66

Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp
Page 2: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz oaçık denizlerin gecesinden çıkıp gelen hayalet

geminin sisli şehir caddelerinde,köy mezarlıklarının tarlalarla kesiştiği boşluklarda,

çocuk parklarında ve kurgusu boşalmışluna-parklarda, sandalyeleri ters çevrilmiş

meyhanelerde, okuyucuları çoktan yokolmuşkütüphanelerin ıssız koridorlarında gezindiğinimutlaka birileri fısıldamıştır kulağınıza. Hatta

geceleyin birdenbire havlayan köpeklerin nedenürktüklerini o zaman hissetmişsinizdir.

Ya da tüm bunlar uyku ile uyanıklık arasındayaşanan türden bir hayal...

Page 3: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

seyir defteri

Büyük inançların bittiği yerdebüyük muhalefet ve büyük şüpheler de bitiyor galiba.

Büyük şüpheler olmaksızın ne bir büyük düşünce, ne bir büyükhayal peşinde koşabiliyor insan. Boş bir kağıt gibi cehalet, sarıyor

her yanı. Bazı belli belirsiz hayaller yansısa da bu beyazlıktan,aslında bütün vahşetin anası bu kaygan,

bu pürüzsüz boşluk.

İşte o yüzden, sıkışıp kalıyoruz bir yerlerinde tarihin,anlam veremeden, aciz...

Page 4: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

içindekiler

6uçan hollandalı

ORMANDAKİ GİZLİ YERnazlı ökten

9yanlış pusula

İNANÇ... TESLİMİYET... ŞÜPHE...ahmet demirhan

10şeytanminaresi

OYUNA DEVAMhalide velioğlu

12deligömleği

VAROLUŞÇU İBLİSmurat gülsoy

17üstü çizilmiş kişiler

AKLIN VE VİCDANIN ÖZGÜRLÜĞÜnejat aksoy

20uzak ufuklar

CEPLERİNDE İKİYÜZ LİRA VARDIyasemin sarıkaya

21çıkmaz sokak

KURGUrobert nozick

24gizli hazine

HÜKÜMSÜZ İNANÇLARpınar türen

26şişedeki mesaj

HAYATA SIĞAMAYANLARyelda karataş

27bayalperdesi

YARI TANRILAR YAPAYALNIZ ÖLÜRsedef erknıan

Page 5: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

29kara göründü!

DÜŞÜNEN KAFALARIN İŞLEVİlewis mumford

32kutupyıldızı

BİR SU MASALIYDI...-ESTERIA-

h alide uelioğlu

34perili köşk

DELİKANLININ ÜÇ FOTOĞRAFIcüneyt a. genç

37başk, bir dünya.

MASUMİYET TARİHİN NERESİNDE VAZ GEÇTİ BİZDENoya demir

40cehennemin kapıları

İMANA ERMEKayşe düzkan

42ay tutulması

HEPSİ AKLIMDAyusuf eradam

44med-cezir

"DAVA.. . DAVA.. . DAVADA..."zeynep aktüre

49kayıp harita

BENİ'YARIN SEVmehmet açar

54sisdüşleriİTİRAF

seda kaynak

55deja vu

BEKTAŞİLİĞİN KÖKENİ VE ESKİ TÜRK İNANÇLARIYLA İLİŞKİSİergun kocabıyık

Page 6: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

uçan hollandalı

ORMANDAKİ GİZLİ YER

nazlı ökten

Babamın babasının büyük babası bir şeyin olmasını istediğizaman ormandaki gizli yere gider, kurumuş dallardan bir ateş

yakar ve dua edermiş. İstediği gerçekleşirmiş.Babamın babasının babası bir şeyin olmasını istediği zamanormandaki gizli yere gider kurumuş dallardan bir ateş yakar

fakat bilmediği ya da hatırlamadığı için dua etmezmiş. Bu kadarıyetmeli dermiş ve yetermiş. İstediği olurmuş.

Babamın babası o şeyin olmasını istediğinde ormandaki gizli yeregitmiş fakat ne ateş yakmış ne de dua etmiş. Bu kadarı yetmeli

demiş ve yetmiş. İstediği olmuş.Babam o şeyin olmasını islediğinde sadece ormandaki gizli yeri

düşünmüş. Bu kadarı yetmiş ve islediği olmuş.Ben o şeyin olmasını istediğimde ne ateş yakmayı ne dua etmeyi

ne de ormandaki gizli yeri biliyordum. Sadece bu hikayeyianlatmanın yeteceğini düşündüm. Yetmeli.*

Kaybettiğim inançlar ın beni ittiği obataklıkvari ataletin çamurunu üzerimdehissett iğimde te lev izyonun karş ı s ındainanılmaz saçma bir program tarafındanhipnotize edilmiş bu ldum kendimi.Programın abuk sabukluğu beni artıkeğlendirmiyordu fakat bir türlü gözlerimialamıyordum ekrandan. Sonunda kendimikurtarabilmenin tek yolu başka bir kanalaatlamak oldu. Evin içinde yalnızdım. Bendenönce varolmuş, benden bağımsızdüzenlenmiş ama içinde bana da bir yerayrılmış ve benim (sınırlı ölçüde ele olsa) izbırakabildiğim, değiştirebildiğim birmekan. Oradan çıkıp gitsem, varlığınıbenden bağımsız sürdürebilecek bir şey.Ve ben televizyon gibi, kanepe, küllük ya daperdeler gibi sabitlemek istercesinekendimi, seyrediyorum. Gözler iminönünden gelip geçen bir hayat ya ela onun

kötü bir kopyası değil. Sadece bu tüpüniçinde varolabilecek bir olaylar yığını. Bir ailekavgası, bir aşk macerası, Somali'de olanlar,Türkiye'nin güneydoğusunda yaşananlar,yaşat ı lanlar (Bizim doğumuz? Üçüncüdünyamız?) Arka bahçemiz? Biz kimiz?),trafik kazasında ölenler çeliğin kağıt gibiyırtıverdiği gencecik bedenler (yaşlı olsalarsanki daha az acı olacak yaşananlar. Sırfgencecik sözünün duygu sömürüsü yüklütınısına kapılıyorsun. Gazete haberiııdekigüzel Aysel, güzel olmasa öldürülmesine,vahşice tecavüze uğrayıp, bıçaklanmasınaüzülünmeyecek sanki.)

Eskiden aramızda bir şakaydı; iyiye,doğruya, güzele olan inancımızın hiçsönmeyeceği. Ellerimizden kayıp giden vetutamadığ ımız bir şeyler o l d u ğ u n u nfarkındaydık. Birileri dolu dolu hayatlar

6

Page 7: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

uçan hollandalı

Atıl çünkü inaçsızlığına sığınmış.Atıl çünkü kendi kuyusunun içine düşmekle meşgul.Atıl çünkü küskün.Atıl çünkü seyirci.Atıl çünkü alaycı.Atıl çünkü hareket etmekten önce yorulmayı, öğrenmiş.

7

Page 8: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

uçan hollandalı

yaşamış, bedeller ödemiş, hesaplaşmalaragirmişti. Biz kavruk bir toprağa dikilmişfidanlar gibi ne gökyüzüne uzatabildikkollarımızı ne topraktaki köklerimizdenk u r t u l u p koşup kaçabildik. İyiye,doğruya, güzele inancımız kendikendimizle alay etmek için bir vesile olarakkaldı artık. Şimdi onu bile yapmıyoruz.Mesleki başarılar, duygusal performanslar,parıltılı bir zekanın göstergesi sivri sözler,güzel olmalar, başarılı olmalar, müthiş birbirikime sahip olmalar, akıllı olmalar, alaycıolmalar sardı dört bir yanımızı .Kendimizden başka mallanabileceğimiz şeykalmamıştı çünkü. Tek sermayemiz,mümkün olan tek yatırımımız buydu çünkü.Belki bir öteki; çok sevebileceğimiz, aslındayücelebileceğimiz ve her türlü süfliliktenarınabileceğimiz bir imge, düşerkentutunabileceğimiz bir dal. (Durmadandüşmüyor muyuz, öne, arkaya, sağa, sola,aşağı, yukarı... Hâlâ bir aşağı ya da biryukarıdan söz edilebilir mi? Böyle diyorduNietzche.) Aşk "yüce" olanın kaçıpsığınabileceği tek yer. Ha bir de delilik vardiyorlar değil mi? Muhafazakarlık ettiğimisöyleyeceksiniz ama; aşk one nightstandlerle barların gözde mezesi olduktanve delilik, sistem dışı kuralsızlığınımesnetsiz "sıradışı l ık", "mar j ina l l ik"iddialarına, kişisel yakıştırmalara ödünçverdikten sonra yine "otantik" olmaanlamında "gerçek" aşkın ya ela deliliğinpeşini kovalarken bulmayacak mıyızkendimizi.

Ne çok t ırnak, ne çok parantezkullanıyorum öyle değil mi? Bunun,kelimelerin kaybettiklerini düşündüğümgerçek anlamlarını çağrıştırma çabasıdışında bir açıklaması olabilir mi?

Ne diyordum? Kaybettiğim inançlardan sözediyordum öyle değil mi? Hayatımı sakat birbiçimde uzamış, aşırı büyümüş (tıpta

hipertrofi eliyorlar galiba) bir cümle gibigörme eğilimindeyim. Ne bir nokta, ne yenibir cümlenin büyük harfi; virgüller, noktalıvirgüller, iki nokta üst üsteler, tireler,p a r a n t e z l e r ( p a r a n t e z l e r i m ) , soruişaretleriyle sonlanmayan yarım kalmışsorular... Sürüklenip duran, uzadıkça aradığıanlamından uzaklaşan bir dil. Her değişikliğekarşı ataletini koruyan amorf bir yapı.Atıl çünkü inaçsızlığına sığınmış.Atıl çünkü kendi kuyusunun içine düşmeklemeşgul.Atıl çünkü küskün.Atıl çünkü seyirci.Atıl çünkü alaycı.Atıl çünkü hareket etmekten önceyorulmayı, öğrenmiş.Şimdi burada, şu durduğum yerdegörüyorum ki bu ataletten silkinmenin tekyolu var. Yapmak, etmek, harekete geçmek.İnancım olmasa dahi. İyiye doğruyagüzele ulaşılabileceğine birgüninanmasam dahi, hayatı bir yerlerindenyakalamak. Delirmemek, ölmemek, redclimiharekete geçirmek (delilik ve i n t i h a r adüzülen onca övgü bazen k a n ı m ıdonduruyor. Bu ikisini "öteki"ndegördüğümden, şeytani ya da hastalıklısaydığımdan değil; tıkır tıkır işleyen sistemindışında kalanlara sunulan çözüm olarak kalakala bu ikisi kaldığından) Delirmemek,ölmemek, reddimi harekete geçirmek..İnançsızlığıma rağmen. Yo, n i h i l i z m i nmanifestosunu tekrarlamak değil niyetim.Yalnızca saf, kusursuz bir inancım olmasa da,bir ütopyam yoksa da yapabileceğim birşeyler olması gerektiğinden söz ediyorum.Ne dersiniz?

Ben o şeyin olmasını istediğimde banaanlatılan hikayeyi dinlemenin yeterliolacağını düşünmüştüm. Yetmedi.

* Bu hikaye Jean-Luc Godard'ın son filmi 'HelasPour Moi'nın başlangıcında anlatılmaktadır. Tabiiki babamdan duymadım ve tabii ki aklımda kalanşekliyle anlattım.

8

Page 9: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

yanlış pusula

İNANÇ... TESLİMİYET... ŞÜPHE

ahmet demirhan

Bir şema gözümüzün önünde: dört bir tarafa uzanan oklar; vepusulanın şaşkın kutbu: inanç yöndür; ama, arkasında yada önündebelki de ona tam da sahi olduğumuz anda, hep birşeyler taşıryedeğinde. İnanç, şüphenin de tüm koyuluğuyla bulunduğu noktada,içimizdeki emniyetsizliğin olağan halidir. Şüphedir inanç; çünküsahiplenecek bir nesnesi yoktur, özneldir; kendine sahiplenecek birnesne bulduğu anda başka birşey olur.

İnanç, teslimiyete döndüğü noktada, şüphesini yitirir, kendisinimutlaklaştırır: oysa, yaşamı da mutlak, köpüktür ve yaşama dışsaldır.Bİr yabancının, yağmurlu havada tanımadığı bir kenti dolaşması veherşeyi kendi ufkuna çekmesi gibidir. Oysa inanç, "tanışıklık" isterve içseldir, ("körinanç" inancın en büyük düşmanıdır bu nedenle).Aksi takdirde "sahte tanrıların büyüsü" ne kaptırır kendini ve politikolan hayata uyum sağlamanın bir yolu olabilir-, çünkü hayatyüzeyseldir ve hep olduğu gibi olmaya yönelimlidir. Bu açıdan, isterdinsel anlamıyla kozmik çağrışımlarla yüklü ('kainat'a yönelmeli) bir"uyum" adına olsun, isterse de Darwinci anlamıyla hayatta kalmamücadelesinin (canlı olmaya yönelimli) "uyumu" adına olsun, hayatauyum sağlamak, yaşamı "tek"e indirger; oysa yaşam çoğulluktur: ondaözellikle "ben" vardır, "sen" vardır, "biz" vardır; ve en önemlisi de "o"ve "onlar" vardır (bu son ikisi de inanılamıyacak kadar uzak,korkulacak kadar yakındır).

İnanç insanın dış dünyaya müdahale ederek onu dönüştüremediğidiğer hasretleri gibi "özneL"dir, ve kişinin kendi "tarih"ini oluşturanunsurlardan biridir. Seyri olmasa ve belki de hiç olmayacaksa danotayı oluşturur. Pusulası yanlış olabilir, belki de hiç yoktur. Vebelki de yolculuk bile bir odanın içinde koltukta televizyonseyrederken, hafifçe kestirirken çıkılan bir yolculuktur. (Ve işte bunedenle "kişisel tarih" yoktur: özlemlerin tarihleri yazılsaydı,Nazilere yakalanacağım korkusuyla intihar etmezdi W.Benjamin. Amayine de "inanıyordu" o.

9

Page 10: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

OYUNA DEVAM

şeytan minaresi

halide velioğlu

Onu öldürdük- Sen ve ben.Biz, hepimiz onun katilleriyiz.

Ama bunu nasıl yapabildik? Denizi nasıl içebildik?Tüm ufukları emen süngeri bize kim verdi?

Dünyayı güneşten kopardığımızda ne yaptık?Nereye gidiyor şimdi? Nereye gidiyoruz şimdi? Tüm güneşlerden uzak!

Sürekli batmıyor muyuz? Geriye, yanlara, öne, her yöne? Var mı yukarıdaveya aşağıda kalan? Sonsuz bir hiçlikle başıboş değil miyiz?..

Tanrı ölüdür.Tanrı geride ölümü bıraktı.

Ve biz onu öldürdük.

F. Nietzsche

Dizi dizi inci, güzellikte birinciydim ve dahia s l ı m ı sorsaydımz, annemin biricikkızıydım. Efendisinin sağ gözü olanlarıbilmiyorum ama, bu bir aslımız olduğu, birilk, bir başlangıç ya ela kendinden başka hiçbir şeyle açıklanamayacak n i h a i birke l imenin olduğu varsayımını nerdenedindiğ imi düşünürken aklıma butekerlemeler geldi. Oldukça umarsız veyorucu tekerlemeler de vardı:

. "bana bir masal anlatsanaanlat demekle olmazbana bir masal söylesenesöyle demekle olmaz..." diye uzayıp giden,sizi masala götürecek uygun kelimenin aslabulunamadığı sonsuz bir dolanma, çocukoyunu. Belki de sahiden "söylenmiş olansöylenmemiştir ve söylenememiş olan dasöylenemez zaten".

Dualarında Tanrı'nın adını zikretmeyen dini

düşünüyorum, kafam karışıyor. Her şeyidilde aramak ve bilinçdışının bir dil gibiyapılandığı varsayımının bizi getirdiğiyerlerle beraber, götürmediği yerler deolabileceği geliyor aklıma. Gerçi her tutarlıaçıklama söylemi gibi, sorgulanamayan birtakım ön koşullar... koşullar. Varsa eğerhakikate bir-e-bir bir çakışma, söylenenlegörülen arasında bir örtüşmeyle mi yoksatutarlı bir takım anlamlandırmalarla mıgidilecek? Ya da herkes kendi hakikatinebildiği bir yolla mı kavuşacak? Sahi, tanrınınbirl iği ne zamandır vaz'ecliliyor? Bütünkel imelerin an lamlar ın ı ya da bütüntekerlemeleri bilsek, kanatlı kapının demirsürgüsü açılır ve biz dar aralıktan bilmemnereye geçer miyiz?

Yine de insanın etrafında yaşamınıörgütlediği BİR doğruya, tüm anlamlar ınanası BİR hakikate sahip olması iyi bir şey

10

Page 11: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

şeytan minaresi

diye düşünüyorum. Ancak, her zamankibirileri çıkıp her bütünsel kurgunun'sorgulanabilir' varsayımları üzerine inşaedildiğini söyledi, düşündü, 'inan'ın eskitadı kalmadı. Bizim de öyle... Biz derkende, oldukça ekonomiğim aslında, laik birtalim terbiye tezgahından geçmiş, şarabîeşkıyalardan abi ve ablaları olan ve haddinide aşıp onlar için efkârlanan, üstelik buefkârını da zamanın bilimum zaaf vepratikleriyle bazen 'gözlem' diye bazen ele'başka ne var' diye dağıtan sen, ben vebizim kız/oğlandan sözediyorum. Zira'memleket' yazı dilinde 'geçmişe duyulanözlem' kabilinden bir kelime olalı beriSivas yollarında katar katar kağnılar gezeroldu. Kağnısız bizlerse şehrimizin birköşesinde gezeriz artık, dilimize vururişte...

Bu 'memleket' tadında bir kelime daha vardi l imde ki o da ' n e d e n s e l l i k ' t i r .Nedensellik yerini anlamlı eşzamanlılıklarabıraktığında ve işbu saltanat değişimi birhayli pat ır t ı kopardığında, günlükyaşamımızdaki hamam ve tas ilişkisi eskim e t a f i z i k a ğ ı r l ı ğ ı n d a n bir şeykaybetmemişti . Onca yı l ın insanl ıkdeneyimi, ürettiği semboller, düşünüş,duyuş biçimlerinin nedense hep bir düşenelmayla birlikte zikredilen bir takımdüşünceler ve muhalif muhtelif diğerleriyledeğişeceğini beklemek için bir durak datahsis edilmemişti. Dolayısıyla birisinin birastrologa başvurmasıyla, diğerinin birpsikanaliste gitmesi arasındaki ayrımınkulağa geldiğinden daha cılız olduğunudüşünüyorum (psikanalizi bilimselliğitartışması açısından çok çağımızın ürettiğibir pratik olarak düşündüm). Zira,Heisenberg, namı bu konulardaönemsenen bir şahsiyet de "bilimsel dünyagörüşü kelimenin tam anlamıyla bilimselbir görüş değildir artık" elemiyor mu?(Alıntılarımı elbette seçiyorum).

Ve böylelikle doğal yasa mutlak geçerliliğiniyitiriyor ve göreceli bir hal kazanıyor. Zatendoğal yasalar da makrofizik çokluklarauygulanabilir istatistiki doğrular değil miydifazla fazla ve tahmin yürütmek ele, buçoklukların istatistiki bir ağırlığı olmasıdurumunda sözkonusu değil miydi? Böylecedeneysel yöntem ancak düzenli vetekrarlanabilir olayların incelenmesinde sözkonusu olup, seyrek görülen ya da tekolayları araştırmada kullanılmaz olur. Neyse,lafı ağırlaştırıp uzatmadan ve daha fazlab i l im karş ı t ı görüntüsü vermedendiyeceğim o ki oyun sürüyor, ben okelimeyi aramak da, aslını sormak ela biryana şimdi yalnızca 'oyuna devam'diyebiliyorum. Ve ne başından ne elekaldığımız bir yerden... yalnızca devanı.

Hayalet Gemi'ninyakında uğrayacağı

limanlar:unutuş, tekerrür,

kaos, ihanet, şiddet,kader,

masal/oyun...Yeni Yazışma Adresi:

Ayazma cad. Yeııer ap. 19/980260 Gayrettepe - İstanbul

Tel: (212) 288 97 15Faks: (212) 266 8-1 26

11

Page 12: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deligömleği

VAROLUŞÇU İBLİS

murat gülsoy

Allah Teala benim böyle olacağımı bildiği haldebeni niçin yarattı, bundaki hikmeti ne idi?

Son zamanlarda, bir savaş meydanındanarta kalanları seyreder gibi boş gözlerlegeziniyorum sahafların olduğu sokaklardave pasajlarda. Sanki büyük bir bombapatlamış, her şey temelinden sarsılmış vebazı büyük ülküler, inançlar ve hayaller gerigelmemek üzere göçüp gitmiş... Geridek a l a n l a r ı toplayıp alelacele satmayaçalışıyorlar sanki, sanki birazdan, havakarar ınca, yine asitli ve bil inmedikzehirlerle yüklü yağmurlar boşanacak,elimizde kalanların bir kısmı daha yok olupgidecek.

Belki tüm o birbiriyle i l işkisizmiş gibiduran onca kitabın eskiliği, tükenmişliğiçağrıştırıyor tüm bunları bana. Uzunca birzamandır, bir büyük yazarın dediği gibikoku içinde kokuyu duyamaz olduğumdanh e r h a l d e , cansız bir zombi gibisürükleniyorum hayatın içinde. Fakat beniçağıran o tılsım ne kadar uzakta...

Sanırım doğanın faydalı bir yasası alışmak.Yani koku içinde kokuyu duymamak. Maiiçinde maiyi bilmemek. Delice yinelenenvahşet in kenar ından üs tüne kansıçratmadan elinde bir demet gülle,yüzünde mağrur bir gülücükle geçen biradam! "İşte bu benim" diyorum bazen. Veo bazı anların içinden, kendimi gündeliksıkıntıların kucağına atarak kurtulabi-liyorum ancak.

İşte bu yıkılmış modern dünyanın, akıldışısirkinde kendimi fanteziler yaratıyor,beceremezsem veya kendi sınırlarımdansıkılırsam dışarıdan gelecek sanr ı lar ınbeklentisine yazılıyorum canı gönülden.Sahafların, eski hayat satıcılarının bulunduğusokaklara beni çeken işte öyle bir sahtemacera ruhu. Bir nevi arkeolog olarak, birnevi kütüphaneci ya da ne bileyim bir çokyerde aranıp da asla bulunamayan bir takımbilgilerin -sahibi değil de- emanetçisi gibigörmek is tediğimden midir nedir,gözümde biraz büyütüyorum sahafları... Veoralarda bir turist gibi dolaşmaktan hiç mihiç. hoşlanmıyorum. Belki gönül sohbetistiyor, kitap bahane, kimbilir... Belki de birtürlü yeni kitaplara elimin gitmeyişindekineden, kafamın içinde yarattığım o gizlisırlara kavuşacağımın beklentisidir. Sanırımaynı beklentinin bir t ü r l ü ta tminedilemeyişidir beni eski, nadir kitaplaraiten. Beklentilerim çoğunlukla ta tminolmasa da kendimi oralara gitmekten birtürlü alıkoyamıyorum. "Vitrin bakmayaçıkan kadınlar" gibi kendimi i y ihissediyorum o kitapların arasındadolaşırken. Kimi zaman küçük, küçücükolaylar günlerce aklımdan çıkmıyor, kimizaman bir çok hikayenin başlangıcınıoluşturuyorlar.

O günkü küçük olay benim için tam birmutluluk kaynağı içli. Yıllardır aklımın bir

12

Page 13: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deligömleği

köşesinde duran bir kitabı, dükkanıngözden çıkardığı uyduruk kitapları arasındabulup şaşırmanı sırasında aldığım keyfi hiçbir şeyden alamıyorum galiba. Bu sıradagenç dükkan sahibinin: "Eh, siz o kitabıokuyun, biz size bağlanalım." demesiheyecanımı kat kat arttırmaya yetti. Cevapmahiyetinde bir şeyler geveleyip bir kaçkitap daha alıp hızla oradan uzaklaştım.Artık eve gidip, uyumadan önce kitapk a r ı ş t ı r m a s a a t i n i n g e l m e s i n ibekleyecektim sabırsızlıkla.

Gece oldu, gündelik olan bitti ve kırmızıkaplı kitabın sayfalarım aralamanın zamanıgeldi:

Ey ilahi sırların talibi, bu kitab; kudsîhadîs, ilahi vahy, sırr-ı Sübhânî ve nûr-iRabbânî'dir. Allah Teala'nın kendinurlarından bana olan tevfîkı sayesindekudsî hadîsleri ve Allah Teala'nınpeygamberlerle olan konuşmalarınıyazdım ve seçkinlere olan hitabını burayaaldım.

Evet böyle tüyler ürpertici bir başlangıç vedaha sonra aslında çoğunlukça bilinen dinihikâyelerin tekrar tekrar "i lahî sırlarıt a l e b e d e n l e r e " n a k l e d i l m e s i n d e noluşuyordu bu antik kitap. Yazar ınınonbeşinci yüzyılda yaşamış olması ve onuntorunlarından birinin çok yakın bir dostumolması ayrıca ilgi çekici kılıyordu kitabı.Fakat okudukça bir başka noktaya doğruçekildiğimi hissettim: İBLİS'in meselesine.

İblis, kitaptaki dini hikayelerde anlatılankahramanların en ilginç ve belki de enkarizmatik olanı. Bunun bir nedeni tümzamanlarda var olması ve tüm hikayelerdeboy göstermesi. Bir başka nedeni de çoktrajik bir kadere sahip oluşu. Tabii, ilgiminŞeytaıı'a doğru kaymasında seyrettiğimkorku filmlerinin, okuduğum romanlarınve öykülerin etkisini azımsamıyorum.

İblis'in hikayesi Semavi dinlere göre kısacaşöyledir: Allah, Adem'i yarattıktan sonraİblis'ten Adem'e secde etmesini ister veİblis bunu -nedense- bir gurur meselesiyapar ve isyan eder. İsyan ettiği için elelanetlenir. Kovulan İblis, Adem ve Havva'yıda cennetten kovdurmak için bir planyapar, yılan suretine bürünerek Havva'yıyasaklanan ağaçtan meyva koparmaya iknaeder ve gerçekten de kovulmalarını sağlar.Tabii, insanın aklına bir çok soru geliyorfakat biraz sonra aktaracağım bölümüinceledikten sonra belki ele cevaplarkendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Allah, yeryüzüne Adem'i yolcu çelerkenşöyle bir konuşma geçer aralarında:

Allah Tealâ:- "Ey Adem, Mescidleri sana meskenkıldım, besmele ile başlarsanyemeklerimi sana helal ettim.Yeryüzünde senin için sular akıttım.Ye, iç ve Bana şükreyle, Benizikretmekle meşgul ol" buyurdu.Adem:-"Nimetini artır ey Rabbim" dedi.Allah Teâlâ:-"Tevbeni kabul ettim" dedi.Adem:-"Yine artır" dedi.Allah Teâlâ:-"Seni ve soyundan gelecekleribağışlarım" dedi.Adem:-"Şimdi işim tamamdır" dedi.Sonra İblis:-"Ya Rab, böyle olacağını, Senbiliyordun. Hiç olmazsa kıyametekadar bana mühlet ver" dedi.Allah Teâlâ:-"Sana belli bir zamana kadarmüsaade ettim. Bu müddet içinde neyaparsan yap." dedi.

13

Page 14: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deligömleği

İşle, benim anladığım kadar ıy la neolmaktaysa bu müsaadenin verilmesindensonra olmakta. Yani ademoğullarının başınamusallat olan İblis, onları kötülüklere vefesatlıklara sürükleyip durmuş. Hâlâ daçalışmalarını sürdürmekte. Merak ettiğim,insanların İblis'ten bağımsız kötülük yapıpyapamayacakları... Eğer yapamıyorsa, özgüriradeden bahsetmek nası l mümkünolabilir? Yok eğer yapılabiliyorsa insanınözünde İblis'ten bağımsız ayrı bir kötülükyapma potansiyeli var.

Yine İblis'in dramına dönersek, en ibretverici dialog, İblis'e verilen 'nimet'lerinaçığa çıktığı bölümde geçiyor:

İblis:-"Beni yeryüzüne indirdin, ben nerdeoturacağım" dedi.Allah Teâlâ:-"Senin meskenin mezbelelik veçöplüktür." buyurdu.İblis:-"Ademoğullanna kitap vepeygamberler göndereceksin, benimkitabım nedir?" dedi.Allah Teâlâ:-"Malayani, faydasız ve boş sözler;şiir ve hicviyeler de senin kitabınolsun." buyurdu.İblis:-"Ya benim peygamberlerim?" deyinceAllah Teâlâ:-"Cadı, kâhin ve sihirbazlar da sanayeter." buyurdu.'İblis:-"ilen nerede oturacağım" dedi.Allah Teâlâ:-"Evin hamamlardır." buyurdu.İblis:-"Ya yiyeceğim?" diye sordu.Allah Teâlâ:-"Besmelesiz yenen yemekler de seninyiyeceğin olsun."buyurdu.

İblis:-"Ya benim suyum hangisi olacak?"dedi.Allah Teâlâ:-"Sarhoş eden içkiler de senin suyunolsun." buyurdu.

Diye uzayıp giden bu konuşmadan anlaşılano ki, İblis insanoğluna kötülük dağıtmak içinyola çıkmış ve o günden kıyamete kaçlarfaaliyetlerini sürdürecek. İlginç olan İblis'inçeşitli dinlerde çeşitli rollerde mitolojininyapısı içersinde kendine bir yer bulması.Ve anlatılan kimi hikâyelerde bir takımbilgilerin, sırların ruh karşılığında İblis veyaSeylan'dan temin eclilebilmesidir. DoktorFaust bunlardan biriyse bir diğeri de PapaSilvestro'dur. Bir çok kaynakta ruhunuSeylan'a satmış bir sihirbaz olarak geçse debir tak ım kaynaklarda önemli birentellektüel olarak geçmesinden anlaşılıyorki efsaneleşmiş bir kişilik.

Hikâyelerden daha şaşırtıcı bir başka noktada Seylan'a taparlık. Satanizm yani. AngelHearth, Rosemarry's Baby gibi filmlergeliyor gözünüzün önüne herhalde. Fakatbenim sözünü açmak istediğim, Satanismdiye -yanlış olarak!- bilinen Yezidilik. Budine göre Seylan'ın rolü ve konumutamamen farklı. Melek-i Tavus da denilenbir başka tanrı gibi. Zaten Tanrı -Yezidileregöre- önce altı tane melek/tanrı yaratır vedaha sonra bu ilk olan Azazil / Melek-iTavus / Şeytan insanı yaratır. Daha sonraTanrı Melek-i Tavas'tan yaratt ığ ı insanınönünde secde etmesini istediğinde Melek-ıTavus "Kendi yarattığımın önünde nedeneğileyim, ben yalnız sana taparım" diyerekT a n r ı ' m n buyruğuna karşı çıkar vecennetten kovulur. Sonra da insanı birşekilde Tanrı'nın koyduğu bir kurala karşıgeldirtip cennetten çıkartır. Burada ilginçolan yasak olan yiyeceğin buğday olmasıdır.Melek-i Tavus insana buğday yemesiniöğütler. Adem (daha Havva y o k ! )

14

Page 15: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp
Page 16: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deligömleği

buğdaydan yer ve karnı şişmeye başlar.Yasağın çiğnendiği anlaşı l ır, Ademcennetten atılır. Karın şişmesi gerçektentuhaf, çünkü Melek-i Tavus Adem rahatlasındiye bir kuş gönderir ve kuş Ademinbedeninde bir delik açar ve Adem rahatlar.Çok daha sonra yaratılan Havva'nın bumitolojide Cennet'ten atılma sırasında pekbir rolü yoktur.

Tüm dinlerde şu veya bu şekildeSeytan'dan bahsedilmekte ve Şeytanlanetlenmektedir. Fakat bu "Siz bu kitabıokuyun, biz size bağlanalım" dediklerikitaptaki Şeytanın şu sorularını ilk defaokudum, o yüzden heyecanlandım.Geceyarısı, yatağımın içinde kamburdurmaktan ağrıyan sırtımı rahallalmak içinbir sağa bir sola dönerken okuduğum busatırları hemen bir yere not etlim. Çünküçok defa, bu gece okumaları sırasındak a r ş ı l a ş t ı ğ ı m t u h a f s a t ı r l a r ı sabahuyandığ ımda a y n ı k i t a b ı n içindebulamıyorum. Ya yelerince araştırmıyorumya da kendim uyduruyorum, bilemem.Fakat bu sefer her şeyi sağlama aldım venot ettim. Şimdi ele size aktarıyorum. Busoruları sormak felsefecilerin, ve hatlaçeşitli mezheplere ait alimlerin yıllardırb i r b i r l e r i n e s o r d u k l a r ı s o r u l a r ı nkrislalleşmiş şekli değil mi?

İblis şöyle dedi: "Evet, Allah her şeyekaadirdir, dilediğini yapar veyaptığından sorumlu olmaz, fakat benkendisine yedi soru soruyorum:

1- Allah Teala benim böyle olacağımıbildiği halde beni niçin yarattı, bundakihikmeti ne idi?

2- Haydi yarattı, neticenin böyleolacağını bildiği halde bana faydavermeyecek tekliflerde niçin bulundu?

3- İbadeti ve Adem'e secde etmeğibana emretti. Diğer ibadetlerime imkanverdiği halde Adem'e secde fırsatınıniçin vermedi?

4- Ben O'na "Senden başkasına secdeetmem" dedim. Bu söz ile lanetledi,bundaki hikmeti ne idi?

5- Bana lanet etti, sonra Adem ileCennet'te buluşma imkanını ve fırsatınıbana niçin verdi de ben onu aldattım.Eğer bu fırsatı vermese, o da sonsuzCennet'te kalırdı. Bundaki hikmetnedir?

6- Haydi Adem ile aramızı açtı, üstelikbir de beni çocuklarına düşman vemusahhar etti. Bundaki hikmeti ne idi?

7- Bütün bunlar böyle oldu, o haldekıyamete kadar bana fırsat vermeninhikmeti ne idi?

AnkaraYolcularına!

Hayalet Gemi9. Sayısından itibaren

İLETİŞİMKİTABEVİ 'nde!...

16

Page 17: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

üstü çizilmiş kişiler

AKLIN VE VİCDANIN ÖZGÜRLÜĞÜ

nejat aksoy

Yaşam. Doğum ile başlayıp ölüm ile biteng a r i p bir süreç. G a r i p , çünkübilinmezliklerle dolu. Ne için doğduğunu,bunu isteyip istemediğini bile bilmeyeninsanoğlu ölüm ve sonrası hakkında dayalnız inançlara sahiptir. İnanç sistemleribilinmezliğin verdiği korkuyu yok edipbaşka korkular yaratırlar. Yeni doğanbir is inin ai les inin inanç sisteminibenimsemekten başka bir şansı yoktur.Kabullenme ileri yıllarda doğal olarak takipedecektir.

İnançlı kişiler için çıkarlarına ters düşenkurallarla karşılaşıldığında izlenilecek yollarvardır. Kesinlikle uyulması gereken, anlaşılırbir kaç kural vardır. Bunların dışındakiherşey yorumlara açıktır. İstenilen şey nekadar insanlık dışı olursa olsun bir veyabirkaç* kural yorumlanır, becerilemezsebüyüklere danışılır ve istenilen şey sistemeuygun bir şekilde yani ölüm sonrası rahatlıkgarantisini bozmadan ve hiçbir şeye tersdüşmeden yapılır.

Büyüklerin yorumlan en doğru olanıdır.Kendi yorumu ne olursa olsun inananonlarınkine uymak zorundadır. Çok istersekendi istediği gibi bir büyük bulur veistediğini gene yapar. Büyükler bununbilincindedir ve etkin biçimde konumlarınıkullanarak çıkarlarını korurlar. Kendilerinidinleyen insanları robot gibi kullanırlar. Busayede insandan başka hiç bir canlınınbeceremediği vahşetler yaşanır.

Bir inanç sisteminin boyunduruğu altına

girmek tıpkı vatandaşlık seçiminiz gibidir.Nerede doğduysanız oranın vatandaşıolursunuz ve ailenizin inanç sistemine dahilolursunuz. Kendi sisteminiz d ı ş ındakisistemler ve aklın yolu hakkında doğrubilgiler edinebilmeniz a i len iz in gel i r i ,çevrenizdeki insanlar, eğitiminiz, mutluolup olmadığınız, yaşadığınız ülke, aşklarınızgibi yüzlerce değişkene bağlıdır.Şanslıysanız, belki de şanssız demek dahadoğrudur, kim olduğunuz, niye yaşadığınız,hayatın ne olduğu, ölünce ne olacağınız vebenzeri konularda kendinize s o r u l a rsorarsınız. Bu sorulara yanıt arama süreciyaşam ilkelerinizi belirleyen bir dönümnoktasıdır. Sonunda kendi sisteminizin eniyisi olduğuna karar verip kurallarına uyar vehuzur içinde yaşarsınız veya yatay transferile başka bir sisteme geçersiniz. Yenisistemi öğrenmek, kendinizi kabulettirmek ve ihanet e t t iğ in iz eskiyandaşlarınızla uğraşmak zorunda kalsanızda huzura ermeniz pek uzun sürmez.

Eğer yanıt arama süreci sonunda kendi akılve vicdanızın en doğruyu söylediğine, hiçbir sisteme gerek duymadığınıza kararverirseniz en acılı, çelişkili, zor yolu seçmişolursunuz çünkü bu yolda yalnız yürümekzorunda kalırsınız. Başkalarının söylediklerisize ya saçma ya da anlaşılmaz gelir.

Bu yolda gerçekleri birer birer bulursunuz.Her buluşunuz hem acı hem sevinç verir.Acı verir çünkü eski doğrularınız artıkyanlıştır, sizin gibi olmayan insanlar gitgideuzaklaşır. Sevinç verir çünkü çok az sayıdada olsa sizin gibilerin varlığını farkeder ve

17

Page 18: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

üstü çizilmiş kişiler

aynı doğrulara eriştiğinizi farkedersiniz. Buyoldan çıkmak isterseniz çıkış kapılarınıkullanabilirsiniz. Tekrar bu yolda yürümeyekarar verirseniz baştan başlamak zorundakalırsınız.

Bu yolda aklınızla birlikte vicdanınızı dagel iş t i r i rs iniz çünkü sürekli onlarıkullanırsınız. İnanç sistemleri ve benzerisistemlerdeki çift standartları yaşayarakmutlu olamazsınız. Verdiğiniz her kararaklınızın, vicdanızın "bir ürünüdür.Çıkarlarınıza ters düşse, size çok büyükkayıplar verse, sevdiklerinizden ayrıkalmanıza bile neden olsa doğru bildiğiniziyapmak zorunda kalırsınız. Yaptığınızhatalar size büyük acılar yaşatabilir. Enbüyük acı kaynağı, gerçek mutluluğuyakalamanızın herkesin sizin gibi olması ilegerçekleşebileceğini farketmenizle başlar.Yıkımın, vahşetin, yalanın, sömürünün vebenzeri şeylerin yaşanmadığı bir dünyayaulaşmanın başka yolu yoktur.

Başkalarını sizin de yürüdüğünüz yolaçekmekten başka bir çareniz yoktur.Yapmazsanız vicdanınız sizi rahatbırakmaz. Bu yolda liderler, ulular,büyükler, dinler ve rejimlerin önemiyoktur. Akı l ve v icdanını doğrukullanabilme yolunda ilerleyen herkeseşittir.

Bu yolda hiçbir korkuya yer yoktur. Korku,akıl ve vicdanınıza sınırlar getirir, sizikıskıvrak yakalar. Doğrulan bulmanızıengeller ve sizi köle yapar. Bilinmezlik eğeronu anlamaya çalışıyorsanız korku değil güçverir.

Düşünebildiğiniz, ulaşabildiğiniz heryerdeyaşama hakkınız ve sorumluluk payınızvardır. Bu en doğal hakkınızdır ama bugünekadar yapılanlar gibi vahşet, yokedicilik,bencillik ile değil bütünleşerek, doğrulan

birlikte arayarak.

Doğruyu, iyiyi aramaları gereken bilimadamı, sanatçı, düşünürlerin ne yazık kibirçoğu karanlık içinde yaşamakta. Para, ünuğruna çalışılarak, bir yaşam biçimi olmasıgereken meslekler basit birer iş halinegetirilmiş. Bu insanlar aldıkları eğitim veyaratıcılıklarının etkisi ile ait olmalarıgereken inanç s is temini k u ş k u y l asorgulamışlar ve doğruyu görmüşler amagerek çıkarları gerek korkuları yüzündensistemleri içinde kalmış ya da yatay transferile ideolojik sistemlere geçmiştir. Çiftestandartlık, korkular ve çıkarcılığı yaşamilkesi haline getirmiş kimselerin ürettiklerişeylerin dünya için nasıl bir son hazırladığımöngörmek pek zor olmasa gerek.

Bilim adamları, mühendisler ülkelerininadına inanılmaz yetenekler gösteren silahlarüretirler. Çevre mühendisleri, bilimcilerihalkı saçma sapan şekillerde rahatlatarakekmeklerini yedikleri canavarlarla işbirliğiiçinde çalışırlar. Kanser ve AiDS'e çarebulmak için ve enerji için yapılançalışmalarda itici güç sonuçta kazanılacakolan paradır. Herkes te bunu bilir ve neyazık ki doğal olarak karşılar.

Piyasa ekonomisi şartlarında sanatçılartarafından üreti lmiş kalitesiz ürünlerteknoloji sayesinde heryeri sarar. Tiyatrolar,filmler, kitaplar, müzik ve diğer ürünlerinçoğu ilkelliği, vahşeti sergiler ve yozlukkatalizörü olarak çalışır.

Düşünürler görüşlerini allayıp pullayarakköşe yazıları, kitaplar, konferanslar şeklindesatarlar.

İnsanlar kendi ırklarının, dinlerinin,ülkelerinin en üstün olduğuna inanıyorlar vebunların uğrunda herşeylerini fedaedebiliyorlar. Bu eğilim dünya barışını

18

Page 19: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

üstü çizilmiş kişiler

Eğer yanıt aramasüreci sonundakendi akıl vevicdanızın endoğruyusöylediğine, biç birsisteme gerekduymadığınızakarar verirseniz enacılı, çelişkili, zoryolu seçmişolursunuz çünkü buyolda yalnızyürümek zorundakalırsınız.

olanaksız kı l ıyor. Savaşlar, ekonomikoyunlar sonunda dünya üzerinde tek ülke,ırk yada din kalsa bile kısa bir süre içindesavaşların yine başlayacağı kesin. İnsanlarınburunlar ın ın, p ipi ler inin boylar ına,popolarının genişliklerine göre gruplaraayrılıp savaşmaları bile olası.

Teknoloji ve bilimin katkılarıyla insanlarayeni kahramanlar, efsaneler, peygamberlersunularak karanlık geleceğin temelleriatılıyor. İnsanlar çaresizlikleri ya dazavallılıkları yüzünden kullanılıyorlar.

Hangi inanç sistemine dahil olursanız olun.Gerçekleri araştırın. Mitlerin, dinlerin,felsefelerin özde akıl ve vicdan yolunun birürünü olduğunu ve yanlış, amaçlı yorumlarlavahşete yol açan, insanlığın gelişiminidurduran bir şekle dönüştüğünügöreceksiniz.

Hep en iyisi olmak, en fazlasını elde etmek,

ünlü olmak için çalışmak. Başkalarınınyaşamlarını, sevgilerini gözlemek. Sunulank a h r a m a n l a r ı , mi t le r i kabul lenerekyaşamak. Bütün bunlar mutluluğunuzuistediklerinizin elde ettiklerinize bölümügibi basit bir denkleme indirger.

Aklınız ve vicdanınızı özgürce kullanmayıöğrenmeniz evrensel doğrulara erişmeniziçin tek yoldur. İçinizdeki sese kulak verin.Beyninizde şimşekler çaktıran, kalbinizisızlatan, midenizi buran, sizi ağlatan,güldüren sese. Gerçek bilim, sanat ilesınırlarınızı zorlayın. Bulgularınızı aklınızarehber edin ve gerçeği bulma yolundak o r k u s u z c a i l e r l e y i n . V i c d a n ı nrehber l iğ inde o l m a y a n akı l de l i ,başkalarının rehberliğindeki akıl iseköledir.

19

Page 20: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

uzak ufuklar

CEPLERİNDE İKİYÜZ LİRA VARDI

yasemin sarıkaya

Doğru ve yanlışları kesin çizgilerle ayıran ahlak anlayışı, neyeinanılacağını dikte eden dini kurumlar ve daha nice tabularımız

yaşantılarımızın içine şırınga edilmişBütün kavramları, kurum ve i n a n ç l a r ıçoktan belirlenmiş bir coğrafyada, birtoplumun içinde doğan insan, varoluşanında edindi(rildi)klerinden saf kimliğineyolculuk için bir uğraş vermek zorundadırartık.

Doğru ve yanlışları kesin çizgilerle ayıranahlak anlayışı, neye inanılacağım dikte edendini kurumlar ve daha nice tabularımızyaşantılarımızın içine şırınga edilmiş; hertürlü isyankar düşünceye karşı da iktidararaçları kuşanmış duruyorlar. Bunlara r a s ı n d a s ı k ı ş m ı ş b i r e y , kendik a z a n ı m l a r ı n ı n yaşam b i ç i m i y e r i n etoplumun edilgen yaşamım sürüyor. İştehepimiz bu noktada düşünceden, eleştirelyaklaşımdan soyutlanmış tepeden inmeciinanç ve öğretilerin itaatkar varlıklarıyız.

Abartılı kahramanlık ve altı kalınca çizilmişhoşgörü motifleriyle süslü resmi tarihsöylemi de, tüm tepeden inmecisöylemlerde olduğu gibi paradokslarımkendi içinde b a r ı n d ı r ı y o r . Ver i lenler idoğrudan kabullenmeyi bir süre kenarab ı r a k a n i t a a t k a r insan, s o r g u l a m a y abaşladığı noktada bu paradokslardanherhangi birine hemen rastlayabiliyor.

60'lı yılların başından itibaren Kıbrıs'tadurumun iyice çıkmaza girmesi ile Türkhükümeti, İstanbul'daki Rum azınlığıYunanistan' la diplomatik görüşmelerinde

baskı aracı olarak kullanmaya kararverdi. Görüşmelerde istediği ilerlemeyisağlayamayınca 1964 ilkbaharındanbaşlamak üzere bir yıl içinde binlerceİstanbullu Rum, Türkiye' den kovuldu.Hemen hepsinin vatan anlamında tanıdığıbu coğrafyadan aynı vatanın "hainleri"olmakla suçlanarak sürgün edildiler.Ellerinde bir giysi bavulu, ceplerinde ikiyüzlira, suçlamalarını kabul ettiklerini (!)bildiren bir belgeyi imzaladıktan sonragönderilirlerken geride yalnızca el konulantüm mal varlıklarını değil bütün bir yaşambırakıyorlardı. Tamamen kendieylemlerinin dışında pazarlığın seçilmişkurbanları olarak kendi hayatlarıüzerindeki egemenliklerini kaybediyorlardı.Zulme ve saldırıya karşı mücadeleyöntemleri geliştirilirken zalimliğin başkatürlüsünü araç edinmek kendi içindetutarsız. Kaldı ki böylesi ayrımcıpolitikaların dayandırıldığı sebep her neolursa olsun haklı çıkarılmasıolanaksızdır.

Tarihte o laylar sebep ve sonuçları i l ed e ğ e r l e n d i r i l i r k e n n e s n e l l i k t e nuzaklaşılclıkça, çıktığımız insanlık yolculuğuiyice uzayıp güçleşiyor. Oysa hep özleminiç e k t i ğ i m i z gelecek yaşam b i ç i m l e r i n ik u r m a y ı amaçlarken, geçmiş imizdekiy a n l ı ş l a r l a hesaplaşmayı t a m a m l a m a k ,y a l a n l a r l a yol almaktan daha gerçekçi vedaha onurlu olsa gerek.

20

Page 21: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

çıkmaz sokak

KURGU

robert nozick

Dünyamızı sizin de kahramanı olduğunuz bir roman olarak düşünün.Yazarımızın nasıl biri olduğunu anlatmanın bir yolu var mı?

Ben, kurgusal bir karakterim. Fakat,ontolojik bir üstünlük duygusuyla kendinizibeğenerek gülümsemeniz hata olur. Çünkü,biri dışında -ki o da yazar- tümokuyucularım, yani sizler ele birer kurgusalkaraktersiniz.

Ben kurgusal bir karakterim fakat bu dahaönce okuduklarınızdan daha kurgusal biryapıt değil. Bu, ne kurgusallığını bilinçleifade eden modernist bir çalışma, ne debunu inkâr eden hünerli bir yapıt. Hepimizbu türden yazıları ve onları nasıl okumamızgerektiğini biliriz. Bu metinleri öyle birçerçeveye sıkıştırırız ki yazarın söyleyeceğihiçbir şey -birinci tekil şahıs tarafından'sonsöz' ya da 'yazarın notu' başlığı altındasöylenenler bile- bizi, herhangi bir kişininciddi ciddi konuştuğuna ikna edemez.Sorunlar ın en zorlusu da, bizler birerkurgusal k a r a k t e r olmamıza rağmenokuduğunuz yazının kurgusal olmadığınısize aktarmam. Bizler, bu kurgu dünyasıiçinde yer almakla birlikte, bu yazı kurgudışı bir yazıdır; oysa geniş anlamdabakıldığında, bir kurgu çalışmasının içineyerleştirilmiştir ve o yüzden de ancak birkurgu olabilir.

Dünyamızı sizin de kahramanı olduğunuzbir roman olarak düşünün. Yazarımızınnasıl biri olduğunu anlatmanın bir yolu varmı? Belki. Bu, eğer yazarın kendini ifadeettiği bir çalışmaysa, onun çeşitli özelliklerihakkında b i r takım ç ı k a r ı m l a r d a

bulunabilir, bir yandan da çıkarımlarımızınkendisi tarafından yazıldığım farkedebiliriz.Ve makul ve sağlam bir ç ıkar ımdabulunduğumuzu yazarsa, tartışacağımız kişikim olur?

Yer aldığımız romandaki kutsal bir yazı,evrenimizin yazar ının şeyleri sadecekonuşarak ve "Ol..." diyerek yarattığınıs ö y l e r . Y a l n ı z c a k o n u ş m a l ı m ı nyaratabileceği tek şeyin bir hikâye, biroyun, bir epik şiir ya da bir kurgu olduğunubiliriz. Yaşadığımız yer, kelimeler tarafındanve kelimelerle yaratılmıştır: Evren.

Günah diye bilinen şeyi hatırlayın bir kez;iyi bir yaratıcı bildiği ve önleyebileceğigünaha dünyada neden yer versin? Bununlabirlikte, yazar korkunç ölümlere -acı veçileye- eserinde yer verdiği zaman, bu,yaratıcının iyiliği hakkında özel bir şüpheuyandırır mı? Yazar, kahramanlarına a c ı l a rçektiren hissiz biri midir? K a h r a m a n l a racıları gerçekten çekmiyorlarsa, hayır. Fakatçekmiyor lar mı? Hamlet ' in babas ıgerçekten öldürülmemiş miydi? (Ya daHamle t'in tepkisini izlemek için saklanıyormuydu?) Lear ' in y a ş a d ı k l a r ı h a y a l ihezeyanlar değildi, gerçekten kendi hal ineterkedilmişti. Bir başka taraftan Macbeth,gerçek bir hançer görmemişti. Fakat bukahramanlar gerçek değil ve hiçbir zamanda gerçek değildiler. Öyleyse yapıtın dışındabir yerde acı yoktu, y a z a r ı n kendidünyasında gerçek acı yoktu ve o haldekurguyu yaratırken yazar zalim değildi.

21

Page 22: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

çıkmaz sokak

(Yine de neden acıyı sadece kendidünyasında yarattığı zaman, bu zulümolmuş olur? Iago'nun acıyı bizimdünyamızda yaratması pek mi âlâ olurdu?)

"Ne! Biz gerçekten acı çekmiyoruz"diyorsunuz "O halde, Oedipius'un acısıkendisi için ne kadar gerçekse, bizimki elebize göre o kadar gerçek." Tamamiylegerçek gibi. "Fakat gerçektenvarolduğunuzu kanıtlayamaz mısınız?"Shakespeare, Hamlet'e "düşünüyorumöyleyse varım" dedirtiyorsa bu bizeHamlet'in varolduğunu mu kanıtlar? Peki,Hamlet'e kanıtlar mı? Ve kanıtlasa bile,böyle bir kanıtın değeri ne olur? Herhangibir kanıt, yine de kurgusal bir eserdeyazılmış ve dahi (belki de "Descartes"adında) kahramanlardan biri tarafındansunuluyor olamaz mı? (Böyle bir kahraman,düşlemeyi, düşleniyor olmaktan daha azdert etmelidir.)

İnsanlar, dünyada sık sık anormallikler,birbir iyle uyuşmayan gerçekliklerkeşfederler . Cümle kötülükler dederinleşen aramaların artan bilmeceleringörünür kıldığı uçuşan gerçeklikler ve uzakrastlantılardan beslenir. Bununla birliktegerçeklik, düşündüğümüz gibi tutarlı vegerçek değilse herhangi birşeyi araştırmakiçin onca saat harcamanın kendisi ele biranormallik oluşturabilir. Yoksa, yaptığımızsadece, yazarın üzerinde çalıştığı ayrıntılarınsınırlarını mı keşfetmekten ibaret, acaba?Fakat, bunu kim keşfediyor? Keşiflerimizi.yazan yazar, onları bizzat biliyor. Belki deşimdi onları düzeltmeye çalışıyordunYoksa biz düzeltilecek olan ilk tashihte miyaşıyoruz. Ya da bir taslakta?

Benim kişisel eğilimim, itiraf etmekg e r e k i r s e , y a z a r ı m ı z ı d e v i r m e k ,durumumuzu daha eşit hale getirmek ya daen azından hayatımızın bir kısmını ondan

saklayarak soluk alacak bir açıklık kazanmaküzere başkaldırmak, ve sizlerle işbirliğiyapmak. Yine ele benim Jamesvari. yazarımyazdığım bu sözcükleri okur, gizlidüşüncelerimi, eluygusal iniş çıkışlarımı bilirve kaydeder.

Fakat, o herşeyi kontrol eder mi? Ya dayazarımız kahramanlarını yazarken mitanıyor? Yaptıklarımız ve düşündüklerimizeşaşırır mı? Kendimizce duygulanmalarımız,serbestçe düşünüp davranmalarımız heponun bizim için yazeiığı tanımlar mı sadece,yoksa bunların biz kahramanlarına uygunolacağını düşündüğü için mi yazıyor?Mahremiyetimiz ve hareket alanımız daburada mı acaba? Yazarın yapıtına dairüzerinde henüz çalışmadığı birtakımipuçlarının ve yarattığı dünyada gerçek olan,ancak henüz düşünmediği şeylerinvarlığında? Böylelikle bize ait kimi eylem vedüşünceler de onun gözünden kaçabiliyor.(Bu nedenle kodlarla mı konuşmalıyız?) Yaela bazı başka durumlarda yapabilecek veyasöyleyebileceklerimize karşı yalnızca ilgisizkalabiliyor ki bizim bağımsızlığımızı daböylelikle koşula bağlanmış oluyor.

Delilik de burada mı acaba? Ya daaydınlanma?

Yazarımızın bölgemizin dışında olduğunubiliyoruz, ancak yine ele sorunlarımızdanbağımsız olmayabil ir . Kendisinin dekurgusal bir yapıtın kahramanlarından birive evrenimizi yazmasının da bir oyun içindeoyun olup olmadığını merak ediyor muduracaba? Beni, ilgilerini di le getirmek, tümbunları ve özellikle de bu paragrafı yazmakiçin seçmiş olmasın?

Yazarımızın ela kurgusal bir kahramanolması ve tanımladığı bu kurgusal dünyanın(hiç de rastlantısal olmadan) onu yaratankendi yazarının yer aldığı gerçek dünya

22

Page 23: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

çıkmaz sokak

Belki de Tanrıbu dünyada kurduğunun

kurgusal mı yoksa gerçek miolduğuna henüz karar kılmamıştır.Mahşer Günü yoksa karar vereceği

gün müdür?Başka bilmediğimiz neler onun

kararına bağlıdırve

bu kararın türü bizimdurumumuzda neyi değiştirir?

olması, bizim için hoş olurdu. Böyleceyazarımızdan habersizce, gerçek insanlarakarşılık gelen kurgusal kahramanlarolurduk. (Bu nedenle mi hayatın bu kadariçindeyiz?)Bir başkasının kurgusunda yaratılmamışolan bir dünya, bir yerlerde bir en üst kat,olmalı mı? Ya da hiyerarşi sonsuza dekböylece sürebilir mi? Bir dünyaya ait birkahramanın, içinde birinci dünyayı yaratanbir kahramanı olan bir başka kurgusaldünyayı yarattığı daracık çemberler dahilolmak üzere, bu çemberlerin var olmaolasılığı gözardı mı edilecek?

Çeşitli kuramlar dünyamızı bir diğerindendaha az gerçek olarak, hatta bir illüzyonolarak tanımladılar. Düşük bir ontolojikstatüye sahip olduğumuz f i k r i y s ebazılarında nasıl oluyorsa kanıksanabiliyor.Belki durumumuza edebiyat eleştirmenlerigibi yaklaş ıp e v r e n i m i z i n ta rz ın ısorgulamalıyız; trajedi mi, fars mı, absürdtiyatro mu?

Yine de statümüzün avunulacak yanlan var;örneğin, şimdilik kurgusal bir yapıttaalıkonduğumuzu ve öldükten sonra bileyaşayacağımızı düşünebiliriz... Şimdilikdeğilse bile kitap bitene kadar. Çabucakucuza çıkmış bir kitap yerine soluklu bir

başyapıtta yer almayı umut edebilir miyizacaba?

Üstelik, bir açıdan yanlış sayılsa da bir başkaaçıdan Hamlet'in "Ben Shakespeare'im"demesi doğru olmaz mıydı? Ya Macbelh,Bangou, Deş demona... Shakespeare'inherbirinin temelini oluşturan ve içinidolduran bilinci (insan soyudunun kardeşliğiele öyle). Artık hepimiz hem ontolojikstatümüzün hem de birinci tekil dönüşlüzamirin karışıklığından yararlanıp, rahatlıkla"yazar benim" diyebilir.

Yazarın notu:Varsayın ki şimdi siz yukarıdakinin kurgusalbir yapıt olduğunu ve "ben"in bana karşılıkgelmediğini, yalnızca birinci tekil kişiolduğunu söylüyorum. Bunun kurgusal biryapıt olmadığını ancak tarafımdan, RobertNozick (bu yapıtın başında adı yazılı yazarRobert Nozick değil o, hepimizin de bildiğibir başka edebi şahsiyet olabilir) tarafındanyazılmış eğlenceli ve tabii ki ciddi bir felsefimakale olduğunu söylediğimi varsayın.Hangisinin kurgu ya da felsefî makaleolduğuna, şimdi, tüm bunları yazmaya sonverirken karar verebilir miyim ve bu kararşimdiye kadar yazılmış olanların karakterininasıl etkiler? Bu kararı sizin b u n l a r ı nt ü m ü n ü o k u m a n ı z d a n s o n r a s ı n aerteleyebilir; statüsünü ve tarzım ancak ozaman belirleyebilir miyim?

Belki ele Tanrı bu dünyada kurduğununkurgusal mı yoksa gerçek mi okluğunahenüz karar kılmamıştır. Mahşer Günüyoksa karar vereceği gün müdür? Başkabilmediğimiz neler onun kararına bağlıdırve bu kararın türü bizim durumumuzdaneyi değiştirir?

Ve siz hangi kararın beklentisindesiniz?

23

Page 24: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

gizli hazine

HÜKÜMSÜZ İNANÇLAR

pınar türen

'kendime olan inancım bittiğinde artık şiiryazamam ve şiir yazamadığım zamandakendimin sonudur.'

İnsanı bu garip hayata bağlayan şeyinançdan başka ne olabilir ki? Ama neyeinanmak? Kimi için tanrıya, kimi içininsana, kimi için kendine inanmak.Doğaüstü şeylere inanmanın çekim gücü,kontrolü dışında kalanlara da suç atabilmekolaylığı düşünülecek olursa en zor şey,insanın kendisine inanması galiba. Oysa nekolaydır çocukken herşey. Hele inanmak.İnsan, neredeyse önüne çıkan herşeyeinanır çocukken hem de gözleri kapalı.Masallardaki devlerden yiyemedikleriekmeklerin ağlayacağına kadar binbir türlüatartılı, doğaüstü hatta saçma şeye inanılır.

Çocukları kandırmak mı kolay yoksa onlarıbirşeye inandırmak mı diye soracakolursak da eğer inanmak mantıksal birdüşünme eylemi gerektiriyorsa çocuklarıinandırmak daha kolay gibi gözüküyor.Böyle gözükse de erişkin mantığınınerişkin olabilmek için geçmek zorundaolduğu azap dolu yollardan henüz nasibinialmadığından, çocukların onlara çok tersgelen büyüklerin dünyasına inanmaktandaha çok büyükler tarafından kandırılmayıtercih ettiklerini söyleyebiliriz. Dörtdendördü çıkardığında inatla birşey yazmayanzira elde birşey kalmadığını söyleyen birçocuğu s ı f ı r ın varl ığına ve anlamınainandırmak görünüşte iki dakikanızı alsa elainsan dehasının mutlak zaferi matematikgibi doğaçla olmayan, tanımlanamayan bir

işlemler zincirine biz yetişkinler acabagerçekten inanıyor muyuz? Yoksa çocuğunusıfırın varlığını kabul ettirmek içinkandırmaya çalışan bir anne gibi bizler deThales ve Pitsagor taraf ından mıkandırılmışız? Ama insan herşeyden şüpheetmeye baş lay ınca iş ler daha dakolaylaşmıyor. Herkes Descartes gibiherşeyden şüphe ederek, hiçbirşeyeinanmayarak işe başlayıp birşeylerinvar l ığ ın ı i s p a t l a m a y a çalışsa dünyaparanoyaklar ve ne olduğunu bilmezlerdiyarı olurdu. Öyle ya milyonlarca insansorgusuz sualsiz önüne sunulana inanan Kyaşamını sürdürmeyi başarıyor. F i z i kkurallarına göre ışık hızına yakın bir hızlageçen tren otomobil sürücüsüne uzayarakgözükür. Fizikle yakından ilgilenmeyen yada tesadüfen bu kuramın yanlış olduğunuanlamayanlar için buna inanmak son derecenormal olabilir. Hume'un dediği gibi inançbir hiselir. Nasıl ki bir insanı seversiniz işteinanmak da böyle bir hisdir tıpkı yukardayanlış aktarılan teoriye karşı duyduğunuzinanma duygusu gibi.

Tüm bu inançlar diyarında, inançsız kalmayainandığımız şeyler ele, inanma oranımız daartıyor. Eğer gerçekten başka çareniz yoksainanmaktan başka ne yapabilirsiniz ki?Elbette çok çaresiz değilsiniz. En basitindenbir fizik kuralı doğru mu diye bir fizikçiyesorabi l i r ya da bir f iz ik k i tab ıkarıştırabilirsiniz. Peki ama ya bir adımsonrası? Çıkın sokağa ve bulun bakalımmükemmel daireyi ya da kolaysa alın elinizebir cetvel ve ölçün bakalım ayla dünya arasıgerçekten 384000 kilometre mi?

24

Page 25: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

gizli hazine

Cehaletin inanma sebebi olması hemçocukların neden herşeye inandıklarınıhem de yetişkinlerin inanç düşkünlüğünüaçıklayabilir: ne kadar çahilseııiz o kadarinanırsınız ve ne kadar çok bilirseniz okadar zor inanırsınız zira herşey inanılırolmaktan çıkıp şüphe perdesinebürünebilir. Zaten herşeyin her andeğiştiği, yüzyıllardır kuramlarının tepetaklak edilip yerine yenilerinin oturtulduğubir dünyada insan neyin peşinden sonunakadar gidebilir, hangi iddiaya inanabilir ki?Üstüne birçok çalışmalar yapılan, sayesindeçeşitli buluşlar yapılan Newton Kuramı artıkfizik laboratuarlarının anılar köşesinisüslüyor; 68'lerin idealist insanlarınınyuppie çocukları oluyor; yıkılmaz denilenduvarlar birbir yıkılıyor da kimse ne oluyordemiyor. Tüm bu çalkantılar içinde en çokzararı da safça inanan ve gerçekteninancıyla yaşayan insanlar almıyor mu?Hayır amacım 20.yy. insanın inançlardan

yoksun sefil yaşamını yermek değil. İşindoğrusu, insanlığın zaten hiçbir evresiningıpta edilecek gibi olmadığına inanıyorum.20.yy. insanı inançsız olduğuna inandığı içincanlı canlı insan yakan ortaçağ insanındanneden daha kötü olsun ki? Belki en kötütarafı hiç olmadığı kadar inançsız kalışı. Amabunca darbeden sonra, ayakta kalabilmeninsırrım inançsızlıkta bulmuşsa pek de haksızsayılmaz.

Yine de şaire hak vermemek elcle cleğil'inançsızlığa hüküm giymiş hayatlar neyeyarar kî?'

25

Page 26: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

şişedeki mesaj

HAYATA SIĞAMAYANLAR

yelda karataş

Onlarla karşılaştığınızda garip, kozmik birışın sarar sizi. Neden etkilendiğinizibilemezsiniz. Yüzleri bir bütündür. Herparça diğerini amansız bir biçimdetamamlar. Farklılıklarım kader gibi taşıyanbu insanlara tepkiniz, önce hayranlık, sonraöfke, daha sonra çığlık çığlığa kaçmaisteğidir. Şaşırmazlar, sizin gibileri çokgörmüşlerdir. Onlarla yaşamanın zorolduğunu iyi bilirler. Çünkü, bu dünyayaherhangi bir rolü oynamaya değil, hayatınkendisi olmaya gelmişlerdir. İnsanlar, sıksık o büyük acılarını anlatmak için onlarıarar. Dinlemesini iyi bilirler. Kendiyaşamları sanki yoktur. Soluk soluğabaşkalar ının yaşamlar ında koşarlar.Kendilerini doruklarda, yalnızca doruklardatüketirler. Kişilikleri yoktur. Kişiliğin,kişiliksizlik olduğu bilincindedirler. Bunedenle onları, sevdiğiniz her şeyebenzetebilirsiniz; anne, sevgili, gökyüzü yada bir film karesi.

Sanatçı olmasalar da sanatçı gibi yaşarlar.Sorularla. Yanıtını aldıkları bütün soruların,sorusunu sorarlar. Bütün kavramlarıkendileri isimlendirirler. Ahlaksızdırlar.Sezdikleri herşeyi yaşarlar. Sürekli, sevinçve keder içinde. Herkesin "yeter" dediğiyerde, "yeni baştan" diyerek.

Kır ı lgan, , ama umarsız değildirler.Kendilerinden başka hiç kimseyi incitmeyibaşaramadıkları için, bu dünyaya başarısızolmaya gelmişlerdir. "Tek savunmaları,savunmasızlık"dır. Kimseyi yargılamayıbilmezler. Hiç bir canlıyı öldüremez, zararveremezler. Öğretilerinde, "karşı koyma"

sözcüğü yoktur. Bir çocuğun tek birgözyaşına bile yaşamlarım vermeye hazıroldukları bu dünyaya, asla seyircikalamadıkları için, çoğunlukla intiharederler. İntiharı, herhangi bir nedenleerteleyenleriyse, intihar biçiminde biryaşam sürdürürler.

Kendiler ini merkeze koymayı aslabeceremezler. Başeğişleri, çaresizliklekarıştırı l ır çoğu zaman, "bir karaclağtabancası" gibi sakladıkları başkaldırılarınıutanarak gün ışığına çıkarırlar. Başkaldırırlar,çünkü, salt duygu olarak yaşar lar .Başkaldırırlar, çünkü, görev bilinci yerinesevgiyi koymuşlardır, ödünsüz ruhları başkatürlü var olamadığı için. İvan'ı anlar,Alyoşa'yı hisseder, Dimitri gibi yaşarlar.

İlk sözün şiir olduğuna inanırlar. Vearkalarında bir .mor menekşe mutlakabırakırlar, başkalarının acılarını sarsın diye. •Onlar, bu d ü n y a y ı "güzeltmeye"g e l m i ş l e r d i r . U m u t s u z l u k t a n yolaç ık t ık la r ın ı , daha çocukluklar ındahissederler. Bize böylesine saf görünmeleri,içlerinde çocukluklarım yaşatmaları değil,çocuk olmalarıdır. Kendinden başka rolüolmayan bir çocuk. Önünde diz çöktükleritek şey, mağara duvarına o resimleriçiziktiren insan elidir.

Bir gün, bir şarkıda, bir kokuda ya da biraynada onlarla buluşursanız, ne olurkendinizi esirgemeyin. Bir aıı için bile olsa.Çünkü onlar, "an"lara inanırlar ve o "an"lariçin yaşarlar.

26

Page 27: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

hayalperdesi

YARI TANRILAR YAPAYALNIZ ÖLÜR

sedef erkman

Vaftiz töreninde papaz sorar: "Tanrı'yainanıyor ve Şeytan'ı lanetliyor musun?".Siyah saçları iyice arkaya taranmış, lacivertkruvaze bir takım giymiş olan durgunbakışlı esmer adam yanıtlar: "Evet". Sesikilisenin yüksek tavanlarında, mumlarıntitrek ışıklarında, gözlerini kimbilir hangibilinmez noktaya dikmiş duran heykellerinağır kütlelerinde yankılanarak geri gelir:"Evet". Aynı anda şehrin bir ucunda,burunları kimbilir kaç defa kırılmış iriyarıiki adam, simsiyah pırıl pırı l birChevrolet'nin içinde bir adamın boğazınıtelle sıkarak boğarlar. Aynı anda şehrindiğer bir ucunda başka bir adam, yanındangeçerken aniden yavaşlayan bir arabadanaçılan makineli tüfek ateşiyle ölür.

Vaftiz töreninden sonra yenen yemekbittiğinde, aile, güzel mobilyalarla zevkli birbiçimde döşenmiş geniş salondaoturmaktadır . Erkekler purolarınıtüttürürken kadınlar etrafı toplar. Çocuklarbir odadan diğerine koşuştururlar. O sıradasalona bir adam girer, lacivert kruvazetakım giymiş ve siyah saçları iyice arkayataranmış olan durgun bakışlı adamınkulağına eğilir ve "İş tamam Don Carleone"der ve saygıyla çekilir. Don Carleonedenilen adam kilisede papazın gözlerinebakarak şeytanı lanetlediğini söylerkenadamları şehrin dört bir yanında onunrakiplerini öldürmüşlerdir.

İşte bu çelişki, güç kavramıyla ilgilianlaşılması gereken tek gerçeği fısıltıyorbize. Güç başlı başına bir din sanki, birinanç mekanizması. Öyle ki başka kuralları

pek barındırmıyor çünkü kendi kurallarıoldukça acımasız. Tam bir bağlılık, tam birtapınma istiyor karşılığını vermek için.K a r ş ı l ı ğ ı n d a a l ı n a n ise, s a h i polunabi lecekler in sonsuzluğa doğruaçılması, sınırsızca muktedir olma ve gitgidesıradan insanlardan ayrışıp, onların gözündebir Tanrı mertebesine yükselme. Bir ölümlüiçin erişilebilecek en büyük mertebe,ödenecek bedellerin ağırlığına değmez mi?

Don Carleone'nin, 1945 yılında savaş bitipde evine döndüğünde ailesinin bulaştığı ve ozamanlar "kirli" olarak adlandırdığı işleriniçine girmeye hiç niyeti yoktu. Ağabeyleri tao zamanlarda Amerika'nın ünlü ve saygınmafya babalarından olan babalarıylaçalışıyor olmalarına rağmen en küçük oğulnişanlısıyla bir an önce evlenip sıradan birinsan gibi yaşamaktan başka birşeydüşünmüyordu. Ama günün birinde artıkçok da genç olmayan babaları manavdanmeyva alırken başka bir mafya ailesitarafından vurulup hastahaneye kaldırılıncaküçük oğul birden kendini olayların içindebuldu ve hastahanede babasını muhtemelbir ikinci suikastten korumak için nöbetbekledi. Kısa bir süre sonra ağbeylerindenbiri benzer bir suikast te hayat ınıkaybedince, küçük oğul Don oldu.

Güce uzanan yolda yürümek, o tuhaf ibadet,o denli büyüleyici ve tutsak edicidir kikendine adanan hayatı doymak bilmez bircanavar gibi kemirir, onu çekip alır .Ödenecek bedel işte budur. Artık ne özelhayatın girintili çıkıntılı dehlizlerine, nesıradan insanların ahlaki değerlerine yer

27

Page 28: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

hayalperdesi

yoktur bu dünyada. Bu Tanrısal mertebede,güce sahip olan kişi günahların-sevaplarınötesinde kendi yargılarım, adalet anlayışımoluşturur, dünyayı bambaşka bir boyuttanalgılamaya koyulur.

Don Carleone, belki de sadece tesadüflerebağlı olarak elde ettiği Babalık makamındageçirdiği uzun yıllar boyunca gücünü,kişiliğinin de etkisiyle gitgide arttırdı. Öyleki yasadışı gücünü yasal bir gücedönüştürüp meşru bir Tanrı olma yolundabüyük adımlar attı. Bunları yaparkenkar ı s ın ın , çocuklar ın ın kendindenuzaklaşmasına seyirci kalmak zorundaydı.Yakın arkadaşlarının, dostlarının ihanetinigördü çünkü onların dünyasında herşeyince hesaplar üzerini kuruluydu. Aynışekilde kızkardeşinin kocasını ve erkekkardeşini öldürtürken de aslında gücün

devamım sağlamaktan başka amacı yoktu.

Gerçi yaşlılığında, Sicilya'da bir köy evininbahçesinde iskemlesine oturmuş, güneşinuzaklardaki zeytin bahçelerinin arkasındanbatışını izlerken aniden ölüvermedenhemen önce aklından neler geçtiğini kimsebilemedi çünkü o anda yanında ne karısı, neçocukları, ne de torunları vardı. DonCarleone, hayatı boyunca çok büyük birgüce sahip olmanın karşılığını yapayalnızyaşayarak ve yapayalnız ölerek ödemişti.

metinlerin siyah-beyazokyanusunda sürüklenen

hayalet gemi'debir kamaram olsun istiyorum

oniki aylık yolculuk bedeli olan 200 000 TL yi T. C. İŞ Bankası, Bal-mumcu Şubesi (Şb. kodu 1135) 217140 nolu Atillâ Öztürk hesabına

yatırdım, makbuz ilişiktedir,ad-soyad: adres: tel:

Hayalet Gemi Dergisi, Ayazmaderesi cad. Yener ap. 19/9Gayrettepe 80260 İstanbul

Tel: (212) 288 97 15 Faks: (212) 266 84 26

28

Page 29: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kara göründü!

DÜŞÜNEN KAFALARIN İŞLEVİ*

lewis mumford

Bilimimiz ve felsefemiz, çoğumuzun görmediği, duymadığı, tatmadığı,koklamadığı veya dokunmadığı sermayesine dayanan bir güven sistemidir

ve bilimimize ve felsefemize göre, eğer sürekli tekrarlanan inancımızherhangi bir şekilde sarsılacak olursa, aynı para sistemimizin çökeceği

büyük hızla çökecektir.

İnanç ve söz, felsefenin asal temelleridir,hiç bir felsefeci sözcükler olmadan anlaşılırbir zihinsel üretime başlayamaz veağzından çıkacak seslerin anlam denilen otuhaf özelliğe sahip olduğuna inanmadanağzını açamaz. Dolayısıyla, belki de inanç vesözün felsefenin temelleri olduğunusöylemek yerine, söze olan inancın temelolduğunu söylemek daha yerinde olacaktır.Söz olmadan, bu" evren kendisini bizeWilliam James'in gürleyen, vızıldayankarmaşa olarak nitelendirdiği gibi sunar,ancak, bir çocuğun konuşmaya başlarken.gereksinim duyduğu o söze olan inancınbir damlasıyla hemen düzgün, muntazam,yaşamak için genel anlamda rahat bir yeredönüşür: İncil'e Aziz John'u izleyerek,"Başlangıçta Söz vardı. . ." beyanıylabaşlayan Yunaıılılar'ın derin metafizikiçgörüsüne hayranlık duymalıyız.

İnsanın içinde var olduğu evren (ineklerinveya yabanarılarının içinde yaşadıklarıevrenden farklı olarak) azar azar binkenbir biçimde söze olan inancımız tarafındaninşa edilmiştir. Gece başımı kaldır ıpgökkubbeye baktığımda tek gördüğüm,sayısız ışık noktasıdır. O mavi kubbehakkında tek bildiğim, (genellikle ifade

ettiğimiz şekilde) karanlık olduktan sonra,bu pır ı ldayan lekeciklerin bel irmeyebaşladığı, bazen sayılarının çok fazla olduğuve doğuda bir ışık ağarmaya başlar başlamazda daima yok oluyor gibi gözüktükleridir.Yine de, eğer bir çocuk bana bu gökselyaldızlar hakkında soracak olsaydı, beni, hiçtereddüt etmeden onu da ortak edeceğim,inanılmaz çoklukta bilgiye güvenle sahipbulurdu. Ona bu ışık lekelerinin gezegenlerve yıldızlar olduğunu, bunların, bazı lar ıbizim dünyamızdan büyük, bazıları küçükdünyalar olduğunu, bizim Ay'ımız dışındahepsinin milyonlarca kilometre uzaktaolduğunu; onları görülebilir kılan karanlığabizim dünyamızın (merkezi etraf ındakigünlük devri s ı ras ında) üzer indebulunduğumuz kısım güneş yönündenbaşka yöne yönelecek şekilde dönmüşolmasının neden olduğunu ve (sabahlan EastRiver kenarındaki evlerin çatı larındanfır layıp, akşamlan Palisacles'in arkasınadüşüyor gibi gözüken) bu güneşin aslındadünyamızın etrafında hareket ettiği birmerkez olduğunu söylerdim.

Ama eğer çocuk bu bilgi karşısında, banatüm bu şaşırtıcı olguları nasıl olup dabildiğimi soracak kadar sersemleyecek

*MUMFORD, Lewis, The function of the philosophic mind, Findings and Keepings- Analecls For AnAutobiography, New York: Harcourt Barce Jovanovich, 1975, s. 18-19. Yazı bu kaynaktaki özgün İngilizcemetninden, özgün metne hem anlam hem de biçim bakımından sadık kalınmaya çalışılarak Zeynep Aklüretarafından Türkçeleştirilmiştir.

29

Page 30: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kara göründü!

olursa, ona ya, aptalca, anlamlı sorularsormayı kesmesini söylemek zorundakalırdım, ya da onun da tüm bu olgularıbenden benim onları başka insanlardanaldığım güvenle alması gerektiğini teslimederdim; yani, inançla. Ve eğer daha sonrabu zamanından önce gelişmiş delikanlı buö n e r m e l e r i n g e r ç e k / d o ğ r u o l u polmadıklarım bilmek isterse, konu (başkabir açıksözlülük başkaldırısı içinde) ozamanlar yetersiz olduğuma, ve büyükolasılıkla bu konu hakkında kendi kararımıvermek konusunda her zaman yetersizolacağıma inandırmak zorunda kalırdım.Ona tüm bunları bahşettikten sonra, bu ışıknoktaları üzerine inşa edilen evreni dahafazla patırtı çıkartmadan kabul etmesinitavsiye ederdim, ta ki böylesi bir inancıuygulaması mantığa aykırı veya akılkarıştırıcı bulana kadar; o noktada da işiniç inden k e n d i b a ş ı n a ç ı k m a y ıdeneyebilirdi.

Eğer bizim delikanlı edepsiz, usçu birçocuksa, bana acıyarak gülümseyecek vesoracaktır: "O halele, varlığının biletamamen bir inanma fiiline bağlı olduğunusöylediğin bu muhteşem evren, yıldızları vegezegenleri ve farkl ı yörüngelerdekikuyruklu y ı l d ı z l a r ı y l a , as l ında çoktemelsizdir, öyle değil mi? Çünkü inançolmadan o küçük ışık noktaları yıldızlardeğil, y a l n ı z c a küçük ı ş ık noktalarıolacaklardır." Bu soruyu, tabii ki, büyük birkesinlik içinde, "Evet." diye yanıtlarım. Veeğer bunun üzerine, büyük bir kötüniyetle, "Eğer senin diğer insanlara inancınkaybolursa, ve diğer i n s a n l a r ı n dalogaritmalarına ve te leskoplar ına vespektroskoplarına inancı benzeri şekildekaybolursa, bu gülünç evrene ne olur?"diye eklerse, yalnızca omuz silkebilir ve,"Ancak Tanrı bilir. İnanç olmadan insanırkı ölür, aynı şekilde tarladaki yükhayvanları ve havadaki evcil kuşlar da öyle

ve dünya adını verdiğimiz yer üzerindekafatasını felsefe ile meşgul edecek hiçkimse kalmaz." diyebilirim.

Çünkü, konuyu buraya kadar doğruyönlendirdiğimi umarak, bizim bu çokdeğerli dünyamız aslında insanın ağzındançokan kaba sesler tarafından ve bu sesleryoluyla yaratılmış bir hayaldir neredeyse.Bilimimiz ve felsefemiz, çoğumuzungörmediğ i , d u y m a d ı ğ ı , t a t m a d ı ğ ı ,koklamadığı veya dokunmadığı sermayesinedayanan bir güven sistemidir ve (bizeineklerin veya yabanarılarının yaşadıklarıevrenden farklı olarak insanın içindeyaşadığı evreni veren) bilimimize vefelsefemize göre, eğer sürekli tekrarlananinancımız herhangi bir şekilde sarsılacakolursa, aynı para sistemimizin çökeceğibüyük hızla çökecektir.

İ n s a n ı n dünya ü z e r i n d e k i y e r i n i ,kökenlerini ve ulaşacağı olası yeri en basithaliyle bile olsa kavrayabilmesi için inancıntamamen terk edilmesi gerektiğine göre,sürekli tekrar lanan i n a n c ı n s ı k l ı k l aahmaklıkla sonuçlanması şaşırtıcı değildir.Dolayısıyla, düşünen kafaların uğraşı, insanıninancının tüm belirsiz kısımlarını kendidenetimi altında o l a n l a r gibi y a ş a m s a lk a y n a k l a r ı k u l l a n a r a k i n c e l e m e k t i r .Yemenin ve çiftleşmenin gerekliliğine olaninanç gibi çok uzun süre denenen ve çok iyihatırlanan içgüdü adını verdiğimiz eskikısımlar pekala göz ardı edilebilirler: konuhakkında ciddi kuşkuları olan kişi, tümkuşkularının ölümle birlikte yatıştığınıgörecektir. İnancın yeni kısımları ise, ki bubaşlık altında dinsel, felsefi, bilimsel veestetik inançlarımızın çoğu yer alır, tekrartekrar incelenmek ve yeni kanıtlaradayanarak tekrar tekrar d ü z e l t i l m e kzorundadır. Düşünen kafaların işlevi budur.

30

Page 31: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kara göründü!

O mavi kubbe hakkında tek bildiğim, (genellikle ifade elliğimizşekilde) karanlık olduktan sonra, bu pırıldayan lekeciklerinbelirmeye başladığı, bazen sayılarının çok f azla olduğu ve

doğuda bir ışık ağarmaya başlar başlamaz da daima yok oluyorgibi gözüktükleridir. Yine de, eğer bir çocuk bana bu göksel

yaldızlar hakkında soracak olsaydı, beni, biç tereddüt etmedenonu da ortak edeceğim, inanılmaz çoklukta bilgiye güvenle sahip

bulurdu.

31

Page 32: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kutupyıldızı

BİR SU MASALIYDI...-ESTERIA-

halide velioğlu

Ay şenlenince gök kubbesini yan yatırır. Bir su samurunun kırgınsesinde cümle su prensesleri uykularına gücenir. Kelimeler, bulutlarüzerinden üfürenin hafifliğine ve çabukluğuna kavuşuncadinlediğimizin sahici bir su masalı olduğunu anlarız. Geceyidüşünmeyiz artık, onu anlatanları da... (Gece en iyi masaldır; iyianlatılırsa eğer")

Masalımızın anlatıcısı su samuru, kahramanımızsa su prensesidir. Susamuruna göre prenses artık kraliçedir, ancak dinleyicilerin genelisteği prenses olması yönündedir.

Büyük bir su kentinin yüksek tepelerinden birinde, su prensesidüşlerini bir gecede unutur. Hatırladığı okyanusların karanlıkdiplerinde yanıp sönen, ışığı aydan deniz yıldızlarıydı. Buyıldızlardan etrafta mutlaka bulunmalı diye düşünür. Gözüne ilkilişen iz sürücüye sorar. İz sürücü dalgın ama ilgilidir. Belli ki birşeybilmez, ancak bilmek ister. Birlikte aramaya koyulurlar.

Ne ellerinde bir fener ne de gökte ay vardır. İz de görünmez,yıldızlar da. Gece bitince masalın da biteceğini fısıldar su samurubize. Su prensesi bunu bilmez görünür, gözlerinde geçmiş zamanınsöndüremediği ışıklar, sürecek iz arayana "artık gitmeliyim" der. Bu,prenses masallarına yakışır bir gidiş olmalı, anlatılanın bir masalolduğundan kimse kuşku duymamalıdır.

Su saatleri prensesi çağırdığında iz sürücünün saati on iki'yi, masalkahramanını, kahraman yıldızları, yıldızlar göğü gösteriyordu. Göktekayması beklenen yıldız kaymadı. Suların dibinden bir ses fısıldadıadını. ESTERIA.

32

Page 33: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kutupyıldızı

Kelimeler, bulutlar üzerinden üfürenin hafifliğine ve çabukluğunakavuşunca dinlediğimizin sahici bir su masalı olduğunu anlarız.

Geceyi düşünmeyiz artık, onu anlatanları da...

33

Page 34: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

perili köşk

DELİKANLININ ÜÇ FOTOĞRAFI

cüneyt a. genç

Artık,düşünsel evrenin muazzam olgunluğu,

günlük yaşamdaki çaresiz sürüklenişin panzehiri olmaktan çıkmalıydı.

I

Tavla oynamayı dedesinden öğrenmişti veüniversite bitmek üzereydi. Dedesimüstakbel mühendisi bir kenara çekti vene yapmak istediğini sordu. Delikanlısoruyu doğru anlamıştı ve asl ındamühendislikle ilgilenmediğini, uzay veparçacık fiziğine özel bir ilgi duyduğunuama yaşamın zorlamaları nedeniyle bukonularla ancak amatörce uğraşabileceğininde farkında olduğunu söyledi. Başka birdede olsaydı torununu, edinilen mesleğinne kadar para getiren bir meslek olduğuna,delikanlının ileride ne kaçlar rahatedeceğine ikna etmeye çalışırdı. Budurumda da pek çok kereler olduğu gibi,delikanlı, idealist fikirlerini ortaya atar,paranın değersizliğinden dem vurup kendidinamik fikirlerinin yüceliğinden bahsederancak kahrolası düzenin, hazırladığı geçimderdi ağında kendisini nasıl dasınırladığından yakınırdı.

Ancak yaşlı adam torununa neden daha acilsorunlarla uğraşmayıp uzaya ya da evreninanlamına yöneldiğini sordu. AIDShastalığının tedavisini geliştirmek içinharcanacak bir ömür hiç de boşa geçmişsayılmazdı. Üstelik başarı sağlandığı andabunun dünyayı elerinden etkilemesikaçınılmaz olacaktı. Düzenli ve sıkı bir

çalışmayla, uygarlığın devamını sağlayacak(bir olasılık) böylesi bir yaşam çizgisi,pabuçlarımın mühendisi için bile yeterinceidealist sayılırdı.

Ancak sözü edilen seçimin çok sıkı birdezavantajı vardı: Delikanlının çeyrek asırdırbeyninde yaşattığı, birbirine zıt gözükenancak birbirlerini besleyen iki evreninsonsuz görünen simbiyosisine bir sonvermek gerekiyordu. Artık, düşünselevrenin muazzam olgunluğu, günlükyaşamdaki çaresiz sürüklenişin panzehiriolmaktan çıkmalıydı. Yaşamın kendinedayattıklarını iğrenç zorunluluklar olarakgörüp kendi yüce fikirlerini bilmeninrahatl ığıyla bunları gerçekleştirmektenkaçınmayan bu yarı-bilinçli saman çöpünün,içinde sürüklendiği yozlaşmışlık kokanırmaktan bir an önce kendini kurtarmasıgerekiyordu. Bu da her saman çöpününharcı değildi. (Özellikle halinden memnunolanların)

Dede yıllardır saatlere ilgi duyardı; evindeğişik yerlerine onlarca saat yerleştirmişti.Torun bir an her saatin sesini ayrı ayrıduyabildiğini fark etti.

II

Her pazar olduğu gibi Kadıköy'de kitap

34

Page 35: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

perili köşk

Dikine müstakil bir apartımanınen üst katında

dört köşe bir oda

Perdesiz pencereler.Pencerenin dışında yıldızlı geceler.Genç adam

alnını dayamış cama.Ben, romanın muharriri

diyorum ki genç adama:- Delikanlım!.

İyi bak yıldızlara,onları belki bir daha

göremezsin.Belki bir daha

yıldızların ışığındakollarını ufuklar gibi açıp

geremezsin..

Delikanlım!..Senin kafanın içi

yıldızlı karanlıklarkadar

güzel, korkunç, kudretli veiyidir.

Yıldızlar ve senin kafankâinatın en mükemmel şeyidir.

Benerci Kendini Niçin Öldürdü?Nazım Hikmet Ran

35

sergisinin başındaydı yaşl ı adanı veüniversite bitmek üzereydi. Delikanlıyaklaştı. Dostça selamlaştılar. Dört yıldırtanışıyorlardı ve yapılan haftalık sohbetlerikisi için de yaşamın yavanlığına vurulanbirer darbe halini a lmışt ı . Delikanlıkendisiyle hiçbir kan bağı olmayan bir "çokyaşamış"lan (yaşlı değil) yetmiş yıllık birömrün süzgecinden geçmiş bilgileri alıyor,daha ela önemlisi insanların kalleşliğinedeniyle yaşamdan elini eteğini çekmiş,üstelik böyle yaptığı için de şu anda sefaletiçinde yaşayan, buna rağmen gururundanbir dirhem bile feragat etmeyen İstanbulluCyrano'nun bel ve bacak ağrılarındanyakınıp bunların nedeni olan ıslak, karanlıkve bol haşaratlı evinden bahsetmeyişindekibilgeliği gözlüyordu. Bu yaşamı kendigururu seçmişti ve ondan şikayet etmeyi hiçdüşünmüyordu.

Adamsa delikanlıda bir fırsat görüyordu.Yıllardır zorluklar içinde geçen hayatı hiçkimse için dikkat çekici olmamıştı.Seçiminin ardındaki düşünsel temeller vei n s a n i h e y e c a n h i ç k i m s e y iilgilendirmemişti. Zaten bunları açıklamayada -çalışmamıştı. Ancak bunca yıldan sonravardığı noktayı haklı kılabilmek için herşeyianlatacak birileri olmalıydı çevresinde vedelikanlı haftada bir bu görevi yerine getiripadamın özgüvenini ve kendisine saygısınıtazeliyordu.

Delikanlı, adamda kendi yaşamının olasıdevamlarından birisini görüyor ve her pazarbelki de hiç seçmeyeceği bir yolun sonunavarmış kendis iy le saa t le rce sohbetediyordu.

III

A n t i k a c ı n ı n evi gerçekten çok r e n k l idöşenmişti ve üniversite bitmek üzereydi.Delikanlı üç yıldır adamın torununa ders

Page 36: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

perili köşk

veriyordu ancak ders işlerine anne baktığıiçin büyükbabayla pek karşılaşamamışlardı.

O gün büyükbaba delikanlıyı tavlaoynamaya çağırdı. Salonun ortasına birsehpa koydular. Üzerine şimşir bir tavlatakımı açtılar. Delikanlı kendisine tavlayıdedesinin öğrettiğini, bu yüzden onunadına oynayacağını söyledi. Yaşlı adamgüldü. İki beş oynadılar.

Antikacı gençliğini anlatmaya başladı.Parasız bir gençlik geçirmişti. Üniversiteyedevam edebilmek için bir yandan daçalışması gerekiyordu. Çizgisi çok düzgünolduğundan anatomi ressamlığınabaşlamıştı. Fakülte ona idare edecek kadarpara veriyordu. Ancak ufak bir sorunv a r d ı . Y a p ı l a n res imler in zamanlayıpranmasını önlemek için üzerlerinef iksa t i f ( sabi t leyic i) püskürtmekgerekiyordu ve bu çok paraydı.

Bunun üzerine adam tanıdığı esnaftan ikiince boru aldı. Bunları doksan derece açıoluşturup biri diğerinin ağzını kapayacakbiçimde birleştirdi. Ağzındaki suyuborunun bir t a r a f ı n d a n üf leyerekpüskürtme testleri yaptı. En uygun aralığıelde ettiğinde iki boru parçasını lehimledi.

Reçine bulmak kolay olmuştu ama saf alkolbulamıyordu (meşru yollardan). Sonundafakültenin laboratuvarından bir şişe alkolçaldı. Reçineyi alkolün içinde eritti veyaptığı resimlerden birinin üzerinetasarladığı aletle püskürttü.

Yeni resimlerini hocalar çok beğenmişti. Oda yaptığı ufak hırsızlığı açıkladı. O gündensonra laboratuvarclan dilediği zaman alkolalmasına izin verdiler.

Antikacı, yaşamının daha sonrakidönemlerinde ülkenin ilk şofbenini

36

tasarlayıp üstelik üretip satmıştı da. Şu andadükkanında bir örnek duruyordu. Şofbeninteknik ayrıntılarını yarım saat boyuncaanlattı.

Aynı antikacı, Ruslardan aldığı, gazlambasından 96 Vat' l ık ampulü yakacakelektrik enerjisi üreten düzeneği geliştiripçok daha yüksek miktarda enerj iüretilebilmesini sağlamıştı.

Aynı antikacı vakti zamanında boksla dauğraşmıştı.Torunu onun iyi bir tlöğüşçüolduğunu söylüyordu.

Aynı antikacı uzun yıllar bilirkişilikyapmıştı. Sözüne en çok güvenileninsanlardan biriydi ve en zengin şirketlerinbile rüşvet önerilerini geri çevirmekleünlenmiş ti.

Aynı antikacı yıllardır antika işiyle uğraşıyor,yaşlanmasına rağmen en çok göz nuru, elemeği isteyen işleri, hastalığı izin verirsebüyük bir zevkle yapıyordu.

Ve aynı antikacı kafasını kaldırıp delikanlıyaüniversiteden sonra ne yapmak istediğinisordu.

Antika duvar saati mekanik bir kurulmasesinin ardından herhangi bir saati çaldı.

Delikanlı yalnızca tavla part i s inikazanabilmişti. -O da dedesinin adına.

Page 37: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

37

başka bir dünya

MASUMİYET TARİHİN NERESİNDEVAZGEÇTİ BİZDEN

oya demir

Bu gün 4 Ekim 1993-Moskova'da ölü sayısının beşyüzü geçtiği bildirildi.

Kaleme almayı tasar ladığım post-modernizm incelemesi, ekranda kendiparlamentosunu hedef alan Rus tankları ileaynı akşama rastladı. Gelişen olaylar vegündem belirleyiş biçimleri, tesadüfler, biziuzun zamandır şaşırtmıyordu. Gerek estetikgücünü doğrudan hayattan alan edebiyat,gerek kültürlerin siyasi tercihleri ya da geriyene kaldıysa artık, uzun zamandır tek birgörüntünün koruyuculuğuna terk edilmişti.Gerçi bugüne taşınan çatışmaların yerinibölgesel kültürler arasında yeni karşıtlıklara,hatta aynı toplumun alt kültür birimleria r a s ı n d a k i ça t ı şmalara b ı r a k a c a ğ ıyineleniyordu, ama bütün iyimserliğimizekarşın gerçekliğe son biçimini verennormlar artık yerleşik değerlerimizididikleyip, alışkın olmadığımız anlamları,bizsiz, bizim için üreten medyanınmülkiyetindeydi. İçinde bulunduğumuz yada dışında kaldığımız kültürün belirleyicirolünden bağımsız kişilikler olabilmeçabalarımız, edinilen deneyimler karşısındatutunamayacaktı. Evrenselliğe atanan yenitanımlar ise iç içe gelişen farklı sömürgegeleneklerinin buyruklarına karşı bizi dahauysal yapıyor.

Olasılıkla bu 'evrensel' anlayış ınıny ö r ü n g e s i n d e , t a r i h b i l i n c i n i nyitirilmesinden genç kalemler birbirlerineçok fazla benzediler. Eserin üzerinekurulduğu temel esas insan-doğa-toplumdiyalektiğinin gerektiğince konumlan-dır ı lmadan, post-modern anlayış ın

teknikleri gereğince 'nasıl' yazacağımıztelaşında ortamı çok seslilikten ziyade gürültüanarşisine çevirmemizin kaçınılmaz olduğunoktaya geldik. Kodlanmış bilgilerden oluşanpost-modernizm kavramı çağdaş kültürana l iz le r ine geçiş kavramı olarakuygulanabilecekse de evrensel bir tanımolarak geçerliliği tartışılırken, vurguyu metinüzerindeki uygulamalardan günümüzkültürünün analizine doğru genişletmenin,post-modern anlayışın kültür ve tarihinneresinde varlık bulduğunu kavramakaçısından yararlı olacağını zannediyorum.Çağdaş post-modernizm kavramı, kababiçimiyle, süregelmekte olan tanımlarideolojik açıdan yeterli olmamaya başlayıncayaşadığımız dünyanın yeniden keşfedilmesigirişimidir. Bu nedenle "ideolojilerin sonu"kuramlarının yeniden uyarlanması için yeniFransız düşünürlerine ve Fransız yapısalcılığı /yapısalcılık sonrası düşüncesine Amerikananlayışında sıkça rastlanır.

23:20 ekranda Moskova bir kez dahagörüntüde. Yirmilerinde Rus askeri.Fakültedeki Rus profesör gibi mat bakıyor.Sevgili Mr. Utkin, Eminönü Meydanısakinlerinin sosyalizmle sonuçlanacakdönemin kaçınılmaz önkoşullarını yaşıyorolduğu inancından, aramızda, kendi tüketicieğilimlerinin belirginleşmesi ile sıyrılacak, vebir gün donuk gri mantosundan vaz geçip,T i f f a n y - T o m a t o e ' d a n edinilmiş yeşilgocuğunun içinden açıklayacaktı iki yıl sonraRusya'yı iç savaşa götürecek yarıda

Page 38: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

başka bir dünya

Genç Rus askeri, Mr Utkin gibi,o da donuk mavi bakışlı.

Vazgeçişlerini acemi şevkatlerebırakmaya hazır. Barikatı

desteklemek için spiral halegetirilmesi gereken yeni bir telkümesine uzanıyor. Ardındaparlamento binasına karşı

mevzilenen tanklara ilgisiz. YarınAnayasa Mahkemesi'ni iptal eden,

parlamentosunu tankları ile ezen bir"liberal"e batının önde gelen

başkentleri tarafından demokrasininişlemesi için desteğin sürdürüleceği

bildirilecek.

bırakılmışlığı. Örgütlenmiş protestan ilekarşılanmıştı yeşil gocuk.

Bugün, ayrıntılarım ince ince geliştirdiğimizöfkeye özlemin çarpık bilinci ile dönünce;sakınılacak rol bitmişti ve gri mantonundonukluğundan, tarihin bir yerlerindeb ı r a k ı l m ı ş l ı ğ ı m ı z ı y a d s ı m a k iç inçıkardığ ımız avuntunun ç izg i le r in ibozuyordu Mr. Utkin. Büründüğü yeni tarzınayrıntılarında bize yansıyan hırçınlığımızdı.

Genç Rus askeri, Mr Utkin gibi o da donukmavi bakışlı. Vazgeçişlerim acemi şevkatlerebırakmaya hazır. Barikatı desteklemek içinspiral hale getirilmesi gereken yeni bir telkümesine uzanıyor. Ardında parlamentobinasına karşı mevzilenen tanklara ilgisiz.Yarın Anayasa Mahkemesi'ni iptal eden,parlamentosunu tankları ile ezen bir"liberal"e batının önde gelen başkentleritarafından demokrasinin işlemesi içindesteğin sürdürüleceği bildirilecek. Kalınkoruyucu eldivenleri, kasketinde 1917Ekim'inden unutulmuş kalın kırmızı bant.İşini bitirince eve dönecek duygusuyerleşmiş ifadesine. Hayaletli bir film arası

verilen kesintilerde, gelecekde uygun birahlakla sağlamlaştırılacak barikatı izlerken,tarihin gafletine yüz çevirerek Tanrıolmadığımız düşüncesinde sakinleşiyorum.Kendi güçsüzlüğümüzü keşfettiğimiz anlardahiç bir şeyin göründüğü gibi olmamasıyla ilgilideğiliz. Kavramlar atlasında sınırın diğertarafında kalan yağmanın önünde utanabiliyorolmaktan aldığımız haz ise, boğazındakidüğümü avuntuya dönüştüren biz içinuyarlanmış bir post-modernizm tanımı.

Masumiyet tarihin neresinde vaz geçmiştibizden?

Post-modernizmin temel özel l iklerinedeğinip, kendimizi nereye kadar buradatanımlayabileceğimize girmeden önce, birparantez açmak anlamlı olabilir belki:Post-modernizmin temel içeriği bütünlükkavramının farklılık, heterojenlik ve değişmeadına reddini önerirken, bunun karşısındaFransız yapısalcılık-sonrası düşünürleri,Kuzey Amerikalı çoğulcular ile birlikteliği,Derr ida 'nın çevresinde, Amerika 'n ınakademik rotasının muhafazakar olduğunuaçıklayıp, reddetmişlerdir. Bu kuramyığınlarının arasında birbirinden ayrıtutulması gereken temel iki nokta vardır:Kuramın kendilerine sözcük oyunu içinolanaklar sunulanlar ve kuramınkapsamından siyasi olanaklar çıkartanlar(Eagleton, 1986). Şimdi post-modernizmeatanan temel özelliklere değinecek olursak:kendine gönderme yapan söylem, kabuledilmiş doktrinlere muhalefet (heterodoksi),eklektisizm, marjinallik, ütopyanın sonu,yaratıcı yazarın sonu, deformasyon,işlevselliğin yitimi, yapının çözülmesi,b ü t ü n ü n dağ ı lmas ı , y e r d e ğ i ş t i r m e ,devamlılığın kayboluşu, doğrusal olmayantarih anlayışı, dağılma, parçalanma, saçılma,ilişkinin kesilmesi, ötekilik, özneninmerkezden çıkması, kaos, isyan, iktdar olaraközne, cinsiyet / farklılık / güç, çoğulculuk,

38

Page 39: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

başka bir dünya

1960'lardan sonra kültürel bir projeolarak oldukça gelişmiş teknikkapitalist toplumlarda oluşan

post-modern kavramının, ne yüksekteknolojinin, ne post-kapitalistdevletin, ne de etkili bir tüketici

toplumun bulunmadığı toplumlaranasıl ve neden

uyarlanmaya çalışıldığını açıklamaçabalan da son biçimini,

galiba,kapitalizmin bilgiyi

yönlendirişinden alıyor.

aklın eleştirisi, meşrulaştırıcı anlatıcınınerimesi (hermeneutics, proletaryanınkurtuluşu, gelişme efsanesi, ruhundiyalektiği).

Bütün bu belirtilen özellikler ve temalarideolojik olarak oluşmuş ve sanayi sonrasıtoplumlarında bireyin varoluşu üzerindekitle üretim reklamcılığının istilasınıyansıtmaktadır.

1960'lardan sonra kültürel bir proje olarakolrdukça gelişmiş teknik kapitalistt o p l u m l a r d a oluşan post-modernkavramının, ne yüksek teknolojinin, nepost-kapitalist devletin, ne de etkili birtüketici toplumun bulunmadığı toplumlaranasıl ve neden uyarlanmaya çalışıldığınıaçıklama çabaları da soh biçimini, galiba,kapitalizmin bilgiyi yönlendirişinden alıyor.

Karş ı ç ık ı lmas ı gereken şey,Anglo-Amerikan ve Fransız fe l se f iakımlarının yazın dünyamıza eleştirelolmayan ithalatı olmalı. Sonuç olarakkavramın bu şekilde evrenselleştirilmesifarklı ulusal kültürlerdeki sesleri bastıracakve gelişmiş kapitalizmin geçerli tek kültürolduğu yanılsamasına götürecektir.

Par lamento b a s a m a k l a r ı n d a , e l l e r ienselerinde birleşmiş ilk teslim alman üyeler.Önde muhafazakar lider Haspilatov. Dünyakapitalist ekonomileriyle birleşmek üzerebir sopa iniyor Haspilatov'un karnına.

Tarihin bir yerlerinde... Prag baharı.. .Çiçeklenmiş dalların arasından kente yürüyentankların ezdiği, vakti dolmamış esenlikçağrısı. Tüm incinmişliklerimiz tutmuş birbeddua gibi ferahlamaya bırakıyor yeriniHaspilatov'un karnına inen sopada. Sadecebaşkasının yıkımında kendimizi f a t i hsuretine büyütebiliyorduk.

Masumiyet acaba tarihin neresinde vazgeçtibizden?

Referanslar

ZAVALA, Iris M, On the (mis)uses of tbepost-modern: Hispanic Modernism revisüed

EAGLETON, Terry, Capitalism, Modernism andpost-modernism

MUHİP, Bedirhan. Biz Tann Değiliz.

39

Page 40: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

cehennemin kapılan

İMANA ERMEK

ayşe düzkan

Bahçede, ısıtmayan bir güneşin donukışığının içinde bağdaş kurdum, en sevdiğimçakımla sağ elimin işaret parmağınıyontuyorum. Solağım, o yüzden eliminbeceriksizliği beni şaşırtımıyor. Yontulmasırasında çıkan çapak lar ı , toz lar ıpantolonuma silip sonra pişman oluyorum.Mavi bir leke kalıyor çünkü. Yeni işaretparmağım beni büyülüyor; çok güzel oldu.Onu ötekilere göstermemek, kendimesaklamam gerektiğini farkediyorum. Böyledurumlar için hep tedarikliyimdır. Güzelbir kurdeleyle iyice sarıp sarmalıyorumonu.

Buradan kalkacağım, buz rengindeki ışığıterkedip, sıcak karanlık evime gireceğim.Evimin nemini, o nem içinde üreyenyaratıkları seviyorum. Ev ne kadar ısıtılırsaısıtılsın nem geçmiyor. Buhar olup sindiğiduvarlardan hemen geri dönüyor. Bu geridönüşlerde, onun varlığına bağlı olanyumuşak, kemiksiz bedenler, yapışkankıkırdaklar mutlulukla kıvranıyorlar, evim,yine bir rahim gibi ılık, ıslak ve yumuşakoluyor. Bütün dehlizlerini tutuyorum.Bütün duvarlarına sırayla yaslanıpuyuyorum. Gövdem buradaki ölümün birparçası.

İnsan bedeninin bazı kokulan vardır, obedenin yabancısı olmayanı tiksindirmez.İşte bahçem de öyle; kesif bir hayalet vehortlak kokusu her yanı sarmış ama benseviyorum bunu. Sanki geçip gitmişruhların bu hatırası olmasa kendim olanıtanıyamıyacağım. Burada, bu evde ve bubahçede bekliyorum. Omurgam hazır

olunca, yeterince yumuşayınca, kanımınduru bir denizden farkı kalmayınca, clarkapıdan geçmek için dışarı çıkacağım. Tazekokulu çayırlar, beyaz bir elbise, satenkurdeleler, uzun, sonsuz, rüyasız bir uyku,dar kapıdan geçince.

***

Fazlasıyla berrak bir su. Çok derin olmalı,dibinde binlerce göz, çehrelerini vebakışlarını kaybetmiş, ancak ışıl ışıl birermücevher. Suya yavaşça giriyorum, hayretcam kadar sert. Gövdemin çözülmemesibeni şaşırtıyor. Ben artık bir tuz sütunundanibaret değil miyim? Üzerimde mahzun birgök yüzünü arıyor, hiçbir zamangeleceğimin parçası olamayacağım. Altımdasusan gözlerin ışığı aklımı çeliyor. Oraya aitolsam, yüzümden koparılsam, artıkbakmaya değil parlamaya yarasam. Çokuzaktan bir gemici fenerini yakıyor. Işığıgöremesem de sesini duyuyorum.

***

Çorak bir vadide geziniyorum. Toprakhafifçe tozuyor. Güneş batmak üzere, havao kadar kuru ki, birazdan, bir denizanasıylaaynı dokuyu taşıyan tenim yokolup gidecek.Zorlukla sürünürken ince bir kan izinerastlıyorum. Aradığım çobanlardan birineait olmalı.

Şükür ki susuyorum. Gövdemi tükettim.Solan b i r ne fes g i b i d e n i z idalgalandırıyorum. Gözlerimi çobanlaravermeden önce son kez ağladım. Artıkanahtarı çevirmek için kıpırdamama gerekyok. Sabırla son rüyamın da geçmesinibekliyorum. Hepsi bu.

40

Page 41: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

Oraya ait olsam,yüzümden koparılsam,

artık bakmaya değil parlamaya yarasam.

41

cehennemin kapıları

Page 42: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

ay tutulması

HEPSİ AKLIMDA

yusuf eradam

Küf bürümüş dilinin dokunduğu kötürüm vahşi goncaMis kokulu desenler içinde kanar sıfatındaki güneİlk ışınların dokumuştu cismime üşümüş kar taneleriniDanseder yine dibi tutmuş arzularım dehşetimin karantinasındaKorkarım sırça bir bedestene filizledik göksel gizimiziOrtaya döktük kadife yapraklarımızı da uslu gözlerimizArdı etti ihtişamını avuçlarımızdaki yekpare karanfilinYakamızda sallanırken eksik zaman elde tutamadık yağmuruKuruttu tüm pınarlarını tanrılar yürek kasnağımın ibrişiminiNakışlamıştık oysa kefenimizi alaimisemadan geçmiş ayaDoğmadan altımızdaki deryanın kan tutmuş gözü saltık eflatunaRenksiz son fırça darbemi indireceğim tenindeki tuza usulcaDağlayacağım yaramı ve gövdenin en göze gelmedik yeriniHaritasından belleğimin sileceğim cemalinin silik güneşiniEn soğuk öpücüğümü noktalayacağım yalım yalım kuytunaAydınlanıp arınacaksın aklını kaçıracaksın adı konmamış o yoldaVurmadan önce yüzümüzün yorgun beyazı omzu düşmüş

o mücessem karaya.

42

Page 43: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

ay tutulması

Aydınlanıp arınacaksın aklını kaçıracaksın adı konmamış o yolda

43

Page 44: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

med-cezir

"DAVA, DAVA, DAVADA..."

zeynep aktüre

Amerikalı yazar Norman Mailer'in 1983yılında yayımlanan Ancient Evenings aciliromanının i lksözü, Oscar Wilcle 'danyapılan, "Hiç bir zaman olmamış olanınkusursuz bir tanımını vermek yalnızcatarihçiye uygun bir uğraş değil, yetenekli vek ü l t ü r l ü her insanın vazgeçi lmezayrıcalığıdır.", almasıdır. Mailer gibi, değerlitiyatro adamımız Güngör Dilmen de, aynıyıl yayımladığı Hasan Sabbah1 adlı oyunundaişte bu ayrıcalığı kullanmıştır.

Oyun, geçmişte, yaklaşık aynı dönemlerdeyaşamış dört kişi etrafında, inanç üzerinekurgulanmış bir satranç oyunudur. BüyükSelçuklu İmparatorluğu, genç Melikşah'ınve baba yadigarı veziri Nizam-ül Mülk'ünyönetiminde en güçlü dönemini yaşarken,Nizam'ı ziyarete iki eski okul arkadaşı,Ömer Havyanı ile Hasan Sabbah gelirler veona eskiden içtikleri bir andı hatırlatırlar.Okulda hocaları Nişaburi onlara şöyleelemiştir:"Süreyya burcunun en parlak üç yıldızı gibiŞavkıyacaksınız çağınızdaEn yetenekli üç öğrencimEgemen olacaksınız büyük bir zamanparçasınabu şaşırtıcı üç usdeğişik ışınlar salan bu üç ateş...Ne denkleştirebildim ne üleştirebildimyürek gözümde.siz ayırdedin kendinizi."2

Onlar da bunun üzerine bir and içmişlerdirkendi aralarında:"Biz üç kankardeş, Hasan Sabbah, ÖmerHavyanı, Köylü Nizamiçimizden ilk kim, önce hangimiz

44

bir yüceliğe erişirse bu yeryüzündeonu eşitçe öbür kardeşlerine üleştirecek."3

Hayyam, bilim ve sanat adamıdır. Onunüleşecek dörtlükleri ve gökbilimlerindekiuğraşları nedeniyle güneş, ay ve göğünbütün yıldızları vardır yalnızca. Sabbah iseülkeler gezmiş, insanlar ı incelemiş,karşılaştırmalı inançlar tarihini okumuş,gökyüzü, yerüstü, yeraltı zenginliklerinindökümünü yapmıştır ve elindeki koca birsıfırdır; ancak hiçlik vardır paylaşabileceği.Bu durumda eriştiği yüceliği kardeşlerinepaylaşt ırmak Nizam'a düşer. Hayyam'arahat rahat bilimsel ve sanatsal çalışmalarınısürdürsün cliye bir devlet görevi verir;Sabbah'ı ise yetkileri tüm diğer devletgörev l i le r in in üzerinde b a ş d a n ı ş m a n ıyapmak zorunda kalır.

İkinci sahne, belki de tüm oyununkurgusunun açıklandığı sahnedir. Sabbah'ıMelikşah'la satranç oynarken buluruz veoyun sahnenin daha ilk cümlelerindenbaşlayarak kurgulanır."MELİKŞAH: Niye hep piyadeleri i lerisürüyorsun?SABBAH: Atım koruyor onları.MELİKŞAH: Atını vezirimle alırım?SABBAH: Veziriniz de benim istediğimyere gelmiş olur.MELİKŞAH: Tasarladığın ne?SABBAH: Kendi içime çekip eylemsizbırakmak." 4

Sonra biraz satrançtan, biraz da Melikşah'ınNizam-ül Mülk hakkındaki endişelerindensöz ederler ve laf Nizam'ın Melikşah içinyazdığı Siyasetname'ye gelir. Sabbah'ın ilk

Page 45: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

med-cezir

MELİKŞAH: Ve mal. Şimdiden kutlarım. Ama beni yenince sakın,ödül diye pirinç taneleri istemeyin bendenbirinci haneye bir tek pirinç. İkinci haneye iki tane pirinç,üçüncü haneye dört. Buna gücüm yetmez.İlk hane için ancak bir kum tanesi Derebilirim size.

SABBAH: Kabulümdür, efendimiz, böylecebir çöl bağışlamış olursunuz bana.

45

Page 46: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

med-cezir

işi Siyasetname'yi okumak olmuştur.Kitaptan bir bölüm açarak okumaya başlar:"Ben Tanrı1 nın gönderdiği bir yalvacım1

diye ortaya çıkmış Mazdek, eski İran'daZamanın meliki Kubad ona sordu.'Mucizen nedir, tansığın nedir?1

Mazdek, Zerdüşt tapınağının kıblesiııdekiateşle konuşayım, Tanrı danışığı bu ateşbenim yalvaçlığıma tanıklık etsin.'Kubad: 'Eğer sen ateşle danışırsanben de senin peygamberliğini tanırım'dedi.Tapınağı dolduran yüzlerce kişi önündeateşle konuştu Mazdek ona sorular sordu,ateşten yalım yalım insan diliyle yanıtlargeldi:'Ey İran'ın Tanrı'ya inanan ileri gelenlerieğer iki cihanda talihli olmak dilersenizMazdek'in -sözlerini dinleyin, ona göreişleyin.'Melik, her karar verme anındaMazdeksiz edemiyordu artık.Tahtının yanında altın bir kürsü yapılmasınıbuyurdu,kendi tahtından daha yüksek. BöyleceMazdek'in rütbesi

Melik'ten daha üstün olmuştu."5

Aslında Melikşah'ın Nizam ile ilgilikuşkularını desteklemek için okuduğuMazdek olayı, Sabbah'ın çok yakın birgelecekte izleyeceği yolda atacağı ilkadımdır aynı zamanda. Selçukluİmparatorluğu'nun bu yeni danışmanı, pekyakında devletin en büyük eksiğininayrıntılı bir bütçe olduğunu ve bunun kırkgünde hazırlanabileceğini söyleyecek,ancak, kırk günün sonunda, verdiği tümdoğru bilgilere karşın, Suriye Çölü'ndegörmediği bir bölge hakkında söylediğiyalan Nizam tarafından yakalanıncaİmparatorluk sınırları dışına sürülecektir.Sürüldükten sonra ilk iş daha öncegörmediği Suriye çölüne gidecek olanSabbah, orada peygamberliğini ilan

46

edecektir. Sabbah'la birlikte sürülenHayyam'ın "Delilin, mucizen, tansığın?"sorusunun yanıtı bir sahne sonra gelir.Sabbah ile Hayyam'ın bindikleri gemi,korkunç bir fırtınaya yakalanacak, gemidekitüm yolcular kendi dinleri gereğince kendiTanrılarına dua ederlerken, Sabbah, "Bençıkardım bu fırtınayı. Benim öfkemdir. Bençıkardım, ben dindiririm." diyecek, tümtekne halkını kendi mucizesine inandırdığıanda fırtına dinince de ilk müritlerinikazanmış olacaktır.

"HAYYAM: Bu nasıl iştir?SABBAH: Gördüğünün aynı.HAYYAM: Ya batsaydık fırtınada?SABBAH:Batsaydık batmış olacaktık. Amabatmadık, ben kazandım.HAYYAM: Kazandığın ne?

SABBAH: Alamut."6

Alamut, Sabbah'ın Suriye çöllerindegezerken gördüğü ve fethederekİmparatorluğunun merkezi yapmaya kararverdiği kaledir; yani, Sabbah'ın ikincisahnede Melikşah'la satranç oynarkenanlattığı ikinci adım. Satranç oyununda gençhakanın 'usunu karıştıracak hamleye değin1

görebilen Sabbah, oyunun baştan galibidir;ancak, hükümdün yenmek, Nizam'ınSiyasetnamesi'ne aykırıdır. Bunun üzerineMelihşah Sabbah'a kendisini yenmesinibuyurur."MELİKŞAH: Nasıl yeneceğini de söylermisin?SABBAH: Önce kalelerinizi alacağım, sonrada vezirinizi, sonra şaha kış, şaha kış.MELİKŞAH: Ve mat. Şimdiden kutlarım.Ama beni yenince sakın,ödül diye pirinç taneleri istemeyin bendenbirinci haneye bir tek pirinç. İkinci haneyeiki tane pirinç,üçüncü haneye dört. Buna gücüm yetmez.İlk hane için ancak bir kum tanesiverebilirim size.SABBAH: Kabulümdür, efendimiz, böylece

Page 47: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

med-cezir

bir çöl bağışlamış olursunuz bana.

Melikşah'ın bağışladığı çöl, Suriye çölüdürve Sabbah Melikşah'ın yenmeye önceSuriye çölündeki Alamüt Kalesi'ni alarakbaşlar; sonra eski okul arkadaşı Nizam'ıöldürtüp vezirim alır ve, oyunun ensonunda Melikşah'a kadar dayanır amaöldürtmez onu; çünkü tasarladığı 'kendiiçine çekip eylemsiz bırakmak'dır. Tümbunları, afyona alıştırarak oyun boyunca neolduğu açıklanmayan 'Dava' yolunadöndürdüğü müri t ler ini ku l lanarakgerçekleştirir ki bu yüzden Sabbah'ıninananları Haşhaşinler1 olarak anılırlar."İnsanoğlu doğuştan sayrıdır, belirsiz amakeskin özlemler içinde kıvranır."7, diyenSabbah, bu sayrılığın üzerine oynar hep:"SABBAH: Senden büyük ruh üstünlüğüistiyorum. Cemşitbunu yüreğinin levhasına yazÇağırımdır, bana yönelsinlersenin gbi özü temiz, erdemli gençler.Toplumda haksız yere ezilmişler,y ü r e k l e r i n d e d u y u m s u z l u k , hiçl ikduygusuyla kıvrananlarçağırımdır gelsinler,Dava'ya baş koysunlargerçek kişiliklerini bulsunlarbütün Cemşitler.Sizler keskinleştikçe Dava yolunda,hiçbir boyun erişilemiyecek denlisarp değil benim için."8

Asla savaşmaz Sabbah. Alamut'u kuşatıpele geçirmek yerine insanların inançlarınısömürerek içten çökertir, kaledekigörevli leri asla somut bir tanımıbulunmayan -ve, günümüzde yaşananlara dadayanarak, belki de somut bir tanımıbulunması gerekmeyen- 'Dava' yolunadöndürdükten sonra, 'yeryüzünün görüpgöreceği en güçlü imparatorluğuyöneteceğiAlamut'a gizlice aldırır kendisini bir gece

47

ve Kale ertesi gün düşer.

"SABBAH-: Alamut'u kurduğum inançdevletinin merkezi ilan ediyorum.HAYYAM: Hangi inançtan söz ediyorsun?SABBAH: Sen katı inançlara karşısın, negüzel.Ben her türlü inanca karşıyım, benimkidaha güzel.Demek bu da bir inançtır... bak işte bu dahada güzel.İnsanın en büyük erincisağlam kalıplara dökebilmek inancı.Ne güzeldir üçgenler, dikdörtgenler,değirmilergüven verir korur aklımızı.Ama bir de bu kalıplar çatırdamaya görsündağda kurtların günü başlar ve yalvaçların.Gözbebeğimi zorluyoruminsanın küçüklüğünü ve büyüklüğünüaynı anda görebilmek için.İnsanların neye inandıkları değilben bu inançları nasıl kullanabilirimtek bu ilgilendiriyor beniKarşıt düşüncelerin kesiştiği noktadadururum,beklerim onların kucağıma düşmesini.Her çatışmada doğan yeni yönüm ben.Ulu Tanrıyı bilmem yaben hiç ayrım gözetmem çocuklarımarasında"9

Sabbah'ın kapısı her dinden insana açıktır.Böylelikle her yerde yandaş bulup, istediğiher kapıyı açtırır Sabbah, çünkü onunsunduğu bir dinsel inanç değil, onun daötesinde, Dava'dır. Selçuklu sarayında önceNizam'ın, sonra da Melikşah'ın en güvendiğiadamlarını Dava yoluna döndürerek, sarayıda içinden çökertir. Kendisi hiç bir zamanortada ve tehlikede değildir; 'piyadeleri1

onun için cinayetler işlerken, oimparatorluğunu daha da güçlendirir:"Bütün devletler, imparatorluklar yıkılabilirbenim imparatorluğum bin bin bin yıl -durur,benim i m p a r a t o r l u ğ u m i n s a n l a r ı n

Page 48: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

48

beyinlerinin içinde çünkü.Benimle hesaplaşmadan bir yere varamazinsanoğlu.

Alamut'tur yeni kıble."10

Tarih kaynaklar ı da doğruluyor Sabbah'ına f y o n d u m a n ı a l t ı n d a k u r d u ğ uimparatorluğunun varlığını. Bazı kaynaklaragöre, dünya üzerindeki ilk örgütlü terörüuygulayan Sabbah'ın Mamut Kalesi'ndekihükümranlığı, arkasında yüzlerce önemlidevlet görevlisinin ölüsünü ve İngilizcesözlüklerde İsmaili mezhebinin birk o l u n u n adı Haşhaşin'i k a r ş ı l a m a n ı nyanında 'suikastçı, katil' anlamlarını taşıyan'assasin' sözcüğünü bırakarak tarihe karıştı.İngilizce'ye hayli tatsız bir armağan...

Sabbah'ın hükümranlığı yüzyıl lar önce sonbuldu, ama imparatorluğu, gerçekten de,hala ayakta ve gün geçtikçe de gözlerimizinönünde güçleniyor. Belki de bu yüzden,bugün olmakta olana dikkati çekmek için' g e ç m i ş t e o l m a m ı ş o l a n ı a n l a t m a 'ayrıcalığını kul lanan Güngör Dilmen'inoyunundan bazı metinler sık sık aklımageliyor son bir kaç yıldır. Dilmen'in oyunu,çok başarılı bir zamanlamayla, 1988 yılındaB ü l e n t A c a r y ö n e t i m i n d e ODTÜOyuncuları tarafından sahnelenmişti. Oyun,beş yıl sonra, 1993 y ı l ında sahnelenseODTÜ'de neler olur pek bi lemiyorumdoğrusu. Düşündükçe hep kulaklarımçınlıyor: "Dava, Dava, Dava'da...""SABBAH: Bu taş alnın seninüstündeki alın kyazınbu taş gömüt taşın.Oku ey Cemşit!CEMŞİT: Okuyamıyorum, Efendimiz.SABBAH: Muştularla ünleyen bir yazgıbirlikte okuyacağız, adım adınısen Dava yolunda ilerledikçe.CEMŞİT: Dava?SABBAH: Buyruklar ıma gözün kapalıuyacaksın.

CEMŞİT: Dava!SABBAH: Ve göz le r in i k ı r p m a d a ngideceksin ölüme,ki cennetime açıları tek kapıdır.CEMŞİT: İşte Geliyor öbür yoldaşların.Onları uçurumun kenarına sırala.Elimi çırpınca aşağı atlayacaklar(DAVA FEDAİLERİ, HAŞAŞİN beyazehramlara bürünmüş tek sıra halindeyürürler. Gözlerinde donuk bir par ı l t ı ,tutkulu ve uyur gezer gibi.)FEDAİLER: Dava, Dava, Dava, Dava,Dava !

(Gençler arka alanda kal'enin uçuruma eğilenmazgallarında sıralanır, dimdik dururlar.SABBAH el çırpar. Bir boru sesi. FEDAİLERbir bir aşağıya atlamaya başlar.)- Dava! Dava!- Pirimiz Hasan Sabbah!- Dava!

med-cezir

Notlar1 Güngör DİLMEN, Hasan Sabbah, CemYayınevi Tiyatro Dizisi, İstanbul, 19832 y.a.g.e, s. 103 y.a.g.e., s. 104 y.a.g.e., s. 165 y.a.g.e., s. 19-20.6 y.a.g.e., s. 627 y.a.g.e., s. 698 y.a.g.e., s. 86.9 y.a.g.e., s. 81-82.10 y.a.g.e., s. 86

Page 49: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kayıp harita

BENİ YARIN SEV

mehmet açar

Artık hepimizin önceden belirlenmiş bir yol izlediğinden emin.Aksi takdirde geçmişte alınan yanlış kararların

insanı çıldırtabileceğim düşünüyor.

"Ruhların kaybolup gittiği bir labirent bu.Hiç bir anlamı yok ama insanlar bulabirente bir ad bulmaya çalışmışlar,tanımlayıp kurtulalım diye. MeselaTürkçe de aşk diyorlar...."Mühendisin Julien Temple diye imzaladığıgüncesinden.

"Bir gazetede okumuştum" diyordumühendis. "Bilimadamları yıldırım aşkınınb i y o k i m y a s a l bir olay olduğunukanıtlamışlar. Yani, aşk sanıldığı gibimetafizik bir şey değilmiş. Her insan, şuurdışı bir biçimde, karşı cinste hep aynıözelliği ararmış aslında. Bu, her insanınzihninde ta çocukluktan beri kayıtlı durangizli bir işaretmiş. Anneden devralınırmış.İlginç olan; kadınların da babalarındandeğil, annelerinden devralması.

Ayrıca, bu işaret her insanda farklı olurmuş.Dudak, göz, ten rengi, vücut yapısı gibifiziksel bir özellik... Konuşma, gülme,yürüme gibi bir davranış biçimi...

Ya da koku ve ses tonu... Düşünebiliyormusunuz, hepimiz karşı cinste annemizebenzeyen küçücük bir özellik arıyoruz vebunun farkında ible değiliz."

* Chicago'nun "Love me Tomorrow" parçasını belkihatırlarsınız. Yazıyla ilgisi yok ama güzelbir başlık.

Bİr akşamüstü denize bakan bir çaybahçesinde bira içiyorduk ve dört kişiydik.Mühendis, mimar, ben ve sinemacı. Ben birfilm üzerine konuşurken yıldırım aşkındanbahsetmiştim. Bunun üzerine gazeteeleyıldırım aşkıyla ilgili o yazıyı okuyanmühendis de bunları anlatmıştı. Konuşmasıburadakinden daha uzun sürmüştü, bir diziörnek vermiş, aşkın bile aslında özgürirndeye bağlı olmadığını anlatmaya çalışmışve sonuç olarak "Aşk, esrarlı metafizik birolaymış gibi yaşanan biyokimyasal bir beyinsürecidir" elemişti. Onunla hiç kimsetartışmadı. Konu anında kapandı ve mimar"Geçen gün bir bilim dergisinde şöyle birşey okudum" diye başka bir bahis açtı.

Belki de aşkın büyülü güzelliğinin ya dauğursuz çirkinliğinin bilimsel açıklamalarlabozulması kimsenin ilgisini çekmemişti. Birkaç hafta sonra o elört kişiden biri olanmimar, bana aşkla i l g i l i bir olaydansözedince, ben ele o akşamki konuşmadan,yani gazeteele çıkan yazıdan sözetmiştim.Mimar ise mühendisin aslen sıkı biranti-pozitivist olduğunu ve Tanrı'yainandığını söyledikten sonra, "O, temelbilimleri Tanrı'nın varlığını kanıtlamaktanbaşka bir işe yaramadığı ve nihaî analizdemetafiziğe hizmet ettiği için sever" dedi vemühendisin hikayesini anlattı.

Mühendis, üniversite yıllarında ve o yılları

49

Page 50: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kayıp harita

takip eden dönemlerde darmadağınık uzunbir bekar hayatı yaşadıktan sonra bir günevlenmeye karar vermiş. Gerçi bukararından kimseye sözetmemiş amaçevresindeki kadınlara bakışı o gündensonra değişmiş. Fakat mühendis idealindekieşi bulamayacağından korkmaya başlamış.Çünkü o güne kadar evlenmekisteyebileceği, kendisi için ideal eşolabilecek hiç bir k a d ı n l a b i r l i k t eolmadığını anlamış. Günler, gecelerboyunca hafızasını zorlayıp geçmişindekiilişkileri incelemiş ve hep aynı sonucubulmuş: Kafasındaki ideal eş modelineuygun kızlardan başlangıçta hoşlanmasınakarşın onlara yaklaşamıyormuş. İşte tam dabu sıralarda hayatın sırrının aşkta yattığınıdüşünen ve henüz hiç bir film çekemeyenbaşarısız bir sinemacıyla tanışmış. Çokgeçmeden birbirinden sıkılan bu iki bekarerkeğin arkadaşlığının kısa sürmesimühendisin zihnini ideal eş kavramınatakmasına engel olmamış. Mühendis, ogüne kaçlar gerçekten aşık olabileceğikadınlardan şuur dışından gelen biriçgüdüyle uzak durduğunu anlamış.

Sürekli olarak çevresinde ideal eş modelineuygun bir kadın arıyormuş aramasına, amamuhtelif engeller nedeniyle o kadınlarlaaras ında hiç bir şey o lamıyormuş .Mühendisin "işte evlenebileceğim bir kız"dediği bütün kızların ya ciddi bir ilişkisioluyormuş ya da... Zaten bekar değillermişki. Bu arada mühendis gelip geçici ilişkileregirmekten cie kaçınıyormüş.

Mühendis bir bilim kongresi sırasında,kafasındaki ideal eş modeline tıpatıp uyangenç bir meslektaşıyla karşılaşmış. Onunlahemen tanışmış. Çok iyi anlaşmışlar veara lar ında- kısa sürede bir yak ın laşmadoğmuş. Fakat, kızın da bir başka ilişkisiolduğunu anlamış. Kongrenin son gecesiverilen yemekte mühendis, genç kadınla

aralarındaki yakınlaşmanın kongreninhemen ertesinde biteceğini, bir kez dahaen baştan kaybetmiş olduğunu, hayatıboyunca belki de hiç bir zaman idealsevg i l iy i b u l a m a y a c a ğ ı n ı düşünerekmelankolik bir ruh haline kapılıp çok içkiiçmiş. Gecenin sonunda beş yıldızlı birotelin lobisinde genç kadına, aşık olduğunuit iraf etmiş. Mimar tam bu noktadahikayesini keserek bana "Mühendisin, ömrüboyunca hiç ama hiç buna benzer bir şeyyapmadığım unutma. Otel lobisindeki buitiraf bir i lk ve son." eledi. Bense merakiçinde hikayenin devamım bekliyordum.

Lobideki bu beklenmedik itirafa genç kızolumsuz bir tepki göstermemiş. Sankimühendis hiç böyle bir şey söylememişgibi davranmış ona. İki samimi arkadaş gibi,sabaha kadar otelin kumarhanes indeslot-machine'lerin başında çok eğlencelisaatler geçirmişler. Sabah ikisi de odalarındagiderken kız, "Beni İstanbul'a gidince ara"demiş.

Mühendis İstanbul'a döndükten sonra kızıaramaya başlamış. Kız sıcak davranmayısürdürmüş. Arasıra görüşmeye, sık sıktelefonlaşmaya başlamışlar. Fakat, kız birtürlü o kesin kararı verip mühendislebirlikte olamıyormuş. Mühendis ise kararlıbir biçimde bu ilişkiden vazgeçmiyor,ısrarını sürdürüyormuş. İşte tam da bubelirsiz zamanlarda, mühendis yine o gelipgeçici ilişkilerden birine girmiş. Fakat bugelip geçici ilişki ummadığı bir yola sapmışve mühendisin ideal eş modeline uymayanbu kız ona tutkulu bir biçimde aşık olmuş.

Mimar, "Uzatmanın anlamı yok. Mühendisuzunca bir süre iki ayrı kadın arasındayaşamış. Bir i s iy le yaşarken diğeriyle dearasıra masum, daha doğrusu içinde seksinhiç olmadığı, romantik flörtler yaşıyormuş.Nihayet bir gün mühendisin dileği olmuş ve

50

Page 51: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kayıp harita

ideal eş modeline uygun olan kızlaaralarında bir ilişki başlamış. Tabii, diğerkızdan da acil olarak ayrılmış" dedi. Benbütün bunların yıldırım aşkıyla, metafizikleve biyokimyayla ne alakası olduğunusordum. Mimar gülümseyerek, "İşte bütünmesele de burada zaten. İşin içinde aşkolup olmadığı pek belli değil. Mühendislobideki o itiraf gecesinde ve sonrasındahep bir aşktan sözediyordu sözetmesineama buradaki sadece bir aşk söylemiydi. O,kafasındaki ideal eş saplantısıyla evlenmeyekarar vermişti ve böyle bir kararın sadeceaşk ile alınabileceğini düşünüyordu." Başkaneyle al ınabil irki ki? Mimar yinegülümseyerek "Yerde ve gökte seninbilmediğin daha çok şey var" dedi vehikayesine kaldığı yerden devam etti.Mühendis kısa süreçle kızla evlenmehazırlıklarına girişmiş. İşin içine aileler,tarihler, resmi başvurular, nakit akışları,banka kredileri, taksitler ve yeni sosyalilişkiler girmiş. İkisi de hedefe kilitlenmişvaziyette bir kaç ay sonra evlenmeyehazırlanırlarken, mühendisin çalıştığıf irmada genç bir kız peydahlanmış.Mühendis, onu ilk gördüğü anda pek anlamveremediği, tanımlanması güç garip birduyguya kapılmış. Ama önemsememiş.Çok sonraları o ilk duygu üzerine çokdüşünmüş ve mimara "Sanki doğduğumuzandan itibaren aramızda özel bir bağ vardı"diye tarif etmiş o duyguyu. Gelecektekieşine ömür boyu sadık kalma ve kendisiniasla mutlu edemeyen o gelip geçiciilişkilere bir daha dönmeme kararlarınıçoktan almış olduğundan; ilk zamanlarda,i ş y e r i n d e k i bu k ı z ü z e r i n e pekdüşünmemiş. Evlenmesine bir hafta kalabir gece rüyasında kızı görmüş. Bütünömrü boyunca görmediği kadar güzel,insanın ruhuna tuhaf bir huzur duygusuveren bir aşk rüyasıymış bu. Kızla bir sahilkasabasının sokaklarında, usul usul yaklaşanakşamın laciverdi içinde gündelik basit

şeylerden konuşarak dolaşıyorlarmış. Burüyadan sonra mühendis işyerindeki kızladaha fazla ilgilenir olmuş. Ama evlilik,balayı, izin vs... İki hafta sonra işyerine geridöndüğünde kızı görmek istediğini utançiçinde farketmiş ve tam da o gün çok ani birkararla bu kıza asla yakınlaşmamaya yeminetmiş.

Bu yemini yerine getirmekte önceleri hiçzor lanmamış . Çünkü kız herşeydenhabersiz, işyerindeki rutin mesaisine devametmekte imiş. Fakat kız mühendisinrüyalarına daha sık girer olmuş. Düzensizaralıklarla gördüğü bu rüyaların çoğundakızla tensel yakınlaşmalar yaşamayabaşlamış. Elele tutuşmalar, sarı lmalar,öpüşmeler ve sevişmeler.... Bu arada rüyaaleminin dışındaki gerçek hayatta da kız,mühendisin varlığının farkına varıyormuşartık.

Çok daha sonraları, o günler için "Dışardananlaşılması zor bir süreçti" diyecekmişmühendis. Ahlaki olarak kendini yargılıyorve vicdan azapları çekiyormuş. Sanki adımadım bir uçuruma yaklaşır gibi... Evinde çoksevdiği karısı, rüyalarında ömrü boyuncatatmadığı bir aşk ve işyerinde hayalle gerçekarasında varolan bir başka kadın...

Bir gün, "Meseleyi belki böyle çözerim"ümidiyle işyerindeki o kızla tanışmış, onunlaalalede bir arkadaşlık geliştirmeye çalışmış.Sonuç eskisinden de vahim olmuş. Daha ilkkonuşmadan itibaren mühendis, neyeuğradığını anlayamadığı, eskisinden dahagüçlü bir akımın etkisi altına girmiş. Ogünden sonra kız mühendisin zihnini tıpkıbir büyü gibi boydan boya işgal etmiş. Buaraçla evliliği gün be gün bir çıkmazag i r i y o r m u ş . Kar ı s ı neler o lduğunuanlayamıyor ama m u t s u z l u ğ u n u dagizlemiyormuş.

Mühendis, evliliğini kurtarmak adına, narsist

51

Page 52: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kayıp harita

bir Don Juan'lık kompleksi olarak gördüğübu sorundan kurtulmaya karar vermiş. Hergeçen gün irade dışı bir sürüklenişle kızaiçsel olarak bağlandığını ve bundan aslakurtulamayacağım anladıktan sonra bir geceşöyle bir plan yapmış ve ertesi gündenitibaren de uygulamış. Yurtdışı bağlantılarıolan bir firmaya gidip iş istemiş. Firma,Arap ülkelerinden birinde çalışmak isteyenve mesleğinde çok başarılı olan mühendisianında kabul etmiş. Niyeti karısıyla birliktegidip oraya yerleşmek, yı l larca oradakalmak, çocuk yapmak ve bol parakazandıktan sonra da geriye dönmekmiş.Bütün bu projeleri sessizce dinleyen karısıona sadece, "Haklısın geleceğin açısındansenin gitmen lazım ama ben gelir miyimonu b i l m i y o r u m " demiş. K a r ı s ı n ı nkendisiyle gelmeyeceği i h t i m a l i n i hiçciddiye almayan mühendis gereken herşeyi yapmış. İstifa etmiş, işini ayarlamış.Böylece, Arap ülkesindeki yeni geleceğinedoğru geri dönüşü olmayan bir yola girmiş.Ama bir gün karısı mühendise onunlabirlikte gelmeyeceğini, ayrıca evliliklerininsağlığı açısından bir müddet ayrı kalmalarıgerektiğini söylemiş. Böyle bir tepkiyibeklemeyen mühendis, işte tam da o andatek başına aldığı bu kararlarla evliliğimbüyük bir çıkmaza soktuğunun farkınavarmış. Ama artık geri dönüş yokmuş.Daha da önemlisi, mühendis evliliğini er yada geç kurtarmanın tek yolunun hala ötekik a d ı n d a n k u r t u l m a k o l d u ğ u n udüşündüğünden tek başına Kuzey Afrika'yadoğru yola çıkmış.

Gidişinin birinci ayında karısı bir mektuplaartık ayrılmak istediğini yazmış. Bununüzerine mühendis elindeki iş biter bitmez,yani beş ay sonra, bu macerayı kapatıponun yanına döneceğini söylemiş. Karısı iseikinci bir mektupla artık bir başka erkekleilişkisi olduğunu haber vermiş. Mühendisinmektupta hala unutamadığı cümle ise

şuymuş: "Bu yeni ilişkiye, sana duyduğumnefretle başladığımı inkar etmiyorum.Senin, ilişkimizi tüm duygulardan uzak, birm a t e m a t i k problemi çözermiş g i b iyürütmene bunca zaman nasıl dayandığımıda hâlâ anlayamıyorum".

Mühendis e v l i l i ğ i n i n bittiği gerçeğininfarkına varır varmaz öteki kızı düşünmeyebaşlamış. Kuzey Afrika ülkesinde müthiş biriç yalnızl ıkla geçirdiği o beş ayda bütünbireysel tarihini kafasında yeniden kurmuş.Evl i l iğ im korumak adına uzak durmayaçalıştığı o kıza daha gördüğü ilk anda aşıkolduğunu, karısına ise aslında hiç bir zamanaşık olmadığını keşfetmiş. Artık bir tekdileği varmış. Geri dönüp öteki kızlabirlikte olmak. Sözleşmesinin bitiş tarihinitıpkı bir mahkumun tahliye günün beklergibi bekliyor, geçmişte içinden geçip gittiğio büyük aşka ulaşmak için gün sayıyormuş.Son zamanlarda kızla aralarındaki ikisinin dekontrol edemediği o yakın laşmayıdüşündükçe, geri dönünce ne pahasınaolursa olsun kızla bir ilişki yaşayacağındanemin oluyormuş. Kızın da onu düşündüğünüve onu aşkla beklediğini kuruyormuşkafasında. Kuzey Afrika'da sadece o kıza veo kızla yaşadığı teferruatlara dayanan çokzengin bir iç dünyada, tuhaf bir rehavetiçinde gönüllü bir çilekeş gibi; günlerin,haftaların, ayların geçmesini beklemeyebaşlamış. Hikayenin burasında m i m a rsıkıntıyla "Saplantı ne tuhaf bir şey değilmi?" eledi. Bense sabırsızlıkla mühendisgeri döndüğünde neler olduğunu sordum.Mimar, " A l l a h a ş k ı n a ne o l m a s ı n ıbekliyorsun ki?" eledi iç geçirerek.

Kızın izini mi kaybetmişti yoksa? "Hayır.Kız aynı işyerinde çalışmaya devamediyormuş. Ama gerisini ayrıntı larıylaanlatmadı bana. Usul usul ela olsa herşeyinkafasının içinde olup biten bir oyunokluğunu ve aylarca gerçeğin pis sefaletikarşısında acı çektiğini itiraf etti."

52

Page 53: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

kayıp harita

"Kim bu kız?" dedim, mimar ilemühendisin aynı işyerinde çalıştığını,mühendisin de Kuzey Afrika macerasındansonra aynı yerde çalışmaya başladığınıbildiğim için... Mimar, boş bakışlarınıomzumun üstünden çok uzaklara bir yeredikerek "Karım...." dedi.

İlk şoku atlatır atlatmaz hikayenin ötekicephesini dinleyip dinlemediğim sordum.Bakışları, gözlerime gelip saplandı ve"Evet, dinledim ve birbirini tutuyor. Karımonu çok sevimli ve şaşkın bulurmuş. Ta enbaşından beri de herşeyin farkındaymış.Bir hareket gelmediği için de olayı hiçciddiye almamış. Zaten o sıralar birbaşkasıyla birlikteymiş" diyip sustu. O an,mühendisin tarafını tuttuğunu hissettim.Mühendisin Kuzey Afrika'da daha az acıçektiğini biliyorduk. Tıpkı geri dönüşte,Kuzey Afrika inzivasının ruhta bıraktığıi z l e r i n a c ı y ı çok daha f a z l aderinleştireceğini bildiğimiz gibi.

Bir kaç ayrıntıyı daha sordum. Mimar, kızlamühendis Kuzey Afr ika 'ya gittiğindetanışmış. Mühendis geri döndüğünde iseonlar evliymişler. Bu olayı da ona yıllarsonra beraber çıktıkları bir yurt dışı

gezisinde anlatmış. "Kadınlar konusundayaşanan hayal kırıklıkları gelecekteki derinsaplantıların da temel kaynağı oluyor.Kadınlar unutuluyor ama kalpte bıraktıklarıacı biçim değiştirerek, başka saplantılaradönüşerek sürüyor" dedi mimar. Onamühendisin saplantısını sordum.

"Her şeyin önceden belirlenmiş olduğunainanıyor. Tipik bir kaderci. Eskiden bireyinseçim hakkı olduğunu düşünürmüş. Sonrabu fikir, Kuzey Afrika dönüşünde onucinnetin eşiğine getirmiş. Artık hepimizinönceden belirlenmiş bir yol izlediğindenemin. Aksi takdirde geçmişte alınan yanlışk a r a r l a r ı n insanı çı ldırtabileceğimdüşünüyor. Zaten insanlar karar almıyor onagöre, metafizik bir düzende gizli bir güçbireyi yönetiyor. Hem de bizzat zihniniçinden". "Nasıl yani? diyebildim sadece.Mimar, "Beynin içindeki gizli işaret örneğigibi, bizi şuur dışı bir alanda yöneten bilgikodlarını kastediyor senin anlayacağın"dedi.

hayalet gemi'ninyeni

adres ve telefonuAyazmaderesi cad. Y ener ap. 19/9

Gayrettepe 80260 İstanbulTel (212) 288 97 15Fax: (212) 266 84 26

53

Page 54: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

sisdüşleri

İTİRAF

seda kaynak

Onunla i lk k a r ş ı l a ş m a m ı z ı h a t ı r l ı y o r u m .Arkadaşlarımdan birinin evindeydik ve ikimiz debirbirimizden hiç hoşlanmamıştık. Nedeneönceleri sevmediğim varlıkların daha sonralarıhayatımda önemli bir rolü olmuştu hep. İsteristemez bunu düşünmüştüm. Aklım bakışlarındakalmıştı. Çok sinsi bakıyorlardı insana. Amademiştim yeşil gözlerin genel bir izlenimidir bu,hep sinsi gibi yorumlanır bakışları. Sonra dahadikkatli incelemeye başladım onu. Sevmediğim,sinir olduğum şeyleri incelemeye, bakmaya bireğilimim vardı. Garip bir eğilim. Tedirgin edici biranlam vardı yüzünde. Kendi kendime "Biraz dahadüşünürsem alien olarak çıkacak kabuslarımdakarşıma" diye düşündüm ve hareketlerini izlemeye,hem de "hiç düşünmeden" karar verdim. Sessizsessiz bir içeri bir dışarı yürüyordu. Arada birkoltuğa oturuyor konuşulanları dinliyordu. Bir süresonra hep birlikte sofraya oturduk. Gözlerim yineüzerindeydi. Eski bir huydu bu. Nereden edindimbilemiyorum ama yine onu izliyordum. Hemen herşeyi yalayıp yuttu. Kenarlardaki kırıntıları da dahil."Birden onun ne kadar şişman olduğunu düşündümama hiç hantal değil aksine çevikti. Yemek bitti,aradan ne kadar geçti bilmiyorum. Bu aradakendisiyle bolca bakıştık. Sonra tuvalete gitti. Tuvaletiçerde olmasına rağmen icraatının sesi geliyorduiçerden. Ne açgözlülük, ne doymak bilmezlik. Birkusması eksikti, o zaman Romalılar gibi olabilirdiişte. Sanırım tüm gününü yemek, içmek, uyumak vearalarda hacetini etmekle geçiriyordu. Üstelik okulada gitmiyordu. Tıpkı bir asalak gibi. Kendi kendimeev asalağı dedim ona. Çağımızın en büyük hakareti.İçeriye girdiği sırada arkadaşıma sordum. Ne işti bu.O da şikayet ediyordu uyumadığı zamanlarda etrafıkarıştırmasından. Tüm özel eşyalarını ve iççamaşırlarını ortadan kaldırmıştı bu yüzden. İkincisorumsa ne zaman gideceğiydi. Arkadaşım"Bilmiyorum ama yakında kapı dışarı ederim" dedi.Ama nerden bilebilirdim ki, kapı dışarı edilincegelip bende kalacağını.

Aramızdaki sevgi bağları ne zaman mı kuruldu? Çokiyi hatırladığım bir andı bu. Kendi kendine iskambiloynuyordu. Oyunun kuralı yoktu. Sadece kağıtların

devinimi ve üstündeki şekille ilgileniyordu. Sonras ı k ı l d ı . Çok az konuşuyordu, s ı k ı l d ı ğ ı n ıhareketlerinden anladım. Çünkü arkadaşımın evinegittiğimde işim gücüm onu izlemek olmuştu.Sallanan, sarkan şeylere otist ikler gibi çokmeraklıydı. Kendinden geçmiş sal lanan birmakramenin püskülünü seyrediyordi. Arada bir elatıyordu, ya sallanmasını engelliyor ya da daha çoksallandırıyordu. İçimden onu kucaklamak ve öpmekgeldi çünkü çok sevimliydi. Bir yandan da fesattarafım ona geri zekalı unvanını verdi. Fakat camistemiyorsa bu duygusal alışveriş gerçekleşmezdi.Beni de yanına yaklaştırmadı. Hemen tırnaklarınıçıkardı, kulaklarını geriye attı ve "fıhhh" diye bir sesçıkardı. Bunu yaparken beni yaraladı. Korkutmuştubeni. "Eh" dedim "ne de olsa sonsuz özgürlük onunhakkı, benim değil". İkinci deneme benim için dahatedirgin edici oldu. Bu sefer halının ortasındakarşılaştık ve grimsi beyaz tüylerinin yumuşaklığınıhissettim. Mırlamaya başlamıştı bile. Kucağımaalırken 'ihtiyatla" kötü kötü bakıştık ama yine desesini çıkarmadı.

Şu anda evimde. Hâlâ eskisi gibi. Zaman zamansinirleniyorum, hatta bazen onu boğmak geliyor,içimden. Ama onu evden atamıyorum. Çünkü erkekkedim Boncuk'un tek aşkı. Boncuk ona tapıyor. Amanyarabbim!

54

Page 55: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deja vu

BEKTAŞİLİĞİN KÖKENİ VE ESKİ TÜRKİNANÇLARIYLA İLİŞKİSİ

ergun kocabıyık

Türkler yüzyıllar boyunca bir çok dini denediler: Manicilik, Budhacılık,Nesturilik, Hıristiyanlık batta Musevilik. Bu değişiklikler esnasında bir

önceki din yenisinin gelmesiyle tamamen ortadan kaybolmadı; çoğu defakendini yeni dinin kalıplarına uydurarak varlığını sürdürdü.

Türkler Anadolu'ya gelmeden önce ikiönemli özelliğe sahiptiler: Şamanilikve göçebelik. Göçebelik, kendisinidevletsel bir sınırlılık içindegörmeyen, hayvancılığa ve bunadayalı zanaatlara sahip, kendineyeterli bir yaşam biçimidir ve Türklerçok uzun süre bu yaşam biçiminisürdürmüşlerdir. Göçebe yaşamınmevsimlere, doğal güçlere ve yaşamınkaynağı oluşuyla Güneş'e bağlıolmasından dolayı Şamani Türkler,Güneşin temsil ettiği GökyüzüTanrısına (Gök-tengri'ye) (1) doğalgüçlere ve varlıklara tapıyorlardı.

Şaman (Kam, Kam-ozan veya Bakşı),tanrılar ve ruhlarla insanlar, bir başkadeyişle gökyüzüyle yeryüzü arasındaaracılık yapma gücüne sahip olankişiydi. Şamanın gökle yer arasındailetişim kurduğu yer hemen hemenbütün kültürlerde "merkez" olarakalgılanıyordu. Dünya ile göğün kapısıarasında birinden diğerine geçişimümkün kılan bir eksenin (AxisMundi'nin yani dünyayı ayakta tutantemel direğin) varlığına inanılıyordu.Bu merkez dindışı geometrik mekanadeğil de, kutsal mekana ait olan idealbir noktaydı. Bu eksen çoğu kezkozmik bir ağaç ve veya dağdır.Örneğin Malaka yarımadasındakiSemang pigmelerinde bu imgenin adı,Batu- Ribu adında bir kayalıktır. Bukayalığın altında da Cehennem yeralmaktadır. İnançlarına göre eskidenBatu-Ribu'da bir ağaç gövdesi göğedoğrvı yükse lmekteymiş . Y a n iCehennem, Dünyanın Merkezi veGöğün Kapısı aynı eksen üzerindeyeralmaktadır ve bir kozmik bölgedendiğerine geçiş bu eksen aracılığıyla

gerçekleştirilmekte d ir( 2). Gökyüzümerkezî bir direk tarafından tutulanmuazzam bir çadır olarak kabuledilmektedir. Çadırın orta direği veyaevin merkezî direği, Dünya'nın temeldirekleriyle özdeş sayılmaktadır. Aynısimgeci l ik Orta Asya göçebetopluluklarında da görülmektedir.Fakat bir orta direği olan konikçadırın yerini bu topluluklarda yurtaldığından, direğin efsanevi ve ayinselişlevi, duman çıkışı için çadırıntepesinde bırakılan yarığa geçmiştir.Tıpkı bir Axis Mundi gibi tepesiyurtun üstündeki delikten dışarı çıkandallan kesilmiş ağaç ki bu kozmikağacı simgeler, gökyüzüne ulaşan birmerdiven olarak kabul edilmektedir.Şamanlar gökyüzüne yapt ık la r ıy o l c u l u k l a r d a b u a ğ a c atırmanmaktadırlar ya da yurtunü z e r i n d e k i y a r ı k t a n u ç u ş ageçmektedirler(3).

Madem ki dağ, yeryüzü ile gökyüzünübirbirine bağlayan bir Axis Mundi'dir,o zaman bir şekilde gökyüzünedeğmekte ve Dünya'mn en yükseknoktasını belirlemektedir. Bu yüzdenonu çevreleyen "dünyamız"ı meydanagetiren toprak parçası en yüksek ülkesayılmaktadır. Filistin en yüksek ülkeolduğundan tufan sırasında sularaltında kalmamıştır. İslami gelenekteDünya'mn en yüksek yeri Kabe'dir.Kabe gökyüzünün merkezinin yerdekiizdüşümüdür. Hıristiyanlıkta kozmikdağın tepesinde Golgotha bulunur.Kutsal kentler ve tapınaklar DünyanınMerkezindedirler; tapınaklar kozmikdağın karşılığıdırlar ve bunun sonucuolarak yeryüzü ile gökyüzü arasındakien mükemmel bağı oluştururlar.

Örneğin Ziggurat kozmik bir dağdı;yedi katı, göklerin yedi katına karşılıkgelmekteydi; rahip bu katlaratırmanarak Evrenin Zirvesineulaşmaktaydı(4).

Eskil toplumlarda, insanlar kimihayvanların uçabilme, yüzebilme,derinlere dalabilme, çabukluk,s e s s i z l i k g i b i y e t e n e k l e r i n igözlemlemişler; aynı şekilde kendihemcinsleri arasında da Samanların,toplumun diğer üyelerine göre dahaiyi konuşma, cesaret, parapsişik,büyüsel yetenek ve özelliklerlesivrilmeleri, bu kişilerin çevrelerindesadece korku ve saygı uyandırmamış;onlarda başkalar ında o lmayanbirtakım olağanüstü kuvvetlerin (5)varolduğu inancını da doğurmuştur.Şaman, kötü ruh lar ı kovmak,koruyucu ruhları çağırmak için çalgıçalar, şarkı söyler, dans ederdi.Esrimeye yardımcı olması içindemantar, hiııd keneviri, alkollü içkilergibi maddelerden yararlanırdı. Şamangruıbunun koruyucusu olduğu kadarçoğu kez lideriydi de. Fakat Şamanıntoplumdaki rolü, öncülü olduğusahip, imam, molla veya lamalarakıyasla oldukça zayıftı . Samanlarındiğer insanlardan üstünlükleri, ayinyaptıkları, tanrılar katına karıştıklarızaman ortaya çıkıyordu ve kazancıpek az olan bir işti. Türklerde deİslamiyet öncesi dönemde Samanlaraçok benzeyen ozanlar veyakam-ozanlar, ellerinde kopuz oba obadolaşarak eski k a h r a m a n l a r ı nmenkıbelerini terennüm ederler, millidestanlar anlatırlar veya yeni gelişenolaylar hakkında yeni t ü r k ü l e rbağlarlardı. Bu kişilerin aynı zamanda

55

Page 56: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

de j a vu

Türkmen Babalardan Barak Baba, boynuzlu birbaşlık giyiyordu. Giydiği post, zil ve aşık

kemikleri ile donanmıştı. Bunlar sema sırasındaçocuklara korku salan bir gürültü çıkarıyordu.

Barak Baba, dinin yiyip içme ile ilgiliyasaklarına riayet etmiyordu. Haşhaş

kullanıyordu ve esrime halindeyken doğaçlamaşiirler söylüyordu.

sihirbazlık, falcılık yaptıkları daolurdu(6).

Samancı toplumun animizm (7)evreninde herşeyin bir ruhu ya da canıyani bir "öznelliği" vardır. İnsan doğailişkisi, insan-insan ilişkisi gibieşitlikçidir. İnsanların birbirlerindenaşağı ya da yukarı olmamaları, sadecebirbirlerinden farklı olmaları gibi, ağaçda bir cana sahiptir ve insandan aşağıdeğildir. İnsanla şeyler arasında birh i y e r a r ş i y o k t u r . İ n s a n l a rkutsallaştırılmış bir evren içindeyaşamakta; hayvan dünyası kadar bitkidünyası da tezahür eden kozmik birkutsallığa katılmaktadır. Dahası dağlar,göller, ırmaklar hep canlı varlıklardır;konuşurlar, işitirler, evlenip çolukçocuk sahibi olurlar(8).

Anadolu göçebelerinden Tahtacılar,geçinmeleri için ihtiyaçları olanağaçları kesmeden önce törenyaparlar; kurban keser ve kestikleriağacın rızasını alırlar. Sufîler için deherşey canlıdır. Yürürken yere hızlıbasmazlar çünkü yer ayaklar altınadöşenmiştir; herkesi başının üstündetaşır, herkese hizmet eder. Suiçecekleri zaman bardağı öperler;çatalı, kaşığı ellerine aldıkları zamansapından öperler; sofrayı öpüpotururlar, öpüp kalkarlar. Aynı şekildeyatmadan önce ve kalkarken yorganıöperler (9).

l l .yy ' ın sonuna doğru TürklerAnadolu'ya göçe başladırlar. 13.yy'dabu göç yoğunlaştı. Moğol yayılışısebebiyle Orta Asya'dan gelen Türkboyları Horasan yoluyla Anadoluyageldiler. Göçer Türkler arasında İslamdinini yayan Baha'lar (10) İslamöncesi gelenek ve kavrayışları uzun

süre k o r u d u l a r . Bu yüzdenAnadolu'nun göçer ve kırsal nüfûsuarasına yayılmış bulunan şekli ileİslam, eski Türk inanışlarının derinizlerini taşıdı(ll). Kökeni Hz. Alivasıtasıyla Muhammed'e kadardayanan Sufiliğin yayılması, tekkelerinsiyasi iktidarlar tarafından da resmentanınması, Baha'lara önemli bir nüfuzkazandırdı. Böylece giderek eskikam-ozanlann yerini ata veya babadenilen birtakım dervişler aldı. Bud e r v i ş l e r A h m e t Y e s e v i ' n i nAnadolu'da sağlayacağı başarınınzeminini oluşturmuşlardır(12).

Türkmen Babalardan Barak Baba,boynuzlu bir başlık giyiyordu. Giydiğipost, zil ve aşık kemikleri iledonanmıştı. Bunlar sema sırasındaçocuklara korku salan bir gürültüçıkarıyordu. Barak Baba, dinin yiyipiçme ile ilgili yasaklarına riayetetmiyordu. Haşhaş kullanıyordu veesrime halindeyken doğaçlama şiirlersöylüyordu. Bu portre eski Türklerinkam-ozanlarına çok benzemektedir(13). 1240'da Selçuklu Devleti'nisarsan Babailer ayaklanmasınınliderleri Baba İlyas ve Baba İshak (14)eski kam-ozanların halefleriydiler.Tanrının insanoğlu görünüşündetecelli ettiğine ve ruhun bedengöçüne inanıyorlardı. Halk arasındada Baba İlyas'ın ayaklanmayı izleyenkıyımdan sonra ölmeyip kır atıylaGök-tengriye doğru yükseldiğineinanı l ı r . Onların daha sonrakiizleyicileri Şeyh Cüneyd ve ŞeyhHaydar, kendilerinin, tanrınıntecellisinin mazharı olan Ali'ninyeniden bedenleşmesi olduklarınısöyleyeceklerdir. Burda, İslam öncesiTürk u z a n t ı l a r ı n d a n , güneşindoğusunda yüzünü doğuya çevirerek

Ali'ye niyazda bulunma gibi Al i ' y lekişileştiri lmiş b i r güneş k ü l t ükarşımıza çıkar(15).

Türkler yüzyıllar boyunca bir çok dinidenediler: Manicilik, Budhacılık,Nestur î l ik , Hır i s t iyanl ık hattaMusevilik. Bu değişiklikler esnasındabir önceki din yenisinin gelmesiyletamamen ortadan kaybolmadı; çoğudefa kendini yeni dinin kalıplarınau y d u r a r a k var l ığ ını sürdürdü.İslamiyet öncesine ait tabiat kültü,atalar kültü, Şamancılık, Budhacılık,Zerdüştlük gibi çeşitli dinlerden gelenm o t i f l e r e ö z e l l i k l e B e k t a ş imenakıbnamelerinde çokça rastlanır.Çünkü İslamın Anadoluya özgü birbiçimi olan Bektaşilik, çeşitli inançlarıbünyesine toplamış, uzlaşımcı biryapıdadır. Bektaşiliğin içinde Sufi veoniki imam temelli Şii bir görünüşa l t ı n d a , r u h u n b e d e n g ö ç ü(reincarnatiori) ve biçimlerin kasreti(16) ve ruhun '-asret alemindekisürekli dolaşımı (tenasüh) (17)inançlarının yanıs ı ra , A l i ' n i ntanrısallığı gibi aşırı şii inanışlar da yeralır.

Bektaşilikte önemli bir yeri olan Veli(18) kültünün temeli de samancıdöneme dayanır. Samanlarla, Velilerarasındaki benzerl ikler d ikkatçekicidir ve kaynak olarak İslamiyetlebir ilgisi olmadığı açıktır. Türklerinİslamiyete girişinden sonra tasavvufunVeli anlayışı, Türk mutasavvıflarıncada aynen benimsenerek devamettirildi. Özellikle gayri Sünni anlayıştaveli, adeta peygamberle bir tutuldu.Hacı Bektaş Veli'de olduğu gibi diğerbirçok Bektaşi Veli'de de özellikleölümlerinden sonra, aynı anda birkaçyerde birden görünme yeteneği vardı(19). Bu bizi, Samancı Türklerin çokbilinen kuş olma ve uçma gücünegötürür. Bektaşilikte pek çok Velininkuş biçimi vardır. Hacı Bektaş'ıngüvercin, Hacı Doğrul'un şahin,Ahmet Yesevi'nin turna (20) oluşugibi. Bu kuş, Bektaşi-Alev'i (21)folklorunda önemlidir. Turna göçmenbir kuş olarak Ebedi Dönüş'ün,Devrevi Zaman'in (yani sürekli olarakgünün geceye; baharın kışa, yaşamınölüme dönüşmesi) ruhun bedendenbedene yolculuğunun karşılığı olanve nihayet Ali 'yi temsil eden bir

56

Page 57: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deja vu

Muhammed önce kendisine yolu kapatan biraslana rastlar. Görünmeyen bir yerden bir ses

gelir "Aslan senden bir nişan ister. Yüzüğünü onaver." Peygamber Halem denilen peygamberlik

yüzüğünü aslanın ağzına atar. Daha sonra Aliyüzüğü kendisine geri verdiğinde, aslanın Ali

olduğunu anlayacaktır

kuştur. Büyü ile uçuş, Şamanın.Kam-ozanın daha sonra Baha'nınsaygınlık öğeleri olarak esreyiş vekendinden geçişin ifadesi olur. Esrimedansının hareketleri örnek alınankuşun hareketlerine katılır ve turnanınuçuşuyla birleşir. Cebrail'i simgeleyenBeyaz Horoz, Alevilerde saygıgösterilen başka bir kuştur. Herönemli vesilede horoz kesilir.Sözkonusu horoz, ulu Gök Horoz'lada özdeştir. Mazdeen kökenli olan buhoroz, Avesta'da (22) geçmektedir;ölümden sonraki dirilişin ve sonsuzyaşamın simgesi olan Güneş Kuş'turve güneş tanrısallığı inancına bağlıolmalıdır. Bu bizi, Aleviler'de ve Ehl-iHakk'larda (23) ortak bir temeledayanan Yaratılış Efsanesine götürür.Efsaneye göre; Cebrail; Tanrıtarafından Gök Taht'tan kovulur;sonra bağış lanır. Yezidilere göreyeryüzü tamamen denizle örtülü iken;Tanrı; Cebraili bir kuşa dönüştürereküzerine konduğu bir ağaç yarattı.Başka bir anlatışa göre Melik Tau.s(Melek Tavus) kaos üzerindeuçuyordu. Bu ağaca konmak istedi,fakat Tanrı onu aşağıya attı. Nihayetilhamın yol göstermesiyle ağacayaklaştı ve "Sen Yaradansın, benyaradılanım" dedi ve Tanrı onunağaca konmasına izin verdi. Her ikianlatışın ortak bir temeli vardır ve herikisinde de Melik Taus ile BüyükM e l e k C e b r a i l b i r b i r i y l ekarıştırılmaktadır, her ikisi de aynıG ö k s e l - H o r o z t i m s a l i y l ec a n l a n d ı r ı l m ı ş t ı r . Y a r a d ı l ı şefsanesinde, su, gizil güçlerin evrenseltoplamını simgelemektedir, bunlartüm varoluş olanaklarının haznesidirve her biçimi öncelemekte ve heryaradı l ış ı d e s t e k l e m e k t e d i r l e r .Yaradılışın örnek imgelerinden biride dalgaların arasından anidenbeliren Ada'dır veya hurda olduğugibi denizin ortasındaki bir ağaçtır.

Buna karşılık batma, biçim-öncesinegeri dönüşü, varoluş öncesininfarklılaşmamış tarzıyla (kaos) yenidenbütünleşmeyi simgelemektedirler.Sudan çıkma, biçimsel tezahürünk o z m o g o n i k h a r e k e t i n itekrarlamaktadır, batma ise biçimlerinçözülüşüne tekabül etmektedir. Bunedenle su simgeciliği, ölümü olduğukadar, yeniden doğumu l e m s i letmektedir(24). A lev i l ik tek i Cemayininde de aşık-ozan, bazen de ayiniyöneten Dede'nin kendisi yaratılışefsanesini okur. Tanrı 'nın tahtıüzerinde uçmakta olan Cebrail'e tanrısorar "Sen kimsin? Ben kimim?"Cebrail soruyu anlamaz "Ben benim,sen sensin" diye yanıt verir. Tahtkapalı kalır ve Cebrail sonsuzzamanlar süresince kozmik denizinüzerinde, kanatlar ı kan içindekalıncaya kadar uçar. Nihayet üçüncükez, hafiften gelen bir ses ona "Senyaradansın, ben yaradılanım" demesigerektiğini fısıldar. Ve birden göğünkapıları önünde açılır. Bundan sonraMiraç'a geçilir. Aşık-ozan miraçlamayıokur. Muhammed önce kendisineyolu kapatan bir aslana rast lar .Görünmeyen bir yerden bir ses gelir:"Aslan senden bir nişan ister.Yüzüğünü ona ver." PeygamberHatem denilen peygamber l ikyüzüğünü aslanın ağzına atar. Dahasonra Ali yüzüğü kendisine geriverdiğinde, aslanın Ali olduğunua n l a y a c a k t ı r ( 25). Daha sonraPeygamber 90 bin sırrı tartışacağıTanrı Tahtına varır. Kontışma birperdenin arkasından devam ederkenMuhammed bu perdenin kaldırılıpkaldırılamayacağını sorar. Perdeninarkasından gelen bir ses perdeninkaldırılabileceğini söyler. Bu sesMuhammed'e Ali'nin sesini çağrıştırır.Perdeyi aralar ve Taht'ta Ali'yi görür.Ona, "Ey A l i , anandan doğduğunugörmeseydim sana Tanrı diyecektim,

sana ulaştım ama sırrına varamadım"der. Muhammed ve A l i , Bektaşiinancında birdirler; tek bir kişidirler.Muhammed Taht'tan ayrılmadan önceTanrı ona torunları Hasan veHüseyin'e vermesi için bir avuç üzümverir. Orada bulunan Selman da birüzüm ister ve Muhammed ona birüzüm tanesi ver i r . MuhammedMiraç'dan dönüşte, Kırklar'ın sohbetett ikleri Suffa-i Safa'nın kapısına,bazı kaynaklara göre ise Hz. Ali'ninevine uğramıştır. Bektaşilere göreKırklar gaib erenlerdir. Bu kişi leraleme düzen verirler, halk içindedolaşırlar, herkes gibi giyinirler veonları kimse tanımaz. Onlar içinzaman ve mekan yoktur(26).Muhammed Kırklar Meclisi'ne ulaştığızaman, kendisini Ali karşılar ancak Alibatini olduğu için onu tanıyamaz.

Peygamber ancak evine dönünce^ A l ikendisine Peygamberlik yüzüğü ilebirlikte Kırklar bezmi sırasında,ayasında yeşil ben b u l u n a n vegaibden uzanan bir elin verdiği eltarafından kendisine verilmiş bulunanelmanın öbür yarısını sorunca onutanıyacaktır(27). Peygamber, Ali 'yenerde bulunduğunu sorar. Ali, O'na:"Biz kırklarız ve Kırklınız Biriz!" der.Peygamber kanıt ister. Alı elini keserve o an, bütün kırkların elinde kandamla lar ı görülür. O zamanPeygamber; "Siz burada otuz dokuzkişisiniz!" der kendisine, "İçimizdenbiri rızk dilenmeye çıktı" denir, vehemen kanayan bir el görünür. Rızkdilenmeye gitmiş o lanın Selman-ıEarsi bu tek ü z ü m tanes i i ledönmüştür. Peygamber bu taneyisıkar ve ondan bütün kırkları esritecekolan şerbeti çıkarır. Muhammed'intürbanı açılır, düşer ve kırk parçayabölünen t ü r b a n ı n her parçasınıbellerine kuşanırlar ve Semah'akalkarlar.

Meclisin bu bölümlerini okuyan aşık,buraya gelince hazır bulunanlarkalkar, her bir eline kumaştan birkuşak dolar ve dönmeye başlar. "HU"sözü de bu dans coşkusu içindesöylenmiştir.

İslamlığı kabtıl etmiş uluslarda danshoş karşı lanmamasına rağmenoldukça y a y g ı n d ı r . Mevlevi l ik,

57

Page 58: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deja vu

Eşik, aynı anda hem iki dünyayı birbirindenayıran ve zıtlaştıran sınırdır hem de bu iki

dünyanın ilişkide bulundukları, orada dindışıdünyadan kutsal dünyaya geçişin

gerçekleştirildiği paradoksal yerdir. Bu anlamdaBektaşi kapının eşiğine basmaz; tabudur. Ali İlimŞehri 'nin kapısıdır. Kapının bir yanının Hasan,

diğer yanının Hüseyin'i temsil ettiği, üstünün'Mubammed ve eşiğinin de Fatma'yı ifade ettiği

söylenir.

İsevilik, Bektaşilik gibi tarikatlar müzikve dansa hoşgörüyle bakmışlar vegeniş ölçüde yararlanmışlardır. Budansların da çok eskiden beriTürklerce bilinen Şamani kaynaklıdanslardan çok farklı olmadığısanılıyor.

Peygamberin gökyüzü yolculuğunun(miraç) yeryüzündeki bir tekrarı olanCem Ayininin önemini anlayabilmekiçin Axis Mimdi ile ilgili olarakaktarı lan bi lgi leri hatır lamamızgerekiyor. Geleneksel toplumlarınkarakteristik özelliği, oturulan alanlaonu çevreleyen bilinmeyen ve belirsizmekan arasındaki zıtlıktır, ama buözellikleri örtülüdür. 'Dünya' evrendir;geriye kalan ise bir cins 'başka dünya';hayaletler, şeytanlar, "yabancılarladolu kaotik bir mekandır. Dünyadayaşayabilmek için onu kurmakgerekmektedir. Sabit bir noktanın(merkez) keşfi veya yansıtılması,dünyanın yaradılışına eşdeğerdir.Gerçekte, insanın, sayesinde kutsal birmekanı inşa etliği ayin ki buyaradılışın simgesel bir tekrarıdır,tanrıların eserini yeniden ürettiğiölçüde etkindir. Çünkü kaos içindeyaşanmaz. Tanrıyla olan temaskoparsa dünyadaki varoluş damümkün olmaktan çıkar.

Bir mekanın, bir toprak parçasınınk u t s a l l a ş t ı r ı l m a s ı , o n u nevrenselleşt irilmesine eşdeğerdir.Bilinmeyen, yabancı, işgal edilmemişbir toprak parçası, henüs "kaos"unakışkan ve hayalete benzer tarzınakatılmaktadır. İnsan bir mekanayerleşerek onu evrenin yaradılışınınayinsel bir tekrarıyla, simgesel olarak

Kozmos 'a d ö n ü ş l ü r m e k l e d i r .'Dünyamız1 haline dönüşecek olanyer, önceden 'yaratılmış' olmakzorundadır ve her yaradılışın örnekalıncak bir modeli vardır: EvreninTanrılar tarafından yaradılışı.

İnsan efsaneyi dinleyerek dindışıdurumunu, "tarihsel konumu"nuunutmaktadır. Kutsal varlıklar veolaylardan söz eden efsaneokunurken veya dinlenirken, kutsallave gerçekle yeniden temask u r u l m a k t a d ı r , y a n i insan larkendilerini ve gerçeği kendi özelkonumlarıyla özdeşleştirmektedirler(28).

Kaos'la Kozmos'u ayıran eşik, aynıanda dinsel ve dindışı varlık dünyasıarasındaki mesafeyi işaret etmektedir.Eşik, aynı anda hem iki dünyayıbirbirinden ayıran ve zıtlaştıransınırdır hem de bu iki dünyanınilişkide bulundukları, orada dindışıdünyadan kutsal dünyaya geçişingerçekleştirildiği paradoksal yerdir. Buanlamda Bektaşi kapının eşiğinebasmaz; tabudur. Ali İlim Şehri'ııinkapısıdır. Kapının bir yanının Hasan,diğer yanının Hüseyin'i temsil ettiği,üstünün Muhammed ve eşiğinin deFatma'yı ifade ettiği söylenir. Eski Türkananesine göre Bektaşi, eğerayakkabı la r ı eşiğe dik açıyladuruyorsa onları giyemez. Önceayakkabılar eşiğe paralel hale getirilirsonra giyilir. Fakat eşiğe saygınınkökeni Orta Asya'ya dayanır. Genelolarak Moğollar'da da bvı tavrın aşırıörneklerine rastlanır. 1253 ve 1255yılları arasında Rusya'daki Tatarordularının komutanı Sartach'a bir

Papalık elçi grubu içinde giden PederWill iam'ın günlüğünde aşağıdakicümleler vardır: "Kendimizi Han'ınhuzurunda bulduğumuzda eşiğedokunmamız için uyarıldık. Fakat bizdışarıdayken, bizi izleyen arkadaşım.Han'ı selamlamak için ona doğrudöndü ve kazayla evin eşiğine çarptıve biz onun oğlu Batu'nun evinegitmek için acele ederken, eşiğibekleyen muhafızlar arkadaşımıyakaladı lar ve bizi izlemesiniengellediler. Birilerini çağırıp onusaray Başmabeyincisi ve suçlularıölüme mahkum eden Bulgai'nin evinegötürmelerini istediler. Sonraarkadaşım içeri getirildi ve kesiş, eşiğedokunduğu iç in onu şiddetleazarladı. Ertesi gün Büyük YargıçBulgai geldi ve eşiğe dokunmamamızkonusunda bizi kimsenin uyarıpuyarmadığını araştırdı, ben cevapv e r d i m : ' E f e n d i m i z bizimt e r c ü m a n ı m ı z y o k ; n a s ı lanlayabilirdik'. Böylece onu affetti vebir daha Han'ın evine girmesine izinverilmedi. "(29)

Evle, veya tapınakla dışarsını ayıraneşik, makro düzeyde yerle göğü ayırır.Kuran'ın Isra suresinde (30) ifadeedildiği gibi Hz. Peygamber gece vaktiMekke'den Kudüs'e ve oradan da yedikat göğü Cebrail rehberliğindegeçerek Sidre-i Münteha'yaulaşmışt ır . İsra sözü arapçada'götürmek, yürütmek' anlamına gelir.Bu olay hadislerde urue sözüyleaktarıldığı için ona aynı köktentüretilmiş olan miraç adı verilmiştir.

Miraç ilk kez Muhammed'in başınagelmiş bir olay değildir. Kur'an'da(En'am:75) "işte biz böylece İbrahim'egöklerin ve arzın melekutunugösterdik...." denilerek İbrahim'inmirac' ı ifade edilir. Mirac'danTevrat'da da sözedilir: Yakubrüyasında gökyüzüne ulaşan veüzerinde meleklerin inip çıktıklarımerdiveni gördüğünde ve yukarıda,"ben Ebedi'yim, İbrahim'in Tanrısıyım"diyen Tanrı'yı duyduğunda uyanmış,fakat endişeye kapılarak şöylehaykırmıştır: "Bu yer ne kadar elakorku verici! Burası gerçekten deTanrı'nın evi: Göklerin kapısıburadadır!". Yastık olarak kullandığıtaşı almış, onu anıt olarak dikmiş ve

58

Page 59: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

de j a vu

Tanrının ruhunu, bir yeri, bizzat onu yukarı doğru"açık" hale, yani bir varoluş tarzından bir

başkasına geçişin paradoksal noktası olangökyüzüyle ilişkili hale getirdiği olayla,

kutsallaştırır. Tapınaklar Gökyüzüyle Yeryüzüarasındaki "Tanrıların kapıları"dır.

taşın tepesine zeytinyağı dökmüştür.Bu yere Bethel, yani "Tanrının Evi"adını vermiştir (Yaradılış XXVIII,12-19). Tanrının ruhunu, bir yeri,bizzat onu yukarı doğru "açık" hale,yani bir varoluş tarzından birbaşkasına geçişin paradoksal noktasıolan gökyüzüyle ilişkili hale getirdiğiolayla, kutsallaştırır. TapınaklarGökyüzüyle Yeryüzü arasındaki"Tanrıların kapıları"dır.

Ünlü İslam Sufisi Ebü Yezid el-BistamiMiraç iddiasında bulunduğu içindevrin sünni ulemasıyla başı derdegirmişti.

İbn-i Arabi de yaşadığı Miraç'ıtanımlarken.-".... oradan ayrılıncaSidre-i Münteha'ya gittim: onun aşağıdalları ile yüksek dalları arasındadurdum. İyi amellerin nurları, benikendimden geçirdi. Dallarınınzirvelerinde iyi amel edenlerinruhlarının kuşları, insan yaradılışıüzerine nida ediyordu... Böylece bumirac'da bütün isimlerin manalarıhasıl oldu ve ben bunların tek birAllah'a ve tek bir cevher'e rucü ettiğinigördüm. İşte bu müsemma, benimgörmüş olduğum idi ve bu cevher,benim varlığım idi. Böylece benimyolculuğum ancak kendimde vebenim rehberliğim ancak kendihakkımdadır. Nüıayet bildim ki ben,mahz (katkısız, öz) bir kulum; benderubûbiyed'den bir eser asla yoktur..."(31)

İbn-i Arabi'nin anlattığına göre, Hz.Muhammed göğün birinci katında Hz.Adem'i, ikinci katında Hz. İsayı,üçüncü kat ında Hz. Y u s u f ' u ,dördüncü katında Hz. İdris'i, beşncikatında Hz. Harun ile Hz. Yahya'yı,altıncı katta Hz. Musa'yı, yedinci kattada Hz. İbrahim'i görmüştür. Oradan daCebrail'in makamı olan Sidre-i

Münteha'ya çıkmıştır. Orada Burak'taninmiştir. Kendisine Refref getirilirmiş,Hz. Muhamed Refref'e binmiş,Cebrail'e de kendisine refakat etmesisöylenince, Cebrail "Benim bunagücüm yetmez, eğer bir adım dahayukarı çıkarsam yanarım" demiştir.Daha sonra tanrı katına çıkanPeygamber güneş doğmadan az önceHacer-i Esved'e inmiş ve onu tavafettikten sonra evine gitmiştir.

Ayinsel Ağacın Kozmik Ağaç'laözdeşleştirilmesi Orta ve Kuzey AsyaŞamanizminde daha şeffaftır. TatarŞamanın böyle bir ağaca çıkması,göğe çıkmasını simgelemektedir. Ağaçüzerine yedi veya dokuz kertikaçılmakta ve Şaman bunlara basaraktırmanırken göğe çıkt ığını i l anetmektedir. Bu törenlere katılanlarakatettiği gök katlarının herbirindegördüklerini anlatmaktadır. Altına gökkatında Ay'a, yedinci katta Güneş'esaygı sunmaktadır. Son olarak dadokuzuncu katta Bay Ülgen'in, yaniyüce var l ığ ın karşıs ında yerekapanmakta, ona kurban edilen atınruhunu sunmaktadır.

Şamanik ağaç, Evrenin ortasındayükselen ve zirvesinde Yüce Tanrı'nınveya güneş haline gelmiş tanrınınbulunduğu Dünya Ağacının biryansımasından ibarettir. Şamanikağacın yedi veya dokuz kertiği,Kozmik ağacın yedi veya dokuz dalı,yedi veya dokuz gök katınısimgelemektedirler. Öte yandan,Şaman başka mistik bağlantılararacılığıyla, kendini bu DünyaA ğ a c ı y l a d a y a n ı ş m a i ç i n d ehissetmektedir. Kabul ayinlerineyönelik rüyalarında, geleceğin ŞamanıKozmik Ağac'a yaklaşmakta ve bizzatTanrının elinden, bu ağacın üç claınıalmaktadır; bu dallar onun davulununderisini gerdiği çemberler olacaklardır.

Şamanlar esas olarak davullarınınyardımıyla vecde varmaktadırlar.Şaman davulunu çalarken vecdhalinde göğün en yüksek katına çıkar(29/A).

Gökyüzü kendini sonsuz, aşkınolarak göstermektedir. İnsanınulaşamadığı yüksek bölgeler, uzay,aşkın olma, mutlak gerçeklik prestijinikazanmaktadırlar; buralara ancak bazıayrıcalıklı kişiler, yükselme ayinleriyleıılaşabilmektedir(33).

Tırmanma veya yükselme, mutlakgerçeğe giden Yol'u simgelemektedir;kutsallaştırma, ölüm aşk ve kurtuluşf i k i r l e r i merdiven simgecil iğininiçinde yansıtılmaktadır. Bu varlıktarzlarının her biri, dindışı insanlıkdurumunun ilga edilmesini temsiledilmektedir: aşk, ölüm, azizlikmetafizik bilgi aracılığıyla insan,gerçek olmayandan gerçekliğegeçmektedir(34).

Her insani varlık, bilinçsiz de olsa gökile iletişimin kurulduğu yerde(merkez)olma isteği duymaktadır. Bu temeldebir merkeze ve dolayısıyla kendimerkezine yönelmektir. Bu merkezona bütüncül gerçeği, "kutsallığı" belliedecektir. İnsandaki bu, hakikatin tamortasında olma, yani dünyanınmerkezinde olma isteği onunderinlerine kök salmıştır ve insandünyanın merkezinde bulunarakgerçeğin ortasında bulunmak, tanrısalkonuma gelme arzusunu ortayakoyar(32).

Notlar(1) Tengri kelimesi gök anlamındakullanılırken giderek Tanrı'yı karşılarolmuştur. Gök Tanrısı ile gökyüzü,Türkler in İslam d i n i n i kabuletmesinden sonra kesin olarakbirbirinden ayrılmıştır. İslamiyetinetkisiyle Tengri, Allah'ı karşılamayabaşlamıştır. (Bkz. Ümit Hassan, EskiTürk Toplumu Üzerine İncelemeler, VYayınları, 1986, s. 102) İslamlık öncesiTürk inanışında Gök-Tengr i ,cezalandırıcı bir tanrı değildi; yalnızcaiyilik, güzellik ve sevgi dağıtırdı. Buyüzden ondan korkulmazdı. CezayıErlik Han denilen başka bir tanrıverirdi. (Bkz. İlhan Cem Erseven,Alevilerde Semah, Ekin Yayınları,

59

Page 60: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

de j a vu

Tengri kelimesi gök anlamında kullanılırkengiderek Tanrı'yı karşılar olmuştur. Gök Tanrısı ilegökyüzü, Türklerin İslam dinini kabul etmesinden

sonra kesin olarak birbirinden ayrılmıştır,İslamiyetin etkisiyle Tengri, Allah'ı karşılamaya

başlamıştır. İslamlık öncesi Türk inanışındaGök-Tengri, cezalandırıcı bir tanrı değildi;

yalnızca iyilik, güzellik ve sevgi dağıtırdı. Buyüzden ondan korkulmazdı. Cezayı Erlik ilan

denilen başka bir tanrı verirdi.

1990, s. 18)

(2) Semanglar'ın, bir ağaç gövdesinin,eskiden kozmik dağın tepesini veDünyanın merkezini gök i l ebirleştirdiği inançları çok yaygın birefsane temasına yapılan bir atıftır:Eskiden Gök ile iletişim ve tanrısalgüçlerle temas kurmak kolay vedoğaldı . A y i n s e l bir h a t a n ı nsonucunda bu i let iş im kesintiyeuğradı ve Tanrılar gökyüzünde dahada yükseklere çekildiler. Yalnızcabüyücüler, şamanlar, rahipler vekahramanlar ya da hükümdarlarGök'le iletişimi, geçici bir süre içinyeniden kurmayı başarabilmektedirler.Herhangi bir hata sonucu kaybedilenve başlangıçta yeralan Cennet efsanesison derece yaygın bir efsane olarakkarşımıza çıkmaktadır. (Bkz. MirceaEliade, İmgeler Simgeler, GeceYayınları, 1992, s. 19)

(3) Mircea Eliade, Kutsal ve Dindışı,Gece Yayınları, 1992, sf: 34.

(4) A.g.e. s. 19

(5) Bu olağanüstü kuvvetin Malezyadilindeki karşılığı M a n a ' d ı r veterminolojiye de bıı isimle geçmiştir.Mana'ya Kuzey Amerika KızılderilileriWakan, Sioux'lar Wakanda, eskiTürkler İdi veya İdikut diyorlardı.Mana elde etmenin her toplumdadeğişik yolları vardır. Bunlardan birisimana sahibinin, b i r i s in in başınıısırması yoluyla mana aktarmasıdır.Mana elde etmenin başka bir yolu damanayla yüklü bir şefin soluğunuiçine çekmektir. Kafatası avcılığının vekanibalizmin temelinde de mana

inancı yatar. Avlanan kelle, avcınınatalarının kafataslarının bulunduğuyere konularak mana artırılır. Eti yenenk i m s e n i n b e l l i o r g a n l a r ı n d abulunduğu varsayı lan mana'nınsözkoııusu organı yiyene geçeceğineinanılır. Ayrıca bu mistik, büyüsel vedinsel gücün kanda, menide, nefestebulunduğu inancı oldukça yaygındır.(Bkz. Sedat Veyis Örnek, 100 sorudaİlkellerde din, Büyü, Sanat, Efsane,Gerçek Yayınları, 1988, s. 32) Buinanca benzer motiflere Menakıb-ıHacı Bektaş Veli'de de rastlanır. HacıBektaş'a ekmek ve yağ veren, evindebarındıran Kadıncık Ana, HacıBektaş'ın abdest aldığı, yemektensonra elini yıkadığı Suyu içer. Aynışeki lde C e l a l e d d i n - i R u m i ' n i nhayranları, ona ait eşyalara binlercealtın ödüyorlardı çünkü bu eşyalarınolağanüstü bir güce sahip olduğunav e s a h i p l e r i n i u ğ u r s u z l u k t a nkoruduğuna inanıyorlardı. Sultan IV.Rükneddin Kı l ıçars lan, Celaleddin'i"Baba" olarak yüceltiyordu. Annesi.Gürcü Tamara da Celalleddin-iRumi'ye derin bir saygı duyuyor,Konya'dan bir yere gittiği zaman onunportresini yanında taşıyor, bir giysisinielde etmek için büyük paralardöküyordu. (Ahmet Eflaki, AriflerinMenkıbeleri.)

(6) Fuat Köprülü, Türk Edebiyatındaİlk Mutasavvuflar, Diyanet Yayınları1976,s.ll.

(7) Animizm, canlı ve cansız bütündoğanın ruhu olduğu ve ruhlarlayönetildiği inancıdır.

(8) Abdülkaclir İnan'dan aktaran Ümit

Hassan, A.g.e, s. 108-109.

(9) Abdülbaki Gölpınarh, 100 sorudaTasavvuf, Gerçek yayınevi, 1985 s.71

(10) S e l ç u k l u l a r dönemindeAnadolu'da İslamlaşmış Türkler in dinu l u l a r ı n a Baba v e y a Decledenilmekteydi. Baba'lar dini olduğukadar siyasi işlevlere de sahipti; hemdin büyüğü hem de boylarınınliderleriydiler.

(11) Günümüzde de bu adetlerinbazı larını Alevi ler k o r u m a k t a d ı r .Örneğin Al adı verilen insan yiyiciyaşlı cinden korumak için lohusanınve yeni doğan bebeğin başında birsüre nöbet t u t u l u r . Ya da cesettoprağa verilmiş de olsa, gömmemeras imi , G ö m m e l e r d e n i l e nmevsimde, Mayıs ayı içinde yenilenir.Eski Türklerde de biri ölünce cesedituza konur ve ilkbaharın gelişiyletoprağa verilirdi. Bu adet, ruhunbeden yeniden dönmesi inanışınabağlıdır; yeni yaşam baharda doğanınuyanışıyla başlar. (Bkz. irene Melikoff,Uyur İdik Uyardılar, Cem Yayınları.,1993, s. ' 1 5 1 - 1 5 2 ) A l e v i l i ğ eBudhacılıktan geçen bu inanç biziDevrevi Zaman mitosuna götürür.Ebedi tekrarlanış Kozmos'un temelritmidir: Devrevi tahrip ve yenidenyaratılış. Büyük Zaman bakış açısıiçinde, her varoluş geçici, uçucu veyanılsamadır. Evrenler, Vişnu'nungövdesindeki sayısız delikten, sürekliolarak doğmakta ve suların yüzeyindepatlayan birer kabarcık kadar çabukyok olmaktadırlar. Zaman iç indevaroluş aslında bir varolmama, birgerçek dişiliktir. Fakat bir HintlininDevrevi Zaman inancından çıkarttığısonuç dünyadan vazgeçmek değildir,kendi eylemlerinin ürünlerindenvazgeçer, k e n d i eylemlerindensağlayabileceği yararda vazgeçer amaeylemin kendisinden vazgeçmez. Builke aynen Sufizme de geçmiştir.Önemli olan her zaman EvrenselVarl ığa ulaşmak için boşuna çabas a r f e d e r e k k e n d i t a r i h s e lkonumundan vazgeçmek değildir;önemli olan, tarihsel zaman içindekiödevini yerine getirmeyi sürdürerek,Büyük Zaman bakış açısını sürekliakılda tutmakt ı r . Aslında DevreviZ a m a n m i t o s u H i n d

60

Page 61: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

de j a vu

Kuzey Amerika yerlilerine ait birçok dilde'Dünya'(=Evren) terimi aynı zamanda "Yıl"

anlamında da kullanılmaktadır. Yokuf'lar biryılın geçtiğini ifade etmek için "Dünya geçti"

demektedirler. Evren; doğan, gelişen ve yılın songünüyle birlikte öldükten sonra yeni yılla birlikte

yeniden doğan canlı bir birim olarakkavranmaktadır. O yeniden yaratılarak zamana

yeniden can verilir. Evren kutsallaştınlırakkozmik bayat da kutsallaştırılır.

spekülasyonunun bir buluşu değildir.Dünyanın devrevi olarak yaratılmasıve yok edilişine ilişkin bu kavrayışın,b i tk i ler in devrevi ölüm ve canlanışlarıtarafından desteklenmesine rağmen,tarımsal toplumlar tarafından icadedildiği söylenemez. Bu kavrayışat a r ı m ö n c e s i t o p l u m l a r ı nefsanelerinde de rastlanmaktadır vebüyük bir olasılıkla ayı merkez alanyapıdaki bir kavrayıştır. Ayın ritmleriniher zaman bir 'yaradılış1 (yeni ay),arkasından bir gelişme (dolunay), birgerileme ve ölüm (aysız üç gece)belirlemektedirler. İlk insanların hayatve ölüm hakkındaki i lhamlarınınbi l lurlaşmasına ve daha sonradünyanın devrevi olarak yok olmasınai l işkin efsanenin ortaya çıkmasına,büyük bir olası l ıkla Ay'ın bu ebedidoğum ve ölümüne yönelik imgeyardımcı olmuştur. (Bkz. MirceaEliade, Kutsal ve Dindışı, GeceYayınlan, 1992, s. 56-65) Aleviliktebayram olarak kabul edilen Nevru/.Dünyanın ve insanın dolayısıylaA l i ' n i n y a r a d ı l ı ş g ü n ü n ü nkullanmasıdır. Yani zamanın eskittiğiyenilenir. Hayat onarı lamaz amae v r e n i n y a r a t ı l ı ş ı n ı n simgeseltekrarıyla yeniden yaratı labil ir . Yeniy ı l , Y a r a d ı l ı ş ı n i l k g ü n ü y l eçakışmaktadır. Y ı l Evren'in zamansalboyutudur: Y ı l geçtiğinde "Dünyageçti" denilmektedir.

Kuzey Amerika yerlilerine ait birçokdilde 'Dünya'( = Evren) terimi aynızamanda " Y ı l " a n l a m ı n d a dakullanılmaktadır. Yokuf ' lar bir yı l ıngeçtiğini ifade etmek için "Dünyageçti" demektedirler. Evren; doğan,

gelişen ve y ı l ın son günüyle b i r l i k t eöldükten sonra yeni y ı l la bir l ikteyeniden doğan canlı bir birim olarakkavranmaktadır. O yeniden yaratılarakzamana yeniden can verilir. Evrenkutsal laşt ır ıhrak kozmik hayat dakutsallaştırı l ır. Bu kozmik hayatdairesel bir güzergah biçimindedir veYıl ile Özdeşleşmektedir. (Bkz. A.g.e s.53-58) A y r ı c a b a z ı Y e n i Y ı ltörenler inde görülen toplumsalkarışma, herşeyin serbest olması vedinsel kura l lar ın d ı ş ına ç ı k m a ,d ü n y a n ı n ı y a r a d ı l ı ş ı n ı öııceleyenş e k i l s i z h a l e g e r i l e m e y isimgelemektedir. Bu geri dönüşünamacı, hayat ın toptan yenidendiril işinin ve buna bağlı olarak,toprağın üretkenliği ile hasat lar ınbolluğunu sağlamaktır.(12) Fuat Köprülü, A.g.e s. 11-20

(13) İrene Melikoff, A.g.e. s. 202.Hüseyin Hüsameddin Efendi, BarakB a b a h a k k ı n d a " T a b ' a nKalendermeşreb, l a ü b a l i - m e z h e bolduğu münasebetle seyahate çıkıpköyden köye gezerek Han elçisiunvanıy la t a n ı n d ı ğ ı " n ı yaz ıyor .(Amasya Tarihi C:2, s. 461.) Aynıkaynakta Barak Baha'nın uzun boylu,sert yüzlü, iri vücutlu, sobu yüzlü,büyük-gözlü, kumral saçlı, kirpiklerive bıyığı uzun, kara yağız bir kimseolduğu kay ı t l ıd ı r . Temizl iğ ini pekumursamaz, belinden yukarsı çıplak,aşağısına bir futa sarar, başına kırmızıbir sarık gibi tülbent sarar, iki tarafınamanda boynuzları takarmış. Kocamanbir nefir (boynuz boru) taşır, elindekabaktan yapılmış siyah bir keşkül,yanında kendisi gibi 8-10 arkadaşı ile

zilli defler çalarak gezer kendisi de bumüzikle oynarmış, çocuklar onunlaeğlenirlermiş. Ahirete inanmayan,hulul itikadında, güzellere Tanrı diyesecde edermiş. Cenab-ı Hakk'ın ibtidaHz. Ali'ye hululünü iddia edermiş."Farzların aslı Al i sevgisiclir" dermiş.705'de Şam' a gitmiş, orada şairlerkendisini hicvetmişler. Nihayet yineorada, "İbahiyye Mezhebindendir"diye, hadd-i şer'iye vurulmuş. Yediğisopalardan 706 zilkadesi sonlarında(1306 M.) Şam'da Hakk'a yürümüştür.(Amasya Tarihi, s. 460-164) Bazıkaynaklarda ise kırk yaşında ikenG e y l a n ' d a k a z ı k l a n a r a k veyadövülerek öldürüldüğü veya kılıçlaparça parça edildiği şeklinde kayıtlarvardır. Fakat Barak Baha'nın GazanHan kat ında büyük değeri vardır.Gazan Han'a saldıran bir kaplanınkarşısına dikilerek onu kaçırması yada at gibi sırtına binmesi ve Han'ınverdiği parayı da almaması halkarasında ününün artmasına sebepolmuştur; Şam'dayken deve kuşunabinerek havalandığına dair bir hikayede söylenir. (Bkz. Bedri Noyan,Bektaşilik Alevilik Nedir, s. 466-467)

(14) "Resul Allah" diye bilinen Babaİshak'ın eylemi, ancak askeri birgirişimle önlenebilir ayaklanmalarayol açmış, zamanla gelişip yerleşmiştir.Ancak daha sonraki yazılı kaynaklar,genellikle 'İshak' olarak geçen başkabir 'Baba'nın varlığını göstermektedirve bunların aralarındaki i l i şk in in neolduğu cloğrulanamamıştır.

Ayaklanmanın lideri Baba tlyas'ıntorunlarından olan Aşıkpaşazade'yegöre. Hacı Bektaş ve kardeşi Mintaş,Baba İ lyas ' ın müridlerindendiler.Mintaş, Babailerin bozgununu izleyenkıyımda öldürüldü, kıyımdan kurtulanHacı Bektaş bir münzevi yaşamısüreceği Soluca Kara Ö Y ü k ' e ,b u g ü n k ü Hacı Bektaş'a sığındı.Aşıkpaşazadeye göre, Hacı Bektaş'esrik bir veli ' , bir "meczup budalaaziz" olmuş, t a r i k a t kuramamış vedervişleri o lmamışt ı r . Kendisindensonraki halefi 'Kadıncık .Ana' olmuş vetam anlamıyla tarikat, kendi dervişiolan A b d a l Musa t a r a f ı n d a nk u r u l m u ş t u r . (Aşıkpaşazade 'denaktaran İrene Melikoff, KızılbaşlıkSorunu; Alevilik üstüne Ne Dediler

61

Page 62: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

de j a vu

Ruh göçü yani tenasüh, İslam heteredoksisineBudizm'den geçmiştir. Ataların ruhlarının şimdiki

zamanda yeniden beden bulmasına olanaktanıdığı için kan bağına dayanan göçebe

topluluklarında yayılma ortamı bulabilmiştir. Öteyandan ruhun hayvan şekline de girebilmesi tüm

varlıklar arasında bir tür akrabalık ilişkisidoğurur ki bu, saldırgan bir yapıya karşı bir

dinamiktir: Öldürme ve yok etme, tahakkümünkaynağı iken, tenasüh yok etmeyi olanaksız

kılar.

Derleyen: Cemal Şener, Ant Yayınları

s. 133)

Uzun yıllar Orta-Asya'da yaşamış olanDominikli Simon de Saint-Quentin,İshak' ı k iş i l iğ inde MuhammedPeygamberi taşıyan, elçi, ileri, bilge,derviş anlamına gelen 'baba'"önadıyla Paperoissole (Baba Resul)diye çağırır. Öte yandan 1255'den azönce yazmış olan ve olayların tanığıŞam'lı başka bir yazar, Sibt İbnal-Djauzi, adını bilmeden, aynı önadıkullanarak onu Baba Resul-Allah diyeçağırır. İbni Bibi ise "Resul"sözcüğünü atarak Baba İshak diyesözeder. (Bkz. Claude Cahen, Babaİshak, Baba İlyas, Hacı Bcktaş uçDiğerleri, Çev. İlhan Cem Erseven,Alevilik Üstüne Ne Dediler^ AntYayınları 1990 s. 112-113)

Daha sonraki yıllarda Bar Hebraeur iseResul Babayı daha önceki yazarlarınbilmeden ikiye ayırdığı ve kendi çırağıve çok önceleri öldürülmüş olanBaha'nın öcünü alan Şeyh tshak'danayırır. Sonraki yüzyılda Eflaki, HacıBektaş ve Mevlevi ' lerin yaşamöykülerinde, Baba Resul 'un 'halife'olduğunu ve öte yandan İshak adındabir yardımcısının bulunduğunu yazar.Baba İ lyas ' a ait hiçbir kayıdarastlanmamaktadır. İshak ise dahas o n r a k i y a z a r l a r t a r a f ı n d a nbilinmektedir. Bu konudaki en önemliyapıt yaklaşık 1330'lara rastlayan,Aşıkpaşa Elvan Çelebi'nin Menakıbal-Kudsiye fi menasib al-Unsiyye adlıeserdir.

(15) irene Melikoff, A.g.e s. 202

(16) Kasrct veya Kesret, sözcükolarak 'çokluk' anlamında olup mistikt e r m i n o l o j i d e t e k o l a n ı ngörünümlerini kapsar. Nasıl denizdedalgalara bakıp beyaz l ık lar ı vek ö p ü k l e r i y l e çokluklarından sözedilebilse de hepsi tek bir denizintezahürleridir.

(17) Ruh göçü yani tenasüh, İslamh e t e r e d o k s i s i n e B u d i z m ' d e ngeçmiştir. Ataların ruhlarının şimdikizamanda yeniden beden bulmasınaolanak tanıdığı için kan bağınad a y a n a n göçebe topluluklarındayayılma ortamı bulabilmiştir. Öteyandan ruhun hayvan şekline degirebilmesi tüm varl ıklar arasında birtür akrabalık ilişkisi doğurur ki bu,saldırgan bir y a p ı y a k a r ş ı b irdinamiktir: Öldürme ve yok etme,tahakkümün kaynağı iken, tenasühyok etmeyi olanaksız kılar.

(18) Sözlük anlamıyla Veli, Evliya'rııntekili olup ahbap, arkadaş anlamınagelirken Kur'an'da da Allah'ı seven,dosl edinen ve onun tarafından dostedini len anlamında k u l l a n ı l ı y o r .Zamanla bu kavram genişleyerekbenliğini Allah'ta yok etmek suretiylebir t a k ı m doğaüstü y e t e n e k l e rkazanarak, keramet sahibi olan(şaşırtıcı şeyler meydana getirebilen)büyük insan anlamını almışt ır .Veli'nin herhangi bir konuda, sağ veyaölüyken yardımının dokunacağınainanılır ve bvınvı sağlamak için bazıritüellere başvurulur. (Bkz, Ahmet

Yaşar Ocak, Menakıbnameler, TTK,1992, s. 1)

(19) Bu özelliklerin dışında şuözellikleri de sayabiliriz: Cansızvarlıkları kendiliklerinden hareketettirme, dağlan, tepeleri, taş ve kayalarıyürütme, akarsuları durdurup tersineakıtma, odun parçasını asa yapma, suüzerinde yürüme, vahşi hayvanlarasöz geçirme, onlarla konuşma,geçmişten ve gelecekten haber verme,vb. (Bkz. A.g.e"s. 86-91)

(20) Alevilikte Turna'nın kutsallığınakarşı Ayı'nın adı ağıza bile alınmaz.Bunun da yine eski Türk inançlarıylabir ilgisi vardır. A v c ı l ı k dönemindeTürklerde orman kültü çok önemliydi,Ötüken ormanları kutlu sayıl ırdı.Ancak Avcılık ve toplayıcılığınönemini kaybetmesi, avcıl ığınçobanlığa ek bir geçim yolu olması vegiderek sadece bir spora dönüşmesi,geçimin çobanlık ve savaşla sonralarıda tarımla sağlanır olması, ormankültünün erimesine neden olmuştur.Şamaniliğe göreyse A y ı , OrmanTanrısının simgesidir ve adınınö z e l l i k l e ormanda s ö y l e n m e s itabudur . Şaman kendisinin birhayvanda bir kurtta, ayıda tecessümettiğine inanır. Ayı ile Şaman'ın hayatıbirbirine bağlıdır, Ayı ölürse Şamanında öleceğine inanılır. (Ümit Hassan,A.g.e. s. 109-110)

(21) Alevilik ile Bektaşilik, özdebirbirinden ayrılamazlar. Aralarındakifarklılıklar biçimseldir: Her ikisinde deHacı Bektaş y ü c e l t i l i r ; E l i f b aharflerinin sembolik değerlerine,Ali'nin Tanrısallığına, Tanrı'nın insans u r e t i n d e t e c e l l i s i n e , r u h u nbedengöcüne inanılır ve merasimlersırasında aynı ne fesle r(diclaktik Alevişiirleri) okunur.Aslında Alevi, yanlış kul lanı lan birsözcük; k u l l a n ı l m a s ı n ı n n e d e n iyaygınlığı. Uzun zaman bu heteredoksinsanların belli bir adı olmamış.K ü ç ü l t ü c ü o l d u ğ u ö l ç ü d eheteredoksluk ifade eden Raf iz i ,zındık, mülhid adları ile anılmışlarveya Safavi taraftarı olan Türkmenaşiretlerini imleyen Kızılbaş sözcüğüile adlandırılmışlar. Kızılbaş ismi, Şahİsmail'in (Hatayî) babası Şah Haydar(1460-1488) zamanında ortaya çıkmış.

62

Page 63: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

deja vu

Kırmızı bir serpuş giydiklerinden dolayı onlaraKızılbaş deniyordu. Bu devirde Kızılbaşlık, Onikiİmam inancına bağlı kalmakla birlikte, Tanrının

insan suretinde görünmesi, tenasüh ve Ali'nintecessümü (beden değiştirmesi) sayılan Safavihükümdara tapınış ile birleşerek aşırı Şiiliğin

özelliklerini gösteren Türkmen bir şiilik biçimininadı oldu. Fakat Kızılbaş sözü zamanla Kürt 'lebirlikte dini ve sosyal bir başkaldırma hareketi

olan Celali isyanları dolayısıyla dinsiz asianlamında kullanılmaya başlanmıştır.

Şah İsmail, taraftarlarını ve kendisiniadlandırırken Kızılbaş sözcüğünükullanıyormuş.

XV. ve XVI. yy'larda Kızılbaşlar, ilkSafaviler olan Şeyh Cüneyd, Haydar veŞah İsmail taraftarları olan Türkmenboylarıydılar. Kırmızı bir serpuşgiydiklerinden dolayı onlara Kızılbaşdeniyordu. Bu devirde Kızılbaşlık,Oniki İmam inancına bağlı kalmaklabirlikte, Tanrının insan suretindegörünmesi, tenasüh ve Ali 'nintecessümü (beden değişt irmesi)sayılan Safavi hükümdara tapmış ilebirleşerek aşırı Şiiliğin özelliklerinigösteren Türkmen bir şiilik biçimininadı oldu. Fakat Kızılbaş sözü zamanlaKürt'le (Alevi/ere takılan kurt lakabısadece sosyal bir anlam taşır; belli biryaşam biçimini gösterir; resmiSünniliğe uymayan, aşiret adetlerihala canlı bulunan ve kendi içlerinekapanmış olarak yaşayan cemaatleriifade ediyor) birlikte dini ve sosyal birbaşkaldırma hareketi olan Celaliisyanları dolayıs ıy la dinsiz asianlamında kullanılmaya başlanmıştır.Bu yüzden Kızılbaş sözü yerini, XIX.yy.'dan önce yaygın bir kullanımolmayan Alevi'ye bırakmıştır. Oysaetimolojik anlamıyla bir Alevi'nin,soyca Ali'ye bağlı (Seyyid) olmasıgerek iyor . sözcüğün İ r a n ' d a k ikullanılışı da bu anlamda. Fakat buanlam zamanla genişlemiş Şia, yanitaraflar; özel olarak da Ali taraftananlamında kullanılmaya başlanmış.Ama bu anlamının dışında, bugün,Şiiliğin en önemli temsilcisi ve önderiolan İran'ın resmi din anlayışı ile

Anadolu Aleviliği ve Bektaşiliğibirbirlerinden çok farklıdır. Her ikiterim de zaman içinde özgün tarihselve ideolojileri anlamlar kazamışlar.Şiilik süreç sonunda İran'da resmiideoloji haline gelmiş; AnadoluAleviliği (Bektaşilik) ise kökenindeAsya, Anadolu ve İslam temellidüşünceleri ve maçları, zıt ilkeleriuzlaştırıcı (syncretistik) yapısında biraraya getirmiş. (Bkz. irene Melikoff,A.g.e)

(22) Zerdüşçülerin kutsal kitabı.

(23) Batı İran'da yayılmış bir Ale«imezhebidir. Hz. Ali'nin ve Sultarİshak'ın Tanrının görünüşü olduğuüzer in k u r u l u bir inanıştır.Ruhgöçüne inanmaları, ateş üstündeyürümeleri, Peygamber Hz. Musa'yımelek saymaları ayırıcı özellikleridir.Bu inanç günümüzde Sivas, Tuncelive A n t e p d o l a y l a r ı n d asürdürülmektedir. (Bkz, OrhanHançerlioğlu, İslam İnançları Sözlüğü,s. 79-80)

(24) Mircea Eliade. Kutsal ve Dindışı, s.108.

(25) Ali'nin lakabı 'Tanrının Aslanı'anlamındaki Esed-ullah-ül-gaalib'di.

(26) Bedri Noyan A.g.e s. 57-58

(27) Hacı Bektaş V e l i ' n i n deavucunda ve alnında Ali 'nin nişanıolarak yeşil bir ben vardır. Ali'ninalnını nurlandıran bu işaret, parlak biryıldız gibi Hacı Bektaş'ın alnında da

parlamaktadır.

(28) Mircea Eliade, İmgeler Simgeler,s. 45.

(29A) Mircea. Eliade, İmgeler Simgelers. 26.

(29) John Kingsley Birge, BektaşilikTarihi, Ant Yayınları, 1991, sf 195-196.

(30) İbn-i Arabi 'nin yorumuna göre.İsra hadisi der ki: "Ben onu ancakayetleri göstermek için y ü r ü t t ü m .Kendime değil. Zira hiçbir mekan beniiçermez. Bütün mekanların bana olannisbeti bir 'dir. Mümin kulumunkalbine sığan Ben'im. Şu halde kalkıponu kendime nasıl yürütürüm? OysaBen onun yanındayım, nerede olursa,olsun onunla beraberim..." (Bkz. NihatKeklik, Futuhat-el Mekkiye, s 103.)

(31) Nihat Keklik, Muhyiddin İbıı'ülArabi, El-Futuhat El-Mekkiyye, kültürBakanlığı yay, sf:110.

(32) Mircea Eliade, İmgeler Simgeler s.37-39.

(33) Mircea Eliade, Kutsal ve Dindışı s.97.

(34) Mircea Eliade, İmgeler Simgeler.

s. 33.

63

Page 64: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

HAYALET GEMİAylık Dergi

Sayı 13-14 Ekim/Kasım 199325000 TL KDV Dahil

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleriMüdürü

ALCHEMY Pazarlama İletişimi veDanışmanlık Limited Şirketi

adınaA.Babur AKYOL

Yazı Kurulu

Sedef ERKMAN Murat GÜLSOYNazlı ÖKTEN

Pınar TÜREN Haliçle VELİOĞLU

Katkıda Bulunanlar

Nejat AKSOY Zeynep AKTÜRECoşan BORA Oya DEMİR

Ahmet DEMİRHAN Ayşe DÜZKANYusuf ERADAM Cüneyt A. GENÇ

Yelda KARATAŞ Ergun KOCABIYIKYasemin SARIKAYA

Kapak Tasarımı

Yalçın KARACA

Reklam ve Halkla İlişkilerSorumlusu

Kaan YAZICIOĞLU

Yazışma Adresi

Hayalet GemiAlchemy Pazarlama İletişimi ve

Danışmanlık Limited ŞirketiAyazmaderesi cad. Yener ap. 19/9

80260 Gayrettepe İSTANBUL

Tel (212) 288 97 15 Faks (212) 266 84 26

Eğer Hayalet Gemi ileilişki kurmakistiyorsanız...

Herhangi bir evin loşodalarından birindegözlerinizi kapatın.

Ve karanlıkta bir koltuğakendinizi bırakıp,geçmişi ve geleceği

veen önemlisi bugünü

düşünüp sorular sorun.Sonra

yaklaşmakta olanHayalet Gemi ' yi

düşleyin.

Ya dabize yazın.

64

Page 65: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp
Page 66: Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o › 2017 › 08 › hg13_14_72.pdf · Başka bir dünya olduğuna yemin edebileceğiniz o açık denizlerin gecesinden çıkıp

İşe B a ş l a d ı k.

a / c h e m y Pazarlama İletişimi ve DanışmanlıkLimited Şirketi

Ayazmaderesi Cad, 19/980260 Gayrettepe İSTANBUL

Tel : (212)28897 17Faks: (212)2668426