Upload
rabola
View
248
Download
18
Embed Size (px)
Citation preview
B U Y U K
ISKEN DER’inc A n a d ü lu S a ı? c t$ I u lı
SUAD YURDKORUKOK TUltlZM CKMİVIİTİ IlAijKANI
( Re s i ml e r , H a l i k ı m a » Kal ıkçısı )
EGE TURİZM CEM İY ETİ
Y A Y IN L A R I : 8
İZMİR - 1961
Ö N S Ö Z
Küçük Asyn (Anadolu Yarımadası) ikliminin elverişliliği, topraklarının verimliliği itibarile tarih öncesi devirlerden itibaren yer yer iskân sahası olmuştur. Tarihî devirlerde ise bu büyiik yarımada üzerindeki iskân toplulukları genişlemiş, bu suretle bir çok yerli medeniyetler birbiri üzerine doğup gelişmiştir.
Bundan başka doğudan, kuzeyden, kuzeybatıdan ve güneydoğudan Anadolu Kıtasına devamlı muhaceretler, saldırışlar yap ıld ı . Gelenlerden bir kısım halklar az zaman sonra çekilip g it tik ler i gibi, bunların içinde bir çokları bu verimli kıtada yerleşmişler, yerli halk ile karışmışlardır.
Anadolu’da geçen tarih öncesi ve tarihî devirleri, birbirini takip eden ve gittikçe yükselen medeniyetleri belkide bir insan ömrünün tam olarak tetkike yetemiyeceği kadar zengin ve her dilde yazılm ış kaynaklardan takip etmek mümkündür. Bu. o demektir ki Türklerin vatanı olan bu toprakların tarihi dünya kültürüne mal olmuştur.
Bu küçük broşürde, zamanımıza kadar en azından 5000 senelik bir tarih devresi yaşamış Anadolu'da (halefleri olan komutanlarının kurdukları devletler ile birlikte ömrü ancak 300 sene süren Hellenizm Devri içinden) Büyük İskender'in bir baştan diğer başa yap tığ ı ve sadece 3 sene kadar devam eden askerî hareketleri topluca ele alacağız. Bu minyatür
5
devir, Anadolu tarihinin heybetli gövdesi karşısında denizde b ir damla mesabesinde olmasına rağmen cidden alâka çekicidir.
Memlekeiiınizin turistik zenginliklerinden birini teşkil eden antik harabelerde turistlere izahat verecek tercüman - rehberler bu kiiçiik broşürde, İskender’in Anadolu savaşlarına dair esas noktaların anahtarlarını bulacaklardır, ümidindeyiz. Daha fa z la malûmat toplamak isteyenler, bu broşiirii hazırlamak için başvurduğumuz eserlere ve daha bir çoklarına müracaat edebilirler.
BRO ŞÜ RÜN TERTtP ŞEKLİ :
Babasının ölümünden sonra 20 yaşında Makedonya kralı seçilen İskender, bn mevkide 13 sene kalmış, 33 yaşında hayata doymadan ölmüştür. 13 senelik iktidar müddetinin yalnız iki senesi Makedonya’da geçti. Omriiniin 11 senesini Cihan İmparatorluğu kurmak gayesi peşinde Anadolu Yarımadası ile Ön Asya’da binbir mücadele ile geçirdi. İmparatorluğuna merkez yapmak istediği Rab i l ’ de vefat e t t i .
Broşürümüz daha çok, İskender’in Çanakkale’den itibaren H a ta y ’a kadar bu günkii m illî hudutlarımız içinde yap tığ ı mücadeleleri, b ırak tığı hatıraları toplu hâlde vermek maksadile hazırlanmıştır. İskender’in Siirye, Mısır. Iran ve kuzeydoğu Hindistan’da yaptığ ı hareketlere pek kısa olarak temas ediyoruz.
Broşiirii 3 böliime ayırdık; Birinci bölüm İskender’in şahsî durumunu, karakterinin ve gayelerinin özelliklerini, başından ge(en bir kısım olayları izah edecek,
İkinci bölüm ana hatları ile Makedonya ordusunun teşk ilâ tın ı ve harp taktiğini,
Üçiincii bölüm ise İskender’in Anadolu ve Ön Asya savaşlarının sebepleri ile cereyan tarzı ve neticelerini anlat maya çalışacaktır.
İzmir :Haziran : — 1961
SU AD YURDKORU
6
BÜYÜK İS K E N D E R ’in
A N A D O L U S A V A Ş L A R I
BİRİNCİ BÖLÜM
Iİ s k e n d e r ’in şahs iye t i - Kra l o lmas ı - Aşkl ar ı
İ s k e n d e r A i l es inin sonu
IIİ s k e n d e r ’in Gayes i - D ü ny a Monarş is i Devl e t i -
Yehova ve Ammoı ı t a p ı n a k l a r ı n d a
IIIİ s k e n d e r ’e kar ş ı t e pk i l e r - S u ik a s t l a r - O rd u a y a k l a n m a l a r ı - H i n d i s t a n ve S u s a ’da - Çölü
Geçiş - İ s k e n d e r ’in k a h r a m a n l ı k l a r ı
İKİNCİ BÖLÜMM a k e d o n y a Or d us u ; t e şk i l â t ve t e çh i z a t ı -
Muha re be düzeni • T a k t i ğ i - O rd u ka r a r g â h ı
ÜÇÜNCÜ BÖLÜMö ç s avaş ın ın sebepl er i - Ma ke do ny a ve Pe r s ku v v e t l e r i - Ç an ak k a l e Bo ğa z ı n da n Geçiş - G ra n ik os , I ssos , G av gam e l a s avaş l ar ı ve A n a d o l u ’da d iğe r suvaş l a r - Da ra ve l a k e u d e r ’in sonu
Sayfa
9 İ
16 - 20
21 — 35
36 41
42 — 67
Bib l i ggo ra fya 69
BÜYÜK İSKENDER
B Ü Y Ü K İ S K E N D E R ' İ NA N A D O L U S A V A Ş L A R I
BİRİNCİ BÖLÜMI
İskenderin şahsiyeti - Kral olması - Aşkları İskender Ailesinin sonu
B ü y ü k İsk e n d e r 'in soyu-sopu :
Büyük İskender, Makedonya kralı İkinci Filip’in (M.Ö. 359 - 336) oğludur. Anası Olympias, Epeiros’lu (bugünkü A rnavutluk tarafları) Molossia kralı Neptolemos’un kızı idi. Bu kral, soyunu Truva kahramanı Aşil’e (Akhilleus) çıkarırdı.
İskender M.Ö. 356 senesinde dünyaya geldi.
Babası kral Filip, azimli, çalışkan fakat zevke düşkün bir insandı. Ana Olympias ise kocasının aksi yaradılışta, içine kapanmış, mistik düşünceli idi. Filip bu güzel kadını bir şenlik günü tanıdı ve evlendi. Rivayete göre prenses Olympias gelin olmadan evvel gördüğü rüyada, dört yanını büyük b ir fırtına sarmış, kucağında şimşek çakarak bir ateş çıkmış, bu ateş e trafı yakıp kavurarak kaybolmuştur. Bu şimşek, İskender’dir.
9
Kraliçe ile ruhen anlaşamıyaıı Filip onu ihm âl ediyor, Thessalia’lı dansözler ve Yunanlı odalıklarla vakit geçiriyordu. Üstelik, Haironeia muharebesinden dönüşte, kom utanlarından Attalos’un yeğeni dilber Kleopatra ile ikinci defa evlendi. Buna çok kızan kraliçe Olympias, oğlu İskender’i de aldı, Epeiros’a kendi memleketine çekildi. Ancak İskender orada çok kalmamış, babasile barışarak Makedonya’ya dönmüştür.
İskender, anasını babasından çok severdi. Bu sevgi İm- paratoriçenin daha sonraları devlet işlerine karışm ak istemesine rağmen devam etmiştir.
Eğitimi, Şahsiyeti :
Makedonya kralı İskender küçük yaşından beri kültürde, askerlikte ve bilhassa binicilikte iyi b ir eğitim görm üştü. Babası Filip onu, ilk çağların en büyük fik ir adamı Aristoteles’in yetiştirmesini istemişti. Ünlü filozofu Yunanistandan çağırdı, bunu rica ederken :
— İskender’in doğmuş olduğuna değil, senin devrinde doğmuş bulunduğuna seviniyorum. Ona vereceğin terbiye ve bilgi, kendisine miras bırakacağım ödevi başarmasını mümkün kılacaktır, dedi.
11 yaşında Aristoteles’ten ders almıya başlıyan İskender, zamanın kültürü ile beraber, âsil düşünceleri, büyüklüğü, şehvet düşkünlüğünden uzak durmayı, ölçülü ve engin iç kuvvetini öğretmeninin telkinleri ile kazandı.
Aristoteles (Aristo), İskenderin tahta geçmesi üzerine Atina’ya dönmüştür. İskenderin ölümünden sonra da (M.Ö. 323) Atina’dan ayrılmak zorunda kalmış, az b ir müddet içinde Hal- kis’te vefat etmiştir.
İskender öğretmenine karşı, ondan ayrıldıktan sonra da daima saygı ve alâka gösterdi. Tabiat tarihi üzerindeki araştırmaları için ona, zamanına göre muazzam b ir meblâğ tutan 800 Talent göndermiştir. Esasen İskender’in filozof, şair, sanatkâr ve üstün kabiliyet sahibi insanlara kapısı ve eli açık idi.
kilâtlandırdı. Uzun yıllar birbirlerile harp halinde bulunup za- yıflıyan Yunan yarım adasındaki devletleri (M.Ö. 338) de onlarla yaptığı Haironeia savaşını kazanarak bu Birliğe kattı. Oğlu İskender 18 yaşında bulunmasına rağmen, kom utan olarak iştirâk ettiği bu önemli m uharebenin kazanılmasında bü y ü k yararlıklar, başarılar göstermiştir.
Kral Filip’in esas gayesi tarih î düşman Pers İm paratorluğuna karşı ka t’i neticeli b ir savaş açmak idi. Buna hazırlık olarak bütün Yunanistan ve Adalar’daki şehir mümessillerini K orin t’te topladı. Aralarında genel barış, tedafüi - tecavüzî i t tifak anlaşması yaptırdı. Yalnız İsparta bu anlaşma dışında kalmıştır. İşte bu toplantıda m üttefiklere ilk olarak (Hellen’- ler) adı verilmiştir. (M.Ö. 338 - 337).
Fakat Filip, Pers’lere savaş açmak gayesine ulaşamadı. Olym pias’dan olan kızı K leopatra’yı gene karısının akrabası Moloslar kralı Aleksandros ile evlendiriyordu. Hüküm et m erkezi Aigia’da tertiplediği düğün şenlikleri sırasında Makedonya asilzadelerinden Pausanias tarafından hançerlenerek öldürüldü.
Tahkikat, bu suikastın Pers parasile satın alman b ir gurup Makedonya asilleri tarafından tertiplendiğini, bunların aynı zamanda krallığı ele geçirmek niyetinde olduklarını m eydana çıkardı. Suikastte parmağı olanların b ir kısmı cenaze töreni günü idam edildiler, b ir kısmı da Pers’lere kaçtı. Filip öldürüldüğü zaman (M.Ö. 336) 47 yaşında idi.
İskender’in kral olması, Anasının intikamı :
Filip’in âni ölümü üzerine, ikinci karısından yenilerde doğmuş olaıı erkek çocuk ile, eski haklarına göre krallığa ta lip olan bir takım asiller ve nihayet İskender arasında, hangisinin krallığa getirileceği meselesinde ih tilâflar çıktı.
Bu sırada İskender’in anası Olympias, oğlunun haklarını korumak üzere acele Aigia’ya geldi. Halk çoğunluğu, ve ordu, iyi tahsil görmüş olması, devlet işlerinde tecrübe sahibi bu lunması, savaşlarda gösterdiği yararlık lar sebebile İskender’i tuttu. Böylece 20 yaşındaki İskender, babasının yerine kral oldu.
Filip in icraatı ve ölümü : Ş u hemen lâve edelim ki, krallığa getirilm esini m ü -İlk çağın kudretli b ir askeri ve siyasetçisi olan Filip, Mıi" teakip memleket içinde çıkmış olan kargaşalıkları bastırm ak
kedonya’yj derebeylik idaresinden kuvvetli b ir Birleşik Bal' üzere İskenderin hüküm et merkezinden ayrılmasını fırsat bi- kan Devleti haline getirdi. Makedonya ordusunu yeniden teŞ* en Ana Kraliçe Olympias ın ilk işi intikam ını alm ak oldu. Oğ-
lunun ayrılışından faydalanan Olympias, ortağı K leopatra’ - nın çocuğunu annesinin kucağında iken öldürttüğü gibi, kadını da, kemeri ile kendini asarak in tihar etm ek mecburiyetinde bıraktı.
Genç Kralın Aşkları :
İskender tam manasile erkek güzeli idi. Hafif kırmızı yüzünün ve vücudunun muntazam hatları, geriye doğru serbestçe dalgalanan saçları, tatlı ve erkekçe bakışları, başını tutuşu, sesinin ahengi ve kuvveti ile etrafm dakileri kendisine bağlardı.
Şehvet düşkünü değildi ama, ruhî ve cismanî rabıtaları olmuştur. Ana tarafından soyundan geldiği Aşil’i kahram anlıkta ve sair hususlarda kendisine öm ek edinmişti. Nasıl Asil, silâh arkadaşı (Truva önünde Hektor tarafından öldürülen) Patrokles’i sevmiş ise, İskender de çocukluk arkadaşı, Make- donya’lı asillerden Hephaistion’a aynı hisleri beslemiştir. Komutanlığa yükselen Hephaistion, İskender’in yanı başında bütün Asya muharebelerine katılmış, Hindistan seferi dönüşü (M.Ö. 324) de Ekbatan’a geldiklerinde hastalanarak ölmüştür. İskender bu sevgili ve sadık arkadaşına görülmemiş b ir cenaze töreni yaptırdı, günlerce matemini tuttu.
İskender iki veya üç defa evlendi. Evlilikleri hep Asya’da oldu ve her defasında da Asya’lı kızları aldı. Birincisinde, Sog- diana'da (Bugünkü Afganistan şimali) büyük m ukavem eti ile karşılaştığı Baktria’lı kabile reisi T ürk aslından Oksyartes’in güzel kızı Roksane ile evlendi (M.Ö. 327). Esirler arasında bulunan bu dik duruşlu, asil kız o kadar güzeldi ki İskender derhâl aşık oldu. Babasından istedi, nikâhlandı ve bu şerefe babasını da af etti. Kral, kain babasını bilâhare Satrap (Vali) yapmış, kair. biraderi Histanes’i de Makedonya atlı z a d e g â n alayına almıştır.
İskender’in ikinci evlenişi veya evlenişleri, Hindistan seferi dönüşü Susa’da (bugünkü İran’da, Basra körfezi k u z e y i n de) oldu. (M.Ö. 324).. Kral tertiplediği büyük za fer şen lik lerine kollektif düğün merasimlerini de ilâve etmişti. S u s a ’d a 10.000 Makedonya’lıyı, çeyizlerini kendisi vererek Pers kızları ile evlendirdi. Bu arada kendisi, ölen Pers kralı Üçüncü Da' ra ’nın (Dareios) büyük kızı Barsine ile birlikte asillerden Ok- hos’un küçük kızı Parysatis’i çifte nikâh yaparak aldı. Arka' daşı Hephaistion’a, Daranın küçük kızını, diğer b ir kısım k c
12
mutanlarına da, ki bunlar 80 kadardı, Pers ve Med asillerinin kızlarını nikâhladı.
Makedonya’lılarla Asyalı’ları kaynaştırmak için İskender’in almış olduğu tedbirlerden biri de bu evlenmelerdir. Bu tertip daha çok siyasî bir mâna taşıyordu. Kısaca ifade edelim ki cemaatle yapılan bu düğün merasimi çok tantanalı oldu. Uzun süren içki, müzik dans âleminden sonra gelinler geldi. Şenlik meydanında güveyler sıra sıra bankolara oturmuşlardı. Her kız nişanlısının yanında yerini aldı. Erkekler kızların ellerini tu ttu lar ve onları öptüler. 10.000 öpücük herhalde müzik seslerini bastırmıştır. Sonra da Makedonya’lılar karılarını ve hediyelerini aldılar, evlerine götürdüler.
İskenderin dilber Roksane ile evlenişinin üzerinden üç sene geçmeden bu defa yeniden, hem de iki Pers kızını birden nikâhlamasını, okuyucularımın arasındaki hanımlar - modem hanım lar - herhâlde hoş görmiyeceklerdir.
Ama tekrarlıyalım ki. İskender hesabına bu son evlenişler siyasî bir zaruretin icabındandı. Hellen dünyası ile Şark dünyası arasındaki ayrılıkları ortadan kaldırmayı hedef tutuyordu. Esasında genç kralın kadına karşı pek düşkünlüğü yoktu. Netekim İssos meydan savaşında (M.Ö. 333) Pers kralı Dara’- yı yendiği ve kaçırdığı vakit düşman ordusu karargâhı ile beraber hükümdarın karısını da esir almıştı. Galibin, yenik düşenin herşeyine tasarruf etmesi âdet olan o devirde İskender, dünyanın en güzel kadını bilinen imparatoriçeye karşı nefsine daima hâkim oldu. Ona el uzatmadığı gibi büyük saygı gösterdi.
İskender, birinci karısı Roksane’vi diğer karılarından ayrı tutmuş, ölürken dahi onu başucundan ayırmamıştır.
Söz sırası gelmişken ilâve edelim. İleride tafsilât vereceğimiz gibi, Susa’daki kollektif düğünden bir sene sonra İskender. amansız bir hastalığa tutulmuş, ölüme gittiğini anlamıştı. Şimdiye kadar vücudunun mukavemeti ve irade kuvveti ile b ir çok yaralanmalardan, hastalıklardan kurtulmuş olan genç kral, bu defa sonunun geldiğini görüyordu. Bu son’un Tanrı oğluna (Ammon ve Zeus’un oğluna) lâyık ve Tanrı gibi olmasını istedi.
Kendini Fırat nehrine atarak insanlar gözünden kaybolmak, böylece tanrıların yanına gittiğini gelecek nesillere de anlatmak hevesine düştü. Ateşler içinde ve halsiz bir vaziyette iken son bir gayretle, etrafındakilerden gizlice bu gidişe hazırlandı.
13
Ama Roksane. sevgili kocasının niyetini anlamıştı. O., cta- ha ümidini kesmemişti. İskender’in intiharına mani oldu.
Bunun üzerine İskender içini çekerek, karısına :— Sen benden bir Tanrı olmam gibi ölümsüz bir şerefi
kıskanıyorsun! demiştir. İskender bu sitemde haksızdı. Kadın, kocasının Tanrı olmaması bahasına biraz, biraz daha yaşamasını istiyordu.
Roksane. İskender’in ölümünden hemen sonra onun oğlunu dünyaya getirdi.
İskender ailesinin sonu :
İskender'in ölümünden sonraki devire (Hellenizm Devri’- ne) temas etmiyeceğimiz için, burada ailesi efradının âkibetle- rine dair kısaca malûmat verelim;
Kral'm vakitsiz ölümünün hemen akabinde yanındaki ve imparatorluk içindeki büyük komutanlar, valiler arasında, koca imparatorluğu taksim etmek, yahut İskender’in yerine kral olmak kavgaları çıktı. Bu kavgalar yıllarca sürmüştür.
Bu arada hassa kıtaları komutanı Perdikkas, Makedonya’da bulunan İskender'in anası Olvmpias ile evlenip kral olmak istedi. Askerleri kendisini öldürdüler.
İskender’in gayrı meşru kardeşi Filippos Arrhidaios ile Roksane ve Oğlu Küçük İskender (M.Ö. 320) senesinde - kralın ölümünden üç sene sonra - komutan Antipatros tarafından Makedonya'ya götürüldüler. Filippos. bütün Asya seferinde İskender’e refakat etmişti, fakat aptal denecek derecede kabiliyetsiz. üstelik saralı idi.
Daha pek az zaman önce İskender’in etrafında ona bağlılıklarını birbirile varış edercesine göstermiye çalışan komutanlar. Hellenler devletinin bütünlüğü için yapılmış bütün gayretleri unutarak, koca ülkeyi parçalamaya ve bu parçalardan kendi hisselerini almaya gayret ediyorlardı. Bu öyle bir yağma idi ki. kral ailesinin, meşru taht varislerinin sağ kalması hepsi için tehlike teşkil edebilirdi.
Yağmacılardan komutan Antipatros’un oğlu Kasandros. evvelâ İskender'in anası Olympias’ı ele geçirerek (M.Ö. 316) öldürttü.
Ana kraliçe ise daha evvel. İskender'in gayri meşru kar
14
deşi Filippos Arrhidaios ile bunun karısını ortadan kaldırtmış- tı.
Saltanat mâibi mevkiine geçmiş olan Kasandros nihayet en büyük cinayeti de işledi. Kraliçe güzel Roksane'yi ve oğlu 12 vasma gelmiş Küçük İskender’i de Makedonya'da öldürttü. (M.Ö 310).
15
II|»k#nd«rin C*y«ıl - Dürtya Monarjiıi D«vl«tl-
Y«hova v« Ammon tapmaklarında
l*k«nd«rln Gay««f ı
hkernkt, m îece fütuhat yapmak, hâkim olduğa toprak - font ve milletlere yenilerini katmak için *a varmadı. O, kazandığı toprakları, itaate aldığı çeşitli mJJJetleri Metten dünyanı ile biriktirip kaynaktı ra ra k y<'ni b ir d<rvlot, b ir dünya Devleti yaratmak i itiyordu.
öğretmeni Aristo ki /eİ^rfede tecrübe usulünü değiçtir- ml$, nendin tstiid kollekniyonhrı meydana getirm iş muhtelif d«rvtetb*te ait ÎM A m Y tm üzerinde tetkikler yaptıktan nötr ra «Mıhtır {Politika) eserini yitm iştir, kk m d ü t'v gıı tav» İyelerde buUmtm%iai
•MeHerfltte karın bir komutan, Barbarlara karçı bir efen- di ıjhtFfik davran,- llelUm'İMc dont, barbarlara hayvan veya bitki imikler gîbi muamele ut,#
#Avrupwnn joğuk bi/lğelerindif oturan kavimler ce»urdur- Ur, fakat m n’iıUt ve kain ili? çaİj$rr»aya d verişil değildirler, fiunhrın baçkitlitnm hâkim olrnıva kabiliyetleri yoktur, Ah- ya'daki kavimler b r m n’Mlnrh Elverişli, uyanık kafalı /«kat
M
cesaretsiz/ilrler, Bu ¡sebepte taşlarında bir hükümditr bulunur, kMidileri köledirler, İkisinin arasında yaşayan ileİUmİer ı:,e her iki mizaca maliktirler, Hem &^aretli, hem dü%ünrm; kabiliyetini haizdirler, Bundan dolayı da m iyi b ir d'rvtet »istemi irfnd*’ hürriyete mhifdirler, Uir devirt imlinde birteşirterge bütün milletler ümrinde hâkim olmak kabiHyetindedirler,»
İsk en d er, b ü tü n g m lş b i l g im e ra ğ m en ta r ih in a k l ı n a v e h u a k m iç in d e y e tü o lg u n lu k la r , y e n i p tr tU r v ü cu d a g e ld iğ in» P "k d ik k a t c im iy tm hocasından daha i le r i görüşler*? s ah ip li. O , iıiç b i r m ille tin , b iç b ir to p lu lu ğ u n d ev am lı jjek ilde 7/ j r a î - t ın d a k o l" ı 'lb l y a k m a k i?:tem iyeceğini k a v rıy a c a k k a d a r b il- g l ta b ib i o lm uştu .
Îatifâ ettiği memleketlerde köleliğin adım değiştirip Asya milletlerini kendi koter;i imiş gibi kullanmanın tehlikesini u'/,- miçti,
Dünya Monarflti Devleti %
lîalk kitlelerinde doğacak bir hiddet, bir coşkunluk onun bütün kazançlarım bir anda ortadan kaJdırmıya kâfi gelebilir- 41 Onun için halk kitlelerini kazanmaya gayra t etti. Zira umacı, yukarda m ybfliğimiz gibi, Batı ile Doğu arasındaki farkları kaldırıp, Hallen-ve B arbarlara bir Dünya Monarşini Birliği vücuda getirtmekti
Gerçeklen de Aaya’fılan HeJlen’lere ve Makedonya'hlara köle yapmak hU^eydi, Hel tenler kına zamanda dejenere b ir Afsya’lı olup çıkacaklardı, Zira Asya’da karşılaştı#» kültür ve medeniyet, Grekçe konuşmıyan milletlere vahşi nazarı il« balkan kendini beğenmiş lîellen bilim yaptım hayrette* bırakacak '¿engin bir gelişmeye erişmiş bulunuyordu,
Suriye ve BîVblJ'in muhterem »attat eserieri, edebiyatta, astronomi ve poli teknikte zenginlikleri, binlerce yıllar evvel baklamı# Mısır kültürü, İran ve Hindistan'ın din ve felsefesin* dfrki olgunluklar, Hel tenlerin Asya'lılara yalnız verecek değil, onlardan alacakları pek çok 'kıymette* bulunduğunu açıkça
j$»teriyordu, Bu realite m uvacehende Hüllen * Barbar ayn- ;. lığının ortadan kalkması, kavimterin birbirleri ile kaynaşmaları, birbirlerini tamamlıyan tek bir millet haline gelmeleri
■ Mabetll olacaktı.Bu amaçtan hareket eden tekendirr’in, istila ettiği yerler*
deki milletleri kendisine tatlılıkla bağlamak bitemezinin çok iyi neticeler verdiği muhakkaktır Çünkü O, tek devlet, tek
17
bir millet yaratmak gayesile Küçük Asya’dan itibaren Asy;, içerlerine doğru silindir gibi akıp geçerken, arkasında kalar. topraklara ancak küçük Makedonya garnizonları bırakabiliyordu.
Bundan dolayıdır ki, gerisinde kalan milyonlarca daha yeni baş eğmiş halk kitlelerini itaatte tutabilmek üzere, onların eski idare tarzları demokrasi veya monarşi ise bu rejimleri çok defa olduğu gibi muhafaza ediyor, yerli aşiret veya devlet i fişlerine eski mevkilerini veriyordu.
Meselâ Efes şehir devletinde demokrasiyi yeniden kurdurmuş, Miletos’da halka hürriyetlerini iade etmiş, K aria’nın başına Satrap olarak Kraliçe Ada’yı getirmiş, Hindistan’da Kral Poros’u daha da kuvvetlendirmek suretile mevkiinde ipka etmiştir.
Paganizm’in (putperestlik) hâkim olduğu o devirlerde dahi halk topluluklarının en çok saygı gösterdikleri kuvvet dinî inanç idi. İskender halkı kazanmak için, tanrılarını tanrı olarak tanımaktan da geri kalmadı. Suriye’den Mısır’a geçerken Kudüs kapılarında, Yahudi başrahibi Iaddua, yanında şehrin ileri gelenlerile onu karşıladı. Başrahip pek politik davranmış, mukaddes kitaplarında Pers hâkimiyetinin yıkılacağının yazılı olduğunu, bu hâkimiyeti yıkmanın da İskender’e tevcih edildiğini söylemiştir. Bu söz, bütün Samaritis halklarının genç krala dindarca bir itaat göstereceklerine işaretti. İskender de taşı gediğine koydu, hemen başrahibin tariflerine ve yahudi geleneklerine uygun büyük bir kurban töreni yaptı.
Ammon’un oğlu İskender :
Mısır’da ise, Pers’ler tarafından hoyratça muamele gören rahip sınıfını tuttu. Çöldeki meşhur Ammon tapmağına, hayat tanrısı Ammon - Zeus’e kadar gitti. (M.ö. 331) Mucizeli tapınağın ihtiyar başrahibi onu, kimsenin giremediği, tanrının bulunduğu hususî odaya soktu, orada halvet oldular. Üstelik İskender’e: Oğlum! dive hitap etti. İskender bu suretle Tanrının oğlu Tanrı ilân edilmiş oluyordu.
Kral bu manevi sıfatı, gerek Hallen dünyasındaki, gerek Asya’daki milletleri kendisine daha sıkı bağlamak için kullanmıştır. Hakikatte onun kendi tanrılığına pek inanmadığı, şahsî dostları arasında iken tanrılığı ile alay ettiği de görülmüştür. Bununla beraber her iktidar sahibinin etrafında her zaman türemekle gecikmiyen şakşakçılar îskenderin etrafında
da mevcuttu. Bunlar onu tanrı olarak selâmlamıya hususî bir itina göstermişlerdir.
ilâve edelim ki, Ammon rahibinin İskender’e tanrı Ammon’un oğlu payesini verdiği Küçük Asya’da işitilince, Didy- ma mabedindeki Hellen başrahibi de onu Zeus’un oğlu ilan- etmekte kusur göstermedi.
Bu münevver, ölçülü insanın, hangi gaye ile olursa olsun insanlık tevazuunu bir tarata bırakarak tanrılık payesini kullanması, devri içinde de tenkit edilmiştir. Sonraki bahislerde göreceğimiz gibi, bu yüzden, yakınındaki iki önemli insanı öldürtmek zorunda kalmıştır.
İskender’in tanrılık iddiaları Hellen’ler diyarında pek hoş karşılanmadı. Bilhassa İsparta, ona böyle bir sıfat verilmesine muhalif kaldı ve alaylı bir karar verdi :
— İskender Tanrı mı olmak istiyor, olsun da görelim!Atina’daki meşhur kanun koyucusu Likurgos ise; — Bu
nasıl Tanrıdır ki tapmağından çıkılınca insan kendini temizlemek zorundadır, demişti.
Gölge etm e :
Hâlbuki İskender Asya seferine başlamadan evvel Hel- len’lere çek daha sevimli, mütevazi görünüyordu. Filozof Diogenes ile yaptığı konuşma bunun canlı misâlidir. Bu karşılaşma şöyle olmuştur;
İskender Pers’lere savaş açmadan Yunanistan’daki devletleri itaate almış ve onların mümessillerini Korint’te toplıya- rak kendisini Hellen Birliği başkanı ve Persler ile yapılacak savaşın başkomutanı seçtirmişti.
Kral Korint’te iken Yunanistan’ın her tarafından Hellen sanatçıları, filozofları, siyaset adamları akın akın ziyaretine geldiler. Hepsi de genç kralın sözlerinden, davranışlarından bir takım hikmetler çıkarmak gayretinde idiler. Yalnız Sinop’- lu (Sinope) filozof Diogenes yerinden kıpırdamadı. Şehrin yakınındaki spor meydanı duvarının önünde meşhur fıçısının içinde kendi âleminde idi. Felsefe tahsili yapmış olan İskender şüphesiz Diogenes’in adını ve mizacını öğrenmişti. Onun nerede bulunduğunu sordu, kalktı ayağına kadar gitti.
Fıçısının önüne uzanmış, güneşlenir vaziyette bulduğu filozofa selâm verdi ve kendisinden bir isteği olup olmadığına sordu. Diogenes’in cevabı herkesçe malûmdur;
18 19
— Gölge etme, başka ihsan istemem!Fakat asıl iski'nder'in buna karşılık söyledi# soz **rıt<*r»-
»andır. Aristo’nun taleben ve kendinin! sonradan Tanrı olarak gostermiye gayret <*den İskender, (dünya hazlanndan, İhtı raslarından feragat suretile hakiki hürriyete ulaşmak «kolu nün mümessili) ünlü filozofa şu galeri ile mukabele* etti:
— Zeus adına yemin ederim ki eger İskender olmasaydım, Diogerıes olmak i/rterdim!
III
İskender'in politik görüşlerine karşı tepkiler - Suikastlar Philatos, Alektandrot, Kara Kleitos, Kallittenet - Ordu ayaklanmaları - Hindittanda ve Suta’da - Çölü Geçiş *
İskender'in feragat ve kahramanlıkları
İskender'in Politik taktiğine karşı tepkiler :
Kalabalık çeşitli milletleri içten kazanmak ¿uretile Asya’ya temelli hâkim olmak iitiyen kral, halk yıg;nlannın dini inançlarını ve alışmış bulundukları idare tarzlarını muhafaza etmelerine müsaade ediyordu. Ege’deki Yunan şehirlerini, Lykia BirJigj şehirlerini wrbest bıraktığı gibi, Suriye'de. Mısır’da, Hint topraklarındaki mülki taksimata ilişm**di. S^trap- lık’lara (valiliklere) çok defa, kahramanca mukavemetlerini takdir ile karşıladığı yerli idarecileri tâyin etti Tabiatile bun- lann yanına MakedonyalI komutanlar, vertji işlerine bakacak maliyeciler bırakıyordu.
Doğuya açıldıkça ölümden, ihtiyarlıktan, sakatlıklardan ordusunda eksilenlerin yerine ana yurttan yeni asker top’a- mak için gönderdiği adamlarına, Hellen halkından binlercesi katılıp beraber geliyorlardı. İskender bunları, geçti# yerlerde kurduğu yeni şehirlere (70 den fazla şehir kurmuştur, lsken-
21
derim şehri bunlardan biridir.) -Hellen kolonisi olarak bırakıyordu. Böyiece Batı ve Doğu halklarının birbirile kaynaşmasını sağlamak istiyordu. Gerçekten de bu kaynaşma İskender'in ölümünden 100 sene kadar tesirlerini göstermiş, ondan scııra Asya'daki Hellen izleri silinmiştir.
İskender kendisi de bir taraftan Asya âdetlerini benimsiyordu. Dara’mn ölümünü müteakip her taraftan tebrike gelen Asyalı lan yerli elbiseler giyerek, Asya’ya mahsus törenlerle kabul tîmiye başladı. Artık Asyalılara ait olduğunu göstermek isöyoniu.
Bu tutam aynı anda Makedonya ordugâhının eski sâde hayatmı Boğucun debdebeli saray hayatına çevirmekte id i İskender'in çetin bir askerlikle* ihtişam ve rehavet ifade .ed̂ -ı Asval; saray hayatmı kendi yaşayışında bagdaştTabil- men hayrete şayandır. Onun Asya’lı muhteşem elbiseler içinde büyük seremoni ve eğlencelerle geçirdiği gecelerden sonra, ertesi sabah Makedcnyalılann başında en önde savaşırken g£rüMü|?ü çsk olmuştur.
Büyük İskender'in Asyah komutanlara, Satraplara Make- doEyalüaiîa eşit muamele yapmıya başlaması» bilhassa yaşlı %aaerallerin hoşuna etmiyordu. Bu ve diğer bâzı sebeplerle İskender’e kargı bîr kaç defa suikastler, hattâ ordu ayaklan- 22alan yapürniftır. Kral her defasında talihli ve cesareti, hitabeti, ikna kudreti He bu suikastienden kurtulabildi, ayak- iım sak n yafaşforâı. Bu olaylardan başhcalannı anlatacağız;
J*İûIatos sttîkastı ;
Bsra’s îs kendi adamları tarafından öldürülmesini müteakip. £MÖ- 230) j ih sonlarına doğru Makedonya ordusu Baiiria (Bvtasaö) d m H int Kafkaslanna doğru ilerliyordu. Yaîda bir çok zoriıûdus, «âyetler çekildi Asker yorgun, bezgindi îikşstâefi de lıpkî Dara gibi ortadan kaldırmak îsti- rerJerç teşebbüse geşmek için bu durum uygun göründü.
Orda P rag îria (Kchirian) da konaklamış, dinleniyordu. S i ^ ş e b b û s ü n ü ük olarak subaylardan Dimnos tasarladı, S ir Itlp tş ysk&ek ye£#*nn 4e aynı fikirde olduğunu bili- j'jvâa. lyjtsüa&iKsâ ytikm arkadaşı d i^e rb ir subaya, o da ' kardeşine İki kurd&ş bu işten ^kindiler, vaziyeti kralai ^ j r s s r r a karar verdiler Kardeşlerden Kebaîinos, k a r ş ı s ı
22
ilk çıkan MakedonyalI atlı zadegan kıtası komutanı FhîJatoa’a vaziyeti anlattı.
Komutan Philatos, o şırada Mcdia satraphğı merk'sz: Ek- batana’da ordunun önemli kuvvetleri il# Per:> hazinecini korumakla vazifelendirilmiş meşhur general Parmerıion*un oğludur,
Philatos suikast haberini alınca hemen kral’a eriştireceğine, saklayıp benimsedi ve Kebaîinos’u oyaladı. Vaziyeti kavnyan genç subay bu defa haberi kral’a bir uşağı vasıtasile iletti, kendisi de izahat verdi. Önce Diranos yakalandı, fakat o kendini öldürdü. Sonra da alman tertibat ile komutan Philatos tevkif edildi. General Parmenion'un, okluna, böyle bir suikast tertiplenmesini uygun gördüğüne dair yazdığı mektup da ele geçti. Parmenion’un mukabil tedbirlerden ha- Ler alamaması için Ekbatana’ya giden yollar muhafaza altına alındı.
Anlaşıldı ki, gerek Parmenion, gerek Phihtm bir çok mu- harabelerde gösterdikleri hizmetlere karşılık İskender’den mükâfatlar almış olmalarına rağmen ona, içten İçe kin besle- inişler, öldürüleceği günü hesaplamışlar, katilleri hazırlamışlardır,
Makedonya ananelerine göre kral suikastçıları hakkında ordu hüküm verecektir. Büyük bir meydanda asker toplandı, Kral ortaya gelerek ihaneti anlattı. Sonra da sanığın kendini serbestçe savunabilmesi için toplantı yerinden ayrıldı.
A:;ker, bir çok muharebelerde yararlığını gördüğü bu yaman komutanın halinden müteessirdir, Philatos her şeyi inkar etti, kendisinin, kardeşinin, babasının hizmetlerini hatırlattı. Fakat ağzından kaçırdığı şu.*
— Kin ile korku despot’u azapta bırakır. Zaten hepimizin de şikâyet ettiğimiz bu, değil mi
Sözleri Makedonya!ılan dehşetli kızdırdı, Hainlerin ölüm ile cezalandırılmalarına karar verdiler,
İşkence altında itirafa mecbur bırakılan Philatos, MakedonyalIların mızraklarile öldürüldü. Gizlice Ekbatanaya gönderilen küçük bir askeri heyet de Parm«»iyrftı orada öldürttü,
Philato* ile komutanlardan Afekmndros da ¿Mürüidü ki, bunun suçu'daha evveline aittir ve ■çöytedir.;
13
Akkundros’un Htyanatl t
İskender'e -birinci suikast tertibi* daha A sya se fe rin e baş Uıdtğttmı ilk senesi (M.Ö. 334) kışına doğru t;üııey A nadolu sahillerini ok' g i r d i ğ i vv A ntalya körfezine u laştığ ı sırada Plutsells'te iken ortaya çıkarılm ıştı.
Suikastı yapmak istlyeıı Lynkestes’li Aleksandros» Makedonya kralı Filip’in öldürülmesi hâdisesinde rol oynıyun w idam edilen Heromones İle ArrobflU«*un kardeşleri idi,'Babayı iildütüien İskender’i hemen kral olarak kabul ettiği için suçu t\İ edilmiş, halta komutanlık mevkiine getirilerek önemli vazifeler de almıştı.
Kardeşlerinin idamım bir türlü unutamıyan bu adamı Pers kıah Dam, İskender'i ortadan kaldırmak Üzere kullana- bileeefihıl hesap etti. Elaltından ona haber göndererek, İskender'i öldürdüğü .takdirde« Makedonya krallığını ve 1000 laleli t vaad etti,
Bu suikast teşebbüsü, düşünceden ileri gidememiştir. Da- ra'mn araya koyduğu Pers haberci Sisimes, son bir konuşma için Aleksandrm ile buluşmıya geldiği sırada yakalandı, her şeyi anlattı. Bunun üzerine Aleksandros hapsedildi ve muhakemesi daha sonraya bırakıldı. Aleksandros dört sene sonra Dragonia'da, komutan Philatosla birlikte idam edilmiştir. Ce- y.anm bu kadar geciktirilmesi, kayıııbabası general Antipat- t\w‘un ilk savaş yıllarında gücendirilmek istenmemesinden dolayı olmuştur.
Kara Kleitos Hadisesi i
M.Ö. 329 k*ş'nda da bir takım yıpratıcı askeri hareketlerden sonra Makedonya ordusu Baktria’dan Soğdiaııa'ya (Afganistan kuzeyinde Semerkant, Tajikistan ve Özbekistan dolayları) gelmişti. Dinlenmek ü?ere bu satraplık merkez,i Manikanda'da kalındı. Büyük şenlikler, av partileri yapılıyordu.
İskender'in, güney komşu vilâyet Baktria satraphğmu tayin ettiği Kara Kleitos da bu şenliklere katılna ly a gelmişti Kleitos, (daha sonra 'tafsilâtım vereceğimi*) Çanakkale'deki Granikos muharebesinde İskender’i ölümden kurtaran adamdır. Küçük Asya'da Perslerle yapılan bu birinci savaşın en kutgın bir yerinde İskender iki Pers komutanım arka arkaya mızrak iie öldürdüğü sırada Lydia satrapı Spitridates de kılıcını krnlm ensesine nişanlamış indiriyordu ki, Kleitos yetiş* ti onu öldürerek İskenderi muhakkak bir ölümden kurtardı.
Bu yaman döğüşçü, İskender tarafından önemli bir savaş birliği olan Hypparkiu - Ağır süvari tabum (bunlardan iki tabur vardı ve her birinin 8 süvari bölüğü mevcuttu) komutanlığına getirilmiş. îran’m işgalini müteakip de Sogdiana sat* raphğına atanmıştı.
Yukarıda bahsi geçen şenlik ziyafetlerinden birinde, hükümdarlar ve umumivetle iktidardakiler etrafında hiç eksik olmıyan ve tabiatile İskender'in yanında da bulunan dalkavuklar krala yaranmak için onıuı Tanrı Herakles'ten üstün olduğunu ileri sürdüler, içtiği şarapla kafası dumanlanmış bulunan mert Kleitos, Tanrı mefhumuna ve Tanrılara hakaret .edilmesine dayanamadı. İskender'in hiç te söylendiği şekilde harikulâde bir insan olmadığını, kaşanılan zaferlerde MakedonyalI askerlerin müşterek llü sesi bulunduğunu söyledi.
İskender, sevdiği ve büyük itimat beslediği bu komutana içerledi, fakat kendini tuttu. Sadece» hem Kleitos’uU dikkatini çekmek, hem de meddahlıkta ileri gidenleri frenlemek üzere :
— İçki âleminde ses çıkarmadan oturmalı, ama dalkavukluk ta yapmamalı dedi.
İskender’in gözüne girmek istiyenler bu İhtan anlama- matlıktan geldiler, bu defa babası Kral Filip’i ele aldılar. Onun büyük işler yapmadığını. İskender’in babası olmakla şöhret bulduğunu söylediler. Kleitos artık kendini tutamadı, Filip’in yaptığı işleri övdü, îskenderin yaptıklarını küçülttü ve :
—- İskender! Granikos savaşında seni kurtaran bu eldir!Hitabİle sağ kolunu kralm yüzüne doğru gururla uzattı.Herkesin karşısında yapılmış olan bu harekete İskender
fazla dayanamadı, silâha sarılmak istedi, Dostlar daha evvel davranıp silâhlarını uzaklaştırmışlardı. Kleitos’u da dışarı çıkardılar. Fakat O geri döndü, ve tekrar ziyafet yerine girerek;
— İskender, işte Kleitos buradadır, diye bağırdı.Henüz hiddet halinde bulunan İskender büsbütün coşarak,
muhafızlardan biriıün elinden mızrağı kaptığı gibi Kleifos’a fırlattı. Kleitos cansız yere yıkıldı.
Şuur dışı âııî bir kararla yaptığı bu hareketi müteakip İs* kehder’in aklı başına gelmişti, Ne çare kl en sadık adamlarm
ı ş
dan birini kendi elile öldürmüş bulunuyordu. Büyük bir pişmanlığa. ve kedere kapılan kral çılgın bir hareketle Kleitos’- un göğsünden çıkardığı kanlı mızrağı ters tarafından yere dikti. Mızrak üzerine atılarak kendini de öldürmek istiyordu Etraftakiler önlediler.
İskender Kleitos’un na’şı üzerinde üç gün yemeden içmeden ağlamış, kendi sütanası olan Kleitos’un kız kardeşi Lani- ke’yi sayıklamış, derin bir mâteme düşmüştür.
Kallistenes’in öğütleri ve sonu :
Büyük İskender’in Asya seferinde yanında götürdüğü başlıca iki Hellen tarihçisinden biri Olyntos’lu filozof Kalliste- nes’tir. Kallistenes, İskender’in öğretmeni Aristoteles’in yeğeni ve talebesidir. Onu krala Aristoteles göndermişti. Diğer tarihçi ve aynı zamanda Sofist olan Abdera’lı Anaksarkhos, İskender’e felsefi irşadlarda bulunurdu. Kallistenes, Peripitas felsefe okuluna mensuptu. İlk olarak İskender’in tarihini yazmıştır.
İskender’e Tanrı muamelesi edilmesine, etrafındakilerin ve hususile Anaksarkhos’un bu konudaki muraice fik ir ve sözlerine Kallistenes iştirak etmez, karşı dururdu. Bu düşÜH- cesini de şöyle belirtirdi :
(İskender’e bir insana yaraşmak şartile lâyık olmıyan hiç bir şeref yoktur. Fakat dünyada Tanrılara gösterilen saygı tezahürleri ile insanlara gösterilmesi icap eden saygı arasında belli-başlı farklar vardır. Meselâ İnsanlar, selâm verenler ta rafından öpülürler. Tanrılar ise yüksek bir mevkie konulur, onlara dokunulmaz bile.. Nasıl İskender, yanlış ve haksız bir seçim ile rasgele bir adamın krallık mevkiine çıkmasını istemezse, Tanrılar da kendi kendine Tanrılık şerefini benimseyen veya başkaları tarafından bu şerefe ulaştırılmak istiyen insanlara kızarlar.)
Bir gün İskender bir mecliste Kallistenes’ten Makedonya lI lar ı övmesini istedi. O da, kendine mahsusu belagat ile bu işi yaptı, alkışlandı. Arkasından İskender, ünlü bir şey i övmenin kolay olduğunu söyliyerek, bu defa da Makedonya’- Jılar aleyhine konuşmasını, onlara haklı suçlar bulup, daha iyi olmalarını öğretmesini istedi. Kallistenes bu işi bir az acı şekilde yaptı. Dedi ki:
— Grekler arasında hiç eksik olmıyan uğursuz kavgala r sayesindedir ki kral Filip ile İskender kuvvetlenebilmişler- dir. Kargaşalık arasında zavallı bir insan bile şerefli mevkilere yükselebilir.
26
MakedonyalIların Yunan yarımadasını işgal etmelerine telmih olan bu sözler orada bulunanları hiddetlendirdi. İskender de asık suratla:
— Bu Olyntos’lu sanatını değli, bize olan kinini gösterdi, dedi.
Yaptığı gafa pişman olan Kallistenes oradan korku içinde evine dönmüş: (Patrokles’te ölmek zorunda kaldı ve O, senden daha fazla bir varlıktı) sözünü üç defa tekrarlıyarak, kendini azarlamıştır.
327 senesi baharında ve ordunun Hindistan üzerine yürüyüşe geçmesinden evvel Baktria satraplığı merkezi Baktra’da bulunulduğu sırada İskender gene bir Tanrılık seremonisi yapılmasını istemişti. Kral sofrada altın bir tas alarak merasime iştirâk edenlerin şerefine içiyordu. Kralın selâmladığı adamlar da sıra ile kendi taslarını boşalttıktan sonra ayağa kalkarak Prokynesis (yerlere kapanmak suretile bir nevi tapınma) yapıyorlar ve kral onları öpüyordu.
Sıra Kallistenes’e gelmişti. Kral onun şerefine içerek selâmladı ve sonra yanındaki ile konuşmıya başladı. Bunu fırsat bilen Kallistenes, tasından şarabını içti, fakat tapınma hareketini yapmadan doğruca kralın yanma gitti. İskender bu hareketi görmezlikten gelmişti. Oradakilerden biri ayağa kalkarak: (Ey kral, onu öpme, içimizde tapınmayı yapmıyan tek insan Odur) diye bağırdı. İskender de onu öpmedi. Kallistenes, geriye yerine giderken bir espri yumurtlamaktan kendini alamamıştır: (Ne yapayım, böylece ben de bir öpücük zi- 3'anla buradan giderim.)
Kallistenes’in bu küçülmiyen - etraftakilerin ifadesile - gururlu hareketleri devam etmekte idi.
Yeni suikast Kallistenes’in sonu :
İşte bu sıralarda genç âsillerin İskender’e bir suikastları olmuştur.
Kralın maiyetindeki genç âsil çocuklardan Hermolas, filozof Kallistenes’in talebelerinden ve hayranlarındandır. Öğretmeninin düşünce ve temayüllerini pek benimsemişti. Öte yandan İskender’in Makedonya’lılarla Pers’leri b ir tutmasından kızgınlık duyanlar arasında idi.
Hermolas kralın iştirâk ettiği bir av partisinde, saray geleneklerine riayet etmeksizin. İskender’den evvel mızrağını
27
fırlatarak, karşılarına çıkan bir erkek domuzu öldürmüştü. Buna kızan İskender, onu dövdürdü ve binek hayvanını altından aldırarak herkes karşısında cezalandırdı. Hermolas gençliğe hâs duygularla bu hareketi hiç unutmadı.
Hermolas’ın gene âsil çocuklardan Sostratos adında bir aşığı vardı. Bu genç 330 senesindeki Philatos suikastında adı geçen fakat mahkeme sonunda temize çıkan falanks komutanlarından Amyntas’m oğludur. Hermolas İskender’den öç almadıkça yaşıyamıyacağmı arkadaşına bildirdi, onu kandırdı. Daha bir kaç genç bunlara katıldılar. İçlerinden Antipatros’un nöbetine tesadüf eden gece, uykusu sırasında kralı öldürmiye karar verdiler.
Eğer bir falcı kadının İskender’i ikazı ve birbirile sevgili vaziyette olan gençlerden birisinin dehşete düşerek durumu haber vermesi olmasaydı, İskender bu suikasta kurban gidecekti.
Suikastçı gençler yakalandılar, teşvikçi vaziyette görülen Kallistenes de tevkif edildi. Hermolas işkence altında itirafta bulunurken dahi İskender’i suçlandırmaktan çekinmedi; (Kralın taşkınlıklarının arttığını, Philatos’un haksız idam edildiğini, Kleitos’un sarhoşlukla öldürüldüğünü, İskender'in Med kıvafetile dolaştığını, kendine taptırdığını...) söyledi.
Gençlerin hepsi taşlanarak öldürüldüler, Kallistenes’te işkence edildikten sonra asıldı.
Poros ve İskender :
M Ö. 327 senesi baharının sonlarına doğru Baktria’danHindistan üzerine hareket eden İskender, yaz ayları içinde bir takım çetin savaşlardan sonra kuzey Indus’a kadar olan sahayı ele geçirmişti. Bu araziyi (Indus’un berisindeki Hindistan) adı altında bir satraplık yaptı. Yürüyüşe devam ile Indus nehri ile Hydaspes ırmağı arasındaki bereketli ovalara girdi.
Burada o havalinin en büyük Hind hükümdarlarından Po- ros’un büyük ordusunu sekiz saat süren çetinve tehlikelibir muharebede yenerek, yaralanmış olan hükümdarı esir aldı. Bu savaş yalnız İskender’in değil, İlkçağın en önemli savaşlarından biri sayılmaktadır.
Poros’un İskender’e esir olması alâka çekicidir. Yaşlı fa" k a t çok uzun boylu ve dinç hükümdar ordusunun başında p ek kahramanca dövüşmüştü. Sonunda Hind ordusu d a y a n a m a d ı .
kendisi de ağırca yaralandı. Etrafı sar İmiş olmasına rağmen filinin üzerinde muhasara hattını yarmıya çalışıyordu ki, İskender bu kahraman düşmanının sonunda öldürüleceğini görerek, yanındaki Hintlilerden bir kaçını ona, savaşı artık bırakması için yolladı. Poros bu dostça sözü dinledi, İskender’e doğru gitti.
Makedonya kralı, levent endamına, güzelliğine ve bilhassa yaralı ve esir olmasına rağmen, galibine doğru sanki bir yi- ğitin bir başka yiğiti ziyarete gidiyormuş gibi, başı yukarda asaletle yürümesine hayran kaldığı Poros’u hürmetle karşıladı. İlk sözü İskender söyledi :
— Ey hükümdar, sana nasıl muamele etmemi istiyorsun?Poros cevap verdi:— İskender, bana kralca davran...Bu cevaptan da memnun kalan İskender, tekrar konuştu:— Ben kendim bunu yapacağım, fakat sen kendin için ne
arzu ettiğini söyle.Poros :— Kralca sözümün içinde isteklerimin hepsi var, dedi.
İskender, Poros’u, kendine tâbi olmak üzere hükümdarlıkta bırakmış, hatta onun kudretini artıracak tedbirler de almıştır.
Bir kısım kaynaklar İskenderın Ganj nehrine kadar ilerlediğini söyler isede bu seferin son hududu Hyphasis ırmağı (Pençabm-Beş nehirin en doğuda olanı) dır. İskender, esasında Ganj’a ve hatta yakın sandığı - zamanın coğrafya bilgisi pek zayıftı - Doğu Denizine ulaşmak, yahut Ganj’dan aşağıya Bengal körfezine inmek ve bu büyük ülkenin zenginliklerini ele geçirmek amacında idi.
Ordu ayaklanması :
İskender Hydaspes ve Hyphasis nehirleri arasındaki küçük Hind hükümdarlarına da boyun eğdirmişti ki, Makedonya 'lı askerler savaşa devam etmemiye karar verdiler. Bu zamana kadar çekmiş oldukları meşakkatlere, karşılaştıkları tehlikelere ilerde daha büyüklerinin katılacağını hesap ederek, kral emir verse bile arkasından gitmemeye yemin ettiler.
2921
İskender şimdiye kadar bir kısım komutanlarından, yakın . . . . . . . ,lanndan itaatsizlik, hıyanet görmüş olmasına rağmen, askev Ordu Hyphasis nehiri kenarında dönüş hazin ; karına baş- daimn kendisine itaatli ve sadık kalmıştı. Bu haLer onu sık! iadığı sırada (M.O. 326) senesi Ağustosunun sen günleri idi. ve telâşlandırdı. Kıt’a komutanlarını tophyarak. Yavuz Sui-tan Selim'in Iran seferinde Yeniçerilere yaptığına benzer, bir İskender’in feragat ve kahramanlıkları
konuşma yaptı. Dedi ki : 20 yaşında Makedonya devletinin ve ordusunun başına ge. . . , . . , , J T . - J , ı ~ ı - 4. çen İskender, cesareti, savaşçılığı, güçlüklere tahammülü, fe
- Arhk eski gayretim* kalmadı. Peşimden gelmek iste- * askerl erine güzel örnekler vermiştir. Bu cidden mıyorsunuz. Halbuki Ganya ve Doğudaki denize yaklaştık. bahadlr d ^ ^ ^ savaşlarda ordunun en önündeSeferlerimiz orada bitecektir. Tanrının bu dünya için çizmiş dSvü k. en tehlikeli sahnelere atılmak sebebile bir kac de- oldugu sınırlar Makedonya devletinin sınırları o malıdır. Fa- fa ö]üm tehIikeleri geçirdjL a^ır vara]ar aIdl- Bunlardan ' birikat M akedonyalIlar artık teh likelerden korkuyorlar.... şö v le olm uştur- " ”
İskender’in büyük talakatla pek uzun devam eden nutku ~ u • j >■ t- • •• •, , , . , - •• - - . v . , . tt ı Ordunun Indus nehrinden aşağıya, umman D en iz in e ın-dınlıyenlerde hiç bir musbet tepki yaratmadı. Herkes susuyor. ^ ve Gedrosva (bugttnkü Bülücistar.) üzerinden gerive kimse cevap vermiyordu Kralın devamlı » ra n karşısında. dönmesi Iânlan- t , fskender ge,digi vo)dan de?İL bu »old;ınmımarebelerde kahramanlıklanle tanınmış komutanlardan Ko- d8nerek ^ Persis (L o ştan ) havalisinde' yaşı*ınos m aye soz a ı . ^ an kavjmıeri de itaate almak ve bövlece İmparatorluğun hu
— Kralımın itimadını kazanmış bir asker olarak açıkça dutlarını İndus nehri ile çizmek istiyordu, konuşacağım. Eski savaşçılardan aramızda sağ kalanlar pek ~ , . . . .azdır: Bir kısım asker de istilâ ettiğimiz memleketlerde, /en i . <“ ;0 - 3WJ en™ ^as.m .nm ilk günlerinde nehir yolu ilekurduğumuz şehirlerde kalmış, birbirinden avrılmıştır. Bütün ^ k e t e S ^ . Donuşe karar verildikten sonra Hydaspes ı , r, -ı v, o +• • • j J - ı t i j »■ nehırı kıyılarında toplanılmış ve civardaki dağların kereste-bu kahramanlar vatan ve aile hasreti içindedirler. İskender ır. . , • -u- j x ı mkendilerine sa£ladı£ı söh-et ve servetlerin zevkini <mavurtH sınden >’em bir donanma yaptırılmıştı. Bu ırılı ufaklı gemıle- n ' J , K ; 1 anayurtta rin n - h naklive gemileri olmak üzere 1000çıkarmak ıstıvorlar. Bovle bir ordu venı savaşlara elverişli , , \ ~ , , * u. -ı *ı“ı t- ı. -i i miî t , " , , , ,. , ı- I , Tj * kadardı. Orduda mevcut Fenikeliler Kıbrıs lılar, M ısırlılardeğildir. İskender de kendi yurduna dönmeli, eger kaldığımız i!e E Ada,a n Hellen’ler gemici ve kürekçiyerden yem savaşlara devam etmek istiyorlar sa. yem b ir ordu perscmeI; t H ^ ¡ ^ a r d , .ile fcura’ara gelmelidir... * v
, Tek başına düşmana hücum :Kornosun sozlen şiddetle alkışlandı. Bir çoklan ağlıyor
du. O anda istediği neticeyi alamıyacağmı anlıyan İskender Indus deltasına kadar dönüş yolu üzerindeki kavimlerletoplantıya son verdi. Ertesi gün komutanları tekrar topladı, de çetin savaşlar yapıldı. Bir defasında İndus kıyılarındaki onlara kızgın kızgın : M alların büyük bir şehrinin iç kalesini almak için çetin bir
dövüş devam ediyordu. Hintlilerin ağır ok atışları karşısında— Ben ileriye doğru yoluma devam edeceğim. Yeni işler MakedonyalIlar bunalmıştı. Merdivenleri ağır ağır getirdik-
vnpmak istiyen cesur insanlar beni takip eder. Makedonya’- îerini gören İskender, bunlardan birini kaparak kaleye sokui- lıları arkamdan gelmiye zorlamıyorum. Istiven gitsin, Make- du. Merdiveni duvara dayadı, sol elinde kalkan, sağ elinde kı- conva’da vatandaşlarına, kralını düşman memleketinde bırak- iıç, tırmanmıya başladı. Arkasında yalnız üç MakedonyalI varlığını anlatsın... dedi. dı. Biri İskender’in kutsal kalkanını taşıyordu.
Bu sözlerden sonra tekrar çadırına kapandı, iki gün dışa- Kral hem kendini koruyarak, hem savaşarak merdivendenrı çıkmadı. MakedonyalIlar herşeye rağmen sözlerinden dön- surun üstüne sıçradı. Arkasındakiler de aynı hareketi yapt’- mediler. Büyük İskender artık ilk defa mağlûp olduğunu anla- 1ar. Bunu gören askerler gayrete gelerek İskender'in çıktığı mıştı. Kararını değiştirdi. Bunu askere bildirdi. Makedonya’' merdivene tırmanmıya başlamışlardı ki. bu kadar ağırlığı çe- î:înr dönüş kararını büyük sevinç ile karşıladılar. kemiyen merdiven kırıldı, hepsi aşağıya yuvarlandılar.
30 31
Parlak «ilâhlarından ve miğferindeki tüyden, H İn t'liîir kralı tanımışlardı. İliç biri ona sokulmıya cesaret edemiyor, sadece uzaktan ok, kargı, taş atıyorlardı. Sur üstünde açık bir hedef teşkil ettiğini gören İskender, bulunduğu yerden hesap. 1ı bir sıçrayış He tek başına kalenin içine atladı. A rkasını duvara dayayarak üzerine gelenleri kılıç ile öldürüyor, kalkan: ile de kendini koruyordu. Bu sırada üç MakedonyalI da kralı?, yanma athdılar, Bunlardan biri ok ile yaralandı. B ir başka ok İskender'in zırhını delerek göğsüne saplandı,
Kralın göğsünden kan ve ciğerlerinden hava fışkırıyor.. Fakat O yaralandığının farkında değildir, dövüşe devam edi yor, Nihayet kuvveti tükendi, yere yuvarlandı. İki Makedon yalı yanına sokuldular. Bunlardan b iri kendi kalkanını, diğe ri de kutsal kalkanı kralın üstüne örterek onu korum ıya çalı sıyorlar. Pek az sonra onlar da yaralanıyor.
İskender ve arkadaşları için ölüm kendisini gösterdiği m rada, krallarının burçtan kale içine atladığını görüp heyecan lanmış bulunan MakedonyalIlar, ellerine geçirdikleri h e r tü r İÜ tırmanma araçlarım kulelere dayayarak kale üzerine çıkmışlardı. Krallarının durum unu görünce büyük b ir hiddetle aşağıya atlayıp İmdadına koştular.
Ok halâ İskender'in göğsündedir. Okun ters kancası göğ »tinden çıkarılmasına imkân vermiyor. Bir aralık kendine ge= len kral, kılıcı ile yaranın genişletilmesini ve okun çıkarılm a sim istiyor. Böyle yapıyorlar.
Bu ağır yaraya ve kan kaybına İskender yedi gün m ukavemet etti, nihayet Ölümü atlattı, Tam am ile iyileştikten sonuı dostlan, onu böyle b ir kral gibi değil, b ir e r gibi kendisini lehli keye atmasından dolayı tenkit ettiler. Orada bulunan Bo iotJVlı ih tiyar b ir a rker ileri çıkarak, İskender'in çok hoşun; giden şu sözleri söyledi :
— Erkeğe büyük işler yaraşır, fakat yapan katlanm ak zo rundadır!
Çölde bir yudum suyun değeri t
İskender icap ettiği zaman feragate, m üşkillere taham mülde de askerlerine kendinden örnekler verm iştir.
Gene bu Hindistan seferi dönüşü îndus deltasına inen İskender, burada orduyu üçe böldü. B ir kısım kuvvetler, Ağn lık lan da alarak yakın arkadaşı general H ephaistion İdaresin
31
de Gedrosya kuzeyinden, diğer b ir kısmı Amiral Nearkhos komutasında donanma ile denizden, Susa'da birleşilmek üzere hareket etti. Kendisi de en çetin yoldan, (vaktile Kraliçe Se- miramis'in de büyük kayıplar vererek geçtiği) Gedrosya (Bu- lucistan) çölünden geçerek bu taraflardaki kavfmleri de itaate alıp Susa'ya gelecekti,
ÇÖl geçişi çok zahmetli oldu. Uzun günler kızgın kum lar üzerinde susuz ve aç kaldılar. Askerin elbiseleri, ayakkabıları param parça olmuş, içlerinden pek çoğu aç, halsiz b ir hâlde a rtık yürüyüşe devam edemiyerek kum denizinde ölüp kalmıştır. Kimsenin kimseye yardım edecek hali yoktu. İskender de »usuz, yanaç, kızgın kum lar üzerinde askerinin başında yaya yürüyordu.
B ir kaç asker su aram ak için etrafa açılmışlardı. Bunlar b ir yarık ta b ir az su buldular, bir miğfere koyarak koşa koşa İskender’e getirdiler. Kral miğferi aldı, getirenlere teşekkür etti, fakat suyu herkesin dehşetle açılan gözleri Önünde yere döktü, Bu hareket askerin gözlerini yaşartmış, sanki herkes su içmiş gibi olmuştu.
İskender, iki aylık bu çöi yürüyüşünden sonra (M.Ö. 324) senesi Şubatında Susa'ya gelebildi. Hind seferi başlangıcında120.000 yaya ve 15.000 atlıyı bulan ordu mevcudundan, b ir çok savaşlar ve bu çöl geçişi zayiatı sebebile dörtte biri kaybedilmiş, Makedonya’lıların sayısı ise 25.000 ne düşmüştü.
İskender’den bir az sonra Hephaistion ordunun diğer birlikleri ve ağırlıklarile Susa'ya geldi. Arkasından Amiral Nearkhos da donanmayı getirerek Sus ırmağında demirledi.
Orduda ıslâhat :
Kral Susa'da tertiplediği büyük şenlikler ve yukarda anlattığımız kollektif düğün merasiminden sonra M.Ö. 324 Temmuz ortalarında Dicle nehri üzerindeki Opis şehrine gitti. Daha 331 senesinde Kuzey İran seferine başlamadan Satraplara (valilere), mahallî halk arasından seçecekleri gençleri Makedonya silâhlarile Makedonya savaş usulüne göre yetiştirmelerini 'emretmişti, Satraplar böylece hazırlanmış 30.000 genç askeri Opis'e getirdiler.. İskender (Epigon) 1ar adını verdiği bu îran 'lı askerlerden başka, Asya'lılar içinde temayüz etmiş süvarileri de yeniden teşkilâtlandırdığı Makedonya atlı zadegan kıtasına aldı. Bu suretle yeni istilâ projelerini gerçekleştirmek üzere elinde taze kuvvetler bulundurmak istiyordu.
31
Asker ayaklanması :
Ordu içindeki bu ıslahat, yabancı unsurların Makedonyı; askeri yanında yer alması Makedonya'lıları kuşkulandırıyor ve kızdınyoıdu. Kral fazla olarak, sakatlık ve ihtiyarlık sebebi)«? savaşamıyacak hale gelmiş bulunanları da yurda göndereceğini söyleyince. MakedonyalIların hepsi birden geri dönmek üzere ayak dirediler. Krallarının Asya’lılaştıgını. kendilerinden nefret etmive başladığını iddia ediyorlardı.
İskender Opis ovasında askeri toplantıya çağırdı. Kendine göre onlan ikna edici sözler sövlemiye başladı. Daha sözleri devam ederken asker arasında gittikçe artan homurtular, gürültüler yukselmiye başladı. Makedonya’lılar :
— Artık hepimizi bırak, bundan sonra baban ile (Tanrı Ammon’u kastediyorlardı) savaşa git. diye bağırıyorlardı.
Askerin ayaklanması korkunç bir hâl almak üzere iken. İskender hiddet içinde ve silâhsız olarak kürsüden atladı, bağıranların arasına daldı. Yanındaki subaylar da arkasından gittiler Kral en yakınındaki âsileri yakalıyor, muhafızlarına teslim ediyor, diğerlerinin yakalanması için de sağa sola emirler veriyordu. İlk ağızda yakalanan 13 askerin hemen idarr. edilmesini emretti.
Asker korkmuş, gürültüyü kesmişti. İskender tekrar kürsüye çıkarak sözlerine devam etti. Bu defa konuşması daha müessir oldu. Askere;
Şimdjve kadar onlan kendisinden ayırt etmediğini, savaşlarda ele geçen ganimetten devlet hissesi çıktıktan sonrasını onlara dağıttığını, kendisine bir şey almadığını, içlerinden hangisinin İskender'den fazla zahmete katlandığını, savaşlarda daha fazla yara aldığını iddia edebileceğini, vücudunun her tarafı cins cins düşman silahlarile delinmiş olduğunu, onlar t.tssıi evlend:lerse kendisinin de evlendiğini ve çocuklarının oniarm çocuklarile akraba olacağını, savaşta ölenler için anayurtta çeref heykelleri diktirdiğini bunların ailelerinin vergi- terfao muaf tutulduğunu ve daha bir çok şeyler söyledi, sonra ilâve etti ;
— Gidin* Ama memlekete vardığınızda oradakilere söyley in ki; Eğer biz engel olmasaydık daha bir çok işler y a p a c a k ohtn k n h m ızı Barbarlara teslim ederek geldik... Buyrun gi*
İskender bu çetin sözlerden sonra kürsüden atladı, şehre döndü. AsKer şaşkınlaşmış, ne yapacağını bilemiyordu. Bir kü- mı kalalım diyor, bir kısmı gidelim diye bağırıyordu Yıllarca bir komutan idaresinde düzenle hareket etmıye alışmış bu topluluk şimdi başsız kalmıştı. İskender’in; Gıdın! demesi, onları terhis ettiğini gösteriyordu.
Hindistan sınırlarındaki ayaklanmada İskender'e istediklerini yaptırmış olan Makedonva'lılar, üç gunluk bir kararsızlıktan sonra bu defa kendileri yola geldiler Kralın sarayına koştular, silâhlarmı saray kapılarının önüne bırakarak pişmanlıklarını bildirdiler
Barışmanın şerefine büyük kurban törenleri yapıldı. Törenlerden sonra eski askerler memlekete döndüler. Kral bunların Asya’lı kanlarını ve çocuklarını göndermedi, yanında alakoydu. Memleketteki kanları ve çocuklan ile bağdaşamazlar diye... Çocukları asker olarak yetiştirecek, sonra Makedonya’ya babalarının yanma gönderecekti
3S
İ K İ N C İ B Ö L Ü M
Makedonya Ordusu ; teşkilât ve teçhizatı - Muharebe düzeni - Taktiği - Ordu karargâhı
Bir ordu ki hareket üssünden ayrıld ık tan sonra onb ir vıl (M.Ö. 334 - 323) mütemadiyen harp halinde bulunur. B ir o rdu ki. yaya-atlı devrinde Makedonya’dan çıkarak b ü tü n O rta ve Güney Anadoluyu. Suriye ve M ısırı, İran ’ı. A fganistan ve Bulucistan’ı ta Pencab ve İndus’a kadar H indistan’ı is tilâ eder.
Bir ordu ki. bu kadar geniş b ir sahada yerleşm iş, m edeniyetler ve m üstahkem m evkiler kurm uş sayısız m illetlere sadece. Merhaba! demeğe yetebilecek b ir zam an içinde onlarla çetin savaşlar verip hepsine de boyun eğdirm iye m uk ted ir o la bilir. Büyük İskender’in başkom utanı olduğu bu ordunun yap tığı hareketleri anlatm adan evvel, teşkilâtı ve m uharebe dü zeni hakkında kısaca m alûm at vermeliyiz.
İskender’in babası Kral Filip II. M akedonya ordusunu y e niden teşkilâtlandırm ış, talim ve terbiyesini, teçhizat ve silâh gücünü arttırm ıştı. Bu ordu İskender’in elinde bilhassa sevk ve idare bakım ından mükemmel b ir seviyeye ulaştırıldı.
Süvari sınıfı :
M akedonya ordusunda süvari sınıfı a lay lara bölünm üştü. B unlar (ile) adını taşıyordu. Sıkı b ir disiplinle ye tiş tirilen bu
36
alaylar Makedonya ve Thessalia atlı rsil sınıfından kurulurdu. Kral süvari kuvvetlerinin başında savaşa girerdi.
Süvariler teketek savaşta, yahut kütle halinde dövüşte düş- jnana m uhakkak galip gelecek üstünlükte yetiştirilmişti. Kesin netice um um iyetle süvari hücumlarile almıyordu.
Süvari teçhizatı, başta miğfer, boğazlık ve göğüs, omuz ve kalça siperleri idi. Silâh olarak mızrak ile. yanda sallanan kılıç vardı. A tların başlan ile göğüslerinde de zırh bulunurdu. Süvarilerde özengi. atlarda eyer ve nal yoktu. Atların sırtına bir örtü bağlanıyordu. Özengiye dayanmaksızın yapılan hareketlerde süvari yalnız vücudun üst kısmının kuvvetinden fa y dalanabiliyor. buna mukabil gayet serbest hareket edebiliyordu. H er süvari beraberinde atlı bir seyis götürüyor, bu seyisler ve a tları üç günlük yemi taşıyorlardı.
B unlardan başka Makedonya kavimlerinden. binicilikte ustalık larile şöhret yapmış olanlardan meydana getirilen hafif süvari k ıta ları da vardı. İskender Asya içerlerindeki savaşlarda m ağlûp ettiğ i Pers ve Hind kuvvetlerinden seçtiği süvarileri. m üteakip hareketlerde kullandığı gibi, bunların üstün kabiliyette olanlarını Makedonya Atlı Zadegan kıtasına bile aldı.
Ağır ve hafif piyade :
Piyade sınıfı. A ğır ve Hafif piyade alayları (taksisler) olarak teşkilâtlandırılm ıştı. Ağır piyade Falanjist, hafif piyade Hypaspist adını almıştı. Falanks. bugünkü modem orduların m ekanik tarık’ları gibi vazife görüyordu. Seyyar kaleler halinde idiler. Falanks (tcplu muharebe birliği) ilk olarak (M Ö. 1400) de A ka’la r tarafından kullanılmıştır.
Falanks kıtaları erleri miğfer, göğüs zırhı, dizlik ve gövdeyi m uhafaza edecek genişlikte yuvarlak kalkanlarla teçhiz edilm işlerdi. Silâh olarak uzun bir kargı (Sarissa). kısa kılıç kullanıyorlardı.
B unlar um um iyetle 16 e r derinlik ve genişliğinde dört köşe b ir insan küm esi teşkil ederlerdi. İlk ön beş sıradaki erler kargıların ı düşm ana doğru uzatırlar, bundan sonraki safların e rle ri kargıların ı önlerindeki erlerin omuzları üzerinde tu tarlardı. Bu sıkışık m uharebe kümesi umulmıyacak süratle hareket edebilecek kabiliyette yetiştirilmişti. En şiddetli düşman saldırışına m ukavem et eden, taarruzda ise düşman safhnnr delip parça livan korkunç bir muharebe kudretine malik idi.
37
İskender falanks sıralan aralarına hafif kargıcılar, sapans c.iar. okçular yerleştirerek yeni bir tak tik m eydana getirdi Bu \en i falanks savaşa girerken yayılarak üç parçaya ayrılı, yor. ilk hucunı için sağdan ve soldan okçular ilerliyor, kargı, otlar bunlar» takip ediyordu. Falanks’ııı diğer kısım ları (dava» ııak) olarak geride kalıyordu. Okçularla kargıcılar avcı çarp ışmalarından sonra (aralıklardan) kendi k ısım larına çekild ik leri zaman bütün kütle, artık sarılmış düşm anın üzerine a tılıyordu.
Piyadenin Hypaspist kısmı ketenden zırh, hafif k a lkan ve uzun kılıç taşırdı. Bunlar falanks kıtaların ın hareke tine e lverişli olmıyaıı yüksek yerleri elde etm ekte, baskın larda ve ani vunışlarda. süvari hücumlarının desteklenm esinde k u lla n ılırdı.
Ayrıca, her birinin kendine mahsus silâhları bulunan, m üttefik devletlerden, yani Yukarı-M akedonya’lılar. T rak lar, Agrian’lar gibi kavimlerden hafif piyade ve süvari kuvvetleri ve ücretli yabancı askerler de vardı. Kendi m em leketlerinde daimî surette çarpışma halinde bulunan ba askerler de çek irdekten yetişme dövüşçü idiler
Subay sınıfı :
Makedonya ordusu çok kıymetli b ir subay kadrosuna m alik idi. Bunlar Makedonya’daki Akademide fizik kabiliyet, umumî askerlik bilgisi ve sınıflarına göre diğer b ilim esaslar üzerinden yetiştiriliyordu. Disiplin bakım ından da fevkalâde idiler. İskender'in Asya’da harekette bulunan ordusu, bu su bay kadrosu sayesinde bir mektep vaziyetinde yeni e lem anları da Makedonya usullerine göre talim ve terb iye etm iştir.
Ağır silâhlar :
Ordunun beraberinde ağır sahra silâhları da taşm ıyordu Hücum merdivenleri, sabit kuleler, atm a köprülü kuleler, d üşman ateşine karşı siperli nakil vasıtaları .düşm an müdafaa hendeklerini doldurmıva m ahsus K aplum bağa sırtı d en iler. âletler, kuleler ve surlarda gedik açmıya yarayan m akineler taş gülle atan m ançm ıklar bu m eyanda id i.
Bütün bu m akineleri idare, tam ir ve h a tta m ükem m elleştirm ek üzere ordu karargâhında âlet ustaları, te k n is y e n le r m ühendisler de vardı. Tyros m uhasarasında İskender’in m ühendisleri. Tyros’îularm o zaman çok ilerlem iş bu lunan tek n ik üstünlüklerini bastıracak ve bu yam an m uharip le re boyun eğ '
3«
direcek yeni yeni m akineler yapmak hünerini de göstermişlerdir.
Donanm a :
İskender'in Asya seferinde donanma mühim rol oynamıştır. Bu itibarla kral, büyük masraflı donanmayı ancak Çanakkale Boğazını geçişte himaye unsuru olarak. Miletos muhasarasında da lim an ağzını kapatm ak üzere kullandı ve sonra dağıttı. P e rs’lerin 400 gemisine mukabil esasen m üttefik Helleıı gem ilerile b irlik te 160 gemi donatabilmişti. Tyros m uhasarasında ve Fenike sahillerini eline geçirirken, artık Pers hizmetinden çıkıp kendisile birleşen Rodos ve Kıbrıs gemilerini kullandı.
O rdu m uhabere düzeni :
ilk çağda yapılan m uharebelerde iki taraf karşılıklı ve paralel sa fla r m eydana getirirle r ve bu safları mümkün mertebe bozmadan b irb irin in üzerine yürütürlerdi.
İskender’in ordusu m uharebede umumiyetle, merkezde ağ ır p iyade ve gerisinde altı sıra Falanks birlikleri, bunun sağında h a fif p iyade (Hvpaspistler). daha sağda Makedonya süvarileri o lm ak ve en sağ kanadı düşmana karşı setr etmek üzere A ğriyan lar. okçular bulunm ak ve.
Sol k an a tta , m erkezdeki ağır piyadenin soluna doğru sır \ ile T rak hafif piyadesi. Hellen. Thessalia süvarileri ve Ordys hafif süvarile ri olmak, bunların solunda da okçular bulunmak üzere düzenlenirdi. B ütün süvari mevcudu, piyadenin altıda biri kadardı.
K aide o larak kral sağ kanat Makedonya süvarileri ile ta arruza kalkard ı. Bununla beraber bazen sağ kandı bırkır. sol kanattak i Thessalia süvarilerinin başına geçerdi. İskender hangi k an a tta olursa olsun, askerlerinin en önünde o kadar güzel döğüşürdü ki. ordu büyülenmiş gibi ileri a tılır ve m uhakkak düşm anı, sayısı ne olursa olsun bozguna uğratırdı.
Çarpık m uharebe taktiği :
İskender. (M .ö. 371) senesinde Tebai komutanı Epamei- noııdas ta ra fın d an kendi buluşu olarak Isparta'lılara muvaffakiyetle ta tb ik edilen (Çarpık M uharebe) hücum tarzım geliştird i ve b ü tün girdiği meydan savaşlarını bu usulü kullanarak kazandı.
39
Bütün cephede* »aflar halindi? çarpışmak usulünden uyn, lan bu listemde, düşmanı bir cenahtan çevirmek hedef tutulu, yordu. Bunun için de kamulardan birindi» ağırlık merkezi ku miarak önce bu kanat tuurruza geçiyor ve düşman merkezrj,, sıkıca tesblt ediliyordu, Hareket« geçen kanadın taarruzu bi» yarma hareketi şeklinde inkişaf «»dince, o zamana kadar müda fııada kalmış olan diğer kanat da taarruza kalkıyordu.
Çok defa «ağdaki ilk taarruz kanadı yarma hareketini mü teakip soln, düşrpan merkezine dönerek, merkezdeki d üş ma ı, kuvvetlerini iki tazyik karşısında bırakıyor, hele sol kanat di. aynı başarıyı gösterirse düşman bir kıskaç içine girerek boz guna uğruyordu,
Makedonya atlı zadegân kıtalarının talim ve UTbiyeHİnii, çok yüksek oluşu, keza Thessalİa süvarilerinin kabiliyetleri, karşılarında sayıca üstünlüğü ne olursa olsun düşm an cenahlarına bu düzende saldırmayı ve netice almayı im kân dahilin» sokuyordu. Böylece düşman mağlûp edl'dikten sonra da suva ri kuvvetleri tarafından takip ve yok ediliyordu.
Pers kralı Dara, Asya valileri tarafından idare edilen Çanakkale (Granikos) savaşında (M,ö, 334) İskender'in bu tak ti# tatbik ettiftini biliyordu. Esasen Pers - Hellen muharebe terinin daha eski bir tarihi de vardı. Buna rağmen daha sonraki ve bizzat kendisinin başında bulunduğu meydan savaşa rında Dara’nın bu Çarpık Muharebe» sistemine kargı tedbir almaması hayrete şayandır,
Gerçekten de İskender, milyonluk Pers ordulanna kar:;i ÎM.Ö, 333) de fason, (M.ö, 331) de Gavgamela meydan savar*' larında hep aynı çevirme hareketlerini yapmış, merkezde çar pışan Dara zor kaçmış, kurtulmuştur,
Ordu karargahı bir âlem t
İskender'in fütuhat ordusu aynı zamanda kelimeni- manaslle bir seyyar devlet merkezi halinde idi. Ordu karar' gâhı devlet merkezinin bulunduğu bir saraya benziyordu YükM< sivil makamlar ve bütün idare mekanizması başlan hazine, maliyeciler, »ağlık, levazım teşkilâtları, ordunun fiî 1 aK ve mühimmat işleri, hayvan bakımı teşkilâtı tam kadrolar!!' bu devlet merkezinde mevcuttu,
Ayrıca tüccarlar, müteahhitler, genç asilzadelerin eğltlm: İle meşgul öğretmenler, şairler, hekimler, bilginler ve kale^ rahipleri, lîelien ve Asyalı misafirler, elçiler, ruhani şa h s iy i '
40
ler, falcılar ve nihayet güzei kadınlar k a filesi, çalgıcılar ve rakkaseler de ordu ile beraber gidiyorlardı,
İskender, seferleri sırasında bilimin bütün kollarını tem* sil eden bilginleri de beraberinde bulundurmuştur. Dunlar, gözetleme ve araştırm alar yapıyorlar, yeni malzeme topluyorlar, yeni memleketleri ve buralardaki yollar* ölçülere alıyorlardı. Bu sayede coğrafya, tarih, astronomi, İçtimaiyat ve tıp çok ilerlemiş, lte llen ’lerdı? felsefenin bütün bilimleri içine almasına mukabil, her bilim kolu kendi özelliği ile geiigroiy« başlamıştır,
H lnt'H Fakirin tözleri t
K ral, geçtiği memleketlerde irmıdnf ettiği bilginlerden bazılarını da yanına almak merakında İdi. nind topraklarından geçerken b ir çayırlıkta bir kaç bilge hin I,'linin oturmuş sohbet etm ekte olduklarını gördüler, İskender yaklaşırken H int’lile r ayakların ı toprağa vurmıya banladılar. Kral bunun ne demek olduğunu tercüman varutasiyle sordu. Aldığı c«rviip şu d u r :
— H er insan, üzerinde durduğu ‘kadar toprağa sahiptir. Sen de d iğer insanlar gibisin. Yakında sen de öleceksin ve ancak vücudunun gömülmesine yetecek bir toprağa sahip olacaksın,
İskender bunlardan hoşlandı, birini yanına almak istedi, H iiıt'lilerden diğerlerinin öğretmeni olan-en yaşlı;» Dandamis, buna razı olmadı ve dedi ki;
— İskender Zeus'un oğlu İ:;e İK-n de öyleyim. İskender'den bir, şey beklemediğim gibi, korkum da yoktur, ölım em bedenimden, yani uygunsuz bir ortaktım kurtulmuş olurum. İskender ile bu kadar memleketleri dolasınlar, bu dolanmalarına bir hedef bulamıyncakiorclırî
Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
ö ç savaşının sebepleri - Makedonya ve Pers kuvvetleri ■ Çanakkale Boğazından G eçiş - Granikos, İssos, Gavgamela savaşları ve A nadolu'da diğer savaşlar - Dara ve İskender'in sonu
Savaşın sebepleri :
Makedonya kralı Büyük İskender’in azam etli P e rs İm paratorluğu üzerine bir silindir gibi çullanışını an la tm ad an evvel. Öç Savaşı adı verilen bu çatışmanın sebepleri hakkında izahat vermeliyiz.
Pers’ler Ön Asya'da Med hâkim iyetine n ih ay e t v erd ik ten ronra daha M.Ö 546 da Akdeniz k ıyılarındaki Y unan şe h ir le rini ele geçirmişler. 513 de Boğazlan ve T rakya’yı işgal etm işler. 492 de de Makedonya krallığını tabi devlet h a lin e getirerek Yunanistan içerlerine kadar ilerlem işlerdi. A ncak . A tina üzerine yürüdükleri sırada Maraton m uharebesinde y en ile r e ^ £eri döndüler.
Pers kreh Kserkses (Serhas) bu yenilginin öcünü almak iqjn Kardeş‘den büyük b ir ordu ile yola çıktı. Ç anakkale boğa* 7!fTtda kurdurduğu köprülerle ordusunu karşı sah ile geçirdi- Tmkyn. Makedonya. Thessalia’dnn Term opilai geçid in i de aŞn'
4 1
rak A tina’ya girdi ve şehri baştan başa yakıp yıktı. Buna mukabil m üttefik Yunan donanması Saİamis’te Pers donanmasını bozguna uğrattığından. Pers kralı Anadolu’ya geri çekilmeyi uygun buldu. Thessalia’da bıraktığı artçı küvet de pek az sonra Y unanlılar tarafından yok edildi.
Bundan sonra da Yunanlılarla Persler arasında ve Atina, İsparta. Tebai hegemonyaları sebebile Yunanlıların kendi aralarında 140 sene süren savaşlar, iç kargaşalıklar oldu. Bu m üddet içinde A tina'nın öncülüğü ile 477 de Birinci Attika - Delos Deniz Birliği, yüz sene sonra da Atina - Tebai devletlerinin b irleşik hareketleri ile 377 de İkinci Attika-Delos Deniz Birliği kuruldu. B ütün bu teşebbüsler gene Yunan devletleri tarafından sabote edildiğinden (Panhellen) projesi köklü şekilde gerçekleştirilem edi.
Y unanlılar arasındaki bu anlaşmazlıklardan şüphesiz P ers’ler faydalanıyordu. Gerek Yunan Yanmadasmdaki. gerek Anadolu kıyılarındaki şehir devletleri bundan o kadar zara r gördüler ki. Hellen düşünürleri, kendilerini birleştirip P ers’lere karşı tam kuvvet olarak harekete geçirecek bir baş aram ıya koyuldular.
İsokrates’in tavsiyeleri :
D evrin tan ınm ış hatip ve politikacısı 90 yaşındaki İsokra- tes. M.Ö. 364 de yazdığı (Filippos) adlı eserinde, bu işi başaracak tek adam olarak Makedonva kralı İkinci Filip’i gösterdi. ’
Filip gençliğinde uzun zaman kaldığı Yunanistanı, Yunanlıların anarşik durum larını gayet iyi biliyordu. Bu durumu düzeltm ek bahanesile harekete geçmek onun için güzel b ir fırsattı. K rallığ ının ilk devrelerinde Makedonya ve havalisinde gereken tedbirleri aldı. Sonra da Yunan Yanmadasmda- ki devletleri.. B irleşik Balkan Devleti’ne katm ak ve Panhellen projesini tah ak k u k e ttirm ek üzere harekete geçti. M.Ö. 338 deki H aircneia m uharebesini kazanarak bütün Yunanistan’ı ele geçirdi. Y unan devletleri, zor ile de olsa kendilerini birleştirecek kuvveti bulm uşlardı.
A rtık H ellen’Ierin uzun yıllardan beri rüyaları olan Pers in tikam savaşm a başlanabilirdi. Kral Filip bu büyük teşebbüse hazırlandığ ı sırada birinci bölümde bahsettiğimiz suikastte öldürüldü. Böylece bu projeyi tahakkuk ettirm ek oğlu İskender’e nasip olm uştur.
öldürüldükten sonra 20 yaşında Makedonya kralı seçilen İskender, ö ç Savaşlarını o kadar başarı ite sonuçlan' diîdı ki. ad; tarihe (Büyük) lâkabı verilerek geçmiştir. İskenderun bu öç alma tatbikatı bütün Anadolu'yu. Suriye'yi Mı- $ir\ ve İranı tamamüe ele geçirip. Pers kralı Üçüncü DaraVı (Darnos - Daravavahuş) ortadan kaldırmakla da nihayetlen- memişûr.
İskender, eğer ordusu aruk harpten ve harbin getirdiği sıkıntı ve yorgunluklardan usanarak geri dönmek üzere baş kaldırmamış olsaydı, ta Pencab'a kadar dayandığı Hind topraklarından daha içerlere, Şark Denizi'ne ulaşmak istiyordu. Çünkü oralarda da zengin devletler ve bunların göz kamaştı* ran hâzineleri vardı. İskender'e göre;
— Tânn'mn bu dünya için çizmiş olduğu hudutlar, Makedonya devletinin sınırlan olmalı, idi.
İşte, başlangıçta bu kadar geniş bir hedefi düşünmemiş bulunsa dahi, elde ettiği zaferlerin verdiği itimat ile, sonradan bunu benimseyen İskender, bir daha Makedonya'ya dönmiye- cekmîş gibi zafer hazırlıklarına başladı, tik olarak, Makedonya ve havalisinde ve Yunanistan’da baş gösteren ayaklanmaları bastırdı. Bu meyanda Tebai şehrini yıktı, ahalisinin çoğunu ö’dürdü, geri kalanları köle olarak sattı. Yunanistan’da sükûn yeniden teessüs etmişti. (M.Ö. 335).
Şimdi tek iş büyük Asya seferine hasırlanmaktı. Yunanistan'dan. Thessalia’dan. Trakya’dan gelen kuvvetler Makedonya'da toplanıyor, bir taraftan orduyu Anadolu yakasma geçirecek gemiler yapılyordu. Harp meclisinde plânlar hazır» landı. Makedonya ve Yunanistan’da asayişi muhafaza için gereken kuvvetler ayrıklı. Bunların başma kral vekili olarak general Antipatros bırakıldı.
Bu hazırlıklar Makedonya devletinin esasen mahdut olazı hazînesini tüketmiş, devlet borca bile girmişti. Bir taraftan da kral, kendisine ait çiftlik, orman gibi ne mülk ve gelir varsa banlan dostlarına dağıtmıya kalktı. Komutan Perdikka? krala sormuştun
— Her şeyini dağıtıyorsun, sana geride ne kalacak?
İskender’in verdiği cevap şu oldu ;
— Ümit i I
MakedonyalI komutanlar da İskender'den aşağı - kalmadılar; Nasıl olsa onunla dövüşe katılıyorlardı,. Kralın emlâkini değil, üm id i paylaşmayı muvafık buldular.
Makedonya kuvveti :
Sene M.Ö. 334...Makedonya-Hel len birleşik kuvvetleri ile Pers devleÜ
kuvvetleri arasında bavlıyacak olan çatışmada iki ta ra i arasındaki imkân farkı Makedonya alevhîne otuzdabir nisbetinde idi. üstelik Makedonya devleti borçlu olarak bu maceraya giriyor, Pers hâzineleri ise hesapsız bir zenginliğe malik bulunuyordu.
Bütün buna rağme.ı genç, ateşli kral İskender başta olmak üzere komutanlar, subaylar, askerler bir an için bile muvaffa- kiyetsizük İhtimalini akıllarından geçirmiyorlar, kendilerine bu kadar güveniyorlardı.
Büyük İskender’in Asya seferine hazırladığı ordu mevcudu, Makedonya ve Thessalia atlı zadeganından 1800 ve gerisi müttefik süvarilerinden olmak üzere 5500 kişilik süvari kuvveti ile. 10.000 nini Makedonya ağ?r piyadesi te<kil eden 32.000 kişilik piyade kuvvetinden ibaretti Bu ordunun teşkilâtı, teçhizatı, harp düzeni ve taktiği hakkında izahat vermişiik.
Pers’lerin hazırlığı :
Şüphesiz Makedonya kralınm hazırlıklarını haber alnr.ş olan Pers kralı Dara III de 400 parçalık donanmasına hazırlık 'emri vermiş ve Küçük Asya’daki valilerine, İskender’i Anadolu yakasına çıkış noktasından geri atacak orduyu toplamaları* m bildirmişti
Bu hazırlığa girişenler başlıca Hellespontos ve İonia satra- ; pı (valisi) Spithridates, Büyük Phrygia satrapı Atizves, Phrv- gia komutanı Aristes, Kapadokia komutanı Mitrohobuzanes olmak üzere diğer bir kısım Pers komutanları idi. Bu komu-
! tanlar içinde en kabiliyetlisi, kız kardeşi bîr Pers satrapı ile : evlendikten sonra Dara’nm hizmetine girmiş olan Rodos’lu Memnon’dur.
İskender'i Çanakkale’den geri atmak vazifesi verilen Pers ordusunun mevcudunu, çoğu Iran menşeli 20.000 süvari ile,20.000 Yunan ücretli askeri teşkil ediyordu. Pers hükümdarı Kserkses (Serhas) in M.Ö. 480 de Yunanistan’a yaptığı taar-
ruzdan sonra Pers ordusunda Yunan ücretli askerleri k u l la p ması âdeti başlamıştı.
Başkomutansız ordu
Kendisi de tam Turuva kıyıları karşısındaki Elaius’a (Ge*. Jibolu yarım adası ucunda) giderek. Turuva savaşında ilk ölen
Hellen kahram anı Protesilaos'un buradaki mezarında bir kurban kesti. Sonra geçiş halindeki orduya iltihak etti. Bindiği
Pers ordusu, bilhassa süvari kuvvetleri bakım ından başa amiral gem isinin düm enini kendisi kullanarak karşı sahile u- rıl’ bir müdafaa savaşı yapabilecek kabiliyette idi. Fakat bü., laşan İskender, evvelâ mızrağını karaya fırlattı, sonra zırhı ve yük bir hata olarak Dara, bu orduya bir başkomutan tâyin et. silâhlanle herkesten önce sahile atladı.memiş. ileri gelen komutanların birleşerek karar alm alan talimatını vermişti. Kendisini ana soyundan Turuva kahramanı Aşil’in (Ak-
hilleus) ahfadından sayan İskender, ilk iş olarak İlion şehri Pers ordusu hazırlıklarını tamamlıyarak Zeleia ovasmdi harabelerini ziyaret etti. Burada Aşil’in mezanna çelenk koy-
(Kazdağı eteğinde) ordugâh kurdu. Harp meclisinde Memnoni du. Sevgili arkadaşı kom utan Hephaistion da Aşil'in sevgilisi İfanlı komutanlara. İskender’in piyade kuvvetlerinin daha ka ve arkadaşı Patrokles'in mezarını bir çelenkle süsledi. Kral Jabalık ve talimli olduğunu, bu sebeple onunla savaşa girişilç ayrıca İlion tanrıçası A thena’ya kurbanlar sunduğu gibi. İlion ceğine geri çekilerek hayvan yemlerini ve bütün gıda maddeı şehrinin yeniden kurulm asına ve bu şehir ahalisinin vergilerlerini. hatta şehirleri bile yakmanın, bu suretle Makedony; den bağışlanm asına em ir verdi, kuvvetlerini kıtlığa düşürmenin muvafık olacağını sövledi _Ama gururlu Pereler dinlemediler. ‘ Gramkos savaşı :
Pers kralının, elindeki bütün im kânlara rağmen neden: „ ve, M akedonya orduları kaçınılmaz savaşa nihayetİskender'le yapılacak bu ilk çatışmıya daha büyük k u v v e t l e ? * ? 334 7,lh ^ b a r ın d a Granikos (Biga Çayı) kıyılarında tu- göndemıediği. hele kendisinin ne için ordusunun başında b u | ̂ Akşam yaklaşm akta ıdı.lunmadığı sorulabilir. Gerçekten de bu nisbeten küçük ve başj Pers ordusu yanlış b ir taktik takip etmiş, çayın karşı kısız Pers ordusu bile, çelik gibi Makedonya ordusunun ve îıu-r yısmcta. süvarilerin i dik ve çamurlu araziye geniş sıralar ha- susile büyük komutan İskender’in karşısında iyi dayanm ıştr ]inde yaym ış bulunuyordu. Buna mukabil aynı arazide çok da- Dara. daha başlangıçtaki bu ihmalinin, rehavetinin cezasın' jyj jş görecek döğüşçü Yunan ücretli askerleri ilk çatışma-sonradan daha acı olarak tattı. la ra seyirci kalacak vaziyette, geriye alınmıştı.
Boğazı geçiş, Aşil’in mezarında : İskender düşm anın bu hatasın: hemen kavradı. OrdusunaHer türlü hazırlığını vapmış olan İskender M.Ö. 334 sene' muharebe vaziyeti aldırdı. Onun taktiğine göre nehri ilk geç-
si baharında ordusu ile hareket etti. ^ du§m an süvarisini yamaçlardan gen sürmek vazifesiMakedonya suvansıne veriliyordu. Falankslar ile hafif piyade.
160 parça üç sıra kürekli harp gemisi ile b ir çok nakliy süvariyi hem en arkadan desteklemek üzere takip edeceklerdi, gemilerinden ibaret donanması. Boğaz geçişini tem in ve himaye için daha evvel Hellespontos (Çanakkale) sularına gelmişti! K om utan P a rm en ıo n u sol kanada memur et j .Kendisi sağSavjca cok üstün Pers donanması bu geçişe engel olm ak teşeb" ana^takj. süvarilerin başına geçti. Önünden komutan Ptole- hüsünde dahi bulunmamıştır. Halbuki 400 harp gem ilik P er “ »»»• su™ rl alayı ,1e ilk hucum a kalka ve nehrin içme girer donanması 160 p a rad an ibaret Makedonya donanm asının ha f f f z arkasından t e n d e r de m uharebe atı ile. d,ger suvar, reketine pek âlâ mani olabilir, hiç d e g ls i büyük zayiat verdi f a r ı n ı n başında n eh re at,İdi. zebilırdi. Kıyasıya doğuş :
İskender, Komutan Parm enıonu, piyadenin büyük kıstf- Solda Parm enion düşm anın sağ kanadını meşgul ediyor..ile süvari kuvvetlerini Sestos (Boğaz m en d a r yeri) istikam ■ Sağda Ptolem aios düşm an sol kanadı ile muharebeye tutuş- tinden karşıya. Abydosa (şimdiki K aranlık lim an) g e ç irm iş muştur. İskender, a rkadan gelmekte olan ağır ve hafif pivade memur etti.
474&
kuvvetlerim * d ay an a rak düşm an ın m erkez ine g irm e k v e .b ı u j y a rm ak düşüncesinde idi.
P e ra 'le r neh rin yam açla rın d an aşuflıya m ızrak , o k -vd t J a ta rak , bazıları da »uyu k ad a r sokulup, k ılıç k u lla n a ra k , sahd Hu kaygan çam u rla rın d a» y u k a rı ç ıkm ak ü zere fe v k a lâ d e kuvJ vet jıarfoden M akedonya »ağ k anad ına b ü y tlk z a y ia t v e rd ir il yurlar,., İş te bu s ırad a «aft k a n a tta n h a fif sola, m erk ez İ s t lk J m etine kayan İskender. sü v a rile r i ile n e h ri g eçe rek düşm anm l İlıstÜm? atıldı, lakende r*ln çu lland ığ ı ta ra f ta b ü y ü k b i r b o g u J um başladı, K ralı babındaki beyaz so rg u ç tan ta n ıy a n en seçkini İVm kom utan ve k ıta la rı bu ta ra fa K aldırıyorlardı. G enç 'km il pek ylğltçfl dönüşüyordu, K ullandığ ı m ızrağ ın u cu k ır ıld ı, biri bankasını bu lam adığ ından m ı/ra^ ı te rs ç ev ire rek k ö r ta n v tilJ düftüşe d m ım ediyordu. B ir a ra lık Hint* yeril b ir m ız ra k g e l d rm iş t i k i, Pern k ra lı D ara ’n m dam adı k o m u tan M ith r id a tr J «içicin b ir a tl ıla r k ıtnsile İsk en d er 'e sald ırd ı, M iz raftı ile İ s i kender'İ o m u rundan yara lad ı, fa k a t k ra l da k en d i m ız ra ğ ın ! onun y ü zü n e sap lıy a rak yen» serdi. A r k a n d a n F e rs p rensin in ! kardeşi Koflaikos, İskender’in basıma çaldığı k ılıç ile m iftferitıij parçaladı, am a İsk en d er b u n u n da s ırh m ı de len m ızrağ ın ı f iö f l nüne sapladı. I
lık*ndor'ln ölümden kurtulm an ı I
Bu Mirada işe lon la satrnpı $ p itr id a te s k arış tı. İsk en d er» ! arkadan soku la rak k ılıcım kald ırm ış. m ltffendz aç ık başın a i n i d irm ek üKere İdi kİ, K ara Kleiton yetişerek k ra h m u h a k k a iJ b ir -Ölümden kurtardı; kendi kılıcı İU* S p itr ld a te s ’İn havaya! kalkan kolunu uçurdu, ik inc i bir v u ru ş ile de on u cansız y e n i rerd i, I
Dil ha bir kısım Persı k o m u tan la rı ce sa re tle döftüşerek ö l | düU>r, N ehirden m ütem adiyen geçip .savaşa g iren M akedonyalI MuvarİHİnt* p iyade kus mı d a iltih a k e tm e k te idi. P ere o rdusu ! m erkezi yarıld ı. İhı vaz iye tle k a n a tla rd a k i P e rs sü v a ris i dol İteri çek llm lye m ecbu r kald ı. Iİ lr azd an b u çek ilm e kaçışm a hîi l M w geldi« I
P en i piyadesi gerideki ıdı>erlerinde b u y a m a n dögüşo yİ ret kalm ıştı, O nlara, süvari k u v v e tle ri y en ilirse 11e yapacak i iarı hakk ında aç ık ta lim a t verilm em işti. İsk en d e r için b u d > i b ir f ı r n t oldu. D üşm an süvarisin i kovalam ıya lüsgüm görm»5# - den , p iyadesine karşı falank*‘larm i sü rd ü v e b ü tü n s t ıv a t 'I kuvveti^H ü e de b u n la rı kuşattı, lîe îien ü c re tli a sk e rle r i ü tn l'* ! m]/ b ir ftavflŞa g ird iler, çofctt ü ldü rü ldü , 2000 k a d a rı e s l r alıntl' l
B M K tS K C N O M
Oramtıu S trm iftlt
Esirler zincire vurularak, toprak işlerinde çalıştırılmak üzere Makedonya’ya gönderildiler. Pers karargâhındaki para ve kıymetli eşya m üttefikler arasında usulü dahilinde paylaşıldı.
Pers ordusunu umduğundan daha kolay yenmiş olan İskender’e artık Küçük Asya kapıları açılmış oluyordu. Zira bu muharebede satrap ve komutanların çoğu öldürülmüş, Pers ordusunun önemli kısımları yok edilmişti. İçerlerdeki şehirlerde İskender’e esaslı surette mukavemet edecek kuvvetler yoktu.
Kral, Hellespontos Phrygiası satraplığına kendi adam larından birini tâyin etti. İdarede bir değişiklik yapılmıyacak, halktan da Perslerin aldıkları kadar vergi alınacaktı. Komutan Parmenion, muhafızları tarafından terkedilmiş olan P h ry gia satraplığı Daskylion şehrine (Gemlik körfezi ağzında, şimdiki Eşkel limanı denen yerde) girdi, buraya muhafızlar b ıraktı.
Sard es’te :
Makedonya kralı Büyük İskender, Çanakkale m ıntakasaı- nı e’e geçirdikten sonra, tasarladığı plân mucibi güneye, eski Lydia krallığı ve sonra Pers satraplık merkezi olan Sardes (Sardeies) üzerine yürüdü. Ordu bir gece Gediz nehri (Her- mos) kıyılarında konakladı.
Sardes surlarla çevrilmiş çetin bir kaleye malikti. Bu kalede satraplık hazîneleri de bulunuyordu Stratejik ehemmiyeti olan Sardes’deki Pers komutanı Mithrines, İskender’in yaklaştığını görünce, şehrin ileri gelenlerini de yanına alarak onu uzaktan karşıladı, kaleyi ve hâzineleri teslim etti. Bu akıllıca hareket şehri yıkılm aktan kurtarm ıştı. İskender Pers kom utanını maiyetine aldı. Sardes halkına hürriyetlerini ve Pers’lerin. girişi ile ikiyüz yıld?n beri kaybetmiş oldukları yasalarını bağışladı. Lydia satraplığına Parm eion’un kardeşi Asandros’u getirdi. Buna, ka^e üzerinde Olympos Zeus’ü için bir mâbed ku rmak vazifesini verdi.
Efesos’a giriş :
İskender için Aiolia şehirleri ile (Edremit körfezi güneyinden Gediz nehrine kadar olan saha), Efesos ve Miletos’tan başka İonia şehirleri (Gediz nehrinden Küçük Menderes neh rine k?dar ve K araburun Yarımadasını içine alan m ıntaka) o k?dar önemli değildi. Çünkü İzmir (Sm ym a) başta olm ak üze-
49
re bu havalideki şeh irler Lydia ve Pers is tilâ la rın d a yıkılm ış, ahalisi dağılm ış bulunuyordu.
Bu itibarla İskender Sardes’ten doğruca E fesos’a (E phesos) yürüdü. O sırada Efesos’un durum u şöyle idi; İsk e n d e r’in babası kral F ilip’in su ikastta ö ldürülm esinden sonra M akedonya’dan P ers’lere kaçan lar arasında A ntiokhos'un oğlu Am yntas, Efesos’a gelmiş, buradaki oligarşi ta ra f ta r la r ı ta ra fından büyük itiba r görm üştü. Am a halk çoğunluğu d em o k ra si ta ra fta n idi ve oligarşiyi devirm ek istiyordu.
Pers kom utanı Rodos’lu M emnon da G ranikos savaşından kurtarabildiği küçük b ir kuvvet ile Efesos’a gelince oligarşi ta ra fta rla rı ona güvenerek halk partisinden in tik am alm ıya başladılar. Kısa zam anda b ir çok zulüm yap tıla r, A rtem is ta pm ağı hâzinelerini bile yağm a ettiler. T arih yazarı D roysen ’in jfade.ıile;
Zor hâkim iyetinin ilk günlerinden ziyade, son saati y a k la şırken yapılması m utat olan yıkıcılığın tam am lanm ası için, hiç b ir şeyi ihmâl etm ediler.
İskender şehre yaklaşıyordu. Efesos’u m üdafaaya m em ur garnizondaki Yunan ücretli askerleri A m yntas ile b ir lik te iki Pers kadırgasile kaçtılar, Ege Denizine gelm iş olan 400 p a rça lık Pers donanm asına iltihak e ttile r M em non da H alikarnas- sos’a çekildi.
Halk hemen ayaklandı, oligarşi ta ra fta rla rın ı, h a ttâ A rte m is tapm ağına iltica etm iş olanları y ak a lıy a rak ö ldürm iye başladı. İskender bu sırada şehre girdi, k ıta li d u rd u rd u . D em okrasinin yeniden kurulm asını em retti. P e rs ’le re verilen vergileri A rtem is tapınağına bağışladı ve tapm ağa sığ ınm ak hakkını b ir Stadyon (takriben 400 m etre) çevresinde gen işle tti.
K ralın bu asil ve uzak görüşlü dav ran ışından şım aran halk, geri kalan rakip politikacıları da o rtadan yok e tm iy e k a lkıştı isede İskender buna engel oldu. Z ira devam edecek bu kargaşalık ta şahsi kin ve yağm a hırsı ile k ab ah a tli olm ıyan- lnr;n da öldürüleceğini biliyordu.
İskender Efesos’ta b ir m üddet kaldı. B urada o rdusuna savaş nizam ında büyük b ir geçit resm i yap tırd ı. E fesos’ta iken, zam anın en m eşhur ressamı A pelles’le tanıştı. İsk en d er’in e lin de şim şek olarak A pelles’in yaptığı resim A rtem is tapm ağına konuldu.
50
Bu sırada K aria M agnesia’sı (M enderes M anisa’sı) ve T ra l- leis (Aydın) şeh irlerinden elçiler gelerek teslim o lacak ların ı b ildirdiler. K ral, general P arm en ion ’u b ir askeri k ıta ile bu şe h irle ri teslim alm ıya gönderdi. K om utan L ysim ahos’un k a rd e şi, şahsî m uhafızlarından A alkim akhos’u da ayrı b ir k ıta ile, henüz daha P e rs’lerden tem izlenm em iş olan Aiolis ve İon ia şeh irlerin i ele geçirm iye m em ur etti. A lk im akhos’un b ir v az ifesi de gittiği şeİürlerde dem okrasiyi yeniden ku rm ak , he r şehrin kendine m ahsus kanun ların ı ve teşk ilâ tın ı can lan d ırmak, P e rs’lere ödenen verg ileri kald ırm aktı.
İzm ir’in durumu :
B ir kısım kaynak ların b ild irdiğinin aksine İsk en d er’in kendisi İzm ir şehrine gitm em iştir. Bu itib a rla Pagos tepesi (K adifekale) üzerinde uykuya dalarak gördüğü rüyay ı K laros kâh in ine yorum latm ası b ir hikâyeden ibare ttir. Esasen y u k a rda da söylediğim iz gibi, Lydia kralı A lyattes tara fından İzm ir şehri (ki B ayrak lı’da idi) M.Ö. 610 tarih inde tah rip ed ild ik ten sonra, 575 ta rih le rinde te k ra r tesis edilm iş, fak a t d iğer Batı A m dolu şeh irleri gibi 545 de Pers kom utanı H arpagos ta r a fından b ir daha yakılıp yıkılm ıştır.
Pro. E krem O kurgal’ın B ayrak lı’da yaptığ ı h a friy a ta m ü steniden açıkladığı veçhile, bu sonuncu ta h rib a tta n sonra e tr a fa dağılm ış olan İzm ir’liler, eski şeh irlerin i b ir daha esaslı su rette ihya e tm em işler ve B ayraklı İzm ir’i dördüncü a sra k a d a r sönük bir kasaba, b :r İrc.j halinde kalm ıştır.
İskender’in em rile yeni şeh ir a r t ık B ay rak lı’da değil, b u defa Pagos eteklerinde kuruldu . B uradaki saha daha b ü y ü k b ir şehrin kuru lm asına elverişli olduğu gibi, B av rak lı’da b ir k ü çük yarım ada üzerinde kuru lm uş bu lunan eski şehrin (bugün hafriya tı görülebilir), zam anla e tra fındak i deniz parçası dol- m ıya başladığından s tra te jik önem i de kalm am ıştı.
Şunu ilâve etm eliyiz ki, B ayraklı İzm iri m evcu t iken , (eski adı lie Hacı Muço veya T u rlita ), körfezin karşı sah ilin deki Pogos tepesi üzerinde de küçük b ir iskân top lu luğu - b ir Akropol vardı. İşte 610 da A lyattes, 545 de de H arpogos ta r a fından tah rip edilm iş olan B ayraklı İzm iri. İsk en d er d ev rin d e buraya, kadifekale ve e tek lerine daha b ü y ü k b ir şeh ir h a lin d e kuru lm uştu r.
51
İskender aynı anmanda Klazomenai (Urla) şehrinin bir mendirek ile önündeki adaya bağlanmasını istedi. Urladan Teos’a (Sığacık) kadar bir kanal açılmasını da uygun buldu. 15u suretle gemiler b.mir körfezinden Sisam’a doğru giderken butun Karaburun yarımadasını dolaşmak rahmetinden kurtulacaktı Ne \azık ki bu proje tahakkuk ettirilememiştir.
Miletos'a hücum :
Sardes ve Kfesos dolayları ele getirildikten sonra Batı Anadolu sahillerinde Buyuk İskender için. 13 şehir devletinden ibaret lonia İttihadının ( \ ) en önemli şehiri olarak Miletos kalmıştı
Makedonya ordusu M Ö 334 Nisan’ı soflarında Sardes'ten Miletos'a yürüyüşe geçti. Granikes savaşını müteakip 160 parçalık Makedonya donanmasına da. Lesbos (Midilli) adasını teslim alarak Miletos'a gitmesi emri verilmişti. Amiral Nikaııor komutasındaki bu donanma, üstün bir kuvvet teşkil ettiği halde Makedonya ordusunun Çanakkale Boğazını geçişinde de pasif kalan 400 harp gemisinden müteşekkil Pers donanmasından ev’ el davranarak Mile tos karşısındaki Lade adası (körfezin dolması ile sonradan bîr tepe halinde kalmıştır) önünde demirledi Fers donanması ise ancak üç gün sonra gelebilmiş, büyük limanın kapatıldığını görünce Mikale burnu önünde demlrlemiye mecbur kalmıştır.
Yunanlı Hekesistratos. Miletos'taki Pers kuvvetleri komutam idi. İskender’e bir mektupla müracaat ederek şehri teslim edeceğini bildirmiş olmasına rağmen. Pers donanmasının yakınlara geldiğim görünce ümide düşerek, bundan vaz geçti.
Donanmasının Lade önlerine gelmesile birlikte İskender de yetişerek şehri kara tarafından tamamile kuşattı. Bir ara- 1 k şehirden bir heyet İskender'in karargâhına gelerek, kral, muhasarayı kaîdıtm’.ya razı olduğu takdirde şehir kapılarını MakedonyalIların girmesi. Penslerin de serbestçe çıkması için açacaklarını bildirdiler. İskender bunu kabul etmedi ve şehir surlarını zorlamıva başladı. Amiral Nikanor de donanmasını limanın en dar yerine sokarak demirlemiş. Pers’lerin bu taraftan bir yardım yapmalarını önlemişti.
(X) lonia İttihadı şehirleri :Fokea (Eski Foça), Srayraa (İzmir), Klazomenai (Urla) Brytrai
(İldir - Çeşmeı. Khlos <Sakıx adası), Teos (Sığacık), Lebedos (Gûmûldûn, Samos o isam adası). Kolofon (Oeğirmendere), Priene, Myons lAfşarkale Söke). Efesos, Miietos
53
Pers donanmasının Makedonya donanmasını açık denize çekerek bir deniz muhareoesıne tutu^ıurmak islem esi yönünden yaptığı manevralar netice vermedi. Şehrin düşmesi üzerine Pers donanması Samos’a (Sisam adası) çekildi.
Miletos'un zaptı sırasında Yunan ücretli askerlerinden ve ahaliden bir kısmı ölmüştü. İskender geri kalan ahalinin canlarını bağışladı ve onlara hürriyetlerim iade etti. Sahildeki kayalıklara kaçmış olan bir kısım Yunanlı askerler yakalandılar. Makedonya ordusunda hizmete alındılar.
İskender, bundan sonra girişecegi harekâtta elindeki de- n ii k u v v etlen in ü>tij. sayıdaki Pers donanmasına bir şey ya- pamıyacagını hesap etti. Esasen guneve doğru sahil mmlaka- sını ele geçirmekle düşman donanmasının kara ile irtibatını kesmiş olacaktı. 30.000 tayfa ve muharip mevcutlu donanma ona ağır masrafa da mnl oluyordu, ki kar ı ordusunun mevcudu da buna yakındı Ku itibarla sahil nakliye işlerini temin edecek az sayıda gemiyi ala koyarak, geri kalan gemileri çıkış yerlerine gönderdi.
Güzel Priene :
Bugün bile harabeleri zevk ile seyredilen Priene şehri, (şimdi Güllübahçe). İskender’in bu ınıntakaya gelmesinden az önce M.Ö. 350 sıralarında ikinci defa kurulmuş olan şehirdir.
Birinci Priene şehri gene Miletos’un karşısında, kuzeyde Mykale (Samsun) dağı eteklerinde ve deniz kenarında bulunuyordu. M.Ö. 10 cu yüzyılda kurulmuş olan bu şehir evvelâ Lydia’lılar. sonra da Persler tarafından alınmış ve yağma edilmişti. Üstelik Maiandros (Büyük Menderes) nehrinin getirdiği kumlar limanını doldurmuştu. Bundan dolayı ikinci şehir daha yukarda, dagm yamaçlarında kurulmuştur.
İskender. Mykale burnunda demirli bulunan Pers donanmasının bu havaliden yaptığı su ikmaline mani olmak üzere, gönderdiği kuvvetlerle Priene’yi de işgal etti. 4000 kadar nüfuslu bu küçük fakat, zamanımızda chhi istifade edilen modem şehircilik ölçülerile kurulmuş şehir. İskender’den sonra daha çok inkişaf etmiştir.
Didym a, A pollo m abedi :
Makedonya kralı, kendisinden evvel ve sonra büyük şöhrete ulaşmış Didyma şehrindeki Apollo mabedi o sırada sönük vaziyette bulunduğu için, buraya bir ziyaret yapmadı. Hâlbu
53
kİ Didyma (Yoran), Miletos'a ancak otuz kilom etre mesafede* dir. .
Daha ionia'lılar M.(X İkinci bin sonlarına doğru buralara geldikleri vakit de..nu'vcut o k n ve uzun zaman B m nchid’Jûr (Braııhid) tarafından idare edilen bu mabedi F ers’le r ik i d o ta tahrip', etmişlerdi* B ranhid 'kr Pers kralı Serhas’a (Kserk- seı) mabedin bütün hâzinelerini teslim ettik leri cihetle, »on- radan Hellwı Birliği kuvvetleri Bat» Anadolu sah illerine tek rar sahip olunca, bu rahip sülâlesi Pers kralına iltica ettiler v t İran’ın kuzeyinde Soğdlana’da yerleştirildiler ,
İskender Sogdiana’yt M,Ü/329 da işgal ettiğ i sırada Bnuı- hid’ierin ahfadını orada bulmuş, bunların hepsini öidürterok HeUetı'lerin intikamını almıştır, Bundan da anlaşılıyor ki, İs* kender Didyma'dan geçerken mabed henüz eski canlılık ve şöhretini kazanmamıştı,
M.Ö. 334 senesi bahar ayları İçinde M akedonya ordusu Pers işgali altındaki Küçük Asyanm Çanakkale’den itibaren Aiolia ve tonla m ıntıkalarını tamamen ele geçirmişti, M akedonya kralı Büyük İskender İçin, Pers kralı Dara ile, a ra la rın daki mukadder çatışmayı, (öç Savaşı) nı yapm ak üzere takip edilecek yol Karla mıntakasından (Muğla havalisinden) geçiyordu^
Karla'nın durumuna bir bakıf t
M.ö . 300 tarihlerinde Karia'yü kısmen Pers satrap ı (valisi) variyetindi oton EM om nos hâkim bulunuyordu, Bunun üç oğlundan en büyüğü Mausuollos babasının ölüm ü üzerin'' 377 de kral olmuş ve kız kördeşi A rtem isia ile evlenmişti. ■'MnuMollo» ölünce, Karin âdetine göre yerine A rtem isia geçti, tş te bu kraliçe, Ölen kocası için, dünyanın yedi hârikasından royılan meşhur türbeyi (mausoleion'u) yaptırm ıştır,
Artemlsia'nm 351 deki ölümünden sonra, k üçük kardeş' Hidrieua kral oldu, Bu da kendisinin küçüğü ve hem şiresi Adn ile evlendi, Kral on sene sonra ölünce devletin başına kraliçe Ada geçti, Fakat en küçük oğlan kardeşleri Piksodaros, P ^ 5 komutanı Orontobates’in yardımlle Ada’yı m evkiinden i ndi r*e- rek, küçük b ir şehir olan Alinda’da ikam ete m ecbur etti. Ken- di kw m da bu Pers komutanına verdi* 335 d© Plksodaro^u" ölümünde yerine bu komutnh, Per» ratrapı olarak geçmiştir*
Büyük İskender 334 yaz mevsimi başlarında K aria’yü y°~ Deldiği sırada durum bu merkezde idi.
34
Hafikarnassos müdafileri :
K a n a ’nm başkenti Halikam as.sos p e k k uvve tli su r la r ı ve elde edilmesi im kânsız farzedilen Salm akis kalesi i le şö h re t yapmıştı, İçlerinde Yunan ücretli a sk erle ri de b u lu n an P e rs kuvvetlerinden önemli b ir kısmı bu şeh irde top lanm ış, b u n d a n başka Granikos savaşından k u rtu lan kom utan M em non, y a n ın daki askerlerle buraya gelmişti, Pers k ra lı D ara, M em non’a büyük b ir para göndererek ve başkom utanlığ ı da v e re re k İ s kender'i m uhakkak yenm esini istedi.
Yunanistan ve M akedonya’dan kaçm ış bu lu n an İsk e n d e r aleyhtarları da H allkarnassos’un dayanacağından em in o la rak bu şehre iltica etm işlerdir. B unlar, denizlere hâk im o lan P e rs donanması vasıtasile İskender’in an ay u rt ile ir tib a tın ın k esile ceğini göz önünde tu tarak , ilk fırsa tta M akedonya ve Y una- nistanda kral oleyhlne yeniden b ir h a rek e t m eydana g e tire b ileceklerini um uyorlardı. P ers donanm ası ise H alikarnassos lim anında dem irlem iş, şehrin h e r tü rlü ih tiyaç ların ı deniz yo lu ile karşılam ıya hazırlanm ıştı,
Hallkarnassos’a (Bodrum’a) yürüyüş ;
İskender M iletos’tan h a rek e t ederken o rdusunu ik i kola ayırdı. B ir kısım kuvvetleri M yus - M iletos körfezin i tak ib en sahil yolundan Evromos vâdisine ve oradan Yasos (A sm ) k ö rfezine gönderdi. K endisi d e d iğer kuvvetlerle doğuya a ç ıla ra k Allnda ve A labanda (Çine) üzerinden aşağıya y ü rü d ü . U m um i devlet b inalarının çokluğu ile m eşhur M ylasa (M ilas) v e M i- obolla (Muğla) mm takasındaki şeh irleri e le geçirdi. O rad an H alikam assos’a (Bodrum ) yöneldi. B ü tün b u h av a lid ek i şe h irler İskender’e teslim oldular. O da şeh irle rde dem okrasi İd a re leri kurdurdu, verg ilerin i a f etti.
İskender K aria hudu tlarından içeri g ird iğ i v a k it k ra liç e Ada, m em leketin ileri gelenlerini de yan ına a la rak ona h ü r m etlerini sundu, yardım vaad etti. A yrıca m anev î an a lığ ın ı kabul etmesini rica etti, Bu karşılanm adan m em nun k a la n İs kender, Ada’ya m em leketinin İdaresin i bağ ışlam ıştır.
K ralın K aria’dan uzaklaşm asını m ü teak ip P iksodaros a v det ederek Ada’yı öldürttüğünden» K aria sa trap lığ ın a İsk e n der’in adam larından F ileksenes getirilm iştir.
H alikarnassos şehri tahm in edildiği gibi İsk en d e r’e ç e tin b ir m ukavem et gösterm iştir. Ş eh rin üç y an ı k u v v e tli s u r la r la
SS
çevrilm iş, kom utan M em non ta ra fın d a n s u r la r ın ö n ü n d e geniş h e n d ek le r de k ızd ırılm ıştı. K uzey ta ra fı ise d en iz idi. Bu ta ra fta A kropol ve m eşhur Salm akis kalesi ile. lim a n ağzındak i küçük adanın üstünde kral kalesi b u lu n u y o rd u .
İskender H alikarnassos'u k a ra ta ra f ın d a n k u ş a ttı . Evvelâ hendek doldurm ıya m ahsus T estu d o ’la rla (K a p lu m b a ğ a sırtı denilen m akineler) M em noıı’un aç tırd ığ ı h e n d e k le r d o ld u ru ldu. Bu su re tle su rla rda gedik açm ıya y a r ıv a n m a k in e le r ve taa rru z ku leleri d ıvarlara yak laştırıld ı.
M uhasaran ın devam ı m üddetinde m ü d a f ile r b ir ik i k u v vetli çıkış h a rek e ti yap tılar. B una m u k ab il İ sk e n d e r 'in k u v ve tle ri de kale su rla rın ı b ir kaç y e rin d e n y ık m ıy a m uvaffak oldular. Fakat y ık ılan k ısım lar m ü d a file r ta ra f ın d a n ace le ta m ir ed iliyor ve bun ların gerisine ik inci m ü d a fa a d ıv a r la r ı yap ılıyordu. Bu karşılık lı ta a rru z la r h e r ik i ta ra fa ve bilhassa m üdafilere büyük zayiata m al o luyordu.
B aşkom utan M emnon ve Pers k o m u tan ı O ro n to b a te s bu işin fazla sürm iyeceğini ve şehrin düşeceğ in i g ö re re k , Salm a- ’esine çek i'm iye k a ra r v e rd ile r B ir gece m ü d a f ile r b ü tü n kis kalesi ile lim an önündeki küçük ada ü z e r in d e k i k ra l ka- şehri. erzak ve m ühim m at depoların ı a te şe v e re re k b u k a le le re çekild iler.
Y angını görerek işi an hvan İsk e n d e r u m u m î b i r hücum em ri verd i. M akedonya ordusu y a n m a k ta o lan şe h re g ird i. E vle rin e çekilm iş bu lunan halka ilişilm edi. F a k a t ş e h r in kalan b ina la rı tam am en tah rip edildi.
A rtık 334 senesi kışı da gelm ek ü zere idi.
S a lm ak is’i zo rlıyarak vak it geçirm ek is te m iy e n İskender, bu kalen in ve henüz teslim olm ıvan M yndos (şim d i GümüşUi lim an) şeh rin in alınm asını k o m u tan la rın d an L ogos oğ lu Pto lem aios’un kom utasındaki k u v v e tle re b ıra k tı.
B urada hem en ilâve edelim ki, M akedonya k ra l ın ın K aria '- dan h a rek e tin i m üteakip , kom utan P to lem aios, S a lm a k is k a le cini, Kos (İstanköv) adasını ve b ü tü n D atça y a r ım a d a s ı ile bu nun ucundak i Knidos ve T riope şe h ir le r in i işgal e tti . Evvelce m u k av em et etm iş elan M vndos şehri de teslim oldu.
O rdu kışlakta. İskender harek âtta :
333 senesi b a h a r h arek â tın a g irişm eden evvel İsk e n d e r, o rd u su n u n içindeki ev lilere kışı a ile leri y a n ın d a g e ç irm e le r i içır‘
B Ü Y Ü K İS K E N D E R
Halikarnassos • Bodrum Önlerinde
izin verezek M akedonya’y a gönderdi. G iden le rin b aşın d a y en i tv i ; b u lu n an üç kom utan vard ı. B u n la r b a h a rd a o rd u y a i l t i hak ederken hem iz in lileri, hem de yen i to p lıy acak la rı a sk e rleri ge tirecek lerd i.
H alikarnassos’tan o rd unun b ir kolu da m u h asara â le tle r i ve ağ ırlık la rın çoğu ile kom utan P arm en ion idaresinde , T ra l- leis (A ydın) üzerinden S ardes’e gönderild i. B u n la r da k ışı L ydia ovasında geçirecek ler, b ah ard a G crd ion ’da İsk e n d e rle bu luşacak lard ı. G eri ka lan önem lice k u v v e tle rle İsk e n d e r de K abalia ve L yk ia yo lundan G ord ian (S ak a ry a ü zerin d e Y assı- höyük) is tikam etine h a re k e t e tti.
Pam fylia ve P issid ia ’ya giriş :
K abalia ve L yk ia a raz is ine g iren İsk en d er’e T elm issos (F eth iye) şeh ri b aşta o lm ak ü zere bu m ın tak an m başlıca şeh ir le r i P ın a ra (K estep), K santhos (K ınık), P a ta ra (O vagele- mi§) ve daha 30 k a d a r şeh ir teslim oldular. B öylece P e rs d e v le tin in idaresi a ltın d ak i bu zengin ey a le t ve sah ilin tam am ı ele geçirilm iş, aynı zam anda da P e rs donanm asın ın k a ra ile i r tib a tı kesilm iş bu lunuyordu .
İsk en d er L y k ia ’d an sonra A n ta lya körfez ine d o ğ ru P a m fy lia s ın ırla rın a kaydı. B u m m takada P hase lia şeh ri (T ek irova) teslim oldu. P h ase lia ’d an o rdunun b ir k ısm ı d ağ yo lu ile P am fy lia ’n ın P erge (M urtuna) şeh rine gönderild i. İ sk e n d e r kend isi de k ıy ıdak i d a r sahil boyundan P e rg e ’yi h e d e f tu ta r a k ilerled i.
G eçm ek isted iğ i b u sah ille r, d ağ la rın m erd iv en b a sa m a k ları gibi denize in en yam açları sebebile (b u n la ra P a m fily a m erd iven le ri den ir) adeta d a r b ir k o rid o r h a lin d ed ir le r . G ü ney rü zg ârla rı estiğ i v a k it deniz y ü k se lir , k ö p ü rü r g eç it v e r mez. İsk en d er o rdusu ile b u rad a n geçerken ilk b a ş ta n g ü n e y rüzgârı esiyordu. F a k a t tâ lih eseri rü z g â r değ işti, k u z e y d e n esm iye başladı. D eniz sâk in leşti, yol verd i.
Kralın yanındaki tarihçi ve filezof Kallistenes bu tabiat cilvesini:
— Deniz, kral’a itaat etti, önünde iğildi! sözü ile süslemiştir.
Pamfylia’nm en büyük şehri Aspendos (Antalya’nın doğusunda Serik’te, Eurymedon-Köprü ırmağı kenarında) elçilerini göndererek teslim olacağını bildirdi. Bunun arkasından
57
da Eurymedon ırmağının denize döküldüğü yere yak ın Side (eski Antalya) şehri teslim oldu. Side halkı, Ege’de Aiolia rnjn- takasındaki Kyme şehri muhacırları tarafından iskân edilmiş bulunuyordu.
Side’den tekrar kuzeye dönen İskender Sillyon (Yanköy) şehrine doğru giderken Aspendos’lıların teslim şa rtla rın a riayet etmediklerini öğrendi. Tekrar oraya döndü. Bu defa şehir halkı daha ağır şartları kabule mecbur bırakıldı.
Makedonya ordusu Aspendos’tan Perge’ye geldi, Pissidia yolu ile Phıygia’ya hareket etti. Pissidia’nm yol üzerindeki Termessos (Güllük) halkı şehri boşaltmışlardı. İskender Ter- messos’dan kuzeye, İsparta istikametine ve P issid ia’nm Sagalassos (Ağlasun) şehrine yöneldi. Termessos’lılar da buraya iltica etmişlerdi. Oldukça çetin bir savaş veren İskender n ihayet şehri ele geçirdi. Geri kalan Pissidia şeh irlerinden b ir kısmı savaş ile, bir kısmı da teslim olmak suretile alındı.
Artık orta Anadolu yolu İskender’e açılmış bulunuyordu.
Makedonya kralı, böylece kışın dahi iklim i m utedil olan Lykia, Pamfylia, Pissidia mmtakalarını bütün kış boyu yap tığı hareketlerle ele geçirdikten sonra kuzeye, O rta A nadolu’ya, (Phrvgia) Frigya mıntakasına yöneldi. Geri kalan kış günlerini Gordion şehrinde geçirecek ve 333 senesi baharında ordunun diğer kuvvetleri onunla burada buluşacaklardı.
Pissidia’dan (Antalya mıntakası) çıkan İskender Askania gölü (Burdur gölü) yanından geçerek Frigya sa trap lıgm m en önemli şehirlerinden Kelainai’ya geldi. B uradaki Pers satrapı (valisi) kaçmıştı. Şehir İskender’e teslim oldu. On gün lük bir dinlenmeden sonra harekete geçilerek Gordion’a ulaşıldı.
Gordion ve kördüğüm :
İskender’den bir müddet sonra kom utan Parm enion yanındaki kuvvetlerle Gordion’a geldiği gibi, evvelce izinli olarak Makedonya'ya göndermiş bulunduğu yeni evli askerler, beraberlerinde yeni hizmete alınmış piyade ve süvari k u v v e t leri ile gelip iltihak ettiler. Bu yeniler 3000 piyade ile 660 süvari idi. Gordion şehri (Yassıhöyük), Polatlı ile E sk işeh ir arasında ve Sangorios (Sakarya) ırmağı kenarında kurulm uştu- Çok eski zamanlardan beri Frigya krallığının başken ti idi İskender buradaki dinlenme sırasında Gordios ile oğlu kral Midas’ın kale içindeki saraylarını ve Gordios’un m eşhur arabasını gördü.
58
Gordion şehrine adı v erilen G ordios, F r ig y a ’lı f a k i r b i r köylü idi. Kağnı sistem inde ik i tek e rle k li b ir a ra b as ı, b i r s a b a nı, iki çift de öküzü vardı. B ir gün ç ift sü re rk e n b ir k a r ta l s a banın boyunduruğu üzerine konm uş ve o rada ö k ü z le rin çö zülm esine kadar kalmış.. Bu a lâm etin fev k a lâd e b ir şey ifa d e ettiğini anlıyan Gordios, a lâm et tab irin d e çok m a h a re tl i o lan Telmisos’lulardan birin i bulm ak üzere yola ç ıkar. T e lm iso s (Termessos) köylerinden b irine yak laştığ ı s ırad a k u y u b a ş ın d a genç bir kız görür, karta l olayının ne dem ek o ldu ğ u n u so ra r. Kız da ona, köyüne dönerek ilâh Z eüs’e b ir k u rb a n su n m a s ın ın icap ettiğini söyler. Gordios, k u rb an ın nasıl su n u lacağ ın ı b i lmediği için, kıza kendisile gelm esini rica eder. B e ra b e rc e k ö ye dönerler, kurbanı sunarlar. Gordios bu k ızla ev lend i, M idas adını verd ik leri b ir oğulları oldu. M idas serp ild i, c e su r ve g ü zel b ir delikanlı halinde gelişti.
M.Ö. 738 yıllarm dayız... F rigya bü y ü k iç k a r ış ık lık la r g e çiriyor... Halk, başlarına geçecek d iraye tli b ir k ra l a rıy o rd u . Falcılar bu kralın b ir a raba ile geleceğini b ild ird ile r. B ir g ü n m eydanda toplanılm ış, bu m evzu konuşu luyordu ki, M idas b a bası ve anası ile b irlik te , arabasın ı sü re rek şeh re geldi, m e y danın b ir kenarında durdu.
Arabayı, ve M idas’ı gören halk , b ek led ik le ri k ra lın g e ld iğini anladılar ve onu k ral yap tıla r. M idas, bu h ü k ü m d a rlığ ı Zeüs’un kendisine verdiği kanaatile , babasın ın a rab as ın ı a d a k olarak şehrin kalesi içine koydu.
Gordios tarafından a raban ın b o y u n d u ru ğ u b i r k a y ış (v e ya ağaç kabuğu) ile bağlam ıştı ki, b u n u n başı ve sonu b e lli değildi. Bu sebepten de kim se bu kayışı çözem iyordu. H a lb u k i düğüm ü çözenin bü tün A sya’ya hâk im o lacağına in an ılıy o rd u .
H ayatında yapılm ıyacak işleri b aşarm ış ve b a ş a rm a k a z m inde bulunan İskender, bu h ikâyey i çok evvel iş itm iş ti. O - ııun gayesi de esasen A sya’ya hâk im olm aktı. B u çözülm ez k a yışı (kör düğüm ü) çözmek üzere kale içine g itti. E tr a fa M a- kedonya’lı askerler ve m eraklı b ir çok h a lk to p lan m ış tı. K ra l arabaya sokuldu, Gordios’un düğüm ünü y a k ın d a n te tk ik e tt i . Düğüm çözülür gibi görünm üyor, e tra f ta k ile r de b ıy ık a l t ın dan gülüyorlardı.
B üyük İskender pek sabırlı n isan değ ild ir. Ü s te lik z e k id ir . Fazla beklem eden kılıcını çekti, b ir v u ru ş ta k a y ış ı k e s ti. 400 sene bağlı kalm ış düğüm çözülm üş, (K ris to f k o lo m b ’u n y u m urtası gibi) keram et yerin i b u lm uştu .
59
Netekim İskender, Hindistan’a kadar Asya’ya hâkim olmuştur.
Ankara’da :
Büyük İskender Gordion’dan kuzeye açılarak Anky- ra (Ankara) şehrine geldi. Ankvra, Frigya’nan (daha sonraları Galatia’nm) en eski ve önemli şehirlerindendir. Makedonya kralı Ankyra’da iken kuzeydeki Paphlagonia mınta- kası (Sinop - Zonguldak - Kastamonu üçkeni arası) elçileri geldiler. İskender’den ordusu ile memleketlerine girmemesini rica ederek, her türlü emirlerini yapmıya hazır olduklarını bildirdiler.
M.Ö. 333 senesi baharı ilerlemiş ve İskender artık esas hedefi olan güneye, Süriye istikametine inerek Pers kralı Dara ile kat’î neticeli savaşı yapmıya hazırlanmıştı. Buralarda fazla vakit kaybetmek istemiyordu. Elçilerin dileklerini kabul etti, Paphlagonia’yı da Frigya satraplığma (valiliğine) bağladı.
O zaman da, Klikikia, Syria (Süriye) ve İç Asya yollarının kavşak noktasında bulunan Ankvra’dan hareket eden İskender, Kapadokia’ya (Yozgat Kayseri, Aksaray, Konya mm- takası) girdi. Bu geniş Pers satraplığmda karşı koyan olmadı. Kral, bu mmtakanın kuzeyinde. Kara Deniz sahilindeki Pon- tos’ta mevcut Yunan şehirlerini almayı sonraya bırakarak Kilikia’ya (Adana - İskenderun havalisi) yöneldi.
Toros’lardan geçiş :
Kilikia’nın Pers satrapı. Toros dağlarının Kilikia geçitlerine (Külek Boğazı) kuvvetli bir karakol kıtası koymuştu. Bu geçiti müdafaa ederek, o sırada Euphrat (Fırat nehri) den Kilikia’ya doğru ordusu ile gelmekte olan Pers kralı D ara’ya vakit kazandırmak istiyordu. Hâlbuki Makedonya’]ılar daha geçi te yaklaşırken Pers kuvvetleri kaçtılar.
İskender Toros’lardan geçerek Kilikia ovasına girdi. Kili- kia’nın merkezi Tarsus’u Persler boşaltmışlardı. Bu şehri ve bütün mmtakayı işgal etti.
Makedonya Kralı buradaki Soloi şehrinde (Mersin yakınında), bir az evvel geçirmiş olduğu hastalıktan kurtulm ası şerefine Asklepios’a (Sağlık Tanrısı) kurban keserek ordusuna geçit resimleri ve spor müsabakaları yaptırdı.
İşte bu sıradadır ki Pers kralı Dara’nın çok kalabalık bir ordu ile Fırat nehrini geçerek Süriye’nin Sokhoj şehrinde or
M
dugâh kurmuş olduğu haberi geldi. Büyük savaşa ve bilhassa Dara ile karşılaşmıya can atan İskender derhâl Pers ordusuna doğru yola çıktı.
D ara ’nın boş gururu, yanlış hesabı:
İskender’in, hastalığı ve tertiplediği eğlenceler sebebile Toros’lardan indikten sonra hemen Dara’nın bulunduğu istikamete doğru yürüm ekte gecikmesi, Pers kralının etrafındaki şakşakçılar tarafından, İskender korkuyor şeklinde tefsir edilmişti.
Her dikdatör gibi çabuk gurura kapılan Dara, bu izah tarzına inandı. Ona, 500 bini geçen ordu mevcudundan yajnız süvari kuvvetlerinin Makedonya’lıları perişan edebileceğini söylemişler, bulunduğu yerden Makedonya’lılar üzerine yürüyerek korkak İskender’e güzel bir ders vermesini tavsiye etmişlerdi.
Buna mukabil, İskender’den kaçarak Pers kralına iltica etmiş olan MakedonyalI Aniokhos oğlu Amyntas, şüphesiz İskender’i ve Makedonya ordusunu daha iyi tanıdığı için en uygun mutaleayı ileri sürdü; Amyntas, büyük Pers ordusunun, bulunduğu Sokhoi sahrasını bırakıp Kilikia’nın dar vâdilerine girmesinin yanlış olacağını, burada bu geniş sahada kalabalık ordunun hem bütün heybeti ile görünebileceğini, hem de başarılı b ir savaş verebileceğini ve nasıl olsa İskender’in gelip kendilerini bulacağını söyledi. Fakat bu teklifi kabul edilmedi.
Dara, ordusunun bir kısım ağırlıklarını, hâzinesini ve kendi ailesinden başka diğer kadınlan Damaskos’a (Şam’a) göndererek Kilikia’ya hareket etti. Böylece iki ordu karşılıklı hareket halinde, kaçınılmaz çatışmaya yaklaşıyorlardı.
İskender Mersin’den çıktıktan sonra sahil yolunu takip ile îssos (İskenderun körfezinin tam ortasında. Dörtyol’a yakın) istikametine yürüdü. M.Ö. 333 senedi Kasımının ilk günlerinde Issos’u geçerek Myriandros şehrine (İskenderun’a vakm b ir liman şehri) geldi. Buradan Sokhoi ovasına vararak düşmanla savaşa tutuşacağını hesap ediyordu.
Dara ise Sokhoi’yu bırakmış, kuzeye yönelerek Toros’ların devamı olan Amanos dağlan geçitlerinden (Maraş istikameti) tekrar güneye, Issos’a doğru ilerlemekte idi. Böylece Dara, yaptığı işten haberi olmaksızın İskender’in gerisine, ric’at hat-
61
tı üzerine iniyordu. İssos’a gelen Dara, orada İskender’in bırakmış olduğu hastalardan ibaret küçük b ir M akedonya k ıta sını buldu, hepsini işkence ile öldürttü.
İskender, Pers kralının pek yakınlarda olduğu ve kendi gerisine düştüğü haberini alınca hemen geri döndü. K rallar kralı Dara’nın yanlış bir taktik ile o muazzam ordusunu Kili- ka’nın dar sahil mmtakasma sokacağını akim dan geçilm em işti. Ric’at hattının her ne kadar Pers’ler tarafından kapatılm ış olması tehlikeli idi isede, kalabalık ve o n isbette de ağ ır hareket edebilecek Pers ordusunu bu nisbeten elverişsiz sahada yenmeleri daha kolay olacaktı. Kom utanlarını top lıyarak yeni vaziyeti onlara da bildirdi ve mutadı veçhile b ir n u tu k söyledi. Dediki : Artık Asya kapılarının M akedonya’lıla ra açılması zamanı geldi, her şey bu büyük savaşın neticesine bağlıdır. P ers’lerle Granikos’ta savaştınız, onlardan üstün savaşçı olduğunuzu gösterdiniz. Bu defa ben de Dara ile karşılaşacağım . Benim nasıl döğüştüğümü. tehlikelerden kaçınm adığım ı b iliyorsunuz. Şu hâlde zafer bizimdir.
Gerçekten vaziyet ve netice İskender’in tahm in e ttiğ i gibi oldu.
İssos savaşı :
M.Ö. 333 senesi Ekim sonu veya Kasım ayı başında Büyük İskender ile Pers kralı Dara, İssos’un (Dörtyol) daracık ovasında (Ayaş ovasında) karşılaştılar. Y ukarda açıklandığı gibi, Pers ordusu sanki Anadolu’dan, M akedonya o rdusu da Süriye’den geliyormuşcasına, iki ordunun cepheleri te rs b ir durum almıştı. Böylece ordular b irb irin in ric ’a t h a tla rın ı kapamış vaziyette Pinaros’u (Deliçay) ortalarına a la rak , P e rs ’ler cavın batı kenarlarında. Makedonya’lılar doğu sah illerinde olm ak üzere mevzilendiler.
Ordular mevcudu ve muharebe düzeni :
Darn’nın 400 bin piyade. 100 bin süvariden m ürekkep500.000 lik heybetli ordusu, İssos düzlüğünün d a r sahasına sığacak gibi değildi. Bu itibarla Pers kralı, m uharebe ha ttın ın denize dayalı sağ kanadına ancak 30 bin süvari ile 30 b in H ellen ücretli askeri yerleştirmiş, süvari ha reke tine elverişsiz sol kanada 60 bin ağır piyade koymuş, ayrıca bu k a n a tta k i tepelere 20 bin ağır piyade tertiplemişti. K endisi seçkin b ir süvari kuvvetinj etrafına alarak, m uharebe h a ttın ın tam ortasında ve çaym tabiî engellerine ilâveten yaptırd ığı su n ’î tah k im atın
62
gerisinde bulunuyordu. Yani ne o lu r n e olm az, ta tl ı c an ın ı e m niyete almıştı
Pers ordusunun en ka labalık k ısım ları ise, s a h a n ın d a r l ı ğından, yü rüyüş kolları halinde cephe g e ris in d e b ıra k ılm ış , icap ettikçe i]eri sürülecekti.
Elinde ¿ncak 35.000 p iyade ve 6.000 k a d a r sü v a r i k u v v e ti olan, faka t ha rp sanatına hakk ile v ak if b u lu n a n İsk e n d e r , d a ha uzaktan Pers o rdusunun savaş n izam ın ı v e ve ta k t iğ in i kavradı. O rdusuna G ranikos savaşm dak ine b e n ze r b i r d ü z e n verdi Gene Ç arpık M uharebe tak tiğ in i ta tb ik edecek v e b u iş i kendisinin bulunduğu sağ k a n a tta k i M akedonya s ü v a r ile r i b a şaracaktı.
Savaş başlıyor :
Savaş pek çetin oldu ve hele ilk sa fh a la rı d eğ iş ik d u r u m lar gösterdi. İskender M akedonya sü v a rile ri ile, d ü şm a n ın t e pelere dayalı sol kanad ına sald ırm ış, ş id d e tli v u ru ş la r la b u k a nadı çökerterek Pers k ra lın ın b u lu n d u ğ u m erkez h a t t ın a u la ş - m ıya çalışıyordu.
B urada seçkin P ers süvari ve p iy ad e le ri ile azg ın b i r d ö - ğüş devam ederken, M akedonya cephesi m erk e z in d ek i k ı ta la r Pers tazyiki a ltında kalm ışlar, fa la n k s’la r sağa d o ğ ru a ç ılm a k zorunda b ırak ıld ığ ından, cephede b ir ged ik m e y d a n a g e lm iş ti. Pers ordusundaki u s ta döğüşçü H ellen ü c re tli a s k e r le r i b u g e d ik ten sızarak M akedonya o rdusu m erk ez in i te h d i t e d iy o r la r dı.
M akedonya sol kan ad ın d ak i d u ru m d a b u n d a n iy i d e ğ ild i. Pers süvarisi P inaros çayını geçerek İsk e n d e r’in T h e s sa lia s ü varileri üzerine ağ ır b ir hücum yapm ış, n e re d e ise b u n la r ı d a ğıtm ak üzere idi.
Böylece yalnız sağ k a n a tta İsk e n d e r’in ü s tü n lü ğ ü n e k a r ş ı , m erkez ve sol k a n a tta P e rs bask ısı ş id d e tlen m iş , m e y d a n s a vaşı k ritik vaziyet alm ıştı.
Savaşı k u rta rm ak ik i ta ra f b a şk o m u ta n la r ın ın g ö rü ş , a z im ve m ücadele k u v v e tle rin e bağ lı idi. B u p e k te h lik e li z a m a n d a vaziyeti kav rıyan İskender, düşm an sol k a n a d ı ü z e r in d e k i b a s kısını a rttırd ı. Y arım sola k ıv r ıla ra k P e rs k ra l ı D a ra ’n m b u lunduğu düşm an h a ttı g e ris ine d o ğ ru sa ld ırd ı. H a rp a t ın ın ü s tünde en önde döğüşüyor, M ak ed o n y a s ü v a r i le r in i d e c o ş tu ruyordu. Bu m anzara , az u z a k ta b u lu n a n P e r s k r a l ı D a ra ’n ı n asabını bozdu ve onda k açm ak f ik r in i h â k im k ıld ı.
63
İsİ»*r»>M kí'V'nVrt P*-ís kr;%l»r»i b r ra k m a k , »tal»*m*!;i döndü ve ft*İMhk*î’lj».M »i/eriiıe ngu «a/yik Ym»;u»íjf r#-ííf «•»kfrilwüi«* yân r'i-míJmí saldırdı. ( íü /eJ duğiişen bu km.-vMIm ¡k» hr/.y¡k kî»i^istnda d ay an am n d ıla ı , çoz îildü le r v<~ etiriMP? Btinlann gwisindi-ki ihtiyM kuvvel e r i ¡s*- I hit n'n<n kavti$"" (í*'*»fin«?«1, mulumrbe hattına sokulm adan kabını y fı baş-
FVr*i ktalinni fiiar éítigi sağ kanaibıki suva» iler t:vrafıîj- dan işitildi fîtınla* »1« sayıca »inlíik r i karşısında pek İHndınunıa girmiş bulunan Thessıılia süvarileri iIt̂ nel.it:eye vm mak iî/»-iv bulunan savaşı bırakarak doludizgin dağlaivı dogrn k:n.;»r»;*yft başladın.
Avhk savaş Makedooyâ silâhlarına boyun eğm iş, muazz-ım TV>s oıtiıısu bn/ulmuş, kaçıp kurtu lm ak isliydi» d a ğ ın ık insan ktm'tt'İPfi halin* gelmişti. S a v a ş t a n z i y a d e k a ç a r k e n p e k ç o k
Peıs öldürüldü. Pers zavi;'ıl:ı 100 bini aşıyor, b u n a m u k ab il Ma kw]*«f»ya /avîalı h*şvü/.ü geçmiyordu. P ers o rd u cu m m geri k;ı- l:m knvvfitiı-ii dağlardan kaçarak kısmen F ıra t is t ik am etin e .
TCHikiiii dağlnı ma darıldılar. K a la s ın d a n y a ra ln m ış m- îrfM hken rlH . fVfS kralının peşine düştü. F a k a t D ara , damlık
onbaşın ı, sifáh!¡tnm vf- hat La ü ze r in d ek i m a n to su n u bırakarak s»ralli b ir ata binmiş, gözSen k a y b o lm u ş tu .
Güzel İmparatoriçe de esir :
Pws ordugâh* tskenderin eline geçti. Savaş m eydanına bííyiij; itimat He gelip kansını. anasını ve çocnklarm ı da bera b*ı f i t r e n Dam o kftdaı aeele kaçmıştı ki. ailesi efradın» dahî ?"Tj»ıgâîıtr» bırakmıştı Dana'nın anası fîigambis. hâm ile ka-
İ»yıti AiMirartda k*/ kardeşi idi) iîtât^ria. iki kızı ve bir kii- dik n£7i! ordugâhta esi» al manlar âmsıiida idiler. Pers kralının h't fıuyhj, San, r f t n c ve ailesine düşkün insan olduğu söylenir ríanle bir m&mtft. ka^nmasma az kalmış bir savaşı can kay gf-îi ile bırakıp, hele sevgili ailesi efradını düşmanla teslim e-
kaçma*» îıf»ft]ı olarak tenkit edilmelidir. Korkunun ölü m*- fevrin?! yaktın. '¿etek ¡m Dara, daba sonraki savaşta da îs- Vrıd»-?’den kaçarken kendi adamları tarafından öldürülmüş- j •*
ffO'T Textor, \*krnutr’in Çanakkale'den }Hbart-n Anadoluiçimi» k»»i«r y*p*t&ı a nktri yiiröyöıjte 25lfl K»ıı.m*rı«fi nUlı%irtı he««pi»mı$fır. bk. Küçük Asyá C. IÍ» S. 416 - 417
*«
nÖYÜK t$Kt:Nl>£Rve
Esir Pers f mparatoriçesi (S t atería)
Asıl şövalyeliği İskender gösterdi. Esir aldığı hükümdar ailesine çok iyi muamele etti. Adeta onların üzüntülerini paylaştı. Hele A s \a n ın en güzel kadını olarak bilinen Dara'nın zevcesine ilişmediği gibi, kendi yanında onun güzelliğinden bahsedilm esini bile men etmişti. Dara’nın zevcesi daha sonra doğum sırasında ölmüştür.
Pers oıdugâhında İskender in eline pek az para ve ganimet geçti. Dara, hâzinelerini savaştan evvel Sürive’nin merkezi Şam a göndermişti. İskender, komutan Parmenion’u kâfi kuvvetlerle acele Şam a şevketti. Şehri alan Parmenion muazzam hâzineleri ve diğer ganimetleri ele geçirdi.
issos m eydan savaşında Pers kralı 3 cü Dara’yı yenip kaç- mıya m ecbur bırakan Makedonya kralı Büyük İskender henüz Asya’ya tam m anasile Lâkim olmuş sayılmazdı. Şüphe yok ki D ara uçsuz bucaksız ülkesinden toplıyacağı yeni kuvvetlerle tek ra r karşısına çıkacaktı. Buna meydan vermemek için Pers k ralın ın peşinden gitmesi belki de doğru olurdu. Fakat böy- lece Asya içerlerine açılması lâzım gelecekti ki. bu takdirde ayak ta duran Pers donanmasına üs teşkil edecek Süriye lim anlarını. M ısır’ı arkasında bir tehlike olarak bırakmış bulunacaktı.
S ü r iy e ve M ısır 'ın zaptı :
İskender. Dara ile yeni bir karşılaşmayı ikinci plâna b ırakarak Süriye üzerine yürüdü. Fenike sahillerindeki şehirler M akedonva' kralına boyun eğmiye mecbur kaldılar. Yalnız şim diki Havfa kuzeyinde ve sahile yakın b ir ada üzerindeki Tyros (Sur) şehri pek kahramanca mukavemet gösterdi. Yedi avlık b ir mücadeleden sonra İskender bu şehri de düşürdü: iiM.Ö. 332 - Evlûl ayı). Böylece Pers’ler emrindeki Fenike ve K ıbrıs donanmaları da İskender'e geçmiş oluyordu.
Gaza’da (bugünkü Israel) Arap lann inatçı^ döğüşlen i:e karşılaşan. Sam aritis m em leketlerini ve Kudüs ü alan İskend e r’e Mısır m ukavem et göstermeden kapılarını açtı. \k s \r in başkenti Memphis’e giren kral. İskenderiye (Aîeksandreia) şehrini kurdu. Sahradaki Ammon tapm ağını ziyaret etti. Bu hususta daha evvel tafsilât verm iştik.
Gavgamela savaşı, Dara’nın sonu :
Pers kral* Dara. İssos’ta yenilip kaçmasın, m üteakip ve T y r o s m u h a s a r a s ı sırasında Büyük İskender'e iki defa elçiler
' İS
göndererek barış teklifinde bulunmuştu. Dara, e s ir bulunan ailesi efradı için o zaman büyük b ir para olan 10 bin T alen t ile. kızını almasını ve Fırat’ın batısındaki bü tü n m em leketleri teklif ediyordu. İskender şöyle b ir cevap verdi :
— Senin sahip olduğun bütün m em leketler ve se rvetler benimdir. İstediğim zaman kızın ile de ev leneb ilirim .' M erhametime sığınmak için kalk, benim yanım a gel!
Böylec* İskender’in b^-’şa razı olm asından üm idi kesen Dara için son bir karşılaşma ile kaderini denem ek ten başka çare kalmamıştı. Pers kralı hüküm ran bulunduğu m em leketlerden yeniden muazzam bir ordu topladı. B abylon’da (Babil) hazırlıklarını tamamlıyan bu ordu mevcudu 40.000 sü v a ri ve bir milyona varan piyade kuvveti olaraK tahm in ed iliyo rdu kJ bu. devrin en büyük ordusudur.
M.Ö. 331 senesi Ekiminin birinci günü ik i o rdu M usul’un doğusunda. Van Gölü güneyinde Arbela (Erbil) havalisindeki Gavgamela ovasında kat’î neticeli b ir m eydan m uharebesine tutuştular. İskender, yirmi misli kalabalık düşm an k u vve tle rine karşı, gene üstün bir savaş çıkardı. Çelik gibi M akedonya ordusuna meşhur çarpık muharebe düzenini ta tb ik e ttire re k muazzam Pers ordusunu perişan etti. Dara, m u h areb e m eydanını bırakarak İran içerlerine. Ekbatana ve M edya’y a doğru kaçtı. Ne var ki b ir zamanların k rallar kralı D ara, y en i . Asya kralı Makedonva’lı İskender’den kaçm asına rağm en ölüm den kurtulamamış, kendi valilerinden B aktria sa trap ı Bessos ta ra fından öldürülmüştür. Öldüğü vakit elli yaşlarında idi.
Hindistan’a yürüyüş :
İskender 330 senesi ile 327 senesi arasm da y e r y e r çetin savaşlar verefek. dağlık arazide kış m evsim lerinin y ıp ra tıc ı tesirlerile mücadele ederek bütün İran ’ı (bugünkü A fganistan dahil) H int hudutlarına kadar ele geçirdi. Bu a rad a B a k tr ia ’da T ürk aslından güzel Roksane ile evlendi. M akedonya ordusu M.Ö. 327 seresi yaz başlangıcında B aktria’dan H in d istan üzerine yürüdü. İndus nehrinin kollarından K ophen (şim diki adile Kabil nehri) den ve Celâlabad geçidinden geçti!-
Makedonya kralı Pencab m m takasm da, H ind istan h ü k ü m darlarının en kuvvetlilerinden b iri olan Poros ile yap tığ ı b ü yük savaşı da kazandı. Niyeti Ganj’a ulaşm ak, H in d istan ’ın b ü tü n zenginliklerini ele geçilmek, ha tta bu radan D oğu D enizi’-
66
ne kadar bütün Asya’yı zaptetm ekti. Ancak Makedonya’iılar bunca yıllık savaşlardan, zahm etlerden yorulmuşlar, büyük kayıplar verm işler, hasılı harpten bezmişlerdi. Pencab bölgesinde bulundukları sırada ordu artık İskender’e itaat etmedi, geri dönmek için ayak diredi. Kral'ın bu baş kaldırmaya uym ak m ecburiyetinde kaldığını anlatm ıştık.
İskender'in ölümü :
H indistan dönüşü ve bilhassa Gedrosya (Bulucislan) çölünü geçiş çok zahm etli oldu.
Fütuhata, yeni savaşlara doymamış olan Büyük İskender, kendisine m erkez yaptığı (artık Makedonya’ya dönmiye hiç istek li değildi) Babil’de yeni savaşlara hazırlanıyor, ordusunu yeniden teşkilâtlandırıyordu. Bir taraftan tekrar kuzeye uzanıp H azer denizi güneyindeki İskitya’yı, diğer taraftan İran karşısındaki bütün Arabistan yarımadasını ele geçirmeyi ta sarlam ıştı. H atta, Romalıların gittikçe kuvvetlenmekte olduklarım haber aldığından Sicilya ve İtalya’ya bir sefer yapmayı düşünüyordu.
Fakat, karşısına çıkan bütün kuvvetlere boyun eğdiren, kendisini T anrı payesine çıkaran İskender, daha 33 yaşmı doldurm adan, T anrı buyruğu ecel’e boyun eğdi.
A rabistan seferine çıkılacağı şerefine tertiplediği büyük k u rb an ve eğlence merasimleri sırasında hastalandı. Yüksek a teşle r içinde 12 gün çırpındıktan sonra da M.Ö. 323 senesi H aziran ın 13 cü günü hayata gözlerini kapadı.
Bu büyük asker ve devlet adamının kurm ak istediği Cihan İm paratorluğu, elde ettiği topraklar ölümünün hemen ertesinde kom utanları arasında başlıyan kavgalar sebebile dağılm ıştır.
İsk e n d e r in kısa hükürr darlık zamanı ile beraber, komutan ların ın ve bunların haleflerinin aynı topraklar üzerinde ku rm uş oldukları k rallık lar (yani Hellenizm Devri: M.Ö. 330- M .ö. 30) 300 senelik b ir zaman sürdü. Bu devir, en son olarak M ısır’ın da Rom a’lıla r tarafından alınması ve kraliçe Kleopat- ra ’n ın in tih a rı ile kapandı.
Böylece ta rih in en renkli b ir devri Makedonya’lı cesur ve güzel adam B üyük İskender ile başlamış, Mısır’lı fettan ve güzel kadm K leopatra’da son bulm uştur
67
Bib liyog rafya
iskenderin Anabasisi
Büyük İskender
Ege ve Yunan Tarihi
Küçük Asya
T arihî U m u m î
Küçük Asyada ö l m ü ş Şehirler
A rkeoloji Araştırmaları
Bayraklı Harfiyatı
T ar ih te Batı Anadolu
Batı A nadoluda Eski Şehirler
P r iene Kılavuzu
B ergam a Tarihinde İlkçağ
İzm ir Tarihi
M uğla Tarihi
M anisa Tarihi
A ydın fli Tarihi
D idim - A p p o llon Mabedi
Eski İzm ir
İzmir ( A ra şt ırm a la r )
Ege K ültüründen Yapraklar
H e lle n iz m Tarih in in Anahatları
Arrianon - H . ör»
Drojrıca - Prof B . S. Buyktl
Prof. A. M. Manıel
Cliorlra Texier - Ali Suat
Mehmet Murat
Felix Sartiaux - R. Balaban
Prof. Ekrem Akurftal
« R «
Rüstern Duyuran
« «
« «t
Osman Bayatlı
Hakkı Giiltekin
Zekâi Eroğlu
Ç. Ulunay - 1. Gökçen
A. Cftkbel - H. Şölen
Aii* Oğan
Prof. Helene Miltner
A. Zeki Okmen
Hikmet Botknrt
Dr. M. E . Bowh - l) r . A. Er*en
69