Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Atatürk Üniversitesi ilahiyat FakQitesi
Dergisi
. Hakemli Dergi
15/2001
Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi, Kampüs
Tel: 0442 218 71 73 Faks: 0442 233 1 1 35
e-Mail: [email protected]
l
1 1 i
Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakilltesi Dergisi
EBU BEKİR RAzi'DE BEŞ EZELİ iLKE
l~ Doç. Dr. İbrahim Hakkı AYDIN"
SUMMARY
Razi, belives in reason alone. isa pure rationalist. al-Razi' s philosophy is
chiefly cbaracterized by doctrine of the Five Eternals. Those are God. the universal
souL first matter. absolute space and absolute time. God and Soul are living and
acting. First Matter is passive and not living. Absolute space and absolute time are
neither living and acting nor passive. According to al-Razi. God"s \visdom is
perfect. No inadvertence can be attiributed to him. God creates everyihing. He is
incapable of nothing and nothing can be contrary to his will. According to al-Razi.
creation ex nihilo is the irnpossibility: all things in this world are produced by
composition. Therefore. he adınited. Eternal Existences. Owing to its ignorance.
the soul was found of matter and formed figures from it in order to .get material
pleasures. But matter w-as rebellious to forms, so God inten·ened in order to aid the
soul. This aid was that the made this world aid created in it strong forms where İfi.
the soul could find corroreal pleasures. First matter has been there from eternity.
because it is impossible to admit that a thing coınes from nothing. Eternal matter
should accupy space. so there is eternal space; for him. space is the place where
matter is. Time. according to al-Razi. is eternal and distinguishes between two
kinds of time. absolute time and limited time.
Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi İslam Fdsrfı:si ve .-\lılıik Öğr.ıtinı Üyesi
/07
r
İslam Felsefesi Tarihinde "Evren ve evrendeki varlıklar nasıl meydana ,J geldi?" sorusu çeşitli tartışmalan da beraberinde getirmiş ve bazı görüş ayniıldan
ortaya çıkmıştır. Örneğin kelam bilginleri. genelde evrenin ve evrendeki varlıkların
hiçbir kaynak olmadan Allalı'ın var ettigi fikrini benimseınişler. 1 İslam meşşai
filozoflanndan Farabi (ö. 950). İbn Sina (ö. 1037) ve benzerleri filozoflar ise
varlıklann oluşumunu "sudfir"2 nazariyesi ile açıklama yoluna gitınişler. Rey
şelırinde doğup, 865-925 yıllan arasında yaşamış olan Muhammed İbn Zekeriyya
Razi ise, yoktan yaratmanın mümkün olmadıgtnı, alemin yaratılışını beş ezeli
ilkeye dayanarak açıklamaya çalışınıştır. Hemen şunu da belirtelim ki, evrenin var
oluşunu birtakım ezeli ilkelere dayandırarak açıklamaya çalışan ilk filozof.
~keriyya Razi olmayıp. ona gelinceye kadar olan düşünce tarihinde, varoluşu izah
etıne noktasında. birden fazla ezeli varlık kabul etme eğiliıni. aşagtda yer vereceğiz
üzere, bazı filozoflarca benimsenmiştir.
İslam düşünce tarihinde ·•rabiatçı ekol"ün kurucusu olarak kabu1 edilen
Mu1ıammed İbni Zekeri}ya Rilzi. hakikatİn aniaşılıp bilinmesinde aklı yeterli kabu1
etmesinden dolayı da. tabiatçı anlayışa ters dişse de. önemli bir rasyonalist kabul
edilir.3 O, İslam düşünce tarihinde özellikle beş ezeli ilke. ahlak, nübüvvet
anlayışlanyla. diniere ve ilaili valıye getinniş olduğu eleştirileriyle temayüz etmiş
bir filozof olduğu kadar. meşhur bir hekim olarak da ünlenıniştir. Yapılan
tespitlerden hareketle. · Zekeriyya Razi' nin var oluş anlayışının temelini ve
çalışmaınızın konusunu oluşturan ezeli varlıklar sırasıyla; yarat1c1, kül/i neft, ilk
1 Bkz. Ebu'I-Muin Meymün b. Muhammed en-Nesefi. Tebsıratu~l- Edille fi Usüli'd-din. Tahkik ve Talik. Hüseyin.Atay, Ankara 1993. s. 62-82.
z isiani düşü~cesind~," evrenin Tann 'dan, hiyerarşik bir düzen içerisinde feyz etmek. taşmak suretiyle var oluşuna verilen ad. Geniş bilgi için Bkz. Plotinus. The Enneads. traııslated by Steplıaıı. Mac Kenııa, Fabcr and Faber Ltd. rn. ed.. London. 1966: This abridged edition published in penguin books, England. USA 1991. V. 2. 1-2. V. 8. 5: Farabi, Uvünu'l-lvfesail, el-Saınarat el- Marziya fi Ba'z erRis··ıat el- Farabi (içinde). nşr. Dietrici. Leideiı ı 890~ s. 5Ş: İbrahim Hakkı Aydın. Farabi'de Metıifizik Düşünce. İstanbul 2000. s. 161-170.
3 Bkz.Abdurralıman Badavi. Muhaınmad Ibn Zekeriya al-Razi. Hilıtory of Muslim Philosophy. edt. M.M. Sharif. (içinde) L 439: Lenıı E. Goodman. lvfııİıamınad ibn Ziıkariyya al-Razi. History of Philosophy edt. Seyyed Hosseiıı Nasr and Oliver Leanıaıı. (içinde). llL 202-203.
108
/
_L
heyiila, mutlak zaman ve mutlak mekan 'dır. Bunlan bu çalışmamızda incelemeye
çalışacağız.
Razi'nin beş ezeli ilke anla~1şını ve diğer görüşlerini. a)nntılarıyla ortaya
koyınanın~azı problemleri vardır. Yaptığımız incelemeler sonucunda "K. Tıbbu 'r
Ruhani"; "K. Siyretu '1-Fe/sejiyye."; "Makale.fi md b 'ade 't-tabia "gibi eserler kesin
olarak onun olduğunu gördille Ancak "Kitabu 'l-İ/mi '1-İ/dh[": "el-Kmı/ ji'I
Kudamai '1-Hamse "; ''el-Kav/ fl '1-Heytlla ·~; ''ei-Kmı/ fl '1-Afekiin ve 'z-Zaf!ıan .. ve
''ei-Münazarat beyne Ebi Hiitim Razi ve Ebi Bekr Riizi'-4 gibi eserlerin müellif
nüshalan günümüze eksiksiz ulaşmamlşiir. Bunun için t:ıazı eserleri; lldnci
şahısiann Razi'den naklettikleri nakiller. toplanarak oluşturplmuştur. Bunun
içinde, Razi'den yapacağunız nakillerin bazı.lan, Birilııi (ö.l05l) gibi müelliflere
ait oJdıığıınu, dipnotlarda yanlış. anlaşılmalara yol açmam$ için hatırlatınak
gerekir. Bütün bunlara rağmen bu eserlerden daha güvenilir başka eserleri
·olmamasından dolayı. günümüzde konu ile ilgili yapılacak çalışmalarda bu eserleri
·esas alınınası bir bnakıma zonınludur. Biz de değerlendirmeleriınizi, onun olduğu
kesin ya da kuwetle muhtemel olan eserlerini esas alarak yapmaya çalıştık.
Filozofun bu eserleri, müellif nüsbalanndarı ve muhtelif kaynaklardan derlenerek
Paul Kraus tarafindan "Resailu Felşefiyye"adıyla neşredilıniştir. Günwn~de
henüz. neşredilen bu eserden daha güvenilir bir başka kaynak bulunınamııktadır.
Bundan dolayı bu çalışmamızda. Paul K.raus ·un neşrini esas aldık. Ancak zaman
zaman Paul Kraus'un bu risaleleri oluştururken alıntılar yaptığı eserlere.
ulaşabildiğimiz oranda. ulaşıp o kaynaklan kullanınayı tercih ettik.
Konumuz çerçevesinde filozofun kullandığı kavraııiliıniı-·ımali!ik
değerlendirilmesine kısaca ışık tutınak maksadıyla bu ezeli ilkelerle neyi
kastettiğini vermek yararlı olacaktır. Evrenin varolması için Muhammed İbni
109
Zekeriyya Riızi, ilkçağ Yunan filozoflanndan istifade ederek, beş şeyin kadim
olduğunu anlatmış ... Ve bu mevcut varoluşta (\'arlıkta) bu beş kadim şeyin zorunlu
olduğunu belirtriıiştir. Bu mevcut varoluşta (varlıkta) duyulur olan şey, bileşerek
biçim almış olan maddedir (heyııtadır). Yani "\•arlığın varoluşunda duyulur olarak
tasarlanan şey, ilk madde olan heyUladır Madde ise, yer kaplayan (mütemekkin) bir
şeydir, yerleşik bir şey olduğu kabul edildiğinden dolayı on(J. bir yer (mekan)
gerekir. Ezeli olan heyılla. yer kapladığı için, onun kapladığı mekan da ezeli olmak
zorundadır. Bu mekan da, mutlak mekandır. Zamanın gereklerine göre, bu mevcut
varlığın başından geçen dururnlann farklılığı. örneğin kirnin önce kirnin sonra
olınası, öncel.ik, sonralık daha öncelik, daha sonralık ve birlikte olma halleri, bir
durumdan diğer bir duruma geçmek,- değişikliklerin olması, ancak zatİlan
aracılığıyla -biliıiebilir. bundan dolayı da zaman gereklidir. Ançak bu zaman,
günlük hayatıırtızda. yatatılnuş illernde idrak -et:tiğirniz za111andan farklı olan ezeli
-bir zamandır. Bu mevcut varlık için diriler vardır, _o nedenle nefis (can) gerekir.
-Diriİet içiiı akıllılar. çbk usta yapımcılar var, o yüzden, bilen, bilge. işini çok
sağlam ve çok iyi yapan, kurtarmak amacıyla akıl gücüne devamlı akan (yayılan
faiz) bir yaratıcı gerekir.5 Genel olarak Razi bu anlamda. beş varlığın ezeli
olinasımn gerekliliğini kabul etmiştir. Bu kısa açıklamadan sonra bir makalenin
tanıdığı genişlik ölçüsünde filozofun konu hakkındaki görüşlerini · aktannaya
çalışacağız.
4 Zekeriyya Razi'nin bu eserleri Paul Kraus tarafınchın, Resai/u F~!s.efiJ~·e (Opera Philosophica Fraqmentaque Quae Supersıınl). adı ik birkaç kez yayı.ıılanıniştır_ Biz bu çalışmamızda Daru'lAf'aki'l-Cedide Neşri, Be:;rut 1982. Y. baskısriıı esas aldık.
' Razi. el-K av/ fi '1-Kudemdi'/-Hamse, Resailu Fels.:tiyye (Opera Philosophka Fraqmenıaque Qtıae Supersunt), nşr. Daru'I-Ataki'l-Cedide, Beyrut 1982, V. Baskı., (içinde) s. 195: Abdulemir el-A'sam, "Ebıi Bekr Rd::f', Mevsuatu'l-Hadara el-İslanıiyye, Anıman 1993. s. 307-308: M. Saeed. Slıeiklı. lslamic Philosophy and Theology. London 1982. s. 52_
110
Beş Ezeli İlkenin Kaynağı
Tann-varlık ilişkisini beş ezeli ilke ile aç~ayan Razi'nin bu doktrininin
kaynağı nedir'? Filozof bu görüşü kend~nden öncekilerden mi almıştır? Yoksa bunu
ilk defa kendisi mi ortaya koymuştur? Eğer kendinden önceki filozoflardan ve
ekallerden aldıysa kimden almıştır? Ebu Bekr Razi'nin beş ezeli öğretisi ile ilgili
olan bu sorulara halen kayn~arda bu konuda birbiriyle çelişen bilgiler
bulunduğıından dolayı kesin bir cevap verilememiştir.
Yapılan araştırınalar sonucunda Razi' nin. Antikçağ tabiat düşünüderinden
özellikle Thales'ten (m.ö. 624-548) P}1hagoras'a (m.ö .. 570-496) kadar olan
düşünürlerden büyük ölçüde etkilenmiş olduğunu esrlerini incelediğimizde
görmemiz mümkündür. Razi'nin bu filozoflardan. Anaxagoras (m.ö. 500-428) ile
Empedokles'in (m.ö. 492-432) fikirlerine ayn bir Önem verdiği bilinmektedir.
Bundan dolayı da filozof. felsefesini büyük oranda tabiata yönelik düşüncelere
dayandınnıştır. Ancak bu fikri kaynaklannın yanında. Hint ve İran dÜşüncesinin
tesirini de göz ardı etmemek gerekir. Nitekim İbn Said b. Aluned b; Said el
Endülüsi (ö. 1070) ve S. S. Cürcani'ni (ö. 1413) filozoftan naklettiğine göre.
Razi'nin benimsediği beş ezeli ilkeden ikisi etkin ve diridir. bunlar da yai-atıcı ve
nefistir. İlk heyilla (ilk madde) ise. cansız ve pasiftir. Mutlak mekan (hala) ve
mutlak zaman ise, ne canlı. ne akt:ifne.de pasiftir.6 Beş ezeli ilkenin benimsendiği
kabul edilen Hamiiniler ya da Harrfuıilerde de Tann ve nefis canlı ve aktif: heyilla
şekil alı.i: ye şeklin mahalli olur, yani pasiftir. Dehr ve hala ise ne canlı. ne aktif. ne
de p~siftir. 7 Harraniyye8 nin bu görüşü ile Razi'nin görüşÜ, paralellik arz
etmektedir.
6 Razi. Kitabu'l-İlmi '1-İ/dhi. Resailu Felsefıyye (Opera Philosoplıica Fraqmentnque Quae Supersunt), nşr. Daru'l-A!aki'I-Cedide. Beyrut 1982. \'. Baskı. (içinde ) s.l89: Razi, ei-Kavl 11'1-Kudanıai'l· Haınse, s. 197.
" Bkz. Fahreddin Razi, K. Mııhassal Efidiri '1-Mııtekaddimin ve '1-Muteahirin. Mısır 1323, s. 56.
lll
(.
Ebu Bekr Razi'nin düşünceleri ve eserleri hakkında önemli inceleı,nelerde
bulunan ve Razi'nin eserleriyle ilgili kapsamlı bir de risale yazınış9 olan büyük
Türk bilgiilİ Biriini (ö. m.l051) den bu konuda şöyle nakledilmektedir:
"Muhammed İbn Zeker~vya Razi İlkçağ Yunan jilozojlarından, beş şeyin kadim
olduğunu ri~ayet etmiştir. Bunlar, Yaratıcı, kül/i nefs. ilk heyüla, mutlak zaman ve
mutlak mekandır. Razi, varlığın bu var oluşwida bu beş şeyin zorun/ır olduğunu
belirtmiştir. "10 Buradan da anlaşılacağı gibi, Birüni, Razi'nin beş ezeli doktrinini
oluştururken İlkçağ Yunuan filozoflarından esinlenıniş olduğu görüşündedir. Bu
~onuda Biriini'ye ilaveten S. Ş. Cürcani d~ onun bu öğretiyi. yukanda da
değindiğimiz üzere, kadim Yunanlılardan özellikle de Pisagor, Demokrit vb. den
aldığını ileri sürmüştür. 11 Bu görüş. Said el-Endelusi'nin Tabakatil '1-amemi 'nde
ifade ettiği 1 :! üzere, Razi'nin Kitabu '1-İlmu '1:-İldhf isimli eserinde, Aristo 'yu hocası
Eflatun ve kendinden önceki diğer filozoflardan a)nldığı için eleştirdiği, Aristo He
arasında büyük aynlıkların olduğunu belirtınesi Pisagor'un görüşlerini takip ettiği
şeklindeki düşünceyle uyuşmaktadır. Bu görüşü destekler mahiyette İbn Teymiye
(ö.l328) de. beş ezeli ilke anlayışım, ilk defa Demokritos'un ortaya attı~nı ve
Razi'nin de ondan almış olduğunu belirQniştir. 13 Bu konuda diğer bir görüş de
8 "Hamam" ya da "Harrani)'ye" diye iki şekilde de zikredilen bu terinı. İslam'dan hemen önceki dönemde ve İslam· dan sonraki ilk dört asırda bir ilim merkezi olaıı Siibiilerin ünlü Şehri Harran· dan gelmektedir. Massignon Ha:rtiiııivve 'ııin uvdurma kimseler olduğwıu ve kavnaklarda onlarla ilgili sadece "edebi efSaneler'' bulund~ıiunu beÜrtnıek1edir. Bkz. Abdurrahman &'devi. ·iiuhammed İbn Zekeriyya el-Rd::i', çev. Osman Bilen. İslam Düşünce Tarihi (içinde). Editör: M.M. Şerif. İstanbul 1990. II, 57.
9 Biıiıni, Risa/efi Fihrist Kutu b Muhammed İbn Zekeriyya al-Rd::i (Epitre de Beruni ... ), ed. Paul Kraus, lslanıic Medicine, vol.25. 1996. pp. 226-320.
10 Bu nakil için bkz. Riizi. el-Kav/ fi '1-Kudemdi '1-Hamse. s. 195: ıı Bkz. S. Ş. Cürciini, Şerlm'l-ı\fewila{, Daru'I·Tab'ati'I-Anıire. Tarilısiz. I. 329. ı~ Said el-EndelusL Tabakatii '1-U;nem, Nşr. P. Louis Che,ikho s.- j., Beyrut 1912. Impriınerie
Catlıolique, s. 33. 13 İbn Teyıniyye, Ebi'I-Abbas Takıyyidin Alımed b. Abdilhaliııı, Afinhdcıı 's-Sıınneti 'n-Nebevi_ı,ye.
talıkik: Mulıanırned Reşad Salinı, Hukuku't-Tab'i Mahfuzatun li'l-Canıia. 1986. I. Baskı, I. 209.353.
l12
T
Nilsır-ı Hüsrev14 (ö. 481/1088), Fahrettin Razi15(ö. 1209), Şehristaru16
(ö.548/ll53), ve S. Pines17 gibi müelliflere göre Razi bu düşüncesini Harranlı
Silbiilerden almıştır.
İbn;. Hazm (ö. 1064) ise, İranh Mecusilerit;ı de Hümıüz, Ehrimen, Madde,
Zaman ve Mekan diye beş ilke kabul ettiklerini zikfed:~rek Razi'nin beş ezeli ilke
anlayışım Mecusilerin bu görüşlerinden .esinlenerek oluşturduğunu ileri
sürınüştür.18 Nakledilene göre, İbn Kayyim el-Sevziyye (ö.l350) de düalistlerin
yaraucı, zaman, boşluk madde ve şeyian diye beş ezeli ilke kabul.ettiklerini ve
Razi'nin şeytan'ın yerine külli nefsi koyarak bugörüşü aldığım belirtmiştir. 19
Macit Falıri ise Ebu Bekr Razi'nin metafizik düşüncesinin, özellikle beş ezeli ilke
anlayışının, Harraru yahut Sabii kaynaklardan alımnış ·olduğu fikrinden ziyade,
Platoncu düşünceden ve ıiıanişeist kaynaklardan yararlandığını, Platoncu öğelerle
Harran ve Manişeizm kaynaklı öğeleri kendi potasında özümleyerek almış olduğu
fıkrini benimsemiştir. ::ö
14 Saralı Strounısa, Free Thinkers of Medieval Islam. Brill Academic Publishers. June 1999, s. 164, Aynca Nasır-ı Hüsrev Razi'nin beş ezeli ilke anlayışının İranşehri'nin doktrininin bozulmuş şekli olduğunu da ifade etmektedir. Bkz. Mohaghegh, Rd=i's Kitab ql-İlm al-İlahi and-the Five Eternals, Alır-Nabraın. c. XIIL vıl: 1972-1973. Leideıı. s. 1 &-19 ..
15 P. Kraus,. ''el~Kavlji ;l~Kııdemai ·ı-H;mse)•e j•a::dıgı Giriş", s. 193. 16 Ebi'I-Feth Muhammed b. Abdulkerinı eş-Şehristaııi. el-Milel ve'n-Nihal. Beyrut 1990, Yay. Daru'l-
Kitabu 'l-1lııiiyye, Il, 345. ·· · ' 17 Sholomo Pines, Stııdies in Islamic Atomism, Trıınslated from Gennan by M. Schwarz, JerusiHeın,
1997. s. 47. . 18 İbn Hazın 'ın görüşü için Bkz. (İbn Hazın ·ın Ki tabıı '/-fas/'ından naklen), Razi, Kitabıı '1-İlmi '1-İldhi, s.
183-184; -A}nca Bkz. Mehmet Dağ, "Yunan ve İslam Felsefesinde Aristocıı Zaman Gönişıine Tepkiler", A.Ü.İ.F. İslami İlimler Enstitüsü Dergisi, II Ankara, (1975), s.86. . ·
19 Mohaghegh, "Rdzf's-Kitab al-Ilm al-İldhi and the Five Eternals", s. 20; Fritz Meier, "Der "Urknall" Eine ldees des Abıt Bakr ar-Rd=i', Oriens. 33 (1992), s. 5.
20 Bkz. Majid Fakluy, A Histol}' of Jslamic Philosophy, Columbia University Press, New York 1983. s. 99. 102; İsldm Felsefesi Tarihi, çev. K. Turhan. İstanbull992, H. Baskı, s. 91; Majid Fak.bry,A Short Introduction to Islanıic Philosophy, England 1997. s.3l; Mehmet Bayrııktar, Macit Falıri'nin Razi'nin bu düşünceyi Hindliler'in Nyaya-Vaishiska mezhebinden alıruş olabileceğini ima ettiğini belirtmektedir. Bkz. Mehmet Bayral.:tar. İslam Fels~(esine Giriş. AÜ.İ.F.ya}ınlart, Ankara 1988. s.95.
113
RaZi ile ilgili çeşitli araştırınalarda bulunan· ve felsefi eserlerinin önemli bir
bölümünü "Resai/u Fe/sefiyye ,. ismi altında neşreden Paul Kraus, beş ezeli ilJçe
anla}ışımn Harranlı Sahillerden alınnuş olduğu yönündeki iddialari,doğru olarak
kabul etmemektedir. Ona göre bizzat Razi'nin kendisi hem döneminin bir adeti
olarak hem de bu fıkirlerin . kendi isnrlyle yayıııillısımn kencllni · tehlikeye
atacağından korktuğu için gerçeği saklayıp. beş ezeli ilke öğretisillin temsilcilerinin
H~ar olduğunu belirtmiştir. Zira hicri ·üçüncü ve dordüncü asırdaki düşünürlerili bazıları, bu tür fikirlerinden dolayı alacakları tepkiden kaçmak için bu
)'Ola başvurduklan bir gerçekt~r. B~ doğrultuda İbn Ravendi'nin de_ çıynı şekilde
dinlere yönelttigi Ölçüsüz eleştlrilerini. Hintli B.anlara isnat .e.ttiğj,belirtilit. 21 P. . ' . ~~· .
kraus bu sonuca ı:ılaşmasında ki sebepleri şöyle sıraiaımştır: ..
I-Razi' den önce beş ezeli prensip Haminilere ait olarak bilinmiyordu. Zira
onun dönemine kadar -bu görüşler .onlara atfedilmemişti. Razi'nin dışında bu
öğretiyi Harriinllere yalmzca onun eserlerini çok iyi bilen sonraki yazarlar isnat
etmişlerdir.
2-Ebü Bekr Razi, İ/mu '1-İ/iihi isimli '~serinde beş ezeli ilke ile ilgili oİarak
kendi görüşlerini ortaya koyduğu gibi, Harranlı Sabiiler'in kontı hakkında ki
düşüncelerini de yer vermiştir. 2"
3-Zekeriyya Razi \)eş ezeli ilke ile ilgili düşüncelerini açıklarken billnin
Aristo'dan önceki Yunan filozoflannın görüşleri olduğunu da beiirtmiştir.23 Biz(;e
deP. Kraus'un değerlendinneleri daha doğru olsa gerek.
Görülüyor ki, araştırmacılar, Ebü. Bekr Razi'niıi_' beş ezeli prensip
anlayışına sahip olduğu noktasında görüş birliği içinde olmalanna rağmen, bu
21 Bkz. Max Meyerhof. '.'The Pht/osophy of the Physician. ar-Rd::i', Islamic Medicine, vol 26. 1996, pp. 64. .
22 Bkz. Kraus, "Kitabu 'l-İ/mi '/-İlahi )·e Yazdığı Giriş'', Resailu Felsefiyye (içinde) s. 166; 187.
lU
j
__ !
.. •:, •':]•
öğretinin kayıiağı· konusunda birbirlerinden aynlmaktadırlaı::, ~irQ.JJJ. Çi.ir~ ve
Said el-Endelusi, kadim Yunan filozoflann~n yani Aristo~da~.öncekilerden; İbn
Teymiyye Demokritos'dan, Fahrettin Razi. Şehristani, Tusi ve S. Pines Harranlı
Sabülerden, İbn Hazm İranlı Mecusilerd€n. İbn Kayyim el-Cevziyye düalistlerden .... ;., ; •''
aldığını 'Söylerken. Macit Fahri ise bir uzlaştınna yaparca.sına Razi'nin bu
görüşünde Eflatuıicu öğelerle, Harran ve Manişeizm kaynaklı öğeleri telif ettiğini
ifade etmiştir.
' , . .RazFnin beş ezeli ilke öğretisinin kaynağı ile ilgili' ~larak,' b\irada ifade
ettiğimiz gö~lerden. Yunan filozoflanna isnat e~iğini ilerl, sÜreri anla)-1Ş. . . . . . . .
filozofun eski tabiat filozoflannı takip etmesine: Harranlılara isnat ettiğini ileri
süren anlayış, eski Grek felsefi doktrininin. Atina' dan İskenderiye 'ye, oradan da
Antakya ve· Harran'a geçtiği ve Müslüman fılozoflar tarafından geliştiril<Uği, . : .... •ı;· .:
gerçeğine dayandınlmış olabilir. İbn Teym.iyye'nin görüşi.i de, yine Razi'nin eski
tabiat filozoflarını takip etmesine· dayanmaktadır. Nitekim. Demo~tos (m.ö. 460~
371) bu konuda eski tabiat filozoflan arasında en meşhuru olarak kabul edilir. İbn
Kayyim'in bu konuyu düalistlere isnat.etmesi ise. bunlarla uzlaştınlamaz24 olduğu
söylenebilir. t'' 1 . •.. i ..
Bütün bu tespitleri Zekeriyya Razi'nin eserlerini göz önüne alarak ' ., .•. ı
değerlendirdiğiınizde, Razi'nin metafizik düşüncesinin temelini oluşturan beş ezeli
iİke : aruayışı~, Harranlılardan· alinış olduğu yönündeki tespit isabetli olduğu
sonucuna vanyoruz .. Çün:iclfP. Kraus 'un ifade ettiği ve )'ııkarda· belirttiğiıniz. g~bi.
Zekeriyya Razi ile Ebı1 Hatiın Razi (ö. 933) a~asında geçtiği söylenilen ve Ebı1
Hfttim tarafından A 'lıimu 'n-Nübüvve' de rlkredİıen. bir tartışinada söylediklerinden ,._.i
hareketle, pek isabetli sonuca ulaştığı söylenemez. Zira söz konusu tartışinada Ebı1
Hatim'in. Zekeriyya Raziye beş ezeli ilke anlayışının. ilkçağ filozoflannın
~Bkz. P. Kraus. "el-Kavl.fi '1-Kudemcii'/-Hamse·ye Yazdığı Giriş"'. s. 193. -4 Mohaglıeglı, "Rit:i's-Kitab al-İ/m al-İlahi and the Five Eternals", s. 20-21.
115
;.
görüşleriyle aynı olup olmadığım sorması üzerine, Zekeriye Razi İlkçağ
filozoflanıun, bu konuda farklı görüşlere sahip olduklarım, onların görüşleri
üzerinde düşündüğünü ve neticede şaşmaz gerçek olarak nitelendiriliği kendi
görüşünü, ortaya koyduğunu söylemiştir. 25 Ayrıca Razi, Kitabu '/-İ/mi '1-İidhf 'de bu
görüşü Demokritos'a veya HarranWar'a isnat etmiyor. Aksine aynen Ebu Hatim'le
olan tartışmasında Eflatun 'un görüşlerini delil getirerek kendi düşüncelerin~
açıkladığı gibi/6 burada da Demokritos'un görüşünü delil getirerek, yine kendi
fikirlerini açıklarmştır. ~7 Bütün bunlardan sonra, onun eski Yunan filozoflannın ve
Harranltiann görüşlerini bilmesine rağınen, onlardan herhangi birini tamamen
kabul etmediğini, aksine beş ezeli ilke anlayışının, P. Kraus'un da ifade ettiği
gibi, 28 bu kaynaklardan istifade etmekle beraber konuyu kendi düşünce dünyasında
yeniden oluşturup ortaya koyduğu orijinal bir düşünce olduğunu söyleyebiliriz.
Bu mevcut alemi açıklamak için Allah 'tan başka dört ezeli ilke.
Muhammed EbU Bekr ZekeriY)·a Razi'nin felsefi sisteminde önemli bir yer işgal
eder. O, bütün metafizik sistemini bu öğreti üzerine kurmuştur. Ancak onun bu
görüşü, e\'Tenin var oluşunda Allah'tan başka ezeli ilkeler ortaya koyduğu için
İslam inancına aykırı bulunarak. eleştirilfuiş ve İslam dünyasında dıştanmasında
büyük rol oynamıştır. Şimdl.bu ezeli varlıklar hakkındaki düşüncelerini, aynntılı
olarak vermeye çalışacağız.
1- Yaratıcı
Ebu Bekr·Razi'nin metafizik düşüncesinin dayandığı ezeİi varlıklard~n ·i.~ ·:varatıcı"'dır. Razi yaratıcı anlanunda, eserlerinde çoğunlukla. "el-Bari"
15 Ebü Ebü Hatim er-R.ıizi. A '/dmu 'n-Nubuvve, thk. Salalı es-Savi ve Gulam Rıza A'vani, Şevval h. 1397, s. 10.
26 Bu konuda geniş bilgi için Bkz. Ebı'ı Hatint er-Razi. A '/dmıı'n-Nııbuvve. s. 3-27. 27
P. Kraus. "e/-Kavlfi '1-Kudemdi '1-Hamse\·e Y iız.dığı Giriş". s. 193-194.
116
l 1
1
1
r
ı 1
kelimesini kullanmış olmakla birlikte ·~41/ah .. ve "el-Malik"29 kelimelerini de
kullaruruşur. O'nu tam anlamıyla kutsayarak bütün yüceliklere sahip olduğunu ve
eksikliklerden de uzak olduğunu belirtmiştir. İslam kültürü geleneğinde olduğu
gibi, herkesin bütün işlerine. Allalı 'ın ismi (Besmele). ile başlanmasını önermiş ve
bu önerisine kendisinin de zaman zaman uyduğunu, bazı eserlerine baktığınuzda
görmekteyiz. 30 Her ne kadar bazı eserlerinin başındaki besmele. oraya kim
tarafından yazıldığı konusunda bazı şüpheler olsa da, bizce filozof tarafından
yazılmışur. Çünkü risalelerinin neşredildiği bir kitabın içinde bulunan risalelerin
bazısının başında besınele varken, bazısının başında yoktur. Biz, eserleri neşreden,
böyle bir ilave yapacak olsa her risalenin başına bu ilaveyi yapmış olacağını
düşünüyoruz. Razi Allah'a doğrudan doğruya sıfatlar isnat etmemekle birlikte,
Allalı hakkındaki inaınş ve kanaatıere dayanarak insanla ilgili belirlemeler,
nitelemeler yapmıştır. Nitekim o şöyle diyor: "Aziz ve Ce/il olan Yaratıcı, haksızlık
etme.ven adalet/i bir yaratzcıdzr. Bilgi, adalet ve rahmet gene/dir. O. bizim
yaratanmuz ve sahibimi, bizde O 'nun sahip/i kölesiyiz.Sahiplerinin gözünde en çok
sevilen köle, on larm yaşayış biçimine en ji:ızla uyan ve onların ge/enegini en fazla
uygulayan köle dir. Bu sebepten ötürü, Allah 'zn kulları arasında Allah 'a en yakın
. olan, onların en bilgili si, en ölçülüsı1(adaletlisi), en ş'ejkatlisi ve en esirgeyicisidir.
Bu sözlerin özü, bütünfilozoflar tarafindan söylenen şu sözdür: 'Felsefe, gücünün
yettigi oranda insanın Allah 'a benzemesidir "'31 Filozofun bu ifadeleri, Allah'ı
vasıflandırması hakkında. bize ışık tutmaktadır. Nitekim onun eserleri ineelemnce
genellikle Tanrı'mn ilim, adalet ve merhamet sahibi olarak bu üç temel vasfı
üzerinde durmakta olduğu görülecektir. O'nun bilgisi tam ve mutlak olduğıı için,
varlığın hiçbir boyutu Tanrı'nın bilgisi~n dışında değildir. Hikmeti mükemmel
28 Bkz. P. Kraus, "el-Kavl fi'l-Kııdemdi'l-Hamse'ye Yazdığı Giriş, s. 191-194; Beş ezeli ilke anlayışının kaynağı hakkında daha geniş bilgi için Bkz. Stroumsa, Free Thinkers of AledievaZ Islam. s. 162-167: Meverhof: "The Philosophy of the Physıcian. ar-Rdzf'. s. 63-64.
:!9 B!d. Riizi, Siretii '1-Fe/seflyye (Resailu Felsefiyye içinde). s. 101, 102, 107. 108. 30 Bkz. Riiı:l, Resai/u Felsefiyye, s. 15, 99. 116, 136: a~,nca bkz. AbdullatifMuharomed el-Abd, Usulıı'l
Fikri'l-Felsefi inde Ebi B ekı· Rti::i, Mekt.:betu'l-Ancolo el-!vlısriyye. Mısır 1977, s. 73.
117
olduğu için yaptığı her şeyi bir hikmete binaen yapar. Nitekim İ. H. İzmirli'nin de
tesbit ettiği gibi. Razi 'ye göre. hakim olan Allah hikıneti uygun bir tarzda alerrıi
yaratnuştır. 32 Yine Razi'ye göre, unutmak. gaflette olmak. ve benzeri acizlik ifade
eden durumlar, O'nun için söz konusu değildir. kudreti tam alandır. Güneşten
ışığın çıkması gibi. hayat O'ndan taşar, O, her yönüyle saf akıldır. 33
Razi, yaratılmış olaııları gördüğümüze ve yaratıcımn yaratılııuşlardan önce
olduğunu da bildiğimize göre, yaratıcımn kadim olduğunu ispatlamaya gerek
olmadığı görüşündedir.34 Razi'ye göre, yaratıcı ezelidir, cisiın değildir ve değişime
uğramaz; çünkü O, oluş ve bozuluştan uzaktır. Her şeyin düzenleyicisi olup kendi
kendine kaimdir. 35 Zaten ona göre Allah ile diğer varlıklar arasındaki en açık
farklardan birisi Allah' ın varlığı kendinden, zatımn muktezası ikea diğer ezeli
varlıklar ise ezeli olmakla birlikte varlıklan kendi varlıklanmn bir gereği olmayıp,
devanu ve mükemmel olınalan için Allah· a muhtaçtırlar. Böylece de ona göre
Allah 'ın ezeli varlıklar arasında çok ayncalıklı bir yeri olduğu vurgulanınıştır.
Filozofun bu görüşleri bizi, Ebfı Bekr Razi' nin. eVTen ve insaıılarla aktif ~larak
ilgilenen ve varlığı kendi zatından olan. (_voktan yaratma atılanunda olmasa da) her
türlü değişimden uzak bir yaratıcı Allah. tasavvur ettiği sonucuna götürür. Ayrıca
onun varlıkla ilgili olarak yaptığı bu ayının, yani Allah ve O'nun var ettiği evren.
İslam Düşünce Tarihinde bazı mütefekkirler tarafından, varlık hakkında yapılmış
olan "Vacip li ziitihi ., ile "Vacip li gayrihi ·· ayınınım hatırlatınaktadır.
Razi'nin yaratıcı ile ilgili görüşleri, tartışılan problemlerden biridir.
Yukanda da özetlemeye çalıştığinuz gibi. Razi bu konuyu çeşitli eserlerinde ele
alıp inceleıniştir. Ancak Razi, Allah'ın varlığım, ezeli ilkelerden ~Hemi yaratan
31 Razi, Sireta 'l-Felsefiyye, s. ı 08. 32 İsmail Hakkı İzmirli. Şeylıu'I-Etıbba Ebü B~kr Muhanmı~d İbn Zekeriyya ~r-Razi, Evkaf-ı İslanıiyye
Matbaası. 1341, s. 25. 33 Razi. el-Kavl {i '1-Kudemdi '1-Hamse. s. 197. ~4 Razi, el-Kav(fı 'l-He}1ila. (Resailu Felsefıyye içinde). s. 22: .• ı Razi.Maka/e.fi md b 'ade 't-Tabia (Resailu Fdsefiyye içind~). s. 120.
118
ı ı •
J
olduğunu ve her şeyin düzenleyicisi hıikim, alim olduğunu kabul etmiştir.36 Ebu Bekr Razi aklı övmek ve ona vurgu yapmakla birlikte onun. insanın Allah' ı
bilmesini sağladığını ifade etmektedir. Böylece insan, akılı vasıtasıyla idrak
ettiklerinin en bii)iiğü Allah'ın varlığının bilgisi olmaktadır. Dolayısıyla da
Allah'in bilinebilecek bir varlık olduğunu ve aklın da en büyük faziletinin O'nu
bilmek olduğunu kabul etmiştir. Nitekim o " .. .Allah 'ın bilgisine akı/a · ulaştık.
Allah, eriştiğimiz şeylerin en bilJtflğü ve en fa_vdalısıdır." ifadesiyle bunu
· belirtmiştir.37 Bu gibi görüşlerinden de anlaşılacağı üzere aklı, Allah'ı anlamak,
bilmek, hayatı en i)'i bir şekilde idame ettinnek için, Allah tarafından bağışlanan
bir meleke olarak kabul etmiştir. Diğer taraftan. tabiatçı anlayışa genelde ters düşse
de, Riızi, akla mutlak güvenerek, doğru kullamlan akıl ile, insanlan mutluluğa
götürebilecek olan gerçek doğrular arasında bir çelişki görmemiştir. Nitekim ona
göre akli metot ile, evrenin anlaşılmasında. düşünce temelinde açıklanıaya çalışan
fıkri bir yönelim olduğu sürece. her doğruya ulaşılabilir.
Burada şunu ifade etmeli:;-iz ki. bu konlıyla ilgili olarak fılozofun hakkında
bazı spekülasyonlar da yapılmıştır. Zekeriyya Razi Allah ve O'nun bilinmesi
hakkındaki görüşlerini oluştururken. Pythagoras. Eflatun. Aristo. Beralıime ve
Dehriy-ye'nin görüşlerinden önemli ölçüde istifade etmiştir.38 Nitekim bunlann
eserleri incelendiğinde. onlann akla verdikleri önem ve değer bağlarmnda pek çok
paralellikler görülecektir. Ancak Razi' mn ulfi.hiyyeti inkar noktasına geldiği fıkrini
benimseyenler bizzat onun kendi eserlerinden ziyade hakkındaki spekülasyonlara
ve muhaliflerinin eserlerinde onunla ilgili olan yazılara. atıfta bulunnıaktadırlar.
Halbuki bu konuda doğru bir hükme varmak için yapılması gereken şey, fılozofun
kendi eserlerinden hareketle görüşlerini ortaya koymaktır. Biz bu çalışmamızda
.ı• İsmail Hakkı İzmirli, Şeylıu'I-Etıbba Ebu Bekr Muhannned İbn Zekeri~'Ya er-Razi. s. 25. 37 Razi, Tıbbıı'r-Rııhani (Resailu Felsefiyye içinde), s. 18. 38 AbdullaıifM. Abd, l!siilu'l-Fikri'l-Felsefı inde Ebi Bekr Razi. s. 72.
119
mümkün mertebe filozofun kendi eserlerini esas almaya çalıştık. Yapılan bu
eleştirllerin de temelsiz olduğu kanaati bizde hasıl oldu.
Filozofa bu konuda yöneltilen ele~tirilerden biri de Allah'a "aciz/ik"' isnat
ettiği konusudur. Ancak, Raz1 Allah'a acizlik isnat edilemeyeceğini, O'nun tam bir
kudret sahibi olduğunu mrgulamaktadır. Ebu Hatim Razi. Zekeriyya Razi ile
arasında geçen bir taıtışmada. EbU Hatim, Zekeriyya Razi'ye ''Allah, Kül/i nefsin
ilk ezeli olan madde ile ilişki kurmasına engel olmadığını" söylemek ile o·~
acizlik isnat ettiğini ileri sürmesine karşın. Zekeriyya Razi, Allah'a acizlik isnat
etmediğini ve "olmadı" ifadesiyle Allah'ın acj.z oldıığunu kast etmediğini. sadece
Al}.ah külli nefsin bu alemi onurlandırınasım engellemek istemediği için
engellemediğini belirtıniş. 39 Buradan da anlıyoruz ki. Allah 'ın tam bir kudret sahibi
olduğunu vurgulayan Ebu Bekr Razi Allah ·ı noksanlıklardan tenzih ederek
mükemmelliklerle vasıflandırmıştır.
Razi eserlerinde. Allah'ın varlığım, üstünlü~nü ve insanlara yardım ettiği
fikrinde olduğunu gösteren birçok açık ifade zikretmiştir. Bunlardan bazılarını
aktarmak bu konudaki görüşlerinin açıkç anlaşılınası bakıllllndan yararlı olacaktır.
Filozof bir öğrencisine yazdığı mektupta şöyle söylemiştir: '~41/alı, 6nırı1nü uzun,
nimetini daim kzlsm ... Allalı seni başarz/ı kılsın. O her şeyi duyan ve kullarına
yakın o/andır. ""10 Buna ilaveten eserlerini yazarken bizzat Allah'tan yardıiıJ. istemiş
olduğuna, eserlerine başlarken şu ifadesi örnek teşkil eder: "Ben bunu Allah 'ın
yardımıyla yapıyorum. Söz ve fiilierimin isabetli, doğru olması için sadece O 'ndan
yardzm.istzyorum ... ·>-~I Başka bir eserinin mukaddiınesinde ise, ''dogruya ulaştıran
Allah 'tır, d6nüş O 'nadır'..ı2 sözü de bu konudaki düşünceleri hakkında. bize ışık . ' ~
39 Ebu Hiitiin er-Rilzi. A'hinıu·n-Nübüvve .. s. 22-23. 40 Rilzi. Ahlakıt't-T~bib. Sittu Resai"l-min Turasi'J-Arabiyye, Mek1ebetü'n-Nahzati"l-?v1ısriyyc::. Kahirc::
1981. s.l27. 41 Razi,Mendjiu'l-A 'ziyre veDef'uMudariha. Dam İhyai'l-uluın. Beyrut 1993. s. 2. 41 Razi. Bum 's-Saa, İslamic Medicin~. vol.25. 1996. s. 9.
120
1 _L
tutmaktadır. Aynca Razi eserlerini bitirirken de Rabbini yüceitmeyi ve kendisini
başanit kıldığı için O'na şükretmeyi u..llutmamıştır: "istediğimize ulaştzk. Allah 'tan
başkasmda gtıç ve kudret yoktur. Allah bize yeter, O ne gtızel yardımczdzr. "43
''Sözilmiizü Rabbimize şii/irederek bitiriyoruz. Her nimeti veren, her sıkıntı ve
darlığı gideren, Allah 'a layık olduğu şekilde sonsuz hamdolsun. "44 Razi'nin çeşitli
vesilelerle kullanmış- olduğıı bu ifadeler yakından iııcelenince. onun Allah
hakkındaki düşünceleri daha net bir şekilde anlaşilacaktır. Nitekim filozof, Allalı 'ı
insana, ihsanda bulıillan ve O'nun yardıim olmadan insanın başanlı olamayacağlru, açıkça belirtmiştir. Filozofun bu ifadeleri bize Allah hakkındaki görüşlerini
yansıtması yanında, dini metinlerin de etkisinde kaldığının' bir işareti olabilir.
Nitekim "Doğruya ulaştıran Allah 'tır.·· ve "Dönüş O 'na dır. ;'45.- Aynca ·adeta
''Allah, kimseye gücünün üstünde bir ş~v teki(( etnıez ... "46 mealindekf ayetin
kelimeleriyle benzerlik taşıyan ''Allah insanları güçlerinin )'etmediği şeylerden
sorumlu tutmaz. "4' ifadeleri K. Keri~de aynen geçmekte olması. bunun bir delili
olabilir. Diğer tiıraftan. İslam kültür ve medeniyetinin hakim olduğıı coğrafyada
yetişıniş olmasından dolayı, felsefesinde İslam kültür ve medeniyetinin izlerini
bulmak ve onun felsefesinin İslam felsefesi olduğunu söylemek bu kanaatleri
desteklemektedir.
İnsanın sorumluluğımu belirleme konusunda. yukanda da zikrettiğinıiz
"Allah insanları güçlerinin yetmediği şeylerden soruin/u tutmaz." ifadesinden
hareketle, idrak edilemeyen ve insanın gücünün üstünde olan kötülüklerden dolayı
insanın soruınlu tutulamayacağı görüşünü benimsediği sonucunu çıkarabiliriz.
H Riizi.Bııru 's-Saa. islamic Medicine. vol.25. 1996. s. 14. _... Rıizi; Tıbbu 'r·Rııiuini, s. 96. -45 KX. 2 Bakara/156: 39 Zumert36: 42 Şiira/13. 46 KX. 2 Bakara 1 286. 47 Rıizi, Tıbbıı 'r-Rııhdm: s. 80.
121
Kulun. idrak edilemeyen kötülüklerden dolayı temizlenınesi gerekrneyeceği48
görüşüyle de, insanın sorumluluk sınınru da belirlemiştir.
Filozofyine Allah'ı bize anlatabilrnek için şöyle demiştir: "Sevabmı umup
azab-mdan çekindiğimiz lı.Ialikimiz-Rabbimiz, bizleri gözetip esirger, bize acı
çektirmek istemez, bize haksızlık ve cahilfiği reva görmez, bizim bilgili ve ölçüiii
adil olmamızdan hoşlamr. Bizden azap edeni ve azap edilmeyi hak edeni hak ettiği
oranda, bu sahip-malik cezalandırır. '--ı9 Bu ifadelerinden de anlaşılabileceği gibi.
ona göre yaratıcı, geniş bir rahmet sahibi olup, insanlara yaptıkları iyiliğin de
kötülüğün de karşılığım verecektir. Aynca Razi. Taıırımn evrenin her tarafına
yayıJnuş, bir rulı gibi nüfuz etıniş ve her türlü eylemi yapan, tabiatın özünde olan. ~· '' .
· bir kuvvet ve kudretin olduğıı görüşündeki bazı tabiatçı filozofları bu konuda
eleştirmiş ve şöyle demiştir: '~4risto ve onun 'Simôii 't-Tabii' sinin ikinci
makalesindeki yazısını yorumlayan/ar, tabiat hakkında şu kanaali taşıyor/ardı:
Açıkta olduğu, ~nsanlar onu bildiği ve varlığım kabul ettiği için, tabiatın varlığı
delile muhtaç değildir. Çağdaşmuz olan .filozoflar ise, tabiat hakkında şöyle
düşünüyorlardı: Tabiatın varlığının deli/i, onun fiilieri ve bu fiilieri gerektiren
ôleme yayılmış güçleridir ... Bunların iddia ettiği tabiat güçlerine gelince, onlara
şöyle denir: Diğer fiilieri gerektiren güçleri ve eşyanın güçlerini yüce Allah 'm
kendisinin gerektirici olmasım inkar etmediniz. Öyle.vse, tabiata nispet ettiğiniz
güçler, tabiatın değil, Allah 'ın güçleri olur. "50 "Sizin pek çoğunuz, Allah diri ve
kddir olduğu halde, insanı Allah 'm oluşturduğunu yüzilmiize karşı inkar etti.
Çünkü sizin bu kesiminiz, bir dirzvi bir canlının (hayvamn) oluşturduğunu
görmemiş ve düşünmemiştir. Siz ise, insanı güçsüz ölülerin oluşturduğu
düşüncesindesiniz. "51 Razi bu ifadeleriyle, bu görüşlerin insam yaratıcımn inkarına
götürdüğünü düşünerek bu görüş taraftariarım eleştirnıiştir. Aynca bu
48 Razi. Tıbbu 'r-Ruhdni.. s. 80. 49 Razi; Siretıı '1-FelsefiJJ'e. s. 101-102. 50 Razi. Makalefi md b 'ade 't-Tabia, s. 1 16-1 17
122
1
1
l_
görüşlerinden hareketle de, onun Allah' ın adil ve her şeyin yaratıcısı olduğunu
kabul ettiği, hesap gününü de benimsediği sonucu çıkartılabilir.
Bütün bunlardan sonra, her ne kadar RaZı'nin ulillıiyyeti inkar ettiği
yönünde baıa idcUalar varsa da burada filozofun kendi eserlerinden yaptığımız
alıntılar, bu iddiaların yanlışlığını ortaya koymaktadır. Nitekim bize göre Razi'nin . . . bu ifadeleri ulillıiyyeti tam olarak kabul etnıiş olduğunu göstermektedir. Böyle
olmasına rağınen bazı düşünürler Ebu Bekr RaZı' nin ilahi inayeti inkar ettiğini
iddia etnıişlerdir. 52 Her şeyden önce onun hikmet salıibi bi~ yaratıcı anlayışına
sahip olduğti tartışma gerektirmeyecek derecede açıktır.53 Hatta bu· konuda
"İnsanın hakim bir yaratıcısı olduğu hakkında bir kitap"J.I adlı bir de eser
yazmıştır. Bunun yanında Razi' nin. bazı eserlerini yazmaya başlarken, yukarıda da
ifade ettiğinıiz gib~ Allah'tan yardım istemiş olması55 ve eserlerindeki "Allah 'zn
izn(vle ''; "Allah 'tan kendisinin hoşnut olacağı ve bizi kendisine yakın 1..-zlacak yola
iletmesini niyaz ederiz.··; " .. Allah 'a hanıd olsun O 'nun lütuf ve irşadı ile biz bu
gibi kusurlardan uzağız .. "56; "Allah 'tan hidayet isterinı. .. r şeklindeki· sözleri
onun ilahi inayeti reddetıneyip kabul ettiğini göstermektedir. Sonuç olarak bütün
olumsuz eleştirilere rağınen, Razi Allah'ı hakim, müdebbir, eksikliklerden uzak.
her şeye· ka dir, bizlere kötülük gelmesini istemeyen hayat salıibi faal bir yaratıcı
olarak tasavvur ettiğini söyleyebiliriz.
sı Razi,Maka/efi md b 'ade 't-Tabia, s. 119. sı Abdurrahman Bedevi, Min· Tarihi '/Jihad fi '!-İs/anı. Mektebeti'l-Nahzati'l-Mısriyye, Kaltire 1945,
&22~ . 53 Razi. el-Kavlfi'l-Kudemtii "1-Hamse, s. 197. 54 Bkz. İbn Nedim, Fihrist, Daru'l-Mearife. Bevrut 1994. s. 361: Biruni. Risale fi fıhrist kutub
Muhammed İbnZekeriva al-Razi .. no: 137 · ss Bkz. Razi, Menajiu'l-A ~iJJ•e. s. 2.
123
2- Külli Nefs
'· Razi'nin ezeli olduğunu kabul ettiği ikinci varlık, "Kül/i Nefs"tir, Nitekim.
Riizi Kitabu '/-İ/mi '/-İlahi; Kitabu 'n-Nefsi '1-Kebir; Kitabu 'n-Nefsi 's-Sağir gibi . . .
eserlerinde külli nefsin kadim olduğu ve heyilla il ı;, bileşmek istemesi konusuna da
önemli ölçüde yer vermiştir. . -1.
Yaratıcı, mutlak ve aşkın va.rlık olduğu iÇin, b~_ alemi hiçbir zorunluluk söz
konusu olmaksızınvar etmiştir. Ancak yukarıdil cıa. ğeğindiğimiz üzere, yı,rratıcı ilk . .
önce yaratınayı irade etıneınişti, daha sonra· aıeıni 'yarairi:ı.ayı irade etmiştir.
Y a,ratıcıya ai emi yaratınası yönünde !.<.arar veniıesinin nederu ezeli b~r varlık olan
Külli Nefstir. Bu noktada '~Allah\ yaratınayı irade· e_ttiren :ı:ıedir?" sorusu
sorula~ilir. Razi'de bunu şöyle dile getirmiştir: "Eğer alem :vapımcıdan (sani'den)
iradeyle meydana gelirse; eze/de bu yapınıcıinn yanında, ezelde taşıdığı bu
iradeden (illenıi yaratınama iradesindeı:ı) alemi y~ratma iradesine onu sevk eden
başka bir şey yok idiyse, öyleyse henüz yaratılmamışken bu iiiemi niçin yaratt~?" 58
Nasır Hüsrev yine bu konuda Razi'ye atfen şöyle nakletıniştir: "Allah '!n iiiemi
yaratmaina iradesinden, iiiemi yaratma iradf!sine intikal ettiğini kabul ettiği
zaman, Allah ile birlikte başk~ bir kodimin olması ve bu diğer k~dimin Allah 'ı bir
fiile ( iliemi yaratmaya) sevk edenin tam kendisi olması gerekir."59 Burada Allah'ın
iliemi yaratınama iradesinden, iliemi yaratına iradesine getiren yine Allah'ın
kendisi ve ilınidir. Çünkü Külli Nefs'in Allah'a iliemi yaratınası için karar
vermesine neden olması, :filozofa göre, bu Allah 'ın iradesine bir sakınca
vermeyecek şekilde cereyan eder. Nitekim ona göre Allah ezeli ilmi ile evreni
yaratılmasıyla olunısuzluklann olacağını bilmektedir. Oysa, olunısuzlukların hiçbir
türü bulunmayan, en yüce mutluluklar ve güzellikler bulunan bir durumdan.
56 Bkz. Riizi, Siretı1'1-Felseji;ye. s. 99, ı 08, 109. 57 Bkz. Razi,Kitabu ·ş-Şııkıık, İran-Tahran 1993. s.16. 38 Razi, el-Kavlfi 'n-Nefs ve '1-.A!em, s. 283-284. 59 Razi, el-Kaı•/ fi 'n-Nefs ve '1-A.lem, s. 284.
12-1
r
ı j_
olumsuzluklann olacağı bir alemin oluşmasını Allah gerekli görmemiştir. Buradaki
"karar verdirıne" ifadesi "zorlama" anlanuna değil, belki Allah kendi dışındaki
varlıklara verdiği bir seçme hakkının icrası anlanuna alınabilir. ·
Diğer taraftan, Allah isteseydi Killll Nefs' in talebini yerine getirmesini,
engelleyebilirdi. Fakat engellemedi. Adeta bu dünyadaki insaniann Allah 'ın
nzasına muhalif eylemlerde bulurunasını engellemediği gibi. Bu bağlamda Külli
Nefs, yeterince ilim sahibi olmayıp sınırlı olan bir bilgiye sahiptir. Külli ,Nefs bilgi
eksikliğinden kaynaklanan cehaletinden dolayı, ke~di~i gibi ezeli olan heyıllaya
yani suret almamış ilk maddeye meyletti. Zira Killll Nefs maddeye bağlanıp madqi
hazlar almak istediğinden, ilk maddeye suret verıneye çalıştı. 60 Yaratıcı ise nefsin
maddeye yöneleceğini ve maddi haziara istek duyacağım ezeli ilmiyle biliyordu.
Aynca kurulmak istenen bu ilişkinin sonucunda, nefsin karşılaşacağı
olumsuzluklan da biliyordu. Ancak nefis bu konuda yeterli bilgi ve beceriden
yoksundu. Nefis potansiyel durumda bulunan ilk maddeye suret vererek bu isteğini
gerçekleştinneye çalışması durumunda, doğacak olan olumsuzluklar ve kainatta
oluşacak bir düzensizlik, kaos ortaya çıkma ihtimalini doğurdu. Bunun üzerine
yaratıcı, ruhun acizliğine merhamet ederek ve çıkacak olan kaos ve düzensizlikleri
engellemek için, Kilili nefse yardım etti. O'nun bu noktadaki yardımı, bu ıUemi
meydana getirmesi ve onu içinde ruhun cismani zevkler bulabiieceği sağlam
suretler halinde yaratınasıydı.61 Bu süreç içinde Tann, hikmeti sayesinde ruhun
maddeyle birleşmesini en mükemmel şekilde olmasını sağlanuş. Bunu sağlamakla
da evrende olması muhtemel olan düzensizlikleri engellemiş oldu.
Razi'ye göre Tanrı Külli Nefs ile ilk maddenin birleşip, ilk maddenin
şekillenmesini sağlayacak şekilde ıUeıni yarattıktan sonra,, nefsin maddeye (nıJı~n
bedene) ilişmesinin nedenini (Nasır Hüsrev 'in Razi'den şu nakili yaparak.)
60 Riizi. el-Kavl.fi 'n-Nefs ve 'i-Alem, s. 284.
125
!·
açıklamıştır: "Bu diğer kadim, diri ve cahil olan nefistir. Madde (Jıeyula) dahi
ezelidir ... Bu nedenle Allah insanı oluşturduğu ve kendi Tanrılığının cevherinden
olan aklı bu alemdeki insana elçi yaptı. (ve gönderdi). Akim görevi, nefsi insan
bedenindeki ı~vkusundan ı~vandırmak (varatıcınm emriyle) bu diemin neftin yeri
olmadığı~ı ve bu afernin nefsin bir hatası olarak meydana geleligini nefte
göstermektedir. Akıl insana der ki, ne.fis maddeye ilişmiş olduğu için bu alem
yaratılmıştır. Nejis maddeden ayrılınca, bu alemin hiçbir şeyi geri kalmaz; hatta
insan nefti belirttiğimiz bu durumu öğrenince, u/vi alemi tanır, huzur ve bolluk
yeri olan kendi alemine dönünceye kadar bu aleme uzak durmak ister. 61 Ebu Bekr
Ra.zi;ye göre (Yine Nasır Hüsrev'in naklettiğine göre) İnsan, o aleme (ulvi iileme)
yJimz felsefeyle ulaşılır. Felsefeyi öğrenen. kendi alemini tamyan. a:z ıstıraplı olan,
bilgi ve görgü kazanan herkes, nefsin maddeye ilişmesinden doğan bu oeıa ve
sıkıntıdan (bu alemd~n) kurtulur. öteki netisiere gelince oııiar. insaniann
bedenlerindeki tüm nefisler felsef~yi öğrenerek bu sırra erip, kendi alemlerine
yönelip. tümüyle oraya dönünceye kadar. bu dünyada kalırlar. Öyleyse bu dünya
kalkacak. madde (heyula) ise kendi bağınciart sıynlacıik ve · ezelde nasılsa öyle
olacaktır63 . Bu dönemdeki hayatı Razi uykuya benzet~rek basitleştinnekte ve bu
. alemin gerçek olınadığını. her şe:yin bir rüya gibi aldatıcı oldu~'u \'Urgulaımştır.
Burada da görüldügü üzere. ruhu maddenin bayağılıklanndan kurtarma ve
ulvi iUeme yücelune görevini, Razi felsefeye ve' fÜozoflara venniştk Çünkü ruh,
daha önce de ifade ettiğimiz gibi. ancak akıl vasıtasıyla kendine özgü olan e\--reni
tanıyabilir ve gerçek mutluluğa ulaşabilir. Nefs ve onun semavi kaderiyle ilgili
olan bu anlayışta. felsefenin çok bii}iik; rolü olduğu belirtilerek alemin Allalı
tarafından zaman içinde yaratılçiığının bir ·izalu verilmiş ve ·felsefenin gerçek
mutluluğu kazandıncı~ mistik bir yönü ortaya konmuştur.
61 Krş. Ebfı Hıi.tim er-Razi. A·ıamu·n-Nübün•e, s. 21: M. Fakhry. A Short Introduction to ls/amic Philosophy, s. 3 L ·
62 Razi. e/-Kav/ fi 'n-Nefs ve 7-Alem, s. 284-285.
126
1 _j_
Nefs-Beden ilişkisi
Ebu Bekr Razi nefs-beden ilişkisini belirtirken nefsi esas almıştır. Çünkü
ona göre nefs ile beden arasındaki münasebeti nefs tayin eder. Zira nefs bedenden
önce gelme%,te oiup beden değişinektedir. Bedenin mizacı, nefsin ahlakına bağlıdır. . . . "
Buradan hareketle nefsin halleri ve eleınlerinin, fizyonominin tetkikiyle
anlaşılabileceğini dol~yısıyla da bedeni tedavi eden doktornn aynı zamancia ruhu
· teda~i eden hekim, yani ruh doktoru olması. gerektiğilli ifade· d:miştir. 64 Bunu
bizzat kendi hayatında uygulayarak göstermiş. çrinkü o hem tıbbın beden sağlığı ile ilgilenen bölümüyle, (tıbbu '1-cesadani) hem de ruhani sağılığı ve ahlak ile
ilgilenen bölümüyle, (tıbbu 'r-ruhanO il~lenmiş ve her iki ~ahada da eserler
vermiştir. Mesela, Kitabu '1-Hiivi, Kitabu '1-Afansuri ve benzerleri fiziki tıp
sahasındaki. eserlerini oluştururken Tıbbu 'r-Ruhani de ruhani, tıp: sai;ıasındaki
eserleri arasında yer alı:n&ktadır.
Razi Platon 'unda aynı görüşte oldu~u belirterek, bedendeki ıi~fsi şöyle sınıflandırınıştır: "N atık nefsi (Tanrısal nejis), hayvani-ne_fis (öjkeci nefl~). bitkisel
nefis {büyüten ve üre;en nefis) .·oliS diye üç kuvv~ şeklinde ayırınıştılBitJdsel ve
hayvani nefis. natık. nefis içi.ri yaratılmıştır. Nebati nefsin görevi. 'Uefsi İlatıkanın
aleti konumuncia ~ian bedeni besleınektir. "Natık nefis, bitkisei ",;~jse h~kim olmak
ve bitkisel nefsin isteklerinin çokluğuyla natık nefsin nutkundan ayrılmasınamani
olmak için ha..wani nefsi kullanır. Çünkü natık nefis, birlikte oldugu b·e~enden
ancak nutkunu tam olarak kullandığı zaman kurtulur". 66 Buradan anlaşılacağı gibi;
63 Razi, el-Kavl fi 'n-Neft ve 'i-Alem, s. 285-286. Ebii Hiitim er-Razi. A'lamu'n-Nübüwe, s. 1 ı. 6-1 Krş. De Boer, İslamda Felsefe Tarihi., s.56; Ülk.eıı. İslam F~lse(esi Tart hi, s. 36. 6.5 Razi. Tıbbu'r-Ruhiini, s.27: Eflatun'un nefSin-ruhun kısınıl~ hakkında bkz Dev/er, çev. S. Eyuboğlu
- M. A. Cimcoz, İstanbul 1999. 439e-44lc (s. 117-119): A)nca Galen'de aynı gön1şledir. nefsiıı kısımlan hakkındaki görüşleri için bkz .. Galen. Kitabıt 'I-ahlak li Calinııs. nşr. Paul Kraus, Külliyetü'IAdabbi'I-Caıniati'I-Mısriyye, c. 5. sy. i, Kıılıire 1937. s. 25-28
66 Rıizi, Tıbbu 'r-Rııhdni, s. 28.
127
hayvani nefis, şehevi istekleri kontrol ·aıtına alınması ve sımrlandınlması
noktasında natık nefse yardımcı olur.
Nefsin temel hedefi, bu dünyada!). ve tüm fiziki bağlantılarından,
dolayısıyla da bedenden, kurtularak rahat ve gerçek nimetin ol~uğu kendi gerçek
yerine yani ilk maddeyle ilişki kurmadan önceki durumun~ dönmektir. Aksi halde.
devamlı olarak acı içinde kalacaktır. 67 Bu da gösteriyor ki. ona göre, insani beden.
nefis için uzaklaşılması gereken bir yerdir. Külli Nefis için, gerçek mutluluğun ve
. saadetin ezeli olan ilk madde ile bileşmeden önceki durumunda olduğu seviyede,
olabileceğini benimsemiştir.
Nefs konusunu bu şekilde ele alan Mulıammed İbn Zekeri:yya Razi, "bir
ruhun bir bedenden diğerine yahut çeşitli bedeniere geçmesi" olarak tanımlanan
tenasühü kabul ettiği söylenebilir. Nitekim, İbn Hazm'ın Razi'den naklettiğine
göre: ruhun bedenden aynidıktan sonra herhangi bir bedene geçebileceğini filozof
kabul etmiştir. Ona göre ruhun geçecek olduğu bedenin aynidığı beden ile aym
türden olmasına gerek yoktur.68 Ruhun bedenden aynidıktan sonra başka bedeniere
geçebileceği anlayışında olan Razi, bu görüşünü :özellikle Kitabu 'l-İ/mi 'l-İidhi ve
Siretü '1-FelsefiyYe isimli eserlerinde ifade etmiştir. Burada konuyu hayvanların
kesilmesi ile ilgili olarak ele alınış ve konuyu şöyle a~atmıştır: "H ayvanlarm yok . .
edilmesi şu iki nedenle hoş görülebilir: 1- Ôldürülmezlerse bir çok hayvanı telef
ederler. Bu gerçek, yalnız et y(verek yaşayan yırtıcı hayvanlar içindir. 2- Hayvan
bedenlerinden nefısierin kurtuluşu yoktur, ne.fis/erin sadece insan bedeninden
kurtuluşu vardır. Bunun için tJyle nefislerin bedenlerinden kurtarmak. kurtuluşa
yol açmaya ve kurtuluşu kolay/aştırmaya benzer. Bu gerekçelerin her ikisi birden,
yalnız etle beslenen yırtıcı hayvanlarda toplandığı vakit, onları elde n geldiği
kadar yok etmek gerekir. Zira bunda, hayvanın acısım azaltmak ve nefislerin
67 Razi, e/-Kavlfi 'n-Nefs ve 'i-Alem, s. 285-286: Ebiı Hiltim ~r-Riizi. A'lamu·n-Nübüvve, s. ll.
68 Riizi,Kitabıı'l-İlmi'l-İldhi, s. 174-175.
128
r (canlı/arın) da~a zvi bedeniere girmesini ımımak vardır. "69 Razi, burada. insan
ruhunun bedenden bedene geçişinden söz eınıemektedir. Bu bağlamda insan
seviyesinde, İbn Hazm' ın belirttiği gibi. tenasühü kabul ettiğini söylemek hayli zor
oİduğu kanaatindeyiz:
Hayvanlar se\iyesinde tenasühü benimsediği söylenebilir. Bu hayvanları
öldünnek, bir bakıma onların nefislerlnin bedenlerinden kurtulmasına ve
dolay;sıyla da d~ uygıilı 'bedeiııere geçmesine, yardı~cı olmak70 anla~a gelse
de Razi herhangi bir şekilde kendisinden istifade edilen hayvaİılann öldürülmesini
de hoş görmemiştir. O burada belirttiğiİniz nedenden dolayı insanlara ve faydalı
hayvaniara z.arar vermemeyi. ancak ıslahı inümkün olmayan ve kendilerinden
istifade edilemeyen hayvanların öldürülmelerini de normal kabul etmiştir.
Görülüyor ki, Razi, hayvanların öldürülmesinin en önemli gerekçesi. onun
ifadesiyle; "Hayvanın acı çekmesini aialtmak ve hayvanın nefsinin da!Ja elverişli
bedeniere geçmesini sağlamaktır."71 O bu tenasüh anlayışıyla Pythagoras ve Hint
felsefesinin tenasüh anlayışına yakın bir anlayış.prtaya koyınuştur.72 . . . u
3- Madde-Heyiila
Düşünce tarihine baktığımızda. pek çok filozofun bütün cisimleri n kaynağı
olan bir ilk maddenin gerekliliğini, benimsediklerini görürüz. Buna bağlı olarak,
gözlemlediğimiz bu alemin, görünüşlerinin fark.lı olmasına rağmen, ezeli kabul
edilen ilk maddeden meydana geldiği görüşa yaygındır. İslam Felsefe Tarihi 'nde
yer alan filozoflar metafizik sistenıleri içerisinde bu konu}u tartışnıışlar, Ebu Bekr
Razi de beş ezeli ilkeden biri olarak kabul ettiği heyilla . konusunu. çeşitli
69 Rıi.ıi, Siretıı '1-Felsefiyye, s. 104-105. '0 Razi, Siretü '1-Felsefiyye, s. 105: Razi, Kitabıı 'l-İ/mi '/-İlahi. s.l74.
71 Riizi, Siretı1 '1-Felsefiyye, s. 105. n Geniş bilgi için bkz. Michael E. Mannura. "Rii:;i', Dictionary of the Middle Ages. New York ı989.
10, 268; M. Fakhry. HisiOTJ' of Islamic Phi/osophy, s. 101; Muhsin Mahdi, ''Remarks on al-Rd:i's Principles·•, Bulletuı. Damas 1996. s. 150-151: Anne Tiıerese Druart, "Al-Rdzi's Canception of the Soıır, Medieval Philosophy and Theology, vol. 5, number 2. Septemb.:r 1996. s. 255.
129
eserlerinde ele almış ve konu hakkındaki görüşlerini ortaya koymaya çalışmıştır.
Biyografi yazarları ona heyilla konusunda birçok kitap isnat etmektedirler. 73 Ancak
isnat edilen bu eserlerin çoğu, ya zamanımıza tam olarak ulaşmamış, ya da henüz
tespit edilememiştir. Filozofun bu konudaki görüşlerini, günümüze ulaşan eserleri
çerçevesinde belirlemeye çalışacağız.
Ebu Bekir Razi'ye göre beş ezeli varlıktan biri olan heyilla, yani suret
almamış mutlak 1 ilk madde, bölünemeven ilk atom anlamın dadır. Alem, maddenin . . . . .
en küçük parçası olan atomlardan oluştuğu fikri bilindiği üzere. Sokrat öncesi
Doğa felsefesinin son temsilcilerinden olan Leukippos (mö. 490- ?) ve
pemokritos'a (mö. 460-371) kadar geri gider. Hatta onlar bu anl~)1Şın kuruculan
~larak kabul edilirler."4 Burada şunu da hattrıatnıak gerekir ki, bugün bilindiği gibi:
Demokritos'dan sonra gelen (Nazzfun (ö. 835 veya 845) ve Kindi (ö. 870) !9bi
filozoflar atomların bölünemeyen cüzler oldukları görüşünü reddehnişler,
reddettikleri gibi, modem atom bilimi de. bunun yanlışlığım ortaya k0)1nuştur.
Razi'nin ifadesiyle "cüz 'ün la yetecezza ", maddenin en küçük,
bölünemeyen en son parçacık olduğu fikrini benimsemiştir. Ona göre, atomlar
bölünemedikleri için de basittirler, mürekkep değildirler. Cisimler, bölünemeyen
bu parçacıklardan oluştuğunu, evrenin durumunun sonunda: evrenin ,cisimlerinin.
ömürlerinin son bulmasıyla cisiınler dağılır ve onların oİuştuğu ana kaynak. heyUla
yalın halde, baki kalacakhr. Dünya da yok olduğunda, atomlar halinde
dağılacakhr.75 Bu da gösteriyor ki, Razi'ye göre var olan bir şeyin tamamen yok
73 Kitabu'l-HeJ-7Ila ei-Kebir. (İbn Nedim, Fihrist, s. 362; Birüni, Risale ji Fihrist Kutup Aluhammedİbn Zekeriyya al-Ra::.i (Epikre de Benıni ... )., no: 60); Kitabu'n-Kebinı'n .fi 'l-He)-7ila. (İbn Ebi Useybia, UJ-7ınu'l-emba fi Tabakati '1-Etıbba, Danı'I-Mektebctu'l-Hayat, Be)'TUt, s. 423; Kitabu'l-He;~ila esSağir. (Birüni, Risalefi Fihrist Kutup Muhammedİbn Zekeri;ya al-Ra::i (Epik:re de Benmi ... )., no.59): Kitabu'l-Heyıila el-Mutlak ve '1-Cıiziyye, İbn Nedim, Fihrist, s. 326).
74 Krş. W. K. Guthrei, A History• ofGreek Philosophy. Cambridge ( 1964-84. 6 cilt) 1980. IL 388: T.::d Hondericlı. The O;ı..fordConpanion toPhilosophy. Oxford, 1995, s. 185. ·
7~ Razi, e/-Kavlfi 'l-HeJ-7ila, s. 220.221.225,226.
130
T 1
1 i
l ı
1
ı ı
olması diye bir şey söz konusu değildir. Sadece onun terkibi bozulur ve mutlak
madde halinde baki kalır.
Razi'ye göre, ay-altı illeiDinde bulunan anasır-ı erbaayı (toprak, su, hava,
ateş) Yariitıcı, heyjila dan meydana getirmiştir. Bu dört unsuruiı farklı oranlardaki . . ~ . '' . ı ' ' '
terkibiyle de meyda~ gelmiş olan cisimler, alemin sonunda he_yıüanın cüzleri
olarak tekrar asıllarına geri· dönmesiyle son bulacaklardıi. Heyıilamiı en yoğun .• • _i . . •
olanından toprağın cev·heri, dah~. az yoğun ~lanından suyun cevheri, suyun
cevherinden daha az yoğun o~~nından havan~.n cevheri ve havanın cevherinden
daha az yoğun olarundan ise ateşin cevheri meydıina gelmiştir. Dolayısıyla
toprağın yapısındaki heyjila. suyun yapısındakinden. SU)'un yapısındaki heyilla
havamn yapısındakinden ve havanın yapısındaki heyilla da ateşin yapısındakinden
dalıa fazladır. Buna göre anasır-ı erbaanın yoğunluklarına göre yukaı;dan aşağıya
doğru toprak, su, hava. ateş şeklinde sıralanmıştı.
Razi cisiml~rin ağırlık, hafiflik, karanlık ve aydınlık gibi niteliklerini
heyiila ile birleşen halanın çokluğu ve azlığıyla açıklanuştır. Bu nitelikler cevhere
yani heyıliaya yüklenmiş birer arazdırlar. Terkip de halamn oranının çok olduğu
cisim. parlak ve hafifken; halfuıın az olduğu cisim, karanlık ve ağırdır. Dolayısıyla
bu cisimlerin en yoğun olanı aym zamanda en karanlık, en az )'Ôğun olanı da en
parlak olam olmaktadır, görüşüyle .cisimlerin özelliklerini aniatınaya çalışnuştır.
Diğer taraftan felek (sema\'i unsur) de heyillanın cüzlerinden meydana gelmiş
olmakla birlikte, onun yapısı diğer cisiınlerin yapısından daha faı;klıdır. Feleğin
cevheri toprağın cevheri gibi çok yoğun olmadığı gibi, ateş ile havanın cevheri gıbi
de son derece latif değildir. İşte bundan dolayı da feleğin hareketi; rte toprak ve
suyun hareketi gibi illemin merkezine doğrudur, ne de hava ve ateş gibi illemin
merkezinden dışa doğrudur. Harekette terkibine bağlı olan feleğin ~areketi,
düzgün doğrusal bir hareket olmayıp. dairesel harekettir. Zira filozofa göre,
heyulanın bulunduğu mekandan daha uygıın bir rnekaıt yoktur. Çüiikü "Sıkı gövde
131
için dar mekan, seyrek (dağınık) govde için geniş mekan uygun olduğu gibi, orada.
bir mekan harekete Otekinden daha elverişli olmadığı için, feleğin daire şeklindeki
bu hareketi onun terkibine bağlı oluyor."76 Ancak ona göre, maddenin hareketi
mekanik değil dinamiktir. Yani her türlü dinamizmi kendi içinde taşli. Dolayısıyla
ci~erin kendi tabiatlarıyla hareket ederler.77 Muhammed b .. Zekeriy-yaRazi, bu
şekilde anlatmaya çalıştığı heyülamn kıdemine ve bir şeyin, başka bir şey olmadan
meydana gelemeyeceğine delil g~tirmiştir. Filozofun bu konudaki .delilleri,
açıklamayı gerektirmeyecek derecede anlaşılır olduğundan ve okuyucuya da yorum
hakkı vermek amacıyla onun şu ifadelerini aynen veriyoruz.
"ibda. cvani bir şeyi, bir şey olmadan meydana getirmek ... ) şeyirz sanline
(yaratıcısına) göre, erişebilirlik yönilnden bileştimıekten daha yakın bir hedeftir;
yani, Allah insanları bir anda tam olarak var etse.vdi, amacını gerçekleştirmeye,
onları kırk yıl zarjinda birleştirip oluşturmaktan daha yakın olurdu." Bu birinci
öncüldür. "Hakim san i (bilge yapımcı), ancak kolay ve yakın olanı yapamaz olduğu
vakit, amacından uzak o/am yapmayı, amacına yakın o/am yapmaya tercih eder."
Bu da ikinci öncüldür.
Bu iki öneille göre: "bütün şeyler terkip yoluyla değil, alemin yaratıcısı
tarafindan ibda yoluyla meydana getirilmiş olması gerekir. Fakat dış göriinüş
(durunı), bunun tam tersi olduğuna ve şeyler, ibda ile değil, terkip/e meydana
geldiğine göre, O 'nun (alemin yapımcısınm), ibdaya gücü yetmiyor demektir.
Çünkü evrendeki her Ş(?.Y. asılları heyilla olan temel öğelerden yalnız terkip/e
meydana gelmektedir. Yani bu dünyadaki her şe:v terkip yoluylameydana gelmiştir.
Evrendeki her şey ancak başka bir şeyden meydana geldiğine göre, tabiatların da
kendilerinden baŞka bir şeyden oluşması ve bu şeyin kadim olması gerekir. İşte bu
76 Razi, el-Kavl fi '1-Heyüla, s. 223. Ayrıca bki:. s. 224, 227-228. · 11 Krş. Alunet Abdulbaki, "Rii::i. Ebıi Bekr Muhammed b. Zekeriyya", Min A'lami'l-Ulemai'l·Arab fi'I-
Kami's·Salisi'l-Hicri, Beyrut 1990, s. 251. · '
132
1 ı __ ı
şey, heyiiladır. Öyleyse he_viila kadimdir, asla bileşik olmamış, hep yalın, ayrı
olmuş bir ka~imdir.
Eser ortada olduğuna ve onu yapanın ondan tJnce olduğunu bildiğimize
göre~ kadim bir yapıcının var olduğunu kabul etmek gerekir. Eser,· biçimlendirilmiş
heyii/a 'dan başkası olmadığına göre, eserin delalet~vleyapıcımn eserden tJnce
olduğu sonucuna varı/am az. He_vılla 'dan olan eserin dela/et~vle de, heyılianın
eserden önce olduğu tespit edilemez. Cisim bir kahiri n kahrıyla bir şeyden yapılmış
olduğu doğru olunca, bu kah ir kahrmdan önce var ve kadim oldUğu gibi, azerinde
bu kah ır gerçekleşmiş şe_yin de kahro/madan önce var ve kadim olması gerekir. İşte
bu şey, he.vflladır." .78 Razi bu açıklamalaoyla iki yolla ilkşekilsiz maddenin yani
heyı1laıun ezeli olduğunu ispata çalışmıştır.
4- Mutlak Mekan-Hala
Genel anlamda mekfuı., algıya konu olan bütün varlıklan içine alan,
kapsayan boşluk, uzay, olarak tanımlanır.79 Mutlak mekan ise, Zekeriyya Razi'nin ·
ezeli kabul ettiği ilk şekilsiz madde olan heyilla 'nın işgal ettiği alan, ya da heyı11ayı
kuşatan, kapsamına alan me~dır. Mutlak mekana bağlı olıiı:ak, ''hala (boşluk)"80
konusu, hem İslam Felsefesinde· hem de batı felsefesinde bir problem olma
özelliğini bugün, bile korum~adır. Razi de bu konuyu, ·bir kısmı bize kadıir
ulaşmamış olan çeşitli eserlerinde işlemiştir. 81
78 Krş. Razi, el-Kavl fi '1-Heyüla, .s. 224-226. Ayrıca Madde anlayışı hakkında geniş bilgi için Bkz. Pines, Studies in I slamic Atomism, s. 48-54.
79 s.ş. Cürcaru, K. Taıifiit, s. 227. 80 Boşluk-hala kavramı hakkında geniş bilgi için Bkz. Ebii Nasr il-Farabi'nin Hala Üzerine Makalesi,
Arapça Metni ve Tercame/eri Hazırlayanlar: Necati Lugal ve Aydın Sayılı, Ankara 1985, II. Baskı; İlhan Kutluer,Akıl ve İtikat, İz Yayıncılık İstanbull996, s. 181-184. . .·
81 Rıizi' nin zaman ve rneklin konusunu ele aldıgi kitaplardan en önemlisi Kitabu '1-İlmi '/-İlahi (Resailu Felsefiyye, s.l65-191) ile Kitabu '::-Zaman ve '1-Afekdn: (Birfiııi, a.g.e., no.6l)'_dır. Aynı kitabı Riizi'nin kendisi es·Sireta ·t-Felsefiyye 'de fi 'ı-Zaman ve 'l-Mekdn ve 'l-Mı1ddet ve 'd-Dehr ve '/-Hala (Rıizi, es-Siretü'l-Felsefiyye. s.l09) olarak İbn Ebi Useybia ise, Kitab fi '1-Afııddet ve hiye 'z-Zqman ve fi '1-Haıa ve '1-Mela 'ıı ve hııma 'i-Mekan olarak isinılendimıiştir. Bkz. İbn Ebi Useybia1 Uyıını(l-enba .fi Tabakati 'l-Etıbba, s. 423.
133
İslam Felsefe Tarihine baktığımızda bazı filozoflann boşluğıın varlığım
kabul ettiklerini bazılannın ise kabul etmediklerini görüyoruz. Meşşai filozoflan
bu anlamda gerek mekan gerekse de hareket tamınından ötürü iiiemin içinde ve
dışında boşluğu imkansiz görmektedirler. Yani mutlak mekfuun varlığım kabul
etınemişlerdir.82 Genelde, kuşatan cismin (iç) yüzeyi ile kuşatılan cismin dış
yüze)-rine mekan denıniştir. 83 Buna karşılık, Ebu Bekir Razi ile Ebu '1-Berekat el
Bağdadi boşluğıın mevcudiyetini kabul eden iki büyük filozof olarak İslam
düşünce tarihinde yerlerini almışlardır. 84 Razi mutlak mekanı, Aristoteles'in mekiin
anlayışımn85 aksine, cisimden aynlabilen mücerret bir kavram olarak benimsemiş
ve Platonculuğıın. metafizik kozmolojisindeki rnekani (boşluk-hala) felsefesinin
te~eli olan beş ezeli Ükeden birl olarak kabul etmiştir.
Zekeriyya Razi, mutlak mekamn ebedi ve ezeli oluşunu şu şekilde
delillendimıeye çalışımştır. Mekiınlı nesneler olmaksızın, mekan var olabilirken
mekan olmaksızın mekan tutan cisimler var olamazlar. Yani bir uzamlı, mekiınlı
nesnenin, var olınası için mekan zorunlu iken, mekamn · var· olması için bir
nesnenin mevcudiyeti zorunlu değildir. Bu konudaNasır Hüsrev'in Razi'den şu
ifadeleri nakletmiştir: "Bu iki alemi dışarıdan kuşatan şey, ya ci sim olur v~ya ci sim
olmayan bir şey; eğer o bir cisimse, o cisim mekanda&r; d cismi dışarıdan
kuşatan şey, ya bir mekandır veya mekan olmayan bir Şey; Eğer mdkan olmayan '
bir şeyse bu takdirde o bir ci simdir ve son/udur; Eğer ci sim olmajian bir şeyse, bu
82 Bir örnek olarak Farabi'nin bu konudaki görüşü için Bkz .. Farab4 Ebıi Nasr il-Fdrdbf"nin Ha/d Üzerine Makalesi, s.3-35.
83 Farabi, Farabi, Uywıu'l-Mesail, al-Samıırat al-Marziya fi Ba'z ar-Risalat al-Fiirıibi'ya (içinde) ıişr.Dietrici, Liden 1890, s. 6 ı.
84 Geniş. bilgi için Bkz. Kraus ve Pines, "Rdzf' md. İslam Ansiklopedisi., M.E.B. IX, 643; Pines, Studuies in lslamic Atomism, s. 94; İ. Kutluer, Akıl ve İtikat, s. 183,202-205.
a.ı Aristoteles, her cİsınin bir mekıi.n işgal etmesin~ dayanarak her·mekıi.nda bir cisim olacağını düşünür. Dolayısıyla o, cisim olmayınca mekiindaİı spz edilemeyeceğini, yani mekiinın varlığını cismin varlığına bağlamıştır. Buna bağlı olarak da boşluk (hala) diye bir şey kabul etmez. Ona göre mekiln, bir şeyi ·ihtiva eden hareketsiz cismin iç sınindır; mekan, kuşatarun sının dır. Krş. Aristoteles, Physics, 209 a 25; 212 a28-29; 215 a ı. Aynca Bkz. Süleyman Hayri Bolay, Aristo Metafiziği ile GazzaliMetafiziğininKarşılaştırılması. İstanbul 1986. III. baskı, s. 76-79.
134
T ı
i
J
_[
durumda o, bir mekandır; Öyleyse, mekanın sonsuz olduğunu söylemeleri
doğrudur." 86 Razi bu ifadesiyle, mekfuun nesne olmadan da var olabileceğini ve
bu mekfuun da kadim olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Filozofa göre, bu
mutlak mekanın bir sonu olduğunu iddia eden, bu mutlak mekanın sonunun, nihai
sınırının .bir cisim olduğunu iddia etmiş olur. Bu durumda· da her Cisim sonlu
olması ve her cisınin sonunun mekanda bulunması nedeniyle mekan her bakımdan
sonsuz olmuş olur. Sonsuz olan her şey kadim olduğundan dolayı, mekan da
kadimdir, denebileceği fikrini ileri sürmüştür. Ayrıca Nasır Hüsrev'in "Zadü '1-
Müsiifirin" adlı eserinden nakledildiğine göre, Razi kast edilerek mekan
konusuncla. konnyla ilgili şu açıklama yapılmıştır: "Bir gurup filozof mekanın
sonsuz olduğunu ve bunun Tanrının kudretine delil olduğunu söyleyerek mekanın
kadim olduğunu ileri sürdüler. Allah 'm her şeye gücü yettiğine göre, kudreti n
kadim olması gerekir. Bu filozoflar, mekanın sonsuz olduğunu şu gerekçelerle
ortaya koymaya çalıştılar: lıfekanlı (uzam/ı) ş~y, mekan olmadan var olmaz; Buna ~"" ----
karşılık, mekan/ı ş~y var olmadan mekan var olabilir. lvfekan, mekaniıyı kabul
edenden başka bir şey değildir. Her mekan/ı şey, öza gereği son/udur ve bir
mekanda bulunur. Buna göre, mekanın sonsuz olması gerekir. "87 Buradan
hareketle her cisim sonlu olduğuna veya her cisınin sonu mekan olduğu sonucu
çıkarılarak ve her cisınin bir mekanda bulunduğuna dayanarak. Razi, mekanın tüm
yönleriyle sonsuz olduğu sonucuna varmıştır.
Diğer taraftan Razi halamn hem akılda doğuştan, a priori olarak bulunduğu
anlayışına, hem de boşluğun mekan ile aynı kabul edilmesine, karşı çıkmıştır.
Nam Hüsrev'in zikrettiği ifadelerden hareketle, Razi'ye göre hal~: "Boşluk,
kendisinden cismin uzak olduğu ve içinde cismin var olabileceği boyuttur. Afekiin
ise, kuşatan ile kuşatılan arasındaki ortak yazeydir. "88 Böylelikle de mekanı
86 Rıizi, el-Kavlfi '!-M ektin ve ·=-Zaman, s. 253. 87 Razi, el-Kavlfi 'l-A1ekiin ve 'z-Zaman, s. 252-253. 88 Razi, el-Kavl fi 'l-Kudemdi '1-Hamse, s. 198.
135
mutlak, ga,yri mutlak olarak ikiye ayımuştır. Razi'nin yapmış olduğu bu mekan
ayınmını maddeler .halinde hatırlatırsak konu daha iyi anlaşılacaktır:
a) Mutlak veya Külli Mekan
Mutlak mekan yani hala sonsuz ve yaratılmamış· olup aleme ve içinde yer
alan mekami bağlı şeylere tabi değildir. Aynca mutlak mekan içinde cisim olmasa
da var olan mekandır. Çünkü mekan edinen, mutlak mekanın faili değil, sadece
onu mekan tutandır. Hala, cisimle birlikte v'ar olan ve cisim tarafindan meydana
getirilen bir şey olmadığı için, araz değil cevherdir. Eğer hala· cisiınle birlikte var.
olsaydı dörtgenin yok olmasıyla birlikte, dörtgenin yok olduğu gibi, cismin yok
.;·olmasıyla birlikte o da yok olurdu. 89 Halayı içine birtakım cisimlerin konulduğu
kap gibi tasavVu.r etıniş ve şöyle bir örnekleme yapmıştır: Bir an için bu cisiınlerin
kaptan boşaltıldıklartm farz edelim; yine de zihnimizde bir kap imajı kalacaktır.
Aym şekilde şarap küpünü boşaltınca zihniınizden şarap imajı silinir, ama küp
imajı· silinmez. 90 Riizl bu örnekle mutlak mekfuıla cisiınler arasındaki ilişkiyi
anlatmaya çalışmıştır.
b) İzafi veya Cüz'i Mekan
Dalıa önce ifade ettiğiıniz üzere göreli mekan, kaplayan ile kaplanan
arasında ortak olan bir yüzeydir. Mekanlı nesnenin varlığıyla var olduğu için. izafi
mekan vardır. Mekanlı nesne olmayınca o mekandan · söz edilemez, yani kendi
kendine bir varlığa sahip olmadığı için, mekan tııtan olmayınca rnekall da olma:Z. 91
Zekeriyya Riizl'nin cüz-i mekan yaratılmış olupı sonlu olduğıınu şöyle anlatri:ıaya
çalıştığı nakledilir. Mesela bir cismin sahip olduğu arazları düşünelim; arazlar
olmayınca cisim de olmayacaktır. İşte cüz'i mekarun durumu da aynen bunun
89 Krş. Razi, ei-Kav./fi '1-Kudemdi '1-Hamse, s. 198: Razi, ei-Kavlfi '!-Mekan ve 'z-Zaman, s. 245-246. 90 Ebü Hiitim er-Razi, A '/amu 'n-Nıibuwe, s. 16. 18. , 91 Razi, ei-Kavlfi '1-Kudemdi '/-Ham se, s. ı 98. :i o o.
136
-~-'
gibidir. Nitekim zihniınizden çizgi imajı silinirse, bununla bağlantılı olarak yüzey
imajı da silinir.92 Aynca Razi, izafi veya cüz-i mekiinı, '?ı1ahdut mekan, bize göre,
her yönden veya bazı yönlerden mütemekkinini (mekan tu tanım) kuşatan mekandır
ve o iki kısma ayrılır. Biri, kap içinde toprak ve su gibi, şekliyle mütemekkinini
şekillendiren mekandır. Diğeri ise, mtıtemekkininin (mekan tutamnı) şekliyle
şekillenen mekandır. "93 Ayrıca yön-mekıln ilişkisine de değinen :filozof, yönün
mekanı kuşattığım ancak ikisininbirbirinden çok farklı olmadığım ')ön mekandır,
mekan da yöndür; ikisi arasında öyle çok fark yok[Ur "94 diyerek bu konudaki
fikrini belirtmiştir.
Mekiinın maddi bir yapıya sahip olmadığı için, işaretle gösterilemeyeceğini
ancak vehinıle bilinebileceğini bildiren :filozofun kendisinin mekan konusundaki
görüşlerinin Eflatun 'un fikirleriyle aynı olduğunu, Ebft Biitim ~zi belirtmiştir. 95 •
Buna rağmen Nilsır-ı Hüsiev, Razi'nin mekan anlayışımn esas kaynağımn hacası
İranşehri olduğunu ifade etmiştir.96 Diğer taraftan Razi, herhangi bir cisiı:n
içermeyen mekfuıın var olduğunu kabul etmesiyle de, cisiıh olmadan mekiinın ·
olamayacağım, herhangi bir şey içenneyeri yüzeyin. mekan · olarak
isinılendirilemeyeceğini benimseyen, yani mutlak rnekarn kabul etmeyen
Meşşılilerd~n de ayrılmıştır. Bundan dolayı, Ebft Hatim er-RaZ197, Meşş3i
filozoflan ve İbn Hazın onun mutlak mekan anlayışıru,98 N asır-ı Hüsrev ·ise, külli
mekfuı-cüz'i mekıln 'ayınmıru,99 eleştinniştir. Ancalç buna karşılık, Razi'nin bu
92 Krş. Ebu Hatim er-Rılzi,A 'iamu'n-Nııbuvve, s. 16, 18. 91 Rılzi. el-Kavl fi 'l-ı'v!ektin ve 'z-Zaman. s. 243. 94 EbU Hiitim er~Rılzi, A '/amu ·n-Nabuı~•e, s. 17. 95
Ebü Hıi.tim er-Rılzi, A 'lanıu·n-Nıibuvve, s. 17, 19, ayrıca Bkz. Meyerho[. .. The Philosophy of the . Physician. ar-Rtizi", s. 64. ·
96 Rılzi'nin mekan anlayışı ile İranşehri'nin mekan anlayışı arasındaki ilişki için Bkz. S. Pines, Studies in Islamic Atomism. s. 54-57.
91 Ebü Hiitim er-Rılzi,A '/amu'n-Nı1buvve, s. 16-19. 98 Krş. İ. Kutluer, Akıl ve İtikat, s; 202-205. 99 Abdullatif M. Abd, U su !rı '/-Fikri '1-Felsefiinde Ebi Bekr Razi, s. ll4-ll5
137
mekan anlayışı Ebu'I-Bereket el-Bağdadi, Nasıruddin et-Tusi ve Sadrndelin eş
Şirazi üzerinde olumlu anlamda etkili olduğu kabul edilir .1 00
5-Zaman
Zaman konusu, mekan konusu ile bağlantılı olarak, İslam mütefcl<kirlerinin
önemli ölçüde ilgisini çekmiş, bu konuda ve özellikle zamaıiın ezeli <i1up olmadığı
:'·konusunda, farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Zama1:uiı varlığım kabul ··edenler
olduğu gibi, reddedenler de olmuştuİ-.101 Zamanın ezeliliğini kabul edenler, onu
varlığın. zorunlu kadim bir cevher olarak kabul etmişler. Zamanın hadis olduğunu
k~bul edenler de kendi aralannda ikiye ayrılırlar: a) Zamanın sonradan var olduğu
a4ıkça belli olup bu konuda d~lile ihtiyaç olmadığını benimseyenler. b) Zamanın hadis konusunda bir delile ihtiyaç olduğunu kabul edenler. Razi !de zamanın
· varlığını kabul etmiş ve zamanın varlığı konusunda delil getirmekten insanın aciz
kaldığını benimsemiştir. Filozof zamanın. bu şekilde al~l_anmasının, kadim
filozoflara dayandığını belirtıniştir. Razi'den önce zamanıiı kadim ve cevher
olduğunu benimseyenlerden birinin de hocası, İranşehri olması, bu konuda
Razi'nin hocasından etkilenıniş olmasını kuvvetlendiriyor. Razi de beş ezeli
ilkeden biri olarak kabul ettiği zaman konusunu ihmal etmeyerek onu çeşitli
kitaplannda ele almıştır. Btınlann en öneın}isi, "el-Kf!Vl ji'l-Mektin ve 'z-Zaman"
dır. Ayrıca "fl ma CertiBeynehü ve Beyne Ebi '/-Kasım el ~.Ka 'b~ fi 'z-Zanuin ''isimli
makalesi, "ji'l-Fark Beyne İbtidai '1-Müddeti ve İbtidai el-Hareketi" isimli
makalelerinde ve Ebu Hatimle olan tartışmasında zaman konusundaki görüşlerini
ortaya koymuştur.10:;
100 Bkz. S. Pines, Studies· in Jslamic Atom is m, s. 96-97. 101 İslam filozoflannın zaman anlayışlan hakkında bilgi için ve bu konudaki tartışmalar için Bkz.
Mebniet Dağ, "Yunan ve İslam Felsefesinde Aristocıı Zaman Ganışane Tepkiler" AÜİF İslami İlimler Enstitüsü Dergisi, II, 1975, s. 80-89; Mebniet Dağ, "İslam Felsefesinde Aristocıı ·Zaman Gön1şa ", AÜİF Dergisi, XIX, s. 97-103. .
102 Rılzi, el-Kavl fi'l-}.Iekdn ve'::-Zaman. Resailu Felsefiye (içinde), s. 241- 27':!; Ebiı Hiltim er-Rilzi. A '/amu 'n-Nabııvve, s. 14-16; Biıılni, ag.e., no. 62, 63.
138
_1
Razi'ye atfedilen görtişlere_ göre, zaman mevcuttur, var olduğunu ispat
etmek için herhangi bir delile ihtiyaç yoktur. Bizim zaman hakkındaki bilgimiz
a9ık ve seçiktir, bunu anlamak için hiçbir delile ihtiyacı yoktur. Hem halk tabakası,
hem de bilginler zamanı her şeyden önce bilirler. Zamanın var olduğu konusun?a
ancak rrfütekelliınlerin görtişlerini kabul etmeyen avam tab'*ası delil arar. Bu
konuyla ilgili olarak şöyle söylemiştir: "Bu tür insanlara sordum. Bana akıllarının
bu alemin dışında ve alemi kuşatan bir uzam-imtidôdın var olduğuna işaret ettiğini
söylediler. Yine biz fe/ek ve hareketin ortadan kalktığında zamanın hala var ' .. .
olduğunu, devam ettiğini düşünariız dediler. "103 Razi sordiığu sorulara verilen
cevaplardan hareketle. iikıı sahibi insanlar tarafından zamanın varlığının delilsiz bir
şekilde bilinebileceği, sonucuna varmıştır. Ebü Beki~ Zekerijya Razi zamanı,
mekana ~rasla mutlak ve sınırlı zaman şeklinde iki kısma ayırmıştır. Daha son.riıki
çlönemde yaşamış olan İbn Sina (ö.l037) da iaınanın dehr ve sermed şeklinde
ayınmını yapmıştır. 104
a) Mutlak Zaman .ı
Ezeli ve yaratılmamış olan mutlak zamanı :Razi, ölçülsün ya da ölçülınesin,
öncesi, başlangıcı ve sonu olmayan müddet ve akıp giden müstakil bir cevher
olarak tanımlamıştır. Bu şekilde tanımladığı mutlak zamana müddet ve dehr ismini
venniştir. :Mutlak zaman hareket alınadığında da varlığını devam ettirir. Zira
hareket ·inutlak: zamanın faili olmayıp, fakat onun' ölçüsüdür. -o şu anda bizim
algılayıp sınırlandırdığımız zanıandan farklıdır. 105 Böylece:Razi, dehr ile mutlak
zamanı ayııı kabul etmek suretiyle. onlan birbirinden ayıran Platoncu anlayıştan
farklı bir görüş ortaya koymuş oldu.106 Dehr dünyanın yarai:ilınasından önce
• 103 Razi, et-Kavl fi 'l~Jı.iekdn ve 'z-Zanıan, s. 264, 272 · . . . . : · . '· .
. 104 )3~ Eb.ü, Ali Hüseyin İbn Sina, Uyıinü '1-Hilmıe, Resıiil-i İbn Sina (içinde), !IŞf. ı:ı:. Ziya Ülken,
İst'anbul 1953, I, 24; M. Dağ, "Yunan ve Islam Felsefesinde Aristocıi Zaman Görflşflne Tephler". s. 88.
105 RiJ.zi, el-Kavl fi 'l-Kudemdi '1-Hamse. s.198-199. 106 Bkz. P. Kraus ve S. Pines, lsliiı:ıı Ansiklopedisi "Rcl.'i" md., IX, 643
139
mevcut olduğu gibi, yok olmasından sonra da var olıruiya devam edecektir.
RAZi'ye göre, yaratılnuş olan alem ve onun hareketinden tamamen bağımsız olan
mutlak zariıanı anlayabilmemiz için, göklerin harekeiiıü~ güneş ve gezegenlerin
doğUş ve batışlarinı tamamen unutarak mutlak z:imanıa aynı manada olan
"ezeliliğin hareketi" düŞünülürse konunun daha iyi alııaşılacaktır.
b) İzafi veya Sınırli Zaman
Gök kürelerinin hareketi sonucunda oluşan zamandır. Bu tür zamanı,
başlangıcı ve sonu olan müddet olarak tanımlanmaktad.ı.r,. ,Feleklerin hareketi
~aşıldığında iza:fi zaman da anlaşılır. Hareketle ölçülen,. izafi zaman hareket
edenin ortadan kalkmasıyla, ortadan kalkar ve hareket edenin var olmasıyla da var ' .·
olur. Çünkü o hareketin ortaya çıkardığı bir şeydir. Bu anlamda şöyle dediği
nakledilik "Zaman, ölçil/meyen silre anlamındaki zamandan hareketin ·ölçttığU
şeydir"107 Razi burada ifade ettiğimiz şekilde sınırlı zamanın feleğin hareketi ile
meydana geldiğini söyleyerek Eflatun 'la aynı görüşü paylaşınıştır.
· Buraya kadar ifade ettiğimiz zaman anlayışını değerlendirdiğimizde, onun
daha çok Eflatuncu zaman anlayışını takip etmiş olduğunu görürüz. Hatta Razi'nin
mutlak zaman ile sınırlı zaman. arasında gözettiği ayının, Yeni Eflatuncu
Proclus'un ayrılınış ve ayrılmamış zaman ayırırnma denk düşmektedir. 108 A)TICa
daha önce ifade ettiğimiz gibi, o· zaman konusunda hocası iranşehri ile de aynı
fikirleri paylaşınıştır.
Ebu Bekr Razi'nin zaman anlayışı daha sonraki dönem filozofları üzerinde
bazı etkiler yapınıştır. Bu anlamda Ebu '1-Bereket el-Bağdadi, onun zaman
anlayışından etkilenıniştir. Ayrıca onun mekfuı ve zamanı mutlak ve sınırli diye
ikiye ayırması ile Newton'un mekan ve zamanı mutlak ve izafi diye ikiye ayırması
107 Razi, el-Kavlft ·ı-Kudemai '1-Hamse, s. 195, 198.
140
T
arasında dikkati çeken bir benzerlik olduğunu düşünenler de vardır. 109 Nitekim,
yaptıkları bu zaman ayınını ve bu iki kavrama yükledikleri anlamlar, birbirleriyle
yakın benzerlik göstermektedir. Hareketin dinamik ve mekanik diye ikiye
aynlmasına ilave olarak Razi hareketi, bir de ani ayınını ekleyerek üç kısma
ayırmışt:m Ani hareketi irısanın istemeyerek yaptığı hareketler, yani meydana
gelmesine engel olamadığı hareketler, olarak ifade eder. Ancak Ebü Hatim bu
konudaki izahlarını yeterli görmeyerek onu eleştirmiştir.11 0
Bu şekilde ifade ettiği hareket ve sükıınu zamanla ilişkilendirir. Aynca
Kinili'nin hareket anlayışım ele alıp eleştirmiştir. Razinin naklettiğine göre; Kindi
feleğin hareketi ile zamanın, tek ve devam etınekte olduğunu benimseıniştir. Y ann.
yarın vardır ve bugün yoktur. Bugün ise; bugün vardır, yarın olmayacaktır. Ancak
bugün ve yarın, dışarıda (varlıkta) ve zihinde birbirlerinden aynlmış değildirler. 1 ı ı
Hemen burada bir düzeltme yapmak gerekir; Kindi. Razi'nin ifade ettiği gibi
zamanı devam eden bir süreç olarak kabul etmez. Onun zaman hakkında şu ifadesi
yorumsuz anlaşılacak kadar açıktır. "Zaman başlangıcı ve sonu olan bir niceliktir.
Bi '1-.fii/ sonsuz zaman mümkün değildir. Demek ki zaman, başlangıcı olan son/u bir
şeydir." 112 Razi'nin anlayışında bu görüş şöyle eleştirilir: Zamanın tek olduğu
görüşüne göre, biz, biz olarak Batlamyus zamarnnda da vardık, şu anda da varız ve
gelecek zamanda da var olacağız. Bu ise gerçeği bilmezlikten gelmektir ve
anlamsızdır. Aynca Razi, biz nasıl gelecek zamana giriyoruz, veya o bize nasıl
geliyor? diye de sormaktadır. Buna göre bugünün hareketinin aynı zamanda
yanmn hareketi olması gerekir. Bunların hepsi muhal durumlardır. Ona göre bunlar
. 108 Krş. S. Pines, Studies in /slamic Atomism, s. 57-65; Corbin, History oflslamic Philosophy, s. 138. 109 Bkz. Sholomo Pines, "Philosophy", The Cambridge History of Islam. P: M. Holt, Ann. K.S.
Lambton, Bemard Lewis (ed), Cambridge 1970, s. 802. 110 Ebu Hatiın er-Razi, A '/amu iı-Nı1buwe, s. 24-26. 111 Razi, Makale fi md b 'ade 't-Tabia, s. 13 ı. 111 Kindi, K fi 'l-Felsejiıti '1-Üld, Resailu'l-Kindi el-Felsefiyye, I, (İçinde), Tahkik Neşir: Muhanuned
Alıdulhadi Ebiı Ride, Kahire 1978, II. Baskı, s. 49-50; Ayrıca Bkz. Kindi, Felsefi Risaleler, çev. Malunut Kaya, İstanbul1994, s. 15.
141
sadece dehr için geçerli durumlardır. 113:Bu açıklamalanyla Razi sırurlı zamanın
devamlı yenilendiği, daim olanın ezeli olan mutlak zaman olduğu görüşünü ortaya
koymaya çalışmıştır.
Bu açıklamalara bağlı kalarak. Zekeriyya Razi' nin, mutlak ~nı harekete
bağlayan felsefi anlayışlan n, zaman gerçeğini genel olarak harekete, özel o~arak ise
göklerin hareketine bağlamalannı eleştirdiği ve hareketin zamanı doğurmadığıru,
onu yalnızca gösterdiğini benimsediği sonucuna vanlabilir. ıı 4 Ona göre,
"lv!addenin ve mekanın kadim olduğunu söyle.ven kimi filozoflar, zamanın bir
cevher olduğunu ifade edip, hatta zamanın uzam/ı ve kadim bir cevher olduğunu
stj.vlemişlerdir. Bunlar, 'zaman, cismin hareketlerinin sayzsıdır. 'D(venfilozojlarzn
görüşünü ret ederek şöyle dediler: Eğer zaman, cismin hareketinin sayısz olsaydı,
a:ımz zamanda hareket eden iki şeyin farklı sayıda hareket etmesi doğru
olmazdı. "1 15 Çünkü zaman, hareketin sayısı olsaydı, hareket halindeki iki şeyin
aynı zamanda farklı iki sayı ile hareketi imkansız olurdu. Oysa realite böyle
değildir. Diğer taraftan Nasır Büsrev'in belirttiğine göre Razi, zamanın akan bir
cevher olduğunu belirtmiştir. ıı 6 Dolayısıyla da cisıne hareket başka bir şey
tarafından verilıniş değildir. Buradan hareketle de ezeli olan bir mutlak zamanın
olduğunu, Külli Ruh ile heyılianın bu zanıanda birleştiğini, açıklamaya çalışmıştır.
Sonuç
. .
ı- Bütün bu bilgllerin ışığı altİnda "Razi'nin bu beş ilkeyi ezeli kabul
etmesinin esprisi nedir?" sorusunu sonuç Ölarak cevaplaınamız gerekir, belki de
işin en önemli noktası budur. Nitekim Razi, iUeınin yaratılması konusunu,
113 Razi, Malcalefi md b 'ade 't-Tabia, s. 131-132. 114 Bkz. Razi, el-Kavlfi '1-Kudemdi'l-Hamse. s. 198. 115 Razi, el-Kavl {i 'i-Mekan ve 'z-Zanıan. s. 266. 116 Razi, el-Kavlft 'l-Mekdn ve ·:::-Zama,;, s. 267.
142
!
ı
1
1
1
1
1
ı
__ i_
mümkün varlıklann var oluşlanna akli bir izah getirmek için ezeli ilkeler anlayışını
geliştirdiği söylenebilir.
2- Evrenin kadim olmayıp ezeli ilkelerden yaratılmış olduğunu kabul eden
filozof bu .konuda iki noktayı irdelemiştir. BirinciSi, illemin bir zaman diliminde
yaraulıp yaraulınadığı, ikincisi ise, illemin Neoplatonik sudur n3zariyesini
benimseyenlerin ileri sürdüideri gibi . "tabii zonmluluğun bir sonı/cu" olup
olmadığıdır. Eğer illemin bir zorunluluk eseri olarak yarattidığı kabul edilirse, o
zaman yarancının dünyayı yaratmaya zorlandığının da kabul edilmesi gerekir. Yok
eğer bir zaman diliminde yaratıldı ise. o Zaman yaratıcı yaratma faaliyeti gibi
zamana bağlı olmalıdır, yani zamanda olmalıdır. Bütün bu ihtimallecin aksine,
· illemin özgür bir irade tarafından; özgürce zamansız yaratıldığı fikri benimseriince
de, "Niçin yaratıcı dünyayı yaiatUğı andan daha önce veya daha sonra yaratınadı?"
makul bir izahı olamayacak olan ·bıi soruya cevap vermek zorunda kalmacağını
düşünerek böyle bir açıklama yapUğı anlaşılmaktadır.
3- Razi'ye göre, illem kadim değil hiidistir. Bu konuda Timaios'un Plutarch
. ve Galen gibi yoruırtcıılanni takip ederek illemin bir zamanda yaraUldığını
benimseyerek, Aristo ve Aristoculardan ayrılriiıştır. Ancak daha önce belirttiğimiz
gıbi, ·illem kadim değil hadistir, göiüşü ile de o İslfuni anlayışa yaklaşiniştır.
4- Ona. göre çğer alem yanıtıcısından zorunlu (tabii) olarak meydana
gelirse o zarrıan Allah irade. salıibi olmaz. Bu durumda zorunlul u\< ililin ·dışında
olmadığı için yaraucımn da yaraUlmış olması gerekir. Diğer taraftan yaratılanın
yaratandan meydana gelmesi için, yaratanla yaratilan arasında sonlu bir zamanın
olması gerekir. Bu da illemin yaratıcının varlığından bir müddet yani belli bir
zaman sonra meydana gelmesini gerektirir. Y araUlmış olan bir şeyden belli bir
zaman dilimi önce olan da aynı şekilde yaratılıınş olur. İşte bundan dolayı alemin
kendisinden zorunlu olarak meydana geldiği yaratıcımn da yaratılmış olınası
143
gerekir. Razi bu iki" ihtimalin de ıllemin yaratılışında Allah'ın iradesini saf dışı
edeceği gerekçesiyle kabul etmemiştir. Yani o alemin yarattlmasında,
anlaşılmasında bazı. zorluklar olsa da, Allah 'ın irade sahibi olduğunu benimsediği
sonucuna varılabilir.
5- Razi'ye göre doğru olan, alem ~yaratıcıdan irade ile meydana gelmişse v.e
yarattcı ile birlikte ezelde ıllemin yarattımaması noktasındaki iradeyi alemin
yarattiması noktasında yönlendiren başka bir şey de yoksa. o zaman "Neden Allah
alemi yarattığı anda yarattı da; ondan daha önce veya daha so:ıira yaratmadı?"
sorusunu, Allah'ın alemi beş ezeli ilkeden yaratıriama noktasindaki iradesini
,yaratma şeklinde işlemesi için Allah'la beraber O'nu bu eyleme yönlendiren, evren
için sebep olabilen başka bir karumin bulunması gerekir. İşte bu ezeli varlıkta.
yukanda açıklandığı üzere, canlı ve cahil olan külli nefistir. Alemin meydana
gelmesi, Allah'ın iradesiyle" olduğunu kabul eden filozof. alemin neden, yarattidığı
vakitten daha önce veya daha sonra yaralllmadığı problemini; "Külll Nefs heyi)la
ile bu zamanda ilişki kurduğu için evren de bu zamanda meydana geldi. Daha 6nce
veya daha sonra meydana gelmedi." 117 görüşüyle çözmeye 've Kü11i Nefs'in ezeli
bir varlık olduğunu delillendinneye çalışmıştır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi, yoktanyaratmayı kabul etmeyen Razi,
alemin Allah'ın iradesiyle meydana geldiğini ve bizim anladığımız anlamın dışında
ve hareketin birimi olmayan bir zaman diliminde, yukanda açıklandığı üzere,
mutlak zamanc:~?ı~ mutlak mekanda bulunan ezeli maddeden (heyılladan)
yaratıldığını benimsemiştir.· Aıe~ yarablışını bir bakıma mitolojik bir tarzda
açıklamaya çalışan Ebu Bekr er-Razi'nin, bu görüşleriyle kendisinin beş ezeli i
ilkesini kendi içinde tutarlı bir metafizik sistem haline getirmeye çalışmıştır.
117 Razi, el- K av/ fi '1-Kudemdi 'l-H am se, s. 208.
Ul