16
Yereli yönetmek için seminer Yaşadığın semte 95cm’den bak Kadıköy Belediyesi Akademi’nin “Yereli Yönetmek” başlığını taşıyan 2018 bahar seminerleri başladı. 27 Mart’ta başlayan seminer dizisi 3 Mayıs’a kadar devam edecek l Sayfa 9’da Mekânda Adalet Derneği tarafından yürütülen “95cm: Mega Kentin Mini Yurttaşları” belgesel projesi, çocukların gözünden değişen ve dönüşen İstanbul’u anlamayı ve anlatmayı amaçlıyor l Sayfa 9’da Kadıköy Amatör Kulüpleri Birliği’nin Başkanı Taşkın Tuna, “Mevcut sistemde kulüp olarak sermayen yoksa başarılı olma şansın da yok” diyor l Sayfa 13'te Görme Engelli Yusuf Uçar, rehber köpeği Aslan ile birlikteyken hiçbir kaza geçirmediğine dikkat çekiyor, “Aslan benim hem gözüm hem kulağım oldu” diyor l Sayfa 4'te “Sermaye yoksa başarı da yok” Köpeği, hem gözü hem kulağı oldu 30 MART- 5 NİSAN 2018 www.gazetekadikoy.com.tr Yıl: 19 / Sayı: 932 Görevde dördüncü yılı geride bırakan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu: Projeler benim eserim değil. Bu projelerin gücü insanlardan geliyor. İyi şeyler yapmak ve bunu bir parçası olmak güzel. Küçük bir hikayenin büyük adamı olmaktansa, büyük hikayenin küçük insanı olmak çok daha iyi l Sayfa 8’de 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nü, yoğun yağmur altında yürüyüşle kutlayan Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun bildirisinde, “Kutlu olsun 27 Mart Dünya Tiyatro günü! Kutlu olsun sahnelerimizin, cesaretin, inancın, inadın, kahkahanın bugünü!” denildi l Sayfa 7’de Yazar Mehmet Yüce’yle, Osmanlı’nın son yıllarındaki öncü “idmancı” ve “futbolist”lerin portrelerini çizdiği “Ale’l- Itlak Baldırı Çıplak” kitabını ve Kadıköy’ün futbol tarihini konuştuk l Sayfa 2'de Futbolun öncüleri: “Baldırı Çıplak”lar Yağmurda yürüdüler, dediler Gördüklerimiz Göremediklerimiz (62) MARIO LEVI 10'da Aklı başında olduğunuzu nereden biliyorsunuz? BETÜL MEMIŞ 7'DE Kral benim BAĞIŞ ERTEN 13'TE Kadıköy Çevre Festivali’ne başvurular başladı. Doğaya duyarlı ve farkındalık oluşturmak isteyen tüm inisiyatiflerin katılımına açık olan festivale son başvuru tarihi 10 Nisan l Sayfa 12’de Çevre Festivali’ne başvurular başladı yaşasın tiyatro insanlardan geliyor PROJELERIN GÜCÜ

30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

Yereli yönetmek için seminer

Yaşadığın semte 95cm’den bak

Kadıköy Belediyesi Akademi’nin “Yereli Yönetmek” başlığını taşıyan 2018 bahar seminerleri başladı. 27 Mart’ta başlayan seminer dizisi 3 Mayıs’a kadar devam edecek l Sayfa 9’da

Mekânda Adalet Derneği tarafından yürütülen “95cm: Mega Kentin Mini Yurttaşları” belgesel projesi, çocukların gözünden değişen ve dönüşen İstanbul’u anlamayı ve anlatmayı amaçlıyor l Sayfa 9’da

Kadıköy Amatör Kulüpleri Birliği’nin Başkanı Taşkın Tuna, “Mevcut sistemde kulüp olarak sermayen yoksa başarılı olma şansın da yok” diyorl Sayfa 13'te

Görme Engelli Yusuf Uçar, rehber köpeği Aslan ile birlikteyken hiçbir kaza geçirmediğine dikkat çekiyor, “Aslan benim hem gözüm hem kulağım oldu” diyor l Sayfa 4'te

“Sermaye yoksa başarı da yok” Köpeği, hem gözü hem kulağı oldu

30 MART- 5 NİSAN 2018

www.gazetekadikoy. com . tr

Yıl: 19 / Sayı: 932

Görevde dördüncü yılı geride bırakan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu: Projeler benim eserim değil. Bu projelerin gücü insanlardan geliyor. İyi şeyler yapmak ve bunu bir parçası olmak güzel. Küçük bir hikayenin büyük adamı olmaktansa, büyük hikayenin küçük insanı olmak çok daha iyi l Sayfa 8’de

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nü, yoğun yağmur altında yürüyüşle kutlayan Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun bildirisinde, “Kutlu olsun 27 Mart Dünya Tiyatro günü! Kutlu olsun sahnelerimizin, cesaretin, inancın, inadın, kahkahanın bugünü!” denildi l Sayfa 7’de

Yazar Mehmet Yüce’yle, Osmanlı’nın son yıllarındaki öncü “idmancı” ve “futbolist”lerin portrelerini çizdiği “Ale’l-Itlak Baldırı Çıplak” kitabını ve Kadıköy’ün futbol tarihini konuştuk l Sayfa 2'de

Futbolun öncüleri: “Baldırı Çıplak”lar

Yağmurda yürüdüler,

dediler

Gördüklerimiz Göremediklerimiz (62)

MARIO LEVI 10'da

Aklı başında olduğunuzu nereden biliyorsunuz?BETÜL MEMIŞ 7'DE

Kral benim

BAĞIŞ ERTEN 13'TE

Kadıköy Çevre Festivali’ne başvurular başladı. Doğaya duyarlı ve farkındalık oluşturmak isteyen tüm inisiyatiflerin katılımına açık

olan festivale son başvuru tarihi 10 Nisan l Sayfa 12’de

Çevre Festivali’ne başvurular başladı

yaşasın tiyatro

insanlardan geliyorPROJELERIN GÜCÜ

Page 2: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

30 MART- 5 NİSAN 20182 Yaşam

ehmet Yüce, son 10 yıldır spor tarihiyle il-gili araştırmalar yapıyor ve bu alanda ki-taplar kaleme alıyor. Yüce, Türkiye futbol tarihinin köklerini, başlangıç dönemleri-

ni gün yüzüne çıkarmak için şu ana kadar 3 kitap yaz-dı. Osmanlı Melekleri, İdmancı Ruhlar ve Romantik Yürekler... Bu kitaplara son olarak “Ale’l-Itlak Baldı-rı Çıplak” eklendi. 1900’lü yılların başında yaşayan 52 futbolcunun ve spor insanının portrelerinin yer aldığı kitapta aynı zamanda Kadıköy’ün ilk futbolcularına, kulüplerine de yer veriliyor. Kadıköylü yazar Mehmet Yüce ile son kitabı hakkında söyleştik.

“İZMİR’DE BORNOVA, İSTANBUL’DA KADIKÖY”◆ Bu kitabın diğer kitaplarınızdan farkı nedir?Kadim futbolcuların yazdığı yazılarla ve onlarla ya-

pılan röportajlarla daha önce karşılaşmıştım aslında. Bunları bir derleyip toparlamak lazım dedim. Çünkü futbol tarihini bir de onların ağzından dinlemek gere-kiyordu. Hatıralar, makaleler ve mülakatlar olmak üze-re üç bölümde toparladım. 52 tane kadim sporcuyla ya-pılan röportajı tek bir kitapta yayınladım. Farkı şu; ben anlatmadım bu sefer onları konuşturdum.

◆ Kitap Kadıköy’de başlıyor bir anlamıyla. Türki-ye’ye futbol Kadıköy’den yayıldı diyebilir miyiz?

Aslında Türkiye’de spor, Kırım Harbi sırasında İngi-lizlerin Selimiye Kışlası’nda subayların eşleriyle oynadı-ğı tenis, rugby ve kriket maçlarıyla başladı. Daha sonra İngilizler futbolu Haydarpaşa Çayırı’nda ve Kadıköy’de-ki diğer çayırlarda oynamaya başladılar. Futbolun Türki-ye’deki ana yurdu İzmir’de Bornova, İstanbul’da da Ka-dıköy’dür diyebiliriz.

◆ Büyük futbolcuların da buralardan çıktığını gö-rüyoruz.

Evet, hem İzmir’den hem de İstanbul’dan önem-li futbolcular çıkmış. Ama çoğunluğu meşhur kulüple-rin futbolcuları oldukları için Kadıköy daha fazla görü-nür oluyor.

İNGİLİZLERİN FUTBOL İTHALİ◆ İstanbul’da ilk futbol kulüplerinin kurulma-

sı ve ilk futbolcuların Kadıköy’den çıkmasının se-bebi nedir?

İlk futbol kulüplerinin İngilizler tarafından kurulduğunu biliyoruz. Buradaki en büyük se-bep İngilizlerin Moda’da yaşaması.

◆ Rastlantı eseri aslında yani?Aslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı

çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. Me-sela karşı tarafta Büyükdere var, Taksim’de Ta-limhane Sahası var, Baltalimanı var. Bu yakada Beykoz Çayırı var. Ama İngilizler buralarda değil de Moda’da yaşamış.

◆ İlk rugby takımı kuruluyor Kadıköy’de fut-bol takımı ile beraber. İngilizler I. Dünya Sava-şı’ndan sonra gitmeseydi İstanbul’daki spor ha-yatı nasıl bir seyir izlerdi?

Burada doğanlar gitmiyor. İstanbul’daki ilk futbol takımını kuran İzmirli James La Fontai-ne’dir, Moda’da yaşıyor. O mesela I. Dünya Sava-şı’nda Çorum’a sürülüyor, bir süre sonra dönüyor ve ölene kadar Türkiye’de kalıyor. Şu an İzmir’de

gömülü ama hayatının büyük bir bölümünü Kadıköy’de geçiriyor. Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin çoğu gidiyor. Gitmeselerdi futbolumuz, sporumuz zenginle-şir ve lezzetli olurdu.

FUTBOLUN KALBİ KADIKÖY◆ Kadıköylü kimliğiniz geçmişle bağ kurmanızda

etkili oldu mu? Kurbağalıdere’den ya da Kuşdili’nden geçerken hayallere daldınız mı?

Çok düşündüm tabii. Hatta zaman makinesi olsa da Kadıköy’ün ve o yıllarda yaşayan futbolcuların halini görsem diye çok hayal ettim. Ahmet Rasim’in Kurba-

ğalıdere’deki içtiği rakıya eşlik etsem dedi-ğim zamanlar çok oldu.

◆ Çünkü kitapta yer verdiğiniz ha-tıralardan sadece futbolcuların biyogra-filerini okumuyoruz, Kadıköy’ün geçmi-

şine de yolculuk ediyoruz.Kadıköy çok kozmopolit bir

yer, gayrimüslimler de çok bü-yük bir kalabalıkla burada ika-

met ediyorlar. Rumlar, Erme-niler... Papaz okulları var o yüzden Kadıköy’de her-hangi bir olay olduğu za-man gazetelerde hemen bi-

rinci sayfada haber oluyor. Kadıköy’de yaşayanlar biraz

daha elitler, Anadolu Yakasının diğer taraflarına göre ve hakları-

nı savunuyorlar. Köprü yapılması-

nı, sokakların temizlenmesini istiyorlar. Bir an önce hava gazı gelsin diye taleplerde bulunuyorlar. Bütün bunları tabii futbol tarihini incelerken öğrenebiliyorsunuz.

◆ Kitapta 52 futbolcunun hayatından kesitler yer alıyor. Sizi en çok etkileyen hangi futbolcu oldu?

Birkaç karakter var tabii onlardan birincisi; Refik Osman Bey. Çok özel bir insan ve Beşiktaşlı . Onun hakkında kitap yazılmalı bence. Sonra Yusuf Ziya Bey var, Galatasaray’ın ve federasyonun ilk başkanı. Ka-dıköylü olan Türk futbolculardan Fuat Üstün Bey var. Çok kibar biri aynı zamanda İngiltere’de eğitim görmüş. İngilizceyi çok iyi biliyor Harvard mezunu bildiğim ka-darıyla. Bu şahsiyetlerin dışında boksör olan Sabri Ma-hir Bey var. Galatasaray’da top oynayan 1910’ların ba-şında Paris’e giden ve çok enteresan bir sergüzeşti olan bir sima. O da beni çok etkiledi. Aslında bu idmancıla-rın hepsi başlı başına birer tarih.

“BAŞKA BİR GEZEGEN GİBİ İSTANBUL”◆ Futbolcular o yıllarda sadece futbol oynamıyor,

birden fazla spor dalıyla ilgileniyorlar.Evet, tamamen idmancılar. Çim hokeyi oynuyorlar,

paten hokey takımları var. İngilizlerin kriket ve rugby oyunları vardı, ondan önce tenis var. Yani İstanbul’da spor faaliyetleri çok kozmopolit. O yıllarda bir başka gezegen gibi İstanbul.

◆ Kitabınızdan öğrendiğimiz başka bir şey de fut-bolcuların sadece futbol oynamadığı, başka işler de yaptıkları gerçeği.

Tabii onların hobisiydi futbol. Haftada 3-4 gün id-man yapıyorlar, hepsi okur-yazar insanlar. Bir de şu far-

kı anlamamız lazım; o zamanki futbolcular son derecede eğitim-liler. Onların yazdıkları makale-ler ve kullandıkları kelimeler şu anki futbolcular tarafından anla-şılmaz, o derece bir fark var.

◆ Peki, ne zaman bozulma-ya başlıyor?

1940’lı ve 1950’li yıllarda hız kazanmaya başlıyor. Aslın-da Türkiye modernleşmeyi yan-lış anlıyor, tarihi yıkmaya yöne-

lik bir algı var. Güzel mahalleler 2-3 tane yol uğruna feda ediliyor ve bu insana sirayet ediyor. İnsan da bo-zuluyor ve tabii ki sporcular da bozulmaya başlıyorlar.

FUTBOLUN İLK TEMAŞAKARLARI ◆ Kadıköy’de çok fazla futbol kulübü kuruluyor o

yıllarda. Ama Fenerbahçe dışında diğer kulüpler çok fazla başarı sağlayamıyor. Bunun nedeni nedir sizce?

Bu iş millileşmeyle ilgili bir durum. Fenerbahçe ve Beşiktaş milli hürriyete kavuşan ilk iki kulübümüz, di-ğer kulüpler genellikle mektep veya esnaf orijinli ku-lüpler. Örneğin Kadıköy Kulübü bilhassa girişimdir 1900’lerde kurulan ilk kulüp olarak, o bir idman ku-lübü. Bizim yerli kulüplerin birçoğu maalesef yeterin-ce başarılı olamıyorlar. Millileşme ve başarı Fenerbah-çe’den yana Kadıköy’de şekil almış. Avrupa tarafında ise Galatasaray ve Beşiktaş’tan yana durmuş. Diğerleri küçük de olsa en azından varlıklarını muhafaza etmiş-ler, bazıları ise tamamen yok olup gitmiş.

◆ Kitabınızda aynı zamanda çok sayıda fotoğraf var. Futbol müsabakalarını izleyen kadınlar, erkek-ler, çocuklar...

İlk futbol seyircisi İngilizler, sonra gayrimüslim-ler. Türkler bu işe ancak Galatasaray İstanbul’da şam-piyon olmaya başlayınca iştirak ediyorlar. Fenerbahçe kurulduktan sonra, oradan da seyirciler gelmeye baş-lıyor. İlk baştaki seyircilerde pek kadın yok aslında, genelde erkek. Taksim Stadyumu açıldıktan sonra Le-vanten ve gayrimüslim kadınlar da maçlara gidiyorlar. Cumhuriyet’ten sonra da özellikle paşaların, bürok-ratların hanımları ve kızları da maçlara gelmeye baş-lıyorlar. Orada aslında elit bir kimlik göstergesi var, tiyatroya gitmek gibi bir şey onlar için. Orada varlık-larını gösteriyorlar, sahanın kenarında özel sandalye-lerde oturuyorlar.

◆ Futbol tarihiyle ilgili çok fazla kitap yok aslın-da. Kaynak taraması yaparken zorlandınız mı?

Öncelikle şunu söyleyeyim; bu kitapların hepsi-ni kendime yazdım, merakımı tatmin ettim. Ama son-ra fark ettim ki çevremdeki insanlar da merak ediyor-muş. Bu da beni sevindirdi. Kitapları yazmadan önce bu işi araştıran birisi var mı diye araştırdım. Türkiye futbol tarihini merak ediyordum, okumak istiyordum, bütün amacım buydu aslında. Kaynak bulmak başlangıçta çok zor oldu ama şimdi daha kolay, internet var sonuçta.

◆ Kadıköylü futbolcularla ilgili bilgileri nasıl elde ettiniz?

Futbolla ilgilendiğiniz zaman Kadıköy mecburen karşınıza çıkıyor. Haydarpaşa Çayırı, Yoğurtçu Çayı-rı var, eski kriket sahası olarak kullanılmış. Bunlara ta-bii kütüphanelerde ulaştım, kulüp müzelerinde birtakım evraklar, Osmanlı arşivleri, başbakanlık arşivlerine git-tim onları henüz yayınlamadım. Çok enteresan şeyler gördüm Başbakanlık arşivinde. Onları Latin harflerine çevirip sadeleştirmem gerekiyor.

Kadıköylü yazar Mehmet Yüce, son kitabı “Ale’l-Itlak Baldırı Çıplak” ile futbol tarihinin ve öncü idmancıların izini sürüyor. Kadıköy’deki çayırlarda top koşturan Fuad Hüsnü, Aleko Kaliya Efendi ve diğer idmancılar gözlerimizin önünde canlanıyorkadIm futbolcular

KASEV VAKFI DOSTLARINA DUYURU

12 Nisan 2018 Perşembe gününden itibaren yönetim kurulunun aldığı karara göre vakfımızın Tuzla'daki Dinlenmeevi - Huzurevi

- Özel Bakım Bölümü tesislerini ziyaret etmek görmek ve yaşamlarını burda sürdüren sakinlerimizle sohbet etmek,

Büyükada'ya karşı çay içmek için sizi Tuzla'ya davet ediyoruz.

Bundan sonra her perşembe gündüz saat 10:30'da sizi ve dostlarınızı ücretsiz olarak Tuzla'ya getirecek olan minibüsümüz,

sizi ve dostlarınızı Kadıköy'de Evlendirme Dairesi önünden (Karafırın karşısı) alacak ve Kasev Vakfı'na getirecektir.

Aynı gün akşam üstü 15:30'da sizi tekrar Kadıköy'e yolcu edeceğiz.

Sevgilerimizle

(Önemli not: Katılacak olan dostlarımızın belirtilen günden bir gün evvel kurumu arayarak isim yazdırmalarını önemle rica ederiz.) İLETİŞİM BİLGİLERİ Kurum : (0216) 493 57 21 (5hat) Kamil Çetin OralerKurum Cep: (0533) 657 73 78 KASEV VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANIAdres: Aydıntepe Mah. Edebali Cad. No:1 Tuzla/İstanbul

Özenle... Sevgi ile elele,

paylaşarak, azim, gayret ve irade ile...

GÜNÜBİRLİK TURLAR

KONAKLAMALI TURLAR 22-23 NİSAN PAZAR - PZT MUDURNU- GÖYNÜK- BEYPAZARI - MÜZİKLİ EĞLENCELİ (1 GECE-2 GÜN) 22-23 NİSAN PAZAR- PAZARTESİ ŞEHR-İ AŞK ESKİŞEHİR- ODUNPAZARI ( 1GECE -2 GÜN ) 26-27 NİSAN PERŞ.- CUMA İNEGÖL- OYLAT KAPLICALARI (1 GECE -2 GÜN )

'' 5 NİSAN' A KADAR OLAN PEŞİN ÖDEMELİ KESİN KAYITLARDA ODABAŞI İNDİRİMİ SORUNUZ'' !!!

07 NİSAN CMT. K.MÜRSEL - AŞIKLAR TEPESİ - YUVACIK GÖLETİ (KAHVALTI-YEMEK DAHİL ) 08 NİSAN PZR. YÜRÜYEN KÖŞK - MUDANYA - TRİLYE (BALIK MENÜLÜ ) 14 NİSAN CMT. BİLECİK KURŞUNLU KÖYÜ- ÇUBUK GÖLÜ -TARAKLI ( ZENGİN KÖY SOFRASI ) 14 NİSAN CMT. ESKİHİSAR - KETENCİLER ÇERKEZ KÖYÜ - SAPANCA (EKOLOJK. LEZZET) 15 NİSAN PAZAR ABAZA KÖYÜ - ANTİK KENT - DÜZCE EFTENİ GÖLÜ- GÜZELDERE ŞELALESİ (ABAZA MUTFAĞI) 15 NİSAN PZR . FENER-BALAT- KARİYE MÜZESİ ( ULAŞIM+REHBER ) 19 NİSAN PERŞ. İZNİK ILICASI - GÜRLE KÖYÜ - UMURBEY KÖYÜ- AYTEPE 'DEN SEYİR ( YEMEKLİ )21 NİSAN CMT. TARİHİ İZNİK ( YEMEKLİ )

Bağdat Cad. No: 517 Çatalçeşme - Bostancı Tel: (0216) 372 35 77 / (0533) 384 62 93 Facebook: Sezon TUR

S EZON B A S L I YO R ! ! !B A H A R G E LM I S HOS G E LM I S . . .

l Erhan DEMİRTAŞ

M

KAYIPİTÜ Öğrenci Kimlik Kartımı kaybettim. Hükümsüzdür.

BERK VAROL

Kadıköy Futbol Kulübü'nde Harry Pears'a bir hatıra (1904) : "(Üst sıra sağdan): Yorgo Stalianidis, Harry Pears (Reis), Antoine Darmis, Yanni Vassilladis, Mose Morris, Harris Gregoridies (Alt sıra sağdan): T. Anastassiades, Horace Armitage, James La Fontaine (Kaptan), Fuad Hüsnü, Toto Stalyanis, Kimon Polihironildis." (Craig Encer koleksiyonu)

" Modalı Clerk Comber zamanın en mükemmel santraforuydu. Saçları beyazlayana kadar topun peşini bırakmadı. İdman mecmuası 1915 tarihinde fotoğrafının altına şunu yazmış: 'İhtiyar fakat genç bir idmancı."

Taksim Stadyumu'nda heyecanlı bir futbol müsabakası. (İstanbul Araştırma)

Page 3: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

30 MART - 5 NİSAN 2018 3Haber

Tek-Kar Otomotiv;Citroen ve Kia MarkalarıYetkili Satıcı, Servis, Y. Parça, İkinci El, Kasko ve Sigorta bölümleri ile,Siz değerli dostlarımıza hizmet vermekten mutluluk duymaktadır.

Citroen: 0216 473 54 00 Kia: 0216 473 71 40Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yan YolNo: 15/1 Kartal / İSTANBUL

n son 1996 yı-lında yürürlü-ğe giren Tür-kiye Deprem

Bölgeleri Haritası, AFAD Deprem Dairesi Başkanlı-ğı tarafından yenilendi, 18 Mart 2018 tarih ve 30364 sayılı Resmi Gazete’de ya-yımlanan yeni harita 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecek. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkan-lığı (AFAD) tarafından “Türkiye Bina Dep-rem Yönetmeliği” de hazırlandı.

Yönetmelikle, yeniden yapılacak, değiş-tirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm bi-naların deprem etkisi altındaki performans-larının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kurallar ve koşullar belirlendi. Yüksekliği 105 metre ve daha fazla olan bi-nalara, “Yapı Sağlığı İzleme Sistemi” kurul-ması zorunlu hale getirildi. İzleme sisteminin bakımından ve korunmasından yapı sahiple-ri sorumlu olacak. İnşaat sektöründe çalışan-ların, tasarımlarını yaparken her türlü değer, grafik ve kullanacakları katsayılara AFAD Başkanlığının internet sayfasından ulaşıla-cak. Yeni yönetmelikle, daha önce yayım-lanan “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Bi-nalar Hakkında Yönetmelik” de yürürlükten kaldırıldı.

ADRESİNİ GİR ÖĞRENTürkiye Deprem Bölgeleri Haritası da

AFAD Ulusal Deprem Araştırma Progra-mı (UDAP) tarafından desteklenen “Tür-kiye Sismik Tehlike Haritasının Gün-cellenmesi” başlıklı proje ile kamu ve üniversite işbirliği kapsamında hazırlandı ve güncel veriler dijital ortama aktarıldı. Uygulamayı kullanmak isteyen vatandaş-lar, Türkiye Deprem Tehlike Haritaları İnteraktif web uygulamasının ( https://tdth.afad.gov.tr/) sol üst bölümünde yer alan “raporlama” sonra da “koordinat bil-gileri” bölümüne girerek, erişmek iste-dikleri yerin deprem tehlikesini görülebi-lecekler.

AFAD’ın yaptığı açıklamada yeni ha-ritanın, en güncel deprem kaynak para-metrelerinin, deprem katalogları ile yeni nesil matematiksel modellerin dikka-te alınarak hazırlandığı bilgisi paylaşıl-dı. Daha fazla ayrıntılı verinin yer aldığı yeni haritada, bir önceki haritadan farklı olarak deprem bölgeleri yerine “en büyük yer ivmesi” değerleri gösterildi ve “dep-rem bölgesi” kavramı ortadan kaldırıldı.

Yeni deprem yönetmeliğini ve teh-like haritasını değerlendiren İTÜ Jeofi-zik Mühendisliği Bölümü Emekli Öğre-tim Üyesi ve Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, deprem yönet-meliklerinin ve tehlike haritalarının 1947 yılından bu yana güncellendiğini ama uy-gulamaların çoğunlukla denetimsiz kaldı-ğını söyledi. 1996’dan bu yana meydana gelen depremler, bulunan yeni diri faylar ve değişen teknik standartlar nedeniyle mevcut yönetmeliğin ve deprem tehlike haritasının değişmesinin zorunlu olduğu-

nu söyleyen Eyidoğan, “Yeni yönetmeliğin ve deprem teh-

like haritasının çıkarılma-sında geç bile kalındı. Özellikle bu gecikme sü-resi içerisinde büyük şe-hirlerimizde çok sayıda yüksek bina deprem yö-netmeliği olmadan inşa

edildi. 1 Ocak 2019’da uygulamaya girecek yeni

yönetmelikle yüksek bi-nalar için yönetmeliğe uya-

rak özel hesaplar yapılması ge-rekiyor. Bu durumda 1 Ocak 2019’dan

önce yapılan yüksek binaların durumunun nasıl değerlendirileceği merak konusu ola-cak.” diye konuştu.

“42 İLDE TEHLİKE AZALDI”Yeni Türkiye Deprem Tehlike Harita-

sı’nın “olasılıksal sismik tehlike hesap yön-temi” kullanılarak ve ülke sınırlarının 200 km dışında olan deprem kaynaklarının da dikkate alınarak hazırlandığını söyleyen Eyi-doğan, şu bilgileri paylaştı: “Yeni deprem yönetmeliğinde beş tür zemin sınıfı belirlen-miş. Beşinci tür zemin en zayıf zemini tem-sil eder ve özel araştırma ve değerlendirme gerektirir. AFAD sayfasında yer bilgileri gi-rildiğinde sistemden özet tehlike raporu elde edilecek. Yeni yönetmelikte tehlike hesapla-rına faya yakınlık derecesi de eklenmiş. Ha-ritalarda sarı renkli yerler düşük tehlikeli”,

kırmızı yerler ise “yüksek tehlikeli” yer iv-mesini gösteriyor. AFAD’ın beyanına göre yeni haritada toplam 52 il merkezinin dep-rem tehlike değeri değişmiş. Buna göre 46 il merkezinin deprem tehlikesi azalmış, 6’sının ise yükselmiş. Ancak noktasal dağılım ola-rak bakıldığında çok sayıda alanın deprem tehlike değerinin önceki haritaya göre bazı yerlerde 2 kata çıkan değerlere ulaştığı gö-rülüyor. Kadıköy’ün sahil kesimlerine doğru deprem tehlikesini belirleyen yer hareketi iv-mesi yüzde 10 kadar artmış. Ancak zeminin zayıf olduğu yerlerde oluşacak sismik büyü-me nedeniyle bu değer daha da artacaktır.”

“ESKİSİNE GÖRE DAHA İLERİ”Yeni yönetmeliğin eskisine göre daha

çağdaş bir yönetmelik olduğunu söyleyen Eyidoğan, şu uyarılarda bulundu: “Yönetme-liğin, 22 yıl önce hazırlanan deprem yönet-meliği ve tehlike haritası gibi unutulup on-larca yıl kullanılması yerine zaman zaman güncellenmesi gerekiyor. Deprem tehlike haritasında verilen tüm “yer hareket ivme” ve “parçacık hızı değerleri” sağlam zemine göre verilmiş. Zemin özellikleri kötüleşen yerlerde depreme dayanıklı yapı tasarımında zemin etütleri daha da önem arz ediyor. Bu nedenle AFAD’ın sitesinden elde edilen nok-tasal ivme veya partikül hızı değerleri inşa-at alanının zemin değerine göre gözden geçi-rilmelidir. Zemin zayıflıkları nedeniyle artan deprem ivme değerlerinin bulunduğu alan-larda inşaat maliyetlerinin artması söz konu-su olacaktır. Bu durum nedeniyle inşaat kali-tesi denetimi daha da önem kazanmaktadır. Yeni yönetmelik ve tehlike haritası nedeniy-le inşaat, zemin etüt ve yapı denetim şirketle-ri dahil ilgili sektör elemanlarının yönetme-lik yürürlüğe girmeden yoğun bir programla bilgilendirilmesi ve uygulamaya hazırlanma-sı gerekiyor.”

Özge Kandemir’e çarparak ölü-müne neden olan şoför Aydın Ya-nık’ın yargılanmasına devam edil-di. 27 Mart Salı günü İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkeme-si’nde görülen davaya tutuksuz sa-nık Aydın Yanık katılırken, taraf-ların avukatları mazeret bildirerek duruşmaya katılmadılar.

DÖRT KEZ RAPORDaha önce 3 bilirkişi raporunun

geldiği dava dosyasına, bu rapor-lardaki çelişkinin giderilmesi için mahkeme tarafından bir önceki cel-se talep edilen ek bilirkişi raporu, dava dosyasına konuldu. İlk bilirki-şi raporunda sürücünün ‘asli’, Özge Kandemir’in ise ‘tali’ kusurlu oldu-ğu belirtilmişti. Yargılamayı yapan Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Da-iresi’nden de rapor aldı. İkinci ra-porda ise kamyon sürücüsünün ‘asli ve tam kusurlu’ olduğu kaydedilir-ken, Özge Kandemir ‘kusursuz’ bu-lunmuştu. Mahkeme heyeti iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermek için İstanbul Teknik Üniversitesi trafik kürsüsünden de rapor talep etmiş-ti. Üçüncü raporda; kamyon şoförü Aydın Yanık ve hayatını kaybeden Özge Kandemir eşit şekilde kusurlu bulunmuştu. Bunun üzerine İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından ek bir rapor daha düzenlendi. Son rapo-ra göre kazanın oluşumunda sürücü Aydın Yanık birinci derecede, mak-tul Özge Kandemir ve müşteki Büş-ra Özsayın ikinci dereceden kusur-lu bulundu.

15 YIL HAPSİ İSTENDİEk raporun dava dosyasına ko-

nulmasıyla birlikte duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Savcı, şoför Aydın Yanık’ın gerekli özen ve göstermeyerek kazanın olu-şumuna sebebiyet verdiğini belir-terek, sanığın, “Taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin de yaralanma-sına” neden olmak suçundan 2 yıl-dan 15 yıla kadar hapis cezası ile ce-zalandırılmasını istedi. Aydın Yanık

ise olayda kusurunun bulunmadığı-nı belirterek, esas hakkındaki mü-talaaya karşı savunmasını yapmak için süre istedi. Mahkeme, Aydın Yanık’a esas hakkındaki mütalaa-ya karşı savunmasını yapmak üze-re süre vererek duruşmayı 2 Mayıs Çarşamba gününe erteledi.

Yeni Emniyet Müdürü’nden ziyaretKadıköy’e yeni atanan İlçe Emniyet Müdürü Murat Işık, Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nu makamında ziyaret etti. Başkan Nuhoğlu, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Murat Işık’a görevinde başarılar diledi.

Türkİye’nİn deprem harİtası değİştİTürkiye Deprem Bölgeleri Haritası, AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından yenilendi. Haritayı değerlendiren Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Kadıköy’ün sahil kesimlerine doğru deprem tehlikesini belirleyen yer hareketi ivmesinin yüzde 10 kadar arttığını söyledi

l Erhan DEMİRTAŞ

E

Semt ya da mahalle bazlı sorgulama yapmak isteyen vatandaşlar https://tdth.afad.gov.tr/ adresine giriş yaparak tehlike haritasının detaylarına ulaşabilir

Şoför kusurlu bulundu

Üniversite öğrencisi Özge Kandemir’in ölümüne neden olan kazanın davasında, sanık kamyon şoförünün 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi

NE OLMUŞTU? İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 7 Ekim 2016 tarihinde Özge Kandemir ve arkadaşı Büşra Özsayın’ın Caferağa Mahallesi Mühürdar Sokak ile Tuğlacı Eminbey Sokağı arasında yaya vaziyette yürüdükleri, Özge Kandemir’in çantasının bu sırada sola dönüş yapan Aydın Yanık’ın yönetimindeki kamyonun kasasına takıldığı, Kandemir’in kamyonun tekerleğinin altına doğru sürüklendiği anlatılıyor. Etrafta bulunan vatandaşların sürücüyü uyardıkları belirtilen iddianamede, Kandemir’i kurtarmak amacıyla tekrar hareket eden sürücünün ikinci defa Kandemir’in üzerinden geçtiği, bu nedenle hayatını kaybetmesine sebep olduğu belirtiliyor. İddianamede aynı olayda Büşra Özsayın’ın da yaralandığı kaydedilerek sanığın, "Taksirle bir kişinin ölümüne ve bir kişinin de yaralanmasına neden olmak" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyor.

Prof. Dr. Haluk Eyidoğan

Page 4: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

4 Yaşam

CİHAZSIZ MİDE KONTROLÜ MÜMKÜNDÜR!

CİHAZ YUTMADAN MİDEMİN DURUMUNU NASIL ÖĞRENEBİLİRİM?Bunun için tek alternatif, GastroPanel isimli kan testleridir. GastroPanel için, hastadan aç karnına kan alınmakta ve 5 ayrı mide testine bakılmaktadır. Mideyi çalıştıran ve yöneten 4 hormonun düzeyi ölçülerek ve Helikobakter pilori mikrobunun düzeyi de ölçülerek, GastroSoft isimli akıllı bir programa verilmekte ve sonuçlar programdan alınmaktadır. Midede gastrit, ülser, Helikobakter pilori mikrobu, kanser gibi durumları anlayabilmek amacıyla yapılır.

Merkez:Bağdat Cad. 28 (Kızıltoprak THY yanı) Kızıltoprak / İstanbulTel: 0216 349 5151 (pbx) Fax: 0216 418 1347

Kızıltoprak Şube: 0216 345 4651 Haseki Gelişim: 0212 529 8979Nişantaşı Gelişim: 0212 231 4967 Kadıköy Gelişim: 0216 418 0088Şaşkınbakkal Gelişim: 0216 385 0289 Göztepe Gelişim: 0216 566 2775

www. gelisimlab.com.tr [email protected]

İDRAR KAÇIRMA ŞİKAYETİNDEÇOK BOYUTLU TEDAVİ

PELVİK TABAN STİMULASYONU

Sağlıkta Buluşma Noktanız...

Şair Arşi Cad. No: 6 Göztepe - Kadıköy / İSTANBUL444 0 664 - 0216 449 09 41

[email protected]

İDRAR KAÇIRMA ŞİKAYETİNDEÇOK BOYUTLU TEDAVİ

PELVİK TABAN STİMULASYONU

Sağlıkta Buluşma Noktanız...

Şair Arşi Cad. No: 6 Göztepe - Kadıköy / İSTANBUL444 0 664 - 0216 449 09 41

[email protected]

İDRAR KAÇIRMA ŞİKAYETİNDEÇOK BOYUTLU TEDAVİ

PELVİK TABAN STİMULASYONU

Sağlıkta Buluşma Noktanız...

Şair Arşi Cad. No: 6 Göztepe - Kadıköy / İSTANBUL444 0 664 - 0216 449 09 41

[email protected]

İDRAR KAÇIRMA ŞİKAYETİNDEÇOK BOYUTLU TEDAVİ

PELVİK TABAN STİMULASYONU

Sağlıkta Buluşma Noktanız...

Şair Arşi Cad. No: 6 Göztepe - Kadıköy / İSTANBUL444 0 664 - 0216 449 09 41

[email protected]

KURUMUMUZDA VERMİŞ OLDUĞUMUZ HİZMETLERE YENİ EKLENEN BRANŞLARIMIZ;

GASTROENTEROLOJİ (GASTROSKOPİ-KOLONOSKOPİ)

DR. ALİ İHSAN DOĞRUMİDE HASTALIKLARI İÇİN ÜRE NEFES TESTİ

MERKEZİMİZDE YAPILMAKTADIR.

KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARIPROF.DR. FARUK MERİÇ

PSİKİYATRİDR.ALİ RIZA GÜLBAHAR

EVDE MUAYENE HİZMETİEVDE KAN ALMA

EVDE SERUM TAKMAEVDE HEMŞİRE HİZMETLERİ

Eski kitaplarınız, koleksiyonlarınız,

Osmanlıcabelgeleriniz

değerinde alınır.

0537 220 32 00Kadıköy

LISE VE ÜNIVERSITE ÖĞRENCILERINE

INGILIZCE ÖZEL DERS Derslere takviye ve sınavlara hazırlık

İngilizcesi, akademik ingilizce, Proficiency, TOEFL, YDS, YÖKDİL sınavlarına hazırlık için

her seviyede İngilizce özel ders verilir.

Tel: 0532 522 13 28

KITAPLARINIZ, Kütüphaneleriniz, ESKI EVRAK ve

fotoğraflarınız alınır.

Tel.:0535 517 07 21

30 MART - 5 NİSAN 2018

Yusuf’un gözlerine

Görme engelli Yusuf Uçar ile Rehber Köpek Aslan arasındaki dostluk, hayvan dostlarımızın yaşantımızda ne kadar önemli bir yere sahip olduğuna güzel bir örnek...

abah saat 6.30’du yola düştüğümde. Gök-yüzü yeni ışımaya başlamıştı. Söğütlüçeş-me metrobüs durağına doğru hızlı adım-larla ilerlerken bir yandan da Yusuf Uçar

ve Rehber Köpek Aslan ile tanışacağım için hem he-yecanlı hem de biraz tedirgindim. Metrobüs durağı-na vardığımda gözlerim Yusuf ile Aslan’ı aramaya başladı. Meraklı gözlerle etrafa bakınırken, Yusuf ile Aslan’ın otobüs duraklarının oradan metrobüse doğ-ru geldiğini fark edip onları karşılamak için yürümeye başladım. Yusuf ve Aslan’la tanıştıktan sonra Yusuf bana doğru dönüp, “Seyhan biliyor musun Aslan ol-masaydı evden buraya hem hızlı hem de bu kadar gü-venli bir şekilde gelemezdim. Çünkü Aslan karşımıza çıkan engellerden beni haberdar ediyor. Ona göre yola devam ediyorum” dedi.

Hiç vakit kaybetmeden görevli güvenlik görevli-sinin yardımı ile 34 AS Avcılar-Söğütlüçeşme metro-büsüne ilk olarak biz bindik. Kapının girişine yakın bir noktaya oturduk. Yusuf Uçar, İstanbul Üniveris-tesi’nde Spor Yönetimi bölümü okuyor. O yüzden birlikte bir saatlik metrobüs yolculuğu yapacağız. Üzerimizdeki gözlerin ve kulağımıza değip geçen ko-nuşmaların gölgesinde sözü Yusuf Uçar’a verelim, hayata bakışını ve Aslan’dan önceki ve sonraki ya-şantısını dinleyelim.

“ASLAN İLE HAYATI PAYLAŞIYORUZ”Yusuf Uçar, Aslan’ı oturduğu koltuğun altına doğ-

ru yerleştiriyor. Patilerinin zarar görmemesi için de ayrı bir özen gösteriyor. Aslan ile temmuz ayında git-tiği bir dernek toplantısında tanıştığını söyleyerek konuşmasına başlayan Yusuf Uçar, toplantıda eğit-men eşliğinde Aslan ile yürüme denemeleri yaptığı-nı, bunu gören dernek başkanın da Aslan’ın ona uygun bir köpek olduğunu söylediğini ve eylül ayından itiba-ren de Aslan’ın yaşantısının ayrılmaz bir parçası ha-line geldiğini dile getiriyor. İlk başlarda zorlandığına daha sonra ise Aslan ile birlikte yaşamayı öğrendiği-ne işaret eden Yusuf Uçar, “Her şeyi nerdeyse birlik-te yapıyoruz. Sanırım sadece uyurken ayrılıyoruz. O benim ben de onun dilinden anlıyorum. Örneğin, As-lan çişi geldiğinde elimi yalamaya başlar. Derdini o şekilde anlatır” diye başlıyor anlatmaya. Yusuf Uçar, anlatırken bir yanda da Aslan’la konuşmayı da ihmal etmiyor. Aslan da kafasıyla dokunarak, konuşmalara karşılık veriyor. Aslan’ın hiç ses çıkarmaması ve hav-lamaması dikkatimi çekti. Bunu Yusuf’a sordum. Ce-vap olarak ise rehber köpeklerin aldıkları eğitimden kaynaklı havlamadıklarını öğrendim.

“BASTON GÖRMEYEN GÖZ GİBİ”Bastonla yürümenin biraz görmeyen bir göz oldu-

ğunu dile getiren Yusuf Uçar, “Her şeyi duyarak ve hissederek yürümek zorundasınız. Çünkü önünüzde-ki engeli göremiyorsunuz. Bastonun çıkardığı sesle o engeli bulmaya çalışıyorsunuz. Bu da sizi zihin olarak yoruyor. Bir şeylere takılacak mıyım ve dü-şecek miyim kaygısı sizi sarıyor. Kaldırımdan gidiyordum. Basto-num birden eğildi. İneceğim san-dım. Bir adım attım bir buçuk met-relik merdiven boşluğuna düştüm” diye anlatıyor bastonlu yolculuğun zorluklarını. Aslan ile birlikteyken hiçbir kaza geçirmediğine vurgu yapan Yusuf Uçar, “Çünkü Aslan hem kulağım hem de gözüm olu-yor. Benden önce olaylara ve du-rumlara karşı nasıl davranacağını

biliyor. Beni koruyup ve kolluyor. Birbirimizin hem ailesi hem de dostu olduk ” diyor.

“ENGELSİZ BİR DÜNYA OLSAYDI”Metrobüsten Avcılar Kampüsü’nde iniyoruz. Yu-

suf’a arkadaş ve dost olan Aslan, onun güvenli bir şe-kilde yürümesi için büyük bir çaba sarf ediyor. Mer-divenin başlangıç ve bitiş noktasını patisi ile yoklayan Aslan, bu şekilde Yusuf’u yönlendiriyor. Aralarındaki bu mükemmel uyum görülmeye değer. Okula vardığı-mız zaman sohbetimize kaldığımız yerden devam edi-yoruz. Kaldırımların çok dar olduğunu, bu dar alanlara masaların, sandalyelerin konulduğunu ve hatta araba-ların park edildiğini söyleyen, keşke engelsiz bir dün-ya olsaydı diyerek gülümseyen Yusuf Uçar, “Eylül ayında Aslan ile tanıştım. O varken her şey bambaşka. İnanılmaz özgür hissediyorum.” diyor. İlk zamanlar Aslan ile toplu ulaşıma binmek istediği zaman zorluk-larla karşılaştığını, insanların tepki gösterdiğini hatır-latan Uçar şöyle devam ediyor, “Altıyol’dan otobü-se binmek istedim. Şoför almak istemedi. Aşağıya in dedi. İnmeyeceğimi, rehber köpeğimi evde bırakama-yacağımı söyledim. Çünkü evde kalsa travma geçi-rir. İstersen polis çağır dedim. Söylene söylene otobü-sü sürdü. Kadıköy’de korkan insanlar az oluyor. Ama Kadıköy’ün dışına çıktığım zaman tepkiler artıyor.”

“AİLEM ÇOK DESTEK OLDU”Aslan ile yaşantısının ardından Yusuf Uçar, hem

aile hem okul hem de spor hayatından da notlar payla-şıyor: “Hatay doğumluyum. Ailem Hatay’da yaşıyor. Sekiz kardeşiz. Sekiz yaşındayken gizli göz tansiyonu nedeniyle görme yetimi kaybettim. Fark edilememiş. Belki şimdiki teknoloji olsaydı her şey daha farklı olabi-lirdi ve belki engellenebilirdi. Ailemin desteği çok oldu. Onların sayesinde bağımsız hareket etmeyi öğrendim. Çocuktum, çok zorlanmadım. 20 ya da 30 yaşında gör-me yetisini kaybetmek daha zor bir şey. Ciddi travmalar geçirenler oluyor. Ben de öyle bir şey olmadı.”

“HER İŞİMİ KENDİM YAPIYORUM”Hem spor hem de lise için İstanbul’a geldiği-

ni söyleyen Uçar, 2003 yılından beri İstanbul’da yal-nız yaşadığının altını çizerek konuşmasına şöyle de-vam ediyor: “Kadıköy Yeldeğirmeni’nde oturuyorum.

Tek başına yaşamaya alıştım. Her işimi kendim ya-pıyorum. Evi süpürüyorum ve siliyorum. Çamaşırla-rı makineye atıyorum. Kişisel ihtiyaçlarımı tek başı-ma karşılıyorum. 2010 yılından beri Kadıköy Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü’nde memurum. Ayrıca İstanbul Üniversitesi’nde Spor Yönetimi bö-lümünde son sınıf öğrencisiyim. Görme engellilere özgü bir spor olan Golbol oynuyorum. 2012 Londra Paralimpik Oyunları’nda Golbol Milli Takımı olarak üçüncü olduk. Hobi olarak da futbol oynuyorum. Gör-

me engellilere uygun bir oyun olmadığı için profesyo-nel olarak oynamıyorum. Gezmeyi, yeni şeyler öğren-meyi seviyorum. Anı yaşıyorum. Yarın ne olur diye düşünmüyorum. Bu güne bakıyorum. İleriye yönelik planlar yapmıyorum.”

Yusuf’un sohbetimizin sonunda söylediği şu cüm-lelerse herkese bir ders niteliğinde: “Kendimi engelli gibi görmüyorum. Çünkü engelleri insanlar yaratıyor. Engel kollarda, bacaklarda ve gözlerde değil asıl engel kafaların içinde…”

Sl Seyhan KALKAN VAYIÇ

Rehber Köpekler Derneği’nin İstanbul’da 2014 yılında kurulduğunu, derneğin başkanın da Avukat Nurdeniz Tunçer olduğunu dile getiren Yusuf Uçar, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Rehber köpekler uygulaması ilk olarak İngiltere’de başlamış. Ne yazık ki Türkiye’ye her şey çok geç geliyor. Şu an Türkiye’de üç tane rehber köpek var. Biri dernek başkanı Nurdeniz Hanımda, biri bende biri de İzmir’de yaşayan bir arkadaşımızda. Köpekler, görme engellilere ücretsiz veriliyor. Bütün ihtiyaçları dernek karşılıyor. Kendini bilen ve köpeğe sahip çıkabilecek kişilere veriliyor. Belirli kriterler var. Rehber köpek olarak Golden ve Labrador tercih ediliyor. Çünkü bu köpekler daha uysal. Bir de görüntü açısında insanların korkabileceği köpekler tercih edilmiyor.” Uçar, “Rehber köpekler iki aylıkken gönüllü bakıcı aileye veriliyor. Bir yaşına kadar ailede kalıyor. Bakıcı aile yoksa rehber köpek de yok demektir. Rehber köpeğin temel taşı aile aslında. Ailede kaldığı dönem köpeğin tüm ihtiyaçlarını dernek

karşılıyor. Ama bakıcı aile bulmak çok zor. Bir yaşından sonra aileden alınıyor. Beş ay boyunca rehber köpek eğitimi veriliyor. Eğitimler, İstanbul ve Ankara’da veriliyor. Şu an eğitimde beş köpek var. Eğitimi geçerlerse rehber köpek olacaklar. İnsanların bilinçlenmesini ve köpeklerin neye hizmet ettiğini bilmelerini istiyoruz. Rehber köpek havlamaz ve ısırmaz. Köpeklerin üstünde ‘Dokunmayın, rehberlik yapıyorum. Sahibim görmüyor diye’ üç satırlık bir yazı var. Bu yazı aslında çok şey anlatıyor” diye anlatıyor hayatına eşlik eden dostunu…

ÜÇ TANE REHBER KÖPEK VAR

OKULA YARDIMCI&

SINAVLARA HAZIRLIKİLK VE ORTA ÖGRETİM

ÖGRENCİLERİNE UYGUN ÖZEL DERS VERİLİR.

BURCU ÇALISKAN TEL: 0553 871 28 29

Aslan,ışık oldu

Page 5: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

Bir talimat ve uygulama kı-lavuzu ile 4 Ocak 2018 ta-rihinde yürürlüğe giren E-reçete, birçok soru işa-retini de beraberinde getir-di. E-reçeteyi hastaya konu-lan teşhisin ve ilaçların nasıl uygulanacağının yazıldığı kâ-ğıt reçetenin, elektronik ortamdaki hali olarak düşündüklerini söyleyen İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı öğretim üye-si, Prof. Dr. Murat Arslan, “Ama gördük ki sadece bir re-çete değil bir sistem geliyor. Hasta sahibinin bilgilerinin yer aldığı, hastalıkların ihbar edildiği, bazı ilaçların kulla-nılmasına izin veren bazılarına ise izin vermeyen, hekim-lik uygulamalarının kısıtlandığı ve hekimin teknik olarak da zorlandığı bir sistem çıktı karşımıza.” dedi.

İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kuru-lu Başkanı da olan Prof. Dr. Murat Arslan, “21 Şubat’ta E-reçeteye bir de İlaç Takip Sistemi eklendi. Antibiyo-tiği takip etmek için önemli. Ama bir uygulamada her şey olsun isterseniz ortaya karmaşık bir sistem çıkıyor” diye konuştu. “Şu an meslektaşlarımız büyük sıkıntılar yaşıyor. Teknik sorunlardan kaynaklı sisteme giremiyor-lar” diyen Prof. Dr. Murat Arslan, hekimliğin bir iletişim mesleği olduğunu, bu sistemin doktor ile hasta arasında-ki iletişimi kesintiye uğrattığını söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti; “Hekim sabırla hasta yakınını dinler ve elindeki bilgilere göre hasta hakkında karar verir ve reçe-tesini yazar. Yeni sistemde ise bir yandan hastaya bakıyor bir yandan da vereceği ilaçları sisteme girmeye çalışıyor. Yazdığı ilaç yoksa başka ilaç deniyor. Ya da ilacı girmek istediği zaman sistem bir yerde takılı kalıyor. Teknik so-

run ortaya çıkıyor. Çözmeye çalışıyor. Böylelikle hasta ile olan bağ kopuyor.”

“ÖLÜM İLE YAŞAM ARASINDA”Beşeri ilaçlar (Antibiyotik, kalp ilaçları ve anestezik

ilaçlar... ) ile ilgili büyük problemlerin yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Murat Arslan, E-reçete sistemi ile birlik-te bu ilaçların veteriner kliniklerinde bulundurulamadı-ğının da altını çiziyor: “Acil vakalarda beşeri ilaçlar kul-lanılır. Örneğin, bir köpeğe araç çarpmış. Acil vaka olan köpek orada bekleyecek. Siz reçete yazacaksınız. Eczane bu ilaçları satıyor olacak. Çünkü, eczanelerin hepsi de bu sisteme dâhil olmadı. Hasta yakını eczane bulacak ve ila-cı alıp gelecek. Eğer hasta ölmediyse müdahale edilecek. Bir de olayın gece yaşandığını düşünün. Nöbetçi eczane bulunacak. Bulunan eczanede bir de ilacın olması gereke-cek.” şeklinde konuştu.

“HEKİMLER İNİSİYATİFSİZ BIRAKILDI”“Sokak hayvanları ile ilgili meslektaşlarımız bazı ini-

siyatifler kullanıyordu. Örneğin muayene parası almı-yorlardı ya da indirim yapıyorlardı. Şimdi bunu yapama-yacak hale gelecekler” diyerek, konuya dikkat çeken Prof. Dr. Murat Arslan, “Çünkü artık her hayvan için E-reçe-te yazıp muayene ücreti almak zorun-dalar. Yaralı bir sokak hayvanı getiril-di ve bu hayvanın kaydı yok. Bakanlık diyor ki ‘Siz bu sahipsiz hayvanları il-gili belediyelerin üzerine kaydedin.’So-kak hayvanları belediyenin üstüne kay-dedilecek. Düşünün belediyenin haberi olmadan üzerine binlerce hayvan kayde-dilmiş olacak. İlerde vergi ve cezai so-rumluluklar çıkabilir.” dedi.

Murat Arslan, hayvan sahibinin bilgi-

lerinin sisteme kaydedildiğini, hasta yakını ile hekim ara-sında olan bilgilerin sır olmaktan çıktığını ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti; “Bu sistemde kişisel ve-rileri başkaları görebiliyor. Beylikdüzü’nde bir veteriner hekime gittiniz ve sizi kaydetti. Kadıköy’den bir hekim sisteme girdiği zaman o bilgileri görebilir. Kişisel bilgile-rin üçüncü kişilerle paylaşılmaması gerektiğine dair yasa-lar var. Bir de belediyeler ilaçları ihale ile alıyor. Fakat bu sistemle beşeri ilaçları, E-reçete ile alabilirsiniz denili-yor. Bu sistemde ne belediyeler ne sokak ne sahipli hay-vanlar düşünülmemiş. Ayrıca, sahipli hayvanların sokağa bırakılmasına yol açabilir. Çünkü hayvan sahipleri, siste-min getirdiği bu zorluklarla uğraşmak istemeyebilir. Sa-hiplenmeyi de engelleyebilir.”

Bu talimatın 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesle-ğinin İcrasına ilişkin yasaya da aykırı olduğunu hatırlatan Murat Arslan, kanunların her şeyin üzerinde olduğunu, kanunda kâğıda reçete yazılabileceğini, reçetenin değiş-tirilebileceğine dair yasal bir dayanak olmadığını dile ge-tirdi. Arslan, “Dünyanın hiçbir yerinde reçete gibi acil ve önemli bir araç bu kadar zorlaştırılmamıştır. Aslında biz ilk olarak pilot olarak uygulanmasını istedik. Bura-

dan geri dönüşleri alınır ve onlara göre ak-saklıklar giderilirdi. Sivil toplum örgütle-ri ve meslek örgütleri ile de paylaşılmadı ve tartışılmadı. Bir anda getirdiler. Uygu-lamaya başladıktan sonra gelen itirazlar üzerine Ankara’ya çağırıp bilgi verdiler.” dedi. Prof. Dr. Murat Arslan, “Ya sis-temi daha sade hale getirirler ya da sis-tem içinden çıkılamaz bir duruma gele-cek ve iptal edilecek. Düzeltme olmazsa hukuksal hakkımızı kullanacağız. Hu-kuk çözecek diye umuyorum. Hukuk da çözmezse sistem kendini revize etmek zorunda.” diye konuştu.

Bu reçete dertlere derman

530 MART - 5 NİSAN 2018Yaşam

İnsan olduğumuzu

Kadıköy Belediyesi'nin “Satın Alma Sahiplen” kampanyası için kamera karşısına geçen

oyuncular evlerini paylaştıkları hayvanlarla yaşadıkları deneyimleri, anılarını anlatıyor.

Gazete Kadıköy olarak bu deneyimleri sayfalarımıza taşımaya devam ediyoruz.

Bu hafta Levent Üzümcü, Melis Birkan, Meltem Yılmazkaya ve Özge Özder anlatıyor…

anlamak için....

İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Arslan, yeni yürürlüğe

giren “E-reçete” sisteminde ne hekimlerin ne belediyelerin ne

sokak ne de sahipli hayvanların düşünülmediğini söylüyor

l Seyhan KALKAN VAYİÇ

Hazırlayan: Berkay YALAZ

Ne kadar zamandır birliktesiniz ve evde neler yapıyorsunuz?6 senemiz bitti. Evde her şeyimizi paylaşıyoruz. Ev onun evi, ben ona misafir gibiyim. Her şeye karar veriyor beni yönlendiriyor. Onunla birlikte yaşamak çok güzel• Dışarıdasınız eve geliyorsunuz sizi nasıl karşılıyor?Koşarak gelip bağırıyor. “Nerede kaldın, geç geldin, neden haber vermedin” der gibi. Öyle olduğunu düşündüm. Bütün bu sorulardan sonra sevme faslımız başlıyor ve bittiğinde evdeki hayatına devam ediyor.• Sizi kızdırdığı oluyor mu?Bana kızdığı için beni kızdırıyor. Onunla ilgilenmediysem ya da istediğini yapmadıysam. Eve geç kaldığım oluyor. Kumunu değiştirmediğim için oluyor. Kızıyor ve kızdırıyor. Beni kızdırmak için

sebepleri oluyor tabi.• Tipik bir huyu var mı?Yeni oluştu. Bir kedim var bir yaş küçük, ona ve evdeki köpeğime de ciddi bir ağabeylik huyu oluştu. En tipik huyu o.• Neden hayvan sahibi olunmalı?İnsan olduğunu anlayabilmek için havyan sahibi olmalı. Dünyada sadece insanın yaşamadığını

sevginin saygının yaşam isteğinin sadece insandan gelmediğini. Doğanın bir parçası olduğunu anlaması için onları seviyor ve yaşıyor olması lazım. Bir çocuğun mutlaka hayvanla büyümesi lazım çok şey öğreniyoruz ben çok şey öğrendim. Doğanın bir parçası olduğumuzu düşünüyorsak eğer sevgi için saygı için karşılıklı anlayış için hayvanla yaşıyor olmak lazım. Onlardan öğrendiğim çok şey var. Onlar da benden öğreniyorlardır. Sevmiyor ya da korkuyor olabilirsiniz ama saygı duymak zorundasınız.

• Onunla ilk nerede tanıştınız?İlk tanışmamız, o ne yazık ki parmaklıklar arkasındayken oldu. Çok hastaydı esaretten de kurtulması gerektiğini düşündüm. Onunla ilgili bütün görüşmeleri yaptım ama ne yazık ki çıkaramadım. Belli bir meblağ karşılığında çıkabileceğimi söylediler. Ve kimsenin umurunda değildi. Dolayısıyla hayatımda ilk defa para karşılığı bir özgürlük satın almış oldum.• Eve geldiğindeki ilk tepkisi neydi?Eve geldiğinde çok sevinçliydi. Onu ilk gördüğümde de bütün kötü koşullara rağmen, hasta olmasına rağmen, esaret altında tutulduğu yere sığmıyor olmasına rağmen gözlerindeki neşe inanç, sıcacık bakışı kaybolmamıştı. Eve geldiğinde sanki ait olduğu yer burasıymış gibi davrandı, o günden beri birlikteyiz. • Birlikte neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?En çok birlikte koşmaktan özellikle deniz kıyısında yan yana gün batımında olmaktan çok zevk alıyoruz çünkü gölgelerimiz birbirine karışıyor. Yemek yemekten hoşlanırız genelde o benden

daha çok yiyor. Doğaya ait olan her yerde birlikte zaman geçirmekten çok hoşlanıyoruz.

Doğaya ait canlılarız, doğanın kucağında kendimizi evimizde hissediyoruz. • Onunla evde vakit geçirmek nasıl bir duygu? Kalabalıklaştınız mı sayınız arttı mı?Onunla vakit geçirmek bazı hüzünlü zamanlarınızda size çok moral veren neşe veren şey olabiliyor. Çok huzursuz olduğunuz zamanlarda onun bedeninin sıcaklığı yüreğinin gözlerinin sıcaklığı birlikte uzanıp huzurlu bir gün geçirmek… Evde oyun da oynuyoruz ama en çok duygu paylaşımı yaşıyoruz. Hüzünlendiğinizde gözünüzden bir damla yaş aktığında ilk onun hissetmesi, gelip teselli etmesi, gözyaşlarınızın tam da aktığı yerden yanağınıza bir öpücük kondurması, bunlar benim için özel anılar. • Bir insan sizce neden hayvan sahiplenmeli?Bence en çok insan olduğunu daha iyi anlamak, hatırlamak için hayvan sahiplenmeli. Hiçbir karşılık beklemeden seni seven ve senin için gerekirse canını feda edebilecek bir varlık ile yan yanayken ne kadar iyi bir insan olduğunuzu ya da ne kadar

eksikleri olan insan olduğunuzu anlıyorsunuz. Bence dünyaya gelen pür iyilik olan varlıklar. Bizlerin de dünyadaki iyilik sınavı olduğunu düşünüyorum. Bir hayvana kötü davranan ya da nedensizce onun ihtiyaçlarını ve onun bir canlı olduğunu göz ardı ederek davranan bir insanın, iyi bir insan olduğunu düşünmüyorum. Herkes sahiplenmeyebilir ama biri tedavisini karşılar biri sokakta bulduğu bir hayvana yardım eder. Herkesin sadece olabildiğince iyi insan olması dünyayı daha iyi bir yer yapacak diye düşünüyorum. Hayvanları sahiplenmenin bence en önemli anahtar kelimesi satın almamak sahiplenmek.

ÖZGE ÖZDER

MELİS BİRKAN

• Onunla ne zaman tanıştınız?8 yaşındaydım. Çeşme’de tanıştık. Hoş bir tanışma oldu çok heyecanlandım. Tanışır tanışmaz birbirimize sarıldık. 12 yıl benimle yaşadı. • Birlikte neler yapıyordunuz?Genellikle yaptığımız şey yürüyüş. Deniz kenarına doğru yürüyüşler ve oyunlar. Oradan dedemin manavına kadar yürüdüğümüz ve zaman geçirdiğimizi hatırlıyorum.Anıları söküp alamıyorsunuz tabi. O yaştaki bir çocuğun hayatındaki en önemli dostlarından bir tanesini hayatına katmak önemli, almaksa korkunç bir şey. Her şeyin bir ömrü var, dostlukların da bir ömrü var. Ama dostluklar siz ölene kadar anılarda yaşıyor. • Neden hayvan sahibi olunmalı?Kendinle ilgili şeyleri tanıyabilirsin. Kendine karşı beslediğin sevgiyle direkt orantılı bir hayvanı sevmek. Birini sevebilme yeteneği bir hayvanı sevebilme yeteneğinden çok farklı bir şey. Bir hayvanla konuşamadığı halde duygusal yönden anlaşabilmek, iletişim kurmak çok önemli. Bunu başarabiliyorsa bir insan, çok önemli bir şey başarmış demektir.

LEVENT ÜZÜMCÜ

• Onu ilk nerede gördünüz?Çok kalabalık bir ortamdaydı, onu fark ettim. Hepsi gülüp gülüp oynarken o bir köşe de bekliyordu. Sonra ona yardım etmem gerektiğini düşündüm. Yanına yaklaştım konuştum. Sonra dedim ki hadi gel benimle eve gidelim.• İlk eve girdiğinde ne yaptı?Yabancı bir ortamdı onun için. 3 ya da 4 gün yerinden kıpırdamadı. Bir şey yemedi içmedi sonra alıştı ve 6 yıldır birlikteyiz.• Unutamadığınız bir anınız var mı? Bir gün canım çok sıkkındı. Eve geldim. Yaşadığı

şeylerden dolayı yanıma pek yaklaşmıyordu. 1 buçuk 2 yıl olmuştu. Yanıma gelip bana öpücük

verdi ve o an dedim ki biz artık hayat arkadaşıyız.• Evde sizi kızdırdığı şeyler neydi?Çok değer verdiğim anısı olan şeyler vardı, onlara zarar vermiş. Tabi benim için manevi bir değeri olduğunu bilmiyor. Sonra hoş gördüm nerden bilsin ki. • Evde sizi sürprizlerle karşılıyor muydu?Dışarı çıktığı zamanlarda eve döndüğünde bazı küçük hediyelerle geliyordu. Çok mutlu olmuyordum ama o da bana hediye getirdiğini

düşünüyordu. Daha sonra elimde olmayan nedenlerden dolayı dışarı çıkaramadım. Evde de hoş sürprizleri var.

MELTEM YILMAZKAYA

Ayrıntılı bilgi: www.satinalmasahiplen.org

olmadı

Prof. Dr. Murat Arslan

Page 6: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

HAFTANIN PUSULASIKİTAP

ALBÜM

DVD

Kendine Ait Bir Kalem

Mor ve Ötesi / Sultan-ı Yegâh

Kalp Atışı Dakikada 120

Nil Sakman, Kendine Ait Bir Kalem’de neredeyse yok sayılan ve Kanon dışında bırakılan Kuruluş Dönemi kadın yazınını derinlemesine ele alıyor. Batı edebiyatından kadın yazarların eserlerinin de incelendiği çalışmada iktidar ve toplumsal cinsiyet rollerinin edebiyatta nasıl tezahür ettiği, deneyim ile edebi üretim arasındaki çetrefil ilişkinin “yazan kadın” bağlamında ne anlama geldiği ve erk olanın “meşru” ve “nitelikli” alanı işgalini mümkün kılan pratikleri disiplinlerarası bir anlayışla inceleniyor. Kadın yazınının, bu “meşru” ve “nitelikli” alanın neresinde olduğuyla ilgili derinlemesine bir tahlil yaparken olması gereken yeri ve engelleri belirtmekle kalmıyor; “erkekegemen” üslup ve yazınla belirlenen sınırları aşındırma yollarını sunuyor. Bunu özellikle Kuruluş Dönemi yazarlarının eserlerinden örneklerle gerçekleştiriyor. (Tanıtım Bülteninden) İthaki Yayınları / 392 sf / 28 TLRemzi Kitabevi’nden aldığımız bilgiye göre haftanın çok satan kitapları şunlar oldu:■ Pembe Fili Düşünme / Zeynep Selvili Çarmıklı / İnkılâp Kitabevi / 208 sf / 20 TL■ Ikigai: Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı / Héctor García – Francesc Miralles/ İndigo Kitap / 171 sf / 17 TL■ Kırlangıç Çığlığı / Ahmet Ümit / Everest Yayınları / 398 sf / 25 TL

2016’da iki yeni single ve 9 CD’den oluşan iki boxset ile 20. yılını kutlayan Mor ve Ötesi, popüler müzik tarihimizin en önemli şarkılarından “Sultan-ı Yegâh”ı yorumladı. Attila İlhan’ın aynı adı taşıyan şiirinden, Ergüder Yoldaş tarafından bestelenen eser, Nur Yoldaş’ın efsanevi performansıyla 1981 yılında yayımlanmış ve benzersiz tarzıyla farklı kuşaklardan müzikseverlerin kulaklarında yer etmişti.Mor ve Ötesi daha önce hiç yeniden yorumlanmayan şarkıyı - daha önce Sevda Çiçeği ve 1945 gibi kayıtlarda da yaptığı gibi - kendi diline tercüme ederek yeni kuşaklarla buluşturmayı hedefliyor.Şarkının Mahir Akyol tarafından çekilen video klibinde gruba İstanbul’un çeşitli üniversitelerinden genç dinleyicileri eşlik etti.Ruhu doyuran şarkılar:■ Mehmet Erdem / Hara■ Athena / Ses Etme■ Candan Erçetin / Kim Korkar

Robin Campillo'nun yönettiği ve prömiyerini Cannes Film Festivali'nde gerçekleştiren Kalp Atışı Dakikada 120, 1990'ların başında AIDS'e karşı farkındalık yaratmaya çabalayan Act-Up Paris aktivist örgütünün hikâyesini anlatıyor.ACT-UP Paris, 1990’ların başında sayısız hayatı karartan ve sonlandıran AIDS’e karşı dünyanın her yerinde oluşturulan sivil örgütlerden biridir. Nathan Sean, Sophie ve Jeremie önderliğinde bu epidemiye karşı toplumun duyarsızlığı, bilgisizliği ve ilaç şirketlerinin çıkarcılığıyla savaşan gruba yeni katılanlardandır. İnsanları bilinçlendirmek için ACT-UP Paris ile verdiği mücadelede Sean’ın hayatına girmesiyle, onun için her şey kökünden değişecektir.

Hazırlayan: Semra ÇELEBİ / [email protected]

30 MART - 5 NİSAN 20186 Kente Kadıköy'den Bak

Kaybolan Fikirtepe’nin

Hafıza Panosu

eçen hafta bu sayfalarda kentsel dönüşümle ilgili bir sergi haberine yer ver-miştik. İstanbul ve bilhas-

sa Kadıköy’ü derinden etkileyen bu dönüşüm, sanatçıların radarından da kaçmıyor elbette. Bu haftaki konuğu-muz ise Kadıköylü sanatçı Seydi Mu-rat Koç. Bu ilçede yaşayan, atölye-si Moda’da, öğretim görevlisi olduğu okulu (Doğuş Üniversitesi) Acıba-dem’de olan Koç, İstanbul’un dönü-şümünü takip edip eserlerine yan-sıtan bir sanatçı. Daha önce Hades, Teğet, Vertigo ve Yerçekimi başlık-larında seri sergiler açmıştı. Şimdi de “İç Zaman” isimli yeni sergisiyle Fi-kirtepe’ye odaklanıyor. Koç, şu an ne-redeyse eski dokusunu tamamen kay-betmiş ve dev bir şantiyeye dönüşmüş olan mahallenin, eski günlerinden ob-jeleri, Maslak’taki bir galeriye taşıyor.

‘YIKILAN’ ANILAR…Küratörlüğünü Kadir Has Üniver-

sitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ha-san Bülent Kahraman'ın üstlendiği sergide, sanatçının Vertigo ve Yerçe-

kimi serilerinden işler yer almakla bir-likte, odağında Fikirtepe bulunuyor. Sergi alanında görüştüğümüz Sey-di Murat Koç, bu fikrin ortaya çıkışı-nı şöyle anlatıyor; “Çalıştığım Doğuş Üniversitesi’nin Acıbadem kampüsü, Fikirtepe’ye çok yakın bir konumda. Her mola zamanımda okulun terasın-dan Fikirtepe’yi gözlemledim, oranın dönüşümüne an be an tanıklık ettim. Sonra bu fikir geldi aklıma. Yaklaşık 2 yıl boyunca Fikirtepe’ye gittim, fo-toğraflar çektim, yıkılan binalardan yaşanmışlık barındıran parçalar topla-dım ve 144 parçadan oluşan bu ‘Hafı-

za Panosu’nu yaptım. Orada bir hayat vardı, insanlar yaşadı. Bunlar unutul-masın istedim…”

Peki, bu panoda neler var? Yıkı-lan binaların parçaları, yaşamlardan arda kalanlar, mesela bir gözlük, ka-set, çivi, çorap, gözlük… Sergide ay-rıca yine yıkılan binalardan açıkta ka-lan su borularından bir de enstalasyon var. Koç, bulduğu bu materyallere çok az müdahale etmiş, sadece bazı küçük ‘altın dokunuş’larda bulunmuş; “Bi-liyorsunuz son zamanlarda Osman-lı sevdası var. Yapılan yeni binalarda altın varaklar dikkat çekiyor. Ayrı-ca yeni yapılan bu rezidansların kimi müşterileri de Arap ülkelerinden. Bu yaldızlar, Arap sermayesine işaret edi-yor. İşin bir de şu yönü var; normal-de üzerine basıp geçilen bu molozla-rı, yaldızlı dokunuşlarla, bir galeride bir kutunun içinde izleyicinin karşı-sına adeta bir mücevhermiş gibi sun-mak…” diye anlatıyor.

Seydi Murat Koç, son dönemde kentsel dönüşümle ilgili sanat eserleri-nin artmasını da normal buluyor. Ona göre sanatçı çağının tanığıdır ve bu nedenle yaşam alanında gördüklerini sanatına aktarması kaçınılmaz bir du-rum. Koç’a bu hafıza panosunun ser-giden sonra ne olacağını soruyorum, yanıtlıyor; “İmkânım olsa da Fikirte-pe'de, o rezidansların ortasında ser-gileyebilsem… Bir çağdaş sanat mü-zesinin koleksiyonuna girsin ve hep görünür kalsın isterim.”

Tasarım Atölyesi Kadıköy, “Kadıköy’ün Kültürel Çeşitliliği Belgesel Fotoğraf ve Fotoröportaj Projesi: Kadıköy Sakinleri” ile, Kadıköy coğrafyasında yüzlerce yıl-dır yaşayan farklı toplulukların kültürel çe-şitliliği, zenginliği ve mekansal anlamda iz bırakan yapılarından yola çıkarak, toplum-sal ve mekansal hafızayı canlı tutmayı ve görünür kılmayı artırmayı hedefliyor. Ka-dıköy Sakinleri projesi, Kadıköy’ün çok kültürlü yapısını ortaya çıkarmakla birlik-te, birarada yaşamı destekteleyecek ve çe-şitli inanç gruplarının ve toplulukların kül-türel ritüellerini inceleme fırsatı sunacak.

Proje kapsamında, toplumsal hafıza

çalışmaları, sosyal hareketler, vatandaş-lık, göç sosyolojisi, kent sosyolojisi, fo-toğraf ve bellek, mimari fotoğrafçılık, kültürel kimlik ve mekan ilişkisi, kültürel ve inanç coğrafyası üzerine çalışan aka-demisyenler akademik çalışmalarını su-

nacak ve deneyimlerini aktaracak. Proje kapsamındaki seminer program şöyle:● 29 Mart 19:00 Doç.Dr. M.Rıfat Akbulut- Bir kent yaratmak: Kadıköy● 5 Nisan 19:00 Hasan Özgen- Bir Yenilginin Anatomisi● 12 Nisan 19:00 Tamer Kütükçü- “Kadıköy'den Semt, Sokak, Mekân/Meskun Mahal ve İnsan Öyküleri”● 19 Nisan 19:00 Ar.Gör. Sebla Selin Ok- Fotoğraf ve Bellek ● 26 Nisan 19:00 Dr. Engin Volkan- Mimari Fotoğrafçılık● 3 Mayıs 19:00 Ar.Gör.Dr. Erhan Kurtarır- İnanç Coğrafyası● 10 Mayıs 19:00 Bülent Küçük ve Şakir Ayral- Fotoğrafına Göz Kulak Ol

BELGESEL FOTOĞRAFÇILIKBelgesel Fotoğrafçılık atölyesinde,

modern çağın en bilinen iletişim araçla-rından fotoğraf kullanılarak, görsel hika-yeler anlatılacak. İnsan olma hallerinden ortaya çıkan ve günlük hayatın dinamik-leriyle görünür halen gelen “öyküleri” en az 10-15 fotoğrafla anlatma yöntemi olan belgesel fotoğrafçılık atölyesini Altan Bal yönetecek ve atölye sonunda “Bir belge-sel fotoğraf projesi nasıl yapılır?” sorusu-na yanıt bulunmuş olacak.

Tasarım Atölyesi Kadıköy’ün organi-ze ettiği proje kapsamında 6 hafta sürecek Altan Bal’ın belgesel fotoğraf atölyesi 27 Mart akşamı başlayıp 8 Mayıs’ta son bula-cak. Atölye ve seminerlerin tümü TAK’ın Yeldeğirmeni’ndeki binasında yapılacak.

Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası, Türkiye’de ilk defa gerçekleşecek “Bir Bale Temsili Nasıl Hazırlanır?” sergisine ev sahipliği yapacak

Bir bale gösterisi sahneye nasıl konur? Kı-yafetler nasıl hazırlanır? Kıyafetlerinden koreografisine izleyiciyi büyüleyen bir temsil hangi aşamalardan geçiyor? Bu so-ruların yanıtları Kadıköy Belediyesi Sü-reyya Operası’nda düzenlenecek bir sergi ile verilecek. Kadıköy Belediyesi ve İstan-bul Devlet Opera ve Balesi’nin işbirliği ve ortak çalışmasıyla Türkiye’nin ilk bale ser-gisi Süreyya Operası fuayesinde açılıyor.

“Bir Bale Temsili Nasıl Hazırlanır?” sergisi izleyicilere hem bale sanatının te-mel ve genel özelliklerini ana hatlarıy-la yansıtıyor hem de bir eserin izleyicinin karşısına çıkıncaya kadar hangi hazır-lık aşamalarından ve çalışmalardan geçe-rek oluştuğunu anlatıyor. Sanatçıların bir bale temsiline nasıl hazırlandıklarını an-lattıkları sergide açıklayıcı fotoğraf ve çi-zimler yer alıyor. Sergiyi gezenler ayrıca bir temsilin hazırlanmasını yirmi dakika-lık bir video filminden de izleyebilecekler.

30 Mart Cuma akşamı kokteylle açıla-cak sergi 2 Haziran’a kadar açık kalacak. Sergi Pazar günleri hariç hafta içi 10.00-18.00, Cumartesi ise 10.00-14.00 saatleri arasında gezilebilecek.

Sanatçı Seydi Murat Koç, kentsel dönüşümün çehresini tamamen değiştirdiği Fikirtepe’den topladığı yıkılmış binalara ait parçaları bir araya getirerek “Hafıza Panosu” oluşturdu● Gökçe UYGUN

G

Koç’un Fikirtepe’den bulduğu ve küçük dokunuşlarla geyik başı formu kazandırdığı bir moloz parçası…

Tasarım Atölyesi Kadıköy,

Kadıköy’ün kültürel çeşitliliği belgesel fotoğraf

ve fotoröportaj projesini “Kadıköy Sakinleri” adıyla

hayata geçiriyor

TAK’ta buluşuyor“Kadıköy Sakİnlerİ”

Sokak Patileri Sergisi Ürün Sanat Galerisi’nde 31 Mart- 25 Nisan tarihleri arasında Haçiko ile Çevre ve Sokak Hayvanları Dernekleri yararına Sokak Patileri isimli karma sergi izlenebilir.Birbirinden değerli sanatçıların elinden çıkan kedi resimlerinden satın alarak sokak hayvanlarına destek olabilirsiniz. www.urunart.com

Süreyya’da

Ülkeninilk bale sergisi

Page 7: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

30 MART- 5 NİSAN 2018 7Şehrin Kadıkeyfi

ThelmaNorveç’in en önemli sinemacılarından Joachim Trier bu kez gerçeklikten bir neb-ze uzaklaşıyor ve âşık olunca doğaüstü güçlere kavuşan bir genç kızın hikâyesini beyazperdeye aktarıyor. 1980’lerin Japon animeleri, Stephen King romanları ve sy-nthesizer müziklerinden ilham alan filme adını veren Thelma, kasabadaki hayatını ve dindar ailesini geride bırakarak Oslo’ya, üniversitede biyoloji okumaya giden çekingen bir kızdır. Burada, güzel sınıf arkadaşı Anja’ya âşık olur, ancak bu durum Thelma’ya fazla ağır gelir. İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale kazanan Reprise / Tekrar ve Oslo, 31 Ağustos filmleriyle tanıdığımız Joachim Trier’in özel efektler-den destek alan ve Norveç'in Oscar adayı seçilen filmi Thelma, uluslararası prömiye-rini Toronto Film Festivali’nde yaptı.

Kadıköy SinemasıManyak 12:00 15:45 19:30Thelma 13:30 17:15 21:00Stalin’in Ölümü 12:45 16:45Kar 14:45 21:15Martı 18:45Adres: Osmanağa Mah. General Asım Gündüz Cad. No:25/24 Kadıköy 0 (216) 337 74 00

Kadıköy RexxAilecek Şaşkınız 13:30 16:00 18:30 21:15Çocuklar Sana Emanet 13:45 15:00 16:00 17:30 18:30 21:15Düğüm Salonu 13:00 15:00 17:00 19:00 21:00Loving Vincent 19:15 21:15Adres: Bahariye Cad. No:26 Kadıköy (216) 3377400

Caddebostan Cinemaxiumum (Budak)Ailecek Şaşkınız 13:15 15:45 18:40 21:20Tomb Raider 13:50 16:30 19:10 21:50Çocuklar Sana Emanet 14:00 16:30 19:00 21:30Kızıl Serçe 13:20 18:45Adres: CKM Haldun Taner Sok. No:11 Cad-debostan (216) 3580202

Kozyatağı Avşar KozzyAilecek Şaşkınız 11:00 13:30 16:00 18:30 21:15Küçük Kahramanlar 11:30 13:30 15:30Pasifik Savaşı İsyan 17:30 20:30Kaybedenler Kulübü Yolda 11:30 14:00 16:30 19:00 21:30Adres: Buket Sok. No:14 Kozyatağı (0216) 6580247

SİNEVİZYON

“… Amerikan bilimkurgusunun altın çağı deni-len dönemde, sıra dışı bir editör olan müteveffa John W. Campbell etrafına birkaç ay içinde o za-mana kadarki en büyük bilimkurgu yetenekleri-ni topladığında, yazarlarına şöyle meydan okur-du: Şu soruya cevap veremezse, 24 saat içinde ölecek bir adamla ilgili hikâye yazın bana: ‘Aklı başında olduğunuzu nereden biliyorsunuz?’ Veya şöyle -en provokatif olanlardan birisi- : Düpedüz düşünen ama farklı şekilde düşünen bir yaratıkla ilgili bir hikâye yazın bana.” (‘Kadın’ cevabı, hazırcevaplığın kaba bir örneği olacağı için kabul edilemezdi elbette.)”Bu alıntı Sovyet bilimkurgu edebiyatının ‘en bü-yük’ yazarları olarak kabul edilen Arkadi (1925-1991) ve Boris (1933-2012) Strugatski kar-deşlerin “Uzayda Piknik” adlı kitabının sunuş bölümünden… Yazının sahibi ise; 2017’de, Altı-kırkbeş Yayınları’ndan çıkan “İnsandan Öte” ki-tabının yazarı bilimkurgucu Theodore Sturge-on. Strugatski kardeşler; Tarkovski’nin kült filmi ‘Stalker’a ilham veren “Uzayda Piknik”in yanı sıra “Yokuştaki Salyangoz”, “Tanrı Olmak Zor İş”, “Kıyamete Bir Milyar Yıl” gibi önde gelen pek çok romanın ortak yazarlarından. Bilimkurgu-

ya hizmetlerinden dolayı kardeşler onurlandırıl-mış ve 1977’de keşfedilen bir asteroi’de, “3054 Strugatskia” adı verilmiş. İkilinin eserlerinde öne çıkan konular ise: Toplumsal yapıları değiş-tirme gücü, insanın evrenle olan mücadelesi ve kusursuz bir ahlak arayışı. Bilahare Strugats-ki kardeşlerin hayatına ve eserlerine bakın de-rim, zira dediklerine göre ‘iyi bilimkurgu iyi ede-biyattır’…

GEYİK, LAMBA, KÜF VE DİĞERLERİ“Geyik, lamba, televizyon, küf, ocak ve diğerle-ri nasıl bir sahneye sığıyorlar?” Sizler, bu fantezi üzerinde biraz düşünedurun, ben de ufaktan ce-vabının cana gelmiş halinin adresini sarkıtayım. Bu haftanın seyirliği; Galata Perform’un (Adam Mickiewicz Enstitüsü desteğiyle) sahneye koy-duğu, Polonyalı yazar (1971) Artur Palyga’nın yazdığı “Tato- Baba”… (Meraklısına not: Palyga, üniversitede Polonya edebiyatıyla dilbilimi eği-timi almış, tiyatro yazarlığını seçmeden önce de, şiir ve şarkı yazmış, bir punk rock gurubu yö-netmiş ve gazetecilik yapmış.) Galata Perform, daha öncekilerden farklı olarak, Türkiye’den bir yazar yerine, bu kez Polonya-lı yazar Palyga’nın oyununu, performansta sınır-ları zorlayan oyuncularıyla ve Yeşim Özsoy’un yönetmenliğinde sahneye taşımış. Oyunun başında açılan afişte; “Olaylar tabii ki Türkiye’de değil, Polonya’da gelişiyor” yazsa da mevzunun çatısını ‘ataerkillik’ oluşturuyor. (Es notu: Fanilik mesaisinde ‘özgür’ ve ‘çekirdek’ bir aileye sahip olmama rağmen) ‘Aile’ kavramının bu coğrafyada ne menem bir ‘karasevda’ hem-

halini aldığını ve belki de ‘hastalık’ cinsinde de ‘ruh kanserine’ tekâmül ettiğini düşünen bir ‘in-san yavrusu’ olarak; “Tato-Baba” hikâyesinin öznelerini her ne kadar Polonya üzerinden dem vurdursa da, adeta bu coğrafyanın herhangi bir evinde, hatta yan komşunun oturma oda-sında nidalanan bir ‘baba’ figürü karşımızdaki… Bi-reysellik kadrajında ‘baba-lar’dan, ‘aileler’den tram-vatik dilemmalarımız şöyle dursun; TC.’nin ‘devlet baba’ figürü her daim işaret par-mağını savurmaya devam ediyor. Ne diyordu (John Gi-anvito’nun derlediği ‘Şiirsel Sinema’ kitabında) Tarko-vski: “Dünyayı değiştirecek olan şey filmler, resimler ya da edebiyat değil, o filmle-ri seyreden, o kitapları oku-yan ya da o resimlere bakan ve işte tam da bu yüzden değiş-tiği için, dünyayı değiştirme-ye karar veren insanlardır. Belki de en büyük suçumuz, kendi kendimizi değiştir-meden başkalarını değiştirme, başkalarına öğ-retme girişiminde bulunmamız, ‘dünyayı sanat yoluyla değiştirme’ çabasına girmemiz. Dünya-yı değiştirmeden önce insanın kendini değiştir-mesi gerekiyor.” Şimdilik bulunduğumuz paralel evrenden devam!Çocukken babalarından sevgi ve şefkat gör(e)meyen, anlaşılamayan ve ‘büyüyünce’ de ‘baba’

olan – oldurulan, sırf öğretilmişlikler üzerinden de ‘babalık müessesi’ni dolduran çocukların hi-kayelerinden bir tanesi “Tato- Baba”… “Anne ve kızları”; “baba ve kızları”; “anne ve oğul-ları” ilişki biçimlerine ise hiç girmiyorum bile, “Tato / Baba” bu versiyonun aynı paralellikte-ki farklı kombinasyonları diyelim. Kabul, fotoğraf dram gibi görünse de; olay mahalline yaklaşın-

ca yahut adım atınca kara kome-di esanslı, çınlatan edasıyla yüzü-müze vuruyor. (Ya da bazı babaları tenzih ederekten, toplayınca or-taya çıkan fotoğraf bu yönde di-yelim.) Sahne; anlatıcı karakterimiz Fran-nio’nun birazdan babası olduğu-nu anlayacağımız cansız bedeni-nin yer aldığı tabutunun başında, annesi ve akrabalarıyla bekle-mesiyle açılıyor. Yani salona girer girmez, bir tabutla karşılaşıyoruz. Cenaze evindeyiz ve hikayenin sonunu başından biliyoruz (ama sakin!)… Lakin, işte oyunda şen-lik de absürtlük de bu son halin-den başlayarak doğumunu ve tribini atmaya başlıyor. Ve oyun

boyunca rolünün hakkını veren (Erdem Kaynarca) Frannio; babasının ölümünün ardından geçmişi anımsayarak ailesinin drama-tik hikayesini eğlenceli-kara mizah unsurlarının havada uçuştuğu bir dille anlatıyor. Frannio’nun babasıyla konuşması Kafka’nın babasına yazdı-ğı mektupların kıvamındaydı. Spoi’ler vermeden, hikayenin enerjisini de yemeden demem o ki; sondan başa doğru bir yolculuğa çıkartan “Tato - Baba”; saygıyı (aslında çokça öğretilmişleri) ve

hiç bilmediği bir ‘baba-çocuk, koca-eş’ biçimi-ni korumak isterken, sevgisini esirgeyen, ‘evinin direği’ babanın yaşattıklarını ve hissiyatının hika-yesini resmediyor. Geyik, lamba, televizyon, küf, ocak ve diğerleri kısmında da yaşayan dekorla-rı dikize yatmak ayrıca eşyanın da ruhuna dal-mak gibi zevkliydi. (Es notu: Nedir bu geyik, lam-ba, küf derseniz de, oyunu izlediğinizde eşyanın canlanması mevzusunu kavrayabilirsiniz, rotası-nı vermek bizden, yola düşmesi sizden!) Erdem Kaynarca, Onur Gürçay, Özge Korkmaz, Ceren Demirel, Akant Çetin, Serhat Gücüm ve Bar-kın Sarp’ın rol aldığı oyunun, gelelim sahne arka-sı emekçilerine; dilimize çeviren Osman Fırat Baş, dramaturgi Ferdi Çetin, yardımcı yönetmen Şazi-ye Konaç, ışık tasarım Yüksel Aymaz, koreografi Tuğçe Ulugün Tuna, müzikler Monika Bulanda.Ezcümle: İncelikli bir metin, orası net! Yaza-rın, egemen sınıf, erk, iktidar, diktatör, hiyerar-şi, sistem, tanrı, erkek gibi tanımları baba figürü üzerinden paylaması takdire şayan. Genç oyun-cuların enerjisi yer yer birbirini tutturamasa da göz yormuyor, lakin -mekânsal- ses ayarla-ması yapmaları şart! Zira çoğu replik karşılıklı bir kakofoniye ve ekoya dönüşüyor, anlaşılmıyor. Sahneleme kısmında da ilk yarım saatin es’le-rini fazla ve ağdalaşan anlatımda buldum ki yo-rucuydu. Benim gibi toplumsal kavramlara her dem septiklik perspektifinden yaklaşıyorsanız da; bu kadrajda görülmesi gereken oyunlardan bir tanesi “Tato – Baba”. “İdeolojinin Aile Miti” adlı kitabında Slavoj Zizek; aile mitini görmez-den gelip doğrudan toplumsal gerçekliğe baka-mayacağımızı söyler ve ekler: “Yapmamız gere-ken çok daha zor. Aile mitini içerden çökertmek. Bu amaç uğruna verilen mücadelenin en önemli kanıtı Kafka’nın babasına yazdığı mektuptur.”

Aklı başında olduğunuzu nereden biliyorsunuz?BETÜL MEMİŞ[email protected]

K

Kadıköy Tiyatroları Platformu, mahalleliye temas etmek için geliştirdiği “Benim Kom-şum Tiyatro” etkinliğini bu yıl 2 Nisan’da yeniden başlatıyor. İkincisi düzenlenecek çalışmalar üç ay sürecek ve tamamen üc-retsiz olacak. “Geçtiğimiz sene düzenlediğimiz Benim Komşum Tiyatro’yla birçok komşumuz-la tanıştık. Sohbetler ettik. Birikimimi-zi paylaştıkça aynı inancı paylaşan se-yirci-komşularımızla birlikte güzel bir dil oluşturduk.” diyen platform bu çalışmay-la amacını şöyle açıklıyor: “Tiyatrolarımız-la temas eden herkesle sanatın genel so-runlarına çözümler arayarak, bu sanatın inceliklerini öğrenip; Sanat disiplinlerini, ekolleri, teknikleri, biçimleri, sanatçı-ha-yat-seyirci-katılımcı ilişkisi hakkında fikir-

leri ortaklaştırmak niyetindeyiz. Tüm bun-lar sayesinde Kadıköy’deki kültür sanat politikasının oluşumuna ve geliştirilmesine birlikte katkı sağlayacağız.”Kadıköy Tiyatroları Platformu’ndan yapı-lan açıklamada bu yıl yapılacak çalışmala-ra dair şu bilgilere yer verildi: “Tiyatro na-sıl doğdu? Dünü, bugünü ve yarını… Ya da 2 saatlik bir oyun için yapılan çalışmaları hiç düşündünüz mü? Bir oyunun nasıl yazıldı-ğını… Oyuncunun nasıl ezber yapabildiği-ni… Dekorcunun, kostümcünün nasıl çalış-tığını… Işığın ve müziğin sahnedeki yerini… Ve bizlerin neler düşlediğini… Seyirci ile buluşmanın verdiği heyecanı… Oyunun so-nuna nasıl geldiğimizi anlamadan alkışlarla uyanmamızı… Gelin çayımızı demleyelim, biz mesleğimizi nasıl yapıyoruz, neler ya-

şıyoruz size anlatalım. Tiyatromuzu, mes-leğimizin püf noktalarını, sanatımızı sizin-le tanıştıralım. Siz de bize kendinizi anlatın. Kim bilir belki de birlikte kendi hikâyemi-zi yaratır, üretebilir, sesimizi hep beraber sahnemizden duyurabiliriz.”Kadıköy Belediyesi ve Kadıköy Tiyatrola-rı Platformu işbirliğiyle hayata geçen Be-nim Komşum Tiyatro’nun ikinci dönemi-ne katılmak için sadece Kadıköy’de ikamet ediyor olmanız yeterli. 17-35 yaş tüm Ka-dıköylülere açık olacak dersler, haftada bir gün ve 3 saat sürecek.Katılımcı komşular kayıt sırasına göre ça-lışmalara dâhil olacak. Kayıt olmak için http://www.kadikoytiyatrolari.com/ ad-resindeki başvuru formunu doldurmak gerekiyor.

Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun ilkini geçen yıl düzenlediği “Benim Komşum Tiyatro”nun ikincisi, Nisan’da başlıyor KomSular yIne tiyatroda buluSuyor

BIr hayalden bIr dUnya kuranlar…

adıköy’ün tiyatro emekçileri, Uluslararası Ti-yatro Enstitüsü (ITI) tarafından 1962’den bu yana kutlanan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kapsamında Kadıköy’de yürüyüş yaptı.

Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun çağrısıyla 27 Marş Çar-şamba günü saat 17.00’de Bahariye’de Nâzım Hikmet Kül-tür Merkezi önünde toplanan oyuncular, tiyatro çalışanları ve onlara destek veren izleyiciler, cadde boyunca Bandis-tanbul bandosunun şarkılarıyla yürüdü. Grup, yürüyüşün son bölümünde bastıran şiddetli yağmura rağmen şenlik-li yürüyüşlerine ara vermeyerek şarkılar söylemeye, “Öz-gür sanat özgür tiyatro”, “Bize her yer tiyatro” gibi slogan-lar atmaya devam etti. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun da katılarak destek verdiği yürüyüş sırasında, tiyatrocular 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü için yazdıkları bildiriyi de halka dağıttı.Kadıköy Belediye-si Süreyya Opera-sı önünde durularak, platformun 27 Mart bildirisi ilk kez okun-du. Grup adına bil-diriyi okuyan tiyat-ro oyuncusu-yönetmen Metin Coşkun “Bir ha-yalden bir dünya kuran-ların günü kutlu olsun. Bugün 27 Mart” diye başlayarak, “Bugün bin-lerce sahnede milyon-larca göz kendi hayatına tanıklık edecek. Dün ol-duğu, yarın olacağı gibi. Sahneden sesler yayılacak… Kulak ve-relim bu sese! Bu ses; bir kâbustan uyanan kadının, bir emekçinin öfkesi-nin, bir gencin ilk aşkının sesi olabilir. Bu ses, bir hayalden bir dünya yaratan-ların sesidir. Bu ses, hayatı düşlerle yo-ğurup, sizi kendi avuçlarınıza bırakanla-rın sesi, bu ses tiyatronun sesidir.” dedi.

“CESARETİN, KAHKAHANIN GÜNÜ…”Coşkun, şunları söyledi, “Bugün 27 Mart. Dünya tiyatro-larının kararlılığının en güçlü duyulduğu gün: vardık, va-

rız, var olacağız! Bugün 27 Mart. Bugün binlerce sahnede milyonlarca göz kendi hayatına tanıklık ediyor. Shakespe-

are’in kadim cümleleri, Vasıf Öngeren’in sesi hala çelik gibi sağlam. Haldun Taner’i dinleyelim, Bertolt Brecht’i, Lorca’yı: Cesareti, hüznü, inancı, aşkı, inadı, öfkeyi, acı-yı, direnişi, anlamayı, kahkahayı… Bugün 27 Mart. Em-peryalist devletlerin barbarlığına karşı, tiyatronun insa-nı savunmasının yeni yaşı. Kutlu olsun insanın kendini, düşlerini, sanatla savunması! Bugün 27 Mart. Tiyatro kapılarının polislerce dolaşıldığı, sansürün, yasakların

A4 kâğıtlarına resmi mühürlerle yazıldığı; umudun, barışın sesinin kısılmaya çalışıldığı bu zamanlarda, yaşasın bir ha-yalden bir dünya yaratanların çılgınlığı! Kutlu olsun 27 Mart Dünya Tiyatro günü! Kutlu olsun sahnelerimizin, cesaretin, inancın, inadın, kahkahanın bugünü!”Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardın-dan, 27 Mart bildirisi ikinci kez, bu kez oyuncu Volkan Yo-sunlu tarafından seslendirildi. Ardından da Türkiye’deki tüm tiyatrocuları temsilen, yazar-tiyatro eleştirmeni Zehra İpşi-roğlu tarafından yazılan ‘2018 Ulusal Bildiri’yi de oyuncu Hasan Pehlivanoğlu okudu. Burada kurulan sahnede yapıl-ması planlanan Komik Günler grubu dinletisi ise yoğun ya-ğış nedeniyle iptal edildi.

Kadıköy Tiyatroları Platformu, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü

Kadıköy’de üçüncü kez düzenlediği yürüyüşle kutladı

l Gökçe UYGUN

Page 8: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

örevde dördüncü yılı geride bırakan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, yerel yö-netim politikasına dair görüşlerini paylaştı. Nuhoğlu, ”Göreve geldiğimizde ortaya koy-

duğumuz 52 projenin tamamına yakınını yaptık, 2019’a girdiğimizde bu sayının üzerinde projeler gerçekleştirmiş olacağız.” diyor.

◆ 2015-2019 Stratejik Planını hazırlarken Katılımlı Yerel Yönetim Modelini kullandınız. Çıktığınız bu yolda hangi aşamadasınız?

İlk göreve geldiğimizde stratejik planın yapılması ge-rektiğini biliyorduk. Bu kavramlar, formalite gibi kullanı-lıyordu. Bu bizi rahatsız etti. Herkes katılımcılıktan bah-sediyordu ama içi boşaltılmıştı. Gerçekten katılımcı bir şekilde nasıl yönetiriz diye oturduk Sabancı Üniversite-si’ndeki öğretim üyeleriyle görüşüp bine yakın insanın ka-tıldığı toplantılarla 52 karar çıkarttık. Bizim için öncelik-leri tespit etmemizi sağladı, vatandaşlar bu projelere dair görüşlerini dile getirdiler. 21 muhtarımız var, kent konse-yimiz var, STK’lar, meslek örgütleri vs insanlar bir araya gelerek stratejik planı oluşturduk. Şimdi 2018’deyiz bu 52 projenin tamamına yakınını yaptık,.

Stratejik Planın ardından önümüze çıkan en büyük so-run Kadıköy’de kamu arazisinin olmaması oldu. Biz de satın almaya başladık. Atıl kalmış alanları değerlendir-dik, tarihi eserleri satın aldık. Karikatür Evi, Gençlik Sa-nat Merkezi, Kadıköy Akademi, Rasimpaşa Sosyal Hiz-met Merkezi, Sinematek için alınan arazi, Suadiye Sanat Atölyeleri, Acıbadem Yüzme Havuzu ve Spor Salonu… Bu projelerin çoğu 1,5 yıl içinde hayata geçti.

◆ Yönetimde sivil katılım ve STK’ların varlığı hak-kında ne düşünüyorsunuz?

Sivil Toplum Kuruluşları ve dernekler demokrasinin güvencesidir. Onların güçlü olması gerekiyor. Onlar güç-lü olunca bu alanlar da güçleniyor. Kendi alanlarıyla il-gili ihtiyaçlar belirleyip belediyeye aktarıyorlar. Ben çok önemsiyorum. Değişime açık olması gerekiyor, kalıplaş-mış, ‘dinozorvari’ yapılar olmamaları gerekiyor. Bu sağla-nırsa değişimi temsil eden, geleceği oluşturan bir yönetim biçimi oluşturabiliriz.

“ÜRETİME TEŞVİK ETMELİYİZ”◆ Toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme kılavuzu hazır-

ladınız, kadınların belediyedeki yerini nasıl görüyorsunuz? Toplumdaki nüfusları oranında bu yönetimlerde tem-

sil edilmeleri gerekiyor. Eğer siz çok demokratik bir ülke olduğunuzu iddia ediyorsanız ve insanların eşit geliştiğini de düşünüyorsanız insanlar yönetim kademelerinde, üni-versitelerde, işlerde her yerde eşit temsil edilmelidir. Ka-dınlar yüzde 10’luk bir temsile sahipler. Aslında bu oran çok düşük. Kadınların çoğu evde ve üretime katılmıyor. Bizim bütçedeki temel öngörümüz de bu. Yani desteğe ih-tiyacı olan kesimleri desteklemek. İki yıl önce Kadın Ça-lıştayı yaptık. Ve buradan Yerel Eşitlik Eylem Planı çıktı. Kadın çalıştayında çıkan sonuçlara göre Potlaç Dayanış-ma ağı kuruldu. Kadınlar el emeği ürettikleri ürünleri önce Moda’da onlar için düzenlediğimiz standlarda daha sonra Caddebostan Kültür Merkezi’nde açılan Potlaç Dükkan’da sattı. 715 kadın Potlaç Dayanışma Ağı’nın içerisinde.

Kadınların yaşamın her alanında gelişimi ve temsili-yeti için destekleyici ve güçlendirici çalışmalar yapıyoruz. Rasimpaşa’da açtığımız Sosyal Hizmet Merkezi özellikle kadınları her alanda güçlendirmek ve desteklemek için aç-tığımız kurumlardan biri. Buradaki Kadın Dayanışma bi-rimine İstanbul’un her yerinden kadınlar başvurup destek alabiliyor.

“İNSANLARIN İHTİYAÇLARI KONUŞULSUN”◆ Kadıköy diğer yerleri nasıl etkiliyor?Yapılan iyi şeylerin domino etkisi yarattığını düşünü-

yorum. İnsanlar iyi şeyleri örnek alıyor, hayatlarında olsun istiyorlar. Önemli olan bunların tartışılması. İnsanların ih-tiyaçlarının konuşulması. Bizler bunu konuşmaya başladı-ğımız andan itibaren hayata yansıyacaktır. Şu anda ciddi derecede adaletsizlik var. Süreçte bu adaletsizlik ortadan kalkacaktır ama bunların konuşulması lazım. Sabahları te-levizyonu açtığımız zaman halkın sorunlarının tartışıldığı bir Türkiye olmalıyız. Gündem genellikle bu ihtiyaçların dışında belirleniyor. Toplumun genel kalitesi için her şeyin tartışıldığı, sorgulandığı bir ülke olmak zorundayız.

◆ Yaptıklarınızı duyurmakta sıkıntı duyuyor musunuz? Türkiye’de ilk kez yapılan projelerimiz var. Şu anda

yerel yönetim olarak Avrupa’daki belediyelerin tam ölçü-sünde olmasak da, onlar ne yapıyorsa biz de onu yapıyo-ruz. Biz bir Alzheimer Merkezi yapmışsak, Karikatür Evi yapmışsak; bu toplumda tartışılırsa başka belediyeler de yapar. Bu sayede sizin 100 insan için yaptığınız tesis 100 bin insanın kullandığı bir tesise dönüşebilir. İhtiyaçlar üze-rinden yapılan tartışma emin olun herkesin ilgisini çeker, toplum üzerindeki gerginlik de biter.

Kadıköy Moda’da İDEA var. Serbest çalışan veya ofisi olmayanların ve öğrencilerin mekan arayışına çö-züm bularak ortak çalışma alanı İDEA Kadıköy’ü Eylül 2017’de hizmete açtık. Amacı ortak çalışma kültürü oluş-

turmak, farklı meslek gruplarındaki insanları bir araya getirmek ve ofisi olmayan çalışanlara

kolaylık sağlamak. Çantamı, bilgisayarı-mı alıp farklı meslek gruplarıyla oturup

çalışabilirim, sosyalleşebilirim, ih-tiyacım olduğunda yanımdaki ar-

kadaşıma sorabilirim düşünce-sinin bilinmesinin bir tek yolu

var: basında, medyada bunla-rın daha çok tartışılması. Bu yüzden bizi anlatmasınlar diyoruz ama projelerimiz örnek olsun, projelerimiz tartışılsın.

◆ Kültür ve sanatla uyumlu şekilde planla-ma yerelin yaratılma-sında neden önemli?

Yerel yönetimin klasik görevleri var. Park, bahçe, spor, eği-tim gibi. Ancak insanın tüm hayatını tasarlama görevi var. Kentler çok büyüdü. İnsanların ge-

lişimine katkı sağlıyor. Sosyal alanda iyi hisset-

mesini sağlıyor. Sosyal-leşmenin en temel aracı sa-

nat. Eleştirel yanı da insanın sorgulamasını sağlıyor. Bun-

lar yereli yönetirken olmazsa ol-mazlardan. Bir tiyatro projemiz

var. İstanbul’daki en büyük tiyat-rolardan bir tanesi olacak. Tiyatrocu-

larla iki tane festival düzenledik. Onların

örgütlenmelerine destek verdik. Biz göreve geldiğimiz-de 25’e yakın özel tiyatro vardı, şu anda 70’in üzerinde. Bunu biz değil, kendileri yapıyor. Bizim yaptığımız sade-ce onların desteğe ihtiyacı olduğu konularda destek olmak. Kadıköy Tiyatrolar Platformu ile ‘Benim Komşum Tiyat-ro Projesini’ yaptık. Kadıköylüler mahallelerindeki tiyatro sahneleri tanıştı tiyatro atölyesi yaptı.

“HER ŞEYİMİZ, HERKESE AÇIK”◆ Mali yapıyı nasıl yönetiyorsunuz?Belediye bütçesini vatandaşın vergileri oluşturuyor.

İnsanlar kendi ücretlerinden, paralarından bize vererek “bunu harcayın” diyorlar. Biz bu paraları bu insanlar için harcayacağız. Bütçemizin gerçek anlamıyla bu insanla-rın ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe olması lazım. Nasıl kendi evimizde bir şey aldığımız zaman, en ekonomik şe-kilde almaya çalışıyorsak yerel yönetimde de aynısını yap-malıyız. Bu para halkın parası ve kamusal şekilde düşünül-meli. Belediyenin parasının halkın parası olduğu bilincini asla unutmamalıyız. Bizim her şeyimiz, herkese açık. Büt-çemiz de herkese açık, paramız da herkese açık.

“İNSANLARIN GELMESİ MUTLU EDİYOR”◆ Kamu arazileriyle ilgili “Arazilerin satışına göz

yumarsak bizi kim affedecek” demiştiniz. Kamu arazile-rine dair hala bu ısrarınızı sürdürüyor musunuz?

20 bin hektar arazinin imara açılması söz konusu. 7 bin hektara yakını da askeri arazi. Sattınız bunları, sonra ne olacak? Bu insanların ihtiyaçları, çocukların yaşlıların ih-tiyaçları ne olacak? Bu insanların spor merkezlerine, sağ-lık hizmetlerine, kültür merkezlerine ihtiyaçları var. Şimdi siz bu insanların paralarını yediğiniz zaman ikinci, üçüncü sene ne olacak? Neyi satacaksınız? O zaman geleceksiniz bizim evlerimizi satacaksınız artık.

Bizim yapmamız gereken şey çocuklarımızın çok iyi eğitim alabilmesini sağlamak. Eğitim sıralamasında sü-rekli geriye düşüyoruz. Üreten bir ülke olmamız gereki-yor, tarımda kendine yeten bir ülke olmamız gerekiyor, ça-lışırsak hem daha mutlu oluruz, kendine güvenen insanlar oluruz hem de bilgi ve teknolojiyle ilgili devrimi yakala-rız. Sanayi devrimini yakalayamadık ama bunu yakalaya-biliriz. Çocuklarımız ve gençlerimiz buna imkân verildiği takdirde bunu yapabilecek durumdalar.

Biz çocuklara sadece kültür sanat alanında değil eği-timlerinde de destek oluyoruz. Etüt merkezlerimizden yıl-da ortalama 3 bin 500 çocuk faydalanıyor. Türkçe, Fen Bilimleri, Matematik, Sosyal bilimler, İngilizce ve Bilgisa-yar eğitimleri veriyoruz. 2007 yılında Kadıköylü çocukla-rın sanat eğitimine destek vermek için açılan Çocuk Sanat Merkezi'nden bugüne kadar binlerce çocuk yararlandı. Sa-nat merkezimizden faydalanmak isteyen çocukların sayı-sı her geçen yıl artıyor. Yuvaların sayısını iki kat arttırdık. 500 civarında çocuk yuvalarımızdan faydalanıyor. Bahri-ye Üçok Ekolojik Çocuk Yuvası eğitim kurumları arasında dünyada ilk ona girdi.

◆ Kadıköy’e artan bir rağbet var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Kadıköy’e çok fazla insan geliyor. Özellikle de hafta sonları. İnsanların buraya gelmesinin temel nedeni bura-nın özgür ve rahat olduğunu düşünmeleri. İnsanlar ülkenin her tarafında bunu yaşamalılar, bundan vazgeçmemeliler.

İnsanların buraya gelmesi bizi mutlu ediyor. Buradaki alanları kullanması, deniz kenarında yürümeleri, parklarda gezmeleri, alışveriş yerlerinde Kadıköylülerle birlikte ol-maları bizi mutlu ediyor. Kendilerinin de mutlu olduğunu düşünüyorum. Bunu sadece Kadıköy’ün değil İstanbul’un, tüm Türkiye’nin yaşaması gerekiyor.

30 MART- 5 NİSAN 20188 Yaşam

Gelecegi tasarlıyoruzNuhoğlu: Nuhoğlu:

l Fırat FISTIK

G

İNSAN ODAKLI BELEDİYECİLİK

l 2014’ten beri belediye başkanlığı yapıyorsunuz. Bir belediye başkanı nasıl olmalı

ve nelere dikkat etmeli? Belediye başkanlığı çok kolay ve insanlara nasip olan bir

görev değil. Siyasetin temelinde yatan şey, mevcut durumu kabul etmemek ve onu değiştirmeyi istemektir. Siyasetçi

geleceği tasarlar, yaşamı tasarlar, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi tasarlar. 4 yıl önce bu bakış açısıyla Kadıköy Belediye

Başkanlığına aday oldum. Kadıköy’de 4 yıl içinde pek çok projeyi hayata geçirdik. Siyaseti insanların ihtiyaçları ve onların katılımı

üzerine kurduk. Ve Kadıköy’de önemli bir kesimi kapsadık. Eğer öyle kurarsak tüm kesimleri kapsayabiliriz. Bizim insanların

yaşamını anlamlı hale getirmemizin tek bir yolu var. O da ‘yaşamla bağlarını güçlendirmek’.

Sol bir bakış açısı kazandırmak. Soldan nasıl bakılır diyorsanız tamamen insan odaklı bakmamız gerekiyor. Birey eşit ve adaletli

bir eğitim alabiliyor mu, spor yapabiliyor mu, bireyin kendini geliştirme yönündeki tercihlerini artırabiliyor muyuz?

Bunları sağlıyorsak soldan bakıyoruz demektir. Ama tutup da kamu arazileri satıyorsak,

toplumun belli bir kesimine merhaba diyorsak, sadece iş takip edelim diyorsak, bu belediyeler

ne iş yapar, bize araba versin eşya versin diyorsak o zaman sağdan bakıyoruz demektir.

Biz vergi verenlerin ihtiyaçlarını karşılayıp onlara daha iyi bir yaşam sunmak için

bu kaynakları doğru kullanmak zorundayız.

İDEA

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, katılımlı yerel yönetim modelinden, toplumsal cinsiyete dayalı bütçe

planlamasına; kültür ve sanat politikasından kamu arazilerinin satışına pek çok konuda sorularımızı yanıtladıGelecegi tasarlıyoruz

POTLAÇ

Page 9: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

ekanda Adalet Derneği tarafın-dan yürütülen “95cm: Mega Kentin Mini Yurttaşları” belge-sel projesi başta İstanbul ol-mak üzere Türkiye kentlerini

çocukların gözünden anlamayı ve anlatma-yı amaçlıyor. Gazeteci Ayşe Adanalı, şehir-cilik uzmanı Yaşar Adnan Adanalı ve mimar Gizem Pilavcı’nın bir araya gelerek gerçekleştir-diği projenin temel amacı; kentsel dönüşüm, mega projeler ve kentteki diğer fiziksel değişimler nedeniy-le yaşadıkları mekanı kullanmakta güçlük çeken çocukla-rın dünyasını görünür kılmak. Çocukların bu zorlu deneyimini daha görünür hale getirmek için kamerayı 95cm perspekti-fine indirip, İstanbul’a çocukların gözünden bakmaya çalışı-yorlar. Bunu da İstanbul’da yaşayan çocuklarla birlikte yapı-yorlar. Ayrıca “#95cm: 3–2–1 Kayıt! Kampanyası” ile birlikte dünya genelinden insanları, yaşadıkları kentlerin mekansal kalitelerini ve yaşanabilirliğini çocukların perspektifinden ka-yıt altına alıp paylaşmalarını istiyorlar. 95cm ekibinden Yaşar Adnan Adanalı’yla projenin detaylarını ve şehirde çocuk olma halini konuştuk.

◆ Projeye başlama fikri nasıl oluştu?Erken yaştaki çocuklarla çalışan bir kuruluş olan Bernard Van Leer Vakfı’nın açtığı, Urban95 isimli uluslararası fikir ya-rışması çağrısına Mekanda Adalet Derneği (MAD) olarak 95cm: Mega Kentin Mini Yurttaşları belgesel film projesi ile başvurduk ve yarışmanın kazananlarından biri olduk. Böyle bir yarışmaya başvurmamızı teşvik eden ise gündelik haya-tın içinden çıkan anekdotlardı. Etrafımızdakilerden dünya gö-rüşümüz, siyasi pozisyonumuz, inancımız, sınıfsal durumu-muz, etnisitemiz farklı olabilir. Ancak hepimiz bu kenti çocuk olarak tecrübe etmemize rağmen bir kere büyüdük mü, o geçmiş ile bağımızı çok çabuk kopartıyoruz. Çevremizi, dert-lerimizi, isteklerimizi sanki dünya sadece yetişkinlerden iba-retmiş gibi anlamlandırıyoruz. Kentleri küçük çocuklar için tasarlayıp inşa etsek, herkes için çok daha yaşanabilir, adil yerler olmayacaklar mı? ◆ Kamera açılarını 95 cm’e göre mi ayarladınız? Yani tam olarak çocuk gözüyle mi göreceğiz yaşadığımız mekanları?Evet, filmi baştan sona 5 yaş ve altındaki çocukların bakış açısından ele almaya çalışıyoruz. Bunun için çocuklara verdi-ğimiz GoPro kamera ile yapılan çekimleri de ekledik.

YETİŞKİNLERİN DÜNYASINDA ÇOCUKLAR◆ Çekimleri nerelerde yaptınız kaç karakter var belgeselde?“Mega Kent”, aslında 39 ilçeden, yani 39 kentten oluşuyor. Sadece bir noktasına odaklanarak, veya turist katalogların-da tekrar eden belli mekanlarını öne çıkartarak bu çok kat-manlı, oldukça karmaşık kenti ne anlayabilir ne de anlatabi-liriz. Dolayısıyla, Beyoğlu, Beşiktaş, Kadıköy gibi merkezi de; Küçükçekmece, Başakşehir, Arnavutköy gibi çeperi de; ge-cekondu mahallelerini de, yeni yapılan sitelerini de kapsamak gerekiyor. Dolayısıyla çocuk seçimlerinde İstanbul’da çocuk olma halinin evrensel anlamlarının yanında özgün deneyim-lerini katmanlı ve tüm karmaşıklığı içinde anlatabilmek için 4 ana karakter belirledik. Karakterlerimizden biri, kentin yeni gelişen alanlarından birinde, Tuzla’da bir güvenlikli sitede bü-yüyen, okuluna özel vasıta ile otoyoldan gidip geliyor. İkinci-si, kentin daha merkezi bir semtinde, Kadıköy’de orta-üstü sınıflarının yaşadığı, kentsel rantın büyük olduğu dolayısıyla

kentsel dönüşümün içinde büyüyor. Üçün-cüsü, Başakşehir’de bir gecekondu mahal-

lesinde, yaşadığı kent çeperinde etrafındaki mega projeler, konut projeleri ve AVM’lerin bas-

kısını hissederek büyürken sokakların özgürlüğünü de tadabiliyor. Dördüncüsü de Fatih’de yaşayan Suriyeli bir mülteci çocuk, yani İstanbul’da oldukça zor koşullarda yaşa-yan 500 bin mülteciden bir tanesi.◆ Şimdiye kadar edindiğiniz deneyimler nelerdi, nelerle karşılaştınız?Çocukların yaşadıkları çevreye dair algıları çok açık ve far-kındalıkları da fazlasıyla gelişmiş bir durumda. Çalışmamı-za katılan çocuklar maksimum 5 yaşında olmalarına rağmen çoğu yetişkinden mekana dair sorunları daha iyi tespit ede-biliyorlar. Kendilerine özgü şekilde de bunları dile getiriyorlar. Kamerayı 95cm’e indirerek sadece onların bakış açısını anla-maya çalışmıyoruz, aynı zamanda yaşadığımız kentlere dair kararları alırken çocukların hassasiyetlerini merkeze alalım mesajını veriyoruz.◆ Film tam olarak ne zaman tamamlanacak, nerelerde gös-terilecek?Filmi önümüzdeki 2 ay içinde tamamlamayı planlıyoruz. Ulu-sal ve uluslararası film festivallerinde göstereceğiz. Ancak özel gösterimler, yerel yönetim, sivil toplum ve meslek in-sanlarını bir araya getirdiğimiz etkinlikler de yapacağız.

“KAYIT ALTINA ALIN VE PAYLAŞIN”◆ Çocukların dahil olduğu ya da onların gözünden semtin, kentin anlatıldığı çok fazla film yok sanırım ne dersiniz? Çocukların gözünden dünyaya bakmaya çalışan az da olsa birkaç iyi örnek var. Julie Gavras’ın Blame it on Fidel’i, Ja-cob Krupnick’in Young Explorers Club projesi, kısmen de olsa Kaan Müjdeci’nin Sivas filmi ilk akla gelen çalışmalar. Ancak doğrudan bir kenti çocukların gözünden anlatmaya çalışan bir belgesel film bildiğimiz kadarıyla yapılmadı. ◆ Çocuklarla ilgili başka projeler yapmış mıydınız?Çocuklarla hem bireysel olarak hem de ekip olarak başka ça-lışmalarda bulunduk. Halihazırda “beyond.istanbul” süre-li yayınımızın ikinci sayısını yayına hazırlıyoruz. İlki “Mekan-da Adalet ve Sakatlık” sayısı ile çıkmıştı. Bu sayı “Mekanda Adalet ve Çocuk” başlığı ile çıkacak. Bu sayı için çocuklarla çalışan farklı uzman ve kuruluşlardan katkı aldık. Çocuk ça-lışmaları için oldukça iyi bir kaynak hazırlamış olduk. ◆Projeniz için bir de dayanışma çağrınız var, değil mi?Belgesel için Urban95 isimli uluslararası fikir yarışması-na başvurduk ve yarışmanın kazananlarından biri olduk. Bu başlangıç desteği ile çekimlerin çoğunu tamamladık. Post-prodüksiyon aşaması için (montaj, renk, ses tasarı-mı, animasyon) ve #95cm: 3-2-1 Kayıt! kampanyamızı haya-ta geçirmek için ayrıca bir kitle fonlama çağrısı yaptık. Çalış-maya destek olmak isteyenler igg.me/at/95cm adresinden katkıda bulunabilirler. Ayrıca #95cm: 3-2-1 Kayıt! Kampan-yası ile de başta İstanbul’da yaşayanlar olmak üzere herke-se “yaşadığınız çevreyi çocuklarla birlikte 95cm perspekti-finden kayıt altına alın ve paylaşın” çağrısında bulunuyoruz. https://beyond.istanbul/95cm/home

9Yaşam 30 MART- 5 NİSAN 2018

KURUL

MEGA KENT

Yerelİ YönetmekSEMİNERLERİ BAŞLADI

Kadıköy Belediyesi Akademi’nin çeşitli olgula-rı farklı disiplinler altında tartıştığı ve dönem-sel olarak farklı üst başlıklar altında içerik-ler oluşturduğu Açık Akademi seminer programlarının 2018 Bahar dönemi programı 27 Mart Salı günü Prof. Dr. Sema Erder’in “İstanbul’da Küresel ve Yerel Dinamikler ve Büyük Şehir Yönetim Modeli” başlığındaki se-mineriyle başladı. Belediye deneyimleriyle akademik bilginin buluştuğu seminer progra-mında, alanında yetkin isimler yer alı-yor. Her hafta salı ve perşembe günle-ri saat 19.00’da başlayacak seminerlerde dünden bu güne belediye meclisleri görevleri ve işlevle-ri, yerelde karar alma süreçleri, yerel yönetimlerde reformlar gibi başlıklar tartışılacak. Yerel yöneti-min mevcut politikalarını hangi dinamiklerle oluş-turduğu ve politika oluşturma aşamasında neler yaşandığının farklı saha deneyimleriyle anlatıldığı programda yerele dair sorunlar ve çözüm öneri-leri de ele alınacak. Daha önce “İstanbul Nereye?” ve “İstanbul Yeniden” başlıklarıyla iki ayrı semi-ner programı hazırlayan Kadıköy Belediyesi Aka-demi’nin “Yereli Yönetmek” başlığını taşıyan ve 27 Mart’ta başlayan seminer dizisi 3 Mayıs’a kadar devam edecek.

PROBLEMLER VE ÇÖZÜMLER KONUŞULACAKKadıköy Belediyesi Akademi birim sorumlusu Aras Aladağ açılışta seminer programıyla ilgili bilgi ver-di: “Açık Akademi Kent Seminerleri’nin üçüncü-sünü gerçekleştiriyoruz. Geçen sene de bahar ve güz dönemi olarak iki program yapmıştık. Bu üçüncüsünde de ‘Yereli Yönetmek’ üst başlığı-nı belirledik. Bu seminer programında yerelde yet-ki ve sorumlulukla donatılmış kişi ve kurumların daha etkin ve bütüncül politika oluşturabilmesi-nin olanaklarını tartışmak istiyoruz. Bu anlamıy-la yereldeki yönetim modellerini karşılaştırabil-mek, bununla birlikte bu kurumları tanıyabilmek, yerelde siyaset yapmak, insanların belediye mec-

lislerine girmek istediklerinde karşılaşabilecekle-ri süreçleri öncesinde anlayabilmek ve yerelde ka-rar alma süreçlerinde yaşanan problemleri ve olası çözüm yöntemlerini tartışabilmeyi amaçlıyoruz. Buna göre 10 oturumluk bir program oluşturduk.

Programlar birbirinin üzerine ekleyerek biri-ken bir yöntemle belirlendi.”

“BURASI BİR OKUL GİBİ”“Yereli Yönetmek” seminer dizisi-nin ilk oturumuna Kadıköy Beledi-ye Başkanı Aykurt Nuhoğlu da katıldı. Seminerden önce söz alan Nuhoğ-

lu, Amerika’da devam eden bireysel silahlanmaya karşı protesto hareketi-

ne de değinerek, “‘Bu toplantılar nere-den çıktı?’ diye sorabilirsiniz. Zannediyorum

şu anda Amerika’da gençler bireysel silahlanma-ya karşı bir eylem yapıyor. Müthiş bir tepki var ve gençler bunu örgütleyerek Amerika’nın silahla il-gili ciddi bir denetim getirmesini istiyor. Genç bir lise öğrencisi diyor ki ‘Biz seçimde tavrımızı koya-cağız ve politikacı değil bir Amerikalı gibi düşüne-ceğiz’. Yani demek istiyor ki: Bu politikacılar biraz sahtekâr. Bunlar bizi kandırıyorlar ama Amerika-lılar bizi kandırmaz… Birbirimizle konuştuğumuz zaman hani diyoruz ya ‘ya politika yapma’. Yani beni kandırma der gibi bir üslup kullanıyoruz. Po-litikacı olmak gerçekten üçkâğıtçı olmayı mı ge-rektiriyor? Peki, politikacı kimdir? Biz aslında bu soruya cevap vermek için buraya gelerek gele-cekte yönetme hakkının kullanılması ve bir politi-kacının yani bir siyasetçinin gerçekten kim olma-sı gerektiği konusunda bir eğitim süreci yaşatmak istiyoruz. Bireyin yönetme hakkını kullanacağı za-man karşısına hangi mekanizmalar, hangi ger-çekler olacak? Bu sorulara cevap vermek istiyo-ruz. Burayı bir siyaset okulu gibi görebilirsiniz. Bu programı akademisyenlerle yapmaya karar verdik. Çünkü siyasetçiler, üniversiteler ve bürokratlar toplumun en önemli yapıları. Bu üçü birlikte çalış-tığı zaman ortaya güzel projeler çıkıyor. Biz de bu projelerden faydalanıyoruz.”Konuşmaların ardından Prof. Dr. Sema Erder’in “İstanbul’da Küresel ve Yerel Dinamikler ve Büyük Şehir Yönetim Modeli” adlı semineri başladı.

Kadıköy Belediyesi Akademi’nin “Yereli Yönetmek” başlığını taşıyan 2018 bahar seminerleri başladı

İstanbul’a 3 yaş gözüyle bakmak...İstanbul95 projesi çerçevesinde İstanbul’da aile ve çocuğa sağlanan hizmetler gözler önüne seriliyor. Projedeki 95 sayısı, 3 yaşındaki bir çocuğun boyu esas alınarak konmuş. İstanbul’a

3 yaşındaki bir çocuğun gözünden bakmayı, sorunları görmeyi hedefliyor

Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezi’nin TESEV işbirliği ve Bernard van Leer Vakfı desteğiyle gerçekleştirdiği proje çerçevesinde İstanbul’daki ilçe belediyelerin çocuğa ve aileye yönelik hizmetleri ayrıntılı olarak paylaşıldı.İki yıl süren çalışma sonucunda tamamlanan projenin interaktif haritaları belediye.istanbul95.org internet sitesi üzerinden paylaşıldı. Haritalar ilçelere göre sosyo-ekonomik farklılaşmayı ve sosyal hizmetlerin yeterli olup olmadığını ortaya koyuyor ve İstanbul’un bir anlamda resmini çekiyor.

l Erhan DEMİRTAŞ

M

AÇIK AKADEMİ “YERELİ YÖNETMEK” SEMİNERİ PROGRAMI:✔ 3 Nisan Salı Saat 19:00 - Doç. Dr. Erbay Arıkboğa / Yerel Siyasetin Kurumsal Mimarisi✔ 5 Nisan Perşembe Saat 19:00 - Prof. Dr. Mahmut Güler / Stratejik Planlamaya Katılım✔ 10 Nisan Salı Saat 19:00 - Doç. Dr. Burcu Yakut Çakar / Toplumsal Eşitsizliklere Duyarlı Bütçele-me ve Kamu Politikası✔ 12 Nisan Perşembe Saat 19:00 - Prof. Dr. Mahmut Güler / Yerel Yönetimlerin Gelir/Gider Den-gesi ve Hizmet Kalitesi✔ 17 Nisan Salı Saat 19:00 - Yrd. Doç. Dr. Osman Savaşkan / 2000 sonrası Türkiye’sinde Yerel Yö-netimler Reform Süreci✔ 19 Nisan Perşembe Saat 19:00 - Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu / Yerel Karar Alma Süreçlerine Si-vil Toplum Katılımı ✔ 24 Nisan Salı Saat 19:00 - Doç. Dr. Selmin Kaşka / Belediye Meclislerinde Karar Alma Süreçleri✔ 26 Nisan Perşembe Saat 19:00 - Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Aksu Çam / Yerinden Yönetimin Örgüt-lenmesi: Avrupa’dan Örnekler✔ 3 Mayıs Perşembe Saat 19:00 - Kapanış Forumu

l Alper Kaan YURDAKUL“95cm: Mega Kentin Mini

Yurttaşları” belgesel projesi 4 çocuğun

gözünden İstanbul’u kayıt altına alıyor

l Fırat FISTIK

İstanbul genelinde çocuklar için hizmet veren kreş sayılarına baktığımızda 20 ilçede kreş bulunmazken, Kadıköy 5 kreş sayısıyla 2 ilçeyle birlikte 39 ilçe arasında sekizinci sırada yer alıyor. En fazla kreşe sahip olan ilçe ise 15 ile Sancaktepe. Sancaktepe’yi 14 kreşle Beyoğlu, 11 kreşle Kartal takip ediyor. Onların ardından ise sırasıyla Esenyurt ve Bakırköy geliyor.Aileler için sağlık merkezi sayılarına baktığımızda ise bünyesindeki 8 sağlık merkeziyle Beşiktaş en yüksek rakama

ulaşırken Kadıköy ve Ataşehir, 5 sağlık merkeziyle 39 ilçe arasında ikinciliği paylaşıyor. Kadıköy’de ayrıca, 0-4 yaş aralığındaki çocukların ortalaması iç kesimlerde genel nüfusun yüzde 8.88’ine denk düşerken sahil tarafında 1.19’a kadar düşüyor. Bu da İstanbul’un geneliyle karşılaştırıldığında çocuk nüfusunun az olduğunu gösteriyor. Çocuk oranının en yoğun olduğu mahalleler ise Avrupa yakasının en batısında bulunan, fazla göç alan Atakent, Atatürk, İstiklal, Kanarya gibi mahalleler.

Proje için 39 ilçedeki bine yakın mahalleye ve 82 bin sokağa ulaşıldı. Hari-talarda ilk olarak rayiç bedel - yaş grafiği karşımıza çıkıyor. Rayiç bedel kira bedeli anlamına geliyor. Bir ilçede yaşayanların sosyo-ekonomik durumu-nu anlamak için baz alınıyor. İstanbul genelinde kira bedelinin en yüksek olduğu ilçe Şişli. Mahalleleri in-celediğimizde ise Meşrutiyet, Teşvikiye, Sultanahmet gibi mahalleler yer alıyor. Yaş ortalaması ise İstanbul’un doğu ve batısına doğru gittiğimizde düşüyor. Kadıköy’ün yaş ve rayiç bedel haritasına baktığımızda sahil kesimlerinde 4338 TL üzerinde kira bedeliyle karşılaşıyoruz ve buralarda 50 yaşın üze-rinde insanların yaşadığı görülüyor. Haritaya göre İstanbul’un sosyo-eko-nomik durumu en iyi kişilerin yaşadığı yerlerden biri olan Kadıköy’de iç ta-raflara gidildiğinde yaş ortalaması azalıyor ve rayiç bedel düşüyor.

İSTANBUL'UN RAYİÇ BEDELİ VE YAŞ ORTALAMASI

YEREL YÖNETİMLERİN GENEL KREŞ SAYILARI

Yaşar Adnan Adanalı

Page 10: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

30 MART - 5 NİSAN 201810 Haber

Haftalık süreli yerel gazete

Kadıköy Belediyesi ve Kadıköylüler adına Sahibi Kadıköy Belediye Başkanı

AYKURT NUHOĞLUYAYIN KURULU

Onur TEMÜRLENK, Ayten GENÇ, Leyla ALP

Yazı İşleri Müdürü

Semra ÇELEBİ

Sayfa Tasarımı

Yasemin ÖZGÜNEŞ - Sinem HAMARAT

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Ulaş YILMAZ

Haber Merkezi

Gökçe UYGUN - Erhan DEMİRTAŞ

Reklam Servisi

Özge ÖZVEREN

Baskı: İleri Haber Ajansı İletişim Matbaacılık Yayıncılık ve Teknik Hizmetleri Ticaret A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A/21 Yenibosna / İSTANBUL

Adres: Osmanağa Mahallesi Söğütlüçeşme Cad.

Kalem Sok. No: 7/2 A Blok Kadıköy

Tel: (216) 348 70 60 Reklam: (216) 345 82 02

www.gazetekadikoy.com.trwww.facebook.com/gazetekadikoy

www.twitter.com/gazetekadikoyE-posta: [email protected]

Dağıtım: Mehmet Gündoğdu(0532) 727 01 07

Gazetemizde yayınlanan yazıların yasal sorumluluğu yazı sahibine aittir.

Reklam: (216) 345 82 02 - (216) 338 61 33

Bir Eminönü-Kadıköy vapur yolculuğuna ne-ler sığdırılabilir? Burada başlayan bir sohbet ne-relere gider? Soruları sonra soracaktım. O tu-haf adamdan, vapurun iskeleye yanaşmasıyla birlikte ayrıldıktan sonra… O anlarda böyle bir imkân bulamazdım. Bir hayat yolculuğuna hiç beklemediğim bir anda çıkarılmıştım çünkü. Muhabbet koyulaştıkça İtalya’ya sık sık gittiğini söylemesinin de yaşanan günlere dair memnu-niyetsizliğini ifade etmeye ihtiyaç duymasının da asıl anlatmak istediklerine bir hazırlık teşkil ettiğini daha iyi anlayacaktım. Her şeyden, ken-disinden bile sıkıldığını söylemesi çok iç burku-cuydu. Bu sözlere cevaben zaman zaman aynı duyguya kapıldığımı söyleyebilirdim. Ne kadar sahici olabileceğimi düşünmeksizin…

Şimdi o anlar hafızamdan bir daha geçiyor. Kendimi yeniden hatırladıklarıma bırakıyorum. ‘Sözler’ diyorum içimden ‘Sözler efsunludur bazen’… Gözlerine bakıyorum. Söylediklerim inancımı yansıtıyor bu sefer.

“Ben tam aksine, çok renkli bir insan oldu-ğunuzu düşünüyorum”

Gözlerini kaçırıyor. Başını sallıyor. Bir yer-lere dalmış gibi görünüyor. Neyi, nasıl, ne kadar gördüğünü bilemiyorum elbet. Adeta mırılda-narak karşılık veriyor.

“Rengimiz mi kaldı… Her şey çok renksiz ar-tık… Çok çok renksiz…”

Susuyorum. İçimden ‘Eğer isterseniz, ama gerçekten isterseniz, hâlâ birçok renk bulabilir-siniz’ diyorum. Onun dile getirdiği bu duygudan güç alıyor olabileceğini de düşünüyorum çünkü. Birden bana bakıyor. Hikâyesinin bir başka saf-hasına geldiği anlaşılıyor.

“Küçükyalı’ya gidiyorum. Ablamın yanına… Orada kalıyorum. Çünkü artık evim yok. Hep-si savruldu gitti, hepsi… Çocukluğum buralarda geçti… Galata’da…”

Muhabbete katılmak için bir çift laf etmeye ihtiyaç duyuyorum.

“Sevmişimdir hep oraları. Bana hep çok gizli ve esrarlı hikâyeleri varmış gibi gelir”

Gülümsüyor. Kederli bir gülümseme bu. De-vam edecekmiş gibi görünüyor.

“Çocuktuk… O zaman tramvay zamanı… Öyle şimdiki nostaljik dediklerinden değil. Her yere onlarla gidiyoruz. Arkasına asılırdık bazen. Nereye gideceksek giderdik artık. Biletçinin bi-letleri koyduğu tahta bir kutu vardı. Bizi öyle gördü mü o kutula ellerimize vururdu. Düşer-dik. Kollarımızda dizlerimizde yaralar bereler… En güzel günlerimizdi…”

Orada durdu. O günleri sahiden özlediği duygusuna kapıldım. Devam etti.

“Şimdi ne düşünüyorum biliyor musunuz? Hayatım da öyle geçmiş benim. O tramvaya ası-lan çocuk gibi… Nereye gideceksek giderdim dedim ya… Hiçbir yerde kalamadım ben…”

Buraları daha karanlıktı artık, hissediyor-dum. O karanlığa birkaç adım daha atabilirdi de atamayabilirdi de… Dinlemekten başka ne ya-pabilirdim? Resim anlattıklarıyla daha görünür hale geliyordu.

“Hep kaçmak istedim, hep. Ama ne kadar kaçabildim, bir ben bilirim. Neden kaçmak iste-dim? O tramvaya asılan çocuk çok yaralı bir ço-cuktu. Siz yeğenine sana erkekliğini öğretece-ğim diyerek… Anladınız, değil mi? O puşt üstüme abanırken çok canım yanıyordu… Ben ne yap-tım? Korkudan sustum. Sustum duydunuz mu? Sustum! Kendimi suçlu hissettim de onda! Suç-lu değildim, biliyordum. Belki de sustuğum için suçluydum. Bilseydi babam onu öldürürdü. Öl-dürse üzülür müydüm? Üzülmezdim. Hiç üzül-mezdim. Ama ona karşı direnememenin yü-küyle yaşadım hep…”

Gözlerim dolmuştu. Elini tutmak istedim, yapamadım.

“Bunu ilk kez size anlatıyorum” dedi sonra.Durdu. Biraz titreyen bur sesle devam etti.“Bu hikâyeyi bir yazara anlatmak isterdim.

Tam romanlık, değil mi? Sen neden yazmıyor-sun diyeceksiniz. İnsan en derin acılarını yaza-maz ki…”

Haklı mıydı? Haklıydı galiba. İnsan en derin acılarını yazamazdı. Son dileğini yine de mani-dar bulmuştum. Belki bu yaptığı da hikâyenin manasıyla alakalıydı. Adını sormamıştım. Fark etmezdi. Vapurda karşılaştığım tuhaf bir adam dedim ya size… Yetmez mi?

Gördüklerimiz Göremediklerimiz (62)

MARİO LEVİ

Bu hafta Kadıköy’de birbirinden bağımsız iki fark-lı grup, sosyal fayda için harıl harıl çalışıyor. Onlardan biri “Red Devils MC İstanbul” adlı motorsiklet kulübü. Daha önce sokak hayvanları için çalışma yürüten ekip, bu sefer kolları ihtiyaç sahipleri için sıvadı. Ekip, Ana-dolu yakasında yürüttüğü bu organizasyonla, artık kul-lanmadığınız ama kullanılabilir durumda olan kıyafetle-rinizi gelip evinizden teslim alıyor. Bunun için sizin de tek yapmanız gereken eşyalarınızı bir poşete koyup, Fa-cebook sayfaları üzerinden ekibe ulaşmak. Motorlarıyla gelip evinizden bu eşyaları alıyorlar. Bu çalışma 15 Ni-san Pazar gününe dek sürecek. Ardından da toplanan bu eşyalar Kadıköy Belediyesi’nin Açık Gardırop’una tes-

lim edilecek. (facebook.com/reddevilsmcistanbul)Kadıköy Belediyesi Açık Gardırop 2. El Giysi Ma-

ğazası, bağışlanan kıyafetleri ihtiyaç sahipleriyle buluş-turan bir merkez. Kadıköylüler kullanılabilir durumda-ki ihtiyaç fazlası eşyalarını buraya bağışlıyor, ihtiyaç sahipleri de diledikleri eşyayı buradan ücretsiz alabili-yor. Açık Gardırop'un adresi ise şöyle: Eğitim Mahal-lesi Ahsen Çıkmazı Sokak Sadıkoğlu Plaza 4 No 2/3

AHTAPOT GÖNÜLLÜLERİDiğer bir sosyal fayda grubu olan Ahtapot Gönül-

lüleri de bu hafta çok yoğun. Zira, sosyal sorumluluk ve sivil dayanışma projeleri üretip hayata geçiren Ah-tapot Gönüllüleri, Kadıköy’de bir mekan açıyor. Adı Malzeme Değerlendirme Merkezi. Her türlü malzeme-nin (kitap, kıyafet, oyuncak vb) bağışlanarak ihtiyaç

sahiplerine ulaştırılacağı bu merkezin açılışı 31 Mart Cumartesi günü 13.00 - 19.00 saatleri arasında olacak. Siz de açılışa, bağışlamak istediğiniz malzemelerle gi-derek katkı sunabilirsiniz. Adres: Acıbadem Mahallesi Acıbadem Caddesi No:21

üketici olarak pazara ya da markete gittiğimizde alış veriş yaparken nelere dikkat etmeliyiz. Aldı-ğımız gıdaların güvenilir olup olmadığını nerden anlayabiliriz? Bu sorulara tezgâhların ya da raf-

ların arasında cevaplar arıyoruz. Soruların ise tek bir cevabı var. O da bilinçli bir tüketici olmak. Biz de sizler için bilinçli gıda tüketicisi nasıl olunur sorusunu Türk Mühendis ve Mi-mar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İs-tanbul Şubesi 2.Başkanı Celal Selçuk Esen’e yönelttik.

• Bilinçli gıda tüketicisi olmak için nelere dikkat edilmeli?Marketten ve pazardan alınan ürünlerin son kullanma

tarihine bakılmalı. Alınan ürünün ambalajında şişik ya da bombe varsa o ürün alınmamalı. Ürünün içindekiler kısmı-na bakılmalı. Alışverişte en son dondurulmuş ürünler satın alınmalı. Bu ürünler en kısa sürede dondurucuya konulma-lı. Satın alınan ürünün son kullanma tarihi geçmemiş olsa da ambalajı açıldığında üründe renk değişikliği ve koku varsa ürün tüketilmeden iade edilmelidir. Alerjik bir du-rum varsa ona göre ürün seçilmeli. Çocuğa bisküvi ya da kraker alındığı zaman da son kullanma tarihine bakılma-lı. Sebze ve meyve iyice yıkanmalı. Yiyebileceğiniz kadar gıda yemek yapımında kullanılmalı.

AMBALAJLI GIDALAR TERCİH EDİLMELİ• Bilinçli bir tüketici hangi gıdaları tercih etmeli?Gıda Mühendisleri Odası olarak kontrollü ve koru-

malı olduğu için ambalajlı gıdaları öneriyoruz. Sebze ve

meyve haricinde bütün gıdaların amba-lajlı olarak alınması gerekir. Un ile süt de buna dahil. Örneğin, süt önemli bir konu. Oda olarak sokak sütüne kar-şıyız. Mümkünse sütün ısıl işlemden geçerek ambalajlı bir şekilde tüketil-mesi taraftarıyız. Sütün hayvandan sağılma aşaması, sağıldıktan sonra içine girdiği kazan, kazanın tüketiciye kadar geldiği ulaşım koşulları önem-li. Kazan soğutmalı sistemle mi geldi ya da yollarda toza toprağa maruz kaldı mı? Bunlar önemli sorular. Eğer sütün kaynağı ve taşınma koşulları biliniyorsa alınabilir. Ama günü-müz koşullarında İstanbul gibi yoğun nüfuslu yerlerde bu koşulları yaratmak zor. O yüzden sütten gerekli mi-nerallerin ve vitaminlerin alınması hem de herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşılmaması için ambalajlı sütle-ri öneriyoruz.

“BOL SUYLA YIKAYIN”• Gıdaları nasıl kullanmalı ve saklamalı?Et ve süt ürünleri buzdolabında muhafaza edilmeli.

Pişmiş gıdalar hemen tüketilmeli. Eğer sonra tekrar tü-ketilecekse de buzdolabında kalmalı. Bir defa tüketile-cek kadarı ısıtılmalı. Gıdaların temizliğinde suyun dışında bir şey kullanılmamalı. Sebze ve meyveler doğranmadan önce bol suyla yıkanmalı. Böylece vitamin kaybı olmaz. Küflenmiş gıdaların özellikle salça ve yoğurdun küflü kıs-mı atıldıktan sonra da yenmemeli. Özellikle iç metal yüze-yi aşınmış, çizilmiş ve kararmış konserve kaplarında bu-

lunan gıdalar tüketilmemeli. Yumurtalar, yıkanmadan buz-dolabına konulmalı, gerekiyor-sa pişirilmeden önce yıkanmalı. Patates karanlık, serin ve kuru yerlerde saklanmalı. Filizleri oluşan patatesler tüketilmemeli. Ambalajlı gıdalar daha kontrol-lü ve güvenli dedik ama bilin-mesi gerekenler de var. Am-

balajlı bir ürün olan salçanın kavanozunu, salça bittikten sonra kullanmak istiyorsa-

nız çok iyi temizlendiğinden emin olma-lısınız. Yoksa kullanmamalısınız. Özel-likle plastik ambalajlar, gıda saklamak için kullanılmamalı.

• Bilinçli olmamak hangi hastalık-lara yol açabilir?

Bilinçli tüketici olmazsak sağlımız-dan olabiliriz. Vücudumuzun direnci

azalır. Bakterilerden kaynaklı ishal ve ze-hirlenme gibi olumsuz durumlar yaşanabilir.

Bundan dolayı ürünlerin ambalajına bakmalıyız. Sebze ve meyveyi iyice yıkamalıyız. Gıdaların pişirme

ve saklama koşullarına dikkat etmeliyiz.

“BİLİNÇ ÇOCUKKEN KAZANDIRILMALI”• Çocukların bilinçli bir tüketici olması için ne gibi

çalışmalar yapıyorsunuz?Oda olarak ilköğretim okullarında ve anaokullarında

bilinçli gıda tüketimi seminerleri düzenliyoruz. Üniver-sitede gıda mühendisliği bölümünü okuyan öğrenciler bu seminerleri veriyor. Bu seminerlerde ayrıca bilgilendirici broşürler de dağıtıyoruz. Seminerlerde nasıl kahvaltı edi-lirden başlayarak, dışardan bir ürün alırken nelere dikkat edileceğine kadar pek çok bilgiyi anlatıyoruz. Ağaç yaş-ken eğilir. O yüzden bilinci çocukken kazandırmalıyız. Bu bakımdan gıda tüketimi hakkındaki bilgileri okullarda vermeyi önemsiyoruz. Çocuklar bu bilgileri anneleriyle ve babalarıyla, aileler de komşularıyla paylaşıyor. Bu şekilde toplum bilinçleniyor.

T.C. KADIKÖY İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN

Kadıköy Belediye Meclisinin 7. Seçim Dönemi, 5. Toplantı Yılında yapacağı Nisan Ayı Toplantısı 02 Nisan 2018 Pazartesi günü başlayacaktır.

Nisan Ayı Toplantısının ilk birleşimi 02 Nisan 2018 Pazartesi günü, saat 16.30'da Kadıköy Belediyesi Meclis Binası, Meclis Salonunda yapılacağından

Sayın Meclis Üyelerinin toplantıya teşriflerini rica ederim.

Aykurt NUHOĞLU Belediye Başkanı

GÜNDEM:1. Yazı İşleri Müdürlüğünün, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 33/a maddesi gereğince Belediye Encümenine 3 adet üye seçimi ile ilgili teklifi.2. Yazı İşleri Müdürlüğünün, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 24. maddesi gereğince İhtisas Komisyonlarının oluşturulması ile ilgili teklifi.3. Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliği'nin 22. maddesi gereğince Denetim Komisyonu Raporunun okunması.4. Strateji Geliştirme Müdürlüğünün, 2017 Yılı İdare Faaliyet Raporu ile ilgili teklifi.5. Fen İşleri Müdürlüğünün, Sahrayı Cedit Mah. 728 ada, 2 parselde bulunan Kireçhane Camii bahçe tadilat işlerinin ihale ile yaptırılan işler kapsamında yaptırılması ile ilgili teklifi.6. Fen İşleri Müdürlüğünün, Bostancı Halk Eğitim Merkezi binasında 2 adet wc mahallinin yenilenmesi işinin ihaleten yaptırılan işler kapsamında yapılması ile ilgili teklifi.7. Fen İşleri Müdürlüğünün, 2018 yılı yol ve kaldırım tahrip bedeli ve 23.madde uygulama hesabında kullanılacak KDV dahil birim fiyatları ile ilgili teklifi.8. Strateji Geliştirme Müdürlüğünün, Kadıköy Belediyesi ile Almanya'dan Hamm Belediyesi JZ Casino Gençlik Merkezi İşbirliği ile ilgili teklifi.9. Strateji Geliştirme Müdürlüğünün Eurocıtıes Kültür Forumu ile ilgili teklifi.10. Strateji Geliştirme Müdürlüğünün, Kadıköy Belediyesi ile İzmir Bayındır Belediyesi arasında kardeş kent ilişkisi kurulması ile ilgili teklifi.11. Strateji Geliştirme Müdürlüğünün, Kadıköy Belediyesi ile Trabzon Düzköy Belediyesi arasında kardeş kent ilişkisi kurulması ile ilgili teklifi.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 2.Başkanı Celal Selçuk Esen, “Ağaç yaşken eğilir. O yüzden bilinci çocukken kazandırmalıyız” diyor

Bilinçli

tüketici

Tl Seyhan KALKAN VAYİÇ

misiniz?

l Gökçe UYGUN

‘Dünya iyilikle güzelleşecek’ diyenler…Kadıköy’de iki farklı oluşum, artık kullanılmayan eşyaların, ihtiyacı olan kişilere ulaşması için çalışmalar yapıyor. Eşyalar değerlensin diye kimi motorla kimi merkez açarak çaba gösteriyor

Page 11: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası, geçtiğimiz günlerde özel bir konsere ev sahipliği yaptı. Bu yıl ikincisi düzenle-nen, Kadıköy Belediyesi’nin, sanatçı ve edebiyatçıları yeni eserler yaratmaya özendirmek için müzik ve sahne sanat-ları dallarında yaptığı çalışmalardan biri olan “Ulusal Bes-te Yarışması” finale kalan eserlerin dinletisi ve ardından ödül töreniyle 26 Mart Pazartesi günü son buldu. 35 yaş altı genç Türk Besteciler arasında, oda orkestrası için sin-fonietta, divertimento, konçerto grosso tarzında (biçimin-de) eserler için düzenlenen yarışmada finale kalan eserler, Şef Gürer Aykal yönetimindeki İstanbul Sinfonietta tara-fından seslendirildi. Salonun dolduğu, yoğun ilginin gös-terildiği gecede dereceye giren eserler sanatseverler tara-fından tam not aldı.

Jürinin değerlendirmesi sonucunda Onur Arınç Du-ran’ın bestesi birinci, Baran Doğaç Ünal’ın bestesi ikin-ci, Mustafa Burak Soykan’ın bestesi ise üçüncü oldu. Salih

Kartal ile Kande-mir Artun Hoi-nic’in bestelerine ise mansiyon ödülü verildi. Jüri üyeleri-nin yapacağı dere-celendirmenin yanı sıra, dinleyicilerin katıldığı halk oy-lamasıyla, bir adet de “Dinleyici Özel Ödülü” verildi. Bu ödülün sahibi de Salih Kartal oldu.

“BESTECİLER GELECEĞİMİZ”Gazetemize konuşan jüri seçici kurul

başkanı müzik teorisyeni Yalçın Tura, bu yarışmanın Türkiye kültür hayatında çok önemli bir yeri olduğuna inandığını belir-terek, “Belediyemiz tarafından gerçekle-şen bu yarışma kültür hayatımız için çok önemli bir hizmet. Başkanımıza ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Katılan besteler çok başarılıydı. Seçmekte gerçek-ten zorlandık.” dedi.

Türkiye’nin en önemli şeflerinden Gü-rer Aykal da gazetemize yaptığı açıklama-da “Benim adıma bu Kadıköy’de yapılmış

en önemli olaylardan biridir. Bunlar devam da ediyor. Bir sürekliliği var yani. Böyle böyle Türk bestecile-ri kendi eserlerini duyma olanağı elde ediyorlar. Ben gençlerin daha fazla yazmalarını istiyorum. Geçmişte-ki Türk bestecilerinin bu konuda nasıl çalıştığını çok iyi incelemelerini ve onlardan daha ileride, daha çağ-daş yeni müzikler kazandırmalarını istiyorum. Beste-ciler bir ülkenin geleceğidirler. Çok önemlidirler. Bu önemi kendilerinin de bilmeleri lazım. Buna göre de ça-lışarak yeni eserler üretmelidirler. Atatürk’ün de söyle-diği gibi, bu zengin Anadolu geleneğini ulusal ve ondan çıkarak uluslar arası düzeye, yani muasır medeniyet-ler seviyesine çıkarmak bestecilerin görevidir.” şeklin-de konuştu.

GENÇ BESTECILER

ödüllerini aldı

30 MART - 5 NISAN 2018 11Alternatif Sesler

Kadıköy Belediyesi tarafından genç bestecileri yeni eserler yaratmaya özendirmek amacıyla düzenlenen “Süreyya Operası Ulusal Beste Yarışması”nda ödüller sahiplerini buldu

OKULDA MÜZIK GÜNLERIKadıköy’de sürdürülen “Öncü Kadıköy’de Önceliğimiz Öğrencilerimiz” adlı proje kapsamında Cenap Şahabettin İlkokulu’nda ‘Müzik Günleri’ yapılıyor. Okulun öğretmenlerinden Neslihan Gündüz öğrencileri müzikle buluşturuyor. Ayda bir gün eğitmenler Başak ve Utku Engin’in nota eğitimi ile birlikte bir müzik aletini tanıttığı okulda, müzik eğitimin her alanında kendisini hissettiriyor. Önümüzdeki süreçte İstanbul Kadıköy Lisesi öğrencilerinin sahne alacağı bir konser organizasyonu planlanan Cenap Şahabettin İlkokulu’nda proje kapsamında öğrenciler okul törenlerinden önce yeteneklerini sergileme imkânı buluyor. Okul Müdürü Önder Evcüman’ın müziği öğrenci ile buluşturan tüm etkinliklerde desteklerini esirgemediği Cenap Şahabettin İlkokulu’nda notalar ve ezgiler kitap sayfalarından sahnelere taşınıyor. (Nusret KARACA)

Uluslararası İstanbul Klasik Gitar Festivali’nin 5.si bu yıl yine Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılacak. 5-9 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivale yurtdışından gitaristler katılacak.Festival komitesi, İstanbul’da yıllardan beri eksikliği duyulan böyle bir festivali gerçekleştirmenin kendileri için gurur verici olduğunu belirterek, “Farklı kültürlere kucak açmış olan bu şehirde, dünyaca tanınmış sanatçıları sizlerle buluşturmayı ana hedef olarak belirledik. Bunu yaparken sadece konserlerle yetinmeyip, hem yurtiçi hem de yurtdışından katılacak olan öğrencilerin, bu değerli ustalarla buluşarak, deneyim ve becerilerini arttıracakları dersler düzenledik. Geçen yıl, gerek yurtiçi gerekse yurtdışından büyük bir ilgi görmüş olmaktan çok mutluyuz. Katılan tüm sanatçılar ve tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz. Festivalimiz beşinci

yaşında olmasına rağmen, gitar dünyasında ses getiren bir festival olarak yerini almıştır. Bu festivalin, gelecek yıllara taşınması, sizlerden göreceği ilgiye bağlıdır.” açıklamasını yaptı.

l Alper Kaan YURDAKUL

Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nın ücretsiz fuaye konserleri sürüyor. Serinin bu haftaki konuğu Nemeth Quartet ola-cak.Gülen Ege Serter (keman), Şeniz Aybu-lus (keman), Elena Ünaldı (viyola) ve Mutlu Varlık Kocaili’den (çello) oluşan gruba pi-yanoda Özgür Ünaldı konuk solist olarak eşlik edecek. Quartet, konserde ilk olarak D. Şostakoviç’in “Faşizm ve Savaş Kur-banları Anısına” adını verdiği ve yalnızca üç günde bestelediği 8 numaralı yaylı çalgı-

lar dörtlüsünü, daha sonra A. Dvorak’ın La Majör piyanolu beşlisini seslendirecek.2014 yılında Yunanistan’da düzenlenen eMuse Uluslararası Müzik Yarışması’n-da Oda Müziği dalında ikincilik ödülü kaza-nan Nemeth Quartet, 2017 yılında Andan-te Dergisi’nin düzenlediği Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde “Yılın Oda Müziği Top-luluğu” ödülüne layık görüldü.2 Nisan Pazartesi akşamı saat 18.00’de yapılacak konsere katılım için, ücretsiz gi-riş kartları gişeden temin edilebilir.

‘Savaş Kurbanları’ için dinleti

Gitar festivali CKM’de

5 GÜNDE 9 KONSERProgram şöyle;l 5 Nisan Perşembe/20.00/Tolgahan Çoğulu & Sinan Cem Eroğlu l 5 Nisan Perşembe/20.45/Marcin Dyllal 6 Nisan Cuma/20.00/Cem Şivan Ergül l 6 Nisan Cuma/20.45/Goran Krivokapic & Danijel Cerovic l 7 Nisan Cumartesi/20.00/El Amir Flamenco Recitall 8 Nisan Pazar/20.00/Ayşegül Kocal 8 Nisan Pazar/20.45/ Three Guitars (Aniello Desiderio-Costas Cotsiolis-Zoran Dukic)l 9 Nisan Pazartesi/20.00/Afshin Torabil 9 Nisan Pazartesi/20.45/Cenk Erdoğan

Halk oylamasıyla 'Dinleyici Özel Ödülü' verildi

Foto

ğrafl

ar: G

ürbü

z EN

GİN

Page 12: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

12 Çevre30 MART- 5 NİSAN 2018

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

İçeriğindeki zengin bitki özleri sayesinde saçları besler, kuvvetlendirir ve dökülmesini önler.Yeditepe Üniversitesi Kozmotoloji Bölümü'nde itina ile imal edilmiştir.

Burcu Eczanesi:Caferağa Mah. Moda Cad.120/3(Moda Tıp Merkezi Yanı) Tel: 0216 346 85 27

Baloğlu Kuruyemiş LTD.Güneşli Bahçe Sok No:9 (Kadıköy Çarşı İçi)Tel:0216 449 20 51

Pharmamix ChemicalTel: 0533 324 07 64

Adres Ve Telefonlardan Ulaşabilirsiniz.

Kadıköy Belediyesi'nin çağrısıyla geçtiğimiz yıl 97 demokratik kitle örgütü, sivil toplum kuru-luşu, platform ve inisiyatif tarafından yapılan Kadıköy Çevre Festivali hazırlıkları başladı.2017 yılında 20 bin kişiyi ağırlayan Kadıköy Çevre Festivali bu yılda Selamiçeşme Özgür-lük Parkı’nda yapılacak. 31 Mayıs – 3 Haziran 2018 tarihlerinde 4 gün boyunca doğayı oda-ğına alan tüm bileşenleri bir kez daha bir ara-ya getiriyor.Kentte ekolojik yaşam temasının öne çıkarı-lacağı festivalde, atölye, söyleşi, doğa göz-lemi, konser gibi çok sayıda etkinlik yapıla-cak. Yediden yetmişe her yaştan katılımcıya açık olan festivalde herkesin ilgisini çekebile-cek atölye ve etkinlikler düzenlenecek. Geç-tiğimiz yıl doğaya duyarlı ve farkındalık oluş-turmak isteyen 97 demokratik kitle örgütü, sivil toplum kuruluşu, platform ve inisiyatifin katıldığı Kadıköy Çevre Festivali bu yıl da yine imece usulü yapılacak. Festivalde stand aç-mak, etkinlik düzenlemek (atölyeler, konser-

ler, paneller, tiyatrolar, doğa gözlemleri gibi) isteyen herkesin başvuru için http://cevre-festivali.kadikoy.bel.tr/ adresindeki formu doldurması yeterli. Başvuru için son tarih 10 Nisan 2018.Kadıköy Çevre Festivali’ne ilişkin konuşan Ka-dıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu şun-ları söyledi: “Geçtiğimiz yıl ilkini yaptığımız Çevre Festivali ilgi gördü. Katılımcılarla birlik-te çok zengin bir festival programı oluştu. Çok sayıda söyleşi ve atölye yapıldı. Doğaya emek veren kurumların bir araya gelmesi hep bir-likte kentte ekolojik yaşamı konuşmak tar-tışmak çok önemli. Çünkü doğayı korumak sadece yerel yönetimlerin meselesi değil he-pimizin meselesi. Doğayla uyum halinde ya-şamalıyız. Bunu da hep birlikte tartışarak, ko-nuşarak yapabiliriz. Çevre Festivali’ne bu yıl daha fazla katılımla olacağına inanıyorum. Doğayla uyum içinde yaşayacağımız bu kül-türü öğrenme, tartışma olanağı bulacağımız festivale herkesi bekliyoruz.”

KADIKÖY KIZILAY ŞUBE BAŞKANLIĞINDAN

KİRALIK DAİREOsmanağa Mahallesi, Kuşdili Caddesi, No:32/1 adresinde bulunan dairemize

yazılı teklif almak usulü ile kiraya verilecektir.

Tekliflerinizi fax veya e-mail yoluyla ulaştırabilirsiniz.

ilgililere saygıyla duyurulur.

Adres: Osmanağa mahallesi Rıhtım caddesi Misakı Milli Sokak No:2 KadıköyTel: 0 216 336 05 66 - 0 536 254 11 61 Fax: 0 216 336 99 07Mail: [email protected]

İlk kez 1992’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda öneri-len “22 Mart Dünya Su Günü” ge-rek BM üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek bü-yüyen temiz su sorununa dik-kat çekmek, içilebilir su kaynak-larının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılma-sını teşvik etmek amacıyla yıllardır etkinliklerle kutlanıyor. Bu vesileyle Ka-dıköy Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Mü-dürlüğü suyun önemine ve temiz su sorununa ilişkin bilgilerin paylaşıldığı bir etkinlik düzenle-di. Saint Joseph Fransız Lisesinin perma kültür deneyimleri de aktarıldı. Suadiye Hacı Mustafa Taman Anadolu Lisesi, Selcanoğlu Mesleki Tek-nik Anadolu Lisesi, Ahmet Sani Gezici Mesleki Teknik Anadolu Lisesi, Mehmet Beyazid Mesle-ki Teknik Anadolu Lisesi, Kadıköy Göztepe Mes-leki Teknik Anadolu Lisesi, Saint Joseph Fransız Lisesi ve Gazi Mustafa Kemal Paşa Ortaokulu öğrencilerinin katıldığı etkinlikte suyun önemini anlatan üç farklı kısa film gösterildi.

KULLANILABİLİR SU YÜZDE ÜÇEtkinlikte konuşan Kadıköy Belediyesi Çev-re Koruma ve Denetim Müdürü Şule Sümer, Dünya Su Günü’nün çağımızın öncelikli su so-runlarına dikkat çekmek ve su kaynaklarıyla ilgili çalışmalar için çok önemli bir gün olduğu-nu söyledi. Dört bir yanı su kaynaklarıyla çev-rili dünyadaki su kaynaklarının ancak yüzde 3’ünün içilebilir olduğunu söyleyen Sümer şöy-

le devam etti: “Yani kullanılabilir su kaynakla-rı göründüğünden çok daha az. Nüfusun artışı ve temiz su kaynaklarının bilinçsiz tüketimiy-

le iyi kaliteli suyun tüketim oranları da hızla artmakta. Ülkemizde kentli nüfusun hız-

la yükselmesiyle 2000’li yıllarda evsel su tüketimi toplam tüketimin yüzde 15’ydi. Bu 2030’da yüzde 25’e yükselecektir. Topraklarımızı sulamada yani gıda üre-timinde kullanmamız gereken suyumu-

zu kentlerde bizler günlük yaşantımızda ve sanayide tüketiyoruz. Yerel yönetimler

kentlerdeki su döngüsünün sağlıklı kurulma-sı ve suyun planlı kullanılması için kamuoyu du-yarlılığını arttırıcı yönde çalışmalar yapmalıdır.”

SAYISAL VERİLERLE SU GERÇEĞİEtkinlikte Kadıköy Belediyesi’nde görevli çev-re mühendisleri Nihan Ayışık ve Handan Elpit de konuşma yaptı. Nihan Ayışık, “Su yaşamın kay-nağı olduğu gibi temel bir insan hakkı. Maale-sef gün geçtikçe küresel ısınmanın artmasıyla bu tatlı sular tuzlu sulara karışıyor. Sadece ve sade-ce yüzde 0,3’ü göl ve nehirlerde bulunuyor. Genel olarak baktığımızda insan erişimine uygun olan su yüzde 0.01 oranında.” dedi. Handan Elpit de her 8 dakikada bir çocuğun su-suzluktan öldüğünü belirtirken , “Dünyada dokuz kişiden birinin kaliteli suya erişimi sağlanamıyor. Üç kişiden birinin ise maalesef hijyenik koşullarda erişimi yok. Su kirliliğinin temel nedeni insan en-düstri ve tarım faaliyetleri. Türkiye dünya para-metrelerine göre su stresi yaşayan ülkeler statü-sünde. 2015 nüfusuna göre baktığımızda bin 500 metreküp kişi başına düşen su miktarı olarak gö-rülüyor. Giderek nüfusumuzun arttığını da düşü-nürsek bu sayı daha da düşecek.” dedi.

Dünya Su Günü kapsamında Kadıköy’de bulunan bazı okulların öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, suyun önemine ve temiz su sorununa dikkat çekildil Alper Kaan YURDAKUL

“Temİz Su”

Tüm İstanbul’u etkileyeceği ifade edilen Ka-nal İstanbul projesi tartışılmaya devam edili-yor. Çevre örgütlerinin ve meslek odalarının karşı çıktığı proje için önümüzdeki günler-de ÇED raporu hazırlanacak. Rapordan önce Kadıköy Kent Konseyi ve TMMOB Mimarlar Odası Anadolu Yakası 1. Büyükkent Şubesi ortak bir panel düzenledi. 22 Mart Perşem-be günü Kadıköy Belediyesi Evlendirme Da-iresi’nde düzenlenen panele, Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Saltuk Yüceer, Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı, TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu ve TMMOB Şe-hir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu konuşmacı olarak katıldı.

“DAHA ÇOK TARTIŞILMALI”Panelin açılış konuşmasını Saltuk Yüceer yaptı. Kadıköy ve Kadıköylülerin çılgın proje-lere alışık olduğunu söyleyen Yüceer, “Duvar-lara yapılan yeşillendirme çalışmalarını say-mazsak İstanbul’da kişi başına 2 metrekare yeşil alan düşüyor. 45 kilometre uzunluğun-da bir kazı yapılacak. Devasa bir çukur olu-şacak. 4 buçuk milyar ton atık oluşacak. Uz-manlar bu projenin depremleri tetikleyeceği uyarısında bulunuyor. Kadıköylüler semtine sahip çıktığı gibi İstanbul’a da sahip çıkacak.” diye konuştu. Etkinliğe katılan Kadıköy Bele-diye Başkanı Aykurt Nuhoğlu da Yüceer’den sonra söz alarak üçüncü köprünün yapımın-da binlerce ağacın kesildiğini hatırlattı ve İBB Meclisinde bu konuların gündeme gelmediği-ni vurguladı. Nuhoğlu, “Şu ana kadar yaptık-larımızdan farklı şeyler yapmamız gerekiyor. Kalamış ve Haydarpaşa için mücadele ediyo-ruz ve etmeye devam edeceğiz. Önümüzde iki seçim olacak. Kadıköylülerin ve İstanbullu-ların bu konuları tartışması gerekiyor. Ama bu tartışma çok geniş çevrelerde yapılmalı. İs-tanbul’un konuşulacağı bir seçim sisteminde Kanal İstanbul’u gündeme getirirsek başarıya ulaşabiliriz.” dedi.

SU HAVZALARI TEHLİKEDE!Nuhoğlu’nun konuşmasının ardından etkin-liğin panel kısmına geçildi. Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı, Kanal İstanbul projesinin teknik detaylarını harita üzerinde anlattı. Kantar-cı, projenin hayata geçirilmesiyle bölgedeki nüfus yoğunluğunun artacağını ve çıkarılan hafriyatlarla Marmara Denizi’ne yapay ada-ların inşa edileceğini söyledi. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şu-besi Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Pelin Pı-nar Giritlioğlu da projenin çevresel etkileri üzerinde durdu. Kanal İstanbul’un yapılaca-ğı alanda çok sayıda göl, yerleşim alanı ve kentsel sit alanlarının olduğunu söyleyen Gi-ritlioğlu, “Kanal İstanbul’un yanında üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı var. Bu nedenle bu projeleri komple değerlendirmek gereki-yor. Proje nedeniyle binlerce ağaç kesildi. Bu projenin ulaşım projesi olduğu doğru değil, tamamıyla bir inşaat projesi. Su havzaları ve ormanlık araziler üzerinde devasa bir kıyım oluşacak.” diye konuştu.

“NÜFUS YAPISI DEĞİŞECEK”TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu ise Kanal İstanbul’un tüm İstanbul’u etkileyeceğini vurguladı. Teknik olarak pro-jenin yapımının mümkün olduğunu söyleyen Muhcu, “Panama’da olduğu gibi bu projenin gerçekleştirilmesi mümkün. Ama Boğazi-çi’nden geçen yakıt tankeri sayısı son 7 yılda 50 binden 22 bine düştü. Projenin amacının ise tankerlerin Kanal İstanbul’dan geçirilece-

ği ve buradan ekonomik gelir elde edileceği söyleniyor. Ama bunun için uluslararası an-laşmalar ve sözleşmeler yapmak gerekiyor. Bu projenin ekonomik olmadığını söyleme-liyiz. Aynı zamanda hiçbir bilimsel inceleme yapılmadan hayata geçirilmek istenen bir proje. Kamuya da hiçbir getirisi olmayacak. Büyük şirketler yerleşim alanlarının yanın-daki arazileri şimdiden arazileri satın aldı. Bu da bölgenin demografik dokusunu değişti-recek ve bölgedeki nüfus yoğunluğunu art-tıracak.” değerlendirmesini yaptı.

l Erhan DEMİRTAŞ

TOPLULUK BAHÇESİ ANLATILDIEtkinlikte Saint Joseph Lisesi öğrencileri Kadıköy Belediyesinin de desteğiyle kurulan per-makültür bahçesini tanıttılar. Saint-Joseph Fransız Lisesi öğrencileri geçtiğimiz yıllarda do-ğal tarım yapabilmek için Kadıköy Belediyesi’nden kendilerine alan tahsis edilmesini istemişti. Öğrencilere, Kadıköy Belediyesi’nin, Fenerbahçe Parkı’nda yaklaşık bir dönümlük alanı temin etmesiyle permakültür bahçesi hayata geçmişti. Gönüllü öğrenciler ve danışman öğretmen-lerin çalışmalarıyla bahçeye ürünler ekilmiş, organik meyve ve sebzelerin hasadı yapılmıştı.

Kanal İstanbulKanal İstanbul projesinin tartışıldığı panelde konuşan uzmanlar, projenin İstanbul’un tamamında olumsuz etki yaratacağı uyarısında bulunuyor

çevreye zarar

Çevre Festivali’nebaşvurular başladı

PROJEYLE NELER YAPILACAK45 kilometre uzunluğundaki kanal, Kü-çükçekmece, Avcılar, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçiyor. Kanal, Marmara Denizi’ni Küçükçekmece Gö-lü’nden ayıran dar noktadan başlayarak, Sazlıdere Baraj havzası boyunca devam edip Sazlıbosna Köyü’nü geçerek Dur-sunköy’ün doğusuna ulaşıp Baklalı Kö-yünü geçtikten sonra Terkos Gölü’nün doğusunda Karadeniz’e ulaşacak. Ka-nal koridoru üzerinde 6 adet köprü ve yol geçişi de planlanıyor. Projede 2 liman, 3 takımada, 2 adet yat limanı da yer ala-cak. Proje nedeniyle Sazlıdere Barajı iptal edilecek. Tarım arazileri, ormanlar, sulak alanlar ve arkeolojik sit alanlarından ge-çecek kanal için 23 kilometrekarelik alan kamulaştırılacak. İnşaat 5 yıl sürecek.

?

Kadıköy Çevre Festivali’ne başvurular başladı.

Doğaya duyarlı ve farkındalık oluşturmak

isteyen tüm inisiyatiflerin katılımına açık olan

festivale son başvuru tarihi 10 Nisan

Şule Sümer

Page 13: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

13Spor 30 MART- 5 NİSAN 2018

İstanbul’un koşturması ünlü. Her yere ye-tişme telaşıyla geçiyor günler. Otobüse, dolmuşa, vapura, metroya son anda biniyor, helak oluyoruz. Ne iş yaparsak yapalım, ne-rede yaşarsak yaşayalım hepimiz bu kao-sun bir parçasıyız. Bu satırların yazarı da bu durumdan azade değil. Hızlı adımlar ülke-sinin sadık bir yurttaşıyım. Telaş etmeden geçen günüm yok. En çok da eve koşarım. Bitmek bilmeyen maçlardan birine yetiş-mek için. Birkaç dakika kala içeri girer, ekran karşısına ter içinde otururum. Maç kaçmaz, görev beklemez.

Duracell reklamındaki pil gibi yürürken bir tek şey beni yavaşlatır. Yoğurtçu Par-kı’nda basketbol ve tenis oynayan gençler. En aceleci zamanlarda bile onları izlemek için yavaşlarım. Hatta bazen durdururum zamanı. Ne demiş futbolun tanrısı sayılan Cruyff: “Güzel bir hareket gördüğünüzde durup seyrediniz.”

Çok güzel hareket olmaz aslında. Ya-şam gibi sokak sporu da kaotiktir. Basket-bol oynayanlar hiçbir set uygulamaz mese-la. Kimse kimseye perde bile yapmaz. Topu alırsın. Kafanı bile kaldırmadan birebir oy-nar, çembere uçarsın. Çift pota maç göre-mezsin misal. Sokağın kralı tek pota maçtır. İki oyun kurayım demez kimse. Onun yerine bol bol şut atılır. ‘Gerçek’ basketbolun tam tersi yani.

Tenis de öyledir, hatta daha kötüdür. Kalite hepten düşer. Bir puan dört-beş vu-ruşla gelirse takdir edersin. Servisler yavaş çekim modundadır. Öyle paralel toplar, kısa vuruşlar, aşırtmalar falan asla olmaz. Sen vurdun, o vurdu, sen bir daha vurduysan öper başına koyarsın. Üç setlik maç görmek çok nadirdir. Maksimum bir saat takılırsın, sonra sıradakine devredersin.

Mahalle futbolu farklı mı sanki? Diziliş ne, taktik kim? Hepsi hak getire. En çok ça-lım atan en yetenekli sayılır. Duran top or-ganizasyonu diye bir şey zinhar yoktur. Çok ender verkaç yapan görürsünüz. Pas sade-ce sıkışınca verilen bir şeydir. Olduğu kadar oynanır. Dörtte devre, sekizde biter. Ada-mın gol diyorsa sorun yoktur.

Bunda şaşılacak hiçbir şey yok! Ama-tör spor, sokak sporu böyle bir şeydir. En iyi olmak değildir mesele, büyük işler yapmak hiç değildir. Katılmak ve parçası olmak ye-ter. Elden geldiğince çabalamaktan başka bir şey beklenmez. Beraber spor yapmanın hazzı herkesi doyurur. Hepimize yer vardır orada. Yeteneksize de, farklı cinse de, çocu-ğa da, engelliye de...

Sokağın sporunun cazibesini şuradan da anlayabilirsiniz. Televizyonda diyelim ki Messi’nin maçı var, sokaklarda bir dolu ço-cuk bir futbol dehasını izlemek yerine kendi oyununu, kendi mahalle maçını tercih eder. Ya da Federer izlemek varken, aynı saatte Yoğurtçu Parkı’ndan tenis kortunda yer bu-lamazsınız. Canlı yayında Obradoviç’in sihir-lerini bir kenara bırakıp tek set uygulayama-dığın basket maçı cazip gelir işte.

Çünkü özne olmak pasif bir nesne ol-maktan her zaman ağır basar. En iyisi-ni yapmıyor olabilirsin, ama yapan sensin. Bu haz Messi’yi bile yener. Benim vurama-dığım o top, atamadığım o kafa, esas oğlan ben olduğum sürece, Messi’nin her resita-linden daha güzel gelir.

Büyük maçlar ya da turnuvalar sıra-sında sokaklara bir bakın. En çok çocukla-rı görürsünüz. Meydanlarda hiçbir çocuğun umurunda değildir büyük yıldızlar. Tarihin en büyük maçı bile şaşkın şaşkın bir topun peşinden koşmayı alt edemez.

Evet, tuttuğumuz takımla aşkımız hiçbir şeye benzemez. Evet, Premier League’de futbol seyretmek büyük haz. Roger Fede-rer-Rafael Nadal korta çıkarsa nefesinizi tutarak izlersiniz. Fenerbahçe’nin Final Four mücadelesi, Sarı-Lacivertli olmayanları bile cezbeder. Ama insanın kendi iradesini hiç-bir şey ikame edemez. Kural nettir: Oyna-yan bensem kral da benim.

Kral benim

BAĞIŞ ERTEN

ürkiye’de birçok sporun ilklerinin yaşandı-ğı Kadıköy, amatör kulüpler açısından da zen-gin bir ilçe. İlçedeki köklü spor kulüplerinden biri de Koşuyolu Spor Kulübü. Bu yıl 50. yılı-

nı dolduran kulübün başkanı aynı zamanda Koşuyolu Ma-halle Muhtarlığı görevini de yapan Taşkın Tuna. Tuna’ya göre amatör kulüpler birçok sorunla baş etmek zorunda. Bu sorunların başında stadyum eksikliği ve maddi problemler geliyor. Kadıköylü kulüpler bu problemleri aşmak ve bir-liktelikten bir güç doğurmak için Kadıköy Amatör Kulüp-ler Birliği’ni kurdu. Aynı zamanda bu birliğe de başkanlık yapan Taşkın Tuna’yla Koşuyolu Spor Kulübünü, Kadıköy Amatör Kulüpler Birliğini ve amatör kulüplerin “bitmek bilmeyen” problemlerini konuştuk.

ALTI LİGDE MÜCADELE EDİYOR◆ Biraz kulüpten bahseder misiniz?Kulübümüz 1968 yılında kurulmuş. O sıralar Koşuyo-

lu’nda iki üç tane daha takım var fakat o yıllardan bugünle-re sadece kulübümüz kalmış. 2012’den beri de biz yönetim olarak işin başındayız. Daha önce sadece A takım seviye-sinde mücadele ederken artık altı farklı kategoride liglere katılıyoruz. Özellikle çocuk gruplarına çok önem veriyo-ruz.

◆ Neden çocuk grupları?Küçük kategoriler yani 11-13 yaş arası bizim için çok

daha önemli. Bu yaşlar ergenlikle beraber karakterin, alış-kanlıkların şekillendiği yaşlar. Spor çocukların her türlü kötü alışkanlıklarından uzak durması açısından çok faydalı. Çocuklar, nargile kafelerde, sokaklarda, telefon bilgisayar başında zaman geçireceğine spor yapıyor. Öyle çocuklar vardı ki kulübümüzde aile olarak biraz problemli sapmala-ra müsait çocuklar... Fakat buradaki ortam ile birlikte toplu-ma tekrar kazandırıldılar. Onun için spor kulüpleri bu aşa-mada çok önemli.

◆ Ligde durumlar nasıl?Kulüp olarak 1. Amatör Lig’de mücadele ediyoruz. Biz

yönetime geldik geleli son dört yılımız hep üçüncülükle geçti. Süper amatöre çıkmadığımız için çok da fazla üzün-tülü değiliz.

“SERMAYE YOKSA BAŞARI DA YOK”◆ Süper Amatörün nasıl bir dezavantajı var? “Amatör” deniyor ama sadece isminde kalmış. Yok-

sa oyuncuların bir beklentisi var. Süper Amatör’de olunca bu beklenti daha da artıyor. Bu işte de kendi içinde bir bor-sa var. Bazen haftanın üç günü maçlara gidiyoruz. Bunların hepsi ayrı bir masraf. Bu masrafları karşılayacak sermayen olmadığında da girdiğin gibi geri düşüyorsun ligden. Kadı-köy’deki bazı takımlar da dâhil olmak üzere bunun örnek-lerini görüyoruz. Zaten Kadıköy takımları olarak hep dep-lasmandayız.

◆ Federasyon yardımcı olmuyor mu maddi konuda?Federasyonun hiçbir yardımı olmadığı gibi bizden bazı

kalemler altında para alıyorlar. Mesela lisanslardan para alıyor, vizelerden para alıyor.

“KADIKÖY HEP DEPLASMANDA”◆ Kadıköy takımları olarak hep deplasmandayız der-

ken ne demek istediniz?Bizim Kadıköy'de antrenman sahamız yok. Fikirte-

pe’de vardı eskiden ‘Dumlupınar Sahası’. O da kentsel dö-nüşümle birlikte küçültüldü. Artık maçlar verilmiyor oraya. Geçen gün antrenman yapmak için aradık, ışıkları bile sökmüşler. Kimi takımlar Özgürlük Parkı’nda kimi takımlar Bostancı’nın sahasında antren-manlara gidiyoruz. Antrenmanlar da ücretli yani servisiyle, saha parasıyla beraber he-men hemen her antrenman 500 liraya ge-liyor gibi. Tabi kaynak yok. Herhangi bir gelir yok. 12 takım da son derece dertli.

◆ Bu sahasızlık durumunun Kadı-köy’deki dönüşümle bir alakası var mı?

Ben doğma büyüme Kadıköylüyüm. Kulübümüzün karşısındaki köşkün orada saha vardı. Şimdi İş Bankası blokları var. Dal-yan Sahası vardı şimdi restoran olmuş. Bunun gibi çok örnek var. Her yerdeki spor alanları tükendi aslında. Bunu bitirirken bunun alternatifi dışarıda bir şeyler de yap-madılar. Biz de bu şekilde mahrumiyet çekiyoruz.

◆ Anlattığınıza göre arkasında yüklü bir sermaye des-teği olmayan hiçbir kulüp kendi çabasıyla amatörden yükselip de profesyonelliğe geçemez. Doğru mu?

Şöyle söyleyeyim size; geçen sene Fikirtepe şampi-yon oldu birinci amatörde. Süper amatöre çıktı ve ilk sene-sinde düştü. Kadıköy Acıbadem ikinci ligden geldi birin-ci ligde de başarı gösterip süper amatöre geçiş yaptı. Süper amatöre geçince toparlayamadı; ikinci amatöre geri düş-tü. Yani özetle sermaye desteğiniz yoksa başarı şansınız da pek yok. Ondan sonra diyoruz ki ‘niye sporumuz bu halde, niye halktan kimse yetişmiyor’. Ama yetişmesi için de hiç-bir imkân verilmiyor. Geçen U-19 takımımızın maça çıktı-ğı saha çamur halinde. Hiçbir kritere uygun değil. Gidiyor-lar, yer yok diye sabahın 9’una maç koyuyorlar. Çocukları böyle böyle soğutuyorlar. Bırakmak zorunda bırakıyorlar.

KADIKÖYLÜ KULÜPLER BİRLİK OLDU◆ Kadıköy Amatör Kulüpler Birliği’nden biraz bah-

seder misiniz?Biz Kadıköy’de 12 amatör kulübüz. Size de bahsetti-

ğimiz gibi birçok maddi ve manevi problemimiz var. Bu birliği problemleri birlikte tartışarak teşhis etme ve çözüm

bulma yolunda birlikte hareket etmek ve güç kazan-mak amacıyla 2017 yılında Kadıköy Amatör

Kulüpler Birliği’ni kurduk. Birlikle kurum-ları ziyaret ediyor, dertlerimizi anlatıyoruz.

◆ Faaliyette bulunduğunuz ilçe-de Türkiye’nin en büyük kulüplerin-den biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü var. Bu bir avantaj mı? Yoksa dezavan-taj mı?

Bir Fenerbahçeli olarak çok bir şey konuşmak istemiyorum ama(gülüyor) bir

amatör kulüp yöneticisi olarak baktığım za-man amatör kulüplere tabii ki zararı var. Çün-

kü buradaki bütün olanaklar zamanında onlara ak-tarılmış. Mesela Dereağzında dört beş tane sahaları var. Biz bir tane antrenman sahası bulamazken… Büyük kulüplerin amatör kulüplere gölgesi düşüyor tabi.

Kadıköy Amatör Kulüpler Birliği Başkanı Taşkın Tuna ile birliği, başkanı olduğu Koşuyolu Spor Kulübünü ve amatör kulüplerin problemlerini konuştuk

T

IMKÂNSIZLIKTANAMATÖR KULÜPLER

MUZDARIP

Hazırlayan: Alper Kaan YURDAKUL

Kadıköy Satranç Kulübü başarılı sonuçlar almaya devam ediyor. İlk güzel haber Eryetiş – Balkanlar Eğitim Kurumları’nın Cengiz Topel Ödüllü Satranç Turnuvası’ndan geldi. Kadıköy Satranç Merkezi öğrencisi Deniz Aktürk 4.sınıflar sıralamasında 2.olurken, yine merkezin öğrencilerinden Defne Karabay genel sıralamada 4.oldu. İkinci güzel haber ise Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nın saygın turnuvalarından 6. Geleneksel Satranç Şampiyonası’ndandı. Kadıköy Satranç Merkezi öğrencisi Umut Temizer “Küçükler” kategorisinde gösterdiği yüksek performansla şampiyon oldu.

DOLU DOLU PROGRAM 2013’te Rasimpaşa’da hizmete başlayan Kadıköy Satranç Merkezi’ni diğer kulüplerden ayıran en önemli özelliklerden biri de kısa zaman içinde aldığı başarılar. Şu ana kadar 3 eğitim dönemi geçiren merkezin, Yıldızlar Satranç Turnuvası'ndan, Atatürk Kupası’na, Atatürk Kupası’ndan, Açık Satranç Turnuvası’na kadar birçok turnuvada 90’dan fazla derecesi bulunuyor. Kadıköy Satranç Merkezi’nde satranç dersleri belirli seviye gruplarına göre ayrılı-

yor. Eğitmenler tarafından seviye tespiti yapılan öğrenciler, merkezde bulunan “Baş- langıç”, “Orta” ve “İleri düzey” satranç derslerine yönlendiriliyor. Satranç derslerine katılımda sınıflar belirlenirken, yaş ve seviye de göz önünde bulunduruluyor. Uygun gruba yönlendirilen öğrenciler sene içerisinde toplamda 9 aylık bir eğitim alıyorlar. Merkezde satranç dersleri İleri gruplar için haftada 3 saat, ayda toplam 12 saat, diğer satranç dersleri ise haftada 2 saat ayda toplam 8 saat. Ayrıca satranç derslerinde sınıflar en fazla 10 öğrenciden oluşuyor. Adres: Rasimpaşa Mahallesi, Recaizade Sk. No:18, Kadıköy Tel: (0216) 418 10 62

Kadıköy Satranç Kulübü öğrencileri katıldıkları son turnuvadan da başarıyla döndü

Kadıköy Satranç’tan YENI BAŞARILAR

IKINCI AMATÖR LIGDEBU HAFTA

IKINCI AMATÖR LIGDEBU HAFTASüper Amatör Lig’in iki alt ligi olan ikinci amatör ligde altı Kadıköy takımı bulunuyor. 8. Haftanın sona erdiği ligde Kadıköy takımlarının aldığı sonuçlar ve puan tablosundaki sıralamaları şöyle:

14. Grupta Şile ve Erenköy Gençlik Spor Kulübü arasında oynanan maç Şile’nin “8-1”lik galibiyetiyle sonuçlandı. Bu sonuçla Erenköy GSK 5.sırada yer aldı.

17. Grupta Hasanpaşa ile Kirazlıtepe arasında oynanan maçta Hasanpaşa, farklı kazanmasını bildi. Kirazlıtepe’yi “7-1” mağlup eden Hasanpaşa grupta 8.sırada yer alıyor. Yine aynı grupta bulunan Haydarpaşa Demirspor ise son zamanlardaki ivmesini koruyamadı ve Marmara Karayolu’na “1-0” yenildi. Demirspor ligde üçüncü durumda.

18. Grupta Feneryolu karşılaştığı Pendik Doğan’ı “3-2” yenerek 5.sıraya yükseldi.

19. Grupta ise Erenköy Acar ve Kozyatağı mağlup oldu. Maltepe Gençlik’e “2-1” yenilen Erenköy grupta 8.sırada yer alırken, Selamsız’a “2-4” yenilen Kozyatağı 3.sırada yer alıyor.

Page 14: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

Gönüllülerden14 30 MART - 5 NİSAN 2018

KADIKÖY BELEDİYESİ GÖNÜLLÜLERİ

HAFTALIK ETKİNLİK PROGRAMI

30 MART – 06 NİSAN 2018Başvuru Tel: 0216 346 57 57

“KİTAP OKUMA ETKİNLİĞİ”Tarih-Saat: 30 Mart 2018 / 11.00

Yer: Göztepe Gönüllü EviDüzenleyen: Göztepe Gönüllüleri

“EĞİTİM SEMİNERİ”Tasarım ve Örgü Danışmanı Tülin İriş

Tarih-Saat: 30 Mart 2018 / 09.00Yer: Erenköy Gönüllü Evi

Düzenleyen: Erenköy Gönüllüleri

“ AYLA GÜRKAN’I ANMA RESİM SERGİSİ”Tarih –Saat: 30 Mart-31 Mart 2018 / 14.00

Yer: Moda Gönüllü EviDüzenleyen: Moda Gönüllüleri

“HİBERBARİK OKSİJENLE TEDAVİ”Doç.Dr. Emin BÜKEN

Tarih-Saat: 31Mart 2018/ 15.00Yer: Rasimpaşa Gönüllü Evi

Düzenleyen: Rasimpaşa Gönüllüleri

“ÇOCUKLAR İÇİN İNGİLİZCE KULÜBÜ”Eda Keskin, Yaren Güvenir

Tarih-Saat: 31 Mart 2018 / 11.00Yer: Koşuyolu Gönüllü Evi

Düzenleyen: Koşuyolu Gönüllüleri

“FELSEFE ATÖLYESİ”G. Caner Malatya

Tarih-Saat: 02 Nisan 2018 / 19.00Yer: Koşuyolu Gönüllü Evi

Düzenleyen: Koşuyolu Gönüllüleri

“HİPOMEDİTASYON İLE GEVŞE RAHATLA”NLP Koçluk Eğitmeni Sedef Nurhan Tansel

Tarih-Saat: 02 Nisan 2018 /13.00Yer: Zühtüpaşa Gönüllü Evi

Düzenleyen: Zühtüpaşa Gönüllüleri

"ALTIYOL TSM KOROSU "Şef Taner TAMER

Tarih-Saat: 02 Nisan 2018 / 20.00Yer: Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi

Düzenleyen: Müzik Gönüllüleri

“OTİZMİN NEDEN FARKINDA OLMALIYIZ?”Yazar Nihal Yormaz

Tarih-Saat: 2 Nisan 2018 /14.00Yer: Kriton Curi Gönüllü Evi

Düzenleyen: Kriton Curi Gönüllüleri

“BESTEKÂR-ŞAİR EROL GÜNGÖR İLE ŞARKILAR VE ŞİİRLER”

Bestekâr-Şair Erol GüngörTarih-Saat: 3 Nisan 2018/15.00

Yer: Moda Gönüllü EviDüzenleyen: Moda Gönüllüleri

“GAP’TAN KARS’A”Görsel Etkinlikler Komitesi

Tarih-Saat: 3 Nisan 2018 /14.00Yer: Kriton Curi Gönüllü Evi

Düzenleyen: Kriton Curi Gönüllüleri

“SUJOK”İlknur Önal

Tarih-Saat: 03 Nisan 2018 / 14.30Yer: Koşuyolu Gönüllü Evi

Düzenleyen: Koşuyolu Gönüllüleri

“ANAERKİL TOPLUMLAR/KADINLARIN GÖRÜNMEYEN TARİHİ”

Hikmet DurukanoğluTarih-Saat: 03 Nisan 2018 / 19.00

Yer: Koşuyolu Gönüllü EviDüzenleyen: Koşuyolu Gönüllüleri

“OKUMA ATÖLYESİ”Aydan Gündüz

Tarih-Saat: 03 Nisan 2018 / 13.00Yer: Koşuyolu Gönüllü Evi

Düzenleyen: Koşuyolu Gönüllüleri

“NEFESLİ ADIMLAR İLE WELLNESS WALK”Wellness Antrenörü Abdullah Yılmaz Demir

Tarih-Saat: 03 Nisan 2018 /14.30Yer: Zühtüpaşa Gönüllü Evi

Düzenleyen: Zühtüpaşa Gönüllüleri

“MEKSİKA ŞAMANLARININ YAŞANTILARI HAKKINDA BİLGİLENDİRME”

Doç. Dr. Haluk BerkmenTarih-Saat: 03 Nisan 2018 /14.30

Yer: Göztepe Gönüllü EviDüzenleyen: Göztepe Gönüllüleri

"FASL-I BAHAR TSM KOROSU "Şef Taylan AYTÖRE

Tarih-Saat: 03 Nisan 2018 / 20.00 Yer: Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi

Düzenleyen: Müzik Gönüllüleri

“MAHALLE TABANLI TOPLU AFET YÖNETİMİ PROJESİ”

Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma TakımıTarih-Saat: 03 Nisan 2018 /13.30

Yer: Merdivenköy Gönüllü EviDüzenleyen: Merdivenköy Gönüllüleri

"ESER TSM KOROSU’’Şef Esra BOZKURT İRİKAYA

Tarih-Saat: 04 Nisan 2018 / 20.00Yer: Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi

Düzenleyen: Müzik Gönüllüleri

“KALP DAMAR TIKANIKLIĞI BULGULARI TEDAVİ VE KORUNMA YOLLARI”

Kardiyoloji Prof. Dr. Bengi BaşerTarih-Saat: 4 Nisan 2018/ 14.00

Yer: Cadde Bostan Kültür Merkezi A salonDüzenleyen: Fenerbahçe Gönüllüleri

“BEYAZ PERDENİN ALTIN ÇOCUĞU ZÜHTÜPAŞA GÖNÜLLÜ EVİNDE”

Sinema Oyuncusu Göksel AksoyTarih-Saat: 4 Nisan 2018 /13.00

Yer: Zühtüpaşa Gönüllü EviDüzenleyen: Zühtüpaşa Gönüllüleri

“ÇOCUKLARDA AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI EĞİTİMİ’’Eğitmen Diş Hekimi Ebru NUHOĞLU

Tarih-Saat: 05 Nisan 2018 / 14.00Yer: Merdivenköy Gönüllü Evi

Düzenleyen: Merdivenköy Gönüllüleri

“MEDİKAL ESTETİK”Dr.Şafak Göktaş

Tarih-Saat: 5 Nisan 2018/15.00Yer: Moda Gönüllü Evi

Düzenleyen: Moda Gönüllüleri

“ANADOLUNUN KADİM SİMGELERİ”Doç. Dr. Haluk Berkmen

Tarih-Saat: 5 Nisan 2018 /14.00Yer: Fenerbahçe Gönüllü Evi

Düzenleyen: Fenerbahçe Gönüllüleri

“WELLNESS THERAPY”Abdullah Yılmaz Demir

Tarih-Saat: 05 Nisan 2018 / 11.00Yer: Koşuyolu Gönüllü Evi

Düzenleyen: Koşuyolu Gönüllüleri

“NİŞASTA BAZLI ŞEKER”Ziraat Mühendisi Ahmet Atalık

Tarih-Saat: 06 Nisan 2018 / 12.30Yer: Koşuyolu Gönüllü Evi

Düzenleyen: Koşuyolu Gönüllüleri

Gönüllüler Yaşlılar Haftası’nı kutladıKadıköy Belediyesi’ne bağlı Gönüllü Evleri, Yaşlılar Haftası’nda semtlerinin ileri yaş sakinlerini unutmadı

RASİMPAŞARasimpaşa Gönüllüleri, Yaşlılar haftası nedeniyle Müzik ve Sosyal Yardımlaşma Komitelerinin organizasyonuyla Göztepe Semiha Şakir Huzurevi Yaşlı Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezine ziyarette bulundular. Rasimpaşa Gönüllüleri ve Türk Sanat Müziği Korosunun katıldığı ziyarette koro, huzurevinde kalan yaşlılara neşeli şarkılar söyleyerek, onların hoş vakit geçirmelerini sağladı. Sürpriz olarak yapılan semazen gösterisinin ardından hediyeler ve ikramlar sunulmasıyla program sona erdi. Rasimpaşa Gönüllülerinin yaşlılar haftası nedeniyle düzenlediği bir diğer organizasyon ise Kadıköy Belediyesi Yeldeğirmeni Sosyal Yardımlaşma birimiyle birlikte gerçekleştirdiği “70 Yaş Üstü Mahalle Sakinleriyle Kaynaşma” etkinliği oldu. 70 yaş üstü

mahalle sakinleri davet edildiği etkinlikte, katılımcılar anılarını ve mahalleleriyle ilgili görüşlerini paylaşarak Kadıköy Belediyesinin yaşlılara verdiği hizmetler hakkında da bilgi sahibi oldular.

Koruyucu Aile KavramıModa Gönüllüleri, Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezinde, Koru-ma Altında Yetişen Gençler ve Koruyucu Aile Derneği (KALBEN) Yönetim Ku-rulu Başkanı Pelin Çalışkanoğlu ve Yö-netim Kurulu Üyesi Müge Yelekçi’nin katılımıyla ‘Koruyucu Aile Kavramı ve İşleyişi’ konulu seminer düzenledi. Koru-yucu aile kavramı ve işleyişi üzerine bil-giler veren dernek yetkilileri, “her çocu-ğun mutlu bir aile ortamında yetişmesi temel hakkıdır ilkesi ile hareket ediyoruz, koruyucu aile hizmet modelinin toplum-da yaygınlaştırılması, koruyucu aile hiz-met modelinden yararlanmak isteyen ai-lelere, süreç öncesi ve sonrası hukuki ve psiko-sosyal destekte bulunmayı amaçlı-yoruz. Koruyucu aile, çeşitli nedenlerle biyolojik ailesi yanında bakımları bir süre için sağlanamayan çocuklarımızın kendi aile ortamlarında eğitim, bakım ve yetiş-tirilme sorumluluğunu kısa veya uzun sü-reli olarak, ücretli veya gönüllü statüde devlet denetiminde paylaşan, uygun aile ya da kişilerdir. 25-65 yaşları arasında, T.C.vatandaşı, Türkiye’de ikamet eden, en az ilkokul mezunu ve düzenli geliri olan herkes koruyucu aile olabilir. Koruma al-tındaki çocuklarımız devlet gözetiminde ilgili kurumlarda kalmaktadırlar. Ancak bizler evlat edinme, koruyucu ailelik, gö-nüllü ailelik ile onlara aile sıcaklığı vere-biliriz.” şeklinde konuştular.

Suadiye Gönüllüleri, Çevre ve Kültür Komitesi Doç. Dr. Ba-rış Doster, Elfin Tataroğlu ve Gürkan Hacır’ın katılımıyla “Türkiye Nereye Gidiyor” ko-nulu söyleşi düzenledi. Kadı-köy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezinde düzenle-nen etkinlikte ilk sözü alan El-fin Tataroğlu; son zamanlarda medya sektöründeki el değiş-tirmelerin tekelleşmeye yol açacağını, bu-nun da seçimleri etkileyebileceğini belirt-ti. Uluslararası İlişikliler bakımından dış politikanın ülkenin coğrafi gerçeğinden ve enerji imkânlarından bağımsız olarak ele alınamayacağına işaret eden Doç. Dr. Barış Doster gelinen noktada birçok ülke ile dostane ilişkilerin kurulamadığını be-

lirtti. Gürkan Hacır ise ekonomideki bi-linen kıstaslara rağmen kamu harcamala-rı için parasal kaynak bulmanın tamamen özelleştirmelere ve kamu arazilerinin iha-le yoluyla nakde çevrilmesine bağlı oldu-ğunu ancak bununda bir gün tükenebilece-ğine dikkat çekti. Soru cevap bölümünün ardından program sona erdi.

Bostancı Gönüllüleri, Sağ-lık komitesi öncülüğün-de "Sağlıkla Yaş Alalım" konulu söyleşi için bil-gi almak üzere Prof.Dr.Korkmaz Altuğ Sağlık Polikliniği’ne gittiler. Söy-leşide, “kronik hastalığım hakkında yeterince bilgim var mı?” konusunu Dr.De-niz Özkan, “ilaçlarımı kul-lanırken ve beslenmemde nelere dik-kat etmeliyim?” konusunu Dr.İlhan Makinacı, “ev kazalarından nasıl ko-runabilirim?” konusunu hemşire Ay-ten Kuzucu, “diş protezimin bakımını nasıl yaparım?” konusunu Diş Heki-

mi S. Gürcan Oktayoğlu, “yaş almaya nasıl uyum sağlayabilirim?” konusu-nu Psikolog Serpil Tanki, “menopoz-da idrar kaçırmanın tedavisi nasıl ya-pılır?” konusunu Kadın Doğum Uzm. Dr. N.Gül Yavuzer anlattı.

Müzede KonserMüzik Gönüllüleri TSM Korosu, Şef Fulya Soyata yönetiminde Trakya Üniversitesi Sultan II. Bayezit Külliyesi Sağlık Müzesi’nde Çanakkale Şehitlerini Anma konseri verdi. Edirne halkının yoğun ilgi gösterdiği konserde solistler eserlerini seslendirdi. Sultan II. Bayezit Külliyesi Müzesi’nde gerçekleşen ilk TSM konseri olan bu etkinlik sonunda izleyiciler koroya çiçek ve hediyeler sunarken Trakya Üniversitesi Rektörü ve Genel Sekreterine Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu adına plaket verildi.

Suadiye Gönüllüleri Kültür ve Çevre Komitesi, Eğitim Komitesinin de desteğiyle Van’ın Tuşbağ İlçesindeki Şehit Ömer Halisdemir İlkokulu İngilizce sınıfının tüm ihtiyaçlarını temin etti. Sınıf öğretmeni Melis Kumaç ile temasa geçen Komite üyeleri, projeksiyon makinesi, bluetooth mikrofon, yer halısı, minderler, palto askısı, ayakkabılık, kitaplık, İngilizce ve Türkçe çocuk kitapları, sözlükler ve bilumum kırtasiye malzemelerine kadar sınıfın bütün ihtiyaçlarını temin ederek gönderdi. Gönderilenler arasında bu yardımların Kadıköy Belediyesi Suadiye Gönüllüleri tarafından yapıldığını gösteren bir plaka da sınıf kapısının yanına asıldı.

Tohumdan FidanaModa Gönüllüleri Çevre Komi-tesi, TEMA Vakfı Kadıköy so-rumluları Gülseren Bal, Ayşenur Amcaoğlu ve Beykoz Anadolu Kavağı sorumlusu Mehmet Ek-şioğlu’nun katılımıyla “Tohum-dan Fidana” isimli söyleşi dü-zenledi. Organik tarım ve doğal tohum hakkında bilgilerin veril-diği söyleşide konuşan yetkililer; “Tohum toprağa bağlı yaşayan canlıların en küçük halidir ve ge-nelde yeni genç bir bitki elde et-mek için ekilir. Tohum kendisi-nin çiçeklenmesinden yaklaşık 3 ila 5 ay önce, filiz vermesi, sürü-lebilmesi için uygun şartları sağ-layan bir mevsimde, ideal toprak, ideal sıcaklık, ideal ışığın bulun-duğu bir ortamda vitamin ve mi-nerallerce zengin bir toprakta to-humun çimlenebilmesi için en elverişli şartların sağlandığı or-tamda toprağa ekilir.” dedi. To-hum ekiminin uygulamalı olarak gösterildiği etkinlikte, katılımcı-ların getirdikleri saksı ve toprak-larına; dağıtılan doğal mısır, do-mates, salatalık tohumları ekildi.

Feneryolu Şile’deFeneryolu Gönüllüleri, Çevre Komitesi öncülüğünde İstanbul’un

Karadeniz kıyısındaki ilçesi olan Şile’ye gezi düzenledi. 46 gönüllünün katıldığı gezi Şile Orman şefliği ile başlayıp liman

turu ile devam etti. Gönüllüler bu gezide, Şile’nin isminin Antik Miletoslu kavimlerden ve onların güzellik ve doğa tutkularından geldiğini, ilk yerleşim tepelerine Mercan Köşk adının verildiğini,

Şile’nin Mondoros Mütarekesi ile İngilizlerin denetimine verildiğini ve 7 Ekim 1922 de kurtarılarak, 1923’de kurulan ilk belediyelerden

olduğunu öğrendiler. Şile gezisi, Gönüllülerin Saklıgöl’e giderek göl çevresinde doğa yürüyüşü yapmasıyla sona erdi.

Halk Eğİtİm Merkezİ’nden

zİyaretKadıköy Halk Eğitim Müdürü Hülya Narsap ve Bostancı Halk Eğitim Müdürü Cihan Bingöl Kadıköy Belediyesi Gönüllü Eğitim ve Danışma Merkezi’ni ziyaret etti. Halk Eğitim Merkezi Müdürleri, Gönüllü Merkezinde eğitim alan kursiyerlerle yakından ilgilenerek sohbet ettiler. Kursiyerler ise açılan kurslardan çok memnun olduklarını öğretmenlerinin ilgisi ve bilgisinin çok iyi olduğunu ifade etti. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Müdürü

Hülya Narsap, “Eğitim kursları, mesleki kurslar, beceri geliştirme kursları ile sosyal ve kültürel kurslar düzenliyoruz, kurslar ile geniş kesimlere ulaşılması çok önemli bir unsur, kişilerin kültür ve sanat alanlarındaki yetenekleri geliştirmek, sergileme fırsatı vermek, sosyal ve

kültürel katılımlarını sağlamak, kültürel değerlerimizi tanıtmak, yaşatmak, yaygınlaştırmak, genç kuşaklara en doğru şekilde aktarabilmek asıl amaçlarımızdandır” dedi. Bostancı Halk Eğitim Müdürü Cihan Bingöl ise eğitim, sosyal statü ve kültür düzeyindeki herkesin kurslara katılabileceğini ifade ederek; “Mesleki ve teknik eğitim görme

olanağı bulamamış ya da eksik eğitim almış kişileri mesleğe hazırlamak, iş alışkanlığı kazandırmak, onları pasif tüketicilikten aktif üretici konumuna getirmek, bir işyerinde çalışabilmek, kendi işini kurabilecek bilgi ve beceriye kavuşturmak en önemli hedeflerimizin arasındadır ” dedi.

FİKİRTEPEFikirtepe Gönüllüleri, 18 – 24 Mart Yaşlılar Haftası kapsamında mahalle sakinleri ile kaynaşma amaçlı kahvaltı programı düzenledi. Etkinliğe Kadıköy Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğünden gelen konuklar mahalle sakinlerine Kadıköy Belediyesinin sosyal hizmetleri konusunda bilgiler verdi.

GÖZTEPEGöztepe’de yaşlılar unutulmadı. Göztepe Gönüllüleri etkinlikler çerçevesinde düzenledikleri davette Semiha Şakir Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi sakinlerinden bir grubu ağırladı. Anıların paylaşıldığı, yaşlılara gereken ilginin gösterilmesinin vurgulandığı sohbet ikramlarla son buldu.

ZÜHTÜPAŞAZühtüpaşa Gönüllüleri Yaşlılar haftasını dolayısıyla Fahrettin Kerim Gökay Huzurevi’ni ziyaret etti. Ziyarette Zühtüpaşa Gönüllülerinin organize ettiği Şef Mehmet Erkoç yönetimindeki Suzinak Musiki topluluğunun vermiş olduğu konser, huzur evi sakinlerinin doyasıya eğlenmelerine vesile oldu. Ziyaretten dolayı memnuniyetlerini dile getiren Fahrettin Kerim Gökay Huzurevi sakinleri ve yönetimi, Zühtüpaşa Gönüllülerine teşekkür etti.

Türkiye Nereye Gidiyor?

Sağlıkla Yaş Alalım

Hayatımızda Keşkeler OlamasaFeneryolu Gönüllüleri, Sağlık Komitesi öncülüğünde Danışman-Eğitimci Şenay Mutlu’yu konuk etti. Şenay Mutlu, hayatımızda keşkeler olamasa konusunu işleyerek hayat, kader nelerdir diyerek bu yaşam süreci içinde insanların güçlü, zayıf yönlerini ,yaşam sürecindeki fırsatlarını, tehditlerinin herkese göre nasıl farklılık gösterdiğini katılımcılara uyguladığı testle anlattı. Şenay Mutlu, herkesin mutlu ve sevgi dolu bir yaşamı hak ettiğini, ancak bunun içinde bireylerin pozitif algılar içinde olmaya çalışması gerektiğini, hoşgörü, sevme ve sevilmeye, önceliklerimize önem vermemiz gerektiğini vurguladı.

Suadiye’den Van’a Yardım

Page 15: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

30 MART - 5 NİSAN 2018 15

SOLDAN SAĞA:1-1898-1978 yılları arasında yaşamış, Divan Edebiyatı alanındaki çalışmalarıyla tanınmış, birçok inceleme ve monografi kaleme almış, şiir kitapları da bulunan ünlü edebiyat tarihçisi… Divan Edebiyatında dört dizeden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir. 2-Özellikle çay demlemekte kullanılan, içinde kömür yakacak ocağı bulunan, elektrikle de çalışabilen, bakır, pirinç vb. metallerden yapılmış musluklu kap… İsyan eden… Avlanan balıklar canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet… Rodyumun simgesi. 3-Bir tür tuzsuz beyazpeynir… Ömer Kavur’un bir filmi… İklimleme cihazı. 4-Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı… Ege Üniversitesi’nin kısa yazılışı… Hint kertenkelesi. 5-Sicilya’da etkin bir yanardağ… Öğütülmüş susamın koyu sıvı durumu… ‘Uzunçalar’ da denilen plak türünün kısa yazılışı… Radonun simgesi… Zehir, sem. 6-Eski Mısır’da bir tanrı… ‘Yeni’anlamında kullanılan önek… Yılın on iki bölümünden her biri… Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan… Yıldız. 7-Hedef noktaları dairesel olarak belirlenmiş nişan tahtasına küçük okların atılmasıyla oynanan bir oyun türü… ‘Anlatılan Senin Hikayendir’ adlı tek kişilik oyunuyla sahneye çıkan ünlü aktör… Sodyumun simgesi. 8-Halk dilinde kalça kemiği… Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama… İlaç… Yemek… Verme, ödeme. 9-Buzdolabı… Duyarga… Kulağın duyabildiği titreşim. 10-‘Anonim şirket’ anlamında kısaltma… Ansızın… Eskiden, gece bekçisi… Kısmi… Bir nota. 11-Obje, şey… Kimononun üzerine bağlanan geniş şerit… Bir ilimiz. 12-Radyumun simgesi… Tevkifhane, tomruk… Boyut… Eski dilde ayak. 13-Mecazen, cimri… ‘O’ gösterme sıfatının eski biçimi… Oyunda kazanılan her parti… Altınkökü. 14-Bir kıta adı… Tanımlanamayan uçan cisimlere verilen ad… Dağservisi… Halk dilinde evet. 15-Eserler… Coğrafyada, delta… Yüksek makamlardaki devlet adamları. 16-Sazdan örülmüş balık kapanı… Zemberek… Genellikle soğuk yenilen yardımcı yemek. 17-Zemin, döşeme… Dar, çok ince metal parça… İstatistikte, egemen değer… Yerme, yergi. 18-Güvence parası… Ayla ilgili… Çavuşkuşu, hüthüt… Bizmutun simgesi. 19-Müfsit, müzevir, fesatçı… Çölden esen sıcak rüzgar… Yöntemine uygun olarak. 20-Her tür müzik aracı, çalgı… Uyma, boyun eğme… Yetke, sulta.

YUKARIDAN AŞAĞIYA:1-‘Kabuk Adam’, ‘Kırmızı Pelerinli Kent’, ‘Mucizevi Mandarin’ gibi kitaplarıyla tanınan yazar… Arap Sosyalist Diriliş Partisi’nin kısa yazılışı… Kasımpatı biçiminde olan elmas iğne. 2-Aslan takımyıldızı… Eski dilde yemek… Çağan Irmak’ın yeni filmi ‘Çocuklar Sana Emanet’te başrollerden birini paylaşan ünlü aktris. 3-Gıpta… Sergen, terek… Perslerde il yöneticisi, vali… Matem. 4-Olumsuzluk belirten bir önek… Bir mal ya da paranın emek verilmeden sağladığı gelir… Akira Kurasowa’nın br filmi… İtalya’nın eski para birimi… Baryumun simgesi. 5-Ödün… Hareket olaylarını inceleyen bilim dalı… Ağaç kama, kıskı. 6-Kan bilimi… Mecazen, haris… Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan madde. 7-İri taneli bir tür bezelye… Hitit… ‘Kendi kendine’ anlamında bir önek… Mersin’in bir ilçesi. 8-Sait Faik Abasıyanık’ın bir kitabı… ‘Ne iş yapar’ anlamında kullanılan söz. 9-Bir ticaret kuruluşunun batması, kapanması vb. sebepler üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortadan kalan mal ve paradan paylarına düşen miktarın verilmesi… Çukur yer… Jeolojide, kırık… İskambilde bir kağıt. 10-Afiş… Hangi yer… Başka birinin kullandığı söz ya da cümleleri anlamsız olarak yankı gibi tekrarlama. 11-Bir ilimiz... Otomatik para çekme makinesi… Muştu, müjde… Ayak tabanı… Tavla oyununda ‘üç’ sayısı. 12-Ustura… Beyin… Kullanma süresi. 13-Telefon konuşmasında kullanılan ilk sözcük… Adana’nın bir ilçesi… Sahip… Birleşmiş Milletler’in kısa yazılışı. 14-Çivit rengi, mavi… Eskiden, ortaokul deresinde olan eğitim kurumu… Maksimum, en çok. 15-Bir ağırlık ölçüsü birimi… Kendini beğenmiş kimseler için alay yollu kullanılan sözcük… Kol gücünü geliştirmek için kullanılan, gürgenden jimnastik aracı. 16- Kuzey Amerika’da, ağaçlarda yaşayan, kafası tilkiye benzeyen, kürklü bir hayvan… Giuseppe Tornatore’nin ünlü bir filminin orijinal adı. 17-İzmir’in bir ilçesi… Yararlı bir içecek… Sıcak, nemli iklimlerde oluşan, demir oksit ve alüminyum bakımından zengin bir toprak… Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri. 18-Direnme, ayak direme… Kakım… Bir müzik türü… Lityumun simgesi. 19-Hediye… Bir organımız… Fiyat, eder… Sonsuzluk. 20-İnsansız hava aracı… Bir şeyin gerçekleşmesini uzak görme… ‘… etmek’ (Elemek).

GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMÜSOLDAN SAĞA: 1-Sanem Çelik, Mistisizm 2-Trük, Aş, Hasanpaşa, Ne 3-Emaret, Oslo, Cakalı 4-Fanus, Ataerki, Ar, Rab 5-Mason, Ulak, Evaze 6-Nb, Kafakol, Arasta, İl 7-Zara, Opak, Esame, Niye 8-Weimar, Rtük, Lambada 9-Tipik, Anot, Ral, Eda 10-İdil, Ay, İo, Od, Es 11-Mehmet Ada Öztekin 12-Saat, Nalça, Unsur 13-Melul, İdari, Hu, Oktav 14-Alpaka, Arp, Sarat, Usa 15-Kg, Tahıl, Hattat, Sk 16-Sele, Alamana, Neta 17-Alabalık, Nato, İadeli 18-Mr, İm, Pelin Esmer 19-Reel, Alo, İka, Ticani 20-Pulman, İzaz, Yy, Metan.YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1-Stefan Zweig, Maksat 2-Arma, Bae, Gelgel, Ru 3-Nüans, Ritim, Lp, Lamel 4-Ekru, Kamile Suat Ebrem 5-Esma, Ap, Halka, La 6-Çat, Aforizma, Ahali 7-Eş, Asap, Eti, Ilıma 8-Otokar, At, Dalak, Li 9-İhsan Oktay Anar, Poz 10-Kale, Ün, Darphane 11-Soru, Ekolali, Analiz 12-Ma, Klas, Öç, Statik 13-İnci Aral, İzahat, Onay 14-Spa, Kamarot, Uran 15-Taka, Sema, Eu, Ateist 16-İşaret, Bloknot, Tamim 17-Sal, Vana, Disk, Sadece 18-Ira, İde, Nutuk, Erat 19-Zn, Aziyade, Ras, El, Na 20-Mezbele, Asi, Van, İpin.

Yaşam

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

2 31 4 5 6 7 8 9 10 12 1311 14 15 16 17 18 19 20

30 Mart CumaBULMACA

KA

RiK

ATÜ

R E

Vi

Zeynep Zal (Yaş 8)Özüm İmre Ersoy (Yaş 10)

Safiia Murzaeva (Yaş 7)

Gözde Özdemir (Yaş 9)

Zeynep Karasu (Yaş 8)

Senin adın neden “Kız”,herkese kızıyo musun?

Yok ben kızlarıçok seviyorum da.

GagGag

Hoca ceza verdi...O� ):

Aşık ile Maşık

Selen Hislioğlu (Yaş 7,5)

Amatör Günleri, Kadıköy Belediyesi Karikatür Evi’nde usta çizer Behiç Pek buluşmaları ile devam ediyor.

Amatör çizerlerin karikatürleri, iki sayıda bir gazetemizin Amatör Köşesi’nde sizlerle buluşacak

Hazırlayan: Özge Özveren

Lezzetli bir yemek tarifiyle hepinize merhabalar… Bu haftada yine hem kolay hem lezzetli ve doyurucu bir et sote tarifiyle karşınızdayız. Et soteyi ister pilav

ister patates eşliginde servis yapabilirsiniz

n

Et Sote Malzemeler• 600 gr. sotelik dana eti• 4 yemek kaşığı zeytinyağı• 2-3 adet orta boy kuru soğan• 2 adet domates• 2 adet yeşilbiber• 1 tatlı kaşığı domates salçası• 2 adet kırmızı et biber• 1/2 (yarım) tatlı kaşığı biber salçası• 2-3 diş sarımsak• Tereyağ• 1 su bardağı sıcak su• Tuz, karabiber, kekik

YapılışıEt sote hazırlamak için; soğanları ince jülyen olarak doğrayın. Kabuğunu soyduğunuz domatesleri soğanlarla uyumlu olacak şekilde kesin. Ortadan ikiye kesip, çekirdeklerini çıkardığınız yeşil ve kırmızı biberleri, yarım ay şeklinde doğrayın.Tercihen döküm bir tavada zeytinyağını

kızdırın, küçük parçalar halinde sotelik doğradığınız dana etini tavaya alın. Suyunu salmaması, lezzet ve vitamin değerini hapsetmesi için; yüksek ateşte, yaklaşık 2-3 dakika hiç karıştırmadan eti mühürleyin. Mühürleme işlemi sonrasında içerisine tereyağını da koyarak yüksek ateşte sotelemeye devam edin.Doğradığınız soğanları ve 2-3 diş küçük küçük doğradığımız sarımsakları katıp, soğanlar yumuşayana kadar pişirme işlemini sürdürün, aralarda karıştırarak sırasıyla, doğranmış biberleri ve domatesleri katın. Biber ve domates salçasını sıcak su ile sulandırdıktan sonra azar azar tavaya ekleyin. Üzerine bir kapak kapatıp, pişirme işlemini kısık ateşte sürdürün. Salçalı suyunda lokum gibi yumuşayana kadar pişen etlere; taze çekilmiş tane karabiber, kekik ve tuzu katıp, son bir kez karıştırın. 5 dakika daha pişirdiğiniz et soteyi lezzetli suyuyla birlikte servis tabaklarına alın.

Patates SoteMalzemeler• 6-7 adet taze patates (adedini isteğe göre çoğaltabilirsiniz)• 1 orta boy kuru soğan• Zeytinyağı• Tuz, karabiber, kekik, biberiye

YapılışıÖncelikle patateslerimizi kabuklarını soymadan güzelce yıkıyoruz,

çelik bir tencerede içine tuz atarak haşlıyoruz, patatesleri biraz diri kalacak şekilde haşlayın, bir teflon tencerede zeytiyağında jülyen şeklinde doğradığımız soğanımızı kavuruyoruz, haşladığımız patatesleri kabuklarını soymadan ister dörde ister daha ufak şekilde keserek (ben 4 e bölüyorum, daha diri duruyor) teflon tencereye alıyoruz, içerisine tuz, karabiber, kekik ve biberiyeyi koyarak 5 dakika kadar pişiriyoruz. Sıcak bir şeklide servis yapıyoruz.

Bir de size basit ama benim de çok beğendiğim kendi damak tadımla birleştirdiğim bir tarif daha vermek istiyorum;

Afiyet olsun...

Page 16: 30 MART- 5 NİSAN 2018 PROJELERIN GÜCÜ insanlardan geliyorAslında o zamanlar İstanbul’un her tarafı çayır çimen. Futbol sahası için uygun yani. ... ğer kulüpler genellikle

adıköy Belediyesi Yeldeğirmeni Sosyal Hizmet Merkezi, 2017 yılının Kasım ayın-dan itibaren her ayın son Perşembe günü, 16.00 ile 18.00 arasında gerçekleşen Oku-

ma Atölyesi’nde kitaplar üzerinden konuşmaya, tartış-maya ve paylaşmaya çağırıyor.

Yeldeğirmeni Sosyal Hizmet Merke-zi’nde Sosyolog olarak görev yapan

Duygu Kahraman, Okuma Atölye-si’nde roman, hikâye ve öykü ol-mak üzere her tür kitabın okun-duğunu, bu kitapların gündelik hayatla bağlarının kurulmaya çalı-

şıldığını söyledi. Duygu Kahraman, “20 kişiden oluşan atölyede genel

olarak orta yaş kişiler var. Gençlerin de katılmasını istiyoruz. Devamlılığı olan bu atölye, uzun yıllar sürecek.” dedi.

“KİTAPLIKLAR OLUŞUYOR”Rasimpaşa Gönüllü Evi’nde dört yıldır ücretsiz Fran-

sızca dersi veren ayrıca Okuma Atölyesi’nin de başkan-lığını yürüten Suzan Atlı Berkman, atölyenin kapılarının herkese açık olduğunu söy-leyerek, konuşmasına şöyle devam etti; “Aslan Eyi’nin moderatör olduğu atölye-de, inanılmaz kitaplar oku-yoruz. Şu an Ahmet Hamdi Tanpınar’ın beş şehir kita-bını okuyoruz. Daha önce George Orwell’ın 1984’ü ile Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü okuduğumuz kitaplar arasında. Önümüzdeki ay ise;

Patrick Süskind’in Koku kitabını okuyacağız. Her-kesin evinde bir kitaplık kuruluyor.”

“Bu atölye beş yıl önce birkaç kişiyle Ra-simpaşa Gönüllü Evi’nde başladı” diyen Berkman, “Şimdi de Yeldeğirme-ni Sosyal Hizmet Merke-zi’nde kitaplarımızı oku-maya ve yeni dünyalar tanımaya devam ediyo-ruz. Çok keyifli bir or-tam var. Hem sosyalleşiyoruz hem de psikolojik olarak kendimizi iyi hissediyoruz Ayrıca grup olarak kültür ge-zileri de yapıyoruz. İstanbul Modern’i ve Balat’ı gezdik. Birlikte tiyatroya da gidiyoruz” diye konuştu.

“ZİHİN AÇIYOR”Kitap okumayı çok sevdiğini ve özellikle emekli ol-

duktan sonra bu tür etkinliklerin kendisini iyi hissettir-diğini söyleyen Cavidan İçinak da “Okuduklarımı baş-kalarıyla paylaşmak ve tartışmak için katıldım. Kitap okumak zihnimi açıyor ve geliştiriyor. Ayrıca birlikte

gezilere ve tiyatro gösterimlerine de gidiyoruz. Arkadaş çevrem genişledi.” diye konuştu.

“ZAMANI DEĞERLENDİRİYORUZ”İnci Sönmezoğlu ise; “Düzenli olarak okuyoruz ve

okuduklarımızı paylaşıyoruz. Zamanı değerlendiriyo-ruz. Motivasyonumuz artırıyor. Birlikte kültür ve sanat etkinliklerine de gidiyoruz. Bu ortamın bir parçası oldu-ğum kendimi şanslı hissediyorum” dedi.

“FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNUYORUZ”Okuma Atölyesi’nin katılımcılarından Ayşe Kavas,

bir atölye arayışında olduğunu ve ablasının yönlendir-mesi ile Okuma Atölyesi’ne başladığını dile

getiriyor: “3 aydır ge-liyorum. Kitap oku-mayı çok seviyo-rum. Okuduğumuz kitaplar üzerinden fi-kir alış verişinde bu-lunuyoruz. Çok fay-dalı oluyor. Buradaki arkadaşlarımla birlik-te olduğum için mut-luyum.”

Ad res: Osmanağa MahallesiSöğütlüçeşme Cad. Kalem Sok. No: 7 Kat: 2 / A Blok Kadıköy / İSTANBUL

Tel: (0216) 348 70 60 Reklam: (216) 345 82 02

E-posta: [email protected]ğıtım: Mehmet Gündoğdu

(0532) 727 01 07

www.gazetekadikoy.com.tr

Yıl: 19 / Sayı: 932 30 MART - 5 NİSAN 2018

SINIR SİZSİNİZ KAMPANYASI

DÖRT DÖRTLÜK KAMPANYA

SİNEMALI TV VE İNTERNET KAMPANYASI

EĞLENCELİ KAMPANYA

Kurulum ve Aktivasyon Ücretsiz + Kablosuz Modem Dahil

Hemen Başvur Online Başvuru

24 Mbps’ye Kadar 50 GB AKN’liEkoSınırsız Fiber İnternetAnalog Yayın

İlk ay KabloTV Üst Paket ve Altın Sinema Paketi Şifresiz

16 Mbps’ye Kadar 50 GB AKN’liEkoSınırsız Fiber İnternetKabloTV Giriş Paketi

49TL,99

24 ay taahhüt sözünüzecihaz kullanım bedeli dahil ayda sadece

16 Mbps’ye Kadar 50 GB AKN’liEkoSınırsız Fiber İnternetKabloTV Temel PaketVizioon Sinema Paketiİlk ay KabloTV Üst Paket ve Altın Sinema Paketi Şifresiz 55TL

,9924 ay taahhüt sözünüzecihaz kullanım bedeli dahil ayda sadece

24 Mbps’ye Kadar 50 GB AKN’liEkoSınırsız Fiber İnternetKabloTV Temel PaketVizioon Sinema Paketiİlk ay KabloTV Üst Paket ve Altın Sinema Paketi Şifresiz

Sonrasında sadece 49,99 TL29TL

,9927 ay taahhüt sözünüze cihaz kullanım bedeli dahil sadeceilk üç ay

59TL,99

24 ay taahhüt sözünüzecihaz kullanım bedeli dahil ayda sadece

SINIRSIZ FİBER İNTERNET

Yeldeğirmeni Sosyal Hizmet Merkezi, her yaştan Kadıköylüyü kitapların dilinden konuşmak için Okuma Atölyesi’ne davet ediyor

Kl Seyhan KALKAN VAYİÇ

Hem okumak

Ayşe Kavas İnci SönmezoğluSuzan Atlı Berkman Cavidan İçinak

Kadıköy Belediyesi Muhtar Özkaya Halk Kütüphanesi’nin 10. yıl kutlaması 30 Mart Cuma Günü “Kütüphanelere Gönül Verenler ve Kullanıcıları” konulu söyleşisiyle gerçekleşecek

Kadıköylülere 2008 yılında hizmet vermeye baş-layan Kadıköy Belediyesi Muhtar Özkaya Halk Kütüphanesi bu yıl 10. yılını kutluyor. 30 Mart Cuma Günü Saat 11.00’de Muhtar Özkaya Halk Kütüphanesi’nde gerçekleşecek söyleşinin ko-nuşmacıları; Yazar Müge İplikçi, Marmara Üni-versitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğ-retim Üyesi Prof. Dr. Tuba Çavdar Karatepe ve 2013 yılında Kültür Bakanlığı’ndan sıra dışı okur ödülü almış olan Bedriye Berber olacak. Ayrıca 50. Yıl Tahran Lisesi öğrencilerinin müzik etkin-liğinin yer alacağı programda 10 yıldır verilen hizmetler, Muhtar Özkaya hakkında ve kütüpha-nelere, kitaplara gönül verenler hakkında konuş-malar yapılacak.

MUHTAR ÖZKAYA KÜTÜPHANESİKadıköy Belediyesi Muhtar Özkaya Halk

Kütüphanesi’nde toplam 20 bin 546 kitap okur-la buluşturuluyor. Kütüphaneye üye okur sayısı 3 bin 910, yıllık olarak da 18 bin 720 kitapsever kütüphaneden faydalanıyor. Kadıköy Belediye-si Muhtar Özkaya Halk Kütüphanesi “Kitabınızı eve getiriyoruz!” hizmeti ile evinden çıkamayan hasta, yaşlı ve engelli bireylere de kitap okuma olanağı sağlıyor. Böylelikle kütüphaneye gelme-den istedikleri kitabı kütüphaneyi arayarak ya da internet üzerinden (katalog.kadikoy.bel.tr/yor-dambt/yordam.php) seçerek talep edebiliyorlar. İstenilen kitap, görevliler tarafından okuyucuya evinde teslim ediliyor daha sonra da iade etmek istediğinde yine görevliler tarafından kitap kü-tüphaneye teslim ediliyor.

“Muhtar Özkaya” 10. yılını Kutluyorhem sosyalleşmek İçİn...

Atölyeye katılmak isteyenler (0216) 414 31 86 nolu telefondan Yeldeğirmeni Sosyal Hizmet Merkezi’ne ulaşabilirler

Duygu Kahraman