Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
DATÇA YARIMADASI’NIN NEOTEKTONİĞİ,
JEOMORFOLOJİSİ VE BUNLARIN ESKİ
MEDENİYETLERİN YERLEŞİMİ VE GELİŞİMİ
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Doç.Dr. Kadir DİRİK Prof.Dr. Asuman TÜRKMENOĞLU
Prof.Dr. Numan TUNA Murat DİRİCAN
ODTÜ AFP-00-07-03-13 Kod Nolu Proje
Aralık 2003
ii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No İÇİNDEKİLER ii
ŞEKİL LİSTESİ iv TABLO LİSTESİ vi
1. GİRİŞ 1 1.1. Amaç 1 1.2. Yöntem 2
2. JEOLOJİ 4 2.1. Eski Çalışmalar 4
2.2. Stratigrafi 5 2.2.1. Temel birimler 5 2.2.1.1. Ofiyolit ve ofiyolitli melanj 5 2.2.1.2. Karbonatlar 6 2.2.1.3. Radyolarit-çörtlü kireçtaşı (Orhaniye Formasyonu) 6 2.2.1.3. Bloklu fliş 7 2.2.2. Örtü birimleri 7 2.2.2.1. Yıldırımlı Formasyonu 8 2.2.2.2. Kuvaterner yaşlı birimler 12 Volkanikler 12
Asılı taraçalar 14 Kolüvyon, yamaç molozları ve alüvyon yelpazeleri 14 Yalıtaşı 14 Asılı plaj konglomeraları 14 Plaj kumu ve çakılı 15 Alüvyon 15
3. JEOMORFOLOJI 16
3.1. Datça Yarımadası’nın Fiziki Coğrafya Özellikleri 16
3.2. Kıyı Değişimleri 20
4. YAPISAL JEOLOJİ 23 4.1. Eski Tektonik Döneme ait yapılar 23 4.2. Yeni Tektonik Döneme ait yapılar 23 4.2.1. Normal Faylar 23 4.2.1.1. KD-gidişli faylar 23 4.2.1.2. DB-gidişli faylar 25 4.2.1.3. KB-gidişli faylar 27 4.2.2. Datça Grabeni 27 4.2.3. Gökova Grabeni 29
4.3. Bölgenin Depremselliği 29
iii
5. JEOARKEOLOJİ 33
5.1. Antik Tarım Terasları 33 5.2. Anfora ve Seramik üretimi 34 5.2.1. Kiliseyanı Buluntu alanı 35 5.2.2. Kovanlıkönü / Hızırşah Köyü 35 5.2.3. Uzunazmak 35 5.2.4. Körmen Limanı 36 5.2.5. Muhaltepe 37 5.2.6. Ölgün Boğazı 37
5.3. Malzeme ve Yöntem 37 5.3.1. Arazi Çalışması ve Örnek Alma 37 5.3.2. İnce Kesit Analizi 38 5.3.3. X-ışını Difraksiyon Analizi 42 5.3.4. Kimyasal Analiz 42 5.3.5. İstatistiksel Analiz 43
5.4. Değerlendirmeler 43 5.4.1. İnce Kesit Analizi 43 5.4.1.1. Toprak Örneklerin İnce Kesitleri 43 5.4.1.2. Seramik Örneklerin İnce Kesitleri 46 5.4.2. X-Işını Difraksiyon Analizi 46 5.4.3. Kimyasal Analiz 51 5.4.4. İstatistiksel Analiz 51
6. SONUÇ VE ÖNERİLER 58
DEĞİNİLEN KAYNAKLAR 61
iv
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil No Sayfa No 1.1. Datça Yarımadası’nın Ege Denizi’ndeki konumu 2 2.1. Datça Yarımadası’nın jeolojik haritası 5 2.2. Datça Grabeni ve civarının detay jeolojik haritası 9 2.3. Yıldırımlı Formasyonu’nun genel görünümü 9 2.4. Yıldırımlı Formasyonu’nun tipik görünümü 10 2.5. Şekil 2.4’teki fosilli seviyenin yakın görünümü 10 2.6. Mesozoyik yaşlı, tabanda ince-orta tabakalı ancak üste doğru parçalanmış kristalize kireçtaşı. 10 2.7. Yandaki birimi açısal uyumsuzlukla üzerleyen Yıldırımlı Formasyonu’nun alt seviyeleri 10 2.8. Pyroklastiklerin ocak içindeki görünümü 13 2.9. Yamaçlarında tüflerin yer aldığı vadi ve üzerindeki asılı taraçaların genel görünümü 13 2.10. Pyroklastiklerin yakın görünümü 13 2.11. Pyroklastik akıntının alt dokanağı 13 2.12. Fosil toprağın (Paleosoil) üzerinde yer alan tüfün görünümü 13 2.13. Vadi içindeki pyroklastiklerin üzerinde gelişmiş asılı taraça 15 2.14. Dik yamaçların topuğunda gelişmiş kolüvyon 15 2.15. Yarımadanın kuzey kıyılarında gelişmiş yalıtaşı 15 3.1. Datça ve civarının kabartma haritası 16 3.2. Datça Yarımadası’nın yükselti haritası 17 3.3. Datça Yarımadası’nın drenaj haritası 17 3.4. Datça Grabeni’nin doğusunda yer alan ve batı kesime göre daha yayvan topoğrafyanın görünümü 18 3.5. Datça Grabeni’nin doğu kenarından batıya bakış. Kocadağ, kütlevi görüntüsüyle kendini belli etmekte 18 3.6. Datça Yarımadası’nın orta kesiminde yer alan taraçaların görünümü 18 3.7. Datça ve civarının drenaj ve neotektonik haritası (kahverenkli çizgi su bölüm çizgisi) 20 3.8. Eski Knidos (Datça) yerleşim alanı 21 4.1. Datça Yarımadası ve civarındaki çizgisellikleri gösteren kabartma harita 24 4.2. Datça Yarımadası ve civarındaki aktif faylar 24 4.3. Knidos ve civarının neotektoniğini ve depremselliğini kontrol eden faylar 25 4.4. Datça yerleşim alanı ve civarının neotektonik haritası 26
4.5. Antik Knidos Kenti’nin kuzeyinde yer alan Knidos Fayı boyunca yükselen bloktaki kalkerlerde oluşan fay dikliği
26
4.6. Fay dikliğinin yakından görünümü. Fay düzlemine sıvanmış olan birim, düşen blokta yer alan fay breşidir 27 4.7. Cilalanmış fay düzleminin ve düşen bloktaki fay breşinin yakın görünümü 27 4.8. KB-gidişli fayların Datça’dan görünümü 28 4.9. 110º-gidişli bir çatlaktan çıkan karbonatların oluşturduğu çökeller 28 4.10. Yıldırımlı Formasyonu’nu ve toprak oluşumunu kesen, 085º-gidişli çok genç fay 28 4.11. Dalacak Burnu’nda gözlenen faylar 29 4.12. Yıldırımlı Formasyonu’nun içinde, çakıltaşı ile silttaşı-kiltaşı arasında gözlenen 140º-gidişli fay 29
4.13. (A) Gökova Körfezi’nin girişinden K-G doğrultusunda alınan çok kanallı refreksiyon (multi-channel seismic reflection). (B) Üstteki sismik refleksiyonun yorumu (Kurt vd. 1999)
30
4.14. (A) Gökova Körfezi’nin orta kesiminden K-G doğrultusunda alınan çok kanallı refreksiyon (multi-channel seismic reflection). (B) Üstteki sismik refleksiyonun yorumu (Kurt vd. 1999)
30
v
4.15. Datça Yarımadası ve civarındaki tarihsel depremler 31 4.16. Datça Yarımadası ve civarındaki aletsel döneme ait depremler (1900-2003) 31 4.17. Knidos alış veriş merkezinde KKD-GGB doğrultusunda devrilen sütunlar 32 4.18. Eski Knidos’ta yapılan bir kazıda gözlenen deniz kabukları seviyesi 32 4.19. Aynı seviyenin yakın görünümü 32 5.1. Hızırşah güneyinde yer alan antik tarım teraslarının planı 34 5.2. Datça Ovasındaki başlıca atölye-yerleşmeler 36 5.3. Hızırşah atölyesi, amfora atık alanının genel görünümü 36 5.4. Amfora atık alanının yakından görünümü 36 5.5. Körmen Atölye yerleşmesinde bir amfora atık alanı 37 5.6. Datça Ovası’nın jeoloji haritası ve örnek alanı dağılımı 39 5.7. Q (kuvars), Chlt (klorit), Bt (biyotit), (N12, PPL, MagX4) 44
5.8. Q (kuvars), Met.RF (metamorfik kayak Plg (plajioklas), Dt (disten), parçası-mika-şist), (N1, XPL, MagX4) 44
5.9. Hrbl (hornblend) Bt (biyotit), Plg (plajioklas), (N10, XPL, MagX4) 44 5.10. PlyQ (polikristalin kuvars), (N1, XPL, MagX4) 44 5.11. Vg (volkanik cam- cam parçaları), (N11, PPL, MagX10) 45 5.12. Sed.Rfrag. (sedimanter kayaç parçaları-metakumtaşı), (N6, XPL, MagX4) 45 5.13. SRFrag. (sedimanter kayaç parçası), OpqM (N4, XPL, MagX4) 45 5.14. Org.M (Organik materyal), (opak mineral), (N8, PPL, MagX4) 45 5.15. Bt (biyotit), VRFrag. (volkanik kayaç parçaları), (Ps5b, PPL, MagX4 47 5.16. Tüf and Bt. (biyotit), (Ps14a, PPL, MagX10) 47 5.17. Hmt (hematit), PlycQ (polikristalin kuvars), (Ps11a, PPL, MagX10) 47 5.18. Plg (plajioklas), (Ps11b, XPL, MagX4) 47 5.19. Tüf, (Ps5b, PPL, MagX10) 47 5.20. Kümelenme analizi sonuçları 53 5.21. V değişimi 55 5.22. Zr değişimi 55 5.23. Rb değişimi 55 5.24. TiO2 değişimi 55 5.25. Pb değişimi 55 5.26. BaO değişimi 55 5.27. Sr değişimi 56 5.28. BaO/Ce-Y/Zr çok değişken diyagramı 56 5.29. MnO/Fe2O3-Rb/Rb+Sr+Y+Zr çok değişken diyagramı 57 5.30. Sr/Rb+Sr+Y+Zr- Rb/Rb+Sr+Y+Zr çok değişken diyagramı 57
vi
TABLO LİSTESİ
Tablo No Sayfa No
5.1. Kil örneklerin tipik özellikleri ve alındığı yerler 40 5.2. Seramik örneklerin tipik özellikleri ve alındığı yerler 41 5.3. Toz örnek sonucu, toprak örnekler (Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: klorit, Q: kuvars, Plg: plajioklas) 48
5.4. Açık havada kurutulmuş kil fraksiyonu sonuçları-toprak örnekler (Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: klorit, Q: kuvars, Plg: plajioklas, Clct: kalsit)
48
5.5. Kil fraksiyonu etilen glikol sonuçları-toprak örnekler. (Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: chlorit) 49
5.6. Kil fraksiyonu 300º C sonuçları-toprak örnekler. (Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: klorit, Q: kuvars, Clct: kalsit)
49
5.7. Kil fraksiyonu 550º C sonuçları-toprak örnekler. (Smct: smektit, Chl: klorit, Q: kuvars, Plg: plajioklas, Clct: kalsit)
50
5.8. Toz örnek sonuçları-seramik örnekler. (Q: kuvars, Plg: plajioklas, Clct: kalsit, Kfeld: K-feldspat, Dlmt; dolomit)
50
5.9. Kimyasal analiz neticeleri 52 5.10. C1, C2, C3 ve C4 kümelenmesine göre tipik değişkenlerin özeti 54
1
1. GİRİŞ
1.1. Amaç
Son yıllarda Ege Bölgesi’nde yapılan ve halen devam eden kazılarda, bölgenin jeolojisinin,
jeomorfolojisinin ve neotektoniğinin bölgedeki eski yerleşim alanı seçiminden, tarım
alanlarının sınırlanmasına, endüstriyel ham maddelerin bulunmasına ve çıkartılmasına
kadar bir çok alanda etkili olduğunu göstermiştir. Buna bağlı olarak ta Ege Kıyıları’nın
dünya uygarlık tarihinde önemli bir yere sahip olmasının, bu bölgenin coğrafi konumu ve
doğal çevre özellikleri ile de çok yakından ilgili olduğu anlaşılmıştır. Örnek olarak, Ege
Denizi kıyılarının neotektonik hareketlere bağlı olarak çok girintili çıkıntılı olması ve
adaların çokluğu, denizciliğin hızla gelişmesine neden olmuş, nüfusun hızlı artışı ve
ticaretin gelişmesi nedeniyle yeterli olmayan tarım alanlarını genişletmek için teraslar
geliştirilmiş ve tarım alanları yamaçlara doğru genişletilmiştir. Ege Denizi çevresinde
deprem ve yanardağ püskürmeleri gibi doğal afetlerin bölgede yaşamış olan eski
medeniyetlerin gelişimi ve hatta yok olması üzerinde önemli roller oynadığı bilinmektedir.
Anadolu’nun Ege Kıyıları’nda da bu tür doğal afetlerin bölgedeki medeniyetleri
etkiledikleri arkeolojik kayıtlarda mevcuttur. Arkeolojik kayıtlar, Eski Knidos’un (Burgaz)
deniz ticaretinin yoğun olarak yaşandığı İÖ 6. Yüzyıldan İÖ 4. Yüzyıl ortalarına kadar
önemli bir kaba seramik yapım merkezi olduğunu göstermektedir. Bu projenin amacı:
Datça yarımadasının ve öncelikle eski Knidos’un içinde yer aldığı Datça Grabeni’nin (Şekil
1.1) detaylı neotektoniğini ve jeomorfolojisini çalışarak bölgede yapılan ve halen devam
eden arkeolojik çalışmalar sırasında ortaya çıkan doğal terasları oluşturan olaylar, antik
terasların yer seçiminde etkili olan jeolojik ve jeomorfolojik etkiler; bölgede kalıntılarına
rastlanan seramik atölyelerinin hammadde olarak ne tür malzeme kullandığı ve bunu
nereden sağladıkları hakkında ip uçları elde etmek; Datça Yarımadası’nda yapılan
kazılarda Bronz Çağı ve öncesine ait hiçbir yerleşim alanına rastlanmamasının bölgedeki
güncel tektonizma ve volkanizmaya mı bağlı olduğu gibi soruları cevaplamak ve
problemlere ışık tutmaktır.
2
Şekil 1.1. Datça Yarımadası’nın Ege Denizi’ndeki konumu (Turuncu renk: günümüzde kara olan alanlar; koyu mavi: 160.000 yıl önce kara olan alanlar; mavi çizgiler eş derinlik eğrileri) (Allen ve Cas, 2000’ den yararlanılmıştır)
1.2. Yöntem
Projenin amacına uygun olarak çalışmalar iki aşamada yürütülmüştür. Birinci aşama
bölgenin genel jeolojisi, jeomorfolojisi ve neotektoniği ile ilgili bilgi toplamak için
yürütülen arazi çalışmalarını kapsarken, ikinci aşama araziden toplanan analizi ile ilgili
laboratuar çalışmalarını kapsamıştır. Arazi çalışmalarından önce bölgeye ait 1/20.000
ölçekli hava fotoğrafları incelenerek, bu fotoğraflar üzerindeki birimler arasındaki sınırlar,
çizgisellikler tespit edilmiş ve arazi çalışmalarında bu veriler kullanılmıştır. Arazi
çalışmalarından önce, eski çalışmalar da derlenerek bölgedeki sorunların daha iyi
anlaşılması sağlanmış, seramik atölyeleri için hammadde kaynağı olabilecek killi birimler
belirlenmiştir. Arazi çalışmaları, toplam 20 gün (Ağustos 2000 de 10 gün, Ağustos 2001
de 10 gün) olmak üzere Dr. Kadir Dirik’in gözetiminde gerçekleştirilmiştir. Bu
çalışmalarda 1/25.000 ölçekli topoğrafik haritalar kullanılmış, yapılan arazi gözlemleri bu
3
haritalar üzerine işlenmiştir. Dr. Numan Tuna’nın tespit ettiği seramik atölyelerine tekrar
gidilerek bunların konumu gözden geçirilmiş ve gerekli seramik örnekleri alınmıştır.
Ayrıca bu atölyelerin yakınında yer alan kil yataklarından da laboratuar analizlerinde
kullanılmak üzere örnekler alınmıştır. Bu toplanan örnekler üzerinde yapılan laboratuar
çalışmaları ise Dr. Asuman Türkmenoğlu gözetiminde, arazi çalışmasını takip eden
aylarda, gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalarda kayaç ve seramik örneklerinin ince kesitleri
hazırlanarak bunlar üzerinde petrografik analizler; kayaç ve seramik örneklerin XRD, XRF
analizleri ve değerlendirilmesi gerçekleştirilmiş, ayrıca X-Işınları Floresan yöntemiyle,
kayaç ve seramik örneklerinin kimyasal bileşiminin, ana ve iz element düzeyinde
belirlenmesine çalışılmıştır. Tüm bu kimyasal analizle sonucunda elde edilen veriler daha
sonra istatistiksel değerlendirmeye tabi tutulmuş, analiz sonuçlarının SPSS (Statistical
Package for the Social Sciences) ve Excel’de değerlendirilmesine çalışılmıştır.
4
2. JEOLOJİ
2.1. Eski Çalışmalar
Datça Yarımadası’ndaki ilk jeolojik çalışma gözlem niteliğinde olmak üzere Philipson
(1915) ve Oppenheim (1918) tarafından yapılmıştır. Chaput (1936) bölgenin jeomorfolojisi
ile ilgili bilgi vermiş; Kaaden ve Metz (1954), Chaput (1955) bölgenin jeolojisini ve
paleontolojisini çalışmış; Tintant (1954) zengin Pliyosen fosil faunasında araştırmalarda
bulunmuş, Kaaden (1960) tektonik ve volkanizmaya yönelik çalışmalar yaparken, Rossi
(1966), Orombelli vd. (1967), Becker and Platen (1970) bölgenin genel olarak jeolojisini
çalışmışlardır. Erol (1968, 1976, 1983) Kuvaternerde Ege Kıyıları’nda meydana gelen
değişimleri incelemiş ve Datça yarımadası kıyılarına da değinmiştir. Ercan vd. (1980,
1982a, b, 1984), yarım adanın Pliyo-Kuvaterner yaşlı çökel kayalarını kapsayan stratigrafi
ve volkanizma ağırlıklı çalışmış, Willman (1981) Yunan adalarında (Rodos ve Kos) yaptığı
stratigrafik ve paleontolojik çalışmaları bu bölge ile de karşılaştırmıştır. Ersoy (1990, 1991)
yarımadanın stratigrafisi ve tektoniğini incelemiştir. Kayan ve Tuna (1985) Datça
yarımadasının jeomorfolojisini ve Eski Knidos yerleşmesini etkilemiş olabileceğini
düşündükleri doğal çevre özelliklerini tartışmış, Kayan (1988) ise batı Anadoludaki geç
Holosendeki kıyı seviyesi değişikliklerini çalışarak bunun önemine değinmiştir. Görür vd.
(1995) Gökova bölgesinde yaptıkları detaylı çalışmalarla bölgedeki riftlerin oluşumunu
tartışmışlardır. Smith vd. (1986) Ar-Ar yöntemiyle elde ettikleri yaşa dayanarak Kos adası
ve civarını etkileyen volkanizmanın 161 bin yıl önce faaliyet gösterdiğini öne sürmüşlerdir.
Kurt vd. (1999) ise Gökova Körfezi içinde alınan çok kanallı sismik yansıma verilerini
kullanarak denizaltı aktif tektoniğin varlığına işaret etmişler, Gökova Körfezi’nin içinde
yer aldığı grabenin oluşumunda güney kenarı kontrol eden Datça fayının da önemli rol
oynadığını belirtmişlerdir. Allen ve Cas (2000) Kos Adası ve civarındaki piroklastiklerle
Datça ve Bodrum civarındaki piroklastikleri incelemişler ve bunların kaynağının aynı
olduğunu, 161 bin yıl önce meydana gelen volkanizma ile oluşan piroklastik akıntının civar
adalar ile Datça ve Bodrum yarımadasına kadar ulaştığını ve buralardaki volkanikleri
oluşturduklarını ileri sürmüşlerdir. Yılmaz vd. (2000) batı Anadolu’da yaptıkları çalışmalar
sonucunda bu bölgede yer alan grabenlerin ne zaman oluştuğunu tartışmışlardır. Kaplan
Yeşilyurt ve Taner (2002) ise Datça ve civarının stratigrafisini ve gastropoda-pelecypoda
faunasını incelemiş ve bu faunanın Geç Piyasensiyen çağını karakterize ettiğini öne
5
sürmüşlerdir. Altunel vd (2003) ise Antik Knidos kentinde iki ayrı sismik olayın varlığını
ortaya koymuştur.
2.2. Stratigrafi
Bu çalışmada Datça Yarımadası’nda yüzeyleyen kayaçlar temel ve örtü kayaçları olmak
üzere iki grupta incelenmiştir. Temel birimler ofiyolit ve ofiyolitli melanj, karbonatlar ve
bloklu flişten oluşurken Üst Pliyosen ve Kuvaterner yaşlı çökeller örtü birimlerini oluşturur
(Şekil 2.1).
Şekil 2.1. Datça Yarımadası’nın jeolojik haritası (Şenel ve Bilgin, 1997’den yararlanılmıştır). TRJk: Kayaköy Dolomiti; Kmo: Marmaris Peridotiti; Kg: Göçgediği Formasyonu; Kka: Karaböğürtlen Formasyonu; Kkak: Kireçtaşı üyesi; plyık: Yıldırımlı Formasyonu (karasal); plyıd: Yıldırımlı Formasyonu (denizel); Qp: Plaj çökelleri; Qym: Yamaç molozu, birikinti konisi;Qal: Alüvyon.
2.2.1. Temel birimler
2.2.1.1. Ofiyolit ve ofiyolitli melanj
Yarımadada düzenli bir istif sunmayan ve Marmaris Peridotiti olarak ta adlandırılan bu
birimler, güneyde Mesudiye Mahallesinin doğusunda, Kızlan köyü kuzeyinde kıyı boyunca
ve doğuda Emecik civarında yüzeyler. Masif peridotit ve serpantinize olmuş peridotit
kütleleriyle temsil edilen birim yer yer dolerit daykları ile kesilmiş dunit, harzburjit ve
lerzolitten oluşur (Ersoy 1991). Batı Toros Kuşağı boyunca ofiyolitler en üst nap dilimini
oluştururken, Datça Yarımadası’nda bu birim en altta yer alır. Değişik araştırıcılar
(Bergougnan 1975, Dürr 1975, Ricou vd. 1975, Özgül 1976, Özgül vd. 1978, Ricou ve
6
Marcoux 1980, Şengör ve Yılmaz 1981) bu kuşaktaki ofiyolitlerin Menderes Masifi
kuzeyinde yer alan Neotetis’in kuzey koluna ait bir okyanusun kalıntısı olduğunu ve Üst
Kretasede (Senoniyen) Torid-Anatolid paltformunun kuzey kenarı üzerine bindirdiğini ileri
sürmüşlerdir.
2.2.1.2. Karbonatlar
Bu istif altta masif karbonatlarla başlar yukarıya doğru radyolarit-çört ve en üstte çörtlü
kireçtaşları ile devam eder. Kayaköy dolomiti olarak adlandırılan bu masif karbonatlar
grimsi renkli, kalın katmanlı, kristalize kireçtaşı, dolomit ve breşik kireçtaşı ile temsil
edilen platform karbonatlarından oluşur. Kalınlığı yaklaşık 1000 metreye ulaşan birim
Batıda Mersincik, Hamzalı Dağ, Cumali; güneyde Kargı, Datça, Hızırşah; doğuda Emecik,
Kocadağ, Kızılağaç Tepe civarlarında yüzeyler (Şekil 2.1). Birimin alt seviyelerinde
Glomospirella parellela, G.expansa, Megalodon sp. gibi Üst Triyas fosilleri; üst
seviyelerde ise Paleodasycladus mediterraneus (Pia), Taumatoporella parvovesiculifera
(Raineri), Ataxophragmiidae gibi karakteristik Liyas fosilleri tespit edilmiştir (Ersoy 1991).
Batı Toros Kuşağında yaygın olarak yüzeyleyen bu karbonatlar (Graciansky 1968, Poisson
1977, Gutnik vd. 1979, Çağlayan vd. 1980, Ercan vd. 1982, Erakman vd. 1986) aynı
zamanda Girit (Bonneau 1984, Hall vd. 1984, Harbury ve Hall 1988), Rodos (Muti vd.
1970) ve Sömbeki (Harbury ve Hall 1988) gibi adalarda da gözlenmiştir.
2.2.1.3. Radyolarit-çörtlü kireçtaşı (Orhaniye Formasyonu)
Kalınlığı 50-60 metre dolaylarında olan radyolarit-çört seviyeleri alttaki masif
karbonatlarla uyumludur. İnce-orta kalınlıkta, pembe, kırmızı, yeşil renkli yer yer marnlı,
killi olan bu birimin hafif karbonat içerikli çört seviyeleri kötü korunmuş radiolaria fosilleri
içerir. Orombelli vd. (1967) ne göre birimin yaşı Orta-Üst Jura dır.
Alttaki birimlerle uyumlu olan çörtlü kireçtaşları, grimsi beyazımtrak renkli, iyi
tabakalanmalı, çört yumrulu yada tabakalı mikritik kireçtaşlarından oluşur. Datça, Emecik
köyü, Kızılağaç Tepe batısı, Cumalı, Örencik mahalleleri, Knidos, Palamut bükü
civarlarında yüzeyleyen çörtlü kireçtaşları alttaki masif karbonatlara göre daha derin
ortamlarda çökelen birim alt seviyelerde marn ve killi mikritle başlar (Şekil 2.1). Yeşilimsi
gri renkli, ince tabakalı olan marn ve killi mikritin üzerine gri, kirli beyaz renkli, ince-orta,
yer yer kalın tabakalı çörtlü biyomikritler gelir. Bu seviye yer yer pembe renkli
biyokalsirudit, kırmızı renkli marn ve sarımsı renkli ince kiltaşları ile ardalanmalıdır.
Kocadağ batısında, üste doğru, sarımsı renkli globotruncana lı killi biyomikritler gelirken,
7
Kargı batısında gri renkli, ince tabakalı kıt fosilli marnlı seviyeler gelir. Birim içinde şu
fosiller tayin edilmiştir (Ersoy 1991): Titoniyen-Neokomiyen yaşlı Stomiosphaera
molluccana (Wanner), Berriasiyen yaşlı Calpionella elliptica (Cadish), Calpionellapsis
oblonga ICadish), Tintinopsella Carpatica (Murg. ve Fillp.), Koniasiyen-Alt Maestrihtiyen
yaşlı Globotruncana corolata (Bolli), G. Linneiana (d’Orbigug), G.lapparenti (Brotzen),
G.Stuarti (Lapp), G.arca (Cushman), Marginotruncana sigali (Reichel), M.cf.renzi
(Galdolfi), M. Marginato (Reuss), Rotalipora appeninica (Renz), Preaglobotruncana
stephani (Goldolfi), P. Stefani turbinata (Reichel), Hedbergella sp., Dicarinella sp.,
Orbitolina sp. Bu fosillere dayanılarak birimin yaşı Üst Jura-Alt Maestrihtiyen olarak tespit
edilmiştir (Orombelli vd. 1976, Ersoy 1989).
2.2.1.3. Bloklu fliş
Karaböğürtlen Formasyonu veya Ercan vd. (1980) tarafından Datça Flişi olarak da
adlandırılan ve stratigrafik olarak çörtlü kireçtaşlarını uyumlu olarak örten bu birim üç
düzeyden oluşur (Ersoy 1991). Birimin en alt seviyesinde düzenli bir fliş istifi yer alırken
bunun üzerinde olistostromal bir seviye, en üstte ise aşırı tektonizmaya uğramış, kaotik
görünümlü bir seviye yer alır. Bloklu fliş Murdala ve Mersincik Koylarında, Knidos,
Cumalı, Palamutbükü, Hızırşah, Kızılağaç Tepe ve Kocadağ civarında yüzeyler (Şekil 2.1).
İstif en altta ince katmanlı, kalkarenit arakatkılı düzenli marn ve killi kireçtaşı ile başlar ve
matriksi killi, elemanları köşeli çört ve çörtlü kireçtaşından oluşan bir konglomera ve
kiltaşı seviyesi ile devam eder. En üst seviye ise oldukça deforme olmuş, kahverengimsi-
sarımsı renkli, kalın tabakalı, kristalize kireçtaşı ve ultramafik kayaç bloklu, sleyt,
metakalkarenitli bir düzeyle karakterize olur. Kalkerenitli seviyelerde Siderolites sp. ve
orbitoides sp. gibi Üst Kretase foramları (Ersoy 1991) ve Alt Eosen yaşlı çeşitli nümmilit
türleri (Orombelli vd. 1967) bulunmuştur. Bu nedenle bloklu birimin yaşı Üst Kretase-Alt
Eosen olarak kabul edilmiştir.
2.2.2. Örtü birimleri
Datça Yarımadası’nda Alt Eosen öncesi temel birimleri ile Pliyosen yaşlı örtü birimleri
arasında çok önemli bir zaman boşluğu vardır. Tüm yaşlı birimleri uyumsuzlukla örten Üst
Pliyosen yaşlı denizel ve tatlı su ortamı ürünü konglomera-kumtaşı-marn-kiltaşı
ardalanması ve ince tüf arakatkıları (Yıldırımlı Formasyonu) ile Kuvaterner yaşlı, alüvyon,
plaj kumu, yalı taşı, asılı taraça, yamaç molozu ve alüvyon yelpazesi çökelleri ile
volkanikler örtü birimlerini oluşturur.
8
2.2.2.1. Yıldırımlı Formasyonu
Konglomera, kumtaşı, kiltaşı, marn, kireçtaşı, dolomit ile ince tüf arakatkısından oluşan
Yıldırımlı Formasyonu ilk olarak Rossi (1966) tarafından adlanmış ve birime Pliyosen yaşı
verilmiştir. Daha sonra Görür vd. (1995) birimi Datça Formasyonu olarak tanımlamış
ancak birim ilkin Rossi (1966) tarafından adlandığı için bu çalışmada da Yıldırımlı
Formasyonu adı kullanılmıştır. Birim, Reşadiye, Hızırşah, Kızlan yerleşim alanları ile
Körmen İskelesi civarında yaygın olarak yüzeyler (Şekil 2.2).
Körmen İskelesi batısında tabanı gözükmeyen birim konglomera-kumtaşı-marnlı
kiltaşı ardalanması ile karakterize olur (Şekil 2.3). Birim içindeki konglomera seviyeleri
sıkılaşmamış, yer yer ince taneli, koyu kahverengi-kırmızı, yeşil ve bej renkli serpantin,
gabro ve radyolarit çakıllıdır. Kumtaşı tabaları ise sarı-bej renkli, gri-siyah marn seviyeleri
içeren kiltaşı ardalanmalı ve yer yer bol fosil içeriklidir (Şekil 2.4, 2.5). Yıldırım
Tepe civarında Yıldırımlı Formasyonu konglomera-kumtaşı-marnlı kiltaşı ardalanmasından
oluşup orta seviyelerde ince gri renkli tüf bantı içerir. Aktepe ve doğusunda alttaki
ofiyolitleri uyumsuz olarak üzerleyen birim tüf bantlı, konglomera-kumtaşı-kumlu kiltaşı
ardalanması ile temsil edilir. Reşadiye doğusunda da: kumtaşı-kiltaşı-konglomera
ardalanması ile temsil edilen birimde kumtaşı sarı renkli, yer yer iri taneli, beyazımsı kil
bantlı olup kiltaşları sarı, sarımsı beyaz renkli ve kireçtaşı bantlıdır. Kızlan güneyinde
birim sıkı tutturulmuş konglomera-kumtaşı ve kiltaşı ardalanmasından oluşurken sıkı
tutturulmuş konglomera ince taneli, serpantin, radyolarit, kireçtaşı ve nadiren andezit
çakıllıdır. Yıldırımlı Formasyonu Kızlan kuzeyinde, BKB-gidişli bir fay boyunca
serpantinlerle tektonik dokanaklı olarak gözlenir. Fay boyunca Yıldırımlı Formasyonu’nun
matriksi kahverengimsi kırmızı renkli, killi-karbonatlı, elemanları genellikle köşeli
kireçtaşı çakıllarından oluşan kenar fasiyesi gözlenir. Datça’nın kuzeydoğusunda yer alan
Dalacak Burnunda bu birimin tabanında, tamamen parçalanmış, gri renkli, şekerimsi
dokulu, alt seviyelere doğru orta-ince tabakalı kireçtaşı yer alır (Şekil 2.6). Bunun üzerine
çoğunlukla köşeli gri renkli kireçtaşı, az miktarda kumtaşı çakıllarından oluşan ve matriksi
karbonatlı bir çakıltaşı gelir. Bunun üzerine ise iri bloklu, çok tür bileşenli bir çakıltaşı
seviyesi daha gelir ve üste doğru birim çakıltaşı-kırmızı renkli siltli kumlu kil ardalanması
ile devam eder (Şekil 2.7).
9
Şekil 2.2. Datça Grabeni ve civarının detay jeolojik haritası (Şenel ve Bilgin, 1997’den yararlanılmıştır). TRJk: Kayaköy Dolomiti; Kmo: Marmaris Peridotiti; Kg: Göçgediği Formasyonu; Kka: Karaböğürtlen Formasyonu; Kkak: Kireçtası üyesi; plyık: Yıldırımlı Formasyonu (karasal); plyıd: Yıldırımlı Formasyonu (denizel); Qp: Plaj çökelleri; Qym: Yamaç molozu, birikinti konisi; Qal: Alüvyon.
Yıldırımlı Tepe
Şekil 2.3. Yıldırımlı Formasyonu’nun genel görünümü (Yıldırımlı Tepe’ye güneyden bakış)
10
Şekil 2.4. Yıldırımlı Formasyonu’nun tipik Şekil 2.5. Şekil 2.4’teki fosilli seviyenin yakın görünümü görünümü (Yıldırımlı tepe batısı)
Dalacak Burnu
Şekil 2.6. Mesozoyik yaşlı, tabanda ince-orta Şekil 2.7. Yandaki birimi açısal uyumsuzlukla tabakalı ancak üste doğru parçalanmış kristalize üzerleyen Yıldırımlı Formasyonu’nun alt seviyeleri. kireçtaşı (Dalacak Burnu)
11
Kapan Yeşilyurt ve Taner (2002) inceledikleri kesitlerde şu fosilleri tespit
etmişlerdir:
Denizel fosiller: Bittium reticulatum, Thericium (T.) vulgatum, Trunculariopsis
trunculus, Nassa reticulata, Anadara (A) diluvii var perlranversa, 0sIrea edulis, Ostrea
lamellosa, Cerastoderma (C) edule, Cerastoderma (C.) edule var. umbonata, Abra (A.)
tenuis, Venus gaina, CabuIa (V.) gibba, Bittium reticulatum, Thericium (T.) vulgatum,
Chama (C.) gryphoides, Cerastoderma (C.) edule, Cerastoderma (C) edule var. umbonata,
Abra (A.) tenuis, Venus gallina, Corbula (V.) gibba, Trunculariopsis trunculus, Nassa
reticulata,Anadara (A.) diluvi var. pertransversa, Glycymeris (G.) glycmeris, Ostrea
edulis, Ostrea lamellosa,Cerastoderma (C.) edule, Cerastoderma (C.) edule var.umbonata,
Abra (A.) tenuis, Venus gallina, Cladocora caespitosa, Balamus sp. Cyprideis (C.) benderi,
Mutilus retitormis, Aurila (A.) ct. tenuipunctata
Tatlısu fosilleri: Melanopsis cf bergeroni, Theodoxus doricus depressus,
Theodoxus doricus fuchsi, Viviparus brevis trochlearis, Hydrobia denizliensis, Hydrobia
tanerae, Lithoglyphus acutus decipiens, Melanopsis gorceixi proteus, Melanopsis delessei,
Melanopsis gorceixi heldreichi, Melanopsis vandeveldi, Melanopsis orientalis, Melanopsis
inexpectata, Melanoides tuberculata dadiana, Unio pseudatavus, Modiolus sp., Theodoxus
doricus depressus, Theodoxus doricus fuchsi, Viviparus brevis trochlearis, Valvata (C.)
crusitensis, Hydrobia denizliensis, Hydrobia tanerae, Pyrgula eugeniae, Micro- melania
nuda, Marticia cosensis, Melanopsis gorceixi proteus, Melanopsis vandeveldi, Melanopsis
orientalis orientalis, Melanopsis inexpectata, Melanoides tuberculata dadiana, Unio
pseudatavus, Modioulus sp,. Bu fosillere dayanarak Kapan Yeşilyurt ve Taner (2002)
birimin yaşının Geç Piyasensiyen olduğunu, ayrıca ESR (Elektron Spin Resonans) yöntemi
ile elde edilen 1.89-1.99 milyon yaşı ile uyumlu olduğunu, Datça yarımadasının, eski
araştırıcıların ileri sürdüğü gibi Erken Pliyosende karasal, Geç Pliyosende denizel değil,
Geç Pliyosende sığ denizle bağlantılı lagün-akarsu ortamı olduğunu, saptanan Pelecypod ve
Gastropod faunasından o dönemde suyun oligohalin acı su-az tuzlu deniz suyu karakterinde
olduğunu ileri sürmüşlerdir.
12
2.2.2.2. Kuvaterner yaşlı birimler
Genelde Datça’nın batı kesimindeki vadi içlerini dolduran tüfler ve bunları örten asılı
taraçalar, dik yamaçların etekleri boyunca izlenen yamaç molozları, yalıtaşları, asılı plaj
konglomeraları, plaj kumu ve alüvyon Kuvaterner yaşlı birimleri oluşturur.
Volkanikler. Genelde tüf, kül ve süngertaşından oluşan volkanikler yarımadanın batısında
yer alan korunaklı vadilerin içinde yer alır (Şekil 2.8, 2.9, 2.10, 2.11). Üzerinde yer alan,
yer yer sıkı tutturulmuş alüvyon ve fanglomera örtüsü nedeniyle dış etkilerden korunan bu
tüflerin kalınlığı 40 metreye kadar ulaşmaktadır. Bu volkanik kayaçlar, Datça
yarımadasının batı ucuna yaklaşık 20 km uzaklıktaki Nisyros, Yali ve Kos adaları
civarındaki volkanik patlama merkezlerindeki faaliyetlerin ürünleridir (Şekil 1.1) (Ercan
vd. 1984, Allen ve Cas 2000). Bu volkanizma, Afrika plakasının Girit adası güneyinde
Anadolu plakası altına dalması sonucu meydana gelen yitim zonunun ürünüdür. Olasılıkla,
Orta Miyosende başlayan yitim olayı ile oluşan yitim zonu yaklaşık 3 milyondan beri Ege
Denizinde esas olarak kalkalkalin nitelikte bir ada yayı volkanizması meydana
getirmektedir. Ege ada yayı sistemindeki tek aktif volkan Santorini olup, en son 1950
yılında faaliyete geçmiştir Nisyrostaki en son faaliyet ise 1888 görülmüştür. Nisyros ve
Yali adalarındaki volkanizma deniz altında başlamış ve giderek gelişerek, adaların
oluşumunu sağlayan lav, tüf, kül, süngertaşı, perlit ve obsidiyen gibi ürünler vermiştir.
Nisyros ve Yali adaları tamamen volkanik adalar olup, Nisyros adasındaki volkanizma
kaldera öncesi ve sonrası olmak üzere 2 ana döneme ayrılmıştır. İlk dönem, kaldera öncesi
faaliyet olup, denizaltında oluşmaya başlamıştır. Bu volkanizma yastık lavlar, daha çok
bazaltik andezit ve andezitik bileşimde düşük silisli ve ortaç lavlar getirmiştir. İkinci ana
dönem, kaldera sonrası aktivite (Davis 1968) olup, daha çok asidik lavlar (dasit, riyodasit,
riyolit) ile süngertaşı, perlit, obsidiyen ve tüflerden oluşan birim Allen ve Cas (2000)
tarafından Kos Plato Tüfü (KPT) olarak adlandırılmıştır. Smith vd. (1996) sanidin
kristalinin Ar-Ar yöntemiyle yaşlandırılmasına dayanarak KPT ignimbritlerinin yaşının
161 bin olduğunu tespit etmişlerdir. Chappell ve Shackleton’un (1986) Global deniz-
seviyesi eğrilerine göre 161 bin yıl önceki deniz seviyesi bugünkünden 60-80 metre daha
düşüktür. Bu durumda püskürme sonrası oluşan piroklastik akıntı (pyroclastic flow) kuzeye
doğru karadan Bodrum yarımadasına, doğu ve güneydoğuya doğru ise deniz yüzeyinden
Datça yarımadasına ve Tilos adasına ulaşmış olmalıdır (Allen ve Cas 2000). Başlangıçta,
Datça yarımadasının büyük bir bölümü bu volkanikler tarafından kaplı idi. Ancak bunlar
muhtemelen akarsuların etkisiyle aşınarak yok olmuş ve günümüze kadar sadece çukur
13
Şekil 2.8. Pyroklastiklerin ocak içindeki görünümü Şekil 2.9. Yamaçlarında tüflerin yer aldığı vadi (Karaköy’ün güneybatısı) ve üzerindeki asılı taraçaların genel görünümü
Şekil 2.10. Pyroklastiklerin yakın görünümü (üstteki Şekil 2.11. Pyroklastik akıntının alt dokanağı ocak içi)
Şekil 2.12. Fosil toprağın (Paleosoil) üzerinde yer alan tüfün görünümü (Tavas Dere, Çeşmeköy-Belenköy arası)
14
Havzalarda yığışanlar ve üzeri alüvyonlarla örtülerek korunanlar kalmıştır. Günümüzde
bunları biz Cumali, Çeşmeköy, Belenköy civarında ve Hızırşah batısındaki vadilerin içinde
asılı taraçaların ve fanglomeraların altında görmekteyiz. Çeşmeköy-Belenköy arasındaki
Tavas dere yatağı kenarlarında ise fosil toprağın üzerine geldikleri gözlenebilmektedir
(Şekil 2.12).
Asılı taraçalar. Hızırşahın batısında, derelerin yüksek yamaçlarında, dere yatağından
ortalama 20-25 metre yükseklikte asılı durumda görülen bu birimin kalınlığı yer yer 10
metreye ulaşır ve genelde çakıltaşlarından oluşur ve tüflerin üzerinde yer alır (Şekil 2.13).
Kos adasının güneyindeki volkanizmanın ürünü olan piroklastik akıntının derin vadileri
doldurmasını takiben üzerinin kalın alüvyon malzemesi ile örtülmesi, yarımadada vadiler
içindeki aşınmanın yerini çökelmenin aldığını ve bu nedenle yarımada üzerindeki vadilerin
ve çukurlukların 40 metreye varan alüvyon malzemesi ile dolduğunu göstermektedir. Bu
depolanma dönemini takiben Yarımadanın gelişimini kontrol eden D-B gidişli faylardaki
hareket nedeniyle yarımada yükselmiş ve bölgede başlayan yeni aşınmaya bağlı olarak vadi
yataklarının derinleşmesiyle eski vadi tabanları yukarda kalarak asılı taraçaları
oluşturmuştur.
Kolüvyon, yamaç molozları ve alüvyon yelpazeleri. Yamaç molozları, genellikle
kireçtaşı gibi aşınmaya dayanımlı kayaçlardan oluşan, oldukça dik yamaçlı, yüksek
sırtların ve tepelerin etekleri dibinde gelişen, köşeli çakıllardan oluşan, gevşek tutturulmuş
bir birimdir. Çok sıkı tutturulmuş olan ise kolüvyonları oluşturur (Şekil 2.14). Körmen
iskelesinin batısında kıyı boyunca uzanan yamaçlarda kahverenkli karbonat matriks ile
tutturulmuş yamaç molozları buna örnektir. Yüksek alanlardan gelen ve düzlüğe açılan
dere yataklarının ağzında ise taşınan malzemenin miktarına bağlı olarak değişen boyutlarda
alüvyon yelpazeleri gelişmiştir.
Yalıtaşı. Plaj kumu ve çakıllarının çimentolanmasından oluşan yalıtaşları yarımadanın hem
kuzey hem de güney kıyıları boyunca izlenir (Şekil 2.15). Karbonatlı bir çimentoyla
bağlanmış olan yalıtaşları sıcak denizlerde oluşmaya elverişli oluşuklardır.
Asılı plaj konglomeraları. Deniz seviyesi değişiminin önemli kanıtlarından olan
yükselmiş plaj konglomeraları yarımadanın kuzey ve güney sahilleri boyunca izlenebilir.
Kızlan’ın kuzeyindeki sahil şeridi boyunca bu yükselme yaklaşık 25 metre iken güney
sahillerinde (Emecik’in güneyi) yükselme yaklaşık 20-25 metredir.
15
Şekil 2.13. Vadi içindeki pyroklastiklerin üzerinde Şekil 2.14. Dik yamaçların topuğunda gelişmiş gelişmiş asılı taraça. kolüvyon.
Şekil 2.15. Yarımadanın kuzey kıyılarında gelişmiş Yalıtaşı.
Plaj kumu ve çakılı. Tutturulmamış ince, orta ve kaba silis taneleri ile kireçtaşı, kuvartz,
serpantin çakıllarından oluşan plaj kumu ve çakılı grabenin kuzey ve güney kıyıları
boyunca bir şerit halinde izlenir.
Alüvyon. Tutturulmamış yada oldukça gevşek tutturulmuş kum, kil, çakıl ve bloklardan
oluşan alüvyon Datça, Hızırşah ve Cumali civarlarında ve dere yataklarında yaygın olarak
bulunur.
16
3. JEOMORFOLOJİ
3.1. Datça Yarımadası’nın Fiziki Coğrafya Özellikleri
Datça Yarımadası, kuzeyde Gökova Körfezi ile güneyde Hisarönü Körfezi arasında kalan,
doğu-batı doğrultusunda uzunluğu yaklaşık 65 km, genişliği ise ancak birkaç kilometre
olan ve Güneybatı Anadolu kıyılarında yer alan önemli jeomorfolojik bölümlerden birisidir
(Şekil 3.1). Çok arızalı, dağlık ve tepelik bir sırt olarak uzanan Datça Yarımadası’nın
kıyıları çok girintili çıkıntılıdır. Ancak kuzey kıyılar Gökova Grabeni’ni kontrol eden D-B
uzanımlı faylar tarafından da kontrol edildiği için güneye nazaran daha düzdür. Yarımada
kıyılarının bir özelliği de kıyı profilinin çoğu yerde dik olmasıdır. Kıyıdaki dik yamaçlar
deniz altında da aynı diklikte devam eder. Bu da kıyıların tektonik kontrollü olarak
geliştiğinin önemli bir kanıtıdır. Dere ağızlarındaki birikinti konisi-delta tipi kıyı düzlükleri
geniş alanlı değildir. Bu durumuyla yarımadanın kıyıları genel olarak tipik boğulma
şekilleri gösterir. Bu boğulma, Holosen’de meydana gelen son transgresyonun sonucudur
(Kayan ve Tuna 1985).
Şekil 3.1. Datça yarımadası ve civarının kabartma haritası (1:250 000 ölçekli topoğrafik haritalardan hazırlanmıştır)
Datça Yarımadası’nın orta kesiminde, genişliği yaklaşık 5 km olan ve yaklaşık KB-
GD gidişli bir çukurluk yer alır. Bu çukurluğa KB da Körmen Körfezi, GB ise Datça
Körfezi geniş koylar halinde sokulmuştur (Şekil 3.2, 3.3). Bu bölümü Chaput (1947)
17
‘Datça kıstağı’ olarak tanıtmıştır. Ancak daha sonra, doğudaki ve batıdaki yaşlı temel
birimlerle dokanağı faylı olduğu için bu tektonik çöküntü Datça Grabeni olarak
adlandırılmıştır. Datça Grabeni’nin doğusunda kalan doruklar genellikle 500 m
seviyesindedir (Şekil 3.4). En yüksek doruk ise Emecik Dağında 748 m’ye ulaşır. Bu
kesimde litolojiyi peridotit-serpantinitler ile Mesozoyik yaşlı masif kalkerler oluşturur.
Şekil 3.2. Datça Yarımadası’nın yükselti haritası (Eşyükselti eğrileri 200 m de bir geçirilmiştir. Eşderinlik eğrilerinden sadece -200 m çizilmiştir).
Şekil 3.3. Datça Yarımadası’nın drenaj haritası
18
Şekil 3.4. Datça Grabeni’nin (öndeki alçak alan) doğusunda yer alan ve batı kesime göre daha yayvan topoğrafyanın görünümü (Körmen’in batısından doğuya bakış)
KOCADAĞ
Körmen
Şekil 3.5. Datça Grabeni’nin (öndeki alçak alan) doğu kenarından batıya bakış. Kocadağ, kütlevi görüntüsüyle kendini belli etmekte.
Şekil 3.6. Datça Yarımadası’nın orta kesimindeki çukurlukta yer alan taraçaların görünümü (Sungurlu Ova-Sındı Mevkii)
19
Kalkerler Emecik Dağında olduğu gibi yüksek dorukları oluşturur. Datça Grabeni’nin batı
kesimi uzunluğu 25 km, genişliği ise yaklaşık 10 km olan bir dikdörtgeni andırır (Şekil 3.2,
3.3). Doğuya nazaran daha kütlevi olan bu bölgede Mesozoyik kireçtaşları Kocadağ,
Bozdağ gibi büyük yükseltiler oluşturur (Şekil 3.5). Kocadağ’ın doruklarında yükselti 1100
m’ye ulaşır. Yaklaşık D-B uzanıma sahip olan Kocadağ’ın güneyinde, genellikle 400 m
yükseklikteki tepe ve sırtlar ile dik yamaçlı vadilerin yer aldığı daha alçak bir alan yer alır.
Kocadağ ile bu alçak alan arasında tektonik kontrollü olarak gelişmiş bir çukurluk uzanır.
Akarsuların yerleştiği bu çukurlukta akarsu taraçaları, yamaçların topuklarında ise
kolüvyonlar gelişmiştir (Şekil 3.6). Ege Denizi’ndeki volkanizmanın ürünü olan
pyroklastikler ise bu çukurluğu zaman içinde doldurmuştur. Pyroklastiklerin bir bölümü
günümüze kadar korunmuştur (Şekil 2.9, 2.14).
Datça Grabeni’nin orta kesiminde yüksekliği 120-150 metreye ulaşan tepe ve sırtlar
yer alır. Bu yüksek alandan Körmen ve Datça körfezlerinin kıyı düzlüklerine inilir. Bu
çöküntüde yüzeyleyen Üst Pliyosen yaşlı çökel tabakaları yaklaşık 20º güneye eğimli olup,
yayvan ve alçak kuesta sırtları oluştururlar. Datça iskelesi kuzey doğusunda, Dalacak burnu
civarında ise bu birimin taban seviyeleri KB’ya doğru hafifçe eğimlidir. Körmen ve Datça
körfezleri arasındaki su bölümü Reşadiye kuzeyinde ve Çatakçı dağını KD-GB yönünde
ikiye ayıracak şekilde uzanır (Şekil 3.7). Su bölümünün Körmen körfezine daha yakın
olması çöküntü alanında bir asimetri yaratmaktadır. Su bölümünden Körmen körfezine
uzanan sırtlar ve vadiler daha kısa ve yamaçları oldukça diktir. Halbuki Datça körfezine
doğru uzanan vadiler ve sırtlar daha uzun ve yayvandır. Bunun en büyük nedeninin
çöküntü içindeki birimlerin doğuya-güneydoğuya doğru çarpılmış olması olmalıdır.
Üst Pliyosen yaşlı çökelleri de kesen, 100-120 metre yükseklikteki aşınım yüzeyi
Datça Grabeni’nin en önemli jeomorfolojik özelliklerindendir (Kayan ve Tuna, 1985).
Datça Yarımadası’nın dağlık kesimlerinde görülen, dağ yamaçlarına pedimentlerle
Grabenin doğu kesiminde, Emecik’ten güneye inen vadi kırmızı karasal kırıntılı malzeme
ile doludur. 100-150 metre yüksekliklerde yaygın olan bu dolgu günümüz dere-akarsuları
ile yarılmıştır. Bu kesimde Pliyosen yaşlı tabakalar da 100 metre yüksekliklerde
görülmektedir. Benzer dolgulara grabenin batı kesiminde rastlanmaktadır. Ancak bu
kesimde dolgu malzemesini oluşturan alüvyonlar 161 bin yaşındaki volkanikleri örtmekte
ve asılı taraçalar oluşturmaktadır. Bu da bize, deniz seviyesinin 161 bin yıl önce meydana
gelen volkanizmayı takiben önce yükselerek vadi ve çukurlukların dolmasını, daha sonra
20
Şekil 3.7. Datça ve civarının drenaj ve neotektonik haritası (kahverenkli çizgi su bölüm çizgisi)
da alçalarak yarımadada tekrar aşınma döneminin başlamasına neden olduğunu
kanıtlamaktadır.
3.2. Kıyı Değişimleri
Datça Yarımadası kıyılarında yapılan gözlemler bu kıyılarda son birkaç bin yılda
değişimler olduğunu göstermiştir. Kayan ve Tuna (1985) Dalacak-Burgaz kıyılarında, Eski
Knidos’un yerleşim alanında yaptıkları çalışmalarda bu kıyılarda son 6000 yılda üç farklı
dönem ayırtlamışlardır.
3.2.1. 1. Dönem: Deniz seviyesinin bugünkünden en az 1-2 metre kadar yüksekte
olduğu dönem. Kayan ve Tuna (1985), Eski Knidos kentinin kuruluşundan önceye ait bu
dönemi doğal bazı bulgulara dayanarak belirlemiştir. L4 limanı ile Uzunazmak ağzı
arasındaki kıyılarda, kıyı aşınma basamağında yer yer lagün-sığ kıyı ortamlarında birikmiş
genç denizel çökeller görülür (Şekil 3.8). L1 limanının bugün karalaşmış olan bölümünde
de yüzey altında çakıllı eski kıyı birikintileri vardır. Bunların hiçbirinde daha sonraki
birikintilerde olduğu gibi seramik kırıntıları gibi kültür kalıntıları bulunamamış olması
Dalacak burnu kuzeyindeki kıyıların Eski Knidos yerleşiminden önce bugünkünden daha
21
çok karaya sokulmuş olduğunu göstermektedir. Bölgesel özellikler de dikkate alınarak bu
dönem Würm sonrası Klimatik Optimuma, yani günümüzden 6000-4000 yıl öncesine
tarihlendirilmiştir (Kayan ve Tuna, 1985).
3.2.2. Deniz seviyesinin bugünkünden en az 1-2 metre daha alçakta olduğu dönem.
Bugün tümüyle deniz altında bulunan ve 1 metre kadar derinliğe inen yalıtaşları deniz
seviyesinin yüksekte olduğu seviyeden sonra bugünkü deniz seviyesinden de daha alçakta
olduğu bir dönemin varlığının en önemli kanıtıdır. Burgaz düzlüğü önünde, bugünkü deniz
seviyesinin altına inen pek çok duvar kalıntısının olması da Eski Knidos’un kuruluşunun
bu düşük deniz seviyesi dönemine rastladığını göstermektedir. Bu döneme ait kıyı çizgisi
bugün deniz altında bulunduğu için denizin ne kadar çekildiğini belirlemek mümkün
değildir. Burgaz ovasındaki yerleşmenin bilinen tarihi göz önüne alınarak deniz seviyesinin
en düşük olduğu dönem günümüzden 3000 yıl kadar öncesine tarihlendirilmiştir (Kayan ve
Tuna, 1985).
Şekil 3.8. Eski Knidos (Datça) yerleşim alanı (Kayan ve Tuna, 1985’ten yararlanılmıştır)
3.2.3. Eski Knidos kıyılarını su altında bırakan deniz seviyesi yükselmesi ve dalga
aşındırması dönemi. Burgaz kıyılarında bugün kıyı açığında tümüyle deniz suları altında
bulunan yalıtaşları, su altında kalmış duvarlar deniz seviyesinin son dönem tekrar
yükseldiğini göstermektedir. Yıkılmış Eski Knidos kentinin enkaz örtüsüyle kaplanan
22
Burgaz düzlüğü kıyısında denizin yükselmesiyle dalga aşındırması hızlanmış ve günümüz
kıyı aşınım basamağı ortaya çıkmıştır. Eski Knidos limanlarının MÖ IV. Yüzyılda yapıldığı
sanılmakta olup yalıtaşları ve mendireklerin konumlarından, o sırada kıyı çizgisinin
bugünkünden açıkta, fakat en çok çekildiği döneme göre biraz yükselmiş olduğu ileri
sürülmektedir (Kayan ve Tuna, 1985). Kent alanındaki yüzeysel kültür kalıntıları burada
düzenli iskanın MS VII. Yüzyılda kesildiğini göstermektedir. Ancak günümüzden 1500 yıl
kadar önce bölgeyi şiddetli depremlerin etkilediği bilinmektedir. Bu nedenle yaklaşık 1500
yıl önceki bölgesel tektonik olayların bu depremlere neden olduğu, buna bağlı olarak ta
deniz seviyesinin yükseldiği söylenebilir.
Eski Knidos’un Dalacak burnu kuzeyinde kalan kıyılarda yukarda açıklanan dönemler
gözlenebilirken, güneyde kalan ve L2, L3 limanlarının yer aldığı kıyılarda bu durum
gözlenememektedir. Bunun nedeninin ise güneyden gelen kıyı akıntılarının bu kesimde kıyı
boyunca birikime, kuzeyde ise aşınıma neden olması olmalıdır (Kayan ve Tuna, 1985).
23
4. YAPISAL JEOLOJİ
Bölgedeki yapısal unsurlar Eski Tektonik Döneme (Paleo-tektonik) ait yapılar ve Yeni
Tektonik Döneme (Neo-tektonik) ait yapılar olmak üzere iki grupta incelenmiştir.
4.1. Eski Tektonik Döneme ait yapılar
Kıvrımlar ve ters faylarla bindirmeler, sıkışmalı rejimin hakim olduğu bu dönemin
yapılarını oluştururlar. Yarımadanın batı yarısında tabaka konumları ve kıvrım eksenleri iki
ana gidiş gösterirler. Karaköy ve Mesudiye yerleşim alanlarının batısında tabaka gidişleri
yaklaşık D-B ve eğimleri güneye doğrudur (Şekil 2.1). Halbuki Körmen iskelesi ve Emecik
civarında aynı birimlere ait tabaka doğrultuları yaklaşık K-G olup KG-gidişli asimetrik,
bazen devrik antiklinal ve senklinaller gelişmiştir. Bu da bize eski tektonik dönemde
bölgede hem D-B, hem de K-G sıkışma kuvvetlerinin varlığını göstermektedir.
4.2. Yeni Tektonik Döneme ait yapılar
Ege Denizi, kıyı kesimi ve ona komşu karalar dünyanın sismik olarak en aktif
bölgelerinden biridir (Jackson & McKenzie, 1984; Taymaz, Jackson & McKenzie, 1991).
GB Ege bölgesi Ege-Hendeği ile Ege Graben sisteminin çekme rejiminin denetimi
altındadır. Anadolu Plakacığı’nın batıya hareketi, doğu-batı yönünde sıkışmaya, kuzey-
güney yönlü genişlemeye neden olmuştur. Genişleme tektoniğinin hakim olduğu bu
dönemde normal faylar en önemli yapısal unsurlar olup normal faylar, Datça Grabeni,
Gökova Grabeni ve Datça Yarımadası’nı oluşturan Reşadiye Horst’u bu dönemi temsil
eden yapılardır (Şekil 4.1, 4.2).
4.2.1. Normal Faylar
Datça Yarımadası’nın hem genç tektoniği, hem de morfolojisi KB-GD ve KD-GB
doğrultulu ve yaklaşık BKB-gidişli normal faylar tarafından kontrol edilmektedir (Şekil
2.1).
4.2.1.1. KD-gidişli faylar.
Bu gruptaki fayların en belirgin olanları yarımada’nın batı ucunda görülen Damlaca fayı ile
orta kesimdeki Mesudiye fayıdır.
Damlaca fayı. Datça Yarımadası’nın batı ucunda yer alan, ve Bozdağın batı kenarını
kontrol eden fay boyunca batı blok düşerek karbonatlar üzerinde oldukça dik ve yüksek bir
fay dikliği oluşmuştur (Şekil 4.2). Düşen blokta yamaç molozları gelişmiş olup yer yer
pyroklastikler korunmuştur.
24
Şekil 4.1. Datça yarımadası ve civarındaki çizgisellikleri gösteren kabartma harita (1:250 000 ölçekli topoğrafik haritadan hazırlanmıştır)
Şekil 4.2. Datça Yarımadası ve civarındaki aktif faylar (rakamlar bölgede meydana gelen önemli depremlerin yıllarını göstermektedir)(Altunel vd. 2003’ten yararlanılmıştır).
25
Şekil 4.3. Knidos ve civarının neotektoniğini ve depremselliğini kontrol eden faylar
Mesudiye fayı. Eğim atımlı normal fay karakterinde olan bu fay güneyde Mesudiye’den
başlayarak KD doğrultusunda Körmen’in güneyine kadar devam eder (Şekil 2.2, 3.4, 3.6).
Yükselen batı blokta Triyas-Jura yaşlı kalkerler dik yamaçlar ve yükseltiler oluştururken
düşen blokta Kretase yaşlı bloklu fliş yer alır. Yassıdağ’ın batısında graben karakterini alan
yapı boyunca akarsu taraçaları ile çok iyi tutturulmuş yamaç molozları gelişmiştir.
KD-gidişli faylar Eski Knidos civarında da mevcuttur (Şekil 4.4). Bu faylar
Pliyosen çökellerinin üzerinde yer aldığı, hemen hemen KD- gidişli sırtları da kontrol
etmektedir.
4.2.1.2. DB-gidişli faylar.
Yarımadanın morfolojisi üzerindeki etkileri en belirgin olan faylar D-B gidişli olup
bunların en önemlileri Knidos fayı, Yakaköy fayı ve Gökova Grabeni’ni kontrol eden
denizaltı faylardır.
Knidos Fayı. Yarımada’nın en batı ucunda, önemli bir antik kent olan Knidos’un da
üzerinde yer aldığı bu fay Bozdağ’ın güney kenarını kontrol eden, yaklaşık D-B gidişe
sahip eğim atımlı normal bir faydır (Şekil 4.3, 4.6, 4.7). Fay üzerinde ve faya bitişik olarak
kurulmuş olan Knidos kentindeki deformasyona uğramış harabeler fayın aktif olduğunun
önemli bir kanıtıdır (Bkz. Bölüm 4.3).
26
(1) Kumsal (2) Alüvyon (3) Kolüvyon (4) Pliyo-Kuvaterner
karasal kırıntılılar (5) Denizel Pliyosen (6) Pliyosen öncesi
birimler (7) Eski Knidos
Limanları (8) Tabaka eğim ve
doğrultusu (9) Normal fay (diş
düşen blokta) (10) Eş derinlik eğrisi (11) Yalı taşı
Şekil 4.4. Datça yerleşim alanı ve civarının neotektonik haritası.
Şekil 4.5. Antik Knidos Kenti’nin kuzeyinde yer alan Knidos Fayı boyunca yükselen bloktaki kalkerlerde oluşan fay dikliği (DKD’ya bakış)
27
Şekil 4.6. Fay dikliğinin yakından görünümü. Şekil 4.7. Cilalanmış fay düzleminin ve düşen Fay düzlemine sıvanmış olan birim, düşen bloktaki fay breşinin yakın görünümü. blokta yer alan fay breşidir.
Yakaköy Fayı. Yaklaşık 15 km uzunluğundaki Yakaköy Fayı, Datça Yarımadası’nın batı
yarısında yer alan ve D-B uzanıma sahip olan Kocadağ ile Bozdağı’ın güneyini sınırlar
(Şekil 2.1, 3.7). Yazıköy’ün kuzeyinden itibaren izlenen bu fay Yakaköy üzerinden
Bozdağ’ın GB’sına kadar devam eder. Bu fay, Kocadağ ile genellikle 400 m yükseklikteki
tepe ve sırtların yer aldığı daha alçak bir alan arasında tektonik kontrollü olarak gelişmiş
oluğun kuzey kenarını kontrol eder. Fay boyunca Mesozoyik yaşlı kireçtaşları dik ve
yüksek fay sarplıkları oluştururken bu dikliklerin topuğunda kolüvyonlar, olukta ise akarsu
taraçaları gelişmiştir. Ege Denizi’ndeki volkanizmanın ürünü olan pyroklastikler ise bu
oluğu zaman içinde doldurmuş, bunların bir bölümü günümüze kadar korunmuştur.
4.2.1.3. KB-gidişli faylar.
Bu faylar genelde Datça yerleşim alanı ile Körmen arasında mevcut olup Datça
Grabeni’nin güney kenarını kontrol etmektedir (Şekil 3.7, 4.4, 4.8)(Bkz Bölüm 4.2.2).
4.2.2. Datça Grabeni
Datça Grabeni, D-B uzanımlı yarımadanın orta kesiminde yer alan bir çöküntüdür (Şekil
1.1). Jeomorfolojik-yapısal arazi gözlemleri ve paleontolojik bulgulara göre Datça Grabeni,
Pliyosende KB- gidişli kenar faylarıyla kontrollü bir çöküntü havzası olarak gelişmeye
28
başlamış, Geç Piyasensiyende (Geç Pliyosen) sığ denizle bağlantılı lagün-akarsu ortamı
olarak gelişimini sürdürmüştür. Graben çökelleri daha sonra genç tektonizmadan
etkilenerek deformasyona uğramıştır (Şekil 4.4, 4.9, 4.10, 4.11, 4.12).
Şekil 4.8. KB-gidişli fayların Datça’dan görünümü (Datça’dan batıya bakış).
Şekil 4.9. 110º-gidişli bir çatlaktan çıkan karbonatların Şekil 4.10. Yıldırımlı Formasyonu’nu ve toprak
oluşturduğu çökeller (Kızlan doğusu). oluşumunu kesen, 085º-gidişli çok genç bir fay (Körmen batısı)
29
Şekil 4.11. Dalacak Burnunda gözlenen faylar. Şekil 4.12. Yıldırımlı Formasyonu’nun içinde çakıltaşı ile silttaşı-kiltaşı arasında gözlenen 140º-gidişli fay (Kızlan güneyi)
4.2.3. Gökova Grabeni
Bölgedeki en önemli ve en genç yapısal unsur olan D-B doğrultusundaki Gökova Grabeni,
Datça yarımadası ile Bodrum Yarımadası arasında yer alır (Şekil 1.1, 3.1, 4.2). Graben’in
kuzey kenarı, fay düzlemi oldukça dik normal bir fayla kontrol edilirken güney kenarı
kavisli (listrik) karakterdeki Datça Fayı ile kontrol edilmektedir (Kurt vd. 1999). Graben’in
girişinden ve orta kesimlerinden alınan sismik kesitlerde bu özellik açıkça görülmektedir
(Şekil 4.13, 4.14). Gökova Grabeni’nin oluşumu ve yaşı konusunda değişik fikirler ileri
sürülmüştür ancak Gökova Grabeni’nin güney kenarını kontrol eden Datça Fayı aynı
zamanda Datça Grabeni’nin Geç Pliyosen yaşlı dolgusunu kesmektedir. Bu da Datça
Fayı’nın ve dolayısı ile Gökova Grabeni’nin Geç Pliyosen sonrası oluştuğunu
kanıtlamaktadır. Ayrıca bölgedeki sismik aktivite bu fayın günümüzde de aktif olduğunu
göstermektedir.
4.3. Bölgenin Depremselliği
Güneybatı Türkiye’de ve Ege Denizi’nin en aktif bölgelerinden birinde yer alan Datça
Yarımadası ile civarı oldukça önemli ve yıkıcı depremler ile volkanik faaliyetlere maruz
kalmıştır. M.Ö. 412, 24 (Ambraseys ve White 1997); M.Ö. 227, 199-198, M.S. 142-144,
344, 474-478 ve 554-558 (Goidoboni vd. 1994) depremleri, Rodos ve civarını etkileyen
önemli depremlerdir. Ayrıca tarihsel dönemlerde bölgede yıkıcı depremlerin varlığı
kayıtlarda mevcuttur (Şekil 4.15). Datça Yarımadası’nın batısında yer alan ve volkanik
kökenli Kos ve Nisyros adalarındaki volkanik faaliyetler ve bunlarla ilişkili sismik
hareketler bölgeyi etkileyen diğer önemli olaylardır. Nisyros adasındaki güncel volkanik
faaliyetlerin M.S. 1887, 1873 ve 1422 yıllarında olduğu bilinmektedir (Stiros 2000).
30
Şekil 4.13. (A) Gökova Körfezi’nin girişinden K-G doğrultusunda alınan çok kanallı sismik refleksiyon (multi-channel seismic reflection). (B) Üstteki sismik refleksiyonun yorumu (Kurt vd. 1999).
Şekil 4.14. (A) Gökova Körfezi’nin orta kesiminden K-G doğrultusunda alınan çok kanallı sismik refleksiyon (multi-channel seismic reflection). (B) Üstteki sismik refleksiyonun yorumu (Kurt vd. 1999).
31
Şekil 4.15. Datça Yarımadası ve civarındaki tarihsel depremler.
Şekil 4.16. Datça Yarımadası ve civarındaki aletsel döneme ait depremler (1900-2003)
Altunel vd. (2003)’e göre Antik Knidos kenti en az iki büyük sismik olaydan
etkilenmiştir. Bunlardan ilki, yuvarlak Afrodit Tapınağı ve Demeter Tapınağı’nın
yıkılmasına neden olan yaklaşık geç Helenistik dönemde (M.Ö. 2.-3. yüzyıl) meydana
gelmiştir. İkincisi ise geç Roma-erken Bizans dönemine tarihlendirilen ve Knidos Fayı’nda
32
yüzey kırıkları oluşturan olaydır. Kutsal Salon’un da M.S. 5. Yüzyılda yıkılmış olması
şehrin M.S. 459 yılında bir depremle tamamen yıkıldığını göstermektedir. Knidos’un alış
veriş merkezinde yapılan son kazılarda ortaya çıkartılan sütunların hepsinin KKD-GGB
yönünde devrilmiş olması da bu sütunların yıkılma nedeninin deprem olduğunun önemli bir
kanıtıdır (Şekil 4.17).
Şekil 4.17. Knidos alış veriş merkezinde KKD-GGB doğrultusunda devrilen sütunlar
Güneybatı Ege kıyılarında tsunamilerin varlığından da bahsedilmektedir (Soysal 1979). Datça Kuzeyinde yer alan eski Knidos’ta yapılan kazıda bir yerleşim biriminin yanında görülen deniz kabukları seviyesi (Şekil 4.18, 4.19) bölgeyi, deprem sonrası oluşmuş bir tsunaminin etkilediği ihtimalini kuvvetlendirmektir. Ancak bu ihtimalin ispatı için daha fazla veriye ihtiyaç vardır.
Şekil 4.18. Eski Knidos’ta yapılan bir kazıda Şekil 4.19. Aynı seviyenin yakın görünümü gözlenen deniz kabukları seviyesi.
33
5. JEOARKEOLOJİ
5.1. Antik Tarım Terasları
Hızırşah ve Eski Datça güneyinde, dik eğimli sırtların yamaçlarına dikkatlice bakıldığında
makiliklerle iç içe durumda olan terasların varlığı hemen göze çarpmaktadır. Bu tür teraslar
Datça yarımadasının değişik kesimlerinde de gözlenebilmektedir. Antik tarım terası olduğu
bilinen bu teraslar (Tuna, 1983) hava fotoğraflarından çok daha belirgin olarak
izlenebilmektedir. Bu terasların yayılımını ve bu yayılımı kontrol eden faktörleri incelemek
amacı ile bölgeye ait 1/20.000 ölçekli hava fotoğrafları çalışılarak antik tarım teraslarının
planı hazırlanmıştır (Şekil 5.1).
Datça Grabeni’nin güneyinde yer alan inceleme alanında mikrit, çörtlü mikrit ve
kalsitürbiditten oluşan Doger-Üst Kretase yaşlı Güçgediği Formasyonu; kumtaşı-kiltaşı ve
silttaşı ardalanmasından oluşan Üst Senoniyen yaşlı Karaböğürtlen Formasyonu (bloklu fliş)
ve bu birimin içinde yer alan mega bloklar yüzeyler (Şekil 2.2). Teraslar genelde
Karaböğürtlen Formasyonu üzerinde ve bu formasyonun aşınmaya dayanımsız, ince-orta
tabakalı kumtaşı, kiltaşı ve silttaşı ardalanmasından oluşan bölümünde yer alır. Bunun nedeni,
flişin yumuşak ve işlenebilir karakterde olması nedeniyle kolayca teraslanabilmesi ve
üzerinde bir toprak örtüsünün gelişmiş olmasıdır. Çörtlü kireçtaşı veya kalsitürbiditlerden
oluşan bloklar ise aşınmaya dayanımlı bir özelliğe sahip olup teraslanmaya müsait değildir.
Bu nedenle antik tarım teraslarının bulunmadığı yüzeylerin daima kireçtaşları ile kaplı olduğu
gözlenmiştir.
Bloklu flişin aşınmaya dayanımlı ve dayanımsız iki değişik litolojiden oluşması kireçtaşı
bloklarının bulunduğu kesimlerin yüksekte kalarak Gökyer Tepe, Hacetevi Tepe, Kara Tepe,
Bakırkalesi Tepe, Mal Sırtı gibi tepeleri ve sırtları oluşturmasına (Şekil 2.1); aşınmaya
dayanımsız olan kumlu killi ve siltli kesimde ise dar ve eğimli yamaçların gelişmesine neden
olmuştur. Bölgenin oldukça eğimli bir topoğrafyaya sahip olması nedeni ile teraslar çok dar
şeritler (yaklaşık 5-6 metre genişliğinde) halinde ve morfolojiye uyumlu bir şekilde
hazırlanmıştır (Şekil 2.1). Teras duvarlarının hazırlanmasında genelde çok yakın mesafelerden
temin edilebilecek malzeme olan kireçtaşları ve kumtaşları kullanılmıştır. Gökyer Tepenin
batısından itibaren gözlenmeye başlanan antik tarım terasları İnüstü Sırtının güneyinde, Mal
Sırtının çevresinde, kireçtaşından oluşan Hacetevi Tepeyi çevreleyen fliş üzerinde, Kara Tepe
kuzeyinde ve doğusundaki vadi yamaçlarında, Bakırkalesi Tepenin güneydoğusundaki vadi
yamaçlarında yaygın olarak gözlenir (Şekil 2.1).
34
Şekil 5.1. Hızırsah güneyinde yer alan antik tarım teraslarının planı (1/20 000 ölçekli hava fotoğraflarından hazırlanmıştır).
Bölgedeki pınarların dağılımı ile tarım teraslarının yayılımına bakıldığında (Şekil 2.1) tarım
teraslarının yer seçiminde ve hazırlanmasında mevcut su kaynaklarının da rol oynadığı
söylenebilir. Zira çalışma alanında terasların bulunduğu yerlerin yakınlarında hep su
kaynakları mevcuttur. Bu su kaynakları geçirimli olan kireçtaşları ile geçirimsiz olan fliş
dokanakları boyunca yüzeye çıkmıştır. Hacetevi Tepe’nin kuzeyinde yer alan üç kaynak ise
aynı zamanda KB-GD gidişli bir fayın da kontrolünde yüzeye çıkmış görünmektedir.
Yarımada’nın en büyük çanak-çömlek ve özellikle amfora üretim merkezi, Kiliseyanı
Mevkiinde yer almaktadır. Bu atölyenin tarım teraslarına yakın olması, bu terasların bağcılık
amacı ile kullanılmış olduğu savını güçlendirmektedir. Zira bu yakınlık elde edilen şarabın
hemen amforalara depolanmasını ve mühürlenmesi kolaylığını sağlamış olmalıdır.
5.2. Anfora ve Seramik üretimi
Anadolu'nun güney batı kıyılarında yer alan Datça Yarımadası'nda bulunan Burgaz (Eski
Knidos) bölgesi, MÖ 4. yüzyıl ortalarından MÖ 6. yüzyıl ortalarına kadar aktif olan birkaç
seramik atölyesi barındırmaktadır. Bu atölyelerdeki seri seramik üretimi MÖ 2. yüzyıl
ortalarına tarihlenmektedir. Üretilen seramik tipi ağırlıklı olarak amfora ve kaba seramiktir.
Datça Ovası'ndaki bu üretim merkezleri yaklaşık 54 kilometrekarelik bir alana yayılmaktadır.
35
Antik kaynaklara göre Eski Knidos (Burgaz), Hellenistik dönemde Akdeniz ticaretinde son
derece önemli bir yere sahipti. Bugün Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarında, Hellenistik
dönemin önemli yerleşmelerinde gerçekleştirilen kazılarda, Knidos amforalarına ait mühürlü
amfora kulplarına bol miktarda rastlanması bu görüşü destekler niteliktedir. Datça Yarımadası
pek çok araştırıcının dikkatini çekmesine karşın, bölgede bolca rastlanan mühürlü amfora
kulplarına yönelik ilk çalışma ancak 19. yüzyıl sonlarında Dumont (1871) tarafından
gerçekleştirilmiştir.
Dumont'dan yaklaşık bir asır sonra, yarımadanın batı ucunda I. C. Love tarafından
gerçekleştirilen bir kurtarma kazısı ise dikkatlerin yeniden bu bölgeye toplanmasını
sağlamıştı. Bu kazı sırasında bulunan iki amfora fırını, bölgedeki amfora üretimi konusundaki
ilk ciddi bulguydu. 1980'lerin başından itibaren Tuna (1982)'ın yürüttüğü çalışmalar, bu
bölgedeki atölyelere ait pek çok bulgunun da ortaya çıkmasını sağlamıştı (Tuna, 1983). Bunu
izleyen, Empereur ve Picon (1988) tarafından gerçekleştirilen kısa dönemli çalışmalar da
bölgenin önemini bir kat daha artırdı.
Son araştırmalara göre, Datça ovasında altı farklı atölye yerleşmeye ait olduğu düşünülen
buluntu alanı saptanmıştır (Şekil 5.2) Bunların en büyüğü, MÖ 7. yüzyılla MS 8. yüzyıl
aralığında kesintisiz aktif olduğu düşünülen Kiliseyanı bölgesindeki atölyedir. Daha küçük
olan diğerlerininse, benzer bir zaman aralığında, daha kısa dönemler için etkin olduğu
düşünülmektedir (Tuna, 1990).
5.2.1. Kiliseyanı Buluntu alanı
Buradaki atölyelere ait buluntu alanı, Datça-Reşadiye karayolundan Hızırşah Köyü’ne ayrılan
stabilize yol boyunca görülür (Şekil 5.3, 5.4). Yaklaşık 1km2 lik bir alana yayılır ve
yarımadadaki en büyük buluntu alanıdır. Mühürlerden atölyenin yaklaşık 1400 yıllık bir
zaman dilimi içinde çalıştığı anlaşılmaktadır (Tuna 1990).
5.2.2. Kovanlıkönü / Hızırşah Köyü
Hızırşah-Kovanlıkönü mevkiinde, Han Deresi’nin kllarından birinin üzerindedir. Buluntular
yaklaşık 2 dönüme yayılır. Buluntulardan MÖ 1. yüzyıl sonrasına ait olduğu anlaşılmaktadır
(Tuna 1990).
5.2.3. Uzunazmak
Burgaz’ın 1.5 km kuzeydoğusunda, Uzunazmak yakınlarındadır. Hellenistik döneme ait
olduğu sanılıyor. 15 dönümlük bir alana yayılmaktadır (Tuna, 1990).
36
Şekil 5.2: Datça Ovasındaki başlıca atölye-yerleşmeler (Tuna, 1990’dan basitleştirilerek alınmıştır).
Şekil 5.3: Hızırşah atölyesi, amfora atık alanının Şekil 5.4: Amfora atık alanının yakından genel görünümü (Hızırşah’ın 750m kuzey doğusu). görünümü (aynı alan).
5.2.4. Körmen Limanı
Körmen Limanı mevkiinde, Karaköy’e 2.5 km uzaklıktadır. Yaklaşık 17 dönümlük bir alana
yayılır ve MÖ 6. yüzyıl ve sonrasına ait buluntulara rastlanır (Tuna, 1990), (Şekil 5.5).
37
Şekil 5.5. Körmen Atölye yerleşmesinde bir amfora atık alanı (Yıldırımlı tepe batısı-Körmen Limanı)
5.2.5. Muhaltepe
Datça-Reşadiye mahallesinin yaklaşık 2 km kuzeyindedir. 55 dönümlük bir alana ayıldığı
düşünülüyor ve MÖ 3. yüzyıla ait olduğu sanılıyor (Tuna, 1990).
5.2.6. Ölgün Boğazı
Karaköy’ün yaklaşık 600 m kuzeyindedir. 15 dönümlük bir alana yayılır. MÖ 2. yüzyıl
sonlarından MÖ 1. yüzyıl arasında faal olduğu sanılmaktadır (Tuna, 1990).
Kil ve inorganik katkı maddeleri gibi üretimde kullanılan iyi kalitedeki
hammaddelerin elde edilebilirliği, o dönemde, yerleşmelerin yerini ve atölyelerin verimliliğini
kontrol eden değişkenlerdi. Amforalar ve kaba seramik kaplar, söz konusu dönemde en
yaygın ticari ambalajlama biçimiydi ve Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarına yayılmıştı. Süsleme,
doku ve biçim gibi arkeolojik ölçütlere göre, seramiğin yerli ya da yabancı üretim olduğunu
belirlemek genellikle olanaklı değildir. Buna karşın petrografik ve kimyasal teknikler,
seramiğin nerede üretildiğini, üretiminde kullanılan hammaddenin nereden sağlandığını,
üretim tekniğini belirlemede ve sınıflandırmada, bugün kullanılan en etkili araçlar
durumundadır.
5.3. Malzeme ve Yöntem
5.3.1. Arazi Çalışması ve Örnek Alma
Örneklerin alındığı yerler, bu konuda hazırlanmış önceki çalışmalardan biri olan Tuna
(1990)’a göre belirlenmiştir. Sözkonusu çalışmada, Datça Ovasındaki Hellenistik döneme ait
amfora üretim merkezleri (atölye-yerleşmelerin) anlatılıp bu merkezlerin yer seçimine etki
eden faktörler tartışılmaktadır. Aynı çalışmanın sonuçları, Datça Ovasında, başlıca altı atölye-
yerleşme olduğunu ve bu atölye-yerleşmelere ait tarımsal etki alanlarını ortaya koymuştur.
38
Arazi ve örnek alma çalışmalarımız sırasında da işte bu altı atölye-yerleşme ve tarımsal etki
alanları dikkate alınmıştır. Toprak örnekler atölyelerin yakınçevresinde bulunan ve kil
hammaddesi olabilecek jeolojik birimlerden toplanmıştır. Seramik örnekler ise söz konusu
atölye-yerleşmelerden alınmıştır. Seramik ve kil örneklerinin toplandığı yerler bölgenin
jeoloji haritası üzerinde gösterilmiştir (Şekil 5.6).
Arazi çalışması, Datça Yarımadasında iki dönem halinde gerçekleştirilmiştir. 2001’in
yaz aylarında, Doç. Dr. Kadir Dirik’in kontrolü altında gerçekleştirilen ilk dönem arazi
çalışmasında, 14 toprak ve 3 seramik örnek toplanarak, örnek yerlerine ait GPS verileri
saptandı. Toprak örnekler killi seviyeler ve silt taşı, kil taşı, siltli kil taşı yada tüf gibi kil
olmayan seramik malzeme içeren jeolojik birimlerden alındı. Ps1, Ps2 ve Ps3 olarak
adlandırılan seramik örneklerse Körmen limanı yakınlarındaki bir atölye yerleşmeden alındı.
Toprak örneklerin alındığı yerler ve örneklerin karakteristik özellikleri Tablo 5.1’de
gösterilmektedir.
2002’nin yaz aylarındaysa seramik örneklerin toplanmasına yönelik arazi çalışması
gerçekleştirildi. Bu dönemde 11 seramik örnek Prof. Dr. Numan Tuna’nın danışmanlığında,
Datça Ovasında daha önce belirlenen atölye-yerleşmelerden alındı. Seramik örnekler
çoğunlukla kaba seramik ve amfora parçası olduğu düşünülen kalıntılar arasından seçildi.
Bunun yanında, daha sonraki olası çalışmalar düşünülerek ince seramik (günlük kap) ve bu
atölyelerin bazılarına ait fırın tuğlası örnekleri de toplandı. Seramik örneklerin alındığı yerler
ve örneklerin karakteristik özellikleri Tablo 5.2’de sunulmuştur. Örneklerin analizi ve analiz
sonuçlarının değerlendirilmesi sırasında yalnızca kaba seramikler ve amfora parçaları
kullanılmıştır.
5.3.2. İnce Kesit Analizi
Seramik kesitleri, seramik petrologları tarafından, seramiklerde mineral içeriğinin saptanması
ve yapım teknolojisinin belirlenmesi amacıyla uzun süreden beri kullanılmaktadır.
Yerbilimlerinden uyarlanmış olan bu yöntem, tıpkı kayaç türlerinin belirlenmesinde nasıl
önemli bir rol oynuyorsa, günümü arkeolojisinde, özellikle seramikle ilgili çalışmalarda da
son derece önemli bir yere sahip. Petrografi aşağı yukarı petroloji gibi kayaçların köken,
oluşum, yapı ve geçmişiyle ilgilenen, bunu yaparken de kimyasal ve optik karakterlerini
dikkate alan bir alandır. Bu tekniğin seramik malzemeye uygulanmasıysa (Williams, 1983),
seramik malzemenin yapay bir kayaç olarak değerlendirilmesi sayesinde gerçekleştirilmiştir.
Bu yönüyle seramik malzeme, metamorfizmaya uğramış tortul (sedimanter) kayaçlar olarak
düşünülmektedir. Dolayısıyla seramik malzemenin dokusu, temelde kil hamur içinde klastik
39
(kırıntılı) taneler içeren ve bir bölümüyle pişirme sırasında altere olmuş malzeme olarak
düşünülebilir (Williams, 1983).
*Toprak örnekler *Seramik örnekler --- Etki alanı sınırı
Şekil 5.6. Datça Ovası’nın jeoloji haritası ve örnek alanı dağılımı
40
Tablo 5.1. Kil örneklerin tipik özellikleri ve alındığı yerler.
Seramik örneklerde rastlanan mineral ve kayaç parçalarının ince kesitte tanınması, seramiğin
kökeni ve hammaddesi hakkında bilgi sağlayabileceği gibi, kullanılan hammaddenin doğal
haliyle mi yoksa işlenerek mi kullanıldığı, özetle nasıl bir işlemden geçtiği hakkında da bilgi
verebilir.
Buna karşın seramik malzemede bu yöntemin, yalnızca kil olmayan içeriğin belirlenmesinde
etkili olmakta, kil minerallerinin optik mikroskopta tanınmayacak kadar küçük olmalarından
ve pişirilme sırasında camlaşmalarından ötürü kil minerallerinin belirlenmesinde
yararlanılamamaktadır.
İnce kesitler, provenans araştırmalarında kullanılmasına karşın, kullanılan kilin türü bu
yöntemle belirlemek olası değildir. Bu yöntemle yalnızca seramiğin dokusu ve mineral
bileşimi belirlenerek, ender rastlana bazı özel mineraller yardımıyla, hammaddeyle seramik
örnek arasındaki olası ilişkinin kanıtları aranır. Benzer biçimde ince seramikler için de pek
işlevsel bir yöntem değildir. Tüm bunlara karşın ince kesit yöntemi, seramiklerin mineralojik
Location Samp.
#
GPS05 40
Litology Age Samp.
#
GPS05 40
Litology Age
N1 59639 66643
Silt Stone (Continental)
Quaternary N3 61148 65944
Micritic Limestone (shallow Marine)
Plio-Quaternary Kiliseyanı
(Old Knidos, Reşadiye)
N2 61136 66400
Micritic Limestone (shallow Marine)
Plio-Quaternary N4
62530 66330
Bentonitic Clay Stone
Pliocene
Ölgün Boğazı (Karaköy)
N5 56521 67861
Silty Clay Stone
Quaternary
Hızırşah
N10 57948 66236
White Tuff Quaternary (161.000 years)
N11 57948 66236
Orange Tuff
Quaternary (161.000 years)
N14 55101 69342
Tuff Pliocene N12 55101 69342
Silty Clay Stone (Marine)
Pliocene Körmen Bay
N13 55101 69342
Silty Clay Stone (Marine)
Pliocene N6 55500 69465
Silty Clay Stone (delta)
Pliocene
Muhal Tepe (Kızlan)
N7 60467 70060
Clay Stone (Marine)
Pliocene N8 60768 70089
Clay Stone (Rich Organic Material, Beach)
Pliocene
41
özelliklerinin belirlenmesinde en iyi yöntem olarak değerlendirilmektedir (Gibson ve Woods
1990).
Tablo 5.2. Seramik örneklerin tipik özellikleri ve alındığı yerler.
Location
Samp # GPS
05 40
Litology Age Samp.
#
GPS 05 40
Litology Age
Ps 1 55101 69342
Coarse Ceramic (Fired)
Late 4.C – Early 3.C BC
Ps 3 55101 69342
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Late 4.C – Early 3.C BC
Ps 2 55101 69342
Coarse Ceramic (Amphora Handle)
Late 4.C – Early 3.C BC
Ps14b 55101 69342
Coarse Ceramic (Amphora Handle)
Late 4.C – Early 3.C BC
Körmen
Bay
Ps 14a 55101 69342
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Late 4.C – Early 3.C BC
Ps 4a 60021 69906
Coarse Ceramic (fired)
3.C BC Ps 6c 60021 69906
Fine Ceramic (Handel)
3.C BC
Ps 4b 60021 69906
Coarse Ceramic (fired)
3.C BC Ps 6d 60021 69906
Coarse Ceramic (Amphora Cap)
3.C BC
Ps 5a 60021 69906
Coarse Ceramic (Amphora rim)
3.C BC Ps 7 60021 69906
Coarse Ceramic (Amphora, Mushroom Rim)
3.C BC
Ps 5b 60021 69906
Coarse Ceramic (Amphora Rim)
3.C BC Ps 8 60021 69906
Furnace Brick
3.C BC
Ps 6a 60021 69906
Fine Ceramic (Glazy)
3.C BC Ps 9 60021 69906
Clay Stone (Marine)?
Pliocene
Muhal Tepe
Ps 6b 60021 69906
Fine Ceramic (Glazy)
3.C BC
Hızırşah (Alandömü)
Ps 10a 58029 66591
Coarse Ceramic (Amphora Rim)
After 1.C BC
Ps 10b 58029 66591
Coarse Ceramic (Amphora Toe, Fired)
After 1.C BC
Ölgün Boğazı
Ps 11a 56107 68775
Coarse Ceramic (Amphora Handle)
2.C-1.C BC Ps 11b 56107 68775
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
2.C-1.C BC
Ps 12a 58696 66965
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
7.C BC-8.C AD
Ps 13 58722 66986
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
7.C BC-8.C AD
Kiliseyanı
Ps 12b 58696 66965
Furnace Brick
7.C BC-8.C AD
42
5.3.3. X-ışını Difraksiyon Analizi
X-ışını difraksiyon (Zussman, 1977) analizi (XRD), seramikleri, içerdikleri minerallerin
kristal yapılarına göre tanımlamaya olanak veren bir yöntemdir. Daha çok kristalin katı
maddelerin tanımlanmasında kullanılan bu yöntem, cam yada sır gibi kristalin olmayan yada
amorf olan maddelerin tayininde de kullanılmaktadır. Minerallerin kristal yapıları, minerali
oluşturan ve düzenli yada belli aralıklarla tekrarlanan atomların dizilişiyle doğrudan ilgilidir
ve atomların belli düzlemler ve tabakalar halinde sıralandığı yapılar biçiminde düşünülebilir.
Her mineral kendine özgü bir kimyasal bileşime ve yapıya sahiptir ve bu da yine minerale
özgü bir atomik kafes yapısına sahiptir (Rice, 1987). Bu yöntem genellikle optik mikroskopta
belirlenemeyecek kadar küçük kil minerallerinin belirlenmesinde etkin olarak
kullanılmaktadır.
5.3.4. Kimyasal Analiz
Toprak ve seramik malzemenin kimyasal bileşiminin belirlenmesi, çözüme yönelik önemli
hedeflerden biridir. Arkeolojik malzemelerin kimyasal bileşiminin saptanması uzun yıllardan
bu yana kullanılmış olmakla birlikte, özellikle son yirmi beş yılda bu alandaki en gözde
yöntemlerden biri haline gelmiştir. Bu durumun belki de en önemli nedeni, tekniğin bu süre
içinde daha hızlı ve daha doğru sonuçlar verecek biçimde ciddi bir gelişme göstermesinden
kaynaklanmaktadır. Seramiklerin kimyasal bileşimiyle ilgili çalışmalar, seramiğin kökeni ve
üretimiyle ilgili önemli bilgiler sağlamakla birlikte, belirlenen elementlerin ana yapı içindeki
kaynağı ve elementlerin bu yapı içinde birbirleriyle olan ilişkilerini tanımlayamamaktadır. Bu
nedenden ötürü, kimyasal analizler ve mineralojik çalışmaların birlikte yürütülmesi çok daha
sağlıklı değerlendirmelere olanak tanımaktadır (Rice, 1987).
Diğer malzemelerde olduğu gibi, seramik malzemenin kimyasal analizinde de örnek seçimi ve
hazırlanmasına bağlı olarak nitel ve nicel sonuçlar elde edilebilir. Kimyasal bileşenler
genellikle ana (major), az (minor) ve iz (trace) olarak sınıflandırılmaktadır. Ana elementler,
incelenen örnekte %2 ve daha çok miktarda bulunun elementlerdir ve bunlar genellikle
silisyum, alüminyum, oksijen, kalsiyum, demir ve potasyum elementleridir. Az elemenler
toplam miktar içinde %1’le %2 aralığında miktarlara sahip elementlerdir. Bunlar genellikle
kalsiyum, demir, potasyum, titan, magnezyum, manganez, sodyum, krom ve nikel
elementleridir. İz elementlerse toplam miktar içinde %1’den daha az oranda milyonda bir
(ppm) yada milyarda bir (ppb) olarak bulunan elementlerdir. Ultra-iz (Ultratrace) element
terimiyse, bazen miktarı 1ppm’den daha az olan elementler için kullanılır. İz ve ultra-iz
elementler, sezyum, bubidyum, vanadyum, tantal, skandiyum, lityum, altın, selenyum,
43
antimon, stronsiyum, kobalt ve ender toprak elementleri yada lantanid serisi gibi jeokimyasal
olarak ender rastlanan elementleri içerir. Çünkü bu türden iz elementler, birlikte bulundukları
az (minör) elementlerle birlikte, bünyesinde rastlandıkları kil yada kil ürünlerinin
tanınmasında, dolayısıyla köken yada kaynak araştırmalarında önemli bir yere sahiptir (Rice
1987).
5.3.5. İstatistiksel Analiz
Arkeolojide özellikle son elli yıldan bu yana, eldeki verinin sayısallaştırılması ve bu sayısal
verilerden anlamlı sonuçlara ulaşma çabası büyük bir önem kazanmıştır. Kuşkusuz bu
yöndeki yoğun eyilimin pek çok nedeni bulunmaktadır. İstatistiksel yöntemlerin nesnelliği ve
bilgisayar teknolojisindeki hızlı gelişim, arkeolojik araştırmaların durumunu önemli ölçüde
etkilemiştir. 1960’ların sonu ve 70’lerin başında, sayısal sınıflama (Sokal and Sneath, 1963)
ve çok değişkenli istatistiksel yöntemler, pek çok arkeolog tarafından, ellerindeki büyük
miktarlardaki verinin işlenmesi, benzerliklerin ve ayrılıkların saptanması amacıyla yoğun bir
biçimde tercih edilir hale gelmiştir.
Bu teknikler arasında özellikle kümelenme analizi (Aldenderfer and Blashfield, 1984)
teknikleri en çok kullanılanlardan biridir. Bir çok değişkenli istatistiksel yordam (yöntem)
olan kümelenme analizleri, çok büyük miktarlardaki veriyi birbirleriyle olan benzerliklerine
göre gruplayabilmektedirler. Kümelenme analizlerinde kullanılan pek çok teknikle de bu
gruplar ağaç dalı benzeri grafikler yani dendogramlarla veriler arasındaki ilişkileri ve bunların
derecelerini sunabilmektedir (Rice, 1987).
Seramik hammaddesindeki bileşen çeşitliliğinin bu ilişkiler zinciri içindeki yerinin
saptanmasındaki güçlüğe karşın, söz konusu yöntemler, seramik üretim tekniği,
organizasyonu, üretildiği yer ve ticari dolaşımdaki yerinin belirlenmesi bakımından önemli ip
uçları verebilmektedir.
5.4. Değerlendirmeler
5.4.1. İnce Kesit Analizi
5.4.1.1. Toprak Örneklerin İnce Kesitleri
Toprak örnekler, kiltaşı/silttaşı ve tüf olmak üzere, litoloji olarak farklılık gösteren temelde iki
farklı jeolojik birimden toplanmıştır. Kuvars, plajioklas, kalsit, klorit ve kayaç parçaları,
özellikle kiltaşı/silttaşı birimlerinden alınan ince kesit örneklerinde ağırlıklı olarak rastlanan
minerallerdir (Şekil 5.7, 5.8, 5.10, 5.12, 5.13). Tüf örneklerinde ise başlıca kuvars, plajioklas,
44
biyotit, hornblend ve volkanik cam parçalarına rastlanmaktadır (Şekil 5.9, 5.11). Kayaç
parçalarıysa magmatik, metamorfik ve sedimanter türdeki kayaçlara ait parçalardır (Şekil 5.8,
5.10, 5.11, 5.12, 5.13). Bazı örnekler mika (biyotit ve muskovit), disten (Şekil 5.8), hornblend
(Şekil 5.9), pirit ve klinoptilolit mineralleri içermektedir. Buna ek olarak organik materyal de
ince kesitlerde bolca rastlanan mineralojik malzemedir (Şek 5.14). Bu mineral bileşimi, killi
birimlerin, yine yörede bulunan sedimanter, magmatik ve metamorfik birimlerden türediğini
göstermektedir. Buna karşın tüf birimlerinin yöresel olmadığı düşünülmektedir. Ersoy
(1990)’a göre bölgedeki tüf birimleri, Ege Denizi’nde, Datça Yarımadası yakınlarında
bulunan Kos ve Nisiros volkanik adalarında gerçekleşmiş güçlü bir volkanik etkinlik
sonucunda, hava ve deniz yoluyla yarımadaya ulaşmıştır.
Şekil 5.7. Q (kuvars), Chlt (klorit), Bt (biyotit),
Şekil 5.8. Q (kuvars), Met.RF (metamorfik kayaç Plg (plajioklas), Dt (disten), (N12, PPL, MagX4). parçası-mika-şist), (N1, XPL, MagX4).
Şekil 5.9. Hrbl (hornblend) Bt (biyotit), Plg (plajioklas), (N10, XPL, MagX4).
Şekil 5.10. PlyQ (polikristalin kuvars), (N1, XPL, MagX4).
45
Şekil 5.11. Vg (volkanik cam- cam parçaları), (N11, PPL, MagX10)
Şekil 5.12. Sed.Rfrag. (sedimanter kayaç parçaları-metakumtaşı), (N6, XPL, MagX4).
Şekil 5.13. SRFrag. (sedimanter kayaç parçası), Şekil 5.14. Org.M (Organik materyal), OpqM (N4, XPL, MagX4). (opak mineral), (N8, PPL, MagX4).
46
5.4.1.2. Seramik Örneklerin İnce Kesitleri
Seramik örnekler, üç farklı seramik malzeme grubu içinden seçilmiştir. Bunlar arasında en
genişi kaba seramikler yani amfora parçalarıdır. Daha az sayıda olan diğerleriyse ince
seramikler (günlük kap) ve fırın tuğlalarıdır. Bu çalışma daha çok amfora parçaları
üzerinde yoğunlaşmasına karşın, diğer örnekler de karşılaştırma yapmak amacıyla
araştırılmıştır.
Seramik örneklerde ağırlıklı olarak karşılaşılan mineraller kuvars, plajioklas, biyotit,
hematit ve mikritik kalsit mineralleridir (Şekil 5.15, 5.16, 5.17, 5.18). Daha az rastlanan
örneklerse disten, epidot ve hornblend mineralleridir. Bununla birlikte kayaç parçaları,
polikristalin kuvars, tüf parçaları. Buna ek olarak kayaç parçaları, polikristalin kuvars, tüf
parçaları (baçlıca pümis), organik materyal, volkanik cam ve şist parçaları seramik ince
kesitlerin pek çoğunda rastlanmaktadır. Bu mineral içeriği, Withbread (1995)’ deki ince
kesit analizi sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. Benzer biçimde toprak örneklerle
seramik örnekler arasında gözlenen mineral bileşimi benzerliği, seramik hammaddesinin
yöresel olduğu görüşünü (Peacock, 1986) desteklemektedir. Hem toprak hem de seramik
örneklerde rastlanan disten minerali de bu görüşü destekleyen bir başka kanıt olarak
değerlendirilebilir. Çünkü bilindiği gibi disten minerali orta derecedeki sıcaklık ve yüksek
basınç koşullarında bölgesel metamorfizmaya uğramış kayaçlarda gözlenen ve ender
rastlanan bir mineraldir.
5.4.2. X-Işını Difraksiyon Analizi
Smektit - illit karışık tabakalı (yada illit ve smektit ) kil mineralleri, klorit ve daha az
miktarda kaolint, özelikle toprak örneklerde rastlanan kil mineralleri arasındadır. Tüf
birimlerine ait örneklerdeyse genellikle volkanik cam ve daha az yada çok az miktarda illit,
kaolinit ve smektit grubu kil minerallerine rastlanmıştır. Seramik örneklere gelince,
pişirme sırasındaki camlaşmadan ötürü kil mineralleri gözlenmemiştir. Çünkü yüksek
derecelerde gerçekleştirilen pişirme işlemi sırasında bileşimdeki kil mineralleri camsı
materyale dönüşmektedir (Rice, 1987). Seramik örneklerin x-ışını analizi sonuçlarında kil
minerallerine rastlanamamasına karşın, kil olmayan minerallerin varlığına ilişkin bilgi elde
edilebilmektedir. Toprak örneklerde, kuvars ve plajiyoklasa başlıca kil dışı mineraller
olarak rastlanırken, seramiklerde kuvars ve plajiyoklasa ek olarak K-feldipat, kalsit,
dolomit mineralleri gözlenmiştir. Örneklerin x-ışını analizi sonuçları Tablo 5.3, 5.4, 5.5,
47
5.6, 5.7, 5.8’de sunulmuştur. Yalnızca ana piklerin bulunduğu tablolarda birim Å
cinsindendir.
Şekil 5.15. Bt (biyotit), VRFrag. (volkanik kayaç parçaları), (Ps5b, PPL, MagX4) .
Şekil 5.17. Hmt (hematit), PlycQ (polikristalin kuvars), (Ps11a, PPL, MagX10).
Şekil 5.16. Tüf and Bt. (biyotit), (Ps14a, PPL, MagX10).
Şekil 5.18. Plg (plajioklas), (Ps11b, XPL, MagX4).
Şekil 5.19. Tüf, (Ps5b, PPL, MagX10) .
48
Tablo 5.3. Toz örnek sonucu, toprak örnekler (Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: klorit, Q: kuvars, Plg: plajioklas).
Tablo 5.4. Açık havada kurutulmuş kil fraksiyonu sonuçları-toprak örnekler (Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: klorit, Q: kuvars, Plg: plajioklas, Clct: kalsit).
Smct Illite
Illite Kaol
Chl
Illite Smct Q Plg Chl Kaol
N1 14,62 10,04 7,19 4,94 4,44 3,33 3,19 2,58 N2 14,78 4,49 3,33 3,17 2,57 N3 14,76 4,99 3,33 3,17 2,57 N4 15,01 10,09 7,20 4,94 4,46 3,34 3,17 2,58 N5 14,91 10,01 7,27 4,97 4,47 3,34 3,19 2,56 N6 14,91 7,27 4,44 3,33 3,17 N7 14,47 7,26 3,33 3,17 2,55 N8 14,57 10,44 7,21 4,93 4,45 3,33 3,21 2,56 N10 10,17 3,33 3,17 N11 7,20 4,99 4,44 3,33 3,18 2,58 N12 15,06 7,29 4,49 3,33 3,19 2,59 N13 15,17 7,27 4,49 3,34 3,19 2,57 N14 4,45 3,34 3,17 Ps9 7,39 3,36
Illite Smct
Chl
Illite Kaol Chl
Illite Q Kaol Chl Illite Q
Clct
N1 23,11 14,39 10,04 7,19 4,97 4,20 3,57 3,33 3,04 N2 14,57 10,13 7,17 4,97 4,17 3,56 3,33 3,03 N3 15,06 10,91 7,12 4,96 4,29 3,57 3,53 3,33 3,02 N4 14,56 10,10 7,13 4,99 3,54 3,31 N5 13,97 10,06 7,16 4,98 4,24 3,57 3,31 N6 14,66 10,32 7,24 4,23 3,59 3,33 3,01 N7 14,47 7,32 4,29 3,64? N8 21,96 14,52 10,72 7,21 4,96 3,57 3,33 3,08 N10 10,08 4,27 3,59 3,34 3,05 N11 10,20 7,26 4,21 3,56 3,33 3,04 N12 14,43 10,22 7,27 4,96 4,26 3,57 3,33 3,06 N13 14,52 10,10 7,24 4,99 4,22 3,56 3,33 3,06 N14 14,66 10,15 7,29 3,53 3,33 3,03 Ps9 ----- ----- ----- ----- ------ ----- ----- ----- ----- -----
49
Tablo 5.5. Kil fraksiyonu etilen glikol sonuçları-toprak örnekler. (Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: chlorit)
Smct Illite
Smct
Illite Kaol
Smct Chl
N1 29,22 17,45 9,99 7,17 5,00 N2 16,91 9,97 7,19 5,02 4,75 N3 17,11 10,1? 7,19 4,77 N4 17,31 9,97 7,20 5,00 4,79 N5 17,04 10,1 7,20 5,00 N6 16,99 9,98 7,24 5,00 4,73 N7 17,04 7,29 N8 27,59 17,50 7,20 N10 21,02 18,16 10,01 N11 18,24 10,09 7,26 4,97 N12 17,39 9,90 7,29 5,00 4,77 N13 17,45 10,04 7,29 5,00 4,77 N14 29,47 17,31 9,97 7,25 Ps9 ------ ------- ------ ------ ----- -----
Tablo 5.6. Kil fraksiyonu 300º C sonuçları-toprak örnekler. ( Smct: smektit, Kaol: kaolinit, Chl: klorit, Q: kuvars, Clct: kalsit).
Smct Illite Chl
Smct Illite
Smct
Kaol Chl
Illite Chl Q Chl Kaol Q
Clct
N1 21,32 10,04 7,24 5,00 4,26 3,56 3,33 3,02 N2 13,62 10,01 5,00 4,75 3,57 3,03 N3 14,47 9,99 7,16 4,95 4,75 4,18 3,54 3,03 N4 13,67 9,66 7,00 4,91 4,86 4,23 3,29 3,06 N5 12,13 10,01 7,12 4,99 4,70 3,56 3,32 N6 13,97 10,06 7,23 5,01 4,75 4,21 3,52 3,31 3,01 N7 14,10 10,06 7,29 4,99 4,77 3,31 N8 20,62 14,24 10,04 7,26 5,00 4,75 4,25 3,57 3,33 3,02 N10 10,01 7,30 4,93 4,74 3,55 3,32 3,02 N11 20,72 13,79 10,04 7,26 4,99 4,26 3,55 3,33 3,06 N12 21,02 14,15 10,20 7,29 4,98 4,77 4,25 3,62 3,32 N13 20,82 14,19 10,13 7,26 4,98 4,77 3,53 3,29 N14 13,97 10,24 10,29 4,99 4,74 4,24 3,53 3,34 3,03 Ps9 ----- ------ ------- ------ ------ ------ ------ ------- ----- -----
50
Tablo 5.7. Kil fraksiyonu 550º C sonuçları-toprak örnekler. ( Smct: smektit, Chl: klorit, Q: kuvars, Plg: plajioklas, Clct: kalsit).
Table 5.8. Toz örnek sonuçları-seramik örnekler. (Q: kuvars, Plg: plajioklas, Clct: kalsit, Kfeld: K-feldspat, Dlmt; dolomit).
Chl Smct Illite
Chl Illite Q Plg
N1 10,15 4,97 4,29 3,25 N2 9,71 7,21 4,92 N3 14,57 10,13 4,95 4,29 3,26 N4 10,15 4,96 4,29 3,25 N5 14,71 10,15 7,92 5,02 4,27 3,35 N6 15,39 10,24 7,45 5,02 3,30 N7 14,71 10,29 7,49 4,97 3,29 N8 14,01 9,97 7,36 4,91 4,29 3,28 N10 14,88 10,34 7,35 4,91 3,37 N11 10,22 4,34 3,33 N12 14,47 10,49 3,27 N13 14,29 10,10 7,40 4,94 3,26 N14 10,06 3,33 Ps9 ------- ------ ----- ------ ------ -------
Q Plg Kfeld. Q Plg.
Clct Kfeld. Dlmt Clct Q Q Clct
Ps1 4,21 4,00 3,72 3,31 3,17 3,01 2,97 2,50 2,44 2,28 Ps2 4,25 4,03 3,71 3,34 3,19 3,01 2,99 2,50 2,45 2,27 Ps3 4,28 3,34 3,01 2,98 2,52 2,45 2,27 Ps4a 4,27 4,04 3,77 3,36 3,16 2,96 2,88 2,51 2,46 Ps4b 4,27 3,34 3,18 2,99 2,88 2,51 2,45 Ps5a 4,27 3,36 3,02 2,50 2,45 Ps5b 4,32 3,37 3,22 2,53 2,46 Ps6a 4,27 3,33 2,45 2,28 Ps6b 4,32 4,07 3,37 3,22 2,88 2,53 2,46 Ps6c 4,28 3,36 3,22 2,88 2,46 Ps6d 4,27 3,71 3,34 3,19 2,99 2,88 2,51 2,45 2,27 Ps7 4,27 3,34 3,22 3,01 2,46 2,27 Ps8 4,28 4,07 3,77 3,37 3,19 3,01 2,94 2,88 2,52 2,46 2,29 Ps10a 4,25 3,33 3,02 2,40 2,27 Ps10b 4,25 3,34 2,40 2,27 Ps11a 4,25 4,04 3,71 3,33 3,19 2,99 2,88 2,51 2,45 Ps11b 4,32 4,04 3,75 3,37 3,22 3,05 2,52 2,46 Ps12a 4,25 3,33 3,19 3,01 2,88 2,45 2,27 Ps12b 4,25 3,33 3,18 3,02 2,45 2,28 Ps13 4,28 3,36 3,05 2,46 2,28 Ps14a 4,25 3,33 3,01 2,45 2,27 PS14b 4,25 3,71 3,36 3,01 2,88 2,52 2,46 2,28
51
5.4.3. Kimyasal Analiz
Yirmi ikisi seramik, on üçü toprak olmak üzere toplam otuz beş örneğe ait ana, az ve
iz element içeriği x-ışını flouresan analizi yöntemiyle saptanmıştır. Analiz sonuçları
Tablo 5.9’da verilmiştir. Özellikle madde bileşimindeki eser element miktarlarının
saptanması ve bunların ana element miktarlarıyla birlikte kullanılarak bir
değerlendirme yapılması, provenans ve kaynak alanı araştırmalarında kullanılan
başlıca yöntemlerden biridir (Rice, 1987).
5.4.4. İstatistiksel Analiz
İstatistiksel analiz sırasında, toprak örneklerin tamamı ve amfora parçalarından
oluşan on iki seramik örnek kullanılmıştır. Seramik örneklerin yalnızca amfora
örnekleri arasından seçilmiş olması, bu çalışmanın ana konusunun Knidos’daki
amfora üretimi olmasından kaynaklanmaktadır. SPSS (Statistical Package for the
Social Science) kullanılarak yapılan kümelenme analizi sonuçlarına göre, tüm
örnekler başlıca dört farklı grupta bir araya gelmiştir. Bu gruplar C1, C2, C3 ve C4
olarak adlandırılmıştır. C1 ve C4 grupları yalnızca toprak örneklerden oluşmaktadır.
C1 grubu Pliyosen yaşlı denizel jeolojik birim özelliği göstermektedir. C4 grubuysa
yalnızca tüflerden oluşmaktadır. Altı örnekten oluşan C2 grubunda sadece iki örnek
seramik (Ps2 ve Ps3) diğerleri genellikle karasal jeolojik birimlere ait toprak
örnekleridir. On örnekten oluşan C3 grubuysa yalnızca seramik örneklerden
oluşmaktadır. Kümelenme analizi sonuçları Şekil 5.20 ve Tablo 5.10'da sunulmuştur.
52
53
N2 1 N3 2
C1 N6 3
N12 4 N13 5 Ps9 6 N1 7 N4 8
C2 N7 9
Ps2 10 Ps3 11 N5 12
Ps14a 13 Ps14b 14 Ps5b 15 Ps10a 16
C3 Ps11b 17
Ps13 18 Ps11a 19 Ps12a 20 Ps5a 21 Ps10b 22 N10 23
C4 N14 24
N11 25
Şekil 5.20. Kümelenme analizi sonuçları.
Kümelenme analizi sonucunda ortaya çıkan guruplaşmanın nedenleri, iz
elementlerin davranışlarında aranmıştır. İz elementler üzerinde değişim analizi
(variation analysis), MS EXCELL paket programı kullanılarak yapılmıştır. Bu
analizin sonuçlarına göre, başlıca V, TiO2, BaO, Rb, Sr, Zr, ve Pb elementleri
kümelenme analizindeki gruplaşmaya neden olmuş olabilecek elementler olarak
görülmektedir. Bu elementlerin değişim diyagramları Şekil 5.21, 5.22, 5.23, 5.24,
5.25, 5.26 ve 5.27'de özetlenmiştir.
54
Tablo 5.10. C1, C2, C3 ve C4 kümelenmesine göre tipik değişkenlerin özeti.
.
Samp. Loc. Litology Age Non-Clay Min. Clay Min. N2 Kiliseyanı
Micritic Limestone (shallow Marine)
Plio-Quaterner
Calcite, Quartz, Chlorite, Mica, Pyroxene + Rock Fragments (Met., Mag., Sed)
*Smectite (>%50) – İllite, Mixed Leyer *Chlorite, *Caolinite
N3 Kiliseyanı
Micritic Limestone (shallow Marine)
Plio-Quaterner
Calcite, Quartz, Chlorite Disthene + Rock Fragments (Met, Sed)
*Smectite (>%50) – İllite, Mixed Leyer *Chlorite, *Caolinite
N6 Körmen Bay
Silty Clay Stone (delta)
Pliocene Quartz, Calcite, Chlorite (Rich) Disthene *Smectite (>%50) – İllite, Mixed Leyer *Less Chlorite
N12 Körmen Bay
Silty Clay Stone (Marine)
Pliocene Quartz, Plagioclase, Chlorite, Biotite, Disthene *Smectite (>%50) – İllite, Mixed Leyer *Chlorite
N13 Körmen Bay
Silty Clay Stone (Marine)
Pliocene Quartz, Plagioclase, Chlorite, Biotite, Disthene, +Rock Fragments (Sed.)
*Smectite (>%50) – İllite, Mixed Leyer *Very less Chlorite
Ps9 Muhal Tepe Clay Stone (Marine)?
Pliocene Quvartz, Plagioclase, Botite, Hematite, Epidote, Calcite (micritic), Disthene, + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q),(Marn, lake sed.?)
Clay Stone (Marine)?
***** ***** *********** ********* **************************************** *********** N1 Kiliseyanı
Silt Stone (Continental)
Quaterner Quartz, Calcite, Plagioclase. Chlorite + Rock Fragments
*Smectite (%50) – İllite, Mixed Leyer *Chlorite
N4 Kiliseyanı
Bentonitic Clay Stone
Pliocene Quartz, Plagioclase, Chlorite, Disthene + Rock Fragments (Sed., Mag.)
*Smectite (>%50) – İllite, Mixed Leyer *Chlorite
N7 Muhaltepe Clay Stone (Marine)
Pliocene Quartz, Plagioclase Chlorite (Rich) +Organic material
*Smectite (>%50) – Chlorite, Mixed Leyer *Mica
Ps2 Körmen Bay
Coarse Ceramic (AmphoraHandle)
Late 4.C – Early 3.C BC
Quartz, Plagioclase, Calcite +Organic Material
*Volcanic Glass
Ps3 Körmen Bay
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Late 4.C – Early 3.C BC
Quartz, Plagioclase Calcite
*Very less illite *Volcanic Glass
N5 Ölgün Boğazı
Silty Clay Stone Quaterner Quartz, Plagioclase + Rock Fragments (Sed., Mag.)
*Smectite (>%50) – İllite, Mixed Leyer *Chlorite *Mica
***** ***** *********** ********* **************************************** ***********
Ps14a Körmen Bay
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Late 4.C - Early 3.C BC
Quvartz, Botite (fine), + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q)
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Ps14b Körmen Bay
Coarse Ceramic (AmphoraHandle)
Late 4.C – Early 3.C BC
Quvartz, Botite (fine), Disthene + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q)
Coarse Ceramic (Amphora Handle)
Ps5b Muhal Tepe
Coarse Ceramic (Amphora Rim)
3.C BC Quvartz, Botite, Hematite, Disthene + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q), (Sed.- Chert) (Volc.-Tuff fragment), +Volcanic Glass
Coarse Ceramic (Amphora Rim)
Ps10a Alandömü Coarse Ceramic (Amphora Rim)
After 1.C BC Quvartz, Botite (less), Hematite, Disthene, Calcite (micritic) + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q, silt stone)
Coarse Ceramic (Amphora Rim)
Ps11b Ölgün Boğazı
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
2.C-1.C BC Quvartz and Plagioclase (very fine), Botite (fine), Hematite, Calcite (Micritic) + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q)
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Ps13 Kiliseyanı Coarse Ceramic (Amphora Toe)
7.C BC-8.C AD
Quvartz, Botite (fine), Hematite, Disthene + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q)
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Ps11a Ölgün Boğazı
Coarse Ceramic (AmphoraHandle)
2.C-1.C BC Quvartz (very fine), Botite (fine and less) , Disthene, Hematite (less)
Coarse Ceramic (Amphora Handle)
Ps12a Kiliseyanı Coarse Ceramic (Amphora Toe)
7.C BC-8.C AD
Quvartz (very fine), Botite (fine and less), Calcite (Micritic) + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q), +Volcanic Glass
Coarse Ceramic (Amphora Toe)
Ps5a Muhaltepe Coarse Ceramic (Amphora rim)
3.C BC Quvartz, Botite, Feldispad, Hematite, Hornblende, Disthene, Calcite (Sparicalcite) + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q) +Volcanic Glass
Coarse Ceramic (Amphora rim)
Ps10b Alandömü Coarse Ceramic (Amphora Toe,Fired)
After 1.C BC Quvartz, Plagioclase, Botite (less), Hematite, Disthene + Rock Fragment (Met.- Policrystalin Q)
Coarse Ceramic (Amphora Toe, Fired)
***** ***** ********* ******* ************************************* ************ N10 Hızırşah White Tuff Quaterner
(161.000 years)
Quartz, Plagioclase, Biotite, Volcanic Glass Clinoptilolite
*Volcanic Glass, *Clinoptilolite *Very less İllit
N14 Körmen Bay
Tuff Pliocene Quartz, Plagioclase, Calcite (Alteration) Biotite Hornblende, Pyrite (Cassiderit), Volcanic Glass
*Volcanic Glass * Very less Smectite
N11 Hızırşah Orange Tuff Quaterner (161.000 years)
Quartz, Plagioclase, Biotite, Volcanic Glass Hornblende
*Volcanic Glass *İllite *Caolinite
55
V
0
50
100
150
200
1 4 7 10 13 16 19 22 25
Sample#
ppm
Şekil 5.21. V değişimi
Rb
0
50
100
150
200
250
1 4 7 10 13 16 19 22 25
Sample#
ppm
Şekil 5.23. Rb değişimi
Pb
050
100150200250300350
1 4 7 10 13 16 19 22 25
Sample#
ppm
Şekil 5.25. Pb değişimi
Zr
0
50
100
150
200
250
300
1 4 7 10 13 16 19 22 25
Sample#
ppm
Şekil 5.22. Zr değişimi
TiO2
0
0,2
0,4
0,6
0,8
1
1,2
1 4 7 10 13 16 19 22 25
Sample#
wt%
Şekil 5.24. TiO2 değişimi
BaO
0
0,02
0,04
0,06
0,08
0,1
0,12
1 4 7 10 13 16 19 22 25
Samle#
Wt%
Şekil 5.26. BaO değişimi.
56
Sr
0
50
100
150
200
250
300
350
1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25
Sample#
ppm
Şekil 5.27. Sr değişimi
Kümelenme analizi sonuçlarıyla bazı element oranları arasında oluşturulan BaO/Ce-Y/Zr,
MnO/Fe2O3-Rb/Rb+Sr+Y+Zr ve Sr/Rb+Sr+Y+Zr-Rb/Rb+Sr+Y+Zr çok değişkenli
diagramlar yardımıyla anlamlı ilişkiler kurulmaya çalışılmıştır. Bu diyagramlar,
kümelenme analizi sonuçlarıyla benzerlik göstermiştir (Şekil 5.28, 5.29, 5.30).
Şekil 5.28. BaO/Ce-Y/Zr çok değişken diagramı.
57
Şekil 5.29. MnO/Fe2O3-Rb/Rb+Sr+Y+Zr çok değişken diagramı.
Şekil 5.30. Sr/Rb+Sr+Y+Zr- Rb/Rb+Sr+Y+Zr çok değişken diagramı.
58
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bölgenin neotektoniği, jeomorfolojisi ve depremselliği üzerinde yapılan araştırmalar
sonucunda varılan sonuçlar şöyle özetlenebilir:
1. Datça yarımadasında yüzeyleyen Pliyosen yaşlı kayaçlar temel birimleri oluştururken Pliyosen
ve daha genç birimler neotektonik döneme ait örtü birimlerini oluşturmaktadır. Pliyosen yaşlı
kayaçlar Datça Grabeni içinde fay kontrollü olarak çökelmişlerdir. Bu nedenle Datça Grabeni
erken Pliyosenden itibaren oluşmaya başlamış olmalıdır.
2. Pliyosen yaşlı birimlerde ve korunaklı vadilerin içinde pyroklastiklerin varlığı, bölgede hem
Pliyosende hem de Pleyistosende volkanik faaliyetlerin varlığını göstermektedir. Eski
çalışmalara göre pyroklastiklerin yaşı 161 bin dir. Söz konusu pyroklastikler Datça
Yarımadası’nın batı kesiminde yer alan hemen hemen tüm vadileri doldurarak vadiler içinde
mevcut olabilecek yerleşim alanlarını örtmüştür. Böyle bir durumun varlığını ortaya
çıkarabilmek için daha detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
3. Datça Yarımadası, kuzeyde Gökova Körfezi ile güneyde Hisarönü Körfezi arasında
kalan, doğu-batı doğrultusunda uzunluğu yaklaşık 65 km, genişliği ise ancak birkaç
kilometre olan ve Güneybatı Anadolu kıyılarında yer alan önemli jeomorfolojik
bölümlerden birisidir. Çok arızalı, dağlık ve tepelik bir sırt olarak uzanan Datça
Yarımadası’nın kıyıları çok girintili çıkıntılıdır. Ancak kuzey kıyılar Gökova
Grabeni’ni kontrol eden D-B uzanımlı faylar tarafından da kontrol edildiği için güneye
nazaran daha düzdür.
4. Datça Grabeni’nin doğusunda ve batısında kalan kesimin morfolojisini, yüzeyleyen
kayaçların litolojisi ile tektonizma kontrol etmektedir. Doğu kesimde daha yayvan bir
morfoloji mevcutken batıda yaklaşık D-B gidişli fayların etkisiyle yükselmiş kalker
bloklar yüksek dağ ve tepeleri oluştururken, bu blokların arasında kalan oluklarda
çökelme ortamları oluşturmuştur.
5. Datça Yarımadası kıyılarında son birkaç bin yılda değişimler olduğunu göstermiştir.
6000-4000 yıl öncesinde deniz seviyesi bugünkünden en az 1-2 metre daha
yüksekteyken, 3000 yıl kadar önce bugünkünden 1-2 metre alçaktadır. Eski Knidos
Limanlarının bugün su altında kalması su seviyesinin bu dönemde tekrar yükseldiğini
göstermektedir. Kent alanındaki yüzeysel kültür kalıntılarının burada düzenli iskanın
MS VII. Yüzyılda kesildiğine işaret etmesi, 1500 yıl kadar önce bölgeyi şiddetli bir
depremin etkilediğinin bilinmesi, su seviyesinin bu doğal olaya bağlı olarak tekrar
yükseldiğini göstermektedir.
59
6. Bölgedeki yapısal unsurlar Eski Tektonik Döneme (Paleo-tektonik) ait yapılar ve Yeni
Tektonik Döneme (Neo-tektonik) ait yapılar olmak üzere iki grupta incelenmiştir.
Paleotektonik döneme ait yapılar hem D-B, hem de K-G sıkışma kuvvetlerinin etkisi
altında gelişmiştir. Neotektonik dönem yapıları ise normal faylar ile yaklaşık doğu batı
doğrultulu horst ve grabenlerden oluşur. Gökova Grabeni’nin güney kenarını kontrol
eden listrik karakterdeki Datça Fayı’nın Pliyosende oluşan Datça Grabeni’ni kesmesi
bu fayın ve dolayısı ile Gökova Grabeni’nin Geç Pliyosenden itibaren oluştuğunu
göstermektedir.
7. Güneybatı Türkiye’de ve Ege Denizi’nin en aktif bölgelerinden birinde yer alan Datça
Yarımadası ile civarı oldukça önemli ve yıkıcı depremler ile volkanik faaliyetlere
maruz kalmıştır. Antik Knidos’ta gözlenen deformasyonlar, Körmen civarındaki genç
faylar ve aletsel dönemdeki deprem odakları D-B doğrultulu fayların aktif olduğunu
kanıtlamaktadır.
Knidos amforaları ve olası hammaddeleri üzerinde yapılan mineralojik, kimyasal ve
istatistiksel araştırmaların sonucunda varılan yargılar ise şöyle özetlenebilir:
1. Seramik ve toprak örnekler arasındaki mineralojik bileşim benzerliği, seramik
hammaddesinin Datça Ovası’ndaki atölye-yerleşmelerin yakın çevresinden
sağlandığını göstermektedir.
2. Kiltaşı ve silttaşı litolojili toprak örnekler, kuvars, plajiyoklas, klorit, kalsit, mika
(biyotit ya da muskovit), disten, hornblend ve organik materyal gibi kil olmayan
minerallerle ayırt edilmektedir. Buna ek olarak, kayaç parçaları da görülmektedir. Tüf
litolojili toprak örneklerse başlıca, kuvars, plajiyoklas, biyotit, hornblend, pumis
parçaları ve volkanik cam içermektedir.
3. Toprak örneklerdeki kil mineralleri, illit-smektit (karışık tabakalı?), kaolinit ve klorit
olarak belirlenmiştir. Tüflerdeyse kil minerali olarak yalnızca az miktarda illit, kaolinit
ve smektite rastlanmıştır.
4. Seramik örnekler, ince kesit ve XRD analizi sonuçlarına göre, başlıca kuvars,
plajiyoklas, biyotit, hematit, kalsit, K-feldspat ve dolomit mineralleri içermektedir.
Buna ek olarak polikristalin kuvars, şist, tüf, volkanik cam gibi kayaç parçaları, disten,
epidot, hornblend mineralleri toprak örneklerde gözlenenler arasındadır.
5. Örneklerdeki iz element değişimleri karşılaştırıldığı kümelenme analizi sonuçlarına
göre örnekler dört (C1, C2, C3 ve C4) grupta kümelenmiştir. Amfora parçalarından
60
oluşan tüm seramik örnekler C3 kümesinde bir araya gelmiş ve seramik örneklerin
benzer kimyasal bileşimde olduğunu göstermiştir. Bu bulgu ışığında, seramik
yapımında kullanılan hammaddenin, tek bir kaynaktan alınmadığı, farklı kil
kaynaklarından alınan malzemenin karıştırılarak kullanıldığı sonucuna varılabilir.
Gerçekten de seramiklerde gözlenen volkanik cam parçaları, seramik hamuruna pişme
dayanımını artırmak amacıyla bir miktar tüfün katkı maddesi olarak karıştırıldığının
(Rice, 1987) kanıtı olarak düşünülmektedir
6. Toprak ve seramik örneklerin kimyasal bileşimlerine göre ortaya koydukları
kümelenmede, iz elementlerin önemli bir etkisi olduğu saptanmıştır. XRF yöntemiyle
saptanan V, Zr, Rb, TiO2, Pb, BaO, Sr iz element miktarlarının örneklerdeki değişimi
anlamlı sonuçlar vermiştir. Buna ek olarak BaO/Ce-Y/Zr, MnO/Fe2O3-
Rb/Rb+Sr+Y+Zr ve Sr/Rb+Sr+Y+Zr-Rb/Rb+Sr+Y+Zr oranlarıyla yapılan çok
değişkenli diyagramlarla kümelenme analizi sonucu arasında belirgin bir ilişki
gözlenmiştir.
7. Daha ayrıntılı bir çalışma için, hammadde kaynakları ile Helenistik döneme ait farklı
zaman aralıklarında üretim yapmış atölyeler arasındaki ilişkilerin, zaman faktörü de
dikkate alınarak çalışılması önerilmektedir.
61
DEĞİNİLEN KAYNAKLAR
Aldenderfer M.S., and Blashfield R.K., 1984, Cluster Analysis, Sage, California.
Allen, S.R. ve Cas, R.A.F., 2002, Transport of pyroclastic flows across the sea during the explosive, rhyolitic eruption of the Kos Plateau Tuff, Greece,
Altunel, E., Stewart, I.S., Piccardi, L., and Barka, A.A., 2003. Earthquake faulting at Ancient Cnidus, SW Turkey. Turkish Journal of Earth Sciences, 12/1, 137-151.
Ambraseys, N.N., 1981, On the long term seismicity of the Hellenic Arc., Boll.Geof.Teor.Appl. XXIII. 335-361.
Ambraseys, N.N. and White, D., 1997, The seismisity of the eastern Mediterranean region 550-1 BC: A re-appraisal. Journal of Earthquake Engineering 1, 603-632.
Barka, A., Reillinger, R., 1977, Active tectonics of the Eastern Mediterranean region: Deduced from GPS, neotectonic and seismicity data. Ann. Geofis. 40 (3), 587-610.
Barka, A., Sakınç, M., Görür, N., Yılmaz, Y., Şengör, A.M.C., Ediger, V., 1994, Is Aegean extension a consequence of the westerly escape of Turkey? EOS Transactions of the American Geophysical Union 75, 116-17.
Bean, G. E., Cook, J. M., 1952, The Cnidia, Annual of the British Scholl at Athens. 47, 171 – 212.
Benda, L., 1971, Principles of the palynologic subdivision of the Turkish Neogene. Newsletter Stratigraphy, 1-3, 23-26.
Besang, C., Eckhard, F. J., Harre, W., Kreuzer, H., Mullar, P., 1977, Radiometrische alterbestimmungen an Neogene eruptivgesteinen der Turkei, Geologishes Jarhbuch B25, 3-36.
Bonneau, 1984, Correlation of the Hellenide nappes in the southeast Aegean and their tectonic reconstruction. In: Dixon, J. & Robertson, A.H.F. (eds). The geological evolution of the eastern Mediterranean. Special Publ. of Geol, Soc., London, 17, 517-528.
Bremer, H., 1971, Geology of the coastal region of southwestern Turkey. In: Campwell, A.S. (Ed), Geology and History of Turkey. Petroleum Exploration Society of Libya, Trippoli. Pp. 225-255.
Chaput, E., 1947, Türkiye’de jeolojik ve jeomorfojenik teknik seyehatları. İ.Ü. Yay. No: 324. İstanbul.
Chaput, E., 1955, Contribution a petude de la faune Pliocene de la Peninsula de Cnide (Turquie). Bll. Scient. Bourgogne, 15, 39-52.
Davis, E. N., 1968, Zur geologie und petrologie der inseln Nysros und Jali (Dodekanes). Geol. Rdsch., 57/3, 811-821.
Çağlayan, A.,Öztürk, E.M., Öztürk, Z., Sav, A., Akat, U.,1980, Menderes Masifi güneyine ait bulgular ve yapısal yorum. Jeo.Müh.Derg., 10, 9-17.
Dermitzakis, M. D., Papanikolaou D. J., 1981, Paleogeography and geodynamics of the Aegean region during Neogene, Annales Geologiques Des Pays Helleniques (hors Ser), 4, 245- 89.
Dewey, J. F., Şengör, A. M. C., 1979, Aegean and surrounding regions. Complex multiplate and continium tectonics in a convergent zone. Geol. Soc. Am. Bull. 90. 84-92.
62
Dewey, J. F., Şengör, A. M. C., 1976, A diffuse boundary with graben complexes between the Aegean and Anatolian plates. EOS Transactions of the American Geophysical Union 57, 1003.
Di Paola, G. M., 1974, Volcanology and petrology of Nysros Island (Dodekanese, Greece). Bull. Volcan, 38, 944- 987.
Dumont, A., 1871, Inscriptions Ceramiques de Grece, Paris
Dumont, J. F., Uysal, Ş., Şimşek, Ş. and Karamanderesi, İ.H., 1979, Formation of the grabens in southwestern Anatolia, MTA Bull., 92, 7-18.
Empereur, J.-Y.; Picon, M., 1988, Research in the Field and Research in the Laboratory on Aegean Amphora Production, Science in Archaeology: proceedings of a meeting held at the British School at Athens January 1985, Fitch Laboratory Occasional Papers 2, Athens
Erakman, B., Meşhur, M., Gül, M.A., Alkan, H., Öztaş, Y., Akpınar, M., 1986, Fethiye-Köyceğiz-Tefenni-Elmalı-Kalkan arasında kalan alanın jeolojisi. Türkiye 6.Petrol Kong., Jeoloji Bildirileri: Güven, A., Dinçer, A., Derman, A.S. (ed). 23-32.
Ercan, T., 1979, Batı Anadolu, Trakya ve Ege Adalarındaki Senezoik volkanizması. Jeol. Müh. Derg. 9, 23-46.
Ercan, T.,1980a, Akdeniz ve Ege Denizindeki Plio-Kuvaterner ada yayı volkanizması. Jeomorfoloji Dergisi, 9, 37-60.
Ercan, T.,1980b, Akdeniz ve Ege Denizindeki Plio-Kuvaterner ada yayı volkanizması ve aktif yitim zonu. Doğa Bilim Derg. 5, 189-201.
Ercan, T., Günay, E., Baş, H., Can, B., 1982, Datça yarımadasının Pliyo-Kuvaterner jeolojisi, Jeoloji Müh. Derg.
Ercan, T., Günay, E., Baş, H., Can, B., 1984, Datça Yarımadasındaki Kuvaterner yaşlı volkanik kayaların stratigrafisi ve yapısı, MTA Derg., 97-98, 45-46
Erol, O., 1968. Anadolu kıyılarının Holosendeki değişimleri hakkındaki gözlemler, A.Ü. Coğrafya Araştırmaları Dergisi, sayı 2, 89 – 102. Ankara.
Erol, O., 1976. Quaternary shoreline change on the Anatolian coasts of the Aegean Sea and related problems. Soc. Geol. France Bull 18. 2.
Erol, O., 1893. Historical changes on the coastline of Turkey, International Geographical Union. Com. On the Coastal Environment. Bologna.
Erol, O., 1985., Turkey and Cyprus (The World’s Coastline. Ed. E.F.C. Bird – M.L. Schwartz). Vand Nostrand Reinhold cop. New York.
Ersoy, Ş., 1990a, Datça Yarımadasındaki paleotektonik birliklerin GB Anadolu jeolojisindeki rolü ve bunların dış Hellenidler’de İyoniyen Kuşağı ile karşılaştırılması, Isparta 6. Mühendislik Haftası Bildiri Özetleri, 3-4.
Ersoy, Ş., 1990b, Stratigraphy and tectonics of the neotectonic units in the Reşadiye (Datça) Peninsula, SW Turkey, IESCA Proceeding.
Ersoy, Ş., 1991, Datça (Muğla) Yarımadasının stratigrafisi ve tektoniği, Türkiye Jeoloji Bülteni, C. 34, 1-14.
63
Eyidoğan, H., Akıncı, A., vd., 1996 Investigation of the recent seismic activity of Gökova Basin. National Marine Geology and Geophysical Programme Workshop I, Proceeding. 8-9 February. pp. 68-71.
Eyidoğan, H., 1988, Rates of crustal deformation in Western Turkey as deduced from major earthquakes. Techtonophysic 148, 83-93.
Fabricus, F. H., 1984, Neogen to Quaternary geodynamics of the Area of Ionian Sea and surrounding land masses. In: Dixon, J. and Robertson, A. H. F. (eds), The Geologicak Evolution of the Eastern Mediterranean, Special Pub. of the Geological Society, London, 17, 815 – 819.
Flemming, N. C., Czartoryska, N.M.G., Hunter, P.M., 1973. Archaeological evidence for eustatic and tectonic components of relative sea level change in the South Aegean (Marine Archaeology. Ed. D. J. Blackman). Butterworths, London.
Flemming, N. C., 1978 Holocene eustatic changes and coastal tectonics in the northeast Mediterranean: Implications for Models of Crustal Consumption. Philosophical Transaction of Royal Society of London . Vol. 289, No: 1362, 405-458.
Gibson, A., Wood, A., 1990, Prehistoric Pottery for the Archaeologist, Leicester University Press, London.
Goidoboni, E., Comastri, A. and Traina, G., 1994. Catalogue of Ancient Earthquakes in the Mediterranean Area up to the 10th Century. Instituto Nazionale di Geofisica, Rome
Görür, N., Şengör, A.M.C., Sakınç, M., Tüysüz, O., Akkök, R., Yiğitbaş, E., Oktay, F., Barka, A., Sarıca, N., Ecevitoğlu, B., Demirbağ, E., Ersoy, Ş., Algan, O., Güneysu, C. and Aykol, A., 1995, Rift formation in the Gökova Region, Southwest Anatolia: Implication for the Opening the Aegean Sea. Geol. Mag. 132, 637-650.s
Graciansky, P.C.,1968, Teke yarımadası (Likya) Torosları’nın üst üste gelmiş ünitelerinin stratigrafisi ve Dinaro-Toroslar’daki yeri. MTA Derg., 71, 73-93.
Gutnic, M., Monod, O., Poisson, A., Dumont, J., 1979, Géologie des Taurides Occidentals (Turqié). Memories De La Sociéte Geologique De France, 109 s.
Günay, E., Baş, H., Can, B., 1980, Datça Yarımadası’nın Neojen stratigrafisi ve volkanitlerin petrolojisi, MTA Rap., 6799, Ankara.
Hall, R., Audley-Charles, M.G., Carter, D. J., 1984, The significance of Crete for the evolution of the Eastern Mediterranean, In: Dixon, J. and Robertson, A. H. F. (eds), The Geological Evolution of the Eastern Mediterranean, Special Pub. of the Geological Society, London, 17, 499 – 516.
Harbury, N.A., Hall, R., 1988, Mesozoic extensional history of the Southern Tethyan continental margin in the SE Aegean. Journal of the Geological Society, London, 145, 283-301.
Jackson, J., Haines, J., Holt, W., 1992, The horizontal velocity field in the deforming Aegean Sea Region determined fron the moment tensors of earthquakes. J. Geophys. Res. 97 (B12). 17657-17684.
Jackson, J. A., King, G.C., Vita-Finzi, C., 1983, Neotectonics of the Aegean: An alternative view. Earth and Planetary Science Letter, 61, 303-18.
Jackson, J.A. & McKenzie, D., 1984, Active tectonics of the Alpine-Himalayan belt between western Turkey and Pakistan. Geophysical Journal of the Royal Astronomical Society 77, 185-264.
64
Jacobshagen, V., Dürr, S., 1978, Structure and geodynamics evolution of the Aegean Region. In Alps, Appenines, Hellenides (eds. H. Closs, D. Roeder and K. Schmidt), pp. 537-64. Stuttgart E. Schweizerbartsche Verlagsbuchhandlung.
Kaaden, G., vd., 1954, Datça – Muğla – Dalaman Çayı arasındaki bölgenin jeolojisi, TJK. Bült., 1-2, 71-171.
Kapan, S., Taner, G., 1994, Stratigraphy and Neogene molluscan fauna of the Datça Peninsula (Muğla, Turkey), Abstracts of the 47th Geological Congress of Turkey, Chamber of Geological Engineers of Turkey, p. 15.
Kapan Yeşilyurt, S. ve Taner, G., 2002, Datça yarımadasının geç Pliyosen pelecypoda ve gastropoda faunası ve stratigrafisi (Muğla-Güneybatı Anadolu), MTA Derg. 125, 89-120.
Kayan, İ., 1988, Late Holocene sea-level changes on the Western Anatolian coast, Paleogeography, Paleoclimatology, Paleoecology 68, 205-18.
Kayan, İ., Tuna, N., 1985, Datça Yarımadasında eski Knidos yerleşmesini etkileyen doğal çevre özellikleri, Ankara...
Kurt, H., Demirbağ, E., Kuşçu, İ., 1999, Investigation of the submarine active tectonism in the Gulf Gökova, Southwest Anatolia-Southeast Aegean Sea, by Multi-Channel Seismic Reflection Data, Techtonophysic, 305, 477-496.
Kraft, J. K., Belknap, D.F., Kayan, İ., 1983. Potentials of discovery of human occupation sites on the continental shelves and nearshore coastal zone (Quaternary Coastlines and Marine Archaeology. Ed. P. M. Masters, N.C. Flemming ). Academic Press. New York.
Kraft, J. K., Kayan, İ., Aschen Brenner, S.E., 1985, Geological studies of coastal change applied to archaeological settings (Archaeological Geology. Ed. G. Rapp, J.A. Gifford, Yale Univ. Press. New Haven
Le Pichon, X., Angelier, J., 1979, The Hellenic Arc and trench system: A key to the tectonic evolution of the Eastern Mediterranean area, Techtonophysic, 60, 1-42.
Le Pichon, X., Angelier, J. 1981, The Aegean Sea, Philos. Trans. R. Soc. London A 300, 357-372.
Le Pichon, X., Chamot-Rooke, N., vd., 1995, Geodetic determination of the kinematics of central Greece with respect to Europe: Implications for Eastern Mediterranean Tectonics. J. Geophys. Res. 100 (B7), 12675-12690.
Love, I.C., 1971, Excavation at Knidos, Türk Ark. Derg., 19, 97-142.
Love, I.C., 1972, Excavation at Knidos, Türk Ark. Derg., 20, 85-129.
Love, I.C., 1973, A brief summary of excavation at Knidos 1967-1973 (The Proceeding of the X. International Congress of Classical Archaeology, 1953 Vol. 2. Ed. E. Akurgal). Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Mater, B., 1977, Datça Yarımadasında arazi sınıflandırması, İ.Ü. Coğrafya Enstitüsü Dergisi, Sayı 20- 21. İstanbul.
Meulankamp, J. E., 1977, The Aegean and Messinian salinity crisis, proceeding of 6th Colloq. on the Geol. of the Aegean Region, 3, 1253-63.
Mc Kenzie, D. P., 1972, Active tectonics of the Mediterranean Region, Geophys. J. R. Asrton. Soc. 30, 109-185.
65
Mutti, E., Orambelli, G., Pozzi, R., 1970, Geological studies on the Dodecanese Islands (Aegean Sea). IX. Geological Map of the Island of Rhodes (Greece): Explanatory Notes. Ann. Geo. Des Pays Hellen. Athens, 79-226.
Orombelli, G., Lojez, G. P., Rossi, L. A., 1967. Preliminary notes on the Datça Peninsula (SW Turkey), Lincei – Rend. Sc. Fis. Mat. E Nat., XLII, 830 – 841.
Paton, S., 1992, Active normal faulting, drainage patterns and sedimentation in southwestern Turkey, J. Geo. Soc. London, 149, 1031-1044.
Peacock, D.P.S.; Williams, D.F., 1986, Amphora and the Roman Economy: an Introductory Guide, Longman, London.
Poisson, A., 1977, Researches géologiques dans les Torides occidentals (Turquie). Thése Univ. Paris-Sud, Orsay, 795 p.
Poisson, A., 1984, The extension of the Ionian trough into southwestern Turkey. In: Dixon, J. and Robertson, A. H. F. (eds), The Geological Evolution of the Eastern Mediterranean, Special Pub. of Geol. Soc., London, 17, 241 - 251.
Price, S. P., Scott, B., 1994, Fault-block rotations at the edge of a zone of continental extension: Southwest Turkey, J. Struct. Geol. 16 (3), 381-392.
Rice P. M., 1987, Pottery Analysis: A Sourcebook, the University of Chicago Press, Chicago and London.
Rossi, L. A., 1966, La Geologia della Peninsula De Datça (Turchia). Doktora tezi, Milano Unv. İtalya, 184 s.
Seyitoğlu, G., Scott, B., 1991, Late Cenozoic crustal extension and basin formation in West Turkey, Geol. Mag., 128, 155-166.
Şenel, M., Bilgin, Z.R., 1997. 1:100.000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, No 18: Marmaris L4 ve L5 Paftaları,
Smith, P.E., York, D., Chen, Y., Evensen N.M., 1996, Single crystal 40Ar-39Ar dating of a Late Quaternary paroxysm on Kos, Greece: concordance of terrestrial and marine ages. Geophys. Res. Lett. 23, 3047-3050.
Sokal R.R., and Sneath P.H.A., 1963, Principles of Numerical Taxonomy, W.H. Freeman, San Francisco.
Soysal, H., 1979, “Tsunami (deniz taşması) ve Türkiye kıyılarını etkilemiş tsunamiler”. Deprem Araştırma Bülteni 25, 48-56.
Stiros, S.C., 2000. Fault pattern of Nisyros Island volcano (Aegean Sea, Greece): structural coastal and archaeological evidence. In: McGuire, W.J., Griffıths, D.R., Hancock, P.L. & Stewart, I.S. (eds), The Archeology of Geological Catastrophes. Geological Society, London, Special Publications 171, 385-399.
Şengör, A.M.C., Yılmaz, Y., 1981, Tethyan evolution of Turkey: A plate tectonic approach, Techtonophysics, 75, 181- 241.
Şengör, A.M.C., 1980, Türkiye neotektoniğinin esasları. Türk Jeol. Kur. Konferanslar Serisi 2, 40s.
Şengör, A.M.C., 1982, Ege’nin neotektonik evrimini yöneten etkenler. Batı Anadolu’ nun genç tektoniği ve volkanizması paneli, (Ed. O. Erol, V. Öygür). pp. 59-72, TJK, Ankara.
66
Şengör, A.M.C., Dewey, J. F., 1985, Post-Oligocene tectonic evolution of the Aegean and neighboring regions: Relations to the North Anatolian Transform Fault, In VI. Colloquium on Geology of the Aegean Region, 19th Sept-4th Oct. 1977 (Eds. E. İzdar and E. Nakoman), pp. 639-47. Dokuz Eylül Unv., İzmir.
Taymaz, T., Jackson, J.A. & McKenzie, D., 1991, Active tectonics of the North and central Aegean Sea. Geophysical Journal International 106, 433-90.
Tintant, H.,1954, Etudes sur la microfaune du Neogene de Turquie: 1- La Microfaune du Pliocene de Datça. Bull. Scient. Borgonne, 14, 185 – 208.
Tuna, N., 1982, DatçaYarımadası yüzey araştırmaları 1981, Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü IV. Kazı Sonuçları Toplantısı. Ankara.
Tuna, N., 1983, Batı Anadolu kent devletlerinde mekan organizasyonu Knidos örneği (Doktora Tezi) Dokuz Eylül Üniversitesi Müh. ve Mim. Fak. İzmir.
Tuna, N., 1984, Datça Yarımadası yüzey araştırmaları 1983, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı eski eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü II. Araştırma sonuçları toplantısı, İzmir, 31-42.
Tuna, N., 1990, Datça Yarımadası’nda Hellenistic Dönem Amphora Üretim Merkezleri, X. Türk Tarih Kongresi, TTK Basımevi, Ankara.
Uluğ, A., Duman M., vd., 1996, Late Quaternary evolution of the Gulf of Gökova southeastern Aegean Sea: Deltaic sedimantation and sea level change. 11th Petroleum Congress and Exhibition of Turkey, Proceedings, pp. 59-72.
Yılmaz, Y., Genç, Ş.C., Gürer, F., Bozcu, M., Yılmaz, K., Karacık, Z., Altunkaynak, Ş. ve Elmas, A., 2000, When did the western Anatolian grabens begin to develop?, In: Bozkurt, E., Winchester, J.A. and Piper, J.D.A.. (eds) Tectonics and magmatism in Turkey and surrounding area. Geological Society, London, Special Publications. 173, 353-384.
Whitbread, I.K., 1995, Greek transport amphorae. A petrological and archaeological study, British School at Athens, Athens.
Williams, D. F., 1983, The Petrology of Archaeological Artifacts, Clarendon, Oxford.
Wright, J. W., 1977, Aegean ignimbrites and welded tuffs. VI. Collog. The Geol. of the Aegean Region, Ed. Dr. G. Kallergis, Atina, Proceeding.
Zussman J., 1977, Physical Methods in Determinative Mineralogy, Academic Press, London