52

AE Magazin 2014 Sayı 3

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Necmi YILDIZMüdür

Satın Alma & Lojistik Departmanı

» editörden

Başarı üzerine söylenmiş ünlü bir söz vardır: “Başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil.” Her geçen gün yeni bir başarıya imza atan AE Arma-Elektropanç, geçtiğimiz aylarda Fortune ve Capital dergilerinin düzenlediği Türkiye’nin en büyük 500 şirketi sıralamasına girmişti. Bu büyüklüğünü şimdi de uluslararası arenaya taşıyan AE, Amerika menşeli, sektörünün önde gelen müteahhitlik ya-yını ENR (Engineering News-Record)’ın “Dünyanın En Büyük 250 Müteahhidi” listesine girerken; Türkiye’den bu listeyi girmeyi başarmış 42 müteahhit firma arasındaki tek teknik müteahhit olma özelliğini taşıyor. AE bu emin adımlarla başarı yolculuğuna devam ediyor.

İstanbul’da yapımı devam eden Garanti Bankası Pendik Teknoloji Kampüsü’nün mekanik işlerini devam ettiren firmamız, projenin elektrik işleri ihalesini de ka-zanarak bu dev projenin yegane teknik müteahhidi olmuş oldu. Ayrıca Mosko-va’da inşaatına başlanan Oasis isimli çok amaçlı ofis kompleksinin elektromeka-nik işleri de AE’ye emanet edildi.

Bu sayımızın proje bölümünde, elekt-romekanik olarak teslimatını gerçekleş-tirdiğimiz Kuveyt Türk Bankacılık Üssü projesinin detaylarını okuyabilirsiniz. Türkiye’nin önde gelen bankalarının çok amaçlı olarak inşa ettirdikleri devasa projelere adını yazdıran AE, bu alanda sektörünün aranan ismi konumunda.

Avrupa’nın en yüksek binalarını inşa ederek adını tüm dünyaya duyurmuş, yurt içinde ve yurt dışında her yıl ciro-sunu katlayarak büyüyen Ant Yapı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Mehmet Okay bu sayımızdaki röportaj konuğu-muz. En önemli projelerinde AE Arma- Elektopanç’ın kalite ve tecrübesine güve-nerek yoluna devam eden Ant Yapı, her yıl olduğu gibi bu yıl da ENR’ın listesine girerek Türkiye’nin gurur tablosundaki yerini perçinlemiş durumda. Gerçek bir başarı öyküsü okumak istiyorsanız Sn. Okay’ın başlangıcından bugüne Ant Yapı macerası tam size göre.

Bir sonraki sayımızda görüşmek dile-giyle, sağlıcakla kalın!

1

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

içindekileriçindekiler

Proje / Kuveyt Türk Bankacılık ÜssüHüseyin Mergen

Röportaj / Mehmet OkayBurcu Kızılhan

Dergi Adı: AE Magazin

İmtiyaz SahibiAE Arma-Elektropanç adına

Demir Özkaya

Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni veYazı İşleri Müdürü

Necmi Yıldız

Yayın KuruluNecmi Yıldız, Burak Kızılhan, Merve Çıkrıkçıoğlu,

Burcu Kızılhan, Atakan Naçar

Yönetim YeriFulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394

Şişli / İstanbulT: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41

[email protected]

Rusya Federasyonu TemsilcisiHakan İnce

T: +7 495 775 01 [email protected]

Birleşik Arap Emirlikleri TemsilcisiYavuz Güvener

T: +971 2 628 22 [email protected]

Görsel YönetmenAtakan Naçar

Basımİkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.

Çoban Çeşme Cad. No:14 Kağıthane / İstanbul

T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32

Yayın TürüYerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır.

Basım TarihiEkim 2014

8

16

2

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

Teknoloji / LED ve LED’li Aydınlatma Teknolojileri - Erdoğan Dursunoğlu

Hukuk Penceresi / Yöneticilerin SorumluluğuMerve Çıkrıkçıoğlu

Seyyahname / İskenderunBurcu Kızılhan

Kültür & Sanat / Kış Uykusuİsmail Emre Akkuş

Medya / Şimdi ReklamlarAtakan Naçar

Global Bakış / Ezidiler

28 Hukuk Penceresi / Yöneticilerin Sorumluluğu Merve Çıkrıkçıoğlu32 Seyyahname / İskenderun Burcu Kızılhan36 Kültür & Sanat / Kış Uykusu İsmail Emre Akkuş40 Medya / Şimdi Reklamlar Atakan Naçar42 Basında Biz46 AE Ailesi’nden

1 Başlarken / Editör Necmi Yıldız 4 Kısa Kısa8 Proje / Kuveyt Türk Bankacılık Üssü Hüseyin Mergen14 Global Bakış / Ezidiler16 Röportaj / Mehmet Okay Burcu Kızılhan24 Teknoloji / LED ve LED’li Aydınlatma Teknolojileri Erdoğan Dursunoğlu

14

2832

24

4036

AE Magazin Yıl 7 Sayı 31 / www.arma-elektropanc.com

3

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» kısa kısa

Garanti Bankası Pendik Teknoloji Kampüsü’nün MEP İşleri AE Arma-Elektropanç’a EmanetTürkiye’nin en güçlü teknik müteahhitlik şirketi AE Arma- Elektropanç; ulusal ve uluslararası alanda büyük projeleri üstlenmeye ediyor. AE Arma-Elektropanç İstanbul’da inşa-atı devam eden Garanti Bankası Pendik Teknoloji Kampü-sü’nün mekanik tesisat işlerinin teknik müteahhitliği ardın-dan elektrik, elektronik işlerini de üstlenerek projenin tüm MEP tesisat işlerini yüklenmiş oldu.

Midek/ERA tarafından projelendirilen dev kampüsün ya-pısı; 53 bin 500 m2 açık ofis alanı, 16 bin m2 oditoryum ve kafeterya gibi özel fonksiyon alanları ile 72 bin 500 m2 otopark, arşiv ve benzeri servis alanları olmak üzere 140 bin m2 olarak üç ana bölümden oluşuyor. 2015 yılında ta-

mamlanması planlanan projenin mekanik tesisat işlerinin kontrat bedeli 42 milyon 289 bin 497 TL’den oluşurken; elektrik, elektronik işleri kontrat bedeli ise 28 milyon TL.

Yapımına 2011 yılının Ağustos ayında başlanan kampü-sün tasarım ve inşaat faaliyetlerinin yürütülmesinde; arazi ile uyum, enerji ve su tüketiminin azaltılması, çevre dostu malzeme seçimi ve inşaat atık yönetimi gibi LEED GOLD sertifikası kriterleri göz önünde tutuldu. Bina, AE Arma- Elektropanç’ın üstlendiği 8. yeşil bina projesi konumun-dadır.

4

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

AE Arma-Elektropanç’dan Rusya’da Yeni Proje:Oasis Çok Amaçlı Ofis Kompleksi

kısa kısa «

Türkiye’nin lider teknik müteahhitlik firması AE Arma- Elektropanç; Moskova’da yapımı devam etmekte olan Oasis çok amaçlı ofis kompleksi projesinin tüm elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) tesisat işlerinin teknik müte-ahhitliğini üstlendi. Ana müteahhitliğini Procons’un üst-lendiği projenin tüm MEP tesisat işlerinin anahtar teslimi

AE Arma-Elektropanç tarafından yapılacak. Kompleks ta-mamlandığında 58 bin m2’lik kapalı alana sahip olacak. MEP tesisat işlerinin kontrat bedeli 23 milyon 500 bin USD olan projenin 2015’in Ekim ayı sonunda tamamlan-ması planlanıyor.

5

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» kısa kısa

Bab Al Qasr’da İşler HızlandıAE Arma-Elektropanç’ın elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) tesisat işlerini yaptığı; Abu Dabi’de bulunan Bab Al Qasr Otel ve Rezidans projesinin işlerine hız verildi.

Toplamda 154 bin 446 m2 kapalı alan ve iki kuleden olu-şan binaların birinde 5 yıldızlı lüks bir otel, diğerinde ise rezidanslar bulunurken; yapı bünyesinde dükkanlar, iş merkezi, spa ve sağlık merkezi de yer almakta.

Operatörluğünü Millenium`un yapacağı projede alumin-yum dış kaplama % 95 oranında bitirilmiş, iç mekanda 25. ile 36. katlar arasında ve podyum da montaj calışmaları devam etmekte. Bu yıl sonu itibariyla iç tesisatın ve asma tavan kapama calışmalarının bitirilmesi hedeflenmiş olan projede, sistemlerle ilgili test ve devreye alma işlerinin Mart 2015’te bitirilmesi hedefleniyor.

6

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

AE Arma-Elektropanç’ın Başarısı Tescillendi

kısa kısa «

Sektörünün Türkiye’deki lideri, faaliyet gösterdiği coğ-rafyanın ise en önemli oyunculardan biri olan AE Arma- Elektropanç, 3 kıtada güçlenerek büyümeye devam ediyor.

Büyüklüğünü ve başarısını, dünyanın ve Türkiye’nin önemli yayın organlarının hazırladığı çalışmalar ile taçlan-dıran AE; üç farklı prestijli yayın ile başarısını tasdiklemiş oldu.

AE sektörünün en prestijli uluslararası dergisi Engineering News Record’un (ENR) “Dünyanın En Büyük 250 Müte-ahhitlik Firması” 2014 listesine giriş yaparak; listede Tür-

kiye’den yer alan 42 müteahhit firma arasındaki tek teknik müteahhitlik firması olarak yer aldı.

Ayrıca yine dünyanın en prestijli ekonomi ve iş dünyası yayınlarından Capital’in her yıl düzenli olarak hazırladığı Capital 500 ve yine ekonomi ve iş dünyasının önde gelen yayınlarından Fortune’un her yıl düzenli olarak hazırladığı Fortune 500 çalışmalarının ikisine de Türkiye listesinden bu yıl giriş yapan AE; Türkiye’nin en büyük ve en değer-li şirketleri arasında yer aldığını bir kez daha tescillemiş oldu.

7

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» proje : Kuveyt Türk Bankacılık Üssü

Hüseyin MergenProje MüdürüKuveyt Türk Bankacılık Üssü

8

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

proje : Kuveyt Türk Bankacılık Üssü «

Kocaeli / Çayırova’ da 82 bin m2 ka-palı alana sahip tüm elektromekanik sistemlere mücehhez, tüm teknolo-jik donanımlara haiz bu bankacılık üssü projesinin bütün elektrik, elekt-ronik ve mekanik (MEP) tesisat sis-temleri malzemeli olarak AE Arma- Elektropanç tarafından yapılarak işletmeye alınmış bulunmaktadır. Bütün mahaller özel ve tamamen dekorasyona dayalı çok şık ve mo-dern malzemelerle teçhiz edilmiş olan bu yapıda bütün bankacılık sis-temleri yürütülürken, aynı zamanda bir yaşam alanı olarak da faaliyet gös-termektedir.

Bina 3 bodrum kat, zemin kat ve 3 normal kat olmak üzere toplam 7 kattan oluşmaktadır. Bu katlarda ban-ka şubesi, çalışma salonları, eğitim salonları, toplantı odaları, konferans salonları, bölünebilir eğitim salonları, teknik ofisler, atölyeler, müdür, genel

müdür, genel müdür yardımcı odaları, kasa mahalleri, silah deposu, güven-lik odaları vb. tüm bankacılık üssü ihtiyaçlarının fazlası bu mahallerde mevcut iken bunların yanısıra, çalı-şanların ve diğer ihtiyaçların karşıla-nacağı pişirme mutfaklı yaklaşık 2 bin kişi kapasiteli yemekhane, 30 adet otel odası, bay-bayan fittness salonla-rı, Fin hamamı ve saunalar, çok amaç-lı salonlar ile fuayeler, konferans salo-nu ve teleprensence odası, bay-bayan mescitler, abdesthaneler, banyolar, voleybol, basket, futbol sahaları gibi yaşam alanı mahallerine de sahiptir.

Enerji Dağılımı

Kuveyt Türk Bankacılık Üssünde enerji ihtiyacı 4 adet 1600 kVA regel (yükte kademe değiştiricili) tipi tra-fo ile sağlanmaktadır. Enerji kesintisi halinde binayı birebir besleyen dış ortamda bulunan 4 adet 2000 kVA

kabinli tip jeneratör devreye girmek-tedir. Binanın bankacılık üssü olması nedeniyle zayıf akım sistemlerinin enerji kesintilerinden etkilenmemesi için 1000 kVA’ya kadar genişleye-bilen şu an için 600 kVA olarak ku-rulmuş olan UPS cihazla rda binayı kesintisiz olarak beslemektedir. Ana dağıtım odasında trafolar busbarlar ile trafo senkron panolarına, jenertörler ise yine busbarlar vasıtasıyla jeneratör senkron panosunda toplanarak, bura-dan kesintisiz geçiş yapabilen trans-fer panolarına iletilmektedir. Transfer panolarından aynı oda içerisinde bu-lunan 5 adet ana dağıtım panosuna gelen enerji çeşitli amperajlardaki toplam 19 adet busbar kolon hattı ile 6 bloğa dağıtılmakta olup elektrik odalarından da busbar çıkış kutuları ile tali panolara aktarılmaktadır. Tali panolarda da kablo ve döşeme altı busbarlar ile son kullanıcı ve cihazla-ra iletilmektedir.

9

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» proje : Kuveyt Türk Bankacılık Üssü

Enerji Kontrol ve İzleme Sistemi

Binadaki enerji iletimin kontrolü ve izlenmesi enerji izleme ve kontrol sistemi ile sağlanmakta olup kontrol odasındaki bilgisayardan şalter durum ve arızaları izlenebilmekte ayrıca mo-torlu şalterlere açma kapama yaptırı-labilmektedir. Buna ilaveten sistem, panolar üzerindeki enerji analizörle-rinden eş zamanlı bilgi alınarak takip yapılabilmekte ve geçmişe dönük ra-porlamaya da imkan tanımaktadır.

Telefon-Data ve Network Sistemleri

Binanın bankacılık üssü olması sebe-biyle data altyapısını ayrıca incele-yecek olursak binada iki adet sistem odası bulunmakta ve bu sistem oda-larından sahada bulunan yaklaşık 40 adet network odasına veri alışverişi fiberoptik kablolar ile yapılmaktadır. Bu kablolar network odalarında rack kabinetlerde sonlandırılmakta ve bu-

radaki switchlerden son kullanıcıya ihtiyacına göre data kabloları ile taşın-maktadır. Bahsi geçen sistem odaları-nın birinde binanın IP telefon santrali ve buna bağlı sistem ekipmanlarının kurulumu yapılmıştır.

Data altyapısıyla binanın kablolu ve kablosuz veri iletişiminin yanında ikinci bir fiber data hattıyla IP CCTV, interaktif tv, kartlı geçiş paneller ara-sı haberleşme, mekanik otomasyon haberleşme, aydınlatma otomasyonu haberleşme, enerji izleme otomasyo-nu haberleşme de ayrıca sağlanmak-tadır.

Aydınlatma Armatürleri ve Otomas-yonu

Bina çalışma alanı dışında aynı za-manda bir yaşam alanı olarak ta-sarlandığından binlerce farklı tip ve modelde armatür bulunmaktadır. Bu armatürlerin bir kısmı da dekoratif

armatür olarak monte edilmiş ve dev-reye alınmıştır. Tüm aydınlatma ar-matürleri dekorasyona uygun olarak seçilmiştir.Bunların yanında dekoras-yon amaçlı muhtelif led aydınlatma tesisatları yapılmıştır.

Binanın tüm dış cephesi dmx kont-rol sistemine haiz rgb led barlar ile aydınlatılmıştır. Yine binanın tüm galeri boşluğunu kaplayan etfe, yine dmx kontrollü rgb ledli wallwasher armatürlerle aydınlatılmıştır. Voley-bol, basket, futbol sahaları gibi sosyal tesislerin aydınlatmalarının dışında, muhtelif özel çevre aydınlatma tesi-satları, özel tağ ve totem aydınlatma-ları, iç ve dış havuz aydınlatmaları da bulunmaktadır.

Bina büyüklüğü, armatür sayısı, enerji verimliliği ve tasarruf gibi konular alt alta geldiğinde kaçınılmaz hale gelen aydınlatma otomasyonu binada önem kazanmaktadır. Bina içerisindeki or-

10

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

proje : Kuveyt Türk Bankacılık Üssü «

tak kullanım alanlarında aydınlatma otomasyonu varlık+gün ışığı seviyesi ve zaman saatine göre iki şekilde ya-pılmaktadır. Ayrıca bazı mahallerde ihtiyaca göre anahtar veya aydınlat-ma otomasyon bilgisayarından dim edilebilmektedir. Bina bahçe, cephe ve aynı zamanda etfe aydınlatması da aynı şekilde aydınlatma otomasyonu-na bağlıdır.

Yangın Algılama ve Uyarı Sistemi

Yangın algılama ve uyarı sistemi kat-lara koyulmuş 7 adet yangın algılama panelinden izlenmektedir. Güvenlik odasında bulunan fireworks bilgisaya-rı ve yangın panelinde binadan gelen alarmlar, arızalar ve izleme bilgileri toplanmakta ve yangın senaryosuna göre aktivasyon almaktadır. 7/24 iz-leme yapabilmek amacı ile güvenlik odası dışında bulunan otomasyon odasında da 1 adet tekrarlama pane-li devreye alınmıştır. Binada bulunan

mekanik cihazların (DEF, FAF, motor-lu yangın damperi, klima santralleri, egzoz fanları ve yangın hattı vanalar) kontrol ve izlemeleri, asansör kontrol-leri, acil anons sistemi kontrolü yan-gın senaryosu dahilinde kontrol edile-bilmektedir.

Kartlı Geçiş Sistemi

Binada personel ve misafir giriş çıkış takibi, personelin yetki sınırları dahi-linde bina içerisinde dolaşması için kartlı geçiş sistemi bulunmaktadır. Gi-riş çıkışlar kart okutmak suretiyle boy turnike ve normal turnikelerden sağ-lanmakta olup bina içerindeki kapı-larda geçişler ise elektrikli, manyetik kilitler ve shear magnetlerle sağlan-maktadır.

IP CCTV Sistemi ve IP TV Sistemi

Bina içi ve dışında harici ve dahili ol-mak üzere farklı tip ve modelde yak-

laşık 400 adet IP kamera bulunmakta olup bu kameraların görüntüleri gü-venlik odasındaki videowall ekranına eşzamanlı olarak taşınmaktadır. Bina içinde ve dışında kameralardan sü-rekli kayıt alınarak depolanmakta ve gerektiğinde bu kayıtlara ulaşılabil-mektedir.

Bina içerindeki kafeterya, restaurant, yemekhane, dolaşım alanları, fitness, kütüphane, resepsiyon ve misafir oda-ları gibi mahallere yönetimin belir-lediği farklı içeriklerde yayın ve bilgi aktarılabilmektedir.

Acil Anons ve Seslendirme Sistemi

Binada bulunan insanların güvenli bir şekilde binayı tahliyesi için yangın al-gılama sistemi ile entegre çalışmakta olan acil anons ve seslendirme siste-mi toplam 88 bölgeden oluşmaktadır. Çekilen kablolar hat denetim mo-dülleri üzerinden açık devre ve kısa

11

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

devre arızasına göre kontrol edilebil-mekte olup binanın farklı bölgelerine konumlandırılan 3 adet zone kont-rollü mikrofon ünitesinden de bina geneline anons yapılabilmektedir. Bi-naya tek kanal müzik verilebilmekte olup bay-bayan fitness, kafeterya ve yemekhane kısımlarında da ayrıca lo-kal seslendirme sistemi kurulmuştur.

Özel Ses ve Görüntü Sistemleri

Çok amaçlı salonda geniş çaplı orga-nizasyon ve etkinlikler için 1 başkan 5 delege konferans, 100 dinleyici için simultane tercüme, dim ve dmx kont-rollü özel sahne aydınlatma, ses ve görüntü sistemleri bulunmaktadır.Bina içi eğitim ve seminerler için 2 adet konferans salonunda ise konfe-rans ve görüntü sistemleri, personel eğitimi için oluşturulan 6 adet eğitim odasında ses ve görüntü sistemleri, eğitim odalarının bulunduğu eğitim fuayesinde dijital signage ve ses siste-

mi bulunmaktadır. Ayrıca 4 adet VIP toplantı odasında 1 başkan 8 delege delegasyon sistemi, video konferans sistemi, ses ve görüntü sistemleri,12 adet grup müdür odasında görüntü ve ses sistemi, 32 adet ortak toplantı odalaşın da görüntü sistemi devreye alınarak çalışır vaziyette işletmeye teslim edilmiştir.

Isıtma Sistemleri

Binanın ısıtma ihtiyacı 3 adet 1350 kw’lık yoğuşmalı kazan ile soğutma ihtiyacı ise 4 adet 1190 kw lık hava soğutmalı chiller ile karşılamaktadır.Isıtmanın çalışma prensibi; “kazan-larda üretilen sıcak su kazan daire-sindeki sirkülasyon pompaları ile ofis içlerinde bulunan 4 borulu fan coil cihazlarına, çatıda ve teknik mahal-lerde bulunan klima santrallerine, dış cephe cam önlerinde bulunan yer konvektörlerine iletilir” olarak açıkla-nabilmektedir.

Soğumta Sistemleri

Soğutmanın çalışma prensibi ise; “chillerde üretilen soğutulmuş su sir-külasyon pompaları ile eşanjörlere oradanda yine pompalar yardımıyla ana soğutma kollektörlerine iletil-mektedir. Kollektör üzerinde bulunan zone pompaları ile ısıtmada olduğu gibi soğutulmuş su fan coil cihazları-na, klima santrallerine iletilmektedir.” olarak özetlenebilmektedir.

Sıhhi Tesisat

Bina içerisindeki tüm ıslak hacimlerin kullanma soğuk suyu hidrofor odasın-da bulunan su yumuşatma cihazları ile istenilen sertlik ve hijyen değerle-rine getirilerek betonarme su depola-rında depolanmakta, hidrofor vasıta-sıyla istenilen mahale iletilmektedir. Kullanma sıcak suyu ise kazanlardaki ısıtma suyu yardımıyla boylerlerde ısıtılmakta ve depolanmaktadır.

» proje : Kuveyt Türk Bankacılık Üssü

12

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

Diğer Sitemler

Tüm ana elektrik odaları FM200 gazlı söndürme sistemi ile korunmaktadır. Tüm network odaları ve muhtelif özel olarak 4.nesil VRV klima sistemleri ile donatılmıştır.

Peyzaj işleri ile bütünleşen bir adet dış bahçe süs havuzu ve bina içerisin-den geçiş yapılan fitness bölgesinde bulunan bir adet iç bahçe süs havuzu bulunmaktadır.Binanın yangın korun-ması ise sulu yangın söndürme teçhi-zatlarını besleyen 2 adet 1500 gpm lik elektrikli yangın pompası ve jokey pompa ile sağlanmaktadır.

Son yıllarda kullanımı ve önemi artan atık su arıtma sistemleri içerisinde yer alan ve binada kurulumunu yaptığı-mız gri su arıtma sistemi lavabo ve duşlardan gelen gri su (hafif kirli) su filtre ve membranlardan geçirilerek istenilen bakteriler sayesinde arıtılıp

klozet rezervuarlarında yeniden de-ğerlendirilmektedir.

Bunun yanında yıldırımdan korunma tesisatı, UPS besleme, tamamen ban-kacılık üssü tüm ihtiyaçlarının fazlası IP telefon santralı, data network sis-temleri (fiber optik altyapılı), baz is-tasyonları, dahili ve harici kameralara ve beam dedektörlerle mücehhez IP CCTV sistemi, IP TV sistemleri, yan-gın algılama ve ihbar sistemi, yangın durdurucular, acil anons ve seslen-dirme sistemleri, kartlı geçiş sistem-leri, özel sahne sistemleri (sahne ışık sistemleri, salon ses sistemleri vs.), simültane tercüme sistemleri, görsel sunum sistemleri (projeksiyon, motor-lu projeksiyon perdesi vs.), konferans sistemleri, intercom sistemleri, turni-ke ve boy turnike sistemleri, enerji ve uzaktan izleme sistemleri, aydınlatma otomasyonu, mekanik bina otomas-yonu, doğalgaz sistemi, yakıt tankı ve yakıt sevki sistemi, sismik korumalar

vs. gibi tamamen profesyonellik ve mühendislik bilgisi isteyen işler yapıl-mıştır.

Binada data center mahali mevcut olup, ilerde yapılacak data center’ın ihtiyacını karşılayacak şekilde ana binadan alt yapısı oluşturulmuş bu-lunmaktadır. Bu günün en yüksek elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) teknolojisi ile donatılmış bu özel bi-nanın ülkemize ve milletimize hayırlı olması dileğiyle, her zaman olduğu gibi firma olarak yaptığımız bu büyük ve özel projelerin bitirilme haklı gu-ruru ve övüncü ile daha nice büyük projelere imza atacağımıza inancımız sonsuz ve tamdır.

Hüseyin Mergen

Proje Müdürü

Kuveyt Türk Bankacılık Üssü

proje : Kuveyt Türk Bankacılık Üssü «

13

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» global bakış : Ezidiler

Ezidilik, Ortadoğu’nun kadim dini ge-leneklerinden birisidir. Anavatanı Ku-zey Irak coğrafyasıdır. Günümüzde, Kuzey Irak Bölgesi, Türkiye, Suriye, Ermenistan, Gürcistan, çeşitli Avrupa ülkeleri ve Rusya Federasyonu sınır-ları içinde yaşıyorlardır. Eskiye naza-ran nüfusları çok azalmış durumda. Ezidi kaynaklarına göre, şu anda bü-tün dünyada, Kuzey Irak Bölgesi’nde 400-450 bin, Suriye’de 15-20 bin, Türkiye’de binlerle ifade edilecek kü-çük bir nüfus, Rusya Federasyonu’nda 150-180 bin, Avrupa’da 60-75 bin olmak üzere toplam 750 bin Ezidi ya-şamakta.

Avrupa’daki nüfusun büyük çoğun-luğu Türkiye’den gidenlerdir, dolayı-sıyla buradaki Ezidilerin hemen tümü Türkiyelidir. Dünyadaki toplam Ezi-di nüfusun yarısından fazlası Kuzey Irak’tandır. Musul’a bağlı Ninova ve Duhok’a bağlı Şengal bölgeleri ba-rındırıyor bu nüfusu. Ezidiler Kürt kö-kenlidir ve hemen hepsi Kürtçe ve bir kısmı Arapça da konuşur.

Ezidi inanç sisteminin kurucusu ve peygamberi olarak kabul edilen Şeyh Adi bin Musafir, aslen Hakkarili olup Lübnan’a göçmüş bir ailenin çocuğu-dur. 1072 yılında Baalbek’te doğmuş-tur. Musul’un kuzeyinde yer alan La-leş Vadisi’ndeki eski bir manastırı bir dergaha çevirmiş, bu dergahta birçok mürit yetiştirmiş, kimin yazdığı hala kesinlik kazanmamış, dünyanın en kısa kutsal kitabı olarak kabul edilen ve tamamı Kürtçe olan Mishefa Reş’i (Kara Kitap) kutsal kitap bellemiş ve 1162 yılında vefat etmiştir. Şeyh ve-fat ettikten sonra Laleş’teki tapınakta

gömülmüş, bu tarihten itibaren Laleş tapınağı, Musul, Hakkari, Botan Çayı, Cizre, Nusaybin, Mardin, Van, Kaf-kaslar ve Urmiye’de bulunan Kürt aşi-retleri içinde yaygınlaşmış olan Ezidi inancına sahip herkes için bir hac me-kanına dönüşmüştür.

Kutsal Vadinin Gizemi

Her yıl 6-13 Ekim günleri arasında La-leş’te büyük Ezidi buluşması yaşanır. Bunun adı “Cema (Toplanma) Bay-ramı” derler. Şeyh Adi’nin türbesine yapılan hac ziyareti, onlar için hem dini, hem de milli bir vazifedir. Bu tö-ren sırasında, şeyhin sandukasına yüz sürüp üç kez tavaf eden her Ezidi hacı olmuş sayılır. Şeyhin türbesine, Sırat Köprüsü denilen bir köprüden geçe-rek ulaşılır.

Türbenin içinde bir pınar var. Pına-rın adı “Akpınar”dır (Kahniya Sipî). Bu pınarın suyuna zemzem suyu adı verilir. Çocuklarını bu pınarın suyuyla vaftiz ederler. Hac vazifesi, bir tören şeklinde yerine getirilir. Vadi boydan boya, kocaman dut ağaçlarıyla çevri-lidir ve her dut ağacına bir büyük dini şahsiyetin adı verilmiştir. Bu ağaçlar teker teker ziyaret edilir. Vadide bulu-nan ağaçların tek dalını bile kesmek, günahların en büyüğüdür. Kutsal va-dinin hiçbir yerinde ayakkabı ile dola-şılmaz. Burada zinhar cinsel ilişki ku-rulmaz. İçki içilip sarhoş dolaşılmaz. Kem gözle kimseye bakılmaz. Ziyaret boyunca her türlü kötülükten arınır insan, pür iyilikle dolar.

Ezidiler, tarih boyunca aldıkları ya-raların acısını dindirmek istercesine

seher vakti, güneşin ilk ışıkları vadiye vurur vurmaz, yüzlerini güneşe çevi-rip dua etmeye başlarlar. Sonra Şeyh Adi’nin türbesinin kapısında sıraya geçerler. Türbenin kapısında dizilmiş olan din adamları şeyh, pir, kaval ve fakirlerin ellerini öpüp durmadan kavilleri okurlar. Kaval ve fakirlerin çaldıkları bendirler ve okudukları ka-viller eşliğinde dans ederler. Güneş batarken de, tekrar hep birlikte yüzle-rini güneşe çevirip içlerinden geçen-leri kavil ve dualarla güneşe anlatırlar. Sabah ve akşam günde 2 kez kılınır namaz. Sabah namazında, güneş be-lirli bir sarılığa ulaştıktan sonra, güne-şe karşı durup 3 defa eğilmek (rükua varmak) suretiyle kaviller okunur. Ak-şam güneş batmaya yüz tuttuğunda da aynı hareket tekrarlanır.

Ezidilik hiçbir dinin, felsefenin kolu ya da devamı değildir. İçinde Mezo-potamya’da bulunan bütün dinler-den, felsefelerden, inançlardan birer parça barındırır. Hıristiyanlıktan vaftiz ve İsa’nın yeniden doğacağı inancını, Zerdüştlük’ten düalizm ve ateşin kut-sallığını, İslamiyet’ten hac, oruç, na-maz, sünnet ve kurbanı, Alevilik’ten ahret kardeşliğini Şamanizm’den dans ve zikir törenlerini aldığını söy-lenmektedir.

Ezidi Kelimesi Nereden Gelmekte?

“Ezidi” derken, “Ezıd’e ait olan, Ezıd kavmine, dinine mensup” demek istenmektedir. Kelimenin kökeni hakkında birçok fikir ortaya atılmış. İran’ın “Yezd” şehrinden geldikleri için bu isim aldıklarını söyleyenler-den, Farsça’daki “Tanrı” anlamına

Ezidiler

14

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

global bakış : Ezidiler «

gelen “Yezdan”a, Kürtçe’deki “beni yaratan” anlamındaki “Ezda” kelime-sinden, Farsça’daki “Îzed” kelimesine kadar bir yığın değişik fikir bugüne kadar hep tartışıldı. Ama günümüz Ezidi aydınların en çok rağbet ettikleri isim “Ezidi” kelimesi. Bu aydınlardan Xelil Cındi Reşo’ya göre bu kelime ilk defa “temiz ruhlar”, “dosdoğru yolda yürüyenler” anlamına gelen “E-zı-di” şeklinde Sümer yazıtlarında kullanıl-mış.

Denilene göre Yezıdi kelimesinin Ker-bela’da Hazreti Hüseyin’i şehit eden Muaviye’nin oğlu Yezid ile hiçbir alakası olmadığını, buradaki Yezid’in kökeninin Farsça’da “Allah’a ibadet eden” anlamına gelen “Îzed” kelime-sinden geldiğini, “Îzed” veya “Îzid”in İran’ın eski dini olan Zerdüştlük’te iyilik tanrısı olduğunu, bu tanrının bir başka adının “Hürmüz” olduğunu ve kötülük tanrısı “Ehriman”la mü-cadele halinde olduğunu, kelimenin Farça’dan Kürtçe’ye “Ezid” şeklinde geçtiğini” söyler ki, bu yorum günü-müz Ezidi aydınlarının da yorumuna çok yakındır.

Şeytana Tapmaz Onu Yok Sayarlar

Ezidi inanışında Tanrı, dünyanın ko-ruyucusu değil sadece yaratıcısıdır. O faal değildir ve dünya ile ilgilenmez. O yüzden dünya iktidarını 7 meleğe devretmiştir. Her bin yılda bir me-lekler insan kılığına girip yeryüzüne iner, yeni bir kanun getirir, giderlerken de geride bir çocuk bırakırlar. İşte o çocuk bir şeyhtir. Tanrı adına yeryü-zü nizamını sürdüren bu meleklerin başında Azazil, bir diğer adıyla “Ta-vus Meleği” vardır. Tavus Meleği, me-leklerin en güçlüsü, en iyisidir. Tanrı adına düzeni yürüten yani Tanrı’nın ikinci kişiliğidir. Ezidi inanışına göre, Tanrı Adem’i yarattıktan sonra, bütün meleklerine Adem’e secde etmesini emreder. Ancak Tavus Meleği, Tan-rı’dan başkasına secde etmeyeceğini, çünkü kendisinin ateşten, Adem’in topraktan yaratıldığını söyleyerek secde etmeyi reddeder. Bunun üze-rine Tanrı, onu cennetinden kovar, o da 7 bin sene ağlayıp gözyaşı döker, öyle ki döktüğü gözyaşlarıyla cehen-nemin ateşini söndürür. Tanrı ödül olarak, onu tekrar cennetine kabul eder. Bu inanıştan, Ezidiler şöyle bir

sonuç çıkarmışlar. Tavus Meleği, Tan-rı’nın buyruğuna karşı gelerek “kötü” bir şey yaptı. Yaptığı “kötülükle” Tanrı bile baş edemediğine göre, kötülüğü “uyandırmamak” lazım. Onun için en iyisi, Tanrı’yı bile dize getirebilen kö-tülük timsalini yok saymaktır. İnsanın karşılaştığı her şey Tanrı’nın isteğine göre olur ve iyidir. Bir şeyi kötü diye nitelendirmek, insanın bakış açısı-na bağlıdır. Kötülük ve cehennemin olmaması, kendisiyle birlikte cehen-nemin kapılarını açan varlığı da yok sayar. Ezidiler, şeytana tapınmayı de-ğil, onun varlığını yadsımayı temel alıyorlar. Tanrıdan sonra en büyük varlık olan Azazil, yani Tavus Meleği, Ezidilerin çevresinde yaşayan Sünni çoğunluk ve Hıristiyan azınlık tara-fından kötülüğün simgesi “Şeytan” olarak görüldüğünden, Ezidiler bu yüzden “şeytan” kelimesini hakaret olarak algılamış, bu kelimeyi hayatla-rından çekip almışlar. Bundan dolayı “şeytan” kelimesini kullanmaz, bu kelimeyi çağrıştıracak “şat”, “kaytan”, “na’let”, “şin” vb. kelimelerin kulla-nılmasını yasaklamışlar.

Katı Bir Hiyerarşi

Sınıflı bir toplumdur Ezidi toplumu. Katı bir hiyerarşi vardır. Temelini din-den almaktadır. Kan bağına dayanır. Sınıflar arası geçiş mümkün değildir. Toplumu tepeden aşağıya şeyhler, pirler ve müritler oluşturur. Şeyhler ve pirler toplumu yönetir, müritler ise onlara bağlıdır. Bu müritlere göre, Doğu’nun diğer ucunda veya Batı’nın diğer ucunda olsun, müridin yatağın-da kaç kez döndüğünü bilmeyen bir şeyh, şeyh değildir, bağlılık o derece-dir.

Toplum yapısını inceleyen antropo-loglar ve sosyologlar, tarih boyunca uğradıkları onca kıyıma, gördükleri onca zulme rağmen, toplumun var-lığını hala sürdürüyor olmasını, çok sıkı bir şekilde oluşmuş olan bu örgüt-lenme yapısına bağlarlar. Her mürit, muhakkak bir şeyh, bir pir, bir usta, bir mürebbi ve bir “ahiret kardeşi”ne sahip olmak zorundadır. Şeyhler, ken-di aralarında Adaniler, Şemsaniler ve Kataniler diye üç bölüme ayrılıyorlar. Bu üç şeyh kastı kendi aralarında ev-lenemezler ancak her şeyh ailesi ken-di kastı içinde evlenebilir.

haberturk.com haber portalında yer alan haberler-

den derlenerek yazılmıştır. 15

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» röportaj : Mehmet Okay

Burcu KızılhanMüdürHalkla İlişkiler Departmanı

Mehmet OkayAnt Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

Mehmet Bey, kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Ant Yapı’nın kuruluş hikaye-sini anlatabilir misiniz? Ne zaman kuruldu, kaç ortaksınız?

Ankara Gazi Üniversitesi İşletme Bö-lümünde henüz öğrenciyken Mesa Mesken San. A.Ş.’de çalışmaya başla-dım. Üniversite ile birlikte Mesa be-nim için ikinci bir okul oldu bu an-lamda. Satış-pazarlamadan mali-idari işler müdürlüğü görevlerine kadar çe-şitli pozisyonlarda uzun yıllar çalış-tım. 1985 yılından itibaren yerleşti-ğim İstanbul’da profesyonel hayatı bir süre daha devam ettirip, daha sonra 1991 yılında 3 arkadaşımla birlikte Ant Yapı’yı kurduk.

Profesyonel olarak inşaat sektörünün ileri gelen firmalarından Mesa’da ça-lışan 3-4 arkadaş olarak yola çıkmış olduk, yaklaşık 10-15 yıllık profesyo-nel iş hayatı tecrübemizi, 1991 yılın-da Ant Yapı adı altında yapılandırdık. Hem iş arkadaşlığımızı hem de dost-luğumuzu müteşebbis olarak devam ettirdik.

İlk işlerimiz yurtdışı ağırlıklı inşaat malzemesi ithalat-ihracatı ve kü-çük taşeronluk olarak başladı. 90’lı yılların başında inşaat malzemeleri ithalat-ihracatıyla başladık. Rusya pazarında küçük taşeronluk işleri, ar-dından genel müteahhitlik hizmetleri olarak devam ettik. 1998-99 yılların-da büyük bir krize giren Rusya paza-rını birçok firma gibi terk etmeyerek, zor şartlarda çalışmaya devam ettik ve bunun sonucu olarak 2000’li yılların başında pazarda önemli bir yer edin-dik.

2000’li yıllardaki yeniden yapılanma-mız sonrasında faaliyetlerimizi hem yurt içi hem de yurt dışında; çeşit-li konut, rezidans, otel, okul, kültür

16

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

merkezi, iş merkezi, alışveriş merkezi, eğlence merkezi gibi projelerle de-vam ettirdik. Bugüne kadar 7 milyon m2 ’nin üzerinde birçok başarılı proje-ye imza attık ki işlerimizi yurt dışında taahhüt, yurt içinde ise proje geliştir-me olarak tanımlayabiliriz.

Firmanıza “Ant” ismini vermenizin nedenini açıklayabilir misiniz?

“ANT” Türkçe anlamı ile “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım” sloganı ile yola çıkan İngilizce anlamı olan ka-rınca gibi çalışkan ve organize bir ekip olmak diyebiliriz kısaca ana baş-lığımız bu. Alt içeriğine de bakarsak; her koşulda pozitif bakış açısını kay-betmeyen, cesur, inançlı, dürüst, ça-lışkan, gücüne göre davranıp, akıllıca hareket eden, empati sahibi, ne istedi-ğini bilen ve ilk günkü mütevaziliğini kaybetmeyen özverili bir ekip yatıyor.

Yurtiçi ve yurtdışındaki projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Rusya’da Moskova’da 2000’li yıllar-dan itibaren gökdelenler inşa etmeye başladık. Bunlardan biri Avrupa’nın en yüksek binası ünvanını almış olan Capital City (Moskova & St. Peters-burg Kuleleri), 2010 yılında başarıyla tamamladığımız büyük taahhüt işleri-mizden biridir. Ayrıca 2013 başında tamamlanan Soçi kış oyunları için hazırlanan 3600 odalı olimpiyat köyü ve spor kompleksi ses getiren projele-rimizden bir diğeri. Devam eden pro-jelerimizden belki de en önemlisi ta-mamlandığında Avrupa’nın en yüksek binası rekorumuzu egale edeceğimiz Oko City (Plot 16A projesi) diyebili-riz.

Yurtdışında işlerimiz, her yıl toplam değeri 2 milyar doları aşan yaklaşık 20 kadar proje, 1 milyon metrekare iş bitirme hızı ve yıllık 1 milyar dolar ciro ile devam etmektedir.

Her zaman yurtdışında kazandıkları-mızı ülkemizde yatırıma dönüştürmek düşüncesinde olduk. Bu alandaki ya-tırım ve deneyimimizi özellikle Ata-şehir ve Ümraniye bölgesindeki başa-rılı sonuçlanan projelerimiz ardından 2010 yılında, Şişli’de Türkiye’nin en yüksek ikiz kuleleri ve aynı zamanda en akıllı binası olan Anthill Residen-

ce’ı inşa ederek kullandık. Yine Tür-kiye’nin ilk kanallı projesi olarak bi-linen Çeşme’deki Port Alaçatı projesi de Ant Yapı’nın yurtiçinde geliştirdiği çok özel konseptli projelerinden biri-dir.

Anthill Residence örneğinde olduğu gibi şehrin tam merkezinde her yere yakın ve her hizmeti elinin altında bulmak isteyenlerin yanında bir de doğayla iç içe yaşamak, şehrin tra-fiğinden ve koşuşturmasından uzak kalmak isteyenler var. Ancak aynı zamanda merkeze uzak kalmak da istemiyorlar. Bu talebi en iyi şekilde karşılayacak projeler ise kent villa-ları dediğimiz konseptli projelerdir. Çekmeköy ve Riva’daki Antorman ve Antriva projelerimiz bu konunun en iyi örneklerindendir. Antorman pro-jesi bağlantı yolları üzerinde, boğaz

köprülerine ulaşımı kolay ve orman içerisinde 137 adet villa ve konuttan oluşan bir projedir. Antriva ise Riva deresi kıyısında, denizin ve yeşillikle-rin arasında 99 villadan oluşan özel konseptli bir sitedir. Bu iki proje geç-tiğimiz sene başında tamamlanırken aynı zamanda Beylerbeyi Küplüce bölgesinde, eşsiz boğaz manzarasına hakim bir alanda toplam 134 konut-tan oluşan yine kent villası konsep-tinde Antteras projemize başladık, ki şu anda satışları ile inşaatı devam et-mekte. 2015 Haziran sonunda teslim etmeyi planlıyoruz.

Satışları ve inşaatı son hız devam eden bir başka projemiz de Ümrani-ye’deki Antasya Residence. Akasya Yapı’nın yaklaşık 50 dönüm arsası üzerinde geliştirdiği konut, ofis ve alışveriş merkezinden oluşan karma

röportaj : Mehmet Okay «

17

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

projenin konut bloğu olarak ortaya çı-kıyor. 42 kat ve 617 bağımsız bölüm-den oluşan projeyi 2015 yılı Ekim ayı sonunda teslim edeceğiz.

Yılın son çeyreğine girerken aslında yepyeni bir proje hazırlığı içerisin-deyiz. Halkalı’da Basın-Ekspres yolu üzerinde “Antplato” isminde bir ofis kulesi üzerine çalışıyoruz ve önümüz-deki çok kısa vadede satışlarına baş-lamayı planlıyoruz. Yeni Maslak hattı olarak tanımlanan ve anılan bu böl-ge, gelişime oldukça müsait konumu ve altyapı projeleriyle geniş bir talep ortaya çıkarmakta ki, biz de rezidans konforunda hazırlamakta olduğumuz ofis projemizle, kendi portföyümüze ve bölgedeki talebe kaliteli bir arz ya-ratacağımızı düşünüyoruz.

ENR Dergisi’nin 2011 ve 2013 yılın-da yaptığı değerlendirmede dünya-nın en büyük 250 müteahhitlik firma-sı arasına girdiniz. Başarınızın sırrı nedir?

Yurt içinde lüks konut, yurt dışında ise taahhüt işleriyle inşaat sektörün-de hizmet vermeye devam eden Ant Yapı, son dönemde aslında bu listeye her yıl giriyor, ve genellikle her zaman ilk 100 içerisinde de oluyor. Hatta lis-teye giren Türk firmaları içerisinde ilk 5’te veya en fazla ilk 10’da oluyoruz. Önceki yıllarda 70. sıraya kadar yük-selmiştik, bu sene ise Ağustos ayında açıklandığı üzere 107. sıradayız. Bu konuda hedefimiz ise ilk 50 içerisinde olmak.

Başarının sırrı konusunda ise formül çok basit aslında hem kendinize hem de çevrenize karşı dürüst olmakla başlıyor, sonrasında iyi bir ekip kurup, gücünüzü bilerek ve de hep pozitif düşünerek işe soyundunuz mu gerisi geliyor.

Tüm projelerde en kısa sürede, en kaliteli işi, en uygun fiyata gerçek-leştirerek kısaca verilen sözlere sadık kalarak çok başarılı bir şekilde işleri sonuçlandırdık ve sağladığımız güven neticesi uluslararası dev firmalar ara-sından sıyrılarak büyük projeler ka-zandık ve başarı ile bugünlere geldik.

Tüm bu işleri başarıyla bitirebilme-mizin en önemli unsurlarını ise; uzun

» röportaj : Mehmet Okay

18

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

yıllardır beraber çalışan tecrübeli Ant Yapı kadrosu, güçlü makine parkı, kendini geliştirerek üst yapı işlerine odaklanması ve çalıştığı ülkelerde verdiği sözleri yerine getirerek ka-zandığı güveni kaybetmeme üzerine oluşturduğumuz çalışma anlayışımız olarak görüyoruz.

Bu arada AE Arma-Elektropanç gibi güçlü firmalar seçerek işbirliği yap-mak da olmazsa olmazlarımızdan.

Ant Yapı’nın proje üretirken dikkate aldığı önemli noktalar vardır. Hedef kitlesi belli olan, özel projeler üretir. Kaliteden ödün vermez, verdiği sözü tutar. Projelerde yaşayacak olanların sosyal hayatlarına ve yaşam stillerine en uygun projeyi yerine getirmeye ça-lışır. Bunlar her projemiz için olmazsa olmazlarımızdır. Bunun dışında yatı-rımcısına kazandırması da hedefleri-miz arasındadır.

Bu nedenlerle proje üretmeden önce fizibilite çalışmalarına önem veriyo-ruz elbette. Talebin hangi bölgelerde olacağını ve daha önemlisi o bölgeye en uygun hangi projenin olacağını iyi tartıyoruz. Ant Yapı olarak tüm pro-jelerimizde müşterilerimizin yaşam standartlarına, profillerine, beklenti-lerine en uygun ve yatırım getirisi en yüksek projeyi sunmayı tercih edilme sebebi olarak görüyoruz. Projeyi bi-tirip teslim etmek değil, devamında

müşterilerimizin memnuniyetini de takip etmenin gerekliliğine inanıyo-ruz. Sonuç olarak farkımız, bizim slo-ganımız olan” EQ’su yüksek konutlar üretiyoruz” içinde saklıdır. Ayrıca ba-rınmak için değil yaşamak için proje-ler üretiyoruz, böylece insanlar proje-lerimiz içinde mutlu huzurlu yaşarken bir bakıyorlar konutlarının değeri iki-ye hatta üçe katlamış.

Tüm bunların sonucunda da, ne mut-ludur ki gerek firma gerekse gerçek-leştirdiğimiz projelerle birçok ödülün sahibi olduk.

Anthill Residence, Bomonti’nin dö-nüşümünde ciddi rol oynadı; Türki-ye’nin en başarılı emlak yatırımları yarışmasında 1. oldu. Ben bizzat Anthill’de 1 sene yaşadığım için çok iyi biliyorum diğer rezidanslardan çok farklı, kusursuz bir hizmet anla-yışı var. Siz Anthill’in başarısını neye bağlıyorsunuz?

Anthill Residence muhteşem Boğaziçi ve Haliç’in panoramik görüntüsünü en güzel algılayan konumu, modern, şık ve kullanışlı iç mekan tasarımları ile bir evden çok daha fazlasını bek-leyenler için ideal bir yaşam merkezi. Birçok beklentiye cevap verebilecek akılcı çözümler üreten iç mekan tasa-rımları, farklı konum, boyut ve man-zara alternatiflerinden oluşan seçe-nekler çok geniş bir yelpaze sunuyor.

Hayatı kolaylaştıracak kişiye özel ser-visleri, güler yüzlü hizmet vermeye hazır profesyonel ekibi ve son derece geniş kapsamlı sosyal alanları ile her ihtiyacı karşılayabilmek üzere kurgu-landı. Dünyaca ünlü konaklama zin-ciri Frasers Hospitality de işin içine girince ortaya güzel bir sonuç çıkmış oldu, ki aslında bu da sanıyoruz başa-rının doğal sonucu.

Sloganımızda da yer alan EQ’su yük-sek mekanlara çok güzel bir örnek Anthill Residence. Bu projede inşaat ve satışın haricinde grup şirketlerimiz-den biri ile yönetimin de her nokta-sında ekiplerimizle çalışıyor olmaya devam etmemiz sonucunda, operas-yonel olarak her konuyu çözümle-meden ziyade misafirlerimize hemen cevap verebiliyor olarak ve onların rahatı, güvenliğini ön planda tutarak memnuniyeti daha da üst düzeye çı-karabiliyoruz.

İnşaatı devam eden Avrupa’nın en yüksek binası, Oko Tower’ın ana müteahhitliğini yapıyorsunuz, sırada yapacağınız daha yüksek binalar var mı?

Bizlerin en büyük özelliği her koşula hemen uyum sağlayıp, işleri en kısa sürede, en iyi fiyata ve en kaliteli şe-kilde tamamlamamız. Özellikle Ant Yapı olarak bizim, Moskova’da 2009 yılında hayata geçirdiğimiz, o dönem

19

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» röportaj : Mehmet Okay

Avrupa’nın en yüksek kuleleri olan 300 metrelik Moskova ve St. Peters-burg Kuleleri ile şu anda yine Mos-cow City bölgesinde inşaatı devam eden ve tamamlandığında 352 metre ile Avrupa’nın en yüksek kulesi unva-nını alacak olan Oko binası, Türkle-rin dünya arenasındaki yerine dikkat çekiyor. Bu denli işler almaya devam etmemiz ise Türklere duyulan güveni gösteriyor.

Bu çerçevede benzer, hatta daha bü-yük kapsamlı işler almaya devam ede-

ceğiz gibi görünüyor, birtakım görüş-melerimiz de her zaman olduğu gibi sürmekte.

Ataşehir’de Radisson Blu, Çeşme’de Antmare ve Bomonti’de Fraser Pla-ce Anthill Istanbul gibi yatırımları-nız var. Turizm yatırımlarınız devam edecek mi?

Genellikle üst yapı projeler gerçek-leştiren bir firma olmakla birlikte, biz sektörümüze en yakın olarak tu-rizm sektörünü gördük. Son yıllarda bu alanda yatırımlar gerçekleştirdik. Bugün itibarı ile toplam 150 milyon Amerikan dolarlık yatırım yaptığımız, bir 5 yıldızlı otel (Radisson Blu Hotel Istanbul Asia), Alaçatı’da bir butik otel (Antmare) ve 130 konutluk residence kısa-uzun dönem kiralama hizmeti veren (Fraser Place Anthill İstanbul) işletmeleri ile hizmet veriyoruz. Tu-rizm ve hizmet sektörünün gelişeceği-ni düşünüyor ve gelecek dönemlerde de bu alandaki yatırımlarımıza devam etmek istiyoruz.

Türkiye’de inşaat sektörünün karşı-laştığı sorunlar sizce nelerdir?

Hem Türkiye’de hem de yurt dışın-da büyük işlere imza atan Türk mü-teahhitlerinden biri olarak sektöre her iki açıdan da bakmak gerektiğini düşünüyoruz. Dünyada 2008 yılında başlayan ekonomik krizin etkilerinin, alınan tedbirler ile yavaş da olsa azal-dığını yurt dışında çalıştığımız pazar-larda görüyoruz. Dünya genelinde ekonomik durgunluğun aşılmasının Türkiye için de çok büyük faydalar sağlayacağı bir gerçek. Özellikle mü-tekabiliyet yasası ile oluşan beklenti-lerimizin karşılanması açısından ulus-lararası gelişmeler bizleri yakından ilgilendiriyor.

Türkiye içerisinde özellikle İstanbul değerlendirildiğinde ise her zaman dediğimiz gibi deprem gerçeği, göç, nüfus artışı, evlenmeler, boşanmalar, daha iyi koşullarda yaşama isteği vb. dinamikler sebebi konut açığı uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor ancak uygun arsa geliştirilememesi ve pahalı arsa fiyatları sebebiyle fiyat artışı sektörü engelleyen en önemli faktörlerden. Türkiye ölçeğinde en önemli sorun; alıcı ve satıcı doğru

fiyatta buluşamıyor ki bu durum da arz-talep dengesizliğini ortaya çıka-rıyor.

Türkiye’de ve dünyada inşaat sektö-rünü nasıl değerlendiriyorsunuz, 10 yıl sonra sektör nasıl olacak?

2001 yılında cumhuriyet tarihimizin, 2008 yılında ise dünya tarihinin en büyük ekonomik krizini başarı ile at-latmış bir firma olarak; her zamanki pozitif bakış açımızı değiştirmeden, akıllı ve tedbirli davranarak yeni ge-lişmeleri de fırsata dönüştüreceğimize inanıyoruz.

Türkiye’de ise sektörün en önemli so-runu deprem gerçeği ve ona paralel hızlı konut üretilmesi ayrıca göç, ev-lenmeler, boşanmalar vb. birçok dina-mik ülkemizde konut ihtiyacının uzun yıllar devam edeceğini gösteriyor. Burada en güçlü faktörler ise uygun arsa geliştirilememesi veya pahalı arsa fiyatları sebebiyle konut fiyatları-nın aşırı artması. Çünkü bütün bunla-rın neticesi alıcı ve satıcı doğru yerde buluşamıyor ve arz talep dengesizliği oluşuyor.

Çözüm olarak; kamu tarafından yeni gelişme alanlarının bir an önce belir-lenmesi ve sektörde uzun yıllar hiz-met vermiş ve konusunda tecrübeli özel sektör firmalarına, uygun fiyatlı arsa tahsisi yapılması gerekiyor ki ka-liteli ve uygun fiyatlı konut üretilmesi söz konusu olabilsin.

Ant Yapı’yı rakiplerinden ayıran en önemli özellikleri nelerdir?

Öncelikle yurt dışı tecrübelerimizi yurt içindeki projelere aktarmamız olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca ta-mamlamış olduğumuz ve mevcutta geliştirmekte olduğumuz projelerin her birinin ayrı ayrı fizibilitesinin ya-pıyoruz, çünkü biliyoruz ki her bölge kendine göre farklı talepler içeriyor ve bir bölgede yaptığınız başarılı bir proje başka bölgede aynı sonucu ver-meyebiliyor. Sonuç olarak fizibilitele-rin farklı özellikleri olmasına rağmen ortak noktaları; en yüksek kaliteyi en uygun fiyat ile sunmamız. Ayrıca pro-jelerimiz gelişmiş özelliklerinin yanı sıra iddialı komşu profili ile lüks konut

20

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

röportaj : Mehmet Okay «

kavramını tamamlamakta. Bu arada uzun yıllar geçse de hiçbir projemizi bırakmıyoruz ve güçlü bir satış sonra-sı ekibiyle sorunları çözüyoruz.

Türkiye gayrimenkul yatırımında ya-bancı yatırımcı için cazip mi?

Açıkça önümüzdeki dönemde gerek Arap Baharı rüzgarı gerekse komşu ülkelerdeki hareketlerin devam et-mesi halinde yatırımcının ilgisinin dağınık olacağını düşünüyoruz. Ülke-miz hem iklimi hem coğrafyası hem de demografik yapısı ile çok çekici ve fiyatlar hala çok makul. Güzel bir ilgi olduğunu düşünüyoruz; özellikle Rusya, Türki cumhuriyetler ile birlikte Körfez ülkelerinden ciddi bir potansi-yel mevcut.

Bireysel satışların turizmin gelişmesi-ne paralel artacağına inanıyoruz. Bu da güven ortamının devam etmesi ile gerçekleşecektir. Kurumsal alıcı her

dönem vardı, yine var olacak. Toplu alım yapıp uygun ortamı bulunca sa-tışa çıkıyorlar, bu istenen bir durum değil bizce. Mütekabiliyet ile hedefle-nen bireysel ve kalıcı sermayedir ve doğru olan faydalı olan budur.

Akdeniz’e, Dubai’de olduğu gibi bir ada yapmak istiyordunuz, “Ay Yıl-dızlı” ada projenizi hayata geçirecek misiniz?

Bahsi geçen proje bir devlet projesi olduğu için ilgili olacak makamlarla temasa geçtik. Konu 3-4 bakanlığı bir-den ilgilendirdiği için şu anda incele-me aşamasında.

Ant Yapı’nın 2015 hedefleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Geçtiğimiz yıl yurt içi ve yurt dışı gru-bun toplam cirosu yaklaşık 1 milyar dolardı büyük bir aksilik olmaz ise bu yılı da aynı performans ile kapatmayı

hedefliyoruz. Önümüzdeki yıllarda ise yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerimizi her yıl %20 büyütmeyi hedefliyoruz. İstihdam yoğunluklu çalıştığımız için bu konuya da çok önem veriyoruz ve büyümeye paralel olarak kadromuzu 15 bin kişiye ulaştırmayı hedefliyo-ruz.

Yurt dışında çalıştığımız pazarlarda büyüyerek devam eden işlerimiz açı-sından herhangi bir sıkıntı görmüyo-ruz. Yurt içinde ise dengeli ve fizibi-litesi sağlam projeler geliştirdiğimiz için her ne kadar büyüme rakamla-rında bir daralma beklense de büyük bir sıkıntı yaşamayacağımızı düşünü-yoruz.

Şirket olarak bundan sonraki süreçte kurumsallaşmaya daha fazla önem vermeyi bu doğrultuda da uygun bir ortamda gayrimenkul yatırım ortaklığı şeklinde faaliyetlerimize devam et-meyi planlıyoruz.

21

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

Dünya inşaat sektöründe ülke ba-zında Çin birinci, Türkiye ise ikinci sırada. Ant Yapı olarak hedeflerimiz arasında Türkiye’yi inşaat sektöründe birinci sıraya yükseltmek için üzerimi-ze düşen görevi en iyi şekilde yapmak bulunuyor. Daha önce de belirttiğim gibi hem Ant Yapı olarak hem de bir Türk firması olarak ENR listesi dünya sıralamasında bulunmaktan mutluluk duyuyoruz ve önümüzdeki yıllar-da bu liste içerisinde, yurt içinde ve Rusya’da büyük projelerimize devam ederken, yurt dışında cazip yeni pa-zarlar bularak kapasitemizi artırmayı böylece dünyada ilk 50 müteahhit arasına girmeyi hedefliyoruz. Üç-dört yıldır içinde olduğumuz turizm sektö-rü cazip ve yıldızı çok parlayacak gibi görünüyor, bu sektörde yatırımlarımız artarak devam edecek.

Çevreye karşı duyarlı olduğunuzu bi-liyoruz bu bağlamda, Ant Çevre Tek-nolojileri firmasını kurdunuz, çevreyi korumak adına ne tür çalışmalar ya-pıyorsunuz?

Ant Çevre Teknolojileri firmamız; tüm çevre mühendisliği uygulamaları alanlarında, ağırlıklı olarak evsel ve endüstriyel atıksu arıtımı, su arıtımı konularında tesislerin tasarımı ve iş-letmeleri dahil olmak üzere anahtar

teslimi projelerini üstlenmek ve arıt-ma ekipmanlarını üretmek konuların-da faaliyet göstermektedir.

İlk etapta Türkmenistan’da 2 adet 10 bin m3/gün atıksu arıtma tesislerinin imalatları bu yıl içinde başarıyla ta-mamlanmış; 2 adet daha atıksu arıt-ma tesisine başlanmıştır. Ant Çevre aynı zamanda 2013-2015 yılları arası iş planlama sürecinde tasarladığı ve gerçekleştirmek istediği büyük vilayet arıtma projesi olan Mary Vilayeti Mer-kez 100 bin m3/gün içme suyu arıtma ihalesini de kazanmış olup akabinde uygulama projelerine başlamıştır.

Ant Çevre, Türkmenistan’da en son çevre sistemleri alanında geliştirdiği projelerde hem ileri çevre mühendis-liği know-how’ını hem de kurumların değer yaratma yönetimi perspektifini taşıma ve transferi çabasındadır. Böy-lece çevre projelerinin Türkmenistan ülkesinin amaçlarına hizmet eden ve Türkmenistan‘a değer yaratan sistem-lerine entegrasyonu sağlamaktadır.

Değer yaratmanın temel taşları olan etkin iş, planlama, lojistik, kalite standardı ve karar alma süreçlerimiz, yaratıcı çözümler, ekonomik inşaat maliyetleri ve üstün nitelikli yeni tek-nolojiler olarak hizmetimize aynen

yansımaktadır. Ant Çevre kurulduğu ilk günden beri, Ant Yapı‘nın ilkele-ri ışığında daha şeffaf, yalın, bilinçli, işbirliğine, güvene dayalı, ve nitelikli bir iş platformu oluşturmak için çalış-maktadır.

Sektörde kalıcı olmak isteyen müte-ahhitlere neler önerirsiniz?

Birçok değişik sektörlerden firma İn-şaat sektörüne girdi. Tekstilciden gı-dacıya toptancıdan kuyumcuya diye tarif edebileceğimiz birçok sektörden inşaat sektörüne giriş oldu ve bir ta-kım riskler oluştu. Özellikle danış-manlar ile çalışan bu tarz firmalar tecrübe yetersizlikleri ve yanlış fizi-biliteler neticesi projeler gecikmeye ya da teslim edilememeye başladı ki burada alıcının çok dikkatli olmasını öneriyoruz.

Artık bilgi çağındayız ve doğru yatırım için firmaların geçmişlerine iş bitir-melerine ve özellikle bankalar nez-dinde kredibilitelerine bakmalarını öneririz. Başlangıçta maketten konut alırken çok daha fazla dikkatli olmak gerekiyor ki bu konu yasal bir takım düzenlemeler yapılarak risklerin mi-nimize edilmesi amaçlanıyor.

Sonuç olarak Ant Yapı olarak hem

» röportaj : Mehmet Okay

22

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

yurt içinde hem yurt dışında çalışarak muhtemel riskleri minimize ettiğimiz düşünüyoruz.

Sosyal sorumluluk projelerine des-tek veriyorsunuz ve en çok eğitim alanında destekleriniz var. Sosyal so-rumluluk projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Sosyal sorumluluk projeleri, toplum bilincini artırmaya, insanların o ko-nuya dikkatlerini çekmeye yönelik olmalı. Destek verilmesinin bu an-lamda gereklilik olduğunu düşünüyo-ruz. İster doğal felaketlerde zarar gö-renlere yardım kampanyaları olsun, ister insanların bildiği ancak duyarsız kaldığı sosyal problemler ya da sana-ta veya spora katkı amacıyla olsun, maddi katkıda bulunmasalar bile in-sanların farkında olmalarını sağla-mak bile önemli bizce. Bu anlamda çok eskiden beri yaptığımız projeler vardı, okullar, kültür merkezleri, spor alanında gençlere imkan yaratmak gibi ancak o dönemler bu yardımla-rı duyurmak için uğraş vermiyorduk açıkçası. Son dönemlerde yaptığımız sosyal sorumluluk projeleri özellik-le basında yer aldığı için duyuluyor, Ümraniye’de bir kültür merkezi ya-nında yurt dışında da faaliyetlerimiz oldu örneğin Bosna Hersek’te kültür

ve dayanışmaya katkı sağlamak dü-şüncesiyle bir kültür merkezi yaptık. Ayrıca Van depreminin ardından söz verdiğimiz 3 anaokulunu da bitirdik ve teslim ettik. Son olarak ise Üskü-darlılar için hazırlanan Kirazlıtepe Boğaziçi Yaşam Merkezini bu sene teslim ettik.

Çalışma arkadaşlarınız ile beraber haftada 1-2 gün halı saha maçı yap-tığınızın duyumunu aldık, klasik ara-balara karşı da merakınız var, bunun dışında iş dışında neler yaparsınız, hobilerinize yeteri kadar zaman ayı-rabiliyor musunuz?

Özellikle denizcilik ile ilgileniyorum ki açıkça bu yüzden Port Alaçatı pro-jesine girdik diyebilirim. Dünyada birkaç örneği olan ve Türkiye’de ilk olan (Venedik evleri) kanallı evler projesi bizim gerçekleştirmekten gu-rur duyduğumuz örnek bir proje. Ya-zın bu bölgede bulunan teknelerimiz-le yelken yapmayı, baharları da olta balıkçılığı yapmayı seviyorum. Arada da İstanbul-İzmir arasında Marmara ve Ege’de uzun yol yelken yapıyo-rum. Kışın da fırsat buldukça kayak yapmayı seviyorum. Özellikle yelken sporu ekip işi olduğu için daha çok zevk alıyorum çünkü iş hayatı da ekip işi ve bu spor size çok şey katıyor, o

yüzden herhalde ferdi sporları pek sevmiyorum. İstanbul’da kaldığımız zamanlarda ise biraz fitness ile kom-şularımla ve şirket ekibimizle halı saha maçlarının stresimi atmamda büyük faydası oluyor.

Bu işi yapmasaydınız hangi mesle-ği yapmak isterdiniz ve mesleğinizi seçecek olan genç arkadaşlarınıza öğütleriniz ne olur?

Herhalde denizci olurdum çünkü de-niz çok enteresan bir şekilde rahatlık ve özgürlük hissi uyandırıyor ve her zaman değişik bir olayla karşılaşıp çözüm üretmek durumunda kalıyor-sunuz. Ayrıca iyi bir ekip çalışması gerektiriyor.

Gençlere tavsiyem yapılarını iyi ana-liz edip ona göre seçimde bulun-maları, ayrıca ne meslek seçerlerse seçsinler teknolojiyi iyi kullanmayı bilmeleri gerekmekte çünkü artık bil-gi çağındayız ve bilgiye ulaşmak için her yolu bilmeleri yanında birkaç ya-bancı dil de öğrenmeleri gerekmekte diye düşünüyorum ve her zaman po-zitif düşünerek çözüm odaklı olmala-rını öneririm.

Burcu Kızılhan

Müdür

Halkla İlişkiler Departmanı

23

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» teknoloji : LED ve LED’li Aydınlatma Teknolojileri

Erdoğan DursunoğluProje Pazarlama MüdürüAncha Lighting

Günümüzden ortalama 40 yıl önce, 1974-75’li yıllarda, “LED” denildiğin-de sadece 1 ve 0’lardan oluşan logic deney tablalarında, yapılmak isteni-len elektriksel deneyin, olumlu ya da olumsuz sinyalini veren, kırmızı ve yeşil ışık gösteren noktalar olduğu an-laşılırdı. Hatta kimse LED ismini kul-lanmıyor, bu kırmızı, yeşil ve sonrala-rı mavi olmuş noktalara, “ışıklı diyot” diyorlardı. Günümüze gelindiğinde, LED artık birçok kullanım alanına ya-yıldı ve hayatımızın bir çok alanında karşımıza çıkıyor. Kullandığımız cep telefonundan, televizyona, bilgisayar-lardan, arabalara dek her alanda LED ve teknolojileri kullanılıyor. Aydın-latmada ise her geçen gün artan bir hızla LED ve teknolojileri değişik bi-çimlerde kullanılmakta. Bu yazımız-da, LED’in günümüzde aydınlatma teknolojilerinde ne şekilde kullanıl-dığını ve aydınlatmadaki avantajlarını irdeleyeceğiz.

LED isimli bu elektronik nesneyi, ay-dınlatma ile ilgili olan hemen herkes, iyi-kötü bilmektedir. Fakat öncelikle birkaç temel özellik üzerinde dur-makta yarar vardır.

LED’den önce aydınlatma için kul-lanılmakta olan ışık kaynaklarının hemen hepsi yani akkor lambalar, bo-şalmalı lambalar ve floresan lamba-lar hemen her doğrultuda ışık yayan kaynaklardı. Bu ışık kaynakları, ku-ruldukları alanın içerisinde geniş bir alanı aydınlatmak amaçlı çok uzun bir süredir bizlere hizmet etmekteler.

Fakat LED’ler ışıklarını tepe açısı her zaman belli bir koni içine yollarlar ve bu açı her zaman 180O’den küçüktür. Bir başka deyişle, LED’ler içinde bu-lundukları alanın sadece bir yanına

ışıma yaparlar ve bu yönleri ile daha önceki ve günümüzde kullanılan ışık kaynaklarından, ışık dağılımları farklı-lıklarından ötürü ayrılırlar.

Bu farkı dikkate almadan oluşturu-lacak LED’li aydınlatma armatürleri, teknik ve ekonomik bakımlardan yan-lış olacak ve yanlış uygulanacaklardır. Bunları anlamanın en önemli yöntemi LED hakkındaki standartları incele-mek ve bunları iyi analiz edebilmek-tir. Yazımızın ilerleyen kısmında bu standartlara değineceğiz.

Armatür, her zaman iki temel veriye göre oluşturulur. O armatürde yer ala-cak ışık kaynağının özellikleri ve o ar-matürün hangi amaç ile kullanılacağı. Fakat günümüzde bazı LED’li aydın-latma üreticileri bu iki kriteri düşün-meden, sadece verimlilik sağlayacak ve tasarruf edilecek sistemlere odak-lanmış ve bu iki temel yolu göz ardı ederek negatif sonuçlar elde edilecek çalışmalar yapmaktadırlar.

Bazı üreticiler tarafından; LED tekno-lojisinin kullanıldığı her aydınlatma sistemi, enerji verimliliği çalışma-

24

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

teknoloji : LED ve LED’li Aydınlatma Teknolojileri «

larında adeta tek ve yegane çözüm olarak tanıtılmakta ve aydınlatmanın gerçekleştirileceği ortamların koşulla-rı, LED dışında ortamda var olan ya da var olabilecek diğer ışık kaynak-larının özellikleri dikkate alınmadan, genel bir ifade ile %80’lere varan enerji tasarrufu sağlanacağı ileri sü-rülmektedir. Bunlar tamamen yanlış ve aydınlatma sektörünü geriletmeye yönelik olumsuz çalışmalardır.

LED’lerin, mevcut iç ve dış aydınlat-ma armatürlerinin yerini alabilmeleri için, öncelikle aydınlatma standart-larında belirtilen aydınlık düzeyi ve parıltı, ayrıca düzgünlük ( linear po-zisyonlama ) ve kamaşma sınırlandı-rılmaları gibi minimum aydınlatma gereksinimlerini yerine getirmeleri gerekmektedir.

Sıradan birkaç örnekle bunu somut-landırmak yararlı olabilir. Örneğin 120cm uzunluğunda, bilinen standart bir floresan lamba için düşünülmüş yansıtıcılı bir armatürün içine floresan lamba yerine sekiz adet LED yerleştiri-

lerek, bir LED’li aydınlatma armatürü oluşturma çabasının, yanlış olduğunu ve ne denli tutarsız aydınlatma veri-lerine işaret edebileceğini açıklamak dahi yersizdir. Sektörümüzün içerisin-de bu şekilde örnekler ile karşılaşmak bizleri her zaman üzmüştür.

Yine bir başka örnekte çok sayıda LED, yan yana dizerek, 18W, 6 flo-resan lambadan oluşan 60 x 60 cm bir armatürde, floresan lambaların yerini almıştır. LED’lerin boyutları-nın, floresan tüplerin görünen yüze-yinin minimum boyutundan yaklaşık 15 kat daha küçük olduğu dikkate alınmamış ve aydınlatma tekniğinin büyük kusurlarından biri olan gölge problemi ile karşılaşılmıştır. Bu du-rumda LED’lerin ışınları öndeki obje-lere çarparak, bir çok gereksiz gölge oluşturmuştur. Bu iki armatür, muadil ürünler gibi düşünülerek hareket edil-mektedir.

Ya da, kompakt floresan lambaya göre etüt edilerek oluşturulmuş bir yansıtı-cısı bulunan sıva altı armatürün içi-ne, kompakt floresan yerine LED’ler konulmuş ve hiçbir işlevi kalmamış, daha önce etüt edilmiş yansıtıcı ol-duğu gibi bırakılmıştır. Bu durumda aynı aydınlatmanın sağlanması hedef alınmıştır. İşte bunlar, sektörümüzde önlenememiş yanlışlardan bazılarıdır.

Örnekler elbette ki çoğaltılabilir. Bun-ların hepsinde aydınlatma tekniği ba-

kımından çok büyük yanlışlar, zaman, emek ve önemli malzeme kaybı, yan-lış araştırma ve geliştirme uygulama-ları söz konusudur. Ayrıca tüm yanlış üretimlerin, yekpare armatürlermiş gibi ölçülmeleri ile elde edilecek ve-riler kullanıldığında bilgisayar hesap programları ve yazılımların da doğru sonuç vermesi beklenemez.

Bu yanlış gidişi daha da örneklendir-meden, artık kısa vadeli olmasını ümit etmek ve o yönde üreticileri aydınlatı-cı çalışmalar yapmakta fayda olacak-tır. Ülkemizde armatür ya da lamba kullanıcılarının büyük bölümü, ay-dınlatma ile ilgili teknik ve ekonomik hiçbir konuda yeterince bilgilendiril-miş değildir. Bu nedenle, gerçeği yan-sıtmayan, hatta yanıltıcı sektörel rek-lamların baskısı büyük oranda etkili olmaktadır. Bundan ötürü de LED’li armatür üretimindeki yanlış gidişin hangi nedenlerle ve ne zaman ya-vaşlayacağı konusunda bir tahmin yürütmek kolay olmamaktadır. Bizle-rin amacı, bu konudaki eksiklerin gi-derilmesi ve doğru LED’li aydınlatma armatürlerinin üretimine yönelmektir.

Bir aydınlatma armatürü tasarlanır-ken, ışığın geri verimi ve aydınlattı-ğı yüzeyin aydınlık seviyesini doğru hesaplayabilmek çok önemlidir. Ay-dınlatılması gereken alana gelecek olan, en doğru aydınlatma seviyesi-ne “yararlı akı“ denilir ve bu alanın boşa giden aydınlatma ışınları ile

25

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» teknoloji : LED ve LED’li Aydınlatma Teknolojileri

doldurulmaması tasarımın en önemli parçasıdır. Akkor lambalar, boşalmalı lambalar ve floresan lambalar ürettik-leri aydınlatmayı, bu yararlı akı düz-lemine yansıtabilmek için yansıtıcılar kullanırlar. Fakat en iyi tasarlanmış yansıtıcılar ile dahi, %10-15 arasında bir yansıma kaybı oluşur.

Fakat belli bir düzlem için tasarlanmış ve geometrisi ona göre oluşturulmuş bir yüzeyde yer alacak LED’li aydın-latma armatüründen sağlanacak ışık akısı, istenilen doğrultulara gidebile-cektir. Ve eğer farklı açılar ile seçilen LED kombinasyonları, bu yüzeyde uygun biçimde konumlandırılırlarsa, bu LED’li armatürden çıkan toplam ışınların, yararlı bir şekilde aydınlat-ma yaratması sağlanabilir. Ve böy-lece de yararlı akı oranı çok büyük değerlere ulaşabilir. Böyle bir maksi-mum faydanın sağlanması, LED’lerin doğru konumlandırılması, yüzeyin iyi hesaplanması, LED kombinasyonu ve doğru reflektör seçimine bağlıdır. LED’li aydınlatma armatürleri, diğer aydınlatma armatürlerden tamamen farklı olarak elektronik bir altyapı ile çalıştıklarından ötürü, herhangi bir armatür tasarımına geçilmeden önce çok ciddi hesap ve analiz yapılmasını gerektirirler.

Bilindiği üzere tüm aydınlatma sis-temlerinde verimlilik oranı çok önem-lidir. LED sistemlerinde de bu oran Lümen / Watt tabiri ile karşılık bulur.

Değişik tipte birkaç lamba ile kıyasla-yabilmek için bazı örnekler aşağıdaki şekildedir,

Akkor Lambalar :10 lm/W ~~~~ 17 lm/W

Kompakt Florasan Lambalar :33 lm/W ~~~~ 77 lm/W

Çubuk Florasan Lambalar :50 lm/W ~~~~ 90 lm/W

Metalik Halojenürlü Lambalar :70 lm/W ~~~~ 90 lm/W

Yüksek Basınçlı Sodyum Lambalar : 90 lm/W ~~~~ 150 lm/W

Alçak Basınçlı Sodyum Lambalar :100 lm/W ~~~~ 170 lm/W

Sodyum lambalarda 150lm/W, 170lm/W gibi çok yüksek verimlerin belli durumlarda kullanılan çok güçlü (600-1000W) lambalara ait olduğunu

not olarak aktarmak gerekir. Doğru olan yaklaşım, LED verimleri ile karşılaş-tırması mantıklı olacak lambaların verimlerini dikkate almaktır. Günümüzde 60-150 lm/W hatta son zamanlarda 150-180lm/W değerlerinin LED’ler ile yakalanabildiği gözlemlenmektedir. Lamba gelişimlerinin aynı hızda olduğu söylenemez. Fakat aynı zaman diliminde LED’ler önemli oranda gelişmiş ve verimleri de artmıştır.

LED’lerin ayrıca en başarılı özelliklerinden bir tanesi de ışıksal olarak renk dağılımlarıdır. Bunu ışık tayflarına ayrılmış bir tablo ile, diğer lambalardan fark-larını gösterecek bir grafik sayesinde aşağıdaki şekilde basitçe tanımlayabiliriz.

Görüldüğü gibi LED’ler gün ışığına en yakın olan ışıksal dağılımı sağlayabil-mekte ve çok fazla seçenekte renk yayabilmektedirler.

Farklı tiplerde, değişik ışık akılarında LED’ler bulunmaktadır ve günümüzde LED’li aydınlatma armatürü tasarımlarında LED’lerin bu geniş ölçekteki elekt-ronik altyapılarından fazlasıyla yararlanılmaktadır.

26

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

LED’lerin ayarlanabilir renk sıcaklık-ları, farklı renk seçeneklerinde olma-ları, kolay kontrol edilebilir olmaları, optik tasarımlara kolay uyum sağlaya-bilmeleri ve elbette ki yüksek etkinlik faktörlerine (lm/W) sahip olmalarının yanında bir takım sakıncaları da var-dır. Bunlardan bazılarını kısaca say-mamız gerekirse; kamaşma faktörü, çok yüksek renk sıcaklıklarına göre iyi ayarlanamamış aydınlatma biçim-leri, mezopik görme (insan gözünün farklı aralıklardaki görme duyarlılığı) yaratma sorunu, ani led bozulmaları (elektronik altyapının iyi sağlanama-masından kaynaklı katastrofik LED hataları), sürücü akımı ile LED ömrü arasındaki ilişkinin iyi bilinememesi ve dış koşulların (ortam sıcaklığı, tit-reme, kirlenme vb.) LED armatürlere olan etkileri şeklinde bazı önemli maddeleri belirleyebiliriz.

Aydınlatma armatürü üreticilerinin karmaşaya düştüğü en önemli nokta, tasarım bileşenleridir. Genelde veriler tek LED çipi için geçerlidir. Oysa ki LED’li bir armatür, her birinin perfor-mansı farklı ve zamanla da değişebi-len birçok elemandan oluşan komp-leks bir sistemdir. Ve bu bileşenlerin uyumlarını çok iyi değerlendirmek gerekir.

Aydınlatmada LED pazarı hızla bü-yürken, üretilen armatürlerin mini-

mum aydınlatma gereklerini yerine getirememe gibi riskleri de vardır. Dolayısıyla önerilen bir LED aydınlat-ma armatürün kullanılabilmesi için, amaçlanan aydınlatma tesisatlarında sağlaması gereken aydınlatma kriter-lerini karşılaması gerekmektedir. Ar-matür seçimi yapılırken standartlara uygunluğu mutlaka kontrol edilmeli-dir.

Bu konuda başvurulması gereken ilk kaynaklardan olan TSE Standardı, TS EN 12464-1 : 2011, Işık ve Işıklan-dırma, iş mahallerinin aydınlatılması standardı kuşkusuz tasarımların baş-latılması için en doğru noktadır. Son-rasında TS 60598-1 standardına haiz olarak armatür tasarımına geçilebilir.

LED’ler hakkında uluslararası olarak yayımlanmış ve hala takibi yapılan birçok standart ve Zhaga komisyonu tarafından dünya çapında yaratılma-sı amaçlanan doğru LED kullanımı bilinci ve bu yönde doğru LED’li ay-dınlatma armatürleri yapılması için bir çok kabul oluşturulmuştur. Ayrıca LED’lerin doğru şekilde ölçümlen-mesi için, Türkçe ’ye çevrilmemiş, IEC 62560 Standartı, (Self-ballasted LED-lamps for general lighting servi-ces by voltage > 50V - Safety Specifi-cations) IEC 62612 Standartı (Self-bal-lasted LED-lamps for general lighting services - Performance requirements) ve CIE 127 (Measurement of LED’s), IES LM-80-08 (Measuring Lumen Maintenance of LED Light Sources), TM21-11 (Long term Lumen Mainte-nance) gibi standartların çok iyi ana-liz edilmesi gerekmektedir.

İyi bir tasarımda, öncelikle bu kriter-lere uygun armatür tasarım hedefleri saptanmalı, bu aydınlatma kriterle-rinin sağlanması için gerekli ışık da-ğılım eğrileri oluşturulmalıdır. Birçok ışık noktasından oluşan LED aydın-latma armatürlerinin optik özellikleri, standart aydınlatma armatürlerinden farklıdır. Dolayısıyla aynı kabuller asla geçerli olamaz ve özel tasarımlar yapılması durumu zorunludur.

Kullanım alanına uygun, optimum çalışma koşullarının yaratılması ve iyi bir ısıl yönetim sisteminin oluştu-rulması da çok önemli şartlardan bir tanesidir. Ayrıca verimli güç ve sürücü devreleri ile oluşturulmuş elektriksel tasarım da armatürün geneli için çok önemlidir.

Armatür üreticilerinin gelmeleri gere-ken en önemli nokta, en güvenli ta-sarımlar ile tasarımı maksimize edil-miş ve maliyeti minimize edilebilen, ayrıca tüm sistem için belli bir (ger-çek) garanti süresi verebilmeleridir. Ömrü boyunca açılmaması ya da ge-rekli olduğunda imalatçısı tarafından müdahale edilmesi önerilen LED’li armatürlerin ömrü, armatürün tüm elemanlarının bozulmadan çalışması için geçerli olabilecek bir süre olmalı-dır. Bunu beyan edip, sağlayabilmenin yolu, tüm bu standartları ve özel ta-sarım kriterlerini iyi anlayabilmek ve uygulayabilmekten geçmektedir.

Erdoğan Dursunoğlu

Proje Pazarlama Müdürü

Ancha Lighting

teknoloji : LED ve LED’li Aydınlatma Teknolojileri «

27

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» hukuk penceresi : Yöneticilerin Sorumluluğu

Yöneticilerin Sorumluluğu

Merve ÇıkrıkçıoğluAvukatYükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı

Sevgili Okurlar,

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”)’da anonim şirketlerde Yönetim Kurulu ve diğer yöneticilerin hukuki ve cezai sorumluluğu konuları ayrıntılı biçimde ele alınarak düzenlenmiştir. Yönetim ile ilgili olarak kanun gerekçesinde, yönet-sel şeffaflık ilkesi ile harekete geçilerek düzenlemelerin buna göre yapıldığı ifade edilmiştir. Bu yazımızda yöneticilerin yetki ve sorumluluklarının kapsamı ile söz konusu bu yetki ve sorumlulukların hangi hallerde devredilebileceğinden bahsedeceğim.

28

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

hukuk penceresi : Yöneticilerin Sorumluluğu «

Yönetim ve Temsil

i. GenelAnonim şirketlerde yönetim, temsil ve ilzam genel anlam itibari ile Yönetim Kurulu üyelerine aittir. Ancak Yöne-tim Kurulu yönetim yetkisini kısmen veya tamamen bir veya birkaç üyeye bırakabileceği gibi tamamen üçüncü kişilere de devredebilir.

Devredilemez yetki ve görevler

Her ne kadar yönetim yetkisinin dev-ri mümkün olsa da, Yönetim Kurulu aşağıdaki konulara ilişkin görev ve yetkilerini devredemez:

a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili talimatların verilmesi.b) Şirket yönetim teşkilatının belirlen-mesi.c) Muhasebe, finans denetimi ve şir-ketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düze-nin kurulması.d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip ki-şiler ile imza yetkisini haiz bulunan-ların atanmaları ve görevden alınma-ları.e) Yönetimle görevli kişilerin, özellik-le kanunlara, esas sözleşmeye, iç yö-nergelere ve Yönetim Kurulunun ya-zılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi.f) Pay, Yönetim Kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterle-rinin tutulması, yıllık faaliyet raporu-nun ve kurumsal yönetim açıklama-sının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararları-nın yürütülmesi.g) Borca batıklık durumunun varlığın-da mahkemeye bildirimde bulunul-ması.

ii. Yönetim yetkisinin devri Yönetimin devrine ilişkin değerlen-dirme yaparken, Yönetim Kurulunun devredilemez görev ve yetkilerinin göz önünde bulundurulması gerek-mektedir. Dolayısıyla Yönetim Kurulu yukarıda belirtilen yetkiler dışında ka-lan yetkilerini devredebilecektir.

Yönetim yetkisinin devri iki yolla mümkündür: (i) İmza sirküleri: Yönetim yetkisi, temsil ve ilzam kararı ile yönetim ku-

rulu üyelerinden birine veya bazıları-na (murahhas üye) yahut üçüncü kişi-lere (murahhas müdür) devredilebilir. Ancak en az bir yönetim kurulu üyesi-nin temsil yetkisini haiz olması şarttır.

ii. İç Yönerge:TTK uyarınca, Yönetim Kurulu çı-karacağı bir iç yönerge ile yönetim yetkisini kısmen veya tamamen bir veya birkaç üyeye bırakabileceği gibi tamamen üçüncü kişilere de devrede-bilir. Yetki devri ile yönetim yetkisinin devredildiği kimselere “murahhas” adı verilir. Belirtmek gerekir ki bura-daki devir, yönetimin devridir ve bu anlamda bir devir kural olarak temsil yetkisinin devrini içermez. İç yönerge, şirketin yönetimini düzenler. Bunun için gerekli olan görevleri tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü ol-duğunu belirler. Söz konusu yönetim yetkisinin devrinin geçerli olabilmesi için iki şartın gerçekleştirilmesi ön-görülmektedir. (i) yönetimin devrine izin veren bir hükmün şirketin esas sözleşmesinde belirtilmesi ve (ii) söz konusu yönetimin devrine ilişkin bir

iç yönergenin hazırlanması ve Yöne-tim Kurulu kararı ile çıkarılması.

iii. Yetki devrinin sonuçlarıYönetim kurulu tarafından yönetimin kısmen veya tamamen Yönetim Kuru-lu üyelerine veya üçüncü kişilere dev-rinin bir sonucu olarak Yönetim Kuru-lunun içyapısında bir yetki paylaşımı ortaya çıkmaktadır. Yönetim kurulu kendisine ait yetkileri murahhaslara devrettikten sonra murahhas üye ve müdürler kendilerine tevdi edilen yet-kileri bağımsız olarak kullanırlar ve bu yetkilerin kullanılmasından doğan sorumluluk da onlara ait olacaktır. Bu anlamda, yetki devri Yönetim Kurulu-nun devredilebilir yetkilerini kısmen veya tamamen başkasına bırakılması ve bu kişinin kendisine devredilen yetkiler bakımından Yönetim Kurulu-nun yerine geçmesidir ve devredilen yetkiler bakımından sorumluluğun da devri olarak kabul edilebilecektir. Yet-kinin birden fazla kişiye devredilmesi durumunda sorumluluk “farklılaştı-rılmış teselsül” hükümleri gereğince kendi aralarında paylaştırılacaktır. Bu durumda yetki devri ile Yönetim

29

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» hukuk penceresi : Yöneticilerin Sorumluluğu

Kurulunun ve diğer yöneticilerin so-rumluluğu önemli ölçüde azalmak-tadır. Murahhaslar kendilerine dev-redilen yetkileri iç yönergeye uygun bir şekilde kullanmalıdırlar. Yönetim kurulunun burada devrettiği yetkile-rin kullanımını ve yetki aşımını tespit edebilmesi açısından bir üst gözetim yükümlülüğü doğmaktadır ve yetki aşımının tespiti halinde verilen yetki-lerin derhal geri alınması gerekmek-tedir.

iv. Yönetim yetkisinin devri halinde sorumlulukTTK ile kabul edilmiş olan farklılaş-tırılmış teselsül ilkesi yetki devri ha-linde de uygulanır. Organ niteliğine sahip her bir murahhas üyenin ve murahhas müdürün kendilerine dev-redilen yetkilerin kullanılması bakı-mından sorumluluğu ve kusurunun derecesi, yönetim organizasyon yapı-sı içerisindeki yeri, fonksiyonu, sahip olduğu yetkiler, bu yetkilerin kapsa-mı, sebebiyle farklılaşmaktadır.

Yönetim kurulu yönetim yetkilerini TTK’da düzenlenen şartlara uygun bir şekilde belirli Yönetim Kurulu üyelerine veya üçüncü kişilere dev-retmesi halinde devredilen yetkilerin kullanılmasından yalnızca bu yetki-

yi kullananlar sorumlu olacaklardır. İcradan görevli olmayan Yönetim Kurulu üyeleri ise söz konusu yet-kileri devralan kişilerin seçiminden sorumlu olacaklardır. Başka bir deyiş-le, Yönetim Kurulu gözetim yüküm-lülüğü kapsamında murahhasların seçiminde/kontrolünde gerekli özeni göstermelidirler. TTK’nın 553’üncü maddesi uyarınca, Yönetim Kurulu üyelerinin murahhasların seçiminde gerekli özeni gösterdikleri karine ola-rak kabul edilir. Bu anlamda, murah-hasın fiillerinden Yönetim Kurulunun sorumlu olabilmesi için özen yüküm-lülüklerini ihlal ettiklerinin ispatlan-ması gerekmektedir. Atandığı yetki kapsamında gerekli ve yeterli bilgi ve tecrübeye sahip bir murahhasa yetki devrinin yapılmış olması, murahhasın atanmasında gerekli özenin gösteril-diğine örnek teşkil edebilir. Bu anlam-da, kanunda belirtilen şartlara uygun bir şekilde gerçekleştirilen yetki devri sonucunda Yönetim Kurulunun so-rumluluğunun sınırı devrettiği yetkiler kapsamında daralmaktadır.

Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumlu-luk Halleri

i. Genel olarakTTK, Yönetim Kurulu üyelerini kanun-

dan ve ana sözleşmeden doğan yü-kümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan dolayı sorumlu tutmuştur. TTK, Yönetim Kurulu üyelerine kusur-lu olmadıklarını kanıtlamak koşuluyla bu sorumluluğu bertaraf etme imkânı verilmiştir.

ii. Yönetim Yetkisinin devri halinde sorumlulukYukarıda da belirtildiği gibi, TTK, kanundan veya ana sözleşmeden kaynaklanan bir görev veya yetkinin başkasına devri halinde, ilke olarak görev ya da yetkiyi devralan kişinin fiil ve kararlarından devreden kişiyi sorumlu tutmamıştır. Sorumluluktan kurtulabilmek için devrin kanuna da-yalı olarak, yani kanunun izin verdiği ölçüde ve yerlerde yapılması, ayrıca devreden kişinin, görev ve yetkilerini devralan kişinin seçiminde/kontro-lünde makul derecede özen göster-mesi şarttır. Burada makul derecede özenin gösterilmediğini ispat yükü, iddia edene yüklenmiştir.

iii. Yöneticilerin kontrolü dışında ka-lan haller için sorumluluğuTTK’da, hiçbir yöneticinin (yönetim kurulu üyesi veya müdürler), kontrolü

30

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

hukuk penceresi : Yöneticilerin Sorumluluğu «

dışında kalan, kanuna veya ana söz-leşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca bu sorum-lu olmama durumunun gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek ge-çersiz kılınamayacağı belirtmiştir. Bu hükümden hareketle, teorik olarak, yeni atanan Yönetim Kurulu üyeleri-nin önceki Yönetim Kurulu üyelerinin işlemlerinden ötürü sorumlu tutula-mayacağı sonucuna varılabilir.

Şirket Müdürlerinin Sorumluluğu

Yukarıda belirtildiği gibi, anonim şir-ketlerde yönetim, temsil ve ilzam ge-nel anlamı itibari ile Yönetim Kurulu üyelerine aittir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, yönetim yetkisi, bir veya birkaç Yönetim Kurulu üyesine devredilebileceği gibi, genel müdür veya belirli müdürlere veya diğer şir-ket çalışanlarına bırakılabilir.

Şirket müdürleri (genel müdür dahil), Yönetim Kurulu üyelerinin kendileri-ne devrettiği yetkiler ile sınırlı olarak sorumlu olurlar.

Yönetim Kurulunun devredilebilir yetkilerinin kısmen veya tamamen başkasına bırakılması bu kişinin ken-

disine devredilen yetkiler bakımından Yönetim Kurulunun yerine geçmesidir ve bu devredilen yetkiler bakımından sorumluluğun da devri olarak kabul edilebilecektir. Bu durumda, devre-dilen yetkilerin kullanılmasından yal-nızca bu yetkiyi kullananlar sorumlu olacaklardır.

Gerek Yönetim Kurulu üyelerinin gerek genel müdür gibi şirketin yö-netiminden sorumlu kişilerin sorum-luluğunun en aza indirilmesi adına, Yönetim Kurulunun bir iç yönerge çıkararak, yönetim yetkisini kısmen veya tamamen belirli müdürlere dev-retmesi doğru olacaktır.

Bu şekilde yetki devri ile Yönetim Ku-rulunun ve diğer yöneticilerin sorum-luluğu bir nevi azalmaktadır.

Pay Sahiplerinin Dava Açma Hakkına İlişkin Özel Düzenleme (İbra)

Yönetim Kurulu üyelerinin sorumlu-luklarına aykırı davranmaları halinde zarar gören şirketin, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının (şirketin iflası halinde) bu zararın tazmini için dava açma hakları bulunmaktadır. Ancak, şirket genel kurulu, Yönetim Kurulu üyelerini ibraya ilişkin karar almış ise,

söz konusu karar, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin ola-rak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hak-kını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ise ibra tarihinden itiba-ren altı ay geçmesiyle düşer.

Sonuç

Görüleceği, üzere, TTK uyarınca hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanu-na veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacaktır. Bu doğrultuda, so-rumluluğun en aza indirilmesi için en uygun yöntem Yönetim Kurulunun bir iç yönerge çıkararak, yönetim yetkisi-ni kısmen veya tamamen belirli mü-dürlere devretmesi olacaktır. Bu saye-de gerek Yönetim Kurulu üyelerinin gerek genel müdür gibi şirketin yö-netiminden sorumlu kişiler yetkilerini devrettikleri kişilerin işlemlerinden sorumlu olmayıp yalnızca yetkilerini devralan kişilerin seçiminden sorum-lu olacaklardır.

Merve Çıkrıkçıoğlu

YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı

31

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» seyyahname : İskenderun

Burcu KızılhanMüdürHalkla İlişkiler Departmanı

32

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

Her sene Bodrum, Çeşme hattında tatil yapmaktan sıkıldım ve annemle birlikte 3 günlüğüne İskenderun’a, bir akrabamızın yazlığına gittim.

İskenderun birkaç sayfayla anlatılabi-lecek bir yer değil ama, elimden gel-diğinde size anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle, kısa tarihçesinden bahset-mek istiyorum. İskenderun, Hatay’ın en büyük ilçesidir.

MÖ 333 yılında, Büyük İskender’in İsos yakınlarında kazandığı zaferden sonra Alexandreia adıyla kurulmuş. Bu kent kurulmadan önceleri ise bu-rada Myriandrus adında bir Fenike şehri bulunmaktaymış. Makedonya Kralı Büyük İskender’in, Pers Şeyhi III. Darius’a karşı İsos Vadisi’nde üs-tünlük sağlamasıyla temeli atılan bu şehir, sahip olduğu coğrafi önemin etkisiyle tarihinde birçok defa işgale uğramış.

1974 yılında üretime geçen Türki-ye’nin üçüncü demir-çelik fabrikası, kent yaşamına büyük canlılık getir-miş. Ayrıca, süperfosfat fabrikası, bit-

kisel yağ,yem, un, konserve, salça, çırçır, dokuma, çeltik, oto ve makine yedek parçaları vb. endüstri dalları varmış.

Boru hattı ile Batman’dan gelen pet-rol, İskenderun Limanı’ndan deniz yoluyla Mersin’e gönderilmekteymiş. Limanda demir-çelik ve süperfosfat fabrikalarının iskeleleriyle NATO’ya bağlı bir iskele ve demiryolu istasyonu bulunmakta. Türkiye’nin dördüncü büyük limanı olan İskenderun Lima-nı’nın yıllık yük kapasitesi 8.7 milyon ton.

Bugün, İskenderun Türkiye’nin önde gelen en büyük ilçelerinden biri olup, özellikle sanayi, deniz ticareti ve tu-rizm alanında hızla gelişmeye devam etmektedir.

Uçaktan iner inmez hemen, şehir merkezine 33.km uzaklıkta bulunan Arsuz’a gittik. Arsuz Hotel’in sahilin-den denize girmeyi ümid ediyorduk ki, görevli arkadaş sahilde yeri ol-madığını söyledi. Yine de şansımızı denemek istedik ve içeri girdik. Ege sahillerini aratmayan bir manzarayla

karşılaştık. Şık şık bikinili hanımlar, purolu beyler…

1 saat bekledikten sonra bize bir yer açıldı. Deniz Dubai’nin denizi kadar sıcak, tam bir hamam misaliydi.

Sıcak denizden hoşlanmadığım için çok fazla denize girmeyi tercih et-medim, bol bol güneşlendim ve hava çok sıcak olduğu için güneş altında kendimden geçip 3 saat kadar uyu-muşum.

Deniz sefamızdan sonra, karnımız iyice acıkmıştı ve üstümüzü bile tek-rardan değiştirmeden Şirinyer Deniz Lokantası’na gittik. Şirinyer, İskende-run’un en ünlü balık lokantalarından biri olarak kabul ediliyor. Bugüne kadar yediğim en leziz deniz ürünle-riyle karşılaştım. Yurtdışında gittiğim lokantalarda bile bu derece lezzetli ve büyük jumbo karides, ahtapot gör-memiştim, tuzda yapılan lağos balığı enfesti.

2. günün sabahı evin balkonuna çık-tığımda burnuma mis gibi simit, po-ğaça kokusu geldi. Bir an için diyet-

seyyahname : İskenderun «

33

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

te olduğumu unuttum ve halama bu güzel kokular nereden geliyor dedim? Bizi hemen, Karadenizli bir fırıncının açtığı Petek Pastanesi’ne götürdü. Se-lanik gevreği ve simitlerden aldık ve kahvaltı için; sahilde yer alan yine kendilerine ait Petek Restaurant’a git-tik. Öncelikle ortaya mis gibi tereyağı kokan, su böreği geldi. Börekten bir çatal aldım ve 1 dilimi yememek için kendimi zor tuttum.

Kahvaltıdan sonra tekrardan Arzuz Hotel’in plajına gittik. Deniz ve güneş banyosuyla karışık keyifli bir gün ge-çirdik. Sabah kahvaltısında çok yedi-ğimiz için öğle yemeğini bir dilim kar-puzla geçiştirdim; akşam yemeğinde de küçük bir ton balıklı salata yedim.

Deniz ve güneşin yorgunluğuyla saat-lerimizi sabah 07:30’a kurarak erken-den uyuduk. Sabah tam vaktinde kalk-tık ve 1 saat araba yolculuğu yaparak, Hatay’ın Karaksi köyü’ne ulaştık. Ha-lam, Kalaksi Köyü’nde köy kahvaltısı yapmadan İstanbul’a dönmeyelim dedi. Karaca Kahvaltı Salonu’na git-tik ve bizim için hazırlanan çardağa oturduk. Kahvaltıdan çok öğle yemeği yemiş olduk. Yöresel peynirler ve saç-ta yapılmış kuzu güveç, Hatay’lıların sabah kahvaltısında birinci tercihleri. Et düşkünü bir insan olarak, güvecin yarısından çoğunu ben yedim.

Kahvaltı sonrası, biraz yürümeliyim dedim ve Hatay’ın merkezine, çarşı-ya gittik. Annem ve halam ipekli ku-maşlar satan dükkanlarda kendilerini kaybettiler. Ben yediklerimi eritme derdindeydim, biraz yürüyüş yaptım.

Küçük alışveriş turumuz sonrası, Sa-mandağ sahilinde bulunan Musa Ağa-cı’nı ziyarete gittik. Bir rivayete göre, Hz. Hızır ile Hz. Musa birlikte dağa çıkarlar, tam bu noktaya geldiklerinde Hz. Musa elindeki asayı toprağa sap-lar ve eğilip su içer tekrar dönüp bak-tığında asanın yeşerip fidana dönüştü-ğünü görür. Halk arasında Ab-ı Hayat

suyundan can bulan fidanın binlerce yılda gelişerek bugünkü halini aldığı-na inanılmaktadır. Ağacın gövde çapı 7.50 metre, çevresi 21 metre, yük-sekliği ise 7 metredir. Ağacın dalları yaklaşık 1000 metrelik alanı kapla-maktadır. Ağaç anıtlar yüksek kurulu tarafından korumaya alınmıştır. Ağaç bugüne kadar gördüğüm en büyük, en ihtişamlı ağaç fakat; ziyaretçiler tara-fından dilek ağacına dönüştürülmüş. Ağacın bütün kovuklarına, kolonyalı mendiller yapıştırılmış ve gövdesine bebek, alyans resimleri vb. çizilmiş. Bu da tarihi bir değeri koruyamama-mızın en güzle kanıtı. Kutsal bir yeri

» seyyahname : İskenderun

34

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

yine, batıl inançlar uğruna bir felakete çeviriyoruz. Musa Ağacı’nı ziyaret et-tikten sonra oraya yakın olan Vakıflı Ermeni Köyü’ne gittik. Köyde sadece Ermeniler yaşıyor. 130 kişi ve 35 ha-neden oluşan küçük bir köy. Köyde 1890 yapımı Meryem Ana Klisesi var. Orada mumlarımızı yaktık, dualarımı-zı yaptık. Köy, Türkiye’nin kalan tek Ermeni köyü. Organik tarımla geçim-lerini sağlıyorlar ve organik tarımdaki başarılarından dolayı iki ödül almış-lar.

Sonrasında, Antakya’nın merkezini dolaşmaya gittik. Saat 14:00 civarları-

nı bulmuştu. Orada çok meşhur olan, Verdaa Bitkisel Kozmetik Fabrikasına gittik. Kendimize defneli sabunlar, As-mar (Mersin) bitkisinden yapılan şam-puanlar aldık. Bundan sonra Asmarlı şampuan dışında bir şey kullanmam, İstanbul’da bir çok noktada satılı-yor veya Antakya’dan kargoyla ürün gönderimi de yapıyorlar. Verdaa turu sonrası, karnımız acıkmaya başladı ve uçağa binmeden önce yöresel tat-lardan oluşan güzel bir yemek yedik. Sveyka Restaurant’a gittik.

Hayatımda ilk defa vişneli kebap ye-dim ve tadı tek kelimeyle muhteşem-

di. Kekik salatasını da ilk defa tatmış oldum, kazbaşı kebabı ve fattoush salatası da süperdi. Antakya merke-ze yolunuz düşerse uğramadan sakın geçmeyin.

İskendurun’da aslında anlatabildiğim-den çok daha fazlası var. Görkemli bir anıta sahip İskendurun Şehitliği, Os-manlı’dan kalma, Meryem Ana Ha-vuzu duyup da ziyaret edemediğim yerler arasında...

Kısa da olsa size İskenderun’u tanıt-maya çalıştım. Size önerim, İskende-run’a gidecekseniz sakın diyetteyken gitmeyin ve olur ya diyetteyken gi-derseniz bozun ve afiyetle bu enfes yemeklerden tadın. Künefe yedin mi derseniz tatlıyla aram pek olmadığı için yemedim ama annemler Petek Pastanesi’nde yedi ve pastanenin yet-kilileri İstanbul’dan da kargo ile sipa-riş edeceğini söyledi.

Sizde sipariş etmek isterseniz, hadi durmayın tıklayın.

http://siparis.petekpastanesi.com.tr/

Burcu Kızılhan

Müdür

Halkla İlişkiler Departmanı

seyyahname : İskenderun «

35

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» kültür & sanat : Kış Uykusu

İsmail Emre AkkuşMakine MühendisiTeklif Departmanı

Kapadokyanın eşsiz görüntüleriyle açılan Nuri Bilge Ceylan’ın kış uyku-su filmi, uzun süresi kadar kuşkusuz film bittikten sonra en az filmin süre-si kadar yorum yapılabilecek kadar zengin ve daha da önemlisi hepimize tanıdık, basit konular işlemesiyle se-yirciyi anında avucu içine alıveriyor.

Ceylan’ın Türk seyircisiyle yolculuğu aslında biraz da sancılı oldu. Kendi anne-babasını Çanakkale’deki köy-lerinde oynattığı filmleri yurtdışında ödül üstüne ödül alırken, yurtiçinde ise salonlar boş kalıyor ve birçok se-yirci salonda uyuduğunu söylüyordu. Filmden filme gelişen Ceylan’ın tarzı Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle iyi-ce rayına oturdu ve bir çok seyirci Kış uykusunu merakla bekler hale geldi.Filmde Ceylan, yirmi beş yıl tiyatro oyunculuğu yaptıktan sonra Kapa-dokya’ya yerleşip babadan kalma bir oteli işletmek ve yerel bir gazete için yazılar kaleme almakla uğraşan

36

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

Aydın karakterine odaklanarak, Ay-dın’ın, kız kardeşi Necla, kendisinden oldukça genç ve güzel karısı Nihal ve kiracısı olan yoksul bir aileyle ilişkile-rini gözler önüne serer. Uzun, edebi diyaloglara bol bol yer vermesi açı-sından yönetmenin diğer filmlerinden ayrılan Kış Uykusu’nun senaryosunun temelini iki Çehov öyküsü oluşturur: ‘Karım’ ve ‘İyi İnsanlar’. Filmdeki ana karakterler, bu karakterlerin birbirle-riyle ilişkileri, olay örgüsü ve diyalog-lar temelde bu iki öyküye dayanmak-tadır.

Karakterlerimize kısaca odaklanma-mız gerekirse ; Aydın karakterinin ismi bile kariyerinden geriye sadece yılların uzunluğu kalan bir tiyatro emekçisinden bir modern derebeyi-ne dönüşen; mütemadiyen vicdan, ahlak, erdem ve benzeri ulvi kavram-lardan bahseden ancak yüzleşmeye çekindiği bir durumla karşı karşıya kaldığında yelkenleri en önce suya in-

diren bir ‘aydın’ı anlatmak için biçil-miş kaftan. “Ben gençken köyümüzde elektrik yoktu” gibi ifadelerle geçmiş yoksulluğundan bahseden ancak şim-di aynı yoksullaştırma sisteminin kü-çük parçalarından biri haline gelen; kendini kurtarmış ancak neden kur-tardığını unutmuş bir karakter. Nuri Bilge Ceylan bu kallavi ve gerçek karakteri o denli geniş bir perspek-tiften, öyle geniş bir tuvale çiziyor ki Aydın’ın ne zaman dürüst ne zaman yalancı olduğu hakkında en ufak bir fikir edinmek imkansız hale geliyor. Hatta bunu Aydın’ın da kestirebildi-ğinden şüphe duymak şart. Aydın’ı çevreleyen ve onun sınıfına mensup iki karakter hakkında da aynı şeyi söylemek mümkün. Kardeşi Necla, hayata kendi varlığından çıkıp bak-masını gerektirecek denli uzaklaşmış. Karısı Nihal ise kendi kısır döngüsü-nü yeni vicdan duraklarıyla kırmanın; yalnızlığını ötelemenin peşinde. Kış Uykusu, biraz da Aydın’ın kendi ‘ay-

dın problemleri’nden uzaklaşıp yeni sorunlarla tanışmasının da hikayesi.

Kış Uykusu’nun üç karakteri de bir açıdan ‘iyi insan olmak’ derdinde-ler. Ancak bu uğurda benliklerine hiç dokunmadan son derece vasıfsız yöntemler izlemenin yeterli olacağı kanaatindeler. Zira organik bir iyilik mefhumu, organik bir kötülük mef-humunun yoksunluğundan hallice. Kış Uykusu’nda da bu madalyonun iki yüzü, en çıplak haliyle karşımıza çıkıyor. Adına ‘insan doğası’ denilen ve bir türlü anlaşılamayan o karmaşık kavram tüm ‘güzelliğiyle’ ve ‘tüm çir-kinliğiyle’, bir kez daha anlaşılamıyor. Ceylan’ın, filmin Cannes basın top-lantısında dile getirdiği “İnsan hak-kında, Mars hakkında bildiğimizden çok daha az şey biliyoruz” ifadesi, filmle beraber bütünleniyor.

Aydın iyi insan olmak derdinde eşi-nin yardım kampanyasına ödediği

kültür & sanat : Kış Uykusu «

37

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

parayı bir şova dönüştürürken seyir-cinin aklında hep aynı soru var, para yardımı yapılması kadar bu yardımın yapılma şekli de önemli değil midir? Nihal gençliğini fakir çocuklar okula gitsin diye yardım kampanyaları dü-zenlemeye adayacak kadar fedakâr ve maddiyat karşıtı bir insansa neden kiracılarının evine gidip verdiği parayı bir saniye bile düşünmeden ateşe ata-cak kadar umursamaz davranan birini anlayamıyor ve para için ağlayan o oluyor.

Ceylan filminde insanın parayla olan bitmek tükenmez bilmez hırs ilişki-sini defalarca yüzümüze çarpıyor. Yardımda bulunan insanlar bile hep hesapçılık içerisindeler. Çevremizde insanları genelde bilgili, görgülü, kül-türlü diye sınıflandırmamız aslında ne kadarda yanlışmış, filmi izleyince tek-rar anlıyoruz.

Aslında insanın içindeki o huysuz ca-navar, ne parasıyla ne kültürüyle ne görgüsüyle, direkt karakteriyle alaka-lıymış; Aydın karakteri bize canlı kan-lı gösteriyor.

Nihal karakteri ise bir yandan “sa-yenizde boşluk içinde yüzüyorum. Asalak olarak yaşamaya alıştığım için sizin sırtınızdan geçiniyor, sizin pa-ranızı yiyorum. Ama özgürlüğüm ve kimsenin işine yaramayan sadakatim-le ödüyorum bunları. En iyi yıllarım uçup gitti. Sizinle cebelleşeceğim diye bütün güzel huylarım değişti; sert, kaba, ürkek, işkilli bir insan oldum,” diyerek dert yanar ama boşanmaya da kalkışmaz. Karısının kendisine haksız-lık ettiğini düşünen Aydın ise Nihal’in kendisini neden suçlu gördüğünü bil-mek ister ve şu yanıtı alır: “Suçunuz benim genç, sizin yaşlı olmanızda ya da özgür kalırsam başkasını seve-bileceğimde değil. Siz çekilmez bir adamsınız, bencilsiniz, kincisiniz… İşte asıl suçunuz! Dürüst, hak gözetir, kural tanıyan bir insansınız. Ancak bir yere gittiğinizde bu erdemlerinizle in-sanı boğan, ezen, küçük düşüren, aşa-ğılayan bir hava taşıyorsunuz. Dürüst düşünme tarzınızla bütün dünyadan nefret ediyor gibisiniz. İnananlardan nefret ediyorsunuz, çünkü inanmak size göre az gelişmişlik, kara cahillik belirtisidir. Herhangi bir inanç, ülkü taşımıyorlar diye inanmayanlardan

» kültür & sanat : Kış Uykusu

38

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

da nefret ediyorsunuz. Yaşlıları geri kalmışlıkları, tutuculukları; gençleri ise özgür düşünceleri yüzünden be-ğenmiyorsunuz. Nefret etmediğiniz kişi yok yeryüzünde. Böyle bir adam-la yaşamak çok zor, artık kendimde bunu yapacak gücü bulamıyorum.” Filmin ikinci yarısına imzasını atan Aydın Nihal çekişmesi, karşısındaki-ne üstünlük kurmanın derdinde olan bir adamla, dürüstlüğünden emin ola-madığımız genç ve güzel bir kadının sıradan hikâyesi aslında.

Türk aydınının toplumla imtihanını, Oğuz Atayın Tutunamayanlar kitabın-dan da destek alarak anlatan Ceylan, vicdan anlayışının ön plana çıkarmak için bu karakterleri seçmiş ve çok da iyi iş çıkarmış.

Hoca karakterinin küfür eden, parayı görünce gözleri parlayan, içten pazar-lıklı hali de kuşkusuz Ceylan’a karak-ter biliminin dine bile dayanmadığını göstermek için eşsiz bir fırsat çıkarı-yor.

Aydının dediği gibi “vicdan” genelde korkakların sevdiği bir sözcüktür. Ve

öncelikle güçlüleri dehşete salmaya yarar. Aslında yaşadığımız hayatta tam olarak kazananlar ve kaybeden-ler, ya da vicdanlılar ve vicdansızlar olarak şekillenmekte. Filmi izledikten sonra “hem vicdanlı hem de kazanan olmak gerçekten imkânsız mı?” diye düşünmemek olanaksız.

Son tahlilde Cannes’da altın palmi-ye kazanması ya da 3 saat 16 dakika ama soluksuz izledim diyen yalancı entel çevrelere inatla Ceylan 17 sene-dir yaptığı gibi kendi izlemek istedi-ği filmi yapıyor ve her filmin kardeş ruhlara yazılmış mektuplar olduğu düsturundan vazgeçmiyor. Siz de in-san ruhunun derinliklerine inip daha önce hiç bir filmin cesaret edemediği vicdan muhasebeleriyle yüzleşmek isterseniz Kış Uykusu’nu sabırla izle-yin; eminim ki aynı heyecanla ikinci ve üçüncü kez izlemek isteyip gerçek sanatsal zenginliğin ne olduğunu an-layacaksınız. İyi seyirler.

İsmail Emre Akkuş

Makine Mühendisi

Teklif Departmanı

kültür & sanat : Kış Uykusu «

39

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» medya : Şimdi Reklamlar

Atakan NaçarMüdür YardımcısıHalkla İlişkiler Departmanı

Öyle ki tarihini tam olarak bilmediği-miz kadar eskiye dayanıyor reklam. Eski toplumların çarşılarında, pazar-larında çığırtkanlık yöntemiyle başla-mış, eski parşömen parçalarında dahi; ilan, duyuru türünde örneklerine rast-lanmış, matbaaların açılmasıyla iyice canlanmış, radyo ardından tv, günü-müzde bilgisayar, mobil cihazlar der-ken hayatımızın tam da orta yerinde yer alır bir hale gelmiştir.

Şöyle bir düşünürsek, günümüz halk pazarlarında hala “gel abla, gel abla” diye bağıran tezgahtarlar, aslında rek-lamcılık sektörünün günümüzdeki en eski çalışanlarıdır aynı zamanda…

3-4cm2 kağıttan tutun da koca koca binaların duvarlarında, 4-5 inç ekra-na sahip telefon ekranlarımızdan, te-levizyon ekranlarımıza 15-20 saniye içerisinde bize bir şeyler anlatmak isteyen o kadar çok marka var ki… Çoğu zaman hangi markanın rekla-

mına ya da hangi kuruluşun bizi ikna etmeye çalıştığı konuya kulak verece-ğimizi, neyi seçeceğimizi dahi şaşırı-yoruz. Seçmeyi, karar vermeyi bırakın görmek, duymak dahi istemiyoruz ki mi zaman…

Reklamın iyisi kötüsü olmazmış ama kabul etmeliyiz ki iyi reklamı da sevi-yoruz... İyi reklam zaten kendine va-kit ayırtmayı ve bizi markaya bir adım daha yaklaştırmayı da biliyor. 30 sa-niye ayırıp izlediğimiz bir tv rekla-mı, romantizm, merak, neşe gibi pek çok duyguyu bu kısa süre içerisinde bize yaşatabiliyor, bu da bizi marka ile bir duygusal bağ kurmaya itiyor. Bu reklamların bazen sloganlarını bazen de karakterini aylarca hatırlı-yor; üzerimizde etki bırakan bu rek-lamların bizi yönlendirdiği yola doğ-ru fazladan adımlar atıyoruz. Keza tek sayfa olmasına rağmen fikir ve ta-sarım kalitesiyle ortaya çıkan reklam çalışmaları da markaların yönlendir-

diği bu yoldan çıkmamamıza destek oluyor.

Tekrar tekrar izlediğimizde dahi bizi sıkmayan, karşımıza çıktığında kanalı ya da sayfayı çevirmediğimiz bu ka-liteli çalışmalar “ha” deyince ortaya çıkmıyor aslında. Fikir, tasarım, onay derken 1 sayfalık ilan yapmak dahi günler alıyor kimi zaman. Hele de tadından yenmeyen “kreatif” çalışma-lar... Fikir oluşturma süreci, fikrin en uygun şekilde görselleştirilmesi için yapılan taslaklar, tasarımlar, montaj-lar, rötuşlar, düzeltmeler… Onlarca sancılı süreç sonrasında ortaya çıkan çalışmaları ben açıkçası sanat eseri olarak görüyorum.

Sanat eseri olarak gördüğüm bir kaç reklamı sizlerle paylaşıyorum...

Atakan Naçar

Müdür Yardımcısı

Halkla İlişkiler Departmanı

40

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

medya : Şimdi Reklamlar «

Haberi Kaynağından Alın - CNN

Yaşam Döngüsü - WWF

41

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» basında biz

42

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

basında biz «

43

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» basında biz

44

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

basında biz «

45

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

» AE Ailesi’nden

Anneler Günü’nü ve Babalar Günü’nü Kutladık

AE Arma-Elektropanç ailesi, Dedeman Otel’de düzenle-nen iftar yemeğinde bir araya geldi.

AE Yönetim Kurulu’nun ve İstanbul merkez personelinin katıldığı yemekte, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kızılhan

“Bu anlamlı yemek, renkli ve sıcak atmosferiyle gönülleri-mizi ferahlattı; siz değerli personelimiz ile beraber önemli işlere imza atmaktan mutluluk duyuyorum” dedi.

Suat Önder Yıldız’ı UğurladıkAE Arma-Elektropanç Rusya Ülke Müdürü Suat Önder Yıl-dız’ı Rusya ofisimizde veda partisinin ardından uğurladık. Rusya bölgesindeki görevini yıllarca başarı ile gerçekleşti-

ren Yıldız’a bundan sonraki iş hayatında başarılar diliyor, verdiği hizmetler için AE Ailesi olarak kendisine çok te-şekkür ediyoruz.

AE Ailesi İftar Yemeğinde Buluştu

46

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül

AE Ailesi’nden «

İstanbul merkez ofisimizde Elektrik Mühendisi olarak görev yapan Sn. Alper Şahin Gökbulut 31 Temmuz 2014 tarihinde dünya evine girdi. Kendisi ve eşi Gonca İstanbullugil’e AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluk-lar diliyoruz.

İstanbul merkez ofisimiz Satın Alma & Lojistik depart-manımızda Müdür Yardımcısı (Mekanik İşler) olarak görev yapan Sn. Gülşah Ar 1 Haziran 2014 tarihinde dünya evine girdi. Kendisi ve eşi Çınar Özdemir’e AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

İstanbul merkez ofisimiz Satın Alma & Lojistik departmanımızda görev yapan Sn. Burcu Killioğlu 6 Eylül 2014 tarihinde dünya evine girdi. Kendisi ve eşi Zekeriya Kırmızı’ya AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

İstanbul merkez ofisimizde Elektrik Teknik Ressamı olarak görev yapan Sn. İlker Vıcıl’ın 29 Ağustos 2014 tarihinde biricik kızı Elif Vıcıl dünyaya geldi. Vıcıl ailesini tebrik ediyoruz.

47

Temm

uz - A

ğusto

s - Ey

lül