18
111 1 VE 111 1 (Trafikte Sosyal ve Psikolojik Ahlak, Kültür, Denetim ve -il- Sempozyum Yürütme Kurulu ve Prof. Dr. Fikret KARAMAN Üniversitesi Fakültesi Malatya 2016

Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

  • Upload
    others

  • View
    18

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

111

1 VE

111

1 (Trafikte Sosyal ve Psikolojik Davranışlar, Hoşgörü, Eğitim, Ahlak,

Kültür, Denetim ve İstatistikler)

-il-

Sempozyum Yürütme Kurulu Başkanı ve Yayına Hazırlayan Prof. Dr. Fikret KARAMAN

İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Malatya 2016

Page 2: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

TRAFİK DAVRANIŞI VE KAZALARI ÖRNEGİNDE DİNİN DAVRANIŞ

ÖRÜNTÜLERİNE ETKİSİ: DİN SOSYAL PSİKOLOJİSİ AÇISINDAN BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Abdulvahap Taştan

Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı [email protected]

Giriş

Trafik kuralları, toplumsal yapının işleyişini gerekli kılan öz ilkelerdir.

Trafik işaretleri ise insan ve hayvan sağlığının devamlılığını sağlamak üzere

kavramsal bir çerçevede kurgulanan ilkelerin somut imgelerinden oluşmak­

tadır. Söz konusu bu ilkeler, maddi ve manevi kültürün ilişkisi ve bütünlüğü­

nün analizinde de önemli bir gösterge niteliğindedir. Bildiride temel bir atıf

noktası olarak ele alındığı üzere, norm-değer ikilemi bağlamında, özellikle

de belli bir kültür çevresinde sosyalleşen bireylerin algı düzeylerine bağlı

olarak ortaya çıkan davranış örüntülerinin temsilinde trafik davranışının

önemi yadsınamaz.

Günümüzde özellikle gelişmekte olan ya da az gelişmiş toplumlarda

gerek sürücülerin bilinçsizliği gerekse standartlaşma eksikliği ile birlikte alt

ve üst yapı yetersizlikleri sebebiyle büyük bir risk oluşturan trafik davranışı

ve pratiklerinin dramatik bir soruna dönüştüğü görülmekte; bunu anlamaya

ve önlemeye yönelik çalışmaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Çok ne­

denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek

çok faktörün varlığı hesaba katılarak incelenmekte ve açıklama yoluna gidil­

mektedir. Hemen hemen bütün çalışmalarda insan/sürücü faktörü belirle­

yici olmakta; bunun eğitimi ve psikolojisi ile ilgili yaklaşımlar öne çıkmakta­

dır.

Ülkeler arasında özellikle ölümlü trafik kazası oranları arasındaki

farklılıklar, insan faktörünün ne kadar merkezi olduğunu göstermektedir.

Yapılan araştırmalar trafik kurallarına uyma davranışı ile bireylerin eğitim

Page 3: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

96 DİN VE TRAFİK

ve buna bağlı olarak sosyal etkiyi algilama düzeyleri arasında da anlamlı bir

ilişkinin varlığını ortaya koymaktadır. Genel olarak din olayı da insana bir

dünya görüşü kazandırması ve bir davranış örüntüsü oluşturması açıların­

dan, doğrudan olmasa da bireylerin trafikte kurallara uyma ya da uymama

davranışlarını, dindarlık algılarına bağlı olarak etkilemektedir.

Bu bildiride dindarlık tipolojileri, dindarlığın boyutları, dindarlık algısı

ve düzeylerinin, temel bir araştırma problemi olarak ele aldığımız " Tür­

kiye' de trafik davranışı, pratikleri ve kazalarının" analizinde belirleyici bir

katkısının olup olmadığı tartışılacaktır.

Çalışmanın amacı, bir toplumda okuma düzeyiyle ilgili sorgulamalar­

dan bununla ilişkili birçok tutum ve davranışların (sözgelimi trafik davra­

nışı) izahına yönelik sosyolojik ve sosyal psikolojik bir bakış açısı sunabil­

mektir. Şüphesiz ki bireylerin davranışlarının başka atıf noktaları da vardır.

Fakat burada davranış örüntülerinin toplumsal yapı ve sosyal psikolojik

arka planla karşılıklı ilişkisine vurgu söz konusudur. Bir kıyaslama açısından

"okuma" ile ilgili tutumları bu çerçevede yeniden ele almak faydalı olacaktır.

Modern sanayi toplumlarında ve daha ileri düzeyde ki bilgi toplumlarında

okuma oranının yüksekliği ile ilgili basit bir gözlem ya da istatistik! bir veri,

toplumun genelinde benzer bir kanaat oluşturur. Sorunun cevabına ilişkin

düşünceler büyük bir ihtimalle bu yapıların çözümlemesine yönelik analiz­

lerde ima edilmektedir. Çünkü bu tip toplumsal yapılar eleştirel düşünce, bi­

reysel gelişim, başarı, kendini gerçekleştirme ve farklı olma gibi aktivitelere

. yönelik bir takım değerler oluşturmakta ve sosyalleşme süreci ile bunların

kabulü ve içselleştirilmesi sağlanabilmektedir. Bu süreçte, bireylerin algı dü­

zeyleri de davranış biçimlerinin oluşmasında belirleyici olabilmektedir. Sos­

yal psikolojide, bireyin davranışları sosyal etkiyi algı düzeyleriyle ilişkilen­

dirilerek açıklama yoluna gidilir. Buna göre, bireyin bir sosyal etkiyi norma­

tif olarak algılaması itaat; bilişsel olarak algılaması benimseme davranışına

götürür. Normatif algının ve buna bağlı itaat davranışının gerisinde ceza ya

da ödül mekanizması; benimseme veya kendine mal etmede ise, bu davranı­

şın doğru bir davranış olduğu ile ilgili toplumsal değerlerin kabulü

(Kağıtçıbaşı, 2000, s. 93-94) söz konusudur. Kısacası, sosyolojik muhayyile

bize şunu ima eder: Kendi biyografimiz kadar içinde yaşadığımız çağı ve

Page 4: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 97

içinde yaşadığımız toplumun tarihini dikkate almadan ne olup bittiğini anla­

yamayız (Mills, 2004, s. 79).

Türkiye' de ve Dünyada Trafik Kazalarının Durumu: Karşılaştırmalı Bir

Değerlendirme

İstatistik! veriler Türkiye'nin ölümle sonuçlanan trafik kazaları sırala­

masında dünyada•ilk on ülke içerisinde yer aldığını göstermektedir. Dün­

yada özelikle Avrupa'da trafik kazalarını önleme ile ilgili yoğun çalışmalar

yapılmakta ve bu daha çok yol güvenliğini sağlama, hasarlı ve ölümlü kaza

oranını düşürme ve bireylere daha sorumlu davranışlar kazandırma yönün­

deki çalışmaları öne çıkarmaktadır.

Türkiye' de trafik kazalarının dramatik bir sorun haline gelmesiyle bir­

likte önlem almaya yönelik çalışmalar da giderek artmaktadır. Bu çalışma­

larda hem kazaların bireyler ve toplumlar üzerindeki olumsuz sonuçları,

hem de kazalara neden olan sayısız ve değişik faktörler ele alınmaktadır.

Bunlar fiziksel ve ruhsal sağlık, işsizlik, engellilik, bakıma muhtaç olma,

uyum sorunları vb. faktörlerdir (Social and Economic Consequence of Road

Injury in Europe, 2007).

Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre (Global Status Report On Road

Safety, 2015) dünyada her çeşit yaralanmadan günde 16.000 kişi ölmekte­

dir. Yaralanmalar toplam hastalık yükünün %12'sini oluşturmakta, ölüm

olaylarında en önemli üçüncü neden olarak görülmektedir. Yaralanma yo­

luyla ölenlerin %25'i ise trafik kazalarındaki yaralanmalardan kaynaklan­

maktadır ki, bu da konuyla ilgili anlamlı bir gösterge sunmaktadır (Social

and Economic Consequence of Road Injury in Europe, 2007). Dünya Sağlık

Örgütü'nün 2015 yılı raporlarına göre dünyada her yıl 1. 2 milyondan fazla

kişi trafik kazasından hayatını kaybetmektedir. Trafik kazalarından kaynak­

lanan ölüm olayları sekizinci sırayı almaktadır. Bunların neredeyse yarısı ya­

yalar, bisiklet ve motosiklet sürücüleridir. Örgüt, ölümlü trafik kazalarının

orta ve düşük gelirli ülkelerde daha yaygın olduğuna da dikkat çekmekte;

özellikle yayaların ve bisiklet kullanıcılarının korunmasını sağlayacak daha

Page 5: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

98 DİN VE TRAFİK

etkin önlemler alınması çağrısında bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ra­

poru, otomobillerin içindeki sürücü ve yolcuları korumak için son yıllarda

önemli ilerlemeler kaydedildiğini ancak, aynı başarının yolların diğer kulla­

nıcılarını koruma konusunda gerçekleştirilemediğini ortaya koymaktadır.

Örgüt yayalar, bisiklet ve motosiklet sürücülerini korumak için daha etkili

önlem alınması gerektiğini ifade etmektedir. 170 ülkeyi kapsayan araştırma,

ölümlü kazaların yüzde 90'ının düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana gel­

diğini de gözler önüne sermektedir. Üstelik daha da dikkat çekici olan, bu

ülkelerdeki toplam araç sayısının dünyadaki toplam araç sayısının yarısı ol­

masıdır. İstatistiklere göre en yüksek ölüm oranı, Afrika ülkeleriyle Doğu Ak­

deniz ülkelerinde meydana gelmektedir. Yol güvenliği konusunda gelişmiş

ülkelerin daha yoğun çalışmalar yürüttüğü, bu bağlamda da Hollanda, İsveç

ve İngiltere gibi ülkelerde ölümlü kaza oranlarının düşük olduğu da raporun

ortaya koyduğu veriler arasında (Global Status Report On Road Safety, 2015)

yer almaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü'nün çalışmasında orta gelir grubunda yer alan

Türkiye' de yıllara göre ölümlü trafik kazaları indeksinde belli bir düşüş göz­

lenmektedir (Global Status Report On Road Safety, 2015). TÜİK trafik kaza

istatistiklerinde de bunu görmek mümkündür.

Page 6: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

. TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 99

Tablo 1. Trafik kaza istatistikleri, 2005-2014

Yıl Toplam Ölümlü- Maddi Ölü Yaralı 1 Kaza Yaralanmalı Hasarlı Sayısı1 Sayısı

Sayısı Kaza Sayısı Kaza Sayısı

1 1

20051620,789 87,273 1 533,516 14,505 154,086 1

~

2006 728,755 196,128 632,627 4,633 169,080 . 2007 825,561 106,994 718,567 5,007 189,057

2008 950,120 104,212 845,908 ~,236 184,468

2009 1,053,346 111,121 942,225 4,324 201,380

2010 1,106,201 116,804 989,397 4,045 211,496

2011 1 1,228,928 131,845 1,097,083 3,835 238,074

2012 1,296,634 153,552 1,143,082 3,750 268,079

' 2013 1,207,354 161,306 1,046,048 3,685 274,829

2014 1,199,010 168,512 1,030,498 3,524 285,059

Bununla birlikte, trafik sorunu Türkiye' de önemli bir sorun olarak var­

lığını devam ettirmektedir. Çözümüne yönelik çalışmalar da giderek inanç­

lar, değerler ve zihniyetler açısından irdelenmekte, bu davranışların kültürel

yapıyla ilişkisi anlaşılmaya çalışılmaktadır. Sönmez'e göre, genelde kazaya

karışan sürücülerin karşı tarafın hatasını kaza sebebi olarak göstermeleri,

her sürücünün kendi aracının kapasitesine bağlı olarak toplumsal bir kaynak

olan yol altyapısını ve imkanlarını kendi yararına kullanma tavrı ve bunun

tetikleyebileceği trafikte bir takim rekabet ve saldırgan davranışlar aslında

toplumsal boyut dikkate alınmadan anlaşılması mümkün değildir. Bu gibi

durumda "sürücü bir normsuzluğun etkisi altında değil, aksine bakmakla yü­

kümlü olduğu kişilere daha fazla refah sağlamak ya da sevdikleriyle zamanın

ı Kaza yerindeki ölümleri kapsar.

Page 7: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

100 DİN VE TRAFİK

artması yönünde toplumsal normların ve değerlerin sevkiyle toplumsal kay­

nakları salt kendi grubu lehine kullanmak isterken kaza yapmaktadır"

(Sönmez, 1999, s. 159). Bu da, kültürel yapıyla ilişkisi bağlamında "toplum­

sal kaynakları salt kendi grubu lehine kullanma ve diğerlerini, bilhassa ano­

nim kimliğe sahip birey ve grupları dışlama normunun bir yansıması"

(Sönmez, 1999, s. 159) olarak görülebilir.

Dindarlık Tipolojileri, Dindarlığın Boyutları ve Etkileri

Dindarlık ve Toplumsal Arka Planı Bir kişiyi dindar olmaya sevk eden sebepler nelerdir? Bireylerin din­

dar olup olmadıklarının serbestçe seçilen ve oldukça kişisel bir konu olduğu

ile ilgili popüler görüşe rağmen, sosyal psikolojik teori ve araştırmalar çok

farklı cevaplar sunmaktadır: bireylerin dini inanç ve tecrübelerinde sosyal

çevre de çok etkili bir faktördür.

Sosyal psikolojinin temel prensiplerinden birisi, bireylerin sürekli ola­

rak sosyal etkinin baskısı altında olduğudur. Birey, sadece sosyal çevresi içe­

risinde değil aynı zamanda özel anlarında da sosyal rollerin, normların ve

referans gruplarının müşterek etkisi ile sosyal baskıya maruz kalmaktadır.

Bu sosyal roller, normlar ve referans gruplarının ortak baskıları dini de içe­

risine alan bir şekilde bireylerin nasıl düşünmeleri ve eylemde bulunmaları

gerektiğini belirler.

Sosyal etki analizi ile tutarlı olarak ampirik kanıtlar cinsiyet, etnisite,

sosyo-ekonomik statü, eğitim düzeyi, yaşanılan yerin büyüklüğü ve anne-ba­

banın dini gibi birtakım sosyal arka plan değişkenlerin dini tecrübede an­

lamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu kanıtlar çoğu kez kişisel

dini kabullerin hür seçimden ziyade sosyal etki tarafından belirlendiği şek­

linde yorumlanmaktadır. Buna göre, insanların dini inançları, davranışları ve

dindarlık eğilimleri toplumdaki konumlarına göre şekillenir ve farklılık gös­

terir (Batson, Schoenrade, & Ventis, 1993, s. 53). İnancın geliştirilmesinde ve

olgunlaştırılmasında geleneğin ya da kültürün sözlü ya da yazılı bütün un­

surları birey tarafından kullanılmaktadır (Ulu, 2013, s. 160).

Page 8: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 101

Bununla birlikte, hem sosyal etki hem de iç ruhsal süreçlerin bireyle­

rin dini tecrübelerinin şekillenmesinde etkili olduklarını gösteren kanıtlar

da vardır. Bu durum dinin sübjektif ve objektif tecrübeye yönelik analizle­

rinde açıklık kazanır; dini tecrübe hem bireysel hem de sosyal bir davranış

olarak gerçekleşmektedir. Dinlerin, özellikle de semavi dinlerin daima kişi­

ler arası bir etkileşim ağı ve örüntüsü oluşturdukları ve belli tutum ve pra­

tiklerde nesnelleşerek gerçeklik kazandıkları görülmektedir. Bu süreçte din­

ler, inananların dti.nyaya karşı tutum ve davranışlarını etkileyecek, onlara

rehberlik edecek bir anlam ve zihniyet dünyası oluşturmaktadır (Günay,

2000, s. 394).

Dinle ilgili· temel sosyolojik teoriler benzer şekilde dinin toplumsal

olarak paylaşılan bir anlamlar seti sunduğuna vurguda bulunur. Weber di­

nin, hayatın bilim tarafından çözümlenemeyen şeytan, kötülük problemi ve

ölüm gibi irrasyonel yönlerini anlamlandırma ile ilgili olduğunu öne sürmüş­

tür. Durkheim, toplumu sembolize eden dini sembollerin ben-merkezci dür­

tüleri kontrol etmede ve yaşamda bir disiplin temin etme konusunda hizmet

ettiğine vurgu yapmaktadır. Bellah ise dinin bireye ve gruba bir kimlik duy­

gusu, bir benlik ve çevre tanımlaması verdiğini söylemektedir. Berger' e göre

din, kendisiyle kutsal bir kozmosun kurulduğu insani bir girişimdir. Kısaca,

bu sosyolojik teorilerin dini, gerçekliğin bir yorumu, benliğin bir tanımı ve

yaşam için bir rehber, toplum tarafından paylaşılan bir semboller ve anlam­

lar seti olarak ortaya koyduğu söylenebilir (Argyle & Beit-Hallahmi, 2004, s.

250; Bird, 2015, s. 184-185).

Sosyal Etki, Dindarlık ve Dini Davranış Biçimleri Sosyal psikolojide dini davranışla ilgili çok sayıda yaklaşım bulunmak­

tadır. Bunlar genelde köken teorileri, süreklilik teorileri ve etki teorileri ana

başlıkları altında farklı yaklaşımları ve kategorileri içerir. Bunlardan biri de

sosyal öğrenme kuramıdır. Bu kuramına göre insan sadece çevresel faktör­

ler tarafından yönlendirilen beyin mekanizmalarını seyretmekle yetinen

varlıklar olarak değil bunun tam aksine hayatlarına özgür iradeleri ile yön

veren aktif katılımcılar olarak değerlendirilmektedir. Bu anlayışa göre insan

dini de tedrici bir sosyal öğrenme yolu ile edinmekte ve içselleştirerek an­

lamlı davranış kalıpları içerisinde yaşamaya gayret göstermektedir. Sosyal

Page 9: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

102 1 DİN VE TRAFİK

öğrenme, dinamik bir süreçtir. Öğrenen kişi bilgi ve değerlerin sadece pasif

bir alıcısı değildir. Aynı zamanda o öğrenme ve anlama çabası içerisindedir.

Bunu da diğer insanların davranışları ile bu davranışların sonuçları ve aynı

zamanda kendi davranışının sonuçlarını da gözlemleyerek ve iç dünyasında

anlamlandırarak yapar. Herbert Kelman, bir kişinin yeni tutumlarını kendi­

sine mal edebilmesinin üç farklı yoluna işaret ederek öğrenmenin bu aktif

rolüne dikkat çekmiştir: uzlaşı (itaat), özdeşleşme ve benimseme (Batson,

Schoenrade, & Ventis, 1993, s. 58; Kağıtçıbaşı, 2000, s. 95).

Uzlaşıda, model alma ve güçlendirme yoluyla yalnızca ödül elde etmek

veya cezadan kaçınmak için belli inanç ve davranışları ifade etme yoluna gi­

debilir. Bu düzeyde, kendisiyle uzlaşıya girilen şeye gerçek bir değer veril­

memekte; adece amaca ulaşmak için bir vasıta, destek elde etmek için bir yol

olarak görülmektedir. Özdeşleşme davranışında ise, model alınan kişi ya da

kişiler gibi olmaya değer verilmektedir. Bu yalnızca ödül elde etmenin bir

yolu değildir; artık birey gerçekten özdeşim kurduğu kişi gibi görünmek,

onun gibi davranmak, düşünmek ve onun gibi olmak ister. Burada hakim rol,

başkasının davranışını taklit etmektir; daha ileri düzeyde bu, başkasının

imajını onaylama olarak da görülebilir (Batson, Schoenrade, & Ventis, 1993,

s. 54-55).

Benimseme, yeni bir düşünme ve davranma biçimini kişiliğin bir par­

çası halihe getirerek bireyin dönüşümünü içerir. Bu yeni düşünme ve davra­

nış yolu ne bir destek elde etme aracı ne de birinin idolü gibi olmaya götüren

vasıtalar olarak değerlendirmenin ötesinde bir yere sahiptir; o bizzat bir

amaç olarak değer kazanır ve destek kazanmadan, ya da diğerlerinin yaptığı

veya söylediğine hayran kalmadan bağımsız olarak varlığını devam ettirebi­

lir. Yalnızca benimsenmiş dini inanç ve davranışlarla ilgilendiğimizde birçok

kişi tam da bizim bireyin dinin özüyle ilgilendiğimizi hissedecektir (Batson,

Schoenrade, & Ventis, 1993, s. 56).

Sosyal öğrenme teorisi, Kelman'ın (1958) itaat, özdeşleşme ve benim­

seme şeklindeki tasnifi incelendiğinde bireylerin düşüncelerinin, eylemleri­

nin ve hatta temel kişiliklerinin zamanla nasıl değiştiği konusunda yararlı bir

çerçeve sunmaktadır. Buna göre, uzlaşı ya da itaat türü davranışların geri­

sindeki sosyal etkinin, ceza ya da ödüle yönelik normatif olarak algılanması;

Page 10: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 103

benimseme davranışında ise bir şeyin iyi ve doğru olduğu için kabul edil­

mesi, yani bilişsel olmasıdır (Kağıtçıbaşı, 2000, s. 94). Bu davranış biçimlerin

toplumsal yapılarla da sıkı bir ilişkisi vardır. Geleneksel ve geçiş toplumla­

rında itaat veya özdeşleşme öne çıkarken; modern toplumlarda daha çok be­

nimseme davranışı görülmektedir. Sözgelimi modern toplumlarda öne çıkan

bireycilik ve dinsel bireycilik tipik bir benimseme davranışını yansıtmakta­

dır. Bu yaklaşımda /{Nihai Hakikat" karşısında bireylerin eşit statüye sahip

olduğu, Tanrı ile mümin arasında aracı bir kurumun bulunmadığı anlayışı ve

bunun beraberinde getirdiği bir tür" dinsel murakabe" ön plana çıkar. Bu tür

dini tasavvur, İslam literatüründe "ihlas" veya "takva"ya benzetilebilir (Ünal,

2012, s. 229) ki bu da, amaç boyutlu dindarlık ve benimseme davranışı ile

ilişkilendirilebilir.

Dindarlık Tipolojileri ve Dindarlığın Boyutları Sosyoloji ve din sosyolojisinde başta insan-tanrı ilişkisi olmak üzere

insan-doğa ve insan-toplum ilişkileri çerçevesinde çok sayıda ve farklı açı­

lardan din ve dindarlık tanımları yapılmış ve tipolojiler geliştirilmiştir. Bun­

ların ortak amacı reel dünyada ve gündelik hayatta gözlemlenen dini davra­

nışları soyutlayarak ve kavramsallaştırarak (Subaşı, 2004, s.100) yine o dav­

ranışları anlamaya yarayacak belli bakış açıları ve modeller geliştirmektir.

Benzer yaklaşımlar din psikoloji ve din sosyal psikolojisi2 gibi bilim alanla­

rında da görülmektedir.

Bu gün birçok sosyolog ve psikolog arasında bu bilimlerin gelişmişlik

düzeyi açısından insan doğasının bütün yönleri hakkında hüküm verebilecek

bir düzeye gelmediği kanaati yaygındır. Eğer psikologlar, insan doğası ile il­

gili daha geniş bir bakış açısı ve araştırma metotları geliştirebilirse, psikoloji

ile din arasındaki ilişki çok daha farklı bir boyuta ulaşabilir (Giddens, 2000,

s. 493; Argyle & Beit-Hallahmi, 2004, s. 274).

2 C. Daniel Batson, P. Schenrade ve W. Larry Ventis tarafında yazılan Religion and The Indi­vidual: A Social Psychological Perpective (1993) adlı ampirik eserin 'Din ve Birey: Sosyal Psikolojik Bir Yaklaşım' adıyla A. Kuşat ile birlikte tarafımızdan Türkçeye kazandırılması, ülkemizde akademik çevrelerde henüz bir disiplin olarak yer almamış olan din sosyal psikolojisi yaklaşımının umulur ki din bilimleri saflarında yer almasına katkı sağlar. Eser yayınlanma aşamasındadır (A. Taştan).

Page 11: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

104 1 DİN VE TRAFİK

Bu bildiride din sosyal psikolojisi açısından Allport'un geliştirdiği içe­

dönük ve dışa-dönük din tanımına ilave olarak Batson ve arkadaşlarının ge­

liştirdiği üç boyutlu dindarlık tipolojisi ile Glock ve Stark'ın beş boyutlu yak­

laşımı esas alınacaktır. Batson'a göre kişisel dindarlığın dış-güdümlü araç;

iç-güdümlü, amaç ve arayış olmak üzere üç boyutu vardır ve bireylerin gün­

delik yaşam pratiklerinde sergiledikleri dinsel davranışları bunlardan biri

referans alınarak tespit edilebilir. Psikologlar arasında Gordon Allport'un

dışa yönelik ve içe yöneliklik arasındaki ayırımı, dindar olma yollarının en

popüler tipolojisidir. Ailport'a göre bu ayırım "kiliseye dini bir amacın dı­

şında kominal bir üyelik ve yarar için gidenleri, dini bizatihi bir amaç olarak

algılayanlardan ayırır. Kısaca Allport, dış yönelimli güdülenmiş bireylerin

dinlerini kullandıklarını, öte yandan içe yönelik güdülenmiş bireylerin ise

dinleriniyaşadıklarını söylemektedir (Batson, Schoenrade, & Ventis, 1993, s.

189). Kayıklık'ın kavramsallaştırmasıyla, dış beklentiye yönelik dindarlık

ve deruni dindarlık olarak ta ifade edilebilecek bu tipolojide, dış beklentiye

yönelik dindarlık eğilimine sahip kişiler kendi amaçları için dini kullanma

özelliğine sahiptirler. Bu özelliğe sahip insanlar dini güvenlik, teselli ve sos­

yal uyum sağlama ve ilgi çekme, statü ve masumiyet elde etmenin bir yolu

olarak görebilirler. Teolojik bakış açısından, dış beklentiye yönelik dfösel gü­

düye sahip birey Tanrıya yönelir ama benliğinden vazgeçmez. Deruni güdü­

lere sahip kişiler ise ana güdülerini dinde bulurlar; bu kişilerde gündelik ih­

tiyaçlar mümkün olduğunca, dinsel inanç ve emirlerle uyumlu hale getiril­

meye çalışılır (Kayıklık, 2003, s. 134).

Batson ve arkadaşlarının dindar olmanın üç boyutlu analizi, haliha­

zırda popüler olan Allport'un (içe dönüğe karşı dışa dönük) ve Spilka'nın

(adanmışa karşı sosyal/kurumsal) iki boyutlu analizlerindeki bir boşluğu

doldurmak için geliştirilmişti. Bunlar, geleneksel dini inanç ve pratiklere so­

fuca bağlanmanın derecesi ile ilgili olan amaç (içe dönük, adanmış) boyutu ve

varoluşsal sorunlarla eleştirel mücadele ve değişime açık olan arayış boyu­

tudur. Dahası, Allport'un olgunlaşmamış din kavramının, amaç ve arayış bo­

yutlarının zıt bir kutbu olmadığı; fakat kişinin başka, kendine yarayacak

amaçları için kullandığı araç (dışa dönük, kurumsal) boyutu olarak ayrı ve

bağımsız üçüncü bir boyut olduğu görülmüştür. Bu boyutlar dini hayatın

Page 12: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

. TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 105

örüldüğü bir yapı için üç boyutlu bir referans çerçevesi sunarlar. 'Dindar mı­

sınız? Şeklindeki bir soruya, kişisel dinin bu üç boyutunun her biri için ayrı

ve potansiyel olarak farklı cevaplar verilebilir (Batson, Schoenrade, & Ventis,

1993, s. 182)

Charles Y. Glock, araştırmacıların dinin önemini ölçmede başarılı ola­

madıklarını; çünkü 'onların dini ve dindarlığı anlaşılır bir şekilde kavramsal­

laştırmak için gerekli önemi vermediklerini' söyler. Bu sorunu çözmek için

Glock ve Stark dihdarlığın beş temel boyutunu tanımlamıştır: İlki, insanların

dini inanç derecesi olan inanç boyutudur. İkincisi, insanların ibadet işleri ve

dindarlıkla ne kadar meşgul olduklarının ifadesi olan dini pratikler/uygula­

malar boyutu; üçüncüsü, insanların doğaüstü güçlerle iletişime ve temasa

geçmede ne derece deneyim yaşadıkları ve ne derece hissettikleri anlamında

tecrübe boyutu; dördüncüsü, insanların dinleri hakkında ne kadar bilgiye sa­

hip olduklarını gösteren bilgi boyutudur. Beşincisi, önceki boyutların insan­

ların günlük hayatlarını ne derece etkiliyor olduğu şeklindeki etki boyutu­

dur. Glock ve Stark'ın şeması önceki araştırma desenlerinde bir ilerleme ol­

masına rağmen araştırma yöntemindeki temel bir problemi çözmez. Dini

bağlılık ya da saygı gücü, kesinlik derecesi, sosyal davranışın arkasında ya­

tan anlamları ve güdüler gibi öznel faktörleri tam anlamıyla ölçebilecek her­

hangi bir araştırma tekniğinin geliştirilemeyeceği tahmin edilmektedir

(Haralambos, 2011, s. 162).

İslam' da ise inanç, pratikler ve ahlak olmak üzere temelde üç boyut

esas alınır, bunlardan ahlaki boyut dindarlığın en üst düzeyi olarak gösteri­

lir. Mesele, önemsenen bu boyutun gerek dindarlık tipolojileri, gerekse söz­

gelimi Kohlberg'in geliştirdiği ahlaki gelişim evreleri3 açısından nasıl bir kar­

şılığı olduğunun; etki düzeyleri açısından da itaat, özdeşleşme ve benimseme

davranışlarından hangisinin buna karşılık geldiğinin belirlenmesidir. Bunun

için de bu gün ülkemiz açısından önemli bir gelişme olarak kaydedilebilecek

olan ampirik düzeyde gittikçe artan dindarlık çalışmalarının daha çok sayıda

ve titizlikle yapılması gerekmektedir.

3 Kohlberg'in ahlaki gelişim analizi her biri iki evreli üç düzeyden oluşmaktadır: gelenek öncesi düzey: itaat ve ceza yönelimi- saf çıkarcı yönelim; geleneksel düzey: iyi çocuk eği­limi- kanun ve düzen eğilimi; gelenek üstü (özerk ya da ilkeli) düzey: kontrat ve yasaya uygunluk yönelimi ve evrensel ahlak ilkeleri eğilimi (bkz. Kağıtçı başı, s. 334 vd.).

Page 13: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

106 DİN VE TRAFİK

3-Trafik Davranışı ve Kazaları Örneğinde Dindarlığın Etkileri

Dinin her toplumda inananlar üzerinde bireysel ve toplumsal etkileri­

nin olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Günümüzde gelişmiş toplumlardaki

çoğu sektiler davranışın gerisinde Yahudi-Hıristiyan dini geleneğinin etki­

sinden bahsedilir; örneğin trafik kurallarına uyma davranışı On Emir' deki

"öldürmeyeceksin" ilkesiyle ilişkilendirilir; araba sürme, bir anlaşmazlığı

çözme ve yaşlıların dertleriyle ilgilenme gibi çeşitli normlarla bütünleşir

(Haralambos, 2011, s. 13'6). Aynı şekilde Weber'in ünlü Protestan Etiği tezi,

kapitalizmin ortaya çıkmasında önemli rol oynayan faktörlerden biri olarak

ahlaki tutum ve davranışla ilişkilidir (Weber, 2008). Burada vurgulanmak

istenen nokta, bu etkinin kişinin dinini yaşama biçimi olan dindarlık düzeyi

ile yaşadığı toplumsal yapı arasındaki ilişkinin bize önemli bir gösterge sun­

muş olacağıdır. Bir diğer önemli nokta da, bu sempozyuma konu olan trafik

davranışı ve kazalarının Müslüman ülkelerdeki dramatik durumuyla ilgili­

dir. Aşağıdaki dipnotta4 görüleceği üzere, özellikle dini bayramlarda, sözge­

limi bir Kurban bayramında (2015) yüzden fazla insanın, belki de ulaşım akı­

şının yoğunluğu nedeniyle trafik terörüne 'kurban' gitmiş olmasıdır.

Trafik kazaları ile ilgili üç temel faktörden bahsedilir: insan, araç ve

çevre faktörü. Hemen hemen bütün çalışmalarda insan faktörü en önemli ne­

den olarak gösterilir; toplumsal bağlamda bireyin eğitim düzeyi, sosyo-eko­

nomik statüsü, ruhsal ve bedenselsağlığı, kişilik özellikler vb. değişkenlerle

. trafik davranışı arasındaki ilişki analiz birimi olarak kabul edilir (Sönmez,

1999,s.18).

Bu konu, Türkiye' de ve İran' da yapılmış üç çalışma esas alınarak, yu­

karıda kısaca ortaya konulmuş olan kuramsal yaklaşımlarla değerlendirile­

cektir. Zümrüt Yıldırım "Religiousness, Conservatism and Their Relationship

with Traffic Behaviour" adlı çalışmasında dindarlık ve muhafazakarlığİn tra­

fik davranışı ile ilişkisini, yukarıda ortaya konulmaya çalışılan dindarlık ti­

polojisi ve boyutları çerçevesinde analiz etmiştir. Araştırılan kültürel yapıya

4 Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2010 yılında Kurban ve Ramazan bayramla­rında 168 ölümlü kazada toplam 219 kişi hayatını kaybetti. 2011 senesindeki bayram­larda 212, 2012 yılında 95, 2013 yılında 217 ve 2014 Ramazan ve Kurban bayramla­rında ülke genelinde 120 vatandaşımız trafik kazalarında hayatını kaybetti.

Page 14: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 107

özgü olarak dindarlıkla muhafazakarlığı birlikte ele almış; muhafazakarlığın

Türk kültüründe gelenek/dindarlık ve normatif örüntülerde bir değer ola­

rak görüldüğü, dolayısıyla dini ve milli değerleri içeren daha geniş bir kulla­

nıma sahip olduğuna yer vermiştir (Yıldırım, 2007, s. 2). Bu ampirik çalış­

mada dini yönelim, genel muhafazakarlık ölçekleri ve sürücü davranışı an­

ketleri kullanılmış; yaya ile birlikte sürücü davranışlarının dindarlık, muha­

fazakarlık ve sekülerlikle korelasyonları tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalış­

mada vurgulandıgı üzere, İslam'da kadın/erkek her Müslüman dindarlığın

aynı zamanda genel sağlık kurallarını gözetme, komşuluk hakların riayet ve

trafik kurallarına uyma gibi gündelik hayatının bütün yönleriyle ilişkili ol­

mayı içerir ve olumlu bir prensipler seti ortaya koyar. Fakat bu ilişkilere etki

derecesi dindarlıkla ilgili inanç ve uygulamaları tanımlamayla bağlantılıdır.

Sözgelimi daha çok kaderci bir tutuma sahip muhafazakar bireyler, dışa dö­

nük bir dindarlık pratiğinde (emniyet kemer takmak gibi) trafikte belirlen­

miş kurallara daha az riayet edecek (Yıldırım, 2007, s. 14), dolayısıyla kişisel

sorumluluk gerektiren davranışları dış bir faktöre atfederek açıklama yo­

luna gidecektir (Kağıtçıbaşı, 2000, s. 165). Aynı şekilde, dış güdümlü dindar­

lar, dini 'kalıplaşmış' bir yapı içinde gördüklerinden dindar olmanın gerçek

anlamına sahip olamayacaklardır. Bu da onların trafik davranışını olumsuz

yönde etkileyecektir. Buna karşılık, iç güdümlü dindarlık boyutunda yüksek

puan alanların (örneğin, bütün hayatımı dini inançlarıma göre yaşamaya ol­

dukça gayret gösteririm) yaya ve sürücü her yaştan insanın davranışında po­

zitif etkilerinin olduğu rapor edilmektedir (Yıldırım, 2007, s. 41). Yıldırım,

çalışmasında "dindarlık ve muhafazakarlık kültürün içselleştirilmiş unsur­

ları olsaydı, toplumsal hayatta, özellikle trafikte olumlu etkiler bırakacak

davranışlar kazandırabilirdi" vurgusunu öne çıkarmaktadır. Ona göre, ge­

nelde değerlerin içselleştirilmesi, kurallara uymak, başkalarının hakkına

saygı duymak vb. hep vurgulanır ve toplum bireylerine aktarılır. Spesifik ola­

rak, sabırlı olmak (örneğin Ramazanda), trafik kurallarına uymak, başkala­

rının hakkını gözetmek vb. insanlara camide ve trafik kurslarında anlatılır ...

Oysaki bunlar ancak kültürel yapımızla ilişkilendirildiğinde anlamlı bir far­

kındalık yaratacaktır (Yıldırım, 2007, s. 44).

Page 15: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

108 1 DİN VE TRAFİK

Moussa Amiri ve arkadaşları "Facilitators ofTraffic Accidents Manage­

ment in Islamic Republic of Iran: A Grounded Theory Study" başlıklı kısa çalış­

malarını, taşımacılık ve trafik alanında lisanstan doktora derecesine kadar

28 örneklem ile gömülü teoriden5 hareketle nitel bir araştırma çerçevesinde

gerçekleştirdiklerinden bahsetmektedirler. Araştırma gerekçesi, 2013 yı­

lında İran'da trafik kazasından 20.408 kişinin ölmesi ve buna da liyakatsiz

trafik kazaları yönetiminin sebep olarak görülmesidir. Araştırma sonuçla­

rında, trafik kazalarının azaltılması ve önlenmesinde önemli sorumluluk ta­

şıyan Trafik Kazaları Yönetim Sistemi ile ilgili olarak; trafik levhalarının dü­

zenlenmesi, kuruluşlar arasında koordinasyon, yardım kuruluşlarının ye­

terli ön hazırlığı, yasa ve yönetmeliklerin düzenlenmesi, olay yeri yönetimi­

nin görevlerinin tanımı gibi yapılması gereken düzenlemelere dikkat çekil­

mektedir. Bunların yanı sıra halkın dini potansiyelinin de dikkate alınması;

dini usullerle onların ikna edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Böylece in­

sanlar kuralların daha iyi uygulanmasında ve trafik davranışlarının yerleş­

mesinde kaza yönetimine yardımcı olabilirler (Amiri, Soori, Khankeh, &

Momeni, 1999, s. 197). Araştırma örneklem grubunun ifadesi, olayın çözüm­

lenmesi açısından merkezi bir öneme sahiptir. Buna göre "milli ve dini stan­

dartlarımızdan biri de, aynı zamanda kültürel bir zemine sahip bulunan ya­

landan kaçınmaktır. İnsanlar niçin yalan söyler? Çünkü onlar yalan söyle­

meyi, bazı standartları es geçmeyi belli bir mertebeye gelmede bir yol olarak

görürler; eğer yalanla bunu başaramazlarsa kurallara uyarlar; aksi takdirde

kırmızı ışıkta olduğu gibi kuralı ihlal ederler." "Allah bize şah damarımızdan

. daha yakındır ve O bizi her an gözetmektedir. İnanıyoruz ki bu alem Allah'ın

gözetimindedir. Bu inancı içselleştiremedik; eğer içselleştirseydik hiç kimse

kanunları çiğnemez, kural ihlalinde bulunmazdı" (Amiri, Soori, Khankeh, &

Momeni, 1999, s. 198). Burada sorun, itaat davranışı düzeyinde dile getiril­

mekte, benimseme davranışının gerekliliği yönünde dini referans öne çıkar­

tılmaktadır.

s Soyut gerekçelerden ziyade gerçek dünyanın gözlenmesinden hareketle toplumsal olay­ları açıklamaya yönelik bir yaklaşımdır. Bir anlamda gözleme dayalı bütün sosyolojik araştırmalar, bir dereceye kadar gömülü teori ile ilişkilidir.

Page 16: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 109

İran'da yapılan bir diğer çalışma "The Relationship Between Religion

and The On-Road Behaviour of Adolescents in Iran" başlıklı ampirik çalışma­

dır. Amir Reza Nabipour ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen araştır­

mada temel gerekçe İran' da ölümlü kaza oranlarının, özellikle ergenler (11-

17 yaş) arasında oldukça yüksek oluşudur. Araştırmanın temel amacı, din­

darlığın boyutlarıyla karayolunda yaya olan, bisiklet ve araba-dışı diğer ak­

tiviteleri kullanan ergen davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştır­

mada, özel dini aktivitelere daha az katılan ergenlerin muhtemelen erkek,

trafik kazasında akraba ya da arkadaşlarını kaybetmiş, özellikle kendileri

araba kazası yapmış ve tehlikeli yolda oynamaya alı~mış olan ergenlerin ol­

duğu bulunmuştur. Dini ibadetlere devam etmede ve iç güdümlü dindarlık

boyutunda yüksek skor aldıkları bildirilen ergenler ise muhtemelen erkek,

bir trafik kazası hikayesi olmayan, genç, devlet okulunda okuyan, şehir mer­

kezindeki okullarda öğrenim gören ve sıklıkla planlı koruyucu davranışlara

bağlı kimseler olacaktır (Nabipour, Khanjani, N akhaee, Moradlou, & Sullman,

2015, s. 113). Araştırma sonuçları, dindarlığın boyutlarının trafikte ergen

davranışının farklı tipleri ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu nedenle

güçlendirilmiş dini değerlerin İran' daki ergenler arasında trafik kurallarına

uymada uzlaşı davranışını artırmaya yardım edebileceği görülmektedir. Bu

araştırmadan şu sonuçta çıkarılabilir: din, İran' da ergenlerin yol güvenliğini

sağlamda önemli etkiye sahiptir (Nabipour, Khanjani, Nakhaee, Moradlou, &

Sullman, 2015, s. 119)

Sonuç olarak, bütün bu araştırmalarda dinin hem bir inanç ve pratik­

ler sistemi, hem de toplumsal değerlerin kazanılmasında ve sürdürülme­

sinde önemli bir mekanizma olarak fonksiyonel önemi vurgulanmakta; an­

cak bunun dindarlığın biçimleri ve toplumsal etkiyle ilişkisi içinde farklı dü­

zeylerde gerçeklik kazandığı da önemle belirtilmektedir. Amaç ya da arayış

boyutlarıyla içselleştirilmiş bir dindarlıkla, değer yönelimli benimseme dav­

ranışının eğitim yoluyla toplum bireylerine kazandırılması, pek çok toplum­

sal kural ve pratiklerin sağlıklı işleyişini de beraberinde getirecektir. Benzer

görüşler konuyla ilgili birçok araştırmada da önemle vurgulanmaktadır.

Sönmez'in işaret ettiği üzere, İsveç'te Ulusal Karayolu Güvenliği Topluluğu

adına yapılan bir araştırma, kuralların kabul edilip içselleştirilmesi yoluyla

Page 17: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

110 1 DİN VE TRAFİK

kazanılan özdenetimin, diğer yollardan daha fazla olarak kural ihlallerini ön­

lediğini göstermektedir. Benzer şekilde, bir başka araştırmada sürücülerin

kendi eylemlerini grup tartışması yoluyla değerlendirmeleri halinde kaza

yapma riskinin %54 oranında azaldığına; Sönmez'in araştırmasında da sü­

rücüleri suçlamak yerine eylemlerinin muhtemel sonuçları hakkında bilgi­

lendirmenin ve bilinçlendirmenin daha olumlu sonuçlar alınmasına katkı

sağlayabileceğine işaret edilmektedir (Sönmez, 1999, s. 160).

Bu da bizi, "kaza nedenleri arasında sayılabilecek birçok faktörün, as­

lında içlerinde kazanın da hazırlanmakta olduğu açıkça ve doğrudan görül­

meyen ve kaza niteliği taşımayan süreçler çerçevesinde ele alınmadıkça"

(Cangızbay, 2002, s. 219) yeterince anlaşılır olamayacağı kanaatine götür­

mektedir. Bir toplumda dindarlık düzeyinin diğer toplumsal aktivitelerde ol­

duğu gibi trafik kurallarına uyup uymama davranışında ve bu davranışın ni­

teliği konusunda da işlevsel bir rol oynayabileceği inancını güçlendirmekte­

dir.

Kaynakça

Amiri, M., Soori, H., Khankeh, H., & Momeni, E. (1999). Facilitators ofTraffic Accidents Management in Islamic Republic of Iran: A Grounded Theory Study. Global Advanced Research]ournal of Medicine and Medical Science, 194-199.

Argyle, M., & Beit-Hallahmi, B. (2004). Dini Davranış Teorileri. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 16, 247-280.

Batson, D. C., Schoenrade, P. A., & Ventis, W. L. (1993). Religion and the Individual: A Social-Psychological Perspective. New York: Oxford University Press.

Bird, J. (2015). Din Sosyolojisi Nedir? (A. Taştan, & M. D. Dereli, Çev.) Ankara: Lotus Yayınları.

Cangızbay, K. (2002). Sosyolojiler Değil Sosyoloji. Ankara: Ütopya.

Giddens, A. (2000). Sosyoloji. (H. Özel, & C. Güzel, Çev.) Ankara: Ayraç Yayınevi.

(2015). Global Status Report On Road Safety. World Health Organization.

Günay, Ü. (2000). Din Sosyolojisi. İstanbul: İnsan Yayınları.

Haralambos, H. (2011). Din: Sosyolojik Bir Bakış. Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi(2), 131-164.

Kağıtçıbaşı, Ç. (2000). İnsan ve insanlar: Sosyal Psikolojiye Giriş. İstanbul: Evrim Yayınevi.

Kayıklık, H. (2003, Ocak-Nisan). Allport'a göre Dini Yaşayışa Gelişimsel Bir Açılım. Dini Araştırmalar, 5(15), 121-138.

Page 18: Ahlak, İstatistikler)isamveri.org/pdfdrg/D254449/2016/2016_TASTANA.pdf · denli karmaşık bir olgu olarak trafik olayı ve kazaları da netice itibariyle pek çok faktörün varlığı

TRAFİK KAZALARININ ÖNLENMESİNDE DAVRANIŞLARIN ROLÜ 1 111

Mills, C. W. (2004). Sosyolojik Muhayyile. İ. Sezal (Dü.) içinde, Öncü Sosyologların Kaleminden Sosyoloji. Ankara: Tekağaç Eylül Yayınları.

Moussa, A., Soori, H., Khankeh, H., & Monemi, E. (2015, April). Facilators ofTraffıc Accidents Management in Islamic Republic of Iran: A Grounded Theory. Global Advanced Research ]ournal of Medicente and Medical Science, 4, 194-199.

Nabipour, A. R., Khanjani, N., Nakhaee, N., Moradlou, H. Z., & Sullman, M. J. (2015). The Relationship Between Religion and The On-Road Behaviour. Transportation Research Part F, 113-120. e

(2007). Social and Economic Consequence of Road Injury in Europe. Brussel: Council, Eurbpean Transport Safety.

Sönmez, A. (1999). Türkiye' de Trafik Kazaları ve Sürücü Kusurları Sorunu. Polis Bilimleri Dergisi, 2, 151-163. ,

Subaşı, N. (2004). Gündelik Hayat ve Dinsellik İstanbul: İz Yayıncılık. Sungur, İ., Akdur, R., & Piyal, B. (2014). Türkkiye'de Trafik Kazalarının Analizi.

Ankara Medical ]ournal, 14(3), 11-124.

Ulu, M. (2013). James W. Fowler'e Göre İnanç ve İnancın Yapısal Modeli. bilimname: Düşünce Platformu, XXV, 157-168.

Ünal, M. S. (2012). Bireycilik ve Din. N. Akyüz, & İ. Çapçıoğlu (Dü) içinde, Din Sosyolojisi El Kitabı. Ankara: Grafiker yayıncılık.

Weber, M. (2008). Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu. (Z. Gürata, Çev.) Ankara: Ayraç Yayınevi.

Yıldırım, Z. (2007, September). Religiousness, Concervatism and Their Relationship with Traffıc Behaviour. Ankara: Middle East Technical University;