84

alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 2: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 3: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 4: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

KENTSEL DÖNÜŞÜM DALGA DALGA DEVAM EDİYOR ........................................................................................ 8

DÜNYAYA BÜYÜK TÜRKİYE MESAJI .................................................................................................................................................... 9

İSTANBUL’A BİR MİLYON NÜFUSLU YENİ ŞEHİR ....................................................................................................... 13

183 ÜLKE VATANDAŞI TÜRKİYE’DE GAYRİMENKUL EDİNEBİLECEK ......................................... 14

KALKINMA YOLUNDA ÇOK CİDDİ HAMLELER YAPIYORUZ ...................................................................... 16

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİKTE EKİP ÇALIŞMASI ............................................................................................................................... 32

TARIM VE ÇEVRE ................................................................................................................................................................................................................. 40

ORTADOĞU’DA PETROL OYUNLARI VE SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN .......................... 62

ÇORUM BÖLGESİ ÇOCUK OYUNLARI .............................................................................................................................................. 70

DÜNYA TURU ............................................................................................................................................................................................................................ 74

UNUTULMAYAN KARAKTERLERİN UNUTULMAYAN İSİM HİKAYELERİ ............................. 78

24

36

52 56 66

İÇİNDEKİLER

EN özEL 15 mİmaRİ yapıSeyahat sitelerinin internet üzerinden ortaklaşa gerçekleştirdiği anketle, dünyaya damgasını vuran on farklı mimarî yapı seçildi.

18aTıKSU yöNETİmİ VE BELEDİyELERTürkiye’nin 112 milyar metreküp kullanılabilir su rezervi bulunuyor. Yılda kişi başına 1500 metreküplük kullanılabilir tatlı su miktarıyla Türkiye, dünya ortalamasına göre su sıkıntısı bulunan ülkeler arasında yer almaktadır.

KLİmaLaR TEHDİT EDİyORDünya genelinde klima kullanımı için her yıl 1 trilyon kilovat-saat elektrik tüketiliyor. Soğuma için harcanan enerjinin 2050 yılında şimdiki değerinin on katına çıkması öngörülüyor.

yUNUS EmRESade Eskişehir'in değil bütün Anadolu şehirlerinin parlayan yüzü.

42 46İNTERNETİN ETKİSİÖnemsiz e-posta trafiği nedeniyle salınan karbondioksit oranı önemli seviyelere ulaştı.

DENİz KİRLİLİğİSunduğu imkanlar nedeniyle yoğunlaşan kıyı bölgelerinde kirlilik de kaçınılmaz oluyor.

İLK HUTBENİN ŞEHRİOsman Bey adına ilk cuma hutbesi Karacahisar’da bayram hutbesi Eskişehir'de okundu.

DaTÇa HURmaSıSadece Antalya Kumluca Karaöz limanında, Bodrum Gölköy’de ve Girit'te yetişen özel bir tür.

2 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

ÇEVRE ve ŞEHİR

Page 5: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ATIKSU YÖNETİMİNDE ÖNEMLİ ADIMLAR ATILIYOR

Ağustos sayımızın kapak konusu atıksu yönetimi. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Su ve Toprak Yönetimi Dairesi Başkanlığı’nca hazırlanan dosyaya göre; 112 milyar metreküp kullanılabilir su rezervi bulunan, yılda kişi başına 1500 metreküplük kullanılabilir tatlı su miktarıyla dünya ortalamasına göre su sıkıntısı bulunan ülkeler arasında yer alan Türkiye, 2002 yılından bu yana atıksu yönetiminde önemli mesafeler aldı.

2002 yılında 145 atıksu arıtma tesisi ile 3227 belediyeden 248’ine hizmet verilmekte iken 2012 yılında 412 atıksu arıtma tesisi ile 2950 belediyeden 530’una hizmet veriliyor. Bu hizmeti alabilen belediye sayısının 2012 sonu itibariyle 555’e çıkması bekleniyor.

Bakanlık Müşaviri Doç. Dr. Osman Tatar, “Çevre ve Şehircilikte Ekip Çalışması” başlıklı makalesinde, ekip başarısının sırrını, güven, açıklık, dürüstlük, tutarlılık, katılım ve işbirliği kavramlarıyla açıklarken, ÇYGM Deniz ve Kıyı Yönetimi Dairesi'nden Huri Eyüboğlu, “Trabzon’da Deniz Kirliliği” makalesinde Karadeniz’in kirlilik probleminin nasıl çözüleceğine dair önemli önerilerde bulunuyor.

Aydın Derin “Dünyanın En Özel 15 Mimari Yapısı”, Yılmaz Deniz Aydemir “İnternetin Çevreye Etkisi”, ve “Artan Klima Kullanımı Dünyayı Terletiyor” başlıklı yazılarıyla dergimizin Ağustos sayısındaki yerlerini aldılar. “Dünya Turu” ve “Test” sayfalarımız da her zamanki gibi genel kültür dağarcığımızın çevre bölümüne önemli katkılar yapıyor…

Kadim Şehirler’de bu ay Eskişehir’i yazan Hasan Hüseyin Öz, tarih boyunca önemli olaylara ev sahipliği yapan ve pek çok âlim yetiştiren bu güzel ilimizi, bir başka açıdan değerlendirerek, “Osman Bey’in siyasi kariyerinin başladığı ve Osmanlı’nın ilk hutbesinin okunduğu şehir” olarak nitelendiriyor.

Şehir Yüzlü İnsanlar’ın bu ayki konuğu Yunus Emre. Büyük şair ve mutasavvıfı, “Sadece Eskişehir’in değil bütün Anadolu şehirlerinin parlayan yüzü” olarak nitelendiren Ümit Kaçar, Selçuklu’nun dağıldığı, Osmanlı’nın kuruluş sancıları çektiği, kavga, kan, gözyaşı ve nefretin hüküm sürdüğü bir dönemde yaşayan Yunus’un, insanları arı duru Türkçesiyle mutlak hakikate çağırdığını söylüyor.

Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nde bu ay Datça Hurması ele alınıyor… Oyun Parkı’nda Çorum Bölgesi Çocuk Oyunları anlatılıyor.

Necati Eren’in “Ortadoğu’da Petrol Oyunları ve Sultan II. Abdülhamid Han” başlıklı yazısında, “Eğer Almanlar samimi olsalardı tarihin seyri tamamen değişecekti; Ortadoğu petrolleri İngilizler değil, Osmanlı-Alman ittifakı tarafından yönetilecekti” görüşü dile getiriliyor.

İlgi ve beğeniyle takip ettiğiniz konu başlıklarında yeni ve dikkat çekici konuları ele alacağımız Eylül sayımızda buluşmak üzere…

Saygılarımızla…

DB Yapım Ajans adına Sahibi ve

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüŞenol Selçuk Turan

Yayın KoordinatörüNecati Eren

Yayın KuruluÜmit Kaçar

Ali İhsan KıraçYakup Türkmen

Sezgin Demircioğlu Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar

Haber MerkeziAydın Pınar

Fatma Yavaş Yıldırım Hazal Çelik

Betül Demir

TasarımDB YapımAli Çınkı

FotoğraflarSelahattin Aydınlı

Sıtkı İlanbey

Yönetim YeriAşağı Öveçler Mahallesi 1333 Sokak No: 17/12

Çankaya, AnkaraTel : 0 312 472 47 45

Faks : 0 312 472 47 46

TürüYaygın Süreli

BaskıFersa Ofset Baskı Tesisleri, Ankara

Tel : 0 312 386 17 00

Basım TarihiAğustos 2012 - Ankara

ISSN 2147-1649

yıL: 1 Sayı: 8 ağUSTOS 2012

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 3

Page 6: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

İzmir’de düzenlenen “Afet Riski Altındaki Alan-ların Dönüşümü” konulu bilgilendirme toplantısında konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, her yönüyle gelişen Türki-ye’nin, şehirleriyle de dün-yaya iyi bir fotoğraf vermesi gerektiğini söyledi.

Ken t se l Dönüşüm Yasası’nın önemli kolaylıklar getirdiğini belirten Bakan Bayraktar, İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli başta olmak üzere, afet riskinin yüksek olduğu bölgelerde kent dönüşümünün aci-len yapılması gerektiğini vurguladı.

SİYASET BİR KENARA BIRAKILMALIBakan Bayraktar, kentsel dönüşümün

“mücerret bir konu” olduğunu ifade ede-rek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz, bele-diye başkanları, milletvekilleri, bakanlar, valiler olarak birinci derecede sorumluluk noktasında olan insanlarız. Devlet adına iş yaptığımızda siyaseti bir kenara bırakma-lıyız. Siyaseti bir kenara bırakarak siyaset üstü iş yaparsak, daha hızlı yol almış olaca-ğız. Belki ben de bazen siyasetin etkisinde kalıyorum. İş yaparken siyaseti tamamen unutmamız lazım. Seçim zamanında millet bunu görür ve takdir eder. ”

İZMİR’DE 310 BİN KONUT ELDEN GEÇMELİTürkiye’de nüfusun yüzde 76’sının şe-

hirlerde oturduğuna, bu oranın kaçınılmaz olarak artacağına dikkat çeken Bakan Bay-raktar, şunları söyledi:

“Avrupa’da şehirleşme büyük ölçüde sanayileşmeyle birlikte planlı yapılabildi. Bizde şehirleşme ağırlıklı olarak 1950’ler-de başladı. Kendi yöresinde iş bulamayan

insanımız şehirlere göç etti. Bu göç şehir-lerin düzenli gelişmesinin önünü tıkadı. Türkiye’de, 1950’den bu yana yapılaşma konusunda bir sürü af çıkarıldı. Hiç birisi derde deva olmadı. 1999 Marmara Depremi sonrasında yapılan konutlar mühendislik bilimine göre sağlam. 6, 5 milyon konutun elden geçmesi gerekiyor. İzmir metropol-de 1 milyon 100 bin civarında konut var. Bunların 310 bininin değişmesi lazım. ”

MİLLET EKSENLİ, TARAFSIZ UYGULAMAYasanın eksikliklerinin olabileceğini kay-

deden Bakan Bayraktar, “Yasa hatasızdır demiyorum. Uygulama yaparken, yürür-lükteyken eksiklikleri önümüze gelecek. Herkes bilmeli ki bu yasada gönüllülük esası önceliklidir. Riskli bir bölgede oturuyorsa-nız, binanızın durumunu tespit ettirin. Biz de size yardımcı olacağız” dedi.

Türkiye’nin halen 200 noktasında kent-sel dönüşümün yapıldığını belirten Bakan Bayraktar, “Kentsel dönüşümü millet ek-senli, tarafsız yapmalıyız. Bunu inşallah İzmir olarak, Türkiye olarak yapacağız. Be-lediye kanunuyla kentsel dönüşüm zaten yapılıyor. Gaziantep Belediyesi sadece be-

lediye kanununa dayanarak kentsel dönüşümü yapıyor. Şapka çıkarmak lazım” diye konuştu.

BELEDİYELERE KAYNAK AKTARILACAK

Kentsel dönüşümde sos-yal donatıya, yeşil alanlara ağırlık verileceğini ifade eden Bakan Bayraktar, ko-nuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kentsel dönüşüm yap-mak için ciddi kaynak lazım. Durum ortada, kişi başı geli-rimiz 11 bin dolar civarında.

Bugün dünyanın 6. büyük ekonomisi olan Brezilya kentsel dönüşümle uğraşıyor. İna-nın bizim 10’da birimiz kadar başarılı değil. Biz bu tip acil işlerde birleşebiliyoruz, tek yürek olabiliyoruz. Biz bu işlerde siyaseti arka plana atıp işlerimizi becerebiliyoruz.

Bu meyanda hükümet olarak, beledi-yelere kaynak aktaracağız. Samimi olmak zorundayız. Marmara depremi sırasında bir kaç saniye içinde ekonomimiz yüzde 10 küçüldü. Bir deprem olduğu zaman binaların yıkılmasını istemiyoruz. Bunun kaynağını bulacağız. ”

İZMİR’İN YÜZÜ GÜLECEK…İzmir’e büyük önem verdiklerini vur-

gulayan Bakan Bayraktar, “İzmir’in yüzü gülerse Türkiye’nin yüzü güler” dedi.

Türkiye’nin şu anda Çin’den sonra dünyada en fazla iş alan ve bu meyanda müteahhitlik hizmeti veren ikinci ülke ol-duğunu hatırlatan Bakan Bayraktar, “İkinci olmamıza rağmen aynı oranda bir kazancı ülkemize getiremiyoruz. Aldığımız işlerin teknik şartnamesini, müşavirliğini biz yap-mıyoruz. Müşavirliği hangi ülke yapıyorsa malzemeyi de oradan alıyorlar, bu da bizim aleyhimize işliyor” diye konuştu.

“SİYASET ÜSTÜ İŞ YAPARSAK DAHA HIZLI YOL ALIRIZ”

Türkiye’de elden geçmesi gereken yaklaşık 6. 5 milyon konuT bulunduğunu belirTen bakan bayrakTar, kenTsel dönüşümün

başarıya ulaşması için sorumluluk nokTasında olanların siyaseTi bir kenara bırakması gerekTiğini söyledi.

4 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

HABER

Page 7: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, riskli binaların tespiti ve kentsel dönüşüme kazandırılması konusunda yapı denetim kuruluşlarına geniş yetki vere-ceklerini söyledi. Bayraktar, "Çalışmalara Eylül ayı sonu ile Ekim ayı başında hız vereceğiz. " dedi.

Üsküdar’ın Burhaniye Mahallesi'nde inşa edilen Hz. Ali Camii'nin resmi açılışını yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, burada yaptığı konuşmada, afet açısından risk taşıyan yapıların yenilenme-si çalışmalarını toplumsal bir seferberlik olarak tanımladı. Çalışmalara Eylül ayı sonu ile Ekim ayı başında start verileceğini belirten Bakan Bayraktar, “Riskli binada oturmakta ısrar eden ve dönüşüme izin vermeyen vatandaşlar olursa, bu durum çerçevesinde biz devlet olarak, bakanlık olarak o binayı yenilemek zorundayız» diye konuştu.

Gazetecilerin sorularını da cevapla-yan Bakan Bayraktar, Afet Riski Altındaki

Yapıların Dönüştürülmesi Kanunu’ndan yararlanmak isteyenlere, kolaylık ve kredi imkânı sağlanacağını söyledi. Bu konuda vatandaşa verilecek kredinin amacına uy-gun kullanılıp kullanılmadığının çok sıkı

denetleneceğine dikkati çeken Bakan Bay-raktar, “Kimseye hak mağduriyeti yaşatma-yacağız. Vatandaşın arsa payları üzerinden, konutlar üzerinden hakları neyse, her birini vermeye çalışacağız” dedi.

Trabzon Liselerinden Yetişenler Derneği’nin geleneksel iftarına katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bay-raktar, burada yaptığı konuşmada, Trabzon liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından yetiştirildiklerini söyledi.

Ülke genelinde 4 milyona yaklaşan nüfusuyla Trabzonluların önemli sorum-luluklar üstlendiğini dile getiren Bakan Bayraktar, “Ramazan aç kalma işi değil, benliğimizi ve kişiliğimizi doyurma işidir” dedi. 7 milyar dünya nüfusu içerisindeki 1, 5 milyar Müslümanın zor şartlar altın-da bulunduklarına dikkati çeken Bakan Bayraktar, şunları söyledi:

“Eski ismi Burma olan Myanmar’ın Arakan bölgesinde binlerce kardeşimiz katledildi. Suriye’de çok acı bir tablo ya-şanıyor. Somali, Afganistan aynı durum-da… Bu tablo bize daha çok çalışmamız gerektiğini anlatıyor. Biz, Türkiye ve Türk

milleti olarak çok daha fazla çalışmak zo-rundayız. Bütün dünyadaki olumsuzluk-ların yanında Türkiye’nin vermiş olduğu çok iyi bir fotoğraf var.”

“KENDİ İÇİMİZDE SİYASET YAPAMAYIZ”Bir Trabzonlunun başka bir Trabzon-

luya siyaset yapmaması gerektiğini, buna hakkı bulunmadığını kaydeden Bayraktar, “Biz ancak kardeşlik yaparız, biz ancak helalleşiriz, biz ancak birbirimize gönül ko-yarız” dedi.

Türkiye’nin şehirlerinden, kasabalarından ve köylerinden kaçak yapıları, afet riski taşıyan ve depreme karşı dayanıksız ya-pıları söküp atmak zorunda ol-duklarını kaydeden Bakan Bay-raktar, şöyle devam etti:

“Gelişmiş Türkiye’yi hep beraber kuracağız. İnanın,

samimiyetle söylüyorum, Trabzon’un, Trabzonlunun yüzü gülerse Türkiye’nin de yüzü güler. Bu bakımdan sizden rica ediyorum. Trabzon’a ilgi noktasında, sıla-i rahim noktasında ve yatırım noktasında Trabzon’u ihmal etmeyelim. Birbirimizi siyaset üstü ve siyaset dışı destekleyelim. Bu, durum sadece Trabzon’a değil tüm Türkiye’ye fayda getirir.”

“DEPREME DAYANIKSIZ YAPILARI SÖKÜP ATMAK ZORUNDAYIZ”çevre ve şehircilik bakanı bayrakTar, “Türkiye’mizin şehirlerinden, kasabalarından ve

köylerinden afeT riski Taşıyan, depreme dayanıksız yapıları söküp aTmak zorundayız” dedi.

YAPI DENETİM KURULUŞLARI RİSKLİ BİNALARI TESPİT EDECEK

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 5

Page 8: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca İller Bankası Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen iftara katılan Bakan Erdoğan Bayraktar, 1, 5 milyarlık İslam dünyasının, dünyada 54 bağımsız ülkeyle temsil edildiğini söyledi.

Myanmar, Somali, Afganistan, Filis-tin, Suriye’de, dünyanın çeşitli yerlerinde İslam âleminin zorluk içinde olduğunu belirten Bakan Bayraktar, “Tüm dünya-nın ve özellikle de tüm Müslümanların gözü Türkiye’nin üzerine dikilmiştir, hepsi Türkiye’den bir beklenti içerisindedirler. Bizim bu bilinç içinde, tarihten gelen so-rumluluğumuzu da hesaba katarak, her zamankinden daha çok çalışmaya, birliğe ve dirliğe ihtiyacımız var” diye konuştu.

Bu süreçte terörün Türkiye’de kana-yan bir yara olarak sürdüğünü ifade eden Bakan Bayraktar, tüm şehitlere Allah’tan rahmet diledi. Bakan Bayraktar, “bu ülke, İnşallah terör belasından da en kısa sürede kurtulacaktır. Bizim, sadece bu topraklarda bin yıllık mazimiz var. Şerefli, çok derin, çok köklü bir tarihimiz var. Bugün de bu sorumluluk içinde birliğimizi, çalışmamızı devam ettiriyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“ZORLAŞTIRMAYACAĞIZ, KOLAYLAŞTIRACAĞIZ”Bakanlığının çalışmalarına değinen Ba-

kan Bayraktar, “Çevre konusunda dünya-mızın geldiği nokta değişiklik içeren bir konumdadır. İklim değişikliğinden tutun da denizlerin kirlenmesine, derelerin, top-rağın, havanın kirletilmemesine kadar, yok olmaya yakın bir dünyada yaşıyoruz. Ala-cağımız önlemler çerçevesinde, yaptığımız yatırımları kullanma, koruma dengesiyle beraber, yürütülmesine varıncaya kadar, çocuklarımıza bırakacağımız temiz bir çevrenin oluşturulması için büyük gay-

ret içinde olacağız. Zorlaştırmayacağız, kolaylaştıracağız” diye konuştu.

Dünya nüfusunun yüzde 50’den, Tür-kiye nüfusunun ise yüzde 75’ten fazlasının şehirlerde yaşadığına işaret eden Bakan Bayraktar, Bakanlık olarak şehirleri, kasa-baları, köyleri daha modern, daha yaşana-bilir hale getirmek için kolları sıvadıklarını vurguladı.

“ BEKLENTİLERİ BOŞA ÇIKARMAYACAĞIZ”Son olarak Afet Riski Altındaki Alanla-

rın Dönüştürülmesi Yasası’nı çıkardıklarını belirten Bayraktar, kendilerinden büyük beklenti içerisinde bulunan milletin bu

beklentilerini boşa çıkarmamak için yoğun bir çaba sarf ettiklerini söyledi. Bayraktar, “Bakanlık olarak kimsenin başını önüne eğdirmeyeceğiz. Bu doğrultuda şehirlerimi-zi, kasabalarımızı, köylerimizi salaş, kaçak yapılardan, afet riski taşıyan binalardan kurtarmak için var gücümüzle çalışacağız” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, “Bir yılı aşkın süredir Bakanlığımızı yeniden organize etmek, şe-killendirmek için, heyecanlı ve titiz bir yapı oluşturmak için, bütünüyle üretim eksenli bir yapı oluşturmak için arkadaşlarımızı heyecanlandırıyoruz. Tüm kadromuzla he-pimize yeni bir motivasyon geldi. En kısa sürede bunun meyvelerini göreceğiz” dedi.

“BEKLENTİLERİ BİLİYORUZ, BOŞA ÇIKARMAYACAĞIZ”

afeT riski alTındaki alanların dönüşTürülmesi yasası’nın çıkarılmasının ardından halkın büyük bir beklenTiye girdiğini belirTen bakan bayrakTar,

beklenTileri boşa çıkarmayacaklarını, afeT riski Taşıyan binalardan kurTulmak için var güçleriyle çalışacaklarını söyledi.

6 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

HABER

Page 9: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 10: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Bağcılar Belediyesi’nce, Molla Gürani Parkı yanına kurulan iftar çadırında düzen-lenen “Şehirleşme ve Kentsel Dönüşüm” konferansında konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, yeni çıkan ya-sanın vitrininde ve ruhunda yaşama hakkı olduğunu söyledi.

Sel, deprem, heyelan, yangın gibi olay-larda binaların yıkılmaması gerektiğini vur-gulayan Bakan Bayraktar, riskli binaları yıkarken bina sahibine kolaylıklar sağlana-cağını ifade etti. Yaptıkları anketler sonucu halkın yüzde 70’inin kendilerine güvendiğini ifade eden Bakan Bayraktar, halkı hiçbir zaman mahcup etmeyeceklerini dile getirdi.

Vatandaşın riskli binayı yıkmaması halinde, devlet olarak, yine vatandaşın iyiliğini, can güvenliğini ön plana alıp yı-kacaklarını anlatan Bakan Bayraktar, bizim gibi gelişmiş bir ülkeye afet riski barındıran bölgelere sahip olan şehirlerin görüntüsü-nün yakışmadığını aktardı. Bakan Bayrak-tar, dünya nüfusunun yarısından fazlasının şehirde yaşadığını belirterek, Türkiye’ye bakıldığında şehirlerin durumunun içinden çıkılmaz bir yapıda olduğunu ifade etti.

KENTSEL DÖNÜŞÜM SEFERBERLİĞİBakan Bayraktar, sözlerini şöyle sür-

dürdü: “İnanın, samimiyetle ifade etmek istiyorum, son 9, 5 yılda kaçak yapılar büyük oranda durmuş olup, gecekondu yapımı ise yüzde 90 oranına düşmüştür. Kent-sel dönüşüm dalga dalga devam ediyor.

Şimdi kentsel dönüşüm için büyük bir se-ferberlik başlayacak. Bu işi engellemek is-teyenler, illegal oluşumları devam ettirmek isteyenlerdir. Biz vatandaşımızı mağdur etmeden, incitmeden kentsel dönüşümü devam ettireceğiz. Meclis''te grubu olan han-

gi partinin belediyesi olursa olsun, bu işte başarılı olan belediyelerle beraber olacağız. Sanayileşme başladı. Şehirlere göç başladı. Anadolu’nun her coğrafyasından İstanbul’a akınlar halinde gelenler var. İstanbul nü-fusunun 350-400 bini esasen İstanbullu. Diğerlerinin tümü dışarıdan gelenlerden oluşmaktadır. Buna dikkat edilmeli. Biz, şehirlerimiz büyümesin gelişmesin demiyo-ruz, ama sağlıklı ve düzgün olarak, bütün şehircilik şartlarını yerine getirerek büyü-sün diyoruz.

Türkiye’de yerleşim ve imarla ilgili çok sayıda kanun çıkarıldı. Bunların hiçbirisi başarılı olmadı. Biz hükümet olarak, TOKİ olarak Türkiye’nin 166 noktasında kentsel dönüşüm yapıyoruz. Gaziantep’inden tutun da Kars’ına kadar, Erzincan’ından tutun da Ankara’sına, İstanbul’una kadar kentsel dönüşüm dalga dalga devam ediyor. Biz, Bağcılar’ı, geniş caddeleri olan, parkları olan, gençlerin bahçelerde oynadığı bir mekan haline getirmek istiyoruz. ”

“YASA, SİHİRLİ DEĞNEK DEĞİL”Kentsel dönüşüm ve diğer konularda

iki talepleri olduğunu, bunlardan ilkinin “Allah rızası”, diğerinin ise “vatandaş duası” olduğunu kaydeden Bakan Bayraktar, Bre-zilya, Arjantin, Mısır ve Çin gibi ülkelerin kentsel dönüşümle ilgili ciddi problemleri olduğunu ve bu problemi bir türlü çözeme-diklerini, Brezilyalı yetkililerin bu konuda kendilerinden yardım istediklerini söyledi.

Bakan Bayraktar, yasanın sihirli bir değnek olmadığını ifade ederek, “Biz bu-günden yarına bu işi bitireceğiz diye bir şey yok. Biz bu işi başlattık. Azimle, kararlılıkla elimizi taşın altına koyduk. Niyetimiz ha-lis, cesaretimiz var. 2, 3, 5, 10 veya 20 yıl içerisinde riskli binaları, afete, depreme dayanıksız yapıları söküp atacağız. Onun için hepimizin gayretle, ihlasla, inançla, bilgi ve birikimimizle bu işe sarılmamız ve birbi-rimizi desteklememiz lazım” diye konuştu.

KENTSEL DÖNÜŞÜM DALGA DALGA DEVAM EDİYORson 9, 5 yılda kaçak yapıların büyük oranda, gecekondu yapımının

ise yüzde 90 oranında durduğunu belirTen çevre ve şehircilik bakanı bayrakTar, “kenTsel dönüşüm dalga dalga devam ediyor” dedi.

"Biz hükümet olarak, TOKİ olarak Türkiye’nin 166

noktasında kentsel dönüşüm yapıyoruz. Gaziantep’inden

tutun da Kars’ına kadar, Erzincan’ından tutun da

Ankara’sına, İstanbul’una kadar kentsel dönüşüm

dalga dalga devam ediyor."

8 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

HABER

Page 11: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’nun öne-mine dikkati çekerek, “Belediyelere yetki vereceğiz, Valiliğin yetkisi ve sorumluluk-ları var. O çerçevede daha güzel adımlar atacağız” dedi.

Koyulhisar ilçesi ve Aydınlar köyündeki TOKİ konutlarının açılışına katılmak üzere Sivas’a giden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, hükümetin Sivas’a bü-yük önem verdiğini söyledi. 600 yataklı hastane inşaatının devam ettiğini hatırlatan Bayraktar, ihalesi yapılan stadyum inşa-atına kısa sürede başlanacağını söyledi.

SİVAS EKONOMİSİ CANLANACAKSivas’ta ekonomiyi canlandırmak, göçü

önlemek ve bölgeye yatırımcı çekmek için neler yapılabileceğini görüştüklerini an-latan Bakan Bayraktar, TOKİ’nin bugüne kadar Sivas kent merkezi ve ilçelerinde, 4 binin üzerinde konut yaptığını, 800 konu-tun ise halen inşaatının sürdüğünü belirtti.

Planlanan ve ihale aşamasında olan projelerle, Sivas’ta konut sayısının 7 bi-nin üzerine çıkacağını kaydeden Bakan Bayraktar, Sivas’ın çevre planlarını yeni bitirdiklerini ve geçen Nisan ayında onay-ladıklarını, kentin kadastrosunun ise yüzde 95 oranında bittiğini söyledi.

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ ÖNEMLİBakanlık bünyesinde Coğrafi Bilgi Sis-

temleri Genel Müdürlüğü kurulduğunu hatırlatan Bakan Bayraktar, şunları söyledi:

“Sivas’ın neresinde ne var, Kızılırmak’ın özellikleri nelerdir? Bölgenin dağları, te-peleri nelerdir? Bunları araştırıyoruz. Bor madeni burada önemli, onun özelliği ne-dir? HES’ler yapılabilir mi? Bütün bunları ince eleyip sık dokumak suretiyle ortaya çıkaracağız. Coğrafi yapı sistemlerini, tapu kadastro sistemlerini birleştirip, bunları bilgisayar ortamına, elektronik ortama, sayısal ortama geçirerek çok daha ciddi bir çalışma içerisinde olacağız. ”

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ÖNEMİSivas Belediyesi’ni de ziyaret eden

Bakan Bayraktar, kentsel dönüşüm için, belediyeyle TOKİ’nin yürüttüğü 4-5 ciddi proje olduğunu belirtti. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’na da değinen Bakan Bayraktar, “kentsel dönüşüm kanunu çok daha güçlü bir kanun” dedi.

Bakan Bayraktar, “Belediyelere yetki vereceğiz. Valiliğin yetkisi ve sorumluluk-ları var. O çerçevede daha güzel adımlar atacağız. Bu bakımdan Sivas’a bu gelişi-miz, bu ziyaretimiz inşallah iyi bir ivme getirecek” diye konuştu.

SİVAS’A NE YAPSAK AZDIRTOKİ’nin Sivas’ın Koyulhisar ilçesinde

yaptırdığı 124 konutun anahtar teslimi töreninde konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, hükümet olarak Sivas’tan son derece memnun olduklarını söyledi. “Sivas’a ne yapsak azdır” diyen Bayraktar, “Biz bu milletin hizmetkârıyız. Bizim hükü-metlerimiz döneminde, yani 9, 5 yıl boyunca, gücümüzün yettiği kadar Sivas’a pozitif ayrımcılık yaparak, önemli hizmetler gerçekleştirdik” diye konuştu.

HIZLI TREN MÜJDESİBütün dünyada olduğu

gibi Türkiye’de de şehirleş-

menin arttığını anlatan Bakan Bayraktar, “Bundan 35 yıl önce Sivas, Türkiye’de çok önemli merkezdi. İnşallah yine öyle olur. Hızlı tren Sivas’a inşallah en kısa sürede gelecek ve Sivas her yere çok yakın ola-cak” dedi.

Bakan Bayraktar, dünyada çok ciddi krizler yaşandığını ve birçok ülkede eko-nominin dibe vurduğunu dile getirerek, “Biz Türkiye olarak sizin sayenizde, si-zin bereketiniz ve dualarınız sayesinde, istikrarı, istikbali, kalkınmayı, gelişmeyi artırmak için ciddi gayret sarf ediyoruz. Bizim gayretimiz milletimizin huzuru için-dir. Biz de bunun için, bundan sonra da var gücümüzle çalışacağız” dedi.

TÜRKİYE’DEN DÜNYAYA MESAJSivaslılardan destek bekleyen ve ufak

tefek meselelere takılmamalarını isteyen Bakan Bayraktar, “Türkiye’nin dünyaya verdiği büyük mesaj; kalkınma, istikrar, dirlik, büyüme ve büyük Türkiye mesajıdır. Bu mesaj, Koyulhisar’dan, Suşehri’nden, Sivas’tan ve Anadolu’nun her yerinden veriliyor” dedi.

Bakan Bayraktar, 81 vilayette TOKİ’nin konut yapımını sürdürdüğünü belirterek, işsizliğin azalmasına, konut sektörünün büyümesine katkı sağladıklarını, sağlamaya da devam edeceklerini sözlerine ekledi.

DÜNYAYA BÜYÜK TÜRKİYE MESAJIçevre ve şehircilik bakanı bayrakTar, “Türkiye’nin dünyaya verdiği büyük mesaj; kalkınma, isTikrar, dirlik, büyüme ve büyük Türkiye mesajıdır” dedi.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 9

Page 12: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

“6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alan-ların Dönüştürülmesi Kanunu ve Uygula-maları Eğitimi” programının açılışında bir konuşma yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, dünyanın küçülerek büyük bir köy haline geldiğini ifade etti ve 7 milyardan fazla olan dünya nüfusunun, yüzde 50’den biraz fazlasının, şehirlerde yaşadığını söyledi.

Türkiye’de ise, 74 milyonu aşkın nü-fusun, yaklaşık yüzde 76’sının, nüfusu 10 binden fazla olan kasabalar, ilçeler ve şehirlerde ikamet ettiğini belirten Bakan Bayraktar, Türkiye’nin, teknolojiyi en ileri düzeyde kullanma yolunda ciddi mesafe-ler kat eden bir ülke olduğunu belirtti. Ve onu, dünyadaki gerçek yerine oturtmak için büyük bir mücadele içerisinde olduk-larını dile getirdi.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI’NIN ÖNEMİHükümetin, uygulamaya ve büyük icra-

atlara yönelik bir kabine olduğunu aktaran Bakan Bayraktar, bu kapsamda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çok ciddi görevler verildiğini vurguladı. Birinci ve ikinci dere-ce deprem kuşağının, Türkiye nüfusunun yüzde 92’sini kapsadığına dikkati çeken Ba-

kan Bayraktar, “Herkes bulunduğu noktada görevini en iyi şekilde yaparsa, inanın biz, Türkiye’nin kalkınmasının, gelişmesinin lokomotifi ve amiral gemisi oluruz” dedi. Bakan Bayraktar bu çerçevede, bakanlık olarak büyük bir gayret, titizlik ve vatan aşkı ile millet ve üretim eksenli bir şekilde Türkiye’yi ayağa kaldırmak için büyük bir gayret göstermeleri gerektiğini belirtti.

Bakan Bayraktar, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası ile işsizliği azaltmayı, ekonomiyi canlandırmayı, inşaat sektörünü, tüm mühendislik disiplinlerini ve teknik müşavirlik sistemini geliştirmeyi istediklerini söyledi.

TEMİZİZ, SAMİMİYİZ, BAŞARILIYIZÇevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışan-

larından, bakanlığın vizyonunu ve mis-yonunu zayıflatacak olanların elemine edilmesini isteyen Bakan Bayraktar, “Bu bakanlık bizim ekmek ocağımız, ekmek kapımız, bizim namusumuz. Çevre ve Şe-hircilik Bakanlığı yeni kurulan bir bakanlık. Bir yıllık bakanlık, emekleme döneminde... İlk başlarda tabii ki saldırı olur, hücum olur, tepki olur. Takdir edersiniz ki zor bir süreç bu. Ülkemiz her bakımdan zor bir ülke” dedi.

“MUTLAK BAŞARI BİZİM HEDEFİMİZDİR”Bakan Bayraktar, sözlerine şöyle de-

vam etti: “Bu vatanın oluşum, bu Cumhuriye-

tin kuruluş manifestosuyla yapılanmış ve Cumhuriyetin kuruluş ruhuyla oluşmuş insan; kaçmayı, kurtulmayı, gitmeyi, günü kurtarmayı, rutin olmayı kabul etmez, ede-mez. Mutlak başarı bizim hedefimizdir. Mükemmellik bizim aradığımız en önemli nesnedir. Bu bakımdan bu yasayı biz dalga dalga insanlarımıza, il müdürlüklerimize, illerimize, diğer kurumlara, halkımıza an-latmak durumundayız.”

SIFIR GECEKONDU, SIFIR KAÇAK VE SALAŞ YAPI“Sıfır gecekondu, kaçak ve salaş yapı”

anlayışıyla, depreme dayanıklı, mühendis-lik hizmeti alan, mimari bakımdan dizaynı güzel, tarihi ve yöresel unsurları barındı-ran bir konsept ortaya koyacaklarını ifade eden Bakan Erdoğan Bayraktar, “Burada siyaset yok. Bu işi siyaset dışı, siyaset üstü bir anlayışla beraber götürmemiz lazım. İnanın bu durum Türkiye’ye çok ciddi şe-kilde katkı sağlayacak” dedi.

çevre ve şehircilik bakanı bayrakTar, “menfaaT, rüşveT, dalavere… biz böyle işlerde yokuz. allah gösTermesin biz eğer böyle bir işin içerisinde olsaydık, Toki’de 500 bin konuT, 800 okul, 200 hasTane yapamazdık” dedi.

BAYRAKTAR: TEMİZ, SAMİMİ VE BAŞARILIYIZ, YÜREĞİMİZLE VARIZ

10 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

HABER

Page 13: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, taşınmaza yönelik aracılık faaliyetlerini belirleyen yönetmelik taslağı kapsamında, lisanslı uzman kişileri belirleyerek vatanda-şa rehberlik hizmeti sunacak. Vatandaş ile lisanslı aracı arasında imzalanan sözleşme sonucunda, vatandaş tapudaki işlemleri bitince sadece imza atmış olacak. Sistem 2013 yılı içerisinde hayata geçirilecek.

LİSANSLAR SINAVLA VERİLECEKTapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

önce sınav açacak. Sınava en az dört yı-lık eğitim veren yükseköğretim kurum-ları ile Tapu ve Kadastro Meslek Yüksek Okulu’ndan veya emlak ve emlak yönetimi konularında eğitim veren en az iki yıllık bir yüksek okuldan mezun olanlar başvurabile-cek. Sınava yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymiş olanlar başvuramayacak. Ayrıca Türkiye’de yerleşim sahibi olmayanlara da sınava başvuru hakkı tanınmayacak.

LİSANS ALAN KİŞİLERE EĞİTİM VERİLECEKSınavı kazananlar Tapu ve Kadastro

Genel Müdürlüğü’nde kayıt altına alına-cak. Sicil kayıtları oluşturulan kişiler daha sonra meslek etiği ve ahlak kurallarına uyacağına dair yemin edecek. Kayıt altına alınan lisans sahiplerine tapu ve kadastro mevzuatı ve uygulamalarına ilişkin konu-larda en az iki hafta genel müdürlükçe belirlenecek usul ve esaslara göre, zorunlu eğitim verilecek. Müdürlük isterse eğitim süresini uzatabilecek.

Lisans, kimlik belgesi ve kaşe verilen lisanslı aracılar, kendi işyerlerini açıp, iş-yerlerinin adresini Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne bildirecekler. Vergi belgesini, genel müdürlüğe gönderen iş yeri sahibi lisanslı aracılar, iş yerlerini değiştirdikle-rinde 15 gün içerisinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne bildirecekler.

YENİ BİR SEKTÖR DOĞACAKTapu, yeni sistemle birlikte üniversite

mezunu birçok kişiye istihdam sağlayacak. Lisanslı aracıların oluşturulması ile birlik-te yeni bir sektör doğacak. Evrakta bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi ile bürokrasi azalacak. Kâğıt ve zaman israfı önlenecek. Vatandaşın işi daha kısa sürede bitecek ve güvenli denetlenebilen bir kesim doğacak.

Vatandaşa danışmanlık hizmeti sunula-rak tapudaki yığılmaların önüne geçilecek.

Emlak sektörü rahatlayacak. Lisanslı aracılar vatandaşın ‘tapu’ işini kısa sürede bitireceği için emlakçıların zaman kaybı ön-lenecek. Vatandaş isterse aracısız kendi işini kendi yapabilecek. İsteyen emlakçılar da şartları uygun olduğunda lisans alabilecek.

Yönetmelik taslağına göre; lisans sa-hibinin, emlakçılık kapsamına giren işleri yürütmesi ve taşınmaz pazarlama faaliyet-lerinde bulunması ile birlikte yine emlak-çıların aracılık faaliyetlerinde bulunması ise yasaklanmış olacak.

VATANDAŞTAN FİYAT FARKI İSTENMEYECEKLisans sahibinin hizmeti karşılığında

alacağı ücret, asgari ücret tarifesi, her yıl ocak ayının ilk haftası içerisinde genel müdürlük tarafından belirlenip ilan edi-lecek. Lisanslı aracılar işlerini takip ettiği kişilerden ücretini alacak. Lisans sahibi kişiler, mevcut ücret tarifesini uygulayacak ve fiyat farkı talep edemeyecek.

Lisanslı aracıları, Tapu ve Kadastro Ge-nel Müdürlüğü denetleyecek. Tapu, lisans sahiplerine uyarma, lisansın geçici iptali ve lisansın sürekli iptali cezalarını verebilecek.

6. FIRTINA DOĞA VE RAFTİNG ŞENLİĞİRize’nin Ardeşen ilçesinde bu yıl 6’ncısı düzenlenen “Fırtına Doğa ve Rafting Şenliği”ne katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye’nin onurlu, şerefli ve istikrarlı bir kalkınma sürecinde olduğunu belirterek, “Bu süreçte sporcularımızın da her dalda, her branşta gelişmesi ve etkinliğinin artması lazım” dedi.

Raftingin dünyada önemli bir spor dalı haline geldiğini dile getiren Bayraktar, “Rafting Türkiye’de Erzincan, Erzurum ve Rize’de tertipleniyor. Bu yıl U-21 Türkiye Rafting Şampiyonası’nın birinci ayağı Erzurum, ikinci ayağı Ardeşen’de yapıldı. Doğu Karadenizimize turizm bakımından insanlarımızın Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelmesini ve kaynaşmasını sağlayacak. Rafting bu nedenle de çok önemli” diye konuştu.

TAPUDA LİSANSLI ARACILIK DÖNEMİ BAŞLIYOR

Tapu ve kadasTro genel müdürlüğü’nce oluşTurulan yeni yöneTmelik Taslağına göre, arTık vaTandaşın Tapudaki işlemlerini lisanslı uzman

kişiler yürüTecek.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yeni projesi ile ilgili olarak, “Genel Müdürlüğümüz, bu uygulama ile vatandaşlarımıza daha hızlı hizmet sunmanın yanında, tapu aracılık faaliyetine getirilen standart sayesinde de çok sayıda yüksek okul ve fakülte mezunu gencimize de kariyerlerine uygun bir iş alanı sağlamış olacak ” dedi.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 11

Page 14: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

İstanbul Uluslararası Finans Mer-kezi’nin tanıtımı için Bakanlık’ta düzen-lenen toplantıda konuşan Çevre ve Şehirci-lik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İstanbul’da uluslararası bir finans merkezi yapılması doğrultusunda master plan çalışması ya-pıldığını ve Bakanlar Kurulu ile Yüksek Planlama Kurulu’ndan bu çerçevede ka-rarlar çıkartıldığını hatırlattı.

Ataşehir’de 1, 7 milyon metrekarelik alan belirlendiğini, ilk etapta 800 bin met-rekarelik bölümünün finans merkezi olarak tasarlandığını kaydeden Bakan Bayraktar, “Bu alanda yaklaşık 3, 5 milyon metrekare inşaat yapılacak, dedi.

Ataşehir’de yapılan Mimar Sinan Camisi’nin avlu kısmından finans merke-zine hem yayalar hem de araçların kulla-nacağı bir platform oluşturulacağını dile getiren Bakan Bayraktar, böylece Batı Ataşehir ile Doğu Ataşehir’deki alanların bütünleşeceğini söyledi.

Finans merkezinin küresel bir nitelik kazanması için master plan çalışmasının tamamlandığını aktaran Bakan Bayrak-tar, birçok ülkedeki finans merkezleri-nin incelendiğini, var olanlardan daha

modern bir finans merkezi oluşturulma-sıyla ilgili çalışmaların sürdürüldüğünü vurguladı.

Merkezin yeşil alanlarla desteklendiği-ni, zemin kotunun üzerinde kalan araçların hemen hemen hiç olmayacağını, araçların alt katlara alındığını, otoparkların bodrum-larda konuşlandırıldığını anlatan Bakan Bayraktar, üst katların yayalar ve çalışanlar için ayrıldığını, 7 gün 24 saat yaşayacak bir merkez oluşturulduğunu ifade etti.

Bakan Bayraktar, ihalenin tamamlan-masının ardından süratle inşaatlara baş-lanacağını kaydetti.

50 BİN KİŞİYE İSTİHDAMSelçuklu ve Osmanlı mimarisinden

esinlenerek tasarlanan İstanbul Ulusla-rarası Finans Merkezi, Tarihi Yarımada, Topkapı Sarayı ve Kapalıçarşı’nın etkilerini günümüze taşımayı amaçlıyor. Ataşehir’de E5 ile TEM otoyollarının kesiştiği alanda yer alacak olan finans merkezi, konumu ve mimarisiyle “Anadolu Yakası’nın simgesi” olarak tasarlandı.

Tanıtım toplantısında maketi de yer alan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi,

3 bin kişilik kongre ve kültür sarayı, kü-tüphane, oteller, okul, kreş, cami, sağlık merkezi, itfaiye, karakol gibi destek ve hizmet birimlerinden oluşacak. Eğitim, ticaret ve kültürel faaliyetlerin bölgelere göre ayrıldığı merkezin 50 bin kişiye is-tihdam sağlaması öngörülüyor.

ZİYARETÇİ KAPASİTESİ 25 BİN KİŞİ25 bin kişilik ziyaretçi kapasitesi ve

11 bin kişilik yaşayan nüfusuyla 7 gün 24 saat yaşamın olacağı bir alan olarak tasarlanan merkezin, deprem analizleri Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yapıldı.

Elektrik enerjisini kendi üreten, çevre-ye duyarlı, düşük karbon emisyonlu akıllı binalardan oluşacak merkezde, birbirini yedekleyen kablolu ve kablosuz internet, iletişim iç ağı, mobil telefon, yol bulma, otopark yönetimi ve elektronik güvenlik sistemleri de yer alacak.

Metro ve çevre yollarıyla rahat ulaşı-mın planlandığı merkezin, spor, alışveriş, eğlence konseptiyle de vatandaşlar için cazibe merkezi olması hedefleniyor.

İSTANBUL FİNANS MERKEZİ DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİNDEN DAHA MODERN OLACAK

aTaşehir’de 800 bin meTrekare üzerine kurulacak olan isTanbul uluslararası finans merkezi’nin maliyeTinin 4, 5 milyar lira olacağını

belirTen bakan bayrakTar, inşaaTın 3, 5 yılda Tamamlanacağını söyledi.

12 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

HABER

Page 15: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Ekim ayında başlayacak olan afet riski altındaki alanların dönüşümü hakkında bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Er-doğan Bayraktar, süreçle ilgili çalışmala-rın devam ettiğini, binaların çetelelerinin çıkartıldığını söyledi. Bayraktar, “Riskli binaların haritalarını çıkarıyoruz. Risk ni-telik ve nicelik durumlarını çıkarıyoruz. Bu duruma yönelik yasa mevzuatlarını hazır-lıyoruz. Bakanlar Kurulu kararını çıkarı-yoruz. Bunlarla beraber, bunlar etrafında belediyelerle konuşuyoruz. Belediyeleri yasal mevzuata göre hazırlıyoruz” dedi.

2023’te şehirlerimizin çok daha düzenli ve marka şehirler halinde geleceğini be-lirten Bayraktar, dönüşümün sadece afet riski kapsamında bir çalışma olmadığını, salaş, kaçak, mühendislik hizmeti alma-mış, enerjiyi savuran ve gecekondu gibi ruhsatsız yapılan tüm yapıların realize edileceğini söyledi.

20 YILDAN DAHA ERKEN BİTİLERİLEBİLİRSüreci 20 yıldan daha erken bir zaman-

da bitirmeyi hedeflediklerini kaydeden Bay-raktar, “Uygulamaya, Eylül ve Ekim başı gibi başlamayı düşünüyoruz. Bu çerçevede, memleketimizin hayrına çok güzel bir start

vereceğiz. Belediyelerden müracaatlar var. Kamu kuruluşlarından müracaatlar var. Çok ciddi şekilde ve artan bir hacimde müraca-atlar var. Bizim binalarımızı gelin yıkın diye, insanlar bize başvuruda bulunuyorlar. Bu yıkımlara başlamayı, Sayın Başbakan'ımız da teşrif ederse eğer, Sayın Başbakanımızın vereceği start ile Türkiye’nin herhangi bir yerinden başlatacağız” dedi.

KAYAŞEHİR KURULACAK ŞEHRİN ÇEKİRDİĞİİstanbul’la ilgili de konuşan Bakan

Bayraktar, depreme dayanıklı olamayan zeminlerin ıslah edileceğini, zemin emni-yetine uygun kararlar alınacağını söyledi. İleriye yönelik bir milyon nüfuslu bir şehir kurmayı planladıklarını da söyleyen Bay-raktar, ilk etapta 500 bin nüfus, arkasından 700 bin, onun da arkasından 1 milyonu bulacak şekilde yeni bir şehre başlanıldı-ğını ifade etti. Bayraktar, “Bizim Kayaşehir diye yaptığımız yer, yapacak olduğumuz şehrin çekirdeği durumundadır. O çekir-deği genişleteceğiz. Kuracak olduğumuz bu şehrin çalışmalarına süratle başlıyoruz” diye konuştu. Bayraktar ayrıca, Anadolu yakasında, bu meyanda yer arayışlarının devam ettiğini sözlerine ekledi.

BAKAN BAYRAKTAR, OF HAYRAT KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ'NİN İFTAR YEMEĞİNE KATILDIÇevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Haliç Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin iftar yemeğine katıldı. Trabzon’u “Türkiye’nin çimentosu” olarak nitelendirdi.

Bakan Bayraktar devamla; ilk İslam devletinin 4 halife devrinde kurulduğunu, arkasından irili ufaklı pek çok devletin geldiğini ve İslamiyet’in Selçuklu ve de Osmanlılar sayesinde dünya dini olduğunu söyledi. 19. yüzyılda Türkiye, İran ve Afganistan dışında dünyadaki tüm İslam devletlerinin sömürgeleştirildiğini hatırlatan Bakan Bayraktar, şu anda dünyada 56 tane İslam ülkesi ve 1, 5 milyar da Müslüman bulunduğunu söyledi.

İslam dünyası ve tüm mazlum milletlerin gözünü Türkiye’ye dikerek, “Türkiye biraz daha gelişsin, biraz daha dünyada sözü geçen devlet olsunda bizi kurtarsın” diye baktığını anlatan Bakan Bayraktar, Arakan’da ölen çocukların dertleriyle, Somali’de aç kalanların açlığıyla dertlenmek gerektiğini de ifade etti.

Bakan Bayraktar; “Peygamber Efendimiz (sav) öyle yaptı. Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Osmanlılar öyle yaptı. Biz de öyle yapacağız. Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak bu gayret içindedir. Öyle bir liderimiz var” dedi.

İftar yemeğine, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Erol Kaya, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un da aralarında bulunduğu davetliler katıldı.

İSTANBUL’A BİR MİLYON NÜFUSLU YENİ ŞEHİRçevre ve şehircilik bakanı erdoğan bayrakTar, isTanbul’da ileriye yönelik bir milyon

nüfuslu bir şehir kurmayı planladıklarını belirTerek, “bizim kayaşehir diye yapTığımız yer, kuracağımız şehrin çekirdeğidir. biz o çekirdeği genişleTeceğiz” dedi.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 13

Page 16: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdo-ğan Bayraktar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nde düzenlediği basın top-lantısında, kıtalar ve kültürler arasında köprü niteliğindeki konumu nedeniyle, Türkiye’nin, tarih boyunca dünya millet-lerinin ilgisini üzerine çektiğini söyledi.

Yabancı gerçek kişilerin taşınmaz edi-niminde, mütekabiliyet şartının kaldırıl-dığına dikkati çeken Bakan Bayraktar, “Bu çerçevede 183 ülkenin vatandaşları, gerçek kişi olarak, belli kıstaslara ve ülke menfaatlerine göre, askeri alanlar, yasak alanlar, stratejik bakımdan önemi haiz alanlar hariç, ülkemizde taşınmaz mal, gayrimenkul, bina, ev ve arsa edinebile-ceklerdir” dedi.

Bakan Bayraktar, mütekabiliyet ilke-sinin kaldırılıp, ülke, kişi, coğrafi bölge, süre, sayı, oran, tür, nitelik, yüz ölçüm ve miktar konusunda, Bakanlar Kurulu’na verilen sınırlandırma, kısmen veya tama-men durdurma ve yasaklama yetkisiyle yabancıların taşınmaz ediminin kontro-lünün daha seri şekilde yapılabileceğini ifade etti.

Ülke menfaatlerinin gerektirdiği du-rumlarda yasa değişikliği gerekmeden, Bakanlar Kurulu kararıyla gerekli tedbir-lerin seri şekilde alınabileceğini vurgula-yan Bakan Bayraktar, yabancıların ülkede taşınmaz ediniminde, gelişmiş ülkelerle paralel ve Avrupa Birliği müktesebatına uygun hukuki düzenlemelerin de yapıldı-ğını dile getirdi.

KİŞİ BAŞINA 30 HEKTAREski düzenlemede, yabancıların ancak

‘uygulama imar planı’ veya ‘mevzii imar planı’ içinde bu amaçlarla ayrılıp, tescil edilen taşınmazları yüzde onluk sınırlan-dırmayla edinebildiklerini hatırlatan Bakan Bayraktar, şöyle konuştu:

“Yeni düzenlemede edinime açık alanlar; özel mülkiyetin mümkün oldu-

ğu alanlar olarak belirlenmiş olup, eski düzenlemedeki imarlı alanların yüzde 10’unu kapsayan sınırlama genişletilerek ilçe yüzölçümünün özel mülkiyete konu alanlarının yüzde 10’u şeklinde belirlen-miştir. Eski düzenlemede, yabancı uyruklu gerçek bir kişinin ülke genelinde edinebi-leceği taşınmazlarla, bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hakların, toplam yü-zölçümü iki buçuk hektarı geçemiyordu. Yapılan yeni düzenlemeyle, yabancı gerçek kişiler, ülkemiz genelinde kişi başına 30 hektarı geçmemek kaydıyla dilediği sayıda mesken, iş yeri, arsa edinebileceklerdir. İş yeri ve konut sınırlaması kaldırılmıştır. Bakanlar Kurulu’na bu miktarı iki katına kadar artırma yetkisi verilmiştir.”

PROJE 2 YIL İÇİNDE ONAYLATILACAKKanunla; yabancı, gerçek ve tüzel kişi-

lerin yapısız taşınmaz edinmesi durumunda

geliştirecekleri projeyi 2 yıl içinde ilgili ba-kanlığa onaylatması gerekeceğine dikkati çeken Bakan Bayraktar, süresi içinde proje geliştirilmeyen taşınmazlar için tasfiyenin ön görüldüğünü, amacına uygun kulla-nılmaması durumunda da tasfiye edilip, Hazine adına tescil edilebileceğini söyledi.

EDİNİLEN MÜLKLER KANUN GÜVENCESİNDEToplantının ardından gazetecilerin so-

rularını cevaplayan Bakan Bayraktar, “Ba-kanlar Kurulu, yasadan yararlanacak 183 ülkeyi azaltma yetkisine sahip. İlerleyen dönemlerde bu ülkelerin vatandaşlarını listeden çıkarmak gerekirse, aldıkları mülk-lerle ilgili sıkıntı olur mu” sorusu üzerine, edinilen mülkün müktesebat olduğunu söyledi.

Dünyanın küreselleştiğini, uluslararası hukuk kurallarının hemen her yerde geçerli olduğunu dile getiren Bakan Bayraktar;

183 ÜLKE VATANDAŞI TÜRKİYE’DE GAYRİMENKUL EDİNEBİLECEKçevre ve şehircilik bakanı bayrakTar, yeni düzenlemeyle, 183 ülke vaTandaşlarının, Türkiye’de Taşınmaz mal, gayrimenkul, bina, ev

ve arsa edinebileceğini belirTTi.

14 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

HABER

Page 17: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

“Alım şartına uygun yatırım yapılmamışsa, kullanılmamışsa tasfiye hakkımız var. Onun dışında edinilmiş mülkler, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının, uluslararası hukukun güvencesi altındadır” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, “Mütekabiliyet kanununun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana yabancılara ne kadar bedelli ve yüzölçümlü satış gerçekleşti?” üzerine de, yasa çıktıktan sonra daha önce yapılan uygulamanın, geçer-liliğini kaybedip durduğunu belirtti.

ÜLKE MENFAATLERİ HERŞEYİN ÜZERİNDEBakan Bayraktar, “Yasada ‘ülke menfaatleri’ sözünün geçmesi konu-

sunu açıklar mısınız?” sorusu üzerine de; dünyada gelişmiş, özgüveni yüksek olan ülkelerin bu noktada baz alındığını ve bu ülkelerde yapılanı gerçekleştirmeye çalıştıklarını ifade etti. Statükoyu kaldırmaya çalıştık-larını da vurgulayan Bakan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Askeri yasak bölgeler, özel güvenlikli bölgeleri, statik önemi haiz bölgeler, bütün bunların kayıtlarını tutuyoruz. Onun dışında da belli bir sınırlarımız var, ülke genelindeki oranımız var, ilçe genelindeki oran var, bütün bunları yasa çerçevesinde hesap ederek işlerimizi bu doğrultuda gerçekleştireceğiz lakin nihayetinde yabancı yatırımcıyı çekmek duru-mundayız.

DENGELİ BİR GAYRİMENKUL PİYASAMIZ VARBakan Bayraktar, başka bir soruyu yanıtlarken de dünya ekonomisinin

artık serbest piyasa düzeninde yürüdüğünü, piyasanın kendi dengesini bulduğunu söyledi. Türkiye’de şu anda çok sağlam gayrimenkul piyasası olduğunu da dile getiren Bakan Bayraktar, gerek arsa ve arazilerde ve gerekse konut, iş yeri gibi gayrimenkullerin satışında çok sağlam bir yasal yapılandırmaya gittiklerini söyledi. Zaman zaman arz talep dengesinde farklılıklar olabileceğini belirten Bakan Bayraktar, bu meyanda şunları kaydetti:

“Şimdi biz Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’nu çıkardık. Bu kanun da Türkiye’ye ciddi canlılık getirecek. Ekonominin, inşaat sektörünün canlanması noktasında, ara teknik elemanların ge-lişmesi noktasında, inşaat malzemelerinin standardizasyonu ve kalitesi noktasında Türkiye’de yeni bir canlanma olacak. Bu saydığımız unsur-lar yasada birbirini tetikleyecek ve destekleyecekler. Türkiye gerçekten artık güvenli bir ülkedir. Bugün İngiltere’den, Almanya’dan, İskandinav ülkelerinden, Uzakdoğu’dan, Ortadoğu’dan, birçok ülkenin vatandaşları, Türkiye’de yatırım yapmak istiyor, ikamet etmek istiyor. Biz dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelere paralel olarak bu yatırım ortamını, iklimini iyileştirmek için ülkemiz menfaatleri doğrultusunda gerekeni yapıyoruz. ”

VATANDAŞ 2B YASASINDAN MEMNUNBakan Bayraktar, “Yabacılara mülk satışı konusunda aklınızdaki hedef

nedir?” sorusunu “Aklımızda bir takım rakamlar olduğu çok açık. Ama bunları biraz daha netleştirmemiz lazım ki kamuoyuyla paylaşalım” söz-leriyle yanıtladı.

2B ile ilgili çalışmaların sürdüğünü, 31 Ekim’e kadar başvurula-rın yapılabileceğini kaydeden Bakan Bayraktar, “Kamuoyundan bazen ufak tefek sesler duyuluyor ama genel olarak vatandaş memnun. Tür-kiye’nin her tarafında, özellikle Antalya ve İstanbul’da yoğun 2B arazisi var. İnşallah 2B››den de daha iyi, daha güzel, vatandaşı memnun eden bir uygulama yapacağız. Vatandaş yıllardır oturduğu yerin tapusunun sahibi olacak, çocuğuna miras bırakabilecek, satarsa tasarruf edilebile-cek. Bu Türkiye’nin hayrına olan bir yasa. Buradan da ciddi bir kaynak bekliyoruz” dedi.

EN BÜYÜK TESELLİ CAN KAYBI OLMAMASIÇevre ve Şehircilik Bakanı erdoğan

Bayraktar, SamSun’da yaŞanan Su BaSkınlarında can kayBının

olmamaSının en Büyük teSellileri olduğunu Söyledi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayrak-tar, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile birlikte şiddetli yağışın etkili olduğu ve su bas-kınlarının yaşandığı Samsun’un Atakum ilçesinde incelemelerde bulundu.

Yaşananlardan derslerini aldıklarını ifade eden Bakan Bayraktar, “Maalesef burada üç adet dere, aşırı yağıştan dolayı, menfezlerin tıkanması ile taştı. Biz bütün bu olayları ders haline getirip hissemizi alıyoruz. Hem taşkın setleri noktasında, hem de bu menfezlerin genişletilmesi noktasın-da, dere yataklarının rahatlatılması noktasında gerekenleri yapacağız” dedi.

Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesini düzenleyen Afet Dönüşüm Yasası’nı çıkardıkları-nı hatırlatan Bakan Bayraktar, su baskınlarının yaşandığı, Atakum ilçesi ve çevresinde de yasa-ya göre dönüştürülmesi gereken yerlerin tespit edilerek, Valilik ve belediyelerin işbirliğiyle, söz konusu alanları dönüştüreceklerini belirtti.

“Burada can kaybı olmaması bizim için en büyük teselli” diyen Bakan Bayraktar, diğer ek-sikliklerin ve zararların devlet tarafından telafi edilebileceğini kaydetti. Metrekareye düşen yağış miktarıyla ilgili soru üzerine ise Bakan Bayraktar, “Burada 3 saatte bir metrekareye düşen yağmur miktarı 115 kilogram. Bu 100 yılda bir rastlanılan bir olgu” diye konuştu.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 15

Page 18: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Trabzon’da gazetecilere ver-diği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin zor bir coğrafyada bulundu-ğunu hatırlatarak; “Türkiye’nin etrafında bir takım sıkıntılar var, bu sıkıntıların gi-derilmesi gerek” dedi.

AK Parti’nin Türkiye’de kendi iktidarı dahilinde 4. hükümeti kurduğunu, ken-disinin ise 1 yılı aşkın süredir bakanlık yaptığını dile getiren Bakan Bayraktar, sonrasında şunları söyledi:

“Türkiye şu anda kalkınma yolunda çok ciddi bir hamle ve gayret içindedir. Bu gayret çerçevesinde mutlaka şehirlerimizi düzeltmek zorundayız. Biz bakanlık olarak bir taraftan şekillenirken, çalışan, üreten bir yapı oluşturmaya çalışırken, üretim eksenli bir yapı oluşturmaya çalışırken, Türkiye’nin coğrafi bilgi sistemlerini sa-yısal bilgi ortamına aktarırken, tapu ve kadastro sistemlerinin tamamını bitirmeye çalışırken, çevresel etki değerlerini deniz-lerini, kıyılarını, derelerini, atık suyunu daha düzgün hale getirmeye çalışırken, diğer taraftan ülkenin kalkınmasına ivme vermek, işsizliği azaltmak ve ekonomiyi canlandırmak, inşaat sektöründe dünyada söz sahibi olan Türkiye’yi daha ilerilere taşımak için çok ciddi şekilde efor sar-fediyoruz.”

YURT DIŞINDA OYUN KURUCU FİRMALARAfet riski konusunda bir yasa çıkar-

dıklarına işret ederek, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi yasasını çıka-rarak çok ciddi bir görev üstlendiklerini kaydeden Bayraktar, “Bu saf bir kentsel dönüşüm değildir, bu Türkiye’nin salaş, kaçak depreme dayanıksız ve mühendislik hizmeti almamış yapılardan kurtulmasının yanında, Türkiye’de bir ekonomik canlan-madır” dedi.

Bakan Erdoğan Bayraktar, Türkiye’nin dünyanın çeşitli yerlerinde müteahhit hiz-metleri yaparak çok ciddi döviz kazandı-ğını, ancak bu konuda yurt dışında henüz oyun kurucu olmadıkları için, mevcut ge-lirlerin yeterli olmadığını belirterek, Tür-kiye’nin yurt dışında bu tip oyun kurucu firmalar kurması gerektiğini kaydetti.

TRABZON'A DEMİRYOLU PROJESİ Trabzon’da yaptıkları ve yapacakları

bazı yatırımlara da değinen Bakan Bay-raktar, Trabzon’a yapılacak demiryolu projesinin fizibilite çalışmalarının bitti-ğini dile getirdi.

Demiryolu projesinin yakında ihale edileceğini anlatan Bayraktar, Kanuni Bulvarı’nın da bu ay içinde ihalesinin yapı-lacağını, halihazırda Akyazı Stat Projesi’nin dolgu işlemlerinin de bitmek üzere oldu-ğunu söyledi.

Akyazı Stat Projesi’ni yakından takip ettiğini ve bu projeyi hızlandıracağını be-lirten Bakan Bayraktar, Trabzon’un ge-lişmesi, kalkınması ve gençlerin daha iyi eğitim alması için çalıştıklarını kaydetti.

“KALKINMA YOLUNDA ÇOK CİDDİ HAMLELER YAPIYORUZ”Türkiye’nin gelişmişlik seviyesini hazmedemeyenlerin bulunduğunu

belirTen çevre ve şehircilik bakanı bayrakTar, “Türkiye şu anda kalkınma yolunda çok ciddi hamleler yapmakTadır” dedi.

KAPICI DAİRELERİ GÖZDEN GEÇİRİLECEK

Çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Ordu’yu ziyaret eden Çev-re ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Türkiye genelinde kapıcı dairesi olarak adlandırılan daireleri yeniden gözden geçirecek-lerini kaydeden Bayraktar, “3194 sayılı İmar Kanunu 70-80 senedir tüm Türkiye’ye hizmet veren bir kanun. dedi.

Türkiye’nin artık belli bir geliş-me düzeyini yakaladığını belirten Bakan Bayraktar, kapıcı dairelerini sadece Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yapılan binalarda değil, tüm Türkiye’de yapılacak binalar-da gözden geçireceklerini sözlerine ekledi.

16 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

HABER

Page 19: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Yapı denetim firmalarında yapılacak değişiklikle teknik müşavirlik sistemini ge-liştireceklerini belirten Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Yapı denetim firmaları yapı müteahhitliği, malzeme üre-ticiliği, satıcılığı ile yapı denetim laboratuar işletmeciliği hariç, her türlü mimarlık ve mühendislik hizmeti sunan teknik müşa-virlik kuruluşlarına dönüştürülecek” diye konuştu.

ATIL KONUTLAR TURİZME KAZANDIRILACAKTeknik müşavirlik kuruluşları bundan

sonra, zemin etüdü, harita, plan, arazi ve arsa düzenleme, proje hazırlama, geliş-tirme, kent tasarımı, yapılarda risk ve hasar tespiti, yapı güçlendirmeye ilişkin proje çalışmalarını yapacak. Müşavirlik kuruluşları ayrıca, bünyesinde çalıştıra-cağı turizm uzmanı ile kullanım amacı değiştirilecek olan turizm amaçlı binalar

için rapor düzenleyecek. Bu binalara atıl konut sertifikası verilerek, mevcut yapılar turizme kazandırılacak.

KOTA UYGULAMALARI KALDIRILACAKYapılacak değişiklikle, yatırımcının

tercih hakkını sınırlayan kuruluşlara iliş-kin kota uygulamaları kaldırılacak. Teknik müşavirlik kuruluşları bakanlıktan izin al-dıkları takdirde yurtdışında faaliyet gös-terebilecek.

KÖYLERDEKİ YAPILAR DA DENETLENECEKKuruluşlar, entegre tesis niteliğinde ol-

mayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ve kamu yapıları dışındaki tüm yapıları da denetleyebilecek.

Ruhsatlı veya ruhsatsız tüm kamu yatırımları talep edilmesi halinde teknik müşavirlik kuruluşlarınca denetlenebile-

cek. Teknik kadrosu olmayan kamu ku-ruluşlarına ait yapıların denetimi de bu kuruluşlarca yapılacak.

İŞLEM SÜRESİ KISALACAKBugüne kadar yapı sahibi tarafından

yürütülen yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni alma sorumluluğu, teknik müşavirlik kuruluşlarına verildi. Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni alınmasına ilişkin süreler kısaldı, beş iş gününe indirildi. Düzenle-meyle, gereksiz bilgi ve belge isteme zo-runluluğu da kaldırıldı. Denetimde zafiyet olmaması için proje hazırlayan müşavirlik kuruluşlarının hazırladıkları projeleri başka kuruluşlar denetleyecek.

DENETİMLER ANINDA İZLENECEKYeni düzenlemeyle müşavirlik kuruluş-

ları, yaptıkları denetimin raporunu Çev-re ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderecek. Gönderilen rapor, yapı denetim sistemi üzerinden bakanlık ve vatandaşlar tara-fından anında takip edilebilecek.

Afet riski altındaki alanların dönüşü-münde görev almak isteyen müşavirlik kuruluşları, Bakanlıktan lisans almaları durumunda, yapıların riskli olup olmadığı-nı tespit etme, güçlendirme ya da yıkımda alınacak tedbirleri içeren teknik raporları düzenleyebilecek.

MALİ SORUMLULUK SİGORTASIDenetim görevi üstlenecek teknik mü-

şavirlik kuruluşlarının, isme yazılı öden-miş sermayesinin; en az dörtte üçünün mimar, mühendis veya şehir plancısına ait olması ve sermayesinin en az dörtte birinin denetçilere ait olması zorunluluğu getirildi. Teknik müşavirlik kuruluşları-nın yapacakları işlerde taahhütname ve teminat verme zorunluluğu var. Mesleki sorumluluk sigortası yaptırmayan mimar ve mühendisler ile kuruluşlar, proje müel-lifliği, şantiye şefliği ve denetimde görev üstlenemeyecek.

Yeni düzenleme, inşaatı gerçekleştiren kişi ya da kuruluşlara mali sorumluluk sigortası getiriyor.

TEKNİK MÜŞAVİRLİK KURULUŞLARI GELİYORçevre ve şehircilik bakanlığı, yapı deneTim firmalarını Teknik müşavirlik

kuruluşlarına dönüşTürecek.

Yeni düzenlemeyle, yapı sahibi tarafından yürütülen yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni alma sorumluluğu teknik

müşavirlik kuruluşlarına verilecek. Ruhsat ve yapı kullanma izni alma süresi kısalacak.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 17

Page 20: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

İçinde bulunduğumuz yüzyıl birçok teknolojik imkanları insanlığın hizmetine sunarken, bir yandan da insanlığın ortak malı olan çevreden geri getirmesi zor, hatta imkansız olan varlıkları da alıp gö-türmektedir. Çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların görevi olduğu herkesin malumudur.

Çevre yönetimi ve kirliliğin önlenmesi konusunda hiç şüphesiz en önemli konu-ların başında su kaynaklarının korunması gelmektedir. Küresel iklim değişikliğinin en çok tesir edeceği tabii kaynak su olacaktır.

SANILDIĞININ AKSİNE SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİLİZÜlkemizde toplam kullanılabilir su mik-

tarı 112 milyar m3’dür. Ülkemizin, bir yılda kişi başına düşen yaklaşık 1500 m3 lük kullanılabilir tatlı su miktarı dikkate alındı-ğında, dünya ortalamasına göre su sıkıntısı bulunan ülkeler arasında yer almaktadır.

Bu sebeple, su kaynaklarının verimli yönetimi, sürdürülebilir gelişmenin gerçek-leştirilebilmesi için önem arz etmektedir. Türkiye, su yönetim politikasını, devam eden AB’ye katılım sürecinin yanı sıra artan nüfusu, hızlı kentleşme, küresel ve bölge-

sel düzeydeki gelişmeler doğrultusunda mevcut ve gelecekteki su ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak geliştirmektedir.

Avrupa Birliği mevzuat uyum çalışma-ları çerçevesinde, 2006 yılında yayımla-nan “Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği” gereği, Bakanlık, hassas su alanlarını ve az hassas su alanlarını 2009 yılında tespit etmiştir. Bu alanlarda kalan belediyelere ileri arıtım yapma zorunluluğu gelmiştir.

Çevre yatırım maliyetlerine bakıldı-ğında ise en fazla paya sahip sektör su ve atıksu sektörüdür. AB uyumunun gerçek-leştirilmesi için ihtiyaç duyulan yatırımların

ÇEVRE YATIRIM MALİYETLERİNDE EN FAZLA PAY SU VE ATIKSU SEKTÖRüNDE

TÜRKİYE’DE ATIKSU YÖNETİMİ

ab uyum sürecinde aTıksu arıTma Tesisleri ve şebeke yaTırımları için ihTiyaç duyulan Toplam maliyeT 18 milyar

avro, su sekTörü için Toplam uyum maliyeTi ise 34 milyar avro.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

SU VE TopRAK YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Türkiye’nin 112 milyar metreküp kullanılabilir

su rezervi bulunuyor. Yılda kişi başına

1500 metreküplük kullanılabilir tatlı su

miktarıyla Türkiye, dünya ortalamasına

göre su sıkıntısı bulunan ülkeler arasında yer

almaktadır.

18 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

KAPAK

Page 21: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

önümüzdeki dönemde çevre sektörü için tahmin edilen toplam uyum maliyetinin 59 milyar Avro, su sektörü için ise toplam uyum maliyetinin 34 milyar Avro olduğu ortaya konulmuştur. Atıksu arıtma tesisleri ve şebeke yatırımları için ihtiyaç duyulan toplam maliyet ise 18 milyar Avro’dur.

AB MALİ YARDIMLARI2007 yılında Avrupa Birliği Katılım

Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsa-mında, 15 Belediyenin (Erzurum, Bartın, Ceyhan, Adıyaman, Polatlı, Siverek, Sey-dişehir, Çarşamba, Diyarbakır, Erdemli, Akşehir, Aksaray, Merzifon, Lüleburgaz ve Soma) atıksu arıtma tesisi için Avrupa Birliği standartlarında Finansal ve Ope-rasyonel Performans İyileştirme Değer-lendirmesi (FOPIR), Master Plan, ÇED, Fizibilite Raporları, Tasarım Raporları hazırlanmış ve IPA başvuruları yapılmış ve atıksu arıtma tesisleri için inşaat süreci başlamış bulunmaktadır.

Atıksu arıtma tesisi projelerinin yanın-da, aynı programdan desteklenen entegre su (içme suyu, kanalizasyon yenileme ve yapım, atıksu arıtma tesisi vb. ) projeleri de mevcut olup, bu kapsamda Akçaabat, Bulancak, Doğubeyazıt, Erciş, Erzincan, Manavgat, Nizip, Silvan belediyeleri yer almaktadır. Tüm su ve atıksu projelerinin toplam maliyeti yaklaşık olarak 777 milyon Avro olarak bütçelendirilmiştir.

Ayrıca, IPA projesi kapsamında yer almayıp, AB fonundan destek alan Be-lediyelere ait projeler de mevcuttur. Bu kapsamda, Tokat ve Nevşehir atıksu arıtma tesislerinin inşaatları bitmiş olup, 2010 yılında işletmeye alınmıştır. Kars belediye-leri atıksu arıtma tesislerine ait projeler ile Ordu atıksu arıtma tesisi inşaatı ise devam etmektedir. Kahramanmaraş atıksu arıtma tesisi fizibilite raporu onaylanmış olup, iha-le aşamasındadır. Şanlıurfa atıksu artıma tesisi ise, fizibilite aşamasını tamamlayıp Komisyon’dan görüş bekleyen projeler ara-sındadır. Amasya atıksu arıtma tesisi için inşaat ihalesi tamamlanmış olup inşaatına başlanacaktır, Mardin atıksu arıtma tesisi için fizibilite aşaması nihailenmek üzeredir.

Bununla birlikte, 2012 yılı içerisinde başlayan entegre su projeleri kapsamın-

TEKSTİLDE TEMİZ üRETİM DÖNEMİ BAŞLADISanayi kaynaklı kirliliğin en aza indirilmesi için önemli kazanımlar sağlayacak olan Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Uygulanmasının ilk somut adımlarından biri olarak “Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği” 2011 yılı Aralık ayında yürürlüğe girmiştir.

Bu tebliğ ile tekstil sektörünün çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi, üretim sırasında suya/havaya/toprağa verilecek her türlü emisyon, deşarj ve atıkların kontrolü ile hammadde ve enerjinin etkin kullanımı ve mevcut en iyi tekniklerin kullanımı hedeflenmektedir.

Kurulu kapasitesi 10 ton/gün üzerinde olan yıkama, ağartma, merserizasyon, haşıllama, baskı, haşıl sökme ve benzeri ön işlem, boyama ve son işlemlerin gerçekleştirildiği tekstil tesisleri bu Tebliğ hükümlerine tabidir.

Entegre su projeleri kapsamında Akçaabat, Bulancak, Doğubeyazıt, Erciş, Erzincan, Manavgat, Nizip, Silvan belediyeleri yer almaktadır. Tüm su ve atıksu projelerinin toplam maliyeti yaklaşık olarak 777 milyon Avro olarak bütçelendirilmiştir.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 19

Page 22: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

da 21 adet yeni belediye yer almaktadır. Bu projelere ilişkin olarak ihale süreçleri devam etmektedir. IPA programından fay-dalanılarak yapılacak olan 21 belediyeyi kapsayan bu projenin bütçesi 8 Milyon Avro’dur.

ÇEVRESEL ALTYAPI YATIRIMLARINA DESTEKBelediyelere atıksu arıtma tesisi inşa

etmeleri için teknik ve mali destekler veril-mekte olup, Bakanlığımızca 2002 yılından bugüne kadar yaklaşık 694.000.000 TL hibe finansman desteğinin dağıtımını gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Çevreyi koruma amaçlı yapılan çalışmalar sonu-cunda son yıllarda kanalizasyon şebekesi ve atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye sayısında ve nüfusta önemli artış olmuştur.

Bu meyanda belediyelere atıksu arıtma tesisi inşa etmeleri için teknik ve mali des-tekler verilmesinin yanı sıra, 2006 yılında değiştirilen Çevre Kanunu ile de beledi-

yelere atıksu arıtma tesisi kurmaları için termin verilmiştir.

ATIKSU ARITMA TESİSİ SAYISI HIZLA ARTIYORTÜİK 2010 verilerine göre kanalizasyon

şebekesi ile hizmet verilen nüfusun top-lam belediye nüfusuna oranı, 2002 yılında % 83 iken, 2010 yılında % 88’e ulaşmış-tır. Diğer taraftan kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen nüfusun toplam nüfusa oranı ise 2002 yılında % 65 iken, 2010 yılında % 73’e ulaşmıştır.

2002 yılında 145 atıksu arıtma tesi-si ile 3227 belediyeden 248’ine hizmet verilmekte iken 2012 yılında 412 atıksu arıtma tesisi ile 2950 belediyeden 530’una hizmet verilmektedir, ayrıca atıksu arıtma tesisi hizmeti verilen belediye sayısının 2012 sonu itibariyle 555’e çıkması bek-lenmektedir.

Nüfus bazında ise 2002 yılında belediye nüfusunun % 35’i atıksu arıtma tesisine bağlı iken, 2012 yılında bu oran % 69,7’e

Şekil 1.

KANALİZASYON ŞEBEKESİ İLE HİZMET VERİLEN NÜFUS (%)

1994

1996

1998

2001

2002

2003

2004

2006

2008

2010

100

90

80

70

60

50

40

Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen nüfusun toplam nüfusa oranı (%)

Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen nüfusun toplam belediye nüfusuna oranı (%)

69

5255

5963 65

67 6872 73 7372

7881 83 85 86 87 88 88

BOYARMADDELİ ATIKSULAR İÇİN DEŞARJ RENK STANDARDIBilindiği üzere, 2011 yılına kadar Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde yer alan sektör tablolarında alıcı ortama yapılan deşarjlar için belirtilen standartlar arasında renk parametresi bulunmamaktaydı. Renk parametresi için bir standartın bulunmaması, endüstrilerin atıksularını yeterince arıtma ve geri kazanma konusunda motive olmalarını zorlaştırmakta ve yeterince arıtılmadan alıcı ortamlara deşarj edilen atıksular mevcut su kaynaklarımızın kirlenmesine, renklenmesine ve kullanılamaz hale gelmesine sebep olmaktaydı.

Bu maksatla, Bakanlığımızca 2010 yılında “Boyarmadde İçeren Atıksular İçin Deşarj Renk Standartının Belirlenmesi ve Arıtım Teknolojilerinin Araştırılması” konulu bir proje yapılmıştır. Proje çıktılarından faydalanılması suretiyle, 24. 04. 2011 tarihinde Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğindeki deşarj standartları arasına Renk Parametresi eklenmiştir. İşletmelere renk parametresine uyum için 1 yıl süre verilmiş olup; uygulama 24. 04. 2012 tarihinde başlamıştır. Islah Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) altında faaliyet gösteren işletmeler 31.12.2014 tarihine kadar renk parametresinden muaf olacaklardır.

20 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

KAPAK

Page 23: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ulaşmıştır. 2017 sonuna kadar belediye nüfusunun en az % 80’ine atıksu arıtma hizmeti verilmesi planlanmaktadır.

Evsel atıksuların yanı sıra faaliyet gös-teren münferit sanayi tesislerinin ve Orga-nize Sanayi Bölgelerinin(OSB) atıksuları da yakından takip edilmektedir. 91 adet OSB’nin atıksu sorunu çözülmüş, 36 tane-sinin atıksu arıtma tesisi yapım ve proje çalışması devam etmektedir.

YASAL BOŞLUK DOLDURULDUÜlkemizde çevresel yatırımlar yeterli

finansal kaynak sağlanarak gerçekleştiril-mesine rağmen, yapıldıktan sonra etkin bir şekilde işletilememektedir. Bu nedenle yatırım yapılırken projelerin işletme ve bakım maliyeti açısından uygun teknoloji seçimi, gerekli düzeyde tarifelerin uygu-lanması ve kurumsal kapasite açısından güçlenmesi önem arz etmektedir.

Çevre ile ilgili politikaların uygulanma-sında ekonomik araçların rolünün çevre politikalarını destekleyecek şekilde kulla-

nılması gerekmektedir. Çevre Kanunu’nun getirdikleri hükümler bu eksiklikleri gide-recek mahiyettedir. Özellikle Çevre Kanu-nunda belediyelerin su, atıksu ve katı atık-la ilgili hizmetlerinin karşılığını almasının sağlanması, bu hizmetlerden tahsil ettikleri gelirleri yine sadece bu alanlarda kullanma-larının sağlanması, teşvik ve cezai yaptırı-mın güçlendirilmesi hususları yer almıştır.

Ayrıca hukuken atıksu ücreti toplaya-mayan büyükşehir belediyeleri haricindeki belediyelerin verdikleri altyapı hizmetle-rinin karşılanması için gerekli olan atıksu ücretlerini bilimsel olarak belirleyebilme-leri için “Atıksu Altyapı ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlen-mesinde Uyulacak Usul ve Esaslara İliş-kin Yönetmelik” 2010 yılında yürürlüğe girmiş olup, mevzuat temelinde eksiklik giderilmiştir. Günümüze kadar bu yönet-meliğin uygulanmasında yaşanan sorunlar tespit edilmiş olup, sorunların çözümüne yönelik yönetmelik revizyon çalışmaları devam etmektedir.

ATIKSU PROBLEMLERİNE SEKTÖREL ÇÖZüM ARAYIŞI

Türkiye’de atıksuların kontrolü, bertarafı ve atıksu kaynaklı kirliliğin önlenmesi konularında yetkili kurum olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, atıksu sorunlarının çözümü için yalnızca mevzuat bazında çalışmalar yapmamakta; aynı zamanda farklı sanayi sektörleriyle zaman zaman bir araya gelerek atıksu kaynaklı sorunlara ortak akıl ürünü çözümler getirmeye çalışmaktadır.

Bu çerçevede ilk günden bu yana sanayicilerle bir araya gelinmekte ve hem çevresel gereklilikleri kollayan hem de ekonomik kalkınmaya engel teşkil etmeyen çözümler bulunmaktadır.

Bugüne kadar tekstil, deri ve zeytin başta olmak üzere çeşitli sektörlerle ortak çözüm arayışlarına giren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bundan sonraki stratejisi, atıksu üreten sanayi sektörleriyle daha sık bir araya gelinerek her sektöre yönelik etkin çözümler üretebilecek bir ortak altyapı oluşturmaktır.

Şekil 2. Şekil 3.

ATIKSU ARITMA TESİSİ İLE HİZMET VEREN BELEDİYE SAYISI YILLARA GÖRE KENTSEL ATIKSU ARITMA TESİSİ SAYISI

1994

1998

2002

2004

2006

2008

2009

2010

2011

2012

500

400

300

200

100

0

2002

2004

2006

2008

2010

2012

400

300

200

100

0

71

145 17

2

184 23

6

326

412

115

248 31

9 362 44

2

452

438 47

0 530

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 21

Page 24: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ATIKSU ARITMA TESİSİ PROJE ONAYLARIBilindiği üzere Atıksu Arıtma Tesis-

lerinin (AAT) proje onay yetkisi Bakan-lığımıza ait olup, bu kapsamda AAT’nin yapım aşamasında; istenilen düzeyde arıtma verimi sağlayacak, düşük yatırım ve işletim maliyetine sahip atıksu arıtma teknolojilerinin seçilmesinin sağlanması amacıyla Bakanlığımız tarafından 2004 yılından bu yana AAT Proje Onay iş ve işlemleri yapılmaktadır.

2004-2012 yılları arasında toplam 1862 AAT için proje onayı yapılmıştır. Zamanla gelişen ve değişen teknoloji ile ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden düzenle-nerek yürürlüğe giren 15. 03. 2012 tarih ve 2012/9 sayılı Atıksu Arıtma /Derin Deniz Deşarjı Tesisi Proje Onayı Genelgesi çerçe-vesinde AAT proje onayları yapılmaktadır.

ATIKSU ARITMA TESİSİ TİP PROJELERİNüfusu 2000-10000 arasında olan

küçük yerleşim yerlerinin AAT’lerinin projelendirilmesi aşamasında yaşadıkları sıkıntıların giderilmesi için Bakanlığımız tarafından uzun havalandırmalı aktif ça-

mur ve yapay sulak alan AAT tip projeleri hazırlanmış olup, talep eden Belediyelere ücretsiz olarak verilmektedir. Bakanlığımız tarafından bugüne kadar 700 Belediyeye AAT tip projesi verilmiştir.

ARITMA TESİSİ BELGESİ İLE DÜŞÜK ENERJİ MALİYETİ4628 sayılı Kanun ve buna ilişkin ikin-

cil mevzuat doğrultusunda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunca onaylanarak uy-gulamaya giren Perakende Satış Tarifesi Usul ve Esaslarında Arıtma Tesisleri abone grupları için belirlenen tarife’den faydala-nılması amacıyla Bakanlığımız tarafından Arıtma Tesisi Belgesi verilmekte olup, 223 tesise Arıtma Tesisi Belgesi verilmiştir.

ENERJİ GİDERLERİNİN % 50’Sİ BAKANLIKTANBakanlığımız tarafından Atıksu Arıtma

Tesislerinin Enerji Giderlerinin % 50’sinin karşılanması amacıyla hazırlanan mevzuat 2010 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu yö-netmelikte belirtilen ayrı elektrik sayacı ve aboneliği şartı ile diğer şartları sağ-layan işletmeler Bakanlığımıza teşvikten faydalanmak için başvuruda bulunmaları

ERGENE HAVZASINDA KOİ DEŞARJ STANDARTLARININ KISITLANMASI

Bilindiği üzere Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği hükümleri gereği Bakanlık gerekli gördüğü yerlerde alıcı ortam kalitesini iyileştirmek için yönetmelikte öngörülenden daha sıkı deşarj standartları isteyebilmektedir. Bu çerçevede, havza bazında ilk uygulama Ergene havzasında hayata geçirilmiştir.

2011 yılında yürürlüğe giren Genelge’ye göre, Ergene Havzasına deşarj yapan sanayi tesisleri ile evsel atıksu arıtma tesisleri için Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği kapsamındaki KOİ  deşarj standartlarında %30-50 oranında bir azaltıma gidilmiştir. Havzadaki sanayi tesislerine 06. 05. 2014 tarihine kadar atıksu arıtma tesislerinde gerekli düzenlemeleri yapmaları için süre verilmiştir.

Şekil 4.

1994

1998

2002

2004

2006

2008

2009

2010

2011

2012

70

60

50

40

30

20

10

0

ATT’YE BAĞLI BELEDİYE NÜFUSUNUN TOPLAM BELEDİYE NÜFUSUNA ORANI (%)

* ATT: Atıksu Arıtma Tesisi

13

22

35

45

51 56

59 62 66 69,7

Şekil 5.

ARITMA TESİSİ ÇALIŞMASI OLAN 127 OSB’NİN DURUMU

Merkezi Arıtma Tesisi Var 54

İnşaat Aşamasında 6

Proje Aşamasında 30

Belediye İle Sözleşmeli 29

Ön Arıtma ile Çözüm 8

OSB’LERİN ARITMA DURUMU

TOPLAM 127

54

6

30

29

8

22 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

KAPAK

Page 25: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

gerekmekte olup, başvurusu uygun bulu-nan tesislere Enerji Teşviki Geri Ödeme Belgesi verilmektedir. Enerji Teşviki Geri Ödeme Belgesi 5 yıl geçerli olup, tesislerin bir önceki yılın elektrik enerjisi giderlerinin bir kısmını alabilmesi için Nisan ayı sonuna kadar hazırlayacakları geri ödeme dosyası ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerimize başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Bu kapsamda 2011 yılında 2010 yılı için geri ödeme başvurusunda bulunan 172 tesise 22.893.489,45 TL ödeme yapılmıştır. 2012 yılı itibarıyla Geri Ödeme Belgesi almış tesis sayısı 246’ya ulaşmış olup, bu tesislerden 212’si 2011 yılı için geri ödeme başvuru-sunda bulunmuştur. Bakanlar Kurulu ta-rafından geri ödeme oranının % 50 olarak belirlenmesi durumunda 2011 yılı için yak-laşık 26,6 milyon TL ödeme yapılacaktır.

ÇAMUR YÖNETİM SİSTEMİ OLUŞTURULACAKAvrupa Birliği sürecinde çevre konu-

sunda yapılan çalışmalar ve uygulamaların sonucunda toplumsal bilincin artmasın-da önemli aşamalar kaydedilmiştir. Ba-kanlığımız da AB Uyum sürecine paralel olarak çevresel yatırım ve düzenlemelere hız vermiştir. Yapılan yasal düzenlemeler kapsamında, atıksuların arıtılmadan alıcı ortama verilmesinin önlenmesi amacıyla tesis edilecek atıksu arıtma sistemleriyle çamur miktarında ciddi oranda bir artış olacağından, arıtma çamurlarının nihai bertarafı büyük önem arz etmektedir.

TÜBİTAK KAMAG tarafından destekle-nen evsel ve kentsel atıksu arıtma tesisle-rinden kaynaklanan çamurların işleme ve bertarafında ülke ölçeğinde belirlenecek esaslardan oluşacak bir arıtma çamuru yönteminin belirlenmesini hedefleyen Evsel/Kentsel Arıtma Çamurlarının Yö-netimi projesi ile bir yönetim sistematiğinin oluşturulması amaçlanmaktadır.

Proje kapsamında; Arıtma tesislerinin coğrafi bölgeler bazında sınıflandırması yapılacak, karakterizasyon çalışması yapı-lacak, arıtma çamuru miktarlarının azal-tılmasına yönelik en uygun minimizasyon ve stabilizasyon yöntemleri ile arıtma ça-muru miktarlarının azaltılmasına yönelik en uygun minimizasyon ve stabilizasyon yöntemleri belirlenecek, arıtma çamurunun olası yararlı kullanımları (tarımsal amaçlı, çimento fabrikalarında ve kireç tesislerinde ek yakıt olarak kullanımı) araştırılacaktır.

Şekil 6. * KM: Kuru Madde

YILLIK OLUŞAN ÇAMUR MİKTARI

2011

2012

2013

2014

400.040,00

438.874,27

461.689,40

484.828,16Ton KM/yıl

Ülke genelinde oluşan arıtma çamurları miktarı ile ilgili proje kapsamında çalış-malar yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucun-da 2010 yılı itibariyle Türkiye genelinde üretilen çamur miktarı kuru madde (KM) olarak 1096 ton/gün, yılda 400. 040 ton KM arıtma çamuru üretildiği tespit edil-miştir. Bu rakamın 2014 yılında 484. 828, 16 ton/KM çıkması beklenmektedir.

ARITMA ÇAMURUNUN TOPRAKTA KULLANIMIEvsel ve kentsel arıtma çamurunun

toprakta kullanılmasına yönelik hazırla-nan “Evsel ve Kentsel Arıtma Çamurlarının Toprakta Kullanılmasına Dair Yönetmelik” 2010 yılında yürürlüğe girmiştir. Yönetme-lik, arıtma çamuru ve uygulanacağı toprak-ların ağır metal içerikleri ile bazı organik ve inorganik kirleticilerin sınır değerlerini kap-samaktadır. Söz konusu yönetmelik gereği evsel ve kentsel atıksuların arıtılması sonucu elde edilen arıtma çamurlarının toprakta kullanılabilmesi için stabilizasyonu zorunlu olup, stabilize edilen arıtma çamurlarının toprakta kullanılması izne tabidir.

SONUÇ OLARAKSu kalitesinin iyileştirilmesi ancak su-

yun akılcı kamusal yönetimi ile olabilir. Bu çerçevede, su kaynaklarının korunmasına ve denetimine özen gösterilmelidir.

Çevresel altyapı yatırımlarının sosyal yönden kabul edilebilir, çevresel yönden sağlıklı, ekonomik olarak uygulanabilir, teknolojik yönden uygun sürdürülebilir gelişim hedeflerini karşılayacak olanlarına kaynak bulunmasına öncelik verilmelidir.

Bakanlık olarak AB Çevre Müktesebatı uyumu çerçevesinde yürüttüğümüz projeler sonucunda uyumun gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyulan yatırımların önümüzdeki 20 yıllık dönemde tahmin edilen toplam uyum maliyeti 59 milyar avro olduğu or-taya konulmuştur.

Sonuç olarak gelecek nesillere daha ya-şanabilir bir çevre bırakabilmek için ilgili tüm kurum ve kuruluşlar ile vatandaşların da gereken özeni göstermesi gerekmektedir.

Atıksu Arıtma Tesislerinin enerji giderlerinin karşılanabilmesi için 2011 Yılında 172 tesise 23 Milyon TL ödeme yapılmıştır.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 23

Page 26: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

01| AyA SofyA6. yüzyılda, İstanbul’un kalbine inşa edilen Aya Sofya, mimari bakımdan bazilika planı ile merkezi planı birleştirmesi ile önemli bir dönüm noktası olarak ele alınmaktadır. Bizans İmparatorluğu döneminde dünyanın en büyük katedrali olarak inşa edilen yapı, aynı zamanda dünyanın en hızlı (5 yılda) inşa edilmiş katedralidir. 1453 yılında İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınması sonucu Fatih Sultan Mehmet’in gösterdiği büyük hoşgörüyle, mozaiklerini doğal ve yapay tahribattan kurtarmak için ince bir sıvayla kaplatılarak camiye dönüştürülmüştür.

AYDIN DERİN

önde gelen seyahaT siTelerinin inTerneT üzerinden orTaklaşa gerçekleşTirdi-ği ankeTin sonucunda, dünyaya damgasını vuran on farklı mimarî yapı seçil-

di. farklı dönemlerde, dünyanın dörT bir Tarafında inşa edilen bu sanaT eser-lerinin eTkileri Toplumun bakış açısını değişTirmeye devam ediyor.

Dünyanın en özel 15 mimari yapısı

Ayasofya, her şeyden önce boyutu ve mi-mari yapısıyla önem taşır. Taşıyıcı olarak beden duvarlarına oturtulmuş önceki ya-pıların kubbeleriyle kıyaslandığında, sade-ce dört payeye oturtulmuş bu denli büyük bir kubbe mimarlık tarihinde gerek teknik, gerekse estetik bakımdan bir devrim sa-yılmaktadır. Aynı zamanda 15 yüzyıl gibi uzun bir süreyle dünyanın en uzun süreyle ibadet yeri olmuş yapılarından da biridir.

24 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 27: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Yapının mimarlığını Mimar Sinan'ın öğrencileri Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi yapmıştır. 1632'de inşasına başlanan eser, 20 yıl sonra 1652'de tamamlanmıştır. H i n d i s t a n l ı b i r ş a i r i n “Sonsuzluğun yüzündeki bir gözyaşı” olarak tanımladığı Tac Mahal , Türk- İs lam Mimarisi'nin en önemli yapıları arasında yer almaktadır.

02 | TAc MAhAl17. yüzyılda büyük imparator Şah Cihan tarafından 14. çocuğunu doğururken hayatını kaybeden ikinci eşi Mümtaz Mahal anısına Hindistan’ın Angra şehrindeki Yamuna Irmağı'nın kıyısına inşa ettirilen Tac Mahal, Hindistan’ın sembolü, mimari hazinesi ve bir tutkunun anıtı olarak anılmaktadır. Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbenin yapımında 20. 000’den fazla işçi çalışmıştır. Efsaneye göre de yapımı bittikten sonra, türbe işçilerinin kolları aynı yapıdan bir tane daha yapılmaması için kesilmiştir.

03 | İskenderİye kütüphanesİ1995-2002 yıl ları arasında inşa edilen İskenderiye Kütüphanesi, Mısır’ın İskenderiye sahil limanında yer almaktadır. Kütüphane, MÖ 3. yüzyılın başlarındaki Ptolemaios Hanedanının döneminde yapılan ve sonra Hıristiyanlar tarafından yakılan eski İskenderiye Kütüphanesinin olduğu alana inşa edilmiştir.

İskenderiye Kütüphanesi dünyanın en büyük kütüphanelerinden biridir. Rafları sekiz milyon kitabı alacak büyüklükte olan kütüphanenin ana okuması odası 70. 000 m2 büyüklüğünde bir alanı kaplar. Yapıda aynı zamanda bir konferans salonu, üç müze, dört sanat galerisi, bir gökevi ve bir el yazısı yenileme laboratuarı mevcuttur. Yapı aynı zamanda görme engelli vatandaşların kullanımı için tasarlanmıştır. Kütüphaneye dünyanın dört bir tarafından ender bulunan tarihi belgeler ve koleksiyonlar hediye edilmiştir.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 25

Page 28: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

04 | sagrada FamIlIa1882 yılında İspanya’nın Barselona şehrinde başlanan Sagrada Familia’nın inşaatı, yapının mimarı Antoni Gaudi’nin bir tramvay altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalmıştır. Bu yüzden yapı halk arasında bitmeyen kilise olarak anılmaktadır. Ancak buna rağmen zor da olsa inşaat halen günümüzde de devam etmektedir.

İnşaatın bir asırdan fazla sürmesinin nedenleri arasında halkın yardımlarıyla başlanan kilisenin hala halkın yardımlarıyla devam etmesi ve modern mimarinin öncülerinden sayılan Gaudi’nin karmaşık mimari tarzının çözülememesi vardır. Ayrıca binanın çizimlerinin ve ilk yapım yöntemlerinin de 19. yüzyıldan kalması nedeniyle günümüz teknoloj is ine uyarlanması da mimarları zorlayan başka bir etkendir.

05 | kIş sarayI18. yüzyılda Saint Petersburg’un Neva Nehri üzerinde inşa edilen Kış Sarayı, 1732-1917 yılları arasında Rus Çarlarına ev sahipliği yapmıştır. Ekim Devrimi’nden sonra ise saray bir süre Sovyet Komutanların üssü haline gelmiş ardından da müze olarak kullanıma açılmıştır.

Sarayda 1786 kapı, 1945 pencere, 1500 oda ve 117 merdiven bulunmaktadır. Barok ve Neoklasik dönemin mimarisine uy-gun olarak sarayda simetrik anlayış ön planda olmuştur. Aynı zamanda saraydaki pencereler iki kat büyüklüğündedir. Kış Sarayı, dünyadaki en büyük ve görkemli saraylardan biridir.

Yüksek kulelerden oluşan Katolik kilisesinin tepesindeki süslemeler cennet ve yeryüzü arasında bir bağlantı sağlarmış gibi tasarlanmıştır. Kilisenin ayaklı kolonları ise yapının içine girildiğinde ormanda dolaşma hissi uyandırsın diye dallanıp budaklanan ağaçlar şeklinde yapılmıştır. Yapının tarzı İspanyol Gotik, Katalan Modern ve Yeni Sanat akımlarının birleşimi ile Gaudi tarafından oluşturulmuştur. Mimar Gaudi’nin mezarı kilisenin içinde bulunmaktadır.

Saray günümüzde ise üç milyona yakın eserin bulunduğu müze olarak kullanıl-maktadır. Müzede Leonardo da Vinci, Raphael, Michelangelo, Titian, Remb-randt, Rubens, Velasques, Renoir, Mo-net, Van Gogh ve Matisse gibi sanat-çıların orijinal eserleri bulunmaktadır.

26 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 29: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

08 | agbar kulesİ2001-2004 yılları arasında inşa edilen Agbar Kulesi, İspanya’nın Ka-talonya bölgesindeki Barcelona şehrinde yer alan 33 katlı bir yapıdır.

Agbar Kulesi’nin tasarımında bir gayzerin havaya yükselmesinden esinlenilmiştir. Standart mimari şekillerden farklı olduğu için yerli halk tarafından “l'obús” (kabuk) olarak da isimlendirilmektedir.

Agbar Kulesi’nde yaklaşık 30. 000 metrekarelik ofis alanları, 3. 210 met-rekarelik alana yayılmış mekanik ve tesisat odaları, 8. 351 metrekarelik alana yayılmış bir oditoryum ve diğer yan hizmet işlevleri yer almaktadır. 33 katlı olan binada 4 bodrum katı yer almaktadır. Tamamı cam cephe ile kaplanan kulede 4. 500’den fazla pencere vardır. Yapının maliyeti tam 130 milyon dolardır.

06 | krak des ChevalIers11. yüzyılda, Suriye’nin Humus İli'ne bağlı Tal-kalah ilçesinde Haçlı Kalesi olarak inşa edilen Krak des Chevaliers günümüze kadar korun-muş en önemli ortaçağ kalelerinden birisidir.

11. yüzyılda Kürtlerin bölgeye yerleşmesi ile inşasına başlanan kale, Kudüs’ten gelen Haçlı-ların, Haçlı Seferleri ile bölgeyi fethetmesinden sonra şövalye tarikatlarının eline geçmiştir. Ancak 1271'de, Müslümanların Yakın Doğu ve Levanten yerleşkelerini tekrar ele geçirmeye başlamasıyla, düşmüş ve Müslüman yönetimini geçmiştir. Kale en son halini 1. Dünya Savaşı sonrasındaki Fransız İşgali sırasında almıştır.

07 | OsCar nIemeyer müzesİMimar Oscar Niemeyer tarafından 1967 yılında tasarlanan müze, Brezilya’nın Parana Eyaleti’ndeki Curitiba şehrinde 2003 yılında kul-lanıma açılmıştır. Müze şekli itibariyle aynı zamanda Göz Müzesi olarak da anılmaktadır.

Müzede çoğunlukla gör-sel sanatlar, mimarlık ve tasarım sergileri düzen-lenmektedir. İki yapıdan oluşan müzenin toplam 35 bin metre karelik alanında toplam 19 ayrı sergi salonu yer almaktadır.

Kalede ana madde olarak kireç taşı kullanıl-mıştır. 13. yüzyıldan sonra inşasında pek bir değişiklik olmayan kalenin sadece dış boyası değiştirilmiştir. Kale doğu ve batının mimari öğelerini bir bütün halinde sunmaktadır. Müs-

lüman anlayış ile temeli atılan kale, Haçlıla-rın eline geçmesiyle Gotik mimari anlayışta tasarlanmıştır. Aynı zamanda çoğu tarihçinin deyimiyle dönemini ve insanlarını en iyi şekilde anlatan yapılardan biridir.

Müzenin tasarımında Niemeyer’in mimarlık hayatı boyunca kullandığı birçok karakteristik özelliği barındırmaktadır. Bunlar cesur geometrik şekiller, kavisli heykeller, dolambaçlı rampalar, beyaza boyanmış geniş beton yığınları ve canlı duvar resimleri olarak sıralanabilir. Her ne kadar yapı modern mimari örneklerinden biri olarak anılsa da çoğu tasarımcıya göre post-modern mimarinin özellikleri de görülmektedir.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 27

Page 30: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

10 | mOnt saInt-mIChelFransa'nın, Aşağı Normandiya bölgesine bağlı Manche ilinde kayalık adacık ve ibadet yeri Mont Saint-Michel, 8. yüzyılda inşa edilmiştir. Çevre uzunluğu 900 m'yi bulan, daire biçimli ve granit oluşumlu Mont Saint-Michel, 88 m yüksekliğe ulaşır. Geniş bir kıyı diliyle çevrilidir. Denizin çok yükseldiği zamanlarda ada görünümünü alır.

09 | guggenheİm müzesİİspanya'nın Bask bölgesinde, Bilbao şehrinde bulunan Guggenheim Müzesi, 1997 yılında kullanıma açılmış modern sanat müzesidir. 11. 000 m² alana yayılan müzede düzensiz ve eğrisel biçimler hâkimdir. Yapı 4 yıl süren inşaat, planlanan bütçe sınırları ve takvimi içinde tamamlanmıştır ve yapı söküm tarzı stili ile ünlüdür.

Yıllık 600. 000 olarak beklenen ziyaretçi sayısı giderek artarak 1 milyon kişiyi bulmuştur. Bu sayının yüzde 60 kadarı yurt dışından gelmektedir. Çağdaş sanat odaklı Guggenheim Müzesi’nde yerleştirme ve video ve benzeri sanat objeleri, klasik sanat sayılan resim ve heykellerden daha fazladır.

Müze Bilbao'nun ve tüm Kuzey İspanya bölgesinin şüphesiz büyük bir kültürel zenginliği olmasının yanında ayrıca birkaç binlik istihdam sağlaması açısından ekonomik bir de başarıdır.

Taştan, dar sokakları ile hem ibadet tarzı yapılar hem de askeri mimari için bir örnek teşkil ediyor. Adacığın tepesindeki eski manastır çok uzaktan da görülebilir. Her yıl yaklaşık 3 milyon kişi Mont Saint-Michel’i ziyarete gelmektedir. Adada sadece 41 kişi yaşamaktadır.

28 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 31: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Bina 183 m uzunlukta ve 118 m genişlikte olup 1, 8 hektarlık bir alanı kaplar. Benzersiz çatısı 67 m ye kadar yükselir ve İsveç'ten getirilmiş 1. 056. 000 adet beyaz seramik fayansla bezenmiştir.

Opera binası 5 tiyatro salonunu içerir. Bunlar, 2679 koltuklu Konser Salonu, 1547 koltuklu Opera Tiyatrosu, 544 koltuklu Drama Tiyatrosu, 398 koltuklu Oyun Evi ve 364 koltuklu Stüdyo Tiyatrosu’dur. Yapının toplam 1000 odası vardır. 25. 000 kişilik bir şehrin ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik kapasitesine sahiptir ve elektrik kabloları 645 km uzunluğundadır.

12 | Çİn seddİDünyanın en uzun savunma duvarı olan Çin Seddi, Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanır. Yapının inşaatı MÖ 7. yüzyılda başlayan yapının inşaatı MS 7. yüzyıla kadar aralıklarla sürmüştür.

Çin Seddi’nin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 9. 000 kilometreyi bulur. Bugün ayakta duran kısım, Ming Hanedanı devrinden kalan 2. 500 kilometrelik settir.

11 | sydney Opera evİDışavurumcu mimarinin yetkin örneği ve 20. yüzyılın en ünlü yapılarından biri olan Sydney Opera Evi, 1973 yılında kullanıma açılmıştır. Yapı mimarı Jorn Utzon’a 2003 Pritzker Mimarlık Ödülünü kazandırmıştır.

Sydney Opera Evi’nin inşaatı başta verilen tahmini masrafın yaklaşık 14 katına (7 milyon Dolar'dan 102 milyon Dolar'a) mal olsa da ve 6 yıl yerine 15 yıl sürse de bina kısa süre içinde Sydney şehrinin simgesi haline gelmiştir.

580 m beton ayak, yerin 2222 m kadar derinine inerek yaklaşık 160. 000 ton ağırlığındaki yapıyı taşırlar.

Çin Seddi’nin kalınlık ve yüksekliği yer yer değişir. Sanılanın aksine Çin Seddi’nin tamamı tuğlalardan oluşmaz. Bazı yerleri çok zayıf, kuvvetsiz maddelerden yapılmıştır ve bu duvarlar çok kısadır, bununda amacı devleti saldırılardan korumak değil kaçak düşmanı yavaşlatmaktır. Genellikle duvarın yüksekliği 4-6 metre, taban kalınlığı 7 metre

ve üst kalınlığı ise 6 metre civarındadır. Kalın olan yerlerin üzerinde atlar ve arabalar gidebilmektedir. 200 metrede bir gözetleme kulesi veya kale ve 9 kilometrede bir fener kulesi bulunur. Duvar üzerinde yer yer saray ve tapınaklara da rastlanır. Kalın ve yüksek duvarları neticesinde uzaydan görülebilen tek insan yapısıdır.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 29

Page 32: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

14 | şelale evİABD’nin en ünlü konutlarından biri olan Şelale Evi, 1935 - 1937 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapı modern zamanların konutlarının en önemli temsilcilerinden biridir. Şelale Evi, ABD’nin Pennsylvania eyaletine bağlı Pittsburgh şehrinde yer alan Allegheny Dağları›nın 80 kilometre güneydoğusunda yer almaktadır.

Yapı, erkek giyim perakendecisi olan Edgar J. Kaufmann tarafından mimar Frank L. Wright’a yaptırılmıştır. Küçük bir şelalenin yanında birkaç dönümlük ufak bir araziye sahip olan Kaufmann, Wright’tan ailesi için bir ev yapmasını ister ve ona inşaat konusunda tam yetki verir. Sonuç olarak da ortaya hem Kaufmann’ı hem de mimar camiasını şok eden bir yapı ortaya çıkar. Yapı, 1964 yılında bir mimari simge olarak müze haline getirilmiştir.

Wright bu yapıda, o zamanlar daha çok kamu binalarında kullanılan uluslar arası stilin dilini, doğanın içinde yer alan özel bir konut yapısına uygulamıştır. Organik mimarinin başarılı örneklerinden biridir.

Ev bir şelalenin üzerinde yer almaktadır, ısıtma birimleri (şömineler) arsada mevcut olan kayalardan oluşmaktadır. Bazı kaya parçaları arsada bulundukları yerde bırakılmıştır ve bu kaya parçalarının döşemeden çıktığı görülmektedir. Tasarım büyük pencereler ve balkonlarla doğaya olan yakınlığı vurgulamaktadır.

13 | Chrysler bİnasI1930 yılında inşaatı tamamlanan Chrysler Binası, ABD’nin New York şehrinde yer alan bir gökdelendir. 319 metre yüksekliğe sahip olan gökdelen, açılışından 11 ay sonra tamamlanan Empire State Binası onu geçene kadar, dünyanın en yüksek binası unvanına sahipti.

İnşaatında daha önceden denenmemiş bir yöntem uygulanarak, dış cephe süslemeleri için Chrysler marka otomobilden alınan bazı dekoratif öğeleri kullanılmıştır. Binanın taşıyıcı sistemi çelik, dış cephe kaplaması metal olup; iç mekânlar tuğla duvarlar ile birbirinden ayrılmıştır. Yapının cephesinde toplam 3. 862 pencere yer almaktadır ve 8 asansör binaya hizmet vermektedir.

Art Deco mimarlık alanındaki klasikleşmiş örneklerden birisi olarak gösterilen Chrysler Binası, birçok çağdaş mimar tarafından New York’taki en güzel binalardan birisi olarak nitelendirilir. Chrysler Binası'nın orijinal ve dikkat çeken dış görünüşü, zaman içinde dünyanın birçok yerinde sonradan inşa edilen gökdelenlere de ilham kaynağı oldu.

15 | pOtala sarayI7. yüzyılda inşa edilen Potala Sarayı Çin'in kuzeybatısındaki Tibet Özerk Bölgesi'nin merkezi Lahsa'daki Kızıl Dağ’da yer almaktadır. Dağ eteğinde inşa edilen bu görkemli yapı, "Dünyanın damındaki inci" olarak adlandırılır. Tibet milliyetinin mimarlık sanatının tipik örneği olan ve Çin’in ünlü eski yapılardan biri kabul edilen Potala Sarayı, Tibet’te gelmiş geçmiş Lamaların, siyasi ve dini faaliyetlerini düzenledikleri ve oturdukları yerdir. Potala Sarayı, Tibet’te korunan en büyük eski yapıdır.

Dış çevresinde 3 sıra kent duvarı ve içinde tam 1000 oda bulunan Potala Sarayı, çağlar boyunca geçirdiği genişletmeler neticesinde 13 katlı ve 110 metre yüksekliğindeki en son haline gelmiştir.

Genel olarak taş ve ahşap kullanılarak inşa edilen Potala Sarayı'nın duvarlarının tamamı granitten yapılmıştır. Duvarın en kalın yeri 5 metredir. Potala Sarayı'nın sağlamlaştırılması ve depremden korunması için dış duvar aralığına eritilmiş demir dökülmüştür. Ayrıca, yıldırımdan korunması için de sarayın damı ve sütunlar, altınla süslenmiştir.

30 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 33: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 34: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

6.4.2011 tarih ve 6223 Sayılı Kanu-nun verdiği yetkiye dayanılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri hakkındaki KHK ile bazı Kanun ve KHK’de değişiklik yapılmasına yönelik Bakanlar Kurulu’na verilen yetkiler çerçevesinde; Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) istinaden oluşturulan Yeni Bakanlıklardan birisi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'dır. 4 Temmuz 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 644 sayılı KHK ile 17 Ağustos 2011 tarihinde yayınlanan 648 sayılı deği-şikliğe yönelik KHK çerçevesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri yeniden belirlenmiştir.

Çevre hizmetleri daha önce Çevre ve Orman Bakanlığı hüviyetiyle verilirken yeni oluşumda Bayındırlık ve İskan hiz-metleriyle birleştirilerek Çevre Ve Şehirci-

lik Bakanlığı adı altında hizmet vermeye başlamıştır.

Çevre ve Bayındırlık birbirine yabancı iki ayrı sektör gibi görülse de, modernize olmuş kentlerde çevresel faktörlerin ön plan-da tutulması bu birleşmenin teknik yönden de olumlu sonuçlar çıkarabileceğini göster-mektedir. Sera gazlarının yüzde 78‘i enerji kullanımından kaynaklanmaktadır. Enerji kullanımının sektörel dağılımına baktığı-mızda sanayide yüzde 40, konutlarda yüzde 31 oranlarıyla Çevre ve Şehirciliğin iştigal konusu cihetiyle enerji kullanımının dörtte üçünü kapsadığı görülmektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde de Çevre ve Şehircili-ğin ne kadar iç içe olduğu anlaşılmaktadır.

Dünya literatürüne baktığımızda mo-dern kentleşmede, yeşil binalar, ekolojik yapılar, Çevre Este-

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİKTE EKİP ÇALIŞMASI

DoÇ. DR. oSMAN TATARçevre ve şehircilik bakanlığı bakanlık müşaviri / izmir

Verimli bir ekip çalışması sergilemek istiyorsak;

İnsan Fizyolojisi, Beyin Fonksiyonları, NLP

(Sinir Dili Programı), Empati, Doğa, Haz Alma Duygusu, Toplam Kalite

Yönetimi, Sinerji ve İnovasyon kavramlarının

da bilinmesi ve dikkate alınması gerekmektedir.

32 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

MAKALE

Page 35: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

tiği gibi kavramların 1970 li yıllardan beri kullanıldığını görüyoruz.

Burada esas önemli olan farklı kuru-luşlardaki personelin bir çatı altında top-lanmasında Yönetimin adil paylaşımı ile zaten ağır olan işlerin sağlıklı ve süratli bir şekilde sürdürülebilmesi için uyum sü-recinin hızlandırılması, başka bir deyişle yatırımcının hizmet alımında olumsuz et-kilenmemesidir. Bu nedenle Yeni Bakanlık Merkez ve Taşra Kuruluşlarında hizmet içi eğitimlerinde Verimli Ekip Çalışmasına ayrı bir önem verilmelidir.

EKİP ÇALIŞMASIVerimli bir ekip çalışması sergilemek

istiyorsak; İnsan Fizyolojisi, Beyin Fonksi-yonları, NLP (Sinir Dili Programı), Empati, Doğa, Haz Alma Duygusu, Toplam Kalite Yönetimi, Sinerji ve İnovasyon kavram-larının da bilinmesi ve dikkate alınması gerekmektedir.

15 milyar sinir hücresine sahip olan ve yüzbinlerce kimyasal reaksiyonun vuku-bulduğu beynimizi ancak yüzde 7 kapasi-teyle kullanabilmekteyiz. Yine biz insanlar potansiyel enerjimizin sadece yüzde 10’nu kullanabilmekteyiz.

İnsan kaynaklarının ana ilkeleri; 1) Personelin haysiyet ve değerine

saygı göstermek,

2) Her çalışanı inisiyatif kullanmaya teşvik etmek,

3) Bireysel yetenekleri zorlamak, 4) Eşit fırsatlar sağlamaktır.NLP’nin "Başarısızlık yoktur, sadece

sonuçlar vardır" kuralı bile tek başına ba-şarının sırrını işaret etmektedir.

Söz ve sesin toplamından daha etkili olan beden dilinin gücünden yararlanma-lıyız. Çeşitli gezi ve aktivitelerle, ekip ele-manlarına zaman zaman "Haz Alma Duy-gusu" yaşatılmalıdır. Haz alan insanların beyinlerinde endorfin hormonu salgılan-dığı bunun da 8 mg. morfine eşdeğerdir. Doğal rahatlama sağladığı, stresi dağıttığı unutulmamalıdır.

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY)İnancımızda iki günün eşit olması hoş

görülmez. Bugünümüzün dünden ,yarını-mızın da bugünden daha verimli olması istenir. Bu anlamda Kaizen felsefesinde "En iyi, iyinin düşmanıdır" sözü de çok mani-dardır. Ekip başarısının temelini; Güven, Açıklık, Dürüstlük, Tutarlılık, Katılım ve İşbirliği oluşturur. Ekip çalışmasının per-formans grafiği yukarıda gösterilmiştir.

Ekip çalışmasında söze "ama" diye başlayanlar, hep güçlük ve problemlere yönelenler, fikirlerde boşluk arayanlar, söz kesenler, engelleri "imkansızlıklar"

Çalışma Grubu

Sözde Ekip Ekibin Etkisi

Perf

orm

ansı

n Et

kisi

PotansiyelEkip

Gerçek Ekip

Üstün PerformansEkip

Ekip çalışmasının performans grafiği

Bazı takım kaptanları oyuncularını hep yedeklerden seçme temayülündedir. Böylece kendisinin ömür boyu güçlü kaptan konumunu muhafaza edeceğini zanneder. Oysa ki güçlü ekip, ekibin liderini de güçlü ve daimi kılar.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 33

Page 36: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

olarak görenler, mutlaka haklı çıkma-ya çalışanlar, yanlışları yakalamayı beceri addedenlerden olmamalıyız.

Goethe’nin şu meşhur sözünü unut-mamalıyız: "Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar." Başarı J. W. Atknson’nun dediği gibi "Ben’le değil Biz’le olur." Ünlü benzetmeyle kibrit çöplerini iki parmağımızla teker teker kolaylıkla kırabi-liriz, ancak birkaç çöp olunca zorlanabiliriz. İşte Sinerji gücü. 1+1+1=denkleminde sonuç her zaman 3 değildir. 1+1+1=111 değerinde de sinerji gücü oluşturabilir. İşte ekip çalışmasının ruhunda bu sinerji gücünü yakalama mahareti yatmaktadır. Fikirlerin elektrik akımı gibi birbirini tu-tuşturduğu unutulmamalıdır.

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİİnsan Kaynakları Yönetimi hekimliğe

benzetildiğinde; İDARECİ: Her iş ve işlemde mevzuatı

öne sürerek hiçbir müdahalede bulunmaz, en fazla ambülans çağırabilir. Hantal bü-rokrasinin çıkış kaynağıdır.

YÖNETİCİ: Hastaya sadece pansuman yapar.

LİDER: Cerrahi müdahalede bulunur.SİSTEM LİDERİ: Koruyucu hekimlik

yapar.İlk iki başlıktaki sorumlular üretken

olamadıkları gibi bürokrasinin hantal-laşmasının mimarlarındandır. Yönetici-lik süresince başlarına fazla dert musallat olmaz. Son iki başlıktaki sorumlular ise

müthiş ve kalıcı işler başarır kendini fe-dakarca riske atar, ancak başları dertten kurtulmaz. Yaptıkları hayırlı işlerde bile soruşturulabilirler.

Bazı takım kaptanları oyuncularını hep yedeklerden seçme temayülündedir. Böy-lece kendisinin ömür boyu güçlü kaptan konumunu muhafaza edeceğini zanneder. Oysa ki güçlü ekip, ekibin liderini de güçlü ve daimi kılar.

Benjamin Franklin’in "Boş çuval dik durmaz" sözündeki "dik durmak" fiilini "dikleşmek" olarak addeden düşük çıtalı kaptanların ekiplerinden başarı beklemek hayal olur. Bakanlığımızdaki yönetim kad-rosunun "Sistem Lideri" ağırlıklı oluştu-rulması, en büyük arzu ve beklentimizdir.

Söz ve sesin toplamından daha etkili olan beden dilinin gücünden yararlanmalıyız. Çeşitli gezi ve aktivitelerle, ekip elemanlarına zaman zaman “Haz Alma Duygusu” yaşatılmalıdır. Haz alan insanların beyinlerinde endorfin hormonu salgılandığı bunun da 8 mg. morfine eşdeğerdir. Doğal rahatlama sağladığı, stresi dağıttığı unutulmamalıdır.

Ekip çalışmasında söze “ama” diye başlayanlar,

hep güçlük ve problemlere yönelenler, fikirlerde boşluk

arayanlar, söz kesenler, engelleri “imkansızlıklar” olarak görenler, mutlaka haklı çıkmaya çalışanlar,

yanlışları yakalamayı beceri addedenlerden olmamalıyız.

34 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

MAKALE

Page 37: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 38: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Dünya ısınıyor, yazlar daha sıcak geçi-yor ve kişi başına düşen gelir artıyor. Bu-nun sonucu olarak da yaz aylarında klima kullanımı giderek yaygınlaşıyor.

2010 yılına kıyasla klima satışları 2011 yılında dünya genelinde yüzde 13 arttı ve sektörünün büyüklüğü 70 milyar dolara ulaştı. Bu büyümenin önümüzdeki yıllarda hızlanarak artması bekleniyor.

Araştırmalara göre dünya genelinde klima kullanımı için her yıl yaklaşık 1 trilyon kilovat-saat elektrik tüketiliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre klima kullanımındaki artış böyle devam ederse, soğuma için harcanan enerjinin 2050 yı-lında şimdiki değerinin on katına çıkması

KÜRESEL ISINMA

YILMAZ DENİZ AYDEMİR

ARTAN KLİMA KuLLANIMI DÜNYAYI TERLETİYoR

dünya genelinde klima kullanımı için her yıl 1 Trilyon kilovaT-saaT elekTrik TükeTiliyor. soğuma için harcanan enerjinin 2050 yılında

şimdiki değerinin on kaTına çıkması öngörülüyor.

öngörülüyor. Bu değer dünyanın şu anki elektrik tüketiminin yarısına eşit.

ABD’DEKİ ARTIŞ ÜRKÜTÜCÜDünyanın geri kalanı ile karşılaştırıl-

dığında, klima kullanımının en yaygın olduğu ülke ABD olarak göze çarpıyor. Ülkede soğuma amaçlı harcanan elektrik miktarının, tüm Afrika kıtasının soğuma amaçlı harcadığı elektrik miktarından daha fazla olması uzmanları endişelendiriyor.

1993 ve 2005 yılları arasında artan sıcaklıklar ve gelişen şehirleşmenin etkisi ile ABD’deki konutlarda bulunan klimaların tükettiği enerjinin iki katına çıkması ve bu değerinde 2010 yılında yüzde 20 artması, klimaların bu ülkede hızla yaygınlaştığı-

Klimanın sıcaklık derecelerini ayarlayan

soğutucu gazların atmosfere olan etkisi tahmin edildiğinden

daha fazla. En yaygın soğutucu gaz

olarak kullanılan hidroflorokarbonların

sera gazı etkisi karbondioksitlerden

binlerce kat daha fazla.

nı gösteriyor. ABD’deki hane halklarının yaklaşık yüzde 84’ünde klima bulunuyor. Araçlarda bulunan klimalar ise yıllık 30-40 milyar litre benzin harcıyor. Böylece ülkede sadece klimaların etkisi ile yaklaşık 500 milyon ton karbondioksit salınıyor. Ayrıca klimaların etkisiyle yazın gerçek-leşen elektrik talebi, kışa oranla yüzde 22 daha fazla.

KLİMA BAĞIMLILIK YAPIYORKlima kullanımındaki artış ABD’nin

dışında dünyanın geri kalanında da artıyor. Bunun önemli etkenlerinden biri de dün-ya genelinde klima kullanımını kısıtlayan anlaşmaların veya genelgelerin olmaması. Uyarılar sadece yerel seviyede yapılıyor ve kısıtlayıcı bir yaptırım yok.

Klima kullanımının yaygınlaşması ve artışındaki bir etken de insanlar üzerinde yarattığı psikolojik etki. İnsanların sıcaklığa

olan tahammülü azaldıkça klimalara olan bağımlılığı artıyor. Yani klima

bulunan ortamda vakit geçiren insanlar, psikolojik olarak klima bulunamayan ortamlarda duramı-yor. Eskiden sıcak yaz aylarında, akşamları dışarıda vakit geçiren insanların çoğu artık klima bulu-nan ortamlarda vakit geçirmek istiyor.

Çoğu işyerinde ve konutta doğal havalandırma yöntemleri yerine yüksek elektrik tüketen

klimaların bulunması bu alışkan-lığı arttırıyor ve geri dönülmez bir

etki bırakıyor. Yoğun ısı dalgalarının yaşandığı sıcak günlerde hayat kurtara-

bilecek klimalar, günlük ihtiyacın dışında fazladan kullanıyor.

KÜRESEL ISINMA

36 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 39: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

UZAK DOĞU ÜLKELERİNDE TALEP GİDEREK ARTIYORTahminlere göre, Çin, 2020 yılında

ABD’yi klima kullanımının yaygınlığın-da geçebilir. ABD’deki konutlarda klima kullanımı 1993 ve 2009 yılları arasında 46 milyon olarak artarken, sadece 2010 yılında Çin’de gerçekleşen klima satışının 50 milyon olması bu göstergelerden bir tanesi. Ayrıca Çin’deki klimalı araçların 2015 yılında 100 milyon gibi bir sayıya ulaşması öngörülüyor, bu da 2010 de-ğerinin yaklaşık 5 katına denk geliyor. Buna ülkede 1990 yılında kamu binaları hariç hiç klima bulunmadığını eklemekte fayda var.

Çin gibi, Japonya ve Güney Kore’de de klima sektörü giderek yaygınlaşıyor. Şim-diki veriler ele alındığında 2020 yılında en yüksek klima talebinin bu Uzak Doğu ülkelerinde gerçekleşeceği hesaplanıyor.

Dünyanın geri kalanında ise özellikle Hindistan göze çarpıyor. 2011 yılında ül-kenin en büyük şehri Bombay’da toplam elektriğin yüzde 40’ı klimalar tarafından tüketilmiş. Sıcak iklimi dolayısıyla klima kullanımının yoğun olduğu bölgelerden Orta Doğu’da klimalar, dünyanın geri ka-lanına kıyasla daha kontrollü bir biçimde kullanılıyor. Ancak bu artan talebi dur-duran bir etken değil. 15 yıl içinde Suudi Arabistan’da klima kullanımı yüzünden ih-raç ettiğinden daha fazla petrol tüketebilir.

TÜRKİYE’DE REKOR DEĞERLERE ULAŞILDIYazın gelmesi, Türkiye’de de klima

kullanımında artışına neden oldu. 26 Haziran 2012'de elektrik tüketimi Ocak 2012’de görülen 730 milyon kilovat saat'i aşarak yeni bir rekora ulaştı.

Türkiye’de klima sektörünün büyük-lüğü 1, 5 milyar dolar seviyelerinde sey-rediyor ancak özellikle sahil şeritlerinde

EV VE OFİS ORTAMINDA BİLİNÇLİ KLİMA KULLANIMI• Dış ortam sıcaklığının 30 derecenin üzerinde olmaması

durumunda klima çalıştırılmamalı

• Klima, televizyon veya radyolardan en az 1 metre uzağa yerleştirilmeli

• Klima güneş görmeyen yere monte edilmeli

• Klima cihazının düzenli olarak bakımı yapılmalı

• Klima çalışırken kapı veya pencereler açık bırakılmamalı

• Uzun süre kullanılmayacağı takdirde klimanın güç bağlantısının kapatılması ve fişinin çekilmesi

• Klimanın etki ettiği odalara sızan güneş ışığı engellenmeli

• Klimaların boş odalarda çalıştırılmaması

• Klimanın içinde yer alan filtrelerin düzenli olarak temizlenmesi

• Klima cihazını satın alırken kapasitesinin konulacağın yerin özelliklerine uygun olması

• Enerji verimliliği A ve A üstü sınıf olan, az enerji tüketen klimaların seçilmesi

• Klimaları otomatik olarak çalıştırıp kapatacak zamanlayıcı özelliğinin doğru kullanılması

• Klimayı 240C ve üstünde çalıştırma, klimada arttırılan her derece % 3-5 oranında harcanan enerjiyi azaltır

• Bir vantilatör yardımıyla odadaki havanın dolaşımı sağlanması klimanın daha az güç seviyesinde çalışmasını sağlamalı

• Evlerin yalıtım seviyesi arttırarak dışarıdan sıcağın gelmesi ve soğuk havanın dışarı çıkması engellenmeli

Sıcaklıkların yükselmesi ile artan klima kullanımı,

bu yaz Hindistan’da 17 gigavatlık elektrik

açığı çıkardı, bu da ülkenin bazı bölgelerde

elektriğin günlük 16 saat kesilmesine neden oldu.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 37

Page 40: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

KÜRESEL ISINMA

her eve hatta her odaya klima takılması ile bu rakamın giderek daha da artması bekleniyor.

ERA Research tarafından, Türkiye’deki 15 ilden 815 kişi ile görüşülerek yapılan araştırma sonuçlarına göre halkın yüzde 85’i klimayı yanlış kullanıyor, bu da elekt-rik tüketimini arttırıyor. Yanlış kullanımın en büyük nedeni ise klima kullanırken yapı-lan sıcak ayarlamasında sıcaklık derecesini gerekenden çok düşürerek ortamı birden soğutma çalışılması.

DÜNYANIN SOĞUMA İHTİYACIKlima kullanımı aynı zamanda enerji

ihtiyacını da en yüksek seviyelere çıkar-tıyor. Sıcaklıkların yükselmesi ile artan klima kullanımı, bu yaz Hindistan’da 17 gigavatlık elektrik açığı çıkardı, bu da ül-kenin bazı bölgelerde elektriğin günlük 16 saat kesilmesine neden oldu. Çin’de gerçekleşen 30-40 gigavatlık elektrik açığı da enerjinin bazı bölgelere karneler ile verilmesine ve bazı fabrikaların kapatıl-masına sebebiyet verdi.

Hindistan, Çin, Brezilya gibi ülkelerde yazın oluşan elektrik ihtiyacını karşılamak için fazladan hidroelektrik santralinin dev-reye sokulması hem ciddi oranda ekolojik tahribata, hem de kırsal kesimde yaşayan milyonlarda insanın zorunlu göç etmesine neden oldu. Japonya’da ise 2011 yılında

yaşanan Fukushima Faciasından sonra tüm ülkede kapatılan nükleer santrallerden ikisi, halktan gelen muhalefete rağmen yazın artan enerji ihtiyacını karşılamak için tekrardan faaliyete sokuldu.

SERİNLEMENİN ETKİSİ ISINMADAN FAZLADünyanın çoğu ülkesinde elektrik üre-

timi kömür başta olmak üzere fosil ya-kıtlar aracılığıyla gerçekleştirdiğinden, sürekli artmakta olan tüketimin çevreye etkisi de olumsuz yönde oluyor. Ayrıca ısınmak için de genel olarak fosil yakıtlar kullanıldığından hem yaz hem de kışın çevreye inanılmaz oranda sera gazı emis-yonu salgılanıyor.

Ancak ısıtma ve soğutma amaçlı har-canan elektrik arasında da büyük bir fark var. İlki ısıtma da doğrudan olarak doğal-gaz gibi daha düşük emisyonlu yaktılar kullanılıyor. İkincisi de ısıtma ile karşılaş-tırıldığında soğutma amacı ile kullanılan klimalarda elektrik iletiminde kaybedilen enerji miktarı da fazla olduğundan, bir evi soğutmak için harcanan enerji, bir evi ısıtmak için harcanan enerjiden daha yüksek oluyor.

Hollanda Çevresel Değerlendirme Ajansı’nın dünyanın dört bir tarafındaki artan nüfus, gelir ve sıcaklıkları temel ala-rak yaptığı araştırmaya göre klimalardan

ARAÇLARDA BİLİNÇLİ KLİMA KULLANIMI•Motor ısıtılmadan klima

çalıştırılmamalı

• Isınmış havanın hızla dışarı çıkabilmesi için camlar kısa bir süre açık tutulmalı

• Klima çalıştığı zaman hava sıcaklık düğmesi soğuk konumda olmalı

•Motor çalıştıktan sonra klima önce düşük devirde istenirse daha sonra yüksek devirde çalıştırılmalı

• Klimalar açıldığı zaman hava tabana ve camlara verilmeli

YIL YILLIK KLİMA SATIŞI2007 1. 211. 230

2008 1. 106. 357

2009 612. 220

2010 739. 001

2011 1. 142. 571

38 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 41: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

salgılanan emisyonların artışı, ısınma sis-temlerinin geliştirilmesinden sağlanacak emisyon azaltımına oranla daha yüksek olacak.

SOĞUTUCU GAZLAR OZON TABAKASINI DELİYORKlimanın sıcaklık derecelerini ayarla-

yan soğutucu gazların atmosfere olan etkisi tahmin edildiğinden daha fazla. Özellikle kloroflorokarbon gibi gazlar 1989 Montreal Protokolünde yer aldığı gibi ozon tabaka-sını incelten maddeler arasında ilk sırada yer alıyor. En yaygın soğutucu gaz olarak kullanılan hidroflorokarbonlarında sera gazı etkisi karbondioksitlerden binlerce kat daha fazla.

ABD’de bulunan Halk Sağlığı ve Çevre Ulusal Birliği’ne göre eğer klima kullanım-daki artış bu hızla devam ederse, 2050 yılına kadar atmosferde biriken soğutucu gazların etkisiyle dünya yüzde 14 ile yüzde 27 arasında fazladan ısınacak.

Her ne kadar son yıllarda daha çevre dostu soğutucu gaz bulma üzerine araştır-malar yapıldıysa da tam net olarak sonuç alınamadı. Bunun en önemli etkenlerinden biri soğutucu gaz olarak kullanılan daha

çevre dostu gazların soğuma işlemini tam olarak yerine getirememesi ve daha fazla enerji tüketmesi.

VERİMLİLİK ARTSA DA ENERJİ TÜKETİMİ AZALMIYORUzmanlara göre, klimaların verimlili-

ğinin artması dünyadaki toplam elektrik tüketimini beklenen ölçüde azaltmıyor. Bunun nedeni ise klima kullanımın yay-gınlaşması. Örneğin ABD’de 1993 ile 2005 yılları arasında klimaların verimliliği yüzde 30 oranında artmasına rağmen elektrik tüketimi ikiye katlanmış.

Her ne kadar yenilenebilir enerjiden umut bulunsa da, şu an dünyadaki yenile-nebilir enerjiden yıllık toplam 750 milyar kilovat-saat elektrik üretiliyor, bu da tüm dünyada klima kullanımı için tüketilen enerjinin dörtte üçüne eşit.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahmin-lerine göre dünyadaki yenilenebilir enerji üretimi 2050 yılına kadar altı kat artacak ancak aynı zamanda 2050 yılında klima-ların çalışması için tüketilecek enerjinin şu anki değerinden on kat daha fazla ol-ması bekleniyor, yani tekrardan arz talebi karşılamıyor.

DOĞAL YÖNTEMLERLE SOĞUTMA ARAYIŞLARI SÜRÜYORKlimaların yerini alabilecek düşük enerji harcayan doğal yöntemlerin araştırılması ve geliştirmesi son sürat devam ediyor. Çin, Hindistan, İran, Mısır ve Namibya gibi ülkelerde rüzgar kuleleri gibi geleneksel yöntemler ile yeni teknolojiler geliştiriliyor.

Klimaların yerini alabilecek en etkili soğutma yöntemlerinden biri de güneş ışınlarını kullanarak iç mekanın soğutulması, ancak bu düşük enerji harcayan sistem daha araştırma aşamasında olduğu için şu an evlerde kullanmaya pek elverişli değil. Hindistan’da keşfedilen bir yöntem de yer altında tünellerinden hava pompalayarak soğutmanın gerçekleştirilmesi. Ancak tüm bu yöntemler daha geliştirme aşamasında olduğu için klimaların sağladığı soğuma hissini vermiyor.

Küresel ısınmayla ilgili uyarının onlarca klimanın takılı olduğu bir binanın cephesinde duruyor olması ilginç bir tezat oluşturuyor.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 39

Page 42: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

TARIM VE ÇEVRE

02 Tarım alanlarında kullanılan suyun üçte ikisi yeraltı su kaynaklarından sağlanmaktadır. Acaba yeraltı suyunun yüzde kaçı derin su alanlarından pompalanmaktadır?A) Yüzde 26 B) Yüzde 36 C) Yüzde 66 D) Yüzde 86

CEVAP: Tarımda sulama amaçlı kullanılan suyun yüzde 66’sı derin yeraltı su kaynaklarından sağlanmaktadır. Sığ su rezervlerinin azalması ile bu oranın 2050 yılına kadar yüzde 87’ye artması öngörülmektedir. Pompala-ma ile alınan su oranı, rezervlere dönen su oranından daha fazladır.

04 Tüketilen bir kalori biftek için, kaç kalorilik fosil yakıt kullanılmaktadır?A) 10 B) 20 C) 30 D) 40

CEVAP: Gıda zincirini sağlamak için, bir kalori biftek için yaklaşık 40 kalorilik fosil yakıt harcanmaktadır. Ortalama olarak bir kalorilik gıda tüketimi için sulama, gübreleme, ekin toplama, işleme, ulaştırma ve dağıtma için yaklaşık 5 kalorilik fosil yakıt kullanılır.

01 Tarımdaki ‘Yeşil Devrim’ sayesinde dünyadaki tahıl hasadı 1950 ile 1984 arasında yüzde 260 arttı. Acaba aşağıdakilerden hangisi üretimi arttıran unsurlardan biri değildir?A) Sulamanın iyileştirilmesi B) Gübre kullanımının artmasıC) Kişi başına düşen tahıl alanın artmasıD) Tohumlaştırmanın artması

CEVAP: O dönemde kişi başına düşen tahıl alanı yakla-şık yüzde 30 oranında azaldı. Modern tarımın cevabını aradığı en büyük sorulardan biri artan nüfusa eşdeğer olarak tarım alanını nasıl daha verimli kullanmaktır. 03 Hangi ülke yerel petrol üretiminin yüzde

65’ini tatlı su kaynağı sağlamak için harcar?A) Şili B) Suudi ArabistanC) Avustralya D) Kenya

CEVAP: Suudi Arabistan, petrolünün yüzde 65’ini deniz suyunu arıtarak tatlı su elde etmek için kullanır.

05 Dünyadaki enerji tüketiminin yüzde kaçı gıda üretimi için harcanmaktadır?A) Yüzde 5 B) Yüzde 15C) Yüzde 30 D) Yüzde 40

CEVAP: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre gıda üretimi için dünyadaki enerjinin yüzde 30’u tüketilmektedir ve bu üretimden dünyadaki sera gazı emisyonunun yüzde 22’si salgılanmaktadır.

40 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

BİLİNÇ TEST

Page 43: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

09 Gıda zincirinin hangi aşaması en çok sera gazı emisyonunun salgılanmasına neden olur?A) Ekin yetiştirme B) HayvancılıkC) Ürünü işleme ve dağıtma D) Gıdayı marketlerden satın alma, pişirme ve servis etme

CEVAP: Hayvanların dışkı amaçlı salgıladığı metan gazı, hayvancılığı gıda zincirinin en çok sera gazı salgılayan aşaması yapmaktadır. Metan gazının küresel ısınmaya etkisi karbondioksitten 25 kat daha fazladır.

08 Süpermarketler yerine yerel pazarlardan alışveriş yapmak dünyadaki sera gazı emisyonunu yüzde kaç oranında azaltır?A) Yüzde 5 B) Yüzde 15C) Yüzde 25 D) Yüzde 35

CEVAP: Carnegie Mellon Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre yerel pazarlardan alışveriş yapmak sera gazı emisyonu yüzde 4-5 oranında azaltır. Süper-marketlerdeki gıda ürünlerinin ambalajlanması ve dağı-tılması için harcanan enerji miktarını azaltma girişimleri olsa da pazarlar pratik anlamda daha çevre dostudur.

10 Hangi yöntem, su tasarrufunu sağlamaz?A) Damla sulama yöntemiB) Sulama işlemini geceleri gerçekleştirmekC) Tarlanın çapalanmasıD) Yağmurlama sulama yöntemi

CEVAP: Damla sulama yöntemi, geleneksel yağmurlama sulama yöntemine kıyasla yüzde 20-50 arası daha az su kullanır ve suda rüzgâr, buharlaşma ve sızma gibi et-kenler ile kayıplar gerçekleşmediğinden daha verimlidir. Geceleri sulama ile de suyun buharlaşma riski ortadan kalkar. Çapalama ile yabani otlar temizlendiğinden bit-kiler daha çok suya kavuşur.

07 Gelişmiş ülkelerde her yıl kişi başına ne kadar gıda ürünü israf edilmektedir?A) 5 kg B) 25 kgC) 45 kg D) 90 kg

CEVAP: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre gelişmiş ülkelerde her yıl kişi başına yaklaşık 90 kg gıda ürünü buzdolabında çürümeye bırakılarak, son kullan-ma tarihi geçtiği için atılarak veya tabakta bırakılarak israf edilmektedir. İsraf edilen gıda oranı toplam gıda üretiminin yüzde 38’ine denk gelmektedir.

06 Şeftali, biber, çilek, erik, ıspanak ve patates gibi meyve ve sebzeler, Uluslararası Çevre Çalışma Grubu’nun oluşturduğu "Dikkat Edilmesi Gereken Gıdalar" listesinin hangi bölümünde yer almaktadır?A) Sürdürülebilir olmayan yöntemler ile yetiştirilmişB) Genetiği oynanmışC) Dokusuna böcek ilacı birikmiş D) İşleme sırasında kimyasallar ile bekletilmiş

CEVAP: Yukarıdaki meyve ve sebzelere ek olarak elma, kereviz, şeftali, kiraz, marul ve üzüm de Ulus-lararası Çevre Çalışma Grubu tarafından dokularına böcek ilacı biriktiği için sağlığa zararlı yiyecekler kategorisinde yer almaktadır. Tarımda yoğun olarak kullanılan böcek ilaçları, bitkinin dokusunda çözülür ve gıda zincirinde birikmeye başlar. Bu yüzden bu meyve ve bitkilerin seçimi iyi yapılmalıdır.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 41

Page 44: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

2011 yılında Birleşmiş Milletler, inter-neti temel insan hakları arasına aldı. Bu karar bile internetin artık insan hayatının vazgeçilmezlerinden biri olduğunun önemli bir göstergesi. Ancak e-posta gönderme-den, video indirmeye kadar sanal ortam-da gerçekleştirilen her faaliyetin çevreye hesaplanamayan etkisi var. Çünkü her internet kullanımı ile veri merkezlerinin ihtiyaç duyduğu güç artıyor, bu da sal-gılanan sera gazı emisyonunu arttırıyor.

Dünya üzerindeki 2, 095 milyar insan yani toplam dünya nüfusunun yüzde 30, 2’si internet kullanıyor. Bu sayı 2000 yı-

lında yaklaşık 250 milyon kadardı. 2000 ve 2006 yılları arasında dünyadaki top-lam enerji tüketimi yüzde 200 artarken, toplam internet trafiği yüzde 32. 000. 000 artarak rekor seviyeye ulaştı. Eğer internet kullanımı bu hızla yaygınlaşmaya devam ederse, tüm dünya nüfusu 2017 yılında internete erişmiş olacak.

İNTERNET KULLANIMI ÖNGÖRÜLMEZ ÖLÇÜDE ARTIYORBazı eylemleri internet üzerinden ger-

çekleştirmenin çevreye olan etkisi, o eylemi pratiğe dökmekten daha az. Örneğin in-

ternet üzerinden MP3 formatında bir şarkı dosyasını indirmek, o şarkının bulunduğu CD’yi almaya kıyasla yüzde 40 ile yüzde 80 daha az karbondioksit salgılıyor. Ber-keley Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre de eğer ABD’deki gazete okuyucularının yüzde 25’i gazeteyi satın almak yerine internet üzerinden okursa, 14 milyon gazetenin basımından kaynak-lanan karbondioksit emisyonun yaklaşık yüzde 2 ila yüzde 3’ü salgılanıyor.

Ancak son zamanlarda insanların bil-gisayar başında daha çok vakit harcaması bu görüşü değiştiriyor. Uzmanlar internet

İNTERNETİN ÇEVREYE ETKİSİ

her yıl gönderilen 62 Trilyon önemsiz e-posTadan salgılanan karbondioksiT emisyonu, 1. 600. 000 aracın dünya eTrafında aynı anda dolaşması ile salgılanacak karbondioksiT emisyonuna eşiT.

YILMAZ DENİZ AYDEMİR

Bir arama motorunda yapılan basit bir internet araması 0, 003 kilovat saat elektrik harcayarak, atmosfere 20 miligram karbondioksit salıyor. Bu da bir arabayı 7 cm yürütmekle eşdeğer.

TEKNOLOJİ

42 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 45: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

kullanımının artması ve tarifelerin sınır-sızlaşması ile artık ihtiyacımız olmayan eylemleri bile internet üzerinden gerçek-leştirdiğimizi vurguluyor.

Başka bir gerçekte internet kullanımı için sağlanan enerjinin ağırlıklı olarak fosil yakıtlardan sağlanması. Her ne kadar tek-noloji firmaları, bu enerjiyi daha verimli yöntemler ile yenilenebilir kaynaklardan sağlamaya çalışsa da, henüz hayata ge-çirilen bir uygulama yok. Ayrıca sürekli yükselmekte olan enerji artışı ileride fir-maları zarara da uğratabilir. Uzmanlar acilen daha yeşil bir internet ortamının yaratılması gerektiği görüşünde.

ARAMANIN BEDELİBir arama motorunda yapılan basit

bir internet araması 0, 003 kilovat saat elektrik harcayarak, atmosfere 20 miligram karbondioksit salıyor. Bu da bir arabayı 7 cm yürütmekle eşdeğer. Arama motorla-rında gerçekleştirilen 100 arama da 1,5 kaşık konsantre portakal suyu üretmekte gerçekleşen aynı enerjiyi tüketiyor.

Aylık olarak incelendiğinde, arama motorları 3.9 milyon kilovat saat elekt-rik tüketiyor, bu da atmosfere 260 bin kg karbondioksit emisyonu salınmasına neden oluyor. Arama motorlarının aylık olarak tükettiği enerji bir derin dondurucuyu 5 bin 400 yıl çalıştırabilir veya bu tüketi-len enerji ile bir çamaşır makinesi 5 milyon yıkama yapılabilir.

SANAL ALIŞVERİŞİN BİLİNMEYEN YÜZÜİnternet üzerinden yapılan alışverişin

çevreye olan etkisi de günümüzde tartışı-lan konulardan biri. Sadece ABD’de 143 milyar dolar değerine ulaşan sektörün 2015 yılında 279 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Newcastle Üniversitesi’nin konu ile ilgili gerçekleştiği, nakliyat gibi etkilerin hesaba katıldığı araştırmaya göre sanal ortamda yapılan alışverişlerde eğer müş-teriler internet üzerinden 25 parçanın üze-rinde ürün satın alırsa ve 50 kilometrenin üzerindeki mesafeye sipariş edilirse, bu alışverişin, işi pratikte gerçekleştirmeye kıyasla çevreye olan etkisi azalıyor.

Carnegie Mellon Üniversitesinin yap-tığı araştırma da nakliyatın hava yolu ile yapıldığı takdirde, alışverişin karbon ayak izinin üç kat arttığının altını çiziyor. Ürün-lerin karışık dağıtım yapısı ve fazladan paketlenmesi gibi etkenler de internetten alışverişin olumsuz taraflarından. Ayrıca alınacak ürün, yürünecek mesafede ise,

Dünya üzerindeki 2, 095 milyar insan yani toplam dünya nüfusunun % 30,

2’si internet kullanıyor. Bu sayı 2000 yılında yaklaşık 250 milyon kadardı. Eğer internet kullanımı bu hızla

yaygınlaşmaya devam ederse, tüm dünya nüfusu

2017 yılında internete erişmiş olacak.

İNTERNETTE 1 DAKİKA

204.166.667 e-posta gönderiliyor.

3.600 yeni fotoğraf paylaşılıyor.

Cepten internete erişmek için 217 kullanıcı kaydoluyor.

47.000 Macintosh uygulaması indiriliyor.

48 saatlik video yükleniyor.

347 yeni gönderi yayınlanıyor.

571 yeni web sitesi kuruluyor.

684.478 paylaşım gerçekleştiriliyor.

2.000.000’dan fazla arama gerçekleşiyor.

100.000’den fazla durum güncellemesi yapılıyor.

2.083 giriş yapılıyor.

272.070 $ değerinde alışveriş yapılıyor.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 43

Page 46: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

internetten alışverişin çevreye olan etkisi kat ve kat artıyor.

Ancak internetten alışverişin olumlu tarafları da var. Alışveriş yapılacak ürünün çok uzak bir mesafede bulunması, sadece istenilen ürünün alınması, veri merkezle-rinin ve ürünün nakliyatının sürdürülebi-lir yönetmeler ile yapılması buna örnek olarak verilebilir. Bu yüzden internetten alışverişin çevreye etkisi doğru ölçütler sağlandığı zaman azalıyor.

OFİSİ EVE TAŞIMAK VERİMLİ DEĞİLİnternetin sağladığı olanaklar biri de

uzak ortamdan her türlü işin yapılabil-mesine imkân vermesi. Ofis ortamını eve taşımak başka bir deyişle evden çalışmak, özellikle son yıllarda Kuzey Amerika’da ve Avrupa’da yaygın olarak uygulanan bir yöntem. Bu yöntemin trafikten kaynak-lanan emisyonları ve ofis binasında har-canan enerjiyi azaltacağı savunulmasına rağmen son yapılan araştırmalar bize farklı bulgular sunuyor.

Araştırmalara göre evden çalışmak, evde harcanan enerjiyi yüzde 30 arttırıyor.

Ayrıca evden çalışmak kişilerin, merkezden yani iş ortamından uzak yerlere taşınmasını böylece de şehirleşmenin kırsal kesimlere yayılmasını tetikliyor. Bu da orman arazile-rinin azalmasına ve kirliliğe neden oluyor.

Bu artış evden çalışanların, televizyon, radyo ve ısıtıcı gibi aletleri daha fazla kul-lanmaya yatkın olmasına bağlanıyor. Bu tarz aletler ofis ortamında topluca kulla-nıldığından, dolayısıyla evden çalışmada kişi başına enerji tüketimi artıyor. Ancak

bunun önüne de evlerde alınabilecek ön-lemler ve doğru yöntemlerin kullanılması ile geçilebilir.

Carbon Trust ise bu yöntemin, kişinin işe gidiş tarzı, ev ortamı, evde çalışma zamanı, ev ve işyeri arasındaki mesafe gibi farklı değişkenlere bağlı olduğunu vurguluyor.

Ancak kuruluş, haftanın bazı günleri evden, bazı günleri de işyerinden çalış-manın daha çevre dostu olduğunu savu-nuyor. Getirdikleri öneri ise aynı işyerinin farklı birimlerce farklı günlerde beraber kullanılması.

GÖRüNMEYEN ETKİLER• Araştırmalara göre ortalama

bir web sitesinde geçirilen her saniyede yaklaşık 20 miligram karbondioksit salınımı gerçekleşiyor.

• Ortalama bir masaüstü bilgisayarı saatte atmosfere 40 ila 80 gram karbondioksit emisyonu salıyor.

• Bir diz üstü bilgisayardan gönderilen bir e-posta yaklaşık 2, 7 g karbondioksit emisyonuna neden oluyor.

• Her yıl gönderilen 62 trilyon önemsiz e-postadan salgılanan karbondioksit emisyonu, 1. 600. 000 aracın dünya etrafında aynı anda dolaşması ile salgılanacak karbondioksit emisyonuna eşit.

• Bazı kaynaklara göre internet dünyadaki sera gazı emisyonlarının yüzde 2’sine sebep oluyor.

• On yıl içinde internetin dünyadaki sera gazı emisyonlarının yüzde 20’sinden sorumlu olacağı tahmin ediliyor.

İnternet ortamında geçen her dakikanın çevreye olan etkisini hesaplayan uzmanlar şaşırtıcı sonuçlar ile karşılaştı. Her internet kullanımı ile veri merkezlerinin ihtiyaç duyduğu güç artıyor, bu da salgılanan sera gazı emisyonunu arttırıyor.

Arama motorlarının aylık olarak tükettiği enerji bir derin dondurucuyu 5. 400 yıl çalıştırabilir veya bu tüketilen enerji ile bir çamaşır makinesi 5. 000. 000 yıkama yapılabilir.

TEKNOLOJİ

44 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 47: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 48: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

TRABZON’DA DENİZ KİRLİLİĞİHURİ EYÜBoĞLU

çevre ve şehircilik bakanlığı, çygm deniz ve kıyı yöneTimi dairesi başkanlığı

Kıyı bölgelerinin sunduğu imkanlar ne-deniyle hızla artan endüstriyel faaliyetler sonucu kurulan sanayi tesisleri, özellikle kıyı alanlarında yoğunlaşan kentleşme, kara ve denizde gerçekleştirilen turizm faaliyetleri, deniz taşımacılığı ve iç bölgelerden yüzeysel sular vasıtasıyla gelen evsel, endüstriyel ve benzeri kaynaklı kirlilik nedeniyle ülkemiz kıyıları önemli çevre sorunlarıyla karşı karşı-ya kalmaktadır. Yoğun insan aktivitelerinin özellikle de kapalı ve yarı kapalı denizler-de, önemli çevre sorunlarının oluşmasına önemli bir katkısı vardır.

DENİZ KİRLİLİĞİKaradenize kıyısı olan diğer ülkelerin

limanlarıyla bağlantısı bulunan Trabzon,

doğal tarihi ve kültürel zenginlikleri, deniz, kara ve hava ulaşım olanakları ile bölgenin turizm potansiyeli en yüksek kentlerinden biridir. Trabzon İli'nde yoğun yerleşim, daha çok kıyı bölgelerinde ve akarsu vadilerinde görülmektedir. Söz konusu yerleşimlerden kaynaklanan evsel katı atıkların uzun yıl-lardır alıcı ortamlara gelişigüzel bir şekilde atılması doğrudan yüzeysel su kaynakları-mızın kirlenmesine dolaylı olarak da de-niz kirliliğine sebebiyet vermiştir. Yoğun yerleşimin coğrafik yapı nedeniyle dağınık bir dağılım göstermesi, geçmişten bugüne yerleşimden kaynaklanan evsel atık suların deşarjı nedeniyle yüzeysel su kaynakları-nın doğrudan, denizin ise dolaylı olarak kirlenmesi kaçınılmaz olmuştur.

Bu kapsamda, deniz kirliliğinin önlen-mesi yönünde bir takım çalışmalar yürü-tülmektedir.

Türkiye’nin de taraf olduğu Kara-deniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Söz-leşmesi (Bükreş Sözleşmesi) ve Ek protokolleri’nin uygulanabilmesi amacıyla Karadeniz Stratejik Eylem Planı kapsamın-da yürütülen çalışmalarla uyumlu olarak Karadeniz Kirlilik İzleme Projesi 2004 yı-lında başlamış olup her yıl tekrarlanarak devam etmiştir. Ülkemiz, bu proje ile, Karadeniz’de Kirlilik İzleme Programı kap-samında uluslararası platformda yüküm-lülüklerini yerine getiren ülke konumuna gelmiştir. Proje 2004-2010 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü tarafından yürü-tülmüştür. Denizlerimizi kirleten karasal kaynakların (nehirler) baskı ve etkilerinin tespiti, proje kapsamında, deniz suyunda, sedimanda ve biotada 40’a yakın farklı parametrede ölçümler yapılmıştır. Fakat çalışmalar bu sahalarla sınırlı tutulmayıp muhtemel riskli alanlarda da istasyonlar dahil edilmiştir.

2010 yılı "Karadeniz’de Kirlilik İzleme Projesi" kapsamında, Trabzon’ da 6 istas-yonda deniz kirliliği ölçüm ve analiz ça-lışmaları gerçekleştirilmiştir . Trabzon’da izleme istasyonu büyük şehir merkezine yakın olan alanda azot ve fosfat değerleri daha yüksek tespit edilmiştir. • İlkbaharda yüzey suyundaki nitrat ve

nitrit değerleri görece yüksektir. • Kış aylarında evsel deşarjları gösterir

şekilde koliform değerleri belirgindir. • Kış aylarında denizdeki tabakalaşmanın

azalmasından dolayı yapılan derin deniz deşarjları yüzey suyuna ulaşmaktadır. Deniz tabanı yüzey sedimentinde top-

lam organik karbon değerleri Trabzon önünde kısmen artsa da doğu Karadeniz’de oldukça düşük değerler belirlenmiştir. Kar-bon atomunun azot atomuna oranı incelen-diğinde; Trabzon önlerindeki istasyonların taban sedimentinde oluşan organik mad-deler yakın bir zamanda oluşmuş denizel kaynaklı olduğuna, geri kalan istasyonlarda

DENİZ KİRLİLİĞİ

KİRLİLİK

KARA KÖKENLİ

Gemilerde oluşan atıklardan kaynaklanan kirlilik

GEMİLERDEN

Kazalar sonucuoluşan deniz kirliliği

MAKALE

46 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 49: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

organik maddenin kaynağının karasal kö-kenli olduğuna işaret etmektedir.

Karadeniz sedimentinde tespit edilen petrol kirliliği; Trabzon, önlerinde alınan

sedimentte çok yüksektir. Karadeniz’in kir-lilik probleminin çözülmesi için öncelikle, Sakarya, Yenice (Filyos), Kızılırmak, Yeşilır-mak nehirlerine yapılan deşarjların kontrol

altına alınarak ıslah projelerinin yürürlüğe girmesi ve Zonguldak, Samsun, Trabzon bölgelerindeki deşarjların kontrol altına alınması önem arz etmektedir.

PARAMETRE DİP ÇÖKELTİSİ

SU KOLONU

pH - √

AKM - √

Secchi Diski Derinliği - √

Tuzluluk - √

Sıcaklık - √

Çözünmüş Oksijen - √

Amonyum Azotu - √

Toplam Azot - √

Toplam Fosfor - √

Klorofil-a - √

Toplam Organik Karbon √ -

DERİN DENİZ DEŞARJI

3’ü Merkez ilçede olmak üzere, toplam 9 adet Derin Deniz Deşarj tesisi mevcuttur.

TRABZONAKÇAABAT DERİN DENİZ DEŞARJITrabzon Akçaabat derin deniz deşarjı-

na ait Eylül 2009 dönemi deşarj değerleri SKKY Tablo 22 Derin deniz deşarjına izin verilebilecek atıksuların özellikleri ile uyum sağlamamaktadır. KOİ ve TN değerleri stan-dardın üzerinde kalmıştır. İlçede derin deniz deşarjı mevcuttur. Tesisin ön arıtma verimli çalışmamaktadır. Sadece pompalar ile terfi yapılmaktadır. Komşu beldeler olan Darıca ve Kavaklı beldelerinin de kanalizasyonları

bu tesise verilmektedir. Tesise ilave olarak Biyolojik Arıtma tesisi yapılması ve 2012 yılı sonunda inşaatın tamamlanması planlan-maktadır. Biyolojik arıtma tesisi projesi IPA fonları ile desteklenerek projelendirilmiştir.

Mesafe: 944m, Derinlik: 40mTRABZON - ARAKLI DERİN DENİZ DEŞARJITrabzon Araklı derin deniz deşarjına ait

Eylül 2009 dönemi deşarj değerlerinin, derin deniz deşarjına izin verilebilecek atıksula-rın özellikleri ile belirtilen kriterlerin çok üzerinde kaldığı görülmektedir.

Mesafe: 340m Derinlik: 40m

TRABZON - YOMRA DERİN DENİZ DEŞARJITrabzon Yomra derin deniz deşarjına

ait Eylül 2009 dönemi deşarj değerlerinin BOİ5, KOİ, TN değerleri açısından SKKY Tablo 22 Derin deniz deşarjına izin verile-bilecek atıksuların özellikleri ile belirtilen kriterleri sağlamadığı yalnızca AKM pa-rametresinin limit değerin altında tespit edildiği görülmektedir.

Yomra Tesisin ön arıtması verimli ça-lışmamaktadır.

Mesafe: 890m Derinlik: 46m

BALIKÇILIK FAALİYETLERİ

"Balık Çiftliklerinin Kurulamayacağı Hassas Alan Niteliğindeki kapalı Koy ve Körfez Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Tebliğ Kapsamında Trabzon’ da 8 adet Balık Çiftliği bulunmaktadır.

Söz konusu balık üretim çiftlikleri ilgili tebliğ kapsamında her yıl Ağustos ayında, aşağıdaki tabloda belirtilen parametrelere ilave olarak, alandaki bentik flora ve fauna türleri ile birlikte beggiatoa bakterilerinin

dağılımını tespit ederek rapor halinde her yıl Aralık ayı itibariyle İl Müdürlüğümüze sunmaktadırlar.

Bu raporlama sayesinde söz konusu çiftliklerden kaynaklanan kirliliğin izlen-mesi sağlanmaktadır.

2872 sayılı Çevre Kanunu çerçevesinde çıkarılan tebliğ ile balık çiftlikleri açık de-nizlere taşınmış ve modernize edilmiştir. Denizlerde Kurulan Balık Yetiştiriciliği Te-

sislerinin İzlenmesine İlişkin Tebliğ (2009) kapsamında balık yetiştiriciliği yapan ger-çek ve tüzel kişilere ait tesisler, faaliyete geçmelerini müteakip, aşağıda yer alan Tablo-1’de belirtilen kriterlere göre izle-nir. (Su kolonunda yapılacak analizler her yılın Ağustos ayında olmak üzere yılda bir defa yapılır. Dip çökeltisinde belirtilen pa-rametrelerin ölçümü üç yılda bir Ağustos ayında yapılır )

Yoğun yerleşimin coğrafik yapı nedeniyle dağınık bir dağılım göstermesi, geçmişten bugüne yerleşimden kaynaklanan evsel atık suların deşarjı nedeniyle yüzeysel su kaynaklarının doğrudan, denizin ise dolaylı olarak kirlenmesi kaçınılmaz olmuştur.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 47

Page 50: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

TRABZON - OF DERİN DENİZ DEŞARJITrabzon Of derin deniz deşarjına ait

Eylül 2009 dönemi deşarj değerlerinin SKKY Tablo 22 Derin deniz deşarjına izin verilebilecek atıksuların özellikleri ile be-lirtilen kriterleri sağladığı görülmektedir. Derin deniz deşarjı inşaatı tamamlanmış işletmeye alınmıştır.

Mesafe: 700m, Derinlik: 30mTRABZON-BEŞİKDÜZÜ DERİN DENİZ DEŞARJIÖn arıtma(kaba ızgara, ince ızgara,

kum tutucu ve havalandırma havuzu) ve derin deniz deşarjı olacak şekilde projesi hazırlanmaktadır. İş Termin planına göre 11 Mayıs 2014 yılında işletmeye alınması planlanmaktadır.

TRABZON - SÖĞÜTLÜ-YILDIZLI DERİN DENİZ DEŞARJIÖn arıtma (ince ızgara ve kum tutucu)

ve derin deniz deşarjı ünitelerinden oluş-maktadır. Proje 20 Temmuz 1993 yılında onaylanmıştır. Tesisin kapasitesi gelen de-biye yeterli olmamaktadır.

Mesafe: 920m Derinlik: 31mTRABZON - VAKFIKEBİR DERİN DENİZ DEŞARJITrabzon Of derin deniz deşarjına ait

Eylül 2009 dönemi deşarj değerleri Tab-lo’ da görülmektedir. Deşarj değerlerinin SKKY Tablo 22 Derin deniz deşarjına izin verilebilecek atıksuların özellikleri ile be-lirtilen kriterleri sağladığı görülmektedir.

TRABZON - ÇARŞIBAŞI DERİN DENİZ DEŞARJI Ön arıtma(kaba ızgara, ince ızgara,

kum tutucu ve havalandırma havuzu) ve derin deniz deşarjı ünitelerinden oluşmak-ta ve inşaatı devam etmektedir. İnşaatın deniz kısmı tamamlanmış ancak kara kıs-mının %15’i tamamlanmıştır. Çalışmalar devam ediyor.

Mesafe: 780m Derinlik: 45mTRABZON - SÜRMENE DERİN DENİZ DEŞARJI Derin deniz deşarjı projesi yapılmış

ve 2006 yılında İller Bankası tarafından onaylanmıştır. Hibe için bakanlığımıza mü-racaat edilmiş olup cevap beklenmektedir.

TRABZON İLİ DERİN DENİZ DEŞARJLARITrabzon Merkezde 3 farklı derin deniz

deşarjı mevcuttur. Bu sistemlere ait terfi istasyonlarından alınan numunelerin analiz sonuçları Tablo 1'de verilmektedir. Eylül 2009 dönemine ait numunelerin analiz sonuçları değerlendirildiğinde standardın

Trabzon Çevresi DDD Arsin Terfi

Sürmene Terfi

Çarşıbaşı Terfi

Beşikdüzü Terfi SKKY(1)

pH 7, 0 6, 6 7, 3 6, 9 6-9

Sıcaklık 24 24 23 23 35

Askıda Katı Madde (AKM mg/L) 62 24 144 645 350

Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı (BOİ5 mg/L) 113 56 188 447 250

Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOİ mg/L) 176 81 413 1249 400

Toplam Azot (TN mg/L) 42 14 53 62 40

Toplam Fosfor (TP mg/L) 7 4 15 0, 7 10

Yağ ve Gres (mg/L) 3, 2 <2 5, 4 16 15

Fekal Koliform (adet/100mL) - - - - 200

Tablo-1. Trabzon Çevresi Derin Deniz Deşarjı Su kalitesi

sağlandığı görülmüştür. Trabzon çevre-sinde yer alan derin deniz deşarjlarından Eylül 2009 döneminde alınan numuneler değerlendirildiğinde Sürmene Terfi istas-yonuna ait değerler SKKY Tablo 22 Derin deniz deşarjına izin verilebilecek atıksula-rın özellikleri ile uyumlu görülmektedir. Arsin Terfi deşarj değerleri TN açısından standardı sağlamamaktadır. Çarşıbaşı Terfi KOİ, TN, TP açısından, Beşikdüzü terfi ise AKM, BOİ5, KOİ, TN ve Yağ gres açı-sından standardı sağlamamaktadır. Ana-liz sonuçları aşağıda yer alan tabloda da verilmektedir.

Karadeniz Bölgesi’nde topografik şart-lardan dolayı kentsel atıksuların merkezi arıtma sistemleriyle arıtılmasını zorlaştır-maktadır. Bunun sonucunda yerinde arıtma tercihlerinden soğuk iklime sahip olmasın-dan dolayı soğuk iklime dayanıklı arıtma sistemleri tercih edilmesi gerekmektedir. Döner biyodiskler, kapalı alan içerisinde işletilebildiklerinden, soğuk iklimlerde iyi bir arıtma seçeneği oluşturmaktadır. Ka-radeniz Bölgesi gibi yerleşimin dağınık ol-duğu yerlerde ve kanalizasyon sisteminin yapılması maliyetli olan yerlerde, küçük nüfuslu yerlerde foseptik atıksuları arıt-mada tercih edilebilmektedir. Söz konusu sistemlerin basit ve maliyeti düşük sistemler olması nedeniyle az gelirli olan yerleşim

yerleri tarafından yaygın olarak kullanıl-maktadır. Ayrıca yerleşim yerlerine uzak olan konutlarda münferit olarak kolaylıkla uygulanabilen döner diskler iyi bir arıtma alternatifi olabilmektedir. Karadeniz Bölgesi kış dönemleri daha sistemlerdir. Bu duruma göre her yerleşim yerinin atıksularını deşarj ettiği kıyı özelliğine ve nüfus aralığına göre farklı arıtma kademeleri uygulaması gerek-mektedir. Uygulanacak arıtma sistemlerine karar verirken yerleşim yerinin deşarj ya-pacağı kıyı şeridinin Kentsel Atıksu Arıtma Yönetmeliği’ne göre alıcı ortam hassasiyet durumu tespit edilmelidir. Arıtma prosesi seçiminde, bu sınıflandırma esas alınmak durumundadır. Buna bağlı olarak hassas alanlarda yeni kurulacak tesislerde proses seçimi yapılırken aşağıdaki kriterler dikkate alınmalıdır:

Kıyının ötrofikasyona hassasiyet duru-mu, nüfus projeksiyonları, sosyo-ekonomik durum, ilk yatırım ve işletme maliyetleri, iklim koşulları, arazi durumu, alan ihtiya-cı, sınırlayıcı Besin Elementi" çalışmaları sonuçları, enerji ihtiyacı, İşletme ve bakım için gerekli ekipmanın kolay ve ucuz te-min edilebilirliği, yetişmiş eleman ihtiyacı, bakım problemleri (ekipman, makine ve diğer yapılar), çamur üretimi ve bertarafı ileride ihtiyaç duyulması halinde tesisin iyileştirilme imkanı ve uzman görüşleri

MAKALE

48 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 51: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

LİMANLAR VE ATIK KABUL TESİSLERİ

Ülkemiz, Denizlerin Gemiler Tarafın-dan Kirletilmesinin Önlenmesi Hakkında Uluslararası Sözleşmeye (MARPOL 73/78) 1990 yılında taraf olmuş, sözleşmeden kay-naklanan yükümlülüklerini 2004 yılında yayımlanan Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ile yerine getirmiştir. Söz konusu yönetmelik gere-ğince Trabzon Liman İşletmeciliği A. Ş. ’nin atık kabul tesisine MARPOL 73/78 EK-I (Sintine Suyu, Slaç, Atık Yağ), EK-IV ve EK-V kapsamındaki atıkların kabul

edilmesi için, Yönetmeliği’nin 14. maddesi gereğince "61_AKTL-001 Belge Nolu Lisans Belgesi" verilmiştir.

Aynı yönetmeliğin 7. Maddesi gereği muafiyetle ilgili olarak Petrol Ofisi A. Ş. Trabzon Terminal Müdürlüğü’nce Bakan-lığımıza başvuru yapmış olup, Bakanlığı-mızın 07. 05. 2008 tarih ve 7842 sayılı yazısı ile "61-AKTMB-001 Muafiyet Belge No lu Atık Kabul Tesisi Muafiyet Belgesi" verilmiştir. Bakanlığımızca, gemilere veri-len atık alım hizmetleri çerçevesinde etkin

bir atık alım ve takip sisteminin kurulması amacıyla özellikle yoğun deniz turizmi-nin yaşandığı Muğla İli'nde bulunan tüm yat limanlarında, balıkçı barınaklarında, yatlarda ve diğer su araçlarında uygu-lanmak üzere Mavi Kart Sistemi hayata geçirilmektedir.

2008 2009 2010 2011

45

40

35

30

25

20

15

10

5

0

22 22

27 27 27 27

43 43

Toplam Yüzme Suyu Alanı Uygun Alan

TRABZON İLİ YÜZME SUYU ALANI (2008-2011)

MAVİ BAYRAK VE YÜZME SULARI

Yüzme Suyu Kalitesi Yönetmeliği kapsamında ilimizde İl Müdürlüğümüz ve İl Sağlık Müdürlüğü tarafından oluşturulan komisyon marifetiyle 2011 yılı sonuçlarına göre; 43 yüzme suyu alanında iz-leme yapılmaktadır. Bu yüzme suyu alanlarının tamamı Yüzme Suyu Kalitesi Yönetmeliği değer-lerine göre uygun çıkmıştır. Trabzon İlinde mavi bayrak ile ödüllendirilmiş plaj bulunmamaktadır.

Çevreye atılan kirleticilerin denetim altına alınması, kirlilik türlerinin ve yoğunluklarının tespit edilerek çözüm yollarının araştırılması, kurulacak tesislerde uygulanacak teknolojinin çevre kirliliği açısından değerlendirilmesi, var olan kirlenmenin ortadan kaldırılması ve yeniden kirlenmenin önlenmesi aşamalarının takip edilmesi ve halkın bu anlamda bilinçlendirilmesi çok önem arz etmektedir.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 49

Page 52: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME :

Deniz güvenliğinin sağlanması ve deniz kirliliğinin önlenmesi konusundaki uluslar arası hukuk ve iç hukuktan doğan hak ve yükümlülükler göz önünde bulundurularak; ilgili mevzuat ve sözleşmeler bakanlığmız tarafından yürütülmekte ve takip edilmek-tedir. Ülkemizde gemilerden kaynaklanan illegal deşarjların kontrolünü sağlamak ama-cıyla denizden ve havadan sürekli izleme ve denetim yapılmaktadır. Gemilerin sebep olduğu deniz kirlilikleri tespit edilerek 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca ağır cezalar uygulanmaktadır.

Trabzon İlinde deniz ve kıyı kirliliği-nin önlenmesi konusunda;

Çevreye atılan kirleticilerin denetim altına alınması, kirlilik türlerinin, ve yo-

ğunluklarının tespit edilerek çözüm yol-larının araştırılması, kurulacak tesislerde uygulanacak teknolojinin çevre kirliliği açısından değerlendirilmesi, var olan kir-lenmenin ortadan kaldırılması ve yeniden kirlenmenin önlenmesi aşamalarının takip edilmesi ve halkın bu anlamda bilinçlen-dirilmesi çok önem arz etmektedir.

ACİL MÜDAHALE PLANLARI

5312 sayılı "Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun" ve "Deniz Çevresinin Petrol Ve Diğer Zararlı Mad-delerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale Ve Zararların Tazmini Esasları-na Dair Kanunun Uygulama Yönetmeliği" kapsamında Trabzon’ da 2 tane kıyı tesisi belirlenmiştir. Bunlar Trabzon Liman İş-letmeciliği ile POAŞ’a ait akaryakıt dolum ve depolama tesisidir. Söz konusu tesis-lerin "Kıyı Tesisi Risk Değerlendirilmesi ve Acil Müdahale Planları" hazırlatılarak Bakanlığımız tarafından onaylanmıştır.

Karadeniz’in kirlilik probleminin çözülmesi için öncelikle, Sakarya,

Yenice (Filyos), Kızılırmak, Yeşilırmak nehirlerine

yapılan deşarjların kontrol altına alınarak ıslah

projelerinin yürürlüğe girmesi ve Zonguldak,

Samsun, Trabzon bölgelerindeki deşarjların kontrol altına alınması önem arz etmektedir.

Acil Müdahale Planları kapsamında amacımız; kazalara müdahale edebilmek, kirlenmeyi önlemek veya etkilerini en aza indirmek, insanların zarar görmesini engellemek ve mal kaybını önlemek, etkin bir şekilde deniz ve deniz çevresinin korunmasını sağlamaktır.

KAYNAKLAR:

1-2010 yılı "Karadeniz’de Kirlilik İzleme Projesi"Raporu

2- "Trabzon İli Dere Havzalarının Temizliği Projesi ve Yapılan Diğer Çalışmaları"

3-Türkiye Kıyılarında kentsel Atıksu Yönetimi : Sıcak Nokta ve Hassas Alanların Yeniden Tanımlanması , Atık Özümseme Kapasitelerinin İzleme- Modelleme Yöntemleriyle Belirlenmesi ve Sürdürülebilir kentsel

Atıksu Yatırım Planının Geliştirilmesi Projesi(SINHA)-TÜBİTAK

4- Çevre Kirliliğinin makro- Ekonomik Analizi ve Yönetimi, Dr. Osman Nuri ARAS

5-"Balık Çiftliklerinin Kurulamayacağı Hassas Alan Niteliğindeki kapalı Koy ve Körfez Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Tebliğ

MAKALE

50 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 53: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 54: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Yunus Emre (1238 - 1328) zor bir dönemin sevgi dolu simasıdır. Öyle zor-lu bir dönemdir ki bu, tarihe Cengizhan ve Timur gibi iki büyük cihangir armağan eden Moğollar’ın istila ettiği Anadolu’da tarihin kaydettiği en görkemli medeniyet-lerden birini kuran Selçuklular son dönemlerini yaşamakta, beylikler

SADE ESKİŞEHİR’İN DEĞİL BüTüN ANADOLU ŞEHİRLERİNİN PARLAYAN YüZü

ÜMİT KAÇARçevre ve şehircilik bakanlığı

eğiTim ve yayın dairesi başkanı

ŞEHİR YÜZLÜ İNSANLAR

döneminin ardından cihan devleti Osman-lı’nın temelleri atılmaktadır…

Haçlı seferlerinde ezilen Anadolu top-rakları daha kendine gelemeden Moğol istilasıyla bir kez daha perişan olmakta, maneviyata en çok ihtiyaç duyduğu bir

dönemde Anadolu insanının mane-viyatını kökünden sarsan Babai is-yanları (1239) baş göstermektedir…

Bu zorlu döneme damgasını vu-ran kavga, kan, gözyaşı ve nefrettir… Sosyal, siyasi ve dini hayat tam bir kargaşanın ortasına düşmüştür.

Böylesine zorlu bir zulüm dö-nemi ancak Yunus gibi sevgi adam-

ları sayesinde aşılabilirdi. Nitekim öyle de oldu. Dava değil sevgi adına yola çı-

YUNUS EMRE

kan Yunus, arı duru Türkçesiyle mutlak hakikate çağırdı insanları… Bu öylesine etkili bir çağrıydı ki, kurduğu zulüm im-paratorluğuyla dünyaya korku salan ve Anadolu’yu titreten Moğol akıncılarının ve sözde cihat uğruna insanlığın gördüğü en büyük zulümleri yapmaktan çekinmeyen Haçlı ordularının anlı şanlı şövalyelerinin isimleri yeryüzünden silinirken, Yunus’un varlığı günbegün daha da kökleşiyor… Bu sevgi adamının asil tebessümü, tarihin kaydettiği en büyük cihangirlerin dehşetli ve kasvetli siluetlerini gölgede bırakıyor…

Yıkılış asrında dirilişin, zulüm asrın-da barışın, kin asrında sevginin sesi olan Yunus Emre, aynı zamanda ünlü mutasav-vıf, düşünür ve şair Muhyiddin İbn Arabi (1165-1239), dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı sivil toplum teşkilatlanmaların-dan olan Ahilik sisteminin kurucusu Ahi Evran-ı Veli (1171-1261), İstanbul’un fet-hiyle zirveye çıkan Yeniçeriliğin piri, üstadı ve manevi hamisi büyük mutasavvıf Hacı

Bektaş-ı Veli (1209-1271), gönüller sultanı Mevlana Celaleddin-i Rumi (1207-1273) ve Osmanlı Devleti'nin manevi harcını karan ilimde derya, amelde yüksek, takvada ör-nek Şeyh Edebali (1206-1326) gibi büyük şahsiyetlerin çağdaşıdır.

Büyük acıları ancak büyük adamlar din-dirir, büyük sıkıntılar ancak büyük adam-larla aşılır, büyük kinler ancak büyük adam-lar sayesinde sevgiye dönüşür. Yunus gibi

Selçuklu’nun dağıldığı, Osmanlı’nın kuruluş sancıları çektiği, kavga, kan, gözyaşı ve

nefretin hüküm sürdüğü bir dönemde yaşayan Yunus, arı duru Türkçesiyle mutlak hakikate çağırdı insanları… Böylesine zorlu

bir zulüm dönemi ancak Yunus gibi sevgi adamları sayesinde aşılabilirdi.

52 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 55: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ŞÖYLE GARİP BENCİLEYİN

Acep şu yerde varm'olaŞöyle garip bencileyinBağrı başlı gözü yaşlıŞöyle garip bencileyin

Gezdim Rum ile Şam'ıYukarı illeri kamuÇok istedim bulamadımŞöyle garip bencileyin

Kimseler garip olmasınHasret oduna yanmasınHocam kimseler duymasınŞöyle garip bencileyin

Söyler dilim ağlar gözümGariplere göynür özümMeğer ki gökte yıldızımŞöyle garip bencileyin

Nice bu dert ile yanamEcel ere bir gün ölemMeğer ki sinimde bulamŞöyle garip bencileyin

Bir garip ölmüş diyelerÜç günden sonra duyalarSoğuk su ile yuyalarŞöyle garip bencileyin

Hey Emre'm Yunus biçareBulunmaz derdine çareVar imdi gez şardan şaraŞöyle garip bencileyin

sembol isimler sayesindedir ki, bugün Anadolu hala Türk ve İslam toprağıdır.

Yeryüzünün en büyük hesaplaşmalarına sahne olan Anadolu, Mevlana ve Yunus gibi gönül adamlarının miras bıraktığı evrensel ilahi sevgi sayesinde yüzyıllarca barış ve huzur adası olarak tüm insanlığa örnek olmuş, tüm mazlumlara kol kanat germiştir. Bu altın çağın Batınî mimarları Mevlana’lar, Hacı Bektaş’lar, Yunus’lar, Hacı Bayram’lar, Akşemseddin’ler; zahirî mimarı Osmanoğullarıdır. O altın çağa mührünü vuran devletse, İslam adaletinin yeryüzündeki nurlu gücü Osmanlı Cihan İmparatorluğu’dur.

Yunus Emre’nin doğduğu ve yaşadığı dö-nem, işte böylesine zorlu bir dönemdir…

YUNUS VE HACI BEKTAŞ-I VELİYunus’un tasavvufla ve tabii ki Hacı

Bektaş-ı Veli ve dolayısıyla Taptuk Emre ile tanışmasına dair anlatılanlar o dönem Anado-lu’sunun içinde bulunduğu iktisadi sıkıntılara da ışık tutar mahiyettedir.

Çok fakir olan Yunus Emre, geçimini çiftçi-likle sağlamaktadır. Kuraklık sebebiyle fakirliği iyice artınca Hacı Bektaş-ı Velî Hazretleri’nin dergâhına doğru yola çıkar; hediye olarak da yanına bir miktar alıç alır. Dergâha vardığında

dervişlere, elindeki alıçları göstererek, bun-ları Hazret-i Pir’e hediye olarak getirdiğini, fakirlikten bitap düştüğünü, bir miktar buğday istediğini söyler.

Durumu öğrenen Hacı Bektaş-ı Velî, Yunus’a ilgi göstererek birkaç gün dergâhında misafir eder. Ancak Yunus, ev halkının kendi-sinden yiyecek beklediğini belirterek dervişler vasıtasıyla izin ister. Dervişler, durumu Hazret-i Pir’e bildirdiler. Bunun üzerine Hacı Bektaş-ı Velî, “Sorun Yunus’a; buğday mı ister, yoksa erenlerin himmetini mi?” diye haber gönderir. Çaresiz Yunus, hiç tereddütsüz buğday ister, çünkü kendisinin ve ailesinin en çok buna ihtiyacı vardır. Bu cevap üzerine Hacı Bektaş-ı Velî, “Arzu ederse, getirdiği alıç tanesince nefes eyleyelim!” diye haber yollar. Ancak Yunus, bir kez daha buğday isteğini tekrarlar. Hacı Bektaş-ı Velî, son olarak, “İsterse alıçlarındaki her çekirdek sayısı kadar himmet eyleyelim!” haberini gönderir Yunus’a. Ancak biçare Yunus, bu kez de buğdayı tercih eder. Bunun üzeri-ne Hazret-i Pir’in emriyle arzu ettiği buğday kendisine verilerek yolcu edilir.

Talep ettiği buğdayı alabildiği için dergâhtan sevinçle ayrılan Yunus, yol boyunca olup bitenler üzerinde düşünmeye başlar ve çok geçmeden ne büyük bir hata yaptığının farkına varır. Yoldan dönerek tekrar dergâha koşar; “Erenler! Buğdayı geri alın ve Pir Hazretleri’ne himmet istediğimi bildirin!” dediyse de iş işten geçmiştir artık. Hacı Bektaş-ı Velî Hazretleri, “Biz onu Taptuk Emre’ye verdik. Artık nasi-binin anahtarı Taptuk Emre’dedir” buyurur.

TAPDUK EMRE DERGÂHI’NDA…Bunun üzerine Yunus, doğruca Taptuk

Emre’nin dergâhına varır. Olup bitenleri bu büyük zata anlatır. Hacı Bektaş-ı Veli tara-fından yetiştirilen Taptuk Emre, sükûnetle kendisini dinledikten sonra, “Yunus! Hizmet eyle, himmet eyleyelim!” buyurur.

Biçare Yunus’u, gönüller sultanı yapacak ve adını ebediyete kadar yaşatacak manevi eğitim süreci bu sahneyle başlamıştır artık…

Dergâha odun getirme işini üstlenen Yu-nus, büyük bir dikkat, aşk ve şevk ile verilen görevi yerine getirir. Görevini öylesine müthiş bir bağlılıkla yerine getirir ki, dillere destan olur. Yunus’un dergâha getirdiği odunların dümdüz olması Şeyhinin dikkatini çeker.

Taptuk Emre Hazretleri bir gün Yunus’a getirdiği odunların hepsinin ok gibi düm-düz olmasının sebebini sorar: “Bunca yıldır dergâhımıza odun taşırsın, dağlarda eğri oduna hiç mi rastlamadın?”

Yeryüzünün en büyük hesaplaşmalarına sahne olan Anadolu, Mevlana ve Yunus gibi gönül adamlarının miras bıraktığı evrensel ilahi sevgi sayesinde yüzyıllarca barış ve huzur adası olarak tüm insanlığa örnek olmuş, tüm mazlumlara kol kanat germiştir.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 53

Page 56: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Yunus’un cevabı tarihe geçer: “Sultanım! Bilirim ki, sizin kapınızdan içeri hiçbir eğrilik girmez. Bu, odun bile olsa!”

Yunus’un hizmet anlayışı, yaşantısı ve olaylara bakışını da ortaya koymaktadır.

YUNUS YOLLAR DÜŞER…Taptuk Emre dergâhında yıllarca bu

şekilde samimiyetle hizmet eden ve fakat buna karşılık kendisinde herhangi bir ge-lişme emaresi göremeyen Yunus Emre, bu üzücü durum üzerine uzun süre düşünüp taşındıktan sonra dergâhtan ayrılıp kendisini olgunluğa eriştirecek bir başka kapı arama-ya karar verir… Kimseye haber vermeden sessizce ayrılıp dergâhtan yollara düşer…

Yolda kendisi gibi kâmil bir kapı arayan iki kişiyle karşılaşan Yunus, onlarla dost olup birlikte dolaşmaya başlarlar. Beraberlikle-rinin ikinci günü acıktıklarında dostlardan biri dua eder ve kendilerine bir sofra ikram edilir. Yiyip içip şükrederler. Bu duruma son derece şaşıran Yunus, dostların bir kapıya hizmet etmeden kemale eriştiklerini, kendi-sininse yıllarca hizmet etmesine rağmen bir şey elde edemediğine bir kez daha hayıflanır ve dergâhtan ayrıldığına sevinir.

Ertesi gün acıktıklarında bu sefer diğer derviş dua eder. Tekrar sofra ikram edilir.

Bir sonraki gün dua sırası Yunus’tadır. Yunus telaşa kapılır, “Dostlar! Benim duamla bir yaprak bile kımıldamaz! Ne olur beni bu işte mazur görün! Benim mertebem çok aşağılardadır. Öyle sizin gibi Allah katından sofra ikram edilecek bir kimse değilim ben!” diyerek medet ister. İtiraz eden dervişler, Yunus’a yemek için dua etmesini söylerler. Bunun üzerine Yunus, ellerini semaya kal-dırıp duaya başlar:

“Yâ Rabb! Bu aciz miskin Yunus kuluna şu dervişlere gönderdiğin sofradan ikram et-tin. Şimdi o sofra için dua sırası bana geldi. Sen benim günahlarıma bakmayıp lutfun-la muamele buyur; beni mahcup eyleme! Allâh’ım! Onlar kimin hürmetine sana dua edip lutfa nail oldularsa, ben de o has kulun hürmetine sana niyaz eyliyorum!”

Yunus’un duası tamamlanır tamamlan-maz, önceki sofralardan çok daha güzel bir sofra ikram edilince, yol arkadaşları sordular:

“Hey derviş kardeş! Hani sen dua bilmez-din! Söyle bakalım; nasıl bir dua ettin ki, Cenâb-ı Allah böylesine bir ikram gönderdi?”

Şaşkın Yunus, bir anlam veremediği bu durum karşısında dostlarına döndü: “Asıl siz söyleyin dervişler! Sizler nasıl dua ettiniz?”

Bunun üzerine iki derviş, “Bizler, Tap-tuk Emre Hazretleri’nin kapısında kırk yıldır dillere destan bir şekilde sadakat ve ihlâsla hizmet eyleyen Derviş Yûnus’un yüzü suyu hürmetine dua ve niyaz eyledik” deyince, Yunus’un şaşkınlığı pişmanlığa dönüşür… Eyvah, diyerek Taptuk Emre dergâhına doğru hızla yönelir…

Şeyhinin evine varıp kapısını tıklatır. Hazret-i Pir’in hanımı çıkar karşısında. Yûnus’u gören valide hanım, “Evlâdım, hocanı incittin” diye sorar. Yunus’un piş-manlıktan perişan olmuş halini görünce şu tavsiyede bulunur: “Oğlum! Taptuk Haz-retleri birazdan dışarı çıkacaklar. Bu eşik-

te bekle! Ayağı sana takılınca, ‘Bu kimdir?’ diye sorar. Ben de Yunus efendim!’ derim. Şayet, ‘Hangi Yunus?’ derse, anla ki seni gönlünden çıkarmıştır. O zaman durmayıp gidersin. Eğer ‘Bizim Yunus mu?’ derse, bil ki seni affetmiştir.”

Biçare Yunus, büyük bir pişmanlık ve umutla başını eşiğe koyar ve beklemeye baş-lar. Birazdan Taptuk Emre Hazretleri kapıda görünür. Zahirî gözleri âmâ, ancak kalbi ise güneş gibi olan Hazret-i Pir, ayağı Yunus’un

ŞEHİR YÜZLÜ İNSANLAR

BİR KEZ GÖNÜL YIKTIN İSE

Bir kez gönül yıktın iseBu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahiElin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın iseEr eteğin tuttun ise

Bir kez hayır ettin iseBinde bir ise az değil

Yol odur ki doğru varaGöz odur ki Hak'kı göre

Er odur alçakta duraYüceden bakan göz değil

Erden sana nazar olaİçin dışın pür nur olaBeli kurtulmuştan ola

Şol kişi kim gammaz değil

Yunus bu sözleri çatarSanki balı yağa katar

Halka matahların satarYükü gevherdir tuz değil

Yıkılış asrında dirilişin, zulüm asrında barışın, kin asrında sevginin sesi olan

Yunus Emre, ünlü mutasavvıf Muhyiddin İbn Arabi, Ahilik

sisteminin kurucusu Ahi Evran-ı Veli, Yeniçeriliğin piri ve hamisi Hacı Bektaş-ı Veli, gönüller sultanı Mevlana ve Osmanlı Devleti'nin manevi

harcını karan Şeyh Edebali ile aynı çağda yaşamıştır.

Büyük acıları ancak büyük adamlar dindirir, büyük sıkıntılar ancak büyük adamlarla aşılır, büyük kinler ancak büyük

adamlar sayesinde sevgiye dönüşür. Yunus gibi sembol isimler sayesindedir ki, bugün Anadolu hala Türk ve İslam toprağıdır.

54 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 57: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

BİZ DÜNYADAN GİDER OLDUK

Biz dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsunBizim için hayır dua Kılanlara selam olsun

Ecel büke belimizi Söyletmeye dilimiziHasta iken halımızı Soranlara selam olsun

Tenim ortaya açıla Yakasız gömlek biçileBizi bir arı veçhile Yuyanlara selam olsun

Azrail alır canımız Kurur damarda kanımızYayıcağız kefenimiz Saranlara selam olsun

Sözdür söylenir araya Kimse döymez bu yarayaİltip bizi makbereye Koyanlara selam olsun

Bunda hep gelenler gider Hergiz gelmez yola giderBizim halimizden haber Soranlara selam olsun

Aşık oldur Hakk'ı seve Hakk derdine kıla devaBizim için hayır dua Kılanlara selam olsun

Miskin Yunus söyler sözü Kan yaş ile doldu gözüBilmeyen ne bilsin bizi Bilenlere selam olsun

başına değince sorar: “Bu kimdir?” Hanımı cevap verir: “Yunus!” Bir an sükût eden Tapduk Emre Hazretleri, tebessümle sorar: “Bizim Yunus mu?”

Yunus Emre, o gün bu gündür Anadolu insanı için “Bizim Yunus”tur… Ve öyle olmaya hep devam edecektir…

YUNUS EMRE’NİN ESERLERİ1) Yunus Emre Divanı: En çok bilinen eseri

Yunus Emre Divanı’dır. Fakat bu eserin aslını veya en eski nüshasını tespit etmek çok zordur. Yunus Emre Divanı’nın Türkiye, dünya veya şahıs kütüphanelerinde elliden fazla yazma nüs-hası bulunmaktadır. Kayıtlı nüshaları şöyledir:

Fatih Nüshası: Süleymaniye Kütüphanesi-Fatih bölümünde 3889 numarada kayıtlıdır. 15’inci yüzyılda kopya edilmiştir. 210 yaprak-lıdır, içinde 203 adet şiir bulunmaktadır.

Nuruosmaniye Nüshası: Nuruosmaniye Kütüphanesi’nde 4904 numarada kayıtlıdır. 315 yapraktan müteşekkildir ve içerisinde 219 adet şiir bulunmaktadır. Kopya tarihi 1534.

Yahya Efendi Nüshası: Süleymaniye Kütüp-hanesi Hacı Hahmud Efendi bölümünde 3480 numarada kayıtlıdır. 107 yapraktır, 302 şiir yer almaktadır. 16’ncı yüzyılda kopyalanmıştır.

Karaman Nüshas ı : Merhum Baha Kayserilioğlu’nun elindeki nüshadır.

Balıkesir Nüshası: Bu nüsha Balıkesir İl Halk Kütüphanesi’nde 451 no ile kayıtlıdır

Niyazı Mısrî nüshası: Topkapı Sarayı Mü-zesi, Hazine Kütüphanesinde 303 numarada kayıtlıdır. “Şerh-i Gazel-i Yunus Emre” adlı bu nüsha Hicri 1127 tarihinde kopyalanmıştır ve 16 yapraktan oluşmaktadır.

Bursa Nüshası: Bursa İl Halk Kütüphanesi Eski Eserler Bölümünde 882 numarada kayıtlı-

dır. Nesih Yazı ile yazılmış olan bu nüshada 120 şiir bulunmaktadır ve 53 yapraktan oluşmuştur.

2) Risalet-Ün Nushiyye (Öğütler Risalesi): Mesnevi biçiminde aruz ölçüsü ile yazılmış olan bu şiir 573 beyittir. Ruh, Nefis, Kanaat, Gazap, Sabır, Haset, Cimrilik, Akıl konularının işlendiği öğretici ve öğüt verici bir eserdir. Ri-salenin sonunda bulunan “Söze tarih yedi yüz yediydi” mısraına göre, Hicri 707, Miladi 1307 veya 1308’de yazılmıştır.

YUNUS EMRE TÜRBELERİYunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen

pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlar, 1) Eskişehir Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy, 2) Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu, 3) Bursa, 4) Ünye, 5) Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü, 6) Erzurum’un Duzcu köyü, 7) Isparta'nın Gönen ilçesi, 8) Afyon'un Sandıklı ilçesi, 9) Sivas yakınında bir yol üstü, 10) Tokat'ın Niksar ilçesi, 11) Limni Adası.

YUNUS EMRE MÜZESİEskişehir’in Mihalıççık ilçesi Yunus

Emre(eski Sarıköy) köyündeki müze, Kültür Bakanlığı’nca Yunus Emre Türbesinin mima-risine uygun olarak 13’üncü yüzyıl mimarisi tarzında yapılarak 1974’te ziyarete açılmıştır. Müzede Yunus Emre Zaviyesi’ne ait 4 berat, 7 muhasebe koçanı, birinci ve ikinci mezar-larından nakli sırasında çekilmiş fotoğraflar ile Yunus Emre’yi tanıtıcı kitaplar sergilen-mektedir.

Eskişehir Yunus Emre Türbesi

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 55

Page 58: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Tarihçilerin kutbu Halil İnalcık şöyle der:

“Osman Bey siyasi kariyerine Eskişehir’de başlamıştır. Eskişehir’deki Karacaşehir Osmanlı’nın ilk payitahtıdır.”

Nitekim Aşıkpaşaoğlu tarihinde bu husus şöyle dile getirilir:

“Karacahisar alınınca, Cuma namazı kılalım ve bir kadı isteyelim dediler. Dursun Fakih derler bir aziz kişi vardı. O halka imamlık ederdi. Hallerini ona söylediler. O da gelip Osman Gazi'nin kayın atası Edebali' ye söyledi. Daha söz bitmeden Osman Gazi geldi. Sorup isteklerini bildi. Size ne lazımsa onu yapın dedi. Dursun Fa-kih, ‘Han’ım! Sultan'dan izin gerektir’ dedi. Osman Gazi dedi ki: ‘Bu şehri ben kendi kılıcımla aldım, bunda sultanın ne dahli var ki ondan izin alayım? Ona sultanlık veren Allah bana da gaza ile hanlık verdi. Eğer minneti şu sancak ise, ben kendim dahi sancak kaldırıp kâfirlerle uğraştım. Eğer o, ben Selçuk Hanedanındanım derse, ben de Gökalp oğluyum derim. Eğer bu ülkeye ben onlardan önce geldim derse, Süleyman Şah dedem de ondan önce gel-di.’ Halk razı oldu. Kadılığı ve hatipliği Dursun Fakih'e verdiler. Cuma Hutbesi ilk önce Karacahisar'da okundu. Bayram namazını orada kıldılar.”

Seyyah Evliya Çelebi de Seyahat-namesi'nde; Osman Gazi'nin sikke (altın veya gümüş para) ve hutbe sahibi padi-şah olduğunu, ilk hutbenin Dursun Fakih adındaki tanınmış imam tarafından okun-duğunu söyler.

Anadolu’nun en eski yerleşim mer-kezlerinden biri olan Eskişehir’in tari-hindeki bu ayrıntı hep ihmal edilegeldi.

Halil İnalcık’ın Osmanlı’nın ilk payitahtı dediği Karacaşehir’in hikayesi ve bugünkü Eskişehir’in serüveni bir arada ele alınarak bu ihmal ortadan kaldırılabilir.

Bu yazının hikâyesi Karacahisar kalesi-nin fethi merkez olma küzere kah tarihin daha eski zamanlarına gidilerek, kah gü-nümüze gelinerek oluşacaktır bu yüzden.

BÜYÜK OLAYLARIN RAHMİ OLAN ŞEHİRTarih kitapları Eskişehir’in kuruluş

hikâyesini şöyle anlatırlar: “Orta Sakarya vadisinin çeşitli yerle-

rinde bulunan kalay yatakları ile Güme-le (Mihalgazi) gümüş yatakları kalkoli-tik dönemde milâttan önce 4000'lerden itibaren bu sahayı cazip bir yer haline getirmiştir. Eskişehir'in kuzeybatısındaki Demircihöyük'te milâttan önce 4000-1500 yılları arasındaki yerleşme izlerini gösteren kalıntılar bulunmuştur.”

M.Ö. 4000’li yıllarda başlayan tarihi serüven, Anadolu coğrafyası için hep bü-yük sonuçların doğacağı olaylarla atbaşı gitmiştir. M. Ö.1200’lü yıllarda Frigya egemenliği, M.Ö.700’lerdeki Lidya’lıla-rın etkisiyle başlayan şehirleşme, Yunan ve Roma egemenliği, 700’lü yıllarda İs-lam ordularının fethi ve nihayet Selçuklu fethine kadar süren Bizans hâkimiyeti bu bölgeyi hep rahim görevi yükler.

KADİM ŞEHİRLER

oSMAN BEYİN SİYASİ KARİYERİNİN BAŞLADIĞI VE oSMANLI’NIN İLK HuTBESİNİN oKuNDuĞu ŞEHİR

ESKİŞEHİRHASAN HÜSEYİN ÖZ

KADİM ŞEHİRLER

Eskişehir tarih boyunca büyük olayların rahmi olagelmiştir. Bunlardan biri de Osmanlının kuruluş sürecidir. Osman Bey adına ilk cuma hutbesi Karacahisar’da ve bayram hutbesi de Eskişehir'de okundu.

Karacahisar ve dolayısıyla Eskişehir Osmanlılar'ın ilk

ele geçirdikleri yer ve ilk idarî teşkilâtın bir parçası oldu.

56 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 59: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Seyitgazi İlçesi, Seyit Battal Gazi Külliyesi

MALAZGİRT’TEN DÖRT YIL SONRA FETHEDİLDİEskişehir, İslam’ın zuhuru ve onu takip

eden fetih faaliyetleri neticesinde, Bizans sisteminin sarsılmasını bütün Anadolu şe-hirleri gibi yakından hisseder. Emeviler döneminde ilki 708, ikincisi 778 tarihle-rinde olmak üzere iki defa İslam orduları tarafından fethedilir. Bu süreçte oluşan gel-gitlerden dolayı da şehir uzun süre bir ka-saba hüviyetinde kalır. Tâ ki Selçuklular’ın bölgeye gelişine kadar.

Tarihi kaynakların ortak görüşüne göre, bu kasaba, “Malazgirt Zaferi'nden dört yıl sonra İznik'in fethedilmiş olması Eskişehir tarafından da fetihler yapıldığı-nı gösterir.” Nitekim Kutalmışoğlu Süley-man Şah'a bağlı Türkmenler bu sıralarda Eskişehir'i ele geçirmişlerdir.

HAÇLI SEFERLERİNE KARŞI BİR SAVUNMA HATTI1097 yılına gelindiği zaman şehir bü-

yük bir gaileyle karşı karşıyadır. I. Kılıçars-

lan komutasındaki Selçuklu ordusu batıdan yaklaşan haçlı orduları karşı bu bölgede bir set oluşturur. Fakat 400 bin kişilik Haçlı kuvveti karşısında geri çekilmek zorunda kalır ve şehir tekrar Bizans hâkimiyetine girer. Ancak yoğun Türkmen kitleleri ana yollar ve idarî merkezler dışındaki alanda yerleşmeyi sürdürdüler.

Bu süreç büyük bir yıkımın da başlan-gıcıdır. Gerek Haçlı seferlerinin oluşturdu-ğu talan, gerek Türkmen akınları şehrin harap olmasına neden olur. Bu durum şehrin tekrar Selçukluların eline geçişine kadar sürer.

MİRYEKEFALON SAVAŞI VE UÇ ŞEHRİRivayete göre, 1175 yılında Türkmen-

ler 300 bin çadırla şehrin kuzey ve batı taraflarında yerleşmiş durumdadır. Bu du-rum Selçuklu ile Bizans arasında büyük bir gerilime sebep olur. Bir yıl boyunca süren çatışmalar şehri harap hale getirir. Bütün bu süreç Karacahisar çevresinde şekillenmektedir.

1176 yılına gelindiğinde bu iki güç arasında büyük bir savaş patlak verir ve nihayet II. Kılıçarslan komutasındaki Sel-çuklu ordusu Bizans ordusunu yenilgiye uğratır. İşte bu dönemde, şehre gelen der-viş gaziler yüzyıllık çatışmalardan dolayı harabeye dönmüş olan şehre Eskişehir adını verirken, aynı zamanda bu şehri

1176 yılında yaşanan Miryekefalon savaşından sonra şehre gelen gazi dervişler buranın harap olduğunu görerek, şehre Eskişehir adını verirler.

OSMANLI’NIN İLK HUTBESİ

Dursun fakının okuduğu hutbe:

Aziz Müminler;

Hamd dostlarına yardım eden, düşmanlarını yardımsız bırakan ve hiçbir yer kendisinin ilminden hariç olmayan Allah-ü Teala Hazretleri’ne mahsustur.

Allahtan başka ibadete müstahak bir mabut olmadığına şehadet ederim.

Ben bu şehadetimi kendime korunan edinir ve Allah’ın huzuruna çıkacağımız gün için onu azık olarak saklarım.

Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin Allah’ın kulu ve peygamberi olduğuna da şehadet ederim. O’nun âli evladına, ezvacine, eshabına, ensar ve muhacirine de selat-üselam ederim. Emme ba’dü (bundan sonra)

Yağmur yağdıkça, ışık parladıkça, dualar kabul oldukça, yolcu yerine döndükçe Allah Büyüktür.

Ey Allah’ın kulları!

İsteyenlere yol aşikârdır. Dinleyenler için deliller meydandadır. Ölüm sizden evvel nicelerinin kökünü kazıdı. Sizden daha kuvvetli ve güçlü olan insanları kabire sürükledi. Canları alınmak suretiyle ferah ve sevinçleri son buldu. Bizim, bugün, buradaki sevincimiz, tek ve mutlak olan Allah’ın emrine itaat ve Resulünün sünnetine uymamız neticesinde “Haze min fazlı Rabbi” (Bu rabbinin bir lütfudur) sırrına mazhar olmaktır.

Kıyamet öyle bir gündür ki, şikayet edilmez, ağlayana bakılmaz; o gün korku ve ıstırap günüdür. Korktuğunuzdan emin, ümitlerinize nail olabilmek için Allah’ın emirlerine ve Resul-ü Müctebanının sünnetine sarılın. Sarılın ki, hidayete eresiniz, zelilken aziz olasınız.

Ya İlahi, Habibinin hürmetine bağışla bu ümmeti.

Ya Rabbel Alemin! Osman Gazi Han’ın hanlığını ve sultanlığını mübarek eyle…

Amin, amin, amin…

Seyitgazi İlçesi, Seyit Battal Gazi Külliyesi

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 57

Page 60: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Marmara tarafına yapılan akınlar için bir kışlak yeri olarak kullandılar. Eskişehir'in çevresindeki topraklar Konya'daki Selçuklu sultanına ulaşan bir ön saha olup "Sultan Önü" olarak anılmaya başlandı.

OSMANLI DEVLETİNİN İLK İDARİ TEŞKİLATIArtık bu bölge Türkmen bölgesidir. Mo-

ğol saldırıları ve Selçuklu hâkimiyetinin sarsıldığı dönemde bölge Türkmenler’in sığınağı olur. Ve bu durum Osmanlılar'ın doğuşuna yol açtı. Osmanlı tarih gelene-ği yukarıda söylendiği gibi “1291 yılında Osman Gazi'nin Karacahisar'ı fethettiği,

burada ve Eskişehir'de cami yapılıp minber konduğu, Osman Bey adına ilk cuma hutbe-sinin Karacahisar ‘da ve bayram hutbesinin de Eskişehir'de okunduğunu” dile getirir.

Karacahisar ve dolayısıyla Eskişehir Osmanlılar'ın ilk ele geçirdikleri yer ve ilk idarî teşkilâtın bir parçasıdır artık. Osman Bey, oğlu Orhan'ın Karacahisar(Sultanönü) sancak beyi, kardeşi Gündüz Alp'in Eskişe-hir Subaşı’sı atar. Osmanlı idaresi altında Eskişehir, fetihlerin ilerlemesiyle tarımla uğraşanlar için basit bir pazar yeri ve ana yollar üzerinde bir uğrak noktası olmak-tan çıkarak bir idarî ve kültürel merkez haline geldi.

EVLİYA ÇELEBİNİN GÖZüNDE ESKİŞEHİREvliya Çelebi 10 Ciltlik Seyahatnamesinin ikinci cildinde bahseder Eskişehir'den. Söğüt üzerinden şehre gelen Seyyah, Eskişehir’e hakkında şöyle der:

“Havasının letafetinden güzelleri çoktur. Halkı sevilen kimselerdir. Çuka ve çoğu akmişe giyerler. Şehrin dört çevresi gül bahçeleri, bağ ve bostan olup, tahılları bol ve zengin bir yerdir. Hatta Paşa efendimize bu şehir halkından bin aded koyun, yedi at, üçyüz araba arpa ve bu nevi erzak hediye olarak geldi.”

KADİM ŞEHİRLER

ESKİŞEHİR’İN TARİHİ ESERLERİCAMİLER

Alaaddin Camii (Selçuklu dönemi), Kurşunlu Camii (1525 yılında Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Çoban Mustafa tarafından yaptırılmıştır), Bardakçı Cami, Ulu Cami, Hoşkadem Camii, Hazinedar Mescidi, Mülk Camii, Muradiye Camii, Hüsrev Paşa Camii

TÜRBE VE KÜLLİYELER

Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi, Seyyit Battal Gazi Külliyesi Türbesi, Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi (Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden), Üryan Baba Türbesi, Himmet Baba Türbesi, Alemşah Kümbeti.

ANTİK KENTLER

Yazılıkaya Frig Vadisi, Ballıhisar (Pessinus) Frig Antik Zahran Deresi, Çavlum Köyü Orta Tunç Çağı Mezarlığı, Han Antik Kenti, Odunpazarı Kentsel Sit Alanı, Gümüşkonak (Eoudoxıas).

MÜZELER

Arkeoloji Müzesi, Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi, Lületaşı Müzesi, Çağdaş Sanatlar Müzesi, TCDD Demiryolları Müzesi.

58 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 61: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

Midas Anıtı (Yazılıkaya), Eskişehir'e 80 km uzaklıkta bulunan Han ilçesinin Yazılıkaya köyündedir. Anıt, Yazılıkaya köyü ile iç içe bulunmaktadır. Anıt nedeniyle bölge Midas Kenti olarak anılmaktdır.Yüksekliği 17 metre olan anıt MÖ 600'lerde yapılmıştır. Antik Frigya'nın merkezinde olduğu kabul edilen anıt Frig Vadisi olarak adlandırılına ve çok geniş bir coğrafyaya yayılan bölgedeki anıtların en görkemlisidir.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 59

Page 62: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

KADİM ŞEHİRLER

BİLGİNLER YURDUAslında şehrin kaderi geçiş güzergâhı

üzerinde olması ve stratejik önemi dola-yısıyla, hep hâkimiyet mücadelelerinin alanı olagelmiştir. Bu yüzden de Eskişehir, adıyla müsemma bir şekilde uzun süre harap şekilde kalmıştır. Osmanlıların eline geçtiği zaman da böyleydi. Osmanlı’nın hâkimiyeti sırasında da, bir beylik egemenliğinde olması hase-biyle şehir kendine gele-medi uzun zaman.

Fakat bu şehir tarihi ve kültürel yapısı itibariyle birçok âlimi yetiş-tirmiş ve Anadolu medeniyetinin ku-rulmasında öncü-lük etmiştir.

Nitekim Fatih devrine ait vakıf ka-yıtlarına göre şehirde bir kısmının kuruluşu Selçuklular zamanına kadar giden Şeyh Şehâbeddin Sühreverdi, Seyyid Abdullah, Ahî Meh-med, Ahî Ede, Ak Doğan, Ahî Ömer, Gül Dede, Hacı Nasreddin, Ahî Mahmud za-viyelerinin bulunuşu, buranın köklü bir kültürel potansiyele ve hareketliliğe sahne olduğunu gösterir.

GÖÇLERLE BÜYÜYEN ŞEHİRYukarıda sıraladığımız bilginlere ev

sahipliği yapan şehir, Fatih’inilk zamanla-rına kadar Ankara Beyliği'ne bağlı olarak kalır. 1451 yılından sonra Kütahya’nın Bey-lerbeylik haline gelmesi üzerine Kütahya Beylerbeyliği'ne, 1841’dede merkezi Bursa olan Hüdavendigar Eyaleti'ne bağlanır.

Şehir bu yönüyle arada kalmış bir yerleşim merkezi gibi görünse

de daha önce de belirtil-diği gibi, büyük göçlere

ev sahipliği yaparak yeni oluşumların rahmi olmuştur. Selçukluların fe-tihleri sırasında 300 bin kişilik bir

Türkmen göçüne ev sahipliği yapan

Eskişehir, bu göçten yüz yıl sonra Moğolların

yurtsuz bıraktığı Türkmen-lere kucak açmış ve bu süreç

Osmanlı’nın kuruluşuna yol açmıştı.Eskişehir bu özelliğini daha sonra da

sürdürür. Nitekim 1877-1878 Osmanlı - Rus Harbi'nden sonraki göçlerin önemli du-raklarından biri olur. Bugünkü Eskişehir’in kimliğini belirleyen unsurlardan biri de bu göçler olur.

Eskişehir tarihi ve kültürel yapısı itibariyle bir çok âlimi yetiştirip Anadolu medeniyetinin kurulmasında öncülük

eden şehirlerden biri oldu.

CUMHURİYET TARİHİ MüZESİ Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Mimar Kemalettin’in 1916 yılında Turan Numune Mektebi olarak yaptırdığı binayı restore ederek 23 Nisan 1994’te Cumhuriyet Tarihi Müzesi olarak ziyarete açmıştır. Müzenin kuruluşundaki amaç Türkiye Cumhuriyetinin Kurtuluş Savaşı sonrasında kültürel, siyası, ekonomik, sosyal yapılanmasını belgelerle topluma yansıtılması, anlatılmasıdır.

Müzede Atatürk’ün giysileri, masa saati, tabak, çatal, bıçak, kaşık, kahve fincanları, ağızlığı, tespihi, bastonu, kılıcı, kırbacı, tabancası sergilenmektedir. Bunların yanı sıra Çanakkale ve Sakarya Savaşlarına, Kongrelere, İnönü Savaşlarına, Büyük Taarruza, Cumhuriyetin ilk yıllarına ait 131 fotoğraf, Atatürk’ün yaşamının çeşitli dönemlerine ait portreler de onları tamamlamaktadır.

Ayrıca Kurtuluş Savaşının özeti, devrimleri yansıtan bir resim ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet Döneminde büyük hizmetleri olan Yavuz Kruvazörü, Muavenet-i Milliye, Nusret Mayın Gemisi, Alemdar Kurtarma Gemisi, Sütlüce Bandırma Vapuru ve Savarona gemilerinin maketleri de sergilenmektedir.

Müzede bir kütüphane bulunmaktadır.

Şeyh Şücaeddin-i Veli Külliyesi

60 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 63: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ESKİŞEHİR'İN KAPLICALARI

ESKİŞEHİR KAPLICASI (MERKEZ)30lt/sn miktarında çıkan suyun sıcaklı-

ğı 38-45 ̊ C arasında değişmektedir. Böbrek taşları, safra kesesi, gut ve cilt hastalıkla-rına iyi gelmektedir.

HASIRCA KAPLICASI (MERKEZ)Bikarbonat, sülfat, kalsiyum, magnez-

yum, sodyum ve bromür içeren kaplıca suyunun debisi 4 lt/sn, sıcaklığı 32 ˚C dir ve oligometalik bir maden bulunur. Romatizmal hastalıklara, dolaşım ve kalp hastalıklarına, sinir sisteminin uyarılma-sına ve metobalizma bozukluklarına iyi gelmektedir.

KIZILİNLER KAPLICASI (MERKEZ)Bikarbonat, kalsiyum, magnezyum,

sodyum ve bromür içeren suyun debisi 0,4 lt/sn, sıcaklığı 38˚C’dir. Mide, böbrek, bağırsak, romatizma, kadın hastalıkları ve cilt hastalıkları tedavisinde yararlıdır.

AŞAĞI VE YUKARI ILICA (MERKEZ)Suları sıcak, doğal lezzette hafif kü-

kürtlüdür. Ağrılı hastalıklar ve en çok yı-kanmak için kullanılır.

ÇARDAK KAPLICASI (GÜNYÜZÜ)35 ˚C sıcaklıktaki suyun debisi 45 lt/

sn’dir. Kükürtlü ve toprak alkali hidrokar-bonatlı bir su olup, özellikle deri hastalık-larında olumlu etki yapmaktadır.

UYUZHAMAM KAPLICASI (ALPU)29 ˚C sıcaklığındaki kaplıca suyunun

debisi 1 lt/sn'dir. Toprak alkali hidrokar-bonatlı sular gurubuna giren uyuz hamamı

suyundan içme ve banyo uygulamalarıyla yararlanılır.

Kaplıca suyu özellikle deri hastalık-larında olumlu etki yapmaktadır. Ayrıca suyun yatağındaki çamur da bu hastalık-ların tedavisinde kullanılmaktadır.

SAKARILICA KAPLICASISıcaklığı 43-48 ˚C arasında değişen

suyun debisi 3 lt/sn’dir. Nevrit, nevralji, kronik romatizmel hastalıklar, kırık-çıkık

sekelleri, kadın hastalıkları, lumbago, di-abet, şişmanlık ve böbrek hastalıklarına iyi gelmektedir.

ÇİFTELER HAMAMI (ÇİFTELER)Kükürt kokuludur, ağrılı hastalıklara

iyi gelir.

YARIKÇI KAPLICASI (MİHALIÇÇIK)Sıcaklığı 39 ̊ C’dir. Ağır kükürt kokulu-

dur. Romatizma, yara ve felçlere iyi gelir.

ESKİŞEHİR'DE TERMAL TURİZMYeraltı suları açısından zengin olan

Eskişehir’de termal su, çok eski çağlar-dan beri yaygın olarak kullanılmaktadır. Eski Yunanlı yazar Athenaus, M.Ö. 200 yıllarında yazdığı kitabında içilebilen sıcak sulardan söz etmektedir.

Bizans döneminde Eskişehir, şifalı sı-cak suları nedeniyle, Bizans imparator-larının dinlenme merkezlerinden birisi olmuştur.

Roma döneminde Köprübaşı ve Sıcak Sular bölgelerinde bulunan hamam ve

kaplıcalar nedeniyle tercih edilen Eski-şehir bir su kentidir. Çardak Kaplıcası maden suyu, Kızılinler, Yenisofça, Hasır-ca termal kaynağı ve Sakarıılıca termal kaynağı, Türkiye’nin önemli termal su kaynaklarındandır.

Bu yazıda kullanılan fotoğraflar; Eskişehir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi arşivlerinden alınmıştır.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 61

Page 64: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Osman-oğlu’nun "Babam Sultan Abdulhamid" adlı kitabında bugün hala başımızı ağrıtmaya devam eden pek çok meseleyle ilgili önemli bilgiler yer alıyor. Ortadoğu’nun kaderinde etkili olmaya devam eden petrolün yüz küsur yıllık hikâyesinden önemli kesitler sunuluyor.

İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya’nın 1876-1909 yılları arasında 33 yıl süreyle Osmanlı ülkesini yöneten Sultan II. Abdül-hamid Han döneminde Osmanlı toprakları ve özellikle Ortadoğu üzerindeki emelle-rini gözler önüne seren kitapta petrolün Ortadoğu serüveninin nasıl başladığı da anlatılıyor.

İNGİLİZ ELÇİDEN ŞAŞIRTAN TEKLİFHuzura kabul edilen İngiliz elçisi, Ana-

dolu, Suriye ve Hicaz topraklarının tarihin en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yap-tığını uzun uzun sayıp döktükten sonra II. Abdülhamid’e buralarda yer altı kazıları yapmayı düşünüp düşünmediğini soruyor.

Sultan’ın kesin bir cevap vermemesi üzerine elçi, yapılacak kazılarda belki defi-ne bile bulunabileceğini ifade ediyor, eski Mısır yazısının okunmasının dünya mede-niyetine ne büyük bir kazanç olduğunu anlatıyordu… Söz konusu bölgede kazı yapılmasını Osmanlı idaresi masraflı bulu-yorsa, İngiliz hükümetinin severek bu mas-rafı karşılayabileceğini taahhüt ediyordu.

O kritik dönemde İngilizlerle müna-sebet kurmak için fırsat kollayan Osmanlı sultanı, altında ne yattığını kestiremese de, teklifi kabul ediyor. Sadrazam Halil Rıfat Paşa’yı çağırarak, İngilizlerin teklifini an-lattıktan sonra gelecek heyetlerin çalışma-larını dikkatle takip etmesini tembihliyor.

oRTADoĞu’DA PETRoL oYuNLARI VE SuLTAN II. ABDÜLHAMİD HAN

NECATİ EREN

II. AbdülhAmid’in 33 yIllIk iktidArInIn strAtejik konu bAşlIklArIndAn biri de petroldü

eğer almanlar samimi olsalardı Tarihin seyri Tamamen değişecekTi; orTadoğu peTrolleri ingilizler değil, osmanlı-alman iTTifakı Tarafından yöneTilecekTi.

TARİH

İngiltere’yle münasebet için fırsat kollayan II. Abdülhamid, İngiliz elçinin Musul çevresinde tarihi eser arama talebine olumlu cevap verir. Çok geçmeden işin sırrı aşikâr olur. Yüzey çalışmalarını bırakıp kuyular açmaya başlayan İngilizler’in kırık küpler değil petrol peşinde oldukları anlaşılır.

62 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 65: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

İNGİLİZLER TARİHİ ESER DEĞİL PETROL PEŞİNDEBu bilgi üzerine merakı büsbütün ar-

tan Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı is-tihbaratından gelen Musul ve Bağdat’taki heyetlerin yüzey çalışmalarını bırakıp ku-yular açmaya başladıklarını öğreniyor. "O zaman maksatları ortaya çıktı" diyor Sul-tan II. Abdülhamid, "Beni dürüstlüklerine inandırmak istiyorlar, böylece daha rahat çalışma imkânını elde etmek istiyorlardı. Kıymetli taşlarla donanmış ve eski diye bana sunulmuş kılıç da bu güveni bende artırmak içindi. Aradıkları kırık küpler, küçük heykelcikler değil, petroldü!"

İNSANİYET NAMINA SU KUYULARI(!)II. Abdülhamid petrol konusuna yaban-

cı değildir. Daha önce Eflak’ta (Roman-ya) petrol bulunduğu için bunun kuyular açılarak arandığını bilmektedir. Nitekim bir süre sonra İngiliz elçisi, ayrı bir haber verme vesilesiyle huzura girdiği zaman, Suriye ve Hicaz topraklarının büyük bir kısmının çöl olduğunu, buralarda susuzluk çekildiğini, bu yüzden buralarda barını-lamadığı söyleyip, eğer Osmanlı Sultanı muvafık görürse, insaniyet namına bura-larda su kuyuları açtırmaya hazır olduk-larını anlatıyor. Yalnız bir şartları vardı İngilizler’in: Eğer buralarda su bulunur ve vahalar teşekkül ederse, çıkacak suyun kullanılmasını ahaliye bırakacaklar, fakat suyun sahibi olacaklardı.

KAZILARDA TARİHİ KILIÇ BULUNUYOR!Aradan bir müddet geçiyor… Günler-

den bir gün İngiliz elçisi heyecanla huzura geliyor ve Musul çevresindeki kazılardan birinde çıkmış murassa bir kılıç getiriyor. Sapı çok kıymetli taşlarla süslü bulunan kılıç hakkında bilgi veren İngiliz elçi, bir zelzele sırasında toprağın çöktüğünü, kı-lıcın bir parçasının çok derinlere gittiği-ni, geri kalan parçanın da kazı sırasında bulunduğunu söylüyor.

Elçiye teşekkür ettikten sonra ihsanda bulunan Sultan, Osmanlı istihbaratında kılıçla ilgili herhangi bir bilginin bulun-maması üzerine kuşkulanıyor; "ya haber alma teşkilatımız işlemiyor, ya da bana bilmediğim bir oyun oynanıyor" diyerek kırık kılıcı çarşı esnafına inceletiyor. İşi-nin erbabı olan esnaflar, kılıcın eski değil eskitilmiş olduğunu söylüyorlar…

Suriye ve Hicaz bölgesinde su kuyuları açmayı isteyen ancak payitahttan bu

kez olumlu cevap alamayan İngilizler,

Cemaleddin-i Afgani ile hilafet meselesini

kurcalamaya başlarlar. II. Abdülhamid büyük bir derviş kafilesini Hindistan

Müslümanlarına gönderince, Girit gailesi

patlak verir.

Musul çevresinde eski eserler aramak isteyen Alman bilginlere izin veren II. Abdülhamid, istihbarat teşkilatına kazıları yakından inceleme talimatı verir. Gelen haberlere bakılırsa, Almanlar da tıpkı İngilizler gibi kuyular açmakta, sondajlar yapmaktadırlar…

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 63

Page 66: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

TARİH

DİPLOMASİ KILIÇLARI ÇEKİLİYORİngilizlerle ittifak işi istediği minval

üzere gitmeyen II. Abdülhamit, bu son teklifi reddeder. Bununla da yetinmez, İngilizler’in Musul ve Bağdat’ta açtıkları kuyuları da hükümetçe kapattırır.

Osmanlı sultanının bu kararı üzeri-ne tepki vermekte gecikmeyen İngilizler, Cemaleddin-i Afgani yolu ile hilafet me-selesini kurcalamaya başlarlar.

II. Abdülhamid İngilizlerin bu atağı-na, büyükçe bir derviş kafilesini Hindis-tan Müslümanlarının arasına göndermekle karşılık verir. İngilizler Girit gailesini çı-karmakla mukabele ederler. Hatta daha da ileri giderek Rusya ve Fransa’yı da yan-larına alarak Sultan’ı tahttan düşürmeyi denerler…

ALMANYA’DAN DOSTLUK ELİİngilizlerle çatışmaya düşüldüğü bu

dönemde Almanya’nın dostluk eli uzanır İstanbul’a… Girit ihtilafında doğrudan doğ-ruya Osmanlı’yı destekleyen Alman İmpa-ratoru, Fransız, İngiliz, Rus ittifakını önle-mek için Sultan II. Abdülhamid’e yaklaşır. Sonraki gelişmeleri II. Abdülhamid’den dinleyelim:

"Ben de hemen Alman ordularına Hin-distan yolunu açabileceğim gözdağını İn-gilizlere vermek için Almanlara yaklaştım. Aslında ikimizin de düşünceleri başka baş-kaydı. Bu hengâme içinde Kayzer Wilhelm İstanbul’a geldi. Tantanalı bir karşılama hazırladım. Alman imparatoru ile birlikte memleketimize bazı bilginler de gelmişti. Bu bilginlerin içinde tıpkı İngilizler gibi, kazılara meraklı olanları vardı. "

ALMAN BİLGİNLER MUSUL’DA…İşin ilginci Alman bilginler de Musul

çevresinde eski eserler aramak istiyorlardı. Kendilerine müsaade eden Sultan, İngiliz heyetlerinin petrol kokusu aldıklarını bildi-ğinden yaverlerinden Selahattin Efendi’yi bir başka nam ile Musul’a göndererek kazıları yerinde izlemesini istedi. Sultan yanılmamıştı, Yaver Selahattin’den gelen bilgilere bakılırsa, Alman heyeti de tıpkı İngilizler gibi kuyular açıyor, sondajlar yapıyordu…

BELKİ DE TARİHİN SEYRİ DEĞİŞECEKTİ"Bu samimiyetsizliğe üzüldüğümü itiraf

ederim" diyen II. Abdülhamid, belki de ta-

rihin seyrini değiştirecek olan düşüncesini şöyle açıklar: "Alman imparatoru, petrol aramak teklifiyle gelseydi, ben ona bazı şartlarda bu arama ruhsatını verecektim. Çünkü böyle bir araştırma, benim ülkem için de önemliydi. Ama casus göndermek, eski eser aramak bahanesiyle petrol ara-mak, Almanların Osmanlılara nasıl bak-tığını açıkça gösteriyordu. "

SULTAN, AMERİKA’YA YAVERİNİ GÖNDERİRAlmanların niyetini anlayan ancak işin

nereye varacağını kontrollü bir şekilde ta-kip etmek isteyen Sultan II. Abdülhamid, Almanların kazı çalışmalarını engellemez. Petrolü bulurlarsa ceplerinde götüreme-yeceklerdir ne de olsa…

Sultan bir yandan da yaveri Selahattin’i Amerika’ya gönderir. "Neden Amerika", sorusunu şöyle cevaplar Sultan II. Abdülha-mid: "Çünkü Amerika o yıllarda bu işlerde çok ileri idi. Hem bu devletle yakından ilişki kurmamıza yardım edecek, hem de topraklarımızda petrol olup olmadığını anlayacaktık. "

PETROL FİYATLARININ DÜŞECEĞİ ENDİŞESİNe yazık ki uzak görüşlü padişahın bu

teşebbüsü olumlu neticelenmez. Selahattin Efendi’nin Amerika’da temas ettiği şirketler ilgi göstermezler, Osmanlı’nın teklifine. Bir yıl sonra payitahta eli boş dönen Yaver Selahattin, Amerikalıların dünya ihtiyacı-na yeter ölçüde petrol çıktığına inandık-larını ve yeni kuyulara, petrol fiyatlarını düşüreceği düşüncesi ile yanaşmadıkları bilgisini aktarır.

JAPONYA TEŞEBBÜSÜ DE AKİM KALIRİngilizler ve Almanlar’dan sonra Os-

manlı da petrol kokusunu almıştır ar-tık… Sultan II. Abdülhamid Han, Ame-rikalılardan istediği ışığı alamayınca bu kez Doğu’ya yönelir ve Japonya’dan bir mütehassıs grubu ister. Japon hükümeti Sultan’ın teklifini kabul eder. Ancak akıbet meçhuldür. Zira bu teşebbüsten az sonra Sultan II. Abdülhamid Han 27 Nisan 1909 tarihinde tahttan indirilerek Selanik’te ika-mete mecbur edilir.

(*) Ayşe Osmanoğlu, Babam Sultan Abdülhamid, Selis Kitaplar, 2. Baskı İstanbul 2008.

Petrolün öneminin farkında olan II. Abdülhamid Han, yaveri Selahattin’i Amerika’ya gönderir. Dünya ihtiyacına yeter ölçüde petrol çıktığına inanan Amerikan firmaları, yeni kuyulara, petrol fiyatlarını düşüreceği düşüncesiyle karşı olduklarından Osmanlı’nın teklifine sıcak bakmazlar.

64 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 67: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 68: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

DATÇA HURMASI

ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ

TABİAT VARLIKLARINI KoRUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Datça Hurması (Phoenix theophrasti), Palmae Ailesine ait Phoenix cinsinin bir üyesidir. Ülkemizde Datça yarımadası dı-şında Antalya Kumluca Karaöz limanında

ve Bodrum Gölköy’de saptanmıştır. Bu-nun dışında dünyadaki diğer bir yayılımı da Girit Adası’ndadır. Bu dört noktadaki popülasyonları dışında başka bilinen bir dağılımı yoktur. Ancak Boydak (1985)’e göre buradaki popülasyon da Türkiye’den oraya götürülmüş ve doğallaşmıştır.

EN GENİŞ POPÜLASYON DATÇA’DADatça Hurması’nın en geniş popülas-

yonu Datça yarımadasındadır. Datça ya-rımadasında kuzey ve güney bakılarda en yoğun olarak bulunduğu alanın yaklaşık yüzölçümü 2500 ha civarındadır (bkz. Şekil 3), bu rakam yayılışın dış sınırları dikkate alınarak hesaplanmıştır. Bunun yanında Datça yarımadasında münferit yayılışları da mevcuttur. Gerek Kumluca-Karaöz’deki gerekse Bodrum-Gölköy’deki popülasyon-lar Datça’dakine göre daha küçüktür ve tehdide daha açık durumdadır.

Datça yarımadasında batı-doğu yö-nünde uzanan dağların Azgancık tepe, Karacahapisbaşı tepe, Yarımcabaşı tepe, Kovalıca tepe, Tanışman tepe, Lindosbaşı

palmae ailesine aiT phoenix cinsinin bir üyesi olan daTça hurması, ülkemizde

daTça yarımadası dışında anTalya kumluca karaöz limanında ve bodrum gölköy’de

yeTişmekTedir.

tepe, Andızcık tepe kesiminde su bölümü çizgisinin her iki tarafında, kuzey ve güney aklanlarda ve lokal ekolojik koşullara sahip yerlerde bulunmaktadır, Güney yamaç-lardaki yayılış alanında Datça Hurması deniz kıyısından başlayıp ana ve yan dere vadilerini izleyerek bir kısım vadilerde 300-350 m yükseltilere kadar çıkabilmektedir.

Datça Hurması’nın bulunduğu alanlar da

zayıf toprak örtüsü, rüzgarın etkisi ve

geçmişten beri süre gelen tahribat ve doğal yıkımların da etkisi ile

temelde frigana bitki örtüsü hakimdir. Bu

formasyonun baskın türü Genista Acanthcalda’dır.

66 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 69: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 67

Page 70: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ

11 HURMA POPÜLASYONU TESPİT EDİLDİBu vadilerin birçoğundaki yayılışı ir-

tibatlı ve bunların bir kısmı yaklaşık 600-1000 m uzunluğunda galeri ormanı ka-rakterinde olup, bazı yerlerde ise küme ve gruplar yer yer de bireysel yayılışlar ha-lindedir. Yayılış benzer kompozisyonlarla vadilerin denize ulaştığı genişçe kumluklar ve çakıl üzerinde de yer almaktadır.

İncelendiğinde alanda dokuz dere boyu, iki tane de kıyı kümesi olmak üzere onbir hurma popülasyonu bulunmuştur. Derelere göre Datça Hurmasının doğal ya-yılış ve etkileşim alanlarının hektar olarak dağılımı; Eksera deresi: 15, 0 ha, Kocaçığlı deresi: 5, 5 ha, Karaalibükü deresi: 29, 6 ha, Günlüklübük deresi: 6, 5 ha, Azmak-bükü deresi: 9, 5 ha, Hurmalıbük-1 deresi: 15, 5 ha, Karasüleymanbükü deresi: 21, 0 ha, Karaköy: 0, 1 ha, Çubucak: 0, 1 ha, Toplam: 102, 8 ha şeklindedir.

TOPRAK ÖZELLİKLERİDatça Hurması’nda yoğun bir şekilde

vejetatif çoğalma görülür. Bütün bireyler de ana gövdenin etrafında kökten veya gövdenin dibinden çıkan 3-5 gövde daha gözlemlenmiştir. Ancak bunun yanı sıra arazi çalışmaları sırasında çok az da olsa tohumla üremiş ve yayılmış küçük birey-lere de rastlanmıştır.

Datça Hurması’nın bulunduğu alanlar-da zayıf toprak örtüsü, rüzgarın etkisi ve geçmişten beri süre gelen tahribat ve doğal yıkımların da etkisi ile temelde frigana bitki örtüsü hakimdir. Bu formasyonun baskın türü Genista acanthcalda’dır.

Datça Hurması’nın en geniş popülasyonu Datça yarımadasındadır. Datça yarımadasında kuzey ve güney bakılarda en yoğun olarak bulunduğu alanın yaklaşık yüzölçümü 2500 ha civarındadır. Bunun yanında Datça yarımadasında münferit yayılışları da mevcuttur.

68 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 71: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

AKDENİZ İKLİM TİPİNE UYGUNDURBunun yanısıra Karabaş Otu (Lavandu-

la stoechas) Abdestbozan (Sarcopeterium spinosum), Keçiboğan (Calicatome villo-sa), Laden (Cistus sp. ) ve adaçayı (Salvia fruticosa) ve Flomis (Phlomis grandiflora) gibi türlerde karışıma farklı yoğunluklarda katılmaktadır.

Özet olarak tür Akdeniz iklim tipini tercih etmektedir. Biyoiklimsel açıdan da Akdeniz İklim Tipi, Sıcak Akdeniz Katı de-nebilir.

YER ALTI SUYU HAYATİ ÖNEME SAHİPDatça hurmasının doğada en önemli

gereksinimi, devamlı bir yeraltı suyunun bulunmasıdır. Su izlekleri, dere tabanla-rı ve kumsal alanları tercih etmesi türün taban suyuna ihtiyaç duyduğunu göster-mektedir. Ancak akıntılı yamaç, yan ve mevsimsel olarak kuru derelerde de bu-lunuyor olması türün su isteğinin sürek-lilik arz etmediği dönemsel kuraklıklara dayanabildiği şeklinde açıklanabilir.

ORTALAMA BOYU 10 METRE CİVARINDADatça Hurması (Phoenix theophras-

ti) ortalama 10 metre boyunda olup her gövdenin dip kısmından çıkan çok sayıda daha kısa yan sürgünler bulunmaktadır. Datça yöresinde Eksera deresinde yakla-şık yirmi metre uzunluğunda bir bireye rastlanmıştır.

Yetişkin bireylerin boyları ortalama 10-15 metre arasında değişiklik göster-mektedir.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 69

Page 72: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ce ilerlerken ne güzel görünüyordu suya vuran ay… Hanna, geceleri suyun nasıl göründüğü çok iyi biliyordu. Babasının omzunda dünyanın en güvenilir yerindeydi şimdilik. Karanlık gecede uyumaya devam etti, kırmızı değmemiş mavi sulara uyan-mak üzere…

d c“Muhammed! Hadi oğlum gidiyoruz”

diye seslendi babası. Muhammed elinde boyundan büyük bir çantayla son kez bak-tı arkadaşlarıyla oynadıkları sokaklara. Babasının kamyonun üzerinden uzattığı elini tutup kamyona çıktı.

Kamyon ilerlerken gözlerini hiç ayıra-madı evinden, ev giderek küçüldü, küçül-dü, küçüldü ve sonra da gözden kaybol-du. En son kamyona binişlerini hatırladı. Annesi, babası, kız kardeşi ve mahalleden arkadaşı Mahmud ile birlikte pikniğe git-mişlerdi. Onlar bütün gün güneşin altında top oynarken, babası akşama kadar hamak-ta uyumuş, annesi yürüyüş yapmıştı. Eve gelir gelmez o tatlı yorgunlukla dalmıştı uykuya. Hem o zamanlar hiç bomba sesi

FATMA YAVAŞ YILDIRIM

Balonları uçup gitti ellerinden, hayat-larındaki bütün renkler gibi onları da kay-bettiler gökyüzünde. Kumbaralarındaki para yeter miydi o renkleri geri almaya? Gri ve siyahı düşersek, mavi, yeşil, pembe kaça gelirdi acaba? Peki, sessizlik pahalı mıdır? Savaş seslerini iade etsek geri ala-maz mıyız sabah sessizliğini?

“Kardeşim saklambaç oynamayı çok severdi, sadece oyun için saklansak ol-maz mı? Çocukların dizleri sadece oyun oynarken kanasa? Kendi ülkemin sabahına uyansam” dedi küçük kız.

“Güneş pırıl pırıl doğmuş olsa, babam yanağımdan öpüp işe gitse, annem kar-deşimin saçlarını yeniden gülümseyerek örse olmaz mı? Annemin mutfağına yine o sevdiği çiçekli perdelerini assak. Uçurt-malarım bu kez tel örgülere takılmasa. Bir daha yaramazlık yapmayacağım söz desem susar mı bu silahlar?”

Birkaç saat uyuduktan sonra babasının omzunda uyandı Hanna, dert yüklü bir kayıkta. “Ne işim var bu kayıkta” diye bile düşünmedi. Kayık, Naf nehrinde sessiz-

duymamıştı Muhammed ve tahmin etme-mişti yeniden Halep’te top oynamanın bu kadar uzak bir ihtimal olacağını…

d cFotoğrafını çekenlere uzun uzun baktı

Aysha. Ellerindeki şeyin ne olduğunu, ne işe yaradığını anlamadı. Gülümsemek gelmedi içinden meraklı gözlerle bakan yabancılara. Hem bu kadar susuzken keyfi hiç yerinde olmuyordu. Ve sinekler neden bu kadar yapışkandı ki sanki. Annesi çağırdı Dadaab Kampı’na doğru uzun bir yolculuğa çıktı-lar. Giderken o yabancılardan biri Aysha’yı fotoğrafını çekerek uğurladı ve o fotoğraf uzaklarda mutlu bir ülkede bir evin duva-rına Somali hatırası olarak asıldı...

d cOyun ve çocuk birbirini tamamlayan iki

kelime. Oyuncakları boş mermi kovanları, terkedilmiş tanklar, gaz maskeleri olma-sın ve o iki küçük el zafer işareti yapmak zorunda kalmasın...

Bir ülkesi ve umudu olan çocuklarla dolu bir dünya diliyorum, her gece kendi yatağında uyuyan çocuklarla dolu bir dünya.

ÇoRUM BÖLGESİ ÇoCUK oYUNLARI

70 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

OYUN PARKI

Page 73: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

DÜLLÜ OYUNU (ÇORUM, KIRIKKALE)Bu oyun komşu iki şehrin çocuklarının severek oynadıkları bir oyun.

Kız ve erkek çocuklarının birlikte oynadıkları bu oyun için bize gerekli olan materyal 2 adet tahta sopa.

Oyun için kullanılan iki sopadan yerde durana “düllü” denir. Düllünün diğer sopayla rahatça fırlatılabilmesi için, oyuna geçmeden önce yere çukur kazılır.

Oyunun özü; ebenin fırlattığı sopayı, karşısındaki oyuncuların kendi sopalarıyla vurarak karşılık vermeleri esasına dayanmaktadır. Oyuncular ellerindeki sopalarla düllüye vuramazsa ebe, sopanın düştüğü yere gider. Sopayı atmak için çukurlaştırılan her yer bir sayı olmak üzere gelme adımı sayılır. Elli adım bir dalyadır. Oyun on dalyada biter.

Karşıdaki oyunculardan biri sopaya vurursa, ebenin yerine o geçer ve sayı saymaya o başlar. Ebenin en önemli rolü; sopayı kimseye vurmadan uzağa atmaktır.

KAĞNI oYuNu (ÇoRuM/İSKİLİP)Kağnı oyunu erkek çocukları-

nın oynadığı bir oyundur. Bu oyun için engebeli bir alan gerekiyor. Kağnı oyuncağının hazırlanışı şu şekildedir:

Kağnı, dört tekerleklidir. Önce, 30’a 40 cm. boyutlarında tahta bir plâka bulunur. Bu tahta plakanın üzerine 40 cm’lik boyuna paralel tekerleğin yarıçapından biraz yük-sek iki tahta parçası sabitlenir. Ar-dından iki dingile, ikişerli olarak dört tekerlek takılır ve dingiller plaka üzerindeki sabit olan tahta-ların üzerine 90 derecelik dik açıyla çakılır. Ön ucundan da bir delik delinerek bir ip bağlanır.

Bu oyun için en az iki oyuncu gereki-yor. Oyun merkanında başlangıç ve bitiş noktası belirlenir öncelikle. Yarışmacılar başlangıç noktasında sıralanırlar. Kağnıla-rın üzerine birbirine eşit ağırlıkta cisimler konulur. Bu cisim taş tahta ya da herhangi cisim olabilir. Oyuncular kağnıların iplerini tutarak bitiş noktasına doğru çekmeye baş-larlar. Yarışmacılardan hangisi üzerindeki cisimi düşürmeden bitiş noktasına ulaşırsa oyunun galibi o olur.

Oyun başlamadan önce yarışma-cılar aralarında galip gelen oyuncu-nun vereceği cezayı belirler bu çoğu

kez tek ayak üstünde durma, hay-van taklidi yapma ya da ele vurma cezası olur.

oĞLAK GELDİ oYuNu (ÇoRuM)Bu oyun için gerekli malzememiz “Çe-

lik” adı verilen yaklaşık 10-15 cm. uzun-luğundaki çubuklar. “Çomak” adı verilen yaklaşık 50 cm. uzunluğundaki sopalardır.

Oyuncuların her biri ellerine “çelik” adı verilen yaklaşık 10-15 cm. uzunluğunda-ki çubuk ve “çomak”adı verilen yaklaşık 50 cm. uzunluğundaki sopaları alırlar ve sırayla dizilirler.

Tüm oyuncular aynı anda ellerin-de bulunan “çelik”leri havaya fırlatırlar

Bu ayki sayımızda 5000 yıllık tarihe ev sahipliği yapan, Karadeniz’in İç Anadolu’ya açılan şehri Çorum’un çocuk oyunlarını hatır-lamak istedik.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 71

Page 74: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

ve“çomak”ların yardımıyla çeliklerini ata-bildikleri kadar uzağa atmaya çalışırlar. Daha sonra oyuncuların bulunduğu sıraya çeliği en yakın olan oyuncu ebe seçilir.

Seçilen ebe, diğer oyuncuların çelikle-rini toplayıp getirmekle cezalandırılır. Ebe, çelikleri toplarken “Oğlak geldi, oğlak gitti” sözlerini hiç nefes almadan ve durmaksızın yüksek sesle söylemek zorundadır. Eğer ebe bunu yapabilirse ebelikten kurtulur ve oyun tekrarlanır. Ebe çelikleri toplar-ken durur veya nefes alırsa, bu defa ceza olarak kendisine ait herhangi bir eşyasını ya da kıyafetini (örneğin şapka, ayakkabı) diğer oyuncuların önüne bırakır.

Oyunculardan biri ebenin çeliğini fırla-tabildiği kadar uzağa fırlatır. Ebe çeliğini alıp geri dönene kadar diğer oyuncular da ebenin bırakmış olduğu eşyayı kendi çomaklarıyla döverler. Eşyasının dövülerek daha fazla yıpranmaması için mümkün olduğu kadar çabuk dönmek zorunda olan ebe, çeliğini alıp eşyasının yanına geldi-ğinde diğer oyuncular da eşyayı dövmeyi bırakırlar. Bunun üzerine ebe, eşyasını geri alır, oyuncular sıralanır ve oyun böylece devam eder.

AYAKKABI SAKLAMA oYuNu (ÇoRuM/oSMANCIK)Kız ve erkek çocuklarının birlikte oy-

nadıkları bu oyun için gerekli malzememiz eşit boy ve ebatta sekiz adet tahta parçası ve her oyuncuya ait bir adet ayakkabıdır.

Öncelikle tahtadan bir oyuncak ev yapma-mız gerekiyor. Ev oluşturulurken dört adet tahta, dikdörtgen şeklinden konduktan sonra, bu düzlemin üzerine geriye kalan tahtalar konur. Böyle bir görünümün ve-rilmesindeki amaç, üste konulan tahtalar sayesinde dikdörtgenin içinde kalan boş alana konulan ayakkabıların görünmeme-sinin sağlanabilecek oluşudur.

En az 5 kişiyle oynanan bu oyun için öncelikle bir ebe seçilir. Ebe seçilirken şu tekerleme söylenir:

Portakalı soydum.Başucuma koydum.Ben bir yalan uydurdum.Duma duma dum. Tüm oyuncular, kendilerine ait birer

adet ayakkabıyı, derme çatma tahtalardan oluşturulan küçük eve koyarlar. Ardından ebe, evdeki ayakkabıları alarak çeşitli yerle-re saklar. Bu sırada diğer oyuncular ebeye bakmazlar. Ebe, bütün ayakkabıları sakla-dıktan sonra oyuncular ayakkabılarını tek ayak üzerinde bulmaya çalışırlar.

Oyun böyle devam ederken, ayakka-bısını ilk bulan ve eve ilk getiren oyuncu, oyunu kazanır ve bir sonraki oyun için ebe olma hakkına sahip olur. Oyunun sonunda kaybedene verilen özel bir ceza yoktur; çünkü oyun süresince ebe dışındaki tüm oyuncular tek ayak üzerinde dakikalarca kendi ayakkabılarını aradıklarından, bu durum ceza kadar ağır bir oyun kuralı olarak karşılarına çıkmaktadır.

Oyunda önemli olan bir nokta ise şu-dur: Ayakkabısını arayan oyunculardan herhangi biri, bir başkasının ayakkabısını bulduğu takdirde, onu hemen daha uzağa atar ki, kendisi daha fazla zaman kazana-rak oyunun galibi olma şansını arttırsın.

72 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

OYUN PARKI

Page 75: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 76: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

DÜNYA TURU

"Kanada’da Kuşların Durumu" başlıklı rapora göre Kanada’da kuş nüfusunun 1970 yılına oranla yüzde 12 azaldığı görülüyor. Ayrıca ülkede bulunan 460 farklı kuş türünün 202’sinin yani yüzde 44’ünün sayısındaki düşüş dikkat çekiyor.

Çayır kuşu, sahil kuşu gibi uçarken böcek avlayan kuş türlerinin nesli nere-deyse tükenmek üzere. Risk altındaki bu türlerin sayısı geçtiğimiz yıllara oranla yüzde 40 ila yüzde 90 oranında düşüş gösteriyor.

İklim modellerine göre ülkedeki bü-yük çayırlar ve ovalar önümüzdeki yıl-larda şiddetli kuraklık geçirecek. Kuzey bölgesinde beklenen seller ve yangınlar ise ormanların sayısını azaltarak kuş nü-fusunu tekrardan düşüşe geçirecek.

Baharın erken gelmesi de kuş nüfu-sunu azaltan başka bir etken. Uzmanlar, yalancı bahara aldanıp ülkeye geri göç eden kuşların şiddetli hava olaylarına maruz kaldığını ve hayatlarını kaybet-tiğinin altını çiziyor. Aynı zamanda er-

ken dönen kuşlar ciddi besin sıkıntısı çekiyor çünkü iklim değişikliğinin hız-lanan etkisi ile kuşların göç döngüsü ve doğanın besin döngüsü arasındaki uyum giderek azalıyor. Böylece kuşlar, yumurtlama döneminden sonra yavru-larını besleyecek böcek gibi besin kay-nakları bulamıyorlar.

İklim değişikliğinin etkileri kuşların ortama uyum hızından daha hızlı gerçek-leştiğinden, bu durum tahmin edilenden daha da kötü bir hal alabilir.

KANADA’DA KUŞLAR TEHLİKE ALTINDAiklim değişikliğinin eTkileri, kanada’da kuş nüfusunun sayısını azalTıyor.

Ekim 2011’de Galler Hükümeti her bir naylon poşet kullanımı için fazladan 5 peni (yaklaşık 100 kuruş) ödenmesini kapsayan bir yasa çıkartmıştı. Yasanın amacı naylon poşet kullanımdan oluşan atık miktarını azaltmaktı ve kişileri birden fazla kullanabilecekleri bez torba kullanımına yöneltmekti. Yasa aynı zamanda kese kağıdı gibi tek kullanımlık tüm alışveriş torbalarını kapsıyor.

Galler Hükümeti’nin yasa yürürlüğe girdikten sonra yaptığı araştırmaya göre alışverişe kendi torbalarını götürenlerin oranı

yüzde 42’den yüzde 64’e yükselmiş. Aynı zamanda yasaya olan destekte yüzde 35’ten yüzde 49’a artmış.

İlk olarak 2002 İrlanda’da uygulanan bu yasanın 2013 yılında İskoçya’da yürürlüğe girmesi planlanıyor. Yasa kapsamında toplanan paralar, çevre derneklerine bağışlanıyor.

Yasa aynı zamanda ülkede atık yönetimi konusunda farkındalığı da yükseltmiş durumda. İstatistiklere göre

artık ülkedeki hane halklarının yarısında geri dönüşüm gerçekleşiyor.

Her yıl dünyada ortalama 4, 5 trilyon naylon poşet imal ediliyor ve her dakika 1 milyon poşet çöpe gidiyor.  Bir naylon poşet üretmek için gerekli enerji bir arabayı 120 m götürebiliyor.

Ortalama bir naylon poşet 12 dakika kullanılıyor ve doğada yok

olması için geçmesi gereken süre ise 100- 1000 yıl arasında.  

GALLER’DE NAYLoN PoŞET KuLLANIMI AZALIYoRgeçTiğimiz yıl galler’de yürürlüğe sokulan ve naylon poşeT kullanımına ek

ödeme geTiren yasa, naylon poşeT kullanımını ülke genelinde yüzde 96 azalTTı.

74 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 77: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

20 milyon değerindeki bütçe stadyum-ların çevre dostu olarak inşa edilmesi, atık yönetimi, karbon emisyonlarının azaltıl-ması, organizasyonda kullanılacak ener-jinin yenilebilir kaynaklardan sağlanma-sına ve iklim değişikliğine karşı kapasite geliştirilmesi için kullanılacak. Brezilya Spor Bakanlığı da planlanan faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için ek bütçe ayıracak.

FIFA benzer bir yaklaşımı 2010 Dünya Kupası’nda denemişti. Güney Afrika’da ger-çekleşen organizasyonda Nelson Mandela Stadı tamamıyla sürdürülebilir maddeler-den inşa edilmişti ve stat için sağlanacak enerji, rüzgar çiftliğinden sağlanmıştı. Buna rağmen 2010 Dünya Kupası’nın kar-bon ayak izi 2. 753. 250 ton karbondioksite

eşdeğer gelmişti. Bu değer Almanya’da gerçekleşen 2006 Dünya Kupası’nın yak-laşık 8 katına eşit.

2014 Dünya Kupası’nın şimdiye kadar düzenlenmiş en çevre dostu uluslararası organizasyon olması planlanıyor.

2014 DÜNYA KuPASI ÇEVRE DoSTu oLACAK

BAZI BALIKLAR DİĞERLERİNDEN DAHA ŞANSLIDenizlerdeki artan karbondioksit seviyesi ve asitleşmeye bazı balık türlerinin uyum sağlayabildiği saptandı.

Su altı yaşamı hakkında çalışmalar yürüten CoECRS Merkezi, 2100 yılında denizlerde beklenen kirliliğe deniz canlıların direnci üzerine bir araştırma gerçekleştirdi. Tahminlere göre dünyadaki tüm denizlerin asit derecesi insan kaynaklı etkilerden dolayı 2100 yılına kadar 0, 3 ila 0, 4 pH kadar artacak.

Daha önce yapılan çalışmalara göre yumurtadan çıkan yavru balıkların yüksek karbon dioksit seviyesine ve asitleşmeye direnci çok düşük olduğu biliniyor. Ancak CoECRS Merkezi’nin yürüttüğü araştırma bazı balık türlerinin bu duruma uyum sağlayabileceğini savunuyor.

Çıkan bulgulara göre, sayıları fazla olmamakla birlikte bazı yavru balıklar, ebeveynlerine göre denizlerdeki değişikliğe daha kolay uyum sağlayabiliyorlar. Ancak maalesef bu durum tüm deniz canlıları için geçerli değil.

Yüksek asit oranı kıkırdak, kemik ve kabuk oluşumu için kalsiyuma ihtiyaç duyan deniz canlıları için ciddi bir tehlike oluşturuyor. Ayrıca araştırmada yayınlandığı üzere yüksek karbon dioksit oranı bazı deniz canlılarının sinir sistemini etkileyerek işlev bozukluğuna sebep oluyor.

Uzmanlar, asitleşmeye direnci yüksek diğer balık türlerinin saptanması gerektiği görüşünde. Böylece denizlerdeki bu durumu engellemek için biraz zaman kazanılabilir ve doğru müdahaleler yapılabilir.

Son 50 yılda denizlerin asit derecesi 0, 1 pH arttı.

fıfa’nın yapTığı açıklamaya göre brezilya’da gerçekleşecek 2014 dünya kupası’nın sürdürülebilir ve çevre dosTu olması için 20 milyon dolar harcanacak.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 75

Page 78: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

DÜNYA TURU

ÇİN8.240.958*

ABD5.492.170

* Bin metrik ton CO2 emisyonu

HİNDİSTAN 2.069.738

RUSYA1.688.688KANADA

518.475

S. ARABİSTAN493.726

İRAN574.667

ALMANYA762.543

GÜNEY KORE563.126

JAPONYA1.138.432

EN ÇOK KİRLETEN 10 ÜLKE

Karbondioksit Bilgi ve Analiz Merkezi’nin yayınladığı 2010 yılına ait salınan karbon dioksit emisyonu verilerine göre dünyanın en çok kirleten on ülkesi.

HoNG KoNG’uN İLK SIFIR KARBoNLu BİNASI GÖRÜCÜYE ÇIKTI

enerjisini güneş ve biyodizelden sağlayacak bina verimliliğin en yüksek seviyede olacağı şekilde Tasarlandı.

Üç katlı binanın başka bir özelliği de yenilenebilir kaynaklardan üretilecek fazla enerjinin, kentin elektrik şebekesine ile-tilip civardaki hane halklarına da enerji sağlayacağı.

Bina resmi olarak Eylül ayında pro-jenin sahibi Hong Kong İnşaat Sanayi Konseyi’nin kullanımına açılacak. Binanın zemin katı ise resmi davetlerde kullanılmak üzere kiraya verilecek.

Yapıda kullanılan cam ve tahta gibi maddeler, inşaatın karbon ayak izini azalt-mak ve sürdürülebilirlik kurallarının dışına çıkılmaması için yakın ve yerel temin edi-liyor. İnşaatta kullanılan çimentonun bir bölümü de yıkılan binalardan sağlanıyor.

Binanın çatı katı tamamıyla güneş panelleri ile kaplı olacak. Aynı zamanda havalandırma ve aydınlatma doğal yollar-

dan sağlanacak. Tasarımcılara göre sıfır karbon-lu binanın, stan-dart tasarımlara kıyasla verimlili-ği yüzde 45 daha yüksek olacak. Binanın, şehirde sonradan inşa edilecek yapılar için emsal temsil etmesi ve ilham vermesi bekleni-yor.

Hong Kong hükümeti 2020 yılına ka-dar 2005 yılındaki karbon yoğunluğunu yüzde 50 ila yüzde 60 azaltmayı hedef olarak belirlemişti.

76 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 79: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

En son 2007 yılında gerçekleştirilen ankette ilkim değişikliği en büyük çevre sorunu olarak liste başında yer alıyordu. Ancak bu yaz etkisini arttıran ve ülke ge-nelinde ciddi kuraklığa neden olan sıcak hava dalgası olayı iklim değişikliğinin tahtına oturdu.

Listenin ikinci sırasında su ve hava kirliliği, üçüncü sırasında ise 2007 yılına göre aldığı oy oranı yarıya düşen iklim değişikliği yer alıyor.

Tam bir hafta boyunca yüz yüze, tele-fondan ve e-posta yolu ile yapılan ankette göze çarpan başka bir nokta ise katılım-cıların çoğu dünyanın ısındığını ve eğer bu yönde bir adım atılmazsa sıcaklıkların önümüzdeki yıllarda daha da artacağını düşünüyor. Analistler iklim değişikliği başlığının bu kadar düşük oy almasını bu konunun Kasım ayında gerçekleşecek se-çimlerde Başkan adaylarının seçim vaatleri listesinde olmamasına bağlıyor.

Ülkenin yüzde 75’inde görülen sıcak hava dalgası 173 bölgede rekor seviyelere ulaşmış durumda. Ayrıca geçen ay, ülke çapında meydana gelen sıcaklık kaynaklı yangınlar yüzünden 1,3 milyon dönüm

(526,000 hektar) ormanlık arazi kül ol-muştu.

Sıcaklıkların tarım ve hayvancılığa et-kileri de olumsuz oluyor. ABD'de kuraklık ölçümleri yapan Drought Monitor'a göre mısır ve soya üreticilerinin yoğunlukta

olduğu eyaletlerde ekinlerin yüzde 22'si kötü ya da çok kötü durumda ve meraların yüzde 43'ü etkilenmiş bulunuyor.

ABD’de 1936-1975 yılları arasında 20 bin kişi hayatını sıcak hava dalgalarından dolayı kaybetmişti.

ABD İÇİN EN BÜYÜK SORUN SICAK HAVA DALGASI

DENİZ YOSUNLARI İÇİN ALARMYapılan araştırmaya göre deniz yosunu, ormanlardan kilometre kare başına iki kat daha fazla karbon emilimi gerçekleştiriyor.

Kıyı yosunları bir kilometre kare başına 83.000 ton karbon depolarken, ormanlar sadece 30.000 ton karbon depoluyor. Ayrıca yosunlar, okyanusların yüzde 0,2’sinde görülmesine rağmen bir yılda dünyadaki karbon emisyonlarının yüzde 10’unun giderilmesini sağlıyor. Yosunlar, atmosferden aldıkları karbonu köklerine doğru iletiyor ve depolama yosunun toprak altında kalan kısmında yapılıyor. Yosunlar bu işlemi binlerce yıldır gerçekleştiriyor.

Karbon depolamasının dışında, yosunlar aynı zamanda birçok canlı için temel besin kaynağı.

Dünya okyanuslarında yaşayan yosunların seviyesi 1950'li yıllara göre yüzde 40 oranında azaldı. Ayrıca her yıl yaklaşık yüzde 1,5 oranında deniz yosunu su kirliliği ve dip tarama çalışmaları yüzünden hayatını kaybediyor.

L

S

L

L

L

L

SL

SL

SL

SL

SL

SL

SL

SLSLSL

SL

SL

D0: Normaldışı Kuraklık

D1: Orta Dereceli Kuraklık

D2: Şiddetli Kuraklık

D3: Aşırı Kuraklık

D4: Olağanüstü Kuraklık

ABD KURAKLIK HARİTASI / 21 AĞUSTOS 2012

Washington Post ve Standford Üniversitesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği ankete göre ülkedeki en büyük çevre sorunu sıcak hava dalgası.

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 77

Page 80: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

unutulmAyAn kArAkterlerinunutulmAyAn isim hikAyeleri

SİNEMA

LUKE SKYwALKERGeorge Lucas efsanevi Yıldız Savaşları serisini oluştururken, ana kahramanı Luke Skywalker için birçok farklı karakter ve isim düşünmüş. Mark Hamill tarafından canlandırılan karakter ünlü bir pilot, lider ve efsanevi bir jedi şövalyesi olarak tarihe adını yazdırmıştır. 1977 yılında çekilen ilk filmin taslak senaryosunda Luke Skywalker, Starkiller isimli bir kadın olarak yer almıştır. Ancak Lucas zamanla ana karakterinin cinsiyetini değiştirmiş ve ona Luke Starkiller adını vermiştir. Senaryoyu yapımcı stüdyoya sunduğunda ise aldığı ilk talep ana karakterin ismini ve karakterini değiştirmesi yönünde olmuştur. Senaryosu reddedilen Lucas, karakteri deneyimsiz bir jedi yerine 65 yaşında bir general olarak değiştirmiştir. Bu seferde hikayede çıkan olumsuzluklar neticesinde karakter tekrar ilk erkek haline döndürülmüş ve Luke Skywalker olarak son halini

almıştır.

INDIANA JONESTam adıyla Dr. Henry Walton "Indiana" Jones, Jr. , George Lucas tarafından, Yıldız Savaşları serisinden yıllar önce Indiana Smith olarak yazılmıştı. Hayali maceraperest, asker ve arkeolog profesörünün hikayesini beyaz perdeye aktarmak için birçok kişiye sunduktan sonra o dönem bir James Bond filmi çekmek isteyen Steven Spielberg ile iletişime geçti. Lucas, 1930 ve 1940 yıllarında çekilen macera filmlerinden esinlenme karakterinin spor arabalar ve süslü aletler dışında birçok yönden Bond’a benzediği konusunda Spielberg’i ikna etti ve ikili beraber çalışmaya başladı. Ancak Spielberg, karakterin soyadından mutsuzdu. Lucas, ona Alaska kurdu’nun ismini yani Jones soyadını önerdi ve Harrison Ford tarafından canlandırılan karakter son ismini aldı.

Karakterin sembol haline gelen kamçı ve şapkası ise Federico Fellini 1963 yılında yönettiği "8½" filminde yer alan Fellini’nin kendinden esinlenerek oluşturduğu kurgusal karakter Guido Anselmi’nin harem rüyasındaki halinden alınmıştır.

YILMAZ DENİZ AYDEMİR

sinema dünyasının unuTulmayan karakTerlerinin isim hikâyeleri de unuTulacak gibi değil… yıldız savaşları’nın ana karakTeri luke

skywalker’dan oyuncak hikayesi’nin ana karakTeri, asTronoT oyuncak buzz lıghTyear’a, ındıana jones’Tan geleceğe dönüş serisinin en ilginç karakTeri dokTor emmeTT brown’a kadar her birinin çok ilginç isim hikâyeleri var…

78 n ÇEVRE ve ŞEHİR n AĞUSTOS 2012

Page 81: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından

BUZZ LIGHTYEARYediden yetmişe herkesin ilgisini çeken animasyon serisi Oyuncak Hikayesi’nin

ana karakteri, astronot oyuncak Buzz Lightyear, Apollo 11 uzay gemisinin astronotu Buzz Aldrin’den esinlenerek beyazperdeye aktarılmıştır. Hatta Aldrin,

NASA’da yaptığı bir basın toplantısında aniden bir Buzz Lightyear oyuncağı

çıkartarak bu göndermeye selam çakmıştır. Aldrin, ilk ismini

verdiği kurgusal karakter için hiçbir telif ücreti almamıştır ve talep

etmemiştir.

Taslak senaryodaki ismi Lunar (Yarımay) Larry

olarak geçen karakterin dış görünüşü ise ilk bilimkurgu dizilerinden biri olan Space Patrol dizisinde Kumandan Buzz Corry’i oynayan Ed Kemmer’dan alınmıştır.

ELLEN RİPLEYSinema tarihinin en karizma kadınlarından Yaratık filminin güverte subayı Ellen Ripley ilk olarak ana senaryoda erkek karakter olarak yazılmıştı. Senaristler Dan O’Bannon ve Ronald Shusett da sonradan bu cinsiyet değişimine şaşırdıklarını dile getirmişlerdi.

Ripley’in kadın bir karakter olarak değiştirilmesi aksiyon filmlerine pek rağbet göstermeyen kadın seyircileri sinemaya çekmek adına yapılmış bir hareketti. Yapımcılar bu hamle ile amaçlarını ulaştı ve Yaratık kadınlar tarafından en çok izlenen filmlerden biri oldu. Ayrıca Ellen Ripley karakteri de birçok sinema eleştirmeni tarafından oluşturulan en iyi kadın karakter listelerinde bir numarayı kimseye kaptırmadı.

DOKTOR EMMETT BROwNGeleceğe Dönüş serisinin en ilginç karakteri Doktor Emmett Lathrop "Doc" Brown, ilk olarak Profesör Johnny Brown ismi ile yazılmıştı. Ancak Christopher Lloyd’un hayat verdiği karaktere daha tutkulu ve çılgın bir imaj getirmek için ismi ülkede pek kullanılmayan Emmett ismi verildi.

Karakterin görünümü ve tavırları ise Albert Einstein’dan ilham alınarak tasarlanmıştır. Doktor Emmett Brown, Tüm Zamanların En İyi Film Karakterleri listesinde her zaman yerini korumuştur.

Elmore Leonard’ın entrika dolu Rum Punch adlı romanından sinemaya Quentin Tarantino tarafından uyarlanan aynı isimli filmin başkarakteri Jackie Brown, romanda Jackie Burke olarak geçmekteydi. Ancak Tarantino aynı zamanda hayran olduğu Jackie Brown’u canlandıracak Pam Grier’in meşhur filmi Foxy Brown’a gönderme yaparak, karakterin adını Jackie Brown olarak değiştirdi.

JACKIE BROwN

AĞUSTOS 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİR n 79

Page 82: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 83: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından
Page 84: alicinki.com – Kamu Yararına Paylaşım · liselerinde eğitim görenlerin İsmail Hakkı beyler, Aliye hanımlar ve Aga Remziler gibi Türkiye çapında meşhur isimler tarafından