23
.. !Jhsan Çap A. O. ilahiyat Fakültesi - ULUS-DEVLET VE DiN Editörler GÜRS0Y - ihsan ÇAPCIOGLU ANKARA 2007

Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

  • Upload
    vandat

  • View
    215

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

..

!Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi

Be§evl~r - Anıtarcı

KURESELLEŞME, ULUS-DEVLET

VE DiN

Editörler

Şahin GÜRS0Y - ihsan ÇAPCIOGLU

ANKARA 2007

Page 2: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

Şahin GÜRSOY

Son derece komplike ve karmaşık .bir içerik ve işleyişe sa­hip küresellik ol~sunu tam bir tanımlama yapmak oldukça zordur. Zira, tam tanımlanabilecek bir sürecin söz konusu ol­maması sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal, stratejik vd. birçok etken ve durumu içerisinde barındıran tanımlamalara yol ver­mektedir (Erbay, 1998: 147-148). Ulaşım, iletişim ve bilişim alanlarında meydana gelen yüksek nitelik değişm~si tarihsel bir kökene sahip küreselliğin anlayış ve işleyişinde büyük içerik

farklılaşmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, Batı, özellikle

Amerikan değer ve dokularının etkin konumu, artık ulus ötesi­ne sarkın ış kapitalist se~aye, hukukun birçok içeriğinin evren­selleşme eğilimi, ulus/devletlerin geleneksel formlarının içerik analizine zorlanması, çok kültürlülük, şeffaflığın giderek top­

lum ve bireyin yaşarnını kuşatarak· gizlilik ve mahre~ olma ni­teliklerinin azalması, yüksek geçişlilik ve etkileşim küreselleş­

me tarumları içerisinde öne çıkan olgulardan bazılarıdır. Banka ve Kredi kartı kayıtları, bilgisayar ve internet ortamı, telefon iletişim ve kayıtlan vb. birçok unsur artık yaşarnsal alanları faz­lasıyla kuşatarak öznele ait olanları son derece kısıtlı hale getir-

- 75-

Page 3: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

m_iştir. Saydamlaşan bilgi, uluslararası bir paylaşım ağının içe­

risine girerek ulus-ötesi bir nitelik kazanmış; böylece iletişim, bilişim, etkileşim ve benzeşme etmenleri olarak küresel süreç içerisinde yerini almıştır (İçli, 2001: 163). Aynı şekilde insan

hakları, demokrasi, özgürlük gibi kavramlar da anahtar deyim­ler halirıe gelerek evrensel bir tonda vurgulanır olmuştur.

Küresellik, içerisinde kavramsallığından farklı olarak göre­celi bir yerellik barındırmaktadır. Küresel değer ve dokulada

yoğun bir etkileşim ve değişim süreciyle karşı karşıya gelen ye­rel değer ve dokular, bir yandan Amerikan kültür dokusuyla (Çoştu, 2003: 69) etkileşirken; diğer taraftan otantik cazibesini sunabilme olanakların~ ulaşmaktadır. Küresersüreçte yoğun bir geçişlilik ve göreceli bir açık rekabet ortamı yakalamış olan ye­rel kültür unsurları kendisi dışına da açılabilme fırsatı yakala­mıştır. Her ne kadar kültürlerarası bir geçişlilik ve etkileşim var gibi ise de; sürecin, etkileşim unsurlarına hakim etkin kültür doku ve değerlel-i ·lehine durduğu muhakkaktı~. Küresel çok kültürlülük ve heterojen sosyo-kültürel bünye yönüne bir akış

var gibi görünüyorsa da süreçte baskın_ konumdcı bulunan Batı değerleri dolayısıyla Batı merkezli bir homojenliğe doğru kayı­şın varlığından söz etmek mümkündür (Arabacı, 2003). Dola­yısıyla, daha çok dinamik kültür dokularınının etkinliği ve kü­

reselliği söz konusudur. Bir başka açıdan bakıldığında, son de­rece girift bir içeriğe sahip olan kürese~eşmeyi; ağırlıklı olarak; Batılı olanın "öteki" olana yönelik bir benzeştirme ve gerekli olan şeyleri içselleştirmeye yönelik bir yayılma ve baskı süreci durumu olarak ele almak olasıdır (Tuna, 1998: 138-139. Fa­kat, küresellik olgusunu ve sürecini; yalnızca bir batı değer ve

- 76-

Page 4: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

dokularının yayılması ve Batının kendisi dışındakineyönelik bir baskı ve sömürü durumu olarak değerlendirmek eksik tanımla­maya yol açar. Zira, bu süreçte ulusal ve yerel olanın sosyal,

ekonomik, siyasal ve kültürel direnci söz konusudur ve sosyalin dinamik karakteriyle birlikt~ insan hakları, özgürlük, saydam­lık gibi birÇok küresel karakterli değerlerin ve sosyo-politik ger­

çekliğin oluştuğu muhakkaktır . . İnsanın psiko-sosyal güdüsü dolayısıyla tarihsel bir kökene

sahip küresellik olgusunu sanayi devrimi ve Avrupa aydınlan-, ması sonrası ortaya çıkan dönüşümden ayrı düşünmek müm­

kün değildir. Sanayi devrimi ile birlikte büyük bir atılım ve ha­reket kabiliyeri kazanan sermaye; iletişim ve ulaşım ağında

n'ı.eyda~a gelen büyük gelişmelerin yanı sıra teknolojinin de önemli desteğiyle ·artık 'doygunluk ötesine' uzanma gereğine yönelmiştir (Ersoy, 2002: 148). Modern zamanlarda üretilen deger ve yargılarla birlikte yayılma sürecine giren sermaye;

uh.is(devlet)-üstü olgulan da beraberinde getirmiştir. İleri kapi­talist kaynakların sınır içi doymuşluk durumu sermayeyi mo­

dern zaman Batı; özellikle Amerikan; değerleriyle birlikte sınır­ötesi arayışlara yönlendirmiştir. Küreselleşme eğilimine girmiş

doygun sermaye, yeni hammadde, yatırım, ucuz işçi ve tüketi­ci/pazar talepleriyle birlikte oluşturduğu çokuluslu şirketler ve Dünya Bankası, IMF, OPEC, MIGA' gibi küresel kuruluşlar ara­cılığıyla ulusların hukuk ve sermaye yci"pılarına müdahale etme eğilimi~dedir (Minibaş, 1998: 29). Özünde sermayenin rahat dolaşımını güden sermaye kökenli baskı, bir yönden küresel

* Multilateral Investment Gaurantee Agency.

-77-

Page 5: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

normlar ortaya çıkarırken; aynı zamanda modem zamaniann

güçlü örgütlenmelerinden birisi olan ulus-devleti içerik ve et­

kinliklerinde önemli değişikliklere zorlamaya başlamıştır. Ulus:.

lararası kuruluşlar, anlaşmalar ve hakem kuruluşlar/tahkim ara­

cılığıyla ulus-devletin yetki ve etkinlik alanlarında önemli ölçü­de daral(tıl)ma sürecine girilmiştir.

Küresellik, evrensel bir olgu gibi durmasına karşın içeriği­

nin etkin faktörünün modem zamanlarla birlikte oluşan Batılı

normlar, değerler ve yine büyük çoğunluğu Batılı ve Amerikan

kökenli sermaye olduğunda şüphe yoktur (Türkdoğan, 2002:

368). Buradan hareketle Batının bulunduğuyerin insanın var­

dığı son nokta; dolayısıyla batılı olanın eşsiz ve kendine has bir

durum olduğu şeklinde etı;ıosantrik yaklaşımlar da söz konusu

olabilmektedir (Günay, 1998: 20). Yın e bu ·çerçevede insanlı­

ğın takip etmesi gereken evrensel yol haritası olarak Batılı sü­

reç gösterilmektedir. Burada, küreselliğin Sanayi Devrimi,. Or­

taÇağ Hristiyan Reformu, Yakınçağ Fransız Devrimi, modernlik,

kapitalizm ve liberalizm de olan kökleri Batı eşsizliği/üstünlü­

ğü ve yayılmacılığına dayanak olu~turabilecek bir içerikte su­

n'ulmak~adır. Bu duruma, Batı-dışı toplumların sosyal-siyasal

örgütlenme sorunları ve geri kalrnışlığı yolverir bir niteliktedir.

Küreselleşme dinamikleri içerisinde Amerikan kültürünü,

sermayesini, siyaset ve stratejisini ayrı bir önemde ele almak

gerekir. Tarihsel bir köken ve sürece sahip kür~selliğin Doğu

Bloğunun çökmesinden sonra tek kutuplu kalan dünyada bir

başka Amerikanlaştığı muıiakkaktır. Kıta Avrupasında derin

. kökenieri bulunan mode:m liberal kapitalist anlayış çok kültür­lü Amerikan dinamiğiyle birlikte farklı bir form kazanmıştır

-78-

Page 6: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

(Pells, 2001: 1~21). Hristiyanlık kültürü içerisinde şekillen­

miş Batı tarzı yaşam felsefesi ve üslubu, Coca Cola, Mc Donald­

s, Holywood gibi birçok sosyal ve kültürel id ol ve ikonla birlikte farklı ve güçlü bir kitle kültürü yaratarak yoğun küreselleş·me

sürecine girmiştir. Hemen burada, Hristiyanlık kültürüyle din

olarak Hristiyanlığın farklı şeyler olduğunu, sö~ü edilen ve yo­ğun bir sekillerlik içeren bu kültür üzerinde pozitivist anlayışın bile etkilerinin var olduğunu belirtmek gerekir. Bu açıdan ba-

.kıldığında, küresellik olgusunda Amerikan kültür, siyaset ve eko­nomisinin derin izlerini görmekmümkündür (Çoştu, 2003: 69). Çok kültürlü dinamik sosyal bünyesinde fastfood, rock, caz, si­nema ve reklam sektörlerini yeniden üreten Amerikan kültürü,

geçişliliğe açık ~arakteriyle rahatça etkileşebilme ve yayılma kabiliyetine kavuşmuştur. Küresel kitle kültürünün heterojen

kimliğini de burada aramak mümkündür. Programlı olarak sü­rekli çekilen göçler vasıtasıyla çok kültürlü dinamik bünyeyi canlı tutmaya çalışan Amerikan dokusu; sermaye ve telmolojiyle bir­

leşerek bir "Amerikan rüyası" oluşturmaya çalışmaktadır. Kitle

kabulünü sağlamak ve sosyal ~azibeyle birlikte değişime zorla­mak için kitle iletişim ve etkileşim araçları yoluyla yoğun bir

Amerikan 'ihtişamı' empoze edilmektedir. Sinema, reklam, bili­şim, sanayi ve teknoloji sektöderi hep Amerikan dinamizmine

ve görselliğine vu~guda bulunmaktadır. Fakat, bu akışkan sü­reçte Amerikan kültürünün büyük bir yorulma eğilimi içerdiği­

ni, birçok büyük şirketin çok ciddi maliyet ve satış açıklan ver­diğini ve çoğu halka açık uluslararasılaşmış bu şirketlerin mu­

hasebe oyunlarıyla hem zararlarını gizlediği hem de yatırımcı- .

larını/ortaklarını yanlış bilgilendirdiği artık bilinen bir durum- ·

- 79-

Page 7: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

dur. Enerji devi Enron, Marketing Wall Mart, t~lekominikasyon ve alt-yapı devi World Com ve kot pantelonun mucidi olarak

sunulan Lewis sadece bunlardan bazılarıdır. Ayrıca, American maliyesinin çok büyük oranlarda cari ve bütçe açıkları vermeye

devam ediyor olması bu küresel yayılma açısından geleceği sor­gulatır içeriktedir. Yıne burada, küreselliğin yegane bir Ameri­kan değer ve dokularından ibaret olmadığını ve bu küreselleş­

me eğilimindeki etki/baskı sürecinin diğer etki: dinamiklerinde de dururnun çok farklı olmadığını söylemek gerekir.

Küreselleşmenin temel dinamiklerinden birisi hiç şüphesiz sermayenin mutlak kar esasına dayalı dinamik karakteridir. İle­ri sanayi ve sermaye merkezlerinde beliren doygunluk, doygun­

lukla birlikte sürekli yükselen GSMH oranının beraberinde ge­tirdiği emek ve hammadde maliyetlerindeki artış sermayeyi yeni hammadde ve ucuz. emek arayışlarına yöneltmiştir. Bir ba~ka ifadeyle sermaye, varlığını koruyabilmek ve büyümesini

devam ettirebilmek için .küreselleşme eğitime girmiştir. Bugün artık ulus-ötesi bir hüviyet kazanmış çok sayıda çok uluslu şir­

ketin sermaye yapısı ve ticaret ağı birçok ülkenin ticaret gücün­den çok daha büyük hale gelmiştir (aynı şekilde zararlarda bu denli büyük ve yıkıcı olabilmektedir) (Kurubaş, 1998: 13, 20).

Bu durum, bir yandan sermayeyi ulus-üstü arayışlara ve orga­nizasyonlara yönlendirirken; diğer taraftan rekabeti şiddetlen­direrek yerel olana yönelik çok yönlü kuşatma ve baskı uygula­

malarına neden olmaktadır. ,, · · Sermayenin, uluslararası bir hareketlilik kazanması serma-

lye k~rlılığını güvence al~na alacak uluslararası örgütlenmeleri de zorunlu kılmıştır (Minibaş, 1998: 28). Birçok uluslararası

. .

- 80-

Page 8: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

kuruluşun baskısı ve uluslararası anlaşmalar yoluyla ulus-dev­letin yetkileri yeniden tanımlanılarak sınırlandınlmaktadır. Bu

süreçte modern sosyal ulus-devlet yeniden yapılandınlmak su­retiyle ekonomik etkinliklerden arındırılarak küçültülüp; sos­yal olma özelliğine de sınırlamalar getirilmektedir. Bu yolla,

ulus-devletin uluslararası sermaye rekabetine müdahil olma potansiyeli sınırlandırılmaktadır (Aktan, 1999: 233). Birçok uluslararası şirketin iflas etmesiyle birlikte ortaya çıkan iş ve

vergi kaybına rağmen sosyC~:l içerikli müdahaleye izin verilme­mesini bu çerçevede değerlendirmek mümkündür.

Ulus-üstü bir konum, güç ve güvence kazanarak artık yer kürenin siyasal, stratejik, ekonomik ve sosyal politikalarında etki

salıipi olan sermaye; sanayi, ticaret ve piyasa hareketleriyle de ulus-devlete karŞı bir etld/baskı kabiliyetine ulaşabilmektedir (Koçdemiı; 2001: 129-130). Yoğun bir etki ve güç kaybına uğra­yan ulus-devlet, aynı zamanda ekonomik etkinlik alanlannın hemen çoğunu da sermayeye devretmek durumunda kalmakta­dır. Yani, dinamik sermaye, sosyal-ulus devletin ekonomik geniş­

liklerini de elinden devralmaktadır. Böylece sermaye; işgücü, sosyal güvenlik sistemi organizasyonu, yasama organlarına etki,

kitle kuruluşlarına sponsorluk, eğitime katkı, bilimi teşvik ve fi­nanse gibi birçok etkinliklerle ulus-devletin yetki ve fonksiyonla­nndan devralmalarda bulunmaktadır. Hemen burada, dinamik sivil sermaye etkinlikleriyle sosyal ulus-devletin birçok yükümlü­

lüklerinden de sıyrılma fırsatı bulduğunu belirtmek gerekir. Aynı şekilde çok uluslu sermaye; iş ve istihdam olanakları, artı değer/ gelir yaratma, ödemeler dengesine katkı ve turizm gelirleri, ulu­sal potansiyellerin ekonomik ürürıe dönüştürülmesi gibi birçok

- 81 -

Page 9: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

ulus-devlet sınırlan içerisinde sosyal ve ekonomik fonksiyonlar gerçekleştinnektedir. Kısacası, küresel akış sosyal ulus-devleti niteliklerinden dönüştürerek koruyucu hakem devlete doğru bir zorlamada bulunmaktadır (Aktan, 1999: 62).

Ulus-devlet içi gerçekleştirdiği etkinliklerle birçok sosyal ve ekonomik fonksiyon yüklenen yüksek kar beklentili ulus-üstü

~ermayenin, küresel olarak kurguladığı sosyal hukuk duzeni, siyasal örgütlenme biçimi ve ekonomik kurallar kadar evrensel

nonnlar ve standartlar arzuladığını söylemek olası değildir. Ulus­lararası kuruluşların ve ileri ülkelerin yoğun ilgisini çekmiş olan ulus-üstü sermayenin hammadde, emek ve pazar olarak yarar­landığı "öteki" ülkelerdeki çalışma koşulları, Ücret ve gelir dü­zeyleri, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin yaygınlığı ve tabi ki çevre sorunlan evrensel nonnlarda bir ilgi ve katkı görmemek­tedir (Aydın, 2002: 24). Sağlık ve sosyal güvenlik sistemleriyle sadece küresel ekonomik sisteme yüklediği maliyet ve risk yö­

nüyle ilgilenilirken; dünyanın birçok yerinde hiçbir sosyal gü­vencesi olmayan ve 30-40 dolar gibi son derece düşük ücretler

alan emek kullanılmaktadır. Aynı şekilde, ekolojiyle ilgili dü­zen ve çevre sorunlanna karşı (Tuna, 2002: 348) hiçbir ulusla­rarası norm gözetilmemektedir. Bu anlarnda Amerika'nın Kyo­

to Sözleşmesine (çevre koruma anlaşması) kar:şı göstenniş ol­duğu tutum, işin evrensel etik ve içeriğ~ açısından son derece anlamlıdır. Bu durum, doygun sistemin sermayesine karlarını maksimize edebileceği yeni kaynak, iş gücü ve pazar olanakları sağlarken, ilişki yoğunluğu artırılan ulus-devletlerin uzun va­dede sosyal, ekonomik ve ekolojik sorunlarını daha da büyük ve karmaşık hale getirmektedir. ·

-82-

Page 10: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS · DEVLET VE DIN

Ekonomik ve stratejik/askeri ilişkilerle yeni süreçler kaza­nan küresel işleyiş; ticaret hukukundan başka, artık birçok iç

ulusal soruna da uluslararası bir nitelik kazandırmıştır. Bireysel hak ve özgürlükler, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti, azın­

lıklar ve etniklik hamledilen toplumsal katmanlar bunların baş­lıcalarındandır. Birçok yetki ve etkinliğini sivil örgütlenmelerle paylaşan ulus-devlet, (göreceli) küresel saydamlık ve geçişlilik nedeniyle de önemli erk kayıplarına uğramaktadır (Koçdemir,

·2001: 132). Bir başka ifadeyle; ulus-devlet artık her zamankin­den. daha yoğun bir iç v~ dış etki odaklarıyla 've·tazyiklerle karşı karşıya bulunmaktadır.

. Ulus-devlet üzerinde, G-5 denilen ülkeler, uluslararası ku­ruluşlar ve yatırımcı sermayeden öte sıcak sermaye hareketleri­nin farklı bir etki gücü vardır (Türköz, 2001: 397). Zaten, sü-

. rekli etki dinamikleri etkisi altında bulunan ulus-devlet, serma­ye hareketleri ve mali krizlerle bir başka zorlanmaktadır. Bir- ·

çok ulus-devletin önemli yetki devirlerini ve yeniden yapılan­

ma hamlelerini kriz dönemlerinde gerçekleştirmeye çalıştığı bilinen bir durumdur.

Uluslararası anlaşmalar ve kuruluşlardan başka, tabi olu­

nan siyasal ve ekonomik birlikler ulus-devletin yetkilerini dev­ralmakta, milli devletin yetki ve etkinlik alanlarına sınırlamalar getirmektedir (Sağ ve Aslan, 2001: 181). Birçok uluslararasl ticaret arılaşması, ikili veya çoklu sözleşmeler ve AET, N AFTA· gibi uluslararası ekonomik örgütlenmeler.ulus-devletin ekono­mik etkinliklerine sınırlamalar ve düzenlemeler getirirken, Av­

rupa Birliği ile ortaya çıkan geniş içerikli sosyal, ekonomik ve siyasal dönüşümle birlikte ulus-devletin siyasal hükümranlık

- 83-

Page 11: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

alanlarına yönelik tanımlamalar da ortaya çıkmıştır (Sezal, 200 ı:

250). Bu süreçte, çok-uluslu siyasal ve ekonomik bir yapı şekil­

lenirken; ulus-devletin siyasal ve ekonomik etkinliklerine sırur­

lamalar getirilmektedir. Üretim ve teknoloji alanlarındaki iş bölümü ve işbirliğiyle birlikte birçok yönden birbirine bağımlı

hale gelen sermayenin ulus-devletin sınırlandırılmasına. yöne­

. lik beklentilerinin ortaya çıkacağı muhakkaktır. Hemen bura­

da, çokuluslu birlikteliklerin getireceği olası yararlar ve birlik­

d~şı uluslara yönelik baskı potansiyelinin de ulusları birlik yö­

nüne doğru zorladığını belirtmek gerekir. Zira, Uluslararası bir­

likteliklerin; Avrupa Birliği'nin Türk-Yunan ·ilişkileri ve Kıbrıs

sorununa karşı takındığı tutum ve tavır örneğinde belirqiği üze­

re; birçok komşu ülkeler arasındaki sorunlara yönelik baskı ve etki eğilimlerinin de varolduğu gözlenmektedir. Ayrıca, Avrupa

Birliği gibi oluşumların süper-güç olabilmenin gereklerinden bir

unsur olarak, oluşturma yönünde büyük gayret sarf ettikleri

askeri gücün yakın gelecekte ortaya kayacağı baskı ve tehdit

gücünü de gözden uzak tutmamak gerekir.

Yoğun üretim akışını karşılayabilmek amacıyla, üretilen

ürünü tüketebilecek toplumsal içerik, küresel kitle kültürünün

oluşturulmasını gerekli kılmaktadır (Eroğlu, 150). Moda, rek­

lam, aktüalite, görsellik, imaj gibi birçok etmen ve kavramlarla

birey davranışları ve kitlesel kültür etki altına alınarak popüler . kültür üretilmektedir. Toplumsal yaşamda istek ve beğenileri

benzeştirerek bir "evrensel gereksinimler" kümesi oluşturulmak

istenmektedir. Böylece, post-endüstriyel üretim için yaşamsal

· öneme sahip· yoğun tüketici kitlelerinin oluşturulması hedef­

lenmektedir. Bir başka deyişle sermaye, kültürü de küreselleşti-

- 84 -

Page 12: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-OEVLET VE DiN

rerek kendisine geniş bir hareket alanı ve yayılma ortarnı oluş­turma arzu ve çabası içerisindedir. Bu süreçte, medya başta ol­

mak üzere kide iletişim ve ulaşım araçl!lnyla birlikte nüfus ha­rekederi ve turizrnin de önemli bir yeri olduğu belirtilmelidir

(Balıkçı, 2002: 16; Krş. Artun, 2002: 7-8).

Medya ve kide iletişim araçlanyla sürekli popüler uyarıya maruz kalan kide kültürü, akışkan bir karaktere büronınekte­dir (Karakaş, 2002: 179). Küreselleşmeyle eş zamanlı olarak

. ortaya çıkan küresel etkileşim ve bilişim unsurları mekan ve zaınan kavramında ön~mli farklılaşrnalara yol açarak ulus-dev­let olgusunu ve siyasi sınırlan oldukça örselernektedir (Pells, 2001: 28-29). İletişim ve bilişim ağıyla etkileşen. ulusal kültür­ler dönüşen sınır kavramıyla birlikte yoğıın bir küresel içerik kazarırnaktadır. · Bu durumun; özellikle sosyal, siyasal ve eko­

nomik olarak gelişmemiş ulusların }<ültür dokularında kınlma­lara yol açacağı ve ulus (devlet) bilincinin ve ulusal aidiyet duy­

gusunun zayıflamasına yol açacağı rnuhakkaktır. Ulusal değer­

ler, dokular ve mitler yeni seküler dakulu kitle kültürü tarafın­dan ciddi anlamda törpülenmektedir. Bu süreç, yoğun bir ilişki ağıyla uluslararası etki tarafından yukarıdan aşındınlan ulus­

devleti aynı zamanda içeriden/aşağıdan da aşındırmaktadır (Kurubaş, 1998: 18). Siyasal, ekonomik ve askeri alanlardan çok daha öte bir içeriğe sahip olan küreselleşme, ortaya çıkardı­ğı/oluşturduğu kide kültürüyle ve seküler değerlerle inkültüre edilen bireyin, ulus dokusunun içini dolduran değerlerine yapı­lan vurgularla ulusal duyarlılık anlayışını etkilemektedir. Küre­sel ilişkiler ve etkileşim sonucu kültürel kimlik dokusunda beli­ren alışkanlık bireysel kimlik oluşumlannı da etkilemektedir.

- 85 -

Page 13: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

Bu süreçte, toplumsal ve bireysel kimlik dokusunda beliren baş­kalaşma lar, toplumsal doku kınimalarına ve ulusal yapıda çö­

zülmelere neden olabilecek bir niteliktedir (Eroğlu, 2001: 150). Uluslararası ilişki ve etkileşirnde yaşanan yoğunlukla bera­

ber ulus-devlette yaşanan değişimlere paralel olarak sivil katı­

lım ve ·örgütlenmeler de nitelik değiştirmektedir. Artık birey, ulus(devlet)-üstü örgütlenme, etkinlik ve etkileşirnin daha faz­la bir parçası olmaktadır. Kültür ~okusu ve birey, ekonomik ve

kültürel etkilerle tipleşerek daha çok benzeşmeler ortaya çık­maktadır. Bu durum, bir taraftan sosyal bünyenin bütünlük ve

doku dinamizmini etkilerken, aynı zamanda ~!us-devletin do­kusal hakimiyet ve siyasal birlik ve bütünlük sürecini de etkile­mektedir. Çok kültürlülüğün öne çıkartılması ve sosyal grupla­ra ileri düzey özgürlük ve özerkliklerin tanınması, dinamik bir sosyal-siyasal bünye oluşturamamış ve sosyal ve.ekonomik re­fah düzeyini ileri toplumların seviyesine ulaştıramamış toplum­

larda/uluslarda birçok kırılma ve çözülmelere yol açabilecek bir içeriktedir_(van Barloewen, 2001: 3). Hemen burada, dö­

nüşme dinamizmi kazanmış sosyal, ekonomik bünyenin öne­mini belirtmek gerekir.

KültGrel canlılık ve farkların birer siyasal olgu ve süreç ola­rak değerlendirilmesi/sunulması kültürel içerikli siyasal şiddet

hüviyeti kazanarak ulus-devleti içeriden/aşağıdan zorlayabil­mektedir (Küresel Yönetim Komisyonu Raporu, Küresel Komşu­

luk, 1996: 34). Yer~lq_l_~_:'llrgularlaküreselakışkarşı­sında ulusal duruş ve direncin kırılması da kolaylaşmaktadır.

Bir b~şka ifad~le, yerel kültür ve ~insel d okulara birer siyasal­ayrışma noktaları olarak yapılan vurgularta kureselleşme ara-----

- 86-

Page 14: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLI;ŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

sında siyasal-sosyal bir ilinti bulunmakta; zedelenen ulus doku­suİla karşın küresel süreç hız kazanmaktadır (von Borloewen,

2001: 5). Siyasal bir içeriğe bürünen yer~l-kültürel ve dinsel ta­lepler şiddet iç_eren eylemlerle b~te diğ~r kültür dokularınl ve tabi ki ulus-devleti tehdit eder bir nitelik kazanabilmektedir (Kon­

g~ 2003). Küresel süreç içerisinde yerel değer ve dokulann/kül­türlerin siyasal bir nitelikle öne çıkartılması ulus-devlete karşın mikro-milliyetçilik almnları açısından siyasal bir zemin olabilmek-

,te~03). Bu sosyal-siyasal süreç, küreselleşmenin sosyal, siyasal ve ekonomik aktörleri tarafından alınan sürekli

. . -·· · · -

etkliıK.ararl~rla bilinÇli bir etkiye tabi tutularak süreklili@!.in sağ-lanılmasına çalışılmaktadır. Dünyanın birçok bölgesinde ulus­devlete: yonelik sıyasal nıtelikli etnik ve dini (şiddet) harekerleri­nin ulus devleti alttan zorladığı bilinen bir durumdur. Bu sürecin ulus-devletin üniter siyasal örgüt yapısını zorlayacağı ve bütün­cü! bir siyasal bilinç dokusunu sarsacağı açıktır. Ayrıca, kaynak

ve enerji/c:Unamizm kayıplan da ortaya çıkmaktadır.

Küreselleşme sürecinde ve yaşanılan ilişki ve etkileşim yo­ğıınluğunda ulus-devletin siyasal-sosyal hakimiyet alanlarına yönelik müdahalelerde terörün küreselleşmesinin ve "küresel terör" yaklaşımının önemli bir yeri vardır (Sham ve Merari, 2001). Daha çok; sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların yoğun

yaşandığı topluml~rdan/bölgelerden gelişmiş ülkelere yönelik şiddete dayalı olarak ifade edilen tepki küresel terör olarak ka­bul edilmekte (Gürsoy, 2003: 515), ileri toplurnlara yönelik tehdit ve şiddet içeren bu eğilimler ulus-devlete karşı bir etki dinamiğiyle değerlendirilmektedir. ifadeden de anlaşılacağı üzere; ulus- devlete yönelik birçok şiddete dayalı tavır ve tu-

- 87-

Page 15: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

tumlar küresel terör yaklaşımı içerisinde değerlendirilmemek­tedir. Bununla birlikte, ABD'nin başını çektiği bir grup gelişmiş

ülke tarafından bir başka etkinlik kazandınlan uluslararası te­rörle mücadele anlayışı artık ulusal smırların dışında bir boyut

kazanmıştır. Bölgesel ve yerel müdahalelere zemin hazırlamak için "bilerek tansiyon yükseltme" tutumlarına da açık bu ulus­lararası terör mücadelesi İngiltere'nin "Terorism Act 2000" ve ABD'nin Patriot Act 2001" terör yaklaşunlannda olduğu gibi;

ulus-üstü bir baskı eteğine de sahip kılınmak istenilmektedir (Yenisey, 2001). Böylece, küresel süreçle eş-zamanlı olarakkü­reselleşme eğilimi kazan<41 uluslararası terör eylemleri karşı­sında ulus-devlet, bir yandan aşağıdan zorlanırken aynı_ zamanda "küresel güvenlik" endişeleriyle/iddialarıyla yukarıdan da has­

kılanmaktadır.

Küresel süreçle birlikte yoğun bir ilişki ve etki ağı kazanan sivil oluşumlar ve kitle örgütlenmeleri sivil topluma doğru bir

güç kaymasıyla birlikte artık ulus-devletin üzerinde bir hareket kabiliyeti ve etki niteliği kazanmış olacaktır (Aktan, 1999: 91). Çevre ve nükleer sorunlar, çocuk, kadın ve insan haklan konu­lan dinsel içerikli örgütlenmeler; enternasyonal siyasal yapılan­malar, sportifkurum ve kuruluşlar, cinseVeşcinsel dayanışmalar

artık ulus-devletin dışmda/üzerinde bir ilişki ağına bürünmüş­tür. Belirli bir meşruiyet kazanan sivil örgütlenmeler, aynı za­manda siyasal iradeye ve ulus-devlet işleyişine etkide buluna­bilme sürecine de girmiştir. _Bu sivil sosyal, ekonomik, siyasal ve ekolojik sürecin beraberinde küresel kurum ve kuruluşları da getirmesi olasıdır. Böylece ulus-devlet bir başka küresel etki dinamigi ile karşılaşmış olmaktadır.

- 88-

Page 16: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

Küresel süreçte ulus-devletin içini boşaltan önemli unsur­lardan birisi de hiç şüphe yok ki daha çok gelişmiş ülkelere doğ­

ru gerçekleşen nüfus hareketleridir. Maksimum bir derinliğe ulaşmış ekonominin ve zayıf demografi dinamikleriyle kısırlaş­

ma sürecine giren sosyal örgütlenmenin ihtiyaçlarının karşılan­ması için gerçekleştirilen sınırlı, tek taraflı ve oldukça kontrollü nüfus hareketleri/göç (Küresel Yönetim Komisyonu Raporu, 1996: 169-170), bir taraftan gelişmemiş ülkelerin istihdam

· sorununa kısmi çözüm olurken; aynı zamanda büyük maliyet­lerle yetiştirilen ve ulı.ıs-devlet içerisinde önemli gereksinimler duyulan nitelikli nüfusu da ulus-devlet içerisinden çekmektedir

. (Er kal, ı 998: 288-289). Ayrıca, büyük oranda siyasi haklardan arındırılmış olan göçmen nüfus, bir taraftan sosyal içerisinde etkisizleştirilirken aynı zamanda süreç içerisinde kültürel çö­zülmelerle karşı karşıya kalmaktadır: Yani, taşınılmış nüfusun kültürel ve değersel kimlik kaymalan/erimeleri de süreçle bir­

likte gerçekleşmektedir. Bu kimliksel başkalaşım, özellikle kül­

tür ve değer dokusu oturmamış taşınmış nüfus üzerinde sekü­ler yaşam kültürünün dürtücülüğü/eriticiliğini daha da etkin

.kılmaktadır. O halde, ulusal doku ve kültür kimlik kayıplarıyla

da aşındınlmaktadır. Küreselleşme sürecinin en etkin etmenlerinden biri olarak

iletişim zenginliği ve medya, hemen bütün küresel etki faktör­lerinin önemli destek unsurlarından birisi olmasının· yanında;

bizzat kendisi de ulusal doku üzerinde derin bir etkinliğe sahip­tir (Eroğlu, 2002: 139). Zaman ve mekan arasındaki mesafeyi

kaldırarak güçlü ve yoğun ilişki ağlarını güçlendiren medya ve iletişim faktörü (Konyar, 2002: 215), bir taraftan da "küresel

. 89-

Page 17: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

kitle kültürünü" toplurnlara aktararak ulusal ve yerel kültürleri tek düzelik yönünde etkilemektedir (Pells, 2001: 14). Tüketim

kültürünün/alışkanlıklannın tahrik edilmesi ve moda, değişim ve dönüşüm dinamiklerinin sürekli etkin kılınması, küresel de­

ğerler ve akışkanlıklann kitlelere ulaştınlmasında yine iletişim araçları ve medya yoğun olarak kullanılmaktadır. Sosyal ve kültürel akışkanlıklann iletilmesinden öte iletişim .araçları ve medya; siyasal, dinsel, çevresel, askeri ve ekonomik iletilerin

kitlelere/toplurnlara ulaştırılmasında başlıca unsurlardandır (Uysal, 1998: 232-233). Sosyal yaşamda ve hatta siyasal ör­

gütlenme içerisinde artık 4. kuvvet olarak yerini almış olan ile­tişim unsurları, bütün dinamik etki yönleriyle birlikte ulusal değerler, dokular ve ulus-devlet üzerinde çoğunlukla küresel süreç lehine olmak üzere geniş bir etki gücüne sahiptir. Zira, kitle iletişim. araçları ve medya ile sermaye, siyasal ve askeri aktörler arasındaki . ilişki bilinmekte olup medyanın kitlelerin

bitiŞimi ve etkileşimi üzerindeki yeri yoğun olarak tartışılan konulardan biridir (Milburn, 1998: 245-249). ·

İletişim unsurlan ve medya, kitle kültürünün niteliksel do­kusunu çqzümlemesinin ötesinde kitleler ve siyasal irade üzerin­de baskı ve yönlendirme unsuru olarak etkin bir öneme sahiptir. Yıne, kitle yönlendinnesinden başka kitleleri sosyal, siyasal, eko- ·

nomik, askeri vd. konularda; dez-enformasyona açık bir içerikle; bilgilendirerek ve gündem oluşturarak yönetimsel işleyiş karşı­sında daha kanlımcı olmasına yardımcı olmaktadır. Böylece, medya ve bilgi kaynaklarına sahip hakim unsurlar, kitlelerle bir­likte ulus-devlet üzerind~ de etki/baskı kurabilme yeteneğine kavuşmuş olmaktadır. Ayrıca, medya ve iletişim araçları doğru-

- 90-

Page 18: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

dan ilişkiden ayrı olarak mesaj verme ve ima etme faktörü olma

niteliğiyle de ulus-devlet üzerinde kurulan etkiye dinamik kat­

kılar sağlamaktadır. Bilişim ve haberleşme unsurları artık bir

baskı ve tehdit unsuru olarak belirebilmektedir.

Hemen bütün değer ve dokularda varlığını hissettiren kü­reselleşmenin ulusal kimliğin oluşmasında önemli bir yeri ve

önemi buluna.J) din (Gürsoy, 1996: 66) ile de etkileşmesi do­

ğaldır. Din, kentleşme ile birlikte geleneksel doku içerisindeki

sosyal kuşatıcılık ve birey davranışları üzerindeki yoğunluğUnu

büyük ölçüde modern değer ve dokulara bırakmaktadır. Yıne,

modernleşme ve sonrasındaki küreselleşme süreci, dinsel tu­

tum ve tavırlarda da geleneksel zamanlardaki durumdan ko­

puşları beraberinde getirmiştir. Seküler _değerlerle birlikte din­

de de beliren sekülerleşme ve rasyonelleşme sürecinin yanı sıra;

bireyin sosyal karşısında öz&ürleşmesi süreciyle beraber değer­ler ve dinin de birey üzerindeki etkisinde azalmalar b elirmiştir

(Usta, 2000). Başka bir ifadeyle, nüfus hareketleri ve göç ile

sürekli bir büyüme eğilimi gösteren kent olgusu ve kentlileşme;

küresel akışla birlikte daha bir evrensel içerik kazanarak gele-

. neksel değerlerin ve dirıin birey ve toplum yaşamındaki ağırlı­

ğında önemli değişimlere yol açmıştır. Küreselliğin henüz ağır­

lığını hissettirmeye başlamadığı modem zamanlarda birçok Batı­

dışı toplumlarda zaten var olan gelişme/Batılaşma problemi,

· küreselleşmeyle birlikte· Batının seküler dünya görüşünün top­

lumların yaşamlarında daiıa derin yer edinmesine neden olmuş­tur (Hocaoğlu, 1995: 328).

Fransız devrimi, reform hareketleri, aydırılanma, kapitalizm, liberalizm gibi hemen tamamen sekiller nitelikli köklere. sahip

- 91 -

Page 19: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

küreselleşme süreci, dünyevileşmenin güçlenmesiyle birlikte dinin sosyal etkinliğini zayıflatmakta (Onar, 2003: 143). Batı' da kiliselere olan ilginin/üyeliğin ve kilise gelirlerinin sürekli

azalmasına neden olmaktadır. Fakat bu seküler ileti ve eğilim­lerin güçlenmiş gibi durması dini olanın birey ve toplum yaşa­mından mutlak soyutlanmışlığına işaret edebilecek bir nitelikte

değildir. Amerikada 4000 civarı dini grubun varlığı ve Batidaki batı-dışı dinlere olan yoğun ilgi dinin seküler insanın yaşamın­daki yerine işaret etmektedir. Batı-dışı toplumlarda ise, sekiller yönelimden başka bir de ileri-yerelleşmeyle birlikte dinsel ze­minde de kırılmalara yol açabilecek içerikler söz konusu olabil­mektedir. Bu durum, üniterlik esasına göre siyasal örgütlenme­

sini gerçekleştirmiş olan ulus-devletin örgütyapısında zorlama­lara yol verebilecek bir içeriğe sahiptir (Aydın, 2002). Aynı şe­

kilde, dinin kimlik oluşturıı:ıa ve sosyal bütünleştirme .etkisinin

yanı sıra kırıiİna ve çözülme faktörü olabilme niteliği de göz önürie alınırsa küresel sürecin dinsel ve kimlik kırılmaianna da yol açabileceği belirtilmelidir. Ayrıca, mikro-milliyetçilikten

başka dinsel içerikli ayrışma istemleri de ulus-devlet içerisinde şiddet içeren örgütlenmelere zemin hazırlayabilmektedir. Ana bünyeden· aynlma isteği taşıyan veya hakim doku ya karşı daha fazla özgürlük/özerklik taleplerini ifade eden dinsel içerikli şid­

det, küreselleşmeyle doğrudan ilişkili olmamakla birlikte küre­selleşmenin beraberinde getirdiği "kendisini ifade edebilme" olanaklarıyla birlikte bir başka dinamik potansiyel kazanmak­tadır. Yani, yerel değerlerle birlikte din de küresel hareket po­tansiyeli ve ulus-üstü ilişki dinamiklerine ulaşmaktadır (Onat, 2003: 49). Bu çerçevede örtaya çıkan dinsel tutumdaki farklı-

- 92-

Page 20: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

laşmalar kimlik kırılınalarma da yol açabilecek bir mahiyette­dir (Günay, 2001: 42).

Ulus-devlet, küreselleşmeyle birlikte farklı içerikler kaza­nan yerel kültür ve din dokusundan başka bir de modern akışa

ve küreselleşmeye karşı beliren ve şiddet de içeren siyasal içe­rikli dinsel bir tavırla karşı karşıya gelebilmektedir (von Barloe­wen, 2001: 7). Aynı şekilde, içerisinde fundamentalizmi de barındırabilecek bir içerikle dinin siyasal alana yönelik eğilimi artabilmektedir (Robertson, 1992: 12-13). Bu durum, modern , ulus-devleti bir başka açıdan daha zorlanılmaktadır. · · Küreselleşme, köken ve içerik yönünden ağırlıklı olarak

sekiller bir dokuya sahiptir. Dolayısıyla, etkin akışkanlıklarda her ne ),<adar Hristiyan birliktelikler öne çıkıyor ise de kQresel­leşmeyi, Hıristiyariıığm yeni formlarda güçlü bir misyonerlik

. etkinliği olarak değerlendirmek oldukça zordur. Bununla bir­likte küresel akışkanlık sosyal zeminde din ile etkileşerek küre­

sel süreçte dine ve yeni dinsel hareketlere kendisini ifade ede­bilme ve coğrafya ötesine uzanabilme olanakları sunmaktadır.

Bu süreçte; küreselliğin etkin aktörlerinin hakim dini olması dolayısıyla Hıristiyan misyonerlik de daha bir küresel rahatlık

ve niteliğe kavuşmuştur (Onat, 2003: 149). Böylece Hıristiyan misyorierlik, ulusal kimlik dokusunun önemli bir faktörü olan Hıristiyanlık-dışı dinleri ve dolayısıyla ulus dokusunu etkileme kabiliyeti kazanmış olmaktadır. Hemen burada, Batılı ülkeler- .

de ve ABD'de diğer dinlerin de özellikle kendisine inanan ulu­sal topluluklar üzerinde son derece aktif olduğunu belirtmek gerekir (Tosun, 1993: 24-25, 166). Avrupa ve ABD'de yüzlerce Asya ve Afrika kökenli dini grupların ve cemaat birliktelikleri-

- 93-

Page 21: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

ŞAHiN GÜRSOY

nin olduğu bilinen bir durumdur. Yani, küresel süreçte dinsel

etkinlik bütün diniere açık bir mahiyette olmakla birlikte; eko­nomik, siyasal, sosyal faktörlerin Hıristiyan misyonerlik lehine olması nedeniyle küresel bir Hıristiyanlık etkinliğinin varlığına

işaret etmek yerinde olur. Ayrıca bu durum; küreselliğin, yal­nızca kontrol edilebilen içeriğiyle ilgili bir yönüdür.

Sonuç olarak, son derece komplike ve girift bir içeriğe sa­hip küreselleşme gerçekliği yoğun iç içe geçmişliğe rağmen kü­

resel ölçekli yaşam ve evrensel değerler standardı oluşwrmak yerine Batı ve Amerikan değer ve çıkarlarına yaygınlık kazan­

dırmaktadır. Dünya nüfusunun çok büyük bir bölümünün ya­şam düzeyi ve küresel etki aktörler~ tarafından batı: dışı ·top­lumlarda sergilenen insan ve çevre hakları tutumu/duyarsızlığı trajedik boyUtlarda bulunmaktadır. Aynı zamanda, sermayenin maliyet düşürme ve geniş liberal ortamlarda pazar ağını büyüt­

me endişeleri kür~sel aluşkanlığın önemli bir içeriğini teşkil et­mektedir. Bireyin özgürleşmesi ve sosyal olanla arasındaki ba­ğın zayıflam~sı ile sosyal ahlak ve sosyalin ku~atıcılığı giderek

etkisini kaybetmektedir. Bunun yerini evrensel kabul edilen durumlar almakta olup; birey yasalarla sosyale bağlanmakta­

dır. Artık sosyale hakim genel bir ahlak manzumesinden söz etmek kolay değildir.

Küresel sürecin devleti taşıma,k istediği yapı ve ulus-devle­tin bundan nasıl etkileneceği sürecin akış yönü ve süreçte beli­

recek etki ve tepkileşmelerle şekillenecektir. Süreçte yerelliğin ne ölçüde öne çıkarılacağı, yerkürenin paylaşımı ve kaynakları­

nın kullanımı ile pazarlama etkinliği ulus-devletin geleceği açı­sından önemlidir. Parçalanılarak minimize edilmiş sosyal doku

- 94 -

Page 22: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

KÜRESELLEŞME, ULUS-DEVLET VE DiN

tarafından sosyal düzenin, huzur ve barış ortamının ne ölçüde sağlanabileceği belli değildir. Zira; sosyal düzen içerisinde 'gü­

ven' duygusunun ve kitlesel birliktelik ve dayanışmanın önemli bir yeri vardır. Sosyal mühendislik etkisiyle küresel topluriısal

düzenin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği oldukça bilir­sizdir.

Ulus-devletin yeniden yapılandınlınası ve sınırlandınlması zorlayıcı bir süreç olarak din işlerinde de yeni bir durumu bera-

_berinde getirmektedir. Fiilen var kabul edilen merkez din yak­laş~ı yerelliğin öne çıkartılmasıyla birlikte mozayik anlayış tarafından merkeziyet özelliğinden arındırılmak istenilmekte­dir. Bu durum, din-devlet ilişkilerini dinsellik açısından yeni

içeriklere yönlendirmektedir. Küresel akışkanlık karşısında ulus-devletin ve ulusal ve ye­

rel dokuya hakim kültür ve dinlerin mutlak bir pasiflik içerisin­de olmadığını; aksine ulus ve din dokularında Batı küreselliği karşısında sürekli bir dinamik dönüşme arayışlannın veya içe

ve öz diye ifade edilen değerlere ve durumlara dönüş eğilimle­

rinin var olduğunu ifade etmek gerekir. Bir başka ifadeyle, Batı; özellikle Amerikan doku merkezli olağan akış ve hakim aktör­ler tarafından kontrol edilebilen bir süreç olarak küreselleşme­

nin mutlak dönüştürme gücüne sahip karşı konulamaz bir akış­kanlık olduğundaı:ı söz etmek mümkün değildir. Küresel süreç­te ulusal doku ve değerlerle birlikte siyasal örgütlenmenin ge­leceği açısından sosyo-kültürel dinamik bünyenin değişme/dö­nüşme ve rekabet edebilme içeriği ve kabiliyeti son derece önem­lidir. Aynı şekilde sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik süreç olarak küreselleşme; Batının kollektif doku, değer ve etkin fak-

- 95-

Page 23: Be§evl~r Anıtarcı .. KURESELLEŞME, ULUS-DEVLETisamveri.org/pdfdrg/D186852/2007/2007_GURSOYS.pdf · !Jhsan Çap cıoğta A. O. ilahiyat Fakültesi Be§evl~r -Anıtarcı KURESELLEŞME,

. ŞAHiN GÜRSOY

törleriyle birlikte bir akışkanlık oluşturmuş ise de; ekonomik, sosyal ve siyasal standartl~mn gelişmiş ülkeler düzeyine yüksel­

tilmesi, küresel süreçte Batı-dışı toplumsal doku ve değerler karşısındaki Batı ve ABD etkinliğini azaltabilecek bir içerikte­

dir.

- 96-