AN L - media.turuz.com · "Alevi ve Bektaşi Şiirleri Antolojisi"ni hazırlayan İsmail Özmen,...
593
ALEVl·BEKTA I · IRLERI AN L 13.-14.-15. YÜZYIL ÖZMEN T.C. KÜLTÜR BAKANLIGI SANAT/
AN L - media.turuz.com · "Alevi ve Bektaşi Şiirleri Antolojisi"ni hazırlayan İsmail Özmen, bir kültür ürünü olan şiirin Selçuklu ve Osmanlı cjönemlerindeki sanatlar
KÜLTÜR BAKANLIGI
SANAT/ EDEBYAT
- 2 Temmuz 1993 günü Sivas Madmak otelinde çad, yobaz düüncelilerin
yakt düünce ehidlerinin ateten semaha duran ruhlarnn
kutsal ansna saygyla sunulur. -
T.C. KÜLTÜR BAKANLIGI YAYINLARI/ 2062 Yaymlar Dairesi Bakanl Sanat
- Edehiyat Eserleri Dizisi/ 162-31
ALEV - BEKTA RLER
SMAL ÖZMEN
Alevi-Bektai iirleri antolojisi [haz.] tsmail, özmen. - Ankara :
KUltür Bakanl~, 1998.
5 c. ; 24 cm. - (Kültür Bakanl~ yaynlar ; 2062. Yaymlar Dairesi
Bakanl~ sanat-edebiyat eserleri dizisi ; 162-31)
ISBN 975-17-1940-2(tk.)
811
Sözlü anlatm geleneine daha çok bal kalm Anadolu edebiyat
özünü yaad topraklar üzerindeki uygarlktan alr. Anadolu uygarlnn
yap talarndan birini oluturan kültür kollarndan biri de
iirdir.
"Alevi ve Bektai iirleri Antolojisi"ni hazrlayan smail Özmen,
bir
kültür ürünü olan iirin Selçuklu ve Osmanl cjönemlerindeki sanatlar
arasnda en karmak, en deiik yapda olduunu belirtmektedir.
Özmen,
divan airlerinin de kendi kendini bilme ve anlama bilincinden
yoksun
olduunu savunmaktadr. Özmen, bu iir geleneinin karsna Alevi
ve
Bektai iirini koyarak, deiik bir antoloji çalmas
gerçekletirmitir.
Antolojiler, kitap okurlar için birer yol gösterici kaynaklardr.
Okurlar
ulamak istedikleri yazara, esere ve konuya antolojiler sayesinde
ularlar. smail Özmen'in bu titiz çalmas da Alevi ve Bektai
iirlerinin dinamik
yapsn ve tarihsel sürecini okura aktarmas açsndan önemli bir
eserdir.
Bu oylumlu ve zahmetli çal!mas nedeniyle smail Özmen'e, kitab
okurla buluturan Yaymlar Dairesi Bakanlll'na ve emei geçen herkese
teekkürlerimi sunarm.
M. stemihan TALAY
A) Genel bir bak
................................................... _.
........................ :................... 17
8) Tasavvuf ve Hurufiliin etkisi
........................................................................
21
C) Vahdet-i Vücud Felsefesinde nsan
................................................................
22
D) Melametilerin etkisi
................................................
........................................ 22
H) Sars.nt
dönemleri............................................................................................
28
1 -
Evren.........................................................................................................
29
2 -
Tanr..........................................................................................................
29
VIII iÇiNDEKiLER
HACI BEKTA VEL 39 1 - Yaam öyküsü . . ... . . . .... ....... .. ...
.. ............ ..... ... ... .. . ... .. . ... .. .. . . . . . ...
. . . .. . . .... .. .. . .. .. . 39 2 - Eserleri . . .. . .. .. .
.. .. ... .. ... . . . . . . . . . . ... .. . .. ... .............
.. .. .. ... . .. .... .... .. .. .. . . . . . . . . . ... . . . .
. . . .. .. 41 3 - Felsefesi ....................................
............................. ..............................
........ 44
Eserlerinden
Örnekler···················'····································································
49 A) iirleri
......................................................................................................
49 B)
Metinler....................................................................................................
52
b) Söylencelerdeki Yunus
Emre....................................................................
66
5 - Yunus Emre'de Ölüm
Kavram.......................................................................
80
7 - Yunus Emre'de Düünce ve Mizah Anlay ........... .. ......
................... .. .. .. ... .. . 90
B) iirlerinden Örnekler
......................................................................................
93
il) Yaptlar
......................................................................................
: .................. 215
SEYYD NESM . ... .......................
............................ ... .. ......................... ...
............. 249
iirlerinden Örnekler
............................................................................................
260
BARAK BABA
..................................................................
.............................. ......... 417
EYH BEDREDDN SMAV ....... ... ........................ ... ..
...................................... 443
SÖZLÜK
....................................................................................................................
497
KAYNAKÇA
........................................................................................................
,..... 567
Kültürün, uygarln gerçek yaratc ve yapclar nitelikli,. kiilik
sahibi, disiplinli, geni ufuklu, üretici, akll ve çalkan
insanlardr. Bir insann bu özellikleri edinebilmesi baz eitici,
kültürel disiplinlerden ve yollardan geçmesini, baz izleri
sürmesini gerektirir. Bütün bu niteliklere sahip olmann yan sra,
daha baz yöntemleri ve kurallar da bilmek ve kullanmak
gerekir.
Ünlü Fransz ozan düünür Andre Breton bilinç, bilgi ve nesnellikten
sözederken, bunlar kazanmak için temel ilkeyi öyle belirler:
Dorusü, "her gerçek edimin temelinde dorunun aratrlmas vardr".
(Enquete sur l'amour) der. Rahmetli airimiz Ahmet Hamdi Tanpnar
"mesuliyetini tayacan fikrin adam ol, onu kendi uzviyetinde bir aaç
gibi yetitir"der (Huzur roman sh: 303). Böylece her iki düünür de
insanlara gerçek "adam olma", nitelikli kiilik kazanma yolunu düm -
düz olarak saa, sola sapmadan açkça gösterirler. Oysa iin kolayna
kaçp Lucterius gibi sizlerde "Nec minus ergo aute haec quam tu
cecidere, cadentque" - "demek ki, senden öncekiler nasl göçüp
gittilerse, senden sonrakiler de öyle göçüp gidecekler" (De Rerum
Natura ili. 969.) diyerek halnn dört ucunu suya brakr, haline
ükreder, iin kolayna kaçar, herkesin geçtii köprülerden geçer,
sonra da yiter giderdiniz. Elbette ki, bu da bir tür yaama
biçimidir. Bunu been meyenler, dudak bükenler olabilir. Ama u
yadsnamaz, böyle bir yaamn ne sahibine, ne de bakalarna yarar olur.
O dümdüz bir çizgidir, iz brakmadan silinir gider. Sonradan
kimseler anmsamaz. Alyan arayan olmaz. Bir de bunlarn zdd olanlar
vardr. Her ey onlarn damgasn tar. Gerçek yaratan onlardr. stesek de
unutulmazlar, sürekli yaar, savarlar.
Alevi - Bektai iirlerini incelerken elimde olmadan hep bunlar
düündüm. Onlar daki yaama gücünü, varolma direncini, hayatn
scaklna sarllarn, olaylar karsnda çeliklemelerini böyle gördüm ve
yaadm. Genel bir arattrma sonunda bite bu gerçekleri görmezl:ikten
gelemezdim. Gerçek gerçekti, ona sayg duymak zorundaydm. Bu bir ay
dndan herkesin bekledii, görmek istedii sormluhk.:tu.
Bizim tasavvuf iirimizin kökleri·, Hoca Ahmet Yesevi'ür "'Diva.n-h
Hikmet"indeki gül demeti iirlerin özünde, anlamlar içiinde sakldr:.
Ancak, bu iiri, gerçek ve güzel iir yapan özü Anadolu insan,
yaratmtr. Gerçekten iir, dod:u ortamu tarih çizgisi dnda bir
yaratma olarak düünülemez. D kaynaklarn ne denli etkisi altnda
kalrsa kalsn., beni ölçüler içinde kimliini sürdürür, beslendii ana
kaynaklarn izlerini tar. Her iir, onu yaratan kültürün, sosyal
ortamn damgasn tar. Varln böyte sürdürür. Borçlu olduu topluluun,
ulusun kimliini, kiiliini böyle yanstr. O artk beslendii, doup
gelitii alann dnda kalan ölçülerle yorumlanamaz, deerlendirilemez.
Ne denli soyut
2 Af,EVi VE BEKTA iiRLER ANTOLOJSi
kavramlardan, gerçek ötesi imge ve düüncelerden oluursa olusun,
toprandan ayr, baka yerlerden aktarlm bir yap tayamaz, onlar da tpk
aaçlar, bitkiler gibi, kökle riyle, yapraklaryla besin, su ve hava
alrlar, öyle yaar, öyle var olurlar.
Bizim ulusun temel öesi durumundaki Türkmen'ler de yaklak bin yl
önce türlü
nedenlerle belki de ellerinde olmadan itici güçler sayesinde Orta
Asya'dan bir yel gibi, deli bir rmak gibi hzla büyük bir serüvene
atlarak Anadolu'ya gelmiler, türlü çalkant
lardan sonra buray yurt edinmilerdir. Bunu Yaar Kemal'in iirsel,
simgesel ve destans anlatmndan dinleyelim, bir de bu cennet yurda
gelilerinin, yerlemelerinin öyküsünü örenelim:
"Kalktk Horasandan sökün eyledik. Parlar omzumuzda uzun elfeler.
Kurt sürüleri gibi daldk dünyaya, yayldk marptan marka dek. Krmz
yakut gözlü, uzun bo-yi.u atlarmz Sind suyuna, Nil suyuna sürdük.
Memleketler, kaleler, ehirler aldk, devletler kurduk. Harran
ovasna, Mezapotamyaya, Arabistan çölüne, Anadoluya, Kafkas dalarna,
geni Rus bozkrlarna, on bin, yüz bin kara çadrla kartallar gibi
indik. Uzun yedi direkli, keçi klndan kara çadrlarmz ... Her
birisinin içi insan hünerlerinin en büyük, en güzel, en ince
renkleri, naklaryla ilenmiti. Ya elfelerimiz, ya klçlarmz,
hançerlerimiz, fildii saplar altn ileme tüfeklerimiz, dibeklerimiz,
hrzma gerdanlk, tepeliklerimiz, kilim, keçe, çullarmz ... Harran
ovasnda ceylanlara karp semah döndük. Ulu ahinler gibi .... Bir
aydnlk su gibi bu topran üstünden aktk. Geldik Anadoluda da karmza
çkt Kayseri da, Ulu, temiz, lml, yakkl, a batm. Krmz yakut gözlü,
uzun boyunlu atlarmz ... Harran ovasnda, Mezapotamyada yüz bin ulu
kartal konmu gibi kl kara çadrlarmz. Binlerce kii, ceylanla
birlikte semah tuttuk üç gün üç gece, krk gün, krk gece ... "
(Yaar Kemal'in Binboalar Efsanesi'nden)
ite Anadolu'da oluturulan bu yeni kültürün yaratt tarikatlarn en
özgür kimliklisi
olan bamsz yapdaki Bektailikten çok daha koyu, çok daha banaz, çad
bir tarikat durumundaki Nakibendilie dein, bütün tasavvuf çrlarnn
temelinde eski Anadolu uluslarnn inançlarn, geleneklerini,
törelerini buluruz. Yunus Emre'den tutun da günü
müz tarikatç ozanlarna dein kullanlagelen tasavvuf deyimlerinin,
temel kavramlarn kökeni ilkça Anadolu inançlarna dein ular. . Ö.
VI. yy. da Thales düüncesinde bü
tün varlklarn özünde "su" yun temel ilke olarak yeraldn biliyoruz.
Thales "bütün var
lklarn temel ilkesi sudur" demiti. Onun bu görüü " ve min el - mai
külli ey'un hay - bütün varlklar sudan hayat bulmutur" biçimine
bürünerek slamn ana düünceleri ara sna kart. Bu önemli bir gerçek.
Daha sonra Anaksimenes "soluk bütün varlklarn özü dür, bütün
varlklar soluktan türemitir" diyerek "soluu:- havay" temel ilke
saymtr. Yine Anadolu'lu Herakleitos "ate" i temel ilke saym, "bütün
varlk türleri onun dei
mesi sonucu ortaya çkmtr" demitir.Daha sonra gelen Anadolu
bilgelerinin izinden yü ri.iyen, komu ülkenin çocuu, Sicilyal
Empedokles bu üç ana ilkeye "topra" da katarak varln temelini
"sevgi" ile birletirip, "tiksinme - nefret'in ayrd "su, soluk, ate,
toprak olmak üzere dörttür" görüü ekline sokarak bu görüü ileri
sürmütür. slam bu ilkeleri gökten indirmemi, bu yerli kültürlerden
almtr.
Oysa, bu kültür cennetinde "kargaa", toplumsal-dinsel hareketlerin
her zaman bir özellii olagelmitir. Bu hareketlerin izleyicilerine
güven duyulmam ve bask yaplmtr. Bu insanlar, her zaman ma:jinal
saylmlardr. Aslnda Anadolu, her zaman mistik ve sa vaç cokunun
ülkesi olagelmitir. Hatta Balkanlara yerleen Bektailer bile,
münzevi yaam biçiminden vazgeçmilerdir (Ö. Lütfi Barkan). Çalmay,
hareketi seçmilerdir.
Ancak, yine de unutmayalm ki, Tanr insana "kendi kendini bildiin
biçimde donata
sn diye belli bir kalpta özel hiç bir kaltmla bezemedik seni; kendi
ustaban, kendi mi
marn olmak erefi senin olsun diye yaptk bunu" (Pico della
Mirandola). derken
insann tek gerçek kültür üreticisi olduunu vurgulamaktadr. nsann
tek bana kültür
ürettii bir gerçek. Yine insann, toplu olarak kültür ve uygarlk
yaratt da bir gerçek. O,
yalnz ve birlikte üretir, hiç durmaz, yorulmaz, usanmaz üretir,
üretir. Onun üstünlüü ve
gizi burada sakldr.
iir de hir kültür ürünüdür. Ama u da bir gerçek ki, iir ne denli
gerçekten uzakla
rsa uzaklasn, yine de birtakm temel düüncelere dayanmak, onlarla
yapsn gi.içlen
dirnek zorundadr. iirin çatsn kuran kavramlar, yaratcsnn
düüncesinde hangi biçime
bürünürse bürünsün birer kültür ürünü olarak kalr. Ti.irk iirinin
dokusu içinde yer alan
tasavvuf kavram ve ögeleri arasnda slami olanlar büyük çounluktadr.
Ama Türk
alevilerinin iir, müzik, cem ayini, yaam felsefesi ve inançlar gibi
konularda 2 bin yllk
bir tarihi geçmiin, slamiyet öncesi motiflerin izlerini tadklar da
yadsnamaz. iirinde
bir tarihi vardr. iir yaamn ve düüncenin ta kendisidir.
4 ALEVi VE BEKTAi iiRLERi ANTOLOJS
Selçuklu ve Osmanl dönemlerindeki eski Anadolu sanatlar arasnda en
karmak, en deiik yap ve görünümde olan iirdir. Dahas eski iirin
kulland kavramlar da gerçek ten uzaktr. Türklerin slamiyetten önce
vücuda getirdikleri edebiyat, Çin, Hind, ran etkisiyle meydana
getirilen baz önemsiz çeviriler ayrk tutulursa, sazla (kopuzla)
söylenen halk iirlerinden olumaktadr. Anadolu'ya gelen Türklerin
oluturduu Divan iiri
kendine özgü nitelikler tad halde, halk iiri içinde yer alan
Alevi-Bektai iiri daha deiik bir içerik ve görünüm sergiler. Bu iir
gerçekte bir yaam türküsüdür. Kendi acs içinde kvranp durur, ac ile
yatar, ac ile kalkar, umudu, sevinci, sevgiyi hep yaama yapmtr.
Dili halknn dilidir. Arada srada yanl dile eilse de onu bile
deitirir, gülünç kalplara sokar. Alevi - Bektai ozan niçin öyle
yazdn çok iyi bilir. Alevi-Bektai iiri, Türkçenin zenginliklerini
kefederek, düünce ve duygunun derinliklerine inerek en karmak
kavram ve konular yaln tümcelerle ifade edip iirletirir. Diri
olmasnn kayna bu özellikte gizlidir. Alevi - Bektai ozan söyledii
gibi yaar, yaadn söyler, iki yüzlü, yalanc, kör deildir. Alevi -
Bektai iiri içtenlikli, coku, lirizm dolu bir bütünlük içindedir.
Bu iir gerçek bir iirdir. Kiilii bamsz bir bütünlüü sergiler. Ak
Süleyman Alc (Çörekçi Silo) - (1879 - 1956) aaya aldmz dizelerinde
yüreinden kopanlar bir bütünlük içinde dile getirir, anlatr:
"Seday ak cemalin göreli Rüzgarlar gibi kendimi kayalara çarptm
Ateler gibi yandm kül oldum, yittim Sular gibi yüzümü talara çaldm,
sürüdüm Yerler gibi inim inim inledim"
Bir iir içinde yeralan kavramn özünde, anlamnda, kaynanda yatan
olgu ve gerçekler çou kez birtakm bilinmeyen ya da imdilik unutulmu
gözüken belli bir kültür ortamnn ürünleridir. Genelde Alevi -
Bektai iiri, insana yakndr, bu iirde hep
yaanml, snml, tatll, insan yaamna girmenin verdii bir duyguyu
kucaklarz, sezeriz. Orada insan sezginin uçlarnda gezer, umudu
acyla kartrr, binlerce çiçek gezen
arlar gibi durmaz, bal yapar. Akln ortasna etik binasn oturtur.
Alevi - Bektai iiri,
herkesi, her eyi insanlatrmaya çalr. Gerçek iir yaamn ve insann
içindedir, onu her
taraftan sarar, tutucu bir yönü yoktur. Bu iirde espirinin tüm
inceliklerini, zeka parltlarn hemen görürüz. Doaya srtn dönmez.
Yeri geldikçe aaçlar, çiçekleri,
rüzgar, kurdu, kuu kucaklar. Turna sesinin ardna düer. Tanry, insan
arar. Durmadan yeni deerler yaratr. Anadolu iiri ile, Anadolu
düüncesi belli bir süreden sonra slam
görüünün etkisinde kalmtr, bu etki altnda en az kalan Alevi -
Bektai iiri olmutur. O balangcndan bu güne dein büyük bir iir umman
oluturmutur. Bu sonsuz ummanda yer alan ve XIll. - XIV. ve XV.
Yüzyllarda üretilen Alevi - Bektai iirlerinden
seçtiklerimizi bu kitapta topladk. Bu kitap anlan konuda hazrlamay
düündüümüz be ciltlik yaptn ilkidir. Bunu izleyen ikinci kitap XVI.
yüzyl; üçüncü kitap XVII. ve XVIll. yüzyl; dördüncü kitap XIX.
yüzyl ve beinci cilt ise XX. yüzyl Alevi - Bektai iirinden
seçtiklerimizden olumaktadr. Oçbin be yüz sayfay aan be ciltlik bu
oylumlu yaptmza Alevi - Bektai ozanlarnn yaam öykülerini,
yaptlarndan örnekleri, iirlerde
SUNU 5
yazyla açklamalarn yaparak, ozanla ilgili söylenceleri alarak Alevi
- Bektailik üzerine dinsel ve tarihsel bilgiler sunarak, renk
katmaya, deiik bir hava vermeye, klasik antoloji kalbnn dna çkmaya,
özel terim ve deyimler ile yabanc sözcüklere ilikin
birbirinden
ayr sözlükleri her cildin sonuna koyarak okuyucuya yardmç olmaya,
okuyucuyu yldrmadan iirleri sevdirmeye özen ve dikkat gösterdik.
Alevi - Bektai inancnn
düünce babalar kabul edilen, ancak ozanlk yönü bulunmayan kimi
yolak büyüklerine de
kitabmzda yer ayrdk, yaptlarndan örnekler sunduk, bunlarn neden -
sonuç balantlarn
verilere göre açklamaya çaltk. Kitabmzn:
a) Birinci cildinde, Alevi - Bektai yalann gerçek piri ve kurucusu
Hünkar
Hac Bekta Veli ile ozanlardan olu Seyyid Ali Sultan, Yinus Emre,
Said Emre, Abdal Musa Sultan, Kaygusuz Abdal, madeddin Nesimi,
Barak Baba ile ozan olmayan eyh Bcdrettin gibi yolun geleceine,
içerik ve yapsna k tuta·n, temeline harç koyan, sevgi,
dostluk, muhabbet, iyilik, doruluk tohumlar saçan gerçek yaamlar
söylenceler bahçesinde gizemlenen bu güllerin kokular, renkleri
saylan iirlerini, nutuklarn yaz ve sözlerini· aldk.
b) kinci cildinde ise, 16. yy. da yaayan ve bu yalan en güçlü, en
yetenekli, en büyük ozanlar durumunda ki Hatayi, Pir Sultan Abdal,
Kul Himmet, Virani, Yemini gibi tasavvuf felsefesini iirlerinde
eriterek bal - sevgi eden, doruluk, iyilik, dostluk, Allah -
Muhammed - Ali ve Oniki mamlara ball, muhabbet denizine dönütüren
ozanlar yer almaktadr. Bunlarn yan sra tarikat örgütleyen " ikinci
Pir" Balm Sultann yan sra, Fuzuli, Kul Hüseyin gibi cokulu lirik,
çok yönlü airlere de yer verilmi, kitaba bol bol iir örnekleri
alnm, okuyucunun, aratrma ve inceleme alannn geniletilmesine özen
ve dikkat gösterilmitir.
c) Üçüncü cilde gelince, 17. ve 18. yy da yaayan Kazak Abdal,
Teslim Abdal, Kul Nesimi gibi özgün deyili, nitelikli altm ozana
yer verilmi, bunlarn iirleri bamsz kitaplar halinde imdiye dein
yaynlanmad için bu iirlerin belge niteliinde bulunmalar göz önünde
tutularak hepsinin kitaba konulmasna çallmtr. iirlerin yan sra bu
cilde mensur iir nitelii tayan gülbanklar, dualar, tercümanlar
ilevleri de belirtilerek alnmtr.
d) Dördüncü cilt ise, 19. yy. Alevi - Bektai airlerini içerir.
Çamzda yaayan bir çok Alevi - Bektai kökenli ozanlara ve iirlerine
bu ciltte yer verilmi, Alevi -
Bektai iirindeki köklü deiim izleri gösterilmeye çallmtr.
e) Beinci ciltte ise; son 20. yüzyl Alevi - Bektai airleri ve
iirleri alnm,
ayrca bu iirlerin yan sra ayr bir bölüm halinde ezgi, nefes, iir
besteleri de verilmitir. Baz incclemecilerce son dönem Alevi -
Bektai iirinin ateist ve ayaklanmaya çar izleri tad öne sürülmütür.
Aslnda böyle bir ey düünülemez. Elbette her toplumdaki dei
iklikler, dalgalanmalar, çalkantlar zamanla az da olsa iddete
kayar, iddeti çarabilir. Türk toplumu içinde yer alan Alevi -
Bektailerin de böyle yasa d çarlara yönelmi olmalar onlarn iddet
yanls olduunu göstermez.
6 ALEVi VE BEKTAi iiRLERi ANTOLOJiSi
Aslnda ta batan beri, slamc hareketlerin özündeki iddeti Alevi -
Bektai hareket
lerinde itici güç olarak göremeyiz. Bunun nedenlerinin banda onlarn
sevdikleri kiilerin büyük çounluunun iddet sonucu öldürülmü olmalar
gelir. Alevi - Bektailerin tarihi, gerçek bir muhalefetin tarihi
saylmaldr. Ancak, sürekli muhalefet onlarda gerilim yara tarak
iddeti dourmamtr. Bu derinlemesine aratrlmas gereken bir konudur.
Bu onla rn politik yaplarndan çok kültürlerinden kaynaklanmaktadr.
Yoksa ayn ulusun, ayn
toplumun, ayn dinin dier insanlar iddeti yüreklerinde büyüterek
tarlarken, Alevi - Bektailer hep "auyu bal eyleme" yöntemini
kullanmlardr. iddete, baskya, her türlü kötülüe hep acyarak
bakmlardr, ama bilinçli biçimde eilmemesini, taa kar gül at masn,
inkar iirletirmesini, imana dönütürmesini bilmilerdir. Vahdet
düüncesinin oluumda büyük.katklarnn olduu yadsnamaz. Aleviler her
devirde iddete çarlmlar,
çekilmek istenmilerdir. Onlar bazan bu çarlara uysalar bile,
gönülsüz, istemeye is temeye gitmilerdir.
Gerçekten Alevilik büyük bir hümanizmadr. Onlara göre, insan
sevmek, Tanr'y sevmektir, insana hizmet en büyük ibadettir, insan
Tanr'nn yeryüzündeki imgesidir, ar
dllardr. Bu tutum ve davran Tanr'y gaibte arayan dinsel domalara
kar us'un çkar masdr. Metafizik anlaya kar, materyalist bir
seçimdir. "Beni Adem, enelhak" kuram
lar ile bu rasyonel eylem somutlar. Bu yoksul ve ezilenin yannda
yer almadr. Alevilik
ve Bektailiin içi bunlarla hak, adalet, yardm, dürüstlük, sevgi,
dostluk ve aydnlk içe ren görülerle dop - doludur. Özünde eriata,
karanla, yozlua; yobazla, durgunlua kar çkma ve direnme
vardr.
Alevi - Bektai iirinde esasl temalardan birisi de "Vahdet"tir,
birliktir. En zdlar bile birlie çaran bu felsefenin önde gelenleri
türab olmu, katre olmu, her yerde ve her
eyde Tanr'y görerek onda birlemeyi, onda bütünlemeyi zorunlu
saymlardr. Dinsel giysilerden bu görüü syrdmz zaman karmzda
insanlarn birlii, beraberlii, dost luu kalr. Birbirlerine sevgiyle
dostlukla bakmalar, dertte, yazgda, kvançta, sevgide or tak
olmaya, yaknlamaya çalmalar kalr. Bu yönüyle de Alevi - Bektai iiri
buram bu
ram insan kokar. 15. yüzyl ozanlarndan Erefolu bu güzellii,
görünümü öyle sergiler:
Bu odu su ile toprak Libasn çkarub döküb Ann vahdet deryasna Girip
boylayasm gelür,
Özetle; be ciltlik bu kitabmz, Türk kültürünün temel ve önemli bir
bölümünü olu
turan Alevi - Bektai kültürünün iir cephesini sergilemeye yönelik
bir amaç tamaktadr.
Bazlarna göre Alevi - Bektai kültürü bir alt kültür olarakda
düünülebilir. Ama bence
gerçek odur ki, bu kültür, Türk kültürünün ana bölümlerinden biri,
Türk kimliinin ayrl
maz bir parçasdr, bayradr, sancadr. Ne dein birbiriyle çekiir,
savar görünürlerse
de, her iki kültür ve kimlik - tabir caizse - etle trnak gibidir.
Bu görmezlikten gelinemez.
SUNU 7
Heteredöks sufilik, bir dönem Anadolu'ya egemen olan bir
felsefedir. Aslnda
Anadolu'da yaayan tüm kavimlerin, Orta Asya'dan gelen Türkler'le
kurduu düünce -
inanç - sevgi - kültür sentezi, Anadolu Aleviliinin alt yapsn
oluturmaktadr. Bu
olgunun üst yaps ise, Hallac- Mansur'dan, Muhittin Arabi'den gelen
Vahdet- Vücud
felsefesidir. Ali ve Ehl-i Beyt sevgisi slamn özüne uygun yaam tarz
ile yolun manevi
ve ilahi boyutunu oluturur. Alevilik slami bir yoldur. Bu düüncede
yer alan baz ögeler
"Çeitli doa kültleri ve Gök Tanr kültü gibi eski Türk inançlar ile
amanizm,
Mazdeizm, Maniheizm, Hristiyanlk gibi çeitli zaman ve mekanlarda
Türk zümreleri
arasnda az çok yer bulmu dinlerin ve hatta ksmen Anadolu inançlarnn
kalntlardr"
(Ahmet Yaar Ocak, slam Ansiklopedisi s. 374)
Düünce ve felsefe baskya maruz kalnca iir, ark ve oyun (semah)
biçiminde
fkrr. Sazda, sözde terennüm dönemi balar. Bu bir tür ba
kaldrdr.
Ülke ve ulus birliine, bütünlüüne derinden bal, kültür ve düünceye
büyük br
·deer ve önem veren, yetmi üç milleti karde bilen, kimseye hor
bakmayan, sevgiyle,
enginlikle yaklaan bu insanlarn gayr resmi tarihleri iirlerinde
sakldr. Bir baka söyle
yile, inanç tarihlerini iirle söylemi, iirle yazmlardr. Biz bu
tarihi sizlerin de yakala
manz nesnel olarak deerlendirmenizi, sonuçlar çkarmanz istedik.
nsan olma, aydn
olma hepimize böyle sorumluluklar, görevler yüklemektedir. te bu
kitab yazarken bun
lar yerine getirmeye çaltm, çabaladm. Amaç kucaklamaktr.
Ayrca, Anadolu'da, slam aleminde büyük yanklara, dalgalanmalara
neden olan he
tcrodoks nitelikli Alevi - Bektai yalann tarihsel süreç içindeki
çizgisini iirlerle ver menin zorluunu bilerek, bu görevin arln
tamaya çaltm.
Bu kitab hazrlarken yazl, sözlü yüzlerce kaynaa bavurdum,
yararlandm. Özel
likle Sadettin Nüzhet Ergun, Abdülbaki Gölpnarl, Cahit Öztelli, M.
Fuad Köprülü, Sa
bahattin Eyübolu, Asm Bezirci, Hasan Basri Erk, Cemal Özbey, Hasan
Basri Çantay,
Mustafa Akda, Hilmi Ziya Ülken, Mehmet Eröz, A. Celalettin Ulusoy,
M. erif Frat,
Battal Pehlivan, brahim Aslanolu, Bedri Noyan, Turgut Koca gibi
rahmetli ve deerli
aratrmaclarn yaptlarn kaynak olarak kullandm. Yine deerli kitaplar,
aratrmalar
kaynaklarmz arasnda yer alan sayn Rza Zelyut, Musa Seyirci, Ahmet
Necdet Sözer,
Güla Öz, Ali Yldrm, Ethem Ruhi Flal, Irene Melikoff, John K. Birge,
lyas Üzüm,
Raki Öz, Atilla Özkrml, Haydar Kaya, smet Zeki Eyubolu, Nejat
Birdoan, Mehmet
Yaman, Fuat Bozkurt, Ömer Ulucay, R. Yörükolu, Çetin Yetkin, Cemal
ener, Duran
Al Çiçek, Yusuf ahin, Yaar Nuri Öztürk, Ahmet Yaar Ocak, Oral
Çallar, Esad
Coan, Lütfi Kaleli, Adil Ali Altay, Niyazi Öktem, akir Keçeli,
Hayati Bice gibi burada
adlarn tek tek anamadm dier bir çok yazar, air ve aratrmaclarmzdan,
eserlerinden
yararlanma konusunda izinlerini almak frsat ve olana bulamadm için
ayr ayr özür
diliyorum, kendilerine sonsuz teekkürlerimi, içten ve derin
sayglarm sunuyorum. Yine
8 ALEVi VE BEKTAi iiRLERi ANTOLOJiSi
bu konuda bana kitap, iir yollayan çok deerli canlara, özellikle
sayn Hdr Demir ve
Ahmet Turan Saltk'a ince davranlarndan dolay ükranlarJm ar:
ediyorum.
Bu oylumlu kitabn hazrlanmasnda elbette hatalarmz, eksiklerimiz
var. "En iyisini yapmaya çalmak" ilkesi her yerde benimsediimiz,
gerçekletirmeye çaltmz, uruna sava verdiimiz bir ilke oldu. Bu
genel ilke dorultusunda, inceleme ve aratrmalarmz, youn çalmalarmz
dikkat ve özenle gerçekletirmek için didindim, kl krk yarmaya
uratm. Yine de hatalarmn, eksikliklerimin, yanllarmn olduu kesin.
Bunun içinde bir ozanmz gibi:
Tövbe Yarabbi hata rahna gittiklerime
Bilüp ettüklerime bilmeyüp ettüklerime
GR
Anadolu Aleviliinin temel öelerinden biri hogörü ve sevecenliktir.
Bu konuda Anadolu Alevileri, Orta Asya'dan Anadolu'ya eski Türk
dinlerine ait baz motiflerle, aman kökenli baz gelenekleri de
birlikte getirmilerdir. Anadolu Alevilerinin inançlarna her bakmdan
damgasn vuran Hac Bekta Veli, Ahmet Yesevi düüncesi ile Hallac-
Mansur'dan etkilenen Aleviler, dier din ve eilimlere kaf§;I daha
hogörülü ve sevecen olmay bilmilerdir. En el-Hak diyen Hallac-
Mansur'un gerçek amac tek Tanrl üç dini birletirmekti. Hogörüsünün
temellerinden biri de bu olabilir. Müslümanlkta ise, akl ve insan
iradesinin özgür olduunu savunan Mutezile ekolü düünceleriyle
mensuplarn hogörü ve diyalog ortamna götürmütür. Tasavvuf dnda aklc
Müslüman filozoflardan Farabi ve bni Rüt Aristo geleneini izleyerek
tüm insanlarn akl sahibi olmalar nedeniyle eit ve özgür olduklarn
belirtmilerdir. Oysa, özgürlük ortamnn ve diyaloun siyasal
iktidarlarca salanmad yerlerde çalmak ve ürün vermek olanakszdr. Bu
yönüyle bni Rüt gerçekten slamn güneidir. slamda bir baka diyalog
düünürü de bni Haldun'dur. Son yüzyllardaki aklc ve özgürlükçü
yaklamlar içinde diyalog yanls müslüman düünürler hogörü ve
sevecenlii artrmlar, yanla kar çkmlardr.
"Allah'n varsaylan destei, hakkn geldii, batln yok olmaya mahkum
olduu" yargs yannda "kul"a söz hakk tanmayan, yaamn en küçük
birimine girerek onu istedii biçimde düzenlemeye çalan, totaliter
yapdaki eriat devlete, siyasal yapya egemen olduu dönemlerde ortaça
karanln, iddeti, devlet terörünü girdii her ülkede estirmi, ast
astk - kestii kestik olmu, bunun hesabn hiç kimse soramam, kar
çkanlar da acmaszca aslm, yaklm, susturulmu, derileri yüzülerek yok
edilmilerdir. Bütün bunlar "Allah adna" "Allah' emirleri"
dorultusunda i gören totaliter, eriatç egemenlii olumlu - olumsuz
her türlü muhalefeti "Allah adna" gerekçesiyle ezmi, onlara yaama
hakk tanmamtr.
800 yl önce, Halife'nin Horasan valisi ve Müslüman ordular komutan
Kuteybe bin
Müslim tarafndan Baykent, Buhara, Talkan gibi Türkistan kentlerinin
yamalanmasnn,
hemen hemen bütün genç erkeklerin öldürülmelerinin sadece, slamn
yaylmas olarak
kabul edilmesi gerçekci bir tarih anlay saylabilir mi?
Türklerin, Türk yurtlarnn, Arap/ slam ordular tarafndan igali bir
vahettir, büyük
bir trajedidir. Bizim dincilerin iddia ettikleri gibi atalarmz
ellerini, kollarn sallaya
sallaya, sevine övüne, Müslüman olmamlardr. Bu mücadele 650
tarihinden 950 - 1000
yllarna dein tam 300 yl sürmütür. "Dönüüm yönelimi" denilen bu
dönem de bile
Türklerin ancak bir ksm Müslümanlatrlmtr. Bu 300 - 350 yl korkunç
trajedilerle,
10 ALEVi VE BEKTAi iiRLERi ANTOLOJiSi
aclarla, ölümlerle örülüdür. (Erdoan Aydu, Türklerin
Miisliimanlatudmasuu resmi
olmayan tarihi -Nasd Müslüman oldulf? sh. 31)
"Bu uzun süreç içinde Araplar hep saldrgan, Türkler ise yurtlarn
igalden kurtarmaya, özgür iradeleriyle benimsedikleri inançlarn
korumaya çalan mazlum bir
halk konumundadr. Arap/ slam saldrlarnn, mevzii talan seferleri
olmaktan çkp gerçek
bir igal sömürgeletirme politikalarna dönütüü durum 8. yüzyln
balarnda Güney Türkistan'da (Ceyhun - Seyhun nehirleri aras)
yaananlardr" (a.g.e. s: 31)
Ama tarih boyunca dünya barnn kurulmasnda özgürlük ve hogörü temel
ilkeler
saylmtr. nsanlarn birbirlerinin düünce ve inançlarna sayg
göstermesi hogörü ile bakmas böyle bir ortamn ön koulu olarak
karmza dikilir. Yeryüzünde zaman süreci içinde olmu savalar douran
nedenler içinde arlk ekonomik etmenlerde ise de, inanç ve görü
farkllklarnn da büyük bir yer tuttuu yadsnamaz. "Sen benden
deilsin" diyerek kavga etmek cehaletin yansmasdr. Karanlk bununla
balar. Tüm tek tanrl dinler ay111 kökenden gelmektedir. Dinler,
mezhepler ve tarikatlar ile deiik eilimler arasnda diyalog kurarak,
adm adm ilerleyerek evrensel bir bar ortamna insanl
tamak varken tarihi kan gölüne dönütürmek benimsenecek ve
övüliinülecek bir
davran saylabilir mi? ...
Türklerin trajedisi tarih içinde bitmedi; aclar, sanclar, büyük ve
korkunç kymlar,
örgütlü terör, talan, gasp karsnda yenik düerek 300 yllk mücadele
sonunda ksmen de
olsa slam kabul eden Türkler, slam ülkelerinde iktidarda bulunan,
totaliter zorba eriatn
muhalifi durumundaki "Kerbela ehitlerinin", Ali taraftarlarnn
yazglarnn kendi
yazglarna benzediini görerek onlar se".diler, onlarn yanlarnda yer
aldlar. Yoksa
sanld gibi slamiyete hidayet ak ve cokuyla girmediler. (Trgut
Akpuar, Tiirk
Tarihinde slamiyet s: 201). Zülum egemen klnd. nsanlar ezildi, yok
edildi.
Türkmenler eriat kurallarnn arl karsnda kendi kültürlerini de
brakmadan,
slami kurallarn çounu kendi inançlaryla badatrmaya çalarak yeni
yalaklar buldular, yarattlar. Ama bu kez de kendileri gibi
düünmeyen iktidara getirdiklerinin, kendi soyundan olanlarn
ihanetlerine, basklarna, zulümlerine uradlar, aymazlklarn
göüslediler. Hangi dala el attlarsa koptuunu gördüler. Ama
umutsuzlua dümediler, ylmadlar, inanmadlar, durmadan yeni yeni
eyler ürettiler. Düünce, inanç, sevgi kavramlarna, saza, söze,
yazya sarldlar. Aclarn, aularn bal eylemesini bildiler.
Özellikle eriatc, yanl yazar ve tarihçilerin iddia ettii gibi
slamlama Türk kültürüne öyle büyük katklarda bulunmam, kültürde
birlii, bütünlüü salayc olamam, Türk kültürünün Arap ve Fars
kültürü altnda ezilen, yozlaan, kuruyan; kiiliini, niteliklerini,
düzeyini, ulusalln yitiren; halkn anlamad, benimsemedii yabanc bir
kimlik kazanmasna, ondan kopmasna, sarayn, küçük bir mutlu aznln
elinde oyuncak donuk
yapay - ölü bir kültür olarak olumasna neden olmutur. Bütün bunlara
karn halk, olumsuz her türlü duruma, engellere karn yardmsz,
desteksiz kalm kendi kültürünü, iirini, dilini yaratmasn,
sürdürmesini de bilmitir.
GR 11
Alevi - Bektai iiri, tarihsel süreç içerisinde, Anadolu ile Rumeli
ve çevresinde dank biçimde yerlemi büyük çounluu Türk soyundan
gelen, Alevi - Bektai - Kzlba - Tahtac - Rafzi - Ik - Harbendulu -
Batni - Hurufi - Haydari - Caferi - Barakl - Hüseyni - Bedreddinli
- Tapduklu vb. isimlerle anlan heterodoks mezhep ve tarikatlara
mensup topluluklarn aa - yukar 13. yüzyl ile 20. yUzyl gibi uzun
bir zaman bölümünde ürettikleri tuuy, ilahi, nefes, deme, tevriye,
seyriye, mraçlama, talama, at, nefes, deyi, mani gibi adlar altnda
yazlan, söylenen iirlerden oluur.
Bu iirlerin konular, çeitli olmakla birlikte, arlkl olarak Allah -
Muhammed - Ali üçlüsü ile Ehi - i Beyt, oniki imamlarn, kendilerine
yakn ve önemli saydklar ermi - Pir - Mürit - Dede - Baba'larn
yaamlarndan kesitleri, onlara kar duyulan büyük ve içten sevgiyi,
Hz. Ali'nin, Hz. Hüseyin'in ve yaKnlarnn ehit edilmelerini ve
bunlara benzer yol - yolak ve inançlarla ilgili konular
içerir.
Bu iir Türk iirinde hak ettii yeri, ancak Cumhuriyet döneminde
alabilmitir. Çou, Alevi - Bektai yurttalarn belleinden, eski cönk
defterleriyle iir
mecmualarndan, yazma kitaplardan, divanlardan, çeitli kaynaklardan
sayl aratrmac tarafndan gün na çkarlm ve bu iirlerde Türk dili
olabildiince yaln, ar - duru, her dönemin dil özellikleri korunarak
özenle kullanlm, konular büyük bir incelikle, hal - kilim, gergef
dokunur, oya yaplr gibi titizce ilenmi, espiri, eletiri, alay ihmal
edilmemi, çana göre ileri saylacak yap korunmu, kötülüklere,
banazla, cahillie, hakszla kar çklm, basitlie düülmemi, iirlerin
düzeyli, içten, birikime dayal olmalarna büyük özen
gösterilmitir.
Cumhuriyet döneminde sevecenlik ve hogörü gerçek anlamyla ve
kimliiyle öne çkabildi. Baknz Prof. Dr. Hüseyin Atay Kur'an'a Göre
Aratrmalar, adl yaptnda "Müslüman olmayanlara slam dinini zorla
kabul ettirmenin Kuran'da ve hadislerde bulunmadn herkes bildii ve
kabul ettii halde, Müslüman olduktan sonra ona Müslümanln
hükümlerini zorla uygulanmann gerektiine inanan hükmeden ve buna
göre davranan bulunmaktadr. Bunlar s düünceli ve derinliine bilgi
sahibi olmadklarndan halkla beraber çounluu tekil etmektedirler"
(s. 32-33) derken sadece dine davetle deil, dinin kurallarna uymada
da zorlama olamayacan vurgulayarak hogörüyü destekler. "Yani, namaz
klmaya, oruç tutmaya, Hacca gitmeye maddi ya da manevi baskyla
zorlamaya kimsenin hakk yoktur. Zorlamaya kalkanlar islamn temel
ilkelerine ters dümektedirler" diyen Prof. Dr. Niyazi Öktem'de ayn
gerçei dile getirir. Tarih sürecinde Yeseviler, Mevlanalar, Hac
Bektalar, Hac Bayram- Veliler, Yunus Emreler, Karacaolanlar, Pir
Sultanlar, Hatayiler, Dede Korkutlar karanlk bulutlardan syrlp,
yolumuzu aydnlatr, elimizden tutar, gönlümüzü ferahlatr, içimizi
sevgiyle kla doldurur. te biz bu sevgiyi yaratan n peine dütük,
onun izinde kouyoruz, yol alyoruz ve "Hidayete eriyoruz".
diyebilmeliyiz.
Gerçek slama ulaabilmek, ancak slamn aklc ve sevgiye dayal
yorumlarn benimsemekle mümkündür. Aksi takdirde, ülke Ortaça
karanlklarna dümekten kurtulamaz. " ... Mesela namaz, oruç, hac
ahsi ve ferdi ibadetlerdendir. nsanlarn bunlar yapmasnda toplum
bask yapamaz. Burada toplumdan kasdedilen bakasdr. Bu bakas,
12 ALEV VE BEKTA RLER ANTOLOJS
ha~la bir insan (ana, bala, kar, koca v .s.) idari otorite, siyasi
otoritedir" diyen Prof. Dr. Hüseyin Atay (a.g.e. s. 34), gerçekleri
vurgulayarak sergilemektedir. Hükmü Allah'la hirlikte tarih
verecektir.
Yerinden, yurdundan, kültüründen, inancndan koparlan yüzbinler
hzla, çou düzensiz olarak deli rmaklar gibi hep Batya doru akmaya,
yeni devletler kurum ve kurulular oluturmaya baladlar. Her
topluluk, her göç giderken nereye gittiini günee,
aya, yldzlara, ota, kua baka baka önderlerine, pirlerine, babalarna
sora sora gidip buldular. Pirlerinin att köseinin dütüü yere
vardlar. Yanan köseiyi dikip yeillendirdiler. Kösei ~< ,,. oldu
meyve, yemi verdi. Kendileri gönüllerinde, uslarnda topladklarn,
biriktirdikicrini söz, iir, yaz olarak sundular. Hogörüyü, sevgiyi,
insan
ba göz üstünde tuttular. Bar içinde yaayp yarattlar, yozuna yobazna
gülüp geçtiler, ho karladlar. Bu nedenle ocak onlar için kutsaldr.
Ocak odsuz olmaz, Aile ev kutsaldr. Eik kutsala açlan kapdr
dediler, çinemediler, öptüler, sayg duydular.
Araplamadan, Farslamadan özüyle çoalarak üremek, kurmak, oluturmak
onlarn ii oldu. Eline, diline, beline, iine, ana, eine sahip olarak
yaayacaklard, kültürlerini, aktörelerini, sevgilerini bu ilkeler
üzerine kurdular. Odaklar oluturdular, kalc yolaklar
yaptlar insana, onu kendisine benzeterek, örnekliyerek Tanr'ya
sevgiyle, korkmadan, dostça yanatlar, kötülüklere, zulme, kyma kar
çktlar, direndiler, savatlar, öldüler, öldürdüler. Ama
biriktirdiklerini, deerlerini sakalllarn daarcklarna,
heybelerine,
torbalarna basp doldurarak gelecek kuaklara yolladlar. Zaman - uzam
oyunlarndan, snrlarndan, snrlamalardan kendilerini kurtardlar.
Zamansz - uzamsz yerlerde yaadlar, oralarda sevdiklerini,
Pirlerini, Tanrlarn buldular, onlarla konutular, onlarla
yaadlar, sevdiler, sevildiler. Ama durmadan yarattlar, öüttüler,
simgeler onlar için anlatm anahtarlaryd, sözcükler öykülerinin,
ürünlerinin yap talaryd. Yeni deerler oluturdular. Oluturuyorlar ve
oluturacaklar da. Bunu kimse engelleyemez. Yeterki onlar kalplara
hapsetmeyiniz, yaratmasn, çoaltmasn engellemeyiniz. Tanr da kulda
onlarn özünde. Tanr da onlar, kulda onlar brakn yaasnlar, brakn
yaratsnlar, dokunmaynz.
Kitabmzda bunlarn hikayesi vardr, iir olarak, ezgi olarak.
Bunun için bu kitapta klasik antolojilerin tanm, ölçüleri, snrlar
dna çktk.
airin yanna, air olmayan, iirin yanna düz yazy koyduk. Hac Bekta,
Yunus
Emre'yle Kaygusuz Bedrettin ile yan yana, Barak Baba, Said Emre'yle
birlikte.
Bunlar bir araya gelirken; oluturduklar düünceye, yolaa, kültüre
katklarn; kendilerinin haberleri olmadan ardllarnn, sevenlerinin
onlar oraya tamalarn ölçü aldk. Örnein eyh Bedrettin afi
mezhebinden olduu halde, adn tayan topluluu onu Aleviler, Bektailer
denizine tamtr. Varidat'tan esinlenip esinlenmedikleri de belli
deildir Alevi - Bektailerin. Ama onlarla oturup kalkm, suçlanm,
sürülmü, öldürülmü ve onlarn içinde eriyip ölümsüzlemi, halk
olmutur Bedreddinliler. Onun için onlar da onlarn arasna
koyduk.
GRl 13
Asl ad "Ömer" olan madettin Nesimi de Alevi - Bektailerden bir adm
ötededir.
Ama Alevi - Bektailer onu yedi ululardan (yedi büyük ozanlarndan)
biri saym, ona öyle yer verip sayg duymulardr. Tarih içinde
Batnilerin, Hurufilerin de son durak yerleri Alevi - Bektai yola
olmutur. Onlarda gerçeklerini onlarn gerçekleriyle
birletirmilerdir. Bunun için bir araya geldiler. Akla kara gi.bi
deil mavi ile sar gibi kaynatlar, kartlar, yeerdiler. Onlar bir
araya düünceleri, inançlar, görüleri getirdi. Hepsi bir aacn, sevgi
aacnn dallar sanki.
Bu kitaba Alevi - Bektailerin Pirlerinden balanmtr. Hünkar Hac
Bekta Veli - kim ne derse desin - Anadolu Aleviliinin,
Bektailiinin, hcteredoks slami yolaklarn cümlesinin badr. Onu
kskananlar olmutur, ama o her yerde, hepsinde görüleriyle,
tutumuyla, sözleriyle, yaantsyla, saygnlyla ksaca hereyiyle hazr ve
nazrdr. Onsuz Alevilik düünülemez. O günetir, dier slami heteredoks
yalaklar .onun çevresinde
gezer, dolar, dururlar. Henüz almamtr, daha geçilmemitir.
Aslnda Alevi - Bektai yolanda, özellikle, Türkler öz kültürlerini
oluturmu, onu iir, söz, yaam biçimi, yol, felsefe, inanç, sevgi,
dostluk gibi kavramlara verdikleri somut anlamlarla çok yönlü
zenginletirmiler, örneklerini olabildiince artrmlardr. kinci kültür
durumundan ana kültür düzeyine çkarmay baarmlardr. slamn öznel
bir
yorumu eklinde tarih sahnesine çkan Anadolu Alevilii zamanla
skolastik (medresevi) yapya kar özgürlükçü, gerçek bar yanls,
hogörülü, sevecen bir görünüm kazanarak toplumu kucaklayan, her
türlü bölücülüe direnen iirleriyle büyük bir birikime ulamtr,
giderek kültür zenginliimiz olmutur.
Alevi - Bektai iiri, resmi ideolojiye kar bir bakaldrma, en azndan
bir direnme nitelii tar. Türkmenlerin kar çklarnn bir
yansmasdr.
Selçuklular hem ran'da hem Anadolu'da egemen olduklar dönemlerde
bata
Türkmenlere, yani Türklere dayandklar halde, balar selamete çknca
onlar kendi
yazglaryla babaa brakmlar, onlara yabanclamlar, onlar her anlamda
adeta
yadsmlardr. Özellikle de dillerini brakmlar, edebiyat ve iirde
Farsçay, resmi
yazmalarda da Arapçay kullanmlar, yaam tarzlarn da isimleri gibi
deitirerek
tamamen ran'sal bir yap kazanmaya çaba sarfetmilerdir.
Osmanllar kurulu dönemlerinin hemen banda Anadolu'daki
Türkmenlerin. Türklerin büyük çounluu Alevi inancna bal bulunduu
için politikalarn buna göre ayarlamaya özen göstermeye dikkat
etmiler, ama sonralar kendilerine düman olan
Akkoyunlularn (Uzun Hasan), Safavilerin Alevi olular, Anadolu'daki
isyanc Türkmen boylarnn ve Tahtaclarn ayn inanca bal bulunmalar
ulema ve medresenin ar basklar sonucu ilk dönemde güttükleri olumlu
politikadan hzla uzaklaarak politikalarn bir daha hiç sapmayacaklar
eriatç odaa yerletirmilerdir.
Osmanl devletinin kurucusu, Osman Bey'in kaynbabas Ahi eyhi
Edebali'nin Osman Gazi'ye yapt nasihatn içeriine baktmzda
Osmanllarn bu öütteki ikileme nasl ters dütüklerini kolayca ve
somut biçimde anlayabiliyoruz. Bu nasihat inceleyerek
14 ALEV VE BEKTA RLER ANTOLOJS
622 yllk Osmanl mparatorluu'ndaki padiahlarn yaam, eylem ve
uygulamalaryla
karlatrmak tarihte yaplan bask, zulüm ve keyfilikleri anmsamak
yoluyla durumun nasl terse dönmü olduunu halkmzn kaderinde, yaamnn
600 yllk bölümünde çekilen aclarn, uranlan hakszlklarn hesabn
balangçtaki nasihatlar dinlemeyerek devleti bataa, çkmaza
sokanlardan sormak gerektiini düünmemek elde mi?
Gazeteci Sayn Can Kaya isen'in bir Ahi eyhi olan eyh Edebali'nin
damadna yapt nasihattan ald bölümleri görülerinize sunarak durumu
daha nesnel ve daha iyi deerlendirmenize katkda bulunmak
istiyoruz.
Baknz eyh Edebali damad Osman Gazi'ye nasl sesleniyor, neler
söylüyor:
•"Oul,
•Avun olum, avun,
•Daima sabrl, sebatl ve iradene sahip olasn,
Dünya senin gözlerinin gördüü gibi büyük deildir. Bütün
fethedilememi gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler Ancak senin
fazila ve erdemlerinle Gün na çkacaktr.
•Anan, Atan say. Bereket büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancn kaybedersen Yeilken çorak olur, çöllere
dönersin.
• Açk sözlü ol,
Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme. Sevildin yere
sk gidip-gelme, Kalkar itibarn, muhabbet olmaz.
• Üç kiiye ac:
• Hakl olduunda mücadeleden korkma,
Gücengenlik bize, gönül alma sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Kötü söz, om az. haksz yorum bize, balamak sana.
Ey oul! Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana.
Üengeçlik bize. uyarmak, gayretlendirmek, ekillendirmek sana.
Ey oul! Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz.
unu da unutma! nsan yaat ki devlet yaasn.
Ey oul! Yükün ar, iin çetin, gücün kla bal.
Allah (C.C.) yardmn olsun!"
(Prof. Dr. Orhan Güven)
Türkmenlerle ilgilerini güçlendikçe hzla keserek onlardan
uzaklamlar, onlara ikinci snf yurtta muamelesi yapmaya balamlardr.
Bana on iki dilimli krmz balk takan ehlibeyte içtenlikle inanan Hac
Bayram - Veli'yi yaka paça Edirne'ye götürerek iki ay hapsetmiler,
onun beyaz balk takmasn, inançlarnn bir ksmn terk etmesini
salayarak, Türkmenlerden her yönde uzaklaarak devletlt:rinin "asi -
unsuru" olan Türklere, özellikle bunlarn büyük bölümünü oluturan
Türkmenlerden düünce ve uygulamada hzla uzaklaarak onlara
yabanclamlardr. Özellikle de onlarn dillerini, yaam tarzlarn terk
etmiler, Osmanlca gibi uyduruk karma, mizahi bir dil yaratarak
kültürlerini onunla bina etmeye çalmlardr. Türk dilinin geliimi
yönünde hiçbir çaba göstermemilerdir. Kendilerini Türk bile
saymamlardr. Devirmelere yabanclara daha çok önem ve görev
vermilerdir. Devleti onlara teslim etmilerdir. Alevi-Bektai
iirini
görmezlikten gelmilerdir. Hatta Yeniçeri ocan 1826 ylnda
söndürürken Osmanllar bu yaftay bahane ederek Bektailerin ocana
incir dikmeyi de ihmal etmemilerdir, onlar asi saymlardr. Ortada ne
asi, ne de bir ayaklanmaya kalkma olmad halde; Bektai
16 ALEVi VE BEKTAi iiRLERi ANTOLOJiSi
yolann bütüne yaknn, kitaplarn, birikimlerini, tekkelerini yok
etmiler, yakmlar,
tekkelerdeki, dergahlardaki Bektai ileri gelenlerini, babalarn,
dedelerini, dervilerini acmasz, sorgusuz, sualsiz öldürmüler,
sürmülerdir. Bunlar yetmiyormu gibi dergahlara, tekkelere yüzlerce
hatta binlerce Nak - Bendi eyhi atayarak Bektai düüncesini, Bektai
inancn tamamen ortadan kaldrmaya çalmlardr. En son olarakta, bu
hyanetlerine, l 922'de ülkeyi ve ulusu yabanclara satarak en büyük
hyanetlerini eklemiler, kendileri de yönetimleri gibi bu çirkin
ykntlar altnda kalarak tarih
sahnesinden silinip gitmilerdir.
Alevi-Bektai felsefesinin özüdür. Mutlak gerçekle bu evrende
iletiim kurmak, iç içe olmak onlara göre olanakldr. nsann ahlakl
davranabilmesi için bilgi sahibi olmas
gerekir. Bilen insan doruyu yanltan ayrr, gerçee ular. Hallac-
Mansur ve Muhittin Arabi'nin sufi hetcredoks yaklam, Alevi
kültürünü yourmutur. Bu yolda amaç yetkinliktir. Alevi Panteisttir.
Alçak gönüllülüü benimser. Ehlibeyt her eyidir. Alisiz
Alevilik düünülemez. O toplumun bir parçasdr ve Bezm-i elest'in
konuu olmutur. Miraç'la yunmutur, Nur-u Muhammed'in vurgunudur; ak
hep o ummana dorudur. iirlerinde bunlar açkça görülür. Bunlar
yadsmak olanakszdr. Çünkü Alevilik slami bir
renktir. Çünkü Alevilik gerçek bir olgudur. Çünkü Aleviler bu
toplumun ve bu ulusun bin yllk temel ögeleri, ayrlmaz parçalar ve
bu vatann sahipleridir.
13. - 15. YÜZYIL ALEV - BE!':TA R ÜZERNE
A) GENEL BAKI
Ortodoks (sunni) dünyasnn her yönden gelen türlü basklarna karn
sürekli bir savunma içinde bulunan ve bu savunmasn inançlarnn
cokulu ürünleri olan iirleriyle
sürdüren, 20. yüzyl balarna dein de Türk halk edebiyatnn en önemli
bir bölümünü oluturan Alevi - Bektai Edebiyat'n en zengin
örnekleriyle, en doru biçimde, eksiksiz zaman akna göre, kronolojik
bir sralama dizgisi içinde sunmay denemek istedik,
düündük bu kitabmzda sizlere sunduk.
in içine girdikçe gördük ki, resmi ideoloji yalnz onlar basklarla,
sktrmalarla,
karalamalarla kalmam, aybn arttrdkça arttrm, tarih içinde bir çok
insanlk suçu ilemi; daha önemlisi Alevi - Bektai ozanlarnn, eli
kalem tutanlarnn kimliklerini, yaptlarn, seslerini - sözlerini -
folklorünü, hereyini silip atm, yasaklam, yakm,
yazdrmam, yok etmi, çinemi, çinetmi, ezmi. Horladkça horlam.
Ama yaam akyor, tarih yürüyor, "neden - sonuç" gend kural ilemesini
sürdürüyor,
akn kaynana, yürüyüün seyrine, geçmiteki olgularna, neden - sonuç
hükümlerinin günümüze yansmasna, etkilerine, birikimine ulamak,
duru bir aydnlk içinde onlarn hepsini yerli yerinde görmek,
saptamak hakkmz olduunu düünüyoruz ama ya hepsinin
yerinde yeller esiyor, ya da bir avuç külü bile kalmam
onlarn.
Baknz, elinizdeki kitapta konu edinilen Alevi - Bektai inanç ve
düüncesine
yaam, söylenceleri, iir, söz ve eserleriyle damgasn vurmu olan
Hünkar Hac Bekta Veli'nin, iirleriyle kendisinden sonra gelen Ak
Veysel'e ve daha sonrakilere dein uzanan ozan zincirine bal tüm
airleri, eli kalem tutanlar içten - özden etkilemi Yunus
Emre'nin; hurifi - Batni düünceleriyle Alevi - Bektai inancna arlk
koyan, kiiliine daha çok Tanrsal öz, anlamsal derinlik, yeni bir
bak ve yön, cokulu ses - söz uyumu getiren Seyyid Nesimi ve dier
ozanlarn yaamlar, eserleri, gerçek düünce ve inanç yaplar hakknda
söylencelerin dnda yeterli bilgiler, bulgular, kaynaklar yok
denecek dein az, olanlarda hem yetersiz, hem inandrclktan uzak.
Bunlar bu hale hep resmi
ideoloji ve onun marifetlerini, buyruklarn uygulayan, sergileyen
resmi rical erkan ve uaklar sokmu. Yine de, tarih, insanlk ve
toplum önünde Alevi - Bektai inanç
mensuplarn kutlamak, onlara minnet ve ükranlarmz sunmak, hepimizin
borcudur, ödevidir. Çünkü baskya, öldürmeye, sürgüne, hereye karn
kültürümüzün, edebiyatmzn doneleri olan o birbirinden güzel
iirleri, nefesleri, müziiyle semalarn, ayn cemlerini, kurbanlarn
bütün ritüelleriyle birlikte bozmadan incitmeden özellik ve
niteliklerini koruyarak günümüze tayp getirmilerdir. Resmi ideoloji
Seyyid
18 ALEV VE BEKTA RLER ANTOLOJS
Nesimi'den, Pir Sultan'dan, Hatai'den, Virani'den ve onlar izleyen
binlerce ozandan ve eserlerinden kaçm, onlar görmezlikten gelmi, en
azndan elinin tersiyle itmitir.
Gönül isterdi ki hu kiilHir i.iri.inlerini dorudan ana kaynaklarna
inilerek ilk çk ekilleriyle son bi.iründi.ikleri biçimle birlikte
yanyana verebilelim. Ama bu neredeyse
olanaksz. Engel engel i.isti.ine, kambur kambur üstüne.
Devlet, ilgili kurumlar, üniversiteler, okullar, vakflar,
dernekler, özel kii ve kurulular gönül isterdi ki; kültürümüzün bu
en son kaynaklarn bulup toplayarak ülkenin bir çok yerinde
aratrclarn ulaabilecekleri yerlerde sergilesin. Onlardan bu
beklenirdi. Olmam, yaplmam. Kültürümüz adna herkesten bunlarn
yaplmasn istiyoruz, bu bizden gelen temenni ve öneri. Tutana
akolsun.
Aslnda Alevi - Bektai yazn bir insanlk çlnn, bir yaama biçiminin,
umutsuz - baskc bir düzene kar yaratlan bir yaama sevincinin
ürünüdür. Sünni yaznn nerede olduu bilinmeyen, düsel bir dünyada
yayan sevgilisine karlk; Alevi - Bektai
iirinde ar duygusal, cokulu, scak bir sevgiyle dolu sevgili ise,
bandan bir sürü trajik (ackl - üzücü) olay geçmi Hz. Ali, onun ei
Fatima ve çocuklar Hasan ile Hüseyin,
oniki imam ile dierleri ve daha sonra gelen yolan ululardr. Aslnda
bunlarn hepsi de yaam, eti kemii olan gerçek varlklardr. Alevi -
Bektai iirinin aya yerdedir, gerçekçidir, fantazisi sevgisinin
süsüdür, cokusudur. Dü ürünü deildir. Onun iiri
yaamn içindedir, yaam iirinden ayr düünülemez. Oysa suni yaznda
böyle nesnel bir durum ve yaam yoktur, sunni ozann baars, gerçekte
yaama ulamasndan deil, düsel dünyasnda dolatrd kuruntu varlklarnn
çokluuna, onlara koma hzna baldr. Sünni yazn, öbür dünya atmosferi
içinde souk ve korkutucu bir görünüm sergiler, sevgisi bile
donuktur, teli kopuktur, sesi yoktur. Oysa Alevi - Bektai iiri hep
sevgi, coku, yaam, duygu, düi.ince ve gerçek ile doludur,
diridir.
Alevi - Bektai yaznn 13. - 14. - 15. yüzyllarda oluan dönemi, bir
balangç biçimleme - temellendirme dönemidir.
Hac Bekta Veli ve ardllarnn hazrlk yapt, düünsel birikimi hazrlad
evreye madettin Nesi mi, Si mavna kads eyh Bedreddin gibi tasavvuf
ehli düünürlerde bu büyi.ik denize katklarda bulunmulardr. Dinsel
söylencelerle güzelletirilen,
somutlatrlan, Ehi - i Beyt sevgisiyle bezenen, doruluk, dürüstlük,
iyilik ilkeleriyle tasavvuf düüncesi üzerine kurulan bu binann ilk
ustalar Hac Bekta Veli, Yunus Emre, Said Emre, Abdal Musa, Kaygusuz
Abdal'dr. Bunlar, özellikle de Yunus Emre, sonuna kadar bu yazn her
yönden etkilemi ve etkileyecektir. Anadoluda oluan Halk iir dili,
bunlarn ezgisi dorultusunda hzla olumaya, gelimeye balad, hz
kesilmeden öyle de gitti. Bu yaln dil ile verilen iirlerde düünsel
yozlama yoktur. Bu birinci kolun yaln dilinin koutunda, Seyyid
Nesimi'nin ban çektii ikinci kol, Arapça - Farsça karm bir dil ile
düünsel derinlie, bilgiye arlk vererek olumaya balad. Seyyid
Nesimi, getirdii coku, ses, söz uyumu ve tasavvufi düünceleriyle
Alevi - Bektailii bütün
tarihi yaps içinde inanç olarak bürüyerek; Arapça - Farsça karm
dili, biçemi, ekli,
ALEVi VE BEKTAi iiRLERi ÜZERiNE 19
yaps itibarylede Bektai iirlerinin bir bölümünü batan sona kadar
etkileyecektir. Ancak Seyyid Nesimi, krsal kesime pek girmez.
Kentlinin de belli ki.iHür düzeyine sahip olanna seslenir. Ancak
onun sesini hepsi ta yüreklerinde, uslarnda duyarlar, yaamlarn öyle
belirlerler.
Aslnda Türk gökçe yaznnda 13. - 14. yüzyl yeterince anlalamamtr.
Toplum olarak yeni yerlemelerin, büyük göç oluumu ve
konulandrmalarn youn olduu bir dönemdir. Üstelik devlet egemenlii
henüz oturmamtr. Youn kargaa ve avalarn sürüp gittii bir evredir,
acmaszlklarn, hakszlklarn egemen olduu bir dönemdir. Bu dönemin
sosyal ansszlklar yannda dil yaps, az deiiklikleri ve dil
özellikleri güvenilir biçimde de saptanamamtr. Dilde kullanlla~ ses
uyumuna uygun imleme (hareke) Türkçe'nin bütün ses inceliklerini
verecek durumda deildir. Bu imleme ile (ö - ü - o - u) seslerini
kesinlikle birbirinden ayrmak olanakszdr. Burada yazy yazann
(aktarann) konutuu az önem ve arlk kazanr. Yapt aktarann (Azeri,
Uygur, Anadolu vb.) azlarndan biriyle yazmas sonucu etkiler,
kartrr. lkin yazda kullanlan az ayrln saptamak gerekir. Az ayrln
saptayamazsanz alacanz sonuç sizi yanltabilir. Bugün bile bu
geçerli bir olgudur. Özellikle Nesimi'nin uç ciltlik divannn
yazmlarnda böyle yanlgya düüldüü görülür. Örnein Yunus Emre'nin
iirlerini özgün biçimiyle, ozann söyledii dil ve azla örenme olana
kalmamtr. Fuzuli de öyle.
13. - 14. yüzylda ortaya çkan Türkçe yaptlarn anlalmalarn önleyen
bir engelde bilimsel ilkelere dayal yöntemli çal~malarn yokluudur,
yetke boluudur. Ancak dil yaamdan kopuk deildir, içerdii
kavramlarla yaam biçimlendirir.
Yunus Emre:
Biz sevdik auk olduk, sevildük ma'uk olduk Her dem yeni doaruz
bizden kim usanas
derken çevre çizgilerini çekmektedir. Sonra gelenler bu çizgileri
geniletmilerdir, yeni eklemeler yapmlardr.
Yine Yunus Emre:
Orucuna güvenme namazna dayanma Cümle taat tak olur naz ü niyaz
içinde Oruç namaz gusül hac hcabdür aklara
dizeleriyle katln, yobazln, biçimciliin karsna dikilir. nsann
özünü, gerçek deerini orada arar. Tasavvuf özdür, kabuk
olamaz.
Alevi - Bektai iirinde, Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Ehli Beyt
sevgisi, tevella ve tebcrra, yani Ehi - Beyti sevmek, sevenleri
sevmek, sevenleri sevenlere dost olmak; sevmiyenleri sevmemek,
onlar sevenleri de sevmemek; oniki imam, yolak ulularn, yol
erenlerini sevmek, bunlarn yaamlarn, menkbelerini, kerametlerini
dile getirmek, onlardan af ve yardm dilemek ilk plandadr. Derin ve
geni bir bilgi birikimine
20 ALEV VE BEKTA RLER ANTOLOJS
gereksinim gösteren "Vahdet - i Vücud" inanc ise daha geri
plandadr. Yaratla ait devriyeler, mihraçlamalar, Kerbela faciasna
ait mersiyeler, Alevi - Bektai mensuplarna
yaplan kötülükleri ve zulümleri yanstan destanlar, pir, mürid, yol,
erenler sevgisiyle dolu nefesler, ilahiler, deyiler yer alr. Etik
deerlerle yüklü iirler önde gelir.
Bu nefeslerde air, Allah'la, Muhammed'le, Ali" ile Ehlibeytte içli
dldr, sohbet eder, konuur, dertleir, yine bu deyilerde, korkudan
çok sevgiye dayanan derin, içten ve cokulu bir inancn yansmas
vardr. Bektai sras gelince, Tanr'ya inancnn merkezi, oda olan
Ali'ye bile çatar, onu eletirir. Varlna inand gücün korkulacak,
sevilecek, çekinilecek, hatta taplacak bir güç olduunu bilir, ama,
sras ve yeri gelince de sitem eder, kulunun nazn çekmesini ister,
nazlanr. Bilir ki; o bunlar ho görecek kudrete de
sahiptir. Bu tür iirler, ince eletiriyi sevgiyle
bütünletirir.
Alevi - Bektai, Batni inançlara baldr. eriatla ilgili namaz, oruç,
hac gibi dini
kaytlardan kurtulmutur. Yalnz kendi yolann törelerine, kurallarna
sadktr. Ama dört kapnn (eriat - tarikat - marifet - hakikat) kayt
ve kurallar ile krk makamn hak
olduunu, uyulmas gerektiini bilirler. Üçler - beler - yediler -
onikiler, krklar kutsaldr. Onlarn yan sra ondört masum pak, onyedi
kemerbestin kutsallna da inanrlar. Üç sünneti - yedi farz tam
klarlar. Ruhun kalptan kalba geçeceine inanrlar. Hz. Ali'nin tüm
öretisine baldrlar, Ali'nin, Muhammed'in kardei, damad, musahibi
olduu inancna ödünsüz inanrlar. Hz. Muhammed'e ait olduu ileri
sürülen:
"Ben ilmin ehriyim, Ali kapsdr." Ali, "Atei ve cenneti payla
tracak olandr"
- "Ey Ali senin tenin benim tenimdir, senin kann benim kanmdr. Kim
seni tanrsa beni onurlandrr, her kim seni hor görürse beni hor
görür.
- Kaynaklar fkrtan, nehirleri aktan Ali'dir.
- Velayet eli Ali'nindir, O miraç yolculuunda.
- Rabbim bana bni Ebu Talib'in diliyle hitap et.
- Musa için Harun ne ise, Ali de benim için odur"
gibi sözlerin Alevi - Bektai iirlerinde büyük izler brakt
söylenebilir.
Bütün bunlarn yan sra, dört unsur, dört kap ve krk makam anlayn
Hünkar Hac Bekta Veli'nin "Makalat" isimli kitabndaki duruma,
koullara, yapya uygun biçimde
benimser kabullenirler: Ama kendisini sktran yobaza manilerle kar
çkar, sorular sorarlar:
Asllardan asl nedir Usullerden Ctsül nedir eriat guslü su'yla
Tarikatte gusül nedir?
der ama yine kendileri bir mani ile bunu yantlarlar:
Tarikat guslü od'la Ma'rifet guslü bad'la Hakikat guslü turab'dr
Bilen er ol'd ad'la
Hurufilikte de ustadrlar:
Ademi adem eden Üç harfle be noktadr'
ALEV VE BEKTA RLER ÜZERNE 21
B) TASAVVUF VE HURFLGN ETKS
"Tasavvuf" sözcüü yunanca "sofos" sözcüünden Arapçaya uydurulmutur.
Sofos
kendi istekleri sonucu yokluu varla deienler, yalnzl seçenler, açl
tokluktan üstün
sayanlar, makam ve mevkiden vazgeçenler, halk esirgeyen, küçüe -
büyüe gönül
enginliiyle muamele eden, gereksinimi olana varn veren, Tanr'ya
dayanan, nefes
dileklerini yenen, iyi huylarla huylanan, varlklarn ezeli varlkta,
sonradan var olan,
kendilerini ve dünyay, öncesiz Tann'da yok eden, vermeyi, ihsan
etmeyi verende, ihsan
sahibinde; istemeyi istenende yok eden kiilere verilen ad eklinde
görmedir. (Al - Luma sh: 11 - 15 Aktaran: A. Baki Gölpnarh, 100
Soruda Tasavvuf s. 10)
Baz ünlü sofulara göre "sofu" süfi kavram öyle tanmlanmtr:
- Si.ifiyi hiç bir ey bulandrmaz, ama her ey onunla durulur. (Ebô ·
Türab'un Nakebi)
- Tasavvuf edepten ibarettir. Her çaa ait edep, her hfile ait edep,
her makama ait
edep vardr. Kim, içinde bulunduu vaktin edeplerine uyum salarsa,
erenler derecesine
varr; edebi yitirirse, yaklamak isterse de uzaklar; kabul edilmeyi
dilese de
reddedilmitir. (Ebô - Hafs'ul Haddad).
- Sufi kann dökülmü gören, maln mübah klan kiidir. Sehl bni
Abdullah't Tüsteri, ölüm: 896)
- Tasavvuf varlndan ölmen, Tanr ile dirilmendir; yi huydur, iyi
huylarn ne kadar
çoalrsa, tasavvufta her kötü ey atlr; ama ondan güzel ve temiz
eyler biter; üzerinde
iyi de, güzel de, kötü de gezer. Bulut gibidir sufi; her eye her
yere gölge salar; yamur
gibidir, herkesi sular. Sufiyi, d bezenmi gördün mü bilki içi harap
olmutur.
(Cüneyd-i Badadi, ölüm: 909)
- Görünürde tasavvuf, bir bala bal olmadn halde Allah'la birlikte
bulunmandr.
1 Arap ABC'sinde bu harfler (ayn - n - sat) dr. Bunlardaki noktalar
toplam betir. Okunuu ise (ak) tr.
22 ALEVi VE BEKTA RLER ANTOLOJSi
- Kendini, Allah'n diledii eye kapp koyvermendir (Sômnun).
- Tasavvuf, bütün olmaz eyleri, bo ileri brakmaktr (Ebô - Said'ül -
A'rabi ölüm: 952).
C) VAHDET - VUCUD FELSEFESNN ETKS
Hz. Ali bir iirinde:
"Derman sende, ama senin haberin yok; derdin senden ama sen
görmüyorsun
Kendini küçücük bir beden sanyorsun; oysa koskoca bir evren dürülmü
içinde
Öylesine ap- açk, ap - aydn bir kitapsn ki, gizli eyler onun
harfleriyle meydana çkmada
Darya, kimseye bir gereksinimin yok senin; gönlünde yazlm yazlar
her
senin
eyden haber verir sana" 2
derken tasavvuftaki Vahdet - i Vucud felsefesi inancna iaret eder.
Bu felsefeye göre, Vahdet - i Vucud'ta insan, çok küçük olmakla
birlikte büyük evren (iki cihan) onun içindedir. te bu iirde bu
durum vurgulanmaktadr. Tpk aacn çekirdein içinde sakl olmas gibi.
Tanr'nn bütün sfatlarna mazhar olan insan yeryüzünde Tanr'nn
ardldr. Ancak bu makama sahip olmak için, insann insanln bilmesi,
insan olmas gerekir. Kendi varlndan geçerek Tanr varlyla var olan
insann istençi, Tanr istenci olur. nsan bu aamada artk kendisi için
yaamaz, varl evrenlere rahmet olur. Aslnda evren, Tanr sfatlarnn,
Tanr adlarnn tecelli alemidir. Ama tecelli (görünüm);tecelli edenin
ayni olamaz. Günein güne olamaz ama güne olmasa da olmaz. Aynaya
bakan aynada görünen deildir. Ama aynaya baklmazsa bakan onda
görünmez. Tasavvuf, insan artr, gönül pasn siler. Tanr, insann
özündedir, ama birlemez.
Evrenler insana oranla nasl bir cesetse ve insan, o cesedin canysa,
Hz. Muhammed (s.a.v .) de insanlarn candr, insanlar ona oranla bir
cesettir.
Yunus Emre:
Ik ile gelen erenler içer auyu nü ider Topua çkmayan sular deniz
ile sava ider.
derken "her bilgi sahibinin üstünde bilen var" ayetini anmsatr (x.
sure, 76. ayet). Evren, Tanr'nn yansmasdr, ama Tanr deildir.
D) MELAMETLERN ETKS
Melanetiler, tasavvuf içinde tasavvufçulara kar çkan bir
topluluktur. Melametiler Tanr'ya ulamak için zikrin deil, fikrin
rol oynadn savunurlar. Zikir insan hayallere
2 A. Baki Gölpnarl, mam Ali Buyruu, Nehc - ül Belea ve Hz. Ali
Divanndan seçmeler. sh: 240-241)
ALEVi VE BEKTA/ //RLERi ÜZERiNE 23
düürür. Hatta deli edebilir. Melamet en yüksek mertebedir.
Melametlikten üstün mertebe peygamberliktir. Manevi duraklarn en
yücesidir. Her türlü lütfa erien sonunda melamete düer, varln
hiçliini anlar, herkese kul olur, herkesle karde kesilir,' su
gibidir, rengi yoktur, ekli yoktur, hangi kaba girerse onun rengini
ve eklini alr. Kemalini bile noksan görür "Telvin" duradr. Renkten
renge geçitir Tanr, her an bir baka tecelli gösterir, tecellisinde
tekerrür yoktur. « O, her gün bir itedir, bir tasarrufta»
mealindeki (LV / 29) ayetine dayanr. Melametilerin Alevi - Bektai
iirine etki ve katklar olduu yadsnamaz. Örnein Yunus
Emre'nin:
y bana eyü diyen benüm kamudan yavuz Alnun ay bilürem bu gözlerimi
gündüz
* Bu vücudum ehrinde buçuk pulhk assum yok Amelüm mahallesi serbe -
ser kalm ssuz
* Ben oruç namaz içün süci içdüm esridüm Tesbih seccade için
dinledüm çeste kopuz
* Yunus'un bu sözinden sen ma'ni anlarsan Konya minaresini göresin
bir çuvaldz
iirinde ve daha bir çok iirlerinde melametilerin etkileri görülür.
Bütün iirlerde böyle yorum ve açklamalar yaplmaktadr.
te bir Örnek:
Halveti Tarikatna mensup olan fakat Bektailerce de çok sevilen bir
air ve mistik olan Niyazi Msri tarafndan önerilen bir yorumla
birlikte veriliyor 3
Çktam erik dalma anda yedim üzümü Bostan iSi katk der ne yersin
kozumu
Yorum: Hakikat arayan eriat bir erik gibi görür, çekicidir fakat
içi yenmez serttir, onun için tarikat dener, o da üzüme benzer,
üzüm çok faydaldr. Fakat onun da merkezinde talar vardr. Bu nedenle
mürit tarafndan, hakikate yöneltilir, hakikat ceviz gibidir, sert
ve yasaklayc bir d vardr ama içi çok zengindir.
Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynathm Ne bu deyüp sorana bandm
verdim özünü
3 Yunus Emre'nin iirlerinin 1921 tarihli ta basks, s. 162. Yorum s.
132'den balayarak sayfa kenarlanndadr. (Bknz. J.K. Birge,
Bektailiin Tarihi s: 124-125).
24 ALEVi VE BEKTAi iJRLERI ANTOLOJiS/
Yorum: Tarikat sembolize eden ban meyvesini aratran ve onu poyrazla
kaynatmaya kalkan kii müritsiz mistik yaam sürdürmeye kalkan kiiden
daha aptal deildir.
plik verdim çulhaya sarp yumak etmemi Becit becit smarlar gelsin
alsn bezini
Yorum: Ne kadar urarsa urasn, eksikli mürid bir talibi alp da dervi
yapamaz.
Bir serçenin kanadn krk kanya yüklettim Çifti dahi çekmedi öyle
kald kazn.
Yorum: Kanyla seyahat eriatin örettii dsal din bilgisidir.
Kanatlarla uçmak ise tarikatn deneyimi ve içrek bilgisidir. eriatin
tüm gücü tarikatta ilerlemeyi salyamaz.
Bir sinek bir kartal kaldrd vurdu yere Yalan deil gerçektir ben de
gördüm tozunu
Yorum: Dardan fakir ve varlksz görünen mütevazi derviin tartma ve
etkinlikte tannm dünyevi kiiye üstün geldii bilinir. 4
Alevi - Bektai yazn üzerinde tasavvuf felsefesinin etkileri, bu
yalan olumasna katklar saylmayacak dein çoktur. Bir bakma, Alevi -
Bektailik yola, tasavvuf düüncesi üzerine yaplanmtr.
EKL VE ÖLÇÜ
Alevi - Bektai yaznnda Arap kökenli a:uz ölçüsü, yerli "hece"
ölçüsü yannda, özellikle Seyyid Nesimi ile izleyicileri ve Bektai
airlerinin Osmanl edebiyatna yakn duranlar tarafndan kullanlmtr.
Genel olarak hece ölçüsünün, onbir (5 + 6); sekiz (4 + 4); yedi (3
+ 4) kalplar kullanlmtr.
iirler çou kez dörtlüklerle yazlmtr. Dörtlüklerden oluan bu iirlere
"ayet, deyi, nutuk, nefes, deme" isimleri verilmitir.
Hz. Ali'yi, Ehlibeyti, oniki imam' takdir eden, öven, adlarn anan
iirlere "Düvazdek imam - Düvazman - Duvazde" denilir. Hazreti
Hüseyin ve Kerbelada ehit düen yaknlar için at içerikli manzum
"mersiye" !er yazlmtr. Bunlarda ekil olarak çou kez mersiyelerin
klasik ekli kullanlmtr.
Bunun dnda Alevi - Bektai iirinde, yedi heceli ve tek dörtlükten
oluan maniler de yazlmtr.
Sözü yine Yunus Emre'ye brakalm:
4 John ltingsley Birge, Bektailik tarihi sh: 125.
ALEV VE BEKTA RLER ÜZERiNE 25
Bir nazarda kalmayalm, gel dosta gidelim gönül
Hasret ile ölmeyelim, gel dosta gidelim gönül
• Gel gidelim can durmadan, suret terkini urm~dan
Araya düman girmeden, gel dosta gidelim gönül
• Bu dünyaya kalmayalm, fanidir aldanmayalm
Bir iken ayrllmayalm, gel dosta gidelim gönül
* Klavuz olgl sen bana, yönelelim dosttan yana
Bakmayalm önden sona, gel dosta gidelim gönül
* Gerçek erene varalm, Hakk'm haberin soralm Yunus Emre'yi alalm,
gel dosta gidelim gönül
E) FÜTÜVVET VE TASAVVUF
Bir çok uzman incelemeciler ve din bilginleri "Tarikat" ad verilen
kurulularn, s lam dininin özel veya özgün yorumlarndan doan birer
inanç kurumlar olmakla kalma yp büsbütün yeni bir yaama anlay,
yeni bir umut kayna olduu görünüünü benim semilerdir. Onlara göre,
slam dini belli bir anlamda yeterli deildi, bütün gereksinmelere
karlk vermiyordu. slam dininden kaynaklandn ileri süren, Kur'an'n
getirdii inanç ilkelerini benimser görünen bu kurulular yani
tarikatlar gerçekte çoktanrc dönemlerden kalma inanç varlklarnn
slam diniyle kartrlp kaynatrlmasndan oluuyordu. Özel likle de
Anadoluda birçok yöresel inançlar boya deitirip yeni tarikatlarn
biçimlenme sine yardmc oluyordu.
1 ·TANIMI
Görünüte bakalarna yük olmamay, kendi elinin emeiyle geçinmeyi
yaama kural olarak benimseyen kimi tasavvuf kurulularnn mensuplar
küçük elsanatlaryla (zanaatlarla) urarlard. Bunun sonucu olarak da
fütuvvet ad altnda toplanan ura bir likleri (meslek kurulular)
dodu. Ancak ksa bir süre içinde bu kurulular halkn srtn dan
geçinmenin yollarn bulmakta da gecikmediler.
2 - ÖZELLKLER
Özellikle x. ve xv. yy.'larda bu kurumlarn hzla bozulmaya balad
görülür. Bozulmadan kalanlar, daha sonralar esnaf loncalar ad
altnda anlanlardr. Bunlarn da uzun süre özlerini koruduklar
söylenemez. Elimizde bulunan yazl belgelere göre
26 ALEV/ VE BEKTA/ llRLERi ANTOWJiS/
fütuvvet kurulular zamanla bir inanç bunalm içine dümü, gerçek
yoldan ayrlmlardr. Nitekim:
« öyle, gördüm ki f'ütuvvet ehli mütehayyir olup batla megul
oldular ve batla marur olup delalet yoluna kendilerini sebil kldlar
hidayeti koyub bid'ate uradlar ve ehvetlerin galib olup bunlara
hakim oldu delalet birle çok mal dizdiler, marifet yerine kavga ve
çekiler koydular ve gökten inen sofraya haram taam koydular ve
miskinlik yerine benlik koydular ve kemii ve yavuz ie varmay
f'ütuvvet yerine koydular ve taat yerine fesad koydular .. .»
5
Yukarya aktarlan bölümde fütuvvet denen topluluun yoldan azd,
dinden sapt, doruluu brakt, ii döüe, çekie döktüü, çalmad, varlkl
olmak için bir takm kötü eylemlere giritii aktöre (ahlak) bakmndan
bozulduu, inanç bunalm içine dütüü ar bir dille açklanmaktadr.
Oysa, bir kurulu olarak, fütuvvetin yararl, düzenli, iyilik -
sever, inançl olduu savunulmaktadr.
Çan durumu, bir inanç üzerine kurulan toplum kurumlarn sarsmakta,
ereinden saptrmaktadr. Bu sapmalar yalnz inançlara balamak doru
deildir. Üretim - tüketim dengesizliinin göze batacak boyutlara
ulat dönemlerde inançlarn da sarsld, dinkurallarna pek uyulmad,
geçim bunalmnn ardndan inanç bunalmnn geldii açktr. Bu durumun
XIII. ve XIV. yy. tarda çok açk bir nitelik kazand, özellikle XIV.
yy. dan sonra hzla gelierek bütün toplum kesimlerine yayld
görülmektedir. Tarikatlar iç yaplar için, fütuvvet kurulularndan,
disiplinli ve gizli hareket etmeyi örenmiler, onlarn sanata giri ve
yükselilerinde yaptklar ekilsel uygulamalarn etkisiyle yeni tapnma
biçimleri oluturmulardr.
F) AHLK VE ETKS
Tasavvuf denilen, inançla düüncenin karmndan, karlkl yorumundan
doan akmn, XIV. yy. Anadolusunda bir ura kurumu (meslek kuruluu)
oluturduu, Fütuvvet diye anlan akmn buna baland açktr. Bir bakma
bütün tarikatlar tasavvuftan doan inanç kurumlardr. XIII. yy. da
ortaya çkan, daha sonra gelien Fütuvvet ya da Ahilik belli uralarn
younlat kurulular oluturdu. Genellikle elzanaatlarna dayanan bu ura
kurulularnn balarnda bulunan yetkililer pirler, eyhler birer
tasavvuf adamdr. Oysa toplum sarsntlarn bu kurulularn balatt
kantlaryla ortadadr.
«Tasavvuf ahlaknn özene bezene ortaya koyduu yüksek dini ve insani
idealler - fütuvvet de onlardan biridir çok defa ap açk bir ahlak
nihilizmine kadar dayanan ibiihi cereyanlarn zoriyle tannmayacak
bir kymet alçalna, o kadar olmasa bile büsbütün baka bir mana
kalbna dökülmekten kurtulamamlardr. Daha 13. asr sularnda
Mevlilna Celaleddin nilmerdler arasnda ehi - u fütuvvet olanlar
ayrd edebilmek için bir
5 Prof. Dr. Sabri F. Ülgener, ktisat Fakültesi Mecmuas c: 11, say 1
- 4, s: 39. Yahya Bin Halil, Fütuvvetname, Millet Ktp. No:
90).
ALEVi VE BEKTA/ iiRLER/ ÜZERiNE 21
hayli kiyaset ve basiret sahibi olmak lazm geleceini iddiaya kadar
varmt. Bu yolda yapla gelen tariz ve tenkitlerin en mehuru ve o gün
bu gün kendisinden en bahsettireni Günteriye ait olandr. O da
fütuvvetin erkan ve adabn anlatrken, zamannda ahilerin ve eyhlerin
bunlardan gafil olduklarn söylemiti. » 6
Fütuvvet kurumunun hangi ilkelere dayandn, ne gibi bir eree
yöneldiini anlamak için Sülemi'nin (936 - 1021) bu konudaki ünlü
yaptn okumak yeter. 7
Bir inanç kurumu olarak, bütün erdemleri içerdii söylenen, fütuvvet
sonra kaçnlmas gereken bir nesneye dönümü Anadoluda. Birdenbire
olmayan bu dönümenin kaynanda yalnz inançlarn yozlamaya yöneldii
gerçeinin varl
söylenemez, daha baka köklü nedenler de aranmaldr. ~
Anadoluda doan, gelien tarikatlarn birer inanç yorumuna dayand
biliniyor. Aslnda bu yorumlar da, yaamn belli bir sorununa deinen
düünce ürünleridir. Tarikatlarn çounda azla yetinme, arla kaçmama,
dünya varlklarna önem vermeme, mutluluu gövde - d bir evrende
arama, bütün tutkulardan syrlma, erdemli yaama, saygl olma bg.
belli tutumlar gösteren davranlar genel geçerlii olan birer gelenek
niteliindedir. Bu tutumun özünde bir inanç sarsntsnn, bir bunalmn
bulunduunu söylemeye gerek yoktur. slam dini, yayld yerlerde,
toplumun bütün sorunlarna karlk verme durumunda deildi. Yaamn,
yörenin yaratt birtakm sorunlar karlksz kalmaktayd. Bunun sonucu ya
yeni bir yorum ya da bambaka bir inanca balanmadr. Anadoluda inanç
bunalmlarnn ortaya çk nedenlerinden biri de baskdr. Hangi çada
islam dini bütün kurumlara uygulanmak istenmi ise yeni bir tarikat
ortaya çkmtr. Karlalan yeni bir olay, yeni bir durum slam dininin
yeniden yorumunu gerektirmitir. Özellikle yeni düünce akmlaryla
yüzyüze gelme, yeni bir uygarlk yaratmasyla karlama islam dinine
bal yönetim kurumlarn yeni yorumlar yapmaya doru itmitir.
Tarikat ad verilen kurulular incelendiinde bu durum daha kolay
anlalr. Tarikat gerçekte bir yaama biçimini içeren kurulutur.
lgiyle izlenirse, Anadolunun çok varlkl, geçimi yolunda, yaamndan
mutluluk duyan yörelerinde bu tür inanç kurumlarnn pek yaygn olmad
görülür. Büyük illerde tarikatlar vardr, ancak gene de bu illerin
varlkl yörelerinde deil, yoksul çevrelerinde tutunmulardr. Gene
ilgiyle incelenirse, yoksulluu, alçakgönüllüü, azla yetinmeyi yaama
ilkesi sayan büyük tarikat kurucularnn, eyhlerin, pirlerin daha çok
yoksul çevrelerce benimsendii görülür: Varlkl kimse eyhe, pire
inancndan dolay deil de iine geldiinden, çkarna uygun dütüünden bal
gibi görünür. Bu durum çok ilginçtir. Tasavvuf inancnn kimlerin
gönlünde yerletiini, kimlere bir umut kaps olduunu gösterir. XIII.
yy. ile XIV. yy. dolaylarnda tasavvuf inançlarnn çok geni yorumlara
urayarak, daha çok, Orta
6 Sabri F. Ülgener. a.g.e. s. 390. 1 Ebu Abdurrahman Muhammed bnü'l
- Hüseyin es - Sülemi, Tasavvufta fiituvvet - Çev. Süleyman
Ate,
1974. s. 121.
Anadolu ile Bat Anadolu yörelerinde yayldn, oradan Rumeli yakasna
geçtiini görürüz. Bu yaylma yalnz Aknc denen topluluk içinde
deildir. Anadoludan Rumeli'ye göçenlerin saylar onlarn yerlilerine
oranla çok azdr. Oysa tarikat inancna balananlarn birden bire
çoaldn, Türklerin konar - göçer halknn saysyla pek de badamadn yazl
kaynaklarn incelenmesiyle yakndan saptayabiliriz. Yeni alnan
ülkelerde tarikat inançlarn yayanlarn, Türklerden olutuunu ileri
süremeyiz. Bunlarn çou dönme denen din deitirmi yerlilerdir.
G) DÖNMELER VE ETKLER
nanç bunalmnn douunda, yaylmasnda balca nedenin yaama güçlüü,
üretim - tüketim dengesizlii olduu açktr. Buna daha deiik nitelik
tayan baka bir neden de eklenebilir. O da bu dönme denen insanlarn
benimsedikleri inançlardr. slam diniyle pek badamayan bu inançlarla
slamn getirdikleri arasnda doan uyumazlk giderek gizli bir inanç
çatmasna yol açmtr. Bu çatmann alan da insan gönlüdür. te devlete
kar ayaklanmaya dein varan inançlar bir yönetim biçimine dönütürür
gibi görünen olaylarn kaynanda bu vardr. Konar - göçerlerin
getirdikleriyle yerlilerin yanyana yaama gerekleri budur, yönetici
kurul bunu baskyla yürütmektedir. ki inanc badatrmak için yaplacak
tek i ortak konuyu bulmak, uzlamaya elverili çizgiye ulamaktr. Bu i
de birden bire, bilinçle olmayabilir. Yllarn geçiiyle bir takm
duygular oluur, inançlar arasnda sivri uçlarn düzletilmesiyle
yaknlamalar, iç içe girmeler, kaynamalar balar. Böyle bir ortamda
ortaya çkan eyhin, pirin getirdii yorumla, görüle aranan ortak
çizgi bulunur ki inanç gruplar arasnda iletiimi kuranlar "dönme"
!erdir. Dönmelerin yeni inanç oluumlarna katklar yadsnamayacak dein
fazladr.
H) SARSINTI DÖNEMLERNN ETKLER
eyhlerin, pirlerin ortaya çk, bir çok kimsenin onlarn çevrelerinde
toplan gelii güzel bir toplum olay saylamaz. eyh, pir, dede, rehber
gibi inanç yayclar toplumun hangi eilimde olduunu gösteren canl
belirtilerdir. Genellikle okuyup aydnlanmam, geri kalm yörelerde
eyh, pir gibi kiilerin etkili olduklar, insanlar kolaylkla
çevrelerinde topladklar bir gerçek. Bunun balca nedeni toplumun
belli bir düü