Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
BİNGÖL İLİ
GIDA PROFİLİ
Bu kitapçık hazırlanırken Ticaret ve Sanayi Odası’nın, Fırat Kalkınma Ajansı Doğrudan Faaliyet Destek Programı kapsamında hazırladığı “Bingöl İli Sanayi
Potansiyeli Profilleri Oluşturulması Projesi”nden yararlanılmıştır.
2011
2
İÇİNDEKİLER
1.GIDA .................................................................................................................. 3
1.1. GIDA SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ ................................................................. 3
1.2. GIDA SEKTÖRÜNÜN BİLİMSEL SINIFLANDIRILMASI VE
TANIMI ................................................................................................................ 3
1.3. DÜNYADA GIDA SEKTÖRÜ .................................................................... 5
1.4. TÜRKİYE’DE GIDA SEKTÖRÜ .............................................................. 6
1.5. BİNGÖL’DE GIDA SEKTÖRÜ ................................................................. 8
1.5.1. Bal işlenmesi ve markalaşma çalışmaları ..................................................................... 9
1.5.2. Süt ve süt ürünlerinin işlenmesi ................................................................................... 9
1.5.3. Et ve et ürünlerinin işlenmesi ..................................................................................... 10
1.6. GENEL DURUMUN ORTAYA ÇIKARILMASI .................................. 10
1.7. POTANSİYELİN ORTAYA KONULMASI ........................................... 10
1.7.1. Reçel ve marmelat üretim tesisi ................................................................................. 11
1.7.2. Bisküvi ve gofret üretim tesisi.................................................................................... 12
1.7.3. Karma yem üretim tesisi............................................................................................. 13
1.7.4. Bal paketleme ve tasnifleme tesisi ............................................................................. 14
1.8. GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ ......... 14
1.9. GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜNÜN BİLİMSEL
SINIFLANDIRILMASI VE TANIMI ............................................................. 15
1.10. DÜNYADA GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜ ......... 16
1.11. TÜRKİYE’DE GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜ .... 16
1.12. BİNGÖL’DE GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜ ....... 17
KULLANILAN KAYNAKLAR ...................................................................... 32
3
1.GIDA
1.1. GIDA SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ Gıda sanayi, 2 trilyon doları aşan yıllık satışlarıyla dünya imalatının en önemli kolu
olma özelliğine sahiptir. Sektörün sürdürülebilir ve sürekli bir büyüme içinde olmasının en
önemli nedeni insan hayatının önemli ihtiyaçlarına cevap veriyor olmasıdır. Aynı nedenle,
petrol zengini ülkeler de dâhil olmak üzere, birçok ülke, gıda fiyatlarında kontrol
uygulamalarına gün geçtikçe daha fazla önem vermektedir.
Tarımsal hammaddeyi uygun yöntemlerle işleyen, hazırlayan, muhafaza eden ve
ambalajlayan bir sanayi dalı olarak tanımlanan gıda sanayi, Türk ekonomisinin başlıca
lokomotif sektörleri arasında yer almaktadır.
1.2. GIDA SEKTÖRÜNÜN BİLİMSEL SINIFLANDIRILMASI VE TANIMI Uluslar arası Gıda Standart Sanayi Sınıflandırma (ISIC–3) Sistemine göre gıda sanayi
başlıca 8 alt sektörden meydana gelmekte olup, gıda sanayisi tarımsal hammaddelerin bir ya
da birden fazla işleme tabi tutulması ile elde edilen ürünleri kapsamaktadır.
1- Et ve et ürünleri
2- Süt ve süt ürünleri
3- Su ürünleri mamulleri
4- Nişasta mamulleri
5- Meyve ve sebze işleme
6- Bitkisel yağ ve mamulleri
7- Şeker ve şekerli mamuller
8- Yem sanayi (hayvancılık konusunda incelenmiştir.)
Et ve et ürünleri, et kombinalarında kesildikten sonra çeşitli et ürünleri elde etmek için
parçalanmaktadır. Başlıca et işleme prosesleri; salamura, tütsüleme, haşlama, pişirme ve
konserveleme olarak sıralanır. Bu süreçte hem çeşitli etler hem de sosis, salam, sucuk,
pastırma jambon vb. ürünler elde edilmektedir. Çeşitli rendering işlemleri sonucu da
yenilebilir taze ve dondurulmuş yağlar, hayvan yemleri, ecza ve sabun endüstrisinde
kullanılan çeşitli ürünler üretilmektedir. (Özyonar, F. 2007)
4
Süt; tatlımsı, saydam olmayan, hafif kokulu beyaz bir sıvıdır. İnsanların çok
yararlandığı süt evcil hayvanlardan (inek, keçi, koyun vb.) elde edilir. Süt işlenerek veya
doğrudan tüketilir. İşlenerek elde edilen ürünler; yoğurt, ayran, peynir, tereyağı, kaymak
vb.’dir. Süt, %85 su % 15’de çeşitli maddeleri içerir. Bu maddeler laktoz, şeker, yağlı
maddeler, azot bileşikleri ve madensel tuzlardır. Süt; kalsiyum bakımından zengin demir
bakımından zayıftır.
Su ürünleri yetiştiriciliği, aquatik ortamlarda bitki (algler) ve hayvanların (balık,
kabuklu, yumuşakça ve eklembacaklılar) yarı kontrollü ve kontrollü şartlar altında farklı
amaçlar için (gıda, süs, reakresyon, süs ve akademik) yetiştirilmesine denir. Su ürünleri
yetiştiriciliği, balık, yumuşakça, kabuklu, eklem bacaklılar ile sucul bitkilerin yetiştiriciliğini
içine almaktadır. Tarımın bu sektörü, dünyanın tüketicileri için, gıda, gıda katkı maddesi,
kozmetik ve ilaç sanayi ham maddeleri üretmektedir.
Tahıl ve tahıl ürünleri vitaminler, mineraller, karbonhidratlar (nişasta, lif) ve diğer
besin öğelerini içermeleri nedeniyle, sağlık açısından önemli besinlerdir. Tahıllar, protein de
içerir. Bu proteinin kalitesi düşük olmakla birlikte; kuru baklagiller ya da et, süt, yumurta gibi
besinlerle bir arada tüketildiklerinde protein kalitesini artırabilir. Tahıllar, ayrıca bir miktar
yağ da içerir. Tahıl tanelerinin yağı, vitamin E yönünden zengindir. Tahıllarda A vitamini
aktivitesi gösteren öğelerle, C vitamini hemen hemen yoktur. Tahıllar B12 dışındaki B grubu
vitaminleri açısından zengin, özellikle B1 vitaminin (tiamin) en iyi kaynağıdır. Bu vitaminler
tahıl tanelerinin çoğunlukla kabuk ve özünde bulunur. Tahıl Ürünleri; Un: Tahıl tüketimi
başlıca un ve unlu ürünler (ekmek vb.) şeklinde olur. Un deyince buğday unu anlaşılır, diğer
unlar elde edildikleri tahılın adı ile bilinir. Tahıl taneleri öğütülürken kepek ve özü olarak
ayrıldığından; protein, vitamin, mineral içerikleri azalır. Bu azalma, randıman derecesi
düştükçe artar. Bulgur: Buğdaydan yapılır. Ülkemizde çok kullanılır. Bulgur, işleme
esnasında besin değerini çok fazla kaybetmez. İyi bir tahıl kaynağıdır. Nişasta: En çok
kullanılan tür, buğday nişastasıdır. Ayrıca pirinç, mısır ve patates nişastası da bulunmaktadır.
Nişasta, saf karbonhidrat kaynağı olup; vitaminler, mineraller ve protein içermez. Makarna-
şehriye: Beyaz undan yapılanların vitamin mineral değerleri düşüktür. Ekmek: En fazla
tüketilen tahıl ürünüdür. Ekmek mayalı yapıldığında besin değeri daha yüksektir. Çinko başta
olmak üzere; mineral emilimi düşük olduğundan mayasız ekmek tüketiminden kaçınılmalıdır.
Pasta-bisküvi vb.: Genellikle bu tür besinler hazırlanırken una yumurta, süt, şeker ve yağ
eklendiğinden bu yiyeceklerin enerji içeriği de artmaktadır.
5
(Sağlık Bakanlığı, 2011) Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Hacettepe
Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü tarafından hazırlanmıştır.)
Meyve ve sebze üretim teknolojisi; bileşimi (Karbonhidratlar, azotlu maddeler,
lipidler, vitaminler, mineral maddeler, asitler, enzimler, renk maddeleri), konserve üretim
teknolojisi (meyve ve sebze konserveleri üretiminde uygulanan ön işlemler, konserve
kaplarına doldurma, ısıl işlem, meyve ve sebze konservelerinde bozulmalar), salça üretim
teknolojisi, reçel, jöle ve marmelat üretim teknolojisini kapsar.
Bitkisel yağ ve mamulleri; bitkisel yağların oluşumu,yağların bileşim ve yapısı, yağlı
tohumlar ve özellikleri, yağ çıkarma metotları, rafinasyon, margarin üretimi,zeytinyağı üretim
tekniği,yağların bozulmaları ve muhafaza yöntemleri,beslenmede yağın öneminin
öğrenilmesini kapsar.
Şeker ve şekerli mamuller; pancarın şekere işlenmesi (Pancardan ham şerbet elde
edilmesi, ham şerbetin temizlenmesi, İnce şerbetin koyulaştırılması, kristalizasyon, ham şeker
elde edilmesi, ham şekerin arıtılması), kakao ve çikolata teknolojisi (kakao çekirdeği, kakao
tozu ve kakao yağı, çikolata yapımı, çikolatanın özellikleri), şekerleme teknolojisi,
marşmelov, nugat, nişasta ve pektin jöleleri, sert şekerler, karamellerin üretimini kapsar.
(Sakarya Üni., 2011)
1.3. DÜNYADA GIDA SEKTÖRÜ Küresel yiyecek ve içecek pazarının 2010 yılında 3,8 trilyon ABD dolarına ulaşması
beklenmektedir.6 2007 yılında 3,5 trilyon ABD doları seviyesinde olan bu rakam, küresel
krize rağmen yılda yaklaşık %3 oranında büyümüştür. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi
gelişmekte olan pazarlar resesyonun gelişmiş pazarlarda tüketici harcamalarını azaltmasıyla
büyümenin itici gücü olarak görülmeye başlanmıştır. Diğer taraftan, hayvan yemi gibi ham
maddelerin, enerji kaynaklarının ve paketleme malzemeleri gibi diğer bazı malların artan
fiyatları üreticiler için endişe kaynağı olmaktadır. Tüketiciler zorunlu ihtiyaç olmayan ev
eşyası gibi ürünlerdeki harcamalarını küresel ekonomik daralmaya bağlı olarak kısmışlardır.
Ancak yiyecek ve içecek gibi temel ihtiyaç ürünlerindeki harcamalar oldukça sabit kalmıştır.
Ekonomik daralmanın tüketim alışkanlıklarını ve önceliklerini etkilemiş olmasına rağmen,
kaliteye olan ilgi, sağlık ve sürdürülebilirlik tüketimde hâlen önemli bir role sahiptir. Örneğin,
organik gıda satışları ABD’de genel olarak sabit kalmayı başarmıştır.7 Gıda güvenliğine
yönelik ilgi ve kaygıların CIES’in (Tüketim Ürünleri Forumu) yaptığı Top of Mind
araştırmasında belirtildiği üzere artması beklenmektedir. 2010 yılı ve sonrasında beklendiği
6
üzere, yiyecek ve içecek firmaları altyapının ve kapsamlı standartların eksik olduğu
gelişmekte olan pazarlara odaklandıkça gıda güvenliği daha önemli bir konu haline gelecektir.
Yiyecek ve içecek sektörü çok parçalı bir yapıya sahiptir. 2007 yılının en büyük 10 firması
küresel pazarın yalnızca % 12,9’unu elinde bulundurmaktadır. Gıda zincirindeki oyuncular
açısından ise perakende sektöründe konsantrasyon seviyesi yüksektir. Çoğu AB ülkesindeki
üç büyük perakendeci pazarın % 40’ından fazlasını elinde bulundurmakta ve Kuzey Avrupa
ülkelerinde bu oran % 75’i aşabilmektedir. (T.C. Başb. Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı
Türkiye gıda sektörü rap. 2010)
1.4. TÜRKİYE’DE GIDA SEKTÖRÜ Çeşitli kayıt ve kaynaklara göre gıda alanında faaliyet gösteren işyeri sayısı farklılık
göstermektedir. Ancak, gıda sanayi, tarıma dayalı bir sanayi dalı olarak Türkiye
ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. DPT verilerine göre imalat sanayi içinde gıda sanayi,
üretim değeri olarak %18-20’lik paya sahiptir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve
Kontrol Genel Müdürlüğü verilerine göre 1994–2000 yılları arasında gıda sanayi işyeri sayısı
22.243‘den 27.543’e artış göstermiştir. Bu sayı DİE (yeni adıyla TÜİK) geçici sanayi sayımı
sonuçlarında 30 bini aşkın olarak verilmiştir. Hatta bazı kayıtlara göre 40 bini bulan işyeri
sayısı, sektörden ayrılmalarla 30–35 bin aralığına tekrar düşmüştür. Gıda sanayinde yerli
sermaye ile faaliyette bulunan işletmeler kadar, yabancı sermaye ile birlikte ya da tamamı
yabancı sermayeli işletmelere rastlamak mümkündür. Özellikle, ülke ekonomisindeki
iyileşme ve güven ortamı, yabancı sermayeli gıda yatırımcılarının ülkemizde faaliyetlerini
cazip kılmaktadır.
Türkiye’de gıda sanayinde alt sektörler açısından sayısal dağılıma bakıldığında;
sanayinin % 65'ini un ve unlu mamuller, % 11'ini süt ve süt mamulleri % 12'sini meyve-sebze
işleme, % 3,5'ini bitkisel yağ ve margarin, % 3'ünü şekerli mamuller, % 1'ini et mamulleri ve
% 4,5'luk kısmını tasnif dışı gıdalar, alkolsüz içecekler, su ürünleri sanayinin oluşturduğu
görülecektir. Un ve unlu mamuller, süt ve mamulleri, meyve-sebze işleme gibi alt
sektörlerdeki oranların yüksek olması, halkın tüketim alışkanlıklarının yanı sıra gelişmiş
teknoloji uygulamayan (değirmen, mandıra, zeytin salamura işleme v.b.) işletmelerin sayısal
fazlalığından da kaynaklanmaktadır.
7
Tablo 1: Gıda Sanayinde İşletme Sayısının Alt Sektörlere Dağılımı (%) Gıda Sanayi Alt Dalları 1994 1996 1998 2000 Et ve Et Ürünleri 2,06 1,83 1,76 1,07 Süt ve Süt Ürünleri 14,58 13,68 14,12 11,06 Meyve ve Sebze İşleme 13,94 14,33 9,78 11,42 Su Ürünleri 0,14 0,11 0,16 0,20 Un ve Unlu Ürünler 57,60 59,27 62,67 65,44 Bitkisel Yağ ve Margarin 3,98 3,66 3,71 3,40 Şeker ve Şekerli Ürünler 3,56 3,26 3,62 3,15 Tasnif Dışı Ürünler 4,14 3,86 4,18 4,25 Toplam (İşletme Sayısı: Adet) 22 243 23 654 23 951 27 543 Kaynak: TKB, 2002.
Genelde küçük ve orta ölçekli işletmeler olarak faaliyetlerine devam eden gıda
işletmeleri, mülkiyet yapısı açısından daha çok özel sektör kuruluşları niteliğindedir. Özellikle
et, süt, yem gibi sanayilerde yaşanan özelleştirme ile günümüzde şeker ve çay hariç
tamamıyla sektörde özel kesimin hakim olduğu söylenebilir. Kamu sektöründen özel sektöre
doğru yapılanmanın, karlılık ve verimliliği artırması, tüketiciye güvenli ve uygun fiyatlı
ürünlerin sunumu ve üretim faaliyetinde etkinliğin yükseltilerek ekonomiye canlılık getirmesi
beklenmektedir.
Ülkemizde gıda sanayisinde yıllık ortalama kapasite kullanım oranı (KKO) 2004 yılı
TÜİK verilerine göre % 71’dir. Yıllar itibariyle değişiklik göstermekle birlikte genel eğilim
olarak KKO % 70’ler civarındadır. İşletme sayılarının fazla olduğu et ve süt işleme, un ve
bitkisel yağlar gibi sektörlerde kapasite kullanımı % 50’nin altında kalmaktadır. Kapasite
kullanımının düşük olmasında, mevsimsel dalgalanmalara bağlı kullanım dışı kalan
kapasiteler, ihracata yönelik gelişme politikası paralelinde yeni, ancak uzun vadeli ve istikrarlı
olmayan ihracat pazarlarına yönelinmesi, alt sektörlerin önemli bir kısmında, işlenen ürün
miktarının yıllara göre değişiklik göstermesi ve bazı alt sektörlerde uygun hammadde
teminindeki güçlükler etkili olmaktadır.
Türkiye’de gıda sanayine ait üretim değerlerine göre 1999–2005 yılları arasında gıda
sanayi üretim değeri itibariyle reel olarak % 24 (yıllık ortalama % 3,6) oranında artmıştır. Bu
artış, % 95 ile su ürünleri sanayi ve % 47 ile süt ve mamulleri sanayinde en yüksek oranlarda
gerçekleşirken, en düşük % 4 ile bitkisel yağ ve % 14 ile şeker, şekerli mamuller ve diğer
sanayilerde gerçekleşmiştir. Gıda sanayi üretim değeri içinde tahıl ve nişasta mamulleri
sanayi en yüksek değeri almaktadır. Bunu süt ve et mamulleri sanayi izlemektedir. Gıda
8
sanayi üretim değerinin yıllık artışlar itibariyle değişimine bakıldığında; 2001 yılında
toplamda reel bir azalış söz konusu olmuştur. Bu yılki değişim dışında Türkiye gıda sanayi
üretim değerindeki eğilim, artış yönündedir. Alt dallar itibariyle değişime bakıldığında;
zeytindeki periyodisitenin zeytinyağı üretimine yansıması nedeniyle bitkisel yağ sanayinde bir
yıl artış onu takip eden yıl ise azalma söz konusudur. Sanayi alt dalları içinde 2000-2005
yılları arasında üretim değerinde en yüksek artış, yem sanayinde görülmektedir. Son yıllarda
ise su ürünleri sanayi üretim değeri artmaktadır. Gıda ürünleri içerisinde kümes hayvan eti,
beyaz peynir, işlenmiş balık ürünleri, makarna, nişasta bazlı şekerler, salamura zeytin,
zeytinyağı, bitkisel ham yağlar, yağlı tohum küspeleri ve karma yem üretim değerindeki
artışlar dikkati çekmektedir. (DPT dokuzuncu kalkınma planı (2007-2013) Gıda sanayi özel
ihtisas komisyonu raporu)
1.5. BİNGÖL’DE GIDA SEKTÖRÜ TRB1 Bölgesi, 2000 yılı verilerine göre imalat sanayi gelişmişlik sıralamasında ve
sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında 26 bölge arasında 20’nci sırada yer almaktadır.
Sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinde ise Elazığ bölgede ilk sırada yer alırken Bingöl son
sırada kalmıştır
Bingöl Küçük Sanayi Sitesi (KSS), 281 işyerinde 1.124 kişilik istihdam ve 24 adet
sosyal tesis dükkânları, 1 adet hizmet binası ile faaliyetini sürdürmektedir. Genç ilçesinde
S.S.KSS Yapı Kooperatifi inşaatı ise devam etmektedir. Bölgede faaliyet gösteren tüm
organize sanayi bölgelerinde bakanlık kredisinden, gelir stopajı teşvikinden, enerji desteği
teşvikinden ve 5084 sayılı teşvik kanunundan faydalanılmaktadır.
Gıda sektörünün dağılımına bakılırsa, Bingöl’de kar amaçlı yerine günlük ihtiyaçları
karşılayacak şekilde ve katma değeri düşük yapılanmanın olduğu “Un ve Unlu Mamuller”
sektörünün ilde nispeten daha gelişmiş olduğu görülmektedir. İhracat ve kar amaçlı “Süt ve
Süt Ürünleri” ile “Bal Üretimi” sektörünün ilde gelişmemiş olması ilde gelişme potansiyeli
olan ama gelişmemiş sektörlerdir. İlde Gıda Üreten işyeri sayısı 144 olup bunların sektör
bazında dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir.
9
Tablo 2: Bingöl’de Sektörler Bazında Gıda Üreten İşyerleri SEKTÖR İŞYERİ SAYISI
Ekmek 44 Unlu Mamul 26 Pastane 26 Et Ürünleri 3 Bal 15 Yumurta Paketleme Tesisi 3 Baharat Üretim Tesisi 1 Süt ve Süt Ürünleri 4 Yemek Fabrikası 9 Gıda Ambalajlama 4 Dondurma Üreten İşyerleri 2 Alkolsüz içecek 1 Cips 3 Çay, Kahve ve Süzen Poşet Çay Üreten İşyerleri 1 Un Fabrikası 1 Şekerleme İmalatı 1 TOPLAM 144
Ayran, yoğurt, peynir üreten 2, sadece ayran üreten 1 ve mevsimsel (sadece yılın
Mayıs, Haziran Temmuz aylarında) peynir üretimi yapan 1 işletme bulunmaktadır (Bingöl
Tarım İl Müd. 2011).
1.5.1. Bal işlenmesi ve markalaşma çalışmaları
İlde bal ambalajlama ve paketleme merkezi olarak toplam 14 işletme, bakanlık
tarafından gıda üretim sertifikası almıştır.
Tablo 3: Bingöl İli Bal Üretimi Değerleri 2007 Bal Üretimi
Üretim Miktarı (ton) Üretim Değeri (1000 TL) 2 272 25 934
Bal Mumu Üretimi 18 179
1.5.2. Süt ve süt ürünlerinin işlenmesi
Tablo 4: Bingöl İli Süt Üretim Değerleri 2007 Süt Üretim Miktarı (ton)
İnek Sütü Koyun Sütü Keçi Sütü
51 710
14 695
5 402 Üretim Değeri (1000 TL)
47 948
12 555
4 955
10
1.5.3. Et ve et ürünlerinin işlenmesi
Bingöl Et ve Balık Kurumu; Bingöl, Elazığ, Malatya, Muş ve Tunceli bölgelerini
kapsamakta olup bu bölgelerdeki besicilere ve tüketicilere yönelik faaliyetlerde
bulunmaktadır. Üretim faaliyetleri bölgeden aldığı sığır ve koyunları keserek ürettiği etleri
karkas ve kemiksiz olarak veya et ürünleri şeklinde bölgede değerlendirmektedir. Kurumun
faaliyete geçtiği yıl 1988 olup toplam alanı 265 004 m2, kapalı alanı 10 353 m2 dir. Sığır
kesim kapasitesi (pratik) 180 adet ve koyun kesim kapasitesi (pratik) 1.300 adettir. (Bingöl
EBK, 2011)
Tablo 5: Bingöl İli Et ve Yumurta Üretimi Değerleri Et Üretim Miktarları (ton)
Sığır Eti Koyun Eti Keçi Eti Yumurta
1 763
327
601
967
Ürün Değerleri (1000 TL)
14 986
2 453
4 808
3 182
1.6. GENEL DURUMUN ORTAYA ÇIKARILMASI Bingöl’de ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Bu sektörlerin düşük
katma değer hasıla etmesi sonucu yeterli sermaye birikimi oluşmadığından sermaye bileşeni
bakamından yetersizlik söz konusudur. İlin genel ekonomik yapısı daha çok küçük ölçekli aile
işletmeleri şeklindedir. İldeki mevcut sanayi yatırımları ise kamuya ait veya kamunun
öncülüğündeki sanayi kuruluşlarıdır. Ham madde açısından Bingöl, kısmi bir yeterliliğe
sahiptir. Tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi kuruluşlarına ham madde temini edebilecek
potansiyele sahiptir. Teknoloji bileşeni yeni ve ileri teknolojiye dayalı üretim tesisleri mevcut
değildir. Mevcut işletmeler klasik teknolojiler kullanarak işletilmektedir
1.7. POTANSİYELİN ORTAYA KONULMASI Bingöl’de gıda sanayinde gerçekleştirilebilecek 5 yatırım konusu tespit edilmiştir.
Bunlar;
Meyve suyu (konsantre) üretim tesisi,
Reçel ve marmelat üretim tesisi,
Bisküvi ve gofret üretim tesisi,
Karma yem üretim tesisi,
11
Bal paketleme ve tasnifleme tesisi,
Meyve suyu (konsantre) üretim tesisleridir.
Mevcut meyve (elma, vişne, armut vb.) üretiminin değerlendirilmesi amacıyla, ilde
meyve suyu üretimine yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi gerekebilir. İlin, yıllık meyve
üretim potansiyeli 12.500 ton olup, mevcut potansiyelin değerlendirilmesi ve bu alanda
yapılacak yatırımlarla birlikte artması düşünülen meyve üretiminin değerlendirilmesine
yönelik meyve suyu üretim tesisi yapılabilir görülmektedir. Bununla birlikte önerilen bu
yatırım konusu pazar ve organizasyon yönünden incelenmelidir. Türkiye meyve suyu talep,
üretim, ihracat ve ithalat verileri Tablo 6’da verilmiştir.
Tablo 6: Türkiye Meyve Suyu (Konsantre) Talep, Üretim, İhracat ve İthalatı
Gerçekleşme Gerç. Tah. Tahmin Yıllık artış (% ) 2000 2001 2002
[M: Miktar (Bin Ton ) D: Değer (Milyar TL) 1998 yılı fiyatlarıyla] 2001 2002
M(1) D(2) M(3) D(4) M(5) D(6) (4/2) (6/4) Talep 255 44.539 245 42.792 255 44.539 -3,9 4,1
Üretim 305 53.272 310 54.146 330 57.639 1,6 6,5
İhracat 47,5 8.288 67 11.691 75 13.086 41,1 11,9
İthalat - - - - - - - - Kaynak: Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler, 2002, DPT.
1.7.1. Reçel ve marmelat üretim tesisi
İlde üretilen meyvelerden ve sulu tarım sonucu artacak meyve üretiminin yaş olarak
tüketilen kısmı dışındakiler, daha yüksek bir katma değer elde etmek amacıyla reçel ve
marmelat üretimine yönelik bir yatırımda değerlendirilebilir. Ham madde temini iki şekilde
olmaktadır. Küçük ve orta ölçekli tesislerde genellikle hasat dönemlerinde sadece taze meyve
olarak yapılırken, büyük ölçekli yıl boyu üretimde bulunan tesislerde ise taze meyve yanında
dondurulmuş meyvelerde kullanılmaktadır. Ülkemizde son yıllarda değişik aromalı reçel
çeşitlerine talep artmaktadır. Bununla birlikte önerilen bu yatırım konusu pazar ve
organizasyon yönünden incelenmelidir. Türkiye reçel ve marmelat talep, üretim, ihracat ve
ithalat verileri Tablo 7’de verilmiştir.
12
Tablo 7: Türkiye Reçel ve Marmelat Talep, Üretim, İhracat ve İthalatı
Gerçekleşme Gerç. Tah. Tahmin Yıllık artış (%) 2000 2001 2002
[M: Miktar (Bin Ton ) D:Değer (Milyar TL) 1998 yılı fiyatlarıyla] 2001 2002
M(1) D(2) M(3) D(4) M(5) D(6) (4/2) (6/4) Talep 41 22.079 43 23.156 45 24.233 4,9 4,7
Üretim 45 24.233 58 31.234 65 35.004 28,9 12,1
İhracat 3,3 1.222 11,5 4.258 13 4.814 248,5 13
İthalat - - - - - - - - Kaynak: Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler, 2002, DPT.
Yıllar itibariyle üretim değerleri talebin üzerinde seyretmekte ve üretim fazlalığı ihraç
edilmektedir. Bununla birlikte, ihracat potansiyeli son yıllarda artış gösteren bu sektörde,
üretimin Türk Cumhuriyetlerine ihraç imkanları düşünülmelidir. Bu yatırım konusu kapasite
tespiti yapılarak proje çalışmaları yapılması uygun olacaktır. Önerilen yatırımda üretim
kapasitesi yılda 12 500 ton meyve üretimi olan Bingöl’de 80 kişi istihdam edebileceği bir
tesis olarak düşünüldüğünde 1 000 000 $’lık bir yatırım gerekecektir. Bununla birlikte, böyle
bir yatırım, gerek ilin sahip olduğu meyve potansiyeli gerekse sabit yatırım tutarının
büyüklüğü dikkate alındığında ancak orta vadede gerçekleştirilebilir görünmektedir.
1.7.2. Bisküvi ve gofret üretim tesisi
Bisküvi, yurt içinde talebi artan bir gıda maddesidir. Ayrıca son yıllarda ihraç
kalemleri arasında yer alan bir gıda maddesi de olmuştur. Özellikle Türk Cumhuriyetlerinden
bisküviye talep vardır. Türkiye bisküvi; talep, üretim, ihracat ve ithalat verileri Çizelge 18’de
verilmiştir. Çizelge dikkate alındığında, 2000–2002 yılları arasında Türkiye’nin bisküvi talep,
üretim ve ihracat değerlerinin sürekli arttığı ve üretim fazlalığının ise ihracat yoluyla
dengelendiği görülmektedir. Bu anlamda, sektörün gelişimi açısından özellikle, Ortadoğu ve
Kuzey Afrika ülke pazarlarının da değerlendirilebilir olması dikkate alınmalıdır. Çizelgede
her ne kadar bisküvi ithalatı yapılmıyor görünse de, gerçekte ithalatın var olduğu, ithalatın un
ve unlu mamuller sanayi içerisinde ithal edilen diğer ürünler içerisinde ve düşük miktarlarda
gerçekleştiği bilinmektedir. Bu göstergeler, Türkiye genelinde bisküvi sektörünün canlı
olduğunun ve yatırım ortamının bulunduğunu göstermektedir. Türkiye geneli için geçerli olan
yukarıdaki göstergelere dayanarak Bingöl’de bisküvi sektörüne yatırım yapılabilmesi için
yöredeki ve Türkiye’deki pazar ve rekabet koşulları dikkatle incelenmelidir.
13
Tablo 8: Türkiye Bisküvi Talep, Üretim, İhracat ve İthalatı
Gerçekleşme Gerç. Tah. Tahmin Yıllık artış (%) 2000 2001 2002
[M: Miktar (Bin Ton ) D: Değer (Milyar TL) 1998 yılı fiyatlarıyla] 2001 2002
M(1) D(2) M(3) D(4) M(5) D(6) (4/2) (6/4) Talep 359 146.444 364 148.525 367 149.749 1,4 0,8
Üretim 420 171.375 428 174.639 435 177.496 1,9 1,6
İhracat 61 17.159 64 17.974 68 19.097 4,7 6,2
İthalat - - - - - - - - Kaynak: Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler, 2002, DPT.
Önerilen yatırımda üretim kapasitesi yılda 22 000 ton bisküvi, 550 ton gofret üretimi
ve 500 kişi istihdam edebileceği bir tesis olarak düşünüldüğünde 3 000 000 $’lık bir yatırım
gerekecektir.
1.7.3. Karma yem üretim tesisi
Bingöl’de, hayvancılığın gelişmesine yönelik olarak önerilen bu yatırım, giderek
karma hayvan yemi ihtiyacının da sürekli olarak artmasından, girişimciler için cazip bir
yatırım konusu olabilecektir. Bu yatırım, ağırlıklı olarak iç pazara yönelik olarak
düşünüldüğünde, kısa vadede gerçekleştirilebilir görülmektedir. Türkiye karma yem talep,
üretim, ihracat ve ithalat verileri çizelge 19’da verilmiştir.
Tablo 9: Türkiye Karma Yem Talep, Üretim, İhracat ve İthalatı
Gerçekleşme Gerç. Tah. Tahmin Yıllık artış (%) 2000 2001 2002
M: Miktar (Bin Ton ) D:Değer (Milyar TL) 1998 yılı fiyatlarıyla 2001 2002
M(1) D(2) M(3) D(4) M(5) D(6) (4/2) (6/4) Talep 6.643 313.396 5.222 246.343 5.628 265.495 -21,4 7,8
Üretim 6.662 314.273 5.300 250.022 5.700 268.892 -20,4 7,5
İhracat 27 4.378 85 13.682 80 12.877 213 -5,9
İthalat 9 3.435 7 2.796 8 3.195 -18,6 14,3 Kaynak: Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler, 2002, DPT.
14
Tablo incelendiğinde, yıllar itibariyle üretim değerlerinin talebin üzerinde seyretmekte
ve üretim fazlalığı ihracat ile dengelendiği görülmektedir. Önerilen yatırımda yılda 20 000 ton
karma yem üretimi yapılacak ve 40 kişi istihdam edebilecektir. Böyle bir yatırım için 1
milyon dolarlık bir yatırım gerekecektir.
1.7.4. Bal paketleme ve tasnifleme tesisi
Bingöl elverişli iklimi, verimli toprakları ve mevcut su kaynakları ile zengin bir
bitkisel ürün desenine sahiptir. Bitki kompozisyonunun çeşitli olduğu il, arıcılık yatırımları
için doğal bir alt yapıya sahiptir. İlde, arıcılık daha çok aile işletmesi niteliği taşımakta olup,
gezici ve sabit arıcılık şeklinde sürdürülmektedir. Yılda 796 ton olan bal üretim değeri, bu
potansiyelin tam olarak değerlendirilmediğini göstermektedir.
Yeterince değerlendirilemeyen arıcılık potansiyelinin daha iyi değerlendirilmesi için;
kaliteli arı üretimine ve damızlık seçimine önem verilmesi, kovan başına bal veriminin
artırılması, arıcılık ürünlerinin iyi bir pazar organizasyonuna kavuşturulması ve üreticilerin
eğitilmeleri ve örgütlenmeleri sağlanmalıdır.
Arıcılık konusunda, tarım alanlarında zararlılara karşı yapılan zirai mücadele
neticesinde arıların zarar görebileceklerinin de göz ardı edilmemesi gereklidir. Arıcılık
yatırımına yönelik bir yatırım düşünüldüğünde, 2 kişinin istihdam edilebileceği 60 kovanlık
bir yatırım için 9.000 $’lık bir yatırım gerekecektir.
Bingöl'de ülke çapında kalitesi ile bilinen bal üretimi, kovan başına ortalama 18 kg
olup, yıllık üretim de yaklaşık 800 ton civarında olmaktadır. Söz konusu ürünün modern bir
tesis kurularak, paketlenme ve tasniflenmesinin yapılarak iç tüketime sunulması, ayrıca iyi bir
şekilde pazar organizasyonu kurulup ihracata yönlendirilmesi durumunda üretim daha da
artacaktır. (Bingöl Sanayi Potansiyeli Ve Yatırım Alanları Araştırması 2004)
1.8. GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ Ambalaj hiçbir sanayi dalında gıda sanayindeki kadar büyük öneme sahip değildir.
Genel olarak ambalajlama ülkelerin ekonomik ve teknolojik alanlardaki gelişmeleri ve yaşam
standartlarındaki yükselmeye paralel olarak gelişme göstermektedir. İlkel ekonomilerde
ürünler çoğunlukla dökme olarak pazara sunulmaktayken pazar ekonomisinin gelişmesiyle
ambalajlama giderek önem kazanmıştır. Gıda maddelerinin ambalajlanmaması halinde %30
dolayında kayba uğradığı, ancak ambalajlandığında bu kaybın %2–3 arasında değiştiği tespit
15
edilmiştir. Bu verilerden de ambalajlamanın toplumların gelişmesiyle yakından ilgili olduğu
görülmektedir.
Gıda teknolojisinin gelişmesinin yanı sıra ambalaj malzemesi ve ambalajlama
makinelerinin gelişmesi pazarlama olanaklarını arttırmış, bu artış dolaylı olarak gıda sanayini
olumlu yönde etkilemiş, gıda sanayi ve ambalajlama sanayi sürekli olarak birbirlerini aktive
etmişlerdir. Bugün gelişmiş Batı Avrupa tüketicileri gıdaların içeriğinden çok ambalajlarına
bakarak satın almakta, gıda kalitesi nedenli yüksek olursa olsun ambalaj kalitesi yeterli
olmayan gıdalar, bu pazara ya hiç girememekte yada çok düşük fiyat bulmaktadırlar. Diğer
yandan yas meyve, sebze ithalinde olduğu gibi ambalaj cinsi ve niteliği doğrudan doğruya
ithalatı güçleştiren bir faktör olabilmektedir. (Doğrutekin Ş. 2005)
1.9. GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜNÜN BİLİMSEL
SINIFLANDIRILMASI VE TANIMI Ambalaj iç ambalaj ve dış ambalaj olmak üzere iki değişik düzeyde materyalden
oluşabilir. İç ambalaj ürünü ilk çevreleyen ve koruyan, genellikle tüketiciye ürünle birlikte
sunulan ve bu nedenle de, tüketicinin ürünü satın almasını doğrudan etkileyebilen bir
unsurdur. İç ambalajın, koruma ve tutundurma olmak üzere iki temel görevi vardır.
Tüketicilerin yaşam standartlarının artması ile ambalajın tutundurma etkisi gitgide
artmaktadır. İç ambalajın tutundurma görevini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için şu
özelliklere dikkat edilmesi gerekir. İç ambalajın tutundurma görevini yerine getirmesi için
yapılacak düzenlemelerin yanında iç ambalaj, ürünün bozulmasına, ezilmesine, dökülmesine
engel olacak şekilde diğer bir ifade ile dış etkenlerden zarar görmesine engel olacak şekilde
tasarlanmalıdır. Örneğin süt gibi dayanıksız ürünlerin pazarlanması sırasında ürünün
bozulmasını ve dış etkenlerden etkilenmesini önlemek için ambalajın önemi daha da
artmaktadır.
Dış ambalajın temel amacı paketlenmiş ürünün toplu sevkini sağlamak ve sevk
sırasında meydana gelebilecek dış etkenlerden korumaktır. Ayrıca dış satımda kullanılacak
ambalaj uluslararası normlara ve hedef pazardaki yasal düzenlemelere göre işaretlenmeli ve
etiketlendirilmelidir. Aksi halde ürün zarar görebilir, gideceği yere ulaşmayabilir veya
gümrüklerden geri çevrilebilir. Amaç ulaştırma sırasında en az firenin verilmesi olmalıdır.
Ambalajların üretildiği malzemelere, üretim teknikleri gibi kriterlere göre başlıca ambalaj
çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz: Kağıt esaslı ambalajlar, cam ambalajlar, tahta ambalajlar,
metal kökenli ambalajlar, plastik ambalajlar ve aseptik ambalajlar Ambalaj teknolojisi müşteri
16
ihtiyaçlarının tatmin edilmesi doğrultusunda gelişim göstermektedir. Ambalaj
teknolojisindeki gelişmeler düşük maliyetli olacak, daha uzun raf ömrü ve maksimum gıda
güvenliği ve hijyeni sağlayacak ve çevre dostu olacak şekilde gelişim göstermesi
gerekmektedir (Ege Akademik Bakış, 2007).
1.10. DÜNYADA GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜ Dünya ambalaj sanayi pazarı 439 milyar dolar civarındadır. Dünya ambalaj sanayisi
pazarının 2014 yılına kadar % 3,5 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Pazarın %
36’sını kâğıt karton ambalajlar, % 34’ünü plastik ambalajlar, % 17 metal ambalajlar, % 10
cam ambalajlar oluşturmaktadır. Ambalaj sanayi ürünleri pek çok sanayiye hizmet
vermektedir. Hizmet verdiği alanların başında gıda ve içecek sanayileri gelmektedir. Dünya
ambalaj sanayi üretiminin % 56’sı bu sektörler tarafından kullanılmaktadır. Bölgesel olarak
dünya ambalaj sanayi ticaretine bakıldığında %e 30’u Avrupa ülkeleri, % 28’i Kuzey
Amerika ülkeleri, % 27’si Asya ülkeleri, % 7’si Latin Amerika ülkeleri, % 8’i ise diğer
ülkelerdir.
Dünya ticaretinin % 50’sini plastik ambalajlar oluşturmaktadır. Kâğıt karton ambalaj
ticareti yapılan ikinci önemli ambalaj grubudur. Toplam dünya ambalaj ticareti içinde %
35’lik paya sahiptir. Sırasıyla ihraç edilen diğer ambalaj ürün grupları; metal, cam ve ahşap
ambalajlardır. Dünyanın en büyük ambalaj ihracatçı ve ithalatçı ülkeleri AB ülkeleri, ABD ve
Japonya’dır. Son yıllarda söz konusu ülkeler arasında Çin’de yer almaya başlamıştır.
(alberk.com.tr)
1.11. TÜRKİYE’DE GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜ Türkiye’de mevcut ve son yıllarda gelişme eğilimi gösteren sanayi dallarında üretilen
çeşitli tarım ve gıda ürünleri ile diğer gıda dışı ürünlerin amaca yönelik pazarlanmasında,
özellikle ihraç mallarında ambalaj giderek çok önemli bir yer tutmaktadır.
Ambalajlanan tüm ürünler içerisinde gıda ürünlerinin ambalajı ve satışa sunuluşu
diğer ürünlere göre daha fazla dikkat gerektirmektedir. Gıda işlenmiş olsun ya da olmasın
koku, ışık, oksijen, rutubet, mikroorganizma, böcek gibi ürünün kalitesini bozabilecek tüm dış
etkilerden zarar görmektedir. Gıda ambalajı sayesinde biyolojik (mikroorganizma ve
böceklerin girişini engeller ayrıca gıdadaki mikrobiyal gelişmeyi etkileyebilir), fiziksel
(gıdayı toz, ışık, kirlere ve mekaniksel zararlılara karsı korur ayrıca fireyi önler) ve kimyasal
(su buharı, oksijen vb. diğer gazların geçişini engelleyebilir veya istenilen gazların geçişine
17
izin verir) etmenlerden dolayı oluşacak kalite kayıpları büyük ölçüde önlenecektir. Ambalaj
bu etmenlere karsı koruma sağlamakla birlikte oluşabilecek nem ve aroma kayıplarını da
önlemektedir.
Tablo 10: Gıda Maddeleri Karton Ambalaj Üretimi GIDA MADDELERİ AMBALAJI Toplam
Üretim (ton)
İç Piyasa (Ton)
%
İhracat (ton)
%
Her türlü zahire, bisküvi, unlu gıdalar, pirinç, bakliyat, mercimek unları, irmik, nişasta vs. ambalajları
8.524
7.246
85
1.178
15
Taze veya dondurulmuş gıda, dondurma, taze veya dondurulmuş et, sebze, patates, hamburger, köfte, pizza ambalajı vs.
2.122
1.511
71
611
29
Kuru bakkaliye, yulaf, kahve, çay, kakao, şeker, baharat, evcil hayvan mamaları, çorbalar vs. ambalajları
8.852
6.660
75
2.192
25
Çikolata, şekerleme ambalajları 20.991 17.499 83 3.492 17
Sıvı gıdalar ambalajı (süt hariç), bardak kutu veya şişeli yiyecek, içecek maddeleri grup ambalajı vs.
9.679
6.654
69
3.025
31
Diğer yiyecek maddeleri ambalajı 11.277 8696 77 2.531 23
TOPLAM 61.395 48.266 79 13.129 21
Gıda sanayinin % 56’sını un ve unlu mamuller, % 18’ini süt ve süt mamulleri, %
12’sini meyve-sebze işleme, % 4’ünü bitkisel yağ ve margarin, % 3’ü şekerli mamuller, %
2,5’i et mamulleri, % 4,5’leri alkolsüz içkiler, su ürünleri oluşturmaktadır (Doğrutekin, 2005).
1.12. BİNGÖL’DE GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ SEKTÖRÜ Ambalaj; pazarlama, gıda güvenliği ve tüketici sağlığı açısından önem arz etmektedir.
Gıda güvenliği açısından koruyucu ve dış ambalaj olarak bilinmektedir. Ambalaj bir taraftan
ürünü koruduğu gibi diğer taraftan ürünü dış etkenlerden muhafaza etmektedir. Ambalaj
sadece ürünü korumakla kalmamakta aynı zamanda iyi bir ambalaj içindeki ürünün iyi olduğu
hakkında tüketiciye haber vermektedir. Ambalaj sektörü bu noktada oldukça önemlidir. Gıda
ürünleri ise daha çabuk bozulduğundan gıda ambalajının önemini bir kat daha artırmaktadır.
Yasal ve tüketici hakları bakımından çevre dostu ambalaj kullanımı gittikçe bir zorunluluk
haline gelmektedir. Dolayısıyla, Bingöl’de yapılacak ambalaj ve paketleme işlem ve
18
çıktılarının çevre dostu ve insan sağlığını bozmayacak olması gerekmektedir. Bu anlamda
çevre dostu ambalaj ve paketleme il açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
Tablo 11: Katılımcılarla ilgili genel bilgiler Frekans Yüzde Frekans Yüzde
Cinsiyet Gelir Düzeyi
Erkek 118 63,8 300 TL’den az 10 5,4 Bayan 67 36,2 300–500 TL arası 31 16,8 Toplam 185 100,0 500–800 TL arası 73 39,5 Yaş 800-1000 TL arası 34 18,4 20’den küçük 10 5,4 1000 TL’nin üzeri 32 17,3 20 – 30 arası 37 20,0 Toplam 180 97,3 30 – 40 arası 42 22,7 Meslek Grupları
40 – 50 arası 75 40,5 Memur 25 13,5 51 ve daha yukarısı 21 11,4 Serbest 68 36,8 Toplam 185 100,0 Öğrenci 16 8,6 Eğitim Durumu Emekli 18 9,7 Okur–yazar olmayan 0 0 Ev Hanımı 56 31,3 İlköğretim mezunu 73 39,5 Toplam 185 100,0 Lise mezunu 91 49,2 Medeni Durumu
Üniversite mezunu 21 11,4 Evli 120 64,9 Toplam 185 100,0 Bekâr 65 35,1
Toplam 185 100,0
Ankete katılanların % 63,8’i erkek, % 36,2’si ise bayanlardan oluşmaktadır. Yaş
dağılımına bakıldığında; 40-50 arası % 40,5, 30-40 arası 22,7, 20-30 arası % 20, 51 ve
yukarısı % 11,4 ve 20 yaş ve altı ise % 5,4 olarak ortaya çıkmıştır. Görüldüğü gibi genç ve
olgun yaşlar çoğunluktadır. Eğitim durumları ise büyük bir çoğunluğu lise (% 49,2),
ilköğretim % 39,5 düzeyindedir. Eğitim durumuna göre lise ve ilköğretimin yoğunlukta
olduğu söylenebilir. Katılımcıların gelir düzeyi çoğunlukla asgari ücret ve asgari ücretin
altındadır (% 61,7). Meslek dağılımı; serbest meslek (% 36,8), ev hanımı (% 31,3), memur (%
13,5), emekli (% 9,7) ve öğrenci (% 8,6) şeklinde sıralanmaktadır. Meslek dağılımında serbest
meslek ve ev hanımının yoğunlukta olduğu söylenebilir. Katılımcıların önemli bir kısmı (%
64,9) evli ve % 35,1’i bekârdır.
19
Tablo 12: Çeşitli temel gıdaların aylık olarak kullanımlarının dağılımı Tüketilen miktar Frekans Oran (%) Koyun eti 1kg 112 60,5
2 kg 25 13,5 3 kg 18 9,7 4 kg 10 5,4 Cevaplamayan 20 10,8 Toplam 185 100,0
Dana eti 1 kg 54 29,2 2 kg 49 26,5 3 kg 10 5,4 5 kg 4 2,2 Cevaplamayan 68 36,8 Toplam 185 100,0
Sakatat 1,00 49 26,5 Cevaplayan 136 73,5 Toplam 185 100,0
Tavuk eti 1 kg 59 31,9 2 kg 45 24,3 3 kg 27 14,6 4 kg 22 11,9 5 kg 6 3,2 6 kg 14 7,6 10 kg 6 3,2 Cevaplamayan 6 3,2 Toplam 185 100,0
Yumurta 10 adet 23 12,4 15 adet 41 22,2 20 adet 28 15,1 25 adet 20 10,8 30 adet 32 17,3 45 adet 17 9,2 60 adet 24 13,0 Toplam
185 100,0
Sazan 1 kg 55 29,7 2 kg 20 10,8 3 kg 4 2,2 Cevaplamayan 106 57,3 Toplam 185 100,0
Alabalık 1 kg 118 63,8 Cevaplamayan 67 36,2 Toplam 185 100,0
Diğer balık çeşitleri (Somon ve deniz balıkları)
1 kg 95 51,4 2 kg 32 17,3 Cevaplamayan 58 31,4 Toplam 185 100,0
20
Nohut 1 kg 149 80,5 5 kg 10 5,4 Cevaplamayan 26 14,1 Toplam 185 100,0
Kuru fasulye 1 kg 138 74,6 5 kg 10 5,4 Cevaplamayan 37 20,0 Toplam 185 100,0
Mercimek 1 kg 149 80,5 2 kg 20 10,8 5 kg 6 3,2 Cevaplamayan 10 5,4 Toplam 185 100,0
Ankete katılanların önemli bir bölümü % 60,5’i aylık olarak 1 kg koyun eti
tükettiklerini ifade etmişlerdir. Diğer cevaplayıcıların ise tükettikleri koyun eti miktarı aylık
olarak; 2 kg % 13,5, 3 kg % 9,7, 4 kg % 5,4 belirtmişlerdir. Anketteki bu soruyu
cevaplamayanların oranı ise % 10,8’dir. Tablodan da görüldüğü gibi koyun eti tüketiminin
daha çok 1 ve 2 kg’da odaklandığı görülmektedir.
Aylık olarak tüketilen dana eti dağılımı; 1 kg % 29,2, 2 kg % 26,5, 3 kg % 5,4 ve 5 kg
% 2,2 şeklinde sıralanmaktadır. Cevaplamayanların oranı ise % 36,8’dir. Dana eti satın
alımında da yoğunluğu 1 ve 2 kg’da olduğu görülmektedir.
Aylık olarak tüketilen sakatat katılımcıların % 26,5’i 1 kg olarak belirtmişlerdir.
Aylık olarak tüketilen tavuk eti dağılımı; 1 kg % 31,9, 2 kg % 24,3, 3 kg % 14,6,
4 kg % 11,9, 6 kg % 7,6, 5 kg % 3,2 ve 10 kg % 3,2 şeklin oluşmaktadır. Tavuk eti
tüketiminde de 1, 2 ve 3 kg olduğu görülmektedir. Tavuk etini kullanmayan ya da
cevaplamayanların oranı % 3,2’dir.
Aylık ortalama yumurta tüketimi; 15 adet % 22,2, 30 adet % 17,3, 20 adet % 15,1, 60
adet % 13, 10 adet % 12,4, 25 adet % 10,8 ve 45 adet % 9,2 şeklinde dağılmaktadır.
Tüketicilerin aylık olarak daha çok 15, 30, 20 ve 60 adet yumurta tükettikleri görülmektedir.
Aylık tüketilen yumurta miktarı 5 070 adettir. Bu adet hane halkına oranlandığında
(5070/185=);
Aylık olarak tüketilen sazan balığı miktar olarak 1 kg’dır (% 29,7). 2 kg tüketenlerin
oranı % 10,8, 3 kg tüketenlerin oranı ise % 2,2’dir. Cevaplamayanların oranı ise % 57,3’tür.
21
Cevaplamayanlar içinde sazan balığı kullanmayanlar da bulunmaktadır. Görüldüğü gibi sazan
balığı tüketenler genel olarak aylık 1 kg şeklinde belirtmişlerdir.
Aylık olarak tüketilen alabalık daha çok 1 kg (% 63,8), alabalık tüketmediğini ya da
cevap vermeyenlerin oranı ise % 36,2’dir.
Diğer balık çeşitlerinde daha çok somon ve deniz balıkları tüketildiği ve tüketim
miktarı genellikle 1 kg (% 51,4) olarak belirtilmiştir. Cevaplamayanların oranı % 31,4’tür. 2
kg diğer balık çeşitlerinden kullanılma oranı % 17,3’tür.
Nohut tüketimine bakıldığında cevaplayıcıların büyük bir çoğunluğu aylık tüketim
miktarını 1 kg’dır (% 80,5). Aylık olarak 5 kg tüketenlerin oranı % 5,4’tür.
Cevaplamayanların oranı ise % 14,1’dir.
Kuru fasulye tüketimi aylık olarak 1 kg (% 74,6) ve 5 kg (% 5,4) şeklinde
belirlenmiştir. Görüldüğü gibi genel olarak aylık tüketilen kuru fasulye miktarı büyük
çoğunlukla 1 kg’dir. Cevaplamayanların oranı ise % 20’dir.
Aylık olarak tüketilen mercimek miktarı daha çok 1 kg (% 80,5) olarak görülmektedir.
Aylık olarak 1 kg tüketilen mercimek miktarı oran olarak oldukça yüksektir. Aylık 2 kg (%
10,8) ve 5 kg (% 3,2) mercimek tüketenlerin oranı ise oldukça düşüktür. Cevaplamayanların
oranı % 5,4’tür.
Tablo 13: Çeşitli temel gıdaların haftalık olarak kullanımlarının dağılımı
Tüketilen miktar Frekans Oran (%)
Pastörize süt 1 kg 55 29,7 2 kg 46 24,9 3 kg 22 11,9 4 kg 10 5,4 Cevaplamayan 52 28,1 Toplam 185 100,0
Açık süt 1 kg 71 38,4 2 kg 49 26,5
22
3 kg 5 2,7 5 kg 16 8,6 Cevaplamayan 44 23,8 Toplam 185 100,0
Tereyağı 250 gr 123 66,5 500 gr 20 10,8 Cevaplayan 42 22,7 Toplam 185 100,0
Yoğurt 1 kg 49 26,5 2 kg 26 14,1 3 kg 58 31,4 4 kg 14 7,6 5 kg 28 15,1 Cevaplamayan 10 5,4 Toplam 185 100,0
Beyaz peynir 500 gr 90 48,6 1 kg 59 31,9 2 kg 16 8,6 Cevaplamayan 20 10,8 Toplam 185 100,0
Çökelek 250 gr 78 42,2 500 gr 28 15,1 Cevaplamayan 79 42,7 Toplam 185 100,0
Ankete katılanlar tükettikleri pastörize süt miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Haftalık 1 kg tüketenlerin oranı % 29,7, 2 kg tüketenlerin oranı % 24,9, 3 kg tüketenlerin
oranı % 11,9 ve 4 kg kullananların oranı ise % 5,4’tür. Görüldüğü gibi tüketiciler daha çok 1
ve 2 kg pastörize süt kullanmaktadırlar. Anketin bu kısmını cevaplamayanların oranı ise %
28,1’dir.
Açık süt alımı daha çok 1 kg (% 38,4) ve 2 kg (% 26,5) şeklinde gerçekleşmektedir.
Diğer alım miktarları ise 5 kg (% 8,63) ve 3 kg (% 2,7) olarak gerçekleşmiştir.
Cevaplamayanların oranı ise % 23,8’dir.
Tereyağı kullanımı haftalık olarak 250 gr (% 66,5) ve 500 gr (% 10,8)
kullanılmaktadır. Tereyağı kullanımının daha çok düşük miktarlarda olduğu görülmektedir.
Cevaplamayanların oranı ise % 22,7’dir.
Haftalık olarak kullanılan yoğurt miktarı aşağıdaki şekilde sıralanabilir. 3 kg (% 31,4),
1 kg (% 26,5), 5 kg (% 15,1), 2 kg (% 14,1) ve 4 kg (% 7,6) şeklindedir. Tablodan da
görüldüğü gibi haftalık yoğurt kullanımı 3, 5 ve 2 kg’dır.
23
Haftalık kullanılan beyaz peynir miktarı 500 gr (% 48,6), 1 kg (% 31,9) ve 2 kg (%
8,6) oranlarında değişmektedir. Görüldüğü gibi tüketicilerin yaklaşık olarak yarısı haftada 500
gr beyaz peynir tüketmektedirler. Cevaplamayanların oranı ise % 10,8’dir.
Daha çok yöresel olarak kullanılan çökelek daha küçük miktarlarda kullanıldığı
belirtilmiştir. Nitekim 250 gr (% 42,2) ve 500 gr (% 15,1) olarak kullanıldığı ifade edilmiştir.
Tablo 14: Çeşitli temel gıdaların haftalık olarak kullanımlarının dağılımı
Tüketilen miktar Frekans Oran (%)
Yeşil fasulye 500 gr 98 53,0 1 kg 46 24,9 2 kg 4 2,2 Cevaplamayan 37 20,0 Toplam 185 100,0
Salatalık 1 kg 86 46,5 2 kg 63 34,1 3 kg 10 5,4 4 kg 10 5,4 5 kg 16 8,6 Toplam 185 100,0
Havuç 500 gr 83 44,9 1 kg 32 17,3 2 kg 22 11,9 3 kg 14 7,6 Cevaplamayan 34 18,4 Toplam 151 81,6
Kabak 1 kg 101 54,6 2 kg 22 11,9 Cevaplamayan 62 33,5 Toplam 185 100,0
Dolmalık biber 1 kg 89 48,1 2 kg 44 23,8 Cevaplamayan 52 28,1 Toplam 185 100,0
Sivribiber 1 kg 94 50,2 2 kg 41 22,2 3 kg 24 13,0 Cevaplamayan 26 14,1 Toplam 185 100,0
Patates 1 kg 79 42,7 2 kg 46 24,9 3 kg 38 20,5 5 kg 16 8,6
24
Cevaplamayan 6 3,2 Toplam 185 100,0
Kuru-yeşil soğan 1 kg 110 59,5 2 kg 40 21,6 3 kg 15 8,1 Cevaplamayan 20 10,8 Toplam 185 100,0
Patlıcan 1 kg 121 65,4 2 kg 33 17,8 Cevaplamayan 31 16,8 Toplam 185 100,0
Domates 1 kg 101 54,6 2 kg 52 28,1 3 kg 10 5,4 5 kg 22 11,8 Toplam 185 100,0
Lahana 1 kg 97 52,4 2 kg 25 13,5 Cevaplamayan 63 34,1 Toplam 185 100,0
Elma 1 kg 45 24,3 2 kg 50 27,0 3 kg 26 14,1 4 kg 49 26,5 Cevaplamayan 15 8,1 Toplam 185 100,0
Armut 1 kg 69 37,3 2 kg 45 24,3 3 kg 21 11,3 Cevaplamayan 50 27,0 Toplam
185 100,0
Dut 1 kg 54 29,2 2 kg 15 8,1 Cevaplamayan 116 62,7 Toplam 185 100,0
Üzüm 1 kg 84 45,4 2 kg 39 21,1 3 kg 10 5,4 4 kg 11 5,9 Cevaplamayan 41 22,2 Toplam 185 100,0
25
Kavun 1 kg 88 47,6 2 kg 17 9,2 3 kg 17 9,2 4 kg 27 14,6 Cevaplamayan 36 19,5 Toplam 185 100,0
Karpuz 1 kg 29 15,7 2 kg 52 28,1 3 kg 45 24,4 4,00 16 9,1 5,00 10 5,4 Cevaplamayan 32 17,3 Toplam 185 100,0
Ankete katılanlar tükettikleri yeşil fasulye miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Haftalık 500 gr tüketenlerin oranı % 53, 1 kg tüketenler % 24,9 ve haftada 2 kg yeşil fasulye
tüketenlerin oranı % 2,2 gibi küçük bir oranda kalmıştır. Cevap vermeyenlerin oranı ise %
20’dir. Görüldüğü gibi yeşil fasulye yoğunlukla haftada 500 gr olarak tüketilmektedir.
Haftalık salatalık kullanan tüketicilerin önemli bir kısmı 1 kg tercih etmektedirler. 1
kg salatalık kullananların oranı % 46,5’tir. 2 kg salatalık kullananların oranı ise % 34,1’dir. 5
kg % 8,6, 3 kg 5,4 ve 4 kg 5,4’tür.
Haftalık olarak kullanılan havuç miktarı; 500 gr (% 44,9), 1 kg (% 17,3), 2 kg (%
11,9) ve 3 kg (% 7,6) şeklinde sıralanmaktadır. Haftalık havuç kullanımının daha çok 500 gr
olduğu görülmektedir. Cevaplamayanlar % 18,4’tür.
Haftalık kullanılan kabak miktarı daha çok 1 kg’dır. Haftalık 1 kg kabak kullananların
oranı % 54,62’tir. 2 kg kabak kullananların oranı % 11,9’dur. Cevaplamayanların oranı ise %
33,5’tir. Bu oran oldukça yüksektir.
Dolmalık biber tüketiminde cevaplayıcıların % 48,1’i 1 kg ve % 23,8’i 2 kg haftalık
tüketimde bulundukları görülmektedir. Anketi cevaplamayan veya dolmalık biber
almayanların oranı ise % 28,1’dir. Tüketicilerin daha çok 1 kg kadar dolmalık biber
kullandıkları görülmektedir.
Sivri biber tüketimi daha çok 1 kg olarak gerçekleşmiştir. 1 kg sivribiber tüketme
oranı % 50,2’dir. 2 kg sivribiber kullananların oranı % 22,2, 3 kg sivribiber kullanma oranı ise
% 13’tür. Cevaplamayanların oranı ise % 14,1’dir.
26
Haftalık olarak tüketilen patates oranları aşağıdaki gibidir. % 42,7’si 1 kg, % 24,9’u 2
kg, % 20,5’i 3 kg ve % 8,6’sı ise 5 kg patates tüketmiştir. Bu oranlara bakıldığında patates
tüketiminin daha çok 1kg ve 2 kg olduğu şeklindedir. Her iki seçeneğin 67,6’dır.
Haftalık olarak tüketilen yeşil ya da kuru soğan dağılımı aşağıda verilmiştir. Buna
göre tüketicilerin haftalık olarak daha çok 1 kg (% 59,5) şeklinde tüketildiği görülmektedir. 2
kg tüketilme oranı % 21,6, 3 kg tüketilme oranı ise % 8,1’dir.
Haftalık olarak tüketilen patlıcan dağılımları; 1 kg (% 65,4), 2 kg (% 17,8) ve
Cevaplamayanların oranı ise % 16,8’dir. Haftalık patlıcanların daha çok 1 kg şeklinde
tüketildiği görülmektedir.
Haftalık olarak tüketilen domatesler aşağıdaki şekilde dağılmaktadır. 1 kg (% 54,6), 2
kg (% 28,1), 3 kg (% 5,4) ve 5 kg (% 11,8) şeklinde dağılmaktadır. Görüldüğü gibi tüketim
daha çok 1kg ve iki kg şeklindedir. İki seçeneğin toplamı % 82,7’dir.
Lahana tüketiminin daha çok 1 kg olduğu görülmektedir. Cevaplamayanların oranı ise
% 34,1’dir.
Haftalık olarak tüketilen elma miktarı oranlarına bakıldığında 2 kg % 27, 4 kg % 26,5,
1 kg % 24,3 ve 3 kg olarak kullanılma oranı % 14,1’dir. Haftalık 2 kg ve 4 kg en fazla
gerçekleşen miktardır.
Haftalık olarak tüketilen armut miktarı daha çok 1-2 kg olarak tüketilmektedir. Her iki
seçeneğin toplamı % 61,6’dır. Cevaplamayanların oranı da % 27’dir. Bu oran da yüksek
sayılmaktadır.
Dut tüketiminde daha çok günlük 1 kg’dır. Cevaplamayanların oranı da oldukça
yüksektir. Cevaplamayanların oranı % 62,7’dir.
Haftalık olarak tüketilen üzüm miktarı daha çok 1-2 kg şeklindedir. İki alternatifin
toplamı % 66,5’tir. Cevaplamayanların oranı ise % 22,2’dir.
Haftalık kavun tüketimi en çok 1 kg’dır. Haftada 1 kg kavun tüketenlerin oranı %
47,6’dır. 4 kg kavun tüketme oranı % 14,6, 2 ve 3 kg kavun tüketme oranı ise % 9,2’dir.
Ayrıca cevaplamayanların oranı % 14,6’dır.
Haftalık olarak tüketilen karpuz miktarı ve oranları şöyle sıralanabilir. 2 kg % 28,1, 3
kg % 24,4, 1 kg % 15,7, 4 kg % 9,1, ve 5 kilo 5,4 şeklinde ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi
ağırlıklı olarak tüketilen karpuz miktarı 2, 3, ve 4 kilo şeklinde ortaya çıkmıştır.
27
Tablo 15: Çeşitli temel gıdaların günlük olarak kullanımlarının dağılımı Tüketilen miktar Frekans Oran (%) Normal ekmek 1 adet 38 20,5
2 adet 62 33,5 3 adet 20 10,8 4 adet 26 14,1 5 adet ve üzeri 6 3,2 Cevaplamayan 33 17,8 Toplam 185 100,0
Fırın ekmeği 1 adet 98 53,0 2 adet 27 14,6 4 adet 10 5,4 Cevaplamayan 50 27,0 Toplam 185 100,0
Bulgur 1 kg 115 62,2 2 kg 60 32,4 Cevaplamayan 10 5,4 Toplam 185 100,0
Pirinç 1 kg 159 85,9 2 kg 16 8,6 Cevaplamayan 10 5,4 Toplam 185 100,0
Makarna 250 gr 122 65,9 500 gr 53 28,6 1 kg 10 5,4 Toplam 185 100,0
Şehriye 100 gr 120 64,9 200 gr 11 5,9 Cevaplamayan 54 29,2 Toplam 185 100,0
Un 100 gr 56 30,3 200 gr 61 33,0 Cevaplamayan 68 36,8 Toplam 185 100,0
Ankete katılanlar tükettikleri normal ekmek miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Günlük 2 ekmek diyenlerin oranı % 33,5, 1 ekmek % 20,5, 4 ekmek % 14,1, 3 ekmek % 10,8
ve 5 ekmek ve daha fazlası % 3,2 olarak belirtilmiştir. Cevaplamayanların oranı ise %
17,8’dir. Görüldüğü gibi tüketicilerin genellikle tükettikleri ekmek miktarı 2, 1, 4 ve 3 adettir.
Fırın ekmeği günlük olarak daha çok 1 adet kullanıldığı (% 53), 2 adet kullananların
oranın ise düşük olduğu görülmektedir. Cevaplamayanların oranı ise % 27’dir.
Günlük bulgur kullanma miktarı daha çok 1 kg (% 62,2) olarak tüketilmektedir. 2 kg
bulgur kullananların oranı ise % 32,4’tür. Daha çok 1 kg bulgur tüketildiği görülmektedir.
28
Günlük pirinç kullanma miktarı daha çok 1 kg (% 85,9) olarak tüketilmektedir. 2 kg
pirinç kullananların oranı ise % 8,6’dır. Daha çok 1 kg pirinç tüketildiği görülmektedir.
Günlük makarna kullanma miktarı daha çok 250 gr (% 65,9) olarak tüketilmektedir.
500 gr tüketenlerin oranı % 28,6 ve 1 kg makarna kullananların oranı ise % 5,4’Tür. Daha çok
1 kg makarna tüketildiği görülmektedir.
Günlük şehriye kullanma miktarı daha çok 100 gr (% 64,9) olarak tüketilmektedir. 200
gr tüketenlerin oranı % 5,9’dır. Cevaplamayanların oranı ise % 29,2’dir. Bu oran da oldukça
yüksektir. Daha çok 100 gr şehriye tüketildiği görülmektedir.
Günlük un kullanma miktarı daha çok 200 gr (% 33) olarak tüketilmektedir. 100 gr
tüketenlerin oranı % 30,3’dır. Cevaplamayanların oranı ise % 36,8’dir. Bu oran da oldukça
yüksektir. Daha çok 200 gr ve 100 gr un tüketildiği görülmektedir. Tüketilen unlar daha çok
pasta, börek vb ürünler içindir.
Tablo 16: Çeşitli temel gıdaların günlük olarak kullanımlarının dağılımı
Tüketilen miktar Frekans Oran (%)
Ayçiçeği yağı Az miktarda 158 85,4 100 gr 11 5,9 Cevaplamayan 16 8,6 Toplam 185 100,0
Tereyağı Az miktarda 92 49,7 100 gr 23 12,4 Cevaplamayan 70 37,8 Toplam 185 100,0
Yemeklik margarin Az miktarda 137 74,1 100 gr 12 6,5 Cevaplamayan 36 19,5 Toplam 185 100,0
Kahvaltılık margarin Az miktarda 84 45,4 100 gr 11 5,9 Cevaplamayan 90 48,6 Toplam 185 100,0
Zeytin ağı Çok az 71 38,4 Az miktarda 52 28,1 Cevaplamayan 62 33,5 Toplam 185 100,0
Çay şeker 200 gr 110 59,5 400 gr 75 40,5 Toplam 185 100,0
Pekmez Çok az 89 48,1 Az miktarda 24 13,0 Cevaplamayan 72 38,9
29
Toplam 185 100,0 Reçel Çok az 137 74,1
Az miktarda 31 16,8 Cevaplamayan 17 9,2 Toplam 185 100,0
Bal Çok az 89 48,1 Az miktarda 55 29,7 Cevaplamayan 41 22,2 Toplam 185 100,0
Ankete katılanlar tükettikleri ayçiçeği yağı miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Günlük az miktarda kullananların oranı % 85,4’tür. 100 gr olarak kullananların oranı ise %
5,9’dur.
Ankete katılanlar tükettikleri tereyağı miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir. Günlük
az miktarda kullananların oranı % 49,7’dir. 100 gr olarak kullananların oranı ise % 12,4’tür.
Cevaplamayanların oranı ise % 37,8’dir. Bu oran yüksek sayılabilecek bir orandır.
Ankete katılanlar tükettikleri yemeklik margarin miktarını aşağıdaki gibi
belirtmişlerdir. Günlük az miktarda kullananların oranı % 74,1’dir. 100 gr olarak
kullananların oranı ise % 6,5’tir. Cevaplamayanların oranı ise % 19,5’tir. Günlük tüketilen
yemeklik margarin daha çok az miktarda olduğu görülmektedir.
Ankete katılanlar tükettikleri kahvaltılık margarin miktarını aşağıdaki gibi
belirtmişlerdir. Günlük az miktarda kullananların oranı % 45,4’tür. 100 gr olarak
kullananların oranı ise % 5,9’dur. Cevaplamayanların oranı ise % 48,6’dır. Günlük tüketilen
kahvaltılık margarin daha çok az miktarda olduğu görülmektedir. Ancak cevaplamayanların
oranı da oldukça yüksek çıkmıştır.
Günlük kullanımlar dikkate alındığında zeytinyağı dağılımı; çok az kullanıldığını ifade
eden % 38,4, az miktarda kullanıldığını ifade edenlerin oranı % 28,1 ve cevaplamayanların
oranı ise % 33,5 şeklinde olmuştur. Çok az kullanan ve cevap vermeyenlerin oranı yüksek
çıkmıştır.
Günlük kullanımlar dikkate alındığında çay şekeri dağılımı; 200 gr kullanıldığını ifade
eden % 59,5, 400 gr kullanıldığını ifade edenlerin oranı % 40,5 olarak çıkmıştır. Görüldüğü
gibi daha çok tüketicilerin 200 gr çay şekeri kullanıldığını yaklaşık olarak % 60’ı
bulmaktadır.
30
Günlük kullanımlar dikkate alındığında pekmez dağılımı; çok az kullanıldığını ifade
eden % 48,1, az miktarda kullanıldığını ifade edenlerin oranı % 13 olarak çıkmıştır.
Görüldüğü gibi daha çok tüketicilerin yaklaşık olarak % 48’ı pekmez kullandıklarını
belirtmişlerdir.
Günlük kullanımlar dikkate alındığında reçel dağılımı; çok az kullanıldığını ifade eden
% 74,1, az miktarda kullanıldığını ifade edenlerin oranı % 16,8 olarak çıkmıştır. Görüldüğü
gibi daha çok tüketicilerin yaklaşık olarak % 74,1’i reçel kullandıklarını belirtmişlerdir.
Günlük kullanımlar dikkate alındığında bal dağılımı; çok az kullanıldığını ifade eden
% 48,1, az miktarda kullanıldığını ifade edenlerin oranı % 29,7 olarak çıkmıştır. Görüldüğü
gibi daha çok tüketicilerin bal tüketimini çok az ve az miktarda kullandıklarını ifade
etmişlerdir. Her iki seçeneğin toplamı yaklaşık olarak % 78’dir. Cevaplamayanların oranı ise
% 22,2 olarak belirlenmiştir.
Tablo 17: Çeşitli temel gıdaların günlük olarak kullanımlarının dağılımı Tüketilen miktar Frekans Oran (%) Salça Çok az 118 63,8
Az miktarda 61 33,0 Cevaplamayan 6 3,2 Toplam 185 100,0
Tuz Çok az 148 80,0 Az miktarda 31 16,8 Cevaplamayan 6 3,2 Toplam 185 100,0
Kahve Çok az 106 57,3 Az miktarda 21 11,4 Cevaplamayan 58 31,4 Toplam 185 100,0
Çay Çok az 106 57,3 Az miktarda 79 42,7 Toplam 185 100,0
Fındık Çok az 95 51,4 Cevaplamayan 90 48,6 Toplam 185 100,0
Ankete katılanlar tükettikleri salça kullanım miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Günlük çok az miktarda kullananların oranı % 63,8’dir. Az miktarda kullananların oranı ise %
33 olarak çıkmıştır. Dolayısıyla, günlük çok az miktarda salça kullanıldığı söylenebilir.
Tükettiklerin günlük kullandıkları tuz miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir. Günlük
çok az miktarda kullananların oranı % 80’dir. Az miktarda kullananların oranı ise % 16,8
olarak çıkmıştır. Dolayısıyla, günlük çok az miktarda tuz kullanıldığı söylenebilir.
31
Tükettiklerin günlük kullandıkları kahve miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Günlük çok az miktarda kullananların oranı % 57,3’tür. Az miktarda kullananların oranı ise %
16,8 olarak çıkmıştır. Dolayısıyla, günlük çok az miktarda kahve kullanıldığı söylenebilir.
Tükettiklerin günlük kullandıkları çay miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir. Günlük
çok az miktarda kullananların oranı % 57,3’tür. Az miktarda kullananların oranı ise % 42,7
olarak çıkmıştır. Dolayısıyla, günlük çok az ve az miktarlarda çay kullanıldığı söylenebilir.
Tükettiklerin günlük kullandıkları fındık miktarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Günlük çok az miktarda kullananların oranı % 51,4’tür. Cevap vermeyenlerin oranı %
48,6’dır. Dolayısıyla, fındık tüketiminin çok az kullanıldığı söylenebilir.
Tablo 18: Çeşitli temel gıdaların günlük olarak kullanımlarının dağılımı Tüketilen miktar Frekans Oran (%) Şeker ve şeker ürünleri Çok az 80 43,2
Az miktarda 79 42,7 Cevaplamayan 26 14,1 Toplam 185 100,0
Lokum Çok az 81 43,8 Cevaplamayan 104 56,2 Toplam 185 100,0
Çikolata Çok az 135 73,0 Az miktarda 20 10,8 Cevaplamayan 30 16,2 Toplam 185 100,0
Ankete katılanlar tükettikleri şeker ve şeker ürünlerinin kullanım miktarı aşağıdaki
gibi belirtmişlerdir. Günlük çok az miktarda kullananların oranı % 43,2’dir. Az miktarda
kullananların oranı ise % 42,7 olarak çıkmıştır. Dolayısıyla, günlük çok az miktarda salça
kullanıldığı söylenebilir. Cevap vermeyenlerin oranı ise % 14,1’dir.
Ankete katılanlar tükettikleri lokum kullanım miktarı aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Günlük çok az miktarda kullananların oranı % 43,8’dir. Cevap vermeyenlerin oranı ise %
56,2’dir. Cevap vermeyenlerin oranı oldukça yüksektir.
Ankete katılanlar tükettikleri çikolata kullanım miktarı aşağıdaki gibi belirtmişlerdir.
Günlük çok az miktarda kullananların oranı % 73’tür. Az miktarda kullananların oranı ise %
10,8’dir.
32
KULLANILAN KAYNAKLAR Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, (2010). Türkiye Gıda Sektörü Raporu
Bingöl Valiliği, (2011). http://bingol.gov.tr Erişim: 28/04/2011
Doğrutekin Şenay, (2005), “Gıda Sanayinde Ambalajın Yeri Ve Önemi” Uludağ Üniversitesi
Y. Lisans Tezi.
Ege Akademik Bakış, (2007). Gıda Ürünleri Satın Alma Davranışında Ambalajın Rolü
İnternet Erişimi, http://alberk.com.tr Erişim:20/04/2011
Özyonar, Fuat, (2007). “Entegre Et ve Et Ürünleri Tesisleri Atık Sularının Kimyasal
Koagülasyon ve Elektrokoagülasyon Yöntemleriyle Arıtılabilirliğinin İncelenmesi”
Cumhuriyet Üniversitesi, Y. Lisans Tezi.
Sakarya Üniversitesi, (2011). http://ebs.sakarya.edu.tr Erişim: 20/04/2011 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, (2004) Bingöl
Sanayi Potansiyeli Ve Yatırım Alanları Araştırması