4
BERGAMA DOSYASI Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008 Kleopatra’ya 200 bin kitap gönderen şehir: Bergama Kitap her devirde verilebilecek en iyi hediye. Roma imparatoru Markus Antonius da canı sıkılan nişanlısı Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya ne hediye versem diye çok düşünmemiş. Bergama’nın zengin kitaplığında bulunan 200 bin kitabın hepsini Mısır Kraliçesine sunmuş. Antonius’un bu davranışı fazla cömert ve abartılı bulunabilir. Ancak M.Ö. ilk yüzyıl içinde yaşanan bu olay Bergama’nın daha o tarihte ne kadar zengin bir kültür kenti olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Türkiye’nin sahip olduğu en önemli kültür hazinelerinden birisi olan Bergama (Pergamon) antik kentinin kalıntıları Dikili sahilinin 29 kilometre doğusunda bulunan Bergama ilçesindedir. Yerleşim, Bakırçay ve ona Kuzey’den Geyikli Dağının sularını taşıyarak katılan Kestel çayının birleştiği noktadadır. Bakırçay’ın taşıdığı verimli topraklar Dikili’ye doğru uzanan pamuk, tütün, üzüm ve zeytin gibi değerli ürünlerin yetiştiği Bakırçay Ovası’nı oluşturur. Pergamon şehrinin tarihinde Anadolu’nun çağlar boyunca yaşadığı klasik Doğu-Batı çatışmasının izlerini görürüz. Doğu’dan Persler, Suriyeliler, Araplar ve Türkler, Batıdan’da Yunanlılar, Ispartalılar ve Romalılar bu topraklara egemen olmak için birbirleriyle kıyasıya mücadele etmişlerdir. Adı ilk kez Onbinlerin Dönüşü’nde duyuldu Kentin kuruluşuyla ilgili bilgiler net değil. Bununla beraber, kentin ismini almasına ilişkin aktarılan efsanelere göre Teuthrania Kralı Grynos bir savaşta Pergamon’dan yardım ister ve zaferden sonra kurduğu şehirlerden birisine Pergamon adını verir. Ancak, kente ilişkin ilk kayıtlar Antik yazar ve tarihçi Ksenophon’un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde geçer. Ksenophon, Pers Kralı Artekserkses’e karşı başlattığı iktidar mücadelesinde Prens Kyros’un yanında yer almış, başında bulunduğu Ispartalılardan oluşan onbin kişilik bir orduyla Mezopotamya’ya kadar giderek Artekserkses’le savaşmıştır. Ksenophon’un aktardığına göre Isparta ordusunun desteklediği bu savaş galibiyetle sonuçlanmış olsa da Kyros ölmüş ve Isparta ordusu Karadeniz üzerinden geri dönmüştür. Bu kitapta aktarılan bilgilere göre dönüş yolculuğunda M.Ö. 399 yılında Ksenophon Beragama’da konaklar ve Bergama Kalesini Pers satrapı Asidates’ten alır. Bergama bu tarihten sonra da Persler ile Batı uygarlıkları arasında pek çok savaşlara ve el değiştirmelere sahne olur. Bu dönemlerden sonra önemli dönüm noktaları Büyük Đskender’in M.Ö. 334 yılında Granikos savasıyla kaleyi fethi, Trakya Hükümdarı Lysimakhos’un M.Ö. 3. yüzyıl içinde devlet hazinesini buraya getirecek kadar kente önem vermesi, Philetairos’un Seleukos I döneminde burada neredeyse bağımsız bir devlet kurması ve ondan sonra gelen Eumenes I dönemi sıralanabilir. Fakat kentin en parlak devri Eumenes II döneminde (M.Ö. 197-159) yaşanır. Krallık 133 yılında Attalos III’ün vasiyetiyle Roma’ya bağlanır. Bergama Roma döneminde Asya Eyaletinin en önemli kentleri arasındadır. Kleopatra’ya 200 bin kitap gönderildi Roma döneminde Kent sanat, mimari ve sağlık alnındaki önemini korumaya devam etti. Öyle ki Đmparator Markus Antoninus M.Ö. 42 yılında Oktavianus’a karşı kazandığı Philippi meydan savaşından sonra bir süre Bergama’da yaşayacak ve Đskenderiye Kütüphanesi’ndeki kitapların yakılmasından yakınan Kleopatra’ya düğün hediyesi olarak Bergama Kütüphanesi’ndeki 200 bin kitabı hediye edecekti. Roma’nın bölünmesinden sonra kent gittikçe önemini yitirdi. Bergama’nın Türklerin eline geçişi ise 1306 yılında Karesioğulları Beyliğine katılmasıyla gerçekleşmiştir.

BERGAMA DOSYASI - tursabBERGAMA DOSYASI Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008 Pergamon kentinin bu günkü kalıntıları arasında Akoropolü, 200 bin kitaptan oluşan

  • Upload
    others

  • View
    20

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BERGAMA DOSYASI - tursabBERGAMA DOSYASI Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008 Pergamon kentinin bu günkü kalıntıları arasında Akoropolü, 200 bin kitaptan oluşan

BERGAMA DOSYASI

Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008

Kleopatra’ya 200 bin kitap gönderen şehir: Bergama

Kitap her devirde verilebilecek en iyi hediye. Roma imparatoru Markus Antonius da canı sıkılan nişanlısı Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya ne hediye versem diye çok düşünmemiş. Bergama’nın zengin kitaplığında bulunan 200 bin kitabın hepsini Mısır Kraliçesine sunmuş. Antonius’un bu davranışı fazla cömert ve abartılı bulunabilir. Ancak M.Ö. ilk yüzyıl içinde yaşanan bu olay Bergama’nın daha o tarihte ne kadar zengin bir kültür kenti olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Türkiye’nin sahip olduğu en önemli kültür hazinelerinden birisi olan Bergama (Pergamon) antik kentinin kalıntıları Dikili

sahilinin 29 kilometre doğusunda bulunan Bergama ilçesindedir. Yerleşim, Bakırçay ve ona Kuzey’den Geyikli Dağının sularını taşıyarak katılan Kestel çayının birleştiği noktadadır. Bakırçay’ın taşıdığı verimli topraklar Dikili’ye doğru uzanan pamuk, tütün, üzüm ve zeytin gibi değerli ürünlerin yetiştiği Bakırçay Ovası’nı oluşturur. Pergamon şehrinin tarihinde Anadolu’nun çağlar boyunca yaşadığı klasik Doğu-Batı çatışmasının izlerini görürüz. Doğu’dan Persler, Suriyeliler, Araplar ve Türkler, Batıdan’da Yunanlılar, Ispartalılar ve Romalılar bu topraklara egemen olmak için birbirleriyle kıyasıya mücadele etmişlerdir. Adı ilk kez Onbinlerin Dönüşü’nde duyuldu Kentin kuruluşuyla ilgili bilgiler net değil. Bununla beraber, kentin ismini almasına ilişkin aktarılan efsanelere göre Teuthrania Kralı Grynos bir savaşta Pergamon’dan yardım ister ve zaferden sonra kurduğu şehirlerden birisine Pergamon adını verir. Ancak, kente ilişkin ilk kayıtlar Antik yazar ve tarihçi Ksenophon’un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde geçer. Ksenophon, Pers Kralı Artekserkses’e karşı başlattığı iktidar mücadelesinde Prens Kyros’un yanında yer almış, başında bulunduğu Ispartalılardan oluşan onbin kişilik bir orduyla Mezopotamya’ya kadar giderek Artekserkses’le savaşmıştır. Ksenophon’un aktardığına göre Isparta ordusunun desteklediği bu savaş galibiyetle sonuçlanmış olsa da Kyros ölmüş ve Isparta ordusu Karadeniz üzerinden geri dönmüştür. Bu kitapta aktarılan bilgilere göre dönüş yolculuğunda M.Ö. 399 yılında Ksenophon Beragama’da konaklar ve Bergama Kalesini Pers satrapı Asidates’ten alır. Bergama bu tarihten sonra da Persler ile Batı uygarlıkları arasında pek çok savaşlara ve el değiştirmelere sahne olur. Bu dönemlerden sonra önemli dönüm noktaları Büyük Đskender’in M.Ö. 334 yılında Granikos savasıyla kaleyi fethi, Trakya Hükümdarı Lysimakhos’un M.Ö. 3. yüzyıl içinde devlet hazinesini buraya getirecek kadar kente önem vermesi, Philetairos’un Seleukos I döneminde burada neredeyse bağımsız bir devlet kurması ve ondan sonra gelen Eumenes I dönemi sıralanabilir. Fakat kentin en parlak devri Eumenes II döneminde (M.Ö. 197-159) yaşanır. Krallık 133 yılında Attalos III’ün vasiyetiyle Roma’ya bağlanır. Bergama Roma döneminde Asya Eyaletinin en önemli kentleri arasındadır. Kleopatra’ya 200 bin kitap gönderildi Roma döneminde Kent sanat, mimari ve sağlık alnındaki önemini korumaya devam etti. Öyle ki Đmparator Markus Antoninus M.Ö. 42 yılında Oktavianus’a karşı kazandığı Philippi meydan savaşından sonra bir süre Bergama’da yaşayacak ve Đskenderiye Kütüphanesi’ndeki kitapların yakılmasından yakınan Kleopatra’ya düğün hediyesi olarak Bergama Kütüphanesi’ndeki 200 bin kitabı hediye edecekti. Roma’nın bölünmesinden sonra kent gittikçe önemini yitirdi. Bergama’nın Türklerin eline geçişi ise 1306 yılında Karesioğulları Beyliğine katılmasıyla gerçekleşmiştir.

Page 2: BERGAMA DOSYASI - tursabBERGAMA DOSYASI Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008 Pergamon kentinin bu günkü kalıntıları arasında Akoropolü, 200 bin kitaptan oluşan

BERGAMA DOSYASI

Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008

Pergamon kentinin bu günkü kalıntıları arasında Akoropolü, 200 bin kitaptan oluşan Kütüphanesi, onbin kişilik tiyatrosu, sarayları, Trajan Tapınağı, Asklepion ve Serapis tapınakları ön plana çıkar. Bergama Krallığı’nın tarihine ilişkin önemli bilgiler veren muhteşem kabartmaları ile ünlü Zeus Sunağı ise Almanya’nın Berlin kentinde kendi adıyla kurulan müzede sergilenmektedir. Bergama’daki ĐÖ IV. yy’da kurulan Asklepeion ise döneminin en önemli tıp merkezi ve okulu durumundadır. Antik kentin önemli kalıntılarının bulunduğu Akropolis “Yukarı Kent” anlamına gelmektedir. Akropol tepesindeki yukarı kentte üç ayrı yerleşme vardır. Akropolün en yüksek ve korunaklı yerinde kral sarayları, tapınaklar ve su sarnıçları vardır ve burada kral ailesi ile birlikte kentin ileri gelenleri oturmaktaydı. Orta kentte ise tapınaklar, gymnasiumlar, temenoslar vardı. Aşağı kentte pazar ise çarşı ve halka ait yerleşi yerleri bulunmaktaydı. Yukarı Kent’te Yüceltilmiş Kahramanlar anısına yapılan özel yapılar olan Heron, Dor düzeninde bir yapı olan Bergama'nın en eski tapınağı Athena Tapınağı, Bergama krallarının oturdukları saraylar ve bunlara bağlı yapılar vardı. Yine Yukarı Kent’te bulunan Bergama Kütüphanesi’nde 200 bin cilt kitap bulunmaktaydı. II. Eumenes zamanında yapılan bu kütüphane Antik Çağın Đskenderiye Kütüphanesi’nden sonra ikinci büyük kütüphanesidir. Bu kitaplığı, Markus Antonius, Kleopatra'ya düğün armağanı olarak vermiştir. Devrin en önemli sağlık merkezi

Bergama tarihte önemli buluşlara gebe olmuş bir sanat, bilim ve sağlık merkezidir. Sağlık ve hekimlik Tanrısı Asklepios'un yeri anlamına gelen Asklepion'a 820 m uzunluğunda sütunlu bir yol ile ulaşılıyordu. Asklepion üç tarafı stoalarla ve doğu yanı çeşitli yapılarla çevrili 110x130 m ölçüsünde açık bir alandır. Asklepion'da yıkanmaya ve içmeye ilişkin üç havuz, ya da çeşme bulunmaktadır.Girişte solda bulunan yapı Asklepios Tapınağıdır. Üç tarafı galerilerle çevrili Asklepios alanın ortasında kutsal kaynak yanından tedavi binasına doğru tonozlu ve 80 m uzunluğunda bir geçit bulunur. Bu geçitten tıbbi tedaviler için ayrılmış daire şeklindeki yapıya geçilirdi. Geçitte su sesi ve

telkinlerden faydalanarak hastaların iyileşmesi sağlanırdı. Tedavi binası iki katlı olup alt kat çok iyi korunmuştur. Ana yapı silindir şeklinde olup iç kısmının çapı 26.5 metredir. Bu yuvarlak yapının çevresini 6 büyük apsis çevirmektedir. Bergama'nın en önemli buluşlarından biri Pergamon Kağıdı anlamına gelen "Pergaminai karte" yani parşömendir. Antik çağların ünlü hekimi Galen de Bergamalı’dır. Kentteki 10.000 kişilik tiyatro, II. Eumenes döneminde yapılmıştır. Tiyatro terasına, güneyde yer alan üç kemerli kapıdan girilir.Antik çağın en dik tiyatrolarından biridir. Zeus Sunağı’nın hikayesi Zeus Sunağı Bergama’nın en parlak çağı olan II. Eumenes (M.Ö. 197-159) döneminde inşa edilmiştir. Sunak Pergamon krallığının Galatlar’a karşı kazandığı zaferi simgeler. Sunağın iki yanındaki kabartmalarda Tanrılarla devlerin savaşı ve Bergama’nın efsanevi kuruluşu resmedilmektedir. Bergama’da ilk kazılar 1874’te Alman yol mühendisi Carl Human tarafından başlamıştır. Kültür Bakanlığı tarafından Ümit Yaşar Gözüm’ün yayın yönetmenliğinde hazırlanan “Yitik Mirasın Dönüş Öyküsü”nde Zeus Sunağı’nın Almanya’ya götürülüşü şöyle aktarılmaktadır: “.. 1878 yılında kazı izni verildikten sonra, Bergama’da yapılan kazıların ilk üç yılında çıkarılan eserlerin, devlete ait üçte birlik kısmı takdir edilen meblağü karşılığında Almanlara verilmiştir. Bu kazıların dördüncü ve beşinci yıllarında çıkarılan eserlerin bir kısmının Almanya ile yapılmış anlaşma uyarınca, daha önce çıkarılıp Almanya’ya taşınmış olan eserlerin devamı oldukları için, bir kısmının da Padişah izin verdiği için Almanlara bırakıldığı görülmektedir...”

Page 3: BERGAMA DOSYASI - tursabBERGAMA DOSYASI Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008 Pergamon kentinin bu günkü kalıntıları arasında Akoropolü, 200 bin kitaptan oluşan

BERGAMA DOSYASI

Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008

Aynı yayında 1990 yılında Sunağın geri kazanılması için Bakanlığın da desteklediği bir kampanya başlatıldıysa da bu girişimler günümüze kadar sonuçsuz kalmıştır. Bu gün Berlin kentindeki Pegamon Müzesi’nde sergilenen sunağı ve Bergama’ya ait pek çok değerli kalıntıyı her yıl 850 bin civarında kişi ziyaret etmektedir. Bergama Kilisesi (Bergama): Đncil'de adı geçen yedi kiliseden kesin olarak yeri bilinen tek kilisedir. Bergamalılar kırmızı tuğlalarla inşa edilen bu kiliseyi "Kızıl Avlu" diye adlandırmışlardır. Đlk olarak Hadrianus (M.Ö. 117-138) döneminde Serapis adlı Tanrı için yapılmıştır. Orjinal ismi de bu Tanrıya atfen "Ne yerde, ne gökte" anlamına gelen "Serapien"dir. Daha sonra bir bazilikaya dönüştürülen Bergama Kilisesi Đsa'dan sonra 313-500 yılları arasında önemli rol oynamıştır. Kilise Đncil’de adı geçen Yedi Kilise’den birisidir. Bu nedenle inanç turizmi açısıdan önemi büyüktür. Allianoi sular altında kalacak mı?

1998 yılında Bergama'nın 18 km kuzeydoğusunda Paşa Ilıcası olarak anılan merkezde bugüne kadar bilinmeyen yeni bir kült (tedavi) merkezi ortaya çıkarıldı. Ancak problem şu ki; bu kült merkezi, yapımına 1993 yılında başlanan Yortanlı Barajı’nın su toplama alanı içinde kalıyor. Ortaya çıkarılan yeni kült merkezi, sağlık tanrısı Asklepios'a adanmış yeni bir Asklepion'dur. Paşa Ilıcası ve yakın çevresinde 1998 yılından bu yana yapılan kurtarma kazısı çalışmaları sonucunda, halen 470C sıcak suyu olan, 9700 m2'lik bir alanda kurulmuş, frigidarium (ılıklık), dinlenme veya terapi odaları, çeşme ve havuzları ve tonozlu galerileri tespit edilen termal tesisleri, halen kullanılan çift kemerli Roma Köprüsü, Doğu - Batı doğrultulu, 210 m uzunluğunda, 6 m genişliğinde sütunlu prosesyon yolu, iki mezarlık şapeli ortaya çıkarılmıştır. Allianoi, büyük olasılıkla MÖ II. yüzyılda kurulmuş, ancak MS II. yüzyılda Hadrian Dönemi'nde büyük bir bayındırlık hareketi yaşamış ve hidroterapinin uygulandığı büyük bir kült merkezi haline gelmiştir. Barajın su tutma işlemi başladığında Allianoi 17 m su altında kalacak ve zamanla üzeri metrelerce çamur ve balçık ile kaplanacak. Allionai Gönüllüleri adlı bir girişim bu önemli tarih mirasının kurtuluşu için bir alternatif proje öneriyor. Perde duvarları ile kuşaklama yöntemiyle Allianoi’un su altında kalması önleyecek proje uygulanabilirse, bu kültür mirasımız

belki de kurtulabilecek. Bergama Arkeoloji Müzesi 1924 yılında bir müze deposu olarak kurulan Bergama Arkeoloji Müzesi, yeni binasına 1936 yılında taşınmıştır. Müze, kare şeklindeki bir iç avlu ile onun etrafını çeviren ince uzun koridorlar, iki teşhir salonu ve bahçeden oluşmaktadır. Müzede Erken Tunç Döneminden Bizans Dönemine kadar değişik dönemlere ait arkeolojik eserler sergilenmektedir. Çevresindeki antik yerleşimlerden çıkan buluntular içinde Pergamon heykeltıraşlık ekolüne ait örnekler, Pitane ve Gryneion'dan gelen Arkaik Dönem buluntuları, Myrina terracottaları dikkat çekmektedir. Yine Bergama Akropolü'nden getirilen Helenistik devir mermer heykelleri, mimari parçalar, kabartmalar, pişmiş topraktan heykelcikler, çanak çömlekler, cam eserler, kandiller ve paralar sergilenmektedir. Etnografya bölümünde ise; bölgeye ait halı, kilim (Yuntdağı, Yağcı bedir, Kozak Bergama dokumaları), kumaş dokuma örnekleri, el işlemelerinin yanı sıra Anadolu'nun diğer yörelerine ait el sanatları da sergilenmektedir.

Page 4: BERGAMA DOSYASI - tursabBERGAMA DOSYASI Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008 Pergamon kentinin bu günkü kalıntıları arasında Akoropolü, 200 bin kitaptan oluşan

BERGAMA DOSYASI

Cengiz Yücel, TÜRSAB ARGE DEPARTMANI, KASIM 2008

Bergama halısı Bergama-Yunt Dağı köylerinin halı ve kilimleri, tipik Ege dokumaları olarak özgünlüğünü korumaktadır. Dokumalarda geometrik desenlerin yansıra bitki ve hayvan motifleri işlenmektedir. Kök boya kullanılarak yapılan dokumaların renkleri solmaz ve desenleri bozulmaz. Halı, kilim, heybe, çorap ve seccadelerden oluşan Kozak ve Yunt dokumaları renkleri, desenleri ile diğerlerinden kolayca ayrılmaktadır. Bergama halıları tüm dünyada Holbein halısı olarak tanınmıştır. Kozak Yaylası Bergama ilçe merkezine 20 km uzaklıktaki Kozak Yaylası, doğal bitki örtüsü zenginliği ve korunmuş geleneksel yapısıyla dikkat çekmektedir. Ege Bölgesi'nin en geniş fıstık çamı ormanlarıyla kaplı bu yaylada 500 aile yaylacılık geleneğini sürdürmektedir. Çam fıstığı en önemli geçim kaynağı olurken büyük baş hayvancılık da yapılmaktadır. Elde edilen süt yerinde değerlendirilerek ünlü Bergama peyniri imal edilmektedir. Yayla tarihin ilk çağlarından beri yerleşime sahne olarak kültürel değerleri ile de dikkat çekmektedir. Bisiklet şenlikleri Bergama’da son üç yıldır Nisan aylarında düzenli olarak renkli görüntülere sahne olan Bisiklet şenlikleri düzenleniyor. Dünya Günü ve Ulusal Egemenlik Bergama Bisiklet Şenliği adı altında düzenlenen şenlikte bisikletliler şenlik günü Bergama’nın her yerinden merkezdeki meydana akın ediyorlar. Bisikletliler meydandan çıkarak altı kilometrelik şehir turunu tamamlıyorlar. Bisiklet akrobasi takımları şovlar yapıyorlar, çekilişlerle bisiklet hediye ediliyor. Bergama’nın diğer bir önemli festivali de her yıl haziran ayında gerçekleşen Bergama Kermesi’dir. 72 yıldır düzenli olarak sürdürülen ve 7 gün süren kermeste yöresel tarım ve sanayi ürünleri sergilenmekte, bölgeyi tanıtıcı paneller ve söyleşiler yapılmakta, ünlü yazar, bilimadamı ve sanatçılar hayranlarıyla buluşmaktadır. >>