35
I. ÜNİTE 1 FİNANSAL YÖNETİMİN AMACI VE TANIMLARI finansal yönetim : İşletmenin gereksinim duyduğu fonları en uygun koşullarla sağlamak, bu fonları korumak ve etkin olarak kullanımını sağlamaktır. Kar ( temettü )Sermaye ( ortaklar ) faizKredi ( banka özkaynak ve kısa vadeli borçlanmaDönen varlıklar özkaynak ve uzun vadeli borçlanmaDuran varlıklar Finansman : İşletmeye gerekli olan fonların sağlanmasıdır. Fon : En dar haliyle paradır. Geniş anlamda ise para yada para benzeri kavramlardır. FİNANSAL YÖNETİMİN AMAÇLARI a-) İşletmenin yatırım yapacağı varlıkların seçimi b-) Varlıklara yatırılacak olan fon miktarının belirlenmesi c-) Fonların herhangi kaynaktan nasıl sağlanacağının belirlenmesi ► FİNANSAL YÖNETİMİN GENEL AMAÇLARI: a-) Karın en yükseğe çıkarılması b-) Hisse senedi başına karın en yükseğe çıkarılması c-) İşletmenin piyasa değerinin en yükseğe çıkarılması finansal alanda ülkemiz açısından son yıllardaki en büyük gelişme 24 Ocak 80 kararlarıdır. Finans fonksiyonunun önemi artmıştır. Sıkı para politikası uygulaması gelişmiştir. Hedef aşamalı olarak piyasa ekonomisine geçmektir. FİNANS FONKSİYONUNU ETKİLEYEN ETMENLER - Enflasyon 1

ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

I. ÜNİTE 1

FİNANSAL YÖNETİMİN AMACI VE TANIMLARI

► finansal yönetim : İşletmenin gereksinim duyduğu fonları en uygun koşullarla sağlamak, bu fonları korumak ve etkin olarak kullanımını sağlamaktır.

Kar ( temettü )Sermaye ( ortaklar ) faizKredi ( banka

özkaynak ve kısa vadeli borçlanmaDönen varlıklar özkaynak ve uzun vadeli borçlanmaDuran varlıklar

Finansman : İşletmeye gerekli olan fonların sağlanmasıdır.

Fon : En dar haliyle paradır. Geniş anlamda ise para yada para benzeri kavramlardır.

FİNANSAL YÖNETİMİN AMAÇLARI

a-) İşletmenin yatırım yapacağı varlıkların seçimib-) Varlıklara yatırılacak olan fon miktarının belirlenmesic-) Fonların herhangi kaynaktan nasıl sağlanacağının belirlenmesi

► FİNANSAL YÖNETİMİN GENEL AMAÇLARI:

a-) Karın en yükseğe çıkarılmasıb-) Hisse senedi başına karın en yükseğe çıkarılmasıc-) İşletmenin piyasa değerinin en yükseğe çıkarılması

► finansal alanda ülkemiz açısından son yıllardaki en büyük gelişme 24 Ocak 80 kararlarıdır. Finans fonksiyonunun önemi artmıştır. Sıkı para politikası uygulaması gelişmiştir. Hedef aşamalı olarak piyasa ekonomisine geçmektir.

FİNANS FONKSİYONUNU ETKİLEYEN ETMENLER

- Enflasyon- Rekabet- Haberleşme- Taşıma- Devletin ekonomi politikasındaki değişiklikler- İşletmenin büyümesi- Piyasaların gelişmesi- Bazı sektörlerin öneminin artması

FİNANSAL YÖNETİM VE FONKSİYONLARI

Finans: Kişi yada kurumlarca faydalanılan para, fon, sermaye vb. kavramlardır.

1

Page 2: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Finansman: Para, fon yada sermayenin bulunmasıdır.

finansal yönetim: Para, fon yada sermayenin sağlanması ve sağlanan fonların etkin bir şekilde yönetilmasidir.► FİNANS FONSKSİYONLARI

Yatırım, finansman ve dividant (kar payı dağıtımı) kararlarıdır.

1-) Yatırım kararları: Finans yöneticisinin karar alanlarından en önemlisi yatırım kararlarıdır.Sermaye bütçelenmesi: Sermayenin uzun süreli varlılara yatırılmasıyla ilgili kararlar sürecidir. Sermayenin uzun süreli varlıklara yatırımı bu kararların en önemli yönüdür. Yatırılan sermayenin sağlayacağı faydalar gelecekle ilgili olduğundan ve bilinmediğinden risk içerir. finansal yöneticinin hedefi gerekli analizleri titizlikle yaparak riski minimuma indirmektir. Daha riskli yatırımlardan daha fazla gelir beklenmelidir. Yatırım kararları denildiği zaman sadece kar ile ilgili yatırımlar değil, yatırılmakta olan fonların daha iktisadi kullanımı gibi kararlarda alınabilir. Birleşme, dış ülkelere yapılan doğrudan bir yatırım, yatırım kaynaklarına örnektir.

2-) Finansman Kararları: Finansman kararları verilirken fon ihtiyacının ne şekilde finanse edileceği, fonların nereden, nasıl karşılanacağına ilişkin kararlar alınması gerekir. İşletmeler ya borçlanarak yada özkaynaklarla finansmana gidebilir. Borçlanmanın riski faiz ödemeleridir. Avantajı ise faizin gider olarak vergiden düşülmesidir. Özkaynaklarla finansmanın dezavantajı kar payı dağıtımı, yani “dividant”tır. Avantajı ise genel kurul kararıyla kar payı dağıtılmayabilir. Risk ve maliyet açısından karşılaştırıldığında özkaynaklarla finansmanın riski ve maliyeti daha düşüktür. İlk yıllarda özkaynaklarla finansman tercih edilirken sonraki yıllarda veya faizin düşük olduğu dönemlerde yabancı kaynaklarla finansman yapmak rasyonel bir yaklaşımdır.

3-) Dividant Kararları: Karın ne kadarının dağıtılması gerektiği konusunda karar verilirken, karın işletmede kullanılmasıyla sağlanacak fayda, ortaklara dağıtılması durumunda ortakların tatmini karşılanır.Kar payı dağıtımında halka açık AŞ ve aile AŞ’de SPK(sermaye piyasası kanunu)’ye göre hareket edilir.

►Hisse senedi ve tahviller sadece A.Ş.’lerde işlem görür. Hisse senedi ortaklık, tahvil ise borçlanma belgesidir.Hisse senedi ve tahvil çıkaran A.Ş’ler halka açık şirketlerdir. 5 ile 250 arasında ortağa sahip ise Aile AŞ, 251 ve üzeri ise halka açık AŞ’dir. Ortak sayısı 250’den fazla olan şirketler borsada işlem görür. SPK’ya (serbest piyasa kurulu) bağlı AŞ’ler istedikleri zaman Genel Kurulu toplayıp dividant yapmama kararı alamazlar. Kısaca devlet müdahale etmektedir. Halka açık AŞ’ler SPK’ya bağlı olmak zorundadır.

►Finans yöneticisi: İşletmenin yatırım ve finansman kararlarından sorumlu olan kişidir.

a-) Haznedar (finans yöneticisi)- Banka ilişkileri- Nakit yönetimi Özellikle para giriş çıkışıyla ilgilenir.- Finansman

2

Page 3: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

- Kredi ödemeleri- Dividant ödemeleri- Sigorta- Emeklilik fonlarının yönetimi

b-) Kontrolör (muhasebe müdürü)- Mali tabloların hazırlanması- İç denetim - Muhasebe- Bordro işlemleri Özellikle plan, denetim ve işlemlerle ilgilenir- Kayıtların korunması- Bütçenin hazırlanması- Vergiler

İŞLETMENİN AMAÇLARI

1-) Mal ve hizmet üreterek toplumun refahını sağlamak2-) İşletmede istihdamı sürekli kılmak Sosyal Amaçlar 3-) İşletmenin sürekliliğini sağlamak4-) Üretim ve satışları arttırmak5-) Üşletmenin piyasa payını arttırmak6-) İşletmenin büyümesini sağlamak7-) İşletmenin karını en yükseğe çıkarmak(Klasik işletmecilerin düşüncesidir. Kar maksimizasyonunda önemli iki eksiklik olarak zaman ve risk faktörleri dikkate alınmamaktadır)►8-) İşletmenin piyasa değerini maksimuma çıkarmak(İşletmenin en önemli hedefidir. Karlılık ve risk işletmenin değerini maksimize edecektir. Finans yöneticisinden beklenen işletmenin piyasa değerini maksimum yapacak kararları almaktır)

Devlete ait işletmelerde Sosyal Amaçlar ön plandadır. İşletmenin karını maksimum yapmak klasik işletmecilik de ilk hedef olarak kabul edilir. Günümüzde ise işletmenin piyasa değerini maksimum yapmak daha önemlidir.

FİNANS FONKSİYONU ÜZERİNDE ETKİLİ OLAN ETMENLER

1- İşletmenin büyük ölçekte faaliyette bulunması2- İşletmelerin çok çeşitli ürün üretmeleri ve piyasaya sunmaları3- Araştırma – Geliştirme faaliyetlerinin öneminin artması4- İşletmenin büyümeye verdiği önemin artması5- İşletmeler arası birleşmenin yoğunlaşması6- Teknolojinin gelişmesi7- Ulaşım ve iletişim olanaklarının artması8- Rekabetin artması ve kar marjının düşmesi9- Faiz ve döviz kurundaki dalgalanmalar

FİNANSAL YÖNETİM VE İŞLETMENİN HUKUKİ YAPILARI

Bireysel İşletme ( Ferdi İşletmeler )

3

Page 4: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Tüzel kişiliği bulunmayan, 3. kişilere karşı tüm mal varlığı ile sorumlu olunan işletme türüdür. Yazılı bir sözleşme söz konusu değildir. Sermaye tavanı yoktur. Küçük işletmelere uygun bir işletme türüdür. Sınırsız sorumlu olduğundan kredi bulma olasılığı yüksektir. Ancak tek kişi karar verdiği için riskte yüksektir.

Adi Ortaklık ( Adi Şirket )

2 yada daha fazla kişi tarafından, bir şekil şartına bağlı kalmaksızın sözlü yada yazılı şekilde kurulabilen, tüzel kişiliği olmayan, belli bir sermaye tavanı bulunmayan şirkettir. Ortakların sorumluluğu sınırsızdır.

Kollektif Şirketler

Türk Ticaret Kanunu’na tabidirler. 2 yada daha fazla kişi, belirli şekil ve unvan altında kurabilirler. Tüzel kişilikleri vardır. Ortaklar sınırsız sorumluluğa sahiptir. Gelir vergisine tabiidir. Şirketin ömrü ortakların anlaşmasına bağlıdır.

Adi Komandite Şirket

Kollektif şirkete benzerler. Tek farkı ortaklık türündedir. 2 farklı ortaklık vardır;

- Komandite ortak- Komanditer ortak

Komandite sınırsız sorumludur ve şirketi yöneten, sermaye payı fazla olan kişidir.Komanditer ise sınırlı sorumludur. Sermaye payı kadar kâra yada zarara ortak olur.Hisseli Komandit Şirket ( Eshamlı yada Sermayesi Paylara Bölünmüş Şirket )

Komandit şirketlere benzerler. Tek fark hisseler paylara bölünmüştür.

Limited Şirketler

2 yada daha fazla gerçek veya tüzel kişi ile kurulur. Türk Ticaret Kanunu’na tabidir. Tüzel kişiliği vardır. Tüzel kişilik adına vergi mükellefidir. Yani kurumlar vergisine tabidir. 2 ile 50 ortak arasında kurulabilir. Sermaye paylara bölünmüştür.

►Anonim Şirketler

2 tür anonim şirket vardır:

- Aile anonim şirketleri: Halka açılamazlar. 2 ile 250 arasında ortağa sahiptirler.

- ►Halka açık anonim şirket: 250 ve üstü ortağa sahiptirler. 2 şekilde kurulurlar:

a- Ani Kuruluş: Sermayenin tamamının ortaklar tarafından taahhüt edildiği kuruluştur.b- Tecrici Kuruluş: Sermayenin bir kısmının ortaklar tarafından taahhüt edildiği, diğer kısım için halka başvurulduğu kuruluş şeklidir.

Tüzel kişiliğe sahiptirler. Kurumlar vergisine tabidir.

4

Page 5: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Bankacılık ve sigortacılık alanında faaliyette bulunabilen tek şirket türüdür. Hisse senedi ve tahvil çıkarabilen tek şirket türüdür.Hisse senedi ve tahvil çıkarma sınırı: ödenmiş sermaye + yedekler

Sermaye piyasası kanununa ve kayıtlı sermaye sistemine tabi tek şirkettir.

giderayak hasretini içime gömdüğüm uğrunda bir değil bin defa öldüğüm seninle yaşadıklarımız aşk değil kördüğüm çözemedim sana emanet onlar ....................................

II. ÇALIŞMA (İŞLETME) SERMAYESİ YÖNETİMİ

Bildiğimiz gibi finansal yönetimin ana işlevlerinden biri kaynakların alternatif kullanım alanları arasında en etkin biçimde dağıtımıdır. Alternatif kullanım alanları döner ve sabit varlıklar olarak ikiye ayrılır. Burada konunun bir kısmı olan döner değerlere yatırım hususu incelenecektir.

1.Çalışma Sermayesinin Anlamıİşletmelerin varlıklara ve alacaklara bağlayacakları fonların kullanım yerleri

işletmenin özelliklerine göre değişir. Bu varlıkların türü ve miktarı, belirli bir işletmenin ürettiği mallara, teknik gereklere ve yöneticilerin değer yargılarına göre değişir. Amaç işletmenin piyasa değerini artırmaktır.

Bu varlıkları esas olarak ikiye ayırırız. (i) Dönen varlıklar, (ii) Duran varlıklar. Bu ayrıma esas teşkil eden husus, varlığa bağlanan finansal kaynağın bağlanma süresidir.

(i) Dönen Varlıklar: Bir çalışma dönemi içerisinde (genellikle bir yıl) en az bir kere nakit haline dönüşen veya nakit olarak tutulan varlıklardır.

(ii) Duran Varlıklar: İşletmede bir yıldan uzun süre kullanılmak amacıyla, işletmeye kazandırılan varlıklardır. Bunlara yatırılan fonlar uzun dönemde azar azar serbest kalır. Örnek; makine ve teçhizat. Fonlar her yıl ayrılan amortismanlar yoluyla serbest kalırlar.

Çalışma sermayesini oluşturan unsurlar dönen varlıklar dediğimiz kalemlerdir. Bunların başlıcaları ise şunlardır.

Nakit (Kasa ve bankadaki paralar) Serbest Menkul Kıymetler:Her an pazarlanabilir menkul kıymetler (hisse

senetleri ve tahviller) Kısa vadeli alacaklar (Alacak senetleri, müşteriler) Stoklar Peşin ödenmiş giderler

Ancak yeni kurulan bir işletmede, başlangıç işletme sermayesi içinde menkul kıymetler ve peşin ödenmiş giderler yer almaz.

Netice olarak ifade etmek gerekirse sabit yatırımların meydana getirdiği tesislerin hammadde, enerji, insangücü vb. harcamalarla üretime geçmesi ve ürettiği mamulün satılarak tekrar işletme gücü olarak işletmeye dönüşüne kadar geçen süre içindeki harcamalar işletme sermayesini oluşturmaktadır. Burada tanıtılan işletme sermayesi , daha net ifadeyle “başlangıç işletme sermayesi”dir.

2.Çalışma Sermayesi Tutarının Önemi

5

Page 6: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Ne tutarda fonun çalışma sermayesi olarak ayrılarak döner varlıklara bağlanacağı şu açılardan önemli bir husustur:

(i) İşletmenin tam kapasite ile çalışabilmesi,(ii) Üretime kesintisiz devam edebilmesi,(iii) İş hacminin genişletilebilmesi,(iv) Yükümlülükleri karşılayamama riskinin azaltılması,(v) İşletmenin kredi değerliliğinin artırılması,(vi) İşletmenin olağanüstü dönemlerde zor duruma düşmesinin önlenmesi,(vii) Faaliyetlerin karlı ve verimli bir biçimde yürütülmesi.Konuyu daha anlaşılır hale getirebilmek için çalışma sermayesinin gerekenden fazla

veya eksik olmasının ortaya çıkaracağı sakıncaları ayrı ayrı ortaya koymakta yarar vardır.2.1.Çalışma Sermayesi Tutarının Gereğinden Fazla Olmasının SakıncalarıÇalışma sermayesine (döner varlıklara) yatırımın bir maliyeti vardır.Gereğinden fazla

çalışma sermayesi, yabancı kaynaklarla finanse ediliyorsa faiz ödemeleri dolayısıyla finansman masrafı artacaktır. Fazlalık özkaynaklarla finanse ediliyorsa alternatif kullanım alanlarından en uygununda elde edilebilecek olan gelirden yoksun kalınacaktır. Buna fırsat maliyeti veya alternatif maliyet diyoruz. Anlaşıldığı gibi, finansman şekli ne olursa olsun, aşırı tutarda çalışma sermayesi, karlılığı olumsuz yönde etkileyecektir.

Çalışma sermayesi tutarının bütünüyle fazla olmasının dışında, tek tek çalışma sermayesi kalemlerinin fazlalığı da ilave sakıncalar taşır.

Stokların fazla olması; modasının geçmesi, çürüme ve bozulma gibi riskleri artırır.Alacak tutarının aşırı olması (müşterilerin aşırı ölçüde finanse edilmesi- aşırı ölçüde

vadeli satış), değersiz ve şüpheli alacakların çoğalmasına yol açar.2.2.Çalışma Sermayesi Tutarının Gereğinden Az Olmasının SakıncalarıÇalışma sermayesi yetersizliğinin başlıca sakıncalarını şöyle sıralayabiliriz:a) Yetersiz hammadde, yardımcı madde stoku veya yetersiz nakit dolayısıyla

üretim faaliyetinde kesintiler ortaya çıkabilir. Bu durum işletmenin mevcut kapasitesini tam anlamıyla kullanamaması, düşük kapasite kullanım oranıyla çalışması anlamına gelecektir. Böyle olunca sabit giderlerden üretim birimi başına düşen maliyet payı yükselecek, buna bağlı olarak ürün daha pahalıya mal edilecektir. Satış fiyatının değişmeyeceğini kabul ettiğimizde, söz konusu işletmenin kar marjı düşecektir. Toplam satış miktarı da planlanandan az olacağı için mutlak değer olarak toplam kar tutarı da azalacaktır.

b) Alınmış olan siparişlerin tümüyle ve/veya zamanında karşılanması da mümkün olmayacaktır. Bu da işletmenin gerçekte ulaşabileceğinden daha düşük bir satış hasılatı ve kar elde etmesine sebep olacaktır. Hem de itibarını düşürür. Müşterilerin kaybı ortaya çıkar.

c) Elverişli koşullarda hammadde ve malzeme alımı ile mamul satışı imkanı azalacaktır. Bu durum da yine karlılığı azaltıcı bir etkendir.

d) Vadesi gelmiş olan yükümlülüklerin yerine getirilememesi tehlikesi doğacaktır. Bu sıkıntının nihai sonucu olarak işletme iflas noktasına kadar gidebilir. İtibarımızda düşebilir.

e) İşletme ile ilgili çeşitli çevreler, (bankalar, satıcılar, işletmenin hisse senedi veya tahvilini alacak yatırımcılar) işletmenin durumunu değerlendirirken, çalışma sermayesinin yeterliliğini de dikkate alırlar.

3.Çalışma Sermayesi Yönetiminin Sabit Varlık Yönetiminden Farklı İncelemesinin Sebepleri

6

Page 7: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

İşletmelerde faaliyetler bir bütün teşkil ettiğine ve çeşitli kaynaklar birbiriyle bağlantılı olduğuna göre bu iki varlık türünün ayrı ayrı incelemeye konu edilmesinin gerekçeleri şöyle belirtilebilir:

a) Bir bütünün daha iyi kavranabilmesi açısından, bütünü oluşturan parçaların ayrı ayrı incelenmesi yararlıdır.

b) Ayrıca bu iki varlık türü, bölünebilirlik ve likidite açısından farklılık gösterirler.

Bölünebilirlik: Çalışma sermayesi (dönen varlık) kalemleri küçük birimler halinde artıp azalabilir. Halbuki sabit varlık yatırımlarında çoğu zaman yatırımı yapmak veya yapmamak gibi sadece iki seçenek söz konusudur.

Likidite: Bilindiği gibi çalışma sermayesini oluşturan varlıklar ya nakittir, ya da bir dönemde en az bir kere nakite dönüşmek durumundadırlar. Başka bir deyişle daha likittirler.

Bölünebilirlilik ve likidite yatırım kararlarını etkilediği gibi, finansman kararlarını da etkilemektedir. Varlıklar içinde dönen değerler fazla ise; işletme, yükümlülüklerini yerine getirme riskini fazla artırmadan, daha çok borç kullanabilir. Kısa veya uzun vadeli fon kullanımı da yatırımın türüyle ilgilidir.

4.Çalışma Sermayesi Yönetiminin İşletme Açısından ÖnemiÇalışma sermayesinin yönetimini önemli kılan nedenleri şöyle özetleyebiliriz.a) Çalışma Sermayesi Yönetimine Ayrılan SüreAraştırmalar finans yöneticisinin zamanının çok önemli bir bölümünü dönen değerler

yönetimi ve kısa vadeli finansman problemleriyle uğraşmaya harcadığını belirlemektedir.b) Dönen Değerlere Yapılan Yatırım TutarıÇeşitli endüstrilerde farklı oranlarda olmakla birlikte, döner değerler işletme varlıkları

içinde önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle perakende ve toptan ticarette bu pay %70 ve daha yukarı oranlara çıkmaktadır.

c) İş Hacminin Değişmesi İle Dönen Varlıklara Yapılan Yatırım Tutarının Değişmesi Arasındaki İlişki

İş hacminin artmasıyla dönen varlıkların artırılması da zorunlu hale gelir. Fakat bu ilişki doğrusal olmayabilir. Finans yönetimi etkin biçimde yürütülürse; dönen değer artış hızı, iş hacminin gelişme hızından daha düşük tutulabilir.

d) Çalışma Sermayesi Tutarı İle İşletmenin Karlılığı ve Risk Arasındaki İlişkiİşletme, döner varlıklara yapılacak yatırım tutarını tespit ederken karlılık ve risk

faktörlerini dikkate alarak, bu ikisi arasında uygun bir denge sağlamalıdır.Likiditenin fazla olması yükümlülükleri yerine getirememe riskini azaltır. Buna

mukabil atıl fonların daha karlı alanlarda kullanılmasını önleyerek işletmenin karlılığının düşmesine sebep olur.

Likiditenin azaltılması yoluyla atıl fon kalması önlenerek karlılık arttırılmaya çalışıldığında ise, yükümlülüklerin yerine getirilememesi riski de artacaktır.

Dolayısıyla işletme, risk ve karlılık arasında uygun bir denge kuracak tutarda çalışma sermayesi bulundurmaya çalışmak durumundadır.

e) Çalışma Sermayesi Yönetiminin Küçük İşletmeler Açısından ÖnemiÇalışma sermayesi yönetimi özellikle küçük işletmeler açısından daha da büyük önem

taşır.Bu tür işletmeler (özellikle ticari işletmeler) sabit varlıkların önemli bir kısmını

kiralayabilirler. Ama döner varlıklara yatırım yapmaktan kaçınamazlar.

7

Page 8: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Ayrıca bu tür işletmelerin uzun vadeli fon sağlamaları güç olduğundan, finansmanda daha çok kısa vadeli yabancı kaynaklara dayanmak durumundadırlar.

5.Çalışma Sermayesi YönetimiÇalışma sermayesi yönetimi iki ana husustan oluşur. (i) İşletme genel olarak döner varlıklara ve özel olarak da her bir döner

varlığa ne tutarda yatırım yapmalıdır.(ii) Döner varlıklar nasıl finanse edilmelidir.5.1.Çalışma Sermayesine Yapılacak Yatırımın TutarıÇalışma sermayesi tutarının tespitinde birçok faktöre dikkat etmek gerekir. Bu

faktörleri aşağıdaki biçimde özetleyebiliriz.a) İşletmenin içinde bulunduğu sektör ve faaliyet alanı b) Üretim sürecinin süresi, üretim süreci sırasında girdilerin ürüne dönüşmesi

için gerekli zaman uzadıkça çalışma sermayesi ihtiyacı artar.c) Üretim kapasiteleri yüksek ve birim üretim maliyetleri fazla olan

işletmelerde ihtiyaç daha yüksek olur.d) Satın alma ve satış şartları: Girdilerin peşin veya kredili olarak satın

alınması, satışların peşin veya kredili oluşu ve kredili alış veya satışlarda uygulanan vade ve koşullar çalışma sermayesi tutarını etkiler.

e) Stokların ve alacakların devir hızının yüksekliği çalışma sermayesi ihtiyacını azaltır.

f) Kredi bulma imkanı fazla olan işletmelerin kasa ve bankalarda fazla nakit bulundurmasına gerek olmaz.

g) Piyasadaki rekabetin yoğun olması da çalışma sermayesi ihtiyacını yükseltir.

Çalışma sermayesi tutarının tespiti konusu iki biçimde karşımıza çıkmaktadır.(i) İşletmenin kuruluşu sırasında (yatırım yaparken) gündeme gelen,

kurulan sabit tesisleri harekete geçirmek için gerekli olan başlangıç çalışma sermayesi ihtiyacı(ii) Çalışmakta olan işletme; başlangıçta belirlenmiş ve temin edilmiş olan

çalışma sermayesi düzeyinin değiştirilmesini gerektiren yeni şartlarla karşılaşabilir. Bu şartlar ortaya çıktıkça, çalışma sermayesi düzeyi durumun gereklerine uygun hale getirilmelidir.

5.1.1.Başlangıç Çalışma Sermayesi İhtiyacının Tespit Edilmesiİşletme sermayesi ihtiyacının hesaplanmasında çeşitli yöntemler söz konusudur. Bu

yöntemleri ayrıntılarıyla incelemek ve birbiriyle karşılaştırmak bu çalışmanın sınırını aşacaktır. Bu yöntemlerden “Günlük Masraf Yöntemi” ile Schmallenbach Yöntemi” başlangıç aşamasında günlük giderlerin ve brim brüt karın tahmini gibi zorluklar içerirler. Aşağıda en pratik yöntem olan “Çalışma Devri Katsayısı Yöntemi”ni kısaca tanıtacağız.

Bu yönteme göre hesaplama yapabilmek için önce “çalışma devresi”nin bilinmesi gerekir. Çalışma devresi, üretimde kullanılacak girdilerin alınışından üretim ve satış sonucunda işletmeye nakit dönüşüne kadar geçen zaman dönemini ifade eder. Ayrıca yıllık işletme giderlerinin de bilinmesi gerekir. Sıhhatli bir tahmin için bu giderler içinde nakit çıkışı gerektirmeyenlerin de devreden çıkartılması gerekir.

Yaptığımız açıklamaları bir örnekle ortaya koymaya çalışalım. A işletmesinde;-Yıllık işletme giderleri: 12.000.000.000 TL-Ortalama yıllık amortisman tutarı: 3.000.000.000 TL-Çalışma devresi ile ilgili bilgiler:

8

Page 9: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

- Hammaddelerin depoda bekleme süresi : 12 gün - Üretim sürecinin süresi : 8 gün - Ürünün depoda bekleme süresi : 15 gün - Kredili satışların ortalama vadesi : 60 gün - Gündelik ödemeleri yapabilmek için kaç günlük nakit gerektiği: 10 gün - Kredili alımların ortalama vadesi : (30) gün

Toplam : 75 günÖnce çalışma devri katsayısı hesaplanır

Çalışma Devri Katsayısı=

Daha sonra işletme sermayesi ihtiyacı aşağıdaki formüle göre bulunacaktır.

İşletme Sermayesi İhtiyacı=

Sıhhatli hesaplama yapabilmek için yıllık işletme giderlerinin nakit çıkışı gerektirmeyen giderleri içermemesi gerektiğini biraz önce ifade etmiştik. Buna göre;

12.000.000.000-3.000.000.000=9.000.000.000 TL ve

İşletme Sermayesi İhtiyacı= TL olacaktır.

Bu noktada özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından bir noktayı tekrar vurgulamakta yarar görüyoruz.Yatırıma başlamadan yapılması gereken projede toplam yatırım tutarı içine işletme sermayesi ihtiyacını dahil etmek gerektiğinin farkında olmadığı için, tesisi tamamladığı halde bir türlü faaliyete başlayamayan, düşük kapasite kullanım oranıyla çalışmak zorunda kalan veya yüksek faize rağmen kredi peşinde koşan ve bütün bunların sonucunda bir türlü kara geçemeyerek dar boğaza giren birçok işçi şirketi veya küçük ve orta ölçekli işletme örneği göstermek mümkündür.

Yatırımcı yukarıda özetlediğimiz çalışmaları tamamladıktan sonra böyle bir yatırımı nasıl finanse edeceğini düşünmek durumundadır. Ne miktarda fona hangi tarihte ihtiyaç duyulacağını doğru biçimde tespit edebilmek için sadece yatırımın toplam tutarını hesaplamak yeterli olmaz. Aynı zamanda yatırım harcamalarının yıllara dağılımını da belirleme zorunluluğu vardır. Bu amaçla bir önceki sayfada sunduğumuz tablo, aynı zamanda finansal incelemenin buraya kadar anlatılan kısmının bir özetini de vermektedir. Aynı tablonun altına finansman kaynaklarını da ilave edebiliriz.. böylece hangi zamanda ne kadar kaynağa ihtiyaç duyulduğuyla bağlantılı olarak bu kaynakların neler olacağını da aynı tablodan görmüş oluruz.

5.1.2.Çalışma Sermayesi Düzeyinde Değişiklik İhtiyacıÇalışma sermayesi düzeyinin değişmesini gerektiren faktörleri şöyle belirleyebiliriz.a)Çalışma düzeyinde (iş hacmi) meydana gelen değişmeler Bu değişmeler 3 temel sebeple ortaya çıkabilir.(i) Büyüme(ii) Mevsimlik dalgalanmalar(iii)Dönemsel (Konjonktürel) dalgalanmalarb)İşletmenin çeşitli konulardaki politika değişiklikleriÖrneğin vadeli satışlarda kredi vadelerinin uzatılması çalışma sermayesine bağlanan

fon tutarını artıracaktır. Daha fazla stokla çalışma tarzındaki bir politika değişikliği de yine çalışma sermayesi düzeyini yükseltecektir.

9

Page 10: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

c)Teknolojik değişmeler Teknolojide meydana gelen değişmeler de çalışma sermayesi düzeyini etkileyecektir.Örneğin yeni üretim süreci düşük kaliteli hammadde kullanımına imkan veriyorsa stok

maliyeti düşecektir. Buna bağlı olarak da çalışma sermayesi ihtiyacı azalacaktır. Yeni üretim sürecinin, üretim süresini kısaltması da mümkündür. Bu durumda da yine çalışma sermayesi ihtiyacı düşecektir.

5.2.Çalışma Sermayesinin Finansmanıa)Devamlı ve Geçici Çalışma Sermayesi AyrımıÖzellikle mevsimlik hareketler veya yönetimin izlediği politikalar sonucu (daha az

veya çok emniyet stoku tutma, kredili satışlarda vadenin uzatılması vs.) çalışma sermayesi ihtiyacı hemen her firmada dalgalanma göstermektedir. Fakat hiçbir zaman belli bir seviyenin altına düşmemektedir. Bu durum devamlı ve geçici çalışma sermayesi kavramını ortaya çıkarmaktadır. İşletme varlığını tehlikeye sokmadan bu asgari seviyenin altına inememektedir.

b)Finansal Kaynakların Vadesiyle Bu Kaynakların Yatırıldığı Varlıkların Niteliği Arasındaki Uyum

Finansal yönetimde; Finansal kaynakların vadesi ile, bu kaynakların yatırıldığı varlığın niteliği (döner varlık, sabit varlık) arasında uyum olması bir kural olarak kabul edilmektedir.

Kısa vadeli kaynaklar Kısa vadeli yatırımlara Böyle olmazsa çeşitliUzun vadeli kaynaklar Uzun vadeli yatırımlara zorluklar doğar.Çalışma sermayesi tutarının geçici ve devamlı olarak ayrılışı ve yukarıda belirttiğimiz

kural dolayısıyla çalışma sermayesi finansmanında çeşitli seçenekler ortaya çıkmaktadır.a) Tutucu YaklaşımBu yaklaşımda çalışma sermayesinin dalgalanan kısmı kısa vadeli, çalışma

sermayesinin sürekli kısmı ve duran varlıklar uzun vadeli kaynaklarla finanse edilmektedir.

Çalışma Sermayesinin Sürekli Kısmı

Geleneksel finansman kuralına en uygun yaklaşım budur. Bu yaklaşımda risk ve karlılık en aza inmektedir.Maliyetler ise en yüksektir.

b)Ilımlı Yaklaşım

10

VarlıklarKaynaklar Çalışma

Sermayesinin Değişen Kısmı

Uzun Vadeli Finansman

Zaman

Sabit Varlıklar

Sabit Varlıklar

Çalışma Sermayesinin Değişen Kısmı

VarlıklarKaynaklar

Kısa Vadeli Finansman

Page 11: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Çalışma Sermayesinin Sürekli Kısmı

Bu yaklaşımda çalışma sermayesinin sürekli kısmının bir bölümü de kısa vadeli kaynaklarla finanse edilmektedir. Risk alma bakımından orta yol olarak ifade edilebilir.

c)Atak Yaklaşım

Çalışma Sermayesinin Sürekli Kısmı

Bu yaklaşımda ise çalışma sermayesinin tümü kısa vadeli kaynaklarla finanse edilmektedir. Riskin ve karın en fazla olduğu finansman seçeneği budur.

Teorik olarak maliyetin de en düşük olması gerekir. Ancak ülkemizde kısa vadeli kredilerin temin edileceği ticaret bankaları, bu kredileri oldukça pahalı hale getirmektedir. Bu nedenle bu yaklaşımın maliyeti en düşük hale getirmesi her zaman mümkün olmamaktadır

Bu seçenekte kısa vadeli kredilerin yenilenme sorunu ortaya çıkabilir.

III. ALACAKLARIN YÖNETİMİ

A. GİRİŞ

İşletmelerin alacaklarının toplam varlıklar içindeki payı her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle alacaklara yapılacak yatırımın ve alacakların yönetiminin önemi de sürekli artmaktadır

Alacakların yönetimi, alacaklarda önemli boyutlara varan fonların birikmesini önlemeyi amaçlar. Alacak yönetiminde; bir yandan alacaklara bağlanan fonların maliyeti, öte yandan kredili satışlar yoluyla satışların artması sonucu doğan karlılık göz önünde tutulur.

Kredili satışlar işletmenin satışlarını artırabilir. Çünkü;

11

Kısa Vadeli Finansman

Sabit Varlıklar

ÇalışmaSermayesinin Değişen Kısmı

Zaman

VarlıklarKaynaklar

Kısa Vadeli Finansman

Uzun Vadeli Finansman

Uzun Vadeli Finansman

Zaman

Page 12: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Müşteriler alış sırasında nakit yetersizliği içinde olabilirler. Ancak vade içerisinde ödemeye imkan verecek gelir elde etme ihtimali mevcuttur.

Bu nedenle işletmeler kredili satışlarını elverişli hale getirdikleri oranda iş hacimlerini artırma imkanına kavuşabilirler.

Buna karşılık kredili satışların şu dezavantajları vardır:

a) Alacaklara bağlanan fonların maliyeti,

b) Alacakların izlenmesinin gerektirdiği idari giderler,

c) Alacakların tahsil edilememesi ihtimali

Yapılacak şey, bu avantaj ve dezavantajların dengelenmesidir.

B. ALACAKLARA BAĞLANAN KAYNAKLARIN TUTARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1) Satış Hacmi: Doğru yönlü ilişki.

2)Kredili Satış Koşulları ve Politikası:

Fonlarını alacaklara bağlamak istemeyen, kredili satışların riskinden kaçan işletmeler mal ve hizmetlerini peşin olarak satmayı tercih edebilirler. Fakat uygulamada işletmeler, içinde faaliyette bulundukları endüstri dalındaki diğer işletmelerin satışlarında uyguladıkları koşullara (Örneğin; müşteri seçiminde titizlik, kredili satışlarda vade, peşin satışlarda nakit iskontosu v.s.) büyük ölçüde tabi olmayı yeğlerler. Bununla birlikte yeni kurulmuş ve sektöre yeni girmiş olan işletmeler, pazarda tutunabilmek ve pazar payını genişletebilmek için, endüstrideki köklü kuruluşlara göre kredili satış şartlarını daha elverişli hale getirmek gereğini hissedebilir.

3)Satışların Mevsimlik Oluşu:

Satışların arttığı mevsimlerde alacaklar da artar, azaldığı mevsimlerde ise alacaklar da azalır.

4)Üretilen Malların Niteliği:

Malın dayanıklılığı kredili satışlarda vadeyi etkiler. Dayanıklı olan mallarda vade daha uzun, dayanıksız mallarda ise daha kısa olacaktır.

5)İşletmenin Büyüklüğü:

Büyük işletmeler genellikle daha büyük öz sermayeye sahiptir. Ayrıca yabancı sermayeyi de genellikle daha kolay ve düşük maliyetle temin edebilirler. Bu imkanlar büyük işletmeleri, daha fazla kredili satış yapmaya, müşterilere daha uzun vade tanımaya sevk edebilir. Bu ise alacaklara daha fazla fon bağlamalarına sebep olur.

6)Alacakları Tahsil Politikası:

İşletmeler, alacakları tahsil politikasını değiştirerek ve alacak tahsil servisini daha etkin hale getirerek alacaklara bağladıkları fon tutarını etkileyebilirler.

Alacakların tahsilatında gevşek davranılması alacak tutarını artırırken, tahsilatta titizlik alacaklara bağlanan fon tutarını azaltacaktır.

12

Page 13: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

7)Ekonomik Konjonktür:

Ekonominin genişleme veya durgunluk dönemlerinde oluşu da kredili satış politikası yoluyla alacak tutarını etkileyecektir.

Durgunluk dönemlerinde işletmeler, satışlarını artırabilmek için daha çok kredili satış yapma ve kredili satışlarda vadeyi uzatma gereği duyabilirler. Böylece alacaklara bağlanan fon miktarı artacaktır.

Genişleme dönemlerinde ise peşin satışlar artabilir ve kredili satışlarda vadeler kısaltılabilir. Bunların etkisi ise, alacak tutarının azalışı olacaktır.

C.KREDİLİ SATIŞ POLİTİKASI

1- Kredili Satışlarda Vade ve Nakit İskontosu:

Vade:Bilindiği gibi kredili satışlarda vadenin uzatılması, satış hacmini artırabilir. Kredili satışlarda vade belirlenirken, bankalardan alınabilecek kredilerin vadesi, ürünün özelliği, alınan siparişin miktarı ve müşterinin kredi değerliliği gibi faktörlere dikkat edilir. Bunlara ilave olarak uygulamada işletmeler kredili satış politikalarını belirlerken, içinde faaliyette bulundukları iş kolu, sektörde yerleşmiş adetler, rakip işletmelerin politikaları ve genel ekonomik durumu da göz önünde tutmak zorundadırlar.

Kredili satış vadesinin uzatılması bir yandan satışları ve alacakları artırır. Ama öte yandan alacakların artışı dolayısıyla, onlara bağlanan fonların maliyeti de artmış olur. Bu durumda, eğer fonların alacaklara bağlanması dolayısıyla ortaya çıkan maliyet, satış artışından doğan kardan küçükse uygulanan politika tutarlı demektir.

Nakit İskontosunun Anlamı: Öte yandan, nakit iskontosu uygulaması alacakların nakde dönüşümünü hızlandırır, dolayısıyla ortalama tahsil süresini kısaltır. Nakit iskontosu ayrıca şüpheli ve değersiz alacaklar tutarını da düşürebilir.

Bu noktadan hareketle işletmeler; nakit iskontosunu artırarak uğrayacakları gelir kaybı ile alacaklarını çabuk tahsil etmenin ortaya çıkaracağı kazanç artışını karşılaştırmak ve buna dayalı olarak nakit iskontosu konusunda karar vermek durumundadırlar.

Problem 1: Nakit İskontosu Yoluyla Peşin Satışları Artırma veya Ortalama Vadeyi Düşürme:

B işletmesinin yıllık kredili satışları 240 000 000TL’dir. Bu işletmenin ortalama tahsil süresi ise 90 gündür. İşletme, ortalama tahsil süresini kısaltmak amacıyla 3/5 net 40 gün tarzında (satışlar 40 gün vadeli olup, müşteriler ödemeyi 5 gün içinde yaparlarsa %3 iskontodan yararlanacaklardır) bir nakit iskonto politikası uygulamaya karar vermeyi düşünmektedir. Bunun sonucunda ortalama tahsil süresi 45 güne düşecek ve müşterilerin yarısı iskontodan yararlanarak ödemeyi peşin yapacaktır (5 gün içinde)

İşletmenin ortalama kaynak maliyeti % 30 olup, ürünün birim maliyeti 60TL, satış fiyatı ise 80TL’dir.

13

Page 14: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Böyle bir politikanın uygulanması konusunda karar veriniz.

Çözüm:

A)Nakit İskontosunun Sebep Olacağı Gelir Kaybı:

-Peşin Satışlardaki Artış = 240.000.000 x 0,50 = 120.000.000TL

-Ortaya Çıkan Gelir Kaybı = 120.000.000 x 0,03 = 3.600.000TL

B)Nakit İskontosunun Ortaya Çıkaracağı Tasarruf:

a)Alacak Azalışı;

-Başlangıçtaki Ortalama Alacaklar:

Alacak Devir Hızı= = 4 ; Ortalama Alacak = = 60.000.000TL

-Yeni Durumdaki Alacaklar:

Alacak D. H. = = 8 ; Ort.Al = =15.000.000TL

-Alacak Azalışı= 60.000.000-15.000.000= 45.000.000TL

b)Alacak Azalışının Maliyet Değeri:

45.000.000 x = 33.750.000TL

c) Alacaklardaki Azalışın Sağlayacağı Tasarruf: (kaynak maliyeti: %30)

33.750.000x0,30 =10.125.000TL

C)Değerlendirme:

Nakit isktosunun Ortaya Çıkardığı < Nakit iskontosunun Sağladığı

Gelir Kaybı (Maliyeti) Tasarruf

3.600.000TL < 10.125.000TL

Sonuç: Bu politika değişikliği uygundur.

Problem 2: Kredili Satışlarda Vadeyi Uzatarak Satış Miktarındaki Düşüşü Azaltma:

Satışlarda ortalama vadesi 45 gün olan A işletmesi, mallarına olan talebin düşmekte olduğunu görerek ortalama vadeyi 90 güne çıkarmayı planlamaktadır. Satışlar halen 15.000.000 TL olup, vade böyle kalırsa satışların % 25 oranında azalacağı ve kar marjının %20 olacağı düşünülmektedir. Vade 90 güne çıkarılırsa satışlardaki düşme % 10 oranında kalacak ve kar marjı % 30 olacaktır.İşletmenin ortalama sermaye maliyeti ise % 50’dir. Bu politika konusunda karar veriniz.

14

Page 15: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Çözüm:

A)Vade Uzatmanın Karda Meydana Getireceği Artış:

-Vade 45 Gün İken Kar:

Satış Tutarı = 15.000.000 x = 11.250.000TL

Kar = 11.250.000 x 0,20 = 2.250.000TL

-Vade 90 Gün Olunca Kar:

Satış Tutarı = 15.000.000 x = 13.500.000TL

Kar = 13.500.000 x 0,30 = 4.050.000TL

-Kar Artışı = 4.050.000 – 2.250.000 = 1.800.000TL

B)Vade Uzatmanın Maliyeti:

-Vade 45 Gün İken Ortalama Alacakların Maliyet Değeri

Ortalama Tahsilat Süresi = 45 gün

Alacakların Devir Hızı = 360/45 = 8

Ortalama Ticari Alacaklar = = = 1.406.250 TL

Ort. Tic. Al.’ın Maliyet Cinsinden Değeri =Ort.Tic.Al. x maliyet/fiyat

Veya

Ort. Tic. Alac.’ın Maliyet Cinsinden Değeri =Ort. Tic. Al. x ( 1 – Kar Marjı)

=1.406.250 x(1 –0,20) = 1.125.000TL

-Vade 90 Gün Olunca Ortalama Alacakların Maliyet Değeri:

Ortalama Tahsilat Süresi = 90 gün

Alacak Devir Hızı = 360 / 90 = 4

Ortalama Ticari Alacak. =13.500.000 / 4 = 3.375.000TL

Ortalama Ticari Alacakların Maliyet Değeri= 3.375.000 x ( 1 – 0,30)

=2.362.500 TL

-Alacaklara Bağlanan Fonlardaki Artış = 2.362.500 – 1.125.000 = 1.237.500 TL

( Maliyet Cinsinden )

-Alacaklara Fazladan Bağlanan Fonların Maliyeti =1.237.500 x 0,50 = 618.750TL

C)Değerlendirme:

Vade Uzatmanın Sağladığı Kar Artışı > Vade Uzatmanın Maliyeti

1 800 000TL > 618 750TL

Sonuç: Politika uygundur.

15

Page 16: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Problem 3 : Vadenin Kısaltılması – Satışların ve Kar Marjının Azalması

A işletmesinin yıllık satışları 10.000.000TL’dir. İşletme müşterilerine sağladığı 90 günlük vadeyi 60 güne indirmeyi düşünmektedir. Bunun sonucunda satışların %20 azalacağı ve kar marjının da %30’dan %20’ye düşeceği tahmin edilmektedir. İşletmenin ortalama sermaye maliyeti %30’dur. Bu politikanın uygulanıp uygulanmaması hususunda karar veriniz.

Çözüm :

A) Vade Kısaltmanın Doğuracağı Kar Azalışı:

-Vade 90 Gün İken Satışlar ve Kar:

10.000.000 x 0,30 = 3.000.000TL

-Vade 60 Güne İnince Satışlar ve Kar:

10.000.000 x 0,80 = 8.000.000TL

8.000.000 x 0,20 = 1.600.000TL

Kardaki Azalış =3.000.000 – 1.600.000 = 1.400.000 TL

B)Vade Kısaltmanın Sağlayacağı Maliyet Azalışı:

-Vade 90 Gün İken:

Alacak Devir Hızı = 360/90 = 4

Ortalama Ticari Alacak =10.000.000 / 4 = 2.500.000TL

Ort. Tic. Al.’ın Maliyet Değeri = 2.500.000 x (1- 0,30) = 1.750.000TL

-Vade 60 Gün İken:

Alacak Devir Hızı = 360/60 = 6

Ortalama Ticari Alacak = 8.000.000 / 6 = 1.333.300TL

Ort. Tic. Al.’ın Maliyet. Değeri =1.333.300 x (1- 0,20) = 1.066.700TL

-Vadenin Kısaltılması Sonucu Alacaklardaki Azalma:

1.750.000 – 1.066.700 = 683.300 TL

-Alacaklardan Çözülen Paranın Maliyeti:

683.300 x 0,30 = 205.000TL

C)Değerlendirme:

Vade Kısaltmanın Doğuracağı > Vade kısaltmanın sağlayacağı

Kar azalışı Maliyet azalışı

1.400.000TL > 205.000TL

Sonuç: Vade kısaltılmamalıdır.

2- Müşterilerde Aranılacak Nitelikler : (Müşterilerin Kredi Değerliğinin Belirlenmesi)Hemen her işletmenin kredili satış yapacak olduğu müşterilerde arayacağı nitelikleri, standartları yumuşatarak satışlarını

artırabileceği söylenebilir. Bu yumuşatmanın hangi ölçüde olacağı önemli bir husustur. Bu ölçü şöyle ifade edilebilir. Kredi standartlarında yumuşamanın işletmeye sağladığı fayda, alacakların artışının yüklediği ilave maliyeti aştığı sürece standartların gevşetilmesi yararlıdır. Fayda, satışlardaki ve kardaki artıştır. Maliyet ise; (i)artan alacakları izlemek için kredili satış servisinin genişlemesinin yol açtığı ilave maliyet, (ii)alacakları tahsil süresinin uzaması, (iii)şüpheli veya değersiz alacakların yükselmesi olasılığıdır.

16

Page 17: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Kredili satış politikası uygulanırken, kredi riskini olabildiğince azaltmak için muhtemel müşterilerin kredi değerliliğinin belirlenmesi gerekir. Bunun için de öncelikle müşteri hakkında çeşitli kaynaklardan bilgi toplamak gerekir.

a) Müşteri Hakkındaki Bilgi Kaynakları:

Bu kaynaklar iki grupta incelenebilir.

i)Dolaysız bilgi kaynakları

-Satış servisinin müşteri hakkındaki bilgi ve görüşü

-Müşteriye ait özel bilgi dosyası

-Kişisel karşılıklı görüşme

-Müşterinin işyerinde yapılan inceleme

-Müşterinin mali tabloları

ii)Dolaylı bilgi kaynakları

-Bankalardan alınan bilgiler

-Ticari çevreden sağlanan bilgiler

-Ticari sicil kayıtları

-Vergi beyannameleri, ilan edilen vergiler

-Meslek kuruluşlarından alınan bilgiler

-Gazete ve dergilerde işletme hakkında yayınlanan yazılar.

b) Müşterinin Kredi Değerliliğini (Kredi Riskini) Belirleyen Faktörler

Müşterilerin kredi değerliliği (kredi riskini) belirleyen şu 5 faktör üzerinde inceleme yapılır:

i)Karakter: Müşterinin taahhütlerine bağlılığı, yükümlülüklerini yerine getirmekte gösterdiği titizlik. Buna göre, müşterinin sadece ödeme gücüne sahip olması yeterli değildir, ödeme arzusu da olmalıdır.

ii)Kapasite: Müşterinin işi planlama ve uygulama yeteneğinin değerlendirilmesidir. Müşterinin iş hayatında uyguladığı yöntemler ve geçmişteki başarı derecesi incelenerek “iş başarma yeteneği” hakkında bir değerlendirme yapılabilir.

iii)Kapital (Sermaye Durumu) : Müşterinin mali gücünün yeterliliğinin değerlendirilmesidir. Bunun için çeşitli oranların analizinden yararlanılır. İlgilenilen başlıca oranlar:

-Cari Oran -Stok Devir Hızı

-Alacak Devir Hızı -Net İşletme Sermayesi Devir Hızı

- - -

- -

17

Page 18: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

iv)Karşılık (Gösterilecek Güvence) : Müşterinin işletmeye borçlanırken gösterebileceği maddi teminat, kefalet ve ticari senet gibi güvencelerin değerlendirilmesi de kredi riskinin belirlenmesinde göz önünde tutulur.

v)Koşullar (Ekonomi ve işkolunun içinde bulunduğu ortamın özellikleri): Çeşitli endüstrilerin konjonktürel hareketlerden etkilenme derecesi farklıdır. Bu hareketlerin düzenli aralıklarla oluşması veya rasgele iniş çıkışlar şeklinde ortaya çıkmasının da etkileri farklıdır.

Bu hareketlerin müşterilerin gelir elde etme kapasitelerini ve dolayısıyla borç ödeme güçlerini etkileme biçimi ve şiddetinin belirlenmesi, kredi koşullarının tespiti açısından önemlidir.

3- Müşterilere Tanınacak Kredi Limitlerinin Belirlenmesi:

Her bir müşteriye tanınabilecek azami kredi limiti 2 grup faktörün etkisi altındadır.

a)Müşteriyle İlgili Faktörler:

i)Müşterinin Faaliyette Bulunduğu İşkolundaki Koşullar:

-Rekabet:Şiddetli rekabet ortamında çalışan müşterilere açılacak kredi limitleri daha sınırlı olacaktır.

-Risk: İşkolunda belirsizlik fazla ise, bu durum riskin fazlalılığı demektir. Riskin fazlalığı limitlerin kısılmasına yol açar.

-Kar marjı: Kar marjı düşükse, daha sınırlı kredili satış yapılır.

ii)Müşterinin Sermaye Durumu ve Borç Ödeme Gücü:

Sermaye yeterli, borç ödeme gücü yüksekse kredi limitleri genişletilebilir.

iii)Müşterinin Yeni veya Eski Oluşu:

Yeni müşteri daha riskli kabul edildiğinden kredi limiti sınırlanır.

iv)Müşterinin Borç Ödeme Başarımı(Performansı)

Borç ödeme başarımı düşük olan müşterinin kredi limiti daraltılır.

v)Müşteri İşletme Yöneticilerinin Durumu:

Yöneticiler tecrübeli, başarılı ve dürüst iseler limitleri genişletilir.

b)Kredili Satış Yapan İşletmeyle İlgili Faktörler:

i)İşletmenin Büyüklüğü:

Büyük işletmeler, müşterilerine daha geniş limitler tanıyabilir.

ii)İşletmenin Pazarlama Politikası:

Satışları artırmak, yaymak , yeni pazarlara girmek için atılgan bir pazarlama politikası izleyen işletme, kredi standartlarını gevşeterek limitleri genişletebilir.

iii)Rakip İşletmelerin Uygulamaları:

İşletme rakiplerin politikalarını genellikle takip etme eğilimindedir.

iv)İşletmenin Mali İmkanları ve Kaynak Maliyeti:

18

Page 19: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

İşletmenin kaynakları yetersizse kredi limitleri sınırlı olacaktır. Ayrıca kaynak maliyetleri de yükseldikçe kredi limitleri sınırlanır.

D) ALACAKLARIN TAHSİL POLİTİKASI

1- Tahsilat Politikasının Belirlenmesi:

Tahsilat politikası katı ve yumuşak olarak ikile ayrılabilir. Politikayı belirlerken şu iki noktaya dikkat etmek gerekir.

-Katı politika müşteri kaybına sebep olabilir.

-Katı politika dolayısıyla ortaya çıkacak tahsil giderleri, alınacak sonuca değer olmalıdır.

a)Katı Tahsil Politikası:

Etkili bir tahsilat düzenlemesiyle müşteriler hesap kapatılıncaya kadar takip edilir. Yapılacak işler;

Alacakların toplanma süresini uzatmamak için fatura ve fişlerin hemen gönderilmesi,

Hesap özeti gönderme,

Mektup, telefon, telgraf ile alacağın önce hatırlatılması, sonra istenmesi,

Tahsildar göndererek isteme,

Bono alma, poliçe çekme,

Belli bir noktadan sonra dava ve takip yoluna başvurma.

b)Yumuşak Tahsil Politikası:

Yukarıdaki tedbirleri tam uygulamama veya gevşek uygulama

2- Alacakların Tahsilinin Kontrolü (Tahsil Kabiliyetinin Değerlendirilmesi) :

Bunun için yöneticilerin elinde 3 tür araç vardır.

a)Alacakların Devir Hızı ve Alacakların Ortalama Tahsil Süresi:

-Alacak D.H.=

Alacakların Ort.Tah.S. =

A.D.H.’nın yüksekliği ve Al. O.T.S’nin kısalığı alacakların tahsil kabiliyetinin yüksek olduğu anlamına gelir.

Bu oranlar geçmiş dönemlerle, bütçe hedefleriyle ve diğer işletmelerin aynı oranlarıyla karşılaştırılarak işletmenin alacakları hakkında değerlendirme yapılır.

b)Şüpheli Alacaklar / Kredili Satışlar Oranı:

Bu oranın yüksek olması alacak tahsil kabiliyetinin düşüklüğü anlamına gelir.

c)Alacakların Yaş Çizelgesi:

19

Page 20: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Çeşitli vadelerdeki alacakların toplam alacaklar içindeki oranı ortaya konur.

Alacakların Tahsil Edilmeden Kaldığı Gün sayısı Tutar (MilyarTL) Yüzde

30 günden az 70 35

31-45 gün 60 30

46-60 “ 40 20

61-75 “ 20 10

76-90 “ 10 5

İşletmenin alacakları arasında kısa sürede tahsil edilecek alacakların yüzdesinin fazla olması işletme açısından olumludur. Bunun tersine uzun süre sonra tahsil edilecek alacakların yüzdesi fazla ise işletme açısından olumsuz bir durum söz konusudur.

E)ALACAKLARIN YÖNETİMİNDE ETKİNLİK SAĞLANMASI

Bu amaçla alınabilecek başlıca tedbirler şöyle sıralanabilir.

1-Kredili satış koşullarının değiştirilerek işletme açısından daha elverişli hale getirilmesi,

2-Alacakları tahsil servisinin daha etkin biçimde çalışması,

-Müşterilerin iyi izlenmesi,

-Ödemesi gecikenlerin uyarılması,

-Borçlulara vadeden önce hatırlatma yapılması,

-Performansı düşük müşterilerin kredi limitlerini daraltma,3-Kredili satış yapılacak müşterilerde aranılacak nitelikler konusunda daha kısıtlayıcı

davranılması, şu andaki kredi satış politikası neticesinde alacak tutarları çok yüksek hale gelmişse, bu durum kredili satış yapacağımız müşterilerde daha yüksek standartlar aramamızı gerektirir.

4-Müşterileri erken ödemeye özendirecek tedbirler uygulanması,

-Nakit iskontosu uygulanabilir veya artırılabilir ; Bunun kazanç / kayıp dengesinin iyi hesaplanması gerekir.

5-Açık müşteri cari hesaplarının ticari senetlere dönüştürülmesi,

Bunun avantajları:

-Ödeme yapılmadığında kanuni işlem imkanı,

-Bankalara iskonto ettirebilme,

-Teminat olarak göstererek kredi alma,

-Ciro ederek mal alımı ,

6-Alacakların değerlendirilmesine gereken önem verilerek, gerçek olmayan karlar üzerinden vergi ödenmesinin önlenmesi,

-Alacaklar vade ve faizleri dikkate alınarak bilanço günündeki değerine indirgenmeli,

-Tahsil kabiliyeti şüpheli alacaklar için karşılık ayrılmalı,

20

Page 21: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

IV. NAKİT YÖNETİMİ

A. Anlam ve Önemi:

Nakit Yönetimi ile işletme; bir yandan işletmenin finansal yükümlülüklerini karşılama için yeterli nakit sağlanması, işletmece büyüme ve yatırım fırsatlarından yararlanmak için yeterli nakit bulundurulmasını hedefler, öte yandan belirli maliyet ve sakıncalarını göz önünde tutarak söz konusu nakit tutarının gereğinden fazla olmasından kaçınmaya çalışır.

Nakit yönetimin etkinliği, işletmenin faaliyetlerini genişletmek için gerekli ek fonları üretmesine imkan sağlayabileceği gibi, önemli ölçüde faiz tasarrufu da sağlayabilir.

Nakit yönetiminde hedef, işletmenin optimum nakit düzeyi ile çalışmasıdır. Nakit düzeyinin optimum olmasında ölçü, nakdin o düzeyde olmasının sağladığı faydanın, yüklediği külfetten bizi tatmin edecek ölçüde fazla olmasıdır.

B.İşletmelerde Nakitten Nakite Dönüş Süreci:

Nakit yönetiminin ayrıntısına girmeden önce işletmelerde kuruluş ve faaliyetler sırasında nakit tutarının nasıl bir seyir izlediği, ne gibi varlıklara yatırıldığı ve tekrar nasıl nakte dönüştüğünü görmekte yarar vardır. Aşağıdaki şekil bu süreci göstermektedir.

4 STOKLAR

2 3 5

1 1

7

8 6

6

21

STOKLAR

PARA MEVCUDU

ALACAKLAR

SABİT

VARLIKLAR

KÂR PAYI VE VERGİLER

Page 22: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

1. Satın alma2. İşçilik, hammadde malzeme ve diğer giderler3. Amortisman giderleri4. Peşin satışlar5. Kredili satışlar6. Alacaklardan Tahsilat7. Sabit Varlık Satışı8. Ödemeler

C. Nakit Bulundurma Nedenleri:

İşlem Güdüsü: İşletmenin günlük faaliyetlerinin gerektirdiği ihtiyaçları karşılamak, vadesi gelmiş ödemeleri yapabilmek için para bulundurulmasıdır.

İhtiyat Güdüsü: Dönemsel ve mevsimlik dalgalanmalara, olağan üstü olaylar ve beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olmak amacıyla nakit bulundurulmasıdır. Gelecekle ilgili belirsizlikler arttığında bu amaçla tutulan nakit tutarı artar.

Spekülasyon Güdüsü: Avantajlı yatırım fırsatlarından yararlanabilmek, elverişli koşullarla alım yapabilmek için nakit bulundurulmasıdır.Günümüzde işletmeler daha çok ilk iki günde güdüye önem vermektedir.

D. Nakit Bulundurmanın Yararları:

Günlük faaliyetlerin gerektirdiği ödemeleri aksatmadan yapabilmek. Vadesi gelen ödemeleri zamanında yapabilmek. Olağanüstü (beklenmeyen) olaylar karşısında güç duruma düşmeyecek

biçimde hazırlıklı olmak. Peşin alımlarda nakit iskontosundan yararlanmak. Bankalarla iyi ilişkiler kurmak ve sürdürmek. Karlı yatırım, alım ve iş fırsatlarından yararlanmak.

E. Nakit Bulundurmanın Maliyeti:

Aşırı nakdin alternatif maliyeti: Bunları belirli bir karlılıkla kullanma imkanından yoksun kalmak,. Bu maliyet serbest menkul kıymet biçiminde bir yatırımla bir ölçüde aşılabilir.

Fazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi.

Genel olarak kaynak maliyetinin yükselmesi.

F. Nakit Yetersizliğinin Sakıncaları:

Kredi sağlama imkanı zorlaşır. Kredi koşulları kötüleşebilir. Faiz oranları yükselebilir.

22

Page 23: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

Kredili mal alımı zorlaşabilir. Vade farkları yükselebilir. Satıcılar işletmeye ikinci sınıf müşteri muamelesi yapabilir. Hammadde alım düzeni aksayabilir.

Vadesi gelen borçların zamanında ödenmemesi dolayısıyla kayıp oluşur. (Kredi değerliliğinin düşmesi, temerrüt faizi vb, tasfiye tehlikesi.)

Alımlarda nakit iskontosundan yararlanamama, elverişli koşullarda alım yapamama.

G. Nakit Yönetiminin Hedefleri: Nakit yönetimi üç ana hedefi içermektedir.

1. Likidite sorumluluğu2. Nakit karlılığı3. Nakit Denetimi

1. Likidite Sorumluluğu: İşletmenin parasal yükümlülüklerini karşılayacak ve günlük faaliyetlerini aksatmayacak düzeyde nakit bulundurması olarak ifade edilebilir. Sözkonusu düzeyi doğru belirleyebilmek için bulundurulacak nakit tutarını etkileyen faktörleri bilmek gerekir.

Bulundurulacak Nakit Tutarını Etkileyen Faktörler: Bunları aşağıdaki başlıklar çerçevesinde kısaca özetleyebiliriz.

a) Gelecekteki Para Akış Tahmini: Bu tahmin ne kadar sağlıklı olursa ihtiyat güdüsüyle tutulacak nakit tutarı o kadar azalır. Tahminin sağlıklı olması için nakit bütçesi düzenlenir.

b) Alış- Satış Koşulları: Hammadde , malzeme ve mal alımları ne derecede elverişli koşullarla ve ne ölçüde kredili (özellikle vadenin uzunluğu) ise bulundurulması gereken nakit o ölçüde azalacaktır. Çünkü söz konusu işletme büyük ölçüde satıcılar tarafından finanse ediliyor demektir.

İşletmenin satışları ne derecede elverişli koşullarla ve ne ölçüde peşin olarak yapılıyorsa, işletmenin nakit tutma ihtiyacı o ölçüde azalacaktır.

c) Alacakların ve Stokların Devir Hızı: Söz konusu devir hızları ne ölçüde yükselirse işletmenin bulunduracağı nakit tutarı o ölçüde azalacak, aksi durumda o ölçüde artacaktır.

d) Kredi Sağlama Kapasitesi: Herhangi bir sıkışıklık durumunda işletmenin bankalardan kısa vadeli kredi alabilecek ölçüde kredi değerliliği yüksekse, söz konusu işletmenin bulundurması gereken nakit tutarı azalacaktır.

e) Endüstri Kolundaki Rekabet Durumu: Rekabetin yüksek olduğu sektörlerdeki işletmelerin, beklenmedik olumsuzluklarla karşılama olasılıkları ve bu durumdan görecekleri zarar daha yüksektir. Bu nedenle söz konusu işletmeler daha fazla nakit bulundurma ihtiyacı duyarlar.

23

Page 24: ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ · Web viewFazla nakdi kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanmadığımız için faiz maliyetinin artması ve finansal riskin yükselmesi. Genel

f) Fiyat Değişikliklerin Öngörülebilmesi: Yakın gelecekteki fiyat değişiklikleri öngörülebildiği ölçüde işletmenin bulundurma gereği duyacağı nakit tutarı azalacaktır.

2. Nakit Karlılığı: Finans yöneticisi, elindeki kaynakları en verimli biçimde kullanmalıdır. Bunu sağlamak için iki hususa dikkat etmek gerekir.

Öncelikle, elinde bulundurduğu nakit; büyüme, iş ve yatırım fırsatlarından yararlanmayı mümkün kılacak düzeyde olmalıdır. Yetersiz nakit, belirtilen nedenlerle karlılığı sınırlayacak kararlar verilmesine yol açabilir. Sınırlı karlılık ise daha sonra yetersiz nakit sorununu büyütebilir.İkinci olarak bulundurulan nakit, kaynak maliyetini yükseltecek veya karlılığı düşürecek biçimde gereğinden fazla olmamalıdır.

3. Nakit Denetimi: İşletmenin yükümlülüklerini yerine getirmesi hem ahlaki hem yasal hem de ekonomik açıdan gereklidir. Bunun için nakit denetimi mutlaka ciddiye alınmalıdır.

Ahlaki ve yasal gerekliliği izaha gerek yoktur.

Yükümlülüklerin yerine getirilmesi ekonomik açıdan niçin gereklidir? Bu hususa dikkat edilmezse işletme iflasa kadar gidebilir. En azından itibar kaybedeceği için daha sonraki alımlarda koşullar ağırlaşabilir, maliyetler artabilir, alımlar aksayabilir.

H.Optimal Nakit Tutarının Belirlenmesi:

Finans yöneticisi bir yandan fazla nakit bulundurmanın sağlayacağı yararlarla, nakit yetersizliğinin direkt ve alternatif maliyetlerini; öte yandan aşırı nakit tutmanın sakıncalarını dikkate alarak optimal nakit tutarını saptayacaktır. Bu kararı verirken dikkate alması gereken; nakit bulundurmanın yararları ve maliyetleri ile nakit yetersizliğinin sakıncalarını yukarda ayrıntılarıyla özetlemiş bulunuyoruz. Anlaşılacağı gibi optimun nakit tutarının belirlenmesi birçok faktörün dikkate alınmasının gerektiren oldukça kompleks bir konudur.

Burada sadece bu konuda başvurabileceğimiz bazı pratik yöntemlere değineceğiz.Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Belirli bir süredeki satış tutarı kadar nakit bulundurulması. Örneğin en az 15 günlük satış tutarı düzeyinde nakit bulundurulması düşünülebilir.

Kısa vadeli borçların belirli bir yüzdesi kadar nakit bulundurulması. Belirli bir süredeki nakit çıkışını gerektiren giderler tutarı kadar nakit

bulundurulması.

24