileceği sebeplerin öngörülebileceği belirtilmekle, sözleşmesel çıkarma yasalsınırlamalara tabi tutulmuştur. Bu durumda ortaklık sözleşmesinde koşulsuz çıkarmaveya haklı sebeple çıkarma öngörülmesi mümkün değildir. Genel kuruldan başka birorgan veya kişiye bu konudaki karar yetkisi bırakılamaz.

    Ayrılma akçesinin belirlenmesinde gerçek değeri esası Kanunda yerini almıştır.TTK 641/1 gereğince, ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının “gerçekdeğerine uyması” gerekmektedir. Payların gerçek değerine uyan ifadesinin anlamıgerekçede öğreti ve yargı karalarına bırakılmıştır. Payların gerçek değeri, şirketin ger-çek değerini, başka deyişle yaşayan şirket değerinin hesaplanmasını gerektirir. Paylarınesas sermayeye oranı esas alınarak, yaşayan şirket değerinin paylara karşılık gelenkısmı belirlenmelidir. Elde edilen ham değere, imtiyaz veya ikincil yükümler gibi payındeğerini artıran veya azaltan değerleri eklemek veya çıkartmak gerekir. Buşekildepayların gerçek değerine uyan değer belirlenebilecektir.

  • 8/18/2019 18.oturum

    23/30

    6103 SAYILI TTK UYGULAMA KANUNUHÜKÜMLERİNİNDEĞERLENDİRİLMESİ

    Doç. Dr. Adnan DEYNEKLİ*

    6102 sayılı Türk Ticaret Kanun'un yürürlüğe girme tarihi 01.07.2012 olarak ka-bul edilmiştir. (m.1534) Ancak 6102 sayılı TTK ve 6103 sayılı yürürlük Kanunundabazı maddelerin farklı tarihlerde yürürlüğe gireceği kabul edilmiş, 26.06.2012 tarihli6335 sayılı Kanunla bazı maddelerin yürürlük tarihleri değiştirilmiştir.

    1- Yürürlüğe Giren Hükümlera-) 6102 sayılı TTK'nun geçici 2. ve geçici 3. maddeHükümleri6102 sayılı TTK 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecekken kanunun bazı hü-

    kümlerinin daha önce yürürlüğe gireceği kabul edilmiştir. 6102 sayılı TTK'nun 1534maddesine göre geçici 2. ve geçici 3. madde kanunun yayımı ile birlikte yürürlüğegirer.

    Kanun 14.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığından geçici 2. ve geçici3. madde 14.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Her iki hüküm de anonimşirketleri-nin denetlemesi ile ilgilidir. Denetlemeye ilişkin 6102 sayılı TTK.'nun 397-406 mad-

    delerinin yürürlük tarihi 01.01.2013 olarak kabul edilmiştir. (TTK m. 1534/4 ). Gerek-çeden geçici 2. ve geçici 3. maddeleri neden yayım tarihinde yürürlüğe sokulmak isten-diği anlaşılamamaktadır. Geçici 2. ve geçici 3. madde 26.06.2012 tarihli 6335 sayılıKanunun 43. maddesi ile yürürlük kaldırılarak hata giderilmiştir.

    b-) TTK'nun 479. maddesinin 3. Fıkrası Hükmü6102 sayılı TTK'nun 479. maddesi oyda imtiyazlı paylarla ilgilidir. Oyda imti-

    yazın uygulanamayacağı konulara ilişkin TTK'nun 479. maddesinin 3. fıkrasıTTK.'nun yayımı tarihinden 1 yıl sonra uygulanacağı Yürürlük Kanunun 28/5 maddesiile hüküm altına alınmıştır.

    Bu hükümden dolayı TTK'nun 479. maddesinin 3. fıkrası 14.02.2012 tarihindeyürürlüğe girmiştir. Esas sözleşme değişikliği, işlem deneticilerinin seçimi ibra vesorumluluk davalarının açılmasında 14.02.2012 tarihinden itibaren oyda imtiyaz kulla-nılamayacaktır. Yürürlük Kanunu'nun 28/5 maddesi 6335 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve TTK'nun 479. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinin Kanunun yürürlüğe girdiği01.07.2012 tarihinden 1 yıl sonra uygulanacağı kabul edilerek yürürlük tarihi01.07.2013 olarak değiştirilmiştir. Esas sözleşme değişikliği, ibra ve sorumluluk dava-larının açılmasında 01.07.2013 tarihinden itibaren oyda imtiyaz kullanılamayacaktır.

    2- Yürürlük Tarihi 14.08.2012 Olan HükümlerAnonim şirketler esas sözleşmelerini ve limitedşirketler şirket sözleşmelerini

    kanunun yayımı tarihinden itibaren 18 ay içinde TTK ile uyumlu hale getireceklerdir.Bu süre 14.08.2012 tarihinde dolmaktadır. Öngörülen tarihe kadar değerli değişiklikle- * Yargıtay19. Hukuk Dairesi Üyesi

  • 8/18/2019 18.oturum

    24/30

    Doç. Dr. Adnan DEYNEKL İ 860

    rin yapılmaması halinde, esas sözleşmedeki ve şirket sözleşmesindeki düzenleme ye-rine TTK'nun ilgili hükümleri uygulanacaktır. Yürürlük Kanununun 22/1. maddesi26.06.2012 tarihli 6335 sayılı Kanunla değiştirildi ve anonimşirket esas sözleşmelerive limited şirket sözleşmelerinin yürürlük tarihinden (01.07.2012'den) 12 ay içinde

    uyumlu hale getirileceği kabul edildi. Bu süre 01.07.2013 tarihinde dolmaktadır.Sanayi ve Ticaret Bakanlığı süreyi ancak 1 yıla kadar uzatabilir (Yürürlük Ka-nunu m.22)

    Anonim şirketlerde oy haklarını belirleyen 6102 sayılı TTK'nun 434 ve 435maddeleri hükümleri kanunun yayımı tarihinden itibaren 18 ay sonra yürürlüğe girer(Yürürlük Kanunu m. 28/1 ) Bu hüküm uyarınca 6102 sayılı TTK'nun 434 ve 435 mad-deleri 14.08.2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. 6335 sayılı Kanunun 44. maddesi ileYürürlük Kanununun 28/1. maddesi değiştirildi ve bu hükmün 01.07.2013 tarihindeyürürlüğe gireceği kabul edildi.

    3- Yürürlük Tarihi 01.01.2013 Olan Hükümlera-) Türkiye Muhasebe Standartlarına uyulmasına ilişkin 6102 sayılı TTK'da yer

    alan tüm hükümler ;(m.67,88,398,402,403,510,514,515,517,1534, geçici madde 1 vegeçici madde 6 ) 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girecektir. (TTK. m. 1534/2)

    b-) Anonim şirketlerin denetimine ilişkin 6102 sayılı TTK'nun 397 - 406 mad-deleri hükümleri 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girecektir. (TTK m. 1534/3)

    4- Yürürlük Tarihi 14.02.2013 Olan HükümŞirketler topluluğuna ilişkin olarak karşılıklı iştirakta oy haklarının kullanılma-

    sına sınırlama getiren TTK'nun 201/1. maddesi hükmünün sadece oy hakkı bakımındanöngördüğü sınırlama TTK'nun yayımı tarihinden iki yıl sonra yürürlüğe girecektir.

    (Yürürlük Kanunun m.19.) Bu tarih 14.02.2012'tür.Diğer haklarla ilgili sınırlamalar TTK'nun yürürlüğe girmesiyle yani01.07.2012 tarihinde uygulanmaya başlanacaktır.

    5-Yürürlük Tarih 31.03.2013 Olan Hüküm6102 sayılı TTK'nun 400. maddesinde öngörülen denetçi, TTK'nun 397. madde-

    sine göre denetime tabi tutulanşirketlerin yetkili organı tarafından en geç 31.03.2013tarihine kadar seçilmelidir. Bu süreye kadar denetçi atamayanşirketlere mahkemeceatama yapılacaktır. (TTK geçici madde 6/2 ). Mahkemenin denetçi atanmasına ilişkinkararı kesindir. (TTK m. 399/6 )

    6-Yürürlük Tarihi 01.07.2013 Olan Hükümİnternet sitesi açma zorunluluğu ile ilgili 6102 sayılı TTK'nun 1524. maddesi

    01.07.2013 tarihinde yürürlüğe gireceği kabul edilmiştir. (TTK m. 1534/1)6335 sayılı Kanunla 1524. madde değiştirilmiş ve geçici 8. madde kabul edil-

    miştir.6102 sayılı TTK'nun 397. maddesinin 4. fıkrası uyarınca denetime tabi olan

    sermaye şirketleri, Kuruluşlarının tescilinden itibaren üç ay içinde bir internet sitesiaçmak zorundadır. (TTK m. 1524/1)

    6335 sayılı Kanunla kabul edilen geçici 8. maddeye göre denetime tabi sermayeşirketlerinden internet sitesine sahip olanlar ve olmayanlar 01.07.2013 tarihinden itiba-

    ren üç ay içinde internet sitesi açmak ve bu sitenin bir bölümünüşirketçe yapılmasıgereken ilanların yayımlanmasına özgülemek zorundadır. Geçici 8. madde ile getirilenbu düzenlemenin 6102 sayılı Kanunun yürürlüğü girdiği 01.07.2012 tarihinden önce

  • 8/18/2019 18.oturum

    25/30

    6103 Sayılı TTK Uygulama Kanunu Hükümlerinin De ğ erlendirilmesi 861

    kurulan sermaye şirketleri mi yoksa 1524. maddenin yürürlüğe girdiği 01.07.2013tarihinden önce kurulan sermayeşirketleri mi kastedildiği anlaşılamamaktadır. AyrıcaTTK'nun 1524. maddesi ile geçici 8. maddesi 01.07.2012 tarihinden 01.07.2013 tari-hine kadar kurulan denetime tabi sermayeşirketleri yönünden çelişmektedir.

    7- Yürürlük Tarihi 01.01.2014 olan Hüküm6102 sayılı TTK'nun 39. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dör-

    düncü cümleleri 01.01.2014 tarihinde yürürlüğe girer. (TTK. m. 154/5).

    8- Yürürlük Tarihi 14.02.2014 Olan HükümAnonim ve limitedşirketler, TTK'nun yayımı tarihinden itibaren 3 yıl içinde

    sermayelerini TTK'nun 332 ve 580 maddelerinde öngörülen tutarlara yükseltmek zo-rundadırlar. Burada öngörülen süre 14.02.2014 tarihinde dolacaktır. Öngörülen süredesermaye artırımında bulunmayan anonim ve limitedşirketler sürenin sonunda infisah

    etmiş sayılırlar. (Yürürlük Kanunun m. 20/1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı süreyi bireryıl olarak en çok iki defa uzatabilir. (Yürürlük Kanunu m.20/4 )

    9- Yürürlük Tarihi 01.07.2014 Olan Hüküm6102 Sayılı TTK'nun 202. maddesinin 1. fıkrasına göre hakimşirket, hakimiye-

    tini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Hakimşirketin bu hükme aykırıdavranması nedeniyle bağlı şirketin 01.07.2012 tarihinden önce bir kaybı olursa, bağlışirket bu zararı kanunun yürürlüğünden itibaren iki yıl içinde denkleştirmelidir. (Yü-rürlük Kanunu m.18) 01.07.2014 tarihine kadar denkleştirme yapılmazsa bağlı şirketinher pay sahibi TTK'nun 202. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde öngörülen davahaklarını kullanabilir.

    10- Yürürlük Tarihi 01.07.2015 Olan Hüküm6102 sayılı TTK.'nun 358 maddesinde anonimşirketlerde pay sahiplerinin, 644.

    maddesinde limitedşirket ortaklarınınşirkete karşı borçlanmaları yasaklanmıştır. AynıKanunun 562. maddesinde yasağı ihlal edenler hakkında cezai müeyyide uygulanacağıkabul edilmiştir.

    Anonim şirketlerde pay sahiplerinin ve limitedşirketlerde ortaklarınşirketeborçlanma yasağına aykırı davranışlarını kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3yıl içinde nakit ödeme yaparak tasfiye etmeleri zorunludur. (Yürürlük Kanunu m.24 )Borçlanma yasağına aykırı davranışın giderilmesi için öngörülen süre 01.07.2015 tari-hinde dolmaktadır. Borcun kısmen veya tamamen başkası tarafından üstlenilmesi, borçiçin kambiyo senedi verilmesi, ödeme planı yapılması ve benzeri yollara başvurulmasıtasfiye anlamına gelmez.

    Tasfiye süresinin geçmesinden sonra,şirketlerin alacaklıları, alacakları içinborçlu olan pay sahibini veya limitedşirket ortağını takip edebilir. Yürürlük Kanunu-nun 24. maddesi 6335 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır.

    11- Yürürlüğe İlişkin Genel Hükümlera-) 6762 sayılı TTK'nun Uygulanacağı Haller6103 sayılı Yürürlük Kanununda aksi öngörülmemiş ve farklı bir düzenleme

    getirilmemişse 6102 sayılı TTK'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen

    olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse okanun hükümleri uygulanır.

  • 8/18/2019 18.oturum

    26/30

    Doç. Dr. Adnan DEYNEKL İ 862

    6102 sayılı TTK'nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş hukuki fiillerinbağlayıcıklıları ve hukuki sonuçları gerçekleştikleri tarihte yürürlükte olan 6762 sayılıTTK hükümlerine tabi olacaktır.

    Hükümde yer alan bağlayıcı kelimesi hukuki işlemler için, hukuki sonuçları iba-resi ise haksız fiiller için kullanılmıştır.

    6103 sayılı Yürürlük Kanunu'nun 2/b maddesindeki hukuki fiiller insanın fiiliylemeydana gelen davranışları ifade ettiğinden hukuki işlemleri ve haksız fiilleri kapsar.6762 sayılı TTK yürürlükte iken yapılan hukuki işlemler ve meydana gelen haksızfiiller 6102 sayılı TTK'nun yürürlüğe girmesinden sonra da 6762 sayılı TTK hükümle-rine tabi olmaya devam eder.

    b-) 6102 sayılı TTK'nun Uygulanacağı Halleraa- 6102 sayılı TTK'nun Yürürlüğe Girmesinden Sonra Meydana Gelen Olaylar6102 sayılı TTK'nun yürürlüğe girmesinden sonra meydana gelen olaylara bu

    kanun hükümleri uygulanır. (Yürürlük Kanunu m. 2/1-c)6762 sayılı TTK yürürlükte iken meydana gelmeye başlamış, ancak yeni kanunzamanında tamamlanarak sonuçlarının yeni kanun zamanında doğurmuş bulunan hu-kuki olaylara da yeni kanun uygulanacaktır.

    bb- Kanunla Düzenlenenİlişkiler6103 sayılı Yürürlük Kanunu'nun 3. maddesinde tarafların iradelerinden bağım-

    sız olarak kanunla düzenlenen hukuki ilişkilere 6762 sayılı TTK hükümleri yürürlükteiken kurulmuş olsalar bile, 6102 sayılı TTK hükümleri uygulanır. Kural olarak kaza-nılmış haklar kanun değişikliğinden etkilenmezler. Buna karşılık kanuni düzenlemeler-den elde edilen yani kanuni kurumlardan kaynaklanan haklar, kazanılmış hakların ak-sine, kanun değişikliği karşısında korunmazlar.Örneğin 6762 sayılı TTK'nun 548/2. maddesi uyarınca ortak sayısı yirmiden azolan limited şirketlerde müdür sıfatı bulunmayan ortaklar 818 sayılı EBK'nun 531.maddesinde öngörülen kişisel denetim hakkını kullanabilir. 6102 sayılı TTK'nun 635.maddesinin atıf yaptığı anonim şirketle ilgili 399. ve devamı maddelerde bağımsızdenetçiye ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Limited şirket ortakları 6762 sayılı TTKzamanında bir olay nedeniyle kişisel denetleme haklarına ilişkin bir istemde buluna-mazlar. Zira 6102 sayılı kanuna göre bu istemi denetçiler yapabilir.

    cc-Beklenen Haklar6103 sayılı Yürürlük Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında bulunan kanunla dü-

    zenlenen ilişkiler haricinde 6762 sayılı TTK yürürlükte iken kazanılmış haklar 6102sayılı TTK.'nun yürürlüğe girmesinden sonrada korunur.

    6762 sayılı kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş olup da 6102 sayıl TTK'nun yü-rürlüğe girdiği tarihte henüz herhangi bir hak doğmamış olaylara 6102 sayılı TTKhükümleri uygulanır. Beklenen, haklar, bekleyene herhangi bir hak sağlamaz. Zirakanun değişikliği yapıldığında hak henüz sahibine bağlanmamış ve onun hakkı olma-mıştır.

    6762 sayılı TTK yürürlükte iken kazanılmış haklar kanun değişikliğinden etki-lenmezler. Yeni kanun kişilerin kazandığı hakları ortadan kaldıramaz ve değiştiremez.Aksine yapılacak düzenlemeler hukuki güvenliği ortadan kaldıracağından Anayasanın2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturur.

    Kazanılmış haklara ilişkin kuralın istisnaları da vardır. Örneğin kamu düzeni vegenel ahlak kurallarına aykırılık oluşturan kazanılmış haklar korunmaz ( 4722 sayılıYürürlük Kanunu m.3)

  • 8/18/2019 18.oturum

    27/30

    6103 Sayılı TTK Uygulama Kanunu Hükümlerinin De ğ erlendirilmesi 863

    c- Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler6102 sayılı TTK'nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış olan süreler

    6762 sayılı TTK hükümlerine tabi olur.Örneğin ticari satımlarda ayıp iddiasına dayanarak açılacak davalarda zamana-

    şımı süresi 6762 sayılı TTK'nun 25. maddesine göre 6 aydır. 6102 sayılı TTK'nun 23/1-c maddesinin atıf yaptığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'un 223. maddesinin ikincifıkrasında zamanaşımı süresi 2 yıl olarak kabul edilmiştir. Zamanaşımı süresi 6762sayılı TTK yürürlükte iken işlemeye başlamışsa 6 ay olarak uygulanacak, 6102 sayılıTTK yürürlükte iken işlemeye başlamışsa 2 yıl olarak uygulanacaktır.

    Zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin kesilme, durma, yeniden başlamave hesaplama konusunda yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6102 sayıl TTK hükümleriuygulanır.

    d- Yollamalar

    6103 sayılı Yürürlük Kanunun ve 6102 sayılı TTK'nun yürürlüğe girmesiyle,6762 sayılı kanunun yürürlükten kaldırılan veya değiştirilen maddelerine diğer mevzuattarafından yapılmış bulunan yollamalar, 6102 sayılı TTK'da o maddeleri karşılayanhükümler varsa, onlara yapılmış sayılır. (Yürürlük Kanunu m.7) Bu hüküm esas söz-leşme dahil diğer sözleşmeler, taahhütname, beyan ve benz