4
47 Temmuz-Ağustos 2013 Giriş Öğretmenlik mesleğinin önemi, tüm toplumlarca kabul edilmektedir. Bu önemseyişin oluşmasında sosyal, ekonomik, kültürel ve hatta teolojik temeller bulunmaktadır. İlk çağlardan beri insanoğlu kendisine bir şeyler öğreterek öncelikle yaşamlarının idamesini kolaylaştıran ve sonraları ise aydınlanmasında, evreni anlama ve algılama çabasına destek olanlara karşı bir teveccüh ve saygı beslemiştir. İnsanoğlunun bilme, öğrenme ihtiyacı onu çeşitli arayışlara yöneltmiş öncelikle kendi kendine bu ihtiyacı karşılama daha sonra da “bilen” kişilerden yararlanma yoluna itmiştir. İnsanoğlunun bilen-bilmeyen ilişkisi, bilen kişinin kazanımları, bilmeyen kişinin bilmeye dönük motivasyonunu artırmış ve zamanla bu ilişki doğal bağlamda öğrenen-öğreten boyutuna, daha sonra da kurumsal yapılarda öğrenci-öğretmen ilişkisi şek- linde gerçekleşmiştir. Bu süreç aşağıdaki çeşitli me- deniyetler bağlamında ele alınmıştır. Toplayıcılık ve avcılık dönemlerinde yaşamda ka- labilmek için insanoğlu çeşitli aletler geliştirmiş ve bu aletlerin nasıl kullanılacağını birbirine öğretmiştir. Bu aktarım sürecinin hayati bir özellik taşıması, bir süre sonra başka ve farklı alanlardaki gelişmeleri do- ğurmuştur. Bilen kişinin bilmeyenlere bilgi ve beceri aktarması toplumsal yaşamda olduğu kadar, ailede de görülmektedir. Günümüzde “aile bir okuldur” an- layışının temeli de bu dönemlere değin götürülebilir. Anne ve babanın kendi çocuklarına yaşama dair bilgi ve beceri aktarması, yaşamın idamesinde ve kural- ların öğretilmesinde ilk öğretmenler ebeveynlerdir. İnsanoğlunun bilgi karşısındaki bu dual yapısı (bilgi- li-bilgisiz) ilk etapta yaşama dönük olmuş, daha son- ra da din bağlamında oluşmuştur. İlkel toplumlardan itibaren dini merasimleri yöneten kişilerin dini kural ve öğretiler ile ritüelleri diğerlerine aktarması bağla- mında oluşan öğreten-öğrenen ilişkisi öğretmenlik mesleğinin aynı zamanda teolojik kısmen de kutsal yönünü oluşturmaktadır. İnsanın kutsalla olan ilişkisi bağlamında din adamlarının öğretici rolü tüm top- lumlarca kabul edilmiştir. Pagan toplumlardan sema- vi dinlere bu hep böyle devam etmiştir. SÜMERLER’DE ÖĞRETMENLİK Sümerler yazıyı 1 icat ederek bir anlamda modern dünyanın kurumsal temellerini atmaya başlamıştır. İlk devlet örgütünün biçimlenip meclisin ortaya çıkışı, ya- saların yapılması, siyasal ilişki kurallarının tespiti nasıl ki Sümer’de kendisini göstermişse, okullar da ilk kez bu toplumda ortaya çıkmıştır. Sümerler ayrıca takvim, ölçüm, matematik, geometri, edebiyat gibi dallarda ilk olarak tarihte yerlerini alırken bu entelektüel bil- gi ve becerileri sistemli eğitim kurumları ile nesilden nesile taşımışlardır. Gılgamış Destanı, Yaratılış Desta- nı ve Tufan Hikâyesi gibi yazılı edebiyatın ilk ürünleri veren üst düzey bir medeniyet olan Sümerlerde eği- timin genel amacı dini, toplum ve ticari hizmetler için kâtip yetiştirmektir 2 . “Tarih Sümer’de Başlar” adlı ünlü 1. Sümerlere göre yazı konuşmanın annesi, sanatın babasıdır. Sümerler, ilk yazıları şekiller üzerine kurulu yani her varlık ve olay için bir şekil kullanmışlardır. Çivi yazısı işaretleri geçmişteki bir resim yazısına dayanır. Bir kavramı ifade eden işaretlere ideogram adı verilir. 2. Gılgamış Destanı, Yaratılış Destanı ve Tufan Hikâyesi ile ilgili bakınız; Jean Bottéro, Eski Yakındoğu, Sümer’den Kutsal Kitaba, Dost Yayınları, 2005 Dünden Bugüne Öğretmenlik Mesleği-1 İlk Çağ Medeniyetlerinde Öğretmenlik Mesleği Doç. Dr. Levent Eraslan Eğitimin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir ve sayısız yazıya, kitaba konu olmuş- tur. Ancak bir meslek olarak öğretmenliğin ne zaman başladığı, hangi evrelerden ge- çerek günümüzdeki anlamını kazandığı, bağımsız çalışmalarla yeterince ele alınmış değildir. Bu sayıdan başlangıçla yazarımız Doç. Dr. Levent Eraslan, öğretmenliğin tarihsel süreçlerini bir yazı dizisi biçiminde ele alacaktır. Ö. Dünyası Dünden Bugüne Öğretmenlik

Dünden Bugüne Öğretmenlik Mesleği-1 İlk Çağ ......İlk Çağ Medeniyetlerinde Öğretmenlik Mesleği Doç. Dr. Levent Eraslan Eğitimin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Dünden Bugüne Öğretmenlik Mesleği-1 İlk Çağ ......İlk Çağ Medeniyetlerinde Öğretmenlik Mesleği Doç. Dr. Levent Eraslan Eğitimin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir

47

Temmuz-Ağustos 2013

GirişÖğretmenlik mesleğinin önemi, tüm toplumlarca

kabul edilmektedir. Bu önemseyişin oluşmasında sosyal, ekonomik, kültürel ve hatta teolojik temeller bulunmaktadır. İlk çağlardan beri insanoğlu kendisine bir şeyler öğreterek öncelikle yaşamlarının idamesini kolaylaştıran ve sonraları ise aydınlanmasında, evreni anlama ve algılama çabasına destek olanlara karşı bir teveccüh ve saygı beslemiştir. İnsanoğlunun bilme, öğrenme ihtiyacı onu çeşitli arayışlara yöneltmiş öncelikle kendi kendine bu ihtiyacı karşılama daha sonra da “bilen” kişilerden yararlanma yoluna itmiştir. İnsanoğlunun bilen-bilmeyen ilişkisi, bilen kişinin kazanımları, bilmeyen kişinin bilmeye dönük motivasyonunu artırmış ve zamanla bu ilişki doğal bağlamda öğrenen-öğreten boyutuna, daha sonra da kurumsal yapılarda öğrenci-öğretmen ilişkisi şek-linde gerçekleşmiştir. Bu süreç aşağıdaki çeşitli me-deniyetler bağlamında ele alınmıştır.

Toplayıcılık ve avcılık dönemlerinde yaşamda ka-labilmek için insanoğlu çeşitli aletler geliştirmiş ve bu aletlerin nasıl kullanılacağını birbirine öğretmiştir. Bu aktarım sürecinin hayati bir özellik taşıması, bir süre sonra başka ve farklı alanlardaki gelişmeleri do-ğurmuştur. Bilen kişinin bilmeyenlere bilgi ve beceri aktarması toplumsal yaşamda olduğu kadar, ailede de görülmektedir. Günümüzde “aile bir okuldur” an-layışının temeli de bu dönemlere değin götürülebilir. Anne ve babanın kendi çocuklarına yaşama dair bilgi ve beceri aktarması, yaşamın idamesinde ve kural-ların öğretilmesinde ilk öğretmenler ebeveynlerdir. İnsanoğlunun bilgi karşısındaki bu dual yapısı (bilgi-

li-bilgisiz) ilk etapta yaşama dönük olmuş, daha son-ra da din bağlamında oluşmuştur. İlkel toplumlardan itibaren dini merasimleri yöneten kişilerin dini kural ve öğretiler ile ritüelleri diğerlerine aktarması bağla-mında oluşan öğreten-öğrenen ilişkisi öğretmenlik mesleğinin aynı zamanda teolojik kısmen de kutsal yönünü oluşturmaktadır. İnsanın kutsalla olan ilişkisi bağlamında din adamlarının öğretici rolü tüm top-lumlarca kabul edilmiştir. Pagan toplumlardan sema-vi dinlere bu hep böyle devam etmiştir.

SÜMERLER’DE ÖĞRETMENLİKSümerler yazıyı1 icat ederek bir anlamda modern

dünyanın kurumsal temellerini atmaya başlamıştır. İlk devlet örgütünün biçimlenip meclisin ortaya çıkışı, ya-saların yapılması, siyasal ilişki kurallarının tespiti nasıl ki Sümer’de kendisini göstermişse, okullar da ilk kez bu toplumda ortaya çıkmıştır. Sümerler ayrıca takvim, ölçüm, matematik, geometri, edebiyat gibi dallarda ilk olarak tarihte yerlerini alırken bu entelektüel bil-gi ve becerileri sistemli eğitim kurumları ile nesilden nesile taşımışlardır. Gılgamış Destanı, Yaratılış Desta-nı ve Tufan Hikâyesi gibi yazılı edebiyatın ilk ürünleri veren üst düzey bir medeniyet olan Sümerlerde eği-timin genel amacı dini, toplum ve ticari hizmetler için kâtip yetiştirmektir2. “Tarih Sümer’de Başlar” adlı ünlü

1. Sümerlere göre yazı konuşmanın annesi, sanatın babasıdır. Sümerler, ilk yazıları şekiller üzerine kurulu yani her varlık ve olay için bir şekil kullanmışlardır. Çivi yazısı işaretleri geçmişteki bir resim yazısına dayanır. Bir kavramı ifade eden işaretlere ideogram adı verilir.

2. Gılgamış Destanı, Yaratılış Destanı ve Tufan Hikâyesi ile ilgili bakınız; Jean Bottéro, Eski Yakındoğu, Sümer’den Kutsal Kitaba, Dost Yayınları, 2005

Dünden Bugüne Öğretmenlik Mesleği-1

İlk Çağ Medeniyetlerinde

Öğretmenlik Mesleği

Doç. Dr. Levent Eraslan

Eğitimin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir ve sayısız yazıya, kitaba konu olmuş-tur. Ancak bir meslek olarak öğretmenliğin ne zaman başladığı, hangi evrelerden ge-çerek günümüzdeki anlamını kazandığı, bağımsız çalışmalarla yeterince ele alınmış değildir. Bu sayıdan başlangıçla yazarımız Doç. Dr. Levent Eraslan, öğretmenliğin tarihsel süreçlerini bir yazı dizisi biçiminde ele alacaktır.

Ö. Dünyası

Anı Dünden Bugüne Öğretmenlik

Page 2: Dünden Bugüne Öğretmenlik Mesleği-1 İlk Çağ ......İlk Çağ Medeniyetlerinde Öğretmenlik Mesleği Doç. Dr. Levent Eraslan Eğitimin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir

48

Temmuz-Ağustos 2013

eserinde K r a m e r ( 2 0 1 2 , 21); “Oku-lu Sü-m e r l e r i n uygarlığa yaptıkları en önemli katkı olan çiviyazısı dizgesinin icadı ve gel iş imi-

nin doğal bir sonucu olarak görür.” Yazı ile birlikte ilk ders kitaplarının Sümerlerce bulunması da bu me-deniyetin eğitime ve öğretime yaptığı katkıyı gös-termesi açısından önemlidir. Bir öğretmenin okulu anlatmak için yazdığı bir bilmecede okul şöyle tanım-lanmıştır (Çığ, 2000, 44):

“Bir ev, gökte duran bir saban gibi,Üstü örtülü bir kazan gibiBir kaide üzerinde duran bir kaz gibiİçinde gözler kapalı girilenÇıkıldığı zaman gözle çok açılan ev Nedir? Nedir o?Cevabı: Okul.”

Crawford (2004, 207); Sümerlerde eğitimi genel olarak: “Görünüşe bakılırsa çok sayıda çocuk dil öğre-niminin yanı sıra klasik mitlerle, öykülerle ve matematik gibi pratik alanlarda eğitiliyorlardı. Meslek eğitimini ge-nellikle aile içinde alıyorlardı. Kadın yazmanlar olmadı-ğı gibi okullarda da kız öğrenciler çok azdı. Ancak istis-nalarda vardı, Akadlı Sargon’un kızı Enheduanna ünlü bir ağıt yazarıydı” şeklinde özetlemektedir. Sümer toplumunda eğitime büyük önem verilmekteydi. Sümerli aileler çocuklarının bir meslek sahibi olması için eğitim almaları gerektiğine inanıyorlar ve eği-timi destekliyorlardı. Sümerlerde öğrenciler güneş doğarken okula geliyor, batarken evine dönüyordu. Okulda ayda 6 gün tatil vardır. Bu işleyişi bir öğren-ci anı tabletinde şöyle yazmıştır: “İşte benim okulda kaldığım günler; benim tatilim ayda üç gün, kutsal günlerim ayda üç gün Böylece ayda 24 gün kalır. İşte okulda durmak zorunda olduğum zaman. Çok uzun günler onlar değil mi?” (Çığ, 2000, 43). Yazının icadı elbette beraberinde ilk ders kitabı sayılabilecek kil tabletlerin oluşumunu sağlamıştır3. Sümerli öğret-

3. Sümerlerde okula yeni başlayanlar için ders kitapları (alfabe) olmakla beraber okulda işlenen konularla ilgili metinlerde öğretmenler tarafından hazırlanmaktadır. Kelime ve atasözleri, kral adları, sene isimleri, kral hikayeleri kadar

menler yazı alıştırmaları sırasında hata yapan öğren-cilerin tabletlerinden üzerinde düzeltme yapıyorlardı (Mutluay, 2004, 27). Öyle ki, İ. Ö ikinci bin yılın ikinci yarısından günümüze ulaşan öğrencilerin günlük okul ödevlerinin parçası olarak hazırladıkları her türden alıştırmayla dolu yüzlerce uygulama tableti ortaya çıkarılmıştır. Bu yazılar, yeni başlayanların acemi çiziktirmelerinden, ilerlemiş ve mezun olma noktasına gelmiş öğrencilerin incelikle kazıdığı göstergelere kadar çeşitlilik gösterir. Sonuç olarak, bu kadim “yazı defterleri” öğretim yöntemi, öğretim programı ve öğretmenler (ki kendileri okul yaşamı üzerine yazmayı çok hoşlanırlar) hakkında pek çok şey söyler (Kramer, 2011, 22). Sümer okullarında yazı eğitimi dışında ayrıca dilbilgisi, edebiyat, matematik, coğrafya, teoloji, botanik, zooloji, mineral bilgisi ve müzik dersleri okutulmaktadır. Eğitimin genel ya da zorunlu olmadığı Sümerlerde okullar iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada çocuklara temel bilgiler ikinci aşamada ise öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkarıcı eğitimlere tabi tutuluyorlardı.

Sümer toplumunda öğretmenler aynı zamanda rahiptiler. Örneğin Cemed Nasr devrinde tapınaklar, dini işlevlerinin yanı sıra bir tür okuldu. Tapınakta gö-rev yapan rahipler de dini görevlerini yürütürken öğ-reti işini de üstlenmişlerdi. Daha sonra bu yapı değiş-miş, laik bir görünüm almıştır. Eğitim programları da buna bağlı olarak laikleşmiştir. Sümer Okulu “edubba (é. d u b. b a. a)” olarak bilinmektedir. Edubba; “tablet evi”, arşiv ve dokümanların çamur tabletlerde depo-landığı öğrenme yeri, bilginin okulu, kütüphane an-lamında kullanılabilir. Ayrıca Sümerlerin yazı yazdığı tabletlerin ismi de edubba olarak bilinmektedir. Kav-ram olarak incelendiğinde “edubba”nın ilk okurya-zar toplum olarak bilinen Sümerler’in okulu olduğu görülmektedir. Bu okulun öğrencilerine de “dumu-edubba” denilirdi. Bir başka deyişle “okulun çocuk-ları” (Sassoon, 1993, 55, akt: Serdaroğlu, 2007, 4). Bu okullarda erkek öğrenciler Eski Babil dönemindeki gibi kopya yapmayı öğrenen katipler olarak yetiştirili-yordu4. Bu zorlu yetişme süreci edebi metinler, ebedi kompozisyon öğretimi gibi dersler ile güzel yazı eğiti-mi yer alıyordu. Bu bilgiler Nippur, Ur, Sin, ve Uruk ka-zılarından elde edilmiştir. (George, 2005,127). Bu ye-rin en üst yetkilisi “ummia” denilen müdürdür. Bu sıfat öğretmenler ayrıca tarımın nasıl yapılacağı hakkında, tar-lanın hazırlanmasından ürünün elde edilmesine kadar olan evreleri anlatan tarım kitapları yazmışlardır (Çığ, 2000, 42).

4. Sümer toplumunda okullara genelde erkek çocuklar gönderilmektedir. Kızlar genelde okula gönderilmeyip aile içinde eğitime tabi tutuluyordu. Ancak yüksek tabaka ailelerin eğitime meraklı kızları ya okullarda ya da özel öğretmenler tarafından evlerinde eğitim almaktaydılar (Çığ, 2000, 38).

Dünden Bugüne Öğretmenlik

Page 3: Dünden Bugüne Öğretmenlik Mesleği-1 İlk Çağ ......İlk Çağ Medeniyetlerinde Öğretmenlik Mesleği Doç. Dr. Levent Eraslan Eğitimin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir

49

Temmuz-Ağustos 2013

aynı zamanda uzman ya da profesör anlamlarına gel-mekteydi. Aynı zamanda tablet evinin (okul) babası unvanı ile tanınan bu öğretmen, Sümer toplumunda saygın bir yere sahipti. Bu okullarda “ağabey” denilen öğretmen yardımcıları da bulunmaktadır. Bu kişilerin, öğrencilerin kopyalaması için yeni tabletler hazırlamak, öğrenci yazılarını gözden geçirmek ve ezberlerini dinlemek gibi birtakım görevleri vardı. Diğer taraftan çizimlerden sorumlu ya da Sümerce dersini öğreten öğretmenlerin bulunduğu da anla-şılmaktadır. Bu personele ek olarak bu okullarda öğ-rencilerin okula devamını takip eden öğretmenler, disiplinden sorumlu “kamçı sorumlusu”, bahçıvan, hademe gibi görevliler bulunmaktaydı. Ummianın müdür olması dışında, okul personelinin hiyerarşik sıralaması hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Ay-rıca okul gelirleri hakkında da bilgi olmamasına rağ-men büyük bir olasılıkla “okul babasının” aldığı okul ücretlerinden ödemeleri yaptığı söylenebilir (Kramer, 2011, 22). Derslerin gün boyu devam ettiği Sümer okullarında devam takibinin yanı sıra öğrencilerin tüm davranışları denetlenmektedir. Örneğin çocuk eli yüzü kirli olduğunda, düzgün yazı yazmadığında, ödevlerini yapmadığında, kötü konuştuğunda ya da izin almadan konuştuğunda cezalandırılmaktaydı. Disiplin konusunda tavizsiz olan Sümer okullarında, öğretmen öğrencileri iyi çalışmaları için övme ve teşvik etme yoluyla yüreklendirirken hatalarını ve eksikliklerini düzeltmek için öncelikle sopaya güve-niyorlardı. Bir başka deyişle disiplin konusunda değ-neklerin hiç acıması yoktu. Öyle ki, dayak kelimesi

kamış ve et işaretinin birleşmesi ile anlatılmıştır. Aşa-ğıda bir öğrencinin tabletinden alıntı bir şiir okulda şiddetin ne kadar yaygın olduğunun bir göstergesi-dir (Kramer, 1949,200):

Kapıdaki yetkili “Bana sormadan niçin dışarı çıktın?” dedi. Beni dövdü.

Testici başı “Neden bana sormadan su aldın” dedi. Beni dövdü.

Sümerli yetkili “Akadların dilini konuştun” dedi. Beni dövdü.

Öğretmenim “El yazın hiç de güzel değil” dedi. Beni dövdü.

Sümer okul yapısında branş öğretmenlerinin varlığı da görülmektedir. Sadece yazı ya da oku-ma değil, sözlü edebiyattan matematiğe kadar birçok alanda ihtisaslaşma görülmektedir. Yardımcı öğretmenlik uygulaması da bu dönemin önemli bir özelliğidir. Sümer eğitim sistemindeki yardımcı öğretmen uygulaması diğer toplumlarda da gelecek dönemlerde görülecektir. Ayrıca özellikle kamçı sorumlusundan hareketle okullarda cezanın varlığı sistematik olarak görülmektedir sonucuna ulaşılabilir5.

Sümerlerde öğretmenlik bir kariyer mesleğidir. Öğretmenler zamanla mesleklerinde ilerleyerek ba-

5. Sümer okulunda öğrencilerin öğretmenlerden çok korktukları ve okula zamanında gelmek zorunda oldukları bilinmektedir. Örnek olarak bir okul tabletinde öğrenci şöyle demektedir: “Geç kalmak istemem, yoksa ummia beni dö-ver.”

Sümer Okulu “edubba (é. d u b. b a. a)” olarak bilinmektedir. Edub-ba; “tablet evi”, arşiv ve dokümanların çamur tabletlerde depolandığı öğrenme yeri, bilginin okulu, kütüphane an-lamında kullanılabilir. Ayrıca Sümerlerin yazı yazdığı tabletlerin ismi de edubba olarak bilinmektedir. Kavram olarak incelendiğinde “edubba”nın ilk okuryazar toplum olarak bilinen Sümerler’in okulu oldu-ğu görülmektedir. Bu okulun öğrencilerine de “dumu-edubba” denilirdi.

Dünden Bugüne Öğretmenlik

Page 4: Dünden Bugüne Öğretmenlik Mesleği-1 İlk Çağ ......İlk Çağ Medeniyetlerinde Öğretmenlik Mesleği Doç. Dr. Levent Eraslan Eğitimin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir

50

Temmuz-Ağustos 2013 Dilimiz

şöğretmen konumuna ulaşıyorlardı. Sümerli öğret-menler, sadece öğrencileri yetiştirmekte kalmıyor, aynı zamanda boş zamanlarını araştırmaya ve yaz-maya ayırarak bir anlamda bilim adamı kimliği taşı-maktadır. Çeşitli eserlerin incelenmesi, bu eserlerin kopyalanması ve saklanması ile yenilerinin düzenlen-mesi öğretmenlerin görevleri arasındaydı (Çığ, 2000, 44, akt; Mutluay, 2005, 36).

Öğretmenler ayrıca öğrencilere dönük sınav sorularını hazırlamak ile sorumludur. Bu sorular uzun bir deneyimin bir sonucu olarak hazırlanmakta ve çoğaltılarak diğer şehirlerdeki okullara gönderilmekte ve öğrenciler arasında büyük bir heyecana yol açmaktaydı (Mutluay, 2005,42). Öğretmenlerin maaşı öğrencilerden toplanan ücretlerle karşılanmaktaydı. Öğretmenlerin maaşlarının yeterli düzeyde olmadığı zaman ailelerin verdiği hediyelerle takviye edildiği elde edilen tabletlerden anlaşılmaktadır. Öğrencilerin çoğunluğu, zenginlerin, okumuş ailelerin çocuğu idi. Fakirler okul parasını verecek durumda değillerdi. Fakat okul yaşamını anlatan bir tablete göre bazı ço-cukların çalışarak hem ailelerinin geçimlerine hem de okul parasını ödeyerek okula gittikleri anlaşıl-maktadır. İ.Ö. 2000’li yıllara ait binlerce idari konulu metin üzerinde yapılan araştırmada, 500 kadar katip saptanmıştır. Bu kâtiplerin babaları da okul mezunu, vali, belediye başkanı, elçi, mabet idarecisi, asker, denizci, vergi memuru, rahip, arşivci ve kâtip olduğu meydana çıkmıştır. Görüldüğü gibi okuyan öğrenci-ler halkın yüksek tabakasındandır (Çığ, 2000,41). Bu durum bir tablette yazan ifadelerde de görülmek-tedir: “Öğretmen çocuğun babası tarafından akşam yemeğine davet edildi ve hediye verildi. Sonrasında öğretmen çocuğa iyi notlar verdi”. Kramer cümlenin öncesini şöyle anlatır (2011,29): “Okulda yazısı iyi ol-madığı için dayak yiyen bir çocuk, babasına, öğretmeni eve davet edip biraz armağanla yumuşatmanın iyi fikir olacağını söyler. Baba çocuğun söylediklerini dikkate alır. Öğretmen okuldan getirilir ve eve girer girmez baş-köşeye oturtulur. Öğrenci ona eşlik eder, hizmette bu-lunur ve tablet -yazma sanatı- hakkında öğrendiği her şeyi babasına bir bir sayar. O zaman babası öğretmene şarap ikram eder, ziyafet çeker, onu yeni giysilerle dona-tır, ona bir armağan sunar, parmağına bir yüzük takar. Bu cömertlik sayesinde yüreğinin yağı eriyen öğretmen şiirsel sözlerle öğrencisinin güvenini tazeler ve şöyle der: Delikanlı, sözlerimi tuttuğun, kulak ardı etmediğin için yazmanlık sanatının zirvesine erişesin, hakkıyla bu sa-natın üstesinden gelesin, kardeşlerinin önderi sen ola-sın, arkadaşlarının başı, öğrencilerinin en yükseği ola-sın. Sen artık okul etkinliklerini çok iyi yerine getirdin, bir bilgi adamı oldun”. Kramer eserinde bu tabletteki bu hikâyeyi okul günlerindeki ilk “yağcılık” olarak görür.

Sümerlerin ilk çağ uygarlıkları arasındaki önderli-ğinin oluşmasında eğitim sisteminin önemi oldukça büyüktür. Bu süreçte elbette öğretmenlerin etkisi bulunmaktadır. Öğretmen olmak, sosyal yaşamda önemli bir statüdür. Günümüze döndüğümüzde ise ne yazık ki ilk çağ uygarlıklarında var olan önemseyi-şin olmadığı görülmektedir. Binlerce yıldır insanoğlu öğretmenlere değer verir, saygı gösterir, ona hak etti-ği parayı verir ki toplumsal yaşamda hak ettiği sosyal yaşamı yaşayabilsin, önde olsun öğrencisinin gerisin-de kalmasın…

Gelecek sayıda Eski Mısır, Çin, Hind ve İbrani me-deniyetlerinde öğretmenlik mesleğini tanıtılacaktır.

Kaynakça Bottéro, Jean(2005) Eski Yakındoğu, Sümerden Kut-

sal Kitab’a, Dost Yayınları, Ankara.Crawford, Harriet (2004) Sumer and Sumerians,

Cambridge University Press. Çığ, Muazzez İlmiye ( 2000), Sümerli Ludingirra, Kay-

nak Yayınları, İstanbul. George, Andrew (2005) In Search Of The É.Dub.Ba.A:

The Ancient Mesopotamian School İn Literature And Reality. İçinde: Sefati, Y, (ed.), “An Experienced Scribe who Neglects Nothing”. Ancient Near Eastern Studies in Honor of Jacob Klein. Bethesda, Md: CDL Press (USA).

Kanad, F., (1948), Pedagoji Tarihi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.

Kansu, N. A., (1932), Pedagoji Tarihi, Milli Eğitim Bası-mevi, İstanbul.

Koçer, H.A (1980), Eğitim Tarihi (İlk Çağ), Ankara Üni-versitesi, Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara.

Mutluay, Nazmiye (2004) İlk Çağda Ön Asya Uygarlık Merkezlerinde Eğitim, Ütopya Yayınları, Ankara.

Öymen, H,R., (1969) Doğulu ve Batılı Yönü ile Eğitim Tarihi I, Ayyıldız Matbaası, Ankara.

Serdaroğlu, Vildan (2007) “Edeb Der Edebiyat:“Edebiyat Edep Der”, “Edeb Edebiyatın İçindedir” Değerler Eğitimi Merkezi Dergisi, 4(1).

Dünden Bugüne Öğretmenlik