2
dürüst okuyamaz": "Hadisi ma'n1f "Hadisi mahfQz dir ": "Hadisi "Hadisi münkerdir": "Hadisi genelde kalbeder ve isimleri veya haberleri birbirine "Ba- zan bazan münker hadis rivayet eder": "Daha güvenilir ravilerin rivayetle- rine hadisi delil olmaz" gibi ifadeler ve bu raviler "Hadisi müdrecdir. münkerdir. dur. ilavelidir. muztaribdir. ferddir. garlb- dir, tashlf ve tahrif söz- leriyle cerhedilir. Muhalefet muhalefet eden raviye izafetle "muhalefetü'r-rav l" . ken- disine muhalefet edilen raviye nisbetle "muhalefetü's-sika" ravi- nin güvenilir raviye muhalefet etmesi du- rumunda muhalif rivayete "münker". mu- halefet edilen rivayete denir. Gü- venilir bir ravinin kendisinden daha gü- venilir raviye muhalefet etmesi halinde ise muhalif rivayet in muhalefet edilen rivayet için "mahfuz" terimleri kul- Hadiste meydana yere göre mu- halefet isimler hadis mezld fi muztarib. musahhaf ve muharref türleri muhalefet sebebiyle ortaya ve bu terim hepsinin ortak Muhalefet senedde veya metinde görülür. Ravinin bir hadisin se- nedinde ekleme ve gibi sebebiyle hadisin daha güvenilir ravilerden gelen muhalefet etmesine "idrac". muhalif ko- numa böyle bir hadise "müdrec" denir. Muhalefet isnadda bulunan ravile- rin takdim- tehiri meydana ge- lirse hadis bir bir ravi eklemek suretiy- le "meztd fi Mesela Ka'b b. Mürr e Mür re b. Ka'b Sa- lim'in rivayeti olarak olan bir ha- disin Nafi'den nakledilmesi veya garlb hadis naklediyor görüntüsü verip dikkat çekmek ya da Buhar! ve U kayit'ye gibi bir muhaddisin kontrol etmek sened ve me- tinlerin birbirine isnadda muhalefetin örneklerindendir. Metinde görülen muhalefet ise bazan hadisin bazan genellikle de sonuna hadise ait olmayan bir metnin eklenmesi veya bir hadisin metnindeki ifadelerin yer meydana gelir. Mesela Ebu Hüreyre'den rivayet edilen, "Abdesti eksiksiz ce- hennemde yanacak ökçelerin vay haline!" mealindeki hadisin (Buh ar!, 29) "Abdesti eksiksiz cümlesi Ebu Hüreyre'ye ait olup sonradan metne böylece metne muhalefet üzere mevkuf bir hadisin merfQ' olarak rivayet edilmesi de muhalefet Çok defa senedde. bazan metinde. ba- zan da her ikisinde görülen bir muhale- fet türü de hadisin , birini tercih etme olmayacak veya ara- kadar lerde rivayet edilmesiyle meydana gelen muztarib hadiste görülür. Mesela her ikisi de senedie rivayet halde bir- birine hüküm getiren. "Malda ze- kattan hiçbir hak yoktur" mealin- deki hadis Mace, "Ze kat", 3), "Elbet- te malda zekattan bir hak mealindeki hadiste (Tirmizi, "Zekat", 2 7) metin yönünden dayanan muha- lefet söz konusudur ( Tecrid Ter cem esi, 1, 3 14) . Muhalefetin bir yer de metindeki kelimeleri veya ifa- deleri takdirn-tehir etmek ya da bunla- imla yapmak su- retiyle ortaya hadistir. uzak tavsiye eden Ebu Hüreyre hadisindeki. " ... Hat- ta elinin sol eli bilmesin" ifadesini Müslim'in ravilerinden birinin, " ... Hatta sol elinin eli bil- mesin" rivayet etmesi (Buh ar t. "Zekat", 16 : Müslim, "Zekat", 91 "mak- lubü'l-metn " denilen bir takdirn-tehir muhalefeti Muhalefet metinde geçen kelimeler- den bir veya nokta, hareke, harf yahut sebebiyle de mey- dana gelir. Genellikle metinde, bazan da senedde rastlanan bu muhalefet türünde noktal ama kelimenin bu- rivayet için "musahhaf". hareke veya harf için "muharref" terimleri Mesela Müracim'i .,;r. l) Müzahim ( """" '_;.. .,;r. l) diye rivayet etmek tashtf. Üseyd b. (.r-'» ....,_.i) Said b. Husayn (.;r-a> okumak tahrif sebebiyle bir muhalefettir. Bir ravideki dikkatsizlik, ha- ta veya kaynak- lanan her türlü muhalefet ravinin ortadan kal- önemli bir cerh sebebidir. Bu se - beple ilk dönemin muhaddis ve münekkidlerinden b. Haccac . MUHALEFETÜN li'I - HAVADiS hadis ancak raviden gelir " raviden olmayan pek çok hadis rivayet eden ve rivayetinde çokça hata yapanlardan rivayette bulunulama- Muhalefet eden bir ravinin tek rivayet hadis münker hadis lir ve sebebi için larak reddedilir. : Lisa '1-'Arab, " blf" md.; Buhari. 29 , " Zekat ", Müslim, "Mu]>addime", "Ze- kat ", Tirmizi. " Zekat" , 27 ; Mace. " Ze- k at " , 3; Ebu Hatim. v e' t-ta'dfl , ll, 272, Hakim en-Nisaburi. Ma' ri{etü 'ulü- Seyyid Muazzam Hüseyin). Hay- ctarab ad 935 --> Medine -Beyrut 397/1977 , s. 39-4 53 , 9- 22: 'Ulümü 'l - NGreddin ltr). 1406/ 1986, s. 93-98 , 279-288 ; Hacer ei-Askalani, N üz- hetü 'n-na?ar {1 NG- reddin 141 3/1992, s. 65-70 , 90- 94; es-Sehavi, Bey- rut 1403/1982 , I, 237-242 , 244-251; Süyuti. Tedr1bü'r-ra v1 Abdül ve hh ab Abdü llat1f). Beyrut 1379/1 959 , s. 149, 173, T ecr1d Ter cemesi, Mukaddime, I, 299-318; Nureddin Itr . Menh ecü'n -nakd {i 1406/1 985 , s. 423-447 ; Mahmud et-Tahhan. T eys 1ru Riyad /1987, s. 102- 19; Emin Hadis- te Rica / Tenkidi , istanbul 1997, s. 136-138 . E Mi N 1 MUHALEFETÜN li'l-HAVAnis 1 L ifade ed en selbi biri. _j Sözlükte "bir bir gelen muhalefet ile "sonradan vücut bulanlar, olan- lar" havadis kelimesinden meydana gelen muhalefetün li'l -havadis terkibi benzememek" an- t enzlhl biri- ni Bu terkip naslarda geçme- mekle birlikte hiçbir Allah'a benze- O'nun anne, baba, evlat ve denginin gibi (ei- 17/ 111 : 42/ 11 : 112/ 1- 4) özgü niteliklerden münezzeh ifade eden birçok ayetin bi- linmektedir (bk. mahiyette hadis rivayetleri de mevcuttur (me- sel a bk. Beyhaki, s. 49 -50: Ahmed m ei- Ka tib , s. 173 ). Öyle ki itikadl ko- nulara sistematik yapan alimler. bütün 403

AşıKKUTLU - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · lerin en büyük ilahi lutuf olan rü'yetten mahrum kalmayacağı kanaatine varmış tır (bk. RÜ'YETULLAH; SIFAT). Allah insan zihninde

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: AşıKKUTLU - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · lerin en büyük ilahi lutuf olan rü'yetten mahrum kalmayacağı kanaatine varmış tır (bk. RÜ'YETULLAH; SIFAT). Allah insan zihninde

"İsnadı doğru dürüst okuyamaz": "Hadisi ma'n1f değildir": "Hadisi mahfQz değil­dir": "Hadisi şazdır": "Hadisi münkerdir": "Hadisi genelde makiCıbdur": " İsnadları kalbeder ve isimleri değiştirir": " İsnadları veya haberleri birbirine karıştırır": "Ba­zan ma'rCıf . bazan münker hadis rivayet eder": "Daha güvenilir ravilerin rivayetle­rine uymadıkça hadisi delil olmaz" gibi ifadeler kullanılır ve bu raviler "Hadisi müdrecdir. münkerdir. şazdır. makiCıb­dur. ilavelidir. muztaribdir. ferddir. garlb­dir, zayıftır. tashlf ve tahrif yapardı" söz­leriyle cerhedilir.

Muhalefet kavramı muhalefet eden raviye izafetle "muhalefetü'r-ravl" . ken­disine muhalefet edilen raviye nisbetle "muhalefetü's-sika" adını alır. Zayıf ravi­nin güvenilir raviye muhalefet etmesi du­rumunda muhalif rivayete "münker". mu­halefet edilen rivayete "ma'rCıf" denir. Gü­venilir bir ravinin kendisinden daha gü­venilir raviye muhalefet etmesi halinde ise muhalif rivayet için "şaz" . muhalefet edilen rivayet için "mahfuz" terimleri kul­lanılır.

Hadiste meydana geldiği yere göre mu­halefet değişik isimler alır. Zayıf hadis çeşitlerindenmüdrec , makiCıb, mezld fi muttasıli'l-esantd. muztarib. musahhaf ve muharref türleri muhalefet sebebiyle ortaya çıkmış ve bu terim hepsinin ortak adı olmuştur. Muhalefet senedde veya metinde görülür. Ravinin bir hadisin se­nedinde ekleme ve birleştirme gibi deği­şiklikler yapması sebebiyle aynı hadisin daha güvenilir ravilerden gelen isoadına muhalefet etmesine "idrac". muhalif ko­numa düşen böyle bir hadise "müdrec" denir. Muhalefet isnadda bulunan ravile­rin takdim- tehiri şeklinde meydana ge­lirse hadis "makiCıb". muttasıl bir isoadın arasına yabancı bir ravi eklemek suretiy­le oluşursa "meztd fi muttasıli 'l-esanld "

adını alır. Mesela Ka'b b. Mürre adının Mürre b. Ka'b şeklinde okunması. Sa­lim'in rivayeti olarak meşhur olan bir ha­disin Nafi'den nakledilmesi veya garlb hadis naklediyor görüntüsü verip dikkat çekmek ya da Buhar! ve U kayit'ye yapıldığı gibi bir muhaddisin Mfızasının sağlamlı­ğını kontrol etmek amacıyla sened ve me­tinlerin birbirine karıştırılması isnadda muhalefetin örneklerindendir.

Metinde görülen muhalefet ise bazan hadisin başına. bazan ortasına. genellikle de sonuna hadise ait olmayan bir metnin eklenmesi veya bir hadisin metnindeki bazı ifadelerin yer değiştirmesi şeklinde meydana gelir. Mesela Ebu Hüreyre'den

rivayet edilen, "Abdesti eksiksiz alınız: ce­hennemde yanacak ökçelerin vay haline!" mealindeki hadisin (Buhar!, " Vu~ü'", 29)

baş kısmındaki , "Abdesti eksiksiz alınız" cümlesi aslında Ebu Hüreyre'ye ait olup sonradan metne eklenmiş. böylece asıl metne muhalefet edilmiştir. Görüldüğü

üzere mevkuf bir hadisin merfQ' olarak rivayet edilmesi de muhalefet sayılmak­tadır.

Çok defa senedde. bazan metinde. ba­zan da her ikisinde görülen bir muhale­fet türü de aynı hadisin , birini diğerine tercih etme imkanı olmayacak veya ara­ları uzlaştırılamayacak kadar farklı şekil­lerde rivayet edilmesiyle meydana gelen muztarib hadiste görülür. Mesela her ikisi de aynı senedie rivayet edildiği halde bir­birine aykırı hüküm getiren. "Malda ze­kattan başka hiçbir hak yoktur" mealin­deki hadis (İ bn Mace, "Zekat", 3), "Elbet­te malda zekattan başka bir hak vardır" mealindeki hadiste (Tirmizi, "Zekat", 27)

metin yönünden ıztıraba dayanan muha­lefet söz konusudur ( Tecrid Tercem esi, 1,

3 14) . Muhalefetin görüldüğü bir diğer yer de metindeki bazı kelimeleri veya ifa­deleri takdirn-tehir etmek ya da bunla­rın yazılışlarında imla hatası yapmak su­retiyle ortaya çıkan makiCıb hadistir. İn­fakın gösterişten uzak olmasını tavsiye eden Ebu Hüreyre hadisindeki. " ... Hat­ta sağ elinin verdiğini sol eli bilmesin" ifadesini Müslim'in ravilerinden birinin, " ... Hatta sol elinin verdiğin i sağ eli bil­mesin" şeklinde rivayet etmesi (Buhart. "Zek at", 16 : Müslim, "Zekat" , 9 1 ı "mak­lubü'l-metn" denilen bir takdirn-tehir muhalefeti örneğidir.

Muhalefet metinde geçen kelimeler­den bir veya birkaçında nokta, hareke, harf yahut yazı hatası sebebiyle de mey­dana gelir. Genellikle metinde, bazan da senedde rastlanan bu muhalefet türünde noktalama hatası yapılan kelimenin bu­lunduğu rivayet için "musahhaf". hareke veya harf hatası yapılan için "muharref" terimleri kullanılır. Mesela İbn Müracim'i (~ Iyo .,;r. l) İbn Müzahim ("""" '_;.. .,;r. l) diye rivayet etmek tashtf. Üseyd b. Hudayr' ı (.r-'» ı:,; ....,_.i) Said b. Husayn (.;r-a> ı:,;~ )

şeklinde okumak tahrif sebebiyle yapıl­mış bir muhalefettir.

Bir ravideki dalgınlık, dikkatsizlik, ha­ta veya hafızasındaki zayıflıktan kaynak­lanan her türlü muhalefet ravinin zabtı­nı . dolayısıyla güvenilirliğini ortadan kal­dıran önemli bir cerh sebebidir. Bu se­beple ilk dönemin meşhur muhaddis ve münekkidlerinden Şu 'be b. Haccac. "Şaz

MUHALEFETÜN li'I -HAVADiS

hadis ancak şaz raviden gelir" demiş. ma'rCıf raviden ma'rCıf olmayan pek çok hadis rivayet eden ve rivayetinde çokça hata yapanlardan rivayette bulunulama­yacağını belirtmiştir. Muhalefet eden bir ravinin tek başına rivayet ettiği hadis münker hadis kapsamında değerlendiri­lir ve şüphe sebebi olduğu için zayıf sayı­larak reddedilir.

BİBLİYOGRAFYA :

Lisanü '1-'Arab, "blf" md.; Buhari. "Vuc;lfı'",

29 , "Zekat" , ı6: Müslim, "Mu]>addime", ı, "Ze­kat", 9ı : Tirmizi. "Zekat" , 27 ; İbn Mace. " Ze­kat" , 3; İbn Ebu Hatim. el-Cerl;ı ve't-ta'dfl, ll , 272, 4 ı 8 : Hakim en-Nisaburi. Ma'ri{etü 'ulü­mi 'l-/;ıad1ş( n ş r Seyyid Muazzam Hüseyin). Hay­ctarabad ı 935 --> Medine -Beyrut ı 397/1977, s . 39-4 ı, 53 , ı ı 9- ı 22: İbnü 's-Salah , 'Ulümü 'l­l;ıad1ş (n ş r . NGreddin ltr). Dımaşk 1406/ 1986, s. 93-98 , 279-288; İbn Hacer ei-Askalani, Nüz­hetü 'n-na?ar {1 tavz1/;ıi Nui)beti'l-fiker ( n ş r. NG­reddin ıtr} , Dımaşk 141 3/1 992, s. 65-70, 90-94; Şemseddin es-Sehavi, Fetl;ı u 'l-mugiş, Bey­rut 1403/1982, I, 237-242 , 244-251; Süyuti. Tedr1bü'r-rav1 (nş r. Abd ülvehh ab Abdüllat1f). Beyrut 1379/1 959, s. ı46, 149, ı 51 , ı69 , 173, 19ı ; Tecr1d Tercemesi, Mukaddime, I, 299-318; Nureddin Itr. Menhecü'n-nakd {i 'ulümi '/-l;ı a­

d1ş, Dımaşk 1406/1 985, s. 423-447 ; Mahmud et-Tahhan. Teys1ru muşta lal;ıi '/-l;ıad1ş, Riyad ı407 / 1987, s. 102- ı 19; Emin Aşıkkutlu, Hadis­te Rica / Tenkidi, istanbul 1997, s. 136-138.

~ E Mi N AşıKKUTLU

1 MUHALEFETÜN li'l-HAVAnis

1

( ~~ ~~ 4.0J~ )

L

Allah'ın yaratılmışlara benzemediğini

ifade eden selbi sıfatlarından biri.

_j

Sözlükte "bir şeyin diğer bir şeye aykı­rı olması" anlamına gelen muhalefet ile "sonradan vücut bulanlar, yaratılmış olan­lar" manasındaki havadis kelimesinden meydana gelen muhalefetün li'l-havadis terkibi "yaratılmışlara benzememek" an­lamıyla All ah'ın t enzlhl sıfatlarından biri­ni karşılar. Bu terkip naslarda geçme­mekle birlikte hiçbir şeyin Allah'a benze­mediği, O'nun şerikinin olmadığı, anne, baba, evlat ve yardımcısının bulunmadı­ğı, denginin düşünülemeyeceği gibi (ei­İ s ra 17/ 111 : eş-Şura 42/ 11 : e l-İhlas 112/ 1-

4) yanında Allah 'ın zatının yaratılmışlara

özgü niteliklerden münezzeh olduğunu ifade eden birçok ayetin bulunduğu bi­linmektedir (bk. ŞİRK ) . Aynı mahiyette çeşitli hadis rivayetleri de mevcuttur (me­sela b k. Bey haki, s. 49-5 0 : Ahmed İ sa m ei­Katib , s. 173 ). Öyle anlaşılıyor ki itikadl ko­nulara sistematik açıdan yaklaşım yapan alimler. Allah ' ın zatını bütün yaratılmış-

403

Page 2: AşıKKUTLU - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · lerin en büyük ilahi lutuf olan rü'yetten mahrum kalmayacağı kanaatine varmış tır (bk. RÜ'YETULLAH; SIFAT). Allah insan zihninde

MUHALEFETÜN li'I-HAVADiS

lık özelliklerinden tenzih etmek amacıyla muhalefetün li'l-havadis terkibini terim haline getirmişlerdir.

Allah'ın, zatı ve sıfatlarıyla birlikte yara­tılmışlardan farklı bir varlık olduğu konu­su üzerinde ilk duran kelam alimi Cehm b. Safvan'dır. Cehm, tenzihte aşırı gide­rek naslarda açıkça belirtilen bazı ilahi sı­fatları bile aynen kabul etmemiştir (Ah­med b. Hanbel, s. 67-68; ayrıca bk. CEHM b. SAFVAN) . Onun tenzihçi tavrına benzer bir tutum daha sonra Mu'tezile kelamcı­larında görülür. Thnzihte ileri giden Ceh­mi ve kısmen Mu'tezili yaklaşım, Allah'ın zatını ve sıfatiarını yaratılmışlara benze­ten karşıt grupların ortaya çıkmasına yol açmış, buna bağlı olarak Hişam b. Ha­kem, Hişam b. Salim ei-Cevaliki ve Davud ei-Cevaribi gibi Şia alimleri Allah'ı maddi varlıklara benzetmiş (Nesefl. 1, I I 9- I 22), Selefiyye hareketi içinde yer alan alimler de Allah'a ci h et nisbet ederek yaratılmış­ların nitelikleriyle ilahi sıfatlar arasında benzerlikler bulunduğu anlamına gelebi­lecek bazı görüşleri savunmuştur (DiA, VIII, 496-497).

Kelam alimleri, Allah'ı yaratıklarla ben­zeşen bir varlık şeklinde tasavvur etme­nin naslara uymadığını ve akli bilgilere ters düştüğünü belirtmiş, böylece Al­lah'ın bütün yaratılmışlardan farklılığını muhalefetün li'l-havadis kavramıyla ifa­de etmişlerdir. Matüridi. Allah ' ın cisim ve araz özelliği taşımayan, dengi, benzeri ve zıddı bulunmayan bir varlık olduğuna dik­kat çekmek suretiyle muhalefetün li'l-ha­vadis sıfatının özüne ilişkin ilk bilgileri or­taya koyduktan sonra (KWibü't-Teul).fd, s. 44; Nesefl, 1, 140) konu kelam literatü­ründe "tenzihat" veya" Allah'tan nefyedil­mesi gereken sıfatlar" başlığı altında in­celenmiş. bilindiği kadarıyla ilk defa İma­mü'I-Haremeyn ei-Cüveyni(ö. 478/1 085),

tarafından muhalefetün li'l-havadis adıy­la bir sel bi sıfat grubu zikredilmiştir (el­irşad, s. 54) . AncakCüveyni'den sonraya­zılan kelam kitaplarında genellikle bu ter­kip kullanılmamış. terim, daha çok son dönem Matüridiyye literatüründe Allah hakkında gerekli olan sel bi sıfatlar arasın­da zikredilmiştir (Arapkirli Hüseyin Avni, s. 39; İzmirli, ll, 89; Bilmen, s. 146).

Muhalefetün li'l-havadis sıfatının içe­riği "zatının kendinden başka varlıkların zatına, sıfatlarının da onların sıfatiarına hiçbir şekilde benzememesi" diye özetle­nebilir. Bu sebeple Cenab-ı Hak, kendi dı­şındaki varlıkların mevcudiyetlerinin baş­laması, devamı ve sona eriş olguları , bun­ların değişimi ve diğer bütün özelliklerin-

404

den münezzehtir. Allah'ın bu sıfatı O'nun mahiyetiniri, yani mantıktaki beş tümel­den biri anlamında cinsinin bulunmadığı manasma gelir ve ilahi hakikatin insan zihni tarafından kuşatılamayacağını an­latır (Fahreddin er-Razi, I, ı 38). Çünkü bu manadaki mahiyet bir şeyin cinsinin ne olduğunu belirlemeyi ifade eder (Tefta­zanl, S. ı 07) . Sözü edilen sıfatın bu içeriği konusunda İslam kelamcıları ittifak ha­lindedir. Cehmiyye, Mu'tezile ve Şla alim­leri, bu sıfatın Allah'ın dünyada ve ahiret­te görülemez bir varlık olmasını gerek­tirdiği görüşünü savunmuş (Kadi Abdül­cebbar, s. 230-249; Ca 'fer Sübhanl, 1, 469-

488), Sünni kelamcıları ise Allah'ın dün­yada görülemez olduğu görüşüne katıl­makla birlikte rü'yetullaha ilişkin nasları ve insanın varlık yapısının ahirette deği­şeceği hususunu dikkate alarak mümin­lerin en büyük ilahi lutuf olan rü'yetten mahrum kalmayacağı kanaatine varmış­tır (bk. RÜ'YETULLAH; SIFAT) .

Allah insan zihninde canlandırılan her türlü şekilden münezzehtir tarzında söz­leri muhalefetün li'l-havadis sıfatını özet­leyici mahiyettedir. Kelamcılar bu sıfat bağlamında. Allah'ın üç unsurdan teşek­kül etmiş tek bir cevher olduğunu iddia eden hıristiyanları da eleştirmişlerdir (Ne­sefT, ı. ı ı ı- ı ı 8). Allah'ın yaratılmışlardan farklı bir varlık olması ilkesi, mümaselet konusuyla da irtibatlıdır ( ~k . MÜMASE­

LET) .

BİBLİYOGRAFYA :

Ahmed b. Hanbel. er-Red 'ale 'z-zenadılj:a ve 'l­Cehmiyye ('Aij:a'idü's-selef içinde). s. 67-68; Eş'arl. Malj:alfit (Ritter). s. 207-214, 518-521; Matürldl. Kitabü 't- Tevf:ıfd (n ş r. Bekir TopaJoğlu­Muhammed Aruçi). Ankara 1423/2003, s. 43-45; Kadl Abdülcebbar. Şerf:ıu 'l-Uşüli 'L-I].amse, s. 213-249; Beyhaki, el-Esma' ve 'ş-şıfat, s. 49-50; Cüveynl, el-İrşad (Temlm), s. 54-56; Nesefı. Teb­şıratü 'l-edille(Salame).l, 110-122, 140-141; Fahreddin er-Razi. Kitabü '1-Erba'in, Kah i re 1406/1986, ı, 138-171 ; Teftazanı. Şerf:ıu ' l­

'Aij:a'id(Ramazan b. Muhammed el-Hanef1, Şer­f:ıu Ramaian Efendi 'ala Şerf:ıi 'l-'Aij:a'id içinde). istanbul 1320, s. ı 02-113; Şa'ranı. el-Yevalj:it ve 'l-cevahir, Beyrut, ts. (Darü 'l-ma'rife). s. 52; Hüseyin ei-Cisr. el-fjuşünü '1-Hamidiyye, Kahi­re 1323, s. 21-22; Arapkirli Hüseyin Avni, ilm-i K e lam, İstanbul 1331, s. 39-44; İzmirli, Yeni Ilm-i Kelam, ll, 89-92; ömer Nasuhi Bilmen. Mu­vazzah ilm-i Kelam, istanbul 1339-42, s. 146-147; Ahmed isam ei-Katib, 'A/j:idetü 't-tevf:ıid {i Fet/:ıi'l-bari şerf:ıi Şaf:ıif:ıi'l-Bu/].firf, Beyrut 1403/ 1983, s. 173; Ca'fer es-Sübhanı. el-ilahiyyat (n ş r. Hasan Muhammed Me kk! el-Am ili). Beyrut 1410/ 1989, ı , 453-465, 469-488; Metin Yurda­gür. Allah'ın Sıfatları, istanbul 1984, s. 161-163; Yusuf Şevki Yavuz, "Darimi, Osman b. Sa­id". DİA, Vlll, 496-497. r:;;ı

ııJiı!i METİN YURDAGÜR

el-MUHALLA (ı$bwf)

ibn Hazm'ın (ö. 456/ 1064)

Zahiri bakış açısına göre kaleme aldığı fıkıh kitabı.

L _j

Tam adı el-M.uJ:ıalla bi'l-aşar ii şer­J:ıi'l-M.ücella bi'l-il)tişar olup İbn Hazm'ın kaleme aldığı fıkıh kitaplarının sonuncu­sudur. Müellif, önce Kitdbü'l-Ijişal el­cdmi'a li-muJ:ıaşşali (mal).şali) şera'i 'i'l­İslam ( el-f:/i!i.{ı? li-cümeli şera'i'i 'l-islam) adıyla iki ciltlik bir eser yazmış. ardından bunu temel alarak -kendi ifadesiyle-İslam coğrafyasının doğusunda ve batısında 440 küsur yıldan beri Kur' an, sünnet ve icmaa dair rivayet edilen her şeyi bir araya ge­tirmek üzere ( ei-Mul).alla, X, 4 ı 5 ı el-işal ila tehmi Kitabi'l-Ijişal isimli çalışma­

sını telif etmiştir. Ardından hem öğrenci­lere hem ulemaya hitap etmeyi amaçla­yan (a.g.e., ı. 2; V, 33) bir rehber niteliğin­deki el-M.ücella'yı hazırlayan İbn Hazm, ömrünün son yıllarında bu eserinin ihti­va ettiği her mesele hakkındaki başlıca rivayet ve görüşleri değerlendiren, böy­lece kendi görüş ve yaklaşımlarının hak­lılığını ispatlamaya çalışan bir kitap yaz­maya başlamış. fakat el-M.uJ:ıalla adını verdiği bu eserini tamamlayamadan ve­fat etmiştir. İbn Hazm'ın büyük oğlu Ebu Rafi' el-Fazı . el-işal'den yaptığı özetleri 285 mesele halinde ekleyerek (a.g.e. , X, 40 ı ; XI . 4 ı 8) bir ikmal çalışması yapmış­sa da İbn Halil ei-Abderi'ye göre Ebu Ra­fi' 479'daki ( 1086) Zellaka savaşında şe­hid olduğu için çalışmasını bitirememiş ve hazırladığı metinler müsvedde halinde kalmıştır. Günümüze ulaşan el-M.uJ:ıalla nüshaları, İbn Hazm'ın bıraktığı metinle beraber EbQ Rati'in ikmal çalışmasını da ihtiva etmektedir. Bazı mesel e ve parag­rafiarın aynı ifadelerle tekrar edilmesin­den (mesela krş . a.g.e., IX, 82, ı ı 4) ese­rin daha sonraki dönemlerde de tashihe uğramadığı anlaşılmaktadır.

Bazı kelam ve fıkıh usulü konularının özetlenmesiyle başlayan eserde (ı, 2-7 ı) fıkıh literatüründeki yaygın tasnife uy­gun bir bölüm sıralaması görülür. Yalnız ana başlıklara (kitab) sahip olan bölüm­ler iç tasniften yoksundur ve konular me­seleler halinde incelenmektedir. Müellif "mesele" başlığının ardından önce kendi görüşünü Kur'an, sünnet, sahabe icmaı ile delillendirmekte, daha sonra farklı gö­rüşlerin gerekçelerini ve özellikle hadis­ten getirilen delilleri tartışmaktadır. Ebu