76

ArkeoGezi Sayı 3

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Merhaba sevgili ArkeoGezi okurları . Yı lın üçüncü ayında üçüncü sayımızla siz degerli takipçilerimizin karsısındayız. Bu sayıda sizlere sı radan bir editör yazısı ile ulasmak yerine aslında dergimizin çıkısında bize yasattıgı hissiyattan bahsetmek istiyorum. Henüz yeni olmamıza ragmen sizden gelen olumlu yorumları degerlendirdigimizde ‘’evet biz bu isi basarabiliriz’’diyerek motive oluyoruz.a

Citation preview

Page 1: ArkeoGezi Sayı 3
Page 2: ArkeoGezi Sayı 3

HazırlayanlarTolga CandurÇağrı Durmuş

Uğur Can Uludağ

Kapak Görseli

Reklam ve Halkla İlişkiler

TasarımTolga Candur

Uğur Can Uludağ

[email protected]

https://www.facebook.com/Arkeo.Gezii

Yaprak [email protected]

https://twitter.com/arkeogezi

ARKEOGEZİ DERGİSİ

İletişim ve Temsilci Koordinatörü

Tolga Candur

Haberler ve Çeviriler

Adramytteion - Atlan Nikseresht

Editörden

Merhaba sevgil i ArkeoGezi okurları . Yı l ın üçüncüayında üçüncü sayımızla siz değerl i takipçi lerimizinkarşısındayız. Bu sayıda sizlere sıradan bir editör yazısıi le ulaşmak yerine aslında dergimizin çıkışında bizeyaşattığı hissiyattan bahsetmek istiyorum. Henüz yeniolmamıza rağmen sizden gelen olumlu yorumlarıdeğerlendirdiğimizde ‘’evet biz bu işi başarabil iriz’’diyerekmotive oluyoruz.

Türkiye’de belki de i lk defa arkeoloj i ve gezi temasınıbirleştirme fikrinde’’yapabil ir miyiz?’’ dediğimiz anlargözümün önüne geliyor. Bir bakmışız i lk sayı internetteyayınlanıyor ve siz değerl i okuyucularımızdan aldığımızmotivasyonla ocak ayında ikinci sayımızı çıkartmışız. Hersayı bizim için farklı bir heyecan ve tecrübe oldu. Hersayı bize yeni şeyler öğretti , yeni insanlarla tanışmamızavesile oldu. Şimdi ise üçüncü sayı siz desteğini bizdenesirgemeyen okuyucularımızla buluştu. Önümüzekoyduğumuz hedeflere daha da yaklaştığımızı görmek vebu sayede heyecanımızı canlı tutmamız sizler sayesindeoluyor. Her okuyucumuza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.

Bildiğiniz gibi ArkeoGezi Dergisi gönül lük esasınadayanarak yayın hayatına başladı ve ücretsizyayınlamaya devam ettiği sürece de böyle olmaya devamedecek. Dergimize yazınsal ve görsel katkıda bulunantüm dostlarımıza da ayrıca teşekkür ediyoruz. PekiArkeoGezi Dergisinin bu sayısında hangi konuları işledikve sizi nerelere götürdükT Sadece şunu söyleyebil irimdolu dolu bir dergi el inizin altında olacak. Bilgisayarınızaindirin ve hemen arşivleyinT

Tolga Candur

https://www.arkeogezi.net

Page 3: ArkeoGezi Sayı 3

İÇİNDEKİLER

İ talya'nın Yaratıcı ları Etrüskler - 9 Adramytteion - 1 7

Karacahisar Kalesi - 37 Özel Röportaj - 45

Herakleia - 51 Kuzey Kore ve Güney Kore - 59

Page 4: ArkeoGezi Sayı 3
Page 5: ArkeoGezi Sayı 3

Laodikya, UNESCO

Dünya Mirası Listesi AdayıDenizl i Belediye Başkanı Osman Zolan, Laodikya Antik Kenti ’nin UNESCOtarafından Dünya Mirası Listesi ’ne alınması için başvuru yaptıklarını bi ldirdi.

Zolan, yaptığı yazı l ı açıklamada, Denizl i Belediyesi’nin Laodikya Antik Kenti ’ndesüren kazı çalışmalarına destek vererek, finanse ettiğini bel irtti .

”Laodikya Antik Kenti ’nin UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi ’ne alınmasıiçin başvuru yaptık. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Laodikya’nınDünya Mirası Listesi ’ne aday gösteri lecekler l istesine alınması için çalışmayapı lmasını istedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı , Denizl i Belediyesi, PamukkaleÜniversitesi ve Denizl i Vali l iği ’ne yazı yazarak başvuru için gerekli dosyanınhazırlanıp gönderi lmesini talep etti . Denizl i Belediyesi, Laodikya Antik Kenti KazıHeyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek ve Denizl i Vali l iği gerekl i belgelerihazırlayarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ’na gönderdi. Bakanlık, Türkiye’den DünyaMirası Listesi ’ne aday gösteri lecek 37 kültür mirası arasına Laodikya Antik Kenti ’nide aldı . Laodikya, Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nın en güçlü adaylarından biri .Pamukkale’den sonra Denizl i ’den ikinci bir değerin Dünya Mirası Listesi ’nde yeralması gurur kaynağı olacaktır. Gerekli hazırl ıklarımızı yaptık ve Laodikya’nınDünya Mirası Listesi ’ne alınmasını için Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nın istediğibelgeleri hazırlandık, gönderdik.Laodikya’yı 201 2′de 300 bin turist ziyaret ettiğini bel irten Zolan, 201 3′de ziyaretçisayısının 1 ,5 milyona ulaşmasını hedeflediklerini vurguladı .

HABER

Arkeogezi Dergisi - 4

Page 6: ArkeoGezi Sayı 3

ANTİK DÖNEMİN DAĞ KRALI

Krasnodar Krai bölgesinde bulunan Mezmaykasabası yakınlarında bulunan antikmezarlıkta, 2200 yı l l ık bir savaşçı mezarıbulundu. Günümüze kadar el değmedengelmiş olan mezarın kendileri için çokönemli olduğunu söyleyen arkeologlarezardan çıkanlar tam bir tarih hazinesiolduğunu söylediler.

Mezarda, mücevherden zincirl i zı rhlarakadar çok değerl i bir hazine ve savaşçınınbacakları arasına yerleştiri lmiş 91 cmuzunluğunda demir bir kı l ıcın yanı sıra1 0'dan fazla altından yapı lmış eşya bulundu.Bu eşyalar arasında en dikkar çekeni,ortasında taş kristal ler bulunan, inceişlenmiş altın bir tokaydı . . 5.8x4.8 cmölçülerinde sahip tokanın çok katmanlısüslemelere sahip olduğu görüldü.'Ancient Civi l izations from Scythia to Siberia'dergisinde yayımlanan makalede kazıekibinde yer alan arkeologlar, ölü hediyeleribronzdan yapı lmış bir miğferin parçalarınıbuldu. Parçaları bir araya getirmeçalışmaları sırasında iki miğferin bulunduğu,miğferlerin bir tanesinde kıvrık kuzuboynuzları çizi l iyken, diğerinde tepelerebenzeyen üçgenler, zigzaglar ve diğer farklışekil ler olduğu görüldü.Define avcı ları tarafından 2004 yı l ında ortaya çıkarı lan antik mezarlık,2005 yı l ındayetki l i ler tarafından koruma altına alınmıştı .Definecilerin bulamadığı ve zarargörmeyen savaşcının mezarında, kı l ıcın ucu savaşçının leğen kemiğine bakacakşekilde yerleştiri lmişti . Ayrıca, kı l ıcın ucunda yuvarlak altın bir plaka bulundu.Savaşçının mezarından, si lahlar ve hazinenin dışında üç at, bir inek ve bir yabandomuzunun kafatası çıktı .

Ukrayna Arkeoloj i Bi l imleri Enstitüsü Ulusal Akademisi 'nden ValentinaMordvintseva, "Bu hayvanlar antik dönemlerde yaşamış kabileler için oldukçadeğerl iydi.Hayvanların kafataslarıyla gömülmeleri, gömülen kişinin kabilelerindeve ailelerinde saygın biri olduklarını gösteriyor" dedi. Mordvintseva, "Busavaşçının kim olduğunu söylemek çok zor ama bir kabile şefi olduğu izlenimiveriyor" dedi.

HABER

Arkeogezi Dergisi - 5

Page 7: ArkeoGezi Sayı 3

Dağlık arazide ve oldukça yüksek bir alanda bulunan mezarın, ticari bir geçişnoktası yada antik uygarlıklar arasında bir yol görevi görmüş olabileceğini bel irtti .Araştırmacı lar, i lk kez antik kabilelerde altın kı l ıçların dekor amaçlı kul lanı ldığınıgördüklerini, ayrıca kı l ıçların ve kınlarının aksesuar takı labi lecek şekildeyapı ldığına dikkat çekti. 2 bin 200 yı l önce yaşamış olan savaşcının mezarındabulunan demir kı l ıçta altın bir plaka görüldüğü gibi, kınında da dekoryerleştiri lebi lecek oyuk olduğu görüldü.

Mezarda bulunan bazı eşyalar dekoratif amaçlı yapı lmış. Bu daha önce hiçbiryerde görülmeyen bir keşif olarak arkeoloj i dünyasında heyecan yaratmayadevam ediyor.

HABER

Arkeogezi Dergisi - 6

Page 8: ArkeoGezi Sayı 3

5000 YILLIK TAPINAK BULUNDU

Perulu arkeologlar, başkent Lima'nın kuzeyindeki ünlü El Paraiso arkeoloj ikyerleşim alanında 5000 yı l öncesine ait olduğu düşünülen bir tapınak keşfetti .

Peru Kültür Bakanlığı tarihin tam olarak doğrulanması hal inde, söz konusutapınağın, dünyanın en eski yerleşim yerleri arasına girebileceğini açıkladı .Bakanlık, keşfin çok önemli olduğuna vurgu yaparak, Lima ve çevresinininsanlığın en eskitarihlerinde bir uygarlık merkezi olabileceğini bel irtti .El Paraiso piramidinin kanatlarından birini oluşturan ve arkeologlarca, "AteşTapınağı" adı veri len tapınakta bulunan fırının, ateş yakma törenlerinin işaretçisiolduğuna inanı l ıyor.Araştırma ekibinden Marco Guil len, o dönemde insanların Tanrıyla dumanaracı l ığıyla i letişimkurduğunu ve fırının da bu amaçla kul lanı lmış olabileceğinikaydetti .Peru'nun tam orta noktasında yer alan 50 hektar alana sahip El Paraiso,dünyanın en büyük yerleşim alanlarından biri olarak kabul edil iyor

HABER

Arkeogezi Dergisi - 7

Page 9: ArkeoGezi Sayı 3

https: //www.facebook.com/Arkeo.Gezii

Page 10: ArkeoGezi Sayı 3

İ tal iklere şehir kültürünü öğreten gizemli halk Etrüskler, İ talya’yı medenileştirmiş ve güçlü bir siyasi birl ik kurmuşlardı .

Etrüskler'in yaşadığı bölge olan Etruria Orta İtalya’da yer alıyordu.

SEMA DALKILIÇ

YAZI

trüskler kendilerine RasennaE diyorlardı , Helenler Tyrsenyada Tyrrhen, Romalı lar iseTusca yada Etrusc diyorlardı .İ talya’ya gelişleri M.Ö. 1 0.-8.yy. larda iki göç dalgası hal indeolmuştu. Nereden geldikleri isehala tam olarak bil inmemektedir,ancak son dönemlerde yapı lanaraştırmalar Etrüsklerin BatıAnadolu'dan göç ettiklerini kuv-vetlendirmektedir. Etrüskler nel isanî, ne etnik ne de kültürelbakımdan İtal ikler i le benzemi-yorlar, Batı Anadolu dünyası i leolan benzerl ikleri ise yapı lan DNAve arkeoloj ik buluntular sayesindeanlaşı labi lmektedir.

Arkeogezi Dergisi - 9

Page 11: ArkeoGezi Sayı 3

i toloj ik anlatımları i le ünlü olan Herodot,M Etrüskler’ in Lydia ülkesinden kı tl ık nedeniylegöç ettiklerini söyler; '' Manes oğlu Atys dönemindeLydia ülkesinde yok edici kı tl ık baş göstermişti ,Lydial ı lar kı tl ıkla baş etmek için oyunlartüretmişlerdi, bir gün boyunca oyun oynayıp, ertesigün yemek yiyerek zaman geçiriyorlardı . Ancak bukı tl ığa çözüm olmamıştı , en sonunda kralLydial ı ları ikiye ayırdı ve oğullarından Tyrsenos'ubaşlarına koyarak onları ülkeden gönderdi. Kıyıkıyı gezen Lydialı lar sonunda Umbria'yaya ulaştı larve orada kentler kurdular''.

Herodot bu sözleri M.Ö. 5. yy.da yazmıştı r.Lemnos mezar stel inindeki yazı ların Etrüsk yazı-sına olan benzerl iği ve stel in Batı Anadolu'ya çokyakın olan Lemnos adasında olması bu tezin des-teklenmesine neden olmuştur. Tezi güçlendirendiğer etmenler ise, Etrüsklerin ölü gömme adetlerive kadına verdikleri önemdir. Etrüskler de tıpkıAnadolu toplumlar gibi ölülerini ahşap odalarda veeşyalarıyla birl ikte gömüyorlardı .

Etrüsklerin kuzeyden gelen Hint-Avrupalı birkavim olduğu tezi de vardır, ancak tezi güçlendirenetmenler kuvvetl i değildir.Türk bil im insanları iseEtrüsklerin Türk kökenli kavim olduğunu tezinisavunuyorlar, Etrüsk l isanının Türk l isanı i le olanbenzeştiği noktalar bu tezin savunulmasına nedenolmuştur.

talya'da konfederasyon oluşturan Etrüskler on ikiİ şehre hâkim oldular. Arretium , Caere , Clusium ,Cortona , Perusia , Populonio , Rusellae , Tarquini i, Vetulonia , Volaterra , Volci i ve Valsini i .Etrüsklerin en önemli şehirleri ise Etruria ,Caere veVeii idi . Her şehrin başında bir kral vardı .M.Ö.61 6da Roma şehrini ele geçiren Etrüskler Tarquinsülalesinin kral l ık dönemini başlatmışlardır. Budurum Roma Cumhuriyet'i kuruluşuna kadarsürmüştür. Roma tarihçisi Titus Livius Etrüskler için: '' Tanta opibus Etruria erat ut jam non terras solumsed mare etiam per totam Ital ia longitiduem abAlpibus ad fretum siculum fama nominis suiimplisset'' yani '' Etruria o kadar kudretl iydi ki,yalnız karada değil denizde de, Alpler'den MessinaBoğazına kadar, bütün İtalya boyunca şöhretiyayı lmıştı . ''demiştir. Ünlü Romalı hatip Caton ise:“Bütün İtalya Etrüsklerin egemenliği altında idi”demiştir.

Etrüskler İtalya'yı örümcek ağı gibi sarmıştı veçizmede hâkimiyet kurmuşlardı . İ talya da Etrüskkültürü baskındı , İ tal ikler yerleşik yaşamınrahatl ığını i lk kez tadıyorlardı . Bu durumRomalı ların gelecekte ki görüntüsünün de temelinioluşturmuştur. İşte bu refah sıkıntı için olanhalkların Etrüsk şehirlerine gelmelerine sebebiyetvermiştir.

Etrüsk Arabası

Etrüskler

Arkeogezi Dergisi - 1 0

Page 12: ArkeoGezi Sayı 3

reklerin Pers akını nedeniyle Etrüsk şehirlerini tehditG etmesi, Etrüsk-Grek çatışmasını kaçını lmaz kı lmıştı r.Alaia'de M.Ö. 540'da patlak veren savaş için Heredotşunları yazmıştı r: ''Phokaia'l ı lar (Foçalı Grekler) Kyrnos'a(Korsika) vardıkları zaman beş yı l , oraya ilk yerleşmiş olankolonlarla ortak yaşadı lar, tapınaklar kurdular. Bütünçevrede çapul yaptıkları için, Etrüskler ve Kartacalı lararalarında anlaşarak, bunlara karşı yürüdüler. Bir denizsavaşı oldu; bu Phokaia'l ı lar için bir çeşit Kadmosyenilgisiydi, zira gemilerinin kırk tanesi batmış, kalanyirmisinin de mahmuzları kırı lmış, işe yarar hali kalmamıştı .Alaia’ya dönerek kadınlarını ve çocuklarını aldı lar,eşyalarından gemiye yüklenecek ne varsa hepsiniyükledi ler, sonra Kyrnos'u bırakara Rhegium'a gitti ler. ''Buzafer Etrüsklerin yayı lması hızlandırmıştı . Kuzeyde yoğunEtrüsk hâkimiyeti başlamıştı . Etrüskler’ in bölgedeki verimlitoprakları işlemeleri sonucu ticarette çok ilerledi ler, öyle kiticaret sayesinde Kelt ülkelerine kadar ulaşan bir Etrüskkültürü ortaya çıktı .

.yy 'a gelindiğinde ise yerl i İ tal ikler Etrüskleri kendi6silahlarıyla vurdular. İ tal ikler bu uygar ve kültürlü kavimsayesinde çok şey öğrenmişti , askeri, idari, ekonomik vekültürel gel işmeleri çok iyi özümsemişlerdi. İ tal ikler, Etrüskmonarşisine karşı gelmeye başlamışlardı , halkbil inçlenmişti . Bu karşı tl ık Etrüsk kral larının Roma'dankovulması i le son bulmuştu. Elbette ki bu süreç çok kanlıve sancı l ı oldu. İ tal ikler'in, Cumaeli ler'in, Keltler'in veSici lyalı lar'ın baskısı Etrüskler'in fakirleşmesine nedenoldu, İ talya'yı yüksek medeniyet i le tanıştı ran kavimzamanla kaybolmak zorunda bırakı ldı . İ tal ik halka yerleşikhayatı öğreten Etrüsklerin şehirleri bulundukları ovayahâkim olarak konuşlandırı lmıştı r. Şehirler yüksek ve alçakboyutlardaki surlarla çevrelenmiştir. Kemerl i kapı ları , şehiryol ları , su kemerleri, köprüleri ve kanalizasyonları Etrüskmimarisinin karakteristik özell ikleriyle doludur. Etrüsklerinİtalya'ya olan etkisi çok derindir, onlar ülkeyi mimarianlamda öylesine çok kalkındırmıştı r ki bu durum AntikYunan ve Antik Roma dönemlerine ait eserlerdegörülebilmektedir.

Bronz Figürin

İ talya'nın Yaratıcı ları

Arkeogezi Dergisi - 1 1

Page 13: ArkeoGezi Sayı 3

trüsklerin etkisinde kalan İngi l iz yazar DavidEHerbert Richards Lawrence 1 920'de Etrüskmezarlarını gezerken şunları hayal etmişti :Yaşadıkları çağlarda yaptıkları şeyler nefes almakkadar doğal ve basitti . Hatta mezarları bi le. Onlar,kuşkusuz bir yaşam doluluğuyla, göğsün hoş veözgür bir şekilde nefes almasına izin vermişlerdi.Bu işte, gerçek bir Etrüsk meziyetiydi; kolaylık,doğall ık ve yaşam bolluğu, ruhu ya da aklı hiçbiryöne zorlamaya gerek duymamış. Ve Etrüsk içinölüm, mücevherleri , şarapları ve dans için çalanflütleriyle yaşamın hoş bir devamıydı . (EtruscanPlaces'den alıntıdır. )

Etrüsklerin i lgi çekici l iği aslında Heredot’unegzotik kaynaklı doğu efsanesiyle i l işki l idir.Efsanede Lydia ülkesinde ki kı tl ığa karşı bulunanoyunlardan ve kı tl ıktan kaçan bir grup Lydialı 'danbahsetmektedir. Tavla, zar, taş oyunları i le zamangeçiren ve sonunda doğaya yenilen bir halk. Belkibu kı tl ığa karşı koymak için yaptıkları her şeyonların kültürel gel işimi hızlandırmıştı .

Etrüsklerin İtalya kentlerini öylesi güzelleştirmiş kibunu etkisinde kalan Romalı şair Propertius Veiiiçin şi ir yazmıştı r:

Senin eski bir kraliyet tacın vardı Veii,

Ve forumunda altından bir taht dururdu!

Duvarların şimdi yankılanıyor, çobanınborusuyla,

Küllerinin üzerinden savruluyor yazbuğdayları.

Şiirin dizelerinden etki lenmemek elbette mümkündeğildi , yüzyı l lar sonra şiiri İngi l izceye çevirenGeorge Dennis gibi. . .

Titus Livius, Etrüsklerin çok dindar bir toplumolduğunu söyler. Ritüel lere verdikleri önem vemabet kalıntı ları , Etrüsklerin tanrısal bir yardımumduklarını göstermektedir. Etrüskler kendiTanrısal panteonlarını yaratarak, her tanrınıngökyüzünde kendine ait bir yeri olduğunainandı lar. Tanrı ların kendilerinden hoşnut olupolmadığını , kuşların uçuşundan, şimşekçakmasından ve diğer sıra dışı olayları izleyerekalgı l ıyorlardı . Tanrı ları sakinleştirme işi iseAugurlar (kâhinler) tarafından doğru ritüel lertespit edi lerek yapı l ıyordu. Yüksekçe bir yerde veayakta durarak ritüel leri gerçekleştiren augurlarEtrüskler için önemli insanlardı .

Etrüsk sanatı dönemine göre oldukça gelişmişbir sanattı r. Bu durum, Etrüsklerin doğudangeldikleri tezini güçlendirmektedir. TapınaklarıHellen tapınak düzenine benzemekle beraberbiraz daha kabadır. Planı kare şekline benzer, alttabir podyumu ve önünde basamakları vardır.Tapınağın içi iki kısımdır, ön taraf açık ve sütunlu,arka taraf kapalıdır, Tanrı ların tasvirleri burada yeralı r. Pişmiş topraktan heykeller ve akroterionlarvardı .

Etrüskler

Arkeogezi Dergisi - 1 2

Page 14: ArkeoGezi Sayı 3

Etrüskler kadınlara kutlamalara ve toplumsal olaylarakatı lma hakkı tanımış, eserlerden görüldüğü üzere kadınlarchariot (at arabası) kul lanabil ir ve çalışabil irlerdi.

Etrüsklerin dini pol iteizm yani tanrı lar alemi anlayışıüzerine kurulmuştur.Cicero çok ilginç bir tez ortaya atmışve Etrüsklerin dini kitabı olduğunu ileri sürmüştür;“Bir çocuk kadar küçük, fakat, bir ihtiyar gibi saçları beyazve yüzü buruşuk olan Tinia’nın torunu Tages, Tarquini i ’debir çiftçi tarlasını sürerken sabanın açtığı yarıktan toprağınaltından çıkar. Daha sonrasında,Etrüsk kral larına gizl iöğreti leri aktarır ve tekrar toprağın altına girerek kaybolur.Tages’in gizl i öğreti leri yazıya geçiri lerek kayı t altına alınır. ”diye yazı yazmıştı r.Etrüskler tarafından netsvis, Romalı lar tarafından ise, ha-ruspex olarak isimlendiri len din adamı karaciğerin vücut-taki olağan yerini, rengini ve biçimini bi lmekte, organınfarklı bölgelerine ait özel l iklerin ve olağan durumdan sap-maların tanrı ların isteklerine tercüman olduğu düşüncesiylebirtakım kehanetlerde bulunmaktaydı .Bu kehanetler:1 - Tanrısal,kozmik, insani olmak üzere, üç başvuru düzlemiarasındaki bağlantıyı varsaymaktaydı .2- Libri Fulgurales: Yı ldırım ve gök gürlemesinin gözlem-lenmesine dayalı olarak, tanrı ların isteklerinin öğrenilmesii le i lgi l i gizl i bi lgi leri içermekteydi.3- Libri Rituales: İnsan hayatını , insanın ölüm sonrasıhayatını , kavmi ve devleti tanzim eden tal imatlara i l işkingizl i bi lgi leri içermekteydi.Etrüsk pantheonunda iki tanrı ve bir tanrıçadan oluşan üçlüTanrı sistemi vardır, bunlar:Tinia (juppiter / Zeus Tanrı ların hakimi ve göklerin tanrısı )Menrva (Minerva /Athena bilgel ik, savaş ve el sanatlarıtanrısı ) Uni (Iuno /Hera evli l ik tanrıçası )Pantheonda yer alan diğer Tanrı lar ise, Aplu (Apollo-şi ir,müzik ve kehanet tanrısı ), Maris (Mars / Ares-savaş tan-rısı ), Turan (Venus / Aphrodite-aşk ve güzell ik tanrıçası ),Fufluns (Bacchus / Dionysos-şarap ve bereket tanrısı ),Turms (Mercurius / Hermes-tüccarların tanrısı ), Artames(Diana / Artemis-av tanrıçası ).

Etrüskler mezarların içine günlük hayatın iyi yönleriresmetmişlerdir, dünyevi hayatın zevkleri ağırl ıkta olmuştur.Bazı mezarlar ve freskler. Romalı ların yıkıcı l ığındankurtulabilen bazı mezarlar:

İ talya'nın Yaratıcı ları

Arkeogezi Dergisi - 1 3

Page 15: ArkeoGezi Sayı 3

Tarquinia Leoparlar Mezarına girergirmez karşı duvarda bir ziyafet sahnesi, yanduvarlarda dansçı lar ve müzisyenler bizikarşı lar.Resimler o kadar canlıdır ki,bunlarınkesinl ikle bir Etrüsk öznell iği olduğuanlaşı l ı r.Yan duvarda ki resimlerin birinde üçerkek tasvir edilmiştir, biri incecik bir şal diğerikisi ise pelerin giymiş olarak defne ağaçlarıarasında resmedilmiştir:Başka bir duvardaise elinde şarap kadehi taşıyan bir adam, birçift ve l ir çalan adam tasvir edilmiştir.Girişinkarşısındaki duvarda yer alan sahnede ise üçkline üzerine uzanmış çiftler temsil edi lmiştir.

Bunların ölünün yakınları olduğu düşünülür.Bunlardan en sağdaki pi lel i bir giysi i le mavibordürlü kalın kırmızı bir manto giymiş olan kadıneşine doğru dönmüştür. Mavi bordürlü beyaz birmanto giymiş olan erkek ise sağ elinde tuttuğu vebir yumurtayı kaldırmış, karısına göstermektedir.Mezara Leoparlar Mezarı denmesinin nedeni iseduvarın üstünde yer alan iki leopar figürüdür.Resimler fresk tekniğindedir. Yaşam sevgisinin,keyfinin yansı tı ldığı bu resimler arasında avcı l ık,balıkçı l ık, spor ve dans yarışmaları gibi yinegündelik yaşamdan alınmış canlı ve neşelisahneler de yer alı r.

Etrüskler

Arkeogezi Dergisi - 1 4

Page 16: ArkeoGezi Sayı 3

M.Ö.470’e ait Tricl inium Mezarındaki frekslerdeLeoparlar Mezarındaki freksler gibi yaşamsevgisine benzemektedir. Duvarlarda dans edenkadın ve erkek tasvir edilmiştir.

Mezarların duvarlarına resmedilen resimlerEtrükslerin yaşam zevki, güven, neşe duygularınıgöstermektedir.

Etrüskler heykelci l ikte ve takı yapımında çokbaşarı l ıydı lar, yaptıkları eserler ise Anadoluda’kieserler i le çok benzeşiyordu. Özgün Etrüskkeramiği sayı lan bucchero isimli siyah keramik,Etruria’da MÖ 7. yy. ın ortalarından MÖ 5. yy. ınbaşlarına değin çok üreti lmişti .

trüsklerin eserlerinde ki bu üstün beceriE yeteneği günlük yaşamlarına da yansımıştı r.Kültürel anlamda kendi döneminin en iyisi olanEtrüskler Anadolu'da ki kavimler gibi kadına önemveriyorlardı . Etrüskler toplumsal yaşamlarındaefendi ve köle olarak kategorize edilmişlerdi.Aristokrat efendiler, siyasi-askeri-ekonomik hayatahâkim sını ftı . Köleler tarım ve sanayi alanlarındaçalışarak hayatlarını sürdürüyorlardı . Etrüsklerinai le bağları çok kuvvetl iydi, ai le i le i lgi l i tasvirler vesözcükler arkeoloj ik buluntularla ortayaçıkarı lmıştı r, patriarkal (babaerkil)ai le tipinde olanEtrüsk ailesi kadınlara da önem vermişlerdi.Kadınlar şemlikler ve törenlerde kocalarının yeralıyorlardı , toplum içinde itibar görüyorlardı .Giysi leri ise yük ve ketenden yapı lan tunica vedörtken pelerin olarak yapı l ıyordu, ayaklarındatahtadan ya da bronzdan yapı lan sandaletgiyiyorlardı . Saçları uzun ve örgülüydü, kolye,küpe, bi lezik, fibula takarak süslüyorlardı .

İ talya'nın Yaratıcı ları

Arkeogezi Dergisi - 1 5

Page 17: ArkeoGezi Sayı 3

Spor ve sahne oyunları sosyal hayatla-rının vazgeçilmezi durumundaydı . Tiyatro-nun temeli olan fescennini vercus vesatura'nın Etrüskler'e ait olduğu bil inmek-tektedir. (Fescennini versus, kırsal alanlardayapı lan kutlamalarda müzik ve dansın bulun-madığı , dizeler hal inde söylenen kısa tiyatrogösterisi ,satura,sözün, şarkının, müziğin vedansın bir arada olduğu dramatik fars,yanigüldürü amaçlı kısa piyesdi. )Zar oyunlarınai lgi l iydi ler, arkeoloj ik kazı larda Etrüsk zarlarıbulunmuş ve üstlerinde 1 -6! ya kadar olanrakamlar tespit edi lmiştir.

Etrüsk alfabesi gizemi halen korumak-tadır, çift di l metin beklentisi içerisinde olanbil im dünyası için Etrüskçe büyük bir sırdurumunda.Yinede yapı lan araştırmalarsonucu Etrüsk alfabesindeki bazı harflerinbatı Anadolu kültürü olan Lidya alfabesindekiharflere benzediği görülmektedir. Etrüsk dil i

ne Yunancaya ne de Latinceye benzemiyor vedil in Ural-Altay dil grubuna ait pek çoközell iğe sahip olduğu saptanmış durumda.

Etrüsk alfabesi incelendiğinde iki ayrıdönem göze çarpmaktadır. M.Ö. 8. i le 5.yüzyı l lar arasında ortaya çıkan “erken şekil lerdönemi” ve M.Ö. 5. yüzyı ldan itibaren beliren“geç şekil ler dönemi” . Erken döneme aitşekil ler harf hal ine dönüşmeden önce soy,boy, oba veya oymak belirten simgeler olarakhem sürü hayvanlarına hem de insanlaradağlama veya dövme metoduyla kakı lmıştı r.‘Tamga’ denen ve tam kavram içeren Etrüskyazısındaki harfler/işaretler i le Asyadakitaşlara kazı lmış Orhon (Türk) yazı tlarınınharfleri arasında çarpıcı benzerl iklerbulunmaktadır.Ancak yine de Etrüsk dil i gizemibüyük bir özenle korumaktadır.

Nekropol

Etrüskler

Arkeogezi Dergisi - 1 6

Page 18: ArkeoGezi Sayı 3
Page 19: ArkeoGezi Sayı 3
Page 20: ArkeoGezi Sayı 3

Ören0 Bahçeli sayfiyeevlerinden oluşan düşükyoğunluklu bir yazlık yerleşim0Mütevazi sessizliğindebarındırdığı arkeolojik değerlerisayesinde alınan sit kararların-dan sonra, genellikle dönemle-rinin karakterli yapıları olarak datanımlanabilecek, 1960 ve1970’li yılların çizgilerini yansı-tan evleri, ağaçlı yolları, yeşilalanları, açıklıkları, düzenliyapısı ile nitelikli bir yerleşimhalinde koruna gelmiş bir cazibemerkezi0

Ören Plajı , Karataş üzerinde denizkızı

Page 21: ArkeoGezi Sayı 3

201 2 yı l ında Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nın izni i le

Balıkesir Kuva-yı Mil l iye Müzesi Müdürlüğü tarafından

başlatı lan ve bil imsel başkanlığını üstlendiğimiz

Adramytteion Kazı ları ’na başlarken ana amacımız, farklı

antik kaynaklarda sıkl ıkla değini len bir antik kent olan

Adramytteion’un, gerek ülkemiz arkeoloj isi gerekse kültür

ve turizmi için taşıdığı anlam ve potansiyel in

değerlendiri lmesi olmuştur. Kültür tabakalarının tespiti ve

kent öğelerinin aşamalı olarak belgelenerek açığa çıkarı l ıp

korunması hedefindeki çalışmalar, Burhaniye

Belediyesi’nin sponsorluğunda, Mimar Sinan Güzel

Sanatlar Üniversitesi başta olmak üzere, Selçuk

Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi öğretim üye, eleman

ve öğrencilerinin işbirl iği i le, Klasik Arkeoloj i , Sanat Tarihi,

Sualtı Arkeoloj isi ’nin yanı sıra, Mimarlık ve Enformatik gibi

birçok destekleyici bölüm uzmanlarının da katı l ımı i le,

disipl inler arası bir çalışma olarak devam ettiri lmektedir.

Balıkesir İ l i , Burhaniye İ lçesi, merkeze bağlı Ören

Mahallesi ’nde konumlanan Adramytteion Antik Kenti, adını

verdiği Edremit Körfezi’nin Doğu kıyısında yer almaktadır.

Kuzeyde Kaz (Ida), güneyde Madra (Pindasos) Dağları ve

bu dağların doğuda birbirlerine kavuştuğu bir topoğrafya

ile sınırlanan, iç kesimlerle bağlantısı sınırl ı olan bir

havzada yer almaktadır. Böyle bir coğrafyada deniz

kıyısındaki konumu, antik çağda adalar ve hatta tüm Ege

Havzası ’na açık deniz ticaretine olan elverişl i l iği açısından

oldukça önemlidir.

Karataş ve plaj

1 960 – 1 970lerin karakteristik yazlık evleri

Adramytteion

Page 22: ArkeoGezi Sayı 3

akın zamanda Ören ve çevresi seyrek dokulu bir kırsal yerleşme iken, özell ikle 1 960’lardanYsonra düşük yoğunluklu bir yazlık yerleşim olarak yapı laşmaya başlamıştı r. Bununneticesinde Antik Kent’e dair gözlemlenebilen izler bu süreçte kısmen tahrip olmuş ve büyükölçüde yapı laşma altında kalmış durumdadır. Ancak, Adramytteion Kenti ’nin üzerindekonumlandığı tüm yükseltinin, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 1 989 ve 1 990yı l larındaki kararlarıyla 2. ve 1 . Derece “Arkeoloj ik Sit Alanı ” i lan edilmiş olması , bu yapı laşmanınsevindirici olarak karar tarihinden itibaren düşük yoğunlukta kalmasına sebep olmuştur.

Adramytteion’un Antik Mysia Bölgesi’nin önemli antik yerleşimlerinden biri olduğu, birçok antikyazardan aldığı referanslarla bil inmektedir. Bunun yanı sıra, yerleşimin adının, Troas Bölgesi,Lesbos (Midi l l i) Adası ve çevre alana yerleşen Aeollerin etnik kimliğinden hareketle, Aeolyerleşimleriyle de il işki içerisinde refere edildiği de bil inmektedir.

Plajda hava gösterisi

Arkeogezi Dergisi - 21

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Murat Özgen

Page 23: ArkeoGezi Sayı 3

Antik Kaynaklarda Adramytteion

Herodotos, Xenephon, Thucydides, Strabon,Plinius ve Stephanos Byzantinos gibi antikyazarların eserlerinde yer alan Adramytteion,Pseudo Skylax ve Arsitotales tarafından politikanlamda tüm teşekkülleriyle bir şehir olarak davurgulanmaktadır. Yerleşim, antik çağa ilgininşekil lendiği 1 7, 1 8 ve 1 9 yy. ’ larda ise, aralarındaTexier’ in de olduğu birçok gezgin ve araştırmacıtarafından da konu edilmiştir. Buna karşınAdramytteion’un konumuyla i lgi l i i lk doğru tespit,1 9. yüzyı l ın sonunda Earinos tarafından gerçek-leştiri lmiştir. Heinrich Kiepert de 1 888’de bu loka-l izasyonu antik kaynaklarda bildiri len topograf-yadan yaralanarak doğrulamıştı r.

Kentin kuruluşu da antik yazarların söylen-celerine konu olmuştur. Stephanos Byzantinos’agöre Adramytteion, son Lidya Kralı Kroisos’unerkek kardeşi ve sondan evvelki Lidya Kralı

Alyattes’in oğlu, Lidyalı bir kahraman olanAdramys tarafından kurulmuştur. Bu durumarkeoloj ik veri lerle henüz ispatlanmasa da,evvelinde yerl i lerin oturduğu bir yerleşim olduğukesindir.

Tarih yazınlarında Adramytteion, i lk olarakünlü tarihçi Herodotos’un eserinde yerini almıştı r.Herodotos, Pers Kralı Kserkses’in Yunanlar’akarşı M.Ö. 480 yı l ında yaptığı meşhur seferinanlatımında şöyle demektedir; “Ordu, Lydia’danKaikos Irmağı’na ve Mysia’ya yönelmişti; Kaikos’u geçtiktensonra Kane Dağı’nı sola alarak Atarneos içinden Karenekentine doğru yürüdü. Bu kentten sonra Adramytteion kentinive Pelasg sitesi Antandros’u geçerek Thebe ovasına indi.Ida dağını sola alarak Ilion toprağına geçti. Ve orada geceIda eteklerinde konaklamışlarken bora patladı, zigzaggezinen yıldırımlar düştü ve oldukça önemli sayıda kurbanverildi…” Anlaşı ldığı üzere Kserkses’in ordusu,Thebe Ovası ’nda Adramytteion yakınındangeçmişti ve bu bölgenin üstün verimli l iği ordunun

bakımı için oldukça önemliydi. Bölgenin çokkullanı lan bir geçiş rotası olduğu, Ksenephonyönetimindeki Yunanlar’ında Kunaksa’dan dönüş-lerinde (M.Ö. 401 ) Adramytteion’un yanındangeçmiş oldukları anlatımıyla ispatlanmaktadır.

En geç M.Ö. 422 yı l ından itibarenAdramytteion sakinleri arasında Yunanlar’ın daolduğu tarihi kaynaklardan bil inmektedir. Ozamanlar, başkenti Daskyleion olan DaskylitisSatrabı Pharnales adında bir Pers valisi , Atinatarafından sürgün edilen Delos sakinlerineAdarmytteion’u tahsis etmişti . Sürgüne uğrayanDeloslular da buraya yerleşip yeni bir vatan bul-muş oldular. Ancak devamında Adramytteion’unbu yeni sakinlerini bir trajedi bekliyordu. SatrapTissapharnes idaresinde bir dalkavuk olan Persl iArsakes, M.Ö. 411 yazında Adramytteion’daoturan en seçkin Deloslular’ ı gaddarca bir hi leyle,sözde gizl i bir düşman tehl ikesinden dolayıbaskına uğrattı . Sanki “iyi dost ve müttefik” gibibıraktıktan sonra da etraflarını çevirterek katletti .

M.Ö. 4. yy’dan itibaren, özerk bir şehir devletibi l incinin del i l i olarak Adramytteion’un sikke darpettiği ve bir şehir meclisine sahip olduğu bil inmek-tedir. Geleneksel özerk idare kurumlarına sahipolması da erken dönemden itibaren bir kent kül-türünün yerleşikl iğinin ispatıdır.

Adramytteion’u tarih sahnesinde öne çıkaranbir başka deli l , Büyük İskender’ in ardı l larındanLysimachos’un bir general i olan Prepelaos tara-fından M.Ö. 302 yı l ındaki fethininin nakledi l işidir.Kent tarihine ışık tutan başka bir değinme,Romalı antik yazar Livius’un aktarımındadır.Romalı lar’ ın I I I . Antiokhos’a karşı olan savaşında(M.Ö. 1 92 -1 88) I I I . Antiokhos, M.Ö. 1 90 yı l ındadüşmanca bir tavırla Pergamon’dan yola çıkarak,Homeros’un anlatımlarında bil inen ve ThebeOvası olarak adlandırı lan zengin bölgeyi talanetmiştir. Antiokhos’un askerlerinin, Anadolu’nunbaşka hiçbir yerinde buradan daha fazla ganimetelde etmediği aktarımı da, bölgenin zenginl iğinibir kez daha ispatlamaktadır.

Arkeogezi Dergisi - 22

Adramytteion

Page 24: ArkeoGezi Sayı 3

Adramytteion, ünlü Romalı hitabet ustası Cicero devrine ait meşhur bir hatip olan Ksenokles’inmemleketi olarak da bil inmektedir. Ksenokles, Roma senatosu önünde şehrin ve Asia Eyaleti ’nin temsilcisiolarak konuşmuştur. Bu konuşma, aynı zamanda bölgenin kaderini bel irleyecek bir savunma olmuştur.Zira, Adramytteion şehrine ve Asia Eyaleti ’ne, Roma’nın karşısında Yunanlar’ın lehine olmak üzere,Roma’nın Asia’daki büyük düşmanı Pontos Kralı VI . Mithridates’in tarafını tuttukları şekl inde bir ithamyapı lmaktaydı . Söylenene göre Adramytteion halkı , Yunanlar’ın ve Asialı lar’ ın Roma hakimiyetine olankinlerinin Romalı olan herşeye karşı kanlı olarak boşaldığı M.Ö. 88’deki “Ephesoslular’ın İkindiKahvaltısı ”na katı lmıştı . Yaklaşık 80 bin Romalı ’nın baskın şeklindeki bir katl iam neticesinde öldürüldüğübir trajedidir bu kanlı kahvaltı . Adramytteion halkı Romalı lar’ ı denize kadar takip etmiş, kendilerinikurtarmak için denize atlayarak yüzmeye başlayanlar dahi öldürülmüş ve hatta anlatımlara göreçocuklarını da denizde boğmuşlardır.

Kentin siyasal anlamda ön planaçıkmasının bir başka nedeni, en geç Romaİmparatorluğu zamanında, Adramytteion’unbir “conventus” yeri, yani Asia Eyaleti ’nin dokuzmahkeme bölgesinden birinin başkentiolmasıdır. M.Ö. 63 yı l ında, altın ganimetihakkında ünlü Pompeius’un Adramytteion’dahesap vermiş olduğu gerçeği, yine şehrinzenginl iğinin delaletidir. O zamanlarAdramytteion’un adı , Apameia, Laodikeia vePergamon gibi büyük kentlerle birl iktegeçmektedir.

Adramytteion, pagan kültürü sonrasındaHristiyanlığın i lk zamanlarında da öneminikorumuştur. Aziz Paulus’un, bu bölgedeAssos ve Pergamon’dan başkaAdramytteion’da da bir Hristiyan cemaatikurduğu bil inmektedir.

Adramytteion denize açık konumu vedoğal zenginl iklerinin sayesinde, çevresininpotansiyel ini her daim ticarete yansı tmış birkent olmuştur. Yaban üzümlerinden yapı lanbir pomad veya pomad yağı olanAdramytteion merhemi, antik çağda uzunzamanlar meşhur ve aranı lan bir ürünolmuştur. Kaz ve Madra Dağları ’nın bahşettiğicoğrafyada kerestecil ik faal iyetleri i le bakır vedemir madenleri, kenti gemi yapımında daönemli bir konuma getirmiştir. Hatta İnci l ’degeçtiği üzere, Adramytteion gemilerininFil istin’e dek gittiğini bi lmekteyiz. AzizPaulus’un Roma’ya götürülüşü sırasındaFil istin’den bindiği i lk gemi bir Adramytteiongemisidir.

Kazı Evi buluntular üzerinde çalışmalar

Arkeogezi Dergisi - 23

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Murat Özgen

Page 25: ArkeoGezi Sayı 3

Yeni Dönem Kazıları

dremit Körfezi’nin (Adramyttenos Sinus) en önemliE kenti olmasına rağmen kurtarma ve sit tespitiiçin yapı lan sondajlar dışında sistematik kazı laraancak 2001 yı l ında Sayın Engin Beksaç’ın bi l imseldanışmanlığında başlanı lmış olup, 2003’ten itibarenise Sayın Tülin Çoruhlu’nun bil imsel danışmanlığın-da 2006 yı l ına kadar devam ettiri lmiştir. Bu öncekidönem çalışmaları , Ören Mevkii 24-26 ada 8-9parsel lerde, Bizans Dönemi konsantrasyonundadevam ettiri lmiştir. Söz konusu kazı larda, kentin GeçAntik Çağı ’nın öncesine ait buluntuların damimariden bağımsız vaziyette de olsa ele geçmişolduğu göz önüne alındığında, Adramytteion AntikKenti ’nden halihazırda elde edilebi lecek potansiyelbulguların önemi umut verici olmuştur.

Yine muhtel if temel kazı larından ele geçen,“yerl i yerinde” özell iğini yitirmiş vaziyette, geçicitanzimle meydanda oluşturulan taş parkında koru-nagelen mimari parçaların nitel iği , bize yapı lacakkazı larda mimarisiyle tespit edi lecek kültür tabaka-larının ipuçlarını vermiştir. Adramytteion AntikKenti ’nin, günümüze somut yansımaları benzerörneklerde böylece in-situ özell iğini yitirmiş dağınıkvaziyetteyken, başladığımız kazı larda 201 2 anahedefimiz Hellen ve Roma Dönemi kültür tabaka-larının tespiti ve kentin erken dönemi (Arkaik veöncesi) hakkında veri sunabilecek alanlarınbelgelenmesi olmuştur.

Bu amaçla 201 2 çalışmalarında, öncelikl i ola-rak iki alanda yoğunlaşı lmıştı r.

Kazı Evi buluntular üzerinde çalışmalar Pegasus heykelinin gölgesinde taş bahçesi

Arkeogezi Dergisi - 24

Adramytteion

Page 26: ArkeoGezi Sayı 3

A Bölgesi,

unlardan ilki , tarafımızdan yapı lacak kazı içinB tahsisi sağlanan, Kaymakamlık Konutu’nunkarşısında konumlanan, plaj üzerindeki terasta çaybahçeleri arasında modern yapı laşmadansoyutlanmış durumda bir gezinti parkuru nitel iğindeki1 1 m. yükseltideki alan olmuştur. Söz konusu alan,antik l imana hakim bir konumda olup yukarıdabelirttiğimiz Roma Dönemi mimari elemanlarınındevşirme kullanımlarının da saptandığı bölgededir.

Alan içerisinde, kuzey açmada ana aksıGüneydoğu – Kuzeybatı doğrultulusunda uzanan vebatıda Güneydoğu’ya yönlenen bir kanadı bulunanmekan bütünü açığa çıkarı lmıştı r. Mekan bütünününarz ettiği durum, Güneydoğu – Kuzeybatı doğrultuluortak duvarın Güney’inde sıralanan beş adet mekanve yine bu duvarın Güneydoğu’ya yönelen kanadınınBatı ’sında kaldığı anlaşı lan bir mekandan şekil lenentemel mimarisidir. Tüm bu mimari, devşirmekullanımın sıkl ıkla saptandığı bir kuru duvar örgüsüsunan, duvar kalınl ığında belirl i bir standartgöstermeksizin çift sıra taş örgünün harçsızkul lanı ldığı tarzdadır. Temel vaziyetindeki duvarlardüşeyde kimi yerde çift, kimi yerde ikiden fazla, kimiyerde tek sıra arz etmekte, kesişen bölümlerdekiduvar işçi l iğiyle de, en az iki evrenin varl ığınıgöstermektedir.

Kompleksin işlevi, birçoğu taş desteklerleyapı landırı lan yataklarının izlerinden tespit edi len vebir kısmı da kendi içine çökmüş vaziyette, mekanköşelerinde tespit edi len kaba nitel ikl i depolamakaplarının kalıntı larından yorumlanabilmektedir.Buna göre deniz vası tasıyla yapı lan ticari faal iyetleriçin de uygun konumuyla, yapının depolama amaçlıkul lanım görmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Tümaçmada mekanlarla i l işki l i temel kotları seviyesindenelde edilen keramik malzeme ile, mekan bütünününkabaca M. S. 7. – 1 2. yy. ’ lar arasında çok evrel ivaziyette kul lanım gördüğünü söylemek mümkündür.Keramik malzeme üzerinde detaylı değerlendirme,dönem uzmanları tarafından devam ettiri lmektedir.

Arkeogezi Dergisi - 25

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Murat Özgen

Page 27: ArkeoGezi Sayı 3

Arkeogezi Dergisi - 26

Adramytteion

Page 28: ArkeoGezi Sayı 3

ölgede Kuzey açmaya paralel olarak devam ettiri lenBGüney açmada ise yüzey tabakasının hemen altında,açmanın merkezinde iki, kuzeyinde bir ve güneyinde birolmak üzere toplam dört adet pithos belirmiştir. Ağız kısımlarıhariç in­situ vaziyette tüm gövdeleriyle ele geçen bu depolamakapları , açma tesviyesiyle birl ikte boşaltı l ıp, yerl i yerindekorumaya alınmıştı r. Açma genelinde tesviye çalışmaları i lebel iren mimariyle i l işkisi göz önüne alındığında, bu büyükebatl ı depolama kaplarının, mekanın ana kullanım evresindensonra yerleştiri ldikleri anlaşı lmaktadır. Güney açmanınbatısında, yüzey toprağının hemen altında beliren kireçtabanlı ve mekan duvarlarında harç kullanımının saptandığıyapı , Güneybatıdaki eşiği i le tüm kompleksin devşirmekullanımlı kuru duvar örgülü mimarisinden ayrı bir yapısaldurum sunmaktadır.

201 2 sezonu kazı çalışmalarının ana hedefindeki alanlardanbiri olan A Bölgesi’nde, keramik buluntularıyla kabaca Orta –Geç Bizans Dönemi’nde kullanım gördüğü anlaşı lan bu çokevrel i depolama mekanlarının inşaasıyla i l işki l i düzenlemeler,açma profi l lerinden de açıkça izlenebildiği üzere öncekitabakalarda derin tahripler yaratmıştı r. Bunun yanı sıra,günümüze yakın dönemlerdeki tesviye çalışmalarının bubölgede kültür tabakalarında bıraktığı tahrip izleri , açıkçaKuzey ve Güney açma ve kesitlerinde izlenebilmektedir.Açmalar genelinde, farklı kotlarda açık izlerine rastlanı lantahrip tabakaları ve açı lan çukurlar koyu tonda, buna karşındokunulmamış kültür tabakaları kırmızı tonda toprak dolgusuile birbirlerinden kolayca ayırt edi lmektedir.

Nitekim Kuzey açmanın doğusunda kotlarda, toprak rengindebölgesel değişimle birl ikte, parçalar hal inde ele geçen birbüyük kap içerisinde korunduğu anlaşı lan toplu buluntugrubu, tahribe uğramayan evvelki kültür katlarının somutkalıntı larını bize sunmaktadır. Bu toplu grup, tüme yakınkorunmuşluğu ile dikkat çekici nitel ikte kantharos, amphoriskos veküçük hydria formlarıyla M.Ö. 4. yy’ın ince işçi l iğini yansı tı rnitel iktedir.

Bu bölgede saptanan ve keramik malzemeyle gözlemlenenGeç Klasik - Hellenistik Dönem kültür katlarının altında,Kuzey açmada steri l tabakaya ulaşı lmıştı r. Güney açmadaise bu sezon için ulaşı lan seviyede, tahribe uğramayanalanlarda yer yer arkaik ve az sayıda gri hamurlu Erken DemirÇağı malzemesi ele geçmiş durumdadır.

Arkeogezi Dergisi - 27

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Murat Özgen

Page 29: ArkeoGezi Sayı 3

A Bölgesi’nde 201 2 sezonu kazı çalışmalarınınardından, uzman restoratörümüz tarafından uygungörülen konsolidasyon çalışmaları yapı larak açığaçıkarı lan duvarlar güçlendiri lmiş, Güney açmada yerl iyerinde korunan pithoslar kemerlenmiştir. Tel örgüiçerisinde korunagelen alanda önümüzdeki sezonçalışmalar kısmen devam ettiri lecektir.

Bu alan, bugün bir yerl i turizm destinasyonudurumundaki Ören içerisinde, merkezi noktadadır. Telörgülerin ardından, gün ve gün dış gözleme açıkdevam eden bu alandaki arazi çalışmaları , sistematikçalışmalarla arkeoloj i alanına katkısının yanı sıra, bubil imin dışında, genelde bir kazı metodoloj isiniyakından gözlemleme ve anlamlandırma şansına sahipolmayan halk için de ilgi çekici bir cazibe yaratmaktadır.

Bu anlamda, A Bölgesi’nin bu konumunun bir yarı açık düzenleme ile değerlendiri lmesinin, oldukçaanlamlı bir vitrin özell iği taşıyacağını düşünmekte, açığa çıkarı lan kültür katlarının uzun vadedekorunması ve sergilenmesine de hizmet edecek asma – germe bir üst yapı tasarımı için proje öneri lerihazırlamaktayız.

Arkeogezi Dergisi - 28

Adramytteion

Page 30: ArkeoGezi Sayı 3

B Bölgesi Bergaz Tepe

dramytteion’un erken dönemleriniA(Arkaik ve öncesi) tespit amacıylai lk sezon hedeflerimiz arasında kentinkonumlandığı tepelik topoğrafyanınkuzey dahil inde yer alan, kuzeyde vedoğuda düzlüğe, batıda ise denizehakim bir tepecik durumundaki BergazTepe yer almıştı r.

Bu ilk sezon için Bergaz Tepeüzerindeki çalışma sistemimiz, testsondajları vası tasıyla anakaya veyasteri l tabakaya kadar devam ettiri lenyedi adet sondaj vası tasıylaşekil lenmiştir. Tepe, “B Bölgesi” olarakadlandırı lmış ve gerekli karelajdüzenlemelerinin ardından ilk olarak22 Ağustos tarihinde yüzey taramasıgerçekleştiri lmiş ve sondaj yerleri tespitedi lmiştir. Kayaç bir yükselti üzerindeyer alan kültür katlarının tespitinedönük, tepe üzerinde 4, tepenin doğuyamacında ise 3 sondaj açı lmıştı r.Tepe üzerindeki sondajlar, keramikbuluntu ve açma profi l lerindegözlemlenen durum itibarıyla Geç AntikDönem yerleşimini vurgularken, dahaerken dönem buluntularının tespiti içindoğu yamaçta konumlandırı lansondajlar açı lmış ve bu hedefgerçekleştirmiştir.

Bu alandaki çalışmanın ana hedefindeolmasa da, tepenin (en az birbölümünün) Geç Antik Çağ’da mezarlıkalanı olarak kullanım gördüğü,kurtarma amacıyla genişletmekdurumunda kaldığımız B.S.3 sondajınadenk gelen ve kayrak taşı kapaklarlaörtülen basit yapısal karakterdeki üçadet inhumasyon mezar i le tespitedi lmiştir.

Arkeogezi Dergisi - 29

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Murat Özgen

Page 31: ArkeoGezi Sayı 3

Bergaz Tepe’de yapı landırı lan bu sondajlar vası tasıyla, Bizans Dönemi’nden Kalkol itik Çağ’a dekuzanan bir tabakalaşmanın açık izleri saptanmış durumdadır;

Farklı üretim merkezlerinin Sigi latta gruplarıyla Roma Dönemi’nin nitel ikl i kapları kasalardolusu yoğun buluntular arasındadır. Parçalar hal inde ele geçen ince işçi l ikl i kı rmızı figürlükaplar, batı yamacı kaseleri ve diğer siyah firnisl i kaplar ise yerleşimin Klasik ve HellenistikDönem zenginl iğini göstermektedir. Bergaz Tepe buluntuları arasında bir grup, yapım tekniğiolarak kökende İtalya’nın M.Ö. 7. yy. Etruria’sının bir geleneği olarak fırınlanırken uygulananredüksiyon tekniği i le, çok parlak tozumsu koyu siyah bir perdaha sahip olan malzemegrubunun, Bucchero grubunun örneklerini içermektedir. Oldukça fazla sayıda parçalarhal inde ele geçen polychrome geometrik desenlerin ve hayvan figürlerinin resmedildiği M.Ö.7. yy’ın Proto-Korinth vazolarına ait parçalar da ele geçmiştir. Yine M.Ö. 7. yy’ın sonunatarihlenen ve paralel leri l i teratürde Ionia Kuşlu Kaseleri olarak yer eden keramik parçalarbuluntular arasındadır. Paralel leriyle aynı yüzyı l ın ortalarına tarihlenen Wild Goathüslubunda farklı formlara ait parçalar da Bergaz Tepe buluntularındandır. B.S.5, B.S.6 veB.S.7’nin alt tabakalarından yoğunlukla gelen bir başka gurup, paralel lerini yakın bölgedeTroia’dan bildiğimiz Protogeometric Gray Wares olarak bil inen, diğer taraftan “Gri hamurlu AeolMalzemesi” olarak da adlandırı lan ve kabaca M.Ö. 1 025 ile 950 arasına tarihlenen ErkenDemir Çağı malzemesidir. Oldukça fazla sayı ve çeşitte ele geçen bu gurup, tüm BatıAnadolu için az verinin ele geçtiği bir döneme yeni veri ler sunabilecek nitel iktedir. Özell ikleB.S.5 ve B.S.6’da yüzey kotundan yaklaşık 3 m. derinl ikte saptanmaya başlanan ve astarl ı –astarsız, açkı l ı - açkısız olarak çeşitlenen, memecikl i ve kazıma bezekli formların da içindebulunduğu Tunç Çağı malzemesi i le, aralarında az sayıda el yapımı malzemenin bulunduğuperdahlı Kalkol itik Dönem malzemesi üzerinde çalışmalar da prehistorya uzmanlarınınkatkı larıyla devam ettiri lmektedir. Yine B.S.5’te +4,81 m. kottan ele geçen kazıyıcı taş alet,sezonun prehistorik buluntuları arasındadır.

Bergaz Tepe’deki tüm bu tespitler, bu i lk dönem çalışmalarımızın hedeflerini fazlasıyla karşı lamıştı r.Batı Anadolu’nun erken tarihi için önemli veri ler sunabilecek Bergaz Tepe’de somut olarak tespit edi len bupotansiyel in, önümüzdeki dönemlerde alan açma sitemine geçilerek mimarisiyle birl ikte değerlendiri lmesive korunması için gerekli ön aşamalar tamamlanmıştı r.

Arkeogezi Dergisi - 30

Adramytteion

Page 32: ArkeoGezi Sayı 3
Page 33: ArkeoGezi Sayı 3
Page 34: ArkeoGezi Sayı 3

Antik Liman Çalışmaları

üm keramik gruplarıyla, uzun süreç içerisindeTvarlığını gösteren Adramytteion’un bu zenginçeşitl i l iği , kuşkusuz belirl i deniz rotalarında yerini almışvaziyetteki faal iyetleri i le doğrudan il işki l idir. Bukapsamda yerleşimin korunagelen l imanı üzerinde bazıtespitlerde bulunulmuştur. Çalışmanın 201 2 ayağı , KonyaSelçuk Üniversitesi Arkeoloj i Bölümü, Sualtı Arkeoloj isiAnabil im Dalı Araş. Gör. Dr. Erdoğan Aslan’ınyönetiminde gerçekleştiri lmiştir.

Limanın kalıntı ları , günümüzde kumsal sahil şeridinde vetamamen sualtında bulunmaktadır. Mendirek, sahildenbatıya doğru yaklaşık 1 50 m. ve buradan da kavisl i birdönüş yaparak 1 00 m. kadar kuzeye doğru devametmektedir. Mendireğin gövdesini 1 .45 m. genişl iğinde,birbirine 8 m. mesafede iki paralel ana duvaroluşturmaktadır. Gerek yoğun dolgu, gerekse geçdönemde üst sıralarının sökülerek alındığı anlaşı lanmendireğin bazı kısımlarda üç sıraya kadar izlenebilenduvarı , izodomik bir yapıda inşa edildiğini göstermektedir.Mendireğin paralel iki duvarı arasına, bu duvarları dikkesecek biçimde çok sayıda destek duvarı yapı lmıştı r.Atkı duvarı olarak da anı labi lecek bu duvarların iki l ibiçimde ve sistematik olarak yerleştiri ldiğianlaşı lmaktadır. Toplamda beş atkı duvarı çiftiyerleştiri lmiştir.

Özell ikle kıyıya yakın bölgede gözlenebilen ve tüm buduvarların arasındaki boşluğu doldurduğu anlaşı lanharçlı moloz taş dolgu i le de sandık duvar oluşturularaksağlam ve monolit bir mendirek gözdesi oluşturulduğuanlaşı lmaktadır (Bu durumun benzer örneklerine antikSoli-Pompeipolis, Kyme ve Side l imanlarındarastlanı lmaktadır).

Ayrıca mendireğin batıdan kuzeye doğru dönüş yaptığıen kavisl i bölümünde, kesme taş dikdörtgen bloklarlaoluşturulamayacak bir açıda dönüş veri lmesinin buradamühendisl ik açışından bir sorun yarattığı görülmektedir.Bu sorunun çözümü olarak, duvar döndürülebildiği kadardöndürülmüş ve en dar açıda 3 m. açıkl ık bırakı lmış, bualan içerden çapraz gelen 22 m. uzunluğunda ve 3 m.kadar genişl iğinde başka bir çapraz atkı duvarı i le hem

Arkeogezi Dergisi - 33

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Murat Özgen

Page 35: ArkeoGezi Sayı 3

desteklenmiş hem de açıklık kapatı lmıştı r. Bu yapısalsoruna destek amacıyla ekstra önlem olarak mendireğindışına 3 metreden 5 metre çapına kadar değişen çoksayıda büyük moloz taş konularak, dalgaların etkisininönce burada kırı ldığı anlaşı lmaktadır.

Mendirek yapısının kuzeybatı ucunda ve sualtındayaklaşık 3 m. derinl ikte tek sıra halinde güneybatı -kuzeydoğu doğrultulu 9 bloktan oluşan bir duvar sırasınarastlanı lmıştı r. Gerek duvar ve blok ölçüleri gereksedoğrultusu ana liman yapısı i le farklı l ık gösteren buduvarın işlevi ve ne kadar devam ettiği ancak sualtıkazısı sonucu ortaya konulabil ir nitel iktedir. Bu duvaryapısına ek olarak yine bu alanda mendirek duvarınındağı lmış blokları arasında çok sayıda bosajl ı ve köşeprofi l l i bloklar bulunmaktadır. Köşe profi l l i ve bosajl ı bublokların M.Ö. 4. yy’dan geçe tarihlenmeyen yapı larındakullanı ldığı bi l inmektedir. Dolayısıyla bu iki olgu, l imanınçok erken dönemden itibaren değişik evrelere veplanlamalara sahip olabileceğini göstermektedir.

Günümüzde tamamı sualtında bulunan mendireğin anakara ile birleştiği güney duvarlarının tam olarak neredebaşladığı dolgu nedeniyle görülememekte ve mendireğeait i lk blok kumsal kıyı şeridinden 1 5 m. açıktabulunmaktadır. Mendireğin sadece bu bölümünde toplam1 2 blok sırasında ve tek sıra halinde “kırlangıç” veya“kelebek kanadı” olarak adlandırı lan kenet yuvalarıgörülmektedir.

Sualtında yapı lan bu araştırmanın tüm bu öndeğerlendirme veri leri ve kıyı şeridinde yapı lan jeofizikçalışmaları sonucunda tespit edi lecek kıyıda da devamedebilecek olası duvarlar, karada ve sualtında kazı veplan çalışmalarıyla birl ikte l imanın kul lanım süresi veevrelerini ortaya koyabilecektir.

(Toparlama Bölümü)

Görüldüğü üzere Adramytteion Antik Kenti ’ndesürdürülecek kazı lar, yerleşimin Antik Çağ içerisindekiönemini, zengin buluntu gruplarıyla, antik kaynaklardanaldığı atı fları doğrular bir biçimde gözler önüneserecektir. Yerleşimin ticari rotalar üzerindeki önemindenkaynaklanan bu zenginl ik, keramik buluntuların yanı sıra,

Arkeogezi Dergisi - 34

Adramytteion

Page 36: ArkeoGezi Sayı 3

buluntuların yanı sıra, plastik eserleriçin de geçerl idir. 201 2 kazıkampanyasında ele geçen pişmiştoprak eserler ve mermer bir yüzeybuluntusu üzerinde de çalışmalardevam ettiri lmektedir. Pişmiş toprakeserler Klasik, Hellenistik ve ErkenRoma Dönemi’ne ait olup gerek heykelsanatında ve de gerekse döneminmeşhur atölyelerinde karşı laştığımıztipleri içermektedirler.

Burada özeti sunulan arazi çalışmalarıveri lerinin yorumlanması ve eserlerüzerindeki çalışmalar, ÜniversitemizArkeoloj i Bölümü ve bünyesinde tahsisedilen proje odasında yı l boyusürdürülmektedir. Farklı malzemegrupları ve dönem eserleri , kentintarihi topoğrafyası i le birl ikte yayınahazırlanmakta, elde edilen bulgular,çeşitl i sunumlarla tanı tı lmaktadır.

Arkeogezi Dergisi - 35

Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Murat Özgen

Page 37: ArkeoGezi Sayı 3

Adramytteion’un mevcut potansiyel inidoğru yaklaşımlarla değerlendirmek içinyerleşim doku ve yapı larının tespitedi lmesi bir gerekli l iktir. Uzun soluklu birkazı ve onarım çalışması projesivası tasıyla gerçekleştiri lebi lecek budurum, 201 3 yı l ı ve devamındaki araziçalışmalarının ana hedeflerindenolacaktır. Uygun çevre düzenlemeleriyle,kültür odaklı bir turizm anlayışıçerçevesinde Ören’in bir cazibe merkezihal ine gelebileceği algısının yerel halktarafından da benimsendiğini görmek vebu heyecanı gözlemlemek, bize ayrı birşevk kazandırmaktadır. UmudumuzAdramytteion’un arkeoloj i anlamındaki bupotansiyel ini gecikmiş de olsa, devamlısistematik kazı larla ortaya çıkarmaktır.Kültür ve Turizm Bakanlığımız’ın yenidüzenlemeleri i le bu tarz bil imselçalışmaların desteklenmesinin dahacazip hale geldiğini hatı rlatmakta, bubağlamda özel sektör ve kuruluşların dabu projeye desteklerini temennietmekteyiz.

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Murat ÖZGENMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

Arkeoloj i Bölümü

Görüş ve Önerileriniz içinhttp: //www.facebook.com/adramytteion

http: //www.adramytteion.org

[email protected]

Arkeogezi Dergisi - 36

Adramytteion

Page 38: ArkeoGezi Sayı 3
Page 39: ArkeoGezi Sayı 3
Page 40: ArkeoGezi Sayı 3

Osman Bey tarafından 1 289 'da Bizanslı lardan fethedilen, 1 299 'daOsman Bey adına ilk hutbe okunarak Osmanlı Beyliği 'nin kurulduğuKaracahisar Kalesi, Ortaçağın gizemini içinde barındıran önemli bir örenyeridir. İmparatorluğun batıda kazanmış olduğu zaferlerin öncüsü olanKaracahisar Kalesi batıya açı lan Osmanlı ’nın i lk basamağını oluşturur.Kalenin fethedilmesi Osmanlının Bizans'a rakip olacağının ve kurulacakbüyük imparatorluğun habercisiydi.

Bir Orta Çağ kalesi olan Karacahisar Kalesinde devam eden kazıçalışmaları ; Geç Bizans – Erken Osmanlı dönemine ışık tutması bizleredönemi hakkında bilgi vermesi açısından önemlidir. Eskişehir i l i Odunpazarıi lçesi Karacaşehir mahallesinde bulunan Karacahisar Kalesi; Günümüzdeaskeri üs içerisinde yer almaktadır. Karacahisar Kalesi 'ni gezil ip görülmesioldukça güç bir durumdur, ancak bu durum aynı zamanda kaleninkorunmasına da olanak sağlamaktadır.

Karacahisar Kalesi ’nde ilk çalışmalar 1 999 yı l ında Prof. Dr. Hali l İnalcık’ınönderl iğinde ve Prof. Dr. Ebru PARMAN Başkanlığında yüzey araştırmalarıbaşlamıştı r. 2000-2001 yı l ında Eskişehir Arkeoloj i müzesi başkanlığında,2002-2005 yı l larında Prof. Dr. Ebru Parman’ın başkanlığında devam edenkazı lar , 2009 Prof. Dr. Erol Altınsapan danışmanlığına geçmiştir, 2011yı l ından itibaren de Kültür Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi adına BakanlarKurulu kararı i le Prof. Dr. Erol Altınsapan başkanlığında yürütülmektedir.

Bu yı l yürütülen çalışmalar Kültür Bakanlığının destekleri i le Prof. Dr. ErolAltınsapan başkanlığında ve Doç. Dr. Zeliha Demirel Gökalp, Öğr. GörevlisiAl i Gerengi ve Öğr. Görevlisi Hasan Yı lmazyaşar denetimi ve destekleri i le 9Temmuz – 1 7 Eylül tarihleri arasında yapı lmıştı r.

Bizans kaynaklarında rastlanmayan ancak çıkan buluntuların Bizansdönemi özell ikleri gösterdiği Karacahisar Kalesi Osmanlı İmparatorluğundantorunlarına miras kalan her yeni kazı dönemi i le farklı sonuçlar ortayakoyarak gizemini, kal itesini ve önemini sürdürmektedir.

Değerl i hocam ve KaracahisarKalesi kazı başkanı ; Sayın ProfDr. Erol Altınsapan‘ın görüşleri iseşu şekildedir:

Arkeogezi Dergisi - 39

Karacahisar Kalesi

Page 41: ArkeoGezi Sayı 3

Üniversitemizin öğretim elemanları ve öğrencilerinin çalıştığı KaracahisarKalesi Kazısı bir nevi laboratuar nitel iğindedir. Osmanlı ’nın kuruluş dönemi i lei lgi l i yazı l ı kaynaklara destek olacak olan kazı çalışmalarında, döneminaskeri, siyasi, sosyal ve kültürel yapısı hakkında somut veri ler ortaya çıkmayabaşlamıştı r.

Bu dönem yapı lan çalışmalar da 60 dönümlük arazide 700 metrekarealan kazı lmış, çalışma içerisinde ağırl ıkl ı olarak, kalenin iç sur duvarınadayalı işl ikler, bir gözetleme kulesi, bir yöneticiye ait olduğu düşünülen konutbunun dışında daha önceki sene kazı lan iç kalede zaviye kazısıtamamlanmıştı r. Çalışmalar sırasın da 1 38 tane sikke ve 42 tane ok ucunarastlanmıştı r. Yapı lan çalışmalarda hiçbir yangın izine rastlanmaması kaleninyakı lmadan feth edildiği öngörüsünü ortaya çıkarmıştı r.

Anadolu Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü

Yazı : Çiler Özceylan

Düzenleyen: Ali Gerengi

Arkeogezi Dergisi - 40

Page 42: ArkeoGezi Sayı 3
Page 43: ArkeoGezi Sayı 3

M.Ö. 3. binyı l ın başlarından itibaren önemli birhammadde olan bakırın yanında yeni bir madenalaşımı olan tuncun bulunması , 2. binyı l ın i lkyarısından itibaren Doğu Akdeniz bölgesi’ndebüyük bir değişimi de beraberinde getirmiştir.

Tunçun yapımında gerekli olan bakır ve kalayınsağlanması zorunluluğu, bölgedeki güçlerinekonomik çıkarlarını doğrudan etki leyecek ve budurum uluslararası ticaretin yayı lmasınıntemellerini teşkil edecektir.

Coğrafi açıdan Doğu Akdeniz Bölgesi, kuzeybatıdaGirit ve Yunanistan, güneyde Mısır, güneydoğudaMezopotamya, Suriye, Fi l istin ve Kıbrıs, kuzeydeise Ege denizi kıyı ları , Karadeniz ve Anadolu yarımadasını içermektedir. Bu dört coğrafi alanı birbirinebağlayan Akdeniz( Suriye Limanları ) M.Ö. 2. binyı ldan itibaren bölgeler arası ticaretin ortak aracısıkonumunda bulunmaktadır.

‘ ’M.Ö. 2. binyı l ın i lk çeyreğinde Anadolu’da,bağımsız şehir devletleri bulunmaktaydı . M.Ö. 2.binyı l ın başlarında Kızı l ı rmak kavsi bugünkü‘’Türkiye Cumhuriyeti Çorum İl i Sınırları İçindeKurulan Hitit Devleti , bu şehir devletlerini aynı çatıaltında toplayarak, çok geçmeden Anadolu’damerkezi otoriteyi sağlamlaştırmış ve kendisine içve dış politikada hedefler oluşturmuştur.

Hitit Devleti ’nin Suriye ile olan i lk münasebetleri I .Hattuši l i dönemine kadar uzanmaktadır. Bu kralzamanında henüz yeni kurulmuş olan devlet,kuruluş aşamasını tamamlayıp Anadolu içindesiyasi ve askeri üstünlüğünü sağlayınca KuzeySuriye’de merkezi Halap (Halpa) şehri olanYamhad Krall ığı ’na yönelmiştir.

I .Hattuši l i ’den sonra tahta geçen I . Murši l i debabasının izlediği pol itikayı devam ettirmiş I .Murši l i daha sonra Babil ’e yani bugünkü (Bağdat)bir Sefer düzenleyerek, Mezopotamya’da ikiyüzyı l l ık köklü bir sülale olan, Eski Babil Sülalesineson vermiştir.

İŞTE ŞİMDİ TARİH TEKERRÜR ETMEYEBAŞLIYOR

M.Ö. 2. bin yı l ın i lk yarısından itibarendönemin devletleri tarafından ele geçiri lmekistenen ası l merkez ise Suriye bölgesiydi.Doğu Akdeniz kıyı ları boyunca uzanan vedoğuda Fırat i le sınır oluşturan bölgeningüneyinde dönemin en güçlü devletlerindenbiri olan Mısır Kral l ığı bulunmaktaydı .

Bu kral l ığın Suriye ile arasında Lübnan Dağlarıvardı . Özell ikle Kuzey Suriye bölgesi budönemde ticaret yol larının kesiştiği önemli birmerkez konumundaydı . Bugünkü Afganistan,Tacikistan ve daha doğudaki topraklardan vekuzey doğuda Baykal ve Baykaş göllerininbulunduğu bölgeden gelen ticaret yol ları ,Mezopotamya’da Zagros dağlarını ve Diclenehrini aşıp, Fırat kıyısındaki şehirleri de içinealarak Doğu Akdeniz kıyı larına ulaşmaktaydı .Buradan deniz yoluyla Alašiya’yı (Kıbrıs) daiçine alan ticaret rotası , Avrupa içlerineuzanmak üzere, Avrupa’nın Orta Akdeniz’dekil imanlarına kadar ulaşmaktaydı .

DÜNYA TİCARET KALBİNİN ATTIĞI BUTOPRAKLAR ELE GEÇİRİLMELİ VEYAKINDOĞU’DAKİ TİCARETTEN HİTİTDEVLETİ OLABİLDİĞİNCEFAYDALANMALIDIR.

Šuppilul iuma tahta geçtikten sonra! Suriye’yedüzenlemiş olduğu ilk seferde sınırlarınıLübnan dağlarına kadar genişletmiştir. KuzeySuriye’de bulunan yerel kral l ıkların Hitithakimiyetine geçmesi i le, bölgedeki güçlerdengesi değişmiş, I . Šuppilul iuma,Yakındoğu’nun güçlü ve büyük kral larıarasında anı lmaya başlanmıştı r.

Bu durumdan oldukça rahatsız olan Mısır,herhalde yaşadığı dini reform ve siyasikarışıkl ıklardan ötürü olsa gerek herhangi birmüdahalede bulunmamıştı r. ‘ ’GünümüzdekiMısır'la benzerl iğin bulunması da en ilginci ’’ !

Arkeogezi Dergisi - 42

Page 44: ArkeoGezi Sayı 3

Hitit Devleti ’nin I . Šuppilul iuma döneminde Mitanni’nin batı topraklarını ele geçirmesi i le Mısır Kral l ığı i le doğrudan komşu olması ,

Hitit ve Mısır’ ın bölgedeki menfaatlerinin çatışmasına ve bu iki gücün il işki lerinin gitgide bozulmasına neden oldu! İşte bu tüm

yaşananlar dönemin 2 süper gücü olan Hitit i le Mısır’ ı Suriye deki Kadeş Ovasında karşı karşıya getirecektir.

İ leriki dönemlerde I I . Murši l i ’den sonra tahta geçen I I . Muwatal l i döneminde bir Hitit vassali durumunda olan Amurru

Devlet(Bugünkü Lübnan ile İsrai l ’ in bulunduğu yer)i taraf değiştirerek Mısır hâkimiyetine girmiştir. Her dönem bir baş belası İsrai l

olmak zorunda. İsrai l ’ in bulunduğu bölge savaşın fiti l ini ateşl iyor dikkat çekerim.

Bu dönemde Mısır ve Hitit arasında baş gösteren düşmanlık had safhaya ulaşmış ve iki devlet arasında savaş kaçını lmaz

olmuştur. M.Ö. 1 275 yı l ında Kadeš kenti yakınlarında gerçekleşen Hitit-Mısır savaşının sonucu net olarak bil inmemekle beraber

Hititler’ in daha sonraları da Kuzey Suriye’de varlıklarına devam etmeleri, savaşın Hitit lehine sonuçlandığının bir göstergesi

olabil ir.

M.Ö. 1 259 yı l ında I I I . Hattuši l i i le I I . Ramses arasında imzalanan Hitit-Mısır barış antlaşması , iki devlet arasında uzun yı l lar

sürmüş olan düşmanlığa son veri lmesini sağlamıştı r. Kadeş Antlaşması Dünyanın İ lk Yazı l ı Barış Anlaşmasıdır. Orj inal i İstanbul

Arkeoloj i Müzesinde Sergilenmektedir. Tarihin yazı l ı i lk barış anlaşması olması nedeniyle ori j inal tabletin iki metre boyundaki

bakır kopyası , Birleşmiş Mil letler Bina'sının duvarına da ası lmıştı r.

BUGÜNE BAKALIM ŞİMDİ!

Son 1 yı l içinde Arap Baharı adı i le Ortadoğuda ki bağımsız devletler içten mezhep ve dini çatışmalar i le yok demokrasi istiyorlar ;

yok özgürlük istiyorlar söylemi i le başta! CİA, MOSSAD ve İNGİLİZ LAVRENCE gibi ajanlar tarafından, bölge halkı kışkırtı l ıp. Var

olan düzene isyan ettiri l ip. Bir dönem memleketlerinde % 90 oy oranı i le başkan olan, Yönetimdeki l iderler indiri l iyor. Halk

tarafından 1 çırpıda sil inip yok edil iyor ve yok etmeye çalışı l ıyor.( Kaddafi, Hüsnü Mübarek Örnekleri)

Satranç tahtası üzerinde kalan son şahlar İRAN ve SURİYE mat edilmek isteniyor. Bütün bu olanların sebebi olarak da, Büyük

İsrai l Devletini kurmak ve Büyük Ortadoğu Projesini gerçekleştirmek olarak gösteri l iyor. Elbette bunlar en önemli amaçları , ama

ası l amaç, gözden kaçanla bunlar.

2020’de Dünya ticaretini kontrol altına alacak olan. Çin Komünist Halk Cumhuriyetinin batıya yapacağı ticaretin, tarihi İpek ve

Baharat yol larını egemenlik altına alarak. Çin Ticaretini kontrol etmek istemektedirler. Bu yüzden Kendilerine, 1 Mustafa Kemal

Atatürk çıkartamamış zavall ı Ortadoğu devletlerini! Arap Baharı adında böl parçala yut taktiği i le yok etmeye ve ülkeleri üzerinden

geçen tarihi ticaret yol ları ele geçiri lmeye çalışı l ıyor.

Yukarıda bundan 4000 yı l öncelerinde gerçekleşen. Hititlerin Kuzey Suriye politikası hakkında bilgi ler verdim. Mezopotamya ve

uzak doğudan gelen ticaret yol ları . Akdeniz deki Suriye l imanlarında kara yolunun bitmesi ve Avrupa içlerine batıya pazarlanacak

malların deniz yolu i le ulaştı rı lması , bunlardan gümrük geliri elde etmek amacı i le Hititlerin bölgeyi kontrol altına almak

istemelerindeki sebebi ve Mısır i le Yapı lan KADEŞ savaşı i le bunların sonuçlarını gösterdim.

Bugün yine tarih aynı sebeplerden dolayı tekerrür etmektedir. Kendileri i le aynı '' VATANDAŞ'' olduğumuz'' HİTİTLERİ'' batıdan

yani Avrupa dan gelen, Frigler yıktı . Yine bugün batıdaki Hıristiyan devletlerin kışkırtmaları i le aramızı açtığımız şimdiki! Ası l

tehl ike doğudan geliyor. O tehl ikenin adı İRAN. Bunun sonucunda ''İstanbul da Nükleer Bomba'nın'' patlaması kaçını lmaz.

Şunu da son kez belirtmek isterim ki! İstanbul’dan gemi i le Anadolu’ya gelecek yeni bir Mustafa Kemal’ i Anadolu Bağrına

basamayacaktır. İstanbul’daki i leri zekalı asimile edilmiş sonradan görme AVM'lerde ağzı açık gezen taşra halkı , ayağınızı denk

alın titreyin ve kendinize gelin! Kültürünüze geçmişinize sahip çıkın diyorumT

Arkeogezi Dergisi - 43

Page 45: ArkeoGezi Sayı 3
Page 46: ArkeoGezi Sayı 3

Arkeogezi Dergisi olarak arkeoloj i adına yapı lmakta olan, dikkat çekici oluşumlardan biri vedördüncüsü 1 3-1 6 Mart 201 3 tarihleri arasında Harran Üniversitesi ’nde gerçekleşecek olanUluslararası Arkeoloj i Öğrencileri Sempozyumu’ndan önce siz okurlarımıza bu oluşumun

hikayesini ve arkasındaki arkadaşlarımızın özveri l i çalışmalarını aktarmak istedik.Bunun içinEyyüp Yanık i le gerçekleştirdiğimiz sohbeti sizlerle paylaşmaktan mutluyuz ve kendisine

teşekkür ediyoruz.

Sessizl iğin sesini çıkarmak için arkadaşlarla meşveret edip arkeoloj i camiasında akademikanlamda gelecek nesil olan arkeoloj i ögrencileri , i leriki hayatlarına dair bir adım atmaya kararverirler. Aslında bu yolun öyle basit bir şekilde aşı lamayacağını kendileride bil iyordu. Ama onlar

azmin elimden bir şeyin kurtulamayacağını I I I . Hattuşi l i ’den öğrenmişlerdi.Çetin Kaya

RöportajÇetin Kaya

DüzenlemeYaprak Dala

Eyyüp YanıkÇetin Kaya

Arkeogezi Dergisi - 45

Uluslararası Arkeoloj i Öğrencileri Sempozyumu

Page 47: ArkeoGezi Sayı 3

Arkeoloji i le aranızdaki bağı nasıl dile getiriyorsunuz?

Bana sen bu bölümü okuyupta ne olacaksın dediler.Farkında değil im nedendir bu sitem? Bir aşk variçimde alevleri 1 1 bin yı l öncesinden yanıyor , çöp çukurlarında biriktiri lmiş korlar gibiT diyerekcevapladı . İşte böyle düşünen bir gencin hikayesiydiT

Evet sempozyunum fikir adamı Eyyüp Yanık ile sempozyumun gelişimini konuşacağız.Eyyüp Beyöncelikle sizi tanımakla başlayalım.Kimdir Eyyüp Yanık?

1 987 Diyarbakır Silvan ilçesi doğumluyum. İ lk ve orta öğretimi Silvan’da tamamladım. Lisedöneminden sonra 2006’da Dicle Üniversitesi Arkeoloj i bölümünü kazandım.201 0 senesinde mezunoldum. Öğrenim hayatım boyunca 2007–2008 ve 2009–201 0 eğitim öğretim sezonlarında Diyarbakıri l indeki Bismil 'e bağlı Ağı l köyünün hemen yanında bulunan ve tarım arazisi olarak kullanı lmış olanKörtiktepe Kazısı ’nda çalıştım. Ayrıca 2007 yı l ı içerisinde İKYA (Ulısu Kalsik Yerleşimleri YüzeyAraştırması)’ya, 2009’da Gre-Abdurrahman kazısına katı ldım.2006 ve 201 0 yı l ları arasındaki zamanzarfında Dicle Üniversitesi Arkeoloj i Topluluğu yönetim kurulunda aktif görev aldım ve bununla birl ikte2006–2009 yı l ları arasında da ayrıca Diyarbakır Arkeoloj i Kültür ve Sanat Derneği’nde yönetici l iktebulundum. Yine aynı yı l lar içerisinde Diyarbakır Yerel Gündem 21 meclisinde koordinasyon grubuiçerisinde de çalıştım. Şimdi ise özel bir şirkette çalışıyor olmamın yanında, benim gibi arkeoloj iye gönülvermiş arkadaşlarla birl ikte üzerine konuşacağımız Arkeoloj i Öğrencileri Sempozyumu için gönüllü olarakgörev almaktayım.

Arkeogezi Dergisi - 46

Özel Röportaj

Page 48: ArkeoGezi Sayı 3

Sempozyumun gerçekleşmesindeki amacıbizlerle paylaşır mısınız?

Ası l çıkış amacımız arkeoloj i öğrencilerini biraraya getirerek bilgi birikimlerini paylaşıp arkeoloj ibi l imine dair problemleri tespit ederek öğrenci gü-cüyle çözümler üretmeyi denemekti. Türkiye’de şuan sanırsam kırk kadar arkeoloj i bölümü bulunmak-ta. 2008’de 20–25 tane bölüm vardı ama biz bunla-rın hangi şehirlerde olduğunu bilmiyorduk. Çünküöğrenciler farkında olmalarına rağmen temel sorun-lar hakkında görüşlerini bi ldirmek için uygun orta-ma, tanışma fırsatına sahip değil lerdi. Şimdi bi l inç-lenme gerçekleştiğinden kaynaklara erişimde pekzorluk yaşanmasa da o dönemde bu durumlar öğ-rencilere sıkıntı yaşatıyordu. Hocalar ise ayrı birkonu. Tüm bunlara çözüm odaklı olarak sempoz-yum gerçekleşmeliydi.

Açıkçası çok realist bir düşünce. Peki,sempozyumu gerçekleştirmek için ne türaşamalar kaydedildi?

Ben ilk olarak 2008’de Felsefe ÖğrencileriKongresine katı ldım. Onların birl iğini görünce çoközendim ve bizde böyle bir şey neden bizim öğrencicamiasında da olmasın diye düşündüm. Ama kolaybir iş olmadığı için sağlam temel atıp sağlam bir işyapmak gerekiyordu. O dönem Dicle Arkeoloj i Top-luluğu olarak en zirvedeydik. Bölüm olarak pek çoksorunu aşmıştık, dergi yayınl ıyorduk, uluslararasıprojeler hazırlayıp yayınını gerçekleştiriyorduk.Hatta 1 9.000 €’luk bir projemiz kabul gördü ve beşfarklı ülkeden 20 öğrenci getirdik. Ege Bölgesi’nebüyük bir gezi için val i l iğimizden alınan 25 bin TLbütçe ile beş günlük bir organizasyona imza attık.Kendimizi aştığımızı söyleyebil irim. Durum böyleolunca kabuğuma sığamadım ve Türkiye çapındabir birl iğin oluşması gerektiğinin düşüncesine kapı l-dım. 2009 yı l ına Mersin’de yine Felsefe ÖğrencileriKongresi’ne gittim ama organizasyonda aktif olarakyer almak istedim. İşleyişi görmek açısından onlarınkoşuşturmasına dâhil oldum. Felsefe Kongresi’ndensonra az çok olayın nası l olması gerektiğini anla-dım. Genel olarak ilham kaynağım bu kongre oldudiyebil iriz.

Daha sonra ki aşamalarınız> Yani topluluktakiarkadaşlarınızın bu konudaki tutumları ne oldu?

Tüm bunlardan sonra elbette ki topluluk olarak birtoplantı düzenledik ve fikir al ışverişinde bulunduk. İ lktepkileri görmeniz gerekirdi, şuan ki durum hayalötesiydi. Bir türlü ikna edemedim. Yanımda banadestek çıkan iki kişi vardı . Yı lmaz Ergi ve SerdalTuran. Kendi çabalarımızla 1 2 üniversitede arkeoloj iöğrencisi olan arkadaşlarla i letişime geçtik vefikrimizi paylaştık. Herkes bizimkilerin aksine çokbeğendi ve katkıda bulunmak istediklerini söyledi.Ancak sempozyumun Dicle Üniversitesi bünyesindegerçekleşecek olma durumu insanları iki keredüşünmeye itiyordu. İ lk olacağı için arkadaşlarıüniversitemize davet ettik ve bir toplantı i le tüzüğü-müzü belirlemeyi önerdik. Ası l amacım ise onları daişin içerisine katarak sorumluluk yüklemekti.

Toplantıya bir hafta kala Diyarbakır’da bazı siyasiolaylar gerçekleşince toplantıyı üç hafta erteledik.Tekrar tarih belirledik ve yine o zamana yakın domuzgribi vakası baş gösterdi ve sırf bu yüzden yinetoplantıyı ertelemek durumunda kaldık. Aksil iklerolsa da 2009’un Kasım ayında tüzüğü birkaç maddeile kendimiz açma kararı aldık. Bunun içinde gittiğimkongrelerin tüzüklerini inceledik. Daha sonra sem-pozyum için uygun koşulları oluşturmak amaçlı val i l ikve belediye ile görüştük. Herkes çok güzel olduğunusöyledi. Rektörlük i le görüşmemiz ise biraz farklıoldu. Amacımızı anlattık ancak aldığımız tepki‘’nereden bileyim gerçek amacınızın böyle bir şeyolduğu’’ oldu. ’’Dicle’de sadece arkeoloj i olmaz,siyaset vardır içerisinde’’ diye devam etti . Çünkü osıralarda Diyarbakır siyasi nedenlerden ötürükarışıktı . Rektörümüzün en son dediği şey ‘’kimsebizi ciddiye almaz! ’’ oldu. Bu sözler üzerine açıkçasıumudumuz kalmamıştı . Kara kara düşündük vearkadaşlarla bitti buraya kadarmış dedik. Benimiçime dokundu. Düşünsenize 2 yı l emek verereküzerine yoğunlaştığınız iş böylece son buluyor veeliniz kolunuz bağlanıyorduT

Arkeogezi Dergisi - 47

Uluslararası Arkeoloj i Öğrencileri Sempozyumu

Page 49: ArkeoGezi Sayı 3

Çok zor bir süreçten geçmişsiniz. Pekibildiğim kadarıyla sempozyum ilk olarakEge Üniversitesi’nin ev sahipliğinde oldu.Bu süreç nasıl gerçekleşti?

Ege’den daha önce iletişimde olduğumuzarkadaşlar içerisinden seçilen temsilcinin,daha önceki konuşmalarımızda bana keşkesempozyumu biz yapsaydık dediğini,benimde sonraki yı l da biz yaparız dediğimihatırladım. O gün gece saat 01 .00sularıydıT Dicle bitti diye düşünmektencanım sıkı ldı . Ne yapmalıyım? Ben ne

yapabil irim? diye düşünürken Ege Üniversitesi ’nin temsilcisini aradım ve siz bu yı l sempozyumugerçekleştirin dedim. ‘’Şaka mı yapıyorsun?’’ şekl inde bir tepkiyle karşı laştım ve konuştuğum arkadaşsevinçten olacak bağırarak telefonu kapattı .1 5 dakika sonra beni aradı . Koşarak topluluk başkanlarınınevine gitmiş. Başkanla konuştuk durumu anlattım ve tamam biz yapacağız dedi. Ertesi gününiversitelerinin arkeoloj i bölüm başkanlığı , bağlı oldukları dekanlık ve rektörlük i le konuştuklarını ,projenin beğenildiğini kabul gördüğünü söylediler. Diğer hafta ben ve Yı lmaz İzmir’e gittik, bir hafta taslaküzerinde çalışı ldı ve yapı lması gerekenler konuşuldu. Diyarbakır’a döndük sınavlarımızın ardından yineEge Üniversitesi Arkeoloj i Bölümü’nün daveti üzerine İzmir’e gittik. Birkaç maddede var olan tüzük,sponsorluk ve diğer şeyler için uğraştık ve son halini oradaki ekibimize tesl im ettik. Ege Üniversitesiarkeoloj i öğrencilerine ait Arkeo-Ege ( Ege Üniversitesi Arkeoloj i ve Kültürel Miras Topluluğu)Topluluğu’nun uğraşları i le Türkiye çapında 1 3 Üniversite’nin katı l ımda bulunduğu I .Arkeoloj i ÖğrencileriSempozyumu 11 -1 3 Mart 201 0 tarihleri arasında gerçekleşti . İki gün bildiri lerin sunulduğu, bir günde geziolarak düzenlenen sempozyum 3 gün sürdü ve hocalarımızın da katı l ımıyla farklı üniversitelerden gelenöğrenciler birbirleriyle sonunda bir araya gelmiş oldu. Olumlu tepkiler üzerine bir daha ki yı l sempozyumaev sahipl iği yapacak üniversitenin belirlenmesi için, tanı tım çalışmaları gerçekleşti . Üniversitelerimizintemsilci lerinin oyları i le 6 aday içerisinden Pamukkale Üniversitesi birinci gelerek, I I . Arkeoloj i ÖğrencileriSempozyumu’nu organize etmeye hak kazandı . Pamukkale’de ’’Öğrenci Gözüyle Küçük Asya’’ temasıyla1 0–1 2 Mart 2011 tarihlerinde düzenlenen ikinci birl iğe 30 üniversite dahil oldu ve bu sempozyum da birönceki gibi 2 gün sunumlar ve bir gün Laodikeia ve Hierapolis antik kentlerinin hocalarımızın rehberl iğieşl iğinde gezilmesiyle son buldu. Temsilci lerimizin oy birl iği i le 29 Şubat–3 Mart 201 2 tarihlerinde AkdenizÜniversitesi ’nin Antik Çağ Kültürleri Topluluğu’nun çalışmaları i le gerçekleşen sempozyumun adı1 3.1 0.2011 tarihl i Hacettepe Üniversitesi ’nin ev sahipl iğinde düzenlediğimiz Arkeoloj i ÖğrencileriSempozyumu Temsilci Komisyonu’nunda alınan kararla Uluslararası Arkeoloj i Öğrencileri Sempozyumuolarak değiştiri ldi . Bu durum bizim gelebileceğimiz son noktaydı belki deTŞimdi ise Akdeniz’degerçekleşen ve yoğun geçen sempozyumun ardından çıkan oylarla IV. Uluslararası Arkeoloj i ÖğrencileriSempozyumu Harran Üniversitesi ’nde gerçekleşecek.

Arkeogezi Dergisi - 48

Özel Röportaj

Page 50: ArkeoGezi Sayı 3

Sayenizde birbirini tanımayan ve aynı amaçiçin çabalayan insanlar bir araya gelerek güçlübir birlik, çok güzel dostluklar kurmuş olmalı>Sizin için şimdi sempozyumun getirileri neleroldu?

Fikir Dicle’nin ama Dicle dışında herkesgerçekleştirdi. Gözle görülür gel işme şuydu;arkeoloj i öğrencileri arasındaki i letişim sizin dedediğiniz gibi çok kuvvetlendi ve gelişti . Eskidenkimse aynı bölümde okuduğu öğrencileritanımıyorken bugün Türkiye’de bulunan birçokarkeoloj i öğrencisi birbirini tanıyor. Eskidenfacebook, twitter vb. sosyal paylaşım sitelerindearkeoloj i toplulukları yoktu, şimdi ise herüniversitenin paylaşım alanları mevcut. Google’aarkeoloj i yazdığımızda çıkan eski sitelerin yerinidevamlı güncellenen siteler aldı . Yaptığımız buçalışma ile artık kenarda köşede kalmış bil imkendini duyurur duruma geldi. Basın da arkeoloj ii le i lgi lenmeye başladı . En güzeli de öğrenciler içinkaynak sıkıntısının azalması oldu sanırım. Şimdiaramızda gelişen yoğun iletişim sayesindearaştırdığımız kazı lar hakkındaki bi lgi leri , kazıdabizzat görev alan arkadaşımızdan isteyebil iyoruz.Diğer bir güzell ik ise hiç geri lemedik sayı olarakhep ilerl iyoruz, her yı l iki kat eklenerek devamediyoruz.

Kesinlikle> Peki sohbetimiz içerisinde ikiisimden söz ettiniz Yılmaz ve Serdal. Buarkadaşlarınızın katkısı ne yönde oldu? Ne deolsa yalnız başına altından kalkılması zor birdurumdu.

Arkadaşlarımın katkısı anlatı lmaz fakat kısa veöz bir şekilde söyleyecek olursak; bürokrasiyibi l irsiniz, bir di lekçeyi bazen defalarca yetki l imercilere i letmek için el l i takla atarsınız. Birimizbelediyelerle görüşürdük, birimiz dekanla, birimizvali l ikle. Yani herkes bir kulvarda uğraş içindeydi.Yeri geldi diğer üniversitelerin arkeoloj ibölümlerindeki arkadaşlara ulaşmak için oüniversiteye giden başka bölümlerden öğrencilerlebi le konuştuk. Yı lmaz ile i lk sempozyum için 2 ayiçinde 2–3 defa İzmir’e gittiğimi bi l iyorum.Ayaklarınıza sağlık gerçekten. Bu maratondaEge’deki arkadaşların katkı larını da bizlereaktarırsanız seviniriz.

Bu işlerin yürütülmesi ve oluşması kısmında EgeÜniversitesi ’nde okuyan arkadaşların katkısı da çokbüyük. Tüm bölüm seferber oldu. Celi l SametHarmandar, Burak Gülsen ve Sena Yı lmaz gecegündüz çabalayıp organizasyonu ayarladı lar. Bencezor olan başlamaktı ve onlar bu işi başlatanlardır.Kendilerine sizin aracı l ığınızla tekrar çok teşekkürediyorum.

Arkeogezi Dergisi - 49

Uluslararası Arkeoloj i Öğrencileri Sempozyumu

Page 51: ArkeoGezi Sayı 3

Bizde Arkeogezi olarak çok teşekkür ediyoruz. Peki, merak ettiğim bir konu daha var. Hocalar dakatılımda bulundu demiştiniz. Genel olarak Dicle ve Ege’deki hocalarımızın bu konuya bakış açısınasıldı?

Dicle Üniversitesi Arkeoloj i Bölümü başkanı Prof.Dr. Vehici Özkaya başta olmak üzere diğerhocalarımız olumlu yaklaşım sergiledi ler. Ancak Diyarbakır’da olan olumsuzluklar bizim hocalarımızıumutsuzluğa düşürdü diyebil irim. Dicle’de gerçekleşecek olursa diğer üniversiteler katı lmaz görüşühâkimdi. Bu nedenle de konudan uzak kalma tercihinde bulundular. Ege Üniversitesi Arkeoloj iBölümü’nün hocaları ve öğrencilerinin birl iği bize verdikleri destek çok olumluydu. Sempozyumun Egeetabındaki en güzel ayrıntı lardan biri gelen misafirleri rektörün bizzat kapıda karşı lamasıydı . Herkese tektek hangi üniversiteden geldiğini sorarak birebir i letişim kurması ve sunumların gerçekleşeceği salonaalması hafızamda yer edindi. Umarım arkadaşlarımın ve benim çektiğim cefanın karşı l ığı yerini bulmayadevam eder ve gelecek arkadaşlar sempozyumu devam ettirirler.

Son olarak benimde okuduğum Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün ilk kez sempozyumakatılıp aday oluşu ve önümüzdeki günlerde organizasyonu gerçekleştirecek olmasındaki en büyüketken sizce nedir?

Bu tamamen gelen arkadaşlarınızın başarısıdır. Akdeniz üniversitesinde bir doğu üniversitesi olarak oyçokluğu almış olmak başarıdır. Kendilerini ispatladı lar. Doğudan kastım konuşmada daha önce geçensebepler, dışarıdan bölgeye siyasi bakış, medyadan bölgenin yansıma şeklinden kaynaklanmakta. AyrıcaHarran’da olmasının toplum açısından önemli olduğunun kanısındayım. Bölge halkı arkeoloj i bi l imininvarl ığından haberdar olacaktır. Genel olarak tüm Türkiye vatanlarındaki üniversitelerin arkeoloj ibölümlerinin aktifl iğinden haberdar olacak. Sempozyum bittiği zaman da aslında Şanlıurfa’ya gelip gezmeveya yeme içme dışında bir şey olduğunu anlarlar.

Size bu sohbet için dergimiz adına ve kendi adıma çok teşekkür ediyorum. Hayatınızda ve

çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Ve Şanlıurfa’da gerçekleşecek IV. Uluslararası Arkeoloji Öğrencileri

Sempozyumu’nda görev alan biri olarak siz Arkeogezi okurlarına diyorum ki; Urfa oldukça eski ve köklü

geçmişe sahip bir şehir. Ama bu şanlı şehri görmeyenimiz çoktur. O halde ne yapmalı? Bu sempozyumu

bir vesile yapıp doğru Urfa'ya gelmeli, dünyadaki ilk tapınağı, ilk İslam üniversitesini, tarihi evleri, çarşıları,

hanları, sokakları, çeşmeleri, hamamları, köprüleri, camileri ve surlarıyla Urfamızın tam anlamı ile bir açık

hava müzesi olduğunu görmeye tanımaya var mısınız?

Arkeogezi Dergisi - 50

Özel Röportaj

Page 52: ArkeoGezi Sayı 3

odruma hepimiz gideriz.Herkesimden insanı çeker. Arabayla gidenler bi l ir; Söke’den sonra BafaBGölünün yanından geçil ir Bodruma giderken. İ lk önce peşin peşin şunu söyleyelim; Bafa Göl'ü veHerakleia Antik Kenti kalıntı ları , Bodrum'a giderken ya da Bodrum'dan dönerken sarı tabelalı yol ayrımınıgörünce " hadi şöyle bir bakalım " denilecek yerlerden değil . Açıkça ifade etmek gerekiyorsa Bodrum'agidiyorsanız Bodruma gidin, ama Bafa Gölü ve Herakleia'yı gezmek istiyorsanız, ki bu ayrı bir amaçolmalı . O zaman amaca uygun bir ön çalışma ve birikime gereksiniminiz var demektir.

amiçi gölü adı i le de bil inen Bafa Gölü'nün Söke'ye olan uzaklığı yaklaşık 30 km. kadar. Aydın'ınÇSöke ilçesi sınırları içersinde bulunan Bafa Gölü'nün kıyısındaki Kapıkırı Köyü'nde ise, HerakleiaAntik Kenti 'nin kalıntı ları yer alıyor. Söke - Milas karayolunu gölün kenarından izlemeye başladığımızdaönce Pınarcık'tan geçil iyor. Pınarcık'tan 4 km. sonra Çamiçi Köyü'ne geliniyor. Çamiçi Köyün'den solaKapıkırı Köy'ü yolu ayrı l ıyor. Yol ayrımında " Herakleia " tabelası var. Ayrımdan 1 0 km. sonra, Herakleiakalıntı larının bulunduğu Kapıkırı Köyü'ne ulaşı l ıyor. Herakleia'nın Söke'ye olan uzaklığı 65 km. İzmir'eolan uzaklığı ise, 1 70 km.

Arkeogezi Dergisi - 51

Page 53: ArkeoGezi Sayı 3

ŞİMDİ GELELİM ÖYKÜMÜZE>..

undan yaklaşık 2000 yı l kadar önce BüyükBMenderes Nehri 'nin Latmos Körfezi 'nden denizedöküldüğü yı l larda Herakleia, Ege Denizi üzerindeLatmos Körfezi 'nin kuzeydoğu kıyısında küçük bir l imankentiydi. Büyük Menderes o yı l larda bıkıp usanmaksızınLatmos Körfezi 'ne alüvyon taşıyordu. Taşınan bualüvyonlar o kadar çoktu ki, körfezin iki ucu zamanlabirbirine yaklaştı ve birleşti . Böylece içerde ufak bir göloluşmuş oldu. Çok sonraları bu yörede yaşayan insanlar,artık denizden epeyce içerde yer alan bu göle Bafa Gölüadını verdi ler.

Bugün bile suları kısmen tuzlu olan bu gölünoluşumunun tek tanığı olan Herakleia'l ı lar, bir l iman kentiolarak inşa ettikleri şehirlerinin denizden bu şekildeuzaklaşmasına pek şaşırdı lar. Geçimlerini deniz ticaretive balıkçı l ık üzerine kurmuş olan kent sakinleri , körfezağzının yavaş yavaş kapanması karşısında gittikçefakirleşti ler. Bir zamanlar Latmos Dağı 'ndan ( BeşparmakDağları ) çıkartı lan mermerlerin Herakleia l imanındangemilere yüklenip, Didim'deki ünlü Apollon tapınağınınyapımı için götürüldüğü o görkemli günler artık geridekalmıştı .

Aslında hiçbir dönemde çok büyük bir şehirolmadı Herakleia. Etrafındaki büyük şehirlerin (Milet,Didim, Halikarnas, vs.) gölgesinde kaldı hep. Tipik birKarya kenti olarak gözlerden uzak yaşadı . Halikarnas’ınkibirl i (ama tam da bu yüzden dünyanın yediharikasından biri olan Halikarnas Mozolesi ’ni yaptıran)kralı Mausolos döneminde gerçek anlamda bir yerleşkeoldu. Şehri korumak için yapı lan kale ve sur duvarlarıhâlâ ayakta. Bu gözden uzak gönülden ırak hali , şehrinbu günlere gelmesinde önemli bir etken. Herakleia içinbüyük savaşlar yapı lmadı hiç. Sardes’in, Xantos’undüştüğü durumlara düşmedi. Zira savaş, yıkım demekti.Bir de gölün ortasındaki adalar ve dağa yapı lanmanastırlarla tam bir keşiş bölgesi oldu.

Bugünkü Kapıkırı Köyü ile iç içe olan Herakleiakalıntı larının çok iyi durumda oldukları söylenemez.Mimarının adına ithafen " Hippodomik Sistem " denilenızgara planlı kent modeli , Herakleia'nın da yapımında

Arkeogezi Dergisi - 52

Herakleia

agora

agora

Page 54: ArkeoGezi Sayı 3

kullanı lmıştı r. En güzel örneklerindenbirini Priene'de gördüğümüz bu planda,kentte cadde ve sokaklar birbirlerinikuzey - güney ve doğu - batıdoğrultularında dik açı oluşturacakşekilde kesecek şekildetasarlanmışlardır. Bu haliyle Hippodomikplanlı kentlerin, günümüz modernkentlerinin i lk örneklerini oluşturduklarınısöyleyebil iriz. Herakleia kalıntı ları ,Kapıkırı köyü ile iç içe geçtiğindenfazlasıyla tahrip olmuştur ve ne yazık kibu planı görebilme şansını bizesunmamaktadır.

ATHENA TAPINAĞI

Herakleia'nın en dikkat çeken yapısı olanAthena Tapınağı , Helenistik dönemdeM.Ö. 3.yy'da Dor düzenine uygun olarakinşa edilmiştir. Tapınağın çevresindebulunan ve bugün de aynı yerde bulunanbir yazı ta dayanı larak yapının kentin baştanrıçası olan Athena adına yapı ldığıanlaşı lmıştı r. Sadece ön cephesinde ikisütun bulunan Temlum in Antis cephelitapınakta cella ve pronoas hemenhemen aynı büyüklüktedir. Eski l imanınbiraz gerisinde şehre tam hakim kayalıkbir tepe üzerine inşa edilmiş bulunantapınak, Kapıkırı İ lkokulu'nun birazüzerinde yer alıyor.

AGORA

Athena Tapınağının batısında birazaşağıda, bugünkü Kapıkırı İ lkokulu'nunbahçesinin bulunduğu alan Herakleia'nınagorası idi . Agoranın güney tarafıdüzgün örülmüş ve güzel bir işçi l iksergi leyen duvar i le teras halinegetiri lmiştir. Hel lenistik dönemdeyapı lmış olan agora, dikdörtgen şekildebir alanı çevreleyen portikolardanoluşmuştur.

Arkeogezi Dergisi - 53

Keşfedilmemiş Bir Karia Kenti

athena tapınağı

Page 55: ArkeoGezi Sayı 3

TİYATRO - NYMPHAİON - TAPINAK

Kentin kuzeydoğusunda hamamdan yukarıdoğru devam edildiğinde Roma dönemindeyapı lan tiyatro kalıntı larına ulaşı labi l ir. Bugün üstbasamakları ve sahne binasının üst kısımlarıtoprak üzerinde seçilebi lmektedir. Tiyatronunhemen kuzeyinde yer alan Nymphaion'dan( Anı tsal Çeşme ) geriye çok az bir şey kalmıştı r.Biraz daha kuzeye doğru devam edildiğinde birçok mezar nişini ve kayaya oyulma sandukaşeklindeki mezarları geçtikten sonra, hangitanrıya ait olduğu saptanamamış bir tapınağınkalıntı ları görülebil ir

BOULEUTERİON- ROMA HAMAMI

Agoranın hemen kuzeydoğusunda yer alanbouleuterion, Miletos'daki örneğine uygun olarakinşa edilmiştir. Oturma sıraları taştan ve U biçimliolan yapı , M.Ö 2.yy'da yapı lmıştı r. Kazı lardabulunan parçalardan anlaşı ldığına göre, yapınınduvarlarının üst yarısı Dor düzenindeki yarımsütunlarla bezenmişti . Kazı larda ayrıca Architravparçaları , trigl ipt frizi , bir diş sırası ve alınl ığa aitparçalar bulunmuştur. Bouleuterion'unkuzeydoğusunda Roma döneminde yapı lmışhamama ait kalıntı lar yer almaktadır.

KENT SURLARI

Herakleia'nın görülmeye değer yapı larından biride kenti çevreleyen surlardır. Çevre uzunluğu 6.5km. olan surlar, 65 gözetleme kulesi i le takviyeedilmişlerdir. Düzgün kesme taş bloklardan ustabir işçi l ikle örülmüş olan sur duvarları iyikorunmuş durumdadır. M.Ö. 287 yı l ındaLysimakhos tarafından yaptırı ldığı sanı lansurların yüksekliği 5.5 m. kadardır

NEKROPOL

Bizans kalesi i le göl arasında kalan bölgedekimezarlar gerçekten görülmeye değer. Ağırl ıkl ıolarak kayaya oyulma sanduka şeklindeki mezarnişlerine rastlanıyor. Mezarlar daha çok birbirinebitişik ve yan yana olarak kayalara oyulmuş. Herbirinin üzerinde ayrı bir kapak var. Kimi mezarlarise kıyıya çok yakın ve göl üzerindeki kayalaraoyulmuş durumda bulunuyorlar. Herakleia AntikKenti 'nin çeşitl i yerlerine dağı lmış durumdakimezarların sayısının 2500 kadar olduğusaptanmış

Arkeogezi Dergisi - 54

Herakleia

Page 56: ArkeoGezi Sayı 3

ENDYMİON KUTSAL ALANI

Kentin güneyine, sahile ( göl kenarına ) doğrugeri dönüldüğünde, sahile yakın bir noktadaEndymion adına ayrı lmış kutsal bir alanagelinmektedir. Alanın üzerinde yer alan yapıdoğal bir kayaya oyulmuştur. Duvarların bazıyerleri kesme taştan yapı lmış, bazı yerlerindeise doğal kaya duvar olarak kullanı lmıştı r.Pronaoslu ve opsidal bir cel lası olan tapınak,ön cephesi sütunlu bir prostylos'tur. YapınınEndymion adına yapı lmış bir sunak olduğutahmin edilmektedir.

Endymion, Latmos Dağları 'nda sürüleriniotlatan genç ve çok yakışıkl ı bir çobanmış.Kavalından başka bir varl ığı olmayan buçoban, gündüz keçilerini otlatı r, geceleri iseçam ağaçları altında sele serpe uykuyadalarmış. Ay tanrıçası Selene bu yakışıkl ıgenci fark etmekte gecikmemiş. Havakarardığında çobanın yanına gelir, ışıktangövdesi i le onu sarar ve öpermiş.

Endymion da bu aşkı karşı l ıksız bırakmamış.Her akşam uykuya yatar ve Selene'yi tutku i lebeklemeye başlarmış. Ayın gökyüzündeolmadığı geceler Endymion için çok zorgeçmeye başlamış. Bu olanları uzaktan uzağaizleyen tanrı ların tanrısı Zeus, fakir çobana biriyi l ik yapmak istemiş ve Endymion'a,kendisinden bir di lekte bulunmasını söylemiş.Endymion, ayın gökyüzünde olduğu bir gecesonsuz ve ölümsüz bir uyku ile uyumakistediğini bel irtmiş. Böylece iki sevgil iZeus'unda yardımı i le sonsuza kadar beraberolabilmişler.

Herakleia'l ı lar da tanrı lar katında aşk yaşamışbu çobandan çok etki lenmiş olmalı lar ki, onunadına kentlerine bir tapınak yapmışlar.Strabon, coğrafyasında " Latmos'un yanındaküçük bir ı rmağı geçtikten sonra Endymion'unmezarı görülür " diye yazmaktadır. Strabon'unbelirttiği yerin bugün neresi olduğu belirsiz

olmakla birl ikte, Endymion efsanesinin dahasonraki dönemlerde de değişik şekil lerdesürdüğünü bil iyoruz.Hiristiyanlık dönemindeki bir anlatıya göre, bölgeyeilk gelen rahipler, Endymion'a ait olduğu tahminedilen bir mezar bulmuşlar. Bu mezar ve çevresikutsal bir alan olarak kabul edilmiş ve her yı l bumezara bir kez gelinip lahtin kapağı açı l ı rmış.Kapak açı ldığında tanrısal bir ses duyulduğunainanı l ı rmış.

Arkeogezi Dergisi - 55

Keşfedilmemiş Bir Karia Kenti

Page 57: ArkeoGezi Sayı 3

LİMAN KALINTILARI

Kentin güneybatısında yer alan l iman, hemkıyıdaki kalıntı ları hem de göl içinde su altındagörülebilen mendirek ve rıhtım izleri i le bel l idir.Athena tapınağının altında göl kıyısındagörülebil ir.

HRİSTİYANLIK DÖNEMİ KALINTILARBu döneme ait kalıntı lar, M.S. 7. ve 1 2.yy'lararasındaki dönemde inşa edilmiş, manastır,ki l ise ve kale kalıntı larından oluşmaktadır

BİZANS KALESİHerakleia kentinin güney ucunda göle hakimkayalık bir tepe üzerinde Bizans dönemindeyapı lmış olan kale, bugün büyük ölçüdeayaktadır.

YEDİLER MANASTIRIEski adı Bucak Köyü olan Gölkaya Köyü'nden( Kapıkırı 'na gelmeden bir önceki köy ) birsaatl ik yürüyüşle Yediler Manastırınaulaşı labi l ir. Manastıra giden yol kırmızıboyalarla işaretlenmiş durumda. Zeytinl ikleriçersinden oldukça rahat bir yürüyüşten sonraulaşı labi len manastır, göle hakim bir tepeninüzerine kurulmuş.

Sur duvarları ve iç yapı larının bir kısmı ayaktaolan manastırın yakınlarında bir düzlükteküçük bir ki l ise ( şaphel ) kalıntısı daha vardır.Yuvarlak ve doğal bir kayanın içi oyularakkovuk haline getiri lmiş ve içi frekslerlesüslenmiştir.

PANTAKRATOR VE İSA MAĞARALARI

Kapıkırı Köyü yakınlarında yoldan yukarıdoğru devam eden bir patika izlenerek bumağaralara ulaşı labi l ir. Her iki mağarada damuhtemelen 8 ve 9.yy'lardan kalma freksleryer almaktadır. Frekslerin yüz bölümleri tahripedilmiş durumdadır.

Arkeogezi Dergisi - 56

Herakleia

Page 58: ArkeoGezi Sayı 3

DİĞER MANASTIRLAR:İyi gizlenme olanağı sağladığından bu bölgede bir çokmanastır ve kaya kovuklarına oyulmuş çilehaneler yer alıyor.Bunlar hakkında fazla bir bi lgi yok.Stylos, Soteros, İkiztaş,Narhisar ve Viran bunlardan bazı ları . Bu manastırlaragidebilmek için mutlaka yöreyi ve manastırları bi lenrehberlerin köyden bulunması gerekiyor.

ADALAR:Bafa gölü üzerinde bir çok küçük ada bulunmaktadır.Bunlardan bazı larının üzerinde manastır ve sur kalıntı larınarastlanmaktadır. Kıyıda bekleyen balıkçı larla anlaşarakkeyifl i bir göl turuna çıkın muhakkak.Yüzlerce kuş türüne evsahipl iği yapan adaların etrafında dolaşarak (yaklaşmakyasak, çünkü bu kuşların çoğu koruma altında) i lginç birdeneyim yaşayabil irsiniz

HAYALET ADAKapıkırı Köyü'nün hemen karşısında yer alan bu adaüzerinde de bir manastıra ait kalıntı lar var. Kalıntı lar iyimorunmuş durumda. Bu ada eskiden Herakleia sursisteminin bir parçası idi . Ada üzerinde bu sisteme ait izlergörülebil iyor. Adaya tekne ile yanaşmak hayli zor.

İKİZ ADALARBurası aynı zamanda Bafa Gölü'nün doğal güzell ikaçısından en güzel yerlerinden birisidir. Biri büyük diğeriküçük olmak üzere iki adadan oluşan bölgede, küçük ada,gölün tam ortasında yer alı rken, büyük olanın kara ilebağlantısı bulunmaktadır. Küçük ada üzerinde Meryem Anaadına yapı lmış bir manastır yer almaktadır. Biraz güçolmakla birl ikte tekneler bu adaya yanaşabil iyorlar.Büyük olan adanın kara ile bağlantısını yazın plaj olarakkullanı lan güzel bir kumsal sağlıyor. Tekneler bu kumsalabaştankara yapıp rahatl ıkla yanaşabil iyorlar. Bu adaüzerinde ise, Meryem Ana manastırını korumak amacı i leyapı lmış bir kale yer alıyor.

ÖZEL BİR NOT: Ayrıca bu gölden çıkan ve özel odunfırınlarında iste pişiri len yı lanbalığının tadına da mutlakabakın. Düşük nem oranıyla sağlık kaynağı olan bölgeninyüzlerce yı l l ık zeytinyağı üreticisi olduğunu da unutmayalım.Organik biçimde yetişen zeytin ağaçlarından çıkarı lanzeytinyağını , 2600 yaşında olduğu söylenen ‘Türkiye’nin enyaşlı zeytin ağacı ’nın gölgesinde tadın

Arkeogezi Dergisi - 57

Keşfedilmemiş Bir Karia Kenti

kale duvarı

Page 59: ArkeoGezi Sayı 3

https: //twitter.com/arkeogezi

kale duvarı

Page 60: ArkeoGezi Sayı 3
Page 61: ArkeoGezi Sayı 3

Güney Kore’ye herkes gidiyor da 24 milyon nüfuslu Kuzey’ine giden az. Yerel rehberinsöylediğine göre yı lda 4000 yabancı turist gel iyormuş Kuzey Kore’ye. “Dost” ülkelerden(Çin,Rusya vb) gelenler de 25000 kişi. . Bir zamanlar yı lda iki milyon sayıya ulaşan GüneyKoreli leri “yabancı” dan saymıyor Kuzey Kore. Geçmişte yaşanan bir olay nedeniyle

şimdi onlar da gelmiyormuş.

üney Kore’de Kuzey Kore’nin 70 kmG yakınına gidip de sınırı oluşturan“askerden arındırı lmış bölge”yi geçemediğiniziçin bir saatl ik yolu bir günde alarak Pekinüzerinden Kuzey Kore’nin başkentiPyongyang’a gidiyorsunuz. Yani iki Kore, okadar yakın ama o kadar uzak.

Güney’in tüm renklerine rağmen esas “renkli”olan taraf Kuzey. Ayrıca satın aldığım veokudukça bana Brecht’ i hatı rlatan halkhikâyelerindeki akı l ve duygunun buluşması dabeni oraya yönlendiriyor, kalbimi oradabırakıyorum.

Bir gezgin için koşul lar kolay değil KuzeyKore’de. Ama Güney’ini görmenin anlamıKuzey’ini görünce anlaşı l ıyor. Kişi başı GSMH’sı

30000 Amerikan Dolar olan ve de “açı l ıp saçı lmış”bir ülkeden “ailenin” diğer yarısı ama “kapalı ” veGSMH’sı 1 800 Amerikan Dolar olanınageçtiğinizde yaşayıp hissettiklerinizin anlatı lması okadar da kolay değil .

Kore’lerin hikâyesi ve bugün içindebulundukları durum öğretici.

Seoul havaalanında bagajlar otobüseyerleştiri l irken iki kadın bir erkeğin iki el lerinihavaya kaldırmış, gözlerini kapatmış durduklarınıgördük. Batı l ı bir gezgin için bu görüntü cazip.Yaklaşık 20-25 dakika sürdü bu hareketsiz duruş.“Sokakta meditasyon” görmek, gezgin içinbeklenen bir şey. İ lk heyecanla en güzel kareleriçekmek arzusu bitince çevrede gördükleriniz olayabaşka bir anlam katıyor. Anladık ki Güney KoreÇin’e çok kızıyor. Onların insan haklarını ihlâl

Guney Kore gyongbogun sarayı

Arkeogezi Dergisi - 60

Kore'ler ve ". . . İzm"ler

Page 62: ArkeoGezi Sayı 3

G.Kore Türk Şehitl iği

ettiklerini gösteren resimli afişler önünde

meditasyon yapıyor Güney Koreli . Ası l

dikkati çekmek istediği konu bu. Benim gibi

tiyatroya meraklı biri için güzel bir

başlangıç. “Sahne”, “hedef şaşırtıyor”.

Güney Kore küçük Amerika gibi. TV

programları bize çok benziyor. Yetenek

yarışmaları . “Sen de yeteneklisin, sen de

yapabil irsin” diye kışkırtı lan insanlar. “Buzda

Dans”, “Dans Dans Dans” vb programlar

özgün formatlarla sergi leniyor. “Kazan ve

köşeyi dön” toplumu demek haksızl ık

olacak zira Güney Kore’nin dünya çapında

markaları var: Kia, Samsung, Hyundai. .

Belki sizin de arabanız Kia ya da Hyundai,

bi lgisayarınız Samsung. TV’deki i le dünya

arenasındaki görüntüler çok farklı .

Güney Kore’deki Kore Savaşı Şehitl iği görmeyedeğer. Savaşta bir taraftan ölenler “şehit”sayı l ıyor Birleşmiş Mil letler’e göre. O nedenleittifakın askerlerine ait (bulunabilen) kemiklergömülmüş bu “şehitl ik”te. En dikkat çekenTürklere ayrı lan kısım. Türk tarafından 1 000kayıp var ama 400 ünün ismi yazı l ı mezar taşıvar.

Aslında “Koreler”, Kore Savaşı ’ndaki Türklerüzerinde çok durmuyorlar ve de bizim dil imizdendüşmeyen “Kunuri”yi de bilmiyorlar. K.Kore’de,“Herşeyin efendisi insandır ve her şey onunkararı i le olur” üstüne oturmuş “juche” felsefesii le sosyalizm ve komünizmi yenidenyorumlamanın adı “Kimilsungism”i duyuncaKore’l i ler Kunuri ’yi bi lmeseler de bizi tanıyorlardiye geçirdim içimden.

Kuzey Kore’nin varı yoğu Birleşmiş Mil letler“elbisesi” içindeki “esas düşman”, USA. GüneyKore de Çin’ i düşman bellemiş. K.Kore’dekiSavaş Müzesi’nde bil imsel olarak hazırlanmışduvar panolarında tek düşman(USA) ve onunkötülükleri sergi lenmiş. (O sergilemeden yolaçıkarak bir oyun bile tasarladım) Pyongyang’danayrı l ı rken uçakta yan yana düştüğüm USA’l ı

kadın gezgin, gurup olarak 8 gün kaldıklarıKuzey Kore’de hiç de rahatsız edilmediklerinianlattı ve “Bizden nefret ediyorlar” dedi bana,gülümsüyordu.

Güney Kore’de 8 şeritl i yol larda trafik azabı var,Güney Kore’deki hızl ı tren Fransız yapımı . KuzeyKore’de yol var araba yok, benzin istasyonu yok.İnsanlar yürüyor. Yollarda tek tük lüks arabayarastlamak mümkün. Barajı kendi kaynakları i leyapmış olduklarını övünerek söylüyorlar. Asker işgücü kullanı lmış. Aslında her K.Korel i asker !(disipl ini içinde yaşıyor)

Kuzey Kore’de 2 yerel, 2 Çin, 1 Japon kanalı veBBC World gördük oteldeki odamızdaki tv’de .Daha önce gidenlere göre bu bir lüks, ziraeskiden 1 kanal varmış. Yerel kanalda marşlar veBaşkan’ın çalışmaları var, temel atışlar, açı l ışlar,yol larda biriken halk, çiçek veren çocuklar,Başkan sinema salonuna koltuk seçerken. . Helefondaki duygulu, gururlu ses. Başkan sinemayatutkun. Hatta bir yönetmeni (Shin Sang-ok)vekarısını kaçırmış, ağırlamış ve fi lmler çektirmiş.Başkan’ın sosyalist sinema üzerine kitapları davar. Yani “sanatçı ” ruhlu bir Başkan’ı var KuzeyKore’nin. (Bizimki Devlet’ i “okuyor”du değil mi!)

Arkeogezi Dergisi - 61

Paektu Dağının İnsanları

Page 63: ArkeoGezi Sayı 3

arirang

Kuzey Kore’de dini mekân yok gibi. Ama ençarpıcı mezarı Kuzey Kore’de gördük : Birtepenin üstündeki Kral Kongmin ve karısına aitmezar anı tı . Güney ise Budizm ağırl ıkl ı . Bizdeki“ölünün kırkı ” gibi bir ölünün ardından yedincihaftada yapı lan bir dini törene rastladık. Kenardabir ofiste insanlar para ödeyerek o tapınaktaibadet etme hakkı satın alıyordu. Tapınağıtakipçi leri yaşatıyor yani. İnançsızl ık da var tabi.K.Koredeki rehberimiz bu çalışma koşullarındainsanların dini düşünecek zamanları kalmadığınısöylüyor. G.Kore’deki rehber ise “I ’m a freethinker” diyor kendisi için ve yakı lmayı mıgömülmeyi mi vasiyet edeceğine henüz kararvermediğini söylüyor.

K.Kore’de otobüs duraklarından uzunkuyruklar gördük. Rehberimiz anlattı , asl ındametro var onunla da giderlermiş ama buinsanlar hızl ı servis istedikleri için otobüsbekliyormuş. Biz metro daha hızl ı bi l irdikdeğil mi! Sonradan anladık ki metro şehrin birkısmında var. İnsanlar şehrin dışına gitmekiçin otobüs bekliyorlar. Rehber hep bir“makul”(! ) neden buluyor ! Metro istasyonlarıMoskova’dakilere çok benziyor. SüslüT

Her iki tarafta da okullara giriş için “çokçalışmak lazım çookkk”T Giriş sınavları i leyarış büyük. G.Kore’de bir ai lenin sınavlarahazırl ık için çektiklerini anlatan bir belgesel

Arkeogezi Dergisi - 62

Kore'ler ve ". . . İzm"ler

Page 64: ArkeoGezi Sayı 3

seyretmiştim. Kuzey Kore’de 7-1 7 yaşçocukları için yapı lmış “Çocuk Sarayları ”var. Pyongyang’dakini oda odagezerken gördük ki sıkı çalışıyorçocuklar, sanat ve sporda. Haftada ikigün gezil iyormuş bu saraylar. Gezi birsaatl ik bir gösteri i le bitiyor. Amaç rejimininsana verdiği önemi göstermek gibigeldi bana. Bu arada şunu belirtmemgerek ki çocuklar çok yetenekli .Enstrümanı çalmayı öğrenmeden öncepozları öğreniyorlar. Yaptıklarından zevkalan insan pozları , yüzler gülüyor,bedenler ritm ile sarhoş(?) Eğiti lenyetenekleri görünce ben rehbere, “dünyaçapında tanınmış birkaç isim ver” dedim,sayamadı .arirang

K.Kore’de yurt dışına çıkı l ıyormuş amaizin almak gerekmiş. Genell ikle “dost”ülkelere gidiş daha kolay. Pekin’e birl ikteindiğimiz K.Korel i gençler ülkelerindegöğüslerinden çıkarmadıkları Kim İ l Songrozetlerini çıkarmışlardı . Saçlarjölelenmişti .

Kuzey Kore’de mezarlık görmedik. Bizimyolumuz üstünde değilmiş. (Kaynak:Yerel rehber)

Kuzey Kore’de cola, pizza vb batıyemekleri var. En çok bira içi l iyor. Parasıolan için yabancı her marka içkiyi bulmakda mümkün. Her iki Kore’de demasanızdaki yiyecekler üç aşağı beşyukarı aynı . Masada barbekü,masanızdaki ocağın üstünde kaynayansuda haşlama(şabu şabu) yapmak. Heriki Kore de “Benim pirincim iyidir” diyor.Ama insam(ginseng) alacaksanızK.Kore’den alın.

Kuzey Kore’de turist ancak yabancıparayla alışveriş yapabil iyor. Her şeydevletin. Yol üstünde rastladığımızarmut, elma satan kadın satıştan elde

G.Kore

Arkeogezi Dergisi - 63

Paektu Dağının İnsanları

Page 65: ArkeoGezi Sayı 3

K.Kore Güneyle Birleşme Anıtı

ettiği gel ir için defter tutup, kazancı devletineveriyormuş. Devlet de ona maaş veriyor. Küçükişletme mi dersiniz? Kooperatifçi l ik övünçkaynağı , Fiat i le ortak kurulan otomobil fabrikasıda varmış.

Kuzey Kore’ye girerken “tuhaf” oluyor insan. Tümtelefonlar toplanıp bir kutuya konulup emanetebırakı l ıyor. Odanızdan dünyayı aramak teorikolarak mümkün ama nedense sistem işlemiyor.Odadaki rehberde Türkiye’nin kodu 90Ankara’nın 4 olarak veri lmiş. Çevir sesi varbağlantı mümkün değil . Ama otel lobisindekiodadan telefon etmenize müsaadeedil iyor. ”TÖRKİY” demeyin anlamıyorlar“Turkiyye” derseniz tanıyan çıkıyor. Posta kartıatmak da serbest. Attık henüz gelmedi.G.Koreden attıklarımız biz dönmeden gelmişti .K.Kore’de Telefon sistemini Mısırl ı lar yapmış

ama şimdi yeni bir şirket i le anlaşmayapı lacakmış. Bil iyorsunuz Mısır bu teknoloj inindünyada bir numarası (! ) Aslında sözleşmeyi“imzalayan” “dost” ülkenin “ismi” önemli amaarkasında “düşman” da olabil ir.

Otobüste otele giderken otele kaydınız yapı lmışoluyor rehber oda anahtarlarını veriyor. Çıkarkende resepsiyona değil rehbere tesl im ediyorsunuzanahtarları . Girer girmez ilk uyarı rehberdengeliyor. Askerin fotoğrafını çekmek yasak. Buaskeri bölge, kişi hatta gölgesi bi le olabil ir.Kamera askere doğrultulursa silah oluyor(!)çünkü. Çalışanların fotoğrafının da çekilmesineizin veri lmiyor. Nedeni siyasi değil(?), insanlar odurumda yorgun yüz ifadeleri i le çekilmekistemiyorlarmış(?) Kameraların profesyonel vegezginin de gazeteci olmaması lazım. Bilgisayarbağlantı ları da kesil iyor.

Arkeogezi Dergisi - 64

Kore'ler ve ". . . İzm"ler

Page 66: ArkeoGezi Sayı 3

Kuzey Kore’de insanların göğüsleri üzerinde taşıdıkları l iderleri Kim İ l Song resimli rozetlerdeki farklı şekil leri çözebilmek, sabahtan başlayarak sokaklarda, metroda zaman zamanduyduğunuz askeri marşları , Kim İ l Song’un mozelesini ziyarette dörtlü kol asker yürüyüşlerinizi , mozelede sessiz durulacak, mozelenin çevresinde dört kez saygıyla eğilme anları , çokyavaş hızda hareket eden “yürüyen yol”daki sessiz bekleyişi, el inize tutturulan mp3 çaları kulağınıza tutarak dinlemeyi anlamak, anlatmak kolay değil . Uçaktan paraşütsüz atlamış gibioluyor insan! Ama dışarı çıktığınızda bahçede liderlerini ziyarete gelmek için en özenli rengarenk giysi leri içindeki insanlar, çektirdikleri fotoğraflara girmek isterseniz sizi hemenkucaklıyorlar. Kuzey Kore’l i ler sempatik ama içe kapatı lmış bir halk. Müzikte ve sporda çok disipl inl i ve yetenekli ler. Çalışkan, sabırl ı , dayanıklı ve ülkelerini seven insanlar yaşıyororada. Arirang tüm bu özell iklerin göstergesi. K.Kore’ye sadece Arirang için bi le gidi l ir. Arirang başlı başına bir olay. Yüzbin kişi tarafından yüzell ibin kişi l ik stadyumda sunulan gösteriinanı lmaz bir şölen. Hele çocuklar ve onların gösteri leri ! Umutla yarına bakan, enstrümanı çalmayı öğrenmeden mutluluğun “poz”unu öğrenen o çocuklar gözlerinizi yaşartı r eminim.Arirang geceleri, şehrin aydınl ığını arttı ran stattan yayı lan ışık. Genelde karanlık bir şehir Pyonyang. Ülkede enerj i sıkıntısı varmış.

Page 67: ArkeoGezi Sayı 3

K.Kore yol panosu

Kuzey Kore’de insanların göğüsleri üzerinde taşıdıkları l iderleri Kim İ l Song resimli rozetlerdeki farklı şekil leri çözebilmek, sabahtan başlayarak sokaklarda, metroda zaman zamanduyduğunuz askeri marşları , Kim İ l Song’un mozelesini ziyarette dörtlü kol asker yürüyüşlerinizi , mozelede sessiz durulacak, mozelenin çevresinde dört kez saygıyla eğilme anları , çokyavaş hızda hareket eden “yürüyen yol”daki sessiz bekleyişi, el inize tutturulan mp3 çaları kulağınıza tutarak dinlemeyi anlamak, anlatmak kolay değil . Uçaktan paraşütsüz atlamış gibioluyor insan! Ama dışarı çıktığınızda bahçede liderlerini ziyarete gelmek için en özenli rengarenk giysi leri içindeki insanlar, çektirdikleri fotoğraflara girmek isterseniz sizi hemenkucaklıyorlar. Kuzey Kore’l i ler sempatik ama içe kapatı lmış bir halk. Müzikte ve sporda çok disipl inl i ve yetenekli ler. Çalışkan, sabırl ı , dayanıklı ve ülkelerini seven insanlar yaşıyororada. Arirang tüm bu özell iklerin göstergesi. K.Kore’ye sadece Arirang için bi le gidi l ir. Arirang başlı başına bir olay. Yüzbin kişi tarafından yüzell ibin kişi l ik stadyumda sunulan gösteriinanı lmaz bir şölen. Hele çocuklar ve onların gösteri leri ! Umutla yarına bakan, enstrümanı çalmayı öğrenmeden mutluluğun “poz”unu öğrenen o çocuklar gözlerinizi yaşartı r eminim.Arirang geceleri, şehrin aydınl ığını arttı ran stattan yayı lan ışık. Genelde karanlık bir şehir Pyonyang. Ülkede enerj i sıkıntısı varmış.

Page 68: ArkeoGezi Sayı 3

K.Kore Heykell i Havuz

Kuzey çoğunlukla “Kore” diyor yön belirtmeden veanı tları , gösteri leri i le Güney ile ayrı olmadıklarınıgösteriyorlar, kucaklaşacakları günün beklentisiiçindeler sanki. Güney’in böyle bir şeyi dertedindiği izlenimini edinmedim.

Dönüş yolunda Pekin’e uğradık bir günlüğüne.Tiananmen Meydanı ’nı gezdim. Yaklaşık 5 yı l önce1 5 günlük Çin gezimin i lk durağı idi . Yenigörüntüsü ile hayâllerim yıkı ldı . Bu meydan tankınönüne diki len öğrenci fotoğrafı i le direnişinmeydanı idi zihinlerimizde. Meydana yer altıgeçitlerinden polis kontrolü i le giriyorsunuz şimdi.Meydanı ikiye bölen iki duvar inşa etmişlerortadaki Halk Kahramanları Anı tı ’nın yanına, Çin’ itanı tan reklam filmi dönüyor. Anı tın dört tarafındaduvarlardaki enfes dekorasyonlu panoları önündenöbet bekleyen polisler nedeniyle 30 metredenfotoğraflayabil iyorsunuz ancak. Yasak Kent’teonarım var. Cephedeki Mao halâ yerinde ama birgün kaldırı l ı r gibi bakıyordu Mao. Önündekorumaya alınmış bir alan içinde iki pol is nöbetbekliyor. Mao’nun mozelesinin etrafında diki lenağaçlar binayı görüntülemeyi güçleştiriyor.Meydanın üç ayrı yerinde çiçekli bölümleroluşturulmuş. Eskiden meydanın bir köşesindedurduğunuzda gözünüzün önündeki meydanıalgı lamak olanaklı idi . Bir milyon kişi alanmeydanın 5 yı l önceki görkemi kalmamış.Mozelenin önündeki sıraları düzenleyen Çin motifl ipirinçten ayırıcı panoların yanında şimdialüminyumdan apartman korkuluğu gibi kişi l iksizayırıcı lar, meydanın başına geleni apaçıkanlatıyor. Caddelerdeki eski binalar yıkı lmış,yerine gökdelenler, marketler, ışıkl ı reklampanoları “department store”lar, marka malınsatı ldığı “avm”ler yükseliyor. Şimdi bambaşka birPekin var. Bu Pekin’de “global” dünyanınegemenliği hüküm sürüyor. Halâ emek ucuz amamarka toplumu oluşmuş. (Evinizdeki Çin malındaucuz emeğin çektikleri var, unutmayın.) SankiNew York olmuş Pekin. .

Güney Kore

K. Kore Juche Tower

Arkeogezi Dergisi - 67

Paektu Dağının İnsanları

Page 69: ArkeoGezi Sayı 3

Kuzey Kore’nin “dost”u Çin yeni bir dünyayakoşuyor ve Amerikanlaşıyor ama Kuzey Korekomünizme sarı lmış. Amerika dünyaimparatorluğunun yeni sahibi ama “dost”u GüneyKore bir USA taklidi olma yolunda.

Dışardan baktığınızda bir ülkenin bölünerekakrabaların birbirine yabancı laşmasının nedeniRusya, Çin ve Amerika, kendi hesaplarının birparçası olarak Kore’leri kendi kaleleri , stratej ikalanları olarak kullanıyorlar. Çin Amerikanlaşmayolunda, Amerika zaten “İmparatorluk”, olanKoreli lere oluyor

Biz onları eleştirirken en ilginç tespitiotobüsümüzün arkasında oturan (sivi lpol is?)rehber yaptı : “Topraklarının %90’ı Asya’daolan Türkiye, Avrupalı olduğunu kanı tlamayaçalışıyor” Türkiye’nin dıştan görünüşü de bu!

Doğrusunu isterseniz Halk Devrimi üzerine iyicedüşünmek lazım. Yı l lar önce Libya’ya ilkgittiğimde Libya, İ talyanlardan henüzkurtulmuştu. Halk Kaddafi ’yi omuzlarında taşıyor,gurur duyuyordu. “Mil l iyetçi”l ik girişten itibarenvuruyordu yüzünüze. Bugün aynı halkKaddafi ’den kurtulduk diye seviniyor, onu yerdenyere vuruyor. (I rak’da da benzer değişimigördüm. Saddam’ı sırtında taşımış halk heykeliniparçalarken çok gayretl iydi. Mallarını satmak içinSaddam’a ve adamlarına gülücükler saçıyorduBatı l ı kapital! ) Sosyal medyada gittikçeyaygınlaşan BOT’ları düşünürseniz dünyayısanal bir el yönetmeye başladı bi le. “Halk istiyor”denilen halkın istediğimi mi yoksa halka “isteti len”mi? Halka, o seçmiş gibi yapı l ıyor sanki. Kitleleriyöneten bir el var ve o el ne zaman ne isterseoluyor gibi. (Benim için bir “halk devrimi” var, o daAtatürk’ün l iderl iğinde Türkiye’yi yaratmışolandır. )

Tuzlu suyu tatl ı sudan ayıran barajı inşa ederekkaynakları ve doğayı kontrol etmede gösterdikleriakı lcı l ığı birleşmede de göstereceklerini; Kuzeyve Güney’in, kutsal saydıkları Pektu Dağınıneteklerinde buluşacaklarını hayâl ediyorum.Keşke üzerlerine oynanan oyunları fark etselerve sadece gönüllerini dinleyerek o topraklarüzerindeki ortak geçmişten aldıkları güç ileyeniden bir arada yaşamanın onların çıkarınaolduğunu anlayabilse “KORE”ler. .

K. Kore Yemek Masası

G.Kore Tapınaktan K.Kore Pyong Yang

Kore'ler ve ". . . İzm"ler

Page 70: ArkeoGezi Sayı 3

Mustafa Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat FakültesiArkeoloj i Bölümü

İrem Göçmez

MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİARKEOLOJİ GÜNLERİ

‘Arkeoloj i Günleri ’T Biz öğrenciler odaklıbaşlatı lan bu çalışma, temelde her yı l faal olarakkazı çalışması yapan değerl i bölümhocalarımızın katı lmış bulundukları vekendilerine ait kazı çalışmaları hakkında bilgiaktarımında bulunmak istemeleridir. MustafaKemal Üniversitesi Arkeoloj i Bölümü öğrencileriolarak bu etkinl iğin bi lgisini aldığımızda sonderece mutlu olduk ve elimizden geldiği kadarıylahocalarımıza her türlü desteği verdik. Gelecekyı l larda da tekrarlanması beklenen ‘201 3 yı l ıArkeoloj i Günleri ’ etkinl iği süreç içerisinde kendinigel iştirecek birçok yenil ik katı larak öğrencilerindekatı l ımıyla bilgi dolu, eğlenceli , Arkeoloj i kokanbir etkinl ik kimliğine bürünecektir.

Kısaca gerçekleştirdiğimiz etkinl iğiniçeriğinden bahsedecek olursak; 'Arkeoloj i

Arkeogezi Dergisi - 69

Page 71: ArkeoGezi Sayı 3

Günleri ' Üniversitemiz Atatürk KonferansSalonunda bölümümüzün toplam 220öğrenci sayısından yaklaşık 1 80 öğrenci,Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Aynur Özfırat,Doç. Dr. Hatice Pamir, Yrd. Doç. Dr. ÇilemUygun, Öğr. Gör. Ahmet Görmüş, Arş. Gör.Canan Karataş Yüksel hocalarımızın veSayın Rektörümüz Prof. Dr. Hüsnü SalihGüder’ in katı l ımıyla gerçekleşmiştir. Yaklaşık3 saat süren konferansta hocalarımızkazı larının sunumlarını gerçekleştirdiktensonra katı l ımları ve verdiği tüm desteklerdendolayı teşekkür amacıyla Mustafa KemalÜniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü SalihGüder’e bölümümüz adına BölümBaşkanımız Prof. Dr. Aynur Özfırattarafından plaket ve Tell Atchana’da bu yı lkeşfedilen ve büyük ilgi uyandıranŞuppilul iuma Heykelinin minyatürü hediyeedilmiştir. Rektörümüzün konuşması i le sonbulan etkinl iğimizde tüm öğrenciler veöğretim elemanları konferanstan son derecememnun ayrı lmışlardır. Arkeoloj i dolu bu güniçin öncelikle rektörümüze sonra da tümbölüm hocalarımıza teşekkürü borç bil iriz.

Sunumlar:

Prof Dr Aynur Özfırat; “Ağrı Dağı Bozkurt Kazısıve Yüzey Araştırmaları ”

Doç Dr Hatice Pamir; “Antakya ve Çevresi Kazıve Yüzey Araştırmaları ”

Yrd Doç Dr Çilem Uygun; “Tlos Antik KentindenKronos Tapınağı”

Öğr. Gör. Ahmet Görmüş; “I l ısu Barajı Arkeoloj iMiras Kurtarma Projesi Kapsamında SalattepeKazısı ”

Arş. Gör. Canan Karataş Yüksel; “Ayanis KaleKazısı ”

Yrd. Doç Dr Çilem Uygun; “Tayfur SökmenKampüsü Arkeoloj ik Kazı Çalışması”

Arkeogezi Dergisi - 70

Page 72: ArkeoGezi Sayı 3
Page 73: ArkeoGezi Sayı 3
Page 74: ArkeoGezi Sayı 3
Page 75: ArkeoGezi Sayı 3
Page 76: ArkeoGezi Sayı 3