Upload
dophuc
View
238
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 1
BU DERS NOTLARI,
SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI
VE WEB ORTAMINDAKĠ BĠLGĠLERDEN DERLENEREK,
TAMAMEN ÖĞRENCĠLERĠN YARARLANMASI AMACIYLA HAZIRLANMIġTIR.
TĠCARĠ AMAÇLI KULLANILMASI YASAKTIR.
ZEKĠ DOĞAN
SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETMENĠ
sosyalciniz.wordpress.com
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 2
ĠÇĠNDEKĠLER
1.ÜNĠTE – HAKLARIMI ÖĞRENĠYORUM…………………………………………………………………………………….3
BĠZ BU TOPLUMUN BĠR ÜYESĠYĠZ……………………………………………………………………………………………………………………….3
ROLLERĠMĠZ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..3
ÇOCUK HAKLARINA YOLCULUK………………………………………………………………………………………………………………………...5
2.ÜNĠTE - GÜZEL ÜLKEM………………………………………………………………………………………………………..6
ÜLKEMĠZDE DOĞAL VARLIKLAR VE TARĠHÎ MEKÂNLAR…………………………………………………………………………………….6
ZENGĠN KÜLTÜRÜMÜZ………………………………………………………………………………………………………………………………………7
ATATÜRK’Ü ANLAMAK…………………………………………………………………………………………………………………………………….10
3.ÜNĠTE-BÖLGEMĠZĠ TANIYALIM…………………………………………………………………………………………..15
HARĠTANIN DĠLĠ……………………………………………………………………………………………………………………………………………….15
BÖLGEMĠZĠ TANIYALIM……………………………………………………………………………………………………………………………………15
ĠKLĠM VE ĠNSAN FALĠYETLERĠ…………………………………………………………………………………………………………………………..16
ÜLKEMĠZDE GÖRÜLEN ĠKLĠM TĠPLERĠ………………………………………………………………………………………………………………17
YAġANACAK YERLER………………………………………………………………………………………………………………………………………..18
BÖLGELERĠMĠZ VE ÖZELLĠKLERĠ……………………………………………………………………………………………………………………….18
DOĞA VE ĠNSAN-DOĞAL AFETLER…………………………………………………………………………………………………………………..22
HANGĠ ĠL HANGĠ BÖLGEDE………………………………………………………………………………………………………………………………23
4.ÜNĠTE - ÜRETTĠKLERĠMĠZ…………………………………………………………………………………………………………………………..24
YURDUMUZDA EKONOMĠK HAYAT VE MESLEKLER………………………………………………………………………………………..24
BÖLGELERĠMĠZDE EKONOMĠK FAALĠYETLER……………………………………………………………………………………………………24
EKONOMĠ VE ĠNSAN FAKTÖRÜ……………………………………………………………………………………………………………………….28
5.ÜNĠTE - GERÇEKLEġEN DÜġLER…………………………………………………………………………………………………………….…..29
HAYATIMIZ NASIL KOLAYLAġTI……………………………………………………………………………………………………………………....29
TEKNOLOJĠ ĠLE GELEN DEĞĠġĠM……………………………………………………………………………………………………………………...29
HAYATIMIZI KOLAYLAġTIRANLAR…………………………………………………………………………………………………………………..31
ATATÜRK’ÜN GÖSTERDĠĞĠ YOL……………………………………………………………………………………………………………………...32
BĠLGĠ KAYNAKLARIMIZ……………………………………………………………………………………………………………………………………33
6.ÜNĠTE – TOPLUM ĠÇĠN ÇALIġANLAR……………………………………………………………………………………………………….34
TOPLUM ĠÇĠN ÇALIġANLAR…………………………………………………………………………………………………………………………....34
BĠZE HĠZMET EDENLER……………………………………………………………………………………………………………………………….…..34
ELĠMĠZDEN TUTANLAR-SĠVĠL TOPLUM KURULUġLARI……………………………………………………………………………….….36
7.ÜNĠTE – BĠR ÜLKE, BĠR BAYRAK……………………………………………………………………………………………………………….38
YASALAR BĠZĠM ĠÇĠN VAR……………………………………………………………………………………………………………………………….38
ÜLKEMĠZĠN YÖNETĠM YAPISI………………………………………………………………………………………………………………………….39
ĠL VE ĠLÇE YÖNETĠMĠ……………………………………………………………………………………………………………………………………….41
ORTAK DEĞERLERĠMĠZ……………………………………………………………………………………………………………………………………42
8.ÜNĠTE – HEPĠMĠZĠN DÜNYASI…………………………………………………………………………………………………………………..43
DÜNYA ÇOCUKLARI………………………………………………………………………………………………………………………………………..43
ÜLKELER VE EKONOMĠK ALIġVERĠġ…………………………………………………………………………………………………………………43
DÜNYANIN HAZĠNELERĠ………………………………………………………………………………………………………………………………….45
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 3
BĠZ BU TOPLUMUN BĠR ÜYESĠYĠZ
Her canlı gibi insanlar da doğarlar, büyürler ve
ölürler. Ġnsanlar yaĢamları boyunca pek çok grubun
içinde yer alırlar. Ġçinde yer aldıkları gruplarda
çeĢitli roller ve sorumluluklar üstlenirler. Ġnsanların
grup içinde üstlendikleri roller ve sorumlulukla
onların bir kısım haklara sahip olmasını sağlar.
Ġnsanların içinde yer aldığı baĢlıca gruplar aile,
okul ve toplumdur.
Doğduğumuzda yanımızda annemiz ve babamız
vardı. Ġçine girdiğimiz bu insanlarla bir grup
oluĢtururuz. Bu ilk gruba aile adını veriyoruz.
Aile, katıldığımız ilk sosyal gruptur.
GRUP - KALABALIK (TOPLULUK)
Örnek: 5-A sınıfı, basketbol takımı oyuncuları, aile, halk
oyunu ekibi, akrabalar, küme arkadaĢları vb.
Örnek: Caddede gezen insanlar, konser izleyicileri,
sahilde güneĢlenen insanlar, markette alıĢ veriĢ
yapanlar, okul bahçesindeki veliler vb.
KALABALIK ve GRUP ARASINDAKĠ FARKLAR
Kalabalık Grup
Rastlantı sonucu bir
araya gelirler.
Ġsteyerek planlayarak bir
araya gelirler.
Ortak amaçları yoktur. Ortak amaçları vardır.
Birbirlerini yakından
tanımazlar.
Birbirlerini yakından
tanırlar.
Aralarında iliĢki ve
alıĢveriĢ yoktur.
Aralarında iliĢki ve
alıĢveriĢ vardır.
Süreklilik yoktur. Süreklilik vardır.
o Ġçinde yer aldığımız en önemli grup ailedir.
o Okullardaki müzik, satranç, tiyatro kulübü de birer
gruptur.
o Sınıf futbol takımımız bir gruptur.
o Servis arkadaĢları bir gruptur.
Aile en küçük kurumdur.
Kurumlar, resmi kurumlar ve özel kurumlar olarak
ikiye ayrılır.
Resmi Kurumlar: Devlete ait kurumlardır. Okullar,
hastaneler, belediye, sağlık ocakları, emniyet
müdürlükleri, vergi dairesi, nüfus müdürlükleri vb.
Özel Kurumlar: Özel okullar, eczaneler, özel
hastaneler, dershaneler, özel sürücü kursları.
Aile, okul, üyesi olduğumuz kurumlara örnektir.
Belediyeler, Galatasaray, BeĢiktaĢ, Fenerbahçe
kulüpleri birer kurumdur.
ROLLERĠMĠZ
Grup üyesi olarak üzerimize düĢenleri yapmalı,
rollerimizi yerine getirmeliyiz.
Anne, baba, ağabey, abla gibi sözcükler aile
içinde üstlenilen rolleri ifade eder.
Futbol takımında kalecilik, forvet oyuncusu bir
roldür.
Öğretmenlik, okul müdürlüğü, sınıf ve kulüp
baĢkanlığı birer roldür.
SOSYAL BĠLGĠLER 5
1.ÜNĠTE HAKLARIMI ÖĞRENĠYORUM
GRUP: Ortak bir amaç için bir araya gelen, en az iki ve
daha fazla kiĢiden oluĢan ve aralarında iliĢki bulunan
topluluğa grup denir.
BĠREY: Toplumu oluĢturan insanlardan her birine birey
denir.
Her insan bir bireydir. Her birey bir ya da daha
fazla grubun içinde yer alır. Bir kimse birden çok
grubun içerisine yer alabilir ve her grupta farklı
roller üstlenebilir.
KALABALIK: Rastlantı sonucu bir araya gelen,
birbirlerini tanımayan ve aralarında iliĢki olmayan
topluluğa kalabalık denir.
KURUM: Toplumsal bir görevi yerine getirmek için yazılı
kurallara ve kanunlara göre kurulmuĢ olan kuruluĢlardır.
KURUMLARIN ÖZELLĠKLERĠ
1. Kanunlar ve yazılı kurallar çerçevesinde kurulur.
2. Bir gereksinimden ortaya çıkar.
3. Bir hizmet veya mal üretir.
4. Gönüllü ve maaĢlı çalıĢanları vardır.
5. BaĢka kurumlarca denetlenir.
6. Bağlı bulunduğu üst kurumları vardır.
7. Yetkileri ve sorumlulukları yazılı kurallarla
belirlenmiĢtir.
ROL: Bir grup etkinliğinde yer alan bireylerin
üstlendikleri görevlere rol denir. Bir baĢka deyiĢle; üyesi
olduğumuz grupta üstlenmemiz gereken görevlerdir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 4
Birden fazla grup içinde yer alıyorsak her grupta
farklı bir rolümüz olur. Örneğin; ailede abla,
sınıfta sınıf baĢkanı, futbol takımında kaptan,
tiyatro kulübünde oyuncu olabiliriz.
Anne ve babanın ailenin geçimini sağlamak ve
çocuklara bakmak zorunda olması,
Öğrencinin okula gitmek ve ödevlerini yapmak
zorunda olması,
Futbol takımında kalecinin gol yememek için
çalıĢması birer görevdir.
Her birey grup içinde üstlendiği rolünün gereği
olan görevini yaparken sorumluluk bilinciyle
hareket etmelidir. Grup içinde sorumluluğu yerine
getirmediği zaman grubun baĢarısını azaltır,
amacına ulaĢmasına engeller
Ailede, okulda, arkadaĢ grubunda
sorumluluklarımız vardır.
Okula zamanında gelip, derslerine zamanında
giren, öğretmenin verdiği görevi zamanında yapan
bir öğrenci sorumluluğunu yerine getirmiĢ olur.
Aksini yapan öğrenci sorumsuz öğrenci olarak
kabul edilir.
Üyesi olduğumuz grup ve kurumlardaki
rollerimizi, sorumluluklarımızı ve haklarımızı
bilmeliyiz. Bunları bilip yerine getirirsek;
o Güven duygumuz artar.
o KarĢılıklı iliĢkiler güçlenir.
o Toplumsal refah düzeyi artar.
o Sorumluluk duygumuz geliĢir.
o KiĢiliğimiz olumlu yönde geliĢir.
o Birlik içinde, uyumlu yaĢarız.
BĠREYLER VE GRUPLAR
Her insan, toplum içinde yaĢayan bir varlıktır. Her
toplumda farklı amaçlarla oluĢturulmuĢ pek çok
grup vardır. Ġnsanlar farklı zamanlarda değiĢik
gruplar içerisinde farklı görev ve sorumluluklar
alırlar.
Örneğin;
Aile içinde çocuk, anne veya baba olmak,
Okulda öğrenci, öğretmen veya müdür olmak,
Futbol takımında antrenör, forvet, defans oyuncusu
veya kaleci olmak,
Fabrikada patron, müdür, Ģef ya da iĢçi olmak,
Ġnsanların farklı zamanlarda farklı gruplar içine
farklı roller üstlendiklerini göstermektedir.
HAKLARIMIZ VE SORUMLULUKLARIMIZ
Hepimiz doğduğumuz günden itibaren çeĢitli
kurum ve grupların içinde yer alırız. Aile, okul,
fabrika bu grup ve kurumlardan bazılarıdır.
Ġçinde bulunduğumuz grup ve kurumlara ait çeĢitli
rollerimiz vardır. ( Ailede baba, okulda öğretmen,
sınıfta öğrenci, fabrikada iĢçi gibi )
Ġçinde yer aldığımız grup ve kurumlarda
üstlendiğimiz rollerle iliĢkili haklarımız vardır.
( Baba olarak aile bireylerinden saygı görmek,
öğretmen olarak sınıfı yönetmek, öğrenci
olarak okulda eğitim görmek, iĢçi olarak maaĢ
almak gibi )
Bu haklarımızı kullanırken de yerine getirmemiz
gereken bir kısım sorumluluklarımız vardır.
( Baba olarak ailenin geçimini sağlamak,
öğretmen olarak öğrencileri en iyi Ģekilde
eğitmek, öğrenci olarak derslerimize alıĢıp
ödevlerimizi yapmak gibi ).
o Hak ve sorumluluklar birbirlerinin
tamamlayıcısıdır. Bir grup ya da kurumda hak
sahibi olmak, sorumluluk sahibi olmayı da
beraberinde getirir.
o KiĢi haklarının bir kısmı yasalar tarafından güvence
altına alınmıĢtır.
o Bazı haklar ise ahlaki açıdan önemlidir. Örneğin;
tiyatro bileti almak için kuyrukta beklerken sizden
sonra gelen biri sizin önünüze geçmeye çalıĢırsa bu
durumda hakkınız çiğnenmiĢ olur. Sıraya girmiĢ
olmak, size sıranız geldiğinde bilet alma hakkı verir.
Burada sözü edilen türden bir hakkın çiğnenmesi
hukuk açısından ceza gerektirmez.
o Bireylerin yasalar tarafından güvence altına alınmıĢ
hakları da vardır. Örneğin; eğitim hakkı, sağlık
hakkı gibi.
ĠNSAN HAKLARI
Her insan, insan olduğu için doğuĢtan bazı haklara
sahiptir. Anayasamızın 12. maddesinde; “Herkes,
kiĢiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez,
vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.”
denilmiĢtir.
GÖREV: Bir grup içinde yer alan bireylerin rollerinin
gereğini yerine getirme zorunluluğudur.
SORUMLULUK: Bir gruba üye olan bireylerin
üstlendiği rolün gereklerini yerine getirmesidir.
HAK: Hak, bir Ģeyi yapabilme yetkisidir.
Bir gruba dâhil olan bireylerin neleri yapabileceklerini
gösterir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 5
Ġnsan hak ve özgürlüklerinin bazıları Ģunlardır;
YaĢama hakkı,
Konut edinme hakkı,
ÇalıĢma hakkı,
Eğitim hakkı,
Mülkiyet hakkı,
Hak arama özgürlüğü,
Din ve vicdan özgürlüğü,
Bilim ve sanat özgürlüğü,
YerleĢme ve seyahat özgürlüğü,
KiĢi özgürlüğü ve güvenliği
DüĢünce ve kanaat özgürlüğü,
Ġnsanların sahip olduğu bu haklar ellerinden
alınamaz.
ÇOCUK HAKLARINA YOLCULUK
BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu tarafından 20
Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk
Haklarına Dair SözleĢme, Türkiye Cumhuriyeti
tarafından 14 Eylül 1990 tarihinde kabul edildi.
Bu sözleĢmeyle çocukların hakları sözleĢmeye imza
atan tüm devletle tarafından resmen kabul edildi
ve bu devletler bu hakları sağlama yükümlülüğü
altına girdiler. SözleĢmeye taraf olan devletler
kendi yükümlülüklerindeki 18 yaĢın altında bulunan
çocuklara sözleĢmede yazılı olan bütün hakları
tanımakla yükümlüdür.
Her insan 18 yaĢına kadar çocuk sayılır.
Çocuk Haklarına Dair SözleĢme
1. Her çocuğun yaĢama hakkı vardır.
2. Her çocuğun zihinsel, bedensel, duygusal, geliĢim
hakkı korunmalıdır.
3. Her çocuğun yeterli beslenme, barınma,
dinlenme ve tıbbi bakım hakkı vardır.
4. Her çocuğun oyun hakkı ve yeteneklerini
geliĢtirebilme hakkı vardır.
5. Her çocuğun sağlıklı bir çevrede yaĢama hakkı
vardır.
6. Her çocuğun isim, vatandaĢlık, anne ve babasını
bilme ve onlar tarafından bakılma hakkı vardır.
7. Her çocuğun sosyal güvenlikten yararlanma hakkı
vardır.
8. Her çocuk dinlenme, oynama ve eğlenme
hakkına sahiptir.
9. Her çocuğun kendisi ile ilgili iĢlemlere katılma ve
görüĢ bildirme hakkı vardır.
10. Hiçbir çocuk ağır iĢlerde çalıĢtırılamaz.
11. Her çocuğun din ve vicdan özgürlüğüne saygı
gösterilmesi gerekir.
12. Çocuklar her türlü sömürü, kötü muamele, Ģiddet
ve ihmale karĢı korunmalıdır.
Çocuk haklarının korunması amacıyla UNICEF
( BirleĢmiĢ Milletle Çocuklara Yardım Fonu )
kurulmuĢtur. UNICEF’in amacı dil, din, ırk, millet
ayrımı yapmadan dünyadaki tüm çocuklara
yardım etmektir.
Ülkemizde de bu amaçla SHÇEK ( Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumu ) kurulmuĢ, yetiĢtirme
yurtları açılmıĢtır.
20 Kasım günü, tüm dünyada Çocuk Hakları
Günü olarak kutlanmaktadır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 6
GÜZEL ÜLKEM
ÜLKEMĠZDE DOĞAL VARLIKLAR VE
TARĠHÎ MEKÂNLAR
Ülkemiz, eski çağlardan itibaren önemli bir yerleĢim
merkezi olmuĢtur. Bunda, iklimin yaĢamaya
elveriĢli olması, verimli topraklara ve bol su
kaynaklarına sahip olması, ticaret ve göç yolları
üzerinde bulunması etkili olmuĢtur. Yurdumuzun
bu özellikleri tarih boyunca pek çok uygarlığa ev
sahipliği yapmasını sağlamıĢtır.
Doğal varlıkların yapılıĢında insanlar görev
almamıĢlardır.
Doğanın kendisinde var olan coğrafi unsurlardır.
Ġnsanlar tarafından sonradan keĢfedilmiĢ ve
çevresine yeni yerleĢim yerleri kurulmuĢtur.
Denizler, deniz kıyıları, adalar, doğal oluĢumlar,
karlı dağlar, göller, ırmaklar, ormanlar ve milli
parklar turistlerin gezip konakladığı baĢlıca
yerlerdir.
Ülkemizdeki güzelliklerden biri de doğal
parklardır. Doğal parklar, manzarası ve farklı
nitelikleri olduğundan koruma altına alınmıĢ
yerlerdir. En bilinen doğal parklar arasında;
Manyas KuĢ Cenneti, Uludağ, Yedigöller vardır.
Ülkeler, doğallığın bozulup kaybolmaması için o
bölgeyi koruma altına alırlar.
Camiler, kiliseler, hamamlar, kervansaraylar vb.
Ankara Kalesi, Bergama Antik Kenti, Dolmabahçe
Sarayı, Selimiye Camii gibi…
Yerebatan Sarayı, Ahlat Mezarlığı, Çanakkale
ġehitliği, Beypazarı Evleri gibi…
Bunlar mimari yapı olabilecekleri gibi basit çanak
çömlek olmanın yanı sıra sanat eserleri de
olabilirler. Çanak, çömlek, kılıç, eski paralar,
mühürler vb.
ĠshakpaĢa Sarayı, Sümela Manastırı, ġerife Bacı
Heykeli gibi…
o Tarihi eserler insanlar tarafından yapılmıĢlardır.
o Tarihi eserler koruma altındadırlar. Zarar
görmemeleri için korunurlar.
o Tarihi eserler insanlığın ortak mirası olduğundan
ziyaretçilere açık tutulur.
o Ülkemiz, tarihi eserler bakımından çok zengindir.
Bunun sebebi ise, yurdumuzun ilk çağlardan beri
birçok medeniyete ev sahipliği yapmasıdır.
o Saraylar, evler, köprüler, tiyatrolar, kaleler,
camiler, kiliseler, hamamlar ve kervansaraylar
tarihi eserlere örnek verilebilir.
SOSYAL BĠLGĠLER 5
2.ÜNĠTE ADIM ADIM TÜRKĠYE
Doğal Varlık: Doğada insan eli değmeden
kendiliğinden oluĢan ve gezilip görülebilecek özelliği
olan unsurlara doğal varlık denir.
Dağ, deniz, ova ırmak, göl, orman vb. gibi
Yurdumuzun Belli BaĢlı Doğal Güzellikleri
DamlataĢ Mağarası – Antalya
Pamukkale Travertenleri – Denizli
Manavgat ġelalesi – Antalya
Saklıkent – Muğla
Kelebekler Vadisi – Muğla
Cennet ve Cehennem Mağaraları – Mersin
Ġnsuyu Mağarası – Burdur
KuĢ Cenneti – Balıkesir
Abant Gölü – Bolu
Ağrı Dağı – Ağrı
Peri Bacaları – NevĢehir
Tarihi Eser: GeçmiĢ uygarlıklardan bugüne kadar
kalan din, bilim, düĢünce, sanat, edebiyat ve mimari
gibi alanlarda ortaya konan eserlerdir.
Tarihi Mekân: GeçmiĢte yaĢamıĢ insan
topluluklarının kalıntılarının bulunduğu yapı ve
alanlara verilen addır.
Tarihi Nesne: Ġnsanlığı çok eski zamanlarından
günümüze kadar kalmıĢ eserleridir
Tarihi Yapıt: Tarihi bir niteliği olan, geçmiĢten kalan
eserlere denir.
NOT: Tarihi mekân, tarihi yapıt, tarihi nesne
kavramlar genellikle tarihi eser baĢlığı altında
sorulur. Bu tür sorularda ayrıntıya girilmiĢse verilen
eserin daha çok hangi alanla ilgili olduğuna bakarak
cevaplandırınız.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 7
Tarihi Eserlerle Ġlgili Bazı Terimler
Miras: Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı
her Ģeye miras adı verilir.
Tarihi Miras: GeçmiĢ uygarlıklardan günümüze kalan
ve insanlık için değer taĢıyan eserlerin tümüdür.
Ortak Miras: Tüm insanlık için değer taĢıyan tarihi,
doğal ve kültürel varlıkların tümü. Yazı alfabe, bilimsel
buluĢlar, Peribacaları, Çin Seddi, Mısır Piramitleri, Taç
Mahal gibi.
Saray: Eskiden hükümdarların, önemli kiĢilerin
oturdukları ve ülkeyi yönettikleri yerdir.
Cami: Müslümanların ibadet ettikleri yerdir.
Kilise: Hıristiyanların ibadet ettikleri yere denir.
Havra: Musevilerin ibadet ettikleri yere denir.
Türbe: Önemli kiĢiler için yapılmıĢ anıt mezar
niteliğinde olan ve içinde mescit de bulunan yapıdır.
Medrese: Müslüman ülkelerde orta ve yüksek eğitimin
yapıldığı eğitim kurumlarına medrese denir.
Külliye: Bir caminin çevresinde cami ile birlikte
kurulmuĢ medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane vb.
yapıların bütünü.
DarüĢĢifa: Eskiden hastanelere verilen addır.
Kümbet: Anıt mezarlara kümbet denir.
Hisar: Bir Ģehrin veya önemli bir yerin korunması için
taĢtan yapılmıĢ, yüksek duvarlı ve kuleli, çevresinde
hendekler bulunan küçük kalelere hisar denir.
Kale: DüĢman saldırılarından korunmak için yapılmıĢ
etrafı surlarla çevrili askeri yapıların bulunduğu
bölgedir.
Harabe: YıkılmıĢ veya yıkılmaya yüz tutmuĢ yapılara
harabe denir.
Kervansaray: Selçuklular ve Osmanlılar döneminde
yolcuların ve ticaret kervanlarının ihtiyaçlarını karĢılayıp
güvenliklerini sağlamak için yapılmıĢ büyük konaklama
yerleridir.
Ġmarethane: Ücretsiz yemek dağıtılan yer, aĢevi.
Sahaflar: Özellikle eski kitapların satıldığı yerdir.
Ozan: Saz çalarak Ģiirler, deyiĢler ve destanlar söyleyen
halk sanatçısı, saz Ģairi, aĢık.
TARĠHĠ ESERLERĠMĠZ
Selimiye Cami – Edirne
YeĢil Türbe – Bursa
Efes Antik Kenti – Ġzmir
Topkapı Sarayı – Ġstanbul
Nemrut Harabeleri – Adıyaman
Artemis Tapınağı – Ġzmir
Sümela Manastırı – Trabzon
Aspendos Tiyatrosu – Antalya
Apollon Tapınağı – Aydın
Troya Antik Kenti – Çanakkale
Balıklı Göl – ġanlıurfa
Zeugma Antik Kenti – Gaziantep
Ani Harabeleri – Kars
ĠshakpaĢa Sarayı-Ağrı
Safranbolu Evleri-Kastamonu
Çatalhöyük-Konya
Alacahöyük-Çorum
Sultanahmet Camii-Ġstanbul
Dünya Miras Listesi
Tüm dünya için önemli bir değer taĢıyan
UNESCO'ya ( BirleĢmiĢ Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür TeĢkilatı ) bağlı Dünya Miras Komitesi
tarafından belirlenmiĢ ve bulundukları ülkenin
devleti tarafından korunması garanti edilmiĢ doğal
ve kültürel varlıkların listesidir. Böyle bir liste
oluĢturmadaki amaç, tüm insanlığın malı olan
değerlerin korunmasında uluslararası iĢ birliğini
mümkün kılmaktır.
Ülkemizin, dünya miras listesinde yer alan
doğal ve kültürel varlıklarından bazıları
Ģunlardır:
Ġstanbul'un Tarihi Alanları
Divriği Ulu Camii ve DarüĢĢifası (Sivas)
HattuĢa (Boğazköy) - Hitit BaĢkenti (Çorum)
Nemrut Dağı (Adıyaman - Kahta)
Xanthos-Letoon (Antalya - Muğla)
Safranbolu ġehri (Karabük)
Troya Antik Kenti (Çanakkale)
Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne)
Çatalhöyük Neolitik Kenti (Konya)
Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (Ġzmir)
Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı Ġmparatorluğunun
DoğuĢu (Bursa)
Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri
Efes
Ani Arkeolojik Alanı kültürel olarak;
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (NevĢehir)
Pamukkale-Hierapolis (Denizli) hem kültürel, hem
doğal miras olarak listeye alınmıĢtır.
ZENGĠN KÜLTÜRÜMÜZ
Dil, din, örf, adet, gelenek ve görenekler, ahlak
kuralları, giyim kuĢam Ģekli, yemek çeĢitleri
kültürel unsurlardandır.
Ayrıca eğlenme Ģekli, halk oyunları, düğün ve
niĢan törenleri, dini ve milli bayramlar, özel
günler de toplumun kültürünü yansıtan ögelerdir.
KÜLTÜR: Bir toplumun tarihi geliĢme süreci içinde
meydana getirdiği maddi ve manevi değerlerin
bütünüdür. Bir baĢka deyiĢle kültür, toplumun kendisine
ait olan ve onu diğer toplumlardan farklı kılan değerler
bütünüdür.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 8
Yöreler arasındaki bu kültürel farklılıkların
sebepleri Ģunlardır:
o Türkiye’nin yeri, coğrafi konumu
o Eğitim
o Yüzey Ģekilleri
o Gelenek ve görenekler
o Ġklimi ve bitki örtüsü
kültürel farklılığın oluĢmasında etkin nedenler
arasında sayılabilir.
Bölgelerin iklimi ve bitki örtüsü insanların
yaĢamına, barınma ve beslenmesine etki eder.
Yöreler arasında farklı ev tipi ve yemek çeĢitleri görülür.
Karadeniz Bölgesi’nde bol ormanlık yapısı ve
yağmurlu olmasından dolayı köy evleri ağaçtan yapılır.
Evlerde çatı bulunur.
Hayvancılıkla uğraĢan Doğu Anadolu Bölgesi’nde
daha çok et yemekleri yapılır.
Balıkçığın yaygın olduğu Karadeniz Bölgesi’nde ise
balıklı yemek türleri yapılır.
Dini inançlar, gelenekler, görenekler, örf ve
adetler kültürün en önemli öğeleridir. Ülkemizde
bu tip kültürel değerler özenle yaĢatılmaktadır.
Dini ve milli bayramlar, düğün ve niĢan
törenleri, hasta ve akraba ziyaretleri,
misafirlikler kültürel değerlerimizin yaĢatılmasında
önemli bir yere sahiptir. Türk kültürü dünyanın en
zengin kültürlerindendir.
DĠN: Kutsal ve ahlaki nitelikleri, çeĢitli ayin, değer ve
kuralları olan inançlar bütününe verilen isim veya
değerdir. Ġslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik gibi.
GELENEK: Bir toplumda eskilerden kalmıĢ, saygın
tutulup kuĢaktan kuĢağa aktarılan, yaptırım gücü olan
kültürel alıĢkanlık ve davranıĢlardır. Kız isteme, düğün
törenleri, kına gecesi gibi.
GÖRENEK: Bir Ģeyi eskiden görüldüğü gibi yapma
alıĢkanlığı, adet. Misafire kahve ikram etme, sağ elle
yemek yeme gibi.
ÖRF: Yasa olmadığı halde toplumun bireyleri arasında
ortak alıĢkanlık olarak uygulanan akla uygun, dince iyi
kabul edilen davranıĢ ve kurallardır. Büyüklere saygılı
olmak, hile yapmamak gibi
ADET: Bir toplumda nesilden nesile geçen, halk
arasında uygulanan iyilik ve kötülük, değer
hükümlerine göre yapılması ve yapılmaması gereken
davranıĢları belirten kurallardır. Gelinlik giymek gibi
Yöresel yemeklerimiz de kültürümüzü oluĢturan
unsurlardan biridir.
Bazı yemeklerimiz ve tatlılarımız adeta bulunduğu
bölge ile özdeĢleĢmiĢtir. Mantı denince akla
Kayseri, Oltu Kebabı ya da Cağ kebabı denince
Erzurum akla gelmektedir. Ya da Karadeniz’in
hamsili pilavı, Gaziantep’in baklavası,
KahramanmaraĢ’ın dövme dondurması, Mersin’in
tantuni ve cezeryesi o yöreyle özdeĢleĢmiĢtir.
YÖRESEL YEMEKLERĠMĠZ
LEZZETLERĠMĠZ
Mantı Kayseri
Künefe Hatay
PiĢmaniye Ġzmit
Çay Rize
Leblebi Çorum
HoĢmerim Balıkesir
Fındık Ordu-Giresun
KeĢkek Aydın-Muğla
HaĢhaĢ Afyon
Kaymak Afyon
Ġzmir Köfte Ġzmir
Ġnegöl Köfte Bursa
Ġskender Kebap Bursa
Otlu Peynir Van
ġalgam Suyu Adana
Dondurma KahramanmaraĢ
Kültürel zenginliğimizin bir baĢka kanıtı da mimari
eserlerimizdir. Evler, köprüler, saraylar vb. gibi
eserler tarihimizin tanıklarıdır. GeçmiĢle günümüz
arasında köprü olan bu eserler Türk mimarisinin en
güzel örneklerini oluĢturmaktadır. Bu kültürel
öğelerimizin korunması ve gelecek kuĢaklara
aktarılması hepimizin görevidir.
Bu doğrultuda ülkemizin çeĢitli bölgelerinde
geleneksel Türk evleri koruma altına alınmıĢtır.
Safranbolu, Beypazarı, Amasya evleri birer
müze konumundadır.
Ülkemizin kültürel özellikleri sadece mimari ve
sanatla sınırlı değildir. Yöresel yemeklerimiz,
dokumalarımız, sporlarımız da bu zenginliğe
katkı sağlamıĢtır.
Kültür, ülkeden ülkeye değiĢebileceği gibi bir
ülke içinde bölgeden bölgeye hatta yöreden
yöreye de değiĢebilir. Birbirine komĢu olan iki
köy arasında bile konuĢma Ģivesi, düğün ve niĢan
geleneği, giyim ve kuĢam sekli gibi kültürel
değerler konusunda az ya da çok farklılık olabilir.
Buna "kültürel farklılık" denir. Bir baĢka deyiĢle
kültürel farklılık kültürel ögelerin farklı bölgelerde
veya ülkelerde çeĢitli yönleriyle birbirinden farklı
olmasıdır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 9
EskiĢehir’in lüle taĢı, Erzurum’un oltu taĢı,
Afyon’un mermeri, Kütahya’nın porseleni,
Edirne’nin Kırkpınar yağlı güreĢleri kültürel
zenginliklerimizdendir.
Yöresel kıyafetlerimiz de kültürümüzü
oluĢturan unsurlardandır. Günümüzde ülkemizin
hemen hemen her yöresinde modern, çağın
Ģartlarına uygun giysiler giyilmektedir. Yöresel
kıyafetler ise daha çok kına, niĢan, düğün gibi
törenlerde veya halk oyunlarında giyilmektedir.
Kültürel ögelerimizi oluĢturan unsurlardan biri
de el sanatlarımızdır. El emeği ve göz nuruyla
oluĢturulan el sanatlarımıza, Anadolu insanının
duyguları yansımıĢtır.
YÖRESEL EL SANATLARIMIZDAN BAZILARI
Adıyaman Kilim
Siirt Battaniye
Isparta Halı
Kayseri(Bünyan) Halı
Kütahya Çinicilik-Porselen
NevĢehir Çömlekçilik
Afyon Mermercilik
Gaziantep Bakırcılık
Folklor Kültürümüz
Belirli bir bölge halkı arasında ortak olan ve içinde
halkoyunları, masallar, müzik, masallar, müzik, dans,
efsaneler, atasözleri, Ģakaların yer aldığı kültür
unsurların bütününe folklor denir.
Ülkemizde halk oyunları bölgelere göre çeĢitlilik
göstermektedir.
Folklor kültürünün bölgelere göre değiĢmesinin
baĢlıca nedenleri yaĢanılan yörenin iklimi, bitki
örtüsü, coğrafi koĢulları ile gelenek ve
görenekleridir.
Türkülerimiz de kültürümüzü oluĢturan önemli
öğelerden biridir.
ORTAK SEVĠNÇLERĠMĠZ
o Kültürümüz, milli birlik ve beraberliğimizi
pekiĢtirmede önemli rol oynar. Buna kültürel birlik
de denir.
o Dini ve milli bayramlarımız ile mevsimlik
bayramlar, milli birlik ve beraberliğimizi sağlayan
önemli kültürel unsurlardandır.
o Ramazan ve Kurban Bayramları dini
bayramlarımızdır.
o 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı,
19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor
Bayramı,
30 Ağustos Zafer Bayramı,
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da milli
bayramlarımızdandır.
o Ayrıca Nevruz ve Hıdırellez gibi mevsimlik
bayramlarımız da vardır.
o Askere uğurlama ve düğünlerimiz de ortak
sevinçlerimiz arasındadır.
o Kültür zamanla değiĢime uğrayıp geliĢebilir.
Kültürün en önemli özelliği ulusal olmasıdır. Kültür
birliği, milletin bütünleĢmesini, devamlılığını sağlar.
Önemli KiĢiliklerimiz
Ülkemizde bazı Ģehirler, ünü dünyaya yayılmıĢ Türk
büyükleri ile tanınmıĢtır. Bu kiĢilerin ortaya koydukları
eserler ve düĢünceler tüm insanlığın beğenisini
kazanmıĢtır. Bunların en önemlileri Ģunlardır:
Mevlana: En önemli eseri Mesnevidir. Her yıl
Mevlana’nın ölüm yıl dönümdü olan 17 Aralık’ta,
Konya’da büyük bir katılımla ġeb-i Arus törenleri
düzenlenir.
Nasreddin Hoca(AkĢehir-Konya)
Evliya Çelebi
Yunus Emre (EskiĢehir)
Hacı BektaĢ-ı Veli (NevĢehir)
Ünlü Halk Ozanlarımız
Karacaoğlan (Osmaniye),
Dadaloğlu (Kayseri)
Pir Sultan Abdal (Sivas),
Köroğlu (Bolu),
NeĢet ErtaĢ (KırĢehir),
Özay Gönlüm (Denizli)
Kültürümüzden Seçmeler
Para Kesesi, Ġbrik, Çarık, Çeyiz sandığı, Dantel, BeĢik,
Tulum, Kemençe, Davul-Zurna, Saz
Ege bölgesinde zeybek
Karadeniz’de horon,
Güneydoğu Anadolu’da halay,
Trakya’da hora,
Ankara’da “misket,
Artvin’de atabarı,
Edirne’de karĢılama,
Erzurum’da bar,
Akdeniz’de kaĢık
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 10
ATATÜRK’Ü ANLAMAK
Atatürkçülük, ülke gerçeklerinden doğmuĢ bir
düĢünce sistemidir. Buna Atatürkçü DüĢünce Sistemi
de denir. Atatürkçü DüĢünce Sistemi durduğu yerde
ortaya çıkmamıĢtır. Tarihi bir geliĢmenin ürünüdür.
ATATÜRK ĠNKILAPLARI
Atatürk, ülkemizi çağdaĢ uygarlıklar düzeyine
çıkarmak amacıyla bir dizi yenilik yapmıĢtır. Bu
yeniliklere inkılap adı verilir. Atatürk inkılapları belirli bir
düzen ve sıraya göre yapılmıĢtır. Hepsi bir bütündür.
Atatürk inkılaplarını beĢ ana grupta
toplayabiliriz. Bunlar:
Siyasal (yönetim) alanda inkılaplar,
Hukuk alanında inkılaplar,
Toplumsal alandaki inkılaplar,
Eğitim ve kültürel alanındaki inkılaplar,
Ekonomi ve bayındırlık alanında yapılan
inkılaplardır.
SĠYASAL ALANDA ĠNKILAPLAR
Ülkenin yönetimi, egemenliğin kullanılması gibi
alanlarda yapılan inkılaplardır.
1. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılması:
KurtuluĢ SavaĢı’nın devam ettiği günlerde, 23 Nisan
1920’de TBMM açıldı. Böylece yeni Türk devleti
kurulmuĢ oldu. Meclisin aldığı kararla egemenlik hakkı
padiĢahtan millete geçmiĢ oldu.
2. Saltanatın Kaldırılması:
TBMM, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı. Böylece
hem Osmanlı Devleti hem de padiĢahlık ortadan kalmıĢ
oldu. Türkiye’de egemenliğin millete ait olduğu kesinlik
kazanmıĢ oldu.
3. Cumhuriyetin Ġlan Edilmesi:
KurtuluĢ SavaĢı sırasında yeni sorunlar yaĢamamak için
yeni devletin yönetim Ģeklinin ne olacağı
konuĢulmamıĢtı. SavaĢ kazanıldıktan sonra bu durum
gündeme geldi. Atatürk’ün çabaları ile 29 Ekim
1923’te cumhuriyet ilan edildi. Böylece millet
egemenliğine en uygun yönetim Ģekli benimsenmiĢ
oldu.
4. Halifeliğin Kaldırılması:
Osmanlı Devleti zamanında padiĢahlık ve halifelik
görevi birlikte yürütülüyordu. Saltanatın
kaldırılmasından sonra halifelik bir süre devam etmiĢti.
Ancak bu durum ülkede din ve devlet baĢkanlığı
Ģeklinde ikiliğe neden oluyordu. Üstelik inkılaplara ve
cumhuriyete karĢı olanlar eski rejime dönmek için
halifeliği kullanıyordu. Bunun üzerine 3 Mart 1924’te
halifelik kaldırıldı. Böylece laikleĢme yolunda en
önemli adım atıldı. Cumhuriyetin temelleri
sağlamlaĢtırılarak inkılapların yapılması kolaylaĢtırıldı.
5. Siyasi Partilerin Kurulması: Atatürk farklı görüĢ ve
düĢüncelerin yönetimde yer almasını istiyordu. Bunun
için çok partili hayata geçmek gerektiğine inanıyordu.
Atatürk’ün önerisi ile siyasi partiler kuruldu. Ancak
kurulan yeni partiler inkılap ve cumhuriyet karĢıtlarının
eline geçtiğinden kapatılmak zorunda kalınmıĢtır.(1924)
HUKUK ALANINDA ĠNKILAPLAR
Toplum için vatandaĢların birbirleriyle ve devletle olan
iliĢkilerini düzenleyen kurallar vardır. Bunlardan biri de
hukuk kurallarıdır.
1. Anayasaların Yapılması:
Atatürk, KurtuluĢ SavaĢı’nın devam ettiği günlerde bir
anayasa hazırlanmasını sağlamıĢtı. 1921’de TeĢkilat-ı
Esasiye adıyla 1921 Anayasası kabul edildi. Ancak bu
anayasada önemli eksikler vardı. Bu nedenle 1924’te
yeni bir anayasa yapılmıĢtır. (1924 Anayasası)
2. Türk Medeni Kanunu’nun Kabul Edilmesi:
Toplum yaĢamında evlenme, boĢanma, miras gibi
konuları düzenleyen yasalara “Medeni Kanun” denilir.
Atatürk, Türk Medeni Kanunu’nun çıkarılmasını
sağlamıĢtır.
Türk milletini aklın ve bilimin öncülüğünde
çağdaĢ uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak için
Atatürk tarafından ortaya konulan fikir ve düĢüncelere
Atatürkçülük denir.
TBMM’nin açılması 1920
Saltanatın kaldırılması 1922
Cumhuriyetin ilan edilmesi 1923
Halifeliğin kaldırılması 1924
Birden fazla siyasi partinin kurulması 1924
Kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesi 1934
Anayasaların hazırlanması 1921-1924
Böylece
kadın erkek eĢitliği sağlanmıĢ,
resmi nikâh zorunlu olmuĢ,
boĢanma hakkı kadına da tanınmıĢ,
mirastan kadınların da pay alması sağlanmıĢtır.
(1926)
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 11
3. Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi:
Atatürk’ün çabalarıyla kadınlara seçme ve seçilme
hakkı tanınmıĢtır.
EĞĠTĠM ALANINDA ĠNKILAPLAR
Türk milletinin uygar ve çağdaĢ bir ulus olmasını
hedefleyen Atatürk eğitim alanında köklü yeniliklerin
yapılmasını sağlamıĢtır.
1. Eğitim ve Öğretimde Birliğin Sağlanması
(Tevhid-i Tedrisat Kanunu):
Osmanlı Devleti zamanında temel eğitim kurumları
medreselerdi. Ancak Osmanlı Devleti’nin son
yıllarında devlet tarafından Avrupa tarzında eğitim
veren okullar da açılmıĢtı. Ayrıca azınlıklara ve
yabancılara da okul açma izni verilmiĢti. Bu durum
eğitimde karıĢıklığa ve ikiliğe yol açıyordu.
2. Harf Ġnkılabı:
Osmanlı devleti zamanında Arap alfabesi
kullanılıyordu. Bu alfabe hem Türkçenin yapısına uygun
değil, hem de okuma yazması zordu.
Bu nedenle Mustafa Kemal, 1 Kasım 1928’de Harf
Ġnkılabı yapılmıĢ, Arap alfabesi kaldırılarak
yerine Latin Alfabesi kabul edilmiĢtir.
Atatürk, okuma yazma oranını artırmak için Millet
Mekteplerini açtırmıĢtır. Bu okullarda yaĢlı- genç,
kadın-erkek herkese okuma yazma öğretilmeye
çalıĢılmıĢtır.
3. Türk Tarih ve Türk Dil Kurumunun Kurulması:
o Atatürk tarafından Türk tarihi ile ilgili doğru ve
ayrıntılı bilgilere ulaĢmak için Türk Tarih
Kurumu(1931),
o Türk dilini geliĢtirmek, Türk dilini yabancı dillerin
etkisinden kurtarmak ve bilim dili haline getirmek
için Türk Dil Kurumu kurulmuĢtur.(1932)
4. ÇağdaĢ Eğitim ve Sanat AnlayıĢının GeliĢtirilmesi:
Atatürk, ülkemizde eğitimin geliĢmesi için
üniversitelerin kurulmasını sağlamıĢ, sanatın geliĢmesi
için güzel sanatlara önem vermiĢ, devlet
konservatuarının açılmasını sağlamıĢtır.
SOSYAL VE TOPLUMSAL ALANDA ĠNKILAPLAR
Atatürk, toplumsal alanda yaptığı inkılaplarda günlük
hayatı kolaylaĢtırmayı ve milli birliği sağlamayı
amaçlamıĢtır.
1. Kılık Kıyafette Yenilik:
Osmanlı devleti zamanında ülkede kılık kıyafet birliği
yoktu. Farklı din ve milletlere mensup insanlar, farklı
sosyal gruplar ile devlet memurları farklı kıyafetler
giyerlerdi. Bu durum toplumda ayrılıklara neden
olduğundan milli birliğe zarar veriyordu. Ayrıca
Mustafa Kemal Türk milletinin dıĢ görünüĢ olarak da
çağdaĢ olmasını istiyordu. Bu nedenle kılık kıyafet
alanında bazı yenilikler yapıldı.
ġapka Giyilmesi Hakkında Kanun çıkarıldı.(1925)
Fes ve sarık yasaklandı.
Her dinin en üst din adamları dıĢındakilerin dini
kıyafetle gezmesi yasaklandı.
2. Takvim, Saat ve Ölçülerde Yenilik:
o Osmanlı devleti zamanında, takvim, saat ile uzunluk
ve ağırlık ölçüleri konusunda birlik yoktu. Bu durum
hem ülke içindeki hem de yabancı ülkelerle yapılan
ticareti güçleĢtiriyordu.
o Bu nedenle Osmanlı Devleti’nde kullanılan Hicri ve
Rumi takvim kaldırılıp tüm dünyanın kullandığı
Miladi Takvim kabul edildi. (1925) Alaturka saat
yerine de milletler arası saat sistemine geçildi.
o 1931’de Ölçüler Kanunu çıkarıldı. Osmanlı devleti
zamanında arĢın, endaze, okka, Ģinik gibi eski
ölçü birimleri kaldırıldı. Yerine tüm dünya
ülkelerinin kullandığı uzunluk ölçüsü olarak metre,
ağırlık ölçüsü olarak kilogram sıvı ölçüsü olarak da
litre kabul edilmiĢtir.
o 1935’te hafta tatili cuma gününden Pazar gününe
alınmıĢtır.
1930’da belediye,
1933’te muhtarlık,
1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı
elde ettiler. Böylece siyasal alanda kadın erkek
eĢitliği sağlanmıĢ, kadınlarda ülke yönetimine
katılmaya baĢlamıĢtır. ( 1934 )
3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği)
Kanunu’nu çıkarılarak;
medreseler kapatılmıĢ,
bütün okullar MEB’e bağlanmıĢ,
okullarda kız erkek ayrımına son verilerek
karma eğitime geçilmiĢ,
laik ve çağdaĢ eğitime geçilmiĢtir.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu
Yeni Türk Alfabesinin-Latin harflerinin kabulü
Millet mekteplerinin açılması
Türk Tarih Kurumu'nun kurulması
Türk Dil Kurumu'nun kurulması
Ġstanbul Üniversitesinin açılması
Ankara’da Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi açılması
Güzel Sanatlar Akademisi ve Devlet
Konservatuarının açılması
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 12
3. Din Kurumlarının Düzenlenmesi: Atatürk, dinin ve
din kurumlarının kullanılarak halkın sömürülmesine
karĢıydı.
Birer dini kurum olan tekke, zaviye ve türbeler
dini duygular kullanılarak halkın sömürüldüğü
yerler olmuĢtu. Bu nedenle 1925’te çıkarılan bir
kanunla tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı.
Atatürk bu konu ile ilgili olarak “Türkiye
Cumhuriyeti Ģeyhler, derviĢler, müritler ve mensuplar
memleketi olamaz” demiĢtir.
4. Soyadı Kanunu’nun Çıkarılması:
Osmanlı Devleti zamanında insanların soyadı yoktu.
Resmi kayıtlarda isimlerin yanına baba adı doğum yeri
ve lakabı yazılıyordu.
o Ancak bu durum okul, askerlik, evlilik, vergi ve tapu
gibi resmi iĢlemlerde karıĢıklıklara yol açıyordu. Bu
karıĢıklığı ortadan kaldırmak için Soyadı Kanunu
çıkarılarak herkesin bir soyadı alması
kararlaĢtırıldı.(1934)
o TBMM tarafından, Mustafa Kemal’e “Atatürk”
soyadını verilmiĢtir.
5. Kadın-Erkek EĢitliğinin Sağlanması:
KurtuluĢ SavaĢı’nda erkeği ile omuz omuza savaĢan ve
her türlü fedakârlığa katlanan Türk kadını her alanda
erkeklerle eĢit olmalıydı. Bu nedenle kadın hakları ile
ilgili birçok yenilikler yapıldı.
Okullarda kız-erkek ayrımına son verilerek karma
eğitime geçildi.
Türk Medeni Kanunu çıkarılarak evlenme,
boĢanma, miras gibi konularda kadın erkek eĢitliği
sağlanmıĢtır.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilerek siyasi
alanda da kadın erkek eĢitliği sağlanmıĢtır.
EKONOMĠ ALANINDA YAPILAN ĠNKILAPLAR
Bir ülkenin yükselip çağdaĢ ve uygar bir toplum haline
gelmesini sağlayan en önemli unsur ekonomidir.
Ekonomik durumu zayıf olan devletler geliĢemezler.
Hatta çoğu zaman bağımsızlığını bile koruyamazlar.
Bundan dolayı Atatürk, ekonomi alanında da yenilikler
yapılamasını sağlamıĢtır.
1. Tarım Alanında Yapılan Yenilikler:
Tarımda ıslah edilmiĢ tohum, gübre ve makine
kullanılması teĢvik edilmeye baĢlanmıĢtır. Örnek
çiftlikler kurulmuĢ, ziraat okulları açılmıĢtır.
Köylüden alınan AĢar vergisi kaldırılmıĢtır.(1925)
2. Sanayi Alanında Yapılan Yenilikler:
Sanayinin geliĢmesi için “Sanayi-i TeĢvik Kanunu”
çıkarılarak sanayi kuruluĢlarının kurulması ve özel
teĢebbüsün desteklenmesi amaçlanmıĢtır.
Devletçilik ilkesi benimsenerek “I. BeĢ Yıllık Kalkınma
Planı” uygulanmaya baĢlanmıĢtır.
3. Milli Ekonomi Politikasının Benimsenmesi:
Mustafa Kemal, ekonomik sorunları görmek ve
çözüm üretmek için Ġzmir’de Ġktisat Kongresi’ni
toplamıĢtır.
Bu kongrede milli ekonominin kurulması ve
hammaddesi ülke içinde olan sanayi
kuruluĢlarına öncelik verilmesi kararlaĢtırılmıĢtır.
(1923)
4. Kabotaj Kanunu’nun Çıkarılması:
Kabotaj; bir devletin kendi karasularında yük ve
yolcu taĢıma, gemi iĢletme hakkıdır. Bu hak
Osmanlı Devleti zamanında yabancı Ģirketlere
verilmiĢti. Bu durum egemenlik haklarımıza aykırı
idi.
Kabotaj Kanunu çıkarılarak Türk limanları
arasında gemi iĢletme hakkı yabancılardan
alınarak Türklere verilmiĢtir. Yani denizyolları
millileĢtirilmiĢtir. (1 Temmuz 1926 )
5. Bayındırlık Faaliyetleri:
Osmanlı Devleti zamanında yeterli yol
yapılmamıĢtı. Devletin son zamanlarında yapılan bir
miktar demir yolu dıĢında ulaĢım ilkel yollarla
yapılıyordu.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra Atatürk,
ülkenin geliĢmesi için demir yolu ve kara yolu
yapımına ağırlık verilmiĢtir.
Düzenli kentleĢmeyi sağlamak için Ģehir
planlamacılığına önem verilmiĢtir.
ATATÜRK ĠLKELERĠ
Atatürk Ġlkelerinin Ortak Özellikleri:
o Türk toplumunun ihtiyaçlarından doğmuĢtur.
o Akla ve mantığa uygundur.
o Atatürk tarafından hem sözle hem de uygulama ile
belirlenmiĢtir.
Takvim, saat ve ölçülerde yapılan yeniliklerin
amacı Avrupalı ülkelerle olan ekonomik
iliĢkilerde kolaylık sağlamaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız, demokratik ve
çağdaĢ bir devlet olarak varlığını sürdürmesi, muasır
medeniyetler seviyesine ulaĢması için Atatürk
tarafından ortaya konulan ilkelerdir. Bunlar;
1- Cumhuriyetçilik
2- Milliyetçilik
3- Halkçılık
4- Laiklik
5- Devletçilik
6- Ġnkılapçılık
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 13
o DıĢ baskı ve zorlama yoktur.
o Bir bütündür, birbirlerinden ayrılamazlar.
HALKIN YÖNETĠMĠ: CUMHURĠYET
CUMHURĠYETÇĠLĠK
Özellikleri:
Devlet baĢkanı ve milletvekilleri seçimle belirlenir.
Ülke, halkın seçtiği vekiller tarafından yönetilir.
Yönetimde demokrasi esastır.
VatandaĢların hak ve özgürlükleri devlet koruması
altına alınmıĢtır.
Devlet iĢleyiĢi anaysa ve yasalara göre yapılır.
Cumhuriyetçilik Ġlkesi Doğrultusunda GerçekleĢen
Ġnkılaplar
TBMM’nin açılması
Saltanatın kaldırılması
Cumhuriyetin ilan edilmesi
Halifeliğin kaldırılması
Birden fazla siyasi partinin kurulması
Kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesi
Anayasaların hazırlanması
BĠRLĠK VE BERABERLĠĞĠMĠZĠN DAYANAĞI:
MĠLLĠYETÇĠLĠK
o Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi birleĢtirici ve
bütünleĢtiricidir. Türk ulusuna bağlı olan, kendini
Türk sayan herkes Türk milletinin bireyidir. Irkçılığa
karĢıdır.
o Atatürk milliyetçiliği, Türk ulusunun bağımsızlığını
her Ģeyin üstünde tutar. Akılcıdır, gerçekçidir. Ortak
vatan, dil ve kader birliği kavramları bu ilkeyle
ilgilidir.
o Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü
bunu ifade eder.
Özellikleri:
Milli birlik ve beraberliği esas alır.
Milletini seven herkes ülkesinin kalkınması için
çalıĢmalıdır.
Kendisini Türk ulusuna adayan herkes Türk’tür,
ilkesini benimser.
Milliyetçilik Ġlkesi Doğrultusunda GerçekleĢen
Ġnkılaplar
KurtuluĢ SavaĢı’nın kazanılması
TBMM’nin açılması
Ġstiklâl MarĢı’nın kabulü
Yeni Türk Devleti’nin kurulması
Kapitülasyonların kaldırılması
Kabotaj Kanunu'nun çıkarılması
Türk Tarih Kurumu'nun kurulması
Türk Dil Kurumu'nun kurulması
Yabancı okulların ayrıcalıklarının kaldırılarak Milli
Eğitim Bakanlığı'na bağlanması
Yabancı okullarda Türkçe, tarih ve coğrafya
derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulması
EġĠT VATANDAġLIK: HALKÇILIK
o Halkçılık ilkesi, toplumda sınıf ayrımına karĢıdır.
o Herkes yasalar karĢısında aynı haklara sahiptir.
o Hiçbir kiĢiye, aileye, zümreye ayrıcalık
tanınamaz.
Özellikleri:
Halk devlet yönetimine katılır.
Herkes kanunlar önünde eĢit haklara sahiptir.
Cumhuriyetçiliğin ve milliyetçiliğin doğal bir
sonucudur.
Halkçılık Ġlkesi Doğrultusunda GerçekleĢen
Ġnkılaplar
Cumhuriyetin ilanı
Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi
Tekke, zaviye ve türbelerin kaldırılması
Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun kabulü
Kılık kıyafette değiĢiklik yapılması
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi
AĢar vergisinin kaldırılması
Soyadı Kanunu’nun çıkarılması
Hastane ve sağlık ocaklarının açılması
Cumhuriyet, bir yönetim Ģeklidir. Halkın kendi
kendini yönetmesini esas alır. Cumhuriyet
yönetiminde egemenlik millete aittir. Türk
milleti seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kendini
yönetir.
Ulusal egemenlik, seçim, ulusal irade, çok
partili seçim, seçme ve seçilme hakkı gibi
kavramlar bu ilkeyle alakalıdır.
Egemenlik kayıtsız Ģartsız milletindir.
o Milliyetçilik, kiĢinin kendi milletini sevmesi,
milletini yüceltmesi ve milletinin mutluluğu
için çalıĢmasıdır. Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi
milli birlik ve beraberliği temel alır. Kaynağını
KurtuluĢ SavaĢı oluĢturur. Çünkü milliyetçilik ilkesi
KurtuluĢ SavaĢı kazanılmasında etkin bir rol
oynamıĢtır.
Halk: Bir ülkede oturan, o ülkeyi bilen, geleceğini o
ülkeye bağlamıĢ insanların bütününe halk denilir.
Halkçılık, herkesin kanunlar önünde eĢit haklara
sahip olması, devletin milletin çıkarına ve halkın
yararına bir siyaset izlenmesidir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 14
AKLIN VE BĠLĠMĠN REHBERĠ: LAĠKLĠK
o Laiklik ilkesinin kabul edilmesiyle devlet yönetimi
akla ve bilime dayandırılmıĢtır. Bu ilke
doğrultusunda hukuk siteminde, eğitim siteminde,
sosyal yaĢamda akılcı ve bilimsel değiĢiklikler
yapılmıĢtır. Türk toplumunun çağdaĢlaĢma yolu
açılmıĢtır.
Özellikleri:
Devlet yönetiminde din ve devlet iĢleri birbirinden
ayrı tutulur.
Akla ve bilime önem verilir, yasalar din kurallarına
dayandırılamaz.
DüĢünce ve inanca saygı esastır. Herkesin inanç
özgürlüğü vardır.
Laiklik Ġlkesi Doğrultusunda GerçekleĢen Ġnkılaplar
Saltanatın kaldırılması
Halifeliğin kaldırılması
Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun kabul edilmesi
Medreselerin kapatılması
Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi
Diyanet Din iĢleri BaĢkanlığı’nın kurulması
Anayasadan “Devletin dini Ġslâm’dır” maddesinin
kaldırılması
Laiklik ilkesi 1937’de anayasaya girmiĢtir.
HALK VE DEVLET EL ELE GÜÇLÜ EKONOMĠYE:
DEVLETÇĠLĠK
o Yani gerektiğinde fabrika ve Ģirket kurup
iĢletmesidir. Bu ilke ekonomiyle ilgilidir. Bu sayede
demir çelik, dokuma, cam ve Ģeker dalları kısa
sürede kurulmuĢtur.
o Devletçilik ilkesi, ekonomik kalkınmanın yanında
sosyal ve kültürel kalkınmayı da amaçlar.
Özellikleri:
Devletin ekonomik, sosyal ve kültürel alanda
kalkınmasını amaçlamıĢtır.
Özel sektörün (vatandaĢların) özel iĢ yerleri
kurmalarını destekler ve örnek olur.
Devlet, ülkedeki ekonomik kaynakları belirler ve
iĢletir.
Devletçilik Ġlkesi Doğrultusunda GerçekleĢen
Ġnkılaplar
Ġzmir Ġktisat Kongresi’nin yapılması
Sümerbank ve Etibank gibi bankaların kurulması
Karabük Demir-Çelik Fabrikalarının kurulması
Tarımda modern yöntemlerin uygulanması
Maden Tetkik Arama Enstitüsünün kurulması
Kabotaj Kanunu’nun kabulü
Demir yollarının devletleĢtirilmesi
YENĠYE ĠYĠYE DOĞRU ĠLERLEMEK: ĠNKILAPÇILIK
Özellikleri:
Kurumların sürekli yenilenmesi, çağa ayak
uydurması anlamına gelir.
GeliĢmesi durmuĢ olan bütün kurum ve kuruluĢları
kaldırıp yerine daha yeni ve daha çağdaĢ olanını
getirir.
Bütün yenilikler bu ilke doğrultusunda yapılmıĢtır.
GerçekleĢtirilen bütün inkılaplar bu ilkenin
uygulama örnekleridir.
ATATÜRK’ÜN SON GÜNLERĠ
Atatürk, tüm ömrünü Türk milletinin çağdaĢ
toplumlar seviyesine çıkması için harcamıĢtır. 1938
yılı baĢlarında Bursa’ya yaptığı bir gezi sırasında
hastalanan Atatürk Çankaya KöĢk’ünde bir süre
dinlendi.
Mayıs ayında güney illerini kapsayan bir inceleme
gezisi kendisini yorduğu için yeniden hastalandı.
Ankara’ya döndü. Atatürk; Hatay’ın Türkiye’ye
katılmasına büyük önem vermekteydi. Bu nedenle
doktorların kesin dinlenmesi talimatına rağmen
Hatay’a gitti. Burada incelemelerde bulundu.
Bu yoğun tempo Atatürk’ün hastalığının artmasına
neden oldu. Tüm dünyaya örnek olan büyük önder,
10 Kasım 1938 yılında saat dokuzu beĢ gece
Ġstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini
yumdu.
19 Kasım günü naaĢı, top arabasıyla Gülhane
Parkı’na götürüldü. Buradan Yavuz zırhlısı ile
Ġzmit’e oradan da özel bir trenle Ankara’ya getirildi.
21 Kasım 1938 tarihinde yabancı devletlerin de
gönderdiği askeri birliklerle temsil ettiği büyük bir
devlet töreni yapıldı. NaaĢı, Etnoğrafya
Müzesi’nde hazırlanan geçici kabre konuldu.
10 Kasım 1953’te Ankara Rasattepe’deki
Anıtkabir’e defnedildi.
Laiklik; din ve devlet iĢlerinin birbirinden
ayrılması, devlet kurumlarının ve hukuk
kurallarının dini kurallara değil, akla ve
bilime dayandırılmasıdır.
Devletçilik; devletin ekonomik hayatın içinde yer
alması, ekonomik kalkınmanın devlet eliyle
gerçekleĢtirilmesidir.
Ġnkılap: EskimiĢ, çağdıĢı kalmıĢ bir toplum ve devlet
düzeninin daha iyi bir duruma getirilmesi için yapılan
köklü değiĢikliklerdir.
Ġnkılapçılık ilkesi; Türk toplumunun sürekli geliĢmeye,
yenileĢmeye açık olmasını sağlamıĢtır.
Ġnkılapçılık ilkesi sürekli yeniyi, iyiyi, güzeli esas almıĢtır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 15
HARĠTANIN DĠLĠ
Yeryüzündeki doğal ve beĢeri unsurların
oluĢturduğu görünümlerin her birine yer Ģekilleri
denir.
Dağ: Çevresine göre yüksekte kalan yeryüzü Ģekillerine dağ denir. Ġki çeĢittir: 1. Tek dağ 2. Sıradağ Tek dağ: Bulunduğu yerde tek baĢına yükselen
dağa verilen addır.
Sıradağ: Aralarında uzunlamasına vadilerin
bulunduğu ve birbiriyle bağlantılı dağlar dizisidir.
Doruk: Dağın en yüksek yerine doruk denir.
Etek: Dağların alt kısımlarına etek adı verilir.
Geçit: Dağların arasındaki yollara geçit adı verilir.
Tepe: Yüksekliği 500 metreyi geçmeyen yer
kabartılarıdır.
Ova: Çevresine göre alçakta kalmıĢ, olan geniĢ
düzlüklerdir.
Plato: Akarsular tarafından derin biçimde yarılmıĢ
yüksek ve geniĢ düzlüklerdir.
Vadi: Akarsuların yataklarını derinleĢtirerek
oluĢturduğu “u” veya “v” Ģeklindeki uzun oluklardır.
Delta: Bir ırmağın çatallanarak denize veya göle
kavuĢtuğu yerde oluĢan üçgen biçimli ovalardır.
Deniz: Okyanusların karaların içine doğru girmiĢ
kollarıdır.
Koy: Denizin, karanın içine küçük girinti hâlinde
sokulduğu yere koy denir. Koylar, körfezden daha
küçük ve daha sığ girintilerdir
Körfez: Denizlerin, büyük ve derin girintiler halinde
karaların içine sokulduğu yerlere denir.
Burun: Kara parçalarının denize doğru uzanmıĢ
bölümlerdir.
Boğaz: Ġki denizi birbirine bağlayan dar su geçitleridir.
Ada: Etrafı sularla çevrili kara parçasıdır.
Yarımada: Üç tarafı sularla çevrili kara parçasıdır.
Göl: Karlara üzerinde bulunan dört tarafı kapalı
çukurlardaki su birikintileridir. Göller 2 türlüdür.
1. Doğal göller 2. Baraj gölleri
Akarsu: Yağmur, kaynak, buz ve kar sularının bir yatak
içinde toplandıktan sonra, bir eğim doğrultusunda akıp
giden sulardır.
Akarsuların en küçüğü deredir. Dereler birleĢerek
çayları oluĢturur. Çayların birleĢmesiyle de en büyük
akarsu olan ırmaklar (nehirler) oluĢur. Orman: Ağaçlarla kaplı geniĢ alanlardır.
Harita: Yeryüzünün tamamının veya bir kısmının
kuĢbakıĢı olarak belirli bir oranda küçültülerek bir
düzlem üzerine geçirilmesine harita denir.
Kasaba: Kentlerden küçük, köyden büyük, henüz kırsal
özelliklerini yitirmemiĢ olan yerleĢim birimidir.
Köy: Nüfusu iki bine kadar olan, Ģehirlerden uzakta
bulunan küçük yerleĢim alanlarıdır.
Kırsal: Az insanın barındığı, genellikle kır durumda olan
yer.
Yer Ģekilleri doğal ve beĢeri unsurlar olarak iki
grupta incelenir.
Doğal Unsurlar: Doğada kendiliğinden bulunan,
meydan gelmesinde insanların doğrudan etkili
olmadığı yeryüzü Ģekilleridir. Dağ, ova, orman, plato,
göl ve vadiyi doğal unsurlara örnek olarak verebiliriz.
BeĢeri Unsurlar: Ġnsanlar doğal varlıklara çeĢitli
Ģekillerde müdahale ederek yeni oluĢumlar meydana
getiriler. Ġnsanların etkisiyle oluĢan unsurlara beĢeri
unsurlar denir. ġehirler, tüneller, yollar, barajlar,
maden sahaları, kanallar, köprüler beĢeri unsurlardır.
BÖLGEMĠZĠ TANIYALIM
Bir bölgede görülen doğal özellikler; yer Ģekilleri,
iklim ve bitki örtüsüdür.
BeĢeri özellikler nüfus ve yerleĢmedir.
Ekonomik özellikler ise tarım, turizm, madencilik
ve ticarettir.
Yer kabuğu üzerinde oluĢmuĢ kabarık ve çukur
Ģekillerin hepsine birden yüzey Ģekilleri denir.
BaĢlıca yüzey Ģekilleri dağlar, ovalar, platolar,
vadiler vb.’dir. Çevremizde gördüğümüz bu yüzey
Ģekillerinin yükseklikleri her zaman deniz seviyesine
göre hesaplanır.
Dünyamızın her yerinde deniz aynı seviyededir.
Sıfır (0) metredir.
Ovalar ve özellikle delta ovaları tarıma
elveriĢliyken, platolar daha çok hayvancılığa
elveriĢlidir.
Ege Bölgesi’nde kıyılar girintili çıkıntılı
olduğundan bölgede çok sayıda koy, körfez,
burun, ada, yarımada bulunmaktadır.
SOSYAL BĠLGĠLER 5
3.ÜNĠTE BÖLGEMĠZĠ TANIYALIM
Bölge: Doğal, beĢeri ve ekonomik özellikler
bakımından diğer yerlerden ayrılan, kendi sınırları
içinde benzer özellikler gösteren geniĢ alanlara bölge
denir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 16
Haritalar üzerinde bulunan renkler ve çeĢitli
iĢaretler, haritanın dilidir. Bu iĢaretler ve renkler
sayesinde bir haritadan pek çok bilgi öğrenebiliriz.
Fiziki haritada yer alan renklerin her birinin
anlamı vardır. Fiziki haritalarda kullanılan renklerin
hangi yükseltileri ve derinlikleri ifade ettiği, haritanın
bir kenarında harita iĢaretleri (lejant) bölümünde
gösterilir.
Haritada denizler, göller ve akarsular mavi ve
tonlarıyla gösterilir.
Karalarda:
Yükseltisi az olan yerler, ovalar yeĢil tonlarıyla, ( 0-
500 metre )
Yükseltisi biraz yüksek olan yerler, yaylalar sarı
renkle, ( 500-1000 metre )
Yükseltisi orta derecede yüksek olan yerler açık
kahverengi ile, ( 1000-1500 metre )
Yükseltisi çok fazla olan yerler, yüksek dağlar ise
koyu kahverengi ( 1500 ve yukarısı ) ile gösterilir.
YÜKSELTĠ BASAMAKLARI
Ülkemizin Yeryüzü ġekilleri:
1. Ortalama yükselti oldukça fazladır.(1132 m)
2. Yükselti batıdan doğuya doğru gidildikçe artar.
3. Özellikle iç bölgelerde düzlükler geniĢ yer kaplar.
4. Ovaların yükseltileri de fazladır.
5. Ülkemizin yarısı 1000-2000 m arası yükseltiye
sahiptir.
6. Ülkemizin, yüksek sıradağları doğu batı yönünde
uzandığından, Akdeniz ve Karadeniz Bölgesi’nde
denize paralel, Ege’de denize dik olarak uzanır.
ĠKLĠM VE ĠNSAN FALĠYETLERĠ
Yurdumuzda farklı iklim tiplerinin oluĢmasında
en önemli etkenler;
Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması,
Ilıman iklim kuĢağında olması,
Yükseltinin batıdan doğuya artması
Yüzey Ģekillerinin farklılığı
ĠKLĠMĠN ĠNSANLARIN YAġAMINDAKĠ ETKĠLERĠ
Ġklim;
YetiĢtirilen tarım ürünleri çeĢitliliğini,
Doğal bitki örtüsü çeĢitliliğini,
Turizm faaliyetlerini ve çeĢitliliğini
Kıyafet (giysi) seçimini,
Isınma yöntem ve malzemelerin türünü,
Ġnsanların ten(deri) renklerini,
Ġnsanların yemek kültürünü ve çeĢitliliğini,
Su kaynaklarının azlığını ve çokluğunu,
Kültür, spor, sanat faaliyetlerini,
Ekonomik faaliyetlerini ve türünü,
Evlerin Ģekillerini, ev yapım malzemelerinin türünü,
YerleĢme ve nüfusun ülke içindeki dağılımını,
Hayvancılık faaliyetlerini ve hayvan türlerini etkiler.
Ġklim özellikleri insan, bitki ve hayvan yaĢantısını
doğrudan etkiler. Sert iklime sahip olan bölgelerde
evlerin yapı malzemesi, Ģekli farklıdır. Ġnsanlar kalın
giyecekler giyerler. Binalarda çeĢitli ısıtma ve
soğuktan korunma yöntemleri kullanılır. Sıcak
iklime sahip olanlar ise sıcaktan korunmak için
çeĢitli yöntemler kullanırlar
Ġklim, insanların yaĢam biçimi kadar ekonomik
faaliyetlerini de etkiler. Ülkemizin kıyı kesimlerinde
balıkçılık, iç kesimlerde tarıma elveriĢli alanlarda
tarım, dağlık alanlarda da hayvancılık ve ticaret
yapılır.
Yeryüzü Ģekillerini gösteren haritalara fiziki
haritalar denir. Dağları, ovaları, denizleri, gölleri,
akarsuları, platoları vb. yeryüzü Ģekillerini fiziki
haritalarda görebiliriz. Fiziki haritalarda yeryüzü
Ģekilleri değiĢik Ģekillerde gösterilir.
Lejant: Haritada kullanılan iĢaretlerin ve anlamlarının
gösterildiği tabloya lejant denir.
Ġklim: Bir yerde görülen hava olaylarının uzun yıllar
boyunca gösterdiği ortalama duruma iklim denir.
“Akdeniz bölgesinde yaz mevsimi sıcak ve kurak
geçer” ifadesi bir ortalama durumu belirttiği için iklim
özelliklerini yansıtır.
Hava durumu: Bir yerde görülen anlık, birkaç saatlik,
birkaç günlük yani kısa süreli hava olaylarıdır.
“Hafta sonu yağıĢ bekleniyor, parça bulutlu geçecek,
sağanak yağıĢlı, karla karıĢık yağmurlu” gibi ifadeler
hava durumunu belirtmek için kullanılır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 17
Ġklim; ulaĢım, ticaret gibi ekonomik faaliyetlerin
yanı sıra turizm etkinliklerini de nasıl olacağını
belirler. KıĢın uzun sürdüğü kar yağıĢlarının görüldüğü
yerlerde kıĢ turizmi geliĢmiĢtir.
Ġklimin bitki örtüsü üzerinde etkisi vardır.
Karadeniz’in dağların denize bakan yamaçlarında gür
ormanlarla kaplıdır. Deniz seviyesinden yükseklere
doğru ormanlar görülür. Dağların en üst kısımlarında
ise çayırlar görülür. Ġç kısımlarda ise bozkırlar görülür.
Ġç kısımlarda ağaç ve orman, akarsu kenarlarında seyrek
olarak veya insanların ulaĢmadığı dağların yüksek
kesimlerinde görülür.
ÜLKEMĠZDE GÖRÜLEN ĠKLĠM TÜRLERĠ
KARADENĠZ ĠKLĠMĠ
o Orman ürünlerinin fazla olmasından dolayı kırsal
kesimlerde evlerin büyük bir bölümü ahĢap
malzemeden ve üçgen çatılı yapılmıĢtır.
o Rize ve çevresi yurdumuzun en yağıĢlı yöresidir.
o Karadeniz kıyıları ve Marmara’nın kuzey
kesimlerinde görülür.
o Ġklimin özelliği bölgenin batısından doğuya doğru
gidildikçe daha belirginleĢmesidir
o Her mevsim bol yağıĢ ve ılıman bir iklim isteyen
çay, fındık, mısır ve kivi gibi tarım ürünleri
yetiĢtirilir.
Karadeniz iklimi yağış ve sıcaklık grafiği
AKDENĠZ ĠKLĠMĠ
Don olaylarına ve kar yağıĢlarına çok az rastlanır.
GüneĢlenme süresi fazladır.
Seracılık yaygın olarak yapılır. Nedeni; güneĢli gün
sayısının fazla olması ve kıĢların ılık geçmesidir.
Akdeniz ve Ege kıyılarıyla, Marmara Bölgesi’nin
güney kısmında ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nin batısında görülür.
YetiĢtirilen tarım ürünleri; turunçgiller (limon,
portakal, greyfurt), muz, zeytin, susam, pamuk,
üzüm, incir, tütün vb.
Akdeniz iklimi yağış ve sıcaklık grafiği
KARASAL ĠKLĠM
En önemli özelliği havanın çabuk ısınıp, çabuk
soğumasıdır. Diğer bir özelliği de gece ve gündüz
sıcaklıkları arasındaki farkın çok olmasıdır.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde Ģiddetli karasal iklim
görülür.
Karasal iklimin görüldüğü yerlerde kıĢlar uzun ve
sert geçtiği için ulaĢımda, tarımda, ısınmada zorluklar
yaĢanır.
Bu iklim Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ġç
Anadolu bölgeleri ile Marmara ve Ege bölgelerinin iç
kesimlerinde etkili olmaktadır
Karasal iklimin hakim olduğu kesimlerde buğday,
arpa, çavdar, yulaf, mercimek, nohut, Ģekerpancarı,
elma, armut, üzüm, haĢhaĢ gibi tarım ürünleri
yetiĢtirilir.
Karasal iklim yağış ve sıcaklık grafiği
o Yazları serin, kıĢları ılık, her mevsim yağıĢlı
geçer.
o Her mevsim yağıĢlı olmakla birlikte, yağıĢlar en
çok sonbaharda en az ilkbaharda görülür.
o YağıĢlar fazla olduğu için bitki örtüsünü
ormanlar oluĢturur.
Yazlar sıcak ve kurak, kıĢlar ılık ve yağıĢlıdır.
En fazla yağıĢı kıĢın, en az yağıĢı yazın alır.
Bitki örtüsü makidir. Makiler, yaz kuraklığına
dayanıklı olan ve bütün yıl yeĢil kalabilen çalı ve
kısa boylu ağaçlardır.
Ülkemizde en yaygın görülen iklim çeĢididir.
Yazları sıcak ve kurak, kıĢları soğuk ve kar
yağıĢlıdır.
YağıĢlar en çok ilkbaharda, en az ise yaz aylarında
görülür.
Bitki örtüsü, ilkbahar yağıĢlarıyla yeĢeren yazın ise
sıcaklıktan dolayı kuruyan otlardan oluĢan bozkırlardır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 18
YAġADIĞIMIZ BÖLGE – YAġANACAK YERLER
NÜFUS DAĞILIġINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
FĠZĠKĠ FAKTÖRLER
1-ĠKLĠM: Ülkemizde nüfus, ılıman iklimin görüldüğü
kıyı bölgelerimizde yoğunlaĢır. KıĢların sert, uzun ve
yağıĢın az olduğu karasal iklim Ģartlarının olduğu
yerlerde ise nüfus tenhadır. Türkiye’de denizin
ılımanlaĢtırıcı etkisinden dolayı nüfusun büyük kısmı
Marmara, Ege, Karadeniz, Akdeniz kıyılarında
toplanmıĢtır.
2-YER ġEKĠLLERĠ: Dağlık ve engebeli alanlarda nüfus
yoğunluğu seyrek, ovalarda ve toprak türünün tarıma
uygun olduğu alanlarda nüfus yoğundur.
Yer ġekillerine göre tenha yerler: Yıldız Dağları
Bölümü, Anadolu’nun yüksek kesimleri, TaĢeli Platosu,
Biga Yarımadası, Teke Yarımadası, Hakkâri Bölümü,
MenteĢe Yöresi
3- TOPRAK ÖZELLĠKLERĠ: Verimli toprakların
bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B. Menderes,
Bafra, ÇarĢamba ovaları) nüfusça kalabalık iken, Tuz
Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar
bulunduğundan nüfus çok azdır.
4-YER ALTI KAYNAKLARI: Madenlerin veya enerji
kaynaklarının iĢletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç
vardır. Bu alanlarda nüfus fazladır. TaĢkömürünün
çıkarıldığı Zonguldak, linyit kömürünün çıkarıldığı
Manisa (Soma), petrolün çıkarıldığı Batman nüfusun
yoğun olduğu yerlerdir.
5-SU KAYNAKLARI: Ġçme ve kullanma suyunun temini,
tarım ve sanayide suya ihtiyaç duyulması nedeniyle
ülkemizde birçok yerleĢim yeri su kaynaklarının
etrafında toplanmıĢtır. Özellikle iklimin kurak olduğu Ġç
Anadolu’da nüfus; akarsu boyları, yer altı su
kaynaklarının çevreleri ve göl kenarlarında toplanmıĢtır.
BEġERĠ FAKTÖRLER
1-SANAYĠ: Sanayinin geliĢtiği yerlerde iĢ olanaklarının
fazla olması, bu alanlarda nüfusun artmasını sağlar. Bu
artıĢ göçlerle meydana gelmektedir.
Sanayiye göre nüfusun yoğun olduğu yerler:
Çatalca–Kocaeli Bölümü, Bursa çevresi, Ġzmir,
Zonguldak, EskiĢehir-Ankara, Çukurova-Adana,
Ġskenderun
2-TARIM: Tarımın yoğun yapıldığı alanların nüfusları
artmıĢtır. Tarım genellikle ovalarda yapılır.
Kıyı ovaları: Bafra, ÇarĢamba, Gediz, Çukurova,
Ġç ovalar: Konya, Harran, Adapazarı, Bursa,
3-TURĠZM: Turizmin yoğunlaĢtığı yerlerde yerleĢme ve
nüfus artmıĢtır. Ülkemizde Ege ve Akdeniz kıyılarındaki
merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaĢmıĢtır
4-ULAġIM: UlaĢımın zor sağlandığı yerler tenha, ulaĢım
kavĢağında olan illerimizin nüfusu fazladır.
EskiĢehir, Ankara, Gaziantep, Kayseri’de ulaĢımın
rahatlığı ticaretin geliĢmesini sağlamıĢ böylece nüfusun
yoğunlaĢmasına neden olmuĢtur.
Yoğun Nüfuslu Yerler
Doğu Karadeniz kıyıları
Marmara Denizi kıyıları
Ege Bölgesi'nin kıyıları ile iç kesimlerdeki ovalar
Antalya körfezi
Çukurova çevresi
Seyrek Nüfuslu Yerler
Yıldız Dağları Bölümü
Karadeniz Bölgesi'nin dağlık alanları
MenteĢe Yöresi
TaĢeli Platosu
Teke Yarımadası
Tuz Gölü çevresi
BÖLGELERĠMĠZ VE ÖZELLĠKLERĠ
Yurdumuz büyük bir ülkedir. Yeryüzü Ģekilleri,
iklimi, bitki örtüsü, nüfusu ve ekonomik özellikleri her
yerde aynı değildir. Bu özellikler göz önünde
bulundurularak benzerlik görülen yerler coğrafi
bölgeleri oluĢturmuĢtur. 1941 yılında yapılan “Birinci
Türk Coğrafya Kongresi’nde ülkemiz yedi bölgeye
ayrılmıĢtır.
Marmara bölgesinde hem Akdeniz iklimi, hem
Karadeniz iklimi, hem de Karasal iklim
görülmektedir. Üç iklimin bir arada etkili olduğu
bu iklim tipine “geçiĢ iklimi” veya Marmara
iklimi de denilmektedir.
Üç iklim türünün özelliklerinin görüldüğü geçiĢ
ikliminin en belirgin özelliği iklim çeĢitliliğinin
hem bitki örtüsünde hem de tarım ürünlerinde
çeĢitliliğe sebep olmasıdır.
Coğrafi Bölgelerimiz:
1-Karadeniz Bölgesi 2- Marmara Bölgesi
3- Ege bölgesi 4- Akdeniz bölgesi
5- Doğu Anadolu Bölgesi 6- Ġç Anadolu Bölgesi
7- Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 19
KARADENĠZ BÖLGESĠ
Konumu: Adını kuzeyindeki Karadeniz’den alır. Doğu
Anadolu, Ġç Anadolu ve Marmara Bölgesi ile komĢudur.
Yer ġekilleri ve UlaĢım: Engebeli bir arazi yapısı vardır.
Dağlar denize paralel uzandığı için kıyılar fazla
girintili ve çıkıntılı değildir. Bu durum kıyı
kesimlerden iç kesimlere geçiĢi zorlaĢtırmakta, ulaĢımın
daha çok kıyı Ģeridinde yoğunlaĢmasına neden
olmaktadır.
Dağları: Küre, Bolu, Ilgaz, Canik ve Köroğlu dağları
oluĢturur. En yüksek yeri Kaçkar Doruğu’dur.
Ovaları: Bafra, ÇarĢamba ovaları delta ovalarıdır.
Akarsuları: Kızılırmak, YeĢilırmak, Sakarya, Filyos ve
Çoruh nehri en önemli akarsulardır.
Temel Geçim Kaynakları: Temel geçim kaynağı
tarımdır. Bölge çay, fındık ve kenevir üretiminde
Türkiye’de 1. sıradadır.
Bunun yanında madencilik (taĢ kömürü, bakır,
demir…) hayvancılık, balıkçılık, arıcılık, ormancılık da
diğer önemli geçim kaynaklarındandır.
MARMARA BÖLGESĠ
Konumu: Adını Marmara Denizi’nden almıĢtır.
Marmara Bölgesi; Ġstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve
Çanakkale Boğazı tarafından ikiye bölünmüĢtür.
Batıdaki toprakları Avrupa Kıtası’na, doğudaki
toprakları Asya Kıtası’na aittir.
Yer ġekilleri ve UlaĢım: Ortalama yükseltisi en az
olan bölgemizdir. BaĢlıca dağları Uludağ, Kaz Dağı ve
Yıldız Dağlarıdır. Bölgenin en yüksek dağı Uludağ’dır.
Ġstanbul ve Çanakkale boğazları bu bölgede yer
alır. Gökçeada ve Bozcaada da bu bölgede yer alır.
Sakarya, Susurluk, Meriç ve Ergene en önemli
akarsularıdır.
Ulubat, Ġznik, Sapanca, Manyas gölleri bu
bölgededir.
Ġklimi: Bölgenin kuzeyinde Karadeniz, güneyinde
Akdeniz, iç kesimlerinde ise karasal iklim görülür.
Temel Geçim Kaynakları: Sanayi çok geliĢmiĢtir.
Türkiye’deki endüstri kuruluĢlarının %25’i bu
bölgededir.
Marmara Bölgesi, bölge yüzölçümüne göre
tarım alanları en fazla olduğu bölgemizdir. Bölge,
ayçiçeği, Ģeftali, kestane ve pirinç üretiminde ilk
sıradadır. Zeytin, tütün, Ģekerpancarı, üzüm, mısır ve
buğday tarımı yapılan diğer ürünlerdir.
Eğitim, sağlık, ulaĢım ve haberleĢme olanaklarının
en fazla olduğu bölgedir.
EGE BÖLGESĠ
Yer ġekilleri ve UlaĢım: Ege Bölgesi’nde dağlar denize
dik uzanır. Bu nedenle Ege kıyılarımız çok girintili ve
çıkıntılıdır. Sahil boyunca çok sayıda ada, yarım ada,
koy ve körfez bulunur. Kıyıdan iç kesimlere gidildikçe
yükselti artar.
Dağlar kıyıya dik uzandığından doğal olarak iç
kesimlere ulaĢım, daha kolay olmaktadır.
Emir, Murat, Boz, Yunt, Aydın ve Madra dağları bu
bölgemizde yer almaktadır.
Bölgenin en önemli akarsuları Bakırçay, Gediz,
Büyük Menderes ve Küçük Menderes’tir.
Ġklimi ve Bitki Örtüsü: Kıyılarda Akdeniz, iç kesimlerde
karasal iklim görülür. Ancak, dağların uzanıĢ yönü
Her mevsim yağıĢlı ılıman bir iklimi vardır. Bitki
örtüsü ormandır.
Ülkemizin en fazla yağıĢ alan bölgesidir.
Türkiye’nin %25’ini kaplayan ormanlarıyla,
ormanlık alanın en fazla olduğu bölgedir.
En fazla heyelan olan bölgedir. Bunun en temel
nedeni yağıĢların fazla, bölgenin dağlık olmasıdır.
Kırsal nüfusun en fazla olduğu bölgemizdir.
Köylerde arazi yapısından dolayı evler dağınıktır.
Bölge çay, fındık ve kenevir üretiminde
Türkiye’de 1. sıradadır.
Ülkemizde balıkçılığın en yaygın olduğu
bölgedir.
Ülkemizde taĢ kömürünün tamamı, bakırın
yarısı bu bölgeden sağlanır.
o Ortalama yükseltisi en az olan bölgemizdir.
o Nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgedir. Nüfus
yoğunluğunun temel sebepleri iklim, yer Ģekilleri
ve bölgenin coğrafi konumudur.
o Ayçiçeği, Ģeftali, kestane ve pirinç üretiminde ilk
sıradadır.
o Sanayinin en çok geliĢtiği ve sanayide çalıĢan
nüfusun en çok olduğu bölgedir. Bu nedenle en
çok iç göç alan bölgedir.
o Ticaretin en çok geliĢtiği bölgedir.
o Enerji üretiminin en az, buna karĢın tüketiminin en
fazla olduğu bölgedir.
o Kümes hayvancılığı, ipek böcekçiliği ve ahır
hayvancılığında ilk sırada yer alır.
o Tarihi ve doğal güzelliklerinden dolayı en fazla
turist çeken ve turizm gelirleri en fazla olan
bölgemizdir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 20
sayesinde kıyıdaki Akdeniz iklimi iç kesimlere kadar
sokulabilmektedir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır.
Zeytin, üzüm, incir, haĢhaĢ ve tütün üretiminde
birinci sıradadır. Ülkemiz de, Dünya kuru incir
üretiminde ilk, zeytin üretiminde dördüncü
sıradadır. Bununla beraber pamuk ve turunçgil
üretiminde de önde gelen bölgelerdendir. Ġç
kesimlerde ise Ģekerpancarı ve tahıl tarımı
yaygındır.
Marmara’dan sonra, sanayinin en çok geliĢtiği
bölgedir. Bunun sebebi, bölgede ulaĢım, sermaye,
hammadde ve iĢgücü gibi imkânların fazla olmasıdır.
Ege bölgesi iç ve dıĢ ticaretin en fazla geliĢtiği
bölgelerimizden birisidir. Her yıl düzenlenen
Uluslararası Ġzmir Fuarı ülkemizin dıĢ ticareti
açısından önemli bir yere sahiptir.
Tarihi ve doğal güzelliklerinden dolayı çok fazla
turist çeken bölgemizdir. Turizm gelirleri bakımından
Marmara Bölgesi’nden sonra ikinci sıradadır.
AKDENĠZ BÖLGESĠ
Bölge genel olarak engebeli ve dağlıktır. Dağlar
kıyıya paralel olarak uzandığı için kıyı ile iç kesimler
arasındaki ulaĢım zorlaĢmıĢtır. Bu nedenle ulaĢım
Çubuk, Sertavul, Gülek ve Belen gibi geçitlerle
sağlanır.
GeniĢ ve verimli ovaların yanında dağlık alanlarında
geniĢ yer kapladığı bir bölgedir. Çukurova, Amik
Ovası, Silifke Ovası, Antalya Ovası en önemli
ovalardandır.
Toros Dağları bölgenin batısından baĢlayıp Doğu
Anadolu’ya kadar uzanan ülkemizin en uzun
sıradağlarıdır.
TaĢeli ve Teke plâtoları Akdeniz Bölgesi’ndedir.
Ceyhan, Seyhan ve Aksu en önemli akarsulardır.
Burdur, Isparta, Eğirdir göllerinin bulunduğu Göller
Yöresi olarak bilinen bölümde bu bölgemizde yer alır.
Kıyı Ģeridi boyunca tipik Akdeniz iklimi görülür.
Yazlar sıcak ve kurak, kıĢlar ılık ve yağıĢlıdır. Bu iklim
tarım üretimi ve ürün çeĢitliliği açısından çok elveriĢli
bir ortam oluĢturmuĢtur.
Akdeniz Bölgesi’nin doğal bitki örtüsü
makilerdir. (defne, taflan, kocayemiĢ, mersin, zakkum
vb.) dir.
Akdeniz bölgesi, orman bakımından
Karadeniz’den sonra gelir. Akdeniz bölgesindeki
ormanlar ülkemizdeki ormanların %24’ünü oluĢturur.
Bölgede taĢ evler yaygın olarak görülür.
Kırsal kesimde küçükbaĢ hayvancılık yaygındır.
Bölgede turizm geliĢmiĢtir. Akdeniz ikliminin
özellikleri nedeniyle yaz turizmi en erken baĢladığı
ve en geç bittiği bölgedir.
Ekonomisi daha çok tarıma dayalıdır.
Türkiye’de muz üretimi sadece Akdeniz
Bölgesi’nde yapılır.
Bölge yerfıstığı, muz, gül, mısır, soya fasulyesi,
turunçgiller ve sebze üretiminde birinci sıradadır.
Pamuk ve tahıl da yoğun olarak üretilir.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESĠ
Bölge, Türkiye’nin güneydoğu kesimini oluĢturur.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi; genel olarak plato ve
ovalardan oluĢur. Engebeli arazi azdır. Bu nedenle
ulaĢım da kolay sağlanır.
Bölgenin ortasında sönmüĢ bir volkan olan
Karacadağ bulunur.
Bölgede yer alan baĢlıca akarsular Fırat ve
Dicle’dir.
Bölge ulaĢımında yer Ģekilleri veya iklimin olumsuz
bir etkisi yoktur.
Ġklim kısmen karasaldır. Gaziantep ve çevresinde
Akdeniz ikliminin etkileri görülür. Bu nedenle bölgenin
batı kesimlerinde zeytin yetiĢtirilir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin doğal bitki örtüsü
bozkırdır. Ormanlık alanlar yok denecek kadar
azdır.
Ege Bölgesi’nde dağlar denize dik uzanır. Bu
nedenle Ege kıyıları çok girintili ve çıkıntılıdır.
Zeytin, üzüm, haĢhaĢ, tütün, incir üretiminde
birinci sıradadır. (ZÜHTĠ)
Seracılıkta Akdeniz’den sonra ikinci sıradadır.
Çiniciliğin ve halıcılığın merkezi konumundadır.
Bölge, yer altı kaynakları yönünden zengindir.
Türkiye’de linyitin en çok çıkarıldığı bölgedir.
Marmara’dan sonra, sanayinin en çok geliĢtiği
bölgedir.
Yurdumuzun yüzölçümü bakımından en küçük
bölgesidir.
Orman oranı en az olan bölgemizdir.
Pamuk, antepfıstığı, mercimek ve karpuz
üretiminde ilk sırada yer alır.
Ülkemizde çıkarılan petrolün tamamına yakını bu
bölgeden sağlanır.
Toroslar ülkemizin en uzun sıradağlarıdır.
Seracılığın en çok yapıldığı bölgedir.
Kıl keçisinin en çok beslendiği bölgedir.
Muz üretiminin yapıldığı tek bölgedir.
KıĢ mevsiminin en ılık geçtiği bölgedir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 21
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Sulama
imkanlarının sınırlı olduğu sahalarda, buğday, arpa,
kırmızı mercimek, tütün ve üzüm tarımı yapılırken,
sulamanın yeterli olduğu yerlerde pamuk yetiĢtirilir.
Ülkemizde çıkarılan petrolün tamamına yakını bu
bölgeden sağlanır. Bu üretim, Türkiye petrol
tüketiminin yaklaĢık %15’ini karĢılamaktadır.
Bölgede sınır ticareti de yaygındır. Sınır ticareti
bölge ekonomisini olumlu yönde etkilemektedir.
GAP Projesi bölgede halen sürmektedir.
Türkiye’nin en büyük ve önemli baraj gölleri bu
bölgede yer alır. GAP sayesinde bölgenin büyük bir
kısmı sulama imkanına kavuĢmuĢtur. Bu durum
bölgede tarım üretiminde büyük artıĢların olmasını
sağlamıĢtır. Türkiye’de pamuğun yarısı bu bölgede
üretilmektedir.
DOĞU ANADOLU BÖLGESĠ
Doğu Anadolu Bölgesi, 2000-2200 m ortalama
yükseltisiyle en yüksek bölgemizdir. Türkiye’nin
çatısı olarak bilinir.
Nemrut, Tendürek, Süphan ve Ağrı volkanik
dağları bu bölgededir.
Erzurum-Kars Plâtosu bu plâtoların en büyük
olanıdır ve hayvancılığın geliĢmesinde de en büyük
etkendir.
Aras, Kura, Fırat, Dicle ve Zap bölgenin önemli
akarsularıdır.
Bölgedeki akarsuların hidroelektrik üretim
potansiyelleri fazladır. Bunun sebebi yükselti ve
eğimin etkisiyle, akarsuların derin vadilerden
akmasıdır.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde karasal iklim özellikleri
görülür. Yazları kısa ve sıcak, kıĢları uzun ve soğuk
geçen karasal bir iklime sahiptir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin doğal bitki örtüsü
bozkırdır. Ġklimin etkisiyle bölgede toprak ve taĢ
evler yaygın olarak görülür.
Daha çok arpa, buğday, Ģeker pancarı tarımı
yapılır. Ayrıca kayısı üretiminde birinci sıradadır.
Zengin maden yatakları vardır. Ancak iklim ve
ulaĢım zorluklarından dolayı iĢletilememektedir.
ĠÇ ANADOLU BÖLGESĠ
o Bölge; Türkiye’nin orta kesiminde yer alır.
Türkiye’nin ikinci büyük bölgesidir. Bölgenin,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç her bölgeyle
sınırı vardır.
o Bölge etrafı dağlarla çevrili büyük bir çanak
görünümündedir. Yüksek plâto Ģeklindeki düzlükler
geniĢ yer kaplar. Bu yüzden ulaĢımı kısmen
kolaydır.
o Sakarya ve Kızılırmak en önemli akarsularıdır.
o Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü
burada yer alır.
o Erciyes, Hasandağı, Melendiz, Karacadağ,
Karadağ sönmüĢ volkanik dağları bu bölgededir.
o Bölgede yüksek plâtolar geniĢ yer kaplar. Bunlar,
Obruk, Haymana, Cihanbeyli, Bozok ve
Uzunyayla platolarıdır.
o BaĢlıca ovaları ise Konya ve Yukarı Sakarya
ovalarıdır.
o Bölgede karasal iklim etkilidir. Yazlar sıcak ve
kurak, kıĢlar soğuk ve kar yağıĢlı geçer.
o Ormanlık alanlar azdır. Daha çok bozkır bitki
örtüsü hâkimdir.
o Ġklimin etkisiyle ve bölgede bulunan malzemeden
dolayı toprak ve taĢ evler yaygın olarak görülür.
o Ġç Anadolu Bölgesi’nin ekonomisi daha çok tarım
ve hayvancılığa dayanır.
o Sanayide gün geçtikçe geliĢmektedir. Endüstri
kuruluĢlarının, Marmara ve Ege Bölgesi’nden sonra
en yoğun olduğu bölgedir.
YERLEġME VE YERLEġMEYĠ ETKĠLEYEN ETKENLER
YerleĢme: Ġnsanların, farklı türdeki konutlarda,
yaĢamlarını toplu ya da dağınık Ģekilde sürdürmelerine
yerleĢme denir.
Ġlk insanlar su kaynaklarının bol (akarsu ve göl
kenarı), toprağın verimli, iklim koĢullarının uygun,
Alan (yüzölçümü) bakımından en büyük
bölgemizdir.
Yükseltisi en fazla olan bölgemizdir.
En yüksek dağımız Ağrı Dağı ve en büyük
gölümüz Van Gölü bu bölgede yer alır.
Hayvancılığın en yaygın olduğu bölgedir.
Sanayinin en az geliĢtiği bölgedir.
Kayısı üretiminin en fazla yapıldığı bölgedir.
(Malatya)
o En az yağıĢ alan bölgemizdir.
o Tarım alanlarının en geniĢ olduğu bölgedir.
Yaygın olarak tahıl tarımı yapılır.
o Buğday, arpa, çavdar, Ģekerpancarı, patates,
yeĢil mercimek, nohut, armut ve elmanın en
fazla yetiĢtirildiği bölgedir.
o Patates, buğday, arpa, nohut üretiminde
Türkiye’de birincidir.
Koyun yetiĢtiriciliğinin en fazla yapıldığı bölgedir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 22
ev yapmaya elveriĢli malzemenin bol olduğu yerleri
yerleĢim yeri olarak tercih etmiĢlerdir.
Ülkemizde, farklı iklim özelliklerine bağlı olarak
farklı konut(ev) tipleri görülür.
1. Toprak Evler: YağıĢın yeterli olmadığı kurak
bölgelerde özellikle Ġç Anadolu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerimizde yaygındır
2. TaĢ Evler: Kurak ve yarı kurak iklim özelliklerinin
görüldüğü ağacın yetersiz olduğu bölgelerde özellikle
Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır.
3. AhĢap Evler: YağıĢın dolayısıyla orman örtüsünün
geniĢ yer kapladığı bölgelerde özellikle Karadeniz
Bölgesi’nde yaygındır.
Bir Yerin YerleĢim Yeri Olarak Tercih Edilmesinde
ġunlar Etkilidir:
1. Ġklim koĢulları: YerleĢmeyi etkileyen en önemli
etkendir.
2. Yeryüzü Ģekilleri: Dağlık, çok engebeli ve yüksek
yerler, ulaĢımın ve yerleĢmelerin kurulmasını ve
geliĢmesini önemli ölçüde engeller. Buna karĢılık düz,
ovalık alanlarda tarım, ulaĢım, sanayi faaliyetleri daha
çok geliĢtiğinden nüfus kalabalıktır.
3. Ekonomik Faaliyetler ve Doğal kaynaklar: Sanayi
ve ticaret faaliyetlerinin yoğun olduğu yerlerde iĢ
olanakları fazla olduğundan, yerleĢme daha çok olur.
4. Verimli topraklar: Toprağı verimli yerler nüfusça
kalabalık yerlerdir.
5. Sosyal ve kültürel etkenler: Eğitim, sağlık, sosyal ve
kültürel olanakları geliĢmiĢ olduğu ve alıĢveriĢ
merkezleri olduğu yerlerin nüfusları kalabalıktır.
Ülkemizde YerleĢimin En Az Olduğu Yerler:
YağıĢın en az olduğu Tuz Gölü çevresi ile dağlık,
engebeli ve soğuk bir iklime sahip olan Hakkâri
Bölümü, Yıldız Dağları Bölümü, TaĢeli Plâtosu, Teke
Yarımadası ve MenteĢe Yöresi’dir
YerleĢme Türleri:
Kırsal YerleĢmelerin Özellikleri:
Nüfusu on binin altında olan köy, kasaba ve ilçedir.
Ekonomik faaliyetler genellikle tarım ve
hayvancılığa dayanmaktadır.
Konut yapımında kullanılan malzeme, bulunulan
yerin iklim ve doğal koĢullarına göre taĢ,
Evler genellikle çok katlı değildir.
Kentsel YerleĢmenin Özellikleri:
Nüfusu on binin üzerinde olan ilçe, Ģehir,
büyükĢehir ve metropollerdir.
Ekonomik faaliyetler sanayi ve ticaret olmak üzere
çok çeĢitlidir.
Evler genellikle betonarme ve çok katlıdır.
DOĞA VE ĠNSAN
DOĞAL AFETLER, NEDENLERĠ VE KORUNMA
YOLLARI
DEPREM: Yer kabuğundaki aniden oluĢan sarsıntı ve
titreĢimlere deprem denir. Depremler, yer kabuğunun
derin katmanlarının kırılıp, yer değiĢtirmesiyle ya da
yanardağ faaliyetleriyle oluĢan büyük sarsıntılardır.
Depremin zamanı, Ģiddeti ve nerede olacağı
önceden bilinmemektedir. Dolayısıyla can ve mal
kayıplarının olmaması için önceden birtakım
tedbirler almak; bununla beraber deprem anında
ve sonrasında nasıl davranılacağını bilmek gerekir.
Depremleri inceleyen bilim dalına sismoloji,
süresini ve Ģiddetini kaydeden alete de sismograf
denir.
Depremin Etkileri:
1. Büyük can ve mal kayıplarına neden olur.
2. Ġnsanların ruh ve beden sağlığı üzerinde uzun yıllar
sürecek etkiler bırakır.
3. Binlerce insanın sakat kalmasına neden olur.
4. ĠĢgücü ve enerji kayıplarına neden olur.
5.Ülke ekonomisine büyük zararlar verir.
Deprem Zararlarını Azaltmak için:
1. Binalar fay hatları ve yumuĢak zeminler üzerine
yapılmamalıdır.
2. Bina yapımında Ģiddetli depremlere dayanıklı
malzeme kullanılmamalıdır.
3. Deprem tatbikatları sıkça yapılmalı ve halk deprem
konusunda çok iyi eğitilmelidir.
4. Evlerimizde hareketli ve devrildiğinde insanlara zarar
verecek eĢyalar sabitlenmelidir.
5. Depreme dayanıksız yapılar yıkılmalı ya da
güçlendirilmelidir.
6. Deprem bölgesinde çok katlı binalar yapılmamalıdır.
HEYELAN (TOPRAK KAYMASI): TaĢ, toprak ve
kayaların eğimli arazilerde kayarak yer değiĢtirmesi
olayına heyelan denir.
Nedenleri:
ġiddetli yağıĢlar,
Eğimli arazi,
Yol yapım çalıĢmaları,
Ormanların yok edilmesi,
ġiddetli depremler,
Doğada meydana gelen ve yıkımlara sebep olan hızlı
değiĢimlere doğal afet denir.
Ülkemizde Ģiddetli ve bol yağıĢ ile arazinin fazla
eğimli olması gibi nedenlerden dolayı heyelan
en fazla Karadeniz Bölgesi’nde görülür.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 23
Toprak kaymasında zararı en aza indirebilmek
için:
Riskli yerlerin yerleĢim alanı olarak seçilmemesi,
Eğimli arazilerin ağaçlandırılmaması,
Destek duvarlarının yapılması gerekir.
EROZYON (Toprak AĢınması): Toprağın aĢınmasını
önleyen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucu, koruyucu
örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgarın
etkisiyle aĢınması ve taĢınması olayıdır.
Erozyonu artıran nedenler:
Toprağı koruyan bitki örtüsünün bilinçsizce yok
edilmesi,
Toprağın eğim yönünde sürülmesi,
ġiddetli ve çok yağıĢ,
Sert rüzgarlar,
Toprak ve doğal bitki örtüsüne insan eliyle yapılan
müdahaleler.
Erozyonun zararları:
o Verimli tarım alanları daralır. Büyük ekonomik
kayıplara yol açar.
o Baraj göllerinin dolmasına, dolayısıyla barajların
ömrünün kısalmasına neden olur.
o Can ve mal kayıplarına yol açabilir.
Erozyonu önlemek ve zararlarından korunmak için:
Ağaçlandırma çalıĢmaları yapılmalı,
Eğimli arazilere teraslandırma (sekiler) yapılmalı,
Tarlalar eğim doğrultusunda sürülmeli
Baraj gölü yamaçlarını ağaçlandırmalı,
Mevcut bitki örtüsü korunmalı,
Erozyonun zararları konusunda halkı eğitmeli ve
belli bir bilinç oluĢturulmalıdır
SEL: ġiddetli yağmurlar sonucu nehirlerin taĢması ile
ortaya çıkan oldukça yıkıcı su baskınlarına sel denir.
Selden Korunmak için:
Dere yatakları temiz tutulmalı,
Ormanlık alanlar çoğaltılmalı,
Akarsular üzerinde barajlar ve bentler yapılmalı,
Arazi teraslanmalı (taraçalandırılmalı)
ġehirlerde atık suların tahliyesi için gerekli altyapı
çalıĢmaları yapılmalıdır.
ÇIĞ: Dağın yüksek bir yerinde birikmiĢ büyük kar
kütlelerinin yer çekiminin etkisiyle yerinden kopup
yuvarlanması ve yuvarlandıkça büyümesiyle oluĢan dev
kar kütlelerinin inmesi olayına çığ denir.
Çığın oluĢmasını engellemek ve zararlarından
korunmak için:
yerleĢim yeri olarak tercih
edilmemeli,
yapılmalıdır.
ORMAN YANGINI: Genellikle insanlardan kaynaklanan
sebeplerden olmak üzere çeĢitli sebeplerle büyük
yangınlar çıkar. Bu yangınlarda ormanlarımızın büyük
bir kısmı yok olur.
HANGĠ ĠL HANGĠ BÖLGEDE
BÖLGE ĠLLER
Marmara
Bölgesi
Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale,
Edirne, Ġstanbul, Kırklareli,
Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Yalova
Ege
Bölgesi
Afyon, Aydın, Denizli, Ġzmir,
Kütahya, Manisa, Muğla, UĢak
Akdeniz
Bölgesi
Adana, Antalya, Burdur, Hatay,
Isparta, Ġçel, KahramanmaraĢ,
Osmaniye
Karadeniz
Bölgesi
Artvin, Amasya, Bartın, Bayburt,
Bolu, Çorum, Düzce, Giresun,
GümüĢhane, Karabük,
Kastamonu, Ordu, Rize, Samsun,
Sinop, Tokat, Trabzon, Zonguldak
Doğu Anadolu
Bölgesi
Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis,
Elazığ, Erzincan, Erzurum,
Hakkari, Iğdır, Kars, Malatya, MuĢ,
ġırnak, Tunceli, Van,
Ġç Anadolu
Bölgesi
Aksaray, Ankara, Çankırı,
EskiĢehir, Karaman, Kayseri,
Kırıkkale, KırĢehir, Konya,
NevĢehir, Niğde, Sivas, Yozgat
Güneydoğu
Anadolu
Bölgesi
Adıyaman, Batman, Diyarbakır,
Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt,
ġanlıurfa,
Çığ genellikle bitki örtüsü olamayan dağlar ile
eğimli ve çok karlı arazilerde görülür. Bu nedenle
çığ en çok Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki dağlık
kesimlerde görülür.
Son yıllarda yaĢanan sellerde can ve mal
kayıplarının artmasının en önemli nedeni çarpık
kentleĢme ve yerleĢim yerlerinin dere
kenarlarında kurulmasıdır.
o Orman yangınların en çok görüldüğü bölgeler
yaz aylarının sıcak ve kurak geçtiği Akdeniz ve
Ege bölgeleridir. o Orman yangınlarının en az görüldüğü bölge her
mevsim yağıĢlı geçen Karadeniz bölgesidir
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 24
YURDUMUZDA EKONOMĠK HAYAT VE MESLEKLER
Ekonomi, insanların geçimlerini sürdürmek için
yaptıkları her türlü üretim, dağıtım, pazarlama ve
tüketim faaliyetlerini inceleyen bilim dalıdır.
Bir bölgedeki ekonomik faaliyetleri o bölgenin
coğrafi yapısı, yer altı ve yer üstü zenginlikleri,
iklimi, ulaĢım yolları belirler. Bir bölgede tarıma
elveriĢli toprakların olması o bölgede tarım yapılmasına
imkân sağlar. Bir bölgede yetiĢtirilen ürünleri de o
bölgenin iklimi belirler.
Tarım: Toprağın ekilmesi ve iĢlenmesi yoluyla
topraktan faydalanma iĢlerinin bütününe tarım denir.
Hayvancılık: ÇeĢitli hayvanların beslenerek para
kazanılması faaliyetine denir. KüçükbaĢ (Koyun, Keçi),
BüyükbaĢ (Ġnek, Öküz), Kümes (Tavuk, Hindi), Ġpek
Böcekciliği, Balıkcılık ve Arıcılık birer hayvancılık
faaliyetidir.
Madencilik: Yer altında bulunan ( demir, kömür,
petrol ) ekonomik değeri olan herhangi bir maddeyi
yeryüzüne çıkarıp onu paraya dönüĢtürme iĢidir.
Madenciliğin amacı, ekonomiye gerekli doğal
hammaddeyi sağlamaktır.
Sanayi: Ham maddeleri iĢlenmiĢ (kullanılabilir ve
tüketilebilir) ya da yarı iĢlenmiĢ ürün haline getirmeye
yarayan faaliyetlerin tümüdür. Sanayi üretiminin
yapıldığı yere fabrika denir.
Turizm: Ġnsanların gezmek, dinlenmek, eğlenmek
vb. amaçlarla yaptıkları gezilere denir. Yaz turizmi, KıĢ
turizmi, Tarih turizmi, Doğa turizmi vb.
Ormancılık: Ormanları kullanarak insanların
ihtiyaçlarının karĢılanmasıdır.
Hizmet: Bir Ģey üretilmeyip sadece hizmet edilen
ekonomik faaliyetlere denir. Memurluk (Polis,
Öğretmen, Doktor), Bankacılık, ĠnĢaat, Askerler vb.
Üretim: Ġnsanların ihtiyaç duyduğu mal ya da
hizmetin meydana getirilmesidir. Buğday yetiĢtirmek,
ekmek yapmak, mobilya yapmak birer üretim
faaliyetidir.
Dağıtım: Ürünlerin tüketiciye ulaĢması için
üretildiği yerden malın alınıp satılacağı yere taĢınması
olayıdır.
Tüketim: Ġnsanların ihtiyaçları olan ürünleri satın
alarak kullanması olayına tüketim adı verilir. Ekmek,
makarna, peynir, sebze meyvelerin satın alınıp yenmesi,
mağazalardan çeĢitli giyim eĢyası almak, mobilya ve
beyaz eĢya alıp kullanmak gibi faaliyetleri tüketime
örnek olarak verebiliriz.
BÖLGELERE GÖRE EKONOMĠK FAALĠYETLER
ĠÇ ANADOLU BÖLGESĠ
Ġç Anadolu Bölgesi'nde karasal iklim hâkimdir.
KıĢlar çok soğuk ve kar yağıĢlı geçtiği için don olayı
görülmektedir. Ġklime uygun olarak daha çok tahıl
ürünleri yetiĢtirilmektedir.
Yer Ģekilleri ve iklim koĢulları tahıl tarımını ön plana
çıkarır. Nadas ihtiyacı duyulur. Düzlüklerin geniĢ yer
kaplaması makineli tarımı kolaylaĢtırır. Tarım iklim
Ģartlarına bağlıdır. Özellikle ilkbahar yağıĢlarının
yetersizliği veya gecikmesi, tahıl üretiminde önemli
dalgalanmalar oluĢturur.
SOSYAL BĠLGĠLER 5
4.ÜNĠTE ÜRETTĠKLERĠMĠZ
Üretim, tüketim ve dağıtım ile ilgili her türlü
çalıĢmaya ekonomik faaliyet denir.
Ekonomide üç temel faaliyet alanı vardır. Bunlar
üretim, dağıtım ve tüketimdir.
Ġnsanların geçimlerini sağlayabilmek için
uğraĢtıkları ekonomik faaliyetler Ģunlardır:
Tarım, Hayvancılık, Sanayi, Ticaret, Madencilik, Turizm,
Ormancılık UlaĢım, Hizmet sektörü (bankacılık, eğitim,
sağlık ticaret vb.) gibi ekonomik faaliyetler insanların
geçimlerini sağladıkları baĢlıca iĢ alanlarıdır.
Ġhracat: Bir ülkenin baĢka bir ülkeye mal satmasıdır.
(dıĢ satım)
Ġthalat: Bir ülkenin baĢka bir ülkeden mal
almasıdır.(dıĢ alım)
Buğday, arpa, çavdar, Ģekerpancarı, patates,
yeĢil mercimek, nohut ve elmanın en fazla yetiĢtirildiği
bölgemizdir. Özellikle ülkemizde üretilen patates,
nohut ve Ģeker pancarının büyük bir bölümü bu
bölgeden karĢılanır.
Tarım alanları en geniĢ bölgemizdir. Ülkemizin
"tahıl ambarı" olarak adlandırılır. Türkiye ekonomisine
en önemli katkısı tarım sektöründedir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 25
Arazi yapısı ve bitki örtüsü küçükbaĢ
hayvancılığa daha uygundur. Bölge toplam hayvan
sayısının en fazla olduğu bölgemizdir.
Ġç Anadolu Bölgesi'nde yağıĢ azlığı nedeni ile gür
otlaklara rastlanmaz. Bozkır denilen bitki örtüsü
hakimdir. Bu nedenle bölge küçükbaĢ hayvancılığın
en fazla yapıldığı bölgemizdir. Özellikle koyun, kıl
keçisi ve tiftik(Ankara) keçisi beslenir.
Sanayisi geliĢme yolundadır. Sanayi kuruluĢlarının,
Marmara ve Ege Bölgesi'nden sonra en fazla olduğu
bölgemizdir. Sanayi kuruluĢları Ankara, Kırıkkale,
EskiĢehir, Konya ve Kayseri'de yoğunlaĢmıĢtır. Petrol
arıtma tesislerinden Orta Anadolu Petrol Rafinerisi
Kırıkkale'de kurulmuĢtur.
Turizmin en fazla geliĢtiği dördüncü
bölgemizdir. Çünkü bölge; doğa, tarih ve kültür
değerleri açısından çok zengin bir bölgemizdir.
KARADENĠZ BÖLGESĠ
Dağlık ve engebeli bir yeryüzü Ģekline sahip
olması, iç kesimlerle ulaĢımın yeterince geliĢmemesi
gibi etkenler, bölge ekonomisini olumsuz etkilemiĢtir.
Karadeniz Bölgesi, her mevsim yağıĢ aldığından bol
yağıĢ isteyen ürünler yetiĢtirilir. Doğal bitki örtüsü
ormandır. Ormanların çokluğu, ağaçla ilgili ekonomik
faaliyetlerin geliĢmesini sağlamıĢtır.
Bölgede dağlar geniĢ yer kaplamaktadır. Bu yüzden
Karadeniz Bölgesi'nde araziler engebelidir.
TaĢkömürü (Zonguldak), bakır (Küre, Murgul) ve
linyit yatakları sayesinde madencilik geliĢmiĢtir.
Bölgedeki halk çiftçilik, madencilik, balıkçılık yaparak
geçimini sağlar.
Karadeniz kıyılarında fazla yağıĢtan ve güneĢli
gün sayısının az olmasından dolayı sebzecilik fazla
geliĢmemiĢtir. Ancak Orta Karadeniz Bölümü'nde
yükseltinin ve ılıman iklimin etkisiyle Bafra ve ÇarĢamba
ovalarında sebzecilik yaygındır.
Tokat ve Amasya'da elma, Doğu Karadeniz
kıyılarında kivi ve mandalina az da olsa üretimi
yapılan meyvelerdir.
Tarım alanlarının yetersiz olması, her mevsimi
yağıĢlı olmasından dolayı, bol su kaynaklarına ve
otlaklara sahip olması gibi nedenlerle hayvancılık,
Karadeniz Bölgesi kırsal kesiminde halkın önemli
bir geçim kaynağıdır.
Doğal bitki örtüsü zenginliğinden dolayı arıcılık da
oldukça yaygındır.
YağıĢların en çok olduğu bu bölgemiz ormanlar
bakımından da en zengin olan bölgemizdir. Bu
yüzden Karadeniz Bölgesinde orman ürünlerine bağlı
sanayi fazladır. Kağıt fabrikaları, mobilya, sunta ve
kereste fabrikaları gibi.
Bölge maden kaynakları bakımından fazla zengin
değildir. Ancak Türkiye taĢkömürü üretiminin
tamamını, bakırın ise %50'den fazlası bu bölgeye
aittir.
Bölge turizm bakımından önemli bir gelir
potansiyeline sahiptir. Bölgenin sahip olduğu doğal ve
tarihi güzellikler turizme önemli katkısı vardır. Ancak
her mevsim yağıĢlı olmasından dolayı deniz turizmi
fazla geliĢmemiĢtir.
AKDENĠZ BÖLGESĠ
Akdeniz iklimi sayesinde kıĢlar ılık geçer. Ancak
iklimin etkisi, Toros Dağları'nın kıyıya paralel
uzanması nedeniyle iç kesimlere ulaĢmaz. Tarım,
sanayi, ticaret ve turizm bölge ekonomisinde önemli
yer tutar.
Akdeniz bölgesinin ekonomisi daha çok tarıma
dayalıdır. ÇalıĢan nüfusun büyük bölümü tarımla
uğraĢır.
Madenler açısından fazla zengin değildir. Lüle taĢı
(EskiĢehir), krom, linyit (Ankara), kaya tuzu
(NevĢehir), civa (Konya), bor mineralleri (EskiĢehir)
baĢlıca çıkarılan madenlerdir. Tuz Gölü'nden önemli
oranda tuz üretimi yapılmaktadır.
Bölgede, ülkemizde yetiĢtirilen ürünlerin;
Çayın tamamı,
Fındığın %83'ünü
YeĢil mercimek ve patatesin %50'ye yakını,
Mısırın %50'si
Tütünün yaklaĢık %15'i elde edilir.
Bu bölge ayrıca; ülke balıkçığında önemli bir
yer tutar.
Karadeniz kıyılarında tarım alanlarının yetersiz
olması ve sanayinin az geliĢmesi gibi nedenlerle, kıyı
Ģeridindeki bölge halkı, balıkçılığa yönelmiĢtir. Bu
nedenle ülkemizde denizlerden sağlanan balık
üretiminin yaklaĢık %70'i Karadeniz Bölgesi'nden
sağlanır.
Bölgede sanayi kuruluĢları, bölgenin doğal
kaynakları ve doğal özelliklerine göre ĢekillenmiĢtir.
Bölge bakır iĢletmeleri, kereste ve kağıt fabrikaları,
çay, fındık, Ģeker, çimento, cam, demir-çelik
fabrikaları bölgenin baĢlıca sanayi kuruluĢlarıdır.
Türkiye'de tarımdan elde edilen gelirin en
yüksek olduğu bölgedir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 26
Bölümde verimli tarım alanlarının oluĢu ve iklim
Ģartlarının uygunluğu yıl boyunca tarım faaliyetlerinin
üretilmesini sağlamıĢtır. Topraktan yılda iki veya üç
defa ürün alınabilmektedir.
Akdeniz Bölgesi'ndeki ekili alanların yaklaĢık üçte
ikisinde tahıl tarımı yapılır. Tahıl ürünleri arasında
buğday ve arpa önde gelir. Bölgede sanayi bitkilerinin
üretimi de önemli bir yere sahiptir.
Sanayi bitkilerinden pamuk, bölgenin ana gelir
kaynaklarından birisidir.
Meyvecilikte ilk sırayı turunçgiller alır.
Türkiye'nin turunçgiller üretiminin önemli bir kısmı bu
bölgemizde gerçekleĢtirilir. Muz, ise bu bölgeye özgü
bir meyvedir.
Akdeniz bölgesinde hayvancılık fazla geliĢmemiĢtir.
Bu nedenle ülke ekonomisine fazla katkı sağlamaz.
Sığır, koyun ve keçi Toroslar'da yaylacılık yapanlar
tarafından yetiĢtirilir.
Bölge turizmden elde edilen gelirler bakımından
üçüncü sıradadır. Turizm kıyı kesimlerinde özelikle de
Antalya çevresinde önemli bir gelir kaynağıdır.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESĠ
Bölgenin ana geçim kaynağı tarımdır. GAP
(Güney doğu Anadolu Projesi)'ın tam anlamıyla
uygulamaya girmesiyle tarım ürünlerinde de artıĢ
sağlanacaktır.
Sulamanın sınırlı olduğu yerlerde buğday, arpa,
kırmızı mercimek, tütün tarımı yapılırken, sulamanın
yeterli olduğu yerlerde pamuk yetiĢtirilir.
Tarımda en önemli sorun, kuraklık ve sulamanın
yetersizliğidir. Tamamlanmaya çalıĢılan GAP ile bu
olumsuzluğun ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
Bölgede platolar ve bozkırlar çok görüldüğü için
küçükbaĢ hayvancılık (koyun, keçi) yaygın olarak
yapılır. Keçi daha çok yüksek alanlarda yaygındır.
Canlı hayvan ticaretinin geliĢmiĢ olduğu bölgede,
hayvansal ürünler önemli bir gelir kaynağıdır.
Bölgede sınır ticareti yaygındır.
Bölge tarihsel geçmiĢli ve kalıntıları ile turizme
hizmet etmektedir. Ancak yeterli tanıtım ve alt yapı
olmadığından turizm yeterince geliĢmemiĢtir.
DOĞU ANADOLU BÖLGESĠ
Bölgenin batısı ve güneyinde iklim daha
yumuĢaktır. Ayrıca sulama imkanları daha fazladır.
Buna rağmen bölgede sanayi pek geliĢmediğinden
halkın çoğunluğu geçimini tarım ve hayvancılıktan
sağlamaktadır.
Bölgede üretilen en önemli ürünler buğday ve
arpadır.
Bölgede otlak ve meraların fazla olması, iklimsel
ve yeryüzü koĢullarından dolayı tarımsal
faaliyetlerin yeterince yapılamamasından dolayı
hayvancılık en önemli geçim kaynağı haline
gelmiĢtir. Hayvancılıkta geleneksel yöntemlerin
kullanılması ürün miktarını düĢürmektedir.
Erzurum-Kars Bölümü'nde yaz yağıĢlarının fazla
olmasıyla oluĢan çayırlar büyükbaĢ
hayvancılığın geliĢmesini sağlamıĢtır. Bölgenin
güneyindeki ovalarda ise küçükbaĢ hayvancılık
geliĢmiĢtir.
Bölgede yapılan hayvancılığın ülke ekonomisinde
önemli yeri vardır. Ayrıca arıcılık (bal üretimi)
önemli geçim kaynaklarındandır.
Adana Bölümü'nde sanayi daha fazla geliĢmiĢtir.
Adana Bölümü'nde dokuma, madeni eĢya, tütün,
gıda, kimya, suni gübre, plastik, tarım araçları,
çimento, cam ve tuğla fabrikaları vardır.
Mersin önemli bir liman kentidir. Bu ilimizde AtaĢ
Petrol Rafinerisi bulunur.
Akdeniz Bölgesi'nde meyve ve sebze yetiĢtiriciliği
de önemlidir. KıĢ sıcaklıkları yüksek olduğu için
don olaylarına pek rastlanmaz. Bu nedenle
Seracılık çok geliĢmiĢtir.
Kırmızı mercimek, Antep fıstığı, kırmızı biber,
ve karpuz bölgedeki önemli tarım ürünleridir.
GAP sayesinde ülkemizde yetiĢtirilen
pamuğun % 50’si artık bu bölgede
yetiĢtirilmektedir.
Bölgede Gaziantep dıĢında sanayi çok fazla
geliĢmemiĢtir. BaĢlıca sanayi kolları tarım ürünleri ve
petrole dayalı olarak geliĢmiĢtir.
Türkiye'de petrolün büyük bir bölümü bu
bölgede çıkarılmaktadır. Bu üretim, Türkiye petrol
tüketiminin yaklaĢık %15'ini karĢılar.
Batman'daki Petrol rafinerisi, bölgenin de en
önemli sanayi kuruluĢudur.
Bölgede tarım fazla geliĢmemiĢtir. Çünkü bölge,
ülkemizin en dağlık ve en engebeli bölgesi
olduğundan tarıma elveriĢli toprakları azdır. Yaz
mevsimi kısa ve yaz sıcakları yetersizdir.
Yurdumuzda tarım ürünlerinin en geç
olgunlaĢtığı bölgedir. Sıcaklık çok düĢük
olduğu için sebze üretimine en az elveriĢli
bölgemizdir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 27
Türkiye'de maden rezervinin (miktarının) en
fazla olduğu bölgemizdir. Ancak bu madenler
ulaĢım zorluğu ve ekonomik nedenlerden dolayı
yeterince iĢletilememektedir.
Ġklim ve yer Ģekillerinin olumsuz etkilerinin
görüldüğü bölgede, sanayi yeterince
geliĢmemiĢtir. Sanayi üretimi bakımından en
geri kalmıĢ bölgemizdir.
Bölgedeki sanayi kuruluĢları daha çok tarım ve
madenciliğe dayalıdır. Bölgede Ģeker, dokuma,
sigara, maden, yem, hayvansal ürünler, çimento
sanayisi yer almaktadır.
Bölge, Türkiye ekonomisine en fazla katkıyı
elektrik enerjisi, hayvancılık ve madencilik
alanında sağlamaktadır.
Bölgenin turizm etkinlikleri tarihi zenginlikler ve
doğal güzellikler üzerine kurulmuĢtur. Ancak
turizm potansiyeli olmasına karĢın ulaĢım, iklim
Ģartları, büyük merkezlere uzak olması, tanıtım
eksikliği gibi nedenlerle turizmin bölge ülke
ekonomisine katkısı çok azdır.
EGE BÖLGESĠ
o Dağlar denize dik uzandığı için iklimin etkisi iç
kesimlere kadar uzanır. Tarım ve hayvancılık,
sanayi, ticaret ve madencilik geliĢmiĢtir.
o Akdeniz iklimi görüldüğü için ılıman bir iklime
sahiptir. Bölgede tarım oldukça geliĢmiĢtir. Bölge,
yüzölçümüne göre ekili dikili alanların oranları %24
ile Türkiye'de üçüncü sırada yer almaktadır.
o MenteĢe Yöresi'nde ise arıcılık (çam balı üretimi)
yaygın olarak yapılır. Büyük kentler çevresinde
(Ġzmir-Manisa- Denizli) kümes hayvancılığı,
Muğla, Aydın, Ġzmir, Manisa çevresinde arıcılık,
kıyılarda balıkçılık yapılır.
o Sanayi bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra
ikinci sırada yer alır. Bölümler arasında geliĢmiĢlik
ve sanayi oranı bakımından farklılık vardır.
o Jeotermal Enerji: Yerin derinliklerinden gelen
sıcak buhar, gaz ve sudan elde edilen enerjidir.
Denizli-Sarayköy Türkiye'nin tek jeotermal enerji
santralidir.
MARMARA BÖLGESĠ
Türkiye'deki üç iklim tipinin de görüldüğü
Marmara Bölgesi ekonomik faaliyetler bakımından
çeĢitlilik gösterir. Tarım ve hayvancılığın yanı sıra
ulaĢım rahatlığı nedeniyle sanayi ve ticaret de
oldukça geliĢmiĢtir
Coğrafi bölgelerimiz içerisinde yükseltisi en az
olan bölgemizdir. Ekili dikili arazi oranı %30'dur.
Ormanlık alan oranı %11,5'tir.
Yüz ölçümüne göre ekili dikili alanı en fazla
olan bölgemizdir. Sebebi engebenin az,
düzlüklerin fazla olmasıdır.
Ġstanbul ve çevresinde kümes hayvancılığı,
Bursa ve Bilecik çevresinde ipekböcekçiliği
yapılmaktadır.
Ġç ve dıĢ ticaretin en çok geliĢtiği bölgemizdir.
UlaĢımın ve ham madde temininin kolay olması
ve pazarlama kolaylığı gibi sebeplerle sanayisi
çok geliĢmiĢtir. Milli gelirimizin önemli bir kısmı bu
bölgemizden karĢılanır.
Bölgede yer Ģekillerinin engebeli ve su
kaynaklarının yeterli olması nedeniyle, su
gücünden elektrik enerjisi elde edilir.
Hidroelektrik üretimin en fazla olduğu
bölgemizdir. Bu nedenle en fazla elektrik
enerjisi üretilen bölgemizdir.
o Kıyı Ģeridinde zeytin, pamuk, incir, tütün,
turunçgiller gibi ürünler ile çeĢitli sebzeler
yetiĢtirilir. Ġç kesimlerde ise karasal iklim
özelliklerinin de etkisiyle Ģekerpancarı, haĢhaĢ ve
tahıl tarımı yaygındır.
o Zeytin-Üzüm-HaĢhaĢ-Tütün-Ġncir (ZÜHTĠ)
üretiminde Türkiye’de birinci sıradadır.
o Türkiye'de en fazla linyitin çıkarıldığı ve en
kaliteli linyitlerin bulunduğu bölgemizdir.
o Linyit yatakları fazla olduğu için termik santraller
de fazladır. Yatağan (Muğla), Tunçbilek (Kütahya)
Soma (Manisa) da termik santraller vardır.
Termik Santral: Buhar gücü ile çalıĢtırılan santrallere
denir. Bu santraller linyit, taĢkömürü ya da doğalgaz ile
çalıĢtırılarak elektrik enerjisi elde edilir.
Bölge Türkiye'nin ayçiçeği üretiminin yaklaĢık
%73'ünü gerçekleĢtirir. Bağcılık da hayli
geliĢmiĢtir.
Sanayisi ve ekonomisi en çok geliĢen
bölgemizdir. Ülkemizin en büyük sanayi bölgesi
Ġstanbul-Kocaeli-Adapazarı arasında
bulunmaktadır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 28
Enerji tüketiminde ilk sıralardadır. Türkiye’ de
üretilen enerjinin üçte biri Marmara Bölgesi'nde
tüketilir.
BaĢlıca sanayi ürünleri olarak otomotiv, iĢlenmiĢ
gıda, dokuma, hazır giyim, çimento, kağıt,
petro-kimya ürünleri, beyaz eĢya ürünlerini
sayabiliriz.
EKONOMĠ VE ĠNSAN FAKTÖRÜ (MESLEKLER)
Ülkemizde ekonomik faaliyetlerin çeĢitli olması
ve insan ihtiyaçlarının çeĢitliliği birbirinden farklı
pek çok mesleğin ortaya çıkmasını sağlamıĢtır.
Verimli toprakları ve uygun iklim koĢulları
ülkemizde tarımın geliĢmesini sağlamıĢtır. Böylece
çiftçilik Anadolu'da ilk geliĢen mesleklerden olmuĢtur.
Kırsal kesimlerde daha çok tarımla ilgili meslek grupları
geliĢmiĢtir. Çiftçiler, ziraat teknisyenleri, ziraat
mühendisleri, veterinerler, tarım iĢçileri tarım
alanında çalıĢan baĢlıca meslek gruplarını oluĢturur.
Halı ve kilim dokumacılığı, bakır iĢlemeciliği,
topraktan kap kacak yapımı da ilk meslekleri
arasındadır.
Büyük yerleĢim merkezlerinde ise daha çok,
kalabalık nüfusun ihtiyaçlarını karĢılayacak meslek
grupları vardır. Öğretmen, polis, avukat, doktor,
hemĢire, hâkim, savcı, memur, bankacı, eczacı vb.
görevleri yürüten kiĢiler ham madde iĢleyerek üretim
yapmazlar. Bu meslek grupları hizmet üreterek
geçimlerini sağlarlar.
Günümüzde hizmet üreten birçok meslek
gruplarını söyleyebiliriz. Bunlardan bazıları Ģunlardır:
AĢçı, garson, taksi Ģoförü, kuaför, pilot, rehber,
postacı, kameraman, bilgisayar mühendisi, kasap,
makinist, manav, dalgıç, teknisyen gibi.
GĠRĠġĠMCĠ: YetiĢtirilen ürünleri değerlendirip yeni
üretim alanları oluĢturan kiĢilere giriĢimci adı verilir.
o RAFĠNERĠ: Ham petrolün iĢlenip, benzin ve dizel
gibi daha kullanıĢlı petrol ürünlerine
dönüĢtürüldüğü fabrikalardır.
PETROL RAFĠNERĠLERĠMĠZ
Bulunduğu Ġl Rafineri Adı
Batman Batman
Ġzmit ĠpraĢ
Ġzmir Aliağa
Mersin AtaĢ
Kırıkkale Orta Anadolu
Marmara bölgesinde sanayinin geliĢmesinde etkili
olan faktörler:
Hammadde teminin kolay olması,
ĠĢ gücünün fazla olması,
Pazarlama kolaylıkları,
UlaĢımın kolaylığı,
Tüketici nüfusun fazla olması gibi etmenler
sanayinin geliĢmesinde etkili olmuĢtur.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 29
HAYATIMIZ NASIL KOLAYLAġTI?
BULUġLAR VE TEKNOLOJĠK GELĠġMELER
BuluĢlar, insanoğlunun ihtiyaçlarını karĢılama ve
karĢılaĢtığı problemleri çözme gayret ve
merakından doğmaktadır. Bununla beraber, planlı ve
sürekli bir çalıĢma gerekmektedir.
BuluĢlar ve icatlar insan yaĢamını kolaylaĢtırır
ve değiĢtirir. Teknoloji bilimsel bilgilerden
yararlanarak insanoğlunun ihtiyaçlarına uygun alet ve
araçların yapılması ya da üretilmesi için gerekli bilgi ve
yetenektir.
Bilim ve teknoloji arasında sıkı bir iliĢki vardır.
BuluĢlar, teknolojik geliĢmeler sayesinde zamanla
geliĢmiĢ ve iĢlevleri artmıĢtır.
BuluĢların ortaya çıkması için insanoğlunun belli bir
bilimsel ve teknolojik birikime sahip olması gerekmiĢtir.
Günümüzde buluĢların çoğu, daha önce yapılan
çalıĢmaların, birikimlerin ve aletlerin geliĢtirilmesinin bir
sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır.
TEKNOLOJĠ ĠLE GELEN DEĞĠġĠM
OLUMLU ETKĠLERĠ: Günlük hayatımızda pek çok
teknolojik buluĢu kullanmaktayız. Bu buluĢlar
iletiĢimden sağlığa, eğitimden ulaĢıma, beslenmeden
eğlenceye kadar birçok alanda yaĢantımızı
kolaylaĢtırmaya devam etmektedir.
Ġnsanlar, yeryüzünde var oldukları ilk çağlardan
itibaren çevresini incelemeye ve ondan
yararlanmaya çalıĢmıĢtır. Yıllar geçtikçe alet
yapma tekniklerini geliĢtirmiĢlerdir.
TaĢ aletlerin bir ucu kesme iĢlemleri için sivriltip
diğer ucunu ise elle tutmak için yontmuĢlardır.
Göçebe hayatı terk ederek yerleĢik geçen insanlar
evler, köyler ve Ģehirler kurmuĢlardır. Toprağı
ekmeyi öğrenmiĢ. Buğday, arpa, mısır, mercimek
gibi tahılları yetiĢtirip beslenmelerinde
kullanmıĢlardır. Koyun, keçi, sığır ve at gibi bazı
hayvanları evcilleĢtirmiĢlerdir.
Tekerlekle birlikte insanların yaĢamını kolaylaĢtıran
pek çok araç bulunmuĢtur. Bu araçlar zamanla
geliĢtirilmiĢ ve günümüzdeki bilgi ve teknoloji
seviyesine ulaĢılmıĢtır.
Elektrik de önemli buluĢlardan bir diğeridir. Ġlk
insanlar geceleri aydınlanmak için ateĢ yakmıĢlardır.
Daha sonra gece aydınlanmalarında mum ve gaz yağı
kullanmıĢtır. Petrolün bulunması ile gaz lambası ve lüks
gibi aydınlatma araçları bulunmuĢtur.
o Aydınlatma alanındaki en önemli buluĢ ise
Edison'un elektrikle çalıĢan ampulü bulması ile
olmuĢtur. Ġnsanlar elektrik ve ampul sayesinde
evlerini ve iĢ yerlerini geceleri de aydınlatmaya
baĢladılar. Bu sayede iĢlerini gece de yapma
olanağı elde ettiler.
UlaĢımda da teknolojik geliĢmeler sağlayarak
insanların zamanı daha verimli kılmaya baĢlamıĢlardır.
Büyük yollar, su kanalları, köprüler yaparak ulaĢımda
büyük kolaylıklar sağlamıĢlardır. Eskiden aylarca at
üstünde giderek ulaĢabildiği bir yere günümüzde
uçakla birkaç saat sonra ulaĢabilmektedir.
Evimizde kullandığımız teknolojik aletler
hayatımızı çok kolaylaĢtırmaktadır. Örneğin fırında
hazırladığımız bir yemek piĢerken, aynı zamanda ortaya
çıkan bulaĢıkları bulaĢık makinesinde yıkayabiliyoruz.
SOSYAL BĠLGĠLER 5
5.ÜNĠTE GERÇEKLEġEN DÜġLER
Mucit; yeni bir buluĢ ortaya koyan, icat eden kiĢiye
mucit denir.
BuluĢ(Ġcat), bir Ģeyin ilk kez ortaya konulmasına veya
icat edilmesine denir.
Ġnsanlık tarihinin en önemli buluĢu ateĢtir.
AteĢin bulunmasıyla birlikte, insanlar yemek piĢirme,
ısınma gibi pek çok alanda ateĢi kullanmaya
baĢlanmıĢlardır.
Ġnsanların ilk önemli buluĢlarından biri de
tekerlektir. Tekerlek ilk olarak çömlekçi çarkı olarak
kullanılmıĢtır. Tekerlekli arabaların yapılması insanların
yaĢamında büyük kolaylıklar sağlamıĢtır.
o Sanayi alanında yapılan en büyük buluĢ, buhar
makinesinin icadı olmuĢtur. Buhar gücünün
makinelerde kullanılmasıyla sanayi çağı baĢlamıĢtır.
Bu sayede geliĢtirilen gemi, otomobil, uçak yapımı
ticaret ve ulaĢımda büyük kolaylıklar sağlamıĢtır.
o Bilgisayar ve internetin keĢfedilmesi ile bilgi
çağı baĢlamıĢtır. Bilgisayarlarda bilgiyi
depolama, internet ile de kısa sürede bilgiyi
paylaĢma ve aynı zamanda bu bilgilere ulaĢma
olanakları da arttı Giderek artan insan nüfusunun
barınması için dev apartmanlar yapıldı. Bu
apartmanların ısınması için kalorifer sistemleri
kuruldu.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 30
BulaĢıklar yıkanırken televizyon izleyebiliyor ya da
bulaĢıklar yıkanırken, yemek piĢerken elbiselerimizi
ütüleyebiliyoruz. Buradan da anlaĢılıyor ki evde
kullandığımız teknolojik aletler hayatımızda çok büyük
kolaylıklar sağlamıĢtır.
Günümüzde sağlık alanında da birçok buluĢ ve
icatları görmekteyiz. Ġnsanların yakalandıkları
hastalıkların tedavisi ya da teĢhisi için sağlık
çalıĢanları birçok teknolojik aletleri kullanmaktadır.
Örneğin, doktor bizi muayene ederken stetoskop
kullanır. Röntgen veya MR cihazı ya da tahlil makineleri
yardımı ile hastalığımıza teĢhis konulur. Ayrıca
günümüzde ameliyatlarda da birçok teknolojik
geliĢmeler takip edilmektedir. Hastalığımızın
tedavisinde kullandığımız ilaçlarda olumlu buluĢ ve
icatlardandır.
TEKNOLOJĠNĠN OLUMSUZ ETKĠLERĠ
Günlük yaĢamımızda buluĢ ve icatları sık sık kullanırız.
BuluĢ ve icatların olumlu yönleri olduğu kadar olumsuz
yanları da vardır.
Teknolojinin zararları, teknolojiden yararlanma
durumuna göre değiĢmektedir.
Bilgisayar baĢında çok fazla zaman geçirirsek
göz ve beden sağlığımız bozulabilir. ArkadaĢlık ve
aile içi iletiĢimizde olumsuzluklar ortaya çıkabilir. Sosyal
yönümüz geliĢmeyebilir.
Otobüs, uçak, metro, otomobil, motosiklet gibi bir
çok ulaĢım araçları hayatımızın her alanına girmeye
baĢlamıĢtır. Bu taĢıtlarda sürekli teknolojik geliĢmeler
olmaktadır. Ancak bu araçları kullanırken kurallara
uymadan ve çok hızlı kullanırsak kazalara neden
olabilir. Bu da can ve mal kaybına yol açmaktadır.
Ayrıca, ulaĢım araçları havayı, toprağı ve suyu
kirletmekte ve gürültü kirliliğine yol açmaktadır.
Evimizdeki elektrikli araçları doğru
kullanmadığımızda hayatımız tehlikeye girebilir.
SavaĢ uçakları, atom bombası vb. buluĢ ve icatların
olumsuz yanlarındandır. Ġkinci Dünya SavaĢı'nda
Japonya'ya atılan atom bombası yüz binlerce insanın
birkaç dakika içerisinde ölümüne yol açmıĢtır.
Yapılan büyük yollar ve hava kirliliği ormanların
yok olmasına neden olmaktadır. Ormanlarla birlikte
pek çok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karĢı
karĢıyadır.
Teknolojinin yol açtığı küresel ısınma ve iklim
değiĢikliği nedeniyle birçok hayvan türünün nesli
tükenmek üzeredir.
Teknolojinin neden olduğu kirlilik insan
sağlığını da tehdit etmektedir. Hava, su ve toprağın
kirlenmesi baĢta astım ve çeĢitli kanser türleri olmak
üzere pek çok hastalığın artmasına neden olmuĢtur. Bu
yüzden insanların sağlık harcamamaları da artmaktadır.
Hayatımızı hem olumlu hem de olumsuz yönde
etkileyen buluĢ ve icatlarda vardır. Örneğin, cep
telefonları iletiĢim alanında insanlara kolaylık sağlar.
Fakat uzun süre kullanıldığında yaydığı radyasyon
nedeniyle insan sağlığına zarar verir.
Kredi kartları hayatımızı kolaylaĢtıran teknolojik
geliĢmelerinden birisidir. Ancak gelirimizin çok
üzerinde harcama yapmak, ekonomik durumumuz, ruh
sağlığımız ve aile hayatımızda çok büyük sıkıntılar
ortaya çıkarabilir.
Ġlaçlar doktor tavsiyesi ile kullandığımızda
olumlu etkisi görüldüğü gibi, doktor tavsiyesi
olmadan her aklımıza geldiğinde kullandığımızda
sağlığımıza zarar verebilir.
Birçok teknolojik buluĢun üretildiği büyük tesisler
olan fabrikalar, gerekli önlemler alınmadığında, canlı
yaĢamını tehdit eden büyük çevre felaketine yol
açabilir.
Bilim Ġnsanlarının Özellikleri:
Ġyi bir gözlemcidirler.
ġüphecidirler. Olup biteni olduğu gibi kabul
etmezler.
EleĢtiricidirler ve eleĢtiriye açıktırlar.
Meraklı, sorgulayıcı ve araĢtırmacıdırlar.
Sabırlı ve kararlıdırlar. Bu nedenle çalıĢmalarını,
sonuca ulaĢıncaya kadar sürdürürler.
Planlıdırlar. Zamanı verimli kullanırlar.
Tarafsız (objekif) ve önyargısızdırlar.
GeniĢ bir hayal ve yorumlama gücüne sahiptirler.
DüĢünüp yeni fikirler üretirler.
Gerçeklerden ödün vermeden savunurlar.
Hata yapmaktan korkmazlar.
Bilim insanı bilimsel bir çalıĢma yaparken Ģu
basamakları izler;
Merak ettiği araĢtırmanın baĢlangıcında problemi
belirler.
Problemle ilgili olayları izler, gözlem yapar.
Problemle ilgili deneyler yaparak küçük sonuçlar
çıkarır, tahminlerde bulunur.
Bilim: Evreni ve evrende meydana gelen olayları,
deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak sonuçlar
çıkarmaya çalıĢan düzenli bilgidir.
Bilim Adamı: Bir soruna çözüm bulmak için harekete
geçen kiĢidir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 31
Bulunduğu sonuçlarla ilgili genelleme yapar, ilkeler
bulur.
Bulunan ilkeleri yeni deneylere uygulayıp
doğruluğunu kanıtlar. Eğer kesin sonuçlara ulaĢırsa
bu tüm dünyada kabul edilir, kanunlaĢır.
Bilim insanları hedeflerine uzun araĢtırmalar ve
çalıĢmalar yaparak ulaĢmıĢlardır. Her çalıĢma olumlu
sonuçlanmıĢ veya bazı çalıĢmalar sonunda farklı
buluĢlara ulaĢılmıĢtır.
Bilim insanları, sahip oldukları bilgilerle yetinmeyip
problemin çözümüne yönelik değiĢik kaynaklardan
bilgi toplamayı da ihmal etmezler. BaĢka bilim
adamlarının görüĢ ve bulgularından da yararlanırlar.
Doğru yöntemleri bulmaya çalıĢarak zaman kaybını en
aza indirmeye çalıĢırlar.
HAYATIMIZI KOLAYLAġTIRANLAR
BĠLĠMĠN ÖNCÜLERĠ
(AVRUPALI BĠLĠM ADAMLARINDAN BAZILARI)
THOMAS EDĠSON: Bini aĢkın buluĢ yapan;
elektrik ampulünü, fonografi ve film gösterme
makinelerini geliĢtiren Amerikalı mucittir. Havası
boĢaltılmıĢ bir ortamda ıĢık yayan ve düĢük akımla
çalıĢan ampul yapmayı baĢarmıĢ bir bilim adamıdır.
LOUĠS PASTEUR: Fransa da doğmuĢ bu bilim
adamı fizik, kimya ve tıp alanındaki çalıĢmaları ile
tanınmıĢtır. Ġnsan ve hayvanlarda görülen Ģarbon, tavuk
kolerası ve kuduz hastalıkları ile bağıĢıklık
mekanizması ve aĢı hazırlama teknikleri üzerinde
çalıĢmıĢtır. Pasteur'un tüm dünyada tanınmasını
sağlayan buluĢu ise kuduz aĢısıdır. Kuduz aĢısı diğer
aĢıların da önünü açmıĢtır.
MADAM CURĠE: Polonyalı ünlü kadın fizikçidir.
Kanser hastalığını tedavi eden radyoaktivite ıĢınlarını
bulmuĢtur. Bilim dalında Nobel Ödülü'nü iki kere alan
ilk bilim insanı olmuĢtur.
GUGLĠELMO MARCONĠ: Ġtalya'da doğan bu bilim
adamı ilk baĢarılı telsiz telgraf sistemini geliĢtirmiĢtir.
Kısa dalga radyo iletiĢimi üzerinde yaptığı çalıĢmalarla
modern radyo yayımcılığının geliĢmesini sağladığından,
radyonun babası olarak tanınmıĢtır.
ALBERT EĠNSTEĠN: Yüzyılımızın önemli
isimlerinden birisidir. O, ilk defa Galileo tarafından dile
getirilen fakat kendisinin geliĢtirdiği Ġzafiyet Teorisi,
ayrıca madde-enerji iliĢkisini veren ünlü denklemi ile
tanınmaktadır. Einstein, sadece iyi bir fizikçi değil aynı
zamanda yetenekli bir matematikçiydi.
ISAAC NEWTON: Ġngiltere'de doğmuĢtur. Fizik,
matematik, astronomi alanlarında buluĢlar yapan,
büyük bir mucittir. Bilimin geliĢmesine büyük katkısı
olmuĢtur. Fiziğin en temel konularından biri olan
madde-enerji arasındaki iliĢkiyi açığa çıkarmaya
çalıĢmıĢtır. Aynalı teleskopu geliĢtirmiĢtir. Evrensel
kütle çekim kanununu (yerçekimi kanunu) ortaya
atmıĢtır.
GALĠLEO: Fizik, matematik ve astronomi gibi
konularda çığır açan çalıĢmalar yapmıĢ ve ilgisi daha
çok hareket üzerine yoğunlaĢmıĢtı. Teleskopu
astronomik alanda kullanan ilk bilim adamıdır.
Dünyanın güneĢ çevresinde döndüğünü
savunmuĢtur. GüneĢi gözlemlemiĢ ve GüneĢ üzerinde
bulunan gölgelerin GüneĢ'in üzerinde yer alan lekeler
olduğunu kanıtlamıĢtır. Teleskopu yaptı.
Termometreyi, sarkacı buldu.
PASCAL: Küçük yaĢta kendini gösteren bir deha
örneğidir. Henüz 12 yaĢında iken, hiç geometri bilgisine
sahip olmadığı halde daireler ve eĢkenar üçgenler
çizmeye baĢlayarak, bir üçgenin iç açılarının
toplamının iki dik açıya eĢit olduğunu bulmuĢtur.16
yaĢındayken geometri ve fizik kitapları yazmıĢtır. 19
yaĢında ise aritmetik iĢlemlerini mekanik olarak yapan
bir hesap makinesi icat etmiĢtir.
ALEXANDER GRAHAM BELL: Telefonu icat
etmiĢtir. Graham Bell aslında, sağırların sessizliğini
ortadan kaldırmaya çalıĢıyordu. Bunu baĢaramadı ama
telefonla birbirinden kilometrelerce uzaktaki insanların
birbirlerini duymalarını sağlayan telefonu bulmuĢtur.
ALFRED NOBEL: Dinamitin mucidi olarak bilinir.
Servetinin bir kısmını her yıl insanlığa hizmette
bulunanlara sunulmasını vasiyet etti. Bu ödüller fizik,
kimya, tıp ya da fizyoloji, edebiyat ve barıĢa hizmet
olmak üzere toplam beĢ dalda verilmektedir. 1900
yılında Ġsveç Hükümeti Nobel Vakfı'nı kurdu. Bu yıldan
sonra da Nobel ödülleri düzenli olarak verilmeye
baĢlandı.
LEONARDO DA VĠNCĠ: Ünlü Ġtalyan mimarı,
mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti,
müzisyeni, heykeltıraĢı, yazarı ve ressamıdır. En
tanınmıĢ eseri Mona Lisa Tablosudur.
SAMUEL MORSE: 1836'da morse alfabesi çalıĢan
ilk telgraf örneğini yaptı. Morse ayrıca bir su kütlesi
üstünden, demiryolu altından ve iletken herhangi bir
Ģeyden sinyal gönderebilen radyo telgrafın icadına
öncülük etti. Kendi adını verdiği bir telgraf kodu
tasarladı.
ALEXANDER FLEMĠNG: Öldürücü bakteriyel
hastalıklarla savaĢabilen ilk antibiyotik olarak tarihe
geçen "penisilin”i bulmuĢtur.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 32
CHARLES FRANCĠS RĠCHTER: Bugünde
kullandığımız depremin Ģiddetini (büyüklüğünü)
ölçmeye yarayan, kendi adıyla anılan "Richter
Ölçeğini" geliĢtirmiĢtir.
TÜRK-ĠSLAM BĠLĠM ADAMLARINDAN BAZILARI
FARABĠ: Avrupa’da Muallim-i Sani (Ġkinci öğretmen)
olarak bilinir. Doğa bilimleri ve felsefe tarihi alanında
yaklaĢık 100 eser yazdı. Felsefe ve mantık alanında
yaptığı çalıĢmaları ile büyük ün kazanmıĢ bir bilim
adamıdır.
ĠBN-Ġ SĠNA: Avrupa’da Avicenna olarak bilinir.
Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik
gibi bilgi ve beceri gerektiren çeĢitli alanlarda
çalıĢmalar yapmıĢtır. "Tıbbın Kanunu" (el- Kanun fi’t
tıp) adlı eseri XII. Yüzyılda Latince'ye çevrildi. Ġbn-i Sina
700 yıl Avrupa'nın tıp hocası oldu.
PĠRĠ REĠS: EĢsiz bir harita ve deniz bilimleri üstadı
olmasının yanı sıra, Osmanlı tarihinde izler bırakmıĢ
kaptandır. 1513 tarihli ilk dünya haritasını çizdi.
Derlediği denizcilik notlarını bir Denizcilik Kitabı olan
Kitab-ı Bahriye'de bir araya getirdi.
GÜNÜMÜZDE ÜNLÜ TÜRK BĠLĠM ADAMLARI
CAHĠT ARF: ġu anda kullandığımız 10 liraların
arkasında fotoğrafı yer alan Cahit Arf, dünyaca ünlü
bir matematikçimizdir. Kendi adıyla bilinen
matematik kuramları (Arf teoremi) ile dünya çapında
tanınır.
PROF. DR. GAZĠ YAġARGĠL: Beyin ve sinir sistemleri
üzerine yaptığı çalıĢmalarla tıp alanında çok önemli
buluĢlar gerçekleĢtiren Türk bilim adamıdır. Mikro
cerrahiyi beyinle ilgili hastalıklarda uygulayarak çok zor
ve hassas bölgelerdeki tümörlerin alınabileceğini
kanıtlamıĢtır. Bu baĢarılarından dolayı Dünya Beyin
Cerrahları Birliği tarafından "yüzyılın adamı"
seçilmiĢtir.
PROF. DR. MEHMET ÖZ: Kalp-damar cerrahıdır. Kalp
ve damar hastalıkları üzerinde yaptığı çalıĢmalardan
dolayı "yılın doktoru" seçilmiĢtir. Mehmet Öz halen
Amerika'da meslek yaĢantısını devama ettirmektedir.
PROF.DR. AYDIN SAYILI: Türkiye’de bilim
tarihçiliğinin yerleĢmesini sağlamıĢ bilim adamıdır.
Ordinaryüs Profesör Doktor ünvanı taĢır. Aydın Sayılı,
dünyada bilim tarihi alanında bilinen ilk doktora
derecesinin sahibidir. 5 Türk Lirası banknotlarının arka
yüzünde portresi bulunur.
PROF. DR. OKTAY SĠNANOĞLU: Oktay Sinanoğlu
kimya ve biyoloji alanında çalıĢmaları bulunan bilim
insanımızdır. 50 yıldır çözülemeyen bir matematik
kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaĢında
profesör unvanını aldı.
ATATÜRK’ÜN GÖSTERDĠĞĠ YOL
ATATÜRK'ÜN BĠLĠM VE TEKNOLOJĠYE VERDĠĞĠ
ÖNEM
Kendi yer altı ve yer üstü kaynaklarını iĢleyip,
kazanca dönüĢtüremeyen, kendi toprağını
ekemeyen, kendi sanayisini kuramayan devletler,
kesinlikle geliĢemez. Atatürk bu gerçeği bildiği için
"Hayatta en hakiki mürĢit ilimdir, fendir" ve
"Ġlim, fen ve uzmanlık nerede varsa, sanayi
nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz. Bilim
ve teknik nerede ise oradan alacağız ve herkesin
kafasına koyacağız. Bilim ve teknik için kayıt ve
Ģart yoktur." demiĢtir. Ona göre bilimin milleti
yoktur. Daima bilimsel ve teknolojik geliĢmelerin
takipçisi olmamızı öğütlemiĢtir.
Atatürk bilime ve teknolojiye önem verdiğini
sadece sözleriyle değil, bu alanda yapmıĢ olduğu
bir takım uygulamalarıyla da göstermiĢtir.
1925'te "Ġstikbal göklerdedir" diyerek Türk Hava
Kurumu'nun kurulmasını sağlamıĢtır.
Ġlköğretim devlet eliyle zorunlu ve parasız hale
getirilmiĢtir. Her yaĢtan kiĢiye okuma-yazma öğretmek
amacıyla "Millet Mektepleri" açılmıĢtır.
1932'de Türk Dil Kurumunu kurdurmuĢtur.
Mesleki ve teknik eğitime önem verilerek erkek ve
kız sanat ve meslek okulları açılmıĢtır.
1936-1937 yıllarında kendi eliyle "Geometri" adlı
bir kitap yazmıĢtır.
1933'te ziraat(tarım) alanında bilimsel çalıĢmalar ve
geliĢmeler yapmak üzere Ankara Yüksek Ziraat
Enstitüsü kuruldu.
1935'te yer altı kaynaklarının araĢtırılması için
Maden tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve Etibank
kurulmuĢtur.
1935'te Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
açılmıĢtır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 33
BĠLGĠ KAYNAKLARIMIZ
Kitaplar: Bir konuda çeĢitli düzeylerde bilgi içeren,
genellikle tek ciltten oluĢan, bir veya daha fazla yazar
tarafından yazılmıĢ temel bilgi kaynaklarıdır.
Sözlükler: Bir sözcüğün yazılıĢını, okunuĢunu,
anlamını veya baĢka dillerdeki karĢılığını öğrenmek için
baĢvurulan kaynaklardır.
Ansiklopediler: ÇeĢitli konularda belirli bir
yönteme göre düzenlenen, bilim, sanat gibi uğraĢ
dallarının tüm bilgilerini ayrıntılı olarak bir arada
bulunduran ve genellikle birkaç ciltten oluĢan
kitaplardır.
Almanaklar: Yılda bir çıkan ve o yılın olaylarını
anlatan kitaplardır.
Atlaslar: Dünyanın, bir ülkenin, veya bir bölgenin
fiziki ve siyasi coğrafyası, ekonomisi,, tarih vb.
konularda toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiĢ
coğrafya haritalarıdır.
Biyografi: kiĢilerin hayatını anlatan eserlerdir.
Biyografilerde, kiĢinin hayatı baĢka kiĢi ve kiĢiler
tarafından yazıya geçirilir.
Otobiyografi: Otobiyografiler de biyografilerde
olduğu gibi kiĢilerin yaĢam öykülerini konu alır.
Aralarındaki fark ise; otobiyografilerde yaĢam öyküsünü
anlatan kiĢinin kendisi olmalıdır.
Kronolojiler: Bilgiyi oluĢ sırasına göre aktaran
kaynaklardır. Kronolojilerde bilgi genellikle tablolar
halinde sunulur.
Kaynak CD'ler: Günümüzde öğretici birçok kitap
ve ansiklopediler CD'lere yerleĢtirilmiĢtir.
Bunların dıĢında video filmler, kasetler,
mikrofilmler gibi bilgi kaynakları da vardır.
AraĢtırma ve Kaynak Kullanma Yöntemi:
1-Konunun sınırları ve konuyla ilgili kaynaklar belirlenir.
2-Kütüphanelerden ve internetten faydalanarak gerekli
bilgiler toplanır.
3-AraĢtırma raporu düzenlenir.
4-AraĢtırma sonunda yararlanılan kaynaklar belirtilir.
Aksi takdirde telif hakkı doğar
Çocuklarla ilgili yayın yapan süreli yayınlardan
bazıları Bilim Teknik Dergisi, Bilim Çocuk
Dergisi, Meraklı Minik gibi dergilerdir.
KAYNAKÇA NASIL YAZILIR?
o Kaynakça, bir araĢtırmada ya da bir eserde
yararlanılan kaynakların gösterildiği bölüme denir.
o Kaynakça bölümünde:
Yazarın adı soyadı
Kitabın adı
Kitabın yayınevi
Basıldığı yer ve tarihi yazılır.
Telif sözcüğü, kitap yazmak; resim, heykel ya da beste
yapmak; bir sanat eseri meydana getirmek anlamına
gelir.
Telif hakkı ise bir fikir veya sanat eserini meydana
getiren kiĢinin, bu eserden doğan haklarının tümü
demektir.
Süreli yayınlar: Belirli aralıklarla yayımlanan dergi
ve gazete gibi yayınlardır. Bu yayınlar günlük,
haftalık veya aylık olabilir. Bunlara süreli yayın adı
verilir.
En önemli süreli yayınlar dergilerdir. Dergiler; belirli
bir alanda, uzmanlar tarafından yazılmıĢ makaleleri
içerir.
Bilgi edinmek amacıyla kullandığımız yayınlara
bilgi kaynakları denir.
Gazete, dergi, kitap, ansiklopedi, internet gibi
kaynaklardan bilgi edinebiliriz.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 34
TOPLUM ĠÇĠN ÇALIġANLAR
Ġnsan toplum içinde doğar, yaĢar ve büyür.
Hayatını sürdürmek için birçok Ģeye ihtiyaç duyar.
Bunlardan bazılarını kendimiz tek baĢımıza
karĢılayabiliriz. Ama bazılarını baĢkalarından yardım
alarak karĢılayabiliriz. Bu insan için bir zorunluluktur.
Çünkü insan dayanıĢma ve yardımlaĢma içinde
olmak zorundadır.
Ġnsanların, yaĢamlarını daha iyi sürdürebilmesi, bazı
temel ihtiyaçların karĢılanmasına bağlıdır.
Bu temel ihtiyaçlar; beslenme, sağlık, giyinme,
eğitim, barınma, adalet, güvenlik, yaĢanabilir bir
çevredir.
Bu temel ihtiyaçlarımız aynı zamanda en doğal
haklarımızdır. Temel ihtiyaçlarımız dıĢında eğitim,
sağlık, güvenlik, ulaĢım gibi toplumsal yaĢamdan
doğan ihtiyaçlarımız da vardır. Ayrıca karĢılandığında
mutluluk duyacağımız sosyal ihtiyaçlarımız da vardır.
Dinlenme, eğlenme, gezme, kitap okuma gibi...
Ġhtiyaçlarımızı tek baĢımıza karĢılayamayız.
Bunun için insanların yardımlaĢması ve iĢ bölümü
yapması gerekmektedir. Bu durum çeĢitli
mesleklerin ve bu mesleklere sahip insanların
çalıĢtığı kuruluĢların ortaya çıkmasına neden
olmuĢtur.
Günümüzde toplumun temel ihtiyaçlarını
devlet(resmi) ve sivil toplum kuruluĢları birlikte
karĢılamaktadırlar. Toplumun temel ihtiyaçlarını
karĢılamak öncelikle devletin görevidir.
BĠZE HĠZMET EDENLER
Ġnsanların toplum hâlinde yaĢamaya baĢlamaları
bazı sorunları beraberinde getirmiĢtir. Toplumu
oluĢturan bireyler arasındaki anlaĢmazlıklar ve
güçlü olanların zayıflara haksızlık yapması bu
sorunların en önemlilerini oluĢturmuĢtur.
Toplum yaĢamını tehdit eden bu sorunların
çözümü için güçlü bir otoriteye ihtiyaç
duyulmuĢtur. Bu ihtiyaç devlet denilen kurumun
ortaya çıkmasını sağlamıĢtır.
Devlet, görevlerini yerine getirmek için çeĢitli
kurumlar oluĢturmuĢtur. Bu örgütlere resmi kurum
ya da resmi örgüt denilmektedir.
RESMĠ KURUMLAR
Resmi kurumlar; CumhurbaĢkanlığı, Bakanlıklar,
TBMM, Mahkemeler, Devlet okulları, Devlet
hastaneleri, Sağlık ocakları, Nüfus müdürlüğü,
Valilikler, Kaymakamlık, Belediye, Muhtarlık gibi
kuruluĢlar resmi kurumlardır.
Resmi Kurumların Özellikleri:
Masrafları (giderleri) devlet tarafından karĢılanır.
ÇalıĢanların tek amacı topluma hizmet etmek,
toplumun sorunlarına çözüm bulmaktır.
ÇalıĢma Ģartları ve yöntemleri devlet tarafından
belirlenir.
ÇalıĢanlar, hizmetlerinin karĢılığında "maaĢ" denilen
ücret alırlar.
ÇalıĢanlar arasında mevki(makam) ve görev farkı
vardır.
Resmi kurumlara kamu kurumları da denir.
ÇalıĢanlarına da "kamu görevlisi" ya da "memur"
denir.
Toplumun Temel Ġhtiyaçlarını KarĢılamak Ġçin
Kurulan Resmi Kurumlar
1. EĞĠTĠM KURUMLARI: Toplumumuzun eğitim ve
öğretim ihtiyacını karĢılamak amacıyla oluĢturulmuĢ
kurumlarımızdır. Eğitim kurumlarımızın en önemlisi
Milli Eğitim Bakanlığıdır.
Ülkemizdeki eğitim ihtiyacı Ģu eğitim kurumları
tarafından sağlanmaktadır:
SOSYAL BĠLGĠLER 5
6. ÜNĠTE TOPLUM ĠÇĠN ÇALIġANLAR
Toplum: Aynı toprak parçası üzerinde bir arada
yaĢayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iĢ birliği
yapan insanların tümüdür.
Yalnızca insanlarla bir araya gelerek
giderebileceğimiz ihtiyaçlarımıza temel ihtiyaçlar
denir.
Devlet: Sınırları belli bir toprak parçası üzerinde
yaĢayan insanların oluĢturduğu, siyasi olarak
örgütlenmiĢ düzendir.
o Devleti oluĢturan üç önemli unsur, vatan(toprak
parçası), millet(halk), siyasi güç (hükümet)’tür.
Devletin; toplumun eğitim, sağlık, güvenlik,
barınma, beslenme, sağlıklı bir çevre gibi temel
ihtiyaçlarını karĢılamak amacıyla kurduğu
kurumlara "resmi kurum" denir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 35
KreĢler ve Anaokulları, Ġlkokullar, Ortaokullar,
Ortaöğretim Kurumları (Liseler) Dershaneler ve
Sürücü Kursları, Üniversiteler, Halk Eğitim
Merkezleri, Açıköğretim Okulları.
2. SAĞLIK KURUMLARI: Her toplum için sağlığın
önemli bir yeri vardır. Sağlıksız nesillerin yaĢadığı
toplumlar ilerleyip kalkınamazlar. Bu nedenle
ülkemizde de sağlığa önem verilmiĢtir. Devlet, topluma
sağlık hizmeti vermesi için pek çok kurum
oluĢturmuĢtur. Sağlık kurumlarımız, insanların
hastalıklardan korunması, teĢhis ve tedavisi hizmetlerini
vermek için kurulmuĢlardır.
Bunların baĢlıcaları Ģunlardır: Sağlık Bakanlığı,
Hastaneler, Sağlık Ocakları, Dispanserler, Eczaneler,
Senatoryumlar, Tıp merkezleri, Sağlık evleri,
Devletin Sağlık Görevi:
Sağlık kurumları açmak,
Doktor, hemĢire ve hasta bakıcıları yetiĢtirmek
Hastaların tedavileri için gerekli ilaçları ve tıbbi
malzemeleri temin etmek,
Sağlık hizmetlerini tüm vatandaĢlara götürmek
3. ADALET KURUMLARI: Adalet, hakkın gözetilmesi
ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın
ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Adalet karĢısında güçlü
ile güçsüz, zengin ile fakir eĢit haklara sahiptir. Adalet,
hukuk kurallarına göre bağımsız yargı sonucunda
oluĢur. Mahkemeler, vatandaĢların birbirileriyle
anlaĢmazlıklarını çözmek, suçluları kanunlara dayanarak
cezalandırmak amacıyla kurulmuĢlardır.
Hakimler, savcılar, avukatlar, Adalet Bakanlığına
bağlı olarak çalıĢırlar.
Mahkemeler, karakollar, cezaevleri, Adli Tıp
Kurumu, Anayasa Mahkemesi, DanıĢtay, Yargıtay
gibi kurumları vardır.
4. GÜVENLĠK KURUMLARI: Devletin kuruluĢ
amaçlarının baĢında güvenlik gelir. Toplumun iç ve dıĢ
çatıĢmalardan ve saldırılardan korunması devletin
temel görevlerindendir. Devlet pek çok güvenlik kurum
oluĢturmuĢtur.
Bunların baĢlıcaları Ģunlardır: ĠçiĢleri Bakanlığı, Milli
savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri
(Genelkurmay BaĢkanlığı), Polis TeĢkilatı (Emniyet
Genel Müdürlüğü)
Ülkemizde iç güvenliğin sağlanması Ġç ĠĢleri
Bakanlığının sorumluluğundadır. Polis teĢkilatı ve
karakollar ĠçiĢleri Bakanlığına bağlıdır.
TÜRK SĠLAHLI KUVVETLERĠ: Ülkemizi, dıĢ tehditlere
karĢı korumak Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevidir.
Genelkurmay BaĢkanlığına bağlı Kara, Deniz, Hava
Kuvvetleri Komutanlıkları ve Jandarma Genel
Komutanlığından oluĢan askeri gücümüze "Türk
Silahlı Kuvvetleri" denir.
Türk silahlı Kuvvetlerinin birinci görevi Türk vatanını
ve Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamaktır.
5. SOSYAL GÜVENLĠK KURUMLARI: Ġnsanlar
yaĢamlarını devam ettirmek için çalıĢmak zorundadır.
Ama hayat boyunca çalıĢmak, sağlıklı kalmak ve
kimseye muhtaç olmadan yaĢamak zordur. Bu nedenle
çalıĢanların maaĢlarının bir bölümü devlete bağlı
sosyal güvenlik kurumlarına kesinti olarak ödenir.
Bu parayla devlet çalıĢanlarının tedavi giderlerini
karĢılar. Emekli olduklarında ise onlara ikramiye
verilir, emekli maaĢları ödenir, sağlık giderleri
karĢılanır. Buna sosyal güvenlik sistemi denir.
Ülkemizde üç farklı sosyal güvenlik kurumu vardır.
Bunlar:
Emekli Sandığı: Resmi kurumlarda çalıĢanların, sağlık,
güvenlik gibi ihtiyaçlarını karĢılayıp onları destekleyen
kurumdur. Emekli Sandığı, devlet memurlarına hizmet
verir.
Sosyal Sigortalar Kurumu(SSK): Resmi ve özel
sektörün çeĢitli alanlarında iĢçi olarak çalıĢan
vatandaĢların sosyal haklarını düzenleyen ve onlara
hizmet veren bir kurumdur.
Bağ- Kur: Çiftçi, esnaf, zanaatkâr gibi kendi iĢ alanlarını
kurup buralarda çalıĢan insanların sosyal haklarını
düzenlemek için çalıĢır.
Bu üç kurum Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)
altında hizmet vermeye baĢlamıĢtır.
6. YERLEġME VE KONUT EDĠNDĠRME(BARINMA)
KURUMLARI: Kurulacak Ģehirlerin nerede kurulacağı,
ev yapma izinleri, yolları, planlaması, bakıma muhtaç ve
kimsesizlerin kalacak yerleri bu kurumlar tarafından
yönetilir.
Bayındırlık ve Ġskan(yerleĢme) Bakanlığı,
BaĢbakanlık Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı(TOKĠ) ve
belediyeler toplumumuzun yerleĢme ve konut(ev)
edinme sorumluluğunu üstlenmiĢ resmi kurumlarıdır.
Oteller, Huzurevleri, Çocuk Esirgeme Yurtları gibi
belli baĢlı kurumları da vardır.
7. ÇEVRE ĠLE ĠLGĠLĠ KURUMLAR: Ülkemizde çevre
sorunlarının ortaya çıkmasını önlemek amacıyla devlet
tarafından Çevre ve Orman Bakanlığı kurulmuĢtur.
YaĢadığımız çevrenin düzeni, temizliği, ağaçlandırılması
gibi çalıĢmalar bu bakanlığın sorumluluğundadır. Çevre
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 36
sorunları bu bakanlığa bağlı birimler tarafından
çözülmeye çalıĢılır.
Ülkemizin tarihi ve kültürel varlıklarının
korunmasını ve ülke turizminin geliĢtirilmesi iĢini
de Kültür ve Turizm Bakanlığı üstlenmektedir.
Devlet Su iĢleri Genel müdürlüğü, Devlet
Meteoroloji ĠĢleri genel Müdürlüğü, Orman
Genel Müdürlüğü, Özel Çevre Koruma Kurumu
BaĢkanlığı gibi kurumları vardır.
Çevre temizliği ve düzeni, park ve bahçelerin
bakımı, çevrenin korunması gibi konularda
belediyeler önemli görevler üstlenir.
ELĠMĠZDEN TUTANLAR
SĠVĠL TOPLUM KURULUġLARI
Günümüzde toplumun ihtiyaçlarının karĢılaması
sadece devletin görevi olmaktan çıkmıĢtır ÇeĢitli
konularda duyarlı bireyler bir araya gelerek
eğitim, sağlık, çevre, kültür, insan hakları, bilim
ve teknoloji gibi toplumu temel ihtiyaçlarının
karĢılaması ve çeĢitli sorularına çözüm
bulabilmek amacıyla sivil toplum örgütleri
kurmaktadırlar.
Demokratik toplumlarda tüm ihtiyaçları devlet tek
baĢına karĢılayamaz. Bu nedenle insanlar bir araya
gelerek dernek, vakıf ve sendikalar kurarlar.
Bunlara Sivil Toplum KuruluĢu (STK) denir.
Sivil toplum örgütlerinin en önemli özelliği
hizmetin para karĢılığında değil de gönüllü olarak
yapılmasıdır.
Sivil toplum kuruluĢları dernek, vakıf, sendika,
birlik, oda adları altında faaliyet gösterirler.
Ġnsanlar sivil toplum kuruluĢlarına üye olup
faaliyetlerine katılabilirler. ÇalıĢmalara maddi ve
manevi katkılarda bulunabilirler. Ayrıca sivil toplum
kuruluĢlarını desteklemek için üye olmak Ģart
değildir. Hayırsever insanlar istediği zaman istediği
sivil toplum kuruluĢuna yardımda bulunabilirler.
BAZI KAVRAMLAR
Sivil: Resmi olmayan, doğrudan devlete ait olmayan
her Ģey anlamında kullanılan bir terimdir.
Sivil Toplum: Devlet kuruluĢlarına bağlı olmadan,
halkın kendi içinde gönüllülük esasına dayalı olarak
oluĢturduğu topluluk anlamına gelmektedir.
Oda: Serbest meslek sahiplerinin (esnaf ve
sanatkârların) bir araya gelerek kurdukları mesleki
dayanıĢma kuruluĢlarıdır. Sanayi Odası, ġoförler Odası,
Ticaret Odası gibi.
Sendika: ĠĢçi, iĢveren ve memurların hak ve
kazançlarını korumak için kurulan dayanıĢma
birlikleridir.
Dernek: Belirli ve ortak bir amacı gerçekleĢtirmek için
kurulan yasal topluluğa dernek denir. Sakatlar Derneği,
ÇağdaĢ YaĢamı Destekleme Derneği gibi.
Örgüt: Ortak bir amaç veya bir iĢi gerçekleĢtirmek için
bir araya gelen kurum ya da kiĢilerin oluĢturduğu
birliğe örgüt denir. YeĢil BarıĢ Örgütü (Greenpeace),
BirleĢmiĢ Milletler Örgütü gibi
Vakıf: Bir hizmetin, bir iĢin gelecekte de yapılması için
belli Ģartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir kimse
tarafından bırakılan mülk veya para ve bu hizmeti
yapmak için oluĢturulmuĢ (hayır) kurumlarıdır. Türk
Eğitim Vakfı, Tema Vakfı gibi.
SĠVĠL TOPLUM KURULUġLARI ĠLE
RESMĠ KURUMLARIN FARKLI VE BENZER YÖNLERĠ
Farklı Yönleri:
Sivil toplum kuruluĢlarına katılım gönüllü; resmi
kurumlara zorunludur.
Sivil toplum kuruluĢlarında çalıĢma ücretsiz; resmi
kurumlarda çalıĢma karĢılığında ücret alırlar.
Sivil toplum kuruluĢlarının mesai saatleri değiĢken
olabilirken resmi kurumlarınki sabittir. ÇalıĢanları
resmi tatil dıĢında çalıĢmak zorundadır.
Resmi kurumların çalıĢanları arasında ast- üst iliĢkisi
varken sivil toplum kuruluĢlarında birey diğerleriyle
dayanıĢma içindedir ve yardımlaĢma ön plandadır.
Bir baĢka deyiĢle; ast-üst iliĢkisi yoktur.
Benzer Yönleri:
o Sivil toplum kuruluĢları da resmi kurumlarda kâr
amacı gütmezler.
o Her ikisi de bireyin sorunlarıyla hem de toplumsal
sorunlarla ilgilenirler.
Sivil Toplum Örgütlerinin Özellikleri
Gönüllük esasına göre çalıĢırlar.
ÇalıĢanların tek amacı topluma hizmet etmek,
toplumun sorunlarına çözüm bulmaktır.
ÇalıĢanlar, hizmetlerinin karĢılığında ücret almazlar.
ÇalıĢanlar görevlerini yaparken ast- üst iliĢkisi içinde
çalıĢmazlar.
Her birey diğerleriyle dayanıĢma içindedir ve
yardımlaĢma ön plandadır.
Devletin katkısı yoktur. Ancak örgütlenmelerini ve
faaliyetlerini devletin koyduğu yasalar çerçevesinde
gerçekleĢtirirler.
Devletin yetersiz kaldığı hizmetlerde halkın yararına
çalıĢmalar yaparlar.
Masraflarını (ihtiyaçlarını), çalıĢmalara destek veren
üyelerin bağıĢlarıyla karĢılarlar. Oda, sendika, dernek
veya vakıf adı altında faaliyet gösteriler.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 37
o Ġkisinin de amacı topluma hizmet etmektir.
o Her ikisi de yasal kuruluĢlardır.
ÜLKEMĠZDEKĠ BAġLICA SĠVĠL TOPLUM
KURULUġLARI
Bir toplumda sivil toplum kuruluĢlarının fazla ve çeĢitli
olması toplum için yararlıdır. Ülkemizde yakın amaçlarla
çeĢitli alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum
kuruluĢları vardır.
Eğitim Alanında Faaliyet Gösteren KuruluĢlar
Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGEV)
Anne Çocuk Eğitimi Vakfı (AÇEV)
ÇağdaĢ Eğitim Vakfı (ÇEV)
Milli Eğitim Vakfı (MEV)
Türkiye Eğitim Vakfı (TEV)
Türk Eğitim Derneği (TED)
Sağlık Alanında Faaliyet Gösteren KuruluĢlar
Lösemili Çocuklar Vakfı,
Türk Kalp Vakfı
Türk Böbrek Vakfı
Türk Diyabet Vakfı
Sigarayla SavaĢanlar Derneği
Kızılay ve YeĢilay
KIZILAY: 1868 yılında Hilal-i Ahmer adıyla devlet
tarafından kurulmuĢ yarı gönüllü bir dernektir.
Derneğe "Kızılay" adını Mustafa Kemal Atatürk
vermiĢtir.
Amacı yaralılara, felaketzedelere, zor ve muhtaç
durumda olan kiĢilere, özelikle temel
ihtiyaçlarını karĢılamakta güçlük çeken kiĢilere
yardımcı olmaktır.
Kızılay toplumun yararına kan bağıĢı
kampanyaları düzenler, doğal afetlerin
gerçekleĢtiği durumlarda gerekli önlemleri
almaya çalıĢır.
YEġĠLAY: YeĢilay alkol, sigara ve uyuĢturucu gibi
bağımlılık yapan maddelerin zararlarından korunma, bu
tür bağımlılığı olanlara yardımcı olma görevini
üstlenmiĢ önemli bir kurumdur.
Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Alanında
Faaliyet Gösteren KuruluĢlar
Mehmetçik Vakfı
Cansuyu Derneği
Yardımeli Derneği
Darülaceze
DARÜLACEZE: Ġstanbul'daki baĢıboĢ gezen çocukların,
cami avlularında yatan kimsesiz ve sakatların bir araya
toplanıp ıslah edilerek zanaat sahibi: yapılması ve kalan
ömürlerini huzur içinde geçirmelerinin sağlanması
amacıyla kurulmuĢtur. KuruluĢundan beri ibadete açık
olan cami, kilise ve havrasıyla dünyada eĢi olmayan bir
hayır kuruluĢudur. Din, dil, ırk, sınıf, cinsiyet ve yaĢ farkı
gözetmeksizin herkese hizmet sunmaktadır.
Ġnsan Hakları Alanında Faaliyet Gösteren KuruluĢlar
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER): Tüketici
haklarının yasallaĢmasında ve korunmasında
önemli roller üstlenmiĢ olan TÜKODER, 1990
yılında kurulmuĢtur.
Ġnsan Hakları Derneği (ĠHD)
Doğal Afetlerde Ġlk Yardım ve Arama Kurtarma
Alanında Faaliyet Gösteren KuruluĢlar
Arama Kurtarma Derneği (AKUT): Doğa
koĢullarında meydana gelen kaybolma ve kaza
olaylarında, deprem, sel gibi doğal afetlerde ve
büyük kazalarda, tamamen gönüllü olarak, baĢı
dertte olan kiĢilere en kısa sürede ulaĢmak
kazazedelere temel ilkyardım desteğini sağlamak
ve bu tür olaylarda can kaybını en aza indirmek
amacıyla kurulmuĢtur.
Çevre Alanında Faaliyet Gösteren KuruluĢlar
Tema Vakfı (TEMA): Tema Vakfı, Türkiye Erozyonla
Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları
Koruma Vakfının kısa yazılıĢıdır. Düzenlediği
ağaçlandırma kampanyalarıyla adından söz ettiren
TEMA Vakfı erozyonla mücadeleyi ulusal bir görev
olarak görmektedir. Faaliyetlerini sürdürürken
resmi, özel ve uluslar arası kuruluĢlarla iĢbirliği
yapmaktadır.
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma
Vakfı (ÇEKÜL)
Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme
Vakfı (ÇEVKO)
Doğal Hayatı Koruma Derneği
GREENPEACE: 1971'de kurulmuĢ ve dünyanın dört
bir yanında doğal çevreyi tahrip edenlere karĢı
güçlü bir Ģekilde mücadele eden bir sivil toplum
kuruluĢudur.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 38
YASALAR BĠZĠM ĠÇĠN VAR
o Ġnsanlar toplum halinde yaĢar. Dünyada birbirinden
farklı özelliklere sahip birçok toplum bulunur. Her
toplumda da toplumsal yaĢamı düzenleyen yasalar
vardır. Eğer toplumsal yaĢamı düzenleyen yasalar
olmasaydı, toplumda bir düzen oluĢmazdı.
o Toplumsal yaĢamı düzenleyen yasalar yazısız ve
yazılı kurallar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. YAZISIZ KURALLAR
Bu kurallar toplum içindeki davranıĢlarımızı
düzenleyen saygı ve sevgiyi temel alan kurallardır.
Bu yasalar, kiĢilerin davranıĢlarını iyi-kötü, doğru-
yanlıĢ, olumlu-olumsuz olarak değerlendirirler.
Bunlara uymayan kiĢiler toplum tarafından
ayıplanır, kınanır.
Bu kurallara uymayan kiĢiye devlet ceza vermez.
Ancak bu kiĢilere toplum hoĢ gözle bakmaz, ayıplar
ve dıĢlar.
Yazısız kurallar;
Toplum içinde kendiliğinden doğar.
DavranıĢ biçimleri ile nesilden nesle geçer ve
süreklilik kazanır.
Toplumdan topluma değiĢiklikler gösterebilir.
Yazısız kurallardan bazıları Ģunlardır:
Kendi haklarımızı korumak ve baĢkalarının
haklarına saygılı olmak
KomĢularımızla iyi geçinmek
Sokakta, otobüste yüksek sesle konuĢmamak
Büyüklere saygı, küçüklere sevgi göstermek
Toplu taĢıma araçlarında hastalara, yaĢlılara,
engellilere yer vermek
Örf ve Âdet: Toplumun bireylerden beklediği
davranıĢlardır. Örf ve âdetler toplumun saygı
duyulmasını istediği değerlerden oluĢur.
Gelenek: Bir toplumda, bir toplulukta saygın tutulup
kuĢaktan kuĢağa iletilen, yaptırım gücü olan
alıĢkanlıklar, bilgi, töre ve davranıĢlara gelenek denir.
Görenek: En sade tanımıyla bir Ģeyi görüle geldiği gibi
yapma alıĢkanlığı olan görenek, sosyal alıĢkanlık gibi
gerekli ve uygun görülenleri kapsar. Ama bunların
mutlaka yerine getirilmesini istemez. Göreneğin örfe,
âdet, geleneğe bakarak yaptırım gücü daha zayıftır.
Ahlâk: Toplumun iyi ve doğru kabul edilen davranıĢları
yapmak kötü ve yanlıĢ kabul edilen davranıĢları
yapmamaktır.
2. YAZILI KURALLAR
o Bu hukuk kuralları, hem bireylerin birbirleriyle hem
de devletle olan iliĢkilerini düzenler.
o Bunlar toplumdaki bireylerin uyması zorunlu olan
kurallardır. Hiç kimse yasaların düzenlediği bu
kurallara uymama hakkına sahip değildir.
ANAYASA Yazılı kuralların en önemlisi anayasadır.
Anayasa devletin temel niteliklerini tanımlar ve
vatandaĢların hak ve özgürlüklerini belirtir.
Anayasaların Özellikleri
Kısa ve öz olarak hazırlanmıĢtır.
Bütün konuların özüdür. Kanunlar anayasaya uygun
olarak hazırlanır.
Millet ya da milletin seçtiği temsilciler tarafından
hazırlanıp kabul edilir.
VatandaĢların temel hak ve görevlerini belirtir.
Devletin nasıl yönetileceğini gösterir.
Egemenliğin kim tarafından ve nasıl kullanılacağını
açıklar.
Hukuk kuralları herkes için geçerli olan genel
kurallardır. KiĢilere göre farklı uygulanmaz.
Yazılı kuralları devlet koyar. YurttaĢlar bu kurallara
uymak zorundadırlar. Uymayanlar devlet tarafından
belirlenen suç özelliğine göre cezalandırılırlar.
Yazılı kuralları genel ve özel kurallar olmak üzere iki
kısımda ele alabiliriz:
SOSYAL BĠLGĠLER 5
7. ÜNĠTE BĠR ÜLKE, BĠR BAYRAK
Örfler, âdetler, gelenek ve görenekler, görgü
kuralları, ahlak kuralları yazısız kurallardır.
Toplum hayatını düzenleyen yazılı hukuk
kurallarıdır. Bunlar anayasa, kanun, tüzük ve
yönetmelik adlarını alırlar.
Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirten,
vatandaĢların temel haklarını tespit eden yazılı
belgedir. Anayasa devletin temel kanunudur.
Bu bakımdan yasa, tüzük ve yönetmeliklerden önce
gelir. Hiçbir kanun anayasaya aykırı olamaz.
YASA: Devletin yasama organı (TBMM) tarafından
anayasaya uygun olarak hazırlanmıĢ, herkesin
uymak zorunda olduğu yaptırıma bağlı kurallardır.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 39
Genel Kurallar: Toplumu oluĢturan tüm bireylerin
uyması gereken kurallardır.
Hırsızlık yapmamak, baĢkalarının haklarını ihmal
etmemek, baĢkalarının canına ve malına zarar
vermemek, askerlik yapmak, vergi vermek gibi
Özel Kurallar: KiĢinin içinde bulunduğu toplumun
yaĢayıĢını düzenleyen özel kurallardır.
Okula giden bir öğrencinin okulda uyması gereken
özel kurallar gibi
ANAYASALARIMIZ
1921 ANAYASASI (TEġKĠLAT-I ESASĠYE)
Cumhuriyetin ilanından önce KurtuluĢ SavaĢı
devam ederken kabul edilen bir anayasadır.
Ayrıntılı olmayan kısa bir anayasa olup hak ve
özgürlüklere yer vermemiĢtir.
Yasama, yürütme ve yargı güçleri TBMM’de
toplanmıĢtır. (Güçler birliği)
Türk tarihinin en kısa süreli anayasasıdır.
1924 ANAYASASI
Cumhuriyet döneminin ilk anayasasıdır.
En uzun süreli anayasamızdır.
1937 yılında Atatürk ilkeleri bu anayasaya girmiĢtir.
En çok değiĢiklik yapılan anayasadır.
Devletin yönetim Ģekli cumhuriyettir.
Devletin dini Ġslam, baĢkenti Ankara ve dili
Türkçe’dir.
Devletin baĢkenti, rejimi ve bayrağı değiĢtirilemez.
Yasama ve Yürütme yetkileri meclise aittir.
Yargı, bağımsız mahkemelerce yürütülür.
Devletin dini Ġslam’dır maddesi 1928 yılında
anayasadan çıkarıldı.
1961 ANAYASASI
Temel insan hak ve özgürlüklerine en fazla yer
veren anayasamızdır. Bu nedenle en özgürlükçü
anayasamızdır.
Yasama, yürütme ve yargı organları (güçleri)
birbirinden tamamen ayrılmıĢtır. Böylece “Güçler
Ayrılığı” kesinleĢmiĢtir.
1982 YASASI
Bugün kullandığımız anayasamızdır.
1961 Anayasası’nın getirmiĢ olduğu özgürlüklerde
kısıtlamaya gitmiĢtir.
ANAYASAMIZIN DEĞĠġTĠRĠLEMEYECEK MADDELERĠ
DEVLETĠN TEMEL ORGANLARI
ÜLKEMĠZĠN YÖNETĠM YAPISI
Devletin görevlerini yapması için oluĢturulan
organlardır. Bu organlar Yasama, Yürütme ve Yargı
organlarıdır. Devlet görevlerinin ayrı ayrı organlar
tarafından yerine getirilmesine "Güçler Ayrılığı Ġlkesi"
denir.
TBMM’nin Görevleri
o Kanun koymak, değiĢtirmek ve kaldırmak
o Bakanları denetlemek,
o Para basılmasına karar vermek,
o SavaĢ ilanına karar vermek,
o Uluslararası antlaĢmaları onaylamak
o Genel ve özel af ilanına karar vermek
o TBMM, seçimlerin yenilenmesine karar vermek.
CUMHURBAġKANI: CumhurbaĢkanı devletin baĢıdır.
Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin
birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını,
devlet kurumlarının düzenli ve uyumlu çalıĢmasını
gözetir.
MADDE 1. Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
(Devletin Ģekli)
MADDE 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli
dayanıĢma ve adalet anlayıĢı içinde, insan haklarına
saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, baĢlangıçta
belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve
sosyal bir Hukuk Devleti'dir. (Cumhuriyetin nitelikleri)
MADDE 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle
bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, Ģekli
kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli
marĢı "Ġstiklal MarĢı"dır. BaĢkenti Ankara'dır.
( Bölünmez bütünlüğü, resmi dili, milli marĢı,
bayrağı, baĢkenti)
MADDE 4. Anayasamızın 1. maddesindeki devletin
Ģeklinin Cumhuriyet olduğu, 2. maddesindeki
Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri
değiĢtirilemez ve değiĢtirilmesi teklifi verilemez.
1-YASAMA: Yasama, yasa (kanun) yapma demektir.
Anayasamızda yasama görevi Türkiye Büyük
Millet Meclisine (TBMM) verilmiĢtir.
TBMM millet tarafından seçilen 550
milletvekilinden oluĢur. Milletvekili seçimleri 4
yılda bir yapılır.
2-YÜRÜTME: Yürütme, kanunları uygulama yetkisidir.
Yürütme yetkisi CumhurbaĢkanı ve Bakanlar
Kuruluna verilmiĢtir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 40
CumhurbaĢkanının Görevleri:
1. Gerektiğinde TBMM'yi toplantıya çağırmak,
2. Yasaları yayımlamak,
3. Yasaları yeniden görüĢülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne geri göndermek (Veto yetkisi),
4. BaĢbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
5. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin BaĢkomutanlığını temsil etmek,
CUMHURBAġKANLARIMIZ
1. Mustafa Kemal Atatürk 2. Ġsmet Ġnönü
3. Celal Bayar 4. Cemal Gürsel 5. Cevdet Sunay
6. Fahri Korutürk 7. Kenan Evren 8. Turgut Özal
9. Süleyman Demirel 10. Ahmet Necdet Sezer
11. Abdullah Gül 12. Recep Tayyip Erdoğan
BAKANLAR KURULU: Bakanlar Kurulunun diğer adı
hükümettir. Bakanlar Kurulu, BaĢbakan ve
bakanlardan oluĢur.
BaĢbakan, TBMM üyeleri arasından cumhurbaĢkanı
tarafından atanır. Bakanlar baĢbakan tarafından
belirlenir ve atamaları cumhurbaĢkanının onayına
sunulur.
Bakanlar Kurulu oluĢtuktan sonra en geç bir hafta
içinde hükümet programı TBMM’de okunarak
güvenoyuna sunulur.
TBMM’den güvenoyu alan hükümet resmen
kurulmuĢ olur ve ülkeyi yönetmeye baĢlar.
Güvenoyu: Hükümetin TBMM’deki
milletvekillerinden en az yarıdan bir fazlasının
oyunu almasıdır. (275+1=276)
BAZI BAKANLIKLAR VE GÖREVLERĠ
Adalet Bakanlığı: Adalet iĢlerinin yürütülmesi için
gerekli hukuki, mali ve yönetimle ilgili koĢulları
sağlamak üzere kurulmuĢ bir örgüttür.
ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: ÇalıĢma
hayatını düzenlemek, çalıĢma barıĢını sağlamak, iĢ
sağlığı ve güvenliğini geliĢtiren tedbirler almak,
toplumun tüm kesimlerinin sosyal güvenliğini
sağlayacak ve istihdamı artıracak Ģartları geliĢtirmek.
Çevre ve ġehircilik Bakanlığı: YerleĢmeye, çevreye ve
yapılaĢmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını
hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemek
DıĢiĢleri Bakanlığı: Türkiye Cumhuriyetinin yabancı
devletler ve uluslararası kuruluĢlarla iliĢkilerini
yürütmek ve kuruluĢ kanununda belirtilen diğer
görevleri yerine getirmek
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Ülkenin enerji ve
tabii kaynaklara olan kısa ve uzun vadeli ihtiyacını
belirlemek, temini için gerekli politikaların tespitine
yardımcı olmak, planlamalarını yapmak
ĠçiĢleri Bakanlığı: Yurdun iç güvenliğini ve asayiĢini
sağlamak, kamu düzenini korumak, illerin genel
idaresini düzenlemek
Kültür ve Turizm Bakanlığı: Kültürel değerleri
yaĢatmak, geliĢtirmek, yaymak, tanıtmak,
değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel
varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek, yurdun
turizme elveriĢli bütün imkânlarını ülke ekonomisine
olumlu katkı sağlayacak Ģekilde değerlendirmek
Maliye Bakanlığı: Maliye politikalarının
hazırlanmasına yardımcı olmak, maliye politikasının
uygulanması, uygulamanın izlenmesi ve denetlenmesi
hizmetlerini yapmak
Milli Eğitim Bakanlığı: Türkiye Cumhuriyeti’nde
eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak,
programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında
bulundurmak
Sağlık Bakanlığı: Ülke insanlarının yaĢamının beden
ve ruh sağlığı içinde devamını sağlamak, ülkenin sağlık
koĢullarını düzeltmek, halka sağlık hizmetlerini
ulaĢtırmak
UlaĢtırma Bakanlığı: UlaĢtırma, denizcilik, haberleĢme
ve posta iĢ ve hizmetlerinin geliĢtirilmesi, kurulması,
kurdurulması, iĢletilmesi ve iĢlettirilmesi hususlarında,
ilgili kurum ve kuruluĢlarla koordinasyon içerisinde,
milli politika, strateji ve hedefleri belirlemek ve
uygulamak.
Yargıyı sağlayan organlar;
1. Normal Mahkemeler 2. Yüksek Mahkemeler
Anayasamızda belirtilen yüksek mahkemeler
Ģunlardır:
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî
Mahkemeler, UyuĢmazlık Mahkemeleri
CumhurbaĢkanlığı makamının herhangi bir
nedenle geçici olarak boĢalması durumunda da
yenisi seçilinceye kadar, Türkiye Büyük Millet
Meclisi BaĢkanı, cumhurbaĢkanlığına vekillik eder.
3-YARGI: VatandaĢın birbirleriyle ve devletle olan
sorunlarının hukuki yollarla çözülmesidir.
Yargı yetkisi bağımsız mahkemelere verilmiĢtir.
Devletin yargı görevini yürüten mahkemelerin tam
bağımsız olmaları gerekmektedir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 41
ÜLKEMĠZĠN YÖNETĠM YAPISI
MERKEZĠ YÖNETĠM
Ülkemizin baĢkenti Ankara’dır. Bu nedenle
ülkemizin merkezi yönetim birimleri Ankara’da
bulunur.
Ülkemizde merkezi yönetimin baĢında
CumhurbaĢkanı, BaĢbakan ve Bakanlar Kurulu
bulunmaktadır.
YAġADIĞIMIZ YERĠN YÖNETĠMĠ
Ülkemiz, devletin kamu hizmetlerini her yere daha
rahat götürebilmesi, toplumun ihtiyaçlarını
karĢılayabilmesi amacıyla il ve ilçelere ayrılmıĢtır.
ĠL YÖNETĠMĠ
o Her bakanlığın il ve ilçelerde müdürlükleri,
müdürleri, kamu hizmetlerini yürütecek daire
ve kurumları vardır.
o Merkezde, ilde ve ilçede bulunan bu kamu
görevlileri bakan adına çalıĢırlar. Bakanlığın
çıkardığı yasa ve yönetmelikleri uygularlar. Ġller
yasa ile kurulur.
o Ġl yönetimi üç bölümden oluĢur. Bunlar; Vali, Ġl
yönetim baĢkanları, Ġl Ġdare Kurulu’dur.
Ġl Yönetim BaĢkanları: Ġllerde bakanlıklara bağlı il
örgütleri kurulur. Bunlar il müdürlükleri biçimindedir.
Görevlerinden dolayı valiye karĢı sorumludurlar. Bu
müdürlüklerden bazıları Ģunlardır:
Milli Eğitim Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüğü, Emniyet
Müdürlüğü, Tarım Ġl Müdürlüğü gibi.
Ġl Ġdare Kurulu: Ġl idare kurulu; yönetsel alanda valiye
yardımcı kuruluĢtur. DanıĢma niteliğindeki görevleri
yerine getirir.
ĠLÇE YÖNETĠMĠ
Bucak Yönetimi: Bucak; aralarında iliĢki bulunan
kasaba ve köylerden meydana gelen yönetim
birimlerine bucak denir. Bucak müdürleri tarafından
yönetilir. (Günümüzde bucakların bir iĢlevselliği
kalmamıĢtır.)
YEREL YÖNETĠMLER
BELEDĠYE YÖNETĠMĠ: Nüfusu 2000’in üzerinde olan
yerler ile nüfuslarına bakılmaksızın il ve ilçe
merkezlerinde halkın temel ihtiyaçlarını karĢılamak
üzere hükümet kararıyla kurulmuĢ yerel yönetim
birimidir. Bir Ģehrin belediye baĢkanı o Ģehirde oturan
insanlar tarafından seçilir.
ĠL ÖZEL ĠDARESĠ: Ġlin yerel ihtiyaçlarını karĢılamak
üzere oluĢturulmuĢtur. Bu hizmetlere mali gücü
oranında katkıda bulunur. Ġl özel idare müdürü, özel
idareyi vali adına yönetir.
KÖY YÖNETĠMĠ: Köy, en küçük yönetim birimidir.
Köy yönetiminin baĢında muhtar bulunur. Muhtar
yerel seçimlerle belirlenir. Devletin kendisine verdiği
görevleri yapar
ULUSAL EGEMENLĠK VE ULUSAL BAĞIMSIZLIK
Ulus, millet demektir. Egemenlik ise devlet yönetme
gücüdür. Bir devletin yasama, yürütme ve yargı güçleri
ile silahlı güçlerinin tümüdür. Egemenlik tüm bu güçleri
kullanabilme, emretme ve emirlerini yerine getirebilme
gücüdür. Egemenlik, bir milletin geleceği ile ilgili son
sözü söyleme ve son kararı verebilme yetkisi ve
gücüdür.
MERKEZĠ YÖNETĠM: Merkezi yönetim, devlet
iĢlerinin baĢkentten yönetildiği idari sistemdir.
o Ġllerde merkezi yönetimin temsilcisi validir.
Ġlçelerde kaymakamdır. Bulundukları yeri devlet
adına yönetirler.
o Ġl ve ilçelerin sınırları içinde bulunan köylerden
hem valiler hem de kaymakamlar sorumludur.
VALĠ: Ġlde yönetimin baĢıdır. Aynı zamanda ilde
devletin, hükümetin yani bakanlıkların temsilcisidir.
Vali, ĠçiĢleri Bakanlığının önerisi, Bakanlar Kurulu
kararı ve cumhurbaĢkanının onayı ile atanır.
Ġlde yasaları ve hükümet emirlerini uygular.
Ġl merkezi yönetimi içindeki kuruluĢlar arasında iĢ
birliğini sağlar.
Ġlçeler illere bağlı idari birimlerdir. Ġlçe yönetimin
baĢında kaymakam bulunur.
Kaymakamlar valiye bağlı olarak görev yapar,
yasalarla kendine verilen görevleri yerine getirir.
Kendisine bağlı kuruluĢları denetler, bunlar arasında
iĢ birliği sağlar.
Askeri kuruluĢlar ve yargı kuruluĢları
kaymakamın denetimi dıĢındadır.
Ġllerde, ilçelerde ve köylerde yaĢayanlara o
bölgelerin gerektirdiği bazı hizmetlerin
götürülmesini sağlamak amacı ile kurulan
yönetim örgütlerine yerel yönetimler denir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 42
Ulusal Egemenlik ise devlet yönetme gücünün
millete(ulusa) ait olmasıdır. Devleti yönetme yetkisine
sahip olanların (devleti yöneticilerinin), bu yetkiyi
ulustan almalarıdır. Devleti yönetecek kiĢilerin, millet
tarafından seçilmesi demektir.
Ulusal bağımsızlık; baĢka devletlerin sömürgesi
olmamak, hür yaĢamak demektir.
ORTAK DEĞERLERĠMĠZ
BAĞIMSIZLIK SEMBOLLERĠMĠZ
o Bir ülkenin özgür ve bağımsız olduğunu gösteren
çeĢitli semboller vardır. Bu semboller değerlidir.
Devletler için çok önemlidir. Özgür bir Ģekilde
yaĢamımızı sürdürebilmek için onları korumalı ve
saygı göstermeliyiz.
o Devletimizin bağımsızlık sembolleri Ģunlardır:
Bayrağımız, Ġstiklal MarĢımız, Atatürk ve Anıtkabir,
Dilimiz, CumhurbaĢkanlığı Forsu, BaĢkentimiz,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Lirası (Paramız),
Anayasamız, Milli Takımlarımız, Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramımız
BAYRAĞIMIZ: Ülkemizin en önemli bağımsızlık
sembolüdür. Rengini vatan için can veren Ģehitlerimizin
kanından alan bayrağımız bizim için çok kutsaldır.
Bayrağımızdaki ay bağımsızlığın, yıldız da
Ģehitlerimizin simgesidir. Bayrağımızdaki kırmızı renk
eski Türk geleneklerine göre hâkimiyeti anlatır. Beyaz
renk güç, ululuk ve adaletin yanında temizliği de ifade
eder. Bayrağımızın resmi Ģekli 29 Mayıs 1936 yılında
çıkarılan “Bayrak Kanunu” ile belirlenmiĢtir.
ĠSTĠKLÂL MARġIMIZ: Ġstiklal MarĢımız da bayrağımız
gibi ulusal egemenlik sembollerindedir. Ġstiklal
MarĢımızın yazarı Mehmet Akif ERSOY’dur. Ġstiklâl
MarĢımız TBMM tarafından 12 Mart 1921 tarihinde
kabul edilmiĢtir. 1930 yılında Osman Zeki ÜNGÖR
tarafından bestelenmiĢtir.
CUMHURBAġKANLIĞI FORSU: CumhurbaĢkanlığı
Forsu; Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı’nın
ikametgâhında, ziyareti süresince bulunduğu yerde,
bayrak direğine çekilir, gece ve gündüz çekili kalır.
BAġKENTĠMĠZ: Bağımsız her ülkenin bir baĢkenti
vardır. Türkiye’nin baĢkenti Ankara’dır.
TÜRKĠYE BÜYÜK MĠLLET MECLĠSĠ: Milli Mücadele
sırasında 23 Nisan 1920’de açılan TBMM, ülkemiz için
ulusal egemenlik sembolümüzdür.
PARAMIZ (TÜRK LĠRASI): Bağımsızlık sembollerinden
biri de paradır. Paralarda bir takım semboller ve
kültürel öğeler bulunur. Ülkemizin para birimi Türk
Lirasıdır.
DĠLĠMĠZ: Ülkemizde resmi dil Türkçedir. Bu nedenle
Türkçemiz de egemenlik sembollerimizdendir.
ATATÜRK VE ANITKABĠR: Türk milletinin bağımsız ve
egemen bir ulus olmasında en büyük pay Atatürk’
ündür. Bu nedenle Atatürk ve anıtkabir bağımsızlık
sembollerimizdendir
ANAYASAMIZ: Anayasa, milletin ideal yaĢam tarzını
yansıtır. Bu yönüyle de anayasa bağımsızlığı simgeler.
T.C. Anayasası milletimizin egemenlik
sembollerimizdendir.
MĠLLĠ TAKIMLARIMIZ: Ülkemizin dünya devletleri
karĢısında temsil eden milli takımlarımız da egemenlik
ve bağımsızlık sembollerimizdendir.
ULUSAL EGEMENLĠK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ:
TBMM’nin açıldığı gün olması ve millet egemenliğinin
gerçekleĢmesi yolunda atılmıĢ en önemli gün olduğu
için ulusal egemenlik sembollerimizdendir.
CumhurbaĢkanlığı Forsundaki 16 yıldız Türklerin
tarihte kurduğu devletleri, ortadaki güneĢ
Türkiye Cumhuriyetini temsil eder.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 43
DÜNYA ÇOCUKLARI
Çocuklar toplumun geleceği ve yeryüzünün neĢe
kaynağıdır. Yeryüzünde yedi kıta üzerinde
milyarlarca çocuk yaĢar. Her çocuğun yaĢadığı
ülkenin Ģartlarına göre yaĢam biçimi,
konuĢtuğu dil, gelenek ve görenekleri farklı
farklıdır. Deri rengi farklı, kiĢilikleri farklı farklıdır.
Dünyanın farklı yerlerinde yaĢasalar da, değiĢik
kültürlere sahip olsalar da bütün çocukların bazı
ortak özellikleri vardır:
Bütün çocuklar oyundan ve oyuncaklardan
hoĢlanır. Erkek çocukların çoğu futbol, basketbol
gibi hareketli sporlardan hoĢlanır. Kızlar ise ip
atlamaktan, bebekleriyle oynamaktan hoĢlanır.
Dünyanı tüm ülkelerinde çocuklar tanımayı,
arkadaĢlarıyla gezi etkinliklerine katılmayı severler.
Bir parka gidip salıncaklara binmekten, kaydırakta
kaymaktan bütün çocuklar zevk alır.
Çocukların sevdikleri yiyecekler de birbirine çok
benzer. ġekere, çikolataya, dondurmaya bütün
çocuklar bayılır.
Kız olsun, erkek olsun bütün çocuklar çizgi film
izlemeyi, bilgisayar oyunları oynamayı severler.
Bütün çocuklar resimli kitapları, çizgi romanları
severek okurlar.
Çocukların ortak özellikleri olduğu gibi ilgi
alanlarında da benzerlik görülebilir. Örneğin,
bilime ilgi duymak, araĢtırma, koleksiyon yapmayı
sevmek, dans etmek, bir müzik aleti çalmak gibi.
Çocuk olmaktan dolayı ama en önemlisi insan
olduğumuz için pek çok ortak özelliğimiz vardır.
Farklı milletlerden, farklı kültürlerden de olsa tüm
dünya çocuklarının ortak özelliklerinden biri de
oyun oynamaktadır. Hatta çocuklar; birbirlerinin
dilini bilmeseler bile oyun oynayabilmektedirler.
Dünya'nın neresinde olursa olsun, tüm çocuklar;
Sevmeyi ve sevilmeyi,
Korunmayı,
Sağlıklı bir Ģekilde bakılıp büyütülmeyi, hak eder ve
ister.
Tüm çocukların en büyük ortak özelliği ise sevgiye,
ilgiye, bakıma, korunmaya, paylaĢma ve
sosyalleĢmeye olan ihtiyaçlarıdır
ÜLKELER VE EKONOMĠK ALIġVERĠġ
o Mal ve hizmetlerin alınıp satılmasını alıĢveriĢ
olarak adlandırabiliriz. AlıĢveriĢler ekonomik
faaliyetlerdir. Ekonomik faaliyetler kiĢiler arasında
yapılabildiği gibi ülkeler arasında da yapılabilir.
Ülkeler, ihtiyaçlarını
karĢılamak için
üretim yaparlar. Bazı
ürünlerin üretimi
yetersiz kaldığında
bu ihtiyaçlarını diğer ülkelerden karĢılarlar. Böylece
ülkeler arasında ekonomik alıĢveriĢ oluĢur. Satın
aldığımız bazı ürünlerin etiketlerinde "Made in
Turkey", "Made in Japan" gibi ifadeler görürüz.
Bunlar, o malın nerede üretildiğini belirten
ifadelerdir.
Ticaret: Bir ürün ya da hizmetin alınması ya da
satılması yoluyla yapılan ekonomik etkinliklere ticaret
denir. Kısaca kar elde etmek için yapılan alıĢveriĢe
ticaret denir.
Ülke içerisinde yapılan ekonomik faaliyetlere iç
ticaret, ülke dıĢına yapılan ekonomik faaliyetlere
de dıĢ ticaret denir.
DıĢ ticaret ithalat ve ihracat olarak ikiye ayrılır.
Dünya ihracat listelerinde Türkiye 33. en büyük
ihracatçı konumunda yer alıyor. Bu listede Almanya
baĢı çekerken onu Çin, ABD ve Japonya takip
etmektedir.
SOSYAL BĠLGĠLER 5
8. ÜNĠTE HEPĠMĠZĠ DÜNYASI
ĠHRACAT: Bir ülkenin baĢka ülkelere mal satmasına
ihracat denir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 44
BaĢlıca Ġhraç Ettiklerimiz
Tarım Ürünlerimiz: Pamuk, fındık, kuru incir,
çekirdeksiz kuru üzüm, turunçgiller, tütün, antepfıstığı,
çay, zeytin ve zeytinyağı, kuru kayısı.
Hayvansal Ürünlerimiz: Yün, deri, yumurta, canlı
hayvan.
Madenlerimiz: Krom, bakır, demir, tuz, çinko, bor
minerali, manganez, cıva, mermer
Dokuma ve Tekstil: Pamuk ipliği, kumaĢ, hazır giyim,
deri eĢya, halı
Sanayi Ürünleri: Demir-çelik, otomobil, beyaz eĢya,
televizyon, mobilya, kimyasal ürünler, gübre, cam,
seramik, çimento
Toplam ihracatımızın yaklaĢık %40'ını oluĢturan
ilk 7 ülke Ģunlardır:
Almanya, Ġngiltere, Ġtalya, Fransa, Rusya, Ġspanya,
ABD
KomĢu Ülkelerin Ġhracatımızdaki Yeri:
Yunanistan, Bulgaristan, Ġran, Azerbaycan, Suriye,
Gürcistan Ģeklinde sıralanmaktadır.
Ülkemizin komĢu ülkelerle olan ihracatında ana
ürün sanayi ürünleridir. Bu durum ülkemizin komĢu
ülkelere göre saniyede geliĢtiğinin göstergesidir.
ĠTHALAT: Bir ürünü, ham maddeyi veya hizmeti baĢka
bir ülkeden satın alma iĢine "ithalat" denir. Bir ülkenin
baĢka bir ülkeden mal almasıdır. DıĢ alım da denir.
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 45
Ülkeler Ģu nedenlerden dolayı ithalat yaparlar:
Satın alınan ürün ya da ham madde o ülkede hiç
üretilmiyor ya da bulunmuyor olabilir.
Var olan kaynaklar, ihtiyacı karĢılayacak düzeyde
olmayabilir.
DıĢarıdan alındığında daha ucuza mal olabilir ya da
daha kârlı olabilir.
BaĢlıca Ġthal Ettiklerimiz
Petrol ve petrol ürünleri (ilk sırada yer alır).
Makine ve ulaĢtırma araçları.
Elektronik cihazlar (cep telefonu, bilgisayar ve
bilgisayar parçaları, fotokopi makinesi, faks,
televizyon, müzik sistemleri, elektronik oyuncak vb)
Demir - çelik ürünleri
TaĢkömürü, alüminyum, fosfat
Kimyasal maddeler
Ġlaç
Optik aletler
Lüks tüketim maddeleri (otomobil, giysi süs
eĢyaları, mobilya, dekorasyon malzemeleri gibi)
Kahve, muz, kakao, pirinç gibi tarım ürünleri
Ġthalatımızda Ġlk Ona Giren Ülkeler: Almanya, Ġtalya,
Rusya, Fransa, Ġngiltere, ABD, Ġsviçre, Çin, Ġspanya,
Ġsrail'dir
Türkiye'nin dıĢ ticaretinde ithalat daha fazla
yapılmaktadır.
Ġthalatta en çok sanayi ürünleri satın alır.
Ülkemiz bir tarım ülkesi olduğundan en az tarım
ürünü ithal edilir.
Türkiye'nin en fazla ithalat ve ihracat yaptığı
ülkelerin baĢında Almanya gelir.
ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERDE ULAġIM
Eski dönemlerde ülkelerarası ticaret genellikle
hayvanlarla ve küçük gemilerle yapılıyordu.
Hayvanlara ve gemilere yüklenen mallar, haftalarca
süren yolculuktan sonra atılacağı ülkeye
ulaĢtırılıyordu. Ayrıca haberleĢme(iletiĢim) araçları
da henüz geliĢmediği için yolculardan uzun bir süre
haber alınamıyordu.
Zamanla gemiler büyüdü, hızlandı, okyanuslara ve
büyük dalgalara dayanıklı hale geldi. Demir yolu
ulaĢımının baĢlaması ve geliĢmesi ile ülkelerarası
ticari taĢımacılığında büyük kolaylıklar sağlandı.
Böylece ülkelerarası ticaret daha kolay, daha hızlı,
daha az tehlikeli hatta daha kazançlı hale geldi.
Günümüzde iletiĢim ve ulaĢım teknolojisinin hızla
geliĢmesi ülkeler arası ekonomik iliĢkileri olumlu
yönde etkilemiĢtir. Uçak, tren, gemilerle taĢımacılık
ve ulaĢım alanlarında ortaya çıkan sorunlar en aza
indirilmiĢtir. Zamandan tasarruf edilerek daha fazla
miktarda ürün taĢınmaktadır.
Bir yerden bir yere ticari mal taĢımak için en
çok uçak, gemi, tren, tır ve kamyon kullanılır.
Zamanla bu ulaĢım araçları geliĢerek daha hızlı ve
daha çok yük taĢıyabilir hâle gelmiĢlerdir. Eskiden
onlarca at arabasının taĢıyabildiği yükü, bugün bir
tır tek baĢına taĢıyabilmektedir.
UlaĢım araçlarından bir defada en çok yük
taĢıyabileni gemilerdir. Gemilere yüklenen
"konteynır'lar gemiden indirilip tırlara yüklendikten
sonra gideceği yere karayoluyla ulaĢtırılmaktadır.
Ġnsanlar birbirleriyle iletiĢime geçmeden ticaret de
yapamazlar. YurtdıĢından mal almak veya
yurtdıĢına mal satmak isteyen bir kimse öncelikle
karĢısındaki kiĢiyle iletiĢime geçmelidir.
HaberleĢme teknolojisinin geliĢmesiyle ülkeler
arası uzaklığın önemi azalmıĢ, iletiĢim
kolaylaĢmıĢtır. Televizyon ve internette yayınlanan
reklâmlar sayesinde üretilen ürünler tüm dünyada
daha kolay tanıtılmaktadır.
Ülkeler ürünlerini internet siteleri üzerinden
satabilmektedirler. Ġnternet, uydu sistemleri,
faks, telefon vb. iletiĢim araçları ticaretin
artmasını, hızlanmasını sağlamıĢtır.
DÜNYANIN HAZĠNELERĠ
ORTAK MĠRAS ÖĞELERĠ
o Miras, bir neslin kendisinden sonra gelecek
kuĢaklar bıraktığı her Ģeydir.
o Ortak Miras: Ġnsanlığın kuĢaktan kuĢağa bıraktığı
maddi ve manevi değerlerin tümüne ortak miras
denir.
o DüĢünce, edebiyat, sanat, bilim, teknoloji,
mimari gibi maddi ve manevi değerler bütünüdür.
Bu ürünler bütün inanlar için anlamlıdır ve bu
nedenle de insanlığın ortak mirası olarak kabul
edilirler. Bu bırakılan ögelerin bir kısmı insan
emeğiyle yapılmıĢ eserler, bazıları ise doğal olarak
oluĢan eserlerdir.
Doğal Varlıklarımızın Bazıları:
Peribacaları-Kapadokya
Cennet Cehennem Obruğu-Mersin
Yedigöller-Bolu
Manyas KuĢ Cenneti-Balıkesir
Ġnsan Yapımı Varlıklarımızdan Bazıları:
Sümela Manastırı-Trabzon
Topkapı Sarayı-Ġstanbul
Harput Kalesi-Elazığ
Nemrut-Adıyaman
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 46
ORTAK MĠRASIN ÖZELLĠKLERĠ
Ortak miras, tüm insanların binlerce yıl süresince
oluĢturduğu birikimlerdir.
Ortak miras, tek bir ulusa ait değildir, tüm
insanlığın malıdır.
Ortak mirasa katkıda bulunmak, tüm insanlığın
yararınadır.
Her insan ve millet ortak mirasın ürünlerinden
yararlanma hakkına sahiptir.
Ortak mirası korumak ve yeni katkılar sağlamak
tüm insanlığın görevidir.
Sit Alan: Tarih öncesinden günümüze kadar gelen
çeĢitli medeniyetlerin ürünü olup, yaĢadıkları devirlerin
sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini
yansıtan kent ve kent kalıntıları ile önemli tarihi
olayların yaĢandıkları yerler ve tespiti yapılmıĢ doğal
güzellikleri ile korunması gerekli alanlardır.
BirleĢmiĢ Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü
(UNESCO): 1972'de kabul edilen bir anlaĢmayla
dünyanın korunması gereken kültürel ve doğal
varlıkları için bir "Dünya Mirası Listesi" oluĢturdu.
AntlaĢma, bu listeye alınan kültür hazineleri veya doğal
alanların uluslararası iĢbirliği yoluyla, sıkı kurallar
altında, bulunduğu ülke hükümeti tarafından
korunmasını öngörüyor.
Kültürel Miras Alanları: Tarihi binalar, arkeolojik
alanlar, anıtsal heykeller veya tablolar olabileceği gibi
bütünüyle bir kent veya kentin belirli bir alanı da
olabilir.
Doğal Miras Alanları: Benzersiz güzellikleri olan
bölgeler, dünyada türleri tehlike altında bulunan bitki
ve hayvan varlıklarının yaĢadıkları yerlerdir. Hem doğal
hem kültürel yerler yan yana olduğu bölgeler de karma
miras alanlarıdır.
Düzenli olarak yenilene listede 2007 yılı itibariyle 138
ülkeye ait 830 varlık bulunmaktadır. Bunların 644'ü
kültürel, 162'si doğal, 24'ü ise kültürel ve doğal varlıktır.
DÜNYANIN YENĠ YEDĠ HARĠKASI
Ġsviçre merkezli New Wonders Vakfı, dünyanın yeni 7
harikasını belirlemek için baĢlattığı 21 finalist eser
katıldı. Dünyanın dört bir yanından yaklaĢık 100 milyon
kiĢi cep telefonu ve yeni yedi harika adlı internet
sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni
yedi harikasını seçti. Cep telefonu ve internet oylarıyla
belirlenen dünyanın yeni 7 harikası Ģunlardır:
1- Ürdün'deki Petra Antik Kenti
2- Çin Seddi
3- Brezilya'daki Kurtarıcı Ġsa heykeli
4- Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti
5- Meksika'daki Chichen Itza Piramidi
6- Ġtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum
7- Hindistan'daki Taç Mahal
Ortak Mirası Koruma Yolları
Kütüphaneler: Bilim, düĢünce ve edebiyat
ürünlerinin korunduğu ve bunlardan insanların
yararlanmasının sağlandığı yerlerdir.
Müzeler: Sanat ürünlerinin, buluntuların
korunduğu, sergilendiği ve bunların insanların
ziyaretine sunulduğu yerlerdir.
Uluslararası KuruluĢlar: Ortak miras ürünlerinin
korunması, gelecek kuĢaklara aktarılması, bu
konuda insanların bilinçlendirilmesi faaliyetlerini
yürüten örgütlerdir.
Yeni Teknolojiler: Binlerce kitapta toplanan ve
korunması için geniĢ mekânlar gerektiren yazılı ve
görsel ürünler günümüz teknolojisi sayesinde
kolayca depolanmakta, korunmaktadır.
Yasal Düzenlemeler: Ulusal ve uluslararası
düzeydeki resmî kuruluĢlar yoluyla yapılan yasal
düzenlemelerle doğal, tarihî ve kültürel varlıklar
korunmaya çalıĢılmaktadır.
Eğitim: Ġnsanlığın ortak mirası olan doğal ve
kültürel varlıklar ile tarihî çevrelerin ve eserlerin
korunması konusunda “duyarlılık” oluĢturulmasında
eğitim öncelikli koĢuldur.
Dünyadaki Ortak Miras Eserlerinden Bazıları
Pamukkale Travertenleri-Denizli/Türkiye
Safranbolu Evleri-Kastamonu/Türkiye
Orhun Yazıtları-Moğolistan
Pisa Kulesi-Ġtalya
Victoria ġelaleleri-Zambiya/Zimbabve
Dev Sekoya Ağaçları-Amerika (ABD)
Kukuul Kaan Piramidi-Meksika
Sidney Opera Evi-Avustralya