18
OBAMA DÖNEMİ TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİ seta Analiz . SETA | Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı | www.setav.org | Nisan 2009 OBAMA DÖNEMİ TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİ SETA SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAşTIRMALARI VAKFI

Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

seta Analiz.

S E T A | S i y a s e t , E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı | w w w . s e t a v . o r g | N i s a n 2 0 0 9

OBAMA DÖNEMİ TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİ

SETA SİyASET, EkoNomİ VE Toplum ArAşTırmAlArı VAkfı

Page 2: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

SETA SİyASET, EkoNomİ VE Toplum ArAşTırmAlArı VAkfı

S ayı: 8 | N isan 2009

S E T A A N A L İ Z

OBAMA DÖNEMİ TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİ

2 0 0 9 © Y a y ı n h a k l a r ı m a h f u z d u r

seta Analiz.

İÇİNDEKİLER

ÖZET | 3

Gİrİş | 4

ABD - TÜrkİyE İlİşkİlErİ: BÖlGESEl Bİr pErSpEkTİfE DoĞru | 6

pkk İlE mÜCADElE | 7

ErmENİ loBİSİ VE TÜrkİyE - ErmENİSTAN İlİşkİlErİ | 8

TÜrk - AmErİkAN İlİşkİlErİNİ ÇEşİTlENDİrmEk | 9

ENErJİ İşBİrlİĞİ | 10

kıBrıS BArış SÜrECİ | 10

AmErİkA SoNrASı ırAk | 11

AfGANİSTAN: İmpArATorluklArıN mEZArlıĞı | 12

İrAN: NÜklEEr SoruNuN ÖTESİNE GEÇEBİlmEk | 13

pAkİSTAN | 13

21. yÜZyılDA yENİDEN AyAĞA kAlkAN ruSyA | 14

orTA DoĞu BArış SÜrECİ | 14

SoNuÇ | 16

CİH

AN

Page 3: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

3

ÖZET

Barack Hüseyin obama’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. başkanı olarak seçilmesi,

Amerika’nın sosyal ve siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. kampanyasını değişime dayandıran

obama’nın “Evet, yapabiliriz” sözüne duyulan inanç, kendisine sadece seçimleri kazandırmamış,

aynı zamanda farklı bir vizyon ve yeni bir gelecek kurgulayabilmesi için ihtiyaç duyacağı desteği

de sağlamıştır. Amerika merkezli küresel finansal krizin ortasında seçim kazanan obama, ilk

anda, dış politikadan ziyade ekonomi ağırlıklı sorunlarla uğraşmayı planlıyordu. Ancak İsrail’in

Gazze saldırısında sessizliğini koruyarak, ilk uluslararası kamuoyu testinden olumsuz puan aldı.

Buna rağmen obama, dünya ile iletişim ve diyalog kanallarını açık tutacağını deklare ederek

pozitif bir adım da attı. Özellikle orta Doğu’da Bush döneminden farklı olarak izolasyondan yana

olmadığını ilan etmesi, barış ve istikrar umutlarını yeniden yeşertti. Bu noktada Türkiye-Amerika

ilişkileri yeni ve daha verimli bir başlangıcın işaretlerini vermektedir. Önce George mitchell ve

Hillary Clinton’ın Türkiye ziyaretleri, ardından obama’nın Türkiye’ye gelmesi, ilişkilerde daha

yoğun işbirliğinin önünün açıldığı şeklinde yorumlanmaktadır. Öte yandan, Türkiye özellikle

son dönemlerde izlediği çok boyutlu ve kuşatıcı dış politika ile bölgesinde çeşitli sorunların

çözümüne pozitif katkı sağlamayı başardı. yeni Amerikan yönetimi ise, Türkiye’nin bugüne

kadar başarılı olduğu bölgelerde ve ilişkilerde “yeni bir dönem” iddiasında bulunmaktadır. Bu

nedenlerle, obama’nın 6-7 Nisan 2009 tarihlerindeki Türkiye ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinin

çok yönlü yapısını geliştirmek ve bölgesel istikrara katkı sunmak için önemli bir fırsat olarak

değerlendirilmelidir.

Page 4: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

GİRİŞ

Barack Hüseyin obama’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. Başkanı olarak

seçilmesi, Amerika’nın sosyal ve siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. kampanyasını

değişime dayandıran obama’nın “Evet, yapabiliriz!” sözüne duyulan inanç, kendisine

sadece seçimleri kazandırmamış, aynı zamanda farklı bir vizyon ve yeni bir gelecek

kurgulayabilmesi için ihtiyaç duyacağı desteği de sağlamıştır. Sekiz yıllık neo-con

iktidarında yaşanan Afganistan ve ırak işgalleriyle ciddi bir imaj sarsılması yaşayan

ABD’nin yeni bir restorasyona duyduğu ihtiyaç, seçim kampanyasının temelini

oluşturmuştu. obama’nın dünya ile yeni iletişim kanalları açacağına dair verdiği söz,

obama yönetiminin farklı bir “Amerikan gücü” anlayışı benimseyeceğine ve mevcut

küresel güç yapısındaki kutuplaşmayı giderebileceğine dair bir umut taşımaktadır.

obama’nın başarısı sadece bir seçim başarısı olarak görülmemeli, daha geniş bir

bağlamda değerlendirilmelidir. Her şeyden önce Barack obama’yı başkanlığa taşıyan

süreç, Bush yönetiminin felaket mesabesindeki politikaları nedeniyle, tüm dünyada

küresel bir anlaşma zeminine duyulan ihtiyacın ve arayışın uzantısıdır. Genç ve

dönüşüm yanlısı bir lider olarak obama, dünyanın dört bir yanından milyonlarca insana

hitap etmektedir. Başkanlığı dünyanın çok farklı şehirlerinde, farklı din ve milliyete

mensup insanlar tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. modern dönem tarihine

baktığımızda, çok az liderin bu kadar sıcak bir şekilde karşılandığını ve böylesi bir

teveccühe mazhar olduğunu görürüz. Bu nedenle, obama yönetimi, kendi ülkesini ve

dünyanın geri kalanını barış, adalet ve eşitlik prensipleri etrafında birleştirmek adına

sadece siyasi değil, fakat aynı zamanda ahlaki bir yükümlülük de taşımaktadır.

4

OBAMA DÖNEMİ TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİ

Page 5: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

Önceki yönetimden Başkan obama’ya, uzun ve zorlu bir problemler listesi miras

kalmıştır. Ekonomik kriz başta olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde çözüm bekleyen

sorunlara ilişkin izlenecek politikalar ve obama’nın başkanlığını ne şekilde yürüteceği,

bu dönemin karakteristiğini belirleyecektir. Öte yandan, böylesine karmaşık ve pek çok

aktörün dâhil olduğu meseleler karşında yeni başkana duyulan güven ve beklentilerin

yüksek olması, kendi içinde birtakım tehlikeler de barındırmaktadır. yüksek beklentileri

karşılayabilme arzusu, obama’yı üzerinde dikkatle durulması gereken konularda

aceleyle karar vermeye ve sorunu köklü biçimde çözmeyecek fakat çabuk sonuca

ulaşacak seçeneklere yönelmeye itebilir.

obama’nın listesinde orta Doğu coğrafyasındaki ülkeleri ve tüm İslam dünyasını içine

alan meseleler oldukça geniş yer tutmaktadır. obama yönetimi, dünyanın en istikrarsız

bölgelerinde pek çok problemle karşı karşıya kalacağı gerçeğini bilerek hareket

etmelidir. Bush yönetimi politikalarının, Afganistan’ın ve ırak’ın işgaliyle neden olduğu

derin hasarın onarılması uzun zaman alacaktır. Bu iki savaşla, çok fazla güvensizlik

yaratılmış ve bölgede pek çok yaralar açılmıştır. Bu nedenle, İslam dünyası ile ABD

arasındaki ilişkileri onarmak ve geliştirmek zaman, cesaret, sabır ve siyasi sermaye

gerektirmektedir. ABD’nin müslüman dünyanın zihnini ve kalbini fethetmek için yeni

bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır.

Guantanamo’yu kapatmak, başlangıç için iyi bir adım olabilir ancak ciddi alt yapısı

olan sağlam politikaların bunu izlemesi gerekmektedir. Özetle, obama yönetiminin

Amerikan dış politikasının ana eksenine ilişkin köklü bir değişim başlatması

gerekmektedir.

Bush yönetiminin neo-con yandaşları tarafından tanımlandığı ve icra edildiği şekli ile

“terörle küresel mücadele” bir grup Amerikalı entelektüel, stratejist ve politikacının

güç ve aç gözlülükle yürüttükleri emperyalist tasarımlarını sembolize eder hale

gelmiştir. 2002’den beri, ABD iki müslüman ülkeyi işgal etmiş, yüz binlerce insanın

ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına, binlerce insanın hukuk dışı yöntemlerle

tutuklanmasına yol açmış ve bu süreçte milyarlarca dolar ekonomik maliyet ortaya

çıkmıştır. Bush’un başarısız politikalarının insani ve siyasi sonuçları çok açıktır. Bunu

görmek için Afganistan’daki içler acısı durumu, sadece ırak’ta bir milyona yakın

insanın hayatını kaybettiğini ve Ebu Gureyb ve Guantanamo felaketlerini hatırlamak

yeterlidir. Bush’un teröre karşı savaşı, el-kaide tehdidini ortadan kaldırmamış, aksine

bu savaş, el-kaide’ye, müslüman halkların şikâyetlerinden faydalanmak ve silahlı

kanadını genişletmek için koz vermiştir.

Teröre karşı savaş, yarattığı şüphe, öfke ve kırgınlık ile ABD’yi dünyanın geri kalanına

yabancılaştırmıştır. 11 Eylül günü yaşanan saldırılarda Amerikan halkının yanında

ABD’nin müslüman dünyanın zihnini ve kalbini fethetmek için yeni bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. obama yönetiminin Amerikan dış politikasının ana eksenine ilişkin köklü bir değişim başlatması gerekmektedir.

5

Page 6: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

duran dünya, Bush yönetimi politikalarının karşısında yer almıştır. obama yönetimi

devraldığı bu göreve, Bush’un teröre karşı savaşından farklı bir şekilde yaklaşmalı ve

terörizmle mücadelede yeni bir söylem ve yöntem izlemelidir. Bush’un mirasını geride

bırakıp araya bir çizgi çekmek için tüm dünya, yeni yönetimden bir işaret beklemektedir.

Bunun için obama’nın Amerikan dış politikasında yeni bir sayfa açma iradesini

söylemsel düzeyden uygulama aşamasına geçirmesi gerekmektedir. Barack obama,

siyasi bir sağduyu ile hareket ederek anlamsız ve maliyetli imparatorluk maceralarından

vazgeçmeli ve yayılmacı politikaların neden olduğu maliyetleri azaltmak için küresel

boyutta adaleti sağlama çabası içine girmelidir.

ABD - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ: BÖLGESEL BİR PERSPEKTİFE DOĞRU

Son altmış yıl içinde, çalkantı ve belirsizliklere rağmen, Türkiye–Amerika ilişkileri, her

zaman stratejik önemini korumuştur. Bunun temel nedeni, iki ülke arasındaki ilişkilerin

çoğu zaman ikili meselelerin ötesine geçerek; orta Doğu, Balkanlar, kafkasya ve orta

Asya’da yaşanan kilit bölgesel meselelere kadar uzanmasıdır. pek çok kıtayı birbirine

bağlayan ve medeniyetlerin geçiş noktasında yer alan Türkiye, eşsiz bir jeopolitik

konuma sahiptir. osmanlı İmparatorluğu’nun zengin mirasının varisi, dinamik ve

modern bir cumhuriyet olarak Türkiye’nin Doğu ve Batı, Avrupa ve orta Doğu, İslam

dünyası ve Batı arasında özel bir konumu vardır. kafkasya’daki meselelerden orta

Doğu siyasetine, bölgesel çatışmalardan, enerji güvenliğine kadar pek çok konuda Türk-

Amerikan ilişkileri, bölgesel istikrar ve küresel güç dengesi için hayati öneme sahiptir.

obama yönetiminin özelde orta Doğu, genelde ise kafkasya’yı da içine alan daha geniş

bölgeye yönelik dış politikada yeni bir başlangıç yapma isteği, Türkiye’nin kilit bölgesel

konuların içine daha fazla dâhil olmasını da gerektirmektedir. Bunun için obama

yönetimi, öncelikle Türkiye–Amerika ilişkilerinde bölgesel perspektife dayanan daha

derin bir söylem geliştirmeli ve iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirmelidir.

Türk-Amerikan ilişkilerinin karakterini belirleyen, sadece iki ülkeye özgü koşullar

değildir; dünyanın pek çok bölgesinde yaşanan gelişmeler, bu ilişkilerin çerçevesini

belirlemede önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, ABD’nin söz konusu bölgelere

yönelik yeni politikası, iki ülke arasındaki ilişkileri de doğrudan etkileyecektir. ortak

bölgesel bir vizyon ve siyaset anlayışına dayalı güçlü bir Türk-Amerikan ortaklığı, ikili

ilişkilerin geliştirilmesinin ötesinde bir çabayı gerektirmektedir. İki ülke arasındaki

ortaklık, Balkanlar’dan orta Doğu’ya, kafkasya’dan orta Asya’ya kadar acil çözüm

bekleyen meselelere müdahil olan pek çok siyasi unsurun koordinasyonu açısından

da önem taşımaktadır. Bush yönetiminin tek taraflı ve kutuplaştırıcı politikalarının

Türk-Amerikan ilişkilerinin karakterini

belirleyen, sadece iki ülkeye özgü

koşullar değildir; dünyanın pek

çok bölgesinde yaşanan

gelişmeler, bu ilişkilerin çerçevesini

belirlemede önemli rol

oynamaktadır.

6

Page 7: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

da gösterdiği gibi, bölgedeki diğer ülkeler ve aktörler dâhil edilmeden ve izlenecek

politikanın birtakım temel prensipleri konusunda mutabakat sağlanmadan, ABD’nin

Türkiye ile başarılı ve verimli ilişkiler sürdürmesi mümkün değildir. mesela Türkiye’nin

pkk kaynaklı güvenlik kaygılarını, Türkiye’nin yakın komşularındaki diğer siyasi

meselelerden bağımsız ele almak, imkânsız denilebilecek ölçüde zordur. Türkiye’nin

İran ve rusya’ya enerji bağımlılığı göz önüne alındığında, bu iki ülkeye yönelik tek taraflı

ve düşmanca bir izolasyon politikası, sadece bölge genelinde gerilimi artırmayacak,

aynı zamanda Türk-Amerikan ilişkilerini de etkileyecektir. Benzer bir durum, Amerika

sonrası ırak, lübnan ve daha geniş olarak orta Doğu barış sürecinin geleceği açısından

da geçerlidir.

Çok taraflı başarılı bir politikanın anahtarı, bölgesel aktörler ile koşulsuz olarak ilişki

kurmaktır. Bu nedenle, söz konusu ülkelerle konuşmadan önce, onları belirli şartları

yerine getirmek için zorlamak yerine, kapsamlı bir şekilde konuları ele alabilmek için

bu ülkelerin de görüşmelerde yer alması sağlanmalıdır. Türkiye, bölgesel ilişkilerde iki

temel prensibi ısrarla dile getirmiş ve izolasyona karşı olduğunu ve seçim sonuçlarına

saygı duyulması gerektiğini her platformda vurgulamıştır. Türkiye’nin ırak, Suriye, İran,

lübnan ve filistin ile artan ilişkileri, ön koşullar olmadan yapılan görüşmelerin işe

yaradığını ve obama’nın sıklıkla vurguladığı ifadeyle, “dikkatlice dokunan diplomasi”

ile sonuç alınabileceğini ispatlamaktadır. Türkiye, bölgede istikrarın tesisi için

izolasyona karşı çıkarak, Suriye ve İran’ın yanı sıra, diğer devlet dışı aktörler ile de ilişki

kurulmasında ısrarcı olmuştur. Bu çabaların bir sonucu olarak Türkiye, Suriye-İsrail

görüşmelerinde arabuluculuk için yeni bir zemin oluşturabilmiştir. İsrail’in Gazze’ye

karşı açtığı savaş nedeniyle görüşmelerin şu anda askıya alınmış olması, bu başarının

önemini gölgelememelidir. İran ile görüşerek bu ülkenin tecrit edilmesini reddeden

Türkiye, bölgede provokatif ve kutuplaştırıcı politikalardan uzak durmaktadır. Türkiye,

rusya-Gürcistan savaşı sırasında ve sonrasında da ortak akıl arayışına giderek benzer

bir bakış açısını benimsemiştir. Bu politik çizgi, kafası karışık bir Avrupa Birliği ve ABD ile

meydan okuyan bir rusya arasındaki gerilimi kontrol altına almaya yardımcı olmuştur.

Özetle, Türkiye ile ABD arasındaki ikili ilişkilerin başarısı, ortak bir bölgesel vizyonun

oluşturulabilmesine ve kilit bölgesel konulara ilişkin gösterilen çabaların koordine

edilmesine bağlıdır.

PKK İLE MÜCADELE

Son yirmi yılda Ankara ile Washington arasındaki en tartışmalı konulardan birisi,

pkk ile mücadelede işbirliği eksikliği olmuştur. Gizli veya dolaylı olarak ABD’nin

pkk’ya destek verdiği yolundaki söylentiler, Türkiye’deki Amerikan karşıtı düşünceleri

Bush yönetiminin tek taraflı ve kutuplaştırıcı politikalarının da gösterdiği gibi, bölgedeki diğer ülkeler ve aktörler dâhil edilmeden ve izlenecek politikanın birtakım temel prensipleri konusunda mutabakat sağlanmadan, ABD’nin Türkiye ile başarılı ve verimli ilişkiler sürdürmesi mümkün değildir.

7

Page 8: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

körüklemiştir. 1991–1992 körfez Savaşından beri ABD’nin ırak ve çevresindeki bölgede

izlediği politika, Çekiç Güç, işgalle birlikte ırak’ta oluşan otorite boşluğu, Türkiye’nin

pkk ile mücadelesine verilen desteğin azalması olarak yorumlanmaktadır. Avrupa

ülkelerinin pkk ile mücadelede destek konusunda daha iyi bir sicile sahip olmadıkları

gerçeği de göz önüne alındığında, Türk yetkililer ve kamuoyu, kendi güvenlik

çıkarlarının geleneksel müttefiklerce dikkate alınmadığı hissine kapılmaktadırlar.

kuşkusuz kürt sorununa uzun vadeli bir çözüm bulmanın yükü, egemen bir devlet

olarak Türkiye’nin omuzlarındadır. Ancak gittikçe uluslararası bir konuya dönüşen pkk

ile mücadelede uluslararası işbirliği, olmazsa olmaz bir gereklilik haline gelmiştir. oysa

pkk mensupları, dünyanın çeşitli yerlerinde kendilerine barınak bulabilmektedirler.

Türkiye’deki Amerikan karşıtı ve Avrupa karşıtı düşüncelerin, Batı’nın, Türkiye’nin

güvenlik endişelerine cevap vermedeki başarısızlığının da bir sonucu olduğu

unutulmamalıdır.

ABD Başkanı Bush ve Başbakan Erdoğan arasında 5 Ekim 2007’de Beyaz

Saray’da gerçekleştirilen toplantı, pkk konusunda Türk - Amerikan ilişkilerinin

güçlendirilmesinde önemli bir dönüm noktasıdır. Anlık istihbarat paylaşımı ve daha

fazla işbirliğine ilişkin iki ülke arasında yapılan anlaşma ve Bush’un pkk’yı “terörist

örgüt” ilan etmesi, ciddi bir taahhüt olarak kabul edilmiş ve Türkiye kamuoyunda

memnuniyet yaratmıştır. kuzey ırak’taki pkk faaliyetlerine ilişkin istihbarat

paylaşımının kapsamı ve başarısı tartışılmakla birlikte, bu anlaşma, mart 2003’te

TBmm’nin ırak’ın işgalinde Amerikan askerlerinin Türkiye topraklarını kullanmasına

izin vermemesi ile gerilen ilişkilerin düzelmesi için yeni bir zemin sağlamıştır.

ERMENİ LOBİSİ VE TÜRKİYE - ERMENİSTANİLİŞKİLERİ

Türk - Amerikan ilişkileri, Ermeni soykırımı iddialarına indirgenemeyecek kadar

önemlidir. Tarihe ait ihtilaflı bir meselenin, Ermeni lobi gruplarının ve diasporasının

baskısı altında çözülemeyeceği göz ardı edilmemelidir. ABD’deki ve Avrupa’daki

Ermeni lobi gruplarının Türkiye karşıtı düşmanca tutumu, Türklerle Ermenilerin

birbirlerine yaklaşmalarını engellemektedir. Ermeni lobisi uzlaşmaz bir tutumla tüm

teklifleri geri çevirirken, Türkiye, görüşme sürecini başlatmak için pek çok iyi niyet

gösterisinde bulunmuş ve 1915–1916 olaylarının araştırılması için tarihçilerden

oluşan bir komite kurulmasını önermiştir.

Türkler ve Ermeniler sadece birlikte barış içinde yaşadıkları uzun bir tarihi geçmişi

değil, aynı zamanda müzikten mimariye, siyasetten diplomasiye ortak bir kültürü de

kuşkusuz kürt sorununa uzun

vadeli bir çözüm bulmanın yükü,

egemen bir devlet olarak Türkiye’nin

omuzlarındadır. Ancak gittikçe

uluslararası bir konuya

dönüşen pkk ile mücadelede

uluslararası işbirliği, olmazsa

olmaz bir gereklilik haline

gelmiştir.

8

Page 9: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

paylaşmaktadırlar. Bugün Türk–Ermeni ilişkilerine yön vermesi gereken ilke, karşıtlık

üzerine kurulu kimliklerden ziyade, jeopolitik gerçekler ve bölgesel zorunluluklar

olmalıdır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Eylül 2008’de Erivan’ı ziyareti ile başlayan

süreç, bir ilk olması bakımından önemlidir ve ihtilaflı tarihin yarattığı mevcut çıkmazı,

ortak bir geleceğe dönüştürmek için önemli bir fırsat sunmaktadır. şimdiye kadar,

Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında gerçekleştirilen üçlü görüşmeler, bu üç

ülke arasındaki gerilimin azaltılmasına önemli katkılar sağlamıştır. “Ermeni soykırımı”

iddialarını siyasi sürecin merkezine taşımaya yönelik herhangi bir çaba, kesinlikle

Türkiye ile obama yönetimi arasındaki ilişkileri bozacak ve Ankara ile Erivan arasındaki

uzlaşma sürecini de engelleyecektir. Jeopolitik açıdan meseleye yaklaştığımızda,

soykırım iddialarının dar gündeminin siyasi arenada baskın hale gelmesi, her iki tarafa

da zarar vermektedir. Bunun önlenmesi ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin

gelişmesi, bütün tarafların çıkarınadır. Bu nedenle, Ankara ve Erivan’ın meseleyi kendi

aralarında halletmelerine öncelik verilmeli ve obama yönetimi bu yakınlaşma sürecini

desteklemelidir.

TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİNİÇEŞİTLENDİRMEK

Stratejik önemine karşın, Türk-Amerikan ilişkileri, çeşitlilikten yoksun olmanın sıkıntısını

yaşamaktadır. İki ülke arasındaki ilişkilerin boyutunu ve biçimini, genellikle ABD’nin

bölgedeki çıkarları belirlemekte ve ilişkilerde diğer alanlara çok az yer ayrılmaktadır. İki

ülke arasında yüzyıldır devam eden iyi ilişkiler, ticaret, eğitim ve kültür gibi alanlarda

işbirliğine ve ortaklıklara vesile olmamıştır. kasım 2008’de Washington’a G–20

zirvesi için yaptığı son ziyarette Başbakan Erdoğan, Türk-Amerikan ticaret hacminin

küçüklüğünden şikâyet etmiş ve bunu artırmak için çağrıda bulunmuştur. pek çok Türk

öğrenci, Amerikan yüksek eğitim kurumlarında öğrenim görmekte fakat işbirliğinin

mevcut seviyesi, iki ülkenin gerçek ortaklık potansiyelini yansıtmamaktadır. Çok sayıda

Amerikan yetkilisinin ve Türkiye’yi yakından takip eden Amerikan vatandaşlarının

çağrılarına karşın benzer bir durum, kültür alanında da mevcuttur. oysa Türk - Amerikan

ilişkilerini çeşitlendirmek ve dış politika haricinde diğer alanlarda yeterli sosyal sermaye

oluşturmak, kriz zamanlarında sürdürülebilir bir ilişki için atılması gereken önemli

adımlardır.

“Ermeni soykırımı” iddialarını siyasi sürecin merkezine taşımaya yönelik herhangi bir çaba, kesinlikle Türkiye ile obama yönetimi arasındaki ilişkileri bozacak ve Ankara ile Erivan arasındaki uzlaşma sürecini de engelleyecektir.

9

Page 10: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

ENERJİ İŞBİRLİĞİ

İki ülke arasındaki ilişkilerin en az gelişmiş olduğu alan enerji sektörüdür. Türkiye

enerji bağımlısı bir ülke olmasına karşın, orta Asya ve orta Doğu’dan Avrupa’ya

uzanan enerji koridorlarının üzerinde yer almaktadır. Hâlihazırda Türkiye üzerinden

geçen önemli enerji koridorları vardır ve daha fazlasının inşa edilmesi beklenmektedir.

NABuCCo projesinin hayata geçmesi halinde, kafkasya havzasından ve orta

Asya’dan alınan gaz, Türkiye toprakları üzerinden geçerek Batı’ya taşınacaktır.

Tamamlandığı zaman, dünyanın en büyük enerji boru hattı olacak bu proje, hem

AB ülkeleri için hem de Türkiye için enerji arzı güvenliğini artıracaktır. NABuCCo,

aynı zamanda Türkiye’nin stratejik konumunu da güçlendirecektir.

İran gazı, uluslararası işbirliği için başka bir potansiyel alandır. İran, rusya’dan sonra

dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerine sahiptir. Bu rezervlere sahip olmak,

İran’ın genel anlamda Batı ile özelde ise AB ülkeleri ile yakınlaşmak için kullanacağı

en önemli araçlardan biridir. obama yönetiminin daha aktif bir Avrasya enerji

politikası izleyeceği beklenmektedir. yeni yönetimin bölgedeki dost ülkelerin enerji

bağımlılığını azaltmaya yardımcı olmak amacıyla, bir yandan enerji çeşitliliğini

desteklerken, bir yandan da bu ülkelerle daha yoğun bir işbirliği içine girmesi

muhtemeldir. Bush yönetimi tarafından desteklenen Türkmen ve ırak gazının

Türkiye aracılığı ile Avrupa’ya taşınması fikrine, obama yönetimi tarafından da

destek verileceği düşünülmektedir. Önerilen taşıma planı, Türkiye’nin bölgedeki

zengin enerji kaynaklarını, dünya pazarlarına taşıyarak bir enerji dağıtım merkezi

olma hedefini gerçekleştirmede önemli bir adım olacaktır.

KIBRIS BARIŞ SÜRECİ

obama yönetimi, kıbrıslı Türkler ve rumlar arasında şu anda yürütülmekte olan

görüşmeleri desteklemelidir. konuyla ilgili Joe Biden’ın geçmişte yapmış olduğu

açıklamalar nedeniyle, kısmi ve tek taraflı bir Amerikan yaklaşımı bekleyenlere karşın,

Başkan yardımcısı olarak Biden, büyük ihtimalle hem Türkiye hem de yunanistan

ile iyi ilişkileri devam ettirmek için realist bir politika izleyecektir. yeni yönetim,

kıbrıslı Türklerin, adayı birleştirmek için 2004’te Annan planı’na tam destek verdiğini

unutmamalıdır. ABD, adanın iki halkı arasında uzlaşıya yönelik yapıcı bir adım olarak

kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonu sona erdirme çabalarını desteklemelidir.

Türk - Amerikan ilişkilerini

çeşitlendirmek ve dış politika

haricinde diğer alanlarda yeterli sosyal sermaye

oluşturmak, kriz zamanlarında

sürdürülebilir bir ilişki için atılması gereken önemli

adımlardır.

10

Page 11: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

AMERİKA SONRASI IRAK

obama seçim kampanyası sırasında ve sonrasında, ırak’taki savaşa karşı olmuş ve

Amerikan askerlerini, başkanlığının ilk 16 ayında ırak’tan çekeceğini taahhüt etmiştir.

ırak ile ABD arasında 2008’in sonunda imzalanan kuvvetler Statüsü Anlaşması,

Amerikan kuvvetlerinin 2011’e kadar çekilmesini öngörmektedir. katı bir takvime

ilişkin tek taraflı taahhütler altına girmek belirli riskler içerse de, ıraklıların kendi

kendilerini yönetmelerine ve ülkelerini uluslararası toplumun yardımları ile yeniden

inşa etmelerine izin vermek için Amerika’nın geri çekilmesi nihai bir gerekliliktir.

obama’nın geri çekilme planının detayları üzerinde hala çalışılmaktadır. Bu planın

başarılı olması için, dört ana ayak üzerine oturtulması gerekmektedir. İlk adım olarak,

ırak’ın asker ve polis kuvvetleri ırak’ın güvenliğini devralmalıdır. Bu kuvvetlerin

gerekli eğitimi almaları ve durumlarının iyileştirilmesi, NATo ile yapılacak bir işbirliği

çerçevesinde sağlanabilir. ABD’nin, NATo’nun konuya daha fazla müdahil olmasına

yönelik çağrıları, Avrupalı müttefiklerce sıcak karşılanmamış olsa da, obama’nın,

Amerika çekilme planını uygulamaya koyduğunda, NATo’nun ve uluslararası

toplumun desteklerini artıracağını beklediği anlaşılmaktadır.

Amerika’nın mevcut stratejisinin ikinci ayağı, Bağdat’taki merkezi hükümeti

güçlendirmek ve Amerika sonrası dönemde iç savaşı ve kaosu önleyecek, işlevsel

bir siyasi ve ekonomik sistem yaratmak olmalıdır. ırak içerisindeki bölgesel dengeleri

birbirinin maliyetine zayıflatmaktan veya güçlendirmekten uzak bir geri çekilme

planı hayata geçirilmelidir. ırak toplumundaki her kesimi temsil edecek merkezi

bir hükümet için siyasi çerçeve oluşturulmalı, ırak’ın bölgesel hükümetleri ile Bağdat

arasındaki ilişkiler doğru tanımlanmalıdır. merkezi hükümet ıraklıların hayatını

normalleştirmek için sosyal hizmetlerde etkinliğini artırmalıdır. Bu süreç, aynı

zamanda, ırak toplumunu oluşturan farklı etnik, dini ve mezhebi gruplar arasında

uyumu sağlayacak önlemleri de içermelidir.

Üçüncü ayak, Amerika’nın geri çekilmesi sonrasında, ırak’ta güvenlik ve istikrarı tesis

etmek için komşu ülkelerden ve uluslararası toplumdan destek arayışı içine girmek

olmalıdır. Amerika’nın tek taraflı politikalarına son vereceği yönündeki sözüne uygun

olarak obama, güvenlikten ekonomiye kadar ırak’ın acil sorunları ile ilgilenmek üzere,

bölgedeki tüm ülkelerle işbirliği yolları aramalıdır. Türkiye, ırak’a komşu Ülkeler

Girişimi başlatıldığından beri bölgesel işbirliği için önemli bir platform görevi

görmektedir. Bu girişim, Amerika-sonrası ırak’a yardım etmek için desteklenmeli ve

güçlendirilmelidir. Bu sürecin önemli bir unsuru, ırak’ta kalmaya devam edecek olan

Amerikan askerlerinin, İran ve Türkiye’nin de dâhil olduğu komşu ülkeler tarafından

bir tehdit olarak algılanmamalarını garanti altına almaktır. Örneğin, gelecekte kuzey

ırak içerisindeki bölgesel dengeleri birbirinin maliyetine zayıflatmaktan veya güçlendirmekten uzak bir geri çekilme planı hayata geçirilmelidir. ırak toplumundaki her kesimi temsil edecek merkezi bir hükümet için siyasi çerçeve oluşturulmalı, ırak’ın bölgesel hükümetleri ile Bağdat arasındaki ilişkiler doğru tanımlanmalıdır.

11

Page 12: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

ırak’taki geniş Amerikan askeri varlığı, Türkiye için bir endişe ve gerilim kaynağı

olacaktır.

Dördüncü olarak, ABD’nin çekilmesiyle beraber tartışılan askeri üs veya üslerle ilgili

politikalar, bölge ülkeleriyle işbirliği ve koordinasyon içerisinde hayata geçirilmelidir.

Bölgede, Amerika’nın geçmişte işgal sonrası hayata geçirdiği üs politikaları, genelde

büyük maliyetler üretmiş, işgalin ve iç çatışmanın farklı bir düzeyde devam etmesine

sebep olmuştur. Benzer bir risk, ırak için de geçerlidir. Amerikan askeri varlığı devam

ettiği sürece, ırak’ta işgalin, iç savaşın ve bölgesel gerilimlerin bitmesi gecikecektir.

Son olarak, kerkük meselesinde hem ırak içindeki grupları hem de bölgesel güçleri

tatmin etmeyecek her çözüm veya çözümsüzlük, orta vadede ırak’ta başka bir çatışma

alanı yaratacaktır. ırak orta Doğu’nun, kerkük ise ırak’ın prototipi gibidir. Bu nedenle,

kerkük’te bütün tarafları tatmin edecek adil bir çözüm arayışı, ırak’ın uzun vadeli

istikrarının da en önemli adımlarından biri olarak görülmelidir.

AFGANİSTAN: İMPARATORLUKLARINMEZARLIĞI

Başkan obama, Afganistan’daki asker sayısını artırma ve bu ülkedeki durumla başa

çıkabilmek için daha fazla NATo ve müttefik desteği sağlama fikrini desteklemektedir.

yeni yönetim, Afganistan’daki Amerikan askeri sayısını arttırmıştır. Afganistan’da

istikrarı sağlamak amacıyla daha aktif bir katılımı hedefleyen obama, Avrupa

başkentlerinde bu amaçla temaslara başlamıştır. NATo-ıSAf kuvvetleri, muhtemelen

yeni dönemde daha fazla destek alacaktır. Türkiye, işgalin, savaş baronlarının ve zayıf

hükümetin neden olduğu güçlüklerle baş etmede yerel halka yardımcı olmak amacıyla

Afganistan’a asker göndermiş durumdadır.

yeni yönetim için Afganistan’a öncelik vermek doğru bir adım olacaktır. Bununla

birlikte, obama’nın, Afganistan’daki sorunları çözmek için Taliban’ı da içine alan, bütün

tarafları bir araya getiren yeni bir ulusal uzlaşı sürecini başlatması gerekmektedir.

Taliban’ın ve Afganistan’daki diğer savaşan grupların içinde, siyasi sürecin parçası olmak

isteyen unsurlar bulunmaktadır ve bunlara izin verilmelidir. Sadece yabancı askerlerin

varlığının bile huzursuzluk ve güvensizlik kaynağı olduğu Afganistan gibi geleneksel

bir toplumda, bütün Afgan gruplarını sürece dâhil ederek Afganistan’ı yeniden inşa

etmek gerekmektedir. Türkiye’nin Afgan halkı nezdinde sahip olduğu itibar, bu süreçte

önemli bir siyasi sermayedir. Ayrıca, Afganistan’da düzeni tesis etmek ve makul bir çıkış

stratejisi geliştirmek için, obama yönetiminin pakistan ve İran ile de yakın bir işbirliği

geliştirmesi gerekecektir.

obama’nın, Afganistan’daki

sorunları çözmek için Taliban’ı

da içine alan, bütün tarafları

bir araya getiren yeni bir ulusal uzlaşı sürecini

başlatması gerekmektedir.

12

Page 13: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

İRAN: NÜKLEER SORUNUN ÖTESİNEGEÇEBİLMEK

obama, İran’ın nükleer silaha sahip olmasının kabul edilemez olduğunu açıkça

belirtmiştir. Bölgedeki diğer ülkeler gibi Türkiye de aynı görüşü paylaşmakla birlikte,

İran’ın barışçıl amaçlarla nükleer enerji teknolojisini geliştirmesini desteklemektedir.

Öte yandan obama, Tahran ile doğrudan ve ön şartsız diyalog başlatma ihtimaline

yeşil ışık yakmıştır.

İranlıların yıllardır yaşadığı izolasyon ve güvensizlik duygusunu ortadan kaldırmak

adına, kapsamlı adımların atılması gerekmektedir. Türkiye-İran ilişkilerinin mevcut

durumu, İran nükleer sorununun çözümünde etkili olabileceği gibi, ırak, Afganistan,

lübnan ve filistin’deki istikrara da katkı sağlayacaktır. Washington’daki G–20

toplantısına katılmadan önce Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Tahran ve Washington

arasındaki görüşmelerde arabuluculuk yapmak istediğini açıklamıştır. İran’ın

desteklediği anlaşılan bu açılım, iyi niyetle değerlendirilmeli ve doğrudan ve dolaylı

görüşmeler süreci başlatılmalıdır. Beyaz Saray, Türkiye’nin komşu bir ülke olarak İran

ile uzun yıllara dayanan tecrübesini göz önüne alarak, İran’a ilişkin konularda Türkiye

ile yakın temas halinde olmalıdır. kaldı ki, Bm Güvenlik konseyi üyeliği görevinin

başlaması nedeniyle Türkiye, İran nükleer dosyasının kapsamlı ve yapıcı bir yaklaşımla

ele alınması konusunda doğrudan bir muhatap haline gelmiştir.

PAKİSTAN

pakistan, obama’nın kampanyası boyunca dış politikanın merkezinde yer almıştır.

obama, pakistan’ın uluslararası terörün kaynağı olduğunu ifade etmiş ve pakistanlı

grupları Afganistan’daki Amerikan operasyonlarını sabote etmekle suçlamıştır.

pakistan’daki durumun bölgesel ve uluslararası siyaset için tehlikeli olduğu ortadadır.

kırılgan ve kutuplaşmış bir siyasi sisteme sahip pakistan’daki durum, sosyal bir iç

çatışmaya dönüşebilir ve son derece kırılgan olan bölgesel istikrarı büsbütün ortadan

kaldırabilir.

pakistan yönetiminin pakistan’daki nükleer silahları kontrol edebilme yeteneğine

ilişkin endişelere neden olan bu durum, aynı zamanda uluslararası güvenliği de tehdit

etmektedir. 26 kasım’da Hindistan’ın mumbai kentinde düzenlenen terörist saldırı

ve Hindistan’ın bundan pakistan’ı sorumlu tutması, durumu daha da tehlikeli hale

getirmiştir. Türkiye’nin pakistan ile iyi ilişkileri ve tarihi bağları göz önüne alındığında,

bir yandan pakistan ile Hindistan diğer yandan pakistan ile Afganistan arasındaki

Beyaz Saray, Türkiye’nin komşu bir ülke olarak İran ile uzun yıllara dayanan tecrübesini göz önüne alarak, İran’a ilişkin konularda Türkiye ile yakın temas halinde olmalıdır.

13

Page 14: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

gerilimi azaltmak amacıyla gerçekleştirilecek bir girişime Türkiye’nin dâhil edilmesi,

önemli bir katkı sağlayacaktır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afganistan Devlet Başkanı

Hamid karzai ve pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari arasında gerçekleştirilen

üçlü görüşmelerin ikinci turu, 6 Aralık 2008’de Türkiye’de yapılmıştır. Bir diğer önemli

buluşma ise, Ankara’da 1 Nisan 2009 günü gerçekleşmiştir. pakistan-Afganistan

ilişkilerine Türkiye’nin artan şekilde müdahil olması, tüm taraflar ve ABD yönetimi

tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır. Bu yüzden de, obama yönetimi, başarılı

bir politika oluşturmak için, Türkiye’nin pakistan ve Afganistan ile olan iyi ilişkilerinden

istifade etmeyi düşünecektir, düşünmelidir.

21. YÜZYILDA YENİDEN AYAĞA KALKAN RUSYA

obama, rusya’ya yönelik politikasının bütün kapsamını ve detaylarını kamuoyuna

henüz açıklamadığı halde, rusya’ya karşı sözde realist bir politika izlemekle

eleştirilmiştir. Buna karşın obama, rusya konusunda değerlere dayalı bir politika

izleyeceğini söylemiştir. Geçen yılki rusya-Gürcistan savaşından sonra rusya’nın

‘Batı’nın kuşatma politikası’ olarak gördüğü yaklaşıma karşı meydan okuyan bir duruş

sergileyeceği açıkça belli olmuştur. rusya, Türkiye’nin yakın komşu çevresinde

önemli bir oyuncudur ve aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ticari ortaklarından

biridir. yukarıda tartışılan bölgesel perspektif, sadece Türkiye-rusya ilişkileri için

geçerli değildir. Bu yaklaşım, rusya ve ABD arasındaki ilişkilerde de güven, ortaklık

ve etkin bir diplomasi çerçevesi sağlayabilir. rusya-Gürcistan krizinin ardından

Türkiye, kafkasya ülkeleri arasındaki bölgesel diyalogu arttırmak için “kafkasya

İstikrar platformu”nun kurulmasını önermiştir. şimdiye kadar Türkiye’nin çabaları,

kafkasya’da daha büyük bir çatışmanın ortaya çıkmasını engellemeye yardımcı

olmuştur. Türkiye’nin rusya ve bölgedeki diğer ülkelerle iyi ilişkileri, yeni Amerikan

yönetimi tarafından önemli bir fırsat olarak görülmeli ve desteklenmelidir.

ORTA DOĞU BARIŞ SÜRECİ

obama yönetimi, orta Doğu’daki bütün problemlerin birbirleriyle bağlantılı olduğunu

açık bir şekilde görmelidir. Arap-İsrail barış sürecinde, İran’ın tecrit edilmesi sorunu ve

ırak’ın kırılgan yapısı hesaba katılmadan bir ilerleme sağlanmasını beklemek gerçekçi

değildir. Diplomasi sanatı, her şeyden önce, ortak çıkarları ve sorunları tanımlamak

için ilgili bütün tarafları bir araya getirme çabasıdır. obama yönetiminin 1991 madrid

Zirvesi’ne benzer uluslararası bir konferans ile orta Doğu barış sürecine yeni bir ivme

kazandırması gerekmektedir. madrid’de yapılan en büyük hata, İran’ın dışlanması

Türkiye’nin rusya ve bölgedeki

diğer ülkelerle iyi ilişkileri,

yeni Amerikan yönetimi

tarafından önemli bir fırsat olarak

görülmeli ve desteklenmelidir.

14

Page 15: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

olmuştur. Bu sefer, bu yeni uluslararası zirvede, AB, rusya, Bm ve ABD’den oluşan orta

Doğu Dörtlüsü’nün yanında, Türkiye ve İran da dâhil olmak üzere, bölgedeki bütün

büyük aktörler bir araya getirilmelidir.

İstanbul yeni bir orta Doğu zirvesi için uygun bir platform sunmaktadır ve orta Doğu

siyasetinin önemli adreslerinden biri haline gelen Türkiye, böyle bir zirveye ev sahipliği

yapabilecek kapasiteye sahiptir. Türk diplomasisi, İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk

anlamında önemli girişimler gerçekleştirmiş ve Hükümet, İran ile ABD arasında

arabuluculuk yapma konusunda istekli olduğunu belirtmiştir. orta Doğu’daki yeni

diplomasi ve işbirliği süreci, “İstanbul Barış Süreci” adı altında bir zirve ile İstanbul’da

başlatılabilir. Böyle bir çaba, sadece iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin daha da

gelişmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda obama yönetiminin orta

Doğu’da barış için çok taraflı gerçek bir platform oluşturma isteğinde samimi

olduğunu da ispatlayacaktır.

obama, orta Doğu barış sürecine öncelik vereceğini göstermiştir. filistin sorunu

çözülmedikçe ve kudüs konusunda kalıcı ve adil bir çözüm bulunmadıkça, ABD ile

müslüman dünya arasında kalıcı bir barış sağlanamayacağı açıktır. Buna karşılık,

İsrail lobisi, barış sürecine dar ve çarpık bir bakış açısı ile yaklaşmaya ve Arapları

isteksiz ve İsrail ile barış yapması imkânsız taraf olarak sunmaya devam etmektedir.

Benjamin Netenyahu başkanlığında kurulan yeni İsrail hükümeti, barış süreci için

çok ciddi tehditler içermektedir. Zira Netenyahu, iki devletli çözüm modeline ve

bağımsız bir filistin devletine karşı olduğunu açıkça ifade etmektedir. Öte yandan,

obama’nın İsrail yanlısı isimlere ekibinde yer vermesi, filistin sorununa yaklaşımında

konuyu adil bir şekilde ele alıp almayacağı konusunda soru işaretlerine neden

olmuştur. Amerikan ulusal Güvenlik Ajansının başına getirilen Chass freeman’ın

İsrail lobisinin baskıları sonucunda görevinden istifa etmesi ve obama’nın bu istifayı

kabul etmesi, filistin konusundaki yeni açılım umutlarına gölge düşürmüştür. Buna

rağmen, obama orta Doğu barış sürecini başlatmalı ve Başkan Bush’un bu konuda

yaptığı ölümcül hatalardan kaçınmalıdır. Bu bağlamda, öncelikle filistin’deki seçim

sonuçlarına ve aktörlere saygı duyarak işe başlanmalıdır. Çünkü ABD yönetiminin,

İsrail’in söyleminden ve bakış açısından farklı bir vizyon ve yaklaşım sergilemesi,

filistinlilerin ve bölge ülkelerinin üzerinde pozitif bir etki uyandırabilir. Bu amaçla,

yeni yönetimin Arap Barış Girişimini ciddiye alarak, Hamas’ı görüşmelere dâhil

edecek süreci başlatması yerinde olacaktır. Hamas çözümün bir parçası olmadıkça,

filistin için kalıcı bir çözümün olmayacağı açıktır. Nitekim bölgeyi yakından tanıyan

Türkiye bu gerçeği kabul etmiş ve filistin’deki bütün taraflarla iyi ilişkiler kurmuştur.

Dolayısıyla 1967 sınırları, filistinli mülteciler ve kudüs’ün statüsü de dâhil olmak

üzere, filistin sorununun kilit noktaları, bölgesel bir çerçeve içinde konuşulmalı ve

obama yönetimi, filistin sorununa ilişkin yeni bir çerçeve sağlamalı ve adalet ve eşitlik prensiplerine dayalı iki devletli çözümü hayata geçirmek için vakit kaybetmeden harekete geçmelidir.

15

Page 16: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

bu toplantılara Arap ülkeleri, İran ve Türkiye davet edilmelidir. obama yönetimi, aynı

zamanda bölgesel siyasi sürece Suriye’nin dâhil edilmesini de desteklemelidir.

Ne var ki, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı sessizliği, obama’nın İsrail-filistin

sorununa yeni bir bakış açısı getirebileceğine ve bu konudaki istekliliğine ilişkin

umutları sarsmıştır. İsrail’in Gazze’ye karşı ölümcül saldırılarında, çoğunu sivillerin,

kadın ve çocukların oluşturduğu 1.300’den fazla insan ölmüş ve yaklaşık beş bin filistinli

yaralanmıştır. şu anda İsrail, filistin konusunda adil ve kalıcı bir çözüme ilişkin bütün

olasılıkların altını oymaktadır. İsrail, Birleşmiş milletlere, komşu ülkelere ve uluslararası

toplumun geri kalanına kafa tutarak, bölgede herhangi bir taraf ile barış yapma

konusunda isteksiz olduğunu ispat etmiştir. Bu davranış İsrail’i daha çok izole ederken,

aynı zamanda uzun vadede İsrail vatandaşlarının güvenlik ve refahını da tehlikeye

atmaktadır. obama yönetimi, filistin sorununa ilişkin yeni bir çerçeve sağlamalı ve

adalet ve eşitlik prensiplerine dayalı iki devletli çözümü hayata geçirmek için vakit

kaybetmeden harekete geçmelidir.

SONUÇ

Amerika 11 Eylül sonrası Bush yönetiminin neo-con ekibinin eliyle uyguladığı

politikalar neticesinde dünya genelinde büyük bir tepki toplamıştır. George

Bush’un birinci başkanlık dönemine iki işgal sığdıran, filistin meselesinde açıkça

İsrail politikalarını destekleyen, İslam dünyasının şimşeklerini üzerine çekebilecek

müdahalelerden ve söylemlerden imtina etmeyen ABD, sadece imajını bozmakla

kalmamış, kırılgan uluslararası düzeni de adeta anlamsız kılmıştır. obama yönetimiyle

bir restorasyon dönemi başlatacağının işaretlerini veren ABD’nin, sadece söylem

düzeyinde uluslararası düzene, bölgesel sorunlara ve ikili ilişkilere katkı sunamayacağı

aşikârdır. yeni Amerikan yönetiminden beklenen, fiili politika düzeyinde bir restorasyon,

diyalog ve küresel işbirliğidir. Bu yeni dönemin en önemli aktörlerinin başında, bölgesel

bir güç olan Türkiye gelmektedir. yeni dönemde Türkiye-Amerika ilişkileri, stratejik

çıkarlar ve katılımcı işbirliği çerçevesinde şekillendiği sürece daha verimli bir noktaya

taşınabilir. Bu yüzden, ABD Başkanı obama’nın 6–7 Nisan 2009 tarihlerinde Türkiye’ye

yaptığı ziyaret, hem ikili ilişkilerin hem de bölgesel istikrar ve barışın önemini bir kez

daha teyid etmiştir.

16

Page 17: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

O B A M A D Ö N E M İ T Ü R K - A M E R İ K A N İ L İ Ş K İ L E R İ

17

Page 18: Analiz setafile.setav.org/Files/Pdf/obama-donemi-turk--amerikan...bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmaktan daha fazlasını yapması gerektiği açıktır. Guantanamo’yu kapatmak,

S E T A A N A L İ Z

Barack Hüseyin obama’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. başkanı olarak seçilmesi, Amerika’nın sosyal ve siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. kampanyasını değişime dayandıran obama’nın “Evet, yapabiliriz” sözüne duyulan inanç, kendisine sadece seçimleri kazandırmamış, aynı zamanda farklı bir vizyon ve yeni bir gelecek kurgulayabilmesi için ihtiyaç duyacağı desteği de sağlamıştır. Amerika merkezli küresel finansal krizin ortasında seçim kazanan obama, ilk anda, dış politikadan ziyade ekonomi ağırlıklı sorunlarla uğraşmayı planlıyordu. Ancak İsrail’in Gazze saldırısında sessizliğini koruyarak, ilk uluslararası kamuoyu testinden olumsuz puan aldı. Buna rağmen obama, dünya ile iletişim ve diyalog kanallarını açık tutacağını deklare ederek pozitif bir adım da attı. Özellikle orta Doğu’da Bush döneminden farklı olarak izolasyondan yana olmadığını ilan etmesi, barış ve istikrar umutlarını yeniden yeşertti. Bu noktada Türkiye-Amerika ilişkileri yeni ve daha verimli bir başlangıcın işaretlerini vermektedir. Önce George mitchell ve Hillary Clinton’ın Türkiye ziyaretleri, ardından obama’nın Türkiye’ye gelmesi, ilişkilerde daha yoğun işbirliğinin önünün açıldığı şeklinde yorumlanmaktadır. Öte yandan, Türkiye özellikle son dönemlerde izlediği çok boyutlu ve kuşatıcı dış politika ile bölgesinde çeşitli sorunların çözümüne pozitif katkı sağlamayı başardı. yeni Amerikan yönetimi ise, Türkiye’nin bugüne kadar başarılı olduğu bölgelerde ve ilişkilerde “yeni bir dönem” iddiasında bulunmaktadır. Bu nedenlerle, obama’nın 6-7 Nisan 2009 tarihlerindeki Türkiye ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinin çok yönlü yapısını geliştirmek ve bölgesel istikrara katkı sunmak için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.

w w w . s e t a v . o r g