10

birinci cildin içindekiler - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01266/2017_95/2017_95_KAVASA.pdf · 2019. 10. 7. · birinci cildin içindekiler Sayı: 95 Recep Tayyip Erdoğan İslamın

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • birinci cildin içindekiler Sayı: 95 Recep Tayyip Erdoğan İslamın ve Müslümanların Hüzün Çağı I 17

    GENEL DEGERLENDİRME

    21. Yüzyılda Dünya Müslümanlarının Nüfusu ve Dağılımı

    Davut Dursun Yırmi Birinci Asrın Başlarında İslam Dünyası ve Dünyada Müslüman Nüfus/ 21

    Kemal Çiçek Dünya Müslümanlarının Nüfusu ve Dağılımı/ 39

    Ramazan Özey İslam Dünyasının Coğrafi Şahsiyeti/ 66

    İslam Dünyasırun Çeşitli Meseleleri

    M. Moniruzzaman Müslüman Dünyasında Siyasi Liderlik: Karşılaştırmalı Analiz/77

    .-- Murtaza Korlaelçi İslam Alemi Niçin Geriledi? Bu Durumdan Nasıl Kurtulur?/ 86 -·

    ' Nar Faridah Abdul Mana/ İslam' da Birlik Düzenlik: 21 Yüzytl

    Perspektifi/ 112

    Prem Anand Mishra İslam, Oryantalizm ve Müslüman Dünyası Üzerine Batı Söylemleri/ 118

    Ameer Ali Müslüman Dünyasının Kaçırdığı Fırsat/ 136

    Abdurrahman Dilıpak 'İslam Dünyası' Üzerine/ 147

    Ayşe Dilek Öğretı'r-Sezai Özçelık İslami Barış Paradigması ve İslami Barış Eğitimi I 171

    Hayati Bice Global Planlarda İslam ve Tasavvuf/ 186

    Sezai Özçeli~ İslami Çatışma Çözümüne·.Giriş: İslami Hakemlik (Tahkim), ~slamiA_rabuluculuk (Wasata), Islami Barış Yapma (Sulha) ve Islami Uçüncü Taraf (Ombudsman) / 190

    İslam Medeniyeti Ü zerine Düşünceler

    .---Alaeddin Yalçınkaya Sömürgeci Politikalarda İslam Mezhepleri Stratejisi/ 203

    Özcan Yeniçeri Batı'run Öteki Yüzü ve Doğu / 217

    Özcan Yeniçeri Doğu ve Batı: Bir Dünya İki Ütopya/ 226

    Ayten Erol Küreselleşen Dünyada İslam Devletler Özel Huk.uku'nda Bağlanma Noktası Olarak Vatandaşlık/ 232

  • 504

    · af ganistan

    Afganistan İslam Cumhuriyeti

    Ahmet Kavas 7(

    Başkent: Kabil

    Yüzölçümü: 652.090 km2

    Nüfus: 29.928.987 (2005)

    Başlıca Şehirleri: Kabil (2.678.000), Kande-har (316.000), Herat (249.000), Meza-nşerif (183.000), Celalabad (96.000) ve Kunduz (95.000) .

    Ülkenin en J'Ü;ksek noktası: Nevşak Dağı (7.485 m.)

    Para Birimi: Afgani

    Konuşulan Diller: Peştu, Dari, Özbek,

    Mil11 Gün: 19 Ağustos 1919 (Birleşik Afgan Krallığının Kuruluş Yıldönümü)

    Ülkenin Adı: Devlet-i İslamı Afganistan

    Fiziki ve Beşeri Coğrafya

    Orta Asya'yı Hindistan'a bağlayan son derece önemli bir geçiş noktasında yer alan bugünkü Afganistan batısında İran, kuzeyin-de Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan, kuzeydoğusunda Çin, doğusunda ve güne-yinde Pakistan ile çevrilidir. Denizle bağlantısı olmayan ülkenin kara sınırlarının uzunluğu 5 .529 km. olup komşularıyla en uzun ortak sının 2.430 km. ile Pakistan'la, en az sının ise 7 6 km. ile Çin iledir. Ülkenin orta kesimleri ve kuzeydoğusunda yüksek dağlar bulunur-ken, kuzeyinde ovalar, güneyinde ve güney-batısında zaman zaman çöllerin bulunduğu düzlükler bulunmaktadır. İndüs nehri ile birleşen Kabil ırmağı dışında diğer ırmakları ülke sınırları içinde gittikçe azalarak kaybol-maktadır. Sıcak yazlara ve soğuk .kış aylarına sahip Afganistan'ın baharları ılık geçmekte-dir. Haliyle ülkede bu iklime elverişli sebze ve meyvelerden üzüm, kavun, nar, şeftali,

    (•) Prof Dr., Tüıkiye Cumhuriyeti Çad Elıcemi11e Eski Biiyiikelçi!i, fs. ta11bul Medeniyet Ü11ivmitesi, Siyıwıl Bilgı1er Fakıiltesi, Ulııslararası lfi/kiler A11a Bilim Dalı, [email protected]

  • kayısı, ceviz, ve fıstık yetiştirilmektedir. Af-

    ganistan' ın bulunduğu coğrafya fay hatları

    üzerinde yer aldığı için çok sık deprem yaşan

    maktadır. Ülke her birisine vilayet denilen 32 ayn idari bölgeye ayrılmaktadır.

    Halen komşusu olan ülkelerle tarih

    boyunca sahip olduğu münasebetleri dolayı

    sıyla oldukça farklı soylara mensup insanların

    gelip yerleştiği ülke olan Afganistan' da günü-

    müzde en yoğun nüfusu %38'lik oranla Peş

    tun'lar meydana getirmektedir. On.lan Dari,

    Tacik, Hezare, Özbek, Türkmen, Beluç, Pa-

    şay, Nuristani, Aymak, Arap, Kırgız ve diğer

    soylara mensup küçük topluluklar izlemek-

    tedir. Ülkede yaşayanların hepsine ise Afgan denmektedir. Özellikle Özbek ve Türkmen

    gibi Türk soylu Afgan halklan ülkenin kuze-

    yindeki bölgelerde yaşamaktadır. Ülkede nü-fus olarak toplam sayılan 10.000'i geçmeyen

    küçük etnik grupların çoğu dağlık ve şehir

    merkezlerinden uzak tecrit edilmiş bölgeler-

    de fakirlik ve yoksulluk içinde adeta Ortaçağı

    hatırlatan bir hayat tarzı sürmektedirler.

    Fars kültürünün tesirli olduğu bölgede

    yaygın olarak konuşulan diller bunun alt kol-

    lan konumundaki Peştu dili, Tacikler'in ko-nuştuğu Dari lehçesi ile 30 civarında farklı dil konuşulmaktadır. Sadece Peştu ve Dan ül-kenin her tarafında resmi dil olup Özbekçe, Türkmence ve diğer diller ise sadece nüfus

    bakımından diğer soylara göre daha kalabalık

    oldukları kendi bölgelerinde üçüncü resmi

    dil kabul edilmektedirler. Afganistan yaşadığı uzun savaş dönemleri yüzünden iktisadi

    kalkınmasını gerçekleştiremediğinden halen

    dünyarun en fakir ülkesi olarak bilinmektedir.

    2003 yılında ülkenin idaresine ele ko-

    yan ABD önderliğindeki yabancı güçlerin

    desteklediği yeni anayasaya göre Afganistan

    Cumhuriyeti'nin adı Afganistan İslam Cum-huriyeti olarak değiştirildi.

    Tarih

    İslamiyet Öncesi

    Tarih boyunca bütün güçlü devletlerin ele geçirmek için uğraştıkları Afganistan top-raklan günümüze kadar devamlı çarpışmaların merkezinde yer aldı. Ülke topraklarında hüküm süren kavfmlere ait en az bundan 3.000 yıl öncesine ait arkeolojik eserlere te-sadüf edilmektedir. Bütün bunlar ışığında bu ülkede eski Yunan, Roma, Mısır, Hint, Şamanizm, Budizm, Brahman ve özellikle İslam dininin hala devam eden köklü izlerine tesadüf edilmektedir. xrx:. yüzyılın başında geçmiş dönemlere ait arkeolojik kazılarla or-taya çıkan ve Kabil' de açılan müzeye konan eserlerin %90'ı 1993'te başlayan iç savaştan sonra Avrupa ülkelepne gizlice kaçırıldı.

    :

    M. Ö. VI. yüzyılda Pers İmparatoru Da-rius tarafından ele geçirilen ülke daha sonra M.Ö. 328 yılında Büyük İsken.der tarafından alındı ve burada Kafkasya İskenderiyesi ku-ruldu. Ardından Hindistan' daki Maurya dev-letinin eline geçmişse de bir müddet sonra Afganistan topraklan İskender'in komutanla-rından Suriye'de bulunan Yunanlı Deodotus buraya gelmesiyle eline geçti ve Belh'te müs-takil devletini kurdu. Kuzeyden gelen Türk soylu topluluklar da ilerleyen dönemlerde Afganistan'ın bazı bölgelerine hakim oldular. Milattan sonraki yüzyıllarda Afganistan' a ha-kim olan Kuşanlar'ın da Türk soylu oldukları iddia edilmektedir ve bunlar zamanında Bu-dizm ülkenin her tarafında yayıldı. Bargam civarındaki Budist heykelleri o döneme ait başlıca kalıntılardır. İslam fetihlerinden kısa bir süre önce Brahmanizm'i benimsemişlerdi. Bu dönem İslam'ın gelişinden sonra da devam etmektedir ve Arap tarihçilere bu dö-neme Kabulşahller veya Türkşah.iler demek-tedirler ki 644 yılından 901 yılına kadar de-vam etti. Başkent Kabil'in 60 km. kuzeyinde Kapisa şehri uzun asırlar bölgenin en önemli merkezi olarak kaldı.

    505

  • 506

    İslamiyetin Afganı"stan'a GeUşi

    Henüz hicri birinci yüzyılda Hz. Os-man döneminde 651 yılında veya Muaviye döneminde Basra valisi olan Abdurrahman b. Semüre'nin bölgeye gönd~rilmesiyle Afga-nistan İslam'la müşerref oldu. Bugünkü ülke sınırlan içindeki topraklarda yaşayanların ta-mamının bu dine gimıele.ri daha ziyade Gaz-neli Mahmud dönemine rastlamaktadır.

    Afganıstan'da Kurulan Devletler

    Gazneliler

    Türkşahiler'den sonra Afganistan'a hakim olan Hindşahiler (901-1003} döne-mine Orta Asya' dan gelen Türkler son verdi. İran' dan sonra bu bölgede yayılmaya başlayan İslamiyet Afganistan' da çok sayıda hanedan devletinin kurulmasına vesile oldu. Bunların en güçlüleri hiç şüphesiz payitaht merkezi olarak Gazne'yi seçen ve buranın adına isti-naden Gazneliler olarak bilinen Türk soylu hanedan devleti olup İran'ın doğusundan Hindistan'ın kuzeyini içine alacak şekilde 962-1186 yıllan arasında geniş bir coğrafyaya hükmettiler. Bu devletin en meşhur sultam Gazneli Mahmud olup ilimde, askeri alanda ve mimaride Afganistan tarihine en fazla kat-la sağlayanlardan birisidir. Blrfull, Beyhaki v~ Firdevsi gibi İslam medeniyetine çok önemli eserler veren alimler onun himayesinde ye-tişmişlerdir. Gazneli Sultanı II. Mesud'un Büyük Selçuklular tarafından yenilmesinden sonra bütün Afganistan Selçuklu idaresine girdi. Ülkedeki ilk Müslüman hanedanlardan bir diğeri İran 'asıllı Gürlôlar olup 1099-1249 yıllan arasında hüküriı sürdüler. Kabil bu dö-nemde önemli bir ticaret merkezi oldu. Türk soylu bir diğer devlet olan Harzemşahlar da bir ara Afganistan'a hakim oldular. 1220 yılında Türk Harzemşahı Celaleddin'in Cengiz ordusunu Kabil yakınında darmadağın etme-si üzerine Moğollar buraya büyük bir saldırı düzenlediler. XIJI. yüzyılda Cengiz Han'ın ordusunun yılamına uğrayan ülkelerden birisi

    de Afganistan oldu. Kabil ve çevresi tarihin-deki ilk büyük yıla.mı bu dönemde tattı. Mo-ğol istilası bölgede 1398 yılına kadar devam etti.

    Timurlular

    Timurlenk'in bütün Orta Asya bölge-sinde kurduğu devletinin sınırlarına 1409'da katılan Afganistan' da özellikle bu hanedan-dan Ebu Said oğlu Uluğ Bey bahçeler, çeşmeler ve arklar inşa etti.

    1504-1515 yıllan arasında Timurlu sul-tam olan Babür'ün Kabil'i kendisine payitaht merkezi yapmasıyla birlikte tarihinin en mü-reffeh dönemlerinden birisini yaşadı. Çünkü burayı askeri konumu kadar havası ve etra-fındaki güzellikleriyle sevmişti. Her ne kadar 1526 yılında başkent olarak Hindistan' daki Yeni Delhi'yi seçse de Babür oğullarından Kannan ve Hümayun'u buraya vali olarak tayin ederek devamlı gözde şehirlerinden birisi olarak tuttu. Babürname adlı eserin-de de uzunca bilgi verdiği Kabil'i bahçeler-le donatmış ve içlerinde kendi adıyla bilinen Bağ-ı Babür ile Bağ-ı Vefa ve Bağ-ı Bihişt en meşhurlarındandır. Yıne Evrengzib tarafından inşa edilen Mescid-i Ulya da bu döne-me aittir. Babür Hindistan'ın Akra şehrinde vefat edince vasiyeti üzerine Kabil'e getirile-rek burada yapılan türbeye defnedildi. Afga-nistan 1738 yılına kadar Babür' ün soyundan gelen emirlerin idaresinde kaldı. Hindistan'a sefer düzenleyen İran hükümdarlarından Türkmen soylu Nadir Şah 1738 yılında yolu üzerindeki Afganistan'ı Babüroğullarından alarak topraklarına kattı. Bu dönemde Farsça Afganistap. yerlileri tarafından yaygın olarak lrullarulmaya başlandı ve halen ülkede yaygın olması bu dönemin bir kalıntısıdır.

    Durraru Hanedanı

    Nadir Şah Afşar'ın 1747'de öldürül-mesi üzerine kumandanlarından Abdali kabi-lesinden Ahmed Şah bir müddet sonra Kan-dehar merkezli müstakil hanedanını kurdu ve

  • bu aileden gelen emirlerin idaresinde İngiliz sömürgesine kadar iktidarı ellerinde tuttular. Ülke ilk defa bugünkü milli sınırlarına Ah-med Şah döneminde kavuşarak kabileler fe-derasyonundan kurtularak modem manada bir devlete dönüştü. Vefatından sonra yerine geçen oğlu Timur Şah 177 4 yılında başkent olarak Kabil'i seçti. Son emir olan Şuca Han İngilizler' den aldığı yardıma rağmen tahtını koruyamadı.

    İngiliz İstilası ve Afgan İngiliz Savaşları

    XIX ve XX. yüzyıllar Afganistan tarihi-nin en karanlık dönemleri olarak tarihe geçti, hala da bu makus tarafından henüz kurtul-muş değildir. Hindistan'ı oldukça erken bir dönemde sömürgeleştirmeye başlayan İngiltere bilhassa Orta Asya üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için Afganistan'ı da istila et-mek istiyordu. Başkent Kabil şehri bu iki ayn coğrafyayı birbirine bağlayan Hayber geçidini kontrol eden önemli bir noktada yer alıyordu. Bu amaçla eline geçen ilk fırsatta Emir Dost Muhammed Han'ın yerine Afganistan'ın iç işlerine karışarak tahtta bulunacak emirin kendi sömürgeciliklerine yardım edecek biri-si olmasını istiyorlardı. Bu sebeple Emir Şuca Han'ın geçmesini sağladılar. Fakat Afgan halkı Jngilizler,in oraya yerleştirdiği temsilci-lerini ve Şuca Han'ı öldürünce buraya gön-derilen birlikler ile 1838-1842 yıllan arasında yaşanan mücadeleye Birinci Afgan-İngiliz Sa-vaşı denildi. Özellikle 1842 yılında İngilizler Kabil hallana karşı büyük bir kıyım yaptılarsa da orduları büyük bir hezimete uğramaktan kurtulamadı. Ancak Rusya ile İngiltere ara-sında bölgede yaşanan hakimiyet tesis etme mücadelesi bir türlü bitmek bilmiyordu. Dost Muhammed Han sığındığı Hindistan' dan dönerek tekrar emir oldur 1863'te ölmeden önce yerine veliaht tayin ettiği oğlu Emir Şir Ali'ye İngilizlerle dostça geçinmesini, ama onları topraklarına sokmamasını tavsiye etti.

    1863'te babasının yerine geçen Emir Şir Ali üç yıl sonra kardeşleri tarafından taht-tan indirilirse de 1868' de tekrar tahta çıkınca

    Şirpılr adıyla büyük bir kale inşa ettirdi. 1878-1880 yıllan arasında ikinci Afgan-İngiliz Sa-vaşı yaşandı. Bunun sebebi Kabil'e gelen bir İngiliz heyetini Bala Hisar' da öldürmesidir. Bunun üzerine İngilizler ele geçirdikleri Ka-bil' deki Şôr Bazar ve Bala Hisar'ı yıktılar ve Emir Şir Ali'nin yerine Abdurrahman Han'ı geçirdiler. Kabil 26 Mayıs 1879 tarihinde im-zalanan Gandarak anlaşmasıyla İngilizler'in eline düşerek sömürgeleştirildi. Osmanlı Devleti Emir Şir Ali ile sıkı münasebet ku-rarak nezdine gönderilen sefir ile hediyeler takdim edilmiş ve ülkesi ile İngiltere ve Rus-ya arasında herhangi bir savaş çıkmaması için girişimde bulunuyordu.

    1880-1901 yıllan arasında Afganis-tan' da idareyi elinde bulunduran Abdurrah-man Han bugünkü ülke sınırlan içinde ilk defa hakimiyetini , her tarafa kabul ettiren devlet adamıdır. Şirpılr kalesine yakın bir yere Arg kalesini inşa ettirdi ve ülkeyi ida-re edenlerin sarayları ile idare binaları bu-ranın içerisindeydi. Ülkesinde İngilizler'in Hindistan' daki sömürge idarecisi Sir Henry Mortimer Durand ile yaptığı 12 Kasım 1893 tarihli "Durand Hattı Anlaşması" metni halk üzerinde çok olumsuz etki yaptı. Fakat o bu antlaşmaya rağmen bütün Afgan halklarının sömürgecilere karşı mücadele etmeleri için elinden gelen yardımı esirgemedi Kendisi başta Kabil olmak üzere pek çok yere köşkler ve diğer binalar yaparken yerine geçen oğlu Habibullah Han da Dilkılşa ve Stôr kösleri gibi yeni binalar ve yollar yaptırdı. Kabil'e su ile elektrik de onun zamanında getirildi.

    Bağımsız Afganistan

    Bölgeye tek başına hakim olamayaca-ğını anlayan Rusya ve İngiltere 1907 yılında anlaşınca Afganistan da bağımsızlığına ka-vuştu. 1919 yılında Habibullah Han'ın oğlu Emanullah Han döneminde Üçüncü Afgan Savaşı başladıysa da bundan kazançlı çıkan taraf Afganistan oldu. 19 Ağustos 1919 günü ülke tam manasıyla bağımsızlığını pekiştirmiş oldu. Kabil yakınlarında Darüleman denen

    507

  • 508

    yeni bir şehir kurmaya başladıysa da burayı bitirmeden tahtan indirilince yerine geçen Beçe Saka Habib yeni yerleşim yerine Darül-habib, Nadir Han ise Darülfünftn adını verdi. Derhal Türkiye ve İran' daki gibi siyasi, sos-yal ve dini konularda yeni atılımları başlattı. 1921 yılında Raval Pindi'de yapılan anlaşma da bu bağımsızlığı kuvvetlendirdi.

    1926-1973yıllan arasında kurulan Afganistan Krallığı ülkenin uzun yıllardır aradığı huzuru geçici de olsa elde etmesine vesile oldu. İlk Afgan kralı olan Emir Ema-nullah Han ülkede Avrupai tarzda bir ha-yat tarzı yerleştirmeye çalışınca geleneklere bağlı halk tarafından 1929 yılında tahttan indirildi. Yerine General Muhammed Nadir Şah kral olduysa da o da fazla yaşamadı ve 1933'te öldü. Kırk yıla yalan bir süre Afgan kralı olarak ülkeyi yönetecek olan oğlu Mu-hammed Zahir Şah 1973 yılına kadar tahtta kaldı. İkinci Dünya Savaşı'nda herhangi bir tarafı desteklemedi. Ülkesinin 1946 yılında Birleşmiş Milletler'in üyesi olmasını sağlarken 1947 yılında· bağımsızlıklarına kavuşan Pakistan ve özellikle Hindistan ile İngiliz sömürgeciliği döneminde imzalanan antlaşmaları 2 Temmuz 1949'da iptal etti. Ancak Afganistan'ın bir parçası olarak gördüğü Pa-kistan'ın kuzeyindeki topraklan talep etmesi iki ülkenin arasını açtı.

    Zahir Şah'ın 1953 yılında başbakan olarak-tayin ettiği kuzeni Muhammed Davud iktisadi ve so5yal ·kalkınma bahanesiyle Sov-yetler Birliği'nden yardım aldı. 1963 yılında muhalefetin baskısıyla görevinden uzaklaştırıldığı bütün sjyasi partiler yasaklandıysa iki yıl sonra Afgan Demokrat Halk Partisi ku-ruldu. Ülkenin adı 1973-1977 yıllan arasında Afganistan Cumhuriyeti oldu. Eski başbakan Muhammed Davud Sovyetlerden aldığı yar-dımla 17 Temmuz 1973'te askeri darbe ya-parak Kral Muhammed Zahir Şah'ı ülkeden uzaklaştırdı, 1977 yılında da kendisi devlet-başkanı oldu. Fakat üzerinden bir yıl geçme-den kendisine karşı yapılan bir salclında ailesi ile birlikte öldürüldü.

    1970'lerin sonları ülke tarihinin en ka-ranlık yıllarının yaşandığı Komünist rejim dö-nemine rastlamaktadır. Yeni dönemde Halk Partisi lideri Muhammed Tereld Afganistan devletbaşkanı olduysa da 14 Eylül 1978'de Hafi.zullah Emin tarafından yapılan darbe esnasında öldürüldü. 5 Aralık günü Sovyetler Birliği ile dostluk antlaşması imzalanmasına rağmen bir yıl sonra 25 Aralık 1979' da Sov-yetler Birliği Afganistan'ı işgal etti. 28 Aralık günü Babrak Karmal Sovyet desteğiyle darbe sonucu iktidara geldi ve ülkenin önemli şehirleri işgal güçlerinin eline geçti. Bu gelişme bütün İslam dünyasında infiale sebep oldu ve her taraftan Afganistan cihadına yardım akmaya başladı. 30 Kasım 1986 tarihine ka-dar iktidarda kalan Babrak Karmal'ın yerine Muhammed Necibullah geçti. Sovyet işgaline karşı Afgan cihadının bütün hızıyla devam ettiği bu dönemde 15Nisan1988 günü Kabil Hüküm.eti, Sovyet rejimi, Pakistan ve ABD Cenevre' de Afganistan üzerine bir anlaşma imzaladılar. Ancak Afgan muhalefeti bu anlaşmayı tanımadı ve işgal ordularını 1989 yılında tamamen hezimete uğratana kadar ci-hadı sürdürdüler.

    Afganistan İç Savaşı

    Tam' on yıl müddetle Sovyet ordularıyla savaşan mücahit gruplar arasında Afganistan'ı gelecekte kimin idare edeceği konusunda ih-tilaf çıktı. Sünnilerle Şiiler, cihat esnasındaki aşın uçta hareket edenlerle ılımlılar, özellikle farklı etnik gruba mensuplar arasında iç sa-vaş halini alan kavga yıllarca sürdü. Bu kar-deş kavgasında her bir gruba özellikle destek veren diğer devletlerin yönlendirmesinin de etkisi vardı. Kabil' de iktidarını sürdüren Muhammed Necibullah 16 Nisan 1992'de istifa etmek zorunda kalırken Tacik grubun komutanı Ahmed Şah Mesud Tacik, Özbek ve Hezare etnik gruplarına mensup birlikle-rin başında 29 Nisan günü Kabil'e girdi ve komünist yönetimi devirdi. Mücahitler ara-larındaki ihtilafa rağmen yine de 1995 yılına kadar devam edecek ortak bir hüküm.et kur-mayı başardılar.

  • 1993 yılında Ahmed Şah Mesud hü-kümetten ayrılırken başbakanlığa Peştunların liderlerinden Gülbeddin Hikmetyar geldi. Devletbaşkanlığına ise üniversitede öğretim üyesi olan Prof Dr. Burhaneddin Rabbani getirildi.

    İşgale karşı cihadın yürütüldüğü dö-nemde Pakistan' a sığınan milyonlarca Afganlı ailenin çocukları bu ülkede kendileri için açılan medreselerde okudular. Kısaca kendile-rine "Tali.ban" denen bu gençlerin başındaki Molla Muhammed Ömer Pakistan'ın deste-ğiyle Afganistan idaresini ele geçirmek üzere 1994 yılında ülkede bütün şiddetiyle devam eden kardeş kavgasının içine adamlarıyla bir-lilcte girdi. 1996 yılına kadar geçen sürede ül-kenin kuzeyindeki Özbek bölgesi ile kuzey-doğusundaki Tacile bölgesi hariç tamamına yakınında söz sahibi oldu. Sonunda 27 Eylül 1996'da Kabil'i de alan Molla Ömer "emirül-müminin" unvanıyla Afganistan'ın en güçlü adamı oldu. Pakistan 1997 yılı Mayıs ayında Tali.ban yönetimini ~anıyan ilk ülke oldu.

    Afganistanıın Yeni Bir Kargaşaya Sürüklenmesi

    2001 yılı Eylül ayı başında Afgan ci-hadını yönlendiren gruplardan Kuzey İttifakı Tali.ban rejimine son vermek için sürdür-dükleri mücadelede yeniden başarılı olmaya başladı. Tam bu sırada Kabil'e girmek üzere olan Ahmed Şah Mesud 9 Eylül günü öldü-rüldü. İki gün sonra ise ABD'de Dünya Ti-caret Merkezi'ne yapılan saldınnın sorumlu-luğunu üstlenen Suudi Arabistan vatandaşı Usarne Bin Ladin'i desteklediğini açıklayan Tali.ban iktidarı ülkenin yeniden işgal edil-mesine sebep oldu. Çünkü Afganistan dağlık bölgelerinde saklandığına inanılan Usarne b. Ladin'i isteyen ABD'ye olumsuz cevap ver-mişlerdi. Sovyet işgali ve iç savaş esnasında yansı yıkılan ve harabeye dönen ülkenin geri kalan yansı da 2001 yılı Ekim ayından itiba-ren uzun süre ABD'nin Afganistan'a yağdırdığı bombalarla yıkıldı. Yeniden on binlerce

    insan öldü, yaşadıkları yerleri terk ettiler. Bu saldırıyla gittikçe gücünü kaybeden Tali.ban iktidarı 2002 yılında devrildi ve ABD'nin de-netimindeki uluslararası gücün kontrolünde yeni bir hüküm.et kuruldu. Uluslararası gücü komuta eden komutanlar arasında 2002 yılında Akın Zorlu ve 2005 yılında ise Ethem Erdağı isimli iki Türk subayı görev yaptı.

    Loya Cirga denen Afgan Yüksek Mec-lisi tarafından geçici olarak devletbaşkanlığına getirilen ve ABD taraftarlığı ile Pakistan gizli servisi adına çalıştığı iddia edilen Hamid Karzai 9 Ekim 2004'te 10 milyon Afganlının iştirak ettiği seçimleri %55,5 oranındaki bir oyla kazanarak Afganistan'ın yeni devletbaş-· kanı oldu. Kendisine karşı yapılan birçok sui-kastten sağ kurtularak görevine devam etme-yi başardı.

    !

    Türkiye cu:mııuriyeti geçmişte oldu-ğu gibi Afganistan' daki gelişmeleri daima yakından takip etmekte olup, ülkenin önce Sovyet işgalinden kurtulmasında, ardından iç savaşın sona erdirilmesinde ve son olarak ABD bombardımanın ardından kurulan yeni süreçte bu ülkenin yaralarının sarılmasında hem askeri hem de sivil alanlarda en üst sevi-yede görevler alarak büyük katkıda bulundu. Eski dışişleri bakanlarından Hikmet Çetin NATO'nun Afganistan Kıdemli Sivil Temsil-cisi olarak görev yaptı.

    Tarihte benzerine pek rastlanılmayan bir şekilde kendi gücüyle veya yabancı güç-lerin desteğiyle Afganistan iktidarına geçen han, emir, kral kim olursa olsun, hatta son yüzyıldaki devlet adamlarının çoğu ya suikast sonucu öldürüldüler veya idam edilerek gö-revlerini terk etmek zorunda kaldılar. Sadece Taliban'ın lideri olan Molla Ömer ABD bom-bardımanı esnasında ülkenin iç bölgelerine kaçarak kendisini kurtardı.

    Başkent Kabil halkının %60'ı Sovyet işgali, iç savaş ve ABD bombardımanı yüzün-den halen sağlıklı bir ikametgahta yaşamaktan mahrum vaziyettedir. Yaşanan iç savaş

    509

  • 510

    döneminde ülkenin en kıymetli tarihi eserle-rinin pek çoğu Avrupa ülkelerine kaçırıldı.

    Ekonomi

    XIX. yüzyılın ikinci yansında sana-yi alanında atılan ilk adımlardan birisi Emir Abdurrahman Han tarafından kurulan silah fabrikasıdır. Bunu ipekli ve yünlü kumaş fab-rikaları, darphane, matbaa, kundura ve kibrit fabrikaları ile mermer ocaklarının işletmeye açılması izledi. Yıne diğer sanat kollarından kuyumculuk, halıcılık ve dokumacılık olduk-ça gelişmiş vaziyetteydi ve özellikle Afgan ha-lıları dünya piyasasında çok itibar görmektey-di ve ülkeye gelen paraların %90'1 halıcılıktan elde edilmekteydi.

    XX. yüzyılın ilk yansında dünyanın pek çok ülkesi gibi büyük bir hamle başlatan Af-gan halkı maalesef komünist iktidar ve ona karşı yapılan cihat, ardından yaşanan iç savaş, Taliban yönetimi ve ABD bombardımanı es-nasında bütün ekonomisinin alt üst olmasına yetti. Daha da kötüsü bir Müslüman ülke olarak geçinebilmek için bütün umutlarını uyuşturucudan gelecek paralara bağlamaya başladılar. Son derece zararlı bu maddenin Afganistan gibi bir ülkeden temin edilme-sinde büyük menfaat elde edenleri engelle-mek için dünyanın güçlü devletleri etkisiz kalmaktadır. Bir ara Taliban rejimine bunu yasaklaması için baskı yaptılar ve 27 Tem-muz 2000' de resmen uyuşturucu pazarlamak yasaklandı. Ancak ABD'nin müdahalesinin üzerinden üç sene geçmesine rağmen 2004'te bile Afganistan dünya uyuşturucu üretim-de ilk sırada yer almaya devam etmekteydi. Halen ülke ek9nomisinin üçte ilcisi afyon ve diğer uyuşturucu ticaretine bağlı olup dünya piyasasındaki uyuşturucunun dörtte üçü bu ülkede üretilmektedir.

    Kültür ve Eğitim

    İslam'ın henüz birinci hicri asır gibi çok erken bir dönemde ulaştığı Asya'nın bu bölgesinde tarih boyunca önemli alimler yetişti ve kıymetli eserler verdiler. Özellikle

    Gazneliler dönemi tam manasıyla bir kültür hazinesi oldu. Birfull gibi kuwetli alimler o dönemde yetişti. Yıne ilerleyen asırlarda Peştu dili başta olmak üzere diğer dillerde pek çok konuda . değerli eserler kaleme alındı. İllin adamları kadar devlet adamlarından Babürname yazan Babür başta olmak üzere Ahmed Şah Dürraru'nin Timur ve Şuca Han isimli oğullan tarafından yazılan divanlar var-dı. Ahund Derveze, Mihridil Han, Gulam Muhammed Beg Tarz1 ve Abdürresul Han Afganistan'ın önde gelen edebiyatçıları ara-sında zikredilmektedirler.

    Emr Şir Ali Han modern manada ilk eğitim kurumu olarak 1870 yılında Kabil' de bir harp okulu açtıysa bir müddet sonra bu-rası kapandı. 1903 yılına gelindiğinde Emir Habibullah kendi adını taşıyan Habibiye okulunu eğitime açarken Fransızlar Emaniye (İstiklal), Almanlar ise Eman1 (Nejat) isimli kendi dillerinde eğitim veren okullarını faali-yete geçirdiler. Bunu diğer okulların açılması takip etti ve genelde Fransız eğitim sistemi-nin örnek alındığı bu okullarda İslam eğitimi de veriliyordu. Yıne bu dönemde hocaları Türkiye' den gönderilen bir harp okulu açıldı. Ülkedeki ilk kız okulu ise 1924'te açılırken, 1931 yılınd.a da ilkokul dönemi eğitim mec-buri ve ücretsiz yapıldı.

    Kabil' de 1932 yılında eğitime başlayan ilk üniversitedeki fakültelerde kız ve erkek öğrenciler için ayrı ayrı fakülteler açıldı. Ül-kenin ilk tıp fakültesi ise Nadir Şah'ın isteği üzerine Türkiye' den gönderilen Türk tıpçıları tarafından kuruldu. Yıne bazı Türk subayları Nadir Şah'ın Bala Hisar'ın kalıntılarını temiz-leyerek açtığı harp okulunda Afganlı askerleri eğittiler. Ülkenin ilk ticaret okulu 1943'te, Politeknik Enstitüsü 195I'de eğitime başladı. 1960 yılında eğitim karma hale getirildi. Taliban dönemine kadar açık olan üniversi-tedeki eğitim bu rejimle birlikte durduruldu. Ülkenin ikinci üniversitesi olan Nangarhar Üniversitesi ise 1962 yılında Celalabad şehrinde eğitime başladı. Son dönemlerde kar-ma eğitim veren dört Afgan üniversitesi vardı.

  • Tarih boyunca geleneksel din1 eğitim kurumlarıyla tanınan ülkedeki mevcut 7 .000 okulun çoğu Sovyet işgali, iç savaş ve ABD bombardımanı esnasında tahrip oldu. 1979

    öncesi bir milyon Afgan çocuğu eğitim imka-nına sahipti. Son dönemdeki mevcut okulla-rın yansında içme suyu dahi bulunmamakla birlikte 2003 yılı itibarıyla dört milyon Afgan çocuğu eğitime devam etmekteydi. Buna rağmen Asya ülkeleri içinde okuma yazma ora-nın en düşük olduğu ülke Afganistan' dır.

    Afgan halkının en sevdiği oyun dalla-rının başında atlı sporlar gelmektedir. Yıne coğrafyanın da verdiği bir özellik olarak av-cılık tutkusu yaygındır. Taliban yönetimi tara-

    fından yasaklanana kadar Kabil Afgan müzi-ğinin önemli bir merkezi konumundaydı.

    Dini Hayat

    Afgan halkının %99'u Müslüman olup çok az sayıda kendi inançlarım yaşayan Sih, Hindu ve Çinli mevcuttur. Müslümanlar için-de %20'lik bir orana sahip olan Hezareler Şii olup geri kalanı Hanefi mezhebine bağlı sün-nilerdir. Kadiriyye, Sühreverd.iyye ve Nakşibendiyye gibi tasavvufi hareketlerin kuvvetli olduğu ülkede ilk dönem. mutasavvıflardan İbrahim b. Edhem ve Şakik-i Belhi önde ge-len isimlerdir. Sovyet işgaline karşı Afgan hal-larun büyük bir bölümünün ölümüne cihada destek vermesinde ülkede kurulan komünist rejimin aşın derecede din düşmanlığı yap-ması yatmaktaydı. 2001 yılındaki ABD' nin . müdahalesinden sonra kurulan hükünıette din1 konular Hac ve Din İşleri Bakanlığı'na devredildi.

    511