Upload
others
View
19
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
“YENİ” İKTİSATTA ORTAK NOKTALAR1
Prof.Dr. Ercan Eren
Özet
İktisat biliminde ilerleme var mıdır? İlerlemede diğer bilimlerin katkısı nasıldır? Aynı dönemlerdeki
farklı iktisadi paradigmalar, diğer bilimlerle ilişkide ortak noktalara sahip midirler? Bu çalışmada
yukarıdaki sorulara yanıt verilmeye çalışılmaktadır. İktisattaki son dönem gelişmeler, özellikle iktisadın
fizik, matematik ve biyoloji ile ilişkisi ele alınarak, irdelenmektedir.
JEL sınıflaması: B22, B23, B41
Abstract COMMON POİNTS IN “NEW” ECONOMİCS
Is there any progress of economics? How do other fields of science contribute to this progress? Do
different economic paradigms in the same eras have common points in relations with the other sciences?
These challanges are tackled throughout this work. Latest developments in economics, especially
considering its relations with physics, mathematics and biology, are handled. JEL Classification: B22, B23, B41
Giriş
İktisatta “yeni” kavramı iki anlama gelebilir. Birincisi “eski” iktisattan farklı olmasıdır. İkinci
anlamı ise, ”eski” iktisadın birçok özelliklerinin devam ettiği, ona yeni eklemeler yapıldığı,
bazı şeylerden ise vazgeçildiğidir. Kanımca “yeni” kavramı daha çok ikincisini içermektedir.
Bir diğer konu ilerleme ve devrim üzerinedir. Bilimsel ilerleme denildiğinde açıklayıcılık ve
öngörü gücünün artması anlaşılır. Devrim ise, bir paradigmadan bir başka paradigmaya
geçiştir.
Bir alanda ilerleme kavramını emperyalizm kavramı ile de açıklayabiliriz. Bir alanının analiz
biçiminin, yönteminin, içeriğinin bir başka alan tarafından kullanılmasını emperyalizm
(Maki, 2002) kavramı ile ifade edebiliriz.
1 Çalışma İktisadi Düşünce Girişimi’nin düzenlediği “İktisatta Yeni Yaklaşımlar” Çalıştayında sunulmuştur. Katkıda bulunanlara teşekkür ederim. Ayrıca Serçin Şahin, Dr.Yasemin Asu Çırpıcı ve Dr.Kaan Öğüt’e değerlendirmeleri için teşekkür ederim.
İktisadın diğer bilim dalları ile ilişkisine bu açıdan bakarsak nasıl bir sonuçla karşılaşırız?
Matematik, fizik, bilgisayar bilimi, biyoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, psikoloji gibi bilim
dalları ile ilişkisinde durum nasıldır? Siyaset bilimi dışında, diğer alanlarla ilişkisinde
sömürülen durumda olduğu açıktır.
Yakın geçmişe kadar iktisadi emperyalizm kavramı kullanılırdı. Buna göre, rasyonel seçim
kuramı, kamu tercihi analizlerinde olduğu gibi, iktisat diğer disiplinleri etkilemektedir. 1980
sonrasında ise süreç tersine dönmüştür; iktisat içerik ithalatı sürecine girmiştir. Fizik,
matematik, bilgisayar bilimi, oyun kuramı, psikoloji, biyolojinin kavramları, iktisadın
kavramları olmaya başlamıştır. Buna göre, Tersi emperyalizm sürecinin yaşanmakta olduğu
söylenebilir. (Davis, 2006:1–20)
İktisatta ilerleme kavramını, özellikle fen bilimleri ile ilişkisi bağlamında ele almak gereklidir.
Genellikle iktisatta yeni şeyler söylemek, fizik, matematik, bilgisayar bilimi ve biyolojideki
gelişmeleri iktisada uygulamak anlamına gelmektedir. Bu, iktisatta kendi içinde gelişmeler
yoktur demek değildir. Ama kanımca baskın olan birincisidir.
Keynes ve Hayek gibi iktisatçılar iyi iktisatçı olmak ifadelerinde de bunu görmek olanaklıdır;
İyi iktisatçı olmak için iktisat dışı alanları da (matematik, fizik, felsefe, psikoloji, sosyoloji
vb…) iyi bilmek gerekir.
İktisatta ilerlemenin bir diğer özelliği, mutasyon yanının ağır basmasıdır. Ben bunu “eklektik
süreç” veya “aşure” kavramıyla açıklıyorum. İktisatta gelişme, “değişmez” temeller üzerine
gerçekleşmemektedir. Bunun en önemli örneği “rasyonellik” kavramıdır. Rasyonel bireyi
attığınız zaman “Neo Klasik” iktisattan söz edemeyiz. Bugün “yerleşik” iktisatta rasyonellik
içerik kaymasına uğradığı gibi, sınırlı rasyonellik ve hatta irrasyonelliği içeren çok sayıda
çalışmaya rastlamak olanaklıdır. Yerleşik iktisatta çoğulculuk söz konusudur. Çoğulculuk,
Heterodoks iktisat için de geçerlidir.
Kanımca burada da, iktisadın diğer bilimlerdeki gelişmelerden fazla etkilenmesi etkilidir.
Bugün “yeni” iktisatta sıkça kullandığımız (HP, Kalman) vb…) filtre, kalibrasyon,
simülasyon, optimal kontrol kuramı, histerisiz, patika bağımlılığı, zaman tutarsızlığı, sınırlı
rasyonellik, kaos, fraktallar, faz değişmesi, yapay sinir ağları, topoloji, oyun kuramı, entropi,
non lineer gibi kavramlar özellikle fizik, matematk ve bilgisayar biliminin yöntem, teknik ve
kavramlarıdır. Onlardaki gelişmeleri yansıtır. İktisadın tanımı genişlemekte ve içeriği
değişmektedir.
Çalışmada ilk olarak Klasik ve Neo Klasik İktisat ele alınacaktır. Daha sonra İktisattaki
gelişmeler kısaca incelenecektir. Son bölümde ise diğer bilimlerdeki gelişmelerin iktisada
etkisi değerlendirilecektir.
Klasik, Neo Klasik İktisat
İktisadın ortaya çıkışında Newton fiziğinin özel bir yeri vardır. Say, Smith, Ricardo’nun
Klasik iktisadı Newton fiziği ve Öklid(Euclidean) matematiği üzerine kurulmuştur.(Birner,
2002)
Benzer çizgi Neo Klasik iktisat için de geçerlidir. Örneğin Jevons, iktisadın tam bilim olması
için nicel yöntemler kullanması gerektiğini belirtmiştir. (Rima, 2001:490).2 Ayrıca bugün
tekrar öne çıkan kavramlardan biri olan güneş lekeleri kavramı da Jevons’a aittir.3
Neo Klasik iktisatta hâkim çizgi termodinamiğin (uygulamalı fizik) iktisada uyarlanmasıdır.4
Aynı zamanda Neo Klasik iktisat, mühendisçi- iktisat geleneğinin de başlangıcıdır. Özellikle
L.Walras ve I. Fisher’de termodinamikten etkilenme neredeyse birebirdir. Walras ve Fisher,
Termodinamiğin 1.Yasasını iktisada uygulamışlardır. Örneğin kıtlık kavramı ve Fisher’in
Miktar kuramı, termodinamiğin 1.Yasasının bir başka şekilde ifadesidir. Bu arada
termodinamikte 2, 3 ve 0’ıncı yasalar ortaya çıkmıştır. Buradaki gelişmelerin daha sonra
göreceğimiz gibi “yeni” iktisat üzerine etkisi fazladır.
Neo Klasik iktisatta fizikçi, mühendis, matematikçi iktisatçıların etkisi oldukça baskındır.
Bunların başında mühendis kökenli olan W.Pareto gelmektedir. Bugün ekonofizik, ortalama
2 Neo Klasik iktisadın ilk kurucularında tümevarım ve tümdengelim konusunda tam açıklık yoktur. Matematiğin yaygın kullanımıyla, daha sonra tümdengelim öne çıkmıştır. 3 Jevons, ekonomik dalgalanmalar ile meteorolojik olaylar arasında ilişki kurmuştur. 4 Fizik, İktisat ilişkileri için bkz N.Çakır, 1998
kavramına ve normal dağılıma eleştiri ile birlikte tekrar gündemde olan güç yasaları Pareto’ya
aittir.5
Başka örnekler de verebiliriz. P.Samuelson klasik fizik eğitimi almıştır. İktisatta marjinal
kavramının türev, diferensiyel problemine indirgeyerek, maksimizasyon kavramını
optimazyon sorunu olarak görmüştür. Optimizasyon tekniklerinin iktisatta uygulanmasında
ilk konumundadır.
Bir başka örnek Cobb’dır. Bugün Cobb-Douglas üretim, fayda fonksiyonu; artan, azalan, sabit
getiri gibi kavramların arkasında Cobb’un matematikçi olması yatmaktadır.
İktisatta denge kavramının arkasında da klasik fizik ve matematik vardır. Özellikle 1950’li
yıllarda Arrow-Debreu ile üst düzeye çıkan matematik kullanımının arkasında6 dengenin
varlığı ve kararlılığı iktisadi analizin her şeyi ve sonu yapılmıştır. Bunun için sabit nokta
kuramından faydalanılmıştır. Ayrıca Nash dengesi de kanıt olarak gösterilmiştir. (Blaug,
2003:396, 399)
1950’lerdeki formalist devrim sonrası, gelişim denge iktisadının kendi içinde olmuştur.
Hâkim çizgi, statik genel denge kuramıdır. Bu çerçevede doğrusal denklemler, doğrusal
olmayan denklemlerin doğrusallaştırılması, fonksiyonun sürekliliği, doğrusal rasyonellik,
dengenin kararlılığı, optimal kontrol kuramı, denge konjonktür dalgaları yazını, eksik
piyasalarda genel denge, belirsizlik altında genel denge, oyun kuramı gibi gelişmelerden söz
edebiliriz.
Başka dikkat çeken noktalar da vardır. Örneğin Arrow-Debreu’da denge fiyatların varlığı
ispatlanırken, çok farklı gibi görünen Sraffa’da uzun dönem denge fiyatlarıyla uğraşmaktadır.
Üstelik kullanılan Matematik, 19.yüzyıl matematiğidir.(Velepullai, 2008)Bu konuda
“döneminin iktisada yansıyan ” matematiği ve fiziğinden hareketle çok sayıda farklı çizgideki
iktisatçıların “benzer” arayışlar içinde olduğuna örnek verilebilir.
5 Güç yasaları 1/5 veya %20 kuralı olarak bilinir. Gelirin %80’i nüfusun %20 sine aittir kuralı olarak bilinir.
Pareto’nun genel denge ve Pareto optimumun altında da güç yasaları yatar.
6 M.Blaug, bu durumu formalist devrim olarak nitelendirmiştir.(M.Blaug, 2003)
Aynı şekilde temsili ajan ile ortalama kavramı arasında ilişki kurmak olanaklıdır.
Bir başka, fakat biraz farklı örnek ekonometridir. İlk ekonometrisyenlerden C.Clark,
Tinbergen, T. Koopmans’ın temel kalkış noktası doğal bilimler temelinde sınamadır. Clark,
kimyacıdır ve kuantum mekaniği çalışmıştır. Koopmans, kuantum kuramcısıdır.(Birner,
2002) Kalkış noktası olarak, fizikteki gelişimi iktisada da yansıtma amacı olabilir.
Genel olarak “eski” iktisat statik ve lineer dir. F.Knight, Keynes, Hayek gibi iktisatçılar
kısmen bu gelenek dışında değerlendirilebilir. Kısmen diyoruz, çünkü örneğin dengesizlik
kavramından söz edemeyiz. Onlarda da denge kavramı temeldir.
Kısaca “eski” iktisadı Neo Klasik iktisat temelinde değerlendirirsek, metodolojik olarak öne
çıkan noktalar; yöntemsel bireyselcilik, yöntemsel enstrümantalizm (fayda maksimizasyonu)
ve yöntemsel dengeciliktir. Birey, fayda maksimizasyonu ve dengenin gerçekleşmesi
temeldir. Bu çerçevede ele alınan birey homo-ekonomik insandır. Bağımsız olarak hareket
eder (atomizm), bencildir (egoizm) ve rasyoneldir (sübjektif rasyonellik).
Neo klasik iktisadın temel kalkış noktaları,
1. Veri zamanda kaynakların dağılımı,
2. Faydacılık,
3.Marjinalizm
4. Rasyonellik,
5.Yöntemsel bireyselcilik,
6. Genel dengedir.
Buna göre veri zamanda kıt kaynakların fırsat maliyetlerini yansıtacak biçimde dağıtılması
(etkinlik sorunu), iktisadın kapsam ve içeriğini oluşturur. Modeller zamansızdır. Büyümeden
söz edilmez. Bireyler faydalarını maksimum kılacak biçimde hareket ederler. Azalan fayda
ilkesi geçerlidir. Kalkülüs (matematik) yoluyla (türev, integral, diferansiyel gibi) marjinal
değerler hesaplanır.(Dow,1999) Bireyler rasyoneldir. Sıralı muhakeme yaparlar. Hiçkimsenin
değiştirmeye gerek görmediği (genel denge) duruma ulaşmak hedeftir.
“YENİ” İKTİSAT
İktisatta son yıllarda çok sık kullanılan kavramlardan bazıları heterojen ajanlar, lineer
olmama, random (rastlantısal), stokastik (rastgele, olasılıksal) gibi kavramlardır. Gerçekte bu
kavramlar termodinamiğin 2. yasasından hareketle geriye dönmezlik, entropi (dengesizliğin
ölçümü) yazını çerçevesinde özellikle istatiksel fiziğin geliştirdiği kavramlardır. Nitekim son
yıllarda ekonofizik, termo iktisat, kompleksite iktisadı (doğrusal olmama, çoklu denge, artan
getiri, küçük olayların önemini içeren dengesizlik iktisadı) gibi yeni alanlar ortaya çıkmıştır.
Bu gelişmeler finansal iktisattan başlayarak yerleşik iktisadı da hızla etkilemektedir. Örneğin
yeni klasik iktisatta ortak çerçeve dinamik stokastik genel denge modelidir.
Modern (Yeni) iktisatta öne çıkan noktalar şöyle sıralanabilir (Eren, 2005,2007)7,
1. Zaman analize girmiştir. Zamanın analize girmesi birçok açıdan önemlidir. Özellikle
son yıllarda öne çıkan alanlardan bir tanesi olan deneysel iktisat ile birlikte somut
zaman analize girmiştir. Deneysel iktisat, laboratuar ortamında somut zamanlı model
kurulmasına olanak sağlamaktadır.
Ayrıca büyüme kuramları, kaynakları veri olmaktan çıkarmıştır. Veri kaynaklar
varsayımı terk edilmektedir.
2. Faydacılık. Modern kitaplarda faydacılıktan fazla söz edilmemektedir.
3. Marjinalizm. Matematikte kalkulüsün yerini set kuramı ve topoloji almaktadır.
Modern lisansüstü kitaplarda kalkülüsün yerini oyun kuramı almıştır. Ayrıca fraktal
geometri, bilgisayar simülasyonlarının gelişimi ile birlikte yeni açınımlar sağlanmıştır.
4. Rasyonellik. Faydacılık- rasyonellik ilişkisinin yerine sınırlı rasyonellik, norm temelli
(norm-based) rasyonellik (evrimci oyun kuramı) ve ampirik olarak tanımlanmış
rasyonellik kullanılmaktadır.
5. Yöntemsel bireyselcilik. Yöntemsel bireyselcilik yanında komplekstik kuramlar,
evrimci oyun kuramları, yeni kurumsalcılık çerçevesinde yeni yöntemsel arayışlar söz
konusudur.
6. Genel denge. Çoklu denge öne çıkmıştır.
7 Ortodoks, heterodoks, yerleşik kavramlarında değişmeler ve karışıklıklar için bkz. D.Colander, R.Holt ve B. Rosser, 2003; D.Dequech, 2007
Yeni iktisatta gelişimi iki çizgide ele almak olanaklıdır;
A. Genel denge kuramı sürecinde, evrimci oyun kuramı, deneysel iktisat, çoklu
denge.
B. Kompleksite kuramı. Bu kuramda dinamik ve tekrarlayıcı (iterative) süreç birlikte
ele alınmaktadır. Bilgisayar simülasyonları ayrıca önemlidir.
Yeni katkı alanları ile yerleşik iktisatta öne çıkan alanlar ise şunlar olmuştur: (Colander, Holt
ve Rosser, 2003)
1. Evrimci oyun kuramı,
2. Ekolojik ekonomi,
3. Psikolojik ekonomi,
4. Ekonometri,
5. Kompleksite kuramı(kaos kuramı, genel dengenin yeniden tanımı)
6. Bilgisayar simülasyonları,
7. Deneysel iktisat.
Bu alanlardaki gelişmeler ayrıca birbirini etkilemektedir. Örneğin çoklu denge kavramına
kaos kuramından, doğrusal olmayan dinamiklikten, davranışsal iktisattan, deneysel iktisattan,
oyun kuramından ulaşmak olanaklıdır.
Basitleştirme değil, karmaşık sistemler öne çıkmaktadır.
Bir başka gelişme iktisadın ampirik içeriği ile ilgilidir. Teknolojide, bilgisayar donanımı ve
yazılımında, uygulamalı matematikte ve pür matematikteki gelişmeler, ampirik içeriği çok
arttırmıştır.(Colander, 2005:251)
Yeni ekonomi metodolojik olarak daha çok tümevarım yöntemini kullanmaktadır. (Milberg,
2007)
(Yeni) yerleşik iktisatta ana akım Post Walrascı İktisattır. Post Walrascı İktisat Yeni Klasik
İktisat, Reel Konjonktür dalgalar analizi ve Yeni Keynesci iktisadı içermektedir.(Colander,
2006:1–23) Kompleksite kuramı, ajan temelli modeller, non liner ve istatiksel dinamik
modellerden etkilenmiştir. Rasyonel beklentiler üzerine kurulu Post Walrascı iktisat, yeni
araçlar çerçevesinde Walrascı iktisattan ayrılır. Yeni araçlar şunlardır: 1.Çoklu denge ve
denge seçim problemleri daha ciddiye alınır. 2. Belirsizleğe daha çok önem verilir. 3.Ajan
heterojenliği ve birbirine bağımlılığa daha fazla önem verilir. 4. Ajan öğrenme problemi daha
ciddiye alınır. 5. Politikaların yürütülmesinde kuramsal yol göstericilikten çok, ampirik
doğruluklara daha fazla önem verilir. 6. VAR analizi kullanılır. 7.Politika çıkarımları
konusunda kesinlik iddiası çok azalmıştır.
Modern (yerleşik) iktisatta öne çıkan dinamik genel denge kuramıdır (Benhabib ve
Farmer,1999). Dinamik stokastik genel denge(DSGE) yeni klasik iktisat için ortak
çerçevedir.(Dridi, Guay ve Renault, 2007:397) Dinamik genel denge kuramı kararsız denge
ve kararsız denge kavramı çok sayıda (sayısız denge) konusunu gündeme getirmiştir.
Kararsızlık, aynı zamanda çoğu çalışmada güneş lekeleri (sunspot) dengesi anlamında
kullanılmaktadır. Genellikle modellerde a) eksik katılım(sigorta piyasaları), b) eksik piyasalar
(asimetrik bilgi, işlem maliyetleri), c) artan getiri, d) piyasa aksaklıkları(sabit maliyetler, giriş
maliyetleri, dışsal etkiler), e) değişim aracı olarak paranın kullanımı varsayımları üzerine
modeller kurulmaktadır.
Hayvani güdüler ve güneş lekelerinin varlığı8, çoklu denge analizlerinin temel varsayımlarını
oluşturmaktadırlar. Güneş lekeleri daha çok tüketici, hayvani güdüler yatırımcı, girişimci
açısından öne çıkmaktadır (Howitt ve McAfee, 1992:493–507; Weil, 1989:889–894).
Orijinal olarak Keynes ve Jevons’a dayanan hayvani güdü ve güneş lekeleri kavramları, başka
iktisatçılarca da değişik adlarla analizlere dâhil edilmişlerdir. Bu kavramlarla öne çıkan
noktalar tesadüfî değişkenler, doğrusal olmayan fonksiyonlar (non linear çarpan-hızlandıran
modellerine kadar uzanır), iyimser- kötümser beklentilerdir. Örneğin iyimser beklenti, artan
getiri ve çoklu denge ilişkisi kurulmaktadır. Veya kötümser beklentiler, yüksek faiz oranı,
düşük büyüme ve çoklu denge ilişkisi kurulmaktadır.
Diğer gelişim çizgisi Kompleksite iktisadıdır.(Fontana, 2008; Colander, 2003; Colander,
2008; Day, 2006; Rosser,2003; Rosser 2006; Rosser,2008) Kompleksite iktisadı, heterodoks
iktisat içinde değerlendirilmektedir. 1984 yılında Santa Fe Enstitüsünün kurulması
kompleksite iktisadının gelişimini hızlandırmıştır. Santa Fe enstitüsü kurucularının arasında
8 Modern anlamda güneş lekesi, donanım, tercihler veya teknoloji gibi temel faktörlerle ilgisi olmayan herhangi bir tesadüfü değişkendir. Bkz. Duffy ve E.O’N. Fisher, 2005,s.510
K.Arrow’un da olması ilginçtir. Ekonofizik ve kaos kuramlarındaki gelişmeler, kompleksite
iktisadının yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur. 4 C sürecinin sonuncusu olarak da
adlandırılır. 4C, Sibernetik, katastrofi, kaos, kompleksitedir.
Kompleksite iktisadı Neo klasik iktisattan ayıran özelliklerini aşağıdaki gibi gösterebiliriz;
(Montgomery, 2003:227–228)
Neo Klasik İktisat Kompleksite İktisadı
1.Lineer, Non-lineer,
2.Temsili ajan(birey), Heterojen(somut) ajan,
3. Denge, Dengesizlik-çoklu denge,
4. Rasyonel beklentiler Adaptif, evrimci, tümevarımcı, grup görüşü,
5.Azalan getiri, Artan getiri,
6. kurumlar yok, akıcı, Patika bağımlılığı, adaptif evrim, kurumlar,
7.Serbest (rekabetci) piyasa, Piyasa başarısızlığı.
Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, simülasyon yolu ile kompleksite iktisadını
modelleştirmeye olanak sağlamıştır. Bu nedenle bilgisayarların gelişimi ile kompleksite
iktisadının gelişimi arasında yakın ilişki vardır.
Kompleksite iktisadında öne çıkan birçok analiz ve kavramlar, yerleşik iktisatta da
kullanılmaktadır. Örneğin hesaplabilir (computitional) iktisat analizlerinde heterojen birey
(Hommes,2006:1110–1146) ile çalışılmaktadır.
Kısaca, gerek yerleşik, gerek kısmen heterodoks iktisat çizgisinde ele alınabilecek
kompleksite iktisadında çok sayıda ortak gelişme vardır.
Patika bağımlılığı, non lineer, sınırlı rasyonellik, birbirini etkileme, heterojen bireyler,
öğrenme ve adaptasyon, dengesizlik ve çoklu denge, dengenin kararsızlığı, rastlantı,
tesadüflük, dinamik, kompleksite, artan getiri, oyun kuramı gibi kavramlar son yıllarda en çok
kullanılan kavramlardır. Ayrıca tümevarım yönteminin kullanımında artış vardır.
Bu gelişmelerin önemli bir kısmı matematik, fizik ve biyolojideki gelişmelerin iktisatta yeni
yansımasıdır. Bir başka ifade ile “yeni” matematik, “yeni” fizik, “yeni” biyoloji, “yeni”
iktisadın temelidir. Bu gelişmeler, yeni iktisatta çoğulculuk anlamına da gelmektedir.
Şimdi bu gelişmeleri ve ekonomiye yansımalarını kısaca ele alalım.
Fizikteki Gelişmeler ve Ekonofizik9
Ekonofizik, fizikteki kuram ve yöntemleri kullanarak, ekonomideki problemleri çözmede
kullanılan transdisipliner bir araştırma alanıdır. Genel olarak belirsizlik ya da stokastik öğeler
ve nonlineer dinamikleri içermektedir. Ekonofiziğin temel araçları istatistiksel fizikten alınan
olasılık ve istatistiksel yöntemlerdir. (Rosser, 2006a; Rosser, 2008; Yakovenko, 2007, Lux;
2008).
İktisadın fizikle olan etkileşimi 1930’lu yıllara kadar sürmüş, daha sonra 1980’lere kadar bu
etkileşim durmuştur. 1980 lerden buyana iktisat- fizik ilişkisi, iktisatta değilimin temel
etkenlerinden biri olmuştur.
20.yy.’ın ilk on yılında görelilik ve kuantum mekaniği kuramları, dengesizliğin
termodinamiği, deterministik kaos alanları fizik bilimini kökten değiştirmiştir. Bu dönemde
birçok teknolojik yenilik ve icat gerçekleştirilmiştir. Bu gelişmeler 1980 li yıllardan sonra
daha belirgin olarak iktisada yansımıştır.
Ekonofizik kavramı ilk kez Fizikçi H. Eugene Stanley tarafından 1995 yılında Hindistan’da
düzenlenen 2. Statphys – Kolkata Konferansında kullanılmıştır. (Rosser, 2006:1)
Ekonofizikle ilgili ilk konferans 1997 yılında Budapeşte’de “International Workshop on
Econophysics” ismi ile düzenlenmiştir. Daha sonra 1998’de Palermo’da “International
Workshop on Econophysics and Statistical Finance” ve 1999 yılında Dublin’de “Application
of Physics in Financial Analysis” isimleri ile düzenlenmiştir. (Carbone, Kaniadekis ve
Scarfone, 2007:7)
Magneta ve Stanley (2000), multidisipliner (çok disiplinli) bir alan olarak ekonofiziği;
“Fiziksel bilimlerden türetilen yeni kavramsal yaklaşımların çeşitliliğini sınayarak iktisadi
9 Fizikteki gelişmeler bölümünün yazımında tarafımdan yürütülmekte olan Doktora Seminer dersindeki ekonofizik ödevlerinden geniş ölçüde faydalanılmıştır.
problemler üzerinde çalışan fizikçilerin aktivitelerini göstermektedir.” şeklinde
tanımlamaktadır. Bu iktisadi problemler; finansal piyasalarda getirilerin dağılımı, gelir ve
refah dağılımı, ekonomik şokların dağılımı ve büyüme oranları, firma büyüklükleri dağılımı
ve büyüme oranları, şehir büyüklüklerinin dağılımı şeklinde sıralanabilir.
Ekonofizikle ilgili yayınlar son yıllarda çok artmıştır. Bu dönemde Nature, Physical Review
Letters, Physical Review E, Pysica A ve Quantitative Finance gibi dergilerde çıkan hatırı
sayılır büyüklükte çalışmalar yayınlanmıştır. Pysica A Dergisi, her sayıda ekonofiziğe özel
bölüm ayırmaktadır.
Kompleksite
Kompleksite kavramının Türkçedeki karşılığı olan karmaşıklık; içinde aynı cinsten birçok öğe
bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşma durumu olarak
tanımlanmaktadır.(Israel,2005:479–504) Ancak sözü edilen kompleksite kavramı,
karmaşıklık tanımından çok daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Kompleksite, evrenin
bütünleşik, ama aynı zamanda alışılmış mekanik ya da doğrusal yollardan anlayamayacağımız
kadar zengin ve çeşitli olan durumunu ifade etmektedir. Bu yollardan evrenin birçok parçasını
anlayabiliriz, ama daha büyük ve içsel ilişkileri daha geniş olan olgular ayrıntılara bakılarak
değil ancak ilke ve kalıplarla anlaşılabilmektedir. Kuantum Kuramının temel görüşü olan “her
şey başka şeylerle ilişki halindedir ve ilişkiler sürekli değişmektedir” anlayışına
dayanmaktadır. Kendi kendini uyarlayan kompleks sistemler; kendilerini çevreye uyarlarken
örgütlenme davranışı da gösterirler. Karınca kolonileri kendi kendini örgütlemenin klasik
örnekleridir. Herhangi bir mühendislik ya da sosyal bilim alanında eğitim almadıkları halde,
her karınca, yaşadığı çevre ve türdeşleri ile etkileşimini sağlayan birkaç temel kurala uyarak
işini yapmaktadır. Çok sayıdaki karıncanın etkileşiminden, kompleks ve düzenli bir topluluk
ortaya çıkmaktadır.(Carbone, Kaniadekis ve Scarfone,2007:7)
Kompleksite tanımının fizikte bundan başka birçok tanımı bulunmaktadır. Fizikçi Seith
Miller fizikte 45 farklı kompleksite tanımı olduğunu ifade etmektedir. Ancak bu tanımlardan
az bir kısmı iktisat için uygundur ve geçerlidir. Kompleksite tanımlarından çoğu bilgisayar
biliminden iktisada geçmiştir.10
10 Bunda Nobel İktisat ödülü alan ve sınırlı rasyonellik kavramını geliştiren H.Simon öncü role sahiptir. Simon, algoritma yazarak sınırlı rasyonellik kavramını geliştirmiştir.
Bir ekonomik sistemin deterministik içsel süreci onun asimptotik olarak sabit bir nokta
olmasına izi vermiyorsa (limit cycle veya bir patlama) dinamik kompleksliğe sahiptir ve bu
tür tanımlar iktisatta nonlineer durumlara neden olmaktadır.(Rosser, 2003)
Termodinamik
Termodinamik yunanca therma (ısı) ve Dynamis (güç) kelimelerinin bireşiminden meydana
gelmiş olup enerjinin bilimi olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin ne olduğu ise kesin olarak
tanımlanabilmiş değildir ancak genel olarak; iş yapabilme yetisi veya bir değişikliğe yol açan
etken olarak tanımlanmaktadır. Termodinamiğin 4 temel yasası bulunmaktadır.
0. Yasa: Sıcak suyla, soğuk su karıştırılırsa, ortaya ılık su çıkmaktadır. Ilık suyun sıcaklığı,
sıcak sudan düşük, soğuk sudan ise yüksek olmaktadır. Birbiriyle temas eden sistemler,
sıcaklık bakımından denkleşmektedirler. Sıfırıncı yasa denmesinin nedeni; birinci ve ikinci
yasanın ortaya konmasından yarım yüzyılı aşkın bir süre sonra 1931 yılında R.H.Fowler
tarafından ortaya atılmasına karşın çok temel bir bilgi olması bakımından bunlardan önce
gelmesi gerektiği içindir
1. Yasa: Hiç bir enerji, yoktan var edilemez; varsa yok edilemez. Enerji, cins
değiştirmektedir. Yani kimi bireyler için gider olan, kimilerinin geliridir.
Termodinamiğin bu ilk yasasını iktisadın en önemli tanımı olan kıtlık kavramı ile de
ilişkilendirmek mümkündür. İktisat bilimi kıt kaynakların sonsuz insan ihtiyaçları karşısında
nasıl dağıtıldığını açıklamaktadır. Bu bağlamda 1. yasa önemlidir.
2.Yasa: Hiç bir enerji, kayba uğramadan cins değiştiremez. Yani, enerji bir durumdan diğer
bir duruma geçerken bir miktar enerji kaybolmaktadır. Buna entropi denmektedir.
3.Yasa: Mutlak enerjisiz bir ortam elde etmek mümkün değildir. En soğuk ortamda bile bir
sıcaklık vardır. Sıcaklıkta ‘mutlak sıfır’ noktası ancak hesaben bulunabilmektedir.
Entropi
Entropi kelimesi Yunancada ki “entrope (bozulma)” kelimesinden gelmektedir. “Entropi,
sistemdeki düzensizliğin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Sistemde düzensizlik arttıkça
entropi de artmaktadır. Eğer bir sistem tam olarak düzenli ise, entropisi sıfır olabilir. Entropi
kavramı enerji kavramı kadar günlük yaşama girmiş olmasa da, bunun teknik olmayan
alanlara genişletilmesi yeni bir düşünce değildir. Entropi, bir sistemdeki düzensizliğin ölçüsü,
entropi üretimi ise bir sistemin hal değiştirmesi sırasında ortaya çıkan düzensizlik olarak
kabul edilmektedir.
Entropinin tanımlanmasında termodinamik, istatistiksel fizik kuramı ve bilgi (enformasyon)
kuramı olmak üzere en az üç yol vardır. İlk çıkış noktası termodinamiktir. Bu entropiler
deneysel verilere dayanarak hesaplanabilir. Entropi ya değişmez ya da artar bu geri dönülmez
bir işlevdir. Matematiksel bir tanımlama yaparsak entropi durumların sayısının logaritmasıdır.
Bu biçimiyle entropi başka türlü anlaşılmayacak bir sayıyı anlamamızı sağlayacak kavram
olmaktadır.
İstatistiksel fizikte entropi aynı zamanda sistemlerin düzenliliği ile ilgili bir ölçü olmuştur.
Entropi bir sistemin düzen-düzensizlik derecesini belirten bir büyüklük olarak ele alındığında,
hareket ve değişmeler sistemin daha az düzenli bir seviyeye geçişiyle sonuçlanır. Buna göre;
doğal süreçler termodinamik olarak meydana gelme olasılığı daha yüksek olan durumları
tercih ederler. Bunun için bir sistemin düzenini artırmada enerji girdisine ihtiyaç vardır.
Entropi bazı durumlarda hesaplamalarda kolaylık sağlamak açısından beklenen değer şeklinde
ifade edilebilmektedir. Bilgi ve belirsizlik kavramlarına geri dönersek entropi kavramında şu
özellikler ön plana çıkmaktadır;
1. Entropi arttıkça mümkün durumların gerçekleşme olasılığı giderek azalmakta
ve önceden tahmin zorlaşmaktadır.
2. Entropi azaldıkça mümkün durumların gerçekleşme olasılığı artmakta ve
tahminler kolaylaşmaktadır.
3. Entropi sıfıra eşit olduğunda ise mümkün durumlardan birinin gerçekleşmesi
kesin olmakta ve böylece sonuç önceden bilinmektedir
Sürekli enerji transformasyonları nedeni ile termodinamiğin üçüncü yasasına göre entropi
sürekli artmaktadır. Denge durumunda entropi maksimumumdur. Burası kullanım için serbest
enerjinin sona erdiği durumdur.
İstatistiksel Fizik
20. yüzyıl fiziğine görecelilik ve kozmoloji bir yanda ve kuantum mekaniği ve atom fiziği
diğer yanda büyük ve küçük çalışmalar hâkim olmuştur. İstatistiksel fiziğin temel fikri,
mikroskopik etkileşime bağlanan (kısıtllı - constrained) fizik yasasıdır. Fakat mikroskobik
durumları ölçmedeki sorunlar nedeniyle, tesadüfî olarak addedilmiştir. Bu fizikte istatistiksel
mekanik altında önemli bir alan yaratmıştır. (Lux,2006:1) İstatistiksel mekanik
termodinamiğin tüm sonuçlarını tekrar üretmektedir. Devinim nedeniyle mekanik, çoklu veri
nedeniyle istatistiksel olduğundan “istatistiksel mekanik” denilmektedir.
İstatistik mekanik de çok parçacıklı sistemleri inceleyen bir fizik kuramıdır. Aynı şekilde
kuantum kuramı da çok parçacıklı sistemlerin kuramıdır. Klasik istatistiksel fizik ile kuantum
kuramının içerdiği olasılık faktörü birbirinden biraz farklıdır. Tek bir tanecik için, örneğin
elektronun, istatistiksel fizik açıdan anlamı yoktur. İstatistiksel fizik özünde deterministik
olup sadece çok sayıda parçacık için tek tek hareket denklemi yazıp çözmenin imkânsız
olduğu için ortalama değerler üzerinden hesap yapan fizik dalıdır. Oysa kuantum kuramı
açısından tek bir elektron bile bir dalga fonksiyonu ile tanımlanır olasılık genliği ve olasılık
fonksiyonu vardır.
Çok parçacıklı, yoğun etkileşimli sistemlerde hem rasgeleliği hem de genel ilke ve yasaları
yan yana görmek mümkündür
Kaos ve Kuantum Kuralı
Kaos kuramı fizik gibi fen bilimlerinde ortaya çıkmasına karşın, hızla toplumsal bilimlerde de
etkili olmaya başlamıştır. 1980’lerin özellikle ikinci yarısına gelindiğinde iktisatta
uygulanmaya başlanmıştır. 1987 yılında ortaya çıkan sermaye piyasası bunalımına koşut
olarak iktisattaki kullanımı hız kazanmıştır.
Kaos kavramı ile birlikte en çok kullanılan kavram ve ilişkilerden bazıları şunlardır:11
• Doğrusal- Doğrusal olmama- bilgisayar simülasyonları,
• Süreklilik- süreksizlik,
• Denge- dengesizlik- çoklu denge,
• Kararlılık- sürekli karasızlık (karasızlık),
• Düzen- düzensizlik (anarşi)- düzensizliğin düzeni,
• Basitlik (indirgemecilik)- karmaşıklık,
• Periodik- a periodik.
Kavramlardan doğrusallık, süreklilik ve kesinlik; doğrusal olmayan sistem, girdilerde küçük
değişikliğin çıktılarda büyük değişiklik üretmesi; doğrusal olmama, kırılma, süreksizlik ve
sıçrama; doğrusal olmama, geriye beslenme anlamına gelmektedir. Ayrıca süreklilik kavramı,
11 Bu bölümün yazılmasında özellikle A.Woods ve T.Grant(2004) den faydalanılmıştır.
düzgün ve tedrici değişmelerin incelenmesi, devamlılık; süreksizlik, ani ve dramatik değişim
demektir. Ufak bir değişme olduğunda muazzam bir değişim ortaya çıkmaktadır.
Yukarıdaki kavramlar, aynı zamanda iktisattaki dengenin varlığı ve kararlılığından çoklu
denge ve dengenin kararsızlığına doğru kayan kavram değişikliklerini de ifade etmektedir.
Kaos kavramı şu anlamlarda kullanılmaktadır;
a) Kaos: Doğrusal olmama ve kararsızlıktır.
b)Kaos: Deterministik, doğrusal olmayan dinamik sistemlerin düzensiz, öngörülemez
davranışıdır.
c)Kaos: sürekli kararsızlıktır.
Kaos kuramının temel önermeleri,
• Düzen düzensizliği yaratır.
• Düzensizliğin içinde de bir düzen vardır.
• Düzen düzensizlikten doğar.
• Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini
gösterir.
• Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez bir
yöne doğru gelişir.
Kaos görüşünün getirdiği en önemli değişikliklerden biri ise, kestirilemez determinizmdir.
Sistemin yapısını ne kadar iyi modellersek modelleyelim, bir hata bile (çok ufak da olsa,
mutlaka bir hata olacaktır), yapacağımız kestirmede tamamen yanlış sonuçlara yol açacaktır.
Buna başlangıç koşullarına duyarlılık adı verilir ve bu özellikten dolayı sistem tamamen
nedensel olarak çalıştığı halde uzun vadeli doğru bir kestirim mümkün olmaz. Bugünkü
değerleri ne kadar iyi ölçersek ölçelim, 30 gün sonra saat 12'de hava sıcaklığının ne olacağını
kestiremeyiz. Bu görüş paralelinde ortaya konan en ünlü örnek ise Kelebek Etkisi denen
modellemedir. Bu modelleme, en basit haliyle şu iddiayı taşır : "Çin de kanat çırpan bir
kelebek ABD de bir fırtınaya neden olabilir".12
12 Kelebek Etkisi'ni 1963 yılında Edward N. Lorenz bilgisayarıyla hava durumuyla ilgili hesaplar yaparken buldu. İlk hesaplamasında 0,506127 sayısını başlangıç verisi olarak kullandı. İkinci hesaplamada ise 0,506 sayısını verdi. İki sayı arasında sadece yaklaşık 1/1000 (binde bir), yani bir kelebeğin kanat çırpmasının yarattığı rüzgârla eşdeğerde fark olmasına rağmen, süreç içinde ikinci hesap birinci hesaba karşın çok farklı neticeler
Kaos Kuramı ile ilişkili bir başka kavram fraktal geometridir.13 B.Manderbrot (1975)
tarafından ortaya atlan fraktal geometri soyutlama ve süreklilik temelli Öklid Geometri’sinin
eleştirisi üzerine gelişmektedir.
Fraktal geometri biyoloji ve tıp, mekanik mühendisliği, ekonomi ve finans, petrol
araştırmaları, astronomi gibi değişkenlikler, gürültü ve düzensizliklerle uğraşan bütün ilgili
sektörlerde uygulama bulmaktadır. Petrol araştırmalarında olduğu kadar borsanın seyrinde,
türbülans, kırıklardaki yayılma ve DNA yapısına da uygulanabilen rügosite (iniş-çıkışlar)
kavramıyla yakından ilgilidir.
Fraktal kavramı Latince kırık taş anlamına gelmektedir. Türkçe karşılığı tam sayı olmayan,
pürüz, kesir anlamındadır. Fraktal Geometri, doğanın gerçek geometrisi olarak
tanımlanmaktadır. Buna göre, 2000 yıldan fazla bir zamandır egemenliğini sürdüren Öklid
(Euclides) geometrisinde doğada karşımıza çıkan şekiller; doğrular ve düzlemler, daireler ve
küreler, üçgenler ve koniklerden ibarettir. Bu şekiller, gerçeğin güçlü bir soyutlamasından
ibarettir. Doğada var olan karmaşık yapıyı anlamak ve modelleyebilmek için yukarıda
bahsedilen soyut şekillerin yeterli olmadığı artık bilinen bir gerçektir.
Yakından incelendiğinde doğadaki nesnelerin Öklid geometrisindeki şekillere hiç
benzemediği görülecektir. Tam küre şeklinde olan bir tane bile elma ya da bulut bulunamaz
ya da tam koni şeklinde olan bir dağ hiçbir zaman yeryüzünde olmadı. Benzer şekilde doğada
gövdesi silindir şeklinde olan bir ağaca, bir hat boyunca ilerleyen yıldırıma ya da tepsi gibi
düz bir ovaya rastlanamaz. Bu evren Öklid geometrisinin tasvir ettiği türden sıkıcı ve tekdüze
bir evren değildir; tersine gözlemciye her ölçekte ayrı bir dünyanın kapılarını aralar. Fraktal
bir nesneye bakan gözlemci, matematikteki “sonsuz” kavramının nasıl somuta dönüştüğüne
tanık olur.
verdi. E.N. Lorenz, “Deterministic Nonperiodic Flow”, Journal of Atmospheric Sciences, 20, 1963, s. 130–141) 13 B. Mandelbrot, Les objects Fractals, Flammaion, 1975 Fraktal geometrinin geçmişi ondokuzuncu yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor. 1870’de Greg Cantor, 1890’da da Peano, nokta kümelerinden oluşan şekiller tanımlamışlardı. 1904’de Helge von Koch kar tanesini 1915’de ise Waclaw Sierpinski Sierpinski eleğini tanımladı. Fransız matematikçi Gaston Maurice Julia ise 20. yüzyılın başlarında polinom denklemlerinin tekrar edilmesiyle oluşan matematiksel cisimleri tanımladı. Ancak, bu önemli çalışmalar yaklaşık bir buçuk asır boyunca pek ilgi görmemiştir.
Bir fraktal yalnızca düzensiz biçimlerden oluşmaz, aynı zamanda bu düzensiz şekillerin
içindeki gizli düzeni gösterir. Düzensiz gibi görünen paternler farklı ölçeklerde bakıldığında
aslında birbirlerine benzerdirler. Fraktalın ufak bir parçasına baktığınızda fark edersiniz ki,
şeklin genel paterni benzer olarak, hatta bazı durumlarda aynen, tekrarlanmaktadır.
Mandelbrot’un geliştirdiği ve kaos biliminin de temelini oluşturan tekrarlanan kendi
kendine benzerlik ilkesi aslında ilk kez filozof Leibniz tarafından ortaya atılmış ve 1733’te
yazar Jonathan Swift’in kitabında da yer almıştı. 1922’de hava tahminleri üzerinde çalışan
matematikçi Lewis Richardson, sıvı ve gazların kaotik durumu olarak bilinen türbülans ile
ilgili şu sözleri söylemişti:
"Büyük girdapların küçük girdapları vardır;
Onların hızıyla beslenen,
Ve küçük girdapların daha küçük girdapları
Bu, akışmazlığa varana kadar böyle sürer gider. "
Kendi kendine benzerlik ilkesi kaos biliminin kurallarını anlamamız açısından da büyük
önem taşır. Doğada nereye baksak farklı ölçeklerde kendi kendine benzer fraktallar görürüz.
Bilgisayar teknolojisinde gelişmeler, fraktalların bilgisayar simülasyonları yoluyla
gösterilmesinde büyük olanaklar sağlamıştır.
Kaos kuramında son yıllarda kararsızlık üzerine yoğunlaşılmıştır.
Oyun Kuramı
İktisatta önemli bir gelişme formel matematik yerine uygulamalı matematik yaklaşıma
yönelmedir. İktisat daha az formel, fakat daha teknik bir bilim olmaktadır. Bu bölümde daha
çok oyun kuramındaki gelişmeler ele alınacaktır.
Oyun Kuramı, yerleşik iktisatta bir diğer anlam ve içerek kaymasına etki eden etkenlerden
bir tanesidir. Özellikle J.Nash’ın etkisi çok önemlidir. Nash dengesi kavramının iktisatta
önemi, biyolojide DNA’nın bulunması kadar önemlidir. Nash’ın işbirlikçi olmayan oyun
kuramıyla, Pareto etkin olmayan denge (mahkûmlar çıkmazı), çoklu denge, istikrarsız denge,
sayısız Nash dengesi gibi kavramlar, iktisat kuramlarında yerini almış ve iktisatta içerik
kaymasında çok önemli bir yer tutmuştur.(Myerson,1999).
J.Buchanan(2001:31) oyun kuramının iktisattaki içerik kaymasındaki rolünü, “gerçekleşmiş”
olmaktan çok, “potansiyel” kavramıyla açıklamaktadır. Bu arada, L.Robbins’le tanımını
bulan, kaynak dağılımı (maksimizasyon problemi) olarak tanımlanan iktisat yerine, “değişim
bilimi” olarak tanımlanan iktisatta oyun kuramının yer alabileceğini belirtmektedir.
Yerleşik iktisat dışında Heterodoks iktisatta da oyun kuramına yakın bir ilgi vardır. Örneğin
Avusturya Okulundaki piyasa süreci kavramına yakın bir anlamda oyun kavramının içeriğe
sahip olduğu iddia edilmektedir.(Foss, 2000: 41–58)Ayrıca oyun kuramının Neo klasik
iktisadın eleştirisinde önemli yerine işaret edilmektedir.( McCartney, 2005)
Oyun kuramı, aynı zamanda deneysel iktisat ve davranışsal iktisatta geniş uygulama alanıyla,
yerleşik iktisatta içerik kaymasında dolaylı rol oynamaktadır. Son dönemlerde evrimci oyun
kuramı, biyoloji ile birlikte iktisatta önemli gelişmelere neden olmaktadır.
Oyun kuramını 1713 yılına kadar götürmek olanaklıdır. İktisatta bilinen haliyle oyun
kuramının başlangıcı Cournot’nun duopol modelidir. Cournot’da Nash dengesinin bir
versiyonu yapılmıştır.
Oyun Kuramının bir alan olarak ortaya çıkışı J.von Neumann (1928) ve 1944 yılında
O.Morgentern ile birlikte yazdığı The Theory of Games and Economic Behavior adlı
kitabıyla başlamıştır. Bu dönemde oyun kuramı, temelde işbirliği oyun kuramına dayanır.
İşbirliği oyununda denge analiziyle çelişen bir durum yoktur.
Oyun kuramında gelişme 1950’li yıllarda mahkûmlar çıkmazı, Nash Dengesi gibi işbirlikçi
olmayan oyunlarda olmuştur.
Oyun kuramında günümüzdeki gelişmeler evrimci oyun kuramına doğru yönelmiştir.
Oyun kuramıyla birlikte Nash dengesi, alt oyun mükemmelliği, Bayes-Nash, titreyen el,
ilişkili denge, ardışık denge, kusursuz benzeri denge, evrimci durağan denge gibi denge
kavramları ortaya çıkmıştır.
Benzer bir şekilde dominant strateji, karma strateji, vahşi strateji, kısasa kısas strateji gibi
farklı strateji kavramları geliştirilmiştir.
Mahkûmlar çıkmazı, tavuk, avlanma oyunu, ultimatom oyunu, eşgüdüm oyunu, yazı-tura
oyunu, azınlık oyunu, taş-kâğıt-makaslar, korsan oyunu, diktatör oyunu gibi oyun çeşitleri
vardır.
Kısaca oyun kuramı, yeni strateji, yaklaşım ve oyunlarla yerleşik iktisada yeni katkılarda
bulunmaktadır. İktisadın alanı ve kapsamını genişletmektedir. Oyun kuramının deneysel
iktisat ve davranışsal iktisada katkıları bunlardan bazılarıdır.
Oyun kuramının iktisatta karşılığı rasyonel oyun kuramıdır. Bugün ise biyolojideki evrimden
hareket ile evrimci oyun kuramı hızla gelişmektedir. Evrimci oyun kuramında kar
maksimizasyonu ile hareket eden oyuncular olduğu gibi, eşitliği tercih eden oyuncular da
vardır. Farklı oyuncular vardır. Sınırlı rasyonelliğe yakın çizgidedir. (Rizvi, 2003)
İktisatta hızla gelişen disiplinlerarası bir alan evrimci oyun kuramıdır.14 Evrimci oyun
kuramı oyun kuramının biyolojik bağlamlara uygulanmasıyla gelişen bir alandır. Bu da
frekans-bağımlı uyumluluğun (fıtness) evrim olgusuna stratejik bir bakış sağlamasından
kaynaklanmaktadır. Son dönemlerde evrimci oyun kuramı ekonomistlerin, sosyologların ve
antropologların genelde sosyal bilimcilerin oldukça ilgisini çekmiştir. Biyolojiden kaynağını
alan bu yaklaşımın sosyal bilimciler tarafından kullanılmasının üç önemli gerekçesi vardır.
Birincisi, evrimci oyun kuramı tarafından araştırılan evrim olgusunun sadece biyolojik evrim
olmayabileceği durumudur. Evrim bu anlamda kültürel evrim olarak algılanabilir. Kültürel
evrimden anlaşılması gereken ise insanların inançlarında ve sosyal normlarda meydana gelen
değişim anlaşılmaktadır. İkinci olarak, evrimci oyun kuramının temelindeki rasyonalite
varsayımı geleneksel oyunlar kuramındaki varsayımlarla kıyaslandığında sosyal bilimler için
daha uygun gözükmektedir. Üçüncü olarak, evrimci oyun kuramı bir dinamik kuramı olarak
geleneksel kuramın sahip olmadığı bir unsur sunmaktadır.
Evrimci oyun kuramına iki türlü yaklaşım mevcuttur. Birinci yaklaşım Maynard Smith ve
Price’ın çalışmasından (1973) ortaya çıkar. Bu yaklaşımın temel analiz aracı evrimci durağan
(stable) stratejidir. Mevcut durağan stratejilerin oluşumunu araştırmaktadır. İkinci yaklaşım
popülâsyondaki strateji değişiklilik sürecini modellemeyi amaçlamaktadır ve bu model içinde
evrimci dinamiğin özelliklerini tartışmaktadır.
Evrimci oyun kuramı evrimci sorulara bir takım bakış açıları sunmasına rağmen, çok sayıda
sosyal bilimcinin evrimci bilimle ilgilenmesinin sebebi daha çok geleneksel oyun
kuramındaki bir takım zayıf noktaların varlığıdır. Bunlardan üçü özellikle önemlidir:
(i) Denge seçim problemi: Karma stratejilerin kullanıldığı her işbirlikçi oyun bir Nash
dengesine sahiptir. Bu birçok yazar tarafından gerçek bireyler için sorgulanacak türden bir
varsayımdır. Eğer rasyonel bireylerin yalnızca pür stratejiler uygulaması uygun görülürse
(karma strateji uygulamanın maliyeti yüksek görülülebilir), oyun kuramcıları bazı oyunların
dengesinin olmadığını kabul etmelidir.
Nash dengesinin oyun kuramının uygun denge kavramı olmasında ortaya çıkan önemli
problem birden fazla Nash dengesinin varlığıdır. Farklı sayıda Nash dengesi olduğunda
14 Evrimci oyun kuramı bölümünün yazılmasında Doç.Dr.Ensar Yılmaz’dan geniş ölçüde yardım alınmıştır.
rasyonel bireyin bunlardan hangisinin doğru denge olduğu hakkında nasıl karar verecektir. Bu
problemi çözmek için yapılan tüm teşebbüsler Nash dengesi kavramının olası versiyonlarının
(refinements) sayısını artırmıştır. Her versiyon sezgisel anlamda daha gelişkin bir yapı
içermektedir. Fakat bu durum tartışmayı çeşitli Nash dengeleri arasındaki seçimden çeşitli
versiyonlar arasından seçime kaydırmıştır.
Evrimci oyun kuramında insanlar veya aktörlerin miyop davrandığını, strateji seçiminin
tümevarımdan (inductive reasoning) çok doğal seleksiyon, taklit ve genetik kaynaklı olduğu
varsayılır.
(ii) Hiperrasyonel aktörler problemi: Geleneksel oyun kuramı aktörler üzerine yüksek oranda
rasyonalite koşulu koymaktadır. Bu koşul oyun kuramının temellerinin sağlayan fayda
kuramının gelişim sürecinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, bireysel aktörlere kardinal bir
fayda fonksiyonu izafe edebilmek için her aktör iyi tanımlanmış, sonuçların olasılıkları
(lotteries) üzerine tutarlı bir tercihler kümesine sahip olmalıdır.
Deneysel iktisattan elde edilen birçok çalışma bu kadar güçlü rasyonalite varsayımlarının
gerçek insan davranışlarını yansıtmadığı sonucuna varmıştır. İnsanlar geleneksel iktisadın
tanımladığı şekilde nadiren hiperrasyonel davranmaktadır. Örneğin, birçok deneyde insanların
şu şekilde davrandıkları görülmüştür: A’yı B’e, B’i C’ye tercih edenler C’yi A’a tercih
edebilmektedirler. Tercihlerin geçişkenliğinde görülen bu tutarsızlık, eğer insanlar iyi
tanımlanmış tutarlı tercihlere sahip olsaydılar meydana gelmeyecekti. Evrimci oyun kuramı
hayvanların davranışlarındaki bazı belirgin davranışları başarılı bir şekilde açıkladıkları için
ki bu davranışlarda güçlü rasyonalite varsayımları açıkça başarısızlığa uğrar. Bu yüzden
rasyonalite daha önce düşünüldüğü gibi oyun kuramsal analizlerin çok da önemli bir unsuru
olmaktan çıkmıştır. Bu yüzden evrimci oyun kuramı insan davranışlarının seçimlerini
tanımlamak ve onları tahmin etmede önemli bir başarı sağlayabilir. Çünkü daha zayıf
rasyonalite varsayımları ile hareket edebilmektedir.
(iii) Geleneksel oyun kuramında dinamik analizin olmaması: Evrim kuramı dinamik bir
kuramdır. Yukarıda ifade ettiğimiz ikinci yaklaşım populasyondaki bireyler arasındaki
etkileşim içinde mevcut olan dinamik yapıyı modellemeyi amaçlamaktadır. Geleneksel oyun
kuramı rasyonel içeriği de olan bu dinamik yapıyı dikkate almamaktadır. Evrimci oyun
kuramı geleneksel oyun kuramının bu boşluğunu doldurmaktadır.
Geleneksel oyun kuramı normal biçimli oyunlardan çok genişleyen biçimli (extensive form)
oyunların karar verme sürecinin dinamikliğinin bir kısmını açıklar. Fakat, oldukça kompleks
olan oyunların çoğunda genişleyen biçimli oyunlar yeterince uygun değildir. Dahası,
genişleyen biçimli bir oyunda dahi geleneksel oyun kuramı oyunun her bilgi setinde bireyin
hangi tercihde bulunacağını iddia etmektedir. Her strateji bir seçime karşılık gelmektedir, yani
oyuncu hangi kararı vereceğini oyundaki her bilgi setinde karar vermektedir. Bu strateji
gösterimi hiperrasyonel oyuncuların varlığını varsaymakta ve bir oyuncunun karşısındaki
oyuncunun davranışını gözlemlediği ve gözlemlerinden öğrendiği ve öğrendiklerinden
yararlanarak en iyi harekette bulunduğunu varsaymaktadır. Bu durum gerçek süreci temsil
etmekten uzak kalmaktadır. Sanki hiperrasyonel bireyler için öğrenme olgusunu modellemeye
ihtiyaç yok gibi. Bu yüzden geleneksel oyun kuramının dinamik unsuru göz ardı etmesi ve
evrimci oyun kuramının dinamik unsurları bünyesine dâhil etmesi evrimci uyum kuramının en
önemli avantajı olarak ortaya çıkmaktadır.
Diğer yandan standart oyun kuramında, oyuncular tekrarlı oyunlarda en iyi davranışlarını
seçerken geçmiş bilgiden yararlanır. Fakat evrimci oyun kuramında yeni bir etkileşim biçimi
tanımlanıyor. Bu rassal tekrarlı etkileşimdir. Bu durumda bireyler bir populasyon içinde rassal
olarak eşleşiyorlar ve etkileşim bir önceki karşılaşmaların (ya da minimum sayıda karşılaşma)
bilgisi olmadan gerçekleşmektedir.
Evrimci oyun kuramı tekrarlı etkileşimi analiz etmek için dinamik bir çerçeve sunmaktadır.
Bir popülasyon belirli bir stratejiyi oynamak için genetik olarak programlanan insanlardan
oluşmaktadır. Ödentilerine (pay-off) bağlı olarak orantılı bir şekilde yeniden üretildikleri
varsayılmaktadır. Bu yüzden kötü sonuç veren stratejiler kullanılmamakta, iyi sonuç veren
stratejiler kullanılmaktadır. Verili bir zamanda karşılaşan herhangi iki oyuncu arasında
modellenen bu replikasyon (tekrarlılık) dinamiği, lokal konvansiyonların ve grupların ortaya
çıktığı uzamsal modellere de genişletilmiştir.
Daha önce belirtildiği gibi oyun kuramsal modeller hem biyolojik hem de kültürel evrimci
yorumlarda kullanılabilir. Biyolojik anlamda sayısal miktarlar (yavru sayısı gibi) geleneksel
oyun kuramındaki ‘fayda’ kavramına benzer bir rol oynar. Bu bireylerin ‘uygunluk’larına
(Darwinci uygunluk) karşılık gelir. Fakat sorun kültürel anlamda ‘uygunluk’u nasıl
yorumlayacağımızdır.
Geleneksel oyun kuramında, bir stratejinin uygunluğu ilgili kişinin sahip olduğu beklenen
faydasıyla ölçülür. Fakat evrimci oyun kuramı sınırlı rasyonaliteye sahip bireyleri tanımlamak
için kullanılır. Bu yüzden geleneksel oyun kuramında kullanılan fayda kuramı evrimci oyun
kuramına basitçe taşınamaz. Bu yüzden fayda/uygunluk kuramının sınırlı rasyonaliteyle
uyumlu bir alternatifi geliştirmelidir. Bu kültürel evrime evrimci oyun kuramının uygulaması
uygun bir fayda ölçüsü olacaktır.
Evrimci oyun kuramsal modellerin kültürel evrimci yorumlarında ‘uygunluk’ aşağıdaki
varsayımlar altında objektif bir değeri ölçer: (1) bireyler her zaman çoğu aza tercih eder ve (2)
bireylerarası karşılaştırmalar anlamlıdır. Tanımlanan modele bağlı olarak para, kek dilimleri,
arazi büyüklüğü ‘uygunluk’un kültürel evrimci yorumları olabilir.
Evrimci oyun kuramı, deneysel iktisadın sonuçlarını destekler nitelikte sonuçlar elde etmiştir.
Ekonometri ve Yeni Ekonometri
İktisadın kapsam ve alanın değişmesi, bu bağlamda çoklu denge kavramının oluşmasında bir
diğer alan istatistik ve ekonometrideki gelişmelerdir.(Nerlove, 2000; Qin ve Gilbert,
2001:424–450; Valadkhani, 2004:265–281;Uygur, 2006: 227–274; Spanus,2006:3–58)
Ekonometriden beklenenler sınama, ölçme, öngörme ve bir ilişkiyi, olguyu karakterize
etmeye katkıda bulunmasıdır.(Hoover,2006) Ekonometri, istatistikten farklı olarak yalnız
korelâsyonu göstermez, aynı zamanda nedenselliği de araştırır.
Ekonometrinin, iktisattaki yeri ve önemi 1930 lardan sonra artmıştır. Bu çerçevede 1930’lu
yıllarda ekonometri topluluğu kurulmuştur. Ekonometri, istatistik ve matematiğin iktisatta
kullanımı olarak tanımlanmıştır.(.Hoover,2004) Özellikle öne çıkan istatistiktir. Olasılık ana
kalkış noktasıdır. Hatalar kuramı, deneysel tasarım, olasılıklar, Cowles komisyonu, Keynesci
iktisat çerçevesinde ekonometrinin kullanımı, nedensellik ve tanımlama problemi, Lucas
eleştirisi(1976, mikro temellerde- Walrascı- Ekonometri), Sims Eleştirisi( ateorik ekonometri)
gibi ekonometride ana gelişmelerden söz edebiliriz. Ekonometride 1950–1980 arasında teknik
konular (yöntemler), 1980 sonrası metodolojisinin öne çıktığı görülmektedir. (Hoover,2006)
İstatistik ve ekonometrideki gelişmeler, iktisada çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Ekonometride daha sofistike ve dinamik yöntemlerin kullanılmasındaki gelişmeler, geleneksel
olarak ekonometriye uzak bakan iktisat okullarının dahi sempati ile yaklaşmalarına neden
olmaktadır. Örneğin J.M.Keynes’in 1939 yılında J.Tinbergen’e getirdiği eleştiriler ve
eleştirilerin bugün geldiği nokta önemlidir. Keynes’in 1939 yılında Tinbergen’e getirdiği
eleştiriler, bugünkü ekonometri yazını çerçevesinde şu başlıklarda toplanabilir;(Downward,
2002:144–161; Gerrard; 2002:110–132; Ormerod; 2002:133–143).
1. İhmal edilmiş değişkenler,
2. Gözlemlenmeyen değişkenler,
3. Eşzamanlılık(simültane),
4. Doğrusal olmama,
5. Dinamik modelleme,
6. Örneklemenin uniform olmaması,
7. Verilerin yetersiz ve uygun olmaması.
Bugünkü ekonometri açısından eleştirilere kolayca yanıt verilebilmektedir.
Aynı şekilde çoklu denge ve doğrusal olmama üzerine çok sayıda ekonometrik çalışma
yapılmaktadır.15
Kısaca,1970 lerde Lucas eleştirisi süreci ile birlikte “yeni” ekonometriden söz edebiliriz.
VAR, yapısal VAR, LSE ekonometrisi, Entropi ekonometrisi gibi ekonometrik gelişmeler
vardır. (Yapısal) VAR(dinamik ekonometri), Yeni Klasik, Yeni Keynesci, Heterodoks makro
iktisatçılar tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Aynı şekilde reel konjonktür dalgaları
ile kullanılmaya başlayan kalibirasyon, diğer makro iktisatçılarca da yaygın olarak
kullanılmaktadır. Makro iktisatta, ampirik yöntemler, ideolojik temellerde tartışılmamaktadır.
(Hoover, 2003)
Deneysel İktisat 15 İstatistik ve ekonometri konusuna ayrıntılı olarak girilmeyecektir. Fakat kısaca belirmek gerekirse olasılık, beklenen değerler, risk vb... üzerine yapılan çalışmalar yerleşik iktisada çok önemli katkılar yapmış, kapsam ve alanının depişmesine neden olmuşlardır.
İktisattaki son yıllardaki önemli gelişme alanlarından bir tanesi, deneysel iktisattır.16 Yakın
döneme kadar iktisatta deney yapmanın zorlukları, hatta olanaksızlığı üzerine vurgu yapılırdı.
Bugün, deneysel iktisat, diğer katkıları yanında, çoklu denge analizlerinde önemli bir yere
sahiptir. Deneysel iktisat, makro ve mikro ekonometride yeni gelişmelerin ortaya çıkmasına
katkıda bulunmuştur.
Deneysel iktisatta ekonomik bir yapıda insanların anlama, öğrenme ve bilişsel süreçlerini
anlamak için laboratuar ortamında kontrollü deneyler yapmak amaçlanmaktadır. Bu tür
deneyler kuramları ispatlamak, politika oluşumu için veya kurum/piyasa dizaynı gibi
durumlar için yapılmaktadır. Kontrollü ortamda öznelere bir takım kararlar almaları için
sorular sorulur. Bu deneylerdeki oyunlar gerçek iktisadi durumlara uygun olarak interaktif
olup kararların nasıl diğer bireylerin kararlarına bağlı olduğu araştırılmaktadır.
Deneysel iktisat, tümevarım yöntemini kullanmaktadır. Deneyden genellemeler
yapılmaktadır.
Deneysel iktisat evrimci oyun kuramının sonuçlarını destekler nitelikte sonuçlar elde
edilmiştir.
Deneysel iktisat sonuçlarının bir kısmında geçişlilik (rasyonellik) varsayımının geçerli
olmadığı görülmüştür. Yani A’yı B’ye, B’yi C’ye tercih eden bir kimse C’yi A’ya tercih
edebilmektedir. Yani “irrasyonellik” gerçekleşebilmektedir. (Rizvi, 2003) Deneysel iktisat,
davranışsal iktisat, davranışsal finans ve oyun kuramı ile birlikte, önemli yeni açılımlar
sağlamaktadır.
Deneysel iktisat ile birlikte iktisat kuramları, laboratuar koşullarında sınamak olanağı ortaya
çıkmıştır. Ayrıca, matematıksel ve ekonometrik modellerde, iktisadi ajanların ‘doğru kabul
edilen’ tercihleri hakkındaki varsayımları doğrudan sınamak olanaklıdır. Yani, özellikle
16 U.Maki(2005,s.303–305), deneysel iktisattaki gelişmelerin aslında iktisadi modeller içinde var olduğu görüşündedir. Maki’ye göre, modellerde temsil etme ve benzeme çizgisi vardır. Yani modellerde datayı, realiteyi temsil etme yönü yanında, benzeme yönü de olabilir. Benzeme çizgisi, doğrudan çalışma, daha az soyutlama, izolasyon gibi yönleriyle kendini gösterir. Kısaca, model deneydir, her zaman olmasa da, çoğu durumda deney modeldir. Nitekim bu açıdan R.Lucas’ın model laboratuar gibi hizmet eder ifadesi dikkat çekicidir.
1970, 1980 li yıılarda iktisat metodolojisi tartışmalarında önemli bir yer tutan varsayımların
gerçekliliği, sınanması sorunu, deneysel iktisat ile birlikte önemini büyük ölçüde kaybetmiştir.
Ayrıca, deneysel iktisattaki gelişmeler reel, somut zamanın iktisada girmesine olanak
sağlamıştır. Deneysel iktisat ile yapay çevrede reel dünyaya yeniden yaratılabilmekte, kuram
veya dünya kopyalanabilmektedir. ( Morgan, 2005:317–329).
Deneysel iktisat, disiplinlerarası özellik göstermektedir. İktisat yanında, matematik, biyoloji,
sosyal ve psikolojik etkenler modellerde kullanılmaktadır.
Deneysel iktisada katkıları nedeniyle V.Smith, 2002 yılında Nobel İktisat ödülü almıştır.
George Mason Üniversitesi’nde Deneysel İktisat Merkezini kurmuştur.
Deneysel iktisatta son yıllarda laboratuar yanında saha deneylerinde de önemli gelişmeler
vardır.
Deneysel iktisadın inceleme alanları piyasalar, oyunlar, karar alma, pazarlık, müzayedeler,
sosyal tercihler, öğrenme, eşleşme ve saha deneyleridir. Sosyal tercihler ele alınırken diktatör
oyunu, ültimatom oyunu, güvenoyunu, kamu malları oyunu gibi oyun çeşitlerinden
faydalanılmaktadır.
Davranışsal İktisat
Bir diğer alan davranışsal iktisattır.(Camerer ve G.Loewenstein,2003:1–61) Davranışsal
iktisadın kalkış noktası Neo- Klasik iktisattır. Rasyonellik çerçevesinde insan davranışlarını
incelemek amaçlanmıştır. Onun sayesinde yeni kuramlar geliştirilmiştir. Süreç içinde daha
gerçekçi psikolojik gerçekler analizlere dâhil edilmiş ve bambaşka gelişmeler ortaya
çıkmıştır. Bugünkü anlamda davranışsal iktisatta, gerçekte halkın nasıl davranış gösterdiği
araştırılmaktadır.17 Tam rasyonellik varsayımı yapılmamakta (sınırlı rasyonellik, sınırlı irade,
sınırlı kendi çıkarını düşünme gibi ‘gerçekçi’ insan davranışları ile çalışılmaktadır.), amaçlı
davranış incelenmektedir.(Colander, 2004a) Davranışsal iktisat bağlamında rasyonellik,
belirsizlik altında karar alma, beklenen fayda, iskonto edilmiş fayda, dönemler arası seçim
17 Bir anlamda yalnız öngörülerin gerçekliliği değil, varsayımların gerçekliliği de “gerçek” olmaya başlamıştır.
gibi konular ele alınmaktadır. Kurumlar, davranış ve evrim ilişkileri incelenmektedir.(Bowles,
2004)
Ekonomide psikolojiden faydalanma, süreç içinde davranışsal iktisadı yaratmıştır. Bir
anlamda psikolojinin yerini davranışsal iktisat almıştır. Davranışsal iktisat, özellikle finans,
oyun kuramı, emek ekonomisi, kamu maliyesi, hukuk, makro iktisatta geniş bir alan
oluşturmuştur.
Davranışsal iktisadın katkılarıyla, örneğin risk ve belirsiz altında seçim konusunda çok geniş
bir yazın oluşmuştur. Bu yazının başlıca konuları beklenen fayda hipotezi, sübjektif beklenen
fayda, durum tercihi yaklaşımı, riskten kaçınma kuramıdır. Bu konuların alt başlıklarında çok
daha ayrıntılı konular vardır. Örneğin beklenen fayda hipotezine 1980 lerden sonra, doğrusal
olmayan beklenen fayda, tercih kararlarının tersine çevrilmesi, pişmanlık kuramı gibi yeni
konular eklenmiştir.
Bugün gelinen noktada davranışsal iktisat, ilk kalkış noktasından oldukça farklı yerlere
gelmiştir. Örneğin sınırlı rasyonellik, davranışsal iktisat bağlamında ele alınmaktadır. Çoklu
denge analizlerinde önemli yer tutan zaman tutarsızlığı problemi, davranışsal iktisat içinde
geliştirilmiştir.
Davranışsal iktisat, deneysel iktisat ile ilişki içinde yeni gelişmeler göstermektedir.
Evrimci Psikoloji
İktisadın, disiplinlerarası ilişkide bulunduğu bir başka alan evrimci psikolojidir. Geleneksel
olarak iktisat, psikoloji ile yakın ilişki içindedir. Evrimci psikoloji ile ilişki biraz bundan
farklıdır.
Evrimci psikoloji iki ayrı bilimsel devrimin sentezidir: Evrimci biyoloji ve bilişsel psikoloji.
Evrimci biyolojinin kaynağı C.Darwin’dir. Evrimin iki yasası, yani hayatta kalma ve kendini
çoğaltma, canlıların davranışlarını belirler ve işte bu, evrimci psikolojiyi oluşturur.
Bilişsel psikoloji, düşünce ve duygu mekanizmasını veri ve bilgiişlem kavramlarıyla açıklar:
İnsan davranışları zihinsel süreçlerin sonucudur ve zihin bir bilgisayar gibi çalışır. Söz konusu
sentez 1990 başlarında antropolog John Tooby ile psikolog Leda Cosmides tarafından
`evrimci psikoloji' adı altında gerçekleştirilir: Zihni beyin yapar. Zihni oluşturan psikolojik
mekanizmalar, evrim sürecinde doğal seçilim yoluyla, atalarımızın avcı toplayıcı hayat tarzına
uyum sağlamak üzere biçimlenmiş işlevsel programlardır.
Bu anlamda insan doğası evrenseldir. Mevcut kültürel çeşitlilik bu önerme ile çelişmez.
Kültür, topluluklar halinde yaşayan bireylerin zihinlerindeki psikolojik mekanizmalar,
tarafından üretilmiştir. Son derece karmaşık ve esnek olan bu mekanizmalar, üretimlerini dış
âlemden gelen bilgileri kullanıp işleyerek gerçekleştirirler. Dolayısıyla kültürel çeşitlilik
zihnin sosyal bir ürün olmasından değil, doğal yapısı ve işleyişinden kaynaklanmaktadır.
Nöro Bilim ve Nöro İktisat
Neo klasik iktisadın temel kavramlarından bir tanesi rasyonellik idi. Psikoloji, davranış
bilimlerindeki gelişmeler bir yana, bu konudaki bir diğer gelişme nörobilimdir. Bu konuda
kalkış noktası psikiyatridir. Psikiyatriden nöroloji doğmuştur. Süreç içinde nöropsikiyatri,
psikinaliz, dinamik psikiyatri, sosyal psikiyatri gibi alanlar ortaya çıkmıştır. Nörubilim,
psikiyatri, nöroloji ve farmakolojiyi içermektedir. fMRI, tomografi gibi gelişmeler beyin
faaliyetlerini daha yakından incelemeye olanak sağlamaktadır. Beyindeki nöronların
incelenmesi, bireyden bireye değişen tutum farklılıklarını, aynı bireyin farklı tepkilerini
göstermektedir. Aynı bireyde rasyonellik, sınırlı rasyonellik ve irrasyonelliğe
rastlanabilmektedir.
Son yıllarda yerleşik iktisadın sınırlarını çok zorlayan alan nöro iktisat (neueoeconomics) dir.
(Camerer, Loewenstein, Prelec, 2004: 555–579; Grether, Plott, Rowe, Sereno ve Allman,
2004; Benhabib ve Bisin, 2004; Zak, 2004; Rustichini,2005:201–212; Glimcher, Dorris
ve Bayer, 2005:212–256;Camerer, Loewenstein ve.Pielec, 2005:9–64)
Nöro iktisat, davranışsal iktisada sinir sistemini gözlemeyi eklemiştir.
Nöro iktisat; nöro bilim, ekonomi ve psikolojinin sentezidir. Seçimlerimizi incelemektedir.
Kararları değerlendirdiğimizde, risk ve ödülleri kategorize ettiğimizde, beynin her biri ile
ilişkisini ele almaktadır.
Nöro bilim akıl, hareket ve içsel düzenlemeyi içeren sinir sistemini inceler. Nöro bilimde
amaç düşüncelerin doğrudan ölçümüdür. Nöro iktisat ise bireysel tercih ve kararlar üzerine
yoğunlaşmaktadır. İktisatta açıklanmış tercih kuramı vasıtasıyla, ölçülemez hissedişler vardır.
Nöro iktisat ile birlikte hissedişleri doğrudan ölçmek istenmektedir.
Nöro iktisat alanları risten kaçma18, zaman tercihi, alturizm (fedakarlık-özveri), rasyonellik,
paranın doğrudan faydası, motivasyon ve memnuniyet, bilişsel erişilememe (cognitive
inaccesibility) dir.
İktisat seçim ve kararlar, nöro iktisat bireysel seçimler ve ruhi değişmeler üzerine odaklanır.
Psikoloji dil, bilişsellik, hafıza, grup psikolojisi, abnormal psikolojiyi içerecek biçimde
düşünce ve anlayışı ele alırken, nöro iktisat özellikle bilişsellik ve seçimler üzerine odaklanır.
Nöro iktisat, bireysel seçimlerde geleneksel olarak iktisatta öne çıkan sıralamalı bilişsselliğin
(rasyonellik anlamında da kullanabiliriz.) genel bir durum olmadığını göstermektedir.
Bireysel kararlarda duygusallık(emotion), en az sıralamalı bilişsellik kadar önemlidir.
Nöro iktisat, bireysel seçim ve kararları doğrudan gözlemeye katkıları yanında çoklu denge
analizleri açısından da önemli bir yere sahiptir.
SONUÇLAR
İktisattaki gelişmeler, iktisadın diğer disiplinlerle, özellikle fen bilimleriyle ilişkilerinden
bağımsız değildir. 1980 sonrası iktisat-fizik ilişkisinin tekrar güçlenmesinin “yeni” iktisadın
ortaya çıkmasında özel bir yeri vardır.
Fen bilimlerinin etkisi yerleşik iktisadı çoğulcu hale getirmiştir. Tek bir yerleşik iktisattan
söz etmek zordur. Örneğin rasyonel beklentilerle hareket eden bireyleri varsayan modeller ile
heterojen beklentiler ve sınırlı rasyonelliği varsayan modeller de yerleşik iktisadın
parçasıdırlar.
18 Örneğin insanlar kızgın olduklarında daha çok riske girmektedirler.
Yeni İktisatta sınırlı rasyonellik, non lineerlik, dengenin kararsızlığı, stokastik süreç öne
çıkmıştır. Fizikteki gelişmeleri daha iyi yansıtmaktadır.
Yerleşik iktisat, Neo klasik iktisat değildir. Çoğulculuk vardır.
Ölçülebilirlik konusunda eski radikal karşı çıkışlar yoktur. Ekonometrik tekniklerin daha
sofistike hale gelmesi, bilgisayar ve simülasyon tekniklerindeki gelişmeler, Post Keynesci
iktisatçılar başta olmak üzere, ölçülebilirlik konusunda karşı çıkışları azalmıştır. Teknik
yöntemler konusunda konsensus süreci vardır.
İktisatta deney yapılabileceği görülmüştür. Tümevarım yönteminin yeri artmıştır. Ayrıca
mühendis-iktisatçı yaklaşımı tümevarım yönteminin önemini arttırmıştır.
Bilgisayar teknolojisindeki ve simülasyon yöntemlerindeki gelişmelerin katkısıyla çok
kompleks modeller kurulabilmektedir. Bu modellerde temsili alan yerine heterojen ajan ile
çalışmak olanaklı olmaktadır. Kompütasyonal ekonomi örneğinde olduğu gibi birbirinden
etkilenen heterojen ajan ile hareket edilmektedir. Daha kompleks, daha gerçekçi modeller
kurulmaktadır.
Yeni gelişmeleri iktisat bölümü öğrencilerine anlatabilmek için müfredata ileri düzeyde
kalkulüs, diferansiyel denklemler, kısmi diferansiyel denklemler, klasik mekanik, modern
doğrusal olmayan dinamiklik, istatiksel fizik, stokastik süreç, bilgisayar programlama, hücre
biyolojisinin dâhil edilmesi gerekmektedir. (McCauley ve Cobera, 2006:20)
KAYNAKLAR
Benhabib J. ve Farmer R, “Indeterminancy and Sunspots in Macroeconomics”, ed.J.B.Taylor
ve M.Woodford, Handbook of Macroeconomics, Elsevier, 1999
Benhabib J ve Bisin A, Modelling Internal Mechanisms and Self Control: A
Neuroeconomic Approach to Consumtion- Saving Decisions, Working Paper, NYU, 2004
Birner J,” A Conservative Approach to Progress in economics” ed. S.Boehm ve diğerleri, EE,
Is There Progress in Economics, 2002
Blaug M, “The Formalist Revolution of The 1950s”, Journal of The History of Economic
Thought, 25(2), 2003, s.145–1156
Blaug M, “The Formalist Revolution of the 1950s”, Ed. W.J.Samuels, J.E.Biddle ve J.B.
Davis, A Companion to the History of Economic Thought, Blackwell, 2003
Bowles S, Microeconomics: Behavior, Instituions and Evolution, Prencetion UNiversity
Pres, 2004
Buchanan J.M, “Game Theory, Mathematics and Economics”, Journal of Economic
Methodology, 8(1), 2001,s.27–32
Camerer, C.F, Loewenstein, G ve Prelec, D,” Neuroeconomics: Why Economics Needs
Brains”,The Scandinavian Journal of Economics, 106 (3), 2004,s.555–579.
Camerer C, Loewensteing G, “Behavioral Economics, Past, Present and Futureé, ed.
C.Camerer, G.Koewenstein ve M.Rabib, Advances in Behavioral Economics içinde,
Princeton University Pres, 2003
Camerer C, Loewensteing G ve Prelec D, `Neoroeconomics: How Neuroeconomics Can
Inform Economics`, Journal of Economic Literature, March 2005, s.9–64
Carbone A, Kaniadekis G, Scarfone A.M, “Where Do We Stand On Econopysics”, Physica A
382(2007), s.6. www.sicencedirect.com (09.05.2008)
Colander D, “The Death of Neoclassical Economics”, Journal of The History of Economic
Thought, 22(2), 2000
Colander D, “Globalization and Economics”, Middlebury College Discussion Paper, 02-35,
2002
Colander D, “The Complexity Revolution and the Future of Economics”, Middlebury
College DP, 03-04, 2003
Colander D, “A Brief History of Post Walrasian Macroeconomics”, Middlebury College
Discussion Paper, 2004
Colander D, “Thinking Outside the Heterodox Box: Post Walrasiam Macroeconomics and
Heterodoxy; Middleborg College Economic Discussion Paper, No:04-24, 2004
Colander D, “What We Teach and What We Do”, Middleborg College Economic
Discussion Paper, No:04-26, 2004a
Colander D, “Economics as an İdeologially Challenged Science,” Middleborg College
Economic Discussion Paper, No:04–11, 2004
Colander D, “What Economists Teach What Economists Do?”, Journal of Economic
Education, Summer, 2005, s.249–260
Colander D, “Complexity and the history of Economic Thought”, Middlebury College, DP,
08-04, 2008
Colander D, R. Holt ve B.Rosser, “The Changing Face of Mainstream Economics”,
Middleborg College Economic Discussion Paper, No:03–27, 2003
Çakır, N, Physics and Economics, SPK Yayını, Yayın No: 114, Mart 1998
Davis J.B, “The Turn in Economics: Neoclassical Dominance to Mainstream plurism”,
Journal of Instituional Economics, 2(1), 2006, s.1-20
Day R, “ The Complex Problem of Modelling Economic Complexity”, ed.Setterfield M,
Complexity, Endegenous Money and Macroeconomic Theory içinde, EE, 2006,
s.63-73
Dequech D,”Neoclassical, Mainstream, Orthodox, and Heterodox Economics,
http://d.repec.org/n?u=RePEc:anp:en2007:043&r=hpe, 2007
Dow S,“The Use of Mathematics in Economics”,
http://www.ioe.ac.uk/esrcmaths/sheila1.html, 1999
Downward P, “Realism, Econometrics and Post Keynesian Econometrics”, ed. Dow S.C.ve
J.Hillard(eds), Post Keynesian Econometrics, Microeconomics and the Theory of the
Firm, Edward Elgar, 2002
Dridi R, Guay A ve Renault E, “Indirecet Inference and Calibration of Dynamic Stochastic
General Equilibrium Models”, Journal of Econometrics, 136(2) 2007, s.397-430
Duffy J veFisher E.O’N, , “Sunspots in the Laboratary”, American Economic Review, 95(3),
2005, s. 510-529
Duffy J veFisher E.O’N, , “Sunspots in the Laboratary”, AER, 95(3), 2005, s. 510-529
Egidi M, “From Bounded Rationality to Behavioral Economics”,
http://d.repec.org/n?u=RePEc:wpa:wuwpex:0507002&r=hpehttp://d.repec.org/n?u=ReP
Ec:wpa:wuwpex:0507002&r=hpe
Eren E, “Yerleşik İktisatta içerik Kayması ve Paradigma Değişikliği”, der.E.Uygur, İktisat
Eğitimi, TEK, 2005
Eren E, “Yerleşik İktisat Ortodoks mudur? “Denge Analizi”, İktisat Dergisi, Ekim- Kasım
2007
Eren, E ve Şahin S. “İktisat Programları Homojen Mal Demeti ve Homojen Mal Mı Oluyor?
Türkiye Ekonomi Kurumu, Nisan 2008.
Eruygur, O. “Impacts of Policy Changes on Turkısh Agriculture: An Optimization Model
with Maximum Entropy”, ODTU Doktora Tezi, Eylül 2006.
Farmer, J. D, Lux T, “Introduction to Special Issue on Applications of Statistical Physics in
Economics and Finance”, Journal of Economic Dynamics and Control, Vol 32, Issue 1, 2008
Fontana M, “The Complexity Approach to Economics: A Paradigm Shift”, CESMEP, WP,
2008
Foss N, “ Austrian Economics and Game Theory: A Stocktaking and an Evaluation”, Review
of Austrian Economics, 13, 2000, s.41-58
Gerrard, B, “The Role of Econometrics in a Radical Methodology”, ed.S.C.Dow ve J.Hillard,
Post Keynesian Econometrics, Microeconomics and the Theory of the Firm içinde,
Edward Elgar, 2002,s.110-132
Glimcher P.W, Dorris M.C ve Bayer H.M, “Physiological Utility Thory and the
neuroeconomics of Choice”, Games and Economic Behavior, 52, 2005, s.213-256
Grether, D. M, Plott, C. R, Rowe, D. B, Sereno, M. ve Allman, J. M, An fMRI Study of
Selling Strategy in Second Price Auctions, Working Paper no. 1189, California Institute of
Technology, 2004, http://www.hss.caltech.edu/SSPapers/wp1189.pdf
Hommes C, H, “ Heterogenous Agent Models in Economics and Finance”, ed.Tesfatsion L,W
ve Judd K,l, Handbooks of Computitional Economics, V.2 içinde, North Holland, 2006,
s.110-1146
Hoover K.D, “A History of Postwar Monetary Economics and Macroeconomics”, Ed.
W.J.Samuels, J.E.Biddle ve J.B. Davis, A Companion to the History of Economic
Thought, Blackwell, 2003, s.411-427
Hoover K.D, “The Past as the Future: The Marshallian Approach to Walrasian
Econometrics”, Middlebury Conference on Post Walrasian Econometrics, 2004
Hoover K.D, “”The Metodology of Econometrics”, ed. c.Milles ve K.Petterson’ Handbook of
Econometrics, Palgrave, 2006, s.61-87
Howitt P ve R.P.McAfee, “Animal Sprits”, American Economic Review, 82(3), 1992, s.493-
507
Israel G,” The Science of Complexity: Epistemological Problems and Perspectives”, Science
in Context, 18(3) 2005, s.479-509
Lux T, “Aplications of Statistical Physics in Finance and Economics”, WP, Kiel Institute,
No:145, 2008
Maki U, Scientific Progress: Complexities of a Contestable Concept, ed. S.Boehm ve
diğerleri, EE, Is There Progress in Economics, 2002
Maki U, “Models are Experiments, Experiments are Models”, Journal of Economic
Methodolgy, 12(2) Haziran 2005, s.303-315
McCartney M, ‘Game Theory: a Refinement or an Alternative to Neo-classical Economics?’,
Post-autistic Economics, Issue no. 30, 21 March 2005
McCauley J.L ve Cobera S.F, “Response to “Worrying in Econophysics””, Physica A, 369,
343, 2006
Milberg W, “The New Social Science Imperialism and the Problem of Knowledge in
Contemporary Economics”, New School for Social Research, 2007
Montgomery M.R, “Complexity Theory: An Austrian Perspective”; Ed.D. Colander,
Complexity and History of Economic Thought içinde, Routledge, 2000, s.227–240
Morgan M.S, “Experiments versus Models: New Phenomena, Inference and Surprise”,
Journal of Economic Methodolgy, 21(29, 2005, s.317–329
Myerson R.B, “Nash Equilibrium and the History of Economic Theory”, Journal of
Economic Literature, 1999(37), s.1067–1082
Nerlove M, An Essay on the History of Panel Data Econometrics,
http://www.arec.edu/mnerlove.htm, 2000
Ormerod P, “Post-ortodox Econometrics”, ed.S. C.Dow ve J.Hillard, Post Keynesian
Econometrics, Microeconomics and the Theory of the Firm içinde, Edward Elgar,
2002,
Qin D ve Gilbert C.L, `The Error Term in the History of the Time Series Econometrics`,
Ecometric Theory, 17, 2001, s.424-450
Rima I.H, Development of Economic Analysis, Routledge, 6.Baskı, 2001
Rizvi S.A.T, “PostWar Neoclassical Microeconomics, Ed. W.J.Samuels, J.E.Biddle ve J.B.
Davis, A Companion to the History of Economic Thought, Blackwell, 2003, s.377-394
Rosser J.B, “Complexity in Economics”, 2003 http://cob.jmu.edu/rosserjb
Rosser J.B, “Complex Dynamics and Post Keynesian Economics”, ”, ed.Setterfield M,
Complexity, Endegenous Money and Macroeconomic Theory içinde, EE, 2006,s.74-98
Rosser J.B, “Econophysıcs” The New Palgrave Dictionary of Economics, 2nd Edition, Ocak
2006a. www.cob.jmu.edu/rosserjb/ECONOPHYSICS.New.Palgrave.entry.doc
Rosser J.B, “Computional and Dynamic Complexity in Economics”, Mart 2008,
http://cob.jmu.edu/rosserjb
Rosser J.B, “Econophysics and Economic Complexity”, Mayıs 2008,
http://cob.jmu.edu/rosserjb
Rustichini A, “Neuroeconomics: Present and Future”, Games and Economic Behavior, 52,
2005, s.201-212
Spanus A, Econometrics in Retrospect and Prospect`, ed. c.Milles ve K.Petterson’ Handbook
of Econometrics, Palgrave, 2006, s.3-58
Uygur E, “Ekonometri’nin Seruveni: Iktisadin `Bilim` ve `Care` Olmasi Icin Arayislar’” ,
ed.T. Bulutay’ Nejat Bengul`e Armagan icinde’ , Mulkiyeliler Vakfi Yayinlari, 2006’ s.227-
274
Valadkhani A, `History of Macroeconometric Modelling: Lessons from Past Experience,
Journal of Policy Modelling, 26, 2004, s.265-281
Velupillai K.V,”Sraffa’s Mathematical Economics: A Constructive Interpretation”, Journal
of Economic Methodology, 15(4), Aralık 2008, s.325-342
Weil P, “Increaing Returns and Animal Spirits”, American Economic Review, 1989
Woods A ve Grant T, Aklın İsyanı, Tarih Bilinci Yayınları, 3.Baskı, 2004
http://www.marksist.com/kitaplik/onlineKitap/AI/index.htm
Yakovenko V.M, “Econophysics, Statistical Mechanics Approach to”, University of
Maryland, WP, 2007