6
"Hi anal Dr. Cem Mumcu ile "Üçüncü Sayfa Güzeli" adlı hikaye kitabı üzerine bir söyle˛i... Umut B. TURANI Yazarlık, yayıncılık, hekimlik gibi zor ura˛ları birarada yürüten Dr. Cem Mumcu ile "Üçüncü Sayfa Gü- zeli" adlı hikaye kitabı üzerine bir söyle˛i gerçekle˛tirdik. Söyle˛imizin sonunda Sayın Mumcu'nun izniyle kendi eserinden seçtiimiz iki hika- yesini de sizlere sunuyoruz. Psikiyatrisi olmanızı edebiyatçı yö- nünüzü güçlendiren bir unsur ola- rak görüyor musunuz? Sanmıyorum. Ama hayatımdaki tüm özel- liklerimin yazmamda etkisi var. Psikiyat- rist olmam kadar, ayaklarımın 41 numara olması, saçlarımın kıvırcık olması, gözleri- min miyop olması, babamın babam, anne- min annem olması da yazmamda etkili. "Üçüncü Sayfa Güzeli" adlı eseriniz "Binbir nsan Masalları" adını ver- diiniz projenizin ilk adımı. "Binbir Gece Masalları "na gönderme yapan bu adı, çok farklı ya˛amları/insanla- kaleme alma ˛üncesi ile mi seç- tiniz? Hayır. Bu isimde "binbir'e gönderme var. lk kitabın ba˛ında "Hepimizin içinde bir ölü bir deli vardır" dedim. "Binbir nsan Masalları" adını koymakla kendi içimdeki ölüyle oynuyorum. Hem içimde ölü var, her an çıkabilir diyorum, hem de bu öykü- D R MAUII - NIUS 2002 XIII

Dr. Cem Mumcu. Cem Mumcu... · 2017. 12. 27. · Leyla Erbil . Borges Kalka Dostovevski. Mario Levi .›hsan Oktay Anar Bilge Kara-su. "Binbir ›nsan Masalları" projenizin di er

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • "Hi anal

    Dr. Cem Mumcu ile "Üçüncü Sayfa Güzeli" adlı hikaye kitabı üzerine bir söyle˛i... Umut B. TURANI

    Yazarlık, yayıncılık, hekimlik gibi zor ura˛ları birarada yürüten Dr. Cem Mumcu ile "Üçüncü Sayfa Gü-zeli" adlı hikaye kitabı üzerine bir söyle˛i gerçekle˛tirdik. Söyle˛imizin sonunda Sayın Mumcu'nun izniyle kendi eserinden seçtiimiz iki hika-yesini de sizlere sunuyoruz.

    Psikiyatrisi olmanızı edebiyatçı yö-nünüzü güçlendiren bir unsur ola-rak görüyor musunuz?

    Sanmıyorum. Ama hayatımdaki tüm özel-liklerimin yazmamda etkisi var. Psikiyat-rist olmam kadar, ayaklarımın 41 numara olması, saçlarımın kıvırcık olması, gözleri-

    min miyop olması, babamın babam, anne-min annem olması da yazmamda etkili.

    "Üçüncü Sayfa Güzeli" adlı eseriniz "Binbir ›nsan Masalları" adını ver-diiniz projenizin ilk adımı. "Binbir Gece Masalları "na gönderme yapan bu adı, çok farklı ya˛amları/insanla-rı kaleme alma dü˛üncesi ile mi seç-tiniz?

    Hayır. Bu isimde "binbir'e gönderme var. ›lk kitabın ba˛ında "Hepimizin içinde bir ölü bir deli vardır" dedim. "Binbir ›nsan Masalları" adını koymakla kendi içimdeki ölüyle oynuyorum. Hem içimde ölü var, her an çıkabilir diyorum, hem de bu öykü-

    D › R › M A U I I - N I U S 2002 X I I I

  • •.Kültür ne Mnat

    Cem Mumcu

    1966 Akçaabat doumlu. fiair, ya-zar, psikiyatrisi, ele˛tirmen, yayın-cı. Tıbbı bitirdiinde kendisini çu-vala tıkılmı˛ gibi" hissetti. "Çuval-daki delik" gibi gördüü psikiyatri-den ba˛ını dı˛arı uzattı. fiimdi bu delikten nefes alıyor; edebiyata, fotorafa, plastik sanatlara, tıp dı-˛ı disiplinlere yakından bakıyor. Sanatsal yaratıcılıın doası ile il-gili ara˛tırma ve yayınlar yapıyor. Bilimin tümgüçlülüünden ve sa-nalsız bilimden rahatsız oluyor. Sanat ve bilim disiplinlerini birbir-leriyle barı˛tırmaya, ortak alanlar yaratmaya çalı˛ıyor, bu amaca yönelik dergi ve kitaplar yayın-lıyor.

    "Fani" olu˛unu en temel özellii sayıyor.

    ler binbir tane olana dek ya˛ayabilirim di-yorum. Zaten her anımız böyle deil mi? Kim bu söyle˛iyi sonlandırabileceimi ga-ranti edebilir ki?

    Eserinizde kırk iki tane kısa hikaye yer almakta. Örnein; Sunay AKIN, "Söylemek istediinizi sayfalarca yazarak deil, kısa, öz ve etkili bir ˛ekilde anlatmak önemlidir" der. Sa-nırım siz de böyle dü˛ünüyorsunuz.

    Böyle dü˛ünmüyorum. Bir yazı kısa ya da uzun olmalı demek yanlı˛. Bir ˛ey ne ka-dar gerektiriyorsa o kadar uzun olmalı. Bu açıdan Sunay Akın'a katılmıyorum. Edebiyat hesaplı kitaplı bir ˛ey deildir. Bir romanın roman olması için bir ˛ey ge-reklidir, o "˛ey' romana gider. Bir konu bul. uzat uzat roman yap. böyle olmaz. Sa-nat yapıtı böyle ortaya çıkmaz. Kendisini nerede dillendireeekse orada dillendirir, ne kadar dillendireeekse o kadar dillendi-rir. Bu nedenle bir yazı kısa olmalı ya da uzun olmalı demek doru deil.

    Eserinizin ba˛ındaki tanıtım yazınız-da, "Bilimin tüm güçlüünden" ra-hatsız olduunuzu söylemi˛siniz. "Bir Sallantı Bedenime" adlı öykü-nüzde de "Sorduum her ˛eyin ceva-bı varsa eer niye sorayım ki, cevap-sizliin içinden geçen yolun keyfine eremeyeceksem" diyorsunuz. Bili-min mutlaklıı, gerçekten bu kadar sıkıcı mı sizin için?

    Evet. Bilim zaten sezgiden doar. Asıl bi-lim kesin olmayanın, bilinmeyenin aran-masıdır. Genetik ba˛ta olmak üzere bazı bilimlerdeki geli˛metlllerden korkuyorum desem valan olmaz.

    XIV D › R › M / M * « I - S I ^ N ınol

  • L\ü(tür ve Mnat

    \ * C›M MUMCU üçüncü sayfa güzel i

    Kimi hikayelerinizde, sanki bir ta-kım yazarlara gönderme yapar gibi-siniz. Örnein; "Rüya"da Borges'e bir gönderme var. "Bir Sallantı Be-denime" içerik olarak Beckett'i bi-çim olarak Latife Tekin'i, "Çöp" Ouz Atay'ı, "Delik" ise Oruç Aru-oba'yi anımsatıyor. Bunlar, bu ya-zarlara yaptıınız göndermeler mi, yoksa benim çıkarsadıım benzerlik-ler mi?

    Sadece Rüyada Borges'e bir gönderme var. Onu da zaten hikayenin giri˛inde "Borges'e" diye belirttim.

    "Hepimizin içinde bir ölü bir de deli var" diyorsunuz. Bu ölü süper ego-muz, deli ise idimiz olmasın.

    Hayır ölü ölü. deli de deli. Belki ölü'ye "ölmek". deliye de "delirmek" denebilir. Bize hiç de uzak olmayan olasılıkları anla-tıyor.

    Hikayelerinizden edindiim izlenim, yündelik ya˛amınızda iyi bir gözlem-ci olduunuz ve birçok olayı, konu-yu ya da insanı ıskalamadıınız yö-nünde. Yanınızda sürekli kaıt ka-lem ta˛ır ve sık sık, hiyalerinize ko-nu olabilecek ˛eyleri not eder misi-niz?

    Hiçbir zaman not ederek bir ˛ey yazmam. Ben "ara˛tırmacı bir yazar" deilim. Hika-yelerim birden ba˛lar ve biter. Yaratıcılık zaten Diyonizyen bir ˛eydir. Esinle yazılır, tabii eer bir sanat eseri ortaya çıkıyorsa. Ama dü˛ünce yazılarımı, makalelerimi de-nemelerimi böyle yazmam. Yazar ve yazan arasında önemli bir fark var bence.

    Okurken en fazla keyif aldıınız ya-zarlar kimler?

    Leyla Erbil. Borges. Kalka. Dostovevski. Mario Levi. ›hsan Oktay Anar. Bilge Kara-su.

    "Binbir ›nsan Masalları" projenizin dier kitapları ne zaman okur ile bu-lu˛acak?

    ›kinci kitap bitmek üzere. Sanırım bir ay içinde okurun elinde olur. Dierleri de ya-zıldıkça okurla bulu˛acak. 0 kadar bilinç-li yürümüyorum dorusu. Konuları aramı-yorum, kuruyorum ve iç ve dı˛ zamanımın bana elimden tutup yazdıracaı anı bekli-yorum.

    D1RIM/MMU.NIWN 1001 \\

  • 'Küttür ve Sanat

    tesadüf

    O kızıl saçlı kız ba˛ka bir ˛ehirden bu ˛eh-re niye gelmi˛ti? Onun öyküsünü anlamaya çalı˛ıyorum. Bizim kalabalık yalnızlıımız onun kalabalık yalnızlııyla hangi kuytuda kar˛ıla˛mı˛tı? Kuytular hep tehlikeli miydi? Kuytularımız hep karanlık mıydı? Kızın kuytusu adamın kuytusuna niye girmi˛ti, nasıl girmi˛ti, ne zaman girmi˛ti ve de ada-mınki ona? Onun tesadüfleriyle bizim tesa-düflerimizin kar˛ıla˛ması bir tesadüf müy-dü?

    Bu öyküye hiç benzemiyor görünen ba˛ka bir öyküyle bulabilir miyiz izimizi? Öykü-nün içine öykü koyabilir miyiz? Yoksa za-ten hepsi aynı öykü mü? Dier öykü san saçlı genç kızın hastalan-masıyla ba˛ladı. Kız o gece annesine söyle-mekten korktuu o ˛eyi sonunda söylemi˛-ti. Annesi susmu˛ ve de cezasını çok uzun sürelere yayacaını ima etmi˛ti. Kız artık suçluluktan bir halkanın hep boynunu sı kaçaını anlamı˛tı. Aynı silahı çekti o da Annesine aynı cezayı vermeden galip gele meyeceini. dahası buna uzun süre daya-namayacaını biliyordu. Birden yere dü˛tü bayıldı. ›˛te o zaman anne suçluluk halka-sının kendisine geçtiini anladı ve o kadar korktu ki ambulans çaırdı. Ambulans kim için geldiyse, o galibiyetini acılar içinde kutlayacaktı; kız için geldi. Kız bayıldıı yerden annesinin suçluluunu görünce içi ferahladı. Silah i˛e yaramı˛tı, geri tepme-mi˛ti. Ambulansın gelmesi, kızı ve annesini alması zincirin yeni bir halkasıydı. fiehrin çok öte yanından bir adam geceye yürüyordu, çok içmi˛ti, sarho˛tu. Onu bu saatte yola döken neydi? Uzun bir öyküydü bu da. Onu terk eden kızıl saçlı bir kızla bi-

    ten bir öykü. O kızın adamı terk edi˛ öykü-sü de çok ama çok uzundu. Ama adamın öyküsü, bayılan kızı son sürat hastaneye götüren ambulansın altında bitiyordu. Yerdeki kırmızıyı kaç öykünün ve kaç tesa-düfün rengi boyamı˛tı?

    son mektup

    Ölmekten çok korkuyor(d)um. kendi nefe-simi dinliyor, kalp atı˛larımı sayıyorfdlum. Gördüüm her üçgen tabutu, her beyaz ke-feni aklıma getiriyor(du). Yok olacaım dü-˛üncesine dayanamıyor(d|um. Aklıma gelen ˛ey rahatlatıcıydı. ›ki yıl önce o vardı, beni terk etmesinden, aldatmasından, gitmesinden, beni sevme-mesinden ölesiye korkuyordum. Telefonu açılmasa "tamam bitti i˛te" diyordum. Be˛ dakika gecikse beni bırakıp gittiini dü˛ü-nüyordum. Onu kaybetmekten nasıl kur-tulmu˛tum? Onu terk etmi˛tim, kaybedince kaybetme korkum kalmamı˛tı. Öleceim korkusundan da kurtulmaya ka-rar verdim.

    \\1 D›R›M/UABT--.ISAN 2 0 0 2

  • Pankreoflat fcaloncüfc £aü[ar Mit ii88elDel(

    Pankreatın + Sılıkon-Kurutoz Draje Granul

  • di ce t e l Pinaverium Bromide 50 mp,

    I B S SetVa^toMdCina kar˛ı sihlrti e+k'irt'tk

    ›lk olarak 1975 yılında kayıtlara geçmi˛tir ve her yıl dünyada ortalama 3 milyon hastada reçetelenmektedir.

    Gastrointestinal sistem selektif kalsiyum antagonist olarak hücre içi kalsiyum kanallarını kapatır.

    Oral olarak uygulandıktan sonra çok az miktarda emilir, sistemik dola˛ıma çok az miktarda geçer.

    Atılımı karacier ve safra yolları üzerindedir.

    Tolerabilitesi plaseboya e˛deerdir.

    Abdominal arı ve meteorizmin gideril-mesinde Trimebulin'den daha etkilidir.

    Antikolinerjik ilaçlarda izlenen yan etkilerin hiçbiri olu˛mamı˛tır.

    Kardiyovasküler parametreler üzerine etkisi yoktur.

    Glokom ve prostat hipertofısi hastalarında güvenle kullanılabilir.

    •O» n e ı ı i w . u w n s j i t m u ı i i y o f o p i m a d a r a * K ı l i A y n a n o ı o n a t ı it y o . t uf bu f radarM f ot ıomlu p f a m t t i halfalardı o l l ı ıfcf ı ıbı Kalp UM>

    Aııhnı ı ı b ı yolu M olur Ö m o ı ı y o f i y ı r ı «rnru

    n | n w ı P n a l amorf*, ıçoınoır ı turna* a ıdmi ı- ı •• • ımınl . B> E m ı i r o n A n n o t a r ı Inıar. ı ı ı turu l U m a*pTat> M m r r o f r uoV * ** (ot. M ; n KoHanımr: £tknb|ı ra l u r w u k r k j i r a y w h r o n i a ^o i i t i n çoaMtrtt ludbrLitmimMair T o n I ( W o W A d V o n fihllor. D-UMiün rıtz*wrrmrı « k ı M n m * > d ı G u t n V t ohaui ibh. « M kuruWUK, 4 konıt ıpt ıyoA çok nadir mmor w > V " r ı M t ı t a t u n T K H M U P a t t a k r t l n o r d k . b u n b m D K O W «1 b * M k t r o o k r o d » baVAraVraıoı Çynfaı bu w r p t o r n b y ri ı ırzdAo B l g â ı u t d r rXtarrrol taAtrwrv »arttırıra», koral u b a r * « m trtxaaytana ftatkrr. oBft O n o - y ı ı « r . D ^ r r r ^ p r . u A M » * . » . o r - k u k v » . uA k o « r U . u » * r d W >ı B E K L E N M E Y E N › › H E T K › G C J I I U L D U C U N D E D O K T O K U N U Z A B A » V U B U N U Z - lUt , Etkdlaayrrıalarl »o O t f r E M Û l a ˛ r n ı ı V . K imi. c«l|nujNi- L*