4
Vvnl Kamana getteeeek. Klinde e * ^ E isliyor. Gaiet,. gt'lcci'k yaz Kıt ki oyunlarına, ılar dllppiı. „ ıımdık. Siln. . Muhtar, hlleiıâ, i ıışitk, Hatice Mtmtm VE «İTIVASR ŞAHİİlt: CEMAL TOüAN İDARE *fîVt Asmaaitı No. 1~ Posta Kutusu H24 TEL: 2051 Lefkoşa-Kılırıs Bozkurt HAFTALIK MÜSTAKİL TÜRK GAZETESİDİR YIL: 1 * SAYI: 210 * PAZARTESİ, 14 TEMMUZ, 1952 » F1ATI l j Kr. HAFTADAN HAFTAYA »tel moyve bah- İte üzerinde tşeli ve sakin için en ideal par, her zov- kenırnel ser- p ı tarifemiz j£lK FPlâtres 'ması »ine laruf iyevi luştur. temin yeni- re baş- 6-8-8. ge- kabul SON GELİŞMELER KARŞISINDA KIBRIS MESELESİ Dünya ölçüsünde bir ihtilâf mevzuu olmak istidadını gösteren Kıbrıs meselesi ergeç halledilmelidir. "Tarih bir tekerrürden ibarettir" diyenler yanılmamışlardır. Bugün İngiltere ve Türkiye şimalden ayni tehlikeye göğüs germektedirler. Bundan ötürü .Kıraliçe Viktoıya'nın Abdülhamitten aldığı emaneti, Kıraliçe Elizabeth'in Adnan Menderes hükümetine teslim etmesi gerekir... I İngiltereye karşı bir nlsbet olsun dlyerekten Yunan hükû- ıı,etinin Mısır Kiralını, ayni zamanda Sudan Kiralı olarak da resmen tanıdığından ve Yu- ranistanın Kıbrıs meselesini bizzat ele aldığından sonra hiç bir şüphe yok ki, bizim muga- lâta şampiyonu palikaryaların İlhak dâvaları (1) yeni bir saf- haya girmiş bulunuyor. Artık ingiltere de, lâkaydiyle karşı- lar gibi göründüğü bu mesele- de haklı olarak sesini yükselt- mlye başlamıştır. Yıllardan, hattâ asırlardan beri devam edegelen İlhak yay- garalarını hepimiz biliyoruz. Başpapaslarm hayalhanelerini bu kadar uzun bir müddetten- beri dolduran ilhak dramının Çişit çeşit safhaları olmuştur. Lâkin, yine tarih şahittir ki, bu İnsanların bütün hareket ve faaliyetleri, şuur ve mantık bakımından bir ilkokul öğren clsininkinl aşmaktadır. Esasen bütün Yunan milleti nln hamuru hayal ve hülyalar- la yoğrulmuşa benziyor. Meğa- lo îdea ve Pan-Elenizm dedik- leri soytarılar, onların en bü- yüğünden en küçüğüne kadar hepsini Pantomima edasiylc- öyle oynatıyor kl, başlanın öy- le renkli âlemlerde mütemadi- yen döndürüyor ki, hemen bir topluluk karşısında olduğunu- zu falarsınız. Sözlerinde de bir düzen, bir karar yoktur. Venizelos Türkı- yeyi ziyareti esnasında, Kıbrıs meselesi diye bir şey tanımadı- ğım söylemiş, ondan sonra, şimdi de, adanın Yunanstanı ilhakı meselesini Blrieşmlg Mil letlere arıetmek için elinden geldlfi kadar çalışacağım vâ- dedlyor. Averofun geçenlerde verdiği demeç bir tenakuz mec muası.. Akropolis gazetesi, Yu »at» Hükümdarlarının geçen- lerde Türkiyeyl ziyareti esna- sında, artık 'Meğalo îdea" yr, veda ettiklerini yazmış, bugün ise İstanbul Ayasofyasınm ki liseye tahvilini İstemek küstah- lığında bulunuyor. • "Meğalo Îdea" yani Büyül Yunanistan fikrinin İfade etti- f : mânayı, a ayın okurlarımı* Yazan: Osman TÜRK AY herhalde biliyorlar. Şimali is- pirden, Trakyadan, Istanbul- dan bağlıyarak Anadoluyu ve Kıbrısı içine alan bir Yunanis- tan! öyle ya, böyle bir rüya- nın cazibesi içerisinde yüzüyor- lardır! Akropolis, artık Doğu- daki emellerinden vazgeçtikle- rini söylüyor ama, onun son hezeyanı karşısında buna inan- mak mı lâzım ? İnsan bunları işittikçe iste- miyerek makaraları lcoyver- mek zorunda kalır. Yunanis- tan kim, Türkiye kim, ingilte- re kim ? Türkiyenin gölgesi sa- yesinde Atlântik Paktına gir- miş olan bu küçük fakat obur, hayalperest millet, her şeyden evvel kendi dahili ve harici emniyetiyle uğraşsa daha iyi etmez mi? Onun bu şekildeki hareketleri hem kendisi, hem de Orta Doğu memleketleri için hüzün ve elem verici de- ğil ml? Yunanistan doğudaki istekle rinden nasıl vazgeçmiştir. Ak ropolis gazetesi, bu vecizeyi yumurtlarken, diğer taraftan Kibrisin Yunanistana ilhakı için ateşin yazılar yayınlıyor. Atinada çeşit tip ve modada mitingler yapılmakta da de- vam ediliyor: Bir gün bakarsı r.ız yaygaralı miting, bir baş- ka gün bakarsınız sessiz .pro- testo mitingi! Yunan gazeteleri ve devlet a- damları Kibrisin da en azdan izmir kadar, Aydın kadar Türk olduğunu bilmiyorlar mı? Bil- iniyorlarsa Yeşiladaya gitsin- ler ve öğrensinler. Haritaya baksalar da yine kâfi. Çünkü Kıbrıs, Anadoludan bir zelze- le neticesi kopmug olan bir ka- ra parçası olmakla da kalmı- yor. Tarih konuşuyor: Ben Türküm, diyor, Coğrafya ko- kuşuyor: Ben Türküm, diyor, insanlarının kültür ve harsı konuşuyor: Ben Türküm, di- yor. San'at eserleri konuşuyor: Ben Türküm, diyor orda... Yıllardan beri Kıbrıs Rum- larının yaygaralarına konu o- lan Kıbrıs meselesinin, şimdi Yunan hükümeti tarafından resmen ele alınmış olmasından sonra, bu acayip ve köhne il- hak meselesinin dünya ölçü- sünde bir ihtilâfa ınkilâp etme- si akla gelebilir. Dünyanın kı- zıl emperyalizmine cesaret ve imanla karşı koyması gerekti ğı bu zamanda bunun bir hu Zursuzluk konusu olmasını el bette ki aklı selim sahibi bi. İrimse arzu edemez. Böyle oi makle beraber, bu meselenir hak ve adalet çerçevesi dahi- linde halledilmesi herhalde şa- yanı memnuniyettir. İçinde bulunduğumuz Tem- muz ayı sonlarında Başb ıkanı- mız Sayın Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanımız Sayın Fu- at Köprülünün davetli olarak Londraya gideceklerini gazele haberlerinden öğrenmekteyiz. Sayın büyüklerimizin Londra- da Kıbrıs meselesini mesut bir şekilde .halletmelerini temenni ediyoruz. Hatırlarda olduğu ü zere Mi'. Churchill bundan bir müddet evvel, Süveylş Kanalı- nın müdafaası için Türkiyeden yardım istemişti. Şayet böyle bir şey vaki olacaksa İngilte- renin Kıbrıstan çekilip adayı Türk kuvvetlerine bırakması ve kendi kuvvetlerini Kanala nakletmesi daha doğru olur ka naatindeyiz. Ancak böyle ya- pıldığı takdirde, Orta Doğu- nun bir nevi kilit noktası olan Kıbrısta Rum komünistlerinin faaliyetlerinin köküne kibrit suyu dökülmüş olacak ve Tür- kiye cenuptan kendini d.ıha e- min bir durumda görecektir. Ve Tabiatiyle adalı Türkleı memleketlerinin düşmana kar- şı müdafaası hususunda silâha sarılmaktan zerre kadar çekin- miyecektir. "Tarih bir teker- rürden İbarettir" diyenler ya- nılmamışlardır. Bugün —bü- tün hür dünya ile birlikte- Ol- ta Doğudaki İngiliz menfaatle- ve Türkiye şimalden ayni tehlikeye göğüs germektedir. Bundan ötürü Kraliçe Viktor- yanm Abdülhamitten aldığı e- manetl, bugün Kraliçe Eliza beth'ln Adnan Menderes HUkû metine teslim etmesi gerekir. Bu teklifimizle, lngllterenln Or ta Doğu müdafaasından çekil- mesini kastedmlyoruz. Bilâkis, dünyama bu e» «nemli böige» Londrayı heyecana veren ihbar Londra, — Londra polisine, bütün şehri büyük bir heyeca- na veren bir ihbar vâki olmuş- tur. * Telefonla yapılan bu ihbar- da, ingiliz Avam Kamarasına bir çok bomba yerleştirildiği ve kore harbine nihayet veril- mediği takdirde bu bombala- rın patlatılacağı, bu suretle A- vam Kamarasının havaya uçu rulacağı bildirilmiştir. İhbar üzerine polis derhal harekete geçmiş ve meseleyi tahkike başlamıştır. Tahkikat sonunda, ihbarda bildirilen şe- yin vâki olmadığı anlaşılmış- tır. Muhbirin, bir komünist ol- duğu zannedilmektedir. HAFTALIK BOZKURT Abone Şartları 1 yıl için 10/- 0 Ay için 5/- DÜNYADAN KISA HABERLER Kraliçe Elizabeth Babasının ölttmündenberl İlk defa baloya giden Kraliçe, sabaha kadar dansettl Londra — Kraliçe Elizabeth, Kral VI. ci George'un ölümün- de nberi gittiği ilk baloda gece sabaha kadar dans etmiştir. Kraliçe ile kızkardeşi Prenses Margaret 400 kadar seçkin da- vetli arasında Londra Markizi ile Leicester Kont ve Kontesi tarafından tertlblenen bir balo y,a iştirak etmişlerdir. Balodan evvel Kraliçe 20 kadar davet- liye Buckingham sarayında hı susî bir ziyafet vermiştir, -T "»İ V m x* i S * »f ÜS Amerika Güzellik Kraliçesi ile Türkiye Güzellik Kraliçesi Gelengül Bir Arada Not: Gelengül ayakta durandır. LTD. Meryem Ana ile her gün görüşen kız (!) Roma (afp) Rosa Mandatc adında 12 yaşında küçük bıı kız hergün Meryem Ana ile, Hazret! Isa ile görüşmekte ol- duğunu iddia etmiştir. Bu kız aynı zamanda etra- fına esrarengiz kokular yay- makta ve aynalar üzerinde di- nî mahiyette resimler göster- mekte olduğu rivayet edilmek- tedir. sinde İngiltere ile Türkiye di- ğer müttefikleriyle birlikte da ha cevval, daha sağlam aske rî yardımlaşmalar yapmalıdır lar. Kıbrısı Yunanistana bırak- mak, —ki buna biz asla inan- mıyoruz- anarşiye yuvarlamak âünşmana teslim etmek iemek tir. Çünkü küçük Yunanistan kendini idareden ftefedir. Deniz suyu tatlı su haline getirilecek Washington - Başkan Tru man, deniz suyunun tatlı su haline getirilmesi için girişile- cek etüd programının tatbik mevkiine konulması nususundn Iç işleri Bakanlığına iki mil- yon doların sarfı yetkisini ve ren kanun tasarım imzalamış tır. Bir merkep ikiz doğurdu Korkudeli — İlçemizin Kar- galık köyünde şimdiye kadar eşine rastlanmamış ve en yaşlı ihtiyarlarımızın dahi bilmediği bir batında biri dişi, biri erkek muştur. Şaban Özbek isminde bir tahsildara ait olan merkep bir batıda biri dışı, biri erkek iki yavru doğurmuştur. Do- ğum oldukça müşkül olmuş ve ana merkep ölümden zor kur- tarılsfoilmlştir. Dünyanın en ihtiyar ve en zengin Başkanı Paris — bünyanln en kıdem li ve en ihtiyar başkanı olan Mohammed El Mokri tatilini geçirmek üzere Vichy'ye gel- miştir. Mohammed El Mokri, Fas Sultanının veziridir ve 107 yaşındadır. Asırlık Başbakanın, Viclıy'de kaldığı müddetçe güvercin eti yiyeceği, keçi sütü içeceği ve aynı zamanda bol bol yoğurt da yiyeceği bildirilmektedir. Vezirin emrinde devamlı su- rette su ile dolu iki kova da bulundurulacaktır. Muhabirle- rin İşaret ettiklerine göre, Mo- hammed El Mokrynin en fazla sevdiği spor hareketi, bu kova- ları taşıyarak bir katlık mer- diven çıkmaktır. Fas Başbakanı dünyanın en zengin adamlarından biridir. Fakat işin tuhaf tarafı, bu a- dam, servetinin muazzam bir kısmını, ihtiyarlıktan ölmüş o- lan üç oğlundan miras olarak almıştır. Vezir, Viclıy'deki otele her gün 40 sterlin ödemektedir. Hindistanda 2000 senelik mezarlar bulundu Madras — Arkeolajlk bir he yet tarafından yapılan araştır- malarda Hindistanda iki biıı sene evvel yaşamış insanlar hakkında esaslı malûmat elde edilmesini sağlıyacak mezar- lar ortaya çıkarılmıştır. Madras şehrinin 70 kilomet- re doğusunda bulunan mezar- larda topraktan yapılmış ta- butlar bulunmuştur. Bu tabut- larda bir kaç kafatası ve iske- let parçası ele geçirilmiştir. Aynı zamanda mezardan de- mirden yapılmış kılıçlar, ka- malar ve ziraat aletleri de çık- mıştır. Hapishanede intihar eden Olimpiyad şampiyonu Norman, (Oklahoma), Meş- hur Amerikan güreşçisi Hur- ley Strong, umumt efkâr önün de sarhoşluk ettiğinden dolayı konulduğu hapishane hücresin- de kemeri ile intihar etmiştir. Amerika üniversiteler güreş şampiyonu olan Strong, memle ketini 1936 olimpiyadlarnıda orta sıklette temsil etmiştir. Almanyaya gidecek Türk subayları Münih, - Muhtelif rütbeler- de 18 Türk subayı yakında Al- manyaya gelerek, Amerikan askeri kuvvetleri nezdlnde staj göreceklerdir. Bu staj, NATO programı mucibince yapılacaktır. ]

Bozkurtevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Temmuz/... · 2014. 4. 29. · İhbar üzerin poli derhase l harekete geçmi ve meseleyş i tahkike başlamıştır Tahkika

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Bozkurtevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Temmuz/... · 2014. 4. 29. · İhbar üzerin poli derhase l harekete geçmi ve meseleyş i tahkike başlamıştır Tahkika

Vvnl Kamana getteeeek.

Klinde e * ^ E isliyor. Gaiet,. gt'lcci'k yaz Kıt

ki oyunlarına, ılar dllppiı. „

ıımdık. oıSiln.

. Muhtar, hlleiıâ, i ıışitk, Hatice

Mtmtm VE «İTIVASR ŞAHİİlt:

CEMAL TOüAN

İDARE *fîVt Asmaaitı No. 1~ Posta Kutusu H24

TEL: 2051 Lefkoşa-Kılırıs

B o z k u r t HAFTALIK MÜSTAKİL TÜRK GAZETESİDİR

YIL: 1 * SAYI: 210 * PAZARTESİ, 14 TEMMUZ, 1952 » F1ATI l j Kr.

HAFTADAN HAFTAYA

»tel

moyve bah-İte üzerinde tşeli ve sakin için en ideal

par, her zov-kenırnel ser-

p ı tarifemiz

j £ l K FPlâtres

'ması

»ine

laruf iyevi

luştur. temin yeni-

re baş-

6-8-8. g e -

kabul

SON G E L İ Ş M E L E R KARŞISINDA KIBRIS M E S E L E S İ

Dünya ölçüsünde bir ihtilâf mevzuu olmak istidadını gösteren Kıbrıs meselesi ergeç halledilmelidir. "Tarih bir tekerrürden ibarettir" diyenler yanılmamışlardır. Bugün İngiltere ve Türkiye şimalden ayni tehlikeye göğüs germektedirler. Bundan ötürü .Kıraliçe Viktoıya'nın Abdülhamitten aldığı emaneti, Kıraliçe Elizabeth'in Adnan Menderes hükümetine teslim etmesi gerekir...

I

İngiltereye karşı bir nlsbet olsun dlyerekten Yunan hükû-ıı,etinin Mısır Kiralını, ayni zamanda Sudan Kiralı olarak da resmen tanıdığından ve Yu-ranistanın Kıbrıs meselesini bizzat ele aldığından sonra hiç bir şüphe yok ki, bizim muga-lâta şampiyonu palikaryaların İlhak dâvaları (1) yeni bir saf-haya girmiş bulunuyor. Artık ingiltere de, lâkaydiyle karşı-lar gibi göründüğü bu mesele-de haklı olarak sesini yükselt-mlye başlamıştır.

Yıllardan, hattâ asırlardan beri devam edegelen İlhak yay-garalarını hepimiz biliyoruz. Başpapaslarm hayalhanelerini bu kadar uzun bir müddetten-beri dolduran ilhak dramının Çişit çeşit safhaları olmuştur. Lâkin, yine tarih şahittir ki, bu İnsanların bütün hareket ve faaliyetleri, şuur ve mantık bakımından bir ilkokul öğren clsininkinl aşmaktadır.

Esasen bütün Yunan milleti nln hamuru hayal ve hülyalar-la yoğrulmuşa benziyor. Meğa-lo îdea ve Pan-Elenizm dedik-leri soytarılar, onların en bü-yüğünden en küçüğüne kadar hepsini Pantomima edasiylc-öyle oynatıyor kl, başlanın öy-le renkli âlemlerde mütemadi-yen döndürüyor ki, hemen bir topluluk karşısında olduğunu-zu falarsınız.

Sözlerinde de bir düzen, bir karar yoktur. Venizelos Türkı-yeyi ziyareti esnasında, Kıbrıs meselesi diye bir şey tanımadı-ğım söylemiş, ondan sonra, şimdi de, adanın Yunanstanı ilhakı meselesini Blrieşmlg Mil letlere arıetmek için elinden geldlfi kadar çalışacağım vâ-dedlyor. Averofun geçenlerde verdiği demeç bir tenakuz mec muası.. Akropolis gazetesi, Yu »at» Hükümdarlarının geçen-lerde Türkiyeyl ziyareti esna-sında, artık 'Meğalo îdea" yr, veda ettiklerini yazmış, bugün ise İstanbul Ayasofyasınm ki liseye tahvilini İstemek küstah-lığında bulunuyor. • "Meğalo Îdea" yani Büyül Yunanistan fikrinin İfade etti-f : mânayı, a ayın okurlarımı*

Yazan: Osman TÜRK AY

herhalde biliyorlar. Şimali is-pirden, Trakyadan, Istanbul-dan bağlıyarak Anadoluyu ve Kıbrısı içine alan bir Yunanis-tan! öyle ya, böyle bir rüya-nın cazibesi içerisinde yüzüyor-lardır! Akropolis, artık Doğu-daki emellerinden vazgeçtikle-rini söylüyor ama, onun son hezeyanı karşısında buna inan-mak mı lâzım ?

İnsan bunları işittikçe iste-miyerek makaraları lcoyver-mek zorunda kalır. Yunanis-tan kim, Türkiye kim, ingilte-re kim ? Türkiyenin gölgesi sa-yesinde Atlântik Paktına gir-miş olan bu küçük fakat obur, hayalperest millet, her şeyden evvel kendi dahili ve harici emniyetiyle uğraşsa daha iyi etmez mi? Onun bu şekildeki hareketleri hem kendisi, hem de Orta Doğu memleketleri için hüzün ve elem verici de-ğil ml?

Yunanistan doğudaki istekle rinden nasıl vazgeçmiştir. Ak ropolis gazetesi, bu vecizeyi yumurtlarken, diğer taraftan Kibrisin Yunanistana ilhakı için ateşin yazılar yayınlıyor. Atinada çeşit tip ve modada mitingler yapılmakta da de-vam ediliyor: Bir gün bakarsı r.ız yaygaralı miting, bir baş-ka gün bakarsınız sessiz .pro-testo mitingi! Yunan gazeteleri ve devlet a-damları Kibrisin da en azdan izmir kadar, Aydın kadar Türk olduğunu bilmiyorlar mı? Bil-iniyorlarsa Yeşiladaya gitsin-ler ve öğrensinler. Haritaya baksalar da yine kâfi. Çünkü Kıbrıs, Anadoludan bir zelze-le neticesi kopmug olan bir ka-ra parçası olmakla da kalmı-yor. Tarih konuşuyor: Ben Türküm, diyor, Coğrafya ko-kuşuyor: Ben Türküm, diyor, insanlarının kültür ve harsı konuşuyor: Ben Türküm, di-yor. San'at eserleri konuşuyor: Ben Türküm, diyor orda...

Yıllardan beri Kıbrıs Rum-larının yaygaralarına konu o-lan Kıbrıs meselesinin, şimdi Yunan hükümeti tarafından resmen ele alınmış olmasından sonra, bu acayip ve köhne il-

hak meselesinin dünya ölçü-sünde bir ihtilâfa ınkilâp etme-si akla gelebilir. Dünyanın kı-zıl emperyalizmine cesaret ve imanla karşı koyması gerekti ğı bu zamanda bunun bir hu Zursuzluk konusu olmasını el bette ki aklı selim sahibi bi. İrimse arzu edemez. Böyle oi makle beraber, bu meselenir hak ve adalet çerçevesi dahi-linde halledilmesi herhalde şa-yanı memnuniyettir.

İçinde bulunduğumuz Tem-muz ayı sonlarında Başb ıkanı-mız Sayın Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanımız Sayın Fu-at Köprülünün davetli olarak Londraya gideceklerini gazele haberlerinden öğrenmekteyiz. Sayın büyüklerimizin Londra-da Kıbrıs meselesini mesut bir şekilde .halletmelerini temenni ediyoruz. Hatırlarda olduğu ü zere Mi'. Churchill bundan bir müddet evvel, Süveylş Kanalı-nın müdafaası için Türkiyeden yardım istemişti. Şayet böyle bir şey vaki olacaksa İngilte-renin Kıbrıstan çekilip adayı Türk kuvvetlerine bırakması ve kendi kuvvetlerini Kanala nakletmesi daha doğru olur ka naatindeyiz. Ancak böyle ya-pıldığı takdirde, Orta Doğu-nun bir nevi kilit noktası olan Kıbrısta Rum komünistlerinin faaliyetlerinin köküne kibrit suyu dökülmüş olacak ve Tür-kiye cenuptan kendini d.ıha e-min bir durumda görecektir. Ve Tabiatiyle adalı Türkleı memleketlerinin düşmana kar-şı müdafaası hususunda silâha sarılmaktan zerre kadar çekin-miyecektir. "Tarih bir teker-rürden İbarettir" diyenler ya-nılmamışlardır. Bugün —bü-tün hür dünya ile birlikte- Ol-ta Doğudaki İngiliz menfaatle-

ve Türkiye şimalden ayni tehlikeye göğüs germektedir. Bundan ötürü Kraliçe Viktor-yanm Abdülhamitten aldığı e-manetl, bugün Kraliçe Eliza beth'ln Adnan Menderes HUkû metine teslim etmesi gerekir. Bu teklifimizle, lngllterenln Or ta Doğu müdafaasından çekil-mesini kastedmlyoruz. Bilâkis, dünyama bu e» «nemli böige»

Londrayı heyecana veren ihbar

Londra, — Londra polisine, bütün şehri büyük bir heyeca-na veren bir ihbar vâki olmuş-tur. *

Telefonla yapılan bu ihbar-da, ingiliz Avam Kamarasına bir çok bomba yerleştirildiği ve kore harbine nihayet veril-mediği takdirde bu bombala-rın patlatılacağı, bu suretle A-vam Kamarasının havaya uçu rulacağı bildirilmiştir.

İhbar üzerine polis derhal harekete geçmiş ve meseleyi tahkike başlamıştır. Tahkikat sonunda, ihbarda bildirilen şe-yin vâki olmadığı anlaşılmış-tır. Muhbirin, bir komünist ol-duğu zannedilmektedir.

H A F T A L I K BOZKURT

Abone Şartları 1 yıl için 10/-0 Ay için 5/-

D Ü N Y A D A N KISA H A B E R L E R Kraliçe Elizabeth

Babasının ölttmündenberl İlk defa baloya giden Kraliçe,

sabaha kadar dansettl Londra — Kraliçe Elizabeth,

Kral VI. ci George'un ölümün-de nberi gittiği ilk baloda gece sabaha kadar dans etmiştir. Kraliçe ile kızkardeşi Prenses Margaret 400 kadar seçkin da-vetli arasında Londra Markizi ile Leicester Kont ve Kontesi tarafından tertlblenen bir balo y,a iştirak etmişlerdir. Balodan evvel Kraliçe 20 kadar davet-liye Buckingham sarayında hı susî bir ziyafet vermiştir,

-T " » İ V m

x* i S

*

» f ÜS

Amerika Güzellik Kraliçesi ile Türkiye Güzellik Kraliçesi Gelengül Bir Arada

Not: Gelengül ayakta durandır.

LTD.

Meryem Ana ile her gün görüşen kız (!) Roma (afp) Rosa Mandatc

adında 12 yaşında küçük bıı kız hergün Meryem Ana ile, Hazret! Isa ile görüşmekte ol-duğunu iddia etmiştir.

Bu kız aynı zamanda etra-fına esrarengiz kokular yay-makta ve aynalar üzerinde di-nî mahiyette resimler göster-mekte olduğu rivayet edilmek-tedir.

sinde İngiltere ile Türkiye di-ğer müttefikleriyle birlikte da ha cevval, daha sağlam aske rî yardımlaşmalar yapmalıdır lar.

Kıbrısı Yunanistana bırak-mak, —ki buna biz asla inan-mıyoruz- anarşiye yuvarlamak âünşmana teslim etmek iemek tir. Çünkü küçük Yunanistan kendini idareden ftefedir.

Deniz suyu tatlı su haline getirilecek

Washington - Başkan Tru man, deniz suyunun tatlı su haline getirilmesi için girişile-cek etüd programının tatbik mevkiine konulması nususundn Iç işleri Bakanlığına iki mil-yon doların sarfı yetkisini ve ren kanun tasarım imzalamış tır.

Bir merkep ikiz doğurdu

Korkudeli — İlçemizin Kar-galık köyünde şimdiye kadar eşine rastlanmamış ve en yaşlı ihtiyarlarımızın dahi bilmediği bir batında biri dişi, biri erkek muştur. Şaban Özbek isminde bir tahsildara ait olan merkep bir batıda biri dışı, biri erkek iki yavru doğurmuştur. Do-ğum oldukça müşkül olmuş ve ana merkep ölümden zor kur-tarılsfoilmlştir.

Dünyanın en ihtiyar ve en zengin Başkanı

Paris — bünyanln en kıdem li ve en ihtiyar başkanı olan Mohammed El Mokri tatilini geçirmek üzere Vichy'ye gel-miştir. Mohammed El Mokri, Fas Sultanının veziridir ve 107 yaşındadır.

Asırlık Başbakanın, Viclıy'de kaldığı müddetçe güvercin eti yiyeceği, keçi sütü içeceği ve aynı zamanda bol bol yoğurt da yiyeceği bildirilmektedir.

Vezirin emrinde devamlı su-rette su ile dolu iki kova da bulundurulacaktır. Muhabirle-rin İşaret ettiklerine göre, Mo-hammed El Mokrynin en fazla sevdiği spor hareketi, bu kova-ları taşıyarak bir katlık mer-diven çıkmaktır.

Fas Başbakanı dünyanın en zengin adamlarından biridir. Fakat işin tuhaf tarafı, bu a-dam, servetinin muazzam bir kısmını, ihtiyarlıktan ölmüş o-lan üç oğlundan miras olarak almıştır.

Vezir, Viclıy'deki otele her gün 40 sterlin ödemektedir.

Hindistanda 2000 senelik mezarlar

bulundu Madras — Arkeolajlk bir he

yet tarafından yapılan araştır-malarda Hindistanda iki biıı sene evvel yaşamış insanlar hakkında esaslı malûmat elde edilmesini sağlıyacak mezar-lar ortaya çıkarılmıştır.

Madras şehrinin 70 kilomet-re doğusunda bulunan mezar-larda topraktan yapılmış ta-butlar bulunmuştur. Bu tabut-larda bir kaç kafatası ve iske-let parçası ele geçirilmiştir.

Aynı zamanda mezardan de-mirden yapılmış kılıçlar, ka-malar ve ziraat aletleri de çık-mıştır.

Hapishanede intihar eden Olimpiyad

şampiyonu Norman, (Oklahoma), Meş-

hur Amerikan güreşçisi Hur-ley Strong, umumt efkâr önün de sarhoşluk ettiğinden dolayı konulduğu hapishane hücresin-de kemeri ile intihar etmiştir.

Amerika üniversiteler güreş şampiyonu olan Strong, memle ketini 1936 olimpiyadlarnıda orta sıklette temsil etmiştir. Almanyaya gidecek

Türk subayları Münih, - Muhtelif rütbeler-

de 18 Türk subayı yakında Al -manyaya gelerek, Amerikan askeri kuvvetleri nezdlnde staj göreceklerdir.

Bu staj, NATO programı mucibince yapılacaktır.

]

Page 2: Bozkurtevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Temmuz/... · 2014. 4. 29. · İhbar üzerin poli derhase l harekete geçmi ve meseleyş i tahkike başlamıştır Tahkika

•v "PV J A > ' \ ; S' a r - ) < r

>. »1 f

bOZKUKT

Köylerde Muhtar Seçimleri.... özker YAŞIN

Türk köylüsünün yakından tanımak ve onun

ut rlU rini geiitii makamlara duyurmak amacı ile yap-

u m ilk köy gezi turunda; uğradığım her köy ahalisi-

, • "MUHTAR VE AZALARIN HALKİN REYİ

İLE YOKSA ŞİMDİKİ GİBl HÜKÜMET TARA-

FINDAN MI SEÇILMESINI" istediklerini sordum

l,rzi notlarımı yazarken bazı mahzurlarını göz Önünde

tutarak temas ettiğim bu konuya, genel olarak bir göz

atmayı ve bu arada Türk köylüsünün "Muhtar Seçi-

mi" hakkındaki düşünceli rini aksettirmeyi daha doğru

buluyorum.

Uğradığımız her köyde çeşit tip, çeşit karakter,

ı. çeşit bilgi seviyesinde muhtarlarla, karşılaştık. Ekse-

>, ,ı ile uzun boylu görüştüğüm bu köy muhtarları, içe--

ininde; hakikaten işinin ehli, köyün genel inkişafı ve

umumi menfaatları için elinden gelen fedakârlığı yap-

maktan çekinmiyen insanların bulunduğunu sevinçle

söyliy. bilirim. Fakat yine öyle muhtarlarla karşılaştık

l.ı köyün dertleri, halkın ihtiyaçları onlar tarafın-

n„n hiç bir ehemmiyete alınmıyor; sadece kendi men-

atlarını ve mallarım korumak için muhtarlık arma-

•îin, bir vasıta olarak kullanıyorlar. Öte yanda köy hal-

kı bin bir ihtiyaç içerisinde kıvranıyormuş.. Muhtar

Efendinin bu umurunda bile değildir. Nasıl olsa ken-

disini Hükümet seçip köyün başına getirmiştir. Muh-

tar Efendi bu mevkiden istifade ederek şahsî işlerini

yapmak ve malî durumunu daha iyi bif şekle sokmak dururken herkesin derdi ile alâkadar olmayı aklın-

dan geçirmiyor. İtirafı acıdır, ancak hakikati söyle-

mek gerekiyor. Uğradığımız köyler içerisinde öyleleri ile karşılaştık ki, muhtar küçük bir imparatorluk kur-muştur; bütün köy halkı onun emrine tabidir ve onun arzularına boyun eğmek mecburiyetindedir...

Bu neden böyle.. Demokrasi fikrinin en geniş ve

en şumullü anlaşılıp tatbik edildiği Ingilterenin br

müstemlekesi olan Kıbrısta, köylüye muhtarım seçmek

hakkının verilmemesi hangi mantık çerçevesine sığ-

dırılabilir? Hükümetin bıtçok haklarımıza müdahale

etmesinin sebepleri nedir?

Maarif işlerimizi idare edecek komisyonu, Hükü-met aklının kestiği gibi seçip başımıza getiriyor. Cema-ata bu konuda hiç bir rey hakkı verilmiyor. Hâlâ dir nişimizi seçecek hakka sahip değiliz. Köy halkı arzu ettiğini muhtar seçememektedir.

Hükümetin, demokrasi fikri ve insan Hakları Be-yannamesi ile hiç bir zaman bağdaşamıyacak bu yan-l'ş siyaseti bir an evvel bırakması, en büyük arzumuz-dur/ Cemaatımız artık haklarının tanmmasnı istiyor...

HAFTASINA G6RK

Bazı insanlar Asuman BAHADIR

Buz. İnsanlar vardır. görü-. "kandır*ne»»». . İQİn kendi ken ofisleri ile hakiki kıy.netler, dinlzo kızacaksınız. * t e o an, arasında korkunç uçurumlar evvelce sizde hayranUk yara-

Kondllerl İle ilk! tan, bilgi vs kabiliyetini takdir

/ . , • v ... • _r • .. J§. •

P A Z A R T E S İ . İ t T E M M U Z , 1 9 5 2

Evlenecek Kızlarda -aranılan vasıflar

V

bulursunuz, konuşmanızda takındıkları ta-vır, söyledikleri yaldızlı '-'.özler, sizi kısa bir zaman İçin tesir altında bırakır.

Aradan zaman geçip bu in-sanların hakiki karakter ve kabiliyetlerini anladığınız za-man muhakkak hayal sukutu-na ugrıyacak, böyle boş bir in-san tarafından bir zamanlar

CLARK GABLE'İN ERKEKLİĞİ

Clark Gable'in perdedeki er-kekçe tavırlarının orijinalliği-ne âşık olan her budala kız gi-bi, Nevyork'lu zengin bir aile-nin kızı da, bu kadınlara yüz vermez haşin erkeğe bayılmak-tadır.

Bir gün, artık daha fazla da-yananııyarak tası tarağı top-ladığı gibi Hollywood'da solu-ğu alır.

Arar, sorar, bütün barları gezer ve nihayet Hollywood'un Night Club'lerlnden birinde, yelken kulaklı don juant yaka-lar.

Fakat o ne? Perdedeki lâkayit erkek genç

ve güzel bir kızın karşısında sustalı maymun gibi durmak-tadır. Büyük bir sukutu haya-le uğrıyarak ertesi gün M.G.M hin kantininde Clark'ı buiuı ve:

"Siz de mi?.. Siz de mi er-keksiniz?!"

Diye bağırır. Hiç bir şey an-lamıyan Clark, meşhur tebes-sümü ile gülerek istifini boz-madan:

"Ben de, maalesef Mlss, ben de erkeğim. Ne yapalım, film artİBtliği İnsanı her şey yapı yor..."

Cevabında bulunur.

ederek iyi duygular beslediği-niz bu iki yüzlü insanı görme ğc bile tahammülünüz olmıya-caktır.

Bu İnsanların bütün hareket lerini, konuşuşları, yürüyüşle-ri ve her şeyleri sahtedir. On-lar bu sahtekarlık seline ken-dilerini o kadar şuursuzca koy vermişlerdir ki, bazı topluluk-larda hakiki durumlarını unu tarak pek yüksek keseden atıp tutarlar, ilıraf etmek lazım-<lırlti, bu anda gayet samimidir i er. Çünkü karşılarındakine söyledikleri yalanların hakiki olduğuna dair bir inanç vardır içlerinde... Kendilerini mülıim bir insan görürler. Bulunduk-ları topluluklarda sözleri ve hareketleri ile derhal ön plâna, atılmasını bilirler. Zaten böy le topluluklarda sık sık bulun-nıalarmdaki esas gaye kendi-lerini göstermektir. Cemaat iş-lerini, millî dav&ları kendileri-ni göstermek için yemlik bir alet olarak kullanırlar. Yüksek ten atıp tutulmalarına sebep sırf alâka çekmektir. Yoksa cemaat işlerimiz ve milli dava-larımız ile zerre kadar ilgileri olmadığına emin olabilirsiniz.

Bu gibi insanların bazan çok •bazan hiç arkadaşı bulunmaz. Hakiki! arkadaşlarının isimle ri sık sık değişir. Çünkü sizden bir çıkacağı olduğu zaman semtinize uğrar, samimiyet gösterir. îşi bittiği an aranız-daki arkadaşlık ta maziye ka-rıştı demektir.

Zaten o hiç bir arkadaşını memnun edemez. Daima büyük lâflar ettiÇl topluluklarda arka dallarına söz hakkı bırakmaz, derhal onları ikinci plâna at-masını bilir. Gün olur yanınız-dan selâm vermeden geçer. Çünki size ihtiyacı yoktur. Gün

K ı | aramağa çıkan hanım v â l i d | e # ' evlenmeğe karar v e r e a|g c nçlerin aradıkları genç kız ve meziyetlerini aşağıdaki satırlarda bulacaksınız:

1—lSadeliğin, safiyetin ve nezaketin sembolü,

2— Talebelik çağım tam bil' öğrenci' rulıu İçinde geçirecek, diğer duygulara gönlünü açma dan, her geyin çağı olduğunu

bilerek, bir ç i ç «k gibi yetişmiş

3—Ev kadınının bütün rnezı-yetlpri|kandinde bulunan, yu-vasının] işini, yemeğini severek yapan, '"kadın; evinin hem ha-nımı, hem hizmetçlsldir" sözü-nü kabul eden.

4— Yalnız güzelliği, sesi, sa-z; için değil; meziyetleri mü-kemmeliyeti, bütün halindeki kıymetleri İle istenip, çekilen.

3—Küçük yaştaııberi sandığı r.ı, dolabını temiz, derli toplu tutan.

=

oiur yanınıza gelip samimiyet gösterir» Arkadan derhal bir çıkacak iği olduğunu anlarsı-nız.

Bu gibi insanlarda hakiki ka re kter bulmakta imkânsızdır. Daha birkaç hafta evvel atıp tutuğu, binbir küfür savurdu-ğu insanlar ile birkaç hafta sonra canciğer dost olur. Çün-ki onlara ihtiyacı vardır. Çün-ki kendini göstermek için bu dostluk elzemdir. Talci işi bit-sin ve kendisine meydanı boş bırakacak başka bir insan bul-sun, sahte c'.ostluğunda aevam eder.

Ivânet olsun o insanlara ki, bütün cemiyeti aldatarak ge-çinirler. STakat "Lânet,, etmiye bile lüzum yok. ÇUnkl muhak-kak bir gün, onların maskelen yüzlerinden düşecek; hakiki, çirkin, zavallı suratları mey-di na çıkacaktır!

6— Tatil günlerini annesine yardım ve el işleriyle geçiren

7— icabında evin idaresini ü-zerine alarak babasına, karde-şine, annesinin yokluğunu du-yurmadan bakabilen.

8—Gençlik duyguları teşek-kül ettiği zaman, kendini ge-lip geçici aşklara kaptırmıyan.

9— Aşkını yalnız kocası için saklıyan.

10— Kocasının kalabalık evi-ne gelin gitmekten korkmayan

11— Kayın validesini anne ûilerek, geçimsizliğe sebebiyet vermiyen.

12— Erkeğin maddî vaziyeti-ne göre hareket etmeği kabul eden, icabında ona yardımı düşünen .

13— Çocukların rahatını ka-çıracağını düşünmeden, yavru-larım yetiştirmek için bilgiye sahip olan.

14— Kendisim sevmiyenler tarafından dahi çekiştirilecek bir hareketi bulunn>ıyan.

15— Tecrübe sahibi olmak düşüncesiyle, flört yapmağa kalkmayan.

16— Ailevî dunurtunu, kendi seviyesini düşünerek, kendi dengini seçebilen, gözü yüksek lcrde olmayan.

17— Kalbinde kıskançlık duy gusu bulunmayan.

18— Lüks kuşunun kanatla-rındaki parıltılarla gözleri ka-maşmayan.

19— Çeyizlerim ailesinin büt çesine göre, zevkle hazırlıyan.

20— Beyaz elbiseyi giydiği, duvağım taktığı gün, kenaı i için dökülen içli göz yağlarını hak eden...

Bütün bu meziyetlere sahip olan bir genç kız, mes'ut bir yuvanın kadım olacağına emin olarak, büyük bir huzur içinde

ö mutlu günü bekliyebillr.

•fc I» I. m •>! I»l

HAKİKİ DOST NEREDE? Geçenlerde Kadircan Kaflı'nın bir yazısı-

nı okumuştum. Muharrir, tarihin Türkiye'yi a-lâkadar eden gerek geçmiş gerekse yakın olay-larını kısaca gözden geçiriyor ve devletimizin hiçbir zaman hakiki dostlara sahip olmadığını ileri sürüyordu. Bu iddiaya göre, İngiltere'nin de, Fransa'nın da, Rusya'nın da muhtelif za-manlarda bize gösterdikleri yakın dostluk hep kendi şahsi menfaatlerini korumak veya yur-dumuzun içinde menfaat kaynağı tesis etmek içinmiş. Yalnız bize hakiki dostluk elini uzatan devlet Amerika olmuş. İleri sürülen fikrin ilk kısmı doğru. Fakat ikinci şıkka ne demeli? A-merika'nın yardımları ve bizi dünya çapında yükseltmek yolunda sarfettiği gayretler hep bizi sevdiğinden mi? Yoksa Türk'ün kahraman lık, cengâverlik ve mertliğinden icabı halinde faydalanmak için mi? Biz zannediyoruz ki A-merika'yı dostluk yoluna sevkeden ikinci ihti-maldir. Zira dünya kurulalıdan beri insan oğ-lu hemcinsine hiçbir zaman boşuna yardamda bulunmamış, beyhudeye yüze gülmemiştir. Bu hakikat sadece siyaset sahasında değil her gün

H a f t a Başı Sohbeti

Erol AKERMAN kü hayatta da kendisini gösterir. Bugün dostu-muz olan bir kimseye, bize sağladığı menfaat herhangi bir şekilde durursa hemen ertesi gün yuz döneriz. Ne kadar da menfaat düşkünü ol madiğimizi ilân etsek, ne kadar da cemiyet için de kendimizden gayri başkalarını da düşündü-ğümüzü iddia etsek yine de hakikatta hepimiz kendi nefsimizin dostuyuzdur. Zira insanın Kendi kendim sevmesi, kendi menfaatlerinin korunması veya sağlanması için her çareye baş vurması mizacımızın hamurundandır. Hele yirminci asrın büsbütün çetinleştirdiği hayat yolu artık insanların menfaat mücadelesini de o nısbette artınmştır. Biz başkalarına yardım etsek hakiki yardıma muhtaç olduğumuz za-man bize uzanacak kaç el bulunacaktır? Cevap

hazırdırt hiç. Herkes kendi karnını doyurmak kesesini pişirmekle meşgul. Her devlet kendi maliyesini yükseltmek, askeri kuvvetini idame ettirmek için çareler arıyor. Bir yanda Batı, dıger yânda Rusya silâhlı kuvvetlerini tahkim etmek idin geceyi gündüze katıyorlar. Her yan i da mücadele. Bütün bu mücadeleler de sahsi menfaatlerin korunmasını sağlamak için. Sos-1 yal haya ta herkes biribirini soymak, biribirini ezmek s fasında. Siyasi sahada ise devletler bırıbırleı nin boğaklarını kesmek hazırlığında. Butun bı ılar niçin? Dünyanın insana dar gel-1 mıye baş amasından mı? Bu sorunun altından da yine çarşımıza menfaat mefhumu çıkar. Fakat hakiki cevap bu değildir. Bütün kavga kıyameti bir tek sebebi vardır: İnsanlara' muşterel güven ve geçim telkin edecek hakiki i dostluk rtadan kaybolmuştur. Binaenaleyh { kimseye güvenmiyelim. Kendi kuvvetimize is- î fcnad edı rek biz de diğerleri gibi bu kuvveti-

ç a U ş a l î m ; Z i r a b ^ e g ü l e n w > l U 1 T a r m s a b a h n a s ü b i r i f a d e a l a c a -

S H™ W ^ e s t ı r T e y i z - Kimse- ^ y e ı t ı m a e t m ı y e g e l m s ^

ııurtU

VâridoM S ü l e y m a n

^ RtvhlÇ KoryUr** ~ E0İ J

^ - u y . y H u . ^ u , - - v * . —• ma Kemlin, w „ l ü I M u ^

nl» ^

••

A U U V ^

Iteb 0 * y u r u » « ^

^ Eni* BrfUç'e » • i - " " " " Hyoruz. ^ toydum B « k « r H » « •

— r v u l dmk.UmUl «rttU- k

^ i i i A B l r U t ü ı i - f c M — '

S. —— w r rü>' K T girerek kendUln. b r t ^ r

^

tlİMtlu r vanıtMİy'® » ^

sonraki böyük btr

ş e h i t l e r e B I VAJ. V« ı

Küçükken, W « u u « anlatılanların gar^k oldutuna fil ml T Oraaıaı pak bUaüyonun ana * * *

bir «ateak C ^ " 1 n o k l * ~ Şehitler, ıjeklt olmaJaa 6 « « HljmİA^B<U I

mertebeye a r » » ^ ^ bir «U>»a t roı9. Çanakkale «avajında -arslanca (ldvtl«ea TttrkierdaB hüi Ur ladıfı »ırada, kanatlan^ < <• na, görmüş. JHm*m.gtim Mt f t l to a^jrla ıii''i /aman. yanındaki artuMİanaa tw kHcttfc I latmı». Tam bir aaat aanra M**m«teik Irtr ııın kurbanı olnuı*.

OKNCONMAS Oeneoaman Mr rtkya kalırdı .

aencoaman, bir gerçek kahramandır. Ama, manı, Mr rttyâ kabranumı balina »ah a a. tiren balkın muhayyileyidir. Tflrt 1.,.. ve kahramanlara kar^ı dtt$ktınlUfUnı> Bağdat kapılında yaptığı çarp^şnuana ralara geçen efaanevl klkâyalerl Tlırk manı bir büyük kahraman halta» crttrm|( Kul Mmtafa'nın kaleme aUMh

ftl vardır. BeaMenen O »nee»man « n U ı u , Halk «lirinin ve mnatklalnln larrak. taremıttmttdttr. Kayıkçı Kul Maafefa'ya nevi hava Oenooamanın kah ranta* ını m . , i olayların btttttnttdUr.

|ı>*' • kaht*'

l » l ı | l •MtSft

hHk p«arM-UUkç ı alığnı

T M II Mr

• M a I < M M

OöZtMCZ YOK! Sağa bakıyorsunuz NUtâh

»ol.-ı dönüyor, unuz Evlenme. B u n e evlenme bo l l^ u . d U r W y ' e ? Millet, oldum ola-" y a â y e t t e . Evlenen evle-I1, n c ' Y a n l . taskandıgmıız y a -h U t g ö z U m ü ^ oMuftu içi„ bbyi, ^ ' ^ « h a b , » a v a r t m .

T f f W , < M m ' n e münn ,

M kolay, ne var Z

0 1 4 « W piyasayı , W < J u r .

(İnini »j, Kn "u1*!" ' unu m u m a «t kelâm, .- • ,-̂ jjj nfln ıwv,

lar. DH n*

«okakl

(HjrıiH.)

m ' ^ « »u luca , ,

ZT^- ^ * OİIÜTMV ı^v b , m» ,

k « t A b u , Bi

' ™ ) ı H i k arıUf M lı

b e k - da Se< ' S t "

' • " l ' » ® UH a f i b S •

d » t<

•• »t,

i

Page 3: Bozkurtevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Temmuz/... · 2014. 4. 29. · İhbar üzerin poli derhase l harekete geçmi ve meseleyş i tahkike başlamıştır Tahkika

ızlarda -ıflar

Tati. ^tinlerini a

v c " gP,rı; »•»oda « t a w ,

| , H r a k k J - " « i n i n y o k l u ^ n u

fcakahtien

lOuyguİHr, i anman, kendim ' *

' « ^ l a r a k a p t , ^

"» yalnız kocası (J

ICoc.t sının kalabai*^ g i t m e k t e n kortona^

Kayın validesini aot(

geçimsizliğe sebebi

PAZARTESİ, 14 TEM MUZ, 1952 BOZKURT SAYFA

m

keğin maddi vazjyet, hareket etmeği fed îbında . ona yHrtlft

sukların rahatını kn-düşünmeden, yavr>

ijUrmek için bilgi,t

Kendisini sevmiyenia <J'«lıi çekiştirilecek

bulunmıyan.

Tecrübe sahibi olnıal flört yapmajj

svl durumunu, kan Üşünerek, kendi

aeçebilen, gözü yüksek

'•hinde kıskançlık dııj ..ayan.

ı jni^unun kanatla-

Utılaria gözleri Ju-

llerini ailesinin büt

şevkle hazırbyu

uz elbiseyi giyilfl

taktığı gün, kenoı

İçli göz yaşlarım

, meziyetlere sahip genç kız, mes'ut W

aı olacağını «alı bir huzur

bekllyebllir.

Vdridat-ı Süleyman i. ZekiBURDURLU

Rahmetli Enis Behlç KoryUrek son eserini bir psi-kanaliz olayı sonunda yazmıştı. Yazmıştı degii o eser kendisine yazdırılmış. Hu eserin ndı "Vâridat-ı Süley-man,, dır. Bir vecd ânında şairin dilinde başlıyan açıl-ma kendisine yepyeni şiirler söyletmiş. Bir rüya alemi-nin gerçek ftlenıe geçişi sonuncunda meydana gelen e-ser, bir kitap halinde yayınlanmıştır. Bu eserin yazılma sına sebebolan, Enis Behlç'e tesir oden büyük ruh, Çe-dikçl Süleyman Çelebl'nln ruhudur.

ALBAY NURİ PAMİR Ruh olaylarının çeşitli tezahürlerini okuyoruz, İşi-

tiyoruz. Şair Enis Behlç'e rüyalarından sonra yazdırılan eserin hayranlığını duyarken Bozkurt'un geçen sayısın-da yayınlanan bir yazı dikkatimizi çekti. Kore'de sava-şan li irk Birliğinin başında bulunan Albay Nuri Pamlr, şehit olmadan önee bir rüya görmüş. Atatürk, koluna girerek kendisine blrşeyler söylemi*.

Rüyanın, geçmiş hayattan gayrı şuurda kalan in-tihalar vasıtaslyle meydana geldiği iddia edilir. Şu yu-karıdaki olay bize gösteriyor ki rüya, kuvvetli bir his-si kablelvukudur. Nuri Pamlr'in gördüğü rüya, daha sonraki büyük bir olayın işaretidir.

ŞEHİTLERİN RÜYALARI Küçükken, bilhassa amcam çok anlatırdı. Artık bu

anlatılanların gerçek olduğuna İnanmak gerek mi, de-ğil mi? Orasını pek biliniyorum aına herhalde hepsinin bir gerçek yöne çıkan noktası olsa gerek.

Şehitler, şehit olmadan önce rüyalarımla bu yüksek mertebeye erişeceklerini bir olayla görürler; anlarlar-mış. Çanakkale savaşında denizden saldıranlara karşı arslanea dövüşen Türklerden biri bir gece, siperde ujuk ladığı urada, kanatlanıp denizden öteye doğru uçtuğu-nu, görmüş. Ansızın gelen bir gülle sesiyle kendine gel-diği zaman, yanındaki arkadaşına bu küçük rüyayı an-latmış. Tara bir saat sonra Mehmetçik bir gülle parçası-nın kurbanı olmuş.

GENCOSMAN Gencosman bir rüya kahramanı mıdır? Hayır.

Oeneosman, bir gerçek kahramandır. Ama, bu kahra-manı, bir rüya kahramanı haline sokan, onu efsaneleş-men ballan muhayyUesldlr. Türk balkının kahranlığa ve kahramanlara karşı düşkünlüğünü ve Gencoaman'ın Bağdat kapısında yaptığı çarpışmların hatıralardan halı ralara geçen efsanevi hikâyeleri Türk ruhunda Gencos-manı bir büyük kahraman haline getirmiştir. Kayıkçı Kol Mustafa'nın kaleme aldığı destan, bu hayranlığın bir sonucudur. Bu sonuçta, efsane'nln en iyi bir örne-ği vardır. Bestelenen Gencosman destanı, bugün Türk H.ıir jürinin ve musikisinin kıvrak, "hey, hey,, 11 bir terennümüdür. Kayıkçı Kul Mustafa'ya tesir eden ma-nevi hava Gencosmaıı'ın kahranlığını meydana getiren olayların bütünüdür.

Af Dileyiniz... Cevaplıyan ŞENOL

Lefkoşa'dan mektup gönde-ren bir bayan okuyucum, mek-tubunda şunları yazıyor:

"Uç seneden beri bir delikan-lı tarafından takip edilmekte-yim. öylo bir takip ki, anlata-mam... Yanımda başkaları, hal ta annem ve babam olduğu za-manlar da bile beni takip edi-yor...

Yalnız olduğum zamanlar, yanıma kadar sokularak, "seni çok seviyorum... Benden çekin me... Sevgime karşılık göster... Cesaret ver bana... O zamar.. seni ailen ien İsterim..." Diyor..

Onun bu kadar yakınlığına rağmen, daima kaçamak yol-lar aradım... Verdiği mektub-lan aldım.. Cevapsız bırak-tım... Cev ıp vermek için, ba-zan mektun yazdığım olur.. Ama içim'i doğan acaip h'aler neticesi, yazdığım mektublırı yırtar, atarım...

Bu delikanlı, bugün muarzaî bir iş elde etmiştir... Aylıkçı-dır... Kendisini çok seviyorum... Fakat Annem, bakışlarının de-li bakışı c'duğunu söyliyerek beni ondan soğutuyor... Ha' -.a, ona yüz çevirmekliğlm, m»k-tublarını ccvapsız bırakmaklı-ğım onu benden soğuttu... O, şimdi, yalw3 bakar ve güler... Acaba niçin güler? Halâ. daha beni sevlyır mu? Bakışlarının sert oluşu, deliliğine işare*. .-.i? Deli olsa, iyi bir iş sahibi uK-blllr ml? Cevapsız bıraktığım mektuplarından bazılarım ce-vaplar ve kendisine mektup verirsem, tokrar benimle aı'ı ka peyda eder mi? '

Sayın bayan, şunu iylcc bil-melisiniz ki, karşılıksız olan bir sevgi daima söner... Ne kadar çok sevilirseniz seviliniz, kar-

şılık göstermezseniz gün gelir unutulursunuz...

Üç seneden beri takip edil-diğinizi, takip eden delikanlıyı sevdiğinizi söylüyorsunuz... Pek iyi, ne diye, Ona içinizi açmadınız? Ne diye mektubla-rmı cevapsız bıraktınız? Her-halde, ya or.dan şüpheleniyor ve yahut ta onu samimi ve ha-kikî bir sevgiyle sevmiyordu-nuz...

Annenizin sizi ondan soğut-mıya çalışması, bakışlarının 3ert oluşundansa çok yanılı-yor... Sert takış hiçbir zaman deliliğe işaret değildir ve ola-maz da... Onun sert bakışı sev-ginin karşılık görmemesinden, bunun neticesi olarak ta, için İçin aşk ateşiyle yanmasından İleri geliyor... Anneniz, herhal-de başka bırşeye istinat ede-rek sizi 30ğutmıya çalışıyor...

Güler yüz göstermesinin iki sebebi olabilir; ya sizi halâ se-viyor, veyahut ta sizinle alay ediyor... Acaba hangisi?. Siz bilir siniz...

Sayın bayan, cevapsız bırak-tığınız mektublarını cevaplar ve kendisinden af dilerseniz, belki de sizinle tekrar alâka peyda eder... Sizi eskiden ol-duğu gibi tekrar sever...

Eğer, hakikaten yaptıkları-nızdan nedamet hissediyor ve onu seviyorsanız, bir mektubla kendisine t.'dirin; af dileyin... Madam ki, iyi bir iş sahibidir ve sizi üç sene devamlı takip et mlştlr, sizi affedecek ve mes'-ut Olacaksınız... Bu arada, an-nenizin de gönlünü, ondan baş-kası ile m33'ut olamıyacağım-zı söyliyereıc, almıya çalışınız..

Mes'ut olvıamzı dilerim...

Medenî Körlük Taner Fikret BAYBARS

Nasıl olur ? Bu medenî yüzyılda bile milletlerin gö-züne perde çeken hırs nası! anlatılır?

Esefle söylüyoruz ki, en ileri milletlerde, bu aşağı-latma, kötüleme hırsı bir derece bile düşmemiştir. Bu hırs, onları, koca bir tarihi altüst etti. İrtecek kadar kör letmiş, beyinlerini sulandırmıştır. Bu-hırsın neden bu kadar mühim ve enturiastik olduğunu anlıyamıyoruz.

Medeniyetin verdiği körlük bahsine en uygun mi-sali bu hafta içinde görebildik. Bir Amerikan filmi, "Cengiz Han'ın Altın Ordusu." Tarihî bilen; düşünebi-len biri, bu filmi görürken tiksinmekten kendini ala-mazdı.

Biz Cengiz Han zamanında bir Haçlı Seferi yapıldı-ğını lıatırlıyamıyoruz. Bundan başka, bu haçlılardan, 15 kişilik bir trup'un, ( ? ) ta Semcrkant içlerine kadar uzandıklarını, Cengiz ordusunu perişan ettiklerini, hiç bir tarih kitabında görmedik. Fakat, tarihin 't' sinde olmayan sinema prodüktörleri bu kuyruklu yalanları kurmaktan kendilerini alamadılar.

Filmde Cengiz ve ordu erkânı, öyle vahşi, öyle ber-baL temsil edilmiştir ki, insan âdeta kendinden utanır, öte yandan, haçlılar gâyet cesur, yılmaz ve medenî gös-terilmiştir. Büyük bir cesaretle bu 15 kişi ( ? ) Semer-kaııd'ı korumuştur.

Madem ki, bir aşk ve haydutluk filmi çevrilecekti, mevzu altın bir tarih sayfalarından alınmamalıydı, al-tın bir sayfaya, zaç yağı dökülmemeliydi. Böyle o ba-yağı ve düşük mevzu, neden Cengiz Han devrinden aiın-miştır? Ve yiııe neden tarihî haklkatlara sadık kalın-mamıştır ? Bunlar gibi, cevapsız kalacak yüzlerce soru..

Milliyet tarihi değiştirecek kadar, onların gözünü perdelemiştir. Buna biz yalnız medeni körlük deriz.

Başınızı Dinlendirmek Temiz Hava Almak

Ve Nefis Bir

Bedevi Dondurması Yemek İçin

Halk Aile Bahçesine GELİNİZ.

mm doyurmak r devlet kendi uvvetini idame

Bir yanda Batı, Ulerini tahkim

_ orlar. Her yan "eleler de şahsı

mak için. Sos; mak, biribirim

ise devletler k hazırlığında-insana dar gel--onun altından

mefhumu çıkar. \ B ü t ü n kavga dıı*; insanlar»

edecek haki»1

. Binaen-iief kuvvetimize f

gibi bu kuvveti-bugün bize gûM

bir ifade alaca-b u . . . K i * *

GÖZÜMÜZ YOK! Sağa bakıyorsunuz Nikâh

sola dönüyordunuz Evlenme. Bu ne nlklh, evlenme bolluğu-dur böyle? Millet, oldum ola-sıya faaliyette. Evlenen evle-nene. Yani, kıskandığımız; ya-hut gözümüz olduğu için böyle söylediğimiz zehabına varılma sus. Yok efendim, ne münase-bet ki kıskanacağız. Camn mı çekti, ondan kolayı ne var, al şurdan ell-yüzü düzgün bir kız cağız -zaten mübarekler, satı-lık mal gibi piyasayı doldur-muşlar!- Sarışını mı hoşuna gi-diyor, esmeri mi, tombulucası mı, zayıfcasımı... beğen de be-ğendiğini!

BAK »e AL ! Binine tak, birini al. Aııası-

d » bâk, kıtım al. Ablasına bak, ktiOftgfe* O. Fakirine bak, » s

ginini al. Kıvrağına bak, na-muslusunu al- Mızıkçısına bak, mız mız etmiyenini al. Hasılı kelâm, istediğine bak, gönlü-nün sevebileceğini al. Canın, gönlün istemeye görsün, ondan yanı bol ne var. Maşallah, yol-lar, sokaklar, caddeler, dolayı-sıyle piyasa mekânları, ağıla kaçmış arılar gibi küme küme öbek, öbek dolu. Seç Beçcbildi-ğınl, beğen beğenebildiğin!.. Çağlayan tarafına gidersin,Pey gamber gülü, Uzun Yola gider-sin, İsa güia. Ama biz, "alıp kabul etmek" ten bahsettiği-miz için geçelim İsa güllerini 1

OLTA YEMİ!

Tabii ki gölümüz yok. Canın mı «ekti; tak oltanın ucuna nişan yttaflganfl çek yakala; uskumru İ M istersin, barbun-ya mı istersin, daha neler.,. O »

Geldiği Gibi Çek Gitsin

Yazan: Serap GÖNÜL dan ötesi malûm; güvercinli ve papuç eskitme yerine, lastik

aşındırma birinci plâna geçi-modern nikâh dairesi faslı. Müteakibaj, kolunda sayın e-sin Çağlayan yolu bez, ıiz ise argın. Arşı ila babam, arşınla... Yek vücut olmuş bir vaziyette meden, sizi temaşa edenlerin gözlerine yorgunluk iner.

OTODA! öyle ya. Piyasa yerlerinde

ptpuç eskitmezseniz, çiçeği bur mındakî saadetinim başka na »1 teşhir edebilirsiniz? Hasası otonu* v a m o bajka, o catnan

verir. Efendim siz direksiyon başında, yeni nikâhlınız, har-man gibi yer dururken, sanki yer kalmam.ş gibi kucağınızda. Olmaz; kanarda oturamaz, iki eller ellerde, gözler gözlerde, omuzlar omuzlarda, nefeslet nefeslerde git gel; gel git. Si-zin ayaklarınıza kara sular in-si arasında boşluk bulunamaz Herkes "A*»cn ıtıe »ı«swt çift, birbirlerini «e çok seviyorlar,

otomobilde bile, aralarından su sızmıyacak bir şekilde otu-ruyorlar!" demeli. Herkesin böyle demesine fırsat vermeli, zemin hazırlamalı!

SAADET TEŞHİRİ! Bahusus kalabalık yerlerde,

aradaki boşluk daha da kapa-tılmalı. Tenha yerlerde ehem-miyeti yok ama... Dad! Dad! Yol verseniz^ efendim biz ge-çiyoruz, biz. Yeni nikâhlı oldu-ğumuzu ve saadetimizden a-yaklarımızın yere basmadığını söylemeye hacet yok, otomobi-limizde oturuş vaziyetimizden saadetimizin enginliğini kolay-ca anlıyaoilirsiniz. Birbirimizi çılgın gibi sevdiğimizi başka bv.sıl âtema rnlaUhiliriz? Oto moblUie k'icak kucağa, yaya kaçak kucağa...

ALDIRAN KİM? Zaten asrımız, medeniyet as-

rından çok gösteriş asrı. Yap yapabildiğin kadar gösterişi. Ve etrafındakileri gösteriş de-nizinde boğabildiğin gün sen-den mesutu elamaz tabii, insa-nı mesut eden de gösteriş, ha-yata bağlıyan, hayranları nez-dinde yükselten de hep, hep gösteriş... Bu fikirde insanların akıllarına pıasa suyu. Aldıran kim, gösterişini yutan kim be hey birador. Herkes yine bildi-ğini okuyor, bildiğini satıyor. Sen, göstsi'iş yapacağım, her-kesi kıskandı: acağım, imrendi-receğim diye eldeki tek küla-hım uçur, aldıran kim, gören kim veya. görüp te "maşallah? çeken kim T

LAfra kısası: Kırk Dervişte birbirimizi bilmişiz*

Page 4: Bozkurtevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Temmuz/... · 2014. 4. 29. · İhbar üzerin poli derhase l harekete geçmi ve meseleyş i tahkike başlamıştır Tahkika

HAYFA 1 BOZKIJKT

i

» I

S P O R

«JUWEL' Yazı Makinaları

Turkee - İngilizce l'rtııısmu

«Eli Savlam "Kıı Kuıılnnışlı

•Kil Ucu» Vimi Maklııalundır.

Kıbrıs Acentesi M. Seyfl Akili ni/

VB OJlıı

t.'

'""'" m. ıı.y,«4..ı. ..w •ın..»Mll,m, Denizde Boğuldular Dün altıncı mil Başi Ammo

plajında sjiddetli fırtına olduğu halde yüzme bilmiyen birçok K&Sler denize girerek banyo yaparken dalgalar 8 Türk ve İki Bum gencini İçeri çekmiş-tir- Bunlardan bir Ttirk ve İki Hum kurtarılamamışlardır. Di f er İki Türk kurtarılarak Gir ne Jıaatahanenine kaldırılmış-lardır, Boğulanlar Komlkebirli ijimdl Lefkoşada sakin Halil Hüseyin, Lefkoşalı Nico.s Yor ylu, Vonlll Lcfkosada sakin Sı vn» Oonnis. Hastahaneye kaı dınlanlar Vadllllll şimdi Lef-korçaria sakin Musa Mehmet ve Mustafa Tahlrdir.

Bir Ay Hapis Leymosuniu 18 yaşlarında

Halil Mehmet elinde Hırsızlık 10/- değerinde bir bisiklet di-namosu bulundurduğu için bir ay hapse mahkûm olmuştur.

(.Vi'.S.H. I OI.iMl' lYAKOs 3 Dün Lefkoşa stadında Çetin

kaya İle Olimpiyakos takımları arasında oynanan lig maçını Olimpiyakos 2-1 kazanmıştır.

Oyun umumiyet itibariyle zevksiz ve heyecansızdı. Bilnas sa Çetinkaya oyuncularının bir kısmının antremansız olduğu göze çarpıyordu.

tik devrede Çetinkaya, rakip takıma nlsbeten daha hakimdi üst üste kaçırılan fırsatlardan sonra devrenin son daklkasın-ua Olimpiyakoaun ani bir akı-nı golle neticelendi ve devre 1-0 Olimpiyakos leyhine bitti.

İkinci devreye her iki takım da canla başladılar ve ilk da-kikalarda birer fırsat kaçırdı-lar. Oyunun 25 inci dakikasın-da Vedat beraberliği temin et-ti. Mamafih Olimpiyakos bir dakika sonra ikinci golü de a-tıııca artık müdafaaya çekildi. Oyunun sonlarına doğru Suat Mühim bir fırsat kaçırdı. Biraz sonra da oyun ayni netice ile bitti.

Çetinkayanm dünkü oyun ta raftarlarını hiç te memnun et-memiştir. Dünkü oyun bize Ay ma maçındaki oyunu hatırlat-tı. Müdafaada yalnız Fikret ve Hüseyin oynıyabildi. Half hat-tı hiç de hücum hattına yar-dım etmedi. -Hücum hattı ise ferdi akınlardan başka bir şey gösteremedi. Bütün bunların neticesi ekseri oyuncularımızın son zamanlarda antremanlara ehemmiyet vermemelerlnden-dir. Vc bunun neticesi olaıak da dört haftada dört mağlûbi-yet ve şampiyonluğu başkaları na kaptırmak. Yazık.

Kiremit-Kiremit Mütaalıitlere ve İnşaat yaptıracak mal sahiplen*» Marsilya tipi kırmızı kiremitler, kalite bakımından

mühendislerin yüksek takdirini kazanmış olan bu kire-mitler pek yakında Kıbrısa Mühim miktarda ulaşacak-tır. İlk partiden elde etmek için şimdiden numuneyi gö-rerek ihtiyacınızı karanti ediniz.

NOT: (Mahya) yani Kıbrıs tabiri (KaveÜo) kire-mit fiyatmdadır. Eksileceksiniz diye düşünceniz olma-sın, ne de artanı ne yapacaksınız diye düşününüz. Dai-mi stokumuz olacağı gibi artanı da satış fiatı üzerinden tekrar İade ederek paranızı alacaksınız. Fiyatlar reka-bet kabul etmez derecede ehvendir.

!

Akpınar Pastahanesi Mecidiye Sokak No. 20 ve Kalyobi No.l

Telefon 3326. Lef koşa \

PAZARTESİ, U TEMMUZ, 1952

Manzum Kur an Tİ RKİVE VE AMEKÎKA CUMHUHBA,ŞKANL,AR|.

VİN TAKDİRLERİNİ K A Z A N A N TERCt ME VE TEFSİR.

Kur'anın hakiki manasını, ve Tanrı sözü oldugu n u

gösteren üstünlüğünü, temsil eder. Her Türkün okuyup öğrenmesi mutlaka lâzım olan eserdir.

Türkçeye ve Inglllzeeye Çeviren: NEJMt SAGİB BODAMYALI8ADE,

SHAKESPEARE MEKTEBİ MÜDt)RV. Kattıran ve Dağıtan:

SHAKESPEARE MEKTEBİ. I.efkc>şa, Kibri*.

Türkeeslnin Birinci Cildi Basılmıştır. Hediyesi: Ciltli (Beş Şilin) dlr.

ingilizcesl: (Yirmi Beş Şilln)dir.

Sarkıntılık Etti Leonarissalı olup şimdi Li-

masolda bulunan Nikolas Pa-nayi Bebes 21.4.52 tarihinde Llmasol sokaklarında sarkıntı-lık yaptığı için raahkem? tara-fından 15 gün hapse malıkûa olmuştur.

Beraat Etti Paramallı Ali Riza Menteş"

öldürmekten Maznun olarak davası ağır ceza Mahkemesin-ce görünen Paııayi Trlfoni Kaf korinin aleyhine kâfi derecede şaadet olmadığı için beryat et-miştir.

Arkasından Vuruldu 10.7.52 tarihinde Pahnalı

Paviis Avraam meçhul bir şa-hıs tarafından arkasından vu-rularak yaralanmıştır. YaraL Leymosun hastahanesine kal-dırılmıştır.

DENİZCİLİK BANKASI T.A.0

Ç i f t ç i l e r Özlediğiniz şeye nihayet

kavuştunuz. Tanıdığınız maruf U t m t u ı u ı v D H N I V A 5 I I . A . U . , I j | i ^ ^ ^ ^ m m

Kıbrıs Acentliğinden j H O M O 7 . . Daha önce 17/7/952 tarihinde «yelece. I \ ^ ^ ^ ^ M m Daha önce 17/7/952 tarihinde gelece-

Ki bildirilen "KADEŞ" vapuru, program-da yapılan bazı değişiklikler dolayısı ile, lb 7/952 de ö.s. 2. de gelecek ve ayni gün ö.s. 8. de HAYPAYA gidecektir.

Hayfadan dönüşte Lâmakaya 19/7/ de sabah saat 8.de varan ve Türkiyeve

gıdocek yolcuları alıp ayni gün ö.s. saat 4. I'1' 'skenderuna hareket edeceği alâkadar-ların malumu olmak üzere ilân olunur,

TÜRK BANKASI LTD.

Dizilip ve Basıldığı yer: BOZKURT BASIMEVİ Asma Altı No. 75, Lefkosa - Kıbrıs

Tel: 2951

J U N A N ' R V T GÜBRELERI, YUNAN KIMYEVI MAHSULAT VE GÜBRE ANONİM ()RTU;T l r \ v , ! ; YINE MÜSTESNA M A H S U L ( r G A R w f E D E C E K ' m ' f v

M E M L E K E T İ M İ Z E : G E L M E f i E B A Ş L I ™

s s s s r d , r -Kıbrıs Genel Acenti

N. P. LANİTİS ŞİRKETİ LTD LEYMOSUN . MAGUSA, LEFKOŞA - LARNAKA - BAP

(

Mısır Hoki Takımı Kıbıısta

Son beş senedenberi Mısır şampiyonu bulunan, Mısırın Millî Spor Kulübü takımı Kıb-rısa bir sıra maç yapmak üze-re gelmiştir.

Yolunu Kestiler Geçen Cuma ö.s. saat 6 da

Gali niye gitmekte olan Ambe-üku'lu Hrlstos Yuvannunun, Kserodan - Galini yolunda ö-nünc iki maskeli şahıs çıkmış-tır. Bunlardan birisi av silâhı dıgerl ise deynek tutmakta idi. Maskeliler Ilristoya nereye git mekte olduftunu sorduktan sor. m değnek tutan maskeli, Hris tonun başına vurduktan sonra her ikisi de kaçmışlardır. Hris tc Pendaya Hastahanesinde te davi edilmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesi Cumartesi günü ağır ceza

mahkemesinde dükkân açma suçundan Stelyo N. Zambaki-dlnin davası İncelenmiştir. Mahkeme maznunu 2 sene hap se mahkûm etmiştir.

İskelede Hoki Maçı Geçen gün iskelede Mısırın

Cezlra takımı İle İskelenin seç me Hoki takımı arasında bir maç yapılmış. Maçta 1-0 Ce-sira takımı galip gelmiştir, üa-lıp gelen takıma İskele Beledi-ye Reisi tarafından bir kupa verilmiştir.

Üniversiteli Arkadaş-ların Dikkat Nazarına

Kıbrısta bulunan Ankara ve İstanbul Üniversiteleri öğren-cilerinin bugün ö.e. saat 10 da Kardeş Ocagı'nda toplanmala-«•• ehemmiyetle rica olunur.

Arkadaşlar Namına

Orhan Hüseyin Avnl

H A L K S İ N E M A S İ N D İ Bu Akşam S A A T 9.15 de

T A N R I Ş A H I D İ M D İ R KÜPE